Professional Documents
Culture Documents
EKONOMİ
HİKAYESİ
ŞAFAK ALTUN
N'OLACAK BU
MEMLEKETİN
HALİ?
3- Osmanlı, sanayileşmeye
düşman mıydı?
Osmanlı’da tarım makineleşemediğinden
tamamen insan gücüne bağlıydı. Bu durum
şehirlere göçü engelliyordu. Sonuçta, şehirlerde
ucuz işgücü bulunamıyor ve sanayi
gelişemiyordu. Osmanlı İmparatorluğunda
küçük sanayi, küçük esnaf ve pazarlama
kesimiyle bir takım hizmet üretimi İstanbul ve
civarında “gedik” adını alan, diğer yerleşim
bölgelerinde “lonca” teşkilatına benzer
organizasyonlarla 19. yüzyılın ortalarına kadar
faaliyetlerini sürdürmüşlerdi. Haydar Kazgan’ın
verdiği bilgilere göre de, özellikle İstanbul’da
gedikler, zaman zaman yeniçeri desteğiyle,
siyasi otoriteden yabancı mallara ve
pazarlamacılara karşı kendilerinin korunmasını
istemişlerdi ve bu yolda bazı başarılı sonuçlar
da, elde etmişlerdi. Ancak Avrupa sanayi
devrimi ülkeleri, özellikle 1838-1839 ticaret
anlaşmalarıyla birtakım ayrıcalıklar elde eden
Fransa ve İngiltere, diplomatik ilişkilerini
geleneksel modelden çıkarıp tamamen
ekonomik ve ticari ilişkiler haline dönüştürerek;
İstanbul’daki gediklerin faaliyetlerine devam
etmelerine, bunun için yabancı mallara ve
tüccarlara karşı hükümetin korumacı bir politika
gütmesine engel olmuşlardı.
8- “N’olacak bu memleketin
hali?” sözü ilk ne zaman
söylenmiştir?
Osmanlı Imparatorluğu’nda askeri yenilgilerin
ardından toprak kayıpları, 1683’te başladı. 19.
yüzyılda da, ulusçu akımların etkisiyle
imparatorluk parçalanma sürecine girdiğinde ise
Osmanlı devleti ve Türkler hep topun
ağzındaydı.
10- İttihatçılar,
kapitülasyonları kaldırdığında
buna hangi müttefik ülke
karşı çıkmıştır?
ikinci Meşrutiyet yıllarında başa gelen bütün
hükümetler, her fırsatta ticari imtiyazların
kaldırılması konusunu gündeme getirmişler ve
bu konuda yabancı ülkeleri iknaya çalışmışlardı.
Şimdiye dek her ne kadar olumlu bir sonuç elde
edilememişse de, Babıali, artık ticari imtiyazların
kaldırılması gerektiğine inanıyordu. 1914 yılı
Eylül ayının ilk günlerinde, Adliye
Bakanlığı’nda toplanan ve başkanlığını Nazır
Pirizade İbrahim Bey’in yaptığı bir komisyon,
ticari imtiyazların kaldırılması gereği hakkında
başbakanlığa yazılacak teskerenin ilkelerini
görüşerek bir rapor hazırladı. Sait Halim Paşa
Kabinesi, Adliye Bakam’nın görüşünü
benimsedi ve 1 Ekim 1914 tarhli iradeyle;
Osmanlı topraklarında yaşayan yabancıların
‘ticari imtiyaz’ diye adlandırılan tüm mali,
iktisadi, adli ve idari ayrıcalıklarının bundan
böyle kaldırıldığı ve yabancılarla ilişkilerin
devletler hukuku ilkeleri ışığında düzenleneceği
ilan edildi. 9 Eylül günü, ticari imtiyazların
kaldırılma kararı, bir notayla ilgili devletlere
iletildi. Sefaretler, ticari imtiyazların ikili
anlaşmalara dayandığını ve bu nedenle tek
taraflı olarak kaldırılamayacağını Babıali’ye
bildirerek kaldırma kararını protesto ettilerse de,
savaş koşulları İttihatçılara, fiili bir durum
yaratmıştı. İşin ilginç tarafı, karşı çıkan ülkeler
arasında o dönem Türkiye’nin müttefiki olan
Almanya hükümeti de bulunuyordu.
“KRİZ VAR,
BUNALIM VAR”
21- Osmanlı “keferemden
aldığı ilk borcu hangi
alanlarda kullandı?
1840’lardan itibaren Avrupalı sermayedarlar ve
Avrupa devletlerinin temsilcileri, Osmanlı’nm
yaşadığı mali sorunları aşabilmesi için, dış
borçlanmayı bir formül olarak dayatmaya
başlamışlardı. Osmanlı’nın 1850 yılına kadar dış
ülkelere sözünü etmeye değer bir borcu yoktu
ve yabancı ülkelere verilmiş olan ticari
imtiyazlara rağmen devlet borçlanmamıştı. Fakat
Kırım Savaşı bu direnci kırdı ve savaş
harcamalarını karşılayabilmek için “Devlet-i
Alîye”, 1854 yılında ilk kez “kefere”ye
borçlandı. İngiltere ve Fransa’nın desteğiyle, 4
Ağustos 1854 günü Londra’da “Palmer
Ortakları” ve Paris’te “Goldschmild ve
Ortakları” ile ilk dış istikraz mukavelesi yapıldı.
5 milyon İngiliz lirası tutarındaki borca karşılık,
Mısır’ın Osmanlı imparatorluğuna her yıl
ödediği vergi gösterildi. Mısır’dan alınan devlet
geliri, borcun ödenmesi bitinceye kadar, 33 yıl
boyunca iki yabancı ortaklığa devredildi. İlk
borçlanan padişah olan Sultan Abdülmecit,
önceden beri borçlanmadan sakınıyor ve mali
dengeyi gözetiyordu. Devlet adamı ve tarihçi
Cevdet Paşa’nın aktardığına göre Padişah Ab-
dülmecit, ilk borcun alınmasına bin bir güçlükle
razı olmuştu:
“İstikraz (borç) olunmamak için çok çalıştım.
Lâkin ahval bizi istikraza mecbur etti. Bunun
tediyesi varidatın artması ile olur. Bu dahi iman
mülk ile, yani her devlette olduğu gibi
kumpanyalar te§kil ederek demiryollan
yapmakla olur. Artık kumpanyalara muvafakat
etmeliyiz. Garlar da yapmalı; fakat varidat arttı
diye masrafı da arttırmamalı.Ve illa bir semere
hasıl olmaz. Yine batak yoludur. Be-şıktaş
Sarayı da pek tekellüflü oldu, daha sadece
olabilirdi."
“TÜRK, ÖGÜN,
ÇALIŞ, GÜVEN”
41- Mithat Paşa, neden
ekonomi tarihine damgasını
vuran en etkin kişilerin
başında gelir?
Türkiye’nin ekonomi tarihi incelediğinde, bu
gruba giren ilk kişinin aynı zamanda önemli bir
devlet adamı olan Mithat Paşa olduğunu
görürüz. Imparatorluğu’a bağlı Yugoslavya’nın
Niş kenti, o zamanlar imparatorluk için büyük
önem taşıyordu ancak bölgede güvensizlik
hakimdi.Vezir rütbesiyle 39 yaşında Niş
Valiliği’ne atanan Mithat Paşa, bütün bu
sıkıntıları kısa zamanda çözünce, Niş, örnek bir
vilayet konumuna geldi. Niş vilayetinin sınırları
genişletildi ve Varna, Sofya, Rusçuk, Tirnova,
ve Vidin’i de kapsayan Tuna vilayeti
oluşturuldu. Tuna Valisi Mithat Paşa, Tuna
Nehri’nde taşımacılığı geliştirdi, Tuna gazetesini
çıkarttı ve en önemlisi de bugünün Ziraat
Bankası’nın temelini oluşturan ve ezilen
çiftçilerin dertlerine çare bulunabilmesi için
“Memleket Sandıklarını kurdu. 1863 yılında,
çiftçilerin oluşturduğu kaynakla, devlet eliyle ve
devlet himayesinde kurulan Memleket
Sandıkları, Milli bankacılığın ilk örneği olarak
tarihe geçti. Bu sandıklar köylülerden
topladıkları paralarla yüzde bir faizle yine
köylüye borç verdi. Mithat Paşa’nın
öldürülmesinden dört yıl sonra, modern finans
kuruluşu olarak 1888’de Menafi Sandıkları
(Memleket Sandıklarından sonra kuruldu)
kaldırılarak Ziraat Bankası kuruldu. Bu adımla
birlikte Türkiye’de, teşkilatlı tarımsal kredi
tarihinde yeni bir dönem başlamış oldu.
Henry Ford II
Dearbom-Michigan
USA
Sayın M. Ford:
Saygılarımla
(imza)
Adnan Menderes
Başvekil