You are on page 1of 16

Özgür

Derleme ABSTRACT
Multicultural societies have a past as old as
the history of humanity. In general, the term
“multicultural” reflects the fact that different
cultures co-exist and the term “multicultur-
alist” implies the personal, group and social
ÇOKKÜLTÜRCÜ reaction towards this fact. Multiculturalist
social work discards possible homogenizing
SOSYAL HİZMET: and disciplinary tendencies of the traditional
ELEŞTİREL BİR BAKIŞ social work and focuses on “understanding”.
The efforts of “understanding” necessarily
emphasize the subjectivity. Value, knowledge
and skill dimensions of multiculturalist so-
Multiculturalist Social cial work practice are closely related, and
influenced by each other. This process, which
Work: A Critical View may be characterized as “circular,” can only
be “multiculturalist” on the condition that it
also is “critical” and “reflexive”.
Key Words: Multiculturalism, multicultu-
Özge Özgür* ralist social work, cultural diversity, criti-
cal approach.
*Yrd.Doç.Dr., Adıyaman Üniversitesi İktisadi ve
İdari Bilimler Fakültesi,
(iletişim için: ozgeozgur80@gmail.com)
GİRİŞ
Çokkültürcülük, modernist akımın so-
ÖZET nuçlarından biri olan tekkültürcü yakla-
Çokkültürlü toplumlar İnsanlık tarihi ka- şımlara karşı geliştirilen ve son dönem-
dar eski bir geçmişe sahiptir. Genel anlamıy- de “farklılıkların tanınması” olarak ele
la “çokkültürlü” terimi farklı kültürlerin bir alınan politik bir duruştur. Postmoderniz-
arada olduğu gerçeğini yansıtmakta; “çok- min etkisiyle güçlenen bu duruş, ekono-
kültürcü” terimi ise bu gerçekliğe verilen kişi- miden siyasete, eğitimden sanata kadar
sel, grupsal ve toplumsal tepkiyi ifade etmek- birçok alanı derinden etkilemeye devam
tedir. Çokkültürcü sosyal hizmet, geleneksel
etmektedir. Psikoloji ve sosyal hizmet
sosyal hizmetin olası disipline edici ve tek-
tipleştirici eğilimini bir yana bırakıp, “anla-
gibi yardım mesleklerinde de çokkültür-
mayı” odak haline getirmiştir. Anlama çaba- cülük akımının etkisiyle “kültürel yetkin-
sı, zorunlu olarak öznelliği vurgulamaktadır. lik” ve “kültürel duyarlılık” gibi kavramla-
Çokkültürcü sosyal hizmet uygulamasının de- rın kullanılmaya başlandığı görmekteyiz.
ğer, bilgi ve beceri boyutları birbiriyle yakın- Örneğin psikolojide kültürel yetkinlik; psi-
dan ilişkilidir ve birbirinden etkilenir. “Dön- kanaliz, davranışçı ve insancıl akımların-
güsel” olarak nitelendirebileceğimiz bu süre- dan sonra dördüncü güç olarak tanım-
cin “çokkültürcü olması” onun “eleştirel” ve lanmıştır. Benzer biçimde, sosyal hiz-
“düşünümsel” olmasına bağlıdır. mette de eğitim, araştırma ve uygulama-
Anahtar Sözcükler: Çokkültürcülük, çok- da kültürel yetkinliğin nasıl sağlanabile-
kültürcü sosyal hizmet, kültürel farklılık, ceği sorusu en güncel tartışmalardan bi-
eleştirel yaklaşım. ridir. Özellikle son yirmi yılda bu konuda

89
Toplum ve Sosyal Hizmet Cilt 21, Sayı 2, Ekim 2010

yapılan çalışmalar, kültürel yetkinliğe sa- yapılan tartışmaların çoğunun aslında


hip sosyal hizmet uzmanlarının çok dilli, İngilizce karşılığı “multiculturalism (çok-
çok etnik kümeli ve çokkültürlü toplum- kültürcülük)” olan yaklaşımları ifade et-
lar için eğitimi ve hazırlanması konula- mek için kullanıldığı görülmektedir. Oysa
rı ile kültürel yetkinliğin nasıl ölçülebile- çokkültürlülük kavramı yalnızca çok-
ceği ve geliştirilebileceği soruları sıklıkla kültürlü olma durumunu vurgulamakta,
yer almaktadır. Bununla birlikte, sosyal sözlük anlamıyla, aynı ülkede birden çok
hizmet mesleği neredeyse çeyrek yüz- kültürün birlikte var oluşu anlamına gel-
yıldır insanların ve toplumların çeşitlilik mektedir. Buna göre, İngilizce’de “multi-
gösteren öznel ve kültürel bağlamların- cultural” dilimizde “çokkültürlü” kavramı-
dan uzak durması ve batı merkezci bir na; “multiculturalness” dilimizde “çokkül-
bakışa odaklanmış olması gerekçesiyle türlülük” kavramına; “multiculturalist” di-
eleştiriye tabi tutulmaktadır. Artık mesle- limizde “çokkültürcü” kavramına ve son
ğin, bu öznellik ve farklılıkları “kabul et- olarak “multiculturalism” ise “çokkültür-
mesi” ya da “duyarlı olması” ile değil, bu lücülük” (kullanım rahatlığı düşünülerek
farklılıkları birer zenginlik olarak doğru- “çokkültürcülük” kavramı benimsenmiş-
dan ve dolaylı uygulamalarda aktif ola- tir) kavramına karşılık gelmektedir. Ge-
rak ele almasıyla daha insancıl ve etki- nel anlamıyla “çokkültürlü” kavramı fark-
li olabileceği tartışılmaktadır. Bu yönüy- lı kültürlerin bir arada olduğu gerçeğini
le, çokkültürcü sosyal hizmet uygulama- yansıtmakta; “çokkültürcü” kavramı ise
sının eleştirel biçimde uygulamaya akta- bu gerçekliğe verilen kişisel, grupsal ve
rılması, hem çokkültürcülük politikaları- toplumsal tepkiyi ifade etmektedir.
nın risklerini bertaraf etme hem de gele-
neksel sosyal hizmet uygulamasının tek- Çokkültürcülük, farklı alanlardan araş-
tipleştirici eğilimini daha çoğulcu bir ya- tırmacılar tarafından farklı ağırlıklar ve
pıya dönüştürme bakımından önemli bir yaklaşımlarla ele alınsa da temelde, or-
potansiyele sahiptir. Çokkültürcü sosyal tak referansların paylaşımından vaz-
hizmet, geleneksel sosyal hizmetin ola- geçmeksizin, hem eşit hem özgür ola-
sı disipline edici ve tektipleştirici eğilimi- rak, “farklılıklarımızla nasıl bir arada ya-
ni bir yana bırakıp, “anlamayı” odak ha- şayabiliriz?” sorusuna cevap aranmak-
line getirmiştir. Sözde nesnel yargılar- tadır (Bilgin, 2005: 58). Bir ülkenin fark-
la değil, öznelliği anlama ihtiyacıyla ku- lı kültürleri barındırması onu ancak be-
rulan bir sosyal hizmet anlayışı, aslında timsel düzeyde çokkültürlü yapmakta-
sosyal hizmet mesleğinin yeniden ku- dır. Çokkültürcü toplum modelini belirle-
rulmasını işaret etmektedir. Bu makale- yen ise nüfusun farklı kültürlerden gelen
de; çokkültürcülük ve bu akımın sosyal insanlardan oluşması değil, bu kişiler
hizmette yarattığı dönüşümden hareket- arasındaki toplumsal ilişkilerin belirli bir
le, “çokkültürcü sosyal hizmet yaklaşımı çerçevede düzenlenmesidir. Dolayısıyla
ve uygulaması” ile bu yaklaşıma eleştirel çokkültürcülük sadece toplumsal azınlık
bakışın önemi tartışılmaktadır. olan farklı kimlik kümelerinin konumunu
etkileyecek bir düzenleme değil, toplu-
mu oluşturan bu kümeler arasındaki iliş-
Kavram ve Yaklaşım Olarak
kilerin bütününe yönelen bir modeldir.
Çokkültürcülük
Çoğulculuktan söz edilebilmesi için kül-
Yerli literatür incelendiğinde “çokkültür- türel grupların sosyal yapı içinde taban-
lülük (multiculturalness)” başlığı altında dan iktidara kadar paralel bir bünyeye

90
Özgür

sahip olmaları gerekir (Balı, 2001: 188). politikası” (politics of difference) olarak
Dolayısıyla çokkültürlülüğün politik bir da tanımlanan bir proje olarak, bu talep-
amaç haline dönüşmesi çokkültürcülü- le bağlantılı bir şekilde ortaya çıkmıştır
ğü gündeme getirmektedir. Aslında top- (Tambiah, 2001: 329). Dolayısıyla çok-
lum içindeki farklılıklara yönelik tepki- kültürcülük, yeni bir felsefeyi taşımıştır:
ler çeşitli biçimlerde gerçekleşmekte- bütün içindeki farklılık (McCarthy, 1991).
dir: Katlanmak, umursamamak, “öteki”ni
Çokkültürcülük, her ne kadar tekkül-
haklarıyla birlikte kabul etmek, “öteki”ne
açık olmak ve saygı duymak bu tepki- türcü bakışa tepki olarak ortaya çıkmış
lerden bazılarıdır (Walzer, 1998: 21-26). olsa da, pratikte adaletsiz ve insancıl
Çokkültürcülük, 16. ve 17. yüzyıllarda olmayan biçimde yansıması söz konu-
“barış uğruna farklılıklara katlanmak” su olabilmektedir. Bu durum temelde
olarak algılanmaktayken 20. yüzyıldan “kültürün” tanımlanma biçimiyle ilgilidir.
itibaren egemenlik yaklaşımına ve tek- Kültür, dar bir biçimde herhangi bir ırka/
kültürcü düşünceye bir tepki olarak orta- etnik kökene/dine sahip olma biçiminde
ya çıkmıştır. Modernizmin farklı düşün- tanımlandığında, kültürel farklılık konu-
meye kısıtlama getiren, “iyi, doğru, gü- su da, toplulukları yalnızca kültürel ve
zel, normal..” gibi tanımlamalar için ev- etnik geçmişleriyle damgalayan ve ka-
rensel daha doğru bir ifadeyle “batılı” tegorize eden bir yaklaşım biçimine dö-
ve maskülen bakışı, postmodernizmle nüşebilmektedir. Bu durumda, aslın-
birlikte sorgulanmaya başlanmış, yerel da, gizli bir ayrımcılık/ırkçılık söz konu-
olana, normalden sapana, farklı olana su olmakta ve topluluklar arası gerilim-
ilgi artmış ve bunların anlaşılması ihtiya- ler de tırmanmaktadır. Kültürün, “bire-
cının yanında temsil hakkı olduğu da ol- yin öznel(l)iğinin sosyal alanda karşılık
duğu düşüncesi tekkültürcü bakışa kar- bulduğu bir alan olarak” tanımlanma-
şı çokkültürcü bakışı beraberinde getir- sı ise çokkültürcülüğün, daha geniş bir
miştir. 19. yüzyılda, özellikle 1960’lar- çerçevede bireysel, toplumsal ve siya-
daki insan hak ve özgürlüklerinin korun- sal yaşantıya ve haklara eşit katılım ve
ması, geliştirilmesi, düşünce özgürlük- eşit ulaşım olarak uygulanmasını bera-
lerinin, yeni halkların özgürlük mücade- berinde getirecektir. Kültürel farklılık-
leleri ve gençliğin hem kendinden hem
ları aşırı kutsayan, onların kendi içine
de tüm dünya düzeninden sorumlu oldu-
kapanmasını ve başkalarını “ötekiler”
ğunu vurgulayan sosyo-politik gelişme-
olarak konumlandırmasını sağlayacak
lerin etkisiyle ortaya çıkan çokkültürcü-
yaklaşımlar çokkültürcü bir bakış içeri-
lük düşüncesinin temelinde; tekkültürcü-
lük düşüncesindeki asilimilasyonun ak- sinde yer almamalıdır. Aslında, çokkül-
sine kültürlerin ancak birlikte var olabi- türcü bakış her türlü “biz” ve “onlar” sı-
lecekleri ve eşitliği gerçekleştirebilecek- nıflandırmasına karşı bir duruş sergile-
leri temel düşüncesi yatmaktadır. Fark- melidir. Eşitsiz ve adaletsiz güç denge-
lı grupların, bu farklılıklarını korumak ve si ise yalnızca ırk temelli değil, örneğin
sürdürmek amacı ile farklı kimliklerinin ırk ve sınıfsal eşitsizlik konularını bir
tanınmasını istemesi, çokkültürcülük ko- bütün olarak görebilecek bir yaklaşım-
nusunu gündeme getirmiştir. Çokkültür- la değerlendirilebilir. Bu anlamda çok-
cülük (multiculturalism); “kimlik politika- kültürcülüğe eleştirel bakış olmaksızın,
sı” (identity politics), “tanınma politikası” uygulamasının da “çokkültürcü” olma-
(politics of recognition) ya da “farklılık sının mümkün olmadığı söylenebilir.

91
Toplum ve Sosyal Hizmet Cilt 21, Sayı 2, Ekim 2010

Çokkültürcülük Politikaları ve karşı çıktığı bir yapıyı göstermektedir.


Çokkültürcü Sosyal Hizmet İhtiyacı Bu bakımdan, çokkültürcülük politikala-
rının asimilasyoncu politikaların arzula-
Çokkültürcü sosyal hizmet uygulaması,
dığı sonuçları dolaylı bir biçimde hedef-
temelde sosyal bilimlerin keskin bir bi-
lediği ileri sürülebilir. Bu nedenle, çok-
çimde yaşadığı kültürel dönemecin bir
kültürcü sosyal hizmet uygulamasının
yansıması olarak sosyal hizmette ha-
yat bulmuştur. Bu yönüyle, çokkültürcü çokkültürcülük politikalarından ayrı ve
sosyal hizmet uygulaması, geleneksel kimi zaman bu politikaların karşıtı bir
sosyal hizmet uygulamasının tek tip- zeminde ele alınması gerekir. Çokkül-
leştirici eğilimini daha çoğulcu bir ya- türcü sosyal hizmet, geleneksel sosyal
pıya dönüştürmeyi hedeflemektedir. hizmetin olası disipline edici ve tektip-
Bu bağlamda, sosyal bilimlerde yaşa- leştirici eğilimini bir yana bırakıp, “an-
nan “kültürel dönemeç”in ardından or- lamayı” odak haline getirmiştir. Anla-
taya çıkan tüm kavramsal tartışmalar, ma çabası, zorunlu olarak öznelliği vur-
çokkültürcü sosyal hizmet uygulaması gulamaktadır. Öyleyse, sözde nesnel
için bir temel oluşturmuştur. Bu teme- yargılarla değil, öznelliği anlama ihti-
lin en belirleyici kavramlarını ise birey yacıyla kurulan bir sosyal hizmet anla-
öznelliği ve bağlamsallık oluşturmak- yışı, aslında sosyal hizmet mesleğinin
tadır. Bu yönüyle, kültür sadece bir ya- yeniden kurulmasını işaret etmektedir.
şam tarzı olarak değil, bireyin tüm ya- Diğer yandan, çokkültürcü sosyal hiz-
şam alanlarını – politik pozisyonu dâhil met uygulamasının sorunlu yanları bu-
– kuşatan genel çerçeve olarak anla- lunmaktadır. Özellikle çokkültürcü sos-
şılmalıdır. Çokkültürcü sosyal hizmetin, yal hizmet eğitim programları, kültürü
Foucault’nun psi-meslekler kavramıyla tüm politik içeriğinden arındırarak, du-
yönelttiği itirazları ortadan kaldıracak rağan ve neredeyse birer “egzotik” alan
bir biçimde sosyal hizmet mesleğini ye- olarak tanımlamayı tercih etmektedir.
niden kurma çabasının bir sonucu ola- Oysa kültüre yapılan vurgu, onu yaşa-
rak ortaya çıktığını ileri sürmek müm- ma ilişkin tüm unsurlarıyla kuşatmalı-
kündür. Bu anlamda, çokkültürcü sos- dır. Böyle bir bakış açısı, örneğin sınıf-
yal hizmet, geleneksel sosyal hizmet sal analizi kesinlikle dışarıda bırakma-
uzmanı – hizmet alan ilişkisinin üzeri- malıdır. Öyle ki, sınıfsal yapılar da ken-
ne kurduğu güç ve iktidar zeminini ters- di yarattıkları kültürel iklim bağlamında,
yüz etmekte ve hizmet alanı bir özne/ kültür kavramsal çerçevesinde ele alı-
aktör olarak konumlandırmaktadır. Bi- nabilir.
reyin ve topluluğun öznelliğinin ve bağ-
lamının görünür kılındığı “kültür” odağı, Bu çalışmada sosyal hizmetin
çokkültürcülük politikalarına ilişkin kimi “çokkültürcü”lüğü tartışılmaktadır. Baş-
itirazları ortadan kaldıracak denli “ge- ka bir deyişle, sosyal hizmetin, farklı-
niş” ve kuşatıcı bir alanı göstermekte- lıkları yalnızca kabul etmesi değil, ak-
dir. Bu yönüyle, farklı kültürlerin birer tif ve eylem odaklı olarak bu farklı grup-
yerel unsur olarak, Gramsci’nin tabiriy- larla çalışmaya yönelik değerlerini, te-
le (2007), “rıza kültürü”nün yaratılması orik ve pratik bilgi ve becerilerini geliş-
yoluyla, yönetilebilir olması biçiminde- tirmesi ihtiyacı olduğu kabul edilmekte-
ki bir çokkültürcülük düşüncesi, çokkül- dir. Bu kabulün oluşmasında etkili olan
türcü sosyal hizmetin ontolojik olarak en temel gelişmeler şöyle sıralanabilir:

92
Özgür

• Toplumlar giderek daha hızlı ve artan olmamış/olamamıştır. Örneğin sos-


biçimde çokkültürlü hale gelmektedir. yal hizmet eğitiminde “farklılık” ko-
nusu oldukça az yer tutmakta ve
• Sosyal hizmet mesleği giderek daha
yeni yetişen sosyal hizmet öğrenci-
fazla çokkültürlü toplumlarda hizmet
lerine farklı etnik gruplarla çalışmak
sunma durumuyla karşı karşıyadır. için ne tür bilgi ve beceriye sahip ol-
• Bu çokkültürlü toplumların değerlen- maları gerektiği yeterince açıklan-
dirilmesi ve ihtiyaçlarının karşılan- mamıştır. Ülkemizde 2000’den yı-
ması daha zor ve daha karmaşıktır. lından itibaren müfredatın “genelci
sosyal hizmet anlayışına” göre ye-
• Çokkültürlü toplumların ihtiyaçla- niden düzenlenmesi sonucu “farklı-
rı ve sorunları değerlendirilirken lık” konusuna sınırlı da olsa değinil-
sosyal hizmetin içinde bulunduğu meye başlanmıştır. Eğitim ve araş-
sosyo-politik sistemin yönüne göre tırmada böyle bir kabul olmadığında
ya daha asimilasyoncu ya da ayrı- uygulamanın da “tekkültürcü” olma-
lıkçı yaklaşımlara yönelme tehdidi sı kaçınılmaz olmuş ve hali hazırda
gündemdedir. merkezden örgütlenen ve yönetilen
• Çokkültürcü sosyal hizmet uygula- sosyal hizmetler farklılıkları yadsı-
masının tanımlanması, eğitimi, uygu- yan uygulama biçimlerini şekillen-
laması ve araştırmasına duyulan ihti- dirmiştir. Bugün gelinen yeni poli-
yaç da paralel biçimde artmaktadır. tik, siyasi ve sosyal atmosferde sos-
yal hizmetin uygulamada da kendini
• Kültürel çeşitliliğin olduğu Türkiye’de yeniden gözden geçirmesi, yükse-
özellikle son dönemdeki gelişmeler, len seslere kulak vererek başta eği-
farklılığın kabulü ve entegrasyon is- tim ve araştırma alanı olmak üze-
teği, sosyal hizmet mesleğinin de re, “farklılıkları gözeten ve güçlendi-
hem eğitim, hem araştırma hem de ren” çokkültürcü anlayışı benimse-
uygulama alanında çokkültürcü an- mesi bir ihtiyaç olarak belirmektedir.
layışı geliştirme ihtiyacı içinde ol-
duğunu göstermektedir. Türkiye’de Genel olarak bakıldığında çokkültürcü-
dış göçün oluşturduğu ortamın kül- lüğün doğuşu ve göç akımlarındaki hız-
türel çoğulculuğundan değil, daha lı değişim sonrasında diğer yardım mes-
çok Kurtuluş Savaşı’nda ortakla- leklerinin duruşu ve değişimi sosyal hiz-
şa mücadele verilen ve Türkiye meti de etkilemiştir. Geleneksel sosyal
Cumhuriyeti’ni kuran çeşitli halkla- hizmet modellerinin kültürel olarak fark-
rın farklı kültürel geçmişlerinin oldu- lı grupların ihtiyaçlarına cevap verme-
ğu bir kültürel çoğulculuktan sıklık- de etkisiz ve baskıcı olabileceğinin far-
la bahsedilmektedir. Türkiye’nin ya- kına varılmasıyla İngiltere’de ayrımcılık/
şadığı temel sorun, zaman içinde ırkçılık karşıtı uygulamanın, Amerika’da
bu anlayışın yanlış/eksik yorumlan- ise etnik duyarlılık modelinin geliştirildi-
ması ve bazı karşılıklı hak ihlalleri- ği görülmektedir. Diğer yardım meslek-
nin ve çatışmaların çok yıkıcı biçim- leri, eğitim politikalarını çokkültürcü an-
de yaşanmış olmasıdır. Sosyal hiz- layışa adapte etmeye çalışmıştır (Pa-
met mesleği de bu tarihsel ve poli- dilla, 1997). Bu dönüşümün köşe taşla-
tik atmosfer içinde, etnik farklılıkları rı şöyle sıralanabilir: 1980 yılında Ame-
gözeten, duyarlı bir yaklaşım içinde rikan Psikoloji Derneği’nin (American

93
Toplum ve Sosyal Hizmet Cilt 21, Sayı 2, Ekim 2010

Psychological Association-APA), kültü- farklılıkların nasıl anlaşılacağı konusun-


rel yetkinliği de içeren mesleki yetkinliğe da yol haritası sunan “farklılık kavramı-
dayalı uygulama standartlarını koymuş- nı”, saygı, hoşgörü gibi duyarlılık konula-
tur. Sosyal Hizmet Eğitimi Konseyi (Co- rını içeren “kültürel duyarlılığı” ve birey-
uncil on Social Work Education-CSWE) lerin hem kendi hem de başkasının kül-
de kültürel yetkinlik ve kadın sorunla- türel geçmişine ilişkin farkındalığı içeren
rı konusunu müfredata eklemiştir. Sos- “kültürel farkındalık/özfarkındalığı” içer-
yal hizmet mesleği tekkültürcülük en- mektedir. Bu unsurlardan farklılık kavra-
geline rağmen (Aponte, 1995), kültürel mı, çokkültürcü sosyal hizmet uygulama-
olarak yetkin sosyal hizmet uygulamala- sının en temel kavramsallaştırmaların-
rını, başka bir deyişle çokkültürcü sos- dan biridir. Sosyal hizmet mesleği kültü-
yal hizmet uygulamalarını güçlendirmek rel ve sosyal farklılığı etik ilkelerde açık
için çokkültürcü uygulama kavramlarını bir şekilde belirtmiştir. Buna göre sosyal
ve çeşitli kuramsal yaklaşımları geliştir- hizmet mesleği “sosyal farklılığın doğa-
meye devam etmektedir. sını ve ırksal, etnik, ulusal kimlik, renk,
cinsiyet, cinsel yönelim, yaş, medeni du-
Çokkültürcü Sosyal Hizmet rum, politik inanç, din ve zihinsel ya da
fiziksel özürlülükten kaynaklı baskı du-
Uygulaması: Değer, Bilgi ve
rumlarını anlamaya çalışmalıdır”(NASW,
Beceri Boyutları
1999). Çokkültürcü sosyal hizmet uygu-
Diğer alanlarda olduğu gibi sosyal hiz- lamasının farklılık ve kültürel farklılık ta-
mette de hayat bulan çokkültürcülük nımlaması; katı, ayrımcı, önyargılı tanım-
akımı, sosyal hizmet uygulamasının lamaları getiren bir bakış değil, aksine,
değişim ve dönüşümünün nasıl olabile- etkileşimleri, kültür içi farklılıkları, kültür-
ceği sorularını beraberinde getirmiştir. lerarası ortaklıları ve tüm bu değişim ve
Sosyal hizmetin uygulamalı bir disiplin dönüşümlerin tarihsel ve politik yapı için-
olması, onun çokkültürcü akımın getir- deki yerini anlamaya yardımcı olan dina-
diği dönüşümü yalnızca kuramsal alan- mik bir bakıştır. Bireyin eşsizliği ve insan
da tartışmasını ve bazı sorular sorma- ırkına mensup olmanın sürekliliği içinde
sını yetersiz kılmaktadır. Doğrudan ve birçok küçük grubun üyesi olunmaktadır.
dolaylı uygulamalarla değişen sosyal Bu grup üyelerinin benzer yanları ve ken-
ve politik yapıyı her an soluyan sosyal dine has özellikleri ayrımcılık ve baskının
hizmet uzmanları için somut olarak, bu aracı ya da öznesi olabilmektedir. Willi-
yaklaşım ve değişimlerin “uygulamaya ams (1996:70) sosyal hizmette, “farklılık
nasıl aktarılacağı” önemli bir sorudur. (diversity), “fark” ve “bölünme”yi feminist
Sosyal hizmet uygulaması; değer, bil- ve postmodernist düşünceye göre kav-
gi ve beceri boyutlarında ele alınan ve ramsallaştırmıştır. Ona göre farklılık; “be-
“uygulamadan gelen bilgiyle” geliştiri- lirgin şekilde fark edilebilen ancak baskın
kültürden her zaman daha aşağı olma-
len kavramlarla sunulmaya çalışılmak-
yan ya da her zaman eşitsiz bir konum-
tadır. Aşağıda, bu üç boyuttaki kavram-
da olmayan ve ortaklaşa yaşantıdan ile-
sallaştırmalara yer verilmiştir.
ri gelen farktır” örneğin paylaşılan bir dil,
milliyet, yaş, nesil, cinsiyet, medeni du-
Değerler
rum, fiziksel durum gibi. Fark (differen-
Farklılıklarla gerçekleştirilen sosyal ce) ise “ortaklaşa paylaşılan yaşantı ya
hizmet uygulamasının değer boyutu; da kimliğin varlığı” olarak tanımlanmıştır

94
Özgür

(toplumsal cinsiyet, etnik köken, cinsiyet, Tüm bunların yanı sıra, sosyal adalet,
din, özürlülük gibi). Bölünme ise “ortakla- çokkültürcü uygulamanın hem önemli
şa paylaşılan yaşantının ifade ediliş biçi- bir değeri hem de nihai hedefidir. Sosyal
minin baskınlığa dönüştürülmesi” olarak adaletin gerçekleştirilmesi de kültürel
tanımlanmıştır. Bu da baskın bir öznenin olarak farklı grupların kendine has özel-
olması durumunda ayrıcalıklı bir statüyü liklerini, genel olandan farklılaşan ihti-
beraberinde getirmektedir. Örneğin “be- yaçlarını ve bu ihtiyaçların göz ardı edil-
yaz, İngiliz, erkek olmak” kişiyi ayrıcalıklı mesi sonucu refah sisteminden dışlan-
hale getirmektedir. mış olabileceklerini fark etmeye ve buna
Çokkültürcü sosyal hizmet uygulama- yönelik eyleme geçmeye bağlıdır.
sında “farklılık” yalnızca betimsel düzey- Çokkültürcü sosyal hizmet uygulama-
de insanların birbirinden sayısız nokta- sının değer temelinde, kabul, saygı ve
da farklılaştığını kabul etmek değil, bu hoşgörü başka bir deyişle kültürel du-
farklılıkların kutlanması, teşvik edilmesi yarlılığa ihtiyaç vardır. Kültürel duyarlılı-
başka bir ifadeyle varlıklarının sürdürül- ğa sahip sosyal hizmet uzmanları, “sos-
mesi çabasıdır. Çokkültürcü sosyal hiz- yal hizmet değerlerini uygulamaya akta-
met uygulamasında farklılığın, düşün- rabilen ve müracaatçısının kültürel dün-
ce ve tutum düzeyinde kabul ve saygı- yasını öğrenmek için istek duyan kişiler”
nın ötesine geçerek, davranışsal düzey- olarak tanımlanmaktadır (Miley, O’Melia
de teşvik edilmesi, sosyal hizmetin de- ve Du Bois, 2004: 66). Çokkültürcü ba-
ğer sistemiyle çok yakından ilgilidir. Ön- kışı uygulamaya aktaran sosyal hizmet
celikle, “kendi kararını verme” etik ilkesi- uzmanları, açık ve araştırmacı bir bi-
ne uygun olarak sosyal hizmet uzmanla- çimde; insan farklılığı konusunda hayat
rı hizmet alanların kendi kararlarını ver- boyu öğrenmeyi ilke edinmeli ve çokkül-
me haklarına saygı duydukları gibi baş- türcü uygulamayı bir sonuç ya da ürün
kalarının haklarını ihlal etmemek koşu- olarak değil, bir süreç olarak görmelidir-
luyla kendilerini gerçekleştirmeleri ve ler (Castex, 1994; Gren, 1999; Sue ve
potansiyellerini en üst düzeye ulaştır- Sue, 2003. Akt: Miley, O’Melia ve Du
maları için yardımcı olur. İkinci olarak, Bois, 2004: 67). Değer boyutundaki bir
genelci sosyal hizmetin temel yaklaşım- başka kavram olan kültürel farkındalık
larından biri olan güçlendirme ilkesine (bakış) ise, “etnik köken, kültür, sosyo-
ve amacına göre sosyal hizmet mesleği, politik geçmiş ve yaşam tarzlarının uy-
bireylerin doğal olarak sahip oldukları- gulayıcı ve hizmet alanların karar verme
na inanılan güç ve potansiyeli en üst dü- süreçlerini nasıl etkilediğini anlamalarını
zeyde gerçekleştirebilmeleri için onlara sağlayan mekanizma” olarak tanımlan-
destek olmayı amaçlamalıdır. Bireyde maktadır (İbrahim, 1991: 14). Bakış açı-
zaten var olan güçlerin harekete geçiril- ları, uygulayıcı ve hizmet alan arasında-
mesi amaçlandığından ve “farklılıkların” ki iletişimi etkileyen kültür temelli değiş-
da bu güçlerden olduğu ya da olabilece- kenlerdir. Bunun yanında kültürel farkın-
ği düşüncesinden hareketle farklılıklara dalık ya da bakış, öz-farkındalığı da ge-
“uzaktan bakmak ve hoş görmek” de- rektirmektedir. Özfarkındalık, çokkültür-
ğil “yaklaşmak, dokunmak ve etkileşime cü sosyal hizmet uygulamasının başlan-
girmek”, çokkültürcü sosyal hizmet uy- gıç noktası olarak görülmektedir. Buna
gulamasının farklılığa bakışı olmalıdır. göre uygulayıcının kendi etnik kimliği

95
Toplum ve Sosyal Hizmet Cilt 21, Sayı 2, Ekim 2010

ve bununla ilgili değerlerin farkındalı- araştırmaları anlama ve öğrenme çaba-


ğı olmaksızın yapılan teorik tartışmalar sı olarak tanımlanmaktadır (Sodowsky
tek başına “pratikte yararsızdır”. Yardım ve diğerleri, 1994). Weaver (1999: 217-
edici meslek elemanlarının ve sosyal 225)’a göre kültürel olarak yetkin sos-
hizmet uzmanlarının öz-farkındalığının yal hizmet uygulamasının bilgi teme-
kültürel yetkinlikteki önemi birçok ya- li; Farklılık bilgisi; tarih bilgisi, kültür bil-
zar tarafından vurgulanmıştır. Jenkins gisi ve güncel gerçekliklerin bilgisinden
(1988)’e göre sosyal hizmet uzmanları- (yeni gelişmeler) meydana gelmekte-
nın kültürel eğitiminde teorik bilgiler far- dir. Farklılığın kabulü ve farkındalığı,
kındalık süzgecinden geçirilmedikçe so- kültürel olarak yetkin uygulamanın bil-
nuçta ortaya çıkan sosyal hizmet uygu- gi temelinin vazgeçilmez bir parçasıdır.
lamasının uygunluğundan şüphe du- Tarih bilgisi, bilgi temelinin ikinci önemli
yulmalıdır. Wilkinson (1997: 273) birçok unsurudur. Kültürlerin tarihi, tarihte ya-
farklı etnik yapıdan gelen yardım edi- şanılan önemli olaylar, bulunulan ülke-
ci meslek elemanlarının öncelikle ken- deki gelişmeler ve izlenen politika fark-
di kültürlerini, ön yargılı bakışlarını, tu- lı grupları anlamakta oldukça önemli-
tumlarını, değerlerini ve ihtiyaçlarını an- dir. Baskı, ayrımcılık, asimilasyon, en-
lamaları gerektiğini vurgulayarak, klinik tegrasyon politikaları gibi farklı grupları
etkililiğin öncelikle kişinin kendini tanı- son derece yakından ilgilendiren ve et-
masından geçtiğini belirtmiştir. İbrahim kileyen dönüşümler bilinmeksizin kültü-
(1991) ise özfarkındalık eksikliğinin ya- rel anlamda yetkin sosyal hizmet uygu-
rarsız uygulamalardan daha fazlasını lamalarının gerçekleştirilmesi mümkün
beraberinde getirdiğini belirterek, ba- değildir. Kültür bilgisi, farklı grupların
kış açısı ya da özfarkındalığın olmadı- iletişim kalıpları, dünya görüşleri, inanç
ğı kültür bilgisi ve tekniklerinin etik ihlal- sistemleri ve değerleri hakkındaki bilgi-
leri, baskıyı ya da uygun olmayan diğer yi içermektedir. Bireyler, içinde bulun-
müdahale biçimlerini ortaya çıkarabile- dukları toplum ya da kültürden etkilenir
ceğini bildirmiştir. Dolayısıyla çokkültür- ve bu toplum ya da kültürleri etkilerler.
Dolayısıyla bireyleri anlama çabasında
cü sosyal hizmet uzmanlarının öncelik-
onların salt bireysel tanımlanmasından
le kendi kültürleri, önyargıları, ayrıcalıklı
çok içinde yetiştiği toplum ya da kül-
konumları ya da baskı altındaki konum-
tür bağlamında tanımlanması söz ko-
larını anlama yolundaki kültürel yolcu-
nusudur. Bu kültürel bilgi şüphesiz ön-
luklarına çıkmaları bu eğitimin bir parça-
yargıya ve ayrımcılığa götürecek nite-
sı olmalıdır.
likte değil, yanlış anlaşılmaları önleye-
cek, iletişimi kolaylaştıracak, farklı kül-
Bilgi
türlerin diyaloğunu artıracak, herkesin
Çokkültürlü uygulama hizmet alanla- birbirini doğru anlayacak nitelikte ol-
rın bakış açılarını anlayabilme, görebil- ması beklenmektedir. Güncel konular-
me, keşfedebilme ve kabul etmeyi içe- daki bilgiler ise, farklı grupların örgüt-
ren çabaları, başka bir deyişle “kültü- lenmesi, farklı grupları güçlendirmeye,
rel bilgiyi” de gerekli kılmaktadır. Kül- korumaya yönelik örgütlenmeler, fark-
türel bilgi; kültürel olayların kavramsal- lı grupların güçlü yönleri, farklı grupla-
laştırılmasını, müdahale stratejilerini, rın yaşadığı stres ya da travma sonra-
kültüre özgü teorileri, bilgiyi ve kültürel sı stres bozukluğuna ilişkin bilgiler de

96
Özgür

kültürel olarak yetkin sosyal hizmet uy- bilinmesinin de kültürel yetkinliğin bil-
gulamasının bilgi temelini oluşturmak- gi çerçevesi içinde olduğunu belirtmiş-
tadır. Bunların dışında, Congress tara- tir. Constantine ve diğerleri (2007: 24),
fından da 1994 yılında oluşturulan ve baskı ve ayrımcılığın tarihsel süreci ve
2000 yılında geliştirilen “cultugram” farklı gruplara yönelik öznel ve toplum-
(kültügram) da sosyal hizmet uzmanla- sal yaşantıları etkileyen “kültüre özgü”
rının kültürel farklılığı olan hizmet alan- değerlerin bilgisini de eklemiştir. Dola-
ları anlamasında önemli bir araç olarak yısıyla, sosyal hizmet uzmanları; güç-
kullanılmaktadır (Congress, 2004: 252- süzlüğe, ayrımcılığa ve baskıya neden
253). Bu kültügramda 10 alan bulun- olan toplumsal ve bireysel değerleri de
maktadır. Bunlar; Yeniden yerleştirilme bilmek ve bu grupların duyarlılığını ha-
(resettlement) nedenleri, yasal statü, rekete geçirerek güçlendirme temel-
toplumda geçirilen zaman, evde ve top- li uygulamaları hayata geçirebilmelidir.
lum içinde konuşulan dil, sağlığa ilişkin Al-Krenawi ve Graham (2003)’a göre
inançları, kriz yaşantıları, tatiller ve özel kültürel yetkinlikte, bilgi, beceri ve de-
günler, kültürel ve dini kurumlarla ilişki- ğer boyutları birbiriyle yakından ilişkili-
ler, eğitim ve iş yaşamına ilişkin değer- dir. Tablo 1’de de görülebileceği gibi bi-
ler, aile yapısı, güç, mitler ve kurallara lişsel boyutta, duygusal boyutta ve be-
ilişkin değerlerdir. Tüm bu faktörlerin ceri boyutunda kültürel bilgi, ilgi ve be-
hizmet alanın kültürel farklılığını oluş- cerinin düzeyi kültürel yetkinlik düzeyi-
turduğu düşünülmekte ve kültürel yet- ni belirlemektedir. Her ne kadar kültü-
kinliği olan bir uygulama için bu bilgile- rel duyarlılık, kültürel konulardaki be-
rin alınmasının ve değerlendirilmesinin ceriyi bir düzeyde ifade etse de; kültü-
kültürel yetkinliği olan bir uygulama için rel yetkinlik bundan daha da fazlasını
gerekli olduğu belirtilmektedir (Cong- içermekte ve daha fazla bilgi ve bece-
ress, 2004: 252-253). Pedersen (1986: ri sahibi kişiyi tanımlamaktadır. Kültürel
80), bu bilgilere ek olarak, azınlık grup- yetkinliği olmayan bir uygulama hizmet
larına hizmet veren sosyal sistemlerin alanlar üzerinde yıkıcı bir etkiye sahip
işleyişlerini anlamanın, danışma süre- olmaktadır. Dolayısıyla kültürel yetkin-
cinin net bilgisinin ve azınlıkların hiz- liği olan bir uygulamanın ön koşulu her
met almasına engel olan nedenlerin üç boyutta duyarlılıktır:

Tablo 1: Kültürel Bilgi Çerçevesi


Kültürel
Kültürel Duyarlılığı Kültürel
Boyutlar Yetkinliği
Olan Yetkinliği Olan
Olmayan
Bilişsel boyut İlgisiz/habersiz Farkında/haberdar Bilgi sahibi
Değişimi
Duygusal Boyut Kayıtsız/soğuk Anlayışlı/duygudaş
üstlenmiş
Beceri sahibi Bazı beceri Yüksek derecede
Beceri Boyutu
değil eksiklikleri var beceri sahibi
Genel Etkisi Yıkıcı Tarafsız/nötr Yapıcı
(Este, 1999: 32)

97
Toplum ve Sosyal Hizmet Cilt 21, Sayı 2, Ekim 2010

Beceri ve öğrenmeye istekli olarak iletişimi diya-


loğa dönüştürebilmektedir.
Constantine ve diğerleri (2007: 4) be-
ceriyi; kültürel bilgiden yararlanabilme Beceriler, formal eğitim, informal etkile-
ve farklı gruplara özgü hizmet geliştire- şim ve çeşitli yaşantısal yollarla kazanıl-
bilme yeteneği olarak tanımlamıştır. So- makta ve kültürel davranış biçimlerini,
dowsky ve diğerleri (1994) kültürel bece- sözsüz iletişim öğelerini ve iletişim be-
riler ve diğer iki bileşen (değerler ve bil- cerilerini içermektedir. Pedersen (1986:
gi) arasındaki ilişkiye dikkat çekerek; de- 80), sözlü ve sözsüz karşılıkları üretebil-
ğerlerin ya da öz-farkındalığın hem bilgi me, sözlü ve sözsüz iletişimi göndere-
hem de beceriyi etkileyebileceğini ancak bilme ve alma becerisini ve ihtiyaç oldu-
aynı zamanda hem tutumsal, duygusal ğunda kurumsal müdahaleye başvura-
bileşenleri hem de anlayışı içermesi ne- bilme becerisini eklemiştir. Kültürel ola-
deniyle onlardan ayrı tutulabileceğini ifa- rak baskı altındaki gruplarla etkili çalı-
de etmiştir. Bunun yanında, beceriler, bil- şabilmek için de politik ve sosyal koşul-
gi üzerine inşa edilmektedir ve hem çok- lar ve baskının tarihsel süreci değerlen-
kültürlü iletişimde hem de danışma süre- dirilmelidir. Kültürel olarak farklı biriyle,
cinde davranışsal donanımı ifade etmek- ya da baskı altında bir grupla çalışırken
tedir (Lum, 1986: 138). Kültürel yetkinlik- zorlukların altında yatan baskı koşulları-
te beceri düzeyini inceleyen Lum (1999), nı ortaya çıkarmak veya öğretmek hiz-
görüşme yapma becerileri ve empati be- met alanın bağlamsal sosyal, politik ve
cerilerine dikkat çekmiştir. Görüşme yap- ekonomik koşulları algılamasını sağlar
ma becerisi, hizmet alanın bakış açısını ve böylece baskı unsurlarına karşı eyle-
anlamayı ve gerekli/yararlı bilginin hiz- me geçer (Ivey, 1995: 63).
met alandan alınabilmesini sağlamakta-
Çokkültürcü sosyal hizmet uygulamala-
dır. Weaver (1999: 217-225) da, kültürel
rının geliştirilmesinde kullanılan araçla-
yetkinliği olan sosyal hizmet uygulama- rın önemli bir yeri vardır. Al Kranawi ve
sındaki iki beceri temelini genel ve önle- Graham (2003: 11-20), literatürü incele-
me becerileri olmak üzere iki başlıkta in- yerek uygulayıcıların kültürel olarak yet-
celemiştir. Genel beceriler; iletişim, prob- kin uygulamalarında kullanılmak üzere
lem çözme becerileri, uzlaşma becerile- bazı yardımcı yollar/araçlar belirlemiştir.
ri gibi temel becerileri kapsamaktadır. Bu Bunlardan çevirmenler, diller arasında
becerilerin kültürel olarak yetkin uygula- çeviri yaparak uygulayıcı ve hizmet alan
madaki en temel özelliği güçlendirme ve arasındaki iletişimi kolaylaştırabilmek-
empati konusundaki vurgudur. Güçlen- tedir. Ancak, ortak dili konuşuyor olmak
dirme bir süreç ve amaç olarak kültürel anlamayı garanti etmemektedir. Özellik-
olarak yetkin sosyal hizmet uygulaması- le çevirmenin, yardım almaya gelen kişi-
nın temel bakışından biridir. Çünkü çok- nin etnik kültürü ya da geçmişi hakkın-
kültürcü sosyal hizmet uygulamasının ni- da çok sınırlı bilgisi varsa, aktarmalar dil
hai hedefi baskı altındaki grupları güçlen- açısından doğru gerçekleşse de hizmet
direrek sosyal adaleti sağlamaktır. Ge- alanın tam olarak vermek istediği karşı-
nel becerilerin yanı sıra önleme beceri- lığı aktarmayabilir ya da eksik bırakabi-
leri olarak ifade edilen beceriler ise; Din- lir. Daha da ötesi, çevirmen sadece söy-
leme, sessizlik, hoşgörü ve sabırlı olma lenen sözcüğü çevirmeye odaklandığın-
gibi becerileri kapsamaktadır. Sosyal hiz- da söylenmeyenlerin anlamını, başka
met uzmanları, dinleyerek, sakin durarak bir deyişle sözsüz iletişimin öğelerinin

98
Özgür

anlamını keşfetmede yetersiz kalabilir. kültür ve uygulayıcının hizmet verdiği


Dolayısıyla her ne kadar anlaşma aracı etnik-ırksal topluluk) aracılık etmektir.
olarak ortak dilin konuşulmasında çevir- Kültürel aracıların “arabuluculuk” yap-
menler kolaylaştırıcı olsa da, hizmet ala- ma işlevi, diğer arabuluculuk rollerinde-
nın dünyasını anlamada yeterli değildir. ki gibi “uzlaştırmaya” değil, “işbirliğine”
Kültürel bağlantı kurucular, çevirmenle- dayanmaktadır. Kültürel arabulucular,
ri desteklemek ya da onlara alternatif bir sosyal hizmet sisteminin doğal bir par-
uygulayıcı olarak sosyal hizmet sunu- çası olmayıp, farklı gruplarla çalışmada
munda yer alabilirler. Kültürel bağlantı kültürel anlamda duyarlı, güçlendirme-
kurucular hem içinde bulundukları kültür ye odaklı ve sosyal adaletin sağlanma-
hem de belli bir azınlık grubun kültürün- sını hedefleyen hizmet sunumunda iş-
de uzmanlaşmış kişilerdir (Paine, 1971; birliği halinde çalışılan kişiler olmakta-
Herzog, 1972. Akt: Al Kranawi ve Gra- dır (Al Kranawi ve Graham, 2003: 14).
ham, 2003: 12). Farklı kültürlerden ge-
Sosyal hizmet uzmanlarının uygulama-
len uygulayıcı ve hizmet alanın beklenti-
larıyla ilgili düşünümsel bir süreçte ol-
leri farklılaşabilmektedir. Bağlantı kuru-
maları başka bir ifadeyle “sürekli değer-
cunun çevirmenden farkı, yalnızca sözel lendirme ve değişime hazır olmak için
iletişimi kolaylaştırmayıp, aynı zamanda kendi uygulamalarını değerlendirmele-
insanlar arasındaki etkileşim ve birbiri- ri”, beceri boyutunun önemli bir yönünü
ni anlamayı da kolaylaştırmasıdır. Uygu- oluşturmaktadır. Değerlerin ve bilginin
layıcı ve hizmet alanın dünyasını anla- algılanma biçiminin, becerinin yönünü
ma ve taraflara bunu açıklama yetene- de tayin ettiği; tekkültürcü bilginin ve
ği, kültürel bağlantı kurucuyu çevirmen- tekkültürcülüğe önem veren değerlerin
liğin ötesinde önemli bir konuma kavuş- uygulamada güçsüzleştirici ve ayrımcı
turmaktadır. olacağı; çokkültürcü değer ve bilgi te-
Kültürel danışmanların görevi ise, kül- melininse güçlendirici ve eşitlikçi ola-
türel bağlantı kurucudan bir adım öte- cağı öngörülmektedir. Çokkültürcü be-
ye giderek, danışmanlık rolünü de içer- cerilerin mikro, mezzo ve makro düzey-
mesidir. Bu süreç, yalnızca kültürel çe- de geliştirilmesi ve uygulanması sistem
ve birey etkileşiminin bir ürünüdür. Sis-
virmenlik ve tarafların birbirini anlama-
tem ve bireyin birlikte değişme ve geliş-
sına yardımcı olmak değil, aynı zaman-
mesi sağlandığı ölçüde düşünümsellik-
da bütün müdahale süreçlerinde yer al-
ten yararlanılabilir. Tüm bunlarla birlik-
mayı da kapsamaktadır. Dolayısıyla,
te, değerlerin ve bilginin algılanma biçi-
sosyal hizmette kültürel danışman hem mi, becerinin yönünü de tayin etmekte-
kültürel bağlantı kurucu gibi önemli dü- dir. Değerlerin, bilgiyi ve bilgiye ulaş-
zeyde kültürel yetkinliğe sahip hem de ma yollarını, bilgininse değerlerle birlik-
sosyal hizmet alanında bilgi ve beceri- te becerileri etkilediği “döngüsel bir sü-
ye sahip kişi olarak tanımlanabilir. Hiz- reç” yaşanmaktadır. Dolayısıyla sos-
met alanın sorunlarının kültürel bağlam yal hizmet uygulamasının değer, bilgi
içinde tanımlanması da görevleri ara- ve beceri boyutu birbiriyle ilişkili oldu-
sındadır. Son olarak kültürel arabulu- ğu gibi, aynı zamanda birbirini sürekli
culuğun amacı, toplumdaki sosyal re- etkilemekte ve değiştirmektedir. Aşağı-
fah hizmetlerinin sunumunda farklı kül- da şekil 1’de de gösterildiği gibi bu etki-
türler ya da dünya görüşleri arasında leme süreci çokkültürcü sosyal hizmet
(sosyal hizmet uzmanının sahip olduğu döngüsünü oluşturmaktadır.

99
Toplum ve Sosyal Hizmet Cilt 21, Sayı 2, Ekim 2010

Şekil 1: Çokkültürcü Sosyal Hizmet Döngüsü

Çokkültürcü Sosyal Hizmet çeşitli modeller arasında ırkçılık karşıtı


Yaklaşımlarına Yönelik Eleştirel Bir ve çokkültürlü sosyal hizmet, baskı kar-
Değerlendirme şıtı ve ayrımcılık karşıtı sosyal hizmet,
feminist sosyal hizmet, Marksist sosyal
Yukarıda ifade edilen değişim ve dönü-
hizmet, radikal sosyal hizmet, yapısal
şümler eleştirel biçimde değerlendiril-
mediğinde uygulamanın çokkültürcü ol- sosyal hizmet ve araştırmanın katılımcı
ması mümkün olamamaktadır. Eleştirel ve eylemci biçimleri yer almaktadır (He-
yaklaşım, 1960’lardan itibaren sosyal aly, 2000: 1-10). Bu modeller arasında
bağlamın eleştirisiyle gündeme gelmiş, bazı karşı duruşlar ve farklılıklar olması-
sosyal bağlam tekrardan bireysel dene- na karşın tümü temel olarak geleneksel
yimin sosyo-ekonomik yapıdan ve tarih- sosyal hizmetin (casework) yardım süre-
sel koşullardan nasıl etkilendiğini içere- cinde bireyselliğe yaptığı vurguyu eleş-
cek biçimde genişletilerek tartışılmıştır. tirmiş ve radikal sosyal dönüşümü ön-
1960-1980ler arasında sosyal hizmet görmüştür. Brechin (2000:26)’in eleştirel
uygulamasına radikal ve yapısal yakla- uygulama tanımlaması şöyledir: “açık
şımlar geliştirilmiştir; İngiltere’de Bailey görüşlü, farklı yaklaşımları, deneyimleri
ve Brake (1975, 1980) ve Corrigan ve Le- ve varsayımları hesaba katan yansıtma-
onard (1978), Amerika’da Galper (1980) cı değerlendirmelerdir”. Ona göre eleşti-
ve Avustralya’da Throssell (1975), Rees rel uygulama, “belirsizliği yönetmenin bir
(1991), Fook (1993) ve De Maria (1993) yolu”dur. Yeni düzen daha güvensiz ve
eleştirel yaklaşımların öncüleri olmuş- belirsiz olduğundan, yeni koşul ve kabul-
tur (Fook, 1993). Eleştirel görüşü savu- lere göre dengeyi yeniden kazanmak,
nanlara göre geleneksel sosyal hizmet, olası riskleri azaltmak için yeni yardımcı
refah devletinde hizmet alanların karşı- mekanizmalar araştırılmak durumunda-
laştığı zorlu bireysel ve sosyal koşulların dır. Brechin (2000: 31–33) eleştirel uy-
kaynağını bireysel kusurlar olarak gör- gulamada iki ilke tanımlamaktadır. Bi-
mektedir. 1960’lar ve 1970’lerde baş- rincisi “ başkalarına eşit derecede saygı
layan bu güçlü eleştirilerin oluşturduğu duymak”, ikincisi ise “açık ve bilmeyen

100
Özgür

(not-knowing) yaklaşımı”nı benimse- devletin ideolojik bir aracı olduğuna iliş-


mektir. Burada dünyayı insanların dene- kin bir dizi radikal metin yayınlanmıştır
yimlediği bir şey olarak ele almayan eski (Simpkin, 1983; Jones, 1983; Althusser,
ya da yetersiz kesinliklere güvenme- 1971). Sosyal hizmetin potansiyel olarak
yen ve belirsizliği kabul ederek, onunla liberalist bir etkinlik olduğu düşüncesi
başa çıkmak için yeni yollar arayan bir şimdilerde özellikle Foucault (1977)’dan
yaklaşım söz konusudur. Dolayısıyla, etkilenen post-yapısalcılık düşünce-
belirsizliğe ve belirisizlikle başa çıkma- siyle desteklenmektedir. Kısaca bu
ya güvenilmesi gerektiği vurgulanmış- yaklaşım sosyal hizmeti, Foucault’un
tır. Adams, Dominelli ve Payne (2002: “psi-mesleklerin” (psikoloji, psikiyat-
2-7) için de açıklık ve belirsizlik yaratı- ri, kriminoloji) çıkışı, tedavi ve göze-
cı uygulama için bir fırsat olarak görül- timle ilişkilendirmesi ile “disipline eden
mektedir. Brechin’e göre eleştirel uygu- gücün” bir yüzü olarak algılamaktadır.
lama insanların fırsatlarını sınırlandır- Foucault’un yaklaşımı ve sosyal hizme-
ma ve sosyal hizmet uzmanının gücünü ti disipline eden güç olarak konumlan-
artırma değil, birlikte çalışılan insanları dırarak eleştirmek şüphesiz sosyal hiz-
güçlendirme ve yaşamlarında bir farklı- mette 1980’lerin sonu ve 1990’ların ba-
lık yaratma amacında olmalıdır. Adams, şında oldukça etkili olmuştur (Rodger,
Dominelli ve Payne (2002: 2-7) bu gö- 1991). Ancak, sosyal hizmetin postmo-
rüşleri paylaşmakla birlikte bu düşünce- dernist dönüşümü sosyal hizmet alanın-
ye ek olarak, kolektif ilişkilere, güçlendir- da beklenen etkiyi yaratamamıştır. Vie-
me ve değişimi iyileştirmek için kişilera- ux (1994) bunun nedeninin postmoder-
rası uygulamaları geliştirmeye odaklan- nistlerin yapısal ırkçılığa yeterli önemi
mıştır. Onlara göre fark yaratmak yal- vermemeleri olduğunu bildirmiştir. Sos-
nızca bireysel değişimler ve kazanım- yal hizmet uzmanlarının ayrımcılık kar-
lar değildir, bu değişim ve kazanımlar şıtı yolları kullanmaları için yoksullukla
aynı zamanda toplumdaki dezavantajlı yapısal eşitsizliklerin (örneğin ırk, etni-
ve baskı altındakileri güçlendirmeye yö- site, toplumsal cinsiyet) ilişkisini görebil-
nelik bir hareketin parçasıdır ve bu deği- meleri gerekmektedir. Örneğin Oppen-
şim ve kazanımlardan yola çıkarak daha heim (1996), ırk ve yoksulluğun birbi-
geniş sosyal gelişmeyle iyileştirme sağ- riyle ilişkisini ortaya koymuştur. Tüm bu
lanmalıdır. Başka bir deyişle, katılımdan yaklaşımlar ve çalışmalar temelde sos-
dışlanarak değil, doğrudan katılım için- yal hizmetin “sosyal adaleti” sağlama-
de olarak sosyal gelişme sağlanmalıdır. ya dönük nihai hedefinden saptığını, bu-
nun bir söylemden öteye gidemediği-
Eleştirel yaklaşım açısından değerlen-
ni öne sürmekte ve bu hedefi ulaşılabi-
dirildiğinde sosyal hizmetin gerçek an-
lir kılmak için başta ırkçılık ve yoksulluk
lamda güç ve baskı konularıyla iç içe
olmak üzere eşitsizliği yaratan faktörleri
olduğu ve daha geniş bir özgürleştiri-
araştırmasını öngörmektedir. Başka bir
ci projenin parçası olduğu tartışmaya
deyişle sosyal hizmet uzmanları sessiz-
açıktır. Özellikle hizmetten yararlanan-
liği bozmalı ve sosyal adalet için sesini
lar ve eleştirel sosyal hizmet teorisi bağ-
yükseltmelidir.
lamında bu tartışmalar yapılmaktadır.
1970’lerin sonunda ve 1980’lerin başın- Sosyal hizmette “eleştirel” seslerin yük-
da, örneğin, sosyal hizmetin kapitalist selmesinden sonra gelişen yaklaşımlar,

101
Toplum ve Sosyal Hizmet Cilt 21, Sayı 2, Ekim 2010

sosyal hizmetin “çokkültürcü” olmasına grubun yaşantısının ve kültürünün ev-


dönük çabalardır aynı zamanda. An- renselleştirilmesi ve bunların norm ola-
cak, eleştirel yaklaşımın doğası gere- rak kabul edilmesi” biçiminde tanım-
ği bunları da sürekli eleştiri ve değişi- lanmaktadır (Young, 1990: 59). Gra-
me tabi tutmadıkça uygulamanın çok- ham (1999: 108)’a göre sosyal hizmette
kültürcü olamayacağı açıktır. Örneğin, kültürel baskı, farklı grupların (siyahlar
ayrımcılık karşıtı uygulama, sosyal hiz- gibi), yeni sosyal hizmet uygulamaları-
metin hem kendi içindeki “müracaat- nı ya da tarzlarını geliştirmede yeterli
çıya zarar veren ayrımcı uygulamaları ve beceri sahibi olmadığı yönündeki ön
azaltmayı” hem de “toplumdaki ayrım- kabul olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu
cılığı” önlemeye dönük çabalarını içer- bakışa göre sosyal hizmette genel ola-
mektedir. Ancak, ayrımcılık karşıtı uy- rak tek bir yaklaşım ve uygulama biçi-
gulamayı destekleyecek sosyal hizmet mi başka bir deyişle tekkültürcü yakla-
bilgisi yetersiz düzeydedir. Hawkins ve şımlar egemendir. Bu da baskın grubun
diğerleri (2001: 6) Avustralya’da yap- ürettiklerinden oluşmaktadır. Dolayısıy-
tıkları bir araştırmalarında sosyal hiz- la sosyal hizmet bilinçli ya da bilinçsiz
met uzmanlarının “sosyal adalet ter- olarak etnik merkeziyetçi dünya görü-
minolojisini” çok nadiren kullandığını şünün bir aracı konumuna gelmektedir.
bildirmiştir. Graham (1999), ayrımcılık- Etnik duyarlılık modeli de gerçekliğe
karşıtı uygulamayı bu uygulamanın ilişkin başlangıçta etnik merkeziyetçi
destek aramayışı ve azınlık grupların bir başlangıçla bazı varsayımlarda bu-
duygusal, manevi ve gelişimsel ihtiyaç- lunmakta ve “diğerlerinin” buna ulaşa-
larını karşılayamayarak onların baskıya bilmesi için neler yapabileceğini öngör-
karşı kolektif duruşuna etki edememesi mektedir (Turner, 1986: 2). Dolayısıyla,
bakımından eleştirmektedir. Ona göre, diğer yaklaşımlarda olduğu gibi bu yak-
bu uygulama ancak gücü “ödünç” al- laşımın başlangıç noktası da azınlıkta
makta ve azınlık gruplarının içinde sak- olanın değerlerini baştan dışlamış ol-
lı “gücü” ortaya çıkaramadığından ya- duğundan yeterlikli bir çokkültürcü uy-
ratıcı ve sürekli bir dönüşüme katkı ve- gulama temeli sunamamaktadır.
rememektedir.
Sonuç
Farklılıklarla çalışmaya ilişkin bir baş-
ka model olan etnik duyarlılık mode- Farklılıklarla dolu bir dünyada, doğru-
li ise, ırksal, kültürel ve sosyal farklı- dan ve dolaylı uygulamalarıyla, bireyle-
lıkları anlamayla birlikte kültürel farklı- re ve toplumlara “dokunarak” gerçekleş-
lıklara duyarlı olma gerekliliğini vurgu- tirilen sosyal hizmet mesleği, doğasına
layan bir modeldir. Etnik duyarlılık mo- uygun olarak, öznelliğe saygı duymalı,
güçlendirmeli ve sosyal adaleti gerçek-
delinde etnik gerçeklik (realite) ve kül-
leştirmeye çalışmalıdır. Bütün bunların
türel baskı önemli kavramlardır. Etnik
uygulamada gerçekleşebilmesi için, sı-
gerçekliğin anlamı baskın grubun ken-
nıflayıcı, etiketleyici ve disipline edici bir
di yaklaşımıyla gerçekliği tanımlama-
tutum yerine “çokkültürcü” bir yaklaşım
sı ve yapılandırmasıdır. Dolayısıyla in-
içinde olması beklenmektedir.
sanlarının sorunları bu bakışla (baskın
grubun bakış açısı) çözümlenmeye ça- 1960’lardan sonra sosyal bilimleri sim-
lışılmaktadır. Kültürel baskı ise, “baskın gesel, dilbilimsel ve temsili sistem olarak

102
Özgür

derinden etkileyen ve sosyal hizmet uy- KAYNAKLAR


gulamasını da dönüştüren etkilerde bu- Adams, R., Dominelli, P. ve M. Payne
lunan kültür artık hem sosyal bilimlerin (2002). Critical Practice in Social Work.
hem sosyal hizmet uygulamasının temel Edt. R. Adams, L. Dominelli ve M. Payne.
Palgrave Macmillan.
odağı haline geldi. Böylece, daha önce
“prototip”lerin ve genelgeçer kategorile- Al Krenawi, A. ve J.R. Graham (2003). Mul-
rin şekillendirdiği sosyal hizmet uygula- ticultural Social Work In Canada. Oxford
ması, artık sorunun ve gereksinimin be- University Press.
lirlenmesinde ve tüm uygulama süreci- Althusser, L. A. (1971) Lenin and Philo-
nin tasarımında belirleyici unsur olarak sophy and Other Essays. London: New Left
kültürü ve bir “özne” olarak hizmet alan- Books.
ları odak olarak almaya başladığından Aponte, H.J. (1995). “Political Bias, Moral
çokkültürcü sosyal hizmet uygulaması, Values and Spirituality in the Training of
“özgürleştirici” bir pratik olarak görülme- Psychothrapists”. Bulletin of the Menninger
lidir. Ancak bu tür bir “çokkültürcü” yak- Clinic. 60 (4). 488-502.
laşım ve uygulama eleştirel yaklaşım ol-
Balı, A. S., (2001). Çokkültürlülük ve Sosyal
maksızın, kendi kendini yok eden tehli- Adalet, “Öteki” ile Barış İçinde Birlikte Ya-
keli bir kavram halini alabilecektir. Eleş- samak. Konya: Çizgi Kitabevi.
tirel yaklaşımın öngördüğü “düşünüm-
Bilgin, N. (2005).“Çokkültürlülük ve Ulusal
sellik” ile bilginin iktidarına izin verme-
Kimlik”, Türkiye Günlüğü Dergisi, 80.
yen bilgi, değer ve beceri temeli olmak-
sızın, çokkültürcü uygulamanın sosyal Brechin, A. (2000). “Introducing Critical
hizmetin özgürleştirici, güçlendirici ve Practice”. Critical Practice in Health and
sosyal adaleti sağlayıcı amaçlarına hiz- Socail Care. Ed. A. Brechin, H. Brown ve
M. Eby. London: Open University/Sage.
met etmesi beklenmemelidir.
Congress, E.P. (2004) “Cultural and Ethi-
Sonuç olarak, genelde ve özel olarak
cal Issues in Working with Culturally Diver-
ülkemizde, sosyal hizmet eğitiminin ve se Patients and Their Families: The Use of
sosyal hizmet politikalarının çokkültür- Cultugram to Promote Cultural Competent
cü ve eleştirel bir bakışla yeniden de- Practice in Health Settings”. Social Work
ğerlendirilmesine; hizmet alanların ihti- Visions from Around The Globe: Citizens,
yaçlarının ve bu ihtiyaçlar doğrultusun- Methods and Approaches. Ed: A. Metteri,
da sunulan hizmetlerin çokkültürcü an- T. Kröger, A. Pohjola, P. Raubala. Haworth
layışla yeniden düzenlenmesine ihtiyaç Press.
vardır. Hizmet alanların “gerçek” ihti- Constantine, M., S. Hage, M. Kindaichi ve
yaçlarından yola çıkmayan; önyargılı, R. Bryant. (2007). “Social Justice and Mul-
sınıflayıcı ve genelgeçer yaklaşımlarla ticultural Issues: Implications for Practice
götürülen hizmetlerin pratikte faydasız and Training of Counselors and Counseling
Psychologists”. Journal of Counseling and
ve/veya zarar verici olacağı açıktır. Bu
Development, 85, 24-29.
anlamda eleştirel çokkültürcü bir yakla-
şım çerçevesinde yeni araştırma ve de- Fook, J. (1993). Radical Casework: A
ğerlendirmelerin yapılması, sosyal hiz- Theory of Practice. St. Leonards, NSW:
met eğitimi ve politikalarının yeni araş- Allen&Unvin.
tırmalarla desteklenmesi önemli bir ih- Foucault, M. (1977) Discipline and Punish.
tiyaç olarak görülmektedir. Harmondsworth: Penguin.

103
Toplum ve Sosyal Hizmet Cilt 21, Sayı 2, Ekim 2010

Graham, M.J. (1999). “The African- Simpkin, M. (1983) Trapped Within Welfare:
Centered Worldview: Toward a Paradigm Surviving Social Work. Basingstoke: Mac-
for Social Work”. Journal of Black Studies. millan.
Sage Pub. 30: 1. s.103-122
Sodowsky, G.R.R.C. Taffe, T. Gutkin ve
Gramsci, A. (2007). Hapishane Defterleri- S.L. Wise (1994). “Development and App-
Felsefe ve Politika Sorunları- Seçmeler-, İs- lications of The Multicultural Counseling In-
tanbul: Belge Yayınları. ventory: A self-report Measure of Multicul-
tural Competencies”. Journal of Counseling
Hawkins, L., Fook, J. ve Ryan, M. (2001) Psychology. 41, 137-148.
“Social Workers’ Use of the Language of
Social Justice”, British Journal of Social Tambiah, S.J. (2001). “Vignettes of Present
Work 31: 1–13. Day Diaspora”, Eliezer Ben-Rafael ve Yitz-
hak
Healy, K. (2000). Social Work Practices:
Contemporary Practices on Change. Sage Turner, F. J. (1986). “Theory in social work
Publications. practice’, in Turner, F. J. (ed.), Social Work
Treatment, New York, The Free Press.
Lum, D. (1986). Social Work Practice and
People of Color: A Process-stage Appro- Vieux, S. (1994) “In the Shadow of Neo-
ach. Brooks Cole. liberal Racism”, Race and Class 36(1):
23–33.
Lum, D. (1999). Culturally Competent Prac-
tice: A Framework for Growth and Action. Walzer, M. (1998). Hoşgörü Üzerine, Abdul-
Brooks Cole. lah Yılmaz (çev.). İstanbul: Ayrıntı Yayınları
McCarthy M. (1991). Discourse Analysis for Weaver, H. N. (1999). “Indigenous peop-
Language Teachers. Cambridge: Cambrid- le and the social work profession: Defi-
ge University Press. ning culturally competent Services”. Social
Work; May 1999; 44, 3.
Miley, K.K., M. O’Melia ve B.L. DuBois (2004).
Generalist Social Work Practice An Empo- Wilkinson, D. (1997). “Reappraising the
wering Approach. Boston: Allyn-Bacon. Race, Class, Gender Equation: A Critical
Theoretical Perspective”. Smith College
National Association of Social Workers Studies in Social Work, 67, 261-276.
(NASW) (2001). NASW Standards for Cul-
tural Competence in Social Work Practice. Williams, F. (1996) “Postmodernism, Femi-
nism and the Question of Difference”,. Soci-
Oppenheim, C. (1996) Poverty: The Facts. al Theory, Social Change and Social Work.
London: Child Poverty Action Group. London: Routledge.
Padilla, Y.C. (1997). Immigrant Policy: Is- Young, I. M. (1990). Justice and the politics
sues for Social Work Practice. Social Work of difference. Princeton, NJ: Princeton Uni-
42(6):595-606. versity Press.
Pedersen, P. (1986). “Developing Intercul-
turally Skilled Counselors: A Prototype for
Training”. Cross-Cultural Training For Men-
tal Health Professionals. Springfield.
Rodger, J. J. (1991) “Discourse Analysis
and Social Relationships in Social Work”,
British Journal of Social Work 21: 63–79.

104

You might also like