You are on page 1of 140

T.

C
MARMARA ÜNĠVERSĠTESĠ
SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ
FELSEFE VE DĠN BĠLĠMLERĠ ANABĠLĠMDALI
DĠN SOSYOLOJĠSĠ BĠLĠM DALI

AĞ TOPLUMU VE DĠN (AĞ TOPLUMU BAĞLAMINDA ORTA


DOĞU‟DA SOSYAL HAREKETLER )

Yüksek Lisans Tezi

NURAN KIZMAZ

Ġstanbul,2014
T.C
MARMARA ÜNĠVERSĠTESĠ
SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ
FELSEFE VE DĠN BĠLĠMLERĠ ANABĠLĠMDALI
DĠN SOSYOLOJĠSĠ BĠLĠM DALI

AĞ TOPLUMU VE DĠN (AĞ TOPLUM BAĞLAMINDA ORTA


DOĞU‟DA SOSYAL HAREKETLER)

Yüksek Lisans Tezi

NURAN KIZMAZ

DanıĢman: PROF.DR. ZEKĠ ARSLANTÜRK

Ġstanbul,2014
Özet:

21. yüzyılın baĢlarında dünya geçirdiği dönüĢümler çerçevesinde birtakım toplumsal


hareketlere Ģahit olmuĢtur. Çağımızın iĢaret fiĢeği olan internetin keĢfinden sonra
toplumsal yapılar ağ etrafında örgütlenmeye baĢlamıĢtır. Bu ağ toplumunda, ağ
devletleri olarak niteleyebileceğimiz günümüz devletleri, artık ulus-devlet yapısının
yetersiz kaldığı, liberal demokrasinin sorgulandığı, kurumsal yapılarda çözülmelerin
yaĢandığı, ekonomide kapital sistemin çanlarının çaldığı bir dönemi yaĢamaktadır.
2011‟de Orta Doğu‟da baĢlayarak bir yangın gibi ülkelere sıçrayan toplumsal hareketler
patlak vermiĢtir. Öncelikle ağ toplumunun kavramsal çerçevesi verilerek bu ağ toplumu
bağlamında Orta Doğu‟da meydana gelen hareketler ele alınacaktır.

Anahtar kelimeler: Ağ Toplumu, Sosyal Medya, Arap Baharı, Mısır, 20 Ocak, Yeni
Medya

I
Abstract

At the beginning of the 21st century, the world has witnessed several social movements
in the context of transformations that it went through. After the discovery of the internet
which is that star shell of our century, the social structures has begun to be organized
the network. In this network society the present day states which can be called as
„network states‟ are experiencing a period in which the nation state structure is no more
sufficient, the liberal democracy is questioned, there is resolution in institutional
structures and in which capital system‟s bell rings in economy. At the year 2011, social
movements erupted which started in the Middle East like a fire and leaped to other
countries. Primarily introducing the conceptual framework, these movements that took
place in the Middle East will be handled in the context of network society.

Keywords: Network Society, Social Media, Arab Spring, Egypt, Jan 20, New Media

II
ĠÇĠNDEKĠLER

Sayfa No.

TABLO LĠSTESĠ……………………………………………………………….... III


ġEKĠL LĠSTESĠ………………………………………………………………….. IV
KISALTMALAR…………………………………………………………………. V

1.GĠRĠġ…………………………………………………………………………… 2

1.1 AraĢtırmanın Konusu Ve Amacı………………………………………. 6


1.2 AraĢtırmanın Önemi…………………………………………………... 7
1.3 AraĢtırmanın Yöntemi………………………………………………… 7
1.4 AraĢtırmanın Sınırlılıkları…………………………………………….. 8
2.AĞ TOPLUMU………………………………………………………………… 9

2.1 Ağ Toplumunun Tarihçesi……………………………………………… 9


2.1.1 Enformasyon Toplumu……………………………………….. 10
2.1.2 Enformasyon Toplumunun Tarihsel GeliĢimi…..……………. 12
2.1.3 Enformasyon Teknolojisi Devrimi…………………………… 1 4
2.1.4 Enformasyon Toplumunun Özellikleri………………………. 16
2.1.5 Enformasyon Toplumunda ĠĢ Ve Örgütlenme………………. 22
2.1.6 Enformasyonalizmin Ruhu………………………………….. 23
2.2 Enformasyon Toplumundan Ağ Toplumuna…………………………… 25
2.3 Ġnternetin Tarihçesi……………………………………………………... 26
2.4 Ġnternet Ve Yeni Dünya Düzeni………………………………………... 29
2.5 Sanallık Kültürü………………………………………………………… 31
2.5.1 Yeni Dünyada ĠletiĢim Ağı …………………………………… 32
2.5.2 AkıĢların Uzamı……………………………………………….. 34
2.5.3 Zamansız Zaman………………………………………………. 42
2.6 Sosyal Medya…………………………………………………………… 45
2.7 Sanal Cemaatler…………………………………………………………. 51
2.8 Ağ Toplumunun Kavramsal Çerçevesi...………………………………... 53
2.8.1 Ağ Kavramı……………………………………………………. 54
2.8.2 Ağ Müessesesi…………………………………………………. 55

III
2.8.3 Ağ Toplumu…………………………………………………… 56
2.8.4 Ağ Toplumunun Özellikleri…………………………………… 62
2.8.5 Ağ Toplumu Ve Kimlik……………………………………….. 67
2.8.6 Ağ Toplumu Ve Din Olgusu…………………………………… 74

3.AĞ TOPLUMUNDA TOPLUMSAL HAREKETLER………………………… 83

3.1 Ağ, Toplum Ve Ġktidar Üçgeni…………………………………………… 83


3.2 Enformasyonel Siyaset, Katılımcı Demokrasi Ve Siberaktivizm………….88
3.3 Ağ Toplumu Ve Sosyal Hareketler……………………………………….. 93
3.4 Siyasi Bir Var Olma Biçimi Olarak Ağlar OluĢturma…………………… 94
3.5 Meydan ĠĢgali……………………………………………………………... 97
3.6 Yeni Medya……………………………………………………………….100
3.7 Arap Baharı: Orta Doğu‟da Meydana Gelen Sosyal Hareketler………….105
3.8 Sosyal Hareketlere Ġnternetin Etkisi: Mısır 25 Ocak
Hareketi……………………………………………………………………………….118

4. SONUÇ…………………………………………………………………………….125

KAYNAKÇA………………………………………………………………………...127

IV
TABLO LĠSTESĠ

Sayfa No.

Tablo 1 : Endüstri- Sonrası Toplumu KarĢılaĢtırmalı Bir ġema…...……………...20

Tablo 2 : Post – Endüstriyel Toplumun Yapısı Ve Problemleri Tablosu ...…….....65

V
ġEKĠL LĠSTESĠ

Sayfa No.

ġekil 1 : Ağın Kendini Besleyen Enformasyon Döngüsü………………….……14

ġekil 2 : Medya, Toplumsal Hareket ĠliĢkisi ………………………………………………………… 116

VI
KISALTMALAR

a.g.e Adı geçen eser


ABD Amerika BirleĢik Devletleri
ARPA Advanced Research Projects Agency
ARPANET Advanced Research Projects Agency Network
bk Bakınız
Çev Çeviren
DARPA Defence Advanced Research Projects Agency
Ed Editör
ICT International Comminication Tecnology
MIT Massachusetts Institute of Tecnology
TV Televizyon
US United State
www World Wide Web
VIP Very Important Person
Vs ve saire
Vb Ve benzeri
Yay Yayınları
y.y Yüzyıl

VII
1. BÖLÜM

GĠRĠġ

21.yy da toplumlarımız birtakım dönüĢümlere sahne olmaktadır. Artık endüstri


toplumunun sorun ve cevapları yeterli gelmemektedir. Bu dönüĢümler enformasyon
teknolojileri devrimiyle birlikte geliĢmeye devam etmektedir. Bu yeni topluma “post-
endüstriyel”, “enformasyon toplumu”, “kapitalizm sonrası toplum” gibi farklı
adlandırmalarda bulunulmaktadır.

21. yy ın iĢaret fiĢeği kuĢkusuz internetin keĢfidir. Ġnternetin keĢfiyle birlikte


toplumlarımız “ağ” etrafında örgütlenmektedir. Manuel Castells‟in “ağ toplumu” olarak
adlandırdığı çağda, toplum, ekonomi, kültür, iktidar, siyaset, kimlik ağ etrafında
Ģekillenmektedir, dönüĢüm yaĢamaktadır. Ağ toplumunu internet ile birlikte,
enformasyon toplumunun bir söylemi olarak kabul etmek de mümkündür.

Ġnternetin keĢfi ve yayılmasıyla birlikte enformasyon teknolojisi devriminin


seyri değiĢmiĢtir. Bu gün, internet, kabul edelim veyahut etmeyelim toplumun ve
bireylerin yaĢantılarına nüfuz etmektedir. Uzay çağı olarak da nitelendirilen günümüz
toplumunda internet ekonomi, toplum, siyaset, iktidar alanlarında kendini göstermeye
baĢlamıĢtır. Ġnternet ile ilgili konularda araĢtırma yapılırken internetin fazlasıyla
olağanüstü bir unsur olarak gösterilmesi araĢtırmanın objektifliğini zedeleyen bir
unsurdur. Fakat bunun tersine toplum, kültür, ekonomi, siyaset, iktidar, örgütleniĢ
biçimi vs. deki dönüĢümler etkisini görmezden gelmek de indirgemeci bir yaklaĢım
olur.

Ağ toplumu en genel anlamıyla; iĢ, iletiĢim ve yönetime yönelik amaçlarla


küresel ağları düzenli olarak kullanan bir toplumu ifade etmektedir. Günümüzde

VIII
Toplumsal formasyonu tanımlamada sıklıkla kullanılan enformasyon toplumu iletiĢim
toplumu gibi kavramlar yerine yeni iletiĢim teknolojilerinin sarıp sarmadığı yer küreyi
tanımlamak için bu gün ağ toplumu kavramı kullanılmaktadır.1 Daha derin bir düzeyde,
toplumun, uzamın ve zamanın maddi temelleri dönüĢmekte, akıĢlar uzamı ve zamansız
zaman etrafında örgütlenmektedir.

Dünyamız ve hayatlarımız küreselleĢme ve kimlikle, bu çatıĢan eğilimlerle


Ģekillenmekte. Enformasyon teknolojisi devrimi ve kapitalizmin yeniden yapılanması,
yeni bir toplum biçimini, ağ toplumunu ortaya çıkardı. Ağ toplumu, stratejik olarak
belirleyici ekonomik etkinliklerin küreselleĢmesinin damgasını vurduğu bir toplumdur.
Ağlar oluĢturan örgütlenme biçiminin damgasını vurduğu bir toplumdur. ÇalıĢma
esnekliği ve istikrarsızlığının, emeğin bireyselleĢmesinin de; yayılmacı, içerden
bağlantılı, çeĢitlilik gösteren medya sisteminin kurduğu gerçek sanallık kültürünün de;
egemen etkinliklerin ve denetimi elinde tutan elitlerin ifadeleri olarak akıĢlar uzamı ile
zamansız zamanın inĢası yüzünden hayatın maddi temellerinin, uzamın ve zamanın
dönüĢmesinin de damgasını vurduğu bir toplumdur. Yeni toplumsal örgütlenme biçimi,
kapsayıcı küreselliğiyle tüm dünyaya yayılıyor; sınaî kapitalizm ile onun düĢman
kardeĢliği olan sınaî devletçiliğin 20. yüzyılda yaptığı gibi kurumları sarsıyor, kültürleri
dönüĢtürüyor, zenginlik yaratıyor, yoksulluğa sebep oluyor, aç gözlülük, yenilik ve
umut saçıyor, zorlukları dayatırken bir yandan da umutsuzluk veriyor. Gerçekten de
yeni bir dünyada yaĢıyoruz.2

Modern dünyada iletiĢimin en belirgin özelliklerinden birisi de, iletiĢimin


giderek küreselleĢmesidir.3KüreselleĢmenin her bir boyutu enformasyon ve iletiĢim alt
yapısı gerektirmektedir. Bilgisayar ve iletiĢim teknolojilerine ihtiyaç vardır. Ekonomik,

1
Göksel Göker Ve Adem Doğan, “Ağ Toplumunda Örgütlenme: Facebook‟ta Çevrimiçi Tekel
Eylemi”,Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 14, Sayı 25,(Haziran
2011),178
2
Manuel Castells Manuel Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Ġkinci Cilt:
Kimliğin YükseliĢi, (çev)Ebru Kılıç, Ġstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları,3. Basım,
Ġstanbul,2013 2013,394
3
Hüseyin Bal, ĠletiĢim Sosyolojisi, 1. Basım, Ankara: Sentez Yayıncılık, 2013, 227

2
toplumsal, siyasal, teknolojik ve kültürel geliĢmeler küreselleĢme kavramı altında
gizlenen sermaye hegomanyasın için bir meĢrulaĢtırma görevi görmektedir.4

Ġnsanlar bilgisayarlar vasıtasıyla toplumsal, siyasal, ekonomik vb. etkileĢime


geçmelerini sağlayan bir araç olan Ġnternet‟in belki de en önemli iĢlevi, bilginin serbest
dolaĢımını sağlamasıdır. Günümüzde, insanlar gerekli altyapıya sahip iseler, dünyanın
her yerinden ihtiyaç duydukları bilgiye ulaĢabilir hale gelmiĢlerdir. Artık mesafenin eski
önemi kalmamıĢtır. Ġnsanlar zaman ve mekândan bağımsız bir biçimde, bilgiye daha
kolay bir biçimde ulaĢabilmektedir.

Daha önce, devletin resmi kitle haberleĢme araçlarında ya da büyük medya


kuruluĢlarında seslerini duyuramayan marjinal gruplar, internet teknolojisi sayesinde,
gerektiğinde, merkezi iktidara karĢı, tüm dünyadan kendilerine destekçiler bulabilir hale
geldiler. Etnik hareketlerin giderek yaygınlık kazanması ile iletiĢim teknolojilerinin
geliĢimi arasındaki iliĢki inkâr edilemez. Bir taraftan dünyayı “küresel kültür” e taĢıyan
enformasyon ve iletiĢim teknolojileri, diğer taraftan da aynı arabanın tersine iĢleyen
tekerlekleri gibi „yerel kültür‟ lerin öne geçmesine de zemin hazırlıyorlar.5

Diyebiliriz ki yeni bir siyasi kültür söz konusudur: Ağlar oluĢturmak, merkezin
olmaması, dolayısıyla merkezi bir otoritenin bulunmaması demektir. Bu yerel ile
küresel arasında hemen iliĢki kurulması manasına gelir; böylece hareket kimliğine ve
çıkarlarına dayanarak yerel olarak düĢünebilecek; eylemi küreselleĢtirebilecek, iktidar
kaynaklarının bulunduğu yerde gerçekleĢtirebilecektir. Bu aynı zamanda ağdaki bütün
düğümlerinin, bütün bağlantı noktalarının, ağın amaçlarına katkıda bulunup sürekli
geniĢleterek onu güçlendireceği anlamına da gelebilir. Aynı zamanda ağın genel
dinamiklerini engelleyen iĢlevsiz bağlantıların kolayca atlanılabileceği ya da devreden

4
Keskin, IĢıl. “Global Köy‟e “”Siber Moda: Moda Blogları”,Can Bilgili, Gülüm ġener(Ed.)
Sosyal Medya Ve Ağ Toplumu 1: Kitle ĠletiĢimde YaĢanan DeğiĢimler Ġçinde, Ġstanbul: Grafik
Tasarım Yayınevi, 2013,167.
5
Veysel Kurt, Endüstriyel Ve Post-Endüstriyel DönüĢüm,2. Baskı, Ekin Basım Yayın Dağıtım,
Bursa 2012, 32.

3
çıkarılabileceği, böylece toplumsal hareketlerin sık sık hizbçilik yüzünden onları öz
yıkıma götüren geleneksel hastalıklarının da aĢılacağı anlamına da gelebilir.6

Sosyal medya olarak da adlandırabileceğimiz alternatif medya yani yeni


medyanın etkinsin güçlü bir Ģekilde hissedildiği toplumsal olaylar arasında yer alan
Arap Baharı ile beraber bu etkinin boyutları oldukça tartıĢılmıĢtır. Yeni medya Kuzey
Afrika ve Orta Doğu‟da hissedilen isyan dalgası öncesinde de baskıcı rejimlere
baĢkaldırıyı tabana yaymak amacıyla kullanılmıĢtır.7

Mısırlı bir protestocu, sosyal medyanın isyan sürecindeki etkisi konusunda


söyle demiĢtir: “Gösteri takvimi için Facebook, organize olmak için Twitter ve sesimizi
dünyaya duyurmak için YouTube kullanıyoruz”. Bu cümle mısırlı protestocuların
sosyal medyayı aktif bir Ģekilde kullandıklarını göstermektedir.

Ağlar oluĢturan toplumsal hareketler önce Arap dünyasına yayılmıĢ, orada


Arap diktatörlüklerinin cinai Ģiddetleriyle karĢı karĢıya kalmıĢtır. Zaferden, tavizlere,
arka arkaya katliamlara ve iç savaĢlara uzanan farklı akıbetleri olmuĢtur. Avrupa‟da ve
ABD‟de yurttaĢları aleyhine krizden sorumlu finansal elitin yanında yer alan
hükümetlerin ekonomik krizi kötü yönetmesine karĢı baĢka hareketler doğmuĢtur.8
Bizim burada dikkat çekmek istediğimiz husus sosyal medyanın isyanlar baĢlamadan
önceki ve süreç içerisindeki rolüdür. Sosyal medya Arap Baharı‟nda örgütleyici iĢlev
görmüĢtür. Süreç içerisinde ise “katalizör” iĢlevi görerek ağlar oluĢturarak ağlar
oluĢturan toplumsal hareketleri doğurmuĢtur.

Batı medyasının oryantalist bir bakıĢ açısıyla Arap Baharı adı verdiği süreçte
Facebook, Twitter, YouTube, Blogger gibi sosyal medya araçları ve sosyal ağ siteleri,
El-Cezire gibi uydu televizyonları ve mobil telefonları içeren biliĢim ve iletiĢim
teknolojileri yoğun biçimde kullanılmıĢtır. Bu araçların halkın özellikle de gençlerin

6
Manuel Castells, Manuel Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Birinci
Cilt: Ağ Toplumunun YükseliĢi, (çev)Ebru Kılıç, Ġstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları,3. Basım,
Ġstanbul 2013, 202.
7
Azime Telli , “Mısır Devriminde Sosyal Medyanın Rolü ”, Bilge Strateji Dergisi, Cilt. 4, Sayı.
7 (Güz 2012), 66.
8
Manuel Castells, Ġsyan Ve Umut Ağları “Ġnternet Çağında Toplumsal Hareketler”,Ebru Kılıç
(Çev),Ġstanbul: Koç Üniversitesi Yayınları,2013, 18.

4
hareketinin örgütlenmesinde etkin rol oynadığı tartıĢılmakta ve yapılan araĢtırmalar bu
iddiayı destekleyen sonuçlar vermektedir. Böyle bir sosyal oluĢum, ne geliĢtiği
coğrafyanın sosyo- kültürel yapısından ne de küresel boyutta içinde bulunan çağın
Ģartlarından bağımsız biçimde değerlendirilebilir. Dolayısıyla Arap Baharı‟ndaki sosyal
aktivizm değerlendirilirken, yaĢanan “baĢkaldırı siyaseti” nin ardında iĢleyen sosyo-
kültürel etkenler de, küresel boyutta yaĢanan “bilgi çağı” nın getirdiği araçların yeni bir
toplum tipi yaratmada gösterdiği devrimsel dönüĢüm de hesaba katılmak zorundadır.9

Arap Devrim‟inin ana stratejisinin “meydan iĢgali” olduğunu dile getiren


Ardıç, toplu hareketlerinin çoğunun “sanal âlem” üzerinden organize edildiğini
belirtmektedir. Protestocuların çoğunluğu daha önce mevcut olmayan internet iletiĢim
teknolojileri (ICT: International Comminication Tecnology) ile organize olmuĢlardır;
sosyal medya, cep telefonları ve uydu kanalları (özellikle El Cezire). Bu üç internet
iletiĢim teknolojisi önemli rol oynamıĢtır. Ardıç‟ın değimiyle, teknoloji, aktörlerin nasıl
isterse öyle kullanabilecekleri bir enstrüman olmamasına rağmen, kullanıldığı kadarıyla
sosyal iliĢkilere sosyo-tarihsel bağlamda etkisi vardır ve kendi temsilciliği yani
aktörlüğü yoktur. Dolayısıyla Arap baharında, yeni teknolojilerin kullanımı sadece
sosyal durumlara iliĢkin olaylarla bağlantılı olarak kullanılmıĢtır. Sınırlılıklarıyla
birlikte, küresel üretim ve teknolojik devrim “halkın bir iletişim silahı” gibi rejime karĢı
kullanılmıĢ olduğu öne sürülebilir.10

Arap baharı olarak adlandırılan 5. demokratikleĢme dalgasında bölgedeki


konumu nedeniyle Mısır ön plana çıkan ülke olmuĢtur. Ġstikrarın demokrasiye tercih
edildiği Mısır‟da otoriter rejim 2011‟de patlak veren halk ayaklanması ile yıkılmıĢtır.
Mısır‟ın son diktatörü hüsnü Mübarek‟in istifa etmesine yol açan protestolarda yeni
medya baĢat rol üstlenmiĢtir. Nüfusun yüzde 20‟sinin yoksulluk sınırının altında
yaĢadığı ülkede internet kullanıcısı sayısı 20 milyonun (nüfusun %25‟inin) üstündedir.
Ġnternet kullanımı açısından 21. Sırada yer alan Mısır‟da internetin isyanın önemli bir
parçası olması bu veriler ıĢığında değerlendirildiğinde hiç de ĢaĢırtıcı olmayacaktır.

9
Selcen Kök Ve Mehmet Tekerek , “Sokak Siyasetinden Sosyal Ağlara Yeni Aktivizm: Arap
Baharı Deneyim ”, 2. Bölgesel Sorunlar Ve Türkiye Sempozyumu, KahramanmaraĢ: KSU, 1-2
Ekim 2012 60.
10
Nurullah Ardıç, “Understanding The „Arab Spring‟ : Justice, Dignity Religion And
Ġnternational Politics ”, Afro Eurasian Studies, Vol 1, Issue 1, ( Spring 2012), 8-52.

5
Günümüz koĢullarında sosyal medya ağlarının kullanılması Fransız Devrimi
sırasında matbaanın, Ġran devrimi sırasında ses kasetlerinin kullanılması kadar doğaldır.
Orta Doğu‟daki bu devrimler teknolojinin neden olduğu değil teknolojinin hızlandırdığı
kitle hareketle Rejimin muhafızlığı görevini yerine getiren polis Ģiddetine karĢı Ulusal
Polis Günü olan 25 Ocak‟ta düzenlenecek olan eyleme “iĢkenceye, yoksulluğa,
yolsuzluğa ve iĢsizliğe isyan günü ” adı verilmiĢtir. On binlerce takipçisi olan “Hepimiz
Halid Said‟iz” Facebook sayfasının protesto çağrısının kısa bir sürede yayılımını
sağlamıĢtır.11

Mısır gençliğini de 6 Nisan Gençlik Hareketi‟nin kurucularından biri olan


Kahire Üniversitesinde iĢletme öğrenimi gören Esma Mahfuz, Facebook sayfasında bir
video paylaĢmıĢ, peçeli yüzünü gösterip kendini ismiyle tanıttıktan sonra insanları
protestolara katılmaya çağırmıĢtır. Bu videoyu YouTube„a yüklemiĢ ve video hızla
binlerce kiĢiye yayılmıĢtır. Ortadoğu‟da “Devrimin Kıvılcımını Çakan Vlog” olarak
bilinir hale gelmiĢtir. Böylece binlere kiĢi Tahrir meydanında buluĢtu ve polisin
saldırılarına direnerek meydanı iĢgal etmiĢ12 ve mısır halkı devrimlerini
gerçekleĢtirmiĢtir.

1.1 AraĢtırmanın Konusu ve Amacı

Çağımızın iĢaret fiĢeği kuĢkusuz internetin keĢfidir. Ġnternetin keĢfiyle birlikte


toplumlarımız “ağ” etrafında örgütlenmektedirler. Manuel Castells‟in “ağ toplumu”
olarak adlandırdığı çağda, toplum, ekonomi, kültür, iktidar, siyaset, kimlik ağ etrafında
Ģekillenmektedir, dönüĢüm yaĢamaktadır. Ağ toplumunu internet ile birlikte,
enformasyon toplumunun bir söylemi olarak kabul etmek de mümkündür.

21. yy da patlak veren toplumsal hareketlerin ağ toplumu bağlamında


inceleyeceğimiz çalıĢmamızda öncelikle enformasyon toplumunu inceleyeceğiz. Ağ
toplumunu kavramsal çerçevesine oturtmaya çalıĢtığımız bu makalede, özellikle Orta

11
Azime Telli , “Mısır Devriminde Sosyal Medyanın Rolü ”, Bilge Strateji Dergisi, Cilt. 4,
Sayı. 7 (Güz 2012), 78.
12
Manuel Castells, Ġsyan Ve Umut Ağları “Ġnternet Çağında Toplumsal Hareketler”,Ebru Kılıç
(çev),Ġstanbul: Koç Üniversitesi Yayınları,2013, 34.

6
Doğu‟da meydana gelen ve Arap Baharı olarak adlandırılan toplumsal hareketlerin
sosyal ağlarla iliĢkisini incelemeye çalıĢacağız.

1.2 AraĢtırmanın Önemi

Francis Bacon‟un değimiyle „bilgi, güçtür‟. Ġçinde bulunduğumuz enformasyon


çağında bilgi akıĢının en çok olduğu alan ise sosyal ağlardır. Bu sosyal ağlar içerisinde
bulunan etkileĢimli iletiĢimi sağlayan medya sahalarına „sosyal medya‟ diyebiliriz.

Son dönemlerde meydana gelen toplumsal hareketleri incelediğimizde halkın


değiĢen talepleri doğrultusunda, yeni bir sürece girdiğimizi görmekteyiz. Ekonomik,
siyasal, toplumsal, bireysel açıdan birtakım değiĢim süreçleri yaĢanmakta. Bu toplumsal
hareketleri ise bu dönüĢümün birer habercisi olarak kabul etmek mümkündür.

Özellikle Orta Doğu‟da meydana gelen son toplumsal hareketlere


baktığımızda; yöntem olarak birbirlerine benzediklerini görüyoruz. Ġlk olarak Tunus‟ta
baĢlayan bu hareketlerin istek ve talepleri kendi ülkelerine göre farklılık gösterse de,
yöntem itibariyle benzerlik göstermektedir. Bu hareketlere baktığımızda örgütlenme ve
sürecin benzer iĢlediğine görüyoruz. Bu dikkat çeken benzerliklerden biri de meydan
iĢgalidir. Meydan iĢgali, bu hareketlerin temel karakteristik özelliklerinden biridir.
Festival havasında baĢlayan bu hareketler kent meydanı olarak görülen merkezi
meydanları iĢgal ederek eylemlerini bu yerlerde tabiri yerindeyse iĢgal ederek
yürüttüler. Bu meydan iĢgali bilinçsizce tekrarlanan bir hareket değildir.

„Papa bilgi ve matbaayı yok etmezse, matbaa bir dönem sonra onu yok
edecektir.‟Fransız Devrim‟inden önce söylenilen bu söz, iletiĢim araçlarının devrimler
ve toplumsal hareketler karĢısındaki önemini belirtmektedir.

Bizim burada dikkat çekmek istediğimiz husus sosyal medyanın isyanlar


baĢlamadan önceki ve süreç içerisindeki rolüdür.

1.3 AraĢtırmanın Yöntemi

AraĢtırmamızda yöntem olarak dokümantasyon yöntemi kullanılmıĢtır. Veriler


toplanırken öncelikle literatürden elde edilmesi amaçlanmıĢtır. Veriler toplanırken

7
kitap, süreli yayınlar, makalelerden yararlanılmıĢtır. Ayrıca kütüphanelerde, yazılı
medyadan ve internetten yararlanılmıĢtır. Hazırlık aĢamasında ağ toplumu konusunun
kavramsal çerçevesinin belirlenmesi için temel eserler incelenmiĢtir. Daha sonra Orta
Doğu‟da meydana gelen toplumsal hareketlere dair eserlerden yararlanılmıĢtır. Konu ile
alakalı makaleler ve süreli yayınlar incelenmiĢtir. Bunun yanında internet de birtakım
yazılı belgelere ve haberlere ulaĢmak için kullanılmıĢtır.

1.4 AraĢtırmanın Sınırlılıkları

AraĢtırmamızın Orta Doğu‟da meydana gelen on sosyal Hareketlerle ilgili


olması araĢtırma sırasında birtakım zorlukları doğurmuĢtur. Yeni bir olay olması
sebebiyle sürekli bir Ģekilde yeni makale ve kitaplar yayınlanmıĢtır. Bununla beraber
Orta Doğu‟daki tablo her gün değiĢmektedir. Bu çerçevede birtakım çıkarımlar ve net
sonuçlar için oldukça erkendir. Ağ toplumu konusunda temel eserlerin dıĢında
baĢvurulacak fazla eserin bulunmaması da bir diğer sınırlılığımızdır.

8
2.ĠKĠNCĠ BÖLÜM

AĞ TOPLUMU

Ağ toplumunu, ana karakteristik özelliklerinin benzerliği açısından


enformasyon toplumunun bir söylemi olarak kabul edilebilir. Yayılım hızı, yayılma
kapasitesi, geri dönüĢümlü yapısı, metal olan her Ģeyi kendine entegre etmesi gibi
özellikler. Enformasyon toplumu, enformasyon teknolojilerinin devrimi ile oluĢmaya
baĢlayan toplumdur. Bu devrim, toplum için sanayi devriminde buharla çalıĢan
makineler ne ise enformasyon teknolojileri de aynı Ģeydir. 21. yy içerisinde
enformasyon teknolojilerinin iĢaret fiĢeği internetin keĢfedilmesidir. Ġnternet önceleri
bir silah olarak askeriyede kullanılmıĢtır. DüĢman devletlerin bilgi akıĢına gizli olarak
sızıp bilgileri almak için kurulan bu merkezsiz ağ sistemi, zamanla geliĢtirilip insanların
kullanımına sunulmuĢtur.

2.1 Ağ Toplumunun Tarihçesi

Ağ toplumunun tarihçesinden bahsedebilmemiz için öncelikle onun itki-çarkı


olan enformasyon toplumundan bahsetmemiz gerekir. Enformasyon toplumu, 19. yy
itibarıyla enformasyonun iĢlenmekle birlikte toplumda yayılmasıyla daha çok gündeme
yerleĢmiĢtir. Enformasyon devriminin Ģüphesiz en büyük ürünü, ağ toplumunun da
yaratıcı unsuru olan internettir. Bununla beraber Ġnternetin topluma yayılmasıyla
birlikte ağ toplumu Ģekillenmeye baĢlamıĢtır. Ġnternetin günlük hayatlarımıza girmesiyle
beraber artık endüstri toplumunun, günümüz toplumunu tanımada ve problemlerini
çözme konusunda yetersiz kaldığını görüyoruz. Bu yeni toplumdan bahsederken birçok
terim kullanılmıĢtır. Bu yeni internet toplumuna post-endüstriyel demek de mümkündür.

9
Fakat biz burada bu toplumu “ağ toplumu” olarak nitelendireceğiz. Öncelikle ağ
toplumunun arka bahçesini oluĢturan enformasyon toplumunu incelememiz
gerekmektedir.

2.1.1 Enformasyon Toplumu

Enformasyon teknolojisi devrimi ekonomi, toplum ve kültürün maddi


temellerinde bir kesintiye sebep olan, en azından 18. yy sanayi devrimi boyutunda
tarihsel bir olaydır. Teknolojik devrimler, yeni ürünler ortaya çıkarmanın yanı sıra,
sürece odaklanmıĢlardır. Diğer yandan, baĢka devrimlerin tersine, bu günkü devrimde
yaĢadığımız dönüĢümün çekirdeği, bilgi iĢleme ve iletiĢim teknolojilerine denk düĢer.
Sanayi toplumunun gerisindeki kilit unsur, enerjinin dağıtımı ve üretimi olduğundan,
daha önceki sanayi devrimleri için buhar makinesinden elektriğe, fosil yakıtlara, hatta
nükleer enerjiye uzanana bir yelpazede yeni enerji kaynakları ne demekse, bu devrim
için de enformasyon teknolojileri o demektir13

Tonybee, Rostow gibi bazı tarihçiler endüstri devriminin baĢlangıç tarihini 18.
yy olarak almaktadırlar. Buna karĢılık, J.Nef gibi bazı yazarlar tarihte sürekliliği
vurgulayarak endüstri devriminin baĢlangıcının 16. yy‟a kadar götürüleceğini
savunmuĢlardır.14 Elbette bu durum araĢtırmacıya ve kullandığı argümanlar ve
tekniklere göre değiĢiklik arz edebilir. Fakat enformasyonun kullanımının yayılması 19.
yy olarak kabul edilebilir.

19. yy, gururla kendisini teknik yılı olarak vasıflandırmıĢtır. Ünlü filozoflar
insanı bir makineye benzetmiĢlerdir. GeçmiĢte daha çok özel bir maharet ya da sanat
anlamına gelen teknik, 19. yy da bir güç haline dönüĢmüĢtür.15

13
Manuel Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Birinci Cilt: Ağ
Toplumunun YükseliĢi, (çev)Ebru Kılıç, Ġstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları,3. Basım, Ġstanbul
2013, 39.
14
Veysel Kurt, Endüstriyel Ve Post- Endüstriyel DönüĢüm,2. Baskı, Ekin Basım Yayın
Dağıtım, Bursa 2012,5.
15
Kurt, ,8.

10
Freyer, Ġngiltere‟yi esas alarak teknik geliĢmenin altı dalga halinde ortaya
çıktığını iddia eder.

1. Dokuma Endüstri Dalgası: Endüstri devrimi bu dalga ile baĢlamıĢtır.


1765-80 yılları arasında, dokuma endüstrisi teknik alanındaki en önemli icatlarını
yapmıĢtır. Bu dönemde icatlar, bilim adamları tarafından değil, el iĢçiliğinden yetiĢmiĢ
teknisyenler ve meslekten olmayan kiĢiler tarafından yapılmıĢtır. 1769-80 yılları
arasında, pamuk eğirme makinesi yapan Arkwright, 10 yıl sonra en güçlü dokuma
fabrikatörü olur. Aynı dönemde Carkwright, mekanik dokuma tezgâhını icat eder. 1969
da James Watt, buhar makinesini icat eder.

2. Demir Çelik Dalgası: Bu dalga 1800 yılında baĢlar. Büyük endüstrilerde


iĢlenen ve baĢta makine imalatı dâhil her alanda kullanılan demir, hayati öneme sahip
bir madde olur.

3. UlaĢtırma Dalgası: 1825 yılında baĢlamıĢtır. Step Henson‟ın 1820 ile


baĢlayan lokomotif üzerindeki çalıĢmalarının sonucu olarak ilk trenler, 1830‟lardan
itibaren çalıĢmaya baĢlar. 1820‟li yıllarda ise ilk gemiler sefere konulur. UlaĢtırma
dalgası, endüstri ürünlerinin uzak mesafelere taĢınmasını kolaylaĢtırmıĢtır.

4. Kimya Çağı: 1850‟li yıllarda kimya bilimin belli baĢlı bilgileri bir araya
toplanır. Bu bilgiler yeni kurulan bu endüstri kolunun teorik temelini oluĢturacaktır.
Liebik‟in bulduğu suni gübreleme yöntemi, rasyonel tarımın doğuĢuna yol açar. Bu
dönemde modern teknik, artık bilim adamlarının uğraĢtığı bir araĢtırma kolu haline
gelir. EndüstrileĢmiĢ ülkelerde yüksek teknik okulları açılır. Bu okullarda bir taraftan
endüstrinin ihtiyaç duyduğu mühendisler yetiĢtirilirken, diğer taraftan da laboratuarlarda
keĢifler yapılır.

5. Elektrik Endüstrisi Dalgası: Telefon ve telgraf, 1830-40 yılları arasında


icat edilir. Ancak bu dalga büyük bir endüstri olarak 19. yy in son çeyreğinde, kuvvetli
akım tekniğine geçiĢle birlikte baĢlar. Bu yeni endüstri kendisinden önceki bütün

11
endüstrileri kökünden değiĢtirir. Elektrik sayesinde taĢıma ve ulaĢım farklı bir Ģekle
bürünür.

6. Benzin Motoru Çağı: 1889‟da Paris de ilk otomobil serisi açılır ve


1894‟te ilk uluslararası otomobil yarıĢı yapılır.1903‟te ise, Henry Ford Motor Fabrikası
kurulur. ABD bu sektörde liderliği ele geçirir. Özellikle seri üretim bu ülkede
gerçekleĢtirilir.

Frayer‟in bu dalgalarına atom, uzay, bilgisayar ve genetik alanındaki


geliĢmeleri de farklı dalgalar olarak eklemek mümkündür.16

19. yüzyılı „Enformasyon Çağı‟ olarak nitelememiz mümkündür. Frayer,


tarihin hiçbir döneminde, dünyanın görünümünün 19. yy da olduğu kadar kısa sürede
değiĢmediğini ifade etmektedir. Bir diğer ifade ile bu değiĢim her alanda kendini
göstermiĢtir; insan, beden ve ruhu ile eski dünyadan modern dünyaya geçmiĢtir.

Bu açıdan enformasyon teknolojisinin tarihsel geliĢim aĢamaları bizi ağ


toplumunu anlama ve yorumlamada ilk basamağımız olacaktır.

2.1.2 Enformasyon Teknolojisinin Tarihsel geliĢimi

Ağ toplumun tarihsel arka bahçesi enformasyon toplumudur. Enformasyon


toplumu, enformasyon teknolojilerinin, toplum, ekonomi ve kültürü etkileyerek kendi
devrimini gerçekleĢtirmiĢtir.

Masuda enformasyon toplumunun endüstri toplumundan tamamen


farklılaĢacağını belirtmektedir. Bu farklılaĢmada enformasyon, enformasyon
teknolojileri merkezi bir rol oynayacaktır. Burada enformasyon bilgiyi de kapsayan bir
biçimde anlaĢılmaktadır. Enformasyonu her türlü bilgi ve haber ile bunların iletilmesini,
depolanmasını ve pazarlanmasını sağlayan araçların ve süreçlerin oluĢturduğu bütün
olarak kabul edebiliriz. Masuda‟nın enformasyon toplumu, bilgisayar ve iletiĢim

16
Kurt, 9.

12
teknolojilerinin belirlediği, katılımcı demokrasinin kurumsallaĢtığı, yurttaĢ giriĢiminin
etkili olduğu ve küreselleĢme bilincinin yaygınlaĢtığı bir toplumdur.17

Enformasyon teknolojisinin tarihsel geliĢimini özetle anlatacak olursak: 21.


yüzyılın Ģafağında tam anlamıyla içine gömüldüğümüz bu teknolojik sistem, 1970‟lerde
bir bütünlük kazanmıĢtır. Burada bir takım tarihsel keĢiflerden bahsetmemiz
mümkündür. KeĢiflerin hepsinin de ortak bir temel özelliği vardır: aslında önceden
mevcut bilgiye dayanıyor olsalar, kilit teknolojilere duyulan ihtiyaçla geliĢtirilmiĢ
olsalar da, eriĢebilirlikleri, kalitelerinin artmasına paralel fiyatlarının düĢmesi sayesinde
teknolojinin ticari ve sivil uygulamalara hızla yayılmasında niceliksel bir sıçramayı
temsil ederler: Nitekim mikroiĢlemci, mikro-elektriğin yayılmasında kilit rol oynayan
aygıt, 1970‟ de icat edildi, 1971‟lerin ortalarında yayılmaya baĢlamıĢtı. Mikrobilgisayar
1975‟te icat edilmiĢi, ticari açıdan baĢarılı olan ilk ürün olan Apple 2 ise Nisan 1977‟de,
Microsoft‟un mikrobilgisayar için iĢletim sistemleri üretmeye baĢladığı tarihlerde
çıkmıĢtır. 1990‟larda kiĢisel bilgisayara yönelik birçok yazılım programının matrisi olan
Xorex Alto ise 1973‟te Palo Alto‟da PARC laboratuarında geliĢtirmiĢtir. Ġlk endüstriyel
anahtar 1960‟larda üretilmiĢ, dijital anahtar ise 1970‟lerin ortasında geliĢtirilmiĢtir,
1977‟de piyasaya sürülmüĢtür. Optik fiber endüstriyel olarak ilk kez 1970‟lerin baĢında
Corning Glass tarafından geliĢtirilmiĢ.1970‟lerin ortalarında Sony de Amerika ile
Ġngiltere‟de 1960‟larda yapılan ancak kitlesel üretime eriĢmeyen keĢiflere dayanarak
ticari olarak VRC makineleri üretmeye baĢlamıĢ. Sayacağımız sonuncu ama hiç de
azımsanmayacak geliĢme ise 1969‟da ARPA‟nın, 1970‟lerde geliĢip bugünün Ġnterneti
haline gelecek olan yeni, devrimci bir elektronik iletiĢim ağı kurmasıydı. Cerf ile
Khan‟ın 1973‟te farklı tipte ağların birbirine bağlanmasını sağlayan “geçit”
teknolojisinin temellerini atan ağlar arası bağlantı protokolü TPC/IP‟yi icat etmeleri,
18
Ġnternet‟in bugünkü halini kazanmasında büyük katkıda bulunmuĢtu. Artık internet
tüm dünyaya yayılarak devrimini gerçekleĢtirecektir.

Hüseyin Bal, ĠletiĢim Sosyolojisi, 1. Basım, Ankara: Sentez Yayıncılık, 2013, 239.
17
18
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Birinci Cilt: Ağ Toplumunun
YükseliĢi, 40.

13
2.1.3 Enformasyon Teknolojisi Devrimi

Enformasyon teknolojileri, 1970‟lerin ortasıyla 1990‟ların ortasında, yirmi


yıldan kısa bir süre içinde yerküreye ıĢık hızıyla yayıldı; bu yayılmayla birlikte bu
teknolojik devrimin bir özelliği olduğunu öne sürülen bir mantık sergilemiĢtir: ürettiği
teknolojileri kendi geliĢimi için kullanarak, tüm dünyayı enformasyon teknolojisiyle
birleĢtirmesidir.19 Yani metal olan her Ģeyi kendine entegre etmiĢtir. GeliĢmek isteyen
bütün teknolojiler enformasyon teknolojileriyle uyumlu hale gelmiĢlerdir. Bu
teknolojilere uyumlu hale gelmemek tehdit içerir. Enformasyondan mahrum kalmak,
güçten mahrum kalmak olarak değerlendiriliyor.

Bu enformasyon teknolojisi devrimini incelediğimizde temel karakteristik


özelliklerine bakmamız gerekir. Ġlk sanayi devrimi Britanya‟nın elinden çıkmaysa, ilk
enformasyon teknolojisi devrimi de Amerikan elinden çıkmadır denilebilir, ağırlıklı
olarak California etkisi taĢır. Hem Amerika‟da hem de dünya çapında enformasyon
teknolojisi devrimini baĢlatan, garajına kapanmıĢ yenilikçi giriĢimciler değil devlettir.
Yeni enformasyon teknolojilerinin ortaya çıkıĢında bir yandan devletin geliĢtirdiği
makro ölçekteki araĢtırma programları ve büyük piyasalar, diğer yanda bir teknolojik
yaratıcılık kültürüyle hızlı kiĢisel baĢarı örneklerinin harekete geçirdiği merkezsizleĢmiĢ
yenilikçilik arasındaki iliĢki etkili olmuĢtur. Böylece yeni enformasyon teknolojileri
Ģirketlere, örgütler ve kurumlardan oluĢmuĢ ağlara dağılarak yeni bir sosyo-teknik
paradigma oluĢturmuĢlar.20

19
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Birinci Cilt: Ağ Toplumunun
YükseliĢi, 42.
20
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Birinci Cilt: Ağ Toplumunun
YükseliĢi,78-88.

14
Bugünün teknolojik devriminin ayırıcı özelliği, bilginin ve enformasyonun
merkezi önemi değil, bu bilgi ve enformasyonun, bilgi üretimine, bilgi iĢleme/iletme
aygıtlarına uyarlanması, yenilik ile yeniliğin kullanımı arasında, ikisinin birbirini
beslediği bir zincir oluĢturmasıdır.21 Bu enformasyon teknolojileri „feedback‟ dediğimiz
enformasyonun üretilmekle birlikte tüketilmesini içeren bir döngüyü sağlamıĢtır.
Ġnsanlara sunulan enformasyon teknolojilerini kendileri geliĢtirerek veya değiĢtirerek
tekrar sunabilirler.

Enformasyon Teknolojileri Kullanıcı


FEEDBACK

ġekil 1: Ağın kendini besleyen enformasyon döngüsü

Teknolojinin kullanıcıları tarafından benimsenip yeniden tanımlanırken


yayılması, teknolojinin gücünü sonsuzca arttırır. Yeni enformasyon teknolojileri
yalnızca uygulanacak araçlar değillerdir, aynı zamanda geliĢtirilecek süreçlerdir.
Kullanılanlar ve yapanlar aynılaĢabilir. Böylece kullanıcılar, Ġnternet örneğinde olduğu
gibi, teknolojinin kontrolünü ele alabilir. Bu yüzden de yaratma ve sembollerin
kullanımı gibi toplumsal süreçlerle, mal hizmetleri üretme ve dağıtma kapasitesi
arasında yakın bir iliĢki vardır.

Tarihte ilk kez, insan aklı yalnızca üretim sürecinin belirleyici bir unsuru
olmakla kalmamıĢ, doğrudan üretim gücü olmuĢtur.22

Enformasyon teknolojisinin merkezini oluĢturan özellikler:

 Öncelikle yeni paradigmanın ilk özelliği hammaddesinin enformasyon


olmasıdır: bu teknolojiler enformasyonu temel alan, hareket kaynağı enformasyon olan
teknolojilerdir; daha önceki teknolojik devrimlerde olduğu gibi yalnızca enformasyonun
teknolojiyi temel alması söz konusu değildir.

21
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Birinci Cilt: Ağ Toplumunun
YükseliĢi,40.
22
Manuel Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Birinci Cilt: Ağ
Toplumunun YükseliĢi, 41.

15
 Ġkinci özellik ise yeni teknolojinsin yayılımı ile ilgilidir. Enformasyon
bütün insani etkilerin ayrılmaz bir parçası olduğu için, bireysel ve kolektif
varoluĢumuzun bütün süreçleri doğrudan yeni teknolojik araçlarla Ģekillendirilir.
 Üçüncü özellik, bu yeni enformasyon teknolojilerini kullanana bir
sistemin ya da iliĢkiler kümesinin ağ kurma mantığıyla ilgilidir. GörünüĢe bakılırsa,
ağın morfolojisi, etkileĢimin giderek artan karmaĢıklığına, bu etkileĢimin yaratıcı
gücünden doğan öngörülemez geliĢme Ģablonlarına gayet iyi uyum sağlayabilir. Ayrıca
ağlar yayıldığında, büyümeleri de katlanır; daha fazla bağlantı olduğundan ağa dâhil
olmanın yararları da katlanarak artar. Ayrıca ağın dıĢında kalmanın cezası da ağın
büyümesiyle birlikte büyür, çünkü ağın dıĢında kalan baĢka unsurlara eriĢim fırsatları
azalır.
 Dördüncüsü, ağlaĢmayla ilgili fakat açıkça farklı bir özelliktir;
enformasyon teknolojisi paradigması esnekliği temel alır.
 BeĢinci özelliği ise, belli teknolojilerin son derece bütünleĢmiĢ bir
sisteme dönüĢümünün giderek yayılması ile ilgilidir; bu bütünleĢmiĢ sistemde eski, ayrı
teknolojik yörüngeler kelimenin tam anlamıyla birbirinden ayrılmaz hale gelir.23

Bu enformasyon devrimi, toplumun kurumlarına da etkilemiĢtir. Bir takım


dönüĢümlere sebep olmuĢtur. Zamanla toplumu kültürü, ekonomiyi de etkilemektedir.
Bu yeni topluma enformasyon toplumu demek mümkündür. Bu toplumu endüstri
toplumundan ayıran özellikleri ile incelemek gerekir.

2.1.4 Enformasyon Toplumunun Özellikleri

Endüstri toplumunun ölüm ilanını veren post-modernizm, kendi alternatiflerini


çoktan oluĢturmaya baĢlamıĢtır: Modern kente karĢı post-modern kent, modern
mimariye karĢı post-modern mimari, modern edebiyata, estetiğe karĢı post-modern
edebiyat ve estetik vb. “Kapitalist-sonrası toplum”, “enformasyon toplumu” veya “bilgi

23
Manuel Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Birinci Cilt: Ağ
Toplumunun YükseliĢi, 88-91.

16
toplumu” vb. söylemler de post-modernizmin zihinsel ürünleri olarak serbest piyasada
dolaĢıma çıkalı çok olmuĢtur.24

Endüstri toplumu teorisinin temel karakteristiklerini Ģu Ģekilde sıralayabiliriz:

Endüstri toplumu her Ģeyden önce üretimin dev fabrikalarda yapıldığı ve


teĢebbüsün aileden ayrıldığı toplum biçimidir. Burada toplumun (dolayısıyla üretimin)
ağırlık merkezini fabrika oluĢturur. Artık aile bir birim olarak birlikte çalıĢmaz. Ailenin
temel iĢlevi ise (iĢçiyi eski bağlarından kurtarıp fabrikaya hazırlamak için) kendinden
alınarak bağımsız kurumlara verilmiĢtir. Örneğin okullarda çocukların fabrika
yaĢamına uyacak Ģekilde hazırlanmaları amaçlanmıĢtır.

Yine endüstri toplumu Aron‟un ifadesiyle “iĢ bölümünün orijinal bir tarzını
verir”. Aslında iĢ bölümü endüstri öncesi toplumlarda da söz konusudur; ancak
Taylor‟un “iĢin bilimsel örgütlenmesi ” teorisinde ortaya koyduğu gibi rasyonalitenin
gereği iĢlerin küçük parçalara ayrılarak çok sayıda fazla uzmanlık alanının ortaya çıkıĢı
sadece endüstri toplumlarına özgü değildir. Bu toplumla “ne iĢ olsa yaparım” diyen
köylünün yerini uzman iĢçiler almıĢtır.

Gerek Saint-Simon, Comte, Weber gibi 18 ve 19. yy sosyologları, gerekse


Aron gibi çağdaĢ sosyologların, endüstri toplumlarının en önemli özellikleri arasında
saydıkları bir diğer önemli özellik ise rasyonalite ya da rasyonel hesap konusudur.

Bilindiği gibi endüstri toplumlarında dev firmalar sürekli maliyetleri azaltarak,


karlarını artırmak amacıyla çalıĢmalarda bulunurlar.

Yine endüstri toplumu bu bağlamda rasyonalizmin yanı sıra sekülerizmin


geliĢtiği ve bürokratik örgütlenmenin artmıĢ olduğu toplumlardır. Üretim ölçeğinin
büyümesi, ulaĢımın ve haberleĢmenin artıĢı, endüstri toplumlarında bütünleĢmiĢ ulusal
ekonomilerin ve merkezleĢmiĢ iktidarların doğuĢuna yol açmıĢtır.

24
Bal, a.g.e, 242.

17
Nitekim endüstrileĢme sürecine paralel olarak en azından teorik planda kendine
eĢitliği, liberal demokrasiyi esas olan merkeziyetçi ulusal devletlerin yükseliĢine tanık
olunmuĢtur.

Yine yoğunlaĢma ya da sermaye birikimi ise hemen hemen bütün endüstri


toplumlarının ortak özelliğidir. EndüstrileĢmeyle birlikte hızla büyük kentlerin ortaya
çıktığı ve on binlerce insanın aynı fabrika çatısı altında çalıĢmaya baĢladığı, ciroları
birçok ülkenin gayri safi milli hâsılatlarını aĢan dev Ģirketlerin mevcudiyeti müĢahede
edilmektedir.

Öte yandan endüstri toplumları Giddens‟ın de belirttiği gibi kökenleri


“Aydınlanma”ya dayanan “Ġlerlemeci” bir hareketi temsil eder ve endüstri
toplularındaki mevcut çatıĢmaların da bu ilerleme sürecine paralel olarak çözüleceği
düĢüncesi hâkimdir.

Bunun yanında endüstri toplumu ile “modernleĢme” kavramı aynı toplumların


farklı boyutları ifade eden özdeĢ kavramlar haline dönüĢmüĢtür. Özellikle
endüstrileĢerek daha çok refaha ve güce sahip olmak isteyen geliĢmekte olan ülkelerin
aydınları için zaman zaman batılılaĢma olarak ifade edilen modernleĢme, son döneme
kadar temel hedeflerden birisi olarak görülmüĢtür. Bugün de bazı aydınlar tarafından
sorgulanmakla beraber, hala resmi ideolojilerin önemli bir boyutunu oluĢturmaktadır.

Endüstri toplumlarında Dahrendorf‟un belirttiği Ģekilde sınıf çatıĢmaları toplu


pazarlık, tahkim, arabuluculuk Ģeklinde kurumsallaĢtırılmıĢtır. Dolayısıyla sınıflar
arasındaki gerginlikler endüstrileĢmenin ilk yıllarında Ģiddetini kaybetmiĢtir.

Özetle belirtmek gerekirse endüstri toplumu iĢ bölümünün, uzmanlaĢmanın,


standartlaĢmanın, kentleĢmenin, cemaatin gerileyiĢinin, sekülerizasyonun,
rasyonelleĢmenin, bürokratikleĢmenin, sermaye birikiminin, modernleĢmen, benzeĢme,
teknolojik geliĢmenin, vasıflı iĢ gücünün, çoğulculuğun, formel iliĢkilerin, toplumsal
farklılaĢmanın, bireyciliğin, para egemenliğinin ve çekirdek ailenin hakimiyetinin arttığı
toplumlardır. 25

25
Kurt, a.g.e, 17-20.

18
Endüstri toplumu ve enformasyon toplumu arasında birtakım benzerlikler
vardır;

 Öncelikle her ikisi de bilginin ve yükselen yeni sınıfların giderek artan


önemini vurgulamaktadır.
 Hem ilk dönem endüstri toplumu teorisyenlerinde hem de bazı post-
endüsrtiyel dönüĢüm teorisyenlerinde geleceğe yönelik iyimserlik söz konusudur.
 Oldukça köklü bir kopuĢ gözleniyor.
 Ekonomik yapıda endüstri öncesi toplumun tarımsal faaliyetleri,
madencilik, kereste, petrol, gaz ve endüstri toplumunun mal üretiminin, ağır sanayinin,
egemen olduğu fabrika düzeninin yerini, enformasyon toplumunda bilgisayar, sistem
analizleri, araĢtırma geliĢtirme gibi profesyonel hizmetleriyle eğitim, sağlık gibi sosyal
hizmetler almaya baĢlamıĢtır.
 Bunun yanı sırsa hammadde ve sanayi toplumunda finansal kapital olan
stratejik kaynak, daha önce de vurgulandığı Ģekliyle enformasyon toplumunda bilgi
olmuĢtur.
 Yine ilk iki toplumun el sanatları ve makine teknolojisinin yerine
entelektüel teknoloji almaya baĢlamıĢtır.
 Bunların yanında tarım toplumunun geçmiĢe yönelik endüstri
toplumunun Ģu ana yönelik zaman kavramının yerini, enformasyon toplumunda
geleceğin öngörülmesi ve planlanması almıĢtır.
 Tarım ve endüstri toplumlarındaki doğaya ve fabrikalaĢmıĢ doğaya karĢı
oyun yerine yeni toplumda kiĢiler arası oyuna bırakmıĢtır.
 Ġlk iki toplumun gelenekçilik ve ekonomik geliĢme kavramlarının yerini
de teorik bilginin kodifikasyonu almıĢtır.26

Enformasyon teknolojisi paradigmasının bir sistem olarak kapanmaya doğru


değil, çok kenarlı bir ağ olarak açılmaya doğru evirildiğini söyleyebiliriz. Maddiliği
bakımından güçlüdür, dayatıcıdır, fakat tarihsel geliĢimi bakımından uyarlanabilirdir,
açık uçludur. AnlaĢılabilirlik, karmaĢıklık ve ağlar oluĢturma belirleyici özellikleridir.

26
Kurt, a.g.e, 44.

19
Bu yüzden öyle görülüyor ki, enformasyon teknolojisinin toplumsal boyutu, Melvin
Kranzberg‟in teknoloji ile toplum arasındaki iliĢkiye dair kısa süre önce dile getirdiği
kanunu izleme yazgılıdır: “Kranzberg Kanunu‟nun ilk maddesi Ģöyle der: “teknoloji ne
iyidir ne kötüdür, ne de nötrdür.”teknoloji daha çok bir güçtür, hayatın, zihnin özüne
sızan mevcut teknolojik paradigma çerçevesinde, hiç olmadığı kadar bir güçtür. Ancak
bilinci eylem alanına, türümüzün sergilediği teknolojik güçlerle türün kendi içindeki
iliĢkiler arasındaki karmaĢık matrise fiilen uygulanabilirliği, kaderden çok bir araĢtırma
meselesidir.27

Endüstri öncesi toplum, endüstri toplumu ve post-endüstriyel toplum: üretim


Ģekli, ekonomik sektörü, dönüĢtürülen kaynak gibi etmenler açısından karĢılaĢtırmalı bir
Ģemasını inceleyen Daniel Bell‟in oluĢturduğu tablo bize endüstriyel toplumu anlama
açısından daha Ģematik bilgi vermektedir.

Tablo 1

Bell, Endüstri- sonrası toplumu karĢılaĢtırmalı bir Ģema

BOYUTLAR ENDÜSTRĠ ENDÜSTRĠ ENDÜSTRĠ


ÖNCESĠ SONRASI

Üretim Ģekli Doğal maddelerin Fabrika ĠĢleme ve yen, iĢ.


ĠĢlenmesi Hizmetler

Ekonomik Sektör Birinci Tarım Ġkinci Mal üretimi Üçüncü


Dayanıklılık
Madencilik Transport Yararlılık
Dayanıksız

Balıkçılık

Petrol&gaz Ağır Sanayi Dördüncü Ticaret

27
Castells, , Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Birinci Cilt: Ağ Toplumunun
YükseliĢi, 96.

20
Finans,Sağlık

AraĢtırmarekreasyon

Eğitim idare

DönüĢtürülen Doğal güç, rüzgâr, Yaratılan, enerji, Enformasyon,


Kaynak Su kaba insan ve elektrik, yağ, gaz, kompüter,veri
hayvan kömür sistemler

Stratejik Kaynak Hammadde Mali kapital Bilgi

Teknoloji El sanatları Makine teknolojisi Entelektüel teknoloji

Temel nitelik Artizan, çiftçi, el Mühendis, yarı Bilim adamı&


iĢçisi vasıflı profesyonel
meslekler

Metodoloji Sağ duyu, sınama Amprizm&deneyim Soyut teori modelleri

Yanılma &simülasyon&

Zaman perspektif GeçmiĢe yönelik ġuandaki tecrübelere Geleceğe yönelik


yönelik

Dizayn Doğaya karĢı oyun FabrikalaĢmıĢ KiĢiler arasında oyun


doğaya karĢı oyun

Eksen ilke Gelenekçilik Ekonomik büyüme

Kaynak: Veysel Kurt, Endüstriyel Ve Post- Endüstriyel DönüĢüm,2. Baskı, Ekin Basım Yayın
Dağıtım,Bursa 2012,46

21
2.1.5 Enformasyon Toplumunda ĠĢ Ve Örgütlenme

Büyük ölçüde “orta yol” un temsilcileri olarak kabul edilen sosyologlar,


modern toplumu en iyi tanımlayan kavramın artık kapitalizm değil; endüstri toplumu
olması gerektiği görüĢünde birleĢmiĢlerdir.28

Aron‟a göre Comte‟un yaĢadığı dönem olan 19. yy‟ın baĢlarında gözlenilen
endüstri toplumunun belirgin özellikleri Ģunlardır:

1. ĠĢin bilimsel örgütlenmesi üzerine kurulan endüstride üretim, geleneksel


alıĢkanlıklara göre değil en çok verimi sağlayacak Ģekilde düzenlenmiĢtir.

2. Bilimin iĢin örgütlenmesine uygulanması sayesinde insanlık,


kaynaklarını olağanüstü bir Ģekilde geliĢtirmiĢtir.

3. Endüstri üretimi, yeni bir toplumsal olgu olan iĢçi sınıfının ortaya
çıkmasına yol açmıĢtır.

4. ĠĢçilerin iĢ yerlerinde toplanmaları, çalıĢan ve çalıĢtıran arasında, iĢçi ile


iĢveren ya da kapitalist arasında çok açık ya da gizli çatıĢmaya yol açmıĢtır.
5. Bir tarafa iĢin bilimsel organizasyonu dolayısıyla verimlilik durmaksızın
artarken, aĢırı üretim bunalımları çoğalmıĢ, dolayısıyla bolluk içinde yoksulluk ortaya
çıkmıĢ ve milyonlarca insan yoksulluk çekerken, mallar satılamaz hale gelmiĢtir.

ĠĢin endüstriyel ve bilimsel organizasyonuna bağlı ekonomik sistem, değiĢim


özgürlüğü, giriĢimci ve tüccarın kar arayıĢı ile belirginleĢmiĢtir. Bazı kuramlar bundan,
zenginliğin temel koĢulunun kar arayıĢı ve rekabet olduğu, devletin iĢlere ne kadar az
karıĢırsa üretim verimliliğinin o kadar artacağı sonucuna varmıĢlardır.29

28
Kurt, a.g.e, 17.
29
Kurt, a.g.e,12.

22
2.1.6 Enformasyonalizmin Ruhu

Enformasyon devriminden söz etmek için zamanın henüz erken olduğu


görüĢünde olan muhaliflerinin eleĢtirilerini Ģu Ģekilde sınıflayabiliriz:

1) Enformasyon toplumu teorileri, endüstri toplumu teorilerinde olduğu gibi


teknolojik determinizmin arkasında sığınıyorlar. Oysa beĢeri olaylarda determinizmin
her türlüsüne karĢı dikkatli olmamız gerekir. Hiçbir teknoloji içinde bulunduğu
toplumdan bağımsız düĢünülemez.
2) Yeni sınıfa iliĢkin olarak ortaya atılan görüĢlerin kökeni Saint Simon‟a
kadar uzanır. Ancak bugüne kadar böyle bir iddia doğrulanmamıĢtır. Bu yeni sınıf
kavramı da oldukça muğlâktır.
3) Ayrıca bu yeni grupların, objektif sınıf pozisyonlarının doğrudan sınıf
bilincine yansıyacağı tezi enformasyon toplumu teorisinin zayıf taraflarından birisini
oluĢturmaktadır.
4) Bilimsel bilginin yükseliĢi de doğrudan güce dönüĢemeyebilir. Yeni
kurumlar ve araĢtırma kurumları tersine militaristik ve siyasal birliklerin hizmetçileri
30
olarak değerlendirilebilir.
Bütün bu eleĢtiriler bize Weber‟in 'Protestan Ahlakı Ve Kapitalizmin Ruhu‟
adlı kitabında yer alan Ģu sözlerini aklımıza getiriyor:
“ Modern ekonomik düzen, bugün, yalnızca karĢı konulamaz bir güçle
ekonomik kazançla doğrudan ilgili olanın değil, bu mekanizmanın içinde doğan bütün bireylerin
hayatlarını belirleyen makine üretiminin teknik ve ekonomik koĢullarına bağlıdır. DıĢarıdaki
mallar için kaygılanmak, yalnızca “ her an fırlatıp atılabilecek hafif bir pelerin gibi bir azizin”
omuzlarına atılmalıdır. Ancak kader bu pelerinin demir bir kafese dönmesini buyurmuĢtur.
Bugün dindar sofuluğun ruhu bu kafesten kaçmıĢtır. Ancak muzaffer kapitalizmin mekanik
temeller üzerinde yükseldiği için, artık onun desteğine ihtiyacı yoktur. Gelecekte bu kafeste
kimin yaĢayacağını kimse bilmiyor, bu büyük geliĢmen sonunda belki tümüyle yeni
peygamberler ortaya çıkacak ya da belki eski düĢünceler büyük bir yeniden doğuĢ yaĢayacak,
bunlar değilse sarsıcı nitelikte bir kendini önemsemeyle süslenmiĢ mekanik bir sersemleĢme

30
Kurt, a.g.e, 44-45.

23
belki de. Bu kültürel geliĢmenin son aĢaması için pekâlâ Ģöyle söylenebilir: “Ruhsuz uzmanlar,
kalpsiz duyumcular; bu hiçlik, daha önce eriĢilmemiĢ bir medeniyet seviyesinde olduğunu
31
tahayyül ediyor ”

Castells‟e göre “Bu, kültürün geleneksel olarak ifade ettiği değerler sistemi
anlamında yeni bir kültür değildir; ağ içindeki öznelerin çoğunluğu, ağların çeĢitliliği
böyle birleĢtirici bir “ağ kültürü” nü dıĢlar çünkü. Bir kurumlar bütünü de değil, ağ
müessesenin farklı kurumsal ortamlarda, bu tür ortamlar tarafından geniĢ bir yelpazede
yer alan baĢka baĢka biçimlerde Ģekillendirildiğini söyleyebileceğimiz kadar farklı bir
geliĢme gösterdiğini gördük çünkü. Ancak yine de ağ müessesesinin muhtelif iĢleyiĢ
biçimlerinde ortak bir kültürel kurallar bütünü var. Zihinleri aĢan, ağ içine yer alan
çeĢitli katılımcıların stratejilerini dayandırdığı, ağın üyeleri değiĢtikçe değiĢen, ağdaki
birimlerin kültürel ve örgütlenme düzeyindeki dönüĢümlerini izleyen, birçok kültürden,
birçok değerden, birçok stratejiden oluĢuyor. Bir kültür, evet, ama bir haklar ve
yükümlülükler bildirisinden çok, geçici olanın kültürü, tek tek stratejik kararların
kültürü, birbirine yamanmıĢ bir deneyimler ve çıkarlar bütünü. Sanal âlemdeki
bilgisayarların gerçekliği yeniden düzenleyerek yarattığı görsel deneyimler gibi, çok
yüzlü, sanal bir kültür. Bu bir fantezi değil, somut bir güç, çünkü ağın hayatının her
anında güçlü ekonomik kararları destekliyor, güçlendiriyor. Ama çok da uzun değil
ömrü: GeçmiĢ baĢarıların ve baĢarısızlıkların hammaddesi olarak bilgisayarın hafızasına
giriyor. Ağ müessesesi kendi sanal kültürü içinde yaĢamayı öğreniyor. Ağdaki konumu
belli bir zamanda ya da mekândaki bir kültürel kurallar bütünü olarak belirgileĢtirmek
yönünde her giriĢim, ağı eskimeye mahkûm eder; çünkü enformasyonalizmin
oluĢturduğu geometriye göre çok katı kaçar böyle bir giriĢim. “enformasyonalizmin
ruhu” , sinyalleri iĢleyen opto-elektirik devrelerin hızına eriĢmiĢ bir “yaratıcı yıkım”
kültürüdür.”

Castells son olarak bu durumu söyle değerlendirmektedir:

“Enformasyon çağının vaadi, aklın gücüyle görülmemiĢ bir üretken kapasitenin


serbest bırakılmasıdır. DüĢünüyorum, o halde üretiyorum. Bunu yaparak, maneviyatı,

31
Max Weber, Protestan Ahlakı Ve Kapitalizmin Ruhu,2. Baskı, Alter Yayıncılık, Ankara 2010,
145-50.

24
çocuklarımızın refahını feda etmeksizin doğayla uzlaĢma fırsatını deneme Ģansı
bulabileceğiz. Aydınlanmanın rüyası, akıl ve bilimin insanoğlunun sorunlarını çözmesi,
elimizle tutabileceğimiz kadar yakınımızda. Fakat teknolojik geliĢmiĢliğimizle
toplumsal azgeliĢmiĢliğimiz arasında olağanüstü bir uçurum var. ”32

2.2 Enformasyon Toplumundan Ağ Toplumuna

Ġnternetin keĢfi ve yayılmasıyla birlikte enformasyon teknolojisi devriminin


seyri değiĢmiĢtir. Bu gün, internet, kabul edelim veyahut etmeyelim toplumun ve
bireylerin yaĢantılarına nüfuz etmektedir. Uzay çağı olarak da nitelendirilen günümüz
toplumunda internet ekonomi, toplum, siyaset, iktidar alanlarında kendini göstermeye
baĢlamıĢtır.

Bilgi çağında meydana gelen tüm geliĢmeler ve bu geliĢmelerin yarattığı yeni


düzenlemeler, 20-30 yıl öncesinin hayal edilen 2000‟li yıllarının oldukça uzağında bir
Ģekilde konumlanmıĢtır. Her ne kadar otomasyona dayalı teknolojik ilerleme her alanda
geniĢlemiĢ ve kendine yepyeni bir dünya yaratmıĢ olsa da, 2000‟li yılların „iĢaret
fiĢeğini‟ yakan ve toplumsal dönüĢümlerin çekirdeğini oluĢturan en temel olgu
internetin ortaya çıkması, keĢfedilmesi ya da hayatın içine girmesi ile olmuĢtur.
Doksanlı yılların ikinci yarısından itibaren yavaĢ ama sağlam adımlarla her gün bir
öncekinin üstüne koyarak ilerleyen internet teknolojisi, zaman içerisinde bir mıknatıs
gibi etrafında duran ya da kendisine yaklaĢmaya çalıĢan her türlü „metal‟ objeyi
kendisine çekmiĢtir. Bu kendine çekiĢ süreci zamanla internetin gücünü o denli arttırmıĢ
ki, her türlü teknolojik geliĢmenin en temel yapıtaĢını internet ya da türevleri oluĢturur
hale gelmiĢtir. 33

Ağ toplumu konusunu incelemeye baĢlamadan önce internetin tarihçesini


incelemek yerinde olacaktır.

32
Manuel Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Üçüncü Cilt: Ağ
Toplumunun YükseliĢi, (çev).Ebru Kılıç, Ġstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, Ġstanbul
2013,516.
33
BarıĢ Bulunmaz, “Post-Modern Dünyanın Gerçeküstü Mekânları: Sosyal PaylaĢım Siteleri ”,
Can Bilgili, Gülüm ġener (Ed.). Sosyal Medya Ve Ağ Toplumu 1: Kitle ĠletiĢiminde YaĢanan
DeğiĢimler Ġçinde. Ġstanbul: Grafik Tasarım Yayıncılık, 2013, 15.

25
2.3 Ġnternetin Tarihçesi

Askeri amaçlarla baĢlayan Ġnternet, üniversitelerin ve ticari kuruluĢların


destekledikleri araĢtırmalarla kısa zamanda küresel bir aktör haline gelmiĢtir.34

Ġnternet, 1960‟larda, ABD Savunma Bakanlığı Ġleri AraĢtırma Projeleri


Kurumu‟ndaki (efsanevi DARPA: US Defence Department Advanced Resarch Projects
Agency) teknoloji savaĢçılarının bir nükleer savaĢta Sovyet zaferini ya da Amerikan
iletiĢim ağlarının çökertilmesini önlemeye yönelik cüretkâr bir planıyla doğdu. Proje bir
ölçüye dek düĢmanın gücüne hareket kabiliyeti ve bilgisiyle karĢı koyabilmek için
gerilla güçlerinin çok geniĢ bir araziye yayılmasını öngören Maocu taktiklerin bir
dengiydi. Sonuç, tam da mucitlerin istediği gibi, herhangi bir merkezden kontrol
edilemeyen, elektronik bariyerleri aĢarak birbirleriyle sayısız biçimde bağlantı kurabilen
binlerce özerk bilgisayar ağından oluĢan bir ağ mimarisi oldu. ABD Savunma
Bakanlığının kurduğu ARPANET, vadesini doldurmuĢ bir Soğuk SavaĢ‟ın kaygılarına
bir hayli uzak düĢen her türlü amaçla bireyler ve gruplar tarafından kullanılan binlerce
bilgisayar ağının (kullanıcı sayısı 1996‟da 20 milyonken, 2000‟de 300 milyonu aĢmıĢtır,
hızla da artmaktadır) küresel, yatay iletiĢimin temelini oluĢturdu.35

20. yüzyılın son otuz yılında Ġnternet‟in ortaya çıkıĢı ve geliĢimi, askeri strateji,
bilimin büyük iĢbirliği, teknolojik giriĢimcilik ve kültürellik karĢıtı yeniliğin benzersiz
bir bileĢiminin ürünüydü. Ġnternet‟in kökleri, dünyanın yenilikçi araĢtırma
kurumlarından birinin çalıĢmalarında yatar: ABD Savunma Bakanlığı Ġleri AraĢtırma
Projeleri Kurumu(Advanced Research Projects Agency-ARPA). 1950‟lerde ilk
Sputnik‟in fırlatılıĢıyla Amerikan ordusunun ileri teknoloji müessesesi telaĢa düĢünce,
ARPA, bir kısmı teknoloji tarihini değiĢtiren, geniĢ ölçekte Enformasyon Çağı‟nın
öncüsü olan bir dizi kararlı giriĢimde bulundu. 1960-64 döneminde Rand Corporatin‟da
görev yapan Paul Baran‟ın bir fikrinin geliĢtirilmesiyle çizilen bu stratejilerden biri de,
nükleer saldırıdan etkilenmeyecek bir iletiĢim sistemi tasarlamaktı. Paket- anahtar

34
Bal, a.g.e, 243.
35
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Birinci Cilt: Ağ Toplumunun
YükseliĢi, 8.

26
sistemine dayanan bu sistem, ağın komuta ve kontrol merkezlerinden bağımsız olmasını
sağlayacak, böylece mesaj birimleri ağ içinde kendi yollarını bulup, ağın herhangi bir
noktasında tutarlı bir anlamla yeniden toplanabilecekti.36

Ġnternet tarihin en hızlı yayılma gösteren iletiĢim aracı olmuĢtur: ABD‟de


radyonun 60 milyon insana ulaĢması 30 yılı aldı; TV bu yayılma seviyesine 15 yılda
ulaĢtı. Ġnternet ise dünya çapında bilgisayar ağının geliĢmesini izleyen üç yıl içinde
bunu baĢardı. Dünyanın baĢka bölgeleri Kuzey Amerika ile kalkınmıĢ ülkelerin
gerisinde, ancak Ġnternet eriĢimi ve kullanımı hızla bütün kıtalarda bütün metropollere
yayılıyor. Ancak kimin daha erken eriĢime sahip olduğu, neye eriĢtiği önemsiz de değil,
çünkü televizyonun tersine Ġnternet tüketicileri aynı zamanda onların üreticileri, içerik,
yaratıyor ağı Ģekillendiriyorlar. Dolayısıyla toplumların internet müessesesine farklı
tarihlerde eriĢmelerinin, dünya iletiĢim ve kültürünün gelecekteki Ģekillenmesi üzerinde
uzun süreli etkili olacaktır.

Bugün dünya çapında, siyasetten dine, sekse, araĢtırmalara dek bütün bir insani
iletiĢim yelpazesini kapsayan, elektronik ticaretin günümüz internetinin merkezinde yer
aldığı milyonlarca bilgisayar ağı mevcuttur. Yüzyıl sonunda, bu ağların büyük bölümü
internet‟e bağlanmıĢtı, ancak kendi kimliklerini koruyor, kendi davranıĢ kurallarını
uyguluyorlardı internetin büyük bir bölümü geniĢ bir pazar haline geliyordu.

Ancak ağların ağının (Net) öyle bir kapasitesi var ki, internette geliĢen iletiĢim
hatırı sayılır bir bölümü hala büyük ölçüde, kendiliğinde, örgütsüz; amaçları, üyeleri
bakımından çeĢitlilik gösteriyor. Mesajlar ve katılımcılar ne kadar büyük bir çeĢitlilik
gösterirse, ağdaki eleĢtirel kitle de o kadar büyük oluyor, değer de o kadar artıyor.Farklı
çıkarların ve kültürlerin nette barıĢ içinde bir arada var olabilmeleri, “world wide
web”(dünya çapında ağ/www) biçimini aldı; internet içine kurumların,iĢlemelerin,
derneklerin ve bireylerin kendi sitelerini yaratabildiği eriĢimi olan herkesin muhtelif
metinleri ve görüntüleri bir araya getirerek kendi “sayfası ” nı üretebilmesine dayanan
esnek bir ağların ağı.Web(www), netteki ilgi alanları ve projelerin gruplaĢmasını, www
öncesi internetin çok zaman alan karmaĢık taranma sürecinin aĢılmasını sağladı bu

36
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Birinci Cilt: Ağ Toplumunun
YükseliĢi, 58.

27
gruplaĢmalar çerçevesinde bireyler ve örgütler kelimenin tam anlamıyla bireyselleĢmiĢ,
interaktif, dünya çapındaki bir iletiĢim ağında anlamlı bir etkileĢim
kurabiliyor.böylesine çeĢitlilik arz eden, yaygın katılımın bedeli, aynı zamanda
kendiliğinden, gayrı resmi iletiĢimin de geliĢmesine izin vermektedir. Sanal âlemin
ticarileĢmesi, bir tarihsel deneyim olarak, canlı kente kültürünün yarattığı, mağazaların,
dükkânların yer aldığı caddelere, bilinmeyen banliyölerin sıkıcılığını mesken tutmuĢ
alıĢveriĢ merkezlerinden daha da yakındır.

Net‟in iki kaynağının askeri/bilimsel kurumlar ile kiĢisel bilgisayarlara dayalı


karĢı kültürün ortak bir noktası vardır: Üniversite dünyası. Ġlk ARPANET merkezi
1969‟da UCLA‟ da kuruldu, bunları 1970-1 döneminde California Üniversitesi, Santa
Barbara; SRI; Utah Üniversitesi; BNN; MIT ve Harvard‟da kurulan altı merkez daha
eklendi. Bu merkezler, buradan büyük Ģirketlerin iç ağları istisna olmak üzere akademik
cemaate yayıldılar. Net‟in üniversite kökeni, elektronik iletiĢimin geliĢiminde ve dünya
çapında yayılmasıyla belirleyici olmuĢtur; belirleyicidir. ABD‟de bilgisayar aracılığıyla
iletiĢim geniĢ ölçekte, 1990‟ların baĢında üniversite öğrencileri ve öğretim üyeleri
arasında baĢlatıldı. Birkaç yıl içinde dünyanın geri kalan bölgelerinde de aynı süreç
yaĢandı.37

Ġnternetin günlük hayatın lokomotifi olma özelliğini elde etmesinin ardından,


kültürel hayatın ve gündelik yaĢamın her alanında çok ciddi toplumsal değiĢimler
gerçekleĢmiĢtir. Zaman ve mekân gibi kavramlar ortadan kalkmıĢ, insanlar birbirleriyle
olan etkileĢimlerinde, klasik iletiĢim yöntemleri yerini çok daha farklı, alternatifli ve
teknoloji temelli uygulamalara bırakmıĢtır. 38

Türkiye‟de internet eriĢim imkânı olan hane oranı 2012‟dan 2011‟e %41,6 dan
%42,9 a yükseldi. 2011 yılında,16-74 yaĢ arasındaki bireylerin bilgisayar kullanım oranı

37
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Birinci Cilt: Ağ Toplumunun
YükseliĢi, 472.
38
Bulunmaz, a.g.e, 13.

28
%46,4 ve internet kullanım oranı ise %45‟tir. 16 ile 74 yaĢ arasındaki internet
kullanıcılarının %89,5‟i interneti düzenli olarak kullanıyorlar.39

2.4 Ġnternet Ve Yeni Dünya Düzeni

Bugün moderniteyi tanımlayan iki süreç vardır. Bunlar: KüreselleĢme ve


bireyselleĢme.

Modern dünyada iletiĢimin en belirgin özelliklerinden birisi, iletiĢimin giderek


küreselleĢmesidir. Ġletiler büyük mesafeleri görece kolaylıkla kat ederek yayılmakta ve
bu sayede bireyler uzaktaki kaynaklardan çıkan enformasyon ve iletiĢime
eriĢebilmektedir. Medyanın yol açtığı zaman ve mekânın yeniden düzenlenmesi,
küreselleĢme olarak adlandırılan daha geniĢ süreçlerin bir parçasıdır. KüreselleĢme en
genel anlamda, dünyanın farklı bölgelerinin artan karĢılıklı bağımlılığına, etkileĢim ve
karĢılıklı bağımlılığının karmaĢık biçimlerine yol açan bir sürece gönderme
yapmaktadır.40

KüreselleĢmenin her bir boyutu enformasyon ve iletiĢim alt yapısı


gerektirmektedir. Bilgisayar ve iletiĢim teknolojilerine ihtiyaç vardır. Ekonomik,
toplumsal, siyasal, teknolojik ve kültürel geliĢmeler küreselleĢme kavramı altında
gizlenen sermaye hegomanyasın için bir meĢrulaĢtırma görevi görmektedir.41

John B.Thompson iletiĢim alanındaki küreselleĢmenin boyutlarını anlamak için


dört noktada değerlendirme yapar;

1) Küresel iletiĢim ve enformasyon yayımında kilit oyuncular olarak ulus


ötesi iletiĢim holdinglerinin ortaya çıkması
2) Özellikle uydu iletiĢimiyle ilintili yeni teknolojilerin toplumsal etkisi
3) Enformasyon ve iletiĢim ürünlerinin küresel sistem içinde asimetrik akıĢ

39
Türkiye Ġstatistik Kurumu. “2011 Yılı Hane Halkı BiliĢim Teknolojileri Kullanım
AraĢtırması” (No:180). Ankara, Türkiye.(2011)
40
Bal, a.g.e, 227.
41
Keskin, IĢıl. “Global Köy‟e “”Siber Moda: Moda Blogları”,Can Bilgili, Gülüm ġener(Ed.)
Sosyal Medya Ve Ağ Toplumu 1: Kitle ĠletiĢimde YaĢanan DeğiĢimler Ġçinde, Ġstanbul: Grafik
Tasarım Yayınevi, 2013,S167.

29
4) Küresel iletiĢim ağlarına eriĢmede çeĢitlilik ve eĢitsizlikler.42

KüreselleĢen dünyada, internetin vaat ettiği “eĢit dünya” ütopyasının


olumsuzluklarını belirtmekte fayda var. EĢit dünya, küreselleĢen pazarlar, üretim-
tüketim realizasyonu gibi kulağa oldukça hoĢ gelen teknolojik ilerlemenin tetiklediği
beklentiler, aynı zamanda dijital bölünme gibi bir kavramında oluĢmasına zemin
hazırlamıĢtır. Dijital teknoloji üreten, kullanan ve „pazarlayan‟ ülkeler yani bunun her
türlü nimetinden faydalanan ve sahip olan ülkeler ile bu imkândan yoksun ve sahip
olmayan ülkeler arasında oluĢan farkın büyüklüğüne ve eĢitsizliğine dayanan dijital
bölünme kavramı, aslında günümüzde ortaya çıkan birçok eĢitsizliğin de temel noktasını
oluĢturmaktadır.43

Ġnternet ve biliĢime dayalı teknik geliĢmeler, sayısal veri iletiminin sağladığı


yeni iletiĢim araç ve olanakları, elektronik altyapının yaygınlaĢması ve bu satırları
oluĢtururken ortaya çıkabilecek olası yeni teknolojilerle, ana akım iletiĢim araçları ve
medyanın egemen yapısı sarsılıyor. YaĢananlar kitle iletiĢim sistemi ve yapısında üretim
ve dağıtıma iliĢkin bilinen uygulamaların dıĢına çıkılmasından kaynaklanan köklü bir
değiĢime iĢaret ediyor.44

Ġnternet küresel bir kültür yayıyor mu sorusuna ise Giddens; internetin


geleneksel kültürleri ortadan kaldırarak onların yerine kökten farklı yeni kültürel
değerleri geçireceği sonucunu çıkarman acelecilik olacağını söylüyor. Ġnternet dünyaya
yayıldıkça, onun birçok bakımdan geleneksel kültürlerle de uyumlu olabileceğine, belki
de hatta onları güçlendirmek için kullanılabilecek bir araç olduğuna iliĢkin kanıtlar
bulunmaktadır.45

KüreselleĢmeye internetin etkisinden söz eden Giddens, bu küresel bakıĢ


açısının iki önemli boyutu olduğundan bahsediyor. Buların ilki, insanlar, küresel bir
topluluğun üyeleri olarak, toplumsal sorumluluğun ulusal sınırlarda durmadığını, bu
sınırların ötesine geçtiğini giderek daha fazla anlıyorlar, ikincisi ise, bu küresel bakıĢ
42
Bal, a.g.e, 231.
43
Bulunmaz, a.g.e,17.
44
Can Bilgili Ve Gülüm ġener(ed.), Sosyal Medya Ve Ağ Toplumu 1: Kitle ĠletiĢimde YaĢanan
DeğiĢimler, Ġstanbul: Grafik Tasarım Yayıncılık,2013, 5.
45
Antony Giddens, (ed) Cemal Güzel, Sosyoloji,1.Basım, Ġstanbul: Kırmızı Yayınları, 2012, 99.

30
açısı, insanların kendi kimliklerini oluĢtururlarken, giderek daha fazla ulus-devlet
dıĢındaki kaynaklara yöneldikleri anlamına gelmektedir. Bu olgu, küreselleĢme sürencin
hem ürünüdür; hem de onu hızlandırmaktadır. Dünyanın değiĢik bölümlerindeki yerel
kültürel kimlikler, geleneksel ulus-devletin bağlayıcılığının önemli bir dönüĢüm
geçirdiği bir zamanda güçlü bir dönüĢüm yaĢıyor. Bölgesel ya da siyasal düzeydeki
siyasal kaymalar, insanların içine yaĢadıkları devletlere yönelimini zayıflattığı ölçüde,
bir kimlik kaynağı olarak ulus-devlet pek çok yerde etkisini yitirmektedir.46

Bir diğer süreç ise bireyselleĢme sürecidir. Toplumumuzda artık hiper-


bireysellik diyebileceğimiz bir süreç baĢlamıĢtır. Ağ toplumu ve kimlik konusunda daha
geniĢ olarak ele alacağımız gibi, dönüĢen dünyada yeni kimlik inĢasında insanlar
görülmemiĢ bir bireysellik içerisinde kimliklerini inĢa etmektedirler. Modern toplumda
insanın en büyük özelliklerinden birisi onun “yalnızlığıdır”. Daha sonraki
konularımızda bu konuyu ayrıntılı olarak inceleyeceğiz.

2.5 Sanallık Kültürü

Günümüz bilgi ve teknoloji çağının, 21. yüzyılın baĢından itibaren büyük ivme
kazanan ve toplumsal hayatımızın damarlarına sirayet eden internet ile güç birliği içine
girmesi neticesinde hem kurumların hem de bireylerin genel geçer ve alıĢkanlık haline
gelen kuralları bir kenara bıraktığı görülmüĢtür. Hızlı bir Ģekilde gerçekleĢen bu
değiĢim, içinde bulunduğumuz postmodern dünyanın ve çevresel koĢulların da etkisiyle,
insanları farklı arayıĢlara yönlendirmiĢtir. Teknolojinin çok baskın bir Ģekilde her
alanda kendisini göstermesi, bireysel yaklaĢımlar, yalnızlaĢmanın getirdiği
yabancılaĢma gibi faktörler, insanların internetin yarattığı “sanal dünyanın” içinde farklı
47
bir kimlik ayıĢına doğru hızla götürmüĢtür. Kültürel açıdan toplumda meydana gelen
bu değiĢimin oluĢturduğu yeni kültüre “sanallık kültürü” demek yerinde bir tabir
olacaktır.

46
Giddens, 88.
47
Bulunmaz, a.g.e, 14.

31
2.5.1 Yeni Dünyada ĠletiĢim Ağı

Ġnternetin evlerimize girmesiyle birlikte iletiĢim kültürümüzde alternatif bir


iletiĢim biçimi oluĢmaya baĢlamıĢtır. Dilin ve bununla birlikte iletiĢimin kültürü taĢıma
üstlendiği rol açıktır. ĠletiĢimin, kültürü taĢıma boyutundaki rolü, internetle birlikte
farklı bir boyuta taĢınmıĢtır. Postmann‟ın deyimiyle “Gerçekliği „olduğu gibi‟ değil,
dillerimizin olduğu gibi görüyoruz. Dillerimiz de medyalarımızdır. Medyalarımız
metaforlarımızdır. Metaforlarımız kültürümüzün içeriğini oluĢturur.” Kültür iletiĢimle
aktarıldığı, iletiĢimle baĢladığı için, kültürlerin kendileri –tarihsel olarak üretilmiĢ inanç
sistemlerimiz ve geleneklerimiz-yeni teknolojik sistemle temelden dönüĢmüĢtür, zaman
48
içinde daha da fazla dönüĢecektir. Zira eğitsel açıdan da bakacak olursak; W. Russel
Neuman‟ın dediği gibi: “Siyaset ve kültürle ilgili olarak öğrenmede dikkat eksikliğinin
doğasını anlamak istiyorsak, samimiyetimizle eğilmemiz gereken eğitsel etkiler ve
reklam etkilerine iliĢkin araĢtırmalarda elde edilen kilit bulgu, insanların daha az direniĢ
gördükleri yolu cazip bulmaları” tespiti iletiĢim ve medyanın önemini gözler önüne
sermektedir.

Tarihe baktığımızda, 2bin 700 yıl sonra “alfabetik düzen” e benzer tarihsel
boyutlarda, baĢka bir teknolojik değiĢim gerçekleĢiyor; çeĢitli biçimleri interaktif bir ağ
içinde bütünleĢiyor. Ya da baĢka bir değiĢle, tarihte ilk kez insan iletiĢiminin yazılı,
sözlü, görsel-iĢitsel biçimleri aynı sistem içinde birleĢtiren bir hipertext ve meta-dili
oluĢturuyor.49

Kültürler, iletiĢim süreçlerinden oluĢur. Bu yüzden “gerçeklik” ile sembolik


temsil arasında bir ayrım yoktur. Bütün toplumlarda, insanoğlu bir sembolik ortam
içerisinde var olmuĢ, bir sembolik araç vasıtasıyla hareket etmiĢtir. Dolayısıyla
tipografik iletiĢimden çok duyulu iletiĢime dek bütün iletiĢim biçimlerinin elektronik
olarak bütünleĢmesi etrafında örgütlenen yeni iletiĢim sisteminin tarihsel özgüllüğü,
sanal gerçekliği baĢlatması değil, gerçek sanallığı inĢa etmesidir. Sözlük anlamlarına

48
Castells Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Birinci Cilt: Ağ Toplumunun
YükseliĢi, 440.
49
Castells, a.g.e 440.

32
baktığımızda da “virtual (sanal): uygulamada var olan, ama kesin olarak ya da ismiyle
var olmayan,” “real(gerçek) : fiilen var olan” demektir.50

Manuel Castells „in belirttiği gibi “ĠletiĢim araçlarının küresel çapta


birbirleriyle bağlantılı hale geldiği, programlar ve mesajların küresel bir ağ içinde
dolandığı Ģu günlerde, küresel bir köyde değil, küresel çapta üretilip yerel olarak
dağıtılan ısmarlama kulüplerde oturuyoruz.” Bu yeni dünyada ağ içerisindeki
iletiĢiminin dönüĢümü küresel çapta olmakla birlikte, yerellikleri de içinde barındırıyor.
Bütün kültürel ifadeleri kapsamaktadır.

Bu sistemin varlığı yüzünden, yeni toplumlarda her türlü mesaj iki moda iĢler:
Multi -medya iletiĢim sisteminde varlık/yokluk. Ancak bu bütünleĢmiĢ sistemde var
olması mesajın iletilmesini ve sosyalleĢmesini sağlar. Diğer bütün mesajlar bireysel
tahayyüle ya da giderek daha da marjinalleĢen yüz yüze iletiĢim kuran alt kültürlere
indirgenir.51

Kültürel ifadelerin birçoğunun, dijitalleĢmiĢ elektronik üretime, dağıtma ve


sinyal alıĢveriĢine dayalı bütünleĢmiĢ bir iletiĢim sistemine dâhil edilmesinin toplumsal
oluĢumlar, süreçler üzerinde ciddi etkileri vardır. Diğer yandan bu durum, sistemin
dıĢında kalan, tarihsel olarak ĢifrelenmiĢ toplumsal alıĢkanlıklarla, din, ahlak, otorite,
geleneksel değerler ve siyasi ideolojinin yanı sıra aktarımda bulunan geleneksel
göndericinin sembolik gücünü de ciddi biçimde zayıflatır. Bu göndericiler ortadan
kaybolmazlar; ama kendilerini yeni sistem içinde yeniden Ģifrelemezlerse eğer
zayıflarlar; manen aktarılan alıĢkanlıkların yeni sistemde elektronik olarak
maddileĢtirilmesiyle birlikte güçleri artar; elektronik vaazlar, interaktif köktenci ağlar,
uzak, karizmatik bir otoritenin yüz yüze aktarımına kıyasla toplumlarımızda görüĢler
aĢılamanın daha etkili, daha derine nüfuz eden yollarıdır. AĢkın mesajların, isteğe
uygun pornografinin, pembe dizilerin ve sohbet hatlarının aynı sistem içinde dünyevi
bir aradalığını kabul eden üstün ruhani güçler, ruhları fethetmeye devam eder, ancak
insanüstü statülerini yitirirler. Kısaca bütün kurumlar bu yeni iletiĢim sahasında

50
Castells, a.g.e, 44.
51
Castells Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Birinci Cilt: Ağ Toplumunun
YükseliĢi,2013, Cilt: 1, 44.

33
yerlerini almalıdırlar. Din, ekonomi, eğitim vs. bu yeni iletiĢim sahasında kendilerini
yeniden sentezleyip, geliĢtirmezlerse zayıflarlar. Bu yeni iletiĢim ağ‟ında yer almak ise
güç kaynağıdır. Günümüzde siyasilerin, dini liderlerin, kurum ve kuruluĢların bu ağ da
yer almaya bu kadar özen göstermeleri tam da bu sebeptendir.

Castells zaman ve uzamın geçirdiği bu dönüĢümü Ģöyle aktarır: “yeni iletiĢim


sistemi, uzamı ve zamanı, insan hayatının temel boyutlarını kökten bir dönüĢüme
uğratır. Yerellikler, kültürel, tarihsel, coğrafi alanlarından kopar, iĢlevsel ağlar ya da
imaj kolajları olarak yeniden birleĢirler; böylece mekanların uzamının yerini bir akıĢlar
uzamı alır. GeçmiĢ, Ģimdi ve gelecek, aynı mesaj içinde birbiriyle etkileĢim içinde
olabilecek Ģekilde programlandığında zaman silinir. AkıĢların uzamı ve zamansız
zaman tarihsel olarak aktarılmıĢ temsil istemlerinin çeĢitliliğini kapsayan ve aĢan yeni
bir kültürün maddi temellerini oluĢturur: Kurgunun, kurmaya duyulan inanç olduğu
gerçek sanallık kültürü”52

2.5.2 AkıĢların Uzamı

AkıĢların uzamı ve zamansız zaman kavramları Castell‟in Ağ Toplumu‟nu


temellendirirken kullandığı iki önemli kavramdır. Bu yüzden sık sık Castells‟e
baĢvurarak „akıĢların uzamı‟ nın ne anlama geldiğini incelemeye çalıĢacağız.

KüreselleĢmeye etkisi olan etmenleri inceleyen Antony Giddens bilgi ve


iletiĢim teknolojilerindeki bu geliĢmelerin zaman ve mekânın yakınlaĢmasını
sağladığını söylüyor: “Gezegenin iki karĢı ucunda örneğin Tokyo ve Londra „da
yaĢayan iki kiĢi yalnızca gerçek zamanda bir konuĢma yapmakla kalmaz, ancak uydu
teknolojisinin yardımıyla birbirlerine belgeler de gönderebilirler.”53

Ġnternette “sanal ortam” olarak adlandırdığımız „zamansız‟ ve „mekânsız‟ bu


yeni iletiĢim sahasını öncelikle mekân /uzam açısından ele almamız gerekir. Nitekim
toplumsal eylemler zaman ve mekâna indirmeksizin özümsenemezler.

52
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Birinci Cilt: Ağ Toplumunun
YükseliĢi,500.
53
Giddens, a.g.e, 85.

34
Ġnternet üzerinde oluĢan alan, sanal mekân olarak kabul görmektedir. Sanal
mekân kavramını ilk kullanan Amerikalı bilim kurgu roman yazarı William Gibson‟dur.
Gibson 1984 yılında yazdığı romanda (Neuromancer) sanal mekânı, “mekânı olmayan
yer” olarak tanımlamıĢtır. Gibson‟a göre, sanal mekân bilgisayar kullanıcılarının
uzlaĢımsal orta halüsinasyonudur. Gerçek bir yer gerçek bir dünya değil, hayali bir
yerdir.

Sanal mekân, endüstri sonrası dünya yaklaĢımı içinde açıklanmaktadır. Küresel


olarak birbirine bağlanmıĢ, bilgisayar temelli ve eriĢimli, çok boyutlu, yapay ya da
sanal(virtual) gerçekliktir. Sanal mekân insanlığın girdiği yeni bir aĢamayı temsil
etmektedir.54

Castells‟in Ağ Toplumu kuramında uzamı Ģu Ģekilde değerlendirmektedir;


„fizikte, uzam maddenin dinamikleri dıĢında tanımlanamaz. Sosyal kuramda da sosyal
pratiklere atıfta bulunmaksızın tanımlanamaz. Benim eski çalıĢma alanlarımdan biri
olan bu kuramlaĢtırma alanında hala, “uzam maddi bir üründür; tarihsel olarak
belirlenmiĢ, uzama bir biçim, bir iĢlev ve toplumsal anlam kazandıran toplumsal bir
iliĢki içindeki diğer maddi ürünler –insanlar da dâhil- gibi,” varsayımsal
yaklaĢıyorum‟55demektedir.

Uzam toplumun ifadesidir. Toplumlarımız yapısal bir dönüĢüm içinde


olduklarından, yeni uzamsal oluĢumların, yeni uzamsal süreçlerin ortaya çıkmakta
olduğunu ileri sürmek akla yatkın bir varsayımdır.

Uzam toplumun fotokopisi değil, toplumun kendisidir. Uzamsal biçimler ve


süreçler, bütün bir toplumsal yapının dinamikleri tarafından oluĢturulur. Bunlara,
çatıĢan çıkarlarını ve diğerlerini ortaya koyan toplumsal aktörler arasındaki çatıĢmalar
ve stratejilerden kaynaklanan birbirine zıt eğilimler de dâhildir. Hatta denilebilir ki
“uzam, kristalleĢmiĢ zamandır.”

54
Bal, a.g.e, 249.
55
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Birinci Cilt: Ağ Toplumunun
YükseliĢi, 152.

35
David Harvey, kitabı Postmodern durum(The Condition of Postmodernity)de
Ģöyle demektedir: “Materyalist bir bakıĢ açısından, nesnel zaman ve uzam
kavrayıĢlarının mutlaka, sosyal hayatı yeniden üretmeye hizmet eden maddi pratikler ve
süreçler üzerinden yaratıldığını savunabiliriz. Zamanın ve mekânın nesnelliği,
toplumsal yeniden üretimin maddi pratiğince yaratılır; bu pratik coğrafi ve tarihsel
bakımdan farklılaĢtığı ölçüde, toplumsal zamanın ve toplumsal mekânın kuruluĢunun da
farklılaĢtığını görürüz. Zamanın ve uzamın toplumsal eylemden bağımsız olarak
anlaĢılamayacağı, araĢtırmanın temel varsayımlardan birini oluĢturuyor.” 56 Bu da bizi
toplumsal açıdan uzamın ne anlama geldiği sorusuna itiyor.

Sosyal kuramın bakıĢ açısına göre, uzam, zamanı paylaĢan sosyal pratiklerin
maddi desteğidir. Zamanın paylaĢıldığı toplumsal pratikler derken, uzamın eĢzamanlı
pratikleri bir araya getirmesi gerçeğinden bahsedilmek istenmektedir. Uzama toplum
karĢısında anlam kazandıran Ģey, bu eĢzamanlılığın maddi bakımdan birbirine
eklemlenmiĢ olmasıdır. Geleneksel olarak bu mefhum, sınırdaĢlık kavramına atfedilir.
Ancak, eĢzamanlılığın fiziksel olarak sınırdaĢlığa dayanmayan maddi desteklerinin
olması varlığından bahsedebilmemiz için, eĢzamanlı pratiklerin temel maddi desteği
kavramını, bu kavrayıĢtan ayırmamız önemlidir; zira Enformasyon Çağı‟nda hâkim
toplumsal pratikler için bu durum geçerlidir.

“Toplumumuzun akıĢların etrafında inĢa edildiğini söylenebilir: sermaye akıĢı,


bilgi akıĢı, teknoloji akıĢı, örgütsel iletiĢim akıĢ, görüntüler, sesler ve sembollerin akıĢı.
AkıĢlar yalnızca sosyal örgütlenmenin bir unsuru değildir: Bizim ekonomik, siyasi ve
sembolik hayatımıza hâkim olan süreçlerin ifadesidirler. Mesele gerçekten böyleyse,
toplumlarımızdaki hâkim süreçlerin maddi desteği, bu akıĢları destekleyen, onların
eĢzamanlı olarak birbirine eklemlenmesi madden mümkün kılan unsurların toplamıdır.
Ağ toplumunu Ģekillendiren, ona hâkim olan toplumsal pratiklerin ayırıcı özelliği olan
yeni bir uzamsal biçim olduğu görüĢü: AkıĢların uzamıdır.”57

56
David Harvey, Postmodern Durum, (çev) Sungur Savan, 6.Basım, Ġstanbul: Metis Yayınları,
2012, s230-231.
57
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Birinci Cilt: Ağ Toplumunun
YükseliĢi, 548.

36
Castiells eserinde : “Yeni toplumun, bilgiye dayalı, ağlar etrafında örgütlenmiĢ,
kısmen oluĢan doğası yüzünden enformasyonel kentin bir kent formu değil, bir süreç,
akıĢlar uzamının yapısal hâkimiyetinin izini taĢıyan bir süreç olduğunu savunacağım”58
demektedir.

AkıĢların uzamı, akıĢ üzerinden iĢleyen aynı zamanda gerçekleĢen toplumsal


pratiklerin maddi örgütlenmesidir. AkıĢlar derken, toplumun ekonomik, siyasi ve
sembolik yapılarındaki toplumsal aktörlerin sahip olduğu birbirinden fiziksel olarak ayrı
konumlar arasındaki amaçlı, tekrarlanan ve programlanabilir teati ve etkileĢim dizisini
kastediyorum. Hâkim sosyal pratikler, hâkim sosyal yapılara içkin olan pratiklerdir.
Hâkim yapılardan iç mantıkları geniĢ anlamda toplumsal pratiklerini ve toplumsal
bilincini Ģekillendirmekte stratejik bir rol oynayan örgütlenmeler ve kurumların
düzenlemelerini anlıyoruz.59

Mekân ve uzam kavramını ele alan Castells, “Ġnsanlar hala mekânlarda


yaĢıyorlar. Ancak toplumlarımızda iĢlev ve iktidar, akıĢlar uzamı etrafında
örgütlendiğinden, mantığının yapısal egemenliği, mekânların anlamını ve dinamiğini
temelden değiĢtiriyor. Mekânlarla ilgili denmeyim iktidardan soyutlanıyor ve anlam da
giderek bilgiden ayrılıyor. Bunu, iki uzamsal mantık arasında yapısal bir Ģizofreni
izliyor; toplumdaki iletiĢim kanallarını yıkım tehdidini yaratan bir Ģizofreni. Hâkim
eğilim, ağların oluĢturmuĢ, mantığını dağınık, parçalanmıĢ, birbiriyle ilgileri giderek
kopan, kültürel kodları daha az paylaĢılır hale gelen mekânlara dayatmayı amaçlayan
tarih dıĢı bir akıĢ uzamı yönündedir. Bu iki uzam arasında kültürel, siyasi ve fiziksel
köprüler bilinçli olarak kurulmadığı sürece, toplumsal hiper-uzamın farklı boyutlarına
hapsolduklarından ötürü zamanları birbiriyle asla örtüĢmeyen paralel evrenlerde
yaĢamaya doğru gidiyor olabiliriz” 60 diyerek aradaki mekânsal algılarımızın değiĢimine
dikkat çekiyor.

58
Castells, a.g.e, 532.
59
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Birinci Cilt: Ağ Toplumunun
YükseliĢi, 548.
60
Manuel Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Birinci Cilt: Ağ
Toplumunun YükseliĢi, 568.

37
Bu noktada Manuel Castells kentlerin yapılanmasını değerlendirirken Ģöyle
diyor: Küresel kent bir mekân değil, bir süreçtir: Ġleri hizmetlerin üretim ve tüketim
merkezleriyle, bu merkezleri destekleyen yerel toplumları küresel bir ağ içinde birbirine
bağlayan, bir yandan da bilgi akıĢına dayalı olarak bu merkezlerin arka bölgeleriyle
bağlantılarını zayıflatan bir süreç.61

„AkıĢların uzamı, enformasyonel toplumundaki hâkim süreçlerin ve iĢlevlerin


maddi biçimdeki desteği olarak, akıĢların uzamını oluĢturan en azından üç maddi destek
katmanının bir araya gelmesiyle tarif edilebilir‟ diyen Castells bunları Ģöyle sıralıyor:

İlk katman akışlar uzamının ilk maddi desteği, gerçekte, hepsi birlikte
toplumun ağlar oluşturmasında stratejik önemi olduğunu gözlemlediğimiz süreçlerin
maddi temelini oluşturan bir elektronik bağlantılar (mikroelektriğe dayalı aygıtlar,
telekomünikasyon, bilgi işlem, yayın sistemleri, hızlı ulaştırma ) devresinden müteşekkil.

Bu, gerçekten de eĢzamanlı pratiklerin maddi bir desteğidir. Tüccar toplumun


ay da sınaî toplumun örgütlenmesindeki “kent” ya da “bölge” olabileceği gibi, bir
uzamsal biçimdir. Hâkim iĢlevlerin uzamsal olarak eklemlenmesi, toplumlarımızda,
enformasyon teknolojisi aygıtlarının mümkün kıldığı bir etkileĢim ağı içinde
gerçekleĢir. Bu ağ içinde, hiçbir yer kendi baĢına var olmaz, çünkü konumlar ağ
içindeki görüĢmeler, alıĢveriĢ, değiĢ-tokuĢla tanımlanır. Dolayısıyla temel iletiĢim ağı
temel uzamsal yapıdır: mekânlar ortadan kaybolmazlar, ama mantıkları ve anlamlar ağ
tarafından hazmedilir. Ağı oluĢturan teknolojik altyapı tanımlar yeni uzamı, tıpkı
demiryolları sınaî ekonomisinde “ekonomik bölgelerin” ve “ulusal piyasaları”
tanımlaması gibi ya da yurttaĢlığa(ve teknolojik olarak ileri durumdaki ordularına)
iliĢkin, sınırlara dayalı kurumsal kuralların kapitalizm ve demokrasinin ticarete dayalı
köklerinde “kentlerin” tanımlanması gibi. Bu teknolojik altyapı, kendi baĢına mimarisi
ve içeriği dünyamızdaki güçler tarafından belirlenen akıĢların ağının bir ifadesidir.

AkıĢlar uzamının ikinci katmanını, düğüm noktaları, merkezleri,


limanları oluĢturur. Akışların uzamı mekânsız değildir, ama yapısal mantığı
mekânsızdır. Akışların uzamı, elektronik bir ağa dayalıdır, ancak bu ağ, gayet iyi

61
Manuel Castells, a.g.e, 517.

38
tanımlanmış bir sosyal, kültürel, fiziksel ve işlevsel özelliklere sahip belli mekânları
bağlar.

Bazı mekânlar değiĢ tokuĢ yapan, ağ dâhilindeki bütün unsurların rahat


iletiĢimi için bir tür iletiĢim limanı rolü üstlenen yerlerdir. Diğer yerler, ağın
merkezleridir; yani, ağdaki belli bir kilit iĢlevin çevresinde yerelliğe dayalı bir dizi
faaliyet ve örgütlenme kuran, stratejik açıdan önemli iĢlevlerin bulunduğu yerlerdir. Bir
düğümdeki konum, o konumu bütün ağla bağlantılandırır. Merkezler de limanlar da, ağ
içindeki göreli ağırlıkları itibarıyla hiyerarĢik olarak örgütlenmiĢlerdir. Ancak bu
hiyerarĢi, ağ tarafından iĢlenen faaliyetlerin geliĢimine bağlı olarak değiĢebilir. Ayrıca
bazı durumlarda, bazı yerler ağdan dıĢlanmıĢ; ağla bağlantılarının kopması derhal bir
gerileme baĢlatmıĢ, böylece ekonomik, sosyal ve fiziksel çöküĢe sürüklenmiĢlerdir. Bu
merkezlerin özellikleri, belli bir ağın gerçekleĢtirdiği iĢlev türüne bağlıdır.

Bazı ağ örnekleri ve onlara denk düĢen merkezler, bu kavrayıĢı aktarmamızı


sağlayabilir. AkıĢların uzamını, en kolay gözlerimizin önünde canlandırmamızı
sağlayacak ağ, küresel ekonomideki karar alma merkezlerin, özellikle de finansal
sistemlerde göreli bir konumda yer alanların oluĢturduğu ağlardır. Bu da, küresel kentin
bu bölümde olduğu gibi, bir mekândan çok bir süreç olarak incelenmesini beraberinde
getirir. “Küresel kent”in enformasyonel, küresel ekonominin merkezi olarak
incelenmesi, bu küresel kentlerin toplumlarımızdaki kritik rollerini, yerel toplumlar ve
ekonomilerin, bu kentlerde yerleĢik yönetsel iĢlevlere bağımlı olduğunu göstermiĢtir.
Ancak baĢlıca küresel kentlerin ötesinde, baĢka kıta, ülke ve bölge ekonomilerinin de
onların küresel ağa bağlayan merkezleri vardır. Bu merkezlerin her biri, yeterli bir
teknolojik altyapıya, destek hizmeti sunan yardımcı Ģirketlerin oluĢturduğu bir sisteme,
uzman bir iĢgücü piyasasına ve profesyonel iĢgücünün gerektirdiği hizmetler sistemine
sahip olunmasını gerektirir.

Her ağ, kendi mekânlarını, her mekânın iĢlevlerine ve hiyerarĢisine, ağda


iĢlenen ürün ya da hizmetin niteliklerine göre tanımlanır.

AkıĢlar uzamının üçüncü en önemli katmanı, bu uzamın çevresinde


örgütlendiği yönetsel iĢlevleri icra eden hâkim, yönetici seçkinlerin(sınıfların değil)

39
uzamsal örgütlenmesiyle ilgilidir. Akışlar uzamı teorisi, toplumların asimetrik olarak
her sosyal yapıya özgü hâkim çıkarların etrafında örgütlendiği yönündeki örtülü
varsayımdan hareketle başlar.

AkıĢların uzamı, toplumlarımızdaki tek hâkim mantık değildir. Ancak, baskın


uzamsal mantıktır, çünkü toplumlarımızdaki hâkim çıkarların/iĢlevlerin uzamsal
mantığıdır. Ancak bu yalnızca yapısal hâkimiyet değildi. Sosyal aktörler tarafından
hayata geçirilir, algılanır, kararlaĢtırılır, icra edilir. Dolayısıyla toplumlarımızda baĢlıca
konumları iĢgal eden teknokrat-finansal-idari seçkinlerin de kendi çıkarları ve
pratiklerinin maddi/uzamsal desteği konusunda özgül uzamsal koĢulları olacaktır.
Enformasyonel seçkinlerin uzamsal ifadesi, akıĢların uzamının temel bir baĢka
boyutudur. Peki, bu uzamsal ifade nedir? Dediğimizde Castells bunu Ģöyle yanıtlıyor:

“Toplumlarımızdaki temel hâkimiyet biçimi, hâkim olan seçkinlerin


örgütlenme kapasitesine, bununla birlikte toplumda sayıca çoğunlukta olsalar da,
çıkarlarının kısmen hâkim çıkarların gerçekleĢtirilmesi çerçevesinde temsil edildiğini
düĢünen gruplar arasındaki örgütlenmeyi bozma kapasitesine de bağlıdır. Öyle
görünüyor ki toplumlarımızda seçkinlerin bir araya toplanması, birbirine eklenmesiyle
kitlelerin parçalanması, bölünmesi toplumsal hâkimiyetin ikiz mekanizmalarıdır. Uzam
bu mekanizmada, temel bir rol oynar. Kısacası, elitler kozmopolittir, halklar yereldir.
Ġktidarın ve zenginliğin uzamı, dünya çapına yayılmıĢtır, insanları hayatı ve deneyimleri
ise mekânlara, kendi kültürlerine, kendi tarihlerine kök salmıĢtır. Dolayısıyla bir
toplumsal örgütlenme, belirli bir mekânın mantığını aĢan tarih dıĢı akımlara ne denli
fazla dayanırsa, küresel iktidarın mantığı da, tarihsel bakımdan özgül yerel/ulusal
toplumların sosyo/politik kontrolünden de o kadar kurtulacaktır.”62

Diğer yandan, seçkinler, toplumsal tutumlarını koruyacakla, birbirlerini anlayıp


diğerlerine hâkim olabilecekleri kurallar ve kültürel kodlar dilini geliĢtirecekler, böylece
kültürel/siyasi cemaatlerinin “iç” ve “dıĢ” sınırlarını belirleyecekse, akıĢ haline gelmeyi
istemezler de, akıĢ haline gelemezlerde. Bir toplum kurumları itibariyle ne denli

62
Manuel Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Birinci Cilt: Ağ
Toplumunun YükseliĢi,552.

40
demokratikse, seçkinleri de nüfusun görüĢ alanında o denli uzaklaĢır; böylece siyasi
temsilcilerin de, içerdeki strateji karar alma sürecine aĢırı derecede sızmasını önler.

Castells‟e göre bu hâkimiyet mantığının uzamsal ifadesi, akıĢlar uzamında iki


temel biçimde zuhur eder. Bir yandan seçkinler kendi toplumlarını oluĢturur; emlak
fiyatlandırmalarının yarattığı maddi engelin gerisinde kısıtlı, sembolik olarak tecrit
edilmiĢ cemaatler yaratır. Kendi cemaatlerini, uzamsal olarak iç bağlantılara sahip,
kiĢiler arası ağlara dayalı bir alt kültür olarak tanımlarlar. AkıĢlar uzamının, elitlerin
çıkarlarını küresel çaptaki akıĢlar uzamının iĢlevsel makro-ağlardan oluĢtuğu
varsayımını ileri sürüyorum. Ġktidar odakları ve onların kültürel merkezlerinden bir dizi
sembolik sosyo-uzamsal hiyerarĢiler örgütlenecektir, böylece yönetimin daha aĢağı
düzeyleri iktidar sembollerini yansıtabilecek; bir araya geldiklerinde sosyo-uzamsal
parçalanmaya varabilen, birbirini izleyen hiyerarĢik ayrılma süreçleriyle kendilerini
toplumun geri kalanından tecrit etme eğiliminde ikinci dereceden uzamsal cemaatler
inĢa ederek bu sembolleri edinebileceklerdir. Sınırda, sosyal gerilimler yükseldiğinde,
kentler çürüdüğünde, seçkinler “parmaklıklı cemaatleri ”nin duvarlarının gerisine
sığınacaklardır; 1990‟ların sonunda Güney California‟dan Kahire‟ye, Sao Paulo‟dan
Bogota‟ya oldukça sık rastlanan olgudur bu.

Enformasyonel toplumda, seçkinlerin kültürel ayrımı yönündeki ikinci baĢlıca


eğilim de, dünya çapında seçkinlerin sembolik ortamını birleĢtirmeyi, böylece her yerin
kendi tarihsel özgüllüğünü aĢmayı amaçlayan bir hayat tarzı yaratmak, uzamsal biçimler
tasarlamaktır. Böylece dünya çapında, akıĢlar uzamını birleĢtiren hatlarda (görece) ayrı
bir uzamın inĢa edildiği gözlenir: odaların tasarımından, havluların rengine kadar, tüm
dünyada dekorasyonları aynı olan, böylece iç dünyalar arasında bir aĢinalık yaratırken,
dıĢ dünyaların soyutlanmasının beraberinde getiren lüks oteller; akıĢlar uzamının
otobanlarında toplum karĢısında mesafeyi korumak üzere tasarlanmıĢ, hava alanlarının
VIP salonları; telekomünikasyon ağlarına mobil, kiĢisel, online eriĢimin, böylece
seyahat edenin hiç kaybolmasının sağlanması; bütün ülkelerde tapınılan benzer usuller
sayesinde, Ģirketlerin seçkin kesimlerden yakın bir çevreyi bir arada tutan karĢılıklı ev
sahipliği, sekreterlik hizmetleri ve seyahat düzenlemeleri sistemi. Ayrıca bütün
toplumlarda, kültürel sınırları aĢan enformasyon seçkinlerinin, giderek benzer bir hayat

41
tarzını paylaĢtığı gözlenmektedir: SPA tesislerinin düzenli kullanımı (seyahatlerde bile),
jogging; ızgara som balığı ve yeĢil salatadan oluĢan zorunlu rejim, ki Japonya‟da bunun
bir dengi udon ve sashimi‟dir; iç mekanlarda rahat bir atmosfer yaratmaya yönelik “açık
kahve ” duvar rengi; her yerde hazır ve nazır dizüstü bilgisayarlar, internet eriĢimi; iĢ
takımları ile spor kıyafetlerin karmaĢası; unisex giyim tarzı vs. Bütün bunlar, kimliği
belli bir topluma değil, küresel bir kültürel yelpazede Enformasyonel ekonominin
yönetsel çevrelerine üye olmakla bağlantılı olan uluslararası bir kültürün sembolleridir.

AkıĢlar uzamının, farklı merkez noktalarıyla kültürel açıdan bağlantılı olması


yönündeki çağrı, çeĢitli toplumlarda inĢa edilen yönetsel merkezler arasında mimari
birliğin sağlanması eğilimine de yansımıĢtır.

Paradoksal olarak post modern mimarinin, mimari disiplinin kalıplarını,


Ģablonlarını yıkma giriĢimi, 1980‟lerde New York‟tan Kaoshiung‟a dek yeni Ģirket
merkezlerinde genel kural haline gelen aĢırıya kaçan bir post modern anıtsallıkla
sonuçlanmıĢtır. AkıĢların uzamı, dünya çapındaki her ağın bağlantı noktasını oluĢturan
merkezlerin, benzer bir mimariyle sembolik olarak birbirine bağlanmasını da içerir.
Böylece mimari her toplumun tarihinde, kültüründen kaçar; esiri olur sınırsız
olasılıkların harikalar dünyasının, yeni tahayyülün; multi-medyanın aktardığı mantığın
gerisinde bunlar vardır: elektronik sörf yapma kültürü; sanki sadece iktidar akıĢlarının
kültürel tanımsızlığına adım atma koĢuluyla, bütün biçimleri tek bir mekânda
keĢfedebilirmiĢiz gibi. Mimarinin tarihsel bir soyutlamaya dönüĢerek kapanması, akıĢlar
uzamının resmi cephesidir

2.5.3 Zamansız Zaman

Zaman tanım olarak sosyal bilimler de dâhil olmak üzere bütün bilim
dallarında tam bir tanım getirilememiĢ bir muamma olarak karĢımızda durmaktadır. Her
zaman bilim adamlarının dikkatini çeken bu muamma üzerine birçok bilimsel deney
yapılmıĢtır. Zaman içerisinde seyahat, zamanın geri alınması, Einstein‟ın izafiyet teorisi
gibi teoriler mevcuttur.

2000‟li yıllar zaman mefhumu açısında beklentilerin yüksek olduğu bir çağdı.
Hiç olmazsa filmlere gösterilen „beklenen gelecekte‟ ki gibi bir keĢfin olacağı

42
umuluyordu. Elbette henüz izafiyet teorisi de dâhil olmak üzere “zaman” mefhumu
konusunda elle tutulur bir keĢif yapılamamıĢtır. Fakat internet, bize post-modern
toplumda farklı bir zaman mefhumuyla karĢı karĢıya bırakmıĢtır.

Manuel Castells toplum ile zaman arasında iliĢki kurarak Ģu sözleri söyler :
“Bizler vücut bulmuĢ zamanlarız; toplumlarımız da öyledir, tarihten yapılmıĢtır.”

Zaman konusunda köklü bir değiĢimin olduğunu iddia eden Castells Ģunları
söylemektedir: Zamanlar, kendi kendine geniĢlemeyen kendi kendini koruyan, döngüsel
değil de rastlantısal olan, tekrarlanmayan aniden olan sonsuz bir evren yaratmak üzere
birbirine karıĢmaktadır: varoluĢunun bağlamlarından kaçmak, her bağlamın hep mevcut
olana biçtiği değeri alabilmek için teknolojiyi kullanan zamansız zaman. James Gleick,
toplumlarımızda, zamanı insan faaliyetinin bütün alanlarına sıkıĢtırma gayreti içinde
“her Ģey hakkında ” çabasının ivme kazandığını belgelemiĢtir. Zamanı sınıra dek
sıkıĢtırmak, zaman sırasının, dolayısıyla zamanın ortadan kaybolmasına yol açacaktır.
Bunun bugün gerçekleĢiyor olmasının gerisinde sırf kapitalizm, kendini bütün
kısıtlamalardan kurtarmaya çalıĢan can atması yoktur; zira kapitalist sistemin hiçbir
zaman tam anlamıyla gerçekleĢtiremediği hedefi hep bu olmuĢtur. Saat zaman karĢı
toplumsal ve kültürel isyanlara atıfta bulunmakta yeterli değildir; zira bu isyanlar saatin
hâkimiyeti tersine çevirmek bir yana, hayatın saat zamanına göre bölünmesini toplumsal
sözleĢmeye dâhil ederek saatin mantığını bir adım daha ileri taĢımıĢlar, geçen yüzyılın
tarihine damgalarını vurmuĢlardır. Sermayenin zamandan bağımsızlaĢması ve kültürün
saatten kaçması, yeni enformasyon teknolojileriyle ciddi biçimde kolaylaĢtırılmıĢ, ağ
toplumunun yapısına içkin hale gelmiĢtir. 63

Castells “zamanın sıkıĢması” nı Ģöyle tartıĢmaktadır: “AkıĢlar uzamı mantığı


çevresinde yaratılan maddi koĢullarla, sonsuz bir kültürel ifadeler dünyasında yer
aldığımızdan bütün kültürel kodların bir sıralama, bir düzenlenme olmaksızın birbirine
karĢılaĢabildiği post modern mimarinin ortaya çıkıĢı ile tarihin sonu ideolojisi
arasındaki iliĢkiyi tartıĢmıĢtım. Ebedi/geçici zaman da belli bir sıralamayı aĢtığı için bu
kültürel çevreye oturur. David Harvey benzer çizgide argümanlarla mimari, sinema,

63
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Birinci Cilt: Ağ Toplumunun
YükseliĢi, 600.

43
sanat ya da felsefede olsun post modern kültürle, uzam-zaman sıkıĢmasından
kaynaklanan “post modern durum” arasındaki etkileĢimi parlak bir biçimde
göstermiĢtir. Harvey‟nin bugünkü kültürel dönüĢüm süreçlerine, kapitalist mantığa hak
ettiğinden daha fazla sorumluluk biçtiğine inansam da, analizinin kültürel ifadelerin
anlamın yokluğu ve ironin en büyük değer tescili yönünden aniden bir araya gelmesinin
gerisindeki toplumsal kaynakları aydınlattığını düĢünüyorum. Zaman sıkıĢtırılmıĢ;
toplumumuzun temelindeki üretim, tüketim, ideoloji ve siyasette hızlı getirinin ilkel bir
replikası misali, nihai olarak kültürlerde de reddedilmiĢtir. Bu ancak yeni iletiĢim
teknolojilerinin mümkün kıldığı bir hızdır.”64

Zamansız zaman, akıĢlar uzamına aittir; dünya çapında birçok mekânda ise
çeĢitli kesimlerden oluĢan toplumumuzu maddi olarak yapılandıran ve yapı bozuma
uğratan zaman disiplini, biyolojik zaman ve toplumsal olarak belirlenmiĢ sıralanmalar
geçerlidir. Uzam toplumumuzda zamanı Ģekillendirir, böylece tarihsel bir eğilimi tersine
çevirir: akıĢlar zamansız zamanı tetikler, mekânlar ise zamana bağlıdır. Son iki yüzyıl
boyunca kültürümüzün ve toplumumuzun köklerini oluĢturmuĢ olan ilerleme düĢüncesi,
tarihin hareketliliğine, tarihin, aklın öncüllüğünde, üretim güçlerinin itkisiyle, yer
aldıkları uzama bağlı toplumların ve kültürlerin kısıtlamalarından kurtularak önceden
belirlenmiĢ bir akıĢı izleteceğine dayanıyordu. Zamanın efendiliği, ritmikliğin kontrolü,
kapitalizmin ve devletçiliğin ikiz tarihsel oluĢum sürecinde tamamına eren geniĢ bir
sınaîleĢme ve kentleĢme dalgasıyla ülkeleri sömürgeleĢtirdi, uzamı dönüĢtürdü.
OluĢmak olmayı yapılandırdı, zaman, uzama boyun eğdi.

Toplumlarımızdaki hâkim eğilim, uzamın tarihsel intikamını, zamanı farklı


hatta uzamsal dinamiklere de ters düĢen bir biçimde yapılandırıĢını gözler önüne serer.
AkıĢların uzamı olayların sıralamasını bozup onları eĢ zamanlı hale getirip, ebedi
geçiciliği toplumda hâkim kılarak zamanı çözer. Dağınık, parçalanmıĢ, bağlantısız
mekânların çoğul uzamı, en ilkelinden, doğal ritimlerin hâkimiyetinden, en katısına,
saat zaman tiranlığına dek çok farklı zamansallıklar sergiler. SeçilmiĢ iĢlevler, zamanı
aĢarken, daha alt seviyelerdeki faaliyetler, boyunduruk altındaki insanlarla birlikte
hayatlarını sürdürürler. Yeni toplumsal yapının belirtmekte olan mantığı, sıralı bir

64
Castells, a.g.e, 611.

44
olaylar dizisi olarak zamanı sürekli yerinden etmeye çalıĢırken, toplumun büyük
bölümü, küresel olarak karĢılıklı bağımlılığın hâkim olduğu bir sistemde yeni evrenin
kıyısında kalmıĢtır. Zamansızlık, zamana zincirlenmiĢ yaratıkların ağıtlarının halen
duyulabildiği, zamanın boyunduruğu altındaki limanlarla çevrili bir okyanusta
seyretmektedir.65

Zamansızlığın mantığı, toplumdaki direniĢle karĢılaĢmaksızın ortaya konmaz.


Mekânlar ve yerellikler, akıĢların uzamına içkin toplumsal çıkarlar üzerinde kontrol
sağlamayı amaçlar, dolayısıyla zaman-bilinçli toplumsal aktörler zamansızlığın tarih
dıĢı hâkimiyetini kontrol altına almaya çalıĢır. Tam da toplumumuz, çevrenin, ortamın
tamamındaki maddi etkileĢimleri anlama noktasına ulaĢtığındandır, bilim ve teknoloji
bize, yeni ebediyet çevresinde yer alan, ama tarihsel sıralamayı da hesaba katan yeni tüt
zamansallığı öngörebilme potansiyelini sağlar.66

Castells Ağ toplumunun ayırıcı niteliğinin, biyolojik ya da sosyal olsun, hayat


döngüsü kavramıyla iliĢkili ritimleri parçaladığı varsayımını ileri sürer.67

Boyunduruk altındaki zamansallıklar ve evrime dayalı doğa arasındaysa Ağ


Toplumu sonsuzluğun kıyısında yükselir.

2.6 Sosyal Medya

Francis Bacon‟un değimiyle „bilgi, güçtür‟. Ġçinde bulunduğumuz enformasyon


çağında bilgi akıĢının en çok olduğu alan ise sosyal ağlardır. Bu sosyal ağlar içerisinde
bulunan etkileĢimli iletiĢimi sağlayan medya sahalarına „sosyal medya‟ diyebiliriz.

Yeni iletiĢim araçları toplumu, toplumların politik geliĢimi de yeni iletiĢim


araçlarını geliĢtirerek dönüĢtürüyor. Bu yüzden kitle iletiĢim alanına iliĢkin geliĢimi
saptamak, aynı zamanda toplumsal dönüĢümü de anlamayı zorunlu kılmaktadır.68

65
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Birinci Cilt: Ağ Toplumunun
YükseliĢi,615.
66
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Birinci Cilt: Ağ Toplumunun
YükseliĢi, 616.
67
Castells, a.g.e,590.
68
Bilgili ve ġener(Ed), Sosyal Medya Ve Ağ Toplumu 1: Kitle ĠletiĢimde YaĢanan DeğiĢimler,5

45
Ġnternet ve biliĢime dayalı teknik geliĢmeler, sayısal veri iletiminin sağladığı
yeni iletiĢim araç ve olanakları, elektronik altyapının yaygınlaĢması ve bu satırları
oluĢtururken ortaya çıkabilecek olası yeni teknolojilerle, ana akım iletiĢim araçları ve
medyanın egemen yapısı sarsılıyor. YaĢananlar kitle iletiĢim sistemi ve yapısında üretim
ve dağıtıma iliĢkin bilinen uygulamaların dıĢına çıkılmasından kaynaklanan köklü bir
değiĢime iĢaret ediyor.69

Sosyal medya olarak adlandırılan etkileĢimli sosyal ağ alanları son dönemde


iletiĢim teknolojileri arasında en çok öne çıkan olgudur.

Sosyal medya ve buna kaynaklık eden yeni iletiĢim teknolojileri, dijital iletiĢim
ortam ve araçları, egemen sosyal, kültürel ve siyasal yapıların algısını bozmakta,
toplumda devlet, siyaset ve ekonomi temelli örgütsel alanlarında güç merkezlerinin
oluĢumunu sağlayan içerik fabrikalarının diĢlileri kırılmakta, yaĢam biçimleri kökten
etkilenmektedir. Yeni iletiĢim teknolojileri medya içeriğinin kendisi kadar, içeriğin
üretim biçimi ve dağıtımını parçalarına ayırmakta, sayısal veri iletimindeki hız ve
çeĢitliliğin sağlandığı olanaklar kapsamında, içerik piyasasını kristalize etmektedir.
Yeni insanın görüĢ mesafesi geniĢlemiĢ, toplumsal algı düzeyi katı, tek merkezci ve
zora dayalı araçların tekelinden çıkmaya baĢlamıĢtır. Althusser‟in söylemiyle geçmiĢ
yüzyıla ait toplum örgütünün yapılandırdığı devletin ideoloji ve baskı aygıtlarının birey
ve toplum üzerindeki etki alanları kırılmıĢ, yeni medya yeni bir toplumsal yaĢam
alanını, talepleri ve siyasal söylem ile buna dayanan siyaset kurumlarını inĢa etmeye
baĢlamıĢtır70

Sosyal paylaĢım sitelerini en genel tanımıyla verecek olursak, insanları ortak


bir platform içerisinde yer alarak, karĢılıklı fikir ve görüĢ alıĢveriĢinde bulunabildikleri,
resim, video, fotoğraf gibi her türlü multimedya özelliğinden yararlanarak çift taraflı
iletiĢim imkânlarından yararlandıkları bir oluĢumdur.71

69
Bilgili ve ġener(Ed.), a.g.e, 5.
70
Bilgili Ve Gülüm (Ed.), Sosyal Medya Ve Ağ Toplumu1: Kitle ĠletiĢimde YaĢanan
DeğiĢimler, 5.
71
Bulunmaz, a.g.e,

46
Sosyal paylaĢım sitelerinin tarihçesine kısaca değinecek olursa, ilk sosyal ağ,
1997 yılında kurulan, kullanıcılarına profil ekleme, arkadaĢlarını listeleme ve arkadaĢ
listelerinde sörf yapma imkanı veren SixDegrees. com‟dur. 1997‟den 2001 yılına dek
kullanıcılarına kiĢisel ve profesyonel profil yaratma olanağı veren AsianAvenue,
BlackPlanet ve MiGente gibi siteler kurulmuĢtur. Bir diğer aĢama,2001 yılında
insanların iĢ ağları kurmasına olanak veren Ryze.com ile ortaya çıkmıĢtır. 2002 yılında
arkadaĢların birbirine bağlanmasını sağlayan Friendster piyasaya çıkarılarak, sadece ilk
üç ayda üç milyon kullanıcıya ulaĢmıĢ, bunu 2003 yılında MySpace,Tribe.net, Linkedin,
Classmates.com, Jaiku,Netlog siteleri izlemiĢtir.2004 yılında ise bugün dünyada en
büyük yayılım gösteren Facebook, Amerika‟da üniversite öğrencileri arasında iletiĢimi
sağlamak amacıyla kurulmuĢ, ilk olarak Harvard Üniversitesi‟nde uygulanmaya
baĢlayan Facebook‟a sadece ilk ayda 19.500 öğrencinin yarısından fazlası üye olmuĢtur,
bugün bu sayı dünya çapında 800 milyonu aĢmıĢtır. 2006 yılında bugün yine en çok üye
sayısına sahip sitelerden birisi olan Twitter piyasaya sürülmüĢtür. 72

Andreas Kaplan ve Micheal Haenlein‟in 2010‟daki tespitine göre sosyal


medya; “Web 2.0 üzerinde ideolojik ve teknolojik içeriklerin, yapılanmaların kullanıcı
merkezli bir Ģekilde üretilmesine ve geliĢtirilmesine izin veren internet tabanlı
uygulamaların bütünüdür.73

Ġnternetin ilk on yıllık dönemini anlatan Web 1.0, 1990‟ın sonlarında


yaygınlaĢan, izleyicilerin sadece tanık olduğu, günümüz teknolojileriyle kıyaslandığında
sadece birer online broĢür olarak nitelendirilebilecek internet uygulamalarını tanımlama
için kullanılmaktadır. Web 1.0 döneminde kullanıcılar geri bildirimde bulunamamakta,
internetten gelen enformasyonu sadece tüketmekteydiler. Bir geçiĢ dönemi olarak kabul
edilen Web 1.5, kullanıcıların göreli biçimde iletiĢime dâhil olduğu Amazon, Ebay gibi
satın alma, satma ve alınan ürünle ilgili yorumda bulunmaya olanak veren internet
uygulamalarını betimlemek için kullanılan bir ifadedir. Twitter, Facebook, MySpace,
EkĢi Sözlük gibi internet siteleri ise halen içinde bulunduğumuz Web 2.0 döneminin

72
Erkayhan, ġafak, “Küresel Yerel Ölçekte Ağ Kültürü Ve Sosyal Medya”, Can Bilgili Ve
Gülüm ġener(Ed.), Sosyal Medya Ve Ağ Toplumu 2:Kültür, Kimlik, Siyaset, Ġçinde, Ġstanbul:
Grafik Tasarım Yayıncılık,2013, 18.
73
Azime Telli , “Mısır Devriminde Sosyal Medyanın Rolü ”, Bilge Strateji Dergisi, Cilt. 4,
Sayı. 7 (Güz 2012), 67.

47
mecralarından bazılarıdır. Son dönemde kullanımı popülerleĢen bir terim olan Web 2.0
en yalın haliyle, kullanıcıların aktif bir biçimde yaratma ve dağıtma aĢamalarına dâhil
olduğu, interaktif internet uygulamalarını tanımlamaktadır. Web 2.0‟ın ayırt edici
özelliği, internet kullanıcılarının bu dönemde yorum yazıp paylaĢarak aktif birer sanal
kimliğe sahip olmalarıdır. Hızla ilerleyen teknolojik geliĢmelerle “insanlaĢmıĢ makine
çağı” olarak anılan Web 3.0 ve devamının nasıl olacağı hayal gücümüzü
zorlamaktadır.74

Sosyal medya çalıĢmalarında en çok vurgu yapılan kavramların baĢında kimlik


performansı (Goffman), toplumsal sermaye(Bourdieu, Coleman), armağan
ekonomisi(Mauss), gözetim toplumu (Foucault, Lyon, Morozov, Niedzviecki),
teknolojik determinizm (McLuhan), kamusal ve özel alan (Habermas, Body,
Papachrarissi), mahremiyet, narsizm (Lasch), sanal cemaat (Wellman, Rheingold), ağ
toplumu (Castells) geliyor.75

Ġnternet süreciyle baĢlayan küresel ölçekte enformasyon akıĢının son


noktalından biri olan toplumsal paylaĢım ağları, zaman ve mekân kavramlarını bir kere
daha yapı bozumuna uğratarak bireysel ve toplumsal hayatın yeniden yorumlanmasını
sağlamıĢlardır. Bu nedenle küresel bir ağ döngüsü içerisinde gerçekleĢen bu yeni
sürecin tanımlanması ve anlaĢılmasına denk düĢen en anlamlı toplum tanımlanması „ağ
toplumu‟ dur. Manuel Castells‟in deyiĢi ile “bireyler artık küresel ve yerele olarak
örülmüĢ, birbiriyle bağlantılı ağ toplumu içinde yaĢamaktadır.76

Sosyal medya; (daha) anlık, (daha) hızlı, içeriğin kullanıcı tarafından


üretildiği(üreten tüketici), gönüllü paylaĢıma dayalı, ortaklaĢmacı, amatör, mobil,
etkileĢime ve diyaloga açık, yatay, viral, öngörülemez, tepkisel, gündelik, bireysel ve

74
Narin Bilge. “Sosyal Medya Ve Gazetecilik Etiği: “Yemeğimi Yedim, Konsere Gidiyorum” ,
Can Bilgili, Gülüm ġener(Ed.) Sosyal Medya Ve Ağ Toplumu 1: Kitle ĠletiĢimde YaĢanan
DeğiĢimler Ġçinde, Ġstanbul: Grafik Tasarım Yayınevi, 2013,86.
75
Can Bilgili Ve Gülüm ġener(Ed.), Sosyal Medya Ve Ağ Toplumu 2:Kültür, Kimlik, Siyaset,
Ġstanbul: Grafik Tasarım Yayıncılık,2013,5.
76
Mutlu Binark Ve Diğerleri, Toplumsal PaylaĢım Ağı Facebook: “Görüyorum Öyleyse Varım”
, Ġstanbul, Kalkedon Yayınları,2009, 25.

48
farklı seslerin birlikte yer aldığı, görünür olduğu, melez, alternatif, katılımcı, kimlik
paylaĢımını ve ifade özgürlüğünü öne çıkaran bir iletiĢim biçimi sunuyor.77

Sosyal medyanın küresel paylaĢıma katkıları çeĢitlidir; bazı paylaĢım siteleri


bilgi anlamında küresel ölçekte ortak veri bankaları oluĢtururken, diğerleri küresel
politikaları desteklemekte, bazıları iĢ dünyasını küresel bazda tüm profesyonellere
açarken, diğerleri dünyanın ekoloji, barıĢ, insan hakları gibi ortak değerleri konularında
sitelerini dünya insanlarının eylem alanı haline getirmektedirler. Sosyal medya bu
anlamda, küresel bir bilinç, küresel bir tartıĢma ve aydınlanma, küresel bir eylem alanı
oluĢturma gibi ortak bir paylaĢım yaratmada son derece etkin olmaktadır. Ġnsanın ortak
problemi olan pek çok alanda sosyal ağlar, dünya çapında bilgilendirme, kamuoyu
oluĢturma ve örgütlenme iĢlevi görmekte, bu sitelerde dünya halkları ortak amaçlar
etrafında tek bir ulus ya da topluluk gibi hareket ederek, adeta tek bir dünya ulusunu
temsil etmektedirler.78

Kamu ve özel sektörden sonra üçüncü sektör olarak bilinen veya baĢka bir
ifade ile Siyaset, Askeriye, Sermaye ve Medya‟dan sonra beĢinci güç olarak tanımlanan
Sivil toplum günümüzde sosyal olayların baĢlıca belirleyicilerinden biridir. Son yıllarda
sivil toplum, teknolojik geliĢmeler ve internetin yaygınlaĢması ile Sosyal Medya
üzerinden çok daha etkin hale gelmiĢtir.79

Barack Obama‟nın kampanya baĢarısı, sırayla bağımsız bir Ģekilde daha fazla
destekçiye tanıtım yapan bütün bir destekçi ağını mobilize etmede Web 2.0‟ın ne kadar
güçlü bir enstrüman olduğu açık bir Ģekilde göstermiĢtir. Son olarak Obama ile “politik
iletiĢim artık 30 saniye televizyon reklamından ibaret olmaktan çıkmıĢtır. ”80

77
Bilgili ve ġener(Ed.), Sosyal Medya Ve Ağ Toplumu 2:Kültür, Kimlik, Siyaset, 6.
78
ġafak Erkayhan, “Küresel Yerel Ölçekte Ağ Kültürü Ve Sosyal Medya”, Can Bilgili Ve
Gülüm ġener(Ed.), Sosyal Medya Ve Ağ Toplumu 2:Kültür, Kimlik, Siyaset, Ġçinde, Ġstanbul:
Grafik Tasarım Yayıncılık,2013, 27.
79
Nihat Akbıyık Ve Musa Öztürk, “Sivil Toplum Ve Sosyal Medya Perspektifinde “Arap
Baharı” Ve “Wall Street‟i ĠĢgal Et ” Eylemleri”,(19 Nisan 2012), Kayseri: Ġnönü Üniversitesi,
S1003-1027.
80
Bilgili Ve Gülüm (Ed.), Sosyal Medya Ve Ağ Toplumu1: Kitle ĠletiĢimde YaĢanan
DeğiĢimler,242.

49
Facebook insanları arkadaĢlarıyla iletiĢim kurması ve bilgi paylaĢması
amacıyla kullanılmaktadır. Facebook, 04 ġubat 2004 yılında Mark Zuckerberg
tarafından kuruldu. Mark Zuckerberg, 2004 yılında Harvard‟ta, daha önce de Ardsley
Lisesi‟ndeydi. Facebook kurulduğunda üyelik Harvard öğrencileriyle sınırlıydı. 11
Eylül 2006‟dan bu yana bütün uzantılara sahip e-mail adreslerine açıldı.

Facebook‟tan sonra popülarite ve sosyal paylaĢım siteleri içerisindeki kullanıcı


sayıları bakımından gelen ikinci site ise, 100 milyondan fazla aktif kullanıcıya sahip
olan Twitter‟dır. 2006 yılında Jack Dorsey tarafından kurulan Twitter, bir sosyal ağ ve
mikroblog sitesidir. Kullanıcılarına „tweet ‟ adı verilen 140 karakterli metinler yazma
imkânı veren Twitter, çeĢitli araçlarla daha etkin kullanılabilen bir yeni nesil iletiĢim
aracıdır. 81

Dünya politikasında küresel bir kamuoyu oluĢturmaya giriĢen bir diğer site
Wikileaks anılabilir. Kar amacı gütmeyen bir medya olarak 2006 yılında kurulan site,
dünya halklarını ilgilendiren önemli haber ve bilgileri kamuoyuna sızdırma ve bu yolla
gerçek demokratik küresel bir düzen yaratma amacı gütmektedir. Dünya çapında
hükümetlerin gizli diplomatik belgelerini, savaĢ, iĢkence ve cinayet haberlerini, kurum
ve kuruluĢların ticaret, finans, ekoloji, sağlık vs. alanlarda gizli eylemlerini dünya
kamuoyuna sızdıran site, 26 Temmuz 2010‟da Amerikan ordusunun 2004-2009 yılları
arasında Afganistan SavaĢı‟nda tutmuĢ olduğu 92.000 belgeyi açıklayarak büyük ses
getirmiĢtir. Site küresel ölçekte savaĢ, vahĢet, sansür, ekolojik yıkım gibi evrensel
sorunlara karĢı durmakta ve dünya kamuoyu ile etkileĢime geçerek ortak demokratik
değerlere birlikte sahip çıkma çağrısı yapmaktadır.82

Sosyal medyanın faydaları Ģu Ģekilde sıralanabilir:

 Organize olmayı kolaylaĢtırır.


 Gerçekleri kolaylıkla öğrenebilme imkânı sağlaması.
 Bireyler arasındaki iletiĢimi arttırması.
 Fikirlerin hızlıca yayılması.

81
Bulunmaz, a.g.e, 26-27.
82
Erkayhan, a.g.e, 28.

50
 Organizasyon ve iletiĢim maliyetini düĢürmesi.
 Daha çok sayıda insanın siyasi veya sosyal olaylara daha kısa sürede
reaksiyon gösterebilmesi.83

2.7 Sanal Cemaatler

Sanal cemaat, birbirleriyle internet yoluyla iletiĢime geçen ve iĢ, gönüllü


aktivite oyun gibi ortak paylaĢımlarda bulunan insanlar tarafından Ģekillendirilen
topluluklar olarak ifade edilmektedir. Bu toplumun en belirgin özelliği ; fiziksel olarak
birbiriyle hiç karĢılaĢmamıĢ bireylerin ortak ilgi alanları çerçevesinde oluĢturdukları
sanal birlikteliklerden kurulmuĢ olmasıdır.84

Sanal cemaatler, sosyal hayat ile yeni iletiĢim teknolojilerinin buluĢmasının


doğal bir sonucu olarak bilgisayar ağları üzerinde ortaya çıkmıĢtır. Bu sanal alanlarda
ortaya çıkan topluluklara dikkat çeken ilk Howard Rheingold‟dur. Rheingold, cemaat
tanımını geniĢleterek bu kavramı birbirinden bağımsız bireylerin, belirli bir duygu ve
zaman dilimi içerisinde internet ortamında gerçekleĢtirdikleri iletiĢimi ifade etmek için
kullanmıĢtır. Sanal cemaat kavramını Rheingold‟dan farklı kullananlar da olmuĢtur. Jan
Van Dijk‟e göre sanal cemaatler; herhangi bir zaman ve fiziksel ortamdan bağımsız,
yaĢam tarzları veya benzer birçok nedenden ötürü bir araya gelmeleri mümkün olmayan
kullanıcıların internet ortamında etkileĢim içine girdikleri sosyal örgütlenmelerdir.85

Robins‟e göre, sanal yaĢam deneyimleri ve karĢılaĢmaları günümüz dünyasında


daha geniĢ bir yer aldığına göre, toplum ve toplumsallık açısından önemini ve etkilerini
ciddiye almak durumundayız. Buna rağmen tekno-cemaatçiliğin bu geliĢmeler için
geçerli bir yanıt olup olmadığını sorgulanması gerekir. Genel olarak teknolojilerle

83
Duygu Albayrak Ve Diğerler,”Sosyal Medyanın Politik Katılım Ve Hareketlerdeki
Rolü”,2014, Bilkent Üniversitesi, Bilgisayar Teknolojisi Ve BiliĢim Sistemleri Bölümü, Ab.
Org.Tr/Ab12/Bildiri/205.Pdf (29.05.2014).
84
Göksel Göçer Ve Adem Doğan, “Ağ Toplumunda Örgütlenme: Facebook‟ta Çevrimiçi Tekel
Eylemi”,Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 14, Sayı 25,(Haziran
2011),179.
85
Mehmet Haberli, “Yeni Bir Örgütlenme Biçimi Olarak Sanal Cemaatler”, Ġnsan Ve Toplum
Bilimleri AraĢtırmaları Dergisi, Cilt 1, Sayı 3, 2012, 118-134.

51
gelecek olarak sunulan Ģeyler, günümüzdeki toplumsal iliĢkiler ve toplumsal yaĢamın
sorunlarıyla ilgilidir. Sanal cemaatte “grup aklı” var fakat karĢılaĢma yok. Hat
bağlantısıyla oluĢan topluluk var fakat hiper-alanın yerleĢik sakinleri yok. Tarihin
dondurulduğu sentetik bir dünya eski dayanıĢma ve cemaat biçimlerinin benzetimi
yoluyla korunması söz konusu. Sonuçta alternatif bir toplum değil, topluma alternatif
bir durum söz konusu.86

Bunun yanında “sanal cemaat” kavramı sosyolojik anlamda tartıĢmalı bir


kavramdır. Cemaat aidiyet duygusunu, kolektif bilinci, dayanıĢmayı, ortak amaçlar
adına davranmayı, benzerliği ve doğallığı simgelemektedir. Oysa internet ortamında
oluĢtuğu varsayılan iliĢkiler ve dayanıĢma biçimleri geçicidir, aidiyet duygusunu sürekli
yeniden üretemez. Belli sorun etrafında (savaĢ karĢıtlığı, doğal çevreyi koruma, kadın
hakları, Ģiddete karĢı olma, sivil itaatsizlik vb.) oluĢan gruplar bile, cemaat özelliklerini
yansıtmaz. Bunlar rasyonel iliĢkileri yansıtır, belli bir süre varlığını korurlar,
dayanıĢmaları odaklandıkları sorunla ilgilidir. Her bir sanal grup amaçlarına ulaĢtığı
zaman dağılır, denetleme ve grup kuralları yoktur ve gevĢektir. Sanal ağdaki bireyler
her zaman grup dıĢında kalabilirler. Buradan hareketle sanal cemaat yerine sanal grup
kavramı önerilebilir. Çünkü grup kavramı sosyolojik gerçeklikle daha fazla
örtüĢmektedir.87

Dawson‟a göre kullanıcı topluluklarının sanal cemaat olarak


nitelendirilebilmesi için, cemaate zemin teĢkil eden site veya forum üyelerinin aĢağıdaki
koĢullar çerçevesinde bir araya gelmeleri gerekmektedir. Bunlar;

1. Üyeler arasında etkileĢimin olması


2. Üyeler arasındaki etkileĢimin devamlılık arz etmesi
3. Üyelerin sabit bir kullanıcı (Nick) sahibi olması
4. Üyeler üzerinde sosyal kontrolün bulunması
5. Sitedeki interaktivitelerin üyelerin ilgi alanlarına uygun olması

86
Bal, a.g.e, 249.
87
Bal, a.g.e, 251.

52
6. PaylaĢılan düĢünce veya aktivitelerin açık alanda yapılması ve herkesin
olmasa bile makul sayıdaki üyenin katılım sağlaması Ģeklinde sıralanabilir88

2.8 Ağ Toplumunun Kavramsal Çerçevesi

1960‟lı yıllardan itibaren bazı sosyal bilimciler, Amerika ve Japonya gibi ileri
düzeyde endüstrileĢmiĢ ülkelerde toplumun temel karakteristiklerinde köklü değiĢim
eğilimi gözlemlemiĢlerdir. Bu yeni toplum biçimi birçok yönden endüstri toplumundan
farklılıklar arz etmektedir.89

Yükselen yeni topluma iliĢkin olarak ortaya atılan bu kavramlara baktığımız


zaman, sayılarının oldukça kabarık olduğu göze çarpmaktadır. Bu yeni toplumu Amittai
Etzioni “modernlik-sonrası çağ”(post-modern era), George Lichtheim “brujuva-sonrası
toplum” (post-bourgeois society), Herman Kahn “ekonomi-sonrası toplum” (post-
economic society), Murray Bookchin “kıtlık-sonrası toplum ”(post-scarcity society),
Kenneth Booulding “uygarlık-sonrası toplum” (post-civilized society), Daniel Bell
“post-endüstriyel toplum” (post-industrial society), Peter F. Drucker “bilgi
toplumu”(knowledge society), Paul Holmes “kiĢisel hizmet toplumu” (the personal
service society), Ralf Dahrendorf “hizmet-sınıflı toplum ”(the service class society)
veya “kapitalizm-sonrası toplum” (post-capitalist society ), Zbigniew Brzezinski
“teknokratik çağ” (the tecnetronic era), (Kumar,s193-4) ve Y.Masuda ise “enformasyon
toplumu”(information society) olarak adlandırmaktadır(1990).Castells (1999) ise
network toplumu (the network society) kavramını kullanmıĢtır.

2000‟li yıllarda ise yükselen yeni dönemi tanımlamak için “sanal


toplum”(virtual economy), “digital ekonomi” (digital economy), “enformasyon
ekonomisi” (information economy) ve “yeni ekonomi” (new economy) gibi kavramlar
kullanılmaya baĢlanmıĢtır.90

Sosyologlar ve sosyal bilimciler gelinen noktada dijital ve iletiĢim


teknolojilerinin dünyayı küçülttüğünü(küreselleĢen dünya) bu küçülen dünyada da

88
Haberli, a,g,e, 118-134.
89
Kurt, a.g.e, 20.
90
Kurt, a.g.e, 20-21.

53
eskiden farklı olarak insanlar arasında yeni gruplaĢmaların oluĢtuğunu
varsaymaktadırlar. Özellikle 1980 sonrası dijital teknolojideki geliĢmeler, internet
sisteminin küresel bir ağ vasıtasıyla kiĢileri buluĢturması bu olgunun “ağ toplumu
”olarak nitelendirilmesine neden olmuĢtur.91

Biz burada Manuel Castell‟in kullanıp sistemleĢtirdiği “ağ toplumu” nu


incelemeye çalıĢacağız. Öncelikle “ağ” ın kavramsal alt yapısına bakmamız gerekir.

2.8.1 Ağ Kavramı

Sosyolog Manuel Castells, internetin geliĢimini sürdüreceğini çünkü ağların


geliĢmesine katkısı olduğunu iddia etmektedir. Castells‟e göre ağlar çağımızın örgütsel
yapısını tanımlamaktadır. McLuhan‟ın “araç mesajdır” düĢüncesini kullanarak Castells
“ağ mesajdır” fikrini savunmaktadır.92

Kelly “atom geçmiĢtir.gelecek yüzyılda bilimin sembolü dinamik Ağ‟dır.Atom


saf basitliği temsil ederken, net karmaĢıklığın kargaĢa içindeki gücünü aktarır.
Önyargılara dayalı olmayan bir büyüme ya da kılavuzsuz bir öğrenmeyi mümkün
kılabilecek tek örgütlenme ağdır. BaĢka bütün tipolojiler, olabilecekleri sınırlıdır. Bir ağ
yığını bütün kenarları kapsar, dolayısıyla ona vardığınız her yol açık uçludur. Hatta ağ,
bir yapısı olduğu öne sürülebilecek en az yapılanmıĢ örgütlenmedir. Aslında gerçekten
farklı bileĢenler ancak bir ağ içinde tutarlı olabilir. BaĢka hiçbir düzenleme – zincir,
piramit, ağaç, çember, tekerlek – bir bütün olarak iĢleyen gerçek farklılığı kapsayamaz”

Ağ birbiriyle bağlantılı düğümler dizisidir. Düğüm bir büklümün kendi kendini


kestiği noktadır. Daha açık konuĢacak olursak, düğümün ne olduğu, hangi somut
ağlardan bahsettiğimize bağlıdır. Küresel finansal akıĢlar ağında düğümler, menkul
kıymetler piyasalarıdır. Avrupa Birliği‟ni yöneten siyasi ağda ise ülkelerin bakanlar
konseyleri ve Avrupa Komisyonu üyeleridir. Dünya çapında ekonomilere, toplumlara,
devletlere nüfuz eden uyuĢturucu kaçakçılığı ağında, koka ve haĢhaĢ laboratuarları, gizli

91
Zeki Arslantürk Ve Tayfun Amman, Sosyoloji, 8. Basım, Ġstanbul: Çamlıca Yayınları, 2012,
187-200.
92
Giddens, a.g.e, 644.

54
laboratuarlar, gizli havaalanları, sokak çeteleri, para aklayan finansal kurumlardır.
Enformasyon Çağı‟nda kültürel ifadenin, kamuoyunun kökenlerinde yer alan yeni
medyanın küresel ağında ise bu düğümler, televizyon sistemleri, eğlence stüdyoları,
bilgisayar grafiği ortamları, haber ekipleri, sinyaller üreten, gönderen, alan seyyar
aygıtlardır. Ağların tanımladığı tipoloji, iki nokta (ya da sosyal konum) arasındaki
uzaklığın (ya da etkileĢim yoğunluğu ve frekansının) bu iki noktanın aynı ağdaki
düğümler olması halinde, aynı ağda bulunmayan iki nokta arasındaki uzaklığa kıyasla
daha kısa olmasını (ya da daha sık ya da daha yoğun) belirler. Diğer yandan belli bir ağ
içinde düğümler asındaki akıĢlarda bir mesafe yoktur ya da aynı mesafe korunmaz.
Dolayısıyla belli bir noktanın ya da konumun mesafesi (fiziksel, sosyal, ekonomik,
siyasi, kültürel) sıfır ile (aynı ağdaki herhangi bir düğüm için) sonsuz (ağın dıĢındaki
bütün noktalar için) arasında değiĢir. Ağların kapsaması/ dıĢlaması, ağlar arasındaki
iliĢkilerin ıĢık hızında iĢleyen enformasyon teknolojilerine dayalı mimarisi,
toplumlarımızda baskın olan iĢlevleri ve süreçleri yapılandırır.93

Ayrıca ağlar yayıldığında, büyümeleri de katlanır; daha fazla bağlantı


olduğundan ağa dâhil olmanın yararları da katlanarak artar. Ayrıca ağın dıĢında
kalmanın cezası da ağın büyümesiyle birlikte büyür, çünkü ağın dıĢında kalan baĢka
unsurlara eriĢim fırsatları azalır.94

2.8.2 Ağ Müessesesi

Ağ müessesesi: araçlar, yöntemler sistemi, belli hedefi olan özerk sistemlerin


bazı kesimlerinin kesiĢmesiyle oluĢan müessese biçimi. Dolayısıyla ağın biçimi hem
ağdan özerk, hem de ağa bağımlıdır, baĢka ağların, dolayısıyla baĢka hedeflere
yönelmiĢ araç ve yöntem sistemlerinin bir parçası olabilirler. Bu durumda bu ağın
performansı iki temel özelliğe bağlı olacaktır: iç bağlantıların sağlamlığı, yani bileĢenler
arasında gürültüsüz bir iletiĢim sağlama yönündeki yapısal becerisi ve tutarlılığı, yani
ağın amaçlarıyla birleĢmelerinin amaçlarının ne derece örtüĢtüğüne bağlıdır.

93
Castells, , Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Birinci Cilt: Ağ Toplumunun
YükseliĢi, 623.
94
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Birinci Cilt: Ağ Toplumunun
YükseliĢi,90.

55
Ağ müessesesi neden enformasyonel, küresel ekonominin örgütlenme
biçimidir? Sorusuna Castells Ģöyle cevap vermektedir:

“Yeni ekonominin oluĢma sürecinde ortaya çıkan, görünüĢe bakılırsa hala da


iĢleyen budur. Ancak bu iĢleyiĢin, görünürde enformasyonel ekonominin nitelikleriyle
uyum içinde olduğunu kavramak, entelektüel açıdan daha doyurucu olacaktır: BaĢarılı
örgütlenmeler, bilgi üretme ve bilgiyi verimi bir biçimde iĢleme; küresel ekonominin
değiĢken geometrisine uyarlanabilme; hızlı kültürel, teknolojik ve kurumsal değiĢimin
etkisi altında uyarlanabilme; hızlı kültürel, teknolojik ve kurumsal değiĢimin etkisi
altında hedefleri değiĢir değiĢmez araçlarını da değiĢtirebilecek denli esnek olma;
yenilikçiliğin rekabet gücü açısından kilit silah haline geldiği ortamda yenilikler yapma
becerisine sahip olan örgütlenmelerdir. Bu anlamda ağ müessesesi enformasyonel,
küresel ekonominin kültürünü somutlaĢtırır: Bilgiyi iĢleyerek, iĢaretleri mallara
dönüĢtürür”.95

2.8.3 Ağ Toplumu

1999 yılında Jan Van Dijk in kaleminden yayınlanan “Ağ Toplumu (The
Network Society)” kitabında, yeni bir toplum modelinin ortaya çıkacağını ve bu toplum
modelinde iliĢkilerin yüz yüze iletiĢim yerine sosyal ağlar üzerinden gerekleĢeceğini ve
buna hazır olunması gerektiğini belirtmiĢtir. Yani modern toplum, sosyal ağlar aracılığı
ile yeniden bir organizasyonel ve yapısal değiĢime uğrayacaktır. Bu değiĢim ile bireyler
aile üyeleri, arkadaĢları, komĢuları, iĢ arkadaĢları ile iletiĢimlerini sosyal ağla üzerinden
gerçekleĢtirecekler ve komĢuya gitme, bir kafede buluĢma, ziyaretler, birlikte yemeğe
çıkma gibi kiĢilerin yüz yüze yaptıkları uygulamalar ortadan kalkacaktır.96

Ġster zamanların en iyisi diyelim, isterse en kötüsü, insanlık tarihinin son üç


yüz yılına damgasını vuran endüstri uygarlığı, bir büyük dönüĢüm süreci yaĢamaktadır.
Adına bazı yazarların post-endüstriyel/bilgi/enformasyon toplumu bazılarının

95
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Birinci Cilt: Ağ Toplumunun
YükseliĢi 237.
96
Nihat Akbıyık Ve Musa Öztürk, “Sivil Toplum Ve Sosyal Medya Perspektifinde “Arap
Baharı” Ve “Wall Street‟i ĠĢgal Et ” Eylemleri”,(19 Nisan 2012), Kayseri: Ġnönü Üniversitesi,
1003-1027.

56
network(ağ) toplumu, bazılarının da risk toplumu dedikleri, yeni bir çağa girdiğimiz
sıkça zikredilmektedir.

Post-endüstriyel dönüĢüm kuramına göre, endüstri toplumunun ürünü olan


temel kuramlar sarsıntı geçirmekte; “zaman” ve “mekân” kavramları değiĢmektedir.
Fabrika üretiminin egemenliğindeki endüstri toplumunun sosyo-kültürel ve sosyo-
ekonomik yapısını oluĢturan, çalıĢma etiği, kitle örgütleri, modernite, akıl ve pozitivist
bilim gibi kavram ve kurumlar yeniden sorgulanmakta ya da son derece ciddi bir kriz
yaĢamaktadırlar.

Endüstri toplumunda stratejik kaynağı oluĢturan “sermaye” yerini post-


endüstriyel dönüĢüm sürecinde “bilgi”ye bırakmakta ve bilgiyi üreten kurumlar
toplumun temel “eksen”ini oluĢturmaya baĢlamaktadırlar. Dolayısıyla son derece
“hızlı”, dünyayı küçük bir “elektronik köy” haline getirmiĢ olan yeni teknolojilere
dayanan ve bilgi üretiminin merkezi önem kazandığı post-endüstriyel toplumun
taleplerine, endüstri toplumunun örgütleri yeterince cevap veremez hale gelmektedir.97

Daha önce de bahsettiğimiz gibi,1960‟lı yıllardan itibaren bazı sosyal


bilimciler, Amerika ve Japonya gibi ileri düzeyde endüstrileĢmiĢ ülkelerde toplumun
temel karakteristiklerinde köklü değiĢim eğilimi gözlemlemiĢlerdir. Bu yeni toplum
biçimi birçok yönden endüstri toplumundan farklılıklar arz etmektedir.98

Yükselen yeni topluma iliĢkin olarak ortaya atılan bu kavramlara baktığımız


zaman, sayılarının oldukça kabarık olduğu göze çarpmaktadır. Castells ise network
toplumu (The Network Society) kavramını kullanmıĢtır.

Ağ toplumu en genel anlamıyla; iĢ, iletiĢim ve yönetime yönelik amaçlarla


küresel ağları düzenli olarak kullanan bir toplumu ifade etmektedir. Günümüzde
toplumsal formasyonu tanımlamada sıklıkla kullanılan enformasyon toplumu iletiĢim

97
Kurt, a.g.e, 1.
98
Kurt, a.g.e, 20.

57
toplumu gibi kavramlar yerine yeni iletiĢim teknolojilerinin sarıp sarmadığı yer küreyi
tanımlamak için bu gün ağ toplumu kavramı kullanılmaktadır.99

2000‟li yıllarda ise yükselen yeni dönemi tanımlamak için “sanal


toplum”(virtual economy), “digital ekonomi” (digital economy), “enformasyon
ekonomisi” (information economy) ve “yeni ekonomi” (new economy) gibi kavramlar
kullanılmaya baĢlanmıĢtır.100

Manuel Castell‟in deyimiyle ; “insani etkinlik ve deneyim alanlarında


belirtmekte olan toplumsal yapılara iliĢkin incelememiz, kapsayıcı bir sonuca varıyor:
tarihsel bir eğilim olarak, Enformasyon Çağı‟nda baskın olan iĢlevler, süreçler giderek
ağlar etrafında örgütlenmektedir. Ağlar toplumlarımızın yeni morfolojisini oluĢturur;
ağlar oluĢturma mantığının yayılması da üretim, deneyim, iktidar ve kültür süreçlerinde
iĢleyiĢi, sonuçları ciddi bir biçimde değiĢtirir. Toplumsal örgütlenmenin ağ biçiminde
olması, baĢka zamanlarda, baĢka uzamlarda gerçekleĢmiĢ olsa da, yeni teknolojik
paradigma, toplumsal yapının tamamına yayılması için gerekli maddi zemini sağlar,
ayrıca bu ağlar oluĢturma mantığının, ağlar üzerinde ifade edilen özgül toplumsal
çıkarlardan daha yüksek düzeyde bir toplumsal belirleyici olduğunu savunuyorum:
AkıĢların iktidarı, iktidarın akıĢlarının önüne geçer. Ağda yer almak ya da almamak, her
ağın diğeri karĢısındaki dinamikleri, toplumumuzda baskın olmanın ve değiĢimin
baĢlıca kaynaklarıdır: bu yüzden ağ toplumu dememiz yerinde olur bu topluma; sosyal
morfolojinin sosyal eyleme üstün olmasının damgasını vurduğu bir toplumdur bu.”101

Kültürümüzün ve toplumumuzun birkaç düzeyde dönüĢmesi gerekiyor. Böyle


bir dönüĢüm yalnızca bireylerin zihinlerinde gerçekleĢirse eğer (zaten bir dereceye
kadar gerçekleĢmiĢtir) güçsüz olur. Yalnızca devletin inisiyatifiyle gerçekleĢirse,
zorbalık olur. Çok sayıda insanın kiĢisel dönüĢümü temel önemdedir; böyle bir
dönüĢüm yalnızca bilincin dönüĢümünü değil, bireysel eylemi de kapsamalıdır. Fakat

99
Göksel ve Doğan, a.g.e, 178.
100
Kurt, a.g.e, 20-21.
101
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Birinci Cilt: Ağ Toplumunun
YükseliĢi, 621.

58
bireylerin, onların heveslerini güçlendirecek ahlaki bir geleneği taĢıyan grupların
desteğine gereksinimi vardır.102

Ağlar, sınırsız biçimde geniĢleyebilen, ağ çerçevesinde iletim kurabilmeleri,


açıkçası aynı iletiĢim kurallarını paylaĢmaları halinde yeni düğümlerle bütünleĢen açık
yapılardır. Ağa dayalı bir toplumsal yapı, dengesini bozmaksınız yeniliklere
gidebilecek, son derece dinamik, açık bir sistemdir. Ağlar, yeniliğe, küreselleĢmeye,
merkezsiz yoğunlaĢmaya dayalı bir kapitalist ekonomi için; esneklik ve
uyarlanabilirliğe dayalı iĢ, iĢçiler ve Ģirketler için; sonu gelmez bir yıkım ve yeniden
yapılanma kültürü için; yeni değerlerin, kamunun ruh halinin anında iĢlemesini
ayarlanmıĢ politika için; uzamın yerinden edilmesini, zamanın bertaraf edilmesini
amaçlayan bir toplumsal örgütlenme için çok uygun araçlardır. Ancak ağın morfolojisi,
aynı zamanda, iktidar iliĢkilerini anlamlı bir biçimde yeniden örgütlenmesinin de
kaynağında yer alır. Ağları birbirine bağlayan makaslar (örneğin siyasi süreçleri
etkileyen medya imparatorluklarını kontrol altına alan finansal akıĢlar gibi), ayrıcalıklı
iktidar aygıtlarıdır. Dolayısıyla makasçılar da iktidar sahipleridir. Ağlar çok
olduğundan, ağlar arasındaki iç iĢleyiĢ kuralları ile makaslar, toplumların
Ģekillendirilmesinin, yönlendirilmesinin, yanlıĢ yönlendirilmesinin baĢlıca kaynakları
haline gelmiĢlerdir. Toplumsal evrim ile enformasyon teknolojilerinin uyumlu hale
gelmesi, sosyal yapı çerçevesindeki etkinliklerin gerçekleĢtirilmesi için somut bir zemin
hazırlamıĢtır. Ağlar halindeki bu somut zemin, baskın toplumsal süreçlere damgasını
vurur, böylece toplumsal yapının kendisini Ģekillendirir.103

Daha derin bir düzeyde, toplumun, uzamın ve zamanın maddi temelleri


dönüĢmekte, akıĢlar uzamı ve zamansız zaman etrafında örgütlenmektedir. –önceki
bölümlerde birkaç analiz ve örnekle desteklenen bu ifadelerin metaforik değerinin
ötesinde, büyük bir varsayım ileri sürülür: Baskın olan iĢlevler, onları dünya çapında
birbirine bağlayan akıĢlar uzamına ait olan ağlar çerçevesinde örgütlenirken, bu ağlar
aynı zamanda çok sayıdaki mekanların uzamında giderek birbirinden kopan, ayrılan

102
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Ġkinci Cilt: Kimliğin YükseliĢi,
2012, 91.
103
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Birinci Cilt: Ağ Toplumunun
YükseliĢi, 623.

59
yerellikler halinde karĢımıza çıkan ikincil iĢlevleri ve insanları böler. Zamanın, geçmiĢ
ve geleceğin akıĢlar uzamı ağlarından silinmesinin sonucu zamansız zamandır. Bu arada
her süreçte, ağdaki konuma göre ölçülen ve baĢka baĢka değerler atfedilen saat zamanı
ikincil iĢlevleri, özgül yerellikleri tanımlamayı sürdürür. Bilgisayarlara bağlı mali
akıĢların dolaĢımında ya da cerrahi müdahaleyi andırı savaĢların bir anda olup
bitivermesinde vücut bulan tarihin sonu, yoksulluğun biyolojik zamanına ya da sınaî
iĢlerinin mekanik zamanına galebe çalar. Uzam ile zamanın yeni baskın biçimlerinin
toplumsal yapılanması, temel önemde olmayan iĢlevleri, tabi konumdaki sosyal grupları
ve değerini yitirmiĢ toprakları devre dıĢı bırakan bir üst ağ geliĢtirir. Bununla birlikte,
bu üst ağ ile tüm dünyada bireylerin, etkinliklerin, yerelliklerin çoğu aslında sonsuz bir
toplumsal mesafe yaratılır. Ġnsanlar, yerellikler etkinlikler ortadan kaybolmaz. Ancak,
değerin üretildiği, kültürel kodların yaratıldığı, iktidarın karara bağlandığı üst ağın
görünmez mantığına dâhil olan yapısal anlamları kaybolur. Yeni toplumsal düzen, ağ
toplumu giderek insanların çoğuna bir üst- sosyal düzensizlik gibi görünmektedir.
Açıkçası piyasaların, teknolojinin, jeopolitik düzenin ya da biyolojik belirlenmenin
kontrol edilemez mantığından türeyen otomatikleĢmiĢ, rastgele bir olaylar dizisi
olarak.104

Daha kapsamlı tarihsel bakıĢ açısı içinde, ağ toplumu insani deneyimde


niteliksel bir değiĢimi temsil eder. Toplumsal eylemin en temel düzeyde doğa ile kültür
arasındaki iliĢki kalıplarının değiĢimi olarak anlaĢıldığı eski sosyolojik geleneğe göre,
gerçekten de yeni bir çağdayız. Ġnsani deneyimin bu iki temel kutbu arasındaki ilk iliĢki
modeli, binlerce yıl boyunca doğanın kültür üzerindeki hâkimiyetiyle tanımlandı.
Toplumsal örgütlenme kodları, doğanın kontrol edilemez katılığına karĢı hayatta
kalmak için verilen mücadeleyi neredeyse doğrudan yansıtırdı; antropoloji de bize
toplumsal hayatın kurallarının izini biyolojik oluĢumumuzun köklerine dek sürmeyi
öğretti. Modern çağın baĢında kurulan, sınaî devrimi ve aklın zaferiyle iliĢki biçiminde
ise kültür doğaya hâkimdi; toplum, insanoğlunun hem doğal kaynaklardan

Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Birinci Cilt: Ağ Toplumunun


104

YükseliĢi, 631.

60
özgürleĢtiğini hem de kendi baskı ve sömürü felaketlerine tabiiyetini gördüğü çalıĢma
sürecinden oluĢuyordu.105

Dünyamız ve hayatlarımız küreselleĢme ve kimlikle, bu çatıĢan eğilimlerle


Ģekillenmekte. Enformasyon teknolojisi devrimi ve kapitalizmin yeniden yapılanması,
yeni bir toplum biçimini, ağ toplumunu ortaya çıkardı. Ağ toplumu, stratejik olarak
belirleyici ekonomik etkinliklerin küreselleĢmesinin damgasını vurduğu bir toplumdur.
Ağlar oluĢturan örgütlenme biçiminin damgasını vurduğu bir toplumdur. ÇalıĢma
esnekliği ve istikrarsızlığının, emeğin bireyselleĢmesinin de; yayılmacı, içerden
bağlantılı, çeĢitlilik gösteren medya sisteminin kurduğu gerçek sanallık kültürünün de;
egemen etkinliklerin ve denetimi elinde tutan elitlerin ifadeleri olarak akıĢlar uzamı ile
zamansız zamanın inĢası yüzünden hayatın maddi temellerinin, uzamın ve zamanın
dönüĢmesinin de damgasını vurduğu bir toplumdur. Yeni toplumsal örgütlenme biçimi,
kapsayıcı küreselliğiyle tüm dünyaya yayılıyor; sınaî kapitalizm ile onun düĢman
kardeĢliği olan sınaî devletçiliğin 20. yüzyılda yaptığı gibi kurumları sarsıyor, kültürleri
dönüĢtürüyor, zenginlik yaratıyor, yoksulluğa sebep oluyor, aç gözlülük, yenilik ve
umut saçıyor, zorlukları dayatırken bir yandan da umutsuzluk veriyor. Gerçekten de
yeni bir dünyada yaĢıyoruz.106

ġimdi doğayı, doğanın suni bir kültürel form olarak dirilmesi noktasına dek
aĢan kültürün, kültüre atıfta bulunduğu yeni bir aĢamaya gidiyoruz: Aslında çevreci
hareketin anlamı budur; doğayı ideal kültürel bir biçim olarak yeniden inĢa etmek.
Tarihsel evrimin ve teknolojik değiĢimin yakınlaĢması yüzünden, toplumsal etkileĢim
ile toplumsal etkileĢim ile toplumsal örgütlenmenin tümüyle kültürel bir biçimine adım
attık. ĠĢte bu yüzden, enformasyon, toplumsal örgütlenmemizin kilit birleĢeni; ağlar
arasındaki mesaj ve imge akıĢı bu yüzden toplumsal yapımızın temel niteliğini
oluĢturuyor. Bu tarihin, insanoğlunun kendi kendiyle barıĢmasıyla mutlu bir sona erdiği
anlamına gelmiyor. Aslında tam tersi söz konusu: tarih daha yeni baĢlıyor; tarihten
binlerce yıl boyunca doğaya karĢı verilmiĢ tarih öncesi bir savaĢın ardından önce
hayatta kalan, sonra onu fetheden türümüzün, ağırlıklı olarak sosyal bir dünyada

105
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Birinci Cilt: Ağ Toplumunun
YükseliĢi, 31.
106
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Ġkinci Cilt: Kimliğin YükseliĢi, 4.

61
yaĢamamızı sağlayacak bir bilgi ve toplumsal örgütlenme düzeyine eriĢmiĢ olmasını
anlıyorsak eğer. Bu, yeni bir varoluĢun, hatta yeni bir çağın, kültürün varoluĢumuzun
somut temelleri karĢısındaki özerkliğinin damgasını vurduğu Enformasyon Çağı‟nın
baĢlangıcı. Ne var ki heyecan verici bir an olmayabilir. Çünkü sonunda insani
dünyamızda yapayalnızken, tarihsel gerçekliğin aynasında kendimize bakmamız
gerekecek. Gördüğümüzü beğenmeyebiliriz.

Post- endüstriyel toplum (ya da enformasyon/bilgi toplumu) teorilerinin


karĢısında yer alan yazarlara göre böyle bir enformasyon devriminden bahsedilebilmesi
için vakit oldukça erkendir ve enformasyon toplumu teorisyenlerinin teknolojik
determinizm gibi yanlıĢ varsayımlardan hareket ettikleri görüĢündedirler. Yine
Ġngiltere‟de öncülüğünü Rosenbrock ve arkadaĢlarının yaptıkları çalıĢmalara göre ise
enformasyon toplumunun endüstri toplumundan temel farkı “nitelik” değil daha çok
“derece” farkıdır; adı geçen değiĢim zaten endüstri toplumunun özünde vardır. Burada
vurgulanan daha çok endüstri toplumunda değiĢimin hız kazanması olarak
yorumlanabilir. Özde endüstri toplumunun kurumları mevcudiyetini sürdürmektedir.
Bunun bir enformasyon devrimi olarak ele alınması doğru değildir. Çünkü adı geçen
dönüĢüm sadece enformasyon alanında değildir. Örneğin genetik teknolojisinde de
köklü dönüĢümler söz konusudur diyerek enformasyon toplumu teorisine karĢı
çıkmaktadırlar.107

2.8.4 Ağ Toplumunun Özellikleri

Veysel Bozkurt post-endüstriyel toplumunun özelliklerini özetle Ģöyle


anlatmıĢtır:

a) Ekonomik Yapıdaki DönüĢüm: D. Bell‟e göre, post-endüstriyel


toplumunun ilk özelliğini malların üretiminden hizmetlere yöneliĢ olarak belirtir.
Aslında hizmet sektörü bütün ekonomilerde mevcuttu; ancak endüstri öncesi
toplumlarda öncelikle domestik hizmetler söz konusu iken, endüstri toplumlarında ise
taĢımacılık, finansal hizmetler gibi alanlarda malların üretimine “yardımcı” niteliktedir.

107
Kurt, a.g.e, 21.

62
Oyda endüstri sonrası toplularda esas önemli nokta eğitim, sağlık, sosyal hizmetler gibi
insani hizmetler ile bilgisayar, sistem analizi ile bilimsel araĢtırma ve geliĢtirme gibi
mesleki hizmetler alanında yoğunlaĢmaktadır. Nitekim endüstrileĢmiĢ ülkelerdeki
ekonomik faaliyetlere baktığımız zaman, bu ülkelerde geleneksel demir çelik, otomobil,
tekstil, makine imalatı gibi endüstrilerde kriz yaĢanmasına rağmen bilgisayar,
elektronik, biyokimya, uzay gibi bilgi/enformasyon ağırlıklı yeni endüstriler hızla
geliĢmektedirler.
b) Yükselen Yeni Sınıflar: yeni toplumlarda insanların çalıĢtıkları yer değil
aynı zamandan yaptıkları iĢlerin türü de değiĢmektedir. EndüstrileĢme sürecinde daha
önceki toplumun temsilcileri olan sınıflar ortadan kalkmıĢ ya da eski güçlerini yitirmiĢ
ve yerine endüstri toplumunun temsilcileri olan sosyal sınıflar yükselmiĢse, post-
endüstriyel dönüĢüm sürecinde de yeni sınıfların yükseliĢi dile getirilmektedir.

Bilindiği gibi endüstri toplumlarında yarı vasıflı iĢçiler çalıĢan sınıf içinde ene
kalabalık grubu oluĢturmuĢlardır. Hizmet sektörünün geliĢmesiyle de eğitim, idare ve
büro iĢlerinin artıĢıyla da beyaz yakalı iĢçilerin yapacakları iĢlerin sayısında çok büyük
artıĢlar ortaya çıkmıĢtır. 1956 yılına gelindiğinde ilk defa beyaz yakalılar, endüstri
uygarlığı içinde mavi yakalıların sayısını geçmiĢtir; 1970 yılında ise bu oran beĢte
dördünden fazladır. Ancak çok daha anlamlı bir baĢka değiĢme ise bilim adamları,
teknisyenler, mühendisler, öğretmenler, tıp personeli gibi “teknik ve profesyonel
sınıfın” sayısındaki artıĢtır. 1940 yılında 3.9 milyon olan teknik ve profesyonel sınıfın
sayısı 1964 yılında 8.6 milyona yükselmiĢtir. Daha sonraki yıllarda ise post-endüstriyel
toplumun kalbi olan bu sınıf hızla yükseliĢini sürdürmüĢtür.

Drucker‟ın “bilgi iĢçisi” dediği bu yeni sınıf, bilginin asıl güç olduğu yeni
toplumda gücü ellerinde bulunduracaktır. Bilgi toplumunun baĢta gelen grubu olan bilgi
iĢçileri bilgiyi verimli kullanma ve tahsis etmeyi bilenler olacaktır; tıpkı kapitalistlerin
sermayeyi verimli kullanıma tahsis etmeyi bilenleri gibi. Tabi bütün bu bilgi elemanları
kuruluĢlarda çalıĢacaktır. Ama endüstri toplumu elemanlarından farklı olarak üretim
imkânları da, üretim araçları da onların elinde bulunacaktır. Bugün bilgi ve hizmet
iĢçilerinin oranı geliĢmiĢ ülkelerde toplam iĢgücünün, dörtte üçünü rahatlıkla oluĢturur

63
hale gelmiĢtir. Buna karĢılık tarım sektöründe çalıĢanların yaĢadıkları Ģekilde,
geleneksel iĢçilerin oranı sürekli gerilemeye devam edecektir.

Gelmekte olan yeni toplumda ise A.Tourain‟in ifadesiyle “bilgi sınıfı” nın,
A.Gouldner in ifadesiyle de “kültürel sermaye” sahibi bir “yeni sınıf” ın yükseliĢine
tanık olmaktayız. Özetle post-endüstriyel dönüĢüm sürecinde tarım, sanayi, hizmetler
gibi üç sektörün yanında bir dördüncü sektör olarak bilgi iĢçilerinin oluĢturduğu
enformasyon sektörü giderek artan bir öneme sahip olacaktır. Nitekim 1950‟de
Amerika‟da çalıĢanların %17‟si bilgi üretirken, bugün aralarında bilgisayar
programcıları, öğretmenler, idareciler, sekreterler, muhasebeciler, bankerler ve teknik
elemanların bulunduğu %60‟lık bir profesyonel sınıf, bilgi üretiyor.

c) Bilginin Artan Rolü: Endüstri sonrası toplum teorilerinin öncü


isimlerinden olan D.Bell gelmekte olan toplumun yeni paradigmasının teorik bilgi
olduğunu vurgular.
Bilindiği gibi endüstri toplumu, malların üretimi için makinelerin ve insanların
koordinasyonuna dayanır. Oysa yeni toplum bilgi etrafında örgütlenmektedir. ġüphesiz
bilgi her toplum için gereklidir; nitekim endüstriyel uygarlığın öncü isimlerinden olan
Bacon‟ın da yüzlerce yıl önce belirttiği gibi “bilgi güçtür”; ancak enformasyon/bilgi
toplumunda ise bilgi aynı zamanda toplumun eksenidir.

Bilindiği gibi tarım toplumlarında stratejik kaynak topta ve iĢgücü olmasına


karĢılık endüstri toplumda sermaye merkezi bir önem kazanmıĢtır. Oysa yeni toplumda
ise bilgi stratejik kaynak haline gelmiĢtir. Çünkü yeni toplumda teorik bilgiyi piyasada
ürünlere ve hizmetlere baĢarılı bir Ģekilde dönüĢtürenler ile eğitim ve araĢtırma-
geliĢtirme harcamalarına en çok yatırım yapan iĢletmeler ya da toplumlar baĢarılı
olacaktır.

64
Tablo 2

Bell, Post – endüstriyel toplumun yapısı ve problemleri tablosu

Eksen ilke Teorik bilginin merkeziliği ve


kanunlaĢtırılması

Temel kurumlar Üniversiteler

Akademik enstitüler

AraĢtırma kurumları

Ekonomik alan Bilimi temel alan endüstriler

Temel kaynak BeĢeri sermaye

Siyasal problem Bilim politikası eğitim politikası

Yapısal problem Özel ve kamu sektörü dengesi

TabakalaĢma: temel yol Nitelik

Eğitim

Teorik sorun Yeni sınıfların bağlılığı

Sosyolojik reaksiyonlar Bürokrasinin direnci

DüĢman kültürler

Kaynak: Veysel Kurt, Endüstriyel Ve Post- Endüstriyel DönüĢüm,2. Baskı, Ekin


Basım Yayın Dağıtım,Bursa 2012,28

Kısaca belirtmek gerekirse Toffler‟in deyimiyle enformasyon toplumunda


bilgi artık para gücüyle kas gücünün eki olmaktan çıkmıĢ ve bunların ruhu ve çekirdeği
haline gelmiĢtir. Bu toplumlarda baĢarı ya da baĢarısızlık bütünüyle bilgiye bağlı hale
gelmiĢtir.

65
d) Enformasyon Teknolojileri Ve Ġnternetin Toplumsal Sonuçları:
endüstri toplumunun doğuĢunda nasıl buhar makinesi, elektrik, içten yanmalı motorlar
gibi enerji teknolojisi büyük rol oynamıĢsa, enformasyon ve iletiĢim teknolojileri de
post- endüstriyel toplumun doğuĢunda aynı role sahiptir. O, toplumu iki Ģekilde
değiĢtirmektedir. Birincisi yeni malların üretiminde ve hizmetlerin yerine getirilmesinde
yeni imkânlar sağlamaktadır. Ġkinci olarak teknoloji verimlilik üzerindeki etkisiyle
hayatımızı değiĢtirmektedir.
Post-endüstriyel dönüĢüm sürecinde temel dinamiklerden birisini oluĢturan
bilgisayar teknolojisi, bir yandan zihinsel emeğin yerini tutarak, diğer yandan ise
insanın zihinsel emeğinin çerçevesini geniĢleterek, yaĢanan değiĢime önemli bir faktör
olarak damgasını vurmuĢtur.
Öte yandan son dönemde olağan hızla yaygınlık kazanan Ġnternet, çok kısa bir
süre spordan siyasete, cinsellikten ticarete, olağanüstü geniĢ bir alanda, hemen hemen
herkesi ĢaĢırtacak düzeyde geliĢme gösterdi. Neredeyse, bütün dünya “internetmania”
diyebileceğimi bir salgını yaĢamaya baĢlamıĢtır.
Ġnternet kültürünün Margaret Mead‟ı olarak anılan Sherry Turkle‟a göre,
milyonlarca insanı birbirine bağlayan Ġnternet, insanların düĢünme Ģekillerini,
cinselliklerinin doğasını, topluluk Ģekillerinin ve kimliklerini değiĢtirmektedir.
Bilgisayarlar bir alettirler. Bizim yazı yazmamıza, hesaplarımızı yapmamıza ve
iletiĢimde bulunmamıza yardımcı olurlar; ancak bunların ötesinde, bilgisayarlar aynı
zamanda bizlere, zihni modeller sunarlar, hem de, fikirlerimizi ve fantezilerimizi
aktarmaya yardımcı olan birer araç iĢlevi görürler.
Ġnsanlar bilgisayarlar vasıtasıyla toplumsal, siyasal, ekonomik vb. etkileĢime
geçmelerini sağlayan bir araç olan internet‟in belki de en önemli iĢlevi, bilginin serbest
dolaĢımını sağlamasıdır. Günümüzde, insanlar gerekli altyapıya sahip iseler, dünyanın
her yerinden ihtiyaç duydukları bilgiye ulaĢabilir hale gelmiĢlerdir. Artık mesafenin eski
önemi kalmamıĢtır. Ġnsanlar zaman ve mekândan bağımsız bir biçimde, bilgiye daha
kolay bir biçimde ulaĢabilmektedir.

66
Aralarında Habermas‟ın da bulunduğu birçok ünlü düĢünür, bilgi devriminin,
eĢit Ģekilde iletiĢim Ģansını artırdığını iddia etmektedirler. Ġnternet sayesinde, geçmiĢte
seçkinlerin tekelinde kalan bilgi/ enformasyon atık, daha geniĢ kitlelere yayılmıĢtır.
Artık büyük bürokratik örgütlerin dıĢında, küçük/marjinal gruplar ya da
bireyler de, internet sayesinde global düzeyde seslerini duyurabilmektedirler.
e) Post- Endüstriyel/ Enformasyon/ Bilgi Toplumunun Diğer
Karakteristikleri:
Teknoloji giderek ucuzlaması ve yaygınlaĢması bir taraftan kitle üretimi ve
kitle haberleĢmesinin çözülmesine yol açarken diğer taraftan da bireyin konumunun
güçlenmesine yol açmıĢtır.
Öte yandan endüstri toplumunun otorite, disiplin, bağlılık, erkeklik, fiziki
kabiliyetler, rekabet, saldırganlık, tutumluluk, hırs, güvenlik gibi değerlerin yerini
karĢılıklı danıĢma, unisex, özgürlük, bireysellik, gerçek, güzellik gibi iyimser bakıĢ
açısını ifade eden değerlerin alacağını belirtmektedir.
Masuda‟ya göre endüstri toplumunun temel değerlerini fiziksel ihtiyaçlarının
tatminini amaçlayan maddi değerler ile insan hakları ve Rönesans ruhu oluĢturmasına
karĢılık, enformasyon toplumunda insanın kendini disiplin altına alması ve sosyal
katkısına bağlı değerler ön plana geçecektir.

Bunun yanı sıra endüstri toplumlarındaki iĢçi hareketlerinin ve grevlerin yerini,


enformasyon toplumlarının sivil vatandaĢ hareketlerinin alacağı; gönüllü teĢebbüslerin
de toplumda giderek çok daha önemli hale geleceği ve kitle tüketiminden, yüksek
kitlevi bilgi üretimine yöneleceği öngörülmektedir. 108

2.8.5 Ağ Toplumu Ve Kimlik

Ġçinde yaĢadığımız çağda, bir taraftan “parçalanmıĢlık”, “hiper- bireysellik” ve


artan “yalnızlaĢma” yaĢanırken, diğer taraftan da “post-modern kabileleĢme” olarak
adlandırılan bir tür cemaatleĢmeye yönelik ilginin artıĢına tanık olunmaktadır.

Post endüstriyel çağın teknolojik altyapısını oluĢturan “enformasyon-iletiĢim


teknolojileri”(ve özellikle de bunların içerisinde internet/web), daha önce tarihte hiç

108
Kurt, a.g.e, 23-43.

67
tanık olunmamıĢ tarzda, “yeni tür iliĢkileri” ve “sanal cemaatleri” “virtual communities”
gündeme getirmiĢtir.

Aslında “modern insan”a iliĢkin en büyük vurgu, onu “tek baĢına”lığınadır.


Jung‟un deyimiyle, bu özellik onu, daha bilinçliliğe doğru atmıĢ adımda, kitle insanı ile
mistik katılımdan ve ortak bilinç dıĢına dalma tehlikesinden uzaklaĢtırır. Modern insan,
“sorgu” ve “Ģüphe” altındadır; Ortaçağ insanının metafizik kesinliklerinin hepsini
bitirmiĢtir ve derin bir “belirsizlik” içerisinde, öldürücü bir Ģokun acısını
çekmektedir.109

Bu süreçte bu hiper-bireysel dediğimiz insan yeni bir kimlik inĢa sürecine


girmiĢtir. Kimliklerin inĢası tarihten, coğrafyadan, biyolojiden, üretken ve üremeye
yönelik kurumlardan, kolektif hafızadan, kiĢisel fantezilerden, iktidar aygıtlarından ve
dinsel vahiylerden malzemeler kullanır. Ama bireyler, toplumsal gruplar, toplumlar
bütün bu malzemeyi, içinde bulundukları toplumsal yapıya, uzam/zaman çerçevesinden
kaynaklanan toplumsal koĢullara ve kültürel projelere göre iĢler, bütün bu malzemenin
anlamını yeniden düzenler. 110

Giddens bu vurguyu Ģu Ģekilde ifade eder ; “ağ toplumunda kiĢisel kimlik daha
açık bir mesele haline gelir. Artık kimliklerimizi geçmiĢimizden almıyoruz;
kimliklerimizi baĢkaları ile etkileĢime girerek yaratmak zorundayız” demektedir.111

Manuel castells kimlik inĢasının her zaman iktidar iliĢkilerinin damgasını


vurduğu bir bağlamdan geçtiğini iddia ederek kimlikleri üç biçime ayırır:

MeĢrulaĢtırıcı Kimlik: toplumun egemen kurumları tarafından, toplumsal


aktörler karĢısında egemenliklerinin geniĢletmek ve akılcılaĢtırmak için inĢa edilir.
Sennet‟ın otoriter ve baskın teorisinin kalbini oluĢturmakla birlikte, milliyetçilikle ilgili
çeĢitli kuramlara da uyan bir temadır bu.

109
Kurt, a.g.e, 85-86.
110
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Ġkinci Cilt: Kimliğin YükseliĢi, 14.
111
Göksel Göker Ve Adem Doğan, “Ağ Toplumunda Örgütlenme: Facebook‟ta Çevrimiçi Tekel
Eylemi”,Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 14, Sayı 25,(Haziran
2011),179.

68
DireniĢ Kimliği: hâkim olanın, baĢat olanın mantığı tarafından değersiz
görülen ve/veya damgalanan konumlarda/koĢullarda bulunan aktörler tarafından
geliĢtirilir; böylece Calhoun‟un kimlik politikalarının ortaya çıkıĢını açıklarken öne
sürdüğü gibi toplumun kurumlarına nüfus eden ilkelerden farklı ya da bunlara karĢı
ilkeler temelinde direniĢ ve ayakta kalma siperleri oluĢturulur.

Proje Kimliği: toplumsal aktörlerin, kendilerine sunulan kültürel malzeme


temelinde toplumdaki konumlarını yeniden tanımlayan yeni bir kimlik inĢa etmeleri;
bunu yaparken bütün bir toplumsal yapıyı değiĢtirmeyi amaçlamalarıdır.112

Doğal olarak, direniĢ olarak ortaya çıkan kimlikler projeler baĢlatabilir, tarihin
akıĢı sırasında toplumsal kurumlarda egemen hale gelip, egemenliklerini
akılcılaĢtırmaya yönelik meĢrulaĢtırıcı kimliklere dönüĢebilirler.

MeĢrulaĢtırıcı kimlik bir sivil toplum yaratıyor; baĢka bir değiĢle kimi zaman
çatıĢmalı bir tarzda da olsa yapısal egemenliğin, hâkimiyetin kaynaklarını akılcılaĢtıran
kimliği yeniden üreten bir dizi kurum ve örgütlemenin yanı sıra, bir yapısı ve
örgütlenmesi olan bir dizi toplumsal aktör ortaya çıkarıyor.

Gramsci‟nin kavramlaĢtırmasına göre, sivil toplum, kiliseler, sendikalar,


partiler, kooperatifler, yurttaĢ dernekleri vb. bir yandan devletin dinamiklerini sürdüren,
öte yandan insanlar arasına derinden kök salan bir dizi “aygıt” tarafından oluĢturulurlar.
Sivil toplumu, onun doğrudan, Ģiddet içeren bir saldırı düzenlemeden devleti ele
geçirmesinin mümkün olduğu, ayrıcalıklı bir siyasi değiĢim alanı haline getiren bu ikili
karakteridir. Devletin sivil toplumda mevcut değiĢim yanlısı(Gramsci‟nin ideolojisinde
sosyalizm güçleri diyelim) güçlerce fethi, tam da aynı kimlik(yurttaĢlık, demokrasi,
toplumsal değiĢimin siyasallaĢtırılması, iktidarın devletle ve onun dallarıyla sınırlı
tutulması vb.) etrafta örgütlenmiĢ sivil toplum kuruluĢları ve devletin iktidar aygıtları
arasındaki süreklilik sayesinde mümkündür. 113

Giddens ana hatlarını paylaĢtığım, güçlü bir kuramlaĢtırmayla Ģöyle diyor: “öz
kimlik, sahip olduğu ayırıcı bir özellik değildir. KiĢinin biyografisi çerçevesinde

112
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Ġkinci Cilt: Kimliğin YükseliĢi, 14.
113
Castells, a.g.e, 16.

69
düĢünsel olarak algıladığı benliktir.” Hatta “insan olmak, hem ne yaptığını hem de
neden yaptığını bilmektir. Geleneksellik sonrası düzen bağlamında benlik, düĢünsel bir
proje haline gelir.”

Bu yeni koĢullarda, sivil toplumlar batıyor ve çözülüyor, çünkü küresel ağda


iktidar oluĢturma mantığıyla, belli toplumlar ve kültürlerde birlik olmanın ve temsil
etmenin mantığı arasında bir süreklilik yok. Toplumsal eylemlerin çoğu, tanımlanmamıĢ
akıĢlarla, kapalı, tecrit edimlik kimlikler arasında karĢıtlık arasında örgütlenir halde.
Proje kimliklerinin ortaya çıkıĢı ile ilgili olarak, bunun hala gerçekleĢtiğini ya da
toplumlara bağlı olarak gerçekleĢebileceğini söyleyebiliriz. Ancak, toplumsal değiĢim
sürecinin kalbi olan öznelerinin inĢasının, modernlik ve geç modernlik döneminde,
bildiğimizden daha farklı bir yola girdiğini varsayımını ileri sürüyorum. Daha açık ifade
edecek olursak: Artık özneler inĢa edilirlerse ya da inĢa edildiklerinde, bugün çözülme
süreci yaĢayan sivil toplumlar temelde değil, toplumsal direniĢin sürekliliği olarak
kuruluyorlar. Modernlikte (erken ya da geç ) proje kimliği sivil toplumdan hareketle
inĢa ediliyordu (sosyalizmin iĢçi hareketlerinin temel alması gibi); oysa ağ toplumunda
proje kimliği, geliĢtirebilirse eğer, toplumsal direniĢten doğuyor. Ağ toplumunda kimlik
politikalarının kazandığı yeni asallığın asıl anlamı budur. Toplumsal direniĢin
dönüĢtürücü öznelere dönüĢmesi iĢleyiĢ süreçleri, koĢulları, sonuçları tam da,
enformasyon çağında bir toplumsal değiĢim teorisinin alanıdır.114

Radikal Ġslamcılığın iktidar iliĢkileri üzerindeki etkisine iliĢkin bir


değerlendirmenin, neyi baĢarısızlık neyi baĢarı olarak tanımladığımıza bağlı olduğunu
söyleyebiliriz. Eğer baĢarılıysa, devleti merkeze alan siyasi analiz geleneği çerçevesinde
devlet iktidarının ele geçirilmesini kastediyorsak, o halde yeni binyılın baĢlangıcında
Ġslami fundamentalizmin beklentilerinin gerisinde kaldığını söylememiz gerekir. Tek
baĢarılı devrimin yaĢandığı Ġran‟da bile, ülkenin çeliĢkili, ama önemli bir
demokratikleĢme ve modernleĢme süresine girmesiyle birlikte devlet kurmalarıyla
Ayetullahların iktidarının giderek birbirinden ayrıldığı gözlenmektedir. Fakat bir
ideolojinin tarihsel baĢarısını, oylarla, bakanlıklarla, hatta örgütlü halk desteği ile değil,
zihniyetleri değiĢtirme, egemen değerlere karĢı koyma, küresel iktidar iliĢkilerini

114
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Ġkinci Cilt: Kimliğin YükseliĢi, 18.

70
değiĢtirme kapasitesiyle ölçeceksek, o zaman Ġslami fundamentalizmin bir siyasi güç
olarak fiili etkilerinin değerlendirilmesi gerekmektedir.

Ġslami fundamentalizmin en azından birkaç önemli kolunda, demokratik


devletin kurumların katılım, Müslüman toplumu yönetmesi gereken Ġslami ilkelere
terstir.

Kültürel dıĢlanmanın reddi yoluyla ki bu ret kendini kurban etmek gibi aĢırı bir
biçimi de alabilmektedir, ümmeti kurmayı, gerçek inananların cemaatçi cennetini
kurmayı amaçlayan tarihsel bir giriĢimle yeni bir Ġslami kimlik doğmuĢtur.115

Bahsettiğimiz kimlik inĢa etme biçimi, esasen direniĢ kimliği ilkesinin


etrafında döner. GörünüĢe bakılırsa meĢrulaĢtırıcı kimlik, sanayi toplumundan miras
alınana sivil toplumun hızla çözülmesi, meĢruiyetin temel kaynağı olan ulus-devletin
gözden kaybolması karĢısında temel bir krize girmiĢtir. Hatta yeni direniĢ biçimleri
etrafında örgütlenen kültürel cemaatler, içlerinde doğdukları sivil toplumlar ve devlet
kurularından koparak kimlik kaynağı olarak ortaya çıkmaktadır; Ġslamcı
fundamentalizmin ekonomik modernleĢmeden ve/veya Arap milliyetçiliğinden
kopması; milliyetçi hareketlerin içinde var oldukları toplumun ulus-devletine ve devlet
kurumlarına meydan okuması örneklerinde olduğu gibi. Kültürel cemaatlerin içinde
doğdukları sivil toplumları ve siyasi kurumları reddi, cemaatin sınırlarının kapanmasına
yol açar. Çoğulcu, farklılık gösteren sivil toplumların tersine, kültürel cemaatler kendi
içlerinde çok fazla farklılaĢma gösterir. Hatta sığınak, dayanıĢma, kesinlik ve koruma
sunma yetileri ve güçleri tümüyle cemaatçi karakterlerinden, bireysel projeleri silen
kolektif sorumluluklarından ileri gelir. Dolayısıyla tepkinin ilk aĢamasında, savunmacı
kimliklerin anlam inĢası toplumun kurumlarından kopup cemaatçi bir cennete yeniden
siper alırken, tabandan yeniden yapılanmayı vaat eder.116

Farklı türlerde proje kimliklerinin ortaya çıkıĢı, tarihsel bir zorunluluk değildir.
Kültürel direniĢ, pekâlâ cemaatlerin sınırları içinde kapalı kalabilir. Böyle olması
halinde, nerede ve ne zaman olursa, cemaatçilik gizli fundamentalizminin çemberini

115
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Ġkinci Cilt: Kimliğin YükseliĢi, 32-
33.
116
Castells, a.g.e,93.

71
kendi bileĢenlerinin üzerine kapatarak cemaatçi cennetleri, cennetsi cehennemlere
dönüĢtürebilecek bir süreci baĢlatacaktır. 117

Küresel iktidar ve zenginlik ağlarında hayata iliĢtirilmiĢ kimliğin


bireyselleĢmesinden dıĢlanan ya da buna direnene toplumsal aktörler için dinler, ulusal
ya da bölgesel temele dayalı kültürel cemaatler, toplumumuzda anlamın inĢası için
temel alternatifi oluĢturuyorlar. Bu kültürel cemaatlere damgasını vuran üç temel özellik
vardır. Öncelikle kültürel cemaatler, özerk anlamlandırma kaynakları adına direniĢ
gösterilen baskın toplumsal eğilimleri karĢılarına alan tepkilermiĢ gibi görünürler. Bu
cemaatler, dıĢarıdan bakıldığında, düĢmanca bir dıĢ dünyaya karĢı sığınak ve dayanıĢma
iĢlevi gören savunmacı kimlikler olarak karĢımıza çıkar. Kültürel olarak inĢa edilirler;
yani anlamları ve paylaĢımları belli öz tanımlama kodlarıyla, baĢka bir deyiĢle
inananlar cemaati, milliyetçilik ikonları, yerelliğin coğrafyasıyla damgalanmıĢ bir
değerler kümesi etrafında örgütlenirler.118

Peter le Burger‟e göre, modern dünyada ana özellik teknolojik üretim haline
gelmiĢtir. ModernleĢme ile bağlantılı her Ģeyin, temel sebebi, teknoloji tarafından
dünyanın dönüĢtürülmesidir. Artık hiçbir Ģey güvende değildir ve hiçbir Ģey kutsal
değildir. Bilimde, teknolojide ve ekonomideki geliĢmeler, geleneksel bakıĢ açısını
aĢındırmıĢtır. Teknolojinin getirdiği yüksek hayat standardı, cemaatlerin çözülmesine ve
yeni tür bireyciliğin yükselmesine yol açmıĢtır. KiĢinin kendi öz çıkarı, gruptan daha
önemli hale gelmiĢtir. ġehir yaĢamı ve ekonomik geliĢmeler, bireyciliği ve izolasyonu
güçlendirmiĢtir. Modern insan Burger‟e göre “yurtsuzluk acısı ” çekmektedir119

Dünya kontrol edilemeyecek kadar büyüdüğünde, toplumsal aktörler onu


kendilerinin erebileceği boyutlara küçültür. Ağlar uzamı ve zamanı çözdüklerinde
insanlar kendilerini mekânlarına demirler ve tarihsel hafızalarını tazeler. KiĢiliğin
ataerkil dayanakları kırıldığında, insanlar Tanrı‟nın arzusu olarak ailenin ve cemaatin
aĢkın değerini temsil eder.120

117
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Ġkinci Cilt: Kimliğin YükseliĢi, 94.
118
Castells, a.g.e, 91.
119
Kurt, a.g.e, 86.
120
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Ġkinci Cilt: Kimliğin YükseliĢi, 92.

72
Geleneksel/coğrafi cemaat kavramı konusunda çalıĢmaları en fazla tanınan
Tönnes olmuĢtur. Tönnes‟e göre modern/ endüstriyel toplumların geliĢimine paralel
olarak “gemeinshaft”(cemaat) iliĢkileri yerini “gesellshaft” a (toplum/society)
bırakacaktır.

Gemeinshaft, pre-endüstriyel toplumlara özgü toplumsal iliĢkiler ağıdır.


Burada ortak yaĢam tecrübelerine sahip insanlar, bir cemaat duygusunu birlikte yaĢarlar.
Bu iliĢkiler içinde toplumsal iliĢkiler “samimi”dir. “DayanıĢma ruhu” ve “Ortak
irade”nin mevcudiyeti söz konusudur. Aile hayatı esastır. Köy topluluğu kendini geniĢ
bir aile olarak hisseder. Miras alınan statüler söz konusudur. Gemeinshaft, durağan bir
toplumdur; dolayısıyla toplumsal değiĢme sınırlıdır. Güçlü bir dayanıĢma ruhu
mevcuttur. Görevler ve sosyal iliĢkiler birbirinden ayrılamaz.

Buna karĢılık Gesellshaft tipinde, iliĢkiler, hukuk, sözleĢme, kamuoyu, para


ekonomisi ve rasyonellik öne geçer. Mekâna bağlılık azalır. KiĢisel çıkarlar öncelik
kazanır. Özel yaĢam değerli hale gelir. Kent tipik gesellshaft‟tır. ModernleĢme sürecine
paralel olarak, gemeinshaft yerini Gesellshaft‟a bırakmıĢtır. Ancak modern dünyada
gerileyen “cemaat”, post-endüstriyel sürecine paralel olarak yeniden gündeme
gelmiĢtir.121

Kuralsızlığın ve hiper-bireyselleĢmenin doruk noktasına ulaĢtığı bu çağda,


sanal cemaatler insanlara (Ģimdilik zayıf da olsa) yeni aidiyet alanları yaratmaktadır.
Geleneksel cemaatlerden büyük ölçüde farklı olan sanal cemaatler içinde insanlar,
yalnızlıklarını paylaĢacakları, içlerini dökebilecekleri, ya da iĢleri ile ilgili sorunun
çözülmesi konusunda yardım alabilecekleri yeni dostlar bulmaktadırlar.

Öte yandan günümüzde kültürel ve siyasi alanların iç içe geçmesi, “yıkıcı


gemeinshaft” ın, kaynağı olan “biz ve onlar ” ayrımının güdülendiği sosyal bağın
silikleĢmesine yol açmıĢtır. Post-modern toplumda bir taraftan kültürel kodlar ve ilkeler
parçalanmıĢ, insanlar giderek toplumsal yaratık olmaktan uzaklaĢırken, diğer taraftan da
özne merkezi önemini yitirmiĢ, anlık duyguların yönlendirdiği yaĢantılar ön plana

121
Kurt, a.g.e, 87.

73
geçmiĢtir. Öznenin merkezi önemini yitirmesinin sonucu olarak, hayali cemaatlere
bağlılık duygusu artmıĢtır. Bu cemaatlerde coĢku, empati ve duygusal yakınlık yoğun
bir Ģekilde yaĢanmakla birlikte varoluĢları sadece gösteriler, yürüyüĢler ve baĢkaldırılar
aracılığı ile anlık görünümlerle anlam kazanmaktadır.122

Sanal cemaatler, post-endüstriyel çağın “ötekisiz” yeni kabileleri olara


karĢımıza çıkıyor. Ancak onları “yurtsuzluk acısı” çeken post-modern insanın “eve
dönüĢ” olarak değerlendirmek acelecilik olacaktır. Bu yolda iĢaretler vardır. Özellikle
istediği halde, fiziki engeller dolayısıyla, cemaat aidiyetinin dıĢında kalmıĢ yalnız
insanlar için, yeni bir imkân sunmaktadır.

Sanal cemaatler kısmen insanların günlük yaĢamdaki etkinliklerden


uzaklaĢtırsa bile, tümüyle fiziki yaĢamdaki iliĢkilerine bir alternatif oluĢturmamaktadır.
Hatta birçok kiĢi için sanal ortam, fiziki dünyada bir araya gelmek istedikler, insanlarla
tanıĢma mekânıdır.123

Kültürün enformasyonelleĢtirilmesine karĢı, bedenler enformasyonelleĢtirilir.


BaĢka bir deyiĢle, bireyler tanrılarını kalplerinde taĢır. Akıl yürütmezler, inanırlar.
Ġnsanlar, tanrı‟nın ebedi değerlerinin ete kemiğe bürünmüĢ ifadeleridir, böyle oldukları
içindir ki enformasyon akıĢlarının, örgütler arası ağların girdabında çözülmezler,
kaybolmazlar. Dilin ve cemaatçi imgelerin özerkleĢmiĢ bedenler arasında iletiĢim
kurulması açısından temel önemde olmasının sebebi budur; tarih dıĢı akıĢların
hükmünden kaçılır, ama inananlar arasında anlamlı iletiĢim kalıpları kurmaya
çalıĢılır.124

Günümüzde kimlik inĢasında karĢımıza çıkan yeni kimlik; üretici, aynı


zamanda tüketici, aktif bir kimliktir.

2.8.6 Ağ Toplumu Ve Din Olgusu

Ġnternette yer alan dini içerikli siteler, internette sörf yapanları; dini bilgiler,
dini organizasyonlar, inançlar, dinlerin sunduğu hizmetler, dini kitap ve makaleler,

122
Kurt, a.g.e, 97-98.
123
Kurt, a.g.e, 99.
124
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Ġkinci Cilt: Kimliğin YükseliĢi, 92.

74
diğer dinlere ait gelenek ve inançları öğrenme ve o dinler hakkında detaylı bilgi
edinmeye devam etmektedir.125

Dine sığınmak, dinde teselli bulmak toplumların ve böyle bir oluĢum varsa
eğer, insan doğasının bir özelliğidir. Ölüm korkusu, hayatın acıları Tanrı‟ya, Tanrı‟nın
ifadesi hangi biçimde olursa olsun, Tanrı‟ya inancı gerektirir. Sırf insanlar hayatlarına
devam edebilsinler diye. Hatta bizim dıĢımızda Tanrı‟nın evsiz olduğunu söyleyebiliriz.

Dini fundamentalizmse baĢka bir Ģeydir. Ben bu “baĢka Ģey” in, ağ toplumunda
kimliği oluĢturmanın en önemli kaynağı olduğu kanısındayım.

Fundamentalizmi, kendi anlayıĢıma göre, Ģöyle tanımlamak gerektiğine


inanıyorum: kiĢisel davranıĢın ve toplumun kurumlarının, Tanrı‟nın hukukundan
kaynaklanan, tanrı ile insanlık arasında aracılık eden belli bir otorite tarafından
yorumlanana kurallarla tanımlanması çerçevesinde gerçekleĢen kolektif kimlik inĢası.
Dolayısıyla Marty‟nın yazdığı gibi “fundamentalistlerin, Ġncil‟in bozulmamıĢlığı olsun,
Papa‟nın yanılmazlığı olsun, Ġslam‟daki Ģeriat hükümleri olsun, Yahudilikte halaĢa‟nın
anlamı olsun kendilerinin bağımlısı oldukları otoriteye bağlılığı paylaĢmayan kiĢilerle
tartıĢması ya da anlaĢması imkânsızdır. ”

Dini fundamentalizm elbette ki bütün insanlık tarihi boyunca var olmuĢtur,


fakat yeni binyılda ĢaĢırtıcı derecede güçlü ve nüfuzlu bir kimlik kaynağı olarak
karĢımıza çıkıyor.126

Ġslam dünyası dünya için farklı bir anlamı vardır: Hicret 14. Yüzyılın
baĢlangıcına denk düĢüyordu bu geliĢmeler; her yüzyılın baĢlangıcında olduğu üzere bir
Ġslami uyanıĢ, arınma ve güçlenme dönemiydi bu da. Hatta izleyen yirmi yıl içinde
Müslüman topraklara otantik bir kültürel/dini devrim yayıldı; kimi zaman Ġran‟da
olduğu gibi zafere ulaĢan, kimi zaman Mısır‟da olduğu gibi bastırılan, kimi zaman
Cezayir‟de olduğu gibi iç savaĢı tetikleyen, kimi zaman Sudan‟da ve BangdeleĢ‟te
olduğu gibi devlet kurumlarınca resmen tanınan, çoğu zaman da Suudi Arabistan,

125
Recep Vardı, ĠletiĢim Araçları Ve Din, 1.Basım, Ġstanbul: Akademi Titiz Yayınları, 2013,
112.
126
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Ġkinci Cilt: Kimliğin YükseliĢi, 20.

75
Endonezya ve Fas‟ta olduğu gibi resmen Ġslami ulus-devletle huzursuz bir birliktelik
sergileyen bir dalgaydı bu. Dahası, yaklaĢık bir milyar insanın kültürel kimliği ve siyasi
kaderi için verilen mücadele, hızlı kentleĢmeye kalabalıklaĢmıĢ ve baĢarısız
modernleĢmeyle çözülmüĢ Müslüman kentlerin camilerinde, semtlerinde
gerçekleĢiyordu. Ġslami fundamentalizm, yeniden inĢa edilen bir kimlik ve bir siyasi
proje olarak son derece belirleyici bir sürecin merkezinde yer alıyor, dünyanın
geleceğini de koĢullandırıyor.127

Peki, ama nedir Ġslami fundamentalizm? Ġslam Arapçada boyun eğme anlamına
gelir; Müslüman da Allah‟a boyun eğmiĢ olandır. Dolayısıyla sunduğum
fundamentalizm tanımına göre, Ġslam tümüyle fundamentalist görülebilir: Toplumlar ve
devlet kurumlarının karĢı çıkılamaz olan dini ilkelerce örgütlenmiĢ olması gerekir.
Fakat seçkin bazı akademisyenler, Kuran‟da formüle edildiği biçimiyle dini ilkelerin
asallığı Ġslam‟ın tanımında ortak olsa da, Ġslami toplumlar ve kurumların farklı
yorumları temel aldığı savunur. Ayrıca geleneksel Ġslami toplumların çoğunda dini
ilkelerin siyasi yetkeden önce gelmesi, sadece formeldir. Hatta Ģeriat(kuran ve
hadislerin oluĢturduğu ilahi yasa), klasik Arapçada bir kaynağa doğru yürümek
anlamına gelen Ģeri‟a fiiliyle bağlantılıdır. Dolayısıyla Müslümanların çoğuna göre
Ģeriat değiĢtirilemez, aktı emirler anlamına gelmez; tarihsel ve toplumsal bağlamın
gerektirdiği uyarlamalarla birlikte Allah‟a doğru yürümekte rehber alınacak bir kaynak
demektir. Ġslam‟ın bu açıklığına karĢın, Ġslami fundamentalizm Ģeriat‟ın fıkıh‟la, yani
yargılama konumundakilerin ve yetkenin Ģeriat‟ın mutlak egemenliği altındaki
yorumları ve uygulamalarıyla birleĢtirilmesi anlamına gelir. Fiili anlamda da doğal
olarak, yorumlama sürecine ve kimin yorumladığına bağlıdır. Dolayısıyla Suudi
hanedanlığının temsil ettiğine benzer muhafazakâr fundamentalizmle, 1950‟lerde ve
1960‟larda el-Mevdudi ve Seyyid Kutub‟un yazılarında geliĢtirdiği biçimiyle radikal
fundamentalizm arasında büyük bir fark vardır.

Humeyni‟nin ilham aldığı ġii geleneğiyle, Cezayir‟deki Ġslami KurtuluĢ


Cephesi veya Mısır‟da Tekfir Ve Hicret dâhil, Müslümanların yüzde 85‟inin inandığı
Sünni geleneği arasında karda değer farklılıklar. Ancak 19. Yüzyılın sonundan itibaren

127
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Ġkinci Cilt: Kimliğin YükseliĢi,22.

76
20. Yüzyıla uzanan Ġslami düĢünceyi kuran, söz gelimi 19 yüzyılda Ġranlı Cemaleddin
Afgani, 20. Yüzyılda Mısır‟da Hasan el-Benna ve Seyyid Kutub, Hindistan‟da Ali el-
Nedavi ya da Pakistan‟da Seyyid Ebul el-Mevdudi gibi yazarların düĢüncelerinde Ġslam
tarihi, devletin daima dine tabi olduğunu göstermek için yeniden kurulmuĢtur. Bir
Müslüman için temel bağlılık noktası vatan değil ümmet, yani Allah‟a kulluklarında eĢit
olduklarına inananlar cemaatidir. Bu evrensel kardeĢlik, inananlar arasında bir ayrılık
kaynağı olarak görülen ulus-devletin kurumlarının üstündedir. Radikal Ġslamcılar
arasında Ġslami fundamentalizmin belki de en etkili yazarı olan Seyyid Kutup Ģöyle
diyor:

“Ġdeoloji ve inancın bağları, bir bölge ya da ülkeyle ilgili ateĢli vatanseverlik


duygularının bağlarından daha güçlüdür. Müslümanlar arasında ülkelere dayanarak
yapılan bu sahte ayrılık, Doğu‟ya karĢı seferberliğin ortadan kaldırılması gereken
Siyonist emperyalizmin bir ifadesinde baĢka bir Ģey değildir. Vatan toprak değil,
müminler topluluğu ya da bütün Ġslami „ümmettir‟.”

Ümmet‟in tüm insanlığı kucaklayıncaya dek yaĢaması, geniĢlemesi için ilahi


bir görevi yerine getirmesi gerekir: toplumların düĢtüğü Cahiliyye‟ye (Tanrı tanımamak
ya da Tanrının öğretilerini gözetmek) karĢı mücadeleye giriĢmek, mücadeleyi
baĢlatmak. Ġnsanlığın yeniden doğması için, ĠslamlaĢmanın önce sekilerleĢmiĢ,
Tanrı‟nın kanunlarını katı bir biçimde gözetmekten ayrılmıĢ Müslüman toplumlarda
ilerlemesi, sonra da bütün toplumlarda yayılması gerekir. Bu süreç peygamber Hz.
Muhammed‟in Medine‟de örgütlediği cemaati örnek alan el-sırat el-müstakim‟e(doğru
yol) dayalı manevi bir yeniden doğuĢla baĢlamalıdır. Fakat kâfir güçleri yenebilmek için
onlara karĢı cihat(Allah adına mücadele) yolundan geçmek gerekebilir; bu cihat bazı
sıra dıĢı durumlarda kutsal savaĢa baĢvurmayı gerektirebilir. ġii geleneğinde Ģehitlik,
Ġmam Ali‟nin 681‟de öldürülüĢünü yeniden canlandırmak, dini arınanın temelinde yer
alır. Fakat Ġslam‟ın tamı, Tanrı‟nın çağrısının gerektirdiği bütün kurban oluĢları övgüyle
karĢılar. Müslüman KardeĢlerin 1949‟da öldürülen kurucusu ve lideri Hasan el-Benna
Ģöyle diyordu: “Kuran anayasamız, Peygamber rehberimiz, Allah‟ın zaferi için ölmek
de en büyük arzumuzdur.” Bütün insani eylemlerin nihai hedefi, Tanrı‟nın hukukunun

77
tüm insanlık üzerinde egemen olması, böylece bugün Dar-ül Ġlam ve Dar-ül Harp
arasındaki karĢıtlığın son bulmasıdır.

Ġslami kimlik, bu kültürel/dini/siyasi çerçevede çifte bir yapısöküm temelinde


kurulur: toplumsal aktörlerin ve toplumun kurumlarının yapı sökümü. Toplumsal
aktörler gerek bireyler olarak, gerek bir etnik grubun üyeleri, gerek bir ülkenin
yurttaĢları olarak kimliklerini yıkmalıdır. Ayrıca kadınların da koruyucu erkeklerine
tabi olması gerekir; kadınlar kendilerini öncelikle aile çerçevesinde gerçekleĢtirmeye
teĢvik edilir: “Erkekler kadınların koruyucuları ve hamileridir, çünkü Tanrı birini
diğerine göre daha güçlü kılmıĢtır, çünkü onlar öbürlerini zenginlikleriyle desteklerler.”
Bessam Tibi‟nin de yazdığı gibi, “Habermas‟ın öznellik ilkesi Ġslami fundamentalistler
için küfürdür.” Birey kendini tam anlamıyla ancak ümmet için gerçekleĢtirebilir;
karĢılıklı destek, dayanıĢma, ortak anlam sunan temel bir eĢitleme mekanizması olan
inananların kardeĢliğinin bir parçası olarak gerçekleĢtirilebilir. Diğer yandan ulus-
devletin de kendi kimliğini reddetmesi gerekir: Ģeriatı temel alan el-devle Ġslamiyye,
ulus-devletten önce gelir. Bu önerme özellikle Ortadoğu‟da çok önemlidir. Tibi‟ye göre
Ortadoğu, “ulus-devletin yabancı olduğu, çeĢitli kısımlarına dayatıldığı bir bölgedir…
seküler milliyetçiliğin siyasi kültürü Ortadoğu‟da yalnızca bir yenilik değildir,
kaynaĢmıĢ toplumların da yüzeyinde kalır.” Hatta Lawrence‟ın da belirttiği gibi, “Ġslam
yalnızca bir din değildir. Bir dinden daha fazlasıdır. Hem manevi olanı, hem siyasi
olanı, hem özel hem siyasi alanı kapsar. Milliyetçilik sekülerliğin en küçümsenen yönü
haline gelir, çünkü devletin bir itaat bağlamı olarak hareket etmesi talep eder. Kutub‟a
göre gerçek Ġslam‟da „milliyetçilik inanç, vatan dar-ül Ġslam, kanunlar Tanrı, anayasa da
Kurandır.‟ ”

Ancak temel önemde bir nokta Ġslami fundamentalizmin gelenekçi bir hareket
olmamasıdır.

Ġslami kimliği tarihe ve kutsal metinlere dayandırmaya yönelik tüm yorumlama


çabalarına karĢın, Ġslamcılar toplumsal direniĢ ve siyasi isyan adına aslında hipermodern
bir kültürel kimliğin yeniden yapılanması yönünde ilerlemiĢtir. El-Azameh Ģöyle diyor:
“kutsal olanın siyasallaĢması, siyasi olanın kutsallaĢtırılması ve Ġslami sözde hukuki
kurumların “toplumsal ibadete bağlılığa ” dönüĢümü, hepsi de sahici egonun

78
siyasetinin, bir kimlik politikasının gerçekleĢtirilmesinin araçlarıdır, bu yüzden de bu
kimliğin oluĢumunun, hatta icadının araçlarıdır. ”

Ama eğer Ġslamcılık (kökleri Afgani gibi 19. Yüzyıl reformcuları ve


direniĢçilerinin yazmalarına uzansa da) güncel, çağdaĢ bir kimlikse, neden Ģimdi
güncel? Mısır‟da ve Suriye‟de Müslüman KardeĢler‟in bastırılması, Endonezya‟da
Sukarno‟nun ya da Cezayir‟de Ulusal KurtuluĢ Cephesi‟nin yükselmesi örneklerinde de
görüldüğü üzere, sömürgecilik sonrası dönemde tekrar tekrar bastırıldıktan sonra neden
son yirmi yılda patladı?

Tibi‟ye göre “Ortadoğu‟da Ġslami fundamentalizmin yükseliĢi, Ġslam


dünyasının kendini kolektif bir oluĢum olarak algılayan bu bölgesinin, küreselleĢtirici
örgütlenme ilkeleri olarak küreselleĢme, milliyetçilik ve ulus-devlet süreçlerine
açılmasıyla yakından ilgili.” Hatta öyle görünüyor ki, Ġslami hareketlerin yükseliĢi hem
geleneksel toplumların çöküĢüyle (geleneksel din adamlarının altlarının oyulması dâhil)
ve milliyetçi hareketler tarafından modernleĢme, ekonomiyi geliĢtirme, ekonomik
büyümenin getirisini nüfusun geneline dağıtma amacıyla yaratılan ulus-devletin
baĢarısızlığıyla da yakından ilgili. Dolayısıyla, Ġslami kimlik fundamentalisler
tarafından onların bakıĢ açısına göre hepsi de sömürgecilik sonrası dönemin baĢarısız
ideolojileri olan kapitalizme, sosyalizme, Arap ya da baĢka bir milliyetçiliğe karĢı
yeniden inĢa ediliyor.128

Radikal fundamentalizmin toplumsal kökenleri, 1950‟ler ve 1960‟larda devlet


tarafından yürütülen baĢarılı modernleĢtirme ile 1970‟lerde ve 1980‟lerde çoğu
Müslüman ülkede ekonomik modernleĢmenin baĢarısı olmasının bir bileĢkesinden
kaynaklanmaktadır. Bu ülkedekilerin çoğunun ekonomileri sonraki dönemde gelecek
yeni küresel rekabet ve teknolojik devrim koĢullarına uyarlanamamıĢtır. Dolayısıyla, ilk
modernleĢme dalgasının bir sonucu olarak yüksek eğitim düzeyinde, genç, kentli bir
grup ekonominin çöküĢü ve yeni kültürel bağımlılık biçimlerinin yerleĢmesiyle birlikte
hayal kırıklığına uğramıĢtır. Bu hoĢnutsuzluğa, tarımdaki dengesiz modernleĢme sonucu
kırsal kesimden kentlere sürülen yoksul kitleler katılmıĢtır. Kepel Ģöyle diyor:

128
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Ġkinci Cilt: Kimliğin YükseliĢi, 21-
27.

79
“DıĢarıdan bakılınca Ġslami hareket iki kanatlıdır. Öncelikle üçüncü
dünya‟da savaĢ sonrası nüfus patlamasıyla birlikte ortaya çıkan, kırsal kesimden kente
göçün sonucu olan bir sınıfı, kentlerdeki genç kuĢağı kapsar. Yoksulluk içinde olsalar
da, bu genç kentliler okumuĢ, biraz eğitim görmüĢlerdir. Ġkinci kanattaysa
sömürgeciliğin çözülmesi sırasında bir kenara itilen Pazar, çarĢı esnafının torunları,
Tanrı korkusuna sahip geleneksel burjuvazi yer alır. Bu dindar sınıfın yanı sıra, petrol
ihraç eden muhafazakâr ülkelere gidip çalıĢmıĢ, hızla zenginleĢmelerine karĢın
geleneksel siyasi iktidar çevrelerinin dıĢında tutumlu, doktorlar, mühendisler ve
iĢadamları bu grupta yer alır.”129

Bu toplumsal karıĢım, ulus-devletin kriziyle patlayıcı hale gelmiĢtir; askeri


personeli de dâhil devlet çalıĢanları hayat standartlarının giderek düĢmesinden
muzdaripti ve milliyetçi projeye inançlarını yitirmiĢlerdi. Ulus-devletin meĢrutiyet krizi,
ulus-devletin yaygın yolsuzluğunun, verimsizliğinin, yabancı güçlere bağımlılığının ve
Ortadoğu‟daki Siyonist düĢmanla yan yana yaĢamaya razı olduktan sonra, Ġsrail
karĢısında üst üste alınan yenilgilerin bir sonucuydu. ÇağdaĢ Ġslami kimliğin inĢası,
ulaĢılamaz modernleĢmeye (kapitalist ya da sosyalist olsun), küreselleĢmenin kötücül
sonuçlarına ve sömürgecilik sonrası milliyetçi projenin çöküĢüne bir tepki olarak geliĢti.
Müslüman dünyada, fundamentalizmin farklı geliĢimi öyle görünüyor ki, ulus-devletin
projesini hem ekonomik refah yoluyla kentli kitlelere hem de Emevi Halifeliği ya da
Osmanlı Ġmparatorluğu‟nda olduğu gibi devletin kanatları altındaki dini iktidara
getirilen resmi yasak yoluyla Müslüman din adamlarına yayma kapasitesiyle ilgilidir.
Suudi Arabistan resmen Ġslami bir monarĢidir; ama ulema, hem kutsal mekânların hem
de Batı petrolünün koruyucusu olan Suudi hanedanının bordrosunda yer alır

En batılılaĢmıĢ Müslüman ülkelerden Mısır, Cezayir ve Tunus‟un milliyetçi


projeleri, 1980‟lerde büyük ölçüde çöktü; bu çöküĢ beraberinde ılımlı (Müslüman
KardeĢler), radikal (Cemaat-i Ġslami) ya da demokratik radikal
Ġslamcıların(Cezayir‟deki Ġslami KurtuluĢ cephesi) kapıldığı toplumsal gerilimleri de
beraberinde getirdi. Hamas‟ın Yaser Arafat liderliğinde bir ön Filistin devleti kurmasına
meydan okunması, Arap milliyetçiliğindeki(ki özünü Filistin hareketi oluĢturur) en ağır

129
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Ġkinci Cilt: Kimliğin YükseliĢi, 28.

80
bölünmelerden biridir diyebiliriz. Ġsrail Ġstihbarat TeĢkilatı Mossad‟ın da Filistin
KurtuluĢ Örgütü‟nün liderliği ve yetkesini sarsmak için Hamas‟ın yaratılıĢına katkıda
bulunması ironiktir.

Ġslamcıların seçim zaferleri, Aralık 1991‟de Cezayir‟de olduğu gibi askeri


yönetimlerle bastırıldığında, yaygın bir Ģiddet dalgası ve iç savaĢ hüküm sürmeye
baĢladı. En BatılılaĢmıĢ Müslüman ülkede, Türkiye‟de bile, Kemal Atatürk‟ün
milliyetçi, seküler mirası 1995 seçimlerinde Ġslamcılar radikal entelektüellerin ve kentli
yoksul kesimlerin oylarına dayanarak ülkenin birinci siyasi gücü olarak ortaya
çıktığında, tarihsel bir meydan okumayla karĢı karĢıya kaldı. Türkiye‟de Ġslamcılar
1996‟da iktidara gelseler de, milliyetçi silahlı kuvvetlerin baskısıyla açık siyasi
rekabetten men edildiler. Fakat yenilenen bir siyasi etiket ve ılımlı bir siyasi programla,
Türk Ġslamcılar Kasım 2002 seçimlerin de yine birinci parti oldular. Tarihin ironisidir,
Avrupa Birliği‟nin Türkiye‟ye tam bir demokrasi olması yönünde yaptığı baskı, silahlı
kuvvetlerin, Ġslami bir partinin liderliğinde seçilmiĢ bir hükümetin iktidara gelmesine
izin vermesine yol açtı. Türkiye‟deki Ġslamcıların Avrupalı demokratik devletlerin
temel direklerinden biri olan sekülerlik ilkesiyle bir arada yaĢayıp yaĢamayacaklarını
göreceğiz.

ÇeĢitli toplumsal ve kurumsal bağlamlarda geniĢleyen siyasi Ġslami


fundamentalist kimlik, her zaman toplumsal dıĢlanma ve/veya ulus-devletin kriziyle
olmuĢtur. Dolayısıyla mağrip kökenli gençler, Almanya‟da doğan Türk gençler,
Britanya‟daki Pakistanlılar ya da Afrika kökenli Amerikalılar arasında yaygın olan
toplumsal parçalanma, ayrımcılık ve iĢsizlik, radikal Ġslamcılığın geliĢmiĢ kapitalist
toplumların toplumsal olarak dıĢlanmıĢ kesimlerine yönelmesiyle birlikte, küskün
130
gençlik arasında yeni bir Ġslami kimliğin doğusunu baĢlatmıĢtır.

Ulus-devlet dinamiklerine, her ekonominin küresel eklemlenme biçimine bağlı


olarak bütün Müslüman toplumlarda ve Müslüman olmayan toplumlardaki Müslüman
azınlıklar arasında bir Ġslami fundamentalizm projesi doğdu. Geleneklere dönerek değil,
yoksun bırakılmıĢ kesimlerin ve küskün entelektüellerin dıĢlayıcı küresel düzene karĢı
küresel düzene karĢı küresel bir alternatif içinde anlamı yeniden inĢa edebilecekleri,
130
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Ġkinci Cilt: Kimliğin YükseliĢi, 30.

81
yeni, ilahi, komünal bir dünyanın yaratılması yönünde geleneksel malzemeler üzerinde
çalıĢarak yeni bir kimlik inĢa ediliyor.

Ne var ki siyasal Ġslam temel bir çeliĢkiyle karĢı karĢıya, çünkü Lawrence‟ın da
dediği gibi “Sünni Ġslami fundamentalistler ulus-devlet sistemini devirmek yerine onu
ele geçirmeye çalıĢıyor. Fundemantalistler ancak karĢı çıktıkları Ģeye uyarlanarak
baĢarılı olabiliriler.”131

131
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Ġkinci Cilt: Kimliğin YükseliĢi,
31.

82
3. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

AĞ TOPLUMU VE TOPLUMSAL HAREKETLER

3.1 Ağ- Toplum Ve Ġktidar Üçgeni

Ağ‟dan etkilenen toplum, iktidarı da etkilemektedir. Toplumun değiĢen yapısı


iktidardan beklentileri de değiĢtirmektedir. Ağ toplumunda yer alan iktidarın kendisi de
değiĢmektedir.

Marksist‟e göre iktidar toplum arasındaki iliĢki : “egemen sınıfların


düĢünceleri çağın egemen düĢünceleridir. Ġnsanlar iktidar hakkında düĢünmezler;
iktidardakilerin onlara teklif ettiği Ģeyi düĢünürler” demektedir. Weber ise bu görüĢü
tatmin edici bulmaz ve eleĢtirel aklın yükseliĢinin önemine iĢaret eder. Weber‟e göre
“insanlar iktidar hakkında birçok açıdan düĢünce üretirler; ancak yalnızca belirli bazı
düĢünceler, iktidardakileri otorite olarak algılamalarına yol açar ve bu düĢünceler e
iktidardakilerin uyguladığı çeĢitli denetimler tarafından belirlenir”132

Endüstri toplumunda ana eğilim iktidarın merkezileĢmesidir; toplumsal sınıflar


bu merkezi iktidarın çevresinde hiyerarĢiye uygun iliĢkiler ağı oluĢtururlar.
Enformasyon toplumunda ise iktidar, çok merkezli bir nitelik kazanacak ve toplumsal
örgütlenme, yaygın ve yatay iliĢkilerle toplumsal kümeler esasına dayanacaktır,
öngörüsünde bulunulmaktadır.133

Nicos Poulantzas 1978‟de “Kapitalist devletin özgünlüğü, toplumsal zamanı ve


uzamı yutmasından, uzam ve zaman matrisleri yaratmasında, onun bu edimiyle
egemenlik ve iktidar ağları haline gelen zaman ile uzamın örgütlenmesinin tekelini
elinde tutmasında yatar. ĠĢte, modern ulus-devletin ürünü olmasının gerisinde bu

132
Can Bilgili Ve Gülüm ġener(Ed.), Sosyal Medya Ve Ağ Toplumu: Kitle ĠletiĢimde YaĢanan
DeğiĢimler, Ġstanbul: Grafik Tasarım Yayıncılık,2013.
133
Bal, a.g.e, 239.

83
vardır,”134 diye yazmıĢtı. Artık öyle değil, küresel sermaye, mal, hizmet, teknoloji,
iletiĢim ve enformasyon akıĢları, devletin uzam ve zaman üzerindeki kontrolünü gün be
gün bertaraf ediyor.

Tüm dünyada devletin egemenliğinin önünde giderek çoğalan güçlükler,


modern ulus-devletin küresel ağların iktidarı ile tekil kimliklerin baĢkaldırısı arasındaki
meçhul, fırtınalı sularda seyretmekteki yeteneksizliğinden kaynaklanıyor. Fakat ulus-
devlet, bu güçlüklerin varlığın birçok stratejik yanıtla karĢılık vermiĢtir. Ulus- devletin
bu yanıtları, siyasi kurumlar dâhilinde ve çevresindeki iktidar iliĢkileri tarafından
ĢekillendirilmiĢtir. Dolayısıyla 21. yy ilk yarılarında modern çağların ulus-devletinin
kriziyle birlikte, devletin yeni örgütlenme biçimleri, yeni iktidarı oluĢturma süreçleri ve
yeni meĢruiyet ilkeleri altında geri dönüĢe de tanık oluyoruz.135

Ulus- devletin iĢe yarar bir araç olma kapasitesi kilit ekonomik etkinliklerin
küreselleĢmesi, medya ve elektronik iletiĢimin küreselleĢmesi, suçun küreselleĢmesi,
toplumsal protestoların küreselleĢmesi, sınır ötesi terörizm biçimini alan isyanların
küreselleĢmesiyle ciddi bir darbe almıĢtır.136

KüreselleĢmiĢ dünyada siyasi yönetimin fiili yürütme birimi, ulus-devletler,


uluslararası kurumlar, ulus- devletlerin birlikleri, bölgesel ve yerel hükümetler ve
hükümet dıĢı örgütlerin oluĢturduğu bir ağ devletidir. Küresel, ulusal ve yerel meseleleri
müzakere eden, yöneten karara bağlayan bu ağ devletidir. Ağ devleti, farklı bileĢenleri
arasındaki ve devletin her düzeyinin gerisindeki iktidar blokları dâhilindeki iktidar
iliĢkilerini ifade eder. Ağın bağlantı noktaları, düğümleri birbirine eĢit değildir, çıkarları
meselelere, bağlamlara göre değiĢir, birleĢir ya da çatıĢır. Ayrıca bazı koĢullarda, ağın
bileĢenlerinden biri üstün örgütsel kapasitesini kullanarak çıkarlarını ağın tamamına
dayatmaya karar verebilir. Sistemli olarak galip çıkması mümkün görünmese de (eğer
baĢarırsa ağın yerini küresel bir emir komuta zinciri alacaktır), tek yanlı mantığı ağın
dayandığı hassas iĢbirliği ve rekabet dengesine sarsmaktır. Sonuçta tek yanlılık ağ
devletini farklı ağlarla böler ve bu ağlar arasında bir çatıĢma mantığının geliĢmesine

134
Castells, a.g.e, 386.
135
Castells, a.g.e, 386.
136
Castells, a.g.e, 386.

84
sebep olur. Dolayısıyla analitik terimlerle, ağ toplumunda devletin gerçekliği, hem ağlar
oluĢturmayı ve hâkimiyeti, hem de ortak küresel yönetim ve yeni savaĢma biçimlerinin
pratiğinin anlaĢılmasını gerektirir. 137

Bir taraftan transnasyonal ya da bölgesel bütünleĢme eğilimleri ulus devleti


dıĢarıdan sıkıĢtırırken; diğer taraftan da bunlara tepki niteliğinde yeni kabilecilik
eğilimleri içeriden sıkıĢtırmaktadır. Transnasyonalizm tam karĢısında aĢiretçiliğe doğru
gidiĢin bir nedenini tipik bir iĢletmeci mantığı ile Drucker, büyük olmanın eskisi kadar
avantaj sağlamamasına bağlıyor. Çünkü diyor, nükleer savaĢ çağında en büyük ülke bile
vatandaĢlarını tam anlamıyla koruyamaz. Buna karĢılık Ġsrail gibi küçük bir ülke gerekli
enformasyon altyapısına sahipse korkunç silahlar üretebilir.

Öte yandan Bell, ulusal yapıların günümüzün dev problemleri karĢısında çok
küçük, buna karĢılık hayatın küçük problemleri karĢısında ise çok büyük gelmeye
baĢladığını iddia ediyor. Futuristlere göre, gelmekte olan yeni toplum, endüstri
toplumunun merkeziyetçi eğilimlerinin zayıfladığı ve bireyselliğin güçlendiği bir
toplum olacaktır.

Manuel Castells, “Peki ulus-devlet tarihsel pratiği ilgilendirdiği kadarıyla,


ortadan kaybolup gidecek mi?” sorusunu söyle yanıtlamakta: “Martin Cornoy bu soruya
güçlü bir hayırla karĢılık veriyor. Cornoy ulusal rekabet gücünün hala ulusal
politikaların bir türevi olduğunu, ekonomilerin yabancı çok uluslu Ģirketlere cazip
görünmesinin yerel ekonomik koĢullarından kaynaklandığını; çok uluslu Ģirketlerin
doğrudan ya da dolaylı koruma için ağırlıklı olarak avantajlarının desteğine baktığını;
ulusal insan sermayesi politikalarının bir ulusal toprakta yerleĢik ekonomik birimlerin
verimliliği açısından temel önemde olduğunu savunuyor, ben de böyle düĢünüyorum.
Fakat geçen on yılda, ulus devletler egemen öznelerden kendi çıkarlarını ve temsil
ettikleri öne sürülen çıkarları küresel bir etkileĢim sistemi içinde, egemenliğin
paylaĢılması koĢuluyla oynayan stratejik aktörlere dönüĢmüĢlerdir” 138

137
Castells, a.g.e, 462.
138
Castells, a.g.e, 468.

85
Ulus-devletin sınırlarının bulanıklaĢması, yurttaĢlık tanımının da karıĢıklıklara
yol açmaktadır. Ġktidarın açıkça tanımlanamaması, toplumsal kontrolü çözmekte, siyasi
çatıĢmaları yaygınlaĢtırmaktadır. Cemaatçiliğin çeĢitli biçimlerde yükseliĢi, demokratik
siyasetin dayandığı siyasi paylaĢım ilkesini zayıflatmaktadır. Devlet giderek sermaye
akıĢlarını kontrol edemez, sosyal güvenceleri sağlayamaz hale geldiğinden, ortalama
yurttaĢın gözünde önemini gün be gün yitirmektedir. Yerel yönetim kurumlarının
vurgulanması, siyasi yönetim kurumlarıyla küresel sorunların yönetimi arasındaki
mesafeyi daha da açmaktadır. Sermaye, emek ve devlet arasında toplumsal bir sözleĢme
olmaması yüzünden, herkes yalnızca kendi gücüne dayanarak kendi bireysel çıkarları
adına mücadele etmek adına kendi kabuğuna çekilmiĢtir. Guehenno‟nun dediği gibi:
“Liberal demokrasi bugün sorgulanmaya baĢlayan iki temel öncüle dayanır: bir siyasi
alanın var olması ki bu alan toplumsal görüĢ birliğinin ve genel çıkarların yeridir ve
daha toplum onları özerk özneler olarak kurmadan evvel kendi baĢına güce sahip,
haklarını icra eden ve iktidarını gösteren aktörlerin var olması. Günümüzde özerk
özneler yerine yalnızca, her durum için ayrı ayrı harekete geçirilen kabiliyetlerinin
desteklediği geçici ittifaklara arka çıkmaya yarayan geçici durumlar var. Kolektif
dayanıĢmanın yeri olan siyasi alan yerine yalnızca baskın algılama biçimleri var ki,
onlar da kendilerini yönlendiren çıkarlar kadar geçici. Parçalanma ve aydınlaĢma eĢ
zamanlı olarak ilerliyor. Tümüyle parçalanmıĢ hafızasını yitirmiĢ, dayanıĢmadan
yoksun bir toplum bu, birliğini, bütünlüğünü yalnızca medyanın peĢ peĢe sunduğu
görüntülerde kazanıyor. YurttaĢları olmayan bir toplum, aslında bir yok-toplum. Bu kriz
belli bir modelin, Amerikan modelinin krizi değildir. Avrupalılar bu krizden paçayı
kurtarma umudu içinde böyle olmasını isteseler de. ABD, kuĢkusuz ortak çıkar
düĢüncesini ortadan kaldıran çıkarların çatıĢması düĢüncesini en uç noktalara
götürmüĢtür; kolektif algının yönlendirilmesi ABD‟de, Avrupa‟da görülmeyen bir
ölçüde ilerlemiĢ, incelikli bir hal almıĢtır. Fakat aĢırı örnekler ortalama durumları
anlamamıza yardımcı olurlar, Amerika‟nın krizi de bizim geleceğimizi aydınlatıyor. Ağ
toplumunda siyasetin ve demokratik süreçlerin dönüĢümü bu analizlerde sunulandan
çok daha derindir. Zira bu dönüĢümü baĢlatan baĢıca etmenlerden biri olarak, yukarıda

86
belirtilen süreçlere, yeni enformasyon teknolojilerinin siyasi tartıĢmalar ve iktidarı ele
geçirme stratejileri üzerindeki doğrudan etkilerinin de eklenmesi gerekir. 139

Ağ toplumunun ideal tipi çerçevesinde özetlenen toplumsal dönüĢüm süreçleri,


toplumsal ve teknik üretim iliĢkileri alanının ötesine geçer: kültürü de iktidarı da
derinden etkiler. Kültürel ifadeler, tarihten ve coğrafyadan soyutlanır, ağırlıklı olarak,
elektronik iletiĢim hatlarıyla aktarılır hale gelir; sonuçta, dijital, görsel-iĢitsel hipertext
„in kapsadığı kod ve değer çeĢitliği içinde izleticilerle etkileĢim içinde olan, izleyicinin
de etkileĢim kurduğu ağlardır bunlar. Enformasyon ve iletiĢim çeĢitlilik gösteren, fakat
kapsamlı bir medya sistemi içinde dolaĢımda olduğundan siyaset de giderek medya
alanında oynanır. Liderlik kiĢiselleĢir, imaj yapımı da iktidar yapımıdır. Siyasetin
tamamını medya efektine indirgenebilmesi, değerlerin ve çıkarların siyasi sonuçlarla
ilgisiz olması değildir söz konusu olan. Fakat siyasi aktörler kim olursa olsun, hedefleri
ne olursa olsun iktidar oyununda, medya üzerinden, medya sayesinde giderek daha fazla
farklılığı içinde barındıran, bilgisayarlı iletiĢim ağlarını da kapsayan medya sisteminin
çeĢitliliği içinde var olurlar. Siyasetin elektroniğe dayalı medya dilinin çerçevesine
oturtulması gerekliliğinin, siyasi süreçlerin, siyasi aktörlerin, siyasi kurumların
nitelikleri, örgütlenmeleri ve hedefleri açısından çok ciddi sonuçları olmuĢtur. Sonuçta
medya ağlarında yer alan güçler, bu ağların yapısında ve dilinde vücut bulan akıĢlarının
gücünün ardından ikinci sırada yer alır.140

Ġnsanlar arsındaki sembolik iletiĢim, insanlarla doğa arasındaki (tamamlayıcısı


olan tüketimle birlikte), deneyim ve iktidar temelindeki iliĢki, tarih boyunca belli
bölgelerde kristalleĢir ve böylece kültürleri ve kollektif kimlikleri oluĢturur. 141

Siyaset de bilgisayarlı iletiĢim kullanımının giderek yaygınlaĢtığı bir alan. E-


posta, iletiĢim kurma olasılığı yaratarak siyasi propagandanın kitlesel düzeyde
yayılması için kullanılıyor. Bütün ülkelerde elektronik kampanyalar, iĢe bir web sitesi
kurarak baĢlıyorlar. Siyasetçiler vaatlerini internet‟teki sitelerinde yayımlıyorlar.142

139
Castells, a.g.e, 468.
140
Castells, a.g.e, 630.
141
Castells, a.g.e, 18.
142
Castells, a.g.e, 483.

87
Bütün bunlar bize kurumların yapısal süreçlerinin çözülmeye baĢladığını
gösteriyor. Elbette ki ulus-devletin çözüldüğünü iddia etmek için henüz çok erken, fakat
halkların süreçler doğrultusunda taleplerinin farklılaĢması enformasyon toplumunda, ağ
devletlerinin doğal bir sonucu olarak karĢımıza çıkıyor. Liberal demokrasi sorgulanıyor.
Yunan toplumunun amfilerde gerçekleĢtirdiği, birebir halkın katıldığı etkileĢimli
demokrasi rüyasının gerçekleĢesi ihtimalini internet dünyasının vaat ettiğini görüyoruz.

3.2 Enformasyonel Siyaset, Katılımcı Demokrasi Ve Siberaktivizm


Hareketleri

Toffler‟ın “üçüncü dalga” olarak adlandırdığı post-endüstriyel toplum,


standartlaĢmanın, merkeziyetçiliğin, fabrika düzeninin ortadan kalktığı, sürekli ve hızlı
değiĢimin egemen olduğu toplum biçimidir. Bu toplumlarda Toffler‟a göre sanayi
toplumu ürünü olan kitle demokrasisi son bulacaktır. Çünkü toplumun kitle olmaktan
çıkmasıyla insanların ihtiyaçları dolayısıyla siyasal talepleri de değiĢmekte ve
çeĢitlenmektedir. Buna bağlı olarak halkın demokrasi anlayıĢ ve talebi de
değiĢmektedir. Dolayısıyla enformasyon toplumunda egemen demokrasi Toffler‟a göre
“mozaik demokrasisi”, Masuda‟ya göre ise “katılımcı demokrasi” olacaktır. 143 Ġnternet
ve sosyal medyanın günümüzde yayılmasıyla “katılımcı demokrasi” daha sık gündeme
getirmektedir. EtkileĢimli medyanın her zaman istenilen demokrasi düzeyi olan
katılımcı demokrasi için bir zemin hazırladığı fikri çoğunluktadır.

Enformasyon ya da bilgi toplumlarını dinamikler ve trendler açısından ele alan


Allen, merkezde bilgi ve enformasyon kullanımı, onun hemen etrafında zihni iĢlerin,
enformasyon mesleklerinin, bilgi elitlerinin, yeni köle sınıfının, enformasyonel geliĢme
modunun, enformasyon teknolojilerinin, çok uluslu iĢletmelerin, eĢitsiz küresel
geliĢmenin, artan hizmetlerin ve yeni sosyal hareketlerin, yer aldığını belirtmektedir.

Son halkada ise iĢin profesyonelleĢmesinin, bilimsel ve idari iĢlerin


bürokratikleĢmesinin, ürün ve süreç olarak enformasyonun, merkezileĢmiĢ kontrole
karĢı desantralize üretim birimlerinin artıĢının, enformasyon networklarının, post-

143
Kurt, ,a.g.e, 42.

88
materyal ihtiyaçların, geliĢmiĢ ülkelerde bilgi üretiminin, buna karĢılık geliĢmemiĢ
çevre ülkelerde kitle üretiminin olacağı toplumlardır.144

Tabloyu bir bütün olarak değerlendirirsek, medyanın topluma kök saldığını,


medya ile toplumun siyasi süreçteki etkileĢiminin son derece belirsiz olduğunu,
bağlama, siyasi aktörlerin stratejilerine, toplumsal, kültürel ve siyasi eğilimler
yelpazesinin kendine özgü etkileĢimine dayandığını söyleyebiliriz.145

Bu enformasyonel siyasette kastedilen ve vurgulamak istediğimiz, siyasetin,


bütün siyasi görüntülere, seslere ya da sembolik yönlendirmelere indirgenebileceği
değil. Fakat bunlar olmadan iktidarı kazanma, iktidarı kullanma Ģansının düĢük olduğu
gerçeğidir.

Ġnsanlar bilgisayarlar vasıtasıyla toplumsal, siyasal, ekonomik vb. etkileĢime


geçmelerini sağlayan bir araç olan Ġnternet‟in belki de en önemli iĢlevi, bilginin serbest
dolaĢımını sağlamasıdır. Günümüzde, insanlar gerekli altyapıya sahip iseler, dünyanın
her yerinden ihtiyaç duydukları bilgiye ulaĢabilir hale gelmiĢlerdir. Artık mesafenin eski
önemi kalmamıĢtır. Ġnsanlar zaman ve mekândan bağımsız bir biçimde, bilgiye daha
kolay bir biçimde ulaĢabilmektedir.

Aralarında Habermas‟ın da bulunduğu birçok ünlü düĢünür, bilgi devriminin,


eĢit Ģekilde iletiĢim Ģansını artırdığını iddia etmektedirler. Ġnternet sayesinde, geçmiĢte
seçkinlerin tekelinde kalan bilgi/ enformasyon artık, daha geniĢ kitlelere yayılmıĢtır.

Bunun bir getirisi olarak, artık büyük bürokratik örgütlerin dıĢında,


küçük/marjinal gruplar ya da bireyler de, internet sayesinde global düzeyde seslerini
duyurabilmektedirler.

Daha önce, devletin resmi kitle haberleĢme araçlarında ya da büyük medya


kuruluĢlarında seslerini duramayan marjinal gruplar, internet teknolojisi sayesinde,
gerektiğinde, merkezi iktidara karĢı, tüm dünyadan kendilerine destekçiler bulabilir hale
geldiler. Etnik hareketlerin giderek yaygınlık kazanması ile iletiĢim teknolojilerinin

144
Kurt, a.g.e, 43.
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Ġkinci Cilt: Kimliğin YükseliĢi,
145

470.

89
geliĢimi arasındaki iliĢkiyi sanırım inkâr eden yok. Bir taraftan dünyayı “küresel kültür”
e taĢıyan enformasyon ve iletiĢim teknolojileri, diğer taraftan da aynı arabanın tersine
iĢleyen tekerlekleri gibi “yerel kültür” lerin öne geçmesine de zemin hazırlıyorlar.

Diğer bir ifade ile bazı yazarların adına post-modern çağ dedikleri günümüzde,
bir anlamda yönetenlerin iĢi çok daha zorlaĢtı. Bu durum özellikle “toplumsal
bütünleĢme” sorununu çözememiĢ ülkeler için özel bir önem taĢımakta. Yirmi birinci
yüzyılın eĢiğinde insanlık, adeta bu yüzyılın baĢında bir diktatörün “karĢı devrim”
olarak bahsettiği bir tür “tele devrim” süreci ile karĢı karĢıya kaldı.

Bazı iyimser yazarlar, internet gibi enformasyon teknolojilerindeki geliĢmenin


daha varsıl ve demokratik bir topluma yol açacağını iddia ediyorlar; kötümserlerse
aksini iddia ediyorlar.146

Günümüzde aydınlanmacı geleneğin “ilerleme” anlayıĢına dayanan birçok


yazar, Ġnternet gibi enformasyon ve iletiĢim teknolojilerinin; daha katılımcı demokratik
bir toplum yaratacağını iddia etmektedirler. Bunlara göre yeni teknolojiler,
yönetilenlere, yöneticilere daha kolay izleme imkânı vermektedir; bu sayede kararlara
katılım daha da kolaylaĢmaktadır.147

Ġnternetin demokratik bir potansiyelinin olduğu yönünde açıklamalar kabul


edilebilir niteliktedir. Bu potansiyeli sağlayan özellikler söyle ifade edilmektedir:

1. Bilgi ve enformasyona kolay eriĢim: isteyen herkesin bilgi ve


enformasyona ulaĢabilmesi,
2. Otoriteden bağıĢıklık: internet ortamındaki gerçekleĢen iletiĢimin bir
otoriteden bağımsız olması,
3. Ġfade özgürlüğü: enformasyonun özgürce akıĢı,
4. Siyasal katılımın artması: enformasyona ulaĢan bireylerin karar verme
süreçlerine etkin katılımlarının olması,

146
Kurt, a.g.e, 32.
147
Kurt, a.g.e, 98.

90
5. Sivil toplumun geniĢlemesi ve küreselleĢmesi: Artan enformasyona
ulaĢımın sivil toplum örgütlerinin yaygınlaĢmasına ve küreselleĢmesine imkân
sağlaması.148

Ġnternet ortamında sunduğu potansiyelden meydana gelen bir de durum da


siber aktivizm hareketleridir. Siber aktivizm hareketleri sosyal ağlarda artarak devam
etmektedir.

Ġnternet ortamının sağladığı özgürlükçü zemin ve zihniyet katılımcı demokrasi


ile birlikte siber aktivizm hareketlerinde de kullanımını sağlamıĢtır.

Siber aktivizmin sosyal ağlarda yürütülmesi ile ilgili çalıĢmasında Afife Akın,
Morris ve Zalewski‟nin, internet ve iletiĢim teknolojileri kullanımını dört sınıfa ayıran
çalıĢmasında bahseder:

1. Birincisi, grupların yayılması, üye katılımı, hareketlerin etkinliklerini


koordine etmek;
2. Ġkincisi ana akım medya içeriğinden yoksun olabilecek gruplara medya
içeriği sağlamak;
3. Üçüncüsü, katılımcıların demokrasiyi uygulayabilecekleri sanal bir
kamusal alan yaratmaktadır.
4. Son olarak, siyasi amaçlar için, internet teknolojilerini manipule etmeye
veya engellemeye yardımcı olacak Ģekilde kullanan ve hatta sistemi bu nedenle çökerten
hacktivizm hareketi.149

Siber aktivizm ile bildiğimiz anlamda “sokak aktivizmi” nin kültürel çarpıĢ-
masından bir takım tepkiler doğmuĢtur. Bu tepkileri kabaca üç kategoriye ayırabiliriz:

1. Ġnternetin katılımcı, Ģeffaf ve doğrudan demokrasiye ulaĢmak için


öncelikli yol olduğunu savunanlar;

148
Bal, a.g.e, 253.
Emre, Perrin Öğün. “Muhalefet Ağlarda Ġlerliyor Mu? Ağlara Takılıyor Mu?”,Can Bilgili,
149

Gülüm ġener(Ed.) Sosyal Medya Ve Ağ Toplumu 2: Kültür, Kimlik, Siyaset Ġçinde, Ġstanbul:
Grafik Tasarım Yayınevi, 2013,240.

91
2. Ġnternetin neoliberal sömürü politikaların yeni bir aracı olduğunu, sadece
ayrıcalıklı kesimlerin kullanabildiği bu aracın toplumsal muhalefet için değersiz
olduğunu düĢünenler;

3. Ġnternetin iktidar sahipleri tarafından yönlendirilmesine ve geniĢ


kesimlerin dıĢlanmasına rağmen, sunduğu imkânlar nedeniyle etkili bir mücadele aracı
olabileceğini kabul edenler”150 olarak sınıflandırmak mümkündür.

Siyasilerin iktidar yarıĢında kullandığı önemli unsurlardan biri olarak


enformasyon teknolojileri öne çıkmaktadır. Obama‟ın 2006 yılındaki seçim kampanyası
enformasyonel siyasetin önemine dair verebileceğimiz en belirgin örnektir. Günümüzde
de iktidarların enformasyon teknolojilerini etkin olarak kullandığını görüyoruz. Burada
vurgulanmak istenen indirgemeci bir yaklaĢımdan ziyade, enformasyonun siyaset
üzerindeki etkisini gözler önüne sermektir.

Ġnternetin oluĢturduğu zeminle birlikte internetin demokratik bir zemin


hazırladığı görüĢü yaygınlık kazanmıĢtır. EtkileĢimli internet alanı ve sosyal ağlar
katılımcı demokrasiye bir adım olarak görülmektedir. Özellikle son zamanlarda
meydana gelen toplumsal hareketlerde sosyal ağların etkin bir Ģekilde kullanımı bu
görüĢleri doğrular niteliktedir.

ġener sosyal medyanın sosyal hareketlerin haberleĢme, örgütlenme ve eylem


pratiklerinde oluĢturduğu pratiklerini özetle Ģu baĢlıklar altında topluyor; iletiĢimin
hızlanması, küresel dayanıĢma ağlarının oluĢması, alternatif kamu alanlarının oluĢması,
kolektif mücadelenin yeni bir mekân olan sosyal medyada keĢfedilmesi, eylemlerin
tohumlarının atıldığı mekân olarak eylem alanı, sosyal hareketlere yeni katılım biçimler,
siyasi kimlik edinme /sergileme aracı olması, alternatif medya iĢlevi görmesi.151

Siberaktivizm hareketleriyle öne çıkan sosyal ağlar da dikkatleri üzerine


çekmiĢtir. Bu açıdan internet hem iktidar hem aktivistler açısından etkin bir Ģekilde

150
Kezban Karagöz, “Yeni Medya Çağında DönüĢen Toplumsal Hareketler Ve Dijital Aktivizm
Hareketleri”, ĠletiĢim Ve Diplomasi, Sayı 1, (Eylül, 2013),131-157.
151
ġener, Gülüm. “Toplumsal Mücadele Alanı Olarak Sosyal Medya”,Can Bilgili, Gülüm
ġener(Ed.) Sosyal Medya Ve Ağ Toplumu 2: Kültür, Kimlik, Siyaset Ġçinde, Ġstanbul: Grafik
Tasarım Yayınevi, 2013, 253-272.

92
kullanılabilirdir. Bu da internet ve enformasyon teknolojilerinin önemini
göstermektedir.

3.3 Ağ Toplumu Ve Sosyal Hareketler

Son dönemlerde meydana gelen toplumsal hareketleri incelediğimizde halkın


değiĢen talepleri doğrultusunda, yeni bir sürece girdiğimizi görmekteyiz. Ekonomik,
siyasal, toplumsal, bireysel açıdan birtakım değiĢim süreçleri yaĢanmakta. Bu toplumsal
hareketleri ise bu dönüĢümün birer habercisi olarak kabul etmek mümkündür.

Toplumsal hareketlerde internetin etkin bir silah gibi kullanımı bizleri ağ


toplumunda sosyal hareketleri incelmemize sebep olmuĢtur. Ağ toplumunda bu
toplumsal hareketleri incelerken dikkat etmemiz gereken birtakım kriterler vardır.

Öncelikle Castells‟in belirttiği gibi toplumsal hareketler, kendi kuralları


çerçevesinde anlaĢılmalıdır: “Bu hareketler, ne olduklarını söylüyorlarsa odurlar.” Yani
bu toplumsal hareketler sırasında aktivistler neyi talep ediyorlarsa, sloganları ve
söylemleri her ne ise bizim için bu hareketlerin nedenleri de bunlardır. Toplumsal
hareketleri incelerken önceliği bu sloganlara vereceğiz.

Bu toplumsal hareketler incelenirken, iĢleyiĢi, pratikleri, değerleri ve


söylemlerinin tanımlandığı biçimiyle, bu hareketlerle, küreselleĢme,
enformasyonelleĢme, temsili demokrasinin krizi ve medyanın uzamında sembolik
siyasetin baskın olması gibi ilintili oldukları toplumsal süreçler arasındaki iliĢkiyi ortaya
koyması gerekir.

Ġkincisi, toplumsal hareketler, toplumsal muhafazakâr da olabilirler, toplumsal


devrimci de olabilirler, her ikisi de olabildikleri gibi, ne toplumsal muhafazakâr ne de
toplumsal devrimci olabilirler. Sonuçta hepimiz toplumsal evrimde önceden belirlenmiĢ
bir yön olmadığı düĢüncesini, tek tarih bilincinin anladığımız tarih olduğunu idrak etmiĢ
bulunuyoruz. Dolayısıyla analitik bir bakıĢ açısıyla yaklaĢtığımızda “kötü” ve “iyi”
toplumsal hareketler yoktur. Hepsi de toplumlarımızın semptomlarıdır, hepsi de

93
toplumsal yapısalımızı değiĢen yoğunluklarda etkiler, farklı sonuçlar doğurur ki bunun
da araĢtırmayla ortaya konmuĢ olması gerekir. 152

Üçüncüsü, toplumsal hareketlere iliĢkin dağınık malzemeleri biraz düzene


kavuĢturmak için bu malzemelere Alain Tourain‟in bir toplumsal hareketi üç ilkeyle
tanımlayan klasik tipolojisi çerçevesinde sınıflandırabiliriz. Tourain‟in tanımlayıcı üç
ilkesi Ģunlardır: “hareketin kimliği, hareketin karĢıtı ve toplumsal hedef de
denilebilecek, hareketin hayali veya toplumsal modeli.” Bizim için de toplumsal
hareketleri kategorize derken bu üç ilke yardımcı olacaktır.

Bu kriterler bağlamında son zamanlarda meydana gelen sosyal hareketlerin


sebeplerini irdelediğimizde bu tablo karĢımıza çıkmaktadır: “Zenginlik, teknoloji ve
iktidar ağlarını yol açtığı ağı küreselleĢme ve enformasyolelleĢme, dünyamızı
dönüĢtürüyor. Üretim kapasitemizi, kültürel yaratıcılığımızı ve iletiĢim potansiyelimizi
güçlendiriyor. Aynı zamanda toplumları da çözüyor. Devlet kurumları ve sivil toplum
örgütleri kültürlere, tarihe ve coğrafyaya dayalı olduğundan, tarihsel temponun aniden
hızlanması ve iktidarın bir bilgisayar ağında soyutlanması mevcut toplumsal kontrol ve
siyasi mekanizmalarını ayrıĢtırıyor. Küçük bir globopolitan elit dıĢında tüm dünyada
insanlar, hayatları, çevreleri, iĢleri, ekonomileri, hükümetler, ülkeleri ve nihayetinde
dünyanın kaderi üzerindeki denetimini yitirmenin sıkıntısı içinde. Dolayısıyla eski bir
toplumsal evrim yasası uyarınca, direniĢ hükmetmeye karĢı çıkıyor, yetkilendirme
iktidarsızlığa tepki gösteriyor ve alternatif projeler, gezegen çapında insanların git gide
düzensizlik olarak algıladığı yeni küresel düzene içkin olan mantığa meydan okuyor.
Ne var ki, bu tepkiler ve hareketlilik tarihte her zaman olduğu gibi sıra dıĢı biçimlerde
ortaya çıkıyor ve beklenmedik yollarda ilerliyor”153

3.4 Siyasi Bir Var Olma Biçimi Olarak Ağlar OluĢturma

Son yıllarda geniĢ ölçekli yerde öne çıkan iletiĢim platformu olan kablosuz
iletiĢim çerçevesinde etkileĢime dayalı, çok yönlü ve yatay iletiĢim ağları sayesinde
derin bir teknolojik ve örgütsel dönüĢüm geçirdi. Yirmi birinci yüzyılın toplumsal

152
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Ġkinci Cilt: Kimliğin YükseliĢi,
100.
153
Castells, a.g.e, 98.

94
hareketlerinin oluĢturduğu yeni bir toplumsal yapı olarak ağ toplumunun özünde yatan
yeni bağlam budur.154

Ağlar oluĢturma, özellikle de internete dayalı ağlar oluĢturma, küreselleĢme


karĢıtı hareketin özünü oluĢturur. 1990‟lardaki neoliberal politikalara karĢı çıkan birçok
mücadele, eylemlilik ve örgütlenme elektronik iletiĢim sayesinde bir ağlar ağıyla
birleĢtirilmiĢtir. Seattle‟ a giden yolda giriĢimlerin ve tartıĢmaların koordinasyonunda
internet kullanımında büyük katkıları oldu; bu daha sonra düzenli olarak gerçekleĢtirilen
küresel etkinliklerin her birinin düzenlenmesinde, insanların bu etkinlikler için bir araya
gelmesinde olduğu gibi.155

Ġnternet çevresinde örgütlenme ve harekete geçme deneyimine dayanarak, bazı


militanlar, ağın kendisini, insanların özerkliklerini koruyacağı, profesyonel
siyasetçilerin aracılığı olmadan tartıĢmalar ve oynamalar yoluyla kolektif kararlar
alacağı, gelecekteki demokratik bit toplum biçimi olduğu önerisini getirmiĢlerdir. Bu
görüĢ siyasi bir ütopya olsa da, siyasi kurumların tarihini dikkate alarak
değerlendirmeye değer bir görüĢtür.156

Sanayi çağında siyasal sola damgasını vuran kitlesel siyasi partiler, iĢçi
hareketi ya da köylü hareketi gibi meclisler, yerel komiteler halinde örgütlenen,
delegelerden oluĢan, federal bir yapısı olan kitlesel toplumsal hareketleri örnek almıĢtı.
KüreselleĢme karĢıtı hareket, sonuçta toplumların kuramlarının siyasi değiĢimi
yönündeki yeni gücü oluĢturacaksa eğer, bu hareketlerin ağlar oluĢturma pratiği büyük
ihtimalle ortaya çıkan yeni siyasi kurumlara da aktarılacaktır. Bütün bu geliĢmeler
henüz toplumsal deney sürecinde olsalar da, analitik açıdan önemli olan, ağlar
oluĢturman, özelikle internete dayalı ağlar oluĢturmanın yalnızca örgütlenme ve
mücadele aygıtı değil, yeni bir toplumsal etkileĢim, harekete geçme ve karar alma
biçimi olduğunu vurgulamaktadır.

154
Manuel Castells, Ġsyan Ve Umut Ağları “Ġnternet Çağında Toplumsal Hareketler”,Ebru Kılıç
(çev),Ġstanbul: Koç Üniversitesi Yayınları,2013,s 191.
155
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Ġkinci Cilt: Kimliğin
YükseliĢi,200.
156
Castells, a,.g.e, 201.

95
Diyebiliriz ki yeni bir siyasi kültür söz konusudur: Ağlar oluĢturmak, merkezin
olmaması, dolayısıyla merkezi bir otoritenin bulunmaması demektir. Bu yerel ile
küresel arasında hemen iliĢki kurulması manasına gelir; böylece hareket kimliğine ve
çıkarlarına dayanarak yerel olarak düĢünebilecek; eylemi küreselleĢtirebilecek, iktidar
kaynaklarının bulunduğu yerde gerçekleĢtirebilecektir. Bu aynı zamanda ağdaki bütün
düğümlerinin, bütün bağlantı noktalarının, ağın amaçlarına katkıda bulunup sürekli
geniĢleterek onu güçlendireceği anlamına da gelebilir. Aynı zamanda ağın genel
dinamiklerini engelleyen iĢlevsiz bağlantıların kolayca atlanılabileceği ya da devreden
çıkarılabileceği, böylece toplumsal hareketlerin sık sık hizbçilik yüzünden onları öz
yıkıma götüren geleneksel hastalıklarının da alıĢılacağı anlamına da gelebilir.157

KüreselleĢme karĢıtı hareket çeliĢkili çeĢitliliği yüzünden, bir ağ olarak var


olduğu koĢullar dıĢında, imkânsız bir kolektif aktördür. Hareketin ağın kendisi
olmasının, bir ağ olmasının sebebi budur; hareketin bu yönü, onu bir hareketler ağı
olmaktan daha baĢka bir Ģey kılar. Bunu mümkün kılan da, hedeflerinin ve
bileĢenlerinin kendi kendine geliĢen bir ağ sayesinde değiĢen bütünlüğüdür. Fakat bu
yalnızca elektronik bir ağ değildir. Ağ yerellikleri birleĢtirir; aynı zamanda etkinliklerin
ve karĢıt etkinliklerin gerçekleĢtiği sembolik mekânlar haline gelen yerleri de birleĢtirir.
Ağlar oluĢturma hem yüz yüze, hem de elektroniktir; hem web sitesiyle, hem de coğrafi
mekânlarla ilgilidir. Bu mekânlar iki coğrafyadan oluĢur: Deneyim coğrafyası ve iktidar
coğrafyası. Deneyim mekânları hareketin aktörlerinin yaĢadığı ve kendilerini
anlamlandırdıkları yerlerdir. Ġktidar mekânları ise, küresel yönetim kurumlarının
gezegeni kendilerinin belirlediği zaman ve mekânlarla iĢaretlenen egemenliklerinin
keyfini paylaĢmak için oluĢturdukları yerlerdir. Dolayısıyla ağlar oluĢturma sayesinde
deneyim mekânları direniĢ siperleri haline gelir. Ve iktidar mekânları karĢıt güçlerle
uzamsal bir kuĢatmaya alınır.158 ĠĢte meydan iĢgali tam da bu sebeple yapılan bir eylem
biçimidir. Özellikle Orta doğu‟da meydana gelen sosyal hareketler ve bu hareketleri
örnek alarak planladıklarını söyledikleri „Wall Street‟i ĠĢgal Et‟ eylemlerinde meydan
iĢgali öne çıkmıĢtır.

157
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Ġkinci Cilt: Kimliğin YükseliĢi,
202.
158
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Ġkinci Cilt: Kimliğin YükseliĢi,
202-203.

96
Yeni küresel bir ekonominin geliĢtiği, ulus-devletin küresel yönetim
kurumlarına geçiĢ sürecinde gerilediği on yıllık dönemin ardından dünyanın dört bir
yanında toplumlar, belirmekte olan kurumlar üzerinde denetim sahibi olma haklarını
talep ediyor. Kimliğe, ekonomik statükonun kurulmasına dayalı bir direniĢ olarak
baĢlayan Ģey, kültürel kimliğin, ekonomik çıkarların ve siyasi stratejilerin giderek
karmaĢıklaĢan bir dizge çerçevesinde kaynaĢtığı bir projeler çoğunluğuna dönüĢtü: Ağ
toplumunda, toplumsal hareketler tuvali. Tüm dünyayı yayılan bu hareketler, bilgisayar
ağlarına sığınarak, toplumsal bağımsız yeni bir küresel ekonomi yaratma yönündeki
neo-liberal fantezinin sonunu getirdi. Bilgiyi, üretimi ve piyasaları nüfusu değerli bir
kesiminde yoğunlaĢtırmayı, geri kalan kesimleri farklı biçimlerde, her toplumun
mizacına göre, insancıllığı bazen az, bazen çok gözeterek yönetmeyi ön gören büyük
dıĢlayıcı plan (açık ya da örtülü), Tourain‟ın ifadesiyle “büyük bir ret” ile karĢılaĢtı.
Fakat bu reddin küreselleĢmiĢ, enformasyonelleĢmiĢ yeni kapitalizm biçimleri üzerinde,
yeni kapitalizm biçimleri üzerinde, yeni toplumsal denetim biçimleri kurmaya
dönüĢtürebilmesi, toplumsal hareketlerin taleplerinin siyasi sistem ve devlet kurumları
tarafından iĢlenmesini gerektiriyor. 21. Yüzyılın toplumunu, büyük ölçüde devletin,
küresel kapitalizm, kimliğe dayalı toplumsal hareketler, iĢçi ve tüketici tabanlı
savunmacı hareketler ve alternatif küreselleĢmiĢ hareketlerin çeliĢkili mantıklarına ayak
uydurma yeteneği ya da yeten eksizliği belirleyecek. 159

3.5 Meydan ĠĢgali

Özellikle Orta Doğu‟da meydana gelen son toplumsal hareketlere


baktığımızda; yöntem olarak birbirlerine benzediklerini görüyoruz. Ġlk olarak Tunus‟ta
baĢlayan bu hareketlerin istek ve talepleri kendi ülkelerine göre farklılık gösterse bile,
yöntem itibariyle benzerlik göstermektedir. Bu hareketlere baktığımızda örgütlenme ve
sürecin benzer iĢlediğine Ģahit oluyoruz. Bu dikkat çeken benzerliklerden biri de
meydan iĢgalidir. Meydan iĢgali, bu hareketlerin temel karakteristik özelliklerinden
biridir. Festival havasında baĢlayan bu hareketler kent meydanı olarak görülen merkezi

159
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Ġkinci Cilt: Kimliğin YükseliĢi,
215.

97
meydanları iĢgal ederek eylemlerini bu yerlerde tabiri yerindeyse iĢgal ederek
yürüttüler. Bu meydan iĢgali bilinçsizce tekrarlanan bir hareket değildir. Bu hareketin
nedenlerini inceleyecek olursak öncelikle bu iĢgal edilen kamusal alanlara bakmalıyız.

Kamusal alan, Habermas‟ın tanımıyla, devlet ile toplum arasında bir yerde
olan, toplumun devlete yönelik taleplerini kamu olarak örgütlemek ve neticeye varmak
suretiyle aktardığı bir alandır. Kamusal alanın somutlaĢtığı mekânlar genellikle kentsel
mekânlardır. Bunlar kahveler, tiyatrolar, parklar, müzeler, opera binaları gibi
mekânlardır. Kamusallığın mekânsal olmayan biçimleri ise kitap, dergi ve gazetelerdir.
Antik Yunan‟da agora denilen açık tartıĢma ve oylaĢma alanlarından günümüzde yaygın
olan kahvehanelere kadar mekânsal nitelikte çeĢitli kamusal alanla bulunduğu halde
bunlara internet kamusal alanı eklenmiĢtir.160

Ġnsan faaliyetinin çeĢitli alanlarındaki iktidar alanları kendi aralarında ağlar


oluĢturmuĢlardır. Ama hepsinin ortak bir çıkarı vardır: toplumun kuralları ve
normlarını, esasen kendi çıkarları ve değerlerine cevap veren bir siyasi sistem üzerinden
tanımlama yetisini denemek.

Toplumsal hareketlerdeki dönüĢümden doğan farklılıkları ve ihtiyaçları


internet mecrası karĢılayabilmektedir. Kolektif eylem, psikolojik motivasyon,
örgütlenme taĢıyıcıları ve iletiĢimsel eylem olarak üç unsura dayandırılır. Yeni sosyal
hareketlerin iletiĢim ve örgütlenme biçimlerinin değiĢtiğini görüyoruz.

Bu nedenle, yaratıcı eylemlerde festivalvari yaklaĢımlar, görsel performanslar


dikkat çekmektedir. Nasıl söyledikleri, ne söyledikleri ile yarıĢabilmektedir. Sosyal
ağların âdem-i merkeziyetçi, esnek ve dağınık yapısı, tabandan gelen hareketler için
biçilmiĢ bir iletiĢim olanağı sunmaktadır. Aynı özelliklere sahip sosyal ağlar üzerinden,
psikolojik olarak motive olmuĢ, aktivizme hazır bir ağ koalisyon oluĢturmak kolaylaĢır.
Ġnternetin eylem aracı olarak kullanıldığı protesto biçimlerinden çevirimiçi bildirimler,
çevirimiçi imza kampanyaları ve Haktivizm, bilinirlik ve farkındalık sağlamaya
yardımcı olmaktadır. Ağlar üzerinden oluĢturulacak kolektif kimliklerle birlikte,

160
Bal, a.g.e, 244.

98
farkındalık ve iĢbirliği rahatlıkla ve hızla yaygınlaĢmaktadır. „biz‟ olma duygusu
pekiĢtirilerek dayanıĢma sağlanmaktadır.161

Fakat internet üzerinde gerçekleĢen her aktivist hareket, sokakta karĢılığını


bulamayabilir. Fakat sokakta karĢılığını bulan hareketler siber uzamdan kent uzamına
doğru bir geçiĢ gerçekleĢtirmelidir.

Toplumsal hareketlerin internetle sınırlı olmayan, toplumsal hayat ve


mekânlarında kendisini görünür kılan yeni bir kamusal alan biçimleri gerekir. Kentsel
uzamı ve sembolik binaları iĢgal etmelerinin temel nedeni de budur. Sonuç itibariyle,
ĠĢgal edilmiĢ alanlar toplumsal değiĢim tarihinde, ayrıca güncel pratikte üç temel
sebepten ötürü büyük rol oynamıĢtır:

1- Cemaat oluĢtururlar; cemaatse birlikteliğe dayanır. Birliktelik korkuyu


aĢmayı sağlayan temel psikolojik mekanizmadır.
2- ĠĢgal edilmiĢ alanlar anlamsız değildir: genellikle devlet iktidarına ya da
finansal kurumlara ait yerlerin iĢgal edilmesinin sembolik ya da finansal kurumlara ait
yerlerin iĢgal edilmesinin sembolik gücüyle yüklüdürler. Ya da iliĢkili olarak baĢak
temsil yolları kapalı olduğundan yurttaĢların iradesini ifade etmiĢ olan halk
ayaklanmalarının hatıralarını canlandırır.
3- Toplumumuzda toplumsal hareketlerin kamusal alanı internetteki sosyal
ağlar ile iĢgal edilmiĢ kent uzamını arasında melez bir alan olarak yaratılır: Siberuzam
ile kent uzamını bitip tükenmek bilmez bir etkileĢim içinde bağlar, teknolojik ve
kültürel olarak dönüĢtürücü pratiğe dayalı, ortaya anlık çıkıveren cemaatler oluĢturur.162

Orta Doğu‟da baĢlayıp dünyanın dört bir yanına dağılan bu toplumsal


hareketler, siber uzamda, sanal dünyada organize olup, bunun gerçek dünyada karĢılığı
olarak kent meydanlarını iĢgal etmiĢlerdir. Tunus‟tan baĢlayıp, Ġzlanda, Mısır, Arap
Ġsyanları, Ġspanya, New York „a kadar uzanan bu eylemler meydan iĢgali ile sosyal
ağlarda makes bulan tepkilerini sokağa taĢımıĢ, birlikte hareket ederek korkularını
yenmiĢ, iktidarın önemli mekânlarını iĢgal ederek, iktidara meydan okumuĢlardır.

161
Emre, a.g.e, 235.
162
Manuel Castells, Ġsyan Ve Umut Ağları “Ġnternet Çağında Toplumsal Hareketler”, 5.

99
3.6 Yeni Medya

„Papa bilgi ve matbaayı yok etmezse, matbaa bir dönem sonra onu yok
edecektir.‟Fransız Devrim‟inden önce söylenilen bu söz, iletiĢim araçlarının devrimler
ve toplumsal hareketler karĢısındaki önemini belirtmektedir.

Orta Doğu‟da gerçekleĢen toplumsal hareketlerde dikkatleri üzerine çeken bir


baĢka unsur da adına „internet devrim‟, „Twitter devrimi‟ denecek kadar önemli bir
unsur olan sosyal medyanın rolüdür. Daha önce de belirttiğimiz gibi Arap baharı olarak
adlandıracağımız bu toplumsal hareketler, örgütlenme ve sürecin biçim olarak dönüĢüm
gerçekleĢtirdiğini bizlere göstermektedir. Bu dönüĢümlerden biri de bu toplumsal
hareketlerin örgütleniĢ biçimi ve haberleĢme Ģeklidir. Aynı zamanda bu haberleĢme ağı,
geleneksel medyanın iktidara hizmet eden tarafına bir alternatif olarak kullanılmıĢtır.
Biz bu medyaya; yeni medya diyeceğiz.

Yeni medya, internetin etkileĢimli iletiĢim gücünü tanımlayan soyut bir


kavramdır ve bu gücü kullanan araçlar, sosyal medya araçları olarak tanımlanır.
Günümüzde iletiĢim sosyal medya araçlarının çeĢitli elektronik cihazlar aracılığıyla
kullanılmasıyla diyaloga dönüĢüyor. Sosyal ağlarda paylaĢılan içerik hızlıca yayılıyor
ve insanlar bu içeriği tartıĢma olanağı buluyorlar. Bu hızlı yayılma ve tartıĢma
ortamının kolaylıkla oluĢması sosyal medyanın politik alanda etkin bir rol oynamasını
sağlıyor. Orta Doğu‟da ve Kuzey Afrika‟da sosyal medya üzerinden organize edilen
halk hareketlerinin baskıcı hükümet ve diktatörleri devirebilecek güze ulaĢması ve
devirmesi sosyal medyanın politika ve halk hareketlerinde önemli bir role sahip
olduğunu gösterir.163

Castells, bu durumu söyle dile getirmektedir: “Benim ağ toplumu olarak


kavramsallaĢtırdığım toplumumuzda iktidar çok boyutludur ve insan faaliyetinin her
alanında yetkilendiren aktörlerin çıkarları ve değerlerine göre programlanmıĢ ağlar
etrafında örgütlenir. Ġktidar ağları, insan zihnini ağırlıklı olarak kitlesel iletiĢimi

163
Duygu Albayrak Ve Diğerler,”Sosyal Medyanın Politik Katılım Ve Hareketlerdeki
Rolü”,2014, Bilkent Üniversitesi, Bilgisayar Teknolojisi Ve BiliĢim Sistemleri Bölümü,
Ab.Org.Tr/Ab12/Bildiri/205.Pdf (29.05.2014).

100
sağlayan multimedya ağları üzerinden etkileyerek iktidarlarını icra eder. Dolayısıyla
iletiĢim ağları iktidar oluĢturmada belirleyici kaynaklardır.”164

Ulus sınırlarının ötesinde bir örgütlenme tasavvuru geliĢtiren küreselleĢmeyi,


kendisini var eden ve geliĢtiren unsurlardan en önemlisi hiç kuĢkusuz iletiĢim araçları
ve ağları olmuĢtur. KüreselleĢme sürecinin sınırları kaldırarak, ortak homojen bir dil,
kültür ve toplum yaratma fikri, bireysel ve toplumsal dönüĢümün itici gücü olmuĢ,
böylece iletiĢim araçları yoluyla yeni bir toplum biçimine doğru yol alınmıĢtır.
“KüreselleĢme ile ortaya köklü yapısal değiĢmede sanayi toplumu, yerini yapısal farklar
gösteren bilgi toplumuna bırakmaktadır.”165

Demokrasinin bilinen üç ayağı, yasama, yürütme ve yargı dıĢında dördüncü


ayak olarak kabul edilmektedir. Medya; kitlelere mesajlar göndererek onları olaylarda
haberdar eden halkın bilgilendirilmesinde, eğitilmesinde ve toplumsal sorunlar üzerinde
tartıĢma platformları yaratabilen gazete, dergi, TV, radyo, internet gibi kitle iletiĢimini
sağlayan araçlar toplamına verilen isimdir.166

Çevrimiçi iletiĢimin mantığına baktığımızda, bir takım faydalar sağladığını


görürüz. Öncelikle örgütlenme, harekete geçme ve sürdürebilirlik konularında
geleneksel metotlardan çok daha düĢük bir maliyete sahiptir. Sosyal medya ağlarına üye
olmak herkes için ücretsizdir.167

Dünya gerçekten „küresel köy‟ olmaya daha da yaklaĢmıĢtır. Özellikle internet


medyasının getirdiği özgür ve geniĢ alan ise edilgen konumdaki kitlelerin seslerini
duyurmalarını sağlamıĢtır. Sivil toplum hareketleri artık seslerini duyurmak için
televizyon kanallarının dikkatini çekmeyi beklemeyi bırakmıĢ kendi sosyal medyaları
aracılığı ile topluluklar kurarak yönetir hale gelmiĢlerdir. Enformasyonu

164
Castells, Ġsyan Ve Umut Ağları “Ġnternet Çağında Toplumsal Hareketler”, 22.
165
Mehmet Emin Babacan, Ġrfan HaĢlak Ve Ġsmail Hira, Sosyal Medya Ve Arap Baharı,
Akademik Ġncelemeler Dergisi, Cilt. 6, Sayı.2,69.
166
Gül Dilek Türk, “Demokrasinin Dördüncü Kuvveti Yeni Medya Teknolojileri”,
16.Türkiye‟de Ġnternet Konferansı, Ġstanbul: Marmara Üniversitesi, 9 Aralık 2013,1.
167
Azime Telli , “Mısır Devriminde Sosyal Medyanın Rolü ”, Bilge Strateji Dergisi, Cilt. 4,
Sayı. 7 (Güz 2012), 71.

101
yönlendirmedeki bu hareket gücü öyle bir noktaya gelmiĢtir ki kitlelerin biriken
enerjileri meydanlara taĢmıĢ ve devrimleri hareket noktası olmuĢtur.168

Ġçinde bulunduğumuz dönem eskiyi temsil eden kitle iletiĢim sisteminin


araçları ve onların sattığı „otorite algısı ‟nın sahibi sosyal yapı, kurumlar ve temsiller ile
dijital iletiĢim araç ve ortamları, sosyal medya üretici/kullanıcılarının düĢünce ve değer
temsilleri arasındaki mücadelenin de yaĢandığı dönemdir.169

Yaygın medya adı verilen geleneksel medya sermaye bağımlılığı içinde halkın
gözünde itibar kaybına uğradıkça, sivil toplum hareketlerini, toplumsal çeliĢkileri
görmezden geldikçe alternatif medya arayıĢları artmaktadır. Alternatif medya, sermaye-
hükümet bağı içinde egemen medyanın yaptıklarını yapmayan medyadır. Alternatif
medya;

1. Demokratik katılımcı,
2. Özgürlükçü, çoğulcu,
3. Hukuk devletini benimseyen,
4. Yeniden halkın gözü- kulağı olmayı amaçlayan,
5. Etik ilkeleri olan medyadır.170

Rogers‟a göre yeni medyanın (diğer medyalardan farklı olarak) üç özelliği


vardır; etkileĢim, kitlesizleĢtirme ve eĢzamansızlık. KitlesizleĢtirme, büyük bir kullanıcı
grubu içinde her bireyle özel mesaj değiĢimi yapabilmesi imkânına gönderme
yapmaktadır. EĢzamansızlık ise, bireylerin uygun zamanda mesaj alıĢveriĢinde
bulunabilmelerini ifade eder. Böylece yeni medya kullanıcılarına edilgen ve pasif
olmaktan ziyade, aktif ve edilgen bir rol biçmektedir. Yeni medya kullanıcıları bu

168
Kezban Karagöz, “Yeni Medya Çağında DönüĢen Toplumsal Hareketler Ve Dijital Aktivizm
Hareketleri”, ĠletiĢim Ve Diplomasi, Sayı 1, (Eylül, 2013),133.
169
Bilgili ve ġener(Ed.), Sosyal Medya Ve Ağ Toplumu: Kitle ĠletiĢimde YaĢanan DeğiĢimler,
7.
170
Bal, a.g.e, 258.

102
anlamda farklılaĢan, marjinal kalan ve gündeme alınmayan konularla ilgili olarak
rahatlıkla fikir alıĢveriĢinde bulunabilmektedir.171

Ġnternet‟in alternatif medya olma özelliğine vurgu yapanlar gün geçtikçe


artmaktadır. Alternatif medya olarak internetin sivil ve özgürlükçü bir iletiĢim ortamına
yaptığı katkılar ise Ģöyle ifade edilmektedir:

1. Ġnternet teknolojisi ile birlikte, öncelikle kamusal tartıĢmanın ve ifadenin


sınırları geniĢlemiĢ, sanal ortamda edinilmiĢ bir sözün ya da tartıĢmanın etki sınırları
ulus- devleti sınırlarını aĢarak tüm insanlığı kapsayan bir uzama yayılmıĢtır.
2. Sunduğu “elektronik demokrasi” ortamı ayında, eylemci bir yönü vardır.
Kamusal talepleri örgütleyerek kamuoyu baskısı oluĢturma imkânı sunar.
3. Modern ulus aidiyetini aĢan yeni aidiyet biçimlerini geliĢtirmesine aracı
olmaktadır.
4. Kamu yararı ve gazeteciliğin etik kurallarına bağlılığı ön plana
çıkmaktadır.
5. Etkili kampanyalar, kamuoyu yoklamaları düĢük maliyetlerle
172
gerçekleĢebilir.

Yeni medyanın etkinsin güçlü bir Ģekilde hissedildiği toplumsal olaylar


arasında yer alan Arap Baharı ile beraber bu etkinin boyutları oldukça tartıĢılmıĢtır.
Yeni medya Kuzey Afrika ve Orta Doğu‟da hissedilen isyan dalgası öncesinde de
baskıcı rejimlere baĢkaldırıyı tabana yaymak amacıyla kullanılmıĢtır.173

Ġktidarın ideolojik aygıtı haline gelen ana akım medyadan farklı olarak yeni
medya teknolojileri; toplumsal iliĢkilerin bir parçası olarak geliĢme göstermekte olup
katılımcı ve anti otoriter organizasyon ve “ana akım medyada” görmeye alıĢık
olamadığımız aktörler ile onların sorunlarının içeriğinde yer alması olarak

171
Göksel Göker Ve Adem Doğan, “Ağ Toplumunda Örgütlenme: Facebook‟ta Çevrimiçi Tekel
Eylemi”,Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 14, Sayı 25,(Haziran
2011), 178.
172
Bal, a.g.e, 258.
173
Telli, a.g.e, 66.

103
saptanmaktadır. Dolayısıyla alternatif medya hem kendi örgütleniĢi hem de kullandığı
dil ve ele aldığı sorunlar açısından da karĢıt kamusallığın mecrasıdır.174

Yeni medya bireylerin daha iyi yaĢam koĢulları için örgütlenmelerini


sağlayarak devlet karĢısında güçlenmesini sağlamıĢtır.175

Mısırlı bir protestocu, sosyal medyanın isyan sürecindeki etkisi konusunda


söyle demiĢtir: “gösteri takvimi için Facebook, organize olmak için Twitter ve sesimizi
dünyaya duyurmak için YouTube kullanıyoruz”. Bu cümle mısırlı protestocuların
sosyal medya tercihlerini de gözler önüne sermiĢtir.176

Yeni güçlerin, kuĢkusuz, internet baĢta olmak üzere ağ teknolojileriyle


doğrudan ilgisi var. Ġnsanlar artık yeni güçlerle sahip: Çok hızlı bir Ģekilde bir araya
gelip dağılabilme; gayri merkezi bir örgütlenmeyle öngörülemez davranıĢlarda
bulunabilme; iç ve dıĢ iletiĢimi önlenemez bir Ģekilde sürdürebilme; yerel eylemlerine
küresel iletiĢim kanallarını kullanarak destek yaratabilme; küresel iletiĢim
yetenekleriyle dünya kamuoyunu etkileyebilme ve iktidarlar üzerinde görülmemiĢ bir
baskı yaratabilme; her Ģeyden önemlisi, baskının koĢulu olan görünmezlik duvarlarını
yıkarak ülkeleri dünyaya ĢeffaflaĢtırabilme. Yeni medyanın en önemli rolü, yeni
temsiller yaratma ve muhalif politik sesleri duyurma kapasitesidir. „Aktivizm ve Yeni
Medya‟ adlı çalıĢmasında Morozov aktivistlerin yeni medyadan yararlanma stratejilerini
sekiz ana baĢlık altında toplamıĢtır.

1. UlaĢılabilirlik ve doğru bilgi

2. Belirli bir soruna karĢı kamuoyu ilgisini çekmek

3. Seçmenlere yardımcı olmak için verileri analiz etmek ve bir arada bulma
kolaylığı sağlamak

4. Politikacılar ve seçmenlerle doğrudan temas kurmak

174
Gül Dilek Türk, “Demokrasinin Dördüncü Kuvveti Yeni Medya Teknolojileri”,
16.Türkiye‟de Ġnternet Konferansı, Ġstanbul: Marmara Üniversitesi, 9 Aralık 2013, 4.
175
Telli, a.g.e, 66.
176
Telli, a.g.e, 66.

104
5. Yeni üyelere ulaĢmak

6. Eylemleri mobilize etmek ve lojistik destek sağlamaya yardımcı olmak

7. Kolektif eylemler için yaratıcı yöntemler bulmak ve yenilikler üretmek

8. Diğer sivil toplum örgütleri ve aktivistler arasında bilgi değiĢimi ve


bunların basılmasını sağlama 177

3.7 Arap Baharı: Ortadoğu‟da Meydana Gelen Sosyal Hareketler

21. yüzyılın baĢlarında dünya geçirdiği dönüĢümler çerçevesinde birtakım


toplumsal hareketlere Ģahit olmuĢtur. Toplumlar artık bizim enformasyon çağı
dediğimiz çağda kaçınılmaz bir takım değiĢmeler yaĢamıĢlardır. Bu süreç içerisinde
enformasyon çağının iĢaret fiĢeği diyebileceğimiz internetin keĢif ve yayılımından sonra
artık bu toplumları Ağ toplumu olarak nitelememiz mümkündür.

Bu ağ toplumunda, ağ devletleri olarak niteleyebileceğimiz günümüz


devletleri, artık ulus-devlet yapısının yetersiz kaldığı, liberal demokrasinin sorgulandığı,
kurumsal yapılarda çözülmelerin yaĢandığı, ekonomide kapital sistemin çanlarının
çaldığı bir dönemdir. ĠĢte tam da bu dönemlerde Orta Doğu‟da baĢlayarak bir yangın
gibi ülkelere sıçrayan bir takım toplumsal hareketler patlak vermiĢtir. Bu hareketlerin
nedenlerini incelerken öncelikle toplumsal hareketlerin neden gerçekleĢtiğine bakmamız
gerekir.

Demokratik toplumlarda toplumsal sorunları dile getirmek, sorunlara dönük


talepler ve çözüm önerileri geliĢtirerek kamusal alanda tartıĢmak ve siyasal alana
taĢımak sosyal hareketler aracılığıyla gerçekleĢmektedir. Bu hareketler içinde yer
almak, yurttaĢların örgütlenme ve düĢüncelerini ifade etme özgürlükleri bağlamında
temel insan haklarından biridir. Genel bir bakıĢ açısından sosyal hareketler, sıradan
insanların bazı açılardan değiĢtirmek için bilinçli, planlı ve sürekli çabaları olarak
tanımlanmaktadır. Bir baĢka tanıma göre ise sosyal hareket, kolektif kimliği

Kezban Karagöz, “Yeni Medya Çağında DönüĢen Toplumsal Hareketler Ve Dijital Aktivizm
177

Hareketleri”, ĠletiĢim Ve Diplomasi, Sayı 1, (Eylül, 2013), 131-155.

105
paylaĢabilme yeteneğine sahip aktörlerin dayanıĢmasına dayalı, çatıĢma taĢıyan ve yer
aldığı sistemin sınırlarını zorlayan bir kolektif hareket biçimidir.178

Ortadoğu uzun zamandır istikrarını koruyan otoriter rejimlerle


yönetilmekteydi. Tunus‟ta Zeynel Abidin Bin Ali yirmi dört senedir(1987-2011),
Mısır‟da Hüsnü Mübarek otuz senedir (1981-2011), Suriye‟de ise Esad ailesi kırk iki
senedir(1971-2012) yönetmekteydi ülkelerini.179 Otoriter rejimler: “sınırlı, fakat
sorumlu olmayan bir siyasal plüralizme yer veren; iĢlenmiĢ ve yol gösterici bir
ideolojiye değil, kendine özgü zihinlere sahip olan; geliĢmelerinin bazı aĢamaları
dıĢında, yaygın ve yoğun bir siyasal mobilizasyon yaratmayan; bir liderin veya bazen
küçük bir grubun, biçimsel yönden iyi belirlenmemiĢ fiiliyatta oldukça tahmin edilebilir
sınırlar içinde iktidarı kullandıkları siyasal sistemler. ”180 olarak tanımlanmaktadır. ĠĢte
böyle bir zeminde Arap Bahar‟ı patlak vermiĢtir.

Her Ģey hiç beklenmedik bir yerde baĢladı. Tunus‟un orta bölgesinde, baĢkent
Tunus‟un güneyindeki yoksul bir yörede, 40.000 sakini olan Sidi Bu Zeyd adlı küçük
bir kasabada. 26 yaĢındaki iĢportacı Muhammed Buazizi‟nin ismiyse Arap dünyasının
tarihine geçmiĢ bulunuyor. Buazizi „nin 17Aralık 2010 „da saat on bir buçukta rüĢvet
ödemeye yanaĢmaması yüzünden meyve sebze tezgâhına bir kez daha el konularak
yaĢadığı aĢağılanmaya karĢı nihai çığlığı olmuĢtu. Muhammed „in kuzeni Ali protestoyu
kaydedip internette yaydı. Birkaç gün içinde ülkenin her yerinde kendiliğinden
gösteriler baĢladı. Siyasal özgürlük, basın özgürlüğü talep ediyorlar, yeni bir seçim
uyarınca gerçekten demokratik seçimlerin yapılması çağrısında bulunuyorlardı.
Protestocuların kendi sözleriyle bu “özgürlük ve haysiyet için devrimdi ”. Kurumsal
olarak desteklenen aĢağılanmaya karĢı haysiyet arayıĢı, protestoların arkasındaki temel
duygusal itki olmuĢtu.181

178
Selcen Kök Ve Mehmet Tekerek , “Sokak Siyasetinden Sosyal Ağlara Yeni Aktivizm: Arap
Baharı Deneyim ”, 2. Bölgesel Sorunlar Ve Türkiye Sempozyumu, KahramanmaraĢ
:KSU, 1-2 Ekim 2012 60.
179
Erdem DemirtaĢ, Ortadoğu‟da Devler Ve Ġktidar, Birinci Basım, Ġstanbul: Metis Yay,
2014,15.
180
Juan J. Linz, Totaliter Ve Otoriter Rejimler. E. Özbudun (Çev.). Ankara: Liberte
Yayınları,2012, 161.
181
Manuel Castells, Ġsyan Ve Umut Ağları “Ġnternet Çağında Toplumsal Hareketler, 34.

106
2011 yılının baĢlarında Tunus‟ta baĢlayan ve “Yasemin Devrimi” olarak
isimlendirilen geniĢ kitlesel protestolar karĢısında fazla direnemeyen Zeynel Abidin
b.Ali 23 yıllık iktidarını bırakarak ülkesini terk etti. BaĢarıya ulaĢan bu hareket diğer
Arap ülkelerinde yarım asırdan beri devam eden korku duvarlarını yıkmıĢ ve Arapları,
modern tarihte ilk kez kendi elleriyle kendi ülkelerinde siyasi değiĢiklik yapabilecekleri
bir özgüvene kavuĢmuĢlardır. Bunun en belirgin yansıması Mısır‟da gerçekleĢmiĢ ve 25
Ocak 2011 yılında Tahrir Meydanında milyonlarca kiĢinin katılımıyla gerçekleĢen ve
“Nil Devrimi” veya “Ful Devrimi” olarak isimlendirilen kitlesel eylemsel sonuç vermiĢ
ve Devlet BaĢkanı Hüsnü Mübarek 1981 yılından beri kesintisiz olarak sürdüğü
iktidarını terk edip yetkilerini orduya devretmek zorunda kalmıĢtır.182

Ağlar oluĢturan toplumsal hareketler önce Arap dünyasına yayıldı, orada Arap
diktatörlüklerinin cinai Ģiddetleriyle karĢı karĢıya kaldı. Zaferden, tavizlere, arka arkaya
katliamlara ve iç savaĢlara uzanan farklı akıbetleri oldu. Avrupa‟ da ve ABD‟de
yurttaĢları aleyhine krizden sorumlu finansal elitin yanında yer alan hükümetlerin
ekonomik krizi kötü yönetmesine karĢı baĢka hareketler doğdu.183

2011 yılına damga vuran bir diğer eylemler zinciri ise “WallStreet‟i iĢgal et, ”
eylemleri olmuĢtur. “biz %99‟uz!” (We are %99) sloganı ile gelir dağılımı
adaletsizliğini ve bankalar ile firmaların demokratik kurumlara etkilerini protesto etmek
üzere toplanan binlerce kiĢi ABD‟nin ve doğal olarak dünyanın finans merkezi olan
Wall Street‟e yürümüĢlerdir.184 Bununla birlikte Ġzlanda, ispanya, Türkiye ve yakın
zamanda Ukrayna gibi batı ülkelerinde de benzer hareketler görülmüĢtür.

Sosyolojinin kurucularından Durkheim‟in belirttiği gibi, sosyal olguların


nedenleri diğer sosyal olgularda ve toplumsal yapıda aranmalıdır. Bu nedenle tarihsel
olarak baskı rejimlerinin hâkim olduğu Arap coğrafyasında yaĢanan toplumsal

182
Ramazan Yıldırım Ve Tarık Abdulcelil , “Mısır Siyaset Haritası”, SETA Siyasi Harita,
Sayı 1, Eylül 2011, 5.
183
Manuel Castells, Ġsyan Ve Umut Ağları “Ġnternet Çağında Toplumsal Hareketler”, 18.
184
Nihat Akbıyık Ve Musa Öztürk, “Sivil Toplum Ve Sosyal Medya Perspektifinde “Arap
Baharı” Ve “Wall Street‟i ĠĢgal Et ” Eylemleri”,(19 Nisan 2012), Kayseri: Ġnönü Üniversitesi,
1003-1027.

107
hareketlerde ekonomik-sosyal olguları ve bunların insanlar üzerindeki etkilerini analiz
etmek gerekir.185

Her protesto hareketinin temelinde, bireyleri evlerinin rahatlığından ayırıp


sokaktaki kaosa katılmaya ve hükümete karĢı direnmeye teĢvik etmek yatar. Sosyal
medya, örgütleyicilerin benzer fikirli insanları az bir masrafla harekete dâhil etmesini
sağlar; fakat insanların harekete geçmesinde tamamen etkili değildir. ”186elbette bu
hareketlerin temelinde de birçok neden yatmaktadır.

Nurullah Ardıç, Arap baharında sebepleriyle ilgili olarak, 3 önemli faktöre


dikkat çekmektedir. Bunlardan öncelikli olarak;

 Ġnsanların, sosyal ve ekonomik adalet arayıĢları,


 Sosyal ve politik olarak insan haklarını talep etmeleri,
 Haysiyet ve saygı istemeleri ve var olan rejimin hayal kırıklığına sebep
olmasıdır.

Ġkinci olarak Arap baharının arkasındaki sebepler olarak;

 Uluslararası politikalar ve savunma


 Dinin etkisinden bahsetmektedir.

Üçüncü ve son olarak; Arap direniĢinin dört farklı özelliğine dikkat


çekmektedir. Bunlar;

 Ordunun rolü
 ġehrin önemi
 Kent geçleri(Arap baharının ana aktörleri, internet iletiĢim teknolojilerini
aktif bir Ģekilde kullanılması)
 Ve son olarak ideolojik amaçlar.187

185
Bal, a.g.e, 270.
186
Mehmet Emin Babacan, Ġrfan HaĢlak Ve Ġsmail Hira, Sosyal Medya Ve Arap Baharı,
Akademik Ġncelemeler Dergisi, Cilt. 6, Sayı.2,69.
187
Nurullah Ardıç, “Understanding The „Arab Spring‟ : Justice, Dignity Religion and
International Politics ”, Afro Eurasian Studies, Vol 1, Issue 1, ( Spring 2012), 8-52.

108
Bizim burada dikkat çekmek istediğimiz husus sosyal medyanın isyanlar
baĢlamadan önceki ve süreç içerisindeki rolüdür. Sosyal medya Arap Baharı‟nda
örgütleyici iĢlev görmüĢtür. Süreç içerisinde ise “katalizör” iĢlevi görmüĢtür.

Öncelikle belirtmek istediğimiz husus diğer toplumsal hareketlerden


farklı olarak, Arap DireniĢinin ayırıcı özelliği olan Kent gençlerinin rolüdür. Kent
gençleri sosyal medyayı etkin bir biçimde kullanmıĢ ve bunu bir silah haline
getirebilmiĢlerdir.

Yeni medya teknolojilerini kullanılabilir kılan, onu aktif hale getirip kullanan
aktör grubu genç kentlilerdir. Tunus‟tan yemene kadar olan uyanıĢta hayati rol
oynamıĢtır gençler. Mısırda tahrir meydanında iĢsiz ve öğrenci gençler önceliği
oluĢturanlardı. Sosyal adalet ekonomik dengesizlik ve liberalizm bir yandan ve kendi
hayatlarının gerçekleri diğer taraftan bu genç kesimi etkilemiĢtir.188

Yıllardır Orta Doğu toplumların sosyokültürel dönüĢümler üzerine çalıĢan


sosyologlardan Asaf Bayat, bu toplumlarda mevcut yönetimlerin otoriter yapılarının
izin vermemesinden dolayı batılı anlamda özgür ve doğrudan, örgütlü ve açık bir sosyal
hareketin olmadığını ancak, buraya sadece söz konusu batılı modellere bakılarak karar
verilemeyeceğini ifade eder. Ona göre burada baĢka türlü bir sosyal hareket vardır;
hareketsiz sosyal hareketler. Hareketsiz sosyal hareketler Asaf Bayat tarafından Orta
Doğu‟da otoriter yönetimler altında yaĢayan insanların otorite karĢısında geliĢtirdikleri
bir tür direnme biçimini anlatmak için türetilmiĢtir. Hareketsiz hareketin sahipleri kent
mağdurlarıdır; kentin kendini doğrudan ifade etme araçlarından yoksun olan zayıf
sakinleridir. Bu sakinler milyonlarca kent yoksulu, Müslüman kadın ve gençlerden
oluĢmaktadır ve genelde hareketsiz hareket, kolektif olmayan aktörlerin kolektif
hareketlerine iĢaret etmektedir.189

Arap baĢkaldırılarının nedeni, domino olgusunun ortak bazı özelliklere sahip


ama çoğul ve farklılaĢmıĢ dinamikleri içeren bir devletler-aĢırı sahada “taĢların

Ardıç, 8-52.
188

Selcen Kök Ve Mehmet Tekerek , “Sokak Siyasetinden Sosyal Ağlara Yeni Aktivizm: Arap
189

Baharı Deneyim ”, 2. Bölgesel Sorunlar Ve Türkiye Sempozyumu, KahramanmaraĢ: KSU, 1-2


Ekim 2012, 60 .

109
oynatılmasıyla” ilintilidir.1920 ve 1940-50‟lerdeki mobilizasyonlar gibi, 2011
baĢkaldırıları da, aynı mesajın tesiriyle “kıpırdayabilen”, iktidar iliĢkilerini bu mesajın
değiĢik algılanıĢlarıyla yeniden değerlendirilebilen bir Arap âleminin ve bir “Arap
sokağının” var olduğunu göstermektedir. Ortak bir iletiĢim, edebiyat –ve giderek
sinema – dilinin oluĢması, El Cezire ya da El Hayat gibi medya organlarının ve
internetin paylaĢılan bir alan yaratmıĢ olması, 1990‟larda ve 200‟lerde Arap “âlem”inin
yeniden üretilmesinde ve iç entegrasyonunda önemli bir rol oynamıĢtır. Bu olgu
değerlendirilmeden Tunus‟tan esen rüzgârın neden bu kadar kısa bir zamanda
Bahreyn‟e kadar varabildiğini anlayabilmemiz mümkün olamayacaktır. 190

Bugün kentleĢmenin merkezinde günlük tüketilen medya içeriklerinin büyük


bölümü halen gazete, dergi, radyo, televizyon, sinema gibi geleneksel medya araçlarının
üzerinden gerçekleĢiyor görünse de, içerik tüketim eğilimi hızla dijital araçlara ve
internet tabanlı iletiĢim ortamlarına doğru kayıyor. Çoğu araĢtırma günlük takip edilen
medya araç ve ortamları listesinde özellikle genç, yükseköğretimli ve kentli nüfusun,
internet üzerinde dağılan içeriğe ve bilgisayarın, mobil iletiĢim araçlarının yoğun
kullanımına doğru bir yönelim içinde olduğunu açıklıyor.191

Küresel sosyal hareketler sürecinde çok çeĢitli hareketler elektronik iletiĢim


sayesinde bir ağ yapısı oluĢturmaktadır. Ġnternet, sosyal hareketler arasındaki iliĢkilerin
kurulması, çeĢitli tartıĢmaların mekândan ve zamandan bağımsız bir biçimde
gerçekleĢtirilmesi ve protestoların düzenlenmesi gibi birçok önemli organizasyonel
öğeye kaynaklık emektedir. Castells‟e göre internete dayalı ağlar oluĢturma süreci
yalnızca bir örgütlenme ve mücadele aygıtı değil, yeni toplumsal etkileĢim, harekete
geçme ve karar alma biçimi anlamına da gelmektedir. Ġnternet yoluyla ağlar oluĢturmak
aynı zamanda merkezsiz bir yapının olması anlamına da gelmektedir. Bu durum ağdaki

190
Hamit Bozarslan, Ortadoğu‟nun Siyasal Sosyolojisi, (çev) Melike IĢık Durmaz,2. Basım,
Ġstanbul: ĠletiĢim Yay, 2013, 21.
191
Bilgili Ve ġener(ed.), Sosyal Medya Ve Ağ Toplumu: Kitle ĠletiĢimde YaĢanan DeğiĢimler,
5.

110
bütün düğümlerin, bütün bağlantı noktalarının ağın amaçlarına katkıda bulunup, onu
sürekli geniĢleterek güçlendireceği anlamına da gelmektedir. 192

Batı medyasının oryantalist bir bakıĢ açısıyla Arap Baharı adı verdiği süreçte
Facebook, Twitter, YouTube, Blogger gibi sosyal medya araçları ve sosyal ağ siteleri,
El-Cezire gibi uydu televizyonları ve mobil telefonları içeren biliĢim ve iletiĢim
teknolojileri yoğun biçimde kullanılmıĢtır. Bu araçların halkın özellikle de gençlerin
hareketinin örgütlenmesinde etkin rol oynadığı tartıĢılmakta ve yapılan araĢtırmalar bu
iddiayı destekleyen sonuçlar vermektedir. Böyle bir sosyal oluĢum, ne geliĢtiği
coğrafyanın sosyo- kültürel yapısından ne de küresel boyutta içinde bulunan çağın
Ģartlarından bağımsız biçimde değerlendirilebilir. Dolayısıyla Arap Baharı‟ndaki sosyal
aktivizm değerlendirilirken, yaĢanan “baĢkaldırı siyaseti” nın ardalında iĢleyen sosyo-
kültürel etkenler de, küresel boyutta yaĢanan “bilgi çağı” nın getirdiği araçların yeni bir
toplum tipi yaratmada gösterdiği devrimsel dönüĢüm de hesaba katılmak zorundadır.193

Arap Devrim‟inin ana stratejisinin “meydan iĢgali” olduğunu dile getiren


Ardıç, toplu hareketlerinin çoğunun “sanal âlem” üzerinden organize edildiğini
belirtmektedir. Protestocuların çoğunluğu daha önce mevcut olmayan internet iletiĢim
teknolojileri (ICT) ile organize olmuĢlardır; sosyal medya, cep telefonları ve uydu
kanalları (özellikle El Cezire). Bu üç internet iletiĢim teknolojisi önemli rol oynamıĢtır.
Ardıç‟ın değimiyle, teknoloji, aktörlerin nasıl isterse öyle kullanabilecekleri bir
enstrüman olmamasına rağmen, kullanıldığı kadarıyla sosyal iliĢkilere sosyo-tarihsel
bağlamda etkisi vardır ve kendi temsilciliği yani aktörlüğü yoktur. Dolayısıyla Arap
baharında, yeni teknolojilerin kullanımı sadece sosyal durumlara iliĢkin olaylarla
bağlantılı olarak kullanılmıĢtır. Sınırlılıklarıyla birlikte, küresel üretim ve teknolojik
devrim “halkın bir iletişim silahı” gibi rejime karĢı kullanılmıĢ olduğu öne
sürülebilir.194

192
Füsun Kökalan Çımrın, “Manuel Castells‟i Yeniden Okumak: Küresel Ağ Hareketleri
YaklaĢımının EleĢtirel Bir Değerlendirmesi” ,Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 4, Sayı 2, (Ekim
2011), 75.
193
Selcen Kök Ve Mehmet Tekerek, a.g.e, 60.
194
Ardıç, a.g.e, 8-52.

111
Ġnternet iletiĢim teknolojileri, sadece iletiĢim ve organizasyonda etkili olmada
kullanılmamıĢtır. Aynı zamanda uluslararası alanda tanınma, meĢrulaĢtırma ve destek
imkânı olarak kendi insanları ve dıĢarıdaki insanlar ile sağlanmıĢtır. Aynı iĢaretle bu
teknolojiler, baskıcı rejimin meĢruluğunu boĢ verilmesi ve belki rejimin hızlıca
düĢmesinde büyük rol oynamıĢtır. Bütün bunlar, hangi “taktik ve araçların”
protestolarda baĢarılı olacağını göstermiĢtir. Yeni medya teknolojilerinin gösteri
etkilerini besleme konusunda faydalı olduğunu görüyoruz.195

Dijital medya üzerinden yürütülen aktivizm, yerel konuların dünya


kamuoyuyla paylaĢılmasını sağlamıĢ ve özellikle Twitter gibi sosyal gibi sosyal ağlar,
muhaliflere iletiĢim ve lojistik koordinasyon sağlamada, kolaylaĢtırıcı, ucuz ve
etkileĢimli mecra görevi görmüĢtür.196

Bir blog yazarı sosyal ağların ağ oluĢturmada etkin bir araç olduğunun altını
çizerek:

“Araçlar, paylaĢmadan, dinlemeden ve yeni enformasyon yaratmadan, biz


insanlar olmadan sadece araçtır. Devrim için motivasyonumuz siyasi, toplumsal ve
ekonomik, Facebook ve Twitter‟ımız var diye değil. Bu araçlar ana akım medyanın
ilgisini bu konular üzerine çekmemize yardımcı oldu ve bu vesileyle daha çok insanın
dâhil olmasına faydası oldu ve devrimi zirve noktasına yükseltti”197 demektedir.

Irak‟ta görev yapmıĢ Amerikan askeri Bradley Manning‟in gizli belgeleri


sızdırması ve bu belgelerin Wikileaks ile birlikte New York Times, Ġngiliz The
Guardian, Fransız Le Monde gazeteleri, El Cezire TV ve Alman Der Spiegel gibi
dünyada etki alanı oldukça geniĢ gazetelerin yayınlaması; Ġnternet‟in baĢta medya,

195
Ardıç, a.g.e, 8-52.
196
Emre, Perrin Öğün. “Muhalefet Ağlarda Ġlerliyor Mu? Ağlara Takılıyor Mu?”,Can Bilgili,
Gülüm ġener(Ed.) Sosyal Medya Ve Ağ Toplumu 2: Kültür, Kimlik, Siyaset Ġçinde, Ġstanbul:
Grafik Tasarım Yayınevi, 2013,233.
197
Khoury, D. (2 Mayıs 2011) Social Media And Revolutions: How The Ġnternet Revived Arap
Public Sphere And Digitalized Activizm. People‟s Power: The Arap World Ġn Revolt.
Perspectives. Heinrich Böll Schiftung. 80-85.

112
politika ve hukuk da dâhil olmak üzere pek çok alanı etkilediğini, değiĢtirdiğini bir kez
daha göstermiĢtir.198

Sosyal medyanın sıradan yurttaĢların muhalif tavırlarını, gözlemlerini ve


seslerini duyurabilecekleri çok yönlü bir iletiĢime fırsat vermesi, iletiĢimin
demokratikleĢmesi yönünden umut verici olmuĢtur. Bu nedenle, 2011 yılında geliĢen
toplumsal olaylarla birlikte, sosyal ağların ifade özgürlüğü ve demokrasinin geliĢmesine
katkı sağlayacak devrimsel gücüne tekrar vurgu yapılmıĢtır.199

Pallavi Kumar, sosyal medyanın devrimde bariz olarak görülen, beĢ önemli
rolünden bahsediyor. Bunları: EriĢebilirlik, bilgiye eriĢim ve yayma, görünürlük,
yayılma, sanal eriĢim imkânı olarak sıralamak mümkün.200

Gülüm ġener, “Toplumsal Mücadele Alanı Olarak Sosyal Medya ” adlı


makalesinde sosyal medyanın sosyal hareketlere sağladığı imkânları Ģöyle sıralıyor:

Sosyal medya, sosyal hareketler ve muhalefet etme biçimlerini de


dönüĢtürüyor, yeni bir direniĢ kültürü doğuyor. Ġçeriği internet kullanıcılarının ürettiği
anlık bilgi paylaĢımına ve yüksek etkileĢime dayalı iletiĢimin gerçekleĢtiği sosyal
medya, sosyal hareketler için birçok imkân sunuyor: Anındalık özelliğiyle sosyal
olaylar etrafında daha hızlı haberleĢme ve örgütlenme imkânı, sosyal hareketlerin daha
ucuza kendi alternatif medyalarını yaratması ve siyasi kimliklerin görünür kılınması,
hareketlerin zaman-mekân engellerini aĢarak yerelden küresele seslerinin duyurmalarına
yardımcı olması, farklı görüĢlerin dile getirmesiyle alternatif ve küresel kamusal
alanların yaratılması, hiyerarĢiden uzak, yatay iletiĢim kurma olanağı, ana akım
medyaya sosyal hareketlerle ilgili haber kaynağı sağlaması, eylem öncesinde, sırasında
ve sonrasında gerçekleĢen paylaĢımlarla eylemin etkisini ve sürekliliğini artırması,
çevirimiçi-çevirimdıĢı örgütlenme ve eylem pratiklerinin iç içe geçmesi, gönüllü

198
AyĢe Kaymak, “Wikileaks Okumak Suç Mu? Assange Terörist Mi?” , Cesur Yeni Medya,
Mutlu Binark, IĢık BarıĢ Fidaner (Drl), Ġstanbul: Alternatif BiliĢim, 2011, 22.
199
Emre, Perrin Öğün. “Muhalefet Ağlarda Ġlerliyor Mu? Ağlara Takılıyor Mu?”,Can Bilgili,
Gülüm ġener(Ed.) Sosyal Medya Ve Ağ Toplumu 2: Kültür, Kimlik, Siyaset Ġçinde, Ġstanbul:
Grafik Tasarım Yayınevi, 2013,233.
200
Laila Yette, Pallavi Kumar, Twitter‟s Power To Mobilize During Arap Spring,
www.american. edu. 2012, 23.

113
bireysel paylaĢımlarla sosyal hareketlerin seslerini daha geniĢ kitlelere duyurabilmesi ile
“örgütsüzleri” örgütleyebilme potansiyeli Ģeklinde sıralamaktadır.201

Sosyal medya; olaylar etrafında ortaya çıkan, sınırları belirsiz, sokak ile sanal
dünyanın iç içe geçtiği ve birbirini tamamladığı, mücadelelerin enformasyonun akıĢ
hızında bir görünüp bir kaybolduğu parçalanmıĢ kamusal alanlar yaratıyor. Sosyal
hareketin kendisi sosyal medyada inĢa ediliyor. Benkler da, elektronik ağ üzerindeki
kamusal alanı toplumun bireylerinin iĢ birliği yaptıkları, siyasi fikirlerini sundukları,
hep birlikte topluma “bekçi köpekliği” yaptıkları, devletin otoritesine geleneksel
medyadan daha az çevirimiçi, iĢbirlikçi, kolektif üretim modeline dayalı olan bir alan
olarak tasvir ediliyor.202

Hükümetin elinde olan iletiĢimin altyapısı, ona interneti takip etme,


yönlendirme, yavaĢlatma ve tamamıyla kapatma fırsatını sağlamaktadır. Tunus‟ta
ayaklanmanın ilk gününden beri var olan sansüre ek olarak, 2011 ayaklanmaları
boyunca, Youtube, Wikileaks, insan hakları web siteleri ve aktivistlerin blogları
sansürlenir. Hatta hükümet, vatandaĢlarının Facebook hesap Ģifrelerini çalıp, içeriğine
müdahale ederek sanal bir yağmalama gerçekleĢtirir. Mısır ise internete eriĢimi tümden
engellemeyi seçer. Google‟un icra kurulu BaĢkanı Erik Schmidt, Arap dünyasındaki
demokrasi hareketlerinin, hükümetlerin internet eriĢimine daha ağır kısıtlamalar
getirmesine neden olabileceğini ifade etmektedir. Buna rağmen, Mısırlı blog yazarı
Hani Morsi, dijital aktivizmin sosyal hareket için katalizör olduğuna inanmaktadır.203

Ağların otoriter rejimlerin yükselen sosyal medya baskısı ve baĢlattıkları cadı


avı nedeniyle gözetim ağına dönüĢmesi, , Twitter-Facebook Devrimi haykırıĢları ütopik
bulanları bir yönden haklı çıkarmaktadır. ModernleĢme kuramından alıĢık olduğumuz
kitle iletiĢim araçlarının yüceltilme sınırsızlığına rağmen, devletin sanıldığı kadar pasif
ve teknolojinin sınırsızlığına rağmen, devletin sanıldığı kadar pasif ve teknolojinin
sınırsızlığına karĢı aciz bir rol oynamadığı ortaya çıkmıĢtır. Mecranın devlet tarafından

201
ġener, Gülüm. “Toplumsal Mücadele Alanı Olarak Sosyal Medya”,Can Bilgili, Gülüm
ġener(Ed.) Sosyal Medya Ve Ağ Toplumu 2: Kültür, Kimlik, Siyaset Ġçinde, Ġstanbul: Grafik
Tasarım Yayınevi, 2013,254.
202
ġener, 257.
203
Emre, a.g.e, 244.

114
nasıl kullanıldığını incelemek gerekir. Ġnternetin toplumsal hareketlere dâhil olması ile
iletiĢim faaliyetlerinde ve kampanya örgütlenmelerinde yeni bir aĢamaya geçilmiĢtir.
Ġnternet sağlayıcısını filtrelemek, Google ile iĢbirliği yaparak yasaklı içeriklerin
görülmesini sansürlemek, web sitelerinin domain isimlerine el koymak, mahkeme kararı
ile eriĢimini engellemek, internet bağlantısını yavaĢlatmak devletin muhalif tehditlere
karĢı aldığı tedbirler ve yaptırımlardır.204

Mısır ve Libya‟da sosyal ağlar iktidarlar tarafından devre dıĢı bırakıldığı halde
eylemlerin devam etmesi üç Ģeye iĢaret etmektedir; Birincisi, iktidarlar sosyal
medyadan korkmaktadırlar. Ġkincisi, sosyal medyanın anahtarı sonuçta iktidarın
elindedir. Üçüncüsü, sosyal patlamaların nedenleri anlık tepkiler değil birikmiĢ sosyal
öfkedir.205

ġekil 2: Medya, Toplumsal Hareket ĠliĢkisi206

204
Emre, a.g.e, 243.
205
Bal, a.g.e, 271.
206
Yousri Marzoukiand,Oliver Oullier, “Revolutionizing Revolutions: Virtual Collective
Consciousness And The Arap Spring”, The Blog, 17.07.2012, Www.Huffingtonpost.Com,
(06.06.2014).

115
Yukarıdaki Ģekilde de gördüğümüz gibi, politik ve sosyal bilinç, bilginin etkin
ve hızlı kullanımı ve sosyal medya birbirini etkileyen ve beraber hareket ederek
toplumsal hareketlerde iĢlevlerini göstermektedirler.

3.8 Sosyal Hareketlere Ġnternetin Etkisi: Mısır, 25 Ocak Hareketi

Biz korku duvarını yıktık

Sen evimizin duvarını yıktın

Biz evlerimizi yeniden inşa edeceğiz

Ama sen o korku duvarını yeniden inşa edemeyeceksin

@souriastrong’un (Rabia Elhüseyni)geçtiği tweet

“Hiç kimse beklemiyordu. Ekonomik sıkıntılar, siyasi sinizm, kültürel boĢluk


ve kiĢisel ümitsizliğin kararttığı bir dünyada öylece oluverdi. Birden diktatörlükler,
insanların çıplak elleriyle, elleri düĢenlerin fedakârlıklarıyla kana bulanmıĢ olsa da
devrilebilir oldu. Finansal büyücüler kamusal imrenme nesneleri olmaktan çıkıp
evrensel bir hor görünün hedefleri haline geldi. Hükümetler kınandı. Medyadan
kuĢkulanıldı. Güven kaybolup gitti. O güven ki toplumu, piyasayı ve kurumları bir
arada tutan Ģeydir. Güven olmazsa hiçbir Ģey iĢlemez. Güven olmazsa toplumsal
sözleĢme çöker, insanlar hayatta kalmak için mücadele eden savunmacı bireylere
dönüĢerek ortadan kaybolur. Gelgelelim insanların bir arada yaĢaması, hayatı doğayla
paylaĢması kapasitenin son noktasına gelmiĢ bir dünyanın eĢiğindeki bireyler , “biz”
olabilmenin, insan olabilmenin yeni biçimlerini bulmak için bir araya geldi. BaĢta
birkaç kiĢiydiler, sonra onlara yüzlercesi katıldı, sonra binlere ulaĢıp ağlar kurdular.” 207

Mısır‟da demokrasi ve demokrasinin kurumlarının geliĢimi ülkede özellikle 18.


Yüzyıldan itibaren etkinleĢen Batı tarzı modernleĢmenin ikilemleri ile otoriter siyasi
kültürün talep ve alıĢanlıkları arasında sıkıĢmıĢ bir Ģekilde gerçekleĢe gelmiĢtir. Bu
sıkıĢıklık demokrasiyi çoğu zaman bir amaç olmaktan çıkarmıĢ ve demokratik

207
Castells, Ġsyan Ve Umut Ağları “Ġnternet Çağında Toplumsal Hareketler”, 17.

116
dönüĢümü sağlaması beklenen kurumları da gerek iktidarın gerekse muhalefetin hatta
dıĢ aktörlerin içinde bulunduğu bir güç mücadelesinin aracı haline getirmiĢtir.208

Mısır‟ın “bağımsız bir ulus-devlet” olarak karĢımıza çıkıĢı, 20.yüzyılın ilk


çeyreğinde vuku bulmuĢ, ülke sırasıyla monarĢi, sosyalizm ve cumhuriyet yönetim
biçimleri altında bulunmuĢtur.209 Mısır hakkında 1990‟larda yazılan bilimsel
araĢtırmalarda Hüseyin Mübarek‟in rejimini tanımlamak için sık sık çıkmaz, durgunluk,
yozlaşma ve otoriteryanizm terimleri kullanılır.210

Arap baharı olarak adlandırılan 5. demokratikleĢme dalgasında bölgedeki


konumu nedeniyle Mısır ön plana çıkan ülke olmuĢtur. Yüzyıllarca farklı uluslar
tarafından yönetilen Mısır, yabancı güçlerin hâkimiyetinden 1952 yılında Britanya
Krallığı tarafından desteklenen monarĢi rejimini yıkarak kurulmuĢtur. Bu tarihten
itibaren cumhuriyet olarak yönetilen ülkede kralların yerini otoriter diktatörler almıĢtır.
Ġstikrarın demokrasiye tercih edildiği Mısır‟da otoriter rejim 2011‟de patlak veren halk
ayaklanması ile yıkılmıĢtır. Mısır‟ın son diktatörü hüsnü Mübarek‟in istifa etmesine yol
açan protestolarda yeni medya baĢat rol üstlenmiĢtir. Nüfusun yüzde 20‟sinin yoksulluk
sınırının altında yaĢadığı ülkede internet kullanıcısı sayısı 20 milyonun (nüfusun
%25‟inin) üstündedir. Ġnternet kullanımı açısından 21. Sırada yer alan Mısır‟da
internetin isyanın önemli bir parçası olması bu veriler ıĢığında değerlendirildiğinde hiç
de ĢaĢırtıcı olmayacaktır.

Mısır gençliğini de 6Nisan Gençlik Hareketi‟nin kurucularından biri olan


Kahire Üniversitesinde iĢletme öğrenimi gören Esma Mahfuz, Facebook sayfasında bir
video paylaĢtı, peçeli yüzünü gösterip kendini ismiyle tanıttıktan sonra insanları
protestolara katılmaya çağırıyordu. Bu videoyu YouTube „a yükledi ve video hızla
binlerce kiĢiye yayıldı. Ortadoğu‟da “Devrimin Kıvılcımını Çakan Vlog” olarak bilinir

208
Umut YoldaĢ Ve Nur Köprülü, “Arap Ġntifadası Mı? Arap Dünyasındaki Toplumsal
Hareketlerin Ġçsel, Bölgesel Ve Uluslararası Dinamikleri”,Akademik ORTA DOĞU,2011, Cilt
6,Sayı 1,38.
209
Recep ġentürk, Ġslam Dünyasında ModernleĢme Ve Toplumbilim,2. Basım, Ġstanbul: Ġz
Yayıncılık, 2006,201.
210
William L. Cleveland, (çev) Mehmet Harmancı, Ġstanbul: Agora Kitaplığı, 2008, 581.

117
hale geldi. Böylece binlere kiĢi Tahrir meydanında buluĢtu ve polisin saldırılarına
direnerek meydanı iĢgal etti211

Mısırda geleneksel medyaya oranla zayıf olduğu sosyal medya teknolojisini


kullanan aktivistler, otoriter rejimi yıkma umutlarını sadece Mısırlılar ile değil dünya
genelinde aynı sorunları yaĢayan halklar ile de paylaĢmıĢlardır. Sosyal medyanın Mısırlı
protestoculara sunduğu seslerini tüm dünyaya gerçek zamanlı olarak duyurma imkânı
olmaksızın rejimin protestoları boğma olasılığının daha yüksek olduğu aĢikâr olmakla
212
birlikte sosyal medyanın bu süreçteki rolüne temkinli yaklaĢılması gerekmektedir.

Bu yeni sosyal hareketlerin aktivistlerinin yapısal karakteristiği; yüksek eği-


timli ve ekonomik güvene sahip kiĢiler, orta sınıf üniversite öğrencileri oluĢlarıdır213

Mısırda nüfusun yüzde 35‟nden fazlası 2012 yılı itibariyle internete


bağlanabilmekte, bu yaklaĢık 30 milyon insana tekabül etmekte. Nüfusun yüzde 14.5 da
Facebook kullanıcısı bulunmakta.214 ĠĢte bu genç nüfus etkin olarak sosyal medyayı
kullanmıĢtır.

Castells bu durumu Ģöyle ifade etmiĢtir: “Her Ģey internetteki sosyal ağlarla
baĢladı, çünkü bunlar tarih boyunca, iktidarının dayanağı olarak iletiĢim kanalları
tekelleri altına almıĢ hükümetler ve Ģirketlerin kontrolünün büyük ölçüde dıĢında kalan
özerklik alanlarıdır. Bireyler üzüntü ve umutlarını internetin serbest kamusal alanında
paylaĢarak, birbirleriyle bağlar kurarak, çok sayıda varoluĢ kaynağından projeler hayal
ederek kiĢisel görüĢlerinden ya da örgütsel bağlılıklarından bağımsız olarak ağlar
oluĢturdular.”215

Günümüz koĢullarında sosyal medya ağlarının kullanılması Fransız Devrimi


sırasında matbaanın, Ġran devrimi sırasında ses kasetlerinin kullanılması kadar doğaldır.

211
Castells, Ġsyan Ve Umut Ağları “Ġnternet Çağında Toplumsal Hareketler”, 34.
212
Telli, a.g.e, 67.
213
Kezban Karagöz, “Yeni Medya Çağında DönüĢen Toplumsal Hareketler Ve Dijital Aktivizm
Hareketleri”, ĠletiĢim Ve Diplomasi, Sayı 1, (Eylül, 2013),S133.
214
“Internet Usage Statics For Africa 2012” , Internet World Stats, EriĢim Tarihi: 28.05.2014,
Www.Internetworldstats.Com/Stats1.Htm.
215
Castells, Ġsyan Ve Umut Ağları “Ġnternet Çağında Toplumsal Hareketler”, 17.

118
Orta Doğu‟daki bu devrimler teknolojinin neden olduğu değil teknolojinin hızlandırdığı
kitle hareketleridir.216

Münster Üniversitesi‟nden uzman Marie Möller, yaptığı bir araĢtırmada


diktatörlüklerde internetin önemine değinmektedir. Möller, baskıcı rejimlerde insanların
cezalandırılmaktan korktuğu için sokaklara çıkmadığına ve internetin bir protesto aracı
olarak bu ülkelerde önemli bir rol edindiğine iĢaret etmektedir.217

Teknoloji ile toplumun iliĢkisi açısından vurgulanması gereken Ģey, devletin


teknolojik yenilikleri gerek baĢlatarak, gerek yasaklayarak, gerek onların öncülüğünü
üstlenerek yüklendiği rolün, belli bir mekân ve zamanda hâkim olan toplumsal ve
kültürel güçleri ifade edip örgütlediğinden dolayı, sürecin tamamı açısından belirleyici
olduğudur.218

Ġnternetin olmadığı zamanlarda belli bir geliĢmenin duyulup yayılması


azalırken, Tunus ve Mısır‟daki geliĢmeler eĢ zamanlı olarak dünyaya yayılmıĢ, bu
ülkelerin hükümetlerin uluslararası toplum nezdinde geçmiĢte birkaç hafta içinde
uğrayabilecekleri itibar kaybına böylece birkaç günde uğramıĢlardır. Ġstihbarat
teĢkilatlarına, tankı, topu, tüfeğiyle her türlü silaha sahip olan onlarca yıllık iktidarlar,
kitleler karĢısında çaresiz kalmıĢlardır. Aynı dili konuĢtuklarından sosyal medyada
ortak platformda buluĢan Arap kullanıcılar, isyanın saman alevi gibi hızla geniĢ bir
coğrafyada yayılıp güçlenmesini sağlamıĢlardır.219

Orta Doğu‟da internet yasakları ve sınırlamalarına rağmen Mısır‟da internet


içeriğini filtrelemek amacıyla resmi bir mekanizma bulunmadığı araĢtırmalar sonucunda
tespit edilmiĢtir. Muhtemelen bölgedeki hiçbir ülkede blog ve diğer internet aktivizm
türlerinin etkisi Mısır‟da olduğundan büyük olmamıĢtır. Mısır‟lı blog yazarları ülke

216
Telli, a.g.e, 85.
217
Ali Korkmaz , “Arap Baharı Sürecinde Ġnternet Ve Sosyal Medyan Rolü”, International
Symposium On Language And Communication, Ġzmir: Ege Üniversitesi, 10-13 Haziran
2012,S.2149.
218
Castells, Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Birinci Cilt: Ağ Toplumunun
YükseliĢi,15.
219
Erkayhan, ġafak, “Küresel Yerel Ölçekte Ağ Kültürü Ve Sosyal Medya”, Can Bilgili Ve
Gülüm ġener(Ed.), Sosyal Medya Ve Ağ Toplumu 2:Kültür, Kimlik, Siyaset, Ġçinde, Ġstanbul:
Grafik Tasarım Yayıncılık,2013,S 35.

119
genelinde yarattıkları etkinin yanı sıra yazılarını Ġngilizce yazarak Batı‟nın söyleminin
önemli bir parçası haline gelmiĢtir.220

Ġnternet bir bakıma yeni dönemde Mısır‟daki sosyal hareketler için


kullanılmıĢtır. Blog yazarlarını ve siber aktivistleri ilk baĢlarda tehdit olarak görmeyen
rejim onlara internette oyun oynayan çocuklar gözüyle bakmıĢtır. Ancak yıllar geçtikçe
siber aktivistlerin örgütlenme giriĢimlerinde internetin oynadığı rolü fark eden rejim
çevirimiçi muhalefeti baskı altına almakta geç kalmamıĢtır.221

Genç iĢ adamı Khalid Said‟in, zalimce öldürülmesi en önemli teĢvik edici


olaydır. Mısır‟da devrim ateĢini tutuĢturan Halid Said, 6 Haziran 2010‟da polislerin
baskınlarla ele geçirdikleri uyuĢturucuyu kendi zimmetlerine geçirdiklerini gösteren bir
videoyu internet üzerinden paylaĢmıĢtır. Videoları paylaĢtığı, kendisine ait internet
kafede polis tarafında yerlerde sürüklenen Said, bu olaydan birkaç saat sonra hayatını
kaybetmiĢtir. Bu geliĢmeler, Google‟da pazarlama editörü olarak çalıĢan, Mısırlı
göstericilerin önemli genç liderlerinden olan Wael Ghoim tarafından insan hakları
ihlallerini ve polis Ģiddetini protesto etmek amacıyla “Hepimiz Halid Said‟iz” adı
verilen bir Facebook sayfası oluĢturmasına neden olmuĢtur. Kullanıcılarına fotoğraf,
video ve yolsuzluk yapan polislerin listelerini paylaĢma imkânı sağlayan Facebook
sayfasının üye sayısı 500 bini aĢarken Mısır‟ın Facebook üzerindeki en popüler insan
hakları grubu da olmuĢtur.222

Rejimin muhafızlığı görevini yerine getiren polis Ģiddetine karĢı Ulusal Polis
Günü olan 25 Ocak‟ta düzenlenecek olan eyleme “iĢkenceye, yoksulluğa, yolsuzluğa
ve iĢsizliğe isyan günü ” adı verilmiĢtir. On binlerce takipçisi olan “Hepimiz Halid
Said‟iz” sayfası protesto çağrısının kısa bir sürede yayılımını sağlamıĢtır.223

Mısır gençliğini de 6 Nisan Gençlik Hareketi‟nin kurucularından biri olan


Kahire Üniversitesinde iĢletme öğrenimi gören Esma Mahfuz, Facebook sayfasında bir
video paylaĢtı, peçeli yüzünü gösterip kendini ismiyle tanıttıktan sonra insanları

220
Telli, a.g.e,74.
221
Telli, a.g.e 78.
222
Telli, a.g.e 78.
223
Telli, a.g.e 78.

120
protestolara katılmaya çağırıyordu. Bu videoyu YouTube „a yükledi ve video hızla
binlerce kiĢiye yayıldı. Ortadoğu‟da “Devrimin Kıvılcımını Çakan Vlog” olarak bilinir
hale geldi. Böylece binlere kiĢi Tahrir meydanında buluĢtu ve polisin saldırılarına
direnerek meydanı iĢgal etti224

Tahriri Meydanı daha önce hiç Ģahit olmadığı bir kalabalığı, 100 bine yakın
Mısırlıyı ağırladı. Tunus‟taki devrimden ilham alan Mısırlı gençler 6 Nisan Hareketi,
We are All Khaled Said (Hepimiz Halid Said‟iz ) Facebook grubu, Kefaya, Müslüman
KardeĢler ve Devrimci Sosyalistler gibi sivil toplum hareketlerinin organizasyonu ile
meydanda toplandılar. Gruplardan bazıları ise Mübarek‟in partisi Ulusal Demokratik
Parti binasına ve ĠçiĢleri Bakanlığı‟na yürüdüler. Öte yandan aynı dakikalarda
Ġskendireye, Ġsmailiyye SüveyĢ ve Mahalla El-Kübra Ģehirlerinde de organize protesto
gösterileri düzenlendi.225

2011 yılının baĢlarında Tunus‟ta baĢlayan ve “Yasemin Devrimi” olarak


isimlendirilen geniĢ kitlesel protestolar karĢısında fazla direnemeyen Zeynel Abidin
b.Ali 23 yıllık iktidarını bırakarak ülkesini terk etti. BaĢarıya ulaĢan bu hareket diğer
Arap ülkelerinde yarım asırdan beri devam edegelen korku duvarlarını yıkmıĢ ve
Araplar, modern tarihte ilk kez kendi elleriyle kendi ülkelerinde siyasi değiĢiklik
yapabilecekleri bir özgüvene kavuĢmuĢlardır. Bunun en belirgin yansıması Mısır‟da
gerçekleĢmiĢ ve 25 Ocak 2011 yılında Tahrir meydanında milyonlarca kiĢinin
katılımıyla gerçekleĢen ve “Nil Devrimi” veya “Ful Devrimi” olarak isimlendirilen
kitlesel eylemler sonuç vermiĢ ve Devlet BaĢkanı Hüsnü Mübarek 1981 yılından beri
kesintisiz olarak sürdürdüğü iktidarını terk edip yetkilerini orduya devretmek zorunda
kalmıĢtır.

1980 yılından beri ülkede uygulanmakta olan olağanüstü hal, ülkenin bir polis
devleti haline gelmesi, iktidara yakın olan çevrelerin aleni ve aĢırı yolsuzlukları, ülkede
baĢ gösteren yoksulluk ve iĢsizlik, barınma ve beslenme gibi doğal ihtiyaçlardan
mahrumiyet, ifade ve düĢünce özgürlüğü önündeki engeller, her türlü sivil hareketlerin

Castells, Ġsyan Ve Umut Ağları “Ġnternet Çağında Toplumsal Hareketler,34.


224
225
Ġsmail Numan Telci, Mısır Devrimi Sözlüğü, Birinci Basım, Ġstanbul: Açılım Kitap, 2013,
338.

121
Ģiddetli baskılara maruz kalması, Ortadoğu coğrafyasındaki Ġsrail eksenli sorunlar
karĢısında suskun ve pasif politikalar ve halkın ümitsizliğe düĢmesi gibi yarım asırlık
sorunlar bu kitlesel eylemlerin baĢlıca sebepleri arasında zikredilebilir. Mısır devrimi
için kullanılan isimlendirmelerden biri olan “Ful Devrimi” ismini Mısır halkının en
önemli beslenme kaynağı ve fakirliğin sembolü olan “ful” isimli bakladan almıĢ olması
da bu bağlam da değerlendirilmelidir Mısır‟ın kendi içinde yaĢadığı sorunlar halk
hareketlerini tetikleyen birincil etken olmuĢtur. Dolaylı etkisi ise ekonomik geliĢme,
demokratikleĢme ve dünya ile bütünleĢme konusunda baĢarılı adımlar atan Türkiye‟nin
yaptığı söylenebilir. 2002 yılından itibaren Ak Parti hükümetlerinin politikaları bölgede
sessiz bir devrimin ilk adımları olarak okunmuĢtur. Türk dıĢ politikasında atılan
dinamik adımlar bağlamında Filistin‟in Türkiye‟nin bir iç meselesi olarak
konumlandırılması, bu konuda uluslararası düzeyde faaliyetlerin yürütülmesi, Davos‟ta
baĢlayan yeni süreç gibi olaylar Arap halkları nezdinde büyük bir heyecanla
karĢılanarak bugünkü mevcut durumun ortaya çıkması üzerinde etkileyici, motive edici
ve cesaret verici fonksiyonlar icra eden dıĢ faktörler arasında zikredilebilir.226 Ebette ki
bu süreçte mısır ordusunun pozisyonu ve siyasal partilerin konumu da önemli etkenler
arasındadır.227Fakat burada ayrıntılı olarak ele almayacağız*

Mısır‟da 25 Ocak‟ta baĢlayan mübarek karĢıtı gösterilerin 18 gün gibi kısa bir
süre içinde 30 yıldır iktidarda olan bir rejimin sonunu getirmesi birçoklarını ĢaĢırttı.
Gerek devrim öncesi dönemde muhalif grupların farklı gruplar altında organize olarak
rejim karĢıtı platform oluĢturmalarında, gerekse de devrim sırasında protestocuların
doğru ve hızlı bilgi akıĢını sağlayarak kitlelere ulaĢtırmasında gördüğü iĢlev bakımından
Facebook Mısır devrimi için fenomen olmuĢtur. ĠĢsizlik oranının fazla olduğu ülkede
gençlerin internete ve sosyal medyaya ilgisi büyüktür. 80 milyon civarında nüfusu olan
Mısır‟da devrimin gerçekleĢtiği 2011 yılında Facebook 5 milyon kullanıcıya ulaĢmıĢtı.

226
Ramazan Yıldırım Ve Tarık Abdulcelil , “Mısır Siyaset Haritası”, SETA Siyasi Harita,
Sayı 1, Eylül 2011, 6.
227
Veysel Ayhan Ve Nazlı Ayhan Algan, Mısır Devrimi Ve Mübarek: Bir Diktatörün Sonu,
IMPR International Middle East Peace Research Center, Ankara. Rapor No:6, 2011, 10-16.
*Ayrıntılı Bilgi Ġçin Bk. Mısır Devriminin Ayak Sesleri: Bir Devrin Sonu Mu? Orsam, Rapor
No: 27,2011.

122
Facebook‟un bu kadar yoğun kullanılmasını Mübarek rejimi bir tehdit olarak görmemiĢ,
herhangi bir kısıtlama getirmemiĢti.228

Mısır‟daki devrim sürecinde en etkin kullanılan araçlardan bir tanesi de sosyal


paylaĢım ağı Twitter olmuĢtur. Görece yeni bir teknoloji olmasına rağmen Twitter,
özellikle hızlı bilgi akıĢı sağlama mobilize olma anlamında devrimci aktörler için
önemli derece kolaylaĢtırıcı iĢlevi görmüĢtür. Devrimin gerçekleĢtiği Ocak- Mart 2011
döneminde Mısır‟da 1 milyon civarında Twitter kullanıcısı bulunuyordu. Yine 2011‟in
ilk çeyreğinde Arap coğrafyasında Twitter üzerinden en çok konuĢulan iki konu
Mısır‟daki devrimle ilgiliydi(#egypt ve #jan25).229

Gösteriler baĢladıktan bir gün sonra mısır hükümeti Facebook ve Twitter‟a


eriĢimi durdurmak için internet bağlantısını kesmiĢtir. Buna rağmen göstericiler internet
kesintisini aĢmanın yolunu bulmuĢ, genellikle cep telefonları üzerinden geliĢmeleri
dünya ile paylaĢmaya devam etmiĢlerdir. Sansür tedbirlerine rağmen çevirimiçi sosyal
medya ve cep telefonu teknolojisi devletin bilgi ve iletiĢim üzerindeki tekelini kırara
mutlak anlamda sansür uygulanmasını imkânsız hale getirmiĢtir. Bilgi güçtür ve sosyal
medya bu gücü kitlelere aktararak statüko haline gelen yolsuzluk ve baskıya karĢı
kitlelerin meydan okumalarına imkân sağlamıĢtır. 230

SONUÇ

21. yy endüstri toplumundan enformasyon toplumuna geçiĢ sürecini


yaĢamaktadır. Bununla birlikte bu çağın iĢaret fiĢeği olan internetin keĢfi ve yayılımı ile
birlikte, enformasyon toplumunun bir söylemi olduğunu iddia edebileceğimiz ağ
toplumu haline gelmiĢtir. Ekonomi, toplum, kültür, siyaset, iktidar, birey ve
kimliklerimiz ağ etrafında Ģekillenmektedir. Bu dönüĢüm sürecinde birtakım toplumsal
hareketlerin gerçekleĢtiğini görmekteyiz.

Ortadoğu‟da meydana gelen son toplumsal hareketler bir yangın gibi birçok
ülkeyi sarmıĢtır. Çoğunlukla Müslümanların oluĢturduğu bu toplumlarda meydana gelen

228
Telci, a.g.e, 139.
229
Telci, a.g.e, 300.
230
Telli, a.g.e,79.

123
hareketlerde öne çıkan ülkeler ise, her Ģeyin baĢladığı yer olan Tunus ve devrimini
gerçekleĢtiren Mısırdır. Özellikle Mısır genç, üniversiteli ve iĢsiz sınıfının çoğunluğu ve
internet iletiĢim teknolojilerini etkin kullanımıyla çalıĢmamızda ön plana çıkmaktadır.
Bu gerçekleĢen hareketlerin ortak bir takım özelliklerin olduğunu görmekteyiz. Bu
hareketlerin altında yatan sosyo-kültürel ve ekonomik etkenler, siyasi etkenlerin
yanında sosyal ağlarında etkin kullanımını görüyoruz. Ardıç‟ın değimiyle „etkin bir
iletiĢim silahı‟ olarak kullanılan bu sosyal ağlar, süreç odaklı olarak etkisini
göstermiĢtir.

Ağ toplumu bağlamında ele alınacak olursa Castells, bu toplumsal hareketler,


birkaç ortak özellik göstermektedir:

 Birçok biçimde ağlar oluĢturmuĢlardır. Ġnternet ve mobil iletiĢim


ağlarının kullanılması temel önemdedir, ama ağlar oluĢturma biçimi çok önemlidir.
 Bu hareketler genellikle internette kurulan sosyal ağlar olarak baĢlarlar,
kamusal meydanların sürekli iĢgali olsun ısrarlı sokak gösterileri olsun kent uzamını
iĢgal ederek bir hareket haline gelirler.
 Özerklik uzamı ağlar oluĢturan toplumsal hareketlerin uzamsal biçimidir.
 Hareketler hem yerel hem küreseldir.
 Tarihteki baĢka birçok toplumsal hareket gibi, bu hareketler de kendi
zaman biçimlerini yaratılmıĢtır: zaman dıĢı zaman, deneyimin iki farklı yönünü
birleĢtiren, zamanın tarihselliği aĢan biçimi
 Bu hareketler doğuĢları düĢünüldüğünde, kökenleri bakımından
kendiliğindendir: genellikle ya belli bir olayla ya da yöneticilerin eylemleri karĢısında
hissedilen tiksintinin zirveye ulaĢmasıyla iliĢkili bir öfke kıvılcımıyla tetiklenmiĢlerdir.
 Hareketler viraldir, internet ağların mantığını izler.
 Öfkenin umuda dönüĢmesi. Özerklik uzamında kafa yormayla, düĢünüp
taĢımayla sağlanır.
 Ağların yataylığı iĢbirliğini ve dayanıĢmayı desteklerken resmi liderlik
ihtiyacını baltalar.
 Son derece özdüĢünümsel hareketlerdir.
 Prensip itibariyle bu hareketler Ģiddet dıĢı hareketlerdir.

124
 Bu hareketler nadiren programa dayalı hareketlerdir.
 Dolayısıyla bunlar toplumun değerlerini değiĢtirmeyi amaçlayan
toplumsal hareketlerdir. Ayrıca seçimler açısından, sonuçlar doğuran kamuoyu
hareketleri de olabilirler.
 Ne var ki temel anlamda çok siyasidirler.231

Elbette ki sosyal ağlarda meydana gelen aktivist hareketlerin hepsi sokakta


karĢılığını bulmuyor. Fakat değiĢen ve dönüĢen ağ toplunda toplumsal hareketlerde
internetin rolü inkâr edilemez. Ġnternetin bu toplumsal hareketlerdeki rolünün fetiĢize
edilme ihtimaline karĢın Ģunu söyleyebiliriz ki, sosyal ağlar süreç bazlı etkisini
göstermiĢ olup, katalizör görevi görmüĢtür. Sosyal ağların, toplumsal hareketlerde etkin
bir Ģekilde kullanılabilir bir araç olduğunu göstermiĢtir. Aynı zamanda geleneksel
medyaya bir alternatif oluĢturmasıyla doğru bilginin kaynağı olma vazifesi görmüĢtür.
Toplumsal hareketlerin örgütleniĢ biçimini maliyetçe de daha az olduğundan dolayı
sosyal ağlara yüklendiğini görmekteyiz. Hareketlerin süreci içerisinde hareketin yayılım
hızını, yayılım kapasitesini, örgütleniĢ biçimini, uluslararası görünürlülüğünü,
kamuoyuna etkili bir biçimde ulaĢılmasını sağlamıĢtır.

Sosyal ağların hareketlere olan etkisini sıralayacak olursak:

1. Hareketin yayılma kapasitesini etkilemiĢtir. Ülkenin içinde ve dıĢında


hareketin görünürlülüğünü sağlamıĢ, kitlelere ulaĢmasını kolaylaĢtırmıĢtır.

2. Hareketin yayılma hızını etkilemiĢtir. Hareketlerde kısa bir sürede


organize olma imkânı sağlamıĢtır.

3. Doğru bilgiye ulaĢımı kolaylaĢtırmıĢtır. Hareketler sırasında geleneksel


medyada yer almayan birtakım haberleri, sosyal ağlar vasıtasıyla birbirlerine
ulaĢtırmalarını sağlamıĢtır.

4. Süreç bazında etkin olarak organize olmak için kullanılmıĢtır. Nerede


buluĢulacağı, ne zaman buluĢulacağı sosyal ağlar üzerinden organize edilmiĢtir.

231
Castells, Ġsyan Ve Umut Ağları “Ġnternet Çağında Toplumsal Hareketler”, 191-197

125
5. Ücretsiz eriĢim ve üyelik imkânıyla etkili bir silah olarak kullanılmıĢtır.
Sosyal medya, devrimci grupların katılım, örgütlenme ve eğitim masraflarını
azaltmasına imkân sağlayan bir araç olarak kullanılmıĢtır.

6. Ġktidarın etkisi ve baskısı olmaksızın tartıĢma ve fikir alıĢ veriĢinde


bulunmayı sağlamıĢtır.

7. Sosyal ağlar aracılığıyla; merkezsiz, dinamik, esnek ve akıĢkan bir ortam


sağlamıĢtır. Bu ortamın etkisi kent uzamına geçildiğinde de etkisini sürdürmüĢtür.

8. Örgütlenme ve süreç odaklı etkili olmuĢtur. Sosyal ağların, sonuç odaklı


bir etkisinden söz etmek Ģimdilik mümkün değildir.

9. Sosyal ağlar vasıtası ile geri beslemeli bir döngünün oluĢmasına yardımcı
olmuĢtur.

10. Sosyal ağların yapısı itibarıyla merkezsiz oluĢu, lidersiz aktivist


hareketlere neden olmuĢtur.

11. Kamuoyuna daha etkili bir Ģekilde ulaĢmalarını sağlamıĢtır.

12. Sosyal ağlar, yeni bir taktik ve araç olarak kullanılabilirliğini ispat
etmiĢtir.

Konuyla alakalı olarak Orta Doğu‟daki sosyo-kültürel etkenlerin etraflıca


iĢlenmesi daha verimli bulgulara ulaĢılmasına yardımcı olabilir. Burada bu etkenler
toplu halde sunulmaya çalıĢılmıĢ fakat etraflıca iĢlenilememiĢtir.

126
KAYNAKÇA

Kitaplar

Arslantürk, Zeki ve Amman, Tayfun. Sosyoloji, 8. Basım, Ġstanbul: Çamlıca Yayınları

Bilge, Narin. “Sosyal Medya Ve Gazetecilik Etiği: “Yemeğimi Yedim, Konsere


Gidiyorum” ”,Can Bilgili, Gülüm ġener(Ed.) Sosyal Medya Ve Ağ Toplumu 1: Kitle
ĠletiĢimde YaĢanan DeğiĢimler Ġçinde, Ġstanbul: Grafik Tasarım Yayınevi, 2013

Bilgili, Can ve ġener, Gülüm (Ed.). Sosyal Medya Ve Ağ Toplumu 1: Kitle ĠletiĢimde
YaĢanan DeğiĢimler, Ġstanbul: Grafik Tasarım Yayıncılık,2013

Bilgili, Can ve ġener, Gülüm (ed.). Sosyal Medya Ve Ağ Toplumu 2:Kültür, Kimlik,
Siyaset, Ġstanbul: Grafik Tasarım Yayıncılık,2013

Binark, Mutlu Ve Diğerleri, Toplumsal PaylaĢım Ağı Facebook: “Görüyorum


Öyleyse Varım” , Ġstanbul, Kalkedon Yayınları,2009

Bozarslan, Hamit. Ortadoğu‟nun Siyasal Sosyolojisi, (çev) Melike IĢık Durmaz,2.


Basım, Ġstanbul: ĠletiĢim Yayınları, 2013

Bulunmaz, BarıĢ. “Postmodern Dünyanın Gerçeküstü Mekânları: Sosyal PaylaĢım


Siteleri”,Can Bilgili, Gülüm ġener(Ed.) Sosyal Medya Ve Ağ Toplumu 1: Kitle
ĠletiĢimde YaĢanan DeğiĢimler Ġçinde, Ġstanbul: Grafik Tasarım Yayınevi, 2013

Castells, Manuel. Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Birinci Cilt: Ağ


Toplumunun YükseliĢi, (çev) Ebru Kılıç, Ġstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları,
Ġstanbul 2013

Castells, Manuel. Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Ġkinci Cilt:


Kimliğin Gücü, (çev)Ebru Kılıç, Ġstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, Ġstanbul 2013

Castells, Manuel. Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum Ve Kültür Üçüncü Cilt:


Bin Yılın Sonu, (çev) Ebru Kılıç, Ġstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, Ġstanbul 2013

Castells, Manuel. Ġsyan Ve Umut Ağları “Ġnternet Çağında Toplumsal Hareketler”,


Ebru Kılıç (Çev),Ġstanbul: Koç Üniversitesi Yayınları,2013

Cleveland, William L. Modern Orta Doğu Tarihi, (çev) Mehmet Harmancı, Ġstanbul:
Agora Kitaplığı, 2008

DemirtaĢ, Erdem. Ortadoğu‟da Devler Ve Ġktidar, Birinci Basım, Ġstanbul: Metis


Yay, 2014

127
Emre, Perrin Öğün. “Muhalefet Ağlarda Ġlerliyor Mu? Ağlara Takılıyor Mu?”,Can
Bilgili, Gülüm ġener(Ed.) Sosyal Medya Ve Ağ Toplumu 2: Kültür, Kimlik, Siyaset
Ġçinde, Ġstanbul: Grafik Tasarım Yayınevi, 2013

Erkayhan, ġafak. “Küresel Yerel Ölçekte Ağ Kültürü Ve Sosyal Medya”, Can Bilgili
Ve Gülüm ġener(Ed.), Sosyal Medya Ve Ağ Toplumu 2:Kültür, Kimlik, Siyaset, Ġçinde,
Ġstanbul: Grafik Tasarım Yayıncılık,2013

Giddens, Antony. Sosyoloji,(Ed) Cemal Güzel 1.Basım, Ġstanbul: Kırmızı Yayınları,


2012

Harvey, David. Postmodernliğin Durumu, (çev) Sungur Savan,6.Basım, Ġstanbul:


Metis Yayınları, 2012

Kaymak, AyĢe. “Wikileaks Okumak Suç Mu? Assange Terörist Mi?” , Cesur Yeni
Medya, Mutlu Binarl, IĢık BarıĢ Fidaner (drl), Ġstanbul: Alternatif BiliĢim, 2011

Keskin, IĢıl. “Global Köy‟e “Siber Moda: Moda Blogları”,Can Bilgili, Gülüm
ġener(Ed.) Sosyal Medya Ve Ağ Toplumu 1: Kitle ĠletiĢimde YaĢanan DeğiĢimler
Ġçinde, Ġstanbul: Grafik Tasarım Yayınevi, 2013

Kurt, Veysel. Endüstriyel Ve Post- Endüstriyel DönüĢüm,2. Baskı, Ekin Basım


Yayın Dağıtım, Bursa 2012

Juan J. Linz, Totaliter Ve Otoriter Rejimler. E. Özbudun (çev), Ankara: Liberte


Yayınları,2012

ġener, Gülüm. “Toplumsal Mücadele Alanı Olarak Sosyal Medya”,Can Bilgili,


Gülüm ġener(Ed.) Sosyal Medya Ve Ağ Toplumu 2: Kültür, Kimlik, Siyaset Ġçinde,
Ġstanbul: Grafik Tasarım Yayınevi, 2013

ġentürk, Recep. Ġslam Dünyasında ModernleĢme Ve Toplumbilim,2. Basım, Ġstanbul:


Ġz Yayıncılık, 2006,201

Telci, Ġsmail Numan. Mısır Devrimi Sözlüğü, Birinci Basım, Ġstanbul: Açılım Kitap,
2013, 139

Yıldırım, Ramazan ve Abdulcelil, Tarık. “Mısır Siyaset Haritası”, SETA Siyasi Harita,
Sayı 1, Eylül 2011

Weber, Max. Protestan Ahlakı Ve Kapitalizmin Ruhu,2. Baskı, Alter Yayıncılık,


Ankara 2010

128
Süreli yayınlar

Akbıyık, Nihat Ve Öztürk, Musa. “Sivil Toplum Ve Sosyal Medya Perspektifinde


“Arap Baharı” Ve “Wall Street‟i ĠĢgal Et ” Eylemleri”,(19 Nisan 2012), Kayseri:
Ġnönü Üniversitesi

Ardıç, Nurullah. “Understanding The „Arab Spring‟ : Justice,Dignity Religion And


Ġnternational Politics ”, Afro Eurasian Studies, Vol 1, Issue 1, ( Spring 2012)

Babacan, Mehmet Emin, HaĢlak, Ġrfan Ve Hira, Ġsmail. Sosyal Medya Ve Arap
Baharı, Akademik Ġncelemeler Dergisi, Cilt. 6, Sayı.2

Çımrın, Füsun Kökalan. “Manuel Castells‟i Yeniden Okumak: Küresel Ağ


Hareketleri YaklaĢımının EleĢtirel Bir Değerlendirmesi” ,Sosyal Bilimler Dergisi,
Cilt 4, Sayı 2, (Ekim 2011)

Göker, Göksel ve Doğan, Adem. “Ağ Toplumunda Örgütlenme: Facebook‟ta


Çevrimiçi Tekel Eylemi”,Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt
14, Sayı 25,(Haziran 2011)

Haberli, Mehmet. “Yeni Bir Örgütlenme Biçimi Olarak Sanal Cemaatler”, Ġnsan Ve
Toplum Bilimleri AraĢtırmaları Dergisi, Cilt 1, Sayı 3, 2012

Karagöz, Kezban. “Yeni Medya Çağında DönüĢen Toplumsal Hareketler Ve Dijital


Aktivizm Hareketleri”, ĠletiĢim Ve Diplomasi, Sayı 1, (Eylül, 2013)

Khoury, D. (2 Mayıs 2011) Social Media and Revolutions: How The Internet
Revived Arap Public Sphere and Digitalized Activizm. People‟s Power: The Arap
World Ġn Revolt. Perspectives. Heinrich Böll Schiftung

Korkmaz, Ali. “Arap Baharı Sürecinde Ġnternet Ve Sosyal Medyan Rolü”,


International Symposium On Language And Communication, Ġzmir: Ege Üniversitesi,
10-13 Haziran 2012

Kök, Selcen Ve Tekerek, Mehmet .“Sokak Siyasetinden Sosyal Ağlara Yeni


Aktivizm: Arap Baharı Deneyim ”, 2. Bölgesel Sorunlar Ve Türkiye Sempozyumu,
KahramanmaraĢ: KSU, 1-2 Ekim 2012

Telli, Azime. “Mısır Devriminde Sosyal Medyanın Rolü ”, Bilge Strateji Dergisi,
Cilt. 4, Sayı. 7 (Güz 2012)

Türk, Gül Dilek. “Demokrasinin Dördüncü Kuvveti Yeni Medya Teknolojileri”,


16.Türkiye‟de Ġnternet Konferansı, Ġstanbul: Marmara Üniversitesi, 9 Aralık 2013

129
YoldaĢ, Umut Ve Köprülü, Nur. “Arap Ġntifadası Mı? Arap Dünyasındaki
Toplumsal Hareketlerin Ġçsel, Bölgesel Ve Uluslararası Dinamikleri”,Akademik
ORTA DOĞU,2011, Cilt 6,Sayı 1

Ġnternet

Albayrak, Duygu Ve Diğerler. “Sosyal Medyanın Politik Katılım Ve Hareketlerdeki


Rolü”,2014, Bilkent Üniversitesi, Bilgisayar Teknolojisi Ve BiliĢim Sistemleri Bölümü,
Ab. Org.Tr/Ab12/Bildiri/205.Pdf (29.05.2014)

“Internet Usage Statics For Africa 2012” , Internet World Stats, EriĢim Tarihi:
28.05.2014, www.Internetworldstats.Com/Stats1.Htm.

Marzoukiand, Yousri and Oullier, Oliver. “Revolutionizing Revolutions: Virtual


Collective Consciousness And The Arap Spring”, The Blog, 17.07.2012,
Www.Huffingtonpost.Com, (06.06.2014)

Yette, Laila and Kumar, Pallavi. “Twitter‟s Power To Mobilize During Arap
Spring”, www.american. edu. 2012, 23

Raporlar ve Diğerleri

Ayhan, Veysel Ve Ayhan Algan, Nazlı. Mısır Devrimi Ve Mübarek: Bir Diktatörün
Sonu, IMPR International Middle East Peace Research Center, Ankara. Rapor No:6,
2011

Orta Doğu Stratejik AraĢtırmalar Merkezi, “Mısır Devriminin Ayak Sesleri: Bir
Devrin Sonu Mu?”, ORSAM, Rapor No: 27, 2011

Türkiye Ġstatistik Kurumu. “2011 Yılı Hane Halkı BiliĢim Teknolojileri Kullanım
AraĢtırması” (No:180). Ankara, Türkiye.(2011)

130

You might also like