You are on page 1of 10

T. C.

EGE ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
SOSYOLOJİ BÖLÜMÜ

İletişim’in ABC’si - Ünsal Oskay


Kitap Özeti

Türkiye'de Popüler Kültür

ÖĞRETİM ÜYESİ:
Doç. Dr. AHMET TALİMCİLER

ÖĞRENCİ:
Gizem ŞENER

GÜZ, 2015-2016


Kitabın Yazarı Hakkında Bilgi

Türkiye’de iletişim biliminin kurucularından biri olarak kabul edilen Oskay, Ankara
Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde üniversite eğitimini 1963'te tamamlamıştır. 1961-
1968 yılları arasında Yeni Tanin, Gündem, Akis, Milliyet’te gazeticilik yaptıktan sonra,
UNESCO bursuyla Standford Üniversitesi’nde İletişim Araştırmaları Merkezi’nde eğitim
aldı.1968’de Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesine bağlı olan İletişim Fakültesi’ne
geçmiştir. “Azgelişmişlik Açısından Kültür Değişmeleri” teziyle siyasetbilimi doktoru
(1973), “19. Yüzyıldan Günümüze Kitle İletişimin Kültürel İşlevleri: Kuramsal Bir Çalışma”
başlıklı teziyle doçent (1982), Çağdaş Fantazya Popüler Kültür Açısından Bilim Kurgu ve
Korku Sineması yapıtı ve öteki çalışmalarıyla profesör oldu(1988).

80'li yıllardan itibaren İstanbul ve Marmara Basın yayın Yüksekokulu'unda dersler verdi. 90'lı
yıllarda Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon bölüm başkanlığını ve
1998-2001 arasında İletişim Fakültesi dekanlığını yaptı. 2002 yılında Marmara
Üniversite'sinden emekliye ayrıldıktan sonra Kültür Üniversitesi, Beykent Üniversitesi, Yakın
Doğu Üniversitesi gibi özel üniversitelerde öğretim üyeliği yaptı ve idari görevlerde bulundu.

İLETİŞİMİN ABC’Sİ

Giriş

Bu kitapta öncelikle iletişimin ne olduğu açıklanmaya çalışılmıştır. Sonra, iletişim konusunda


yapılan belli başlı araştırmalar ve bunlardan elde edilen bulgulardan örnekler verilmiştir.
Daha sonra, iletişimin kültürel boyutu açıklanmaya çalışılmıştır.

Bütün canlılar gibi, insanda doğa ile etkileşimde bulunarak varlığını sürdürür. Fakat yalnızca
insan, diğer canlı türlerinden farklı olarak, doğa ile etkileşimde araya kültürünü koyar.

İletişim deyince ilk akla gelen insanlar arasındaki sözel ifade süreci akla gelmektedir. Bu
süreç basit görülse de, aslında basit olmamaktadır. İletişimin toplumsal hayatta belirli
dayatmaları sağlayan bir kurum olarak da görülebilmektedir. Örneğin bir erkek konuştuğu
kadına “Ama sen bir kadınsın” dediğinde, bu cümle basit bir iletişim şekli olmaktan çıkmakta
bütün bir insanlık tarihinde yaşanan erkek-kadın eşitsizliğini doğal bir olgu olarak görmemize
sebep olan bir atıfa temas etmektedir.

1
İletişim gündelik yaşamımızda nesneleri, insanları tanımlama görevi de görmektedir. Örneğin,
“amir” emreden, “memur” ise emir alan demektir. Sürekli amir’li ve memur’lu konuşmalar
geçtikçe, insan ile insan arasındaki eşitsizliğe olması gereken olarak bakılmakta ve başka bir
dünyanın olamayacağını kabul ettirilmektedir. Çünkü bu durum insanların, memursuz ve
amirsiz bir dünya olabilecek olsaydı zaten olurdu şeklinde düşünmesine neden olmaktadır.
“Dilin kullanılma biçimi, onu yaratan hayat tarzını, bize olağan olabilecek tek hayat tarzı
olarak benimsetir(2015:17)” Örneğin iletişim, “kadın”, “erkek”, “çocuk”, “baba” gibi bazı
sözcüklerin kullanılmasıyla otorite farkına atıfta bulunurken, bazı noktalarda da gelişmiş ve
gelişmekte olan ülkeler sınıflandırması gibi, bugünkü dünyanın isterlerine göre belirlenmiş
anlamlarla ifade eden bir dünya görüşünü de yansıtabilmektedir. Bu yüzden, içinde
yaşadığımız dünyayı anlayabilmemiz için, iletişimin eleştirel bir yaklaşımla yeniden
değerlendirilmesi önemlidir. Bunu da iletişim olgusunu anlayarak sağlayabiliriz.

1.İletişim Nedir, Nasıl İşler?

İletişim Sözcüğünün Kökeni Üzerine

İletişim sözcüğü latince communication sözcüğünün karşılığıdır. “Birbirlerine ortamlarındaki


nesneler, olaylar, olgularla ilgili değişmeleri haber veren, bunlara ilişkin bilgilerini birbirine
aktaran; aynı olgular, nesneler, sorunlar karşısında benzer yaşam deneyimlerinden
kaynaklanan, benzer duygular taşıyıp bunları birbirine ifade eden insanların oluşturduğu
topluluk ya da toplum yaşamı içinde gerçekleştirilen tutum, yargı, düşünce ve duygu
bildirişimlerine iletişim(2015:23)” denilmektedir.

İletişim Olgusunun Öğeleri: İleti, Kaynak, Hedef Kitle, Kanal

İletişimim basitçe üç ögesi bulunmaktadır. Bunlar gönderen, alımlayan, ve iletidir. Gönderene


kaynak, alıcıya hedef kitle, gönderilen bildirime de ileti denilmektedir.

Hedef kitlenin, özellikle reklamlar için önemli bir yeri vardır. Örneğin bir margarin
markasının reklamını yapacak ajans bu ürün için kime sesleneceğini öğrenmekte ve buna göre
reklamı oluşturmaktadır. Bu nedenle de son yıllarda gelir, kültür, damak zevki gibi tercihler
konusunda araştırmalar yaygınlaşmaktadır.

Ancak hedef kitleyi tek başına bulmamız zordur. Bir çok grup üyeliği vardır. Örneğin,
İstanbul’da yaşayan, bir Kırşehirli erkeği ele aldığımızda, bu kişinin hem İstanbul’dakilerle
hem de Kırşehir’le bağı bulunmaktadır. Kırşehir’deki hemşerileri, İstanbul’a gelip ondan
yardım istemektedirler.Kendisine köyünden fasülye, tarhana vs. gelmektedir. “...Kentteki

2
yitiklik duygusunu hafifletmek için Beşiktaş’ın bütün maçlarına gitmekte ya da kahvedeki
televizyondan arkadaşları ile birlikte izlemektedir. Atomize olmuş kentin kalabalığındaki fark
edilmezliğinden kurtulmakta, yoğun insan ilişkilerinin yaşanabildiği bir kulüp taraftarlığı ile
kent ortamındaki sarsıcı etkileri dengelemeye çalışmaktadır...Ama eski dünyasından çıkıp bu
yenisine alışıncaya dek, gittiği yerli sinema filminde Türkan Şoray’ın siyah ve uzun saçlarını
görmek onu rahatlatacaktır.Kadının, ‘kadınının’ hala, onu korkutacak kadar değişmediğini
hissetmek isteyecektir(2015:25)” Oskay, örneğe şöyle devam etmektedir. Eğer bir reklamcı,
margarin reklamı yapacak ise niçin hedef kitlesinin gözünde Türkan Şoray’ın eskimediğini de
bilmek zorundadır.

İletişimde İletinin Kodlanması

Bu basamak iletişimde, kaynağın hedeflediği kişiye ya da kişilere erişmek için bilgiyi ya da


duyguyu, bir iletişim kanalıyla gönderilebilecek bir şekilde kodlamasıdır.Bu kodlamada
nelere dikkat edilmelidir? Örneğin verilen iletinin kısa, çarpıcı, dikkat çekici olmaması
durumunda, hedef kitlenin ortamına girse bile, başarısız bir iletişim gerçekleşecektir.
Reklamcılık sektöründe bu basamak ayrıca bir önem taşır. Örneğin, herkesin tok olduğu
zaman diliminde yemek reklamının yayınlanması, dikkatleri çekmeyeceğinden, başarısız olma
tehlikesiyle karşı karşıyadır. “Neyi nasıl söyleyeceğinizi düşünürken, hedef kitlenizin
özelliklerini, içinde bulunduğu koşulları, toplumsal ilişki ve bağımlılıklarını bilmeniz
gerekir(2015:25)”

Roman Yazarından Farklı Olmalısınız: “Çoklu Okuma”dan Korkun

Bir romanı yazıp yayımlayan yazar, romanı yayımlamasından itibaren kendi eserine
yabancılaşmış olur, artık roman ayrı bir varlık kazanmaktadır.Bu noktadan sonra eylem onu
okuyanlara geçmektedir. Okuyucular yazarın demek istediklerinden çok farklı anlamlar
çıkartabilir. Buna “çoklu okuma” denmektedir. Çoklu okuma, roman gibi bir üründe yararlı
bir durumken, bir reklamda istenmeyen bir şeydir. Verilen iletinin net bir şekilde
verilememesine sebep olmaktadır.

Bu noktada iletişimin bir kuramı reklamcılara yardım etmektedir: Bu kuram, iletişim


edimlerinin tek yönlü değil, iki yönlü oluşundan çıkmaktadır.

Gönderenin gönderdiği ileti hedef kitleye erişip algılandığında, o da iletiyi gönderene yanıt
verir. Örneğin, margarin reklamını izleyen hedef kitle, daha sonraki günlerde reklamdan
edindiği margarinin, bir besin kaynağı olması dışındaki “vasıfları”na sahip olabilmek

3
amacıyla gördüğü margarini, satın alma eylemine geçmektedir. Burada margarinin sadece bir
besin ürünü değil de, Belgin Doruk’lu, damatlı,çocuklu bir aile ortamında gösterilmesi
sebebiyle, aile üyelerinin bu ürünü alarak bu yaşam biçimini de hedeflemesi söz konusudur.

Destek-Yankıyı Gözetleyin Kullanın

İyi kurgulanmış bir reklam örneği olarak Avustralya’da en ünlü kasa hırsızı bir çelik
markasının reklamında yetkili tanık olarak kullanılmıştır. Ama Oskay aynı reklam fikrinin
banka reklamlarında işe yaramayacağını, çünkü dünyanın bir çok yerinde hedef kitle
tarafından bankaların “muhafazakar” bir kimlikle görünmesinin istendiğini belirtir. Burada da
reklamı yapılan ürün/sektöre göre kullanılan algı taktiklerinin başarısının değiştiğini
görmekteyiz.

Aynı İstasyonda Olmak: Yaşam Deneyimlerinde Ortaklık ve İzafet Çerçevelerinin Kesiştiği


Alanın Genişliği

İletişimde önemli görülen bir nokta da gönderen ve alıcının uyum içinde diğer bir tabirle
“aynı frekans”ta olmasıdır. Örneğin hiç uçak görmemiş bir Polinezyalı ile bir Fransız’ın
uçakla ilgili konuşacakları şeylerde sınırlı olmaktadır.

Buradaki bir değişken de uyumlu olmanın beraberinde gönderici ve alıcının aynı tarihsel
süreçten kültürden geliyor olmasıdır. Örneğin iki Fransız uçakla ilgili konuştuklarında,
Polinezyalı-Fransız örneğindekine göre konuşacak daha fazla şey bulabilmektedirler.

Hedef Kitlenin Aktüel Ortamı, Grup ilişkileri

Örneğin bir av tüfeği reklamının, kanarya sevenler kulübünde olumsuz tepkiye neden olma
olasılığı fazlayken, aynı reklamın, avcıların birlikte bulunduğu bir mekanda olumlu
karşılanabilme ihtimali artmaktadır.

Ancak hedef kitleyi, verilmek istenen iletiye hazırlamakta mümkündür. Örneğin, tarım
bakanlığının, kırsal alanda kimyasal gübre kullanmak istediğini düşünelim. Bakanlık önce
farklı politikalar izleyerek köylülerin ortamını değiştirebilir. Mesela toprak reformu yaparak
köylere kapitalist üretim ilişkilerini getirebilir, köylülerin geleneksel grup ilişkilerini kökten
değiştirebilir. Böylelikle, köylülerin kimyasal gübre kullanmaya daha sıcak bakılması
sağlanabilmektedir.

4
İletişimde Kanallar Sorunu: Söz, Giyim, Dekor, Mekan Kullanımı

İletişim, sözlü iletişimden ibaret değildir. Giyim, dekor jest mimik vb. de bir iletişim kanalı nı
oluşturabilir. Örneğin, iş dünyasında seçkinlerin bürolarını pahalı eşyalarla donatması,
onların, dekorun önemli bir iletişim kanalı olduğu farketmelerinden ileri gelmektedir.

Kanal kullanımı önceki örnekteki gibi olumlu kullanılabilmekle beraber, iletişimin başarısı
adına olumsuz bir duruma da sebep olabilmektedir. Örneğin, aynı haber metnini, birinci
sayfada resimli olarak vermekle, yedinci sayfada resimsiz vermek çok farklıdır. Çok önemli
etki yaratabilecek bir haberi yedinci sayfada vermek o haberi “öldürebilir”.

Ya da kanal kullanımı, bir sansür uygulanmasında aracı da olabilir. Örneğin, gazatede baş
sayfada yer alan “güzel” bir kadın resminin bulunması sansür amaçlı kullanılabilir.

Uzağın Yakın Yakının Uzak Oluşu

Uzağın yakın,yakının uzak oluşuna örnek olarak, Brezilya’daki bir maçın sonucunun o an
öğrenebilmesi ama kendi ülkemizde olup biten siyasi gidişatin gerçeklerinden haberimizin
olmaması örneğini verebiliriz. Medya kimi zaman, burada olduğu gibi, uyuşturucu görevi
görmektedir.

Özetle bu bölümden şunu çıkarabilmekteyiz: Yaşanan hayat tarzı, insanları kendi sorunlarını
çözümleyebilen insanlar olma isteğinden, olanaklarından uzaklaştırdığı için, “uzağı yakın,
yakını uzak kılacak”, bir tutum benimsenmektedir.

Öğrenme Kuramı Açısından İletişim Süreci : Dilin Alışılmış Kullanım Biçiminin


Tutuculuğu, Mr. Bigot Örneği; Şair Niçin Şairdir?

Öğrenme kuramı, iletişim konusunda şunu söylemektedir. İnsanların ortamına sonsuz denecek
kadar çok sayıda uyarım girmekte ancak bunların çoğunun algılanmadığını belirtmektedir.
Buna ek olarak ortamdaki algılanabilen uyarıların da farklı düzeylerde algılanıp, farklı
yanıtlar bulabildiğini söylemektedir.

Bir uyarıyı algıladığımızda buna verdiğimiz yanıtlar reflekse dayalı olmamakta, zihinsel
olmaktadır. Ancak, bu zihinsel düzey de fazla gelişkin değildir. Yani “hayatımızın büyük
bölümünde, çeşitli kodlamalarla söyleme dönüştürülmüş değer ve yargıları taşıyan tümceleri,
alışılmışlık düzeyini aşmayan bir zihinsellik boyutu içinde algılar, açımlar, yanıtlarız.” Bu
duruma dayalı olarak da bazı şeyleri kendi anlamak istediğimiz gibi anlamaktayız diyebiliriz.

5
ABD’de konuyla ilgili yapılmış bir çalışma bulunmaktadır. Bu çalışmaya göre, radyoda
Cumhuriyet Parti konuşmacılarını duyan Demokratlar, konuşmaları da bir Demokrat gibi
anladığı ve yorumladığı ortaya konulmaktadır.

Bir de Mr. Bigot çizgi film çalışması yapılmıştır. Bu çizgi filmi Amerika’da Yahudi
Derneğinin antisemitik önyargılara karşı, yararlı olacağını düşünerek desteklediği, bir
romandır. Romandaki karakter Mr. Bigot, hem sürekli “aptalca” davranmakta, hem de sürekli
ırkçı tutumlar göstermektedir. Araştırmada Amerikalı ırkçı tutumlar sergilediği gözlenen
bireylerin Mr. Bigot izledikten sonra kendilerine yönelik bir eleştirel düşünceye sahip olup,
olmamaları araştırılmıştır. Yapılan araştırma sonucunda ırkçı tutumları olan Amerikalı
bireylerin Mr. Bigot ile kendilerini özdeşleştirmeyip ayrı tuttukları görülmüştür. Oskay’a
göre,çizgi roman formu eleştirel bir iletişimi sağlamamaktadır. Örneğin bir deneme formu
içinde, bireyin yaşama dair algılama kalıplarını kırması daha kolay olabilir.

Son bir örnek de 1970’lerin sonlarında italyan faşizmin söyleminin halk tarafından niçin
çabuk kabul edildiğini araştıran araştırmadır. Bu araştırmanın sonucunda faşizmin iletişimsel
başarısının, “faşizmin verili sistem içi bir öğe oluşundan kaynaklandığını söylemekte ve faşist
söylemin kitlelere erişebilmesinin, kitlelerden direnç görmeden kabul edilmesinin ‘faşizmin
söyleminin sokağının söylemi ile aynı oluşundan’ ileri geldiğine” dikkat çekmektedirler.

2.İletişimde Etkinlik

İletişimde Etkinlik Sorununa İlişkin Temel Bilgilerimiz

İletişimde etkinlik, iletişimin elde etmeyi hedeflediği sonucun elde edilmesine


denilmektedir.İletişim sürecinin başarılı olabilmesi için, iletişimde bazı niteliklerin olması
gerektirmektedir.Önceki bölümlerde verilenlere şunlar eklenebilmektedir:

Sunulacak iletideki iletiler alıcı tarafından hiç bilinmiyorsa, bu ileti öncesinde alıcının
dünyasından örnekler verilerek anlatılmalıdır. Bir anda “yepyeni bir şey” in alıcıya verilmek
istenmesi çoğu zaman iletişimi başarıya götürmez, çünkü insanlar bilmediklerini reddetmeye
eğilimlidir. Hazırlayıcı, iletişim süreci, bu gibi durumları önlemektedir. Örneğin, “sigara
hayır” kampanyasından sonra dağ oteli reklamlarının yapılması gibi örnekler veriler.

6
İletişim “Kitle İletişimi” ise Kitle İletişiminin Farklılığı

Kitle iletişiminde kaynak tek değil, bir kuruluş oluşumudur. Kurumlaşmış kişilik sadece
gazete ya radyonun kendisi değil orada çalışan yazar, muhabir de kurumlaşmış bir kişilik
olarak kabul edilir. Çünkü bir kurum sayesinde düşüncelerini paylaşabilmektedir. Bu
düşünceler de bir filtreden geçmekte, özgür ve özgün kalamamaktadır.

Örneğin bir gazetede okunan bir haber metni, ilk haber metninden, olayın gerçek oluşundan,
muhaberin yazdıklarından çok değişmiş olabilir. Okuduğumuz bu haber, artık onlarca kişinin
işin içinde olduğu, bir iş bölümü sayesinde oluşturulmaktadır, yani “endüstriyel bir üründür.
Bilinç endüstrisinin endüstriyel bir ürünüdür.”

Etkinlik Artırıcı Bazı Önlemlerin Antidemokratik Bir Siyasal Kültürün Oluşması Açısından
İrdelenmesi

Kitle iletişim araçlarının şiddete gereğinden fazla yer vermesi, pornografi kullanması, ırkçı
söylemler gibi durumlar bir yandan iletinin algılanmasını kolaylaştırırken, insanların
dikkatlerini çekmeyi başarırken, bir yandan topluma ve bireylere zarar vermektedir.

3. İletişim Sürecine İlişkin Temel Araştırmalar ve Bulguları

Gazete haberi, şiddet filmi vs. üzerine bir değerlendirme yapabilmek için, iletişim sürecinin
alımlama aşamasının anlaşılması önem taşımaktadır. Bu konuda yapılmış bir çok araştırma
bulunmaktadır. Kitabın bu bölümünde bu araştırmalardan örnek temsil edebilecek olan
çalışmalar seçilip verilmiştir.

4. Kitle İletişiminde Alımlama Aşamasına İlişkin Araştırmalar

Realiteden Kaçış

Realiteden kaçış iki anlama gelmektedir. Bir yandan sıkıcı, üzücü bir durum ile karşı karşıya
geldiğimizi fark ettiğimiz, bir de bu bizi üzen durumla ilgili realiteyi değiştirmeye
cesaretimizin olmamasına atfı bulunmaktadır.

Realiteden kaçmak isteyen bireyin, bu sorununa çözümü gazetede haber okumak veya dizi
izlemek vb. olmaktadır. Örneğin, bir televizyon dizisini izleyen birey, kendi sorunlarının

7
aynısını dizideki karakterin yaşadığını gördükçe kendini rahatlamış hissetmektedir. Bu durum
da dizilerin başarı sağlamasına sebep olmaktadır.

Korkuya Duyulan İlgi, James Bond’a Duyulan İlgi

Genel olarak son dönemde kitaplara olan ilgi hem azalmakta, hem artmaktadır. Artmasının
sebebi, hafif kitapların çoğalmasındandır.Örneğin James Bond kitapları bu kitaplara örnektir.
James Bond kitapları bir yandan sahip olamadığımız zengin hayatlara bizi özendirirken, bir
yandan da “sarı ırkın” karşısında “beyaz ırkı” yüceltmektedir.

Oskay’a göre,James Bond kitaplarındaki bir diğer söylem ise erkekliğe olan vurgudur. James
Bond’un ve onun temsil ettiği “Hür Dünya” üyesi erkeklerin “çok hızlı erkek” olduğu, karşı
olarak görülen komunist erkeklerin ise böyle olamadıkları vurgusu verilmektedir.

5.Hayatın Değişmesi ve İletişim

19. Yüzyıldan Günümüze Kültür Hayatındaki Değişim

Oskay burada değişen, dönüşen yaşam pratiklerinin bir portresini çizmektedir. Eskiden
gündelik hayatında bir sorunu olduğunda eşine, dostuna giden insan, artık
gazetelere,kitaplara, televizyona, internete yönelmektedir. Eskiden kendi kıyafetini kendi
diken insanlar varken, 19. yüzyıla geçişte artık kıyafetler pazardan alınmaktadır. Kitlesel
basın da bu zamanlarda meydana gelmiştir. Eskiden gazeteler daha pahalı ve daha “saygın”
içerikler üretirken, gazetelerin reklam almasıyla maliyetini düşürmesi sonrasında, haberlerin
özü de değişmiştir. Reklam gelirlerini arttırabilmek için gazetelerde gerçeği gözetmekten çok,
kitlelerin beğenisini gözetmek, ön plana çıkmıştır.

Kitleler, toplumsal hayattan, özellikle de siyasal hayata katılmaktan uzaklaşmış, ve yakında


olup bitenlerden çok uzakta olanlarla ilgilenmeye başlamıştır.

Bireylerin yabancılaşmasına neden olan, kapitalist sistem ise örneğin bireylerin mesleklerinde
“küçük buluşlarda bulunmalarını” engellemektedir. Bu da bireyin yaratıcı ve üretici
hissedememesine neden olmaktadır. Bu nedenle, modern toplumda mesleğin ne olduğundan
çok, ne kadar ücretli olduğu önem taşımaktadır. 19. yüzyılla başlayan değişimler, insanların
hayata bakış açılarını değiştirmiş, bundan dolayı da popüler kültür ürünlerinde de bu bakış
açılarının etkileri görülmeye başlanmıştır.

8
Sonuç

Oskay, çalışmasının sonucu olarak, iletişimle ilgili söyle bir sonucu vurgulamaktadır.
Toplumun bazı kesimlerinin iletişim yeteneğinin daha azmış gibi gözükmesinin sebebinin, bu
kesimlerin, toplumsal hayata katılabildikleri alanların, diğer kesimlerin hayat alanlarına göre,
daha dar olması, olarak gördüğünü belirtmektedir. Ayrıca, daha önemlisi Oskay, daha özgür,
üretken ve eşitlikçi bir toplumsal hayat kurabilmenin, sadece toplumdaki dil/iletişim yeteneği
gelişmiş kesimin önderliğinde olamayacağını, toplumun bütün kesimlerinin kendi dil/iletişim
yeteneklerini geliştirebileceği bir kültür ortamının sağlanmasının, bu hayatı bizlere
sağlayacağını vurgulamıştır.

Oskay, özgür bir iletişim ortamına sahip olabilmemiz için, hayat tarzımıza eleştirel olarak
bakabilmemizin gerekliliğini vurgulamaktadır. “Ancak bundan sonradır ki, Marshall
McLuhan’ın bugün sözünü ettiği kitle iletişim araçlarındaki teknolojik gelişmelerin
getirmekte olduğu “tek bir küresel köy” topluluğu, süper marketlerle dolu, modernleştirilmiş
bir kovboy kasabası olmaktan kurtarılıp insanın insandan, ulusların başka uluslardan
korkmadığı, başkalarına düşmanlık duymadığı evrensel bir uygarlığı geçiş sürecine
dönüştürebilecektir.(2015:111).” Oskay’a göre bu sorunlarla en çok ilgilenmesi gereken grup
da iletişimcilerdir.

You might also like