Professional Documents
Culture Documents
KiŞiLER:
RÜTBELİ
ADAM
KLAVUZ
UZMAN
1. RÜTBESİZ
2. RÜTBESİZ
3. RÜTBESİZ
4. RÜTBESİZ
5. RÜTBESİZ
6. RÜTBESİZ
7. RÜTBESİZ
1. BÖLÜM
ÖN OYUN
(Bir kış gecesi, dağlık bir arazi. UZMAN RÜTBESİZLER ve KLAVUZ yü-
rümektedir. Ellerinde silahlar vardır.)
l.OYUN
(Karakolda geçer. Karakola saldırılmış, etraf dağınık, panik gözlenmektedir. UZ-
MAN beraberindekiler girmiştir. ADAM iyice hırpalanmış ve bezgin gö-
rünmekte, elleri ve boynu bağlıdır.)
2. OYUN
11
(Aynı sahne. Etraf biraz daha derüdir. ADAM sandalyede oturmkakta, UZ-
MAN ise gezinmektedir. 1. RÜTBESİZ daktilonun başında oturmuş, 2. RÜT-
BESİZ ise telsizle uğraşmaktadır.)
RÜTBELİ : Ne yapabiliriz.
ADAM : Çantamda ateş düşürücü bir hap olaak. (RÜTBELİ eğilip çantayı karıştırır)
Elinizdeki (RÜTBELİinceler) Güvenmiyorsanız reçetesini okuyun.
RÜTBELİ : (Reçeteyi inceler, 6, RÜTBESİZ'e uzatır, 6. RÜTBESİZ ilacı aldıktan sonra çı-
kar) Size hangi ülkenin yardımları oluyor?
ADAM : İnsan önce kendine güvenmeli, öz gücüne, gerisi gelir.
RÜTBELİ : Soruma cevap değildi.
ADAM : Diplomasiyi bilmem.
RÜTBELİ : (3. RÜTBESİZ'i göstererek) Bak, bir kardeşi bir de amcasıoğlu bu top-
raklarda vuruldu.
ADAM : (Düşünceli) Mümkündür.
RÜTBELİ : Bunların tek bir amacı vardı, vatanı korumak.
ADAM : Bizim de tek bir amacımız var, vatanı koruma. Bu arkadaş bölgede ya-
rarlı bir görev yapabilir mi?
RÜTBELİ : Tabii ki yapar. Hem de yılmadan, gözünü budaktan esirgemeden.
ADAM : Yapamaz komutan yapamaz. Onun tek bir amacı var. O da yakınlarının
kanını almak.
RÜTBELİ : Nasıl bu kadar rahat olabiliyorsun? Şu an tutuklusun. Daha ne olacağın
belli bile değil.
ADAM : Ben tutuklu değilim. Tutuklu olmam için, suçlu olmam lazım. Ben suçlu
filan değilim.
RÜTBELİ : Nesin ya?
ADAM : Esirim...
RÜTBELİ : (Gülerek) Hayret bir şey. Burada savaş mı var? Yok. Esir olman için savaş
olması lazım.
ADAM : Savaş yoksa bizim burada ne işimiz var?
RÜTBELİ : Savaşlar devletler arası olur. Aynı devletin vatanaşı kendi arasında savaş
ilan edemez.
ADAM : Lütfen komutan!
RÜTBELİ : Severek buradayız, yurdun dört tarafı aynıdır bizim için.
ADAM : Gönül isterdi ki her şey için böyle olsun.
RÜTBELİ : Bir ihmalkarlık var, doğru. Ama bunu böyle büyütmenin ne yararı var...
Kime yaran var. Böyle oldukça bu ihmalkarlık daha da artar.
ADAM : Ama insanlar bir tutulmamanın farkına varır.
RÜTBELİ : Bu da sizin işinize yarar değil mi?
ADAM : İnsanların yararına olur. Kendi mimarları olurlar.
15
RÜTBELİ : Senin yaşındaki insanların tercihi ne denli doğru ve geçerli olabilir ki.
Daha hiçbir şeyin farkında değilsin. Daha hayatın nimetlerinden ya-
rarlanmamışsın bile. Evlendin mi? Yok. Çocuk sevgisi bilir misin? Yok.
ADAM : Benim adıma ne kadar da rahat konuşuyorsunız.
RÜTBELİ : Mesleğini rahat rahat sürdürmek ilerletmek varken. Sıhhiyecinin de-
diğine göre bayağı da iyiymişsin! Buralarda kendini çürütmek doğru mu?
ADAM : Ben mesleğimi burada da sürdürüyorum.
RÜTBELİ : Şimdi tutuklusun sonunun ne olacağı belli bile değil. Belki yirmi yıl yer-
sin, belki de ömür boyu içer de kalırsın. Değer mi? Elbette ki değmez. Dü-
şün bir af çıksa bile (Kurt ulumaları) kör bir kurşuna kurban gideceksin.
ADAM : Burada yaşayan insanlar birer ölüye dönmüşler. Onlara hizmet etmek
için can feda etmenin ne önemi var. Hiçbir önemi!
RÜTBELİ : Hepsi boş... Hayal bunlar. Sana yedirirler mi sanıyorsun. Devlet güç-
lüdür, büyüktür. Kolay mı? Aklını başına topla. (Gezinerek, sigara çkanp
ikram eder) Sigara yak.
ADAM : Teşekkür ederim. (UZMANçıkar) Niye bazı şeyleri anlamak is-
temiyorsun. Biraz da meseleye benim açımdan bak. Kendini hep tek ta-
raflı donatmışsın... Biraz net baksan o zaman beni daha iyi anlayacaksın.
RÜTBELİ : Bak Serdar seni sevdim. Üstelik çok gençsin. Hayata bir yerden baş-
lamak için geç kalmış sayılmazsın. Devlet büyüktür. Bağışlayıcıdır. Sığın
devletine, aman dile. Gerisi bizim işimiz.
ADAM : Komutan, inan bana çok rahatım. Artık bir şeyden eminim, ço-
ğaldığımızdan. Bunda da sizin payınız çok büyük. Yöreyi sevseydiniz,
yöre insanına daha insanca davranırdınız. Eziyet edilmeseydi...
RÜTBELİ : (Sinirli) Ne eziyeti? Adam gelip seni öldürecek. Kaçıracak. Ondan sonra
da bunlara karışmayacaksın öyle mi? Buraya yapılan masrafların farkında
mısın? Değilsin. Sanıyorsun her şey rahatrahat yürüyor.
ADAM : Bazı uygulamaların ne kadar yersiz olduğunu sen de biliyorsun, ben de.
Başımıza getirmedik felaket bırakmadılar. Bu toprakların bize verdiğini
geri verseydik, böyle mi olurdu? Tabii ki olmazdı...
RÜTBELİ : Ne verdi?
ADAM : Daha ne vermesini bekleyelim. Neyi kaldı ki. Işık verdi, tarlasındakini
verdi, ekmeğini verdi. Her şey verdi, ne vermedi ki?
RÜTBELİ : Serdar içimizde başka uyruklular da var mı?
ADAM : Bu davaya kim inanırsa, o var...
17
ADAM : (Farkında) Niye sordun? Merakından mı? Elbette değil, bilgim yok. Ama
duruma bakılırsa ucuz atlatmışsınız.
RÜTBEÜ : Nasıl yani?
ADAM : Bir yaralıyla kurtulmuşsunuz.
RÜTBELİ : Saldırganları tanıyor musun?
ADAM : Herkes birbirini tanır.
RÜTBELÎ : Bunlar mağaralarda mı kalıyor. Yoksa civar köylerde mi?
ADAM : Komutan nerden bileyim, her birlik kendi başının çaresine bakar. (RÜT-
BELÎ'ninpencereden bakıp sigarasını nefeslediğini seyreder) Kar yağışını sey-
retmek insanı hüzünlendirir. Ben hep çocukluğumu hatırlarım, ço-
cukluğumu hatırlatır kardan adam yaptığım günleri. Hiç unutmuyorum
bir gün Dikran'la beraber kocaman bir kardan adam yapmıştık, Artin
Amca da burnuna havuç takmıştı (Ruübeli bakar) Dikran'ın babası kapı
komşumiuz... Cadı Sadde salçah ekmek verecek diye Dikranlar'ın camını bile
kırmıştım. Çocukluk işte...
RÜTBELİ : Salçah ekmek mi?
ADAM : Daha ilkokuldaydım; Satide'nin hali vakti yerinde, kiminle uğraşacak;
her mahallede böyleleri vardır. Birileriyle ekmeğini bölüşmekten kıs-
kananlar. Boşuna cadı Sacide demezdik ona. Hatırladıkça kızarırım. Dik-
ran'ırn anası Mari Teyze kazanda su kaynattığında beni de çağırır Dik-
ran'la beraber bizi yıkardı. Kocaman bir kazanları vardı, bir de leğenleri..
Aradan yıllar geçti ben fakülteye kayıt yaptırmak için İstanbul'a gel-
miştim. Dikranlar'da kaldım.O camlarını kırdığım günleri hiç unu-
tamadım, ama Dikranlar hiç yüzüme gelmediler; çünkü onlür Sacide'yi
tanıyordu. Yıllar sonra ben de anladım.
RÜTBELÎ : Daha Sacideler var.
ADAM : Doğru.
RÜTBELÎ : Şimdi ne yapmak gerekirdi biliyor musun? İnsanın sevgilisiyle elele ta-
neleyen karın altında yürümesi, sonsuza dek, problemsiz. Kaygısız. Öy-
lece yürümek. Sonra içmek...
ADAM : "Sonra içmek," yine içmek. O havayı solumak. Ben fakültedeyken... hey
gidi günler hey...
RÜTBELÎ : özlüyor musun o günleri?
ADAM : Özlanmez mi? Okulun karşısında ufak bir cızbıza dukanı vardı. Hani
biz de öğrenciyiz ya, takardım koluma sevgilimi, dükkânın sahibi yaşlı
bir çiftti. Zamanında buralardan göç etmişler. Oufacık dükkânda bize ne-
19
ler yapmazlardı ki... Zulamızdı orası. Ayak üstü tem rakı atardık, keyifli
günlerdi; sonra bize ızgara köfte yapardı.
RÜTBELİ : Yollar açık olsaydı biz de köfte yapardık.
ADAM : Pencereden bakabilir miyim?
RÜTBELİ : Tabii ki bakabilirsin. (Pencerenin önünde) Biliyor musun ben evliydim.
ADAM : Ben de.
RÜTBELİ : Eşimi trafik kazasında kaybettim. Hiç bu kadar hüzünlenmemiştim.
(Sigarasını tazeler, ikram eder o da tazeler.) Bir oğlum var.
ADAM : iyi ya ne güzel.
RÜTBELİ : Bir gün oğluma kardan bir adam yaptım, allah kahretsin ertesi gün hava
güneşli olmaz mı, kardan adam eridi. Oğlum doya doya oynayamadı bile.
ADAM : Kimi mutluluklar kardan adam gibidir. Eriyip gidiyor. Aslında göreceli
bir şey, tarifsiz.
RÜTBELİ : Oğlum şimdi okuyor. Karımın üzerine bir daha evlenmedim. Aslında
sevebileceğim insanlar çıktı karşıma. Ama oğlumla karımın anısını dü-
şündüm. Artık evliliği düşünmedim.
ADAM : Ben de karımı kaybettim komutan.
RÜTBELİ : Benzer yönlerimiz varmış.
ADAM : Çatışmada. Çocuğumuz yoktu, çocuğumuzun olmasını yarına bırakmak
istiyorduk. Ama o erken ayrıldı aramızdan, pusuya düşürüldü.
RÜTBELİ : Son söylediğini anlamadım.
ADAM : Artık çocuklar kardan adam yapabilecekler. Sevgililer de yü-
rüyebilecekler. O beni çok severdi, dahası hayatı çok severdi.
RÜTBELİ : Sanki benim ki sevmiyor muydu?
2. RÜTBESİZ: (Girer)Komutanım.
RÜTBELİ : Hasar var mıydı?
2. RÜTBESİZ: Anten kırılmıştı komutanım, onardık sanırım iş görür.
RÜTBELİ : Haydi görevin başına.
2. RÜTBESİZ: Emredersin komutanım. (Telsizin başına oturur.)
RÜTBELİ : (Gezinerek) Bu kadar yaptıklarınızdan elinize ne geçti?
ADAM : Sizin elinize ne geçti?
RÜTBELİ : Biz vatanı koruyoruz.
ADAM : Biz de vatanı koruyoruz.
RÜTBELİ : Boş hayal.
ADAM : İnanın komutan...
20
PERDE
2. BÖLÜM
ARA OYUN
tarma.
6. RÜTBESİZ: Ama bu haksızlık. Bu soğukta bunların bitleri azmış, hayvan oğlu hay-
vanlar, inşallah donarlar da hepsinden kurtuluruz. (5. Rütbesiz çkar.)
KLAVUZ : (Girer. O da silahlıdır) Eyi ahşamlar... Bizi niye çağırmışlar?
6. RÜTBESİZ: Saldıracaklarmış.
KLAVUZ : Hele bi gelsinler. Allah ya onlara verir ya bahan.
5. RÜTBESİZ: Arkadaşların nerede?
KLAVUZ : Uzman onları sipere yatırmış, ele bekliler. (Silahını okşayarak) En az on
tane öldüreceğim. On tane azdır bile. Ne onu, girmi girmi... Hoş hepsini
öldürsem gönlimi gene rahat edemem ya.
6. RÜTBESİZ: Hepimizi vuracaklar...
4. RÜTBESİZ: Sakin ol.
KLAVUZ : Ben tam yedi tane çatışmadan sağ çıkmışam. Bilisiz değil mi? Hele bi-
rinde bizi pusuya düşürmişlerdi, görecehtınız. Sonra bizi onları düşirdıh,
hepsi tavuh gibi kaçidi.
5. RÜTBESİZ: Hâlâ kar yağıyor değil mi?
KLAVUZ : Tipi var göz gözi görmi. Ama saldırmazlar, bu havada olmaz.
4. RÜTBESİZ: Üç gün önce de aynı hava değil miydi?
KLAVUZ : Üç gündür gar yagi. Göz gözi gör mi, bu havada gelmezler.
6. RÜTBESİZ: Gelirler...
KLAVUZ : Gelacahları varsa görecehlan da var. Bunların katli vaciptir. Bi söz var
eceli gelen it, cami avlusuna işermiş. Hele bi gelsinler.
3. RÜTBESİZ: (Girer;Dışarı çok soğuk. 6. RÜTBESİZ: Yeni bir
haber... Vaz geçmişler değil mi?
3. RÜTBESİZ: Henüz bir şey yok. Bekliyoruz. Komutanın canı çok sıkkın. Adam'ın
umurunda değil, keyifine diyecek yok.
5. RÜTBESİZ: Yeri sıcak, ne umrunda olacak.
4. RÜTBESİZ: O adam manyak be. Doktor ol buralarda sürün.
KLAVUZ : O hayırdık afyon gibi bunların kanına girmiş, bunlar iflah olur mu?
3. RÜTBESİZ: Sıkı durun, bunların hepsini haklayacağız. Yeni bir gelişme olursa haber
veririm. (Çıkar.)
6. RÜTBESİZ: Hâlâ daha ne bekliyorlar. Haydi saldırın be allanın belaları.
KLAVUZ : Korhiler, saldıramazlar.
5. RÜTBESİZ: Şimdi ne olacak biliyor musun?
4. RÜTBESİZ: (Matrak)Denizin karşısında oturup dalgaları sayacaksın.
23
KLAVUZ : Senin önünde ben duracaham, sahan kendimi siper edecağam. Tamam
mi?
5. RÜTBESİZ: Tam çatak ha...
KLAVUZ : Gerçi maaşlar fena değil ama, her şey çoh pahalı olmiş. Artıh paranın
kıymeti kalmamış.
6. RÜTBESÎZ: (Birden silahını ateşleyip yerinden nrlar. Bütünü yere yatmıştır. Sonra rastgele
ateş etmeye başlar. Ateş ede ede çıkar) öldürecem... Hepsini öldürecem... Buradayım
allahın belaları gelin, gelin piç kuruları sizi... Gelin de size gününüzü göstereyim...
(Çıkmıştır.) KLAVUZ : Bu adam deli olmiş. (Arkasından çıkar.)
4. OYUN
(RÜTBELİ'nin odasına geçer. Duyulan silah sesi odada bir tedirginlik ya-
ratmıştır. RÜTBELÎ, UZMAN ve RÜTBESİZLER ellerinde büyük silahlarla ka-
pıya doğru hızla ilerlerken.)
RÜTBELİ : Haydi çabuk olun. Sen telsizin başından ayrılma. Şimdi size gününüzü
gösteririz. (Kapıyı açmak için çıkarken, 6. RÜTBESİZ elinde silahıyla rastgele
ateş ederek girer. 6. RÜTBESİZ'in arkasındaki RÜTBESİZLER 6. RÜTBESİZİ
belinden kavrayarak yere atarlar) Ne oldu buna böyle, bu da ne?
5. RÜTBESÎZ: Kafayı yemiş komutanım.
RÜTBELİ : (Aynı tedirginlik devam etmektedir) Haydi siperlere.
5. RÜTBESİZ: Az önce ateş eden de buydu komutanım.
6. RÜTBESİZ: (Yerde arkada^armmeUenndenkurtulnıak çabasında) Bırakın beni, öl-
düreceğim bunu, bırakın. Bırakın beni...
RÜTBELÎ : Geçti oğlum, sakin ol...
6. RÜTBESİZ: Bırakın diyorum beni, bu piç kurularını öldüreceğim. Yoksa beni öl-
dürecekler.
RÜTBELİ : Geçti diyorum geçti... (Yerden kaldırıp silker, sonra iki tokat atar) Kendine
gel ne oluyor sana böyle?
6. RÜTBESİZ: (Ağlayarak)Bern öldürecekler. (RÜTBELİ'yesarılır.)
RÜTBELİ : Geçti diyorum. (7. RÜTBESİZ girer yaralıdır ayağını sürtmektedir. Bu yaralı
olan RÜTBESİZ'dir.)
7. RÜTBESÎZ: (Eli tetiktedir)Neler oluyor?
26
RÜTBELİ : Yok bir şey yatağına dön. Haydi herkes görevinin başına bunu da gö-
türüp yatıştırın. UZMAN : Emredersiniz komutanım. (Çıkarlar. RÜTBELİ, ADAM,
2. RÜTBESİZ, l.
RÜTBESİZ ve 3. RÜTBESİZ kalır. Kısa bir sessizlik) Ne o, bir haber yok mu?
2. RÜTBESİZ: Yok komutanım... RÜTBELİ : (ADAM'a) Dua et, az daha ölüyordun.
: Ne f ark eder ki...
ADAM
RÜTBEL
: Nasıl ne fark eder. ölmek o kadar kolay mı? Doğrudur, senin için ölmek
öldürmek sigara içmek gibi bir şey herhalde. Onun için böyle rahat ola-
biliyorsun. Yo o kadar kolay olmamalı...
ADAM : Elbette öyle... Ama, ölüm geldi çatu. Niye rahat olmayayım ki.
RÜTBEL
: Aklınca üstün olduğunu sanıyorsun. Arkadaşlarının birazdan gelip seni
kurtaracaklarını düşünüyorsan yanılıyorsun. Öleceksek, birlikte öleceğiz.
Ya da hepimiz birlikte kurtulacağız.
ADAM : Kimsenin haberi yok ki benim burada olduğumdan. Belki donduğumu
düşünürler.
RÜTBEL
İ ADAM
: (Alttan) Kendi aranızda iletişim kurmak bu kadar zor mu?
: Bu kadar olanaklar içinde sen kurabiliyor musun? Hayır kuramıyorsun,
bizim ne farkımız var.
2. RÜTBESİZ: Komutanım yine saldın emri veriyorlar. Kesildi... RÜTBELİ : (Kendi
kendine, duyulmayacak bir sesle) Saldıracaklarsa saldırsınlar. Böyle
beklemek daha kötü... (ADAM'a) Haber ulaştıran milisleriniz yok mu?
Şimdi çoktan haber ulaştırmışlardır.
ADAM : O kadar kolay değil.
RÜTBELİ
: Nasıl?
ADAM
: Çok garip sorular soruyorsun.
RÜTBELİ
: Bak Serdar sana ısındım. Çok hoş bir insana benziyorsun. Var mısın
bunların yerini bize söylemeye? Ne dersin?
ADAM
: (Teselli edid) Bunların sabit yeri yok ki.
RÜTBELİ
: Sabit yerleri olmaz olur mu? Sabit yerleri yoksa sen nasıl ulaşacaktın ar-
kadaşlarına?
ADAM
: Onlar ulaşırlar.
RÜTBELİ
: Doğru bir iş yaptıklarından emin misin? Gerçekten inanıyorsun değil
mi? Bizi alt edeceklerine inanıyor musun? Öyle kolay mı? Şaşarım sana.
Bana müsaade edilse bu işler üç günde çözülür. Öyle uzun süre değil, üç
günde...
27
5. OYUN
zeceğiz, herkes aynıdır deniliyor. İnan bu sözler sandık açılana kadar sü-
rüyor. Sandık açıldıktan sonra... Eski tas eski hamam. Her gelen ne diyor?
(Kurt ulumaları) "Tepelerine balyoz gibi ineceğiz." Kimin tepesine, biz
kimiz, o kim. Madem ki etle tırnak gibiyiz, bu zihniyet neyin nesi? Vebal
altındasınız, günah içindesiniz.
RÜTBELİ : Bunları sen mi söylüyorsun? İsimsiz yavrulara kıyarken vebal yok, köyler
yağmalanırken günah yok da, huzuru bozanlara karışıldı mı günah oluyor,
vebal oluyor öyle mi? Çiçek vermemizi beklemiyorsun ya... Ne iyi ettiniz
de böyle yaptınız dememizi mi bekliyorsun?
ADAM : Öyle söylemediğimi sen de biliyorsun.
RÜTBELİ : Ben hep barıştan yanayım, savaşı sevmiyorum. Nefret ediyorum. Ama ne
yapıyorlar. (Sigara uzatır, sigarasını yakar.)
ADAM : Bari bunu söylemeyin.
RÜTBELİ : Neden?
ADAM : 20 Gündür buradayım, tam 20 gündür elinizdeyim, duyduğum ne biliyor
musun? Bana yapılanların ne olduğunu biliyor musun? Bilmez olur musun?
Elbette biliyorsun, bana neler yapmak istediğinizi...
RÜTBELİ : Sana kötü davranıldığını iddia edemezsin.
ADAM : (Elindeki sigarayı göstererek) İyi davranmaktan ne anlıyorsunuz, Sigara, çay,
yemek mi? Bana nasıl davramldığı halimden belli olmuyor mu? Ben iyi
davranmaktan bunları anlamıyorum. Aynı dili konuşuyoruz. Ama şuracıkta
seninle benimki katolik nikahına dönüşen zoraki bir beraberlik.
RÜTBELİ : Dost olmak için geç kalmış sayılmayız.
ADAM : Güldürme beni.
RÜTBELİ : Dediğin gibi olmaz, niye taa başa dönmüyoruz?
ADAM : İnsanlar size alabildiğine misafirperverliğini gösterdi, öyle ki, sizleri ev-
lerinde konuk etmek için aralarında kan davası başlayan aileler bile oldu.
RÜTBELİ : Bize haksızlık ediyorsun, farkında olmadan da hakaret. Bizler nankör
değiliz. Hep onları koruduk, hâlâ da koruyoruz.
ADAM : Sen de kabul ediyorsun, iki şeyin olduğunu, "Onlar ve biz" Yönetenler ve
yönetilenler.
RÜTBELİ : Ben öyle demek istemedim.
ADAM : Her neyse aynı kapıya çıkar. İşi zorlaştıran ne biliyor musun?
RÜTBELİ : (Sözünegirerek) Baştakiler insanların acılarını fark etmeyebilir.
ADAM : Bizim bu konuştuklarımız bilinmiyor mu sanıyorsun? Herkes durumun
farkında.
RÜTBELİ : Almanya'ya Baksana, 45'te duvar ördüler, insanlar ne yaptı, duvarı yıktı.
Ve o duvar dünyanın süperleri tarafından korunuyordu. Demek bazı şey-
lerin sonunu görmüyorsun.
ADAM : Kim öyle olmasını istiyor.
RÜTBELİ : Peki öyleyse yapmak istediğiniz ne?
ADAM : Bir doktor hastasını tedavi etmek için uğraşmazsa, hasta da kendi ba -
şının çaresine bakmak zorundadır. Çünkü hasta hayatı seviyor, ölmeyi
zaten göze almıştır. Taa doktorun kendisini red ettiği zaman.
RÜTBELİ : (Kağıtlarla uğraşmaya başlar, 2. RÜTBESÎZ'e) Nasıl gidiyor?
2. RÜTBESİZ: Yeni bir şey yok komutanım.
RÜTBELİ : (Camın önünde) Tipi yine başladı, peki ya hasta beni başka doktorlar te-
davi etsin derse?
ADAM : Hiçbir hasta bunu yapmaz... Demin dengeler değişiyor dedin. Geçmişte
insanlar ekmek için kavga ederdi değil mi? Tabi ekmeğin önemi hiçbir za-
man yadsınamaz. Ama artık insanlar benliklerini korumak zorunda.
RÜTBELİ : Burada nimetler içinde yaşıyoruz farkında değilsin her şeyimiz var.
ADAM : Yararlanan için, var tabii.
RÜTBELİ : İstemesini bileceksin.
ADAM : Yıllarca veren mi oldu? Sonra geriye bir şey kaldı: Verilmeyeni almak
zorundasın.
RÜTBELİ : Silahla kimse bir şeyi halledemedi: Eğer silahla çözümler olsaydı. Hitler
dünyaya yürüdü ne oldu?
ADAM : Oburca davrandı. Hak etmediği şeyleri istedi.
RÜTBELİ : Yedirmezler yedirmezler.
ADAM : Ama insanlar hakları olanı istemek zorundadır.
RÜTBELİ : Dünyan hayalden ibarettir. Sadece hayal...
ADAM : Hayaller uğruna insanlar canını verir mi?
RÜTBELİ : İnsanlar bir şeylere inanmak zorunda hissediyor kendini, onun için. Baş -
ka inanacak şeyler bulmalısın.
ADAM : En güzel şeye inanıyorum. Geleceğe güzel bir dünya bırakmaya.
RÜTBELİ : Güzellik dediğin şey o kadar çabuk değişebiliyor ki.
ADAM : Nasıl?
RÜTBELİ : (2. RÜTBESİZ 'e,) Ben koğuştayım bir şey olursa bena haber verin arar-
sınız.
2. RÜTBESİZ: Emredersiniz komutanım. (RÜTBELİçkar.)
6. OYUN
(Aynı yer. RÜTBELİ gezinmekte, ADAM ise çay içmekte, 2. RÜTBESİZ ise tel-
sizle uğraşmaktadır. 1. RÜTBESİZ daktilonun başında oturmuştur.)
PERDE