Professional Documents
Culture Documents
AFRİKA 5
Editör
Doç. Dr. İsmail Ermağan
Dünya Siyasetinde Afrika 5
Editör: Doç. Dr. İsmail Ermağan
© Copyright 2018, NOBEL AKADEMİK YAYINCILIK EĞİTİM DANIŞMANLIK TİC. LTD. ŞTİ. SERTİFİKA NO.: 40340
Bu baskının bütün hakları Nobel Akademik Yayıncılık Eğitim Danışmanlık Tic. Ltd. Şti.ne aittir. Yayınevinin yazılı izni olmaksızın,
kitabın tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve dağıtımı yapılamaz.
Genel Dağıtım
ATLAS AKADEMİK BASIM YAYIN DAĞITIM TİC. LTD. ŞTİ.
Adres: Bahçekapı mh. 2465 sk. Oto Sanayi Sitesi No:7 Bodrum Kat Şaşmaz-ANKARA - siparis@nobelyayin.com-
Telefon: +90 312 278 50 77 - Faks: 0 312 278 21 65
E-Satış: www.nobelkitap.com - www.atlaskitap.com - Bilgi: esatis@nobelkitap.com - info@atlaskitap.com
Dağıtım ve Satış Noktaları: Alfa Basım Dağıtım, Ana Basım Dağıtım, Arasta, Arkadaş Kitabevi, Başarı Dağıtım, D&R mağazaları,
Dost Dağıtım, Güneş Dağıtım, Kitapsan, Nezih Kitabevleri, Prefix, Remzi Kitabevleri, TveK Mağazaları
ÖN SÖZ
iii
iv Ön Söz
Sn. Prof. Dr. Ahmet Kavas’ı belirtmeyi bir görev addederim. Ayrıca diğer üniver-
sitelerden/kurumlardan hocaların/dostların katkılarını zikretmek isterim.
Dünya Siyasetinde Afrika-5’in bölüm yazarları ve değerleri hocalarına ver-
dikleri emekler adına müteşekkirim. Farklı konular, etraflıca ele alınmaya çalışıl-
dı. Fark edilebilir ki kimi çalışmalar, alanında ilk olmaya namzetler.
Muhammet Yazıcı, Çağla Vural, Mehmet Ali Çevrim, Abdülkadir Aksöz,
M. Salih Demirtaş, Oğuzhan Dağlı, Önder Bilal Gelgör, Aydın Güven ve Halide
İkra Kahraman’a çalışmaların redaksiyon kısmında gösterdikleri gayretler için
çok teşekkür ederim.
Son olarak; kitabı alan, okuyan vatandaşlar teşekkürü hak ediyor çünkü
onlar aslında böylece “Afrika’ya ilişkin bilgileri biriktirmeye devam edeceğiz.”
diyor, demek istiyor.
Deklare edilir ki kitabın bölümlerinde beyan edilen görüşler yazarın ken-
disine aittir.
Yayın ve konular üzerine fikir ve eleştirilerini iletmek isteyenler için:
ismailermagan@googlemail.com
Doç. Dr. İsmail Ermağan
30 Kasım 2018
İstanbul
İÇİNDEKİLER
vii
viii İçindekiler
EKLER 467
BÖLÜM 7
AFRİKA’DA AZINLIKLAR, TOPLULUKLAR VE
SİYASAL TEMSİLİYET
Dr. Öğr. Üyesi Burcu Taşkın69
Özet
Etnisite, din ve kabile olarak en çok topluluk bulunduran Afrika kıtası
zayıf merkezî yapısı, siyasal ve ekonomik istikrarsızlıkları ile azınlıklar için
yine en tehlikeli bölgedir. Sömürge döneminde yapay sınırlarla farklı ülkelere
bölünen ancak etnik bağlılıklarını sürdüren birçok kabilenin yer aldığı kıtada
azınlık haklarının ve farklı toplulukların tanınması, güvence altına alınması ve
korunması uzun süreli barış ve istikrar sağlanması için önem taşımaktadır. Bu
çalışma ortaya koymaktadır ki siyasal kültürden ziyade yerleşmiş ve adil işle-
yen siyasal kurumların eksikliğinden doğan belirsizlik ortamı darbe, ayaklan-
ma, iç savaş ve etnik katliam gibi olayların birincil sorumlusudur. Ulusal değil
kişisel menfaati ön planda tutan ve tüm yetkileri elinde bulunduran üniter aşı-
rı-başkanlık sistemleri, eski sömürge yönetiminin oligarşik yapısını nepotizm,
kabilecilik ve bölgecilik altında devam ettirmekte, dışlanan grupların siyasal
ve ekonomik kaynaklara erişiminin kısıtlanması etnik çatışmaları beraberinde
getirmektedir. Ruanda, Burundi ve Gine ülkelerinin karşılaştırmalı incelemesi
iktidar paylaşımının yanı sıra temsiliyetin de önemini ortaya koymaktadır.
Anahtar Kelimeler: Afrika, Azınlıklar, Etnik ve Dinî Topluluklar,
Temsiliyet.
69 burcu.taskin@medeniyet.edu.tr
157
158 Dünya Siyasetinde Afrika 5
“Bana kalırsa bu ülkede Yao yok, Lomwe yok, Sena yok, Chewa yok,
Ngoni yok, Nyakyusa yok, Tonga yok, sadece Malavililer var.”70
- Hastings Kamuzu Banda, Malavi Başkanı, 1970.
“Tek Zambia, Tek Millet”
- Kenneth Kaunda, Zambia Başkanı, 1964.
GİRİŞ
Azınlıklar ve azınlık haklarının korunması ilk kez I. Dünya Savaşı’ndan
sonra gündeme gelmiş ve hem devletler arası hem de uluslararası anlaşmalara
bu ilkeler eklenmiştir. Soğuk Savaş’ın sona ermesi ‘azınlık meselesi’ ve ‘kimlik
politikaları’ konularını siyaset bilimi gündemine tekrar taşırken, araştırmalar
1990’larda Balkanlar, Kafkaslar, Orta-Avrupa ve Afrika’da meydana gelen yı-
kıcı iç-savaşlar ve soykırıma varan etnik çatışmalara odaklandı. Soğuk Savaş
sonrasındaki anlaşmalarda da önceki anlaşmalarda olduğu gibi azınlık hakları
‘kolektif haklar’ olarak tanımlanmış ve bireysel vatandaşlık haklarının yanı sıra
azınlıklara ‘fertlerin tek başına değil de ancak topluluk hâlinde kullanabileceği
ve topluluk olmanın gereği yaşanabilecek hakları’ garanti altına alınmıştır.
71 “Balkanlaştırma” etiketi, etnik kökenin oynadığı rolün hatırlatıcısı - Eski Yugoslavya’nın ayrıştı-
rılması - etnik kökenin tanıyarak ulusal birliğin kendi kendini yok etmesine yol açabileceği algısı
(Anderson 2006; Gellner 2006).
160 Dünya Siyasetinde Afrika 5
neyin azınlık oluşturduğuna dair kabul edilen bir tanım yoktur.72 Ayrıca, ulus-
lararası belgeler tarafından korunan azınlık türleri “etnik, dilsel ve dinî” azınlık-
lardan (ICCPR’da belirtilen) (CSCE ve Avrupa Konseyi belgelerinde) “ulusal”
azınlıklara göre değişmektedir.73 Bu tanım eksikliği genellikle konunun karma-
şıklığına bağlanmaktadır. Bununla birlikte, azınlıklar konusuna dair geleneksel
antipati ve ‘korku’, ulusal hükûmetleri uyarıya geçirmektedir.
Azınlık kavramı ilk olarak 1919 Versailles Barış Konferansı’nda, Avustur-
ya-Macaristan İmparatorluğu, Osmanlı İmparatorluğu ve Prusya Krallığı’nın
dağılmasından doğan devletlerle yapılan barış antlaşmaları ile uluslararası an-
laşmalara dâhil edildi (Preece, 1998: 15). Anlaşmalar, Doğu ve Orta Avrupa’nın
(Polonya, Yugoslavya, Çekoslovakya) yeni eyaletlerini, topraklarını arttıran
devletleri (Romanya ve Yunanistan) ve yenilgiye uğrayan devletleri (Avustur-
ya, Macaristan, Bulgaristan, Türkiye) azınlık halklarına karşı dinî haklar ve si-
yasal eşitlik gibi bazı özel hakların tanınmasını zorunlu kılıyordu. Azınlık hü-
kümlerini içeren ilk uluslararası anlaşmalarda, azınlık “ırksal, dinî veya dilsel
azınlıklara mensup kişiler” olarak tanımlanmıştır. Bu tanım farklı bir ırka, dine,
dile ait olmak gibi nesnel ölçütlere dayanıyordu. Tanıma “ırksal” kavramının
dâhil edilmesi, aynı zamanda, bu dönemde azınlıktan kastedilen şeyin şüphesiz
“ulusal azınlık” olduğunu ortaya koymaktadır. Ulusal azınlık, bir akraba-devlet
(kin-state) sahip olan kişidir; ahbap devlet adamlarının hâkim olduğu devlet,
azınlığın yaşadığı ve yurttaşlığa bağlı olduğu devlete ev sahibi devlet (home-sta-
te) denir (Kymlica, 1995: 10-33). Kymlica’ya göre, ulusal azınlıklar, bir devletteki
varlığı sömürgeleştirme, fethetme veya zorunlu göçün sonucu gibi ortaya çıkan
uzun süredir devam eden azınlık gruplarına atıfta bulunuyor. Ulusal azınlıklar,
(en azından bazıları) ayrı kurumlar ve bazı siyasi özerklik düzeylerini talep et-
meleri ile karakterize edilir.
Milletler Cemiyeti rejiminin çöküşünün ardından genel, evrensel bir insan
hakları koruması kavramı gelişti. Birleşmiş Milletler Bildirgesi, Genel Kurul ta-
rafından “evrensel bir insan hakları hareketi içinde toplumun her bir organını
topluma dâhil etmeyi amaçlayan tüm halklar ve tüm uluslar için ortak bir ba-
şarı standardı” olarak ilan edildi.74 Bu nedenle, azınlığın en kapsamlı ve yay-
gın olarak kullanılan tanımı, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu’nun
“Ayrımcılığın Önlenmesi ve Azınlıkların Korunması” raporu tarafından 1978’de
yapıldı. Bu rapora göre, “devletin vatandaşı olan, nüfusun geri kalanından sayı-
sal olarak daha düşük olup, farklı -etnik, dinsel ve dilsel- özelliklere sahip olan,
egemen olmayan bir konumda olup, farklı kültür, gelenek, din ve dil özelliklerini
koruyan grup” azınlık olarak tanımlanır. Daha sonra 1985’te “hayatta kalmak
için ve amacı gerçekte ve yasada çoğunluk ile eşitliği sağlamak olan bir kolektif
irade” tanımı eklenmiştir (Çavuşoğlu, 2001).75 Yani bu tanıma göre Irak’ta Sünni
Müslüman nüfus sayıca azınlık olmasına rağmen Saddam döneminde iktidarı ve
kaynakları ele geçirdiği için azınlık statüsünde sayılmamaktadır.
BM’nin MC’deki tanımından önemli bir ayrımı, “ırksal” yerine “etnik” sı-
fatının yerine geçmesidir. Bu, ırkçılık ve II. Dünya Savaşı’nın feci deneyimleri
çağrışımlarından kaçınmaya yöneliktir;. Öte yandan BM’nin tanımı, otokton (au-
tochthonous, kadim) veya tarihsel azınlıklar için de geçerlidir. Göçmenler, daimi
sakinler veya göçmen işçiler hariç tutulmakla birlikte, azınlık grubunun kültürel
farklılıklarını da paylaşmaktadırlar.
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’ndaki (AGİT) azınlık tanımı, akraba-
devlet (kin-state) değişkenini içerir. Her azınlığın bir akraba-devleti olmaması-
na rağmen, azınlıkların çoğu öyledir. Bir devlet içinde sayısal azınlık olan fakat
aynı milliyet/etnisiteyi, genellikle komşu ya da “akraba” bir devlette, bir başka
çoğunluğun sayısal çoğunluğunu oluşturan nüfus olarak paylaşan baskın olma-
yan nüfus olarak tanımlanır.76 1992’de Ulusal Azınlıkların Korunmasına Dair
Avrupa Konseyi Çerçeve Sözleşmesi’nde (FCNM) azınlıklar şöyle tanımlanmak-
tadır: “devletin toprakları üzerinde iyi tanımlanmış ve kurulmuş olan, üyeleri
bu devletin vatandaşları olan, onları, nüfusun çoğunluğundan ayıran bazı dinî,
dilsel, kültürel veya diğer özellikleri bulunan”.77 Son olarak, Avrupa Birliği, AB
üyeliğine başvuran bütün devletlerin azınlık performansını etkilemek için koşul-
luluk düzeyini kullanmıştır. AB’nin azınlıkların korunmasında yasal yeterlilik-
leri oldukça sınırlı olmasına rağmen (örneğin, AB’nin Temel Haklar Şartı’nın 21.
Maddesi, ulusal azınlık mensuplarının ayrımcılığa uğramayacağını öngörmek-
tedir), aday ülkeler tarafından sağlanacak siyasi kriterler, 1993 yılında Kopen-
hag Avrupa Konseyi tarafından belirlenen bu ülkelerin “demokrasiyi, hukukun
üstünlüğünü, insan haklarını ve azınlıklara saygıyı ve korunmayı garanti eden
kurumların istikrarını” sağlamış olmalarını şart koşar.
tartışması gösterir ki her iki bakış açısı da bu hakları kabul etme ve uygulamada
yeni sorunlar yaratmaktadır (Onions, 2007).
Azınlık tanımının ve kolektif-bireysel haklar konusundaki tartışmaların
ötesinde, azınlık olmak, yalnızca dilsel, dinî, etnik ve ırksal unsurlar gibi maddi
farklılıklarla sınırlandırılamaz. Azınlık gruplarının benzer özellikler gösterdiği
iddia edilebilir. Teorisyenlerin çoğu, azınlık halklarının, kendilerini ırk, milliyet,
kültür, ortak tarih gibi unsurlarla birbirleriyle bağdaştırmakla kalmayıp aynı za-
manda ortak bir kaderi, ayrımcılık ve sosyal dezavantaj içeren ortak deneyimleri
paylaştıklarını, bunların hepsinin azınlık grup üyeliğinin öz bilincini arttırdığını
ve azınlık grup üyeliğinin öz birlikteliğini güçlendirmeye hizmet ettiğini vur-
gulamaktadır. Antropologlar Wagley ve Harris, azınlık grup üyeliğinin özünü
tanımlayan beş kriteri önermişlerdir (Wagley ve Harris, 1964):
1. Azınlıklar, karmaşık devlet toplumlarının alt segmentleridir.
2. Azınlıkların, toplumun baskın kesimleri tarafından düşük saygınlıkta
tutulan özel fiziksel veya kültürel özellikleri vardır.
3. Azınlıklar, üyelerin paylaştıkları özel nitelikler ve bu özelliklerin getir-
diği özel engeller tarafından birbirine bağlanmış öz-bilinçli birimlerdir.
4. Azınlık üyeliği, kolayca ortaya çıkan özel kültürel ve fiziksel özellikler
olmadan bile, soy kurallarına dayanarak başarılı şekilde diğer kuşaklara
aktarılır.
5. Azınlık halkları seçim veya zorunlulukla grup içinde evlenme eğilimin-
dedir.
Bu beş unsura göre, bir azınlık grubuna üyeliğin, çoğunluğun aksine ol-
manın getirdiği birçok sosyal sonuçları içerdiğini varsayabiliriz. Aynı zamanda,
bu unsurlar güç (iktidar) ve kaynaklara göreceli olarak daha az erişebilmenin
yapısal dezavantajını yaşamak anlamına gelir. Bu, bir azınlık mensubunun, top-
lumun yaşamından tam bir pay almaktan dışlandığı anlamına gelir çünkü bu
gruplar, baskın gruptan belirli şekillerde farklılık gösterir.
78 http://www.ohchr.org/Documents/Publications/GuideMinorities8en.pdf
166 Dünya Siyasetinde Afrika 5
de, özellikle onları etkileyenler olarak etkin katılımı için gerekli koşulları oluş-
turacaklardır”. Ancak azınlıkların ve azınlık haklarının tanımlanmasına benzer
olarak, azınlıkların politik temsilleri, azınlık gruplarının sosyal kimliklerini ya-
bancılaştıran “farklılık siyasetini” göz ardı ederek azınlığa özgü bir boyuta sahip
değildir. Öte yandan, azınlıklar ekonomik, kültürel ve sosyal hakları ile kıyaslan-
dığında, siyasi katılım hakkında tüm vatandaşların vatandaşlık haklarının teme-
lini oluşturması nedeniyle eşit olarak yararlanırlar ve devletlerin siyasi katılım
haklarını daha az müdâhil olduğu görülmektedir. Dahası, büyük azınlıklar ana
dillerini azınlık partileri aracılığıyla ya da ulusal partilerde temsil etme yoluy-
la bulurken, daha az sayıdaki azınlıklar kültürel özerklik, uluslararası örgütler,
azınlık dernekleri ya da yerel düzeydeki siyasal aktivizm kurumları aracılığıyla
azınlığa özgü çıkarlar söz konusu olduğunda endişelerini daha sık dile getir-
mektedir. Ancak bu kararnamelerde yer alan maddeler sadece siyasal-temsiliye-
te özgü değildir ve diğer yandan bağlayıcılığı da bulunmamaktadır.
Siyasi temsiliyetin, siyasal katılımdan daha sınırlı bir tanımı ve uygulaması
vardır. Siyasal katılım biçimleri, “seçimlerde oy toplamak veya kampanya yap-
mak, bir siyasi parti veya baskı grubunun aktif üyesi olmak; siyasi gösterilere
katılmak; sivil itaatsizliğin çeşitli biçimleri; kamuya ait sektörler için hükûmet
danışma komitelerinin veya tüketici konseylerinin üyeliği; sosyal politikaların
uygulanmasında müşteri katılımı ve çeşitli toplumsal eylem” biçimleri olarak
kategorize edilebilir (Birch, 201: 105). Öte yandan, temsiliyet, siyaset teorisi veya
felsefesi seviyesinden ziyade pratik politika düzeyinde daha fazla anlaşmazlığa
yol açan bir kavramdır. Modern demokratik devlet döneminde, 20. yüzyıla ka-
dar yasama meclislerinde ve hükûmet sistemleri içindeki diğer temsil biçimleri
hakkında üç tür kamu anlaşmazlığı olmuştur. İlk olarak, kimin temsil edilmesi
gerektiği konusunda anlaşmazlıklar ortaya çıkmıştır: toprak sahibi, çiftçilik faizi,
tüccarlar ve bankacılar, üretim ve madencilik çıkarları gibi mi ülke veya ekono-
mik çıkarların önemli kesimi oluşturanlar mı? Yoksa sosyal sınıflar mı? Veya
erkeklerin yanı sıra kadınlar oy vermeli mi?
İkinci bir anlaşmazlık, temsilcilerin nasıl seçilmesi gerektiği konusunda-
dır. Temsilciler atanmalı mı yoksa seçilmeli midir? Üyeler seçilirse nasıl seçil-
meli? Britanya, Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada’da olduğu gibi ya da
Britanya’dan ayrı olarak Avrupa Topluluğu’nun tüm üyelerinde olduğu gibi,
basit bir çoğulluk mu, yoksa bir nisbi temsil mi? Üçüncü tür bir anlaşmazlık,
seçilmiş temsilcilerin nasıl davranması gerektiğidir. Onlar, seçmenleri tarafından
tercih edilen politikaları takip etmek için yetkilendirildikleri gibi mi davranma-
lılardır yoksa seçmenlerin isteklerinden bağımsız olarak mı hareket etmeliler ya
da kamu yararı için mütevelli olarak mı davranmalılar? (Pitkin, 1967: 38). Bugün,
Güney Afrika’da bile (1990’dan beri), tüm yetişkin vatandaşların seçim sistemi
aracılığıyla temsil edilmesi gerektiği her yerde kabul edilmektedir. Seçimlerin
rekabetçi olmadığı durumlarda süreç, seçmenlere önemli bir etkide bulunmaya-
bilir ancak en azından imtiyazın kapsamı, tartışma konusunu geçmiştir.
Afrika’da Azınlıklar, Topluluklar ve Siyasal Temsiliyet 167
ideolojik veya duygusal oy verme davranışı yerine daha çok sosyolojik oy verdi-
ğini, yani grubun çıkarına en uygun temsiliyeti sağlamaya yönelik siyasi eğilim
gösterdiğini savunabiliriz (Taşkın, 2017).
Yine de sadece bu faktörler başlı başına etkili olmamakta, ülke
hükûmetlerinin bu konuda pozitif insiyatif alması veya siyasi engel koyma po-
litikaları da birincil unsur olarak azınlıkların temsiliyetini etkilemektedir. Azın-
lıkların mevcudiyetini, tanınmasını veya temsiliyetini ülke güvenliğine tehdit
olarak düşünen hükûmetler bunu zorlaştırmak için seçim barajı uygularken (bk.
Türkiye ve Yunanistan); siyasi katılımlarının daha uzun süreli barışı getirece-
ğine inanan yönetimler azınlık temsiliyetini ‘kota sistemi’ ile desteklemektedir.
Örneğin, İnsan Hakları ve Özgürlükler Anayasal Yasası ve Etnik ve Ulusal Top-
luluklar veya Azınlıkların Hakları (Madde 17) ve 1992 Seçim Yasası’na göre,
Hırvatistan’da azınlık temsilcileri için 8 sandalye güvence altına alınmaktadır.
Bulgaristan’da, azınlık gruplarının etnik bir parti kurma hakları vardır; Roman-
ya ise her azınlık için seçim barajını geçmeyi başaramayanlar için bir yer ayır-
mıştır. Kosova’da azınlıklar için 120 üyeli Parlamentoda 20 sandalye ayrılmıştır
(Bieber, 2008). Yine de Türkiye siyasal tarihinde de önemli yer tutan 1964 Kıbrıs
olayları göstermiştir ki azınlıklara tanınan anayasal güvenceler (Türk nüfus için
%30 temsiliyet kotası) eğer çoğunluk tarafından benimsenmezse veya adil bu-
lunmazsa daha derin çatışmalara yol açabilmektedir.
Kotalar yukarıdaki örnekler gibi anayasal ülke-temelli zorunlu (mandatory)
veya parti kararlarına bağlı olarak (tüzük) gönüllü olabilir. Avrupa ülkelerinde
kotalar etnik, dinsel gerilimi azaltmak ve adil bir temsil sağlamak için azınlık
gruplara, kadınlara, gençlere kısaca toplumdaki dezavantajlı gruplara uygulan-
maktadır. Afrika kıtasında ise etnik, ırksal veya dinsel olarak sayıca azınlıkta
olan grupların ülke yönetiminde egemen olarak söz sahibi olduğu durumlar söz
konusudur. Bu ‘kota sistemi’ uygulamasını farklı tartışmalara götürmektedir.
Beyazların sayıca azınlık ancak yönetimde egemen olduğu Güney Afrika’da
siyahi nüfusa kamu hizmet sektörü, yüksek eğitim, güvenlik güçleri ve iş alanın-
da çeşitli oranlarda kota uygulaması yapılmaktadır. Yine kadın temsilciler ora-
nı 1990’larda %20 civarı iken, parti-temelli ve genel uygulanan kota sistemi ile
kadın temsiliyeti yerel meclislerde ve parlamentoda %40’lara ulaşmıştır (EISA
data).79 Ruanda ve Burundi örnekleri yine azınlık bir etnik grubun (Tutsi) çoğun-
luk gruba karşın (Hutu) yönetimde söz sahibi olduğu, 1990’larda şiddet içeren
etnik çatışmaların yaşandığı ülkeler olarak birbirine benzemektedir. Burundi’nin
savaş sonrası hazırlanan ve kalıcı barışı amaçlayan anayasasında Hutu ve Tutsi
gruplarına kota sistemi ile parlamentoda, hükûmette ve orduda temsiliyet veri-
lirken; Ruanda anayasasında “etnik farklılıkları” reddetme politikası sürdürül-
mektedir (Gilbert, 2013). Azınlık hakları konusundaki Burundi ve Ruanda yöne-
timlerinin karşılaştırması son bölümde daha detaylı olarak incelenecektir.
80 BM 1948 Evrensel İnsan Hakları Bildirisi: Yaşam hakkı, özgürlük ve kişinin güvenliği; düşün-
ce, konuşma ve bilgi iletişimi özgürlüğü; toplanma ve din özgürlüğü; serbest seçimler yoluyla
hükûmet kurma hakkı; devlet içinde ve ondan çıkış serbest dolaşım hakkı, iltica hakkı; ev ve
ailenin mahremiyetiyle ilgili tutuklama ve müdahale olmaması; köleliğin ve işkencenin yasak-
lanması; ... Çalışma hakkı, işsizliğe karşı korunmak ve sendikalara katılmak; sağlık ve refah için
yeterli bir yaşam standardı hakkı; eğitim hakkı ve dinlenme hakkı.
170 Dünya Siyasetinde Afrika 5
çünkü bir yandan kurumlar zayıf ve yozlaşmış olduğu için insanların adalet sis-
temindeki ve idaredeki güvenlik güçlerine güvenleri yoktur, bu yüzden adale-
ti kendi ellerine alma eğilimleri vardır. Devletin etkinliği demokratik geçiş ve
konsolidasyon için çok önemlidir. Diğer yandan da Berberiler; Araplar; Bantu;
Fula; Hausa; Songhai-Zarma, Mandinka ve Tuareg gibi büyük topluluklar ko-
loniyel dönem boyunca yapay sınırlarla birden çok ülkeye yayılmıştır, çoğu za-
man sınırların ötesinde bağlılıklarını ve siyasal güçlerini devam ettirmektedir
(bk. Tablo 1). Bu yüzden de bu topluluklara tanınan ayrıcalıklar ve haklar, ülkeyi
komşu/diğer ülkelerin müdahalesine açık hâle getirebileceği korkusu ile tehdit
olarak algılanmıştır. Azınlık hakları bağımsızlık sonrası kurulması hedeflenen
ulus-devletlerdeki birlik ve eşitlik amaçlarına karşı bir olgu olarak düşünülmüş-
tür. Diğer yandan da azınlık haklarını koruyan yasaların olmaması bu topluluk-
ları etnik şiddet, çatışma ve katliamlara karşı savunmasız bırakmıştır.
rarlanmak için eşit izin verilir.81 2000 yılında Afrika Komisyonu İnsan ve Halkın
Haklarına İlişkin (ACHPR) bir karar kabul etti. Bu karara göre 16 ülke için yerli
halkların hakları konusunda uzman ve Afrika’daki etnik topluluklar kavramını
incelemek üzere Yerli Halkların Hakları/Afrika’daki Toplumlar üzerine bir ça-
lışma grubu kurulması planlandı. Her ne kadar herhangi bir bağlayıcılığı olmasa
da bu çalışma bölgede uluslararası standartların uygulanması adına önemli bir
adım olarak görülebilir.
Diğer yandan insan hakları daha çok bireysel olarak algılansa da
Afrika’nın insan haklarına yaklaşımı kolektif ve cemaatçi (komüniter) içerik
gösterir. Avrupa İnsan Hakları Konvensiyonu sadece bireylere haklar tanırken,
Afrika Sözleşmesi topluluklar, halklar ve kolektif hakları vurgular (Howard,
1990). Afrika İnsan ve Halkların Hakları Komisyonu, sadece uluslararası kabul
gören değil, uluslararası normlarla bireysel haklar değil, aynı zamanda kolektif
haklar ilan ederek aslında Afrika’yı birleştirmiş ve barışı sağlamayı hedefle-
mişti.82 Böylece insan hakları ve azınlık hakları daha Afrikalı bir topluma açık
hâle gelmiştir. Onaylanmış uluslararası antlaşmaların ulusal hukuka göre daha
üstün bir değeri vardır. Aynı şekilde, birkaç anayasa, uluslararası insan hakları
sözleşmelerinin yanı sıra yasal yorumlama kaynakları olarak Afrika Şartı da
eklemişlerdir.83
Çatışmalar ve azınlık haklarının ihlali arasında doğrudan bir bağlantı
vardır. Bu, Afrika Birliğinin Devlet ve Hükûmet Başkanları Meclisi tarafından
1994 yılında Afrika-içi İlişkileri için Davranış Kuralları Bildirgesi’nde kabul
edildiğinde şöyle belirtilmiştir: “barış, adalet, istikrar ve demokrasinin korun-
ması için ulusal azınlıklar da dâhil olmak üzere tüm halkımızın etnik, kültürel,
dilsel ve dinî kimlikleri ve bu kimliğin teşviki için gerekli koşulların yaratılma-
sı” gereklidir.84
Özellikle, Afrika’daki, Kuzey Afrika bölgesi hariç, hiçbir devlette kendi dil
ve geleneklerini dayatmaya çalışan baskın bir etnik grup yoktur. Herhangi bir
etno-dil grubu yerine eski sömürgeci iktidarın dili tek ya da birincil dil olarak
kalmıştır ve neredeyse her Afrika ülkesinde hükûmet ve resmî sektörde kullanıl-
maktadır. Dahası, etnik Afrika’daki gruplar -ve ayrıca dinî azınlıklar- genellikle
evililik, miras ve toprak mülkiyeti gibi kişisel meselelerde kendi “geleneksel hu-
kukunu” ve uygulamalarını takip etmek ve uygulamaktadır.
Ulusal mevzuat etnik kökeni yalnızca ikincisinin üçüncü şahısları etkile-
diği veya kamu hedeflerini tehdit ettiği yerlerde, yasal ve anayasal özgürlükle-
81 Guidelines, III.14.
82 Office of the High Commissioner for Human Rights, Minority Rights under the African Charter
on Human and Peoples’ Rights, Guide to Minorities, Pamphlet No. 6, available at http://www.
ohchr.org/Documents/Publications/GuideMinorities6en.pdf.
83 Benin, Burkina Faso, Kamerun, Orta Afrika Cumhuriyeti, Çad, Komoros, Kongo, Fildişi Sahilleri,
Ekvator Ginesi, Gabon, Gine, Madagaskar, Mali, Mavritanya, Niger, Ruanda, Senegal ve Togo.
84 Declaration on a Code of Conduct for Inter-African Relations, Assembly of Heads of State and
Government, 30th Ordinary Session, Tunis, Tunisia, 13-15 June 1994.
Afrika’da Azınlıklar, Topluluklar ve Siyasal Temsiliyet 175
85 http://minorityrights.org/2007/03/20/african-states-are-the-most-dangerous-in-the-world-
for-minorities-but-south-africa-comes-top-in-a-global-list-of-best-ethnic-political-representa-
tion-new-report/,2007.
176 Dünya Siyasetinde Afrika 5
86 Tamazight dili Cezayir’de 1990’larda ayrı bir dil olarak kabul edilmeye, 2016’ta ise idari belge-
lerde kullanılmaya başlamıştır. Fas’ta ise Arap Baharı sonrasında çoğulculuğu savunan 2011
anayasasına eklenmiştir. Berberi kelimesi Roma döneminde ‘barbar’ kelimesinden gelirken, Ta-
mazight ‘asil ve özgür doğan’ anlamına gelmektedir (Bengio & Ben-Dor, 1999).
Afrika’da Azınlıklar, Topluluklar ve Siyasal Temsiliyet 177
87 http://w02.unssc.org/free_resources/MarginalisedMinorities/chapter12/12-1.html#66
Tablo 1: Afrika’da Etnik ve Dinî Topluluklar 178
Sömürge Çoğunluk Grup Azınlık Gruplar ve
Ülke Yönetim Şekli Resmî Dil ülke Din Halklar (Yöneten grup) *Çatışmalar
Kuzey Afrika
Cezayir 1. Üniter Arapça; Fransa İslam %99 (Sünni %96; 1. Arap %66 Arap ve Berberi Türkler %5
2. Yarı-başkanlık Tamazight (Berberi dili) Şii %3) 2. Berberiler %33 kökenli Fransızlar; Levantenler
Hristiyan %1 * Berberilerin tanınma mücadelesi
Fas 1. Üniter Arapça Fransa & İslam %99 (Sünni %67; 1. Arap-Berberiler %99 Arap ve Berberi Gwana %1
2. Anayasal monarşi Tamazight (Berberi dili) İspanya Maliki %30; Şii %2) Kökenli * Berberilerin tanınma mücadelesi
3. Parlamenter sistem Hristiyan ve Musevi %1
Libya 1. Geçici hükûmet Arapça İtalya İslam %99 (Sünni %97; 1. Araplaşmış Berberiler Arap ve Berberi
Dünya Siyasetinde Afrika 5
Güney Afrika
Angola 1. Üniter 1. Portekizce Portekiz Katolik %50 1. Ovimbundu %36 Çoğunluk etnik * 1970lerde sol-sağ çatışması var.
2. Hâkim tek partili 2. Kikongo Protestan %25 2. Ambundu %25 grup yok (Bantu’nun
Başkanlık sistemi 3. Kimbundu İslam %2 3. Bakongo %13 Ambundu kolu),
4. Umbundu 4. Diğer %32. milliyetçi MPLA
partisinde hâkim
Güney Afrika 1. Üniter * 11 resmî dil var. Hollanda Protestan %73 1. Siyahi %80.2 Siyahiler ancak * 1994’e kadar apartheid.
2. Hâkim tek-partili Zulu %23, Xhosa %16 (18.yy) ve Katolik %8 2. Renkli %8.8 1994’ten itibaren 1994ten sonra tüm etnik ve ırksal
parlamenter sistem Afrikaas (Dutch) %14 İngiltere İslam %2 3. Beyaz %8.4 yönetici kadrosunda. gruplar temsil kazanıyor.
İngilizce %10, Güney 4. Asyalı %2.5
Sotho %9
Malawi Üniter 1. İngilizce İngiltere 1. Hristiyan %87 (çoğunluk 1. Bantu grubu Bantu/Lomhe grubu * etnik kökene dayalı tribalizm ve
Başkanlık sistemi 2. Chechewa Katolik) çoğunluk: (Chewa yönetici nepotizm çok fazla
2. İslam %12 (Sünni) %37; Lomhe %12;
Yaolar %12 (İslam);
Zulu
Mozambik 1. Üniter Portekizce Portekiz 1. Hristiyanlık %74 1. Bantu grubu Bantu/Makonde etnik * 1970lerde sol-sağ ideolojik
2. Hâkim tek partili; (Protestan %44; Katolik %97.8 (Makonde, grubu, içsavaş.
yarı-başkanlık %30) Yao, Shawili, Shawili dili ve kültürü 75-2005 arası komünist parti
sistemi 2. İslam %19 Tonga,Chopi,Zulu) hâkim. hâkim.
3. Animizm %8
Zambia 1. Üniter İngilizce İngiltere 1. Hristiyanlık %95 (%75 Bantu grubu %90 Son başkan Edgar * Irksal çatışma var. Beyazlar
2. Başkanlık sistemi Protestan, %20 Katolik) (Nyanja-Chewa, Bemba, Lungu siyahi Senga, Rhosedia olarak ayrılıkçı.
2. Animizm %3 Tonga, Tumbuka, Önceki Guy Scott ** iktdar-paylaşımı var, siyahi ve
3. İslam %1 Lunda, Luvale, Kaonde, beyaz İskoç asıllı beyaz ırk arasında
Nkoya,Lozi.)
Zimbabwe 1. Üniter 16 Resmî dil var: İngiltere 1. Hristiyanlık %80 1. Siyah Afrikalı %99,4 Başkan, Karanga Irksal çatışma var, siyahi Afrikalılar
2. Hâkim tek partili İngilizce, Shona %70 (Protestan %63, Katolik 2. Beyaz %0,2 (Shona grubu) & komünist güçlerce destekleniyor.
başkanlık sistemi ve Sindebele %20 en %17) 3. Diğer %0,4 Sindebele, İktidar-paylaşımı var.
3. Askerî diktatörlük yaygınları 2. Geleneksel %12 Bantu halkı (Shona %82 1976 öncesi beyaz
ve Ndebele %14) başkan var.
Afrika’da Azınlıklar, Topluluklar ve Siyasal Temsiliyet
181
Sömürge Çoğunluk Grup Azınlık Gruplar ve 182
Ülke Yönetim Şekli Resmî Dil ülke Din Halklar (Yöneten grup) *Çatışmalar
Batı Afrika
Benin 1. Üniter Resmî dil Fransızca, Fransa 1. Hristiyanlık %42,8 1. Fon %39.2 Çoğunluk etnik grup * Fonlar ve Yoruba arasında
2. Çok-partili Diğer yaygın diller Fon (Katolik ağırlıklı) 2. Yoruba %17,6 yok (Fonlar yönetici) tarihsel gerilim: Fonlar eski
başkanlık sistemi ve Yoruba 2. İslam %24,4 3. Aja %15.2 Dahomey krallığında, Yorubalar
3. Vodun %17,3 4. Bariba %9.2 da başkent Port-Novo’da hâkim.
4. geleneksel %6 5. Fula %7
6. Diğer %12
Gine 1. Üniter 1. Resmî dil Fransızca Fransa 1. İslam %85 1. Fula %32.1 Çoğunluk etnik * 1970lerde sol-sağ çatışması,
2. Başkanlık sistemi 2. Konuşma dilleri Fula, 2. Hristiyanlık %8 2. Mandinka %29.8 grup yok (Yöneticiler Önce SSCB, sonra Çin modeli
Mandinka, Susu 3. Yerel dinler %7 3. Susu %19.8 Müslüman, Başkan benimseniyor.
Dünya Siyasetinde Afrika 5
Fildişi Sahilleri 1. Üniter 1. Resmî dil Fransızca Fransa 1. İslam %39 (Sünni 1. Akan %41.1 Çoğunluk etnik grup * 2002’de İç savaşlar kuzeyde
2. Çok partili yarı- 2. Konuşma dilleri: ağırlıklı) 2. Dyula %27,5 yok ayaklanan Müslümanlarla
başkanlık sistemi Bété, Diyula, Baoulé, 2. Hristiyan %33 (Katolik 3. Voltaiques/Gur Dyula grubundan ilk gündeydeki Hristiyan hükûmet
Abron, Agni, ağırlıklı) %17.6 başkan (1960-93) ve arasında.
Cebaara Senufo 3. Yerel dinler %12 4. Maninka (İslam) %11 Hristiyan. ** Yabancı Burkina Fasolular ve
4. Diğer %16 5. Afrika-kökenli Şuanki Başkan Mandinka kökenliler arasında
olmayan%4 Müslüman.
Liberya 1. Üniter İngilizce Afro- 1. Hristiyanlık %85.6 1. Kpelle %20.3 Çoğunluk etnik grup 16 ulusal etnik grup tanınıyor.
2. Başkanlık sistemi Amerikalılar (Protestan %76) 2. Bassa %13,4 yok (son Başkanlar Kru 2006-2018 arası kadın başkan
kuruyor, 2. İslam %12.2 (Mandinka 3. Gio%10 grubundan) yönetiyor.
1847. ve Vai grupları) 4. Kru %6 Başkan Protestanlıktan * 1999-2003 arası Kuzey-Güney
5. Kissi %5 İslam’a, sonra yine arasındaki İçsavaşta 250.000
5. Diğer %25 Protestanlığa geçiyor. kişi ölüyor.
Nijer 1. Üniter 1. Fransızca (resmî) Fransa İslam %80 (Sünni %60) Hausa (%53), Zarma- Hausa- Zarma ağırlıklı Diğer 8 ulusal etnik dil tanınıyor.
2. Yarı-başkanlık Diğer resmî Hristiyanlık %19 Songrai (%21.2), Tuareg yöneticiler Müslüman, * Tuareg (Müslüman) topluluğu
diller: Arapça, Animizm %1 (%10.4), Fula %9.9, ayaklanıyor
Buduma, Fulfulde, Kanuri Manga %4.4,
Gourmanchéma,
Hausa, Kanuri, Zarma
& Songhai Tamasheq
Tassawaq, Tebu
Sömürge Çoğunluk Grup Azınlık Gruplar ve
Ülke Yönetim Şekli Resmî Dil ülke Din Halklar (Yöneten grup) *Çatışmalar
Nijerya 1. Federal (Müslüman 1. Resmî dil İngilizce İngiltere 1. Hristyanlık %50 En büyük topluluklar Çoğunluk etnik grup * Hausa, Yoruba’lar ve Igbo’lar
kuzeyde Şeriat 2. Diğer en çok (Protestan %74; Katolik %70: yok. Başkan Fulani, arasında çatışma oluyor.
uygulanıyor) konuşulan: Hausa, %25) Hausa (%95 İslam), önceki Hristiyan Ijaw Kuzeydekiler Müslüman,
2. Başkanlık sistemi Igbo, Yoruba 2. İslam %49 Yoruba (%55 İslam), grubundan. Ondan Güneydeki Igbolar Hristiyan ve
3. Animizm %1 Igbo (%98 Hristiyan) ve önceki yine Fulani. Yaruba’lar yarı-yarıya.
Fula (İslam)
Ijaw,Isoko,Kanuri %30
Senegal 1. Üniter 1. Resmî dil Fransızca Fransa * seküler 1. Wolof-Serer %43,4 Çoğunluk etnik grup * 1982’den beri Casamance
2. Yarı-başkanlık 2. Tanınan diller: Wolof, 1. İslam %92 (Sünni) 2. 23,8, Fula, %23,8 yok (Wolof-Serer bölgesinde Jola ve hâkim Wolof
Soninke, Seereer- 2. Hristiyanlık %2 (Katolik) 3. Jola %14,7 hâkim grup) grubuna karşı ayrılıkçı hareketler
Siin, Fula, Maninka, 3. Yerli dinler %6 4. Mandinka %3 var.
Diola
Kaynak: African Commission on Human and Peoples’ Rights (ACHPR), African Commission’s Working Group on Indigenous Populations/Communities.
Afrika’da Azınlıklar, Topluluklar ve Siyasal Temsiliyet
183
184 Dünya Siyasetinde Afrika 5
farklı olarak federal devlet yapısı ile bölgesel ve etnik farklılıkların tanınması-
nı sağlamıştır. Diğer yandan Müslüman nüfusun ağırlıklı olarak yaşadığı kuzey
bölgesinde şeriat uygulaması bulunmakta ve radikal İslam politikasını benim-
seyen bazı grupların ülke içinde diğer toplulukları hedef alan şiddet eylemleri-
nin merkezin kontrolünü zayıflatmakta olduğu görülmektedir. 2002’de kurulan
Boko Haram adındaki Batı kültürü ve kadınları baş düşmanı olarak belirleyen
cihatçı örgüt 2009 yılından itibaren binlerce kişiyi öldürmüş ve kaçırmıştır (Agu-
wa, 2017).
Tüm bu örnekler göstermektedir ki toplumsal çatışmaların azalması, siyasi
ve ekonomik istikrar ve gelişme için gerekli olan birinci koşul siyasi sistemden
öncelikli olarak farklı toplulukların tanınması, iktidar-paylaşımının gruplar ara-
sında adil dağılımı ve siyasal, ekonomik, sosyal katılımın ve temsiliyetin veril-
mesidir. Bu demokratik hakların sağlanması ülkenin bölünmesini ve merkezin
zayıflamasını değil, toplumsal barış yolu ile siyasi ve ekonomik istikrarı, ilerle-
meyi getirmektedir.
2.5.1. Temsiliyet
Kültürel, dinî, sosyal, ekonomik ve kamusal hayata etkin bir şekilde katıl-
ma hakkı konusu, Afrika’daki marjinal etnik grupların ortaya çıkardığı önemli
bir endişedir. Birinci bölümde belirtildiği üzere bu hakların tanınması ve korun-
ması için azınlık veya farklı toplulukların temsiliyet gücünün bulunması oldukça
önemlidir. Afrika’da yerel farklı diller tanınmakla beraber bu grupların kamusal
alana katılımlarının ve temsiliyetlerinin desteklenmesi konusunda sorunlar bu-
lunmaktadır. Kuzey Afrika’da berberi dili tanınmış, siyasal alanda da söz sahibi
olmaları sağlanarak Arap-Berberi gerilimi azaltılmaya çalışılmıştır. Yine de Gü-
ney Afrika ırksal ayrıma dayanan toplumsal çatışmayı önlemek adına bu konuda
önemli adımlar atmıştır. Benzer şekilde, şimdiki Namibya Meclisi’nde 10 ayrı
etnik grup temsil edilmekte ve ülkenin yüzde 60 nüfusuna sahip Ovambo ço-
ğunluğu meclisin sadece yüzde 50’sine sahiptir. Tanzanya’nın demokratikleşme
sıralamasındaki yüksek derecesi, Ulusal Meclis’teki Zanzibar adasından insan-
ların güçlü temsilinin bir sonucudur. Uganda’daki adem-i merkeziyetçilik ya da
Nijerya ve Etiyopya’daki federasyon modelleri etnik, dinî ve tarihî farklılıkları
barındıracak ve temel katılım hakkını koruyacak yollar oluşturmaktadır. Bunun-
la birlikte, bu modeller diğer gruplarla eşit muamele, kültürel özerklik ve göre-
celi siyasi özerklik hakkını güvence altına alacak araçlar sağlayan azınlık hakları
çerçevesi ile uyumlu olsa da hâlâ büyük zorluklar yaşamaktadır.
Anayasal olarak, yalnızca bir avuç Afrika devleti azınlıkların haklarını ko-
ruma ihtiyacını kabul etmiştir. Heyns’in, Afrika’nın tüm anayasalarının yakın ta-
rihli bir incelemesinde de belirttiği gibi: “sadece üç Afrika anayasası, azınlık hak-
larını” azınlıklara “özel referanslar yaparak koruyor.” Bu anayasalar, Kamerun
(giriş bölümü), Demokratik Kongo Cumhuriyeti (md. 51) ve Uganda (md. 36).
48 Sahra-altı ülkesinden, bu, azınlıklar için özel bir yasal koruma çerçevesi be-
Afrika’da Azınlıklar, Topluluklar ve Siyasal Temsiliyet 187
nimsemiş devletlerin çok küçük bir azınlığını temsil etmektedir (Heyns & Linde,
2004). Hepsi olmasa da çoğu Afrika ülkesi eşitliği sağlamak için özel bir koruma-
ya sahiptir ve anayasalarında ayrımcılık yapmama ve azınlık hakları yaklaşımını
benimsemek adına birkaç adım atmıştır. Azınlık haklarına hitap etme ihtiyacı
kendi kültürlerinin tadını çıkarmaları ve iktidara erişebilmeleri çok önemliydi
ve son olaylar birkaç Afrika devletinin anayasada etnisite sorusunu gündeme
getirecek şekilde düzenlemesinin yolunu açtı. Bu iç çatışma örnekleri Sudan’da,
Güney Sudan’ın on yıllarca süren baskıdan sonra ayrılmasını; daha önce barışçıl
Fildişi Sahili’nin sonradan iç-çatışma yaşamasını; seçim sonrası Kenya’da etnik
şiddetin artmasını veya Nijerya’da azınlıklara karşı sürmekte olan kardeş katlia-
mını içerir. Bu liste bir dereceye kadar, azınlıklara baskıdan ya da azınlık grupla-
rın baskıya karşı merkeze karşı ayaklanmasından doğan tüm etnik şiddet vakala-
rı için genişletilebilir. Bu açıdan Büyük Göller Bölgesi’ndeki durum etnik şiddet
ile azınlıklar için koruma eksikliği arasındaki karmaşık ilişkiden trajik bir örnek
sunuyor (Gilbert, 2013: 417). Son bölümde bu ilişki Büyük Göller Bölgesi’nde
bulunan Burundi, Ruanda ve Batı Afrika ülkesi olan Gine örnekleri üzerinden
incelenecektir.
89 Hutus (Mai Mai) ve Tutsis (Banyamulengues) daha önceden olan sömürgeleştirme göç hareket-
leri sonucunda yüzyıllar boyunca Kongo’da yaşıyorlar (Gilbert, s. 425).
Afrika’da Azınlıklar, Topluluklar ve Siyasal Temsiliyet 189
mesinden beri iki grup arasında gerilim sürmektedir. Ancak Ruanda’dan farklı
olarak bağımsızlık sonrasında ülkenin yönetiminde etkin olan Tutsi elitleri ge-
nellikle Bururi eyaletindendir. Burundi 1962’de bağımsızlığına kavuştuğunda
anayasal monarşi altında Hutu ve Tutsi yöneticilerden oluşan ortak bir hükûmet
kurulmuştur. Etnik kimliği bakımından tarafsız görülen Kral Mwambutsa’nın
(Burundi kralı Ganwa etnik grubuna mensuptu) kurduğu hükûmet nispeten
meşru görülmüştür. Ancak sonrasında kralın parlamentodaki Hutu çoğunluğu-
na rağmen Tutsi bir başbakan ataması Hutuları rahatsız etmiştir. O dönemde
Hutu çoğunluğunun hâkim olduğu polis bir darbe yaparak yönetimi ele geçir-
mek istediyse de Tutsilerin kontrolünde olan ordu tarafından darbe girişimi bas-
tırılmıştır. Bururili Tutsi elitlerin ülkenin yönetiminde diğer bölgelerden gelen
eğitimli kesimleri dışlamaları yıllar içinde bölgesel kutuplaşmayı artırmıştır. Bu-
rurili elitler kontrol ettikleri devlet kaynaklarını kullanırken kendi bölgelerine
öncelik vermiştir (Kaya, 2017). Ruanda’da Tutsiler yönetimi ele geçiren Hutu’la-
rın baskısından komşu ülke Burundi’ye kaçmıştır. Bu sebeple, günümüzdeki Bu-
rundi Tutsilerinin önemli bir kısmı Ruanda asıllıdır. Bu yüzden Burundi’de baskı
altında kalan Hutular, komşu Ruanda’ya sığınmışlardır. 1990’larda Ruanda’da
tırmanan etnik gerilim, 1993 yılında Burundi’de Hutu kökenli Ndadaye’nin
devlet başkanı seçilerek 25 yıllık Tutsi hâkimiyetine son vermesinden sonra
Burundi’ye de sıçramış, Ndadaye’nin seçimlerden birkaç ay sonra Ekim 1993’te
radikal Tutsi gruplarca öldürülmesi 2005 Ağustos’una kadar sürecek iç savaşı
başlamıştır. Ndadaye’nin öldürülmesinin ardından Hutu gruplar da saldırıların
hedefi olmuştur. Ndadaye’nin öldürülmesi Hutu elitleri arasında demokratik
yollarla yönetimi asla ele geçiremeyecekleri inancını pekiştirmiştir ve bir sene-
den kısa bir süre sonra Ruanda’daki Hutuların Tutsilere saldırarak gerçekleştir-
dikleri 300,000 kişinin öldüğü iç savaşı doğurmuştur.
Hiçbir etnik grubun çoğunluk nüfusa sahip olmadığı Gine’de 24 farklı et-
nik topluluk olmasına rağmen, en büyük 3 tanesi nüfusun yaklaşık %80’ini oluş-
turmaktadır: Fulalar (Fulani, Peul) nüfusun %32’sini; Mandika (Malinke) grubu
%30’unu ve Susu grubu %20 (bk. Tablo1). Bu gruplar coğrafi olarak ayrılır ve
yoğunlaşır, öyle ki Susular aşağı Gine’de, Fulalar Orta Gine’de ve Mandinka top-
luluğu da Yukarı Gine’de konuşlanmıştır. Bu coğrafi ayrılık ve üstünlük, aynı ve-
yayakın bölgelerde yaşayan diğer toplulukları asimile edebilmelerini sağlamış-
tır. Benzer bir şekilde Fransa sömürge döneminde kırmızı-siyahi oldukları için
Fulaları asil ve ayrıcalıklı grup olarak belirlemiştir, Mandinkalar ve Susular Fula
efendilerine hizmet etmişler ve köleleştirilmişlerdir. İlgi çekici şekilde 1962’de
Belçika hem Ruanda hem de Burundi’de yönetimi yeni bağımsız yerel otoriteye
devrederken yönetimi çoğunluk nüfusa sahip Hutulara bırakmıştır. Kökleşmiş
toplumsal kimlik ve davranışları değiştirmeden ve toplumsal uzlaşma olmadan
yapılan bu yönetim değişikliği Tutsilerin üzerindeki baskıların artması ile so-
nuçlanmıştır. Ancak bu noktada Ruanda ve Burundi Hutu ve Tutsiler arasındaki
iktidar transferi konusunda önemli bir fark bulunmaktadır: Ruanda’da eski yö-
190 Dünya Siyasetinde Afrika 5
SONUÇ
İsaiah Berlin, İki Özgürlük Kavramı adlı makalesinde şu ifadeyi kullanır:
“Bir Oxford profesörü için özgürlük Mısırlı bir köylü için özgürlükten çok farklı
bir şeydir” (Berlin, 1969). Dünyanın en fakir ülkelerini barındıran, yüksek AIDS
oranına sahip, merkezî otoriteleri zayıf, kabile savaşlarının bulunduğu, siyasi is-
tikrarsızlık, darbe, iç-savaş, soykırım gibi toplumsal şiddet tarihinin bir parçası
olmuş Afrika kıtası için gerçekten de temel hak ve özgürlükler gibi ihtiyaçlar
öncelikli değil midir? Diğer bir deyişle, bu çalışmanın ele aldığı azınlık hakları,
192 Dünya Siyasetinde Afrika 5
KAYNAKÇA
Aguwa, Jude, “Boko Haram: History, Ideology, and Goal”, The International Journal of
Religion and Spirituality in Society, Vol.7, No. 2, 2017.
Alemante, G. Selassie, Ethnic Identity and Constitutional Design for Africa, Facultu
Publications, No. 86, 1992.
Anderson, Benedict, Imagined Communities: Reflections on the Origin and Spread of
Nationalism, Verso Publications, (ed.2006).
Barth, Frederich, Ethnic Groups and Boundaries: the Social Organization of Culture
Difference. Little Brown. Univ. of Michagen, 1969.
Bengio, Ofra/Gabriel Ben-Dor, Minorities and the State in the Arabic World, Lynne
Rienner Publishers, 1999.
Berlin, Isaiah, “Two Concepts of Liberty”, Four Essays on Liberty, Oxford University
Press, 1969, ss. 118-134.
Bieber, Florian, “Introduction: Minority Participation and Political Parties”, in Political
Parties and Minority Participation, Friedrich Ebert Stiftung - Office Macedonia,
2008.
Birch, H. Anthony, Concepts and Theories of Modern Democracy, New York: Routledge,
2001.
Bird, Karen, “The Political Representation of Women and Ethnic Minorities in
Established Democracies: A Framework for Comparative Research”. Working
Paper presented for the Academy of Migration Studies, Denmark, 2003.
Brownlie, Ian, African Boundaries: Legal and Diplomatic Encyclopaedia, 1979.
Cohen, Ronald/John Midleton, From Tribe to Nation in Africa, 1970
Couloumbis, Theodore A./James H. Wolfe, Introduction to International Relations:
Power and Justice, Printece Hall, 1986, s. 291.
Çavuşoğlu, Naz, Uluslararası İnsan Hakları Hukukunda Azınlık Hakları, Su Yayınları:
İstanbul, 2001.
Daban, Cihan, “Coğrafi Keşifler Sonrası Avrupalı Sömürgeci Devletlerin Afrika
Politikaları”, ed. Ermağan, İ., Dünya Siyasetinde Afrika 3, Nobel Yayınları, 2017.
Fink, Carole, “The League of Nations and The Minorities Question”, World Affairs,
Vol.157, No.4, 1995,s.197.
Gann, L.H./Peter Duignan Colonialism in Africa, 1870-1960: The History and Politics of
Colonialism, 1870-1914, Cambridge University Press, 1969.
Gellner, Ernest, Nations and Nationalism, Wiley-Blackwell, 2006.
194 Dünya Siyasetinde Afrika 5
Niarchos, Georgios, Between Ethnicity, Religion and Politics Foreign Policy and the Treatment
of Minorities in Greece and Turkey, 1923-1974, (yayınlanmamış doktora tezi),
submitted to The European Institute London School of Economics and Political
Science, 2005.
Ogba, Adejoh S./Okpanachi Idoko A., Decolonization in Africa and Pan-Africanism,
Yönetim Bilimleri Dergisi, Cilt: 12, Sayı: 23, 2014, ss. 7-31.
Onions, Helen, Minority Rights Protection in International Law: The Roma of Europe,
Ashgate Publishing Company, 2007.
Preece, Jennifer Jackson, National Minorities and the European Nation-States System,
Oxford University Press, NY, 1998,
Pitkin, Hanna, The Concept of Representation, University of California Press, 1967.
Pitcher, Anna/Mary H. Moran, and Michael Johnston “Rethinking Patrimonialism and
Neopatrimonialism in Africa”, African Studies Review, Vol. 52, No.1,2009, ss.125-
156.
Raikka, Juhn, Do We Need Minority Rights? Conceptual Issues, Martinus Nijhoff
Publishers, 1996.
Taşkin, Burcu, “SYRIZA’s Electoral Victory in Greek Thrace: Impact of Muslim Minority
Vote in the Changing Political System”, Nationalism and Ethnic Politics, Vol.23,
pp.155-181.
Udogu, Ike, Human Rights and Minorities in Africa: A Theoretical and Conceptual
Overview, Journal of Third World Studies, Vol. 18, No. 1, 2001.
Vail, Leroy/Landeg White, The Creation of Tribalism in Southern Africa, 1989.
Van Cranenburg, Oda/Gonzalez, A.B, Hyper-Presidentialism in Eas and Southern
Africa, Paper prepared for the Joint Sessions of the ECPR, 25-30 April, 2006,
Nicosia, Cyprus; Workshop ‘Parliamentary Practices in Presidential Systems’.
Wagler, Charles/Marvin Harris, Minorities in the New World: 6 Case Studies, Colombia
University Press, 1964.
Weller, Marc, Rights of Minorities in Europe: A Commentary on the European
Framework Convention for the Protection of National Minorities, Oxford
University Press, 2005.
Worger, William/Nancy Clark, and Edward Alpers, eds. Africa and the West: A
Documentary History from the Slave Trade to Independence. Phoenix, Ariz: Oryx
Press, 2001.
Zurcher, Christopher, The Post-Soviet Wars: Rebellion, Ethnic Conflict, and Nationhood
in the Caucasus “, NYU Press, 2007.
YAZAR BİLGİLERİ152
457
458 Dünya Siyasetinde Afrika 5
Nilay Tunçaslan
Marmara Üniversitesi, Uluslararası Politik Ekonomi Bölümü Doktora Öğrencisi
Lisansını İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslara-
rası İlişkiler bölümünde, yüksek lisansını Marmara Üniversitesi Uluslararası İliş-
kiler Anabilim Dalı Uluslararası Politik Ekonomi Bilim Dalı’nda tamamlamıştır.
Doktora öğrenimine 2017 yılında başladığı Marmara Üniversitesi Uluslararası
İlişkiler Anabilim Dalı Uluslararası Politik Ekonomi Bilim Dalı’nda devam et-
mektedir. Yayınlanan bazı akademik çalışma ve uluslararası bildirileri: Ulusla-
rarası Sorunların Çözümünde Normatif ve Reel Politik Araçların Karşılaştırmalı
Bir Analizi: İran ve Suriye Krizi’nde Türkiye’nin Arabuluculuğu (2018), Ideati-
onal and Normative Regionalism: The ASEAN Case (2018), A Theoretical Over-
view Of Rising Powers’ Humanitarian Diplomacy (2017), Boru Hatlarının Enerji
Politik Ekonomisindeki Önemi: Rusya, AB, Türkiye (2018), 1994-1995 Meksika
(Peso) Krizi ve Türkiye’deki 1994 Para ve Bankacılık Krizi (2016).
Yazar Bilgileri 465
467
468 Dünya Siyasetinde Afrika 5
Harita 12.1. 1963-1967 Yılları Arasında Nijerya’nın Federal İdari Haritası (Democratic
Struggles in Africa, 2018)
472 Dünya Siyasetinde Afrika 5
Harita 13.1. 1880-1914 Yılları Arasında Avrupalı Devletlerin Afrika’daki Sömürge Toprakları
Ekler 473
Harita 13.2. Fransız Askerlerinin Görev Aldığı Yurt Dışı Misyonları, 2016
Kaynak: “Defence Key Figures 2016, Fransız Savunma Bakanlığı
474 Dünya Siyasetinde Afrika 5
Şekil 16.2. Dongola Uluslararası Havaalanı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü Havaalanı Kont-
rol Kulesi Binasına Yerleştirilen PV Güç Üretim Sistemi
Şekil 16.5. Üst Atbara Nehri Üzerinde Yer Alan Rumela Barajı
Ekler 479