You are on page 1of 22

ÇOKKÜLTÜRLÜ EĞİTİM

Hazırlayan : Öğrenci no :
KÜLTÜR
Kültür kavramı, alan yazında farklı şekillerde
tanımlanmıştır. Kültür, kimi zaman “bireyin içinde yaşadığı
toplumdan edindiği sosyal miras”, kimi zaman “öğrenilen
davranışlar bütünü”, bazen “doğada var olana karşılık
insanların oluşturduğu her şey” bazen de “bireyin düşünme,
hissetme ve inanma biçimi” olarak da tanımlanmıştır
(Şişman, 2011, s.1). Bu tanımlar ışığında kültür, insanın
hayatına dair geçmişten bugüne dek kazandığı, sahip olduğu
hayatına yön verebilecek her şey olarak tanımlanabilir.
Teknolojinin baş döndüren gelişimi, kitle iletişim araçlarının
hayatımızdaki yerinin artması, etrafımızı kuşatan
küreselleşme, kültürü daha da dinamik yapmıştır. Bu
dinamiklik de çok kültürlülük kavramını beraberinde
getirmiştir ve bu kavram kültürlerin beraber varoluşlarındaki
uyum olarak algılanabilir. Bu açıdan bakıldığında çok
kültürlülük onlarca parçanın bir araya gelerek meydana
getirdiği bir “puzzle”ı anımsatmaktadır.
Kültür, sosyal sınıf, din, dil ve etnik köken gibi farklılıklar
kişiler arası etkileşimde toplumun temel özellikleridir.
Bireylerin bu farklılıklar konusunda erken yaşlarda
eğitilmesinin, onların gelecekte küresel toplumun etkili birer
üyesi olarak yetişmelerinde yararlı olacağı düşünülmektedir.
ÇOKKÜLTÜRLÜ EĞİTİM
Çokkültürlülük, ırk, etnik yapı, dil, cinsel yönelim, cinsiyet,
yaş, engelli olma, sosyal sınıf, eğitim, dinsel yönelim ve diğer
kültürel boyutların farkına varılmasıdır (APA, 2002). Bu
bağlamda çok kültürlü eğitim ise bir fikir, bir eğitim reformu ve
bir süreçtir. Farklı ırk, etnik yapı ve sosyal gruplardan gelen tüm
öğrenciler için eşit eğitim fırsatları yaratmaya çalışır ve bunun
için de tüm okul ortamını değiştirmeye, yeniden yapılandırmaya
uğraşır (Banks, Cookson, Gay, Hawley, Irvine, Nieto, Schofield,
& Stephan, 2001).
Bir diğer tanıma göre çok kültürlü eğitim, okullarda,
çoğulculuğu ve eşitliği desteklemek amacıyla yapılan
önemli, eleştirel bir tartışma oturumudur. Bu türden bir
eğitim, farklı gruplar arasında diyalog geliştirmeyi
amaçlamaktadır. Bu nedenle, çokkültürlü eğitim, okullardaki
iyileştirme çalışmalarında, gruplar arası iş birliği süreci
olarak görülebilir. Bu süreç içerisinde, okulların, tüm
bireyler için işlemesine gayret edilir (Bohn & Sleeter, 2000).
Çokkültürlü eğitim sürecinde ailelerin de katkılarının sağlanması
önemli görülmektedir. Araştırmalar, erken çocukluk dönemindeki
deneyimlerin, çocukların kültürel anlayışlarını oluşturmalarında
oldukça etkili olduğunu göstermektedir. Çocuklar yaşamlarının ilk
üç yılında ırksal kimlikler ve grupların kültürel özellikleriyle ilgili
anlayışlarını geliştirmektedirler (Banks, 1993, aktaran Swick,
Boutte, & Scoy, 1994).
Çok kültürlü eğitimin temel ilkeleri şöyle sıralanabilir:
1- Kültürel çoğulculuk ideali. Bu kavram etnik grupların
demokratik haklarını güçlendirmektedir.
2- Çoklu farklılıklarla ( ırk, etnik kimlik, sınıf ve cinsiyet
gibi) ilgili yapısal eşitsizliklerin giderilmesi,
3- öğretim kavramı ve öğrenimde kültürün önemi,
4- akademik mükemmellik ve eşitliğe gereksinme. Bu
ilkeler çok kültürlü eğitimin temel taşları ve felsefesini
oluşturmaktadır.
ÇOK KÜLTÜRLÜ EĞİTİMİN İÇERİĞİ

Özgür ve çoğulcu toplumu yaratmaya, geleneksellikle


çokkültürlülüğün bir bileşkesi olarak bakılabilir. “Özgür
dünya vatandaşı”, çoğulcu toplumu betimlemede yardımcı
olabilir. Özgür dünya vatandaşı, diğerleriyle birlikte seçme
kapasitesi, amaçlarına ulaşmak üzere eylemde bulunma
gücü ve bu dünyanın dönüştürülmesine yardım etme
yeteneği olan kimsedir.
Çoğulcu toplumlarda da insan özgürlüğünü sınırlandıran
temel faktör kültürel çerçevelenmedir. İnsanlar yaşadıkları
toplumun inanç, değer ve kalıp yargılarını öğrenirler.
Kültürün bir taraftan bireyin yaşamasını kolaylaştırma öte
yandan da onun özgürlüğünü, kritik seçim yapma ve
eylemde bulunma özgürlüğünü sınırlandırma, belki de
engelleme gibi iki işlevinden söz edilebilir. Eğitim, çoğulcu
toplumlarda bu iki işlevini de yerine getirmelidir.
Bu çerçevede Eğitim bir yandan öğrencilere, kendi ev ve
toplum kültürlerini öğrenmelerine yardımcı olmalı; aynı
zamanda da onların kendi kültürel sınırlarından özgür
olmalarında da yardımcı olmalıdır.
ÇOKKÜLTÜRLÜ EĞİTİMİN
YÖNTEMİ
Çokkültürlü eğitimin yönetimi, okulda “çoğulcu” bir
yaklaşım uygulamasını gerektirmektedir. Okulda çoğulcu bir
yaklaşım, farklılığın vurgulanması, sessizliğin işitilmesi, okulda
eşitlikçi bir toplum oluşturulması sürecidir. Bu yaklaşımda tüm
gruplar arası ilişkiler karşılıklı saygı temelinde olur. Bu
yaklaşım okul yönetiminin, okulda öğrencilerin farklılığa
duyarlılığının ve hoşgörünün geliştirildiği bir okul iklimi
yaratmasını gerektirmektedir. Zira çoğulcu yaklaşım okul ve
toplumda karşılıklı hoşgörü ve saygının anlaşılması ile
gösterilebilir.
Çokkültürlü eğitimde önemli güçlüklerden biri de
öğrenciler için anlamlı öğrenme deneyimleri geliştirmek
üzere öğretim içerik ve yöntemlerini, öğrencinin bireysel
ihtiyaç ve özellikleri ile eşleştirebilmek,
bütünleştirebilmektir.
Literatüre göre çokkültürlü eğitimin; kültürel duyarlılık ve
kültüre özgü bilgi olmak üzere iki temel bileşeni vardır.
Kültürel duyarlılık öğrencilere hizmet verirken bir tür
duyarlık ve zihniyet çerçevesi geliştirerek öğrencilerin
bunları tutum ve değerleri ile ilişkilendirmelerine yardım
etmeye odaklanır. Bu tutum ve değerler kültürlere açıklık,
kabul edicilik, uyanıklık ve esneklik anlamındadır.
Kültüre özgü bilgi ise çok kültürlü eğitimin bilgi ya da
enformasyon değerleri hakkındaki öğrenme boyutunu
vurgular. Öğrencilerin sosyo-ekonomik özgeçmişleri, değer
tercihleri, dinleri, yardım arama davranışları, tipik tutumları,
onore edilmiş davranışları, iletişim stilleri, adetleri, argoları,
öğrenme biçimleri, düşünme biçimleri vb. hakkındaki bilgiyi
kapsar. Bu bilgiler, öğretmen ve yöneticilerin kültürel olarak
farklı gruplarla etkili ilişkide bulunmasına olanak sağlar.
Çokkültürlü eğitim derslerinde güven tesis etmek, sosyal ve
psikolojik engelleri ortadan kaldırmak çok önemlidir. Bu
amaçla güveni tesis etmek, engelleri azaltmak için ;
• Kendini kültürel, etnik ve ırksal bir oluşum olarak bilmek,
• Kültürün ne etnisite ne de ırk olduğunu anlamak,
• Sınıfta terapi grubu imişler gibi davranma,
• Eşitlikçi olmanın sorumlu olmak demek olduğunu anlamak,
• Herkesin, kendi farkındalığı ve etnik gelişmesi aşamasında olduğunu anlamak,
• Bireysel ve kurumsal ırkçılığın dinamiklerini anlamak,
• Herkesin sesinin, önemli olduğunu takdir etmek,
• Çok kültürlülüğün bağlamsal olduğunu anlamak,
• Öğretim olarak rolünün öğretici olduğunu bilmek ve
• Çok kültürlülüğün bir amaç değil bir süreç olduğunu kavramak.
Kültürel değişme ne hızlı ne de kolaydır. Bunun için de
önemli görevlerden biri geçiş sürecinin hali hazır durumdan
arzu edilen duruma ulaşmak üzere planlanmasıdır. Geçiş
süreci üç ayrı safhadan oluşur:
1- Eskinin devamına –eski yapılış biçimlerine izin vermek,
2- eskinin gittiği-yok olduğu, ancak yeninin tam olarak
gerçekleşmediği nötr bir alan,
3- yeninin başlaması.
21. Yüzyılın başları, küresel düzeyde bütün dünyada göçlerin
çokça olduğu bir dönemdir. Göç olgusu sonucu çağdaş toplumlar
özellikle de büyük şehirlerin kenar semtlerinde daha fazla farklılık
çoklu-etnik hale gelmektedir. Bu demografik değişmeler özellikle
de okulları eğitimcileri özellikle de okul yöneticilerini
etkilemektedir. Artık sınıflarda giderek farklılık (diverse) egemen
olmaktadır. Bu durumda çoklu etnik öğrencilere, kısaca azınlık
grupları öğrencilerine alternatif hitaplar söz konusu olmalıdır.
Farklı ilgilerin yansıması nedeniyle okul yöneticilerinin çok
kültürlü eğitim tartışmalarının odağında olması kaçınılmazdır.
Çokkültürlü eğitim, büyük ölçüde küreselleşme ve göçlerin
oluşturduğu bir 21. yüzyıl olgusudur. İçinde yaşadığımız dönemde,
ülkeler arasında bulunan sınırların, bilim ve teknolojideki
gelişmeler sayesinde ortadan kalktığını söylemek yanlış
olmayacaktır. Farklı kültürlerin bir araya gelmesi ve kültürler arası
diyalogun geliştirilmesi bu dönemde tüm ülkeler için bir
zorunluluk haline gelmiştir.
Bu nedenle, gelecek yüzyılda uluslar arası alanlarda söz sahibi
olabilecek etkili ve verimli bireylerin yetiştirilebilmesi, ülkemiz
için eğitimde yeni bir paradigma olan çok kültürlü eğitimin,
öğrenme ortamlarına yansıtılmasıyla olanaklı olacaktır.
Özetle, öğretmenler çok kültürlü öğrenme ortamları düzenlerken,
farklı bireylerin gelişimlerine destek olmalıdırlar. Bunu yaparken
de özellikle işbirlikli öğrenme yöntemlerini kullanmaları, grupları
heterojen yapılarda oluşturmaları, grup üyelerinin ortak amaçlar
etrafında çalışmalarını desteklemeleri gerekmektedir.
Sözü edilen etkinliklerin yaşama geçirilmesinin, öğrenme
ortamlarına sağlayacağı yararların yanında, son yıllarda
toplumumuzda yaşadığımız kültürel farklılıklara karşı
başvurulan şiddet olaylarının çözümü yolunda da bir seçenek
olabileceği düşünülmektedir.
Kaynaklar
1. Banks, J.A., Cookson, P., Gay, G., Hawley, W.D., Irvine, J.J., Nieto, S., et al. (2001). Diversity within unity:
Essential principles for teaching and learning in a multicultural society. 27 Aralık 2006 tarihinde
http://www.educ.washington.edu/coetestwebsite/pdf/DiversityUnity.pdf adresinden alınmıştır
2. Bennett, 2001,a.g.e. s. 171-216.; Ali Balcı, Çokkültürlülük ve Eğitime Etkileri
3. Bohn, A.P., & Sleeter, C.E. (2000). Multicultural education and the standards movement: A report from the field.
Phi Delta Kappan, 82(2), 156-161. 25 Ekim 2006 tarihinde ProQuest veritabanından alınmıştır.
4. Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler DergisiThe Journal of International Social SciencesCilt: 27, Sayı: 2, Sayfa:
113-121, ELAZIĞ-2017
5. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi (H. U. Journal of Education) 34: 27-40 [2008
6. Şişman, M. (2011). Örgütler ve Kültürler. Ankara: Pegem A Yayıncılık

You might also like