Professional Documents
Culture Documents
Egyptoloji 17 ve 18. Yüzyıllarda aydınlanma hareketine bağlı olarak yürütülen ilk arkeolojik inceleme
ve araştırmalar İncilde geçen bilgilerden yola çıkarak ortaya çıkmıştır.
Bu araştırmalar arasında Egyptolojinin ilerlemesine sebep olan çalışmaların başında The Description
de I’Egypte ( Description of Egypt)gibi mısırda toprak üzerindeki kalıntıların yerleri belirlenerek bir
araya getirildiği çalışmalar ile mısırda bulunan eserler üzerindeki mısır yazıtlarından yola çıkarak mısır
dili ve yazı sisteminin çözülmesine yönelik çalışmalar gelmektedir.
Çalışmaların hızlanmasına neden olan diğer etken ise, Napolyon’un Mısır seferi olmuştur.Bu sefer
sırasında mısırdaki kalıntılarda yapılan çalışmalar ve Rosetta taşı olarak bilinen yazıtın bulunarak Mısır
dilinin çözümüne yönelik çalışmaların hız kazanması egyptolojinin gelişmesine katkı sağlamış.
Antik dönemde hatta krallık döneminde mısırlılar kendi tarihlerinin araştırılmasına önem
vermişler.Mısır dilinin çözülmesi ile birlikte arkeolojik çalışmalarla ortaya çıkartılan bu anallar ve
belgeler,egyptolojinin ve mısır tarihinin ve arkeolojisinin öğrenilmesi için yardımcı olmuş eski
belgeleri oluşturmaktadır.
Antik dönemde kıyının öteki tarafındaki yazar ve araştırmacılar da mısırla ilgili çalışmalar kaleme
almışlardır.Çalışmalarında bu farklı kültür üzerinde durarak günümüze kadar antik mısırla ilgili bazı
bilgilere ulaşılmasını sağlamışlardır.Bu çalışmalar HOMEROS’a kadar uzanmasına rağmen;HELLENİSTİK
DÖNEMde daha da yoğunlaşmış.Özellikle ALEXANDRİA KÜTÜPHANESindeki araştırmacılar bu önemli
uygarlığın geçmişi ile ilgilenmişlerdir.Mısır ile ilgili bilgilerin yer aldığı antik yazarlar her ne kadar
akdeniz havzasındaki diğer bölgelerde karşılaşılan hatalar,önyargıyla yaklaşımlar veya kulaktan dolma
bilgilerle de dolu olsa da EGYPTOLOJİ biliminin ilerlemesinde kaynak olarak kullanılan çalışmalar
olmuşlardır.Unutulmamalıdır ki Greek ve Latince’nin önceden bilinen diller olması ve bu antik
yazarların Avrupda çok daha öncelerden beri okunması Egyptoloji için faydalı çalışmalar olarak yerini
almıştır.
MANETHO’S AEGYPTİACA
HERODOTUS
DİODORUS SİCİLUS,STRABON
PLUTARCH
john graeves(1602-1652):İngiliz gök bilimci.gize’yi iki kez ziyaret ederek ölçümler yapmıştır.
Pyramidographia isimli kitabı önemlidir.
Jean François Champollion(1790-1832): rosetta taşını ilk çeviren, hiyeroglif yazı sistemininin
kombinasyonunu çözmüş.
Karl Richard Lepsius(1810-1884):12 ciltlik MISIR VE ETİYOPYADA’Kİ ANITLAR adlı eseri önemini
günümüzde dahi korur.
Tabnit Lahdi, ki kendisi İstanbul Arkeoloji Müzelerinin en önemli buluntularında bir tanesidir,
Tabnit Lahdi Osman Hamdi bey tarafından Sayda(bugün kü Lübnan'da) da ki Kral nekropolünde
bulunmuştur. Lahdin gövdesinde iki çeşit hiyeroglif görülmektedir. Mısır hiyeroglifi ve Fenike yazıtı.
Hiyeroglif ve yazıttan anlaşıldığı üzere lahdin iki sahibinin olduğu bilinmektedir. İlk sahibinin Mısırlı bir
generala ait olduğu düşünülmektedir. Mısr yazısıyla yazılmış olan lanetleme şu şekildedir. "Her kim
ola ki, benim lahdimi açar, Allah onun cezasını, belasını versin." Bu hiyeroglifin altında da ikinci sahibi
olan Tabnit'in lanetlemesi yer almaktadır. O da şu şekildedir, “Ben Astarte rahibi ve Saydalılar kralı
Tabnit bu lahit içine gömülüyorum. Ey benim mezarımı bulan kimse her kim olursan ol benim lahitimi
açma ve benim huzurumu bozma. Çünkü yanımda ne gümüş, ne altın ne de define vardır. Bu lahit’de
yalnızca yatmaktayım. Bana mezar olan bu lahiti açma, bu türlü hareket Astarte’ye karşı büyük bir
hakarettir. Eğer benim tebbihimi tutmaz, aksine mezar odamı açar ve benim huzurumu kaçıracak
olursan, yaşayan insanlar arasında ve güneş altında nesilden ve neshepten mahrum kal ve ölüler
arasında yatacak yer bulma.”