Professional Documents
Culture Documents
TUR~<IYEPDE
iSlA~4CIUK DÜŞÜNCESi VE HAREKETi
SEM POZYUM TES Li GLER i
Editörler
ismail Kara
Asım Öz
..
.
TARIHSELCILIK VE
FAZLUR RAHMAN
MUSTAFA ÖZTÜRK I
1 Bkz. Fazlur Rahman, islam, çev. M. Oa~·M. Aydın, istanbul, 1981, s. 310.
2 Adil Çiftçi, Fazlur Rahman ile islam'ı Yeniden Düşünmek, Ankara, 2000, s. 40.
loşbrması olduğu söylenebilir. Zira bütün bu isimlerle 1960 sonrası Türkiye İs
lamcılığının temsilcileri arasında ciddi bir fikri,zihni mübayenet söz konusudur.
Kaldı ki son dönem Osmanlı'da İslamcı olarak nitelendirilen isimler fik:_ri açıdan
kategocik tasnife tabi tutulmaya pek elverişli değildir. Kimilerince "ilk nesil İs
lamcılar" diye anılan son dönem Osmanlı ilim-fikir adamlarının temel hedefi,
Osmanlı Devleti'ni inkırazdan kurtarmak, dolayısıyla İslam üm.metini düzlüğe
çıkarmak idi. Oysa bugün "Öldü, ölmedi" tartışmasına konu olan İslamcılık esas
itibariyle 196o'lı yılların Türkiye'sine özgü bir fenomendir.
II
4 iIber Ortaylı, "Hocamız Fazlur Rahman ", Islami Araştırmalar (Faz/ur Rahman özel Sayısı), ciit: 4,
sayı: 4 (1990), s. 262.
5 iIber Ortaylı,"Fazlur Rahman ve Tarih", Islam ve Modernizm: Fazlur Rah man Tecrübesi, istanbul
1997,s. 68.
Fazlur Ralıman'ın Türkiye'de taiıınmasma önayak olan isimler arasmda Alpars-
lan Açıkgenç'i özellikle zikretniek gerekir. Zira Fazlur Ralıman'ın hayatı ve fikri
serüveni hakkında bilgi edindiğimiz ilk metinler hemen tamamıyla Açıkgenç'e
aittir. 6 Fazlur Ralıman'ın Major T1ıemes of the Qur'an (Minneapolis, 1980) ve
Islam and Modernity: Transformatian of an Intellectual Tradition (Chicago,
1982) adlı eserlerinin_T ürkçe çevirileri de yine Açıkgenç'e aittir.7 Açıkgenç ve M.
Hayri Kırbaşoğlu gibi isimler hem Fazlur Ralıman'ın eserlerini çevirmeleri, bem
de çevirdikleri eserlerden etkilenmeleri sebebiyle ıg8o'li yıllarm ikinci yarism-
dan itibaren tarihsellik ve taribselcilik meselesinin gündeme gelmesine katkıda
bulunmuşlardır. Aynı yıllarda Fecr Yayınevi çevresi de Fazlur Ralıman ve fikir-
lerinin tanınmasında çok önemli bir rol oynamıştır. Ancak ıggo'lı yıllann baş
larmda yayınevi bünyesinde fikri çatlak oluşmuş ve bu çatlak Fazlur Rabman'ın
eserleriyle birlikte Fecr'den ayrılan Lütfi Sever'inAnkara Okulu YayÜıları'nı kur-
ması sçmucunu doğurmuştur.
6 Bkz. Alparslan Açıkgenç, "islami Uyanış ve Yenilikçilik Düşünurü: Fazlur Rahman'ın Hayatı ve Eser-
leri (1919-1988)", islami Araştirmalar (Faz/ur Rahman Özel Sayısı), cilt: 4, sayı: 4 (1990), s. 232-
252; a. mlf., •islam Dünyasının Çağdaş Sorunları ve Bir Düşünür: Fazlur Rahman (1919-1988)",
Türk Yurdu, X/37 (1990), s. 11-18; X/38 (1990), s. 32-40.
7 ilk eserin Türkçe çevirisi Ana Konularıy/a Kur'an (Fecr Yayınları, Ankara, 1987) ismiyle yayımlanmış
tır. islam ve Çagdaşlık (Fecr Yayınları, istanbul, 1990) ismiyle yayımlanan ikinci eser ise Alparslan
Açıkgenç ve M. Hayri Kırbaşoğlu tarafından ortaklaşa çevrilmiştir.
8 Alparslan Açı kgenç'in verdiği bilgiye göre Fazlur Rahman 1977'de Türkiye'ye geldiğinde birçok
değişik üniversitede konuşmalar yapmış, ayrıca çeşitli illerde halka ve özellikle din adamlarına
yönelik konferanslar vermiştir. Türk okuyucusu Fazlur Rahman'ı1981'de tercüme edilen islam adlı
eseriyle tanımıştır. Bkz. Fazlur Rahman, Ana Konularıyla Kur'an, çev. Alparslan Açıkgenç, Ankara
1987, [Mütercimin Girişi], s. 11.
9 Kayıt dışı bilgilere göre Fazlur Rahman Ankara ilahiyat ziyareti sırasında, Salih Akdemir gibi dini
alanda yeni görüşler ve farklı yorumlara açık kapı bırakmakla maruf olan hocalar tarafından bile
çok ağır bir dille eleştirilmiştir. Ancak ne ilginçtir ki Fazlur Rahman'ın /s/amic Methodology In His-
tory (Karachi 1965, lslamabad, 1976, 1984) adlı eseri 1990'1ı yıllarda Tarih Boyunca islami Meto-
do/oj/ Sorunu (Ankara, 1995) adıyla Salih Akdemir tarafından Türkçeye çevrilmiştir.
yorum. Kendisi [Fazlur Rahınan] galiba burada balıiyat Fakültesinde kalmak
istiyordu, ama kimsede bunu gerçekleştirecek ne gayret ne anlayış galiba yoktu;
yazık oldu.10
Türkiye'de 1990'lar özellikle ikinci yarısmdaiı. itibaren Fazlur Rabman menşeli Kur'an ve ta-
istamtılık rihselcilik meselesinin adı konulmuş biçimde tartışıldığı ve tartışmanın zirveye
Düşüncesive tırmandığı yıllar olarak tarihe geçmiştir. Bu meseleyle ilgili tartışmaların Bilgi
Hareketi
Vakfı ve Fecr Yayınevi tarafından düzenlenen Kur'an sempozyumlanyla başla
dığı ve/veya meselenin bu sempozyumlarda kıyısından köşesinden tartışmaya
açıldığı söylenebilir. Zira Bilgi Vakfı'nca düzenlenen I. Kur'an Sempozyu.mu'nda
(1-3 Nisan 1994) Kur'an kıssalannın tarihi gerçeklikle ilgisi, Kur'an ahkamımn
aktüel'değeri, dini metinler ve kutsallık gibi konularda sunulan bildiriler tarih-
selcilik tartışmasının fitilini ateşlerneye namzet niteliktedir. Nitekim aynı valof
bünyesinde tertip edilen 4-5 Kasım 1995 tarihli II. Kur'an Sempozyu.mu'nda Ya-
sin Aktay'm sunduğu ve son cümlesini "Bırakın Kur'8.ı:ı-ı Kerim kendisi konuş
sun" diye bağladığı "Objektivist ve Relativist İradeler Arasmda Kur'~'ı Anlama
Sorunu" başlıklı bildiride tarihsellik ve tarihselcilik fikri çok belirgin biçimde
tartışmaya açılmıştır. Aktay'ın bu bildirisi Türkiye'deki Seyyid Kutupçu siyasal
İslamcılığın Fazlur Rabman ve tarihselciliğe nasıl baktığı konusunda merak sa-
hibi olanlar için çok önemli bir metindir.
Tarihselcilik fikri belki de en sarih biçimiyle 1996 yılmda islamı Araşb.rmalar Der-
gisi'nin "Kur'an'ın Anlaşılmasında Yöntem Sorunu" (cilt: 9, sayı: 1-2-3-4 [1996])
başlıklı sayısında özellikle Mehmet Paçacı ve Ömer Özsoy'a ait iki ayrı makaley-
12 Mehmet Paçacı , "Kur'an ve Ben Ne Kadar Tarihseliz", islami Araşttrmalar, cilt: 9, sayı: 1-2-3-4
•
Türkiye'de
islamcılı k
Düşüncesi
Hareketi
ve
(1996), s. 123.
@ömer Özoy, "Kur'an Hitabının Tarihselli~ ve Tarihsel Hitabın Nesnel Anlamı Üzerine", islami
Araşttrma/ar, ci lt: 9, sayı: 1-2-3-4 (1996), s. 135-143.
14 Bu sempozyumda Mehmet Paçacı tarafından sunulan bildiri Fazlur ,Rahman çizgisini, Ali Bulaç ta·
rafından sunulan bildiri ise karşıt çizgiyi temsil eder mahiyettedir. Bkz. Mehmet Paçacı, "Kur'an ve
Tarihsellik Tartışması·, Kur'an'ı Anlamada Tarihsellik Sorunu Sempozyumu, Bayrak Yayınları, istanbul
2000; s. 17-29; Ali Bulaç, "Kur'an'ı Bir Metin Olarak Antropolojik Gözle Okumak", Kur'an'ı Anlamada
Tarihsellik Sorunu Sempoıyumu, s. 125-130.
15 Bkz. ilhami Güler, "Muhtar Bir Irade (AIIah'ın iradesi) ve Mümkün Bir Tarihin (610-632) 'Kelam-ı
Kadim'e ve 'Zorunlu Bir Tarih'e Dönüşmesi", lll. Kur'an Haftası Kur'an Sempozyumu (13-.19 Ocak
1997), Ankara 1998, s. 211-227; Yasin Aktay, "Tarihselcilikteki Huzur iradesi", lll. Kur'an Haftası
Kur'an Sempozyumu, s. 229·238.
16 Ömer Özsoy, "Vahiy ve Tarih", islam ve Modernizm Fazlur Rahman Tecrübesi, istanbul 1997, s.
92-99; Yasin Aktay, "Modernist Yorumun Teknolojik Çıkarları", is/am ve Modernizm Fazlur Rahman
Tecrübesi, s. 310-316. istanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür işleri Daire Başkanlı~ı tarafından
kitaplaştırılarak yayımlanan bu sempozyumun sunuş yazısına dönemin Istanbul Büyük Şehir Be-
lediye Başkanı Recep Tayyip Erdo~an, "Kardeş Pakistan'ın yetiştirdi~! büyük bilim adam ı ve düşü·
nür Fazlur Rahman, islam dünyasında oldu~u kadar Batı'da da önemsenen, düşünce ve tezleri
üzerinde geniş tartışmalar açan bir şahsiyettir. Düşünce hayatıyla yakından ilgilenenler merhum
Fazlur Rahman'ın Türkiye'de ne büyük bir etkiye sahip oldu~unu bilirler. Faz.l ur Rahman'ı hara-
retle savunan ö~rencileri ve izleyicileri oldu~u gibi, ona şiddetli muhalefet gösterenler de vardır. •
Ifadeleriyle başlamıştır. Erdo~an'ın "Fazlur Rahman'a şiddetli muhalefet gösterenler" diye işaret
etti~i zümrenin önde gelen isimlerinden biri olan M. Şevket Eygi ~Fazlur Ra h man Toplantısı• (Milli
Gazete, 02 Aralık 2008) başlıklı yazısında hem sempozyum, hem de Erdo~an'ın sempozyum kita-
bındaki sunuş yazısı hakkında şunlan söylemiştir: "istanbul Belediyesi 22-23 Şubat 1997'de bir -o
yıl Haksöz dergisinde (Haziran 1997) "Kur'an ve Tarlbsellik" konulu bir soruş
turma dosyası yayımlanmış ve ağırlıklı olarak akademik camia dışındaki is~e
re ait görüşlerle teşekkül eden bu "İslamcı soruşturma dosyası"nda tarihsellik ve
tarihsekiliğin açmazları gösterilmeye çalışılmıştır.
Fazlur Rahman toplantısı tertiplemlş. Buna yabancı uzmanlar da çagrılmış.- her gün dört oturum
yapılmış, yekün olarak sekiz oturumda otuz kadar tebliğ okunmuş. Bu kitap, Tarihsellik ekolü veya
fırkası denilen bidat careyanının kurucusu olan Pakistan lı FaZ;Iur Rahman'ın Ehl·l Sünnet' e uyma·
yan fikir, Inanç ve görüşlerinin bir nevi tanıtım ve savunmasıdır... Benim bildiğim kadarıyla şu anda
Ankara ilahiyat Fakültesi Fazlur Rahman'ın yoluna girmiştir. Sayın Recep Tayylp Erdogan, hürmet
ve itlmat ettigi muhterem Emin Saraç Hocaefendi'ye sormuş olsaydı, Fazlur Rahman'ın kim ol-
dugunu, mahiyetinl, içyüzünü öğrenmiş olurdu... Fazlur Rahman, kelamcıların incelemesi, tahlil
etmesi ve yanlışlarını ortaya koyması gereken bozuk bir fırka kurmuştur. Bu fırkanın~, Türkiye'de
çoğunluğu oluşturan Sünni Müslümanlara bozuk olduğunun bildirilmesi ve başta inançlı aydınlar
olmak üzere halkın uyarılması gerekmektedir. istanbul Büyükşehir Belediyesi bu Fazlur Rahman
toplantısı için kimbilir ne büyük masraflar etti. Dış ülkelerden gelenlerin uçak, beş yıldızlı otel
masrafları, ziyafetler, hediyeler vs ... Keşke bu paralarla bir EhH Sünnet büyüğü tanıtılmış olsaydı.
Ne kadar faydalı ve hayırlı olurdu."
@kz. Ali Bulaç, "Kur'§n'ı Bir ~etin Olarak Antropolojik Gözle Okumak", Kur'an'ı Anlamada Tarih-
sellik Sorunu Sempozyumu, Istanbul, 2000, s. 135-140; a. mlf., "Kur'an'ı Okuma Biçimi Olarak
Hermenötik", islami Araştırmalar, cilt: 9, sayı: 1-2-3-4 (1996), s. 115-118; a. mlf., "islami Vahyin
Tarihe Taşınması",/slam ve Modernizm Fazlur Rahman TecrDbesi, istanbul, 1997, s. 319-330.
18 Cündiojtlu istanbul'a naklin/intikalln ilk zamanlarında bilhassa son dönem Osmanlı ilim, fikir ve
kültür mirasına dair zengin tahayyüller içeren bir seçkinciliğin lazzetini keşfetrniştir. O gün bugün-
dür keşf-i kadim, mantık, felsefe, sanat, musiki, mimari gibi yeni lazzetler keşfetmek ve böylelikle ..
m
Kanımca Fazlur Ralıman ve tarihselcilik meselesinde tariliselci yaklaşımın en
sıla. metinleri Ömer Özsoy tarafından üretilmiştir. Diğer bir deyişle, tarihselci-
liğin Türkiye'deki en güçlü temsili Ömer Özsoy'a aittir. Özsoy bu konudaki ilha-
mını kuşkusuz Fazlur Ralıman'dan almıştır; ancak Fazlur Ralıman'ın muhtelif
kitaplannda dağınık halde bulunan tarihselcilik tezini d erli toplu hale getirme ve
aynı zamanda bu tezi Türkiye'deki İlahiyat camiasının müspet ve menfi ilgisini
eelbedecek bir formatta takdim etme noktasında Özsoy kendi ismiyle anılmayı
hak eden bir tarihselcilik patentine sahiptir. Başka bir şekilde söylemek gerekir-
se, Özsoy Fazlur Ralıman'ın Türkiye temsilcisi ve mütercimi olmaktan öte, kendi
fikir kurgusu ve argümantasyonuyla yeni bir inşa sahibidir. Her ne kadar Özsoy
tarihselciliği tefsir, hadis, siyer, fıla.h usulü kaynaklanndan adamalallı incele-
meyle kotanlmış argümanlardan çok, sezgi ve a.lal/manbk yürütmeyle temellen-
dirme yoluna gitmişsedebu böyledir.
seçkinciliğin zirvesine erişmek arzusuyla dikkat çeken Cündioğlu muhtemelen bu arzunun sev-
kiyle daimi bir devran ve seyran halindedir.
hip olmaktan uzakta kalmaktadır. Çünkü o nasslann indiği tarihselliğin yeniden
dönmesini beldemeye koyulmuştur. Bu durumda pratik olarak evrensekiliğin bu
tutumu -amacı bu olmasa da- Kur'an'ın kendi tarihsel dönemine hapsedilme-
siyle sonuçlanmaktad.ır. Bu ise müsteşriklerin Kur'an'ın tarihselliği hakkındaki
iddialanyla ilginç, ama müslümanlar adına oldukça acı bir şekilde örtüşme teh-
likesiyle karşı karşıyad.ır. 19
1990'lı yıliann ikinci yansında bunlan söyleyen Paçacı, 2ooo'li Yınardan itibaren
tarihselciliğe muhalif bir söylem geliştirmeye başlamıştır. SpeSifik olarak Fazlur
Rahman karşıtlığıyla da dikkat çeken bu ·söylemin görece yumuşak formülasyo-
nunu "Kur'an ve Tariliselci Y~rum"20 başlıklı bildirisinde ortaya koyan Paçacı
ilerleyen yıllarda bir yandan taribselciliğe muhalif söylemini alabildiğine sertleş
tirmiş, bir yandan da gelen~k ve gelenekselciliği tebcil eden bir retorik üretmiş ve
nihayet bu retoriğin ürünü olan metinlerini bir araya toplayıp Çağdaş Dönemde
Kur'an'a ve Tefsire Ne Olçlu? (Klasik, İstanbul 2008) adıyla kitap olarak neşret
miştir. Fazlur Rabman ve taribselciliği savunan bir fikri camiada yetişip sonra-
dan bu camiaya hasım kesilen Paçacı her nedense Kur'an ve Ben Ne Kadar Ta-
rihseliz adlı eserindeki fikirlerini tekzip veya reddettiğini kamuoyuyla paylaşma
ihtiyacı da hissetmemiştir.
19 Mehmet Paçacı, "Kur'an ve Tarihsellik Tartışması•, Kur'an'ı Anlamada Tarihsellik Sorunu Sem-
f'fozyumu, istanbul, 2000, s. 32-33.
~Mehmet Paçacı, "Kur'an ve Tarihselci Yorum•, Kur'an ve Dil: Dilbilim ve Hermenötik Sempozyumu
(17-18 May1s 2001), Erzurum, trs., s. 75-80.
21 Bkz. İlhami Güler, "Hermenötik Açıdan Kur'an'ı Anlama ve Yorumlamanın Sorunları•, 2. Kur'an
Sempozyumu: Teb/igler-Müzakereler (4-5 Kasım 1995), Bilgi Vakfı, Ankara, 1996, s. 295-303; a.
mlf., "Muhtar Bir Irade (AIIah'ın iradesi} ve Mümkün Bir Tarihin (61().632} 'Kelam-ı Kadlm'e ve
'Zorunlu Tarih'e Dönüşmesi", lll. Kur'an Haftası Kur'an Sempozyumu (13-19 Ocak 1997), Fecr
Yayınevi, Ankara, 1998, s. 211-227.
22 Çiftçi'nin doktora çalışması Fazlur Rahman ile islam'1 Yeniden Düşünmek (Kitabiyat, Ankara,
2000} adıyla yayımlanmıştır.
bir dizi kitap hillnde yayımlamıştır.23 Ne var ki Çiftçi, Fazlur Ralıman ve tarih-
sekilik konusundaki bunca çalışinasına rağmen Ümer Özsoy kadar ağır eleşti
rilere uğramamıştır. Bunun muhtemel sebeplerinden biri, Çiftçi'nin uzmanlık
alanının din sosyolojisi olması, dolayısıyla Kur'an ve tefsirle ilgili tarihsekilik
tartışmasında "dolaylı katılımcı" gibi algılanmasıdır.24
Fazlur Ralıman'dan mülhem tarihselcilik fikri, 1998 yılında yayım hayatına baş
layan İslô.miyô.t dergisine de güçlü biçimde yansımıştır. Nitekim derginin çeşitli
sayılarmda bu satırların yazarının da tariliselci yaklaşıma paralel bir dizi maka-
lesi yayımlanmıştır. Tarihsekiliğin İslô.miyô.t dergisine yansıması AK Parti'nin
iktidara geldiği 2002'yi müteakip yıllarda giderek zayıflamış ve nihayet İslô.
miyô.t'm himmetsizlik sebebiyle Temmuz-Eylül2007 tarihli "Gelenek(sel)cilik"
sayısıyla (cilt: 10, sayı: 3) yayın hayatının sonlanması2S tariliselci ~~aşımm da
bir bakıma sonu olarak algılanmıştır. İslô.miyô.t'm 28 Şubat 1997 sürecinde kan-
lı canlı biçimde ayakta durması ve bu derginin yayın kurulunda en meşhur ta-
rihselcilerin yer alıyor olması, muhalif çevrelerin Fazlur Rahman, modernistlik,
tarihselcilik, İslô.miyô.t, Kitabiyat, Ankara İlahiyat, Ankara Okulu gibi isimler ve
sıfatlar ile 28 Şubat provokasyonu arasmda bağlantı kurmaya yarayan bir koz
r •
olarak kullanılmıştır.
Öte yandan, tariliselci yaklaşımı savunanlar, çok kere insaf sınırlarını aşan bu
irtibatlandırmada, 1980 darbesinin failieriyle dönemin Ankara İlahiyat'mdaki
Türkiye'de
bazı hocalar arasındaki ilişkiye de atıf yapılarak kimi zaman zımnen, kimi zaman
islamcılık
sarahaten 28 Şubat provokasyonunu tertipteyen iradenin işbirlikçileri veya en Düşüncesi ve
azından gönüllü destekçileri olmakla itharn edilmiştir. Bu itharn Fazlur Ralıman Hareketi
ve tarihselciliğe sahip çıkan isimler ile 28 Şubat 1997 sürecinde medya iı:nkan
larıyla popüler hale gelen modernist İlahiyatçı figürlerin aynı kefeye konulması
gibi çok talihsiz bir sonuç da vermiştir. Öyle ki İlhami Güler dahi, "Dergi [İslô.
miyô.t], fikri bağlamda İsiann mirasa eleştirel balana·ortak paydasmda, kendi
23 Adil Çitfçi, Adnan Bülent Balo~lu'yla birlikte Fazlur Rahman'ın Health and Medicine in Islam/c
Tradition (New York, 1987) adlı eserini de çevirmiş ve bu eser Islam Geleneğinde Sağlik ve Tıp:
Değişim ve Toplum (Ankara, 1988) ismiyle neşredilmiştir.
24 Çiftçi Fazlur Rahman'ın Kur'an'ı anlama ve yorumlama tarzı hakkında, "Gelenek ve Modern Du·
rum Arasında Fazlur Rahman: Ya da 'Anlam Sorunu' ve 'Anlama Sorunu'" (islamiyat, cilt:1, sayı: 2,
1998), "Fazlur Rahman'ın Dinamik Şeriat Anlayışı" (islamiyat, cilt 1, sayı: 4, 1998) gibi makaleler
kaleme almıştır.
25 ilhami Güler, "Bir Ölüm Ilanı: isliimiyat-Kitabiyiit Neden Kapandı?" başlıklı yazısında derginin ka-
panmasına yol açan himmetsizliği şöyle ifade etmiştir: "Bilen herkes kabul eder ki, onur editörü-
müz sayın M. S. Hatibo~lu'nun ilmi hassasiyeti, kritik bakış açısı, bilgeliği, müşflkli~i, din i hamiyeti,
yayın kurulunu bir arada tutan en önemli unsurdu. Ömer Özsoy'un 28 Şubat sürecinde fakülteden
bo~ularak yurt dışına kaçışı, Hatiboğlu hocadan sonra derginin ikinci yumuşak başlı moderatörü-
nü kaybetmesi demekti. Dergiyi unutup önüne (bürokrasiye) bakma, bu yıllardan itibaren artmaya
başladı. Sonuç olarak bu olay, Türkiye'nin muhafazakar siyaset erbabı ve zenginlerirıi n kültürel
faaliyetlere karşı tutumunu ele vermesi ve entelektüellerinin de bürokrasi-siyaset karşısındaki
dayanılmaz arzusunu ve daha birçok şeyleri göstermesi bakımından öğreticidir. Dergi, yayın kuru-
lunun genç iken, merak ve hasbiliği sayesinde çıkmış; onlann Proflu~u ve hesabili~i nedeniyle de
çökmüştür. Bu kadar yalın ve basit".
içinde İslfuni-modernist, FaZlur Rahman'a sempatiyle bakan, nam-ı diğer 'tarih-
seki' eğilim ile çoğu badisçi olan gelenekselci eğilimin bir koalisyonuydu." ifade- ·
sinde modernistlik ile tarihselciği müradif olarak kullanmış, fakat aynı zamanda
İslamiyat çevresinin 28 Şubat sürecindeki tutumuna dair şu salıili beyanda-da
bulunmuştur: "Gururla söyleyebilirim ki dergi yayın hayatı boyunca namerd'e
(yükselen İslami bwjuvaziye(?!)) muhtaç olmadan hayati)!.e~ sürd~~tür.
Dergi 28 Şubat sürecinin terör estirdiği günlerde 'Şeriat' ve 'Bi:ışörtüs~i' sorunla-
rını özel sayı yapma baysiyet ve cesaretini gösterebilmiştir. "26
IV
Şöyle ki her yıl farklı bir ilahiyat Fakültesi bünyesinde gerçekleştirilen Tefsir
anabilim dalı koordinasyon toplantılan ve5ilesiyle düzenlenen sempozyumlarda
her ne kadar Fazlur Ralıman ve tarihselcilikten açıkça söz e~~se de Kur'an'ın
nazil olduğu tarihi vasatveya Kur'an'ın Mekki-Medeni nüzul dönemleri gibi ko-
nular işlenıneye başlamış, yine son yıllar~a tefsir alanına ait yüksek lisans ve
dolrtora tezlerinde buna ·b~nzer konular üzerinde çalışma eğilimi artmıştır. Di-
ğer taraftan, bazı İlahiyaf fakült~leri bünyesinde Cevad Ali'nin el-Mujassal'ı gibi
eserleri Türkçeye çevirme projeleri üzerinde çalışılırken, henüz çiçeği burnunda
diyebileceğimiz Kuramer (Kur'anAraştırmalan Merkezi) gibi kurumların bilim-
sel proje taslaklarında tarilıSelcilik filaini beslerneye namzet kitap teliflerine yer
verilmiştir.