You are on page 1of 18

Dil ve Kültür

9. hafta
Kültür nedir?

• Tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları yaratmada,
sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren
araçların bütünü, hars, ekin…
• Toplumların eğitim, teknoloji, siyaset, hukuk, iktisat, sanat ve dine ilişkin sorunlarını çözdükleri kendilerine
özgü yola, o toplumun kültürü denir.
• Toplumun üyesi olarak insanoğlunun öğrendiği ya da kazandığı bilgi, sanat, gelenek-görenek vb. yetenek,
beceri ve alışkanlıkları içine alan karmaşık bir bütün.

Ortak kültürel alt yapı ve kolektif bilinç, yaşanan olaylar ve problemler karşısında, benzer stratejiler ve
davranış modelleri geliştirmeyi motive ederek toplumun ortak aklını da oluştururlar. Bütün bunlardan
yola çıkarak diyebiliriz ki kültür, bir milletin yaşam tarzıdır ve maddi ve manevi bütün kavramları kapsayıcı
bir özellik taşır
• Amerikalı Antropolog Edward Sapir’in kültür üzerine
düşünceleri, dil bilimciler arasında da geniş tartışma alanı
bulduğu için önemlidir. Sapir, kültürün üç ayrı tanımından
bahseder. Bunlardan ilki, etnologlar ve kültür tarihçileri
tarafından da kabul gören, kültürün bir insanın yaşamında
miras edindiği, babadan oğula geçen maddi veya manevi
unsurlar olduğudur. Kültürün bu anlamı, insanın kendisi ile
neredeyse eş güdümlüdür. Geleneksel davranışlar,
alışkanlıklar, nesneleri kullanma biçimleri, örneğin Güney
Afrikalıların avlanma yöntemleri, Kızılderililerin halk
hekimlikleri vb., bu anlayışa göre kültürün bir parçasıdır. Bu
yaklaşıma göre bütün insanlar, faklı yollarla ve farklı
karmaşıklık derecelerine sahip olmak üzere, kültürlenirler.
Kültürel unsurlar, insanların kolektif akli çabalarıyla oluşur
ve toplumsal miras yoluyla diğer nesillere aktarılarak
“gelenek”leri meydana getirir.
• Sapir’e (1951) göre kültür teriminin ikinci
anlamı, bireysel gelişmede yetkin örnek
olmak ile ilgilidir. Kültürün özümsenmiş bilgi
ve deneyim, entelektüel alanda donanımlı ve
sofistike olma vb. bildiren bu anlamı,
“kültürlü insan” ifadesiyle de özdeşleşir.
Burada Fransız sosyolog Durkheim’e göre
“kolektif bilinç” bir toplumda “ortak”
olanların temsilidir. Konsensüs (İng.
Concensus) sözcüğü fikir birliği, uzlaşma,
mutabakat anlamlarına gelir.
• Kastedilen kültürlü olma durumu, insanların
eğitim ve yaşantılar sonucu, düşünce
dünyalarında, estetik anlayışlarında,
zevklerinde ve dünya görüşlerinde meydana
gelen olumlu gelişmelerle de ifade edilebilir.
• Sapir’in üzerinde durduğu üçüncü kültür tanımı sözü edilen bu
iki tanımın kesiştiği bir anlama denk gelir. Buna göre kültür, bir
toplumun sahip olduğu, diğer unsurlara göre daha değerli
görülen, daha karakteristik, manevi anlamda daha önemli
unsurlardır. Bu kültür tanımı, maddi olandan çok manevi olan
unsurları kucaklar ve bu nedenle, uygarlıkla ilgili unsurlar bu
yaklaşımın dışında kalır.
Dil ve kültür ilişkisi
• Dil ve kültür arasında, birbirini yaratma, birbirinin varlığına ve
devingenliğine kaynak ve ortam oluşturma yönünde organik bir
ilişki bulunur. Bir toplumun kültürü, bireylerin o topluma kendini
kabul ettirebilmek için bilmesi ve inanması gereken her türlü
bilgi, değer ve uygulamadır. Bir bakıma kültür, bir kişinin günlük
yaşamın ödevlerini yerine getirebilmek için sahip olması gereken
“neyin-nasıl” olacağına dair bilgidir. Bu durumda dil, kültüre ait
binlerce unsurdan yalnızca biri sayılır ancak üstlenmiş olduğu,
‘kültürün varlığını ve devamlılığını sağlamak’, ‘sözlü ve
yazılı kültür ögelerini bizzat yaratmak’, ‘kültürel ögeleri
sonraki nesillere taşımak’ vb. işlevlerle en temel olanıdır
denilebilir. Somut olmayan pek çok kültür mirası, yüzyıllar
boyunca yalnız dil aracılığıyla sonraki nesillere aktarılabilmiştir.
Dil ve toplum

• Destanlar, halk masalları, atasözü, deyim,


türkü, mani vb. pek çok sözlü kültür ögesi,
yazıya geçirilmeden önce uzun yıllar nesilden
nesile söz ile aktarılmıştır. İlk Türkçe yazılı
metinlerimizden olan Kül Tigin, Bilge Kagan
ve Tonyukuk yazıtları, dilin görünümlerinden
biri olan yazı ile muhafaza edilmiş, korunup
saklanmıştır. Bu nedenle dil, toplumların
kültürel hafızası sayılmaktadır. Bugün o
dönem Türk boy ve teşkilâtlarının yaşayış
tarzını, kültürlerini, önemsedikleri ve öncelik
verdikleri değerleri, hayat tecrübelerini, aradan
geçen yaklaşık 1300 yıllık zamandan sonra,
dilin koruyuculuğu sayesinde okuyup
öğrenebilmekteyiz.
• İnsanlar farklı toplumsal ortamlarda, farklı amaçlar için, farklı dil
biçimlerini kullanırlar. Örneğin birey, isteme eylemini gerçekleştirmek
için evde, okulda, resmî ya da samimi bulduğu ortamlarda aynı dilin
farklı değişkelerini ya da stillerini kullanabilir. Konuşma ortamına ve
iletişime katılanların durumuna göre tercih edilen bu konuşma
stillerinin her birine durumsal dil türü denir. Dilde görülen bu tür
çeşitlilikler çoğu durumda, iletişim içindeki bireylerin eğitimleri,
statüleri, toplumsal rolleri, kültürel arka planları, toplumsal güçleri,
cinsiyetleri vb. toplumsal unsurların etkisi ile meydana gelir. Dil
kullanımını etkileyen ve sözcelerin anlamlandırılmasında belirleyici
olan tüm bu unsurları genel olarak toplumsal bağlam diye adlandırmak
mümkündür.
• Bireylerin hangi toplumsal bağlamlarda hangi konuşma
biçimlerini tercih ettiği ya da tercih edilen konuşma
biçimlerinin birtakım toplumsal anlamlara sahip olup
olmadığı da dil ve toplum arasındaki ilişkinin bir yönünü
oluşturur. Konuşurken neyi nasıl söyleyeceğimiz, hangi
cümle türlerini, hangi sözcükleri ya da sesleri kullanacağımız
yönünde bir dizi tercih yaparız. Nasıl söylediğimiz de en az
ne söylediğimiz kadar önemlidir. Zamir kullanımında sen/siz
tercihi, hitap biçimleri, nezaket stratejileri vb. dil bilimsel
tercihler, içinde toplumsal anlam ve mesajları da
barındırmaktadır. Eklemeli bir dil olan Türkçede bu tür
tercihler, yalnız sözlüksel birimlerden değil birtakım son
ekler üzerinden de izlenebilmekte, dinleyiciye dayanışma,
yakınlık ya da tersine mesafe ve farklılık yönünde mesajlar
vererek ifadenin yorumunu etkileyebilmektedir.
• Dil kullanımı üzerinde etkili olan toplumsal unsurlardan biri de
konuşan bireyler arasındaki toplumsal mesafedir. Toplumsal
mesafe, konuşur ve dinleyici arasındaki toplumsal sınırı
derinleştirerek konuşurun otoritesine ve toplumsal statüsüne
dinamizm kazandırır. Bu nedenle kimi bağlamlarda, dinleyiciye
aradaki toplumsal sınırı ve statü farkını hatırlatmak ve
hissettirmek için konuşur tarafından özellikle kullanılır:
• Ayşe Hanım, bu evrakları en kısa zamanda çoğaltın.
• Ayşe bu evrakları en kısa zamanda çoğalt.
• Bu tür varyasyonlar, bir konuşma durumunda konuşurun
dinleyici ile olan ilişkisini ve bizzat kendilerini nasıl tanımladığı
ile ilgili ipuçları da verir.
• Bu noktada, toplumsal mesafe veya yakınlık
bağlamında önemli bir kuram olan bağdaştırma
kuramından kısaca söz etmekte yarar vardır. İnsanlar
birbirleriyle konuşurken konuşmaları birbirine benzer
hâle gelir. Yani konuşurun stili konuştuğu kişinin stili ile
birleşir. Bu süreç konuşma bağdaşması olarak
adlandırılır. Durumu basit bir örnekle somutlaştıralım:
• Uzun yıllar önce memleketinden ayrılan ve eğitimini,
standart dilde ve büyük şehirlerde alan bir kişinin, kendi
yöresine döndüğünde yöresel ağızla konuşmayı tercih
etmesi, çevresindekilere yakınlık ve dayanışma mesajı
verecektir. Aynı kişinin, edindiği standart biçimle
konuşmayı tercih etmesi ise karşı tarafa toplumsal
mesafenin derinleştiği hissini uyandırabilir.
• Toplum ve dil ilişkisini etkileyen unsurlardan biri de toplumsal ağdır.
İnsanlar arasındaki ilişkilerin yapısı ve türü farklılık gösterir. Bu
ilişkiler yakınlık/kaynaşma biçiminde ise bu yoğun ve çok yönlü bir
toplumsal ağa işaret eder. Bunun anlamı toplumsal ağdaki kişilerin
birçoğunun birbiri ile yakın olması ve bu yakınlığın çok yönlü
olmasıdır. Örneğin, iki kişinin hem iş yerinde arkadaş hem de komşu
olması gibi. Bireylerin konuşmalarının, onların ait olduğu sosyal
ağlarla ilişkili olması şaşırtıcı değildir. Yetişkin insanlar birden fazla
sosyal ağa ait olduklarında, bir ağdan diğerine, bilinçli olmadan
konuşma biçimlerinin de değiştiği gözlenir.
• Toplum dil bilimin son zamanlarda üzerinde durduğu konulardan biri de kadın
ve erkeklerin dillerinde yapı, söz varlığı, stil vb. farklılıkların olup olmadığıdır.
Toplum dil bilim açısından cinsiyet, yalnız biyolojik değil, toplumsal
gerçeklikte ve dil üzerinde yansımalar bulan toplumsal bir olgu olarak görülür.
Söz gelimi kadınların, konuşmalarında leylâk rengi, cam göbeği, vişne çürüğü
gibi ayrıntı bildiren renk isimlerini erkeklere göre daha fazla kullanma
eğiliminde olduğu söylenir. Diğer yandan, kadınların erkeklere göre daha
dolaylı konuşma biçimlerini tercih ettikleri Lakoff ’tan (1973) bu yana iddia
edile gelmiştir. Bazı dillerde ise kadınların, erkeklerin kullandığı biçimlere
oranla daha eski biçimleri kullandığı gözlenmiştir. Günümüze kadar Türkçe
üzerine yapılan birçok çalışmada, kadınların erkeklere oranla daha nazik
oldukları, standart biçimleri kullanmaya daha eğilimli oldukları vb. sonuçlara
ulaşılmıştır. Temelde tüm bu sonuçlar, kadınların ve erkeklerin farklı
sosyalleşme süreçleri yaşamalarından kaynaklanmaktadır.
Yazımı nedeniyle karıştırılan sözcükler

aktör = Sinema ve tiyatroda erkek sanatçı aktris = Sinema ve tiyatroda kadın sanatçı
bilakis = aksine bilhassa = özellikle
cefakâr = eziyet eden cefakeş = eziyet gören
çözmek = halletmek çözümlemek = tahlil etmek
delalet = yol gösterme dalalet = doğru yoldan şaşma
dansör = erkek dansçı dansöz = kadın dansçı
eşgal = işler eşkâl = şekiller (Hırsızın eşkâli)
etkin = faal, aktif etken = faktör
etkin = aktif edilgin = pasif
folklor = halkbilimi halkoyunları = halk dansı
haseb(hasebiyle) = neden (nedeniyle) hesap = matematik, alış veriş ilişkisi
irtica = gericilik iltica = sığınma
istifa = Kişinin bir görevden istiğfa = bir alacağın ödenmesi kendi isteğiyle ayrılması
kabil = olabilir, mümkün kabîl = soy, sınıf; tür, gibi
(kabil-i tahammül değil=tahammül edilemez) (Bu kabil işler = Bu gibi işler)
katl = öldürme işi (katil zanlısı) katil = öldüren kişi
mahsur = kuşatılmış mahzur = zarar, sakınca
Yazımı karıştırılan sözcükler ve kalıplar

• birkaç birçok /pek çok birçoğu


• birdenbire
• birebir
• birtakım
• her bir her biri
• her zaman
• her ne kadar
• herkes
• herhangi bir
• Hiçbir hiçbiri hiç kimse

• her şey ( “şey” sözcüğü her zaman ayrı yazılır.)


• bir şey hiçbir şey
Yabancı sözcükler
• absürd = saçma
adisyon = hesap
aircondition = havalandırma aracı
agresif = sinirli
aksiyon = eylem
aktif = etkin
aktivite = etkinlik, faaliyet
ambulans = cankurtaran
anons = duyuru
angaje = dolu
artist = sanatçı
asist = yardım (asist etmek = yardım etmek)
background = alt yapı, arka plan
badygard(bodyguard) = koruma
bestseller = çok satan
billboard = duyuru tahtası, duyuru panosu
branş = dal, alan
brifing = bilgilendirme (brifing almak = bilgi almak, brifing vermek = bilgi vermek, bilgilendirmek)
catering = ikram
center = merkez
check etmek = denetlemek, yoklamak
………………
• Sayıların ve Tarihlerin Yazımı
EĞİTİMİ TAMAMLADINIZ!

Teşekkür Ederim.

You might also like