You are on page 1of 239

AÖF Kitapları Öğrenci Kullanım Kılavuzu

Öğrenme çıktıları
Bölüm içinde hangi bilgi, beceri ve yeterlikleri
kazanacağınızı ifade eder.

Tanım
Bölüm içinde geçen
önemli kavramların
Bölüm Özeti tanımları verilir.
Bölümün kısa özetini gösterir.

Dikkat
Konuya ilişkin önemli
Sözlük uyarıları gösterir.
Bölüm içinde geçen önemli
kavramlardan oluşan sözlük
ünite sonunda paylaşılır.

Karekod
Bölüm içinde verilen
Neler Öğrendik ve Yanıt Anahtarı
karekodlar, mobil
Bölüm içeriğine ilişkin 10 adet
cihazlarınız aracılığıyla
çoktan seçmeli soru ve cevapları
sizi ek kaynaklara,
paylaşılır.
videolara veya web
adreslerine ulaştırır.

Öğrenme Çıktısı Tablosu


Araştır/İlişkilendir/Anlat-Paylaş
İlgili konuların altında cevaplayacağınız soruları, okuyabileceğiniz
ek kaynakları ve konuyla ilgili yapabileceğiniz ekstra etkinlikleri gösterir.
Yaşamla İlişkilendir
Bölümün içeriğine uygun paylaşılan yaşama dair gerçek kesitler
veya örnekleri gösterir.
Araştırmalarla İlişkilendir
Bölüm içeriği ile ilişkili araştırmaların ve bilimsel çalışmaları gösterir.
Orta Asya ve
Kafkaslarda
Siyaset

Editörler

Büyükelçi Hulusi KILIÇ


Doç.Dr. Elif TOPRAK

Yazarlar

BÖLÜM 1, 4 Prof.Dr. Alaeddin YALÇINKAYA

BÖLÜM 2
Prof.Dr. Cemil HASANLI

BÖLÜM 3
Prof.Dr. Mesut Hakkı CAŞIN

BÖLÜM 5
Prof.Dr. Ömer Göksel İŞYAR

BÖLÜM 6
Prof.Dr. Ertan EFEGİL

BÖLÜM 7
Prof.Dr. Barış ÖZDAL

BÖLÜM 8
Prof.Dr.Bülent AÇMA
T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 3918
AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 2713

Bu kitabın basım, yayım ve satış hakları Anadolu Üniversitesine aittir.


“Uzaktan Öğretim” tekniğine uygun olarak hazırlanan bu kitabın bütün hakları saklıdır.
İlgili kuruluştan izin almadan kitabın tümü ya da bölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kayıt
veya başka şekillerde çoğaltılamaz, basılamaz ve dağıtılamaz.

Copyright © 2019 by Anadolu University


All rights reserved
No part of this book may be reproduced or stored in a retrieval system, or transmitted
in any form or by any means mechanical, electronic, photocopy, magnetic tape or otherwise, without
permission in writing from the University.

Öğretim Tasarımcısı
Öğr.Gör. Orkun Şen

Grafik Tasarım ve Kapak Düzeni


Prof.Dr. Halit Turgay Ünalan

Dil ve Yazım Danışmanları


Öğr.Gör. Serdar Şen
Emine Koyuncu

Ölçme Değerlendirme Sorumlusu


Öğr.Gör. İbrahim Sarı

Grafikerler
Ayşegül Dibek
Hilal Özcan
Özlem Çayırlı
Gülşah Karabulut

Dizgi ve Yayıma Hazırlama


Beyhan Demircioğlu
Selin Çakır
Burak Arslan
Kader Abpak Arul
Gül Kaya
Zülfiye Çevir

ORTA ASYA VE KAFKASLARDA SİYASET

E-ISBN
978-975-06-3599-1

Bu kitabın tüm hakları Anadolu Üniversitesi’ne aittir.


ESKİŞEHİR, Ekim 2019
3061-0-0-0-1909-V02
İçindekiler

Orta Asya ve Soğuk Savaş Dönemi


BÖLÜM 1 Kafkaslar Siyasi BÖLÜM 2 Türkiye-Soyvetler
Tarihi Birliği İlişkileri

Giriş ................................................................. 3 Giriş ................................................................. 29
19. Yüzyılda Kafkaslar ve Türkistan ............. 4 Sovyetler Birliği’nin Türkiye Üzerinde
Rus Çarlığı Tarafından Kafkas ve Baskıları  ......................................................... 29
Türkistan Hanlıklarının İşgali ....................... 9 Potsdam Konferansı .............................. 34
Kırım Savaşı ve Kafkasların Rusya’ya Sovyet Talepleri ve Güney Kafkasya
Bırakılması ............................................. 9 Cumhuriyetleri ............................................... 35
Türkistan’daki Son Türk Hanlıklarının Türkiye’nin Batı Bloku ile Yakınlaşması ...... 39
İşgali ....................................................... 10 Stalin’in Türk Boğazları Üzerine Planı   43
Türkistan Hanlıklarının İşgalinde Soğuk Savaşın Tırmanması ........................... 45
Ignatiyev Raporu ................................... 10 1950-1989 Arası Türk-Sovyet İlişkileri ......... 48
Türkistan’ın Sömürgeleşmesinde
Gorçakof Deklarasyonu ........................ 11
Türk Hanlıklarının İşgalinin
Tamamlanması ...................................... 12
I. Dünya Savaşı Sonuna Kadar Kafkaslar
ve Türkistan  .................................................. 16
Sovyetler Birliği Döneminde Kafkaslar
ve Türkistan ................................................... 18

Rusya’nın Orta Asya


ve BDT Politikaları
BÖLÜM 3 Kapsamında Bölgesel Güç
Dengelerinin Değişimi
Giriş ................................................................. 61 BDT Örgütünün Kolektif Savunma
Rusya’nın Orta Asya Dış Politikasındaki ve Güvenlik Boyutu .............................. 72
Değişimin Teorik Arka Planı.......................... 61 Avrasya Ekonomik Topluluğu (AET) Ortak
Rusya Dış Politikasında Atlantikçi Enerji Politikaları  .......................................... 74
Okul......................................................... 63 Yeni Rus Siyasal Kimliği ........................ 74
Rusya Dış Politikasında Avrasyacılık Orta Asya’da Değişen Güç Dengeleri ve
Kavramı .................................................. 65 Bölgesel Aktörler ........................................... 75
BDT’nin Kuruluşu, Kurumsal ve İşlevsel ABD’nin Hegemonik Oyuncu Olarak
Yapısı  .............................................................. 66 Rusya’ya Meydan Okuması .................. 76
BDT’nin Kurucu Antlaşmaları .............. 68 Rusya’nın Orta Asya Politikalarında
Rusya’nın BDT Coğrafyasında İzlediği Ortak ve Rakibi: Çin  ............................. 79
Politikaların Stratejik Önemi  ....................... 70 Şanghay Örgütü: Orta Asya’nın
Rusya - Orta Asya Petrol ve Gaz .......... 71 NATO’su Olur mu? ............................... 79
Bölgede Yabancı Sermaye Yatırımları.... 71 Türkiye-Rusya İlişkileri ......................... 80

iii
Kafkaslar ve Orta
Asya Ülkelerinin
BÖLÜM 4 Siyasi ve Ekonomik
Yapıları ve Dış
Politikaları
Giriş ................................................................. 93 Kırgızistan: 1990’ların Sakin
SSCB’nin Dağılması ve Bağımsız Cumhuriyeti ........................................... 101
Cumhuriyetler ................................................ 93 Özbekistan’da İstikrar Arayışı .............. 102
Gürcistan’ın Bağımsızlık İlanı, Tacikistan’da Bağımsızlık Sonrası
28 Nisan 1991 ......................................... 94 İç Savaş ................................................... 102
Ermenistan’ın Bağımsızlık İlanı, Bağımsızlık Sonrası Türkmenistan:
23 Ağustos 1991 ..................................... 94 Sürekli Tarafsızlık Stratejisi .................. 103
Kırgızistan’ın Bağımsızlık İlanı, İstikrar ve Denge Politikalarıyla
31 Ağustos 1991 ...................................... 95 Kazakistan .............................................. 103
Özbekistan’ın Bağımsızlık İlanı, 2000’li Yıllarda Kafkaslar ve Orta
1 Eylül 1991 ............................................. 95 Asya Politikaları ............................................. 104
Tacikistan’ın Bağımsızlık İlanı, 11 Eylül Sonrasında Kafkasya ve
9 Eylül 1991 ............................................ 95 Türkistan’da ABD Üsleri ....................... 105
Azerbaycan’ın Bağımsızlık İlanı, Kafkasya ve Orta Asya’da
18 Ekim 1991 .......................................... 96 Renkli Devrimler ................................... 105
Türkmenistan’ın Bağımsızlık İlanı, Kafkaslar ve Orta Asya
27 Ekim 1991 .......................................... 96 Cumhuriyetlerinin Ekonomileri
Kazakistan’ın Bağımsızlık İlanı, ve Dış Politikaları ........................................... 106
16 Aralık 1991 ......................................... 97 Azerbaycan ............................................ 107
Bağımsızlık Sonrası Kafkaslar ve Orta Asya ...... 98 Gürcistan ................................................ 108
Bağımsızlık Sonrası Gürcistan: Ermenistan ............................................ 109
Abhazya Sorunu ve BDT Üyeliği .......... 99 Kazakistan .............................................. 110
Ermenistan’ın Genişleme Politikası Kırgızistan .............................................. 110
ve Komşularıyla Sorunları .................... 99 Özbekistan ............................................. 110
Azerbaycan’ın Yukarı Karabağ Tacikistan ............................................... 111
Savunması ve Siyasal İstikrarsızlık ...... 100 Türkmenistan ........................................ 111

Türkiye-Güney
BÖLÜM 5 Kafkasya Ülkeleri
İlişkileri

Giriş ................................................................. 121 Robert Koçaryan Döneminde


Türkiye’nin Güney Kafkasya Politikası ........ 121 Türkiye-Ermenistan İlişkileri ................ 133
Türkiye-Azerbaycan İlişkileri ........................ 123 2000’li Yıllarda Artan İkili İlişkiler ....... 136
Resmî İlişkilerin Başlangıç Dönemi ..... 124 Türkiye-Gürcistan İlişkileri ............................ 138
Azerbaycan’da Elçibey İktidarı ve Türkiye-Gürcistan Siyasî İlişkileri ........ 139
Türk Dış Politikası ................................. 124 Türkiye-Gürcistan Askerî İlişkileri ....... 142
Haydar Aliyev Dönemi ve Türkiye-Gürcistan Ekonomik İlişkileri.....  143
Türkiye’nin Politikaları ......................... 126 Türkiye’nin Kafkasya’da Güvenlik
Türkiye-Ermenistan İlişkileri ........................ 130 ve İstikrar Arayışları ...................................... 144
Sorunlu Bir Başlangıç ............................ 130 Azerbaycan-Ermenistan
Kelbecer’in İşgali ve İlişkilerin Kopması .. 132 Cephesinde Artan Gerginlikler ............. 145
İlişkilerde Yumuşama Belirtileri: Bölgede Artan Gerginliğin Başlıca
1996-1997 ............................................... 132 Nedenleri ............................................... 146

iv
Orta Asya ve
Türkiye-Orta Asya
BÖLÜM 6 BÖLÜM 7 Kafkaslarda
Devletleri İlişkileri
Bölgesel İhtilaflar

Giriş ................................................................. 155 Giriş ................................................................. 181


Türkiye ve Orta Asya ..................................... 155 Osetya ve Abhazya Sorunları ....................... 181
Sovyetler Birliği Dönemi ............................... 157 Acaristan Sorunu ........................................... 185
1991 - 1993 Dönemi ........................................ 159 Cavahati Sorunu ............................................ 186
Orta Asya’ya Genel Yaklaşım ............... 159 Fergana Vadisi ............................................... 189
Somut Adımlar ...................................... 159 Hazar’ın Statüsü ............................................ 190
1993 - 2002 Dönemi ...................................... 164 Soğuk Savaş Sonrası Dönemde Hazar’ın
İlişkilerin Gerilemesi ............................. 164 Hukuki Statüsü Tartışmaları ................ 191
Rusya ve Abd’nin Bölgeye İlgisinin Hazar Denizi’nin Hukuki Statüsü
Artması ................................................... 165 Sözleşmesi’nin Analizi ........................... 191
2002 - 2015 Dönemi ...................................... 166 Dağlık Karabağ ve İşgal Altındaki Reyonlar
Türk Dış Politikasında Yeni Orta Asya Sorunu ............................................................ 194
Anlayışı ................................................... 166
Türkiye’nin Girişimleri .......................... 167

Rusya Federasyonu
BÖLÜM 8
Enerji Politikaları

Giriş ................................................................. 209
Rusya Federasyonu’nun Enerji Potansiyeli,
Üretimi ve Ticareti  ....................................... 209
Rusya Federasyonu’nun Enerji Kaynağı
Potansiyeli ve Üretimi  ......................... 210
Rusya Federasyonu’nun Enerji
Ticareti ................................................... 215
Rusya Federasyonu’nun Enerji Politikalarının
Uluslararası İlişkilere Etkileri ........................ 219
Türkiye – Rusya Federasyonu Enerji
İlişkileri ........................................................... 222

v
Önsöz

Sevgili Öğrenciler, tabın hazırlığında gösterdikleri özen için te-


şekkür ederiz. Ders kitabımızın, Uluslararası
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset kitabı, Ulus- İlişkiler öğrencilerinin yanı sıra, siyaset bilimi,
lararası İlişkiler lisans öğrencilerine dünya si- tarih gibi başka alanlarda okuyan ve bölge ça-
yasi tarihi ve uluslararası politikada önemli lışmaları yapan öğrenci ve akademisyenler için
yeri olan Orta Asya ve Kafkasları tanıtmayı de önemli bir kaynak olacağını düşünüyoruz.
amaçlamaktadır. Bölge dinamiklerini analiz
edebilmek için gerekli bilgiler kitapta tarihi bir Kitabın birinci ünitesinde, Orta Asya ve Kaf-
perspektifle sunulmaktadır. Çarlık Rusya’sının kasların 16. yüzyıldan itibaren siyasi tarihi, 1.
ve 1917 sonrasında Sovyetler Birliği’nin (SSCB) Dünya Savaşına kadar ele alınmaktadır. 1917
bölge ülkelerine yönelik politikaları, İkinci devrimi sonrası Sovyetler Birliği ile değişen
Dünya Savaşı sonrasında oluşan iki kutuplu dengeler ve savaş sonrası dönem incelenmek-
uluslararası sistemin belirlediği değişkenler, tedir. İkinci ünitede, İkinci Dünya Savaşı sonra-
diğer küresel güçlerin bölgedeki çıkar ve politi- sında etkili olan Soğuk Savaş ortamında (1945-
kaları Orta Asya ve Kafkasları anlamada önem 1989) Türkiye Sovyetler Birliği (SSCB) ilişkileri
taşımaktadır. 1989 yılında Soğuk Savaşın sona anlatılmaktadır. Bu bölümde, Sovyet talepleri
ermesiyle Rusya Federasyonu ve Bağımsız ve iddiaları ile başlayan iki ülke arasındaki ger-
Devletler Topluluğu bölgede önemli aktör- ginliğin, iki kutuplu sistemin şekillenmesiyle
ler olarak yerini almıştır. Sovyetler Birliğinin etkileşimi ele alınmaktadır. Üçüncü ünitede,
çözülmesiyle bağımsızlıklarını kazanan Orta Soğuk Savaş sonrası Türkiye Rusya Federasyo-
Asya ve Kafkas devletleri; siyasi, ekonomik nu ilişkileri, Bağımsız Devletler Topluluğu’nun
ve kültürel açıdan küreselleşen dünyada daha (BDT) oluşumu anlatılmaktadır. Ayrıca bu
fazla söz sahibi olmak istemektedir. Bölgedeki bölümde, bölgesel ve küresel güçlerin 1990’lı
gelişmeler, enerji kaynakları, ilgili güç denge yıllardan itibaren, bölge ülkelerine ve dış po-
ve politikaları, başta Amerika Birleşik Devlet- litikalarına etkileri incelenmektedir. Dördün-
leri (ABD), Avrupa Birliği üye devletleri olmak cü ünite; Orta Asya ve Kafkas devletlerinin,
üzere uluslararası toplum tarafından yakın- SSCB’nin çözülme sürecinin ardından bağım-
dan izlenmektedir. Uluslararası İlişkiler alanı sızlıklarını kazanmaları, siyasi ve ekonomik
açısından bakıldığında, bölge ülkelerinin bir- yapıları, birbirleriyle ilişkileri ve uluslararası
birleriyle ilişkileri kadar, bölgede temel aktör- politikadaki gelişmelerin bu ülkelerin dış po-
lerden olan Türkiye ile ilişkileri de önemlidir. litikalarına etkileri üzerinedir. Beşinci ünite,
Kafkaslardaki komşuluk ilişkilerinin yanı sıra, Türkiye’nin Güney Kafkas ülkeleri Azerbay-
bu coğrafyadaki ilişkilerin ve işbirliklerinin can, Ermenistan ve Gürcistan ile ilişkilerine
stratejik önemini arttıran bir diğer faktör de odaklanmıştır. Bölgenin Türkiye için önemini
Türkiye’nin Orta Asya Türk devletleri ile olan ve devletler arasındaki ilişkileri anlatmaktadır.
bağıdır. Altıncı ünite ise, Türkiye’nin Orta Asya Devlet-
leriyle ilişkilerini ve Türk Dış Politikasının Orta
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset, uzaktan öğ- Asya yaklaşımını incelemektedir. Yedinci üni-
retim tasarım ilkelerine göre hazırlanmış bir tede bölgesel ihtilafları, taraf olan ülkelerin ve
ders kitabıdır. Dolayısıyla üniteler, öğrencile- yakın devletlerin politikalarını ve uluslararası
rin kendi kendilerine öğrenmelerini destekle- örgütlerin sorunların çözümüne ilişkin yak-
yen bir yapıdadır. Farklı sayfa tasarımı ve bile- laşımlarını anlatmaktadır. Sekizinci ünitede
şenleri, öğrenenleri çalışırken yönlendirmekte, Rusya Federasyonu’nun enerji politikalarının,
araştır, ilişkilendir, anlat/paylaş soruları ve üni- bölge ve dünya siyasetine etkileri incelenmek-
te sonundaki çoktan seçmeli sorular ise öğren- tedir.
cilerin kendilerini değerlendirmelerini sağla-
maktadır. Üniteler, alanlarında uzman öğretim Bu bilgilerin, Uluslararası İlişkiler öğrencile-
üyeleri tarafından titizlikle hazırlandı. Sakarya rini bölge çalışmalarına hazırlaması, öğrenim
Üniversitesi’nden Prof.Dr. Alaeddin Yalçınka- hayatlarında ve kariyerlerinde daha donanımlı
ya, Şanghay Üniversitesi’nden Prof.Dr. Cemil kılması dileklerimizle…
Hasanlı, Özyeğin Üniversitesi’nden Prof.Dr.
Mesut Hakkı Caşın, Uludağ Üniversitesi’nden
Prof.Dr. Ömer Göksel İşyar ve Prof.Dr. Barış Editörler
Özdal, Sakarya Üniversitesi’nden Prof.Dr. Er-
Büyükelçi Hulusi KILIÇ
tan Efegil ve Anadolu Üniversitesinden Prof.
Dr. Bülent Açma’ya verdikleri destek ve ki- Doç.Dr. Elif TOPRAK

vi
Bölüm 1
Orta Asya ve Kafkaslar Siyasi Tarihi
Rus Çarlığı Tarafından Kafkas ve

1
öğrenme çıktıları

2
19. Yüzyılda Kafkaslar ve Türkistan Türkistan Hanlıklarının İşgali
1 Orta Asya ve Kafkasların yakın tarihini 2 Rusya’nın Kafkaslar ve Orta Asya’yı
değerlendirebilme işgalinin aşamalarını analiz edebilme

I. Dünya Savaşı Sonuna Kadar Kafkaslar


ve Türkistan Sovyetler Birliği Döneminde Kafkaslar ve
Türkistan

3 4
3 Rusya’nın meşruti monarşiye geçişi ve I.
Dünya Savaşı’nda yaşananların Kafkaslar 4 Bolşevik İhtilali ve SSCB döneminde
ve Orta Asya açısından sonuçlarını Kafkaslar ve Orta Asya’nın idari ve hukuki
tartışabilme durumunu değerlendirebilme

Anahtar Sözcükler: • Kafkaslar • Türkistan • Hokand Hanlığı • Buhara Hanlığı • Hive Hanlığı
• Kaşgar Hanlığı • Bolşevik İhtilali • Sovyetler Birliği

2
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

GİRİŞ yasaklanmıştır. Rus Türkolog Biçurin’in (1777-


Kafkaslar ve Orta Asya tarih boyunca önemli 1853) bu konudaki tespiti önemlidir: Hazar De-
medeniyetler ve devletlerin kurulduğu bir bölge- nizi ile Kûh-ı Nûr dağları arasında bir millet yaşar.
dir. Türklerin ana yurdu olarak bilinen Orta Asya, Bunlar Türkçe konuşurlar ve İslam dinine inanırlar.
eski kaynaklarda Türkistan olarak bilinmektedir. Bu insanlar kendilerini Türk olarak takdim ederler
Kafkasya da birçok yönüyle Türkistan’ın devamı ve onların ülkesi Türkistan diye anılır. Fergana Va-
özelliğini taşır. 20. yüzyılda daha çok Rus ve Çin disi ise Türkistan içerisinde bir bölgedir. Amu Derya
hakimiyeti altında kalan bölgede Türk kökenli söz- ve Sır Derya (Ceyhun, Seyhun) Nehirleri arasındaki
cüklerin kullanımı en aza indirilmiştir. Bununla alanın ismidir. Nehirlerin suları açılan kanallarla bu
beraber farklı kaynaklarda verilen bilgiler ve tanım- coğrafyada sulu tarım imkânı vermiş ve büyük mede-
lar konusunda çelişkiye düşmemek için Türk Dün- niyetlerin kurulması imkânını vermiştir (Yalçınkaya,
yası, Orta Asya, Türkistan, Kafkaslar kavramlarına 2006A: 15-26).
kısaca bakmamız gerekmektedir. Günümüz Kafkaslar ve Türkistan siyasi yapısı
Günümüzde sıkça kullanılan “Türk Dünyası” önemli ölçüde 19. yüzyılda yaşanan gelişmelerle
kavramı, aynı zamanda etnik bir kavram olup Türk başlamıştır. Milattan önce Göktürkler ve Hunlara
kökenli halkların siyasi örgütleşme hâlinde yaşa- kadar, bölge tarihi hakkında güvenilir kaynaklardan
dıkları ülkeler demektir. Genellikle bu ülkeler veya bilgi edinilebilmektedir. Bölgede İslâmiyet’in yayıl-
bölgeler Türk kökenli halkların etnik ağırlıkları ması ile Cengiz ve Timur’un kurdukları devletler
sebebiyle boy isimleriyle anılır. Günümüzde Orta önemli hareket noktalarıdır. Bugünkü Türkistan’ın
Asya ve Kafkaslardaki Türk cumhuriyetleri ile Rus- etnik ve linguistik coğrafyasının oluşumu Cengiz
ya Federasyonu bünyesindeki özerk cumhuriyetler dönemiyle başlatılır. Cengiz, oğulları ve torunları
veya bölgelerde örnekleri görülebilir. Türk dünya- arasında Çin, Türkistan ve İran’ı taksim etmiştir.
sı dört bölgeye ayrılır. Bu dört bölge ve kapsadığı Bir bütün olarak Türkistan bölgesine adını veren
Türk halkları/boyları aşağıdaki gibidir: ilk isim Cengiz’in oğlu Çağatay’dır. Çağatay, kendi
payına düşen bu bölgede köklü bir yönetim kur-
• Altay-Sibirya Türkleri: Altay, Hakas, Ka- muştur. Öyle ki bölgenin dili için asırlar sonra dahi
ragas, Koybal, Sabir, Televüt, Togol, Tuva, onun adı yaşamış ve Çağatay Türkçesi denmiştir.
Yakut... Timurlular’ı ortadan kaldırarak Türkistan’a hâkim
• Batı Türkleri: Türkiye, Azerbaycan, Ahıska, olan Özbekler, 19. yüzyıla uzanan siyasi yapının te-
Batı Trakya, Güney Azerbaycan, Kerkük, melini oluşturmuşlardır. (Saray, 1984: 1)
Kıbrıs, Kaçar...
• Doğu Avrupa Türkleri: Gagauz, Başkurt,
Çuvaş, Kazan, Karaçay, Nogay, Kırım, Po- Türkili ve Turan kavramları, genellikle
lonya Tatarları... Türkistan, yani Türklerin ülkesi anlamın-
• Türkistan Türkleri: Kazak, Kırgız, Özbek, da kullanılır.
Türkmen, Uygur, Karakalpak (Osmanlı
Devleti ile Kafkasya, 1992, XX). Türkistan hanlıklarından Buhara 1500 yılın-
Türkistan coğrafi olarak Batı ve Doğu diye iki- da, Hîve 1511’de ve Hokand 1700’de kurulmuş-
ye ayrılır: Doğu Türkistan bugünkü Sincan Uy- tur. Türkistan üzerinde nüfuz kurmuş olan Şah
gur Özerk Bölgesi olup, Batı Türkistan ise Kaza- İsmail’in 1514’te Yavuz Sultan Selim’e yenilmesi
kistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan ve ile, Buhara ve Hive Hanlıklarının yerleşmesi daha
Tacikistan’dan oluşmaktadır. Bu ünitede, Türkistan kolay olmuştur. Bununla beraber, 1540’da Buhara
ve Kafkaslar üzerinde durulacaktır. Bununla be- Hanı İranlılara karşı Kanuni’den yardım istemiştir
raber, tarih boyunca ve günümüzde bu iki bölge (Saray, 1984: 5-7).
politikalarının Türk dünyasının diğer bölgeleriyle 15. yüzyıldan itibaren, Ümit Burnu’nun keşfin-
de bağlantıları olmuştur. Tarih boyunca Türkistan den sonra deniz ticareti gelişmiştir. Böylece aşılma-
adıyla bir devlet kurulmayıp ilk defa Rus işgalinden sı zor Türkistan dağları üzerinden yapılan ticaretin
sonra Türkistan Vilayeti kurulmuştur. Bununla be- yani İpek Yolu’nun cazibesi azalmıştır. İngiliz, Hol-
raber, Bolşevik İhtilali ile bu ismin kullanılması landalı ve Fransız deniz ticaret şirketlerinin kurulup

3
Orta Asya ve Kafkaslar Siyasi Tarihi

gelişmesi ile Türkistan yoluyla Avrupa ticareti sona Hokand Hanlığı’nın kurulmasından sonra, Tür-
ermiştir. Ancak bölge ticareti açısından güzergâh kistan hanlıkları arasındaki kavga daha da yoğun-
önemini korumuştur (Caroe, 1953: 27-28) laşmıştır. Aynı yıllarda Rusya’nın Kazakistan’ı da
aşarak üç hanlığın sınırlarına yaklaşması, üç Han-
lığın ise müşterek düşmana karşı birbirlerine destek
19. YÜZYILDA KAFKASLAR VE olacakları yerde, birbirlerinin zayıf anını bekleyip
TÜRKİSTAN güçlerini birbirlerine karşı kullanmaları, üç hanlık
Kafkaslar ve Orta Asya’nın siyasi tarihi önemli için kaçınılmaz sonu getirmiştir. Osmanlı Sultanı,
ölçüde Rusya’nınki ile paralellik göstermektedir. hanlar arasında en eskisi olan Buhara’yı diğerlerine
Moskova Prensliği’nin kuruluşu 13. yüzyıla ka- tercih etmiş, hatta Buhara’dan çok kısa bir müddet
dar uzanır. IV. İvan (Korkunç İvan) (1530-1584) sonra kurulmuş olan Hive Hanlığı’na dahi itibar et-
bölgede bir güç hâline gelerek 1552’de Kazan ve memiştir. Yine bu yıllardan itibaren, Osmanlı Sul-
1556’da Astrahan (Ejder Han, Hacı Tarhan) han- tanı, hanlar arasında daha etkili hâle gelmiştir. Yeni
lıklarını almıştır. 1569’da Osmanlı Devleti Rusları hanlar, ilk fırsatta Sultan’a bağlılıklarını arz etmiş,
Astrahan’dan çıkarma teşebbüsünde bulunmuştur. zaman zaman da hanlık beratı istemişlerdir. Osman-
Bunun için Don ve Volga nehirleri arasında bir lı Sultanı bu dönemde hanlıklara sık sık birbirlerine
kanal kazılarak Karadeniz’in Hazar’a bağlanması düşmemeleri yolunda nasihatlerde bulunmuştur
projesi gündeme gelmiştir. Böylece güçlü Osman- (Saray, 1984: 30). Daha sonraki dönemlerde ise
lı donanması Hazar’a girecek ve Türk hanlıklarına İngiltere ile iyi geçinmeleri zaman zaman da Rusya
destek olacaktı. Ancak İmparatorluğun iç mesele- ile iyi geçinmenin çaresine bakmaları, İngiltere ve
leri sebebiyle bu proje sonuçsuz kalmıştır. 1588’de Rusya ile en azından düşmanlığı önlemenin çarele-
ise Osmanlı, İran’a karşı Buhara ile ittifak teklifini rini aramaları tavsiye edilmiştir. Türkistan hanlık-
kabul etmiştir. Bunun sonucu olarak 1599’da yeni larının aralarındaki dengeyi dikkatli bir şekilde iz-
Buhara Hükümdarı İran’a karşı Osmanlı’dan tek- leyen Dîvân-ı Hümâyûn, zaman zaman bunlardan
rar yardım istemiş ve isteği kabul edilmiştir. (Saray, birini tercih ederek diğerini kabul etmemiş, böylece
1984: 7-8). aynı mantığa dayanarak aralarındaki kavgaları ön-
Rusya’nın Kazan ve Astrahan hanlıklarını iş- lemeye çalışmıştır. Nitekim daha sonra kurulan
gal ederek son derece kanlı bir şekilde sivil halkı Hokand Hanının (Deşt-i Kıpçak Hâkimi) Osmanlı
da imha etmesi, ilk emperyalist genişlemesi kabul tâbiiyetine girmesi talebi, Buhâra Hanlığı’na karşı
edilir. Rusya’nın prenslikten çarlığa geçişte yayıl- bir isyan sayılacağından reddedilmiştir (Osmanlı
macı politikasının Devleti ile Kafkasya, 1992: 41).
temelleri Deli Petro 18. yüzyıl başında Orta Asya’nın kuzey bölge-
(1672-1725) ile atıl- sinde yer alan Kazak Hanlığı ile Rusya arasında, ta-
dikkat
mıştır. Onun vasiyet- rihin seyrini değiştiren önemli bir gelişme yaşandı:
Türk tarihi literatüründe
leri bütün ahfadına, Komşu Türk beyliklerini de etkisi altına alan Kazak
Deli Petro olarak geçen
güneye doğru istila Hanı Ebulhayr (Abılay), yine bir Türk boyu olan
“Peter the Great” bazı ça-
için vazgeçilmez bir Kalmukları mağlup etti. Kuzeye kaçan Kalmuklar
lışmalarda aynen tercüme
anayasa oluşturmuş- ise sık sık Kazakları rahatsız etmekteydi. Ebulhayr,
ile Büyük Petro olarak da
tur (Schuyler, 1967: göçebe hayatı yaşayan ve zaman zaman baskın
kullanılmaktadır.
512). yapan Kalmuklara karşı koymak ve Başkurtları
1600 yılından itibaren Kazakistan’a yerleşmeye da hâkimiyeti altına almak üzere Ruslarla ittifaka
başlayan Kalmuklar, bölgede hâkimiyet kurmaya karar verdi. Ruslar, Başkurtlar ile Kazakların tam
başladılar. Rusların tâbiiyetine geçmeyi reddeden ortasında Or (Ural) ırmağının yayık denilen suyun
Başkurtlarla Ruslara karşı savaştılar. 1700’de Fergana geniş bir alana ve kumsala yayıldığı bir bölgede bir
Vadisi’nde Hokand Hanlığı’nın bağımsızlığını ilan kale inşasını kabul ettiler. Bugün Orsk veya eski
etmesiyle, bölgedeki Türk hanlıklarının sayısı üçe adıyla Orenburg denen son derece stratejik bir
yükseldi. Ancak bölgedeki iki eski hanlık (Buhara ve mevkide, 1735 senesinde kale inşası tamamlandı.
Hive) bunu kabulde zorlandılar. Bu yüzden zaman İnşaat bitince Ruslar kendi askerlerini yerleştirerek
zaman Hokand bağımsız olmayan beylik hâlinde daha önce söz verdikleri hâlde kaleyi Ebulhayr’a
varlığını devam ettirdi (Togan, 1942: 158-202). vermediler. Ebulhayr, artık Rusların boyunduruğu

4
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

altına girdiğini anladı. Ebulhayr’dan sonra, toru- retlerinin hoş bir zamanında Turan memleketlerinin
nu Kenasarı zamanında, 1822’de Ruslar, resmî bir durumunu izah buyurunuz. Bilgi ve dirayet ve dinî
açıklama yaparak Kazaklara bağımsızlık tanıyan tarafı kuvvetli bir Şehzade’yi Turan’a padişah tayin
antlaşmayı feshettiklerini ilan ettiler. Bunun üze- etsin, ben de hutbeyi onun namına okutur ve sikkeyi
rine Ruslara karşı silaha sarılan Sultan Kenasarı 25 de parayı] onun adına bastırırım. Eğer şehzade ol-
yıl mücadele etti. (Togan, 1942: 173-175) Rusların mazsa Şam’da, Mısır’da ve Irak’ta olan vezirleriniz
bundan sonraki Asya işgalinde bu kale önemli bir evsâfında bir adamı vezir göndersinler, onu dahi
merkez olmuştur. Çarlar ve rejimler değiştiği hâlde can-ı gönülden kabul ederiz. Bu iki hâl suretinden
bu bölge elden çıkarılmamış ve burada özerk dev- biri Turan ahalisinin bahtsızlığı yüzünden mümkün
lete dahi izin verilmemiştir. Ve hızla bölgenin Rus olmazsa aradaki mesafenin uzaklığı düşünülerek
Kazaklarıyla doldurulma işlemine başlanmıştır. Turan ahalisinin Halîfe ve Padişah’a itaat etmeye-
Mesela Başkurdistan ceği düşüncesi akla gelebilir. Ancak siz İstanbul’da
ve Tataristan Mos- vezirlik işleriyle nasıl meşgul iseniz biz de burada
kova istikametinde Padişah’ın dostuna dost düşmanına düşman olmakta
dikkat daha kuzey-batıda onun rızasını kendi isteğimizden üstün tutmakta ve
Rus Kazaklarının bir Türk ve özerk oldukları kendimizi Padişah kullarından saymaktayız...” (Yal-
boyu olan Kazak halkıyla hâlde, bu bölgedeki çınkaya, 2006A: 36-37).
ilgisi yoktur. Bunlar, serf- doğrudan Rus kont- Rusya’ya karşı savaş devam ederken 1788’de
lik döneminde Rus toprak rolü günümüze ka- Avusturya Osmanlı’ya, İsveç Rusya’ya karşı savaş
beylerinden kaçıp güney dar sürmüştür. Daha açtı. 1789’da savaş devam ederken I. Abdülhamid
bölgelerde yaşayan, daha önceki seferlerde, Kırım’ı kaybettiğinden dolayı kederinden öldü.
sonra Rus yönetimi tara- asker ve mühimmat Aynı yıl Fransız İhtilali’nin gerçekleşmesi üzerine,
fından askeri hizmetlerde nakli için aradaki Rusya ve Avusturya endişeye kapılarak 1791 Zişto-
kullanılan yine Rus kökenli en büyük engel olan ve ve 1792 Yaş Antlaşmalarını imzaladılar. Rusların
halklardır. Ural Dağları sorunu yeni bir tazminat meselesini gündeme getirmeme-
böylece çözülmüştür. leri için antlaşmaya Türkistan ile ilgili bir madde
Rusya’nın Kafkaslar ve Türkistan’a karşı politi- konulması teklif edilmedi.
kaları ile Osmanlı ilişkilerinde genellikle paralellik Aynı dönemde Kafkaslar açısından önemli bir
izlenmiştir. Kuzeyden Osmanlı aleyhine genişleyen gelişme yaşanmaktadır. Hem Osmanlı hem de
Rusya ile 1774’te Küçük Kaynarca Antlaşması ya- Türkistan Hanlıkları açısından ortak düşman sa-
pılmıştır. Böylece Osmanlı Kırım’daki hâkimiyetini yılan İran, 1795’te Gürcistan’ı işgal etmiştir. 1813
kaybetmiş fakat Halîfe-i Müslimîn olarak Rus- ve 1828 yıllarında Ruslar İran’ı yenmiş, Gülistan
ya’daki Müslümanların dinî lideri olduğunu antlaş- ve Türkmençay Antlaşmaları yapılmıştır. Bu geliş-
ma metnine koymuştur (Gürün, 1984: 517). Bu meler ile İran toprak kaybına uğrarken Rusya Kaf-
antlaşma ile bağımsız hâle getirilen Kırım, 1783’te kaslar ve özellikle Azerbaycan’da büyük kazanımlar
Ruslar tarafından işgal edilmiştir. elde etmiştir. Azerbaycan 1828’de Çarlık Rusya’sı ile
1787’de Osmanlı Kırım’ı geri almak için İran arasında taksim edilerek Kuzey-Güney olarak
Rusya’ya savaş açınca Buhara Hanına elçi gönde- ikiye bölündü. Aslında bu dönemde Azerbaycan
rilerek Rusya’ya karşı savaş açması teklifinde bulu- diye bir devlet yoktur. Kafkaslardan güneye doğru
nulmuştur. Bunun üzerine Buhara Hanı, Padişah’a uzanan sınırları ve statüsü zaman zaman değişen
gönderdiği mektubunda, “Biz de fermana uyarak bağımsız Türk Hanlıkları vardır. Bununla beraber
üzerimize düşeni yapmaktayız. Çünkü Devlet-i bölgede dil, kültür ve nüfus olarak bir Türk birli-
Aliyye için dua etmek bütün İslam âlemi için va- ği söz konusudur. 16. ve 19. yüzyıllar arasındaki
ciptir” diyerek, Türkistan bölgesindeki karışıklık- bu hanlıkların bir kısmı kendi istekleriyle Osmanlı
lardan korunmak ve kendilerinin Rusya’ya karşı İmparatorluğu hâkimiyeti altında kalmışlardır.
savaş açmaları halinde Osmanlı’nın Rusya ile barış Rusya 19. yüzyılın başında, İran ve Osmanlı
antlaşmasında Rusya’nın Türkistan’a saldırmama- Devleti ile Osmanlı ve Türkistan arasında tam-
sı hususunda bir madde konulmasını istemiştir. pon bir bölge oluşturmaya karar verdi. 1723’den
Buhara hükümdarı Osmanlı Sadrazamından ise beri temas hâlinde bulundukları Hristiyan Gür-
şunları ister: “..Sizden rica ederim ki Padişah haz- cü ve Ermenileri kullanmaya karar verdi. Böylece

5
Orta Asya ve Kafkaslar Siyasi Tarihi

Kafkasya’da Gürcistanlaştırma ve Ermenistanlaş- Bu ziyaret ve ajan faaliyetleri sonucu Togan’ın sap-


tırma siyasetini başlattı. İran ve Osmanlı toprak- taması ile “müstemlekeciliğin (sömürgeciliğin) yeni ta-
larında yaşayan Ermenileri zorla veya teşvikle göç arruzları” (1942: 221) için Ruslar şu kaleleri inşa etmiş-
ettirerek Erivan merkezli bölgeye yerleştirdiler. tir: 1824’te Karkaralı, 1832’de Akmola, 1845’te Turgay
(Yalçınkaya, 2006B: 311) ve Irgız, 1847’de Türkistan’ın en doğusunda ve Çin
hududunda Kapal, Ay Ögüz ve Sır Derya Havzası’nda
Rayım. Wolf ve Burnes’in ziyaretlerinin ertesinde,
Bugünkü Ermenistan’ın başkenti olan 1834’te Ruslar Hazar Denizi’nin Türkistan tarafı olan
Erivan ve civarında hiç Türk yaşamamak- Doğu Sahilleri’ni işgal etmiş ve aynı yıl Buhara Hanı’nı
tadır. Halbuki burası 19. Yüzyıla kadar Hokand ve Hîve Hanlıklarına karşı kışkırtmaya başla-
Revan Hanlığı adında Türklerin yaşadığı mıştır. 1839 yılına gelindiğinde ise Kazakistan’ın doğu
bir hanlıktı. kısımlarını tamamen işgali altına almıştır.
1813 ve 1828 Gülistan ve Türkmençayı Ant-
1798’de Hive Hanı bağlılık beyanı ve yardım laşmaları ile İran’dan önemli miktarda toprak alan
isteği ile elçisini İstanbul’a gönderdi. 1801’de ise Rusya, bu ülkeyi gittikçe daha fazla kontrolü altına
yeni Buhara Hanı olan Haydar Şah bağlılık mek- alarak Türkistan istikametine doğru yönlendirme-
tubu ve hediyelerle elçisini İstanbul’a göndererek ye başladı. 1837’de Rusların teşviki ile İran, Herat’ı
kendisine “Türkistan ve Turan-Zemîn Pâdişâhlığı” kuşattı. İngiltere bu dönemde Rusların Türkistan ve
payesinin verilmesini istedi. Verilen cevapta bağ- Kafkaslar istikametinde ilerlemesine sıcak bakmış,
lılığının kabul edildiği ve Han için “Türkistan ve en azından ciddi bir engel göstermemiştir. Bununla
Tûran-Zemîn Hâkimi” unvanının kullanılması- beraber Afganistan’a girmelerine de karşı çıkmıştır.
nın uygun olacağı bildirildi. (Osmanlı Devleti ile, Bundan sonra da Afganistan, İran hatta Türkistan ile
1992: 45-46) ilgili konularda İngiltere-Rusya arasında çıkar çatış-
18. yüzyıldan itibaren bölgenin işgalinde, İngil- maları varmış gibi gösterilecektir. İlginçtir ki diplo-
tere ve zaman zaman diğer Batılı ülkeler daha sık matik krizlerde hep savaşın eşiğinden dönülmüştür.
görülmektedir. Bilimsel araştırma, ticaret ve ben- Ancak, bu rekabetten yararlanması gereken başta
zeri bahanelerle genellikle sahte kimlikle bölgeye Afganistan olmak üzere bölge ülkeleri, her defasında
gelen Batılılar, aynı zamanda bölgenin siyasi, ik- İngiltere ve Rusya’nın saldırılarına uğrayacaklar, bu
tisadi ve stratejik özelliklerini araştırdılar. Hive’ye dev ülkelerle savaşmak mecburiyetinde kalacaklar-
gelen Rus Subayı Gladişeov ile Mühendis Mura- dır. (Yalçınkaya, 2006A: 41)
vi, Hive Hanı’nı temsilen İran Şahı Nâdir Şah ile 1842’de Hokand’ın iç karışıklıklarını fırsat bi-
görüştüler. 1820’de ise İngiliz Stoddart ve Conolly len Buhara Hanı buraya saldırdı. Kuvvetlerinin
ile Müsteşrik (oryantalist, şarkiyatçı) Khanikof, önemli bir kısmını, Çin’e karşı ülkesini savunmak
Buhara’ya gelmişlerdir. Bu kişiler daha sonra Rus- üzere Doğu Türkistan’a göndermiş olan Hokand
ların teşvikiyle Buhara Hanı tarafından casuslukla Hanı, buna karşı direnemedi. Hokand’a giren Bu-
suçlanarak idam edilmişlerdir. Bu arada Baron G. hara ordusu, kendisi gibi Türk olan Hokand Hanı
de Meyendorf ’un Orenburg’dan Buhara’ya bir se- ile ona bağlı ulemayı ortadan kaldırdı. Hokand,
yahati olup bu seyahatiyle ilgili anılarını 1826’da Buhara Hanının istediği şartlarla barış yaptı. Fakat
Paris’te yayımlamıştır (Czaplicka, 1973). 1831’de bu hadise sebebiyle, uzun yıllar kendisini toparla-
İngiliz Dr. Wolf, Merv ve Buhara’yı; 1832’de ise yamadı ve daha sonraki Rus saldırısı esnasında da
yine İngiliz A. Burnes, Kâbil, Buhara ve Merv’i kendisini savunamadı. (Saray, 1984: 45-46)
ziyaret etmiştir. Burnes, 1837’de Afganistan’a elçi 1860’larda Rusya bütün Türkistan hanlıkları-
olarak gönderilmiştir (Togan: 1942, 200-224). nı işgal edinceye kadar Buhara, Hive ve Hokand
Hanlıkları arasındaki çekişmeler devam etmiştir.
Zaman zaman bu hanlar Osmanlı’dan birbirleri-
Müsteşrik (oryantalist, şarkiyatçı), Doğu- ne veya Rusya’ya karşı yardım istemiştir. Bazen de
lu milletlerin tarih, kültür, örf, âdet, din Osmanlı’dan maden gibi konularda uzman ve teknik
ve medeniyetlerini inceleyen, araştırmalar
yardım istenmiştir. Osmanlı, hanlıkların birbirlerine
yapan Batılı, Müslüman olmayan bilim
adamı, Doğu bilimcidir.
karşı olmayan siyasi taleplerini ve teknik yardım is-
teklerini karşılamıştır (Yalçınkaya, 2006A: 44-45).

6
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

1842’de Afganistan’a tekrar saldıran İngilizler yenildi. 1843’te


İngiltere’nin İran Konsolosu Taylor Thomson, Hive’yi ziyaret etti.
Orta Asya ve Kafkaslar tarihi açı-
1846’da Rusya lehine önemli bir gelişme olmuştur: Yaklaşık 25 se-
sından Rus-İran ilişkileri de son
neden beri Ruslara karşı silahlı mücadele eden Kazak Hanı Sultan
Kenasarı, bir Kırgız tarafından öldürülür. 1848, Avrupa’nın ihtilal- derece önemlidir. Günümüze uza-
ler ve ayaklanmalarla kaynadığı bir dönemdir. Sicilya’da başlayan nan, özellikle Türk kökenli devlet-
ihtilalden sonra Paris’te de meydana gelen ayaklanmalar üzerine lere karşı Rus-İran dayanışmasını
İkinci Cumhuriyet ilan edilmiştir. Viyana’da ise Metternich’in ar- yakın tarihte de görmek müm-
dından bir dönem kapanır. Venedik’in bağımsızlığını ilan etme- kündür.
sinden sonra ve Avusturya-Piyemento Savaşı’ndan istifade ederek 19. yüzyılda Kafkasya’da bağımsız
Macaristan da bağımsızlığını ilan eder. Fransa, Prusya, İsviçre ve Türk hanlıklarından bazıları şun-
Roma’da olaylar birbirini izlerken monarşiler yıkılmakta veya zor lardı: Şirvan, Şeki, Talış, Lenkeran,
günler geçirmektedir. Bu dönemde Avrupa’da devletlerin haritaları Karabağ, Kuba, Gence, Revan,
sık sık değişmiştir. Bu arada Rusya Türkistan toprakları üzerindeki Bakü, Derbend ve Nahçivan.
hâkimiyetini teminat altına almıştır. Aral Gölü civarında bir üs ku-
rarak Hive’ye saldırılarını artırmıştır.

Yaşamla İlişkilendir

Doğu Türkistan (Uygur) Türklerinde - Ad En sonunda tatlısı ve çayı da verilince bir daha kol
Toyu (Bebeğe İsim Verme Merasimi) suyu getirilerek yemek işi bitirilir.
“... Pek muhterem Baybars Bey ve Ailesi Cuma Yemekten sonra sıra eğlenceye gelir. Kızlar ve
günü saat 11 ‘de Seyithanın evinde ad toyuna tek- kadınlar kendi aralarında oynar ve eğlenirler. Er-
lif” şeklinde, kısa ve öz bir yazı gönderilir. Davet kekler de kendine göre bir eğlence yaparlar. Sonra
kâğıdının adı Bargak’tır. Bu bargakla ev ev gezi- hediyeleşmeler başlar, bu işler herkesin huzurun-
lerek okuma yazması olan çocuklar tarafından da yapılır. Örneğin anneannenin bebek ve annesi
dağıtılır. Bu daveti alan herkes orada belirtilen için yaptıkları, bağırarak konuşma yeteneği olan
gün ve saatte toy evinde toplanır. (Ben de eşimle birisi tarafından gösterilerek sahibine verilir. Ba-
böyle bir ad toyu davetinde tanışmıştım.) Davet- baannenin yaptıkları da bu şekilde gösterilir ve
ler doğum yaptığı için kırkı dolmadan bebeği ve verilir. Sonra, amca, hala, teyze ve dayı gibi yakın
annesini görmeye gelen, tebrik eden, haber gön- akrabalar bebek için altın, para; eğer kızsa bilezik,
deren, yani kısacası ilgilenen herkese verilir. Sıra küpe gibi hediyeler verirler.
geldi toyda yapılacak yemeklere; bunun için de Bu arada bebek dedesi tarafından “Ehli Sün-
birkaç gün evvelden konu komşu, akrabalar o net” birine verilir. Bu kişi kıbleye döner, çocuğu
evde toplanıp hazırlıklara başlarlar. Yemekler için da o yöne tutarak üç defa tekbir getirdikten sonra
gelecek davetli sayısına göre kurbanlar kesilir. bir Kur’an’dan, bir de ailesinin istediği ad söyle-
Çoğunlukla koyun kesilir. nerek kulağına üflenir. Böylece çocuğun adı kon-
Ad toyu günü sabahtan başlanan yemek, bah- muş olur. Bu adlar genelde aile büyüklerinin isteği
çede toprağı kazılarak yapılan ocaklarda, çok büyük doğrultusunda konur. Bazen babaannenin ve de-
kazanlarda kaynar. Bu kazanlarda “kebab” adı veri- denin adı da verilir. Uygur Türklerinde şu adlara
len patatesli, salçalı et yemeği ve ayrıca “parça et” sık rastlanır: Erkekler için; Kahraman, Erkin, Yol-
ve “pilav” pişer. Yemek verilmeden önce kol suyu bars, Yalçın gibi. Kızlar için; Dilşat, Gülnar, Din-
denilen el yıkama âdeti vardır. Bunu da ev sahipli- nar, Ayimnisa, Hörnisa gibi, yörelere göre değişen
ği yapan iki genç “abduvu” ve “çılapcu” adı verilen adlar konabilmektedir. Bu adlar her zaman güzel
ibriği, tası ve havlusuyla gelir ve yemekten önce manalar olan adlardır ve özenle seçilir.
herkesin elini yıkamasını sağlar. Bu işlem bittikten
sonra, yer sofraları serilir ve yemekler tepsilerle ge- Kaynak: Gökbayrak Dergisi, 21. sayı, Mayıs-
tirilmeye başlanır, önce kebap yenir; ardından ha- Haziran 1997.
vuçlu salçalı etli pilav, ondan sonra meyveler gelir. h t t p : / / w w w. g o k b a y r a k . c o m / d e r g i _ o k u .
asp?id=77&sid=214

7
Orta Asya ve Kafkaslar Siyasi Tarihi

Şekil 1.1 Buhara, Hive ve Hokand Hanlıkları


Kaynak: htttp://www.turkcebilgi.com/resim/türkistan_milli_devleti/tarihiturkistanhanliklari

Şekil 1.2 Kafkaslar ve Orta Asya Haritası


Kaynak: htttp://www.lib.utexas.edu/maps/commonwealth/caucasus_cntrl_asia_pol_95.jpg

Öğrenme Çıktısı
1 Orta Asya ve Kafkasların yakın tarihini değerlendirebilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

18. yy’dan itibaren


Eski Türk boyu Hunlar, Av- Rusya’nın, Kafkaslar, Tür- Türkistan’a giden oryanta-
rupa içlerine kadar ilerler- kistan ve Osmanlılara yö- list araştırmacı ve yazarların
ken Rusları da yönetmişler nelik politikaları arasındaki eserleri ile Batılı ülkelerin
miydi? ilişkiyi değerlendirin. politikaları arasındaki bağ-
lantıyı anlatın.

8
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

RUS ÇARLIĞI TARAFINDAN sırasında İngiltere’nin Kafkasları Rusya’ya terket-


KAFKAS VE TÜRKİSTAN me politikasını şiddetle eleştiren önemli bir yazar
HANLIKLARININ İŞGALİ vardır: Karl Marks (Henze, 1984). İngiltere’nin
Kafkasya’yı Rusya’ya bırakma kararı, henüz Kırım
Karadeniz bölgesi eski çağlardan beri Balkanlar Savaşı devam ederken verilmiştir. Kırım Savaşı’nın
ve Bizans için ekonomik ve siyasi bakımdan son sonuna doğru, Kafkaslardaki Osmanlı askeri gücü,
derece önemli bir bölge olmuştur. Fatih Sultan bu bölgedeki gelişmeler ve bölgenin stratejik ve
Mehmet döneminde Osmanlı’nın yeni Karadeniz ticari durumuyla ilgili haberler ve raporlar İngiliz
politikası ortaya çıkmıştır. 1475’te Cenevizlilerden görevliler tarafından hükûmete gönderiliyordu.
Kefe’nin alınmasıyla, Kırım Osmanlı topraklarına Gelişmeleri çok yönlü değerlendiren bazı raporlar,
katılmıştı. Kırım’ın fethinden yaklaşık bir asır son- buraya müdahale etmemenin uygunluğunu belirtir.
ra, 1552’de Kazan, 1556’da Astrahan Hanlığı Mos- 24 Haziran 1855 tarihli bir rapor, Osmanlı komu-
kova Prensliği tarafından alınmıştır. Moskova’nın tanlarıyla görüşüldüğünü, ihtiyatlı davranılması ge-
İngiltere ile ticari bağları da Kazan ve Astrahan’ın rektiğini çünkü Osmanlının bölgede güçlü olduğu-
sivil halkının kanlı bir şekilde ezilerek Rusya’ya nu fakat Osmanlı ve Rusya’nın eşit hale getirilmesi
ilhakıyla birlikte başlamıştır. (Kortepeter, 1966: gerektiğini bildirir (Russia Trade, 1854-1857).
95) Bu yıllarda kurulmuş olan İngiliz-Rus şirketi,
İran’dan baharat ve ipek almaya başlamıştır. Rus donanması Kırım’da tamamen yakılıp
büyük askerî darbe almıştır. Ancak 1856 Paris
Osmanlı, İran’dan gelecek muhtemel tehlikelere Antlaşması’nda, Rusya’nın Kafkaslar’daki emper-
karşı 1578-90 arasında yapılan savaşlar sonucu bü- yalist faaliyetleri ile ilgili herhangi bir madde yer
tün Kafkasları fethederek İran’ı kontrol altına alma- almamıştır. Böylece Rusya’nın Kafkaslar dolayısıyla
ya çalışmıştır. Kafkasya, İslamiyetin Türkler arasında Türkistan istikametinde serbest bırakıldığı bu ant-
yayılmasında ikinci önemli kol olarak kabul edil- laşma, Kafkaslar ve Türkistan ile ilgili Rusya-Batı
miştir. Bugünkü Azerbaycan, daha yedinci yüzyıl- ilişkileri açısından dönüm noktası kabul edilir (Yal-
da Araplar tarafından fethedilmiş ve halkın önemli çınkaya, 2006A: 47-55).
bir kısmı sekizinci yüzyılda Müslüman olmuştur.
Azerbaycan’ın komşusu Ermenistan ve Gürcistan Paris Antlaşması ertesinde, Kafkasya’da ilerleyen
günümüze kadar Hristiyan olarak kalmışlardır. Rusya, kısa sürede başta Şeyh Şamil ve bağlıları ol-
mak üzere direnişleri kırdı. Böylece Orta Doğu’nun
savunmasında anahtar bölge, Rusların eline geçmiş
Kırım Savaşı ve Kafkasların Rusya’ya oldu. Gülistan ve Türkmençay Antlaşmaları ile bü-
Bırakılması tün Azerbaycan’ı daha önce ele geçirmiş olan Rusya,
Kafkaslar ve Orta Asya’nın bütünüyle Rus böylece aradaki en büyük engeli de ortadan kaldırdı.
Çarlığı’nın egemenliği altına girmesi önemli öl- Şeyh Şamil modern çağın karizmatikleşen liderle-
çüde 1860’larda tamamlanmıştır. I. Dünya Savaşı rinden biri olduğu kadar, sömürgeciliğe karşı müca-
ve sonrasında geçici bağımsızlıklar sayılmazsa böl- delesi bakımından da önemli bir örnektir. Hâlbuki
gedeki Rus işgali Sovyetler Birliği’nin dağılması- İngiliz Mareşal Sir Henry Lawrinson daha savaştan
na kadar sürmüştür. Rus Çarlığı’nın Kafkaslar ve önce şunları yazmıştır: “...15 yıl boyunca (Rusya)
Türkistan istikametindeki ilerlemesinde önemli Kafkaslar’daki kabilelerini yok etmek için elindeki
bir aşama, 1856 Kırım Savaşı ve sonrasında ya- tüm güçleri seferber etmiştir: Söylendiğine göre Şamil
pılan 1856 Paris Antlaşması’dır. Bu antlaşma ile kendi halkından başka Rus ordusundan iltica eden
Osmanlının, Avrupa devletleri ligine girdiği kabul 15.000 askeri yönetmekte ve Ruslardan ele geçirilen
edilirken Rusya ile de barış yapılmıştır. Bundan 200 parça ağır topu savaşta kullanabilme olanağına
dolayı Osmanlı Rusya’ya karşı Kafkasları savunan sahipti. Böylece, bu gücün Ruslar için ne denli önem-
hanlıklara verdiği desteği çekmek zorunda kalmış- li bir tehdit oluşturduğu ortadaydı. Dağ köylülerinin
tır (Yalçınkaya, 2006B: 20-22). özgürlük savaşının güçler dengesini kurmadaki değeri
Rusya’ya karşı İngiltere, Fransa ve Piyemonte, henüz tam anlaşılmış değildir. Şamil’e makul ölçüde
Osmanlı’nın yanında yer almıştır. Rusya, Avrupa’da yapılacak bir yardım, belki de Tuna boyundaki prens-
son derece zayıf bir duruma düşmüştür. Fakat aynı likleri kurtaracak ve Şamil’in bayrağı Kafkasların zir-
anda bütün Kafkasya’yı hâkimiyeti altına alma- velerinde dalgalandıkça İran, Rus ordularının işgalin-
sı yolunda da serbest bırakılmıştır. Kırım Savaşı den korunacaktır” (Henze, 1985: 16).

9
Orta Asya ve Kafkaslar Siyasi Tarihi

Paris Antlaşması ile ilgili İngiliz Avam Kamara- Türkistan Hanlıklarının İşgalinde
sındaki tartışmalar esnasında Kafkasya’nın stratejik Ignatiyev Raporu
önemi, başta Şeyh Şamil olmak üzere Ruslara karşı İgnatiyev başkanlığındaki Rus heyeti Temmuz
direnen yerli halkların içinde bulunduğu kritik du- 1858’de yola çıktı. l6’sı coğrafyacı, diğerleri jeolog,
rum ile İngiltere’nin veya Osmanlı Devletinin bu- etnograf, zoolog, şarkiyatçı (oryantalist) ve tarih-
radaki halkları doğrudan veya dolaylı olarak destek- çi olmak üzere heyet toplam 82 kişi idi. Heyette
leyebileceği gibi görüşler defalarca dile getirilmiştir. bulunan subaylar ve diğer uzmanlar Türkistan’ın
Kafkasya konusundaki antlaşmanın, Ruslar lehine iktisadi, siyasi ve stratejik özelliklerini yerinde in-
ve Kafkaslar aleyhine olan durumu ortaya konmuş- celeyerek, burada bulunan ülkeler hakkında ay-
tur. Lord Manners, savaşın başında Kafkaslılarla iyi rıntılı bilgi toplamışlardır. Orenburg’dan Hive is-
ilişkiler kurulduğu, onlara yardım sözü verildiği, bir tikametine yönelen heyet, önce bu bölgede Hive
güven hareketi olarak Mr. Longworth’un siyasi ajan Emîrine karşı isyan etmiş olan Yamud Türkmenleri
göreviyle gönderildiği ve Çerkez liderlerle dostluklar ile görüştü. Tekrar isyan ettikleri takdirde kendile-
tesis edildiğini, onların korunması yönünde karar rine yardım sözü verildi. Hive Hanının Rusya ile
alındığını hatırlattı. Mr. Longworth’un buradaki gö- ticari antlaşmayı reddetmesi üzerine, Orenburg’a
reviyle ilgili bazı tuhaflıklara da temas ettikten sonra Hiveli tüccarların tevkif edilmesi talimatı gönde-
bütün bu görüşmelerin yapıldığı zaman ve İngiltere rildi. Ağustos’ta Buhara’ya gelen İgnatiyev, Rus
taahhüdünü yaptığı zaman, bu talihsiz fakat onur- elçisi sıfatıyla Emir’den bazı taleplerde bulundu.
lu insanlar [Çerkezler] için Paris Konferansı’nda ne Emir de bütün isteklerini kabul etti. Bundan son-
gibi gayret sarfedildiğini öğrenmek istemiş: “Çerkez- ra Rus tüccarları daha az gümrük vergisi ödeyecek,
leri daha fazla kullanamayacağınızdan suyu çıkmış bir Amu Derya’da Rus gemileri yüzecek ve Buhara’da
portakal misali fırlatıp attınız ve Ruslara bu bölgeyi Rus tüccarları için özel bir pazar yeri kurulacaktı.
kullanarak Asya’daki nihai fetihlerini yapması iznini Ignatiyev, ana amaçlarının ticaret olduğunu, İngil-
verdiniz,” sözleriyle hükümeti suçlamıştır (Parla- tere gibi ajan göndermediklerini söyledi. 1942’de
mento Görüşmeleri, 1856: 2056). İngiliz ajanlarını idam eden Buhara Hanının
haklı olduğunu hatırlattı. Bunlara karşılık Rusya,
Türkistan’daki Son Türk Hanlıklarının Buhara’yı Hokand’a karşı mücadelesinde destekle-
İşgali yeceğini bildirmiştir. (Togan, 1942: 228)
Kırım Savaşı ile Kafkasya Ruslara bırakılırken Gezi sonucu heyette bulunan uzmanlar, kendi
Türkistan civarında başka gelişmeler olmaktaydı. alanlarıyla ilgili bölgenin özelliklerini anlatan bir
İngiltere, 1857’de Afganistan ile bir ittifak kuruyor rapor hazırlamıştır. Ayrıca İgnatiyev, bölgenin isti-
ve aynı yıl İran’la barış antlaşması yapıyordu. Böl- lası ile ilgili bir raporu ileri gelenlere sunmuştur. İg-
ge açısından önemli bir gelişme de 1859 senesinde natiyev, raporunda kısaca şöyle demektedir: “Rusya
Süveyş Kanalı ile ilgili çalışmaların başlamasıdır. bu ülkeleri işgale derhal başlamalıdır. Yalnız bunun
Süveyş Kanalı ile İngiltere, Kafkaslar ve Ön Asya’da için Rus kanının dökülmesine fazla lüzum yoktur.
Ruslarla daha az çıkar çatışmasına girecekti. Zira buradaki üç Türk hanlığı arasında yeteri kadar
ihtilaf vardır. Rusya’nın yapması gereken bu ihtilafla-
Bu safha ile başlayan en önemli gelişme ise
rı körükleyerek devletleri birbirine düşürmektir. İhti-
Rusya’nın Türkistan’ı kararlı, sistemli ve programlı
lafların savaşa dönüşmesi için de uygun olan devlete
bir şekilde işgalidir. Kafkasya’nın alınmasında bü-
silah ve mühimmat yardımı vadedilerek savaşın çık-
yük emeği olan ve burada Rus hâkimiyetinin yer-
ması sağlanmalıdır” (Saray, 1984: 61-63).
leşmesi için, Albay D.A. Milyutin’in de yardımları
ile başta komutanlara geniş yetkiler verilmesi gibi
köklü askerî reformları gerçekleştiren Prens Bar-
yatinskiy, Rusya’nın hareket alanının Türkistan Serflik: Orta Çağ Avrupa toplum düze-
olması gerektiği hususunda Çarı ikna etti. Çar, ninin temelidir. Kısaca feodalite olarak
Baryatinskiy’nin yetiştirdiği Albay İgnatiyev’i bölge bilinir ve basit kölelikten farklıdır. Bu sis-
hakkında rapor hazırlamakla görevlendirdi (Saray, temde serfler arazinin parçası olup, arazi
1984: 58). ile birlikte alınıp satılabilir. Derebeyinin
serf üzerinde her türlü yetkisi vardır.

10
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Daha sonraki gelişmelerde bu raporun büyük etki- Türkistan’ın Sömürgeleşmesinde


si olmuştur. Önce Buhara Emirliği ile Hokand arasın- Gorçakof Deklarasyonu
da savaş çıkartılıp Hokand askeri ve siyasi bakımdan Sanayi devrimini gerçekleştiren Batı Avrupa
tamamen zayıflatıldıktan sonra, l864’te Rus birlikleri ülkeleri, ürünlerine yeni pazarlar ve fabrikalarına
tarafından işgal edilmiştir. Zaten İgnatiyev de rapo- ucuz ham madde arıyordu. Bu amaçla dünyanın
runda Buhara Emirliği ile Hokand Hanlığı’nın önce birçok bölgesi Batı Avrupa güçlerinin sömürgesi
birbirlerine düşürülerek Rus nüfuzu altına alınmala- hâline getirilmişti. Aynı bölgelerde hızla gelişen
rını, sonra da fiilen işgal edilmelerini teklif eder. l865 bankerler de verdikleri borçların daha güvenilir
senesinde Hokand, l868 senesinde Buhara Emirliği ve faiziyle geri dönmesi için, bu ülkelerin yöneti-
ve l873 senesinde ise Hive Hanlığı ortadan kaldırıla- mini ve dış politikasını etkiliyorlardı. Bankerlerin
rak Batı Türkistan’ın işgali tamamlanır. Rusya’ya verdikleri borçlarını güvenilir ve artmış
l858 yazında Batı Türkistan’a seyahatını ta- olarak geri almanın yolu da Rusya’nın zengin
mamlayıp yukarıda özetlenen raporunu hazırlayan Türkistan kaynaklarını ele geçirmesine bağlıydı
İgnatiyev’in bu faaliyeti, Rusya Hükûmeti tara- (Marks, 1856). Bu durumda Ruslar Türkistan’a
fından son derece takdirle karşılanmıştır. l860’ta yerleşmeli, sanayi devrimini ve iktisadi kalkın-
ise daha büyük yetkilerle Çin’e gönderilerek bu malarını buradan desteklemeliydi. Türkistan’ın
ülkeyle dostluk ve ticaret anlaşması imzalamıştır. zenginliği konusunda, derviş kılığında İngiliz ca-
İgnatiyev bu faaliyetinden sonra generalliğe terfi susu olarak 1861-1864 arasında Türkistan’ı gezen
eder ve Asya Masası’nın başına getirilir. Milyutin’le Vambery şunları yazar: “Çünkü Avrupa kıtasından
beraber işgali yöneten İgnatiyev, Rusya’nın aynı za- büyük, on bir milyon kilometre kare olan bir tarihî
manda Osmanlı aleyhine genişlemesinde de büyük diyarda tabiat cömert ve sonsuz derecede zengin-
rol oynamıştır. dir. Her türlü maden vardır. Yer altı su kaynakları
Rusya, bir taraftan bütün gücü ile Asya’ya yö- bugün stepleşmiş gözüken geniş sahaları en verimli
nelirken diğer taraftan Asya’daki ilerlemesine çok topraklar haline sokabilir. İpek Yolu şeklen kapan-
yönlü destek verecek reformları gerçekleştirdi. Rus- mıştır: Dünyaya hâkim olacak bir devlet, insanlığın
ya dışına seyahat hürriyeti, üniversiteler üzerindeki üzerinden akıp gittiği temel yollardan müstağni ka-
kontrolün azaltılması, basında sansürün yumuşa- lamaz. Ruslar, rejimleri ne olursa olsun, Türk ana
tılması, birçok yeni gazete ve derginin yayın haya- vatanını elden kaçırmamak için icabında hatıra
tına girmesi gibi reformlar yapıldı. Bu dönemde, gelebilecek bütün entrikalara başvuracaklar, şeklen
Rusya’nın sosyal ve ekonomik düzeninin temelini sulhsever olacaklar, gerektiği zaman ırklarının ve
oluşturan serflik gündemdeydi. Uzun tartışmalar idare tarzlarının kendilerine en uygun şekli olan
ve itirazlardan sonra, 1861’de serfliğin kaldırıldığı zulmü ve istibdadı bütün dehşetiyle tatbik edecekler,
ve köylülerin hürriyetine kavuştuğu ilan edildi. (Pal- bu geniş kıtayı sömürmeye devam edeceklerdir. Bun-
mer, 1978: 524-526). Bu reformla birlikte iki temel da da şüpheniz olmasın ki muvaffak olacaklardır.
problem gündeme geldi: (1) Daha önce serflerin Zamanın tekniğini, Avrupa kıtasındaki toprakla-
yaptığı ağır işler ve (2) hürriyetine kavuşan köylü- rından daha büyük dikkatle buraya sokacaklar, ba-
lerin toprak meselesi. Her iki sorunun çözümü de kir kıymetleri işleyeceklerdir. Bu yol ve tarz onların
Türkistan ve Türk halkları olmuştur. Rusya’da serf- cihan devleti olabilmeleri için tercih etmeye mecbur
liğin kaldırılması ile Türkistan’da işgalin başlaması oldukları yoldur. Dünyaya hâkim olmak iddiaları-
aynı yıllarda gerçekleşir. Kazakistan’dan başlayarak nı ve ihtiraslarını başka türlü devam ettiremezler”
Türk toprakları Rus köylülerine verildi. Ruslar (Vambery, 1993: 16).
Türkistan’ın verimli bölgelerine hatta şehirlerdeki Türkistan’ın işgalinde dönemin uluslararası po-
Türklerin evlerine zor ile sahip kılındı. Türkistan’a litik tepkilerine karşı Prens Gorçakof ’un 21 Kasım
gelen, Rus Serfi, ömrü Rus toprak sahiplerine köle- 1864 tarihinde yayınladığı deklarasyon son derece
likle geçtiği hâlde, mesela Kırgızların efendisi olu- önemlidir. Bu diplomatik duyuru ile Orta Asya’da-
yor, çok düşük bir ücretle onları her işte çalıştırıyor- ki hedefler konusunda başta İngiltere olmak üzere
du (Stephen, 1915: 126). 1861’de diğer önemli bir sömürgeci ülkelere bilgi verilmiştir. Bu deklaras-
gelişme yaşandı: Türkmen boyları İran’ı yendi ve yonda Gorçakof şöyle der: “Rusya’nın Orta Asya’da-
bölgede bir Türkmenistan devleti kuruldu. Aynı yıl ki pozisyonu, belirli bir sosyal organizasyona sahip
Afgan Emîri Dost Muhammed Han, Herat’ı aldı. bulunmayan, yarı vahşi, göçebe ahaliyle karşılaşan

11
Orta Asya ve Kafkaslar Siyasi Tarihi

bütün uygar devletlerin durumu gibidir. Bu gibi du- Türk Hanlıklarının İşgalinin
rumlarda, daha uygar olan devlet kendi sınırlarının Tamamlanması
güvenliği ve ticari ilişkileri açısından, çalkantılı ve 1858’de Rus kışkırtmalarının sonucu Hokand’ta
istikrarsız yapılarının istenmeyen komşular hâline çıkan karışıklıklar üzerine Hüdayar Han, Buhara’ya
getirdiği bitişik ülkeler üzerinde belli bir nüfuz kur- kaçar, ağabeyi Molla Han onun yerine geçer. Rus-
mada daima zorlanır... Kendini bu durumda bulan ya bu arada Almatı’yı, 1860’da Tokmak’ı, 1862’de
her ülkenin kaderi bu olmuştur. Amerika’da Birleşik Pişpek’i alır. Rusya’da serfliğin kaldırılmasından son-
Devletler, Cezayir’de Fransa, sömürgelerinde Hol- ra Rus köylüleri daha önce işgal edilen Kazakistan’a
landa, Hindistan’da İngiltere.. Hepsi karşı konulmaz yerleştirilmeye başlanmıştır. İgnatiyev’in Asya Masası
bir biçimde zorunlu ihtiyaçtan daha az bir istekle bu başına gelmesinden sonra yapılan plan çerçevesinde,
ileri harekete zorlanmışlardır..” (Yalçınkaya, 2006 1864 yılında yine Hokand Hanlığı’na ait Yese ( Tür-
A: 62-65). kistan, Hazret-i Sultan), Evliya-Ata ve Çimkent işgal
Günümüz yeni sömürge şartlarında kontrol edildi. Aynı yıl yayınlanan Gorçakof Deklarasyonu,
edilen ülkelere “demokrasi götürmek” vb. gerek- bu işgallerle ilgili diplomatik prosedürün bir parça-
çeler kullanılmaktadır. Bu dönemde ise “mede- sıdır. Deklerasyon, endişelerini dile getiren ve duru-
niyet götürme” sömürgeleştirmenin gerekçesi ol- mu protesto eden ve etmesi beklenen diğer ülkelere
muştur. Gorçakof Deklarasyonu’nun Türkistan’ın Rusya’nın cevabıdır. Taşkent’te Rusların oyunlarıyla
işgalindeki önemiyle ilgili, Mr.Forsyth Avam çıkarılan karışıklıklar devam ederken Rus askerleri
Kamarası’nda, 1876’da yaptığı konuşmada şöyle şehri kuşatmıştır. Uzun müddet halk şehri savundu
demektedir: “... İngiltere, Himalayaların güneyine ancak iki günlük sokak çatışmalarından sonra şehir
sahip olmadan önce, o [Rusya] bir Asyalı devletti ve ele geçirildi. Hokand ordusunun Taşkent’te Ruslarla
doğuya doğru daha fazla ilerlemesi yolunda üzerine çatışmasından faydalanan Buhara Hanı, İgnatiyev’in
düşeni yapması için baskı yapıldı. Rusya’nın Orta daha önceki teminatını da dikkate alarak hanlığın
Asya’daki politikası Prens Gorçakof tarafından 1864 geri kalan kısmını işgal etti. Hokand Hanı, Seyyid
Kasım Deklerasyonunda gayet güzel dile getirildi. Sultan Han öldürüldü. Rusların saldırıya geçmele-
Rusya’nın dışardaki dostlarına hitap eden bu dek- rinden önce Hokand Hanı, Seyyid Yâkub Han Töre
lerasyon, bütün medeni devletlerin yarı medeni ve ismindeki elçisini Rusları ve Buhara Hanını şikayet
göçebe halklarla temasa geçmesi yönünde, Rusya’nın etmek ve askerî yardım istemek üzere İstanbul’a
Orta Asya’daki görevini belirlemektedir; bu gibi du- göndermiştir. Elçi İstanbul’a geldiğinde aradan çok
rumlarda daha medeni ülke, sınırlarının güvenli- zaman geçmiş, temsilcisi olan Han öldürülmüş ve
ği için daha az medenileşmiş olan üzerinde nüfuz Taşkent düşmüştü (Saray, 1984: 68-69).
kurması için zorlanır..”. Aynı oturumda İngiltere Buhara Emîri, Hokand’ın kendisine kalma-
Başbakanı Benjamin Disraeli, Türkistan’ın işgali yacağını, Rusların sözlerini yerine getirmeyeceği-
ile ilgili Rusya’ya karşı tedbirler alınması yönün- ni anlayınca, Petersburg’a elçi gönderir. Çar da,
deki teklifler üzerine şu önemli açıklamalarda bu- Garenkoff’u Buhara’ya gönderir ve elçisi vasıtasıyla
lunur: “...Bütün bu hanlıkların kaçınılmaz olarak emîre şu mesajları iletir: 1.Rusya’nın niyetini ön-
Rusya tarafından zaptedileceğini hissetmiş olması ceden sezerek Hokand’ın alınması ile ilgili Emîre
lazımdı. Ve bu zaman meselesiydi.. Zannediyorum yardımcı olmasını protesto eder. 2.Ceyhun Nehri
bu halklar şimdi Rusya’ya karşı mücadeleye baş- kıyılarında, Rusya’ya bir askerî kışla inşası için izin
vurarak ecellerinin gelmesini hızlandırıyorlar. Bu istenir. 3. Emîr tarafından Rusya’ya, ülkesinden
çabalarının neticesiz kalacağını söyleyemem çünkü Herat’a giden bir koridor istenir. Bütün bunlar
bu mücadeleleri onların belki onurlarını ve vatan- reddedilir. Buhara’ya saldıran Rus ordusu ilk olarak
larına bağlılıklarını artıracaktır fakat ne yazık ki 1865 Eylül’ünde Pişkent’i aldı. 1866 Mart ayında
siyasi bağımsızlıklarına gelince bir süre sonra sona Buhara ordusuna saldıran Rus ordusu yenilerek geri
ermesi mümkündür. Bütün bunlardan sonra bu ha- çekildi. Rus ordusunu takip eden Buhara askerleri
dise beklenmektedir ve hususiyle bizim dikkatimi- yenilgiyi bozguna çevirdi. Bunun üzerine General
zi celbedecek kadar imparatorluk menfaatlerimizi Çernayev geri çağrılarak, önceki başarılarından
tehdit eden bir istikâmette değildir...” (Yalçınkaya, dolayı taltîf edildi yerine ise Romanovsky getiril-
2006A: 355-392) di. Mayıs ayında beklenmedik bir saldırıya maruz
kalan Buhara ordusu yenildi ve Ruslar Hoçent’i al-

12
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

dılar. Aynı yıl içerisinde Ora Tepe, Cizzâk ve Yeni rinin bulunduğu yer) kurulur. Rusya, Karadeniz’le
Kurgan’ı aldılar. Bu arada Rusların önceki yıllarda ilgili önceki bazı sözleşmeleri tanımadığını bildirir.
yapmış oldukları program uygulanmaya devam 1872’de İran, İngiliz Reuters’a yarı imtiyaz vererek
etti. Daha önce, Hokand’ın toprakları işgal edilir- İngiltere’nin yarı sömürgesi hâline gelmiştir. 1869
ken yardım edeceği yerde Buhara Hanının da bura- yılında İngiltere ve Rusya gizli bir antlaşma yaparak
ya saldırdığı gibi, bu sefer de Buhara’nın toprakları Afganistan’ın Hindistan ve Türkistan arasındaki
işgal edilirken Hokand Hanı Rusları kutladı (Mert, önemli bir bölgesini taksim etmişlerdir.
1976: 96). Hokand ve Buhara Hanlıklarının hâkimiyeti
Türkistan hanlıkları, Rus işgaline karşı diren- altında bulunan birçok şehir ve kasabayı kontrolü
meye, Osmanlı’dan ve Avrupa’dan yardım aramaya altına alan Rusya’nın, Türkistan’da bağımsızlığına
çalışırken Ruslar kararlı bir işgal ve ilhak siyaseti resmen son verdiği ilk hanlık Hive’dir. Rus ordusu
izledi. Daha önce Türkistan’la ilgili sorumluluklar 1873’de Hive’ye yaklaşınca Han, elçiler göndere-
Orenburg Genel Valiliğinden idare edilirken yeni rek, kendisinin Rusya’ya karşı düşmanca bir tutu-
işgallerden sonra 1867’de Türkistan Genel Valiliği mu olmadığını, ülkesinin niçin işgale kalkıldığını
kuruldu ve General Kaufmann bu bölgenin kurucu anlayamadığını, kan dökülmeden sulh yapılmasını
valisi oldu. “Türkistan Genel Valiliği” bölgenin ta- istediklerini bildirir ancak bu talep reddedilir. Rus
rihinde ilk defa idari birim olarak kullanılmaktay- kuvvetleri yol üzerindeki bütün yerleşim merkez-
dı. “Türkistan” bölge olarak herkesin kullandığı ve lerini yerle bir eder ve stratejik noktalarda Hive
yeri, sınırları bazı farklarla bilindiği hâlde, bu isim ordularını yener. Han tekrar elçiler göndererek is-
sadece bir yurt veya bölge adı olarak kullanılmıştır. tedikleri şartlarda antlaşma yapılmasını ister ancak
Daha sonra ise “Doğu Türkistan Cumhuriyeti” ola- kabul edilmez (Saray, 1984: 92-96).
rak Kaşgar’da kurulan devlet bu ismi kullanmıştır. Hive’nin işgalinin tamamlanmasından sonra
Bu arada Buhara Hanı elçisini İstanbul’a gönde- Ruslar yeniden Buhara’ya yöneldi. Ruslarla baş
rerek bazı taleplerde bulunmuştu. Buhara elçisinin edemeyeceğini anlayan Buhara ve Hokand Emîrleri
karşılanan taleplerinden bazıları şunlardı: “İdâdiye, daha önce birer elçi göndererek Taşkent’te bulunan
Rüşdiye, Harbiye ve Tıbbiye mekteplerinde oku- Romanovsky ile barış şartlarını görüşmek istedi-
nan ilim ve fenlere vâkıf ve her türlü yeni silâhların ler. General, bunlara hemen bir cevap vermeyip
îmâlinden anlayan usta muallimler gönderilmesi. hükûmetinin kendisinden Orta Asya’nın kalan kıs-
Diğer fenlerle beraber bilhassa enerji, arz tabakala- mını manevi nüfuzu altına almasını istediğini söy-
rı, madencilik ve mühendislik konularında teori ve ler. Hokand’la ilgili olarak Romanovsky, bu hanlığa
tatbikâtla ilgili zarûrî bilgilere sahip muallimler ile bağlı olan Nemengan’ı da ticari önemi, orman ve
gerekli âlet ve edevât temîni. Bütün bunlara nezâret maden bakımından zenginliğinden dolayı ilhak et-
edecek bilgi ve görgü sahibi bir sefirin Buhâra’ya mek üzere hükûmete tavsiyede bulunmuştur. Rus
tâyini. İngiltere ve bölge ülkelerinin kendi menfa- General Kaufmann ve Rus hâriciyesi, diploma-
atleri için Buhâra’ya yardımcı olmaları husûsunda tik tepkileri dikkate alarak Buhara merkez olmak
mektup istirhâmı. Afganistan’la dostça geçinip biri- üzere hanlığı bir müddet daha Emîre bıraktı. Bir
birlerine destek olmalarını tavsiye eden bir mektup bakıma özerk bölge statüsündeki emîrlik, Kargan
yazılması ve Kabil’e, dostça geçinmeyi tavsiye eden bir İstasyonunda bulunan siyasi ajanlık kanalıyla St.
elçi gönderilmesi. Bunlardan başka, İslâm ahâlisinin Petersburg’a bağlandı.
yabancıların saldırılarından kurtulması için her tür- Batı Türkistan’ın işgali tamamlanırken Doğu
lü fikir ve tavsiyelerinin bildirilmesi istirhâm olunur” Türkistan’da (Kaşgar, Kaşgarya) önemli gelişme-
(Saray, 1984: 88-90). ler yaşandı. 1758’den önce Çin’e sözde bağlı olan
Türkistan’da Ruslar ilerlerken Osmanlının Doğu Türkistan, daha sonra, bazen bilfiil işgal edil-
yardımını engellemek üzere önceden hazırlanan miş, zaman zaman hocalar iktidarı ele geçirmişler-
plan uygulanmıştır. General İgnatiyev, Rusya’nın dir. Gittikçe daha fazla İngiliz kontrolü altına giren
Osmanlı Sefiri olarak 1865’te İstanbul’a gelir. Çin, bu dönemde kendi iç problemlerine ve devle-
Balkanlardaki gayrimüslim unsurları kışkırtır. tin her yönüyle sömürge yönetimi hâline gelmesine
Osmanlı’nın Türkistan’a ciddi bir yardım veya des- rağmen, Doğu Türkistan’daki bağımsızlık hareket-
teğini önler. 1869’da yeni Sırp Anayasası kabul edi- lerini her fırsatta bastırmış, kurulan devletleri kısa
lir ve 1870’de Bulgar Eksarhlığı (Bulgar ruhani lide- müddette ortadan kaldırmıştır.

13
Orta Asya ve Kafkaslar Siyasi Tarihi

bir aşama gerçekleşiyordu. 1874 yılında İran’da


demir yolu imtiyazı için teşebbüse geçen Rusya
İşgal ve ilhak: İşgal, bir ülkeyi ve bölgeyi
ise Osmanlı ve Türkistan arasındaki İran duvarı-
askeri araçlarla kontrol altına almaktır. Bu
nı pekiştiriyordu. Mayıs 1876’da Bulgar isyanın-
genellikle geçicidir. İlhak ise işgal edilen
dan bir müddet sonra Sultan Abdülaziz tahttan
bölgeyi ülkesinin parçası haline getirmek,
indirildi. Haziran ayında Sırbistan Osmanlı’ya
orada sürekli egemenlik kurmaktır.
karşı savaş ilan etti. Yaklaşık üç ay, ihtilalcilerin
Ruslara karşı Hokand’ın Taşkent ve daha sonra yönetiminde olan Osmanlı Devleti’nin başında
Ak Mescid’i savunması sırasında, Pişkentli Yâkub bulunan V.Murad’ın, amcası Sultan Abdülaziz’e
Bey büyük kahramanlık göstermiş ve talep üzerine yapılan muameleler sebebiyle ağırlaşan hastalığı
Doğu Türkistan’a gönderilmiştir. Yâkub Bey kısa sonucunda, tahttan indirilmesine karar verildi.
bir zamanda iktidarı eline geçirip, sağlam bir yöne- Ağustos sonunda II. Abdülhamid tahta çıka-
tim kurarak dağınık ve birbirleriyle çarpışan Türk rak Meşrutiyet’i ilan etmiştir. Bu sırada İstanbul
beyliklerini bir yönetim altında toplamayı başardı. (Tersane) Konferansı toplanmıştır. 1877’de Rus-
İlk yıllarda İngiltere de Rusya da, ticari menfaatleri ya Osmanlı’ya savaş ilan etti ve meşhur 93 Harbi
gereği Kaşgarya’yı tanıdılar. Hemen ticaret heyetle- başladı. 93 Harbi’nin devam ettiği dönem (Nisan
ri gönderilmeye başlandı, anlaşma girişimleri oldu. 1877 - Mart 1878), aynı zamanda Kaşgar’ın da
Fakat İngiltere Bedevlet (Yâkub Han) hâkimiyetine Çin tarafından işgal edildiği yıllardır. Balkanlar
güvenmiyordu. Özellikle Osmanlı ile sıkı bağları ve Osmanlı başkentindeki isyânlar, hükûmet de-
rahatsız ediyordu. Kuruluşundan itibaren, İngiliz ğişiklikleri ve diğer olaylar, Kaşgar’a daha fazla
heyetler ve temsilcileri kabul eden Kaşgar Emîri, maddi ve diplomatik yardım gönderilmesini en-
zaman zaman Hindistan’a heyetler gönderdi. İlk gellemiştir.
Kaşgar-İngiliz Ticaret Antlaşması, 1872’de imza- Bu arada Rusya, dış tepkilerden çekindiği için
landı (Yalçınkaya, 2006A: 95-101). Hokand’ın bütünüyle işgalini ve bu gelişmelerin
İngiliz heyetler, görevliler ve tüccarlar Kaşgar’a ilanını ertelemişti. Fakat bölgede Müslüman ve
gidip gelerek antlaşmalarla temaslar kurarken Yâkub güçlü bir devletin ortaya çıkmasının verdiği şaş-
Bey, uzak görüşlü bir devlet adamı olarak geniş kınlık ortamında bu işin de bitirilmesinin zama-
çaplı faaliyetlerde bulunmaktaydı. Kaşgar Emîri, nı geldiği kararına varıldı. Mart 1876’da Hokand
Çin’in dolayısıyla İngiltere’nin eski topraklarını Hanlığı resmen ortadan kaldırıldı.
kolay kolay bırakamayacağını anladı. Rusya’nın da Kaşgar’ı ortadan kaldırmak üzere Çin yönetimi
Türkistan yönündeki ilerleyişi kendi ülkesine ka- bütün hazırlıklarını tamamladı. Gerekli krediyi,
dar dayanmıştı. Her iki tehlikeye karşı tedbir için Pekin’deki İngiliz bankalarından aldı. Türkistan’da-
Osmanlı ve İngiltere ile siyasi ve askerî alanlarda iş ki Rus Umumi Valiliğinden ise yiyecek ve malzeme
birliğine gitmek gerektiğini gördü. 1873’te elçisini temin etti. En çok ihtiyaç duyulan tahıl ve hubu-
İstanbul’a göndererek Padişaha bağlılık mesajını batı Ruslar temin etti. 1876 sonlarında saldırıya ge-
bildirdi. Seyyid Yâkub, ayrıca ülkesinin durumu- çen Çin kuvvetleri önce başkent Urumçi’yi, 1877
nu ve ihtiyaçlarını anlattı. Padişahın direktifi ile yazında ise Turfan’ı aldı. Merkez kuvvetlerinin ba-
durumu görüşen hükûmet, yardım ve biat talebini şında bulunan Yâkub Bey, savaş devam ederken,
(egemenliğin tanınması isteğini) kabul etti. Bun- güvendiği kumandanlarının mağlubiyet haberi ge-
dan sonra Kaşgar’da Osmanlı Padişahı adına sikke lince son derece üzüldü. İnatçı işgalcilere karşı ken-
bastırıldı ve hutbe okundu (Osmanlı Devleti ile.., di ordusunun başında ilerlemeye hazırlanırken ani-
1992: 82-86). den rahatsızlanarak birkaç saat içinde beklenmedik
Bu dönemde Osmanlı Devleti birtakım iç ve bir şekilde vefat etti. Bundan sonra oğulları ve
dış sorunlarla meşguldu. 1875 Temmuz’unda komutanları birbirlerine düşerek, Kaşgar’ın bütün
Hersek İsyanı çıkmış, aynı yılın Ekim ayında ise askerini ve enerjisini bitirdi. Çin askeri ise hiç zor-
İngiltere Mısır Hidivinin Süveyş Kanalı hissele- lanmadan, 1878 başında yeniden Doğu Türkistan’ı
rini satın alarak Osmanlı’nın son derece stratejik ele geçirdi.
bir bölgesinde kontrolü ele geçirmişti. 1876’da Rusların Hokand’ı işgaliyle birlikte Türkistan
ise Mısır maliyesine İngiliz ve Fransız kontrolör- hâkimiyeti tamamlanmamıştır. Çünkü kabile-
ler tayin edilerek, Mısır’ın işgali yolunda önemli ler halinde yaşayan Türkmenler ve Türkmenistan

14
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Hanlığı bulunmaktaydı. 1869, 1876 ve 1878’deki


Rus saldırılarını, Teke Türkmenleri, şiddetli hücum-
larıyla püskürttü. Rusların Türkmenistan bozgunu, dikkat
Türkistan’daki varlıklarını da tehlikeye düşürmek- General İgnatiyev, Türkistan’daki görevini büyük bir
teydi. Türkmenistan’a yeniden saldırmak için üç yıl başarı ile yerine getirip kısa zamanda terfi ederek,
hazırlık yapıldı. Daha önce Türkmenlerden canını tarihî fonksiyonunu icra etmek üzere o zamanki en
zor kurtaran General Skoblev cephe kumandanlı- önemli sefaretlerden biri olan, Osmanlı Devleti nez-
ğında geniş çaplı bir plan hazırladı. Her ihtimal göz dine gelerek l865-l876 yılları arasında, İstanbul’da
önüne alınarak erzak, mühimmat hazırlandı ve civar Çarlık Rusya’sının elçisi olarak bulunmuştur. Bu es-
bölgelerden yollar inşa edildi. 1881 yılında gerçek- nada, Pan-Slavizm’in hatlarını çizerek uygulamaya
leşen savaşlarda Türkmenler büyük kahramanlıklar koymuştur. Bu uğurda Balkanların karışması için
göstererek ülkelerini savundular. Nihayet, Türkmen elinden geleni yapmış ve tarihimizin acı sayfaların-
kabilelerinin en büyük dayanağı olan Göktepe, İran dan biri olan 93 Harbi’nin (l876-l877) çıkmasını
Devleti’ne bağlı Yamud kabileleri atlılarının yardımı sağlamıştır. Son dönem Osmanlı tarihiyle ilgilenen-
ve İran’ın müsamahası ile Rusların eline geçmiş oldu. ler, genellikle İgnatiyev ile Mahmud Nedim Paşa’yı
1884 başında ise Merv, Rusya’nın hâkimiyetine geç- birlikte hatırlarlar. Hatta Mahmud Nedim Paşa’ya
ti (Togan, 1942: 235-236). Türkmenistan’da Gökte- “Nedimof ” lakabı takılmıştır.
pe denilen bu savaşlar ile Rusya Türkistan’daki son
Türk devletini de ortadan kaldırmış oldu.

Öğrenme Çıktısı
2 Rusya’nın Kafkaslar ve Orta Asya’yı işgalinin aşamalarını analiz edebilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

93 Harbi’nde İgnatiyev’in
Balkanlardaki faaliyetleriyle
ve İngiltere’ye politikasını
kabul ettirmesi ile ilgili ba-
kınız: Mahmud Celâleddin
Paşa, Mir’ât-ı Hakîkat, ss.
72 ve 98. Orta Asya’daki
19.yy’da Orta Asya’nın
Orta Çağ’da büyük güçler- görevinden önce Londra ve
işgali sürerken Osmanlı
den olmayan Rusya, Orta Paris’te askerî ataşelik gö-
Devleti’nin yaşadığı iç ve
Asya’yı nasıl ele geçirmiştir? revlerinde bulunmuş olan
dış sorunları anlatın.
İgnatiyev’in, diğer faaliyet-
leri ile ilgili bakınız: Süley-
man Kocabaş, “Rusya’nın
Osmanlı Sefiri General
İgnatiyev’in Entrikaları”,
TDTD, 29 Mayıs 1989, ss.
17-23.

15
Orta Asya ve Kafkaslar Siyasi Tarihi

I. DÜNYA SAVAŞI SONUNA ması ise ekonomik tedbirlerle sağlanmıştır. Gelenek-


KADAR KAFKASLAR VE sel üretim-tüketim dengesi, halkın ekonomik, sosyal
ve kültürel yapısı, pamuk ekimi politikası ile tahrip
TÜRKİSTAN edilmiştir. Çünkü Amu Derya ve Sırı Derya Nehir-
Kafkaslar ve Orta Asya’nın siyasi tarihi son bir- lerinin suladığı Türkistan’da her türlü sebze ve mey-
kaç asırdır bütünüyle Rusya’nın tarihiyle bağlantılı- ve yetişmekteydi. Kanallarla sulanan bahçeler ve elde
dır. 1605’den 1770’lere kadar Volga’nın orta bölge- edilen ürünler aynı zamanda köklü bir kültür ve me-
leri, Urallar, Batı Sibirya ve Volga-Hazar bölgesinin deniyetin temelini oluşturmaktaydı. Bütün Türkistan
daha aşağı kısımlarındaki Rus etkisi artarak sürmüş- pamuk tarlası hâline getirilirken topraklar çoraklaşmış
tür. Bu etki 1861’de Rusya’da serfliğin kaldırılması ve halk tek ürüne mahkum olmuştur. Müslümanlar,
ile serbest kalan Rusların Türkistan’a gönderilmesi Rusya’ya bağımlı hâle gelirken, bölgeye yerleşen Rus-
sonucunda daha da artmıştır. Böylece birçok şehir- ların yanında ikinci sınıf vatandaş durumuna düş-
de Türkler azınlık durumuna getirilmiştir. müşlerdir (Togan, 1942: 279).
Başkent Petersburg’daki yöneticiler, hemen her Kafkaslar, Türkistan ve genel olarak Rusya’daki
dönemde, Rus İmparatorluğu’nu çok milletli bir Türklerle ilgili, işgal sonrası Rus kültür politikasında
devlet olarak görmemiştir. Fakat bir Rus veya Or- en önemli isim, Nikolay İvanoviç İlminsky’dir (1822-
todoks devleti olarak görmüş ve öyle göstermiştir. 1891). İlminsky, Türklerin Kiril alfabesi kullanmasını,
Sıkıntı içindeki halkların probleminin temeli mil- Arap haflerini bırakmalarını ve Türkçedeki Arapça,
liyet meselesi olarak kabul edilmiştir. Bunun en iyi Farsça kelimelerin öz Türkçe olanlarla değiştirilmesi ge-
çözüm yolu ise Ortodoksluğa geçmeleri olarak su- rektiğini söylemiştir. Daha önce katı bir şekilde uygu-
nulmuş, bu yönde düzenlemeler yapılmıştır. Hris- lanmak istenen kültürel Ruslaştırma politikası tepkilere
tiyanlığı seçenler için vergi muafiyetleri, cazip teş- neden olmuştu. Çünkü bu uygulama Müslümanların
vikler ve desteklemeler getirilmiştir. I. Romanov’dan daha bilinçli bir şekilde dinlerine ve kültürlerine sahip
II. Katherine dönemine kadar İslamiyet ıslah edil- çıkmasına yol açmıştı. Buna karşın İlminsky’nin öne-
mesi gereken yabancı ve düşman bir unsur olarak risi, yeni bir Tatar (Türk) aydını oluşturmaktı. Bunlar
görülmüştür. Örneğin Tatar çocuklarını Hristiyan- Ortodoksluğu kabul edecek fakat Türkçe konuşup ya-
laştırmak için özel okullar açılmış; Hristiyan misyo- zacaktı. Dinsiz Rus oluşturmaktansa gayri Rus Orto-
nerler teşvik edilmiş, diğer taraftan Müslümanların doks oluşturma projesi daha kabul edilebilirdi. 1865 ile
bu yöndeki karşı faaliyetlerini yürütenler ölümle 1900 arasında yaklaşık 100.000 Tatar Hristiyan oldu.
cezâlandırılmıştır. (Bennigsen ve Broxup, 1983: 16). Bununla beraber proje bu yönüyle daha fazla ileriye gi-
19. yüzyılın ikinci yarısında tamamlanan işgalden demedi. Orta Asya’da pek uygulanmadı. Çünkü Rus
sonra, Türkistan halkı üzerinde bu kampanya devam kilisesi böyle bir projeye muhalifti. Çünkü kilise ancak
etmiş, Hristiyanlık her fırsatta teşvik edilmiş, Almatı bir Rus’un tam bir Ortodoks olabileceğini ve kutsal
ve Taşkent Ortodoks piskoposlukları olarak kabul törenlerin Tatarca olarak yapılmasının, hazmedilmesi
edilmiştir. Bu bölgelerde dinlerine yabancılaşmış zor bir uygulama olduğunu söylüyordu (Bennigsen ve
çok az sayıda Müslüman Ortodoksluğa geçmiştir. Broxup, 1983: 19-51).
Türkistan’ın kültürel asimilasyonu konusunda İlminsky metodunun, daha çok Bolşevik İhti-
Rus bilgin Mayendorf önemlidir. Mayendorf, Türk- lalinden sonra sonuç alınan tarafı, ayrı Türk boy-
lerin sosyal ve ekonomik sömürülme-bağımlılaştırma larını millet hâline getirme projesidir. Her Türk
gereği üzerinde durmuştur. Özellikle verimli Güney boyunun Türkçesi, doğal olarak diğerleri ile az çok
Türkistan bölgelerinde hâkimiyetin ancak Rusların fonetik ve diğer özellikleri bakımından farklılıklar
yerlileri ezme siyaseti izlemesiyle mümkün olabileceği- taşımaktaydı. Ancak Türkistan ve Rusya’daki Türk-
ni belirtmiştir. 1865’ten itibaren işgal edilen ülkelerin lerin birbirlerini rahatlıkla anlayabilmesi bir yana,
yönetimi sorunu gündeme geldiği zaman, Mayendorf Balkanlardan giden bir Türk dahi Türkistan’ın her
şunu savunmuştur: “Müstemlekelerimizde (sömürgele- bölgesinde anlaşabilmekteydi. Buna karşın her Türk
rimizde) yalnız sömürme gayesini takib etmeliyiz; oraya boyu için ayrı alfabeler oluşturularak Türk boyları-
çok sermaye konulmamalı çünkü müstemlekeler, medeni nın hem birbirleriyle anlaşabilmeleri önlenmiş hem
ve siyasi seviyeleri az çok yükseldi mi, sömürgeci devlet- de eski eserleri okuyup incelemeleri imkânsız hâle
ten ayrılıyorlar.” Rus ve Ortodoks kimliğine geçme- getirilmiştir. Öte yandan Çarlık döneminde mesela
nin mümkün olmadığı veya bu politikanın başarısız Ermeni veya Gürcü azınlıkların isim ve soyad sis-
olduğu anlaşılınca çare nötrleştirme, İslamî kimlikten temlerine dokunulmazken (-vili veya -yan). Türk-
uzaklaştırma, dinsizleştirme olarak ortaya çıkmıştır. lere Rus isimler verilmiş, soyadlarına -ev, -ov, -ova,
Bu “kimliksizleştirme” sürecinin kontrol altına alın- -ski gibi Rusça ekler almak zorunda bırakılmıştır.

16
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Rus yöneticilerinin ve bilginlerinin, Türkleri Birinci ve ikinci Duma’da belli bir sayıya ula-
Ruslaştırma yönündeki çabaları 19. yüzyılın başın- şan Türkler, Müslümanların eğitim, toprak ve di-
dan itibaren değişik ürünler vermeye başlamıştır: ğer vatandaşlık hakları ile ilgili meseleleri Duma’ya
Örneğin Türklerin varlıklarını devam ettirmeleri, getirdikleri için, 3. ve 4. Duma’ya Türklerin gire-
sosyal ve kültürel değerlerini geliştirmeleri için, az memeleri için birçok engel konmuştur. Bu arada
veya çok Rusların asimilasyon politikası unsurları- çıkan kanun ile bütün okullarda Rusça eğitim ka-
nı savunan Türk aydınları. Bunların asıl hedefleri; bul edilmiştir. Türklerin toprak ve diğer ekonomik
Türk unsurunun haklarını savunur hale getirmek, sorunlarının hiçbirinin çözümüne yanaşılmamış,
güçlendirmek, kalkındırmak olmakla beraber, bu durumları daha da kötüleşmiştir.
yoldaki önerilerinin daha önce halkın tepkisini çe- Öte yandan 1904’te Fransız-İngiliz ve 1907’de
ken Rus uygulamalarına benzerliği, muhafazakâr Rus-İngiliz ittifak sözleşmesi gerçekleşmiş ve I. Dünya
ulema ve onların etkisi altındaki geniş halk kitlele- Savaşı’nın ilk adımları atılmıştır. 1912’de I. ve 1913’de
ri tarafından büyük tepkiyle karşılanmış, hatta bu II. Balkan Savaşları ile Osmanlı asker, mühimmat ve
gibi aydınlar Rus yöneticileri ile özdeşleştirilmiştir. mali kaynak bakımından zayıflatılmıştır. 1914’te ise
Türkistan, Rus işgali altında 20. yüzyıla girerken Osmanlı, Rusya’nın karşısında yer alan Almanya ile
Türk aydını ve halkı Rus yönetimini daha iyi tanı- ittifak yaparak I. Dünya Savaşı’na girmiştir.
mıştır. Geçmişteki hatalarını görerek bir şeyler yap- Rusya savaşta önemli kayıplar verdi, özellikle
manın zamanının geldiğini anlamıştır. 1903-1905 cephe gerisi hizmetlerde asker ihtiyacı artmaktay-
Savaşı’nı Rusya, Japonya karşısında kaybetti. Bu du- dı. Bu ihtiyacı karşılamak üzere 250 bin Türk’ü
rumda bir doğu gücünün gerekli hazırlıklarla batılı askere almak için 25 Haziran 1916 Kararnamesi
gücü yenebileceği anlaşıldı. Savaşın kaybedilmesi Rus çıkarıldı. Türkistan’ın tek geçim kaynağı pamuk
iç siyasetinde de sarsıntılara yol açtı ve Çarlık rejimi mevsiminde, adil olmayan bir şekilde Türkler as-
meşruti monarşiye geçirildi. Rusya Müslümanları, si- kere çağrıldı. Aynı bölgeden askere giden Ruslara
yasi güçlerini meşru yollarla kullanmak için 1905’te para, elbise ve geride kalan ailesi için maaş veri-
ilk toplantıyı düzenlemiştir. Bunu izleyen toplantı- lirken bunlar Türklere verilmedi. Diğer taraftan
ların önemli sonucu olarak Duma’ya (Rus Meclisi) 19-43 yaş grubunda olanların askere gitmesi ge-
Türk temsilci gönderme başarısını elde etmişlerdir. rekirken görevliye rüşvet vermeyen 70 yaşındaki
1906 seçimlerinde Duma’ya 36 Türk temsilci gön-
40 yaşında, rüşvet veren 30 yaşındaki 50 yaşında
derildi. 1907’de Çar, Duma’yı lağvederek Türkis-
kaydedildi. Oluşan tepkiler isyana dönüştü. Rus-
tanlıların seçmenlik hukukunu daraltan bir kanun
ya cephedeki askerini çekerek bu isyanı bastırma-
çıkartıp yeni bir seçim yaptırmıştır (Togan, 1942:
ya çalıştı. Bu esnada milyonlarca Türk evini terk
351). Bu arada çeşitli engellerle seçilmesini isteme-
ederek dağlara çıktı veya katliama maruz kaldı.
diği Türkleri Meclis dışında tuttu. Bununla beraber
Dağa çıkanların bir kısmı Doğu Türkistan’a göç
ikinci Duma’ya da 39 Müslüman girebildi. Aynı yıl
etti, bir kısmı bastıran kış şartlarında öldü (Sokol,
yenilenen seçimlerle, Türklerin seçmenlik haklarının
1954). Türkistan’da 1916’da yaşanan bu hareket,
son derece kısıtlanması sonucunda 3. Duma’ya 8
ihtilallerin gelişmesi ve Çarlık Rusya’sının yıkıl-
Türk girebildi. 1914’de yapılan 4. ve son Duma’ya
ise ancak 6 Türk girebildi. (Devlet, 1985: 95-118). masında da son derece etkili olmuştur.
Öğrenme Çıktısı
3 19.yy’da Orta Asya’nın işgali sürerken Osmanlı Devleti’nin yaşadığı iç ve dış sorunları
anlatın.

Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Buhara ve Hive Hanlıkları Rus bilim insanlarının


1860’larda Ruslar tarafın- Rusya’nın I. Dünya Savaşı’na
Türklerin kültürel asimilas-
dan işgal edildiği hâlde, girmesinin Türkistan’a yöne-
yonunu amaçlayan fikirle-
1910’larda da ismini duy- lik politikasına etkileri neler-
maktayız. Bunun nedenle- rini ve bunların politikalara
dir?
rini tartışınız. etkisini açıklayınız.

17
Orta Asya ve Kafkaslar Siyasi Tarihi

SOVYETLER BİRLİĞİ DÖNEMİNDE gecesi (şimdiki takvime göre 7-8 Kasım) ciddi bir
KAFKASLAR VE TÜRKİSTAN direnişle karşılaşmadan Geçici Hükûmet’i devirdi.
Hükûmetin görevlerinin kendi başkanlığında oluş-
I. Dünya Savaşı başladığı zaman, diğer impa-
turduğu Halk Komiserleri Konseyi’ne geçtiğini ilan
ratorluklarda olduğu gibi, Rusya’da da anayasal
etti. Böylece Sovyetler Birliği dönemi başlamış
döneme geçişin sıkıntıları yaşanıyordu. 1905’teki
oldu. Ancak bundan sonra Bolşevik yönetimi ile
gelişmelerden sonra Duma açılmış, rejim anayasal
Çarlık kuvvetleri arasında yıllarca iç savaş yaşandı.
monarşiye geçmiş, hanedandan seçilmişlere doğru
bir yetki akışı dönemi başlamıştı. Bunun yanında Bolşevik İhtilali aşamaları Türkistan’da Rus ida-
Rusya’da diğer ülkelerde örneği pek görülmeyen resinin zayıfladığı devredir. Türkistan’ın yıllarca
bir olay yaşandı: Ocak 1905’te Petersburg’daki beklediği bir fırsat ortaya çıkmıştı. Aydınlar ve ileri
ayaklanmalardan sonra, Petersburg ve Moskova’da gelenler bundan sonra nasıl bir siyasi yapılanmanın
“İşçi Sovyetleri” kuruldu. I. Dünya Savaşı’nda Müslümanlar için daha iyi olacağını tartışmaktay-
Osmanlı’nın da Almanya ve Avusturya’nın ya- dılar. Bu dönemde Kafkaslar ve Orta Asya’da, ömrü
nında savaşa girmesi üzerine, Rusya için boğazlar birkaç ay ile birkaç yıl arasında değişen birçok Türk
kullanılarak müttefiklerinden yardım alma yolu devleti kuruldu ve yıkıldı. Türkistan liderlerinin
kapandı. Osmanlı ile Kafkas cephesinin açılması çoğu, Bolşevik İhtilali’ne destek vermişlerdi. Çün-
ise savaşın başındaki hesapları altüst etti. Büyük bir kü yeni rejim, her milleti kendi kaderini seçmekte
asker ve mühimmat sıkıntısı içine giren Rusya’nın serbest bırakacak, isteyen bağımsız bir devlet hâline
kaybı 1915 yılı itibariyle bir milyonu geçmekteydi gelecek, isteyen yeni Sovyetler Birliği’ni oluştura-
ve çeşitli cephelerden art arda gelen yenilgi haber- caktı. Halk ise gelecek rejimden çok Çarlık reji-
leri ülkenin sosyal ve siyasal düzenine karşı tehdit- minin devrilmesinin mutluluğunu paylaşıyordu.
leri artırmaktaydı. Bu şartlar altında Duma, farklı Ancak ihtilal yerleşmeye başlayınca bunun Çarlık
görüşlerin uzlaşacağı bir zemin olması gerekirken Rusya’sının bir devamı olduğu, hatta sosyal düzeni
çatışmaların şiddetlendiği bir alan hâline gelmiştir. hedef alan çağrılarıyla daha tehlikeli olduğu görül-
dü. 1918’den itibaren yer yer millî kurtuluş hare-
Cephelerdeki başarısızlıklar ve savaş şartları ik-
ketleri başladı (Yalçınkaya, 2006A: 321-322).
tisadi ve sosyal yapıyı sarstı. 8 Mart 1917’de ger-
çekleştirilen Petrograd (Leningrad, St. Petersburg)
halk gösterileri ile işçiler greve gitti. 12 Mart’ta Rusya, 1917’den sonra Kafkasya’dan çekildi.
Petrograd’da “İşçilerin ve Askerlerin Sovyeti” kurul- Bölgede Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenis-
du ve hükûmetin görevlerini üstlendiğini ilan etti. tan bağımsızlığına kavuşmuş ve Azerbaycan
Prens Lvov başkanlığında geçici bir hükûmet kurul- Demokratik Cumhuriyeti, Gürcistan De-
du. İhtilalci sosyalistlerden Kerensky ise bu hükü- mokratik Cumhuriyeti, Ermenistan Demok-
metin Harbiye Bakanı oldu. 16 Mart’ta Çar II. Ni- ratik Cumhuriyeti adıyla üç devlet kurulmuş-
kola tahtından feragat etmek zorunda kaldı. Böylece tur. Fakat Rusya Sovyet Federatif Sosyalist
Rusya’da üç asırlık Romanov hanedanının hüküm- Cumhuriyeti iki yıl sonra Kafkasya’yı yeniden
darlığı ve yaklaşık beş asırlık çarlık rejimi sona erdi. işgal etmiştir. Bölgedeki üç devlet Sovyet-
Geçici hükûmet döneminde, Petrograd Sovye- ler Birliği ismini alan yeni Sovyet rejiminin
ti örnek alınarak Rusya’nın birçok bölgesinde ör- idaresine girdi. Sovyet Rusya’nın aracılığıyla
gütlenmelere gidildi. Nisan ayında ülkeye dönen üç Sovyet Cumhuriyeti; Azerbaycan, Gür-
Lenin’in, Nisan tezleri, “Bütün İktidar Sovyetlere” cistan ve Ermenistan ile Kâzım Karabekir’in
sloganıyla geniş yankı uyandırdı. Galiçya bozgunu, temsil ettiği TBMM Hükümeti arasında 13
yönetimin prestij ve moral kaybına neden olmuş- Ekim 1921’de Kars Antlaşması imzalandı.
tu. Artan karışıklıklar üzerine Kerensky Başbakan Buna göre: Üç Cumhuriyet de, Moskova
oldu. Ancak geniş kitleler Bolşeviklere ve Sovyet- Antlaşması’nı kendileri için de geçerli sayı-
lere yönelmişti. Bu gelişmeler üzerine Kerensky, yordu. Böylece Türkiye’nin doğu sınırı kesin-
14 Eylül’de cumhuriyeti ilan etti ve Petrograd leşti ve Ermeni Sorunu da sona erdi. Sovyet
Sovyeti’ni ortadan kaldırmaya karar verdi. Bu ara- Sosyalist Cumhuriyetler Birliği 1991’de dağıl-
da gizlice Petrograd’a dönen Lenin, Troçki’nin ön- dıktan sonra bağımsız olan Ermenistan Kars
derliğindeki Askeri İhtilal Komitesi ile 25-26 Ekim Antlaşması’nı tanımadı.

18
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Çarlık rejiminin yıkılması ile Türkistan’da Mil- girmesinden sonra Azerbaycan Sovyet Sosyalist
li Mücadele hareketleri ortaya çıktı. Bu mücade- Cumhuriyeti kuruldu. 1918’de kurulan Erme-
le Bolşevik İhtilali’nden sonra da yer yer devam nistan Demokratik Cumhuriyeti de 1920’de
etmiştir. Rusya’da Çarlık yanlıları ile Bolşevikler Rus ordusunun girmesinden sonra SSC (Sovyet
arasında iç savaş yaşanırken Türk devletleri kurul- Sosyalist Cumhuriyeti) olmuştur. Gürcistan, I.
muştur. Ancak ilk fırsatta Bolşevik yönetimi de Dünya Savaşı’nda İngiltere tarafından işgal edildi.
bu devletlere karşı saldırıya geçmiştir. Buna karşı İşgal kuvvetlerini yenen Gürcüler bağımsızlığını
mücadeleye “Basmacı” hareketi denmektedir. An- ilan etti ve bu devlet 1920’de Rusya tarafından
cak birçok Türkistan kökenli yazar bunun “Milli da tanındı. 1921’de Kızıl Ordu Gürcistan’a girdi
Mücadele” olarak adlandırılmasını ister. ve ülke Sovyetler Birliği’nin parçası hâline geldi.
Hareketin en etkili olduğu yer Fergana bölge- Kafkas cumhuriyetleri ile Türkiye sınırı 16 Mart
siydi. Basmacı hareketinin önemli liderlerinden 1921 Moskova Antlaşması; 13 Ekim 1921 Kars
Fergana Vadisindeki isyanı yöneten Şir Mehmed Antlaşması ile belirlendi. Bu antlaşmalara, Rusya
Beg’in yanında 300 kadar Osmanlı subayı bulun- ile birlikte Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan
maktaydı. İsyan başlamadan önce, 1920 senesin- da katıldı. Buna göre Batum, Gürcistan’a ve Nah-
de Anadolu’daki Kurtuluş Savaşı için Türkistan’da çıvan Azerbaycan’a bağlı özerk bölgeler hâline gel-
yardım kampanyası başlatıldı. Toplanan yardımlar di. Üç Kafkas cumhuriyeti 1924 Anayasası uyarın-
Moskova’da Lenin’in de yardımıyla sikke hâline ge- ca Transkafkasya Sovyet Federatif Cumhuriyeti’ni
tirilip Anadolu’ya gönderildi. Bu arada Türkistan’a oluşturmaktaydı. 1936 Anayasası ile federasyon
geçen Enver Paşa burada dağınık şekilde mücadele lağvedilerek her biri ayrı SSC hâline gelmiştir.
eden grupları birleştirmiştir. Bir süre Ruslara karşı
mücadele etmiştir. Ruslara karşı savaşırken Ağustos Basmacı Hareketi: Ruslara karşı az sa-
1922’de son nefesini vermiştir. yıdaki kuvvetleriyle baskın yapıp büyük
Bolşevik İhtilali aşamasında Kafkasya’da bazı kayıplar verdiren ve dağınık hâlde dağlar-
devletler kuruldu. Nisan 1918’de Azerbaycan, da mücadele eden Türkistan Türklerinin
Ermenistan ve Gürcistan arasında Transkafkasya Milli Mücadelesi.
Demokratik Federatif Cumhuriyeti kuruldu. Ancak
yaklaşık bir ay sonra Azerbaycan ve Ermenistan ba- Kurtuluş savaşında Rus yardımı: Bü-
ğımsızlıklarını ilan edince bu cumhuriyetin varlığı yük bir savaştan sonra geniş çaplı iç savaş
sona erdi. Çarlık Rusyasının yıkılmasından sonra yaşayan Bolşevik yönetiminin bir başka
28 Mayıs 1918’de Azerbaycan bağımsızlığını ilan ülkeye yardım etmesi mümkün değil-
etti. Ancak 1890’lardan itibaren, Rusya Bakü pet- di. Türkistan’da açılan kampanyalarla
rollerini çıkartmaya başlamış ve bu petroller Rus toplanan yardımlar Moskova üzerinden
ekonomisi için son derece önemli olmuştu. Bu Anadolu’ya gönderilmiştir.
arada Bakü, dünyanın belli başlı iş merkezlerin-
den biri hâline gelmişti. Pek çok iş adamının akın Sovyetler Birliği’nin kurucu önderi durumun-
akın geldiği Bakü’ye 50 bine yakın Ermeni yerleş- daki Lenin, 1922’de ölmüştür. Lenin ve Stalin dö-
mişti. Rus yönetiminin himayesinde hareket eden neminde, bütün Kafkaslar ve Orta Asya, Sovyet
Ermeniler gittikçe zenginleşirken Türkler kendi cumhuriyetleri hâline gelmiştir. Bugünkü siyasi
ülkelerinde fakirleştiler. Sayıları az olmakla birlik- haritanın da belirlendiği gelişmeler 1924 ve 1936
te iktisadi bakımdan güçlü olan Ermeni nüfusu, Anayasaları ile kesinleşmiştir. 1922-1953 yılları
bağımsız Azerbaycan’ı Bolşeviklerin de desteği ile arasında SSCB’yi yöneten Stalin döneminde, Kaf-
çökertmek için her yolu denedi. Nihayet, İngiltere kaslar ve Orta Asya’da adım adım sosyalist düzen
ve diğer galip devletlerin de müsamahası ile, 27 Ni- yerleşmiştir. Öncelikle tarla ve bahçelere el konul-
san 1920’de Azerbaycan, Kızıl Ordu’nun işgaline muş, bütün köylüler kolhozlarda (Sovyet Rusya’da
uğrayarak Sovyetler Birliği’ne katılmış oldu. köylülerin ortak olarak çalıştıkları tarım işletme-
lerinde) toplanmıştır. Bu aşamada büyük isyanlar
Milli Azerbaycan Cumhuriyeti (Azerbay-
yaşanmış, milyonlarca Türk, Rus askerlerinin kur-
can Demokratik Cumhuriyeti, Milli Müstakil
şunlarıyla, yollarda veya dağlarda ölmüştür (Yalçın-
Azerbaycan Cumhuriyeti) iki yıl kadar varlığı-
kaya, 2004: 159-162).
nı sürdürdü. Bu tarihte Kızıl Ordu’nun ülkeye

19
Orta Asya ve Kafkaslar Siyasi Tarihi

Stalin, başta Troçki olmak üzere rakiplerini ortadan kal-


dırdıktan sonra yönetimi bütünüyle ele geçirmiş ve 1936’da
meşhur “büyük temizlik” uygulamasını gerçekleştirmiştir. Sovyet güçlerinin kontrolünden sonra
Muhaliflerden sonra, muhalefet ihtimali olanların da ölüm, Kafkaslar, kuzey bölgeler ve Türkistan’da
sürgün veya hapisle cezalandırıldığı bu dönemde birçok kurulan Türk devletleri: Buhara Sovyet
Türk önder de hayatını kaybetmiştir. Eğitim, kültür, din Sosyalist Cumhuriyeti (SSC), Harezm
gibi konularda özellikle Türk halklar bütünüyle kendi de- SSC, Özbekistan SSC, Türkmenistan
ğerlerinden uzaklaştırılmıştır. Sovyetler Birliği’nin dağılma- SSC, Tacikistan Özerk Bölgesi, Karakal-
sına kadar sürecek olan Sovyetleştirme politikasına karşın, pak Özerk SSC, Kırgızistan Özerk SSC,
Rusların Türklere karşı ayrımcı veya ikinci sınıf uygulama- Kazakistan Özerk SSC’dir.
ları, kendi inanç ve değerlerine karşı gizli bağlılığın deva-
mında etkili olmuştur.

dikkat
Rusya, 16. yüzyıldan itibaren, Kazan ve Astrahan Hanlarından başlayarak Türkistan yönünde ağır ağır fakat
sistematik olarak ilerlemiştir. Zaman zaman uğradığı kayıpları, kısa zamanda telafî ederek ilerlemesine devam
etmiştir. Kırım Savaşında Avrupa’yı karşısına alan ve Sivastopol’da mağlup olan Rusya, Paris Antlaşması’nın Ka-
radeniz ve Boğazlar ile ilgili ağır şartlarını kabul etmiştir. Rusya’nın bu mağlubiyetten sonra Türkistan istikame-
tindeki ilerlemesinde de bir yavaşlama veya gerileme beklenebilirdi. Fakat aksine yaklaşık 15-20 yıl sonra bütün
Türkistan ele geçirilmiştir. Türkistan’ın ve Kafkasya’nın Hindistan yolu üzerindeki stratejik önemi İngiltere’nin
parlamento tartışmalarında da sık sık vurgulanmıştır. Bununla beraber Paris Antlaşması’nın kabulü yönünde
imza veren ve antlaşmanın Türkiye’deki Hristiyanların durumunun iyileştiği, Karadeniz’in tarafsızlaştırıldığı
ve Türkiye’nin Avrupa’ya katıldığı gibi yönlerini ele alarak bir başarı olarak niteleyen İngiltere Başbakanı Dis-
raeli, şu ilginç “öngörülerini” dile getirmiştir: “... Rusya... şimdi demir yolları inşa etmek ve ülkesinin en uzak
bölgelerindeki kısımları birleştirmek üzeredir. Ve şüphesiz Orta Asya’daki entrikasına devam edecektir...” (The
Treaty of Peace, Parliamentary Debates, III-141, 5 Mayıs 1856, s. 2085). Rusya’nın Paris Antlaşması’nı izleyen
kısa zaman içerisinde Türkistan’daki ilerleyişi, 16. yüzyıldan beri kat’ettiği mesafeye göre oldukça hızlıdır ve
normal tarihî seyrinden çok farklıdır. Sanayi devriminin gerçekleşmesi, telgraf, demir yolu şebekeleri ve harp
sanayiindeki gelişmeler, Rusya’nın tarihî hızının çok üstüne çıkmasını açıklayabilir.

Araştırmalarla
İlişkilendir
Azerbaycan’ın batısında, Azerbaycan’a bağ- bilgi verilmişti. Bilindiği gibi, Ermenilerin bu
lı Nahçıvan Muhtar Cumhuriyeti kurulup her katliamlarını ancak Kâzım Karabekir kuman-
ikisinin ortasını, farklı bir ifade ile Doğu-Batı dasındaki birliklerimiz durdurabilmişti. Fakat
Türk dünyasını ortadan kesen bir Ermenistan bölgede çok büyük oyunlar oynanmaktadır...
Cumhuriyeti yer almıştır. Yine Karabağ bölge- Endişemiz şu ki İngilizlerle Bolşevikler, Azer-
sinde, daha önce Rusların teşviki ve zorlamasıy- baycan Türk âlemi ile bizim aramıza bir Erme-
la yerleştirilen Ermenilerin çoğunlukta olduğu nistan dikmek istiyorlar. Tekrar arzediyorum:
topraklar üzerinde Nagorno-Karabağ (Dağlık Bütün dünyanın ittihaz ettiği bir karar var: O
Karabağ, Yukarı Karabağ) Muhtar Oblastı yer da bizimle Azerbaycan arasında, Azerbaycan’la
almıştır. Azerbaycan’ın bu kritik günlerinde Türk âlemi arasında bir Ermenistan meydana
Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapılan bir getirmek istiyorlar..”
gizli celsede Dışişleri Bakanı Ahmet Muhtar Bey
bu hususta şöyle der: “Ermeni çetelerinin böl- Kaynak: TBMM Gizli Celse Zabıtları, 1921 Se-
gede yaptığı katliamlarla ilgili daha önce sizlere nesi, (Ankara, 1980), I, ss. 439-440.

20
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Şekil 1.3 Nahcivan ve Batum’un yer aldığı Kafkasya-Türkiye haritası. Türkiye ile Azerbaycan’a bağlı olan Nahcivan
sınırı oldukça dar olup 18 km’dir.
Kaynak: htttp://www.asyaulkeleri.com/2010/08/ermenistan-nerede-ermenistan-dunyann.html

Öğrenme Çıktısı
4 Bolşevik İhtilali ve SSCB döneminde Kafkaslar ve Orta Asya’nın idari ve hukuki durumunu
değerlendirebilme

Araştır 4 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Bu bölümle ilgili daha ay-


Kurtuluş Savaşı devam rıntılı okuma için bakınız Bolşevik İhtilalinin ardın-
ederken Enver Paşa niçin Zeki Velidi Togan, (1942), dan Rusya’nın Türkistan’da
Türkistan’a gitmiştir? Bugünkü Türkili (Türkis- ilerleyebilmesinin nedenle-
tan) ve Yakın Tarihi, İstan- rini anlatın.
bul.

21
Orta Asya ve Kafkaslar Siyasi Tarihi

Orta Asya ve Kafkasların yakın


1 tarihini değerlendirebilme
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

19. Yüzyılda Kafkaslar ve


Tarih boyunca, İpek Yolu gibi dünya siyasetinde önemli bir yeri
Türkistan olan Orta Asya’nın çağdaş tarihi Rus istilasıyla başlar. 1550’ler-
de Kazan ve Astrahan Hanlığı’nı ele geçiren Ruslar, bundan
sonra topraklarını genişletir. Sanayi devrimi aşamasında ge-
rek ham madde gerek pazar ihtiyaçları için Kafkaslar ve Orta
Asya’ya hâkim olmaya karar verildi. Deli Petro’nun vasiyetna-
mesi bu konuda asırlarca değişmeyen bir anayasa rolü oynadı.
1860’larda Kafkaslar ve Türkistan’ın tamamına yakını Çarlık
Rusya’sının egemenliği altına girdi. I.Dünya Savaşı’nda bü-
yük kayıplar verince Çarlık yönetimi yıkıldı ve Sovyet dönemi
başladı. Savaş ve ihtilal yıllarında Kafkaslar ve Orta Asya’daki
halklar bağımsızlığını ilan etti. Ancak Bolşevik rejimi yerleşince
bu yönetimlere son verdi. Her bölgede, uygun görülen etnik
isimlerle 1990’a kadar süren Sovyet Sosyalist cumhuriyetleri
kuruldu.

Rusya’nın Kafkaslar ve Orta


2 Asya’yı işgalinin aşamalarını
analiz edebilme

Rusya’nın Kazan ve Astrahan Hanlıklarını işgali ilk emperyalist


Rus Çarlığı Tarafından Kafkas
ve Türkistan Hanlıklarının İşgali genişlemesidir. 1822’de Ruslar, Kazaklara bağımsızlık tanıyan
antlaşmayı feshetmiştir. 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması ile
Osmanlı, Kırım’daki hâkimiyetini kaybetmiştir. Kırım, 1783’te
Ruslar tarafından işgal edilmiştir. 18. yüzyıldan itibaren böl-
genin işgalinde, İngiltere ve zaman zaman diğer Batılı ülkeler
de rol oynamıştır. Batılılar, bölgenin siyasi, iktisadi ve strate-
jik özelliklerini araştırmıştır. Kafkaslar ve Orta Asya’nın bütü-
nüyle Rus Çarlığı’nın egemenliği altına girmesi önemli ölçüde
1860’larda tamamlanmıştır. Rus Çarlığı’nın Kafkaslar ve Tür-
kistan istikametindeki ilerlemesinde önemli bir aşama, 1856
Kırım Savaşı ve sonrasında yapılan 1856 Paris Antlaşması’dır.
Bu antlaşma ile Osmanlı, Rusya’ya karşı Kafkasları savunan
hanlıklara verdiği desteği çekmek zorunda kalmıştır. 1867’de
Türkistan Genel Valiliği kuruldu. l865 senesinde Hokand, l868
senesinde Buhara Emîrliği ve l873 senesinde ise Hive Hanlığı
alınarak Batı Türkistan, Rus Çarlığı topraklarına katılmıştır.

22
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Rusya’nın meşruti monarşiye geçişi ve I.


3 Dünya Savaşı’nda yaşananların Kafkaslar ve
Orta Asya açısından sonuçlarını tartışabilme

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


1903-1905 Savaşı’nı Rusya, Japonya karşısında kaybedince Rus
I. Dünya Savaşı Sonuna Kadar
Kafkaslar ve Türkistan iç siyasetinde sarsıntılar yaşanmış, Çarlık rejimi meşruti monar-
şiye geçirilmiştir. Rusya Müslümanları, bu dönemde Duma’ya
(Rus Meclisine) Türk temsilci gönderebilmiştir. Rusya I. Dün-
ya Savaş’ında önemli kayıplar vermiş, özellikle cephe gerisi
hizmetlerde asker ihtiyacı artmıştır. Askere çağrılan Türklere,
Ruslarla aynı şartlar sunulmadığı için oluşan tepkiler isyana
dönüşmüştür. Türkistan’da 1916’da yaşanan bu iç karışıklık, ih-
tilallerin gelişmesi ve Çarlık Rusyasının yıkılmasında da etkili
olmuştur.

Bolşevik İhtilali ve SSCB döneminde


4 Kafkaslar ve Orta Asya’nın idari ve
hukuki durumunu değerlendirebilme

I. Dünya Savaşı’nda yaşanan cephelerdeki başarısızlıklar ve


Sovyetler Birliği Döneminde
Kafkaslar ve Türkistan savaş şartları iktisadi ve sosyal yapıyı sarsmıştı. Ayrıca Rus
Çarlığı’nda anayasal sürece geçişin sancıları yaşanıyordu. 16
Mart 1917’de Çar II. Nikola tahtından feragat etmek zorun-
da kaldı. 7-8 Kasım 1917’de Sovyetler Birliği dönemi başladı.
Bolşevik yönetimi ile Çarlık kuvvetleri arasında yıllarca iç savaş
yaşandı. Bu dönemde Kafkaslar ve Orta Asya’da, ömrü birkaç
ay ile birkaç yıl arasında değişen birçok Türk devleti kuruldu
ve yıkıldı. Sovyetler Birliği’nin kurucu lideri Lenin, 1924’te öl-
müştür. Lenin ve Stalin dönemlerinde, bütün Kafkaslar ve Orta
Asya, Sovyet Cumhuriyetleri hâline gelmiştir.

23
Orta Asya ve Kafkaslar Siyasi Tarihi

1
Orta Asya ve Türkistan ile ilgili aşağıdaki ifa- 5 Aşağıdakilerden hangisi, Kırım Savaşı sonun-
delerden hangisi yanlıştır? da toplanan 1856 Paris Kongresi barışının sonuç-
larından biridir?
A. Türkistan, Orta Asya’yı oluşturan bölgelerden
neler öğrendik?

biridir. A. Osmanlı Kafkasya’daki desteğini çekmek zo-


B. Türkistan, Türklerin yurdu demektir. runda kalınca, Rusya bu bölgeyi rahatça işgal
C. Bugünkü Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, etmiştir.
Tacikistan ve Türkmenistan Türkistan’ı oluşturur. B. Rusya’nın Kafkaslar ve Orta Asya yönündeki
D. Orta Asya, Türkistan ve Anadolu’dan oluşur. işgallerinin hukuksuz olduğu ilan edilmiştir.
E. Hindistan ve Pakistan, Türkistan’ın dolayısıyla C. Orta Asya, Rusya ve İngiltere arasında taksim
Orta Asya’nın güneyinde yer alır. edilmiştir.
D. Rusya’nın Orenburg’da kale inşasına müsama-
ha gösterilmiştir.
2 Moskova Knezliği, Kazan ve Astrahan hanlık-
larını hangi tarihte ülkesine katmıştır? E. Rusya, Kuzey Kafkasya’dan çıkarılmıştır.

A. 1453, 1478 6 Aşağıdakilerden hangisi, 1864 Gorçakof


B. 1552, 1556 Deklarasyonu ile duyurulmuştur?
C. 1856
A. Rusya’da serfliğin kaldırılması
D. 1875
B. Rusya’nın, İngiltere ve diğer sömürgeci ülkelere
E. 1920, 1922.
saldırmama taahhüdü
C. Rusya’nın Ukrayna’ya medeniyet götürme görevi
3 Aşağıdaki ifadelerden hangisi, Ümit D. Osmanlı İmparatorluğu’nun gayr-i medeni
Burnu’nun keşfi ile Orta Asya’nın stratejik önemi-
ülke olduğu
ne etkisini açıklamaktadır?
E. Rusya’nın Türkistan’a medeniyet götürme görevi
A. Değişmemiştir, çünkü Fergana’da sulu tarım ya-
pılmaktadır. 7 Aşağıdaki gelişmelerden hangisi, Ruslar’ın
B. Azalmıştır, çünkü İpek Yolu ticareti azalmıştır. Türkistan’ı ele geçirmesini takip etmiştir?
C. Azalmıştır, çünkü Baharat Yolu ticareti artmıştır.
A. Buhara ve Hive hanlıklarına özerk yönetim
D. Değişmemiştir, çünkü aynı dönemde Osmanlı
statüsü verilmesi
İmparatorluğu genişlemiştir.
B. Hokand hanlığına özerk yönetim statüsü ve-
E. Artmıştır, çünkü aynı yıllarda Ruslar Kafkasya’yı
rilmesi
ele geçirmiştir.
C. Kaşgar ve Buhara hanlıklarına özerk yönetim
statüsü verilmesi
4 İgnatiyev, Orta Asya seyahatinden sonra ha- D. Kırım ve Kaşgar hanlıklarına özerk yönetim
zırladığı raporda aşağıdakilerden hangisini söyle-
statüsü verilmesi
miştir?
E. Kaşgar hanlığının Çin’e karşı desteklenmesi
A. Türkistan’ın zengin tarımsal imkanlarının geliş-
mesi için bu hanlıklarla işbirliği yapmalıyız. 8 Kaşgar Hanlığı ile ilgili aşağıdaki ifadelerden
B. Rus topraklarında da sulu tarıma geçmenin yol- hangisi doğrudur?
larını araştırmalıyız.
C. Hindistan’ı ele geçirmek için önce Türkistan’ı A. Kafkaslar’da kurulan bir Çerkez devletidir.
işgal etmeliyiz. B. Doğu Türkistan’da kurulan bir Türk devletidir.
D. Rus sanayinin ihtiyacı olan pamuğu C. Batı Türkistan’da kurulan bir Türk devletidir.
Türkistan’dan satın almalıyız. D. İngiltere’nin Çin’e karşı desteklediği bir
E. Türkistan hanlıklarını birbiriyle savaştırıp zayıf özerk yönetimdir.
düşürerek bu bölgeyi ele geçirmeliyiz. E. Çin’in Rusya’ya karşı desteklediği bir tam-
pon ülkedir.

24
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

9 Aşağıdakilerden hangisi, Rus-Japon Savaşın- 10 1916 Askere Alma Kararnamesi, Türkistan’da


da (1903-1905), Rusya’nın yenilmesinin sonuçla- isyana yol açmıştır. Aşağıdakilerden hangisi isya-
rından biridir? nın nedenlerinden biridir?

neler öğrendik?
A. Çarlık rejimi yıkılmış, Bolşevik yönetimi ku- A. Türkler, prestijli bir görev olan askerlikten
rulmuştur. mahrum bırakılmaktadır.
B. Ruslar yenilince Türkistan’da bağımsız dev- B. Türkistan’daki Ruslar hiçbir şekilde askere
letler kurulmuştur. alınmazken Türkler alınmaktadır.
C. Çarlık yönetimi zor durumda kalınca meşruti C. Askere giden Türklerin pamuk tarlaları Rus-
monarşiye geçilmiştir. lara verilmektedir.
D. Baskılara dayanamayan Çar, yönetimi geçiçi D. Askere alınacak Türkler için, Ruslara verilen
hükümete devretmiştir. imkanlar sözkonusu olmamaktadır.
E. Türkistan’da basmacı isyanları başlamıştır. E. Askere alınacak Türkler kış mevsiminde so-
ğuktan donma endişesi duymaktadır.

25
Orta Asya ve Kafkaslar Siyasi Tarihi

Yanıtınız yanlış ise “Rus Çarlığı tarafından


1. D Yanıtınız yanlış ise “Giriş” konusunu yeni- 6. E
Kafkas ve Türkistan Hanlıklarının İşgali”
den gözden geçiriniz.
konusunu yeniden gözden geçiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı

Yanıtınız yanlış ise “19. yüzyılda Kafkaslar ve Yanıtınız yanlış ise “I. Dünya Savaşı Sonuna
2. B 7. A
Türkistan” konusunu yeniden gözden geçi- Kadar Kafkaslar ve Türkistan” konusunu ye-
riniz. niden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Rus Çarlığı tarafından


3. B Yanıtınız yanlış ise “Giriş” konusunu yeni- 8. B
Kafkas ve Türkistan Hanlıklarının İşgali”
den gözden geçiriniz.
konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Rus Çarlığı tarafından Yanıtınız yanlış ise “I. Dünya Savaşı Sonuna
4. E 9. C
Kafkas ve Türkistan Hanlıklarının İşgali” Kadar Kafkaslar ve Türkistan” konusunu ye-
konusunu yeniden gözden geçiriniz. niden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Rus Çarlığı tarafından Yanıtınız yanlış ise “I. Dünya Savaşı Sonuna
5. A 10. D
Kafkas ve Türkistan Hanlıklarının İşgali” Kadar Kafkaslar ve Türkistan” konusunu ye-
konusunu yeniden gözden geçiriniz. niden gözden geçiriniz.

Araştır Yanıt
1 Anahtarı
Eski Türk boyları Hunlar, Peçenekler, İskitler ve diğerleri birçok devlet kur-
muş, başta bugünkü Rusya coğrafyası olmak üzere Avrupanın önemli bir bö-
lümünü yönetmişlerdi. Bir dönem Roma İmparatorluğu’nu istila etmişlerdi.
Bununla beraber, Türk boylarının Avrasya’nın büyük bölümüne hâkim ol-
Araştır 1 duğu bu asırlarda Rus kavmi bilinmemektedir. İlk Rus devleti olarak bilinen
Moskova Knezliği 14. yüzyılda kurulmuştur. Rusya coğrafyasına yerleşip Or-
todoksluğa geçen Türklerin önemli bir bölümü de Ruslaşmıştır. Bunun istis-
nası Gagauz (Gökoğuz) Türkleridir.

Tarih boyunca birçok eski kavim asimile olarak, diğer topluluklarla karışarak
yok olmuştur: Etiler, Sümerler gibi. Öte yandan daha önce adı duyulmamış
yeni milletler, devlet hâline gelmiş, hatta süper güç olmuştur. Amerika’nın
keşfi beş asır önce gerçekleşmiştir. Ancak bugün bir Amerikan kimliği olup
Araştır 2 ABD süper güçtür. Rus Knezliği’nin gelişerek krallık ve imparatorluk hâline
gelmesiyle, Rus ırkı mensupları artmış, kültür ve inanç değerleri yayılmıştır.
Bunda Korkunç İvan, Deli Petro gibi yöneticiler, onların politikalarını destek-
leyen yazarlar ve düşünürlerin de önemli payı vardır.

Ruslar işgal ettikleri bazı bölgelerdeki mevcut yönetimin devamını uygun


görmüştür. Buhara ve Hive hanları işgal esnasında Ruslara zorluk çıkarma-
Araştır 3 dığından kendi ülkelerinde yönetici olarak kaldılar. Yönetim şekli, yarı ba-
ğımsız statüde mali, siyasi ve askeri konularda merkeze bağlı idi. Bolşevik
İhtilali’nden sonra bu statüye son verildi.

Enver Paşa’nın gerçekçi olmamakla birlikte büyük bir ideali vardı: Bütün Kaf-
kasya ve Türkistan’ı Rusya’dan kurtarıp Anadolu ile birleştirmek. Sarıkamış’da
70 bin civarında askerimizin donmasının arkasında bu ideal bulunmaktadır.
I. Dünya Savaşı’nı kaybeden yönetimin liderlerinden olarak Anadolu’dan ay-
Araştır 4 rıldı, önce Moskova’ya gitti. Lenin’den aldığı yardımla Pan-İslamik bir dernek
kurdu. Ancak Lenin’in samimi olmadığını anlayınca Türkistan’a geçti. Orada
dağınık hâldeki Basmacılardan düzenli ordu kurdu. Basmacıların gücü ise da-
ğınık halde Ruslara baskın yapmalarına dayanıyordu. Düzenli orduyu daha
güçlü ve donanımlı olan Rus ordusu fazla zorlanmadan yendi.

26
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Kaynakça
Bennigsen, A. ve Broxup, M. (1983), Islamic Threat Palmer, R.R., Colton, J. (1978), A History of the
to the Soviet State, New York, St.Martin’s Press. World, New York, Alfred A. Knopf.
Broxup, M. (1984), Basmacılar, çev.: Kırat, Y.T., Parlamento Görüşmeleri, 1856 (Public Record
Ankara, ODTÜ. Office, Parliamentary Debates).
Caroe, O. (1953), The Turks of Central Asia and Russia Trade on East Coast of Circassia (1854),
Stalinism, Londra. F.O. 97-350, 1854-Haziran 1857.
Czaplicka, M.A. (1973), The Turks of Central Saray, M. (1984), Rus İşgali Devrinde Osmanlı
Asia in History and the Present Day, Londra, Devleti ile Türkistan Hanlıkları Arasındaki
Curzon Press. Münasebetler (1775-1875), İstanbul.
Çokay, M. (1988), 1917 Yılı Hatıra Parçaları, Schuyler, E. (1967), Peter the Great, Emperor of
Ankara, Yaş Türkistan Neşriyat. Russia: a Study of Historical Biography, New
York, Russel&Russel, ilk baskı 1884.
Devlet, N. (1985), 1905-1917 Yılları Arasında
Rusya Türklerinin Milli Mücadele Tarihi, Sokol, E.D. (1954), The Revolt of 1916 in Russian
Ankara, T.K.A.E. Central Asia, Baltimore, Johns Hopkins
University.
Devlet, N. (1989), Çağdaş Türk Dünyası, İstanbul.
Stephen, G. (1915), “Impression of Seven Rivers
Gürün, K. (1984), Türkler ve Türk Devletleri
Land and Russian Central Asia”, J.R.C.A.S.,
Tarihi, Ankara.
V.:II.
Hayıt, B. Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi,
Taheri, E. (1991), Kızıl Gökte Hilal, terc.:
s.53, ss.23-34.
C.Akalin, İstanbul, Sel Yayıncılık.
Henze, P.B. (1984), Marks’ın Ruslar ve
The Treaty of Peace (1856), Parliamentary
Müslümanlar Hakkında Yazdıklarından
Debates, III-141, 5 Mayıs, 2037-2114.
Seçmeler, çev.: Yuluğ Tekin Kırat, Ankara,
ODTÜ. Togan, Z.V. (1942), Bugünkü Türkili (Türkistan)
ve Yakın Tarihi, İstanbul.
Henze, P.B. (1985), The North Caucasus: Russia’s
Long Struggle to Subdue the Circassians, The Vambery, A. (1993), Bir Sahte Dervişin Orta Asya
Rand Corporation. Gezisi (Bir Sahte Dervişin Asya-yı Vüsta’da
Seyahati), Haz.: Özalp, N.A. İstanbul, Ses
Kortepeter, C.M. (1966), “Ottoman Imperial
Yayınları.
Policy and the Economy of the Black Sea
Region in the Sixteenth Century”, Journal of Yalçınkaya, A. (2004), Yetmiş Yıllık Kriz: Sovyetler
American Oriental Society, LXXXVI-2, April- Birliği’nde Moskova, Türkler İlişkileri,
June, 86-113. İstanbul, Beta.
Marx, K.. (1856), “Rusya’nın Borcu”, New York Yalçınkaya, A. (2006A), Sömürgecilik Pan-
Tribune, 4 Ocak 1856, terc. Yalçınkaya, A. (2006) İslamizm Işığında Türkistan 1856’dan
Sömürgecilik Pan-İslamizm Işığında Türkistan Günümüze, Ankara, Lalezar Kitabevi.
1856’dan Günümüze, Ankara, EK I, 119-125.
Yalçınkaya, A. (2006B), Kafkasya’da Siyasi
Mert, Ö. (1976), “Buhara Emirliği Elçisi Muhammed Gelişmeler: Etnik Düğümden Küresel
Parsa Efendi’nin İstanbul’daki Diplomatik Kördüğüme, Ankara, Lalezar Kitabevi.
Faaliyetleri, T.K.A.E, C.XV, sayı 1-2, 93-107.
Osmanlı Devleti ile Kafkasya, Türkistan ve
Kırım Hanlıkları Arasındaki Münâsebetlere
Dâir Arşiv Belgeleri (1992), Ankara, TC
Başbakanlık.

27
Bölüm 2
Soğuk Savaş Dönemi Türkiye-Sovyetler Birliği İlişkileri
Sovyetler Birliği’nin Türkiye Üzerinde Sovyet Talepleri ve Güney Kafkasya
Baskıları Cumhuriyetleri

1 2
öğrenme çıktıları

1 Soğuk Savaş Dönemi, Türkiye Sovyetler 2 Sovyet taleplerini ve Transkafkasya


Birliği ilişkilerinin tarihsel gelişimini Cumhuriyetleriyle bağlantısını
açıklayabilme tanımlayabilme

3 4
Türkiye’nin Batı Bloku ile Yakınlaşması Soğuk Savaş’ın Tırmanması
3 Türkiye’nin Batı Bloku ile yakınlaşmasının 4 Soğuk Savaş’ın iki blok arasında
nedenlerini açıklayabilme tırmanmasını tartışabilme

5
1950-1989 Arası Türk-Sovyet İlişkileri
5 1950-1989 Dönemi Türk-Sovyet ilişkilerini
değerlendirebilme

Anahtar Sözcükler: • Soğuk Savaş • Montrö Sözleşmesi • Potsdam Konferansı


• Ermenistan • Gürcistan

28
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

GİRİŞ oranında, Gürcistan Sovyet Cumhuriyeti top-


İkinci Dünya Savaşı sırasında, Türk Dış Poli- raklarının da % 8 oranında genişlemesini sağ-
tikası tarafsız kalmaya odaklanmıştı. Türk liderler layacaktı (Sovyet-Türk İlişkileri Hakkında, AFP
ve diplomatlar ülkelerini savaştan kayıpsız şekilde RF: 15). Tarihçi Vladislav Zubok, Stalin’in Art-
uzakta tutmayı başardılar. Ancak Sovyet liderle- vin ve Kars’ın yanı sıra Van Gölü çevresindeki
rinin tekrar tekrar ifade ettiği gibi tarafsızlık de- Doğu Anadolu topraklarını da ilhak etmek için,
mek müttefiklerin tarafında olmak anlamına gel- “Ermeni Kartı”nı kullanmayı planladığını işaret
mekteydi. Amerikalı araştırmacı Wayne Bowen, etmektedir (Zubok, 2007:37-38). Sovyetlerin
Türkiye’nin İkinci Dünya Savaşı sırasındaki poli- Türkiye üzerindeki iddiaları müttefikler için tam
tikasını “müttefik fakat savaşmayan ülke” olarak bir sürpriz olmuştu. Potsdam Konferansı arife-
tanımlamıştır (Bowen, 2002: 803). Mustafa Kemal sinde, İngiltere Dışişleri Bakanı Anthony Eden,
Atatürk, ilerleyen yaşlarında, haleflerini kuzeyden Molotov’a, Sovyetlerin Türkiye üzerinde herhan-
gelen tehditle ilgili olarak uyarmış, çok zaman geç- gi bir iddiası olduğunu daha önce hiç kimsenin
meden de korkularının yersiz olmadığı görülmüş- işitmediğini söylemiştir.
tü. Sovyetler, savaşın ilk aylarında, Türkiye üzerin-
deki iddialarını beyan etmişti. 1944 Kasım ayından
başlayarak taraflar Boğazların ortak kontrolüne iliş- İran Azerbaycan’ı, Doğu Türkistan (Sin-
kin taslaklar hazırlamışlardı. Mart 1945’te 20 yıllık can) ve Türkiye ile ilgili krizler, Soğuk
Türk-Sovyet Dostluk ve Tarafsızlık Anlaşması terk Savaş’ın nasıl ve nerede başladığı sorula-
edilmiş, bunu Sovyetlerin Türkiye’ye karşı toprak rını cevaplamakta yardımcı olmaktadır.
talepleri takip etmiştir. Bu durum, Jozef Stalin’in Sovyetlerin sınırlarındaki bu üç bölgeyle
Soğuk Savaş yıllarında yürüttüğü gibi, kademeli bir ilgili gizli kararları ve Sovyet organlarının
sinir harbine dönüşmüştür. bu gizli kararları gerçekleştirmek için at-
tıkları adımlar, daha sonra “Soğuk Savaş”
Avrupa’da savaşın sona ermesinden hemen olarak adlandırılan dönemin ilk unsurları-
sonra, SSCB’de İran, Çin ve Türkiye ile ilgili nı teşkil etmiştir.
olarak (müttefiklerle karşı karşıya gelme de göze
alınarak) ciddi yayılmacı planlar öngören gizli
kararlar alınmıştır. Haziran-Ağustos 1945 döne-
minde, Sovyetler Birliği Türkiye ile ilgili iddia-
dikkat
larını ortaya koymuştur. 7 Haziran’da Dışişleri Belgeler ve kaynaklar etraflıca incelendiğinde,
Bakanı Viacheslav Molotov, Türkiye Büyükelçisi Sovyetler Birliği’nin Ortadoğu politikasında
Selim Sarper’i Kremlin’de kabul etmiş ve Doğu Türkiye’nin öncelikli yeri olduğu görülmektedir.
Anadolu üzerindeki Sovyet toprak iddialarını Türkiye’nin Soğuk Savaş’ın test alanı olması sa-
açıklamıştır (Molotov’un günlüğünden, AFP dece bir rastlantı değildir. Sınırların Yakın Doğu
RF: 1-11). 18 Haziran 1945 tarihinde, Molotov ve Akdeniz’e doğru genişletilmesi fikri, burada,
ve Sarper ikinci kez bir araya gelmişler, Molotov İngiltere’nin de doğrudan katılımıyla SSCB ile
Sarper’i Sovyetlerin Türk Boğazlarında bir askeri ABD arasındaki ilk karşılaşmayı doğurmuştur.
üs kurma ve Boğazların ortak kontrolü niyetleri-
ne ilişkin olarak bilgilendirmiştir. 18 Ağustos’ta
Sovyet Dışişleri Bakanlığı Türkiye’den alınacak SOVYETLER BİRLİĞİ’NİN
toprak hakkında karar vermiş ve bu toprağın Er- TÜRKİYE ÜZERİNDE BASKILARI
menistan ve Gürcistan Sovyet Cumhuriyetlerine 17 Aralık 1925 tarihli Türk-Sovyet Dostluk
katılacağını ilan etmiştir. Almanya’ya karşı alı- ve Tarafsızlık Anlaşması’nın feshedileceği, 19
nan zaferin verdiği mutluluğun içerisinde, Sov- Mart 1945 tarihinde bildirildi. Sovyet Dışişleri
yet liderleri Komünist Partinin yerel komitele- Bakanı Molotov, Türkiye’nin SSCB’deki Büyü-
rini dahi kurmuş ve ilhak edilecek bölgelerdeki kelçisi Selim Sarper’i kabul ederek 1925 yılında
lider pozisyonlarına uygun adayları belirlemiş- imzalanan anlaşmanın iki ülke arasındaki dost-
tir. Sovyet planlarına göre, bu eylem Ermenis- luğu geliştirmek açısından önemli olduğunu
tan Sovyet Cumhuriyeti’nin topraklarının % 80 belirtti. Ancak Molotov “özellikle İkinci Dünya

29
Soğuk Savaş Dönemi Türkiye-Sovyetler Birliği İlişkileri

Savaşı sırasında meydana gelen değişiklikler ne-


deniyle, anlaşmanın yeni şartları karşılayamadığı Molotov’un 19 Mart’ta Türk-Sovyet An-
ve ciddi iyileştirmeler yapılmasına ihtiyaç du- laşmasının feshedileceğini ilan etmesi,
yulduğunu” ekledi (İngiliz Ulusal Arşivleri, FO hem Türk siyaset çevreleri hem de Türk
371/48774). “Radikal şekilde değişen uluslarara- basını için beklenmeyen bir gelişme ol-
sı konjonktür” temelde bir bahaneydi: Anlaşma muştur. SSCB 20 yıldır iki ülke arasında-
7 Kasım 1945 tarihinde sonlandırıldı. Feshetme ki ilişkileri düzenleyen bir anlaşmayı açık
ise bir tehdit olarak algılanmalıydı (Barnes Dı- olarak reddetmiştir. Bu durum, ilişkilerin
karmaşık bir hâl alma sürecine girdiğini ve
şişleri Bakanı’na telgraf, ABD Ulusal Arşivi, doc.
Sovyetlerin Türkiye üzerindeki iddiaları-
761.67/4-2445).
nın ciddiliğini gösterir niteliktedir.

Resim 2.1 16 Mart 1921, Türk-Sovyet Dostluk Anlaşması İmza Töreni, Moskova
Kaynak: http://www.turkey.mid.ru/20-30gg_t.html

Feshetme ilanının yapılmasından iki hafta son- Çarlık Rusya’nın Osmanlı İmparatorluğu’na yöne-
ra Büyükelçi Selim Sarper Ankara’ya dönmüştür. lik politikası arasında çok büyük fark bulunmamak-
Zamanın Amerikalı diplomatı E.L.Packer (Tür- tadır. Rusya’nın Türkiye ile ilgili olarak çıkarları
kiye Geçici Maslahatgüzarı), Selim Sarper ile bir genelde aynı kalmıştır: Güvenlik ve Türk boğazları
görüşme gerçekleştirmiştir. Sarper, Packer’e, “Sov- aracılığıyla açık denizlere erişim isteği” (ABD Ulu-
yetlerin Türk toprakları olan Kars veya Ardahan sal Arşiv, doc. 761.91/4-1845). Türkiye ve Türk-
üzerindeki iddialarını sürdüreceklerine inanmadı- Sovyet ilişkileri konusunda derin bir analiz sonra-
ğını ancak sorunun iki taraflı değil çok taraflı ol- sında, söz konusu belge şöyle sonuçlanmaktadır:
duğunu vurgulayarak Montrö Sözleşmesi’nin yeni- “ABD, Montrö Sözleşmesi’nin gözden geçirilmesi
den gözden geçirilmesi için baskı yapmasını olası konusundaki herhangi bir öneri için tavrını (1) eğer
bulduğunu” belirtmiştir (ABD Ulusal Arşiv, doc. olacaksa Türkiye’nin egemenliği ve bağımsızlığı-
761.67/4-2845). 1925 Sovyet-Türk Anlaşması’nın na etkisi, (2) Boğazlar aracılığıyla yapılan ticarete
feshedileceğinin ilanı hakkında bilgi aldıktan son- serbestlik prensibi açısından etkisi, (3) uluslarara-
ra, ABD Dışişleri Bakanlığı 18 Nisan 1945 tari- sı güvenlik sistemine uygunluğu ve (4) daha geniş
hinde “Sovyet-Türk İlişkilerinde ABD’nin Çıkarı” olarak Balkanlar ve Doğu Akdeniz bölgesindeki
adlı gizli bir tutanak hazırlayarak Ankara’daki ABD siyasi ve stratejik etkilerini dikkate alarak temel-
temsilciliğine göndermiştir. Belgeye göre, “Sovyet- lendirmelidir.” Amerikalı bazı yetkililerin görüşle-
ler Birliği’nin Türkiye Cumhuriyeti politikasıyla, rine göre “Türk-Sovyet talihsizliği, sadece Boğazları

30
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

değil Süveyş’i de kontrol etmeyi tasarlayan Sovyet yet tutumunu ana hatlarıyla açıkladı: “Sovyetler
politikasının başlangıç aşamasıydı” (İngiliz Ulusal Birliği’nin Karadeniz ve Boğazlar güvenliği sadece,
Arşivi, FO 371/48774). yetersiz kalabilecek Türkiye’nin isteğine ve gerçek
Ankara’da iki ay süren görüşmelerin ardından, potansiyeline bağlı kalamaz.” Molotov, Türkiye’nin
Sarper 24 Mayıs’ta Moskova’ya dönmek üzere ay- Sovyetlerin Karadeniz’deki çıkarlarını savunmak
rıldı ve Molotov ile görüşme arzusunu dile getirdi. için ne kadar hazır olduğunu ve Boğazları korumak
7 Haziran 1945 tarihinde, Molotov, Sarper ile bir için yeterli güce sahip olup olmadığını bilmek isti-
araya geldi. Toplantı gergin bir ortamda iki saat- yordu. Genel itibarıyla retorik nitelikli bu sorular
ten fazla sürdü. Türk Büyükelçi, söz konusu oda- Boğazların ortak bir savunmaya ihtiyaç duyduğu
da ve masada, 1925 Anlaşmasını feshetme ilanı anlamına geliyordu. Selim Sarper açıkça barış veya
kararı alındığını ve kararı müteakip Moskova’dan savaş zamanı Türkiye’de bir askeri üs sözü vereme-
ayrıldığını ancak Rusya’ya yeni bir anlaşma yap- yeceğini belirtti. Türkiye Boğazları kendisi savuna-
manın umudu içerisinde yeniden geldiğini belirtti. bilirdi. Bir ittifak anlaşması imzalanırsa diğer tüm
Viacheslav Molotov ise sertti: “Birçok değişikli- konuların konuşulabileceğini ifade etti (9-11).
ğin yeni bir anlaşmayı çok zor kıldığını, asıl so- 11 Haziran’da Türkiye Büyükelçisi, Başbakan
runun Sovyetler Birliği’nin Boğazlar konusunda Saraçoğlu’na Molotov ile görüşmesi hakkında
yarı yolda bırakılıp bırakılmayacağı olduğunu, bilgi verdi ve Başbakan ivedilikle Cumhurbaş-
Sovyetler Birliği’nin zor kazanılmış bir savaşın ar- kanı İnönü ile istişare gerçekleştirdi. Aynı gün
dından doğal olarak güvenliği ile ilgili çok hassas Türkiye Cumhurbaşkanı, ABD Büyükelçisini,
konumda bulunduğunu ancak bunun da tek engel Ruslarla ülkesinin bağımsızlığını ve egemenliğini
olmadığını” belirtti. Molotov, “Ayrıca çok farklı olumsuz etkilemeyecek her hususu müzakere et-
şartlar altında imzalanmış 1921 Anlaşmasının da meye hazır olduğu yönünde bilgilendirdi. Ertesi
bulunduğunu, Büyükelçinin de bildiği üzere bu sabah Şükrü Saraçoğlu, ABD Büyükelçisi Edwin
anlaşmayla Sovyetlerin toprak kaybına maruz kal- Wilson ile bir araya geldi ve Moskova’daki Türk
dığını” ifadeyle “Türkiye’nin, Sovyetler Birliği ile Büyükelçiliğinden bir telgraf aldıklarını ve ilk
daha iyi ilişkiler için çok önemli olan bu iddiaları izlenimlerden “kötü kokular” aldığını ifade etti
tartışmaya hazır olup olmadığını” bilmek istediğini (Büyükelçi Wilson’dan Dışişleri Bakanına telgraf,
dile getirdi (Molotov’un günlüğünden, AFP RF; ABD Arşiv Doc. 761.67/6-1245). 13 Haziran’da,
2-4). Ardından Molotov, “Eğer söz konusu An- Türkiye Dışişleri Bakan Vekili Sumer, İngiltere
laşma çerçevesinde Sovyetlerin, ayrıca Ermenistan Büyükelçisi M. Peterson ile bir araya geldi ve Mo-
ve Gürcistan’ın zararına çözülen toprak konusu lotov ile Sarper arasında geçen görüşme ile ilgili
düzgün şekilde ele alınırsa bunun uzun süredir iki olarak bilgi verdi. Sumer, İngiltere Büyükelçisi-
ülke arasında bulunan dostane ilişkilerin güçlendi- ne şunları ifade etti: “Molotov, yeni bir anlaşma
rilmesine yardım edeceğini” ifade etti. Selim Sar- müzakeresine başlamadan önce, Türkiye ile Rusya
per söylenenlere katılmayarak Büyükelçi olarak bu arasındaki olağan üstü sorunların çözülmesinin
yaklaşımı Hükûmetine açıklamasının zor olacağını en iyisi olacağı yönündeki fikrini dile getirdi.
söyledi. 1921 Anlaşmasının daha detaylı incelen- Bu sorunlar: a) 1921 Rusya-Türkiye Anlaşma-
mesiyle, daha çok Türkiye’nin çıkarlarının bozul- sı (Molotov bu anlaşma çerçevesinde Türkiye’ye
duğunun görüleceğini dile getirdi. Türkiye’nin bırakılan topraklardan geri çekilmenin baskı al-
1921 Anlaşmasını adil olmayan bir anlaşma olarak tında yapıldığını ve yeniden gözden geçirilmesi
görmediğini söylerken Molotov’dan toprak iddiala- gerektiğini söylemiştir), b) Boğazlarda Rusya’ya
rından vazgeçmelerini istedi: “Türkiye’nin Sovyet- üs verilmesi, c) Montrö Sözleşmesi’nin revizyonu
ler Birliği’ne elini uzattığını ve Sovyetler Birliği’nin ile ilgili Rusya ve Türkiye arasında bir anlaşmadır”
ise bu eli tutarken aynı zamanda pek çok kilomet- (İngiliz Ulusal Arşivi, FO 371/48774). Peterson,
rekare Türk toprağını da aldığını halka izah etmeyi Londra’ya görüşmeyle ilgili mesajında ise şöyle
zor bulacağız” dedi. yazdı: “Molotov’un Türkiye’nin doğu sınırlarının
Türkiye Büyükelçisi Sovyetler Birliği’nin toprak gözden geçirilmesi iddialarına karşı önlem, belki
iddialarını ve Sovyet Dışişleri Bakanı da Anlaşmayı en iyi şekilde, bu sorunun ortaya çıkarılmasının
tartışmayı reddedince Boğazlara ilişkin olarak ko- yeni güvenlik sistemiyle uyuşmadığı yönündeki
nuşmaya devam ettiler. Viacheslav Molotov, Sov- görüşümüzün belirtilmesiyle alınabilir”.

31
Soğuk Savaş Dönemi Türkiye-Sovyetler Birliği İlişkileri

konu çözülmediği takdirde bir ittifak anlaşması-


nın mümkün olmadığını tekrarladı (Molotov’un
günlüğünden AFP RF: 31).
Sovyet Dışişleri Bakanı, toprak iddiaları üze-
rinde ısrar etti. Türk ordusunu Sovyet toprakla-
rını işgal ve “orada yanlış hareketler yapmak” ile
suçlamak için tarihsel gerçekleri çarpıttı. Mo-
lotov, bunlara rağmen Sovyetlerin o zamanlar
Türkiye’ye bağımsızlığını kazanması için yardım
ettiğini ekledi. “Unutulmamalıdır ki Türkiye,
Sovyetler Birliği’nin durumundan yararlandı. Er-
menistan ve Gürcistan’ın bazı topraklarını ele ge-
çirdi. Biz unutsak bile, Ermeniler ve Gürcüler bu
olayı hemen unutmazlar. Biz de unutmayacağız.
Eğer Türkiye Hükûmeti, sorunları Sovyetlerin is-
Mehmet Şükrü Saraçoğlu tediği şekilde çözmek istiyorsa toprak konusu adil
şekilde çözülmeli ve Sovyetlere yapılan haksızlığın
1 Ocak 1887-27 Aralık 1953
çaresi bulunmalıdır (Molotov’un günlüğünden,
AFP RF: s. 38)”. İngiltere Dışişleri Bakanlığına
Sovyetler Birliği’nin öne sürdüğü konular: göre, V. Molotov’un Türk Büyükelçisi ile iki gö-
(1) 1921 Anlaşmasının gözden geçirilme- rüşmesi süresince dile getirilen talepler “keşif nite-
si, (2) Boğazlarda Ruslara üs verilmesi ve likli” ve “görüşlerdeki değişikliğin başlangıcı” ola-
(3) Montrö Sözleşmesi’nin revizyonu idi. rak tanımlanabilir. İngiliz yetkililerin analizlerine
göre, “Sovyet hükümeti elbette Türklere bir şok ya-
şatmak için çaba sarf etmektedir. 1921 Türk-Sovyet
18 Haziran 1945 tarihinde, Molotov ve Sar- Anlaşması’nın baskı altında yapıldığına inanmak
per ikinci kez bir araya geldiler. Türk Büyükel- için hiçbir sebep bulunmamaktadır. Hem Kars ve
çisi konuşmaya, Sovyetlerin 1921 Anlaşması Ardahan için hem de Boğazlar için Sovyet talepleri,
çerçevesindeki toprak iddiaları ve Boğazlarda doğrudan Dünya Organizasyonu’nun genel pren-
Sovyet askerî üssü açılması konularına ilişkin siplerine ve Stalin’in Yalta’daki belli taahhütlerine
tartışmaları erteleyip ertelemediğini sorarak karşı yapılmaktadır” (İngiliz Ulusal Arşivi, FO
başladı. Molotov, Sovyetlerin iddiaları da dâhil 371/48774).
olmak üzere karşılıklı iddialar ortada kaldığı sü- 18 Haziran’da, Sovyetler Birliği’nin Balkanlar’da
rece “bir ittifak anlaşması imzalama hususunda yaptıklarıyla yakından ilgilenen İngiliz Hükûmeti,
konuşmanın pek bir anlamı olmadığını ancak Amerikan Hükûmetinden Yalta kararlarına uygun
Türkiye Hükûmeti söz konusu iddiaları çözmek olmayan Sovyet politikalarına dikkat etmesini is-
istiyorsa bunun Sovyet hükûmetinin bir ittifak tedi ve Potsdam Konferansı arifesinde iki ülkenin
anlaşması imzalamaya hazır olacağı bir zemin tutumlarını belirlemesi gerektiğini bildirdi (The
oluşturabileceğini” belirtti. Toprak ve askerî üs Economist, 21.07.1945).
konularının bu iddialar listesinde olup olmadı- 22 Haziran 1945 tarihinde, Türkiye Büyükel-
ğı sorusuna Molotov tasdik eder şekilde cevap çisi Selim Sarper resmî olarak tüm Sovyet öne-
verdi. Selim Sarper Molotov’dan, görüşmelerin rilerini reddetti. Kendisini ve tutumunu koru-
aksi hâlde başarılı olmayacağı gerekçesiyle, bu mak için, Türkiye ilk önce İngiltere’ye, sonra da
konuları bir süreliğine kenara bırakmasını iste- ABD’ye doğru döndü. Türkiye hızlı şekilde müt-
di. Hükûmeti tarafından Türkiye’nin Sovyetler tefikleri İngiltere’yi, Londra’da büyük bir şaşkınlı-
Birliği ile bir anlaşma imzalamak istediği yönün- ğa yol açan Moskova görüşmeleri ve taleplerle il-
de talimatlandırıldığını ekledi. Büyükelçi, Türk gili olarak bilgilendirdi (İngiliz Ulusal Arşivi, FO
Hükûmetinin iddiaların ne bir tartışma konusu 371/48774; ABD Ulusal Arşivi Doc. 761.67/7-
ne de müzakerelerin başlangıcını oluşturduğuna 1245). Türkiye Başbakanı, Ankara’daki İngilte-
inandığını ifade etti. Molotov ise sadece, bu iki re Büyükelçisine tekrar tekrar “Türkiye’nin, ba-

32
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

ğımsızlığın teslimi anlamına gelecek bu ayrıcalıkları tanımaktansa savaşacağını” belirtti. 5 Temmuz’da,


İngiltere Dışişleri Bakanlığı Rusya’daki İngiltere Büyükelçisine, SSCB Dışişleri Bakanlığına bir Nota
göndermesi ve Sovyetlerin Türkiye’den taleplerinin nedenlerinin öğrenilmesi konusunda talimat verdi.
Aynı gün, İngiliz Dışişleri Bakanlığı durumla ilgili olarak Ankara’yı ve Washington’u bilgilendirdi. 7
Temmuz’da İngiltere’nin Moskova Büyükelçisi Archibald Kerr’in tevdi ettiği Nota’da “İngiltere Hü-
kümeti, Sovyet Hükümetinin ortaya attığı, sadece Türkiye ve Rusya ile ilgili olarak algılanamayacak
toprak iddiaları ve üs taleplerini öğrenmekle şaşkınlık içerisindedir. Bu meselelerden birincisi Dünya
Organizasyonu’nun konusuna girmekte, ikincisi ise Montrö Sözleşmesi ile ilgilidir” deniliyordu (Bü-
yükelçi Harriman’dan telgraf, ABD Ulusal Arşivi, Doc. 761.67/7-845). Büyükelçi, Sovyet hükûmetine
Türklerle Montrö Sözleşmesi’ni tartışmadan önce, İngiliz ve Amerikalılarla istişare etme sorumluluğu
veren ve Stalin’in Türkiye’nin bağımsızlığı ve toprak bütünlüğüne zarar verecek eylemlerde bulunmama
sözü verdiği Yalta Anlaşması’na atıfta bulunmuştu (A. Kerr’den Molotov’a, AFP RF: s. 1). İngiltere
Dışişleri Bakanlığına göre, Stalin o zamanlar Türkiye’nin bağımsızlığı ve bütünlüğünün sağlanması için
uygun teminatlar ve Montrö Sözleşmesi’nin değiştirilmesiyle ilgili olarak Türkiye’ye başlangıçta genel
bir güvence verilmesi hususunda mutabık kaldığını belirtmişti (İngiliz Ulusal Arşivi, FO 371/48774).
Türkiye’ye yönelik iddiaların ilan edilmesini müteakip, Romanya ve Bulgaristan’dan askeri he-
yetler Moskova’ya davet edildi ve Stalin talimatlarını verdi. 3 Temmuz’da, Bulgaristan’daki İngiliz
Askerî Misyonunun şefi Londra’ya şunları iletti: “Moskova’yı ahiren ziyaret eden Romanya’dan bir
askerî heyet, kendilerine Romanya ordusunun
16 tümen ve (bir) tugayda sabitleneceği bilgisini
veren Stalin tarafından candan karşılandı. Ma-
linovsky ve Tolbukhin’in ordularının Romanya
ve Bulgaristan’da uzun kalmayacağı ise edinilen
diğer bir bilgidir. Birlikler Türkiye’ye, Boğazlar
konusunda Sovyet önerilerini kabul etmeleri için
gözdağı vermek üzere toplanmıştı ve Türkleri,
kabul için korkutma sürecinin haftalar alacağı
tahmin edilmiyordu (bu bilgi esasen Stalin ta-
rafından verilmemiştir, ancak kesin olduğu dü-
şünülmektedir). Halihazırdaki Rus birliklerinin
bu bölgeye toplanmasının da bahsedilen amaca
yönelik olduğuna inanıyorum. Aslında başka
bir neden de olamaz. Moskova’dan yeni dönen
Bulgaristan askeri heyetinden bunun teyidini
almaya çalışacağım” (İngiliz Ulusal Arşivi FO
371/48774).
Potsdam Konferansı’nın arifesinde Molotov,
İngiliz Dışişleri Bakanı Anthony Eden ile kon-
feransla ilgili konuları görüşmek için bir araya
geldiği zaman, İngiliz diplomatı Molotov’a Türk
yetkililerin Londra’da kendisini görmeye geldi-
ğini söyledi. Aslında 11 Temmuz’da, Potsdam
Konferansı öncesinde, Türkiye Dışişleri Bakanı
H. Saka, A. Eden ile Londra’da görüştü ve Eden’e
Sovyet talepleriyle ilgili etraflı bilgi verdi. Eden’e
“tam olarak tanımlanmamış dört Rus talebinin, Resim 2.2 Potsdam Konferansı, Dışişleri Bakanları
Türkiye’den hem iç politika hem de dış politika Molotov, Brynes ve Eden, Temmuz 1945
alanında Rusya’nın eksenine girmesi talebinden Kaynak: Deutsches Bundesarchiv (Alman Federal Arşivi),
daha aşağı bir talep olmadığını, her durumda Bild 183-14059-0016 http://www.bild.bundesarchiv.de/
Türkiye’nin toprak vermekten ve üs açmaktan- archives/barchpic/search

33
Soğuk Savaş Dönemi Türkiye-Sovyetler Birliği İlişkileri

sa savaşmayı tercih edeceğini” açıkladı. Molotov, Molotov’u, Türkiye’den toprak iddialarının ve


Eden’e konuyu bildiğini ve Türklerin Mosko- egemenliğe tecavüzün, Konferans’ta gündeme
va’daki görüşmelerle ilgili konuşurken nesnel ol- getirilmesinin zor olacağına ikna etmişti. Ceva-
duğunu umduğunu belirtti. Ayrıca “1921 yılında, bında, Sovyet Dışişleri Bakanı, Sovyetlerin Türk
Türkler Sovyet Ermenistan’ından toprak almak Hükûmetiyle görüşmelere girerek Müttefiklerle
için Sovyetler Birliği’nin zayıflığından yararlandı. daha önceki hiçbir anlaşmayı bozmadığını, zira
Sovyetler Birliği Ermenileri, kendilerinin hafife Sovyetleri “Boğazlar konusunu ilgilendirecek” bir
alındığını hissetti” dedi ve “Sovyetler Birliği’nin ittifak anlaşması imzalamaya davet edenin Türki-
hukuken kendisine ait olan topraklara geri dön- ye olduğunu açıklamaya çalıştı. Notada Türkiye
mesi hususunu ortaya attı. Boğazlarla ilgili olarak hükûmetine “bu anlaşmanın sadece Boğazlar ve
ise Sovyetler Birliği Montrö Sözleşmesi’nin ken- Sovyetler Birliği’nden ilhak edilen ve 1921 yılında
disine uygun olmadığını bir müddettir düşünü- Türkiye’ye katılan topraklar sorununun çözülme-
yordu” diye ekledi. Anthony Eden İngilizlerin, siyle imzalanabileceği bildirildi” deniyordu (ABD
Boğazlar konusunun farkında olmasına rağmen, Ulusal Arşivi, Doc. 761.67/7-2445).
Sovyetlerin Türkiye’den toprak iddialarına iliş- Türk sorunu ve Boğazlar meselesi 13 Temmuz
kin hiçbir şey duymadığı şeklinde cevap verdi. 1945 tarihinde Potsdam’da gayriresmî olarak bir
Molotov toprak konusunun Türklerin Sovyetler akşam yemeği sırasında tartışıldı. 22 Temmuz
Birliği’ne bir ittifak anlaşması önermesi ve Sov- tarihinde mesele, Başkan Truman’ın başkanlığını
yet şartlarını öğrenmek istemesiyle gündeme gel- yaptığı altıncı oturum gündemine alındı. Müt-
diği yanıtını verdi. Sovyetler ricayı görmezden tefikler, Sovyetlerin Türkiye ile ilgili iddialarını
gelemedi, dedi. Eden ise “Türklerin Sovyetlerin desteklemeyi reddetti. Bu nedenle 1 Ağustos’ta
toprak iddialarını kabul etmediği”ni işaret etti imzalanan Berlin Konferansı’nın Nihai Proto-
(Molotov’un günlüğünden, AFP RF: 75-76). kolü, sadece Karadeniz Boğazlarından geçişten
bahsetti: “Üç hükûmet modern zamanla uyumsuz
Potsdam Konferansı olan Sözleşmenin gözden geçirilmesinin gerekli
olduğunu kabul etmiştir. Sözkonusu meselenin
Potsdam Konferansı 17 Temmuz 1945 ta-
üç hükûmet ve Türkiye arasında doğrudan müza-
rihinde başladı. Üç gün sonra, 20 Temmuz’da,
kerelerin konusu olması kararlaştırılmıştır” (Ber-
Viacheslav Molotov, İngilizlerin Moskova’ya
linskaya: 444). Ertesi gün, ABD Dışişleri Bakanı
tevdi edilen 7 Temmuz tarihli Notasına cevap
James Brynes, metni ABD’nin Ankara Büyükelçi-
verdi. Muhtemelen Eden ile yaptığı görüşme
si Edwin Wilson’a gönderdi.

Resim 2.3 Potsdam Konferansı, Temmuz 1945

34
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Öğrenme Çıktısı
1 Soğuk Savaş dönemi, Türkiye Sovyetler Birliği ilişkilerinin tarihsel gelişimini açıklayabilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Potsdam’da Sovyetler, Türk


Türkiye krizi için, bakınız: sorununu çözme kararlılık-
Sovyetler Birliği, Türkiye Cemil Hasanlı. Stalin and larına rağmen, anlayışlarını
üzerindeki taleplerini, han- Turkish Crisis of the Cold Müttefiklere kabul ettirme-
gi gerekçelerle bildirmiştir? War, 1945-1953. Lexing- yi başaramadı. Bu başarı-
ton Books, 2011. sızlığın Sovyet talepleriyle
bağlantısını anlatınız.

SOVYET TALEPLERİ VE GÜNEY Belgenin ilk bölümünde, Türkiye’ye ait olan


KAFKASYA CUMHURİYETLERİ Boğazların, Karadeniz’den Akdeniz’e ve diğer de-
nizlere tek çıkış yolunu oluşturması ve Sovyetler
Türkiye’deki Sovyet Büyükelçisi S. Vinogradov,
Birliği’nin ihracatının yarısını Karadeniz ve Azov
toprak taleplerinin, Ermeni halkı için birşeyler yap-
Limanı’nı kullanarak gerçekleştirmesi dolayısıyla,
mak gerektiği nedenine dayandığını açıklayarak V.
Sovyetlerin Boğazlar üzerindeki hakkı gerekçelen-
Molotov’un tekliflerini teyit etti (Türk Sovyet İliş-
dirilmiştir. Belgede “...yukarıda yer alan hususlar
kileri, FO 371/48774). 1945 yılı Ağustos ayında,
açıkça göstermektedir ki, Karadeniz Boğazları ör-
Potsdam Konferansı’ndan sonra, Ermenistan ve
neğin Süveyş Kanalı’nın İngiliz İmparatorluğu ya
daha sonra Gürcistan, Sovyet Dışişleri Bakanlığı-
da Panama Kanalı’nın Amerika Birleşik Devletleri
nın isteği doğrultusunda, Türkiye’ye karşı toprak
için olduğundan daha az önemli değildir. Süveyş ve
taleplerini içeren taslağı hazırladılar ve uzun not-
Panama kanalları gibi Boğazlar da üçüncü ülkele-
lar hâlinde Molotov’a sundular. Bu iki cumhuri-
rin topraklarında yer almaktadır. Büyük Britanya ve
yetin sağladığı tarihi-etnografik notlara dayanarak
ABD çok fazla sorun yaşamadan Süveyş ve Panama
“Sovyet-Türk İlişkileri Üzerine” isimli bir belge
kanalı üzerinde yasal çıkarlarını sağlamış olsalar da,
18 Ağustos tarihinde SSCB Dışişleri Bakanlığında
ülkemiz tarihi sebeplerle Boğazlar sorununu henüz
hazırlandı. Bu yeni belge detaylı şekilde Boğazlar
tatmin edici bir şekilde çözememiştir” (ss. 3-8).
üzerinde duruyordu. 19 Mart 1945 günü Sovyet-
ler Birliği tek taraflı olarak 1925 tarihli anlaşmanın “Türkiye’nin Transkafkasya Cumhuriyetleri’
“açık şekilde günün şartlarına artık cevap verme- nden Ele Geçirdiği ve İlhak Ettiği Araziler Sorunu”
diği” gerekçesiyle yenilenmeyeceğini açıkladı. Sov- başlıklı ikinci bölümde şu ifadeler kullanılmaktadır:
yet tarafı, belgede belirtildiği üzere kısa süre önce “I. Dünya Savaşı sırasında Türkiye tarafından ele
Londra’da gerçekleştirilen bir basın toplantısında geçirilen Ermeni ve Gürcü toprakları Sovyet-Türk
“Çanakkale Boğazı’nın geleceği ve Türk-Sovyet ilişkilerinde ivedilikle çözülmesi gereken bir başka
Anlaşması’nın gözden geçirilmesinin birbiriyle hiç- halledilmemiş konudur.” Belgede “... Bu gasp, Gür-
bir bağlantısı olmayan iki farklı konu olduğunu cistan ve özellikle Ermenistan’ın hayati toprak çıkar-
ifade eden” Türkiye Dışişleri Bakanı Hasan Saka larını feci şekilde yaralamış, stratejik güvenliklerini
ile aynı fikirde değildi. Sovyetler açısından SSCB büyük ölçüde baltalamıştır. Ele geçirilmiş toprakla-
ile Türkiye arasındaki herhangi bir uzlaşma, ge- rın toplamda 26.000 km2 olduğu tahmin edilmek-
nel itibarıyle iki konuya yönelmekteydi: Boğazlar tedir. Ermenistan 20.500 km2, tüm topraklarının
ve Türkiye’nin Dünya Savaşı sonrasında Sovyetler yaklaşık %80’ini, Gürcistan ise 5.500 km2, Gürcis-
Birliği’nden ele geçirdiği ve topraklarına kattığı tan Sovyet Cumhuriyeti’nin %8’ini kaybetmiştir”
bölgeler (Türk Sovyet İlişkileri, AFP RF, 1-2). ifadeleri yer almaktadır. Belgede ayrıca II. Dünya
Savaşı sonrasında Almanya’ya karşı Sovyet zaferiyle

35
Soğuk Savaş Dönemi Türkiye-Sovyetler Birliği İlişkileri

birlikte, ABD’de ve Orta Doğu’da yaşayan Ermeni- kendi topraklarının parçası olarak eski Baram böl-
lerin Ermenistan’a, tarihi ana vatanlarına dönmek gesinin güney kısmını ve eski Artvin, Ardahan ve
istedikleri kaydedilmektedir. “Bugün Ermenistan’ın Oltu bölgelerini içeren 12.760 km2yi talep edebilir”
sınırlı toprakları yurtdışından gelen Ermenileri yer- (Kiknadze’den Molotov’a, AGP: 54-57).
leştirmede sıkıntıya neden olmaktadır. Taşlı ve ku- 1945 yılı sonlarında Ermeni liderler, yurt dışın-
rak araziler yerleşime uygun değildir” (ss. 13-18). dan Ermenilerin ana vatana dönüşü meselesini tekrar
S. Kavtarazde, Türkiye’den alınması gereken Güney gündeme getirdiler. Stalin’e hitaben 27 Ekim 1945
Kafkasya Cumhuriyetlerine ait toprakları tespit ede- tarihli mektubunda Ermenistan SSC Genel Sekreteri
rek Molotov’a sunmak üzere bir proje taslağı ha- G. Arutinov, vatansever duyguların yurt dışında ya-
zırlamak amacıyla bu belgeyi kullanmıştır. 26.000 şayan Ermenilerde arttığını, bunun da Sovyetler Bir-
km2lik alandan Ermenistan 20.500 km2, Gürcistan liği etkisinin Ermeni diasporasında artışını mümkün
ise 5.500 km2yi umut edebilirdi. Gürcü Dışişleri Ba- kıldığını yazdı. Sonuçların başka ülkelerdeki (şimdi-
kanlığı Batum bölgesinin güneyini; Artvin, Ardahan ye kadar Sovyetler Birliği’ne düşman yapılanmaların
ve Oltu yörelerini istedi. Kavtaradze raporunda son etkisi altında bulunan) kamusal ve dinî örgütlenme-
olarak Ardahan ve Oltu’nun Ermenistan’a verilme- leri yönlendirmeyi başarıp başaramayacaklarına bü-
sini planladı (Kiknadze’den Beria’ya, AGP: 49-50). yük ölçüde bağlı olacağını ifade etti (Sosyal ve Siyasi
Bu durum Gürcüleri telaşa düşürdü; Gürcistan Örgütler Arşivi: 54-56). 1945 yılı Kasım ayında G.
Sovyet Cumhuriyeti Genel Sekreteri K. Charkviani Arutinov, Stalin ve Georgy Malenkov’a Ermenilerin
konuyu Cumhuriyetin liderleriyle tartıştı. Akade- vatana dönüşleri konusunda başka bir mektup daha
mik kurumlara Batum bölgesinin güneyi ile Artvin, gönderdi; mektubun ekinde SSCB Bakanlar Kuru-
Ardahan ve Oltu bölgelerinin Gürcistan’a ait olması lunun, Ermenilerin yurt dışından dönüşlerine ilişkin
gerektiği hususunda, tarihî etnik ve coğrafi açılar- Erivan’da hazırlanan taslak kararı bulunmaktaydı.
dan eserler hazırlanması talimatı verildi. Bu önemli 21 Kasım 1945 tarihinde Politbüro, Ermenistan
konuyu Charkviani ile tartıştıktan sonra, Gürcistan SSC’nin başvurusuyla ilgili olarak daha uzun bir kara-
Dışişleri Bakanı G. Kiknadze, ilk olarak Beria’ya rı kabul etti: “Ermenilerin anavatanlarına dönüşüyle
mektup gönderdi ve 1945 yılı Eylül ayı başında, biz- bağlantılı olarak Ermenistan SSC’nin önerileri kabul
zat Moskova’ya gitti. Beria’ya mektubunda şöyle yaz- edilmelidir ve gerekli önlemler Sovyet Bakanlar Kuru-
mıştı: “S. Kavtaradze’nin notlarına göre, Ardahan ve lu tarafından onaylanmalıdır” (Politbüronun toplan-
Oltu bölgeleri Ermenistan’a verilecektir”. Kiknad- tısı, RSPHSA: 32; Mattison’dan telgraf, ABD Arşivi,
ze “Gürcistan SSC, 12.760 km2, Ermenistan SSC Doc. 761.67/1-2246). Politbüro’nun 21 Kasım tarih-
ise 13.190 km2 almalıdır” diye ısrar etti ve “konu li bu kararını takiben SSCB Bakanlar Kurulu, “Erme-
K.N. Charkviani ile görüşülmüştür” diye bilgi verdi nilerin Yurtdışından Ermenistan SSC’ye Dönüşüne
(Kiknadze’den Beriaya, AGP: 51). İlişkin Tedbirler” kararını kabul etti. Sovyet Dışişleri
4 Eylül 1945 tarihinde, G. Kiknadze 7 maddelik Bakanlığı ile ortak çalışmanın sonucu olan 6 madde,
“Türkiye Tarafından İlhak Edilen Gürcü Toprakları 22 Şubat 1946 tarihinde Politbüro tarafından onay-
Hakkında” başlıklı bir başka not yazdı ve Viaches- landı. Bu şekilde Stalin, Batılı müttefiklerine ve dün-
lav Molotov, Andrei Vyshinskiy, Vladimir Dekano- yaya, Türkiye’ye karşı toprak iddialarından geri çekil-
zov ve SSCB Dışişleri Bakanlığı Orta Doğu Bölü- meyeceğini gösterdi ve aynı zamanda bu toprakların
mü Müdürü İvan Samylovskiy’e gönderdi. Birinci Ermenilerin yerleştirilmeleri için kullanılacağı fikrini
madde şöyleydi: “16 Mart tarihinde imzalanan Rus oluşturdu. Bu, Ermenistan’ın yurt dışından ana vata-
Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyetleri ile Tür- na dönmek isteyenlere yetmeyecek kadar az toprağa
kiye Arasında Dostluk ve Kardeşlik Anlaşması ile sahip olduğu imajını yaratmaya çalışan bir Sovyet
Transkafkasya Cumhuriyetleri ve Türkiye arasında propaganda taktiğiydi (Porter’dan telgraf, ABD Arşi-
13 Ekim 1921 tarihli anlaşma baskı altında akdedil- vi, Doc. 761.67/12-2945).
mişti. Sovyet Transkafkasyası geçmişte Batum bölge-
sinin güney kısmı ile Artvin, Ardahan ve Oltu bölge-
lerinin tamamını ve aynı zamanda geçmişte Erivan Sovyet Transkafkasya Cumhuriyetleri Er-
Guberniya’sı içerisinde yer alan Sürmeli’yi kaybetti.” menistan ve Gürcistan, hazırladıkları bel-
3. maddede şu ifadeler yer alıyordu: “1878-1918 gelerle Sovyetler Birliği’nin toprak taleple-
sınırlarına dönüş sorunu çözülürse, Gürcistan SSC rini desteklemiştir.

36
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Resim 2.4 Yalta Konferansı (Şubat 1945): Winston Churchill, Franklin Roosevelt, Joseph Stalin

1 Kasım 1945 tarihinde, Cumhurbaşkanı


İsmet İnönü, TBMM 3. Dönem açılışında bir
konuşma yaptı. Konuşmasında Türk iç ve dış
politikası ana konularına ve karalayıcı Türk kar-
şıtı kampanyanın analizine yer verdi. Ana ko-
nulardan bahsettikten sonra İsmet İnönü, Sov-
yet medyasında sıklıkla yer alan suçlamalara ve
savaş zamanlarında Boğazlardan Sovyet askeri
gemilerinin geçişi hakkında Molotov ile Sarper
arasında gerçekleştirilen görüşmelere değindi
(Sovyet Büyükelçiliğinden Sovyet Dışişleri Ba-
kanlığına, SAAR: ss. 8-10). Sovyetler Birliği’nin
Ankara Büyükelçiliği, İnönü’nün konuşmasını
gecikmeden Rusça’ya çevirdi ve SSCB Dışişleri
Bakanlığına gönderdi. Sovyet Dışişleri Bakanlığı
bu konuşmayı Sovyet liderleri için hayli eleştirel İsmet İnönü (24 Eylül 1884-25 Aralık 1973)
bir şekilde özetledi: “Türkiye Cumhurbaşkanı
İsmet İnönü’nün Konuşması Üzerine Yorumlar” 1945 yılı Aralık ayının ilk haftası boyunca
başlıklı belge, Türkiye’nin, Kafkasların Almanya Türkiye baskı ve tedirginlik altında yaşadı. Sov-
tarafından işgaline karşı çıktığı tezi konusun- yet baskısıyla cesaretlenen sol eğilimli basın, ko-
da şüphe uyandırmaktadır. “Bu konsantrasyon münist propagandayı artırdı. Sovyetlerin son çare
gerçekleşti ve Sovyet ordusunun Kafkasya’da olarak İran’a başvurması tehlikesi de günden güne
Almanlara karşı savaşmak için Sovyet sınırları- büyüyordu. Bulgaristan’da konuşlanan Sovyet
na yakın Türkiye kıyılarına ve Türk Karadeniz askerleri takviye ediliyordu; Türk siyasi liderleri
limanlarına ihtiyaç duyabileceği öngörüsüyle diken üstündeydi (Yordan Baev, 127-134). Sov-
gerçekleşti. Aslında Türk birlikleri Almanları yet Transkafkasya Cumhuriyetlerinin de konuya
durdurduğu için değil, 1942 sonunda güzergâh dâhil olmaları, tehlikeyi sınıra iyice yakınlaştırdı.
olarak Stalingrad benimsendiği için Kafkaslar’a 2 Aralık günü Sovyet basını, SSCB Bakanlar Ku-
doğru atılım yapılmadı” (Kornev: 21-22). rulunun 21 Kasım tarihinde aldığı “yurtdışında
yaşayan Ermenilerin Ermenistan’a dönüşüne” iliş-

37
Soğuk Savaş Dönemi Türkiye-Sovyetler Birliği İlişkileri

kin kararı yayınladı. Sovyet medyası ve özellikle tamamen gömdük. Moskova ve Kars Anlaşmaları,
Moskova Radyosu açık şekilde Türk karşıtı pro- bu husumetin mezarı olmalıdır. Bu ölüyü tekrar
paganda yapıyordu. Kamuoyu, Aralık ayı başında canlandırmamalıyız.” Sonrasında ise Sovyet talep-
başlayan komünist yayınları, beklenen Sovyet iş- lerine tepki gösterdi: “Kars bölgesi kime aittir? Kars
galini ideolojik olarak haklı çıkarma çabası olarak yüzyıllarca Türklerin yaşadığı Türk topraklarıdır,
değerlendiriyordu (Tsatsulin’den Dekanozov’a, Rus Çarlığı tarafından kısa süreliğine işgal edil-
SAAR: 78-79). miştir. Biz bu toprakları hiçbir zaman Ruslardan
Türkiye üzerinde yükselen baskı ortamında, almadık, yalnızca iki kez geri döndük. Birinci
dış basın üç Dışişleri Bakanının Moskova’da ger- Dünya Savaşı sırasında Ruslar bu toprakları ter-
çekleştirdikleri konferans hakkında bilgi edindi. kettiler: Orada ne Rus nüfus, ne de Rus askeri var-
Türkiye’de yöneticiler ve gazeteciler Boğazlar’ın dı”. Komutan 1921 yılında imzalanan anlaşma-
ve doğuda yer alan toprak konularının tartışılma- ların Rusya’nın güçsüzlüğü nedeniyle mümkün
sını endişeyle beklediler. Konferansın 16 Aralık olabildiği varsayımına da değindi ve Rusların
1945 tarihinde yapılması bekleniyordu. 14 Aralık Kars bölgesindeki toprakları Kars Anlaşması ile
tarihinde Gürcü dilinde yayınlanan Communist terkettiklerini söyledi: “Kars Anlaşması’nın Kaf-
gazetesinde Gürcü akademisyenler S. Jananshia kas Halkları Federasyonu temsilcileri ve Dışişleri
ve N. Berdzemshvili tarafından kaleme alınan Bakanlarının katılımıyla imzalandığı dönemde,
“Türkiye’ye Karşı Yasal Taleplerimiz Hakkında” biz hiç de güçlü değildik. Doğu ordumuz ağır top-
başlıklı bir makale yayınlandı. 20 Aralık tarihinde lar ve cephaneyle birlikte Batı’ya dönmüştü. Ruslar
Moskova merkezli Pravda, Izvestiya ve Krasnaya bunu biliyorlardı... Anlaşmayı imzalamalarının
Zvezda gazeteleri bahsedilen makaleyi tekrar ya- görevleri olduğunu ve şükran duygularını ifade et-
yınladılar. tiklerini söylediler.” Doğu Anadolu’yu iyi tanıyan
bir asker olarak Kazım Karabekir şunları söyledi:
24 Aralık tarihinde Stalin, İngiliz Dışişleri Ba-
“Kars’ı ele geçirmek Anadolu’yu zaptetmek için pu-
kanı Ernest Bevin’i kabul etti. Bevin Sovyet ta-
suya yatmak anlamına geliyor. Kars’ı ele geçiren,
leplerine kararlılıkla karşı çıkarak, Türk-Sovyet
Dicle ve Fırat boyunca Akdeniz’e uzanan yolları
sınırında Sovyet askerlerinin takviye edilmesi,
ve Basra Körfezi’ni kontrol edebiliyordu. Boğazlar
radyoda ve basında yürütülen Türk karşıtı kam-
ulusumuzun boğazıdır; herkesi bunlardan uzak
panya, Türk toprakları üzerinde Ermenistan ve
tutmalıyız.” Meclis oturumunu, Türk ordusunun
Gürcistan’ın taleplerinin teşvik edilmesi ve genel
ülkenin güvenliğini sağlayacağına ve ülkenin bir-
olarak Türkiye’ye karşı Sovyetler Birliği’nin sür-
liği ile bağımsızlığını şerefle savunacağına yöne-
dürdüğü sinir harbi konularında hükûmetinin
lik inancını ifade eden bir bildiri kabul ederek
endişelerini dile getirdi. Bevin, Stalin’i ülkesinin
bitirdi (TBMM Tutanak Dergisi: 367-370).
müttefiğini korkutmayı bırakması konusunda
uyardı. Stalin Türkiye’nin korkularının temelsiz 22 Aralık tarihinde Ankara Radyosu, Mos-
olduğu cevabını verdi (Sever: 31). kova Radyosundan gelen tehditlere cevap ola-
rak Türkiye’ye karşı Sovyet talepleri hakkında
20 Aralık tarihinde birçok Sovyet gazetesinde
özel bir program yayınladı. Ankara Radyosu
yayınlanan Gürcü akademisyenlerin makalesi,
Türkiye’nin başka ülkelerin topraklarına ihtiya-
Türkiye’den sert tepkiler aldı. Aynı gün TBMM
cı olmadığını ancak gerektiğinde kendi toprak-
dışişleri bütçesini görüşüyordu. Komutan Ka-
larını savunmaya hazır olduğunu; bu sebeple,
zım Karabekir Paşa (Birinci Dünya Savaşı so-
Türkiye’nin Moskova Konferansı’nın bu konuyu
nunda Doğu Cephesi Komutanlığı yapmış olan
gündeme getirmesini ve Türkleri sinirlendirme-
ve 1921 Eylül-Ekim aylarında gerçekleşen Kars
sini beklemediğini duyurdu: “Eğer bu bir sinir
Konferansı’nda Türk heyeti başkanlığını yapan
harbiyse, herkes bilmelidir ki Anadolu’da yaşa-
İstanbul milletvekili) şu ifadeleri kullanmıştır:
yan Türkler sinirlerini bağımsızlık için savaşır-
“Ruslarla dostluk anlaşmasını imzaladığımızda,
ken güçlendirmişler ve çelik kadar sağlam hale
taraflar, heyet başkanları, ordu komutanları, si-
getirmişlerdir” (Kiknadze’den Charkviani’ye,
yasetçiler ve gazeteciler şifahi ve yazılı olarak şu
Dış Basında Yankılar, AGP: 72).
prensipleri teyit ettiler: Türk-Rus husumeti, Çarlık
Rusyası ve Osmanlı’ya uzanmaktadır. Bu husumeti

38
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Öğrenme Çıktısı
2 Sovyet taleplerini ve Transkafkasya Cumhuriyetleriyle bağlantısını tanımlayabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Transkafkasya Cumhuriyetle-
Türkiye-Sovyetler Birliği C. Hasanlı. Tarafsızlıktan
ri Ermenistan ve Gürcistan’ın
arasında tırmanan gerilim- Soğuk Savaşa Türk - Sovyet
Sovyet toprak taleplerine des-
de, medyanın ve kamuoyu- ilişkileri. 1939-1953. Anka-
tek olmak üzere yaptıkları ça-
nun etkilerini tartışınız. ra, Bilgi Yayınevi, 2011.
lışmaları anlatın.

TÜRKİYE’NİN BATI BLOKU İLE edildiğini ve Stalin’in de müzakerelerde yer aldığını


YAKINLAŞMASI ve haritada sınır hattını çizdiğini” ifade etti (ABD
Ulusal Arşivi, Doc. 761.67/3-2646). Ayrıca Bakan,
8 Ocak 1946 tarihinde Türkiye Başbakanı Şükrü
17 Ocak tarihinde Londra’da ABD Dışişleri Bakanı
Saraçoğlu, BM Genel Kurulu ilk oturumu öncesin-
Brynes ile görüştü. Brynes, Türk toprakları üzerinde
de mevcut durumu Amerikan Büyükelçisi Edwin
ve Çanakkale’de askeri üsler kurma yönündeki Sov-
Wilson ile görüştü: “Moskova Radyosu ve basın, Er-
yet isteği karşısında endişelerini dile getirdi. Türk Ba-
menistan ve Gürcistan’ın toprak talepleri, Türkiye’de
kan, Amerikalı muhatabına ülkesinin Moskova’dan
komünist propaganda yapan basın organları, Türk
bu yönde hiçbir resmî talep almadığını söyledi ve altı
Hükümeti’ne zarar verebilecektir. Türkiye’yi daha iyi
ay önce Sovyetler Birliği’nin 1925 yılında imzalanan
bilmesi gereken Sovyetler’in böyle bir hata yapması
anlaşmanın gözden geçirilmesi için gerekli koşulları
beni şaşkınlığa uğrattı. Sovyetlerin faaliyetleri, Türkleri
açıkladığını ekledi. Buna göre, Sovyetler Birliği Kars
Sovyet talepleri karşısında birleşmeye teşvik etti. Sovyet
ve Ardahan’ı geri istiyor ve Boğazlar rejiminin göz-
taktikleri buradaki tepki sonucunda dengeyi ortadan
den geçirilmesini talep ediyordu. Bu bölgelerin etnik
kaldırdı, SSCB’yi bundan sonra ne yapacağını bile-
kompozisyonunun sorulması üzerine Türk Bakan,
mez hale getirdi...” Başbakan “Sovyetlerin Türkiye’ye
Kars ve Ardahan’da yaşayanların Türk olduklarını,
ilişkin amaçlarını terketmeyeceklerinden ancak uy-
Türkçe konuştuklarını ve Türk hükûmetinin sundu-
gun bir fırsat ortaya çıkana kadar her türlü eylemi
ğu demokrasiden tamamiyle hoşnut olduklarını ifade
erteleyeceklerinden” emin olduğunu söyledi (ABD
etti (ABD Ulusal Arşivi, Doc. 761.67/1-1746; Doc.
Büyükelçisinden ABD Dışişleri Bakanlığına, FRUS:
761.67/3-446).
806-807).
4 Şubat tarihinde Dışişleri Bakan Vekili Nurullah
BM Genel Kurulunun ilk oturumu, Londra’da 10
Sümer, Türkiye’deki Sovyet Büyükelçisi S. Vinogradov
Ocak 1946 tarihinde başladı. ABD Dışişleri Bakanı
ile görüştü, Vinogradov Türk medyasındaki Sovyet
James Byrnes, SSCB Dışişleri Bakanı Andrey Vyshins-
karşıtı kampanyanın dizginlenmesi için destek iste-
kiy ve İngiltere Dışişleri Bakanı Ernest Bevin’in katı-
di. Türk-Sovyet ilişkilerinden bahsederken Büyükelçi
lımıyla gerçekleşen oturum, yeni örgütün barışa hiz-
neden Türklerin bu ilişkileri ilerletmeyi denemediğini
met edebileceği yönünde güçlü bir umut ışığı ortaya
sordu. N. Sümer, Türkiye’nin egemenliğine ve bağım-
çıkardı. Türk Dışişleri Bakanı Hasan Saka, Türk he-
sızlığına saygı duyulursa bunun gerçekleşebileceğini
yetine başkanlık etti. 11 Ocak günü H. Saka, İngiliz
izah etti ve Sovyetler Birliği’nin doğu bölgesindeki
Dışişleri Bakanı E. Bevin ile görüştü ve Türk-Sovyet
topraklar ve Boğazlar üzerinde taleplerinde neden hâlâ
ilişkilerini tartıştı. Bevin’i 1921 yılında Türkiye ile
ısrarcı olduğunu anlamaya çalıştı. Sovyet Büyükelçi-
Sovyet Rusya’sı arasında imzalanan Moskova ve Kars
si toprak konusunun önem taşıdığını ve Boğazlar’ın
Anlaşmaları hakkında bilgilendirdi. H. Saka “Kars
da ülkesi için “hayati” öneme sahip olduğunu ifade
Anlaşması’nın Türk ve Sovyet Hükûmetleri arasında
etti. Türk Bakan Boğazlar’daki Sovyet üssünün Türk
sınır konusunda kesin çözüm için özgürce müzakere
egemenliğine zarar getireceğini, bunun da kabul edi-

39
Soğuk Savaş Dönemi Türkiye-Sovyetler Birliği İlişkileri

lemeyeceğini söyledi. Aynı zamanda toprak meselesi Baltık’lardan Karadeniz’e uzanan güvenlik çembe-
“hayati” önem taşımıyorsa Sovyetler Birliği’nin doğu rindeki tek boşluk Türkiye’dir, çünkü Türkiye bağım-
bölgesindeki topraklar üzerindeki taleplerini geri çe- sız bir dış politika izlemesinin yanısıra; Batı demok-
kebileceğini ekledi. Sovyet Büyükelçisi cevaben, ta- rasilerini örnek almakta, Sovyetler ise buna tolerans
leplerin Ermeni SSC tarafından öne sürüldüğünü ve göstermek istememektedir. Bu nedenle, Sovyetler’in
anayasaya uygun olarak merkezî hükûmetin birlik hedefi mevcut bağımsız Türk Hükümetini yıkıp, ye-
içerisindeki cumhuriyetlerin çıkarlarını korumak zo- rine vasal ya da dostane bir rejimin kurulmasıyla,
runda olduğunu ifade etti. Büyükelçi, görüşmeyi şu Rusya’nın batı ve güney sınırındaki itaatkâr ülkeler-
sözlerle sonlandırdı: “SSCB Polonya ile sınırı yeniden den oluşan güvenlik zincirini tamamlamak ve böy-
düzenleyen bir anlaşma imzaladı ve aynı şeyin Türkiye lece Türkiye’deki batı etkisini ortadan kaldırmaktır”
ile yapılmaması için bir engel yok.” Daha sonra Sovyet (Türkiye Büyükelçisi E. Wilson’dan ABD Dışişleri
Büyükelçisi ile konuşmasını yorumlarken N. Sümer, Bakanına, 23.03.1946, FRUS, cilt VII, 821-2).
Sovyetler Birliği’nin Doğu Anadolu’daki topraklar ve 1946 Mart ayı içerisinde bazı yayınlar ABD Dı-
Boğazlar üzerindeki taleplerini geri çekmeyeceği sonu- şişleri Bakanlığının Türkiye ve İran’ın toprak bütün-
cuna varmıştır (Büyükelçi Wilson’dan ABD Dışişleri lüğünü garantilemeye hazır olduğunu bildirdi. ABD,
Bakanlığına, FRUSS: 813-814). 25 Şubat tarihinde saldırganlık durumunda Türkiye ve İran’a yardım
yapılan ikinci görüşmede, Sovyet Büyükelçisi, Türkiye edilmesini hedefleyen BM Şartına uymaya hazırdı. Bu
SSCB ile ittifak kurmak istiyorsa bu ittifakın Haziran durum, Türkiye ve İranlı liderlerin kendilerini daha
1945’te ortaya çıkan yeni şartlar altında gerçekleşebi- güvende hissetmelerine imkân veriyordu (Büyükel-
leceğini dile getirmiştir. N. Sümer bu ifadelere itiraz çi Wilson’dan Dışişleri Bakanına, 19.03.1946, Millî
ederek Türkiye’nin ittifak kurmak istememiş olduğu- Arşivler İdaresi, ABD, 761.67/3-1946; E.Aliyev’den
nu ve hâlâ da istemediğini; yalnızca dostane ve güvenli V. Dekanozov’a, 05.04.1946, SAAR, cilt 49: 147-8).
ilişkiler kurmayı arzuladığını ve bu sebeple 1925 an- 24 Mart 1946, İran ve Orta Doğu açısından önemli
laşmasından geriye gitmeyecek yeni bir anlaşmaya bü- bir tarihi ifade ediyordu. Bu tarihte Stalin ve Genel
yük önem atfettiğini kaydetmiştir. Bu noktada S. Vi- Kurmay Başkanı Aleksei Antonov, İran’dan Sovyet
nogradov görüşmelerde ve yazışmalarda yer almayan ordularının çekilmesine yönelik bir emre imza atmış-
yeni bir düşünceyi masaya koymuştur: “Türkiye’nin lardır. BM’nin Washington ve New York temsilcilik-
kaybı başka bir yerde telafi edilebilir” (Viacheslav leri, Sovyetlerin İran’dan çekilmesi meselesiyle çok
Molotov tarafından alanı belirlenen ve Türkiye’nin fazla ilgilenmiştir (Stalin ve Antonov’dan mektup,
Ermenistan’a vermesi beklenen toprakların başka ara- 24.03.1946, APDPARA, cilt 112: 39).
zilerle telafisi) N. Sümer kararlılık içinde yanıtladı:
USS Missouri’nin 6 Nisan 1946 tarihinde
“Türkiye ne topraklarından feragat edecektir ne de
İstanbul’a gelişi Sovyetlerin İran’dan çekilmesi ka-
başka yerleri ilhak edecektir” (Büyükelçi Wilson’dan
dar sansasyona yol açtı. 1944 yılında vefat eden
ABD Dışişleri Bakanlığına, FRUS: 817-818).
Türkiye’nin Amerika Birleşik Devletleri Büyükel-
1946 Şubat ayına ait ABD Dışişleri Bakanlığı çisi Mehmet Münir Ertegün’ün naaşını taşıyan sa-
Bilgi Bülteni, Türkiye’nin Sovyetler Birliği ile ya- vaş gemisinin ziyareti, açıkça ABD’nin Türkiye’nin
şadığı soruna geniş yer ayırdı. Daha önce 27 Şubat arkasındaki desteğini gösteriyordu. USS Missouri,
tarihinde James Byrnes, Edwin Wilson’a yazdığı Başkan Truman’ın Özel Temsilcisi Alexander W.
gizli bir mektupta, bültenin Türkiye’ye ilişkin yer Weddell ile bir grup gazeteciyi Türkiye’ye getirmiş-
alan bölümleri hakkında görüşlerini sormuştu. ti (Kuniholm, 335-6; Athanassopoulou, 49). Gaze-
Amerikan Büyükelçisi bültenin sonuçlarına, Bo- tecileri kabul eden Başbakan Saraçoğlu, Türk mil-
ğazlarda Sovyet üsleri olasılığı ve toprak talepleri letinin “Amerika Birleşik Devleti’nin dostu” olarak
konularında birçok noktaya katılmamıştı. Aslında ifade edilmesinden gurur duyduklarını ifade etti.
hava gücünün II. Dünya Savaşı sırasındaki gelişimi- Türk milleti bu atfı, İkinci Dünya Savaşın’da gös-
nin Boğazlarda askeri üsler kurulmasını gereksiz hale terdiği bağlılıkla kazanmıştı. Sovyetlerin Boğazlar-
getirdiği konusunda amirlerini daha önce defalarca da askerî üs elde etmesi ile toprak taleplerine ilişkin
bilgilendirmişti. Büyükelçi, Dışişleri Bakanlığı’na bir soru üzerine Başbakan, ABD’nin Türkiye’ye yö-
yorumunu şöyle yazdı: “Sovyetlerin gerçek hede- nelik herhangi bir tehdite karşı Türkiye’yi koruya-
fi Boğazlar’a ilişkin rejimin revize edilmesi değil, cağını söyledi (AR CSADSPO, Ermenistan Devlet
Türkiye’yi himaye altına almaktır. Sovyet Birliğinin Arşivi, cilt 47: 91-95; SAAR cilt 50, 12)

40
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Resim 2.5 Missouri Zırhlısı İstanbul Açıklarında, Nisan 1946


Kaynak: https://www.history.navy.mil/our-collections/photography/us-navy-ships/battleships/missouri-bb-
63/80-G-366179.html

Sovyetler Birliği, USS Missouri’nin Boğazla- Sovyet taleplerini geri çevireceğine dair Türk halkı-
ra gelişinin, Washington’un Türkiye’ye desteğini na garanti verdiler.
açıkça ortaya koyduğunun ve bunun da ötesinde Dışişleri Bakanı Saka, Nisan ortalarında bir
ABD’nin Orta Doğu’daki etkin mevcudiyetinin basın toplantısı düzenledi ve Sovyetler Birliği’nin
farkındaydı. Sovyetler Birliği’nin ABD Büyükelçisi toprak iddialarına ilişkin soruları cevapladı. Mont-
Nikolai Novikov, bunu Sovyetler Birliği’ne karşı rö Sözleşmesi’nin gözden geçirilmesi ihtimalinin
bir askerî-siyasi gösteri olarak tanımladı (Mezhdu- konuşulması üzerine Saka, ABD, Büyük Britanya
narodnaya Zhizn, 1990:. 152). O dönemdeki ulus- ve Türkiye’nin bu konuda aynı fikirde olduğunu
lararası ilişkiler Sovyet liderlerine bu durumdan ifade etti. Böyle yaparak ilgili bütün tarafların bo-
çıkış için iki yol çiziyordu: Ya Türk hükûmetinin ğazlar hakkında düzenlenecek gelecek konferansa
koşullarıyla uzlaşacaklar, toprak ve üslerle ilgili katılımının gerektiğini vurgulamış oldu. ABD’li
iddialarını geri çekecekler ya da Türkiye’ye maksi- gazetecilerin sorusu üzerine Bakan, SSCB’nin
mum baskı uygulayarak kendi şartlarını sağlamaya konferansa ilgili bir taraf olarak katılacağını ancak
çalışacaklardı. ABD ve doğudaki otoritesini kaybe- SSCB’nin bu konudaki görüşünü henüz belirt-
den Büyük Britanya ile bu bölgenin yüzleşmelerle mediğini ve Türkiye ile Sovyetler Birliği arasında
dolu bir hâle gelmesi, Soğuk Savaş ortamında Bo- henüz bir görüş alışverişi gerçekleşmediğini ifa-
ğazlar sorununun SSCB için önemini artırdı. Rus de etti. Boğazlar bölgesinde uluslararası bir yapı
bilim adamı N. Kochlin şöyle diyordu: “Amerikan oluşturulması ve Türkiye’nin Boğazlar üzerindeki
diplomatik girişimlerinin Kremlin’i kendi pozisyo- haklarını uluslararası bir komisyona devretmesi
nunu terk etmemesi için cesaretlendirmiş olması konusuyla ilgili olarak Saka, Türkiye’nin hiçbir za-
çok büyük bir ihtimaldir” (Kochkin: 69-70). Türk man boğazlar üzerindeki haklarından vazgeçmeye-
hükûmeti Sovyet baskısını başarıyla göğüsledi. ceğini ve hiçbir yabancı devletin kontrolünü kabul
Cumhurbaşkanı İnönü, Başbakan Saraçoğlu, Dı- etmeyeceğini söyledi. Kars ve Ardahan hakkındaki
şişleri Bakanı Saka, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı iddialarla ilgili olarak Saka, bu konuda söylentiler
Cemal Erkin ve diğer yetkililer, Türkiye’nin Sovyet olduğunu fakat herhangi bir resmî iddianın bulun-
baskısına boyun eğmeyeceğine ve kararlı bir şekilde madığını söyledi. Kendisine Moskova Radyosunu

41
Soğuk Savaş Dönemi Türkiye-Sovyetler Birliği İlişkileri

resmî bir organ olarak değerlendirip değerlendir- görülmektedir (APDPARA, cilt 47: 178-194). Erme-
mediği sorulduğunda, Moskova Radyosunu resmî nilerin taleplerinin arkasında Sovyet genişlemesinin
bir organ olarak düşünmediğini, dolayısıyla bunun bulunduğu fikrini taşıyan savaş sonrası siyasi otori-
Sovyet hükûmetinin resmî pozisyonunu yansıttı- teler, Ermeni diasporası liderlerini hayal kırıklığına
ğına inanmadığını söyledi. Amerikalı gazeteciler, uğratmıştır. Zira Ermenistan Dışişleri Bakanlığınca
Sovyet askerî gücünün sınırlar üzerinde özellikle de hazırlanan raporlar, Ermeni kuruluşlarının uluslara-
Kars ve Ardahan sınırında oluşturulması hakkın- rası konferansları “bombardımanı” ve güçlü devlet
da Türkiye’nin görüşleriyle fazlasıyla ilgilendiler. başkanlarına yaptıkları başvurular ile gönderdikleri
Dışişleri Bakanı Saka, gazetelerin konu hakkında mektup ve telgrafların, Kremlin’in talimatları uyarın-
zaman zaman bilgiler yayımladığını, ancak şimdiye ca başlatıldığını göstermektedir. Metinlerdeki benzer-
kadar herhangi resmi bir bilginin bulunmadığını likler, mektup ve telgrafların tümünün bir kerede ve
söyledi. “Aslına bakılırsa, Kars ve Ardahan hakkın- aynı yerde hazırlandığını göstermektedir. Tüm bel-
da bir problem bulunmuyor” dedi (16.04.1946, geler, yalnızca SSCB’nin, halkların kendi kaderlerini
Basın Toplantısı, SAAR cilt 50: 95-97). tayin haklarının korunmasını desteklediğine, yalnızca
Sovyetler Birliğinin azınlıkların haklarını (menfaatle-
rini) koruduğuna ve Ermenileri yok olmaktan kurtar-
dığına işaret etmektedir. Ermeni toplulukları, SSCB
hükûmetinin ve yoldaş Stalin’in, büyük bir aile olan
Sovyetler Birliği’nin eşit üyelerinden olan Ermeni hal-
kının yarısının, ana vatanlarından korumasız bir şe-
kilde uzakta olduğunu kabul etmediğini yazmışlardır.
Ermeni toplulukları, Sovyet hükûmetinin, Ermeni
halkının yalnızca taleplerine destek vereceğine değil,
aynı zamanda yüzyıllardır süren hayallerinin gerçek-
leştireceğine yönelik güvenlerini ifade etmişlerdir.
Tüm yabancı Ermeni kuruluşları, istisnasız şekilde,
“Türkler tarafından zorla ele geçirilmiş” “Ermeni ille-
ri” olan Kars, Ardahan, Erzurum, Trabzon ve Bitlis’in
Sovyet Ermenistan’a ve SSCB’ye iadesini talep etmiş-
lerdir (AR CSADSPO, cilt 47: 188-9).
Genel olarak Sovyet, özelde Ermeni talepleri ola-
rak anılan Türkiye’ye karşı talepler, Avrupa komunist
Hasan Saka (1885-29 Temmuz 1960)
partileri ve basını tarafından da destek görüyordu
1946 yılının Nisan-Mayıs aylarında, Ermeni ve (AR CSADSPO, cilt 47: 167-8). Rusya’da açılan en
Gürcü Dışişleri Bakanları, toprak iddialarının dün- son arşiv belgeleri, Sovyet Komunist Partisinin 1939-
yayı etkilemekte başarısız olduğunu, dolaylı olarak 1976 yılları arasında yabancı komünist kuruluşlara
onaylayan belgeler yayımladılar. Gürcü akademisyen- mali destek sağladığını açığa çıkarmıştır. Bu çerçe-
lerinin makalelerine ve K. Chorkviani’nin katkılarına vede, söz konusu partilerin “tarafsızlığı”, özellikle
verilen cevapların nerdeyse tamamı olumsuzdu. Gür- “Ermeni halkının meşru haklarının” yardım beklen-
cü toprak iddiaları geniş bir Sovyet yayılmacılığı pla- tisi ile desteklenmesi bakımından şüphelidir (Bağış
nının bir parçası olarak değerlendirilmişti (AGP, cilt listesi-1939-1976, George Washington Üniversitesi
283: 74-75, SAAR cilt 253: 61-86). Ulusal Güvenlik Arşivi, R9182, 9607). Avrupalı ko-
Arşiv belgeleri, ilgili basın organları ve yabancı münist faaliyetlere Sovyetler tarafından mali destek
ülke devlet adamlarının, Türkiye’ye yönelik Ermeni sağlanmasına, Kremlin’in gizli talimatlarının eşlik et-
iddialarını, Yakın Doğu’daki yayılımcı Sovyet poli- tiği ortaya çıkmıştır. Sonuç olarak Ermeni talepleri,
tikasının meşrulaştırılmasının bir aracı olarak gör- Avrupalı ve Amerikalı Hıristiyan örgütler, dinî toplu-
düklerini ve bunları reddettiklerini ortaya koymak- luklar tarafından da desteklenmiştir (AR CSADSOP,
tadır. Bu genel kanı; siyasi atmosfer ve kamuoyunun cilt 47: 166-7, 173-4). Sonuç olarak dünya Sovyetler
oluşumu üzerinde büyük etkisi olan Byrnes, Bevin, Birliği’nden yana olmadı; Türkler kararlılık içinde
Poncet ve diğer politikacıların konuşmalarında da Sovyet, Ermeni ve Gürcülerin iddialarını reddetti.

42
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Stalin’in Türk Boğazları Üzerine Planı rol elde etmek için kullanacağına inanıyoruz... Bu
7 Ağustos 1946’da Sovyetler Birliği, Türk Dışiş- yüzden, tüm Sovyet saldırılarına ve özellikle durum
leri Bakanlığına “Boğazların Rejimini Düzenleyen çok açık olduğu için, Türkiye’ye yönelik herhangi bir
Montrö Boğazlar Sözleşmesi Hakkında” başlıklı bir Sovyet saldırısına karşı tüm imkanları kullanarak
Nota sunmuştur. Söz konusu Nota’da, son savaşta karşı koyma zamanının geldiğini düşünüyoruz. Bu
yaşanan olayların, Karadeniz Boğazlarındaki reji- politikayı yürütürken sözlerimiz ve davranışlarımız
min, Karadeniz güçlerinin çıkarlarını korumakta Türkiye’nin Sovyet saldırısının hedefi olmasına izin
yetersiz kaldığını açıkça gösterdiği ve Karadeniz vermemedeki kararlılığımız ve kanaatimize Sovyetler
güçlerine karşı düşmanca amaçlar için kullanıl- Birliğini inandırmak amacında olacaktır” (FRUS,
masının engellenmesi için gereken durumları ön- 15.08.1946: 840-2).
göremediği ifade edilmiştir. Nota, çeşitli vesilelerle 19 Ağustos’ta, Amerikan hükumeti, Sovyet
Alman ve İtalyan savaş gemilerinin Boğazlardan önerilerine cevabını Washington’daki Sovyet
geçmiş olduğu gerçeğine dikkat çekerek Boğaz- Maslahatgüzarı Fedor Orekhov’a iletti. Ameri-
lar rejiminin güvenilirliğini yitirdiğini ve bundan ka, Sovyetler Birliğinin Boğazlar Rejiminin 2
Türkiye’nin sorumlu olduğunu kaydetmiştir (AFP Kasım 1945’te yapılan açıklamaya göre sadece
RF, cilt 820: 31-33; Mark: 113-4; Kuniholm: 359- Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerle sınırlanması tu-
362). Aynı gün, Sovyetler Birliği; Washington ve tumuna katılmıyordu. Sovyet hükûmetinin öne-
Londra’daki Büyükelçilikleri aracılığıyla, Amerika risine karşılık ABD, Boğazların güvenliği konu-
ve İngiltere’yi de söz konusu Nota hakkında bilgi- sunda tek sorumlunun Türkiye olması gerektiğini
lendirmiştir. Türk Dışişleri Bakanı Hasan Saka da belirtmiştir. Ayrıca Boğazların bir saldırıya uğra-
benzer şekilde, İstanbul’daki Amerikan ve İngiliz ması durumunun uluslararası güvenliğe bir tehdit
Büyükelçilerine Sovyet Notası hakkında bilgi ver- teşkil edeceğinden, BM Güvenlik Konseyi tara-
miştir (FRUS, cilt VII: 830). fından gerekli önlemlerin alınacağı belirtiliyordu.
Yükselen Sovyet baskısı ABD ve İngiltere ile Bu cevap aynı zamanda üstü kapalı olarak, ABD
gerçekleştirilen istişarelerin sıklığını artırmıştır. 15 hükûmetinin Boğazlar Rejimini BM faaliyetlerine
Ağustos’ta, Türk Dışişleri Bakanlığı Genel Sekrete- ve onun dayandığı ilke ve amaçlara bağlama eği-
ri Feridun Cemal Erkin, Türkiye’nin Sovyet No- liminde olduğunu da ilan etmekteydi. Amerikan
tasına cevabını Edwin Wilson’a tanıtmıştır. Türk Hükûmeti ayrıca Montrö Sözleşmesi’nin revize
Dışişleri, Nota’da tüm ulaşılabilir gerçekleri, savaş edilmesi için düzenlenecek konferansta yer almak
zamanında Sözleşme’yi ihlal ettiklerinin iddia edil- istediğini de belirtmiştir (FRUS, 1946: 847-8;
diği suçlamaları reddetmek için kullanmış ve Türk Mark: 121; Kuniholm: 359-360).
hükûmetinin iktidarı hakkında şüphe uyandırma- 21 Ağustos’ta, Türkiye ve ABD’deki siyasi çevre-
ya çalışan bu tür iddiaları hiçbir zaman kabul etme- lerle yapılan istişarelerden sonra, İngiliz hükûmeti
yeceklerini ifade etmiştir. Aynı gün ABD Büyükel- de Sovyet Notasına cevap verdi. İngiliz hükûmeti,
çisi, taslak Nota’yı ve Cemal Erkin’le görüşmesine Karadeniz’e kıyısı olan ülkeler haricindeki ülke-
ilişkin ayrıntılı raporu ABD Dışişleri Bakanına lerin de Boğazların rejimiyle ilgilendiklerinin ha-
gönderdi. ABD Dışişleri Bakanı Yardımcısı Dean tırlatılmasının gerekli olduğunu, bu durumun
Acheson; Dışişleri, Ordu ve Denizcilik Daireleri- uluslararası düzeyde herkes tarafından kabul edil-
nin, Sovyet-Türk ilişkileri hakkında bir muhtıra diğini belirterek Boğazların ilerideki yönetiminin
verilmesi sonucuna vardıkları bilgisini vermek için, Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerin ve Türkiye’nin
Paris’teki James Byrnes’e gizli bir telgraf çekmiş- takdirine bırakılma teklifini kabul etmeyeceğini
tir. Dışişleri Bakanı Yardımcısı Acheson, Başkan belirtmiştir. İngiliz kaynaklarınca belirtildiği üzere,
Truman’ın önerilen bu siyasi duruşu onayladığını İngiliz hükûmeti Türkiye’nin, tek başına, Boğazları
eklemiştir. Muhtırada diğerleriyle birlikte şu cüm- her türlü savunma hakkına sahip olduğuna inandı-
leler yer almaktaydı: “Sovyetler Birliği’nin öncelikli ğını vurgulamıştır (AFP RF, cilt 27: 16-17).
amacının Türkiye üzerinde kontrol elde etmek oldu- 22 Ağustos’ta, Türk hükûmeti, İngiltere ve
ğunu düşünüyoruz. Eğer Sovyetler Birliği Türkiye’ye ABD ile yaptığı istişareler neticesinde oluşturdu-
görünürde Boğazlar üzerinde ortak kontrol sağlamak ğu tutumu açıkladı. Montrö Sözleşmesi’nin 29.
amacıyla silahlı kuvvetler sokmakta başarılı olursa, maddesi, ABD ve Sözleşmenin taraflarının istekleri
Sovyetler Birliği’nin bu kuvvetleri Türkiye’de kont- doğrultusunda; Türk hükûmeti Sözleşmenin ye-

43
Soğuk Savaş Dönemi Türkiye-Sovyetler Birliği İlişkileri

nilenmesine yönelik düzenlenecek bir konferansa ları ve güvenliği ile çelişkili bir durum olarak gö-
itiraz etmiyordu. Nota’da Sovyetler Birliği’nin Bo- ren Türk hükûmeti, bunun gerçekleşmesi hâlinde
ğazlar Rejimini sadece Türkiye ve Karadenize kıyısı Türkiye’nin egemenliğini müttefiki ile paylaşmaya
olan ülkelerle sınırlamak istediği ve bu durumun zorlanacağını kaydetti. Notta Türk hükûmetinin,
Sözleşmenin yapısı ve revizyon sürecine karşı en- Sovyetler Birliğinin kendini savunma hakkının,
gel oluşturacağı ve Sözleşmenin sürekliliğini balta- neden Türkiye’nin egemenlik hakkını ihlal edecek
layacağı belirtildi. Nota, Sözleşmenin en azından şekilde ve Türk toprakları üzerinden yapılacağını
1956 yılına kadar yürürlükte kalması gerektiğini merak ettiğine işaret edilmekteydi (AFP RF, cilt
belirtiyordu. Türk hükûmeti, bu yaklaşımın, Sov- 26: 190-204). Bunun üzerine Sovyet liderleri, Tür-
yetler Birliği’nin Sözleşmeye taraf olan diğer ülke- kiye ile ikili bir anlaşma yapmanın imkansız oldu-
lerin etkinliğini azaltmaya yönelik niyetini göster- ğunu anladılar.
diğini iddia etmiş, ve bu tarafların söz hakkı olan Türk-Sovyet anlaşmazlığı, ABD’ye Orta Doğu
eşit üyeler olduğunu belirtmiştir. Türkiye, Sovyet- politikalarını değiştirmesi gerektiğini telkin etti.
ler Birliği’nin, Boğazların ortak savunma rejimini 21 Ekim’de ABD Dışişleri Bakanlığı Yakın Doğu
kendi çıkarları doğrultusunda kullanma amacı iz- ve Afrika İşleri Dairesi Başkanı Loy Henderson,
lediğini belirtmiştir. stratejik olarak Türkiye’nin, Doğu Akdeniz ve Orta
Sovyet liderleri 7 Ağustos tarihli notalarına Doğu’da önemli bir faktör olduğunu ve Türkiye’nin
Türkiye’nin yanıtını kabul etmediler ve her şeyi geçilmesi hâlinde Sovyetler Birliği’nin, askerî ve si-
analiz ettikten sonra ilk tekliflerine daha geniş bir yasi etkisini Doğu Akdeniz ve Orta Doğu’da ko-
yorum getiren başka bir nota ile yanıt verme kararı laylıkla yayabileceğini belirtmekteydi. Türkiye
aldılar. 21 Eylül’de Viacheslav Molotov, onay için üzerinde kurulacak Sovyet etkisi, Rusların Suriye,
Stalin’e, sadece Karadeniz ülkelerinin durumunu Lübnan, Irak, Filistin, Mısır ve Arap yarımadası-
ele alan ikinci bir taslak sundu. 24 Eylül’de yayın- nın ötesine ulaşmasını sağlayacaktı. Henderson’un
lanan bu nota, Montrö Sözleşmesi’nin Karadeniz bakış açısıyla, Türkiye’nin Sovyet etkisine girmesi
ülkelerinin güvenlik menfaatlerine uymadığı, bu- İran ve Yunanistan için de tehdit oluşturacaktı. Bu
nun ötesinde Boğazlar ile ilgili olan bu ülkelere iki ülkenin hükûmetleri zaten Sovyetler Birliği ve
yönelik bir saldırıyı başarılı bir şekilde bertaraf ede- onun uyduları ile olan ilişkilerinde zorluklar ile
cek şartlar ortaya koymadığı yönündeki tutumu karşı karşıyaydı. Türkiye’den farklı olarak bu ülke-
muhafaza ettiğini kaydetmekteydi (Molotov’dan ler asayiş ve birlikten uzaktı ve Türkiye’nin yenilgisi
Stalin’e. 21.09.1946. AFP RF, cilt 817: 132-6). hâlinde bu ülkelerin Sovyetlere karşı durabileceğini
Sovyet hükûmeti Türkiye’nin 22 Ağustos tarih- beklemek anlamsız olurdu. Askerî konularda ise
li notunu sert bir şekilde eleştirmekle yetinmedi. Henderson, Sovyetlerin Türkiye üzerinde kontrol
Karadeniz ülkelerinin ortak savunması olasılığına sağlaması hâlinde, bunun siyasi sonuçlarının çok
yönelik Türkiye’nin itirazının, Sovyetler Birliği acı olacağını kaydetmekteydi. Türkiye’nin karşı tu-
ile yeniden dostane ilişkiler tesis etmeye yönelik tumunun belirleyiciliği ve önemi ortadaydı çünkü
daha önceki Türk açıklamalarının samimiyeti ko- Sovyet tehdidi altındaki diğer ülkeler, bu mücade-
nusunda şüphe uyandırdığını, dahası, şüpheleri ile leyi çok yakından izlemekte ve takip etmekteydi.
SSCB’ye hakaret ettiklerini dile getiriyordu. Sovyet Henderson’a göre bu bağlamda, Sovyetlerin lehine
hükûmeti Boğazların güvenliğinin sadece ortak bir olabilecek en ufak bir zafiyet, bu ülkelerin felaketi
girişim ile sağlanabileceğine yönelik inancını mu- ile sonuçlanabilirdi (FRUS, 1946, cilt VII: 894-6;
hafaza ettiğini belirtirken ve Türkiye’nin haklarını Henderson Raporu, ABD Milli Arşiv ve Kayıtlar,
ihlal etmeyeceğini, aksine, Türk-Sovyet ortak sa- Doc. 761.67/10-2146).
vunma tedbirlerinin tek başına Türkiye’ninkinden Sovyetler Birliği tarafında ise Dışişleri Bakanlı-
çok daha etkin olacağından hareketle, Türk çıkarla- ğı kararlı bir şekilde Boğazlar krizinde kendisi için
rını destekleyeceğini kaydetmekteydi (AFP RF, cilt avantajlı bir sonuç istiyordu. 10 Aralık 1946 tari-
817: 136-41). hinde Büyükelçi Vinogradov gönderdiği bir notta,
Türk Dışişleri Bakanlığı, ilk aşamadaki kısa ve ABD, İngiltere ve Türkiye tarafından önerilen for-
özlü bir cevap verme niyetinin aksine, 18 Ekim matta düzenlenebilecek uluslararası bir konferansa
1946’da oldukça uzun bir nota verdi. Boğazların karşı Moskova’yı uyarıyordu. Vinogradov, Sovyet-
ortak savunmasına yönelik teklifi egemenlik hak- ler Birliği’nin azınlıkta kalacağına ve Boğazlar ile

44
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Karadeniz’in güvenlik sorununu kendi menfaatleri- Büyükelçi, bu kaygıların 1921 antlaşmasının siyasi
ne uygun olarak çözemeyeceğine inanıyordu (AFP sonuçları, Türkiye’nin iç sorunları ve ekonomik
RF, cilt 1: 30-32; ABD Milli Arşiv ve Kayıtlar, Doc. çözülmeye bağlı olarak artacağını ifade ediyordu
761.67/12-3146). 25 Ocak 1947’de Büyükelçinin (AFP RF, cilt 1129: 31-7).
önerileri Türkiye’yi kenara itmek hususundaki 16 Şubat 1948 tarihinde, Politbüro Türkiye’ye
açık amacını yansıtıyordu. Zira Karadeniz’e kıyısı Alexandr Lavrishev’i Büyükelçi olarak atadı
olmayan ülkelerin savaş gemilerinin Boğazlardan (RSPHSA, cilt 1069: 16). 29 Mart, 1948’de Po-
geçişini yasaklamak için, Birleşik Krallık ve ABD litbüro, Dışişleri Bakanlığı tarafından sunulan ve
ile anlaşmaya varmanın yeterli olacağına dikkat 4. maddesinde Türkiye Büyükelçisinin, Sovyetler
çekiyordu. Sovyetler Birliği’nin bilinçli bir şekilde Birliği’nin Boğazlardaki pozisyonuna ilişkin soru-
Türkiye’ye sırtını dönerek eski müttefiklerine yö- larının ortaya çıkması hâlinde açıklamasını sınırlı
nelmesi ve Türkiye olmadan Boğazlar hususunda tutmasının belirtildiği “Türkiye Büyükelçisine Ta-
görüşmelere başlanması hâlinde, Türkiye’nin Ame- limatlar” başlıklı belgeyi gönderdi (RSPHSA, cilt
rikan ve İngilizlerin Sovyetler Birliği’ne taviz ver- 39: 41). Bu belge, Sovyetlerin Boğazlara ilişkin son
meleri olasılığı ile ilgili endişeleneceğini ifade eden önemli belgesiydi.

Öğrenme Çıktısı
3 Türkiye’nin Batı Bloku ile yakınlaşmasının nedenlerini açıklayabilme

Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Sovyetler Birliği’nin Boğaz-


lar Rejimini Karadeniz’e kı- Ayşegül Sever. Soğuk Savaş
Türkiye’nin Batı Bloku ile
yısı olan ülkelerle sınırlama Kuşatmasında Türkiye, Batı
yakınlaşmasının nedenleri-
talebi karşısında ABD’nin ve Orta Doğu: 1945-1958.
ni anlatın.
benimsediği yaklaşım ne ol- İstanbul, 1997.
muştur?

SOĞUK SAVAŞIN TIRMANMASI Suriye ve Türkiye arasındaki ihtilafın körüklen-


1947 yılının başlarında Sovyetler Birliği, Ha- mesine büyük ilgi duyan Sovyetler Birliği, Suriye’nin
tay sorununu Türkiye üzerinde yeni bir baskı un- cevabını beklemeden, sorunun BM Güvenlik Kon-
suru olarak kullanmak üzere, Suriye’yi Birleşmiş seyine taşınması gerektiğini haklı çıkaran, Hatay ve
Milletler Güvenlik Konseyine gitmeye zorladı. Kilikya sancakları hakkında geniş bir döküman ha-
Sovyet Maslahatgüzarı Pavel Yershov ile Suriye zırladı. Sovyet Dışişleri Bakanlığı, Hatay ve Kilikya
Büyükelçisi arasındaki ilk görüşmeler, 1947 yı- Sancakları hakkında bilgilendirici mektubu, Ortado-
lının Ocak ayında Ankara’da büyük bir gizlilik ğu Daire Başkanı Ivan Samylovskiy, Türkiye’deki Sov-
içerisinde gerçekleştirildi. 26 Ocak’ta, Yershov’un yet Maslahatgüzarı P. Yershov, Mısır’daki Sovyet dip-
verdiği bilgileri değerlendiren Vladimir Deka- lomatik temsilci A. Shiborin, Suriye ve Lübnan’daki
nozov, ülkesinin Güvenlik Konseyine gitmesi Sovyet Büyükelçisi D. Solod ve Irak Büyükelçisi G.
hâlinde Sovyetler Birliği’nin bunu destekleyece- Zaytsev’e gönderdi. Samylovskiy, Suriye’nin sorunu
ğini, Suriye Büyükelçisine bildirmesi yönünde BM’ye taşıyacağına ilişkin yabancı basın tarafından
Sovyet Maslahatgüzarına talimat verdi (AFP RF, yayınlanan haberlerin Suriye tarafından teyid edil-
cilt 2, s. 1). mediğini diplomatlara bildirdi. Ancak “konunun is-
tisnai önemine binaen, belge hakkındaki yorumları-
nın ve bu konudaki diğer görüşlerinin bildirilmesini
talep etti” (AFP RF, cilt 2, s. 20).

45
Soğuk Savaş Dönemi Türkiye-Sovyetler Birliği İlişkileri

Savaş sonrası iki kutuplu sistemdeki güç den-


gesi ve İngiltere’nin zayıf durumu; başlangıçta
Türkiye ve Yunanistan’a yönelik politikalar ve
destek konusunda hayal kırıklığına yol açtı. 24
Şubat 1947 tarihinde İngiltere’nin ABD nezdin-
deki Büyükelçisi, Amerikan Dışişleri Bakanlığına,
İngiliz hükûmetinin, Yunanistan ve Türkiye’ye
daha önce yapılan miktarlarda ekonomik ve askerî
yardımda bulunamayacağını bildiren ve bu göre-
vi ABD’nin üstlenmesini talep eden notlar iletti
(ABD Milli Arşiv ve Kayıtlar, Doc. 711.67/5-
549). Dean Acheson başkanlığındaki özel bir ko-
mite, İngiltere’nin programdan çekilmesine ilişkin
tüm ihtimalleri ve Amerika’nın projeyi üstlenme
konusundaki muhtemel isteksizliğini detaylı bi- Harry S. Truman (8 Mayıs 1884-26 Aralık 1972)
çimde ele aldı (Kuniholm: 407). ABD Dışişleri
Bakanı, Harp ve Donanma Bakanlarıyla yaptığı
Türk basını, mali/askerî desteğini Türkiye’ye
toplantı temelinde, 27 Şubat’ta Başkan Truman’a
doğru genişleten Amerika’nın yalnızca Türkiye’yi
bir bilgi notu gönderdi. Notta, Rusların sinir har-
savunma isteğini değil, aynı zamanda kendini ve
bi gerçekleştirmek suretiyle, Türk ordusunu mo-
tüm diğer ülkeleri Bolşevik ve Slav saldırganlığın-
bilize hâlde tutarak ekonomisinde, mevcut zayıf
dan koruma amacını da güttüğünü yazdı. Türk
iktisadi yapısıyla uzun süre destekleyemeyeceği
gazeteciler durumu, “Amerika’nın gerçek sınırı
bir açığa neden olduğu kayıtlıydı (FRUS, 1947,
Türkiye ile Yunanistan’dan geçiyor” şeklinde ifa-
cilt V: 60-61).
de etmişlerdi (SAAR, cilt 84: 10-11). Türk siyasi
Başkan Truman notu ciddiye aldı, aynı gün çevreleri ise Sovyet basınının tutumunu yumu-
Yunanistan ve Türkiye’nin ekonomik ve maddi şattığını ve Türkiye’nin doğrudan tehdit edilme-
yardım almaya devam edeceğini açıkladı. Tru- diğini görmekten memnuniyet duyulsa da buna
man, dış yardım için tahsis edilen 400 milyon do- pek fazla güven duyulmadığını belirtti. Sovyetlerin
lardan 150 milyon doların Türkiye’ye ayrılmasını Türkiye’nin doğusu ile Boğazlar üzerindeki hak id-
talep etti. Amerikan Başkanı şu şekilde konuştu: dialarına son vermelerini istiyorlardı.
“Günümüzde neredeyse her ulus alternatif yollar
Amerika’nın güvenlik siperine Türkiye ve
seçmek durumundadır. Bu, genellikle özgür bir se-
Yunanistan’ı dâhil etmesi ve bu ülkelere ekono-
çim değildir. Birinci yol çoğunluğun iradesine da-
mik ve askerî yardım kararı alması, esasen Sovyet
yanmaktadır. İkinci yol, çoğunluğa cebren dayatılan
liderleri oldukça rahatsız etmişti. Sovyet Dışişleri
azınlığın iradesine dayanmaktadır. ABD’nin politi-
Bakanlığına, Truman Doktrini’nin Türkiye ile il-
kasının, silahlı azınlığın veya dış baskıların boyun-
gili kısımlarına ilişkin öneriler hazırlama talima-
duruğuna direnen bağımsız halkların desteklenmesi
tı verildi. 25 Mart’ta Y. Malik ve S. Vinogradov,
olduğuna inanıyorum... Bağımsız halklara kendi
Molotov’a Ankara’daki Sovyet Büyükelçiliği ile İs-
kaderlerini çizmeleri için yardım etmeliyiz... Bu
tanbul’daki Başkonsolosluğun, Türkiye’deki duru-
itibarla, Kongre’den, Yunanistan ve Türkiye’ye yar-
mu inceleyecek ve merkeze rapor edecek ajanlarla
dım edilmesine yetki vermesini talep ediyorum” Bu
takviye edilmesi, askerî ataşeliğe ve deniz kuvvetleri
açıklama Truman Doktrini olarak adlandırıldı.
ataşeliğine de derhal atamaların yapılması öneri-
Konunun 22 Nisan’da Senatoda, 9 Mayıs’ta Tem-
lerini sundular. Ayrıca, merkez medya temsilcile-
silciler Meclisinde tartışılmasından sonra, Kongre
rine ve gazetecilere, Amerika’nın Türkiye ve Orta
22 Mayıs 1947’de “Yunanistan ve Türkiye’ye Yar-
Doğu’da yürüttüğü yayılmacı politikalar hakkında
dıma Dair Kanunu” onayladı. Ertesi gün Başkan,
bir dizi yayın yaptırılması teklifinde bulundular
Türkiye’ye askerî yardıma resmiyet kazandıran ka-
(AFP RF, cilt 1071: 1).
nunu da imzaladı.

46
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

SSCB Dışişleri Bakan Yardımcısı ve BM Gü-


venlik Konseyi Sovyet Daimi Temsilcisi Andrey
Gromyko, Truman’ın Kongre’deki konuşması- dikkat
nı “saldırgan ve kışkırtıcı” olarak nitelemiştir. Sovyetler Birliği’nin 1945-1947 arasında sür-
Gromkyo, Güvenlik Konseyindeki konuşma- dürdüğü yayılmacı politikaları, Türkiye’yi
sında Yunanistan’ı, “işgalden zarar görmüş bir Amerika’nın stratejik ortağı hâline getirdi; Tür-
müttefik ve dolayısıyla dış yardımı hak eden bir kiye bir anlamda Soğuk Savaş için başlangıç
ülke” olarak nitelemiştir. Gromkyo konuşmasının noktası oldu. Yeni arşiv belgeleri Türkiye krizi-
devamında, “Türkiye için ise bunu söyleyemeyiz. nin Stalin’in ölümüne kadar sürdüğünü kanıt-
Türkiye’nin bu yardımı almaya hakkı yoktur çün- lamaktadır.
kü Türkiye savaştan zarar gören bir ülke olarak ta-
nımlanamaz. Türkiye toprakları işgal görmemiştir.
Türkiye, Müttefiklerin Hitler Almanyası ile müca- 30 Mayıs 1953’te Molotov, Türk Büyükel-
delesine yardım etmek için hiçbir şey yapmamıştır. çisi Faik Hozar’ı Dışişleri Bakanlığına “Sovyet
Demokratik ülkelerin güçlü ve acımasız düşmanına hükûmeti adına Sovyet-Türk ilişkileri hakkında bir
karşı mücadelede Türkiye bizimle değildi” (AFP RF, açıklama yapmak üzere” davet etti. Molotov şunları
cilt 2: 85). ifade etmiştir: “Ermenistan ve Gürcistan hükümet-
16 Şubat 1948’de, Sovyetler Birliği Komünist leri, iyi komşuluk ilişkileri, daha güçlü bir barış ve
Partisi Politbüro, A. Lavrishev’i Türkiye’ye Büyü- güvenlik için toprak taleplerinden vazgeçmelerinin
kelçi olarak atadı (ABD Milli Arşiv ve Kayıtlar, mümkün olduğunu düşünmektedir. Sovyet Hüküme-
Doc. 761.67/3-1548). 29 Mart’ta Politbüro, Vi- ti Boğazlar konusundaki önceki pozisyonunu değiş-
acheslav Molotov’un hazırladığı “Türkiye Büyü- tirmiştir. Sovyetler Birliği’nin Boğazlar bölgesindeki
kelçisi Talimatnamesi”ni kabul etti. İlk maddede güvenliğinin, Sovyetler Birliği ve Türkiye tarafından
şöyle denmektedir: “Mevcut Türk Hükümeti’nin aynı oranda kabul edilebilir bulunan şartlar dahi-
ülkesini, Sovyet ve yeni Balkan demokrasileri kar- linde sağlanabileceğine inanmaktayız. Sovyet Hü-
şıtı Anglo-Amerikan bir merkez haline getirme kümeti SSCB’nin Türkiye üzerinde herhangi bir
amacı nedeniyle SSCB’nin Türkiye Büyükelçiliği toprak talepleri olmadığını teyid etmektedir”
bu ülkeyle ilişkilerini geliştirme yönünde herhangi (AFP RF, cilt 5: 11-13).
bir gaye gütmemelidir. Yeni atanan Sovyet Büyü- 18 Haziran’da Türk hükûmeti Sovyetlerin 30
kelçisi, Türk Hükümeti’ni Sovyet-Türk ilişkilerin- Mayıs’taki kararını kabul eden bir açıklama yap-
de bir iyileşme olduğu veya Sovyet Hükümeti’nin mıştır. Fakat Moskova’nın bu gecikmiş kararı,
Türkiye ve Türkiye’nin politikalarına yönelik po- Ankara’nın Batı ile entegrasyonunu engelleye-
zisyonundan geri adım attığı yönünde bir düşün- memiştir. Sovyetler Birliği, Türkiye’den toprak
ceye sevk etmemelidir.” Beşinci maddede, siyasi talebinden 30 Mayıs 1953’te resmî olarak vazgeç-
anlaşma konusunda Türkiye’nin ağzının aranması; tiğinde, bu sorunun zaten güncelliğini yitirdiğini
Sovyet-Türk sınırı sorunu gündeme gelirse kısa not etmek gerekmektedir. 1945’le kıyaslandığında
ve öz olarak “konu askıda” cevabı verilmesi tavsi- uluslararası durum 1953’e gelindiğinde, dikka-
ye edilmektedir. Yedinci maddede ise Büyükelçi- te değer bir biçimde değişmişti: Türkiye, Birleşik
ye, Türkiye’deki Amerikan ve İngiliz politikalarını Devletler ve Batı ülkelerinin bir müttefiki hâline
yakından izlemesi ve Sovyet Dışişleri Bakanlığını gelmiş ve NATO üyesi olmuştu. Stalin’in yanlış
Marshall-Truman planının gelişimi hakkında bil- yönlendirilen ve riskli politikası, Türk-Sovyet iliş-
gilendirmesi talimatı verilmiştir (RSPHSA, cilt 39: kilerini Soğuk Savaş için bir deneme alanı hâline
41). Sovyet Büyükelçisi ve diğer diplomatlar, Türk getirmiş ve Türkiye bu teste başarıyla dayanmıştı.
yöneticileriyle resmi ilişkiler haricinde görüşmeme,
Sovyet-Türk ilişkilerine yönelik sorulara ise kesin-
likle taahhüt içeren cevaplar vermemeleri konu-
sunda uyarılmıştı.

47
Soğuk Savaş Dönemi Türkiye-Sovyetler Birliği İlişkileri

Öğrenme Çıktısı
4 Soğuk Savaş’ın iki blok arasında tırmanmasını tartışabilme

Araştır 4 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Türkiye’nin Soğuk Savaşta


Harry S. Truman’ın ko- ABD’nin stratejik ortak-
Truman Doktrini’nin So- nuşma metni için bakı- larından biri olmasında,
ğuk Savaş açısından anlamı nız: http://avalon.law.yale. Sovyetler Birliği’nin 1945-
nedir? edu/20th_century/trudoc. 1947 arasında sürdürdüğü
asp/ yayılmacı politikaların etki-
sini tartışın.

1950-1989 ARASI TÜRK-SOVYET disi için de büyük sorunlar oluşturduğu anlaşıl-


İLİŞKİLERİ maktadır. 1957 yılının Haziran ayında Stalin’in
politikalarını gözden geçiren ve Georgi Malenkov,
Yeni incelenen arşiv belgelerinin analizi, Sovyet-
Viacheslav Molotov, and Lazar Kaganoviç’e karşı
ler Birliği’nin Türkiye’den toprak talebi ile Boğazlar
mücadele etmiş olan Sovyetler Birliği Komünist
üzerinde ortak kontrol mekanizması kurulması ta-
Partisi Sekreteri Nikita Kruşev, Molotov’a karşı
lebinin, Soğuk Savaş dönemi Türk-Sovyet ilişkile-
çıkarak “... Devrimden sonra Türk’lerle dostça ilişki-
rinin önemli bir parçası olduğunu göstermektedir.
ler yaşadık... Almanları yenerek zafer sarhoşu olduk.
“Soğuk Savaş” ifadesinin henüz kullanılmadığı bu
Türkler bizim dostlarımız, yoldaşlarımızdı, fakat on-
dönemde, Türkiye ile ilgili diplomatik, askerî ve si-
lara Çanakkale Boğazı’nı vermeleri için Nota verdik.
yasi yazışmalar bir “sinir harbi” yaşandığına işaret
Onlar aptal değildi. Çanakkale Boğazı sadece Tür-
etmektedir. 1945-1953 yılları arasında, Sovyetler
kiye demek değildi, orada birkaç devlet daha vardı.
Birliği bir süper güce dönüşürken Türkiye Baltık-
Biz dostluk anlaşmasını bozduğumuzu Türklere bir
lardan Karadeniz’e kadar olan bölgede Sovyet et-
Nota ile bildirerek kapıyı yüzlerine kapattık. Yaptığı-
kisinden kaçabilen tek ülke durumundaydı. Diğer
mız açıkça bu anlama geliyordu. Şimdi onlara çeşitli
taraftan Ankara bunun bedelini çok ağır ödemişti.
şeylerden bahsediyoruz, fakat onlar sadece güvenilir-
Faşist Almanya’ya karşı kazandığı zaferin etkisiyle
liğimizi sorguluyorlar. Neden bunu yaptık? Son dere-
Sovyetler, Mayıs 1953’e kadar, Boğazlar ile Kars,
ce aptalcaydı. Biz Türkiye’nin dostluğunu kaybettik,
Ardahan ve Artvin üzerinde hak iddia etmeye de-
şimdi güneyimizde, bizi tehdit eden Amerikan üsleri
vam etmiştir. Sürekli tehdit ve şantaj karşısında
var” (RNHSA, cilt 161: 223-4).
Türkiye, sinir harbini oldukça büyük bir orduyu
hazır tutarak aşmaya çalışırken ekonomik açıdan Molotov’un Mayıs 1953’te yaptığı açıklama ile
ciddi sıkıntı yaşamaktaydı. Türkiye’nin baskı altın- Kruşev’in 1950’li yıllardaki konuşmaları Türkiye
da tutulması yönündeki Sovyet politikasına Güney ile ilişkileri normale döndürmek için yeterli olma-
Kafkasya Cumhuriyetleri Gürcistan ve Ermenistan dı. 1940’ların ikinci yarısı ile 1950’lerin başların-
da katkı sağlamıştır. Bu bölgede Moskova tarafın- da ülkenin yaşadığı endişe devam etmekteydi. Bu
dan kışkırtılan milliyetçilik dalgası, esasen Stalin’in durum bir yandan, SSCB’nin olası adımları hak-
planları arasında en zayıf halkayı teşkil etmiştir. Bu kında bilgi sahibi olmamaktan kaynaklanmış, diğer
bağlamda, Ermenistan ve Gürcistan’ı kullanarak yandan kamuoyunu Batı ile bütünleşme konusun-
Türkiye’yi bunaltma ve karşı uluslararası kamuoyu da yönlendirme gerekliliğinden kaynaklanmıştı.
yaratma çabaları sonuçsuz kalmıştır. Ayrıca, 1950’lerin ikinci yarısında, bazı gelişmeler
Türk-Sovyet ilişkilerindeki gerilimi arttırdı. Türki-
Arşiv belgeleri incelendiğinde, Türkiye’ye yö-
ye-Suriye arasındaki toprak sorununa ilişkin plan-
nelik ısrarlı iddiaların, Sovyetler Birliği’nin ken-
ları çerçevesinde, Moskova Eylül 1957’de Ankara’ya

48
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

bir Nota gönderdi. Eş zamanlı olarak Mareşal rumunda olan Kıbrıslı Türklerin İngiltere’nin de
Konstantin Rokosovski komutasındaki Sovyet as- taviz vermesiyle, Kıbrıslı Rumlara uyguladıkları
kerlerinin Kafkaslardaki yoğunluğu artmaya başla- baskı ve zulümü iletmiş ve Sovyetlerden destek
dı. Diğer taraftan Ekim 1957’de Sovyet liderlerinin istemiştir (Rodopulos’tan Yüksek Konseye telgraf,
yaptığı açıklamalarda Türkiye’ye karşı savaş açılma- Haziran 1956, RNHSA, cilt 30: 1). Arşiv belgele-
sının söz konusu olmadığı vurgulanmaktaydı. İki rine göre, 1960’lı yıllarda Kıbrıs’taki gelişmeler ve
ülke arasındaki gerginlik hiç bir zaman savaş nok- Türkiye’nin Kıbrıs politikası Sovyet liderleri tara-
tasına ulaşmadı ancak Sovyet liderleri ülkelerinin fından mercek altına alınmıştır (Yakın Doğu Du-
füze ve nükleer potansiyelinin Türkiye’de büyük rum Raporu, 20.03.1965, RNHSA, cilt 480: 16).
endişeye yol açtığının farkındaydılar. 1958 yazında ABD’deki Sovyet Büyükelçiliğinin 1965 yılındaki
Çin Lideri Mao Zedong ile görüşmesinde Kruşev, bir siyasi raporuna göre, “Türk-Amerikan ilişkile-
düşmanlarını füzelerle korkuttuğunu şu şekilde rinin Kıbrıs sorunu nedeniyle oldukça etkilendiği”
ifade etmişti: “Türklere 3-4 füzeyle ülkelerini yok SSCB’ye bildirilmiştir. Ancak ABD hükûmetinin
edebileceğimiz belirtildi” (RF Başkanlık Arşivi, cilt Türkiye ile iyi ilişkilere önem verdiği, NATO çer-
498: 63). çevesindeki iş birliği de dikkate alınarak Türkiye’ye
Uzun süren sürtüşme döneminin ardından sağlanan askerî, ekonomik ve teknik desteğin sür-
Türk-Sovyet yakınlaşmasının ilk işaretleri 1960’lar- düğü kaydedilmiştir (Sovyet Dışişleri Bakanlığı, 14
da ortaya çıktı. Sovyet liderlerinin Türkiye ile iliş- Nisan 1966. NSA Arşivi R. 3254: 192). 1950’li
kilerin geliştirilmesine yönelik çağrılarına rağmen, yıllardan itibaren SSCB’nin Kıbrıslı Rumlara des-
Sovyet gizli servisi 1950 ve 1960’lı yıllar boyunca teği sürmüştür (Andropov’dan Merkez Komiteye,
Yakın Doğu’da Türkiye’ye karşı özellikle Ermeni 08.07.1974, RNHSA, cilt 30: 1).
konusunu suistimal etmeyi sürdürdü. Türkiye ve ABD ve Sovyetler Birliği arasındaki Küba krizi,
diğer komşu ülkeler üzerinde toprak iddiasında Türk-Sovyet ilişkilerini etkileyen bir diğer gelişme
bulunan yabancı Ermeni örgütleri Sovyet Komü- olmuştur. Ekim 1962’de Türkiye’deki Amerikan
nist Partisinin etki alanına girmişti. (RSPHSA, cilt üslerinin Küba’daki Sovyet füzelerinin kaldırılma-
48: 13). Sovyetlerin Ermeni örgütlerine desteği sı karşılığında kapatılacağı söylentileri yayılmış-
Sovyetler Birliği’nin dağılmasına kadar sürmüştür. tı. Bu fikrin Beyaz Saray’a yakınlığı ile bilinen
Örneğin 14 Ağustos 1986 tarihli bir Merkezi Ko- Walter Lippman’a ait olduğu düşünülmekteydi.
mite kararı, Sovyet Maliye Bakanlığına Lübnan, Lippman’ın, The Washington Post gazetesinde 23
Fransa, ABD ve Arjantin’de basılan Ermeni gazete- ve 25 Ekim tarihlerinde yayınlanan yazıları bu kay-
lerine yapılacak maddi destek için talimat vermiştir nağa dayanıyordu. 16 Ekim tarihinde Başkan John
(RNHSA, cilt 89: 2). 1961 yılı yazında, Kruşçev’in Kennedy, yaptığı kapalı basın toplantısında bu fik-
Ermeni Cumhuriyeti ziyareti öncesinde, Ermeniler ri ve gerçekleştirilebileceğini açıklamıştı. Başkan,
Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan’daki eski Ermeni Sovyet yetkilileriyle yaptığı görüşmelerde, Türki-
topraklarının geri alınması konusunu Moskova’ya ye’deki füzelerin 4-5 ay içerisinde geri çekileceği sö-
mektuplarla aktarmışlardır. Hatta SSCB’nin bu zünü verdi (Sovyet Büyükelçi Dobrynin’den Sovyet
talebi dikkate almaması durumunda Birleşmiş Dışişlerine telgraf, 27 Ekim 1962, RNHSA cilt 13:
Milletler’e başvuruda bulunulacağı tehditinde bu- 51). Kruşçev, 28 Ekim 1962’de Başkan Kennedy’e
lunulmuştur. Kruşçev, Türkiye’den toprak talebi gönderdiği mesaj ile bu anlaşmayı onayladı. An-
konusunu desteklememiştir. 1918 yılında Lenin cak bu görüşmeler gizli tutulamadı, Sovyetler
tarafından Kars ve Ardahan’ın Türkiye’ye geri veril- Birliği’nin Ankara Büyükelçisi N. Ryzhov Türk
diği ve bunun doğru bir karar olduğunu düşündü- yetkililere durumu bildirmişti (Fursenko, s. 402).
ğünü belirtmiştir (V. Titov’dan Merkez Komiteye, Türk Sovyet ilişkileri bu sürtüşmelerden son-
26.01.1962, RNHSA, cilt 172: 16). ra 1960’lı yıllarda normale dönmeye başladı. 28
Türk Sovyet ilişkilerinde olumsuz gelişen bir Haziran 1960’da Komünist Parti Genel Sekreteri
diğer konu Sovyetlerin Kıbrıs sorunu karşısın- Kruşçev, Başbakan Cemal Gürsel’e tekrar taraf-
daki Türkiye karşıtı tutumları olmuştur. 1956 sızlık çağrısında bulundu. Mayıs 1963’te iki ülke
yılında, Yunan Parlamentosundan Constantine arasında ticaretin geliştirilmesine yönelik bir pro-
Rodopulos, Sovyetler Birliği Yüksek Konseyine tokol imzalandı. 1965 yılında Sovyet Dışişleri Ba-
gönderdiği gizli bir mektup ile adada azınlık du- kanı Gromyko Ankara’yı ziyaret etti. 1966 yılında,

49
Soğuk Savaş Dönemi Türkiye-Sovyetler Birliği İlişkileri

Sovyet Bakanlar Konseyi Sözcüsü Alexei Kosygin kırımının 70. yılı gündemli toplantısını Gorbaçov
Türkiye ziyaretinde bulundu. 1967 yılında ise Baş- yönetmiş ve bu toplantıda Ermeni Komünist Par-
bakan Süleyman Demirel Moskova’ya resmi bir tisinin 24 Nisan’ın soykırım günü olarak kabulü
ziyaret gerçekleştirdi. Azerbaycan ve Orta Asya’ya önerisi görüşülmüştü. Bu öneri Politbüro temsilci-
yaptığı ziyaret sonrasında Demirel, Türk Sovyet lerince reddedildi (Toplantı notları, NSA, Doc. R
ilişkilerinde yeni bir döneme girildiğini açıkladı, 10045: 13-20).
iki halk arasında gerilim yaşandığı ve savaş sonra- Sosyalizmin yaşadığı kriz, 1990’lı yıllarda
sında ilişkilerin kesildiğini ancak artık iki ülke ara- SSCB’nin dağılmasına neden oldu. ABD ve Tür-
sında düşmanlık bulunmadığını belirtti (Milliyet, kiye arasında Soğuk Savaşı’n başında gelişen iş
14 Ekim 1967). birliği, stratejik bir ortaklığa dönüştü ve güçlendi.
1969 Kasım’ında Cumhurbaşkanı Cevdet Su- SSCB’nin dağılmasıyla Türkiye, Karadeniz ve Kaf-
nay Sovyetler Birliği’ni ziyaret etti, Leonid Brezh- kaslarda (Hazar Denizi bölgesinde) daha da önemli
nev (Brejnev) ve diğer Sovyet yetkililerle top- bir aktör hâline geldi. Soğuk Savaş’ın sona ermesi,
lantılara katıldı. Aralık 1984’de Sovyet Bakanlar Türkiye Rusya Federasyonu ilişkileri açısından yeni
Konseyi Sözcüsü Nikolai Tikhonov’un Ankara bir dönemi başlatmıştır. Soğuk Savaş’ın zor yılları
ziyareti sırasında, uzun dönemli iktisadi, ticari ve ardından Türkiye, Karadeniz Ekonomik İşbirliği
bilim teknik konularında iş birliği için on yıllık Konseyinin temel üyelerinden ve hem siyasi hem
bir programa imza atıldı. 1986 yılında Başbakan iktisadi açıdan en büyük ortaklarından ve bölge
Turgut Özal’ın Sovyetler Birliği’ni ziyareti ilişkileri ülkelerinden biri olmuştur. Stalin’in politikalarına
güçlendirdi. Diğer taraftan, Mikhail Gorbaçov’un hedef olmuş olan Türkiye, Gürcistan’ın toprak bü-
1980’li yıllarda başa geldiği dönem, Ermeni lobisi- tünlüğü ve bağımsızlığına destek veren ilk ülkeler
nin Moskova’da güçlendiği zamana denk gelmişti. arasında yer almış, ABD ve NATO’nun stratejik
Genel Sekreter olmadan önce 21 Şubat 1985 tari- ortağı olmuştur.
hinde Komünist Parti Politbüronun, Ermeni soy-

Öğrenme Çıktısı
5 1950-1989 dönemi Türk-Sovyet ilişkilerini değerlendirebilme

Araştır 5 İlişkilendir Anlat/Paylaş

1960’lı yıllardan itibaren Soğuk Savaş sırasında Türk-


Türk Sovyet ilişkilerinde Türkiye’nin NATO üyeliği- Sovyet ilişkilerinde yaşanan
görülen yumuşamayı, So- nin Türk-Sovyet ilişkilerine krizlerin, ABD-SSCB geri-
ğuk Savaş gelişmeleri açısın- etkisini açıklayın. liminin yumuşama sürecine
dan değerlendiriniz. girmesiyle bağlantısı nedir?

50
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Soğuk Savaş dönemi, Türkiye


1 Sovyetler Birliği ilişkilerinin
tarihsel gelişimini açıklayabilme

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


İkinci Dünya Savaşı sonrasında, 1945-1953 yılları arasındaki
Sovyetler Birliği’nin Türkiye
Üzerinde Baskıları dönem, Türkiye ve Sovyetler Birliği ilişkileri açısından sıkıntılı
geçmiştir. O dönemde bir sinir harbi olarak tanımlanan geri-
lim, Sovyetlerin Boğazlar rejimine yönelik iddiaları ve Doğu
Anadolu illeri üzerinde (Ermenistan ve Gürcistan’a verilmek
üzere) toprak talepleri ile tırmanmıştır. Türkiye, Soğuk Savaş
açısından bir test alanı olmuştur, yürütülen yoğun diplomasi
de ABD’nin Truman Doktrini ile (1947) sınırlandırma poli-
tikasının gelişimine itici güç oluşturmuştur. Türkiye’nin Batı
Bloku’nda yer alması ve iki kutuplu uluslararası sistemde ABD
ve SSCB arasında etki alanlarının netleşmesinde de Türkiye’nin
Sovyetler Birliği ile yaşadığı kriz etkilidir. Stalin döneminden
sonra iki blok arasında uluslararası ilişkilerde genelde yaşanan
detente (yumuşama) döneminin etkileri, NATO üyesi olan
Türkiye ile SSCB arasındaki ilişkilerde de görülmüştür. 1962
Küba krizinin ABD ve SSCB arasında görüşmelerle çözülmesi-
nin ardından 1960’lı yıllarda Türkiye ve SSCB arasında ilişkiler
normale dönmeye başlamıştır. Ancak farklı iki kutupta yer alan
bu iki ülkenin politikaları ve uluslararası sorunlara yaklaşımları
da Sovyetler Birliği’nin dağılması ve Soğuk Savaşın sona erme-
sine kadar daha belirgin olmuştur.

Sovyet taleplerini ve
2 Transkafkasya Cumhuriyetleriyle
bağlantısını tanımlayabilme

Sovyetler Birliği 1945 yılında, Türkiye ile 1925’te imzala-


Sovyet Talepleri ve Güney
Kafkasya Cumhuriyetleri nan Dostluk ve Tarafsızlık Anlaşması’nı feshederek Doğu
Anadolu’da toprak iddialarında bulunmuştur. Bu toprakların
1921 yılında imzalanan Kars Anlaşması’yla SSCB’den, içinde
bulunduğu güç durumdan istifade edilerek baskıyla alındığı ve
artık şartların değişmesi dolayısıyla, anlaşmanın revize edilmesi
gerektiği Türk diplomatları ve yetkililerine bildirilmiştir. Ayrıca
Sovyetler Birliği, Boğazların rejimine yönelik olarak da (Mont-
rö Sözleşmesi revize edilerek) ortak kontrol ve üs kurma niyet-
lerini iletmiştir. Bu iddia ve taleplerden özellikle Transkafkasya
Sovyet Cumhuriyetleri Ermenistan ve Gürcistan’ı ilgilendiren-
ler, talep edilen toprakların (Kars, Ardahan, Artvin, Erzurum,
Trabzon, Bitlis, Van) bu Cumhuriyetlere Sovyetler tarafından
söz verilmiş olmasıdır. Bu planlara göre Ermenistan’ın toprak-
ları % 80, Gürcistan’ın ise % 8 oranında genişleyecekti. Türki-
ye bu iddia ve talepleri kararlılıkla reddetti. SSCB, bu politika-
sında İngiltere ve ABD’nin desteğini alamadı.

51
Soğuk Savaş Dönemi Türkiye-Sovyetler Birliği İlişkileri

Türkiye’nin Batı Bloku ile


3 yakınlaşmasının nedenlerini
açıklayabilme
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

Türkiye’nin Batı Blokğu ve özellikle ABD ile yakınlaşmasında,


Türkiye’nin Batı Bloku ile Sovyetler Birliği’nin 1945-1953 arasında uyguladığı baskıcı po-
Yakınlaşması litika ve diplomasi, Boğazlar rejimine yönelik iddiaları ve Doğu
Anadolu’da toprak talepleri etkili olmuştur. SSCB bu dönemde
yoğun Türkiye karşıtı propaganda ve kampanya izleyerek hem
Türkiye hem de uluslararası kamuoyu üzerinde etkili olmaya
çalışmıştır. Türkiye’nin yaşadığı durum karşısında Orta Doğu
politikasını gözden geçiren ABD, sınırlandırma politikası ve
Truman Doktrini’yle bölgede daha aktif politika izlemeye baş-
lamıştır. Nisan 1946’da ABD savaş gemisi USS Missouri’nin
İstanbul’a gelişi, ABD’nin Türkiye’ye desteğinin sembolü ola-
rak algılandı. Soğuk Savaş 1947 yılında şekillendi. ABD’nin
mali ve askerî desteğine rağmen, 1953 yılında Sovyetler taleple-
rini resmî olarak geri çekene kadar kriz, ilişkilerde etkili olmuş-
tur. Türkiye 1952 yılında NATO üyesi oldu.

Soğuk Savaş’ın iki Blok arasında


4 tırmanmasını tartışabilme

İkinci Dünya Savaşı sırasında girilen ittifakı savaş sonrasında


Soğuk Savaş’ın Tırmanması sürdüremeyen ABD ve SSCB arasında ideolojik görüş ayrılıkları
ve çatışan çıkarlar Yalta Konferansı’ndan itibaren kendini gös-
termeye başlamıştır. 1945 sonrası Sovyet politikaları, özellikle
Balkanlar ve Orta Avrupa’dan sonra Türkiye, Yunanistan ve İran
üzerinde artırılan baskı, başta ABD olmak üzere Batı Blokunun
tepkisiyle karşılanmıştır. 1947 yılında ABD Başkanı Truman’ın
Türkiye ve Yunanistan’a yönlendirdiği mali ve askerî destek So-
ğuk Savaş’ta iki kutuplu sistemde ülkelerin bloklaşması ve bu iliş-
kilerin kurumsallaşmasını da beraberinde getirdi. 1960’lı yıllarda
nükleer silahların vurucu kapasiteleri nedeniyle diyaloğun önemi
ön plana çıkana dek, çıkar çatışmaları tırmandı. 1962 Küba kri-
zinin ardından görüşmeler özellikle AGİK çerçevesinde yürütü-
lerek iki blok arasında yumuşama (detente) dönemine girilmiştir.

1945-1989 dönemi Türk-Sovyet


5 ilişkilerini değerlendirebilme

Soğuk Savaş dönemi Türk Sovyet ilişkilerinde, uluslararası iliş-


1950-1989 Arası Türk-Sovyet kilerin iki kutuplu sistemde gelişimi, blokların başında yer alan
İlişkileri ABD ve SSCB’nin liderleri ve politikaları etkili olmuştur. Sta-
lin döneminde Sovyetler Birliği’nin Türkiye’ye uyguladığı bas-
kı, Türkiye’nin Soğuk Savaş’ta ABD yanında Batı Bloku’nda yer
almasına yol açmıştır. 1952 yılından itibaren NATO üyesi olan
Türkiye stratejik önemi olan bir ortak hâline gelmiştir. İkinci
Dünya Savaşı’na girmeyen Türkiye’nin, büyük güçlerin ideoloji
ve çıkar çatışmalarının tırmandığı savaş sonrası dönemde, tarafsız
politika izlemesi mümkün olmamıştır. Kruşçev dönemiyle bir-
likte iki blok arasındaki ilişkiler yumuşama belirtileri gösterirken
etki alanlarını genişletmeye çalışan ABD ve SSCB arasında Küba
krizi gibi sorunlar da baş göstermiştir. NATO müttefiği Türkiye
ile ilişkiler sınırlı olmakla beraber, Sovyetlerin 1953 yılında top-
rak taleplerini resmen geri çekmesinden sonra, 1960’lı yıllarda
resmi ziyaretler ile diyalog güçlenmiştir. 1980’li yıllarda sosyaliz-
min yaşadığı sıkıntılı süreç ve komünist bloğun dağılması, Türki-
ye ve SSCB ilişkilerini 1990’lı yıllarda farklı bir zemine taşımıştır.

52
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

1 Sovyetler Birliğinin Mart 1945’te Türkiye’den 6 ABD savaş gemisi USS Missouri’nin
toprak talepleri öncesinde, feshedeceğini ilan ettiği İstanbul’a gelişi (Nisan 1946), Soğuk Savaş açısın-
anlaşma aşağıdakilerden hangisidir? dan taraflara, blokların oluşumu konusunda hangi

neler öğrendik?
A. 17 Aralık 1925, Türk Sovyet Dostluk ve Taraf- mesajı vermiştir?
sızlık Anlaşması A. SSCB’nin toprak taleplerini geri çektiği
B. 16 Mart 1921, Türk Sovyet Dostluk ve Kardeş- B. Türkiye’nin SSCB ile ilişkilerinin olumlu geliştiği
lik Anlaşması C. ABD’nin Boğazlarda üs kurmak istediği
C. 13 Ekim 1921, Türk Sovyet Transkafkasya D. Türkiye’nin Batı Bloğunda yer aldığı
Cumhuriyetleri Anlaşması
E. ABD’nin Sovyetlere destek verdiği
D. 1921, Kars Anlaşması
E. 1921, Moskova Anlaşması
7 Aşağıdakilerden hangisi, SSCB’nin Boğaz-
ların rejimine yönelik olarak Türkiye’ye verdiği
2 Soğuk Savaşta Türkiye’nin kriz alanı olması, notada (Ağustos 1946), Türkiye’nin itiraz ettiği
SSCB’nin hangi politikasından kaynaklanmıştır? konulardan biri değildir?
A. ABD ve İngiltere ile gerginlik A. Boğazlar rejiminin Türkiye ve Karadeniz’e kıyı-
B. Balkanlarda hakimiyet kurma sı olan ülkelerle sınırlanması
C. Sınırların Yakın Doğu ve Akdeniz’e genişletilmesi B. Montrö sözleşmesinin yenilenmesine yönelik
D. Sovyet birliklerinin Romanya ve Bulgaristan’da bir konferans düzenlenmesi
konuşlanması C. Boğazlara Sovyet askerlerinin konuşlanması
E. 1925 Dostluk Anlaşmasının feshedilmesi D. Türkiye’nin Boğazları koruyamadığı gerekçesi
E. Boğazların ortak savunulması önerisi
3 Aşağıdakilerden hangisi 1945 yılında
SSCB’nin öne sürdüğü iddia ve talepleri arasında 8 Aşağıdakilerden hangisi, ABD’nin Soğuk
yer almamıştır? Savaş politikalarını yönlendiren Truman Doktrini-
A. Boğazlarda Sovyet üssü kurulması nin amaçlarından değildir?
B. Kars ve Ardahan’ın ilhakı A. Sovyetler Birliğinin etki alanının sınırlanması
C. Montrö Sözleşmesinin revizyonu B. Türkiye’ye Sovyet tehditleri karşısında destek
D. Hatay’ın ilhakı verilmesi
E. 1925 Türk Sovyet Anlaşmasının feshedilmesi C. Türkiye ve Yunanistan’a ekonomik destek sağ-
lanması
4 1945 yılı Türk Sovyet diplomatik görüşme- D. Boğazlar rejiminin revize edilmesi
lerinin yapıldığı ve krizin tırmandığı dönemde E. Soğuk Savaşta blokların ve sınırlarının çizilmesi
SSCB Dışişleri Bakanı aşağıdaki devlet adamların-
dan hangisidir? 9 Stalin döneminde, 1945-1953 yılları arasında
A. V. Molotov B. S. Vinogradov Sovyetler Birliğinin Türkiye üzerinde yarattığı dip-
C. J. Stalin D. V. Dekanozov lomatik baskıyı hangi Sovyet lideri eleştirmiştir?
E. F. Orekhov A. Kruşçev B. Molotov
C. Lenin D. Dekanozov
5 SSCB’nin Türkiye’den toprak talepleri (1945) E. Malenkov
hangi konferansta verilen Sovyet taahhütlerine uy-
mamaktadır? 10 Aşağıdakilerden hangisi 1960’lı yıllarda Türk
A. Potsdam B. Yalta Sovyet ilişkilerini etkileyen konular arasında yer
C. Berlin D. Montrö almamıştır?
E. Lozan A. Kıbrıs B. Ermenilerin toprak talepleri
C. Küba krizi D. SALT görüşmeleri
E. Türkiye’nin NATO’ya girmesi

53
Soğuk Savaş Dönemi Türkiye-Sovyetler Birliği İlişkileri

Yanıtınız yanlış ise “Sovyetler Birliği’nin Yanıtınız yanlış ise “Türkiye’nin Batı Bloku
1. A 6. D
Türkiye Üzerinde Baskıları” konusunu yeni- İle Yakınlaşması” konusunu yeniden gözden
den gözden geçiriniz. geçiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı

Yanıtınız yanlış ise “Sovyetler Birliği’nin Yanıtınız yanlış ise “Stalin’in Türk Boğazları
2. C 7. B
Türkiye Üzerinde Baskıları” konusunu yeni- Üzerine Planı” konusunu yeniden gözden
den gözden geçiriniz. geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Sovyetler Birliği’nin


3. D 8. D Yanıtınız yanlış ise “Soğuk Savaşın Tırman-
Türkiye Üzerinde Baskıları” konusunu yeni-
ması” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
den gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Sovyet Talepleri ve Gü- Yanıtınız yanlış ise “1950-1989 Arası Türk
4. A 9. A
ney Kafkasya Cumhuriyetleri” konusunu ye- Sovyet İlişkileri” konusunu yeniden gözden
niden gözden geçiriniz. geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Sovyet Talepleri ve Gü- Yanıtınız yanlış ise “1950-1989 Arası Türk
5. B 10. D
ney Kafkasya Cumhuriyetleri” konusunu ye- Sovyet İlişkileri” konusunu yeniden gözden
niden gözden geçiriniz. geçiriniz.

Araştır Yanıt
2 Anahtarı

Sovyetler Birliği’nin Boğazlar konusundaki talepleri, Türkiye’nin bu stratejik


geçişleri kontrol edemeyeceği ve Boğazları savunamayacağı iddiasıyla gün-
deme getiriliyordu. Doğu Anadolu’daki toprak talepleri ise Ermenistan ve
Araştır 1 Gürcistan’ın haklarının 1921 anlaşmasında tanınmadığı ve değişen koşullar
nedeniyle anlaşmanın yenilenmesi gerektiği, pacta sund servanda (ahde vefa)
ilkesine rağmen Türk diplomat ve yetkililerine iletiliyordu.

Türk kamuoyu, Rus ve Türk medyalarının etkisi altındaydı. Komünist yayın-


larıyla bilinen gazete ve dergilerin, Sovyetler Birliği’ni destekleyen görüşleri,
Araştır 2 endişelerin protesto gösterileri şeklinde sokağa yansımasına neden oluyordu.
Öğrenci gösterileri vatansever gruplarca da destekleniyordu. Bu olaylar, pro-
paganda ve medyanın siyasete etkilerini göstermektedir.

ABD yetkilileri bu dönemde yaptıkları açıklamalarda, Boğazların güvenliği ko-


nusunda tek sorumlunun Türkiye olması gerektiğini, ancak Boğazların saldırıya
Araştır 3 uğraması durumunda BM Güvenlik Konseyi tarafından önlem alınabileceği-
ni belirtmiştir. Soğuk Savaşın tırmandığı dönemde Türk-Sovyet anlaşmazlığı
ABD’nin Sovyetlere karşı tutumlarının netleşmesi açısından önemlidir.

Truman Doktrini ve Marshall Yardımı, Soğuk Savaşta ABD’nin Batı Bloku’nun


lideri olarak sorumluluk almasını ve nüfuz (çıkar) küreleri ve sınırlandırma po-
Araştır 4 litikalarının da resmiyet kazanması anlamına gelmektedir. Türk Dış Politikası
açısından ise Türkiye’nin Soğuk Savaş’ta yerini belirlemesi yönüyle önemlidir.

1962 yılı Küba krizinden sonra Soğuk Savaş koşulları genel olarak yumuşa-
ma eğilimine girmiştir. Kruşçev dönemiyle birlikte Sovyetler Birliği dış poli-
Araştır 5 tikasında “barış içinde bir arada yaşama” yaklaşımıyla değişim gözlenmiştir.
1970’li yıllarda, Helsinki Nihai Senedine (1975) uzanan AGİK görüşmele-
rinin de etkili olduğu uluslararası ilişkilerdeki genel detente (yumuşama) iki
ülkenin ilişkilerine de yansımıştır.

54
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Kaynakça
Athanassopoulou, E. (1999). Turkey-Anglo- Mark, E. (2005) “The Turkish War Scare”. Melvin P.
American Security Interests, 1945-1952. Leffler and David S. Painter (eds). Origins of the
London: Frank Cass. Cold War. An International History. Routledge
Taylor and Francis Group, New York and London.
Bowen, W. (2002). “Türkiye ve İkinci Dünya Savaşı:
Taraflı Fakat Savaşmayan Ülke” Türkler, Cilt 16, Pechatnov, V. (2006). Stalin, Roosevelt, Truman:
Ankara. Soviet-American Relations in 1940s (in
Russian), Moscow.
Deringil, S. (1989). Turkish Foreign Policy During
the Second World War: An ‘Active’ Neutrality. Potskhveriya, B. M. (1999). Sovetsko-Turetskie
Cambridge: Cambridge University Press. otnosheniya i problema Prolivov nakanune,
v gody Vtoroy mirovoy voyny i poslevoennye
Fursenko, A.A. (2006) Rossiya I Mezhdunarodnye
desyatiletiya. Rosiya i Chernomorskie prolivy
Krizisy: Seredina XX Veka (Russia and
(XVIII-XX stoletiya). Otv. red. L. N. Nezhinsky,
International Crises: Middle of the 20th Century).
A. V. Ignatev. Moskva, ss. 437-506.
Moskva.
Roberts, G. (2011). “Moscow’s Cold War of the
Gaddis, J. L. (2005). The Cold War: A New History.
Periphery: Soviet Policy in Greece, Iran and
New York: Penguin Press.
Turkey, 1943-1948”. Journal of Contemporary
Hasanlı, C. (2011). Stalin and Turkish Crisis of History, vol.48, no 1, ss.58-81.
the Cold War, 1945-1953. Lexington Books,
Robertson, J. (1986). Turkey and the Allied Strategy
Lanham, Boulder, New York, Toronto, Plymouth,
1941-1945. N. Y., London.
UK, 2011.
Sever, A. (1997). Soğuk Savaş Kuşatmasında
Hasanlı, C. (2011). Tarafsızlıktan Soğuk Savaşa
Türkiye, Batı ve Orta Doğu. 1945-1958.
Türk - Sovyet İlişkileri. 1939-1953. Ankara,
Istanbul.
Bilgi Yayınevi.
Sevostyanov, N. (ed). (2004). Sovetsko-Amerikanskie
Kochkin, N.V. (2003). SSSR, Angliya, SShA
Otnoshenie, 1945-1948: Dokumenty. Moskova.
i “Turetsky krizis” 1945-1947. Novaya i
Noveyshaya Istoriya, No:3, ss. 58-77. The Economist, 21 Temmuz 1945.
Kuniholm, B. R. (1980). The Origins of the Cold Türkiye Büyük Millet Meclisi Tutanak Dergisi.
War in the Near East-Great Power Conflict “Ardahan Meselesi TBMM’de”. Aralık 1945, ss.
and Diplomacy in Iran, Turkey and Greece, 367-370.
Princeton.
Zubok, V. M. (1994). “SPY vs. SPY: The KGB vs. the
Kuniholm, B. R. (1984). The Near East Connection: CIA, 1960-1962”, CWIHP Bulletin, Issue: 4.
Greece and Turkey in the Reconstruction of
Zubok, V. M. (2007). A Failed Empire: The
Europe, 1946 - 1952. Brookline, MA: Hellenic
Soviet Union in the Cold War from Stalin to
College Press.
Gorbachev. University of North Caroline Press.

55
Soğuk Savaş Dönemi Türkiye-Sovyetler Birliği İlişkileri

Yararlanılan Arşiv Belgeleri


A. Kerr’den V. Molotov’a. 07.07.1945. Rusya Devlet Savunma Komitesi Kararı “Kuzey İran’da
Federasyonu Dış Politika Arşivi (AFP RF), f. 06, Jeolojik Arama Operasyonları Hakkında”
r. 7, fol. 25, v. 307, s. 1. 21.06.1945. Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı Siyasi
Belgeler Arşivi (APDPARA), f. 1, r. 89, v. 104, ss.
ABD Dışişleri Bakanı James Brynes’ın Türkiye
1-3.
Dışişleri Bakanı ile Görüşme Tutanağı, Konu:
Türkiye-Sovyetler Birliği İlişkileri. 17.01.1946. Dışişleri Bakanı’ndan Amerika’nın Ankara’daki
ABD Ulusal Arşivler ve Kayıtlar İdaresi, RG 59, Misyon Geçici Maslahatgüzara. “Sovyet-Türk
Box: 4010, NND 7600050, Doc. 761.67/1-1746. ilişkilerinde ABD’nin Çıkarı” başlıklı Gizli
Tutanak. 18.04.1945. ABD Ulusal Arşivler
ABD Ulusal Arşivler ve Kayıtlar İdaresi, RG 59, Box:
ve Kayıtlar İdaresi, RG 59, Box: 3398, NND
4010, NND 7600050, Doc. 761.67/4-2445.
7600050, Doc. 761.91/4-1845.
ABD’den SSCB Dışişleri Bakanlığına Nota.
Dışişleri Bakanından Başkan Truman’a Memorandum.
09.10.1946. AFP RF, f. 06, r. 8, fol. 49, v. 812,
27.02.1947. FRUS, 1947, vol. V, ss. 60-61.
ss. 4-5.
Dışişleri Bakanından Orekhov’a. 19.08.1946. FRUS,
ABD’nin Türkiye nezdindeki Büyükelçisi E.
1946, vol. VII, ss. 847-848.
Wilson’dan ABD Dışişleri Bakanı’na. 02.02.1946.
ABD Dış İlişkileri Arşivi FRUS, 1946, vol. VII, Dışişleri Bakanlığı Dışişleri Bakan Vekili Joseph
ss. 813-814. Grew ile İngiltere Geçici Maslahatgüzarı John
Balfour’un görüşme kaydı. Konu: Sovyet-Türk
ABD’nin Türkiye nezdindeki Büyükelçisi E.
İlişkileri. 18.06.1945. ABD Ulusal Arşivler
Wilson’dan ABD Dışişleri Bakanı’na. 01.03.1946.
ve Kayıtlar İdaresi, RG 59, Box: 4010, NND
FRUS, 1946, vol. VII, ss. 817-818.
7600050, Doc. 761.67/6-1845.
AFP RF, f. 06, r. 30, fol. 287, v. 2, s. 85.
Dışişleri Bakanlığı’ndan Başbakana. 16.06.1945.
AGP, f. 14, r. 20, v. 283, ss. 74-75. Ulusal Arşivler (İngiltere), Kamu Kayıtları Ofisi,
Andropov’dan Komünist Parti Merkez Komitesine, FO 371/48774.
08.07.1974. RNHSA, f. 89, r. 51, v. 30, s. 1. Dışişleri Bakanlığı’ndan İstanbul’a. 05.07.1945.
AR CSADSPO, f. 1, r. 286, v. 47, pp. 91-95; SAAR, Ulusal Arşivler (İngiltere), Kamu Kayıtları Ofisi,
f. 28, r. 4, v. 50, s. 12. FO 371/48774.

Bakanlar Kurulu Kararı “Kuzey İran’da Endüstriyel Dışişleri Bakanlığı’ndan İstanbul’a. 13.07.1945.
Girişimlerin Organizasyonu Hakkında” Ulusal Arşivler (İngiltere), Kamu Kayıtları Ofisi,
10.06.1945. Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı Siyasi FO 371/48774.
Belgeler Arşivi (APDPARA), f. 1, r. 89, v. 106, ss. Dışişleri Bakanlığı’ndan Moskova’ya. 05.07.1945.
8-10. Ulusal Arşivler (İngiltere), Kamu Kayıtları Ofisi,
Barnes Dışişleri Bakanı’na telgraf. 31.03.1945. ABD FO 371/48774.
Ulusal Arşivler ve Kayıtlar İdaresi, RG 59, Box: Dışişleri Bakanlığı’ndan Washington’a. 05.07.1945.
4010, NND 7600050, Doc. 761.67/3-3145. Ulusal Arşivler (İngiltere), Kamu Kayıtları Ofisi,
Berlinskaya (Potsdamskaya) konferensiya FO 371/48774.
rukovoditeley trekh soyuznykh derzhav - SSSR, Dışişleri Bakanlığı’ndan Washington’a. 17.06.1945.
SShA i Velikobritanii , s. 444. Ulusal Arşivler (İngiltere), Kamu Kayıtları Ofisi,
Bulgaristan’daki İngiltere Askeri Temsilciliği’nden FO 371/48774.
Savunma Bakanlığı’na. 03.07.1945. Ulusal Dobrynin’den Sovyet Dışişleri Bakanlığına telgraf, 27
Arşivler (İngiltere), Kamu Kayıtları Ofisi, FO Ekim 1962, RNHSA, f. 89, r. 28, v. 13, s. 51.
371/48774.
Doğu Türkistan Geçici Hükümeti’ne (Çin’in Sincan
Büyük Britanya’dan SSCB Dışişleri Bakanlığına Nota. bölgesi) yardım ile ilgili Politbüro Kararı.
Ekim, 1946. AFP RF, f. 06, r. 8, fol. 48, v. 810, 22.06.1945. // RSPHSA, f. 17, r. 162, v. 37, ss.
s. 4. 145-146.
CIA, Araştırma ve Değerlendirme Ofisi, ORE 1, E. Aliyev’den V. Dekanozov’a. 05.04.1946. SAAR, f.
“Sovyet Dış ve Askeri Politikası”, 23.06.1946, s. 66. 28, r. 4, v. 49, ss. 147-148.

56
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

E. Athanassopoulou. Turkey-Anglo-American Security John Hickerson’dan Loy Henderson’a. 31.12.1946.


Interests, ss. 39-40; AFP RF, f. 132, r. 30, fol. 109, ABD Milli Arşiv ve Kayıtlar İdaresi, RG 59, Box:
v. 7, p. 1. 4010, NND 7600050, Doc. 761.67/12-3146.
Fransız Dışişleri Bakanına. 15.08.1946. FRUS, 1946, Komünist Ülkelerden Bağışlar Listesi, 27.11.1939-
vol. VII, ss. 840-842. 20.02.1976. George Washington Üniversitesi
Arşivi, R9182, 9607.
G. Arutinov’dan J. Stalin ve G. Malenkov’a, Kasım,
1945. Sosyal ve Siyasi Örgütler Arşivi’nin Londra’daki Türk Büyükelçisi Cevat Açıkalın’dan
Ermenistan Cumhuriyeti Merkezi Devlet Belgeleri Ernest Bevin’e, Kars ve Ardahan Bölgelerinin
(AR CSADSPO), f. 1, r. 034, v. 27, ss. 73-75. Kısa Bir Özeti, 04.03.1946. ABD Ulusal Arşivler
ve Kayıtlar İdaresi, RG 59, Box: 4010, NND
G. Arutinov’dan J. Stalin’e. 27.10.1945. Sosyal ve Siyasi
7600050, Doc. 761.67/3-446.
Örgütler Arşivi’nin Ermenistan Cumhuriyeti
Merkezi Devlet Belgeleri (AR CSADSPO), f. 1, r. M. Peterson’dan Dışişleri Bakanlığı’na. 13.06.1945.
034, v. 27, ss. 54-56. Ulusal Arşivler (İngiltere), Kamu Kayıtları Ofisi,
FO 371/48774.
G. Kiknadze’den K. Charkviani’ye. “Komünist”
Gazetesi’ne Gürcü Akademisyenlerin M. Peterson’dan Dışişleri Bakanlığı’na. 14.06.1945.
gönderdikleri mektubun dış basında yankıları. Ulusal Arşivler (İngiltere), Kamu Kayıtları Ofisi,
14.08.1946. AGP, f. 14, r. 20, v. 253, s. 72. FO 371/48774.
G. Kiknadze’den L. Beria’ya. 04.09.1945. AGP, f. 14, M. Peterson’dan E. Bevin’a. 11.08.1945. Ulusal
r. 19, v. 209, ss. 49-50. Arşivler (İngiltere), Kamu Kayıtları Ofisi, FO
371/48774.
G. Kiknadze’den V. Molotov’a, A. Vyshinsky, V.
Dekanozov. Türkiye tarafından ele geçirilen N. S. Khrushchev ve Mao Zedong arasında ilk
Gürcü toprakları hakkında. 04.09.1945. AGP, f. toplantı. 31 Temmuz. Rusya Federasyon Başkanı
14, r. 19, v. 209, ss. 54-57. Arşivi, f. 52, r. 1, v. 498, s. 63.
Gordon H. Mattison’dan (Beyrut) ABD Dışişleri Pervoe pismo s “kholodnoy voyny”.Mezhdunarodnaya
Bakanı’na telgraf, 22.01.1946. ABD Ulusal Zhizn, 1990, no: 11, s. 152.
Arşivler ve Kayıtlar İdaresi, RG 59, Box: 4010,
Politbüro Kararı “Güney Azerbaycan ve Kuzey İran’ın
NND 7600050, Doc. 761.67/1-2246.
Diğer Bölgelerindeki Ayrılıkçı Hareketle İlgili
H. Saka’nın Amerikalı gazeteciler ile basın Önlemler” 06.07.1945. Rus Sosyal ve Siyasi Tarih
toplantısından. 16.04.1946. SAAR, f. 28, r. 4, v. Devlet Arşivi (RSPHSA), f. 17, r. 162, v. 37, ss.
50, pp. 95-97. 147-148.
I. Samylovsky’den P. Ershov’a, A. Shibarin, V. Solod, Politbüro Kararı “Güney Azerbaycan ve Kuzey
G. Zaytsev’e. 18.04.1947. AFP RF, f. 06, r. 30, Kürdistan Hakkında” 08.10.1945. RSPHSA, f.
fol. 287, v. 2, s. 20. 17, r. 162, v. 37, ss. 152-153.
I. Tsatsulin’den V. Dekanozov’a. 20.01.1946. SAAR, f. Politbüro’dan S. Vinogradov’a, 07.12.1945. RSPHSA,
28, r. 4, v. 47, ss. 78-79. f. 558, r. 11, v. 99, s. 117.
İngiliz Büyükelçiliğinden Dışişleri Bakanlığına. Politbüro’dan S. Vinogradov’a. 07.12.1945. RSPHSA,
23 Haziran 1946 tarihli Türkiye Başbakanı ve f. 558, r. 11, v. 99, ss.117-118.
Ankara’daki Sovyet Büyükelçisinin Görüşme
Politbüro’nun Toplantısı. Ermenistan Komünist
Notlarının Kopyası. ABD Milli Arşiv ve Kayıtlar
Partisi’nin Merkezi Komitesi konusu. 21.11.1945.
İdaresi, RG 59, Box: 4010, NND 7600050, Doc.
RSPHSA, f. 17, r. 3, v. 1054, s. 32.
761.67/9-1346.
Politbüro Toplantısı, 21 Şubat 1985, NSA, George
İngiltere’nin Sovyet Dışişleri Bakanlığına Notası.
Washington University, Doc. R 10045, ss. 13-20.
21.08.1946. AFP RF, f. 069, r. 30, fol. 100, v. 27,
ss. 16-17. Porter’dan (Şam) ABD Dışişleri Bakanı’na telgraf,
29.12.1945. ABD Ulusal Arşivler ve Kayıtlar
J. Stalin ve A. Antonov’dan I. Maslennikov ve A.
İdaresi, RG 59, Box: 4010, NND 7600050, Doc.
Luchinsky’e. M. J. Baghyrov’a kopya. 24.03.1946.
761.67/12-2945.
APDPARA, f. 1, r. 89, v. 112, s. 39.

57
Soğuk Savaş Dönemi Türkiye-Sovyetler Birliği İlişkileri

Rio de Janeiro’daki İngiltere Büyükelçiliği’nden Sovyet Komünist Partisi Merkez Komite Toplantı
Dışişleri Bakanlığı’na. 03.07.1945. Ulusal Arşivler Protokolü no: 19, 14.08.1986. RNHSA, f. 89,
(İngiltere), Kamu Kayıtları Ofisi, FO 371/48774. r.13, v. 4, s. 2.
Rodopulos’tan SSCB Yüksek Konseyine Telgraf, SSCB’deki Büyükelçi A. Harriman’dan Dışişleri
Haziran 1956. RNHSA, f. 89, r. 51, v. 30, s. 1. Bakanı’na telgraf. 08.07.1945. ABD Ulusal
Arşivler ve Kayıtlar İdaresi, RG 59, Box: 4010,
S. Karapetyan’dan G. Arutinov’a. 29.05.1946.
NND 7600050, Doc. 761.67/7-845.
APDPARA, f. 1, r. 26, v. 47, s. 119.
SSCB’nin Türk Dışişleri Bakanlığına Notası.
S. Karapetyan’dan G. Arutinov’a. 29.05.1946.
07.08.1946. AFP RF, f. 06, r. 8, fol. 49, v. 820,
APDPARA, f. 1, r. 26, v. 47, ss. 178-194.
ss. 31-33.
S. Karapetyan’dan G. Arutinov’a. 29.05.1946. AR
Türkiye Büyükelçisi E. Wilson’dan Dışişleri Bakanı’na
CSADSPO, f. 1, r. 26, v. 47, ss. 188-189.
telgraf. 12.06.1945. ABD Ulusal Arşivler ve
S. Karapetyan’dan G. Arutinov’a. 29.05.1946. AR Kayıtlar İdaresi, RG 59, Box: 4010, NND
CSADSPO, f. 1, r. 26, v. 47, ss. 167-168. 7600050, Doc. 761.67/6-1245.
S. Karapetyan’dan G. Arutinov’a. 29.05.1946. AR Türkiye Büyükelçisi E. Wilson’dan Dışişleri Bakanına.
CSADSPO, f. 1, r. 26, v. 47, ss. 166-167, 173- 08.08.1946. FRUS, 1946, vol. VII, s. 830.
174.
Türkiye Büyükelçisi E. Wilson’dan Dışişleri Bakanına.
S. Vinogradov. Memorandum. 10.12.1946. AFP RF, 19.03.1946. ABD Milli Arşiv ve Kayıtlar İdaresi,
f. 0132, r. 29_, fol. 286, v. 1, ss. 30-32. RG 59, Box: 4010, NND 7600050, Doc. 761.67/
S. Vinogradov. Memorandum. 25.01.1946. AFP RF, 3-1946.
f. 06, r. 9, fol. 73, v. 1129, SS. 31-37. Türkiye Büyükelçisi E. Wilson’dan Dışişleri Bakanına.
SAAR, f. 14, r. 20, v. 253, ss. 61-86. 23.03.1946, FRUS, Vol. VII, 1946, ss. 821-822.

Savaş Bakanı Patterson ve Deniz Kuvvetleri Türkiye Geçici Maslahatgüzarı E.L.Packer’den


Komutanı Forrestal’a Gönderilen Memorandum. Dışişleri Bakanı’na telgraf. 28.04.1945. ABD
23.08.1946. FRUS, 1946, vol. VII, ss. 857-858. Ulusal Arşivler ve Kayıtlar İdaresi, RG 59, Box:
4010, NND 7600050, Doc. 761.67/4-2845.
Sincan’daki durumla ilgili Politbüro Kararı. 15.09.1945.
RSPHSA, f. 17, r. 162, v. 37, ss. 150-151. Türkiye Geçici Maslahatgüzarı E.L.Packer’den
Dışişleri Bakanı’na. Rus-Türk ilişkileri: Ahiren
Sovyetler Birliği Komünist Partisi Toplantı Tutanağı. Türk basınında yayınlanan yorum. 24.04.1945.
28.06.1957. RNHSA, f. 2, r. 1, v. 161, ss. 223-
224. Türkiye Politikası. ABD Dışişleri Bakanlığı
05.05.1949. ABD Milli Arşiv ve Kayıtlar İdaresi,
Sovyetler Birliği Komünist Partisinin Polit-Büro RG 59, Box: 3392, NND 7600050, Doc.
Kararı. Türkiye’ye Gönderilen Sovyet Büyükelçisi 711.67/5-549.
Hakkında. 16.02.1948. RSPHSA, f. 17, r. 3, v.
1069, s. 16. Türkiye Sovyet Büyükelçiliğinden Sovyet Dışişleri
Bakanlığına. 23.04.1947. SAAR, f. 28, r. 4, v. 84,
Sovyetler Birliği Komünist Partisinin Polit- ss. 10-11.
Büro Kararı. Türkiye’ye Gönderilen Sovyet
Büyükelçisine Talimatlar. 29.03.1948. RSPHSA, Türkiye’deki ABD Büyükelçisi E. Wilson’dan ABD
f. 17, r. 162, v. 39, s. 41. Dışişleri Bakanlığı’na telgraf. 21.12.1945. ABD
Ulusal Arşivler ve Kayıtlar İdaresi, RG 59, Box:
Sovyetler Birliği Komünist Partisinin Polit- 4010, NND 7600050, Doc. 761.67/12-2145.
Büro Kararı. Türkiye’ye Gönderilen Sovyet
Büyükelçisine Talimatlar. 29.03.1948. RSPHSA, Türkiye’deki ABD Büyükelçisi’nden ABD Dışişleri
f. 17, r. 162, v. 39, s. 41. Bakanlığı’na. 09.01.1946, FRUS, Vol. VII,
1946,ss. 806-807.
Sovyetler Birliği Komünist Partisinin Polit-Büro
Kararı.”Lusartsakh” Gazetesine Bağış Hakkında. Türkiye’deki Sovyet Büyükelçiliği’nden Sovyet
15.01.1952. RSPHSA, f. 17, r. 162, v. 48, s. 13. Dışişleri Bakanlığı’na. İsmet İnönü’nün
Meclis’in III. Dönem açılışında yaptığı
Sovyet-Türk İlişkileri Hakkında. 18.08.1945. AFP konuşma. 01.11.1945. SAAR, f. 28, r. 4, v. 47,
RF, f. 06, r. 7, fol. 47, v. 762, s. 15. ss. 8-10.

58
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Türkiye’den SSCB Dışişleri Bakanlığına Nota. V. Titov’dan Sovyetler Birliği Komünist Parti Merkez
18.10.1946. AFP RF, f. 132, r. 31, fol. 114, v. 26, Komitesine, 26.01.1962. RNHSA, f. 5, r. 31, v.
ss. 190-204. 172, s. 16.
Türkiye’nin Sovyet Dışişleri Bakanlığına Notası. W. Smith’den (Moskova) Dışişleri Bakanına.
22.08.1946. AFP RF, f. 132, r. 32, fol. 118, v. 26, 15.03.1948. ABD Milli Arşiv ve Kayıtlar İdaresi,
ss. 23-24. RG 59, Box: 4010, NND 7600050, Doc.
761.67/3-1548.
Türk-Sovyet İlişkileri Hakkında. 18.08.1945. AFP
RF, f. 06, r. 7, fol. 47, v. 762, ss. 1-2. William A. Eddy’den Loy Henderson’a. Türk Boğazları
Meselesi Üzerine Gözlemler. 21.10.1946. ABD
Türk-Sovyet ilişkileri. 1945. Ulusal Arşivler (İngiltere),
Milli Arşiv ve Kayıtlar İdaresi, RG 59, Box: 4010,
Kamu Kayıtları Ofisi, FO 371/48774.
NND 7600050, Doc. 761.67/10-2146.
V. Dekanozov’dan P. Ershov’a. 26.01.1947. AFP RF, f.
Winant’tan ABD Dışişleri Bakanı’na telgraf.
06, r. 30, fol. 287, v. 2, s. 1.
12.12.1945. ABD Ulusal Arşivler ve Kayıtlar
V. Kornev. Türk Cumhubaşkanı İsmet İnönü’nün İdaresi, RG 59, Box: 4010, NND 7600050, Doc.
konuşması üzerine yorumlar. Kasım, 1945. 761.67/12-1245, ss.47-50.
SAAR, f. 28, r. 1, v. 47, ss. 21-22.
Winant’tan Dışişleri Bakanı’na telgraf. 12.07.1945.
V. Molotov’dan J. Stalin’e. 21.09.1946. AFP RF, f. 06, ABD Ulusal Arşivler ve Kayıtlar İdaresi, RG 59,
r. 8, fol. 49, v. 817, ss. 132-136. Box: 4010, NND 7600050, Doc. 761.67/7-1245.
V. Molotov’un günlüğünden. A. Eden’i kabul. Winant’tan Dışişleri Bakanlığı’na telgraf. 24.07.1945.
16.07.1945. AF PRF, f. 06, r. 7, fol. 2, v. 31, ss. ABD Ulusal Arşivler ve Kayıtlar İdaresi, RG 59,
75-76. Box: 4010, NND 7600050, Doc. 761.67/7-2445.
V. Molotov’un Günlüğünden. Türkiye Büyükelçisi F. Y. Malik ve S. Vinogradov’dan V. Molotov’a.
Hozar ile Görüşme. 30.05.1953. AFP RF, f. 0132, 25.03.1947. AFP RF, f. 06, r. 9, fol. 69, v. 1071,
r. 36, fol. 324, v. 5, ss. 11-13. s. 1.
V. Molotov’un günlüğünden. Türkiye Büyükelçisi Y. Malik ve S. Vinogradov’dan V. Molotov’a.
Selim Sarper’i kabul. 18.06.1945. AFP RF, f. 06, 25.03.1947. AFP RF, f. 06, r. 9, fol. 69, v. 1071,
r. 7, fol. 2, v. 31, s.31. s. 1.
V. Molotov’un günlüğünden. Türkiye Büyükelçisi Yakın Doğu Dairesinin Türkiye Hakkında
Selim Sarper’i kabul. 07.06.1945. AFP RF, f. 06, Memorandumu. 21.10.1946. FRUS, 1946, vol.
r. 7, fol. 2, v. 31, ss. 2-4 VII, ss. 894-896.
V. Molotov’un günlüğünden. Türkiye Büyükelçisi Yakın Doğu Durum Raporu, 20 Mart 1965. RNHSA,
Selim Sarper’in kabulü. 07.06.1945. Rusya f. 5, r. 30, v. 480, s. 16.
Federasyonu Dış Politika Arşivi (AFP RF), f. 06,
Yordan Baev. KGB v Blgaria. Strudnichestvoto
r. 7, fol. 2, v. 31, ss. 1-11.
mezhdu Svetskite i Blgarskite tayni sluzhbi,
V. Molotov’un günlüğünden. Türkiye Büyükelçisi 1944-1991.”Voenno izdatelstvo” EOOD, s. 127-
Selim Sarper’in kabulü. 18.06.1945. AFP RF, f. 134.
06, r. 7, fol. 2, v. 31, ss. 30-38.
Washington’daki İngiliz Büyükelçisi’nden, DC Halifax
to the Secretary of State. 26.03.1946. ABD Ulusal
Arşivler ve Kayıtlar İdaresi, RG 59, Box: 4010,
NND 7600050, Doc. 761.67/3-2646.

59
Bölüm 3
Rusya’nın Orta Asya ve BDT Politikaları
Kapsamında Bölgesel Güç Dengelerinin Değişimi
Rusya’nın Orta Asya Dış Politikasındaki
Değişimin Teorik Arka Planı BDT’nin Kuruluşu, Kurumsal ve İşlevsel

1 2
öğrenme çıktıları

1 Rusya’nın Orta Asya ve Bağımsız Devletler Yapısı


Topluluğu politikalarının teorik esaslarını 2 BDT’nin kurucu esaslarını ve organlarını
açıklayabilme tanımlayabilme

Rusya’nın BDT Coğrafyasında İzlediği


Politikaların Stratejik Önemi

3 4
Avrasya Ekonomik Topluluğu (AET)
3 Rusya’nın BDT güvenlik politikalarının Ortak Enerji Politikaları
coğrafyasına yönelik stratejik esaslarını
4 AET’nin kuruluş amacını açıklayabilme
açıklayabilme

Orta Asya’da Değişen Güç Dengeleri ve


Bölgesel Aktörler
5 BDT bölgesinde ABD, Şanghay Örgütü ve

5
Çin’in çıkarlarını ifade edebilme
6 Türkiye’nin bölgeye yönelik politik,
ekonomik yaklaşımlarını tartışabilme

Anahtar Sözcükler: • Rusya Federasyonu • Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) • Şanghay Örgütü
• Yakın Çevre Doktrini

60
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

GİRİŞ reselleşen dünyada ABD, Çin ve diğer bölge ül-


Rusya’nın Orta Asya ve BDT (Bağımsız Dev- kelerinin yanı sıra NATO, AB, AGİT ve Şanghay
letler Topluluğu) politikalarının incelenmesi ve Örgütü gibi uluslararası organizasyonları da bölge-
bölgesel güç dengelerinin analizi, Moskova’nın dış deki rekabete katılan yeni aktörler olarak dikkate
politika stratejilerindeki tarihsel değişimin neden- almak gerekmektedir.
lerini incelemeyi gerekli kılmaktadır. Bu açıdan
bakıldığında uluslararası sistemde sosyalist kam- RUSYA’NIN ORTA ASYA DIŞ
pın “Amiral Gemisi” vizyonuna sahip Sovyetler POLİTİKASINDAKİ DEĞİŞİMİN
Birliği’nin dağılmasının ardından yeni güç denge- TEORİK ARKA PLANI
lerine bağlı olarak XXI. yüzyıldaki siyasal ve eko-
nomik gelişmeler, yeniden yapılanmaktadır. II. SSCB, II. Dünya Savaşı sonrasındaki ulusla-
Dünya Savaşı sonrasında Batı ve Doğu kampları rarası sisteme yön veren Süper Güç olarak Doğu
arasındaki 45 yıllık Soğuk Savaş süreci, bir nükle- Avrupa-Orta Asya eksenine hâkim mutlak egemen
er sıcak savaş olmaksızın bitmiştir. 1917 Bolşevik aktör olmuştur. Ancak, Sovyetler Birliği’nin dağıl-
Devrimi sonrasında Marksist siyasal yapıyı esas ması ile ortaya çıkan anayasal sistemde başkanlık
alan, Sovyet dış politikasına yön veren ideolojik rejimi ve çok partili demokratik siyasal sisteme
çatı altındaki “Komünist Parti-KGB-Kızıl Ordu- geçişteki zorluklar, dış politikanın temel önce-
Merkezî Devlet” bürokratik yapısı değişime tabi liklerini değiştirmiştir. Rus dış politika sıralama-
kılınmıştır. Bu noktada yeni Rus siyasal kimliği sında, SSCB’den ayrılan devletlerin oluşturduğu
Slav etnik yapı ve Ortodoks Hristiyanlık temelle- artçı deprem dalgalarının yarattığı tehlike unsuru
rini odak noktasında toplayan ve kültürel, tarihi, olarak Rusya topraklarının daha fazla parçalanma
sosyolojik olarak toplumsal bütünleştirmeyi amaç riskinin önlenmesi, acil ihtiyaç olarak ön plana
edinen; Rus milliyetçiliği öğelerinin hâkim unsur çıkmıştır. Rusya, özetle, başlangıçta Gorbaçov’un
olarak ön planda tutulduğu neo-realist bir kurgu başlattığı “Glasnost ve Perestroyka - Yeniden Yapı-
esas alınmıştır. lanma ve Açıklık’’ politikasındaki demokratikleşme
sürecinde acı reçeteyi uygulayarak merkezî ekono-
Hukuken SSCB’nin ardıl devleti konumunda- mik modelden, liberal sisteme geçişte hiper enf-
ki Rusya Federasyonu’nun Orta Asya ve BDT po- lasyonun neden olduğu bir sancılı geçişi yaşamak
litikalarının bölgesel güç dengelerindeki değişim zorunda kalmıştır.
süreci uluslararası ilişkiler disiplini açısından ana-
liz edilince geçiş dönemindeki sarsıntılı ve kaotik Boris Yeltsin, söz konusu siyasal ve ekonomik
dönemin ardından Rusya’nın eski coğrafyasındaki sarsıntıyı dış borçlanma ile atlatırken, Vladimir
nüfuz alanlarını terk etmediği görülmektedir. Ay- Putin yönetimi ülkesini, dünya enerji fiyatların-
rıca esasen zengin petrol ve gaz rezervlerine sahip daki artış trendini iyi takip ederek kurtarmayı
Orta Asya bölgesinin geçmişte Moskova’nın mut- başarmıştır. Bu kaos dönemi icinde Rusya, 1991
lak kontrolünde olmasına karşılık, günümüzde ve tarihinde BDT Örgütünü kurmuştur. Başkan
gelecekte ABD-AB-Çin’in açılımları, söz konusu Yeltsin’in geçiş dönemindeki siyasal ve ekonomik
bölgede rekabetin zorluklarını ortaya koymakta- kaos ortamındaki hayati sıkıntılarını aşan Başkan
dır. Belirtmek gerekir ki Kremlin’in siyasal karar Putin ve Başkan Medvedev, Rusya’nın Doğu Avru-
alıcılarının, BDT ülkeleri ile ortaklık politikaları pa ve Orta Asya’daki çıkarlarından vazgeçmeyece-
bağlamında takip etmeyi tasarladığı enerji ve gü- ğini izledikleri yeni dış politika tercihleri ile ortaya
venlik politikaları, dünya ekonomisini ve bölge koymuşlardır. Nitekim Rus siyasal eliti geçen yir-
barışını olduğu kadar Türkiye’yi de yakından il- mi yıl zarfında ekonomik zorluklarını doğru enerji
gilendirmektedir. Tarihte eski düşman, bugün ise politikaları ile aşıp tekrar dünya politikalarına yön
stratejik ekonomik ortak konumundaki Rusya’nın veren konumunu muhafaza etmiştir. Bu itibarla,
dış politikasındaki BDT ve Orta Asya politikala- SSCB’nin dağılmasına rağmen Rusya 143 mil-
rının bütünlüğünü ve hayati çıkarlarını akademik yon nüfus yapısı ile Avrupa kıtasının en kalabalık
olarak anlayabilmek için, bu ülkenin ve yakın nüfusuna sahip olup 17.075.400 kilometre kare
coğrafyasının tarihî, askerî, sosyolojik, kültürel ve toprakları ile dünyanın en büyük ülkesidir. Rusya
ekonomik dinamiklerini incelemek gerekir. Kü- hâlen BM Güvenlik Konseyinin daimi üyesi, nük-
leer bir büyük güçtür.

61
Rusya’nın Orta Asya ve BDT Politikaları Kapsamında Bölgesel Güç Dengelerinin Değişimi

sürdürmedeki kararlılığını ortaya koymaktadır.


Üçüncü parametre ise Tacikistan’ın, Çecenistan
144.978.573 milyonluk Rusya nüfusu-
ve Afganistan’da ortaya çıkan radikal İslami hare-
nun % 27’sini kırsal kesimde yaşayanlar,
ketlerin, Dışişleri Bakanı Primakovun deyimi ile,
%73’ünü ise kentlerde yaşayanlar oluş-
domino etkisi yapmasını önleyerek, ekonomik ve
turmaktadır. Rusya nüfusu dünya nüfusu
coğrafi etkinliğin devamı olarak öngörülmesidir.
içinde 8. sıradadır.
Dördüncü parametre ise Avrupa’da Alman-Fransız
ittifakının Ukrayna, Belarus ve Baltık ekseninde
Vladimir Putin tarafından başlatılan çok yönlü ilerleyerek Rusya’nın Slav dünyasını etkisi altına
dış politika hamlesi, yansımalarını başta Orta Asya almasını önlemektir. Beşinci unsur ise BDT Avru-
bölgesi olmak üzere yakın çevrede hissettirmeye pa Atlantik ittifakının devamı olarak yorumlanan
başlamıştır. Kremlin’in izlediği siyaset ve elinde- NATO’nun genişlemesine ve Rusya ana vatanını
ki güçlü parametreler kısa süre içerisinde Rusya tehdit etmesine karşı bir kalkan olarak kurgulan-
Federasyonu’nu BDT’nin ve bölgenin en etkili mıştır (Caşın, 2006).
aktörü konumuna getirmiştir. Öte yandan Rus- Siyaset bilimcileri ve uluslararası ilişkiler ana-
ya söz konusu süreci, askerî iş birlikleri ve bölgesel listleri üstünde süren etkisine rağmen realizm,
örgütlerdeki liderlik konumunu ön plana çıkara- 1970’lerin son dönemlerinden itibaren yavaşlayan
rak derinleştirme çabası içerisindedir. (Kamalov, bir politik etkiye sahiptir (Booth, 1994). Buna rağ-
2011.) Rusya, yakın coğrafyasında meydana gelen men uluslararası politikada hâkim paradigma rea-
ekonomik ve politik gelişmeleri sıkı bir şekilde ta- lizmdir. Realizmin önemli bir yapı taşı olarak klasik
kip etmeye çalışmaktadır. Putin’e göre, Rusya Fe- realizm ise ulus devletin temel politik tutumlarının
derasyonu etrafında gerçekleşen Renkli Devrimler, yanında farklı birkaç yaklaşıma da önem vermekte-
Rusya’nın kurucu Sovyet coğrafyası üzerindeki et- dir. Bu çerçevede klasik realizm, sıkça referans gös-
kisini büyük oranda kısıtlamaktadır. Ukrayna’daki terilen realizmden farklı olarak var olan sistematik
seçimlerde Rus yanlısı liderlerin seçimi kaybetme- kavramsallaştırmalardan öteye gitmekte ve dünya-
si, Gürcistan’daki Rus askerî birliklerinin geri çe- nın çok daha yapısal bir görünümünü rehber edin-
kilmesi gibi süreçler Rusya’nın yakın coğrafyadaki mektedir. Buradan hareketle Rusya için SSCB’nin
etkisinin kaybı olarak nitelendirilmektedir. Rusya dağılmasını takiben geçen beş yıllık süre zarfında
söz konusu dış politik etkinliğini bölge ülkeleri meydana gelen yapısal değişimler, ABD liderliğini
üzerinde tekrar güçlendirmek amacıyla, Bağım- kabul etmek ve NATO genişlemesiyle karşı karşıya
sız Devletler Topluluğu’nun ekonomik ve siyasal kalmak gibi kabul edilmesi zor bir durum olarak
kurumlarına vermiş olduğu önemi artırmaktadır ifade edilmektedir (Sullivan, 2001). Bu doğrultuda
(Wishnick, 2006). Rusya, neorealist bir paradigmaya atıfta bulunarak
Rusya, BDT’yi neden kurmuştur? Bu sorunun Orta Asya ülkeleri ile olan ilişkisinde de tarihsel sü-
cevabının aynı zamanda bölgenin gelecek yüzyıl- reçte yaşadığı hâkimiyet teorisinden öte bir tutum
daki gelişmelerine ışık tutacak mahiyette olduğunu benimseme durumunda kalmaktadır. Klasik realist
ifade etmek mümkündür. Yeni Rus dış politikası, paradigmadan bakıldığında Rusya’da ortaya çıkan
Çarlık ve Sovyet mirasının devamı olan Süper Güç sorunların, devletin doğrudan yapmış olduğu ham-
statüsünden, Büyük Güç olarak dünya politika- leler ile bağlantılı olduğu görülürken yeni realistler
sına yön verme dinamizmine göre şekillenmiştir. söz konusu aksaklıkların devletle birlikte uluslara-
Zira, yeni Rusya BDT’yi kurarken Batı’da modern rası sistemin yapısal unsurlarından kaynaklandığını
ve kendisinden daha gelişmiş bir Avrupa, Pasifik iddia etmektedirler. İki yaklaşım arasında, devletin
ekseninde Çin, Japonya, Kore ve Avrasya da yeni davranışlarının hangi siyasal felsefe yaklaşımını te-
Cumhuriyetlerin merkezkaç kuvvetten kopma eği- mel alacağı noktasında farklılıklar bulunmaktadır
limleri ile karşı karşıya kalmıştır. Avrupa sınırların- (Vasquez ve Elman, 2003: 49).
da küçülen Rusya, buna karşılık olarak gereğinde Öte yandan uluslararası düzeni sarsan tehditlere
BDT bölgesinde ortaya çıkabilecek bir güç zaafi- karşı neorealistler tarafından da çeşitli çıkarımlarda
yetine karşı, nükleer gücün kullanılması seçeneğini bulunulmaktadır. Bunlar sırasıyla, uluslararası po-
masada tutmuştur. İkinci bir husus olarak Rusya, litikanın anarşi durumundan kaynaklandığı, dev-
bu bölgenin enerji kaynaklarındaki hâkimiyetini letlerin uluslararası politikada temel aktör olduğu,

62
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

güvenlik ihtiyacı olduğunda devletin bunu gerçek- ülkeler ile Soğuk Savaş sürecindeki rekabetçi çatış-
leştirmek için tüm gücünü maksimize edeceği ve ma ortamı yerine, NATO ve AB gibi kurumlar ile
son olarak devletlerin güvenlik riski hissettikleri işbirliğini prensip edinen Atlantik Okulu’nun çö-
durumlarda güçlerini yükseltmeleri gerektiğidir züm olabileceğini öngörmüştür. Atlantik merkez-
(Vasquez ve Elman, 2003: 168). Bu açıdan bakıl- li dış politika karar vericilerinin, liberal değerleri
dığında Rusya’nın Orta Asya ülkeleri politikasının ön plana çıkaran bir yönetim yaklaşımı sergilediği
temel değişim sürecinde, uluslararası politikada görülmektedir. Atlantikçiler, NATO ile ilişkilerin
yaşanan güç dengesinin önemli bir rolü olduğu geliştirilmesi, terörizme karşı ortak mücadele gibi
değerlendirilmektedir. Bu güç dengesindeki dönü- yapıcı liberal kuram çerçevesinde Batı ile ilişkile-
şüm, Rusya’nın Orta Asya coğrafyasında tarihsel rin geliştirilmesini, temel amaç olarak değerlendir-
süreçteki hâkimiyet teorisini ciddi anlamda etki- mektedir.
lemiştir. Günümüze gelen süreçte bu coğrafyada Rus dış politikasındaki Atlantikçi paradigmaya
Rusya, başta Çin olmak üzere bölgede etkin olan göre, Rusya’nın temel dış politik yönelimi Batı’ya
devletler ile bölgesel güç dengesi sorununu yaşama- doğru olmalıdır ve bu çerçevede Rusya, Batı’yla
ya başlamıştır. Rus dış politikası realist paradigma olan ekonomik işbirliğini hızla tamamlamalıdır.
açısından incelendiğinde, son zamanlarda yaşanan Rusya Federasyonu bu amaç doğrultusunda ‘ça-
gerileme görülmektedir. Bu doğrultuda Rus dış tışmacı’ dış politika tutumundan vazgeçmelidir.
politikasının BDT bölgesine odaklanması ve tekrar Atlantikçilere göre Rusya’nın bu dış politik tutu-
nükleer süper güç konumunu sürdürmesi gerektiği mu, ülkenin uluslararası sisteme entegre olmasını
öne sürülmektedir (McFaul, 2001). engellemiş, Rusya’yı düşman ülke algılamasından
Komünizm sonrası Rus dış politikasında, deği- öteye götürmemiştir (Saraç, 2008: 65). Atlantikçi-
şen dönemlerde liberal değerlerin üstünlüğü göze ler, uluslararası demokratik değerler ve ekonomik
çarpmaktadır. Bu dönemde, liberalizmin Rusya’da determinizm temelinde hareket etmektedirler.
önemli değişikliklere neden olduğu da gözlemlen-
mektedir. Burada temel çelişki eski değerler ile yeni
değerlerin ne şekilde bütünleştirileceği olmuştur
(Kapustin ve Klyamkin, 1997:5). Liberal paradig- dikkat
madan bakıldığında, Rusya’daki dış politika elitle- Atlantikçi görüş, Avrasyacıların sıklıkla atıf
rinin, Atlantik veya Avrasya merkezli hareket ettiği yaptığı “uluslararası ilişkilerin jeopolitik
göze çarpmaktadır. Bu çerçevede, Rusya’nın Orta ve stratejik boyutlarını” gözden kaçırması
Asya ile ilişkisi enerji ve güvenlik üzerine odaklan- yönüyle eleştirilmektedir. Salt ekonomik
maktadır. Özellikle bu bağlamda, bölgedeki ABD değerlerin yüceltilmesini ön plana alan bu
varlığı Rusya’yı rahatsız eden durumların başında yaklaşım, Rusya’nın güvenlik eksenli dış po-
gelmektedir. Buna karşın Ruslar, ABD’nin bölgede litikasından farklı bir yöne ağırlık verilmesi
geçici olduğunu, kendilerinin ise bölgenin gerçek sonucunu doğurmaktadır (Arbatov, 1993).
sahibi olduğuna inanmaktadırlar. Öte yandan Rus-
ya, ABD ile kısıtlı konularda bölgesel işbirliğine de
gitmektedir. İş birliği yapılan konuların başında Rusya, Soğuk Savaş sonrasında küreselleşen
ise terörizmle mücadele gelmektedir. Diğer taraf- dünya ekonomisinde insan hakları ve demokratik-
tan Rusya, Yeni Avrasyacılık akımı ile birlikte Orta leşme hareketleri ile ve Avrupa-Atlantik bölgesinde
Asya üzerinde tekrar nüfuz sahası kurmaya çalış- eski “sosyalist” coğrafyanın kapitalist ekonomik sis-
maktadır (Allison, 2004). teme eklemlenmesinin askerî boyutunu teşkil eden
NATO ile bütünleşmenin sonuçlarını büyük bir
dikkatle takip etmiştir. Diğer yandan, Asya-Pasifik
Rusya Dış Politikasında Atlantikçi bölgesinde Çin ve Japonya ekonomilerinin önem
Okul kazanmaları, Rus dış politikasını da yakından et-
SSCB’nin dağılması ile kurulan Rusya Fede- kilemiştir. Rus siyasal eliti bu noktada; ideolojik
rasyonu, Yeltsin ile yoluna devam etmiştir. Rusya denklemden uzak, liberal esasları benimseyen, daha
yeni dış politika yönelimi olarak, Batı demokratik demokratik, şeffaf, katılımcı ve özgür bir Rus siya-
modelleri ve liberal ekonomik esaslarına dayanan sal modelini kurmak için Batı ile yakın güvenlik

63
Rusya’nın Orta Asya ve BDT Politikaları Kapsamında Bölgesel Güç Dengelerinin Değişimi

ve ekonomi düzleminde işbirliğinin geliştirilmesi ginliği artırmıştır. ABD başlangıçta “Russia first”
ana fikrinde yoğunlaşmıştır. Bu noktada Atlantik- (önce Rusya) politikası bağlamında, Rusya’da si-
çi Okul’un temel dış politika eğilimi, Rusya’nın yasal ve ekonomik istikrarın ABD için yaşamsal
Batı ile geleneksel ayrılıklarını ortadan kaldırmak, değer taşıdığı fikrini savunmuş ancak daha sonra
siyasal ve ekonomik entegrasyonu desteklemek 1996 tarihinde bu yaklaşımda değişikliğe giderek,
olmuştur. Yeltsin dönemi Rus dış siyasetinde At- Kafkasya ve Orta Asya’yı yeni yaşam alanı olarak
lantikçi görüş hâkim unsur olmuştur. Dönemin tanımlamıştır. Bu durum, Rusya’nın Washington
bu politikayı destekleyen önemli aktörleri; Başkan karşısında dış politika önceliklerini yeniden belir-
Yeltsin, Başbakan İgor Gaydar ve Dışişleri Bakanı lemesi fikrini güçlendirmiştir (Caşın, 2006).
Andrei Kozirev’dir. Kozirev, izlenen dış politikanın
temel ilkesini Batı ile entegrasyon ve tüm yönleriy-
le ortaklık olarak ilan etmiştir. Kozirev, Rusya’nın Yeltsin iktidarının 1996-99 yılları ara-
Batı’ya karşı mesafeli durma politikasından vazge- sındaki döneminde, Orta Doğu ve Çin
çip ABD gibi Batılı devletlerle çok yönlü ilişkiler ilişkilerinden sorumlu KGB şefi Yevgeni
kurmaya çalışması gerektiğini savunmuştur. Yelt- Primakov’un 1996 Ocak ayında, Batı
sin, Rusya’nın G-8 üyesi olmasını savunduğu gibi, yanlısı ve liberal dış politika yürütmekle
Batı ekonomik sistemi ile entegrasyonun ülkedeki Duma tarafından eleştirilen Kozirev’in
krizin atlatılmasında önemli bir basamak olduğu- yerine Dışişleri Bakanlığına atanması,
nu ileri sürmüştür. Yeltsin, Soğuk Savaş’ın sona Rus dış politikasındaki dönüşün önem-
erdiğini ve Rusya’nın artık ABD’yi düşman olarak li bir göstergesi olarak yorumlanmıştır.
görmediğini öngören 1992 tarihli Camp David 1996 yılında Yevgeni Primakov’un Dı-
Protokolü’nü imzaladığı gibi, iki ülke arasındaki şişleri Bakanlığına gelişiyle başlatılan bu
stratejik öneme sahip START- II Stratejik Nükleer yeni dönemde Rus dış politikası, Ame-
Silahların Azaltılması Antlaşması’nı da 1993 tari- rikan hegemonyasına karşı duruşun, Av-
hinde imzalamıştır. rasya ve BDT ekseni ile dengelenmesiyle
Atlantik Okulu, Rusya’nın tehdit algılamasının tanımlanmaktadır.
Soğuk Savaş sürecinde düşman olarak tanımladığı
NATO ve Batı’dan değil, Çin ve Orta Asya’da radi- Atlantikçi Okul, ABD’nin yeterli ekonomik
kal İslam’ın yayılmacı kimliğinden kaynaklandığı desteğini ve güvenini sağlamayı başaramamıştır.
hipotezini benimsemiştir. Bu yaklaşımda, Samuel Moskova yönetiminde söz sahibi olan romantik
Huntington’ın ortaya attığı ‘’medeniyetler çatış- Atlantik Okulu, milliyetçi Rus siyasal elit tara-
ması” hipotezinin teorik dayanağını teşkil eden fından şiddetle eleştirilmiştir. Moskova’nın ulusal
iki kutuplu güçler dengesindeki komünist tehdit güvenliğini NATO eksenli planlama politikaları,
algılaması yerine radikal İslam merkezli güç denge- kamuoyunda Atlantik Okulu’nun siyasal desteği-
si arayışının ve Batı medeniyet anlayışına karşı bir nin azalmasına yol açmıştır. Bu noktada, NATO
yeni bir bloğun yükseliş içinde olduğu ana fikri ön ile yakınlaşma, ABD ve müttefiklerinin çıkarlarına
plana çıkmıştır. Ancak Başkan Yeltsin ve Rus Dı- hizmet etmek olarak yorumlanmıştır. Bir diğer yo-
şişleri Bakanı Andrei Kozirev, Yugoslavya krizinde ruma göre, Yeltsin’in Batı ekonomik yardımları ve
NATO müttefikleri ile görüş ayrılığına düşmüştür. zordaki ekonomik geçiş sürecinin IMF borçları ile
NATO kısa sürede Doğu Avrupa ekseninde Rusya dengelenmesi politikalarının, Rusya’nın NATO ve
sınırlarına doğru genişlerken Balkanlar ve Karade- ABD’ye taviz olmasının yanısıra, dünya politikasın-
niz- Kafkasya bölgesinde etkili olmuştur. Özellikle daki liderlik vizyonu ve uluslararası ölçekteki prestij
Pembe Devrimlerin Ukrayna ve Gürcistan’ı etkisi politikalarına zarar verdiği ve diplomatik anlamda
altına alması, 11 Eylül sonrasında Afganistan’da küçük düşürücü bir davranış olduğu düşüncesi ön
NATO askerî gücünün yer alması Rusya için di- plana çıkmıştır. Öte yandan, Pasifik bölgesinde II.
ğer endişe kaynağı gelişmeler olmuştur. Rusya bu Dünya Savaşı’ndan kalan Japonya ile anlaşmazlık-
noktada, eski Varşova Paktı üyelerini kaybetti- lar yeniden gündeme gelmiştir. Nitekim, 1990’la-
ği gibi bu devletlerin silah pazarını da NATO ve rın ortalarından başlayarak Ryutaro Haşimoto yö-
ABD’ye kaptırmıştır. ABD’nin savunma bütçesini netimindeki Japonya, Kuril Adaları’nın statüsünün
artırması, hegemonik tek güç olma iddiası bu ger- yeniden düzenlenmesi gereğini diplomasi masasına

64
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

getirmiştir. Bütün bu gelişmeler, Atlantik Oku- litik üstünlüğünün tekrar kazanılmasını amaçla-
lu karşısında yer alan Avrasyacı Okul’un Dışişleri maktadır (Has, 2012). Rusya’nın dış politikasında,
Bakanı Primakov’un liderliğinde güçlenmesine ve liberal demokratikleşme ve Batı ile ortaklık çizgi-
hızla güçlenen Çin’in ABD’ye karşı dengeleyici güç sinden, Avrasya’ya dönüşü içeren realist paradig-
olarak kurgulanmasına yol açmıştır. ma değişikliğinin, 1996 yılında Dışişleri Bakanı
Rusya’nın gelecekteki hayati çıkarlarının Orta olan Andrei Kozirev’in yerine iyi bir Asya ve Orta
Asya ve BDT ülkelerinde olduğu, yer altı maden- Doğu uzmanı olan Evgenii Primakov’un geçişi ile
leri ve zengin enerji kaynakları ile entegre olabilen olduğu söylenebilir. Ancak, bu değişimde, eski
dış politika önceliklerinin hayata geçirilmesi ge- Sovyet peykleri olan Polonya-Çek Cumhuriyeti-
rektiği savunulmaya başlanmıştır. Böylece, Putin Macaristan’ın NATO’ya tam üyeliklerinin gerçek-
yönetiminde, her iki görüşü sentez edebilen karma leşmesi ve NATO’nun Yugoslavya Harekâtı ile ya-
ölçekli bir dış siyaset yaklaşımında, BDT ile iliş- kın bir ilişki içinde olduğunu da belirtmek gerekir
kiler yeniden hızlandırılmıştır. NATO’nun Füze (Lynch, 2001). Konstantin Eggerton’a göre, Rusya
Kalkanı Projesi’ne rağmen, ABD ve NATO ülke- bu noktadan sonra uluslararası sistemdeki yeni rolü
lerine doğrudan nükleer saldırı düzenleyebilecek ve dünya politikasındaki siyasal, ideolojik, psikolo-
tek nükleer büyük devlet Rusya’dır. Ancak, NATO jik vizyon ve sorumluklarını yeniden sorgulamıştır
2010 Lizbon Zirvesi esnasında müttefikler, yeni (Chafetz, 1996-1997).
stratejik yaklaşım kapsamında, Rusya ile ortak- Rus siyasal eliti, SSCB’nin dağılmasının ar-
lık yaklaşımının, bu ülkeyi izole edici ve dışlayıcı dından, yeni Rus kimliğinin, “Kafkasya-Asya-Do-
politikalardan daha yararlı sonuçlar getireceği ve ğu Asya” olarak üç ayrı eksende yeniden tanım-
Moskova’nın demokratikleşme sürecini hızlandı- lanması gereği üzerinde durmuştur. Bu yaklaşım,
racağı konusunda fikir birliği içinde olduklarını Rus diplomasisinin ABD ve Batı karşısındaki
ifade etmişlerdir. yeni denge anlayışını ifade etmektedir. Örneğin
Stalin, Japonya Dışişleri Bakanına, “Ben de sizler
gibi Asyalıyım” açıklamasında bulunurken, Gor-
Rusya Dış Politikasında Avrasyacılık baçov, 1986 yılında Vladivostok konuşmasında,
Kavramı SSCB’nin “bir Asya” devleti olduğunu açıklar-
Yeltsin hükümetinin ikinci defa seçilmesinden ken, Avrupa’da yaptığı açıklamalarda “Ortak Av-
sonra yapılan antlaşmalar ile Rusya’da, bölgesel rupa Evi” nin yaratılması fikrini öne sürmüştür.
otonomi yolunda reformların gerçekleştirildiği, Soğuk Savaş sonrasında Rusya Dışişleri Bakanı
merkezî yönetimin güçlendirildiği, ekonomik Kozirev, Avrasyacılık kavramının, dış politikada
entegrasyon ve merkezî vergilendirmenin hayata mutlak Batı karşıtlığı olarak kullanılması anla-
geçirildiği ileri sürülmüştür. 1997 ekonomik krizi- mına gelmeyeceği ana temasını savunmuştur.
nin ise bu yapılanmayı yavaşlattığı, Kafkaslardaki Başkan Putin, Avrupa Birliği-Rusya Zirvesinde
Çeçenistan savaşının ülkenin toprak bütünlüğü ve yaptığı değerlendirmesinde, “Rusya’nın gerek eko-
Rus ordusunun harekât yeteneği ve imajını sorgu- nomik entegrasyon gerekse coğrafik yerleşim ola-
lar hâle getirdiği belirtilmiştir. Dönemin Dışişleri rak bir Avrupa devleti” olduğunu ileri sürmüştür.
Bakanı Yevgeni Primakov’un yaptığı açıklamalar- Ancak, Doğu Asya konuşması sırasında Rusya’nın
da, federal yapının bu durumdan olumsuz etkilen- “Hem Avrupa hem de bir Asya devleti” olduğunu,
diği öne sürülmüştür. Rusya, bütün bu olumsuz bu nedenle de Rus dış politikasının “Avrupa’nın
gelişmeler karşısında ve Batı’nın eski Sovyet coğ- adil pragmatizmine ve Asya bilgeliğine benzer”
rafyasındaki artan baskıları sonucunda “Near Ab- (Rangsimaporn, 2006) bir denge içinde olması
road - Yakın Çevre” doktrinini, sistematik olarak gereğini savunmuştur.
devreye sokmaktadır. Rusya’nın dış politika anlayışı içerisinde jeopo-
Putin’in yakın çevrede tekrar etkin olma ça- litik önemi olan Avrasya bölgesi, Rusya açısından
bası çerçevesinde, olası yeni başkanlık dönemiyle kültürel bir motif olarak da değerlendirilmektedir.
beraber 2015 yılına kadar ‘Avrasya Birliği’ proje- Yeni Avrasyacılığın Batılı liberaller ve Atlantikçi-
sini hayata geçirmeye çalışacağı görülmektedir. lerle olan ilişkilerden kaçınmasına rağmen, zaman
Söz konusu proje, Kremlin açısından ekonomik zaman Rusya’nın jeopolitik egemenliğini gerçek-
kazanımlarla birlikte bölgede var olan Rus jeopo- leştirme adına, sadece Avrasya ve Yakın Çevre’de

65
Rusya’nın Orta Asya ve BDT Politikaları Kapsamında Bölgesel Güç Dengelerinin Değişimi

değil, söz konusu kesimler ile de işbirliği yapıldığı Avrasyacılık akımının öncüsü olan Dugin’e
görülmektedir. Yeni Avrasyacılık akımı öte yandan göre, bugün Rus dış politikasının önünde iki seçe-
Rusya’da ‘yeni sağ’ olarak da nitelendirilmektedir nek vardır. Bunlar, tamamen Batı’ya eklemlenme
(Smith, 1999). amacını güden neo-liberal yaklaşım ve Sovyet za-
Avrasyacılık, Orta Asya’da Rusya’nın önemi- manına dönülmesini isteyen muhalif yaklaşımdır.
ni ve bölgedeki en etkili aktörlerden birisi olma Ancak ona göre, her iki yaklaşım da Rusya için
konumunu devam ettirmek istemektedir (Rang- geçerli bir çözüm reçetesi değildir. Rusya için kur-
simaporn, 2006). Bu bakımdan bu doktrinde, tuluş Avrasya’dadır. Ruslar ancak Avrasya’ya hâkim
Rusya’nın hâkimiyet teorisinde yaşadığı gerilemeye olarak tekrar yükselişe geçebilecektir. Öte yandan
karşı tepki ve ezeli rakip ABD karşıtlığı yükselmek- Dugin’e göre Rusya’nın geleceği ‘hâkimiyet teorisi’
tedir. Avrasyacılık, Rusya’da özellikle 1980’lerde ve yaklaşımındadır. Rusya tekrar imparatorluk görü-
1991 yılında tekrar gündeme gelmiştir. nümüne kavuşmalıdır. Bu imparatorluk Avrasya’da
kurulmalıdır ve ne bölgesel devlet ne de ulus devlet
aşamalarını kapsamalıdır. Dugin, Avrasyacılık te-
Pragmatik Avrasyacılık, Rusya’nın Av- melinde kurguladığı Yeni ve Büyük Rusya’yı Orta
rasyacı kimliğini Batı’da ve Asya arasın- Asya ülkeleriyle olan ilişkileri çerçevesinde şöyle ta-
da dengelenmiş bir politik tutum olarak nımlamaktadır; “Atlantikçiler İslam inancına sahip
ifade etmektedir. Yeni Avrasyacılık, Batı Orta Asya dünyasına genelde kendi potansiyel düş-
karşıtlığı çerçevesinde Rus kimliğinin manları gibi bakarlar. Dolayısıyla Avrasya İmpara-
inşasını hedeflemektedir. Medeniyetlera- torluğu, İslam dünyasının şahsında tek bir hedeftir,
rası Avrasyacılık ise Asya’daki diğer ulus- yerküre üzerinde Amerikan ve Batı hükümranlığını
larla ilişkilerin geliştirilmesi gerektiğini kırma ve ileride tam olarak durdurma doğrultusun-
savunmaktadır. da çalışan muteber potansiyel müttefiklere sahiptir”
(Dugin, 2010: 73).
Öğrenme Çıktısı
1 Rusya’nın Orta Asya ve Bağımsız Devletler Topluluğu politikalarının teorik esaslarını
açıklayabilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Realist teorinin, Rus dış


Soğuk Savaş’ın sona erdi-
politikasının, BDT bölge-
Yeni Avrasyacılık yaklaşımı- ği koşullar ile Atlantikçi
sine odaklanması gerekti-
nın temel stratejisi nedir? Okul’un söylemleri arasın-
ğini savunan yaklaşımını
daki ilişkiyi açıklayın.
açıklayın.

BDT’NİN KURULUŞU, KURUMSAL VE İŞLEVSEL YAPISI


Rusya Federasyonu-Ukrayna-Beyaz Rusya (Belarus), 8 Aralık Minsk Antlaşması çerçevesinde SSCB
yönetimi ile ilişkilerin sona erdiğini açıklamıştır. Bu yeni statü, BDT’nin kurulmasını ve hukuken 15 ba-
ğımsız devletin egemenliğini kazanmasını gündeme getirmiştir. SSCB’nin dağılmasının ardından kurulan
Rusya Federasyonu, yaklaşık 30.000 nükleer silah ve 54 atom santralini devralmıştır. Rusya, eski SSCB
topraklarının %76’sına, toplam nüfusun ise %60’ına sahip olmuştur. “Karaganov Doktrini” adıyla bilinen
belgeyle RF’nin nükleer silahlara ilk başvuran ülke olmayacağı ilkesi reddedilirken RF ve BDT ülkelerinin
güvenliğini sağlamak üzere gerektiğinde RF askerlerinin ülke dışında da konuşlanabileceği ilkesi kabul
edilmiştir (Tellal, 2010).

66
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

çalışan sanayi, tarım, kültür, dil, edebiyat, ticaret,


ulaşım, savunma vb. alanlarda bütünleşmiş bir
Bağımsız Devletler Topluluğu Kuruluş
birliktelik modelinin “bağımsız” hareket etmeyi
Antlaşmasın’da “SSCB’nin bir uluslararası
kısıtlayan hayati avantajlarını işlevselleştirmek
hukuk süjesi ve jeopolitik gerçeklik olarak
için düğmeye basmıştır. Bir başka ifade ile 85 yıl-
varlığının sona erdiği” ifade edilmiştir.
lık Sovyet yönetiminden ayrılan yeni cumhuriyet-
ler, iç içe geçmiş Moskova’nın entegre ekonomik
Rusya; Avrupa, Kafkasya, Orta Asya coğrafya- üretim, pazarlama, ulaştırma ve idari yönetim
sındaki topraklarının ve bu ülkelerdeki endüstri- zincirinden kopamamıştır. Rusya’nın, Ukrayna
yel ve askeri altyapısının yanı sıra, sınırları dışın- ve Beyaz Rusya ile yeniden kurmayı amaç edin-
da yaşayan 26 milyon Rus vatandaşının, yönetim diği “Slav Birliği” ve BDT’nin örgütsel ortak
hakkını da siyasal ve hukuki anlamda terk etmiş- paydası etrafında yeniden bütünleşme fikri, diğer
tir. Kremlin yönetimi, tarihi ve siyasal olarak bu cumhuriyetlerin tepkisi ile karşılaşmıştır. Ancak,
çöküntüyü atlatarak Büyük Güç yeteneği ile do- bu yeni ve radikal oluşumdaki ekonomik, askerî
natılmış Rusya’yı yeniden kurmak ve uluslararası ve siyasal tercihlerini AB ve NATO istikametin-
sistemdeki eski etkinlik ve prestijini tekrar inşa de kullanan üç Baltık ülkesi Letonya, Litvanya ve
etmek maksadı ile değişen koşullara cevap vere- Estonya başından itibaren BDT’ye katılmamıştır.
bilecek, yeni bir dış politika stratejisi kurgulama Örgüte 11 Cumhuriyetin katılması ile, 21 Aralık
ihtiyacı hissetmiştir. Ancak, Rusya karşılaştığı bu 1991 Almaata Deklarasyonu’yla hukuki olarak
dramatik değişime rağmen, stratejik olarak Sov- genişleyen katılım sürecine, 1993’te Gürcistan da
yet Merkezî Yönetimi, ortak kurumsal düzlemde iştirak etmiştir.

dikkat
Antlaşmaya göre, Topluluğa üye devletler birbirlerinin iç işlerine karışmayacaklardır. Nükleer silahların azal-
tılması ve merkezden kontrol faaliyetlerine katılacaklardır. Dış politikada, ekonomide, uluslararası göç ve
örgütlü suçlarla mücadelede ortak hareket edeceklerdir. Bu ilkeleri kabul eden eski SSCB cumhuriyetleri de
yeni birliğe katılabileceklerdir. Almaata Antlaşması’nın 2. ve 3. maddeleri BDT’nin ilkelerini aşağıdaki gibi
ortaya koymaktadır:
• Siyasi, ekonomik, çevresel, insani, kültürel ve diğer alanlarda işbirliğinin yapılması,
• Ortak ekonomik alanın oluşturulması, devletler arası ilişkilerin geliştirilmesi, bütünleşme sonucu üye
devletler arasında dengeli ekonomik ve sosyal gelişmenin tesis edilmesi,
• BM ve uluslararası hukuk tarafından tanınan ilke ve normlar çerçevesinde insan haklarının ve diğer temel
hakların sağlanması,
• Kitle imha silahlarının ve nükleer silahların yayılmasının engellenmesi,
• Askerî harcamaların düşürülmesi,
• Uluslararası barış ve güvenliğin sağlanmasında etkinliği artırmak amacıyla üye devletler arasındaki işbir-
liğinin geliştirilmesi,
• Üye devletler arasında serbest iletişimin ve dolaşımın sağlanması,
• Üye devletler arasındaki münakaşalara ve çatışmalara barışçıl çözümlerin bulunması.

Gürcistan Rusya’nın askerî harekatından sonra, 12 Ağustos 2008’de bu ittifaktan ayrıldığını bildirmiş-
tir. Böylece BDT, on bir ülkenin üyesi olduğu bir topluluğa dönüşmüştür (“Saakashvili: Georgia to leave
CIS”, 2008). Moskova BDT politikalarını;
• BDT üyesi ülkeler ile karşılıklı ilişkilerin geliştirilmesinde uygun bir platformun yaratılması,
• Uluslararası terörizm ile mücadelenin ve BDT Ortak Güvenlik Antlaşması kapsamında askerî-
politik düzlemde “ikili” bir işbirliğinin sürdürülmesi,
• BDT ülkeleri ile ortaya çıkabilecek uyuşmazlıkların çözümünde politik uzlaşı ve ortaklığın önemi,
Rus ulusal güvenliğinin garanti zemini olarak tanımlamıştır.

67
Rusya’nın Orta Asya ve BDT Politikaları Kapsamında Bölgesel Güç Dengelerinin Değişimi

Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) coğrafi na gelen rejim değişikliklerinin birçoğunda ülkeler,
sınırlar çerçevesinde 22 milyon kilometrekarelik demokratik yöntemlerden uzak bir yönetim sistemi-
yüzölçümü ile Sovyetler Birliği döneminin yaklaşık ni benimsemektedir (Sharafutdinova, 2006).
% 99’luk bir toprak kısmına karşılık gelmektedir.
1992 yılında Moskova Uluslararası İlişkiler Devlet
Enstitüsü tarafından yapılan bir çalışmada, Bağım- BDT’nin Kurucu Antlaşmaları
sız Devletler Topluluğu’nun temel dinamikleri şu Yapılan tahminlere göre dünya enerji kaynak-
şekilde sıralanmıştır: Çok taraflı antlaşmaların koor- larının yaklaşık dörtte biri, sanayi potansiyelinin
dinasyonu, ekonomik işlemler ve ortak pazarın ku- ise %10’u BDT coğrafyasında yer almaktadır.
rulmasına yönelik kurumsal yapıların inşası. BDT BDT’nin kurucu antlaşması, 8 Aralık 1991 tari-
üyeleri arasında ekonomik farklılığın kaldırılması ve hinde Belarus’un Minsk kentinde; Ukrayna, Rusya
iki taraflı işbirliklerinin geliştirilmesi, üzerinde duru- Federasyonu ve Belarus Devlet Başkanları tarafın-
lan bir diğer konudur. Bu çerçeveden bakıldığında dan imzalanmıştır. Öte yandan kurucu antlaşma-
BDT içerisinde, ekonomik entegrasyonun tam ola- nın 7. maddesi çerçevesinde taraflar; ortak koor-
rak gerçekleştirilemediği ortaya çıkmaktadır. Belarus dinasyon kurumları aracılığıyla ve eşit şartlarda
ve Kazakistan’ın Rusya ile ekonomik ilişkilerinin gerçekleştirilecek müşterek faaliyet alanına, aşağıda
geliştiği gözlenirken diğer ülkelerin Avrupa ve ABD yazılı konuların dâhil olduğunu kabul etmektedir:
yanlısı bir ekonomik yol izledikleri görülmektedir i. Dış politika faaliyetlerinin koordinasyonu;
(Jayashekar, 1993). Orta Asya ülkeleri için finansal ii. Ortak ekonomik alan ile ortak Avrupa ve
destek kritik bir önem taşımaktadır. Özellikle, Kır- Avrasya pazarlarının oluşumu ve gelişimi,
gızistan ve Tacikistan Cumhuriyetleri, söz konusu gümrük politikası konuları;
finansal yardıma ihtiyacı olan devletlerin başında
iii. Ulaştırma sistemlerinin geliştirilmesi;
gelmektedir. Çok taraflı kurumlar çerçevesinde ge-
lişen bölgesel işbirliğinin, Orta Asya Cumhuriyet- iv. Çevrenin korunması, uluslararası çevre gü-
lerinin ulusal politikalarına pozitif ve negatif katkı venliği sisteminin oluşturulması, göç politi-
yaptığı durumlar bulunmaktadır (Pomfret, 2010). kası ile ilgili konular,
Öte yandan siyasi açıdan analiz edildiğinde, kurucu v. Organize suçlarla mücadele (Hüseynov, 2003).
Sovyet coğrafyası üzerinde yer alan ülkelerde meyda-
BDT ORGANLARI
Parlamentolar
arası Asamble
İş Birliği Ekonomik
Komiteleri Konsey

Savunma Dışişleri
Bakanları Bakanları
Konseyi Konseyi
Devlet
Başkanları
Konseyi
Devletler Arası İcra
İstatistik Komitesi
Komitesi

Sınır Muhafız
Devletler Arası Komutanları
Banka Konseyi
Antiterör
Merkezi

Şekil 3.1 BDT’nin başlıca organları; Devlet Başkanları Konseyi (DBK), Hükümet Başkanları Konseyi (HBK),
Parlamentolararası Asamble, Ekonomik Mahkeme, Dışişleri Bakanları Konseyi, Savunma Bakanları Konseyi ve Sınır
Korumaları Komutanları Konseyidir. Ayrıca yaklaşık 70 adet yan ve koordinasyon kuruluşu faaliyet göstermektedir.
Yürütme, idari ve eş güdüm alanlarında sürekli olarak faaliyet gösteren organ BDT Yürütme Komitesidir.

68
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

BDT’nin 1991’de ortaya çıkmasından bu yana, 22 Haziran 2000’de yeniden oluşturulan Rusya
örgüte üye ülkeler arasındaki ilişkilerin geliştiril- Federasyonu Dış Politika Konsepti’nde de 1993’te
mesine yönelik olarak yapılan 2800 antlaşmanın yayınlanan ilk konseptte olduğu gibi “bölgesel ön-
ancak % 10’u uygulanabilmiş durumdadır. Gü- celiklere” büyük önem verilmiştir. Yayınlanan bu
nümüze kadar BDT tüzüğü bile tüm üye ülkeler son belgede de Rusya Federasyonu dışında yaşa-
tarafından onaylanmamış ve buna ek olarak Rusya yan “soydaşlar” ile ilişkilere özel bir önem atfedil-
ile sorun yaşayan Gürcistan, Ukrayna, Azerbaycan miş, Rusya Federasyonu dış politikasının öncelikli
ve Moldova, BDT karşıtı bir tutum sergilemişlerdir sahası olarak BDT üyesi ülkelerle olan ikili ve çok
(Saraç, 2008: 65). BDT örgütünün kurumsal ya- taraflı ilişkilerin ülkenin milli güvenlik ihtiyaçları
pısı iki asli organ üzerine kurulmuştur. Buna göre, ile uyum içerisinde olması gerektiği belirtilmiştir.
birinci karar alma mekanizması Devlet Başkanları Nitekim bu hususu Putin’in açıklamalarında da
Konseyi, ikinci tüzel kişilik ise Hükümet Başkanla- görmek mümkündür. Başkan Putin, BDT lider-
rı Konseyidir. Topluluk, 1993’te bünyesine Dışişle-
lerinin Soçi’deki gayriresmî toplantısında yap-
ri Bakanları Konseyi, Savunma Bakanları Konseyi,
mış olduğu açıklamada “Rus Dış Politikası”nda
Parlamentolararası Meclis ve İktisat Mahkemesini
bir numaralı öncelik BDT’ye verilmiştir” demiş-
dâhil etmiştir. Topluluk, 15 Mayıs 1992’de im-
tir. Diğer yandan 10 Ocak 2000’de yayınlanan
zalanan ancak 1994’te yürürlüğe giren Taşkent
Antlaşması’nda ise ortak güvenlik unsurunu ön Rusya Federasyonu Milli Güvenlik Konsepti’nde
plana çıkarmıştır. Bu antlaşmaya göre üye devletler “BDT içerisindeki bütünleşmenin zayıflaması”
arasındaki sorunların barışçıl çözümü kararı alın- Rusya’nın milli güvenliğine yönelik en önem-
mış, ayrıca BDT’ye dâhil olan herhangi bir devlete li tehditler arasında gösterilerek Rusya’nın BDT
karşı oluşacak askerî bir ittifaka topluluk üyesi ül- ile olan ilişkilerine verdiği önem vurgulanmıştır.
kelerin katılamayacağı belirtilmiştir (Şeker, 2011). Rusya Federasyonu’nun BDT içerisinde son dö-
BDT her ne kadar Baltıklar dışındaki eski nemlerde büyük önem verdiği hususların başında,
Sovyet Cumhuriyetleri tarafından kurulmuşsa da BDT ülkelerinde Rusça dilinin yaygın olarak kul-
bu topluluğun kurulmasında ve bir kimlik ka- lanılmasının sağlanması stratejisi ile bu ülkelerde
zanmasında Rusya başat rol üstlenmiştir. Rusya Rusça diline bir resmî kimlik kazandırma çabaları
Federasyonu’nun milli güvenliğini ve dış politika- gelmektedir. Bu statü girişimlerine bir kurumsal
sını düzenleyen konseptlere bakıldığında bu husus yapı olarak BDT’nin kendisinden başlanılmıştır.
daha iyi anlaşılmaktadır. 23 Nisan 1993’te yayınla- Rusya Federasyonu’nun önerisi ile bütün üye ül-
nan Rusya Federasyonu Dış Politika Konsepti’nde, kelerin Rusça’yı kullanabilirlik oranı göz önüne
Rusya’nın eski Sovyet alanına yönelik amaçları: alınarak Rusça, BDT’nin resmî dili olarak kabul
• Yeni bağımsız ülkelerle siyasi, ekonomik ve edilmiştir.
askerî işbirliğini BDT çerçevesinde ve ikili Rusya, eski Sovyet Cumhuriyetlerinde Rus
ilişkiler bazında derinleştirmek, dilinin yaygın olarak kullanılması ve Rusça’ya
• BDT altyapısını güçlendirmek, Kırgızistan’da olduğu gibi resmî dil (devlet dili sta-
• Bütün yeni bağımsız devletlerde Rus vatan- tüsünden farklıdır) statüsünün verilmesi için çaba
daşlarının haklarının korunması, harcamaktadır. Ancak, bütün bu çabalara rağmen
eski BDT ülkelerine bakıldığı vakit, bu ülkeler-
• BDT barış gücünün oluşturulması olarak
ifade edilmiştir. den sadece Beyaz Rusyada, Rusça’ya Belarusçanın
yanında “devlet dili” statüsü verildiği görülecektir.
Bunun yanında Kırgızistan, Moldova, Tacikistan,
Sovyetler Birliği’nde baskın unsur olan Türkmenistan ve Kazakistan (1995 Anayasasında)
Rusya, aynı rolünü BDT içerisinde de Rusça’ya resmî olarak “iletişim dili” statüsü verir-
sürdürmüştür. Eski Sovyet Cumhuriyetle- ken Kırgızistan Mayıs 2000’de Rusça’ya “resmî dil”
ri daha gevşek bağlarla bu topluluk içeri- statüsü sağlamıştır. Aslında, eski BDT ülkelerinin
sinde yer alsalar da, BDT, Rusya’nın yakın birçoğunda Rusça’ya iletişim dili statüsünün veril-
çevresindeki hegemonyasını sürdürmesi mesi Rusya açısından bir başarı sayılabilir (Oğan,
için en önemli araç durumunda olmuştur. 2006: 2011).

69
Rusya’nın Orta Asya ve BDT Politikaları Kapsamında Bölgesel Güç Dengelerinin Değişimi

Öğrenme Çıktısı
2 BDT’nin kurucu esaslarını ve organlarını tanımlayabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

BDT’nin kurulması ile


Rus dış politikasında Rusya’nın yakın çevresin-
BDT Kurucu Antlaşması-
BDT’nin kuruluş sebepleri de korumak istediği hege-
nın temel ilkelerini anlatın.
nelerdir? monya arasındaki ilişkiyi
açıklayın.

RUSYA’NIN BDT de “askerî-ekonomik-siyasal” eksenli yeni bir kontrol


COĞRAFYASINDA İZLEDİĞİ mekanizması kurmaya çalışması şeklindedir. BDT,
POLİTİKALARIN STRATEJİK Rusya’nın bu amaç için kullandığı gizli bir enstrü-
man ve SSCB’nin üstünlük mekanizması olarak
ÖNEMİ merkezî yapının inşasındaki kurumsal tutum olarak
XIX. yüzyılda Çarlık Rusya’sı ve İngiltere Kral- yorumlanmıştır.
lığı arasındaki güç mücadelesi, 1870’te Rusya’nın
Yukarıda özetlendiği üzere Rusya, eski SSCB’nin
Avrasya’yı kontrolü ile sonuçlanmıştır. 1991 tarihin-
dağılmasındaki siyasal şaşkınlık ve geçiş süresini
de SSCB’nin çökmesi ise Avrasya’da istikrar ve güç
kısa sürede kendi lehine çevirmeyi amaç edinmiş-
mücadelesini yeniden gündeme getirmiştir. Günü-
tir. Rusya, “Baltık-Ukrayna-Kafkaslar-Orta Asya”
müzde ve gelecekte Rusya’nın BDT ülkeleri ile olan
eksenindeki sınır değişiklikleri ile bağımsızlığını
ekonomik, siyasal ve askerî ilişkilerinin anlaşılması
kazanan devletlerin üzerinde yeniden egemenlik
için, bu ülkenin siyasal tarihindeki gelişmelerin
ve nüfuz alanını güçlendirmek maksadı ile “Yakın
kısaca gözden geçirilmesi gerekmektedir. Bugün-
Çevre” doktrini, ulusal güvenlik ve 1992 dış politi-
kü Rusya, Doğu Slavları (Rus-Ukraynalı-Belarus)
ka doktrini esaslarında, söz konusu ülkeleri belirli
ırkından gelen bir ulus olarak Dinyeper Nehri ve
stratejik hedeflerine dâhil kılmıştır.
Baltık kıyılarında VIII. yüzyıldan itibaren yerleşmiş-
lerdir. Türklerin ana vatanı anlamına gelen Türkistan Rusya, bu şekilde,
Bölgesi, SSCB’nin dağılmasının ardından jeopolitik • SSCB’nin dağılmasının ardından oluşan
anlamda yeniden tanımlanmıştır. Esasen BDT’nin güç boşluğunu yeniden doldurmak,
kurulmasını, ABD ve NATO ülkeleri kadar, bağım- • Arka bahçesi olarak tanımladığı bölgeye,
sızlığını yeni kazanan devletler de “Moskova’nın büyük güçler olan ABD-AB-Çin’in bölge
Geri Dönüşü” olarak şüphe ile karşılamışlardır. dışından, bölgede ise Türkiye ve İran’ın et-
BDT politikasına kuşku ile yaklaşan Batılı analist- kinlik kazanmasını önlemek,
ler, Kremlin’in üye ülkeler üzerinde kuracağı baskılar • Böylece, tarihî, kültürel ve ekonomik olarak,
sonucunda, tarihsel Rus emperyalizminin Avrasya çevre ülkelerle ilişkilerinde yeni bir istikrar
jeopolitiğinde yeniden baskın rol oynayabileceği ve ve savunma hattı kurabilmeyi kurgulamıştır.
bu ülkelerin egemenliklerine gölge düşebileceği en-
Bir başka ifadeyle, BDT ülkeleri ile siyasal-
dişelerini gizlememişlerdir. Ancak, güçlü “Merkez-
askerî-ekonomik işbirliği farklı coğrafi/demografik
Çevre” ilişkisinde bağımsızlığa hazırlıksız yakalanan
yapılanmalar ile dengelenmiştir. Rusya, bu suretle
genç cumhuriyetler, ekonomik işbirliğinin Rusya’ya
merkezî ekonomi döneminde kendi Batı toprakları
olan tek yönlü bağımlılığını, iç içe geçmişlik zin-
içinde kurduğu fabrika, otoyol-demir yolu ulaşım
cirinin zayıflatılması için kurumsal ve örgütsel bir
ağları ile bu ülkelerde terk ettiği ekonomi üretim
çatı olarak yorumlamışlardır. Buna karşılık, Batılı
çarklarını kademeli olarak harekete geçirmeyi plan-
yaklaşımın odak noktası, statü ve prestij kaybına
lamıştır. Rusya, BDT ülkelerine karşı izleyeceği dış
uğrayan Kremlin’in kaybettiği topraklar üzerin-

70
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

politika hedeflerini belirlerken SSCB dönemindeki Orta Asya ülkeleri ile geliştirmekte olduğu petrol
coğrafi savunma-ekonomik öncelikleri göz önünde ve gaz endeksli enerji ilişkileri temelini, Rusya’nın
bulundurmuştur. Kafkaslar ve Karadeniz’de “Erme- tarihsel dış politika açılımı olan hâkimiyet teorisin-
nistan-Gürcistan-Azerbaycan” üçlüsü ile, Orta Asya de bulmaktadır. Son zamanlarda Orta Asya ülkele-
kapısının açık tutulmasına özel dikkat gösterilmiş- rinin gerek Batı ile olan enerji ilişkilerinde gerekse
tir. Türkmenistan’ın, tarafsızlık politikasındaki ıs- diğer ülkelerle olan petrol ve gaz ticaretlerinde,
rarı dikkate alınarak “Kazakistan-Özbekistan-Kır- Rusya sürecin doğrudan içerisinde olmak çabası
gızistan-Tacikistan” dörtlüsü, Orta Asya’daki yeni içerisindedir. Söz konusu çaba, Orta Asya ülkele-
cumhuriyetlerle dostane ilişkilerin yeniden koordi- rinin gerçekleştirmiş olduğu petrol ve gaza dayalı
ne edilmesi planlanmıştır. Orta Asya sektörü, fosil enerji anlaşmalarına da yansımaktadır.
enerji (gaz/petrol) kaynaklarına sahip olmasına rağ-
men, boru hatlarının kontrolü ve dünya pazarlarına
açılımları Rusya boru hatları vasıtası ile “doğrudan Bölgede Yabancı Sermaye Yatırımları
bağımlı” bir “kapalılık” avantajını gündeme getir- Gelişmekte olan ülkelerde doğrudan yabancı
miştir. Orta Asya devletleri, gaz ve petrollerini, Rus- sermaye yatırımları tarihsel süreçte 1980’li yıllarda
ya boru hatları ile dünya pazarına sunabilirlerdi. düşüş yaşamasına rağmen, 2003 yılı ile birlikte ge-
lişmiş ülkelerde azalan yatırımlarla birlikte, tekrar
yükselişe geçmiştir. Bu atılım, Orta Asya ülkelerin-
Rusya - Orta Asya Petrol ve Gaz de % 33 oranında gerçekleşmiştir. Bölgede gerçek-
Bağımsız Devletler Topluluğu’nun 8 Ara- leşen doğrudan yabancı yatırımlar, maden sahaları
lık 1991’de kuruluşu, bu yeni bağımsız ülkeleri ve enerji kaynakları üzerinde yoğunlaşmaktadır.
‘petrol’e endeksli Sovyet modeline’ entegre etmek Öte yandan BDT üyesi Orta Asya ülkeleri, toprak-
amacıyla gerçekleşmiştir. Buna benzer bir şekilde larında yapılacak doğrudan sermaye yatırımlarını
Rusya, Kolektif Güvenlik Antlaşması çerçevesinde arttırmak amacıyla, yatırımcı ülkelere çeşitli kolay-
Mayıs 1992’de atılan imzalarla birlikte, bölge ülke- laştırıcı imkânlar sunan anlaşmalar önermektedir.
lerini güvenlik eksenli bir halkada bir arada tutmak Orta Asya ülkelerinin hemen hepsinde tüketim
istemektedir. Öte yandan Rusya, Orta Asya ülkele- mallarına yönelik büyük bir üretim talebi bulun-
ri üzerindeki siyasal çıkarlarını ekonomik verilerle maktadır. Söz konusu ülkeler, bu talebi karşılayacak
destekleme çabası içerisindeyken söz konusu ülke- nitelikteki yatırımlara öncelik tanımakta, ülkelerin-
lerin bağımsızlıklarını Moskova’ya karşı muhafa- de üretimi ve istihdamı sağlayacak fabrikaların ku-
za çabası bulunmaktadır (Park, 2004). Rusya’nın rulmasına önem vermektedir (Karaköy, 2006: 147).

BAĞIMSIZ DEVLETLER TOPLULUĞU - BDT 1. Belarus

2. Moldova

3. Ukrayna

4. Rusya

5. Ermenistan
Belarus 6. Azerbeycan
Moldova
Ukrayna Rusya n
7. Türkmenistan

8. Özbekistan
Kazakistan
k
ki
Ermenistan
it 9. Kazakistan
Azerbeycan
Özbekistan 10. Kırgızistan
T
Türkmenistan Kırgızistan
n
Tacikistan 11. Tacikistan

Şekil 3.2 BDT Üye Ülkeleri (Türkmenistan gözlemci üyedir)

71
Rusya’nın Orta Asya ve BDT Politikaları Kapsamında Bölgesel Güç Dengelerinin Değişimi

Rusya, BDT ülkeleri içinde ulus devlet olma KGAÖ’nün öncelikli faaliyet alanı Orta Asya böl-
süreçleri ile ekonomik/siyasal/askerî yapılanma- gesidir. Bölgedeki ABD askerî varlığından rahatsız
larındaki zafiyet ve çalkantıları dikkate alarak bu olan Rusya, KGAÖ çerçevesinde Orta Asya’daki
devletlerin ABD-AB ikilisi ile Çin’in kontrolü al- askerî nüfuzunu artırmayı hedeflemektedir.
tına girme tehlikesini, ulusal güvenliğine karşı bir
tehdit olarak yorumlamıştır. BDT’nin kurumsal
etkinliğinin beklentilerin gerisinde kalması nede- Güvenlik anlamında BDT ülkelerinin
ni ile Kremlin’in bu defa alternatif kurumsallaş- NATO muadili olan örgütlerinin adı Ko-
ma yolları için çaba sarf ettiği görülmektedir. Bu lektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’dür
bağlamda Rus siyasal elitinin Avrasya Ekonomik (KGAÖ veya Collective Security Treaty
Bölgesi, Rusya-Belarus Birliği, Rusya-Belarus-Uk- Organization: CSTO). 7 Ekim 2002’de
rayna-Kazakistan Büyük Dörtlüsü gibi yeni işbir- Belarus, Ermenistan, Kazakistan, Kırgı-
liği modelleri kapsamında bölgesel üstünlüğünü zistan, RF ve Tacikistan Devlet Başkanla-
muhafaza gayretlerini sürdürmek istemektedir. rının katılımı ile kurulmuştur. Diğer adı
ile “Taşkent Antlaşması” olarak da bilinen
örgüt, 23 Haziran 2006’da Özbekistan’ın
BDT Örgütünün Kolektif Savunma ve da katılmasıyla yedi ülkeden oluşan bir
Güvenlik Boyutu güvenlik örgütüne dönüşmüştür.
Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından ku-
rulan Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) alanın- Rusya için BDT, eski SSCB topraklarında yeni-
da dış tehditlere karşı güvenliği sağlamak amacıyla, den liderlik rolü oynamasında askerî güvenlik, eko-
15 Mayıs 1992’de Ermenistan, Kazakistan, Kırgızis- nomi ve işbirliği düzleminde önem taşımaktadır. Bu
tan, Rusya Federasyonu, Tacikistan ve Özbekistan bağlamda, “Orta Asya”, “Belarus ve Ukrayna” vaz-
arasında Kolektif Güvenlik Anlaşması (KGA) imza- geçilmezlik unsuru taşırken komünizmin çöküşü-
lanmıştır. 1993 yılı içerisinde Gürcistan, Azerbaycan nün ardından oluşan “kimlik bunalımının” yarattığı
ve Beyaz Rusya da bu anlaşmaya katılmıştır. KGA, sorunların da etnik, coğrafi, ekonomik faktörler ile
bir üye devletin toprak bütünlüğüne ve egemenliği- desteklenmesi yoluyla, siyasal istikrarın ve sınırların
ne karşı bir tehdit oluştuğu zaman, KGA çerçevesin- güvenliğinin yeniden Rus varlığı ile desteklenme-
de acil görüşmeler mekanizmasının çalıştırılmasını, si hedeflenmiştir. Rusya bu çerçevede, Kazakistan
bir üye devlete karşı saldırı gerçekleştiği zaman ise Baykonur Hava Üssü başta olmak üzere 7 önemli
askeri yardım dâhil gerekli desteğin sağlanmasını askerî üsteki faaliyetlerini devam hakkını muhafaza
öngörmektedir. 1990’lı yıllarda KGA, üye ülkelerin etmiştir. Kırgızistan’da ABD’nin Manas’ta askerî üs
güvenliklerini sağlamaktan uzak kalmış, her şeyden edinme çabası, Moskova’yı endişelendirmiştir. Rus-
önce eski Sovyet alanında Rus askerî etkinliğini sür- ya, 999 Kant Hava Üssü başta olmak üzere, radar
dürme aracı görevini görmüştür. 1990 sonlarında ve istihbarat dinleme tesislerindeki hava ulaştırma ve
Rusya Kafkasya’da askerî varlıklarını azaltmaya baş- savunma birliklerini yeniden takviye etmiştir.
lamıştır. Rusya Gürcistan’daki üslerini kapatma nok- Rusya, BDT içinde, Batı’da NATO ve ABD
tasına gelince bölgede müttefiki olarak düşündüğü askerî güç yapısına karşı bir ileri savunma hattı elde
Ermenistan’da askerî varlığını artırmaya başlamıştır. etmek imkânına sahip olmuştur. İkinci stratejik
Rusya, güney kanattaki gelişmeleri kendi gü- avantaj ise Orta Asya bölgesindeki radar-uydu iz-
venliği ve karşı dengenin ana garantisi olan Rus or- leme istasyonları ile ABD ve Çin’in Diego Garcia
dularının varlığının devamı olarak yorumlamıştır. Adası-Hindistan-Pakistan-Basra Körfezi-İran-Hint
Rusya bu bağlamda bölgedeki askerî gücünü tak- Okyanusu eksenindeki tüm askerî faaliyetleri hak-
viyeli olarak modernize ederken Ermenistan ile ya- kında istihbarat ve erken uyarı hattını kendi kont-
kın bir savunma ittifakı kurmayı tercih etmiştir. Bu rolü altına almıştır. Rusya’nın BDT ile güvenlik
bağlamda, 1999 yılının sonuna gelindiğinde anlaş- alanındaki üçüncü önemli kazancı, Doğu Avrupa
madan üç ülke eksilmiştir: Azerbaycan, Gürcistan ve Orta Doğu silah pazarını kaybetmesi ile oluşan
ve Özbekistan. BDT alanında Rusya’nın üye oldu- kritik açığın kapatılması imkânının sağlanmasıdır.
ğu diğer teşkilatlarda da olduğu gibi, KGAÖ tama- BDT ülkeleri, Rus silah sanayinin birinci derecede
men Rusya’nın etkisinde bulunmaktadır. Kısacası önemli pazarı olmak durumunu korumaktadır. Rus-
Rusya, KGAÖ’nün NATO’ya denk bir bölgesel ya, hem kendi silah sanayinin devamını sağlamakta
güvenlik örgütü olarak tanınmasını istemektedir. hem de NATO-ABD-Çin’in bu ülkelere silah satışı
Son dönemde, KGAÖ yetkililerinin belirttiği gibi, ile nüfuz alanı elde etmelerini önlemektedir.

72
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Rusya, BDT içindeki askerî varlığını, Tacikistan tekim 1992’de Tacikistan iç savaşı esnasında ortaya
topraklarında konuşlu bulunan 10 önemli askerî üs çıkan kargaşa ortamının bertaraf edilip çözüme ka-
ile takviye etmiştir. Afganistan sınırındaki Rus Moto- vuşmasında Rus askeri önemli rol üstlenmiştir. 1993
rize Birlikleri bölgeden terörist sızmaların önlenmesi yılında BDT’nin dış hudutlarının korunması amacı
amacı ile özel askerî birlikler ile donatılmıştır. Rusya ile Orta Asya Cumhuriyetleri, Rusya ile ortaklık ant-
Tacikistan’da Nurek askerî üssünün yanı sıra, elektro- laşması imzalamıştır. Tacikistan, 1993 Antlaşması ile
nik harp, uzay uydu izleme istasyonları, yüksek irtifa Ortak Askerî Müdahale Gücü oluşturmuştur. 2000
arama-tarama radarları, elektrooptik keşif istihbarat, tarihindeki Minsk Antlaşması, üye devletler arasın-
lojistik destek taburları ile stratejik bir avantaj elde daki askeri güvenlik ve savunma boyutunun derin-
etmiştir. Rusya, bu doğrultuda BDT içindeki üye leştirilmesini ve işbirliğinin kurumsal çerçevesinin
devletler arasında ortaya çıkan anlaşmazlıkların çö- güçlendirilmesini amaçlamıştır. Ancak, Özbekistan
zümünde de önemli kazanımlar elde etmiştir. 1992 ve Türkmenistan bu askeri işbirliği çemberinin dışın-
Taşkent Antlaşması bu yoldaki ciddi bir adımdır. Ni- da kalmayı tercih etmişlerdir.

Resim 3.1 BDT Coğrafyasındaki Rus Askerî Üslerinin Dağılımı


Kaynak: Mesut Caşın, “New Horizons in Transatlantic Ballistic Missile Defense”, http://valdaiclub.com/usa/28841.html

Öğrenme Çıktısı
3 Rusya’nın BDT güvenlik politikalarının coğrafyasına yönelik stratejik esaslarını
açıklayabilme

Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Rusya’nın yakın çevre dokt-


BDT’nin kuruluş amacı
rininde, BDT’nin Batı, Kolektif Güvenlik Antlaş-
ile “petrole endeksli Sovyet
Kafkaslar, Orta Asya ekse- ması Örgütü’nün kuruluş
modeli” arasındaki ilişkiyi
ninde hangi stratejik hedef- amacını tartışın.
açıklayın.
leri belirlenmiştir?

73
Rusya’nın Orta Asya ve BDT Politikaları Kapsamında Bölgesel Güç Dengelerinin Değişimi

AVRASYA EKONOMİK selme eğilimi gösteren radikal İslami hareketlerin


TOPLULUĞU (AET) ORTAK sadece “Tacikistan-Özbekistan-Kırgızistan” üçgeni
ENERJİ POLİTİKALARI ile sınırlı kalmadığı gözlemlenmektedir. Bununla
birlikte, Rusya Avrasya’daki İslami hareketlerin ön-
BDT Topluluğu, üye ülkelerin yaklaşık 240 gördüğü siyasal düzen değişikliği ile bölgesel ölçek-
milyon nüfus potansiyeli dikkate alındığında, ulus- te İslam Devleti modeli kurulmasını tehdit olarak
lararası ticaret ve ekonomi alanındaki en büyük algılayarak gelişmeleri dikkatle takip etmektedir.
pazarlardan birisini teşkil etmektedir. Avrasya Eko- Ortodoks Kilisesinin kuruluşunun bininci yılı olan
nomik Topluluğu (AET), Beyaz Rusya, Kazakistan, 1988’de kiliseler açılmış, İncil serbest bırakılmıştır.
Kırgızistan, Rusya, Tacikistan’ın gümrük birliğinin Putin’le birlikte RF İslam dünyasıyla da ilişkilerini
oluşmasının tamamlanması ve daha sonra da ortak geliştirmiştir. 2005’te İslam Konferansı Örgütüne
ekonomik alanın kurulmasını hedefleyen bir ku- (İKÖ) gözlemci sıfatıyla katılmış, ülke içindeki
rum olarak planlanmıştır. 10 Ekim 2000 tarihinde Müslümanları benimseyerek Batı’nın aksine İslam
imzalanan AET Kurucu Antlaşması 30 Mayıs 2001 dünyasını “tehdit” olarak algılamaktan kaçınmıştır.
tarihinde yürürlüğe girmiştir. Mayıs 2002 tarihin-
de Moldova ve Ukrayna, Nisan 2003’te ise Erme- Rus siyasal eliti kimlik problemini aşabilmek
nistan AET’ye gözlemci olarak katılmışlardır. Av- maksadı ile Sovyet Ana Vatanı kavramını, halkın
rasya Ekonomik Topluluğunda küçük bir yönetim Slavik Rus kimliği ortak paydası altında yeniden
sistemi, açık karar alma ve sorumluluk mekanizma- buluşabileceği bir çözüm olarak tanımlamıştır. Bu
sı işlemektedir. Katılımcı ülkelerin finansal katkıla- maksatla, XIX. yüzyılda kullanılan Avrasya Mede-
rıyla orantılı bir şekilde yönetim organlarında ölçü- niyeti fikri yeniden gündeme getirilmiştir. Ancak
lü oylamayı öngören, katılımcı ülkelerin ekonomik bu yaklaşım, Marksist yaklaşımdan farklı olarak,
ağırlığına göre işletilen bir sistem uygulanmaktadır. Doğu medeniyetinin Batı’dan uzaklaşarak, “iki
AET uluslararası bir örgüt statüsüne sahip bulun- medeniyet arasında jeopolitik mücadele” esasına
makta, Entegrasyon Komitesi hem Moskova’da dayalı yeni Rus milliyetçilik anlayışının Rus siyasal
hem de Almaatı’da faaliyet göstermektedir. Ma- eliti arasında baskın görüş olarak benimsenmesi ile
yıs 2002 tarihinde AET Devletler Arası Konseyi neticelenmiştir. Bu bağlamda, Slav, Türk, Kafkas-
tarafından alınan karar gereğince (Dünya Ticaret yalı, Finli, Moğol ve diğer Rus halklarının Avras-
Örgütüne üye olan Kırgızistan hariç olmak üze- ya ortak paydası altında birleşmeleri gerektiği fikri
re) Topluluk üyeleri devlet başkanları seviyesinde ön plana çıkmıştır. Rusya’nın, bölgede büyük güç
Dünya Ticaret Örgütüne katılım konularını koor- olarak yeni misyonunun aynı zamanda ahlaki ve si-
dine etmektedirler. AET’nin faaliyetlerinin iyileşti- yasal sorumluluk alanı olarak Avrasya’nın bölgesel
rilmesi ile ilgili güncel konuları ele alan 27 Nisan polisi misyonu ile donatıldığı iddia edilmiştir. Bu
2003 tarihli AET Duşanbe Zirvesi’nde onaylanan maksada uygun olarak da Near Abroad-Yakın Çevre
Avrasya Ekonomik Topluluğunun 2003-2006 yıl- doktrininin aynı zamanda Rusya’nın bir Avrasya
ları için öncelikli geliştirme programında enerji, Gücü olarak yeni emperyal konumlamasının işlev-
ulaştırma, tarım gibi ekonominin reel sektörlerin- selliğini temsil ettiği belirtilmiştir.
deki işbirliğinin hızlandırılması konuları görüşül-
müş ve AET’in Mahkeme Tüzüğü onaylanmıştır. Rusya ve BDT Ülkelerinde İslam ve
Terör Algısı
Yeni Rus Siyasal Kimliği Modern Rus kimliğinin en önemli bileşeni
Orta Asya bölgesinde egemenliklerini kazanan Ortodoks Hıristiyanlıktır. Gerek Çarlık Rusya’sı
yeni cumhuriyetler Kazakistan, Türkmenistan, Öz- gerekse Sovyet yönetimi dönemlerinde Avrasya
bekistan, Kırgızistan ve Azerbaycan’ın Türkçe dilini jeopolitiği kültürel ve askerî olarak olduğu kadar
kullanmaları ve Müslüman kimlikleri, Sovyet mi- ekonomik özellikleri dolayısıyla da Rusya için dai-
rasını reddeden siyasal duruşları, demokratikleşme ma hayati önem taşımıştır. Rusya, çift başlı kartalı
ve liberal ekonomi arayışlarını da harekete geçir- simgeleyen bayrağı ve Romanov dönemindeki millî
miştir. Gerek 1991 sonrası Rusya’nın askerî gücü- marşının “Tanrı, Çarı Korusun” söylemini %20’si
nün azalması gerekse 11 Eylül saldırıları sonrasında Rus ve Ortodoks Hıristiyan olmayan kendi halkın-
genel olarak değerlendirildiğinde, bölgede yük- dan talep etmiştir. SSCB’nin dağılmasının ardın-

74
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

dan Avrasya coğrafyasında egemenliklerini kazanan Antlaşması imzalamıştır. Avrasya coğrafyasına şekil
Ukrayna, Gürcistan, Azerbaycan, Belarus, Moldo- veren SSCB’nin dağılması aynı zamanda Sovyet
va, Litvanya, Letonya, Estonya, Kazakistan, Kırgı- değerlerinin yıkılması ve farklı ulusları birbirinden
zistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan’da ayıran milliyetçilik sınırlarının da ortadan kalk-
etnik milliyetçilik yükselen siyasal çatışma unsu- ması anlamına gelmiştir. Çeçenistan, Afganistan
ru hâline gelmiştir. Bölgedeki sorunlar, Rusya’nın ve Tacikistan’daki silahlı çatışmalar ile eski Sovyet
Avrasya coğrafyasında yeni bir İslami terör dalgası peyklerinde oluşan Müslüman hareketleri, pek çok
ile çevrelendiği varsayımını ön plana çıkarmıştır. Rus tarafından Rusya’nın istikrarına ve özellikle
Ancak Rusya çok geçmeden Kazakistan, Tacikis- egemen bir Hıristiyan devlet olarak varlığına karşı
tan, Özbekistan ve Ermenistan ile Ortak Güvenlik büyük birer tehdit olarak görülmektedir.
Öğrenme Çıktısı
4 Avrasya Ekonomik Topluluğu’nun (AET) kuruluş amacını açıklayabilme

Araştır 4 İlişkilendir Anlat/Paylaş

AET’nin hedeflerinin ta-


Avrasya Medeniyeti fikrinin Sovyet değerlerinin yıkıl-
nımlanmasında örnek alı-
yeni bir kimlik oluşumunda ması hangi akımların etkili
nan bölgesel entegrasyon
etkisini tartışın. olmasına yol açmıştır?
odaklı örgüt hangisidir?

ORTA ASYA’DA DEĞİŞEN GÜÇ DENGELERİ VE BÖLGESEL AKTÖRLER


Uluslararası ilişkilerde SSCB’nin dağılması sonrasında, iki kutuplu sistemden çıkarak ABD’nin tek
hegemonik güç olarak dünya politikasına yön veren aktör olduğu hipotezine karşılık, çok kutupluluk
yaklaşımındaki Rus-Çin ittifakının geçerli olup olmayacağı tartışması gündeme gelmiştir. Bu noktada
ana argüman olan komünizm tehdidi yerine radikal İslam’ın dünya barışını tehdit edeceği ve hatta bu
örgütlerin ulus devletleri yıkmak için harekete geçeceği hipotezi ön plana çıkarılmıştır. Nitekim 11 Ey-
lül sonrasında ABD’ye destek veren Rusya, kapitalist ekonomiye geçişini G8 örgütü ve NATO gözlemci
üyeliği ile desteklemiştir. Putin yönetimi, ABD’nin Afganistan savaşında doğrudan yer almamakla birlikte
Pentagona, istihbarat ve lojistik destek sağlamıştır. Ancak Kremlin eski Doğu Avrupa ülkelerinin sosyalist
kamptan çıkıp NATO ve AB’ye tam üyelik alması ile ileri karakollarını da yitirmiştir. Öte yandan Rusya,
ABD askerî gücünün Irak ve Afganistan’ı işgalini kendine yönelik ileri bir hamle olarak algılamış ve Çin ile
bölgedeki ittifakını güçlendirme yoluna gitmiştir. Bu bağlamda ele alındığında BDT örgütü; ABD, AB ve
NATO’nun yayılmasına karşılık tampon olarak düşünülmüştür. Bir diğer kritik gelişme ise “Renkli Dev-
rimler” ve “Arap Baharı’nın” ABD tarafından Rus siyasal rejimini sarsmak amacı ile kurgulanan tehlikeli bir
senaryo şeklinde ve demokratik devrimlerin sıçrama tahtası olarak değerlendirilmesidir.
Siyasal tarihte iki önemli gelişme olan 1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılması ve 1991’de SSCB’nin fiilen
dağılması, dünya siyasal coğrafyasını Avrupa ve Orta Asya düzleminde yeniden organize etmiştir. 11 Eylül
sonrasında ise ABD ve NATO’nun Afganistan ve Orta Asya’da El Kaide ve Taliban gibi örgütlerin kul-
landıkları şiddet ve radikal terörle mücadele maksadı ile bölgede askerî güç konuşlandırması, uluslararası
ilişkilerde jeopolitik açılımları yeniden tartışmaya açmıştır. İşte bu radikal değişim süreci içinde BDT
coğrafyası da dünyanın ilgi merkezî hâline gelmiştir. Rusya ve ABD arasında öncelikli konuyu ise Avrasya
coğrafyasındaki nüfuz yapısı oluşturmaktadır. Rusya’nın etkinliğini artırmak istediği bir noktada ABD’nin
aldığı yeni pozisyon çıkar çatışmalarına yol açmaktadır.

75
Rusya’nın Orta Asya ve BDT Politikaları Kapsamında Bölgesel Güç Dengelerinin Değişimi

2008 küresel ekonomik krizi, 2011 Japonya tir. Öte yandan, ABD’nin NATO İttifakını Doğu
depremi, Orta Doğu’da Tunus ve Mısır’da başlayan Avrupa, Karadeniz ve Kafkasya coğrafyasında ge-
demokratikleşme ve totaliter liderleri iktidardan nişletme girişimleri, bu endişeleri siyasal rekabete
uzaklaştırma yolundaki devrim Libya’da 41 yıldır sürüklemiştir. Bu bağlamda, özellikle renkli dev-
iktidardaki Kaddafi rejimin devrilmesi ülkede iç rimlerin 2003 yılından itibaren Gürcistan, Uk-
savaşa dönüşürken NATO’nun silahlı müdahalesi rayna ve Kırgızistan’da güçlenmesi, Rusya’nın sert
yeni tartışmalara yol açmıştır. tepkilerine yol açmıştır.
Avrupa Birliği’nin Orta Asya politikaları uzun ABD’nin sahip olduğu askerî, ekonomik, siyasal
yıllar boyunca, coğrafi uzaklığın getirdiği birtakım ve teknolojik yetenekleri dikkate alınarak uluslara-
zorluklardan dolayı reaktif konumda seyretmiştir. rası sistemde Tek Hegemonik Güç olduğu hipotezi,
Ancak özellikle enerji alanında AB’nin Rusya’ya yeni bir değişim paradigmasının temelini oluş-
olan bağımlılık durumu, Birliği Orta Asya ülkele- turmuştur. Bu görüşün gerekçeleri olarak Beyaz
ri ile olan ilişkilerde proaktif bir politika izlemeye Saray’ın geçen 20 yıl zarfındaki kazanımları tartı-
sevk etmiştir (Kavalski, 2007). şılmıştır. Buna göre, SSCB’nin Kızıl Ordusunun
BDT yetkilileri AGİT ile bölgedeki güvenlik Doğu Almanya ve Avrupa topraklarından Rusya
sorunları ve seçimleri izleme konusundaki çalış- hudutlarına geri çekilmesi ile başlayan değişim,
malarda işbirliğinin arttırılması gerektiğini vur- uluslararası sistemde yeni bir güç boşluğunun mey-
gulamaktadır. Temmuz 2010’da yapılan AGİT dana gelmesine yol açmıştır. Buna mukabil, Was-
toplantısında konuşan BDT Sekreteri Lebedev, hington savunma bütçesini 550 milyar dolara yük-
Orta Asya’daki güvenlik sorunlarının çözümünde selterek 1991 Körfez Savaşı’nda elde ettiği başarı
AGİT’in BDT için mutlak bir gözlemci ve işbirliği sonrasında Orta Doğu’da askerî gücünü takviye
aktörü olduğunu ifade etmiştir. Öte yandan BDT etmiştir. ABD, Arap sokağında Libya-Mısır-Tu-
coğrafyasındaki demokratik gelişimi sürdürülebilir nus-Suriye krizlerine doğrudan müdahale etmiştir.
bir çizgide seyrettirmek için AGİT’in rolü, sıklıkla Bush yönetimi, 11 Eylül terör saldırıları sonrasında
atıf yapılan önemli bir unsurdur (Crozier, 2010). Afganistan’da Taliban ve El Kaide örgütlerine karşı
Öte yandan Rusya Federasyonu için G-8’ler borç terörle mücadelesini başlatmış ve Obama yöneti-
alma ve borç ödeme platformu olmuştur. Böylece mi, Bin Ladin’i Pakistan topraklarına düzenlediği
RF’nin kapitalist ekonomik sistemle bütünleşmesi- harekât ile öldürmüştür. Öte yandan ABD, terörle
ne katkıda bulunulmuştur. mücadele politikası kapsamında ilk kez Kafkaslar
ve Orta Asya’da askerî güç konuşlandırmıştır. Was-
hington, bölgede Taliban ve El Kaide terör örgüt-
ABD’nin Hegemonik Oyuncu Olarak lerinin güçlenmesi tehdidinin, Rusya ve Çin’in dış
Rusya’ya Meydan Okuması politikaları ve hayati çıkarlarına aykırı olduğuna iki
Soğuk Savaş süresince ABD ve SSCB arasında ülkeyi ikna etmiştir.
devam eden iki kutuplu denge sona ermiştir. Ame- Sovyetler Birliği’nin dağılması üzerine ABD
rikan dış politika kuramcıları Rusya’nın yeniden başlangıçta, tüm diplomatik ve askerî müzakere
eski gücünü elde edip Orta Asya ve eski Slav coğ- ağırlığını, nükleer silahların tek elde toplanması-
rafyasını oluşturan Doğu Avrupa’da nüfuz elde et- na verirken Orta Asya Devletlerinin de demokra-
mesini önlemek amacıyla, Baltık Cumhuriyetleri, si, insan hakları ve piyasa ekonomisi gibi konula-
Ukrayna ve Belarus’un, Kremlin’in çekim gücün- ra öncelik vermesini istemiştir. 1993-1995 yılları
den önce izole edilip müteakiben koparılması amaç arasında Rusya’nın Orta Asya’da etkisini artırma
edinilmiştir. ABD benzeri yaklaşımını, Karadeniz- girişimlerine ses çıkarmayan Amerikan yönetimi,
Kafkaslar bölgesine de taşımak için, bu ülkelere 1995 yılından sonra, bölgede faaliyet gösteren
ekonomik yardımın yanı sıra demokratikleşme ha- Amerikan petrol şirketlerinin ticari faaliyetlerinin
reketlerinde de destek verirken güvenlik boyutun- Rusya tarafından engellenmesi üzerine, 1997 yı-
da NATO örgütsel temel çatı olarak kullanılmıştır. lında bölge politikasını radikal bir şekilde değiştir-
11 Eylül saldırıları ve Irak’ın işgali sonrasında te- miştir. Bu bağlamda, İran üzerinden geçecek boru
rörle mücadele kapsamında ABD ve NATO askerî hatlarının inşasına engel olan ABD yönetimi, çok
kuvvetlerinin Avrasya coğrafyasında kalıcı şekilde yönlü boru hatları politikasına uygun olarak Ba-
bir statü taşıması, Moskova’yı kuşkuya yöneltmiş- kü-Ceyhan Petrol, Hazar Geçişli Doğal Gaz, Ha-

76
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

zar Boru Hattı Konsorsiyumu ve Kafkas Geçişli landıktan sonra, uluslararası sistemin nasıl bir etki
Boru Hatları projelerine, hem stratejik hem de si- yaratacağı ve uluslararası sistemdeki ABD gücünün
yasi anlamda ciddi destek vermiştir. ABD, Avrupa yeni dünya düzenindeki istikrarın sağlanması için
ekseninde NATO’nun genişlemesine bağlı olarak ne gibi değişiklikler getireceği olmuştur. ABD’nin
Yugoslavya krizinde temel aktör olmuştur. Ayrıca Grand Strategy-Büyük Strateji perspektifi açısın-
buna ek olarak Baltık Denizi-Doğu Avrupa-Bal- dan ele alındığında, gelecekte Rusya ve Ukrayna
kanlar ve Karadeniz’de nüfuz alanı etkisini NATO arasında çıkabilecek bir uyuşmazlığın, Avrasya’da
bayrağı altında genişletip Füze Kalkanı projesini tehlikeli bir potansiyel çatışma tipine dönüşebi-
hayata geçirmiştir. ABD, BDT içinde Ukrayna ve leceği endişesine yer verilmiştir. Ayrıca Avrasya’da
Gürcistan’da demokratik seçimleri destekleyerek, meydana gelebilecek bir çatışmaya Büyük Güçle-
bu ülkelerdeki Kadife Devrimlere destek vermiştir. rin müdahale etme olasılığının kuvvetle muhtemel
ABD petrol şirketleri, Orta Asya ve Hazar enerji olduğu da vurgulanmıştır. Bu bağlamda, ABD’nin
kaynaklarına ortak olma çabalarını güçlendirmiş- tek küresel süper güç olarak statüsünü muhafaza
tir. Afrika ve Pasifik bölgesinde ekonomik ve askerî etmesi, eski Sovyet coğrafyasında meydana gele-
üstünlüğünü takviye etmiştir. bilecek bir çatışmaya müsaade etmemesi gerektiği
Soğuk Savaş sonrasında ABD dış politikası için öne sürülmüştür.
öncelikli sorun, iki kutuplu güçler dengesi parça-

RUSYA’NIN BDT POLİTİKASI VE GÜÇLER DENGESİ

KIRGIZİSTAN
TACİKİSTAN
AB
BDT
ERMENİSTAN KAZAKİSTAN
GÜRCİSTAN TÜRKMENİSTAN
NATO BATI AZERBAYCAN ÖZBEKİSTAN

UKRAYNA ŞİÖ
ABD BELARUS RUSYA ŞANGHAY
MOLDOVA ÇİN İŞBİRLİĞİ
ÖRGÜTÜ

TÜRKİYE TÜRKİYE

ABD
AB

Şekil 3.3 BDT Güçler Dengesi


Zbigniew Brzezinski, Avrasya’yı Süper Kıta olarak tanımlarken SSCB’nin çöküşünün yarattığı Kara
Delik’in doldurulmasının tek Süper Güç ABD için tarihsel bir fırsatı ortaya çıkaran, en önemli “Jeopo-
litik Ödül” olduğu hipotezini öne sürmüştür. Peki, bu ödülü ABD tek başına veya bölgesel müttefikleri
ile kullanabilir mi? Yoksa geçmişte Rusya’nın İngiltere’yi Hindistan yarım adasından uzaklaştırması ör-
neğinde olduğu gibi Yakın Çevre- doktrini ile Atlantik Gücü’nü geri yollayabilir mi? Geçmişte Mao’nun
ileri sürdüğü üzere, Çin önce ABD’yi ardından Rusya’yı Avrasya’dan geri atıp yükselen ekonomik ve
kıtasal gücünü Avrupa topraklarına kadar taşıyabilir mi? Bir diğer argüman olarak ABD Avrasya’da sürp-
riz çıkışlar yapabilir mi? Zbigniew Brzezinski, Huntington’un “ABD’nin üstün olmadığı” bir dünyanın
daha fazla şiddet ve düzensizlik içine düşeceği ve daha az demokratik olacağını, bu nedenle de Birleşik
Devletlerin üstünlüğünün; “uluslararası düzenin geleceğine temel teşkil ettiği” hipotezinden yola çı-
karak Avrasya üzerinde üstünlük mücadelesinin, aslında küresel üstünlüğün sürdürülebileceği “satranç

77
Rusya’nın Orta Asya ve BDT Politikaları Kapsamında Bölgesel Güç Dengelerinin Değişimi

tahtası” olduğunu iddia etmiştir. Brzezinski, bu Çin ile özellikle ŞİÖ çerçevesinde ilişkilerin
tarihi fırsatı değerlendirmek için, ABD’nin tek geliştirilmesi bu yeni arayışın bir örneğidir. Rus-
süper güç sıfatı ile bir satranç ustası gibi düşüne- ya, önceki yıllarda ABD ile ters düştüğü zaman-
rek Avrasya’nın tümü ile bütünleşmiş, kapsamlı ve lar AB ile yakınlaşırken AB ile arası bozulduğu
uzun vadeli bir jeostrateji oluşturması ve uygula- zaman da ABD ile yakınlaşmıştır. Ancak, Ukray-
ması gerektiğini ileri sürmüştür. na’daki devrim sırasında ve sonrasında Rusya, hem
Rusya, içine düştüğü siyasal istikrarsızlık ve par- Washington’u hem de Brüksel’i karşısında bul-
çalanma tehlikesinin önüne geçmek isterken Çin, muştur (Kamalov, 2011). ABD’nin Orta Asya’ya
ABD’nin ekonomik, askerî ve siyasal varlığının Av- ilişkin bölgeselleşme çerçevesindeki politikaları,
rasya dengelerini bozacağı endişesi ile Moskova’nın birtakım çelişkileri içerisinde barındırmaktadır.
reformlarını ve Washington ile işbirliğini ciddi ABD’nin bölgeye olan ilgisi 1990’ların ikinci ya-
kaygılar ile izlemeye almıştır. Bu çerçevede Başkan rısından itibaren enerji kaynakları temelinde şe-
Putin 2007 Münih Konferansı sırasındaki Soğuk killenmektedir. Amerikan politika yapıcıları, Orta
Savaş sonrasında öngörülen tek kutuplu dünyayla Asya’yı Amerikan çıkarlarının geniş bir şekilde
ilgili değerlendirmesinde, “...günümüz dünyasında, uygulama alanı olarak görürlerken, bu uygulama-
tek kutuplu dünyanın kabul edilemez olmasının yanı nın bölgesel ikili ilişkilerin geliştirilerek yapılması
sıra, aynı zamanda imkânsız olduğu kanaatindeyim” gerektiğine inanmaktadırlar. (MacFarlane, 2004).
görüşünü dile getirmiştir. Putin’in, “ ...son yıllarda 11 Eylül terör saldırıları Orta Asya ülkelerinin
ABD politikalarındaki tek kutuplu bir dünya yarat- Rusya ile olan ilişkilerinde bir dönüm noktası teş-
ma çabalarını tedirginlikle izliyorum. Bir ülke kendi kil etmektedir. Uluslararası terörizme karşı ABD
kurallarını dünyanın geride kalanına, sanki kendi iç tarafından başlatılan savaş, Orta Asya ülkelerinin
düzeniymiş gibi, kabul ettirmeye çalışırsa huzur ve kendi toprakları çerçevesinde gerçekleşen uyuştu-
istikrar değil, sorunlar yumağı bekleyin. Çağdaş dün- rucu, kara para ve bununla bağlantılı olarak terörle
yada tek efendi fikri mümkün olmadığı gibi, kabul mücadele konularında ABD ile başlayan işbirliği
edilmez de. ABD, tehlikeli biçimde güç kullanıyor. sürecinin kapısını aralamıştır. Bu durumdan bir
Avrupa’ya füze kalkanı kurarsanız gereken cevabı ve- hayli rahatsız olan Rusya, bölge ülkeleriyle gü-
ririz...” açıklaması, geleneksel diplomatik tanımla- venlik alanındaki ilişkilerini derinleştirmek adına
malar dışındaki en dikkat çekici radikal eleştiri ola- Putin döneminde proaktif bir politika izlemeye
rak ön plana çıkmıştır. “NATO’nun genişlemesinin başlamıştır (Kimura, 2005).
barışın korunmasına katkı sağlamadığını’’ vurgula- Öte yandan Orta Asya Cumhuriyetleri Soğuk
yan Putin, “dünyada tek bir güç olmasının faydalı Savaş’ın sona ermesiyle birlikte, bölgedeki iki
olmadığını, tek bir ülkenin tek başına hareket etme- önemli aktör olan Rusya ve ABD’nin etkisinden
sinin dünyada her zaman daha fazla acıya neden ol- uzak kalma çabası içerisindedirler. 19. yüzyıldan
duğunu’’ ileri sürmüştür. bu yana Moskova, jeopolitik yönelişi çerçeve-
Başlangıçta ABD dış politikası Rusya ve Çin sinde başta Kazakistan olmak üzere Orta Asya
ile ortaklığa ve Bush Doktrini çerçevesinde terör- bölgesini nüfuz alanı olarak değerlendirmekte-
le savaş denklemine oturtulmuştur. ABD’nin Ta- dir. Rusya’nın bölgeye ilişkin stratejik yönelişini
liban ve El Kaide terör örgütleri ile mücadelesi bu ekonomik konulardan öte güvenlik çerçevesinde
bağlamda destek bulmuştur. Ancak, harekât son- anlamlandırmak gerekmektedir (Thomas, 2010).
rasında ABD askerlerinin NATO kuvvetleri ile Batılı uluslararası örgütlerin eski Sovyet coğraf-
birlikte Afganistan ve Orta Asya’da konuşlanması yasındaki ülkelerle bütünleşme politikası güt-
ve geri çekilmemesi, ABD’nin kurmaya çalıştığı meleri, Putin Rusya’sını rahatsız eden, bir yayıl-
Füze Kalkanı projesindeki adımlarından çıkan macılık alanı olarak algılanmıştır. Putin, Münih
sonuca bakıldığında, Beyaz Saray’ın Avrasya Gizli Konferansı’nda endişelerini dile getirirken Uk-
Ajandası olduğu, enerji kaynaklarını kontrol et- rayna ve Gürcistan’ın NATO üyeliklerinin gele-
meyi planladığı gerekçesi ile Moskova ve Pekin’in cekte savaş nedeni olabileceğini vurgulamıştır. Bu
sert tepkisi ile karşılaşmıştır. Bu gelişme, Rusya ve varsayım, 2008 Rusya-Gürcistan savaşında, ABD
Çin arasında Soğuk Savaş sonrasında ABD karşı- ve NATO’nun Rusya ile, Karadeniz ve Kafkasları
sında yeni bir ittifak cephesi oluşturma eğilimleri- kapsayan bir çatışmanın kritik eşiğine sürüklene-
ni güçlendirmiştir. bileceğini de ortaya koymuştur.

78
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Rusya’nın Orta Asya Politikalarında Şanghay Örgütü: Orta Asya’nın


Ortak ve Rakibi: Çin NATO’su Olur mu?
Soğuk Savaş döneminde çalkantılı bir seyir izle- ABD’nin öne sürdüğü tek kutupluluk hipote-
yen SSCB ve Çin ilişkileri, her iki ülkenin kendile- zine karşı çıkan Rusya, bu maksatla Çin ile Şanghay
rini “sonsuza dek iki kardeş ülke” ilan etmeleriyle eş İşbirliği Örgütünü kurarak Avrasya bölgesinde ABD
düzeyde gelişmiştir. Ancak, iki ülke ilişkileri Avras- askerî varlığını dengeleme eğilimini ön plana çıkar-
ya coğrafyası üzerinde sınır anlaşmazlıkları, ideolo- mıştır. Buna göre Rusya, AB ve NATO’nun Doğu’ya
jik, askerî ve siyasal çatışma sürekliliğini muhafaza doğru genişlemesinden rahatsızlığını gizlememektedir.
etmiştir. Moskova ve Pekin, ABD’nin tek hege- Öte yandan Rusya, Renkli Devrimler ile Moldova-
monik güç iddiası karşındaki ortaklık zemininde Ukrayna-Gürcistan’ın, ABD ve AB’nin siyasal, ekono-
birleşmeyi hayati çıkarlarına uygun bulmuşlardır. mik ve askerî çekim alanına girmesini, kendi hayati çı-
Yeltsin ve Jiang Zemin, 1994 tarihinde yapısal iş- karlarına karşı ciddi bir tehdit olarak tanımlamaktadır.
birliği adımlarını atarken 1996’da iki ülke ilişkileri ABD, kendisine rakip ve tehdit olarak gördüğü
üst seviyeye taşınmıştır. İki aktörün çok taraflılık İran’ın Avrasya’daki harekât sahasını daraltıp Rusya ve
söylemleri, Tiamenan Meydanı olaylarından son- Çin ile olan dinamik askerî, ticari ve siyasal bağlarını
ra, Başkan Clinton’un insan hakları ihlalleri nede- kesmeyi amaçlamaktadır. Rusya Federasyonu Orta
ni ile Çin’i izole etme girişimleri, bu yakınlaşma- Asya ile olan ilişkilerini askerî alanı da kapsayacak ni-
yı hızlandırıcı etki yapmıştır (Wishnick, 2001a). telikte genişletmek arzusu içerisindedir. Bu çerçevede
Taraflar, ilişkilerini 16 Haziran 2001 tarihli “İyi Rusya’nın kurucuları arasında yer aldığı Şanghay İş-
Komşuluk ve Dostane Komşuluk Antlaşması” ile birliği Örgütü bölgesel güvenliği sağlamayı amaçlayan
derinleştirmişlerdir. ABD’nin Avrasya ve Pasifik bir örgüt olarak kurulmuştur. Hukuksal statü olarak
eksenli füze savunmasını amaçlayan Füze Kalkanı ise ŞİÖ, NATO gibi bir askerî birlik niteliğinde de-
Projesi, NATO’nun genişlemesi, Kosova harekâtı ğildir. Örgüt, Rusya ve Çin’in üzerinde uzlaştığı Asya
ve Renkli Devrimler, sonuç olarak ABD karşısında bölgesinden ABD’yi uzaklaştırma çabası içerisinde
bu defa iki ülkenin askerî yakınlaşmasını berabe- olmakla birlikte, terör ve uyuşturucu trafiği ile mü-
rinde getirmiş ve Avrasya’da karşı bir cephenin var- cadele, ekonomi ve enerji alanlarında işbirliğinin ge-
lığını ortaya koyan yeni bir üçgenin doğmasına yol liştirilmesi amacına yönelik faaliyette bulunmaktadır.
açmıştır (Jingjie, 2000: 532; Tatu, 1999: 64). Buna karşın Rusya ve Çin arasında örgütün konum-
Çin; sahip olduğu geniş toprakları, ekonomiyi lanması konusunda çeşitli görüş ayrılıkları bulunmak-
etkileyen nüfusu ve doğal kaynaklarıyla bölgesel bir tadır. Çin, ŞİÖ’yü kendisi için önemli bir ekonomik
aktördür. Öte yandan BM Güvenlik Konseyindeki pazar olarak görmekte ve örgütün güvenlik konula-
veto hakkı, nükleer silah kapasitesi ve ekonomik rından ziyade ekonomik ilişkilerle ön plana çıkması
dev olma yolunda ilerlemesi ile uluslararası politi- gerektiğini öne sürmektedir. Rusya ise Orta Asya ile
kayı etkileme kapasitesindeki belirgin artışın, Çin’i olan ekonomik bağını ‘Avrasya Ekonomik Topluluğu’
uluslararası politik arenadaki belli başlı ülkeler ara- çerçevesinde değerlendirmektedir. ŞİÖ’yü ise güven-
sına soktuğu görülmektedir. Ancak bölgesel gücü lik eksenli bir örgüt olarak Çin ve ABD’yi dengeleme
büyük oranda ekonomik kalkınmasına dayanan unsuru olarak görmektedir (Kamalov, 2011).
Çin’in, gelecek yıllarda bu büyümeyi devam etti- Pek çok uzmana göre ABD Rusya ile ilişkilerini
rip ettiremeyeceği de tartışmalı bir konudur. Enerji geliştirmek yerine, nerede ve nasıl olursa olsun onu
kaynakları açısından dışa bağımlı olan bu ülkenin, sınırlama politikası izlemelidir. 2008 Ağustos’un-
İran ile olan ilişkileri de bu bakımdan önem arz daki Gürcistan Savaşı, Rusya-Ukrayna gaz krizi,
etmektedir. Duruma İran açısından bakıldığın- ABD’ye göre Rusya’nın neo-emperyalist yaklaşım-
da da; Çin’in İran için uzun zamandır dışlandığı larını gösterdiği gibi, İran ile gerçekleştirdiği ge-
uluslararası arenada politik ve ekonomik anlamda liştirilmiş konvansiyonel silah satışı ve nükleer iş-
işbirliğine gideceği küresel bir gücü temsil ettiği birliği de ABD’ye karşı tutumunu göstermektedir.
söylenebilir. Çin ve Rusya’nın diplomatik olarak Graham’a göre; Rusya’nın siyasi, ekonomik ve gü-
yakınlaşması, uluslararası sorunlarda birbirlerine venlik açısından Orta Asya’daki varlığı, Rusya’yı,
destek vermeleri ve ABD’ye karşı bu konuda işbir- Çin ve ABD ile birlikte bölgede yeni güvenlik
liğine gitmeleri açısından önemlidir. yapıları oluşturmada önemli bir oyuncu haline

79
Rusya’nın Orta Asya ve BDT Politikaları Kapsamında Bölgesel Güç Dengelerinin Değişimi

getiriyor. Rusya’nın bakıldığında, uzun vadede Rusya ve Türkiye’nin


bölgedeki varlığı is- arasında kurulan stratejik işbirliği, yerini tarihsel re-
dikkat tikrarlı güvenlik ya- kabete bırakır mı? Türkiye ile Rusya arasındaki iliş-
Türkiye’nin diyalog ortak- pılarının oluşturul- kinin temelinde önde gelen kalemler olarak enerji
ları arasında yer aldığı ŞİÖ, masındaki olasılığı ve ham madde ticareti denklemi oluşturmaktadır.
Haziran 2017’de Pakistan arttırıyor. Ama ABD, Bu tespite göre, Türkiye-Rusya enerji ilişkileri,
ve Hindistan’ı tam üye ola- bölgede Rusya hariç, • Mavi Akım Projesi,
rak kabul etti. diğer devletlerle iş-
• Güney Akım Projesi,
birliği içinde olma-
lıdır, aksi takdirde Rusya ile sağlanacak işbirliği • Samsun- Adana Boru Hattı Projesi,
hedefin gerçekleştirilmesine engel teşkil edebilir. • Mersin Akkuyu Nükleer Santral inşası,
olarak dört ayrı sektörde faaliyet göster-
mektedir.
Türkiye-Rusya İlişkileri
Soğuk Savaş döneminde Süper Güç konumun-
SSCB’nin yıkılması ve Rusya’nın liberal demok- daki Rusya, ticari ortak olarak Türkiye ile işbirliği
ratik siyasal modele geçişinde dahi, Rusya tarafı; yolunu seçmiştir. Günümüzde ise Rusya ile Türkiye,
Orta Asya bölgesinde Türkiye’nin Pan-Türkist yak- Avrasya bölgesinde güçlü bir ekonomik birlik oluş-
laşımlar ile bölgede nüfuz arayışı içerisinde oldu- turmaktadır. Bu farklılaşma esasen, aktörler arasın-
ğunu düşünmektedir. Türkiye’nin enerji projeleri daki dış politika uygulamalarında geleneksellikten
ile Moskova’ya meydan okuyan bir aktör olduğu ayrılma veya yeni bir tür stratejik işbirliği olarak
varsayımı, Kremlin’de hâkim düşünce olmuştur. yorumlanabilir. Nitekim, Rusya Devlet Başkanı Di-
Nitekim Rus siyasal eliti, şüpheci yaklaşımlarında, mitriy Medvedev, Türkiye ve Rusya arasındaki işbir-
Türkiye’yi Kafkasya’da ve Rusya topraklarında mey- liğinin aktif bir şekilde gelişerek, stratejik seviyeye
dana gelen terör olayları ve saldırılardan sorumlu ulaştığını belirtmiştir. Medvedev, “... uygulamayı
tutmuştur. Ancak, Rusya ve Türkiye arasında Baş- planladığımız Türkiye’deki ilk nükleer santral inşaatı,
kan Putin sonrası radikal bir değişim ile kurulan Samsun-Ceyhan petrol boru hattı ve Güney Akım do-
yeni ilişkiler, Avrasya’nın iki stratejik aktörü arasın- ğalgaz boru hattı projesi çerçevesindeki ortak çalışma-
daki mevcut buzların kırılıp siyasal yakınlaşmanın larımız gibi büyük projelerin işbirliği ufkumuzu geniş-
giderek güvensizlik ortamı yerine karşılıklı güven leteceğinden eminim” açıklamasında bulunmuştur.
ortamına dünüşmesine yol açmıştır. Böylelikle,
1997 yılında dengede olan Türkiye-Rusya dış
taraflar arasında hâkim düşünce olan tarihsel düş-
ticareti peş peşe yapılan doğal gaz anlaşmaları ile
manlık anlayışından, giderek stratejik ortaklık bo-
Türkiye aleyhine açılmaya başlamıştır. Ancak bu
yutuna yönelen yeni bir siyasal iklim değişikliğinin
anlaşmalarla birlikte gelişen ikili ekonomik ilişki-
tesis edildiğini söylemek mümkündür. Bu paramet-
ler, iki ülkeyi de birbirleri için çok önemli bir ko-
reden bakıldığında, Başbakan Putin ve Rusya Dev-
numa taşımıştır. 1997 yılında iki ülke arasındaki
let Başkanı Medvedev ile Cumhurbaşkanı Gül ve
ticaret hacmi 4 milyar $ seviyesinde ve dengeli bir
Başbakan Erdoğan arasında tesis edilen liderler arası
konum sergilemiştir. Ancak 2003 yılından sonra
işbirliği, çok kısa sürede ekonomik, askerî, siyasal ve
Mavi Akım kapsamında, Türkiye’nin Rusya’dan
kültürel boyutlarda tarihte görülmedik şekilde uzun
doğalgaz alımına başlaması bu dengeyi her geçen
mesafeler alınmasını sağlamıştır. Stratejik bir açıdan
yıl daha fazla bozmuştur.
Tablo 3.1 Türkiye-Rusya Ticaret İstatistikleri 1992-1999
Yıllar
(Milyon $) 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999
İhracat 441 504 820 1238 1482 2049 1347 586
İthalat 1040 1542 1046 2082 1846 2048 2154 2371
T. Hacmi 1482 2047 1866 3320 3328 4097 3502 2958
Denge -598 -1037 -225 -844 -364 1 -807 -1785

Kaynak: TÜİK

80
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

2003 yılında iki ülke arasındaki ticaret hacmi 7 milyar $ seviyesine yükselirken Türkiye aleyhine 4 mil-
yar dolarlık bir açık meydana gelmiştir. 2008 yılına kadar artan ticaret hacmi, aynı yıl 38 milyar seviyesine
ulaşmıştır. Ancak 2008 yılında Türkiye aleyhine olan açık, 25 milyar dolara yükselmiştir. 2008 yılında 38
milyar dolarlık seviyeye ulaşan ticaret hacmi, 2009 yılında 22,6 milyar dolar seviyesine gerilemiştir. Küresel
krizin etkilerinin azalmasıyla beraber iki ülke arasındaki ticaret hacmi tekrar yükselen bir eğilim yakala-
mıştır. 2010 yılında ticaret hacmi 26 milyar dolar seviyesine yükselmiştir. Fakat ticaret hacminde Türkiye
aleyhine olan ticaret açığı 17 milyar seviyesine ulaşmıştır.

Tablo 3.2 Türkiye-Rusya Ticaret İstatistikleri 2005-2012


Yıllar
(Milyon $) 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012
İhracat 2237 3237 4726 6483 3189 4628 5992 1523
İthalat 12905 17806 23508 31364 19450 21600 23952 6094
T. Hacmi 15142 21043 28234 37847 22639 26228 29944 7617
Denge -10668 -14569 -18782 -24881 -16261 -16972 -17960 -4571

Kaynak: TÜİK

2011 yılı verilerine göre de Rusya, Türkiye dış lenen Küresel Politika Forumu’na katılan Cumhur-
ticaretinde, Türkiye’nin ihracat yaptığı ülkeler başkanı Abdullah Gül yaptığı açıklamada, Rusya ile
arasında 5’inci, ithalat yaptığı ülkeler arasında ise yapılan ticaret hacminde önümüzdeki 5 yıl için he-
1’inci sırada yer almaktadır. 2011 yılında tekrar defin 100 milyar dolar olduğunu belirtmiştir (Mu-
30 milyar seviyesine çıkan ikili ticaret hacminde rat, 2011). Bir diğer açıdan bakıldığında ise yükse-
yine Türkiye aleyhine 18 milyar dolarlık bir açık len bir eğilim kazanan iki ülke ticari ve ekonomik
olmuştur. 2011 yılında Türkiye’nin Rusya’dan ilişkileri, politik, stratejik ve kültürel ilişkilerin ge-
yaptığı 23,952 milyon dolarlık ithalatın, 16,832 lişmesi açısından önemli rol oynamaktadır. Yapılan
milyon dolarlık kısmını mineral yakıtlar, mineral enerji anlaşmalarının yanında ilişkilerin ekonomik
yağlar oluşturmaktadır. Rusya’dan yapılan ener- ortaklığın ötesinde stratejik ortaklık boyutuna ta-
ji ithalatının Türkiye için doğurduğu en önemli şınması isteği Rusya tarafından 1 Mart tezkeresin-
problem, enerji alanında Rusya’ya bağımlı hâle den sonra gerçekleşmiştir. Zira 1 Mart tezkeresin-
gelmesidir. Bugünkü rakamlar üzerinden bakar- den sonra Ankara, Moskova’nın gözünde Batı’dan
sak Türkiye, enerji ihtiyacının %70’i dışarıdan bağımsız dış politika izleyebilen bir aktör olmuştur.
karşılamakta, bunun %65’ini Rusya’dan almak-
16 Nisan 2011’de Türkiye ile Rusya arasındaki
tadır. Mavi Akım Projesi kapsamında yapılan an-
Vize Muafiyeti ve Geri Kabul Anlaşması’nın yürür-
laşmaya göre, Türkiye %65 oranında Rusya’dan
ithal ettiği doğalgazı kullansa da kullanmasa da lüğe girmesiyle, Rusya ile süreli ziyaretlerde vizeler
25 yıl süreyle para ödemekte, aldığı gazı ihracatçı karşılıklı olarak kaldırılmıştır. Vizelerin kalkmasıyla
ülkelerin izni olmadan üçüncü bir ülkeye ihraç özellikle iki ülke arasındaki en önemli ticari ilişki-
edememekte ve tesis yetersizliklerinden dolayı lerden biri olan turizm alanının daha fazla hareket-
depolayamamaktır (Caşın, 2012). lenmesi sağlanmıştır. Anlaşma yürürlüğe girdikten
sonra Rusya’dan Türkiye’ye gelen turist sayısında
2011 yılında Rusya Devlet Başkanı Dimitri
%10’luk bir artış kaydedilmiştir.
Medvedev’in onur konuğu olarak Rusya’da düzen-
Tablo 3.3 Türkiye’ye Gelen Rus Turist Sayısı
Yıllar
Kişi Sayısı 2007 2008 2009 2010 2011
Gelen Turist 2.465.336 2.879.278 2.694.733 3.107.043 3.468.214
Kaynak: TÜİK

81
Rusya’nın Orta Asya ve BDT Politikaları Kapsamında Bölgesel Güç Dengelerinin Değişimi

Vize muafiyetinin olası uzun vadeli ve dolaylı sonuçlarından bir diğeri, ikili ilişkilerde göreceli olarak
düşük düzeyde seyreden yönlerinin ivme kazanmasıdır. Bilindiği üzere Türkiye-Rusya ilişkilerinde enerji-
nin hâkim olduğu ticari ilişkiler oldukça önemli bir noktaya ulaşmış olmasına rağmen, ilişkilerin siyasi ve
toplumsal ayakları geliştirilmeye muhtaçtır. Artan ticaret hacmi gibi artan toplumsal ilişkiler de daha fazla
siyasi inisiyatif konusunda Moskova-Ankara hattında itici güç unsuru oluşturabilir (Özdal, 2011).
Görüldüğü üzere, Türkiye-Rusya ilişkilerindeki müspet gelişmelerin, bölgesel anlamda iki ülkenin dip-
lomatik, siyasi, ekonomik düzlemdeki ilişkileri açısından olumlu sonuçlar getirdiği söylenebilir. Bu tespitin
en önemli argümanı, Rus ve Türk toplumlarında gözlemlenen yeni ve dinamik kültürel yakınlaşmanın ta-
raflar arasındaki bürokratik ve siyasal yakınlaşmayı hızlandırmasıdır. Tarihte, birbirlerine rakip ve düşman
olan iki toplum XXI. yüzyılda birbirlerini tanıdıkça daha ortak bir birlikteliğe doğru yol almaktadırlar.
Nitekim, turizm alanında yukarıda belirtilen bu yeni perspektifin yanı sıra tarafların kurmayı planladıkları
Rus ve Türk üniversiteleri ile değişimin daha farklı bir boyuta taşınabileceği düşünülmektedir. Akademik
anlamda Rus ve Türk uzmanların eğitimleri, tarafların bölgede kuracakları yeni ortaklıkların en önemli yol
haritasını teşkil edebileceği değerlendirilmektedir.

dikkat
Avrasya’da Büyük Güçler arasındaki bir sıcak savaşın nükleer silahların yayılması ve Orta Doğu enerji kay-
naklarının kontrolünün el değiştirmesi tehlikesine yol açabileceği unutulmamalıdır (Art, 1991). Sovyet dip-
lomasisi, Doğu Avrupa’nın sosyalist bloktan ayrılıp Batı’ya geçişi sürecinde yeterli askerî güce sahip olmasına
rağmen, bölgeye müdahale etmemiştir. Bir başka ifade ile geçmişte Macaristan veya Çekoslovakya örnekle-
rinde olduğu üzere, bu devletlere karşı askerî kuvvet kullanma veya çatışma yoluna başvurmamış; yaklaşık
500.000 askerini de kendi sınırlarına geri çekmiştir (Wohlforth, 1994-1995). Ancak, 2008 Rusya- Gürcistan
Savaşı, Moskova’nın Avrasya bölgesindeki çıkarları için gereğinde kuvvet kullanma yoluna gidebileceğini ve
bölgesel çıkarları için dondurulmuş çatışmaları; Ukrayna-Moldova-Gürcistan ekseninde harekete geçirebile-
ceği mesajını açıkça ortaya koymuştur.

Öğrenme Çıktısı
5 BDT bölgesinde ABD, Şanghay Örgütü ve Çin’in çıkarlarını ifade edebilme
6 Türkiye’nin bölgeye yönelik politik, ekonomik yaklaşımlarını tartışabilme

Araştır 5 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Şanghay Örgütü’nün Orta


Ukrayna’nın NATO üyeli- Renkli Devrimlerin, Orta Asya için NATO benzeri bir
ğine Rusya neden karşı çık- Asya’da değişen güç den- stratejik ortaklığa dönüştü-
maktadır? geleri açısından etkisini ğü tezini tartışın.
anlatın.
Çin, Orta Asya’da Rusya’nın Soğuk Savaşın ardından,
müttefiki mi, yoksa mey- Türkiye-Rusya enerji işbir- ABD ve Rusya’nın Orta
dan okuyan güçlü bir rakibi liğini ticaret dengesi açısın- Asya’da devam eden reka-
midir? dan değerlendirin. betinde, bölge devletlerinin
tutumlarını değerlendirin.

82
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Rusya’nın Orta Asya ve Bağımsız


1 Devletler Topluluğu politikalarının
teorik esaslarını açıklayabilme

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


Rusya’nın Orta Asya Dış
Politikasındaki Değişimin
Teorik Arka Planı

1 Rusya, neo-realist kuram çerçevesinde, Orta Asya ülkeleri ile olan ilişkisinde, tarihsel süreçte yaşadığı
hâkimiyet teorisinden farklı bir tutum benimseme durumunda kalmaktadır. Klasik realist paradigma açısın-
dan bakıldığında Rusya’da ortaya çıkan sorunların, doğrudan devletin yapmış olduğu hamleler ile bağlantılı
olduğu görülürken yeni realistler söz konusu aksaklıkların devletle birlikte uluslararası sistemin yapısal unsur-
larından kaynaklandığını tartışmaktadırlar. Rus dış politikası realist paradigma açısından incelendiğinde, Rus
dış politikasının BDT bölgesine odaklanması ve tekrar nükleer süper güç konumunu sürdürmesi gerektiği
öne sürülmektedir. Liberal paradigmadan bakıldığında ise Rusya’daki dış politika elitlerinin, Atlantik veya
Avrasya merkezli hareket ettiği göze çarpmaktadır. Soğuk Savaş sürecindeki rekabetçi çatışma ortamı yerine,
NATO ve AB gibi kurumlar ile işbirliğini prensip edinen Atlantik Okulu’nun çözüm olabileceğini savunan
Atlantikçiler, uluslararası demokratik değerler ve ekonomik determinizm temelinde hareket etmektedirler.
Rusya, realist çerçevede değerlendirildiğinde ve Batı’nın eski Sovyet coğrafyasındaki artan baskıları sonucun-
da “Near Abroad - Yakın Çevre” doktrinini, sistematik olarak devreye sokmaktadır. Putin’in yakın çevrede tek-
rar etkin olma çabası çerçevesinde, olası yeni başkanlık dönemiyle beraber 2015 yılına kadar ‘Avrasya Birliği’
projesini hayata geçirmeye çalışacağı görülmektedir. Bu durum Avrasya’ya dönüşü içeren realist bir paradigma
değişikliğidir. Avrasyacılık, Orta Asya’da Rusya’nın önemini ve bölgedeki en etkili aktörlerden birisi olma
konumunu devam ettirmek istemesidir. Bu bakımdan bu doktrinde, Rusya’nın hâkimiyet teorisinde yaşadığı
gerilemeye karşı tepki ve ezeli rakip ABD karşıtlığı temel argümanlardır.

2 BDT’nin kurucu esaslarını ve


organlarını tanımlayabilme

BDT’nin Kuruluşu, Kurumsal ve


İşlevsel Yapısı

2 Rusya, Ukrayna ve Beyaz Rusya ile yeniden kurmayı amaç edindiği “Slav Birliği” ve yeniden bütünleşme
fikrini BDT ile başlatmıştır. BDT’nin kurucu antlaşması, 8 Aralık 1991 tarihinde Belarus’un Minsk kentin-
de, Ukrayna, Rusya Federasyonu ve Belarus Devlet Başkanları tarafından imzalanmıştır. Örgütün müşterek
faaliyet alanları: Dış politika faaliyetlerinin koordinasyonu; ortak ekonomik alan ile ortak Avrupa ve Avrasya
pazarlarının oluşumu ve gelişimi, gümrük politikası konuları; ulaştırma sistemlerinin geliştirilmesi; çevrenin
korunması, uluslararası çevre güvenliği sisteminin oluşturulması, göç politikası ile ilgili konular ve organize
suçlarla mücade olarak belirlenmiştir. BDT örgütünün kurumsal yapısı iki asli organ üzerine kurulmuştur.
Buna göre, birinci karar alma mekanizması Devlet Başkanları Konseyi, ikinci tüzel kişilik ise Hükûmet Baş-
kanları Konseyidir. Topluluk, 1993’te bünyesine Dışişleri Bakanları Konseyi, Savunma Bakanları Konseyi,
Parlamentolar Arası Meclis ve İktisat Mahkemesini dâhil etmiştir. BDT her ne kadar Baltıklar dışındaki eski
Sovyet Cumhuriyetleri tarafından kurulmuşsa da bu topluluğun kurulmasında ve bir kimlik kazanmasında
Rusya başat rol üstlenmiştir.

83
Rusya’nın Orta Asya ve BDT Politikaları Kapsamında Bölgesel Güç Dengelerinin Değişimi

Rusya’nın BDT güvenlik


3 politikalarının coğrafyasına yönelik
stratejik esaslarını açıklayabilme
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

Rusya’nın BDT Coğrafyasında


İzlediği Politikaların Stratejik
Önemi

3 BDT politikasına kuşku ile yaklaşan Batılı analistler, Kremlin’in üye ülkeler üzerinde kuracağı baskılar
sonucunda, tarihsel Rus emperyalizminin Avrasya jeopolitiğinde yeniden baskın rol oynayabileceği ve bu
ülkelerin egemenliklerine gölge düşebileceği endişelerini gizlememişledir. BDT, Rusya’nın bu amaç için
kullandığı gizli bir enstrüman ve SSCB’nin üstünlük mekanizması olarak merkezî yapının inşasındaki
temel araç olarak yorumlanmıştır. Rusya, “Baltık-Ukrayna-Kafkaslar-Orta Asya” eksenindeki sınır deği-
şiklikleri ve bağımsızlığını kazanan devletler üzerinde yeniden egemenlik ve nüfuz alanını güçlendirmek
maksadı ile “Yakın Çevre” doktrinini geliştirmiş, ulusal güvenlik ve 1992 dış politika doktrini esaslarında,
söz konusu ülkeleri belirli stratejik hedeflerine dâhil kılmıştır. Rusya’nın coğrafyasındaki stratejik esasları;
(1) SSCB’nin dağılmasının ardından oluşan güç boşluğunu yeniden doldurmak, (2) Arka bahçesi olarak
tanımladığı bölgede, büyük güçler olan ABD-AB-Çin’in bölge dışından, bölgede ise Türkiye ve İran’ın
etkinlik kazanmasını önlemek, ve (3) Tarihî, kültürel ve ekonomik olarak çevre ülkelerle ilişkilerinde yeni
bir istikrar ve savunma hattı kurabilmektir. Rusya, BDT ülkelerine karşı izleyeceği dış politika hedeflerini
belirlerken SSCB dönemindeki coğrafi savunma-ekonomik önceliklerini göz önünde bulundurmuştur.
Kafkaslar ve Karadeniz’de “Ermenistan-Gürcistan-Azerbaycan” üçlüsü ile Orta Asya kapısının açık tutul-
masına özel dikkat gösterilmiştir. Türkmenistan’ın, tarafsızlık politikasındaki ısrarı dikkate alınarak “Kaza-
kistan-Özbekistan-Kırgızistan-Tacikistan” dörtlüsü, Orta Asya’daki yeni cumhuriyetlerle dostane ilişkilerin
yeniden koordine edilmesi planlanmıştır. Enerji politikaları son derece önemli olup Orta Asya devletleri-
nin gaz ve petrollerini Rusya boru hatlarıyla dünyaya sunmaları bir öncelik hâlini almıştır. Ayrıca kurulan
KGAÖ’nün öncelikli faaliyet alanı da Orta Asya bölgesidir. Bölgedeki ABD askerî varlığından rahatsız olan
Rusya, KGAÖ çerçevesinde Orta Asya’daki askerî nüfuzunu artırmayı hedeflemektedir.

4 AET’nin kuruluş amacını


açıklayabilme

Avrasya Ekonomik Topluluğu


(AET) Ortak Enerji Politikaları

4 Beyaz Rusya (Belarus), Kazakistan, Kırgızistan, Rusya ve Tacikistan tarafından; gümrük birliğinin ta-
mamlanması ve ortak ekonomi alanı kurulmasını hedefleyen AET esasen BDT ticaretinin gelişmesini
hedeflemektedir. Topluluğun öncelikli işbirliği alanları arasında enerji, ulaştırma ve tarım gibi ekonominin
reel sektörleri gelir.

84
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

5 BDT bölgesinde ABD, Şanghay Örgütü


ve Çin’in çıkarlarını ifade edebilme

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


Türkiye’nin bölgeye yönelik politik,
6 ekonomik yaklaşımlarını tartışabilme

Orta Asya’da Değişen Güç


Dengeleri ve Bölgesel Aktörler

5 BDT örgütü, ABD, AB ve NATO’nun yayılmasına karşı tampon olarak düşünülmüştür. 11 Eylül
saldırıları ve Irak’ın işgali sonrasında terörle mücadele kapsamında ABD ve NATO askerî kuvvetlerinin
Avrasya coğrafyasında kalıcı şekilde bir statü taşıması, Moskova’yı kuşkuya yöneltmiştir. ABD, terörle
mücadele politikası kapsamında ilk kez Kafkaslar ve Orta Asya’da askerî güç konuşlandırmıştır. 1995
yılından sonra, bölgede faaliyet gösteren Amerikan petrol şirketlerinin ticari faaliyetlerinin Rusya ta-
rafından engellenmesi üzerine, 1997 yılında bölge politikasını radikal bir şekilde değiştirmiştir. Baltık
Denizi-Doğu Avrupa-Balkanlar ve Karadeniz’de nüfuz alanı etkisini NATO bayrağı altında genişletip,
Füze Kalkanı projesini hayata geçirmiştir. ABD, BDT içinde Ukrayna ve Gürcistan’da demokratik seçim-
leri destekleyerek bu ülkelerdeki Kadife Devrimlere destek vermiştir. ABD petrol şirketleri, Orta Asya
ve Hazar enerji kaynaklarına ortak olma çabalarını güçlendirmiştir. Çin ise ABD’nin ekonomik, askerî
ve siyasal varlığının Avrasya dengelerini bozacağı endişesi ile Moskova’nın reformlarının ve Washington
ile işbirliğini ciddi kaygılar ile izlemeye almıştır. ABD’nin kurmaya çalıştığı Füze Kalkanı projesindeki
adımlar, Rusya ve Çin arasında Soğuk Savaş sonrasında ABD karşısında yeni bir ittifak cephesi oluşturma
eğilimlerini güçlendirmiştir. Soğuk Savaş döneminde çalkantılı bir seyir izleyen SSCB ve Çin ilişkileri,
her iki ülkenin kendilerini “sonsuza dek iki kardeş ülke” ilan etmeleriyle eş düzeyde gelişmiştir. Ancak, iki
ülke ilişkileri Avrasya coğrafyası üzerinde sınır anlaşmazlıkları, ideolojik, askerî ve siyasal çatışma sürekli-
liğini muhafaza etmiştir. ABD’nin öne sürdüğü tek kutupluluk hipotezine karşı çıkan Rusya, bu maksatla
Çin ile Şanghay İşbirliği Örgütünü kurarak Avrasya bölgesinde ABD askerî varlığını dengeleme eğilimini
ön plana çıkarmıştır. Örgüt, Rusya ve Çin’in üzerinde uzlaştığı Asya bölgesinden ABD’yi uzaklaştırma
çabası içerisinde olmakla birlikte, terör ve uyuşturucu trafiği ile mücadele, ekonomi ve enerji alanlarında
işbirliğinin geliştirilmesi amacına yönelik faaliyette bulunmaktadır.

6 Soğuk Savaş’ın ardından, Türkiye’nin enerji projeleri ile Moskova’ya meydan okuyan bir aktör olduğu
varsayımı, Kremlin’de hâkim düşünce olmuştur. Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkinin temelinde önde gelen
kalemler olarak enerji ve ham madde ticareti denklemi gelmektedir. Rusya, ticari ortak olarak Türkiye ile
işbirliği yolunu seçmiştir. Günümüzde Rusya ile Türkiye, Avrasya bölgesinde güçlü bir ekonomik birlik
oluşturmaktadır. Bu farklılaşma esasen, aktörler arasındaki dış politika uygulamalarında geleneksellikten
ayrılma veya yeni bir tür stratejik işbirliği olarak yorumlanabilir.

85
Rusya’nın Orta Asya ve BDT Politikaları Kapsamında Bölgesel Güç Dengelerinin Değişimi

1 Bağımsız Devletler Topluluğu Örgütü ile ilgi- 5 Türkiye ve Rusya’nın enerji ortaklığı aşağıda-
li aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur? ki projelerden hangisine dayanmamaktadır?
neler öğrendik?

A. ABD tarafından 1989 yılında kurulmuştur. A. Güney Akım Projesi


B. Çin tarafından 1990 yılında kurulmuştur. B. Güney Kafkasya Doğal Gaz Boru Hattı Projesi
C. İngiltere tarafından 1991 yılında kurulmuştur. C. Samsun-Adana Boru Hattı Projesi
D. Rusya tarafından 1991 yılında kurulmuştur. D. Mersin Akkuyu Nükleer Santral İnşası
E. Almanya tarafından 1990 yılında kurulmuştur. E. Mavi Akım Projesi

2 Rus dış politikasındaki Atlantikçi paradigma- 6 Aşağıdakilerden hangisi ŞİÖ’nün özellikle-


ya göre, Rusya’nın temel dış politik yönelimi ne rinden biri değildir?
olmalıdır?
A. ŞİÖ, NATO gibi askerî birlik niteliğinde değildir.
A. Rusya’nın temel dış politika yönelimi Batı’ya B. ŞİÖ, bölgesel güvenliği sağlamayı amaçlayan
doğru olmalı ve bu çerçevede Rusya Batı ile bir örgüt olarak kurulmuştur.
olan işbirliğini süratle tamamlamalıdır.
C. ŞİÖ ile Avrasya bölgesinde ABD askerî varlığı-
B. Rusya’nın temel dış politika eğilimi, Türkiye nı dengeleme eğilimi ön plana çıkmıştır.
ile enerji konusunda yeni atılımlarda bulunup,
D. Taraf ülkelerden herhangi birine bir saldırı ol-
ekonomik ilişkileri arttırmak olmalıdır.
duğu zaman anlaşmaya taraf diğer ülkeler sa-
C. Rusya’nın temel dış politika yönelimi “Yakın vunma birliği oluşmak zorundadır.
Çevre” olmalı ve çevresindeki komşuları ile ikili
E. ŞİÖ, terör ve uyuşturucu trafiği ile mücade-
ilişkilerini arttırmalıdır.
le, ekonomi ve enerji alanlarında işbirliğinin
D. Rusya’nın temel dış politik yönelimi, Çin ile geliştirilmesi amacına yönelik faaliyetlerde
Batı’ya karşı ittifak kurmaktır. bulunmaktadır.
E. Rusya’nın temel dış politik yönelimi Batı kar-
şıtlığı çerçevesinde Rus kimliğinin inşasıdır.
7 KGAÖ’nün kuruluş amacı aşağıdakilerden
hangisidir?
3 Aşağıdaki ülkelerden hangisi BDT’ye üye
değildir? A. Bölgedeki ekonomik sorunları gidermek
B. Üye ülkeler arasındaki ikili ilişkileri geliştirmek
A. Ukrayna
C. Antlaşmaya taraf ülkeler arasında kalıcı barışı
B. Letonya sağlamak
C. Kazakistan D. Dış tehditlere karşı güvenliği sağlamak
D. Ermenistan E. Taraf ülkeler arasında yapılacak gümrük antlaş-
E. Azerbaycan maları ile gümrük vergilerini indirmek

4 Aşağıdakilerden hangisi BDT’nin temel di- 8 KGAÖ’nün Rusya için önemi aşağıdakiler-
namiklerinden biri değildir? den hangisidir?
A. Çok taraflı antlaşmaların koordinasyonu A. Bu antlaşma ile Rusya bölgede tek güç olmuştur.
B. Ekonomik işlemler ve ortak pazarın kurulması- B. Rusya Batı’da NATO ve ABD askerî güç ya-
na yönelik kurumsal yapının inşası pısına karşı bir ileri savunma hattı elde etmek
C. Batı’ya yönelik politikalar geliştirmek ve Batılı imkanına sahip olmuştur.
ülkeler ile ilişkilerin güçlendirilmesi C. Rusya, bölgede olası bir tehlikede nükleer güç
D. BDT üyeleri arasında ekonomik farklılığın kal- kullanma hakkına sahip olmuştur.
dırılması D. Rusya Orta Asya’daki önemli ticaret yollarında
E. İki taraflı işbirliklerinin geliştirilmesi söz sahibi olma hakkını kazanmıştır.
E. Orta Asya ülkelerinde Rusça resmî dil olmuştur.

86
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

9 Aşağıdakilerden hangisi Rusya’nın 1992 dış 10 Aşağıdaki maddelerden hangisi BDT’nin ku-
politika doktrini esaslarından biri değildir? ruluş antlaşmasında yer almaz?

neler öğrendik?
A. SSCB’nin dağılmasının ardından oluşan güç A. Ortak dış güvenlik uygulamaları
boşluğunu yeniden doldurmak, B. Çevrenin korunması alanında işbirliği
B. Arka bahçesi olarak tanımladığı bölgede, büyük C. Ortak ekonomik alan ile ortak Avrupa ve Av-
güçler olan ABD-Çin-AB’nin ve bölge dışından rasya pazarlarının oluşumu
Türkiye-İran’ın etkinlik kazanmasını önlemek D. Organize suçlarla mücadele
C. ABD’ye karşı Çin ile ikili ilişkileri geliştirmek, E. Ulaştırma sistemlerinin geliştirilmesi alanında
siyasi, ekonomik antlaşmalar imzalamak işbirliği
D. Kafkaslar ve Karadeniz’de Ermenistan-Gürcis-
tan-Azerbaycan üçlüsü ile Orta Asya kapısının
açık tutulması
E. BDT ülkeleri ile siyasal-ekonomik-askerî işbir-
liğini farklı coğrafi, demografik yapılanmalar
ile dengelemek

87
Rusya’nın Orta Asya ve BDT Politikaları Kapsamında Bölgesel Güç Dengelerinin Değişimi

Yanıtınız yanlış ise “Rusya’nın Orta Asya Dış Yanıtınız yanlış ise “Şanghay Örgütü Orta
1. D 6. D
Politikasındaki Değişimin Teorik Arka Pla- Asya’nın NATO’su Olur Mu?” konusunu
nı” konusunu yeniden gözden geçiriniz. yeniden gözden geçiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı

Yanıtınız yanlış ise “Rusya Dış Politikasında Yanıtınız yanlış ise “BDT’nin Kuruluşu-Ku-
2. A 7. D
Atlantikçi Okul” konusunu yeniden gözden rumsal ve İşlevsel Yapısı” konusunu yeniden
geçiriniz. gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “BDT’nin Kuruluşu-Ku- Yanıtınız yanlış ise “BDT Örgütünün Ko-
3. B 8. B
rumsal ve İşlevsel Yapısı” konusunu yeniden lektif Savunma ve Güvenlik Boyutu” konu-
gözden geçiriniz. sunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “BDT’nin Kuruluşu-Ku- Yanıtınız yanlış ise “Rusya’nın BDT Coğraf-
4. C 9. C
rumsal ve İşlevsel Yapısı” konusunu yeniden yasında Takip Ettiği Politikaların Stratejik
gözden geçiriniz. Önemi” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “BDT’nin Kurucu


5. B Yanıtınız yanlış ise “Türkiye-Rusya İlişkileri” 10. A
Antlaşmaları” konusunu yeniden gözden
konusunu yeniden gözden geçiriniz.
geçiriniz.

Araştır Yanıt
3 Anahtarı

Yeni Avrasyacılık yaklaşımı, Orta Asya’da Rusya’nın önemini ve bölgedeki en


Araştır 1 etkin aktörlerden biri olma konumunu devam ettirirken, Batı karşıtlığı çerçe-
vesinde Rus kimliğinin inşasına devam etme prensibini izlemektedir.

Rus dış politikası, Çarlık ve Sovyet mirasının devamı olan süper güç statüsün-
den, büyük güç olarak dünya politikasına yön vermek üzerine kurulmuştur.
Rusya’nın süper güç olma ekseninde, BDT Avrupa Atlantik ittifakının devamı
Araştır 2 olarak yorumlanan NATO’nun genişlemesine ve Rusya ana vatanını tehdit
etmesine karşı kalkan olarak kurgulanmıştır. Bu bağlamda BDT örgütü ABD,
AB, NATO’nun yayılmasına karşı tampon olarak düşünülmüştür.

Rusya, Yakın Çevre doktrininde, BDT’yi SSCB’nin üstünlük mekanizması


olarak merkezî yapının inşasındaki kurum olarak görmüştür. Bu nedenle Rus-
ya, öncelikle SSCB’nin dağılmasının ardından oluşan güç boşluğunu yeniden
doldurmak istemiştir. Türkmenistan’ın, tarafsızlık politikasındaki ısrarı dikka-
Araştır 3 te alınarak Kazakistan-Özbekistan-Kırgızistan-Tacikistan dörtlüsüyle ve Orta
Asya’daki yeni cumhuriyetlerle dostane ilişkilerin yeniden koordine edilmesi
planlanmıştır. Kafkaslar ve Karadeniz’de Ermenistan-Gürcistan-Azerbaycan
üçlüsü ile Orta Asya kapısının açık tutulmasına özel dikkat gösterilmiştir.

Avrasya Ekonomik Topluluğu’nun gümrük birliği ve ortak pazar oluşturma


hedefleri Avrupa ekonomik entegrasyon modelini (Avrupa Birliği) çağrıştırır.
Araştır 4 BDT Topluluğu büyük bir pazardır, üye devletler enerji, ulaştırma gibi strate-
jik konularda yakın işbirliğini hedeflemektedir.

88
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Araştır Yanıt
3 Anahtarı

Soğuk Savaş sonrası iki kutuplu denge sona ermiş ve dünya çok kutuplu bir
yapıya sahip olmuştur. Fakat ABD dış politika kuramcıları Rusya’nın Yakın
Çevre politikası uygulayarak yeniden güçlenmesini engellemek amacı ile bir
takım stratejik taktikler geliştirmiştir. ABD, Rusya’nın Orta Asya ve Eski
Slav coğrafyasını teşkil eden Doğu Avrupa’da nüfuz elde etmesini önlemek
amacı ile Baltık Cumhuriyetleri, Ukrayna ve Belarus’u Kremlin’in çekim
gücünden önce izole edip koparmayı amaç edinmiştir. Bu ülkelere ekono-
mik yardımın yanı sıra, demokratikleşme hareketlerinde de destek verirken,
güvenlik boyutunda NATO örgütsel temel çatı olarak kullanmıştır. NATO
askerî kuvvetlerinin Avrasya coğrafyasında kalıcı olması, Moskova’yı telaş-
landırmıştır. ABD’nin bölgeye verdiği destek dışında ABD şirketleri de Orta
Asya ve Hazar enerji kaynaklarına ortak olma çabalarını artırmıştır. Bütün
bu gelişmeler, Rusya’nın bölgedeki gücünü zayıflatıcı etki yapmıştır. Bu ne-
denlerden dolayı Rusya arka bahçesinde ABD’nin savunma mekanizması
olan NATO’yu istememektedir.

Araştır 5 Çin uluslararası arenada yükselen bir değer olarak yerini almaya başlamış-
tır. Günümüzün çok kutuplu dünyasının bir kutbunu da Çin oluşturmak-
tadır. Rusya ve Çin ilişkilerinde iki ülke birbirini “sonsuza dek iki kardeş
ülke” ilan etmiştir. Ancak iki ülke arasındaki ilişkiler; Avrasya coğrafyası
üzerinde sınırı antlaşmazlıkları, askerî ve siyasal çatışma sürekliliğini de
muhafaza etmiştir. Moskova ve Pekin, ABD’nin tek hegemonik güç iddi-
ası karşısında, ittifak yaparak ABD’nin karşısında yer almaktadır. Fakat
günümüzde uluslararası arenadaki güç dengesi değişkendir. Çin; sahip ol-
duğu geniş toprakları, ekonomiyi etkileyen nüfusu ve doğal kaynaklarıyla
bölgesel bir aktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Öte yandan BM Güvenlik
Konseyindeki veto hakkı, nükleer silah kapasitesi ve ekonomik dev olma
yolunda ilerlemesi ile uluslararası politikayı etkileme kapasitesindeki be-
lirgin artış ile Çin, uluslararası politik arenadaki belli başlı ülkeler arasın-
dadır. Ancak bölgesel gücü büyük oranda ekonomik kalkınmasına daya-
nan Çin’in, gelecek yıllarda bu büyümeyi devam ettirip ettiremeyeceği de
tartışmalı bir konudur. Çin’in ileride nasıl bir yol izleyeceğini uluslararası
arenadaki değişimler belirleyecektir.

89
Rusya’nın Orta Asya ve BDT Politikaları Kapsamında Bölgesel Güç Dengelerinin Değişimi

Kaynakça
Allison, R. (2004), “Strategic Reassertion in Russia’s İsmayilov, M. (2011), Avrasyacılık Mukayeseli bir
Central Asia Policy”, International Affairs, Vol Okuma Türkiye ve Rusya Örneği, İstanbul:
80, No. 2, s. 277-293. Doğu Batı.
Arbatov, A. G. (1993), “Russia’s Foreign Policy Jackson, N. J. (2006), “International Organizations,
Alternatives”, International Security, Vol 18, No. Security Dichotomies and the Trafficking of
2, s. 5-43. Persons and Narcotics in Post-Soviet Central
Asia: A Critique of the Securitization”. Security
Booth, K. (1994), Keyguide to Information Sources
Dialogue, 37 (3), 299-317.
in Strategic Studies, London: Mansell Publishing.
Jayashekar (1993), “CIS: Economic Reintegration
Buszynski, L. (2004), “Russia and the CIS in 2003:
or Disintegration?”, Economic and Political
Regional Reconstruction”, Asian Survey, Vol 44,
Weekly, Vol 28, No. 38, s. 1998-2003
No. 1, s. 158-167.
Jingjie, L. (2000), Pillars of the Sino-Russian
Caşın, M. H. (2006), Rus İmparatorluk Stratejisi,
Partnership, Orbis 44: 4.
İstanbul, Okumuş Adam, s.403- 479.
Kamalov, İ. (2011), “Türk Cumhuriyetlerinin
Caşın, M. H. (2012), “Rusya Türkiye Ekonomik
Bağımsızlıklarının 20. Yılında Rusya’nın Orta
Ortaklık Politikalarındaki Hızlı Değişim
Asya Politikaları”, Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası
Çerçevesinde Vizelerin Kaldırılması”, (Ed. Haydar
Türk - Kazak Üniversitesi, İncelem Araştırma
Çakmak), Türk Dış Politikası 1919-2012,
Dizisi, Yayın no:2, s. 7-67.
Ankara, Barış Kitap, ss. 1074-1085.
Kapustin B. ve I. Klyamkin, (1997), Russia in
Crozier, S. (2010), “CIS Executive Secretary
Transition: Left, Right or Center?, (Ed) N. G.
addresses OSCE Permanent Council, stresses
Bugeuli, ABD: Nova Science.
co-operation in addressing new security
challenges, observingelections”, http://www. Karaköy, Ç. (2006) “Orta Asya’da Doğrudan Yaban-
osce.org/pc/72098 adresinden 20.02.2012 cı Sermaye Yatırımları: Politikaları, Stratejileri ve
tarihinde alınmıştır. Teşvikler Üzerine Değerlendirme”, Doktora Tezi,
Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi.
Dobriansky, Paula J. (2000), “Be Wary When the Bear
Sides with a Dragon,” Los Angeles Times, 18. Kavalski, E. (2007), “Whom to Follow? Central Asia
between the EU and China”, China Report, Vol
Dugin, A. (2010), Rus Jeopolitiği Avrasyacı
43, No. 55, s. 43-55.
Yaklaşım, İstanbul: Küre.
Kimura, H. (2005), “Russia and the CIS in 2004:
Feigenbaum, A. (2000), “The United States Is Driving
Putin’s Offensive and Defensive Actions”, Asian
Russia and China Together Again”, International
Survey, Vol 45, No. 1, s. 59-66
Herald Tribune, 28.
Lynch, A. C. (2001), “The Realism of Russia’s Foreign
Glenn, C. “The Struggle for a National Identity in
Policy”, Europe-Asia Studies, Vol. 53, No. 1, s.7-31.
Post-Soviet Russia”, Political Science Quarterly,
Vol. 111, No. 4, Kış, 1996-1997, s.661-688. MacFarlane, S. N. (2004), “The United States and
Regionalism in Central Asia”, International
Goble, P. (1989), “Ethnic Politics in the USSR,”
Affairs, vol 80, No. 3, Regionalism and the
Problems of Communism.
Changing in International Order in Central
Has, K. (2012), “Putin’in Yeni Hamlesi: Neo- Eurasia, s. 447-461.
Avrasyacılık veya Avrasya Birliği Projesi”, USAK,
Matveeva, A. “Democratization, Legitimacy and
26 Ocak 2012 tarihinde, http://usak.org.tr
Political Change in Central Asia”, International
adresinden alınmıştır.
Affairs, Vol 75, No. 1, s. 23-44.
Hüseynov, F. (2003), “Bağımsız Devletler
McFaul: “Russia’s Many Foreing Policies”’den aktaran,
Topluluğunun Oluşumunun Hukuki Boyutları”,
Allen C. Lynch (2001), “The Realism of Russia’s
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi,
Foreign Policy”, Europe-Asia Studies, Vol 53,
Cilt No. 52, Sayı 4., s. 387-401.
No. 1, p. 7-31.

90
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Menon, R. ve H. Spruyt (1999), “The Limits of Sharafutdinova, G. (2006), “When do Elites Compete?
Neorealism; Security in Central Assia”, Review of The Determinants of Political Competiton in
International Studies, vol. 25, no. 1, s. 87-105. Russian Regions”, Comparative Politics, Vol 38,
No. 3, s. 273-293.
Murat, E. (2011) Avrupa Birliği Enerji Politikasında
Türkiye’nin Önemi, Akademik Bakış Dergisi, Shlapentokh, D. (2007), “Dugin Eurasianism: A
Temmuz-Ağustos,http://www.akademikbakis. Window on the Minds of the Russian Elite or
org/25/24.pdf An Intellectual Ploy?”, Studies in East European
Thought, Vol 59, No.3, s. 215-236.
Oğan, S. (2006), “Dış Politika Aracı olarak Rusça:
Türk Cumhuriyetleri Örneği: Rusya”, Stratejik Smith, G. (1999), “The masks of Proteus: Russia,
Araştırmaları-1, İstanbul: Tasam. geopolitical shift and the new Eurasianism”,
Transactions of the Institute of British
Özdal, H. “Moskova yolcusu kalmasın” 19 Nisan 2011,
Geographers, New Series, Vol 24, No. 4, s. 481-
http://www.usak.org.tr/makale.asp?id=2060
494.
P. Herd, G. and E. Akerman (2002), “Russian Strategic
Sullivan, M. P. (2001), Theories of International
Realignment and the Post-post-cold War Era?”,
Relations Transition vs. Persistence, London:
Security Dialogue, Vol 33, No.3, s.357-372.
Palgrave.
Park, Sang-Nam (2004), “The Choice of the United
Şeker, S. (2011), “Rusya Federasyonu Orta Asya ve
States and Central Asia”, International Area
Güney Kafkasya Siyaseti (1991-2010)”, Orta
Review, Vol 7, No. 2, s. 249-265
Asya Güney Kafkasya Siyasi Gelişmeler 1991-
Pomfret, R. (2010), “Trade and Transport in Central 2010, Ed. Yrd. Doç. Dr. Necati İyikan, İstanbul:
Asia”, Global Journal of Emerging Market Hiperlink. ss. 555-573.
Economies, Vol 2, No. 237, s. 237-256
Tatu, M. (1999), The Washington-Moscow-Beijing
Rangsimaporn, P. (2006), “Interpretations of Triangle, International Affairs, Moskova, 45: 2.
Eurasianism: Justifying Russia’s Role in East Asia”,
Tellal, E. (2010), “Zümrüdüanka: Rusya
Europe-Asia Studies, Vol. 58, No. 3, s.371-389
Federasyonu’nun Dış Politikası”, Ankara Üniver-
Renz, B. (2006), “Putin’s Militocracy? An Alternative sitesi SBF Dergisi, 65-3, ss.189-236.
Interpratation of Siloviki in Contemporary
Thomas, P. (2010), “Central Asia the Heart of Russian
Russian Politics”, Europe-Asia Studies, Vol 58,
and Chinese Issues”, International Area Studies
No. 6, s. 903-924
Review, vol 13, no. 3, s. 229-241
Rusya ile ticarette hedef 100 Milyar $ (9 Eylül 2011)
Vasquez, J. A. Vasquez ve C. Elman (2003), Realism
Sabah Gazetesi http://www.sabah.com.tr/
and the Balancing of Power, ABD: Prentice Hall.
Ekonomi/2011/09/09/rusya-ile-ticarette-hedef-
100-milyar- Wishnick, E. (2001a), “Russia and China: Brothers
again?”, Asian Survey, Vol. 41, No. 5, ss.797-821
Saraç, E. (2008), “Rus Dış Politikasını Şekillendiren
Temel Dinamikler Çerçevesinde Rusya Wishnick, E. (2006b), “Russia and the CIS in 2005:
Federasyonu-Orta Asya Türk Cumhuriyetleri Promoting East Asian Oil Diplomacy, Containing
(Türkistan) İlişkileri 1991-1999, Basılmamış Change in Central Asia”, Asian Survey, Vol 46,
Yüksek Lisans Tezi, Isparta SDÜ. No. 1, s. 69-78.

91
Bölüm 4
Kafkaslar ve Orta Asya Ülkelerinin Siyasi ve
Ekonomik Yapıları ve Dış Politikaları
SSCB’nin Dağılması ve Bağımsız
Cumhuriyetler Bağımsızlık Sonrası Kafkaslar ve Orta
öğrenme çıktıları

Asya

1 2
1 Sovyetler Birliği’nin dağılması aşamasında
Kafkas ve Orta Asya Cumhuriyetlerinin 2 1990’lar boyunca Kafkas ve Orta Asya
bağımsızlıklarını kazanma süreçlerini Cumhuriyetlerinin bölgesel sorunları ve dış
açıklayabilme politikalarını değerlendirebilme

2000’li Yıllarda Kafkaslar ve Orta Asya


Politikaları Kafkaslar ve Orta Asya Cumhuriyetlerinin
Ekonomileri ve Dış Politikaları

3 4
3 2000’lerin başından itibaren uluslararası
politikada yaşanan gelişmelerin bu 4 Kafkas ve Orta Asya Cumhuriyetlerinin
cumhuriyetler üzerindeki etki ve sonuçlarını ekonomik, jeopolitik özellikleri ile dış
tartışabilme politikalarını değerlendirebilme

Anahtar Sözcükler: • Azerbaycan • Gürcistan • Ermenistan • Kazakistan • Kırgızistan • Özbekistan


• Türkmenistan • Tacikistan

92
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

GİRİŞ SSCB’NİN DAĞILMASI VE


Kafkaslar ve Orta Asya, uluslararası politikada her BAĞIMSIZ CUMHURİYETLER
dönemde önemini korumuş bölgelerdir. Bu iki böl- Sovyetler Birliği’nin kuruluş döneminde 33
ge, Asya ve Avrupa’dan oluşan Avrasya’nın ortasında yıl Genel Sekreter olan Stalin dönemi son derece
yer almaktadır. Burada tarih boyunca daha çok Türk baskıcı ve acımasız geçmiştir. Bu dönemin uygula-
kökenli halklar yaşamıştır. Orta Asya, 20. yüzyıl or- maları sonucunda yeni nesil tamamen Rus eğitim
talarına doğru kullanılmaya başlanmış bir isim olup; ve ideolojisinin ürünü olarak ortaya çıkmış, karşı
Türkistan, Moğolistan ve Tibet’ten oluşmaktadır. Bol- çıkanlar yok edilmiştir. II. Dünya Savaşı şartlarında
şevik İhtilali’nden itibaren (1917) Türkistan kavramı Stalin baskıları yumuşatmıştır. Kendisinden sonra
yerine genellikle Orta Asya ifadesi kullanılmaktadır. Kruşçev ise destalinist (Stalin’in son dönemde uy-
Türkistan, doğu ve batı olmak üzere ikiye ay- guladığı yumuşama karşıtı) politikalarla özellikle
rılmaktadır. Doğu Türkistan, günümüzde Çin’in dinî ve kültürel alanda baskıları yoğunlaştırmıştır.
hakimiyeti altında olup Sincan Uygur Özerk Kruşçev’den sonra Komünist Partisi Genel Sekre-
Bölgesi adını taşır. Batı Türkistan ise Kazakistan, teri olan Brejnev, daha önce Kazakistan Komünist
Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Tacikis- Partisi Sekreterliğinde bulunmuştur. Bu yıllarda,
tan Cumhuriyetlerinden oluşmaktadır. Kafkaslar Kruşçev’in Kazakistan’daki “bakir toprakları tarı-
olarak adlandırılan bölge, kuzey ve güney olarak ma açma projesi”ni desteklemiştir. Bu durum yerli
ikiye ayrılmaktadır. Kuzey Kafkasya, Rusya Fede- halkın aleyhine olup Kazakistan’ın Ruslaştırılması-
rasyonu bünyesinde yer alan Adige, Karaçay-Çer- nın önemli aşamalarından biridir. Bununla beraber
kez, Kabartey-Balkar, Kuzey Osetya, İnguşistan, Kazakistan’da parti ve devlet kademelerindeki Ka-
Çeçenistan, Dağıstan Özerk Cumhuriyetlerinden zakların sayısı ve oranı oldukça artmıştı. Böylece
oluşmaktadır. Güney Kafkaslar ise Azerbaycan, Kazaklar merkezî ve yerel kuruluşlardaki önemli
Gürcistan ve Ermenistan Cumhuriyetlerini kapsar. mevkilerin birçoğunu ele geçirmiştir. Bu gelişme,
İran ve Türkiye’nin sınır bölgeleri, kısmen Kafkas- daha sonraki yıllarda gerçekleşen ve diğer cumhu-
lar bölgesinde sayılmaktadır. riyetleri, etnik grupları etkileyen Kazakistan olayla-
1936 Anayasası’na göre oluşturulan Sovyet rında önemli bir faktör olmuştur.
cumhuriyetleri, özerk bölge ve cumhuriyetler ile
bunların sınırları, 1990’lara kadar pek değişmemiş-
tir. Bu Anayasa’ya göre Batı Türkistan’da sayılan beş SSCB Komünist Partisi Genel Sekreter-
cumhuriyet ile Güney Kafkasya’daki üç cumhuri- liği: Sovyetler Birliği’nde Cumhurbaşkanı
yet Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri (SSC) olarak ve Başbakan bulunmakla beraber, ülkenin
varlığını sürdürmüştür. Birlik dağılınca da bu cum- gerçek lideri daima Komünist Partisi Ge-
huriyetler, bağımsız cumhuriyetler hâline gelmiştir. nel Sekreteri olmuştur.
Bununla beraber, aynı anayasaya göre oluşturulan
özerk bölgeler konusunda sorunlar yaşanmıştır.
Sovyetler Birliği’nin 1980’lerde yaşadığı iç ve Brejnev’in Kazakistan’daki bu etkisi ve uygula-
dış sorunlar devam ederken Soğuk Savaş döne- ması, onun Sovyetler Birliği Komünist Partisi (KP)
minin sembolü Berlin Duvarı 1989’da yıkıldı ve Genel Sekreterliği döneminde, bütün ülkede görül-
Varşova Paktı dağıldı. Sovyet cumhuriyetleri ise müştür. Bu durum, rejimin istikrar kazanması ile
1990’da egemenliklerini ve 1991’de bağımsızlık- Rus yöneticilerin belli bir rehavete kapılmaları ile
larını ilan ettiler. Kafkaslar ve Orta Asya’daki her de açıklanabilir. Bunun yanında rejim mağdurları-
bir cumhuriyetin siyasal ve toplumsal yapısı, eko- nın daha ihtiyatlı ve gizli bir şekilde mücadelelerini
nomisi, jeopolitik özellikleri farklı olup, buna bağlı sürdürmeyi öğrenmeleri de söz konusuydu. Dönem
olarak birtakım dış politika sorunları söz konusu- itibariyle Rus eğitim sisteminde okuyan yeni nesil,
dur. Sovyet döneminden kalan etnik ve sınır sorun- Rusları ve yönetim tarzını daha iyi tanımıştı.
ları yeni cumhuriyetleri 1990’larda önemli ölçüde 1959’da Kazakistan’daki demir çelik fabrikala-
meşgul etmiştir. 2000’lerde yaşanan gelişmelerle rında işçilerin çıkardığı olaylar daha çok çalışma
bu sorunların bazısı çözülmüş, bir kısmı hâlen şartlarının kötü olmasından kaynaklanmaktaydı.
gündem oluşturmaya devam etmektedir. 1963 yılında Güney Rusya’da benzeri bir olayda

93
Kafkaslar ve Orta Asya Ülkelerinin Siyasi ve Ekonomik Yapıları ve Dış Politikaları

halkın üzerine tanklarla gidilmesi sonucu 120 kişi- Gürcistan’ın Bağımsızlık İlanı, 28
nin öldüğü bilinmektedir. Daha sonra Litvanya ve Nisan 1991
Estonya’da da Rus aleyhtarı olaylar meydana gel- Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan gibi
miştir. 1982’de Almatı’da benzer olaylar gerçekleş- Güney Kafkasya Cumhuriyeti’dir. Büyük Kafkas
miştir. Aslında bütün bunlar Demirperde rejiminde Dağlarının ötesinde (güneyinde) bulunduğundan
giderek artan kıpırdanmaların ve kaçınılmaz sona bu üç cumhuriyete Transkafkasya (Kafkas ötesi)
gidileceğinin işaretleri olmuştur. 1979 Afganistan Cumhuriyetler de denir. Gürcistan, Bolşevik İhti-
müdahalesinin, Türkistan Müslümanlarının bilinç- lali döneminde bağımsızlığını ilan etmiştir. Stalin
lenmelerinde önemli etkisi bulunmaktadır. Mart de Gürcistan doğumlu olup bu ülkeye Kızıl Ordu
1980’de Kabil’deki bazı Türkistan askerleri, Afgan diğerlerinden sonra girmiş ve Gürcistan Sovyetler
mücahitlerine karşı savaşmayacaklarını belirtmiştir. Birliği’ne katılmak zorunda kalmıştır.
Bunun üzerine yetkililer, bu birlikleri geri çekmek
Gürcistan, SSCB’nin dağılması aşamasında ise
zorunda kalmıştır. Bu şekilde, disiplinin ve emre
diğer devletlerden önce bağımsızlığını ilan etmiş-
uymanın kesin olduğu askerî kesimde dahi, geri
tir. Rusya Federasyonu sınırında yer alan Abhazya
adım atılabileceği, her istenenin yaptırılamayacağı
ve Güney Osetya ile Türkiye sınırındaki Acarya,
ortaya çıkmıştı (Devlet, 1989: 161). Gürcistan’a bağlı özerk birimlerdir. Sovyetler Bir-
Brejnev, haleflerine gittikçe daha kritik bir du- liği iç ve dış sorunlarla uğraşırken Gürcistan bün-
rum arz eden siyasal ve sosyal yapı yanında bir de yesindeki bu birimler daha fazla siyasi hak veya
Afganistan çıkmazını bıraktı. Belki, daha önce ger- bağımsızlık talebinde bulunarak ayaklanmıştır.
çekleştirilen müdahalelerde olduğu gibi Afganistan Gürcistan ordusu bu taleplere şiddetle karşı koydu
hareketi ile iç ve dış politikalarda yeniden otoriteyi ancak özellikle Abhazya’da kontrolü sağlayamadı.
sağlayacağını ümit etmişti. Ancak hareketin uza- Bu süreçte başkent Tiflis’teki çekişmeler de sürüp
ması ve bu uzama ile başarısızlık yönündeki genel giderken Sovyetler Birliği’nden bağımsızlığını ilan
kanaat, Sovyetler Birliği’nin geleceği hakkındaki etti. Bu süreçte büyük katkısı olan aşırı milliyetçi
tereddütleri artırdı. Sovyetleri Birliği’nin dağıl- lider Gamsakhurdia, ülkenin ilk Cumhurbaşkanı
masının birçok iç ve dış nedenleri bulunmakta- seçildi. Gürcistan’ın özerk birimlerle ilgili sorunları
dır. Özellikle Afganistan’daki başarısızlık ülkenin hâlen devam etmektedir. Bu konu, bölgesel hatta
ekonomisini zorlarken rejime olan güven de za- küresel aktörlerin etkisiyle küresel bir sorun hâline
yıflamıştır. Bürokrasi ve sanayi çalışmaz duruma gelmiştir.
gelmiştir. Rüşvet ve yolsuzluklar yönetim ve üreti-
mi bitirmiştir. Son SSCB Komünist Partisi Genel
Ermenistan’ın Bağımsızlık İlanı, 23
Sekreteri Gorbaçov’un, bu sorunları çözmek için
geliştirdiği Glasnost ve Perestroyka (Şeffaflık ve Ağustos 1991
Yeniden Yapılanma) reformları da sorunların çö- Ermenistan, bu bölgede bağımsızlığını ilan
zümüne çare olmadı. Bununla beraber, SSCB’nin eden ikinci devlettir. Ermenistan ve hemen arka-
kansız bir şekilde dağılmasında önemli aşamalara sından diğer cumhuriyetlerin bağımsızlık ilanla-
geçilmesine yardımcı oldu. rı tarihinde önemli bir ayrıntı vardır. 12 Haziran
1991’de Rusya Federasyonu’nda başkanlık seçimini
Daha önce Sovyetler Birliği’nin öncülüğündeki
Boris Yeltsin kazandı. 18 Ağustos’ta yönetim askerî
Varşova Paktı’ndan ayrılmak isteyen veya bu reji-
darbe ile devrilmek istendi. Bu sırada Gorbaçov,
mi eleştiren Macaristan ve Çekoslovakya’ya askerî
Kırım’da yazlığında idi. Yeltsin tankların üzerine
müdahalede bulunulmuştu. 1956’da Macaristan’a
çıkarak darbeyi tanımadığını ilan etti. Rus halkı
ve 1968’de Çekoslovakya’ya yapılan müdahalelerde
adına darbecilere karşı direneceğini söyledi. Bunun
binlerce kişi Rus tankları altında can vermişti. Ben-
üzerine halk sokaklara dökülerek Yeltsin’in etrafın-
zeri tecrübeler ve Sovyet rejimine karşı hareketlere
da toplandı. 21 Ağustos’ta darbeciler Moskova’dan
yönelik tavizsiz durum, devletleri ihtiyatlı hareket kaçtı. 23 Ağustos’ta ise Ermenistan bağımsızlığını
etmeye zorlamıştır. Bu coğrafyada önce Hristiyan ilan etti.
devletler, Gürcistan ve Ermenistan bu cesareti gös-
termiştir. Aşağıda bu devletler, bağımsızlıklarının Ermenistan’ın bağımsızlık sürecinde Azerbay-
can ile Yukarı Karabağ (Dağlık Karabağ) krizi ya-
ilan edildiği tarih sırasına göre ele alınmıştır.
şanmıştır. Azerbaycan’a bağlı olan bu özerk bölge-

94
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

nin nüfusunun çoğu Ermeni idi. 1988’de Yukarı bir grup Özbek, Fergana’daki Ahıska Türkleri-
Karabağ Özerk Bölgesi Azerbaycan’dan ayrılarak ne saldırmış, yüzlercesini öldürmüş, binlercesini
Ermenistan’a katılma kararı aldı. Azerbaycan ve de evlerini terke mecbur bırakmıştı. Bu gelişme,
Ermenistan arasında gerilim tırmanırken her iki KGB’nin dağılmakta olan Sovyetler Birliği’nde
ülkede de azınlıklar saldırılara uğradılar. Rusya, Türk’ü Türk’e kırdırma operasyonlarından biriy-
Yukarı Karabağ’ın bu kararının kabul edilemeceği- di. Ahıska Türklerine yapılan bu saldırıdan bir
ni duyurduysa da uygulamada Ermenistan yanlısı müddet sonra, 1990 başlarında, Özbeklerin, Kır-
politika izledi. 1990’da Ermenistan, Kızıl Ordu’dan gızlarla Oş şehrinde çatışmaya girmesi de dikkat
bağımsız kendi ordusunu kurdu. Başarısız Mosko- çeker. Kerimov, bu olaylar üzerine Kızıl Ordu bir-
va darbesi ertesinde de bağımsızlığını ilan etti. Le- liklerini yardıma çağırmıştır.
von Ter Petrosyan ilk Cumhurbaşkanı oldu. Yukarı 28 Mayıs 1989’da Muhammed Salih ve Ab-
Karabağ sorunu hâlen devam etmektedir. durrahim Polat önderliğinde beş bin üyeli “Birlik
Partisi” kurulmuştur. Halkın, Sovyet sömürüsün-
Kırgızistan’ın Bağımsızlık İlanı, 31 den kurtulmak için bir parti etrafında toplanmaya
başlaması, Kerimov’u da daha milliyetçi bir politi-
Ağustos 1991
ka izlemeye sevketmiştir. Kerimov, Mart 1990’da
Kırgızistan, Türkistan’ın en doğusunda yer alan, diğer cumhuriyetlerde de gerçekleştiği gibi kendini
daha çok dağlık alanlarla kaplı bir cumhuriyettir. başkan seçtirdi. Bundan sonra Sovyetlerin, uzun
Sovyetler Birliği’nin Çin hududunda bulunduğun- yıllar Özbekistan’ı bir hammadde ambarı olarak
dan, önemli görevlerde Rusların sayıca fazla oldu- kullandığını, bunun ise Özbek halkının geri kal-
ğu bir ülkedir. Örneğin Kırgızistan Hükûmeti’nin masına sebep olduğunu anlatmaya başlamıştır.
yedi kişilik Bakanlar Kurulunda Rusların sayısı 5,
Moskova’da, Gorbaçov’un 1986’dan beri adım
Kırgızların sayısı 2 idi. Ruslar Kırgızistan nüfusu-
adım geliştirdiği açıklık ve yeniden yapılanma ha-
nun %30’unu oluşturmaktaydı. Bu durum büyük
reketinin Rusların menfaatine olmadığına inanan
tepkilere yol açıyordu.
grupların gerçekleştirdiği askeri darbenin başarısız
Askar Akayev’in, 27 Ekim 1990’da Devlet Baş- kalması üzerine, diğer cumhuriyetler gibi, Özbe-
kanı seçilmesinden sonra olaylar hızla Kırgızlar kistan da bağımsızlık yolunda harekete geçmiştir.
lehinde gelişmeye başlamıştır. Kültürel haklarını Heyecanlı bir toplantıdan sonra Özbekistan Par-
alan Kırgız Türkleri, komünist rejimden kurtul- lamentosu, 1 Eylül 1991’de Özbekistan’ın bağım-
mak için fırsat kollamaktaydı. Kırgız halkı yıllarca sızlığını ilan etmiştir. Özbekistan Komünist Partisi
kolhozlarda köle gibi çalıştırılmış fakat yönetimden kendisini lağvederek Demokratik Parti adını almış-
olabildiğince uzak tutulmuştu. Moskova’da gerçek- tır. 29 Aralık 1991’de yapılan cumhurbaşkanlığı
leşen başarısız darbeden birkaç hafta sonra Kırgı- seçimini de İslam Kerimov kazanmıştır. Kerimov
zistan bağımsızlığını ilan etmiş ve Askar Akayev ilk 2 Eylül 2016’da vefatına kadar cumhurbaşkanlığı
Cumhurbaşkanı olmuştur. görevini sürdürmüştür. Böylece Kazakistan Cum-
hurbaşkanı Nazarbayev yanında Sovyet sonrası en
Özbekistan’ın Bağımsızlık İlanı, 1 uzun başkanlıkta kalan iki liderden biridir (Saray,
Eylül 1991 1993B: 72-78; Salih, 2002).
Yukarıda belirtildiği gibi Brejnev döneminde-
ki gelişmeler bütün Türkistan’da baskıcı rejime Tacikistan’ın Bağımsızlık İlanı, 9 Eylül
karşı halkın bilinçli mücadele yeteneğini artır- 1991
mıştır. 1970’ler ve 1980’ler, Özbek Türklerinin Orta Asya Cumhuriyetleri içerisinde daha çok
millî kültürleri ile gasp edilmiş ekonomik hakları- iç savaşla ismi duyulan bir ülkedir. Nüfusunun
nı geri istedikleri bir dönemdir. Haziran 1989’da çoğunluğu Taciklerden oluştuğu hâlde, bu halkın
İslâm Abdülganiyeviç Kerimov, Özbekistan Ko- Türk kökenli olduğu tartışılmaktadır. Buna karşın
münist Partisi I. Sekreteri oldu. Kerimov’un gö- örneğin Kazak, Özbek, Kırgız, Türkmen, Karakal-
reve gelmesinden bir müddet sonra, Fergana’da pak gibi halkların Türk kökenli olduğu konusun-
kanlı olaylar meydana geldi. KGB (Sovyet Gizli da tereddüt yoktur. Tacikçe, Farsça dil grubundan
Polis Teşkilatı)’nin kışkırtması ile harekete geçen sayılmakta olup Taciklerin de Hint-Avrupa toplu-

95
Kafkaslar ve Orta Asya Ülkelerinin Siyasi ve Ekonomik Yapıları ve Dış Politikaları

luğundan olduğu ileri sürülür. Bununla beraber, hine olacaktı. Ancak, Ermeniler lehine, Azeriler
İranlıların aksine Tacikler Sünni’dir. Tarihte ve gü- aleyhine birçok taviz verdi. Bu arada Ermeniler ve
nümüzde bu bölge Türkistan sınırlarında olduğu Türkler arasında çıkan olaylarda; Ermenistan’da
gibi, halkının da Türk kökenli olduğu bilinmekte- Türkler, Bakü’de Ermeniler öldürüldü. Rusya’nın
dir. Enver Paşa’nın dağınık Türk kuvvetlerini topla- Ermenistan’ın bu hareketine karşı izlediği tutum,
yıp Kızıl Ordu’ya karşı savaştığı yer olan Belçivan, Azerilerin gittikçe daha fazla tepkisini çekmeye
Tacikistan toprakları içerisindedir. Enver Paşa’nın başladı. Bu koşullarda, bağımsızlık talepleri gün-
naaşı 1966’da Belçivan’dan Türkiye’ye getirilmiştir. deme geldi. Bunun üzerine Kızıl Ordu birlikleri
Tacikistan, 1924’de Tacikistan Otonom Sovyet 1990 başında Bakü’ye girerek 100’den fazla Azeri
Sosyalist Cumhuriyeti adıyla Özbekistan SSC’ye Türk’ünün ölmesine neden oldu. 19 ve 20 Ocak
bağlı özerk bir birim olarak kurulmuştur. 1936 1990 tarihlerinde gerçekleştirilen bu harekat, hem
Anayasası ile SSCB’yi oluşturan cumhuriyetler- Sovyet sistemi hem de gündemdeki açıklık rejimi-
den biri hâline gelmiştir. Diğer cumhuriyetlerin nin şampiyonu olarak bilinen Gorbaçov için kara
arkasından 9 Eylül’de bağımsızlığını ilan etmiştir. bir leke olarak tarihe geçmiştir. Bu olaydan sonra
Tacikistan’ın bağımsızlık aşaması ve sonrasında Gorbaçov’a Nobel Barış Ödülü verilmiştir. Halk
Rusya Federasyonu ile ciddi bir problemi olma- Cephesi lideri Ebulfez Elçibey’in Azerbaycan hal-
mıştır. Birçok aşamada dış politikada Rusya’nın ya- kının haklarını ve ülkenin bağımsızlığını açıktan
nında yer almıştır. Bununla beraber ülke içindeki savunmaya başlamasıyla, Azerbaycan 18 Ekim’de
aşiret ve bölgecilik kavgaları iç savaşa dönüşmüş ve bağımsızlığını ilan etti. Elçibey, Azerbaycan’ın ilk
yıllarca devam etmiştir. 24 Kasım 1991’de Rahman Cumhurbaşkanıdır (Saray, 1993C: 7).
Nebiyev bağımsız Tacikistan’ın ilk Cumhurbaşkanı
olarak seçilmiştir (Sönmezoğlu, 1996: 420). Türkmenistan’ın Bağımsızlık İlanı, 27
Ekim 1991
Azerbaycan’ın Bağımsızlık İlanı, 18 Türkmenistan’ın bağımsızlığı yolunda diğer
Ekim 1991 cumhuriyetlerde olduğu gibi Moskova merkezli
Türk dünyası genel hatlarıyla doğu ve batı ola- ekonomik ve siyasi baskıların rolü olmuştur. Aral
rak ikiye ayrıldığında Hazar Denizi bunun ortasın- Gölü’nün kurumaya başlaması ve diğer çevre felaket-
da yer alır. Azerbaycan ise tıpkı Türkiye gibi batı leri bu yöndeki adımları desteklemiştir. Öte yandan
Türklerinden sayılır. Bununla beraber Azerbaycan diğer Müslüman unsurlar gibi, Türkmenler de zorla
doğu Türklerine komşu olan bir bölgedir. Bu yüz- ateist eğitime tabi tutulmuşlardır. Mesela 1917’de
den bu bölgeye Türk dünyasının köprüsü denmek- 500 caminin bulunduğu Türkmenistan’da bunların
tedir. Azerbaycan kuzey ve güney olarak iki bölge- hemen tamamı Sovyet devrinde ya yıkılmış veya
ye ayrılmaktadır. Güney Azerbaycan İran sınırları kapatılmıştır. Türkmenistan’ın başkenti Aşkabad,
içerisinde olup Sovyetler Birliği sonrasında bağım- Türkistan başkentleri içerisinde camisi olmayan tek
sızlığını ilan eden ise kuzeydeki Azerbaycandır. şehir hâline gelmişti. Açıklık (Glasnost) dönemiyle
Kuzey Azerbaycan’ın yüzölçümü 86.600 kilometre birlikte Türkmenler camilerinin yeniden açılmasını
kare olup 2016 nüfusu 9.515.000’dir (Azerbaijan, istemeye başlamışlardı. 1985’de Türkmenistan Ko-
2016). İran yönetimi altındaki bölge ise 113.000 münist Partisinin başına Saparmurat Atayeviç Niya-
kilometredir. Kesin rakamlar tartışmalı olmakla zov (Türkmenbaşı) getirilmiştir.
birlikte İran nüfusunun üçte birini yani yaklaşık Niyazov’un ilk işi halkı arasında birliği sağlamak
25.000.000’unu Azeri Türkleri oluşturmaktadır. olmuştur. Zira Rus yönetimi, “böl ve yönet”i uygu-
Azerbaycan’ın bağımsızlık ilanı ve sonrasında Er- lamış, el altından kabilecilik zihniyetini canlı tut-
menistan ile yaşadığı kriz Moskova ile ilişkilerini de maya çalışmıştır. “Sen Teke’sin”, “sen Yamud’sun”,
etkilemiştir. Şubat 1988’de Yukarı Karabağ Özerk “sen Salur’sun” ve “sen Ersarı’sın” diye Türkmen
Bölgesi, Azerbaycan’dan ayrılarak Ermenistan’a ka- halkını çağ dışı bir kabileciliğe teşvik etmişti. Ni-
tılma kararı aldı. Azerbaycan bunu reddetti. Mos- yazov, Sovyetlerin ülkeden pamuğu ve doğal gazı
kova bunu tanımayarak Yukarı Karabağ’ın bu kara- son derece ucuza aldığını ve Türkmenistan’a çok
rının kabul edilemeceğini duyurdu. Çünkü mevcut az gelir bıraktığını her fırsatta dile getirmiştir.
sınırların değişmesi yolunun açılması kendi aley- Bunun ise Türkmenistan’ı fakirleştirdiğini anlat-

96
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

mıştır. Niyazov’un ikinci çıkışı ise Türkmen dili kistan Komünist Partisi 2. Sekreteri Rus asıllı Mi-
üzerine olmuştur. Türkmenlerin Rusça’nın etkisi roşkin bu görevden alınarak Kazak asıllı Saidullah
ile ana dillerini kullanmada uğradıkları haksızlığı Kubaşev getirildi. Sovyet yönetimi bu konuda taviz
saptamıştır. Türkmen dilinin, cumhuriyetin resmî vermiş oldu.
dili olması gerektiğini söylemiştir. Hükûmetin,
1989’da aldığı bir kararla Türkmen dili, Rusça ile
birlikte cumhuriyetin resmî dili olarak ilan edildi. Almatı: Kazakistan’ın önceki başkenti olup
Niyazov bağımsızlık ilanından önce prestij kazan- Elmalı (Almalı) demektir. Anadolu’da ol-
mak için Türkmenistan’ın bağımsızlığını ilan edip duğu gibi Türkistan’da birçok beldenin adı
etmeme konusunu halkoyuna sunmuştur. Yapılan Elmalı anlamına gelir. Sovyet döneminde
halkoylaması sonucu, halkın %93’ü bağımsızlık “elmanın atası” anlamında “Alma Ata” kul-
için oy kullanmıştır. 27 Ekim 1991’de toplanan lanılmıştır. Ancak bağımsızlık sonrası yeni-
Türkmen Parlamentosu halkoylaması sonuçlarını den Almatı ismi kullanılmaktadır.
oy birliği ile kabul ederek Türkmenistan’ın bağım-
sızlığını ilan etti. Türkmenistan’ın bağımsızlığını
ilk tanıyan ülke Türkiye olmuştur. Aynı şekilde Yaşanan gelişmeler üzerine Nursultan Nazar-
Türkmenistan’da Büyükelçiliğini ilk açan ülke de bayev, 22 Haziran 1989’da Kazakistan Komü-
Türkiye olmuştur. Buna karşılık Türkmenistan nist Partisi Başkanlığına getirildi. Nazarbayev,
da ilk Büyükelçiliğini Türkiye’de açmıştır (Saray, Kazakistan’ın Moskova’dan değil, Almatı’dan yö-
1993D: 66-69). netilmesi gerektiğini söyledi. Cumhuriyetlerin
millî kaynaklarına (petrol, doğalgaz ve madenler
Kazakistan’ın Bağımsızlık İlanı, 16 vb.) dünya piyasalarına uygun fiyatlar verilmesi
gerektiğini açıklayan Nazarbayev’in bu tutumu,
Aralık 1991
diğer Sovyet cumhuriyetlerinin desteğini almıştır.
Kazakistan, Sovyetler Birliği’nin dağılması sü- Kazakistan’da Kazak nüfusuna yakın Rus nüfusu
recine işaret eden önemli olaylara sahne olmuş bir bulunmaktaydı. Sovyetlerin izlediği kültürel baskı
Türk yurdudur. Huzursuzluklar Aralık 1986’da ve asimilasyon siyaseti sonucu Rusça, Kazakistan’ın
verilen bir kararla su yüzüne çıkmıştır. Bu tarihte resmî dili olarak kullanılıyordu. Bu Kazakları son
Dinmuhammed Kunayev, emekliliği bahane edile- derece rencide eden bir durumdu. Nazarbayev, Ey-
rek Kazakistan Komünist Partisi 1. Sekreterlik gö- lül 1989’da aldığı bir karar ile resmî dilin Kazak
revinden alınmış yerine Rus asıllı Kolbin seçilmişti. Türkçesi olduğunu ilan etti. Onun bu kararı Ruslar
Kazaklar bundan çok rahatsız oldu. Başkent Almatı tarafından protesto edilmiş ise de Kazak Türkleri
(Alma-Ata) ve diğer birçok şehirde gösteriler, olay- tarafından büyük bir sevinçle karşılanmıştır. Bu-
lar meydana geldi: Jeltoksan (Aralık) olayları denen nunla beraber, Nazarbayev, Kazak Türklerinin millî
bu süreçte ölenler oldu. SSCB ve Kazakistan’ın ka- haklarını elde etmede taşkınlık göstermelerine de
deri açısından önemli olan, bu olaylardan çok, bu engel olmuştur. Bu tip aşırı milliyetçi gösterilerin
olayların artık saklanamaması oldu. Kazakistan’da- ülkesinde yaşayan diğer azınlıkları, özellikle Rusları
ki resmî Sovyet haber ajansı APN’nin muhabiri tahrik edeceği ve bunun da memlekette huzursuz-
ilk defa bir öğrenci protestosunu haber yaptı. Bu luk yaratacağı endişesini taşımaktaydı. Onun en
haber daha sonra batıya ulaştı. Yönetim, bütün bu büyük arzusu Kazakistan’ın ve Kazakların haklarını
olayların başlamasına Kunayev’in görevden uzak- gürültü yapmadan ve meşru zeminlerde müdafaa
laştırılmasının sebep olduğunu anladı. Yine Din- ederek temin etmekti.
muhammed Kunayev’in kardeşi Kazakistan İlimler
24 Nisan 1990’da Nazarbayev, Parlamento tara-
Akademisi Başkanı Askar Kunayev de Kazak millî
fından ilk Kazak Cumhurbaşkanı olarak seçilmiştir.
tarihinin yazılması sürecini başlattı. Zaten görev-
Nazarbayev, Kazak Türklerinin hayatını tehdit eden
den alınma nedenlerinden biri de Kazak halkının
Sovyet nükleer deneme bölgesi olan Semipalatinsk
tarihî geçmişini inceleyen eserleri yayınlamaya ağır-
Üssü’nü kapattırmıştır. Rusya Federasyonu’nun
lık vermesiydi. Bu gelişmeler, Kazakistan’ın buğday
Kazakistan’dan Kuzey Kazakistan’ı alması gerek-
ve petrol deposu olması sebebiyle Rusya’yı tedirgin
tiği sık sık gündeme getirilmiştir. Rusya Federas-
etmişti. Artık gizlenemeyen olaylar üzerine, Kaza-
yonu Başkanı Yeltsin de Kazakistan’ın bağımsızlığı

97
Kafkaslar ve Orta Asya Ülkelerinin Siyasi ve Ekonomik Yapıları ve Dış Politikaları

hâlinde bazı sınır ayarlamaları yapılması gerektiğini ileri sürmeye başlamıştır. Rus şovenistlerinin bu tu-
tumları, başta Nazarbayev olmak üzere bütün Kazak aydınları ve parlamento üyeleri tarafından şiddetle
protesto edilmiştir. Kazakistan’ın Kazak Türklerinin ana yurdu olduğu ifade edilerek ülkenin bütünlüğüne
göz diken kim olursa olsun sonuna kadar savaşılacağı belirtilmiştir. Kazak Türklerinin bu haklı ve sert
tepkisi karşısında Rus şovenistleri geri çekilmek mecburiyetinde kalmıştır. Bir müddet sonra da Rusya
Federasyonu ile Kazakistan Cumhuriyeti birbirlerinin sınırlarının değişmezliğini kabul eden bir antlaşma
imzalayarak meseleyi resmen kapatmışlardır. Bununla beraber Nazarbayev, Rusların yoğun olduğu Kuzey
bölgesindeki Kazak egemenliğini pekiştirmek üzere 1995’te başkenti bu bölgedeki Astana’ya (Akmola)
taşımıştır (Yalçınkaya, 1997).
Kazakistan, 16 Aralık 1991’de bağımsızlığını ilan etmiştir. Bu aşamaya gelmeden önce 1 Aralık 1991’de
yapılan seçim ile Nazarbayev, Cumhurbaşkanlığına seçilmiştir. Yapılan yemin töreninde Nazarbayev, eski
Kazak töresine göre hareket edip makamına oturmuştur. Eskiden Kazak hanları vazifeye başlarken, beyaz
keçe üzerinde yürüyerek makamlarına otururlardı. Nazarbayev de beyaz keçe üzerinde yürüyerek maka-
mına çıkmıştır.

Öğrenme Çıktısı
1 Sovyetler Birliği’nin dağılması aşamasında Kafkas ve Orta Asya Cumhuriyetlerinin
bağımsızlıklarını kazanma süreçlerini açıklayabilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

1956 Macaristan, 1968 Bölüm ile ilgili daha detay-


Gorbaçov’un glasnost ve
Çekoslovakya’da olduğu gibi lı bilgi için bakınız Nadir
perestroyka reformlarının
Sovyet güçleri niçin bağım- Devlet (1989), Çağdaş Türk
çözülme sürecine etkilerini
sızlık ilanlarına karşı askeri Dünyası, İstanbul, Marma-
değerlendirin.
gücünü kullanmamıştır? ra Üniversitesi Yayınları.

BAĞIMSIZLIK SONRASI kilometre ötedeki tarım çiftliklerine gübre ulaşma-


KAFKASLAR VE ORTA ASYA dığı için tarımsal üretimde büyük düşüş yaşanırdı.
Özbekistan SSCB’nin pamuk deposu idi. Ancak
1990 yılında egemenliklerini ilan eden Kafkas
çorap üretimi dahi Rusya’da yapılırdı.
ve Orta Asya Cumhuriyetleri 1991’de bağımsız-
lıklarını ilan ettiler. Bununla beraber Sovyet döne- Sovyet sisteminin kasıtlı olarak kurduğu devlet-
minde Moskova yönetimi, cumhuriyetler üzerinde lerin karşılıklı bağımlılığı sistemi, cumhuriyetlerin
sürekli denetimi korumak maksadıyla, her yönüy- bağımsızlık ilanlarının felaketle sonuçlanmasına yol
le birbirine bağımlı bir sistem kurmuştu. Örneğin açabilirdi. Bu yüzden mevcut ilişkileri herkesin ka-
bir otomobilin motoru bir cumhuriyette, kaportası bul edeceği şekilde yürütmek ve ortadan kaldırmak
diğerinde, her bir önemli aksamı farklı cumhuri- üzere bir zemin arandı. 8 Aralık 1991’de Rusya, Uk-
yetlerde, nihayet montajı bir diğerinde yapılırdı. rayna ve Beyaz Rusya arasında Bağımsız Devletler
Bu durumda bağımsızlığını ilan eden bu devletler Topluluğu (BDT) anlaşması imzalanarak Sovyetler
için Moskova kontrolünde iş birliği devam etme- Birliği’ne son verildi. Kazakistan Cumhurbaşkanı
diği takdirde bütün bu fabrikaların hiçbir anlamı Nursultan Nazarbayev’in girişimiyle 21 Aralık’ta
kalmayacaktı. Esasen daha Sovyet döneminde bu Gürcistan, Litvanya, Letonya ve Estonya dışındaki
sistem çökmeye başlamıştı. Örneğin bir gübre fab- 11 cumhuriyetin temsilcileri Alma Ata Deklaras-
rikası üretir, gübreden oluşan tepelerin üzerine kar yonu ile BDT sözleşmesini imzaladılar. Sovyetler
yağar, çocuklar burada kayak yapardı. Ancak iki yüz Birliği’nin son Devlet Başkanı Gorbaçov’un görev

98
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

süresi 1991 Aralık sonu itibariyle sona erdi ve ye- bağımsızlık ilanından sonra da ülkenin ilk Cum-
rine yenisi seçilmedi. Böylece 1991 sonu itibariyle hurbaşkanı oldu. Bununla beraber aşırı milliyetçi
Sovyetler Birliği resmen dağılmış oldu. BDT, Sov- politikaları birçok kesimden tepki görmüştür. Yaşa-
yetler Birliği’nin kansız bir şekilde dağılması yo- nan silahlı çatışmalar ve askeri darbe sonucu Gam-
lunda önemli bir araçtır. sakhurdia Gürcistan’ı terk etmek zorunda kalmıştır.
Cumhuriyetlerin bağımsızlık ilanından sonra Sovyetler Birliği’nin son Dışişleri Bakanı olan She-
her bir devletin birtakım iç ve dış sorunları günde- vardnadze (Şevardnadze) 1992’de Gürcistan’a gele-
me geldi. Sovyet döneminin ideolojik temelli bas- rek yönetimi ele almıştır. 1990’lar boyunca gerek
kıcı rejim kuralları, tarihi ve kültürel boyutu olan Gamsakhurdia yanlılarının aşırı tutumları, gerekse
etnik sorunların ortaya çıkmasını önlemiştir. Aynı Abhazya ve Acara Özerk Bölgelerinin bağımsızlık ta-
zamanda idari ve siyasi birlik olan Sovyet sistemi lepleri yüzünden, ülkede siyasi istikrarsızlık, iç savaş
içinde sınır sorunları da bir şekilde çözülmüş veya ve darbe girişimleri yaşanmıştır. Abhazya savaşında
ertelenmiştir. Ancak bağımsızlıktan sonra bütün yaklaşık 20.000 kişi ölürken 260.000 kişi göç etmiş-
bu sorunlar savaşlar ve iç savaşların kaynağını oluş- tir. Gürcistan, 1992’de BM, AGİK, IMF ve Dünya
turmuştur. Buna karşı zaman zaman uluslararası Bankasına üye oldu. Ülke içindeki karışıklıkların de-
örgütler veya BDT devreye girmiştir. Sovyet döne- vam etmesine karşı son çare olarak 1993’de BDT’ye
minin etkili kurumu olan KGB, yeni dönemde de de üye olmak zorunda kalmıştır (Sönmezoğlu, 1996:
faaliyetlerini sürdürmüştür. Ekonomik ve stratejik 208). Ancak Rusya’nın Ağustos 2008 müdahalesin-
bakımdan Moskova’nın kontrolünde olması iste- den sonra, 2009’da örgütten ayrılmıştır. Gürcistan;
nen bağımsız cumhuriyetlerde gizli servis destekli Ukrayna, Azerbaycan ve Moldova ile birlikte daha
çatışmalar dikkati çekmiştir. Bir şekilde çözülmesi çok ABD yanlısı olan GUAM Demokrasi ve Eko-
gereken etnik veya siyasi sorunlar yıllarca çözümsüz nomik Kalkınma Örgütünün de kurucu üyesidir.
kalarak Moskova’nın müdahalesine zemin hazır- Ayrıca, Türkiye’nin önderliğinde kurulan Karadeniz
lanmıştır. Öte yandan yeni bağımsız cumhuriyet- Ekonomik İşbirliği Örgütü (KEİ) üyesidir.
lerin uluslararası örgütlerle olan ilişkileri, bunlara
üyelikleri veya üyelik sürecine girmeleri, bölgesel ve Ermenistan’ın Genişleme Politikası ve
küresel politikaların ipuçlarını vermiştir. Komşularıyla Sorunları
Ağustos 1991’de bağımsızlığını ilan eden
Bağımsızlık Sonrası Gürcistan: Ermenistan’ın Azerbaycan ile sorunları daha önce
Abhazya Sorunu ve BDT Üyeliği Yukarı Karabağ (Dağlık Karabağ) anlaşmazlığı ile
Gürcistan, bölgede iki Hristiyan devletten biri başlamıştır. 23 Ağustos 1990 tarihli Ermenistan
olup aynı zamanda Stalin’in doğum yeridir. Bol- SSC Yüksek Sovyeti’nin Bağımsızlık Beyannamesi,
şevik İhtilali sonrasında birçok konuda Ermenis- Türkiye’nin Doğu Anadolu topraklarını “Batı Er-
tan gibi Moskova’nın müsamahalı politikaları söz menistan” olarak zikreder. 1995 tarihli Ermenistan
konusu olmuştur. Çerkez kökenli bir kavim olan Anayasası’nın Giriş bölümünde ise “Bağımsızlık
Abhazların bulunduğu bölgenin, Gürcistan sınır- Beyannamesi’nde yer alan Ermenistan’ın milli ar-
ları içinde yer alması bu hoşgörülü tutuma örnek zularını tanır” ifadesi yer alır. Öte yandan Erme-
olarak gösterilebilir. Benzer durum kısmen Acar- nistan Parlamentosu Şubat 1991’de aldığı karar ile,
ya, Güney Osetya, Jevahati (Cavahati), Borçalı için Kars Antlaşması’nı tanımadığını deklare etmiştir.
de geçerlidir. Bu durum Moskova’nın Kafkasya’da 1921 tarihinde Rusya’nın da katıldığı bu antlaşma
Gürcistanlaştırma ve Ermenistanlaştırma stratejisi ile Türkiye, Ermenistan, Gürcistan ve Azerbaycan
olarak değerlendirilebilir. Bununla beraber Gürcis- arasında bugün de geçerli olan sınırlar düzenlen-
tan halkı ve yönetimi Rusya’nın baskıcı ve merke- miştir. Öte yandan Gürcistan’ın Ermenistan sını-
zi yönetiminden kurtulma yolunda bağımsızlığını rında Ermenilerin yaşadığı Jevahati (Cavahati) böl-
ilan eden ilk devlettir. Rusya’nın politikalarına Slav gesi ile ilgili talepleri söz konusudur. Azerbaycan ile
kökenli Ukrayna ile Baltık Cumhuriyetleri de karşı savaş hâli sebebiyle Ermenistan bu konuda ısrarlı
çıkmıştır. değildir. Ermenistan BDT kuruluş sözleşmesi du-
rumundaki Almatı Deklarasyonu’nu imzalamıştır.
Gamsakhurdia, Ekim 1990’da Gürcistan SSC Daha sonra BM, AGİK, KEİ, IMF, Avrupa İmar ve
Yüksek Konseyi Başkanlığına seçildi ve 1991’de Kalkınma Bankasına üye olmuştur.

99
Kafkaslar ve Orta Asya Ülkelerinin Siyasi ve Ekonomik Yapıları ve Dış Politikaları

Yukarı Karabağ sorunu bağımsızlık sürecinde


de devam etmiştir. Ağustos 1991’de Yukarı Kara-
bağ ile Ermenistan arasındaki Laçin Koridoru’nu,
Ermenistan işgal etmiş ve Yukarı Karabağ’ı fiilen
kendisine bağlamıştır. 1991-1995 arasında birçok
bölgede savaş yaşanmıştır. Mayıs 1994’de BDT
zemininde Azerbaycan ile ateşkes imzalanmış ve
barış görüşmeleri konusunda Minsk Süreci başla-
mıştır. Geçen süre zarfında barış anlaşması imza-
lanamadığı gibi zaman zaman sıcak çatışmalar da
yaşanmaktadır. Yukarı Karabağ ve çevresindeki 7
vilayet Ermenistan işgali altındadır (Sönmezoğlu,
1996: 179). Haziran 2017 itibariyle Azerbaycan’ın
yaklaşık beşte birindeki işgal devam etmektedir. Sı-
Resim 4.1 Ortasında Ağrı Dağı’nın bulunduğu nır hatlarındaki çatışmalarda her iki taraf da kayıp
Ermenistan devlet arması vermektedir.

araştırmalarla
ilişkilendir
Rus Stratejist A.Dugin’in Türkiye-Er- ye dâhilinde jeopolitik sarsıntıları tahrik etmek
menistan-Kafkasya-Orta Asya bağlamında maksadıyla bu husus kullanılabilir. Bu bağlamda
“Karadeniz’le Hazar Denizi Arasında” başlıklı tüm Kafkasya’yı ortadan kesen ve Ermenistan’la
yazısından: ‘Hazar Üçgeni’nin güvenli irtibatını kuran kara-
“...Rusya’nın Kafkasya’daki geleneksel ve sal bir koridorun inşası hayli önemlidir. Ermenis-
güvenilir müttefiki olan Ermenistan özel bir je- tan başka bir anlamda ehemmiyet arz etmekte-
opolitik rol oynamaktadır. Türkiye’nin kuzeye ve dir. İran’la tarihî ve etnik yakınlığa istinat ederek
doğuya, yani Orta Asya Türk dünyasına yayılışı- Avrasyacı itici gücün [Rusya’nın] merkezden İran
nın önüne set çekilmesinde Ermenistan, mühim rimlandına genişlemesinde önemli bir halka gö-
bir stratejik üs vazifesini yerine getirmektedir. Ve revini ancak Ermenistan yapmaya kadirdir. Bu
aksine, jeopolitik saldırı boyutunda ise güneye da Moskova-Erivan-Tahran ekseninin kurulması
kadim Ermenistan’ın önemli bir kısmının ve baş- anlamına gelmektedir..”
lıca kutsal yerinin -Ağrı Dağı- bulunduğu Tür-
kiye topraklarına doğru kesintisiz devam eden Kaynak: Aleksandr Dugin (2005), Rus Jeopo-
bir etno-kültürel birlik olarak önemlidir. Diğer litiği: Avrasyacı Yaklaşım, (terc.: V.Imanov) 4.
önemli bir faktör ise Ermenilerin Kürtlerle ırksal Baskı, İstanbul, Küre Yayınları, s.179-180.
ve dilsel akrabalık bağlarının olmasıdır. Türki-

Azerbaycan’ın Yukarı Karabağ Savunması ve Siyasal İstikrarsızlık


Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra yeni bağımsız cumhuriyetler arasındaki en önemli kriz Azer-
baycan-Ermenistan arasında yaşanmıştır. Bununla karşılaştırılabilecek diğer bir kriz ise Gürcistan-Abhazya
sorunudur. Hazar sahildarı ülke olan Azerbaycan’ın komşuları Gürcistan, Rusya Federasyonu (Dağıstan),
İran, Türkiye (Nahçıvan Özerk Bölgesi), Ermenistan’dır. Azerbaycan; BM, BDT, Ekonomik İşbirliği Teşki-
latı (EİT), İslam İşbirliği Örgütü (İİÖ), KEİ, TÜRKSOY (Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı) ve GUAM
örgütlerine üyedir. Yukarıda ele alındığı üzere bağımsızlık ile birlikte Yukarı Karabağ sorunundan kaynak-
lanan savaş sonunda ateşkes imzalanmış ancak barış anlaşması Minsk Süreci’ne havale edilmiştir. Ermenis-
tan ile savaş devam ederken Azerbaycan’da isyan da baş göstermiştir.

100
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Kırgızistan: 1990’ların Sakin


Ebulfez Elçibey’in devlet politikasının Cumhuriyeti
esasları: 1. Türk dünyasının bütünleşme- Kırgızistan 31 Ağustos 1991’deki bağımsızlık
si; 2. Türkiye ile en ileri derecede iş bir- ilanından sonra 1990’ları en sakin geçiren, aynı za-
liği; 3. İran işgalindeki Güney Azerbay- manda diğerlerine göre demokrasiye geçişi daha hızlı
can ve İran’daki yaklaşık 25.000 milyon ve yumuşak olan cumhuriyettir. Ekim 1990’da Kır-
Azeri’nin kuzey ile birleşmesi (Vahit Azer- gız Parlamentosu tarafından Cumhurbaşkanı seçilen
baycan); 4. Rusya’nın yeni cumhuriyetler Askar Akayev, bölgede daha önce Komünist Partisi
üzerinde yeniden nüfuz kurma aracı olan örgütlerinde önemli görevlerde bulunmayan tek lider
Bağımsız Devletler Topluluğu’na (BDT) durumundadır. Daha sonraki seçimlerde de Cum-
girmemek; 5. Bakü petrollerinde Rusya’yı hurbaşkanı seçilmiştir. Akayev’in anayasal yetkileri ve
devre dışı bırakmak. Moskova’da toplanan seçimlerdeki uygulamalara karşı muhaliflerin tepkileri
Rus, İranlı, Ermeni ve Azerbaycanlı eski olmakla beraber bu dönemde ciddi bir sorun yaşan-
komünistler Elçibey’in devrilmesi yönün- mamıştır. 2005’te gerçekleşen renkli devrim sonucu
de karar almıştır. Çıkartılan olaylar sonu- başkanlıktan ayrılmak zorunda kalmıştır.
cu 18 Haziran 1993’te Elçibey Bakü’den
ayrılmak mecburiyetinde kaldı.
Şanghay Beşlisi: Şanghay Beşlisi; Rusya,
Çin, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan
Elçibey’in önderliğinde bağımsızlığını ilan eden ile 1996’da kuruldu. Özbekistan üye ola-
Azerbaycan’ın Rusya’ya karşı derin bir öfkesi bulun- rak 2001’de katıldı. Şanghay Beşlisi giri-
maktaydı. Gerek Çarlık döneminde gerekse Sovyet şiminin uluslararası örgüt hâline gelmesi
döneminde petrol ve doğalgazdan elde edilen gelirden 2001’de gerçekleşti.
Azerbaycan istifade edemiyordu. Sanayi alanında üst
görevler genellikle Rus, Ermeni ve Yahudilere veril-
mişti. Azeriler fabrika ve tarım alanında genellikle işçi 1993’te kabul edilen Kırgız Anayasası, Kırgız-
idi ve kazançları çok azdı. Bu şartlar altında göreve cayı resmî dil olarak kabul etti. Bağımsızlık ile bir-
gelen Elçibey, ekonomik bağımsızlık yönünde önemli likte Kırgızistan’da merkezî planlama esasına dayalı
adımlar attı. Ermenistan işgaline karşı verilen savaşta ekonomik rejim terk edilmiştir. Bunun yerine ser-
belirli bir başarı elde edildi ve bunda katkısı olan Suret best pazar ekonomisine dayalı süreç başlatılmıştır.
Hüseyinov’a kahramanlık ünvanı verildi. Hüseyinov Diğer birçok ülkede olduğu gibi merkezî planla-
beklenmedik bir şekilde Gence’de isyan başlatarak maya bağlı devletçi ekonominin terkinden sonra
kendisine bağlı birliklerle Bakü’ye doğru harekete serbest piyasa ekonomisinin kurulup gelişmesinde
geçti. Elçibey, savaş devam ederken, iç savaş yaşanma- aksaklıklar yaşanmıştır. Öncelikle bu yöndeki ya-
ması için görevi bırakarak Bakü’den ayrılmak zorunda tırımlar için gerekli döviz bulunamamış, teknolo-
kaldı ve Nahçıvan’da bulunan Haydar Aliyev Bakü’ye ji ve yönetim altyapısı yüzünden yabancı sermaye
gelerek Haziran 1993’te Devlet Başkanı oldu. 2003’te için cazip olmamıştır. Bağımsızlık sonrasında BM,
vefatına kadar Cumhurbaşkanı olarak görev yapan BDT, IMF gibi kuruluşlar yanında Rusya ve Çin’in
Haydar Aliyev, Rusya ve İran’a karşı daha yumuşak öncülüğündeki Şanghay İşbirliği Örgütüne (ŞİÖ)
politikalar uyguladı. Bununla beraber Azerbaycan’ın üye olmuştur. Bunun yanında kuruluşunda Türki-
beşte birindeki Ermeni işgalini kaldıramadan vefat ye ve İran’ın öncü olduğu Ekonomik İşbirliği Teş-
etti. Azerbaycan’da savaş devam ederken Ermeni bir- kilatı (EİT), İİÖ ile TÜRKSOY (Uluslararası Türk
likleri işgal ettiği bölgelerde sivil, yaşlı, kadın, çocukla- Kültürü Teşkilatı) gibi uluslararası örgütlere üyedir
ra karşı soykırım uyguladı. Binlerce Azeri öldürüldü. (Kırgızistan, 1996: 19).
Yapılanlar Batılı ülkelerde de büyük tepkiye yol açtı. Kırgızistan’ın komşuları Özbekistan, Tacikis-
Ancak bu katliamı yapanlar hakkında herhangi bir ta- tan, Kazakistan ve Çin’dir. Özbekistan’la sınırları
kibat yapılamadığı gibi katliamın önde gelen sorum- iç içe geçen Kırgızistan’da Özbek asıllılar, Özbekis-
lusu Koçaryan iki dönem Cumhurbaşkanı olmuştur. tan tarafında ise Kırgızların yoğun olduğu yerleşim
Diğer sorumlular ise hâlen Ermenistan’da yönetim bölgeleri vardır. Özbeklerin yoğun olduğu Oş şeh-
kademelerinde bulunmaktadır. rindeki olaylara Özbekistan da müdahil olmuştur.

101
Kafkaslar ve Orta Asya Ülkelerinin Siyasi ve Ekonomik Yapıları ve Dış Politikaları

yaşamla ilişkilendir

Kırgız Yazar Cengiz Aytmatov manlar şartlar çok farklıydı. Oysa şimdi aradaki
“....Dünyaca ünlü yazarımız Cengiz Ayt- engellerin ortadan kalkması ile birlikte tüm Türk
matov, ölmeden önce yaptığı son konuşmasında dünyası birbirimize daha yakınız” dedi. Sayın
Türk dünyasının tekrar canlanarak, ortak kül- Aytmatov, Türkiye’ye her gidişinde çok iyi ağır-
türüne sahip çıktığını söyledi. Kırgız-Türk Ma- landığını vurgularken kendi romanından uyar-
nas Üniversitesinde (KTMÜ) konuşan Cengiz lanan Beyaz Gemi filminin Türkiye’de yeniden
Aytmatov, “Öğrencilik yıllarımızda Türkiye’nin çekilmesinin gündemde olduğunu kaydetti. Ayt-
nerede olduğunu dahi bilmiyorduk. Sovyetler matov, Türkiye’ye gittiğinde hiç yabancılık çek-
zamanında bizlere Türkiye hakkında hiçbir bil- mediğini söyleyerek, kendisini evinde gibi hisset-
gi verilmiyordu. Şimdi ise KTMÜ çatısı altında tiğini vurguladı. Sekseninci yaş günü dolayısıyla
tüm Türk Cumhuriyetlerinden öğrencilerin bir Türkiye’den de davetler alan Aytmatov, geçtiği-
arada bulunduğunu görüyorum. Bu tabloyu ya- miz yıl 15. Hazar Şiir Akşamları’na katılmak üze-
şamak çok güzel bir duygu.”dedi. 80 yaşındaki re Elazığ’a gittiğini, orada açılan bir parka kendi
yazar için, Kırgızistan’da Aytmatov yılı ilan edildi isminin verilmesi dolayısıyla çok sevindiğini ak-
ve kutlama törenleri yapılıyor. KTMÜ’de ise 22- tardı. Bu gibi şeyleri ortak kültürü geleceğe taşı-
26 Nisan tarihleri Cengiz Aytmatov haftası ola- ma adına olumlu bulduğunu dile getiren Aytma-
rak ilan edildi ve üniversitenin Cal Kampüsü’nde tov, iki ülke arasındaki dostluk bağlarının gurur
tören düzenlendi. Törene katılan Aytmatov, ko- verici olduğunu sözlerine ekledi...”
nuşmasında olması gerekenin hayata geçtiğini
belirterek “Ben 1976 yılında bir kitabımın ta- Kaynak: http://www.tvetvakfi.org.tr/index.php?
nıtımı için Türkiye’ye giden ilk Kırgız’ım. O za- kid= 5&sid=10

Özbekistan’da İstikrar Arayışı Cumhurbaşkanlığı seçimlerine Erk Partisi lideri


Özbekistan, Orta Asya cumhuriyetleri içerisinde Muhammed Salih de katılmış ve % 12 oranında
coğrafi bakımdan en büyüğü olmadığı hâlde, nüfus oy almıştır. M. Salih, daha sonra ülkeyi terk etmek
bakımından en kalabalığıdır. Diğer dört cumhuri- zorunda kalmış ve Erk Partisi kapatılmıştır (Özbe-
yetin ortasında yer alır. Türkmenistan, Afganistan, kistan, 1995: 12).
Tacikistan, Kırgızistan ve Kazakistan ile komşu olan İslam Kerimov Özbekistan Cumhurbaşkanı
Özbekistan içinde Karakalpakistan Özerk Bölgesi olarak görevini vefatına kadar sürdürmüştür (2 Ey-
bulunmaktadır. Özbekistan, BDT’ye kuruluşunda lül 2016). Özbekistan Parlamentosu Kerimov’un
katılmıştır. Bağımsızlık sonrasında BM, İİÖ, EİT, yerine geçici Başkan olarak Başbakan Şevket
TÜRKSOY üyesi olmuştur. 1996’daki kuruluş Mirziyoyev’i görevlendirmiştir. 4 Aralık 2016’da
döneminde Şanghay Beşlisi arasında yer almamış, yapılan devlet başkanlığı seçimlerini Mirziyoyev
sonradan üye olmuştur. Özbekistan, GUAM’ın kazandı. Özbekistan, Orta Asya’da Kazakistan gibi
1997’deki ilk kuruluş sürecinde yer almadığı hâlde, istikrar adası durumundadır.
1999’da bu girişime katılmıştır. 2001’de ŞİÖ’ye ka-
tılan Özbekistan, 2005’te GUUAM’dan (Georgia-
Tacikistan’da Bağımsızlık Sonrası İç
Ukraine-Uzbekistan-Azerbaijan ve Moldova) ayrıl-
mış ve örgüt yeniden GUAM olmuştur. Savaş
1 Eylül 1991’de bağımsızlığını ilan eden Orta Asya cumhuriyetleri içerisinde ekonomisi
Özbekistan’ın ilk Cumhurbaşkanı İslam Kerimov, en zayıf olan Tacikistan, bağımsızlık sonrasında yıl-
1989’da Özbekistan Komünist Partisi Genel Sek- larca süren iç savaş sorunu yaşamıştır. BDT’nin ve
reteri olmuştur. Bağımsızlık sonrasında yapılan Rusya’nın yardımı ile etnik ve siyasi çatışmalar bir
dereceye kadar önlenebilmiştir. Bu gerçekten hare-

102
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

ketle Tacikistan, BDT’nin kuruluşundan itibaren


üye olup Şanghay Beşlisi’ni (ŞİÖ) oluşturan beş dev-
Ruhname: Türkmenistan’ın Kurucu Dev-
letten biridir. Yine Rusya ile birlikte Avrasya Eko-
let Başkanı Saparmurat Türkmenbaşı’nın
nomik Topluluğu üyesidir. Tacikistan; BM, EİT ve
(Niyazov) önemli eseridir. Ruhname,
İİÖ gibi örgütlere de üyedir. Coğrafi olarak Rusya’ya
Türkmenistan kamu yönetimi ve eğitim
en uzak cumhuriyetlerdendir. Dış politikada temel
sistemi açısından temel başvuru kaynağı
konularda Rusya’nın yanında yer almıştır. Komşu-
olmuştur. Bu kitapta dinî ve millî değer-
ları Özbekistan, Afganistan, Kırgızistan ve Çin’dir.
ler, inanç esasları yanında aile terbiyesi,
Afganistan ile uzun ve dağlık sınırı, ülkedeki istik-
çalışmak, dürüstlük gibi ahlak konuları
rarsızlığı besleyen bir unsur durumundadır.
işlenir. http://www.turkmenistan.gov.tm/
Bağımsızlık ilanı sonrasında başkanlık seçimini ruhnama/ruhnama-tur.html 2012-02-04
Rahman Nabiyev kazanmıştır. Bir müddet son-
ra başkent Duşanbe’de başlayan ve diğer bölgele-
re sıçrayan olaylarda çok sayıda insan ölmüştür. Türkmenistan doğalgazı ve pamuğunun
Başkan görevinden ayrılmış ve İskenderov geçici Rusya’ya çok ucuza verilmesine karşı tepkiler, ba-
Devlet Başkanı olmuştur. Kasım 1992’de olayları ğımsızlık sonrası politikaların temelini oluştur-
önleyemeyen İskenderov da istifa etmek zorunda muştur. Ülkenin ilk Cumhurbaşkanı Saparmurat
kalmıştır. Rahmanov, ülkenin yöneticisi durumu- Niyazov (1940-2006), daha sonra Türkmenbaşı
na gelmiştir. 1993’te BDT barış gücü bünyesindeki soyadını alarak Türkmenistan’ın aynı zamanda
çoğunluğu Rus olan askerler ülkede konuşlanmış- kültürel ve ideolojik bakımdan yeniden kurulması
tır. 1990’ların sonuna kadar zaman zaman çatışma- yönünde önemli girişimlerde bulunmuştur. Dinî,
lar yaşanmakla birlikte, ülkede belirli bir istikrar millî, medeni ve ahlaki kural ve görevleri ele alan
sağlanmıştır. Ruhname adlı eseri, yeni Türkmen ulusunun te-
mel kitabı hâline gelmiştir.
Bağımsız Türkmenistan’ın, en önemli ekonomik
Bağımsızlık Sonrası Türkmenistan: ürünü olan doğalgazı, dünya standartlarına göre
Sürekli Tarafsızlık Stratejisi satabilmesi için Rusya dışında bir alıcı bulması ge-
Türkmenistan, yeni bağımsız cumhuriyetler rekmiştir. Sovyet döneminden kalan Rusya bağlan-
içerisinde zengin doğalgaz kaynaklarıyla bilinmek- tılı doğalgaz boru hattı Türkmenistan’ı Moskova’ya
tedir. Bağımsızlık sonrasında “daimi tarafsızlık mahkum kılmaktaydı. Rusya dışında tek alternatif,
stratejisi” ile siyasi ve ekonomik güvenliğini sağ- İran üzerinden satıştı ancak bu duruma da ABD
lama yoluna gitmiştir. Hazar kıyıdaşı ülke olan karşı durmaktaydı. Bu durum dikkate alınmayarak
Türkmenistan’ın komşuları; Kazakistan, Özbekis- 1998 başında İran’a doğalgaz boru hattı kurulmaya
tan, Afganistan ve İran’dır. Türkmenistan; BM, başlanmıştır. Türkmenistan’ın doğalgaz başarısı ile
IMF, AGİT, İİÖ, EİT, TÜRKSOY gibi uluslararası Rusya’nın eski Sovyet cumhuriyetlerinden düşük
örgütlere üyedir. BDT’nin kurucu üyelerinden ol- fiyatla petrol, doğalgaz ve diğer ürünleri artık ala-
duğu hâlde, 2005’te bu örgütten ayrılmıştır (Türk- mayacağı ortaya çıkmıştır. Bu anlaşmadan sonra,
menistan, 1996: 14). ABD yönetimine yaptırımların kaldırılması yö-
nündeki baskılar artmıştır. Türkmenistan’ın İran’a
doğalgaz satışı, Sovyet sonrasında büyük güçlerden
Daimi Tarafsızlık Stratejisi: Bir devletin bağımsız politika izleme ve uygulama bakımından
hem barış hem de savaş zamanında üstlen- önemli bir örnektir (Yalçınkaya, 2001: 77).
diği bir yükümlülüktür. Askeri ittifaklara
katılmaması, ülkesinde başka devletlere üs
vermemesi dolayısıyla hiçbir şekilde savaşa İstikrar ve Denge Politikalarıyla
katılmaması gerekmektedir. Genellikle bu Kazakistan
strateji, diğer devletlerin bir devlete dayat- Kazakistan, yeni bağımsız cumhuriyetler içe-
tığı strateji olduğu hâlde, Türkmenistan risinde en kritik durumda olan devlettir. Ülkenin
bölgesel çatışma ve krizlerden uzak durmak kuzeyinin Rusya ile uzun bir sınırı bulunmakta
için kendi iradesiyle bunu talep etmiştir. olup özellikle bu bölgede Rus nüfusu toplam nüfu-

103
Kafkaslar ve Orta Asya Ülkelerinin Siyasi ve Ekonomik Yapıları ve Dış Politikaları

sun % 80’i civarındaydı. Üstelik Moskova’da önemli çevreler Kuzey Kazakistan’ın Rusya’ya verilmesini is-
temekteydi. Ülkenin başkenti doğu sınırında bulunan Almatı’dan kuzeyde bulunan Astana’ya (Akmola’ya)
taşınarak bu sorun kalıcı olarak çözüldü. Kazakistan’ın Rusya dışındaki komşuları ise Çin, Kırgızistan, Öz-
bekistan ve Türkmenistan’dır. Ülke aynı zamanda Hazar kıyıdaşıdır. BDT ve ŞİÖ’nün kurucu üyelerinden
olan Kazakistan; BM, IMF, AGİT, EİT, İİÖ, TÜRKSOY gibi örgütlerin de üyesidir.
Bağımsızlık sonrasında Nazarbayev yönetiminde, ülkede siyasi istikrar sorunu yaşanmamıştır. Bunun-
la beraber tarihî, millî ve dinî değerlerin de ön planda tutulduğu eğitim ve kültür politikaları ile Kazak
milletinin oluşumu yönünde politikalar da izlenmektedir. İzlenen reform politikaları ile hem millî bir
devlet oluşturulması yönünde önemli gelişmeler kaydedilmiş hem de ekonomik sıkıntıların yaşandığı geçiş
döneminde sosyal ve etnik çatışmalara karşı tedbirler alınmıştır. Bu aşamada ülkedeki Rusların bir kısmı
Rusya’ya göç etmiştir. Ancak önemli askerî ve bürokratik mevkilerde bulunan Rus kökenli vatandaşlara
karşı ayrımcılık veya baskı uygulanmamıştır (Kazakistan, 1996: 19).

Öğrenme Çıktısı
2 1990’lar boyunca Kafkas ve Orta Asya Cumhuriyetlerinin bölgesel sorunları ve dış
politikalarını değerlendirebilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Bağımsızlık sonrasında
Cumhuriyetler, Rusya’nın Detaylı bilgi ve değerlen-
ekonomik ve siyasi çıkar- dirme için bakınız Alaeddin Orta Asya Cumhuriyetleri-
larına karşı politikaları uy- Yalçınkaya (1998), Türk nin iç politikada yaşadıkları
gulamıştır. 2000’li yıllara Cumhuriyetleri ve Petrol sorunların dış politikaya et-
kadar Moskova’nın bu po- Boru Hatları (Derleme), İs- kilerini tartışın.
litikalara müdahale etmeme tanbul, Bağlam.
nedenleri neler olabilir?

2000’Lİ YILLARDA KAFKASLAR VE Bağımsızlığını ilan eden Çeçenistan’a karşı bü-


ORTA ASYA POLİTİKALARI yük kayıplar veren Rusya’da, 1999 yazında Putin
Başbakanlığa getirildi. Eski KGB Şefi olan Putin,
Uluslararası politika alanında 2000’li yılların
farklı yöntemlerle uluslararası kamuoyunun tepkisi-
başında önemli gelişmeler yaşanmıştır. 2000 yılı
ni çekmeden Çeçenistan’a büyük darbeler vurmuş-
başında Rusya’da Vladimir Putin’in Devlet Başka-
tur. Yeltsin 2000 yılı başında görevini Putin’e devre-
nı olması ile Kafkasya ve Orta Asya cumhuriyet-
derek Başkanlıktan ayrıldı. Putin, Çeçen sorununu
leri açısından yeni bir dönem başlamıştır. Bütün
çözerken Rusya’daki özerk birimler üzerinde Sovyet
dünyayı ilgilendiren diğer bir gelişme ise 11 Eylül
dönemine benzer Moskova merkezli idari sistemi ye-
2001’de ABD’de gerçekleşen terörist saldırılardır.
niden kurdu. 2001’de ABD’de gerçekleşen terörist
Teröristlere karşı mücadeleyi terörle savaş kavramı
saldırılardan sonra ABD ile iş birliğini geliştirdi ve
ile bütün dünyaya yayan ABD, üslerini bu bölgelere
Çeçen hareketini de terör kapsamına alarak dış tep-
de kurmuştur. Bazı cumhuriyetlerde kurulan ABD
kileri önlemeye çalıştı. Aynı şekilde, Çin de Doğu
üsleri, Soğuk Savaş dönemi benzeri rekabetleri gün-
Türkistan’daki (Sincan Uygur Özerk Bölgesi) hak
deme getirerek Rusya’nın daha fazla müdahalesine
ve özgürlüklerini kısıtlama yönündeki politikalarını
de zemin hazırlamıştır.
terörle mücadele kapsamına almıştır.

104
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

11 Eylül Sonrasında Kafkasya ve çekleştirdiği ileri sürülen El Kaide militanları ile


Türkistan’da ABD Üsleri lideri Üsame Bin Ladin’in saklandığı iddia edilerek
ABD’de 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra BM Gürcistan’ın Pankisi Vadisi’nde Rusya ile ortaklaşa
Güvenlik Konseyi kararı ile Afganistan’a müdahale operasyon düzenleme kararı alınmıştır. Bölgede Çe-
süreci başladı. Bu aşamada Başkan Bush’un “Ya biz- çen direnişçi ve mültecilerin etkili olduğu, bunla-
densiniz ya teröristlerden” sözünde anlamını bulan rın yanında El Kaide teröristlerinin bulunabileceği
tehditlere karşı, talep edilen her ülkede ABD üsleri kuşkusu ile bu müdahaleye karar verilmiştir. Ancak
kuruldu. Kırgızistan, Özbekistan ve Gürcistan’da Şevardnadze liderliğindeki Gürcistan yönetimi bu-
kurulan üsler, aynı zamanda Rusya’nın da bölge- raya ABD ile birlikte ortak bir NATO müdahale-
ye daha fazla müdahalesi için gerekçe oluşturdu. si talebinde bulunmuş, Rusya’nın bu operasyonda
ABD’nin Afganistan’a müdahale için Kırgızistan’da yer almasına karşı olduğunu belirtmiştir. Bu arada
üs kurmasından sonra, Putin de bu ülkede bir Rus ABD’nin Gürcistan ve Pankisi Vadisi’ne yerleşmesi-
askeri üssünü kurdu. 11 Eylül’den hemen sonra üs nin de önü açılmıştır (Yalçınkaya, 2006B: 177).
kurulan diğer bir ülke ise Özbekistan’dır. ABD’nin
Andican olaylarının üzerine gitmesinden sonra Öz- Kafkasya ve Orta Asya’da Renkli
bekistan 2005’de ABD üssünü kapatmıştır. Aynı yıl Devrimler
Özbekistan ABD yanlısı bir örgüt olan GUAM’dan
Bu dönemde Gürcistan’da başlayıp Ukray-
da ayrılmıştır.
na ve Kırgızistan’da yönetim değişikliğine neden
ABD, Afganistan operasyonuyla beraber, Orta olan halk hareketlerine renkli devrimler denmiştir.
Asya ülkelerinin tümünden insani amaçlı yar- 2003’te Gürcistan’dakine Gül (veya Kadife), 2004
dımlar için uçuş hakkı elde etmiştir. Ayrıca ope- Ukrayna’da Turuncu ve 2005 Kırgızistan’daki hare-
rasyon esnasında bazıları lojistik destek, bazılarıy- kete Lale Devrimi denmektedir. Başta Özbekistan
sa doğrudan operasyonel amaçlarla kullanılmak olmak üzere bazı diğer ülkelerde başlayan hareket-
üzere üsler kurulmuştu. Özbekistan’da biri Karşi- ler ise başarıya ulaşamamış, yönetim tarafından
Kanabad’da, diğeri Kokand’da iki üs; Tacikistan’da bastırılmıştır.
biri Duşanbe diğeri Kulyab’da iki üs; Kırgızistan’ın
Gürcistan devrimi bu bir dizi devrimin ilkidir.
başkenti Bişkek yakınındaki Manas’ta bir üs ve
Şevardnadze, bağımsızlıktan itibaren her fırsatta
Türkmenistan’ın Aşkabat kentinde bir hava ikmal
Batı ve ABD yanlısı ve Rusya karşıtı politikalarına
istasyonu elde etmiş ve Kazak demir yolunun lojis-
rağmen, 2003’te yaşanan iç karışıklıklardan sonra
tik destek amaçlı kullanılması sağlanmıştır. Ancak
görevini terketmek zorunda kalmıştır. Şevardnad-
Orta Asya devletlerinin sağlamış olduğu bu kolay-
ze, Sovyetler Birliği’nin son Dışişleri Bakanı ola-
lıklar içinde, özellikle Özbekistan’daki Karşi-Kana-
rak dengeli bir politika izlemiştir. Renkli devrimi
bad Üssü ile Kırgızistan’daki Manas Üssü’nün ABD
destekleyenler ise daha fazla ABD yanlısı bir Gür-
açısından önemli olduğu belirtilmelidir. Nitekim,
cistan istemekteydiler. Eğitimini ABD’de gerçek-
Afganistan’daki aktif müdahalenin bitmesinden
leştirmiş olan Saakaşvili, Gürcistan’da yönetimin
sonra diğer üsler ya boşaltılmış ya da önemini yi-
başına geçmiş ve ülkede ABD’nin temsilcisi olarak
tirmişken Özbekistan’daki Karşi-Kanabad Üssü yu-
kabul edilmiştir. Saakaşvili de bu gerçeği kabul
karıda belirtildiği gibi 2005’e kadar kalmıştır. Kır-
etmiştir. Bununla beraber Gürcistan ve bölgenin
gızistan’daki Manas Üssü, ise 2014’te kapatılmıştır.
çıkarları için dış güçlerin kendisini Gürcistan’da
Müdahalenin ilk yıllarında ABD Savunma Bakan
görevlendirdiğini ileri sürmüştür. 34 yaşındaki
Yardımcısı Crouch,”Orta Asya devletleriyle askeri
Saakaşvili, ülkenin başına geçtikten sonra, özerk
ilişkilerinin 11 Eylül öncesinde hayal edilemeyecek
bölgelerle ilgili sorunları çözmek istemiştir. An-
ölçüde geliştiğini” belirtirken, “terörist tehditleri
cak Acara yönetimine karşı bir politika izlemiş-
caydırmak veya yok etmek için ABD’nin Orta As-
tir. Bunun üzerine Acara’ya müdahale edilerek
ya’daki savunma ve güvenlik iş birliğini öngörülebilir
Gürcistan’a bağlı bir yönetim kurulmuştur (Yalçın-
bir geleceğe kadar devam ettirmesi gerektiğine” dikkat
kaya, 2006B: 178). Saakaşvili’nin özerk bölgelerle
çekmekteydi (Pirinççi, 2008: 15).
ilgili sorunları çözmek üzere Güney Osetya’ya as-
ABD, 11 Eylül sonrasında Gürcistan’ın Pankisi ker sevketmesi sonucunda, Ağustos 2008’de Rus-
Vadisi’ne de askeri üs kurmuştur. Saldırıları ger- Gürcü savaşı başlamıştır. Savaş sonunda Abhazya

105
Kafkaslar ve Orta Asya Ülkelerinin Siyasi ve Ekonomik Yapıları ve Dış Politikaları

ve Güney Osetya’nın bağımsızlıkları Rusya ve diğer Haziran 2017 itibariyle Kazakistan’ın ilk Cum-
bazı devletler tarafından tanındı. Saakaşvili 2013 hurbaşkanı Nursultan Nazarbayev görevini yürüt-
seçimlerinde yeniden Cumhurbaşkanı seçilemedi mektedir. Özbekistan’ın ilk Cumhurbaşkanı İslam
ve Gürcistan’dan ayrıldı. Aralık 2015’de Gürcistan Kerimov’un vefatının ardından ikinci Cumhurbaş-
vatandaşlığından çıkarıldı. kanı olarak Şevket Mirziyoyev görev yapmaktadır.
Azerbaycan’da Hüseyinov ayaklanmasından sonra
2005’de Kırgızistan’da gerçekleşen Lale Dev- Cumhurbaşkanı olan Haydar Aliyev, 2003’te ve-
riminde yaşanan olaylar üzerine, bağımsızlıktan fat etmiş ve yerine oğlu İlham Aliyev geçmiştir.
beri ülkenin başında bulunan Asker Akayev ülkeyi Türkmenistan’ın ilk Cumhurbaşkanı Saparmurat
terk etmek zorunda kalmış ve Bakıyev, Kırgızistan Türkmenbaşı (Niyazov) ise 2006’da vefat etmiş ye-
Cumhurbaşkanı olmuştur. Aynı yıl Özbekistan’da rine seçilen Gurbanguli Berdimuhammedov hâlen
başlayan Andican olayları şiddetle bastırılmıştır. Cumhurbaşkanlığını sürdürmektedir. Tacikistan’da
Diğer ülkelerdekine benzer halk hareketi başlangıç ise bağımsızlık sonrasında Rahman Nabiyev ilk
safhasında iken durdurulmuştur. Devrimin başa- Devlet Başkanı seçilmişti. Ancak 1992’de yaşa-
nan olaylardan sonra Nabiyev görevden ayrılmış
rıya ulaşmasına karşın Kırgızistan’da siyasi istikrar
ve daha sonra İmamali Rahmanov, Devlet Baş-
sağlanamamıştır. Yaşanan olaylardan sonra 2010
kanı olmuştur. Ermenistan’da bağımsızlık sonrası
Nisan’da Roza Otunbayeva geçici Cumhurbaşkanı ilk Cumhurbaşkanı Levon Ter-Petrosyan, 1998’de
olmuştur. Hazırlanan anayasa gereği 2011 Aralık’ta yerini Robert Koçaryan’a bırakmak zorunda kaldı.
yapılan seçimlerden sonra Ayambayev ülkenin yeni Koçaryan’ın iki dönem devlet başkanlığından son-
Cumhurbaşkanı seçilmiştir. ra 2008’de yerini Serj Sarkisyan’a bırakmıştır.

Öğrenme Çıktısı
3 2000’lerin başından itibaren uluslararası politikada yaşanan gelişmelerin bu cumhuriyetler
üzerindeki etki ve sonuçlarını tartışabilme

Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Detaylı bilgi ve değerlendir-


Edward Şevardnadze, Batı
me için bakınız Tayyar Arı 11 Eylül 2001 terör saldı-
yanlısı bir devlet başkanı ol-
(2010), Orta Asya ve Kaf- rısından sonra ABD’nin
duğu hâlde niçin ABD’nin
kasya: Rekabetten İşbirliği- güvenlik ve Orta Asya’ya
desteklediği devrim ile ye-
ne, İstanbul, MKM Yayın- yönelik politikasını anlatın.
rine Saakaşvili getirilmiştir?
cılık (Derleme).

KAFKASLAR VE ORTA ASYA CUMHURİYETLERİNİN EKONOMİLERİ VE


DIŞ POLİTİKALARI
2016 yılı Kafkasya ve Orta Asya Cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarının 25. yıl dönümüdür. Bağım-
sızlık sonrası ekonomik ve sosyal problemler, birçok cumhuriyette siyasi istikrarsızlığı da beslemektedir.
Kafkasya ve Türkistan Cumhuriyetlerinde Rus-ABD rekabeti yanında Çin etkisi ve yatırımları da gittikçe
artmaktadır. Mali krizden beslenen dünyadaki gelişmeler de bölgeyi etkilemekte, genellikle katılımcı ve
demokratik uygulamalar zayıflamaktadır.

106
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

2011 yılında başlayan Arap Baharı adlı halk teydi. “Bakü Petrolleri” ise 19. yüzyılın ikinci yarı-
hareketleri Tunus, Mısır ve Libya’da yönetim ve sından itibaren petrolün Rusya ve dünyadaki yeri
rejim değişikliğine sebep oldu. Bazılarında reform- açısından başta gelen kaynaklardan biri olmuştur.
lar yapıldı. Başta Suriye olmak üzere istikrarın sağ- Öte yandan Azerbaycan, Sovyetler Birliği’nin da-
lanmadığı ülkeler vardır. Renkli devrimler gibi bu ğılmasından sonra Kafkasya için olduğu gibi Orta
gelişmelerin Orta Asya ve Kafkasya’yı da az çok Asya açısından da kilit ülke durumunda kalmıştır.
etkilemiştir. Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Bakü petrollerinin Rus ekonomisi açısından öne-
Tacikistan liderleri düşünce, inanç, toplantı gibi te- minin yanı sıra, ülkenin stratejik konumu da son
mel haklarda kısıtlamaya gittiler. Bu uygulamaların derece önemlidir. Sanayi devrimi aşamasında Bakü
hedefi, muhalefetin siyasi faaliyetler düzenlemesini petrollerinin Rusya ve Avrupa açısından önemi bü-
ve bu faaliyetleri genişletmesini engellemek olduğu yüktü. Ancak bugün Rusya’nın başta Sibirya olmak
yönünde iddialar da vardır. üzere birçok farklı petrol ve gaz rezervi de söz ko-
Haziran 2016’da çözüm yolunda önemli te- nusudur. Bununla beraber, Çarlık döneminde Kaf-
maslar sağlandığı halde, Azerbaycan-Ermenistan kasya ve Türkistan’ı ele geçirme sürecinin başında
arasındaki Yukarı Karabağ sorunu devam etmekte- Azerbaycan yer almıştır. Bu aşamada Azerbaycan’ın
dir. Azerbaycan’ın yaklaşık yüzde 20’si Rusya des- stratejik mevkii etkili olmuştur. SSCB’nin dağıl-
teği altındaki Ermenistan işgali altındadır. Ağustos ması aşamasında Rusya’nın Karabağ sorunundan
2010’da imzalanan anlaşma ile Gümrü’deki Rus dolayı Azerbaycan ile savaşmış olması da bu strate-
üssünün süresi 2044’e kadar uzatıldı. Böylece Er- jik önemi ortaya koymaktadır.
menistan savunma bakımından Rusya ile ittifak
yapmış durumdadır. Sovyet sonrasında da Mosko-
va, Ermenistan’ın her türlü silah ve asker ihtiyacı- TRACECA: Transport Corridor Euro-
nı çoğu zaman bedelsiz, hibe olarak karşılamıştır. pe-Caucasus-Asia: Avrupa-Kafkasya-As-
Rusya, aynı zamanda Azerbaycan’a da silah satmak- ya Ulaşım Koridoru. Çin’den Avrupa’ya
tadır. Rusya böylece hem Azerbaycan’ın gelirlerini uzanan tarihî İpek Yolu’nun bir bakıma
Rusya’ya aktarmakta hem de Azerbaycan’ı askerî bugünkü karşılığıdır. AB’nin öncülüğün-
olarak kontrol etmektedir. Azerbaycan’da 2002’de de Kırgızistan’dan Polonya’ya kadar uza-
Rusya’ya on yıllığına kiraya verilen Gebele Üssü’nün nan ulaşımda iş birliği olup günümüzde
Türkiye ve İran’ı gözetleme ile beraber Azerbaycan’ı uluslararası örgüt statüsündedir. Sovyetler
izleme fonksiyonu da bulunmaktadır (Yalçınkaya, Birliği’nin dağılmasından sonra TACIS
2010). (Technical Assistance for CIS: BDT Üye-
lerine Teknik Yardım) projesinin uygulama
Azerbaycan’ın yıllık askeri bütçesi (yaklaşık 3.5
alanı durumundaki TRACECA’nın kuru-
milyar dolar), Ermenistan’ın toplam bütçesinin iki
luş sözleşmesi 1998’de imzalanmış olup ör-
katına yakındır. Bununla beraber, Azerbaycan’da
gütün merkezi Bakü’dedir. Örgütün üyeleri
olduğu gibi diğer Kafkas ve Orta Asya Cumhuri-
Azerbaycan, Türkiye, Bulgaristan, Erme-
yetlerinde de sosyal politikalar için bütçeden daha
nistan, Gürcistan, Kazakistan, Kırgızistan,
fazla kaynak ayrılmasına ihtiyaç vardır. 2015 yılı
Özbekistan, Romanya, Tacikistan, Türk-
başı itibariyle, Orta Asya ve Kafkasya Cumhuri-
menistan, Moldova, Ukrayna ve İran’dır.
yetlerinin kimlik kartları ile ekonomi ve dış ticaret
AB örgüte doğrudan taraf olup dolayısıyla
özellikleri aşağıda verilmektedir. Kafkas ve Tür-
AB üyeleri de örgüt üyesi durumundadır.
kistan Cumhuriyetlerinin bağımsızlık ve sonrası
TRACECA konusunda ayrıntılı bilgi için
gelişmeler, kronolojik sıraya göre verilmiştir. Eko-
bkz.: http://www.traceca.org.tr/
nomik ilişkilerde ise önem sırasına göre, kilit ülke
durumundaki Azerbaycan’dan başlayarak verilmesi
uygun görülmüştür. Sovyetler sonrası Gürcistan ile birlikte
Azerbaycan’ın oluşturduğu Güney Kafkas Kori-
doru, Kafkasya ve Orta Asya Cumhuriyetlerinin
Azerbaycan dış ticaretlerini Rusya’dan bağımsızlaştırma pro-
Azerbaycan’ın başkenti Bakü, yakın tarihe ka- jesidir. AB’nin desteği ile gerçekleşen TRACECA
dar “Bakü Hanlığı”olarak devlete de adını vermek- (Transport Corridor Europe-Caucasus-Asia) Av-

107
Kafkaslar ve Orta Asya Ülkelerinin Siyasi ve Ekonomik Yapıları ve Dış Politikaları

rupa-Kafkasya-Asya Taşıma Koridoru projesiy- başta Rusya ile olmak üzere eski Sovyet cumhuri-
le Kırgızistan’dan Polonya’ya kadar Moskova’nın yetleriyledir. Bağımsızlık sonrası Türkiye ve Avrupa
kontrolü dışında bir ulaşım sistemi kurulmuştur. ülkeleriyle ticareti de gittikçe artmaktadır.
Günümüzde bu sistem bir uluslararası örgüte dö-
nüşmüş olup merkezi Bakü’dür.
Gürcistan
Azerbaycan’ın nüfusu 2016 yılı itibariyle yak-
Gürcistan’ın başkenti Tiflis olup, 2015 itibariy-
laşık 9,5 milyondur. Azerbaycan’ın yaklaşık beşte
le nüfusu yaklaşık 4.323.000’dir. Nüfusun yakla-
biri Ermeni işgali altında olup bu bölgenin nüfusu
şık %84’ü Gürcü, %6.5’u Azeri, %5.7’si Ermeni
kaynaklarca farklı değerlendirilmektedir. Öte yan-
ve %1.5’u Rus’tur. Gürcüler çoğunlukla Ortodoks
dan birçok eski Sovyet cumhuriyetinde olduğu gibi
inancına sahip olup özellikle Acara bölgesinde ya-
nüfusun önemli bir kısmı başta Rusya olmak üzere
şayanların önemli kısmı Müslüman’dır. Toplam
diğer ülkelere iş için gitmektedir. Bunların da çoğu
nüfusun yaklaşık %84’ü Ortodoks, %10’u Müslü-
gittiği ülkeye yerleşmektedir. Bu bakımdan Azer-
man, %4’ü Ermeni Apostolik’tir (Georgia, 2016).
baycan veya diğer cumhuriyetler açısından kay-
naklar farklı rakamlar verebilmektedir. Öte yandan Gürcistan, zengin doğal kaynaklara sahip olma-
eski Sovyet cumhuriyetlerinde Sovyet döneminde yıp 2012 yılı gayrisafi milli hasılası (GSMH) yak-
yerleşmiş olan Rusların bir kısmı Rusya’ya dön- laşık 16 milyar dolardır. Fert başına düşen gelir ise
müşlerdir. Ancak bunların kayıtlarında sorun bu- 3700 dolardır. Ülkede çelik, havacılık, ağaç, ma-
lunmaktadır. Azeri-Ermeni savaşından sonra Ba- kine parçaları, kimya ürünleri ve tarımsal temelli
kü’deki Ermeni ve Rusların önemli bir kısmı da sanayi ile elektrik üretimi mevcuttur. İhracatı yak-
ülkeden ayrılmıştır. Ermenistan ve işgal altındaki laşık 2.9 milyar dolar olup ithalatı ise 7.8 milyar
bölgede yaşayan Azeriler ise Azerbaycan’a gelmiş- dolardır. Gürcistan 2003’te Kadife Devrimi ile
lerdir. Bunlar kaçkın (mülteci) statüsünde olup, Ağustos 2008’de Rusya ile yaşadığı savaşta ekono-
nüfus sayımında farklı sonuçlara sebep olabil- mik olarak da büyük darbe yemiştir. Öte yandan
mektedir. Azerbaycan nüfusunun yaklaşık %93’ü ülkenin ekonomik ve demografik değerleriyle ilgili
Azeri, %3’ü başta Lezgiler ve Avarlar olmak üzere Abhazya ve Güney Osetya’nın statüsü konusunda-
Kafkas kavimleri olup bunun dışındakiler Ruslar, ki uzlaşmazlık ekonomik göstergelere de yansımak-
Ukraynalılar, Yahudiler ve diğerleridir. Ülkedeki tadır. Bundan dolayı aynı yıla ait rakamlar arasında
Türkler ve Kafkas kavimleri Müslüman’dır. Diğer kaynaklar açısından ciddi farklılıklar olabilmekte-
etnik gruplar arasında Ortodoks Hristiyanlık inan- dir (Georgia, 2016).
cı da vardır (Azerbaijan, 2012). Gürcistan’ın stratejik konumu ile Azerbaycan
Azerbaycan ekonomisi önemli ölçüde petrol ve ve Asya ülkelerinden Avrupa’ya ulaşımdaki kilit
doğalgaz ihracına dayanmaktadır. Bunun dışında konumu belirli bir dereceye kadar ülke ekonomi-
başta TRACECA olmak üzere Orta Asya ile Avrupa sine katkıda bulunmaktadır. Bakü-Tiflis-Ceyhan
arasındaki ulaşım hizmetlerinin ülke ekonomisine Petrol Boru Hattı, Bakü Erzurum Doğalgaz Hattı,
belirli bir katkısı bulunmaktadır. Ülkede başta pet- Bakü-Ahılkelek Demir yolu Hattı, TRACECA kap-
ro-kimya olmak üzere makine, tarım ve hayvancı- samındaki ulaşım
lık ürünlerine dayalı endüstri bulunmaktadır. 2015 yolları ile proje aşa-
yılı GSMH değeri (Gayri Safi Milli Hasıla: Üreti- masındaki TANAP
len mal ve hizmetlerin toplam değeri) 55 milyar çerçevesinde ulaşım dikkat
Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC)
dolar civarında olup fert başına düşen milli gelir ve istihdamdan ülke
ve Türkiye’nin Güney Kaf-
ise yaklaşık 8.700 dolardır. 2015 rakamları ile ih- ekonomisine önemli kasya ile olan ilişkileri Üni-
racatı 23.9 milyar dolar olan Azerbaycan’ın ithalatı katkı söz konusudur. te 5’te ele alınmaktadır.
ise 10.7 milyar dolardır. Azerbaycan’ın dış ticareti

108
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Resim 4.2 TRACECA ülkeleri haritası


Kaynak: http://www.tracecaorg.org/fileadmin/fmdam/traceca_map/TRACECA_MAP_A3.pdf

Ermenistan 2016). Ermenistan’ın işgal politikasından dolayı,


Ermenistan Kafkasya’da son iki asır içinde tarih Azerbaycan ve Türkiye ile sınırları kapalıdır. Bu ül-
sahnesine çıkmış bir devlettir. Günümüzde yayıl- kelerle ulaşım ve ticaretinin olmaması Ermenistan
macı bir politika izlemektedir. Rusya’nın desteği ile ekonomisine büyük zarar vermekte olup ülkedeki
Azerbaycan’ın yaklaşık beşte birini işgal altında tu- işsizlik, genç nüfusun başta Rusya olmak üzere
tan ve Türkiye’nin doğu vilayetlerinin bir kısmını başka ülkelere göç etmesine ve orada yerleşmesine
kendi ülkesinden sayan Ermenistan’ın komşularıy- neden olmuştur. Türkiye ile sınırı kapalı olmasına
la önemli sorunları bulunmaktadır. Bundan dolayı karşın kaçak yollarla Türkiye’ye girerek genellikle ev
ülke ekonomisi büyük sıkıntı içinde olup nüfusu hizmetlerinde çalışan yaklaşık yüz bin Ermeni’nin
bağımsızlıktan sonra yaklaşık yarı yarıya azalmıştır. bulunduğu tahmin edilmektedir.
Ermenistan’ın başkenti Erivan olup 1828’e Ermenistan GSMH’si 2013 yılı itibariyle yakla-
kadar bir Türk devleti olan Revan Hanlığı adını şık olarak 10.4 milyar dolar olup fert başına milli
taşımaktaydı. Ermenistan’ın bugünkü nüfusu yak- geliri 3.500 dolardır. Sovyetler Birliği tarafından
laşık 2.900 bindir. Nüfusun yaklaşık % 98’i Erme- kültürel alanda olduğu gibi ekonomik bakımdan
ni olup az miktarda Rus ve Yezidi yaşamaktadır. da desteklenmiştir. Ermenistan’da nükleer santral,
Rusya’nın Çarlık ve Sovyet döneminde kültürel modern sanayi, makine gereçleri, tekstil ve diğer
olduğu kadar etnik olarak da Ermenileştirme poli- üretim sistemleri kurulmuş olup bunların ürünle-
tikasının sonucu olarak bölgede yaşayan Türkler ve rinin birçoğu diğer cumhuriyetlere satılmaktaydı.
diğer etnik gruplar ayrılmak zorunda kalmışlardır. Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye’nin de bulun-
Ermenistan’daki son Türkler ise Yukarı Karabağ sa- duğu bölgesel ulaşım sisteminden izole olan Erme-
vaşında yaşanan katliamlardan sonra buradan ay- nistan ekonomisi küçülmekte olup 2013 itibariy-
rılmışlardır. Ermenilerin yaklaşık %94’ü Ermeni le önemli ölçüde Rusya’ya bağımlı hâle gelmiştir.
Apostolik olup az miktarda diğer mezheplerden 2009 rakamları itibariyle ihracatı 1.467 milyon
Hristiyanlar ve Yezidiler bulunmaktadır (Armenia, dolar olup ithalatı ise 4.256 milyon dolardır.

109
Kafkaslar ve Orta Asya Ülkelerinin Siyasi ve Ekonomik Yapıları ve Dış Politikaları

Kazakistan miktarda nüfus bulunmaktadır. Bu durum zaman


Kazakistan’da bağımsızlık ilanından önceki yıl- zaman istikrarsızlık sebebi olmaktadır. 2016 iti-
larda bazı olaylar yaşanmış ve Nazarbayev’in dev- bariyle Kırgızistan’ın nüfusu yaklaşık olarak 5.6
let başkanlığı ile istikrarlı bir döneme girilmiştir. milyondur. Nüfusun %72.6’sı Kırgız Türk’ü olup
Bağımsızlıktan sonra başkent, ülkenin doğu sını- %14 komşu ülkeye adını veren Özbek Türk’üdür.
rında yer alan Almatı’dan (Alma Ata), Rusya’nın Bunun dışında %6.4 Rus, % 1 civarlarında Dun-
kendisine verilmesini istediği Kuzey Kazakistan’da gan, Ukraynalı, Uygur Türk’ü ile toplam % 5 diğer
bulunan Astana’ya (Akmola) taşınmıştır. Başkent etnik gruplar bulunmaktadır. Nüfusun yaklaşık
olarak kabul edildiği 1995’te nüfusu 10 bin civa- %80’i Müslüman, %16’sı Hristiyan ve Budist vb.
rında olan bu şehir bugün milyona yaklaşan bir nü- inançlara mensuptur.
fusa sahiptir. 2016 itibariyle Kazakistan’ın toplam Orta Asya’nın ikinci fakir ülkesi olan
nüfusu 17.693 milyondur. Nüfusun %63’ü Kazak Kırgızistan’ın önemli bir bölümü dağlarla kaplıdır.
Türk’ü, %23’ü Rus olup bunların dışında Özbek Tarım ve hayvancılığın ağırlıklı olduğu ülkede pa-
ve Uygur Türkleri ile Ukraynalılar ve Almanlar ya- muk, tütün, yün ve et sektörüne dayanan üretim
şamaktadır. Kazakistan’ı Ruslaştırma uygulamaları- tesisleri bulunmaktadır. İhracat kalemleri arasında
nın sonucu olarak 1950’lerde ülkede Ruslar çoğun- altın, civa, uranyum, doğalgaz ve elektrik enerjisi
lukta iken günümüzde Kazakların oranı üçte ikiye de bulunmaktadır. Özellikle II. Dünya Savaşı sıra-
yaklaşmıştır. Kazakistan’da Rus kökenliler ordu ve sında Rus orduları geri çekilirken bazı sanayi tesis-
bürokrasi başta olmak üzere önemli resmi ve sivil lerinin Orta Asya’ya kaydırılması ile bunların enerji
makamlarda olmalarına rağmen, yönetimin bunla- ihtiyaçları için Kırgızistan’da kurulan hidroelektrik
ra karşı bir baskısı yoktur. Buna rağmen Rusların santralleri önemlidir. Kırgızistan’ın GSMH’si 2013
önemli bir kısmı, diğer cumhuriyetlerde de olduğu yılı için yaklaşık 7.2 milyar dolar olup fert başına
gibi Rusya’ya göç etmektedir. Kazakistan nüfusu- düşen millî gelir ise 1.302 dolardır. 2013 yılında
nun yaklaşık %70’i Müslüman olup %20 civarında 1.77 milyar dolarlık ihracat ve 5.9 milyar dolarlık
Hristiyan ve az miktarda da Budist inancı ve diğer- ithalat gerçekleşmiştir (Kyrgyzstan, 2016).
leri bulunmaktadır (Kazakhstan, 2016).
Siyasi istikrarla beraber ekonomik refah da di- Özbekistan
ğer cumhuriyetlere göre Kazakistan’da daha belir-
Özbekistan, cumhuriyetler içerisinde nüfusu en
gindir. Petrol ve doğalgaz ülkenin temel zenginliği
fazla olan ülke olup başkenti Taşkent’tir. Seyhun ve
olup önemli bir kısmı ihraç edilmektedir. Ülke;
Ceyhun (Sri Derya, Amu Derya) Nehirleri ile kol-
uranyum, bakır ve çinko gibi başka metaller ile ta-
larının kuzeyden ve güneyden suladığı ülke, Türkis-
rım ve hayvancılık bakımından da zengindir. Kaza-
tan bölgesinin tam ortasında yer almaktadır. 2016
kistan, Rusya’dan sonra eski Sovyet cumhuriyetleri-
nüfusu yaklaşık olarak 31.5 milyondur. Nüfusun
nin coğrafi bakımdan da en büyüğü olup dünyada
yaklaşık %80’i Özbek Türk’ü olup %5.5 Rus, %5
9. sıradadır. Ülkenin, ürünlerini dünya pazarlarına
Tacik, %3 Kazak, %2.5 Karakalpak, %1.5 Tatar ve
ulaştırma problemi olup bu konuda önemli ölçüde
%2.5 diğerlerinden oluşur. Bu nüfusun yaklaşık
Rusya’ya bağımlıdır. Hazar ve Azerbaycan üzerin-
%90’ı Müslüman olup kalanı ise Ortodoks Hristi-
den Türkiye ve dünyaya ulaşım konusundaki çalış-
yan ve diğer inançlara sahiptir.
malar devam etmektedir. 2013 yılı GSMH’si 224
milyar dolar olup fert başına düşen milli gelir ise Özbekistan ekonomisi tarım ve hayvancılık ile
12.600 dolardır. 2013 yılı ihracatı 82.5 milyar do- birlikte petrol ve doğalgaza dayanmaktadır. İhracat
lar ve ithalatı ise 48.8 milyar dolardır. kalemleri arasında petrol ve gaz yanında pamuk
ve altın önemli yer tutar. İhraç ürünleri arasında
tekstil, gıda ve otomobil de bulunmaktadır. Dün-
Kırgızistan yanın ikinci büyük pamuk ihracatçısı durumunda-
Konum olarak Orta Asya’nın en doğusunda dır. GSMH’si 2013 için yaklaşık 57.2 milyar dolar
yer alan Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’tir (Frun- olup fert başına düşen millî gelir ise 1.977 dolardır.
ze). Fergana Vadisi çevresinde Özbekistan ve Ta- Tespit edilebilen 2006 rakamlarına göre ihracatı
cikistan ile sınırları iç içe girmiş olup sınırların 5.51 milyar dolar olup ithalatı ise 3.99 milyar do-
karşı tarafında diğer ülke etnik grubundan önemli lardır (Uzbekistan, 2012).

110
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Tacikistan Türkmenistan
Tacikistan, Orta Asya Cumhuriyetlerinin en Türkmenistan, Orta Asya’nın en batısında Hazar
yoksulu olup başkenti Duşanbe’dir. 2016 nüfusu Denizi kıyıdaşı bir Türk Cumhuriyeti olup başken-
yaklaşık olarak 8.610 bindir. Nüfusun %80’i Ta- ti Aşkabat’tır. Bağımsızlık sonrası sürekli tarafsızlık
cik, %15’i Özbek, %1’i Rus, %1’i Kırgızdır. Bu stratejisi ile siyasi ve ekonomik istikrarı sağlamış bir
nüfusun %85’i Sünni Müslüman olup %5’i Şii ülkedir. Türkmenistan’ın 2014 nüfusu yaklaşık 5.2
Müslüman’dır. Tacikistan, etnik köken olarak Farisi milyondur. Nüfusun % 85’i Türkmen, % 5’i Özbek,
(İranlı) kabul edildiği hâlde Müslümanların tama- % 4’ü Rus ve kalanı diğer milletlerden oluşur. Bu
mına yakını Sünni’dir. nüfusun da yaklaşık % 90’ı Müslüman’dır.
Tacikistan’ın bağımsızlıktan sonra yaşadığı iç Türkmenistan ekonomisi önemli ölçüde doğal-
savaş, ekonomiyi de önemli ölçüde etkilemiştir. gaz ve pamuğa dayanmaktadır. Zengin doğalgaz
Çalışan nüfusun önemli bir kısmı Rusya’da iş bula- kaynaklarını Rusya ve İran üzerinden pazarlamada
bilmektedir. Ülkenin yaklaşık % 7’si tarıma elveriş- sorunlar yaşamaktadır. Çin’e ulaşan doğalgaz boru
li olup pamuk önemli bir üründür. Gümüş, altın, hattı Türkmenistan ekonomisi açısından son derece
uranyum, tungsten gibi madenler de bulunmakta- önemlidir. Hazar’dan Azerbaycan’a ve Türkiye’ye hat
dır. 2013 yılı millî geliri yaklaşık olarak 8.5 milyar konusunda da henüz uzlaşmaya varılmamıştır. 2013
dolar olup fert başına düşen millî gelir ise 1.036 yılı GSMH’si yaklaşık 42 milyar dolar olup fert başı-
dolar civarındadır (Tajikistan, 2016). na millî geliri ise 7.986 dolardır. 2000 yılı rakamla-
rına göre toplam ihracatı 2.400 milyon olup ithalatı
ise 1.650 milyon dolardır (Turkmenistan, 2016).

111
Kafkaslar ve Orta Asya Ülkelerinin Siyasi ve Ekonomik Yapıları ve Dış Politikaları

Öğrenme Çıktısı
4 Kafkas ve Orta Asya Cumhuriyetlerinin ekonomik, jeopolitik özellikleri ile dış politikalarını
değerlendirebilme

Araştır 4 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Azerbaycan ile ilgili aşağıdaki


siteleri inceleyiniz:
http://www.indexmundi.com/
AZERBAIJAN/
http://www.itso.org/docs/pdf/
country_reports/Azerbaycan_ulke_
raporu_2011.pdf
Gürcistan’ın ülke profili ile ilgili
ayrıca aşağıdaki sitelere bakınız:
http://www.itso.org/docs/pdf/
country_reports/Gurcistan_ulke_
raporu_2011.pdf,
http://www.indexmundi.com/georgia/
Ermenistan ile ilgili ayrıca aşağıdaki
kaynaklara bakınız:
http://data.un.org/
CountryProfile.
aspx?crName=ARMENIA
Sovyetler Birliği’nin çö- Kazakistan ile ilgili ayrıca şu
küş sebeplerinden biri de sitelere bakınız:
merkezî devletçi ekonomi- http://data.un.org/
CountryProfile.aspx?crName=
nin verimsizliği idi. Yeni KAZAKHSTAN Kafkas ve Orta Asya
cumhuriyetler serbest piya- Cumhuriyetleri’nin dış po-
Kırgızistan ile ilgili ayrıca şu
sa ekonomisine geçtikleri sitelere bakınız. litikalarını belirleyen ortak
hâlde niçin birçok ülkede http://data.un.org/ temel unsurlar nelerdir?
ekonomik krizler yaşan- CountryProfile.aspx?crName=
maktadır? KYRGIZSTAN
Özbekistan için ayrıca şu sitelere
bakınız:
http://www.ulkeler.net/
ozbekistan.htm
http://data.un.org/
CountryProfile.aspx?crName=
UZBEKISTAN
Tacikistan konusunda ayrıca bakınız:
http://www.ulkeler.net/tacikistan.htm
http://data.un.org/countryProfile.
aspx?crName= TAJIKISTAN
Türkmenistan hakkında şu
sitelere bakınız:
http://www.ibp.gov.tr/pg/section-
pg/section-pg-ulke.cfm?id=
T%C3%BCrkmenistan
http://data.un.org/
CountryProfile.aspx?crName=
TURKMENISTAN

112
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Sovyetler Birliği’nin dağılması aşamasında Kafkas


1 ve Orta Asya Cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarını
kazanma süreçlerini açıklayabilme

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


SSCB’nin Dağılması ve Bağımsız
Sovyetler Birliği’nin dağılma sürecine girmesi ile 1991
Cumhuriyetler yılında Kafkasya’da yer alan Azerbaycan, Gürcistan ve
Ermenistan ile Orta Asya’da bulunan Kazakistan, Kır-
gızistan, Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan Cum-
huriyetleri bağımsızlıklarını ilan ettiler. 8 Aralık 1991’de
Rusya, Ukrayna ve Beyaz Rusya arasında Bağımsız Dev-
letler Topluluğu (BDT) anlaşması imzalanarak Sovyetler
Birliği’ne son verildi. 1990’lı yıllar önemli ölçüde yeni
döneme alışma yılları olarak yaşandı. Bölgesel ihtilaflar
yeni cumhuriyetlerin iç ve dış politikalarında etkili oldu:
1990’larda Azerbaycan-Ermenistan savaşı ile Gürcistan’ın
Abhazya Özerk Bölgesi arasındaki çatışmalar örnek ola-
rak verilebilir. Tacikistan’da ise farklı siyasi/aşiret unsurları
arasında iç savaş gerçekleşti. Bu yıllarda Yeltsin’in lider-
liğindeki Rusya daha çok Çeçenistan gibi iç sorunlarla
meşgul idi. Vladimir Putin, 2000 yılı başında Rusya’nın
Devlet Başkanı oldu ve eski cumhuriyetler üzerinde nü-
fuz kurma politikası izlemeye başladı.

1990’lar boyunca Kafkas ve Orta Asya


2 Cumhuriyetlerinin bölgesel sorunları ve dış
politikalarını değerlendirebilme

Bağımsızlık Sonrası Kafkaslar


Kafkaslar ve Orta Asya’daki her bir cumhuriyetin siyasal
ve Orta Asya ve toplumsal yapısı, ekonomisi, jeopolitik özellikleri farklı
olup buna bağlı olarak farklı dış politika sorunları bulun-
maktadır. Sovyet döneminden kalan etnik ve sınır sorun-
ları yeni cumhuriyetleri 1990’larda önemli ölçüde meşgul
etmiştir. Gürcistan’ın Rusya Federasyonu sınırında yer
alan Abhazya ve Güney Osetya ile Türkiye sınırındaki
Acarya özerk birimleriyle sorunları bulunmaktadır. Er-
menistan ile Azerbaycan arasında yaşanan Yukarı Karabağ
(Dağlık Karabağ) krizi devam etmektedir. Tacikistan’da
ülke içindeki aşiret ve bölgecilik kavgaları iç savaşa dö-
nüşmüş ve yıllarca devam etmiştir. Sovyetler Birliği döne-
minde kurulmuş olan ve cumhuriyetler üzerinde sürekli
denetimi sağlayan birbirine bağımlı sistem nedeniyle yeni
cumhuriyetlerin bağımsızlık sonrası demokratik sürece
geçişleri ve ekonomik kalkınmaları da sancılıdır. Sovyet
yönetiminde, etnik veya siyasi sorunlar yıllarca çözüm-
süz kalarak Moskova’nın müdahalesine zemin hazırladığı
için yeni bağımsız cumhuriyetler sorunlarına ikili ilişki-
lerden ziyade üye oldukları uluslararası örgütlerle çözüm
bulmaya, bölgesel ve küresel politikalarda etkili olmaya
çalışmışlardır.

113
Kafkaslar ve Orta Asya Ülkelerinin Siyasi ve Ekonomik Yapıları ve Dış Politikaları

2000’lerin başından itibaren uluslararası


3 politikada yaşanan gelişmelerin bu cumhuriyetler
üzerindeki etki ve sonuçlarını tartışabilme
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

2000’li Yıllarda Kafkaslar ve


2000 yılı başında göreve gelen Vladimir Putin, Rusya’daki
Orta Asya Politikaları özerk birimler üzerinde Sovyet dönemine benzer Mosko-
va merkezli idari sistemi yeniden kurdu. 11 Eylül 2001’de
ABD’de gerçekleşen terörist saldırılardan sonra Rusya,
ABD ile iş birliğini geliştirdi. ABD, Afganistan’a müda-
hale gerekçesiyle, birçok bölge ülkesinde üsler kurdu. Bu
dönemde Gürcistan’da başlayıp Ukrayna ve Kırgızistan’da
yönetim değişikliğine neden olan halk hareketleri, diğer
adıyla renkli devrimler gerçekleşmiştir. Başta Özbekistan
olmak üzere bazı ülkelerde bu toplumsal hareketler yöne-
tim tarafından bastırılmıştır. Kafkas ve Orta Asya Cum-
huriyetlerinin en çok üyelikleri bulunan uluslararası ör-
gütler şunlardır: BM, BDT, AGİT, KEİ, IMF, EİT, İİÖ,
TÜRKSOY, GUAM ve ŞİÖ.

Kafkas ve Orta Asya Cumhuriyetlerinin


4 ekonomik, jeopolitik özellikleri ile dış
politikalarını değerlendirebilme

Kafkaslar ve Orta Asya Kafkas ve Orta Asya Cumhuriyetlerinin farklı doğal kay-
Cumhuriyetlerinin Ekonomileri nakları, jeopolitik özellikleri bulunmaktadır. Bu kaynak-
ve Dış Politikaları lar ülkelerin ekonomik kalkınmalarını ve dış politikalarını
etkilemektedir. Özellikle komşu devletlerle yaşanan böl-
gesel ihtilaflar dış politika gündemlerini şekillendirmek-
tedir. Haziran 2017 itibariyle Azerbaycan-Ermenistan
arasında barış yapılmamış olup Azerbaycan petrol ve gaz
gelirlerinin önemli bir kısmını savunmaya ayırmaktadır.
Gürcistan’ın ise ekonomik durumu iyi olmayıp Abhazya
ve Güney Osetya’yı kendisine bağlı saymaktadır. Kaza-
kistan petrol ve gaz zengini bir ülkedir. Türkmenistan’da
gaz ve pamuk üretilmektedir. Özbekistan’ın ise pamuk
ve petrol ürünleri bulunmaktadır. Bu cumhuriyetler
bağımsızlık sonrasında ürünlerini daha rasyonel bir şe-
kilde dünya piyasalarına ulaştırmaya çalışmaktadırlar.
Kırgızistan’da renkli devrimler ve arkasından gelen siyasi
istikrarsızlıklar doğal kaynak zenginliği olmayan bu ül-
kenin ekonomisini de olumsuz etkilemiştir. Bölgenin en
fakir ülkesi Tacikistan’da ise iç savaş ve asayişsizlik, ekono-
miyi ve sosyal hayatı çok daha olumsuz hâle getirmiştir.
2016 itibariyle iki ülkede de siyasi istikrarla birlikte eko-
nomik iyileşme görülmeye başlanmıştır.

114
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

1 Sovyet Cumhuriyetlerinin egemenlik ve ba- 6 Bağımsızlık ilanından sonra hangi Orta Asya
ğımsızlıklarını ilan ettikleri yıllar aşağıdakilerden devleti, daimi tarafsızlık stratejisi uygulamıştır?
hangisinde birlikte ve doğru olarak verilmiştir?

neler öğrendik?
A. Azerbaycan B. Gürcistan
A. 1989, 1990 B. 1990, 1991 C. Kazakistan D. Türkmenistan
C. 1989, 1991 D. 1988, 1989 E. Tacikistan
E. 1991, 1992
7 Demokrasi ve Ekonomik Kalkınma Örgütü
2 1991’de Gürcistan bağımsızlığını ilan eder- GUAM’ın üye sayısını bir süre için beşe çıkaran ve
ken Gürcistan’a bağlı özerk bölge/cumhuriyet statü- örgütün adının GUUAM olmasına neden olan eski
süne sahip olan bölgeler aşağıdakilerden hangisin- Sovyet cumhuriyeti aşağıdakilerden hangisidir?
de birlikte ve doğru olarak verilmiştir? A. Kırgızistan B. Gürcistan
A. Abhazya, Acara, Cevahati C. Ukrayna D. Türkmenistan
B. Ahıska, Acara, Güney Osetya E. Özbekistan
C. Abhazya, Güney Osetya, Acara
D. Borçalı, Nahcivan, Güney Osetya 8 Renkli devrimler olarak bilinen, yönetim
E. Abhazya, Acara, Nahcivan karşıtı hareketler, aşağıdaki Orta Asya Cumhuri-
yetlerinden hangisinde etkili olamamıştır?
3 Bağımsızlık sonrasında başkentin taşınması A. Gürcistan
ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur? B. Kırgızistan
A. Özbekistan, Taşkent’ten, Semerkant’a taşımıştır. C. Ukrayna
B. Kazakistan, Almatı’dan, Akmola’ya taşımıştır. D. Azerbaycan
C. Türkmenistan, Aşkabat’tan, Türkmenbaşı’na E. Özbekistan
taşımıştır.
D. Gürcistan, Batum’dan, Tiflis’e taşımıştır. 9 Petrol, gaz veya pamuk kaynakları zengini
E. Kırgızistan, Bişkek’ten, Duşanbe’ye taşımıştır. olan Orta Asya Cumhuriyetleri aşağıdakilerden
hangisinde birlikte ve doğru olarak verilmiştir?
4 Ermenistan aşağıdaki uluslararası örgütlerden A. Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan ve Türk-
hangisine üye değildir? menistan
A. BDT B. IMF B. Gürcistan, Azerbaycan, Kazakistan, Türkme-
nistan
C. KEİ D. BM C. Azerbaycan, Ermenistan, Tacikistan, Kırgızistan
E. NATO D. Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkme-
nistan
E. Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan ve Erme-
5 Azerbaycan’ın ilk Cumhurbaşkanı ................, nistan
Ermenistan ile savaş devam ederken ................’un
isyanı üzerinde görevinden ayrılmış ve ..............
Cumhurbaşkanı olmuştur.
10 Tacikistan, Orta Asya cumhuriyetleri içeri-
sinde en ...... olup, Tacikler etnik olarak ..... kabul
Yukarıdaki cümlede boş bırakılan yerleri aşağıdaki- edildiği halde halkın büyük çoğunluğu....... dir.
lerden hangisi doğru şekilde tamamlar?
Yukarıdaki cümlede boş bırakılan yerleri aşağıdaki-
A. Ebulfez Elçibey, Suret Hüseyinov, Haydar Aliyev lerden hangisi doğru şekilde tamamlar?
B. Haydar Aliyev, Asker Akayev, İlham Aliyev A. zengini, İranlı, Şii
C. Haydar Alieyv, Suret Hüseyinov, İmamali Rah- B. kahramanı, Farisi, Şii
manov
C. yoksulu, Farisi, Sünni
D. İslam Kerimov, Ebulfez Elçibey, İlham Aliyev
D. yoksulu, Slavik, Sünni
E. Ebulfez Elçibey, Haydar Aliyev, İlham Aliyev
E. zengini, Türk, Şii

115
Kafkaslar ve Orta Asya Ülkelerinin Siyasi ve Ekonomik Yapıları ve Dış Politikaları

Yanıtınız yanlış ise “Bağımsızlık Sonrası


1. B Yanıtınız yanlış ise “Giriş” konusunu yeni- 6. D
Türkmenistan: Sürekli Tarafsızlık Stratejisi”
den gözden geçiriniz.
konusunu yeniden gözden geçiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı

Yanıtınız yanlış ise “Bağımsızlık Sonrası


2. C Yanıtınız yanlış ise “Gürcistan’ın Bağımsız- 7. E
Gürcistan: Abhazya Sorunu ve BDT Üyeli-
lık İlanı, 28 Nisan 1991” konusunu yeniden
ği” ve “Özbekistan’da İstikrar Arayışı” konu-
gözden geçiriniz.
sunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “İstikrar ve Denge Poli- Yanıtınız yanlış ise “Kafkasya ve Orta Asya’da
3. B 8. E
tikalarıyla Kazakistan” konusunu yeniden Renkli Devrimler” konusunu yeniden göz-
gözden geçiriniz. den geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Ermenistan’ın Genişle- Yanıtınız yanlış ise “Azerbaycan”, “Kazakis-
4. E 9. A
me Politikası ve Komşularıyla Sorunları” ko- tan”, “Özbekistan” ve “Türkmenistan” konu-
nusunu yeniden gözden geçiriniz. sunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Azerbaycan’ın Yukarı


5. A 10. C Yanıtınız yanlış ise “Tacikistan” konusunu
Karabağ Savunması ve Siyasal İstikrarsızlık”
yeniden gözden geçiriniz.
konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Araştır Yanıt
4 Anahtarı

Moskova’daki yönetim, 1956 ve 1968’deki gücüne sahip değildi. Bunun bir-


çok iç ve dış sebepleri bulunmaktadır. Dünyanın iki süper gücünden biri du-
rumundaki Sovyet ordusu, henüz kabile dönemini yaşayan Afgan mücahitleri
karşısında yenilmiştir. Savaş yedi yıl sürmüş ve bu süre zarfında her cumhu-
riyetten gelen askerleri rejime olan güveni/korkuyu yitirmiştir. Bunun yanın-
da Sovyet yönetimi içindeki yolsuzluk, rüşvet, tıkanıklık, rejimi işlemez hâle
getirmiştir. Ekonomi, eğitim, tarım, üretim gibi farklı alan ve sektörlerdeki
tıkanma güvenlik ve savunma birimlerini de etkilemiştir. Özellikle 1980’ler-
Araştır 1 de belirginleşen bu gelişmelerden sonra Haziran 1991’de Moskova’da askerî
darbe teşebbüsünün başarısız kalması, Kızıl Ordu’nun prestijini bitirmiştir.
Yeltsin, darbe için caddelerde konuşlanan tankların üzerine çıkarak orduyu
hedef alan konuşmalar yapmış, bunun sembolik değeri de son derece önemli
olmuştur. Bütün bunların yanında ekonomik sıkıntı içinde olan Rus halkı,
kendilerinin kazanıp diğer cumhuriyetlerdekilerin yediğine inanıyordu. Bir
an önce diğer cumhuriyetlerin Rusya’ya yük olmaması için Sovyetlerin dağıl-
ması gerektiğine inanan kamuoyu baskısı da büyümüştü.

Bu durum büyük ölçüde Rusya’nın iç problemleriyle bağlantılıdır. Rusya Fe-


derasyonu içerisinde özerk bir cumhuriyet olan (Sovyetler Birliği’ni oluşturan
15 cumhuriyetten biri olmayan) Çeçenistan bağımsızlığını ilan etmişti. Rus
ordusu 1990’ların sonuna kadar iki milyon nüfuslu bu özerk birimi yenemedi
Araştır 2 ve büyük kayıplar verdi. Bunun sonucu Rusya Federasyonu içinde Tataristan,
Başkurdistan ve diğer birçok birim de bağımsızlık yönünde adımlar attı. Yelt-
sinli yıllar olarak bilinen bu dönemde federasyonun dağılması dahi zaman
zaman gündeme gelmiştir. 2000’in başında Rusya bu sorunu çözebildikten
sonra eski Sovyet cumhuriyetleri üzerinde yeniden nüfuz kurmaya başlamıştır.

Edvard Şevardnadze, denge politikası gereği ülkesini BDT üyesi yapmış ve


bazı konularda tavizler vermişti. ABD ise Gürcistan’ı NATO üyesi olarak gör-
Araştır 3 mek istiyordu. Eğitiminin bir bölümünü ABD’de yapmış olan Saakaşvili bu
bakımdan çok daha uygun idi.

116
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Araştır Yanıt
4 Anahtarı

Devletçi ekonomi, 70 yıl boyunca üretim ve ulaşımda merkezî planlama sistemini


uygulamıştır. Karşılaşılan mahalli sorunların veya ihtiyaçların merkeze ulaşması
ile bunun için rasyonal çözüm ve uygulamaya geçilmesi arasında uzun zaman ge-
çebilmektedir. Böylece birçok sorun çözümsüz kalabilmektedir. Bununla beraber,
yetersiz de olsa bu dönemde bir üretim sistemi bulunmaktaydı. Bu sistem çökün-
Araştır 4 ce bir anda piyasa ekonomisinin yerleşip başarılı bir şekilde uygulamaya geçmesi
mümkün olamamıştır. Birçok işletmeyi, Batılı firmalar veya onların ortakları de-
ğerinin çok altında bedellerle ele geçirmişlerdi. Kamu bürokrasisinde hızla yaygın-
laşan yolsuzluk hâlen önemli bir sorundur. Yeni bir ekonomik sistemin başarıyla
işlemesi için yasa değişikliği yetmeyip bu sistemi kavrama, uygulama ve her ülke-
nin kendi şartlarına adapte etmesi için zamana ihtiyaç vardır.

Kaynakça
Azerbaycan Ülke Raporu, (1995), Ankara, Tika. Saray, M. (1993D), Türkmen Tarihi, İstanbul.
Bohr, A. (1990), “Turkmenistan under Perestroika: Sönmezoğlu, F. (1996), Uluslararası İlişkiler
An Overview”, Report on USSR, Mart 23. Sözlüğü, İstanbul, Der Yayınları.
Devlet, N. (1989), Çağdaş Türk Dünyası, İstanbul, Türkmenistan Ülke Raporu, (1996), Ankara, Tika.
Marmara Üniversitesi Yay.
Yalçınkaya, A. (1997), Almatı’dan Akmola’ya
Kazakistan Ülke Raporu, (1996), Ankara, Tika. Kazakistan’ın Başkenti, Sakarya, Sakarya
Üniversitesi Basımevi.
Kırgızistan Ülke Raporu, (1996), Ankara, Tika.
Yalçınkaya, A. (2001), “Türk Cumhuriyetlerinin Bağımsızlık
Orta Asya’da Arap Baharı’nın Ardından (2012), Dünya
Aşamaları”, Avrasya Etütleri, Bağımsızlığın Onuncu
Bülteni, http://www.avim.org.tr/bultentekli.php?
Yılında Türk Cumhuriyetleri, Ankara, Türk İşbirliği
haberid= 44866, erişim: 2012.02.03
ve Kalkınma Ajansı, ss.61-82.
Özbekistan Ülke Raporu, (1995), Ankara, Tika.
Yalçınkaya, A. (2006A), Sömürgecilik Pan-İslamizm
Pirinççi, F. (2008), “Soğuk Savaş Sonrasında ABD’nin Işığında Türkistan 1856’dan Günümüze,
Orta Asya Politikası: Beklentiler ve Gerçekler”, SBF Ankara, Lalezar Kitabevi.
Dergisi, C.63, No:1, ss.207-235.
Yalçınkaya, A. (2006B), Kafkasya’da Siyasi Gelişmeler:
Salih, M. (2002), Yolname: Özgürlük Mücadelesi, Etnik Düğümden Küresel Kördüğüme, Ankara,
İstanbul, Ötüken Neşriyat. Lalezar Kitabevi.
Saray, M. (1993A), Kırgız Türkleri Tarihi, İstanbul. Yalçınkaya, A. (2010), Ermenistan-Rusya, Öncevatan,
Saray, M. (1993B), Özbek Türkleri Tarihi, İstanbul. http://www.turkishnews.com/tr/content/
2010/08/26/ermenistan-rusya-yakinlasmasiyla-
Saray, M. (1993C), Azerbaycan Türkleri Tarihi, ne-degisti/ erişim, 2012-02-05
İstanbul.

117
Kafkaslar ve Orta Asya Ülkelerinin Siyasi ve Ekonomik Yapıları ve Dış Politikaları

internet kaynakları
http://data.un.org/CountryProfile. http://www.gokbayrak.com/
aspx?crName=ARMENIA
http:// data.un.org/ CountryProfile. aspx? crName=
http://data.un.org/CountryProfile. GEORGIA, 2012-02-10
aspx?crName=KAZAKHSTAN
http://www.indexmundi.com/KAZAKHSTAN/
http://data.un.org/CountryProfile. population.html, 2012-02-12
aspx?crName=TAJIKISTAN
http://www.indexmundi.com/ KYRGYZSTAN/,
http://data.un.org/CountryProfile. 2012-02-12
aspx?crName=TURKMENISTAN
http://www.indexmundi.com/TAJIKISTAN/, 2012-
http://data.un.org/CountryProfile. 02-12
aspx?crName=UZBEKISTAN
http://www.indexmundi.com/ TURKMENISTAN/,
http://www.indexmundi.com/ARMENIA/religions. 2012-02-12
html, 2012-02-11.
http://www.indexmundi.com/UZBEKISTAN/,
http://data.un.org/CountryProfile.aspx?crName= 2012-02-12
AZERBAIJAN, 2012-02-11

118
Bölüm 5
Türkiye-Güney Kafkasya Ülkeleri İlişkileri
Türkiye’nin Güney Kafkasya Politikası Türkiye-Azerbaycan İlişkileri

1 2
1 Güney Kafkasya’nın temel sorunlarını ve 2 Türkiye’nin Soğuk Savaş’ın ardından
öğrenme çıktıları

bu bölgenin Türkiye açısından taşıdığı Azerbaycan ile ilişkilerini ve bu bölgedeki


önemi değerlendirebilme değişimleri açıklayabilme

Türkiye-Ermenistan İlişkileri Türkiye-Gürcistan İlişkileri

3 4
3 Türkiye’nin Soğuk Savaş’ın ardından 4 Türkiye’nin Soğuk Savaş’ın ardından
Ermenistan ile ilişkilerini ve bu bölgedeki Gürcistan ile ilişkilerini siyasi, askeri ve
sorunları tanımlayabilme ekonomik boyutlarıyla açıklayabilme

Türkiye’nin Kafkasya’da Güvenlik ve

5
İstikrar Arayışları
5 Bölgedeki olaylar üzerinde Türkiye’nin
oluşturduğu etkileyici gücü ifade edebilme

Anahtar Sözcükler: • Güney Kafkasya • Hazar Petrolleri • Azerbaycan • Ermenistan • Gürcistan


• Ermeni Sorunu • Dağlık Karabağ Sorunu

120
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

GİRİŞ Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan’ın bağım-


Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından ba- sızlığından sonra Türkiye, çıkarını her üç ülkeyle
ğımsızlıklarına kavuşan Güney Kafkasya ülkeleri, birden iyi ilişkiler kurup geliştirmekte gördü. An-
değişik nedenlerle Türkiye’nin dikkatini çekmiştir. cak, Türkiye Ermenistan’la diplomatik ilişkileri he-
Bu nedenlerin başlıcaları: nüz tesis etmemiştir. Ankara, bunun için en başın-
dan itibaren üç şart ileri sürmüştür. Bunlar:
• Hazar havzasının zengin petrol ve doğalgaz
kaynakları, • Ermenistan’ın “Ermeni soykırımı” iddiala-
rından vazgeçmesi;
• Türkiye’nin Orta Asya’ya ulaşması için bir
geçiş koridoru sunması (dolayısıyla stratejik • Ermenistan’ın Türkiye’den toprak ta-
konumu), leplerinde bulunmaması ve 1921 Kars
Antlaşması’nın şartlarını kabul etmesi;
• Bölgenin çevre ülkelere sağlayabileceği ca-
zip ticari olanakları, • Ermenilerin Dağlık Karabağ Savaşı’nı ve
Azerbaycan’a yönelik saldırılarını dur-
• Boru hatlarının geçiş güzergâhı olması, durmaları. Bu şart günümüze uyarlanmış
• Dünya siyaseti açısından önemli sayılabile- hâliyle şu şekilde ifade edilmektedir: ‘Erme-
cek çatışmaları bünyesinde barındırmasıdır. nilerin işgal altında tuttukları Azeri toprak-
Güney Kafkasya’daki Türk bölgeleri (Azerbay- larının tümünden çekilmeleri’.
can), Türkiye açısından büyük bir manevi değer de
taşımaktadır. Azerbaycan, Türkler açısından her za-
man kültürel bir anlam ifade etmiştir. Türkiye’nin Ermenistan Parlamentosu’nun 23 Ağustos
etrafındaki Türk-Müslüman bölgelerinde yaşanan 1991 tarihinde kabul ettiği Bağımsızlık
sorunlar, Türk kamuoyunda hassasiyetle etkili ol- Bildirisi’nin 11. Maddesi’nde şu ifadeler
maktadır. Türkiye’de en az 5 milyon Türk vatan- yer alıyordu: “Ermenistan Cumhuriyeti,
daşının, Güney Kafkasya kökenli olduğu tahmin Osmanlı Türkiye’si tarafından 1915’te Batı
edilmektedir. Bu vatandaşlarımızın önemli bir Ermenistan’da işlenen soykırım suçunun
kısmı ise seslerini duyurabilmek için bir takım uluslararası alanda kabul edilmesi için sür-
baskı grupları oluşturabilmişlerdir. Örneğin bun- dürülecek çabaları destekleyecektir”. Bildi-
ların arasında ‘Kaf-Der’ gibi şemsiye örgütler bu- ride, Türk topraklarından ‘Batı Ermenis-
lunmaktadır. Kafkasya kökenli vatandaşlarımızın tan’ diye söz edilmesi de dikkat çekicidir.
oluşturdukları baskı gruplarının çoğu, açıkça Çe-
çen, Abhaz ve Azeri davalarını çok coşkulu şekilde
desteklemektedirler. Tabii, Türkiye’nin Dağlık Ka- Ermenistan bu şartlardan hiçbirini yerine ge-
rabağ uyuşmazlığında Azeri tezlerini desteklemesi- tirmediği için Türkiye de henüz bu ülkeyle resmî
nin arkasında, bilinçaltı seviyesinde de olsa ‘Erme- diplomatik ilişkiler kurmuş değildir. Başbakan
nilerin tarihte Türklere yapmış oldukları zulüm ve Demirel, Türkiye’nin Ermenistan’ı hukuki an-
eziyete’ dair halk arasında yaygın olarak anlatılan lamda tanıma kararı aldığını Cumhurbaşkanı
rivayetlerin de doğrudan etkisinin olduğu tahmin Levon Ter-Petrosyan’a 24 Aralık 1991 tarihin-
edilmektedir. de şu ifadeleri içeren bir mektupla bildirmiş-
tir: “Hükûmetimiz, Ermenistan Cumhuriyeti’ni
tanırken Ermenistan’ın Türkiye Cumhuriyeti ve
TÜRKİYE’NİN GÜNEY KAFKASYA diğer komşuları ile ilişkilerinde uluslararası huku-
POLİTİKASI kun temel ilkelerine ve özellikle toprak bütünlüğü-
Türkiye’nin, Güney Kafkasya’ya yönelik izlediği ne saygı ve sınırların değişmezliği ilkelerine bağlı
dış politika, başından beri iki temel ilkeye dayan- kalacağı, iyi komşuluk ilişkilerinin tüm gerekle-
maktadır: rini yerine getireceği ve davranışlarının bu doğ-
rultuda olacağı anlayışı içinde hareket etmiştir.
• Bölge ülkelerinin bağımsızlık, egemenlik ve
Türkiye Cumhuriyeti ile Ermenistan Cumhuriye-
toprak bütünlüklerinin korunması,
ti arasındaki ilişkilerin bu temel ilkelere saygı ve
• Bölgedeki uyuşmazlıkların barışçı yollarla ortak yarar temelinde tesis edilip geliştirileceğine
çözümlenmesi. inanıyorum”.

121
Türkiye-Güney Kafkasya Ülkeleri İlişkileri

Türkiye’nin çok önem verdiği bölgesel barış ‘Güney Kafkasya’da İstikrar Üzerine Yuvarlak Masa’
ve istikrar, bölgesel uyuşmazlıklar halledilmeden oluşturulması fikrini ileri sürmüştür.
sağlanamaz. Türkiye, bu uyuşmazlıklara askerî
müdahale boyutlarına sürüklenmekten daima im-
tina etmiş ve topyekûn bölgesel barışa önem ver- Kazan-Kazan Mantığı: İki tarafın da
miştir. Türkiye “21. yy.ın Türk yüzyılı” olacağına kazanacağı tezine dayalı bu strateji, uyuş-
veya “Adriyatik’ten Çin Seddi’ne kadar bir Türk mazlık taraflarının karşılıklı fedakârlıklara
dünyasının oluşacağına” dair inancını ancak böl- hazır olmalarını gerektirmektedir.
gedeki temel ve potansiyel uyuşmazlıkları çözme
başarısını göstererek gerçeğe dönüştürebilirdi. Zira 2002 yılında kurulan AK Parti iktidarı, Güney
Türkiye’nin ikilemi, bu hayallerine karşın Türk Kafkasya’daki çetrefilli sorunların (en başta da Dağ-
dünyası ile Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti dışında lık Karabağ sorununun) taraflarına yönelik olarak
doğrudan hiçbir kara bağlantısının bulunmama- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ifadesiyle ‘kazan-
sıdır. Dolayısıyla, Ermenistan, Gürcistan ve İran kazan (win-win) mantığı’yla yaklaşmaya çalışmıştır.
Türkiye’nin Türk dünyası ile doğrudan bağlantı Bu çerçevede öncelikle ‘halklar çözüm konusunda
kurabilmesinin önündeki coğrafi engellerdir. Bu
ikna edilmelidirler’. Dolayısıyla, Dağlık Karabağ
durumda, Türkiye’nin çıkarı tüm Kafkasya’yı tek
sorununun çözülebilmesi için, öncelikle Azerbaycan
bir istikrar ve barış bölgesi hâline getirerek bölgede
ve Ermenistan halkları arasındaki ‘düşmanca’ yakla-
etkinlik kurabilmesidir. Nitekim Cumhurbaşkanı
şımlara bir son verilmesi gerekmekteydi.
Demirel’in 1998 yılında önerdiği ‘Kafkas İstikrar
Paktı’ projesinin, Güney Kafkasya’da muhatapları Türkiye, Kafkasların hiçbir ülkenin tek başına
uzlaştırıcı bir etkisi olmuştur. Türkiye’nin bu yak- ‘arka bahçesi’ olmasına rıza göstermeyeceği imajı-
laşımının muhatap bulması, Rusya’yı da harekete nı da elden geldiğince vermeye çalışmıştır. Dola-
geçirmiştir. Bu konuda 1999 yılının ilk aylarında yısıyla, Güney Kafkasya’nın istikrarı için, bölgede
Rus Dışişleri Bakanlığı da bir ‘Kafkasya Forumu’ NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) ve AB
oluşturulması önerisinde bulunmuştur. Bütünsel (Avrupa Birliği) gibi örgütlerin desteği sürekli kı-
çözüm önerilerinin yoğunlaştığı bu dönemde Gür- lınmalıdır. NATO ve AB’nin Türkiye’nin de des-
cistan Devlet Başkanı Eduard Shevardnadze de bir teklediği Kafkasya stratejisi, ‘iyi komşuluk anlayışı’
‘Barışçı Kafkasya’ girişiminde bulunmuştur. Bu gibi üzerine dayanmaktadır. Buna göre, Güney Kafkas-
projelerin içerdiği bütünsel, bölgesel çözüm fikri- ya’daki ülkeler/toplumlar kendi aralarındaki sorun-
nin, 18-19 Kasım 1999 tarihlerinde İstanbul’da ya- larını kendi başlarına çözememişlerdir. O hâlde,
pılan AGİT (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı) dış destek vererek bu ülkeler arasında işbirliğini ge-
Zirvesi’nde yoğun destek bulduğunu söyleyebiliriz. liştirmeye çalışmak kaçınılmazdır. Sözü edilen bu
Yine bu atmosferden etkilenerek Erivan yönetimi işbirliğinin ayrıntıları ise Azerbaycan, Gürcistan ve
önce bir ‘Güney Kafkasya Güvenlik Antlaşması’ Ermenistan dışişleri bakanları seviyesinde yapılan
yapılmasını önermiş, ardındansa Ocak 2000’de toplantılar neticesinde belirlenecektir.
Öğrenme Çıktısı
1 Güney Kafkasya’nın temel sorunlarını ve bu bölgenin Türkiye açısından taşıdığı önemi
değerlendirebilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Türkiye’nin Ermenistan’la
diplomatik ilişki kurmama- Türkiye’nin Güney
Türkiye Ermenistan devleti-
sı, Türkiye’nin bağımsız bir Kafkasya’nın güvenlik ve
ni hukuki olarak tanıma ka-
tercihi midir, yoksa Erme- istikrarı için bölgede deste-
rarını hangi şartlara dayalı
nilerin politikalarının bir ğini önemsediği uluslararası
olarak almıştır?
sonucu mudur? örgütler hangileridir?

122
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Şekil 5.1 Güney Kafkasya Haritası


Kaynak: http:// www.lib.utexas.edu/maps/commonwealtb/causasus_region_1994.jpg

TÜRKİYE-AZERBAYCAN çıvan sınırındaki kargaşalara askerî müdahalede


İLİŞKİLERİ bulunma hakkı vermediğini ileri sürerlerken siyasi
partiler, bu hakkı verdiğini iddia etmekteydiler.
Türkiye, Sovyetler Birliği’nin resmen dağılma-
Sonuçta, Türkiye ‘Nahçıvan kriziyle’ ilgili olarak
sından önce Azerbaycan’ın iç işleri ve çatışma or-
herhangi bir girişimde bulunmadığı gibi, Kasım
tamına doğrudan müdahale etmemeye çalışmıştır.
ayı başlarında Azerbaycan Parlamentosu’nun ba-
Türkiye, bölgeye yönelik genelde koruduğu soğuk-
ğımsızlık kararını tanımış olmasına rağmen, gerçek
kanlı tavrını, Sovyet ordusu 1990 yılı başlarında
tanımayı (9 Kasım 1991), SSCB’nin yıkılmasına
Bakü’ye müdahale ettiğinde de devam ettirmiştir.
kadar ertelemiştir. Azerbaycan’ın içindeki gelişme-
Bu sırada Ermenilerin Nahçıvan’a yönelik tehdit-
leri, daha ziyade Moskova’nın kendi iç meseleleri
leri artınca Nahçıvan halkı Türk ordusundan yar-
olarak algılamaya devam etmiştir. Sovyetler Birliği
dım istemiştir. Nahçıvan’daki iç huzursuzluklar
dağıldıktan sonra ise Güney Kafkasya ülkelerini ilk
haftalarca devam etmiştir. Neticede Nahçıvan Par-
tanıyan ülke yine Türkiye olmuştur.
lamentosu, bölgenin Ermenilerin eline geçmemesi
için Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’nin SSCB’den Türkiye, yeni bağımsızlıklarına kavuşan Türk
(Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği) ayrıldığı- Cumhuriyetlerine ilişkin genel olarak nasıl bir poli-
nı ilan ederek Türkiye ile birleşme kararı vermiştir. tika izleyeceğini, TBMM’nin (Türkiye Büyük Mil-
Bu ani karar, doğal olarak Ankara’da politik bir şok let Meclisi) 12 ve 17 Aralık 1991 tarihli oturumla-
etkisi yaratmıştır. Türk yetkililer yine de Sovyetler rında ele almıştır. Her iki oturumda da Türkiye’nin
Birliği’nin iç işlerine karışmaktan sakınarak tedbir- İran, Suudi Arabistan, Almanya ve ABD (Amerika
li hareket etmişlerdir. Olaylar olurken Türk hukuk- Birleşik Devletleri) gibi ülkelerden önce harekete
çular, 1921 Kars Antlaşması’nın Türkiye’ye Nah- geçmesi gerektiği konusunda net bir görüş birliği

123
Türkiye-Güney Kafkasya Ülkeleri İlişkileri

ortaya çıkmıştır. Bu ortamda, milletvekilleri hisset- 25-26 Şubat 1992 gecesi Ermenilerin Karabağ’ın
tikleri büyük heyecan içinde, ‘Dış Türkler’den so- Hocalı bölgesine düzenledikleri saldırı ve peşinden
rumlu bir Devlet Bakanlığının oluşturulmasını da gelen katliamlar (Hocalı Katliamı), devam eden
talep etmişlerdir. 25 Aralık 1991’de ise Dışişleri Ba- bölgesel savaşın seyrinde ve dolayısıyla Türkiye’nin
kanı Hikmet Çetin, Ermenistan hariç olmak üzere Azerbaycan ile ilişkilerinde önemli bir dönüm nok-
yeni cumhuriyetlerin tümünde Büyükelçilikler açı- tası olmuştur. Bu bakımdan Türkiye, Azerbaycan’a
lacağını bildirmiştir. Hükûmet bu konudaki kesin verdiği desteği artırmanın yollarını aramıştır. Alpars-
kararını 30 Aralık 1991 tarihinde almıştır. lan Türkeş ve Bülent Ecevit başta olmak üzere, mu-
Başbakan Süleyman Demirel, Kasım 1991’de halefet parti liderleri Hükûmeti bölgeye ve olaylara
Azerbaycan Başbakanı Hasan Hasanov’a “bölgede müdahale etme yönünde etkilemeye çalışmışlardır.
gerginliği artırıcı kışkırtmalardan sakınmaları- Öte yandan Türkiye’nin uluslararası toplumu katli-
nı” isteyen bir mesaj yollamış ama Türk Dışişleri amdan haberdar etmeye çalıştığı gözlenmiştir. Türki-
Bakanlığı hemen devreye girerek, Türkiye’nin böl- ye bu aşamada bilhassa ABD, Fransa ve İngiltere’den
gedeki uyuşmazlıklara herhangi bir şekilde karış- destek bulma arayışlarına girmiştir.
mak ya da arabulucu olmak istemediğini açıklama Türkiye’nin Azerbaycan ile yakınlaşmasında,
zorunluluğunu hissetmiştir. Türkiye’nin bu tavrı önemli bir engel Azerbaycan topraklarını henüz
SSCB’nin yıkılmasına kadar sürmüştür. tamamen boşaltmamış olan Rus askerî birlikleriy-
di. Türkiye bu ortamda uyuşmazlık üzerindeki Rus
etkisini kırabilmek için, meseleyi mümkün oldu-
Resmî İlişkilerin Başlangıç Dönemi ğunca uluslararası topluma sunmaya çalışmıştır.
Azerbaycan’la 14 Ocak 1992’de imzalanan Bunun için de gerek BM gerekse AGİK platformu-
protokolle diplomatik ilişki kurulmuş ve Başkon- nu hareket noktaları olarak değerlendirmeye gay-
solos olarak görev yapmakta olan temsilciliğimiz ret etmiştir. Türkiye, Rusya’dan doğrudan doğruya
Büyükelçilik düzeyine yükseltilmiştir. Hâlihazırda Azerbaycan’daki birliklerini boşaltmasını isteyeme-
Bakü’deki Büyükelçiliğimiz ile Nahçıvan ve Gen- se de bu amaçla AGİK platformunu kullanmıştır.
ce Başkonsolosluklarımız faaliyet göstermekte
Türkiye, Dağlık Karabağ sorununun çözümü
olup, Azerbaycan’ın ise Ankara’da Büyükelçiliği-
için, ‘Ermenistan-Karabağ ve Azerbaycan-Nahçıvan
nin yanı sıra, İstanbul ve Kars Başkonsoloslukları
arasında iki bağlantı koridorunun’ oluşturulmasını
bulunmaktadır. Resmî ilişkiler kurulduktan son-
stratejik sebeplerle desteklemiştir. Ama bu konuya
ra iki ülke arasında hızla sorunsuz ve sıcak ilişki-
stratejik olarak değil de bir toprak ve vatan mesele-
ler tesis edilmiştir. Nitekim 23-24 Ocak 1992’de
si olarak bakan Azeri yönetimini, koridor formülü
Ankara’ya gelen Azerbaycan Devlet Başkanı Ayaz
konusunda ikna edememiştir. Türkiye’nin çatışma-
Muttalibov’a, Dağlık Karabağ sorununda arabulu-
ların yayılma riski gösterdiği Nahçıvan’a müdahale
culuk yapılabileceği mesajı verilmiştir.
düşüncesinin Rusya tarafından engellenmesinden
Azerbaycan bağımsızlığına kavuştuktan sonra, sonra Demirel Hükûmeti, Azerbaycan’a silah yar-
Türkiye bu ülkenin uluslararası toplumla sağlıklı bir dımı yapmaktan ve çatışmalara askerî açıdan mü-
iletişim kurmasını desteklemiş ve bu konuda ona dahaleden imtina etmiştir.
yardımcı olmuştur. Bu çerçevede, Azerbaycan’ın
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı’na (AGİK)
üyelik sürecini açıkça desteklemiştir. Uluslararası Koridor Formülü: Azerbaycan ile Nah-
toplum ise Türkiye’nin girişimleriyle, bağımsız- çıvan arasında Megri’den, Ermenistan ile
lığına yeni kavuşan Bakü yönetiminin Birleşmiş Dağlık Karabağ arasındaysa Laçin’den ko-
Milletler’e (BM) katılma talebini reddetmemiştir. ridor açılmasıdır.
Türkiye, Azerbaycan’ın uluslararası topluma katı-
larak bir an evvel Rus etki alanından kurtulması- Azerbaycan’da Elçibey İktidarı ve
nı arzu etmiştir. Bu bağlamda, Rusya’nın Güney Türk Dış Politikası
Kafkasya’daki birliklerini yavaşça geri çekmesi de
önemlidir. Azerbaycan’daki yaklaşık 60.000 kişilik 7 Haziran 1992 tarihinde yapılan Başkanlık
Rus askerî varlığı, 1993 yılının ortalarına kadar ül- Seçimlerini kazanan Azerbaycan Halk Cephe-
keden tamamen geri çekilmiştir. si (AHC) lideri Ebulfez Elçibey’in başa geçmesi,
Türk diplomasisi açısından hiç şüphesiz ki büyük

124
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

bir başarı olmuştur. ‘Atatürkçülüğüyle’ tanınan El- tutum sergilenmiş; Rusya ile İran ise dışlanmış-
çibey, Azerbaycan’ın Türkiye ile çok yakın ilişkiler lardır. Türkiye’nin Azerbaycan petrol işine dâhil
kurmasına taraftardı. Lider Elçibey’in Türkiye ile edilmesi Elçibey iktidarı sırasında gerçekleşmiştir.
ilişkilere dair bazı idealleri vardı. Bunlardan birkaçı Petrol taşıma güzergâhları konusunda ise Elçibey
aşağıdaki gibidir: döneminde, 7 olası seçenek arasından sadece Tür-
• Türkiye ile Azerbaycan arasında bir ‘kon- kiye üzerinden geçecek güzergâhlara öncelik veril-
federasyon’ kurulması, dolayısıyla iki ülke miştir. Türkiye üzerinden geçen iki olası güzergâh
arasında sınırların kalkması ve iki ülke in- öngörülmüştü: Bunlar, Bakü-Tebriz-Nahçıvan-
sanlarının birbirlerinin ülkelerinde serbest- Ceyhan seçeneği ve Bakü-Tebriz-Nahçıvan-Trab-
çe çalışabilmeleri, zon güzergâhıdır.
• İki ülke arasındaki askerî işbirliğinin Rusya Elçibey, ayrıca, ‘Ermenistan üzerinden geçerek
ve Ermenistan arasında bulunan seviyeye Türkiye’ye gelecek bir boru hattı projesine de sıcak
çıkarılması, bakmıştır. ‘Barış Boru Hattı Projesi’ olarak bili-
nen bu proje, Ermenistan için de çok faydalı ola-
• Türkiye ve Azerbaycan arasında bir ‘ittifak
caktı. Türkiye o sırada Azerbaycan ve Ermenistan’a
antlaşmasının’ yapılması suretiyle Rusya’nın
iki alternatif barış projesi önermiştir: toprak deği-
Azerbaycan’a müdahalesinin önüne geçil-
şimi projesi ile barış boru hattı projesi. İlk proje
mesi,
daha çok Cumhurbaşkanı Özal, ikincisi ise Başba-
• Azerbaycan’da Türk Silahlı Kuvvetleri ve kan Demirel tarafından desteklenmiştir.
NATO’ya ait üslerin oluşturulması,
• Azerbaycan’ın NATO üyesi olması,
• Türkiye’nin de yardımıyla Azeri ordusunun Kaçgın: Azericede, zorunlu göçmen, mül-
en modern silahlarla donatılması. teci anlamındadır.
Türkiye, bu dönemde de Azerbaycan ile Er-
menistan arasındaki sorunun çözüm yolu olarak Elçibey iktidarı için dönüm noktası, şüphesiz ki
‘toprak değişimi’ (iki koridor açılması) formülü- 27 Mart 1993 tarihinde Ermenilerin, bir Azeri top-
nü yinelemiştir. Bu plan, Dağlık Karabağ ve onun rağı olan Kelbecer’i işgal etmeleridir. İşgalden kısa
Ermenistan’la bağlantısını sağlayacak bir bölgenin bir süre sonra Azerbaycan Türkiye’den, Kelbecer
(Laçin) Ermenistan’a, karşılığında ise Nahçıvan’ı katliamından kaçmaya çalışan Azeri ‘kaçgınların’
Azerbaycan’ın geri kalan kısmına bağlayacak olan kurtarılması için yardım istemiştir. Ancak, Türkiye
Zangezur bölgesinin Azerbaycan’a verilmesini Rusya ile bir gerginlik yaşamamak için hareketsiz
öngörüyordu. Türkiye, bu planın hayata geçiril- kalmış ve sert protestolardan başka bir tepki gös-
mesi hâlinde, Bakü - Hazar Denizi - Orta Asya terememiştir. Ankara bu sırada İran’ın katliamdan
ülkeleriyle doğrudan iletişim sağlama olanağına kaçan insanlara Azerbaycan sınırları içinde yardım
kavuşmuş oluyordu. Ancak bu proje, sorunun etmesini ise olumlu karşılamış ve desteklemiştir.
taraflarınca kabul edilmemiştir. Elçibey’in Türki- Kelbecer bölgesinin işgali sırasında Demirel
ye ile ilişkilere özel önem verdiği bilinmektedir. Hükûmeti’nin, Azerbaycan’ın yaralılar ve siville-
Ancak, bu durum, bölgede Rusya ve İran’ı fazla- ri bölgeden çıkartmak için istediği helikopterleri
sıyla rahatsız etmiştir. Bu arada Ermenistan’ın da göndermeyi, bir müdahale olarak algılanabilece-
Türkiye’nin bölgede bu denli etkinlik kazanması- ği gerekçesiyle reddetmesi, Elçibey karşıtı Azeri
nı kendisine karşı önemli bir tehdit olarak gördü- muhalefetinin güçlenmesine ve Türkiye-Azerbay-
ğü aşikârdır. can ilişkilerinin de gerginleşmesine neden olmuş-
Elçibey’in görevinden uzaklaşmak zorunda tur. Türkiye’nin bu aşamada Elçibey’e desteğini
bırakılmasına varan gelişmelerin önemli bir ateş- bir şekilde göstermesi gerekiyordu. Onun için,
leyicisi de Türkiye ve Batılılar lehine izlediği ‘pet- Cumhurbaşkanı Özal, 13-16 Nisan tarihleri ara-
rol politikası’ idi. Haziran 1992 - Haziran 1993 sında yaptığı Bakü ziyareti esnasında, Azerbaycan
arasında devam eden Elçibey iktidarı sırasında Parlamentosu’nda yaptığı konuşmada “Türkiye’nin
Güneşli, Azeri ve Çırak petrol sahalarında açıkça Azerbaycan’la askerî ittifak yapmayı düşünebilece-
Türkiye, ABD, İngiltere ve Norveç firmalarının ğini” ifade etmiştir.
oluşturduğu uluslararası konsorsiyum lehinde bir

125
Türkiye-Güney Kafkasya Ülkeleri İlişkileri

Haydar Aliyev Dönemi ve Türkiye’nin ilişkiden sonra Türkiye ve Azerbaycan’ın “bir mil-
Politikaları let iki devlet” olduğunu ilan etmiştir. Böylece Ali-
Kelbecer’in kaybedilmesi ile başlayan iç karışık- yev de selefi Elçibey gibi Türkiye ile yakınlaşmanın
lıklar sonunda, 4 Haziran 1993 tarihinde yapılan önemini görmüştür.
bir darbeyle Elçibey Hükûmeti’nin devrilmesi ve
yerine Haydar Aliyev’in getirilmesi, iç ve dış çevre-
lerde Türkiye’nin Azerbaycan’da dost bir yönetimi Bir Millet, İki Devlet Söylemi: Haydar
iktidarda tutma konusunda başarısız olduğu şeklin- Aliyev’e göre, Türkiye ve Azerbaycan ayrı
de değerlendirildi. Yine bazı çevreler bu gelişmele- devletler olmasına rağmen, bu devletlerde
ri, “Türk modelinin sonu” olarak da yorumladılar. tek bir millet olarak Türkler yaşamaktadırlar.
Kısacası Türkiye Azerbaycan’daki karışık ortamın
neticesinde ortaya çıkan oldu-bittiyi kabul etmekte Azerbaycan’daki darbe girişimi atlatıldıktan
zorlanmıştır. Darbeden oldukça sonraki bir tarihte sonra, Azerbaycan Uluslararası Petrol Konsorsiyu-
(24 Haziran 1993) bile, Dışişleri Bakanı Hikmet mu (AIOC), gelecekte Azerbaycan ana petrolünün
Çetin, BM Genel Sekreterine gönderdiği mektupta Türkiye toprakları üzerinden taşınmasını hedefle-
şöyle diyordu: “Yasal hükûmeti devirmeyi amaçla- miştir. Bu noktada İran üzerinden geçiş opsiyonu
yan askerî isyan karşısında Türkiye Azerbaycan’ın artık tamamen göz ardı edilmiştir. Ayrıca, Başba-
yasal temsilcilerini desteklemeyi sürdürecektir”. kan Tansu Çiller, Temmuz 1995’te Azerbaycan’ı
Bu arada Türkiye, Kelbecer işgalini ortadan ziyaret etmiştir. Bu ziyaretin bir amacının da erken
kaldırabilmek için uluslararası düzlemde bazı dip- petrolün Gürcistan güzergâhı (Bakü-Supsa) üze-
lomatik gayretler sergilemiştir. Türkiye’nin özel rinden taşınması konusunda görüşmeler yapmak
çabaları neticesinde acil olarak AGİK’in Prag top- olduğu iddia edilmiştir. Nitekim Aliyev’le yaptığı
lantısı yapılmıştır. Bu toplantının sonunda barış gö- görüşme sonrasında Çiller, ‘Avrasya Ana Taşıma
rüşmelerinin devamı için Ermenistan’ın Kelbecer’i Hattı’ (Avrasya Koridoru) adlı dev bir projeyi ha-
boşaltmasının şart olduğu bir kez daha vurgulan- yata geçirmeyi kararlaştırdıklarını açıklamıştır. Bu
mıştır. Ardından yine Azerbaycan ve Türkiye’nin proje eski SSCB’nin Orta Asya’daki Türkçe konu-
çabaları ile BM Güvenlik Konseyi 30 Nisan günü şan cumhuriyetlerini petrol ve doğalgaz nakliyatı
Azerbaycan-Ermenistan çatışmaları ve özellikle de yoluyla Türkiye ile bütünleştirme amacı taşıyordu.
Kelbecer’in işgali konusunu görüşmüştür. 15 üye-
nin oy birliği ile Güvenlik Konseyinin 822 sayılı
Erken petrol: Herhangi yeni bir sondaj
kararı kabul edilmiştir. BM Güvenlik Konseyinin
yapılmadan, hâlihazırda bulunan ve üre-
Dağlık Karabağ çatışmaları konusundaki ilk kararı
tilen petrol.
budur. Karar, isim vermeden Kelbecer’in Ermeni-
lerce işgalinden duyulan rahatsızlığı dile getirmiştir.
Durdurak bilmeyen Ermeni saldırıları karşısın- 1996 yılı ortalarında Rus ordu birliklerinin
da 1993 yılının sonlarında Aliyev yönetimi Türkiye Çeçenistan’dan çekilmesi Türkiye’nin Güney Kaf-
ile yakınlaşma sinyalleri vermiştir. Azerbaycan Dı- kasya’daki çıkarları açısından çok olumlu karşılan-
şişleri Bakanı Hasan Hasanov, 28-29 Aralık 1993 mıştır. Esasen, Rusya’nın 1996’da Çeçenistan’da
tarihlerinde Ankara’ya kısa bir ziyarette bulunmuş- uğradığı yenilginin Türkiye açısından en önemli
tur. Ziyaret sırasında Türkiye ve Azerbaycan, Nah- sonucu; Azerbaycan ve Ermenistan’ın üzerlerinde-
çıvan bölgesi sınırlarının kuvvet kullanma yoluyla ki Rus baskısının hafiflemesi nedeniyle, daha Batı
değiştirilmesini 1921-Kars Antlaşması’nın ihlali yönlü politikalar izlemeye başlamaları ve Batı dün-
olarak yorumlayacakları konusunda anlaşmışlardır. yasının da bu ülkedeki petrol endüstrisine yaptıkla-
Aliyev, 8 Şubat 1994’te 80 kişilik büyük bir dele- rı yatırımların büyük bir hızla artmasıydı.
gasyonla Türkiye’ye 4 günlük resmî bir ziyarette Öte yandan, tahmin edilen zengin petrol re-
bulunmuştur. Aliyev’in çok önem verdiği bu ziya- zervlerinden dolayı Batılıların Azerbaycan’a yöne-
ret sırasında Türkiye ile Azerbaycan arasında 10 yıl- lik ilgisinin artması, Bakü’nün kendine daha fazla
lık bir Dostluk ve İşbirliği Antlaşması imzalanmıştır. güvenmesine neden olmuş, bir anlamda Türkiye’ye
Aliyev, Cumhurbaşkanı Demirel ile kurduğu yakın olan bağımlılığı azalmıştır. Başta ABD olmak üze-
re Batılı ülkeler, yaptıkları yatırımların güvenliği

126
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

açısından ilkin Dağlık Karabağ uyuşmazlığı olmak Key West-Minsk Grubu toplantısında önerilen ba-
üzere bölgedeki tüm uyuşmazlıkların çözülmesini rış planı oluşturdu. Ancak, Aliyev planın ayrıntıla-
tercih etmekteydiler. Bu ise Azerbaycan’ın kolayca rını ve gerek Minsk Grubu eş-başkanlarıyla gerekse
‘maksimalist’ bir yaklaşım sergileyerek kendi çıka- bizzat Ermenistan Devlet Başkanı Koçaryan’la per-
rına uygun olmayan görüşleri peşinen reddedebil- de arkasında yaptığı konuşmaların içeriğini Türki-
mesine yardımcı olmuştur. Azerbaycan’ın bu tavrı ye ile paylaşmaya pek yanaşmadı. Devlet Bakanı
ise Türkiye açısından zaman zaman aşılması çok Abdülhaluk Çay, Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ
güç durumlar ortaya çıkarmıştır. Örneğin Temmuz sorununun çözümüne ilişkin izlediği politikayı çok
1996’da Minsk Grubu çerçevesinde Stockholm’de sert biçimde eleştirmiştir.
düzenlenen görüşmelerde Azerbaycan tarafı görüş- Türkiye, Ağustos 2001’de Bakü’ye F-16 savaş
me masasını terk etmiştir. uçaklarını göndererek bölgede var olduğu me-
1999 yılı içinde, Bakü yönetimi Azerbaycan’da sajını vermiştir. Hazar’daki sürpriz gelişme, 23
NATO ve Türk üslerinin kurulmasını destekleyen Temmuz’da İran savaş gemilerinin kendi karasu-
bir tutum içinde olmuşsa da Aliyev bu söyleminde larında araştırma yapan Azeri gemilerini bölgeden
fazlaca ileri gitmemiş ve tedbirli davranmayı tercih uzaklaştırmasıyla patlak verdi. İzleyen günlerde ise
etmiştir. Dönemin Türk Dışişleri Bakanı İsmail İran savaş uçakları birkaç defa Azeri hava sahasını
Cem ise bu konuya çok daha ciddi olarak eğilme- ihlal ettiler. Bu şekilde Azerbaycan, 1992-94 yılla-
nin gerekli olduğu fikrindeydi. Neticede, Azerbay- rı arasında devam eden Karabağ Savaşı’ndan beri
can Savunma Bakanı Sefer Abiyev, Şubat 1999’da kendi egemenlik sahasına yönelik en büyük tehdit-
Ankara’ya gerçekleştirdiği ziyaret sırasında, ülke- le yüz yüze kaldı. Bu olay karşısında gösterilen tep-
siyle Türkiye arasında bir ‘askerî pakt’ oluşturmayı kilerde başı çeken ülkeler ise Türkiye, Gürcistan,
önermiştir. Daha sonra ise dönemin Savunma Ba- Kazakistan ve ABD oldular.
kanı Sebahattin Çakmakoğlu’nun, Eylül 2000’de Türkiye gelişmeler karşısında, ilk başlarda çok
yaptığı Bakü ziyareti sırasında iki ülke arasında ‘sa- düşük tonda bir tepki gösterdi. Türkiye, bir sonraki
vunma sanayiinde işbirliği’ üzerine bir anlaşma adımda, güç kullanmanın bölgede doğuracağı teh-
imzalanmıştır. Bu anlaşmaya göre, Azerbaycan’ın likelere işaret etmekle yetindi. Bu gelişmeler ABD
askerî-endüstriyel kompleksinin geliştirilebilme- ve Türkiye tarafından İran’ın artık Hazar’da köklü
si için Türkiye’nin bilgi ve tercübesinden yararla- bir politika değişikliğine gitmek istediği şeklinde
nılacaktır. 2001 yılı Ocak ayının ikinci yarısında yorumlanmaya başlandı. Türkiye, Ankara’daki İran
Türk Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Faruk Loğoğlu, Büyükelçisine gerekli ikazlarını iletti. Genelkur-
çatışan Azerbaycan ve Ermenistan’ı yakınlaştırmak may Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu ile birlikte 10
amacıyla Bakü’yü ziyaret etmiştir. Loğoğlu, bu zi- adet F-16 uçağı Azerbaycan’a yollandı. Türkiye’nin
yaretinde, Aliyev’i Ermenistan’la ‘bir şekilde ilişki Azerbaycan’a desteği bölgedeki Türkiye imajını da
kurulmasının gerekliliğine inandırmaya’ çalışmış- değiştirmeye başlamıştır. Karabağ Savaşı boyunca
tır. Loğoğlu’na göre, Türkiye’nin Ermenistan’la Türkiye’nin Azerbaycan’a yeterli maddi desteği ve-
hemen hiçbir ilişkisi bulunmadığı için, bu ülkeyi rememesi ve ardından da herkesin gözleri önünde
etkileme şansı bulunmamaktaydı. Dolayısıyla ön- Karabağ ve etrafındaki bir tampon bölgenin tama-
celikle Azeri lider, Türkiye-Ermenistan yumuşama- men işgal edilmesi Türkiye’nin de bölgedeki pres-
sının olabilmesi için ikna edilmeye çalışılmış ama tijinin düşmesi anlamına geliyordu. Dolayısıyla,
Aliyev bu öneriyi kabul etmemiştir. Bakü’ye savaş uçakları göndererek Türkiye’nin ka-
2001 yılının Mart ayında Aliyev, Ankara’ya rarlı tutumunun onun Kafkasya ve Orta Asya’daki
resmî bir ziyaret yapmıştır. Bu ziyaret sırasında, konumunun düzelmesine çok büyük bir katkıda
“iki ülke arasında daha yakın askerî işbirliğinin ku- bulunacağı ve belki de bunun Ermenistan’ın Azer-
rulması” çağrısında bulunulmuştur. Hatta Aliyev, baycan ile anlaşması için en uygun fırsatı yaratacağı
Türk askerlerinin Azerbaycan topraklarında konuş- düşünüldü.
landırılmasını istemiştir. Mayıs 2001’de Türkiye, 11 Eylül 2001 terörist saldırıları sonrası ortam-
bölgedeki problemlerin (Dağlık Karabağ sorunu) da Azerbaycan’ın lehine gelişmeler yaşanmıştır.
çözülmesi sürecinden dışlanmıştır. Dışişleri Bakan- ABD Azerbaycan’a ekonomik ambargo uygulama-
lığı Müsteşar Yardımcısı Yiğit Alpogan, Bakü’yü yı öngören ve Ermeni lobisinin etkisiyle yürürlüğe
ziyaret etmiştir. Ziyaretin gündemini Karabağ için soktuğu ‘Özgürlüğü Destekleme Yasası’nın 907 sa-

127
Türkiye-Güney Kafkasya Ülkeleri İlişkileri

yılı bölümünü askıya almıştır. Öte yandan, ABD 2004 yılından itibaren, petrolün yanı sıra
Nahçıvan ile Azerbaycan arasında Ermenistan’ın Azerbaycan doğal gazının da Türkiye’ye akışı baş-
Zangezur topraklarından geçen demir yolunun ye- lamıştır. Bu sürecin dayanağı, 12 Mart 2001’de
niden açılması için girişimlerini yoğunlaştırmıştır. Ankara’da imzalanmış olan Doğalgaz Anlaşması’dır.
Bu anlamda toprak değişimi ve koridor formülleri Bu anlaşmaya göre, 2004-2018 yılları arasında
yeniden gündeme gelmeye başlamıştır. Esasında 11 Azerbaycan’ın Şahdeniz yatağından elde edilecek
Eylül sonrası ortamda, ABD açısından Afganistan’a doğalgaz Türkiye’ye satılacaktır. Ayrıca 13 Nisan
ve Orta Asya’ya Kafkasya üzerinden giden tüm yol- 2004 tarihinde, iki ülke arasında imzalanan Uzun
ların açılması ve işletilmesi başlı başına önemli bir Vadeli Ticari ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması ile ül-
konu hâline gelmiştir. keler arasında ticari bağlar daha da kuvvetlendiril-
Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan arasında Ni- miştir. Tahmin edileceği gibi, Azerbaycan, ticaretin
san 2002’de düzenlenen zirve ile Ankara bölgede yanı sıra yatırım alanında da Türk iş adamlarınca
yeni alternatifler için öncü olabileceğini gösterme- tercih edilen bir ülkedir. Bu itibarla birçok Türk şir-
ye çalışmıştır. Zirvede, doğu-batı yönünde kurul- keti Azerbaycan’da müşterek tesis kurmuş, şube ve
ması öngörülen ulaştırma koridorları (İpek Yolu temsilcilikler açmıştır. Petrol sanayinde 3, teleko-
Projesi), zirveye katılan 3 ülkenin topraklarından münikasyonda 3, inşaat sektöründe 18, bankacılık
geçecek petrol ve doğalgaz boru hatları (Bakü-Tif- alanında 3, taşımacılıkta 10, yayın ve matbaacılık
lis-Ceyhan Boru Hattı ve Şahdeniz-Tiflis-Erzurum konusunda 5 ve imalat sektöründe ise 70’e yakın
Doğalgaz Boru Hattı), bunların yanında birtakım Türk firması faaliyette bulunmaktadır. Ayrıca hiz-
iletişim projeleri ile bu türden projelerin güvenli- met ve ticaret sektöründe faaliyet gösteren 100’ün
ğine ilişkin konular; 11 Eylül sonrası ortaya çıkan üzerinde Türk şirketi vardır.
yeni koşullar ışığında terörle savaşım alanında iş-
birliği, insan ve uyuşturucu kaçakçılığı, ekonomik 25 Haziran 2005’te dönemin Cumhurbaşkanı
ilişkiler ele alınmıştır. Ahmet Necdet Sezer’in de katıldığı bir törenle açılı-
şı yapılan Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı ile iliş-
Kasım 2002 genel seçimlerinin ardından AK
kilerde daha istikrarlı bir döneme girilmiştir. Yıllık
Parti Hükûmetinin iktidara gelmesi ve Türkiye’yi
50 milyon ton kapasiteli bu hat, açık denizlere çıkı-
bölgenin üstün gücü kılma stratejisiyle, Türkiye’nin
dış politikasında bazı değişiklikler görülmeye baş- şı bulunmayan Hazar Denizi’nin petrol kaynakları
lanmıştır. Komşularıyla problemi olan bir Türkiye için ana geçiş güzergâhı olarak düşünülmüştür.
yerine, çevresiyle yakın işbirliğine dayalı bir çevre 2006 yılında bölgedeki iki gelişme, iki ülke ara-
politikası yürütülmesini esas alan bir ülke profili sındaki ilişkiler konusunda yeni boyutlar ortaya
çizilmiştir. çıkarmıştır:
2003 yılından itibaren Türk Dış Politikası’nda • Azerbaycan’ın Kuzey Kıbrıs Türk
“Komşularla Sıfır Problem Politikası” başlatılmış- Cumhuriyeti’ne yönelik bazı açılımları ol-
tır. Azerbaycan bu politikayı eskiye nazaran biraz muştur,
sorunlu bulmuş ve Türkiye’nin Ermenistan ile • Rusya, enerji diplomasisi alanında atağa
yakınlaşmasından endişe etmiştir. Ancak, bu yeni kalkmış ve bunun sonucunda ise Azerbay-
yaklaşım Türkiye-Azerbaycan ilişkilerini zedeleme- can-Gürcistan-Türkiye hattı üzerindeki ko-
miştir. 2002 yılında Türkiye’nin Azerbaycan’a mali rumacı hassasiyet daha da güçlenmiştir.
yardımları devam etmiş ve taraflar arasında harp
tarihi, askerî arşiv, askerî müze ve askerî matbuat 2007 yılı Türkiye-Azerbaycan ilişkileri açısın-
alanlarında işbirliği protokolleri yapılmıştır. 2003 dan oldukça sıkıntılı geçmiştir. 2007’de Ermenile-
yılında ise Azerbaycan Devlet Sınır Hizmetine rin ABD Senatosunda sözde Ermeni Soykırımı yasa
Türkiye tarafından eğitim, uygulama ve teknik tasarısını kabul ettirme yönünde ciddi girişimleri
alanlarda yardım sağlanması, mali yardım konusu, olmuştur. Bu dönemde Azerbaycan’ın teşebbüsüy-
karargâhlar arasında keşfiyat mevzusunda işbirliği le Bakü’de Türkiye ve Azerbaycan’ın yurt dışındaki
anlaşmaları yapılmıştır. Yine aynı yıl içinde Azer- lobi teşkilatlarının ortak strateji belirlemesi için
baycan, Gürcistan ve Türkiye arasında Doğu-Batı toplantı yapılmıştır. Türkiye, Azerbaycan’ın resmî
Enerji Hattı’nın güvenliği konusunda işbirliği an- düzeyde Fransa ve ABD’ye tepki göstermesini bek-
laşmaları imzalanmıştır. lemiştir. Ancak, Azerbaycan bu konuda hareketsiz

128
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

kalınca Türkiye’nin eleştirileri olmuştur. Mayıs vetine “evet” demesiyle atılmıştır. Azerbaycan’ın
2007’de İstanbul’da yapılan Karadeniz Ekonomik tepkisini gösterdiği esas gelişme, Türkiye ile Er-
İşbirliği Zirvesi’nde Ermenistan Dışişleri Bakanıyla menistan arasındaki protokolün 10 Ekim 2009
bir görüşme yapan, dönemin Dışişleri Bakanı Ab- tarihinde İsviçre’nin Başkenti Zürih’te imzalanması
dullah Gül, “Ermenistan işgal ettiği topraklardan olmuştur. Azerbaycan bu protokole çok sert eleşti-
çıkmadığı sürece sınır kapılarının açılmayacağını” riler getirmiştir. Eleştirilerin odağında, “Dağlık Ka-
ifade etmiştir. Azerbaycan’ın, Türkiye’nin tepkile- rabağ sorunu çözülmeden, Türkiye sınır kapılarını
ri üzerine verdiği resmî destek ise 10 Ekim 2007 Ermenistan’a açmamalı” ifadesi bulunmaktadır.
tarihinden sonra gelmiştir. Bu tarihte Amerikan Türkiye ile Ermenistan ilişkileri normalleşme
Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu sözde sürecine girerken Azerbaycan’ın bu sürece eleştirisi,
Ermeni Soykırım yasa tasarısını kabul etmiştir. 10 iki ülke arasında kısa süreli de olsa gergin ve kırgın
Ekim’de toplanan Azerbaycan Millî Meclisi de bu günlerin geçmesine neden olmuştur. Üstelik, Tür-
tasarıyı kınayarak ABD’nin Minsk Grubu’ndan kiye; ‘Ermenistan’a ekonomik ambargoyu kaldıra-
çıkması gerektiğini savunmuştur. Türkiye ise buna cağı’ ve ‘bu ülkeyle diplomatik ilişkiler kuracağı’
bir jest olarak, Azerbaycan vatandaşlarının 30 günü bilgilerini yalanlamasına ve Türkiye’nin Ermenis-
aşmayan turistik ziyaretlerinde vize almaları mec- tan tarafından Dağlık Karabağ ve çevresinin işgali
buriyetini kaldırmıştır. sona ermedikçe bu ülkeye yönelik politikasında bir
2008 yılının sonlarından itibaren, Türkiye ile değişiklik olmayacağını söylemesine rağmen, Azer-
Azerbaycan arasında kısa süreli krizler yaşanmış- baycan ilk ciddi tepkisini göstermiş ve Cumhurbaş-
tır. Bu sırada Türkiye’nin, komşularla sıfır sorun kanı İlham Aliyev, İstanbul’da yapılan ‘Medeniyet-
siyasetini Ermenistan’la olan münasebetlerine de ler İttifakı Zirvesi’ni boykot etmiştir. Azerbaycan
yansıtmaya çalışması, Azerbaycan’ı rahatsız etmeye Hükûmeti bu zirveye bakan düzeyinde dahi bir
başlamıştır. Bakü yönetimi, Ermenistan’ın silahlı temsilci göndermemiştir. Dahası kriz ortamında
güçlerinin Azerbaycan’ın işgal edilmiş toprakların- İlham Aliyev Moskova’yı ziyaret ederek bu ülkeyle
dan çıkarılmadan, Ankara’nın Erivan ile ilişkileri- stratejik ortaklık düzeyinde bir işbirliği istediğini
nin normalleşmemesi gerektiğini savunmuş ve bu lanse etmiştir. Yine bu sırada Azerbaycan, NA-
durumun Azerbaycan’ın ulusal çıkarlarına uymadı- BUCCO Projesi’nden çekilme sinyalleri vermiştir.
ğını dile getirmiştir. Türkiye ile Azerbaycan ilişki- Türkiye bu girişimleri doğal birer diplomatik ma-
lerinin tarihî köklere dayandığını belirten Azeriler, nevra olarak değerlendirmiştir. İki ülke ilişkilerinin
Türkiye’nin Azerbaycan’ın ulusal çıkarlarına ters gerilmesinde Ermenistan medyasındaki propagan-
düşecek bir davranışının, iki ülke arasındaki kar- da mahiyetli ve yanlı/yanlış haberlerin de önemli
deşlik ilişkilerinin “ruhuna gölge düşüreceğini” bil- rolünün olduğu ileri sürülebilir.
dirmişlerdir. Kısacası Türkiye ile Ermenistan ara- Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün 16-17 Ağus-
sında 2009 protokollerinin imzalanması suretiyle, tos 2010 tarihlerinde Azerbaycan’a gerçekleştirdi-
Türkiye-Ermenistan ilişkileri ‘iyi komşuluk’ zemi- ği ziyarette iki ülke arasında Stratejik Ortaklık ve
nine taşınmaya çalışılmış ancak bu, Türkiye- Azer- Karşılıklı Yardım Anlaşması imzalanmıştır. 15-16
baycan ilişkilerini salt iyi komşulukla sınırlamak Eylül 2010 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirilen
sonucunu verme tehlikesiyle baş başa bırakmıştır. Türk Dili Konuşan Ülkelerin Devlet Başkanları 10.
Türkiye’nin bu politikası, hiç şüphesiz, Dışişleri Zirvesi esnasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun göreve gelmesiyle (1 ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev tara-
Mayıs 2009) iyice belirginleşmiştir. Davutoğlu bu fından iki ülke arasında Yüksek Düzeyli Stratejik
göreve atanıncaya kadar, Başbakan ve Cumhurbaş- İşbirliği Konseyi kurulmasına dair ortak açıklama
kanına politik danışmanlık yapmaktaydı. Komşu- yapılmıştır. 2011 sonbaharında Van’da gerçekleşen
larla Sıfır Sorun Politikası bağlamında Ermeniler- büyük deprem felaketi sonrasında da Azerbaycan
le ilişki kurma yönündeki ilk adım, 6 Eylül 2008 Türkiye’ye büyük yardımlar göndermiş ve dostluk
tarihinde Erivan’da oynanan Ermenistan-Türkiye elini uzatmıştır.
millî maçına Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün
Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ın da-

129
Türkiye-Güney Kafkasya Ülkeleri İlişkileri

Öğrenme Çıktısı
2 Türkiye’nin Soğuk Savaş’ın ardından Azerbaycan ile ilişkilerini ve bu bölgedeki değişimleri
açıklayabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Azerbaycan’da Aliyev ikti- Sizce, Türkiye’nin ‘iyi kom-


darının kurulması, Türki- şuluk politikası’ çerçevesin-
Enerji projeleri ve işbirli-
ye-Azerbaycan ilişkilerinde de Ermenistan’la ilişkileri
ği anlaşmalarının, Güney
daha idealist bir söylemi mi, normalleştirme girişimleri-
Kafkasya’nın istikrarında
yoksa daha realist (gerçekçi) nin, Dağlık Karabağ uyuş-
rolünü değerlendiriniz.
bir söylemi mi ön plana çı- mazlığının çözümüne bir
karmıştır? katkısı olmuş mudur?

TÜRKİYE-ERMENİSTAN da önemli etkileri olmuştur. Bu katliamdan sonra


İLİŞKİLERİ Türkiye’nin Ermenilere yönelik kullandığı söylem-
de dikkate değer bir sertleşme görülmeye başlan-
Sovyetler Birliği’nin yıkılma döneminde Başba-
mıştır. Bu arada Ermeniler de boş durmamışlar ve
kan Yıldırım Akbulut, Türkiye’nin SSCB’nin iç iş-
Türkiye’nin kendilerine yönelik giderek sertleşen
lerine karışamayacağını ancak Ermenilerin Dağlık
tepkileri karşısında, diasporanın da (Ermenistan dı-
Karabağ’da yaptıkları katliamları da insani açıdan
şında yaşayan Ermenilerin) yardımlarıyla, ‘Türklerin
onaylayamayacaklarını açıklamıştır. Buna karşın,
1915’teki tehcir sırasında Ermenilere soykırım yaptı-
Sovyetler Birliği, hem Türkiye’yi üstü örtülü olarak
ğı’ tezini canlandırmaya çalışmışlardır. Ermenistan’ın
kendi iç meselelerine karışmaması konusunda sert
bu tavrına karşı en sert tepki ise dönemin Cumhur-
bir dille uyarmış hem de bu hadiselerin iki ülke ve
başkanı Özal’dan gelmiştir. Özal, Ermenistan’a Ka-
dolayısıyla iki blok arasında bir kriz hâline gelme-
radeniz üzerinden ulaşan ihracat-ithalat rotasını
mesi için Ermenistan’ı SSCB’nin sınırları içerisin-
ablukaya alma tehdidinde bulunmuştur.
de olduğu sürece Türkiye’den toprak talep edeme-
yeceği konusunda ikaz etmiştir. Bölgede Türkiye ve İran gibi bölgesel güç-
lerin varlık göstermeye çalışmaları Rusya kadar
Ocak 1990’da Türkiye - Nahçıvan Özerk Cum-
Ermenistan’ı da endişelendirmiştir. Örneğin Ma-
huriyeti arasındaki önemli bağlantı noktalarından
yıs 1992’de Tahran yönetiminin arabuluculuk gi-
biri olan Sadarak kasabası Ermeni muhasarası
rişimlerinin somutlaşmasından birkaç gün sonra,
(kuşatması) altında kalınca Türkiye, her şeye rağ-
Rusya’nın verdiği üstü örtülü destekle, Şuşa ve pe-
men soğukkanlı tutumunu koruyabilmiştir. Ancak
şinden Laçin gibi bölgenin en stratejik mevkileri
bölgedeki Rus askerî varlığı, SSCB’nin yıkılmasın-
Ermenilerce işgal edilmiştir. Bu olaylar, Rusya’nın
dan itibaren peyderpey (kademeli olarak) azalınca
bölgede kendisinden başka hiçbir aktörün etkili ol-
Türkiye’nin hareket sahası genişlemiştir. Nitekim,
masını istemediği şeklinde yorumlanmıştır.
Ermenistan’da bulunan Rus 7. Ordusu’nun asker
sayısı 25.000’den 5.000’e düşürülmüştür. Türkiye, Bu bağlamda, Türkiye’nin önerdiği, ‘Karabağ
bu atmosferden yararlanarak üç Güney Kafkasya ve Nahçıvan’a çifte koridor formülü’, Ermeni-
ülkesinin Sovyet geçmişinin izlerini çabucak ve so- ler tarafından kabul edilmemiştir. Bu aşamada,
runsuz şekilde terk etmelerini desteklemiştir. Türkiye, Ermenistan’a askerî işgalleri sona erdir-
diği takdirde her türlü ekonomik ve insani yar-
dımlarından faydalanabileceğini de sürekli olarak
Sorunlu Bir Başlangıç vurgulamaktaydı. Ermenilerin bu formüle karşı
Şubat 1992 sonlarında gerçekleşen Hocalı Kat- çıkmalarının nedeni gayet açıktır. Çünkü eğer bu
liam’ının, Türkiye’nin Ermenilere yönelik bakışın- plan gerçekleşebilseydi, öngörülen Azerbaycan-

130
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Nahçıvan koridoru, Ermenistan’ın İran sınırında- fazla itmiştir. Bu ise Ermenistan ile Rusya arasında
ki Megri kasabasından geçecekti. Bu durumda ise, güçlü müttefiklik ilişkilerinin gelişmesine olanak
Ermenilerin İran ile sınır bağlantısı kalmayacaktı. vermiştir. Türkiye, bu durum karşısında, yeniden
Dolayısıyla, Ermeniler Karabağ meselesinin çözü- Soğuk Savaş dönemindeki gibi klasik blok politi-
mü kadar, İran’la aralarındaki sınır bağlantısının kasına geri dönme sinyalleri vermeye başlamıştır.
korunmasına da önem veriyorlardı. Ermeniler, bu 1992 yılının Ağustos ayı sonlarında Türkiye,
bağlamda, arkalarına Rusya’nın desteğini alarak Erivan’a gönderdiği açık bir mesajda; ‘Karabağ’ı
Azeri topraklarını işgale devam etmişlerdir. Ör- Azerbaycan’ın özerk bir bölgesi olarak tanıma-
neğin Mayıs 1992’de Ermeni saldırıları, Nahçıvan sı hâlinde, kendisinin sağlayacağı bazı ekonomik
bölgesine doğru yönelmiştir. Bu gelişme üzerine, kazançları elde edebilme şansına sahip olabilece-
Türkiye o zamana kadarki soğukkanlı ve nispeten ğini’ ifade etmiştir. Hatta bu amaçla, Türkiye’den
tarafsız görünümlü yaklaşımını sürdürmekte zor- Erivan’a diplomatik bir heyet dahi gönderilmiş-
lanmıştır. Hatta dönemin Dışişleri Bakanı Hikmet tir. Türkiye’nin Erivan’a önerdiği plan tam olarak
Çetin Ermenistan’ı uyararak ‘eğer saldırganlığına şuydu: ‘Ermenistan Türkiye’den gelen yiyecek ve
son vermezse bunun sonuçlarına katlanacağını’ diğer yardımlardan faydalanabilecek, Türkiye’nin
duyurmuştur. Bu açıklamanın yapıldığı gün Cum- Karadeniz’deki limanlarına serbestçe girebilecek ve
hurbaşkanı Özal da ‘Nahçıvan’a Türk askerî gön- karşılığında da Türkiye ile Azerbaycan’ı birbirine
derme’ çağrısında bulunmuş ve Laçin ile Şuşa’nın bağlayacak bir koridora izin verip buradan geçecek
da derhal Azerbaycan’a geri verilmesini talep etmiş- bir petrol boru hattının inşasına imkân sağlayacak-
tir. Türkiye bu tepkisini dile getirirken, Ermenistan tı.’ Ermenistan bu öneriye hemen cevap vermedi.
Rusya’ya daha fazla yaklaşarak, Kolektif Güvenlik Devlet Başkanı Levon Ter-Petrosyan Türkiye ile
Antlaşması’na katılma kararı almıştır. Yani Ermeni- ilişkileri geliştirmenin gerekli olduğuna inanıyordu.
ler, Türkiye’ye karşı Rusya’nın desteğini arkalarına Ancak, Ermenistan’daki aşırı ulusçu ve Türk karşıtı
almışlardır. Nitekim hemen ardından, BDT Güç- çevreler, iki ülke arasındaki yakınlaşmaya engel ol-
leri Başkomutanı Yevgeny Shaposhnikov, yaptığı maktaydılar. Bu engeli yumuşatabilmek için Türki-
sert açıklamada, Türkiye’nin olası bir müdahalesi ye, Ermenistan’a, talep ettiği 100.000 ton buğdayı
hâlinde “Üçüncü Dünya Savaşı”nın çıkabilece- gönderme kararı aldı. Türkiye bu politikası sayesin-
ği uyarısında bulunmuştur. Bu tehdit karşısında, de, sertlik yanlısı ve Türk aleyhtarı Dışişleri Bakanı
Azeri-Ermeni çatışmasına yönelik olarak, Cum- Raffi Hovanissian’ı istifa ettirmeyi başarmıştır. Pe-
hurbaşkanı Özal’dan daha yumuşak ve tedbirli bir şinden, Türkiye ile Ermenistan arasında, 300 mil-
politika izlenmesine taraftar olan Başbakan Demi- yon kilovat/saatlik elektrik satışı konusunda görüş
rel, 25 Mayıs 1992 tarihinden başlayarak yaptığı 2 birliğine varılmıştır. Türk-Ermeni ilişkilerinin geli-
günlük Moskova ziyaretinde Rusya’ya Nahçıvan’da şimi, diğer taraftan Bakü’yü (Elçibey yönetimini)
asker kullanılmayacağı garantisi vermiş ve bu şekil- zor durumda bırakıyordu. Dışişleri Bakanı Çetin,
de kriz büyümeden yatıştırılmıştır. Demirel, Türk Bakü’ye Türkiye’nin bu elektrik satışıyla, Bakü ile
Hükûmetinin bu sıradaki dış politik yaklaşımını, Erivan arasındaki uyuşmazlığa barışçıl bir çözüm
“dikkatli ve yapıcı bir siyaset” olarak tanımlamak- bulmak amacında olduğunu; Erivan’a da elektriğin
taydı. Öte yandan Başbakan, Avrupa ülkeleri ile daha fazlasına ihtiyaçları varsa Azerbaycan’la uzlaş-
ABD’yi de Azeri-Ermeni anlaşmazlığının Kafkas- mak zorunda olduklarını belirten mesajlar vermiş-
larda ‘Arap-İsrail benzeri bir sorun’ hâline dönüş- tir. Ancak, Azerbaycan Dışişleri Bakanı Kasımov,
mesine engel olacak tarafsız ve sorumlu bir siyaset Türkiye’nin Ermenistan’a elektrik satarak Ermeni-
takip etmeleri yönünde sıkıştırmaktaydı. Ancak, leri rahata kavuşturacağını, dolayısıyla Türkiye’nin
sıcak çatışmalar artarak devam ederken Türkiye de bu çabasını yanlış bulduklarını açıklamıştır. Türk
Ermenilere gözdağı vermek amacıyla 3. Orduya muhalefet partilerinden de benzer tepkiler gel-
bağlı bazı birliklerini Ermenistan sınırına kaydır- diğinden dolayı, bu satış hayata geçirilememiştir.
mış ve bir müddet orada tutmuştur. Daha sonra Ancak yine de Türkiye, çok sert geçen 1992-93 kışı
ABD’nin araya girmesiyle bu birliklerini sınırdan boyunca, Batıdan Ermenistan’a gönderilen insani
çekmiş ve olası bir müdahaleden vazgeçtiğini gös- yardımların kendi ülkesinden geçirilmesini kabul
termiştir. Dolayısıyla Türkiye ve Ermenistan ara- etmiştir. Türkiye’nin bu fiili de Azerbaycan’ı bir öl-
sındaki her gerginlik Ermenileri Rusya’ya daha çüde hayal kırıklığına uğratmıştır.

131
Türkiye-Güney Kafkasya Ülkeleri İlişkileri

Kelbecer’in İşgali ve İlişkilerin Anlaşılacağı gibi bu sırada Türk yetkililer


Kopması Ermenistan’a bir askerî müdahaleyi devre dışı
Ermenilerin, Azeri toprağı Kelbecer bölgesi- bırakmış değillerdi. Dolayısıyla, Ermenistan
ne saldırı düzenledikleri 27 Mart 1993 tarihin- Türkiye’nin her an bir müdahalede bulunması ris-
de, tesadüfen Demirel de yaptığı bir açıklamada, kine karşı, tedbir olarak sınır bölgelerini Rus 7. Or-
Türkiye’nin Azerbaycan ve Ermenistan’la aynı ko- dusuna bağlı birliklerle güçlendirmeye çalışmıştır.
şullarda yakın ilişki kurmak istediğini belirtiyordu. BM kararından etkilenmeyen Dağlık Karabağ Er-
Ancak hemen sonra, Türk yetkililer, Kelbecer’in iş- menileri bu sırada düzenledikleri bir dizi saldırılar-
galinden dolayı Ermenistan’a karşı, sert tepkilerini da Temmuz ayı sonlarında Ağdam’ı, Ekim’in başla-
dile getirdiler. Hatta Cumhurbaşkanı Özal, Ermeni- rında Fuzuli ve Cebrayil’i, Ekim’in sonlarında ise
lere karşı “dişimizi göstermezsek bu iş halledilemez” Goradiz’i ele geçirmişlerdir. 26-28 Ağustos tarihleri
diyerek Türkiye’nin soruna askerî müdahalesini ye- arasında Akdere’yi de alan Ermeniler, Azerbaycan
niden gündeme getirmiştir. Başbakan Demirel de topraklarını işgale tüm hızıyla devam etmişlerdir.
bu işgaller karşısındaki hoşnutsuzluğunu ve tepkisi- Bu durum sürerken Türkiye’nin BM nezdindeki
ni çeşitli şekillerde ortaya koymuştur. Azerbaycan’ı girişimiyle, 29 Temmuz 1993’te Güvenlik Konse-
asla yalnız bırakmayacaklarını açıklayan Hükûmet, yi Ağdam’ın acilen ve kayıtsız şartsız boşaltılmasını
3 Nisan 1993 tarihinde almış olduğu bir kararla, isteyen 853 sayılı kararı kabul etmiştir. Güvenlik
Ermenistan’a giden tüm insani ve diğer yardımların Konseyi benzer isteklerini, Kasım 1993’te verdiği
sınırlarından transit geçişini durdurmuştur. Yani, 884 sayılı kararında da tekrarlamıştır. Arada Tür-
her türlü sınır geçişini kapatmıştır. Bundan 4 gün kiye ve İran’ın girişimiyle, Güvenlik Konseyi 14
sonra da Doğu Anadolu’daki 3. Ordu yeniden alar- Ekim 1993’te 874 sayılı kararını da almıştır.
ma geçirilerek Ermenistan sınırına asker yığılmaya
başlanmıştır. Türk Hükümeti bu sırada Ermenileri İlişkilerde Yumuşama Belirtileri:
çok sert bir dille uyarmıştır. Türkiye’nin BM nez- 1996-1997
dindeki temsilcisi, “Hükümetinin, Ermeni saldır-
Anlaşılacağı üzere, 1993 sonrasında Türk-
ganlığını püskürtmek için askerî önlemler de dâhil
Ermeni ilişkileri bir süre iyice donma noktası-
olmak üzere tüm önlemleri alacağını” açıklamıştır.
na ulaşmıştır. Bu durum, 1996’da Rus-Çeçen
Türkiye, BM Güvenlik Konseyinin daimî üyelerine
Savaşı’nın bitimine kadar sürmüştür. Rusya, adı
de sürekli olarak, Ermenilerin ‘emperyalistçe hare-
geçen savaşta bölgede tam anlamıyla kontrol ku-
ket ederek’ BM’nin temel ilke ve normlarını hiçe
ramamış ve itibar kaybetmiştir. Bu durum ise
saydığını vurgulamıştır.
Ermenistan’ın Rusya’ya olan güvenini sarsmış ola-
cak ki Ermeniler Batı ve Türkiye ile ilişkilerini ge-
liştirmeye çalışmışlardır. Örneğin Ermeniler uzun
Sınır geçişinin kapatılması: Sözkonusu
süre iştirak etmedikleri Dağlık Karabağ barış gö-
ülke ile aradaki bütün sınır kapılarının
rüşmelerine, Eylül 1995’ten itibaren yeniden katı-
kapatılması.
larak ‘aşamalı olmayan çözüm modeli’ üzerinde
Türkiye ve Azerbaycan’ın girişimiyle, BM Azerbaycan ile anlaşmışlardır.
Güvenlik Konseyi, Kelbecer’in işgali dola-
yısıyla toplanmış ve 30 Nisan 1993’te ver-
diği 822 sayılı kararında, isim vermeden Azerbaycan’ın kısa zamanda elde edeceği
Kelbecer’in işgalinden duyduğu rahatsız- petrol gelirleriyle silahlanabilmesi ihtimali
lığı vurgulamış, işgalin bir an önce sona de Ermeni yetkilileri endişelendirmiştir.
ermesini istemiştir. Ancak, Ermeniler bu Türkiye ise bu aşamada yeni bir savaşı asla
karara riayet etmemişlerdir. Bundan dola- desteklemiyordu. Zira eğer böyle bir du-
yı Türkiye; Ermenistan’a ve Dağlık Kara- rum söz konusu olursa belki de tarafsız-
bağ üzerine ambargo ve abluka uygulama lığını sürdürmesi mümkün olamayacaktı.
kararı almıştır. Bu karar günümüzde de
hâlâ geçerliliğini korumaktadır. Ermenistan’da 1996 yılında yapılan Başkanlık
Seçimlerinden sonra, Başkan Levon Ter-Petrosyan,

132
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

o zamana dek hem Ermenistan’da hem de Dağlık karşı çıktığı ‘iki aşamalı barış planına’, Ermeni
Karabağ’da faaliyetlerini sürdüren ve gittikçe de tarafınca da sıcak bakılmaya başlandığını kayde-
güçlenen Taşnak Partisini hukuk dışı ilan ederek den Andican, “Aliyev’in Clinton’la görüşmesinden
kapatmıştır. Ter-Petrosyan ayrıca, ‘soykırım tezini’ sonra, Levon Ter-Petrosyan, bize göre büyük ölçüde
iki ülke arasındaki ilişkilerde, sıkışıldıkça başvuru- [ABD’nin] baskısıyla, fikir değiştirdi. Petrosyan’ın
lan bir koz olarak kullanma siyasetinden de geri ağzından bu ifade edildi ve Ermenistan Hükûmeti
adım atma doğrultusunda kararlı sinyaller vermiş- artık yavaş yavaş bu savaşın ve uzlaşmazlığın ken-
tir. Anlaşılacağı üzere, Türkiye’nin Azerbaycan ile disine zarar vermeye başladığını anladı” demiştir.
birlikte izlediği ambargo/abluka politikaları yavaş Andican’a göre Türk-Ermeni ilişkilerinde ‘normal-
yavaş olumlu sonuçlar vermeye başlamıştır. leşmenin’ bariz göstergeleri şunlar olacaktı: sınır
ticaretinin başlatılması, sınır kapılarının açılması,
karşılıklı ticaretin başlatılması.

dikkat
Bu noktada ifade etmek gerekir ki Ermenistan dış Robert Koçaryan Döneminde Türkiye-
politikası üzerinde Dağlık Karabağ Ermeni yöneti- Ermenistan İlişkileri
minin de zaman zaman büyük etkisi olmuştur. Nite- 1998 yılı içinde Türkiye, Ermenistan’la cid-
kim bu aşamada da yukarıda bahsi geçen plan karşı- di gerginlikler yaşamıştır. Bunda sertlik yanlısı
sında Dağlık Karabağ lideri Gukasyan tavır almış ve tutumuyla tanınan Robert Koçaryan’ın, önce
Hankendi’nin (Dağlık Karabağ’ın başkenti) Azerbay- Başbakan sıfatıyla siyaset sahnesinde yer alma-
can içinde kalarak bağımlı bir statü kazanmasına asla sı ve Başkan Ter-Petrosyan’ın ardındaki popüler
rıza göstermeyeceklerini açıklamıştır. Buna karşın, desteğin iyice azalmasının önemli rolü olmuş-
Türkiye adına, Türk Cumhuriyetlerinden sorumlu tur. Şubat 1998’de Başbakan Koçaryan, başta
Devlet Bakanı Ahat Andican, 7 Eylül 1997 tarihinde Markara olmak üzere, sınır kapılarının açılması
yaptığı açıklamada “Ermeniler işgal ettikleri bölgeler- konusunda Türkiye’den “asla ricacı olmayacakla-
den geri çekilmedikçe Türkiye kapısının kendilerine rını” bildirmiştir. 24 Haziran 1998 tarihinde ise
açılmayacağı” uyarısında bulunmuştur. O dönemki Ermenistan’ın Dağlık Karabağ’ı tamamen ilhak
Hükûmetin programında da, ‘Ermenilerin bu top- etme tehdidine Türkiye’den sert bir dille tepki
raklardan kayıtsız şartsız geri çekilmesi’ maddesi bu- gelmiştir. Ankara, Ermenistan Dışişleri Bakanı
lunuyordu. Vartan Oskanyan’ın “Karabağ meselesinin 3-4
yıl içinde çözülmemesi durumunda bölgeyi ilhak
Türkiye Mayıs 1997’de AGİT Minsk Grubu- edecekleri”ne dair açıklamasını kınamıştır. Döne-
nun taraflara sunduğu ‘toptan çözüm planı’nı min Cumhurbaşkanı Demirel, Haziran 1998’de
desteklemiştir. Bu plan çerçevesinde, yurtlarından düzenlenen Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ)
edilmiş Azerilerin işgal edilmiş bölgelere geri dön- Zirvesi’nde ‘KEİ Şartı’ için yapılan imza töreninin
meleri karşılığında Ermenilere uygulanan ablu- ardından, Ermenistan Devlet Başkanı seçilen Ko-
ka da ortadan kaldırılacaktı. Amerikalı yetkililer çaryan ile bir araya gelmiştir. Görüşmede Koçar-
bu planı ortaya koymadan önce, Ankara’da Türk yan, ‘Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin
yetkililerle görüşmüş ve planın işletilmesi hâlinde Ermenistan ile Azerbaycan arasında yaşanan so-
Ermenistan’a uygulanan ablukanın kaldırılması yö- runlara bağlanmaması gerektiğini’ belirterek iliş-
nünde Ankara’dan destek almışlardır. kilerin normalleşmesini önermiştir. Cumhurbaş-
kanı Demirel ise ‘Ermenistan’ın, bir Azerbaycan
21 Kasım 1997 tarihinde ise Bakan Andican,
toprağı olan Karabağ’ı işgal ettiğini ve 1 milyonu
‘Türk-Ermeni ilişkilerinin normalleşmesini, Er-
aşkın kişinin de sefil şartlar altında yurtlarından
menilerin AGİT’in (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği
mahrum edilmelerine neden olduğunu’ hatırlat-
Teşkilatı) teklif ettiği ‘iki aşamalı plan’ formülünü
mıştır. Bahsedilen bu zirve esnasında Demirel
kabul etmeleri’ şartına bağlıyordu. Cumhurbaşka-
ile Koçaryan arasındaki görüşme, Ermenistan’ın
nı Aliyev’in ABD Başkanı Clinton’la görüşmesinin
isteği ve Ukrayna’nın da aracılığıyla gerçekleşti-
ardından gerek ABD’nin gerekse Ermeni yöneti-
rilmiştir. Görüşmede Koçaryan, Ermenistan ile
minin Karabağ sorununa bakışının değiştiğini ve
Azerbaycan arasında yaşanan sorunlarda her iki
Azerbaycan’ın kabul ettiği ancak Ermenistan’ın

133
Türkiye-Güney Kafkasya Ülkeleri İlişkileri

tarafın da çeşitli haklı gerçekleri olduğunu ancak Azeri’yi unutturmaya çalıştıkları tezini ileri sürmüş-
Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin bu tür. (Zikreden Zaman, “Gürültü Karabağ İçin”, 16
soruna bağlanmaması gerektiğini ifade etmiştir. Mart 2001) Türkiye’ye karşı üslubunu giderek sert-
Türkiye ile ilişkilerini geliştirmek istediklerini be- leştiren Koçaryan ise Cumhurbaşkanı Demirel’e 15
lirten Koçaryan, iki ülke arasındaki sınırın açıla- Ağustos 2000 tarihinde Dağlık Karabağ sorununun
bileceğini ve ticari ilişkilerin de başlatılabileceğini çözümü için düzenlenen Yalta Zirvesi’nde “önce
çok net biçimde belirtmiştir. tarihi tartışalım” diyerek bir bakıma ikili ilişkilerin
Koçaryan, Türkiye’nin Ermenistan’la ilişkilerin- önüne bir ‘ön koşul’ koymuştur.
de Dağlık Karabağ’ı ‘ön şart’ olarak ileri sürmeye 2000 yılının sonlarında Türk Dışişleri Bakan-
devam etmesi hâlinde Ermeni tarafı olarak kendi- lığı, Türk/Azeri-Ermeni ilişkilerinde asıl sorun
lerinin de ‘soykırım yapıldığının tanınması’ gibi kaynağı olarak gördüğü Ermeni diasporasını gerek
birçok ‘ön şart’ öne sürebileceklerini belirtmiştir. Dağlık Karabağ meselesinden gerekse Ermeni soy-
Koçaryan, Ermenistan’ın Rusya ile ilişkilerinin ge- kırımı davasından soyutlayabilmek için, 3 boyutlu
lişmesine sebep olarak da Türkiye’nin Ermenistan’la bir plan hazırlığı içine girmiştir. Baskın Oran bu
ilgili takındığı olumsuz tavrı gerekçe göstermiştir. planı şöyle açıklıyor: “[...] ilk boyutta; sınır ticaretini
Ermeni tarafı, önkoşulsuz görüşmelere ise her za- artırmak, Karadeniz’den liman kolaylıkları sağlamak
man açık olduğu mesajını vermiştir. Ermenistan gibi ekonomik açılımlarla Ermenistan kazanılacak ve
Devlet Başkanı, tarihsel iddialardan kaynaklanan ayrıca ekonomik sıkıntıların azaltılması yoluyla ülke
sorunlardan kurtulmanın en iyi yolunun bunları içindeki Taşnakçıların etkisi törpülenecek; ikinci bo-
tartışmaktan geçtiğini düşünmektedir. Dolayısıyla yutta, soykırım iddialarının akademik düzeyde tartı-
Koçaryan, iki ülke arasındaki yaşamsal sorunla- şılacağı uluslararası ya da ikili bir süreç başlatılacak;
rı tartışmak istemiştir. Ancak, iki lider arasındaki üçüncü boyutta ise Türkiye’deki Ermeni azınlığın
görüşmelerin sonucunda bu yönde de herhangi bir sorunları giderilecekti”. (Oran, 2002: 235) Ancak,
ilerleme kaydedilememiştir. Zira Koçaryan, Türki- dönemin Başbakanı Ecevit, “Azeriler tepki göster-
ye ile Ermenistan arasındaki tüm sorunların toptan mez mi?” deyince, bu girişimin önce Azerbaycan’la
ele alınıp çözümlenmeye çalışılmasını destekleyen paylaşılması kararlaştırıldı ve atılacak adımlar erte-
bir profil çizmiştir. lendi.
1999 yılı içinde, Ermenistan Parlamentosunun Bu dönemde Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde
teröristler tarafından basılması ve aralarında Baş- inişli çıkışlı gelişmeler yaşanmıştır. 2000 yılının yaz
bakan ve Meclis Başkanının da bulunduğu bazı aylarında, Kars’ta düzenlenen bir toplantıya katıl-
milletvekillerinin öldürülmesi ve rehin alınması mak için gelen Ermeni yetkililer sınır dışı edilmiş
olayı Türkiye-Ermenistan ilişkilerine damgasını olsalar da daha sonra aynı Ermeni yetkililer, 2001
vurmuştur. Cumhurbaşkanı Demirel, Ermenistan yılının Şubat ayında Türkiye Ekonomik ve Sosyal
Cumhurbaşkanı Robert Koçaryan’a olayla ilgili bir Etüdler Vakfının (TESEV) düzenlediği bir top-
başsağlığı mesajı göndermiştir. Demirel’in, diplo- lantıya davet edilmişlerdir. Türkiye’nin bu sıradaki
matik ilişkimizin bulunmadığı Ermenistan’a bu öncelikli amaçları, sorun çıkaran Ermeni diasporası
mesajı göndermesi bir jest olarak algılanmıştır. Baş- ile Ermenistan Hükûmetini birbirinden ayırmak;
bakan Ecevit ise, saldırıyı “bölge için kaygı verici ardından da Ermenistan halkını ‘kazanmak’ idi.
bir hadise” olarak nitelendirmiştir. Türkiye bu amaçla başka önlemleri de hayata geçir-
Yaşanan bu parlamento baskınından hemen meyi denemiştir: Örneğin Ermenilere sınırda vize
sonra, neredeyse her istikrarsızlıkta görülebileceği kolaylığı sağlamak gibi... Ancak, bu dönemde Türk-
üzere, Ermenistan’da da rejimin kuvvetlendirilebil- Ermeni ilişkilerini gerginleştirecek başka gelişmeler
mesi için, kamuoyunun ilgisinin dışarıya kanalize de yaşanmıştır. Fransız Meclisi, AGİT-Minsk Gru-
edilmesinin yolları aranmıştır. Zayıflayan rejimin bunun barış planlarına tamamen ters düşecek bir
kuvvetlendirilmesi için “sözde” Ermeni Soykırımı şekilde, 18 Ocak 2001 tarihinde, “Fransa, 1915 Er-
iddialarından daha uygun bir araç bulunamaz- meni Soykırımı’nı açıkça tanır” cümlesinden ibaret
dı. Araştırmacı Andrew Mango da Ermenilerin bir kanun kabul etmiştir. Kanun, 30 Ocak tarihinde
1915’te ölen ataları için “fırtına kopararak” 2001 Cumhurbaşkanı Chirac tarafından onaylanarak yü-
yılında hâlâ topraklarından uzakta ve sefillik için- rürlüğe girmiştir. Bu kanun kabul edildikten sonra,
de yaşamak zorunda bırakılan bir milyondan fazla Koçaryan, Türkiye’nin soykırımı tanıması ve af di-

134
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

lemesi üzerinde durmuştur. Koçaryan, “eğer Türkiye Cenevre’de ‘Türk - Ermeni Barışma Komisyonu’
bunları yaparsa hukuken Türkiye’den toprak ve tazmi- oluşturulmuştur. Komisyon’un amaç ve görevleri,
nat talep etmeyeceklerini” vurgulamıştır. Türkiye ise özet olarak şunlardır: Türkler ve Ermeniler arasın-
Koçaryan’ın bu sözlerini ciddiye almayıp ona resmî da karşılıklı anlayış ve iyi niyeti geliştirmek, Erme-
bir cevap vermemiştir. nistan ile Türkiye ilişkilerinin iyileştirilmesini teş-
Dışişleri Bakanı İsmail Cem, Ermeni delegelerin vik etmek, Türk ve Ermeni sivil toplum örgütleri ve
de katıldığı 17 Şubat 2001 tarihli ve ‘Kafkasya’da Ermeni diasporasında mevcut barışma arzusundan
İstikrar Arayışı’ konulu TESEV Konferansı’nda yararlanmak ve söz konusu örgütler arasında temas,
Erivan’a “Dağlık Karabağ sorununu çözelim de diyalog ve işbirliğini desteklemek, bazı faaliyetlere
Kafkaslar huzura kavuşsun” mesajını vermiştir. doğrudan girişmek ve diğer kuruluşların projeleri-
Cem’in yaklaşımı genel olarak Ermeni heyeti ve nin gerçekleşmesine yardımcı olmak, hükümetlere
Türkiye’deki Ermeni cemaati üzerinde olumlu et- sunulmak üzere bazı tavsiyeler geliştirmek; iş dün-
kiler yaratmıştır. Cem, Dağlık Karabağ sorununun yası, turizm, kültür, eğitim, araştırma, çevre, med-
çözülmesi yolunda AGİT’e bağlı Minsk Grubu ya ve güven artırıcı önlemler alanında resmî olma-
çabalarının yanı sıra; Ermenistan, Azerbaycan ve yan iş birliğini desteklemek; talep üzerine, tarihî,
Türkiye’nin ‘üçlü zirveler’ yapmasını da önermiş- psikolojik, hukuki ve diğer alanlardaki bazı projeler
tir. Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Demirel’in ‘Kaf- için uzman incelemesi sağlamak.
kas İstikrar Paktı’ önerisine de değinen Cem, Er-
menistan Devlet Başkanı Koçaryan’ın talebine yeşil
ışık yakıp paktta Rusya, İran, AB ve ABD’ nin de 11 Eylül sonrasında ABD açısından
yer almasına olumlu baktıklarını söylemiştir. Afganistan’a ve Orta Asya’ya, Kafkasya
Ermenistan Parlamentosunda temsil edilen üzerinden giden tüm yolların açılması ve
siyasi partiler 28 Nisan 2001 tarihinde Karabağ işletilmesi başlı başlına önemli bir konu
sorununun çözümü hakkında ortak bir bildiri ya- hâline gelmiştir. Dolayısıyla ABD, Türki-
yımlamışlardır. Bildiride, Türkiye’nin, Karabağ so- ye-Ermenistan sınır kapılarının açılması
rununun çözümünde arabulucu olmasının kabul ve Türkiye ile Ermenistan arasındaki dip-
edilemeyeceği, bu bölgedeki tüm ulaştırma yolla- lomatik ilişkilerin, ‘soykırım konusunu’
rının derhal açılması gerektiği (Türk-Ermeni sınır gözden uzak tutarak tesis edilmesi mad-
kapılarının açılması kastedilmektedir), bu konuda desini gündeminin ilk sıralarına almıştır.
varılacak anlaşmanın da Ermeni siyasi güçleri ile
Ermenistan-Karabağ halkları tarafından kabul edil- Komisyondaki Ermeniler soykırım iddialarını
mesi gerektiği gibi hususlar yer almıştır. Bu olum- gündeme getirmeme konusunu, Türkler ise Türk-
suz ortamın baskısı altında, dönemin Başbakanı Ermeni ilişkilerini Dağlık Karabağ meselesine
Bülent Ecevit’in, 5 Haziran 2001 tarihinde vermiş dayandırmama ilkesini ön plana çıkarmışlardır.
olduğu bir beyanatta, Ermenistan ile diplomatik Ancak, Türkiye’nin resmî politikası, bu Komisyon
ilişki kurmanın önündeki, daha önce bahsedilen, 3 üyelerinin düşüncelerinden çok farklıydı. Örneğin
temel şarta bir şart daha ilave ettiği görülmüştür. Bu Komisyonun kurulduğu haberinin alınmasından
yeni şart da ‘Ermenistan’ın Azerbaycan ile Nahçıvan bir gün sonra Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz,
arasında bir koridorun açılmasına izin vermesidir’. Azerbaycan Meclis Başkanı Aleskerov’u kabulü sı-
rasında Türkiye ile Ermenistan arasındaki sorun-
Bu arada, bir sivil örgütlenme girişimi olmuş,
ların çözümünün Karabağ sorununun çözümüne
Türkiye ve Ermenistan’ı yakınlaştırmayı hedefleyen
bağlı olduğunu ifade etmiştir. Bu Komisyonun
bir ‘Barışma Komisyonu’ kurulmuş ve çalışmaları-
varlığı ve amaçları, gerek Ermenistan’da gerekse
na başlamıştır. Bu komisyon Azerbaycan tarafın-
Türkiye ve Azerbaycan’daki bazı çevreler tarafından
dan da genel olarak faydalı bulunmuştur. Ancak bu
eleştiri konusu yapılmıştır. Diasporadaki Taşnak
noktada Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin Azerbay-
kuruluşları bu komisyonun çalışmalarından mem-
can-Ermenistan ihtilafına ne derece endeksli oldu-
nun olmadıklarını açıklamışlardır. Neticede, sözü
ğu bir kez daha görülmüştür. Diplomatik anlamda
edilen komisyon, Ermeni temsilcilerin 11 Aralık
resmî bir sıfat veya görevi olmayan ancak kendi
2001 tarihinde yayımladıkları bir deklarasyonla
alanlarında isim yapmış olan 6 Türk ve 4 Ermeni
dağılmıştır.
temsilcinin katılımıyla 9 Temmuz 2001 tarihinde

135
Türkiye-Güney Kafkasya Ülkeleri İlişkileri

2000’li Yıllarda Artan İkili İlişkiler dönemine ait gelişme ve olayları sadece Türk ve Er-
AK Parti iktidarı döneminde, Türk Dışişleri Ba- meni değil, üçüncü ülke arşivlerinde de araştırarak
kanlığı, Ermenistan’la ilişkilerin normale döndürül- bulgularını uluslararası kamuoyuna açıklamaları
mesinin (bunun en önemli göstergesi, herhâlde, iki çağrısında bulunmuştur.
ülke arasında 1993 yılında kapatılan Akyaka Sınır Ermenistan ile sorunların ortadan kaldırılması
Kapısı’nın tekrar açılması olacaktı), doğrudan doğ- ve ilişkilerin normalleştirilmesi için, 2007 yılında
ruya bu ülkenin Dağlık Karabağ uyuşmazlığının İsviçre’nin arabuluculuğunda yeni bir süreç başla-
çözümü yönünde göstereceği esnekliğe bağlı oldu- tılmıştır. Bu süreci hızlandıran bir unsur da Güney
ğu tezini bir tarafa bırakmamıştır. Türkiye’nin barış Osetya sorununun 8 Ağustos 2008 tarihinden iti-
sürecine ilişkin tavrı, çözümü daha ziyade zamana baren Gürcistan ile Güney Osetya Otonom Bölge-
yaymaktı (aşamalı yaklaşım); Ermeni tarafı ise ‘pa- si arasında sıcak çatışmalara dönüşmesi olmuştur.
ket yaklaşımı’ üzerindeki ısrarını sürdürmüştür. Rusya soruna hızla müdahale edince, kriz uluslara-
Koçaryan, Türkiye’nin “sözde” Ermeni soy- rası boyut kazanmıştır. Savaş sırasında, Gürcistan
kırımını tanımadığı gerekçesiyle, 28-29 Haziran devleti, Rusya ile tüm ilişkilerini keserek sınırlarını
2004 tarihlerinde İstanbul’da düzenlenen NATO kapatmıştır. Bu durumdan Ermenistan olumsuz
Zirvesi’ne katılmama kararı almıştır. Dışişleri Ba- etkilenmiştir. Erivan, bölgede Rusya’nın en ya-
kanı Abdullah Gül, bu zirve toplantısı esnasında kın müttefiki olmasına rağmen, tek çıkış noktası
İstanbul’da görüştüğü Ermenistan Dışişleri Bakanı olan Gürcistan’ı kızdırmamak için, savaş süresince
Vartan Oskanyan’a, “Azerbaycan ve Ermenistan’da tarafsız kalmaya çalışmıştır. Bundan böyle Erme-
sorunları çözmek isteyen siyasi iradenin mevcut ol- nistan bölgedeki tecrit durumunun daha da ağır-
duğunu” ifade etmişse de Ermenistan’ın soğuk tav- laşabileceğini fark etmiştir. Bu noktadan sonra,
rında herhangi bir değişiklik olmamıştır. Çözüm Ermenistan’ın yeni seçilmiş olan Devlet Başkanı
yöntemi üzerindeki ısrarını koruyan Koçaryan, Av- Serj Sarkisyan, bir çıkış umudu olarak Türkiye’ye
rupa Konseyi Parlamenterler Asamblesinde yapmış yakınlaşma sinyalleri vermeye başlamıştır. Bu çer-
olduğu konuşmasında da çözüme yönelik paket çevede Cumhurbaşkanı Gül’ü, millî maçı izlemek
yaklaşımından yana olmaya devam ettiklerini bir üzere Erivan’a davet etmiştir. Gül bu davete ica-
kez daha vurgulama ihtiyacı duymuştur. bet edince bölgede yeni bir süreç ortaya çıkmıştır.
Türkiye, bir yandan Ermenistan ile arasındaki so-
Türkiye’nin 2004 yılı sonu itibarıyla, AB üye-
runların çözümünü masaya yatırırken diğer yan-
liği için başlatılan müzakere süreciyle de bağlantı-
dan da Erivan ile Bakü arasında Dağlık Karabağ
lı şekilde, tartışılan önemli bir konu şu olmuştur:
sorununun çözümü için Sarkisyan Yönetimine tel-
Türkiye’ye AB tarafından müzakere tarihi verilme-
kinde bulunmuştur. Neticede, BM Genel Kurulu
sinin ön şartlarından biri de Ermenistan sınır kapı-
kapsamında, dönemin Türk Dışişleri Bakanı Ali
larının açılması olabilir miydi? Nitekim AB Komis-
Babacan, Azerbaycan Dışişleri Bakanı Elmar Mem-
yonu Başkanı Romano Prodi, Kasım 2004’te görev
medyarov ve Ermenistan Dışişleri Bakanı Eduard
süresi dolmadan önce, Güney Kafkasya ülkelerine
Nalbandyan arasında 26 Eylül 2008’de önemli bir
düzenlediği gezi çerçevesinde Ermenistan’da Dışiş-
buluşma gerçekleşmiştir.
leri Bakanı Oskanyan’la birlikte gerçekleştirdikleri
basın toplantısı esnasında “kapalı sınırlar konusu- Bu sürecin neticesinde ise 10 Ekim 2009 ta-
nun Türkiye’nin AB üyeliği için gerekli ön koşullar- rihinde Türkiye ile Ermenistan arasında, ‘Diplo-
dan biri olabileceğini gözardı etmediğini” söylemiş- matik İlişkilerin Tesisi Protokolü’ ile ‘İkili İlişki-
tir. Daha sonra ise AB kaynakları böyle ya da başka lerin Geliştirilmesi Protokolü’ İsviçre’nin başkenti
bir ön şartın ileri sürülmeyeceği garantisini verme- Zürih’te imzalanmıştır. Bu iki Protokol, ikili iliş-
mişlerdir. Ermenistan Hükûmeti de ‘ikili ilişkilerin kilerin normalizasyonu için bir çerçeve sunmak-
normalleştirilmesine fırsat vereceği’ gerekçesiyle, tadır. Ayrıca bu adımın bölgede barış sürecine de
Türkiye’nin AB üyelik sürecinin kendileri açısın- olumlu etkide bulunacağı iddia edilmiştir. Hatta
dan olumlu olacağı düşüncesini ileri sürmüştür. bu doğrultudaki bir iddiaya göre, Ermenistan; işgal
Başbakan Erdoğan, Nisan 2005’te, Ermenistan altında tuttuğu 7 Azeri rayonunu vermeyi, Nahçı-
Devlet Başkanı Koçaryan’a bir mektup göndererek, van ile Azerbaycan arasında bir koridorun açılma-
Türk ve Ermeni tarihçileri ile diğer uzmanlardan sını ve Karabağ’ın geleceği (statüsü) konusunda bir
oluşacak bir Ortak Tarih Komisyonunun, 1915 halk oylamasının yapılmasını kabul etmiştir. Bahsi

136
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

geçen bu Protokol’ler iki ülkede de onaylanmaları nemin beklenmesi gerektiğini ifade etmiştir. Ama
için ilgili mercilere iletilmiştir. Bu bağlamda Türk 2011 yılının başlarında, Türkiye-Azerbaycan Parla-
Hükûmeti Protokolleri imzanın hemen ertesinde mentolararası Dostluk Grubu Başkanı ve AK Parti
onaylanmaları için TBMM’ye göndermiştir. Erme- Milletvekili Mustafa Kabakçı yaptığı değerlendir-
nistan Hükümeti ise ilgili mevzuatı uyarınca proto- mede, “topun artık Ermenistan’da olduğunu” be-
kolleri önce Anayasası’na uygunluğunun denetimi lirtmiştir. Anlaşılan, Türkiye ve Azerbaycan, Dağ-
için Anayasa Mahkemesine iletmiştir. Mahkeme, lık Karabağ meselesinin çözümünde Ermenistan’ın
uygun bulma kararını 12 Ocak 2010’da alıp bunla- somut adımlar atmasını beklemektedirler. O
rı onay için Ulusal Meclise göndermiştir. Bilahare, hâlde, Türkiye’nin bundan sonra atacağı adımlar,
Devlet Başkanı Sarkisyan, 22 Nisan 2010 tarihin- Ermenistan’ın atacağı adımlara bağlanmıştır. Buna
de yaptığı televizyon konuşmasında Protokol’lerin karşın Ermenistan, Türkiye’yi suçlayıcı ve tehdit
onay sürecinin dondurulduğunu açıklamıştır. edici tavrını sürdürmüştür. 2011 yılının ilk günün-
Türk-Ermeni ilişkilerinde 2010 yılını, önemli de Ermenistan Devlet Televizyonunda konuşan
ölçüde 2008 öncesine dönüş süreci olarak tanım- Dışişleri Bakanı Eduard Nalbandyan, Türkiye’ye
lamak mümkündür. Son dönemde Türkiye-Er- yönelik sert eleştirilerde bulunmuştur.
menistan ilişkilerinin gelişmesi için en çok gayret Diğer bir olumsuz gelişme de Türkiye’nin çok
gösteren kişilerden biri olan Ermenistan Ulusal istemesine ve hatta ciddi beklenti içine girmesine
ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi (ACNIS) Ko- karşın, AGİT’te yapılan Genel Sekreterlik seçimin-
ordinatörü Richard Giragosian, Türk medyasında de Ermenistan’ın desteğini alamaması olmuştur. 15
yayımlanan söyleşi ve makalelerinde Türkiye adına Şubat 2011’de Ermenistan Dışişleri Bakanlığı Söz-
görüşmeleri yürütenlerin Ermeni tarafı kadar sami- cüsü Tigran Balayan, yaptığı açıklamada, AGİT’te
mi olmadıklarını, Haziran 2011’de yaklaşan genel yapılacak bu seçimde Türkiye’nin adayını destekle-
seçimler nedeniyle cesur adımlar atamadıklarını, meyeceklerini açıkça bildirmiştir.
önemli gelişmeler için bu seçimlerden sonraki dö-

araştırmalarla
ilişkilendir
Ermenistan’ın İki Bağımsızlık Bildirisi ve len] topraklardır. Yani, kabaca bugünkü Doğu
Türkiye Anadolu’dur. “Osmanlı Türkiyesi”yle kastedilen
Ermenistan SSC Yüce Konseyi’nin, [bağım- ise, bu “Batı Ermenistan”ın dışında kalan ve özel-
sızlıktan] önce 23 Ağustos 1990’da yayınladığı, likle Kilikya, Batı Anadolu, vs. gibi, çok sayıda
bir Giriş metninden sonra 12 maddelik bir bel- Ermeni’nin yaşamış olduğu, Tehcir’e sahne ol-
ge olan Ermenistan’ın Bağımsızlığı Hakkında muş Osmanlı topraklarıdır. Yüce Konsey, bu bil-
Bildiri’nin 11. Maddesi şöyleydi: “Ermenistan diriyle, 1921 Moskova ve Kars Antlaşmaları’nın
Cumhuriyeti, Osmanlı Türkiyesi’nde ve Batı Ermenistan’a empoze ettiği Türkiye sınırını tanı-
Ermenistan’da yapılan 1915 Soykırımına ulus- madığını göstermek istiyordu.
lararası tanıma sağlanmasını destekler”. Bildiri- […] Aynı Ter Petrosyan, hemen yukarıda
nin altındaki iki imzadan biri, bilahare ilk devlet sözü edilen ve ülke bağımsız olurken yayınlanan
başkanı seçilecek olan Levon Ter Petrosyan’a ait 23 Eylül 1991 tarihli Ermenistan’ın Bağımsızlı-
idi. [Bu bildirinin], hemen aşağıda sözü edilecek ğı Bildirisi’ne bu ifadeyi koydurmadı. Çok kısa
23 Eylül 1991 tarihli ‘Ermenistan’ın Bağımsız- bir metin olan 1991 bildirisi, ülkedeki güçler
lığı Bildirisi’yle [karıştırılmaması gerekir.]… 23 dengesini gözeterek, l990 Bildirisine genel bir
Ağustos bildirisinde geçen “Batı Ermenistan” te- gönderme yapmakla yetiniyordu: “Ermenistan’ın
riminin Ermeni siyasal terminolojisindeki anla- bağımsızlığı hakkındaki bildiriyle uyum halinde,
mı, Osmanlı İmparatorluğu ile Safevi İran arasın- insan hakları ve self determinasyon uluslararası
daki 1639 Kasr-ı Şirin paylaşımında Osmanlı’ya standartlarını temel alarak, demokratik ve huku-
düşen “Tarihi Ermenistan” [olduğu iddia edi- ka uygun bir toplum kurmak amacıyla, SSCB’den

137
Türkiye-Güney Kafkasya Ülkeleri İlişkileri

ayrılma konusundaki 21 Eylül 1991 tarihli refe- Sonuç olarak, Türkiye’ye karşı sert bir mil-
randumun sonuçlarına dayanarak, Ermenistan liyetçi politikayla işe başlayan Ter Petrosyan,
Cumhuriyeti Yüce Sovyeti, cumhuriyeti bağımsız özellikle [akademisyen] Gerard Libaridian’ın
devlet ilan eder.” kendisine danışman olmasından sonra durumu
Fakat Türkiye’de akıllarda sadece Ağustos soğukkanlılıkla tahlil etti ve politikasını kısa za-
1990 bildirisi ve onun 11. Maddesi kalacak- manda yumuşattı. 1991 Bildirisinde ve 1995
tır. Aynı durum, ilk başkan Ter Petrosyan ikti- Anayasasında yukarıda değinilen uygun deği-
darının (Ekim 1991 - 1998) ilan ettiği 5 Tem- şiklikleri yaptığı gibi, ülkesinde PKK’yı yasak-
muz 1995 Anayasasında da tekrarlandı ve bu ladı, Taşnak’ın faaliyetlerini dondurarak lider-
Anayasa’nın Başlangıç kısmında, “Ermeni Halkı, lerini uyuşturucu kaçakçılığından hapse attırdı,
Ermenistan’ın Bağımsızlık Bildirisine nakşolun- Türkiye’ye karşı olmakla tanınan dışişleri bakanı
muş Ermeni bağımsızlığının ve ulusal özlem- Raffi Hovanisyan’ı görevden aldı. En önemlisi
lerinin ana ilkelerini temel alarak…” formülü de, bir dış geziye çıkarak yabancı ülkelerdeki di-
kullanılmak suretiyle, 1991 Bildirisine gönder- asporayı sakinleştirdi.
me yapmakla yetinildi. Böylece, hem 1990’daki
yanlıştan dönmek suretiyle Türkiye’yle arayı nor- Kaynak: Baskın Oran (ed.), Türk Dış Politikası:
malleştirmek, hem de, ülke içindeki dengeleri gö- Kurtuluş Savaşı’ndan Bugüne Olgular, Belgeler, Yo-
zetmek, özellikle de milliyetçi Taşnakları sakin- rumlar, Cilt III: 2001-2012, (2. Baskı), İstanbul:
leştirmek amaçlanmıştı. İletişim Yayınları, 2013, ss. 163-168.

Öğrenme Çıktısı
3 Türkiye’nin Soğuk Savaş’ın ardından Ermenistan ile ilişkilerini ve bu bölgedeki sorunları
tanımlayabilme

Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Bu konuda detaylı bilgi


için bakınız Kamer Kasım,
11 Eylül sonrasında, “Türk-Ermeni Barışma Ko- Ermenistan dış politikası
ABD’nin Kafkasya’da istik- misyonu: Kısa Süren Bir üzerinde Dağlık Karabağ
rar için öngördüğü strateji Diyalog Girişimi”, Strate- Ermeni yönetiminin etkisi-
nedir? jik Analiz, Sayı 22, Şubat ni değerlendirin.
2002, http://www.eraren.
org/tur/eren.html

TÜRKİYE-GÜRCİSTAN İLİŞKİLERİ üstür. Gürcistan ile iyi ilişkiler kurmak, Ermenis-


Gürcistan, jeopolitik konumu itibariyle hem tan, Azerbaycan, hatta İran’ı kontrol edebilmeyi,
Türkiye için bölgede kilit önemdedir, hem de enerji anlaşmaları ve boru hatları projelerinde yer
Avrasya’nın en önemli aktörlerindendir. Orta alabilmeyi, bölge siyasetinde etkin güç olabilmeyi
Asya ile Türkiye’yi, dolayısıyla Batı’yı birbirine de beraberinde getirir. Gürcistan açısından ise Tür-
bağlayan önemli bir köprüdür. Gürcistan siya- kiye, Batı’ya açılan kapıdır. Türkiye, Gürcistan’ın
sal, ekonomik, askerî ve sosyo-kültürel açılardan uluslararası örgütlere girmesinde destekçi ve ulusal
Türkiye’nin Doğu’ya açılan kapısıdır. Türkiye açı- çıkarlarının korunmasında yardımcı olan dost bir
sından Gürcistan, eğer müttefik olunursa Rusya’ya komşu ülkedir. Ayrıca onun siyasal, ekonomik ve
karşı hem dengeleyici bir unsur hem de stratejik bir askerî gelişiminde önemli rol oynayan temel bir

138
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

ortaktır. Gürcistan’ın dış politika rotasını Batıya yanadır. Türkiye’nin Acaristan üzerinde ise Mos-
çevirmesi de iki devletin birbirine yakın olması için kova ve Kars Antlaşmaları’ndan doğan garantörlük
bir başka nedendir. hakkı bulunmaktadır. Bunların dışında, Türkiye,
Gürcistan’ın bir parçası olan ve arasında akrabalık
bağları bulunan Ahıska Türkleri konusunda da geliş-
Türkiye-Gürcistan ilişkileri dostluk ve iş- meleri takip etmektedir. Türkiye, Stalin döneminde
birliği temelinde eşit düzeyde egemen iki Gürcistan’daki topraklarından Orta Asya’ya sürülen
devlet ilişkisi şeklinde devam etmektedir. Ahıska Türklerinin vatanlarına döndürülmesi konu-
Türkiye’nin Gürcistan’ın toprak bütünlü- sunda, Gürcistan’ın Avrupa Konseyine verdiği sözü
ğüne ve bağımsızlığına ilişkin hassasiyeti tutarak, Ahıska Türklerinin sağlıklı bir şekilde dö-
devlet politikası olarak yerleşmiştir. Ancak nüşlerinin sağlanması gerektiğini düşünmektedir.
Gürcistan’ın tam olarak kurtulamadığı
Gürcistan’ın 1999 yılında gerçekleşen Avrupa
ve tarihten gelen negatif bazı Türk algı-
Konseyi üyeliği, Ahıska Türklerinin yurtlarına geri
ları bulunmaktadır. Rusya’nın yüzyıllarca
dönmeleri konusunda tetikleyici bir etken olmuş-
Türkleri Gürcülere yönelik tehdit unsuru
tur. Üyelik için ön şart koyan Avrupa Konseyi, geri
olarak göstermesinin, bu bilincin oluşma-
dönüşün 2011 yılına kadar tamamlanması gerekti-
sında büyük etkisi olmuştur. Bu endişele-
ğini belirtmiştir. Gürcü tarafı ise çözümü ağırdan
rin ortadan kalkması, iki devlet arasındaki
alan bir politika içinde olmuştur. Geri Dönüş Ya-
normal ilişkilerin gelişimi ile mümkün
sası Temmuz 2007’de kabul edilerek Ocak 2008’de
hâle gelmiştir.
yürürlüğe girmiştir. Geri dönüş prosedürü olarak
Ahıskalılar’ın yaşadıkları ülkelerdeki Gürcistan
Türkiye-Gürcistan Siyasî İlişkileri Başkonsolosluklarına müracaat etmeleri gerekmek-
Gürcistan henüz Sovyetler Birliği topraklarının teydi. İşin ilginç tarafı; Gürcistan devleti, başvuru
içindeyken Türkiye-Gürcistan ilişkileri 1989 yı- yapabilmeleri için de bir ön şart ileri sürmüştür: o
lında Sarp Sınır Kapısı’nın açılmasıyla başlar. Bu da, resmî makamlara bu sürgüne uğradıklarına dair
şekilde, daha SSCB yıkılmadan önce, ilk kez bir bir ‘Sürgün Belgesi’ sunmalarıdır.
NATO üyesiyle bir Varşova Paktı ülkesi arasında Gürcistan’ın bağımsızlığının ilk yıllarında Ab-
(Gürcistan üzerinden SSCB) sınır kapısı açılmıştır. hazya ve Güney Osetya sorunlarına odaklanmak
Türkiye, 9 Nisan 1991 tarihinde bağımsızlığını zorunda kalması, Türkiye’nin Güney Kafkasya
ilan eden Gürcistan’ı ancak SSCB yıkıldıktan sonra politikasını Dağlık Karabağ ve Azerbaycan üzeri-
(16 Aralık 1991) tanımıştır. İki devlet arasında iliş- ne yoğunlaştırması, Rusya’nın ilan ettiği “Yakın
kilerin kurulması için 21 Mayıs 1992’de bir proto- Çevre Doktrini” ile arka bahçesinde tekrar etkinlik
kol imzalanmıştır. Bu protokol, dönemin Dışişleri arayışına girmesi gibi faktörler Türkiye-Gürcistan
Bakanı Hikmet Çetin’in 21 Mayıs’taki Tiflis ziyare- ilişkilerini 1994 yılına kadar duraklatmıştır. 13
ti sırasında akdedilmiştir. Bunun hemen ardından Ocak 1994 tarihinde Gürcistan Devlet Başka-
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in 30 Temmuz nı Shevardnadze’nin Türkiye ziyaretinde iki ülke
1992’deki Gürcistan ziyareti önemlidir. Ziyaret sıra- arasında bir dizi antlaşma imzalanmış ve böylece
sında Tiflis’te “Dostluk ve İyi Komşuluk Antlaşması” ilişkilerin daha sağlam bir temele oturtulması sağ-
imzalanmıştır. Bu protokol ve antlaşmaya istinaden lanmaya çalışılmıştır.
Türkiye’nin Gürcistan’daki diplomatik misyonları Shevardnadze, Mart 1994’te Gürcistan’ın
başkent Tiflis’te Büyükelçilik, Batum’da Başkonso- BDT’ye katılmasını kabul ederek Rusya ile ters
losluk düzeyinde Türkiye’yi temsil etmektedirler. düşmemeye çalışmıştır. Gürcistan bu üyeliği, hiç
Gürcistan’ın ise Ankara’da Büyükelçiliği, İstanbul ve kuşkusuz, ayrılıkçı hareketlerin gölgesinde kabul
Trabzon’da Başkonsoloslukları bulunmaktadır. etmek durumunda kalmıştır. Çok yönlü dış poli-
Türkiye bölge için olduğu kadar, Gürcistan için tikayı benimseyen Shevardnadze, kısa süre sonra,
de barış ve istikrar istemektedir. Bu bakımdan, Tür- NATO’nun Barış için Ortaklık (BİO) programı-
kiye, Gürcistan dâhilinde yıllardır devam eden ve na da katılmıştır. Tiflis yönetiminin hem BDT’ye
çözülemeyen Abhazya ve Güney Osetya sorunlarının hem de BİO’ya katılımı, bu liderin gerektiğinde
Gürcistan toprak bütünlüğü içinde çözülmesinden Batı ile Rusya arasında denge siyaseti yürütmeyi
isteyebileceğinin sinyallerini de vermiştir.

139
Türkiye-Güney Kafkasya Ülkeleri İlişkileri

1997-1998 dönemi, Gürcistan’ın BTC Boru mir Yolu’nun Gürcistan bölümündeki temel atma
Hattı projesine destek verdiği yıllar olmuştur. Bu törenine katılmıştır.
proje, Türkiye ile Gürcistan’ı yakınlaştırmıştır. İki 7 Ağustos 2008 tarihinde Gürcistan’ın Güney
ülkeyi yakınlaştıran bir başka proje de 2000 yılın- Osetya’yı egemenlik altına almak için başlattığı
da Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in önerdi- harekâtla ortaya çıkan 5 Gün Savaşı süresince,
ği “Kafkas İstikrar Paktı” fikridir. Demirel, 1999 Türkiye, Gürcistan’ın toprak bütünlüğünden yana
yılında İstanbul’da düzenlenen AGİT-İstanbul bir tutum içerisinde olmuştur. Başbakan Erdoğan,
Zirvesi’nde ortaya attığı bu fikri, 15 Ocak 2000 sıcağı sıcağına bölgeye gidip, önce Saakaşvili ile
tarihli Tiflis ziyaretinde Shevardnadze ile pay- daha sonra da Rus liderler Medvedev ve Putin ile
laşmıştır. Rus-Gürcü ilişkilerinin gerginleştiği ve bir araya gelerek Türkiye’nin sorumlu ve arabu-
Rusya’nın yeni askerî doktrinini açıkladığı bu dö- lucu bir devlet olduğunu göstermeye çalışmıştır.
nemde ortaya konan bu öneri, Shevardnadze ta- Erdoğan’ın ziyaretler sırasında taraflara sunduğu
rafından büyük destek görmüştür. Ekim 2001’de “Kafkasya İşbirliği ve İstikrar Platformu” önerisi ise
Shevardnadze’nin Gürcistan’ı “Rusya’nın güney iki taraftan da yeterli destek bulamayınca salt bir
kanadı olarak değil, Türkiye’nin kuzey kanadı teklif olma düzeyinden öteye geçememiştir.
olarak nitelendirmesi”, (Demirağ, 2005: 134)
Türkiye-Gürcistan ilişkileri ‘egemen eşitlik’ esa-
Gürcistan’ın dış politik yönelimini net olarak or-
sına dayalı olarak birbirlerinin toprak bütünlükleri-
taya koymuştur. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet
ne ve bağımsızlıklarına saygı duyma doğrultusunda
Sezer de Kasım 2001’de gerçekleştirdiği Tiflis ziya-
devam etmektedir. Bu anlamda, Gürcistan’ın Ab-
reti sırasında, Türkiye-Gürcistan ilişkilerinin mü-
hazya, Güney Osetya, Acaristan ve Cevahe (Cava-
kemmel düzeyde olduğunu belirtmiştir. Ardından,
hati) gibi sorunları karşısında üniter devlet ve ulus
18 Eylül 2002 tarihinde BTC Boru Hattı’nın in-
devlet yapısının korunması, Türkiye’nin devlet
şaatının başlaması sebebiyle Bakü’de yapılan temel
politikasıdır. Türkiye etnik, dinî, kültürel ve sosyal
atma töreninde Türkiye, Gürcistan ve Azerbaycan
nedenlerden dolayı Gürcistan’ın bölünmesi sonu-
liderleri bir araya gelmişlerdir.
cunu doğuracak her türlü girişime karşıdır. Türkiye
Türkiye, 2003 yılı sonlarında Gürcistan’da ger- Gürcistan’ın içinden veya dışından gelebilecek teh-
çekleşen Kadife Devrim ile Shevardnaze’nin göre- likelere karşı bu ülkenin dostu olarak yanında yer
vinden ayrıldığı ve Ocak 2004’teki Cumhurbaş- almaya çalışmaktadır.
kanlığı seçimini Mikhael Saakaşvili’nin kazandığı
süreçte Gürcistan’a yönelik net bir tavır gösterme-
miştir. Bunda o sırada İstanbul’da gerçekleşen terör Bölgenin donmuş sorunları bölgesel istik-
saldırıları, AB süreci ve KKTC’deki (Kuzey Kıb- rarın kurulmasının önündeki en büyük
rıs Türk Cumhuriyeti) seçimlerden oluşan yoğun engeldir. Bölgede sürdürülebilir-kalıcı ba-
gündemin de etkisi olmuştur. Ama Saakaşvili ikti- rışın sağlanmasıyla istikrarsızlıktan ötürü
darı da Shevardnadze’den devraldığı iyi düzeydeki uzun zamandır gerçekleştirilemeyen pro-
Türkiye-Gürcistan ilişkilerini daha da ileri seviye- jeler hayata geçirilebilecektir. Bu durum
lere taşıma çabası içinde olmuştur. Mayıs 2004’te ise bölge halkının gönencini artıracak ve
Ankara ziyareti sırasında Saakaşvili, Türkiye’nin bu halkların çalışmak için dışarıya göç et-
hukuki açıdan garantörü olduğu Acaristan Özerk melerini gereksiz hâle getirecektir.
Cumhuriyeti’nde olan karışıklıklar karşısında, so-
runu Gürcistan’ın iç işi olarak görüp aktif müdaha-
Türkiye siyasi, askerî ve ekonomik yönlerden
leci bir politika sergilememesinden duyduğu mem-
Gürcistan için model bir ülkedir. Bir NATO üyesi
nuniyeti dile getirmiş ve Türkiye’nin bu tavrıyla
olarak Türkiye, Gürcistan’ın toprak bütünlüğünün
dost bir ülke olduğunu kanıtladığını belirtmiştir.
korunması bağlamında bu ülkenin NATO gü-
(Günay, 2009: 231)
venlik şemsiyesinden yararlanmasını uygun gör-
2004-2007 arası dönemde de iki devlet ara- mektedir. Ancak, olası bir NATO üyeliğine karşı
sında pek çok karşılıklı ziyaret gerçekleştirilmiş, Rusya’nın verebileceği potansiyel tepki, Türkiye’nin
siyasal-ekonomik ve askerî alanlarda anlaşmalar Gürcistan’ın NATO üyeliği konusunda tedbirli
imzalanmıştır. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 21 davranmasını gerektirmektedir.
Kasım 2007 tarihinde Bakü-Tiflis-Kars (BTK) De-

140
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Türkiye’nin, Gürcistan içindeki halklarla, et- Ağustos 2008 Savaşı’ndan sonra, Rusya’nın
nik, tarihî ve dinî bağları bulunmaktadır. Abhaz- Abhazya’yı resmen tanımasının ardından, Rus-
lar, Acaralılar ve Ahıskalılar Türk etno-sosyali- Abhaz ilişkileri zirve noktasına ulaşmıştır. Türki-
nin bir parçası durumundadırlar. Günümüzde ye de Abhazya ile ilişkilerini savaş sonrasında ge-
Gürcistan’da yerleşik bulunan Türk soydaşlar ol- liştirmeyi amaçlamıştır. Dışişleri Bakanı Ahmet
duğu gibi, Türkiye’de yaşayan Abhaz, Acara ve Davutoğlu Eylül 2009’daki Tiflis ziyareti esnasın-
Ahıska nüfusu bulunmaktadır. Bu grupların varlığı da Büyükelçi Ünal Çeliköz’ü görüşmeler yapması
Türkiye’nin zaman zaman ikili ilişkilerde politika için Abhazya’ya göndermiştir. Çeviköz, Abhazya’ya
üretme aşamasında ‘duygusal’ yaklaşımlara sebep giden ilk Türk diplomat olmuştur. Onun bu ziya-
olabilmektedir. Dolayısıyla bu kaynaklardan besle- reti, Türkiye’nin resmî olarak tanımasa da fiilî ola-
nen kamuoyu baskılarını da dikkate alacak olursak rak Abhazya’yı tanıması anlamına geldiği şeklinde
Türkiye’nin Gürcistan politikasında zaman zaman yorumlanmıştır. Türkiye, bu şekilde Gürcistan ve
bazı gelgitler oluşabilmektedir. Abhazya ile olan ilişkilerini dengede tutmaya çalış-
Türkiye Abhazya sorununa Gürcistan’ın top- maktadır. Türkiye-Abhazya ekonomik ilişkileri de
rak bütünlüğü içinde yaklaşmaktadır. Abhazya’nın son yıllarda artış göstermiştir. Gürcistan’ın koydu-
Gürcistan’dan ayrılıp bağımsız olması Türkiye’nin ğu resmî yasağa rağmen, Türk gemileri uzun yıllar
bölge politikasıyla uyumlu olmaz. Türkiye bu tür- boyunca Abhazya’nın limanlarına yüklerini götür-
den hareketleri ‘ayrılıkçılık’ olarak nitelendirmek- müşlerdir. Ancak, 2008 Savaşı sonrası Türk ticaret
tedir. Türkiye’nin temel isteği, sorunun Gürcistan gemileri ulaşımda ciddi sıkıntılarla karşılaşmakta
toprak bütünlüğü içerisinde iki tarafın da istekle- ve Gürcistan karasularında ağır cezalar ödemek zo-
rinin karşılandığı bir şekilde ve Gürcistan’a istikrar runda kalmaktadırlar.
getirecek biçimde sonuçlandırılmasıdır. Türkiye, bir Güney Osetya sorunu Türkiye için Abhazya so-
tarafta yakın ilişkiler içinde olduğu Gürcistan ve di- rununa göre daha geri planda olmuştur. Bunun se-
ğer tarafta da Türkiye’de sayıları 500.000 civarında bebi, Türklerin Abhazlarla olan ortak tarih ve etni-
olan Türk yurttaşı Abhazlar arasındaki mücadelede siteyi Osetlerle fazla paylaşmamasıdır. Ancak yine
aktif taraf olmak istememektedir. Öte yandan Tür- de Güney Osetya sorunu bölge ve Gürcistan’ın
kiye, Abhazya’nın, bağımsızlığa kavuşsa bile, hiç güvenliğini doğrudan etkilediğinden, Türk dış
kimsenin (bilhassa Rusya’nın) himayesine girmeden politikasının ilgi alanlarından biridir. Türkiye, her
kendi başına ayakta durabileceğine inanmamakta- şeyden önce, Güney Osetya’nın Gürcistan’dan ay-
dır. Ankara, Abhazya’nın Gürcistan içinde güçlü bir rılarak, bağımsız olmasını, dahası Kuzey Osetya
özerklikle varlığını sürdürmesinin daha iyi olacağını ile birleşip Rus egemenliği altına girme çabaları-
öngörmektedir (Günay, 2009: 226). nı tasvip etmemiştir. Türkiye, bağımsızlaşan Gü-
ney Osetya’nın hiçbir zaman kendi ayakları üze-
rinde duramayacağı ve dolayısıyla Rusya’nın bir
Abhazya Savaşı Türkiye’nin bölgeye yöne- uydusu hâline geleceği düşüncesindedir. Ayrıca,
lik resmî ve gayriresmî politikaları arasın- Gürcistan’da Abhazya’dan sonra Güney Osetya’nın
daki farklılığın simgesi olmuştur. Geleceği da ayrılıkçı taleplerinin ülke içinde diğer sorunlu
planlanmaya çalışılan Türkiye-Gürcistan bölgelere kötü örnek olacağı ve bir domino etkisinin
ilişkileri, henüz oluşma aşamasındayken Gürcistan’ı parçalanmaya götüreceğinden çekinir.
Abhazya sorununun devreye girişi Türk Nitekim Türkiye, 1992’de ve 2008’de gerçekleşen
tarafını zorda bırakmış ve Türkiye’nin Güney Osetya Savaşlarında benzer tutum sergile-
Gürcistan politikasının ‘yumuşak karnı’ miş ve savaşların bir an önce sona ermesini destek-
olmuştur. Türkiye’de yaşayan Abhaz dias- leyerek, uluslararası topluluğun iradesinin çözüme
porası Abhazya’nın bağımsızlığına destek yansıması gerektiğini ortaya koymuştur. (Günay,
vermekteydi ve bu Türkiye’nin gayriresmî 2009: 228)
bir politikası olarak gözüküyordu. Tür-
kiye, bu durumda, uluslararası toplum
nezdinde yürüttüğü çalışmalarıyla Gür- Domino etkisi: Aktörlerin birbirlerini
cistan-Abhazya arasındaki sorunun siyasal etkileyerek aynı yönde (genelde olumsuz
diyalog yoluyla çözülmesine çalışmıştır. yönde) ilerlemeleri.

141
Türkiye-Güney Kafkasya Ülkeleri İlişkileri

Gürcistan’daki etnik bölgeler arasında Türkiye’yi Türkiye-Gürcistan Askerî İlişkileri


en çok ilgilendireni, hemen sınırlarımızın ötesinde Bağımsızlığını ilan ettiği 1991 yılından itibaren
bulunan Acaristan bölgesidir. 1921 Kars Antlaşma- Güney Osetya, Abhazya, Acaristan, Cevahati ve
sı Türkiye’ye Acaristan’ın dinî-kültürel özerkliğinin Pankisi Vadisi’ndeki sorunlar ve yer yer iç savaşa
ve sınırlarının değişmezliğinin garantörü olma hak- giden gelişmeler yaşayan Gürcistan’ın askerî açıdan
kını vermiştir. Bu durum, Türkiye’nin Acaristan’a eksikliklerini giderme isteği kaçınılmazdır. Bağım-
diğer Gürcistan bölgelerinden daha farklı gözle sızlığını elde ettiğinde, Gürcistan düzenli bir askerî
bakmasına neden olmaktadır. Öte yandan bu ga- güçten yoksundu. Ordu paramiliter güçlerden olu-
rantörlük hakkı, Gürcü tarafınca kendi üzerinde şuyordu. Hâlbuki içinde bulunduğu parçalanma
sürekli bir endişe, baskı ve korku kaynağı olarak tehlikesi büyüktü. Bununla mücadele etmek için
görülmüştür. Gürcistan ayrıca, halkının %70’i mutlaka güçlü bir düzenli orduya gereksinimi var-
Müslüman olan Acaristan’ın Türkiye’ye yaklaşma- dı. Bir de ülkedeki askerî varlığını bir türlü sona
sından ve günün birinde Türkiye ile birleşmek iste- erdirmek istemeyen ‘Rus birlikleri ve BDT askerle-
mesinden de çekinmiştir. Ancak, Türkiye Acara’ya ri’ problemi mevcuttu. Bu faktör de ülkedeki istik-
yönelik olarak yayılmacı bir politika izlememiş, rarsızlıkların arkasında katalizör rolü oynuyordu.
statükocu politika takip etmeyi yeğlemiştir. Acara Dolayısıyla, tüm bu veriler dikkate alındığında,
halkının da hiçbir zaman Türkiye ile birleşme veya Türkiye, Gürcistan ordusunun güçlendirilmesinde
bağımsız olma gibi bir talebi olmamıştır. etkili olabilecek başlıca kapı durumundaydı. Nite-
Ahıska Türkleri ve onların vatanlarına geri dö- kim Türkiye, Gürcistan ordusunun modernizasyo-
nüşü konusu da Türk dış politikasında hak ettiği nu ve gelişimi için NATO şemsiyesi altında olmak
ilgiyi uzun yıllar boyunca görmemiştir. 1944 yılında üzere faaliyete geçmeye hevesli olmuştur. Türkiye
Orta Asya’ya, 1989 yılında da Orta Asya’dan çevre ve Gürcistan arasında 4 Nisan 1996 tarihli ‘Askerî
ülkelere sürülen Ahıska Türkleri, yaşadıkları bütün Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İşbirliği Antlaş-
olumsuzluklara karşın “Türk kimliklerini” koru- ması’, 4 Kasım 1998’de ‘Savunma Sanayi İşbirliği
mayı başarmışlardır. 1999 yılında Gürcistan, Av- Antlaşması’, Mart 1999’da ‘Beş Yıl Süreyle Gür-
rupa Konseyine üye olurken, üyelik ön şartı olarak cistan Silahlı Kuvvetlerine Mali-Teknik Yardım ve
Ahıska Türklerinin anavatanlarına geri dönmeleri- Askerî Tesislerin Modernizasyonu Antlaşmaları’
nin sağlanması yükümlülüğünü üstlenmeyi kabul imzalanmıştır.
etmiştir. Gürcistan, bu meseleyi, 2011’e kadar, 12 Askerî eğitim antlaşmaları çerçevesinde Türki-
yıl içinde çözümleme taahhüdünde bulunmuştur. ye, Gürcistan ordusunun NATO standartlarında
Ahıskalıların geri dönmeleri, zaman zaman az sayıda yeniden teşkilatlanması, savaşma imkân ve kabi-
ailenin Gürcistan topraklarına geri getirilmeleri şek- liyetlerinin artırılması, eğitilmiş personel ihtiyacı-
linde denendiyse de bugün onların tarihsel bölgele- nın karşılanması, özel birliklerin yetiştirilmesi ve
rinde yaşayan Ermeniler, bu durumdan hiç hoşnut teçhizat ihtiyacının karşılanmasına yönelmiştir. Bu
olmamışlardır. Dolayısıyla artık, Ahıskalıların bu amaçlara yönelik olarak NATO-Barış İçin Ortaklık
toprakla bağlarının koptuğu iddia edilmiştir. Gür- Programı Eğitim Merkezi ve Türk Silahlı Kuvvetle-
cistan yönetiminin bununla ilgili yaşadığı bir endişe rine bağlı merkezlerde, Gürcü personelin eğitilme-
de Ahıskalıların tarihsel topraklarına geri dönmele- sinin yanı sıra, Tiflis’te Müşterek Harp Okulu, Ko-
riyle, Ankara’nın ileriki yıllarda Gürcistan’dan top- çori, Lilo ve Gori’de eğitim merkezleri kurulmuş ve
rak talep edebileceği beklentisinden doğmaktadır. sınır jandarma birliklerine özel eğitimler yaptırıl-
Türkiye ayrıca, geri dönecek Ahıskalıların bölgedeki mıştır. Ayrıca, 1997 yılından günümüze kadar, iki
Ermenilerle sorun yaşamasından endişelenmektedir. ülke arasında çok sayıda ortak tatbikat yapılmıştır.
Bugün Doğu Anadolu’da, Ahılkelek bölgesine yakın Mart 1999’da ise Shevardnadze, Türk-Gürcü askerî
yerlerde oldukça önemli miktarda Ahıska Türk’ü ya- ilişkilerinin ulaştığı son noktayı nitelerken, iki ülke
şamına devam etmektedir. arasında ‘stratejik ortaklığın’ oluştuğunu vurgula-
mıştır. (Günay, 2009: 216)

142
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Türkiye Gürcistan’daki Marneuli Askerî rı ülkeden kaçıracağı öngörüsü yapılmıştır. Fakat


Havaalanı’nın modernize edilmesi ve Rusya’nın aksine, özellikle 2008 yılında Türkiye-Gürcistan
boşalttığı Vaziani Askerî Üssü’nün iyileştirilmesi ekonomik ilişkileri tavan yaparak tarihinin en
çalışmalarını da üstlenmiştir. Hatta bu iş bitiril- yüksek hacmine (1.5 milyar dolar) ulaşmıştır. İki
dikten sonra, 2002 yılında Vaziani Üssü’nde ‘Co- ülke arasındaki ticaret hacmi 2010 yılı verilerine
operative Best Effort-2’ adlı NATO tatbikatı yapıl- göre, 1,059 milyar dolar civarında gerçekleşmiştir.
mıştır. Bu tatbikat, SSCB’nin yıkılmasından sonra, Türkiye’nin Gürcistan’a ihracatı 769 milyon dolar
Gürcistan topraklarında gerçekleştirilen ilk NATO iken ithalatı 290 milyon dolar olmuştur.
askerî manevrasıdır. Gürcistan, ihracatının % 32’sini, ithalatının ise
%16’sını Türkiye ile yaparken; Türkiye, ihracatı-
Türkiye-Gürcistan Ekonomik İlişkileri nın %0.75’ini, ithalatının ise %0.26’sını Gürcistan
ile yapmaktadır. Türkiye’nin Gürcistan’a yaptığı
Türkiye ve Gürcistan arasındaki ekonomik iliş-
ihracatın %76.8’ini sanayi ürünleri (plastik ürün-
kilerin hukuki çerçevesini, 1992 yılında imzalanan
ler, makine teçhizatı, elektrikli aletler), %12.5’ini
‘Ticaret ve Ekonomik İşbirliği’, ‘Yatırımların Kar-
madenler ve %8’ini tarım ürünleri oluşturmak-
şılıklı Teşviki ve Korunması’ ve ‘Uluslararası Kara
tadır. Türkiye’nin Gürcistan’dan yaptığı ithalatın
Yolları Taşımacılığı’ antlaşmaları oluşturmaktadır.
%80’ini petrol ürünleri, %17’sini hurda metal,
Bunların dışında 15 Eylül 2005 tarihli ‘Karma
%3’ünü ise tarım ürünleri teşkil etmektedir.
Ekonomik Komisyon IV. Dönem Toplantısı Pro-
tokolü’, 28 Ocak 2005 tarihli ‘Türkiye-Gürcistan Gürcistan’da faaliyet gösteren 100’e yakın Türk
Gümrükleri Arası İşbirliği Anlaşması’, 21 Kasım firması içinde, birkaç büyük firma dışında, ağırlık
2007 tarihli ‘Serbest Ticaret Anlaşması’ ile ‘Çifte KOBİ’lerdedir. Ülkedeki toplam Türk yatırımla-
Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması’ imzalanmıştır. rının 536 milyon dolar olduğu belirtilmektedir.
Türkiye, yabancı yatırımcılar arasında Gürcistan’da
Türkiye-Gürcistan ekonomik ilişkileri, 2002 yı-
üçüncü sırada yer almaktadır. Türk müteahhitlerin
lından sonra gelişen bir ivme yakalamış olsa da yine
1992-2010 yılları arasında gerçekleştirdikleri 80
de beklenen seviyenin altındadır. Türkiye, 2007 yı-
projenin maliyetinin 1 milyar dolardan fazla olduğu
lından itibaren Gürcistan’ın en büyük ticari ortağı
belirtilmektedir. Ayrıca telekomünikasyon, imalat,
durumuna gelmiştir. Ancak, 2008 yılındaki Osetya
liman işletmeciliği, tekstil, su şişeleme ve bankacılık
Savaşı’nın istikrarı bozacağı ve yabancı yatırımcıla-
alanlarında da Türk yatırımları mevcuttur.

Öğrenme Çıktısı
4 Türkiye’nin Soğuk Savaş’ın ardından Gürcistan ile ilişkilerini siyasi, askeri ve ekonomik
boyutlarıyla açıklayabilme

Araştır 4 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Türkiye’nin Acaristan üze-


Sizce, içinde bulunduğu rinde, Moskova ve Kars Sizce, Türkiye Gürcistan’da
şartlar altında Gürcistan’ın Antlaşmalarından do- yaşanan etnik temelli so-
BDT’ye katılmamak gibi ğan garantörlük hakkını, runlara eşit düzeyde yakla-
bir seçeneği gerçekçi olabi- Gürcistan’a yönelik dış po- şıp yeterince mesafeli kala-
lir miydi? litikası kapsamında değer- bilmiş midir?
lendirin.

143
Türkiye-Güney Kafkasya Ülkeleri İlişkileri

TÜRKİYE’NİN KAFKASYA’DA Kars’tan hareket eden bir araç, Erivan’a ve oradan


GÜVENLİK VE İSTİKRAR da Bakü’ye gidecektir. Bu bizim vizyonumuzdur”
ARAYIŞLARI (Haberler.com, 2 Mayıs 2013). Türkiye, başından
beri, Güney Kafkasya’da barış ve refahın sağlanması
AB Dışişleri Bakanlarının, 12 Aralık 2012 ta- yönünde topyekûn bir bölgesel kalkınmanın gerek-
rihinde imzaladıkları ‘Genişlemeyle ilgili Karar’, li olacağını savunmaktadır. AKP iktidarı dönemin-
Türkiye’nin, birçok bölgede olduğu gibi, Güney de Türkiye açısından, Güney Kafkasya stratejisinin
Kafkasya’daki rolünün de önemini vurgulamış- temel 3 sütunu şunlar olmuştur: Ortaklık, Refah
tır. AB Bakanları, bu karar metnini 13-14 Aralık ve Barış. Bu dönemde tasavvur edilen ortak ulaşım
2012’deki AB zirvesinin onayına sunmuşlardır. projesine göre, şu 3 ulaşım hattı bölgeyi sıkıca bir-
Dönemin AB Baş Müzakerecisi Egemen Bağış da, birine bağlayacaktır:
‘Güney Kafkasya’nın, Türkiye ile AB arasında ortak
yararın olduğu bölgeler içinde en başta geldiğini’ ifa- • Doğukapı-Kirkovan-Delican-Bakü demir-
de etmiştir, (Dış Ticarette Durum, sayı 76). yolu hattı,
Bu arada devam eden Suriye iç savaşından ka- • Doğukapı-Erivan-Nahçıvan-Bakü demir-
çan Ermeniler, Dağlık Karabağ’a yerleşmeye başla- yolu hattı,
dılar. Bu göç, günümüzde de devam etmektedir. • Doğukapı-Bakü otoyol projesi.
Türkiye ve AB, Güney Kafkasya’da barış ve is- Bu projeler, ‘Modern İpek Yolu’ ismi altında veya
tikrarın yeniden bozulmaması konusunda ortak ‘Orta Koridor’ olarak bilinmektedir.
fayda algılamışlardır. Ancak Rusya, tüm çabalara Öte yandan 7 Mayıs 2013 tarihinde, Bakü’de
rağmen, Gürcistan’la Abhazya ve Güney Osetya ‘Güney Kafkasya Forumu’ toplantısı yapılmıştır.
konularını görüşmeye yanaşmamakla birlikte; bu Türkiye’nin de desteklediği bu Forum kapsamında
ülke ile ilişkilerinin normalleştirilmesi için bahsi Azerbaycan ve Gürcistan ilişkileri daha da pekiş-
geçen iki problemli bölge dışında her türlü görüş- miştir. İşgalci Ermenistan doğal olarak bu süreç-
melere açık olduğunu da bildirmiştir. Bu iki ülke ten dışlanmıştır. Türkiye de bu Foruma her türlü
arasındaki ilk temaslar 15 Aralık 2012’den itibaren desteği vermiş ve etrafındaki coğrafyadan sorumlu
İsviçre’nin Cenevre kentindeki görüşmelerle sağ- olduğunu göstermeye çalışmıştır.
lanmaya çalışılmıştır. Ermenistan’la ilişkilerin gelişmesi yönünde bir
7 Mart 2013 tarihinde ise Türkiye Dışişleri Ba- güdüleyici söz konusu olmamıştır. Üstelik Türkiye-
kanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ve Rusya Dı- Ermenistan sınırında sürüsünü otlatan Türk vatan-
şişleri Bakan Yardımcısı, Devlet Sekreteri Grigory daşı bir çoban, 1 Ağustos 2013 tarihinde Ermeni bir-
Karasin, Moskova’da yaptıkları toplantıda Güney liklerinden açılan ateş sonucu öldürülmüştür. Türk
Kafkasya ve Orta Asya (Avrasya) odaklı gelişmeleri Dışişleri Bakanlığı, bu saldırıyı şiddetle kınamıştır.
ele alarak ortaklaşa işbirliği imkânlarını gözden ge- Bu arada, 2009 yılında oluşturulan Türk Dili
çirmişlerdir. Aynı gün Rus Dışişleri Bakanı Sergey Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi (Türk Konseyi)
Lavrov, Türkiye’yi ziyaret etmiştir. Ayrıca Türkiye vasıtasıyla, Türkiye ile Türk dünyası arasındaki da-
ile Rusya, Bakü’de düzenlenen Dünya Ekonomik yanışma daha da geliştirilmeye çalışılmıştır. Bilhas-
Forumu’nda enerji konularında ortaklaşa/karşılıklı sa 15 Ağustos 2013 tarihinde Azerbaycan’ın fiilen
bağımlılık iradesini güçlendirme yönünde ilişkile- devraldığı ‘Türk Konseyi Dönem Başkanlığı’ sırasın-
rini perçinlemişlerdir. da, bu kurum daha aktif olarak çalışmaya başlamış-
Gürcistan ise, Tiflis’te yapılan NATO Par- tır. Rus lider Vladimir Putin ise, 2 Aralık 2013’teki
lamenterler Asamblesi toplantısında Başbakan Erivan ziyaretinde “Rusya’nın, Güney Kafkasya’dan
Bidzina İvanişvili’nin ağızından (29 Nisan 2013) asla ayrılmayacağı” teminatını vererek, her şart al-
ülkesi için ana yönelim güzergâhı olarak Batıyı tında Ermenistan’ın yanında yer alacağını vurgu-
gördüğünü açıkça dile getirmiştir. Bu yaklaşım- lamıştır (The Central Asia-Caucasus Analyst, 11
dan esinlenen Türkiye, Güney Kafkasya’da ‘Bölgesel Aralık 2013). Buna karşın dönemin Türk Dışişleri
Entegre Ulaştırma Koridorları’ projesine daha faz- Bakanı Ahmet Davutoğlu, niha-î hedeflerinin sa-
la destek verme arayışı içinde olmuştur. Dönemin vaşmak değil, ‘Ermenistan ile ilişkilerini normalleş-
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu bu projeye şu tirmek’ olduğunu bir kez daha ifade etmiştir.
sözlerle desteğini sunmuştur: “Bir gün eminim,

144
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

28 Kasım 2013’teki AB-Doğu Ortaklığı zirve- can, Gürcistan ve Türkiye topraklarını işgal ede-
sinde AB ile Gürcistan arasında “Ortaklık ve Kap- rek, mono etnik bir Ermeni Cumhuriyeti kurma-
samlı Serbest Ticaret Antlaşması” paraf edilmiştir. yı amaçladığını” ifade etmiştir (Haberler.com, 21
Bunun ardından Azerbaycan’ın Gence kentinde Kasım 2014). Bagirov’a göre, ‘Güney Kafkasya’nın
Türkiye-Azerbaycan-Gürcistan Dışişleri Bakanları en önemli sorunu, güvenlik sorunudur’. Rusya ise
Ahmet Davutoğlu, Elmar Memmedyarov ve Maia 25 Kasım 2014’te Abhazya Özerk Cumhuriyeti ile,
Panjikidze 19 Şubat 2014 tarihinde bir araya ge- ‘İttifak ve Stratejik Ortaklık Antlaşması’ imzalaya-
lerek, ‘bölgesel güvenlik’ ve ‘enerji nakil hatları’ me- rak, bölgesel güvenlik sorunlarına bir yenisini daha
selelerindeki son durumu ortaklaşa olarak bir kez ekleme sinyali vermiştir. Gürcistan da buna hemen
daha ele almışlardır. Davutoğlu, bu vesileyle Ahıs- gerekli sözel tepkiyi göstermiştir. Ancak bu konuda
ka Türklerinin Gürcistan’daki anayurtlarına geri daha farklı bir girişimi olmamıştır.
dönmelerinin önemini yeniden vurgulama ihtiyacı Öte yandan Putin, 10 Aralık günü Türkiye ile
hissetmiştir. Hatta bu konuyu, “üç ülkenin ortak arasındaki ‘Türk Akımı’ projesini devreye sokar-
barış projesi” olarak tanımlamıştır. Ancak bu mese- ken, Güney Akım’ın iptal edildiğini duyurmuş-
leler ele alınırken, 2014 yılı başları itibarıyla Rusya tur. Bu gelişmelerle eşzamanlı olarak ise, Türkiye,
ile Ukrayna arasında Kırım Krizi ortaya çıkmış ve Ermenistan’ın da Güney Kafkasya halkasına katıl-
olay giderek tırmanmıştır. masını arzu ettiğini açıklamıştır. Bununla birlikte
Bölgeye etki edebilecek boyutlarda tırmanan 17 Mart 2015 tarihinde Kars’ta Trans-Anadolu
kriz koşulları karşısında bile, ortak enerji projele- Doğalgaz Boru Hattı’nın (TANAP) temel atma tö-
rinden vazgeçilmediği bir kez daha müşahede edil- reni yapılmıştır.
miştir. Azerbaycan, 12 Mart 2014 tarihinde kendi Bahsi geçen bu proje kapsamında Azerbaycan’ın
Devlet Petrol Fonu aracılığıyla Güney Kafkasya Şahdeniz-2 bölgesindeki doğalgaz, Azerbaycan ve
Gaz Koridoru çerçevesinde Şahdeniz-2, TANAP ve Gürcistan üzerinden (Güney Kafkasya Doğalgaz
TAP projelerini yönetecek Azeri şirketine 2,5 mil- Boru Hattı vasıtasıyla) Türkiye’nin Bulgaristan
yar dolarlık kredi vermeyi kararlaştırmıştır. sınırına erişecek olan Trans-Anadolu Doğalgaz
Öte yandan Suriye’deki gelişmeleri ele almak Boru Hattı (TANAP) ve Yunanistan-Arnavutluk-
üzere 14 Mart 2014 tarihinde Türkiye, Azerbay- İtalya’dan geçecek Trans-Adriyatik Doğalgaz Boru
can ve İran Dışişleri Bakanları Van’da bir araya gel- Hattı (TAP) aracılığıyla Avrupa’ya ulaştırılacaktır.
mişlerdir. Bu ülkeler arasında kriz yönetiminden 12 Şubat 2015 tarihinde Bakü’de Güney Gaz Ko-
sorumlu olacak bir “üçlü mekanizma” oluşturul- ridoru Danışma Konseyi’nin bakanlar düzeyindeki
muştur. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ise, 6 Mayıs ilk toplantısı düzenlenmiştir. Taraflar, projenin bir
2014 tarihinde Tiflis’te Aliyev ve Margvelaşvili’yle an önce gerçekleşmesi için kararlı olduklarını vur-
bölgesel üçlü zirvede biraraya gelmiştir. Gül zirve- gulayan bir ortak bildiri metnine imza atmışlardır.
de Türk dış politikasıyla ilgili şöyle bir tespitte bu-
lunmuştur: “Biz, Kafkasya’nın yüksek dağlarını bir
duvar olmaktan çıkardık; bir kapı, bir işbirliği alanı
Azerbaycan-Ermenistan Cephesinde
haline getirdik” (AlJazeera Türk, 6 Mayıs 2014). Artan Gerginlikler
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ikinci Azerbaycan ile Ermenistan arasında uzun süren
resmî ziyaretini KKTC’den sonra, 2 Eylül günü görüşmelerle herhangi bir başarı elde edilememe-
(2014) Azerbaycan’a yaparak, bu ülkeye olan des- si sonucunda, cephedeki gerginlik her geçen gün
teğini bir kez daha gösterme imkânı yakalamıştır. tırmanmıştır. Azerbaycan 2016 yılının Mart ayı
Yüzyılın Sözleşmesi’nin 20. Yıldönümünde (20 Ey- boyunca Ermenistan’ın, cephe bölgesine (ateşkes
lül 2014 tarihinde) Bakü’ye giden Enerji Bakanı Ta- hattına) askerî tatbikatlar adı altında güç takviye-
ner Yıldız ise, Güney Kafkasya Gaz Koridoru’nun sinde bulunduğu ve bunun, muhtemel bir saldırı
temel atma törenine katılmıştır. için hazırlık şeklinde olduğunu beyan etmiştir.
Ardından Ermenistan tarafından, sivilleri hedef
Bölgesel koşulların kemikleştirdiği Dağlık
alan saldırılar başlatılmıştır. Aynı anda Azerbaycan,
Karabağ uyuşmazlığı bir türlü çözülememiştir.
topçu ateşiyle karşılık vermiştir. 1 Nisan 2016 gece
Azerbaycan’ın Ankara Büyükelçisi Faig Bagirov,
yarısı, Azerbaycan-Ermenistan sınırında son za-
21 Kasım 2014 tarihinde “Ermenistan’ın Azerbay-
manların en şiddetli çatışmaları meydana gelmiştir.

145
Türkiye-Güney Kafkasya Ülkeleri İlişkileri

Azerbaycan tarafı bu çatışmanın neticesinde Talış • En sonunda ise, Dağlık Karabağ’ın statüsü
köyü civarındaki Seysulan ve Lele tepelerini kont- Azerbaycan, Ermenistan ve Dağlık Karabağ
rol altına aldığını açıklamıştır. Ermenistan tarafı halkının katılımıyla yapılacak bir ortak re-
ise, Azerbaycan’ın bu açıklamalarını kesin bir dille ferandum vasıtasıyla belirlenmelidir.
reddetmiştir. 1 Nisan’da başlayan ve 5 Nisan’a ka- Öte yandan Rusya’nın, son dönemlerde Erme-
dar süren bu çatışmalar (4 Gün Savaşı), tarafların nistan’daki (bilhassa da Türkiye sınırına çok yakın
karşılıklı olarak ateşkese hazır olduklarını ilan et- bir mevkide bulunan Gümrü Askerî Üssü’ndeki)
meleriyle sona ermiştir. askerî varlığı giderek artmıştır. Türkiye ise, böl-
Çatışmaların ardından bir AGİT heyetinin genin genelinde ‘çok taraflılığı’ desteklemeye
bölgede yaptığı incelemeler neticesinde, Erme- devam etmiştir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
ni Ordusu’nun bu çatışma sürecinde ‘beyaz fosfor Erdoğan, Bakü Kongre Merkezi’nde düzenlenen
maddesi’ içeren mermiler kullandığı tespit edilmiş- BM-Medeniyetler İttifakı 7. Küresel Forumu’nun
tir. Savaşta 6 sivil hayatını kaybederken, 26 kişi de 26 Nisan’daki (2016) açılış toplantısına iştirak
yaralanmıştır. Ermeni Ordusu sivillere karşı misket etmiştir. Türkiye, 2005 yılından beri, İspanya ile
bombası da kullanmıştır. birlikte bu ittifakın öncülüğünü yapmaktadır.
Tarafların tam ateşkes düzenine geçebilmeleri Nitekim Azerbaycan da bu projeye oldukça sıcak
ise henüz mümkün olmamıştır. Azerbaycan’ın An- bakmış ve 2016 yılının ülkede ‘çok kültürlülük yılı
kara Büyükelçisi Bagirov, “Şu an taraflar arasında olarak kutlanmasını’ kararlaştırmıştır. Cumhurbaş-
herhangi bir anlaşma olduğunu söylemek için çok kanı Erdoğan, Forumda yaptığı konuşmada, “Bu
erken” tespitinde bulunmuştur (Ajans Haber, 11 forumun ittifakımıza Güney Kafkasya ve Orta
Nisan 2016). Uzun yıllardır AGİT-Minsk Grubu Asya’nın zengin kültürel mirasından faydalanma
tarafından sürdürülen barış yönlü müzakerelerin imkânı sunacağına inanıyorum” demiştir, (T.C.
somut bir başarıya ulaştığını söylemek ne yazık ki Cumhurbaşkanlığı, 26 Nisan 2016).
mümkün olmamıştır. Müzakerelerde Azerbaycan’ın
resmî tutumu ise şu istikamette olmaya devam et- Bölgede Artan Gerginliğin Başlıca
miştir: ‘Ermeniler, ön şart ileri sürmeksizin önce-
Nedenleri
likle tüm Azerbaycan topraklarından çıkmalıdırlar.
Ancak bu şart yerine getirildikten sonra, Dağlık Ka- Bölgede son zamanlarda yeniden depreşen si-
rabağ bölgesinin statüsü meselesi bir ortak referan- lahlı çatışmaların temel nedeninin ağırlıklı olarak
dum yoluyla çözümlenebilir.’ Azerbaycan’ın, Dağ- Dağlık Karabağ meselesi değil, TANAP projesi ol-
lık Karabağ meselesine ilişkin en güncel tavrı budur. duğu da ileri sürülmektedir. Nitekim TANAP pro-
jesine göre, Hazar’dan Türkiye’ye 2018 yılına kadar
Rus lider Putin de taraflar arasında arabulucu-
fazladan yılda 16 milyar metreküp, 2026 yılına ka-
luk yapmıştır. İlham Aliyev ve Serz Sarkisyan, 20
darsa 31 milyar metreküp doğalgaz akacaktır. Bu-
Haziran 2016’da St. Petersburg’da Dağlık Karabağ
nun 6 milyarı Türkiye tarafından kullanılacak, ge-
gündemli bir toplantı yapmışlardır. Toplantının
riye kalanı ise AB ülkelerine gidecektir. Türkiye’ye
sonucunda, çözümün sadece uluslararası hukuk
Ortadoğu bölgesinden gelecek boru hattı projeleri
kuralları çerçevesinde sağlanabileceği üzerinde,
IŞİD ve PYD gibi faktörler tarafından engellenin-
çok genel ve yüzeysel ifadeler içeren bir ortak irade
ce, Kafkasya koridoru ön plana çıkartılmak isten-
sergilenebilmiştir. Türkiye’nin de desteklediği bu
mişti. Bunun akabinde ise, Dağlık Karabağ prob-
Azeri yaklaşımına göre, yapılması gerekenler 4 aşa-
lemi yeniden hortlatılmaya ve böylece bu hattın
mada şöyle olmalıdır:
önüne de engel çıkarılmaya çalışıldı. TANAP vası-
• Azerbaycan ülkesinin toprak bütünlüğü ko- tasıyla Türkiye üzerinden AB istikametinde akacak
runmalıdır, doğalgaz hacminin aşamalı olarak %450’lere varan
• Daha önce kabul edilen Madrid Prensipleri oranda artacak olduğu bir ortamda, üstelik bu hat-
çerçevesinde, Dağlık Karabağ’ın etrafındaki tın, Azerbaycan ve Gürcistan ekonomilerini daha
Ermeni işgal fiili sonlandırılmalıdır, da canlandıracağı beklentileri söz konusuyken, Er-
• Dağlık Karabağ ile Ermenistan arasındaki menistan süreçten iyice dışlanacaktır. Ayrıca 2026
koridorun (Laçin Koridoru’nun) durumu, yılına kadar Türkiye üzerinden geçecek Azeri do-
müzakerelerle belirlenmelidir, ğalgazının 7 milyardan 31 milyar metreküpe çıkar-

146
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

tılacak olması, AB’nin Rusya’ya olan enerji bağım- Fakat öte yandan Azerbaycan ‘düşen enerji fi-
lılığını ve dolayısıyla doğalgaz fiyatlarını nispeten yatlarından’ ve ‘kaybedilmiş topraklarından mü-
düşürecektir. Yani düşünülen bu hat, Rusya’yı da tevellit çektiği ağrılardan’; Ermenistan ise, ‘dias-
rahatsız etmiştir. Bu şartlar karşısında çatışmala- porasına olan ekonomik bağımlılık’ ve bir çeşit
rın, TANAP’ın geçeceği hatta sıçratılması halinde, ‘askerî devlete dönüşmekten’ mustariptir. Türki-
Türkiye ve Rusya’nın da Dağlık Karabağ mesele- ye Cumhuriyeti Hükümeti’nin Başbakan Vekili/
sinde yüz yüze gelme ihtimali ortaya çıkacaktır. Bu Yardımcısı Numan Kurtulmuş’a göre de (6 Nisan
gelişmeler ve ihtimaller karşısında bile, ABD tıpkı 2016), “Dünya, Dağlık Karabağ sorununda tam
Ortadoğu meseleleri (başta da Suriye olmak üze- bir çifte standart uygulayarak” başarısız olmuştur
re) karşısında olduğu gibi, oldukça karışık gördüğü (Haberler.com, 6 Nisan 2016). Dağlık Karabağ
Güney Kafkasya meselelerine de pek angaje olmak meselesi, son çatışmalara kadar, Suriye iç savaşı-
istememiştir. Hâlbuki bu tavrı, hem bölgesel güç nın devam ettiği 5 yıl boyunca (2011-2016) gün-
dengesi, hem de ABD’nin bölgesel prestij ve çıkar- demde genelde ikinci plana kalmıştır. Ermenistan
ları için yararlı olmamıştır. Türkiye ise bu krizlere Cumhurbaşkanı Sarkisyan da çatışmalar devam
tek başına müdahil olmak istememektedir. Dağlık ederken, sürekli olarak “Türkiye’nin karışmama-
Karabağ’daki son çatışmaların, bazı gözlemciler ta- sı” yönünde uyarılarda bulunmuştur. Bu süreçte
rafından, esasında Türkiye ile Rusya arasındaki bir her şeye rağmen, Azerbaycan’a desteğini açıkla-
vekâlet savaşı (Proxy War) niteliğinde olduğu yö- yan tek ülke yine de Türkiye olmuştur. Sarkisyan
nünde yorumlandığı da görülmüştür. Bu dondu- ise, olası bir savaş çıkması halinde, Ermenistan
rulmuş çatışmada ilan edilen ateşkes ise, her zaman olarak “Dağlık Karabağ’ın bağımsızlığını tanıya-
kırılgan kalmaya devam etmiştir. Çatışmanın her caklarını” ilan ederek, Türkiye’yi bu meseleden
iki tarafı da bu gibi ateşkes zamanları müddetince, uzak tutmaya çalışmıştır. Ermeni lider ayrıca sü-
müttefikleri (Türkiye ve Rusya) tarafından sürek- rekli olarak 1994 ateşkesine de atıfta bulunarak,
li olarak silahlandırılmışlardır. Zaten Azeri lider Azerbaycan’ın bu meselenin çözümü için mutlaka
Aliyev, kendi halkına, devamlı olarak, Ermenilere Dağlık Karabağ otoritesi ile doğrudan müzakere-
karşı kaybedilmiş olan toprakların bir gün mutlaka lerde bulunması gerektiği çağrılarını dile getirme-
geri alınacağını vaat etmektedir. ye devam etmektedir.

Öğrenme Çıktısı
5 Bölgedeki olaylar üzerinde Türkiye’nin oluşturduğu etkileyici gücü ifade edebilme

Araştır 5 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Türkiye’nin Güney Kafkas- Ermenistan’ın ekonomik Türkiye’nin, Azerbaycan-


ya stratejisinde, enerji pro- durumunun, bölgedeki so- Ermenistan cephesindeki
jelerinin yeri nedir? runların çözümüne etkisini gelişmelere karşı diplomatik
değerlendirin. tavrını anlatın.

147
Türkiye-Güney Kafkasya Ülkeleri İlişkileri

Güney Kafkasya’nın temel sorunlarını ve


1 bu bölgenin Türkiye açısından taşıdığı
önemi değerlendirebilme
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

Güney Kafkasya nispeten küçük bir bölge olmasına karşın,


Türkiye’nin Güney Kafkasya
Politikası önemli sorunları vardır. Bölgede yer alan Azerbaycan ile Erme-
nistan arasında hâlâ halledilememiş olan Dağlık Karabağ uyuş-
mazlığı mevcuttur. Gürcistan’ın Abhazya, Güney Osetya gibi
bölgelerinde ayrılıkçılık sorunu yaşanmaktadır. Bölgede Azer-
baycan önemli petrol ve doğal gaz kaynaklarına sahiptir. Tür-
kiye bölgeye bütünsel olarak bakar. Bölgedeki ülkelerin toprak
bütünlüklerini destekler. Uyuşmazlıkların barışçıl yöntemlerle
çözümlenmesi için elinden geleni yapar. Bölgenin barışa ka-
vuşması, Türkiye’nin çıkarınadır. Bu durumda Türkiye, Orta
Asya’ya daha kolay ulaşabilir. Bölgenin kaynakları da Türkiye
üzerinden daha rahatça taşınabilir.

Türkiye’nin Soğuk Savaş’ın ardından


2 Azerbaycan ile ilişkilerini ve bu
bölgedeki değişimleri açıklayabilme

Türkiye’nin Azerbaycan ile 1992 yılında başlayan resmi ilişkileri


Türkiye-Azerbaycan İlişkileri kısa sürede sorunsuz ve sıcak bir zemine oturtulmuştur. İlişkiler
“bir millet, iki devlet” söylemine dayalı olarak yürütülmektedir.
Azerbaycan ve Ermenistan arasında, eskilere uzanan problem-
ler vardır. Bu etkileşimlerde Türkiye, Azerbaycan’ın yanında yer
almıştır. Ermenistan ise sırtını Rusya’ya dayamaya çalışmıştır.
Türkiye, Ermenistan’ın toprak işgallerine göz yummamasına
rağmen, askerî olarak müdahale etme konusunda ABD ve Rus-
ya tarafından kontrol edilmiştir. Ekonomik ilişkiler açısından
Azerbaycan, enerji zenginliğini Batılı piyasalara intikal ettirme
yolu olarak Türkiye’yi görmektedir.

Türkiye’nin Soğuk Savaş’ın ardından


3 Ermenistan ile ilişkilerini ve bu
bölgedeki sorunları tanımlayabilme

SSCB dağıldıktan sonra Ermenistan’ı hukuksal olarak tanıyan


Türkiye-Ermenistan İlişkileri Ankara, diplomatik ilişkiye girmiş değildir. Bunun üç sebebi
bulunmaktadır. Bunlardan biri, soykırım iddialarıdır. Diğeri,
bağımsızlıktan sonra, Ermenistan’ın Doğu Anadolu Bölge-
mizden “Batı Ermenistan” olarak bahsetmesidir. Son sebep
ise Dağlık Karabağ ve çevresinin işgalinin sürmesidir. Türkiye,
Ermenistan’a tepki olarak sınır kapılarını kapatmış ve bu ülke-
ye ambargo-abluka uygulama kararı almıştır. Ermeniler, Dağlık
Karabağ’ı ve çevresindeki 7 ili işgal etmişlerdir. 1994 ateşkesin-
den beri, bu sorun çözülememiştir. Ermenilerin Gürcistan ile
de bazı sıkıntıları mevcuttur. Buna karşın Gürcistan’ın Türkiye
ve Azerbaycan’la ilişkileri çok olumlu seviyededir. Bu üç ülke
arasında enerji ve ulaşım hatları oluşturulmuştur. Ermenistan
ise tecrit durumundan kurtulabilmiş değildir.

148
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Türkiye’nin Soğuk Savaş’ın ardından


4 Gürcistan ile ilişkilerini siyasi, askeri ve
ekonomik boyutlarıyla açıklayabilme

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


Türkiye-Gürcistan ilişkileri dostluk ve işbirliği temelinde eşit
Türkiye-Gürcistan İlişkileri düzeyde egemen iki devlet ilişkisi şeklinde devam etmektedir.
Türkiye’nin Gürcistan’ın toprak bütünlüğüne ve bağımsızlığı-
na ilişkin hassasiyeti devlet politikası olarak yerleşmiştir. Ancak
Gürcistan’ın tam olarak kurtulamadığı ve tarihten gelen negatif
bazı Türk algıları bulunmaktadır. Rusya’nın yüzyıllarca Türkle-
ri Gürcülere yönelik tehdit unsuru olarak göstermesinin, bu bi-
lincin oluşmasında büyük etkisi olmuştur. Bu endişelerin orta-
dan kalkması, iki devlet arasındaki normal ilişkilerin gelişimi ile
mümkün hâle gelmiştir. Batılılaşmak isteyen Gürcistan Türkiye
üzerinden hareket etmek durumundadır. Ancak, maruz kaldığı
bölünme tehditleri, Gürcistan’ı genelde doğuya ve kuzeye ya-
kınlaşma zorunda bırakmıştır.

Bölgedeki olaylar üzerinde


5 Türkiye’nin oluşturduğu etkileyici
gücü ifade edebilme

Türkiye, bölgedeki gelişmeleri yakından takip etmektedir. Ama


Türkiye’nin Kafkasya’da
Güvenlik ve İstikrar Arayışları ne yazık ki Ermeni-Azeri çatışmalarına direkt müdahale edeme-
miştir. Diğer bölgesel güçlerin de taraf olabileceğinden çekin-
miştir. Her şeye rağmen, Türkiye, Azerbaycan’ın destekçisidir.
Öte yandan, Ermenistan’ı da tamamen ihmal etmiş değildir.
Onunla da uygun zeminde ilişkileri normalleştirmenin peşin-
dedir. Gürcistan’daki içsel çekişmelere de müdahale etmemiştir.
Türkiye, Gürcistan’ın toprak bütünlüğünden yanadır. Genel
olarak Güney Kafkasya bölgesinde diplomatik, ekonomik,
kültürel ve kısmen de askerî araçlarla etki etme kabiliyetine
sahiptir. Türkiye, bu ülkelere kendi ayakları üzerinde, insanca
ve demokratik perspektifte durmayı önermektedir. Onlar için
adeta, bir model ülke sıfatını taşımaktadır. Onların iç işlerine
karışmaktansa sakınmaktadır.

149
Türkiye-Güney Kafkasya Ülkeleri İlişkileri

1 Aşağıdakilerden hangisi Türkiye’nin Güney 5 Türk Hükümeti özel olarak hangi hadiseden
Kafkasya’ya yönelik dış politikasının temel ilkele- sonra, 3 Nisan 1993 tarihinde almış olduğu bir
rinden biridir? kararla Ermenistan’a giden insanî yardımlar dâhil,
neler öğrendik?

tüm sınır geçişlerini kapatmıştır?


A. Böl ve yönet stratejisi izlemek.
B. Bölgesel uyuşmazlıkları körüklemek. A. Kelbecer’in işgali. B. Agdam’ın işgali.
C. Bölgesel uyuşmazlıkları görmezden gelmek. C. Hocalı katliamı. D. Şuşa’nın işgali.
D. Bölgedeki uyuşmazlıkların barışçıl yollarla çö- E. Laçin koridorunun işgali.
zümlenmesini sağlamak.
E. Ermenistan’ı ortadan kaldırmaya çalışmak.
6 Ermeniler, BM Güvenlik Konseyi’nin 822
no.lu kararına uymayınca, Türkiye Ermenistan’a
karşı, hangi müeyyideyi hayata geçirmiştir?
2 SSCB’nin yıkılmasına kadar, Türkiye’nin A. Ermeni mallarına boykot uygulanması.
Azerbaycan’a yönelik politikası hakkında hangisi B. Sınır kapılarının kapatılması.
söylenemez? C. Ambargo ve abluka.
A. Türkiye bir kez de olsa Azerbaycan ile aramız- D. Büyükelçinin geri çağırılması.
daki mezhepsel farklılığımızı vurgulamıştır. E. Ermeni Büyükelçisinin ‘istenmeyen adam’ ilan
B. Azerbaycan Meclisi’nin bağımsızlık ilanı kara- edilip, sınırdışı edilmesi.
rını hemen tanımamış ve SSCB’nin yıkılmasını
beklemiştir. 7 2002’den günümüze Türkiye, Ermenistan’a
C. Bölgedeki çatışmalarda arabuluculuk yapmak yönelik olarak, aşağıda belirtilen girişimlerden
istediğini açıklamıştır. hangisini yapmamıştır?
D. SSCB yıkılıncaya kadar, Türkiye Bakü’de Büyü- A. İyi komşuluk ilişkilerini tesis etmeye çalışmıştır.
kelçilik açmamıştır. B. Ermenistan’la aramızdaki sınır kapılarını açmıştır.
E. Bölgede gerginliği artırıcı kışkırtmalardan sa- C. 2005 yılında Ortak Tarih Komisyonu kurma
kınmıştır. girişiminde bulunmuştur.
D. Futbol diplomasisini desteklemiştir.
3 Azeri-Ermeni çatışmasında Türkiye’nin öner- E. Ermenistan’la aramızda iki önemli protokol
diği koridor formülü nasıl bir karasal bağlantı seçe- imzalanmıştır.
neği sunmaktadır?
A. Sadece Dağlık Karabağ ile Ermenistan arasında 8 Gürcistan, 1999 yılında Avrupa Konseyi’ne
bir koridor. üye olurken, ön şart olarak hangi halkın yurtlarına
geri dönüşünü kabul etmiştir?
B. Sadece Azerbaycan ile Nahçıvan arasında bir
koridor. A. Ahıska Türklerinin. B. Ermenilerin.
C. Azerbaycan ile Ermenistan arasında bir koridor. C. Azerilerin. D. Abhazların.
D. Türkiye ile Azerbaycan arasında bir koridor. E. Acaralıların.
E. Hem Azerbaycan ile Nahçıvan, hem de Ermenistan
ile Dağlık Karabağ arasında karşılıklı iki koridor. 9 Aşağıdakilerden hangisi Türkiye’nin Gürcis-
tan’daki askerî faaliyetlerinden biri değildir?
4 Aşağıdakilerden hangisi 2002 yılından bugü- A. Tesislerin modernizasyonu.
ne Türkiye ile Azerbaycan arasında sorun oluşturan B. Düzenli ordunun oluşturulması.
konulardan biri olmuştur? C. Ayrılıkçı etnik grupların birliklerine destek verilmesi.
D. Askerî eğitim verilmesi.
A. Azerbaycan-İran yakınlaşması. E. Ortak tatbikatlar düzenlenmesi.
B. Haydar Aliyev’e yapılan darbe teşebbüsleri.
C. Fransız Senatosu’nun çıkardığı soykırım yasasına 10 Ağustos 2008’de gerçekleşen Rus-Gürcü
ortaklaşa tepki verilmesi konusundaki uyuşmazlık. Savaşı’nın diğer adı nedir?
D. Bayrak krizi.
E. Minsk Grubu eşbaşkanlığı konusundaki giri- A. Altıgün Savaşları. B. Beş Gün Savaşı.
şimlerimizin desteklenmemesi. C. Çeçenistan Savaşı. D. Karabağ Savaşı.
E. Abhazya Savaşı.

150
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Yanıtınız yanlış ise “Türkiye’nin Güney Kaf- Yanıtınız yanlış ise “Türkiye-Ermenistan
1. D 6. C
kasya Politikası” konusunu yeniden gözden İlişkileri” konusunu yeniden gözden geçi-
geçiriniz. riniz.

neler öğrendik yanıt anahtarı


2. C Yanıtınız yanlış ise “Türkiye-Azerbaycan İliş- 7. B Yanıtınız yanlış ise “Türkiye-Ermenistan İliş-
kileri” konusunu yeniden gözden geçiriniz. kileri” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

3. E Yanıtınız yanlış ise “Türkiye-Azerbaycan İliş- 8. A Yanıtınız yanlış ise “Türkiye-Gürcistan İliş-
kileri” konusunu yeniden gözden geçiriniz. kileri” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

4. D Yanıtınız yanlış ise “Türkiye-Azerbaycan İliş- 9. C Yanıtınız yanlış ise “Türkiye-Gürcistan İliş-
kileri” konusunu yeniden gözden geçiriniz. kileri” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

5. A Yanıtınız yanlış ise “Türkiye-Ermenistan İliş- 10. B Yanıtınız yanlış ise “Türkiye-Gürcistan İliş-
kileri” konusunu yeniden gözden geçiriniz. kileri” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Araştır Yanıt
5 Anahtarı

Bu, Türkiye’nin bir tercihi olmayıp Ermenistan’ın üç temel yaklaşım ve giri-


Araştır 1 şiminin bir sonucudur. Bunlar; soykırım iddiaları, bazı Türk topraklarına yö-
nelik sahibiyet iddiaları ve Dağlık Karabağ ile çevresini işgal altında tutmaya
devam etmeleridir.

Aliyev başa geçince, selefi Elçibey’in yaptığı hatalardan uzak durmaya ve dış
Araştır 2 politikasını da mümkün olduğunca hissî olmaktan ziyade, mantıki ve gerçekçi
temellere oturtmaya çalışmıştır.

11 Eylül sonrasında ABD açısından Afganistan’a ve Orta Asya’ya, Kafkasya


üzerinden giden tüm yolların açılması ve işletilmesi başlı başına önemli bir
Araştır 3 konu haline gelmiştir. Dolayısıyla ABD, Türkiye-Ermenistan sınır kapılarının
açılması ve Türkiye ile Ermenistan arasındaki diplomatik ilişkilerin, ‘soykırım
konusunu’ gözden uzak tutarak tesis edilmesi maddesini gündeminin ilk sı-
ralarına almıştır.

O dönemde Rusya, Gürcistan’daki etnik gerginlikleri körükleyince, Tiflis Yö-


Araştır 4 netimi hayati bir ikilemde kalarak Rusya’nın desteğini istemekten başka bir
çıkar yol bulamamıştır.

Türkiye açısından, Güney Kafkasya stratejisinin temel 3 sütunu ortaklık, re-


fah ve barıştır. Enerji ve ulaşım projelerinin bölgeyi karşılıklı bağımlılık ve
Araştır 5 işbirliği çerçevesinde birbirine bağlaması beklenmektedir. Bölgede yaşanan
krizlere rağmen enerji projelerine devam edilmektedir.

151
Türkiye-Güney Kafkasya Ülkeleri İlişkileri

Kaynakça internet kaynakları


Bağış, E. “Türkiye’nin Avrupa Birliği Üyeliği Daha Bagirov, F. “Karabağ’da İşgal Bitmeden Barış
Etkin Bir Avrupa Komşuluk Politikasının Gelmez”, Ajans Haber, 11 Nisan 2016, http://
Anahtarıdır”, Dış Ticarette Durum, Sayı 76, www.ajanshaber.com/isgal-bitmeden-baris-
Aralık 2012. gelmez-haberi/347005
Demirağ, Y. (2005). Bağımsızlıktan Kadife Devrime “BM Medeniyetler İttifakı 7. Küresel Forumu’nda
Türkiye-Gürcistan İlişkileri. Uluslararası Yaptıkları Konuşma”, Türkiye Cumhuriyeti
İlişkiler Dergisi, (2/7), Güz, 125-155. Cumhurbaşkanlığı, 26 Nisan 2016, http://
www.tccb.gov.tr/konusmalar/353/43875/bm-
Günay, A.C. (2009). Gürcistan Sorunları
medeniyetler-ittifaki-7-kuresel-forumunda-
Bağlamında Türkiye ve Rusya Federasyonu’nun
yaptiklari-konusma.html
Politikaları. (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi).
Bursa: Uludağ Üniversitesi SBE. “Bölgesel Entegre Ulaştırma Koridorları Projesi”,
HABERLER.COM, 2 Mayıs 2013, http://
İşyar, Ö.G. (2004). Bölgesel ve Güvenlik Çıkarları
www.haberler.com/bolgesel-entegre-ulastirma-
Bağlamında Sovyet-Rus Dış Politikaları ve
koridorlari-projesi-4583847-haberi/
Karabağ Sorunu. İstanbul: Alfa.
“Dağlık Karabağ Konferansı”, HABERLER.COM,
İşyar, Ö.G. (2006). Türkiye’nin Azerbaycan-
21 Kasım 2014, http://www.haberler.com/
Ermenistan Uyuşmazlığına Yönelik Politikaları:
daglik-karabag-konferansi-6708740-haberi/
1992-2004. Demirağ, Y. ve Karadeli, C. (der.).
Geçmişten Günümüze Dönüşen Orta Asya ve HABERLER.COM, 6 Nisan 2016, http://www.
Kafkasya. Ankara: Palme Yayıncılık, 241-310. haberler.com/kurtulmus-aa-editor-masasi-na-
konuk-oldu-8330590-haberi/
Kasım, K. (2002). Türk-Ermeni Barışma Komisyonu:
Kısa Süren Bir Diyalog Girişimi. Stratejik Khachatrian, H. “‘Russia will not abandon the
Analiz, (22), http://www.eraren.org/tur/eren. Caucasus’ Putin tells Armenia”, The Central
html. Asia-Caucasus Analyst, 11 December 2013,
https://www.cacianalyst.org/publications/field-
Oran, B. (2002). 1990-2001 - Küreselleşme
reports/item/12875-russia-will-not-abandon-
Ekseninde Türkiye: Dönemin Bilançosu.
the-caucasus-putin-tells-armenia.html
Oran, B. (der.). Türk Dış Politikası: Kurtuluş
Savaşı’ndan Bugüne Olgular, Belgeler, Süleymanov, A. “Ermenistan Neredeyse Tamamen Elit
Yorumlar, 2. Cilt. (2. Baskı). İstanbul: İletişim Ailenin Özel İş Yerine Dönüşmüştür”, Haberciniz,
Yayınları, 203-242. 17 Haziran 2014, http://haberciniz.biz/
azerbaycanin-kars-baskonsolosu-suleymanov-
ermenistan-neredeyse-tamamen-elit-ailenin-
2954586h.htm
“Tiflis’te Üçlü Zirve”, Al Jazeera Türk, 6 Mayıs 2014,
http://www.aljazeera.com.tr/haber/tifliste-uclu-
zirve

152
Bölüm 6
Türkiye-Orta Asya Devletleri İlişkileri

1 2
Türkiye ve Orta Asya Sovyetler Birliği Dönemi
öğrenme çıktıları

1 Orta Asya’nın Türkiye açısından jeostratejik 2 Soğuk Savaş döneminde Türkiye ile Orta
önemini açıklayabilme Asya arasındaki ilişkileri açıklayabilme
1993 - 2002 Dönemi
1991 - 1993 Dönemi

3 4
4 1993 - 2002 döneminde karşılıklı ilişkilerin
3 1991 - 1993 döneminde Türkiye ile Orta gerilemesinin ve Türkiye’nin bölgedeki
Asya arasındaki siyasi, ekonomik, kültürel etkisinin azalmasının nedenlerini
ve askeri ilişkileri ifade edebilme açıklayabilme

2002 - 2015 Dönemi

5
5 2002 sonrası dönemde Türk Dış
Politikasının Orta Asya’ya ilişkin yaklaşımını
açıklayabilme ve bu dönemde atılan
adımları sıralayabilme

Anahtar Sözcükler: • Büyük Oyun • Türk Yüzyılı • Türk Zirvesi • TİKA • TÜRKSOY
• Orta Asya Devletleri • Avrasya Jeopolitiği • TÜRKPA

154
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

GİRİŞ TÜRKİYE VE ORTA ASYA


İngiliz coğrafyacı Mackinder, Orta Asya bölge- İngiliz İmparatorluğunun gücünü yitirmesi ve
sini, Doğu Avrupa ile birlikte, dünyanın merkezi Çarlık Rusya’sının dağılmasıyla birlikte, iki emper-
olarak tanımlamıştı. Mackinder’a göre, dünyanın yalist güç arasındaki rekabet ortadan kalktı. Ancak
merkezini kontrolü altına alan ülke, önce iç hilali, stratejik ideolojik rekabet, II. Dünya Savaşı son-
ardından da dış hilali oluşturan bölgeyi kontrolü rası dönemde, Sovyetler Birliği ile Amerika Birle-
altına alabilecektir. Bu sayede, Orta Asya bölgesini şik Devletleri arasında yaşanmaya başladı. Çeşitli
işgal eden ülke, dünya siyasetini belirleyen ve dün- vesilelerle iki süper güç İran ve Afganistan’ı kendi
ya sistemine yön veren yegâne ülke haline gelecek- kontrolleri altına almak istediyseler de, başarılı ola-
tir. Kara Hâkimiyet Teorisi olarak adlandırılan bu madılar. Bu dönemde, Türkiye de, bu rekabet içeri-
teorik yaklaşım, halen jeopolitik kuramlardan biri- sinde, NATO’nun kanat ülkesi rolünü üstlenmişti.
sini oluşturmakta ve Alexander Dugin, Zbigniew 1985 yılında Sovyetler Birliği Genel Sekreterliğine
Brzezinski ve Ahmet Davutoğlu gibi stratejistlerin Mikhail Gorbaçov’un gelmesi, bu stratejik rekabe-
bölgeye ilişkin değerlendirmelerine teorik temeli tin gerilemesine giden yolu açmış oldu. Gorbaçov,
oluşturmaktadır (Davutoğlu, 2001:97-109). Sovyetler Birliği’ndeki kötü gidişatı durdurmak
için, Glasnost ve Perestroyka politikalarını (Efegil,
2001:1-12) uygulamaya başladı. Ancak bu politi-
Kara Hakimiyet Teorisi İngiliz coğ- kalar, beklentilerin aksine Sovyetler Birliği’nin da-
rafyacısı Mackinder tarafından ortaya
ğılma sürecini hızlandırdı. 19 Ağustos 1991 yılında
atılmıştır. Avrasya jeopolitiği, dünyanın
merkezi olarak tanımlanır. Bu bölgeye gerçekleştirilen başarısız askeri darbenin ardın-
hakim olan, iç hilali kontrolü altına ala- dan, Sovyetler Birliği kısa sürede dağıldı. Üç Slav
bilecektir. İç hilali kontrolü altına alan, Cumhuriyeti’nin Bağımsız Devletler Topluluğu’nu
dış hilali hakimiyeti altına alabilecektir. kurmasıyla birlikte, Sovyetler Birliği resmen sona
Sonuçta dünyaya hakim hale gelecektir. erdi. Bu süreç, Kafkas ve Orta Asya Cumhuriyetle-
rinin bağımsızlık yolunu da açmış oldu.
Mackinder’ın ortaya attığı Kara Hâkimiyet Te- Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte, Orta
orisine uygun olarak Batı’da ilerleme imkânı bula- Asya ve Hazar Havzasında bir güç boşluğu ortaya
mayan Çarlık Rusya’sı, 1552’lerden itibaren yönü- çıktı. Dönemin siyaset bilimcileri ve stratejistleri,
nü, Orta Asya ve Kafkasya (Doğu ve Batı Türkistan) bu boşluğun ya İran ya da Türkiye tarafından dol-
coğrafyasına çevirmişti. Diğer taraftan İngiliz İmpa- durulacağını öngörüyorlardı. Bu akademisyenlere
ratorluğu da, Hindistan’daki sömürgeci emellerini göre, “Yeni Büyük Oyun”, bölgede Türkiye ile İran
düşünerek bölgede yayılmacı politikalar izliyordu. arasında yaşanacaktı. Bir yanda İslamcı rejime sa-
1900’lere gelindiğinde, Çarlık Rusya’sı, Kafkasya ve hip İran, diğer yanda İslam ülkesi olan ancak de-
Orta Asya işgalini tamamlayarak Afganistan sınırına mokratik, laik ve serbest pazar ilkelerini benimse-
dayanmıştı. İngiliz İmparatorluğu da, Afganistan’a miş Türkiye, bu oyunda rol üstlenmişlerdi. Ancak
güneyden ulaşmıştı. Böylece bir yandan İran, diğer zaman içerisinde stratejik denkleme; Rusya, Çin,
yandan Afganistan, iki sömürgeci İmparatorluk ara- Avrupa Birliği (AB), Amerika Birleşik Devletleri
sında tampon bölge görevi görmeye başladılar. Bir- (ABD) ve Hindistan gibi güçlü aktörler de dâhil
birlerine üstünlük sağlayamayacaklarını anlayan iki olmaya başladı.
İmparatorluk, bu iki ülkeyi, kendi aralarında “tam- Orta Asya bölgesinde bu stratejik rekabetin ya-
pon sınır” olarak bıraktılar. Çarlık Rusya’sı ile İngi- şanmasının sebeplerine kabaca bakınca şu unsurla-
liz İmparatorluğu arasında yaşanan bu sömürgeci rı sıralamak mümkündür: Bölgenin sahip olduğu
mücadeleye, tarihçiler ve siyaset bilimcileri, “Büyük eşsiz jeostratejik konumu (Davutoğlu, 2001:202-
Oyun” adını vermektedir (Togan, 1981:213-237). 206), ekonomik imkânları ve yer altı kaynakları.

Büyük Oyun, 19. Yüzyılın başında, Çar- Hazar Havzasında yaklaşık 200 milyonluk
lık Rusyası ile İngiliz İmparatorluğunun, bir nüfus yaşamaktadır. Bu da, çok ciddi
Asya coğrafyasında hakimiyetlerini kurma
bir pazar imkânı anlamına gelmektedir.
mücadelesine verilen isimdir.

155
Türkiye-Orta Asya Devletleri İlişkileri

Tablo 6.1 Hazar Havzasının Doğal Gaz Rezervleri (trilyon metreküp)


Ülke İspatlanmış Muhtemel Toplam
Azerbeycan 0,9 1 1,9
Kazakistan 1,8 2,5 4,3
Türkmenistan 2 4,5 6,5
Özbekistan 1,9 1 2,9
Toplam 6,6 9 15,5
Kaynak: www.eia.doe.gov.

Tablo 6.2 Hazar Havzasının Petrol Rezervleri (milyar varil)


Ülke İspatlanmış Muhtemel Toplam
Azerbeycan 12,5 32 44,5
Kazakistan 29 92 121
Türkmenistan 1,7 38 39,5
Özbekistan 0,594 2 2,594
Toplam 43,794 164 207,794
Kaynak: www.eia.doe.gov.

Orta Asya Havzasında yaşananlar, Türk insanını ve Türk dış politikasını da doğrudan ve gözle görülür
düzeyde etkilemiştir. Bölgeye coğrafi yakınlığı, Orta Asya ülkeleri arasındaki dinsel, dilsel, tarihsel ve kül-
türel bağları nedeniyle, Türkiye’nin bölgedeki jeostratejik rekabete ve bölgesel gelişmelere kayıtsız kalması
mümkün değildi. Hatta Türk siyasetçilerinin ifade ettiği gibi, “bu bir zorunluluk idi ve Türkiye’ye tarih
bazı sorumluluklar yüklemekteydi” (Kılıç, 2009; Laçiner, 2008).

Öğrenme Çıktısı
1 Orta Asya’nın Türkiye açısından jeostratejik önemini açıklayabilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Orta Asya devletleri bağım- “Büyük Oyun” kavramı ile


“Yeni Büyük Oyun” arasın- Dünya enerji sektörü ile ti-
sızlıklarını kazanınca, ne-
daki bağlantıyı irdeleyin. cari ilişkiler üzerinden Orta
den Batılı akademisyenler,
Asya bölgesinin jeostratejik
Türkiye ile İran arasında Neden büyük devletler, rekabetteki konumunu an-
stratejik rekabetin yaşana- Orta Asya bölgesine tarih latınız.
cağını öngördüler? boyunca ilgi duymuştur?

156
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

SOVYETLER BİRLİĞİ DÖNEMİ nitelendirdi. Türkiye, Gorbaçov’un glasnost ve


“Dış Türkler” ve komünizm tehlikesi konu- perestroyka politikalarına rağmen, Sovyet Cum-
sunda, Sovyetler Birliği ile Türkiye Cumhuriyeti, huriyetleriyle ilişkilerini Moskova üzerinden sür-
1920’lerde karşılıklı bir uzlaşma içerisine girmişti. dürmeye özel önem gösterdi. Dönemin Cumhur-
1921 yılında, Türkiye, Enver Paşa önderliğinde başkanı Turgut Özal, Moskova’ya gerçekleştirdiği
Orta Asya’da görülen ve Basmacı Hareketi (Yalçın- Mart 1991 tarihli gezisi sırasında, Ukrayna, Azer-
kaya, 1997:305-320) olarak adlandırılan Turancı baycan ve Kazakistan’a gitti. Kazakistan ile bilimsel
akımlara destek vermeyeceğini, bunun karşılığın- ve teknik işbirliği ile kültürel değişim anlaşmaları
da ise, Sovyetler Birliği de, Türkiye’de komünizmi imzaladı. Almatı-İstanbul arasında doğrudan tari-
yayma konusunda herhangi bir girişim içerisinde feli uçak seferlerinin başlatılması konusunu görüş-
olmayacağını kabul ediyordu. Böylece Türkiye’de tü. Mayıs 1991’de ise Kırgızistan Cumhurbaşkanı,
“Dış Türkler” konusu, resmi dış politika söyle- Ankara’ya geldi. Haziran 1991’de, İstanbul’da-
minde gündeme gelmedi. Türkiye, Sovyetler Bir- ki Dünya Ekonomik Forumu’na katılmak üzere
liği yıkıldığı ana kadar, geleneksel olarak Sovyet Türkiye’ye gelen Tacikistan Cumhurbaşkanı, Türk
Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB)’nin iç işle- yetkililer ile görüştü. Eylül 1991’de ise, Kazakistan
rine müdahale etmemeye, Sovyet Türk Cumhuri- Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, Ankara’ya
yetleriyle doğrudan ilişki kurmamaya ve SSCB’nin gelerek “Amaçlar ve Hedefler Ortak Bildirgesini
bağımsızlığını tehdit edici tavırlardan ve söylemler- imzaladı. Bu doğrudan temaslara rağmen, Türkiye
den uzak durmaya çalıştı. Türk Cumhuriyetleri ile bölge devletlerinin egemenliklerini tanıma konu-
kurulan kültürel ilişkiler de, Moskova üzerinden sunda isteksiz davrandı. Çünkü Türkiye, Sovyetler
yürütüldü. Ekonomik alanda herhangi bir işbirliği Birliği ile ilişkilerini sıkıntıya sokacak herhangi bir
öngörülmedi (Aydın, 2003: 366-371). davranışta bulunmaktan sakındı (Turan, Turan ve
Bal, 2004: 291-326; Hale, 2003: 307-346).
Türkiye, Eylül 1991’de bölgedeki gelişmeleri in-
celemek üzere, iki diplomatik heyeti, bölgeye gön-
Dış Türkler kavramıyla, Misak-ı Milli sı-
derdi. Heyetlerden birisi, Azerbaycan ve Orta Asya
nırları dışında yaşayan Türkler kastedilmek-
devletlerine; diğeri de Ukrayna, Moldova, Gür-
tedir. Türkiye, Dış Türkler ile ilgilenmeyi
cistan ve Ermenistan’a gitti. Azerbaycan ve Orta
emperyalist emelleri çağrıştırır diye tercih
Asya devletlerini ziyaret eden Türk heyeti, bölge
etmemiştir. Daha çok uluslaşma, devletleş-
devletlerine Türkiye’nin bölgeye ilişkin yakın ilgi-
me süreçlerine odaklanmıştır. Sovyetlerin
sini aktarırken bu devletlerin Türkiye’den beklen-
bağımsızlığını tehdit edici tavırlardan ve
tilerini öğrenmeye çalıştı. Heyet üyeleri Ankara’ya
söylemlerden uzak durmaya çalışmıştır.
döndükleri zaman, hazırladıkları raporlarında şun-
ları tavsiye ettiler: Bu devletler, Türkiye ile ticari
Bu politika, 1989’lara kadar Türk karar vericile- ilişkilerini geliştirmeye, ortak yatırım yapmaya ve
ri tarafından titizlikle izlendi. Aslında Türk siyaset- Türkiye’ye eğitim için öğrenci ve personel gönder-
çileri, bu mevcut politikadan memnun idi. Çünkü meye istekliydiler. Türkiye’yi model ülke olarak
Sovyetler Birliği ile yaşanan ideolojik rekabetten algılıyorlardı. Türkiye tarafından tanınmayı talep
istifade eden Türkiye, Soğuk Savaş döneminde ediyorlardı. Ancak heyet, tanınmanın “daha uygun
güvenlik ve dış politikasını, Batı ile olan ittifak zamanda” gerçekleştirilmesini önerdi. Bu bağlam-
ilişkilerine ve ABD tarafından algılanan jeostrate- da, Ankara’ya ziyaretleri sırasında, Türkiye, Orta
jik önemine dayandırmıştı. Bu sayede, bir yandan Asya devletlerinin tanınma yönündeki taleplerine
Sovyet tehdidine karşı ABD ve NATO’nun güven- olumlu yanıt vermedi (Aydın, 2003: 366-371).
lik garantisini üzerinde hissediyordu, diğer yandan Özellikle 19 Ağustos 1991 tarihinde gerçekleş-
Batılı müttefiklerinden askeri ve mali yardım alabi- tirilen başarısız askeri darbenin ardından, Sovyet-
liyordu (Aydın, 2003: 366-371). ler Birliği hızlı bir şekilde dağılma sürecine girdi.
Hatta 1986 yılında Kazakistan’da ve 1990’da Bu durumda, Türkiye’nin geleneksel politikasını
Azerbaycan’da yaşanan gelişmelere karşı, gelenek- sürdürmesi imkânsızdı. Diğer taraftan Sovyetler
sel politikası çerçevesinde tepki veren Türkiye, Birliği’nde görülen Batı yanlısı tavırlar ve ardın-
bu gelişmeleri, Sovyetler Birliği’nin “iç işi” olarak dan 1991 yılındaki resmi dağılma süreci, Avrupa

157
Türkiye-Orta Asya Devletleri İlişkileri

kıtasında daha güvenli bir coğrafyanın ortaya çık- önünde politik, ekonomik ve psikolojik avantajlar
masına neden oldu. Hatta dünya siyasetinde daha elde edebileceği tarihi bir fırsat vardı. Bağımsızlık-
barışçıl bir dönemden bahsedilmeye başlandı. Al- larının ilk günlerinde, Orta Asya devletleri de, özel-
manya ve Fransa gibi Avrupa ülkeleri tarafından likle bağımsızlıklarını pekiştirmek, dünyada saygın
NATO’nun Avrupa güvenliğindeki yeri sorgulan- bir konum edinebilmek ve statü kazanabilmek için
dı. Bu durum, Türk siyasetçileri için hiç de arzu Türkiye’nin desteğine ihtiyaç duyuyorlardı. Bu
edilmeyen bir sonucun ortaya çıkmasına neden talepler de, Türk karar vericilerinin bölgeye daha
oldu. Artık Türkiye, Batı nezdinde stratejik önemi- fazla ilgi duymalarına neden oluyordu (Çaman,
ni kaybediyordu ve Batılı müttefiklerinin askeri ve 2006:185-214).
mali desteğini yanında hissetmiyordu. Bu nedenle Dış dünyada yaşanan bu gelişmeler ile birlikte,
jeostratejik açıdan Türkiye kendisini bir boşlukta Türk kamuoyunda görülen milliyetçi söylem ve
bulmuştu (Bal, 2001: 327-344). İran’ın bölgede etkin konuma gelme girişimleri,
Ancak bu durum uzun sürmedi. Kısa süre- Türkiye’yi, bölgeye ilişkin politikasını değiştirme-
de, küresel barış yönündeki temenniler boşa çık- ye zorladı. Artık Türkiye, 1991 yılının son ayla-
maya başladı. Çünkü devletiçi çatışmalarda hızlı rında, Sovyetler Birliği’ni endişeye sevk etmeme
bir artış görüldü (Yılmaz, 2007:11-37). Böylece politikasından vazgeçmeye başladı. 8 Aralık 1991
Türkiye’nin çevresinde istikrarsızlık alanları arttı. yılında Sovyetler Birliği’nin resmen yıkılması ve
Ayrıca Avrasya jeopolitiğinde güç boşlukları ortaya Bağımsız Devletler Topluluğu’nun kurulması,
çıkmaya başladı. Bu da, bölgesel liderlik konusun- Türkiye’yi, bölge devletlerini resmen tanıma ko-
da yıkıcı rekabetin ortaya çıkmasına neden oldu. nusunda cesaretlendirdi. TBMM’de yapılan gö-
Özellikle 1989 yılında Avrupa Birliği’ne başvurusu rüşmelerin ardından, Türkiye, 16 Aralık 1991 ta-
ret edilen Türkiye için, bölgedeki durum, “bir cesa- rihinde, Orta Asya devletlerinin tamamını tanıdı
retlendirici” veya diğer bir ifadeyle “yeniden hayata (Aydın, 2001:271-292).
dönüş için bir ilaç” gibi geldi. Artık Türkiye’nin

Öğrenme Çıktısı
2 Soğuk Savaş döneminde Türkiye ile Orta Asya arasındaki ilişkileri açıklayabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Sovyetler Birliği’nin dağıl- Sovyet lideri Gorbaçov’un Türkiye’nin Soğuk Savaş


ması Türkiye için neden glasnost ve perestroika poli- döneminde Orta Asya’ya
olumsuz bir gelişme olarak tikalarına karşı Türkiye’nin yönelik izlediği politikası-
değerlendirildi? tutumunu değerlendirin. nın gerekçelerini anlatın.

158
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

1991 - 1993 DÖNEMİ tılı güçler, İran’ın bölgede ortaya çıkan güç boşlu-
8 Aralık 1991 günü Bağımsız Devletler Top- ğunu doldurmasından endişe ediyorlardı ve bunun
luluğu’ nun kurulmasıyla birlikte, Türkiye, Soğuk yerine mevcut boşluğun Türkiye tarafından doldu-
Savaş döneminde izlediği geleneksel dış politika rulmasını arzu ediyorlardı. Bu durum, kendi ulusal
anlayışından uzaklaşmaya başladı. Artık Orta Asya çıkarlarına daha uygundu (Aydın, 2003: 366-371).
devletleriyle ilişkilerini, siyasi ve ekonomik birlikte- Dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal da,
lik temelinde ve Türkiye’nin bölgesel liderliğine da- “Yeni Osmanlıcılık (Yavuz, ve Kasım 2001: 35-
yanan anlayış çerçevesinde geliştirmeye gayret eden 64)” kavramını, dış politika anlayışının merkezine
Türkiye, daha duygusal ve yer yer “Pan-Türkizmi” oturtarak 21. yüzyılın, “Türk Yüzyılı” olacağını be-
çağrıştıran söylemler benimsedi. lirtiyordu (Yılmaz, 2010:419-438). Cumhurbaşka-
nı Özal; etnik, dinsel, tarihsel ve dilsel bağları kul-
lanarak Türkiye’nin Ortadoğu, Kafkaslar ve Orta
Orta Asya’ya Genel Yaklaşım Asya’da etki alanını genişletmesini arzu ediyordu.
Türkiye, Orta Asya’daki gelişmelere hazırlıksız Bu bölgelerde etkisini geliştiren Türkiye, dünya
yakalanmıştı. Bunun nedenleri şöyle sıralanabilir: siyasetinde etkin bir aktör olabilecekti. Bu düşün-
1. Türkiye’nin geleneksel politikasını son ana ka- celer temelinde, ekonomik ve siyasal düzeyde bir
dar sürdürmesi, 2. Uluslararası sistemdeki mevcut “Türk Ortak Pazarı” ve “Türk Siyasi Birliği” gibi
dengeyi bozar düşüncesiyle bu devletler ile doğru- görüşleri, seyahatlerinde ve Türk Zirvesinde ses-
dan ilişki kurmak istememesi ve 3. Sovyetler Bir- lendirmeye başladı. Başbakan Demirel de, Nisan
liği’ndeki gelişmeler hakkında yeterli bilgiye sahip - Mayıs 1992’de gerçekleştirdiği Orta Asya gezi-
olunmaması. (Turan ve Turan, Bal; 2004). Döne- sinde; “Türk Milletler Topluluğu” veya “Bağımsız
min Başbakanı Süleyman Demirel, “Adriyatik’ten Türk Devletler Birliği” gibi önerileri gündeme ge-
Çin Seddi’ne Türk Dünyası”ndan bahsediyordu. tirdi. Aynı geziye katılan Milliyetçi Hareket Partisi
Ancak Meryem Kırımlı’ya göre, “Türk neslinden Genel Başkanı Alparslan Türkeş; bölgesel ve ulus-
olan millet ve gruplar tarihlerinin hemen hemen lararası sorunlar ile ortak konuları değerlendirecek
hiçbir devrinde Balkanlardan Çin Seddi’ne kadar “Devlet ve Hükümet Başkanları Konseyi”’nin ku-
olan alanda tek bir yönetim sistemi altında yaşama- rulmasını önerdi (Yuvalı, 2006: 389-411).
yı başaramadı” (2001: 359-372). Bu düşünceler ışığında, Türkiye, aşağıdaki il-
Demirel’e göre, uluslararası sistem radikal şe- keleri, Orta Asya’ya yönelik dış politikasının temel
kilde değişime uğramıştı. Artık blok sistemi sona hedefleri olarak benimsedi:
ermişti. Türkiye, yeni politik ve iktisadi oluşumun, 1. Orta Asya devletlerinin devletleşme süreçle-
diğer bir ifadeyle “Avrasya’nın tam merkezi”ndeydi. rine destek vermek,
Bu durum, Türkiye’nin bölgesel ve uluslararası so-
2. Ekonomik ve siyasi reform süreçlerine kat-
rumluluklarını artırmıştı. Bu da Türkiye’yi bölge-
kıda bulunmak,
sel güç olmak zorunda bırakıyordu (Musaoğlu ve
Efegil, 2008:151-160). Türkiye’nin sorumlulukları 3. Dünya ile bütünleşmelerine yardımcı olmak,
arasında, Orta Asya devletlerinin dünyayla bağlantı 4. İkili ilişkileri, karşılıklı çıkarlar ve egemen
kurmalarına yardımcı olmak, kimliklerini belirle- eşitlik ilkeleri temelinde geliştirmek,
melerine destek vermek ve bölgesel istikrara katkı 5. Doğu - Batı enerji koridorunu hayata geçir-
sağlamak gibi adımlar yer alıyordu. Enerji kaynak- mek (Musaoğlu ve Efegil, 2008: 151-160;
ları, ekonomik potansiyeli ve Türkiye’ye sunduğu Efegil, 2006: 271-296).
liderlik fırsatları nedeniyle stratejik açıdan büyük
bir öneme sahip olan bölge devletleri, Demirel ve
Özal’a göre, İslami rejime sahip İran modelinden Somut Adımlar
ziyade, İslam, demokrasi, insan hakları ve pazar Dış politika hedeflerini hayata geçirmek için
ekonomisini bünyesinde barındıran Türk modeli- Türkiye, 1991 - 1993 yılları arasında gözle görü-
ni benimsemeliydiler (Turan, Turan ve İdris Bal, lür düzeyde çeşitli alanlarda adımlar attı. Önce-
2004:291-326). Bu politikaya, o dönemde başta likle ortak sorunlara karşı ortak pozisyon almak,
ABD olmak üzere, Batılı devletler de destek veri- var olan dilsel ve kültürel farklılıkları azaltarak
yordu (Mustafa Aydın, 2001:271-292). Çünkü Ba- ekonomik işbirliği alanları açmak ve dış politi-

159
Türkiye-Orta Asya Devletleri İlişkileri

kada ortak tavırlar takınmak amacıyla Türkiye, “Türk Zirveleri’nin” düzenlenmesine ön ayak oldu.
Bu zirvelerin ilki, 30 - 31 Ekim 1992 tarihinde Ankara’da gerçekleştirildi. Bu zirve sırasında, Cum-
hurbaşkanı Özal; Türk Ortak Pazarı, Türk Kalkınma ve
Yatırım Bankası gibi önerileri dile getirdi ve Türkiye’ye
petrol ve doğalgaz boru hatları konusunda garantiler ve-
Türk Zirveleri’nin ikincisi, 18-19 Ekim
rilmesini bekledi (Çaman, 2006:185-214; Aydın, 2003:
1994’te İstanbul’ da; üçüncüsü, 28 Ağustos
366-371). Fakat zirve sırasında, Orta Asya devletleri,
1995’te Bişkek’te; dördüncüsü, 21 Ekim
Türkiye’nin bu beklentilerini karşılayacak somut adım
1996’ta Taşkent’te; beşincisi, 9 Haziran
atmaktan sakındılar. Her ne kadar bağımsızlıklarının ilk
1998’ de Astana’ da; altıncısı, 8 Nisan 2000’
günlerinde Orta Asyalı liderler, Türk modelini örnek ala-
de Bakü’ de; yedincisi, 26 Nisan 2001’ de
caklarını belirten beyanatlarda bulunsalar ve Türkiye’yi
İstanbul’ da; sekizincisi, 17 Kasım 2006’ da
“büyük ağabey” ve “sabah yıldızı” gibi nitelendirseler de,
Antalya’ da; dokuzuncusu, 3 Ekim 2009’
Rusya’yla ilişkilerine zarar verebileceğini düşündükleri
da Nahçıvan’ da ve onuncusu da, 15 Eylül
için dini ve/veya etnik kıstaslara göre ortaya çıkabilecek
2010’ da İstanbul’ da gerçekleştirildi. Orta
oluşumlara karşı olduklarını söyleyerek Zirveden hemen
Asya devletleri, o dönemde, ciddi düzeyde
önce Türkiye tarafından tek taraflı olarak hazırlandığı
Rus azınlık nüfusuna sahipti. Rusya’nın
anlaşılan siyasi ve ekonomik işbirliğine yönelik bildirile-
etki sahası içerisindeydiler. Çünkü bu ülke-
ri imzalamadılar. Hatta Dağlık Karabağ sorununa ilişkin
lerin ekonomik, sosyal ve siyasal altyapıları,
olarak Azerbaycan’ı ve Kıbrıs’taki gelişmelerden ötürü
büyük ölçüde Rusya’ya bağımlıydı.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni açıkça desteklemek-
ten sakındılar (Yılmaz, 2010: 419-438).

Tablo 6.3 Rus Nüfusun Bölge Ülkelerine Dağılımı (2012)


Ülke Yüzdesi
Azerbeycan 2
Kazakistan 25.6
Kırgızistan 12.5
Özbekistan 5.5
Türkmenistan 4
Tacikistan 1.1
Kaynak: DEİK Ülke Raporları, 2012.

Diğer taraftan Orta Asya devletleri, bu dönemde, Batılı ülkelerle işbirliği yapabilmek ve uluslararası/
bölgesel örgütler bünyesinde ilişkiye girebilmek için Türkiye’nin Batı dünyası nezdindeki konumundan
faydalanmak istiyorlardı (Çaman, 2006:185-214). Bağımsızlıklarını pekiştirmek için Batılı devletler
ve bölgesel/uluslararası örgütler ile ilişki içerisinde olmayı gerekli görüyorlardı. Bölge devletlerinin bu
yöndeki ihtiyaçlarını yerinde tespit eden Türkiye, Dışişleri Bakanlığı kanalıyla, Orta Asyalı devletlerin
diplomatlarına meslek içi eğitim programları düzenledi. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı, Avrupa
Konseyi, Karadeniz Ekonomik İşbirliği, Birleşmiş Milletler ve Ekonomik İşbirliği Örgütü gibi bölgesel
ve uluslararası örgütlere üyelik başvuruları yapmalarına ve hatta üye olmalarına ön ayak oldu (Can ve
Uulu, 2009: 11). 1992 yılında, Türkiye’nin desteği sayesinde, Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan,
Tacikistan, Kırgızistan, Kazakistan ve Afganistan, Ekonomik İşbirliği Örgütüne üye oldular. Ancak
yetersiz altyapı, İran ve Türkiye gibi güçlü üyelerin yetersiz mali güce sahip olması ve üye ülkeler ara-
sında yeterli işbirliği ortamının oluşturulamaması gibi nedenlerden ötürü, Örgüt istenen düzeyde başarı
gösteremedi. Bölge ülkelerinin eğitimli personel ihtiyacını karşılayabilmek için 10 bin öğrenciye burs
imkanı sağlandı.

160
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Tablo 6.4 Türkiye’de Öğrenim Gören Orta Asyalı Öğrenciler (Eylül 2015)
Ülkeler Öğrenci Sayısı
Azerbeycan 6901
Kazakistan 1306
Kırgızistan 1410
Özbekistan 39
Tacikistan 50
Türkmenistan 6941
Toplam 16547
Kaynak: (Fahri Türk, 2010: 1-17; Kalkınma Bakanlığı, 2015).

Milli Eğitim Bakanlığı ve özel vakıflar, bölgede, ortaöğretim kurumları, liseler ve üniversiteler açtılar.
Türkçenin bölgedeki gençler tarafından öğrenilmesi için Türkiye’de TÖMER ve bölgede de Türkçe Mer-
kezleri faaliyete geçirildi.

Tablo 6.5 MEB’in açtığı eğitim kurumları


Ülke Kurum Sayısı
Azerbeycan 4
Türkmenistan 4
Kırgızistan 6
Özbekistan 7
Tacikistan 1
Kaynak: Kalkınma Bakanlığı, 2015.

1992 yılında Kazakistan’da Uluslararası Hoca Ahmet Yesevi ve 1995 yılında da Kırgızistan’da Manas
Üniversitesi eğitim faaliyetine başladı. Bu alanda yapılan faaliyetlerin amaçlarını şu şekilde özetleyebiliriz:
Türk Cumhuriyetleri ve Topluluklarının eğitim düzeyini geliştirmek, yetişmiş insan gücüne olan gereksi-
nimi karşılamaya yardımcı olmak, Türkiye dostu genç bir nesil yetiştirmek ve Türk Dünyasıyla kalıcı bir
kardeşlik ve dostluk köprüsü kurmak.
Ayrıca 1991, 1992 ve 1993 yıllarında, Türkiye, Türk devletleri ve toplulukları arasında ortak alfabe
belirleyebilmek için bir dizi konferanslar düzenledi. Ancak katılımcılar tarafından ortak bir alfabe benim-
senmedi. Yine de Türkiye’nin teşvikiyle, Orta Asya devletleri, zaman içerisinde Latin alfabesine geçtiler.
Türkiye’nin o dönemdeki dil politikası, Türk Devletleri ve Toplulukları arasında geniş coğrafyada dilsel
iletişimi geliştirerek ortak bir yazılı kültür oluşturmayı hedefliyordu.
Türkiye, bu bağlamda, Orta Asya devletlerinde izlenmek üzere, TRT Avrasya kanalını yayına başlattı.
Dini alanda ise, Türkiye ile Orta Asya devletleri arasında karşılıklı işbirliğinin bu dönemde arttığı görül-
mektedir. Öncelikle Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı, bölgeye çok sayıda dini kitap gönderdi, din görevlisi
görevlendirdi. Bölgede yeni camiler inşa edildi. Azerbaycan, Kırgızistan ve Türkmenistan gibi ülkelerde,
İlahiyat Fakülteleri kuruldu. Avrasya İslam Konseyi de faaliyete geçirildi.

161
Türkiye-Orta Asya Devletleri İlişkileri

Tablo 6.6 Bölgeye Gönderilen Din Görevlisi Sayısı


Ülke Görevli Sayısı
Azerbeycan 8
Türkmenistan 7
Kırgızistan 4
Özbekistan 7
Tacikistan 4
Kazakistan 7
Kaynak: (Fahri Türk, 2010: 1-17).

Ekonomik ve ticari ilişkileri geliştirebilmek amacıyla da çeşitli adımlar atıldı. Öncelikle Türk Eximbank’ı,
bölgeye 1,1 milyar dolar yatırım kredisi açtı. Bu sayede bölgede faaliyet gösteren firmalara finansman ga-
rantisi sağlandı (Ayata, 2010:641-655; Hale, 2003:307-346).

Tablo 6.7 Eximbank Kredilerinin Dağılımı (milyon dolar)


Ülke Ayrılan Meblağ Kullanılan Meblağ
Azerbeycan 250 92
Kazakistan 240 213
Kırgızistan 75 48
Özbekistan 375 347
Türkmenistan 163 133
Toplam 1100 883
Kaynak: http://www.eximbank.gov.tr/TR,817/krediler.html

Dış Ekonomik İlişkiler Konseyi (DEİK) bünyesinde, 16 Kasım 1992’de Türkiye-Azerbaycan, 5 Aralık
1992’de Türkiye-Türkmenistan, 10 Aralık 1992’de Türkiye-Kazakistan, 25 Aralık 1992’de Türkiye-Kır-
gızistan ve 12 Nisan 1993’te de Türkiye-Özbekistan İş Konseyi kuruldu. Bu sayede ticari ilişkiler daha
kurumsal yapıya kavuşturuldu.

Tablo 6.8 Türkiye’nin Bölgeye Yönelik İhracat/İthalat Verileri (milyon dolar)


Ülke 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002
İhr İth İhr İth İhr İth İhr İth İhr İth İhr İth İhr İth İhr İth İhr İth İhr İth İhr İth
Kazakistan 20 10 68 44 132 32 151 87 164 100 211 165 213 254 96 296 119 347 120 91 158 202
Türkmenistan 7 21 84 77 84 66 56 112 65 100 117 73 95 42 107 67 120 98 105 72 109 99
Özbekistan 55 21 213 32 65 79 139 61 230 58 211 95 156 96 99 47 83 86 90 36 93 75
Kırgızistan 2 1 17 3 17 4 38 5 47 5 50 7 41 6 23 2 20 2 17 6 23 15

Ülke 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009


İhr. İth. İhr. İth. İhr. İth. İhr. İth. İhr. İth. İhr. İth. İhr. İth.
Kazakistan 234 266 355 442 459 558 696 993 1079 1284 890 2332 633 138
Türkmenistan 170 123 214 175 180 160 281 189 340 396 662 389 945 327
Özbekistan 138 99 145 178 151 261 176 415 225 613 337 580 279 413
Kırgızistan 41 11 75 13 89 14 132 27 181 45 191 48 140 31
Tacikistan 29 56 41 62 46 47 71 118 118 143 176 147 126 107

162
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Ülke 2010 2011 2012 2013 2014 2015


İhr. İth. İhr. İth. İhr. İth. İhr. İth. İhr. İth. İhr. İth.
Kazakistan 818 2471 947 3020 1068 3371 1039 3106 977 2453 750 1389
Türkmenistan 1139 386 1493 392 1480 303 1957 653 2232 624 1859 557
Özbekistan 282 861 354 939 449 813 563 815 603 780 489 711
Kırgızistan 129 31 189 52 257 4 388 36 421 65 294 77
Tacikistan 143 283 172 324 234 345 283 371 277 160 162 203
Kaynak: DEİK Raporları (www.deik.org.tr)

Ticari faaliyetleri desteklemek amacıyla Türkiye, bölge


ülkelerine dijital iletişim santralleri hibe etti. Türk Hava
Yolları da, 1992 yılında Bakü, Taşkent, Almatı ve daha son- Türkiye ile Türk Cumhuriyetleri arasında
ra da Aşkabat ve Bişkek tarifeli seferlerine başladı. Sarp Sı- 1986-1996 yıllarında 472 adet ikili ve 43
nır Kapısı açıldı. Bu sayede Türk tırları, Gürcistan ve Azer- adet çok taraflı olmak üzere 515 anlaşma
baycan üzerinden Orta Asya’ya kara yolu aracılığıyla ulaşma imzalandı.
imkânı buldu (Turan, Turan ve Bal, 2004:291-326).
Türkiye bölge ülkelerine askeri, emniyet ve istihbarat alanlarında da destek verdi. Bir yandan NATO’nun
Barış İçin Ortaklık bünyesinde bölge ülkelerinin askeri personeline eğitim verildi, diğer yandan bölge
ülkelerine askeri teçhizat ve malzeme desteği sağlandı. Terörle mücadele konusunda da taraflar işbirliği
içerisindedir. (Özkan, 2010:109-132).
Türkiye ile Orta Asya devletleri arasında ilişkileri daha kurumsal düzeyde yürütebilmek amacıyla Türkiye
İşbirliği ve Kalkınma Ajansı (TİKA) ile Türk Kültür ve Sanatları Ortak Yönetimi (TÜRKSOY) kuruldu.
24 Ocak 1992’de kurulan TİKA’nın hedefleri arasında, Türkiye ile bölge ülkeleri arasında ekonomik, tica-
ri, teknik, sosyal, kültürel ve eğitim alanlarında işbirliği projelerini geliştirmek, bölge ülkelerinin dünya ile
bütünleşmelerine yardımcı olmak yer almaktadır. Bunlara ek olarak piyasa ekonomisine geçişi hızlandırmak
için yapılması gereken kurumsal ve yapısal düzenlemeler ile proje ve programlara bağlı olarak insan gücü ih-
tiyaçlarını karşılama gibi faaliyetler de bulunmaktadır (Yılmaz, 2010: 419-438; Topbaş ve Turan, 2010:252).

Tablo 6.9 Tika’nın Projeleri (yüzdelik dağılım) (2014 verilerine göre)


Ülke Proje Kapsamı
Eğitim Sağlık Eko. Alty. idari ve Sivil Diğer Sosyal Diğer Üretim Sektörleri
Kazakistan 45,64 2 0,29 17,9 23,32 1,2 9,66
Türkmenistan 5,57 7,84 36,98 44,47 - 0,19 0,87
Özbekistan 5,15 48,54 0,21 32,68 5,05 0,04 21,52
Kırgızistan 12,17 28,30 4,58 13,12 35,23 - 6,61
Tacikistan 28,13 4,52 - 10,79 28,16 11,63 16,77
Kaynak: TİKA Faaliyet Raporu 2

Tablo 6.10 Bölge Ülkelerinin Aldığı Kalkınma Yardımı Miktarları (milyon dolar) (2004’ten 2015 yılına kadar)
Ülke Tutar
Kırgızistan 855
Özbekistan 75
Tacikistan 48
Türkmenistan 166
Kazakistan 522
Kaynak: Dışişleri Bakanlığı websitesi, Orta Asya Ülkeleriyle İlişkiler web sayfası.

163
Türkiye-Orta Asya Devletleri İlişkileri

12 Temmuz 1993’te kurulan TÜRKSOY’un amaçları arasında, Türk dili konuşan ülkeler arasında kül-
tür ve sanat alanlarında işbirliğinin geliştirilmesi ve Türkiye Türkçesi ile Latin alfabesinin yaygınlaştırılarak
Türk Cumhuriyetlerinde bunları kullanan okulların sayısının arttırılması gibi unsurlar bulunmaktadır
(Yılmaz, 2010:419-438).
Öğrenme Çıktısı
3 1991 – 1993 Döneminde Türkiye ile Orta Asya devletleri arasındaki siyasi, ekonomik,
kültürel ve askeri ilişkileri ifade edebilme

Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Türk karar vericilerinde,


geleneksel Orta Asya imajı
nedir? Türk Birliği hayata Bölge devletlerinin
Türk karar vericilerinin bu geçirilebilir mi? Türkiye’ye yaklaşımı ile
dönemde bu tür söylemleri
Bölgenin gerçekleri ile Türk karar vericilerinin
benimseme nedenleri neler
Türkiye’nin imkanlarını söylemlerini karşılaştırarak
olabilir?
düşünerek, hedeflerin haya- anlatın.
ta geçme ihtimalini tahmin
etmeye çalışın.

1993 - 2002 DÖNEMİ sırasında, Orta Asya devletleri ve Türkiye, Dağlık-


1991 - 1993 yılları arasında yaşanan heyecan, Karabağ sorununa barışçıl çözüm bulunması ve
1993 yılından itibaren yerini daha gerçekçi bir yak- petrol/doğalgaz boru hatlarının Türkiye üzerinden
laşıma bıraktı. Diğer bir ifadeyle, Türkiye ile Orta geçirilmesi konularında uzlaşmaya vardılar. Ağustos
Asya devletleri arasındaki ilişkiler daha pragmatist 1995’te Bişkek’te gerçekleştirilen Üçüncü Zirvede,
bir zemine oturmaya başladı. Ancak 1995’ ten son- taraflar, bölgesel işbirliği konusuna yoğunlaştılar.
ra 2002’lere kadar olan süreçte Türkiye’de yaşanan Bu zirveler esnasında, taraflar, enerji nakil hatları-
iç siyasi çekişmeler, koalisyon hükümetlerinin ya- nın oluşturulması, telekomünikasyon hizmetleri,
şadığı sıkıntılar, 1999 yılında Türkiye’nin Avrupa öğrenci değişim programları, sivil ve askeri perso-
Birliği’ne adaylık sürecinin başlaması ve 2001 yı- nelin eğitimi ile ulaştırma alanlarında bazı ortak
lında yaşanan siyasi ve ekonomik krizler, Türk Dış projeler gibi konuları görüştüler. Katılımcı ülkeler,
Politikasında, Orta Asya bölgesinin öneminin geri- proje bazlı daha gerçekçi sorunlar üzerine yoğunlaş-
lemesine neden oldu ( Mutlu, 2011). tılar (Hale, 2003:307-346).
Diğer taraftan Orta Asya devletleri, ortak bir
Türk kimliği oluşturmak yerine, mevcut devlet sis-
İlişkilerin Gerilemesi temlerini pekiştirecek ve meşrulaştıracak ayrı ulus-
Her ne kadar 1993 sonrası dönemde karşılıklı devlet kimliklerine sahip olmayı tercih ettiler. Bu
resmi ziyaretler devam etse ve Türk Zirveleri’nin da ortak tarih, siyasi ve kültürel birliktelik yakla-
düzenlenmesi sürse de, artık Türkiye’nin “bölgedeki şımlarını geçersiz kılıyordu. Çünkü ulus oluştur-
liderliği” ve “büyük ağabey” konumu, diplomatik ma düşüncesiyle, bu devletler, kendi tarihlerini,
söylemlerde dile getirilmiyordu. Rusya’nın diplo- kültürlerini, dillerini ve geleneklerini yeniden
matik baskısından ötürü, Orta Asyalı liderler, Ocak yazmaya ve inşa etmeye gayret ettiler. Bu çabalar
1994’te Bakü’de İkinci Zirvenin gerçekleştirilmesi neticesinde, ayrı ayrı Kazak, Türkmen, Özbek, Ta-
fikrine karşı çıktılar. Bunun üzerine Zirve, Ekim cik, Kırgız ve Azeri dili, tarihi, kültürü ve geleneği
1994’te İstanbul’da gerçekleştirilebildi. İkinci Zirve oluşturuldu.

164
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Ayrıca Orta Asya devletleri, Tacikistan ve Kır- enerji alanlarında ilişkilerini derinleştirmeye çalış-
gızistan gibi ülkelerde yaşanan iç çatışmalardan tı. Aynı şekilde Çin de, mevcut ekonomik kalkın-
oldukça etkilendiler. Böylece katılımcı demokra- masını sürdürebilir hale getirmek için Orta Asya
sinin kendilerine uygun olmadığına karar verdiler. bölgesindeki enerji alanlarına yatırım yapmaya ve
Bu nedenle Devlet Başkanları, zaman içerisinde ürettiği ucuz mamulleri de, Orta Asya pazarında
istikrarın, demokrasiden daha önemli olduğunu satmaya başladı. Bu da, bölgedeki ticari faaliyetleri
düşündüler. Ayrıca kabileci anlayışa sahip sosyo- daha rekabetçi düzeye getirdi (Güngörmüş Kona,
lojik yapıları da, bu konuda bazı sıkıntılar ortaya 2005:79-136; Efegil, 98-104).
çıkarıyordu. Bu faktörlerin etkisiyle, bölge liderleri Rusya’nın bölgedeki girişimlerinden etkilenen
Batı tarzı demokrasi ile serbest piyasa ekonomi- Amerikan ticaret ve enerji firmaları, 1997 yılın-
sine sıcak bakmadılar. Daha çok anayasal-patro- da, Yeni Orta Asya stratejisinin benimsenmesini
naj-otoriter rejimler (Efegil, 2006; Efegil Neziha sağladılar. Bu stratejide, ABD, açıkça Doğu-Ba-
Musaoğlu, 2007) inşa eden Orta Asya devletleri, tı enerji koridorunu ve bölgede faaliyet gösteren
Çin ve Güney Kore gibi ülkelerin yönetim anla- ve/veya gösterecek olan Amerikan firmalarını
yışlarını benimsediler. Böylece, Türk modeli tezi destekleyeceğini açıkladı. Ayrıca bölge devletleri-
sona ermiş oldu. Batılı devletler de, İran’ın İslami nin, demokratikleşme, uluslaşma ve devletleşme
rejiminin bölgede ortaya çıkan güç boşluğunu dol- süreçlerine ve dünya ile bütünleşmelerine büyük
durmasının mümkün olmadığını zaman içerisinde önem verdiğini ifade etti (Demirtepe ve Özkan,
anladılar. Çünkü Orta Asya devletleri, İran’ın İs- 2001:34-46).
lami temele dayalı dış politika girişimlerine tepki
1990’larda Bağımsız Devletler Topluluğu ül-
göstermişlerdi (Efegil ve Stone, 2003:55-77; Efegil
kelerine teknik yardımda bulunmak üzere TACIS
ve Stone, 2001:353-366). 1991 - 1992 yıllarında,
programını hazırlayan ve bu program dâhilinde
İran, daha çok İslami anlayışa dayalı dış politika
Orta Asya devletleri de dâhil olmak üzere, Bağım-
izlemeyi tercih etmişti. Ancak İran’ın bu dış poli-
sız Devletler Topluluğu üyesi ülkeler ile ticari ve
tikası, bölge devletleri tarafından ağır bir şekilde
ekonomik ilişkilerini geliştirmeye çalışan Avrupa
eleştirildi. Bu tepkiler üzerine, İran, 1993’ten son-
Birliği, bu ülkelere yönelik olarak teknik yardım
raki dönemde, daha pragmatist dış politika izleme-
programları başlattı. Bu bağlamda, her bir Orta
ye başladı. Bu sayede, İran’ın Orta Asya devletleri
Asya devletiyle Ortaklık ve İşbirliği Anlaşmaları
ile ilişkileri düzeldi.
imzaladı (Efegil, 2010:71-88). Bu sayede güçlü
Aynı dönemde ekonomik ilişkiler de geriledi. devletler ile doğrudan işbirliği içerisine girebilen
Çünkü Orta Asya devletleri, Türkiye’nin finansal Orta Asya devletlerinin Türkiye’ye olan ihtiyaçları
açıdan yetersiz olduğunu anlamaya başladılar. Bu azaldı. Bu durum, Türkiye’nin bölgedeki yatırım-
durumda, Rusya, ABD, Çin ve Avrupa Birliği gibi, larını, bölgeye yönelik ihracatını olumsuz yönde
ekonomik açıdan daha güçlü devletler ile ticari iliş- etkiledi.
kilerini geliştirmeye gayret ettiler. 1993’ten itiba-
ren, bu devletler de, Orta Asya ülkeleriyle ilişkileri-
ni geliştirme konusunda radikal bir şekilde politika
Orta Asya devletlerinin kendi kimlikle-
değişikliklerine gittiler.
rini inşa etmeleri, otoriter rejimleri be-
nimsemeleri, Türkiye’nin finansal açıdan
Rusya ve ABD’nin Bölgeye İlgisinin yetersizliği, Rusya’da Avrasyacıların ik-
Artması tidara gelmesi, ABD’nin Yeni Orta Asya
stratejisi, Çin’in bölgede etkisini artırma
1993 yılında, Rusya’da, daha milliyetçi ve em-
gayretleri ve AB’nin TACIS programı,
peryalist söyleme sahip Avrasyacı olarak adlandı-
Türkiye’nin bölgede etkisinin gerilemesi-
rılan grup iktidara geldi. Avrasyacıların iktidara
ne neden olmuştur.
gelmesiyle birlikte, Yakın Çevre politikasını be-
nimseyen Rusya; Orta Asya ve Kafkasları, kendi
etki alanı içerisinde gördüğünü ilan etti ve Ba-
ğımsız Devletler Topluluğu’nu harekete geçirerek
Orta Asya devletleriyle ekonomik, siyasi, askeri ve

165
Türkiye-Orta Asya Devletleri İlişkileri

Öğrenme Çıktısı
4 1993-2002 Döneminde Karşılıklı İlişkilerin Gerilemesinin ve Türkiye’nin Bölgedeki
Etkisinin Azalmasının Nedenlerini Açıklayabilme

Araştır 4 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Operasyonel ve psikolojik
Dış faktörler, 1993-2002 Türkiye’nin elindeki im-
çevreler arasındaki farklılı-
döneminde, Türkiye’nin kanlar, Orta Asya devletle-
ğın, Türkiye’nin Orta Asya
bölgedeki etkisini neden rinin taleplerini karşılayabi-
politikasını açıklama konu-
olumsuz yönde etkilemiştir? lecek düzeyde miydi?
sundaki katkısını anlatın.

2002 - 2015 DÖNEMİ kolaylaştırıcı rol oynayacağını düşünen Dışişleri


Bu dönemde Türk Dış Politikasında, Avrasya Bakanı Ahmet Davutoğlu’na göre, Türkiye ile Orta
jeopolitiği, “Soğuk Savaş sonrası uluslararası sis- Asya devletleri, ortak kültür ve coğrafyayı pay-
temin şekillenmesinde doğrudan etkide bulunabi- laşmaktadır ve halklar arasındaki ilişkiler tarihin
lecek öneme sahip bir alan” olarak görülmektedir. derinliklerine dayanmaktadır. Türk Dünyasının
Bu coğrafyanın ana üssünü, Hazar Havzası oluştur- hoşgörüye, hümanizme ve insan sevgisine dayanan
maktadır. Bu Havzanın da merkezinde, Azerbay- kadim medeniyeti, Avrasya’da istikrar ve barış or-
can ve Türkiye yer almaktadır (Aras, 2008:1-8). tamı ile kalkınma hamlelerine olumlu yönde katkı
sağlayabilecektir (16 Şubat 2010; Dışişleri Bakan-
Genel politika; Balkanlar, Kafkaslar, Karadeniz lığı, 3 Ekim 2011).
Havzası, Orta Doğu, Akdeniz, Orta Asya ve Tür-
kiye sınırları içerisinde güvenlik, istikrar, refah, Orta Asya’da ortaya çıkan “büyük bir jeokültü-
dostluk ve iş birliği ortamı oluşturmayı hedefle- rel bütünleşme alanı”nın teşvikiyle, şu adımların
mektedir. Bu hedefi Orta Asya jeopolitiğinde ha- atılması önerilmektedir:
yata geçirmek için Türkiye, bölgesel bütünleşme 1. Yeni demir yolu, kara ve hava hatları ile
oluşumlarına destek vermektedir. Bu oluşumlara, enerji koridorları inşa ederek Tarihi İpek
bölge devletlerinin destek vermesini de arzu etmek- Yolu’nu yeniden canlandırmak.
tedir. Çünkü bölgesel işbirliği sayesinde bölgenin 2. Bölgede barış kültürünü teşvik etmek.
ekonomik kaynakları verimli şekilde kullanılabile- 3. Bölgesel ekonomik bütünleşme girişimleri-
cektir. Bu sayede, bölgede barış, istikrar ve refah ne önayak olmak.
kalıcı hale gelecektir. Çünkü bölgesel devletler
4. Bölgesel ölçekli ortak kültürel projelere
arasındaki karşılıklı bağımlılık; devletleri, daha ba-
ağırlık vermek. (Davutoğlu, 5 Ekim 2011).
rışçıl politikalar izlemeye teşvik edecektir. Ancak
bölgesel oluşumlara; İran, Rusya, ABD ve AB gibi Türkiye, günümüzde Orta Asya devletleri ile
bölge ve bölge-dışı aktörlerin de katkıda bulunma- ilişkilerin kardeşlik, ortak dil, ortak inanç ve or-
larına sıcak bakılmaktadır (Fidan, 2010:109-121; tak değerler üzerine yürütülmesi taraftarıdır. Bu
Efegil, 2006:271-296). bağlamda, devletler arasındaki ilişkilerde, karşılıklı
güvenin ve saygının hâkim olmasını istemektedir.
Bölge devletlerinin, demokratikleşme, serbest pa-
Türk Dış Politikasında Yeni Orta Asya zar ekonomisi ve insan haklarına saygı konularında
Anlayışı ciddi adımlar atarak dünya ile bütünleşmelerini ve
Türkiye ile Orta Asya devletleri arasındaki bölgesel sorunlarını da barışçıl yöntemlerle çöz-
bölgesel işbirliği girişimlerinin hayata geçirilme- melerini isteyen Türkiye, bu konularda yapılan
si konusunda, Türk halklarının tarihi birikiminin eleştirilerde, bölgenin kendisine has özelliklerinin

166
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

dikkate alınması gerektiğini vurgulamaktadır. Bu Dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğ-


bağlamda, Türkiye, bölgesel sorunların çözümün- lu da, Kazakistan’a giderek Kırgızistan’daki ge-
de, arabuluculuk görevi üstlenmeye hazırdır (Efe- lişmeleri, Kazak yetkililer ile değerlendirmiştir.
gil, 2011:497-522). Türkmenistan’ın Daimi Tarafsızlık Bayramı’na
Sonuç olarak Türkiye, aşağıdaki ilkeleri, Orta katılan Davutoğlu, Kırgızistan’daki iç çatışmalar-
Asya’ya ilişkin dış politikasının temel unsurları ola- da arabuluculuk rolü üstlenerek bu ülkeyi ziyaret
rak zikretmektedir: etmiştir. Türkmen yetkililer ile görüşen dönemin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız,
1. Bu ülkelerin devlet yapılanmalarının güç-
ortak petrol ve doğalgaz projeleri hakkında görüş-
lendirilmesine katkıda bulunmak,
müştür. Dönemin Devlet Bakanı Zafer Çağlayan
2. Bölgede siyasi ve ekonomik istikrarın ko- da, Türk iş adamları ile birlikte Türkmenistan’ı zi-
runmasını ve bölgesel işbirliğini teşvik et- yaret ederek karşılıklı ekonomik ve ticari ilişkilerin
mek, geliştirilmesini görüşmüştür (Karasar, 2011:410-
3. Ekonomik ve siyasi reformları desteklemek, 440).
4. Bölge ülkelerinin dünya ile bütünleşebil- Türk yetkililerinin ziyaretlerine karşılık olarak
melerine ve Avrupa-Atlantik kurumlarıyla Orta Asyalı liderler de Türkiye’yi ziyaret ettiler.
bütünleşmelerine yardımcı olmak, 2006 yılında Kazakistan Parlamento Heyeti, 2009
5. Bölge ülkeleri ile ikili ilişkileri her alanda yılında da Türkmenistan Devlet Başkanı Berdi-
karşılıklı çıkarlar ve egemen eşitlik temelin- muhammedov, Ankara’ya geldi. 21 - 24 Ekim
de geliştirmek, 2009’da Türkiye’ye gelen Kazakistan Devlet Baş-
6. Bölge enerji kaynaklarının uluslararası pi- kanı Nazarbayev, Türk yetkililer ile Stratejik Or-
yasalara serbestçe ve farklı güzergâhlardan taklık Antlaşması’nı imzaladı. Nazarbayev, ortak
nakledilmesini desteklemek. Türk kültürel miraslarını dünyaya tanıtmak için,
Türk Dünyası Akademisi’nin kurulmasını önerdi.
Ceyhan’da ortak rafinerinin işletilmesine ve Ta-
Türkiye’nin Girişimleri rihi İpek Yolu’nun canlandırılmasına karar veren
2002 yılından itibaren, karşılıklı resmi temas- Türk ve Kazak yetkililer, Türkiye-Kazakistan İş ve
larda bir artış bulunmaktadır. 2003 yılında Kırgı- Yatırım Forumu’na katıldı. 16 - 22 Mart 2009’da
zistan, Tacikistan ve Özbekistan’a giden dönemin Tacikistan Devlet Başkanı Rahman, İstanbul’da
Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, bu ülkelerde düzenlenen V. Dünya Su Forumu’na katıldı. 19 -
düzenlenen İş Konseyleri toplantılarına katılmış- 23 Nisan 2009 tarihinde, Türkiye - Tacikistan Hü-
tır. Ayrıca Erdoğan, Özbek yetkililer ile terörle kümetlerarası Karma Ekonomik Komisyonu’nun
mücadelede iş birliği konusunda uzlaşmaya var- 7. Dönem toplantısı, Duşanbe’de gerçekleştirildi
mış, Karma Ekonomik Komisyon Protokolü’nü (Efegil, 2011:497-522).
imzalamıştır. Daha sonraki yıllarda da, Başbakan Karşılıklı ilişkilerin yanı sıra, Türkiye ile Orta
Erdoğan, Türkmenistan ve Kırgızistan’ı ziyaret Asya ülkeleri arasında çok taraflı kurumsal iliş-
etmiştir. Kırgızistan ziyareti sırasında, Yüksek kiler de gelişmeye başladı. Bakü’de 6’ncı-
Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin kurulması sı düzenlenen Türk Zirvesi’nin 7’ncisi, Nisan
kararına varılmıştır (Fidan, 2010:109-121; Efegil, 2001’de İstanbul’da gerçekleştirildi. 8’nci Zirve,
2006:271-296). 2006 yılında Antalya’da düzenlendi. 9’ncu Zirve
Başbakan Erdoğan’ın yanı sıra, dönemin ise, 2 - 3 Ekim 2009’da Azerbaycan’ın Nahçıvan
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de, Kırgızistan, Özerk Cumhuriyeti’nde gerçekleştirildi. Zirve sı-
Tacikistan, Türkmenistan ve Kazakistan’a res- rasında, kurumsal yapının oluşturulması amacıyla,
mi ziyaretlerde bulunmuştur (Türk, 2010:1-17). katılımcı devletler, Devlet Başkanları Konseyi, Dı-
Türkmenistan’a yaptığı ziyaretleri sırasında, Tür- şişleri Bakanlar Konseyi, Kıdemli Memurlar Komi-
kiye-Türkmenistan II. Dönem Hükümetlerarası tesi, Aksakallar Heyeti ve merkezi İstanbul’da olan
Karma Ekonomik Komisyonu’nun toplantısına Sekretarya’nın kurulmasına karar verdiler (Dikka-
katılan Cumhurbaşkanı Gül, Azerbaycan ile Türk- ya, 2009). Zirve sırasında konuşan Cumhurbaş-
menistan arasında Hazar Denizi’nin paylaşımı ko- kanı Gül, Zirvelerin, başkalarına (Rusya’ya) karşı
nusunda arabuluculuk yapmıştır. düzenlenmediğini, dayanışma ve danışma platfor-

167
Türkiye-Orta Asya Devletleri İlişkileri

mu olduğunu ve karşılıklı saygıya ve eşitliğe dayalı Öncelikle Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği
işbirliğini öngördüğünü belirterek ekonomik ilişki- Konseyi’nin ikinci toplantısı, Ağustos ayında
lerin geliştirilmesinin gerekliliğine vurgu yaptı. Bişkek’te gerçekleştirildi. Kazakistan, Kırgızis-
tan, Türkiye ve Azerbaycan’ın katıldığı toplantı-
da, eğitim, bilim ve kültür alanlarında işbirliğini
Nahçıvan’da düzenlenen Türk Dili Konu- geliştirme yönünde karar alan liderler, kültürel
şan Ülkeler Devlet Başkanları Zirvesi’nin diyaloğu güçlendirme amacıyla Türk Dili Konu-
9’ncusunda, kurumsallaşma yönünde so- şan Ülkeler Yazarlar Birliği ile Türk Dili Konu-
mut adımlar atıldı. Bu kurumlar, Zirvenin şan Ülkeler Sinema Çalışanları Birliği gibi ku-
bölgesel örgüt haline gelmesine imkân su- rumların oluşturulması konusunda ortak görüşe
nabilecektir. vardılar. Ortak ders kitaplarının ve ders müfre-
datlarının hazırlanması yönünde görüş birliğine
varan liderler, Türk Üniversitelerarası Birliği ve
16 Eylül 2010’da, İstanbul’da Türk Dili Konu- Türk Bilimsel Araştırma Fonunun kurulması
şan Ülkeler Devlet Başkanları 10ncu Zirvesi dü- yönünde kararlar aldılar. Türk Konseyi Ortak
zenlendi. Zirvenin sonuç bildirgesinde, taraflar şu Yatırım Teşviki Portalı ve Türk İş Konseyi gibi
kararları kabul ettiler: farklı oluşumların hayata geçirilmesini destekle-
yen liderler, üye ülkeler arasında dış politika ve
1. Kırgızistan’da istikrar önemlidir. Bölgesel
güvenlik konularında koordinasyonun sağlan-
güvenlik ve istikrar konusunda geniş işbirli-
masını istediler. Bu bağlamda BM nezdindeki
ği gereklidir.
bölge ülkelerinin diplomatlarının ayda bir kez
2. TÜRKSOY ve TÜRKPA desteklenmelidir. bir araya gelmelerini önerdiler.
3. Türk Dili Konuşan Ülkeler İş Konseyi’nin Türkiye’nin Şangay İşbirliği Örgütü’ne Di-
kuruluşu ile İstanbul merkezli Türk Dili yalog Ortak olma konusunda desteğini esirge-
Konuşan Ülkeler Kalkınma Bankası ve Or- meyen Kazakistan’ı ziyaret eden Başbakan Er-
tak Sigorta Şirketi’nin kurulması. doğan, Astana’da, Devlet Başkanı Nazarbayev
4. Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattının, Kaza- ile birlikte, Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği
kistan’ ın Aktau limanı ile bağlanması. Konseyi’nin kurulmasına yönelik antlaşmayı im-
5. Türk Akademisi bünyesinde Türk Tarihi Mü- zaladı. Yeni Sinerji Ortak Ekonomi Programını
zesi, Türk Kütüphanesi ve Üniversitelerarası onaylayan Erdoğan ve Nazarbayev, üretim, taşı-
Birlik kurulması (Karasar, 2011:410-440). macılık ve savunma sanayi alanında olmak üzere
Bunların dışında, 21 Kasım 2008’de ku- 13 antlaşmayı da imzaladılar. Erdoğan’ın ziyare-
rulan Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter tinin ardından, Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği
Asamblesi’nin I. Genel Kurulu, 28 - 29 Eylül Konseyi’nin toplantısına katılmak üzere, Nazar-
2009’da Bakü’de düzenlendi. Türk Dili Konuşan bayev, Türkiye’ye geldi. Bu temaslar sırasında,
Ülkeler Parlamenter Asamblesi’nin II. Genel Kurul Erdoğan ve Nazarbayev, Yeni Sinerji Ortak Eko-
toplantısı, 2010 yılında Astana’da yapıldı. nomi Grubunun ortak eylem programını onay-
ladılar (Kanat, 2013: 411-421).
Türkiye, 2007 yılında, bölge ülkelerine 420
milyon dolar kalkınma yardımı sağladı. Kalkınma Ocak ayında da, Kırgızistan Devlet Başkanı
yardımları, ekonomik ve endüstriyel altyapının Atambayev, Türkiye’ye gelerek, TBMM’nde bir
geliştirilmesi, sağlık ve eğitim, akademik işbirli- konuşma yaptı. Konuşmasında, Türk Cumhu-
ği, Türk dili programları gibi projelere harcan- riyetleri arasında işbirliğinin geliştirilmesini ve
dı (Fidan, 2010:109-121). 1 - 4 Eylül 2009’da, ekonomik bütünleşmenin sağlanmasını istedi. Bu
Türkmenistan’da 2. Türk İhraç Malları Fuarı dü- ziyarette, taraflar, ikili işbirliği anlaşmaları imza-
zenlendi. 2009 yılında TRT Avaz yayına başladı. 7. larken, Türkiye, Kırgızistan’a 100 milyon dolar
Avrasya İslam Şurası, 2009 yılında toplandı (Efegil, kredi sağladı.
2011:497-522). Nisan ayında ise, Başbakan Yardımcısı Bekir
2012 yılında, Türkiye’nin bölgeye yöne- Bozdağ, Kırgızistan’a giderek, Türk-Kırgız Kar-
lik girişimlerini sürdürdüğü gözlenmektedir. ma Ekonomi Komisyonu toplantısına katıldı.
Ekonomik ilişkilerin güçlendirilmesi konusunda

168
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

antlaşma imzaladı. Bozdağ’ın ardından, Tarım 2013 yılına gelindiğinde, ikili temaslar devam
Bakanı Mehdi Eker, bu ülkeye giderek, tarım ve etmiştir. Cumhurbaşkanı Gül, 28-29 Mayıs tarih-
hayvancılık ile ilgili bir dizi işbirliği ve ortaklık lerinde Türkmenistan’ı ziyaret ederek, 12 ulusla-
anlaşmaları imzaladı. Ağustos ayında ise, Cum- rarası antlaşmaya imza attı. Başbakan Erdoğan da
hurbaşkanı Gül ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu, 8-9 Nisan tarihinde Kırgızistan’a giderek, Yüksek
Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi’nin Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin İkinci Zirve-
ikinci zirvesine katılmak için Bişkek’e gittiler. sine katıldı. Kırgızistan ve Türkiye’de yetişen Kırgız
Zirvede, katılımcılar, ekonomik alanda işbirliğini öğrencilerin ikili ilişkilerin geliştirilmesi konusuna
geliştirme kararı aldılar. Eylül ayında da, Devlet belirgin katkılarının olduğunu ifade eden Erdoğan,
Başkanı Atambayev, AK Parti’nin Kongresine ka- karma ekonomik, kara ulaştırma komisyonları ile
tılmak üzere Ankara’ya geldi. iş konseyi mekanizmalarının kurulmasını önerdi.
Türkmenistan Devlet Başkanı Berdimuham- Erdoğan, Kırgızistan’da hidroelektrik santrallerinin
medov, ülkesindeki seçimlerin hemen ardından kurulmasında Türk işadamlarının önemli katkısı-
ilk yurtdışı gezisini Ankara’ya gerçekleştirdi. nın olacağını söyledi. Ziyaret sırasında, Erdoğan,
Ziyaret sırasında, Berdimuhammedov ve Türk hava ulaştırma, turizm, ormancılık ve yatırım alan-
yetkililer şu antlaşmaları imzaladılar: TOBB ve larında işbirliği antlaşmaları imzaladı (Haber7.
Türkmenistan Sanayi ve Ticaret Odası arasında com, 10 Nisan 2013).
iş birliği anlaşması, TİKA ile Türkmenistan Tu- Mart ayında da, İstanbul’da DEİK/Türkmen-
rizm ve Spor Devlet Komitesi arasında Turizmin Türk İş Konseyi’nin girişimleri sonucunda ilk kez
Teşvikine İlişkin Anlaşma, Su Alanında İşbirliği 5. Türkmenistan Uluslararası Yatırım Forumu dü-
Anlaşması, Terörizm ve Örgütlü Suçlar olmak zenlendi. Kültürel alana ilişkin olarak, 21 Mart
üzere Ağır Suçlarla Mücadelede İşbirliği Anlaş- günü, Türkiye’nin Taşkent Büyükelçiliğinde ilk kez
ması gibi. Ayrıca Gül ve Berdimuhammedov, Nevruz kutlamaları gerçekleştirildi.
Türkmen-Türk İş Konseyi toplantısına katıldı- Orta Asya’da balıkçılık ve su ürünleri projesi-
lar. 9 Ağustos günü, Türkiye’ye özel bir ziyaret nin hayata geçirilmesi için 10 milyon dolar hibe
düzenleyen Berdimuhammedov, İstanbul’da yardımında bulunan Türkiye, Türk Cumhuriyetle-
Ambarlı ve Çeşme Limanlarında incelemelerde rindeki tarihi eserlerin koruma altına alınması ve
bulundu. yeniden restore edilmesi yönünde çabalarını arttır-
Özbek ve Türk liderler, 2012 yılında, karşı- mıştır. Kırgızistan’da ikinci büyük camiyi inşa eden
lıklı ilişkilerin geliştirilmesi yönünde birbirlerine Türkiye, ayrıca Uluslararası Türkçe Sözlü Müzik
mesajlar yolladılar. Bu mektuplar ise, önceden Festivaline ev sahipliği yapmıştır. Festivale, 21 ül-
sıkıntı yaşanan ilişkilerin zamanla düzeleceğini keden ses sanatçıları katılmıştır (focushaber.com,
gösteren bir işaret olarak kabul edilebilir. Bu yıl 15 Eylül 2013).
içerisinde, Tacikistan Devlet Başkanı İmamali Nisan 2014’te dönemin Cumhurbaşkanı Ab-
Rahman, Türkiye’ye gelerek, Cumhurbaşkanı dullah Gül, Türkmenistan’ın Atçılık Bayramına
Gül ile, Orta Asya’nın güvenliği, bölgenin eko- katıldı. Haziran ayında da Ankara’ya gelen Türk-
nomik kalkınması ve enerji alanlarında işbirliği menistan Devlet Başkanı Berdimuhamedov, Türk
konularında istişarelerde bulundu. Gül ve Rah- Konseyi’nin IV. Zirvesine iştirak etti. Ağustos
man, Tacikistan’da hidroelektrik santral yapımı 2014’te de, Berdimuhamedov, Cumhurbaşkanı
için Türk firmalarının fizibilite çalışmalarına Erdoğan’ın yemin törenine katıldı. Cumhurbaş-
başlaması ve THY’nın sefer sayısını arttırma- kanı Erdoğan da, 6-7 Kasım 2014’te bölgeye yö-
sı konularında anlaştılar. Ziyaret sırasında, şu nelik ilk ziyaretini Türkmenistan’a yaptı. Erdoğan,
antlaşmalar imzalandı: Bankacılık ve Mali Alan- ziyaret sırasında, ekonomi, ticaret, eğitim ve kültür
larında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptı, Te- alanlarında karşılıklı ilişkileri geliştirmekte kararlı
levizyon ve Yayın Kuruluşları Arasında İşbirliği olduklarını açıkladı (www.mfa.gov.tr).
Anlaşması, Gıda, Hayvancılık ve Tarım Alanla-
Türkiye-Kırgızistan arasında kurulan YDSK’nin
rında İşbirliği Anlaşması ve Dışişleri Bakanlıkları
III. Toplantısı, Türkiye’de 3 Haziran 2014’te dü-
Arasında İşbirliği Anlaşması gibi (Kanat, 2013:
zenlendi.
422-426).

169
Türkiye-Orta Asya Devletleri İlişkileri

10-12 Temmuz 2014’te Dışişleri Bakanı Forumuna katıldı. Türkistan’a geçen Erdoğan,
Mevlüt Çavuşoğlu, Özbekistan’a resmi ziyarette Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından inşa
bulundu. Ziyaret sırasında, iki ülke arasındaki ettirilen Hoca Ahmet Yesevi Cami ve Külliyatını
ilişkilerin ve işbirliğinin eşitlik ve karşılıklı ya- hizmete açtı. Hoca Ahmed Yesevi Üniversitesin-
rar temelinde geliştirilmesi yönünde mevcut im- den fahri doktora ünvanı alan Erdoğan, Ahıska
kanlar değerlendirildi. Çavuşoğlu, aynı zamanda Türklerinin yerleşik olduğu bir mahalleyi de ziya-
Semerkand ve Buhara şehirlerini de ziyaret etti ret etti. Ziyareti sırasında, Erdoğan, Kazakistan’ın
(www.mfa.gov.tr). Türkiye’nin stratejik ortağı olduğunu belirtti. 5
Türkiye-Kazakistan arasında 2012’de kurulan Şubat 2016’da Astanya’ya giden Başbakan Ahmed
YDSKnin ikinci toplantısı, 15-17 Nisan 2015’te Davutoğlu, YDSKnin Üçüncü Toplantısına katıl-
Astana’da düzenlendi. Bu bağlamda Kazakistan’a dı (www.tccb.gov.tr).
giden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk-Kazak İş

Resim 6.1 16 Nisan 2015 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kazakistan Ziyareti
Kaynak: https://www.haberler.com/cumhurbaskani-erdogan-kazakistan-da-resmi-torenle-7199910-haberi/

Azerbaycan, Gürcistan ve İran’ın katılımıyla ülkeler arasında stratejik ortaklık düzeyine ulaşan
oluşturulan Dışişleri Bakanları Üçlü Toplantısına ilişkilerin ve işbirliğinin derinleştirilmesi imkanları
alternatif olarak, Türkiye, Azerbaycan ve Türkme- ele alındı (www.mfa.gov.tr).
nistan ile birlikte, bir başka üçlü mekanizma ku- Sonuçta Orta Asya bölgesi, gerek jeopolitik ko-
ruldu. Üç ülkenin Dışişleri Bakanlarının katıldığı numu gerekse ekonomik imkânları ve enerji kay-
Üçlü Toplantının ilki, 26 Mayıs 2014’te Bakü’de nakları açısından dünya siyasetinde oldukça etkili
gerçekleştirildi. Üçlü Toplantının ikincisi, 29 Ocak ve önemli bir yere sahiptir. Bu nedenle, Türk karar
2015’te Türkmenistan’da düzenlendi. Bu mekaniz- vericilerinin ciddiyetle üzerinde durması gereken
manın, üç ülke arasında karşılıklı yarar temelinde bir alanı oluşturmaktadır. Özellikle Batı dünyasıyla
her alanda ortak işbirliğinin, bölgesel istikrar ve ilişkilerini geliştirmek isteyen ve dünya siyasetinde
güvenliğin geliştirilmesine katkı sağlaması beklen- daha aktif, etkili dış politika gütmek arzusu içeri-
mektedir (www.mfa.gov.tr). sinde bulunan Türkiye, Orta Doğu ile birlikte, Orta
Son olarak 10-11 Eylül 2015 tarihlerinde Asya coğrafyasına sırtını dönemez. Çünkü bu böl-
Astana’da Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği gelerde etkili hale gelen Türkiye, Batı Dünyası ile
Konseyi’nin V. Zirvesi düzenlendi. Zirveye Özbe- ilişkilerinde daha fazla özgüvene sahip bir yapıya
kistan katılmadı. Taraflar, Zirvenin temasını, üye kavuşacaktır.
ülkeler arasında bilgi paylaşımının artırılmasının Son dönemde, Türkiye’nin Orta Asya Ülkele-
önemine vurgu yapmak için enformasyon ve med- ri ile ilişkileri, daha çok ekonomik, ticari ve enerji
ya alanında işbirliği olarak belirledi. Zirvede, üye alanlarına dayandırılmış görülmektedir. İthalat-İh-

170
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

racat verilerine bakıldığında, 2002 sonrası dönem- lerdir. Ayrıca ekonomisi daha istikrarlı hale gelen
de karşılıklı ticarette artışın olduğu gözlenmekte- ve ekonomik kalkınma süreci yaşayan Türkiye’nin
dir. Demokratikleşen Türkiye’de yeni orta ölçekli sürdürülebilir ekonomi politikaları için yeni enerji
ekonomik sınıflar ortaya çıkmıştır. Daha çok ihra- kaynaklarına duyduğu ihtiyaç her geçen gün art-
cata dayalı olarak faaliyetlerini sürdüren bu firma- maktadır. Bu ihtiyaç, Türkiye’yi, Nabucco, Trans-
lar, Orta Asya, Orta Doğu ve Afrika gibi daha geri Hazar boru hattı gibi projelerde aktif rol oynamaya
kalmış bölgeleri kendi ticari alanları olarak seçmiş- teşvik etmektedir.

Öğrenme Çıktısı
5 2002 sonrası dönemde Türk Dış Politikasının Orta Asya’ya ilişkin yaklaşımını açıklayabilme
ve bu dönemde atılan adımları sıralayabilme

Araştır 5 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Uluslararası sistemi daha


gerçekçi bir şekilde değer-
lendirmek, dış politikada Türkiye’nin adımları ile im-
Günümüzde Orta Asya’ya başarıyı getirir mi? kanları arasındaki karşılıklı
ilişkin Türk Dış Politikası
Son dönemde, Tacik, Türk- ilişkiyi ve bu ilişkinin getir-
hangi kuramsal temellere
men, Kazak ve Kırgız yetki- diği sonuçları karşılaştırarak
dayandırılabilir?
lilerin, Ankara’yı ziyaretleri anlatın.
konusunda bakınız: www.
mfa.gov.tr

171
Türkiye-Orta Asya Devletleri İlişkileri

Orta Asya’nın Türkiye


1 açısından jeostratejik önemini
açıklayabilme
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

Orta Asya bölgesi, Türkiye açısından, enerji, siyasi ve ekonomik


Türkiye ve Orta Asya alanlarda jeostratejik öneme sahiptir. Hazar Havzası, önemli
enerji kaynaklarına sahiptir. Şu anda tek başına 33 yıl boyun-
ca Asya ülkelerinin enerji ihtiyacını karşılayabilecek rezervleri
bulunmaktadır. Bölgenin enerji kaynakları nedeniyle, Türkiye,
Avrupa Birliği’nin dördüncü enerji sağlayıcısı olabilecektir. Si-
yasi açıdan, Orta Asya bölgesi, Türkiye’nin dünya siyasetinde
etkin konuma gelmesinde yardımcı olabilecek potansiyele sa-
hiptir. Özellikle Türk Zirveleri’nin kurumsallaşması, Türk dev-
letlerinin birlikte hareket etmelerine, uluslararası ve bölgesel
sorunlara ortaklaşa müdahale etmelerine imkân sağlayacaktır.
Ekonomik açıdan, bölgenin potansiyeli, ihracat seviyesinin ar-
tırılması açısından oldukça önemlidir. Bölgenin nüfusu, yak-
laşık 200 milyondur. Aynı zamanda Orta Asya bölgesi, Türk
firmaları için, Güney ve Güneydoğu Asya ülkelerine yatırım
yapmaları için aracı bölge olabilecek potansiyele sahiptir.

Soğuk Savaş döneminde Türkiye


2 ile Orta Asya arasındaki ilişkileri
açıklayabilme

Türkiye, Soğuk Savaş sırasında SSCB’nin iç işlerine müdahale


Sovyetler Birliği Dönemi etmeme, Sovyet Türk Cumhuriyetleriyle doğrudan ilişki kurma-
ma ve SSCB’nin bağımsızlığını tehdit edici tavır ve söylemler-
den uzak durma yolunu izledi. Türk Cumhuriyetleriyle kültürel
ilişkiler Moskova üzerinden yürütülürken, ekonomik işbirliği
öngörülmedi. Bu dönemde Türkiye stratejik açıdan ABD ve
NATO ile ortaklığına önem vermiştir. Batı ile ittifak, ABD’nin
Türkiye’ye verdiği jeostratejik önem zeminine dayanmıştır.

1991 - 1993 döneminde Türkiye ile Orta


3 Asya devletleri arasındaki siyasi, ekonomik,
kültürel ve askeri ilişkileri ifade edebilme

Bu dönemde, Türkiye, Orta Asyalı liderlerin katıldığı Türk


1991 - 1993 Dönemi Zirveleri’ni düzenledi. Petrol ve doğalgaz boru hatlarının inşası
konusunda bölge liderleri ile görüşüldü. Karşılıklı siyasi temas-
lar gerçekleştirildi. Türk firmalarının bölgede yatırım yapmaları
teşvik edildi. Bu bağlamda, Türk Eximbank’ı bölge ülkelerine
kredi sağladı. Bölge ülkelerine, Milli Eğitim Bakanlığı ve özel
kuruluşlar tarafından, eğitim kurumları açıldı. Askeri alanda
NATO Barış İçin Ortaklık çerçevesinde Türkiye, bölge ülke-
lerine askeri eğitim sağladı. İlişkilerin kurumsallaştırılması için
Türkiye İşbirliği ve Kalkınma İdaresi ve TÜRKSOY kuruldu.

172
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

1993 - 2002 döneminde karşılıklı ilişkilerin


4 gerilemesinin ve Türkiye’nin bölgedeki etkisinin
azalmasının nedenlerini açıklayabilme

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


Bu dönemde, Türkiye’nin bölgedeki etkisinin azalmasının ve
1993 - 2002 Dönemi gerilemesinin, iç ve dış nedenleri bulunmaktadır. 1993 yılın-
dan itibaren, özellikle İran, bölgeye yönelik politikasını, dini
temelden pragmatik zemine kaydırınca, bölge ülkeleriyle iliş-
kilerini geliştirmeye başladı. Avrasyacı grubun iktidara gelme-
sinden ötürü, Rusya, Orta Asya jeopolitiğinde etkisini artırma
arayışı içerisinde olmuştur. Rusya’nın etkisinden endişe eden
ABD de, 1997 yılında, yeni Orta Asya stratejisini benimsedi.
Çin de, bölge ülkeleriyle ekonomik ve ticari alanlarda ilişkileri-
ni geliştirirken enerji alanına yatırım yapmaya başladı. Avrupa
Birliği de, eski Sovyet Cumhuriyetleriyle ilişkilerini geliştirmek
amacıyla Teknik Yardım programı başlattı. Bölge ve bölge-dışı
devletlerin, bölge politikasındaki etkisinin artması, Türkiye’nin
etkisinin gerilemesine neden olmuştur. İç nedenler olarak
Türkiye’de yaşanan siyasi ve ekonomik sıkıntılar ifade edilebilir.

2002 sonrası dönemde Türk Dış Politikasının Orta


5 Asya’ya ilişkin yaklaşımını açıklayabilme ve bu
dönemde atılan adımları sıralayabilme

Son dönemde, Orta Asya coğrafyası, uluslararası sistemi yön-


2002 - 2015 DÖNEMİ lendirecek çok önemli bir jeopolitik alan olarak görülmekte-
dir. Hatta, Orta Asya, Avrasya jeopolitiğinin merkezindedir ve
bu jeopolitiğin de merkez ülkesi Türkiye’dir. Türkiye, liderlik
iddiasında değildir. Ancak bölgesel bütünleşme gayretlerine
destek vermektedir. Bu dönemde, Türkiye, ekonomik ve tica-
ri ilişkilerin geliştirilmesine öncelik verdi. Türk Zirveleri’nin
kurumsallaşması için yoğun çaba harcadı. TİKA’nın bölgeye
yönelik yatırımlarını sürdürmesine destek verdi. Ayrıca Tür-
kiye, bölgesel sorunlarda arabuluculuk rolü üstlendi. Siyasi
ilişkilerin canlandırılması için yoğun karşılıklı siyasi temaslar
hâlâ sürdürülmektedir.

173
Türkiye-Orta Asya Devletleri İlişkileri

1 Aşağıdakilerden hangisi Sovyetler Birliği döne- 5 Aşağıdakilerin hangisi, TÜRKSOY’un temel


minde, Türk hükümetlerinin temel politikasıdır? amaçlarından biri değildir?
A. Türk Cumhuriyetleriyle ilişkilerini sürdürme.
neler öğrendik?

A. Türk dili konuşan ülkeler arasında kültür ala-


B. Türk Cumhuriyetleriyle ilişkilerini tümüyle nında işbirliğini geliştirmek.
kesme. B. Türk dili konuşan ülkeler arasında sanat ala-
C. Sovyetler Birliği’ni endişeye sevk edecek adım- nında işbirliğini geliştirmek.
lar atmaktan sakınma. C. Türkiye Türkçesini bölge ülkeleri arasında yay-
D. Türk Cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarını yeni- gınlaştırmak.
den kazanmasına destek verme. D. Latin alfabesinin Türk devletleri tarafından be-
E. Türk Cumhuriyetleriyle sadece ekonomik alan- nimsenmesini teşvik etmek.
da ilişkileri sürdürme. E. Bölge ülkelerinin ekonomik ve sosyal kalkın-
masına yardımcı olmak.
2 1991 - 1993 döneminde siyasi temasları sıra-
sında liderler en çok aşağıdaki mesajlardan hangisi- 6 Aşağıdakilerden hangisi, 1993 - 2002 ara-
ni vermiştir? sındaki dönemde, Türkiye’nin bölgedeki etkisini
A. Türk Cumhuriyetleri kendi sorunlarını kendi- zayıflatan faktörlerden biri değildir?
leri çözmeli. A. Rusya’nın Yakın Çevre politikası.
B. Türk Cumhuriyetleri Rusya ile bölgesel bütün- B. ABD’nin Yeni Hazar Havzası stratejisi.
leşme içerisinde olmalı. C. Türkiye’nin Balkanlara yönelik yaklaşımı.
C. Türk Cumhuriyetleri ile Türkiye arasında Türk D. Avrupa Birliği’nin TACIS programı.
Siyasi ve Ekonomik Birliği kurulmalı.
E. Çin’in enerji alanlarına yaptığı yatırımlar.
D. Türk Cumhuriyetleri, Avrupa Birliği ile bütün-
leşmeli.
E. Türk Cumhuriyetleri, Çin ile ilişkilerini geliş- 7 2002 sonrası Türk Dış Politikasında Orta
tirmeli. Asya’ya ilişkin yaklaşımı aşağıdakilerden hangisi
yansıtmamaktadır?
3 Aşağıdakilerden hangisi Ankara’da düzenle- A. Soğuk Savaş sonrası uluslararası sistemin şe-
nen ilk Türk Zirvesi’nin tarihidir? killenmesinde doğrudan etkide bulunabilecek
öneme sahip bir bölge olması.
A. 30-31 Ekim 1992 B. 12-13 Kasım 1992 B. Orta Asya jeopolitiğinde bölgesel bütünleşme-
C. 01-02 Aralık 1992 D. 10-12 Ekim 1992 nin gerekliliği.
E. 05-07 Ekim 1992 C. Türkiye’nin, bölgede lider olması ve bölgedeki
siyasi gelişmeleri yönlendirmesi gerektiği.
4 İlk Türk Zirvesi’nde Orta Asya liderlerinin D. Bölgesel bütünleşme süreçlerine, diğer bölge ve
Türkiye’nin imzalanmasını istediği belgeleri onay- bölge-dışı devletlerin katılması gerektiği.
lamama nedenleri aşağıdakilerden hangisidir? E. Türk halklarının sahip olduğu medeniyetin,
Avrasya jeopolitiğinde istikrarın yaşanmasına
A. Parlamentolarında tartışılmasını istedikleri
katkıda bulunacağı.
için.
B. Kendi aralarında istişare etmek istedikleri için.
C. Belgelerin kendi beklentilerinin çok altında so-
mut adımlar içerdiğini düşündükleri için.
D. Dini ve/veya etnik kıstaslara göre ortaya çıkabi-
lecek oluşumlara karşı oldukları için.
E. ABD’nin desteğini bekledikleri için.

174
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

8 Türk Dış Politikasında, günümüzde aşağıdaki 10 Aşağıdakilerden hangisi, Türk Dili Konuşan
adımların hangisinin atılması istenmemektedir? Ülkeler Devlet Başkanları 10’ncu Zirvesinden alı-
A. Tarihi İpek Yolu’nu yeniden canlandırmak. nan kararlardan birisi değildir?

neler öğrendik?
B. Bölgede barış kültürünü geliştirmek. A. Kırgızistan’ın istikrarı, bölge güvenliği için
C. Bölgesel ekonomik bütünleşme girişimlerine önemlidir.
önayak olmak. B. Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlallerine
D. Bölgede siyasal birlik kurmak. son verilmelidir.
E. Ortak kültürel bağları güçlendirmek. C. TÜRKSOY ve TÜRKPA desteklenmelidir.
D. Türk Tarih Müzesi, Türk Kütüphanesi ve Üni-
versitelerarası Birlik kurulmalıdır.
9 Aşağıdakilerden hangisi günümüz dış politika
ilkeleri arasında değildir? E. Ortak Sigorta Şirketi faaliyete geçirilmelidir.

A. Bölge ülkelerinin devlet yapılanmalarının güç-


lendirilmesine katkıda bulunmak.
B. Bölgede siyasi ve ekonomik istikrarın korun-
masını ve bölgesel işbirliğini teşvik etmek.
C. Ekonomik ve siyasi reformları desteklemek.
D. Bölgede ortak barış gücü operasyonları düzen-
lemek.
E. Bölge ülkeleriyle ilişkileri karşılıklı çıkarlar ve
egemen eşitlik temelinde geliştirmek.

175
Türkiye-Orta Asya Devletleri İlişkileri

1. C Yanıtınız yanlış ise “Sovyetler Birliği Döne- 6. C Yanıtınız yanlış ise “1993-2002 Dönemi”
mi” konusunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı

2. C Yanıtınız yanlış ise “1991-1993 Dönemi” 7. C Yanıtınız yanlış ise “2002-2015 Dönemi”
konusunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.

3. A Yanıtınız yanlış ise “1991-1993 Dönemi” 8. D Yanıtınız yanlış ise “2002-2015 Dönemi”
konusunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.

4. D Yanıtınız yanlış ise “1991-1993 Dönemi” 9. D Yanıtınız yanlış ise “2002-2015 Dönemi”
konusunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.

5. E Yanıtınız yanlış ise “1991-1993 Dönemi” 10. B Yanıtınız yanlış ise “2002-2015 Dönemi”
konusunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Araştır Yanıt
6 Anahtarı

Batılı stratejistler, Soğuk Savaş mentalitesi ile dünya siyasetini değerlendirdik-


leri için, Orta Asya jeopolitiğinde Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla ortaya çı-
kan güç boşluğunun mutlaka başka bir bölgesel güç tarafından doldurulacağı-
nı düşünüyorlardı. Özellikle ABD’li stratejistler, çalışmalarında, bölgesel etki
alanlarından ve bölgesel siyasi paylaşımlardan bahsediyorlardı. Bu boşluğun,
ABD, Rusya veya Çin tarafından doldurulması ise mümkün değildi. Çünkü
Araştır 1 Rusya, dağılmanın getirdiği zararlardan kurtulmak için Batı ile ilişkilerini ge-
liştirmeye önem veriyordu. Bu sayede, Batılı ülkelerin finansal ve ekonomik
yardımlarını sağlayabilecekti. ABD de, o dönemde, tüm politikasını Rusya
üzerine kurgulamıştı ve Sovyet nükleer füzeleri önceliği alıyordu. O nedenle
bölgedeki güç boşluğunun Türkiye ve İran tarafından doldurulacağı yönünde
görüşler ortaya atıldı. Bu görüşler, Türk karar vericileri tarafından da hemen
benimsendi.

Sovyetler Birliği’nin dağılması, Türk karar vericileri tarafından olumsuz bir


gelişme olarak algılanmıştı. Çünkü mevcut durumdan memnun olan Türk
siyaset adamları, bu sayede Batı dünyasının önemli bir müttefiki idi ve istediği
ekonomik, finansal ve askeri yardımları zorlanmadan sağlayabiliyordu. Gü-
Araştır 2 venliği de, ABD ve NATO tarafından garanti altına alınmıştı. Ancak Sovyet-
ler Birliği’nin yıkılmasının ardından, bu avantajlardan mahrum kalabilecekti.
Batı nezdinde önemini yitiren Türkiye, bir kenara bırakılabilecek ve kendi
sorunlarıyla kendi imkanları çerçevesinde çözüm üretmek zorunda kalacaktı
ki bu da gerçekçi bir durum değildi.

176
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Araştır Yanıt
6 Anahtarı

Türk siyasetçilerinin bu tür söylemleri hemen benimsemelerinin çeşitli se-


bepleri bulunmaktadır. Öncelikle tarih boyunca çeşitli imparatorluklar kuran
Türk milleti, uzun süredir “çevre ülke”, “kanat ülke” konumunda bulunarak
güçlü devlet imajından oldukça uzaklaşmıştı. “Büyük devlet anlayışı”, kül-
türünün temel parçasını oluşturan Türk insanı için, Orta Asya bölgesi, eski
Araştır 3 güçlü dönemlere duyulan özlemi tatmin eden bir kavram olarak ortada duru-
yordu. İkinci olarak Türk karar vericileri, Batılı ülkeler nezdinde Türkiye’nin
jeostratejik öneminin azalmadığını göstermek istiyorlardı. Bu durumda, Orta
Asya bölgesinde önemi artan Türkiye, Batılı ülkeler için yeniden eski konu-
munu kazanabilecekti. Son olarak bu söylemlerin ifade edilmesinin diğer bir
nedeni ise, Türk karar vericilerinin duygusallığıdır.

Bu dönemde, İran, Rusya, Çin, Avrupa Birliği ve ABD’nin izlediği politikalar,


bölge ülkelerinin ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeydeydi. İran, kendi top-
rakları üzerinden petrol ve doğalgaz boru hatları inşa ederek, swap anlaşmaları
imzalayarak, bu ülkelere yardımcı oluyordu. Ayrıca Tejen-Saraks demir yolu
Araştır 4 hattı inşa edilerek Orta Asya ile İran ulaşım hattı birleştirilmişti. Rusya ise,
enerji, ekonomi ve ticaret alanlarında, bölge ülkeleriyle yakın işbirliği içerisin-
deydi. Avrupa Birliği, Ortaklık ve İşbirliği Anlaşmaları ile, bölge ülkelerinin
talep ettiği alanlarda, teknik yardımlar sunuyordu. Çinli ve Amerikalı firmala-
rın, bölge ekonomilerinde ve enerji alanlarında yatırım yapmaları, bölge ülke-
lerinin kalkınmasında önemli birer unsuru oluşturuyordu.

Bölgeye yönelik yaklaşımın temelinde, bir yandan realist kurama uygun an-
layış, diğer yandan da kurumsal neoliberalist kuram etkilidir. Bu çerçevede,
öncelikle bölge devletleri arasında oluşturulacak bütünleşmeler, bölge barışı
ve istikrarı açısından gerekli olan girişimlerdir. Aynı zamanda, kazan-kazan
Araştır 5 anlayışı temelinde hareket edilerek bölge-dışı devletler ile rekabet içerisinde
olmak da benimsenmektedir. Bu nedenle Rusya’nın ve diğer bölge/bölge-dışı
devletlerinin girişimlerine sıfır-toplamlı oyun olarak bakılmamaktadır. Ancak
diğer taraftan realist kuram da göz önünde bulundurularak ekonomik çıkarla-
rın geliştirilmesi ve enerji hatlarının Türkiye coğrafyası üzerinden geçirilmesi
istenmektedir.

177
Türkiye-Orta Asya Devletleri İlişkileri

Kaynakça
Aras, B. (Nisan 2008), “Turkish Foreign Policy Efegil, E. ve L. A. Stone. (Eylül 2001), “Iran’s Interests
toward Central Asia,” SETA Policy Brief. Sayı in Central Asia: A Contemporary Assessment,”
12, s. 1 – 8. Central Asian Survey. Cilt 20, Sayı 3, ss. 353 -
366.
Ayata, A. (2010), “Türkiye’nin Orta Asya Politikası,”
(der.) Cüneyt Yenigün ve Ertan Efegil, Türkiye’nin Efegil, E. ve N. Musaoğlu. (2007), “Transition from
Değişen Dış Politikası. Ankara: Nobel Yayın Democratic Rhetoric to Authoritarian Regimes
Dağıtım, içinde ss. 641 – 655. in the Central Asia,” Warsaw East European
Conference, 4. Year Session. Warsaw University
Aydın, M. (2001), “Global Değişim ve Genişleyen
Center for East European Studies, Polonya, 15 –
Türk Dünyası: Türkler ve Türkîler,” (der.) Şaban
18 Temmuz 2007.
H. Çalış, İhsan D. Dağı ve Ramazan Gözen,
Türkiye’nin Dış Politika Gündemi: Kimlik, Efegil, E. ve Y. Çolak. (2003), “Geçiş Sürecinde Orta
Demokrasi, Güvenlik. Ankara: Liberte Yayınları, Asya: Liderlik, Milliyetçilik ve Demokrasi,” (der.)
içinde ss. 271 – 292. Ertan Efegil ve Pınar Akçalı, Orta Asya’nın Sosyo-
Kültürel Sorunları: Kimlik, İslam, Milliyet ve
Aydın, M. (2003), “Kafkasya ve Orta Asya’yla İlişki-
Etnisite. İstanbul: Gündoğan Yayınları, içinde ss.
ler,” (der.) Baskın Oran, Türk Dış Politikası Cilt
201 – 220.
II. İstanbul: İletişim Yayınları, içinde ss.371-404.
Efegil, E. (2000), “Russian Policy in Central Asia,”
Bal, İ. (2001), “Soğuk Savaş Sonrası Türk Dış Politi-
Central Asia and the Caucasus: Journal of
kası için Türk Cumhuriyetleri’nin Önemi,” (der.)
Social and Political Studies. Sayı 5, ss. 98 - 104.
İdris Bal, 21. Yüzyılın eşiğinde Türk Dış Politi-
kası. İstanbul: Alfa Basım Yayım, içinde ss. 327 Efegil, E. (2006), “Authoritarian / Constitutional-
– 344. Patronage Regimes in Central Asia,” Central
Asia and the Caucasus: Journal of Social and
Can, N. ve İ. O. Uulu. “Büyük Güçlerin Kıskacında
Political Studies. Sayı 5, Cilt 41.
Türkiye-Orta Asya Türk Cumhuriyetleri Siyasi ve
İktisadi İlişkileri (Kırgızistan Örneği),” Journal of Efegil, E. (2006), “Türkiye’nin Orta Asya Politikasının
Azerbaijani Studies. Rasyonalitesi Sorunu,” Avrasya Dosyası. Ocak-
Şubat-Mart-Nisan 2006, Cilt 12, Sayı 1, ss. 271
Çaman, E. (2006), “Kafkasya ve Orta Asya’da
– 296.
Türkiye’nin Yeni Bölgesel Politikası: Dış
Politikanın Yönelim Sorunsalı,” Avrasya Dosyası: Efegil, E. (2010), “The European Union’s New
Türk Dünyası – Çin. Cilt 12, Sayı 1, ss. 185 – Central Asian Strategy,” (ed.) Emilian Kavalski,
214. The New Central Asia: The Regional Impact of
International Actors. Singapore: World Scientific
Davutoğlu, A. (16 Şubat 2010), “Avrasya’nın
Publishing, içinde ss. 71 – 88.
Güvenliği ve Türkiye-Kazakistan Dayanışması,”
Egemen Kazakistan Gazetesi. Efegil, E. (Mart 2011), “Türkiye – Orta Asya İlişkileri
2009,” (der.) Burhanettin Duran, Kemal İnat ve
Davutoğlu, A. (2001), Stratejik Derinlik:
Muhittin Ataman, Türk Dış Politikası Yıllığı
Türkiye’nin Uluslararası Konumu. İstanbul:
2009. İstanbul: SETA, içinde s. 497 – 522.
Küre Yayınları.
Efegil, E. (Şubat 2001), “Rusya’nın Orta Asya Politi-
Davutoğlu, A. (5 Ekim 2011), “Bağımsızlıklarının
kasının Tarihsel Gelişimi (1985 - 1999),” Bilig:
20. Yılında Türk Cumhuriyetleri,” www.mfa.gov.
Türk Dünyası Sosyal Bilimler Dergisi. Sayı 16,
tr. (Erişim Tarihi: 20 Aralık 2011).
ss 1 - 12.
Demirtepe, M. T. ve G. Özkan. (Eylül 2011),
Ercan, M. E. (Aralık 2007), “Intra-State Conflicts
“Türkiye-Türk Cumhuriyetleri İlişkilerinin 20
in the Post-Cold War Era,” International
Yılı,” Analist. Sayı 7, ss. 34 – 46.
Journal on World Peace. Cilt XXIV, Sayı 4, ss.
Dikkaya, M. (16 Kasım 2009), “Türk Dili Konuşan 11 – 37.
Ülkeler İşbirliği Konseyi Yolun Neresindeyiz?,”
Fidan, H. (Mart 2010), “Turkish Foreign Policy
http://www.usak.org.tr/makale.asp?id=1156,
towards Central Asia,” Journal of Balkan and
(Erişim Tarihi:20 Aralık 2011).
Near Eastern Studies. Cilt 12, Sayı 1, ss. 109 –
Efegil, E. ve L. A. Stone. (Bahar 2003), “Iran and 121.
Turkey in Central Asia: Opportunities for
Rapprochement in the post-Cold War era,”
Journal of Third World Studies. Cilt XX, Sayı
1, ss. 55 – 77.

178
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Güngörmüş Kona, G. (2005), “Central Asia and Özkan, G. (2010), “Soğuk Savaş Sonrası Orta Asya
Turkish Foreign Policy,” Turkish Review of ve Kafkasya Ekseninde Türkiye – NATO – Rusya
Eurasian Studies. Sayı 5, ss. 79 – 136. İlişkileri ve Türk Dış Politikası’na Yansımaları,”
Gazi Üniversitesi İİBF Dergisi. Cilt 12, Sayı 1,
Hale, W. (2003), Türk Dış Politikası 1774 – 2000.
ss. 109 – 132.
Çev. Peter Demir. İstanbul: Mozaik.
TİKA. (2015). “2014 Faaliyet Raporu”.
Kalkınma Bakanlığı. (2015). “Yükseköğretimin
Uluslararasılaşması Çerçevesinde Türk Togan, Z. V. (1981), Bugünkü Türkîli (Türkistan)
Üniversitelerinin Uluslararası Öğrenciler İçin ve Yakın Tarih, Cilt I: Batı ve Kuzey Türkistan.
Çekim Merkezi Haline Getirilmesi”, Araştırma İstanbul: Enderun Kitabevi.
Projesi Raporu.
Topbaş, E. ve H. S. Baran. “Türk Dünyası
Kanat, K. B. (Aralık 2013). “Türkiye’nin Orta Asya Coğrafyasında Yer Alan Ülkeler Arasındaki
Politikası”, (der.) Burhanettin Duran, Kemal İnat Kültürel İlişkilerin Güçlendirilmesinde Eğitim
ve Ufuk Ulutaş, Türk Dış Politikası Yıllığı 2012, Kurumlarının Rolü,” Journal of Azerbaijani
Ankara: SETA Yayınları, 409 – 428. Studies.
Karasar, H. A. (Ekim 2011), “Türkiye – Orta Asya Turan, G., İ. Turan ve İ. Bal. (2004), “Turkey’s
İlişkileri 2010,” (der.) Burhanettin Duran, Kemal Relations with the Turkic Republics,” (der.) İdris
İnat ve Mesut Özcan, Türk Dış Politikası Yıllığı Bal, Turkish Foreign Policy in Post-Cold War Era.
2010. İstanbul: SETA, içinde ss. 410 – 440. Florida: BrownWalker Press, içinde ss. 291 – 326.
Kılıç, G. (28 Ekim 2009), “Türkiye-Türk Dünyası Türk, F. (2010), “Türkiye ile Orta Asya ülkeleri
İlişkileri: 1991-2009,” http://www.usak.org.tr/ arasındaki ilişkiler (1992 – 2009),” (der.) Fahri
makale.asp?id=1087, (Erişim Tarihi: 20 Aralık Türk, Türk Dış Politikasında Güncel Paradigmalar.
2011). İstanbul: Kriter Basım Yayım, içinde ss. 1 – 17.
Kırımlı, M. (2001), “Soğuk Savaş Sonrası Bağımsız Yalçınkaya, A. (1997), Sömürgecilik ve Panislamizm
Türk Cumhuriyetlerine Yönelik Türk Dış Işığında Türkistan, 1856’dan Günümüze.
Politikası,” (der.) İdris Bal, 21. Yüzyılın eşiğinde İstanbul: Timaş.
Türk Dış Politikası. İstanbul: Alfa Basım Yayım,
Yavuz, M. H. (Kasım 2001), “Değişen Türk Kimliği
içinde ss. 359 – 372.
ve Dış Politika: Neo-Osmanlıcılığın Yükselişi,”
Laçiner, S. (28 Ekim 2008), “Orta Asya ve Türkiye,” (der.) Şaban H. Çalış, İhsan D. Dağı ve Ramazan
http://www.usak.org.tr/ makale.asp?id=266, Gözen, Türkiye’nin Dış Politika Gündemi:
(Erişim Tarihi: 20 Aralık 2011). Kimlik, Demokrasi, Güvenlik. Ankara: Liberte
Yayınları, içinde ss. 35 – 64.
Musaoğlu, N. ve E. Efegil. (2008), “AK Party’s
Central Asia and Caucasia Policies: Critiques Yılmaz, M. E. (2010), “Soğuk Savaş Sonrası dönemde
and Suggestions,” (der.) Asım Balcı, Coşkun Türkiye-Orta Asya Türk Cumhuriyetleri İlişkileri,”
Can Aktan ve Özkan Dalbay, International (der.) Tayyar Arı, Orta Asya ve Kafkasya:
Conference on Social Sciences. 21 – 22 Ağustos Rekabetten İşbirliğine. Bursa: MKM Yayıncılık,
2008, İzmir, içinde ss. 151 – 160. içinde ss. 419 – 438.
Mutlu, G. (23 Ekim 2011), “Türkiye-Türk Yuvalı, A. (2006), “Türkiye Cumhuriyeti’nin Türk
Cumhuriyetleri: ‘Eskimeyen Yeni Vizyon’,” Dünyası Politikası,” (der.) Nejat Doğan ve Mahir
USAK Gündem (Star Gazetesi Açık Görüş Eki). Nakip, Uluslararası İlişkiler ve Türk Siyasal
(Erişim Tarihi: 20 Aralık 2011). Partileri. Ankara: Seçkin, içinde ss. 389 – 411.

İnternet Kaynakları
“3 Ekim Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Günü”, 3 Türkiye Dışişleri Bakanlığı, “Türkiye-Orta Asya
Ekim 2011, Sayı 222, www.mfa.gov.tr. Ülkeleri İlişkileri,” www.mfa.gov.tr.
“Erdoğan: Kırgızistan ile gönül birliği yaptık”, www.tccb.gov.tr
Haber7.com, 10 Nisan 2013.
www.deik.org.tr
“Türkçevizyon’da 21 ülke sanatçısı, Türkçe şarkı
söyledi”, focushaber.com, 15 Eylül 2013.

179
Bölüm 7
Orta Asya ve Kafkaslarda Bölgesel İhtilaflar
Osetya ve Abhazya Sorunları

1 2
Acaristan Sorunu
1 Güney Osetya ve Abhazya sorunlarının
öğrenme çıktıları

nedenlerini ve tarihsel gelişimlerini 2 Acaristan sorununun tarihsel gelişimini ve


değerlendirebilme bölge devletlerinin rollerini tartışabilme

Cavahati Sorunu

3 4
Fergana Vadisi
3 Cavahati sorununun Gürcistan’ın
4 Fergana Vadisinin 11 Eylül 2001’den
bölge devletleriyle ilişkilerine etkilerini
sonra kazandığı önemi açıklayabilme
açıklayabilme

Dağlık Karabağ ve İşgal Altındaki


Reyonlar Sorunu

5 6
Hazar’ın Statüsü
5 Hazar’ın statüsüne ilişkin tartışmaları 6 Dağlık Karabağ ve işgal altındaki reyonlar
değerlendirebilme sorununa yönelik çözüm süreçlerini analiz
edebilme

Anahtar Sözcükler: • İhtilaf (Anlaşmazlık) • Güç Boşluğu • Soğuk Savaş Sonrası Dönem
• Dondurulmuş Sorunlar • Radikalizm • İstikrarsızlık

180
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

GİRİŞ artırmasıyla beraber, Ruslara yakın politika yürüt-


Orta Asya ve Kafkaslardaki bölgesel ihtilaflar müşler ve sıklıkla Rus vesayeti altına girmeyi iste-
tarihsel olarak incelendiğinde, Soğuk Savaş dö- mişlerdir. Hatta Osetler, Rus vesayeti altına girmek
neminde komünist rejim altında birleşen Sovyet için 1749-1752 yılları arasında St. Petersburg’da
Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinde (SSCB) sorun daimi elçilik bulundurmuştur. Elçiliğin görevi,
yaşanmadığı, ancak Birliğin dağılmasının ardından Rusların Osetya’yı vesayet altına alması için ikna
Cumhuriyetlerin bağımsızlıklarını ilan etmeleriyle etmektir. Ruslar vesayet fikrine olumsuz baksa da
sorunların gündeme gelmeye başladığı görülmek- Osetlerden kendisini desteklemesini Osetya içinde
tedir. Bölgenin zengin doğal kaynakları ve sorunla- Ortodoksluğun teşvik edilmesini istemiştir.
rın etnik, kültürel boyutları, konuların uluslarara-
sılaşmasını beraberinde getirmiştir.
Güç Boşluğu: Bir bölgede oluşan ve ek-
sikliğinde çatışmalara neden olan, üst oto-
OSETYA VE ABHAZYA ritenin olmaması durumudur.
SORUNLARI
Soğuk Savaş sonrası dönemde Gürcistan da di- Osetya’nın güneyinin Gürcü egemenliğine
ğer Güney Kafkasya devletlerinde olduğu gibi dil, girmesi 1801’de yaşanan gelişmelerle başlamıştır.
din ve etnik köken farklılığından kaynaklanan ça- 1801’de Doğu Gürcistan, Rus egemenliğine geç-
tışma potansiyelini taşımaktadır. Diğer bir deyişle miştir ve Osetya’nın güneyi 1843’te Ruslar tara-
Gürcistan’daki dondurulmuş sorunlar, SSCB da- fından oluşturulan Tiflis eyaletine bağlanmıştır.
ğıldıktan sonra oluşan güç boşluğu nedeniyle or- Osetya’nın güneyi 19. yy ortalarında Ruslar tara-
taya çıkmıştır. Bu sorunlardan ikisi Osetya ve Ab- fından işgal edilmesinden ve bu bölgenin 1922’de
hazya Sorunlarıdır. Gürcistan Parlamentosu 1989 Ruslar tarafından Gürcülere verilmesinden beri
ve 1990’da aldığı kararlarla Gürcistan’ın egemen, Osetya siyasi açıdan bölünmüş hâldedir. Kuzey
bağımsız ve üniter bir devlet olduğunu vurgulamış- Osetya ise 1925’te Kuzey Osetya Özerk Bölgesi
tır. Bu açıklamalar Abhazya ve Osetya’nın statüleri olarak SSCB’ye bağlanmış, 1936’da Kuzey Osetya
ile ilgili sıkıntıların ilk belirtisi olmuştur. özerk bölgelikten, özerk cumhuriyet statüsüne ge-
çirilmiştir.
Güney Osetya’da etnik ve kültürel problemle-
Dondurulmuş Sorunlar: İki Kutuplu rin görülmeye başlanması SSCB’nin son yıllarında
Sistem’de Kafkasya ve Balkanlar gibi etnik, olmuştur. 1988’de Gürcü dilinin Güney Osetya’da
dinî ve kültürel farkları fazla olan halkları güçlendirilmesine ilişkin yasa, Gürcü-Oset çatış-
bünyesinde barındıran bölgelerde, Soğuk masını başlatmıştır. Bu yasaya karşılık Osetler;
Savaş’ın sona ermesiyle beraber bu fark- Rusça, Gürcüce ve Oset dilini resmî dil olarak
ların ortaya çıkması ve bölgesel ihtilaflar kabul etmiştir. Güney Osetya, 1989’da Gürcistan
hâline dönüşmesidir. Yüksek Sovyetinden statüsünün özerk bölgelikten
özerk cumhuriyetliğe yükseltilmesini talep etmiştir.
Osetya Sorunu, Soğuk Savaş sonrasında Gürcistan Yüksek Sovyetinin bu talebi reddetme-
Kafkasya’da oluşan güç boşluğu sonucunda ortaya si üzerine Gürcistan ile Güney Osetya arasındaki
çıkan etnik çatışmalardan biridir. Osetya Sorunu, ilişkiler gerilmiş ve Gürcistan, Güney Osetya’nın
Gürcistan’a bağlıyken bağımsızlığını ilan eden Gü- başkenti Tsinvali’ye girmiştir. 1990’da Güney
ney Osetya Cumhuriyeti’nin Rusya Federasyonu’na Osetya kendisini Demokratik Cumhuriyet olarak
(RF) bağlı Kuzey Osetya Özerk Cumhuriyeti ile ilan etmiş, buna karşılık Gürcistan Parlamentosu
birleşme ve Oset Birliği’ni sağlama amacı ile ilgili- bölgenin özerkliğini kaldırıp bölgeyi Tiflis yöneti-
dir. Güney Osetya’nın bu talebinin Gürcistan tara- mine sokmuştur. Gürcistan’da 28 Kasım 1990’da
fından toprak bütünlüğünün ihlali olarak algılan- aşırı milliyetçi Zviad Gamsahurdiya’nın seçimleri
ması, sorunu çatışmaya dönüştürmüştür. kazanmasıyla birlikte Güney Osetya’nın adı “Tsin-
Sorunun tarihsel temeline bakıldığında Osetler vali Bölgesi” olarak tanımlanmıştır. Ocak 1991’de
18. yy’dan itibaren Rusların Kafkasya’da etkilerini Gürcistan Tsinvali’ye girmiş ve çatışmalar artmıştır.
1992’de Eduard Şevardnadze’nin iktidara gelmesi

181
Orta Asya ve Kafkaslarda Bölgesel İhtilaflar

Gürcü-Oset çatışmasını azaltmıştır. RF Devlet Osetya’daki Gürcü karşıtlığını artırmıştır. 2004’te


Başkanı Boris Yeltsin ile Gürcistan Cumhurbaşka- yapılan seçimleri yeniden kazanan Kokoev, Güney
nı Eduard Şevardnadze Güney Osetya Sorunu’nu Osetya’nın ortak tarihi ve kültürü paylaşan Kuzey
çözmek için bir araya gelmiş ve Gürcistan ile Gü- Osetya ile birleşip RF egemenliğine girmesi gerek-
ney Osetya arasında ateşkes ilan edilmiştir. Yeltsin tiğini dile getirmiştir. Bu amaçla Güney Osetya
ve Şevardnadze, Soçi’de imzaladıkları anlaşma ile Özerk Bölgesi Parlamentosu 9 Haziran 2004’te RF
Ortak Barış Gücü ve Ortak Kontrol Komisyonu ve ile birleşme kararı almıştır. Duma’daki desteğe rağ-
Gürcistan-Güney Osetya sınırında ve Tsinvali çev- men RF Devlet Başkanı Vladimir Putin bu kararı
resinde güvenlik koridoru oluşturulmuştur (Arı, reddetmiş ve Gürcistan’ın iç işlerine karışmayacağı
2012: 170). Komisyonun amaçları ateşkesin kont- açıklamasını yaparak Güney Kafkasya’daki sorunla-
rolünü, askeri birimlerin geri çekilmesini ve savun- rın kaynağı olmadıkları mesajını vermek istemiştir
ma güçlerinin terhisini kontrol etmek ve güvenlik (Yenigün ve Bolat, 2010: 468). Gürcü yetkililerin
rejimini sağlamak olmuştur. Fakat Şevardnadze RF’den Güney Osetya’ya silah ve cephane taşıyan
arabuluculuk girişimlerindeki Rus tekelini kıra- araçların varlığını iddia etmeleri ve Saakaşvili’nin
rak sorunu uluslararasılaştırmaya çalışmış; NATO sorunun bir iç meseleden RF-Gürcistan meselesine
(Kuzey Atlantik Paktı - North Atlantic Treaty Or- döndüğünü belirtmesi ilişkileri olumsuz etkilemiş-
ganisation), Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı tir. Güney Osetya’da artan çatışmaların ardından
(AGİT) ve Birleşmiş Milletler’e (BM) başvurarak Ortak Kontrol Komisyonu toplanmıştır. Bu top-
barışçı çözüm bulunması için tüm imkânların kul- lantıda Gürcistan, Güney Osetya’yı RF’ye bağlayan
lanılmasını istemiştir. Gürcistan’daki AGİT Misyo- Roki Tüneli’nde kontrol noktası oluşturulmasını
nu, merkezi Tiflis’te olacak şekilde Aralık 1992’de ve Java Bölgesi’nden askeri birliklerin çekilmesi-
kurulmuş, 1994 yılında Gürcistan Hükûmetinin ni; RF ve Güney Osetya ise 16 kontrol noktasında
desteğiyle Güney Osetya’daki barış gücünü gözlem- konuşlanan 3000 Gürcü askerin çekilmesini iste-
leme ve diplomatik çabaların gösterilmesi sorum- miştir. 17 Ağustos 2004’te ilan edilen ateşkes ile
luluğunu üstlenmiştir. 1995’te taraflar arası görüş- birlikte tarafları aralarında tampon bölgeler konu-
meler yeniden başlamasına rağmen 1995’te kabul sunda anlaşmış, tampon bölgelerin Rus Barış Gücü
edilen Gürcistan Anayasası’nda Güney Osetya’nın tarafından kontrol edilmesi ve AGİT tarafından
özerkliği kaldırılmış ve “Tsinvali Bölgesi” olarak gözlenmesi konusunda karara varmıştır.
Gürcistan’a bağlı idari bir birim hâline getirilmiştir. Rusya Federasyonu 2004’ten itibaren statükocu
1996’da Güney Osetya’da Cumhurbaşkanlığa politikasını terk etmiştir. RF bu yıldan itibaren Gü-
ılımlı Ludvig Cibirov’un gelmesinin etkisiyle bir- ney Osetya’daki ve Abhazya’daki bağımsızlık yanlısı
likte 16 Mayıs 1996 tarihinde Moskova’da iki taraf hareketleri destekleyen kararlar almıştır. 2004 yı-
arasında güvenlik artırıcı ve karşılıklı güveni güç- lından sonra RF-Gürcistan ilişkileri gerilmeye baş-
lendirmeye dönük memorandum imzalanmıştır. lamıştır. Güney Osetya’nın Gürcistan’dan ayrılma-
Memorandumda taraflar karşılıklı olarak birbirle- sının on beşinci yıl dönümünde 20 Eylül 2005’te
rine karşı güç kullanmayacaklarına dair güvence Tsinvali’de üç bomba patlamıştır. Gürcistan bu
vermiştir. 2001’de Güney Osetya kendi anayasasını olaylardan RF’yi sorumlu tutmuş ve RF’nin bölge
kabul ettikten sonra 2004 yılında Güney Osetya’da barışı misyonunun sona ermesi çağrısında bulun-
Eduard Kokoev ve Yedintsvo (Birlik) Partisi iktidara muştur. Saakaşvili AGİT’ten bombalama eylemi-
gelmiştir. Kokoev ve partisinin amacı Gürcistan’dan ni araştırmasını istemiştir. ABD de Gürcistan’ın
ayrılıp RF ile birleşmektir. Güney Osetya’daki bu toprak bütünlüğünün korunması için destek ver-
gelişmeden sonra Güney Osetya Sorunu yeniden miştir. 2006’da Gürcistan, ülkesindeki Rus asker-
gündeme gelmiştir. 2003’te “Gül Devrimi” ile ik- lerinin vize almadıkları takdirde ülkeyi terk etme-
tidara gelen ve 2004’te Acaristan Sorunu’nu Gür- lerini istemiştir. Güney Osetya’nın güvence olarak
cistan lehine çözen Mihail Saakaşvili, Abhazya ve gördüğü Rus askerlerinin Gürcistan’daki varlığının
Güney Osetya’nın Gürcistan ile birleşeceğine dair tehlikeye girmesi Güney Osetya’nın bağımsızlık
inancını dile getirmiştir. taleplerini yinelemesini beraberinde getirmiştir.
Saakaşvili’nin yasa dışı ticareti önlemek amacıy- Güney Osetya’nın bağımsızlık talebini artırmasın-
la Güney Osetya ekonomisinde önemli bir yer tu- da 2008’de Kosova’nın bağımsızlığını ilan etme-
tan Ergneti Pazarı’nı kapatma kararı alması Güney sinin payı vardır. Güney Osetya 3 Mart 2008’de

182
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

bağımsızlığının tanınması için RF, Bağımsız Dev- askerlik iki askeri üs inşa etmeye başlamasıyla da
letler Topluluğu, BM ve Avrupa Birliği’ne (AB) göstermiştir. Bölgede hâlâ belirsizlikler bulunmak-
çağrılarda bulunmuştur. Ağustos 2008’de bölgeye tadır. Güney Osetya’da Kasım 2011’deki son se-
Rus askerlerinin sevk edilmesi üzerine Gürcistan, çimlerde Alla Cioyeva Cumhurbaşkanı seçilmesine
Güney Osetya’ya karşı harekete geçmiştir. RF bu rağmen 10 Şubat 2012’de Güney Osetya’daki yük-
saldırıya iki gerekçe ile sert karşılık vermiştir. Bi- sek mahkeme seçimleri iptal ettirmiştir.
rincisi, bölgedeki Rus vatandaşlarının can güven- Abhazya Sorunu, Osetya Sorunu gibi Soğuk Sa-
liğinin korunması; ikincisi, bölgedeki Rus Barış vaş sonrası Gürcistan’ın yaşadığı sorunlardan biridir.
Gücü askerlerinin Gürcü saldırısına maruz kalma- Sorunun kökeni Rusların 1864’te Abhazya’yı işgal
sıdır. Literatürde “08.08.08 Savaşı” ya da “Beş etmesine ve 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda
Gün Savaşı” olarak geçen 7 Ağustos-16 Ağustos Abhazların Osmanlı İmparatorluğu’na göç etmesi-
2008 tarihleri arasında gerçekleşen çatışmalarda ne kadar uzanır. Bu göçler sonucunda Abhazların
RF, Gürcistan’ın önemli şehirlerini ve limanları- yaşadığı topraklara Ruslar, Ermeniler, Gürcüler ve
nı bombalamıştır. Gürcistan bu savaşı kaybetmiş, Rumlar yerleştirilmiştir. 1917’de Çarlık Rejimi’nin
RF’nin Gürcistan topraklarını işgali AB Dönem yıkılmasından sonra 1918’de Abhazlar, Birleşik Kaf-
Başkanı Fransa’nın arabuluculuğunda yapılan, 16 kasya Cumhuriyeti’ne katılmıştır. Gürcistan RF’deki
Ağustos 2008’de imzalanan Sarkozy Planı’na ka- iç karışıklıklardan faydalanarak Abhaz toprakları-
dar sürmüştür. RF, 1993’te de facto bağımsız olan na girmiştir. I. Dünya Savaşı sonunda ise İngiltere
Güney Osetya ve Abhazya’nın bağımsızlıklarını de Gürcistan’ı işgal etmiş ve işgalden sonra Müttefikle-
jure olarak tanımıştır ve buralardaki askerî varlığını rin, Gürcistan’ın bağımsızlığını 1920’de tanımasını
devam ettirmiştir. RF dışında Venezuela, Nauru ve takiben 1921’de Abhazya Sovyet Sosyalist Cumhuri-
Nikaragua Güney Osetya ve Abhazya’nın bağım- yeti kurulmuştur. Abhazya daha sonra Gürcistan ile
sızlıklarını tanımaktadır (Arı, 2012: 169). özel birlik anlaşması imzalamıştır. 1922’de Azerbay-
can, Ermenistan ve Gürcistan tarafından oluşturul-
muş Transkafkasya Sovyet Sosyalist Federal Cumhuri-
08.08.08 Savaşı: 08.08.08 Savaşı, 7-16 yeti kurulduğunda, Abhazya’ya Birlik Cumhuriyeti
Ağustos 2008 tarihleri arasında, Osetya statüsü verilmiştir. SSCB Devlet Başkanı ve Gürcü
Sorunu’nun Rusya Federasyonu (RF) ile kökenli lider Josef Stalin, 1931’de Abhazya’nın sta-
Gürcistan arasında savaşa dönüşmesi- tüsünü düşürerek Gürcistan’a bağlamıştır.
dir. Bu savaşta RF Gürcistan’ı yenmiş ve Osetya Sorunu’nda olduğu gibi Abhazlar ile
Gürcistan toprakları Fransa’nın sorunu Gürcüler arasındaki sorunun görünen sebebi dildir.
çözmek için devreye girmesine kadar Rus Gürcüler kendi dillerinin kullanılmasını zorunlu
işgali altında kalmıştır. Savaşın sonunda kılarak Abhazların sosyal, politik alanda ve eğitimde
Güney Osetya ve Abhazya’nın bağımsız- ikinci planda kalmasını sağlayarak asimile etmeye
lıkları RF tarafından tanınmıştır. çalışmıştır. Bu çerçevede 1970’li yıllardan itibaren
Gürcülerle Abhazlar arasındaki sorunlar ve çatışma-
lar artmıştır. 1978’de Abhazlar Gürcü yönetimine
Bu sorun ilk bakışta RF ile Gürcistan arasındaki karşı düzenlediği protestolarda RF’ye bağlanma
bir mesele olarak görülebilir. Osetya Sorunu başka taleplerini gündeme getirmiştir. Etnik ve kültürel
boyutuyla ABD ile RF arasındaki mücadelenin bir sorunların etkisiyle Abhazlar da Osetler gibi RF ile
parçasıdır. Osetya Sorunu SSCB dağıldıktan son- birleşmeyi istemektedir. RF’nin desteği ile Abhazlar
ra küresel hedeflerinden ziyade bölgesel hedefleri- birtakım kültürel haklar elde etmiştir. Gürcüler, ül-
ni ön plana alan RF’nin “Yakın Çevresi”nde ABD kelerinin siyasi ve üniter yapısına aykırı görülebilen
varlığına ve NATO genişlemesine karşı gösterdiği bu gelişmelerden hoşnut olmamaktadır.
reaksiyonu ifade eder. Bu anlamda “08.08.08 Sava-
Abhazya Özerk Cumhuriyeti 25 Ağustos
şı” RF’nin Yakın Çevresi’nde ABD etkisine göster-
1990’da bağımsız bir cumhuriyet olduğunu ve
diği tepkilerden biridir. 26 Ağustos 2008’de RF’nin
1921 öncesinde olduğu gibi SSCB’nin bir parça-
Güney Osetya ve Abhazya’nın bağımsızlıklarını ta-
sı olduğunu ilan etmiştir. Bu karar, RF tarafından
nıması da bir açıdan ABD ve AB’nin Kosova’nın
desteklenmiş ve Aralık 1990’da Vladislav Ardzin-
bağımsızlığını tanımalarına verdiği bir cevap nite-
ba Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Eduard Şevardnaze
liğindedir. RF Yakın Çevresi ile ilgili hassasiyetini
Osetya ve Abhazya Sorunlarını otonomi ile çöz-
Eylül 2009’da Abhazya ve Güney Osetya’ya 1700

183
Orta Asya ve Kafkaslarda Bölgesel İhtilaflar

meye çalışsa da başarısız olmuştur. Abhazya’nın 1999’da Abhazya’da yapılan referandumda Abhaz-
bağımsızlığını ve SSCB’ye bağlılığını ilan etmesi lar % 98 oranda bağımsızlık için oy vermiştir. Gür-
Abhazya ile Gürcistan arasındaki sorunları çatış- cistan ise otonom bölge teklifini öne sürmüştür ve
maya dönüştürmüştür. Gürcistan Abhazya’nın baş- Abhazların bağımsızlığını kabul etmemiştir. Taraf-
kenti Sukhumi’yi işgal etmiş ve Abhaz Hükûmeti lar arası olumlu hava 2003’te Mihail Saakaşvili’nin
Gudauta’ya çekilmek zorunda kalmıştır. Yeltsin ve iktidara gelişiyle beraber bozulmaya başlamıştır.
Şevardnadze tarafından oluşturulan Ortak Kontrol Abhazya’da yapılan 2004 seçimlerinde de ikti-
Komisyonu ile ateşkes sağlanmıştır. Gürcistan böl- dara beklenmedik şekilde, RF’nin desteklediği
gedeki yabancı birliklerin silahsızlandırılması, geri Rauf Hacimba değil, Sergey Bagaşp gelmiştir.
çekilmesi ve bölgedeki Rus birliklerinin tarafsızlığı- Bu gelişmelere paralel olarak sorunun 08.08.08
nın sağlanması karşılığında özel ve yerel amaçlarla Savaşı’nda Abhazların lehine dönmesinden önce
sınırlandırılmış birlikleri dışındaki askerlerini böl- RF, Çeçenlerin Abhazya’nın Kodor Vadisi’nde ko-
geden çekmeyi kabul etmiştir. Fakat Abhazya-Gür- nuşlandıkları gerekçesiyle Abhazya’ya ambargo ve
cistan arasındaki çatışmalar durmamış ve 1993’te deniz ablukası uygulamıştır. Abhazya’daki politik
yeniden başlamıştır. Çatışmaların sonunda Soçi gelişmeler, Saakaşvili’nin iktidara gelmesi ve Rus
Antlaşması imzalanmıştır (Yenigün ve Bolat, 2010: desteğinin azalması, Abhazya’yı Gürcistan karşısın-
465) ve RF bu antlaşmada garantör olmuştur. BM da dezavantajlı konuma getirmiştir. Abhazya’nın
yetkilileri, antlaşmanın uygulanabilirliğini kont- bu durumu “08.08.08 Savaşı”ndan sonra değiş-
rol etmek amacıyla Abhazya’ya geldiklerinde ise miş ve RF, Abhazya’nın bağımsızlığını tanımıştır.
Abhazlar antlaşmayı bozmuş ve Sukhumi’yi ele Bu savaşta Abhazlar Osetleri desteklemiştir. Savaş
geçirmiştir. Şevardnazde Yeltsin’i Soçi Antlaşması sonrası 2009’da seçimleri kazanan Sergey Bagaşp,
öncesinde olduğu gibi Abhazlara yardım etmekle RF’ye Abhazya’da iki adet üs vereceğini dile getir-
suçlamıştır. Şevardnadze’ye göre bölgedeki Abhaz- miştir. Abhazya da Güney Osetya gibi hâlâ istik-
Gürcü çatışmasında Rus birliklerinin çatışmayı rarsızdır. Ağustos 2011’de Cumhurbaşkanı seçilen
şiddetlendirmesinin payı yüksektir. Abhazya Par- Aleksandr Ankvab’a 22 Şubat 2012’de başarısızlıkla
lamentosu 1994’te yeni bir anayasayı ve Abhazya sonuçlanan bir suikast düzenlenmiştir.
Cumhuriyeti’ni ilan etmiştir. Abhazya Sorunu, Osetya Sorunu’nda olduğu
1997’de Gürcistan ve Abhazya arasında ilan gibi RF’nin Yakın Çevresi’nde ve Gürcistan’da sınır
edilen Tiflis Deklarasyonu ilişkileri yumuşatmıştır. değişiklikleri yapmasına ve müdahalelerde bulun-
Deklarasyona göre her iki taraf, sorunun barışçıl masına zemin hazırlamıştır. RF hem Güney Oset-
yollarla çözülmesi için çaba harcayacaklarını be- yalılara hem de Abhazlara vatandaşlık hakkı vererek
yan etmiştir. 1999’da Türkiye de taraflar arasında bölgeye olan müdahalesini meşrulaştırmaktadır.
arabuluculuk çabalarında bulunmuştur. 3 Ekim
Öğrenme Çıktısı
1 Güney Osetya ve Abhazya sorunlarının nedenlerini ve tarihsel gelişimlerini
değerlendirebilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Güney Osetya ve Abhazya


Kafkasya Politikaları ile ilgi- sorunları görünürde sadece
Kafkasya’daki etnik sorunla-
li Uluslararası İlişkilere Gi- Gürcistan’ın siyasi bütünlü-
rın SSCB dağıldıktan sonra
riş kitabından faydalanabi- ğü ile ilgilidir. Ancak sorun,
ortaya çıkmasının nedenle-
lirsiniz (Tayyar Arı, Bursa: Soğuk Savaş’tan sonra böl-
rini tartışınız.
MKM Yayınları, 2012). gede yaşanan güç boşluğu-
nun yansımasıdır. RF’nin
soruna yaklaşımını anlatın.

184
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Bu sorunda Abaflidze, Türkiye’den


1921’de imzalanan Kars Antlaşması’nı
dayanak göstererek Acaristan lehine ga-
rantörlük hakkını kullanmasını istese de
Türkiye, sorunu Gürcistan’ın iç meselesi
olarak görmüş ve bu politika Gürcistan
tarafından “yapıcı” olarak değerlendi-
rilmiştir. Buna rağmen Türkiye 1999’da
Gürcülerle Abhazlar arasında yürüttüğü
ara buluculuk misyonunu, 2000’de de
Gürcülerle Acaralar arasında yürütmüştür.
Kars Antlaşması: Bu antlaşma
Acaristan’ın Gürcistan Sovyeti’ne 13
Ekim 1921 tarihli antlaşmayla katılmasını
öngörmüştür.
Resim 7.1 Güney Osetya Bölgesi Haritası
Kaynak: http://www.haberler.com/haber-resimleri/704/ Gamsahurdiya’dan sonra Gürcistan’da iktida-
abhazya-ve-osetya-ya-rus-ussu-3022704_5599_o.jpg ra gelen ve ılımlı politikalar uygulamayı amaçla-
yan Eduard Şevardnadze, Acaristan Sorunu’nda
sert bir tavır almıştır. Şevardnadze Acaristan’ın
ACARİSTAN SORUNU Gürcistan’dan bağımsız hareketlerinin kabul edi-
Acaristan Sorunu, Rusya’nın SSCB Dönemi’nde lemez olduğunu, Abaşidze’nin Acaristan’ı serbest
uyguladığı politikalar sonucunda oluşmuştur. Nü- ekonomik bölge yapma fikrini reddetmiştir ve
fusunun çoğunluğu Müslüman olan Acaristan Abaşidze’nin derhal istifa etmesi gerektiğini belirt-
1921’de SSCB’ye, 1937’de Gürcistan’a bağlan- miştir. Abaşidze de Tiflis yönetimini tanımadığını
mış ve Müslüman Acar halkı Stalin tarafından ifade etmiştir. Acaristan, Gürcistan’a karşı güçlü
Kazakistan’a göç ettirilmiştir (Zeyrek, 1999: 8-10). olabilmek ve statüsünü korumak için Batum’daki
SSCB Dönemi’nde stabil kalan Acaristan Sorunu, Rus üssünün ülkede kalmasını amaçlamaktadır.
SSCB’nin yıkılmasıyla beraber gündeme gelmiştir. Abaşidze, Sarp Sınır Kapısı ve Batum Limanı ge-
Abhazya ve Osetya Sorunları gibi Acaristan Soru- lirlerinin Gürcistan tarafından kontrol edilmesini
nu da Güney Kafkasya’daki “dondurulmuş sorunlar” ve Gürcistan ile paylaşılmasını istememektedir.
arasında yer alır. Çünkü Abaşidze’ye göre Gürcistan kasıtlı olarak
Özellikle Gürcistan’ın bağımsızlığının ilk yıl- Acaristan’ın altyapı çalışmalarına kaynak ayırma-
larında Gamsahurdiya’nın izlediği aşırı milliyetçi maktadır. Gürcistan’ın Acaristan’ın politikalarına
politikaları Acaristan Yüksek Komisyonu Başkanı sert karşılık vermemesinin nedeni Gürcistan’ın
Aslan Abaşidze’nin RF ile ilişkilerini sıkı tutma- Osetya ve Abhazya Sorunları ile uğraşmasıdır.
sına neden olmuştur. Gamsahurdiya iktidara gel- Bu sorunların da etkisiyle Gürcistan 2000’de
meden önce 1989’da Sarp Sınır Kapısı’nın açılması Acaristan’a özerklik vermiştir. Bu karar Gürcü-Aca-
ve Batum Limanı’nın varlığı Acaristan’ın gelirlerini ra ilişkilerini bir nebze yumuşatmıştır.
artırmıştır. Bunların yanında Batum-Bakü ve Ba- Mihail Saakaşvili’nin iktidarından son-
tum-Erivan Demir yolları Acaristan’ı önemli bir ra Acaristan Sorunu farklı boyutlara ulaşmıştır.
ticaret merkezi hâline getirmiştir. Acaristan bu ka- Saakaşvili’nin olumlu çabalarına karşın Abaşidze,
zanımları Gürcistan ile paylaşmak istememektedir. Gürcistan ile her türlü ilişkisini kestiğini açıkla-
Aslan Abaşidze’nin önceleri Gamsahurdiya’yı des- yarak krizi tırmandırmıştır. 2004 genel seçimleri
tekleyip, sonra desteğinden vazgeçip merkezden öncesinde Saakaşvili, Abaşidze muhaliflerini des-
bağımsız hareket etmesinin arkasında ekonomik teklemiştir. Abaşidze’nin muhalifleri tutuklatma-
sebepler yatmaktadır. sı Saakaşvili’nin politikasını başarısız kılmıştır.
Saakaşvili’nin muhaliflere karşı baskının sona er-

185
Orta Asya ve Kafkaslarda Bölgesel İhtilaflar

mesi ve Özerk Cumhuriyet Güvenlik Bakanlığı- almıştır. Bu başarı Saakaşvili’yi Osetya ve Abhazya
nın feshedilmesine ilişkin ultimatomuna rağmen, Sorunlarını çözme konusunda da cesaretlendirmiş-
Acaristan’a giden Gürcistan Maliye Bakanının tir (Kasım, 2009: 74).
alıkonması ve Saakaşvili’nin Acaristan’a girişine Acaristan Sorunu, Osetya ve Abhazya
izin verilmemesi krizi daha da tırmandırmıştır. Sorunu’ndan anlaşmazlık noktası açısından ayrılır.
Gürcistan’ın ambargosu ve Acaristan sınırına ya- Acaralar kendilerini Gürcü olarak görür ama Gür-
kın yerde askerî tatbikat yapması Abaşidze’yi en- cülerle temel farklılıkları dindir. Acaralar Müslü-
dişelendirmiştir. Gürcistan Acaristan’ın Tiflis yö- man Gürcülerdir. Gürcüler din farklılığından ötü-
netimine itaat etmesini ve Abaşidze’nin görevinden rü Acaraları Gürcü olarak kabul etme eğiliminde
istifa ederek yurt dışına çıkmasını istemiştir. RF değildir. Anlaşmazlığın temelinde etnik farklılıklar
de Abaşidze’nin daha kontrollü davranmasını ve yer almadığı için Gürcistan’ın Acaristan ile çatış-
2004 yılında görevinden istifa etmesini sağlamıştır. ması, Abhazya ve Güney Osetya ile girdiği çatışma-
Acaristan seçimlerinde de Saakaşvili’nin destekle- lardan daha yumuşaktır. Bunun dışında Acaraların
diği aday seçimi kazanmıştır. Aslan Abaşidze’nin bağımsızlık talebi yerine otonomi taleplerinin ol-
RF’ye sığınmasının ardından Gürcistan, Acaris- duğu görülmektedir. Taleplerin niteliği de Acaralar
tan Bölgesi’nin idari haklarını kısıtlayarak sorunu ile Gürcüler arasındaki çatışmanın şiddetini düşük
kansız bir şekilde çözmüş ve bölgeyi kontrol altına seviyede tutmaktadır.

Öğrenme Çıktısı
2 Acaristan sorununun tarihsel gelişimini ve bölge devletlerinin rollerini tartışabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Acaristan Sorunu ile ilgi-


li Gürcistan, Acaristan ve
Türkiye’nin Kars Antlaşma- Acaristan sorunu hangi yö-
Türkiye adlı kitaptan fayda-
sı ile garantörlüğünü üst- nüyle Osetya ve Abhazya
lanabilirsiniz. (Yunus Zey-
lendiği bölge neresidir? sorunlarından farklıdır?
rek, Trabzon: Türk Ocakları
Yayınları, 1999)

CAVAHATİ SORUNU
Cavahati Sorunu Soğuk Savaş’tan sonra Gürcistan’da yaşanan etnik sorunlardan birisidir. Tam adı
Samtshe-Cavahati olan bölgede yoğun Ermeni nüfus yaşamaktadır. Cavahati Bölgesi’ndeki Ermenilerin
paramiliter gruplarla özerklik talebinde bulunması, bölgedeki Rus üslerinin kapatılması ve Ahıska Türk-
lerinin durumu sorunun özünü oluşturmaktadır. Bölgedeki Ermenilere Ermenistan’ın ve RF’nin verdiği
destek sorunu çok taraflı hâle getirmektedir.
Sorun Mihail Gorbaçov’un Glasnost ve Perestroyka adlı reform politikalarından sonra gelişmiştir. Ama
sorunun başlangıcını 19. yy’a kadar götürmek mümkündür. Rusların 19. yy’dan itibaren Kafkasya’da etkin
olmasından sonra Kafkasya’daki Müslüman halk -özellikle Abhazlar- Osmanlı’ya, Osmanlı’daki Ermeniler
Kafkasya’ya göç etmiştir. Ermenilerin göç ettiği kırsal kesimde topraklar genelde Türklere ve Gürcülere ait-
tir. Bu yüzden kırsal kesimlere göç eden Ermeniler Lori, Cavahati, Karabağ ya da Zengezur gibi yerlere
yerleşmiştir (Yenigün ve Bolat, 2010: 472). Bolşevik İhtilali’nden sonra Ermenistan Cumhuriyeti’nin ku-
rulmasıyla beraber Büyük Ermenistan idealinin etkisiyle Ermenistan’ın, çevresindeki devletlere (Türkiye,
Azerbaycan ve Gürcistan) yönelik irredentist politikaları görülmektedir. Ermenistan’ın Gürcistan’dan talep
ettiği topraklar Tiflis’e kadar uzanmaktadır. Ermenistan 1918’de Gürcistan’a saldırmış ancak İngiltere’nin
devreye girmesiyle iki devlet arasında ateşkes yapılmıştır.
186
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

bölgedeki Ermeni nüfusunu dengelemeye çalış-


mıştır. Abhazya ve Güney Osetya Sorunlarının yo-
Glasnost ve Perestroyka: “Açıklık ve Ye-
ğunluğu ve Acaralıların Cavahati’den göç etmeleri
niden Yapılanma” anlamına gelen, SSCB
Gürcistan’ın politikalarını etkisiz kılmıştır.
Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov’un baş-
lattığı reformlara verilen addır. Reformlar Gürcistan’da aşırı milliyetçi Gamsahurdiya’nın
devlet bürokrasisini düzenleme, ekono- söylemleri Cavahati’deki Ermenileri ürkütmüş ve
miyi canlandırma, demokratikleşme gibi milliyetçi gruplar oluşturmalarına sebep olmuştur.
amaçları içerir. Örneğin, kültürel amaçlarla kurulan Cavah Halk
Hareketi, süreç içerisinde kendisine bağlı silahlı
Büyük Ermenistan: Ermenilerin; Ha- gruplar oluşturmuş ve Dağlık Karabağ Savaşı’nda
zar, Karadeniz ve Akdeniz’e kıyısı olan Ermenilere destek vermiştir. Gamsahurdiya’dan
topraklarda kurulacak bir devlete sahip sonra iktidara gelen Şevardnadze, Abhazya ve Gü-
olma idealidir. SSCB’den ayrıldıktan son- ney Osetya Sorunlarına çözüm ararken Cavahati
ra Ermenistan’ın ilk Cumhurbaşkanı olan Ermenileri güçlenmeye devam etmiştir. Özellik-
Levon Ter Petrosyan tarafından yeniden le 1991-1994 yılları arasında bölge Ermenilerin
gündeme getirilmiştir. kontrolünde kalmıştır, bölge yönetimi Ermenilerin
İrredentist politika: Bir devletin baflka bir oluşturduğu Temsilciler Konseyi tarafından sağ-
devlet ülkesinde yaşayan bir dil ve etnik kö- lanmıştır (Yenigün ve Bolat, 2010: 473). Kısacası
ken itibariyle kendisinden olduğuna inan- bölge hukuken Gürcistan egemenliği altınday-
dığı insan topluluklarını kendi toprakları- ken fiilen Cavahati Ermenilerinin egemenliğinde
na katmak istemesi ya da en azından onlar olmuştur. 1990’ların ikinci yarısından itibaren
üzerinde bir hak iddia etmesi. Gürcistan’ın gücünü kazanması ve Ermenistan’ın
Cavahati Ermenilerinin taleplerini dengelemesiyle
Ermeniler Güney Kafkasya’nın Ruslar tarafın- sorun Gürcistan’ın lehine dönmüştür. Ermenistan
dan işgal edilmesinden sonra Tiflis’in güneyindeki Gürcistan ile sıcak çatışmaya girmek istememekte
Borçalı’nın bir kısmının kendilerine verilmesiyle ancak Cavahati Ermenilerinin taleplerini tamamen
yetinmemiş, Cavahati Bölgesi’ne yönelik talepler- göz ardı etmemektedir. Dış ticaretinin %80’ini
de bulunmuştur. Stalin Dönemi’nde Ermenilerin Gürcistan’dan sağlayan Ermenistan, Cavahati
toprak talepleri sona erse de iki devlet arasında Sorunu’nda Ermenilere destek verirse ekonomik
talepler ve iddialara ilişkin tartışmalar sürmüş- açıdan zarara uğrayacağını ve Dağlık Karabağ ve İş-
tür. Perestroyka’nın yarattığı özgürlük ortamında gal Altındaki Rayonlar Sorunu’ndaki avantajlı ko-
Güney Kafkasya’daki devletlerden Azerbaycan ve numunu kaybedebileceğini değerlendirmektedir.
Gürcistan SSCB’yi sorgulamış ve birlikten ayrılıp Gürcistan da mevcut durumdan memnun olmasa
bağımsız devletlerini kurmayı amaçlamıştır. Azer- da sorunun Abhazya ve Güney Osetya gibi sıcak
baycan ve Gürcistan iç sorunlarının kaynağını Rus çatışmaya dönüşmesinden endişelenmektedir. Bu
egemenliği olarak görüp karşı politikalar geliştirir- yüzden Cavahati Sorunu’nda sert adımlar atmak-
ken, Ermenistan Karabağ Savaşı’ndan önce toprak tan kaçınmaktadır. Ayrıca sorunun çatışmaya dö-
taleplerini Ahalkale, Cavahati ve Nahçivan’a yö- nüşmesi Rusların konuya dâhil olmasını ve Cava-
nelik belirlemiştir. Bu amaca uygun olarak Erme- hati Bölgesi’nin Ermenistan’a ilhakını beraberinde
nistan aynı anda Gürcistan ve Azerbaycan ile sa- getireceğinden, Gürcistan konuya ihtiyatla yaklaş-
vaşmak yerine, Azerbaycan’a saldırmıştır. Kısacası maktadır. Sorunun sıcak çatışmaya dönüşmemesi
Ermenistan Cavahati ve Karabağ arasında önceli- bu açılardan Gürcistan’ın çıkarınadır. Gürcistan
ğini, Rus politikalarının da etkisiyle Karabağ’dan bu politikayı yürütürken Cavahati Ermenilerinin
yana kullanmıştır. Ermenistan fiilen Cavahati için özerklik taleplerini reddetmektedir.
savaşa girmese de Gürcistan’ın Abhazya ve Güney Cavahati Sorunu sadece bölgedeki Ermenilerin
Osetya Sorunlarından faydalanarak Cavahati’deki ayrılıkçı talepleri ve Gürcistan’ın toprak bütünlü-
etnik milliyetçi hareketleri desteklemiş ve bölgenin ğünün korunmasıyla ilgili değildir. Bölgedeki Rus
Gürcistan’ın kontrolünden çıkmasını amaçlamıştır. askeri üssü, Ahıska Türklerinin geri dönüşü ve Ba-
Gürcistan Cavahati’nin sosyal ve ekonomik politi- kü-Tiflis-Ceyhan (BTC) Boru Hattı’nın yapım sü-
kalarını desteklerken, bölgeye Acaralıları yerleştirip reci Cavahati Sorunu’nu etkilemiştir. RF, Avrupa

187
Orta Asya ve Kafkaslarda Bölgesel İhtilaflar

Konvansiyonel Kuvvet Antlaşması’nı (AKKA) ihlal ra satarak geçimlerini sağlamaktadır. ABD, NATO
ederek Ahalkale’deki üssünü kapatmamıştır. Cava- ülkeleri ve AB Cavahati Ermenilerinin üssün var-
hati Ermenileri, bu üssün kapatılmasına ekonomik lığına ilişkin taleplerine karşın, üssün kapatılması
ve güvenlik gerekçeleriyle karşı çıkmaktadır. Böl- yönünde RF’ye baskı yapmaktadırlar, üslerin kapa-
gedeki Ermenilerin bir kısmı Rus askeri üssünde tılma süreci ise hâlen devam etmektedir.
çalışmakta, Cavahati halkı ürünlerini Rus subayla-

Araştırmalarla
İlişkilendir
Güney Kafkasya Bölgesinde Güvenlik So- üzere, SSCB’nin çöküşünden sonra Kuzey ve Güney
runu Kafkasya bölgesinde siyasi durum gergin olmuştur.
Zbigniew Brzezinski’nin “Büyük Satranç Özellikle, Ermenistan-Azerbaycan Dağlık Karabağ
Tahtası” adlı kitabında “Avrasya’nın Balkanları” sorunu, Gürcistan’da Abhazya ve Güney Osetya so-
olarak değerlendirilen Güney Kafkasya, 20. yüz- runları bölgenin güvenliğini olumsuz yönde etkile-
yılın sonlarından itibaren uluslararası ilişkilerde yen faktörler olarak ortaya çıkmıştır.
bölgesel ve küresel etken olmak isteyen devletle- Son yirmi yılı aşkın bir süredir bölgede yuka-
rin mücadele alanı olmuştur. Karadeniz ve Ha- rıda belirtilen sorunlar halen devam etmektedir;
zar Denizi arasındaki bu bölge kuzey-güney, do- uluslararası ve bölgesel kuruluşların, bölge ve böl-
ğu-batı enerji ve ulaşım hatlarının kesişmesinde geden kenar devletlerin hayata geçirmeye çalış-
bulunması ve Hazar havzası enerji kaynaklarına tıkları barış projelerinin hiçbiri başarıyla sonuç-
sahip olması açısından büyük önem arz etmek- lanmamış, aksine, sorunlar daha da büyümüştür.
tedir. Güney Kafkasya tarih boyunca Osmanlı Güney Kafkasya bölgesinde, barışın, güvenliğin
İmparatorluğu, Rusya ve İran arasında mücadele ve işbirliğinin temini için meseleye birbiriyle il-
gili üç ayrı paradigmadan bakmak mümkündür:
alanı olmuş ve bu devletler bölge üzerinde ken-
dilerinin kültürel ve siyasi izlerini bırakmıştır. Bölge sorunlarını çözmek, güvenlik sistemini
Son 300 yıllık tarihe bir göz atarsak, bölgenin bu kurmak, işbirliğini hızlandırmak,
devletlerden birinin egemenliği altında olduğu Toplumun bilincinde işbirliği değerlerinin
görülmektedir. Bu süreç içerisinde  Azerbaycan, yerleşmesine, karşılıklı güven ve itibarın oluşma-
Ermenistan ve Gürcistan aynı güvenlik meka- sına, korunmasına ve geliştirilmesine çalışmak,
nizmasında yer aldıkları için güvenlik sorunları Bölgesel ve uluslararası güçlerin bölgeye yö-
ortaya çıkmamıştır, fakat bölge askeri ve güvenlik nelik menfaatleri ve küreselleşen Dünyada Gü-
açısından ikiye ayrıldığı zaman ciddi çatışmalar ney Kafkasya’nın yerini ve rolünü belirlemek.
ortaya çıkmıştır. 19. yüzyılın başlarından itibaren Ancak bölge sorunlarına bu tarzda bir yak-
Rusya’nın kontrolüne geçen Güney Kafkasya’da laşım kendi içinde çözüm yolu olamaz. Bu tür
Rusya hakimiyeti, 1918-1920 yılları dışında 20. yaklaşımın bölge devletleri ve halkları tarafından
yüzyılın sonlarına kadar (Aralık 1991) devam et- kabul edilmediği bilinmektedir. Burada önemli
miştir. olan bölge devletlerinin yaşadıkları sorunları so-
20. yüzyılın sonlarında uluslararası ilişkiler ğukkanlı şekilde değerlendirmemeleri ve Güney
sisteminde bazı önemli gelişmeler yaşanmıştır. Kafkasya’yı bir bütün olarak görmemeleridir. Di-
Özellikle, ABD ile SSCB arasındaki Soğuk Sa- ğer bir neden ise, büyük devletlerin bölge siyase-
vaşın giderek ortadan kalkması, aynı zamanda tinde farklı ekonomik, siyasi, askeri ve kültürel
SSCB genelinde ulusal zeminde çatışma ocak- değerlerin hayata geçirilmesidir.
larının kurulması Güney Kafkasya bölgesine de ….
olumsuz yansımıştır. Sonuç olarak, Moskova-Ankara yakınlaşma-
…… sının Güney Kafkasya bölgesine olumlu etkisi
Sonuç itibariyle SSCB’nin çöküşüyle Güney olabilir. Azerbaycan ve Gürcistan bu süreçten
Kafkasya’da üç yeni devlet-Azerbaycan, Gürcistan ve pragmatik olarak faydalanabildiği takdirde, böl-
Ermenistan- bağımsızlıklarını ilan etmiştir. Bilindiği gede Rusya’nın etkisinin azalması sağlanabile-

188
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

cektir. Türkiye-Rusya arasında sıcak ilişkiler, iki Ehtıram Aşırlı


ülkenin birlikte Dağlık Karabağ, Güney Osetya 12.12.2016
ve Abhazya sorunlarının çözülmesine ilişkin fa-
Blog no: 2016 / 53
aliyetleri genişleyebilir. Ayrıca gelecekte Yukarı
Karabağ sorununun çözümüne ilişkin Rusya- Kaynak: http://avim.org.tr/Blog/GUNEY-
Türkiye-Azerbaycan-Ermenistan katılımlı görüş-
KAFKASYA-BOLGESINDE-GUVENLIK-
melerin esas teşkil edebileceğini görebiliriz.
SORUNU

Öğrenme Çıktısı
3 Cavahati sorununun Gürcistan’ın bölge devletleriyle ilişkilerine etkilerini açıklayabilme

Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Ermeni Sorunu ve Cavahati


Sorunu ile ilgili www.eraren.
org sitesi takip edilebilir. Ca-
Bolşevik devriminden sonra vahati Sorunu ve Güney Kaf- Cavahati Sorunu,
Ermenistan’ın izlediği irre- kasya’daki diğer sorunlar ile il- Gürcistan’ın iç sorunu ol-
dentist politika hangi gerek- gili Orta Asya-Güney Kafkasya makla beraber kısa ve orta
çeye dayandırılmaktadır? Siyasi Gelişmeler (1991-2010) vadede Türkiye-Ermenistan
adlı kitaptan kaynak olarak ilişkilerini etkileyebilir mi?
faydalanabilirsiniz. (Necati İyi-
kan (ed.), İstanbul: Hiperlink
Yayınları, 2011)

FERGANA VADİSİ kaların dışında ilk önemli etnik sorun 1944’te Stalin
Fergana Vadisi, yapısı ve içinde barındırdığı so- tarafından göç ettirilen Ahıska Türkleri ve Özbekler
runların çeşitliliği bakımından 11 Eylül 2001 son- arasında olmuştur. Benzer biçimde 1989’da Tacik-
rasında öne çıkan bir bölgedir. Fergana Vadisi’nin lerle Özbekler arasında, 1990’da Kırgızlarla Özbek-
önemi ve bölgedeki çatışmalar SSCB’nin dağılarak ler arasında etnik gerilimler yaşanmıştır. İki devlet
buradaki kontrolü kaybetmeye başlamasıyla art- arasındaki en ciddi sorun 1998’de Özbekistan İslami
mıştır. Fergana Vadisi, Rus Çarlığı ve SSCB Dö- Hareketi’nin kurulması ve faaliyetlerini yürütme-
nemi’ndeki “Böl-Yönet” politikalarının sonuçlarını sidir. Özbekistan İslami Hareketi, Soğuk Savaş’ın
yansıtan bir çatışma bölgesidir. SSCB, bölgedeki son yıllarında Fergana Vadisi’nde İslam Kerimov’un
ülkeleri yapay kimlikler ve sınırlarla bölerek “Sov- Özbekistan’da İslamcı muhalefet üzerindeki bas-
yet Kimliği” yaratmaya çalışmıştır. Bunu yaparken kı politikalarına karşı kurulmuştur (Yaman, 2010:
farklı etnik köken vurgusuyla bölgedeki ülkeleri 602). Örgüt, Fergana Vadisi’ni kendisine üs edin-
bölmüş, bu politika Soğuk Savaş sonrası yaşanan miş ve hem Kırgızistan’da hem de Özbekistan’da
etnik çatışmaların temelini oluşturmuştur. terör faaliyetlerinde bulunmuştur. Örgütün, sorun
Fergana Vadisi’nin %60’ı Özbekistan’a, %15’i olarak Özbek yönetimini görmesi ve Özbek yöne-
Kırgızistan’a ve %25’i Tacikistan’a aittir. Bu dev- timinin tutarsız davranan Kırgız yönetimini biraz
letlerin sınırlarında farklı etnik kökenli insanların daha kararlı olmaya çağırması, iki devlet arasındaki
bulunması, üç ülke arasındaki sorunların önemli ilişkileri gerginleştirmiştir. Bu sebeple bazı Kırgız
sebepleri arasında yer alır. Soğuk Savaş öncesi politi- köylerinin Özbeklerce vurulması, iki devleti sava-

189
Orta Asya ve Kafkaslarda Bölgesel İhtilaflar

şın eşiğine getirmiştir. Kırgızistan’ın içinde yer alan uyuşturucu ticareti bu bölgede gelişmiştir (Yaman,
ama nüfusun çoğunluğunu Özbeklerin oluşturdu- 2010: 595-596). ABD’nin Afganistan Operasyonu
ğu Oş şehrinde, Özbek Adalet Partisi, Kırgız yöne- ve ABD-Rusya rekabeti dolayısıyla bölge ülkeleri
timinin muhalifi olmuştur. Bu hareket de iki devlet tercih yapmak zorunda kalmışlardır. Bölge ülkele-
arasındaki ilişkileri gerginleştirmiştir. ri kendi içlerindeki istikrarsızlıkların yanı sıra Yeni
Bölgedeki çatışmaların sebeplerinden birisi de Büyük Oyun’da kısmen yer almaktadırlar.
bölgenin topraklarının verimli olmasıdır. Tarım-
sal açıdan Fergana Vadisi Orta Asya’nın en önemli
Yeni Büyük Oyun: Soğuk Savaş’tan sonra
tarımsal merkezleri arasındadır. Ayrıca vadi; altın, Orta Asya’da yaşanan güç mücadelesidir.
gümüş, uranyum, petrol, demir, bakır, kurşun gibi ABD, AB, RF, Çin gibi küresel güçlerin
önemli madenler açısından da zengindir. ABD’nin yanında Hindistan, İran, Türkiye gibi böl-
SSCB’yi yeşil kuşak ile çevrelemek istemesi bölge- gesel güçler de bu rekabette yer alır.
yi terörün önemli merkezlerinden biri hâline ge-
tirmiştir.
HAZAR’IN STATÜSÜ
Hazar Bölgesi gerek jeostratejik önemi gerek
Yeşil Kuşak: Soğuk Savaş’ta ABD’nin önemli ticaret yollarının geçiş güzergâhında yer al-
SSCB’yi çevreleme politikalarından biri- ması gerekse de hidrokarbon potansiyeli nedeniyle
dir. ABD’nin SSCB’yi güneyindeki İslami tarihsel süreç içerisinde her zaman güç mücadelesi-
oluşumları destekleyerek çevrelemesidir. ne sahne olmuştur. Bölge’deki güç mücadelesinin
nedenlerinden biri olan petrolün varlığının MÖ
4. yüzyıla kadar gittiği iddia edilmekte olup (Ef-
fimoff, 2000: 157), petrol çıkarma faaliyetleri 19.
Bölgedeki petrol ve doğalgaz kaynaklarının yüzyılın ikinci yarısına kadar dayanmaktadır.
uluslararası pazarlara ulaşması sorunu, istikrarsız Günümüz itibarıyla Hazar Bölgesi’nde 50 milyar
bir Fergana Vadisi’nin sevkiyatlarda ve enerji gü- varil petrol ve 9 trilyon metreküp doğalgaz rezervinin
venliği açısından sıkıntılı sonuçlar doğurması, böl- Bakü, Tengiz ve Türkmenistan kıyılarında bulunduğu
geye ilgisi olan ABD, Çin, AB gibi küresel aktör- tahmin edilmektedir. Söz konusu bu potansiyel, tari-
lerin çıkarlarını zedelemektedir. Bu büyük güçler, hin her döneminde olduğu gibi günümüzde de çıkar
Fergana Vadisi’nin istikrarlı olmasını istemektedir. çatışmasını ve hukuki düzenlemelerin yapılmasını so-
Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) gibi örgütlerle de rununu beraberinde getirmiştir. Enerji kaynaklarının
bölgenin istikrarı sağlanmaya çalışılmaktadır. dışında Hazar Denizi balıkçılık açısından da önemli
olup Dünya havyar ihtiyacının % 90’ını karşılayabil-
mektedir (Çolakoğlu, 1998: 108).
Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ): 1996’da Genel ve soyut olarak belirtirsek Hazar’ın Statü-
Çin Halk Cumhuriyeti’nin girişimleriy- sü, 18. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren uluslararası
le Çin, Rusya Federasyonu, Kazakistan, hukukun konusu olmuştur. Aşağıda ismen belirtti-
Kırgızistan ve Tacikistan tarafından ku- ğimiz antlaşmalar ile Hazar Denizi’ndeki balıkçılık
rulan “Şanghay Beşlisi”ne, Özbekistan’ın faaliyetleri, seyrüsefer serbestliği ve Hazar’da do-
2001’de katılmasıyla oluşan örgüttür. Ör- nanma bulundurma gibi konular düzenlenmiştir.
gütün kurulmasına sınır güvenliği sorunla- (Bkz.; Çolakoğlu, 1998: 108-109; Oruç, 2013: 86;
rı, terörizm, ABD’nin bölgede artan öne- Kocaman, 2018: 103-104).
minin yarattığı rahatsızlık temel oluşturur. • 1723 Petersburg Antlaşması,
• 1729 Reşt Antlaşması,
• 1813 Gülistan Antlaşması,
Fergana Vadisi özellikle 11 Eylül’den sonra
önem kazanmıştır. Çünkü Soğuk Savaş’tan sonra • 1828 Türkmençay Antlaşması,
NATO tarafından belirlenen tehdit unsurlarından • 1921 yılında imzalanan Moskova Dostluk
olan “Radikal dini akımlar”, etnik çatışmalar ve Antlaşması,

190
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

• 1935 yılında imzalanan SSCB-İran Ant- Soğuk Savaş Sonrası Dönemde


laşması, Hazar’ın Hukuki Statüsü Tartışmaları
• 1940 yılında imzalanan Tahran Antlaşması Soğuk Savaş sona erdikten sonra kıyıdaş dev-
Hazar’ın uluslararası sistemdeki önemi Soğuk let sayısının artması, kıyıdaş devletlerin ABD, AB
Savaş’ın sona ermesiyle birlikte artmıştır. Zira ve Çin gibi bölge dışı ve kıyıdaş olmayan devlet-
SSCB’nin dağılmasından sonra Hazar’da oluşan lerle yoğun ilişkilerinin olması, başka bir ifadeyle
güç boşluğu, bölgede yaşanacak güç mücadelesinin Hazar’ın global ekonomik ve siyasi güç mücade-
tetikleyicisi olmuştur (Koçgündüz, 2010: 489). lesinin alt bölgelerinden biri haline gelmesi statü
Ayrıca 1991 yılına kadar gelişen süreçte Hazar’a kı- tartışmalarını daha da karmaşık hale getirmiştir.
yıdaş olan devlet sayısı ikiden beşe (RF, İran, Türk- Bu çerçevede Bölge, tarihinde olduğu gibi birtakım
menistan, Kazakistan, Azerbaycan) yükselmiştir. antlaşmaların konusu haline gelmiştir. Örneğin:
Aktör sayısındaki bu artışta Hazar’ın statüsünün (Bkz.; Terzioğlu, 2008, 30-33; Pamir, 2011: 360)
yeniden tartışmaya açılmasını beraberinde getir- • 1994 Asrın Antlaşması ile Azerbaycan pet-
miştir. rollerini bölge dışı güçlere açmıştır,
Statüyü belirleyen temel husus ise Hazar’ın • 1997 yılında Azerbaycan ve Kazakistan
göl ya da deniz olarak kabul edilmesidir. Zira Eski Hazar’ın deniz yatağının paylaşılması husu-
Çağlar’dan ve bulunduğu dönemden beri “deniz” sunda antlaşma imzalamıştır,
olarak kabul edilse de 1921 ve 1940 yılında SSCB • 1998 RF-Kazakistan Antlaşması ile
ve İran arasında Hazar’ın statüsüne ilişkin imzalan- Hazar’ın kuzeyindeki yer altı kaynaklarının
mış antlaşmada “göl” olarak kabul edilmiştir (Zim- paylaşılması amaçlanmıştır,
nitskaya, 2011: 1-2).
• 2001 RF-İran Antlaşması ile iki devlet de-
1982 BM Deniz Hukuku Sözleşmesi (BMDHS) niz statüsünde değişiklik olmadıkça resmi
ise kıyıdaş devletler arasında sadece SSCB/Rusya olarak hiçbir sınırı tanımayacakları konu-
Federasyonu (RF) tarafından onaylanmıştır. 1982 sunda anlaşmıştır,
BMDHS’nin 122. Maddesi’ne göre kapalı veya
yarı kapalı deniz, iki veya daha fazla devlet tarafın- • 2003 yılında RF-Azerbaycan-Kazakistan
dan etrafı çevrilmiş ve başka bir denize veya okya- Üçlü Antlaşması ile deniz dibinin milli sek-
nusa dar bir çıkışla bağlanan veya tamamen veya törlere bölünmesi ve deniz yüzeyinde beş
esas itibariyle iki veya daha fazla kıyı devletinin ka- kıyıdaş devletin serbest dolaşım hakkı ola-
rasuları ve münhasır ekonomik bölgesinden oluşan cağı konusunda ortak karara varılmıştır.
bir körfez, havza ya da denizdir (Terzioğlu, 2008: 1996 yılından beri 48 istikşafı toplantı yapan
34). Bu tanımdan da anlaşıldığı üzere alternatif sta- ve 2002’de Aşkabat (Türkmenistan), 2007’de Tah-
tüleri gereği Hazar, “kapalı bir deniz”, “göl” ya da ran (İran), 2010’de Bakü (Azerbaycan), 2014’de ise
“özel bir su havzası” olabilir. Astrahan (RF)’da olmak üzere 4 defa Liderler Zir-
Hazar, kıyıdaş devletler tarafından “deniz” ola- vesinde çözümü arayan Hazar’a kıyıdaş devletler,
rak kabul edilirse karasuları, kıta sahanlığı ve mün- 4-5 Aralık 2017 tarihinde Moskova’da toplanan
hasır ekonomik bölgeler çerçevesinde beş ulusal Hazar Ülkeleri Dışişleri Bakanları Zirvesi’nde mu-
sektöre bölünecek, “göl” olarak kabul edildiği tak- tabakata varmışlardır.
dirde 20 millik karasuları ve münhasır ekonomik
bölgeler dışında kalan alanlar ortak olarak kullanı- Hazar Denizi’nin Hukuki Statüsü
lacaktır. Sözleşmesi’nin Analizi
Diğer bir görüş ise Hazar’ın sui generis jeopo- Moskova’da varılan mutabakattan yaklaşık bir
litiği dolayısıyla uluslararası normlara tabi olmayıp yıl sonra 11-12 Ağustos 2018 tarihinde yapılan
kıyıdaş ülkeler arasında yeni bir antlaşmayla statü- 5. Hazar Ülkeleri Devlet Başkanları Zirvesi’nde
sünün belirlenmesidir. Bu görüşe göre sektörel böl- “Hazar Denizi’nin Hukuki Statüsü Sözleşmesi /
ge esası var kabul edilip; balıkçılık alanları, deniz Convention on the Legal Status of the Caspian Sea
yatakları ve deniz taşımacılığı gibi konularda ortak / Конвенция о правовом статусе Каспийского
kullanım esas olmalıdır (Bkz.; Çolakoğlu, 1998: моря” imzalanmıştır.
88-93; Oruç, 2013: 109-113).

191
Orta Asya ve Kafkaslarda Bölgesel İhtilaflar

Kazakistan’ın liman kenti olan Aktau’da düzen- deki bir deniz için 12 deniz mili sınırını oluşturuyor,
lenen toplantıya Kazakistan Cumhurbaşkanı Nur- oysa bunu Sözleşme’de 15 deniz mili olarak kurduk”.
sultan Nazarbayev, RF Devlet Başkanı Vladimir https://www.inform.kz/en/sea-or-lake-expert-
Putin, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, clarifies-caspian-sea-s-legal-status_a3358460 (e.t.
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve Türkme- 25. 08. 2018).
nistan Cumhurbaşkanı Gurbanguli Berdimuham- Bu açıklamalardan da anlaşıldığı üzere özel sta-
medov katılmıştır. (İlgili video için bkz.; http:// tü tanınan Hazar Denizi’ne 1982 tarihli Birleşmiş
tr.euronews.com/2018/08/16/hazar-denizi-nde- Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi uygulanmamış
anlasmaya-varildi-deniz-alti-kaynaklari-sorunu- ve suyun derinliği göl prensibine, yüzeyi ise deniz
suruyor (e.t. 25. 08. 2018) prensibine dayanarak belirlenmiştir.
“Hazar Denizi’nin Hukuki Statüsü Sözleşmesi” Sözleşmede taraf devletler şu husus üzerinde
dışında Zirvede taraf devletler arasında aşağıdaki anlaşmışlardır: (Resmi tam metin yayımlanmadı-
belgeler de imzalanmıştır: (https://brussels-express. ğı için Sözleşmenin içeriğine ilişkin bilgiler ilgili
eu/5th-caspian-summit-in-aktau-kz-signing-of- bazı devletlerin resmi web siteleri ile haber sitele-
convention-on-the-legal-status-of-the-caspian-sea/ rinden derlenmiştir. Ayrıntılı bilgi için bkz; https://
(e.t. 25. 08. 2018)) www.inform.kz/en/aktau-summit_t9786 e.t. 25.
• Hazar Denizi’nde Terörle Mücadele Ala- 08. 2018); http://en.kremlin.ru/events/president/
nında İşbirliği Protokolü. news/58285; (e.t. 25. 08. 2018); http://www.mfa.
• Hazar Denizi’nde Organize Suçla Mücade- gov.az/news/909/5775 (e.t. 25. 08. 2018); https://
le Alanında İşbirliği Protokolü. www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-45161710 (e.t.
25. 08. 2018); http://www.hurriyet.com.tr/gundem/
• Hazar Devletlerinin Hükümetleri Arasın-
son-dakika-hazar-anlasmasi-imzalandi-40926143
daki Ticaret ve Ekonomik İşbirliği Anlaş-
(e.t. 25. 08. 2018); https://tr.sputniknews.com/
ması.
rusya/201808121034710273-hazar-denizi-
• Hazar Devletlerinin Hükümetleri Arasında anlasmasi-imzalandi/ (e.t. 25. 08. 2018); https://
Ulaşım Alanında İşbirliği Anlaşması. www.haberturk.com/hazar-denizi-anlasmasi-bu-
• Hazar Denizi’ndeki Olayların Önlenmesi gun-imzalaniyor-2099836# (e.t. 25. 08. 2018);
Konusunda Anlaşma. Carroll, https://www.independent.co.uk/news/world/
• Sınır Kurumlarının İşbirliği ve Etkileşimi europe/russia-says-deal-to-settle-status-of-caspian-sea-
Protokolü. reached-a8486311.html (e.t. 25. 08. 2018)
“Hazar Denizi’nin Hukuki Statüsü • Hazar Denizi’nin dibi ve toprak altı bölge-
Sözleşmesi”nde Hazar için “deniz” ifadesi kul- leri farklı alanlara bölünmüştür.
lanılsa dahi RF Dışişleri Bakanı Yardımcısı Gri- • Hazar’ın dibi yan yana ve karşı karşıya olan
gory Karasin’in Kommersant Gazetesi’ne yaptığı devletler arasında uluslararası hukuka uy-
açıklamasında da belirttiği üzere “özel bir hukuki gun olarak bölgelere ayrılacaktır.
statü” tanınmıştır. “State Secretary and Deputy • Deniz yüzeyi ise deniz sahası, deniz hudu-
Foreign Minister Grigory Karasin’s interview with du, balıkçılık alanları ve kaynakların kulla-
the newspaper Kommersant, published on August nımı gibi esaslara göre paylaştırılacaktır.
9, 2018”, http://www.mid.ru/en/foreign_policy/
• Sahilden 15 deniz mili mesafeye kadar olan
news/-/asset_publisher/cKNonkJE02Bw/content/
bölgeler, her ülkenin kendi egemenlik alanı
id/3315961 (e.t. 25. 08. 2018).
olarak kabul edilecektir.
Kazakistan Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Bü-
• Her devletin balıkçılık alanı ise 25 mil
yükelçisi Zulfiya Amanzholova’nın belirttiği üzere
(15+10 mil) olarak belirlenecektir. Diğer
“…bazı değişikliklerle birlikte, mutatis mutandis
kısımlar ise ortak kullanıma açık yani taraf-
ilkesini uyguladık. Sözleşme’ye göre Hazar Denizi
sız bölge olarak tanımlanmıştır.
yatağı, göl prensibi altında, yüzey ise Deniz Yasası
ilkesi altında tanımlanacaktır. Ancak Hazar Deni- • Kıyıdaş devletlerin dışındaki 3. devletlerin
zi için gerekli olan hükümleri gerekli değişikliklerle Hazar Denizi’nde askeri varlıklarının olma-
birlikte kullanıyoruz, örneğin deniz hukuku, deniz- sı yasaklanmıştır.

192
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

• Denizcilik, balıkçılık, bilimsel araştırmalar ve devletler dışındaki


ana boru hatlarının döşenmesi tarafların belir- aktörlere askeri ola-
lediği kurallara uygun olarak yapılacaktır. rak kapatılmasıdır.
dikkat
• Kapsamlı deniz projelerinde ekolojik fak- Bu bağlamda Söz- SSCB’nin dağılmasından
törler dikkate alınacaktır. leşme ile yaratılan sonra küresel güç mücade-
statü hiç şüphesiz lesinin yaşandığı alanlardan
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin belirt-
sadece bölgesel değil biri olan Hazar Denizi’nde
tiği üzere Statü Sözleşmesi “önemli bir belge” ol-
global anlamda kısa kıyıdaş devletlerin “Hazar
makla birlikte taraflar arasındaki Hazar Denizi ile
ve orta vadede etki Denizi’nin Hukuki Sta-
ilgili fikir ayrılıklarını tamamen sonlandırmamış-
doğuracaktır. Bu gö- tüsü Sözleşmesi” üzerinde
tır. Taraf devletlerin üzerinde anlaşamadığı temel
rüşü destekleyen en anlaşması çok önemli bir
husus ise Hazar Denizi’nin hava sahasının kullanı-
önemli argüman ise gelişme olmakla birlikte
mına ilişkindir. Bu konuda taraf devletler arasında
İran Cumhurbaşkanı sadece bölgesel değil global
istişarelere anlaşmanın imzalanmasından sonra da
Hasan Ruhani’nin anlamda da kısa ve orta va-
devam edilecektir.
“Hazar Denizi sa- dede etki doğuracaktır.
SSCB’nin dağılmasından sonra küresel güç dece Hazar ülkele-
mücadelesinin yaşandığı alanlardan biri olan Ha- rine aittir” sözüdür.
zar Denizi’nde kıyıdaş devletlerin uzlaşa bilmesi http://tr.euronews.com/2018/08/16/hazar-de-
çok önemlidir. “Hazar Denizi’nin Hukuki Statü- nizi-nde-anlasmaya-varildi-deniz-alti-kaynaklari-
sü Sözleşmesi”nin ekonomik ve diplomatik önemi sorunu-suruyor (e.t. 25. 08. 2018)
dışındaki en önemli özelliği ise Bölge’nin, kıyıdaş

Resim 7.2 “Hazar Denizi’nin Hukuki Statüsü Sözleşmesi” itibarıyla Hazar’ın paylaşımı
Kaynak: https://www.haberturk.com/hazar-denizi-anlasmasi-bugun-imzalaniyor-2099836#

193
Orta Asya ve Kafkaslarda Bölgesel İhtilaflar

Öğrenme Çıktısı
5 Hazar’ın statüsüne ilişkin tartışmaları değerlendirebilme

Araştır 5 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Hazar’ın enerji kaynakla- “Hazar Denizi’nin Huku-


Hazar’ın statüsü neden rı ve balıkçılık açısından ki Statüsü Sözleşmesi”nin
SSCB dağıldıktan sonra zengin olmasının, sorunun kısa ve orta vadede sonuç-
tartışma konusu olmuştur? uluslararasılaşmasına etkile- larının neler olabileceğini
rini değerlendirin. tartışınız.

DAĞLIK KARABAĞ VE İŞGAL Fransa, Türkiye ve İran gibi uluslararası aktörler


ALTINDAKİ REYONLAR SORUNU arasında yaşanan güç çatışmasından kaynaklanan
bir üst otorite eksikliği, sorunun barışçı yöntemler-
Tarihsel temelleri 19. yüzyılın başlarına daya-
le çözümünün önündeki en temel engel olmuştur.
nan Dağlık Karabağ ve İşgal Altındaki Reyonlar
Barışçı yöntemlerle çözümünün sağlanamamasın-
Sorunu’nun 1988’de uyuşmazlığa dönüşmesinde,
daki bir diğer faktör de arabuluculuk faaliyetlerinin
uyuşmazlığın 1992’de sıcak savaş (silahlı çatışma)
zayıf kalması ve bu süreç içinde başta BM, AGİT ve
hâlini almasında ve ateşkesin ilan edildiği Mayıs
AB olmak üzere uluslararası örgütlerin süreç için-
1994’ten günümüze kadar sorunun barışçı yollar-
deki hareketsizliği veya etkisizliği olmuştur (Özdal,
la çözülememesinde, uluslararası sistemdeki köklü
2006: 1-2). Ayrıca, Ermenistan ve Azerbaycan’ın
değişikliklerin çok önemli bir rol oynadığı görül-
tutum ve davranışlarına etki eden içsel nedenler de
mektedir.
önemlidir. Bu içsel nedenlerin tarihsel gelişmeler
Soğuk Savaş sonrası dönemde Rusya’nın dikkate alındığında sorunun çözüme ulaştırılama-
hâkimiyet sahibi olduğu diğer bölgelerde olduğu masında büyük payı olduğu görülmektedir. Soru-
gibi Kafkasya’da da zayıflaması sonucunda, bölge- nun tarihsel gelişiminin ana hatları şöyledir:
de savaşa/çatışmalara engel olacak bir üst otorite
Ermenilerin günümüzde hak iddia ettikleri
eksikliği ortaya çıkmıştır. Güç boşluğu sonucunda
Karabağ bölgesinde 1747’de merkezi Şuşe olmak
ise Gürcistan-Abhazya, Gürcistan-Güney Osetya,
üzere kurulan Karabağ Hanlığı, 1805’de Rus işga-
İnguş-Osetya, Çeçenistan-Rusya Federasyonu ve
line uğramış ve 1812’de imzalanan Gülistan Ant-
Azerbaycan ile Dağlık Karabağ Ermenileri arasında
laşması ile Çarlık Rusya’sına bağlanmıştır (İşyar,
beş büyük savaş/çatışma yaşanmıştır. Bu savaşların/
2004: 155-172). Bu dönemden itibaren Rusya,
çatışmaların hepsi başta ABD ve RF olmak üzere
Transkafkasya’da dağınık hâlde yaşayan Ermeni-
bölge devletlerinin ve uluslararası kamuoyunun
leri Karabağ bölgesine yerleştirmeye başlamış ve
baskısı sonucunda ilan edilen ateşkeslerle durdu-
1816’da bir “Ermeni Şark Dilleri Enstitüsü” kura-
rulmuş/dondurulmuş fakat sorunlara kalıcı çözüm
rak Karabağ’da Türk nüfusunu azaltma politikası
getirilememiştir.
izlemiştir. 1828 Osmanlı-Rus savaşının ardından
Dağlık Karabağ ve İşgal Altındaki Reyonlar So- 1829’da imzalanan Edirne Antlaşması ile Osmanlı
runu irdelendiğinde, günümüze kadar bu sorunun İmparatorluğu’nun Karabağ’ın Rus toprağı oldu-
uluslararası hukuka uygun bir biçimde çözüme ka- ğunu kabul etmesini takiben de Ermenilerin bir
vuşturulamamasında çeşitli faktörlerin rol oynadığı tampon bölge oluşturacak biçimde bölgeye yerleş-
görülmektedir. Bu faktörlerin başında ise bozulan tirilmesi sistematik olarak devam etmiştir.
barışı yeniden tesis edebilecek bir üst otoritenin
Çarlık Rusya’sının bölgedeki Türk nüfusunu
bölgede oluşamaması gelmektedir. Bölgedeki güç
azaltmaya yönelik politikaları sonucunda 1905
boşluğunu doldurmaya yönelik başta RF, ABD,

194
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

yılında Ermeni Taşnak Komitacılarının bölge • 1992 yılı: İlk aylardan itibaren, Rus birlik-
Azerilerine saldırması ile bölgede ilk çatışmalar lerinin Karabağ’dan çekilmelerinin ardın-
çıkmıştır. Çarlık Rusya’sının müdahalesi ile bas- dan anlaşmazlık savaşa dönüşmüş ve Erme-
tırılan bu çatışmalar, Nisan 1920’de gerek Çar- niler önce Azerbaycan’ın Kelbecer bölgesine
lık Rusya’sında yaşanan Ekim Devrimi’ni gerek- yaptıkları saldırıları adım adım genişlete-
se 1. Dünya Savaşı’ndan mağlup çıkan Osmanlı rek Zengilan, Akdere, Akdam, Cebrail ve
İmparatorluğu’nun zayıf durumunu fırsat bilen Fuzuli’yi işgal etmişlerdir. Bu işgallerinin
Ermeniler tarafından tekrar başlatılmıştır. Nüfus sonucunda Ermeniler, Rusların da yardımı
çoğunluğunun Ermeni olması gerekçe gösterilerek ile 1993-1994 döneminde Karabağ ve çev-
başlatılan bu isyan, Kızıl Ordu’nun müdahalesiyle resindeki geniş bir çemberi ele geçirmişler
bastırılırken Rusya Komünist Partisi Merkez Ko- ve Laçin Koridoru üzerinden Ermenistan’la
mitesinin Kafkas Bürosu 5 Haziran 1920 tarihli doğrudan kara bağlantısını sağlamışlardır.
oturumunda Dağlık Karabağ’ın Azerbaycan sınır- Taraflar arasında sıcak çatışmaların başlama-
ları içinde kalmasına ve bölgeye muhtariyet veril- sından itibaren başta Türkiye ve İran olmak üzere
mesine karar vermiştir. Coğrafi ve iktisadi açıdan birçok devletin arabuluculuk girişimi olmuş fakat
özerkliğin yürümemesi üzerine ise 1924’de Dağlık bu girişimler nihai sonuca ulaşamamıştır. Arabu-
Karabağ özerk bölge statüsü ile Stalin tarafından, luculuk girişiminde bulunan devletlerin yanı sıra
Azerbaycan’a bağlanmıştır. Ermeniler bu duruma Azerbaycan ve Ermenistan’ın bağımsızlıklarına ka-
tepki göstermişler ve SSCB döneminde ilki 1963’te vuşması ve uluslararası kuruluşlara üye olmasına pa-
olmak üzere çeşitli müracaatlarla Dağlık Karabağ’ın ralel olarak sorun çeşitli kuruluşlarda da gündeme
kendilerine bağlanmasını talep etmişlerdir. Ancak gelmiş ve konuya ilişkin çok sayıda karar alınmıştır.
Örneğin, Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konse-
bu müracaatların hiçbiri Yüksek Sovyet tarafın-
yi Parlamenterler Meclisi, Dağlık Karabağ’ın Azeri
dan dikkate alınmamış ve Dağlık Karabağ Sorunu
toprağı olduğunu kabul etmiştir. 27-28 Şubat 1992
SSCB denetimi altında 1980’li yılların ortalarına
tarihlerinde Prag’da yapılan AGİT toplantısında ise
kadar dondurulmuştur.
Dağlık Karabağ’ın Azerbaycan’a ait olduğu kabul
1980’lerin ikinci yarısından SSCB’nin da- edilmiştir. Azerbaycan topraklarının Ermenistan
ğılmasına kadar olan süreçte ise Ermenistan’ın, tarafından işgali konusunda uluslararası kuruluşlar
Azerbaycan’ın Karabağ bölgesine yönelik iddiaları içerisinde en net açıklama ve bildirilerse İslam Kon-
yeniden başlamıştır. Bu dönemdeki önemli bazı ge- feransı Örgütünden gelmiştir. Örgüt hemen hemen
lişmeler aşağıdaki gibidir: her toplantısında konuyu ele almış ve açık bir dille,
• 20 Şubat 1988: Dağlık Karabağ Özerk Azerbaycan topraklarının Ermenistan tarafından
Sovyet Bölgesi, Azerbaycan, Ermenistan işgalini kınamış, Ermenistan’ın işgal ettiği Azerbay-
ve SSCB Sovyetlerine müracaat ederek, can topraklarını hemen terk etmesini talep etmiştir.
Azerbaycan’dan ayrılarak, Ermenistan’a 2 Mart 1992’de Azerbaycan ve Ermenistan
bağlanmak istediğini bildirmiştir. Bu müra- BM’ye ve AGİT’e üye olmasının ardından; Birleş-
caat, hem Azerbaycan hem de Yüksek Sov- miş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), Dağlık
yet tarafından reddedilmiştir. Karabağ Sorunun çözümünde AGİT’i yetkilendir-
• 15 Haziran 1988: Ermenistan Sovyeti, Ka- diğini belirtmiştir. BMGK’nin bu kararını takip
rabağ ile birleşme kararı almış, bu karar eden süreçte sorunun çözümüne yönelik yapılan
girişimler ve bu dönemdeki önemli bazı gelişmeler
Azeriler tarafından şiddetle reddedilmiştir.
ise ana hatlarıyla aşağıdaki gibidir:
• Eylül 1990: Ermeni militanlar Laçin, Ak-
• 24 Mart 1992: Helsinki’de toplanan
dam, Askeran kentlerine saldırıya geçerek,
AGİT Dışişleri Bakanları Konseyi, Beyaz
Dağlık Karabağ’ı kontrol etmeye başlamış-
Rusya’nın Minsk kentinde 11 devletin ka-
lardır. tılımı ile bir konferans yapılmasını kararlaş-
• 2 Eylül 1991: Dağlık Karabağ bağımsızlığı- tırmıştır. Yapılan bu konferans sonucunda
nı ilan etmiştir. Dağlık Karabağ Sorunu’na çözüm bulmak
• 26 Kasım 1991: Azerbaycan Parlamentosu üzere çalışacak 11 üyeli Minsk Grubu oluş-
bölgedeki özerk yapıyı ortadan kaldırarak turulmuş, bu grubun eş başkanlık görevini
merkezî yönetime bağlamıştır. de Fransa, RF ve ABD üstlenmiştir.

195
Orta Asya ve Kafkaslarda Bölgesel İhtilaflar

• 26 Mart 1992: BMGK toplantısında, so- önemli dönüm noktası ise 1996 yılında yapılan
runa direkt müdahale etmeme ve AGİT’in AGİT Lizbon Zirvesi olmuştur. Bu zirvede, çatış-
girişimini destekleme kararı almıştır. manın siyasal çözümüne temel oluşturmak üzere:
• 27 Mart - 3 Nisan 1993: Azerbaycan’ın “1) Ermenistan ve Azerbaycan’ın toprak bütünlü-
Kelbecer bölgesinin, Ermenistan tarafından ğünün korunması; 2) Dağlık Karabağ’ın altı ilinin
işgal edilmesi üzerine BMGK acil toplan- tarafsız hâle getirilmesi; 3) İki ilde barış gücü konuş-
tıya çağırılmıştır. 30 Nisan 1993’te yapılan landırılması; 4) Azerilerin bu illere yerleştirilmesi ve
toplantıda BMGK oy birliği ile 822 sayılı Karabağ’ın güvenliğinin garanti edilmesi.” ilkeleri-
kararı kabul etmiştir. nin dikkate alınması kararlaştırılmıştır.
• 3 Mayıs 1993: BMGK’nin bu kararı üzeri- Önerilen plan Ermenistan’ın muhalefetine
ne RF Devlet Başkanı Boris Yeltsin’in inisi- karşılık, diğer tüm üye devletlerin (RF dâhil 53
yatifiyle RF, Türkiye ve ABD’nin, AGİT sü- üyenin) onayıyla kabul edilirken Azerbaycan özel-
reci çerçevesinde başlattıkları barış girişimi likle görüşmelere temel oluşturması açısından bu
Azerbaycan tarafından kabul görmüş fakat ilkelere itiraz etmemiştir. Ermenistan ise bu planı,
Ermenistan tarafından reddedilmiştir. uluslararası baskılar sonucunda ancak 26 Eylül
1997’de kabul etmiştir. Fakat, dönemin Ermenis-
• 17 Haziran 1993: Ermenistan’ın,
tan Cumhurbaşkanı Ter Petrosyan’ın, aşırı milli-
Azerbaycan’ın Ağdam ve Merdakret şe-
yetçilerin baskıları sonucu 5 Şubat 1999’da istifa
hirlerine saldırması ve işgalinin ardından,
etmek zorunda kalması ve uzlaşmaya yanaşmayan
BMGK tarafından 29 Temmuz 1993 tari-
Koçaryan’ın Devlet Başkanı seçilmesi sebebiyle
hinde 853 sayılı; 14 Ekim 1993 tarihinde
plan hiçbir zaman yürütülememiştir.
874 sayılı ve 11 Kasım 1993 tarihinde 884
sayılı kararları almıştır. 1996 Lizbon Zirvesi’nin ardından AGİT
Minsk Grubu’nun, 1999 Cenevre ve Yalta, 2001
Bu kararların hepsinde sorunun Azerbaycan ile
Paris ve Key West, Mayıs 2004 Prag Zirvelerinde
Ermenistan arasında olduğu, Azerbaycan toprakla-
de sorunun çözümüne yönelik somut bir gelişme
rının işgale maruz kaldığı ifade edilerek işgal edil-
sağlanamazken bu dönemde üç temel barış planı
miş toprakların bir an önce terk edilmesi gerektiği
geliştirilmiştir.
vurgulanmıştır. Ancak, bu kararların hiçbiri uygu-
lamaya geçirilememiştir. Bu planlar ana hatlarıyla aşağıdaki gibi özetlenebilir:
Ekim 1993: Azerbaycan Devlet Başkanı Haydar 1. Paket Çözüm Önerisi (Haziran 1997):
Aliyev, Ermenileri barışa zorlamak için yeni bir as- Dağlık Karabağ’ın statüsü ile Karabağ dı-
keri taarruz başlatmıştır. şındaki reyonların işgaline son verilmesi bir
arada öngörülmüştür. Bu öneri Ermenistan
12 Mayıs 1994: BMGK ilgili kararlarının ve
tarafından reddedilmiştir.
AGİT’in yürüttüğü girişimlerin sonuç vermemesi
üzerine ise Rusya’nın başlattığı süreç bir süre son- 2. Aşamalı Çözüm Önerisi (Ekim 1997): Ön-
ra yine AGİT kapsamına alınmıştır. Moskova’nın celik, Dağlık Karabağ’ın dışındaki reyonla-
arabuluculuğunda nihai ateşkes (Bişkek Protoko- rın işgalden kurtarılmasına verilmiştir. Dağ-
lü) sağlanmış ve 27 Temmuz 1994’te hâlen geçerli lık Karabağ’ın statüsü ile ilgili görüşmeler
olan ateşkes anlaşması imzalanmıştır. Yaklaşık 6 yıl ise daha sonraya bırakılmıştır. Bu öneri de
süren çatışmaların sonucunda ateşkesin imzalandı- Ermenistan tarafından reddedilmiştir.
ğı tarih itibarıyla Azerbaycan’ın Karabağ bölgesi- 3. Ortak Devlet Önerisi (Kasım 1998): Dağ-
nin dağlık kısmının tamamı (eski Dağlık Karabağ lık Karabağ ile Azerbaycan’ın geri kalanını
Özerk Bölgesi) ve 7 reyon, Ermenistan silahlı güç- eşit değerde ele alan bu öneride, iki yapının
leri tarafından işgal edilmiştir. bir araya gelerek ortak bir devlet kurması
Ateşkes anlaşmasının imzalanmasından sonra öngörülmüştür. Bu öneri Azerbaycan tara-
barış sürecine AGİT bünyesinde hız verilmiş ve ön- fından reddedilmiştir.
celikle Aralık 1994’te Budapeşte toplantısında BM Bu son önerinin reddinin ardından (2004 yı-
denetimi altında bölgeye üç bin civarında AGİT lında kadar) Azerbaycan ve Ermenistan’ın önüne
Barış Gücü’nün gönderilmesi kararlaştırılmıştır. uyuşmazlığın çözümüne yönelik taslak planlar ge-
AGİT çerçevesinde yürütülen görüşmelerdeki ilk tirilmek yerine, ikili diplomatik görüşmeler yoluyla

196
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

çözüm için baskı uygulanmaya başlanmıştır. AGİT 2006 yılının içinde Dağlık Karabağ Sorunu’nun
Minsk Grubu eş başkanları ABD, RF ve Fransa çözüm süreci üzerinde en etkili olan gelişme ise
tarafından birçok girişimde bulunulmuş ve taraflar Karadağ’ın, Sırbistan-Karadağ Cumhuriyeti’nden
çeşitli diplomatik görüşme yöntemleri ile sorunun 21 Mayıs 2006’da düzenlenen referandumla ayrıl-
çözümüne yönelik olarak, diplomatik süreç içinde ması olmuştur. Zira, Dağlık Karabağ Sorunu’nun
tutulmaya çalışılmıştır (Özdal, 2006: 8-9). çözümüne yönelik olarak gizlilik içinde sürdürülen
müzakereler sırasında taraflara sunulan ve basına
yansıtıldığı kadarıyla taraflarca genel kabul gör-
AGİT Minsk Grubu: AGİT’in Dağ- düğü ileri sürülen bir planda da Sırbistan-Karadağ
lık Karabağ ve İşgal Altındaki Reyonlar Cumhuriyeti’nin ayrılmasında uygulanan referan-
Sorunu’nun barışçıl çözümü için, 24 Mart dumla çözüme yer verilmiştir.
1992’de başlatılan oluşumdur. Yukarıda da belirttiğimiz üzere gizlilik içinde
sürdürülen müzakereler sırasında taraflara sunulan
ve özellikle Ermeni yetkililerin yaptıkları açıklama-
3-6 Nisan 2001 tarihlerinde Florida Key West’de larla basına sızdırılan planın belli başlı unsurlarını
yapılan görüşmelerde de tarafların nihai bir sonuca şu şekilde tespit etmek mümkündür:
ulaşamamasının ardından, uluslararası konjonk- 1. AŞAMA: Ermenistan, Dağlık Karabağ dı-
türde yaşanan 11 Eylül saldırıları ile Afganistan ve şındaki reyonlardan çekilecek, bölgeye barış
Irak Harekâtı gibi gelişmelerin yanı sıra 2003 yılın- gücü yerleştirilecek ve mülteciler geri döne-
da Ermenistan’da başlayan seçim süreci ve Haydar cektir.
Aliyev’in ölmesi de görüşmelerin 2004 yılının orta-
2. AŞAMA: Azerbaycan ile Ermenistan arasın-
larına kadar kesilmesine neden olmuştur.
da ulaşım hatları açılacak ve güven artırıcı
Durağanlık döneminin ardından ise AGİT önlemlerle iki ulus arasındaki husumet gi-
Minsk Grubu tarafından Mayıs 2004’ten itibaren derilecektir.
başlatılan “Prag Süreci”nde Dağlık Karabağ ve İş-
3. AŞAMA: Azeri nüfusun Dağlık Karabağ’a
gal Altındaki Reyonlar Sorunu’na ilişkin grubun
dönmesinden 15- 20 yıl geçtikten sonra
çalışma yöntemi değiştirilmiş ve mekik diplomasi-
bölgenin geleceğine ilişkin referandum ya-
si ile planlar hazırlamak yerine, tarafları bir araya
pılacaktır.
getirip sorunun bütün yönlerini özgürce, karşılıklı
tartışmalarını sağlama yöntemi kabul edilmiştir. Be- Söz konusu planın, “paket uzlaşı, aşama aşama
lirlenen bu yöntem doğrultusunda 2005 yılı içinde yürütme” şeklinde formüle edildiği ve son aşamada
tarafların yaptığı görüşmelerin sayısı 20’yi geçmesi- Dağlık Karabağ’ın statüsü ile ilgili olarak bir refe-
ne rağmen, 2006 senesi de olası bir çözüm yılı ola- randumu öngördüğü saptanmaktadır. Tarafların
rak değerlendirilmiş ve bu değerlendirmeler bölge yukarıda aktardığımız taslak plana yaklaşımları ise
medyasında geniş yankı bulmuştur. Bu iyimser or- özetle şöyle olmuştur: Ermenistan planı görüşmeye
tamda, İlham Aliyev ve Robert Koçaryan arasındaki hazır olduğunu açıklamıştır. Ancak, sorunun çözü-
görüşmeler Minsk Grubu adına Fransa’nın ev sa- münü bütünleyen Ermenistan, Dağlık Karabağ ile
hipliğinde 10-11 Şubat 2006 tarihleri arasında, Pa- arasındaki koridorun temini ve Dağlık Karabağ’ın
ris yakınındaki Rambouillet Şatosu’nda yapılmıştır. geçici statüye sahip olması ile daimi statünün Dağ-
Ancak, Jacques Chirac’ın iki liderle ayrı ayrı yaptığı lık Karabağ halkının oylarıyla belirlenmesi hu-
görüşmelerden sonra gerçekleştirilen Aliyev-Koçar- suslarının belirtilmemiş olduğu gerekçesiyle planı
yan Zirvesi yine başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Zira, eleştirmiştir. Azerbaycan ise Dışişleri Bakanlığı üze-
Aliyev de Koçaryan da öteden beri savundukları rinden yaptığı açıklama ile Ermeni işgali altındaki
pozisyonlarını korumuşlar ve sadece barış görüşme- Dağlık Karabağ ile ilgili sorunun çözüm sürecinde
leri sürecinin ileride yapılacak toplantılarla devam bölgenin statüsünün uluslararası hukuk kuralları
etmesinde anlaşmışlardır. Sorunun çözümü için ve benzer örnekler baz alınarak belirlenmesi gerek-
oluşturulan AGİT Minsk Grubu’nun yayımladığı tiğini ve toprak bütünlüğünün kesinlikle müzakere
bildiride ise özetle “yoğun görüşmelere karşın, taraf- konusu olmadığını ve olmayacağını bildirmiştir.
ların bazı hassas ilkeler konusundaki tutumlarında Bu açıklamada ayrıca, Dağlık Karabağ’da ekono-
herhangi bir değişiklik olmadığı” belirtilmiştir. mik ve diğer konuların, bölgede sorun başlamadan

197
Orta Asya ve Kafkaslarda Bölgesel İhtilaflar

önceki nüfus yapısının tekrar oluşturulmasından Güney Kafkasya ve Orta Asya Ülkeleri NATO
sonra ele alınabileceği vurgulanmıştır. Genel Sekreteri Özel Temsilcisi James Appathurai,
27 Kasım 2007’de AGİT Minsk Grubu’nda NATO’nun sorunun çözümünde rolünün olma-
Azerbaycan Dışişleri Bakanı Elmar Memmedyarov dığını vurgulamıştır. 15 Şubat 2011’de AGİT Dö-
ve Ermenistan Dışişleri Bakanı Vartan Oskanyan’a nem Başkanı, Litvanya Dışişleri Bakanı Audronius
Madrid’de yeni bir plan sunulmuştur. Madrid Azubalis BM Güvenlik Kurulunda sorunda artan
Prensipleri olarak kabul edilen (Kasım, 2009: 40) gerginliğin endişe verici boyutta olduğunu ifade
çerçeve belgede önerilen maddeler şöyledir: 1) Ermeni etmiştir. Görüldüğü gibi uluslararası örgütler soru-
birlikleri Dağlık Karabağ dışında işgal ettikleri diğer nun çözümünde başat rol oynamaktan uzaktır.
yedi reyonun beşinden çekilecektir. 2) Ermenistan, 12 Mayıs 1994’de imzalanan Bişkek Protokolü
Dağlık Karabağ ile Ermenistan arasında koridor olan
ile kabul edilen ateşkes birçok defa ihlal edilmiş ve
Laçin ve Kelbecer’den çekilecektir. 3) Bölgeye ulusla-
yaşanan çatışmalarda her iki taraf da sayıları binler
rarası barış birlikleri yerleştirilecektir. 4) Ermenis-
ile ifade edilen sivil vatandaşını ve askerini kaybet-
tan-Azerbaycan ve Azerbaycan-Nahçıvan arasında
iletişim hatları açılacaktır. 5) Bölge, mayınlardan te- miştir. Bu süreçte taraflar arasında çeşitli düzeyler-
mizlenecektir. 6) Kaçkınlar geri dönecektir. 7) Dağlık de sayısız görüşme gerçekleştirilmiş olup 2015 yılı
Karabağ’ın statüsü belirlenecektir. içindeki en son görüşme Aralık ayında İsviçre’de
gerçekleştirilmiştir.
Ermenistan ve Azerbaycan’da 2008’de yapılan
seçimlerin etkisiyle tarafların sert demeçler ver- Sorunun çözüm/süzlük sürecinde taraflar ara-
mesi, sürecin tıkandığını düşündürmüştür. Dağlık sındaki bu stabil durum, Nisan 2016’da yaşanan
Karabağ ve İşgal Altındaki Reyonlar Sorunu ile il- ve literatürde “4 Gün Savaşları” olarak adlandırıl-
gili 2009’daki en önemli gelişme, 9 Şubat 2009’da ması genel kabul gören çatışmalar ile farklı bir bo-
Münih Güvenlik Fuarı’nda tarafların bazı nokta- yuta taşınmıştır. Genel ve soyut olarak belirtirsek
larda prensipte anlaşmaları olmuştur. Bu noktalar 2 Nisan 2016 gününün ilk saatlerinde Ermenistan
şunlardır: ordusunun işgal altında tuttuğu bölgelerden Azer-
1) Ermenistan belirli bir zaman diliminde Fu- baycan sivil yerleşim birimlerine ateş açılmıştır. 22
zuli, Akdam, Cebrail, Kubatlı, Zengilan ka- yıl sonra yaşanan bu geniş ölçekli ateşkes ihlali üze-
sabalarını Azerbaycan’a verecektir. rine Azerbaycan ordusu aşağıdaki haritada görülen
2) Evlerini terk etmek zorunda kalan Azeriler cephe hattında (Ağdere, Terter, Ağdam, Hocavend
yurtlarına geri dönebilecektir. ve Fuzuli Bölgeleri) karşı saldırı başlatmıştır. 4 gün
3) Yukarı Karabağ’ın statüsünü belirlemek süren sıcak çatışmanın ardından her iki tarafın or-
için bölge geçici yönetime devredilecek- dusunda da kayıplar yaşanırken, Azerbaycan Talış
tir. Statü belirlendikten sonra Kelbecer de Köyü etrafındaki stratejik öneme sahip bazı tepeler
Azerbaycan’a verilecektir. Buna karşılık, ve yerleşim birimleri başta olmak üzere Ermenistan
Azerbaycan, Ermenistan ile kara ve demir- işgalindeki topraklarının yaklaşık %1’lik kısmını
yolu açacaktır. geri almıştır. Gerçekleştirilen yoğun diplomatik
4) Ermenistan ile Dağlık Karabağ arasındaki görüşmelerin ardından Azerbaycan ve Ermenis-
sınır bölgesine uluslararası barış gücü yer- tan Genel Kurmay Başkanları 5 Nisan 2016’da
leştirilecektir. Barış gücünde soruna taraf ve Moskova’da ateşkes anlaşması imzalamışlardır.
müdahil devletler yer almayacaktır. 4 Gün Savaşları’nı değerlendirirken vurgulan-
Uluslararası Kriz Grubu (International Cri- ması gereken ilk husus mevcut statükonun değiş-
sis Group) 8 Şubat 2011’de yayınladığı raporda, tiğidir. Zira zaman zaman ateşkes ihlalleri ile gün-
2010 yılında sorunun çözüm sürecinin kötüye deme gelse de dondurulmuş bir biçimde 22 yıldır
gittiğini belirtmiştir. 10-12 Şubat 2011 arasında Ermenistan’ın istediği statüde devam eden Dağlık
AGİT Minsk Grubu eş başkanlarının sorunun çö- Karabağ ve İşgal Altındaki Reyonlar Sorunu’nda
zülmesi için kararlı adımların atılması gerektiğini Azerbaycan’ın hukuki ve siyasi üstünlüğüne askeri
vurgulamaları sorunun çözümüne ilişkin çabala- ve moral üstünlüğü de eklenmiştir. Ermenistan ilk
rın sürdüğünü göstermektedir. 14 Şubat 2011’de kez bu ölçüde bir askeri yenilgi yaşarken, işgal etti-

198
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

ği toprakların bir bölümünü kaybetmiş ve savaş


psikolojisi üstünlüğünü yitirmiştir. Ermenistan
ayrıca başta RF olmak üzere uluslararası sistem-
deki diğer devletlerden beklediği desteği göre-
memiş ve iç politika da Ermenistan Cumhur-
başkanı Serj Sarkisyan’a olan destek azalmıştır.
4 Gün Savaşları’nın üzerinden yaklaşık 1,5
ay geçmesinden sonra Bişkek Protokolü’nün
imzalanmasının 20. yılı sebebiyle bir araya ge-
len Minsk Grubu’nun üç Eşbaşkanı, 11 Ma-
yıs 2016’da Dağlık Karabağ Sorunu hakkında
ortak bir açıklamada bulunmuşlardır. AGİT
Minsk Grubu Amerikan Eşbaşkanı Büyükelçi
James Warlick’in 7 Mayıs’ta Carnegie Ulusla-
rarası Barış Vakfı’nda yaptığı açıklamanın bir
benzeri olan bu ortak açıklamada ana hatları ile
şu 6 unsura yer verilmiştir:
1. Dağlık Karabağ çevresindeki işgal altında-
ki bölgelerin Azerbaycan’a geri verilmesi,
2. Dağlık Karabağ’ın güvenliğini ve kendini
yönetme hakkını garantileyen bir geçici
statünün verilmesi,
3. Ermenistan’ı Dağlık Karabağ’a bağlayan
bir koridorun oluşturulması,
4. Dağlık Karabağ’ın niha-i statüsünü hu-
kuksal bağlayıcılığı olan bir beyanat ile
belirlenmesi,
5. Yerlerinden edilen insanların ve mülteci- Kaynak: http://www.washing tonpost.com/news/
lerin eski ikametgâh yerlerine geri döne- monkey,cage/wp/2016/04/06/will-war - erupt-in-nagory-
bilmesi karabakh-here-are- the-5-things-you- need-to-know/ Erişim
Tarihi 15.07.2016
6. Bir barış gücü içeren uluslararası güvenlik
garantisinin ortaya konması.
Azerbaycan ve Ermenistan liderleri ise ilk
kez 16 Mayıs 2016’da Avusturya’nın başkenti dikkat
Viyana’da görüşmüşlerdir. Müzakerelere AGİT Bu açıklama hakkında ayrıntılı bilgi için bkz.; Meh-
Minsk Grubu Eşbaşkanları, ABD Dışişleri Ba- met Oğuzhan Tulun, “Minsk Grubu Eş-Başkanlarının
kanı John Kerry, RF Dışişleri Bakanı Sergey Dağlık Karabağ Sorunu Konusundaki Ortak Beyana-
Lavrov Fransa’nın Avrupa İşlerinden Sorumlu tı”, http:// avim.org.tr/tr/Yorum/MINSK-GRUBU-ES-
Devlet Sekreteri Harlem Desir ve AGİT Baş- BASKANLARININ-DAGLIK-KARABAG-SORUNU-
kanı Özel Temsilcisi Anjey Kaspşik katılmıştır. KONUSUNDAKI-ORTAK-BEYANATI (Erişim Tarihi
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve 15.07.2016)
Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ın
Viyana görüşmeleri olarak adlandırılan bu müzakerelerde çatışmalı sürece, barışçıl bir çözüm bulmak için
çalışma yönünde anlaşmaya varmalarının üzerinden birkaç saat geçmeden çıkan çatışmalarda ise Azerbay-
can ve Ermenistan askerleri yine hayatını kaybetmiştir.
Viyana görüşmelerinin ardından 20 Haziran 2016’da RF Devlet Başkanı Valdimir Putin’in inisiyati-
finde St. Petersburg’da gerçekleştirilen toplantıdan sonra yayımlanan ortak bildiride ise Tarafların, temas
hattında istikrarın sağlanması ve Dağlık Karabağ’da barış sürecinin tamamlanmasını sağlayacak atmosferin

199
Orta Asya ve Kafkaslarda Bölgesel İhtilaflar

oluşturulması yönünde kararlı oldukları belirtil- Andrieu, ABD’li James B. Warlick ve AGİT Dö-
miştir. Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı İdaresi Dış nem Başkanı Özel Temsilcisi Andrzej Kasprzyk bir
İlişkiler Şube Müdürü ve Cumhurbaşkanlığı Genel araya gelerek Dağlık Karabağ Sorunu’nun çözüm
Sekreter Yardımcısı Novruz Memmedov ise yaptığı süreciyle ilgili fikir alışverişi yapmışlardır. Yapılan
bir basın toplantısı ile aşamalı çözüm için Prensip tüm diplomatik görüşmelerde, 4 Gün Savaşları
Anlaşması’na varıldığını açıklamıştır. Ermenistan gibi bir çatışmanın yeniden yaşanmaması için So-
Dışişleri Bakanı Edvard Nalbandyan ise kısa bir runun barışçıl yöntemler ile çözümünün önemi
süre içinde Memmedov’u yalanlamış ve Dağlık vurgulanmıştır.
Karabağ Sorunu’nun çözümü için Bakü ile Erivan Yaşanan gelişmeler bir bütün olarak değerlen-
arasında Prensip Anlaşması yapılmadığını açıkla- dirildiğinde, Dağlık Karabağ ve İşgal Altındaki Re-
mıştır. yonlar Sorunu’nda 4 Gün Savaşları’nın bir kırılma
8-9 Temmuz 2016 tarihleri arasında Polonya’nın ve tutum değişikliği yarattığı görülmektedir. Ayrıca
başkenti Varşova’da yapılan NATO Zirvesi’ne ise gerek Suriye özelindeki bölgesel gelişmeler gerekse
içlerinde Azerbaycan ve Ermenistan’ın da olduğu başta Fransa, ABD, Türkiye olmak üzere pek çok
NATO üyesi olmayan 12 devlet de katılmıştır. devlette yaşanan terör eylemlerinin uluslararası sis-
Zirveye katılan Azerbaycan ve Ermenistan Cum- temde yarattığı kırılgan yapıda dikkate alındığında
hurbaşkanları ve Dışişleri Bakanları, AGİT Minsk hiçbir aktörün uzun süreli bir sıcak çatışmayı şu
Grubu Eşbaşkanları, Rus İgor Popov, Fransız Pierre konjontür içinde öngörmeyeceği ileri sürülebilir.

Öğrenme Çıktısı
6 Dağlık Karabağ ve işgal altındaki reyonlar sorununa yönelik çözüm süreçlerini analiz
edebilme

Araştır 6 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Dağlık Karabağ ve İşgal Al-


tındaki Reyonlar Sorunu
ile ilgili Bölgesel ve Global
Güvenlik Çıkarları Bağla-
mında Sovyet-Rus Dış Poli-
Dağlık Karabağ ve İşgal tikaları ve Karabağ Sorunu
AGİT Minsk Grubu’nun
Altındaki Reyonlar soru- (Göksel İşyar, Bursa: Alfa
sorunun barışçıl çözüm ara-
nunun çözülememesinin Yayınları, 2004) ve Kara-
yışında rolünü anlatın.
nedenlerini tartışınız. bağ Sorunu Kapsamında
Ermeniler ve Ermeni Siya-
seti (Aygün Attar, Ankara:
Atatürk Araştırma Merkezi,
2005) adlı kitaplardan fay-
dalanabilirsiniz.

200
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Güney Osetya ve Abhazya


1 sorunlarının nedenlerini ve tarihsel
gelişimlerini değerlendirebilme

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


Tarihsel olarak incelendiğinde, Orta Asya ve Kafkaslardaki ih-
Osetya ve Abhazya Sorunları tilafların, Soğuk Savaş döneminde komünist rejim altında bir-
leşen SSCB’de yaşanmadığı görülmektedir. SSCB döneminde
“Sovyetlik” üst kimliği ve otoriter yönetimi altında etnik farklı-
lıklar “donmuş” durumdaydı. SSCB’nin dağılması, Kafkasya ve
Orta Asya’daki farklı etnik halkların çatışmasını beraberinde ge-
tirmiştir. Cumhuriyetler bağımsızlıklarını ilan ederken bölgesel
sorunlar gündeme gelmiştir. Bölgenin zengin doğal kaynakları
ve sorunların etnik, kültürel boyutları, konuların uluslararası-
laşmasını da beraberinde getirmiştir. Güney Osetya ve Abhazya
Sorunu, Gürcistan’ın iç meselesi gibi gözükse de iki kutuplu sis-
tem sona erdikten sonra farklı aktörlerin çıkar mücadelesi bölge-
nin ısınmasını sağlamıştır. Gürcistan’ın NATO üyeliğinin gün-
deme gelmesi, AB’nin Balkanlar’a, Doğu Avrupa devletlerine
ve eski Sovyet coğrafyasına etki etmeye başlaması RF’yi rahatsız
etmiştir. 08.08.08 Savaşı bu durum neticesinde yaşanmıştır. RF,
Abhazya ve Güney Osetya’yı savaştan sonra tanımıştır.

Acaristan sorununun tarihsel


2 gelişimini ve bölge devletlerinin
rollerini tartışabilme

Acaristan’da bağımsızlık talebi yerine otonomi talep edilmiştir.


Acaristan Sorunu Bu sorunda, Acaristan lideri Aslan Abaşitze, 1921 Kars Ant-
laşması hükümleri uyarınca Türkiye’nin garantörlük hakkını
kullanmasını beklemiştir. Türkiye Gürcistan’ın toprak bütün-
lüğüne saygı gösterdiğini her fırsatta dile getirmiştir. Türkiye,
1999’da Gürcülerle Abhazlar arasında yürüttüğü arabuluculuk
misyonunu, 2000’de Gürcülerle Acaralar arasında da yürüt-
müştür. Acaristan sorununun bir başka boyutu da ekonomiktir.
Sarp Sınır Kapısı’nın açılması ve Batum Limanı, Batum-Bakü
ve Batum-Erivan demir yolları, Acaristan’a gelir sağlamaktadır.
Acaralar bu kazancı paylaşmak istememektedir. Bu açıdan Aca-
ristan sorunu Abhazya ve Güney Osetya sorunundan farklıdır.

Cavahati sorununun Gürcistan’ın


3 bölge devletleriyle ilişkilerine
etkilerini açıklayabilme

Cavahati Bölgesi’nde Ermeni nüfus yoğunluğu fazladır. Cava-


Cavahati Sorunu hati Sorunu, Dağlık Karabağ ve İşgal Altındaki Reyonlar Soru-
nu ile de yakından ilgilidir. Dolayısıyla sorun Türkiye, Azerbay-
can, Gürcistan ve Ermenistan’ı ilgilendirmektedir. Ermenistan
Cavahati’deki Ermenilere rağmen Gürcistan ile sıcak çatışmaya
girmekten kaçınmaktadır. Cavahati Ermenileri için Rus desteği
de önemlidir çünkü Ahıska Türklerinin bölgeye dönme ihtima-
li, onları endişelendirmektedir.

201
Orta Asya ve Kafkaslarda Bölgesel İhtilaflar

Fergana Vadisinin 11 Eylül


4 2001’den sonra kazandığı önemi
açıklayabilme
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

Fergana Vadisi, SSCB dağıldıktan sonra Orta Asya’da dini


Fergana Vadisi akımların etkisinin arttığı bölgelerden biridir. Özbekistan, Kır-
gızistan ve Tacikistan topraklarının arasında yer alan Fergana
Vadisi Orta Asya’da istikrarsızlığın merkezi olarak nitelendiril-
mektedir. Soğuk Savaş döneminin iki kutuplu dünyasında ABD
ve SSCB arasındaki güç mücadelesinin yeni şekli, SSCB’nin
dağılmasının ardından ısınan bölgesel uzlaşmazlıkların küre-
sel aktörlerin etkilerine açık bir ortam oluşturmasıdır. Bunun
sonucu olarak ABD ve AB bölge politikalarında etkili olmaya
çalışmaktadır. Ancak RF, özellikle ABD ve NATO’nun kendi
yakın çevresinde oluşturduğu etkiye tepki göstermektedir. Orta
Asya ve Kafkasların enerji kaynaklarının siyasi ve ekonomik güç
açısından önem taşımasının dışında, 11 Eylül terör saldırıları-
nın ardından ABD ve NATO için radikal dini akımların tehdit
olarak algılanması da bu süreçte etkilidir.

Hazar’ın statüsüne ilişkin


5 tartışmaları değerlendirebilme

Hazar Statüsü Sorunu SSCB dağıldıktan sonra gündeme gel-


Hazar’ın Statüsü miştir. SSCB dağılmadan önce Hazar’a kıyıdaş iki devlet var-
ken şimdi Rusya ve İran ile birlikte Kazakistan, Azerbaycan ve
Türkmenistan da kıyıdaş devletler arasına katılmıştır. Hazar’da
artan kıyıdaş devlet sayısı ve Hazar’ın enerji kaynaklarının yo-
ğunluğu Hazar’ın tartışılmasını gündeme getirmiştir.

Dağlık Karabağ ve işgal altındaki


6 reyonlar sorununa yönelik çözüm
süreçlerini analiz edebilme

Dağlık Karabağ ve çevresindeki yedi reyonun işgali sorunu


Dağlık Karabağ ve İşgal
Altındaki Reyonlar Sorunu
diğer sorunlarda olduğu gibi bölgedeki güç boşluğunun neti-
celerinden biridir. Türkiye, Rusya, İran, AB ve ABD gibi ak-
törlerin çözüm önerileri yetersiz kalmaktadır. AGİT, BM, AB
gibi örgütler sorunun çözümünde aktif rol oynayamamaktadır.
AGİT bünyesinde oluşturulan Minsk Grubu zaman zaman so-
runun çözümü için barışçıl çözümlerin önerildiği önemli bir
platformdur. Genel olarak, Orta Asya ve Kafkaslarda yaşanan
bölgesel sorunlarda, Soğuk Savaş döneminin etkileri ve günü-
müzde yaşanan güç mücadelesi önemli rol oynamaktadır. SSCB
dağıldıktan sonra Orta Asya ve Kafkasya’da oluşan güç boşluğu,
bölgedeki etnik, dinî ve kültürel sorunların belirmesine sebep
olmuştur. BM ve AGİT bölge sorunlarının tartışıldığı ve çö-
züm önerilerinin geliştirilmesi konusunda küresel ve bölgesel
güçlerin kullandıkları araçlar olup, genel olarak uluslararası
örgütlerin söz konusu ihtilafların giderilmesi ve tarafların uz-
laşmaları konusunda somut katkıları olamamıştır. Bu noktada
arabulucu devletlerin çatışan çıkarları da etkili olabilmektedir

202
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

1 Aşağıdakilerden hangisi, Soğuk Savaş sonrası 6 Aşağıdaki devletlerden hangisinin Hazar’a


dönemde Gürcistan’da yaşanan etnik sorunlardan kıyısı yoktur?
biri değildir?

neler öğrendik?
A. Kırgızistan B. Rusya Federasyonu
A. Osetya Sorunu C. Kazakistan D. İran
B. Abhazya Sorunu E. Azerbaycan
C. Acaristan Sorunu
D. Dağlık Karabağ ve İşgal Altındaki Reyonlar So-
runu 7 Aşağıdakilerden hangisi Soğuk Savaş’tan son-
E. Cavahati Sorunu ra Orta Asya ve Kafkasya’da etnik çatışmalar çık-
masının en önemli nedenidir?

2 A. Radikal İslamın yükselişi


Aşağıdaki sorunlardan hangisi Dağlık Kara-
bağ ve İşgal Altındaki Reyonlar Sorunu ile bağlan- B. SSCB’nin böl-yönet politikası
tılıdır? C. ABD-RF-Çin çekişmesi
D. SSCB yıkıldıktan sonra oluşan güç boşluğu
A. Çeçenistan Sorunu
E. ABD’nin 11 Eylül sonrası Orta Asya ve Kafkas-
B. Acaristan Sorunu ya’daki politikaları
C. Radikal İslam
D. Etnik Milliyetçilik
E. Cavahati Sorunu 8 AGİT’in Dağlık Karabağ ve İşgal Altındaki
Reyonlar Sorunu’nu barışçıl yöntemlerle çözmek
için Ermenistan ve Azerbaycan nezdinde 1992’de
3 Fergana Vadisi’nde ilk etnik sorun Ahıska başlattığı oluşum aşağıdakilerden hangisidir?
Türkleri ile hangi grup arasında yaşanmıştır?
A. Rambouillet Görüşmeleri
A. Özbekler B. Kazaklar B. Uluslararası Kriz Grubu
C. Tacikler D. Kırgızlar C. Minsk Grubu
E. Türkmenler D. GUAM
E. Key West Oluşumu
4 Aşağıdaki sorunlardan hangisi Gürcistan’ın
2000 yılında özerklik tanımasıyla sonuçlanmıştır? 9 Aşağıdakilerden hangisi, Dağlık Karabağ ve
İşgal Altındaki Reyonlar Sorunu’na ilişkin düzen-
A. Abhazya Sorunu
lenen zirvelerin arasında yer almaz?
B. Acaristan Sorunu
C. Güney Osetya Sorunu A. Paris Zirvesi B. Lizbon Zirvesi
D. Cavahati Sorunu C. Key West Zirvesi D. İstanbul Zirvesi
E. Dağlık Karabağ ve İşgal Altındaki Reyonlar So- E. Prag Zirvesi
runu
10 Aşağıdaki gelişmelerden hangisinden sonra
5 ABD’nin Orta Asya’daki varlığının yarattığı Rusya Federasyonu, Güney Osetya ve Abhazya’yı
rahatsızlığı temel alan, bunun yanında terörizm ve hukuken tanımıştır?
sınır güvenliği konularını da çözmeyi amaçlayan A. Gürcistan’ın Osetya’yı işgali
örgüt aşağıdakilerden hangisidir? B. 08.08.08 Savaşı
A. BDT B. GUUAM C. BDT’nin kuruluşu
C. ŞİÖ D. AGİT D. SSCB’nin dağılması
E. NATO E. Soçi Anlaşması

203
Orta Asya ve Kafkaslarda Bölgesel İhtilaflar

Yanıtınız yanlış ise “Dağlık Karadağ ve İşgal


1. D 6. A Yanıtınız yanlış ise “Hazar’ın Statüsü” konu-
Altındaki Reyonlar” konusunu yeniden göz-
sunu yeniden gözden geçiriniz.
den geçiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı

2. E Yanıtınız yanlış ise “Cavahati Sorunu” konu- 7. D Yanıtınız yanlış ise “Osetya ve Abhazya So-
sunu yeniden gözden geçiriniz. runları” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Dağlık Karabağ ve İşgal


3. A Yanıtınız yanlış ise “Fergana Vadisi” konusu- 8. C
Altındaki Reyonlar” konusunu yeniden göz-
nu yeniden gözden geçiriniz.
den geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Dağlık Karabağ ve İşgal


4. B Yanıtınız yanlış ise “Acaristan Sorunu” konu- 9. D
Altındaki Reyonlar” konusunu yeniden göz-
sunu yeniden gözden geçiriniz.
den geçiriniz.

5. C Yanıtınız yanlış ise “Fergana Vadisi” konusu- 10. B Yanıtınız yanlış ise “Osetya ve Abhazya So-
nu yeniden gözden geçiriniz. runları” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Araştır Yanıt
7 Anahtarı

SSCB dağıldıktan sonra Kafkasya’da etnik sorunların çıkmasının başlıca nedeni


bölgede oluşan otorite boşluğudur. SSCB döneminde Sovyet üst kimliği ve otoriter
yönetim, SSCB içindeki halkların etnik, kültürel ve siyasal taleplerini dile getirme-
sine olanak sağlamamıştır. Geçmişi Rus Çarlığı’nın Kafkasya’da egemen olmasına
kadar dayanan “dondurulmuş” etnik sorunlar, SSCB’nin gücünü kaybetmesiyle
Araştır 1 beraber yeniden ortaya çıkmıştır. Soğuk Savaş’ın sona ermesinden sonra RF, ABD,
AB, NATO, Çin gibi uluslararası aktörlerin çıkarlarının çatışması, bölgenin ticari
ve enerji kaynakları açısından zenginliği sorunun uluslararasılaşmasına neden ol-
muştur. Güney Osetya, Abhazya, Acaristan sorunları gibi etnik sorunlar Soğuk Sa-
vaş sonrasının güç boşluğundan ve güç mücadelesinden etkilenmektedir.

Kars Antlaşması ile Türkiye, Acaristan’ın özerk bölge statüsünün garantörlüğü-


nü üstlenmiştir. Abaşidze, Türkiye’den 1921’de imzalanan Kars Antlaşması’nı
dayanak göstererek Acaristan lehine garantörlük hakkını kullanmasını istese
Araştır 2 de Türkiye, sorunu Gürcistan’ın iç meselesi olarak görmüş ve bu politika Gür-
cistan tarafından “yapıcı” olarak değerlendirilmiştir. Buna rağmen Türkiye
1999’da Gürcülerle Abhazlar arasında yürüttüğü ara buluculuk misyonunu,
2000’de de Gürcülerle Acaralar arasında yürütmüştür.

İrredentist politika, bir devletin başka bir devlet ülkesinde yaşayan bir dil ve
etnik köken itibariyle kendisinden olduğuna inandığı insan topluluklarını
Araştır 3 kendi topraklarına katmak istemesi ya da en azından onlar üzerinde bir hak
iddia etmesidir. Ermenistan’ın; Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan’a yönelik bu
özellikte politikaları görülmektedir.

Yeni Büyük Oyun, Soğuk Savaş’tan sonra Orta Asya’da yaşanan güç mücade-
lesine verilen addır. ABD, AB, RF, Çin gibi küresel güçlerin yanında; Hindis-
Araştır 4
tan, İran, Türkiye gibi bölgesel güçler de bu rekabette yer almaktadır.

204
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Araştır Yanıt
7 Anahtarı

SSCB dağılmadan önce Hazar’a kıyıdaş iki devlet vardır. Bunlar; SSCB ve
İran’dır. Bu iki ülke Gülistan, Türkmençay, Moskova ve Tahran Antlaşmalarıyla
balıkçılık ve seyrüsefer serbestliği gibi konuları düzenlemiştir. Bu antlaşmalar-
la Hazar’ın statüsü tartışma konusu olmamıştır. SSCB dağıldıktan sonra kıyı-
daş devlet sayısı beşe yükselmiştir. Kıyıdaş devlet sayısının artmasının yanı sıra
Araştır 5 Hazar’ın doğal kaynak potansiyeli ilgili devletlerin Hazar’ın statüsünü kendi
çıkarlarına göre yorumlamalarını beraberinde getirmiştir. Soğuk Savaş’tan sonra
kıyıdaş devletlerin dışında ABD, Çin, AB gibi uluslararası aktörlerde Hazar ve
kaynaklarıyla ilgilenmeye başlamıştır. Hazar ile ilgilenen uluslararası aktör sayısı
arttıkça, Hazar’ın statüsü üzerinde anlaşmak daha da zorlaşmıştır.

Dağlık Karabağ ve İşgal Altındaki Reyonlar Sorununun çözülememesinin ne-


deni, SSCB dağıldıktan sonra yaşanan güç boşluğunun RF, ABD, Çin, İran,
Türkiye gibi uluslararası aktörler tarafından doldurulma çabası ve aktörler ara-
sında yaşanan güç mücadelesidir. Bölgede etkili olan aktörlerin sorunun çözü-
Araştır 6 münden ziyade çıkârlarını maksimize etmeyi amaçlaması sorunun çözümünü
zorlaştırmaktadır. BM, AGİT gibi uluslararası örgütlerin sorunun çözümünde
etkisiz kalması, devletlerin çıkar mücadelesine zemin oluşturmuştur. Kısacası
bölgede barışı tesis edecek bir üst otoritenin bulunmaması sorunun çözülme-
sini zorlaştırmaktadır.

205
Orta Asya ve Kafkaslarda Bölgesel İhtilaflar

Kaynakça
Arı, T. (2012). Uluslararası İlişkilere Giriş, Bursa: Özdal, B. (2006). “Dağlık Karabağ Sorunu’nun
MKM Yayınları Çözümünde Karadağ Modeli Uygulanabilir Mi?”,
I. Uluslararası Sosyal Bilimciler Kongresi:
Atar, A. (2005). Karabağ Sorunu Kapsamında
SSCB Sonrası Türk Cumhuriyetlerinde Sosyal,
Ermeniler ve Ermeni Siyaseti, Ankara: Atatürk
Siyasal ve Ekonomik Değişim, 18-21 Eylül 2006
Araştırma Merkezi Yayınları
İzmit / Türkiye.
Carroll, O. “Caspian Sea: After 22 years of wrangling,
deal over oil and gas rich body of water reached Pamir, N., (2011). “Güney Kafkasya ve Enerji”,
– and it’s good news for Russia”, Independent, Güney Kafkasya: Toprak Bütünlüğü, Jeopolitik
https://www.independent.co.uk/news/world/ Mücadeleler ve Enerji, Cavid Veliev, Araz Aslanlı
europe/russia-says-deal-to-settle-status-of- (Der.), Ankara: Berikan Yayınevi, , ss. 345-394.
caspian-sea-reached-a8486311.html (e.t. 25. 08. Terzioğlu, S. S. (2008). “Hazar’ın Statüsü Hakkında
2018) Kıyıdaş Devletlerin Hukuksal Görüşleri”, USAK
Çolakoğlu, S. (1998). “Uluslararası Hukuk’ta Orta Asya-Kafkasya Araştırmaları, Cilt: 3, Sayı:
Hazar’ın Statüsü Sorunu”, Ankara Üniversitesi 5, ss. 26-47
SBF Dergisi, Cilt: 53, Sayı: 1, ss. 107-122. Yaman, A. (2010). “Orta Asya’nın Jeopolitik ve
Effimoff, I. (2000). “The Oil and Gas Resource Base Stratejik Merkezi: Fergana Vadisi”, Dünya
of the Caspian Region”, Journal of Petroleum Çatışmaları 1. Cilt (içinde), ed. Kemal İnat,
Science and Engineering, No. 28, ss. 157-159. Burhanettin Duran, vd, Nobel Yayın-Dağıtım,
Ankara, ss. 583- 621
İşyar, Ö. G. (2004). Bölgesel ve Global Güvenlik
Yenigün, C. ve M. A. Bolat (2010). “Gürcistan:
Çıkarları Bağlamında Sovyet-Rus Dış
Yeni Dünya’nın Doğu-Batı Sınırı”, Dünya
Politikaları ve Karabağ Sorunu, İstanbul: Alfa
Yayınları. Çatışmaları 1. Cilt (içinde), ed. Kemal İnat,
Burhanettin Duran, vd, Nobel Yayın-Dağıtım,
İyikan, N. (Ed.) (2011), Orta Asya-Güney Kafkasya Ankara, ss. 457-487
Siyasi Gelişmeler (1991-2010) İstanbul:
Zeyrek, Y. (1999). Gürcistan, Acaristan ve Türkiye,
Hiperlink Yayınları.
Trabzon: Türk Ocakları Yayınları. “State Secretary
Kasım, K. (2009). Soğuk Savaş Sonrası Kafkasya, and Deputy Foreign Minister Grigory Karasin’s
Ankara: USAK Yayınları. interview with the newspaper Kommersant,
published on August 9, 2018”, http://www.mid.
Kocaman, M. E. (2018), “Hazar Havzası’nın Hukuki
ru/en/foreign_policy/news/-/asset_publisher/
Statüsü”, Ege Stratejik Araştırmalar Dergisi,
cKNonkJE02Bw/content/id/3315961 (e.t. 25.
Cilt: 9, Sayı: 1, ss. 99-114.
08. 2018).
Koçgündüz, L. M. (2010). “Hazar Bölgesi Enerji
Zimnitskaya, H., James, Von G., (2011), “Is the
Politikaları”, Dünya Çatışmaları 1. Cilt (içinde),
Caspian Sea a sea; and Why does it matter?”,
ed. Kemal İnat, Burhanettin Duran, vd, , Ankara:
Journal of Eurasian Studies, No. 2, pp. 1-14.
Nobel Yayın-Dağıtım, ss. 487-507
Oruç, T. Ç., (2013). “Kıyıdaş Devletlerin Talepleri
Çerçevesinde Hazar’ın Hukuki Statüsü ve
Paylaşılması Sorunu”, (içinde), ed. R. Kutay
Karaca, Asya’da Güvenlik Sorunları ve
Yansımaları, İstanbul: Bilgesam Yayınları, ss. 83-
102.

206
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

İnternet Kaynakları
https://www.washingtonpost.com/news/monkey-cage/wp/2016/04/06/will-war-erupt-in-nagorny-karabakh-
here-are-the-5-things-you-need-to-know/ (e.t. 15.07.2016)
http://en.kremlin.ru/events/president/news/58285; (e.t. 25. 08. 2018);
http://tr.euronews.com/2018/08/16/hazar-denizi-nde-anlasmaya-varildi-deniz-alti-kaynaklari-sorunu-suruyor
(e.t. 25. 08. 2018)
http://tr.euronews.com/2018/08/16/hazar-denizi-nde-anlasmaya-varildi-deniz-alti-kaynaklari-sorunu-suruyor
(e.t. 25. 08. 2018)
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/son-dakika-hazar-anlasmasi-imzalandi-40926143 (e.t. 25. 08. 2018);
http://www.mfa.gov.az/news/909/5775 (e.t. 25. 08. 2018);
https://brussels-express.eu/5th-caspian-summit-in-aktau-kz-signing-of-convention-on-the-legal-status-of-the-
caspian-sea/ (e.t. 25. 08. 2018)
https://tr.sputniknews.com/rusya/201808121034710273-hazar-denizi-anlasmasi-imzalandi/ (e.t. 25. 08.
2018);
https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-45161710 (e.t. 25. 08. 2018);
https://www.haberturk.com/hazar-denizi-anlasmasi-bugun-imzalaniyor-2099836# (e.t. 25. 08. 2018);
https://www.inform.kz/en/aktau-summit_t9786 (e.t. 25. 08. 2018);
https://www.inform.kz/en/sea-or-lake-expert-clarifies-caspian-sea-s-legal-status_a3358460 (e.t. 25. 08. 2018);
https://www.washingtonpost.com/news/monkey-cage/wp/2016/04/06/will-war-erupt-in-nagorny-karabakh-
here-are-the-5-things-you-need-to-know/ (e.t. 15.07.2016)

207
Bölüm 8
Rusya Federasyonu Enerji Politikaları
Rusya Federasyonu’nun Enerji
Rusya Federasyonu Enerji Potansiyeli, Politikalarının Uluslararası İlişkilere
Üretimi ve Ticareti Etkileri

1
öğrenme çıktıları

2
1 Rusya Federasyonu enerji potansiyelini, 2 Rusya Federasyonu’nun enerji
üretimini ve Dünya enerji piyasası içindeki politikalarının uluslararası ilişkiler açısından
yerini açıklayabilme etkilerini açıklayabilme

Türkiye – Rusya Federasyonu Enerji

3
İlişkileri
3 Türkiye – Rusya Federasyonu ilişkilerini
enerji temelinde açıklayabilme

Anahtar Sözcükler: • Rusya Federasyonu • Avrasya • Enerji • Petrol • Doğalgaz

208
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

GİRİŞ Türkiye de özellikle doğalgaz tedariki açısından


İnsanın varoluşundan bu yana enerji, hayatın Rusya Federasyonu ile sıkı ticari ilişkiler içerisin-
en önemli unsurlarından birisi olmuştur. Yerleşik dedir. Geçmiş dönemlerde zaman zaman ilişkilerde
hayata geçiş, tarımsal faaliyetlerin ve devamında gerilim yaşansa da son zamanlarda iki ülke arasın-
ticaretin başlaması üretimin artmasına neden ol- daki yakınlaşma hem ticari hem de siyasi ilişkilerin
muştur. Sanayi Devrimi ile birlikte üretimde ma- pozitif yönde gelişmesine neden olmuştur.
kineleşmenin hızlanmış, nüfusun artmasıyla mal Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin
ve hizmet talebi artmıştır. Elektrik, elektronik ve (SSCB) dağılmasından sonra ekonomik ve siyasi
internetin üretime dahil olması, enerji ihtiyacının olarak güç kaybına uğrayan Rusya, enerji potansiye-
artmasına neden olmasının yanı sıra, yeni enerji li sayesinde kısa zamanda toparlanmış ve süper güç
teknolojilerinin de insan hayatına dahil olmasını unvanını tekrar alma hedefine doğru ilerlemektedir.
gerektirmiştir. Bu ünitede Rusya Federasyonu’nun enerji po-
Başlangıçta insanlar ısı, ışık, taşıma gibi amaçlar- tansiyeli, üretimi ve ticaretinin boyutları incele-
la enerji ihtiyaçlarını yeryüzündeki olanaklarla (or- necektir. Sonrasında yapılan tespitler çerçevesinde
man ve tarım ürünleri, rüzgâr, güneş, hayvan gücü Rusya Federasyonu’nun enerji stratejilerinin temel
gibi) karşılarken, keşif ve icatlar dolayısıyla teknolo- hareket noktası ve yönelimleri genel hatlarıyla ele
jide yaşanan ilerlemeler, yeni enerji kaynaklarının da alınacak ve enerji olgusu temelinde genel olarak
insan hayatına dahil olmasını sağlamıştır. Bu enerji Rusya Federasyonu – Türkiye ilişkileriyle ilgili
kaynaklarından en önemlileri petrol ve doğalgazdır. açıklamalar yapılacaktır.
Her ne kadar nükleer enerjinin, enerji ihtiyacını kar-
şılama sürecinde yeri genişlese de petrol ve doğalgaz RUSYA FEDERASYONU’NUN
önemini kaybetmeden insan hayatındaki yerini hiç-
bir enerji kaynağına bırakmamıştır.
ENERJİ POTANSİYELİ, ÜRETİMİ
VE TİCARETİ
Avrupa ve Asya kıtasını kapsayan Avrasya Böl-
gesi, dünyada üretim ve tüketimin en yoğun ol- 1991 yılında eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyet-
duğu bölgedir. Dolayısıyla Avrasya Bölgesi, enerji ler Birliği’nin (SSCB) dağılmasıyla kurulan Rusya
ihtiyacının en yüksek olduğu bölge olarak dünya Federasyonu (Rusya), yaklaşık 145 milyonluk nü-
enerji piyasasındaki yerini daima korumaktadır. fusu ve batıda Avrupa ülkeleri, kuzeyde Kuzey Buz
Denizi, güneyde Orta Asya ülkeleri ve batıda Büyük
Enerji kaynakları açısından dünyanın en zengin Okyanusa kadar uzanan 17 milyon km2 alana sahip
ülkelerinden birisi olan Rusya Federasyonu (Rusya), ve başkenti Moskova olan büyük bir ülkedir. Rusya
bölgenin en önemli enerji tedarikçisi konumunda- Federasyonu’na bağlı 21 özerk cumhuriyet vardır.
dır. Özellikle petrol ve doğalgaz rezervleri ve üretimi
açısından önemli bir potansiyeli olan Rusya hem ti-
cari hem de siyasi olarak bu avantajını zaman zaman
1991 yılında dağılan Sovyet Sosyalist Cum-
bir baskı unsuru olarak da kullanabilmektedir.
huriyetler Birliği’ne (SSCB) üye 15 ülke şun-
lardı: Rusya, Estonya, Letonya, Litvanya, Be-
yaz Rusya, Moldova, Ukrayna, Azerbaycan,
Ermenistan, Gürcistan, Kazakistan, Kırgızis-
tan, Özbekistan, Tacikistan, Türkmenistan.

Rusya, Dünya Bankası istatistiklerine göre 2017


yılı itibarıyla yaklaşık 145 milyon olan nüfusu ve
1,5 trilyon ABD dolarlık GSYH değeriyle, dünya-
nın en büyük 11’inci ekonomisidir. Rusya üreti-
minin 1/3’lük kısmını petrol, doğalgaz ve bunların
türevleriyle metal sanayi oluşturmaktadır. Bu veriler
çerçevesinde Rusya’nın 2017 yılı kişi başına GSYH
değeri ise 10.923 ABD doları düzeyindedir. 2017

209
Rusya Federasyonu Enerji Politikaları

yılı itibarıyla Rusya, 353 milyar ABD doları ihracatı ile dünya ihracatından aldığı pay %2’dir ve ihracatı için-
de en büyük pay yaklaşık 155 milyar ABD doları tutarla petrol ve doğalgaza aittir. 2017 yılı itibarıyla Rusya
gerçekleştirmiş olduğu 238 milyar ABD doları düzeyindeki ithalatı ile dünya ithalatından %1,3 pay almıştır.

Şekil 8.1 Rusya Federasyonu’nun Coğrafik Konumu

Rusya sahip olduğu çok çeşitli coğrafik yapıdaki topraklarında başta petrol ve doğalgaz olmak üzere
zengin kömür, altın, gümüş, elmas, demir, alüminyum, bakır maden yataklarına sahiptir. Bu kaynaklara
sahip olması dolayısıyla Rusya dünyanın önemli ham madde ihracatçılarından birisidir. Anlaşıldığı üzere
Rusya sahip olduğu beşerî sermaye, teknolojik alt yapı olanakları ve doğal kaynakları ile ekonomik, siyasi
ve askerî olarak dünyanın en önemli güçlerinden birisidir. Bu gücüyle Rusya, Birleşmiş Milletler Güvenlik
Konseyinin, Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık, Fransa ve Çin Halk Cumhuriyeti ile birlikte 5
daimi üyesinden birisidir.

Rusya Federasyonu’nun Enerji Kaynağı Potansiyeli ve Üretimi


Rusya Federasyonu, SSCB’nin dağılmasından sonra ekonomik ve siyasi olarak önemli bir güç kaybına
uğramış olsa da serbest piyasa ekonomisine geçiş sürecinde ve dünya piyasalarına entegrasyonda sona yak-
laşılmasıyla birlikte artık rekabetçi ve güçlü bir yapıya kavuşmuştur. Bunda sahip olduğu doğal kaynakların
büyük payı vardır. Özellikle sahip olduğu zengin petrol, doğalgaz ve kömür rezervleri kısa sürede Rusya’nın
SSCB dönemindeki kadar olmasa da yakın bir düzeyde küresel bir güç olmasını sağlamıştır. Tabii ki zengin
doğal kaynaklara sahip olmak ekonomik büyümeyi ve kalkınmayı sağlamada tek başına yeterli değildir. An-
cak Rusya sahip olduğu beşerî sermaye ve teknolojik alt-yapı olanaklarıyla bu süreci kolayca atlatmıştır.

Rusya Federasyonu’nun Petrol ve


Doğalgaz Potansiyeli ve Üretimi
Rusya Federasyonu, kanıtlanmış petrol rezervleri
açısından dünyanın en zengin ülkelerinden birisidir.
Tablo 8.1’de de görüleceği üzere Rusya %5,3 pay ve
80 milyar varil kanıtlanmış petrol rezervi ile dünya-
nın en yüksek petrol rezervine sahip 7. ülkesidir. Pet-
rol rezervleri açısından Venezuela birinci sıradadır.
Rusya Federasyonu, petrol üretiminde ise dünyanın
en çok üreten 2. ülkesidir.

210
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Tablo 8.1 Kanıtlanmış Dünya Petrol Rezervleri – 2018 Tablo 8.2 Dünya Petrol Üretiminde İlk 20 Ülke – 2018
(Milyon Varil) (1000 Varil/Gün)

Pay Pay
Sıra Ülke Rezerv Sıra Ülke 2018
(%) (%)
1 Venezuela 302.809 20,2 1 ABD 10.962 14,5
2 Suudi Arabistan 267.026 17,8 2 Rusya 10.527 13,9
3 İran 155.600 10,4 3 Suudi Arabistan 10.317 13,6
4 Irak 145.019 9,7 4 Latin Amerika 8.007 10,6
5 Kuveyt 101.500 6,8 5 Afrika 6.970 9,2
6 Birleşik Arap Emirlikleri 97.800 6,5 6 Irak 4.410 5,8
7 Rusya Federasyonu 80.000 5,3 7 Çin 3.781 5,0
8 Libya 48.363 3,2 8 İran 3.553 4,7
9 ABD 47.120 3,1 9 Birleşik Arap Emirlikleri 3.008 4,0
10 Nijerya 36.972 2,5 10 Kuveyt 2.737 3,6
11 Kazakistan 30.000 2,0 11 Brezilya 2.587 3,4
12 Çin 25.927 1,7 12 Meksika 1.813 2,4
13 Katar 25.244 1,7 13 Nijerya 1.602 2,1
14 Brezilya 12.835 0,9 14 Kazakistan 1.547 2,0
15 Cezayir 12.200 0,8 15 Venezuela 1.510 2,0
16 Norveç 8.754 0,6 16 Norveç 1.485 2,0
17 Ekvador 8.273 0,6 17 Angora 1.473 1,9
18 Angora 8.160 0,5 18 Kanada 1.276 1,7
19 Azerbaycan 7.000 0,5 19 Cezayir 1.040 1,4
20 Meksika 5.807 0,4 20 Birleşik Krallık 985 1,3
DÜNYA 1.497.986 Doğu Avrupa ve Avrasya 13.166 17,4
Kaynak: OPEC DÜNYA 75.780
Kaynak: OPEC
Tablo 8.2’de görüleceği üzere Rusya %13,9
pay ve günlük 10,5 milyon varil petrol üretimi ile Rusya Federasyonu, Tablo 8.3’ten de görüleceği
ABD’nin arkasından gelmektedir. Doğu Avrupa ve üzere %24,9 pay ve 50,5 trilyon m3 kanıtlanmış
Avrasya ülkelerinin payının %17,4 olduğu düşü- doğalgaz rezervi ile en yüksek kanıtlanmış doğalgaz
nülürse, bu bölgenin üretiminin yaklaşık %80’nini rezervine sahip ülkedir. Avrasya bölgesinde doğal-
Rusya Federasyonu gerçekleştirmektedir. gaz rezervleri açısından çok zengin olan Türkme-
nistan ve Orta Doğu ülkeleri de vardır.

2018 yılı itibarıyla Rusya’nın rafineri ka-


pasitesinin günlük 6,6 milyon varil oldu-
Avrupa ile Asya sözcüklerinin birleşme-
ğu düşünülürse, Rusya’nın petrol üreti-
sinden oluşan Avrasya, Avrupa ile Asya’yı
minin %37’lik kısmını ham petrol olarak
kapsayan yaklaşık 54 milyon km2’lik coğ-
sattığı, %63’lük kısmını ise petrol ürün-
rafi bölgeye verilen addır.
leri şeklinde işleyerek sattığı söylenebilir.

211
Rusya Federasyonu Enerji Politikaları

Tablo 8.3 Kanıtlanmış Doğalgaz Rezervleri Açısından Tablo 8.4 Dünya Doğalgaz Üretiminde İlk 20 Ülke –
İlk 20 Ülke – 2018 (Milyar m3) 2018 (Milyon m3)

Pay Pay
Sıra Ülke 2018 Sıra Ülke 2018
(%) (%)
1 Rusya 50.508 24,9 1 ABD 863.415 21,8
2 İran 33.899 16,7 2 Rusya 690.349 17,5
3 Katar 23.846 11,7 3 İran 248.524 6,3
4 ABD 13.554 6,7 4 Kanada 189.488 4,8
5 Türkmenistan 9.805 4,8 5 Katar 181.594 4,6
6 Çin 150.168 3,8
6 Suudi Arabistan 9.069 4,5
7 Avustralya 130.535 3,3
7 Birleşik Arap Emirlikleri 6.091 3,0
8 Norveç 126.415 3,2
8 Nijerya 5.675 2,8
9 Suudi Arabistan 118.000 3,0
9 Venezuela 5.674 2,8 10 Cezayir 95.898 2,4
10 Cezayir 4.504 2,2 11 Türkmenistan 80.742 2,0
11 Irak 3.729 1,8 12 Endonezya 69.862 1,8
12 Avustralya 3.175 1,6 13 Malezya 63.588 1,6
13 Çin 2.856 1,4 14 Mısır 62.271 1,6
14 Endonezya 2.841 1,4 15 Özbekistan 53.040 1,3
15 Malezya 2.471 1,2 16 Birleşik Arap Emirlikleri 47.624 1,2
16 Mısır 2.221 1,1 17 Trinidad & Tobago 45.215 1,1
17 Norveç 2.210 1,1 18 Nijerya 44.251 1,1
19 Hollanda 42.715 1,1
18 Kanada 2.049 1,0
20 Birleşik Krallık 40.658 1,0
19 Kazakistan 1.885 0,9
DÜNYA 3.951.936
20 Kuveyt 1.784 0,9
Doğu Avrupa ve Avrasya 65.499 32,2 Kaynak: OPEC

DÜNYA 203.229
Kaynak: OPEC Rusya Federasyonu’nun Enerji
Kaynağı Maden Potansiyeli ve Üretimi
Rusya Federasyonu, Tablo 8.4’te görüleceği üze- Rusya Federasyonu kömür rezervleri açısından
re %17,5 pay ve 690 milyar m3 doğalgaz üretimiy- da dünyanın önemli bölgelerinden biridir. Tablo
le ABD’den sonra en yüksek üretim gerçekleştiren 8.5’te görüleceği üzere 160 milyar ton ve %15,2
2. ülkedir. Doğalgaz ihracatında ise %19,7 pay ve payla Rusya Federasyonu, ABD’den sonra dünya-
251,2 milyar m3 ihracatla Rusya ilk sıradadır. nın en yüksek kömür rezervine sahip 2. ülkesidir.
Rusya Federasyonu 2018 üretimi baz alındığında
364 yıllık kömür rezervine sahiptir.

dikkat
Enerji modern yaşamın en önemli gereksinimle-
rinden birisidir. Bu kapsamda petrol ve doğalga-
zın yanı sıra kömür, bor, diğer fosil yakıtlar (petrol
şeyli, asfaltit, kaya gazı) ve uranyum, toryum gibi
nükleer yakıtlar da enerji kaynağı madenler içeri-
sinde yer almaktadır.

212
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Tablo 8.5 Dünya Kömür Rezervinde İlk 20 Ülke – 2018 Tablo 8.6 Dünya Kömür Rezervinde İlk 20 Ülke – 2018
(Milyon Ton) (Milyon Ton Petrol Eşleniği)

Rezerv/ Sıra Ülkeler Üretim Pay (%)


Pay
Sıra Ülke Rezerv Üretim 1 Çin 1.829 46,7
(%)
Oranı
2 ABD 365 9,3
1 ABD 250.219 23,7 365
3 Endonezya 323 8,3
Rusya
2 160.364 15,2 364 4 Hindistan 308 7,9
Federasyonu
3 Avustralya 147.435 14 304 5 Avustralya 301 7,7
4 Çin 138.819 13,2 38 6 Rusya Federasyonu 220 5,6
Toplam 7 Kolombiya 58 1,5
5 134.593 12,8 215
Avrupa
8 Kazakistan 51 1,3
6 Hindistan 101.363 9,6 132
9 Polonya 48 1,2
7 Endonezya 37.000 3,5 67
10 Almanya 38 1
8 Almanya 36.103 3,4 214
11 Moğolistan 34 0,9
9 Ukrayna 34.375 3,3 + 500
12 Kanada 29 0,7
10 Polonya 26.479 2,5 216
13 Vietnam 23 0,6
11 Kazakistan 25.605 2,4 217
14 Türkiye 17 0,4
12 Türkiye 11.526 1,1 139
15 Çek Cumhuriyeti 15 0,4
13 Güney Kore 9.893 0,9 39
16 Ukrayna 15 0,4
14 Yeni Zelanda 7.575 0,7 + 500
17 Meksika 8 0,2
15 Sırbistan 7.514 0,7 199
18 Sırbistan 7 0,2
16 Brezilya 6.596 0,6 + 500
19 Bulgaristan 5 0,1
17 Kanada 6.582 0,6 121
20 Yunanistan 4 0,1
18 Kolombiya 4.881 0,5 58
Avrupa Birliği 126 3,2
19 Vietnam 3.360 0,3 81
Avrupa 170 4,3
20 Pakistan 3.064 0,3 +500
DÜNYA 3.917
DÜNYA 1.054.782 100 132
Kaynak: BP Statistical Review of World Energy 2019,
Kaynak: BP Statistical Review of World Energy 2019, 68. Baskı, s.44

Tablo 8.6’da görüleceği üzere kömür üretim Dünya bor madeni rezervleri açısından bakıldı-
açısından ise 220 milyon ton Petrol Eşleniği üre- ğında, Rusya Federasyonu 100 milyon ton rezervle,
tim ve %5,6 payla Rusya Federasyonu, dünyanın Türkiye ve ABD’den sonra dünyanın en yüksek bor
en çok kömür üreten 6. ülkesidir. Rusya tek başına rezervine sahip 3. ülkesidir. Bor madeni üretimi
tüm Avrupa’dan daha fazla kömür üretmektedir. açısından bakıldığında Rusya, 2017 yılı itibarıyla
dünyada 4,3 milyon ton bor üretiminin %1,7’sini
(85.000 ton) üretmektedir ve bu payla en çok üre-
tim yapan 7. ülkesidir.
Şeyl Petrolü rezervleri açısından da dünyanın
35,5 milyon ton rezervle en yüksek şeyl petrolü re-
zervine sahip 4. ülkesidir (dünya rezervi:815 milyon
ton). Kaya gazı (Şeyl Gazı) rezervleri açısından ise
8,1 trilyon m3 rezervle dünyanın en yüksek kaya
gazı rezervine sahip 9. ülkesidir (dünya rezervi:
241,5 trilyon m3). Nükleer enerji kaynağı madenler-

213
Rusya Federasyonu Enerji Politikaları

den uranyum rezervleri açısından bakıldığında Rus- yükseleceği öngörülmektedir. 1995’ten 2017’ye gün-
ya, 507.800 ton rezervle dünyanın en yüksek uran- lük petrol üretiminde 5 milyon varil artış sağlanırken,
yum rezervlerine sahip 4. ülkesidir (dünya rezervi: 2017’den 2040’a 1 milyon varil üretim artışı öngörül-
5,7 milyon ton). Toryum rezervlerinde ise 155.000 mektedir. Doğalgaz üretimi ile ilgili öngörülere göre
ton rezervle dünyanın en yüksek rezervlerine sahip Rusya’nın üretimi 2017’deki 636 milyar m3 üretim-
9. ülkesidir (Polat, 2017, ss. 217, 220 – 230). Rusya den 2040’da 851 milyar m3 düzeyine yükselecektir.
Federasyonu 3.440 tonluk uranyum üretim değeriy- 1995’ten 2017’ye Rusya doğalgaz üretiminde 94 mil-
le 2017 yılında %5’lik payla dünya uranyum üre- yar m3’lük artış olurken, 2017’den 2040’a 216 milyar
ticisi ülkeler arasında 7. sırada yer almıştır (dünya m3’lük artış öngörülmektedir. Rusya’nın kömür üre-
üretimi: 69.026 ton). timinde ise 1995’ten 2017’ye 82 Mtoe (milyon ton
petrol eşleniği) bir artış olurken, 2017’den 2040’a 10
Mtoe artış olması öngörülmektedir.
Bitümlü şeyl olarak da ifade edilen şeyl
petrolü (oil shale), ısıtıldığında petrol ve
gazın ortaya çıktığı bir tür kayaçtır.

Tablo 8.7’de özetlenen BP tarafından yapılan


Rusya Federasyonu’nun enerji tüketim ve üretimiy-
le ilgili gelecek senaryosunda (BP Energy Outlook –
2019, Insights from the Evolving transition scenario
– Russia), hâlihazırda dünyanın en büyük petrol ve
gaz üreticilerinden olan Rusya’nın günlük petrol üre-
timinin günlük 11 milyon varilden 12 milyon varile

Tablo 8.7 Rusya Federasyonu’nun Enerji Tüketim ve Üretimiyle İlgili Gelecek Senaryosu

Değer** Pay (%) Değişim Değişim (%) DeğişimYıllık (%)

1995- 2017- 1995- 2017- 1995- 2017-


2017 2040 2017 2040
2017 2040 2017 2040 2017 2040
TEMEL ENERJİ TÜKETİMİ
TOPLAM 698 750 43 52 7 7 0,3 0,3
Petrol* (Mb/d) 3 4 22 22 0 0 5 9 0,2 0,4
Gaz (Milyar m3) 425 464 52 53 52 40 14 9 0,6 0,4
Kömür 92 59 13 8 -27 -34 -23 -36 -1,2 -1,9
Nükleer 46 62 7 8 23 16 104 35 3,3 1,3
Hidro 41 46 6 6 2 5 4 12 0,2 0,5
Yenilenebilir 0 18 0 2 0 17 >1000 >1000 >10 >10
Taşıma 90 96 13 13 21 6 30 6 1,2 0,3
Sanayi 382 372 55 50 0 -11 0 -3 0 -0,1
Yanmamış 59 105 8 14 20 46 51 77 1,9 2,5
Binalar 167 178 24 24 2 11 1 7 0,1 0,3
Güç 291 322 42 43 28 31 11 11 0,5 0,4
ÜRETİM
Petrol* (Mb/d) 11 12 5 1 81 10 2,7 0,4
Gaz (Milyar m3) 636 851 94 216 17 34 0,7 1,3
Kömür 206 216 82 10 65 4,9 2,3 0,2
Kaynak: BP Energy Outlook – 2019, Insights from the Evolving transition scenario – Russia
* Ham petrol, şeyl yağı, petrol kumları, doğalgaz sıvıları, kömür ve gazdan elde edilen sıvı yakıtları ve rafineri ürünleri
dahil, ancak biyoyakıtları hariç. Petrol talebi biyoyakıtlar hariç tüm sıvı hidrokarbonların tüketimini içermektedir.
Mb/d (Milyon Varil / Gün)
** Birim ölçüsü belirtilenler dışındaki ölçü birimi (Mtoe – Milyon ton petrol eşleniği)
214
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Rusya Federasyonu’nun Enerji Ticareti Tablo 8.8 Dünya Petrol İhracatında İlk 20 Ülke – 2018
Rusya Federasyonu bu enerji potansiyeli ve (1000 Varil/Gün)

üretimi ile başta Avrasya Bölgesi olmak üzere dün- Sıra Ülke 2018 Pay (%)
yanın önemli arz edicisi ülkelerindendir. Bu kap- 1 Suudi Arabistan 7.372 16,1
samda petrol, doğalgaz, kömür başta olmak üzere 2 Rusya 5.069 11,1
enerji kaynağı ticareti, Rusya’nın GSYH’si içinde 3 Irak 3.862 8,4
önemli yer tutmaktadır ve ekonomisi enerji ticare- 4 Kanada 3.150 6,9
tine bağımlı durumdadır. Bununla birlikte enerji 5 Birleşik Arap Emirlikleri 2.296 5,0
tüketimi açısından Avrupa ve Uzak Doğu ülkele- 6 Kuveyt 2.050 4,5
rine yakınlığı Rusya’nın bu ürünlerini pazarlama- 7 ABD 2.002 4,4
sı açısından kolaylık sağlamaktadır. Hatta Avrupa 8 Nijerya 1.979 4,3
doğalgaz tedarikinde Rusya neredeyse tekelci ko- 9 İran 1.850 4,0
numdadır. Bu nedenle Avrupa enerji politikaları 10 Kazakistan 1.437 3,1
içinde temel hedef olan “Enerji Arz Güvenliğinin” 11 Angora 1.421 3,1
sağlanması için alternatiflerin artırılması yönün- 12 Meksika 1.286 2,8
13 Venezuela 1.273 2,8
de çözümler aranmaktadır. Bu kapsamda özellikle
14 Norveç 1.255 2,7
içinde Türkiye’nin bulunduğu TANAP gibi proje-
ler büyük önem arz etmektedir. 15 Brezilya 1.147 2,5
16 Libya 999 2,2
17 Umman 806 1,8
Rusya Federasyonu’nun Petrol ve 18 Birleşik Krallık 708 1,5
Doğalgaz Ticareti 19 Azerbaycan 602 1,3
Rusya Federasyonu dünyanın en çok petrol ih- 20 Kolombiya 592 1,3
racatı yapan 2. ülkesidir. Tablo 8.8’de görüleceği Doğu Avrupa ve Avrasya 7.221 15,8
üzere Rusya %11,1 pay ve günlük 5 milyon varil DÜNYA 45.810
petrol ihracatı ile Suudi Arabistan’ın arkasından Kaynak: OPEC
gelmektedir. Doğu Avrupa ve Avrasya içinde ise
Tablo 8.9 Dünya Ham Petrol İthalatında İlk 20 Ülke –
petrol ihracatında %70’lik paya sahiptir. Rusya Fe-
2018 (1000 Varil/Gün)
derasyonu ihracatının 2,5 milyon varillik kısmını
petrol ürünleri şeklinde gerçekleştirmektedir. Sıra Ülke 2018 Pay (%)
1 Çin 9.261 19,8
Tablo 8.9’da ise 2018 yılı itibarıyla ham pet-
2 ABD 7.757 16,6
rol ithalatında ilk 20 ülke yer almaktadır. Tabloda
3 Hindistan 4.544 9,7
Çin, Hindistan, Japonya, Güney Kore, Almanya,
4 Japonya 3.056 6,5
İspanya, İtalya gibi Rusya Federasyonu’na komşu
5 Güney Kore 3.037 6,5
ya da çok yakın olan ülkelerin ilk sıralarda yer aldı-
6 Almanya 1.720 3,7
ğı görülmektedir. Ham petrol ithalatında Türkiye
7 İspanya 1.365 2,9
günlük 423 bin varil ithalatla 19. sırada yer almak-
8 İtalya 1.252 2,7
tadır. Rusya Federasyonu’nun en çok petrol tüke- 9 Hollanda 1.100 2,4
ten ülkelere yakın olması ve bölgenin önemli petrol 10 Fransa 1.061 2,3
üreticisi olması, maliyet avantajı ve tedarik kolaylı- 11 Tayland 951 2,0
ğı açısından petrol ithal eden ülkeler için Rusya’yı 12 Singapur 919 2,0
önemli bir kaynak konumuna getirmektedir. Ham 13 Birleşik Krallık 828 1,8
petrol ithalatında olduğu gibi petrol ürünleri it- 14 Kanada 747 1,6
halatı açısından da benzer durum söz konusudur. 15 Belçika 666 1,4
Petrol ürünleri ithalatında Singapur günlük 2,3 16 Polonya 543 1,2
milyon varillik ithalatı ile ilk sırada yer alan ülkedir 17 Güney Afrika 492 1,1
ki bu ülke de Rusya’ya yakın bir ülkedir. Benzer 18 Yunanistan 491 1,0
şekilde Rusya’ya çok yakın olan Çin, Japonya, Gü- 19 Türkiye 423 0,9
ney Kore ve Batı Avrupa ülkeleri de petrol ürünleri 20 İsveç 402 0,9
ithalatında önemli bir paya sahiptir. DÜNYA 46.816
Kaynak: OPEC
215
Rusya Federasyonu Enerji Politikaları

Tablo 8.10’da 2017 yılı itibarıyla Rusya’nın petrol ihracatının bölge ve ülkelere göre dağılımı görülmekte-
dir. Buna göre 2017 yılında Rus petrolünün %61 gibi çok önemli bir kısmı Avrupa’ya gerçekleşmiştir ki bun-
da da en önemli pay AB üyesi ülkelerinindir. Avrupa’dan sonra en çok ihracat yapılan bölge, içinde Çin’in de
bulunduğu Asya kıtasıdır. Tablodan da görüleceği üzere Rus petrolü dünyanın dört bir yanına satılmaktadır.

Tablo 8.10 Rusya’nın Bölge ve Ülkelere Göre Petrol İhracatı (Milyon ABD Doları)

BÖLGE VE ÜLKELER 2016 2017


Avrupa 98.414 118.332
Gelişmiş Ekonomiler 97.127 114.998
Avrupa Birliği 84.090 99.723
Asya 31.710 45.885
Çin 15.712 22.305
AB Üyesi Olmayan Güney-Doğu Avrupa 12.699 16.758
Japonya 5.504 7.215
Kuzey Amerika 6.319 6.619
ABD 5.569 5.835
Güney ve Orta Amerika ve Karayipler 5.181 5.809
Afrika 1.050 1.753
Hindistan 407 1.516
Orta Doğu 829 1.291
Meksika 487 495
Az Gelişmiş Ülkeler 156 360
Brezilya 365 318
Avustralya ve Yeni Zelanda 76 85
Güney Afrika 11 21
DÜNYA 153.993 193.492
Kaynak: WTO-Dünya Ticaret Örgütü

Petrol ticari hareketlerinin gösterildiği Şekil 8.2’den de görüleceği üzere Rus petrolü Avrupa ve Asya’ya
boru hatları vasıtasıyla, diğer bölgelere deniz yoluyla ulaştırılmaktadır.

Şekil 8.2 Başlıca Petrol Ticaret Hareketleri – 2018 (Dünya Çapında Ticaret Akışı – Milyon Ton)

216
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Dünya doğalgaz ihracatında en yüksek ihracat


gerçekleştiren ülke Rusya Federasyonu’dur. Tablo
8.11’de de görüleceği üzere Rusya 2018 yılı itiba- dikkat
rıyla %19,7 payla toplam 251,2 milyar m3’lük do- Almanya ile birlikte Çin, Japonya, ABD ve
ğalgaz ihracatı gerçekleştirmiştir. Bunda dünyanın İtalya da dünya gaz ithalatında ilk sıralarda yer
en çok doğalgaz ithal eden ülkelerine yakın olması, alan ülkelerdir.
elverişli altyapı olanaklarının ve doğru enerji stra-
tejilerinin uygulanmasının payı yüksektir. Rusya’yı
Tablo 8.12 Dünya Doğalgaz İthalatında İlk 20 Ülke –
%11,2’lik payla Katar ve %9,5’lik payla Norveç
2018 (Milyon m3)
izlemektedir.
Sıra Ülke 2018 Pay
Tablo 8.11 Doğalgaz İhracatında İlk 20 Ülke (Milyon 1 Almanya 133.822 11,1
m3) 2 Çin 123.379 10,2
Pay 3 Japonya 119.372 9,9
Sıra Ülke 2018 4 ABD 82.421 6,8
(%)
1 Rusya Federasyonu 251.295 19,7 5 İtalya 67.877 5,6
2 Katar 143.445 11,2 6 Güney Kore 55.730 4,6
3 Norveç 120.961 9,5 7 Türkiye 50.007 4,1
Amerika Birleşik 8 Fransa 49.316 4,1
4 102.125 8,0 9 Birleşik Krallık 48.177 4,0
Devletleri
5 Avustralya 91.582 7,2 10 Hollanda 42.362 3,5
6 Kanada 80.216 6,3 11 Belçika 39.809 3,3
7 Hollanda 52.427 4,1 12 İspanya 33.575 2,8
8 Cezayir 51.424 4,0 13 Hindistan 30.905 2,6
9 Türkmenistan 39.132 3,1 14 Birleşik Arap Emirlikleri 26.050 2,2
10 Endonezya 35.571 2,8 15 Kanada 21.330 1,8
11 Malezya 32.848 2,6 16 Belarus 19.886 1,6
12 Nijerya 28.626 2,2 17 Rusya 19.203 1,6
13 Belçika 23.764 1,9 18 Brezilya 14.310 1,2
14 Trinidad & Tobago 17.720 1,4 19 Tayland 13.959 1,2
15 Bolivya 17.000 1,3 20 Singapur 13.800 1,1
16 Kazakistan 16.807 1,3 DÜNYA 1.209.629
17 Umman 13.400 1,1 Kaynak: OPEC
18 İran 12.327 1,0
19 Myanmar 11.950 0,9 Dünya doğalgaz ve LNG (Likit Petrol Gazı)
20 Azerbaycan 10.276 0,8 ticareti hareketlerinin gösterildiği Şekil 8.3’ten de
DÜNYA 1.275.782 görüleceği üzere Rusya Federasyonu’nun en önem-
Kaynak: OPEC li LNG ve doğalgaz ihraç ettiği bölge Avrupa ve
Türkiye’dir. LNG transferi diğer taşıma sistemleri
ile gerçekleştirilirken doğalgaz, boru hatları vasıta-
Dünya doğalgaz ithalatında ilk 20 ülkeyi gös-
sıyla ithalatçı ülkelere ulaştırılmaktadır.
teren Tablo 8.12’de de görüleceği üzere Almanya,
Çin, Japonya, İtalya, Güney Kore, Türkiye gibi
dünyanın en çok doğalgaz ithalatı gerçekleştiren
ülkeleri, Rusya’ya çok yakın bir coğrafik konumda- LNG, Likit Petrol Gazının kısaltmasıdır.
dırlar ve Rusya, bu ülkeler için önemli bir doğalgaz Doğalgazın belli bir ısıda soğutularak iş-
tedarik kaynağıdır. Özellikle Almanya gaz ithala- lenmesi ile elde edilen sıvıdır.
tının önemli bir kısmını Rusya’dan sağlamaktadır.

217
Rusya Federasyonu Enerji Politikaları

Tablo 8.13’ten de görüleceği üzere 2018 yılında Rus doğalgazının çok önemli bir kısmı Avrupa’ya sa-
tılırken bunun %66,5’lik kısmı Almanya ve %27,4’lük kısmı da İtalya tarafından ithal edilmektedir. Rus
doğalgazının önemli alıcılarından birisi de Türkiye’dir.

Tablo 8.13 Rusya Federasyonu’nun Başlıca LNG ve Doğalgaz Ticaret Hareketleri – 2018 (Milyar Metreküp)
LNG BORU HATTI
Kanada 0,1 Almanya 55,3
Arjantin 0,1 İtalya 25,4
Brezilya 0,2 Türkiye 22,8
Belçika 0,8 Hollanda 7,4
Fransa 1,5 Fransa 8,9
İspanya 0,9 Birleşik Krallık 4,4
Birleşik Krallık 1,7 Diğer Avrupa 69,7
Diğer Avrupa 2 Avrupa 83,1
Avrupa 3,9 Belarus 19
Mısır 0,3 Kazakistan 4,2
Çin 1,3 TOPLAM 223
Hindistan 0,5
Japonya 9,4
Pakistan 0,1
Güney Kore 2,6
Tayvan 3,2
Asya Pasifik 14,9
TOPLAM 28,4

Kaynak: BP Statistical Review of World Energy 2019, s.41

RUSYA

Şekil 8.3 Başlıca Doğalgaz Ticaret Hareketleri – 2018 (Dünya Çapında Ticaret Akışı – Milyar Metreküp)

218
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Rusya Federasyonu’nun Enerji


Kaynağı Maden Ticareti
Rusya Federasyonu, başta kömür olmak üzere dikkat
enerji kaynağı maden ihracatı da gerçekleştirmek- Rusya Federasyonu petrol, doğalgaz ve
tedir. Tablo 8.14’ten de görüleceği üzere Rus kö- kömür dışındaki enerji kaynağı madenleri
çoğunlukla kendi ihtiyacı için kullandı-
mürünün en çok ithal edildiği bölge %48’lik oranla
ğından ihraç etmemektedir.
Avrupa Kıtası olurken, Çin ve Japonya tarafından
gerçekleştirilen ithalat da dikkat çekmektedir.
Tablo 8.14 Rusya Federasyonu’nun Kömür İhracatı –
Rusya, diğer enerji kaynağı maden ihracatından 2018 (Milyon Ton Petrol Eşleniği)
ise petrol yağları ve bitümenli minerallerden elde
edilen yağ ihracatından 2015 yılında 67,4 milyar ÜLKE MİKTAR
ABD doları, 2016 yılında 45,9 milyar ABD doları Avrupa 66
ve 2017 yılında 58,2 milyar ABD doları gelir sağla- Güney Kore 17,8
mıştır (Uludağ İhracatçılar Birliği, 2019, s.7). Rus- Çin 17,1
ya Federasyonu, 14,5 milyon ABD doları tutarında Japonya 11,7
uranyum ihracatı ile 2018 yılı itibarıyla dünyada Hindistan 2,9
10. sıradadır (1,3 milyar ABD doları uranyum Afrika 2,4
ithalatı ile Kazakistan ilk sıradadır) (http://www. Bağımsız Devletler Topluluğu 2,2
worldstopexports.com).
Güney ve Merkezi Amerika 1,7
Orta Doğu 1,7
Kanada 0,1
TOPLAM 136,2
Kaynak: BP Statistical Review of World Energy 2019, p.47

Öğrenme Çıktısı

1 Rusya Federasyonu enerji potansiyelini, üretimini ve Dünya enerji piyasası içindeki yerini
açıklayabilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Rusya Federasyonu petrol


rezervleri açısından dünya-
Rusya Federasyonu’nun Rusya Federasyonu enerji
da 8. sıradayken, üretimde
doğalgaz ve petrol çıkarılan ithal etmekte midir? Araş-
2. sırada yer almaktadır.
bölgeleri nerelerdir? tırın ve yorumlayın.
Bunun nedenini araştırınız
ve açıklayınız.

RUSYA FEDERASYONU’NUN ENERJİ POLİTİKALARININ


ULUSLARARASI İLİŞKİLERE ETKİLERİ
Rusya Federasyonu, SSCB dağıldıktan sonra büyük bir değişim içerisine girmiştir. Ani bir şekilde Rus-
ya ekonomisi kendisini, sosyalist bir yapıdan piyasa ekonomisi sistemine geçiş sürecinin içinde bulmuştur.
Bu süreci hâlihazırda tam olarak piyasa ekonomisine geçişi tamamlayabilmiş değildir ve devletin ekonomi
üzerinde etkileri sürmektedir. Hem ekonomik ve hem de devlet yapılanması açısından değişim içine gi-
ren Rusya Federasyonu, sürecin başında önemli iç problemlerle uğraşmak zorunda kalmıştır. SSCB’nin

219
Rusya Federasyonu Enerji Politikaları

dağılmasından sonra geçen zaman içerisinde ABD, gaz kozunu öne çıkarmıştır. Zaman zaman askerî
Doğu Avrupa ve Asya’da daha çok görülmeye başla- operasyonların da gerçekleştirildiği bu çabalar içe-
mıştır. Eski Doğu Bloku ülkelerinde üsler kurmuş risinde Rusya, doğalgaz kozunu etkin bir şekilde
ve askerî varlığını bu ülkelere taşımıştır. Ancak kullanmıştır. Rusya, fiyat ayarlamaları, doğalgaz
özellikle eski SSCB ülkesi olan Orta Asya ülkele- akışında kesintilerle, bölgedeki diğer tedarikçilerin
rinin üzerinde Rusya’nın önemli bir etkisi vardır. (Türkmenistan, Kazakistan) gazını ucuza alıp daha
2000’li yıllardan itibaren belli bir seviyeye ulaşmış yüksekten pazarlama politikasıyla ve yeni doğalgaz
olan Rusya Federasyonu, eski SSCB’nin varisi ola- boru hatlarıyla Avrasya Bölgesindeki 80 ülkeye yö-
rak süper güç olma çabaları içerisine girmiştir. Sa- nelik yaptırımlar gerçekleştirmiş ve doğalgazı bir
hip olduğu zengin doğal kaynaklar, yetişmiş insan ödüllendirme ve cezalandırma aracı olarak kullan-
gücü, teknoloji ve askerî gücü ile Rusya Federas- mıştır. Rusya enerji şirketleri aracılığı ile Avrasya
yonu tekrar küresel siyasette kendini göstermeye Bölgesinde enerji yatırımları gerçekleştirmekte,
başlamıştır. Özellikle 2012 yılında Dünya Ticaret enerji ihalelerine girmekte ve böylece söz konusu
Örgütüne üyeliği, Rusya Federasyonu’nun ekono- ülkelerle ikili ilişkileri güçlendirerek baskı ve etki
misi açısından önemli bir kilometre taşı olmuştur. gücünü artırma stratejisi de izlemektedir. Bu faali-
yetlere şu girişimler örnek olarak verilebilir:
• Almanya’ya yönelik yeni projeler gerçekleş-
tirmesi (Kuzey Akım Boru Hattı)
• Türkmenistan’la uzun vadeli doğalgaz alım
anlaşması yapılması,
• Türkiye’de nükleer enerji santrali ve yeni
boru hatları tesis etme süreci,
• Irak’a yönelik büyük meblağlı yatırımlar,
• İran’la ortak petrol ve doğalgaz arama anlaş-
maları, nükleer yakıt ticareti, nükleer sant-
ral inşa anlaşması, Rus şirketlerinin İran’ın
muhtelif yerlerinde yapmış olduğu enerji
Yukarıda ortaya konduğu gibi Rusya Federas- yatırım anlaşmaları.
yonu enerji ticaretinde tedarikçi olarak çok iyi bir
konumdadır. Avrasya Bölgesine yönelik olarak be-
lirlediği enerji stratejisi başarılı ilerlemektedir. An-
cak rakibi konumundaki ABD ve en önemli pazarı dikkat
olan güçlü Avrupa ülkelerinin, Rusya’nın enerji ile Rusya Federasyonu’nun Gazprom, Ros-
ilgili hakim durumunu ve devamında da yeniden neft, Lukoil ve Surgutneft firmaları dün-
küresel bir güç olma çabasını engellemeye yöne- yada en büyük ilk 20 enerji firması içeri-
lik stratejileri söz konusudur. Bu gerçek, Rusya sinde yer almaktadır.
Federasyonu’nun stratejilerinin temel hareket nok-
tasıdır.
Rusya’nın enerji politikasına temel oluş-
Rusya Federasyonu’nun stratejisinin temel güç turan belge “2030 Rusya Federasyonu Enerji
noktası doğalgazdır. SSCB’nin dağılmasından Stratejisi”dir. Bu Strateji çerçevesinde Rus ener-
sonra Litvanya, Estonya ve Letonya’nın AB’ne ve ji politikasının temel amacı; “istikrarlı ekonomik
NATO’ya üye olmaları, Gürcistan ve Azerbaycan’ın büyümeyi, daha iyi yaşam koşullarını ve küresel
Batıya yaklaşma çabaları, Ukrayna’nın hem AB’ye piyasada daha güçlü olmayı garanti edecek şekil-
ve hem de NATO’ya üyelik çabaları ve Rusya ile de doğal enerji rezervlerinin ve enerji sektörünün
yaşadığı çatışmalar, ABD’nin eski SSCB üyesi Orta potansiyelinin en etkili şekilde kullanımını sağla-
Asya ülkelerine yönelik stratejileri, Rusya’nın böl- maktır”. Bu belgeye göre, enerji sektörüne yönelik
gedeki hâkimiyetini sarsan faaliyetler olmuştur. Bu devletin en önemli stratejileri şunlardır: Ülkenin
sorunları çözmek ve Rusya’nın tekrar bölgedeki doğusunda petrol ve gaz sanayi tesislerinin oluştu-
hâkimiyetini sağlamasında Rusya yönetimi doğal-

220
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

rulması (bölgenin yalnızca dış enerjiden bağımsız rinin doğalgazda Rusya’ya bu seviyede bağımlı ol-
hâle gelmesini ve kalkınmasını hızlandırmakla kal- ması, enerji güvenliğini tehdit etmektedir (Türkiye
mayıp, aynı zamanda Asya Pasifik ülkelerine yöne- Sınai Kalkınma Bankası AŞ, 2018, s. 35). Zaman
lik ihracat akışlarının da çeşitlendirilmesi için) zaman Avrupa ile Rusya arasında yaşanan krizlerde
• Arktik kıta sahanlığı ve kuzey bölgelerinin doğalgaz Rusya’ya önemli bir avantaj sunmaktadır.
keşfedilmesi (2015-2030 döneminde Batı Bu durum Avrupa’yı enerji temini açısından arayış-
Sibirya’nın geleneksel petrol üretim alan- lara itmektedir. Ancak var olan altyapı olanakları,
larında olası bir gerileme sonrasında petrol Rus gazı ve petrolünü Avrupa için en önemli ve vaz-
ve gaz üretiminin dengelenmesine yardımcı geçilmez seçenek durumuna getirmektedir. Orta
olmak için) Doğu, Hazar ve Orta Asya kaynaklarını Avrupa
pazarına ulaştırmaya yönelik projeler Avrupa’nın
• Ülkenin gelişmemiş ve ulaşılması zor alan-
tek umudu konumundadır. Ancak, Rusya’nın
larının geliştirilmesi (öncelikle farklı vergi
Orta Doğu, Hazar ve Orta Asya bölgesi üzerindeki
teşvikleriyle)
baskısı bu yöndeki projelerin zaman zaman başla-
• Enerji altyapısının bölgesel olarak çeşitlen- madan sonlanmasına ya da çok yavaş ilerlemesine
dirilmesi ve geliştirilmesi neden olmaktadır (TANAP bunlar içerisinde hızlı
• Yenilenebilir enerji teşviki ve planlamalara göre ilerleyen istisnai bir örnektir).
• Enerji tasarrufu (Mitrova, 2014, s. 13). Avrupa’nın bu kaynaklara erişiminin sağlanması
hem ekonomik ve hem de uluslararası siyaset açı-
sından Rusya’ya çok büyük güç kaybı yaşatacaktır.
Bu bilinçle Rus yönetimi stratejilerini, kendilerini
saf dışı bırakacak çalışmaları öngörmek ve buna
göre tedbirler alarak Rusya’nın daha da güçlü hale
gelmesini sağlamak amacıyla yönlendirmektedir.
Bununla birlikte Avrupa da Rusya’ya zaman
zaman yaptırım uygulamaktadır. Özellikle 2014-
2016 döneminde ABD destekli Avrupa ekonomik
yaptırımları Rusya’nın ekonomik olarak büyük
kayba uğramasına neden olmuştur. Özellikle pet-
rol fiyatlarının düşürülmesine yönelik politika,
Ruble’nin değer kaybetmesi, enflasyonun artması,
Rus Borsası’nın büyük değer kaybetmesine ve do-
layısıyla yaptırım dönemi içerisinde Rus ekonomi-
sinin küçülmesine sebep olmuştur.
Rusya’nın tekrar dünyada süper güç hâline
gelmesinde Avrasya Bölgesi’ndeki hâkimiyetinin
büyük önemi vardır. Bu nedenle özellikle ABD ile
Rusya Federasyonu’nun enerji ticareti açısından rekabetinde enerji ticareti ve bu bölgedeki ülkeler-
Avrasya Bölgesinde yüksek hâkimiyeti söz konusu- le olan ticari faaliyetlerinin geliştirilmesi Rusya’ya
dur. Avrupa, Rusya’nın önemli bir doğalgaz ve pet- avantaj sağlayacaktır. Bunda da başarılı olduğu
rol pazarıdır. Özellikle doğalgaz açısından Avrupa, söylenebilir. Önemli bir enerji ihracatçısı olan İran
Rusya’ya bağımlı durumdadır. Avrupa 2017 yılın- ile ilişkilerini geliştirmesi ve ticaret anlaşmaları
da doğalgaz ihtiyacının 162 milyar m3’lük kısmını yapması, Türkmenistan üzerinde kurmuş olduğu
Rusya’dan boru gazı ile temin etmiştir. Bu miktar, baskı, Beyaz Rusya, Ermenistan, Kazakistan ve
Avrupa ülkelerinin (Türkiye hariç) kıta dışından Kırgızistan’la Avrasya Ekonomik Birliğini oluştur-
getirdikleri doğalgaz (LNG dahil) miktarının yak- ması, Türkiye ile ilişkilerin üst düzeyde seyretmesi-
laşık %75’ine tekabül etmektedir. Avrupa ülkele- ni sağlaması bu başarısında önemli adımlardır.

221
Rusya Federasyonu Enerji Politikaları

Öğrenme Çıktısı

2 Rusya Federasyonu’nun enerji politikalarının uluslararası ilişkiler açısından etkilerini


açıklayabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Avrupa Birliği ener- Rusya Federasyonu’nun uy-


Rusya Federasyonu’nun do-
ji politikalarında Rusya gulamış olduğu enerji stra-
ğalgaz ve petrol boru hattı
Federasyonu’nun yeri nedir, tejilerinin sonuçları neler
envanteri ve proje çalışma-
Avrupa Birliği’nin bu yön- olabilir? Düşünün ve yo-
ları nelerdir? Araştırınız.
deki stratejileri nelerdir? rumlamaya çalışın.

TÜRKİYE – RUSYA
FEDERASYONU ENERJİ
İLİŞKİLERİ dikkat
8 Ekim 1937 tarihinde imzalanan “Ticaret ve
Kuruluşundan bu yana Türkiye Cumhuriyeti
Seyrisefain Anlaşması” Türkiye – SSCB ticari
büyük gelişme göstermiştir. Kurtuluş Savaşı sonrası
ilişkileri ile ilgili ilk resmî ticari anlaşmadır.
neredeyse yok denecek bir ekonomik yapıdan, bu-
gün dünyanın en büyük 20 ekonomisi içinde yer
alan uluslararası bir güç hâline gelmiştir. Bu ekono- Tablo 8.15 Türkiye – Rusya Federasyonu İkili
Anlaşmaları
mik büyüme ve kalkınma dolayısıyla artan üretim
ve nüfustaki artış Türkiye’nin üretim ve tüketim- Anlaşma
de enerji gereksinimini artırmıştır. Özellikle fosil İmzalanma Anlaşma Adı
yakıtlar açısından yeterli kaynağa sahip olmayan Tarihi
Türkiye, enerji ihtiyacını ithalatla karşılamaktadır. 8.10.1937 Ticaret ve Seyrisefain Anlaşması
Türkiye petrol ve doğalgaz açısından dışa bağımlı Ticari ve Ekonomik İşbirliğine Dair
bir ülke konumundadır. Türkiye’nin ithalatı için- 25.2.1991
Anlaşma
de enerjinin payı %25 düzeyindedir. Günümüzde Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Türkiye’nin önemli makro ekonomik sorunların- 15.12.1997
Korunmasına ilişkin Anlaşma
dan olan dış açık sorununun önemli kaynağı enerji
ithalatıdır. Özellikle ulusal ve uluslararası krizlerin 15.12.1997 Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması
olduğu dönemlerde petrolün fiyatındaki ve kurdaki Ticari, Ekonomik, Sınai, Bilimsel-Teknik
artışlar Türkiye’nin enerji ithalatına daha çok harca- 15.12.1997 İşbirliğinin Geliştirilmesi Hakkında
Uzun Vadeli Program
ma yapmasını gerektirirken, dış açık sorununun da
Türkiye-Rusya Federasyonu
büyümesine yol açmaktadır. Diğer önemli bir konu 01.12.2014 Hükûmetlerarası Karma Ekonomik
da “Enerji Arz Güvenliğidir”. Bu konuda önemli Komisyon Protokolleri
çalışmalar yapan Türkiye nükleer enerji konusunda Türkiye-Rusya Federasyonu
önemli yatırımlara girişmiştir. Bunun yanı sıra Tür- 12.10.2016 Hükûmetlerarası Karma Ekonomik Ko-
kiye, Orta Doğu ve Orta Asya ülkeleriyle Rusya gibi misyon 14. Dönem Toplantısı Protokolü
dünyanın önemli enerji tedarikçileri ile dünyanın Türkiye-Rusya Federasyonu
en önemli enerji tüketicisi olan Avrupa arasında bir 21.10.2017 Hükûmetlerarası Karma Ekonomik Ko-
köprü görevi üstlenmiş ve önemli projelerin uygu- misyon 15. Dönem Toplantısı Protokolü
lama alanı olarak stratejik bir ülke hâline gelmiştir.
Kaynak: T.C. Ticaret Bakanlığı, https://ticaret.gov.tr/
Türkiye ile Rusya Federasyonu arasındaki tica-
data/5b8a43355c7495406a227743/ticaret.docx, Son
ri ilişkileri düzenleyen anlaşmalar Tablo 8.15’teki
Erişim: 01.09.2019
gibidir.

222
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Türkiye enerji tedariğinin büyük bir kısmını Rusya


Federasyonu’ndan sağlamaktadır. Türkiye petrol ihtiyacının
%90’nını ithalat yoluyla karşılamaktadır. 2018 yılı itibarıyla Tür-
kiye, Rusya’dan 9,7 milyon tonluk petrol ithalatı gerçekleştirmiş-
tir. Bu miktar toplam petrol ithalatının %25’ine tekabül etmekte-
dir ki Türkiye’nin petrol ithalatında Rusya 1. sıradadır. Doğalgaz
tüketimi açısından %99 oranında dış bağımlı olan Türkiye, 2017
yılında doğalgaz ithalatının yaklaşık %52’lik (28,7 milyar m3)
kısmını Rusya’dan yapmıştır (Türkiye Sınai Kalkınma Bankası
AŞ, 2018, ss. 32, 33, 39). 2018 yılında Türkiye’nin Rusya’dan do-
ğalgaz ithalat miktarı 23,6 milyar m3 düzeyinde gerçekleşmiştir.
Türkiye’nin Rusya’dan gerçekleştirmiş olduğu madencilik sektörü
ithalat miktarı 2017 yılında 1,76 milyar ABD doları tutarındadır.
Bu ithalatta önemli pay kömüre aittir.
Tablo 8.16’da 2016 – 2018 döneminde Türkiye’nin Rusya’dan
gerçekleştirmiş olduğu ürün bazında enerji ithalatı verileri görül-
mektedir. Tabloya göre Türkiye “Petrol yağları ve bitümenli minerallerden elde edilen yağlar” ithalatı için
Rusya’ya 5,1 milyar ABD doları ödeme yapmıştır.

Tablo 8.16 Türkiye’nin Rusya’dan Enerji İthalatı (Milyon ABD Doları)

ÜRÜN 2016 2017 2018


Petrol yağları ve bitümenli minerallerden elde edilen yağlar 2.170 3.289 5.136
Taşkömürü; taşkömüründen elde edilen briketler, topak vb. katı yakıtlar 1.005 1.480 1.415
Demir/çelik sıcak hadde yassı mamulleri-genişlik 600mm. fazla 564 1.028 912
Demir/çelik döküntü ve hurdaları, bunların külçeleri 562 684 868
Petrol gazları ve diğer gazlı hidrokarbonlar 230 134 133
Taşkömürü, linyit ve turbdan elde edilen kok/sömikok, karni kömürü 5 43 61

Kaynak: T.C. Ticaret Bakanlığı, https://ticaret.gov.tr/yurtdisi-teskilati/avrupa/rusya-federasyonu/ulke-profili/


ekonomik-gorunum/turkiye-ile-ticaret, Son Erişim: 01.09.2019

Türkiye ile Rusya arasında doğalgaz iletimini sağlayan iki önemli hat söz konusudur. Bunlardan birinci-
si 18 Eylül 1984 tarihinde, Türkiye Cumhuriyeti ve Eski Sovyetler Birliği hükûmetleri arasında imzalanan
“Rusya – Türkiye Doğalgaz Boru Hattı (Batı Hattı)” ile ilgili çalışmaların genel çerçevesini oluşturan anlaş-
madır. 14 Şubat 1986 tarihinde, Ankara’da, BOTAŞ ile SoyuzGazExport arasında 25 yıl süreli Doğalgaz
Alım-Satım Anlaşması imzalanmıştır. Ukrayna, Moldova, Bulgaristan üzerinden Türkiye’ye giriş yapan
hattan 1987 yılından itibaren, artan miktarlarda doğalgaz alımı yapılmaya başlanmış ve 1993 yılında
6 milyar m³/yıl’a ulaşılmıştır. Diğer bir hat ise 2003 tarihinde açılan yaklaşık 1200 km uzunluğundaki
“Mavi Akım Gaz Boru Hattı”dır. 15 Aralık 1997 tarihinde BOTAŞ ve Gazexport arasında imzalanan 25
yıllık Doğalgaz Alım- Satım Anlaşması kapsamında oluşturulan Mavi Akım Gaz Boru Hattı, Karadeniz’in
altından Samsun’a bağlanacak hatla (Şekil 8.4) yıllık 16 milyar m³ Rus gazının Türkiye’ye ulaştırılmasını
amaçlamıştır (T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Doğalgaz Boru Hatları ve Projeleri).

223
Rusya Federasyonu Enerji Politikaları

Şekil 8.4 Türkiye – Rusya Federasyonu Enerji Hatları


Kaynak: T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Doğalgaz Boru Hatları ve Projeleri, https://www.enerji.gov.tr/tr-TR/
Sayfalar/Dogal-Gaz-Boru-Hatlari-ve-Projeleri, Son Erişim:01.09.2019.

ve kara bölümünden teşkil bir boru hattı sistemi-


ni de içermektedir. Boru hattının birisi doğrudan
dikkat Türkiye’ye gaz akışını sağlamak üzere inşa edilmek-
Türkiye ile Rusya arasında doğalgaz tedir. TürkAkım Gaz Boru Hattının 2019 sonunda
iletimini sağlayan iki önemli hat faaliyete geçmesi planlanmaktadır (T.C. Enerji ve
söz konusudur: “Rusya – Türkiye Tabii Kaynaklar Bakanlığı, 2017, ss. 70 – 71).
Doğalgaz Boru Hattı (Batı Hattı)” Boru hatlarının yanı sıra Türkiye’nin nükle-
ile “Mavi Akım Gaz Boru Hattı”. er santral projeleri ile ilgili de Rusya Federasyo-
Hâlihazırda diğer bir boru hattı da nu ile işbirliği yapılmıştır. “Türkiye Cumhuriyeti
inşaat aşamasında olan ve 2019 yılı Hükûmeti ile Rusya Federasyonu Arasında Akkuyu
sonunda taşımaya açılması planla- Sahasında Bir Nükleer Güç Santralinin Tesisine ve
nan TürkAkım Gaz Boru Hattı’dır. İşletimine Dair İşbirliğine İlişkin Anlaşma”nın 12
Mayıs 2010 tarihinde imzalanmasıyla nükleer sant-
ral kurulmasıyla ilgili ilk adım atılmıştır. Mersin
Hâlihazırda inşaat aşamasında olan diğer bir ilinin Gülnar ilçesi Akkuyu mevkiinde yapımına
boru hattı da TürkAkım Gaz Boru Hattı’dır. Türki- 2015 yılında başlanan ve hâlihazırda inşaat çalış-
ye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Rusya Federasyonu maları devam eden Akkuyu Nükleer Güç Santrali-
Hükumeti arasında TürkAkım Gaz Boru Hattı’na nin 2023 yılında işletmeye alınması planlanmakta-
ilişkin Hükûmetlerarası Anlaşma 10 Ekim 2016 ta- dır. Akkuyu Nükleer Güç Santralı Türkiye – Rusya
rihinde İstanbul’da imzalanmıştır. Proje tamamlan- Federasyonu ilişkileri sürecinde önemli bir işbirli-
dığında Rus gazı Karadeniz üzerinden Türkiye’ye ğini içermektedir (T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar
giriş yapacaktır. TürkAkım Gaz Boru Hattı, yıllık Bakanlığı, Nükleer Enerji). Japonya Hükûmetinin
15,75 milyar metreküp kapasiteye sahip iki hattan işbirliği ile gerçekleştirilen Türkiye’nin diğer bir
oluşan yeni bir gaz boru hattı sistemidir. Proje, Rus nükleer enerji santrali projesi olan Sinop Nükleer
gazının Türkiye toprakları üzerinden Avrupa’ya ar- Güç Santrali ise anlaşmada belirlenen programdaki
zını sağlamak amacıyla inşa edilecek, deniz bölümü sapmalar nedeniyle durdurulmuştur.

224
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra tek kutuplu hâle gelen dünya


düzeninde Sovyetler Birliği’nin eski gücünü elde etmeye ve tekrar
dikkat dünya düzenindeki yerini almaya çalışırken Rusya Federasyonu enerji
Yapımını Rusya’nın üstlendiği, olanaklarını önemli bir güç olarak görmekte ve kullanmaktadır. Bu
Mersin ilinin Gülnar ilçesi Akkuyu çaba içerisinde Türkiye kilit bir ülkedir. Enerji ile birlikte Orta Doğu
mevkiindeki Akkuyu Nükleer Güç kozuna da sık sık başvuran Rusya ile Türkiye arasında zaman zaman
Santralinin 2023 yılında işletmeye krizli dönemler yaşansa da Rusya Türkiye gibi önemli bir gücü karşı-
alınması planlanmaktadır. sına almak istememektedir.
Dünyanın önemli bir doğalgaz ve petrol ithalatçısı olan Türkiye,
Rusya için önemli bir pazardır ve Avrupa’dan sonra en çok petrol ve
doğalgaz sattığı ülkelerden biridir. Bunun yanı sıra Rusya’nın önemli rakipleri olan Orta Doğu ve Orta
Asya ülkelerinin petrol ve doğalgazlarını Avrupa pazarına ulaştırmasında Türkiye stratejik bir konumdadır.
Benzer şekilde Türkiye de Rusya ile ilişkilerini bölgesindeki güç dengelerini dikkate alarak yürütmektedir.
Geçmiş zamanda gerçekleştirilen anlaşmalar ve projeler Türkiye’yi doğalgaz açısından Rusya’ya bağımlı
hâle getirmiştir. Zaman zaman Türkiye bunun sıkıntılarını yaşamaktadır. Ancak özellikle TANAP, bu an-
lamda sıkıntıları giderecek potansiyele sahiptir.

Şekil 8.5 TANAP Hattı


Kaynak: https://www.tanap.com/kurumsal/hakkimizda/

Avrupa da enerji tedariki açısından Rusya’ya bağımlı olmanın endişelerini yaşamaktadır. Bu nedenle enerji
arz güvenliğini sağlamak üzere çeşitli projeler geliştirmekte ve destek olmaktadır. Bu amaçla Orta Doğu ve Orta
Asya enerji kaynaklarına ulaşmaları büyük önem taşımaktadır. Bu çaba içerisinde de Türkiye kilit ülke konu-
mundadır. TANAP, Avrupa’nın Rusya’ya bağımlılığının azalması açısından çok büyük önem taşımaktadır. Bu
durum zaman zaman TANAP ortağı ülkelerle Rusya arasında gerilim yaşanmasına neden olabilmektedir.

Öğrenme Çıktısı

3 Türkiye – Rusya Federasyonu ilişkilerini enerji temelinde açıklayabilme

Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Türkiye’nin enerji arz gü- Türkiye ile Rusya Federasyo-


Türkiye’nin nükleer enerji
venliği kapsamında oluştur- nu ilişkilerinin üst düzeyde
çalışmalarında Rusya Fede-
duğu politikalarında Rusya seyretmesinin ABD, NATO
rasyonu ile işbirliğine git-
Federasyonu’nun yeri ne- ve AB tarafından nasıl de-
mesini değerlendiriniz.
dir? Araştırınız. ğerlendirildiğini araştırınız.

225
Rusya Federasyonu Enerji Politikaları

Yaşamla İlişkilendir

“Rus gazı Türkiye’de rekabete hazır” “Rusya’nın Türk gaz piyasasında azalan payı-
12.12.2018 nı görüyoruz. Bu azalma Türkiye’nin alternatif se-
çenekleri olduğunu ortaya koyuyor. Zaten LNG
terminalleri var ve dahası da olacak. Ama biz re-
Rusya Ulusal Enerji Güvenliği Fonu Genel kabetten korkmuyoruz. Rus gazı rakip gazlardan
Müdürü Simonov, “Rekabetten korkmuyoruz, daha ucuz. Türkiye’ye Azerbaycan’dan ve İran’dan
Rus gazı rakip gazlardan daha ucuz. Türkiye’de gelen gazla rekabet edebiliriz. Türkiye’nin sa-
Azerbaycan ve İran’dan gelen gazla rekabet ede- tın aldığı en ucuz gaz Rusya’dan geliyor. Ayrıca
biliriz.” dedi. Türkiye’ye ihtiyacı olduğu anlarda garanti gaz
Rusya Ulusal Enerji Güvenliği Fonu Genel gönderme fırsatına sahibiz.”
Müdürü Konstantin Simonov, Türkiye’nin do- “Tehlike yorumlarına karşı Avrupa’da lideriz”
ğalgaz satın almak için birçok seçeneği olduğunu
Simonov, Avrupa’nın Rus gazına yaklaşımı-
belirterek, “Rekabetten korkmuyoruz, Rus gazı ra-
na da değinerek, “Avrupa, Rusya’ya fazla bağımlı
kip gazlardan daha ucuz. Türkiye’ye Azerbaycan ve
olmanın problem olduğunu düşünüyor. Bir bakı-
İran’dan gelen gazla rekabet edebiliriz.” dedi.
ma bu mantıklı bir tez ama şunu da unutmamak
Simonov, yaptığı açıklamada Rusya ile Tür- lazım. Son 10 yıldır ‘tehlikeli, tehlikeli’ şeklinde
kiye arasındaki doğalgaz ticaretine ilişkin değer- yorumlar duyuyorum. Diğer gördüğüm şey ise
lendirmelerde bulundu. Avrupa piyasasında Rus gazının payının yüksel-
Türkiye ile Rusya arasında Kasım 2015’te ya- mesi. Şimdi, Rusya bunu politik bir silah olarak
şanan uçak krizinin Rus enerji şirketi Gazprom kullanıyor diyebilir miyiz? Eğer bu konuda ger-
için ciddi bir sınav olduğunu aktaran Simonov, çek örnekleriniz yoksa, neden bu kadar kaygılısı-
söz konusu dönemde Moskova’nın Ankara’ya nız?” değerlendirmesinde bulundu.
gaz arzını durdurmadığını ve gelecekte de bu- Avrupa doğalgaz piyasasında Rusya’nın li-
nun gündeme gelmeyeceğini anlattı. Simonov, der oyuncu olduğunu ve bunun sadece ucuz
Gazprom’un doğalgazı bir politik enstrüman ola- gaz sağlamalarından kaynaklanmadığını akta-
rak kullanmadığını söyledi. ran Simonov, “Bizi Avrupa’da lider yapan sadece
Kazakistan, Azerbaycan, Rusya, İran ve ucuz gazımız değil, aynı zamanda kış aylarında
Türkmenistan’ın Hazar Denizi’nin hukuki sta- talebin en yüksek noktaya ulaştığı dönemde de
tüsüyle ilgili anlaşmayı Ağustos’ta imzaladığı- Rusya’nın gaz sağlıyor olması. Mesela Avrupa’da
nı hatırlatan Simonov, “Türkmenistan’dan gaz soğuk bir havada Norveç’ten bunu isterseniz ala-
almak için bir boru hattı kurmak şimdi müm- mazsınız, ABD’den ekstra gaz alamazsınız. Hava-
kün. Türkiye’nin yakınlarında fazlaca gaz var. nın tahmin ettiğinizden çok daha soğuk olduğu
Rusya’nın Türkiye için tek seçenek olmadığını zamanlarda LNG sizi kurtarmaz. Bu ekstra gazı
biliyoruz, bu bizim açımızdan ciddi bir rekabet sadece Rusya gönderebilir. Bu da bizim için ciddi
unsuru.” diye konuştu. bir argüman.” ifadelerini kullandı.
“Rus gazının Türk piyasasında azalan payı”
Simonov, Türkiye doğalgaz ithalatında Kaynak: Dünya Gazetesi,
Rusya’nın payının 2007’de yüzde 63 iken geçen https://www.dunya.com/sektorler/enerji/rus-
yıl sonunda yüzde 52’ye düştüğünü belirterek, gazi-turkiyede-rekabete-hazir-haberi-434551,
şöyle devam etti: Son Erişim: 02.02.2019

226
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Rusya Federasyonu enerji potansiyelini,


1 üretimini ve Dünya enerji piyasası içindeki
yerini açıklayabilme

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


Rusya Federasyonu Enerji
Potansiyeli, Üretimi ve Ticareti

1991 yılında eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) dağılmasıyla kurulan Rusya Federasyonu (Rus-
ya), dünyanın en güçlü ülkelerindendir. Rusya sahip olduğu çok çeşitli coğrafik yapıdaki topraklarında başta petrol
ve doğalgaz olmak üzere zengin kömür, altın, gümüş, elmas, demir, alüminyum, bakır maden yataklarına sahiptir.
Rusya Federasyonu, %5,3 pay ve 80 milyar varil kanıtlanmış petrol rezervi ile dünyanın en yüksek petrol rezervine
sahip 7. ülkesidir. Rusya 2018 yılı itibarıyla %13,9 pay ve günlük 10,5 milyon varil petrol üretimi ile ABD’nin
arkasından 2. sırada yer almaktadır. Rusya Federasyonu, %24,9 pay ve 50,5 trilyon m3 kanıtlanmış doğalgaz rezervi
ile en yüksek kanıtlanmış doğalgaz rezervine sahip ülkedir. Rusya Federasyonu, 2018 yılı itibarıyla %17,5 pay ve
690 milyar m3 doğalgaz üretimiyle ABD’den sonra en yüksek üretim gerçekleştiren 2. ülkedir. Rusya Federasyo-
nu kömür rezervleri açısından da dünyanın önemli bölgelerinden biridir. 2018 yılı itibarıyla Rusya Federasyonu
%11,1 pay ve günlük 5 milyon varil/gün ihracatıyla dünyanın en çok petrol ihracatı yapan 2. ülkesidir. Rusya’nın
petrol ihracatında ilk sırayı Avrupa almaktadır. Dünya doğalgaz ihracatında 2018 yılı itibarıyla %19,7 payla toplam
251,2 milyar m3’lük doğalgaz ihracatıyla en yüksek ihracatı gerçekleştiren ülke Rusya Federasyonu’dur. Rusya’nın
doğalgaz ihracatında Almanya, Çin ve Japonya ilk sıralardadır.

Rusya Federasyonu’nun enerji


2 politikalarının uluslararası ilişkiler
açısından etkilerini açıklayabilme

Rusya Federasyonu’nun Enerji


Politikalarının Uluslararası
İlişkilere Etkileri

Rusya Federasyonu, SSCB dağıldıktan sonra büyük bir değişim içerisine girmiştir. Ani bir şekilde Rusya ekonomisi
kendisini, sosyalist bir yapıdan piyasa ekonomisi sistemine geçiş sürecinin içinde bulmuştur. Bu süreçte hâlihazırda
tam olarak piyasa ekonomisine geçişi tamamlayabilmiş değildir ve devletin ekonomi üzerinde etkileri sürmektedir.
Rusya Federasyonu enerji ticaretinde tedarikçi olarak çok iyi bir konumdadır. Avrasya Bölgesine yönelik olarak
belirlediği enerji stratejisi başarılı ilerlemektedir. Rusya Federasyonu’nun stratejisinin temel güç noktası doğalgaz-
dır. Bu süreçte Rusya, doğalgaz kozunu etkin bir şekilde kullanmıştır. Rusya’nın enerji politikasına temel oluştu-
ran belge “2030 Rusya Federasyonu Enerji Stratejisi”dir. Rusya Federasyonu’nun enerji ticareti açısından Avrasya
Bölgesinde yüksek hâkimiyeti söz konusudur. Avrupa, Rusya’nın önemli bir doğalgaz ve petrol pazarıdır. Özellikle
doğalgaz açısından Avrupa, Rusya’ya bağımlı durumdadır. Rusya’nın tekrar dünyada süper güç hâline gelmesinde
Avrasya Bölgesi’ndeki hâkimiyetinin büyük önemi vardır. Bu nedenle özellikle ABD ile rekabetinde enerji ticareti
ve bu bölgedeki ülkelerle olan ticari faaliyetlerinin geliştirilmesi Rusya’ya avantaj sağlayacaktır.

227
Rusya Federasyonu Enerji Politikaları

3 Türkiye – Rusya Federasyonu ilişkilerini


enerji temelinde açıklayabilme
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

Türkiye – Rusya Federasyonu


Enerji İlişkileri

Ekonomik büyüme ve kalkınma dolayısıyla artan üretim ve nüfustaki artış Türkiye’nin üretim ve tüketimde
enerji gereksinimini artırmıştır. Özellikle fosil yakıtlar açısından yeterli kaynağa sahip olmayan Türkiye, enerji
ihtiyacını ithalatla karşılamaktadır. Türkiye petrol ve doğalgaz açısından dışa bağımlı bir ülke konumundadır.
8 Ekim 1937 tarihinde imzalanan “Ticaret ve Seyrisefain Anlaşması” ile Türkiye – SSCB ticari ilişkileri resmi-
yet kazanmıştır. Türkiye enerji tedarikinin büyük bir kısmını Rusya Federasyonu’ndan sağlamaktadır. 2018
yılı itibarıyla Türkiye, Rusya’dan 9,7 milyon tonluk petrol ithalatı gerçekleştirmiştir. Bu miktar toplam petrol
ithalatının %25’ine tekabül etmektedir ki Türkiye’nin petrol ithalatında Rusya 1. sıradadır. Doğalgaz tüketimi
açısından %99 oranında dışa bağımlı olan Türkiye, 2017 yılında doğalgaz ithalatının yaklaşık %52’lik (28,7
milyar m3) kısmını Rusya’dan yapmıştır. Türkiye’nin Rusya’dan gerçekleştirmiş olduğu madencilik sektörü it-
halat miktarı 2017 yılında 1,76 milyar ABD doları tutarındadır. Bu ithalatta önemli pay kömüre aittir. Türkiye
ile Rusya arasında doğalgaz iletimini sağlayan iki önemli hat söz konusudur: “Rusya – Türkiye Doğalgaz Boru
Hattı (Batı Hattı)” ile “Mavi Akım Gaz Boru Hattı”. Hâlihazırda inşaat aşamasında olan diğer bir boru hattı da
TürkAkım Gaz Boru Hattı’dır. Boru hatlarının yanı sıra Türkiye’nin nükleer santral projeleri ile ilgili de Rusya
Federasyonu ile işbirliği yapılmıştır. Yapımını Rusya’nın üstlendiği, Mersin ilinin Gülnar ilçesi Akkuyu mev-
kiindeki Akkuyu Nükleer Güç Santralinin 2023 yılında işletmeye alınması planlanmaktadır. Sovyetler Birliği
dağıldıktan sonra Sovyetler Birliği’nin eski gücünü elde etmeye ve tekrar küresel güç olmaya çabalayan Rusya
Federasyonu enerji olanaklarını önemli bir güç kaynağı olarak görmekte ve kullanmaktadır. Bu çaba içerisinde
Türkiye kilit bir ülkedir. Dünyanın önemli bir doğalgaz ve petrol ithalatçısı olan Türkiye, Rusya için önemli bir
pazardır ve Avrupa’dan sonra en çok petrol ve doğalgaz sattığı ülkelerden biridir.

228
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

neler öğrendik?
1 Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği 6 Türkiye ve Rusya Federasyonu ile birlikte
(SSCB) hangi yılda dağılmıştır? aşağıdakilerden hangisi dünyanın en yüksek bor
A. 1979 rezervine sahip ilk üç ülkeden biridir?
B. 1981 A. Çin
C. 1987 B. Brezilya
D. 1991 C. Hindistan
E. 1999 D. Kazakistan
E. Amerika Birleşik Devletleri
2 Aşağıdakilerden hangisi Rusya Federas-
yonu ile birlikte Birleşmiş Milletler Güvenlik 7 2018 yılı itibarıyla Rusya Federasyonu’nun
Konseyi’nin 5 daimi üyesinden biridir? doğalgaz ihracatı yaptığı ülkeler arasında ilk sırada
A. Fransa yer alan aşağıdakilerden hangisidir?
B. Almanya A. Amerika Birleşik Devletleri
C. İtalya B. Çin
D. Kanada C. Türkiye
E. Japonya D. Almanya
E. Fransa
3 Dünya kanıtlanmış petrol rezervleri içinde
Rusya Federasyonu’nun payı aşağıdakilerden han- 8 Rusya Federasyonu Dünya Ticaret Örgütüne
gisidir? hangi yıl üye olmuştur?
A. %4,8 A. 1978
B. %5,3 B. 1986
C. %6,7 C. 1999
D. %7,4 D. 2004
E. %8,1 E. 2012

4 2018 yılı itibarıyla Rusya Federasyonu doğal- 9 Kuzey Akım 2 projesi ile Rusya aşağıdaki
gaz üreten ülkeler arasında hangi sırada yer almak- hangi ülkeye doğalgaz taşımayı amaçlamaktadır?
tadır?
A. Almanya
A. 1
B. Çin
B. 2
C. Güney Kore
C. 3
D. Türkiye
D. 4
E. İngiltere
E. 5

10 2018 yılı itibarıyla Türkiye’nin Rusya Fe-


5 2018 üretimi baz alındığında Rusya Federas- derasyonundan gerçekleştirdiği petrol ithalatının
yonu kaç yıllık kömür rezervine sahiptir? Türkiye’nin toplam petrol ithalatı içindeki payı
A. 125 aşağıdakilerden hangisidir?
B. 237 A. %5
C. 364 B. %15
D. 465 C. %25
E. 509 D. %35
E. %45

229
Rusya Federasyonu Enerji Politikaları

Yanıtınız yanlış ise “Rusya Federasyonu’nun Yanıtınız yanlış ise “Rusya Federasyonu’nun
1. D 6. E
Enerji Potansiyeli, Üretimi ve Ticareti” ko- Enerji Potansiyeli, Üretimi ve Ticareti” ko-
nusunu yeniden gözden geçiriniz. nusunu yeniden gözden geçiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı

Yanıtınız yanlış ise “Rusya Federasyonu’nun Yanıtınız yanlış ise “Rusya Federasyonu’nun
2. A 7. D
Enerji Potansiyeli, Üretimi ve Ticareti” ko- Enerji Potansiyeli, Üretimi ve Ticareti” ko-
nusunu yeniden gözden geçiriniz. nusunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Rusya Federasyonu’nun Yanıtınız yanlış ise “Rusya Federasyonu’nun
3. B 8. E
Enerji Potansiyeli, Üretimi ve Ticareti” ko- Enerji Politikalarının Uluslararası İlişkilere
nusunu yeniden gözden geçiriniz. Etkileri” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Rusya Federasyonu’nun Yanıtınız yanlış ise “Rusya Federasyonu’nun
4. B 9. A
Enerji Potansiyeli, Üretimi ve Ticareti” ko- Enerji Politikalarının Uluslararası İlişkilere
nusunu yeniden gözden geçiriniz. Etkileri” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Rusya Federasyonu’nun Yanıtınız yanlış ise “Türkiye – Rusya Fede-
5. C 10. C
Enerji Potansiyeli, Üretimi ve Ticareti” ko- rasyonu Enerji İlişkileri” konusunu yeniden
nusunu yeniden gözden geçiriniz. gözden geçiriniz.

Araştır Yanıt
8 Anahtarı
Rusya petrol rezervlerinin yaklaşık %60’lık kısmı Batı Sibirya’da yer alırken, Ural
Bölgesinde, Volga Bölgesinde, Doğu Sibirya Bölgesindeki sahalarda bulunmak-
Araştır 1 tadır. Doğalgaz rezervleri ise Yamburg, Zapolyarnoyet, Shtokman, Orenburg,
Medvezh, Urengoy, Bovanenko ve Kharaseveyt bölgelerinde bulunmaktadır.

Rusya’nın petrolünü pazarladığı boru hatları şu şekilde sıralanabilir:


1. Kuzey Avrupa’ya petrol taşıyan, Baltık Petrol Boru Hattı – 1
2. Batı Avrupa’ya petrol taşıyan, Baltık Petrol Boru Hattı – 2
3. Çin ve Güney Kore’ye petrol taşıyan, Doğu Sibirya-Pasifik Okyanusu
Petrol Boru Hattı
4. Orta Avrupa’ya petrol taşıyan, Druzhba Petrol Boru Hattı
5. Hırvatistan ve Macaristan’a petrol taşıyan Adria Petrol Boru Hattı
Rusya’nın doğalgazını pazarladığı boru hatları ve projeleri şu şekilde sıralanabilir:
Araştır 2 1. Türk Akımı Doğalgaz Boru Hattı Projesi (Türkiye, Avrupa)
2. Nabucco Doğalgaz Boru Hattı Projesi (AB Ülkeleri)
3. Güney Akım Doğalgaz Boru Hattı Projesi (Avrupa)
4. Kuzey Akım Doğalgaz Boru Hattı Projesi (Almanya)
5. Mavi Akım Doğalgaz Boru Hattı (Türkiye)
6. Yamal Avrupa Doğalgaz Boru Hattı (Almanya)
7. Transgas Doğalgaz Boru Hattı (Avrupa)

Türkiye özellikle doğalgaz tedarikinde Rusya Federasyonu’na bağımlı durumdadır.


Bu durum Türkiye’nin arz güvenliğini olumsuz etkilemektedir. İleride Rusya ile
yaşanacak bir sorunda doğalgaz akışı kesintiye uğrayabilecek ve Türkiye bundan
Araştır 3 büyük zarar görecektir. Bu nedenle tüketimde enerji çeşitlenmesi, yenilenebilir
enerji kaynaklarının enerji tüketimine artan miktarda uygulanması, enerji verimli-
liği çalışmalarının yanı sıra yeni enerji hatlarıyla tedarikçi ülkelerin çoğaltılması da
enerji arz güvenliğinin sağlanması açısından belirlenen uygulamalardır.

230
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset

Kaynakça
BP Statistical Review of World Energy (2019). 68th T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (2017).
Edition, p.29, https://www.bp.com/content/ Dünya ve Türkiye Enerji ve Tabii Kaynaklar
dam/bp/business-sites/en/global/corporate/ Görünümü, Sayı 15, Strateji Geliştirme
pdfs/energy-economics/statistical-review/bp- Başkanlığı, https://enerji.gov.tr/File/?path=ROO
stats-review-2019-full-report.pdf, Son Erişim: T%2F1%2FDocuments%2FEnerji%20ve%20
30.08.2019. Tabii%20Kaynaklar%20G%C3%B6r%C3%BC
n%C3%BCm%C3%BC%2FSayi_15.pdf, Son
BP Energy Outlook (2019). Insights from the
Erişim 02.09.2019.
Evolving transition scenario – Russia, https://
www.bp.com/content/dam/bp/business-sites/en/ T.C. Ticaret Bakanlığı, https://ticaret.gov.tr/yurtdisi-
global/corporate/pdfs/energy-economics/energy- teskilati/avrupa/rusya-federasyonu/ulke-profili/
outlook/bp-energy-outlook-2019-country- ekonomik-gorunum/turkiye-ile-ticaret, Son
insight-russia.pdf, Son Erişim: 01.09.2019. Erişim: 01.09.2019.
Mitrova, T. (2014). The Geopolitics of Russian Türkiye Sınai Kalkınma Bankası A.Ş. (2018). Sektörel
Natural Gas, Harvard University’s Belfer Center Görünüm: Enerji, Aralık 2018, s.33, http://
and Rice University’s Baker Institute Center www.tskb.com.tr/i/assets/document/pdf/enerji-
for Energy Studies, James A. Baker III Institute sektorel-gorunumu.pdf, Son Erişim: 01.09.2019.
For Public Policy Rice University, Harvard
Türkiye Ev Tekstili Sanayicileri İş Adamları Derneği,
Kennedy School Belfer Center For Science and
s.27, https://www.tetsiad.org/files/raporlar/rusya.
International Affairs,
pdf, Son Erişim: 01.09.2019.
https://www.bakerinstitute.org/media/files/
Uludağ İhracatçılar Birliği (2019). Rusya Federasyonu
re s e a rc h _ d o c u m e n t / c d f e a 6 5 6 / C E S - p u b -
Ülke Raporu (Yaş Meyve Sebze Sektörü
GeoGasRussiax-022114.pdf
Açısından), Uludağ İhracatçı Birlikleri Genel
Polat, Ç. (2017). Türkiye ve Enerji – Sektörel Yapı, Sekreterliği Ar – Ge Şubesi, Ocak 2019, http://
Stratejiler ve Uygulamalar, Gazi Kitabevi Tic. www.uib.org.tr/tr/kbfile/rusya-federasyonu-
Ltd. Şti., Ankara. ulke-raporu-yms-sektoru-acisinda, Son Erişim:
01.09.2019.
T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Doğalgaz
Boru Hatları ve Projeleri, https://www.enerji. http://www.worldstopexports.com/uranium-exports-
gov.tr/tr-TR/Sayfalar/Dogal-Gaz-Boru-Hatlari- by-country/, Son Erişim:01.09.2019.
ve-Projeleri, Son Erişim:01.09.2019.
T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Nükleer
Enerji, https://www.enerji.gov.tr/tr-TR/Sayfalar/
Nukleer-Enerji, Son Erişim:01.09.2019.

231

You might also like