You are on page 1of 5

T.C.

KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR FAKÜLTESİ


GELENEKSEL TÜRK SANATLARI BÖLÜMÜ

GTS810- MİNYATÜR I

İslamiyet Öncesi Minyatür Sanatı

Öğretim Üyesi
Öğr. Gör. PELİN GÜLEDA KARADENİZ

Hazırlayan

170113018 SENA CINOĞLU


Minyatür

Geleneksel Türk Süsleme sanatları arasında ayrı bir yeri olan minyatür sanatının
yüzyılları içine alan köklü bir geçmişi vardır. Batıda kökeni Antik Çağ’a, Doğu’ da ise İslam
öncesi dönemlere kadar uzanan el yazması ressamlığı ortaçağ boyunca önemli bir sanat dalı
olmuştur. Kelime, Ortaçağ Avrupası’nda hazırlanan el yazmalarının bölüm başlarında metnin
ilk harfinin etrafına kızıl- turuncu minium ile (sülüğen, sülyen, kırmızı kurşun tozu) yapılan
miniatura adlı tezhipten gelmekte ve “sülüğenle boyanmış” anlamına gelen Latince “miniare”
kelimesinden türediği ileri sürülmektedir. Ancak zamanla minor (küçük) kelimesinin
etkisinde kalarak "küçük (resim)" anlamını da kazanmıştır.1 İslam sanatında tasvir, Osmanlı
sanatında nakış olarak adlandırılan minyatürün, Fransızca ‘‘miniature’’ kelimesinin dilimize
yerleşmiş şekli olduğu düşünülmektedir.2
Kısaca minyatür, el yazması kitaplarda anlatılan konuların daha anlaşılır hale gelmesi
amacıyla metnin yanına çizilen, derinlik duygusundan yoksun küçük boyutlu resimlerdir.
Minyatürde asıl amaç metni açıklamaktır. Ancak kitap resmine verilen bu adın yanlış
verildiğini savunan araştırmacılar olsa da salt çoğunluk bu tanım etrafında toplanmıştır.
Gerek Hristiyan gerekse İslâm dünyasında çok sayıda minyatürlü yazma üretilmiştir.
Ancak Hıristiyan sanatı, yaşanan kültürel değişimlerle bağlantılı olarak doğanın gerçekçi
tasvirine yönelmiş ve bu uğurda yağlı boya resmin sağladığı imkânları tercih etmiştir. Ayrıca,
matbaanın keşfiyle birlikte elyazmalarının azalmaya başlaması da buna eklenince, 15.
Yüzyıldan itibaren batı dünyasında minyatür önemini yitirmiştir. İslâm sanatçısı ise İslâm
felsefesine uygun olan şematik bir anlatımı tercih etmiş ve bunu minyatür sanatında
yorumlamıştır. İslâm dünyasının matbaaya olan ilgisizliği el yazmalarının üretimini birkaç
yüzyıl daha devam ettirmiştir.3

Minyatür Çeşitleri
Şahname, Silsinameler, Surnamaler, Siyerler

1
Banu Mahir, “Minyatür”, İslam Ansiklopedisi, c.30, s.118, yıl 2005
2
Günsel Renda; “Minyatür”, Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, Yem Yayınevi, İstanbul, 1997, s. 1262
3
G. Renda, a.g.e., s.1262
İslamiyet Öncesi Minyatür Sanatı

Sasâniler döneminde Mani adlı bir sanatçı kendi yazdığı kitabını resimlemiş ve daha
sonra onun izinde giden birçok öğrenci yetiştirilmiştir. Bu sanatçılar Orta Asya ve Ön
Asya’ya doğru yayılarak öğrendikleri sanatı da gittikleri yerlere götürmüşlerdir. İslam
sanatının ilk örnekleri 11. yy sonlarına tarihlenmektedir.4
Türk minyatür geleneğine ait en eski örnekler Orta Asya’ da Uygurlara kadar uzanır.
Uygur Türklerinin daha 8. yy’da çok ileri bir kitap ve minyatür sanatına sahip olduğu, kalan
sayılı eserlerden ve kaynaklardan anlaşılmaktadır. Turfan araştırmalarında ortaya çıkan
Bezeklik ve Sorçuk duvar resimleri (fresk) ile birlikte bu minyatürler 9. yy’da daha ilk bakışta
Çin resminden ayrılan karakteristik bir Orta Asya Türk resim üslubu olduğunu açıkça
gösterir.5 Eski Uygur şehirlerinden kalan duvar resimleri ve minyatürler hep dini konularda
olduğundan, Uygur ordusu ve savaşçılarının atları, kıyafetleri ve silahları hakkında bilgi
vermez.6
11. ve 13. yüzyıllara tarihlenen Selçuklu minyatürleri sanatçılarının, İran’ da Zerdüşt
rahiplerin ellerinde bulunan bazı resimli yazmalardan ve Maniheizm’den etkilendikleri
düşünülmektedir. Çünkü bu minyatürlerdeki figür tipleri ve kompozisyon anlayışı Maniheist
Uygur minyatürlerinden etkilenildiği anlaşılmaktadır.7
Selçuklu Türklerinin Anadolu’ya yayılmasıyla ilk Türk-İslam minyatür üslubu
doğmuştur. Bağdat’ta ilk İslâm minyatür mektebini açanlar, Selçuklu Türkleri olmuştur. 8 Bu
dönem yazmaları oldukça çeşitlidir. Bilim, fen ve edebi konulu eserler mevcuttur. Günümüze
ulaşan en eski örneklerden biri Dioskorides’in Mater Minia Medica adlı botanik ve zooloji
kitabının tercümesi olan Kitâbü’l-Haşâ’iş ve Galen’in (Câlînûs) zehirlenmeler konusundaki
eserinin Kitâbü’t-Tiryâk adlı Arapça çevirisinde görülür. Antik el yazmalarından kopya edilen
bu ilk tasvirlere Bizans resminin etkileri yansımıştır. Bu eserlerin günümüze ulaşmış birden
fazla örneği olup her örnekte farklı bir üslup görülmektedir. Eski Grek kuramlarına dayanan
felsefe, tarih ve tıp konusundaki yazıların Arapça bir derlemesi olan Muhtârü'l-hikem ve
mehâsinü’l-hikem ile Hippiatrika adlı Grekçe eserin tercümesi olan Kitâbü’l-Baytara adlı

4
Selçuk Mülayim; Türk Sanatında İkonografik Dönüşümler – Selçuklu Çağı,
5
Oktay Aslanapa, Türk Sanatı, Remzi Kitabevi, s.364
6
O. Aslanapa, a.g.e., s.22
7
Tuğba Kutlu; a.g.e., s.29
8
Mustafa Bektaşoğlu; Anadolu’da Türk İslam Sanatı, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2009, s.48
tercümesinin metinleri arasına yerleştirilmiş çerçevesiz minyatürlerde bulunan ve dönemin
yerli tiplerini yansıtan figürler yine Bizans resim üslubunun etkilerini taşımaktadır.9
Ayrıca; Arap gökbilimci Es-Sufi’nin burçlarla ilgili astroloji kitabı Sabit Yıldızlar
Kitabı (Suvâr el-Kevâkib-el-Sâbita) ile 12. yüzyılın ikinci yarısında Artukluların hizmetine
giren mühendis Ebü’l-izz el-Cezeri’nin yazdığı el-Hıyelü’l-Hendesiyye bu dönemin önemli
eserlerindendir.10
12. yüzyıl sonu ile 13. yüzyıl başlarında Selçukluların ve onlara tabi hanedanların
himayesinde çalışan sanatçıların resimlediği ilmi eserlerin tasvirlerinde Uygur kökenli
Selçuklu tipleri gündelik hayata ait eşya ve sahnelerle birlikte işlenmiştir. Geç Antik ve
Bizans etkilerini özümsemiş olan bu dönemin yeni tasvir üslubu edebi eserlerin
resimlenmesinde de uygulanmıştır. Bu eserlerden günümüze ulaşanları arasında Makamat,
Kelile ve Dimne, Kitab-el Agbani (Şarkılar Kitabı), Varaka ve Gülşah gibi edebi eserler
bulunmaktadır.11 Bu eserlerin minyatürlerinde dönemin sosyal hayatını yansıtılmış ve Habeş,
Arap, Türk gibi bölgenin kozmopolit nüfusunu belgeleyen figürlere yer verilmiştir. 12 12-
13.yy’da Anadolu’da üretilmiş olan ilk minyatürler Meyyâfârikîn (Silvan), Diyarbekir,
Mardin, Aksaray, Kayseri ve Konya gibi merkezlerde hazırlanmış eserlerde yer alır. Bu
örnekler, Anadolu dışındaki çağdaş Selçuklu resim üslubuyla benzerlik taşır.13
İlhanlı ve Timurlu minyatürlerinde daha çok Çin sanatının etkisi söz konusudur. Bu
dönem minyatürlerinde insan ve hayvan figürleri daha küçük tutularak, doğa unsurlarına daha
detaylı yer verilmesi sağlanmıştır. Özellikle Timurlu dönemi devlet adamlarının tarihe ve
resme ilgi duymaları, birçok tarih kitabının yazılmasını ve bu kitaplara resimler yapılmasını
sağlamıştır. Karakoyunlu ve Akkoyunlu Türkmen minyatürlerinde ise zarif figürler, manzara
ve mimari öğeler işlenmiştir. Safevi minyatürleri büyük boyutlu ve canlı kompozisyonları ile
gösterişli bir devri simgelemektedir. Dönem minyatürcüleri; Sultan Muhammed, Mirza Ali,
Mir Seyyid Ali, Şeyh Muhammed ve Abdüssamed’dir.14

9
Banu Mahir, a.g.m., s.118
10
Zeren Tanındı; a.g.e., s.3-4
11
G. Renda, a.g.e., s.1262
12
Banu Mahir, a.g.m, s. 118-119
13
Banu Mahir, a.g.m., s.119
14
Metin And, Osmanlı Tasvir Sanatları:1 Minyatür, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2004
Bibliyografya;

1. https://www.academia.edu/30974206/TÜRK_MİNYATÜR_SANATI

2. https://www.academia.edu/35308021/Minyatür_Sanatı_pdf

3. https://www.academia.edu/43509408/İslamiyet_Öncesi_Türk_Resim_ve
_Minyatür_Sanatı

You might also like