You are on page 1of 37

CUMA BOYNUKARA

ÇOK GEÇ OLMADAN


Oyun, 2 Bölüm

1993 Kültür Bakanlığı ödülü...

KiŞiLER:

RÜTBELİ
ADAM
KLAVUZ
UZMAN
1. RÜTBESİZ
2. RÜTBESİZ
3. RÜTBESİZ
4. RÜTBESİZ
5. RÜTBESİZ
6. RÜTBESİZ
7. RÜTBESİZ
1. BÖLÜM

ÖN OYUN

(Bir kış gecesi, dağlık bir arazi. UZMAN RÜTBESİZLER ve KLAVUZ yü-
rümektedir. Ellerinde silahlar vardır.)

UZMAN : (KLA VUZ'a) İnşallah yanılmıyörsün?


KLAVUZ : Yoh kumandan beg, köyden haber almışam. Akşam köye gitmiş, Sı-
lo'nun kansı doğum hestesidir. Gitmiş doğum yaparmış. Bu yoldan get-
miş, şimdi gene bu yoldan geçip arhadaşlanmn yanına gidecah.
UZMAN : (Sert) Madem akşam köydeydi, niçin akşam haber etmedin bizi?
KLAVUZ : (Akıllıca) Burada pusiya yatarsah hepsinin yerini ögrenirih diye dü-
şünmüşem.
UZMAN : (Daha sert) O ufacık aklınla bizi mi yönlendiriyorsun? KLAVUZ :
(Savunmada) Hassa kumandan beg. 5. RÜTBESİZ: (Yanınc/aktfereJBu allahın dağında
in cin top oynuyor. Bir kör kurşuna
kurban gideceğiz... Adamın işi gücü yok da köydeki kadının doğumuna
koşacak. Aklım almıyor.
4. RÜTBESİZ: Allahın belalan, bir yandan öldürüyorlar, bir yandan da doğumuna gi-
diyorlar.
KLAVUZ : (UZMAN'a) Dikkat ed kumandan beg düşecahsın. UZMAN : Allah
kahretsin, bunların hepsini yakacaksın da öyle kurtulacaksın.
5. RÜTBESİZ: 70 Günüm var, buralarda kör bir kurşuna kurban gitmesek bari.
4. RÜTBESİZ: Bu kadar telaşlı olma, plakalara düştün mü askerlik bitti demektir.
5.RÜTBESİZ: Alakası yok. Daha da zorlaşıyor. Tezkereci adamız. Allah kahretsin.
4.RÜTBESİZ: Şimdi nerede olmak isterdim biliyor musun?
5.RÜTBESİZ: Mermi sağnağı altındayız, sen hâlâ hayal peşindesin. Hepiniz kafayı ye-
mişsiniz.
4.RÜTBESİZ: Afrika'nın sıcağında. (5. RÜTBESÎZ hariç diğer rütbesizler gülüşürler.)
5. RÜTBESİZ: Hepiniz hastasınız. Hasta.
4. RÜTBESÎZ: Ancak buzlarım çözülür.
3. RÜTBESİZ: Buranın soğuğu da bir başka oluyor. Bıçak gibi kesiyor insanı.
5. RÜTBESİZ: (Sigara yakmak isterken) Ateş...
UZMAN : Manyak mısınız ulan? Söndürün sigaraları, adamlar sizi keklik gibi av-
larlar.
KLAVİZ : (RÜTBESÎZ'e) Avucunun içinde iç kumandan görmez.
5. RÜTBESİZ: Yok canım, içmem, olur biter.
3. RÜTBESİZ: Daha çok yürüyecek miyiz?
KLAVUZ : Bu tepenin arkası, hep bu yoli kullanilarmış. UZMAN
: Hep bir arada yürümeyin avcı zinciri şeklinde yürüyün. 3. RÜTBESİZ:
Komutanım adam gerçekten doğum için mi köye inmiş? UZMAN :
Ne bileyim ben öyle diyorlar.
6. RÜTBESİZ: Burada soğuktan donup gideceğiz.
3. RÜTBESİZ: Ama komutanım olmayacak şey, bir yandan öldürüyorlar, bir yandan
yardıma koşuyorlar. Aklım almıyor.
UZMAN : Bunlar ne hin oğlu hindirler. Prestij kazanmak için böyle bir şey yapmış
olabilirler.
3. RÜTBESİZ: Peki ama, bu doktor mu?
6. RÜTBESİZ: Köydekiler ne anlarlar doktordan. Herhangi birini doktor olarak yol-
lamışlardır. Doktorun işi gücü yok da gelip buralarda mı sürtecek?
KLAVUZ : Oradan değil kumandan beg, bu taraftan.
UZMAN : Veriyorlar para, veriyorlar silah, gidin huzursuzluk yaratın. Şöyle böyle
yapın. Bin yıllık tecrübesi olan biz, üç beş çapulcuya papuç mu bı-
rakacağız. O kadar kolay mı?
5. RÜTBESİZ: Komutanım biraz mola versek.
UZMAN : Ne molası. Yürüyün, bekleyelim de onlar bizi bulsun öyle mi?
KLAVUZ : (KLA VUZ'un dili iki uçlu) Bu ihbar tutarsa bahan mükafat verirler değil
mi?
5. RÜTBESİZ: Verirler de. Ya tutmazsa, sana ne yaparlar biliyor musun? Yıldızlan say-
dırırlar.
KLAVUZ : (Tedirgin) Yapma yahu.
UZMAN : (KLAVUZ'u doldurmak için) Bunlar hâlâ anlamıyorlar kandırıldıklarını,
bunlara emir verenler, şimdi şöminenin karşısına oturmuş. Yanlarında
yirmilik bir piliç. O sıcakta konuşup viskilerini yudumluyorlar. Bunlar da
burada, bu soğukta karda kışta, neymiş efendim?
6. RÜTBESİZ: (Duyulur, duyulmaz bir sesle) Bize görev verenler kim bilir ne yapıyorlar?
UZMAN : (Birden) Bu da ne demek oluyor? Tabii ki kulaklarım dikmişler, bizden
haber bekliyorlar.
6. RÜTBESİZ: Ben de öyle düşünmüştüm komutanım... (Yumuşakbirsesle) Ama baş-
kent çok uzak...
5. RÜTBESİZ: Aslında paran olacak vereceksin, gelmeyeceksin buralara.
UZMAN : Allah kahretsin...
3. RÜTBESİZ: Benim bu dağlarda bir abim, bir amcamın oğlu öldü. Bunların kanı pa-
rayla silinmez.
5. RÜTBESİZ: Onun için uzman olarak kalıyorsun. Benim günlerim bitti mi beni bu-
rada bir saat bile tutamazlar...
3. RÜTBESİZ: Ama görev...
5. RÜTBESİZ: Yerim vatanını be, bana mı kalmış!
3. RÜTBESİZ: Bu kadar ölenler ahmak da, bir sen mi akıllısın?
4. RÜTBESİZ: (îkisine birden) Boş verin tartışmayı.
UZMAN : Ne oluyor orada, bu ne gürültü?
4. RÜTBESİZ: Yok bir şey komutanım.
UZMAN : Hepiniz ustasınız, acemi olsanız, hadi neyse. Daha dikkatli olun.
6. RÜTBESİZ: Burada iki kayıp vermiştik.
4. RÜTBESİZ: Çok kalabalıktılar...
3. RÜTBESİZ: Allah kahretsin etrafı tanımıyoruz da ondan. Eksikliğimiz bu...
4. RÜTBESİZ: Şimdiye kadar iş edinip gelmedik buralara.
5. RÜTBESİZ: Ama gerçekten de gelinecek yerler değil, hep dağ. Ne zevki var ki bu-
raların.
KLAVUZ : Tam burada...
3. RÜTBESİZ: (Siperde; Hani?
KLAVUZ : Yoh canım ben sözün gelişi öyle dedim. Biz buraya bu saatlerde keklik
avına çıhardıh. Bunin keyfi heç bir yerde yohtur. Şimdi eskisi gibi çı-
hamiyıh... Terörist var ya...
5. RÜTBESİZ: Bak şimdi nasıl yapacaksın biliyor musun?
4. RÜTBESİZ: Düşün, sahildesin. Tabi yaz. Yanında dalgan, anlarsın ya, o biçim işte.
Ondan sonra, takılıp hayatini yaşıyorsun. Burada var mı böyle şey?
5. RÜTBESİZ: Ne arar.
UZMAN : (Kızgın)Daha yürüyecek miyiz?
KLAVUZ : Burasıdır kumandan beg.
UZMAN : Mevzilenin...
KLAVUZ : (Fırsatını yakalamıştır) Kumandan beg bizim mayişlere zam yoh midir?
UZMAN : Daha yeni yaptılar ya.
KLAVUZ : Vallahi yetmi. He valla.
UZMAN : Bizim elimizde değil zam... (RÜTBESİZLER'e) Öldürmeyin yakalamaya
çalışın. Bize bilgi gerekli. KLAVUZ : Kumandan beg, bundan
önceki ihbardan bahan para vermediler.
UZMAN : Yazısını yazdık ya, ödenecek. Sizi aç bırakmayız, yeter ki siz bize destek
olun.
KLAVUZ : Elimizden geleni yapiyıh ya. Öyle ki yatahta bile vazife düşüniyıh.
UZMAN : Öyle olmanız lazım.
5. RÜTBESÎZ: Eskiden erken terhiz vardı, şimdi o da yok. Üstelik öldürmeyin diyor.
4. RÜTBESİZ: Mükafat izni. Bir önceki sefer de öldüreceksiniz diyordu.
3. RÜTBESİZ: Bir ses duydum. Durun...
6. RÜTBESİZ: Mevzi değiştirelim mi?
3. RÜTBESİZ: Yok. Yakınımızda.
6. RÜTBESİZ: Evet geliyor.
UZMAN : Dur... Teslim ol... (ADAM sahneye girmiştir.)
3. RÜTBESİZ: Kurt gibi. Nerden gördü öyle.
UZMAN : Tekrar ediyorum dur. Teslim ol. Yoksa ateş edeceğiz. (ADAMkendini pu-
sunun ortasında bulur, silahına sarılmanın muhasebesi içindedir.
ADAM : Ateş etmeyin. Tamam.
UZMAN : (Etrannı sararlar) Ellerini başının üzerine koy. Dur. Bize doğru ağır ağır
yürü. Kaç kişisiniz?
ADAM : Yalnızım. Ateş etmeyin.
UZMAN : Sus konuşma, dikkat edin pusu olabilir.
5. RÜTBESİZ: (3. RÜTBESÎZ'e) Allah kahretsin. Ateş etmeye davranma lan manyak
mısın? Adam silahsız ve teslim olmuş. Görmüyor musun? Silahsız adama
ateş etmek delikanlılığa sığar mı?
UZMAN : Bağlayın. (ADAMın elleri arkadan bağlanır, bir ip de boynuna takılır) Burada
ne arıyorsun?
ADAM : (KLAVUZ'u imleyerek) Yanındaki sana söylemedi mi ne aradığımı. Ona
sorun?
UZMAN : Bırak ukalalığı. (RÜTBESİZLER 'den biri dipçikle ADAM'ı yere yıkar.)
ADAM : Hâlâ aynı.
UZMAN : Zamanımız çok, nasıl olsa konuşacaksın.
ADAM : Söyledim ya, ona sorun, o bilir.
UZMAN : Birazdan anlayacağız.
KLAVUZ : Ben vatanım için canımı bile verirem.
UZMAN : Haydi yürüyün.
3. RÜTBESİZ: Bu iş de tamam.
ADAM : Çantamın içinde sağlık malzemeleri var, öyle dağıtmayın.
UZMAN : Sana konuşma dedim lan...
5. RÜTBESİZ: (UZMAN'ıkastederek)Bu adam bizi burada dondurarak öldürmek ni-
yetinde galiba. 4. RÜTBESİZ: (Gülüşmeler)Bana da öyle geliyor.

l.OYUN
(Karakolda geçer. Karakola saldırılmış, etraf dağınık, panik gözlenmektedir. UZ-
MAN beraberindekiler girmiştir. ADAM iyice hırpalanmış ve bezgin gö-
rünmekte, elleri ve boynu bağlıdır.)

UZMAN : Hangi taraftan geldiler, anlatın?


1. RÜTBESİZ: Komutanım, karşıdaki korudağ'dan ateş edildi, anında karşılık verdik.
UZMAN : Komutanım nerede?
1. RÜTBESİZ: Koğuşta.
UZMAN : Demek biz gittikten iki saat sonra oldu ha... Ölü veya yaralı?
1. RÜTBESİZ: Bir arkadaşımız yaralandı, karşı tarafın kaybı konusunda herhangi bir
bilgimiz yok.
UZMAN : Ağır mı?
1. RÜTBESİZ: Koğuşta, komutanım da orada. Ayağından yaralı. (RÜTBELİgirer.)
RÜTBELİ : Etrafı toparlamaya başlayın. Bağlantı kurun, konuşacağım. (UZMAN'a)
Nöbetçileri arttıracağız.
UZMAN : Emredersiniz komutanım.
2. RÜTBESİZ: Hatlar kesik komutanım, bir türlü bağlantı kuramıyorum.
RÜTBELİ : Bu havada da... Allah kahretsin. Şimdi ne yapacağız.
UZMAN : (RÜTBELİ'ye) Misafirimizi görmediniz galiba...
RÜTBELİ : Bu adama böyle ne olmuş?
UZMAN : (Hınçlı) Bonyada düştü komutanım.
RÜTBELİ : (ADAM'a) Seninle sonra konuşuruz, nasıl olsa zamanım çok. Ben bir ya
ralıya bakayım. (Çıkar.)
UZMAN : Yine başbaşayız. (Yerinde sarsarak) Konuş lan konuş. Allanın cezası ko
nuş. Seni öldürmek için neler vermezdim.
ADAM : Bir şey vermeniz gerekmiyor. İsterseniz deneyin.
UZMAN : Sus. Konuşma, oturma öyle bekleyeceksin.
ADAM : Arkadaşınızın durumu ağır mı?
UZMAN : Sana ne?
ADAM : Ben doktorum, yardımcı olabilirim.
UZMAN : Madem öyle, saldırmasaydınız.
ADAM : O başka, bu başka.
UZMAN : İkisi de aynı fark eden bir şey yok. (Birden) Sana sorulmadan konuşma.
RÜTBELİ : (Girer) Neler oluyor?
KLAVUZ : Kumandanım ben bir eve gideyim. Yine gelirem.
RÜTBELİ : Otur oturduğun yerde... (Ani) Sen ikili mi oynuyorsun?
8

KLAVUZ : Anlamadım kumandanım.


RÜTBELİ : Sen ikili mi oynuyorsun dedim. Yani hem bize, hem de öbür tarafa mı
çalışıyorsun? Senin anlayacağın dilde söyleyeyim. Yani onlara bilgi mi
veriyorsun?
KLAVUZ : Hassa kumandanım, o ne biçim laf. Ben devamlı sizin yanınızda ol-
muşam. Bunlar elime geçse dişlerimle parçalıyacağımı herkes bilir.
(ADAM'm üstüne yürür) ften bunlara yardımcı olacağım ha...
RÜTBELİ : Bırak adamı, geç böyle.
6. RÜTBESİZ: (Girer) Komutanım arkadaşımız fazla kan kaybediyor.
RÜTBELİ : Ne yapabiliriz, sıhhiyeci ne diyor?
6. RÜTBESİZ: O elinden geleni yapıyor ama, boş.
RÜTBELİ : (Düşünceli) Adın ne senin?
ADAM : Adımı ne yapacaksın?
RÜTBELİ : Sana adını sordum. Konuş, yoksa...
ADAM : Yoksa bana eziyet mi edersin?
RÜTBELİ : Sen ne iş yaparsın?
ADAM : Benim ki bir çeşit hizmetkârlık, halkıma. Ne öğrenmek istiyorsun?
UZMAN : (Araya girer) Yalnız sana sorulana karşılık ver, yoksa...
RÜTBELİ : (UZMAN'a)Sen karışma. (ADAM'a) Soruları ben sorarım, sen değil. Bı-
rak o ayaklan, hizmetkârmış. (Yerdeki sağlık çantasını göstererek UZMAN'a)
Bunu nereden buldun.
UZMAN : Bu piç kurusunun.
RÜTBELİ : Benle küfürlü konuşma.
UZMAN : Afedersiniz komutanım.
RÜTBELİ : (Yerdeki çantayı karıştırarak ADAM'a) Bu sağlık çantasının senin yanında
ne işi vardı?
ADAM : Dedirn ya ben hizmetkârım. Bir doğum hastasının tedavisi için Zerin kö-
yündeydim. Doktorum. Adamlarına söyledim, yaralıya bakmak is-
tediğimi.
RÜTBELİ : Okuldan mı, yoksa?
ADAM : Doktorluk korsan olmaz. Cerrahpaşa mezunuyum.
RÜTBELİ : inanmamı beklemiyorsun ya?
ADAM : Senin bileceğin şey.
RÜTBELİ : Burada ne işin var.
ADAM : Senin ne işin varsa, benim de o işim var.
RÜTBELİ : Hizmet mi, yoksa eziyet mi?
ADAM : Komutan, arkadaşınıza yardımcı olacağımı sanıyorum bakmama izin
verin.
RÜTBELİ : Ya ölürse... O zaman ne yapacaksın?
ADAM : ölürse ölür, ne yapabilirim ki?
RÜTBELİ : Bu kadar rahat değil mi. Ölürse ölür. Daha 22 yaşında, hiçbir şeyin ta-
dına varmadan.
ADAM : Çok insan erken ölmüştür. Buna ne buyrulur.
RÜTBELİ : Hainlerle bunu aynı kefeye koyamazsın, üstelik eşit şartlarda değilsin.
ADAM : Komutan bırak bu lafları, ben arkadaşınıza yardım etmek istiyorum.
Senden af dilemiyorum ki.
RÜTBELÎ : (UZMAN'a) Denemekte ne zarar var, zaten bağlantımız yok. Yardımın
da ne zaman ulaşacağı belli değil. Sıhhiyecinin denetimi altında yap-
tırabiliriz bu işi.
UZMAN : Siz bilirsiniz komutanım.
ADAM : Bir doktorun hipokrat yemini ettiğini unutuyorsunuz.
RÜTBELİ : Yemine sadık kalacağım nereden bileyim.
ADAM : Mesleğini seven her insan, mesleğinin kurallarına uymakla yü-
kümlüdür.
KLAVUZ : Kumandan ben bi köye gideyim.
RÜTBELİ : İzin yok. Bunun için para alıyorsunuz. Gerekirse sonsuza dek seni bu-
rada tutarım.
ADAM : Hastanız nerede?
UZMAN : Dua et de arkadaşımıza bir şey olmasın.
ADAM : Ben hastanın nerede olduğunu sordum.
RÜTBELİ : Koğuşta. Götürün. Durun. (UZMAN'a) Yanlış bir şey yaparsa vurun.
UZMAN : (Çıkarırken) Emredersiniz komutanım. (Çıkarlar.)
RÜTBELİ : (Telsizle uğraşan RÜTBESÎZ'e) Ne oldu hâlâ bir bağlantı kuramadın mı?
2.RÜTBESİZ: Deniyorum komutanım.
RÜTBELİ : Allah kahretsin.
3.RÜTBESİZ: (Girer)Komutanım çayınız...
RÜTBELÎ : Teşekkür ederim. (YAZICI'ya) Daktiloya kâğıt tak.
1. RÜTBESİZ: Takam efendim.
RÜTBELİ : (KLA VUZ'a) Sizin buralarda kış hep böyle zor mu olur?
KLAVUZ : Hele geçen sene, o çığların düştüğünü göracahtın, evler kardan gö-
rinmidi. Yalnız sobanın dumanlan görinidi. Kimse evden çıhamazdı. Bu
sene eyidir...
10

RÜTBELİ : Peki hastanız olunca ne yapıyorsunuz?


KLAVUZ : Allah devletimize bir zeval vermesin, ölen öli, kalan kali...
RÜTBELİ : Nasıl yani?
KLAVUZ : Dohtora gidemiyıh. Hoş kar yağmazsa da gidemiyıh ya, araba yoh, bele
yaşıyıh. Ama kumandan beg, bu tarafın havası hoştur. Buraya bi alışan
başha tarafta yapamaz. Benim dedem, tam 117 yaşında öldi, niye bu ka-
dar yaşadi? Havasındandır. Bizim bu tarafın havası hoştur, bi alışsan baş-
ha yerde yaşıyamazsan.
RÜTBELİ : Benim alışmaya niyetim yok...
3. RÜTBESİZ: (Girer)Komutanım adam sahiden doktor.
RÜTBELİ : İyi iyi. (3. RÜTBESİZ çıkar.)
KLAVUZ : Kumandan beg, bi eve gidem izin var mi?
RÜTBELİ : İzin yok. Eve gidip de ne yapacaksın, karını mı özledin?
KLAVUZ : Yoh valla kumandan beg. (Gülerek) Bizim kumandan beg çok şakacıdır.
(Gülmesinekimse eşlik etmeyince bozulmuş bir vaziyette.)
UZMAN : (Girer) Komutanım adam işi biliyor.
RÜTBELİ : İyi iyi. Bu havada kurt uyuyor, kuş uyuyor, mahlukat ininden çıkmak is-
temiyor. Bunlar azmış yahu azmış.
UZMAN : Öyle ya komutanım, hepsini yakacaksın.
RÜTBELİ : (KLA VUZ'a) Köyde başka işe yarar bir havadis var mı?
KLAVUZ : Yoh valla kumandanım, olsa hemen gelip söyliyem.
RÜTBELİ : Kimse aleyhimizde faaliyet göstermiyor mu?
KLAVUZ : Yoh valla kumandanım. Millet daha ne isti, bizi korisız ya yeter.
2. RÜTBESİZ: Allah kahretsin, bütün telsiz frekansları birbirine karışmış.
RÜTBELİ : öyle ya, devlet büyüktür, sizi korur. Evine gidebilirsin. Git, gün ışır ışı-
maz gel.
KLAVUZ : Başüstüne kumandanım, hemen gelirem. (Çıkar.)
RÜTBELİ : (Sigarasını yahppencereden bakarken) Böyle olmayabilirdi (Kurt ulumaları).
Allah korusun. Koğuştayım. Bağlantı kurar kurmaz bana haber ver.
UZMAN : Emredersin komutanım.
RÜTBELİ : Adamına göz kulak ol. (Çıkar.)
UZMAN : (Gülümseyerek) Sen merak etme...

2. OYUN
11

(Aynı sahne. Etraf biraz daha derüdir. ADAM sandalyede oturmkakta, UZ-
MAN ise gezinmektedir. 1. RÜTBESİZ daktilonun başında oturmuş, 2. RÜT-
BESİZ ise telsizle uğraşmaktadır.)

UZMAN : (Konuşmasını tamamlamakta) Adın ne?


ADAM : (Biraz bitkin) Demin söyledim.
UZMAN : Hiçbir şey söylemedin. Ayrıca kaç defa sorarsam, o kadar söylemek zo-
rundasın. (RÜTBELİ girer.)
RÜTBELİ : (UZMAN'a) Nasıl gidiyor?
UZMAN : İyi gidiyor komutanım.
RÜTBELİ : Sen git biraz dinlen.
UZMAN : Sağ olun komutanım. (Çıkar.)
RÜTBELÎ : (ADAM'a) Adın ne?
ADAM : Adımın ne önemi var. îlle de bir ad takmak zorundaysanız takın. Şu an
bedenim denetiminiz altında, önemli olan bu.
RÜTBELİ : Adın ne?
ADAM : Serdar. Başka merak ettiğin bir şey var mı?
RÜTBELİ : Ben çok sabırlıyımdır. Zamanımız çok. Bu kod adın değil mi?
ADAM : Evet kod adım.
RÜTBELİ : Orada ne arıyordun?
ADAM : Kaç defa söyleyeceğim. Zerin köyünde bir kadına doğum yaptırmaktan
dönüyordum.
RÜTBELÎ : Sizin gibi gözü dönmüşlere kadınlarını nasıl teslim ediyorlar an-
lamıyorum doğrusu.
ADAM : Siz de bana yaralınızı teslim ettiniz.
RÜTBELİ : Başka seçeneğimiz yoktu.
ADAM : Eğer gözümüz dönseydi buralarda işimiz olmazdı.
RÜTBELÎ : Kimliğin yok mu?
ADAM : Verilen bir kimlikle yaşanılmaz, tercihle yaşanılır.
RÜTBELÎ : Hangi okuldan mezundun?
ADAM : Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden mezunum.
RÜTBELÎ : Gerçekten mezun oldun öyle mi?
ADAM : Evet.
RÜTBELÎ : Peki, seni yakaladığımız yerde arkadaşların sana nasıl ulaşacaklardı?
Yoksa seni bekliyorlar mıydı?
ADAM : Hayır kimse beni beklemiyordu. Ben arkadaşlarıma ulaşacaktım.
12

RÜTBELİ : Gurubunuz kaç kişi?


ADAM : Çok kalabalık.
RÜTBELİ : Rakam söyle kaç kişi?
ADAM : 400 kişi.
RÜTBELİ : (Şaşırmış) 400 kişi mi? İyi iyi...
ADAM : Şaşırdınız.
RÜTBELİ : Yazık değil mi? Körpecik gençleri böyle dağda taşta ziyan etmenize.
ADAM : Amaçların içeriği edinen kişiye göre değişiyor.
RÜTBELİ : Hiç eylemlere katıldın mı?
ADAM : Çok, ama öldürmek için değil yaşatmak için.
RÜTBELİ : Nasıl yani?
ADAM : Az önce yaptığım gibi, örneğin, arkadaşınızı kurdardım.
RÜTBELİ : İki de bir bunu söyleme.
ADAM : Dokundu mu?
RÜTBELİ : Kaç yıldır dağlardasın?
ADAM : Çok oldu... Yedi yıl filan.
RÜTBELİ : Sizleri de okulda mı kandırdılar?
ADAM : Kimse kimseyi kandıramaz. Sizleri kandırdılar mı komutan?
RÜTBELİ : Benim ki bir görev.
ADAM : Benimkini de öyle görsen.
RÜTBELİ : (Bu arada önemli gördüğü şeyleri not almaktadır) Çay içer misin?
ADAM : İyi olur.
RÜTBELİ : Çay getirin bize.
3. RÜTBESİZ: Emredersiniz komutanım. (Çıkar.)
ADAM : Siz kaç yıldır buralardasınız?
RÜTBELİ : İlk yılım.
ADAM : Buranın acimisisiniz.
RÜTBELİ : Vatanın her tarafı aynıdır. Gurubunuz nerede, komşu topraklarda mı
yoksa?
ADAM : Gerçekten nerde olduğumuzu bilmiyor musunuz?
RÜTBELİ : Bilsem sormam.
ADAM : Buradayız, her yerde.
RÜTBELİ : Saldırı planımız hakkında bilgi istiyorum.
ADAM : Komutan çok şey istiyorsunuz.
RÜTBELİ : Konuşmak zorundasın.
ADAM : Bu tür şeyler konuşulmaz. Bana eziyet etmeyi düşünüyorsanız boşuna
13

denemeyiniz, yeterince denediler. Konuşacağım bir şey yok.


3. RÜTBESÎZ: (Girer, elinde iki tane çay vardır) Buyrun komutanım.
RÜTBELİ : Teşekkür ederim.
ADAM : Ellerim bağlıyken çay içemem.
RÜTBELİ : (Gezinirken) Açın ellerini. (Ellerini çözerler) Sakın kaçmaya kalkışma, yok-
sa seni vurmak zorunda kalırım.
ADAM : İşte bu kadar rahat değil mi? Kaçmaya kalkarsan seni vurmak zorunda
kalırım...
RÜTBELİ : Rahat olur mu, ama vazife. Ülkenin huzuru, refahı için yapmak zo-
rundayız. Yoksa aynı şeyleri sen yapacaksın.
ADAM : (Çayınıyudumlayarak) Amma da üşümüşüm... Çay için teşekkür ederim.
RÜTBELİ : (Sobanın kapağını açıp sobaya odun atar) Eğitiminiz kaç ay sürüyor?
ADAM : Değişiyor.
RÜTBELİ : Şebekenin bağlayıcılığı nasıl? Yani ayrılmak isteyen rahat ayrılabilir mi?
ADAM : Komutan bir şebeke üç beş günde dağılır. Biz bir şebeke değiliz. Kaldı ki
ayrılmak isteyen ayrılabilir, eğer ayrılması uygunsa. Şimdi sen belli bir
süreni doldurmazsan emekli olabilir misin? Olamazsın.
RÜTBELİ : Ama ayrılanları vuruyorsunuz. Bize teslim olanların itiraflarından an-
laşılıyor.
ADAM : Bir insanı düşünün komutan, öldürmezsen o seni ve seninle beraber on-
larca insanın ölümüne neden oluyor. Ayrıca niçin... Hiçbir şey. Bizler bir
şeye soyunmuşuz, yani çocuklarımıza güzel bir yaşam bırakmaya. Bunu
bozmak isteyene müsaade etmek, kendi ellerimizle çocuklarımızın kanına
girmektir. Öyle değil mi? O zaman elbette ölümler olacaktır.
RÜTBELİ : Akşam beraber yemek yediğin insanı nasıl öldürebilirsin aklım almıyor.
ADAM : Öldürürüm demedim, öldürülmesinde bir yanlışlık yok dedim.
RÜTBELİ : Ne fark eder. Ha onaylamışsın, ha yapmışsın. Aynı değil mi?
ADAM : Aynı olur mu? Lütfen komutan. Akşam birlikte yemek yediğin adamı
öldürmekmiş. Ne alakası var? Peki birlikte sofraya oturduğun adamı aç
bırakmak olur mu? Olmaz değil mi? Ama...
RÜTBELİ : Bu tür düşünceler yaptıklarınızı haklı çıkarmaz.
ADAM : Yargıya göre değişir, Senin yargın doğrulamaz. Ama benim yargım doğ-
rular. (6. RÜTBESÎZ girer.)
6. RÜTBESİZ: Komutanım arkadaşımızın ateşi yükseldi.
RÜTBELİ : Ateş düşürücü bir şey verin.
6. RÜTBESÎZ: Saldırıda tahrip olmuş.
14

RÜTBELİ : Ne yapabiliriz.
ADAM : Çantamda ateş düşürücü bir hap olaak. (RÜTBELİ eğilip çantayı karıştırır)
Elinizdeki (RÜTBELİinceler) Güvenmiyorsanız reçetesini okuyun.
RÜTBELİ : (Reçeteyi inceler, 6, RÜTBESİZ'e uzatır, 6. RÜTBESİZ ilacı aldıktan sonra çı-
kar) Size hangi ülkenin yardımları oluyor?
ADAM : İnsan önce kendine güvenmeli, öz gücüne, gerisi gelir.
RÜTBELİ : Soruma cevap değildi.
ADAM : Diplomasiyi bilmem.
RÜTBELİ : (3. RÜTBESİZ'i göstererek) Bak, bir kardeşi bir de amcasıoğlu bu top-
raklarda vuruldu.
ADAM : (Düşünceli) Mümkündür.
RÜTBELİ : Bunların tek bir amacı vardı, vatanı korumak.
ADAM : Bizim de tek bir amacımız var, vatanı koruma. Bu arkadaş bölgede ya-
rarlı bir görev yapabilir mi?
RÜTBELİ : Tabii ki yapar. Hem de yılmadan, gözünü budaktan esirgemeden.
ADAM : Yapamaz komutan yapamaz. Onun tek bir amacı var. O da yakınlarının
kanını almak.
RÜTBELİ : Nasıl bu kadar rahat olabiliyorsun? Şu an tutuklusun. Daha ne olacağın
belli bile değil.
ADAM : Ben tutuklu değilim. Tutuklu olmam için, suçlu olmam lazım. Ben suçlu
filan değilim.
RÜTBELİ : Nesin ya?
ADAM : Esirim...
RÜTBELİ : (Gülerek) Hayret bir şey. Burada savaş mı var? Yok. Esir olman için savaş
olması lazım.
ADAM : Savaş yoksa bizim burada ne işimiz var?
RÜTBELİ : Savaşlar devletler arası olur. Aynı devletin vatanaşı kendi arasında savaş
ilan edemez.
ADAM : Lütfen komutan!
RÜTBELİ : Severek buradayız, yurdun dört tarafı aynıdır bizim için.
ADAM : Gönül isterdi ki her şey için böyle olsun.
RÜTBELİ : Bir ihmalkarlık var, doğru. Ama bunu böyle büyütmenin ne yararı var...
Kime yaran var. Böyle oldukça bu ihmalkarlık daha da artar.
ADAM : Ama insanlar bir tutulmamanın farkına varır.
RÜTBELİ : Bu da sizin işinize yarar değil mi?
ADAM : İnsanların yararına olur. Kendi mimarları olurlar.
15

RÜTBELİ : Öyle kolay değil.


ADAM : Hiçbir şey kolay değil.
RÜTBELİ : Eğer sizler vatanı sevseniz, silahlarınızı bırakıp bu işleri konuşarak hal-
ledebilirsiniz.
ADAM : Konuşmak istemeyen kim. Çok iyimsersiniz komutan. Bu işler kaç yıldır,
asırlardır hal olmadı.
RÜTBELİ : Devamlı silahlı saldınlar oldu... Sonuç... Daragaçları kuruldu, şimdi de
farklı olmayacak.
ADAM : Farklı olacak komutanım. Şimdi insanlar ayağa kalktı.
RÜTBELİ : (Telsizdeki RÜTBESÎZ'e) Hâlâ bağlantı kuramadın mı?
2. RÜTBESİZ: Deniyorum komutanım. (UZMANgirer.)
RÜTBELİ : Bırakırsanız hzur gelir, refah gelir.
ADAM : Geleceğini kim garanti ediyor. Sen mi? Yanılıyorsunuz komutan. Gel-
seydi şimdi sen burada zorda kalmazdın.
RÜTBELİ : Tekrar soruyorum doğum tarihiniz?
ADAM : 1962.
RÜTBELİ : Yaptıklarınızdan pişman mısınız?
ADAM : Değilim. İnsan yaptıklarının vicdanen rahatsızlığını duyduğu zaman
pişmanlık duyar.
RÜTBELİ : Rahatsın öyle mi?
ADAM : Elbette...
RÜTBELİ : (UZMAN'a) Sana emanet, mesafirmle iyi ilgilen.
UZMAN : Siz merak etmeyin komutanım.
RÜTBELİ : Ben koğuşta olacağım, bağlantı kurar kurmaz bana haber verin. (Çıkar.)
UZMAN : (Sırıtarak) Emredersin komutanım. (ADAM'a) Demek pişman değilsin
iyi iyi... (Üstüneyürür.)

3. OYUN (Aynı sahne, UZMAN gezinmekte,

ADAM ise biraz daha bitkin görünmekte.)

UZMAN : Düşündün mü?


ADAM : Neyi düşünecektim?
UZMAN : Pişman olup olmadığını. (RÜTBELİgirer.)
ADAM : Ben kendi tercihimin sonucu buradayım. Pişmanlık bunun neresinde?
16

RÜTBELİ : Senin yaşındaki insanların tercihi ne denli doğru ve geçerli olabilir ki.
Daha hiçbir şeyin farkında değilsin. Daha hayatın nimetlerinden ya-
rarlanmamışsın bile. Evlendin mi? Yok. Çocuk sevgisi bilir misin? Yok.
ADAM : Benim adıma ne kadar da rahat konuşuyorsunız.
RÜTBELİ : Mesleğini rahat rahat sürdürmek ilerletmek varken. Sıhhiyecinin de-
diğine göre bayağı da iyiymişsin! Buralarda kendini çürütmek doğru mu?
ADAM : Ben mesleğimi burada da sürdürüyorum.
RÜTBELİ : Şimdi tutuklusun sonunun ne olacağı belli bile değil. Belki yirmi yıl yer-
sin, belki de ömür boyu içer de kalırsın. Değer mi? Elbette ki değmez. Dü-
şün bir af çıksa bile (Kurt ulumaları) kör bir kurşuna kurban gideceksin.
ADAM : Burada yaşayan insanlar birer ölüye dönmüşler. Onlara hizmet etmek
için can feda etmenin ne önemi var. Hiçbir önemi!
RÜTBELİ : Hepsi boş... Hayal bunlar. Sana yedirirler mi sanıyorsun. Devlet güç-
lüdür, büyüktür. Kolay mı? Aklını başına topla. (Gezinerek, sigara çkanp
ikram eder) Sigara yak.
ADAM : Teşekkür ederim. (UZMANçıkar) Niye bazı şeyleri anlamak is-
temiyorsun. Biraz da meseleye benim açımdan bak. Kendini hep tek ta-
raflı donatmışsın... Biraz net baksan o zaman beni daha iyi anlayacaksın.
RÜTBELİ : Bak Serdar seni sevdim. Üstelik çok gençsin. Hayata bir yerden baş-
lamak için geç kalmış sayılmazsın. Devlet büyüktür. Bağışlayıcıdır. Sığın
devletine, aman dile. Gerisi bizim işimiz.
ADAM : Komutan, inan bana çok rahatım. Artık bir şeyden eminim, ço-
ğaldığımızdan. Bunda da sizin payınız çok büyük. Yöreyi sevseydiniz,
yöre insanına daha insanca davranırdınız. Eziyet edilmeseydi...
RÜTBELİ : (Sinirli) Ne eziyeti? Adam gelip seni öldürecek. Kaçıracak. Ondan sonra
da bunlara karışmayacaksın öyle mi? Buraya yapılan masrafların farkında
mısın? Değilsin. Sanıyorsun her şey rahatrahat yürüyor.
ADAM : Bazı uygulamaların ne kadar yersiz olduğunu sen de biliyorsun, ben de.
Başımıza getirmedik felaket bırakmadılar. Bu toprakların bize verdiğini
geri verseydik, böyle mi olurdu? Tabii ki olmazdı...
RÜTBELİ : Ne verdi?
ADAM : Daha ne vermesini bekleyelim. Neyi kaldı ki. Işık verdi, tarlasındakini
verdi, ekmeğini verdi. Her şey verdi, ne vermedi ki?
RÜTBELİ : Serdar içimizde başka uyruklular da var mı?
ADAM : Bu davaya kim inanırsa, o var...
17

RÜTBELİ : (Not aldığı gözlenmektedir) Bak Serdar. Bu ihmalkarlık atalarımızdan ge-


len bir yanlış. Bunun yanlışlığı masum insanlara yüklemek yersiz bir dü-
şünce değil mi?
ADAM : Ama sonuçta hâlâ o yanlışı sürdürüyoruz. Zararın neresinden dönülse
kardır demiyoruz.
RÜTBELİ : Hep eksikliklerden bahsediyoruz. Hiç yapılan doğru bir şey yok mu?
ADAM : Doğru ne yapıldı ki?
RÜTBELİ : İnan bir ayrım. Bir eksiklik yok. Sen de öyle görmek istiyorsun. Bir ay-
rım söz konusu olsa sen eğitim görebilir miydin? Tabii ki göremezdin.
Kendini örnek alsana. Sen okula giderken, "arkadaş sen oralısın oku-
yamazsın." dediler mi? Demezler.
ADAM : Bu söylediklerin iflas etti, iflas ettiği için buradayız ya. Bu söylediklerin
her şeyin çözümü değil. İnsanlar kendi hayatını tayin edebilmeli. Bir baş-
kasının tayin ettiği hayatla yaşamamalı.
RÜTBELİ : Çay içer misin?
ADAM : İçerim.
RÜTBELİ : Şartlar farklı olsaydı, sen bana çay içirir miydin?
ADAM : Esir muamelesi görürdüm, yargılanıp serbest bırakılan adamlarınıza
sorsan, nasıl davrandığımız hakkında daha iyi bilgin olurdu.
RÜTBELİ : (3. RÜTBESİZ'e) Bize çay getirin. (3. RÜTBESİZ çıkar) Peki Serdar, ailen
nerede?
ADAM : Ailem bu civarda oturuyor.
RÜTBELİ : Hiç merak etmiyor musun? Hiç özlemiyor musun?
ADAM : Onların özlemlerini hep içimde taşıyorum. Ama öyle sandığın gibi sa-
bırsızca bir özlem yok.
RÜTBELİ : (Telsiz'in başındaki RÜTBESÎZ'e) Ne oldu, halen bir şey yok mu?
2. RÜTBESİZ: Çafay a çıkıp anteni kontrol etmem lazım.
RÜTBELİ : Çıkıp bak.
2. RÜTBESİZ: Emredersiniz komutanım. (Çıkar.)
ADAM : Komutan, sen de doğaya esir düştün öyle mi?
RÜTBELİ : Biraz öyle sayılır. Allahın cezası arkadaşların saldırmasaydılar bunların
hiçbiri başımıza gelmeyecekti. Şimdi sen de merkezde olurdun. Bir ba-
kıma şanslısın, oradakiler benim gibi vicdanlı olmayabilirler.
ADAM : Ne fark eder, ha şimdi olmuş ha üç beş gün sonra olmuş.
RÜTBELİ : Bazı şeylerden pişmanlık duyacaksın, ama iş işten geçmiş olacak. Ka-
rakola saldırma eyleminden haberin var mı?
18

ADAM : (Farkında) Niye sordun? Merakından mı? Elbette değil, bilgim yok. Ama
duruma bakılırsa ucuz atlatmışsınız.
RÜTBEÜ : Nasıl yani?
ADAM : Bir yaralıyla kurtulmuşsunuz.
RÜTBELİ : Saldırganları tanıyor musun?
ADAM : Herkes birbirini tanır.
RÜTBELÎ : Bunlar mağaralarda mı kalıyor. Yoksa civar köylerde mi?
ADAM : Komutan nerden bileyim, her birlik kendi başının çaresine bakar. (RÜT-
BELÎ'ninpencereden bakıp sigarasını nefeslediğini seyreder) Kar yağışını sey-
retmek insanı hüzünlendirir. Ben hep çocukluğumu hatırlarım, ço-
cukluğumu hatırlatır kardan adam yaptığım günleri. Hiç unutmuyorum
bir gün Dikran'la beraber kocaman bir kardan adam yapmıştık, Artin
Amca da burnuna havuç takmıştı (Ruübeli bakar) Dikran'ın babası kapı
komşumiuz... Cadı Sadde salçah ekmek verecek diye Dikranlar'ın camını bile
kırmıştım. Çocukluk işte...
RÜTBELİ : Salçah ekmek mi?
ADAM : Daha ilkokuldaydım; Satide'nin hali vakti yerinde, kiminle uğraşacak;
her mahallede böyleleri vardır. Birileriyle ekmeğini bölüşmekten kıs-
kananlar. Boşuna cadı Sacide demezdik ona. Hatırladıkça kızarırım. Dik-
ran'ırn anası Mari Teyze kazanda su kaynattığında beni de çağırır Dik-
ran'la beraber bizi yıkardı. Kocaman bir kazanları vardı, bir de leğenleri..
Aradan yıllar geçti ben fakülteye kayıt yaptırmak için İstanbul'a gel-
miştim. Dikranlar'da kaldım.O camlarını kırdığım günleri hiç unu-
tamadım, ama Dikranlar hiç yüzüme gelmediler; çünkü onlür Sacide'yi
tanıyordu. Yıllar sonra ben de anladım.
RÜTBELÎ : Daha Sacideler var.
ADAM : Doğru.
RÜTBELÎ : Şimdi ne yapmak gerekirdi biliyor musun? İnsanın sevgilisiyle elele ta-
neleyen karın altında yürümesi, sonsuza dek, problemsiz. Kaygısız. Öy-
lece yürümek. Sonra içmek...
ADAM : "Sonra içmek," yine içmek. O havayı solumak. Ben fakültedeyken... hey
gidi günler hey...
RÜTBELÎ : özlüyor musun o günleri?
ADAM : Özlanmez mi? Okulun karşısında ufak bir cızbıza dukanı vardı. Hani
biz de öğrenciyiz ya, takardım koluma sevgilimi, dükkânın sahibi yaşlı
bir çiftti. Zamanında buralardan göç etmişler. Oufacık dükkânda bize ne-
19

ler yapmazlardı ki... Zulamızdı orası. Ayak üstü tem rakı atardık, keyifli
günlerdi; sonra bize ızgara köfte yapardı.
RÜTBELİ : Yollar açık olsaydı biz de köfte yapardık.
ADAM : Pencereden bakabilir miyim?
RÜTBELİ : Tabii ki bakabilirsin. (Pencerenin önünde) Biliyor musun ben evliydim.
ADAM : Ben de.
RÜTBELİ : Eşimi trafik kazasında kaybettim. Hiç bu kadar hüzünlenmemiştim.
(Sigarasını tazeler, ikram eder o da tazeler.) Bir oğlum var.
ADAM : iyi ya ne güzel.
RÜTBELİ : Bir gün oğluma kardan bir adam yaptım, allah kahretsin ertesi gün hava
güneşli olmaz mı, kardan adam eridi. Oğlum doya doya oynayamadı bile.
ADAM : Kimi mutluluklar kardan adam gibidir. Eriyip gidiyor. Aslında göreceli
bir şey, tarifsiz.
RÜTBELİ : Oğlum şimdi okuyor. Karımın üzerine bir daha evlenmedim. Aslında
sevebileceğim insanlar çıktı karşıma. Ama oğlumla karımın anısını dü-
şündüm. Artık evliliği düşünmedim.
ADAM : Ben de karımı kaybettim komutan.
RÜTBELİ : Benzer yönlerimiz varmış.
ADAM : Çatışmada. Çocuğumuz yoktu, çocuğumuzun olmasını yarına bırakmak
istiyorduk. Ama o erken ayrıldı aramızdan, pusuya düşürüldü.
RÜTBELİ : Son söylediğini anlamadım.
ADAM : Artık çocuklar kardan adam yapabilecekler. Sevgililer de yü-
rüyebilecekler. O beni çok severdi, dahası hayatı çok severdi.
RÜTBELİ : Sanki benim ki sevmiyor muydu?
2. RÜTBESİZ: (Girer)Komutanım.
RÜTBELİ : Hasar var mıydı?
2. RÜTBESİZ: Anten kırılmıştı komutanım, onardık sanırım iş görür.
RÜTBELİ : Haydi görevin başına.
2. RÜTBESİZ: Emredersin komutanım. (Telsizin başına oturur.)
RÜTBELİ : (Gezinerek) Bu kadar yaptıklarınızdan elinize ne geçti?
ADAM : Sizin elinize ne geçti?
RÜTBELİ : Biz vatanı koruyoruz.
ADAM : Biz de vatanı koruyoruz.
RÜTBELİ : Boş hayal.
ADAM : İnanın komutan...
20

2. RÜTBESİZ: (Sözünükeserek) Komutanım bir şeyler yakaladım. Dinler misiniz?


RÜTBELİ : (Telsizin başına geçerek) Bu da nesi? Bir saldırı emri. Bizim karakola, evet
evet. Ama yok, sesler seçilmiyor. Allah kahretsin şimdi ne yapacağız, (l.
RÜTBESİZ'e)Uzmariı çağırın. (L RÜTBESİZ çıkar.)
ADAM : Bir şey yapmanız gerekmiyor komutan.
RÜTBELİ : Sen çeneni kapar mısın. Kesildi. (UZMANgirer.)
UZMAN : Beni emretmişsiniz komutanım.
RÜTBELİ : Karakola saldın haberi aldık telsizden.
UZMAN : Allanın belaları, gelin gelin de gününüzü göstereyim.
RÜTBELİ : Nöbetçileri artarın, koruculara haber verin.
UZMAN : Emredersiniz komutanım.
RÜTBELİ : (ADAM'a) Sevinmene gerek yok. Hepsinin kökünü kazıyacağız.
ADAM : Ölümlere sevinilmez komutan.
RÜTBELİ : (ADAM'ı imleyerek) Bunu sıkıca bağlayın. (Bu esnada ADAMiçerdekileri
rehin alabilecek durumdadır. Bu belirginleşmelidir.)
ADAM : Komutan...
UZMAN : Konuşma lan... (Gergin bekleyiş sürer. UZMAN çıkmış. RÜTBELİ ge-
zinmekte. Sessizlik vardır.)

PERDE

2. BÖLÜM

ARA OYUN

(Yemekhanede geçer. RÜTBESİZLER kendi aralarında konuşmakta. Dağınık


oturmuşlardır.)
21

4. RÜTBESİZ: Biter mi bu be? Ah ulan ah.


5. RÜTBESİZ: (Bindekinotdefteriyle uğraşarak 4. RÜTBESİZ'e)Tertip, kaset için parça
seçiyorum, senin için kim söylesin?
4. RÜTBESİZ: Bülent Ersoy, "Ablan Kurban Olsun Sana."
5. RÜTBESİZ: Olsun be, tamam yazdım. Çömez, ya senin için?
6. RÜTBESİZ: "Sorma Ne Haldeyim."
5. RÜTBESİZ: O benim şarkım, başka bir şarkı söyle.
6. RÜTBESİZ: Takıl kafana göre.
5. RÜTBESİZ: Bu kıyağımı unutma, kendi parçamı sana verdim.
3. RÜTBESİZ: Benim için de "Geçmiyor Günler Geçmiyor" tamam mı?
7. RÜTBESİZ: Tamam tertip.
UZMAN : (İçerigirer, RÜTBESİZLER ayağa kalkmıştır) Kırmızı alarm. (Bütün RÜT-
BESİZLER silahlarını ellerine alırlar. Gerginlik gözlenir) Herkes hazır bek-
lesin.
4. RÜTBESİZ: Yine keşif mi?
UZMAN : Ne keşfi, saldın ihbarı aldık.
5.RÜTBESİZ: Ne saldırısı?
6.RÜTBESİZ: Bize mi saldıracaklar?
UZMAN : Öyle söylüyor komutan, hazır olun, o piç kurularına günlerini gös-
terelim.
6. RÜTBESİZ: (Gergin) Kim ihbara gelmiş?
UZMAN : Telsizle aldık dedim. Saldıracaklarmış.
6. RÜTBESİZ: Telsiz çalıştığına göre yardım da gelecek. Oh be kurtulduk.
UZMAN : Ne yardımı... Yanlışlıkla onların telsizi dinlendi. Henüz bağlantı ku-
rulmuş değil.
6. RÜTBESİZ: (Kendikendine)Bizi çil yavrusu gibi avlayacaklar.
UZMAN : (Çıkarken) Herkes hazır beklesin.(Çıkar. Bütün RÜTBESİZLER em-
redersiniz komutanım demiştir.)
6. RÜTBESİZ: Aslında o adamı öldürmek lazım. Bütün bu işler o adamla birlikte ba-
şımıza geldi.
5. RÜTBESİZ: Yok canım. İnşallah bir şey olmaz.(Kendikendine) şunun şurasında kal-
mış 50 günüm, reva mı?
4. RÜTBESİZ: Bütün keyfimizin içine ettiler.
5. RÜTBESİZ: Şimdi ne yapacağız?
6. RÜTBESİZ: Burada oturup onların saldırısını beklemeyeceğiz ya...
4. RÜTBESİZ: Bizim yerimize düşünenler var. Ne demişler: Karışma, konuşma, kay-
22

tarma.
6. RÜTBESİZ: Ama bu haksızlık. Bu soğukta bunların bitleri azmış, hayvan oğlu hay-
vanlar, inşallah donarlar da hepsinden kurtuluruz. (5. Rütbesiz çkar.)
KLAVUZ : (Girer. O da silahlıdır) Eyi ahşamlar... Bizi niye çağırmışlar?
6. RÜTBESİZ: Saldıracaklarmış.
KLAVUZ : Hele bi gelsinler. Allah ya onlara verir ya bahan.
5. RÜTBESİZ: Arkadaşların nerede?
KLAVUZ : Uzman onları sipere yatırmış, ele bekliler. (Silahını okşayarak) En az on
tane öldüreceğim. On tane azdır bile. Ne onu, girmi girmi... Hoş hepsini
öldürsem gönlimi gene rahat edemem ya.
6. RÜTBESİZ: Hepimizi vuracaklar...
4. RÜTBESİZ: Sakin ol.
KLAVUZ : Ben tam yedi tane çatışmadan sağ çıkmışam. Bilisiz değil mi? Hele bi-
rinde bizi pusuya düşürmişlerdi, görecehtınız. Sonra bizi onları düşirdıh,
hepsi tavuh gibi kaçidi.
5. RÜTBESİZ: Hâlâ kar yağıyor değil mi?
KLAVUZ : Tipi var göz gözi görmi. Ama saldırmazlar, bu havada olmaz.
4. RÜTBESİZ: Üç gün önce de aynı hava değil miydi?
KLAVUZ : Üç gündür gar yagi. Göz gözi gör mi, bu havada gelmezler.
6. RÜTBESİZ: Gelirler...
KLAVUZ : Gelacahları varsa görecehlan da var. Bunların katli vaciptir. Bi söz var
eceli gelen it, cami avlusuna işermiş. Hele bi gelsinler.
3. RÜTBESİZ: (Girer;Dışarı çok soğuk. 6. RÜTBESİZ: Yeni bir
haber... Vaz geçmişler değil mi?
3. RÜTBESİZ: Henüz bir şey yok. Bekliyoruz. Komutanın canı çok sıkkın. Adam'ın
umurunda değil, keyifine diyecek yok.
5. RÜTBESİZ: Yeri sıcak, ne umrunda olacak.
4. RÜTBESİZ: O adam manyak be. Doktor ol buralarda sürün.
KLAVUZ : O hayırdık afyon gibi bunların kanına girmiş, bunlar iflah olur mu?
3. RÜTBESİZ: Sıkı durun, bunların hepsini haklayacağız. Yeni bir gelişme olursa haber
veririm. (Çıkar.)
6. RÜTBESİZ: Hâlâ daha ne bekliyorlar. Haydi saldırın be allanın belaları.
KLAVUZ : Korhiler, saldıramazlar.
5. RÜTBESİZ: Şimdi ne olacak biliyor musun?
4. RÜTBESİZ: (Matrak)Denizin karşısında oturup dalgaları sayacaksın.
23

5. RÜTBESÎZ: Yok canım. Suya gireceksin... Hasta mısın lan?


UZMAN : (Girer) Çok soğuk yahu, lanet olsun... Yine memleketi arar oldum; gö-
zünü sevdiğim memleketi...
KLAVUZ : Bu havada ava çıhacahsan, keklik avlayacaksın.
UZMAN : Bizim orada da ava çıkardık, tavşan avına... Nerden aklıma geldi bu tür
şeyler?
KLAVUZ : Hayırdır kumandan bey.
UZMAN : Bir defasında avda yaralanmıştım. Karşı kıyıdan Hristo yardımıma ye-
tişti. Hristo aynı zamanda bizim köylüydü. Yaralandığımda Hristo çok
kahrımı çekti. Hey gidi günler hey...
KLAVUZ : (Sigara ikram eder) Yak hele kumandan bey.
UZMAN : Kim bilir ne oldular? Onlar da gitti. Karşı kıyıya yerleştiler. Doğup bü-
yüdükleri yeri terk ettiler.
KLAVUZ : Bizden de çok göç oldu kumandan bey.
UZMAN : Bir etrafa bakayım, herkes hazır beklesin, öf nerden aklıma düştü?
KLAVUZ : Av dedim ya...
UZMAN : Doğru, neyse... (Çıkar)
6. RÜTBESÎZ: (4. RÜTBESÎZ'e)Bizi vuracaklar değil mi?
KLAVUZ : Bir canım var, o da vatana feda olsun.
6. RÜTBESİZ: Herkesin bir canı var, verdik mi bize ne kalacak? Yo yoo bizi av-
layacaklar. 5. RÜTBESİZ: Acemi birliğinde bir çocuk vardı, hatırladın mı?
4. RÜTBESİZ: Sesi güzel olan mı?
5. RÜTBESÎZ: Ta kendisi. Bir gün ona ezan okumuştuk hatırladın mı?
4. RÜTBESÎZ: Hatırlamaz olur muyum? Elbette hatırladım. Nöbetçi amiri gelmişti, kış-
la birbirine girdi...
5. RÜTBESİZ: Gecenin ikisinde ezan mı olur, manyakmısın ulan dedi. Çok kızmıştı ya-
hu...
4. RÜTBESÎZ: Hoş bir geceydi...
5. RÜTBESÎZ: Çocuk da çok saftı be.
4. RÜTBESÎZ: Komutan kim sana ezan oku diye sorduğu zaman, benim saatim doğ-
rudur demez mi?
5. RÜTBESÎZ: Saatini ben ileri almıştım.
4. RÜTBESİZ: Çocukhabire benim saatim doğrudur. Sabah ezanıdır diye tutturmuştu.
5. RÜTBESİZ: Çömezlik hoştu be.
4. RÜTBESİZ: Güzel günlerdi.
24

6. RÜTBESİZ: (KLAVUZ'a) Tahminen bize kaç kişi saldırır?


KLAVUZ : Belli olmaz, baharsın hiç saldırmazlar.
6. RÜTBESİZ: Yo yoo saldıracaklar...
4. RÜTBESİZ: Saldırırlarsa saldırsınlar be. Ne kadar korkuyorsun?
6. RÜTBESİZ: (Cebinden bir fotoğraf çıkararak) Bu fotoğrafa bak hatırladın mı?
4. RÜTBESİZ: Nöbette çektirmiştik.
5. RÜTBESİZ: O akşam benim vukuatımı vermişlerdi. Uzar diye çok korkmuştum.
4. RÜTBESİZ: Ben de.
KLAVUZ : Ben bir etrafa bakıp geleyim. (Çıkarken UZMAN'la karşüaşır.)
UZMAN : Nereye gidiyorsun? KLAVUZ : Etrafa bahacaktım
kumandan. UZMAN : Otur oturduğun yerde. KLAVUZ : Emredersiniz
kumandanım.
6. RÜTBESİZ: Bir haber yok mu?
UZMAN : Sen de biraz sakinleşmeye çalış. Hazır bekleyin bir gelişme olursa ge-
lirim. (Çıkar.)
6. RÜTBESİZ: Bunlar bizi öldürecekler. 4. RÜTBESİZ: Biraz
sakinleş. 6. RÜTBESİZ: ölecek olan sen değilsin ki, sana göre hava
hoş.
4. RÜTBESİZ: Burada hepimiz aynıyız, ne farkımız var?
6. RÜTBESİZ: Var var. Bak o Adam komutanın yanında oturuyor. Ona bir şey olacak
mı? yok, bir şey olmayacak. Size bir şey olacak mı? Yok... Yalnız ben öle-
ceğim.
KLAVUZ : Korkunun ecele faydası yok. Kaderimizde ne varsa onu göreceğiz.
5. RÜTBESİZ: (6. RÜTBESİZ'e) Hele bir sigara yak.
6. RÜTBESİZ: Canım istemiyor.
4. RÜTBESİZ: Bunu biraz yatıştırın.
KLAVUZ : Bah ben korhiyam mı?
5. RÜTBESİZ: Ne korkusu be, tertipin canı sıkılıyor o kadar. Değil mi tertip?
6. RÜTBESİZ: Bizi öldürecekler, yo yoo beni öldürecekler.
5. RÜTBESİZ: Göreceksin hiçbir şey olmayacak, çömezlere bakıp utan. Kimse sal-
dırmayacak, kimse saldırmayacak dedim sana. Yeter. (Tutup süker.)
KLAVUZ : Bizim maaşlara zamdan haber yoh mi? 4. RÜTBESİZ: Yok... Niye
aldığın yetmiyor mu? KLAVUZ : Kumandan beg valla yetmi, azdır...
6. RÜTBESİZ: Bizi avlayacaklar.
25

KLAVUZ : Senin önünde ben duracaham, sahan kendimi siper edecağam. Tamam
mi?
5. RÜTBESİZ: Tam çatak ha...
KLAVUZ : Gerçi maaşlar fena değil ama, her şey çoh pahalı olmiş. Artıh paranın
kıymeti kalmamış.
6. RÜTBESÎZ: (Birden silahını ateşleyip yerinden nrlar. Bütünü yere yatmıştır. Sonra rastgele
ateş etmeye başlar. Ateş ede ede çıkar) öldürecem... Hepsini öldürecem... Buradayım
allahın belaları gelin, gelin piç kuruları sizi... Gelin de size gününüzü göstereyim...
(Çıkmıştır.) KLAVUZ : Bu adam deli olmiş. (Arkasından çıkar.)

4. OYUN

(RÜTBELİ'nin odasına geçer. Duyulan silah sesi odada bir tedirginlik ya-
ratmıştır. RÜTBELÎ, UZMAN ve RÜTBESİZLER ellerinde büyük silahlarla ka-
pıya doğru hızla ilerlerken.)

RÜTBELİ : Haydi çabuk olun. Sen telsizin başından ayrılma. Şimdi size gününüzü
gösteririz. (Kapıyı açmak için çıkarken, 6. RÜTBESİZ elinde silahıyla rastgele
ateş ederek girer. 6. RÜTBESİZ'in arkasındaki RÜTBESİZLER 6. RÜTBESİZİ
belinden kavrayarak yere atarlar) Ne oldu buna böyle, bu da ne?
5. RÜTBESÎZ: Kafayı yemiş komutanım.
RÜTBELİ : (Aynı tedirginlik devam etmektedir) Haydi siperlere.
5. RÜTBESİZ: Az önce ateş eden de buydu komutanım.
6. RÜTBESİZ: (Yerde arkada^armmeUenndenkurtulnıak çabasında) Bırakın beni, öl-
düreceğim bunu, bırakın. Bırakın beni...
RÜTBELÎ : Geçti oğlum, sakin ol...
6. RÜTBESİZ: Bırakın diyorum beni, bu piç kurularını öldüreceğim. Yoksa beni öl-
dürecekler.
RÜTBELİ : Geçti diyorum geçti... (Yerden kaldırıp silker, sonra iki tokat atar) Kendine
gel ne oluyor sana böyle?
6. RÜTBESİZ: (Ağlayarak)Bern öldürecekler. (RÜTBELİ'yesarılır.)
RÜTBELİ : Geçti diyorum. (7. RÜTBESİZ girer yaralıdır ayağını sürtmektedir. Bu yaralı
olan RÜTBESİZ'dir.)
7. RÜTBESÎZ: (Eli tetiktedir)Neler oluyor?
26
RÜTBELİ : Yok bir şey yatağına dön. Haydi herkes görevinin başına bunu da gö-
türüp yatıştırın. UZMAN : Emredersiniz komutanım. (Çıkarlar. RÜTBELİ, ADAM,
2. RÜTBESİZ, l.
RÜTBESİZ ve 3. RÜTBESİZ kalır. Kısa bir sessizlik) Ne o, bir haber yok mu?
2. RÜTBESİZ: Yok komutanım... RÜTBELİ : (ADAM'a) Dua et, az daha ölüyordun.
: Ne f ark eder ki...
ADAM
RÜTBEL
: Nasıl ne fark eder. ölmek o kadar kolay mı? Doğrudur, senin için ölmek
öldürmek sigara içmek gibi bir şey herhalde. Onun için böyle rahat ola-
biliyorsun. Yo o kadar kolay olmamalı...
ADAM : Elbette öyle... Ama, ölüm geldi çatu. Niye rahat olmayayım ki.
RÜTBEL
: Aklınca üstün olduğunu sanıyorsun. Arkadaşlarının birazdan gelip seni
kurtaracaklarını düşünüyorsan yanılıyorsun. Öleceksek, birlikte öleceğiz.
Ya da hepimiz birlikte kurtulacağız.
ADAM : Kimsenin haberi yok ki benim burada olduğumdan. Belki donduğumu
düşünürler.
RÜTBEL
İ ADAM
: (Alttan) Kendi aranızda iletişim kurmak bu kadar zor mu?
: Bu kadar olanaklar içinde sen kurabiliyor musun? Hayır kuramıyorsun,
bizim ne farkımız var.
2. RÜTBESİZ: Komutanım yine saldın emri veriyorlar. Kesildi... RÜTBELİ : (Kendi
kendine, duyulmayacak bir sesle) Saldıracaklarsa saldırsınlar. Böyle
beklemek daha kötü... (ADAM'a) Haber ulaştıran milisleriniz yok mu?
Şimdi çoktan haber ulaştırmışlardır.
ADAM : O kadar kolay değil.
RÜTBELİ
: Nasıl?
ADAM
: Çok garip sorular soruyorsun.
RÜTBELİ
: Bak Serdar sana ısındım. Çok hoş bir insana benziyorsun. Var mısın
bunların yerini bize söylemeye? Ne dersin?
ADAM
: (Teselli edid) Bunların sabit yeri yok ki.
RÜTBELİ
: Sabit yerleri olmaz olur mu? Sabit yerleri yoksa sen nasıl ulaşacaktın ar-
kadaşlarına?
ADAM
: Onlar ulaşırlar.
RÜTBELİ
: Doğru bir iş yaptıklarından emin misin? Gerçekten inanıyorsun değil
mi? Bizi alt edeceklerine inanıyor musun? Öyle kolay mı? Şaşarım sana.
Bana müsaade edilse bu işler üç günde çözülür. Öyle uzun süre değil, üç
günde...
27

ADAM : Üç günde çözülseydi, kaç gün geçti çözülmedi.


RÜTBELİ : Güldürme beni...
ADAM : Bu insanlar...
RÜTBELİ : Sana şimdi bir şey göstereceğim. Bekle. (3. RÜTBESİZ'in kulağına bir şey-
ler söyler, 3. RÜTBESİZ çkar) Bu insanlar huzur istiyor. Huzur. Siz de hu-
zuru bozuyorsunuz. Sonunu göremediğiniz bir işe kalkışmışsınız, çok
pişman olacaksınız. Çok... (3. RÜTBESÎZgirer, yaranda KLA VUZ vardır.)
KLAVUZ : Beni çağırmışsınız kumandan beg.
RÜTBELİ : Sen ne istiyorsun?
KLAVUZ : (Ezberlemişgibi) Allah devletimize zeval vermesin.
RÜTBELİ : Gördün mü?
ADAM : Bu tür adamlar her yerde var, sadece bu duruma özgü değil ki...
RÜTBELİ : Madem doğruyu söylüyorsunuz, madem siz ayrı insanlarsınız, bu da
bunalmış olmalıydı öyleyse neden böyle söylüyor? Bir yanlışlık var, bir
yanlışlık var...
ADAM : Biz doğruyu söylüyoruz, senin dediğin gibi, dediğin anlamda biz ayrı
insanlar değiliz. İnsan insandır. Benim senin insanın yok. Bu uygar bir
düşünce değil. Bu adamı daha ne zamana kadar parayla tutabileceksiniz.
KLAVUZ : (Savunmada) Biz bu işi para için mi yapiyıh. Sus konuşma kafir ırz düş-
manı. Sizi kandırmışlar... Böylelerinin katli vaciptir.
ADAM : Bir ata sözü var. "Ağaç baltaya demiş ki, sen beni kesemezdin ama ne
yapayım ki sapın benden..."
RÜTBELİ : (KLA VUZ'a) Tamam gidebüirsin.
KLAVUZ : Bunları diri diri yahsam gene gönlimi rahat edemem kumandan beg.
RÜTBELİ : Tamam gidebilirsin dedim.
KLAVUZ : Baş üstüne kumandan beg. (Çıkarken) Belelerine acımıyacahsın ve-
recahsın kurşini gögsine. (Çıkar.)
ADAM : Bu tür şeyler tutsaydı, hamidiye alayları yıkılmazdı komutan.
RÜTBELİ : Bunu sana niçin yaptım biliyor musun? Bu insanlara değer mi?
ADAM : Ama bunlar bizim insanımız. Yokluğun sefaletin, korkunun insanı ne
hale getirdiği... Her neyse... Bunlar bizim insanımız.
RÜTBELİ : Yoklukla alakası yok, zaten böyle. Bunlar gerçeği yansıtıyor.
2. RÜTBESİZ: Komutanım yine aynı sinyali aldım.
RÜTBELİ : Aynı sinyali mi?
2. RÜTBESİZ: Aynısı komutanım, ne bir harf eksik ne bir harf fazla. Bakın isterseniz.
(RÜTBEUkâğıttan eline alıp masada incelemeye başlar.)
28

RÜTBELİ : Bu işte bir terslik var.


2. RÜTBESİZ: Sanki... Bilemeyeceğim komutanım.
ADAM : Korktunuz değil mi?
RÜTBELİ : Can almak da can vermek de insanı ürkütür. Eğer bunun adı korkuysa,
ben korktum.
ADAM : Afedersiniz.
RÜTBELİ : Bu gördüğün insanlar benim çocuğum gibi, acısı aynı. Ama insan olup
da üzülmemek elde değil.
ADAM : Aynı şeyi bizim için de düşünsen. Sanki biz çok mu istiyoruz öldürmek.
Başka seçenek bırakmadılar ki, az önce gördün, durup dururken üstüme
yürüdüler. Daha niceleri var böyle, bu hasta biliyorum, örneğin Uzman...
elinize düştüğümden beri yapmadığı eziyet kalmadı.
RÜTBELİ : Bu gördüğün insanlar benim çocuğum gibi, acıları birazcık olsun fark
eder. insan olup da üzülmemek elde değil. İnan farklı bir şey dü-
şündüğüm yok.
ADAM : Telsiz konuşmaları banttan yayın.
RÜTBELİ : Ne dedin?
ADAM : Telsiz konuşmaları banttan yayın. Dikkat ederseniz tek düzedir.
RÜTBELİ : Sana inanayım mı?
ADAM : İnsanlar boşuna soğukta devriye gezmesin.
RÜTBELİ : Niye daha önce söylemedin?
ADAM : Söyledim ya, ne fark eder?
RÜTBELİ : Soruma cevap değildi.
ADAM : Senden emin olmak istedim.
RÜTBELİ : Teşekkür ederim.
ADAM : Biz yıllarca bir arada yaşamışız, sen beni kabul edersen, ben seni çoktan
kabul etmişim. Davamız insanca yaşamak, başka bir şey değil. Sen bana
saygı duyacaksın, ben sana. Bu memleketin ekmeği, suyu, havası herkese
yeter. (Bu esnada UZMAN girmiştir.)
RÜTBELİ : (UZMAN'a) Ben de sana haber yollayacaktım.
UZMAN : Emredin komutanım.
RÜTBELİ : Devriyeleri uzaltın.
UZMAN : Anlamadım komutanım...
RÜTBELİ : Devriyeleri eski haline getirin, saldın olmayacak.
UZMAN : Telsiz haberi...
RÜTBELİ : Banttan yayınmış.
UZMAN : (Adam 'a sert sert başını sallayarak) Emredersiniz komutanım. (Çıkar.
ADAM gülümser.)

5. OYUN

(RÜTBELJ'nin odasında geçer. RÜTBELİ masada kâğıtlarla uğraşmakta, UZ-


MAN pencereden dışan bakmaktadır.)

RÜTBELÎ : Bir şey soracaktım, paraya gereksiniminiz olmuyor mu?


ADAM : Paraya ne ihtiyacımız olacak ki?
RÜTBELİ : (Gezinerek) Kar durdu, iki üç güne kalmaz havalar düzelir.
UZMAN : Evet komutanım.
RÜTBELİ : Arkadaşlarınız banttan yayını nereden yapıyorlar?
ADAM : Bilmiyorum.
RÜTBELÎ : Nasıl bilmiyorsun?
ADAM : Bilsem de söyleyeceğimi düşünmüyorsun ya?
UZMAN : Ben sana söyletmesini bilirim.
RÜTBELÎ : Söylemeyecektinse, niçin banttan yayın olduğunu söyledin? Acıdın mı?
Yoksa...
ADAM : Bilmiyorum dedim ya.
RÜTBELİ : (UZMAN'a bakarak) Burada sana karışılmayacak. Nasıl olsa seni ka-
rargâhta konuştururlar. Şimdi bildiklerini bana anlatırsan gittiğin yerde
rahat edersin. Kötü muamele görmemen için üstlerle konuşurum. Yine de
sen bilirsin.
ADAM : Hiçbir şey anlamıyorsunuz, hâlâ kötü muameleden bahsediyorsun. Ko-
puyor... kopuyor.
RÜTBELÎ : Kopan ne?
ADAM : Seni anlamak zor. Aslında sen kendinle savaşıyorsun, inanarak yap-
mıyorsun.
UZMAN : Bırak nutuk atmayı, burada yapılan her şey bizim görevimiz da-
hilindedir. (RÜTBELİ, UZMAN'ın sözüne girmesine biraz bozulmuştur.)
ADAM : Hâlâ kan ve gözyaşı için çaba sarfediyorsunuz. (RÜTBELİ'ye) Yer so-
ruyorsun, konuşmamı istiyorsun...
RÜTBELÎ : Sizlerin yaptıklarının yanında bu hiçbir şey.
UZMAN : Komutanımla böyle ağır konuşmana izin veremem.
(20

RÜTBELİ : Bırak da konuşsun.


UZMAN : Emredersiniz komutanım.
RÜTBELÎ : (ADAM'a) Bizim kan istediğimiz yok. Huzur istiyoruz. Huzur bozanın
üstesinden gelmek bizim görevimiz.
ADAM : Görev, görev, görev. Hep görev... Okuldan bir arkadaş vardı, o da hep
sizler gibi görev diyordu, okula gelmek görev, hatta görev olsun diye aşık
olurdu. Belki anlamak istemiyordu. O insan olmanın farkında değildi.
UZMAN : önemli olan ne biliyor musun? Bırakın bu ayakları...
RÜTBELİ : Sen devriyeleri niçin kontrol etmiyorsun?
UZMAN : Emredersiniz komutanım? (Çıkar.)
RÜTBELİ : Sorun ne biliyor musun? Değerlerin farkına varamamanız.
ADAM : Hep böyle oldu. önemli olan farkına varabilmek. Neyi ne zaman ver-
diğini bilmek. Bir şeker hastasını düşünün... Bir şeker hastasına şeker
vermekte gerekiyor. Ama ne zaman? Gerektiği zaman. Gerekmediği zaman
verdiğinde şeker hastası ne olur? Sizlere ömür...
RÜTBELİ : Yapılanların eksik olduğunu biz de biliyoruz, ama rahat vermiyorsunuz ki,
yapmak istediklerimizi yapalım.
ADAM : Yapacaklarınızı fazlasıyla yapıyorsunuz. (Kinayeli) Öyle yapıyorsunuz ki...
Ben çocuklarımızdan söz ediyorum. Bizler yeterince yıprandık, ama
çocuklarımız istediği gibi yapmalı, istediği gibi yaşamalı.
RÜTBELİ : Eğitimin önemini unutuyorsun.
ADAM : Eğitim gökten zembille inmedi ya. Her şeyin bir yolu vardır. Çözümsüz
değil, bizler birbirimizi ne zaman hatırlıyoruz biliyor musun? Sana söy-
leyeyim. Ya kız alıp verirken, ya oy toplarken, ya vergi toplarken. Ya da
zorda kalındığında hep hatırlanır. Bunlar çözülene kadar her şey iyidir.
Çözüldükten sonra unutulur.
RÜTBELÎ : Artık bizler burada etle tırnak gibiyiz. Bunu sen de kabul etmelisin.
ADAM : Bu gerçek bir şey. Buna kimsenin itirazı yok. Et de tırnak da aynı özeni
ister. Bu özen kangren olduktan sonra bile gösterilmiyor.
RÜTBELİ : Yo, öyle değil çok büyütüyorsun. Kangren olan bir şey yok. İstenirse ya-
pılır.
ADAM : İstenirse diyorsun, isteyen kim? Sen mi? O mu? Bir başkası mı? İsteyen
kim?
RÜTBELÎ : Bu durumda çiçek verilmesini beklemiyorsun ya?
ADAM : (Kinayeli) Çözüm istemeyen kim? Seçim dönemleri dilin kemiği yok, çö-
3

zeceğiz, herkes aynıdır deniliyor. İnan bu sözler sandık açılana kadar sü-
rüyor. Sandık açıldıktan sonra... Eski tas eski hamam. Her gelen ne diyor?
(Kurt ulumaları) "Tepelerine balyoz gibi ineceğiz." Kimin tepesine, biz
kimiz, o kim. Madem ki etle tırnak gibiyiz, bu zihniyet neyin nesi? Vebal
altındasınız, günah içindesiniz.
RÜTBELİ : Bunları sen mi söylüyorsun? İsimsiz yavrulara kıyarken vebal yok, köyler
yağmalanırken günah yok da, huzuru bozanlara karışıldı mı günah oluyor,
vebal oluyor öyle mi? Çiçek vermemizi beklemiyorsun ya... Ne iyi ettiniz
de böyle yaptınız dememizi mi bekliyorsun?
ADAM : Öyle söylemediğimi sen de biliyorsun.
RÜTBELİ : Ben hep barıştan yanayım, savaşı sevmiyorum. Nefret ediyorum. Ama ne
yapıyorlar. (Sigara uzatır, sigarasını yakar.)
ADAM : Bari bunu söylemeyin.
RÜTBELİ : Neden?
ADAM : 20 Gündür buradayım, tam 20 gündür elinizdeyim, duyduğum ne biliyor
musun? Bana yapılanların ne olduğunu biliyor musun? Bilmez olur musun?
Elbette biliyorsun, bana neler yapmak istediğinizi...
RÜTBELİ : Sana kötü davranıldığını iddia edemezsin.
ADAM : (Elindeki sigarayı göstererek) İyi davranmaktan ne anlıyorsunuz, Sigara, çay,
yemek mi? Bana nasıl davramldığı halimden belli olmuyor mu? Ben iyi
davranmaktan bunları anlamıyorum. Aynı dili konuşuyoruz. Ama şuracıkta
seninle benimki katolik nikahına dönüşen zoraki bir beraberlik.
RÜTBELİ : Dost olmak için geç kalmış sayılmayız.
ADAM : Güldürme beni.
RÜTBELİ : Dediğin gibi olmaz, niye taa başa dönmüyoruz?
ADAM : İnsanlar size alabildiğine misafirperverliğini gösterdi, öyle ki, sizleri ev-
lerinde konuk etmek için aralarında kan davası başlayan aileler bile oldu.
RÜTBELİ : Bize haksızlık ediyorsun, farkında olmadan da hakaret. Bizler nankör
değiliz. Hep onları koruduk, hâlâ da koruyoruz.
ADAM : Sen de kabul ediyorsun, iki şeyin olduğunu, "Onlar ve biz" Yönetenler ve
yönetilenler.
RÜTBELİ : Ben öyle demek istemedim.
ADAM : Her neyse aynı kapıya çıkar. İşi zorlaştıran ne biliyor musun?
RÜTBELİ : (Sözünegirerek) Baştakiler insanların acılarını fark etmeyebilir.
ADAM : Bizim bu konuştuklarımız bilinmiyor mu sanıyorsun? Herkes durumun
farkında.
RÜTBELİ : Almanya'ya Baksana, 45'te duvar ördüler, insanlar ne yaptı, duvarı yıktı.
Ve o duvar dünyanın süperleri tarafından korunuyordu. Demek bazı şey-
lerin sonunu görmüyorsun.
ADAM : Kim öyle olmasını istiyor.
RÜTBELİ : Peki öyleyse yapmak istediğiniz ne?
ADAM : Bir doktor hastasını tedavi etmek için uğraşmazsa, hasta da kendi ba -
şının çaresine bakmak zorundadır. Çünkü hasta hayatı seviyor, ölmeyi
zaten göze almıştır. Taa doktorun kendisini red ettiği zaman.
RÜTBELİ : (Kağıtlarla uğraşmaya başlar, 2. RÜTBESÎZ'e) Nasıl gidiyor?
2. RÜTBESİZ: Yeni bir şey yok komutanım.
RÜTBELİ : (Camın önünde) Tipi yine başladı, peki ya hasta beni başka doktorlar te-
davi etsin derse?
ADAM : Hiçbir hasta bunu yapmaz... Demin dengeler değişiyor dedin. Geçmişte
insanlar ekmek için kavga ederdi değil mi? Tabi ekmeğin önemi hiçbir za-
man yadsınamaz. Ama artık insanlar benliklerini korumak zorunda.
RÜTBELİ : Burada nimetler içinde yaşıyoruz farkında değilsin her şeyimiz var.
ADAM : Yararlanan için, var tabii.
RÜTBELİ : İstemesini bileceksin.
ADAM : Yıllarca veren mi oldu? Sonra geriye bir şey kaldı: Verilmeyeni almak
zorundasın.
RÜTBELİ : Silahla kimse bir şeyi halledemedi: Eğer silahla çözümler olsaydı. Hitler
dünyaya yürüdü ne oldu?
ADAM : Oburca davrandı. Hak etmediği şeyleri istedi.
RÜTBELİ : Yedirmezler yedirmezler.
ADAM : Ama insanlar hakları olanı istemek zorundadır.
RÜTBELİ : Dünyan hayalden ibarettir. Sadece hayal...
ADAM : Hayaller uğruna insanlar canını verir mi?
RÜTBELİ : İnsanlar bir şeylere inanmak zorunda hissediyor kendini, onun için. Baş -
ka inanacak şeyler bulmalısın.
ADAM : En güzel şeye inanıyorum. Geleceğe güzel bir dünya bırakmaya.
RÜTBELİ : Güzellik dediğin şey o kadar çabuk değişebiliyor ki.
ADAM : Nasıl?
RÜTBELİ : (2. RÜTBESİZ 'e,) Ben koğuştayım bir şey olursa bena haber verin arar-
sınız.
2. RÜTBESİZ: Emredersiniz komutanım. (RÜTBELİçkar.)
6. OYUN

(Aynı yer. RÜTBELİ gezinmekte, ADAM ise çay içmekte, 2. RÜTBESİZ ise tel-
sizle uğraşmaktadır. 1. RÜTBESİZ daktilonun başında oturmuştur.)

2. RÜTBESÎZ: Kartal Yuvayı arıyor, cevap ver Yuva... Cevap var.


RÜTBELİ : (Gezinerek) Havalar düzeldi, bağlantı kurulmazsa bile şimdi keşif uçu-
şuna çıkarlar. Muhakkak bize ulaşırlar, sende gidersin. Bakalım seni ka-
rargâhta nasıl karşılarlar.
ADAM : Tören yapmayacakları malum...
RÜTBELÎ : Geç kalınmış sayılmaz diyorum sana, ama bir türlü anlamak is-
temiyorsun, bırak bu inatçılığı. Sadece sana soracaklarıma cevap ver. Ge-
risi bizim işimiz. (Masanın üzerindeki kâğıtları karıştırarak aldığı notları okur
gibi) Adın Serdar, doğum tarihin ise 1962, Cerrahpaşa tıp fakültesi me-
zunusun. 7 yıldır örgütle ilişkin var, sayısız eylemler yapmışsın. İçinizde
yabancı uyruklular da var. Bu civardansın, örgütteki birçok insanı ta-
nıyorsun yerlerini biliyorsun... (Başını kâğıtlardan kaldırarak.)
ADAM : İşini iyi biliyorsun. Ama neye yarar ki?
RÜTBELİ : Haklı olduğunu iddia ediyorsun. Bu yolda ölmenin çok onurlu bir iş ol-
duğunu söylüyorsun.
ADAM : Gözünden bir şey kaçmamış.
RÜTBELÎ : Kaçacağını mı sanıyordun?
ADAM : Bu öğrendiklerin için bu denli kendini yorman gerekmezdi, bunları her-
kes biliyor. Yeni bir şey yok komutan.
RÜTBELÎ : Yeni olan ne biliyor musun? Banttan yayın... Psikolojik olarak sizi üstün
kılıyor. Ama bunu açıklayacaksın.
ADAM : Demek çapulcu değiliz. Bizim de üstün yanlarımız varmış.
RÜTBELÎ : (Sıkkın) Bütün bunları silip, baştan başlayabiliriz.
ADAM : Nasıl?
RÜTBELÎ : Bu anlattıklarının bir önem arzetmediğini ben de biliyorum. Bunları yır-
tabilirim.
ADAM : Bana iş mi teklif ediyorsun?
RÜTBELÎ : Ben öyle bir şey demek istemedim.
ADAM : (Üstüne üstüne) Emeği göz ardı edenin haklılığı söz konusu olabilir mi?
Bir kadım mutluluk aracı gören bir mantığın haklılığından söz edebilir
mi? Bu mantık uygar mı? İnsanın soyluluğu göz ardı ediliyor. Aslında
sen yaptığın işten memnun değilsin. Görmemek için kör olmak lazım.
RÜTBELİ : (Savunmada)Kendimle savaşın içinde değilim. Hayır değilim.
ADAM : Ama öyle duruyorsun.
RÜTBELİ : Duruşumda ne var?
ADAM : Beni sevdin değil mi? Sevdin. Kafanda yaratüğın imaja hiç mi hiç uy-
muyorum. Belki elinde olsa benimle dost olabilirsin. Yalnız bir şey dü-
şünüyorsun çocuğuna iyi bir yaşam bırakmak için buradasın. Bu işi se-
verek de yapmadığın apaçık ortada...
2. RÜTBESİZ: Kartal yuva'yı arıyor. Cevap ver yuva...
ADAM : Ölümden göz yaşından öyle uzak durmak istiyorsun ki. Bu da her ha-
linden belli. Ama çirkin bir oyunun sürdürücüsü olmaktan da geri kal-
mak istemiyorsun. Kural bu değil, inan bu değil.
RÜTBELİ : Sus, yeter... Sana sorulmadan konuşmanı men ediyorum. Artık sadece
sorulana cevap vereceksin o kadar.
2. RÜTBESİZ: Komutanım bağlantı kuruluyor gibi...
RÜTBELİ : Bağlantı kurar kurmaz yardım iste.
2. RÜTBESİZ: Evet kuruldu komutanım, ama ses çok zayıf.
RÜTBELİ : Yardım iste.
2. RÜTBESİZ: Kartal yuva'yı arıyor. Cevap ver yuva. Cevap veriyorlar.
AHÎZE SESİ : (Ses çok derinden) Sizi dinliyoruz kartal, orada neler oluyor? 20 gündür
cevap alamıyoruz?
2. RÜTBESİZ: Saldırıya uğradık, acil yardım istiyoruz.
AHİZE SESİ : Ne zaman saldırıya uğradınız? Bugün mü?
RÜTBELİ : (Telsizi akp kendisi konuşur) Hayır 20 gün önce telsiz de o zaman hasar
gördü.
AHİZE SESİ : Kiminle konuşuyorum, komutanınızı verin.
RÜTBELİ : Ben karakol komutanıyım. Ölü kaybımız yok. Bir arkadaşımız yaralandı
onun da tedavisini yapak. Bize yardım gönderin.
AHÎZE SESİ : Karşı tarafın kaybı?
RÜTBELİ : Bilgimiz yok.
AHİZE SESİ : Komutanıma veriyorum. (Ses farkhlaşır) Yardımınız geliyor, en kısa za-
manda size intikal edecek.
RÜTBELİ : (Telsiz bağlantısı kesilir) Yine kesildi galiba.
2. RÜTBESİZ: (Dinler ahizeyi)Evet komutanım. Şimdi yine bağlantı kurulur.
RÜTBELİ : Kurulmazsa bile önemi yok. Yardım geliyor. Önemli olan bu. Senden
kurtuluyorum.
ADAM : Hep beraber olacak değildik ya.
RÜTBELİ : (Kendi kendisiyle savaşın içinde) Bu kavgayı bizden çocuklarımıza miras
bırakmamız yersiz. Yersiz. Bir yerde durmak gerekir. Herkes kendi üs-
tüne düşeni yapsa, bu iş biter. Artık böyle sürmez. Böyle sürmemeli.
ADAM : Elbette...
RÜTBELÎ : (Uzun bir sessizlikten sonra, UZMAN girer, usulca bir köşeye ilişir) Bu dö-
vüşü bitirmek lazım... (Gergin bir bekleyiş baslar) Gidebilirsin.
ADAM : Doğru bir iş yaptığına inanıyor musun?
RÜTBELİ : Bir yerden başlamak zorundayız.
ADAM : Elbette.
(Uzun bir bekleyiş.)
RÜTBELÎ : (UZMANbütün olup bitenleri gözler. RÜTBELİ eğilip yerden ADAM'm çan-
tasını alır, ADAMİ çözdükten sonra, çantayı ADAM'a verir. Bakışlarında
RÜTBELİ'nin gidebilirsin dediği anlaşılır. ADAM çantayı alıp çıkar) Bu iş-
lerin böyle bitmesi gerektiğine inanıyorum. (7. RÜTBESİZ ayağını sürterek
içeri girer.)
7. RÜTBESİZ: Terörist kaçıyor komutanım.
(Donuk bakışmalar)
UZMAN : (7. RÜTBESİZ'inelindeki silahı eliyle indirerek ). Gel de elini ısıt.
(Sahneye hâkim olan kurt ulumaları yerini su ve kuş seslerine bırakır)

PERDE

You might also like