Professional Documents
Culture Documents
Öğrenme çıktıları
Bölüm içinde hangi bilgi, beceri ve yeterlikleri
kazanacağınızı ifade eder.
Tanım
Bölüm içinde geçen
önemli kavramların
Bölüm Özeti tanımları verilir.
Bölümün kısa özetini gösterir.
Dikkat
Konuya ilişkin önemli
Sözlük uyarıları gösterir.
Bölüm içinde geçen önemli
kavramlardan oluşan sözlük
ünite sonunda paylaşılır.
Karekod
Bölüm içinde verilen
Neler Öğrendik ve Yanıt Anahtarı
karekodlar, mobil
Bölüm içeriğine ilişkin 10 adet
cihazlarınız aracılığıyla
çoktan seçmeli soru ve cevapları
sizi ek kaynaklara,
paylaşılır.
videolara veya web
adreslerine ulaştırır.
Editörler
Yazarlar
BÖLÜM 2
Prof.Dr. Cemil HASANLI
BÖLÜM 3
Prof.Dr. Mesut Hakkı CAŞIN
BÖLÜM 5
Prof.Dr. Ömer Göksel İŞYAR
BÖLÜM 6
Prof.Dr. Ertan EFEGİL
BÖLÜM 7
Prof.Dr. Barış ÖZDAL
BÖLÜM 8
Prof.Dr.Bülent AÇMA
T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 3918
AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 2713
Öğretim Tasarımcısı
Öğr.Gör. Orkun Şen
Grafikerler
Ayşegül Dibek
Hilal Özcan
Özlem Çayırlı
Gülşah Karabulut
E-ISBN
978-975-06-3599-1
Giriş ................................................................. 3 Giriş ................................................................. 29
19. Yüzyılda Kafkaslar ve Türkistan ............. 4 Sovyetler Birliği’nin Türkiye Üzerinde
Rus Çarlığı Tarafından Kafkas ve Baskıları ......................................................... 29
Türkistan Hanlıklarının İşgali ....................... 9 Potsdam Konferansı .............................. 34
Kırım Savaşı ve Kafkasların Rusya’ya Sovyet Talepleri ve Güney Kafkasya
Bırakılması ............................................. 9 Cumhuriyetleri ............................................... 35
Türkistan’daki Son Türk Hanlıklarının Türkiye’nin Batı Bloku ile Yakınlaşması ...... 39
İşgali ....................................................... 10 Stalin’in Türk Boğazları Üzerine Planı 43
Türkistan Hanlıklarının İşgalinde Soğuk Savaşın Tırmanması ........................... 45
Ignatiyev Raporu ................................... 10 1950-1989 Arası Türk-Sovyet İlişkileri ......... 48
Türkistan’ın Sömürgeleşmesinde
Gorçakof Deklarasyonu ........................ 11
Türk Hanlıklarının İşgalinin
Tamamlanması ...................................... 12
I. Dünya Savaşı Sonuna Kadar Kafkaslar
ve Türkistan .................................................. 16
Sovyetler Birliği Döneminde Kafkaslar
ve Türkistan ................................................... 18
iii
Kafkaslar ve Orta
Asya Ülkelerinin
BÖLÜM 4 Siyasi ve Ekonomik
Yapıları ve Dış
Politikaları
Giriş ................................................................. 93 Kırgızistan: 1990’ların Sakin
SSCB’nin Dağılması ve Bağımsız Cumhuriyeti ........................................... 101
Cumhuriyetler ................................................ 93 Özbekistan’da İstikrar Arayışı .............. 102
Gürcistan’ın Bağımsızlık İlanı, Tacikistan’da Bağımsızlık Sonrası
28 Nisan 1991 ......................................... 94 İç Savaş ................................................... 102
Ermenistan’ın Bağımsızlık İlanı, Bağımsızlık Sonrası Türkmenistan:
23 Ağustos 1991 ..................................... 94 Sürekli Tarafsızlık Stratejisi .................. 103
Kırgızistan’ın Bağımsızlık İlanı, İstikrar ve Denge Politikalarıyla
31 Ağustos 1991 ...................................... 95 Kazakistan .............................................. 103
Özbekistan’ın Bağımsızlık İlanı, 2000’li Yıllarda Kafkaslar ve Orta
1 Eylül 1991 ............................................. 95 Asya Politikaları ............................................. 104
Tacikistan’ın Bağımsızlık İlanı, 11 Eylül Sonrasında Kafkasya ve
9 Eylül 1991 ............................................ 95 Türkistan’da ABD Üsleri ....................... 105
Azerbaycan’ın Bağımsızlık İlanı, Kafkasya ve Orta Asya’da
18 Ekim 1991 .......................................... 96 Renkli Devrimler ................................... 105
Türkmenistan’ın Bağımsızlık İlanı, Kafkaslar ve Orta Asya
27 Ekim 1991 .......................................... 96 Cumhuriyetlerinin Ekonomileri
Kazakistan’ın Bağımsızlık İlanı, ve Dış Politikaları ........................................... 106
16 Aralık 1991 ......................................... 97 Azerbaycan ............................................ 107
Bağımsızlık Sonrası Kafkaslar ve Orta Asya ...... 98 Gürcistan ................................................ 108
Bağımsızlık Sonrası Gürcistan: Ermenistan ............................................ 109
Abhazya Sorunu ve BDT Üyeliği .......... 99 Kazakistan .............................................. 110
Ermenistan’ın Genişleme Politikası Kırgızistan .............................................. 110
ve Komşularıyla Sorunları .................... 99 Özbekistan ............................................. 110
Azerbaycan’ın Yukarı Karabağ Tacikistan ............................................... 111
Savunması ve Siyasal İstikrarsızlık ...... 100 Türkmenistan ........................................ 111
Türkiye-Güney
BÖLÜM 5 Kafkasya Ülkeleri
İlişkileri
iv
Orta Asya ve
Türkiye-Orta Asya
BÖLÜM 6 BÖLÜM 7 Kafkaslarda
Devletleri İlişkileri
Bölgesel İhtilaflar
Rusya Federasyonu
BÖLÜM 8
Enerji Politikaları
Giriş ................................................................. 209
Rusya Federasyonu’nun Enerji Potansiyeli,
Üretimi ve Ticareti ....................................... 209
Rusya Federasyonu’nun Enerji Kaynağı
Potansiyeli ve Üretimi ......................... 210
Rusya Federasyonu’nun Enerji
Ticareti ................................................... 215
Rusya Federasyonu’nun Enerji Politikalarının
Uluslararası İlişkilere Etkileri ........................ 219
Türkiye – Rusya Federasyonu Enerji
İlişkileri ........................................................... 222
v
Önsöz
vi
Bölüm 1
Orta Asya ve Kafkaslar Siyasi Tarihi
Rus Çarlığı Tarafından Kafkas ve
1
öğrenme çıktıları
2
19. Yüzyılda Kafkaslar ve Türkistan Türkistan Hanlıklarının İşgali
1 Orta Asya ve Kafkasların yakın tarihini 2 Rusya’nın Kafkaslar ve Orta Asya’yı
değerlendirebilme işgalinin aşamalarını analiz edebilme
3 4
3 Rusya’nın meşruti monarşiye geçişi ve I.
Dünya Savaşı’nda yaşananların Kafkaslar 4 Bolşevik İhtilali ve SSCB döneminde
ve Orta Asya açısından sonuçlarını Kafkaslar ve Orta Asya’nın idari ve hukuki
tartışabilme durumunu değerlendirebilme
Anahtar Sözcükler: • Kafkaslar • Türkistan • Hokand Hanlığı • Buhara Hanlığı • Hive Hanlığı
• Kaşgar Hanlığı • Bolşevik İhtilali • Sovyetler Birliği
2
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
3
Orta Asya ve Kafkaslar Siyasi Tarihi
gelişmesi ile Türkistan yoluyla Avrupa ticareti sona Hokand Hanlığı’nın kurulmasından sonra, Tür-
ermiştir. Ancak bölge ticareti açısından güzergâh kistan hanlıkları arasındaki kavga daha da yoğun-
önemini korumuştur (Caroe, 1953: 27-28) laşmıştır. Aynı yıllarda Rusya’nın Kazakistan’ı da
aşarak üç hanlığın sınırlarına yaklaşması, üç Han-
lığın ise müşterek düşmana karşı birbirlerine destek
19. YÜZYILDA KAFKASLAR VE olacakları yerde, birbirlerinin zayıf anını bekleyip
TÜRKİSTAN güçlerini birbirlerine karşı kullanmaları, üç hanlık
Kafkaslar ve Orta Asya’nın siyasi tarihi önemli için kaçınılmaz sonu getirmiştir. Osmanlı Sultanı,
ölçüde Rusya’nınki ile paralellik göstermektedir. hanlar arasında en eskisi olan Buhara’yı diğerlerine
Moskova Prensliği’nin kuruluşu 13. yüzyıla ka- tercih etmiş, hatta Buhara’dan çok kısa bir müddet
dar uzanır. IV. İvan (Korkunç İvan) (1530-1584) sonra kurulmuş olan Hive Hanlığı’na dahi itibar et-
bölgede bir güç hâline gelerek 1552’de Kazan ve memiştir. Yine bu yıllardan itibaren, Osmanlı Sul-
1556’da Astrahan (Ejder Han, Hacı Tarhan) han- tanı, hanlar arasında daha etkili hâle gelmiştir. Yeni
lıklarını almıştır. 1569’da Osmanlı Devleti Rusları hanlar, ilk fırsatta Sultan’a bağlılıklarını arz etmiş,
Astrahan’dan çıkarma teşebbüsünde bulunmuştur. zaman zaman da hanlık beratı istemişlerdir. Osman-
Bunun için Don ve Volga nehirleri arasında bir lı Sultanı bu dönemde hanlıklara sık sık birbirlerine
kanal kazılarak Karadeniz’in Hazar’a bağlanması düşmemeleri yolunda nasihatlerde bulunmuştur
projesi gündeme gelmiştir. Böylece güçlü Osman- (Saray, 1984: 30). Daha sonraki dönemlerde ise
lı donanması Hazar’a girecek ve Türk hanlıklarına İngiltere ile iyi geçinmeleri zaman zaman da Rusya
destek olacaktı. Ancak İmparatorluğun iç mesele- ile iyi geçinmenin çaresine bakmaları, İngiltere ve
leri sebebiyle bu proje sonuçsuz kalmıştır. 1588’de Rusya ile en azından düşmanlığı önlemenin çarele-
ise Osmanlı, İran’a karşı Buhara ile ittifak teklifini rini aramaları tavsiye edilmiştir. Türkistan hanlık-
kabul etmiştir. Bunun sonucu olarak 1599’da yeni larının aralarındaki dengeyi dikkatli bir şekilde iz-
Buhara Hükümdarı İran’a karşı Osmanlı’dan tek- leyen Dîvân-ı Hümâyûn, zaman zaman bunlardan
rar yardım istemiş ve isteği kabul edilmiştir. (Saray, birini tercih ederek diğerini kabul etmemiş, böylece
1984: 7-8). aynı mantığa dayanarak aralarındaki kavgaları ön-
Rusya’nın Kazan ve Astrahan hanlıklarını iş- lemeye çalışmıştır. Nitekim daha sonra kurulan
gal ederek son derece kanlı bir şekilde sivil halkı Hokand Hanının (Deşt-i Kıpçak Hâkimi) Osmanlı
da imha etmesi, ilk emperyalist genişlemesi kabul tâbiiyetine girmesi talebi, Buhâra Hanlığı’na karşı
edilir. Rusya’nın prenslikten çarlığa geçişte yayıl- bir isyan sayılacağından reddedilmiştir (Osmanlı
macı politikasının Devleti ile Kafkasya, 1992: 41).
temelleri Deli Petro 18. yüzyıl başında Orta Asya’nın kuzey bölge-
(1672-1725) ile atıl- sinde yer alan Kazak Hanlığı ile Rusya arasında, ta-
dikkat
mıştır. Onun vasiyet- rihin seyrini değiştiren önemli bir gelişme yaşandı:
Türk tarihi literatüründe
leri bütün ahfadına, Komşu Türk beyliklerini de etkisi altına alan Kazak
Deli Petro olarak geçen
güneye doğru istila Hanı Ebulhayr (Abılay), yine bir Türk boyu olan
“Peter the Great” bazı ça-
için vazgeçilmez bir Kalmukları mağlup etti. Kuzeye kaçan Kalmuklar
lışmalarda aynen tercüme
anayasa oluşturmuş- ise sık sık Kazakları rahatsız etmekteydi. Ebulhayr,
ile Büyük Petro olarak da
tur (Schuyler, 1967: göçebe hayatı yaşayan ve zaman zaman baskın
kullanılmaktadır.
512). yapan Kalmuklara karşı koymak ve Başkurtları
1600 yılından itibaren Kazakistan’a yerleşmeye da hâkimiyeti altına almak üzere Ruslarla ittifaka
başlayan Kalmuklar, bölgede hâkimiyet kurmaya karar verdi. Ruslar, Başkurtlar ile Kazakların tam
başladılar. Rusların tâbiiyetine geçmeyi reddeden ortasında Or (Ural) ırmağının yayık denilen suyun
Başkurtlarla Ruslara karşı savaştılar. 1700’de Fergana geniş bir alana ve kumsala yayıldığı bir bölgede bir
Vadisi’nde Hokand Hanlığı’nın bağımsızlığını ilan kale inşasını kabul ettiler. Bugün Orsk veya eski
etmesiyle, bölgedeki Türk hanlıklarının sayısı üçe adıyla Orenburg denen son derece stratejik bir
yükseldi. Ancak bölgedeki iki eski hanlık (Buhara ve mevkide, 1735 senesinde kale inşası tamamlandı.
Hive) bunu kabulde zorlandılar. Bu yüzden zaman İnşaat bitince Ruslar kendi askerlerini yerleştirerek
zaman Hokand bağımsız olmayan beylik hâlinde daha önce söz verdikleri hâlde kaleyi Ebulhayr’a
varlığını devam ettirdi (Togan, 1942: 158-202). vermediler. Ebulhayr, artık Rusların boyunduruğu
4
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
altına girdiğini anladı. Ebulhayr’dan sonra, toru- retlerinin hoş bir zamanında Turan memleketlerinin
nu Kenasarı zamanında, 1822’de Ruslar, resmî bir durumunu izah buyurunuz. Bilgi ve dirayet ve dinî
açıklama yaparak Kazaklara bağımsızlık tanıyan tarafı kuvvetli bir Şehzade’yi Turan’a padişah tayin
antlaşmayı feshettiklerini ilan ettiler. Bunun üze- etsin, ben de hutbeyi onun namına okutur ve sikkeyi
rine Ruslara karşı silaha sarılan Sultan Kenasarı 25 de parayı] onun adına bastırırım. Eğer şehzade ol-
yıl mücadele etti. (Togan, 1942: 173-175) Rusların mazsa Şam’da, Mısır’da ve Irak’ta olan vezirleriniz
bundan sonraki Asya işgalinde bu kale önemli bir evsâfında bir adamı vezir göndersinler, onu dahi
merkez olmuştur. Çarlar ve rejimler değiştiği hâlde can-ı gönülden kabul ederiz. Bu iki hâl suretinden
bu bölge elden çıkarılmamış ve burada özerk dev- biri Turan ahalisinin bahtsızlığı yüzünden mümkün
lete dahi izin verilmemiştir. Ve hızla bölgenin Rus olmazsa aradaki mesafenin uzaklığı düşünülerek
Kazaklarıyla doldurulma işlemine başlanmıştır. Turan ahalisinin Halîfe ve Padişah’a itaat etmeye-
Mesela Başkurdistan ceği düşüncesi akla gelebilir. Ancak siz İstanbul’da
ve Tataristan Mos- vezirlik işleriyle nasıl meşgul iseniz biz de burada
kova istikametinde Padişah’ın dostuna dost düşmanına düşman olmakta
dikkat daha kuzey-batıda onun rızasını kendi isteğimizden üstün tutmakta ve
Rus Kazaklarının bir Türk ve özerk oldukları kendimizi Padişah kullarından saymaktayız...” (Yal-
boyu olan Kazak halkıyla hâlde, bu bölgedeki çınkaya, 2006A: 36-37).
ilgisi yoktur. Bunlar, serf- doğrudan Rus kont- Rusya’ya karşı savaş devam ederken 1788’de
lik döneminde Rus toprak rolü günümüze ka- Avusturya Osmanlı’ya, İsveç Rusya’ya karşı savaş
beylerinden kaçıp güney dar sürmüştür. Daha açtı. 1789’da savaş devam ederken I. Abdülhamid
bölgelerde yaşayan, daha önceki seferlerde, Kırım’ı kaybettiğinden dolayı kederinden öldü.
sonra Rus yönetimi tara- asker ve mühimmat Aynı yıl Fransız İhtilali’nin gerçekleşmesi üzerine,
fından askeri hizmetlerde nakli için aradaki Rusya ve Avusturya endişeye kapılarak 1791 Zişto-
kullanılan yine Rus kökenli en büyük engel olan ve ve 1792 Yaş Antlaşmalarını imzaladılar. Rusların
halklardır. Ural Dağları sorunu yeni bir tazminat meselesini gündeme getirmeme-
böylece çözülmüştür. leri için antlaşmaya Türkistan ile ilgili bir madde
Rusya’nın Kafkaslar ve Türkistan’a karşı politi- konulması teklif edilmedi.
kaları ile Osmanlı ilişkilerinde genellikle paralellik Aynı dönemde Kafkaslar açısından önemli bir
izlenmiştir. Kuzeyden Osmanlı aleyhine genişleyen gelişme yaşanmaktadır. Hem Osmanlı hem de
Rusya ile 1774’te Küçük Kaynarca Antlaşması ya- Türkistan Hanlıkları açısından ortak düşman sa-
pılmıştır. Böylece Osmanlı Kırım’daki hâkimiyetini yılan İran, 1795’te Gürcistan’ı işgal etmiştir. 1813
kaybetmiş fakat Halîfe-i Müslimîn olarak Rus- ve 1828 yıllarında Ruslar İran’ı yenmiş, Gülistan
ya’daki Müslümanların dinî lideri olduğunu antlaş- ve Türkmençay Antlaşmaları yapılmıştır. Bu geliş-
ma metnine koymuştur (Gürün, 1984: 517). Bu meler ile İran toprak kaybına uğrarken Rusya Kaf-
antlaşma ile bağımsız hâle getirilen Kırım, 1783’te kaslar ve özellikle Azerbaycan’da büyük kazanımlar
Ruslar tarafından işgal edilmiştir. elde etmiştir. Azerbaycan 1828’de Çarlık Rusya’sı ile
1787’de Osmanlı Kırım’ı geri almak için İran arasında taksim edilerek Kuzey-Güney olarak
Rusya’ya savaş açınca Buhara Hanına elçi gönde- ikiye bölündü. Aslında bu dönemde Azerbaycan
rilerek Rusya’ya karşı savaş açması teklifinde bulu- diye bir devlet yoktur. Kafkaslardan güneye doğru
nulmuştur. Bunun üzerine Buhara Hanı, Padişah’a uzanan sınırları ve statüsü zaman zaman değişen
gönderdiği mektubunda, “Biz de fermana uyarak bağımsız Türk Hanlıkları vardır. Bununla beraber
üzerimize düşeni yapmaktayız. Çünkü Devlet-i bölgede dil, kültür ve nüfus olarak bir Türk birli-
Aliyye için dua etmek bütün İslam âlemi için va- ği söz konusudur. 16. ve 19. yüzyıllar arasındaki
ciptir” diyerek, Türkistan bölgesindeki karışıklık- bu hanlıkların bir kısmı kendi istekleriyle Osmanlı
lardan korunmak ve kendilerinin Rusya’ya karşı İmparatorluğu hâkimiyeti altında kalmışlardır.
savaş açmaları halinde Osmanlı’nın Rusya ile barış Rusya 19. yüzyılın başında, İran ve Osmanlı
antlaşmasında Rusya’nın Türkistan’a saldırmama- Devleti ile Osmanlı ve Türkistan arasında tam-
sı hususunda bir madde konulmasını istemiştir. pon bir bölge oluşturmaya karar verdi. 1723’den
Buhara hükümdarı Osmanlı Sadrazamından ise beri temas hâlinde bulundukları Hristiyan Gür-
şunları ister: “..Sizden rica ederim ki Padişah haz- cü ve Ermenileri kullanmaya karar verdi. Böylece
5
Orta Asya ve Kafkaslar Siyasi Tarihi
6
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
Yaşamla İlişkilendir
Doğu Türkistan (Uygur) Türklerinde - Ad En sonunda tatlısı ve çayı da verilince bir daha kol
Toyu (Bebeğe İsim Verme Merasimi) suyu getirilerek yemek işi bitirilir.
“... Pek muhterem Baybars Bey ve Ailesi Cuma Yemekten sonra sıra eğlenceye gelir. Kızlar ve
günü saat 11 ‘de Seyithanın evinde ad toyuna tek- kadınlar kendi aralarında oynar ve eğlenirler. Er-
lif” şeklinde, kısa ve öz bir yazı gönderilir. Davet kekler de kendine göre bir eğlence yaparlar. Sonra
kâğıdının adı Bargak’tır. Bu bargakla ev ev gezi- hediyeleşmeler başlar, bu işler herkesin huzurun-
lerek okuma yazması olan çocuklar tarafından da yapılır. Örneğin anneannenin bebek ve annesi
dağıtılır. Bu daveti alan herkes orada belirtilen için yaptıkları, bağırarak konuşma yeteneği olan
gün ve saatte toy evinde toplanır. (Ben de eşimle birisi tarafından gösterilerek sahibine verilir. Ba-
böyle bir ad toyu davetinde tanışmıştım.) Davet- baannenin yaptıkları da bu şekilde gösterilir ve
ler doğum yaptığı için kırkı dolmadan bebeği ve verilir. Sonra, amca, hala, teyze ve dayı gibi yakın
annesini görmeye gelen, tebrik eden, haber gön- akrabalar bebek için altın, para; eğer kızsa bilezik,
deren, yani kısacası ilgilenen herkese verilir. Sıra küpe gibi hediyeler verirler.
geldi toyda yapılacak yemeklere; bunun için de Bu arada bebek dedesi tarafından “Ehli Sün-
birkaç gün evvelden konu komşu, akrabalar o net” birine verilir. Bu kişi kıbleye döner, çocuğu
evde toplanıp hazırlıklara başlarlar. Yemekler için da o yöne tutarak üç defa tekbir getirdikten sonra
gelecek davetli sayısına göre kurbanlar kesilir. bir Kur’an’dan, bir de ailesinin istediği ad söyle-
Çoğunlukla koyun kesilir. nerek kulağına üflenir. Böylece çocuğun adı kon-
Ad toyu günü sabahtan başlanan yemek, bah- muş olur. Bu adlar genelde aile büyüklerinin isteği
çede toprağı kazılarak yapılan ocaklarda, çok büyük doğrultusunda konur. Bazen babaannenin ve de-
kazanlarda kaynar. Bu kazanlarda “kebab” adı veri- denin adı da verilir. Uygur Türklerinde şu adlara
len patatesli, salçalı et yemeği ve ayrıca “parça et” sık rastlanır: Erkekler için; Kahraman, Erkin, Yol-
ve “pilav” pişer. Yemek verilmeden önce kol suyu bars, Yalçın gibi. Kızlar için; Dilşat, Gülnar, Din-
denilen el yıkama âdeti vardır. Bunu da ev sahipli- nar, Ayimnisa, Hörnisa gibi, yörelere göre değişen
ği yapan iki genç “abduvu” ve “çılapcu” adı verilen adlar konabilmektedir. Bu adlar her zaman güzel
ibriği, tası ve havlusuyla gelir ve yemekten önce manalar olan adlardır ve özenle seçilir.
herkesin elini yıkamasını sağlar. Bu işlem bittikten
sonra, yer sofraları serilir ve yemekler tepsilerle ge- Kaynak: Gökbayrak Dergisi, 21. sayı, Mayıs-
tirilmeye başlanır, önce kebap yenir; ardından ha- Haziran 1997.
vuçlu salçalı etli pilav, ondan sonra meyveler gelir. h t t p : / / w w w. g o k b a y r a k . c o m / d e r g i _ o k u .
asp?id=77&sid=214
7
Orta Asya ve Kafkaslar Siyasi Tarihi
Öğrenme Çıktısı
1 Orta Asya ve Kafkasların yakın tarihini değerlendirebilme
8
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
9
Orta Asya ve Kafkaslar Siyasi Tarihi
Paris Antlaşması ile ilgili İngiliz Avam Kamara- Türkistan Hanlıklarının İşgalinde
sındaki tartışmalar esnasında Kafkasya’nın stratejik Ignatiyev Raporu
önemi, başta Şeyh Şamil olmak üzere Ruslara karşı İgnatiyev başkanlığındaki Rus heyeti Temmuz
direnen yerli halkların içinde bulunduğu kritik du- 1858’de yola çıktı. l6’sı coğrafyacı, diğerleri jeolog,
rum ile İngiltere’nin veya Osmanlı Devletinin bu- etnograf, zoolog, şarkiyatçı (oryantalist) ve tarih-
radaki halkları doğrudan veya dolaylı olarak destek- çi olmak üzere heyet toplam 82 kişi idi. Heyette
leyebileceği gibi görüşler defalarca dile getirilmiştir. bulunan subaylar ve diğer uzmanlar Türkistan’ın
Kafkasya konusundaki antlaşmanın, Ruslar lehine iktisadi, siyasi ve stratejik özelliklerini yerinde in-
ve Kafkaslar aleyhine olan durumu ortaya konmuş- celeyerek, burada bulunan ülkeler hakkında ay-
tur. Lord Manners, savaşın başında Kafkaslılarla iyi rıntılı bilgi toplamışlardır. Orenburg’dan Hive is-
ilişkiler kurulduğu, onlara yardım sözü verildiği, bir tikametine yönelen heyet, önce bu bölgede Hive
güven hareketi olarak Mr. Longworth’un siyasi ajan Emîrine karşı isyan etmiş olan Yamud Türkmenleri
göreviyle gönderildiği ve Çerkez liderlerle dostluklar ile görüştü. Tekrar isyan ettikleri takdirde kendile-
tesis edildiğini, onların korunması yönünde karar rine yardım sözü verildi. Hive Hanının Rusya ile
alındığını hatırlattı. Mr. Longworth’un buradaki gö- ticari antlaşmayı reddetmesi üzerine, Orenburg’a
reviyle ilgili bazı tuhaflıklara da temas ettikten sonra Hiveli tüccarların tevkif edilmesi talimatı gönde-
bütün bu görüşmelerin yapıldığı zaman ve İngiltere rildi. Ağustos’ta Buhara’ya gelen İgnatiyev, Rus
taahhüdünü yaptığı zaman, bu talihsiz fakat onur- elçisi sıfatıyla Emir’den bazı taleplerde bulundu.
lu insanlar [Çerkezler] için Paris Konferansı’nda ne Emir de bütün isteklerini kabul etti. Bundan son-
gibi gayret sarfedildiğini öğrenmek istemiş: “Çerkez- ra Rus tüccarları daha az gümrük vergisi ödeyecek,
leri daha fazla kullanamayacağınızdan suyu çıkmış bir Amu Derya’da Rus gemileri yüzecek ve Buhara’da
portakal misali fırlatıp attınız ve Ruslara bu bölgeyi Rus tüccarları için özel bir pazar yeri kurulacaktı.
kullanarak Asya’daki nihai fetihlerini yapması iznini Ignatiyev, ana amaçlarının ticaret olduğunu, İngil-
verdiniz,” sözleriyle hükümeti suçlamıştır (Parla- tere gibi ajan göndermediklerini söyledi. 1942’de
mento Görüşmeleri, 1856: 2056). İngiliz ajanlarını idam eden Buhara Hanının
haklı olduğunu hatırlattı. Bunlara karşılık Rusya,
Türkistan’daki Son Türk Hanlıklarının Buhara’yı Hokand’a karşı mücadelesinde destekle-
İşgali yeceğini bildirmiştir. (Togan, 1942: 228)
Kırım Savaşı ile Kafkasya Ruslara bırakılırken Gezi sonucu heyette bulunan uzmanlar, kendi
Türkistan civarında başka gelişmeler olmaktaydı. alanlarıyla ilgili bölgenin özelliklerini anlatan bir
İngiltere, 1857’de Afganistan ile bir ittifak kuruyor rapor hazırlamıştır. Ayrıca İgnatiyev, bölgenin isti-
ve aynı yıl İran’la barış antlaşması yapıyordu. Böl- lası ile ilgili bir raporu ileri gelenlere sunmuştur. İg-
ge açısından önemli bir gelişme de 1859 senesinde natiyev, raporunda kısaca şöyle demektedir: “Rusya
Süveyş Kanalı ile ilgili çalışmaların başlamasıdır. bu ülkeleri işgale derhal başlamalıdır. Yalnız bunun
Süveyş Kanalı ile İngiltere, Kafkaslar ve Ön Asya’da için Rus kanının dökülmesine fazla lüzum yoktur.
Ruslarla daha az çıkar çatışmasına girecekti. Zira buradaki üç Türk hanlığı arasında yeteri kadar
ihtilaf vardır. Rusya’nın yapması gereken bu ihtilafla-
Bu safha ile başlayan en önemli gelişme ise
rı körükleyerek devletleri birbirine düşürmektir. İhti-
Rusya’nın Türkistan’ı kararlı, sistemli ve programlı
lafların savaşa dönüşmesi için de uygun olan devlete
bir şekilde işgalidir. Kafkasya’nın alınmasında bü-
silah ve mühimmat yardımı vadedilerek savaşın çık-
yük emeği olan ve burada Rus hâkimiyetinin yer-
ması sağlanmalıdır” (Saray, 1984: 61-63).
leşmesi için, Albay D.A. Milyutin’in de yardımları
ile başta komutanlara geniş yetkiler verilmesi gibi
köklü askerî reformları gerçekleştiren Prens Bar-
yatinskiy, Rusya’nın hareket alanının Türkistan Serflik: Orta Çağ Avrupa toplum düze-
olması gerektiği hususunda Çarı ikna etti. Çar, ninin temelidir. Kısaca feodalite olarak
Baryatinskiy’nin yetiştirdiği Albay İgnatiyev’i bölge bilinir ve basit kölelikten farklıdır. Bu sis-
hakkında rapor hazırlamakla görevlendirdi (Saray, temde serfler arazinin parçası olup, arazi
1984: 58). ile birlikte alınıp satılabilir. Derebeyinin
serf üzerinde her türlü yetkisi vardır.
10
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
11
Orta Asya ve Kafkaslar Siyasi Tarihi
bütün uygar devletlerin durumu gibidir. Bu gibi du- Türk Hanlıklarının İşgalinin
rumlarda, daha uygar olan devlet kendi sınırlarının Tamamlanması
güvenliği ve ticari ilişkileri açısından, çalkantılı ve 1858’de Rus kışkırtmalarının sonucu Hokand’ta
istikrarsız yapılarının istenmeyen komşular hâline çıkan karışıklıklar üzerine Hüdayar Han, Buhara’ya
getirdiği bitişik ülkeler üzerinde belli bir nüfuz kur- kaçar, ağabeyi Molla Han onun yerine geçer. Rus-
mada daima zorlanır... Kendini bu durumda bulan ya bu arada Almatı’yı, 1860’da Tokmak’ı, 1862’de
her ülkenin kaderi bu olmuştur. Amerika’da Birleşik Pişpek’i alır. Rusya’da serfliğin kaldırılmasından son-
Devletler, Cezayir’de Fransa, sömürgelerinde Hol- ra Rus köylüleri daha önce işgal edilen Kazakistan’a
landa, Hindistan’da İngiltere.. Hepsi karşı konulmaz yerleştirilmeye başlanmıştır. İgnatiyev’in Asya Masası
bir biçimde zorunlu ihtiyaçtan daha az bir istekle bu başına gelmesinden sonra yapılan plan çerçevesinde,
ileri harekete zorlanmışlardır..” (Yalçınkaya, 2006 1864 yılında yine Hokand Hanlığı’na ait Yese ( Tür-
A: 62-65). kistan, Hazret-i Sultan), Evliya-Ata ve Çimkent işgal
Günümüz yeni sömürge şartlarında kontrol edildi. Aynı yıl yayınlanan Gorçakof Deklarasyonu,
edilen ülkelere “demokrasi götürmek” vb. gerek- bu işgallerle ilgili diplomatik prosedürün bir parça-
çeler kullanılmaktadır. Bu dönemde ise “mede- sıdır. Deklerasyon, endişelerini dile getiren ve duru-
niyet götürme” sömürgeleştirmenin gerekçesi ol- mu protesto eden ve etmesi beklenen diğer ülkelere
muştur. Gorçakof Deklarasyonu’nun Türkistan’ın Rusya’nın cevabıdır. Taşkent’te Rusların oyunlarıyla
işgalindeki önemiyle ilgili, Mr.Forsyth Avam çıkarılan karışıklıklar devam ederken Rus askerleri
Kamarası’nda, 1876’da yaptığı konuşmada şöyle şehri kuşatmıştır. Uzun müddet halk şehri savundu
demektedir: “... İngiltere, Himalayaların güneyine ancak iki günlük sokak çatışmalarından sonra şehir
sahip olmadan önce, o [Rusya] bir Asyalı devletti ve ele geçirildi. Hokand ordusunun Taşkent’te Ruslarla
doğuya doğru daha fazla ilerlemesi yolunda üzerine çatışmasından faydalanan Buhara Hanı, İgnatiyev’in
düşeni yapması için baskı yapıldı. Rusya’nın Orta daha önceki teminatını da dikkate alarak hanlığın
Asya’daki politikası Prens Gorçakof tarafından 1864 geri kalan kısmını işgal etti. Hokand Hanı, Seyyid
Kasım Deklerasyonunda gayet güzel dile getirildi. Sultan Han öldürüldü. Rusların saldırıya geçmele-
Rusya’nın dışardaki dostlarına hitap eden bu dek- rinden önce Hokand Hanı, Seyyid Yâkub Han Töre
lerasyon, bütün medeni devletlerin yarı medeni ve ismindeki elçisini Rusları ve Buhara Hanını şikayet
göçebe halklarla temasa geçmesi yönünde, Rusya’nın etmek ve askerî yardım istemek üzere İstanbul’a
Orta Asya’daki görevini belirlemektedir; bu gibi du- göndermiştir. Elçi İstanbul’a geldiğinde aradan çok
rumlarda daha medeni ülke, sınırlarının güvenli- zaman geçmiş, temsilcisi olan Han öldürülmüş ve
ği için daha az medenileşmiş olan üzerinde nüfuz Taşkent düşmüştü (Saray, 1984: 68-69).
kurması için zorlanır..”. Aynı oturumda İngiltere Buhara Emîri, Hokand’ın kendisine kalma-
Başbakanı Benjamin Disraeli, Türkistan’ın işgali yacağını, Rusların sözlerini yerine getirmeyeceği-
ile ilgili Rusya’ya karşı tedbirler alınması yönün- ni anlayınca, Petersburg’a elçi gönderir. Çar da,
deki teklifler üzerine şu önemli açıklamalarda bu- Garenkoff’u Buhara’ya gönderir ve elçisi vasıtasıyla
lunur: “...Bütün bu hanlıkların kaçınılmaz olarak emîre şu mesajları iletir: 1.Rusya’nın niyetini ön-
Rusya tarafından zaptedileceğini hissetmiş olması ceden sezerek Hokand’ın alınması ile ilgili Emîre
lazımdı. Ve bu zaman meselesiydi.. Zannediyorum yardımcı olmasını protesto eder. 2.Ceyhun Nehri
bu halklar şimdi Rusya’ya karşı mücadeleye baş- kıyılarında, Rusya’ya bir askerî kışla inşası için izin
vurarak ecellerinin gelmesini hızlandırıyorlar. Bu istenir. 3. Emîr tarafından Rusya’ya, ülkesinden
çabalarının neticesiz kalacağını söyleyemem çünkü Herat’a giden bir koridor istenir. Bütün bunlar
bu mücadeleleri onların belki onurlarını ve vatan- reddedilir. Buhara’ya saldıran Rus ordusu ilk olarak
larına bağlılıklarını artıracaktır fakat ne yazık ki 1865 Eylül’ünde Pişkent’i aldı. 1866 Mart ayında
siyasi bağımsızlıklarına gelince bir süre sonra sona Buhara ordusuna saldıran Rus ordusu yenilerek geri
ermesi mümkündür. Bütün bunlardan sonra bu ha- çekildi. Rus ordusunu takip eden Buhara askerleri
dise beklenmektedir ve hususiyle bizim dikkatimi- yenilgiyi bozguna çevirdi. Bunun üzerine General
zi celbedecek kadar imparatorluk menfaatlerimizi Çernayev geri çağrılarak, önceki başarılarından
tehdit eden bir istikâmette değildir...” (Yalçınkaya, dolayı taltîf edildi yerine ise Romanovsky getiril-
2006A: 355-392) di. Mayıs ayında beklenmedik bir saldırıya maruz
kalan Buhara ordusu yenildi ve Ruslar Hoçent’i al-
12
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
dılar. Aynı yıl içerisinde Ora Tepe, Cizzâk ve Yeni rinin bulunduğu yer) kurulur. Rusya, Karadeniz’le
Kurgan’ı aldılar. Bu arada Rusların önceki yıllarda ilgili önceki bazı sözleşmeleri tanımadığını bildirir.
yapmış oldukları program uygulanmaya devam 1872’de İran, İngiliz Reuters’a yarı imtiyaz vererek
etti. Daha önce, Hokand’ın toprakları işgal edilir- İngiltere’nin yarı sömürgesi hâline gelmiştir. 1869
ken yardım edeceği yerde Buhara Hanının da bura- yılında İngiltere ve Rusya gizli bir antlaşma yaparak
ya saldırdığı gibi, bu sefer de Buhara’nın toprakları Afganistan’ın Hindistan ve Türkistan arasındaki
işgal edilirken Hokand Hanı Rusları kutladı (Mert, önemli bir bölgesini taksim etmişlerdir.
1976: 96). Hokand ve Buhara Hanlıklarının hâkimiyeti
Türkistan hanlıkları, Rus işgaline karşı diren- altında bulunan birçok şehir ve kasabayı kontrolü
meye, Osmanlı’dan ve Avrupa’dan yardım aramaya altına alan Rusya’nın, Türkistan’da bağımsızlığına
çalışırken Ruslar kararlı bir işgal ve ilhak siyaseti resmen son verdiği ilk hanlık Hive’dir. Rus ordusu
izledi. Daha önce Türkistan’la ilgili sorumluluklar 1873’de Hive’ye yaklaşınca Han, elçiler göndere-
Orenburg Genel Valiliğinden idare edilirken yeni rek, kendisinin Rusya’ya karşı düşmanca bir tutu-
işgallerden sonra 1867’de Türkistan Genel Valiliği mu olmadığını, ülkesinin niçin işgale kalkıldığını
kuruldu ve General Kaufmann bu bölgenin kurucu anlayamadığını, kan dökülmeden sulh yapılmasını
valisi oldu. “Türkistan Genel Valiliği” bölgenin ta- istediklerini bildirir ancak bu talep reddedilir. Rus
rihinde ilk defa idari birim olarak kullanılmaktay- kuvvetleri yol üzerindeki bütün yerleşim merkez-
dı. “Türkistan” bölge olarak herkesin kullandığı ve lerini yerle bir eder ve stratejik noktalarda Hive
yeri, sınırları bazı farklarla bilindiği hâlde, bu isim ordularını yener. Han tekrar elçiler göndererek is-
sadece bir yurt veya bölge adı olarak kullanılmıştır. tedikleri şartlarda antlaşma yapılmasını ister ancak
Daha sonra ise “Doğu Türkistan Cumhuriyeti” ola- kabul edilmez (Saray, 1984: 92-96).
rak Kaşgar’da kurulan devlet bu ismi kullanmıştır. Hive’nin işgalinin tamamlanmasından sonra
Bu arada Buhara Hanı elçisini İstanbul’a gönde- Ruslar yeniden Buhara’ya yöneldi. Ruslarla baş
rerek bazı taleplerde bulunmuştu. Buhara elçisinin edemeyeceğini anlayan Buhara ve Hokand Emîrleri
karşılanan taleplerinden bazıları şunlardı: “İdâdiye, daha önce birer elçi göndererek Taşkent’te bulunan
Rüşdiye, Harbiye ve Tıbbiye mekteplerinde oku- Romanovsky ile barış şartlarını görüşmek istedi-
nan ilim ve fenlere vâkıf ve her türlü yeni silâhların ler. General, bunlara hemen bir cevap vermeyip
îmâlinden anlayan usta muallimler gönderilmesi. hükûmetinin kendisinden Orta Asya’nın kalan kıs-
Diğer fenlerle beraber bilhassa enerji, arz tabakala- mını manevi nüfuzu altına almasını istediğini söy-
rı, madencilik ve mühendislik konularında teori ve ler. Hokand’la ilgili olarak Romanovsky, bu hanlığa
tatbikâtla ilgili zarûrî bilgilere sahip muallimler ile bağlı olan Nemengan’ı da ticari önemi, orman ve
gerekli âlet ve edevât temîni. Bütün bunlara nezâret maden bakımından zenginliğinden dolayı ilhak et-
edecek bilgi ve görgü sahibi bir sefirin Buhâra’ya mek üzere hükûmete tavsiyede bulunmuştur. Rus
tâyini. İngiltere ve bölge ülkelerinin kendi menfa- General Kaufmann ve Rus hâriciyesi, diploma-
atleri için Buhâra’ya yardımcı olmaları husûsunda tik tepkileri dikkate alarak Buhara merkez olmak
mektup istirhâmı. Afganistan’la dostça geçinip biri- üzere hanlığı bir müddet daha Emîre bıraktı. Bir
birlerine destek olmalarını tavsiye eden bir mektup bakıma özerk bölge statüsündeki emîrlik, Kargan
yazılması ve Kabil’e, dostça geçinmeyi tavsiye eden bir İstasyonunda bulunan siyasi ajanlık kanalıyla St.
elçi gönderilmesi. Bunlardan başka, İslâm ahâlisinin Petersburg’a bağlandı.
yabancıların saldırılarından kurtulması için her tür- Batı Türkistan’ın işgali tamamlanırken Doğu
lü fikir ve tavsiyelerinin bildirilmesi istirhâm olunur” Türkistan’da (Kaşgar, Kaşgarya) önemli gelişme-
(Saray, 1984: 88-90). ler yaşandı. 1758’den önce Çin’e sözde bağlı olan
Türkistan’da Ruslar ilerlerken Osmanlının Doğu Türkistan, daha sonra, bazen bilfiil işgal edil-
yardımını engellemek üzere önceden hazırlanan miş, zaman zaman hocalar iktidarı ele geçirmişler-
plan uygulanmıştır. General İgnatiyev, Rusya’nın dir. Gittikçe daha fazla İngiliz kontrolü altına giren
Osmanlı Sefiri olarak 1865’te İstanbul’a gelir. Çin, bu dönemde kendi iç problemlerine ve devle-
Balkanlardaki gayrimüslim unsurları kışkırtır. tin her yönüyle sömürge yönetimi hâline gelmesine
Osmanlı’nın Türkistan’a ciddi bir yardım veya des- rağmen, Doğu Türkistan’daki bağımsızlık hareket-
teğini önler. 1869’da yeni Sırp Anayasası kabul edi- lerini her fırsatta bastırmış, kurulan devletleri kısa
lir ve 1870’de Bulgar Eksarhlığı (Bulgar ruhani lide- müddette ortadan kaldırmıştır.
13
Orta Asya ve Kafkaslar Siyasi Tarihi
14
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
Öğrenme Çıktısı
2 Rusya’nın Kafkaslar ve Orta Asya’yı işgalinin aşamalarını analiz edebilme
93 Harbi’nde İgnatiyev’in
Balkanlardaki faaliyetleriyle
ve İngiltere’ye politikasını
kabul ettirmesi ile ilgili ba-
kınız: Mahmud Celâleddin
Paşa, Mir’ât-ı Hakîkat, ss.
72 ve 98. Orta Asya’daki
19.yy’da Orta Asya’nın
Orta Çağ’da büyük güçler- görevinden önce Londra ve
işgali sürerken Osmanlı
den olmayan Rusya, Orta Paris’te askerî ataşelik gö-
Devleti’nin yaşadığı iç ve
Asya’yı nasıl ele geçirmiştir? revlerinde bulunmuş olan
dış sorunları anlatın.
İgnatiyev’in, diğer faaliyet-
leri ile ilgili bakınız: Süley-
man Kocabaş, “Rusya’nın
Osmanlı Sefiri General
İgnatiyev’in Entrikaları”,
TDTD, 29 Mayıs 1989, ss.
17-23.
15
Orta Asya ve Kafkaslar Siyasi Tarihi
16
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
Rus yöneticilerinin ve bilginlerinin, Türkleri Birinci ve ikinci Duma’da belli bir sayıya ula-
Ruslaştırma yönündeki çabaları 19. yüzyılın başın- şan Türkler, Müslümanların eğitim, toprak ve di-
dan itibaren değişik ürünler vermeye başlamıştır: ğer vatandaşlık hakları ile ilgili meseleleri Duma’ya
Örneğin Türklerin varlıklarını devam ettirmeleri, getirdikleri için, 3. ve 4. Duma’ya Türklerin gire-
sosyal ve kültürel değerlerini geliştirmeleri için, az memeleri için birçok engel konmuştur. Bu arada
veya çok Rusların asimilasyon politikası unsurları- çıkan kanun ile bütün okullarda Rusça eğitim ka-
nı savunan Türk aydınları. Bunların asıl hedefleri; bul edilmiştir. Türklerin toprak ve diğer ekonomik
Türk unsurunun haklarını savunur hale getirmek, sorunlarının hiçbirinin çözümüne yanaşılmamış,
güçlendirmek, kalkındırmak olmakla beraber, bu durumları daha da kötüleşmiştir.
yoldaki önerilerinin daha önce halkın tepkisini çe- Öte yandan 1904’te Fransız-İngiliz ve 1907’de
ken Rus uygulamalarına benzerliği, muhafazakâr Rus-İngiliz ittifak sözleşmesi gerçekleşmiş ve I. Dünya
ulema ve onların etkisi altındaki geniş halk kitlele- Savaşı’nın ilk adımları atılmıştır. 1912’de I. ve 1913’de
ri tarafından büyük tepkiyle karşılanmış, hatta bu II. Balkan Savaşları ile Osmanlı asker, mühimmat ve
gibi aydınlar Rus yöneticileri ile özdeşleştirilmiştir. mali kaynak bakımından zayıflatılmıştır. 1914’te ise
Türkistan, Rus işgali altında 20. yüzyıla girerken Osmanlı, Rusya’nın karşısında yer alan Almanya ile
Türk aydını ve halkı Rus yönetimini daha iyi tanı- ittifak yaparak I. Dünya Savaşı’na girmiştir.
mıştır. Geçmişteki hatalarını görerek bir şeyler yap- Rusya savaşta önemli kayıplar verdi, özellikle
manın zamanının geldiğini anlamıştır. 1903-1905 cephe gerisi hizmetlerde asker ihtiyacı artmaktay-
Savaşı’nı Rusya, Japonya karşısında kaybetti. Bu du- dı. Bu ihtiyacı karşılamak üzere 250 bin Türk’ü
rumda bir doğu gücünün gerekli hazırlıklarla batılı askere almak için 25 Haziran 1916 Kararnamesi
gücü yenebileceği anlaşıldı. Savaşın kaybedilmesi Rus çıkarıldı. Türkistan’ın tek geçim kaynağı pamuk
iç siyasetinde de sarsıntılara yol açtı ve Çarlık rejimi mevsiminde, adil olmayan bir şekilde Türkler as-
meşruti monarşiye geçirildi. Rusya Müslümanları, si- kere çağrıldı. Aynı bölgeden askere giden Ruslara
yasi güçlerini meşru yollarla kullanmak için 1905’te para, elbise ve geride kalan ailesi için maaş veri-
ilk toplantıyı düzenlemiştir. Bunu izleyen toplantı- lirken bunlar Türklere verilmedi. Diğer taraftan
ların önemli sonucu olarak Duma’ya (Rus Meclisi) 19-43 yaş grubunda olanların askere gitmesi ge-
Türk temsilci gönderme başarısını elde etmişlerdir. rekirken görevliye rüşvet vermeyen 70 yaşındaki
1906 seçimlerinde Duma’ya 36 Türk temsilci gön-
40 yaşında, rüşvet veren 30 yaşındaki 50 yaşında
derildi. 1907’de Çar, Duma’yı lağvederek Türkis-
kaydedildi. Oluşan tepkiler isyana dönüştü. Rus-
tanlıların seçmenlik hukukunu daraltan bir kanun
ya cephedeki askerini çekerek bu isyanı bastırma-
çıkartıp yeni bir seçim yaptırmıştır (Togan, 1942:
ya çalıştı. Bu esnada milyonlarca Türk evini terk
351). Bu arada çeşitli engellerle seçilmesini isteme-
ederek dağlara çıktı veya katliama maruz kaldı.
diği Türkleri Meclis dışında tuttu. Bununla beraber
Dağa çıkanların bir kısmı Doğu Türkistan’a göç
ikinci Duma’ya da 39 Müslüman girebildi. Aynı yıl
etti, bir kısmı bastıran kış şartlarında öldü (Sokol,
yenilenen seçimlerle, Türklerin seçmenlik haklarının
1954). Türkistan’da 1916’da yaşanan bu hareket,
son derece kısıtlanması sonucunda 3. Duma’ya 8
ihtilallerin gelişmesi ve Çarlık Rusya’sının yıkıl-
Türk girebildi. 1914’de yapılan 4. ve son Duma’ya
ise ancak 6 Türk girebildi. (Devlet, 1985: 95-118). masında da son derece etkili olmuştur.
Öğrenme Çıktısı
3 19.yy’da Orta Asya’nın işgali sürerken Osmanlı Devleti’nin yaşadığı iç ve dış sorunları
anlatın.
17
Orta Asya ve Kafkaslar Siyasi Tarihi
SOVYETLER BİRLİĞİ DÖNEMİNDE gecesi (şimdiki takvime göre 7-8 Kasım) ciddi bir
KAFKASLAR VE TÜRKİSTAN direnişle karşılaşmadan Geçici Hükûmet’i devirdi.
Hükûmetin görevlerinin kendi başkanlığında oluş-
I. Dünya Savaşı başladığı zaman, diğer impa-
turduğu Halk Komiserleri Konseyi’ne geçtiğini ilan
ratorluklarda olduğu gibi, Rusya’da da anayasal
etti. Böylece Sovyetler Birliği dönemi başlamış
döneme geçişin sıkıntıları yaşanıyordu. 1905’teki
oldu. Ancak bundan sonra Bolşevik yönetimi ile
gelişmelerden sonra Duma açılmış, rejim anayasal
Çarlık kuvvetleri arasında yıllarca iç savaş yaşandı.
monarşiye geçmiş, hanedandan seçilmişlere doğru
bir yetki akışı dönemi başlamıştı. Bunun yanında Bolşevik İhtilali aşamaları Türkistan’da Rus ida-
Rusya’da diğer ülkelerde örneği pek görülmeyen resinin zayıfladığı devredir. Türkistan’ın yıllarca
bir olay yaşandı: Ocak 1905’te Petersburg’daki beklediği bir fırsat ortaya çıkmıştı. Aydınlar ve ileri
ayaklanmalardan sonra, Petersburg ve Moskova’da gelenler bundan sonra nasıl bir siyasi yapılanmanın
“İşçi Sovyetleri” kuruldu. I. Dünya Savaşı’nda Müslümanlar için daha iyi olacağını tartışmaktay-
Osmanlı’nın da Almanya ve Avusturya’nın ya- dılar. Bu dönemde Kafkaslar ve Orta Asya’da, ömrü
nında savaşa girmesi üzerine, Rusya için boğazlar birkaç ay ile birkaç yıl arasında değişen birçok Türk
kullanılarak müttefiklerinden yardım alma yolu devleti kuruldu ve yıkıldı. Türkistan liderlerinin
kapandı. Osmanlı ile Kafkas cephesinin açılması çoğu, Bolşevik İhtilali’ne destek vermişlerdi. Çün-
ise savaşın başındaki hesapları altüst etti. Büyük bir kü yeni rejim, her milleti kendi kaderini seçmekte
asker ve mühimmat sıkıntısı içine giren Rusya’nın serbest bırakacak, isteyen bağımsız bir devlet hâline
kaybı 1915 yılı itibariyle bir milyonu geçmekteydi gelecek, isteyen yeni Sovyetler Birliği’ni oluştura-
ve çeşitli cephelerden art arda gelen yenilgi haber- caktı. Halk ise gelecek rejimden çok Çarlık reji-
leri ülkenin sosyal ve siyasal düzenine karşı tehdit- minin devrilmesinin mutluluğunu paylaşıyordu.
leri artırmaktaydı. Bu şartlar altında Duma, farklı Ancak ihtilal yerleşmeye başlayınca bunun Çarlık
görüşlerin uzlaşacağı bir zemin olması gerekirken Rusya’sının bir devamı olduğu, hatta sosyal düzeni
çatışmaların şiddetlendiği bir alan hâline gelmiştir. hedef alan çağrılarıyla daha tehlikeli olduğu görül-
dü. 1918’den itibaren yer yer millî kurtuluş hare-
Cephelerdeki başarısızlıklar ve savaş şartları ik-
ketleri başladı (Yalçınkaya, 2006A: 321-322).
tisadi ve sosyal yapıyı sarstı. 8 Mart 1917’de ger-
çekleştirilen Petrograd (Leningrad, St. Petersburg)
halk gösterileri ile işçiler greve gitti. 12 Mart’ta Rusya, 1917’den sonra Kafkasya’dan çekildi.
Petrograd’da “İşçilerin ve Askerlerin Sovyeti” kurul- Bölgede Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenis-
du ve hükûmetin görevlerini üstlendiğini ilan etti. tan bağımsızlığına kavuşmuş ve Azerbaycan
Prens Lvov başkanlığında geçici bir hükûmet kurul- Demokratik Cumhuriyeti, Gürcistan De-
du. İhtilalci sosyalistlerden Kerensky ise bu hükü- mokratik Cumhuriyeti, Ermenistan Demok-
metin Harbiye Bakanı oldu. 16 Mart’ta Çar II. Ni- ratik Cumhuriyeti adıyla üç devlet kurulmuş-
kola tahtından feragat etmek zorunda kaldı. Böylece tur. Fakat Rusya Sovyet Federatif Sosyalist
Rusya’da üç asırlık Romanov hanedanının hüküm- Cumhuriyeti iki yıl sonra Kafkasya’yı yeniden
darlığı ve yaklaşık beş asırlık çarlık rejimi sona erdi. işgal etmiştir. Bölgedeki üç devlet Sovyet-
Geçici hükûmet döneminde, Petrograd Sovye- ler Birliği ismini alan yeni Sovyet rejiminin
ti örnek alınarak Rusya’nın birçok bölgesinde ör- idaresine girdi. Sovyet Rusya’nın aracılığıyla
gütlenmelere gidildi. Nisan ayında ülkeye dönen üç Sovyet Cumhuriyeti; Azerbaycan, Gür-
Lenin’in, Nisan tezleri, “Bütün İktidar Sovyetlere” cistan ve Ermenistan ile Kâzım Karabekir’in
sloganıyla geniş yankı uyandırdı. Galiçya bozgunu, temsil ettiği TBMM Hükümeti arasında 13
yönetimin prestij ve moral kaybına neden olmuş- Ekim 1921’de Kars Antlaşması imzalandı.
tu. Artan karışıklıklar üzerine Kerensky Başbakan Buna göre: Üç Cumhuriyet de, Moskova
oldu. Ancak geniş kitleler Bolşeviklere ve Sovyet- Antlaşması’nı kendileri için de geçerli sayı-
lere yönelmişti. Bu gelişmeler üzerine Kerensky, yordu. Böylece Türkiye’nin doğu sınırı kesin-
14 Eylül’de cumhuriyeti ilan etti ve Petrograd leşti ve Ermeni Sorunu da sona erdi. Sovyet
Sovyeti’ni ortadan kaldırmaya karar verdi. Bu ara- Sosyalist Cumhuriyetler Birliği 1991’de dağıl-
da gizlice Petrograd’a dönen Lenin, Troçki’nin ön- dıktan sonra bağımsız olan Ermenistan Kars
derliğindeki Askeri İhtilal Komitesi ile 25-26 Ekim Antlaşması’nı tanımadı.
18
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
Çarlık rejiminin yıkılması ile Türkistan’da Mil- girmesinden sonra Azerbaycan Sovyet Sosyalist
li Mücadele hareketleri ortaya çıktı. Bu mücade- Cumhuriyeti kuruldu. 1918’de kurulan Erme-
le Bolşevik İhtilali’nden sonra da yer yer devam nistan Demokratik Cumhuriyeti de 1920’de
etmiştir. Rusya’da Çarlık yanlıları ile Bolşevikler Rus ordusunun girmesinden sonra SSC (Sovyet
arasında iç savaş yaşanırken Türk devletleri kurul- Sosyalist Cumhuriyeti) olmuştur. Gürcistan, I.
muştur. Ancak ilk fırsatta Bolşevik yönetimi de Dünya Savaşı’nda İngiltere tarafından işgal edildi.
bu devletlere karşı saldırıya geçmiştir. Buna karşı İşgal kuvvetlerini yenen Gürcüler bağımsızlığını
mücadeleye “Basmacı” hareketi denmektedir. An- ilan etti ve bu devlet 1920’de Rusya tarafından
cak birçok Türkistan kökenli yazar bunun “Milli da tanındı. 1921’de Kızıl Ordu Gürcistan’a girdi
Mücadele” olarak adlandırılmasını ister. ve ülke Sovyetler Birliği’nin parçası hâline geldi.
Hareketin en etkili olduğu yer Fergana bölge- Kafkas cumhuriyetleri ile Türkiye sınırı 16 Mart
siydi. Basmacı hareketinin önemli liderlerinden 1921 Moskova Antlaşması; 13 Ekim 1921 Kars
Fergana Vadisindeki isyanı yöneten Şir Mehmed Antlaşması ile belirlendi. Bu antlaşmalara, Rusya
Beg’in yanında 300 kadar Osmanlı subayı bulun- ile birlikte Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan
maktaydı. İsyan başlamadan önce, 1920 senesin- da katıldı. Buna göre Batum, Gürcistan’a ve Nah-
de Anadolu’daki Kurtuluş Savaşı için Türkistan’da çıvan Azerbaycan’a bağlı özerk bölgeler hâline gel-
yardım kampanyası başlatıldı. Toplanan yardımlar di. Üç Kafkas cumhuriyeti 1924 Anayasası uyarın-
Moskova’da Lenin’in de yardımıyla sikke hâline ge- ca Transkafkasya Sovyet Federatif Cumhuriyeti’ni
tirilip Anadolu’ya gönderildi. Bu arada Türkistan’a oluşturmaktaydı. 1936 Anayasası ile federasyon
geçen Enver Paşa burada dağınık şekilde mücadele lağvedilerek her biri ayrı SSC hâline gelmiştir.
eden grupları birleştirmiştir. Bir süre Ruslara karşı
mücadele etmiştir. Ruslara karşı savaşırken Ağustos Basmacı Hareketi: Ruslara karşı az sa-
1922’de son nefesini vermiştir. yıdaki kuvvetleriyle baskın yapıp büyük
Bolşevik İhtilali aşamasında Kafkasya’da bazı kayıplar verdiren ve dağınık hâlde dağlar-
devletler kuruldu. Nisan 1918’de Azerbaycan, da mücadele eden Türkistan Türklerinin
Ermenistan ve Gürcistan arasında Transkafkasya Milli Mücadelesi.
Demokratik Federatif Cumhuriyeti kuruldu. Ancak
yaklaşık bir ay sonra Azerbaycan ve Ermenistan ba- Kurtuluş savaşında Rus yardımı: Bü-
ğımsızlıklarını ilan edince bu cumhuriyetin varlığı yük bir savaştan sonra geniş çaplı iç savaş
sona erdi. Çarlık Rusyasının yıkılmasından sonra yaşayan Bolşevik yönetiminin bir başka
28 Mayıs 1918’de Azerbaycan bağımsızlığını ilan ülkeye yardım etmesi mümkün değil-
etti. Ancak 1890’lardan itibaren, Rusya Bakü pet- di. Türkistan’da açılan kampanyalarla
rollerini çıkartmaya başlamış ve bu petroller Rus toplanan yardımlar Moskova üzerinden
ekonomisi için son derece önemli olmuştu. Bu Anadolu’ya gönderilmiştir.
arada Bakü, dünyanın belli başlı iş merkezlerin-
den biri hâline gelmişti. Pek çok iş adamının akın Sovyetler Birliği’nin kurucu önderi durumun-
akın geldiği Bakü’ye 50 bine yakın Ermeni yerleş- daki Lenin, 1922’de ölmüştür. Lenin ve Stalin dö-
mişti. Rus yönetiminin himayesinde hareket eden neminde, bütün Kafkaslar ve Orta Asya, Sovyet
Ermeniler gittikçe zenginleşirken Türkler kendi cumhuriyetleri hâline gelmiştir. Bugünkü siyasi
ülkelerinde fakirleştiler. Sayıları az olmakla birlik- haritanın da belirlendiği gelişmeler 1924 ve 1936
te iktisadi bakımdan güçlü olan Ermeni nüfusu, Anayasaları ile kesinleşmiştir. 1922-1953 yılları
bağımsız Azerbaycan’ı Bolşeviklerin de desteği ile arasında SSCB’yi yöneten Stalin döneminde, Kaf-
çökertmek için her yolu denedi. Nihayet, İngiltere kaslar ve Orta Asya’da adım adım sosyalist düzen
ve diğer galip devletlerin de müsamahası ile, 27 Ni- yerleşmiştir. Öncelikle tarla ve bahçelere el konul-
san 1920’de Azerbaycan, Kızıl Ordu’nun işgaline muş, bütün köylüler kolhozlarda (Sovyet Rusya’da
uğrayarak Sovyetler Birliği’ne katılmış oldu. köylülerin ortak olarak çalıştıkları tarım işletme-
lerinde) toplanmıştır. Bu aşamada büyük isyanlar
Milli Azerbaycan Cumhuriyeti (Azerbay-
yaşanmış, milyonlarca Türk, Rus askerlerinin kur-
can Demokratik Cumhuriyeti, Milli Müstakil
şunlarıyla, yollarda veya dağlarda ölmüştür (Yalçın-
Azerbaycan Cumhuriyeti) iki yıl kadar varlığı-
kaya, 2004: 159-162).
nı sürdürdü. Bu tarihte Kızıl Ordu’nun ülkeye
19
Orta Asya ve Kafkaslar Siyasi Tarihi
dikkat
Rusya, 16. yüzyıldan itibaren, Kazan ve Astrahan Hanlarından başlayarak Türkistan yönünde ağır ağır fakat
sistematik olarak ilerlemiştir. Zaman zaman uğradığı kayıpları, kısa zamanda telafî ederek ilerlemesine devam
etmiştir. Kırım Savaşında Avrupa’yı karşısına alan ve Sivastopol’da mağlup olan Rusya, Paris Antlaşması’nın Ka-
radeniz ve Boğazlar ile ilgili ağır şartlarını kabul etmiştir. Rusya’nın bu mağlubiyetten sonra Türkistan istikame-
tindeki ilerlemesinde de bir yavaşlama veya gerileme beklenebilirdi. Fakat aksine yaklaşık 15-20 yıl sonra bütün
Türkistan ele geçirilmiştir. Türkistan’ın ve Kafkasya’nın Hindistan yolu üzerindeki stratejik önemi İngiltere’nin
parlamento tartışmalarında da sık sık vurgulanmıştır. Bununla beraber Paris Antlaşması’nın kabulü yönünde
imza veren ve antlaşmanın Türkiye’deki Hristiyanların durumunun iyileştiği, Karadeniz’in tarafsızlaştırıldığı
ve Türkiye’nin Avrupa’ya katıldığı gibi yönlerini ele alarak bir başarı olarak niteleyen İngiltere Başbakanı Dis-
raeli, şu ilginç “öngörülerini” dile getirmiştir: “... Rusya... şimdi demir yolları inşa etmek ve ülkesinin en uzak
bölgelerindeki kısımları birleştirmek üzeredir. Ve şüphesiz Orta Asya’daki entrikasına devam edecektir...” (The
Treaty of Peace, Parliamentary Debates, III-141, 5 Mayıs 1856, s. 2085). Rusya’nın Paris Antlaşması’nı izleyen
kısa zaman içerisinde Türkistan’daki ilerleyişi, 16. yüzyıldan beri kat’ettiği mesafeye göre oldukça hızlıdır ve
normal tarihî seyrinden çok farklıdır. Sanayi devriminin gerçekleşmesi, telgraf, demir yolu şebekeleri ve harp
sanayiindeki gelişmeler, Rusya’nın tarihî hızının çok üstüne çıkmasını açıklayabilir.
Araştırmalarla
İlişkilendir
Azerbaycan’ın batısında, Azerbaycan’a bağ- bilgi verilmişti. Bilindiği gibi, Ermenilerin bu
lı Nahçıvan Muhtar Cumhuriyeti kurulup her katliamlarını ancak Kâzım Karabekir kuman-
ikisinin ortasını, farklı bir ifade ile Doğu-Batı dasındaki birliklerimiz durdurabilmişti. Fakat
Türk dünyasını ortadan kesen bir Ermenistan bölgede çok büyük oyunlar oynanmaktadır...
Cumhuriyeti yer almıştır. Yine Karabağ bölge- Endişemiz şu ki İngilizlerle Bolşevikler, Azer-
sinde, daha önce Rusların teşviki ve zorlamasıy- baycan Türk âlemi ile bizim aramıza bir Erme-
la yerleştirilen Ermenilerin çoğunlukta olduğu nistan dikmek istiyorlar. Tekrar arzediyorum:
topraklar üzerinde Nagorno-Karabağ (Dağlık Bütün dünyanın ittihaz ettiği bir karar var: O
Karabağ, Yukarı Karabağ) Muhtar Oblastı yer da bizimle Azerbaycan arasında, Azerbaycan’la
almıştır. Azerbaycan’ın bu kritik günlerinde Türk âlemi arasında bir Ermenistan meydana
Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapılan bir getirmek istiyorlar..”
gizli celsede Dışişleri Bakanı Ahmet Muhtar Bey
bu hususta şöyle der: “Ermeni çetelerinin böl- Kaynak: TBMM Gizli Celse Zabıtları, 1921 Se-
gede yaptığı katliamlarla ilgili daha önce sizlere nesi, (Ankara, 1980), I, ss. 439-440.
20
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
Şekil 1.3 Nahcivan ve Batum’un yer aldığı Kafkasya-Türkiye haritası. Türkiye ile Azerbaycan’a bağlı olan Nahcivan
sınırı oldukça dar olup 18 km’dir.
Kaynak: htttp://www.asyaulkeleri.com/2010/08/ermenistan-nerede-ermenistan-dunyann.html
Öğrenme Çıktısı
4 Bolşevik İhtilali ve SSCB döneminde Kafkaslar ve Orta Asya’nın idari ve hukuki durumunu
değerlendirebilme
21
Orta Asya ve Kafkaslar Siyasi Tarihi
22
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
23
Orta Asya ve Kafkaslar Siyasi Tarihi
1
Orta Asya ve Türkistan ile ilgili aşağıdaki ifa- 5 Aşağıdakilerden hangisi, Kırım Savaşı sonun-
delerden hangisi yanlıştır? da toplanan 1856 Paris Kongresi barışının sonuç-
larından biridir?
A. Türkistan, Orta Asya’yı oluşturan bölgelerden
neler öğrendik?
24
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
neler öğrendik?
A. Çarlık rejimi yıkılmış, Bolşevik yönetimi ku- A. Türkler, prestijli bir görev olan askerlikten
rulmuştur. mahrum bırakılmaktadır.
B. Ruslar yenilince Türkistan’da bağımsız dev- B. Türkistan’daki Ruslar hiçbir şekilde askere
letler kurulmuştur. alınmazken Türkler alınmaktadır.
C. Çarlık yönetimi zor durumda kalınca meşruti C. Askere giden Türklerin pamuk tarlaları Rus-
monarşiye geçilmiştir. lara verilmektedir.
D. Baskılara dayanamayan Çar, yönetimi geçiçi D. Askere alınacak Türkler için, Ruslara verilen
hükümete devretmiştir. imkanlar sözkonusu olmamaktadır.
E. Türkistan’da basmacı isyanları başlamıştır. E. Askere alınacak Türkler kış mevsiminde so-
ğuktan donma endişesi duymaktadır.
25
Orta Asya ve Kafkaslar Siyasi Tarihi
Yanıtınız yanlış ise “19. yüzyılda Kafkaslar ve Yanıtınız yanlış ise “I. Dünya Savaşı Sonuna
2. B 7. A
Türkistan” konusunu yeniden gözden geçi- Kadar Kafkaslar ve Türkistan” konusunu ye-
riniz. niden gözden geçiriniz.
Yanıtınız yanlış ise “Rus Çarlığı tarafından Yanıtınız yanlış ise “I. Dünya Savaşı Sonuna
4. E 9. C
Kafkas ve Türkistan Hanlıklarının İşgali” Kadar Kafkaslar ve Türkistan” konusunu ye-
konusunu yeniden gözden geçiriniz. niden gözden geçiriniz.
Yanıtınız yanlış ise “Rus Çarlığı tarafından Yanıtınız yanlış ise “I. Dünya Savaşı Sonuna
5. A 10. D
Kafkas ve Türkistan Hanlıklarının İşgali” Kadar Kafkaslar ve Türkistan” konusunu ye-
konusunu yeniden gözden geçiriniz. niden gözden geçiriniz.
Araştır Yanıt
1 Anahtarı
Eski Türk boyları Hunlar, Peçenekler, İskitler ve diğerleri birçok devlet kur-
muş, başta bugünkü Rusya coğrafyası olmak üzere Avrupanın önemli bir bö-
lümünü yönetmişlerdi. Bir dönem Roma İmparatorluğu’nu istila etmişlerdi.
Bununla beraber, Türk boylarının Avrasya’nın büyük bölümüne hâkim ol-
Araştır 1 duğu bu asırlarda Rus kavmi bilinmemektedir. İlk Rus devleti olarak bilinen
Moskova Knezliği 14. yüzyılda kurulmuştur. Rusya coğrafyasına yerleşip Or-
todoksluğa geçen Türklerin önemli bir bölümü de Ruslaşmıştır. Bunun istis-
nası Gagauz (Gökoğuz) Türkleridir.
Tarih boyunca birçok eski kavim asimile olarak, diğer topluluklarla karışarak
yok olmuştur: Etiler, Sümerler gibi. Öte yandan daha önce adı duyulmamış
yeni milletler, devlet hâline gelmiş, hatta süper güç olmuştur. Amerika’nın
keşfi beş asır önce gerçekleşmiştir. Ancak bugün bir Amerikan kimliği olup
Araştır 2 ABD süper güçtür. Rus Knezliği’nin gelişerek krallık ve imparatorluk hâline
gelmesiyle, Rus ırkı mensupları artmış, kültür ve inanç değerleri yayılmıştır.
Bunda Korkunç İvan, Deli Petro gibi yöneticiler, onların politikalarını destek-
leyen yazarlar ve düşünürlerin de önemli payı vardır.
Enver Paşa’nın gerçekçi olmamakla birlikte büyük bir ideali vardı: Bütün Kaf-
kasya ve Türkistan’ı Rusya’dan kurtarıp Anadolu ile birleştirmek. Sarıkamış’da
70 bin civarında askerimizin donmasının arkasında bu ideal bulunmaktadır.
I. Dünya Savaşı’nı kaybeden yönetimin liderlerinden olarak Anadolu’dan ay-
Araştır 4 rıldı, önce Moskova’ya gitti. Lenin’den aldığı yardımla Pan-İslamik bir dernek
kurdu. Ancak Lenin’in samimi olmadığını anlayınca Türkistan’a geçti. Orada
dağınık hâldeki Basmacılardan düzenli ordu kurdu. Basmacıların gücü ise da-
ğınık halde Ruslara baskın yapmalarına dayanıyordu. Düzenli orduyu daha
güçlü ve donanımlı olan Rus ordusu fazla zorlanmadan yendi.
26
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
Kaynakça
Bennigsen, A. ve Broxup, M. (1983), Islamic Threat Palmer, R.R., Colton, J. (1978), A History of the
to the Soviet State, New York, St.Martin’s Press. World, New York, Alfred A. Knopf.
Broxup, M. (1984), Basmacılar, çev.: Kırat, Y.T., Parlamento Görüşmeleri, 1856 (Public Record
Ankara, ODTÜ. Office, Parliamentary Debates).
Caroe, O. (1953), The Turks of Central Asia and Russia Trade on East Coast of Circassia (1854),
Stalinism, Londra. F.O. 97-350, 1854-Haziran 1857.
Czaplicka, M.A. (1973), The Turks of Central Saray, M. (1984), Rus İşgali Devrinde Osmanlı
Asia in History and the Present Day, Londra, Devleti ile Türkistan Hanlıkları Arasındaki
Curzon Press. Münasebetler (1775-1875), İstanbul.
Çokay, M. (1988), 1917 Yılı Hatıra Parçaları, Schuyler, E. (1967), Peter the Great, Emperor of
Ankara, Yaş Türkistan Neşriyat. Russia: a Study of Historical Biography, New
York, Russel&Russel, ilk baskı 1884.
Devlet, N. (1985), 1905-1917 Yılları Arasında
Rusya Türklerinin Milli Mücadele Tarihi, Sokol, E.D. (1954), The Revolt of 1916 in Russian
Ankara, T.K.A.E. Central Asia, Baltimore, Johns Hopkins
University.
Devlet, N. (1989), Çağdaş Türk Dünyası, İstanbul.
Stephen, G. (1915), “Impression of Seven Rivers
Gürün, K. (1984), Türkler ve Türk Devletleri
Land and Russian Central Asia”, J.R.C.A.S.,
Tarihi, Ankara.
V.:II.
Hayıt, B. Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi,
Taheri, E. (1991), Kızıl Gökte Hilal, terc.:
s.53, ss.23-34.
C.Akalin, İstanbul, Sel Yayıncılık.
Henze, P.B. (1984), Marks’ın Ruslar ve
The Treaty of Peace (1856), Parliamentary
Müslümanlar Hakkında Yazdıklarından
Debates, III-141, 5 Mayıs, 2037-2114.
Seçmeler, çev.: Yuluğ Tekin Kırat, Ankara,
ODTÜ. Togan, Z.V. (1942), Bugünkü Türkili (Türkistan)
ve Yakın Tarihi, İstanbul.
Henze, P.B. (1985), The North Caucasus: Russia’s
Long Struggle to Subdue the Circassians, The Vambery, A. (1993), Bir Sahte Dervişin Orta Asya
Rand Corporation. Gezisi (Bir Sahte Dervişin Asya-yı Vüsta’da
Seyahati), Haz.: Özalp, N.A. İstanbul, Ses
Kortepeter, C.M. (1966), “Ottoman Imperial
Yayınları.
Policy and the Economy of the Black Sea
Region in the Sixteenth Century”, Journal of Yalçınkaya, A. (2004), Yetmiş Yıllık Kriz: Sovyetler
American Oriental Society, LXXXVI-2, April- Birliği’nde Moskova, Türkler İlişkileri,
June, 86-113. İstanbul, Beta.
Marx, K.. (1856), “Rusya’nın Borcu”, New York Yalçınkaya, A. (2006A), Sömürgecilik Pan-
Tribune, 4 Ocak 1856, terc. Yalçınkaya, A. (2006) İslamizm Işığında Türkistan 1856’dan
Sömürgecilik Pan-İslamizm Işığında Türkistan Günümüze, Ankara, Lalezar Kitabevi.
1856’dan Günümüze, Ankara, EK I, 119-125.
Yalçınkaya, A. (2006B), Kafkasya’da Siyasi
Mert, Ö. (1976), “Buhara Emirliği Elçisi Muhammed Gelişmeler: Etnik Düğümden Küresel
Parsa Efendi’nin İstanbul’daki Diplomatik Kördüğüme, Ankara, Lalezar Kitabevi.
Faaliyetleri, T.K.A.E, C.XV, sayı 1-2, 93-107.
Osmanlı Devleti ile Kafkasya, Türkistan ve
Kırım Hanlıkları Arasındaki Münâsebetlere
Dâir Arşiv Belgeleri (1992), Ankara, TC
Başbakanlık.
27
Bölüm 2
Soğuk Savaş Dönemi Türkiye-Sovyetler Birliği İlişkileri
Sovyetler Birliği’nin Türkiye Üzerinde Sovyet Talepleri ve Güney Kafkasya
Baskıları Cumhuriyetleri
1 2
öğrenme çıktıları
3 4
Türkiye’nin Batı Bloku ile Yakınlaşması Soğuk Savaş’ın Tırmanması
3 Türkiye’nin Batı Bloku ile yakınlaşmasının 4 Soğuk Savaş’ın iki blok arasında
nedenlerini açıklayabilme tırmanmasını tartışabilme
5
1950-1989 Arası Türk-Sovyet İlişkileri
5 1950-1989 Dönemi Türk-Sovyet ilişkilerini
değerlendirebilme
28
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
29
Soğuk Savaş Dönemi Türkiye-Sovyetler Birliği İlişkileri
Resim 2.1 16 Mart 1921, Türk-Sovyet Dostluk Anlaşması İmza Töreni, Moskova
Kaynak: http://www.turkey.mid.ru/20-30gg_t.html
Feshetme ilanının yapılmasından iki hafta son- Çarlık Rusya’nın Osmanlı İmparatorluğu’na yöne-
ra Büyükelçi Selim Sarper Ankara’ya dönmüştür. lik politikası arasında çok büyük fark bulunmamak-
Zamanın Amerikalı diplomatı E.L.Packer (Tür- tadır. Rusya’nın Türkiye ile ilgili olarak çıkarları
kiye Geçici Maslahatgüzarı), Selim Sarper ile bir genelde aynı kalmıştır: Güvenlik ve Türk boğazları
görüşme gerçekleştirmiştir. Sarper, Packer’e, “Sov- aracılığıyla açık denizlere erişim isteği” (ABD Ulu-
yetlerin Türk toprakları olan Kars veya Ardahan sal Arşiv, doc. 761.91/4-1845). Türkiye ve Türk-
üzerindeki iddialarını sürdüreceklerine inanmadı- Sovyet ilişkileri konusunda derin bir analiz sonra-
ğını ancak sorunun iki taraflı değil çok taraflı ol- sında, söz konusu belge şöyle sonuçlanmaktadır:
duğunu vurgulayarak Montrö Sözleşmesi’nin yeni- “ABD, Montrö Sözleşmesi’nin gözden geçirilmesi
den gözden geçirilmesi için baskı yapmasını olası konusundaki herhangi bir öneri için tavrını (1) eğer
bulduğunu” belirtmiştir (ABD Ulusal Arşiv, doc. olacaksa Türkiye’nin egemenliği ve bağımsızlığı-
761.67/4-2845). 1925 Sovyet-Türk Anlaşması’nın na etkisi, (2) Boğazlar aracılığıyla yapılan ticarete
feshedileceğinin ilanı hakkında bilgi aldıktan son- serbestlik prensibi açısından etkisi, (3) uluslarara-
ra, ABD Dışişleri Bakanlığı 18 Nisan 1945 tari- sı güvenlik sistemine uygunluğu ve (4) daha geniş
hinde “Sovyet-Türk İlişkilerinde ABD’nin Çıkarı” olarak Balkanlar ve Doğu Akdeniz bölgesindeki
adlı gizli bir tutanak hazırlayarak Ankara’daki ABD siyasi ve stratejik etkilerini dikkate alarak temel-
temsilciliğine göndermiştir. Belgeye göre, “Sovyet- lendirmelidir.” Amerikalı bazı yetkililerin görüşle-
ler Birliği’nin Türkiye Cumhuriyeti politikasıyla, rine göre “Türk-Sovyet talihsizliği, sadece Boğazları
30
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
değil Süveyş’i de kontrol etmeyi tasarlayan Sovyet yet tutumunu ana hatlarıyla açıkladı: “Sovyetler
politikasının başlangıç aşamasıydı” (İngiliz Ulusal Birliği’nin Karadeniz ve Boğazlar güvenliği sadece,
Arşivi, FO 371/48774). yetersiz kalabilecek Türkiye’nin isteğine ve gerçek
Ankara’da iki ay süren görüşmelerin ardından, potansiyeline bağlı kalamaz.” Molotov, Türkiye’nin
Sarper 24 Mayıs’ta Moskova’ya dönmek üzere ay- Sovyetlerin Karadeniz’deki çıkarlarını savunmak
rıldı ve Molotov ile görüşme arzusunu dile getirdi. için ne kadar hazır olduğunu ve Boğazları korumak
7 Haziran 1945 tarihinde, Molotov, Sarper ile bir için yeterli güce sahip olup olmadığını bilmek isti-
araya geldi. Toplantı gergin bir ortamda iki saat- yordu. Genel itibarıyla retorik nitelikli bu sorular
ten fazla sürdü. Türk Büyükelçi, söz konusu oda- Boğazların ortak bir savunmaya ihtiyaç duyduğu
da ve masada, 1925 Anlaşmasını feshetme ilanı anlamına geliyordu. Selim Sarper açıkça barış veya
kararı alındığını ve kararı müteakip Moskova’dan savaş zamanı Türkiye’de bir askeri üs sözü vereme-
ayrıldığını ancak Rusya’ya yeni bir anlaşma yap- yeceğini belirtti. Türkiye Boğazları kendisi savuna-
manın umudu içerisinde yeniden geldiğini belirtti. bilirdi. Bir ittifak anlaşması imzalanırsa diğer tüm
Viacheslav Molotov ise sertti: “Birçok değişikli- konuların konuşulabileceğini ifade etti (9-11).
ğin yeni bir anlaşmayı çok zor kıldığını, asıl so- 11 Haziran’da Türkiye Büyükelçisi, Başbakan
runun Sovyetler Birliği’nin Boğazlar konusunda Saraçoğlu’na Molotov ile görüşmesi hakkında
yarı yolda bırakılıp bırakılmayacağı olduğunu, bilgi verdi ve Başbakan ivedilikle Cumhurbaş-
Sovyetler Birliği’nin zor kazanılmış bir savaşın ar- kanı İnönü ile istişare gerçekleştirdi. Aynı gün
dından doğal olarak güvenliği ile ilgili çok hassas Türkiye Cumhurbaşkanı, ABD Büyükelçisini,
konumda bulunduğunu ancak bunun da tek engel Ruslarla ülkesinin bağımsızlığını ve egemenliğini
olmadığını” belirtti. Molotov, “Ayrıca çok farklı olumsuz etkilemeyecek her hususu müzakere et-
şartlar altında imzalanmış 1921 Anlaşmasının da meye hazır olduğu yönünde bilgilendirdi. Ertesi
bulunduğunu, Büyükelçinin de bildiği üzere bu sabah Şükrü Saraçoğlu, ABD Büyükelçisi Edwin
anlaşmayla Sovyetlerin toprak kaybına maruz kal- Wilson ile bir araya geldi ve Moskova’daki Türk
dığını” ifadeyle “Türkiye’nin, Sovyetler Birliği ile Büyükelçiliğinden bir telgraf aldıklarını ve ilk
daha iyi ilişkiler için çok önemli olan bu iddiaları izlenimlerden “kötü kokular” aldığını ifade etti
tartışmaya hazır olup olmadığını” bilmek istediğini (Büyükelçi Wilson’dan Dışişleri Bakanına telgraf,
dile getirdi (Molotov’un günlüğünden, AFP RF; ABD Arşiv Doc. 761.67/6-1245). 13 Haziran’da,
2-4). Ardından Molotov, “Eğer söz konusu An- Türkiye Dışişleri Bakan Vekili Sumer, İngiltere
laşma çerçevesinde Sovyetlerin, ayrıca Ermenistan Büyükelçisi M. Peterson ile bir araya geldi ve Mo-
ve Gürcistan’ın zararına çözülen toprak konusu lotov ile Sarper arasında geçen görüşme ile ilgili
düzgün şekilde ele alınırsa bunun uzun süredir iki olarak bilgi verdi. Sumer, İngiltere Büyükelçisi-
ülke arasında bulunan dostane ilişkilerin güçlendi- ne şunları ifade etti: “Molotov, yeni bir anlaşma
rilmesine yardım edeceğini” ifade etti. Selim Sar- müzakeresine başlamadan önce, Türkiye ile Rusya
per söylenenlere katılmayarak Büyükelçi olarak bu arasındaki olağan üstü sorunların çözülmesinin
yaklaşımı Hükûmetine açıklamasının zor olacağını en iyisi olacağı yönündeki fikrini dile getirdi.
söyledi. 1921 Anlaşmasının daha detaylı incelen- Bu sorunlar: a) 1921 Rusya-Türkiye Anlaşma-
mesiyle, daha çok Türkiye’nin çıkarlarının bozul- sı (Molotov bu anlaşma çerçevesinde Türkiye’ye
duğunun görüleceğini dile getirdi. Türkiye’nin bırakılan topraklardan geri çekilmenin baskı al-
1921 Anlaşmasını adil olmayan bir anlaşma olarak tında yapıldığını ve yeniden gözden geçirilmesi
görmediğini söylerken Molotov’dan toprak iddiala- gerektiğini söylemiştir), b) Boğazlarda Rusya’ya
rından vazgeçmelerini istedi: “Türkiye’nin Sovyet- üs verilmesi, c) Montrö Sözleşmesi’nin revizyonu
ler Birliği’ne elini uzattığını ve Sovyetler Birliği’nin ile ilgili Rusya ve Türkiye arasında bir anlaşmadır”
ise bu eli tutarken aynı zamanda pek çok kilomet- (İngiliz Ulusal Arşivi, FO 371/48774). Peterson,
rekare Türk toprağını da aldığını halka izah etmeyi Londra’ya görüşmeyle ilgili mesajında ise şöyle
zor bulacağız” dedi. yazdı: “Molotov’un Türkiye’nin doğu sınırlarının
Türkiye Büyükelçisi Sovyetler Birliği’nin toprak gözden geçirilmesi iddialarına karşı önlem, belki
iddialarını ve Sovyet Dışişleri Bakanı da Anlaşmayı en iyi şekilde, bu sorunun ortaya çıkarılmasının
tartışmayı reddedince Boğazlara ilişkin olarak ko- yeni güvenlik sistemiyle uyuşmadığı yönündeki
nuşmaya devam ettiler. Viacheslav Molotov, Sov- görüşümüzün belirtilmesiyle alınabilir”.
31
Soğuk Savaş Dönemi Türkiye-Sovyetler Birliği İlişkileri
32
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
33
Soğuk Savaş Dönemi Türkiye-Sovyetler Birliği İlişkileri
34
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
Öğrenme Çıktısı
1 Soğuk Savaş dönemi, Türkiye Sovyetler Birliği ilişkilerinin tarihsel gelişimini açıklayabilme
35
Soğuk Savaş Dönemi Türkiye-Sovyetler Birliği İlişkileri
birlikte, ABD’de ve Orta Doğu’da yaşayan Ermeni- kendi topraklarının parçası olarak eski Baram böl-
lerin Ermenistan’a, tarihi ana vatanlarına dönmek gesinin güney kısmını ve eski Artvin, Ardahan ve
istedikleri kaydedilmektedir. “Bugün Ermenistan’ın Oltu bölgelerini içeren 12.760 km2yi talep edebilir”
sınırlı toprakları yurtdışından gelen Ermenileri yer- (Kiknadze’den Molotov’a, AGP: 54-57).
leştirmede sıkıntıya neden olmaktadır. Taşlı ve ku- 1945 yılı sonlarında Ermeni liderler, yurt dışın-
rak araziler yerleşime uygun değildir” (ss. 13-18). dan Ermenilerin ana vatana dönüşü meselesini tekrar
S. Kavtarazde, Türkiye’den alınması gereken Güney gündeme getirdiler. Stalin’e hitaben 27 Ekim 1945
Kafkasya Cumhuriyetlerine ait toprakları tespit ede- tarihli mektubunda Ermenistan SSC Genel Sekreteri
rek Molotov’a sunmak üzere bir proje taslağı ha- G. Arutinov, vatansever duyguların yurt dışında ya-
zırlamak amacıyla bu belgeyi kullanmıştır. 26.000 şayan Ermenilerde arttığını, bunun da Sovyetler Bir-
km2lik alandan Ermenistan 20.500 km2, Gürcistan liği etkisinin Ermeni diasporasında artışını mümkün
ise 5.500 km2yi umut edebilirdi. Gürcü Dışişleri Ba- kıldığını yazdı. Sonuçların başka ülkelerdeki (şimdi-
kanlığı Batum bölgesinin güneyini; Artvin, Ardahan ye kadar Sovyetler Birliği’ne düşman yapılanmaların
ve Oltu yörelerini istedi. Kavtaradze raporunda son etkisi altında bulunan) kamusal ve dinî örgütlenme-
olarak Ardahan ve Oltu’nun Ermenistan’a verilme- leri yönlendirmeyi başarıp başaramayacaklarına bü-
sini planladı (Kiknadze’den Beria’ya, AGP: 49-50). yük ölçüde bağlı olacağını ifade etti (Sosyal ve Siyasi
Bu durum Gürcüleri telaşa düşürdü; Gürcistan Örgütler Arşivi: 54-56). 1945 yılı Kasım ayında G.
Sovyet Cumhuriyeti Genel Sekreteri K. Charkviani Arutinov, Stalin ve Georgy Malenkov’a Ermenilerin
konuyu Cumhuriyetin liderleriyle tartıştı. Akade- vatana dönüşleri konusunda başka bir mektup daha
mik kurumlara Batum bölgesinin güneyi ile Artvin, gönderdi; mektubun ekinde SSCB Bakanlar Kuru-
Ardahan ve Oltu bölgelerinin Gürcistan’a ait olması lunun, Ermenilerin yurt dışından dönüşlerine ilişkin
gerektiği hususunda, tarihî etnik ve coğrafi açılar- Erivan’da hazırlanan taslak kararı bulunmaktaydı.
dan eserler hazırlanması talimatı verildi. Bu önemli 21 Kasım 1945 tarihinde Politbüro, Ermenistan
konuyu Charkviani ile tartıştıktan sonra, Gürcistan SSC’nin başvurusuyla ilgili olarak daha uzun bir kara-
Dışişleri Bakanı G. Kiknadze, ilk olarak Beria’ya rı kabul etti: “Ermenilerin anavatanlarına dönüşüyle
mektup gönderdi ve 1945 yılı Eylül ayı başında, biz- bağlantılı olarak Ermenistan SSC’nin önerileri kabul
zat Moskova’ya gitti. Beria’ya mektubunda şöyle yaz- edilmelidir ve gerekli önlemler Sovyet Bakanlar Kuru-
mıştı: “S. Kavtaradze’nin notlarına göre, Ardahan ve lu tarafından onaylanmalıdır” (Politbüronun toplan-
Oltu bölgeleri Ermenistan’a verilecektir”. Kiknad- tısı, RSPHSA: 32; Mattison’dan telgraf, ABD Arşivi,
ze “Gürcistan SSC, 12.760 km2, Ermenistan SSC Doc. 761.67/1-2246). Politbüro’nun 21 Kasım tarih-
ise 13.190 km2 almalıdır” diye ısrar etti ve “konu li bu kararını takiben SSCB Bakanlar Kurulu, “Erme-
K.N. Charkviani ile görüşülmüştür” diye bilgi verdi nilerin Yurtdışından Ermenistan SSC’ye Dönüşüne
(Kiknadze’den Beriaya, AGP: 51). İlişkin Tedbirler” kararını kabul etti. Sovyet Dışişleri
4 Eylül 1945 tarihinde, G. Kiknadze 7 maddelik Bakanlığı ile ortak çalışmanın sonucu olan 6 madde,
“Türkiye Tarafından İlhak Edilen Gürcü Toprakları 22 Şubat 1946 tarihinde Politbüro tarafından onay-
Hakkında” başlıklı bir başka not yazdı ve Viaches- landı. Bu şekilde Stalin, Batılı müttefiklerine ve dün-
lav Molotov, Andrei Vyshinskiy, Vladimir Dekano- yaya, Türkiye’ye karşı toprak iddialarından geri çekil-
zov ve SSCB Dışişleri Bakanlığı Orta Doğu Bölü- meyeceğini gösterdi ve aynı zamanda bu toprakların
mü Müdürü İvan Samylovskiy’e gönderdi. Birinci Ermenilerin yerleştirilmeleri için kullanılacağı fikrini
madde şöyleydi: “16 Mart tarihinde imzalanan Rus oluşturdu. Bu, Ermenistan’ın yurt dışından ana vata-
Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyetleri ile Tür- na dönmek isteyenlere yetmeyecek kadar az toprağa
kiye Arasında Dostluk ve Kardeşlik Anlaşması ile sahip olduğu imajını yaratmaya çalışan bir Sovyet
Transkafkasya Cumhuriyetleri ve Türkiye arasında propaganda taktiğiydi (Porter’dan telgraf, ABD Arşi-
13 Ekim 1921 tarihli anlaşma baskı altında akdedil- vi, Doc. 761.67/12-2945).
mişti. Sovyet Transkafkasyası geçmişte Batum bölge-
sinin güney kısmı ile Artvin, Ardahan ve Oltu bölge-
lerinin tamamını ve aynı zamanda geçmişte Erivan Sovyet Transkafkasya Cumhuriyetleri Er-
Guberniya’sı içerisinde yer alan Sürmeli’yi kaybetti.” menistan ve Gürcistan, hazırladıkları bel-
3. maddede şu ifadeler yer alıyordu: “1878-1918 gelerle Sovyetler Birliği’nin toprak taleple-
sınırlarına dönüş sorunu çözülürse, Gürcistan SSC rini desteklemiştir.
36
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
Resim 2.4 Yalta Konferansı (Şubat 1945): Winston Churchill, Franklin Roosevelt, Joseph Stalin
37
Soğuk Savaş Dönemi Türkiye-Sovyetler Birliği İlişkileri
kin kararı yayınladı. Sovyet medyası ve özellikle tamamen gömdük. Moskova ve Kars Anlaşmaları,
Moskova Radyosu açık şekilde Türk karşıtı pro- bu husumetin mezarı olmalıdır. Bu ölüyü tekrar
paganda yapıyordu. Kamuoyu, Aralık ayı başında canlandırmamalıyız.” Sonrasında ise Sovyet talep-
başlayan komünist yayınları, beklenen Sovyet iş- lerine tepki gösterdi: “Kars bölgesi kime aittir? Kars
galini ideolojik olarak haklı çıkarma çabası olarak yüzyıllarca Türklerin yaşadığı Türk topraklarıdır,
değerlendiriyordu (Tsatsulin’den Dekanozov’a, Rus Çarlığı tarafından kısa süreliğine işgal edil-
SAAR: 78-79). miştir. Biz bu toprakları hiçbir zaman Ruslardan
Türkiye üzerinde yükselen baskı ortamında, almadık, yalnızca iki kez geri döndük. Birinci
dış basın üç Dışişleri Bakanının Moskova’da ger- Dünya Savaşı sırasında Ruslar bu toprakları ter-
çekleştirdikleri konferans hakkında bilgi edindi. kettiler: Orada ne Rus nüfus, ne de Rus askeri var-
Türkiye’de yöneticiler ve gazeteciler Boğazlar’ın dı”. Komutan 1921 yılında imzalanan anlaşma-
ve doğuda yer alan toprak konularının tartışılma- ların Rusya’nın güçsüzlüğü nedeniyle mümkün
sını endişeyle beklediler. Konferansın 16 Aralık olabildiği varsayımına da değindi ve Rusların
1945 tarihinde yapılması bekleniyordu. 14 Aralık Kars bölgesindeki toprakları Kars Anlaşması ile
tarihinde Gürcü dilinde yayınlanan Communist terkettiklerini söyledi: “Kars Anlaşması’nın Kaf-
gazetesinde Gürcü akademisyenler S. Jananshia kas Halkları Federasyonu temsilcileri ve Dışişleri
ve N. Berdzemshvili tarafından kaleme alınan Bakanlarının katılımıyla imzalandığı dönemde,
“Türkiye’ye Karşı Yasal Taleplerimiz Hakkında” biz hiç de güçlü değildik. Doğu ordumuz ağır top-
başlıklı bir makale yayınlandı. 20 Aralık tarihinde lar ve cephaneyle birlikte Batı’ya dönmüştü. Ruslar
Moskova merkezli Pravda, Izvestiya ve Krasnaya bunu biliyorlardı... Anlaşmayı imzalamalarının
Zvezda gazeteleri bahsedilen makaleyi tekrar ya- görevleri olduğunu ve şükran duygularını ifade et-
yınladılar. tiklerini söylediler.” Doğu Anadolu’yu iyi tanıyan
bir asker olarak Kazım Karabekir şunları söyledi:
24 Aralık tarihinde Stalin, İngiliz Dışişleri Ba-
“Kars’ı ele geçirmek Anadolu’yu zaptetmek için pu-
kanı Ernest Bevin’i kabul etti. Bevin Sovyet ta-
suya yatmak anlamına geliyor. Kars’ı ele geçiren,
leplerine kararlılıkla karşı çıkarak, Türk-Sovyet
Dicle ve Fırat boyunca Akdeniz’e uzanan yolları
sınırında Sovyet askerlerinin takviye edilmesi,
ve Basra Körfezi’ni kontrol edebiliyordu. Boğazlar
radyoda ve basında yürütülen Türk karşıtı kam-
ulusumuzun boğazıdır; herkesi bunlardan uzak
panya, Türk toprakları üzerinde Ermenistan ve
tutmalıyız.” Meclis oturumunu, Türk ordusunun
Gürcistan’ın taleplerinin teşvik edilmesi ve genel
ülkenin güvenliğini sağlayacağına ve ülkenin bir-
olarak Türkiye’ye karşı Sovyetler Birliği’nin sür-
liği ile bağımsızlığını şerefle savunacağına yöne-
dürdüğü sinir harbi konularında hükûmetinin
lik inancını ifade eden bir bildiri kabul ederek
endişelerini dile getirdi. Bevin, Stalin’i ülkesinin
bitirdi (TBMM Tutanak Dergisi: 367-370).
müttefiğini korkutmayı bırakması konusunda
uyardı. Stalin Türkiye’nin korkularının temelsiz 22 Aralık tarihinde Ankara Radyosu, Mos-
olduğu cevabını verdi (Sever: 31). kova Radyosundan gelen tehditlere cevap ola-
rak Türkiye’ye karşı Sovyet talepleri hakkında
20 Aralık tarihinde birçok Sovyet gazetesinde
özel bir program yayınladı. Ankara Radyosu
yayınlanan Gürcü akademisyenlerin makalesi,
Türkiye’nin başka ülkelerin topraklarına ihtiya-
Türkiye’den sert tepkiler aldı. Aynı gün TBMM
cı olmadığını ancak gerektiğinde kendi toprak-
dışişleri bütçesini görüşüyordu. Komutan Ka-
larını savunmaya hazır olduğunu; bu sebeple,
zım Karabekir Paşa (Birinci Dünya Savaşı so-
Türkiye’nin Moskova Konferansı’nın bu konuyu
nunda Doğu Cephesi Komutanlığı yapmış olan
gündeme getirmesini ve Türkleri sinirlendirme-
ve 1921 Eylül-Ekim aylarında gerçekleşen Kars
sini beklemediğini duyurdu: “Eğer bu bir sinir
Konferansı’nda Türk heyeti başkanlığını yapan
harbiyse, herkes bilmelidir ki Anadolu’da yaşa-
İstanbul milletvekili) şu ifadeleri kullanmıştır:
yan Türkler sinirlerini bağımsızlık için savaşır-
“Ruslarla dostluk anlaşmasını imzaladığımızda,
ken güçlendirmişler ve çelik kadar sağlam hale
taraflar, heyet başkanları, ordu komutanları, si-
getirmişlerdir” (Kiknadze’den Charkviani’ye,
yasetçiler ve gazeteciler şifahi ve yazılı olarak şu
Dış Basında Yankılar, AGP: 72).
prensipleri teyit ettiler: Türk-Rus husumeti, Çarlık
Rusyası ve Osmanlı’ya uzanmaktadır. Bu husumeti
38
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
Öğrenme Çıktısı
2 Sovyet taleplerini ve Transkafkasya Cumhuriyetleriyle bağlantısını tanımlayabilme
Transkafkasya Cumhuriyetle-
Türkiye-Sovyetler Birliği C. Hasanlı. Tarafsızlıktan
ri Ermenistan ve Gürcistan’ın
arasında tırmanan gerilim- Soğuk Savaşa Türk - Sovyet
Sovyet toprak taleplerine des-
de, medyanın ve kamuoyu- ilişkileri. 1939-1953. Anka-
tek olmak üzere yaptıkları ça-
nun etkilerini tartışınız. ra, Bilgi Yayınevi, 2011.
lışmaları anlatın.
39
Soğuk Savaş Dönemi Türkiye-Sovyetler Birliği İlişkileri
lemeyeceğini söyledi. Aynı zamanda toprak meselesi Baltık’lardan Karadeniz’e uzanan güvenlik çembe-
“hayati” önem taşımıyorsa Sovyetler Birliği’nin doğu rindeki tek boşluk Türkiye’dir, çünkü Türkiye bağım-
bölgesindeki topraklar üzerindeki taleplerini geri çe- sız bir dış politika izlemesinin yanısıra; Batı demok-
kebileceğini ekledi. Sovyet Büyükelçisi cevaben, ta- rasilerini örnek almakta, Sovyetler ise buna tolerans
leplerin Ermeni SSC tarafından öne sürüldüğünü ve göstermek istememektedir. Bu nedenle, Sovyetler’in
anayasaya uygun olarak merkezî hükûmetin birlik hedefi mevcut bağımsız Türk Hükümetini yıkıp, ye-
içerisindeki cumhuriyetlerin çıkarlarını korumak zo- rine vasal ya da dostane bir rejimin kurulmasıyla,
runda olduğunu ifade etti. Büyükelçi, görüşmeyi şu Rusya’nın batı ve güney sınırındaki itaatkâr ülkeler-
sözlerle sonlandırdı: “SSCB Polonya ile sınırı yeniden den oluşan güvenlik zincirini tamamlamak ve böy-
düzenleyen bir anlaşma imzaladı ve aynı şeyin Türkiye lece Türkiye’deki batı etkisini ortadan kaldırmaktır”
ile yapılmaması için bir engel yok.” Daha sonra Sovyet (Türkiye Büyükelçisi E. Wilson’dan ABD Dışişleri
Büyükelçisi ile konuşmasını yorumlarken N. Sümer, Bakanına, 23.03.1946, FRUS, cilt VII, 821-2).
Sovyetler Birliği’nin Doğu Anadolu’daki topraklar ve 1946 Mart ayı içerisinde bazı yayınlar ABD Dı-
Boğazlar üzerindeki taleplerini geri çekmeyeceği sonu- şişleri Bakanlığının Türkiye ve İran’ın toprak bütün-
cuna varmıştır (Büyükelçi Wilson’dan ABD Dışişleri lüğünü garantilemeye hazır olduğunu bildirdi. ABD,
Bakanlığına, FRUSS: 813-814). 25 Şubat tarihinde saldırganlık durumunda Türkiye ve İran’a yardım
yapılan ikinci görüşmede, Sovyet Büyükelçisi, Türkiye edilmesini hedefleyen BM Şartına uymaya hazırdı. Bu
SSCB ile ittifak kurmak istiyorsa bu ittifakın Haziran durum, Türkiye ve İranlı liderlerin kendilerini daha
1945’te ortaya çıkan yeni şartlar altında gerçekleşebi- güvende hissetmelerine imkân veriyordu (Büyükel-
leceğini dile getirmiştir. N. Sümer bu ifadelere itiraz çi Wilson’dan Dışişleri Bakanına, 19.03.1946, Millî
ederek Türkiye’nin ittifak kurmak istememiş olduğu- Arşivler İdaresi, ABD, 761.67/3-1946; E.Aliyev’den
nu ve hâlâ da istemediğini; yalnızca dostane ve güvenli V. Dekanozov’a, 05.04.1946, SAAR, cilt 49: 147-8).
ilişkiler kurmayı arzuladığını ve bu sebeple 1925 an- 24 Mart 1946, İran ve Orta Doğu açısından önemli
laşmasından geriye gitmeyecek yeni bir anlaşmaya bü- bir tarihi ifade ediyordu. Bu tarihte Stalin ve Genel
yük önem atfettiğini kaydetmiştir. Bu noktada S. Vi- Kurmay Başkanı Aleksei Antonov, İran’dan Sovyet
nogradov görüşmelerde ve yazışmalarda yer almayan ordularının çekilmesine yönelik bir emre imza atmış-
yeni bir düşünceyi masaya koymuştur: “Türkiye’nin lardır. BM’nin Washington ve New York temsilcilik-
kaybı başka bir yerde telafi edilebilir” (Viacheslav leri, Sovyetlerin İran’dan çekilmesi meselesiyle çok
Molotov tarafından alanı belirlenen ve Türkiye’nin fazla ilgilenmiştir (Stalin ve Antonov’dan mektup,
Ermenistan’a vermesi beklenen toprakların başka ara- 24.03.1946, APDPARA, cilt 112: 39).
zilerle telafisi) N. Sümer kararlılık içinde yanıtladı:
USS Missouri’nin 6 Nisan 1946 tarihinde
“Türkiye ne topraklarından feragat edecektir ne de
İstanbul’a gelişi Sovyetlerin İran’dan çekilmesi ka-
başka yerleri ilhak edecektir” (Büyükelçi Wilson’dan
dar sansasyona yol açtı. 1944 yılında vefat eden
ABD Dışişleri Bakanlığına, FRUS: 817-818).
Türkiye’nin Amerika Birleşik Devletleri Büyükel-
1946 Şubat ayına ait ABD Dışişleri Bakanlığı çisi Mehmet Münir Ertegün’ün naaşını taşıyan sa-
Bilgi Bülteni, Türkiye’nin Sovyetler Birliği ile ya- vaş gemisinin ziyareti, açıkça ABD’nin Türkiye’nin
şadığı soruna geniş yer ayırdı. Daha önce 27 Şubat arkasındaki desteğini gösteriyordu. USS Missouri,
tarihinde James Byrnes, Edwin Wilson’a yazdığı Başkan Truman’ın Özel Temsilcisi Alexander W.
gizli bir mektupta, bültenin Türkiye’ye ilişkin yer Weddell ile bir grup gazeteciyi Türkiye’ye getirmiş-
alan bölümleri hakkında görüşlerini sormuştu. ti (Kuniholm, 335-6; Athanassopoulou, 49). Gaze-
Amerikan Büyükelçisi bültenin sonuçlarına, Bo- tecileri kabul eden Başbakan Saraçoğlu, Türk mil-
ğazlarda Sovyet üsleri olasılığı ve toprak talepleri letinin “Amerika Birleşik Devleti’nin dostu” olarak
konularında birçok noktaya katılmamıştı. Aslında ifade edilmesinden gurur duyduklarını ifade etti.
hava gücünün II. Dünya Savaşı sırasındaki gelişimi- Türk milleti bu atfı, İkinci Dünya Savaşın’da gös-
nin Boğazlarda askeri üsler kurulmasını gereksiz hale terdiği bağlılıkla kazanmıştı. Sovyetlerin Boğazlar-
getirdiği konusunda amirlerini daha önce defalarca da askerî üs elde etmesi ile toprak taleplerine ilişkin
bilgilendirmişti. Büyükelçi, Dışişleri Bakanlığı’na bir soru üzerine Başbakan, ABD’nin Türkiye’ye yö-
yorumunu şöyle yazdı: “Sovyetlerin gerçek hede- nelik herhangi bir tehdite karşı Türkiye’yi koruya-
fi Boğazlar’a ilişkin rejimin revize edilmesi değil, cağını söyledi (AR CSADSPO, Ermenistan Devlet
Türkiye’yi himaye altına almaktır. Sovyet Birliğinin Arşivi, cilt 47: 91-95; SAAR cilt 50, 12)
40
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
Sovyetler Birliği, USS Missouri’nin Boğazla- Sovyet taleplerini geri çevireceğine dair Türk halkı-
ra gelişinin, Washington’un Türkiye’ye desteğini na garanti verdiler.
açıkça ortaya koyduğunun ve bunun da ötesinde Dışişleri Bakanı Saka, Nisan ortalarında bir
ABD’nin Orta Doğu’daki etkin mevcudiyetinin basın toplantısı düzenledi ve Sovyetler Birliği’nin
farkındaydı. Sovyetler Birliği’nin ABD Büyükelçisi toprak iddialarına ilişkin soruları cevapladı. Mont-
Nikolai Novikov, bunu Sovyetler Birliği’ne karşı rö Sözleşmesi’nin gözden geçirilmesi ihtimalinin
bir askerî-siyasi gösteri olarak tanımladı (Mezhdu- konuşulması üzerine Saka, ABD, Büyük Britanya
narodnaya Zhizn, 1990:. 152). O dönemdeki ulus- ve Türkiye’nin bu konuda aynı fikirde olduğunu
lararası ilişkiler Sovyet liderlerine bu durumdan ifade etti. Böyle yaparak ilgili bütün tarafların bo-
çıkış için iki yol çiziyordu: Ya Türk hükûmetinin ğazlar hakkında düzenlenecek gelecek konferansa
koşullarıyla uzlaşacaklar, toprak ve üslerle ilgili katılımının gerektiğini vurgulamış oldu. ABD’li
iddialarını geri çekecekler ya da Türkiye’ye maksi- gazetecilerin sorusu üzerine Bakan, SSCB’nin
mum baskı uygulayarak kendi şartlarını sağlamaya konferansa ilgili bir taraf olarak katılacağını ancak
çalışacaklardı. ABD ve doğudaki otoritesini kaybe- SSCB’nin bu konudaki görüşünü henüz belirt-
den Büyük Britanya ile bu bölgenin yüzleşmelerle mediğini ve Türkiye ile Sovyetler Birliği arasında
dolu bir hâle gelmesi, Soğuk Savaş ortamında Bo- henüz bir görüş alışverişi gerçekleşmediğini ifa-
ğazlar sorununun SSCB için önemini artırdı. Rus de etti. Boğazlar bölgesinde uluslararası bir yapı
bilim adamı N. Kochlin şöyle diyordu: “Amerikan oluşturulması ve Türkiye’nin Boğazlar üzerindeki
diplomatik girişimlerinin Kremlin’i kendi pozisyo- haklarını uluslararası bir komisyona devretmesi
nunu terk etmemesi için cesaretlendirmiş olması konusuyla ilgili olarak Saka, Türkiye’nin hiçbir za-
çok büyük bir ihtimaldir” (Kochkin: 69-70). Türk man boğazlar üzerindeki haklarından vazgeçmeye-
hükûmeti Sovyet baskısını başarıyla göğüsledi. ceğini ve hiçbir yabancı devletin kontrolünü kabul
Cumhurbaşkanı İnönü, Başbakan Saraçoğlu, Dı- etmeyeceğini söyledi. Kars ve Ardahan hakkındaki
şişleri Bakanı Saka, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı iddialarla ilgili olarak Saka, bu konuda söylentiler
Cemal Erkin ve diğer yetkililer, Türkiye’nin Sovyet olduğunu fakat herhangi bir resmî iddianın bulun-
baskısına boyun eğmeyeceğine ve kararlı bir şekilde madığını söyledi. Kendisine Moskova Radyosunu
41
Soğuk Savaş Dönemi Türkiye-Sovyetler Birliği İlişkileri
resmî bir organ olarak değerlendirip değerlendir- görülmektedir (APDPARA, cilt 47: 178-194). Erme-
mediği sorulduğunda, Moskova Radyosunu resmî nilerin taleplerinin arkasında Sovyet genişlemesinin
bir organ olarak düşünmediğini, dolayısıyla bunun bulunduğu fikrini taşıyan savaş sonrası siyasi otori-
Sovyet hükûmetinin resmî pozisyonunu yansıttı- teler, Ermeni diasporası liderlerini hayal kırıklığına
ğına inanmadığını söyledi. Amerikalı gazeteciler, uğratmıştır. Zira Ermenistan Dışişleri Bakanlığınca
Sovyet askerî gücünün sınırlar üzerinde özellikle de hazırlanan raporlar, Ermeni kuruluşlarının uluslara-
Kars ve Ardahan sınırında oluşturulması hakkın- rası konferansları “bombardımanı” ve güçlü devlet
da Türkiye’nin görüşleriyle fazlasıyla ilgilendiler. başkanlarına yaptıkları başvurular ile gönderdikleri
Dışişleri Bakanı Saka, gazetelerin konu hakkında mektup ve telgrafların, Kremlin’in talimatları uyarın-
zaman zaman bilgiler yayımladığını, ancak şimdiye ca başlatıldığını göstermektedir. Metinlerdeki benzer-
kadar herhangi resmi bir bilginin bulunmadığını likler, mektup ve telgrafların tümünün bir kerede ve
söyledi. “Aslına bakılırsa, Kars ve Ardahan hakkın- aynı yerde hazırlandığını göstermektedir. Tüm bel-
da bir problem bulunmuyor” dedi (16.04.1946, geler, yalnızca SSCB’nin, halkların kendi kaderlerini
Basın Toplantısı, SAAR cilt 50: 95-97). tayin haklarının korunmasını desteklediğine, yalnızca
Sovyetler Birliğinin azınlıkların haklarını (menfaatle-
rini) koruduğuna ve Ermenileri yok olmaktan kurtar-
dığına işaret etmektedir. Ermeni toplulukları, SSCB
hükûmetinin ve yoldaş Stalin’in, büyük bir aile olan
Sovyetler Birliği’nin eşit üyelerinden olan Ermeni hal-
kının yarısının, ana vatanlarından korumasız bir şe-
kilde uzakta olduğunu kabul etmediğini yazmışlardır.
Ermeni toplulukları, Sovyet hükûmetinin, Ermeni
halkının yalnızca taleplerine destek vereceğine değil,
aynı zamanda yüzyıllardır süren hayallerinin gerçek-
leştireceğine yönelik güvenlerini ifade etmişlerdir.
Tüm yabancı Ermeni kuruluşları, istisnasız şekilde,
“Türkler tarafından zorla ele geçirilmiş” “Ermeni ille-
ri” olan Kars, Ardahan, Erzurum, Trabzon ve Bitlis’in
Sovyet Ermenistan’a ve SSCB’ye iadesini talep etmiş-
lerdir (AR CSADSPO, cilt 47: 188-9).
Genel olarak Sovyet, özelde Ermeni talepleri ola-
rak anılan Türkiye’ye karşı talepler, Avrupa komunist
Hasan Saka (1885-29 Temmuz 1960)
partileri ve basını tarafından da destek görüyordu
1946 yılının Nisan-Mayıs aylarında, Ermeni ve (AR CSADSPO, cilt 47: 167-8). Rusya’da açılan en
Gürcü Dışişleri Bakanları, toprak iddialarının dün- son arşiv belgeleri, Sovyet Komunist Partisinin 1939-
yayı etkilemekte başarısız olduğunu, dolaylı olarak 1976 yılları arasında yabancı komünist kuruluşlara
onaylayan belgeler yayımladılar. Gürcü akademisyen- mali destek sağladığını açığa çıkarmıştır. Bu çerçe-
lerinin makalelerine ve K. Chorkviani’nin katkılarına vede, söz konusu partilerin “tarafsızlığı”, özellikle
verilen cevapların nerdeyse tamamı olumsuzdu. Gür- “Ermeni halkının meşru haklarının” yardım beklen-
cü toprak iddiaları geniş bir Sovyet yayılmacılığı pla- tisi ile desteklenmesi bakımından şüphelidir (Bağış
nının bir parçası olarak değerlendirilmişti (AGP, cilt listesi-1939-1976, George Washington Üniversitesi
283: 74-75, SAAR cilt 253: 61-86). Ulusal Güvenlik Arşivi, R9182, 9607). Avrupalı ko-
Arşiv belgeleri, ilgili basın organları ve yabancı münist faaliyetlere Sovyetler tarafından mali destek
ülke devlet adamlarının, Türkiye’ye yönelik Ermeni sağlanmasına, Kremlin’in gizli talimatlarının eşlik et-
iddialarını, Yakın Doğu’daki yayılımcı Sovyet poli- tiği ortaya çıkmıştır. Sonuç olarak Ermeni talepleri,
tikasının meşrulaştırılmasının bir aracı olarak gör- Avrupalı ve Amerikalı Hıristiyan örgütler, dinî toplu-
düklerini ve bunları reddettiklerini ortaya koymak- luklar tarafından da desteklenmiştir (AR CSADSOP,
tadır. Bu genel kanı; siyasi atmosfer ve kamuoyunun cilt 47: 166-7, 173-4). Sonuç olarak dünya Sovyetler
oluşumu üzerinde büyük etkisi olan Byrnes, Bevin, Birliği’nden yana olmadı; Türkler kararlılık içinde
Poncet ve diğer politikacıların konuşmalarında da Sovyet, Ermeni ve Gürcülerin iddialarını reddetti.
42
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
Stalin’in Türk Boğazları Üzerine Planı rol elde etmek için kullanacağına inanıyoruz... Bu
7 Ağustos 1946’da Sovyetler Birliği, Türk Dışiş- yüzden, tüm Sovyet saldırılarına ve özellikle durum
leri Bakanlığına “Boğazların Rejimini Düzenleyen çok açık olduğu için, Türkiye’ye yönelik herhangi bir
Montrö Boğazlar Sözleşmesi Hakkında” başlıklı bir Sovyet saldırısına karşı tüm imkanları kullanarak
Nota sunmuştur. Söz konusu Nota’da, son savaşta karşı koyma zamanının geldiğini düşünüyoruz. Bu
yaşanan olayların, Karadeniz Boğazlarındaki reji- politikayı yürütürken sözlerimiz ve davranışlarımız
min, Karadeniz güçlerinin çıkarlarını korumakta Türkiye’nin Sovyet saldırısının hedefi olmasına izin
yetersiz kaldığını açıkça gösterdiği ve Karadeniz vermemedeki kararlılığımız ve kanaatimize Sovyetler
güçlerine karşı düşmanca amaçlar için kullanıl- Birliğini inandırmak amacında olacaktır” (FRUS,
masının engellenmesi için gereken durumları ön- 15.08.1946: 840-2).
göremediği ifade edilmiştir. Nota, çeşitli vesilelerle 19 Ağustos’ta, Amerikan hükumeti, Sovyet
Alman ve İtalyan savaş gemilerinin Boğazlardan önerilerine cevabını Washington’daki Sovyet
geçmiş olduğu gerçeğine dikkat çekerek Boğaz- Maslahatgüzarı Fedor Orekhov’a iletti. Ameri-
lar rejiminin güvenilirliğini yitirdiğini ve bundan ka, Sovyetler Birliğinin Boğazlar Rejiminin 2
Türkiye’nin sorumlu olduğunu kaydetmiştir (AFP Kasım 1945’te yapılan açıklamaya göre sadece
RF, cilt 820: 31-33; Mark: 113-4; Kuniholm: 359- Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerle sınırlanması tu-
362). Aynı gün, Sovyetler Birliği; Washington ve tumuna katılmıyordu. Sovyet hükûmetinin öne-
Londra’daki Büyükelçilikleri aracılığıyla, Amerika risine karşılık ABD, Boğazların güvenliği konu-
ve İngiltere’yi de söz konusu Nota hakkında bilgi- sunda tek sorumlunun Türkiye olması gerektiğini
lendirmiştir. Türk Dışişleri Bakanı Hasan Saka da belirtmiştir. Ayrıca Boğazların bir saldırıya uğra-
benzer şekilde, İstanbul’daki Amerikan ve İngiliz ması durumunun uluslararası güvenliğe bir tehdit
Büyükelçilerine Sovyet Notası hakkında bilgi ver- teşkil edeceğinden, BM Güvenlik Konseyi tara-
miştir (FRUS, cilt VII: 830). fından gerekli önlemlerin alınacağı belirtiliyordu.
Yükselen Sovyet baskısı ABD ve İngiltere ile Bu cevap aynı zamanda üstü kapalı olarak, ABD
gerçekleştirilen istişarelerin sıklığını artırmıştır. 15 hükûmetinin Boğazlar Rejimini BM faaliyetlerine
Ağustos’ta, Türk Dışişleri Bakanlığı Genel Sekrete- ve onun dayandığı ilke ve amaçlara bağlama eği-
ri Feridun Cemal Erkin, Türkiye’nin Sovyet No- liminde olduğunu da ilan etmekteydi. Amerikan
tasına cevabını Edwin Wilson’a tanıtmıştır. Türk Hükûmeti ayrıca Montrö Sözleşmesi’nin revize
Dışişleri, Nota’da tüm ulaşılabilir gerçekleri, savaş edilmesi için düzenlenecek konferansta yer almak
zamanında Sözleşme’yi ihlal ettiklerinin iddia edil- istediğini de belirtmiştir (FRUS, 1946: 847-8;
diği suçlamaları reddetmek için kullanmış ve Türk Mark: 121; Kuniholm: 359-360).
hükûmetinin iktidarı hakkında şüphe uyandırma- 21 Ağustos’ta, Türkiye ve ABD’deki siyasi çevre-
ya çalışan bu tür iddiaları hiçbir zaman kabul etme- lerle yapılan istişarelerden sonra, İngiliz hükûmeti
yeceklerini ifade etmiştir. Aynı gün ABD Büyükel- de Sovyet Notasına cevap verdi. İngiliz hükûmeti,
çisi, taslak Nota’yı ve Cemal Erkin’le görüşmesine Karadeniz’e kıyısı olan ülkeler haricindeki ülke-
ilişkin ayrıntılı raporu ABD Dışişleri Bakanına lerin de Boğazların rejimiyle ilgilendiklerinin ha-
gönderdi. ABD Dışişleri Bakanı Yardımcısı Dean tırlatılmasının gerekli olduğunu, bu durumun
Acheson; Dışişleri, Ordu ve Denizcilik Daireleri- uluslararası düzeyde herkes tarafından kabul edil-
nin, Sovyet-Türk ilişkileri hakkında bir muhtıra diğini belirterek Boğazların ilerideki yönetiminin
verilmesi sonucuna vardıkları bilgisini vermek için, Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerin ve Türkiye’nin
Paris’teki James Byrnes’e gizli bir telgraf çekmiş- takdirine bırakılma teklifini kabul etmeyeceğini
tir. Dışişleri Bakanı Yardımcısı Acheson, Başkan belirtmiştir. İngiliz kaynaklarınca belirtildiği üzere,
Truman’ın önerilen bu siyasi duruşu onayladığını İngiliz hükûmeti Türkiye’nin, tek başına, Boğazları
eklemiştir. Muhtırada diğerleriyle birlikte şu cüm- her türlü savunma hakkına sahip olduğuna inandı-
leler yer almaktaydı: “Sovyetler Birliği’nin öncelikli ğını vurgulamıştır (AFP RF, cilt 27: 16-17).
amacının Türkiye üzerinde kontrol elde etmek oldu- 22 Ağustos’ta, Türk hükûmeti, İngiltere ve
ğunu düşünüyoruz. Eğer Sovyetler Birliği Türkiye’ye ABD ile yaptığı istişareler neticesinde oluşturdu-
görünürde Boğazlar üzerinde ortak kontrol sağlamak ğu tutumu açıkladı. Montrö Sözleşmesi’nin 29.
amacıyla silahlı kuvvetler sokmakta başarılı olursa, maddesi, ABD ve Sözleşmenin taraflarının istekleri
Sovyetler Birliği’nin bu kuvvetleri Türkiye’de kont- doğrultusunda; Türk hükûmeti Sözleşmenin ye-
43
Soğuk Savaş Dönemi Türkiye-Sovyetler Birliği İlişkileri
nilenmesine yönelik düzenlenecek bir konferansa ları ve güvenliği ile çelişkili bir durum olarak gö-
itiraz etmiyordu. Nota’da Sovyetler Birliği’nin Bo- ren Türk hükûmeti, bunun gerçekleşmesi hâlinde
ğazlar Rejimini sadece Türkiye ve Karadenize kıyısı Türkiye’nin egemenliğini müttefiki ile paylaşmaya
olan ülkelerle sınırlamak istediği ve bu durumun zorlanacağını kaydetti. Notta Türk hükûmetinin,
Sözleşmenin yapısı ve revizyon sürecine karşı en- Sovyetler Birliğinin kendini savunma hakkının,
gel oluşturacağı ve Sözleşmenin sürekliliğini balta- neden Türkiye’nin egemenlik hakkını ihlal edecek
layacağı belirtildi. Nota, Sözleşmenin en azından şekilde ve Türk toprakları üzerinden yapılacağını
1956 yılına kadar yürürlükte kalması gerektiğini merak ettiğine işaret edilmekteydi (AFP RF, cilt
belirtiyordu. Türk hükûmeti, bu yaklaşımın, Sov- 26: 190-204). Bunun üzerine Sovyet liderleri, Tür-
yetler Birliği’nin Sözleşmeye taraf olan diğer ülke- kiye ile ikili bir anlaşma yapmanın imkansız oldu-
lerin etkinliğini azaltmaya yönelik niyetini göster- ğunu anladılar.
diğini iddia etmiş, ve bu tarafların söz hakkı olan Türk-Sovyet anlaşmazlığı, ABD’ye Orta Doğu
eşit üyeler olduğunu belirtmiştir. Türkiye, Sovyet- politikalarını değiştirmesi gerektiğini telkin etti.
ler Birliği’nin, Boğazların ortak savunma rejimini 21 Ekim’de ABD Dışişleri Bakanlığı Yakın Doğu
kendi çıkarları doğrultusunda kullanma amacı iz- ve Afrika İşleri Dairesi Başkanı Loy Henderson,
lediğini belirtmiştir. stratejik olarak Türkiye’nin, Doğu Akdeniz ve Orta
Sovyet liderleri 7 Ağustos tarihli notalarına Doğu’da önemli bir faktör olduğunu ve Türkiye’nin
Türkiye’nin yanıtını kabul etmediler ve her şeyi geçilmesi hâlinde Sovyetler Birliği’nin, askerî ve si-
analiz ettikten sonra ilk tekliflerine daha geniş bir yasi etkisini Doğu Akdeniz ve Orta Doğu’da ko-
yorum getiren başka bir nota ile yanıt verme kararı laylıkla yayabileceğini belirtmekteydi. Türkiye
aldılar. 21 Eylül’de Viacheslav Molotov, onay için üzerinde kurulacak Sovyet etkisi, Rusların Suriye,
Stalin’e, sadece Karadeniz ülkelerinin durumunu Lübnan, Irak, Filistin, Mısır ve Arap yarımadası-
ele alan ikinci bir taslak sundu. 24 Eylül’de yayın- nın ötesine ulaşmasını sağlayacaktı. Henderson’un
lanan bu nota, Montrö Sözleşmesi’nin Karadeniz bakış açısıyla, Türkiye’nin Sovyet etkisine girmesi
ülkelerinin güvenlik menfaatlerine uymadığı, bu- İran ve Yunanistan için de tehdit oluşturacaktı. Bu
nun ötesinde Boğazlar ile ilgili olan bu ülkelere iki ülkenin hükûmetleri zaten Sovyetler Birliği ve
yönelik bir saldırıyı başarılı bir şekilde bertaraf ede- onun uyduları ile olan ilişkilerinde zorluklar ile
cek şartlar ortaya koymadığı yönündeki tutumu karşı karşıyaydı. Türkiye’den farklı olarak bu ülke-
muhafaza ettiğini kaydetmekteydi (Molotov’dan ler asayiş ve birlikten uzaktı ve Türkiye’nin yenilgisi
Stalin’e. 21.09.1946. AFP RF, cilt 817: 132-6). hâlinde bu ülkelerin Sovyetlere karşı durabileceğini
Sovyet hükûmeti Türkiye’nin 22 Ağustos tarih- beklemek anlamsız olurdu. Askerî konularda ise
li notunu sert bir şekilde eleştirmekle yetinmedi. Henderson, Sovyetlerin Türkiye üzerinde kontrol
Karadeniz ülkelerinin ortak savunması olasılığına sağlaması hâlinde, bunun siyasi sonuçlarının çok
yönelik Türkiye’nin itirazının, Sovyetler Birliği acı olacağını kaydetmekteydi. Türkiye’nin karşı tu-
ile yeniden dostane ilişkiler tesis etmeye yönelik tumunun belirleyiciliği ve önemi ortadaydı çünkü
daha önceki Türk açıklamalarının samimiyeti ko- Sovyet tehdidi altındaki diğer ülkeler, bu mücade-
nusunda şüphe uyandırdığını, dahası, şüpheleri ile leyi çok yakından izlemekte ve takip etmekteydi.
SSCB’ye hakaret ettiklerini dile getiriyordu. Sovyet Henderson’a göre bu bağlamda, Sovyetlerin lehine
hükûmeti Boğazların güvenliğinin sadece ortak bir olabilecek en ufak bir zafiyet, bu ülkelerin felaketi
girişim ile sağlanabileceğine yönelik inancını mu- ile sonuçlanabilirdi (FRUS, 1946, cilt VII: 894-6;
hafaza ettiğini belirtirken ve Türkiye’nin haklarını Henderson Raporu, ABD Milli Arşiv ve Kayıtlar,
ihlal etmeyeceğini, aksine, Türk-Sovyet ortak sa- Doc. 761.67/10-2146).
vunma tedbirlerinin tek başına Türkiye’ninkinden Sovyetler Birliği tarafında ise Dışişleri Bakanlı-
çok daha etkin olacağından hareketle, Türk çıkarla- ğı kararlı bir şekilde Boğazlar krizinde kendisi için
rını destekleyeceğini kaydetmekteydi (AFP RF, cilt avantajlı bir sonuç istiyordu. 10 Aralık 1946 tari-
817: 136-41). hinde Büyükelçi Vinogradov gönderdiği bir notta,
Türk Dışişleri Bakanlığı, ilk aşamadaki kısa ve ABD, İngiltere ve Türkiye tarafından önerilen for-
özlü bir cevap verme niyetinin aksine, 18 Ekim matta düzenlenebilecek uluslararası bir konferansa
1946’da oldukça uzun bir nota verdi. Boğazların karşı Moskova’yı uyarıyordu. Vinogradov, Sovyet-
ortak savunmasına yönelik teklifi egemenlik hak- ler Birliği’nin azınlıkta kalacağına ve Boğazlar ile
44
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
Karadeniz’in güvenlik sorununu kendi menfaatleri- Büyükelçi, bu kaygıların 1921 antlaşmasının siyasi
ne uygun olarak çözemeyeceğine inanıyordu (AFP sonuçları, Türkiye’nin iç sorunları ve ekonomik
RF, cilt 1: 30-32; ABD Milli Arşiv ve Kayıtlar, Doc. çözülmeye bağlı olarak artacağını ifade ediyordu
761.67/12-3146). 25 Ocak 1947’de Büyükelçinin (AFP RF, cilt 1129: 31-7).
önerileri Türkiye’yi kenara itmek hususundaki 16 Şubat 1948 tarihinde, Politbüro Türkiye’ye
açık amacını yansıtıyordu. Zira Karadeniz’e kıyısı Alexandr Lavrishev’i Büyükelçi olarak atadı
olmayan ülkelerin savaş gemilerinin Boğazlardan (RSPHSA, cilt 1069: 16). 29 Mart, 1948’de Po-
geçişini yasaklamak için, Birleşik Krallık ve ABD litbüro, Dışişleri Bakanlığı tarafından sunulan ve
ile anlaşmaya varmanın yeterli olacağına dikkat 4. maddesinde Türkiye Büyükelçisinin, Sovyetler
çekiyordu. Sovyetler Birliği’nin bilinçli bir şekilde Birliği’nin Boğazlardaki pozisyonuna ilişkin soru-
Türkiye’ye sırtını dönerek eski müttefiklerine yö- larının ortaya çıkması hâlinde açıklamasını sınırlı
nelmesi ve Türkiye olmadan Boğazlar hususunda tutmasının belirtildiği “Türkiye Büyükelçisine Ta-
görüşmelere başlanması hâlinde, Türkiye’nin Ame- limatlar” başlıklı belgeyi gönderdi (RSPHSA, cilt
rikan ve İngilizlerin Sovyetler Birliği’ne taviz ver- 39: 41). Bu belge, Sovyetlerin Boğazlara ilişkin son
meleri olasılığı ile ilgili endişeleneceğini ifade eden önemli belgesiydi.
Öğrenme Çıktısı
3 Türkiye’nin Batı Bloku ile yakınlaşmasının nedenlerini açıklayabilme
45
Soğuk Savaş Dönemi Türkiye-Sovyetler Birliği İlişkileri
46
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
47
Soğuk Savaş Dönemi Türkiye-Sovyetler Birliği İlişkileri
Öğrenme Çıktısı
4 Soğuk Savaş’ın iki blok arasında tırmanmasını tartışabilme
48
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
bir Nota gönderdi. Eş zamanlı olarak Mareşal rumunda olan Kıbrıslı Türklerin İngiltere’nin de
Konstantin Rokosovski komutasındaki Sovyet as- taviz vermesiyle, Kıbrıslı Rumlara uyguladıkları
kerlerinin Kafkaslardaki yoğunluğu artmaya başla- baskı ve zulümü iletmiş ve Sovyetlerden destek
dı. Diğer taraftan Ekim 1957’de Sovyet liderlerinin istemiştir (Rodopulos’tan Yüksek Konseye telgraf,
yaptığı açıklamalarda Türkiye’ye karşı savaş açılma- Haziran 1956, RNHSA, cilt 30: 1). Arşiv belgele-
sının söz konusu olmadığı vurgulanmaktaydı. İki rine göre, 1960’lı yıllarda Kıbrıs’taki gelişmeler ve
ülke arasındaki gerginlik hiç bir zaman savaş nok- Türkiye’nin Kıbrıs politikası Sovyet liderleri tara-
tasına ulaşmadı ancak Sovyet liderleri ülkelerinin fından mercek altına alınmıştır (Yakın Doğu Du-
füze ve nükleer potansiyelinin Türkiye’de büyük rum Raporu, 20.03.1965, RNHSA, cilt 480: 16).
endişeye yol açtığının farkındaydılar. 1958 yazında ABD’deki Sovyet Büyükelçiliğinin 1965 yılındaki
Çin Lideri Mao Zedong ile görüşmesinde Kruşev, bir siyasi raporuna göre, “Türk-Amerikan ilişkile-
düşmanlarını füzelerle korkuttuğunu şu şekilde rinin Kıbrıs sorunu nedeniyle oldukça etkilendiği”
ifade etmişti: “Türklere 3-4 füzeyle ülkelerini yok SSCB’ye bildirilmiştir. Ancak ABD hükûmetinin
edebileceğimiz belirtildi” (RF Başkanlık Arşivi, cilt Türkiye ile iyi ilişkilere önem verdiği, NATO çer-
498: 63). çevesindeki iş birliği de dikkate alınarak Türkiye’ye
Uzun süren sürtüşme döneminin ardından sağlanan askerî, ekonomik ve teknik desteğin sür-
Türk-Sovyet yakınlaşmasının ilk işaretleri 1960’lar- düğü kaydedilmiştir (Sovyet Dışişleri Bakanlığı, 14
da ortaya çıktı. Sovyet liderlerinin Türkiye ile iliş- Nisan 1966. NSA Arşivi R. 3254: 192). 1950’li
kilerin geliştirilmesine yönelik çağrılarına rağmen, yıllardan itibaren SSCB’nin Kıbrıslı Rumlara des-
Sovyet gizli servisi 1950 ve 1960’lı yıllar boyunca teği sürmüştür (Andropov’dan Merkez Komiteye,
Yakın Doğu’da Türkiye’ye karşı özellikle Ermeni 08.07.1974, RNHSA, cilt 30: 1).
konusunu suistimal etmeyi sürdürdü. Türkiye ve ABD ve Sovyetler Birliği arasındaki Küba krizi,
diğer komşu ülkeler üzerinde toprak iddiasında Türk-Sovyet ilişkilerini etkileyen bir diğer gelişme
bulunan yabancı Ermeni örgütleri Sovyet Komü- olmuştur. Ekim 1962’de Türkiye’deki Amerikan
nist Partisinin etki alanına girmişti. (RSPHSA, cilt üslerinin Küba’daki Sovyet füzelerinin kaldırılma-
48: 13). Sovyetlerin Ermeni örgütlerine desteği sı karşılığında kapatılacağı söylentileri yayılmış-
Sovyetler Birliği’nin dağılmasına kadar sürmüştür. tı. Bu fikrin Beyaz Saray’a yakınlığı ile bilinen
Örneğin 14 Ağustos 1986 tarihli bir Merkezi Ko- Walter Lippman’a ait olduğu düşünülmekteydi.
mite kararı, Sovyet Maliye Bakanlığına Lübnan, Lippman’ın, The Washington Post gazetesinde 23
Fransa, ABD ve Arjantin’de basılan Ermeni gazete- ve 25 Ekim tarihlerinde yayınlanan yazıları bu kay-
lerine yapılacak maddi destek için talimat vermiştir nağa dayanıyordu. 16 Ekim tarihinde Başkan John
(RNHSA, cilt 89: 2). 1961 yılı yazında, Kruşçev’in Kennedy, yaptığı kapalı basın toplantısında bu fik-
Ermeni Cumhuriyeti ziyareti öncesinde, Ermeniler ri ve gerçekleştirilebileceğini açıklamıştı. Başkan,
Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan’daki eski Ermeni Sovyet yetkilileriyle yaptığı görüşmelerde, Türki-
topraklarının geri alınması konusunu Moskova’ya ye’deki füzelerin 4-5 ay içerisinde geri çekileceği sö-
mektuplarla aktarmışlardır. Hatta SSCB’nin bu zünü verdi (Sovyet Büyükelçi Dobrynin’den Sovyet
talebi dikkate almaması durumunda Birleşmiş Dışişlerine telgraf, 27 Ekim 1962, RNHSA cilt 13:
Milletler’e başvuruda bulunulacağı tehditinde bu- 51). Kruşçev, 28 Ekim 1962’de Başkan Kennedy’e
lunulmuştur. Kruşçev, Türkiye’den toprak talebi gönderdiği mesaj ile bu anlaşmayı onayladı. An-
konusunu desteklememiştir. 1918 yılında Lenin cak bu görüşmeler gizli tutulamadı, Sovyetler
tarafından Kars ve Ardahan’ın Türkiye’ye geri veril- Birliği’nin Ankara Büyükelçisi N. Ryzhov Türk
diği ve bunun doğru bir karar olduğunu düşündü- yetkililere durumu bildirmişti (Fursenko, s. 402).
ğünü belirtmiştir (V. Titov’dan Merkez Komiteye, Türk Sovyet ilişkileri bu sürtüşmelerden son-
26.01.1962, RNHSA, cilt 172: 16). ra 1960’lı yıllarda normale dönmeye başladı. 28
Türk Sovyet ilişkilerinde olumsuz gelişen bir Haziran 1960’da Komünist Parti Genel Sekreteri
diğer konu Sovyetlerin Kıbrıs sorunu karşısın- Kruşçev, Başbakan Cemal Gürsel’e tekrar taraf-
daki Türkiye karşıtı tutumları olmuştur. 1956 sızlık çağrısında bulundu. Mayıs 1963’te iki ülke
yılında, Yunan Parlamentosundan Constantine arasında ticaretin geliştirilmesine yönelik bir pro-
Rodopulos, Sovyetler Birliği Yüksek Konseyine tokol imzalandı. 1965 yılında Sovyet Dışişleri Ba-
gönderdiği gizli bir mektup ile adada azınlık du- kanı Gromyko Ankara’yı ziyaret etti. 1966 yılında,
49
Soğuk Savaş Dönemi Türkiye-Sovyetler Birliği İlişkileri
Sovyet Bakanlar Konseyi Sözcüsü Alexei Kosygin kırımının 70. yılı gündemli toplantısını Gorbaçov
Türkiye ziyaretinde bulundu. 1967 yılında ise Baş- yönetmiş ve bu toplantıda Ermeni Komünist Par-
bakan Süleyman Demirel Moskova’ya resmi bir tisinin 24 Nisan’ın soykırım günü olarak kabulü
ziyaret gerçekleştirdi. Azerbaycan ve Orta Asya’ya önerisi görüşülmüştü. Bu öneri Politbüro temsilci-
yaptığı ziyaret sonrasında Demirel, Türk Sovyet lerince reddedildi (Toplantı notları, NSA, Doc. R
ilişkilerinde yeni bir döneme girildiğini açıkladı, 10045: 13-20).
iki halk arasında gerilim yaşandığı ve savaş sonra- Sosyalizmin yaşadığı kriz, 1990’lı yıllarda
sında ilişkilerin kesildiğini ancak artık iki ülke ara- SSCB’nin dağılmasına neden oldu. ABD ve Tür-
sında düşmanlık bulunmadığını belirtti (Milliyet, kiye arasında Soğuk Savaşı’n başında gelişen iş
14 Ekim 1967). birliği, stratejik bir ortaklığa dönüştü ve güçlendi.
1969 Kasım’ında Cumhurbaşkanı Cevdet Su- SSCB’nin dağılmasıyla Türkiye, Karadeniz ve Kaf-
nay Sovyetler Birliği’ni ziyaret etti, Leonid Brezh- kaslarda (Hazar Denizi bölgesinde) daha da önemli
nev (Brejnev) ve diğer Sovyet yetkililerle top- bir aktör hâline geldi. Soğuk Savaş’ın sona ermesi,
lantılara katıldı. Aralık 1984’de Sovyet Bakanlar Türkiye Rusya Federasyonu ilişkileri açısından yeni
Konseyi Sözcüsü Nikolai Tikhonov’un Ankara bir dönemi başlatmıştır. Soğuk Savaş’ın zor yılları
ziyareti sırasında, uzun dönemli iktisadi, ticari ve ardından Türkiye, Karadeniz Ekonomik İşbirliği
bilim teknik konularında iş birliği için on yıllık Konseyinin temel üyelerinden ve hem siyasi hem
bir programa imza atıldı. 1986 yılında Başbakan iktisadi açıdan en büyük ortaklarından ve bölge
Turgut Özal’ın Sovyetler Birliği’ni ziyareti ilişkileri ülkelerinden biri olmuştur. Stalin’in politikalarına
güçlendirdi. Diğer taraftan, Mikhail Gorbaçov’un hedef olmuş olan Türkiye, Gürcistan’ın toprak bü-
1980’li yıllarda başa geldiği dönem, Ermeni lobisi- tünlüğü ve bağımsızlığına destek veren ilk ülkeler
nin Moskova’da güçlendiği zamana denk gelmişti. arasında yer almış, ABD ve NATO’nun stratejik
Genel Sekreter olmadan önce 21 Şubat 1985 tari- ortağı olmuştur.
hinde Komünist Parti Politbüronun, Ermeni soy-
Öğrenme Çıktısı
5 1950-1989 dönemi Türk-Sovyet ilişkilerini değerlendirebilme
50
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
Sovyet taleplerini ve
2 Transkafkasya Cumhuriyetleriyle
bağlantısını tanımlayabilme
51
Soğuk Savaş Dönemi Türkiye-Sovyetler Birliği İlişkileri
52
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
1 Sovyetler Birliğinin Mart 1945’te Türkiye’den 6 ABD savaş gemisi USS Missouri’nin
toprak talepleri öncesinde, feshedeceğini ilan ettiği İstanbul’a gelişi (Nisan 1946), Soğuk Savaş açısın-
anlaşma aşağıdakilerden hangisidir? dan taraflara, blokların oluşumu konusunda hangi
neler öğrendik?
A. 17 Aralık 1925, Türk Sovyet Dostluk ve Taraf- mesajı vermiştir?
sızlık Anlaşması A. SSCB’nin toprak taleplerini geri çektiği
B. 16 Mart 1921, Türk Sovyet Dostluk ve Kardeş- B. Türkiye’nin SSCB ile ilişkilerinin olumlu geliştiği
lik Anlaşması C. ABD’nin Boğazlarda üs kurmak istediği
C. 13 Ekim 1921, Türk Sovyet Transkafkasya D. Türkiye’nin Batı Bloğunda yer aldığı
Cumhuriyetleri Anlaşması
E. ABD’nin Sovyetlere destek verdiği
D. 1921, Kars Anlaşması
E. 1921, Moskova Anlaşması
7 Aşağıdakilerden hangisi, SSCB’nin Boğaz-
ların rejimine yönelik olarak Türkiye’ye verdiği
2 Soğuk Savaşta Türkiye’nin kriz alanı olması, notada (Ağustos 1946), Türkiye’nin itiraz ettiği
SSCB’nin hangi politikasından kaynaklanmıştır? konulardan biri değildir?
A. ABD ve İngiltere ile gerginlik A. Boğazlar rejiminin Türkiye ve Karadeniz’e kıyı-
B. Balkanlarda hakimiyet kurma sı olan ülkelerle sınırlanması
C. Sınırların Yakın Doğu ve Akdeniz’e genişletilmesi B. Montrö sözleşmesinin yenilenmesine yönelik
D. Sovyet birliklerinin Romanya ve Bulgaristan’da bir konferans düzenlenmesi
konuşlanması C. Boğazlara Sovyet askerlerinin konuşlanması
E. 1925 Dostluk Anlaşmasının feshedilmesi D. Türkiye’nin Boğazları koruyamadığı gerekçesi
E. Boğazların ortak savunulması önerisi
3 Aşağıdakilerden hangisi 1945 yılında
SSCB’nin öne sürdüğü iddia ve talepleri arasında 8 Aşağıdakilerden hangisi, ABD’nin Soğuk
yer almamıştır? Savaş politikalarını yönlendiren Truman Doktrini-
A. Boğazlarda Sovyet üssü kurulması nin amaçlarından değildir?
B. Kars ve Ardahan’ın ilhakı A. Sovyetler Birliğinin etki alanının sınırlanması
C. Montrö Sözleşmesinin revizyonu B. Türkiye’ye Sovyet tehditleri karşısında destek
D. Hatay’ın ilhakı verilmesi
E. 1925 Türk Sovyet Anlaşmasının feshedilmesi C. Türkiye ve Yunanistan’a ekonomik destek sağ-
lanması
4 1945 yılı Türk Sovyet diplomatik görüşme- D. Boğazlar rejiminin revize edilmesi
lerinin yapıldığı ve krizin tırmandığı dönemde E. Soğuk Savaşta blokların ve sınırlarının çizilmesi
SSCB Dışişleri Bakanı aşağıdaki devlet adamların-
dan hangisidir? 9 Stalin döneminde, 1945-1953 yılları arasında
A. V. Molotov B. S. Vinogradov Sovyetler Birliğinin Türkiye üzerinde yarattığı dip-
C. J. Stalin D. V. Dekanozov lomatik baskıyı hangi Sovyet lideri eleştirmiştir?
E. F. Orekhov A. Kruşçev B. Molotov
C. Lenin D. Dekanozov
5 SSCB’nin Türkiye’den toprak talepleri (1945) E. Malenkov
hangi konferansta verilen Sovyet taahhütlerine uy-
mamaktadır? 10 Aşağıdakilerden hangisi 1960’lı yıllarda Türk
A. Potsdam B. Yalta Sovyet ilişkilerini etkileyen konular arasında yer
C. Berlin D. Montrö almamıştır?
E. Lozan A. Kıbrıs B. Ermenilerin toprak talepleri
C. Küba krizi D. SALT görüşmeleri
E. Türkiye’nin NATO’ya girmesi
53
Soğuk Savaş Dönemi Türkiye-Sovyetler Birliği İlişkileri
Yanıtınız yanlış ise “Sovyetler Birliği’nin Yanıtınız yanlış ise “Türkiye’nin Batı Bloku
1. A 6. D
Türkiye Üzerinde Baskıları” konusunu yeni- İle Yakınlaşması” konusunu yeniden gözden
den gözden geçiriniz. geçiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı
Yanıtınız yanlış ise “Sovyetler Birliği’nin Yanıtınız yanlış ise “Stalin’in Türk Boğazları
2. C 7. B
Türkiye Üzerinde Baskıları” konusunu yeni- Üzerine Planı” konusunu yeniden gözden
den gözden geçiriniz. geçiriniz.
Yanıtınız yanlış ise “Sovyet Talepleri ve Gü- Yanıtınız yanlış ise “1950-1989 Arası Türk
4. A 9. A
ney Kafkasya Cumhuriyetleri” konusunu ye- Sovyet İlişkileri” konusunu yeniden gözden
niden gözden geçiriniz. geçiriniz.
Yanıtınız yanlış ise “Sovyet Talepleri ve Gü- Yanıtınız yanlış ise “1950-1989 Arası Türk
5. B 10. D
ney Kafkasya Cumhuriyetleri” konusunu ye- Sovyet İlişkileri” konusunu yeniden gözden
niden gözden geçiriniz. geçiriniz.
Araştır Yanıt
2 Anahtarı
1962 yılı Küba krizinden sonra Soğuk Savaş koşulları genel olarak yumuşa-
ma eğilimine girmiştir. Kruşçev dönemiyle birlikte Sovyetler Birliği dış poli-
Araştır 5 tikasında “barış içinde bir arada yaşama” yaklaşımıyla değişim gözlenmiştir.
1970’li yıllarda, Helsinki Nihai Senedine (1975) uzanan AGİK görüşmele-
rinin de etkili olduğu uluslararası ilişkilerdeki genel detente (yumuşama) iki
ülkenin ilişkilerine de yansımıştır.
54
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
Kaynakça
Athanassopoulou, E. (1999). Turkey-Anglo- Mark, E. (2005) “The Turkish War Scare”. Melvin P.
American Security Interests, 1945-1952. Leffler and David S. Painter (eds). Origins of the
London: Frank Cass. Cold War. An International History. Routledge
Taylor and Francis Group, New York and London.
Bowen, W. (2002). “Türkiye ve İkinci Dünya Savaşı:
Taraflı Fakat Savaşmayan Ülke” Türkler, Cilt 16, Pechatnov, V. (2006). Stalin, Roosevelt, Truman:
Ankara. Soviet-American Relations in 1940s (in
Russian), Moscow.
Deringil, S. (1989). Turkish Foreign Policy During
the Second World War: An ‘Active’ Neutrality. Potskhveriya, B. M. (1999). Sovetsko-Turetskie
Cambridge: Cambridge University Press. otnosheniya i problema Prolivov nakanune,
v gody Vtoroy mirovoy voyny i poslevoennye
Fursenko, A.A. (2006) Rossiya I Mezhdunarodnye
desyatiletiya. Rosiya i Chernomorskie prolivy
Krizisy: Seredina XX Veka (Russia and
(XVIII-XX stoletiya). Otv. red. L. N. Nezhinsky,
International Crises: Middle of the 20th Century).
A. V. Ignatev. Moskva, ss. 437-506.
Moskva.
Roberts, G. (2011). “Moscow’s Cold War of the
Gaddis, J. L. (2005). The Cold War: A New History.
Periphery: Soviet Policy in Greece, Iran and
New York: Penguin Press.
Turkey, 1943-1948”. Journal of Contemporary
Hasanlı, C. (2011). Stalin and Turkish Crisis of History, vol.48, no 1, ss.58-81.
the Cold War, 1945-1953. Lexington Books,
Robertson, J. (1986). Turkey and the Allied Strategy
Lanham, Boulder, New York, Toronto, Plymouth,
1941-1945. N. Y., London.
UK, 2011.
Sever, A. (1997). Soğuk Savaş Kuşatmasında
Hasanlı, C. (2011). Tarafsızlıktan Soğuk Savaşa
Türkiye, Batı ve Orta Doğu. 1945-1958.
Türk - Sovyet İlişkileri. 1939-1953. Ankara,
Istanbul.
Bilgi Yayınevi.
Sevostyanov, N. (ed). (2004). Sovetsko-Amerikanskie
Kochkin, N.V. (2003). SSSR, Angliya, SShA
Otnoshenie, 1945-1948: Dokumenty. Moskova.
i “Turetsky krizis” 1945-1947. Novaya i
Noveyshaya Istoriya, No:3, ss. 58-77. The Economist, 21 Temmuz 1945.
Kuniholm, B. R. (1980). The Origins of the Cold Türkiye Büyük Millet Meclisi Tutanak Dergisi.
War in the Near East-Great Power Conflict “Ardahan Meselesi TBMM’de”. Aralık 1945, ss.
and Diplomacy in Iran, Turkey and Greece, 367-370.
Princeton.
Zubok, V. M. (1994). “SPY vs. SPY: The KGB vs. the
Kuniholm, B. R. (1984). The Near East Connection: CIA, 1960-1962”, CWIHP Bulletin, Issue: 4.
Greece and Turkey in the Reconstruction of
Zubok, V. M. (2007). A Failed Empire: The
Europe, 1946 - 1952. Brookline, MA: Hellenic
Soviet Union in the Cold War from Stalin to
College Press.
Gorbachev. University of North Caroline Press.
55
Soğuk Savaş Dönemi Türkiye-Sovyetler Birliği İlişkileri
Bakanlar Kurulu Kararı “Kuzey İran’da Endüstriyel Dışişleri Bakanlığı’ndan İstanbul’a. 13.07.1945.
Girişimlerin Organizasyonu Hakkında” Ulusal Arşivler (İngiltere), Kamu Kayıtları Ofisi,
10.06.1945. Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı Siyasi FO 371/48774.
Belgeler Arşivi (APDPARA), f. 1, r. 89, v. 106, ss. Dışişleri Bakanlığı’ndan Moskova’ya. 05.07.1945.
8-10. Ulusal Arşivler (İngiltere), Kamu Kayıtları Ofisi,
Barnes Dışişleri Bakanı’na telgraf. 31.03.1945. ABD FO 371/48774.
Ulusal Arşivler ve Kayıtlar İdaresi, RG 59, Box: Dışişleri Bakanlığı’ndan Washington’a. 05.07.1945.
4010, NND 7600050, Doc. 761.67/3-3145. Ulusal Arşivler (İngiltere), Kamu Kayıtları Ofisi,
Berlinskaya (Potsdamskaya) konferensiya FO 371/48774.
rukovoditeley trekh soyuznykh derzhav - SSSR, Dışişleri Bakanlığı’ndan Washington’a. 17.06.1945.
SShA i Velikobritanii , s. 444. Ulusal Arşivler (İngiltere), Kamu Kayıtları Ofisi,
Bulgaristan’daki İngiltere Askeri Temsilciliği’nden FO 371/48774.
Savunma Bakanlığı’na. 03.07.1945. Ulusal Dobrynin’den Sovyet Dışişleri Bakanlığına telgraf, 27
Arşivler (İngiltere), Kamu Kayıtları Ofisi, FO Ekim 1962, RNHSA, f. 89, r. 28, v. 13, s. 51.
371/48774.
Doğu Türkistan Geçici Hükümeti’ne (Çin’in Sincan
Büyük Britanya’dan SSCB Dışişleri Bakanlığına Nota. bölgesi) yardım ile ilgili Politbüro Kararı.
Ekim, 1946. AFP RF, f. 06, r. 8, fol. 48, v. 810, 22.06.1945. // RSPHSA, f. 17, r. 162, v. 37, ss.
s. 4. 145-146.
CIA, Araştırma ve Değerlendirme Ofisi, ORE 1, E. Aliyev’den V. Dekanozov’a. 05.04.1946. SAAR, f.
“Sovyet Dış ve Askeri Politikası”, 23.06.1946, s. 66. 28, r. 4, v. 49, ss. 147-148.
56
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
57
Soğuk Savaş Dönemi Türkiye-Sovyetler Birliği İlişkileri
Rio de Janeiro’daki İngiltere Büyükelçiliği’nden Sovyet Komünist Partisi Merkez Komite Toplantı
Dışişleri Bakanlığı’na. 03.07.1945. Ulusal Arşivler Protokolü no: 19, 14.08.1986. RNHSA, f. 89,
(İngiltere), Kamu Kayıtları Ofisi, FO 371/48774. r.13, v. 4, s. 2.
Rodopulos’tan SSCB Yüksek Konseyine Telgraf, SSCB’deki Büyükelçi A. Harriman’dan Dışişleri
Haziran 1956. RNHSA, f. 89, r. 51, v. 30, s. 1. Bakanı’na telgraf. 08.07.1945. ABD Ulusal
Arşivler ve Kayıtlar İdaresi, RG 59, Box: 4010,
S. Karapetyan’dan G. Arutinov’a. 29.05.1946.
NND 7600050, Doc. 761.67/7-845.
APDPARA, f. 1, r. 26, v. 47, s. 119.
SSCB’nin Türk Dışişleri Bakanlığına Notası.
S. Karapetyan’dan G. Arutinov’a. 29.05.1946.
07.08.1946. AFP RF, f. 06, r. 8, fol. 49, v. 820,
APDPARA, f. 1, r. 26, v. 47, ss. 178-194.
ss. 31-33.
S. Karapetyan’dan G. Arutinov’a. 29.05.1946. AR
Türkiye Büyükelçisi E. Wilson’dan Dışişleri Bakanı’na
CSADSPO, f. 1, r. 26, v. 47, ss. 188-189.
telgraf. 12.06.1945. ABD Ulusal Arşivler ve
S. Karapetyan’dan G. Arutinov’a. 29.05.1946. AR Kayıtlar İdaresi, RG 59, Box: 4010, NND
CSADSPO, f. 1, r. 26, v. 47, ss. 167-168. 7600050, Doc. 761.67/6-1245.
S. Karapetyan’dan G. Arutinov’a. 29.05.1946. AR Türkiye Büyükelçisi E. Wilson’dan Dışişleri Bakanına.
CSADSPO, f. 1, r. 26, v. 47, ss. 166-167, 173- 08.08.1946. FRUS, 1946, vol. VII, s. 830.
174.
Türkiye Büyükelçisi E. Wilson’dan Dışişleri Bakanına.
S. Vinogradov. Memorandum. 10.12.1946. AFP RF, 19.03.1946. ABD Milli Arşiv ve Kayıtlar İdaresi,
f. 0132, r. 29_, fol. 286, v. 1, ss. 30-32. RG 59, Box: 4010, NND 7600050, Doc. 761.67/
S. Vinogradov. Memorandum. 25.01.1946. AFP RF, 3-1946.
f. 06, r. 9, fol. 73, v. 1129, SS. 31-37. Türkiye Büyükelçisi E. Wilson’dan Dışişleri Bakanına.
SAAR, f. 14, r. 20, v. 253, ss. 61-86. 23.03.1946, FRUS, Vol. VII, 1946, ss. 821-822.
58
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
Türkiye’den SSCB Dışişleri Bakanlığına Nota. V. Titov’dan Sovyetler Birliği Komünist Parti Merkez
18.10.1946. AFP RF, f. 132, r. 31, fol. 114, v. 26, Komitesine, 26.01.1962. RNHSA, f. 5, r. 31, v.
ss. 190-204. 172, s. 16.
Türkiye’nin Sovyet Dışişleri Bakanlığına Notası. W. Smith’den (Moskova) Dışişleri Bakanına.
22.08.1946. AFP RF, f. 132, r. 32, fol. 118, v. 26, 15.03.1948. ABD Milli Arşiv ve Kayıtlar İdaresi,
ss. 23-24. RG 59, Box: 4010, NND 7600050, Doc.
761.67/3-1548.
Türk-Sovyet İlişkileri Hakkında. 18.08.1945. AFP
RF, f. 06, r. 7, fol. 47, v. 762, ss. 1-2. William A. Eddy’den Loy Henderson’a. Türk Boğazları
Meselesi Üzerine Gözlemler. 21.10.1946. ABD
Türk-Sovyet ilişkileri. 1945. Ulusal Arşivler (İngiltere),
Milli Arşiv ve Kayıtlar İdaresi, RG 59, Box: 4010,
Kamu Kayıtları Ofisi, FO 371/48774.
NND 7600050, Doc. 761.67/10-2146.
V. Dekanozov’dan P. Ershov’a. 26.01.1947. AFP RF, f.
Winant’tan ABD Dışişleri Bakanı’na telgraf.
06, r. 30, fol. 287, v. 2, s. 1.
12.12.1945. ABD Ulusal Arşivler ve Kayıtlar
V. Kornev. Türk Cumhubaşkanı İsmet İnönü’nün İdaresi, RG 59, Box: 4010, NND 7600050, Doc.
konuşması üzerine yorumlar. Kasım, 1945. 761.67/12-1245, ss.47-50.
SAAR, f. 28, r. 1, v. 47, ss. 21-22.
Winant’tan Dışişleri Bakanı’na telgraf. 12.07.1945.
V. Molotov’dan J. Stalin’e. 21.09.1946. AFP RF, f. 06, ABD Ulusal Arşivler ve Kayıtlar İdaresi, RG 59,
r. 8, fol. 49, v. 817, ss. 132-136. Box: 4010, NND 7600050, Doc. 761.67/7-1245.
V. Molotov’un günlüğünden. A. Eden’i kabul. Winant’tan Dışişleri Bakanlığı’na telgraf. 24.07.1945.
16.07.1945. AF PRF, f. 06, r. 7, fol. 2, v. 31, ss. ABD Ulusal Arşivler ve Kayıtlar İdaresi, RG 59,
75-76. Box: 4010, NND 7600050, Doc. 761.67/7-2445.
V. Molotov’un Günlüğünden. Türkiye Büyükelçisi F. Y. Malik ve S. Vinogradov’dan V. Molotov’a.
Hozar ile Görüşme. 30.05.1953. AFP RF, f. 0132, 25.03.1947. AFP RF, f. 06, r. 9, fol. 69, v. 1071,
r. 36, fol. 324, v. 5, ss. 11-13. s. 1.
V. Molotov’un günlüğünden. Türkiye Büyükelçisi Y. Malik ve S. Vinogradov’dan V. Molotov’a.
Selim Sarper’i kabul. 18.06.1945. AFP RF, f. 06, 25.03.1947. AFP RF, f. 06, r. 9, fol. 69, v. 1071,
r. 7, fol. 2, v. 31, s.31. s. 1.
V. Molotov’un günlüğünden. Türkiye Büyükelçisi Yakın Doğu Dairesinin Türkiye Hakkında
Selim Sarper’i kabul. 07.06.1945. AFP RF, f. 06, Memorandumu. 21.10.1946. FRUS, 1946, vol.
r. 7, fol. 2, v. 31, ss. 2-4 VII, ss. 894-896.
V. Molotov’un günlüğünden. Türkiye Büyükelçisi Yakın Doğu Durum Raporu, 20 Mart 1965. RNHSA,
Selim Sarper’in kabulü. 07.06.1945. Rusya f. 5, r. 30, v. 480, s. 16.
Federasyonu Dış Politika Arşivi (AFP RF), f. 06,
Yordan Baev. KGB v Blgaria. Strudnichestvoto
r. 7, fol. 2, v. 31, ss. 1-11.
mezhdu Svetskite i Blgarskite tayni sluzhbi,
V. Molotov’un günlüğünden. Türkiye Büyükelçisi 1944-1991.”Voenno izdatelstvo” EOOD, s. 127-
Selim Sarper’in kabulü. 18.06.1945. AFP RF, f. 134.
06, r. 7, fol. 2, v. 31, ss. 30-38.
Washington’daki İngiliz Büyükelçisi’nden, DC Halifax
to the Secretary of State. 26.03.1946. ABD Ulusal
Arşivler ve Kayıtlar İdaresi, RG 59, Box: 4010,
NND 7600050, Doc. 761.67/3-2646.
59
Bölüm 3
Rusya’nın Orta Asya ve BDT Politikaları
Kapsamında Bölgesel Güç Dengelerinin Değişimi
Rusya’nın Orta Asya Dış Politikasındaki
Değişimin Teorik Arka Planı BDT’nin Kuruluşu, Kurumsal ve İşlevsel
1 2
öğrenme çıktıları
3 4
Avrasya Ekonomik Topluluğu (AET)
3 Rusya’nın BDT güvenlik politikalarının Ortak Enerji Politikaları
coğrafyasına yönelik stratejik esaslarını
4 AET’nin kuruluş amacını açıklayabilme
açıklayabilme
5
Çin’in çıkarlarını ifade edebilme
6 Türkiye’nin bölgeye yönelik politik,
ekonomik yaklaşımlarını tartışabilme
Anahtar Sözcükler: • Rusya Federasyonu • Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) • Şanghay Örgütü
• Yakın Çevre Doktrini
60
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
61
Rusya’nın Orta Asya ve BDT Politikaları Kapsamında Bölgesel Güç Dengelerinin Değişimi
62
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
güvenlik ihtiyacı olduğunda devletin bunu gerçek- ülkeler ile Soğuk Savaş sürecindeki rekabetçi çatış-
leştirmek için tüm gücünü maksimize edeceği ve ma ortamı yerine, NATO ve AB gibi kurumlar ile
son olarak devletlerin güvenlik riski hissettikleri işbirliğini prensip edinen Atlantik Okulu’nun çö-
durumlarda güçlerini yükseltmeleri gerektiğidir züm olabileceğini öngörmüştür. Atlantik merkez-
(Vasquez ve Elman, 2003: 168). Bu açıdan bakıl- li dış politika karar vericilerinin, liberal değerleri
dığında Rusya’nın Orta Asya ülkeleri politikasının ön plana çıkaran bir yönetim yaklaşımı sergilediği
temel değişim sürecinde, uluslararası politikada görülmektedir. Atlantikçiler, NATO ile ilişkilerin
yaşanan güç dengesinin önemli bir rolü olduğu geliştirilmesi, terörizme karşı ortak mücadele gibi
değerlendirilmektedir. Bu güç dengesindeki dönü- yapıcı liberal kuram çerçevesinde Batı ile ilişkile-
şüm, Rusya’nın Orta Asya coğrafyasında tarihsel rin geliştirilmesini, temel amaç olarak değerlendir-
süreçteki hâkimiyet teorisini ciddi anlamda etki- mektedir.
lemiştir. Günümüze gelen süreçte bu coğrafyada Rus dış politikasındaki Atlantikçi paradigmaya
Rusya, başta Çin olmak üzere bölgede etkin olan göre, Rusya’nın temel dış politik yönelimi Batı’ya
devletler ile bölgesel güç dengesi sorununu yaşama- doğru olmalıdır ve bu çerçevede Rusya, Batı’yla
ya başlamıştır. Rus dış politikası realist paradigma olan ekonomik işbirliğini hızla tamamlamalıdır.
açısından incelendiğinde, son zamanlarda yaşanan Rusya Federasyonu bu amaç doğrultusunda ‘ça-
gerileme görülmektedir. Bu doğrultuda Rus dış tışmacı’ dış politika tutumundan vazgeçmelidir.
politikasının BDT bölgesine odaklanması ve tekrar Atlantikçilere göre Rusya’nın bu dış politik tutu-
nükleer süper güç konumunu sürdürmesi gerektiği mu, ülkenin uluslararası sisteme entegre olmasını
öne sürülmektedir (McFaul, 2001). engellemiş, Rusya’yı düşman ülke algılamasından
Komünizm sonrası Rus dış politikasında, deği- öteye götürmemiştir (Saraç, 2008: 65). Atlantikçi-
şen dönemlerde liberal değerlerin üstünlüğü göze ler, uluslararası demokratik değerler ve ekonomik
çarpmaktadır. Bu dönemde, liberalizmin Rusya’da determinizm temelinde hareket etmektedirler.
önemli değişikliklere neden olduğu da gözlemlen-
mektedir. Burada temel çelişki eski değerler ile yeni
değerlerin ne şekilde bütünleştirileceği olmuştur
(Kapustin ve Klyamkin, 1997:5). Liberal paradig- dikkat
madan bakıldığında, Rusya’daki dış politika elitle- Atlantikçi görüş, Avrasyacıların sıklıkla atıf
rinin, Atlantik veya Avrasya merkezli hareket ettiği yaptığı “uluslararası ilişkilerin jeopolitik
göze çarpmaktadır. Bu çerçevede, Rusya’nın Orta ve stratejik boyutlarını” gözden kaçırması
Asya ile ilişkisi enerji ve güvenlik üzerine odaklan- yönüyle eleştirilmektedir. Salt ekonomik
maktadır. Özellikle bu bağlamda, bölgedeki ABD değerlerin yüceltilmesini ön plana alan bu
varlığı Rusya’yı rahatsız eden durumların başında yaklaşım, Rusya’nın güvenlik eksenli dış po-
gelmektedir. Buna karşın Ruslar, ABD’nin bölgede litikasından farklı bir yöne ağırlık verilmesi
geçici olduğunu, kendilerinin ise bölgenin gerçek sonucunu doğurmaktadır (Arbatov, 1993).
sahibi olduğuna inanmaktadırlar. Öte yandan Rus-
ya, ABD ile kısıtlı konularda bölgesel işbirliğine de
gitmektedir. İş birliği yapılan konuların başında Rusya, Soğuk Savaş sonrasında küreselleşen
ise terörizmle mücadele gelmektedir. Diğer taraf- dünya ekonomisinde insan hakları ve demokratik-
tan Rusya, Yeni Avrasyacılık akımı ile birlikte Orta leşme hareketleri ile ve Avrupa-Atlantik bölgesinde
Asya üzerinde tekrar nüfuz sahası kurmaya çalış- eski “sosyalist” coğrafyanın kapitalist ekonomik sis-
maktadır (Allison, 2004). teme eklemlenmesinin askerî boyutunu teşkil eden
NATO ile bütünleşmenin sonuçlarını büyük bir
dikkatle takip etmiştir. Diğer yandan, Asya-Pasifik
Rusya Dış Politikasında Atlantikçi bölgesinde Çin ve Japonya ekonomilerinin önem
Okul kazanmaları, Rus dış politikasını da yakından et-
SSCB’nin dağılması ile kurulan Rusya Fede- kilemiştir. Rus siyasal eliti bu noktada; ideolojik
rasyonu, Yeltsin ile yoluna devam etmiştir. Rusya denklemden uzak, liberal esasları benimseyen, daha
yeni dış politika yönelimi olarak, Batı demokratik demokratik, şeffaf, katılımcı ve özgür bir Rus siya-
modelleri ve liberal ekonomik esaslarına dayanan sal modelini kurmak için Batı ile yakın güvenlik
63
Rusya’nın Orta Asya ve BDT Politikaları Kapsamında Bölgesel Güç Dengelerinin Değişimi
ve ekonomi düzleminde işbirliğinin geliştirilmesi ginliği artırmıştır. ABD başlangıçta “Russia first”
ana fikrinde yoğunlaşmıştır. Bu noktada Atlantik- (önce Rusya) politikası bağlamında, Rusya’da si-
çi Okul’un temel dış politika eğilimi, Rusya’nın yasal ve ekonomik istikrarın ABD için yaşamsal
Batı ile geleneksel ayrılıklarını ortadan kaldırmak, değer taşıdığı fikrini savunmuş ancak daha sonra
siyasal ve ekonomik entegrasyonu desteklemek 1996 tarihinde bu yaklaşımda değişikliğe giderek,
olmuştur. Yeltsin dönemi Rus dış siyasetinde At- Kafkasya ve Orta Asya’yı yeni yaşam alanı olarak
lantikçi görüş hâkim unsur olmuştur. Dönemin tanımlamıştır. Bu durum, Rusya’nın Washington
bu politikayı destekleyen önemli aktörleri; Başkan karşısında dış politika önceliklerini yeniden belir-
Yeltsin, Başbakan İgor Gaydar ve Dışişleri Bakanı lemesi fikrini güçlendirmiştir (Caşın, 2006).
Andrei Kozirev’dir. Kozirev, izlenen dış politikanın
temel ilkesini Batı ile entegrasyon ve tüm yönleriy-
le ortaklık olarak ilan etmiştir. Kozirev, Rusya’nın Yeltsin iktidarının 1996-99 yılları ara-
Batı’ya karşı mesafeli durma politikasından vazge- sındaki döneminde, Orta Doğu ve Çin
çip ABD gibi Batılı devletlerle çok yönlü ilişkiler ilişkilerinden sorumlu KGB şefi Yevgeni
kurmaya çalışması gerektiğini savunmuştur. Yelt- Primakov’un 1996 Ocak ayında, Batı
sin, Rusya’nın G-8 üyesi olmasını savunduğu gibi, yanlısı ve liberal dış politika yürütmekle
Batı ekonomik sistemi ile entegrasyonun ülkedeki Duma tarafından eleştirilen Kozirev’in
krizin atlatılmasında önemli bir basamak olduğu- yerine Dışişleri Bakanlığına atanması,
nu ileri sürmüştür. Yeltsin, Soğuk Savaş’ın sona Rus dış politikasındaki dönüşün önem-
erdiğini ve Rusya’nın artık ABD’yi düşman olarak li bir göstergesi olarak yorumlanmıştır.
görmediğini öngören 1992 tarihli Camp David 1996 yılında Yevgeni Primakov’un Dı-
Protokolü’nü imzaladığı gibi, iki ülke arasındaki şişleri Bakanlığına gelişiyle başlatılan bu
stratejik öneme sahip START- II Stratejik Nükleer yeni dönemde Rus dış politikası, Ame-
Silahların Azaltılması Antlaşması’nı da 1993 tari- rikan hegemonyasına karşı duruşun, Av-
hinde imzalamıştır. rasya ve BDT ekseni ile dengelenmesiyle
Atlantik Okulu, Rusya’nın tehdit algılamasının tanımlanmaktadır.
Soğuk Savaş sürecinde düşman olarak tanımladığı
NATO ve Batı’dan değil, Çin ve Orta Asya’da radi- Atlantikçi Okul, ABD’nin yeterli ekonomik
kal İslam’ın yayılmacı kimliğinden kaynaklandığı desteğini ve güvenini sağlamayı başaramamıştır.
hipotezini benimsemiştir. Bu yaklaşımda, Samuel Moskova yönetiminde söz sahibi olan romantik
Huntington’ın ortaya attığı ‘’medeniyetler çatış- Atlantik Okulu, milliyetçi Rus siyasal elit tara-
ması” hipotezinin teorik dayanağını teşkil eden fından şiddetle eleştirilmiştir. Moskova’nın ulusal
iki kutuplu güçler dengesindeki komünist tehdit güvenliğini NATO eksenli planlama politikaları,
algılaması yerine radikal İslam merkezli güç denge- kamuoyunda Atlantik Okulu’nun siyasal desteği-
si arayışının ve Batı medeniyet anlayışına karşı bir nin azalmasına yol açmıştır. Bu noktada, NATO
yeni bir bloğun yükseliş içinde olduğu ana fikri ön ile yakınlaşma, ABD ve müttefiklerinin çıkarlarına
plana çıkmıştır. Ancak Başkan Yeltsin ve Rus Dı- hizmet etmek olarak yorumlanmıştır. Bir diğer yo-
şişleri Bakanı Andrei Kozirev, Yugoslavya krizinde ruma göre, Yeltsin’in Batı ekonomik yardımları ve
NATO müttefikleri ile görüş ayrılığına düşmüştür. zordaki ekonomik geçiş sürecinin IMF borçları ile
NATO kısa sürede Doğu Avrupa ekseninde Rusya dengelenmesi politikalarının, Rusya’nın NATO ve
sınırlarına doğru genişlerken Balkanlar ve Karade- ABD’ye taviz olmasının yanısıra, dünya politikasın-
niz- Kafkasya bölgesinde etkili olmuştur. Özellikle daki liderlik vizyonu ve uluslararası ölçekteki prestij
Pembe Devrimlerin Ukrayna ve Gürcistan’ı etkisi politikalarına zarar verdiği ve diplomatik anlamda
altına alması, 11 Eylül sonrasında Afganistan’da küçük düşürücü bir davranış olduğu düşüncesi ön
NATO askerî gücünün yer alması Rusya için di- plana çıkmıştır. Öte yandan, Pasifik bölgesinde II.
ğer endişe kaynağı gelişmeler olmuştur. Rusya bu Dünya Savaşı’ndan kalan Japonya ile anlaşmazlık-
noktada, eski Varşova Paktı üyelerini kaybetti- lar yeniden gündeme gelmiştir. Nitekim, 1990’la-
ği gibi bu devletlerin silah pazarını da NATO ve rın ortalarından başlayarak Ryutaro Haşimoto yö-
ABD’ye kaptırmıştır. ABD’nin savunma bütçesini netimindeki Japonya, Kuril Adaları’nın statüsünün
artırması, hegemonik tek güç olma iddiası bu ger- yeniden düzenlenmesi gereğini diplomasi masasına
64
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
getirmiştir. Bütün bu gelişmeler, Atlantik Oku- litik üstünlüğünün tekrar kazanılmasını amaçla-
lu karşısında yer alan Avrasyacı Okul’un Dışişleri maktadır (Has, 2012). Rusya’nın dış politikasında,
Bakanı Primakov’un liderliğinde güçlenmesine ve liberal demokratikleşme ve Batı ile ortaklık çizgi-
hızla güçlenen Çin’in ABD’ye karşı dengeleyici güç sinden, Avrasya’ya dönüşü içeren realist paradig-
olarak kurgulanmasına yol açmıştır. ma değişikliğinin, 1996 yılında Dışişleri Bakanı
Rusya’nın gelecekteki hayati çıkarlarının Orta olan Andrei Kozirev’in yerine iyi bir Asya ve Orta
Asya ve BDT ülkelerinde olduğu, yer altı maden- Doğu uzmanı olan Evgenii Primakov’un geçişi ile
leri ve zengin enerji kaynakları ile entegre olabilen olduğu söylenebilir. Ancak, bu değişimde, eski
dış politika önceliklerinin hayata geçirilmesi ge- Sovyet peykleri olan Polonya-Çek Cumhuriyeti-
rektiği savunulmaya başlanmıştır. Böylece, Putin Macaristan’ın NATO’ya tam üyeliklerinin gerçek-
yönetiminde, her iki görüşü sentez edebilen karma leşmesi ve NATO’nun Yugoslavya Harekâtı ile ya-
ölçekli bir dış siyaset yaklaşımında, BDT ile iliş- kın bir ilişki içinde olduğunu da belirtmek gerekir
kiler yeniden hızlandırılmıştır. NATO’nun Füze (Lynch, 2001). Konstantin Eggerton’a göre, Rusya
Kalkanı Projesi’ne rağmen, ABD ve NATO ülke- bu noktadan sonra uluslararası sistemdeki yeni rolü
lerine doğrudan nükleer saldırı düzenleyebilecek ve dünya politikasındaki siyasal, ideolojik, psikolo-
tek nükleer büyük devlet Rusya’dır. Ancak, NATO jik vizyon ve sorumluklarını yeniden sorgulamıştır
2010 Lizbon Zirvesi esnasında müttefikler, yeni (Chafetz, 1996-1997).
stratejik yaklaşım kapsamında, Rusya ile ortak- Rus siyasal eliti, SSCB’nin dağılmasının ar-
lık yaklaşımının, bu ülkeyi izole edici ve dışlayıcı dından, yeni Rus kimliğinin, “Kafkasya-Asya-Do-
politikalardan daha yararlı sonuçlar getireceği ve ğu Asya” olarak üç ayrı eksende yeniden tanım-
Moskova’nın demokratikleşme sürecini hızlandı- lanması gereği üzerinde durmuştur. Bu yaklaşım,
racağı konusunda fikir birliği içinde olduklarını Rus diplomasisinin ABD ve Batı karşısındaki
ifade etmişlerdir. yeni denge anlayışını ifade etmektedir. Örneğin
Stalin, Japonya Dışişleri Bakanına, “Ben de sizler
gibi Asyalıyım” açıklamasında bulunurken, Gor-
Rusya Dış Politikasında Avrasyacılık baçov, 1986 yılında Vladivostok konuşmasında,
Kavramı SSCB’nin “bir Asya” devleti olduğunu açıklar-
Yeltsin hükümetinin ikinci defa seçilmesinden ken, Avrupa’da yaptığı açıklamalarda “Ortak Av-
sonra yapılan antlaşmalar ile Rusya’da, bölgesel rupa Evi” nin yaratılması fikrini öne sürmüştür.
otonomi yolunda reformların gerçekleştirildiği, Soğuk Savaş sonrasında Rusya Dışişleri Bakanı
merkezî yönetimin güçlendirildiği, ekonomik Kozirev, Avrasyacılık kavramının, dış politikada
entegrasyon ve merkezî vergilendirmenin hayata mutlak Batı karşıtlığı olarak kullanılması anla-
geçirildiği ileri sürülmüştür. 1997 ekonomik krizi- mına gelmeyeceği ana temasını savunmuştur.
nin ise bu yapılanmayı yavaşlattığı, Kafkaslardaki Başkan Putin, Avrupa Birliği-Rusya Zirvesinde
Çeçenistan savaşının ülkenin toprak bütünlüğü ve yaptığı değerlendirmesinde, “Rusya’nın gerek eko-
Rus ordusunun harekât yeteneği ve imajını sorgu- nomik entegrasyon gerekse coğrafik yerleşim ola-
lar hâle getirdiği belirtilmiştir. Dönemin Dışişleri rak bir Avrupa devleti” olduğunu ileri sürmüştür.
Bakanı Yevgeni Primakov’un yaptığı açıklamalar- Ancak, Doğu Asya konuşması sırasında Rusya’nın
da, federal yapının bu durumdan olumsuz etkilen- “Hem Avrupa hem de bir Asya devleti” olduğunu,
diği öne sürülmüştür. Rusya, bütün bu olumsuz bu nedenle de Rus dış politikasının “Avrupa’nın
gelişmeler karşısında ve Batı’nın eski Sovyet coğ- adil pragmatizmine ve Asya bilgeliğine benzer”
rafyasındaki artan baskıları sonucunda “Near Ab- (Rangsimaporn, 2006) bir denge içinde olması
road - Yakın Çevre” doktrinini, sistematik olarak gereğini savunmuştur.
devreye sokmaktadır. Rusya’nın dış politika anlayışı içerisinde jeopo-
Putin’in yakın çevrede tekrar etkin olma ça- litik önemi olan Avrasya bölgesi, Rusya açısından
bası çerçevesinde, olası yeni başkanlık dönemiyle kültürel bir motif olarak da değerlendirilmektedir.
beraber 2015 yılına kadar ‘Avrasya Birliği’ proje- Yeni Avrasyacılığın Batılı liberaller ve Atlantikçi-
sini hayata geçirmeye çalışacağı görülmektedir. lerle olan ilişkilerden kaçınmasına rağmen, zaman
Söz konusu proje, Kremlin açısından ekonomik zaman Rusya’nın jeopolitik egemenliğini gerçek-
kazanımlarla birlikte bölgede var olan Rus jeopo- leştirme adına, sadece Avrasya ve Yakın Çevre’de
65
Rusya’nın Orta Asya ve BDT Politikaları Kapsamında Bölgesel Güç Dengelerinin Değişimi
değil, söz konusu kesimler ile de işbirliği yapıldığı Avrasyacılık akımının öncüsü olan Dugin’e
görülmektedir. Yeni Avrasyacılık akımı öte yandan göre, bugün Rus dış politikasının önünde iki seçe-
Rusya’da ‘yeni sağ’ olarak da nitelendirilmektedir nek vardır. Bunlar, tamamen Batı’ya eklemlenme
(Smith, 1999). amacını güden neo-liberal yaklaşım ve Sovyet za-
Avrasyacılık, Orta Asya’da Rusya’nın önemi- manına dönülmesini isteyen muhalif yaklaşımdır.
ni ve bölgedeki en etkili aktörlerden birisi olma Ancak ona göre, her iki yaklaşım da Rusya için
konumunu devam ettirmek istemektedir (Rang- geçerli bir çözüm reçetesi değildir. Rusya için kur-
simaporn, 2006). Bu bakımdan bu doktrinde, tuluş Avrasya’dadır. Ruslar ancak Avrasya’ya hâkim
Rusya’nın hâkimiyet teorisinde yaşadığı gerilemeye olarak tekrar yükselişe geçebilecektir. Öte yandan
karşı tepki ve ezeli rakip ABD karşıtlığı yükselmek- Dugin’e göre Rusya’nın geleceği ‘hâkimiyet teorisi’
tedir. Avrasyacılık, Rusya’da özellikle 1980’lerde ve yaklaşımındadır. Rusya tekrar imparatorluk görü-
1991 yılında tekrar gündeme gelmiştir. nümüne kavuşmalıdır. Bu imparatorluk Avrasya’da
kurulmalıdır ve ne bölgesel devlet ne de ulus devlet
aşamalarını kapsamalıdır. Dugin, Avrasyacılık te-
Pragmatik Avrasyacılık, Rusya’nın Av- melinde kurguladığı Yeni ve Büyük Rusya’yı Orta
rasyacı kimliğini Batı’da ve Asya arasın- Asya ülkeleriyle olan ilişkileri çerçevesinde şöyle ta-
da dengelenmiş bir politik tutum olarak nımlamaktadır; “Atlantikçiler İslam inancına sahip
ifade etmektedir. Yeni Avrasyacılık, Batı Orta Asya dünyasına genelde kendi potansiyel düş-
karşıtlığı çerçevesinde Rus kimliğinin manları gibi bakarlar. Dolayısıyla Avrasya İmpara-
inşasını hedeflemektedir. Medeniyetlera- torluğu, İslam dünyasının şahsında tek bir hedeftir,
rası Avrasyacılık ise Asya’daki diğer ulus- yerküre üzerinde Amerikan ve Batı hükümranlığını
larla ilişkilerin geliştirilmesi gerektiğini kırma ve ileride tam olarak durdurma doğrultusun-
savunmaktadır. da çalışan muteber potansiyel müttefiklere sahiptir”
(Dugin, 2010: 73).
Öğrenme Çıktısı
1 Rusya’nın Orta Asya ve Bağımsız Devletler Topluluğu politikalarının teorik esaslarını
açıklayabilme
66
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
dikkat
Antlaşmaya göre, Topluluğa üye devletler birbirlerinin iç işlerine karışmayacaklardır. Nükleer silahların azal-
tılması ve merkezden kontrol faaliyetlerine katılacaklardır. Dış politikada, ekonomide, uluslararası göç ve
örgütlü suçlarla mücadelede ortak hareket edeceklerdir. Bu ilkeleri kabul eden eski SSCB cumhuriyetleri de
yeni birliğe katılabileceklerdir. Almaata Antlaşması’nın 2. ve 3. maddeleri BDT’nin ilkelerini aşağıdaki gibi
ortaya koymaktadır:
• Siyasi, ekonomik, çevresel, insani, kültürel ve diğer alanlarda işbirliğinin yapılması,
• Ortak ekonomik alanın oluşturulması, devletler arası ilişkilerin geliştirilmesi, bütünleşme sonucu üye
devletler arasında dengeli ekonomik ve sosyal gelişmenin tesis edilmesi,
• BM ve uluslararası hukuk tarafından tanınan ilke ve normlar çerçevesinde insan haklarının ve diğer temel
hakların sağlanması,
• Kitle imha silahlarının ve nükleer silahların yayılmasının engellenmesi,
• Askerî harcamaların düşürülmesi,
• Uluslararası barış ve güvenliğin sağlanmasında etkinliği artırmak amacıyla üye devletler arasındaki işbir-
liğinin geliştirilmesi,
• Üye devletler arasında serbest iletişimin ve dolaşımın sağlanması,
• Üye devletler arasındaki münakaşalara ve çatışmalara barışçıl çözümlerin bulunması.
Gürcistan Rusya’nın askerî harekatından sonra, 12 Ağustos 2008’de bu ittifaktan ayrıldığını bildirmiş-
tir. Böylece BDT, on bir ülkenin üyesi olduğu bir topluluğa dönüşmüştür (“Saakashvili: Georgia to leave
CIS”, 2008). Moskova BDT politikalarını;
• BDT üyesi ülkeler ile karşılıklı ilişkilerin geliştirilmesinde uygun bir platformun yaratılması,
• Uluslararası terörizm ile mücadelenin ve BDT Ortak Güvenlik Antlaşması kapsamında askerî-
politik düzlemde “ikili” bir işbirliğinin sürdürülmesi,
• BDT ülkeleri ile ortaya çıkabilecek uyuşmazlıkların çözümünde politik uzlaşı ve ortaklığın önemi,
Rus ulusal güvenliğinin garanti zemini olarak tanımlamıştır.
67
Rusya’nın Orta Asya ve BDT Politikaları Kapsamında Bölgesel Güç Dengelerinin Değişimi
Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) coğrafi na gelen rejim değişikliklerinin birçoğunda ülkeler,
sınırlar çerçevesinde 22 milyon kilometrekarelik demokratik yöntemlerden uzak bir yönetim sistemi-
yüzölçümü ile Sovyetler Birliği döneminin yaklaşık ni benimsemektedir (Sharafutdinova, 2006).
% 99’luk bir toprak kısmına karşılık gelmektedir.
1992 yılında Moskova Uluslararası İlişkiler Devlet
Enstitüsü tarafından yapılan bir çalışmada, Bağım- BDT’nin Kurucu Antlaşmaları
sız Devletler Topluluğu’nun temel dinamikleri şu Yapılan tahminlere göre dünya enerji kaynak-
şekilde sıralanmıştır: Çok taraflı antlaşmaların koor- larının yaklaşık dörtte biri, sanayi potansiyelinin
dinasyonu, ekonomik işlemler ve ortak pazarın ku- ise %10’u BDT coğrafyasında yer almaktadır.
rulmasına yönelik kurumsal yapıların inşası. BDT BDT’nin kurucu antlaşması, 8 Aralık 1991 tari-
üyeleri arasında ekonomik farklılığın kaldırılması ve hinde Belarus’un Minsk kentinde; Ukrayna, Rusya
iki taraflı işbirliklerinin geliştirilmesi, üzerinde duru- Federasyonu ve Belarus Devlet Başkanları tarafın-
lan bir diğer konudur. Bu çerçeveden bakıldığında dan imzalanmıştır. Öte yandan kurucu antlaşma-
BDT içerisinde, ekonomik entegrasyonun tam ola- nın 7. maddesi çerçevesinde taraflar; ortak koor-
rak gerçekleştirilemediği ortaya çıkmaktadır. Belarus dinasyon kurumları aracılığıyla ve eşit şartlarda
ve Kazakistan’ın Rusya ile ekonomik ilişkilerinin gerçekleştirilecek müşterek faaliyet alanına, aşağıda
geliştiği gözlenirken diğer ülkelerin Avrupa ve ABD yazılı konuların dâhil olduğunu kabul etmektedir:
yanlısı bir ekonomik yol izledikleri görülmektedir i. Dış politika faaliyetlerinin koordinasyonu;
(Jayashekar, 1993). Orta Asya ülkeleri için finansal ii. Ortak ekonomik alan ile ortak Avrupa ve
destek kritik bir önem taşımaktadır. Özellikle, Kır- Avrasya pazarlarının oluşumu ve gelişimi,
gızistan ve Tacikistan Cumhuriyetleri, söz konusu gümrük politikası konuları;
finansal yardıma ihtiyacı olan devletlerin başında
iii. Ulaştırma sistemlerinin geliştirilmesi;
gelmektedir. Çok taraflı kurumlar çerçevesinde ge-
lişen bölgesel işbirliğinin, Orta Asya Cumhuriyet- iv. Çevrenin korunması, uluslararası çevre gü-
lerinin ulusal politikalarına pozitif ve negatif katkı venliği sisteminin oluşturulması, göç politi-
yaptığı durumlar bulunmaktadır (Pomfret, 2010). kası ile ilgili konular,
Öte yandan siyasi açıdan analiz edildiğinde, kurucu v. Organize suçlarla mücadele (Hüseynov, 2003).
Sovyet coğrafyası üzerinde yer alan ülkelerde meyda-
BDT ORGANLARI
Parlamentolar
arası Asamble
İş Birliği Ekonomik
Komiteleri Konsey
Savunma Dışişleri
Bakanları Bakanları
Konseyi Konseyi
Devlet
Başkanları
Konseyi
Devletler Arası İcra
İstatistik Komitesi
Komitesi
Sınır Muhafız
Devletler Arası Komutanları
Banka Konseyi
Antiterör
Merkezi
Şekil 3.1 BDT’nin başlıca organları; Devlet Başkanları Konseyi (DBK), Hükümet Başkanları Konseyi (HBK),
Parlamentolararası Asamble, Ekonomik Mahkeme, Dışişleri Bakanları Konseyi, Savunma Bakanları Konseyi ve Sınır
Korumaları Komutanları Konseyidir. Ayrıca yaklaşık 70 adet yan ve koordinasyon kuruluşu faaliyet göstermektedir.
Yürütme, idari ve eş güdüm alanlarında sürekli olarak faaliyet gösteren organ BDT Yürütme Komitesidir.
68
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
BDT’nin 1991’de ortaya çıkmasından bu yana, 22 Haziran 2000’de yeniden oluşturulan Rusya
örgüte üye ülkeler arasındaki ilişkilerin geliştiril- Federasyonu Dış Politika Konsepti’nde de 1993’te
mesine yönelik olarak yapılan 2800 antlaşmanın yayınlanan ilk konseptte olduğu gibi “bölgesel ön-
ancak % 10’u uygulanabilmiş durumdadır. Gü- celiklere” büyük önem verilmiştir. Yayınlanan bu
nümüze kadar BDT tüzüğü bile tüm üye ülkeler son belgede de Rusya Federasyonu dışında yaşa-
tarafından onaylanmamış ve buna ek olarak Rusya yan “soydaşlar” ile ilişkilere özel bir önem atfedil-
ile sorun yaşayan Gürcistan, Ukrayna, Azerbaycan miş, Rusya Federasyonu dış politikasının öncelikli
ve Moldova, BDT karşıtı bir tutum sergilemişlerdir sahası olarak BDT üyesi ülkelerle olan ikili ve çok
(Saraç, 2008: 65). BDT örgütünün kurumsal ya- taraflı ilişkilerin ülkenin milli güvenlik ihtiyaçları
pısı iki asli organ üzerine kurulmuştur. Buna göre, ile uyum içerisinde olması gerektiği belirtilmiştir.
birinci karar alma mekanizması Devlet Başkanları Nitekim bu hususu Putin’in açıklamalarında da
Konseyi, ikinci tüzel kişilik ise Hükümet Başkanla- görmek mümkündür. Başkan Putin, BDT lider-
rı Konseyidir. Topluluk, 1993’te bünyesine Dışişle-
lerinin Soçi’deki gayriresmî toplantısında yap-
ri Bakanları Konseyi, Savunma Bakanları Konseyi,
mış olduğu açıklamada “Rus Dış Politikası”nda
Parlamentolararası Meclis ve İktisat Mahkemesini
bir numaralı öncelik BDT’ye verilmiştir” demiş-
dâhil etmiştir. Topluluk, 15 Mayıs 1992’de im-
tir. Diğer yandan 10 Ocak 2000’de yayınlanan
zalanan ancak 1994’te yürürlüğe giren Taşkent
Antlaşması’nda ise ortak güvenlik unsurunu ön Rusya Federasyonu Milli Güvenlik Konsepti’nde
plana çıkarmıştır. Bu antlaşmaya göre üye devletler “BDT içerisindeki bütünleşmenin zayıflaması”
arasındaki sorunların barışçıl çözümü kararı alın- Rusya’nın milli güvenliğine yönelik en önem-
mış, ayrıca BDT’ye dâhil olan herhangi bir devlete li tehditler arasında gösterilerek Rusya’nın BDT
karşı oluşacak askerî bir ittifaka topluluk üyesi ül- ile olan ilişkilerine verdiği önem vurgulanmıştır.
kelerin katılamayacağı belirtilmiştir (Şeker, 2011). Rusya Federasyonu’nun BDT içerisinde son dö-
BDT her ne kadar Baltıklar dışındaki eski nemlerde büyük önem verdiği hususların başında,
Sovyet Cumhuriyetleri tarafından kurulmuşsa da BDT ülkelerinde Rusça dilinin yaygın olarak kul-
bu topluluğun kurulmasında ve bir kimlik ka- lanılmasının sağlanması stratejisi ile bu ülkelerde
zanmasında Rusya başat rol üstlenmiştir. Rusya Rusça diline bir resmî kimlik kazandırma çabaları
Federasyonu’nun milli güvenliğini ve dış politika- gelmektedir. Bu statü girişimlerine bir kurumsal
sını düzenleyen konseptlere bakıldığında bu husus yapı olarak BDT’nin kendisinden başlanılmıştır.
daha iyi anlaşılmaktadır. 23 Nisan 1993’te yayınla- Rusya Federasyonu’nun önerisi ile bütün üye ül-
nan Rusya Federasyonu Dış Politika Konsepti’nde, kelerin Rusça’yı kullanabilirlik oranı göz önüne
Rusya’nın eski Sovyet alanına yönelik amaçları: alınarak Rusça, BDT’nin resmî dili olarak kabul
• Yeni bağımsız ülkelerle siyasi, ekonomik ve edilmiştir.
askerî işbirliğini BDT çerçevesinde ve ikili Rusya, eski Sovyet Cumhuriyetlerinde Rus
ilişkiler bazında derinleştirmek, dilinin yaygın olarak kullanılması ve Rusça’ya
• BDT altyapısını güçlendirmek, Kırgızistan’da olduğu gibi resmî dil (devlet dili sta-
• Bütün yeni bağımsız devletlerde Rus vatan- tüsünden farklıdır) statüsünün verilmesi için çaba
daşlarının haklarının korunması, harcamaktadır. Ancak, bütün bu çabalara rağmen
eski BDT ülkelerine bakıldığı vakit, bu ülkeler-
• BDT barış gücünün oluşturulması olarak
ifade edilmiştir. den sadece Beyaz Rusyada, Rusça’ya Belarusçanın
yanında “devlet dili” statüsü verildiği görülecektir.
Bunun yanında Kırgızistan, Moldova, Tacikistan,
Sovyetler Birliği’nde baskın unsur olan Türkmenistan ve Kazakistan (1995 Anayasasında)
Rusya, aynı rolünü BDT içerisinde de Rusça’ya resmî olarak “iletişim dili” statüsü verir-
sürdürmüştür. Eski Sovyet Cumhuriyetle- ken Kırgızistan Mayıs 2000’de Rusça’ya “resmî dil”
ri daha gevşek bağlarla bu topluluk içeri- statüsü sağlamıştır. Aslında, eski BDT ülkelerinin
sinde yer alsalar da, BDT, Rusya’nın yakın birçoğunda Rusça’ya iletişim dili statüsünün veril-
çevresindeki hegemonyasını sürdürmesi mesi Rusya açısından bir başarı sayılabilir (Oğan,
için en önemli araç durumunda olmuştur. 2006: 2011).
69
Rusya’nın Orta Asya ve BDT Politikaları Kapsamında Bölgesel Güç Dengelerinin Değişimi
Öğrenme Çıktısı
2 BDT’nin kurucu esaslarını ve organlarını tanımlayabilme
70
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
politika hedeflerini belirlerken SSCB dönemindeki Orta Asya ülkeleri ile geliştirmekte olduğu petrol
coğrafi savunma-ekonomik öncelikleri göz önünde ve gaz endeksli enerji ilişkileri temelini, Rusya’nın
bulundurmuştur. Kafkaslar ve Karadeniz’de “Erme- tarihsel dış politika açılımı olan hâkimiyet teorisin-
nistan-Gürcistan-Azerbaycan” üçlüsü ile, Orta Asya de bulmaktadır. Son zamanlarda Orta Asya ülkele-
kapısının açık tutulmasına özel dikkat gösterilmiş- rinin gerek Batı ile olan enerji ilişkilerinde gerekse
tir. Türkmenistan’ın, tarafsızlık politikasındaki ıs- diğer ülkelerle olan petrol ve gaz ticaretlerinde,
rarı dikkate alınarak “Kazakistan-Özbekistan-Kır- Rusya sürecin doğrudan içerisinde olmak çabası
gızistan-Tacikistan” dörtlüsü, Orta Asya’daki yeni içerisindedir. Söz konusu çaba, Orta Asya ülkele-
cumhuriyetlerle dostane ilişkilerin yeniden koordi- rinin gerçekleştirmiş olduğu petrol ve gaza dayalı
ne edilmesi planlanmıştır. Orta Asya sektörü, fosil enerji anlaşmalarına da yansımaktadır.
enerji (gaz/petrol) kaynaklarına sahip olmasına rağ-
men, boru hatlarının kontrolü ve dünya pazarlarına
açılımları Rusya boru hatları vasıtası ile “doğrudan Bölgede Yabancı Sermaye Yatırımları
bağımlı” bir “kapalılık” avantajını gündeme getir- Gelişmekte olan ülkelerde doğrudan yabancı
miştir. Orta Asya devletleri, gaz ve petrollerini, Rus- sermaye yatırımları tarihsel süreçte 1980’li yıllarda
ya boru hatları ile dünya pazarına sunabilirlerdi. düşüş yaşamasına rağmen, 2003 yılı ile birlikte ge-
lişmiş ülkelerde azalan yatırımlarla birlikte, tekrar
yükselişe geçmiştir. Bu atılım, Orta Asya ülkelerin-
Rusya - Orta Asya Petrol ve Gaz de % 33 oranında gerçekleşmiştir. Bölgede gerçek-
Bağımsız Devletler Topluluğu’nun 8 Ara- leşen doğrudan yabancı yatırımlar, maden sahaları
lık 1991’de kuruluşu, bu yeni bağımsız ülkeleri ve enerji kaynakları üzerinde yoğunlaşmaktadır.
‘petrol’e endeksli Sovyet modeline’ entegre etmek Öte yandan BDT üyesi Orta Asya ülkeleri, toprak-
amacıyla gerçekleşmiştir. Buna benzer bir şekilde larında yapılacak doğrudan sermaye yatırımlarını
Rusya, Kolektif Güvenlik Antlaşması çerçevesinde arttırmak amacıyla, yatırımcı ülkelere çeşitli kolay-
Mayıs 1992’de atılan imzalarla birlikte, bölge ülke- laştırıcı imkânlar sunan anlaşmalar önermektedir.
lerini güvenlik eksenli bir halkada bir arada tutmak Orta Asya ülkelerinin hemen hepsinde tüketim
istemektedir. Öte yandan Rusya, Orta Asya ülkele- mallarına yönelik büyük bir üretim talebi bulun-
ri üzerindeki siyasal çıkarlarını ekonomik verilerle maktadır. Söz konusu ülkeler, bu talebi karşılayacak
destekleme çabası içerisindeyken söz konusu ülke- nitelikteki yatırımlara öncelik tanımakta, ülkelerin-
lerin bağımsızlıklarını Moskova’ya karşı muhafa- de üretimi ve istihdamı sağlayacak fabrikaların ku-
za çabası bulunmaktadır (Park, 2004). Rusya’nın rulmasına önem vermektedir (Karaköy, 2006: 147).
2. Moldova
3. Ukrayna
4. Rusya
5. Ermenistan
Belarus 6. Azerbeycan
Moldova
Ukrayna Rusya n
7. Türkmenistan
8. Özbekistan
Kazakistan
k
ki
Ermenistan
it 9. Kazakistan
Azerbeycan
Özbekistan 10. Kırgızistan
T
Türkmenistan Kırgızistan
n
Tacikistan 11. Tacikistan
71
Rusya’nın Orta Asya ve BDT Politikaları Kapsamında Bölgesel Güç Dengelerinin Değişimi
Rusya, BDT ülkeleri içinde ulus devlet olma KGAÖ’nün öncelikli faaliyet alanı Orta Asya böl-
süreçleri ile ekonomik/siyasal/askerî yapılanma- gesidir. Bölgedeki ABD askerî varlığından rahatsız
larındaki zafiyet ve çalkantıları dikkate alarak bu olan Rusya, KGAÖ çerçevesinde Orta Asya’daki
devletlerin ABD-AB ikilisi ile Çin’in kontrolü al- askerî nüfuzunu artırmayı hedeflemektedir.
tına girme tehlikesini, ulusal güvenliğine karşı bir
tehdit olarak yorumlamıştır. BDT’nin kurumsal
etkinliğinin beklentilerin gerisinde kalması nede- Güvenlik anlamında BDT ülkelerinin
ni ile Kremlin’in bu defa alternatif kurumsallaş- NATO muadili olan örgütlerinin adı Ko-
ma yolları için çaba sarf ettiği görülmektedir. Bu lektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’dür
bağlamda Rus siyasal elitinin Avrasya Ekonomik (KGAÖ veya Collective Security Treaty
Bölgesi, Rusya-Belarus Birliği, Rusya-Belarus-Uk- Organization: CSTO). 7 Ekim 2002’de
rayna-Kazakistan Büyük Dörtlüsü gibi yeni işbir- Belarus, Ermenistan, Kazakistan, Kırgı-
liği modelleri kapsamında bölgesel üstünlüğünü zistan, RF ve Tacikistan Devlet Başkanla-
muhafaza gayretlerini sürdürmek istemektedir. rının katılımı ile kurulmuştur. Diğer adı
ile “Taşkent Antlaşması” olarak da bilinen
örgüt, 23 Haziran 2006’da Özbekistan’ın
BDT Örgütünün Kolektif Savunma ve da katılmasıyla yedi ülkeden oluşan bir
Güvenlik Boyutu güvenlik örgütüne dönüşmüştür.
Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından ku-
rulan Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) alanın- Rusya için BDT, eski SSCB topraklarında yeni-
da dış tehditlere karşı güvenliği sağlamak amacıyla, den liderlik rolü oynamasında askerî güvenlik, eko-
15 Mayıs 1992’de Ermenistan, Kazakistan, Kırgızis- nomi ve işbirliği düzleminde önem taşımaktadır. Bu
tan, Rusya Federasyonu, Tacikistan ve Özbekistan bağlamda, “Orta Asya”, “Belarus ve Ukrayna” vaz-
arasında Kolektif Güvenlik Anlaşması (KGA) imza- geçilmezlik unsuru taşırken komünizmin çöküşü-
lanmıştır. 1993 yılı içerisinde Gürcistan, Azerbaycan nün ardından oluşan “kimlik bunalımının” yarattığı
ve Beyaz Rusya da bu anlaşmaya katılmıştır. KGA, sorunların da etnik, coğrafi, ekonomik faktörler ile
bir üye devletin toprak bütünlüğüne ve egemenliği- desteklenmesi yoluyla, siyasal istikrarın ve sınırların
ne karşı bir tehdit oluştuğu zaman, KGA çerçevesin- güvenliğinin yeniden Rus varlığı ile desteklenme-
de acil görüşmeler mekanizmasının çalıştırılmasını, si hedeflenmiştir. Rusya bu çerçevede, Kazakistan
bir üye devlete karşı saldırı gerçekleştiği zaman ise Baykonur Hava Üssü başta olmak üzere 7 önemli
askeri yardım dâhil gerekli desteğin sağlanmasını askerî üsteki faaliyetlerini devam hakkını muhafaza
öngörmektedir. 1990’lı yıllarda KGA, üye ülkelerin etmiştir. Kırgızistan’da ABD’nin Manas’ta askerî üs
güvenliklerini sağlamaktan uzak kalmış, her şeyden edinme çabası, Moskova’yı endişelendirmiştir. Rus-
önce eski Sovyet alanında Rus askerî etkinliğini sür- ya, 999 Kant Hava Üssü başta olmak üzere, radar
dürme aracı görevini görmüştür. 1990 sonlarında ve istihbarat dinleme tesislerindeki hava ulaştırma ve
Rusya Kafkasya’da askerî varlıklarını azaltmaya baş- savunma birliklerini yeniden takviye etmiştir.
lamıştır. Rusya Gürcistan’daki üslerini kapatma nok- Rusya, BDT içinde, Batı’da NATO ve ABD
tasına gelince bölgede müttefiki olarak düşündüğü askerî güç yapısına karşı bir ileri savunma hattı elde
Ermenistan’da askerî varlığını artırmaya başlamıştır. etmek imkânına sahip olmuştur. İkinci stratejik
Rusya, güney kanattaki gelişmeleri kendi gü- avantaj ise Orta Asya bölgesindeki radar-uydu iz-
venliği ve karşı dengenin ana garantisi olan Rus or- leme istasyonları ile ABD ve Çin’in Diego Garcia
dularının varlığının devamı olarak yorumlamıştır. Adası-Hindistan-Pakistan-Basra Körfezi-İran-Hint
Rusya bu bağlamda bölgedeki askerî gücünü tak- Okyanusu eksenindeki tüm askerî faaliyetleri hak-
viyeli olarak modernize ederken Ermenistan ile ya- kında istihbarat ve erken uyarı hattını kendi kont-
kın bir savunma ittifakı kurmayı tercih etmiştir. Bu rolü altına almıştır. Rusya’nın BDT ile güvenlik
bağlamda, 1999 yılının sonuna gelindiğinde anlaş- alanındaki üçüncü önemli kazancı, Doğu Avrupa
madan üç ülke eksilmiştir: Azerbaycan, Gürcistan ve Orta Doğu silah pazarını kaybetmesi ile oluşan
ve Özbekistan. BDT alanında Rusya’nın üye oldu- kritik açığın kapatılması imkânının sağlanmasıdır.
ğu diğer teşkilatlarda da olduğu gibi, KGAÖ tama- BDT ülkeleri, Rus silah sanayinin birinci derecede
men Rusya’nın etkisinde bulunmaktadır. Kısacası önemli pazarı olmak durumunu korumaktadır. Rus-
Rusya, KGAÖ’nün NATO’ya denk bir bölgesel ya, hem kendi silah sanayinin devamını sağlamakta
güvenlik örgütü olarak tanınmasını istemektedir. hem de NATO-ABD-Çin’in bu ülkelere silah satışı
Son dönemde, KGAÖ yetkililerinin belirttiği gibi, ile nüfuz alanı elde etmelerini önlemektedir.
72
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
Rusya, BDT içindeki askerî varlığını, Tacikistan tekim 1992’de Tacikistan iç savaşı esnasında ortaya
topraklarında konuşlu bulunan 10 önemli askerî üs çıkan kargaşa ortamının bertaraf edilip çözüme ka-
ile takviye etmiştir. Afganistan sınırındaki Rus Moto- vuşmasında Rus askeri önemli rol üstlenmiştir. 1993
rize Birlikleri bölgeden terörist sızmaların önlenmesi yılında BDT’nin dış hudutlarının korunması amacı
amacı ile özel askerî birlikler ile donatılmıştır. Rusya ile Orta Asya Cumhuriyetleri, Rusya ile ortaklık ant-
Tacikistan’da Nurek askerî üssünün yanı sıra, elektro- laşması imzalamıştır. Tacikistan, 1993 Antlaşması ile
nik harp, uzay uydu izleme istasyonları, yüksek irtifa Ortak Askerî Müdahale Gücü oluşturmuştur. 2000
arama-tarama radarları, elektrooptik keşif istihbarat, tarihindeki Minsk Antlaşması, üye devletler arasın-
lojistik destek taburları ile stratejik bir avantaj elde daki askeri güvenlik ve savunma boyutunun derin-
etmiştir. Rusya, bu doğrultuda BDT içindeki üye leştirilmesini ve işbirliğinin kurumsal çerçevesinin
devletler arasında ortaya çıkan anlaşmazlıkların çö- güçlendirilmesini amaçlamıştır. Ancak, Özbekistan
zümünde de önemli kazanımlar elde etmiştir. 1992 ve Türkmenistan bu askeri işbirliği çemberinin dışın-
Taşkent Antlaşması bu yoldaki ciddi bir adımdır. Ni- da kalmayı tercih etmişlerdir.
Öğrenme Çıktısı
3 Rusya’nın BDT güvenlik politikalarının coğrafyasına yönelik stratejik esaslarını
açıklayabilme
73
Rusya’nın Orta Asya ve BDT Politikaları Kapsamında Bölgesel Güç Dengelerinin Değişimi
74
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
dan Avrasya coğrafyasında egemenliklerini kazanan Antlaşması imzalamıştır. Avrasya coğrafyasına şekil
Ukrayna, Gürcistan, Azerbaycan, Belarus, Moldo- veren SSCB’nin dağılması aynı zamanda Sovyet
va, Litvanya, Letonya, Estonya, Kazakistan, Kırgı- değerlerinin yıkılması ve farklı ulusları birbirinden
zistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan’da ayıran milliyetçilik sınırlarının da ortadan kalk-
etnik milliyetçilik yükselen siyasal çatışma unsu- ması anlamına gelmiştir. Çeçenistan, Afganistan
ru hâline gelmiştir. Bölgedeki sorunlar, Rusya’nın ve Tacikistan’daki silahlı çatışmalar ile eski Sovyet
Avrasya coğrafyasında yeni bir İslami terör dalgası peyklerinde oluşan Müslüman hareketleri, pek çok
ile çevrelendiği varsayımını ön plana çıkarmıştır. Rus tarafından Rusya’nın istikrarına ve özellikle
Ancak Rusya çok geçmeden Kazakistan, Tacikis- egemen bir Hıristiyan devlet olarak varlığına karşı
tan, Özbekistan ve Ermenistan ile Ortak Güvenlik büyük birer tehdit olarak görülmektedir.
Öğrenme Çıktısı
4 Avrasya Ekonomik Topluluğu’nun (AET) kuruluş amacını açıklayabilme
75
Rusya’nın Orta Asya ve BDT Politikaları Kapsamında Bölgesel Güç Dengelerinin Değişimi
2008 küresel ekonomik krizi, 2011 Japonya tir. Öte yandan, ABD’nin NATO İttifakını Doğu
depremi, Orta Doğu’da Tunus ve Mısır’da başlayan Avrupa, Karadeniz ve Kafkasya coğrafyasında ge-
demokratikleşme ve totaliter liderleri iktidardan nişletme girişimleri, bu endişeleri siyasal rekabete
uzaklaştırma yolundaki devrim Libya’da 41 yıldır sürüklemiştir. Bu bağlamda, özellikle renkli dev-
iktidardaki Kaddafi rejimin devrilmesi ülkede iç rimlerin 2003 yılından itibaren Gürcistan, Uk-
savaşa dönüşürken NATO’nun silahlı müdahalesi rayna ve Kırgızistan’da güçlenmesi, Rusya’nın sert
yeni tartışmalara yol açmıştır. tepkilerine yol açmıştır.
Avrupa Birliği’nin Orta Asya politikaları uzun ABD’nin sahip olduğu askerî, ekonomik, siyasal
yıllar boyunca, coğrafi uzaklığın getirdiği birtakım ve teknolojik yetenekleri dikkate alınarak uluslara-
zorluklardan dolayı reaktif konumda seyretmiştir. rası sistemde Tek Hegemonik Güç olduğu hipotezi,
Ancak özellikle enerji alanında AB’nin Rusya’ya yeni bir değişim paradigmasının temelini oluş-
olan bağımlılık durumu, Birliği Orta Asya ülkele- turmuştur. Bu görüşün gerekçeleri olarak Beyaz
ri ile olan ilişkilerde proaktif bir politika izlemeye Saray’ın geçen 20 yıl zarfındaki kazanımları tartı-
sevk etmiştir (Kavalski, 2007). şılmıştır. Buna göre, SSCB’nin Kızıl Ordusunun
BDT yetkilileri AGİT ile bölgedeki güvenlik Doğu Almanya ve Avrupa topraklarından Rusya
sorunları ve seçimleri izleme konusundaki çalış- hudutlarına geri çekilmesi ile başlayan değişim,
malarda işbirliğinin arttırılması gerektiğini vur- uluslararası sistemde yeni bir güç boşluğunun mey-
gulamaktadır. Temmuz 2010’da yapılan AGİT dana gelmesine yol açmıştır. Buna mukabil, Was-
toplantısında konuşan BDT Sekreteri Lebedev, hington savunma bütçesini 550 milyar dolara yük-
Orta Asya’daki güvenlik sorunlarının çözümünde selterek 1991 Körfez Savaşı’nda elde ettiği başarı
AGİT’in BDT için mutlak bir gözlemci ve işbirliği sonrasında Orta Doğu’da askerî gücünü takviye
aktörü olduğunu ifade etmiştir. Öte yandan BDT etmiştir. ABD, Arap sokağında Libya-Mısır-Tu-
coğrafyasındaki demokratik gelişimi sürdürülebilir nus-Suriye krizlerine doğrudan müdahale etmiştir.
bir çizgide seyrettirmek için AGİT’in rolü, sıklıkla Bush yönetimi, 11 Eylül terör saldırıları sonrasında
atıf yapılan önemli bir unsurdur (Crozier, 2010). Afganistan’da Taliban ve El Kaide örgütlerine karşı
Öte yandan Rusya Federasyonu için G-8’ler borç terörle mücadelesini başlatmış ve Obama yöneti-
alma ve borç ödeme platformu olmuştur. Böylece mi, Bin Ladin’i Pakistan topraklarına düzenlediği
RF’nin kapitalist ekonomik sistemle bütünleşmesi- harekât ile öldürmüştür. Öte yandan ABD, terörle
ne katkıda bulunulmuştur. mücadele politikası kapsamında ilk kez Kafkaslar
ve Orta Asya’da askerî güç konuşlandırmıştır. Was-
hington, bölgede Taliban ve El Kaide terör örgüt-
ABD’nin Hegemonik Oyuncu Olarak lerinin güçlenmesi tehdidinin, Rusya ve Çin’in dış
Rusya’ya Meydan Okuması politikaları ve hayati çıkarlarına aykırı olduğuna iki
Soğuk Savaş süresince ABD ve SSCB arasında ülkeyi ikna etmiştir.
devam eden iki kutuplu denge sona ermiştir. Ame- Sovyetler Birliği’nin dağılması üzerine ABD
rikan dış politika kuramcıları Rusya’nın yeniden başlangıçta, tüm diplomatik ve askerî müzakere
eski gücünü elde edip Orta Asya ve eski Slav coğ- ağırlığını, nükleer silahların tek elde toplanması-
rafyasını oluşturan Doğu Avrupa’da nüfuz elde et- na verirken Orta Asya Devletlerinin de demokra-
mesini önlemek amacıyla, Baltık Cumhuriyetleri, si, insan hakları ve piyasa ekonomisi gibi konula-
Ukrayna ve Belarus’un, Kremlin’in çekim gücün- ra öncelik vermesini istemiştir. 1993-1995 yılları
den önce izole edilip müteakiben koparılması amaç arasında Rusya’nın Orta Asya’da etkisini artırma
edinilmiştir. ABD benzeri yaklaşımını, Karadeniz- girişimlerine ses çıkarmayan Amerikan yönetimi,
Kafkaslar bölgesine de taşımak için, bu ülkelere 1995 yılından sonra, bölgede faaliyet gösteren
ekonomik yardımın yanı sıra demokratikleşme ha- Amerikan petrol şirketlerinin ticari faaliyetlerinin
reketlerinde de destek verirken güvenlik boyutun- Rusya tarafından engellenmesi üzerine, 1997 yı-
da NATO örgütsel temel çatı olarak kullanılmıştır. lında bölge politikasını radikal bir şekilde değiştir-
11 Eylül saldırıları ve Irak’ın işgali sonrasında te- miştir. Bu bağlamda, İran üzerinden geçecek boru
rörle mücadele kapsamında ABD ve NATO askerî hatlarının inşasına engel olan ABD yönetimi, çok
kuvvetlerinin Avrasya coğrafyasında kalıcı şekilde yönlü boru hatları politikasına uygun olarak Ba-
bir statü taşıması, Moskova’yı kuşkuya yöneltmiş- kü-Ceyhan Petrol, Hazar Geçişli Doğal Gaz, Ha-
76
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
zar Boru Hattı Konsorsiyumu ve Kafkas Geçişli landıktan sonra, uluslararası sistemin nasıl bir etki
Boru Hatları projelerine, hem stratejik hem de si- yaratacağı ve uluslararası sistemdeki ABD gücünün
yasi anlamda ciddi destek vermiştir. ABD, Avrupa yeni dünya düzenindeki istikrarın sağlanması için
ekseninde NATO’nun genişlemesine bağlı olarak ne gibi değişiklikler getireceği olmuştur. ABD’nin
Yugoslavya krizinde temel aktör olmuştur. Ayrıca Grand Strategy-Büyük Strateji perspektifi açısın-
buna ek olarak Baltık Denizi-Doğu Avrupa-Bal- dan ele alındığında, gelecekte Rusya ve Ukrayna
kanlar ve Karadeniz’de nüfuz alanı etkisini NATO arasında çıkabilecek bir uyuşmazlığın, Avrasya’da
bayrağı altında genişletip Füze Kalkanı projesini tehlikeli bir potansiyel çatışma tipine dönüşebi-
hayata geçirmiştir. ABD, BDT içinde Ukrayna ve leceği endişesine yer verilmiştir. Ayrıca Avrasya’da
Gürcistan’da demokratik seçimleri destekleyerek, meydana gelebilecek bir çatışmaya Büyük Güçle-
bu ülkelerdeki Kadife Devrimlere destek vermiştir. rin müdahale etme olasılığının kuvvetle muhtemel
ABD petrol şirketleri, Orta Asya ve Hazar enerji olduğu da vurgulanmıştır. Bu bağlamda, ABD’nin
kaynaklarına ortak olma çabalarını güçlendirmiş- tek küresel süper güç olarak statüsünü muhafaza
tir. Afrika ve Pasifik bölgesinde ekonomik ve askerî etmesi, eski Sovyet coğrafyasında meydana gele-
üstünlüğünü takviye etmiştir. bilecek bir çatışmaya müsaade etmemesi gerektiği
Soğuk Savaş sonrasında ABD dış politikası için öne sürülmüştür.
öncelikli sorun, iki kutuplu güçler dengesi parça-
KIRGIZİSTAN
TACİKİSTAN
AB
BDT
ERMENİSTAN KAZAKİSTAN
GÜRCİSTAN TÜRKMENİSTAN
NATO BATI AZERBAYCAN ÖZBEKİSTAN
UKRAYNA ŞİÖ
ABD BELARUS RUSYA ŞANGHAY
MOLDOVA ÇİN İŞBİRLİĞİ
ÖRGÜTÜ
TÜRKİYE TÜRKİYE
ABD
AB
77
Rusya’nın Orta Asya ve BDT Politikaları Kapsamında Bölgesel Güç Dengelerinin Değişimi
tahtası” olduğunu iddia etmiştir. Brzezinski, bu Çin ile özellikle ŞİÖ çerçevesinde ilişkilerin
tarihi fırsatı değerlendirmek için, ABD’nin tek geliştirilmesi bu yeni arayışın bir örneğidir. Rus-
süper güç sıfatı ile bir satranç ustası gibi düşüne- ya, önceki yıllarda ABD ile ters düştüğü zaman-
rek Avrasya’nın tümü ile bütünleşmiş, kapsamlı ve lar AB ile yakınlaşırken AB ile arası bozulduğu
uzun vadeli bir jeostrateji oluşturması ve uygula- zaman da ABD ile yakınlaşmıştır. Ancak, Ukray-
ması gerektiğini ileri sürmüştür. na’daki devrim sırasında ve sonrasında Rusya, hem
Rusya, içine düştüğü siyasal istikrarsızlık ve par- Washington’u hem de Brüksel’i karşısında bul-
çalanma tehlikesinin önüne geçmek isterken Çin, muştur (Kamalov, 2011). ABD’nin Orta Asya’ya
ABD’nin ekonomik, askerî ve siyasal varlığının Av- ilişkin bölgeselleşme çerçevesindeki politikaları,
rasya dengelerini bozacağı endişesi ile Moskova’nın birtakım çelişkileri içerisinde barındırmaktadır.
reformlarını ve Washington ile işbirliğini ciddi ABD’nin bölgeye olan ilgisi 1990’ların ikinci ya-
kaygılar ile izlemeye almıştır. Bu çerçevede Başkan rısından itibaren enerji kaynakları temelinde şe-
Putin 2007 Münih Konferansı sırasındaki Soğuk killenmektedir. Amerikan politika yapıcıları, Orta
Savaş sonrasında öngörülen tek kutuplu dünyayla Asya’yı Amerikan çıkarlarının geniş bir şekilde
ilgili değerlendirmesinde, “...günümüz dünyasında, uygulama alanı olarak görürlerken, bu uygulama-
tek kutuplu dünyanın kabul edilemez olmasının yanı nın bölgesel ikili ilişkilerin geliştirilerek yapılması
sıra, aynı zamanda imkânsız olduğu kanaatindeyim” gerektiğine inanmaktadırlar. (MacFarlane, 2004).
görüşünü dile getirmiştir. Putin’in, “ ...son yıllarda 11 Eylül terör saldırıları Orta Asya ülkelerinin
ABD politikalarındaki tek kutuplu bir dünya yarat- Rusya ile olan ilişkilerinde bir dönüm noktası teş-
ma çabalarını tedirginlikle izliyorum. Bir ülke kendi kil etmektedir. Uluslararası terörizme karşı ABD
kurallarını dünyanın geride kalanına, sanki kendi iç tarafından başlatılan savaş, Orta Asya ülkelerinin
düzeniymiş gibi, kabul ettirmeye çalışırsa huzur ve kendi toprakları çerçevesinde gerçekleşen uyuştu-
istikrar değil, sorunlar yumağı bekleyin. Çağdaş dün- rucu, kara para ve bununla bağlantılı olarak terörle
yada tek efendi fikri mümkün olmadığı gibi, kabul mücadele konularında ABD ile başlayan işbirliği
edilmez de. ABD, tehlikeli biçimde güç kullanıyor. sürecinin kapısını aralamıştır. Bu durumdan bir
Avrupa’ya füze kalkanı kurarsanız gereken cevabı ve- hayli rahatsız olan Rusya, bölge ülkeleriyle gü-
ririz...” açıklaması, geleneksel diplomatik tanımla- venlik alanındaki ilişkilerini derinleştirmek adına
malar dışındaki en dikkat çekici radikal eleştiri ola- Putin döneminde proaktif bir politika izlemeye
rak ön plana çıkmıştır. “NATO’nun genişlemesinin başlamıştır (Kimura, 2005).
barışın korunmasına katkı sağlamadığını’’ vurgula- Öte yandan Orta Asya Cumhuriyetleri Soğuk
yan Putin, “dünyada tek bir güç olmasının faydalı Savaş’ın sona ermesiyle birlikte, bölgedeki iki
olmadığını, tek bir ülkenin tek başına hareket etme- önemli aktör olan Rusya ve ABD’nin etkisinden
sinin dünyada her zaman daha fazla acıya neden ol- uzak kalma çabası içerisindedirler. 19. yüzyıldan
duğunu’’ ileri sürmüştür. bu yana Moskova, jeopolitik yönelişi çerçeve-
Başlangıçta ABD dış politikası Rusya ve Çin sinde başta Kazakistan olmak üzere Orta Asya
ile ortaklığa ve Bush Doktrini çerçevesinde terör- bölgesini nüfuz alanı olarak değerlendirmekte-
le savaş denklemine oturtulmuştur. ABD’nin Ta- dir. Rusya’nın bölgeye ilişkin stratejik yönelişini
liban ve El Kaide terör örgütleri ile mücadelesi bu ekonomik konulardan öte güvenlik çerçevesinde
bağlamda destek bulmuştur. Ancak, harekât son- anlamlandırmak gerekmektedir (Thomas, 2010).
rasında ABD askerlerinin NATO kuvvetleri ile Batılı uluslararası örgütlerin eski Sovyet coğraf-
birlikte Afganistan ve Orta Asya’da konuşlanması yasındaki ülkelerle bütünleşme politikası güt-
ve geri çekilmemesi, ABD’nin kurmaya çalıştığı meleri, Putin Rusya’sını rahatsız eden, bir yayıl-
Füze Kalkanı projesindeki adımlarından çıkan macılık alanı olarak algılanmıştır. Putin, Münih
sonuca bakıldığında, Beyaz Saray’ın Avrasya Gizli Konferansı’nda endişelerini dile getirirken Uk-
Ajandası olduğu, enerji kaynaklarını kontrol et- rayna ve Gürcistan’ın NATO üyeliklerinin gele-
meyi planladığı gerekçesi ile Moskova ve Pekin’in cekte savaş nedeni olabileceğini vurgulamıştır. Bu
sert tepkisi ile karşılaşmıştır. Bu gelişme, Rusya ve varsayım, 2008 Rusya-Gürcistan savaşında, ABD
Çin arasında Soğuk Savaş sonrasında ABD karşı- ve NATO’nun Rusya ile, Karadeniz ve Kafkasları
sında yeni bir ittifak cephesi oluşturma eğilimleri- kapsayan bir çatışmanın kritik eşiğine sürüklene-
ni güçlendirmiştir. bileceğini de ortaya koymuştur.
78
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
79
Rusya’nın Orta Asya ve BDT Politikaları Kapsamında Bölgesel Güç Dengelerinin Değişimi
Kaynak: TÜİK
80
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
2003 yılında iki ülke arasındaki ticaret hacmi 7 milyar $ seviyesine yükselirken Türkiye aleyhine 4 mil-
yar dolarlık bir açık meydana gelmiştir. 2008 yılına kadar artan ticaret hacmi, aynı yıl 38 milyar seviyesine
ulaşmıştır. Ancak 2008 yılında Türkiye aleyhine olan açık, 25 milyar dolara yükselmiştir. 2008 yılında 38
milyar dolarlık seviyeye ulaşan ticaret hacmi, 2009 yılında 22,6 milyar dolar seviyesine gerilemiştir. Küresel
krizin etkilerinin azalmasıyla beraber iki ülke arasındaki ticaret hacmi tekrar yükselen bir eğilim yakala-
mıştır. 2010 yılında ticaret hacmi 26 milyar dolar seviyesine yükselmiştir. Fakat ticaret hacminde Türkiye
aleyhine olan ticaret açığı 17 milyar seviyesine ulaşmıştır.
Kaynak: TÜİK
2011 yılı verilerine göre de Rusya, Türkiye dış lenen Küresel Politika Forumu’na katılan Cumhur-
ticaretinde, Türkiye’nin ihracat yaptığı ülkeler başkanı Abdullah Gül yaptığı açıklamada, Rusya ile
arasında 5’inci, ithalat yaptığı ülkeler arasında ise yapılan ticaret hacminde önümüzdeki 5 yıl için he-
1’inci sırada yer almaktadır. 2011 yılında tekrar defin 100 milyar dolar olduğunu belirtmiştir (Mu-
30 milyar seviyesine çıkan ikili ticaret hacminde rat, 2011). Bir diğer açıdan bakıldığında ise yükse-
yine Türkiye aleyhine 18 milyar dolarlık bir açık len bir eğilim kazanan iki ülke ticari ve ekonomik
olmuştur. 2011 yılında Türkiye’nin Rusya’dan ilişkileri, politik, stratejik ve kültürel ilişkilerin ge-
yaptığı 23,952 milyon dolarlık ithalatın, 16,832 lişmesi açısından önemli rol oynamaktadır. Yapılan
milyon dolarlık kısmını mineral yakıtlar, mineral enerji anlaşmalarının yanında ilişkilerin ekonomik
yağlar oluşturmaktadır. Rusya’dan yapılan ener- ortaklığın ötesinde stratejik ortaklık boyutuna ta-
ji ithalatının Türkiye için doğurduğu en önemli şınması isteği Rusya tarafından 1 Mart tezkeresin-
problem, enerji alanında Rusya’ya bağımlı hâle den sonra gerçekleşmiştir. Zira 1 Mart tezkeresin-
gelmesidir. Bugünkü rakamlar üzerinden bakar- den sonra Ankara, Moskova’nın gözünde Batı’dan
sak Türkiye, enerji ihtiyacının %70’i dışarıdan bağımsız dış politika izleyebilen bir aktör olmuştur.
karşılamakta, bunun %65’ini Rusya’dan almak-
16 Nisan 2011’de Türkiye ile Rusya arasındaki
tadır. Mavi Akım Projesi kapsamında yapılan an-
Vize Muafiyeti ve Geri Kabul Anlaşması’nın yürür-
laşmaya göre, Türkiye %65 oranında Rusya’dan
ithal ettiği doğalgazı kullansa da kullanmasa da lüğe girmesiyle, Rusya ile süreli ziyaretlerde vizeler
25 yıl süreyle para ödemekte, aldığı gazı ihracatçı karşılıklı olarak kaldırılmıştır. Vizelerin kalkmasıyla
ülkelerin izni olmadan üçüncü bir ülkeye ihraç özellikle iki ülke arasındaki en önemli ticari ilişki-
edememekte ve tesis yetersizliklerinden dolayı lerden biri olan turizm alanının daha fazla hareket-
depolayamamaktır (Caşın, 2012). lenmesi sağlanmıştır. Anlaşma yürürlüğe girdikten
sonra Rusya’dan Türkiye’ye gelen turist sayısında
2011 yılında Rusya Devlet Başkanı Dimitri
%10’luk bir artış kaydedilmiştir.
Medvedev’in onur konuğu olarak Rusya’da düzen-
Tablo 3.3 Türkiye’ye Gelen Rus Turist Sayısı
Yıllar
Kişi Sayısı 2007 2008 2009 2010 2011
Gelen Turist 2.465.336 2.879.278 2.694.733 3.107.043 3.468.214
Kaynak: TÜİK
81
Rusya’nın Orta Asya ve BDT Politikaları Kapsamında Bölgesel Güç Dengelerinin Değişimi
Vize muafiyetinin olası uzun vadeli ve dolaylı sonuçlarından bir diğeri, ikili ilişkilerde göreceli olarak
düşük düzeyde seyreden yönlerinin ivme kazanmasıdır. Bilindiği üzere Türkiye-Rusya ilişkilerinde enerji-
nin hâkim olduğu ticari ilişkiler oldukça önemli bir noktaya ulaşmış olmasına rağmen, ilişkilerin siyasi ve
toplumsal ayakları geliştirilmeye muhtaçtır. Artan ticaret hacmi gibi artan toplumsal ilişkiler de daha fazla
siyasi inisiyatif konusunda Moskova-Ankara hattında itici güç unsuru oluşturabilir (Özdal, 2011).
Görüldüğü üzere, Türkiye-Rusya ilişkilerindeki müspet gelişmelerin, bölgesel anlamda iki ülkenin dip-
lomatik, siyasi, ekonomik düzlemdeki ilişkileri açısından olumlu sonuçlar getirdiği söylenebilir. Bu tespitin
en önemli argümanı, Rus ve Türk toplumlarında gözlemlenen yeni ve dinamik kültürel yakınlaşmanın ta-
raflar arasındaki bürokratik ve siyasal yakınlaşmayı hızlandırmasıdır. Tarihte, birbirlerine rakip ve düşman
olan iki toplum XXI. yüzyılda birbirlerini tanıdıkça daha ortak bir birlikteliğe doğru yol almaktadırlar.
Nitekim, turizm alanında yukarıda belirtilen bu yeni perspektifin yanı sıra tarafların kurmayı planladıkları
Rus ve Türk üniversiteleri ile değişimin daha farklı bir boyuta taşınabileceği düşünülmektedir. Akademik
anlamda Rus ve Türk uzmanların eğitimleri, tarafların bölgede kuracakları yeni ortaklıkların en önemli yol
haritasını teşkil edebileceği değerlendirilmektedir.
dikkat
Avrasya’da Büyük Güçler arasındaki bir sıcak savaşın nükleer silahların yayılması ve Orta Doğu enerji kay-
naklarının kontrolünün el değiştirmesi tehlikesine yol açabileceği unutulmamalıdır (Art, 1991). Sovyet dip-
lomasisi, Doğu Avrupa’nın sosyalist bloktan ayrılıp Batı’ya geçişi sürecinde yeterli askerî güce sahip olmasına
rağmen, bölgeye müdahale etmemiştir. Bir başka ifade ile geçmişte Macaristan veya Çekoslovakya örnekle-
rinde olduğu üzere, bu devletlere karşı askerî kuvvet kullanma veya çatışma yoluna başvurmamış; yaklaşık
500.000 askerini de kendi sınırlarına geri çekmiştir (Wohlforth, 1994-1995). Ancak, 2008 Rusya- Gürcistan
Savaşı, Moskova’nın Avrasya bölgesindeki çıkarları için gereğinde kuvvet kullanma yoluna gidebileceğini ve
bölgesel çıkarları için dondurulmuş çatışmaları; Ukrayna-Moldova-Gürcistan ekseninde harekete geçirebile-
ceği mesajını açıkça ortaya koymuştur.
Öğrenme Çıktısı
5 BDT bölgesinde ABD, Şanghay Örgütü ve Çin’in çıkarlarını ifade edebilme
6 Türkiye’nin bölgeye yönelik politik, ekonomik yaklaşımlarını tartışabilme
82
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
1 Rusya, neo-realist kuram çerçevesinde, Orta Asya ülkeleri ile olan ilişkisinde, tarihsel süreçte yaşadığı
hâkimiyet teorisinden farklı bir tutum benimseme durumunda kalmaktadır. Klasik realist paradigma açısın-
dan bakıldığında Rusya’da ortaya çıkan sorunların, doğrudan devletin yapmış olduğu hamleler ile bağlantılı
olduğu görülürken yeni realistler söz konusu aksaklıkların devletle birlikte uluslararası sistemin yapısal unsur-
larından kaynaklandığını tartışmaktadırlar. Rus dış politikası realist paradigma açısından incelendiğinde, Rus
dış politikasının BDT bölgesine odaklanması ve tekrar nükleer süper güç konumunu sürdürmesi gerektiği
öne sürülmektedir. Liberal paradigmadan bakıldığında ise Rusya’daki dış politika elitlerinin, Atlantik veya
Avrasya merkezli hareket ettiği göze çarpmaktadır. Soğuk Savaş sürecindeki rekabetçi çatışma ortamı yerine,
NATO ve AB gibi kurumlar ile işbirliğini prensip edinen Atlantik Okulu’nun çözüm olabileceğini savunan
Atlantikçiler, uluslararası demokratik değerler ve ekonomik determinizm temelinde hareket etmektedirler.
Rusya, realist çerçevede değerlendirildiğinde ve Batı’nın eski Sovyet coğrafyasındaki artan baskıları sonucun-
da “Near Abroad - Yakın Çevre” doktrinini, sistematik olarak devreye sokmaktadır. Putin’in yakın çevrede tek-
rar etkin olma çabası çerçevesinde, olası yeni başkanlık dönemiyle beraber 2015 yılına kadar ‘Avrasya Birliği’
projesini hayata geçirmeye çalışacağı görülmektedir. Bu durum Avrasya’ya dönüşü içeren realist bir paradigma
değişikliğidir. Avrasyacılık, Orta Asya’da Rusya’nın önemini ve bölgedeki en etkili aktörlerden birisi olma
konumunu devam ettirmek istemesidir. Bu bakımdan bu doktrinde, Rusya’nın hâkimiyet teorisinde yaşadığı
gerilemeye karşı tepki ve ezeli rakip ABD karşıtlığı temel argümanlardır.
2 Rusya, Ukrayna ve Beyaz Rusya ile yeniden kurmayı amaç edindiği “Slav Birliği” ve yeniden bütünleşme
fikrini BDT ile başlatmıştır. BDT’nin kurucu antlaşması, 8 Aralık 1991 tarihinde Belarus’un Minsk kentin-
de, Ukrayna, Rusya Federasyonu ve Belarus Devlet Başkanları tarafından imzalanmıştır. Örgütün müşterek
faaliyet alanları: Dış politika faaliyetlerinin koordinasyonu; ortak ekonomik alan ile ortak Avrupa ve Avrasya
pazarlarının oluşumu ve gelişimi, gümrük politikası konuları; ulaştırma sistemlerinin geliştirilmesi; çevrenin
korunması, uluslararası çevre güvenliği sisteminin oluşturulması, göç politikası ile ilgili konular ve organize
suçlarla mücade olarak belirlenmiştir. BDT örgütünün kurumsal yapısı iki asli organ üzerine kurulmuştur.
Buna göre, birinci karar alma mekanizması Devlet Başkanları Konseyi, ikinci tüzel kişilik ise Hükûmet Baş-
kanları Konseyidir. Topluluk, 1993’te bünyesine Dışişleri Bakanları Konseyi, Savunma Bakanları Konseyi,
Parlamentolar Arası Meclis ve İktisat Mahkemesini dâhil etmiştir. BDT her ne kadar Baltıklar dışındaki eski
Sovyet Cumhuriyetleri tarafından kurulmuşsa da bu topluluğun kurulmasında ve bir kimlik kazanmasında
Rusya başat rol üstlenmiştir.
83
Rusya’nın Orta Asya ve BDT Politikaları Kapsamında Bölgesel Güç Dengelerinin Değişimi
3 BDT politikasına kuşku ile yaklaşan Batılı analistler, Kremlin’in üye ülkeler üzerinde kuracağı baskılar
sonucunda, tarihsel Rus emperyalizminin Avrasya jeopolitiğinde yeniden baskın rol oynayabileceği ve bu
ülkelerin egemenliklerine gölge düşebileceği endişelerini gizlememişledir. BDT, Rusya’nın bu amaç için
kullandığı gizli bir enstrüman ve SSCB’nin üstünlük mekanizması olarak merkezî yapının inşasındaki
temel araç olarak yorumlanmıştır. Rusya, “Baltık-Ukrayna-Kafkaslar-Orta Asya” eksenindeki sınır deği-
şiklikleri ve bağımsızlığını kazanan devletler üzerinde yeniden egemenlik ve nüfuz alanını güçlendirmek
maksadı ile “Yakın Çevre” doktrinini geliştirmiş, ulusal güvenlik ve 1992 dış politika doktrini esaslarında,
söz konusu ülkeleri belirli stratejik hedeflerine dâhil kılmıştır. Rusya’nın coğrafyasındaki stratejik esasları;
(1) SSCB’nin dağılmasının ardından oluşan güç boşluğunu yeniden doldurmak, (2) Arka bahçesi olarak
tanımladığı bölgede, büyük güçler olan ABD-AB-Çin’in bölge dışından, bölgede ise Türkiye ve İran’ın
etkinlik kazanmasını önlemek, ve (3) Tarihî, kültürel ve ekonomik olarak çevre ülkelerle ilişkilerinde yeni
bir istikrar ve savunma hattı kurabilmektir. Rusya, BDT ülkelerine karşı izleyeceği dış politika hedeflerini
belirlerken SSCB dönemindeki coğrafi savunma-ekonomik önceliklerini göz önünde bulundurmuştur.
Kafkaslar ve Karadeniz’de “Ermenistan-Gürcistan-Azerbaycan” üçlüsü ile Orta Asya kapısının açık tutul-
masına özel dikkat gösterilmiştir. Türkmenistan’ın, tarafsızlık politikasındaki ısrarı dikkate alınarak “Kaza-
kistan-Özbekistan-Kırgızistan-Tacikistan” dörtlüsü, Orta Asya’daki yeni cumhuriyetlerle dostane ilişkilerin
yeniden koordine edilmesi planlanmıştır. Enerji politikaları son derece önemli olup Orta Asya devletleri-
nin gaz ve petrollerini Rusya boru hatlarıyla dünyaya sunmaları bir öncelik hâlini almıştır. Ayrıca kurulan
KGAÖ’nün öncelikli faaliyet alanı da Orta Asya bölgesidir. Bölgedeki ABD askerî varlığından rahatsız olan
Rusya, KGAÖ çerçevesinde Orta Asya’daki askerî nüfuzunu artırmayı hedeflemektedir.
4 Beyaz Rusya (Belarus), Kazakistan, Kırgızistan, Rusya ve Tacikistan tarafından; gümrük birliğinin ta-
mamlanması ve ortak ekonomi alanı kurulmasını hedefleyen AET esasen BDT ticaretinin gelişmesini
hedeflemektedir. Topluluğun öncelikli işbirliği alanları arasında enerji, ulaştırma ve tarım gibi ekonominin
reel sektörleri gelir.
84
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
5 BDT örgütü, ABD, AB ve NATO’nun yayılmasına karşı tampon olarak düşünülmüştür. 11 Eylül
saldırıları ve Irak’ın işgali sonrasında terörle mücadele kapsamında ABD ve NATO askerî kuvvetlerinin
Avrasya coğrafyasında kalıcı şekilde bir statü taşıması, Moskova’yı kuşkuya yöneltmiştir. ABD, terörle
mücadele politikası kapsamında ilk kez Kafkaslar ve Orta Asya’da askerî güç konuşlandırmıştır. 1995
yılından sonra, bölgede faaliyet gösteren Amerikan petrol şirketlerinin ticari faaliyetlerinin Rusya ta-
rafından engellenmesi üzerine, 1997 yılında bölge politikasını radikal bir şekilde değiştirmiştir. Baltık
Denizi-Doğu Avrupa-Balkanlar ve Karadeniz’de nüfuz alanı etkisini NATO bayrağı altında genişletip,
Füze Kalkanı projesini hayata geçirmiştir. ABD, BDT içinde Ukrayna ve Gürcistan’da demokratik seçim-
leri destekleyerek bu ülkelerdeki Kadife Devrimlere destek vermiştir. ABD petrol şirketleri, Orta Asya
ve Hazar enerji kaynaklarına ortak olma çabalarını güçlendirmiştir. Çin ise ABD’nin ekonomik, askerî
ve siyasal varlığının Avrasya dengelerini bozacağı endişesi ile Moskova’nın reformlarının ve Washington
ile işbirliğini ciddi kaygılar ile izlemeye almıştır. ABD’nin kurmaya çalıştığı Füze Kalkanı projesindeki
adımlar, Rusya ve Çin arasında Soğuk Savaş sonrasında ABD karşısında yeni bir ittifak cephesi oluşturma
eğilimlerini güçlendirmiştir. Soğuk Savaş döneminde çalkantılı bir seyir izleyen SSCB ve Çin ilişkileri,
her iki ülkenin kendilerini “sonsuza dek iki kardeş ülke” ilan etmeleriyle eş düzeyde gelişmiştir. Ancak, iki
ülke ilişkileri Avrasya coğrafyası üzerinde sınır anlaşmazlıkları, ideolojik, askerî ve siyasal çatışma sürekli-
liğini muhafaza etmiştir. ABD’nin öne sürdüğü tek kutupluluk hipotezine karşı çıkan Rusya, bu maksatla
Çin ile Şanghay İşbirliği Örgütünü kurarak Avrasya bölgesinde ABD askerî varlığını dengeleme eğilimini
ön plana çıkarmıştır. Örgüt, Rusya ve Çin’in üzerinde uzlaştığı Asya bölgesinden ABD’yi uzaklaştırma
çabası içerisinde olmakla birlikte, terör ve uyuşturucu trafiği ile mücadele, ekonomi ve enerji alanlarında
işbirliğinin geliştirilmesi amacına yönelik faaliyette bulunmaktadır.
6 Soğuk Savaş’ın ardından, Türkiye’nin enerji projeleri ile Moskova’ya meydan okuyan bir aktör olduğu
varsayımı, Kremlin’de hâkim düşünce olmuştur. Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkinin temelinde önde gelen
kalemler olarak enerji ve ham madde ticareti denklemi gelmektedir. Rusya, ticari ortak olarak Türkiye ile
işbirliği yolunu seçmiştir. Günümüzde Rusya ile Türkiye, Avrasya bölgesinde güçlü bir ekonomik birlik
oluşturmaktadır. Bu farklılaşma esasen, aktörler arasındaki dış politika uygulamalarında geleneksellikten
ayrılma veya yeni bir tür stratejik işbirliği olarak yorumlanabilir.
85
Rusya’nın Orta Asya ve BDT Politikaları Kapsamında Bölgesel Güç Dengelerinin Değişimi
1 Bağımsız Devletler Topluluğu Örgütü ile ilgi- 5 Türkiye ve Rusya’nın enerji ortaklığı aşağıda-
li aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur? ki projelerden hangisine dayanmamaktadır?
neler öğrendik?
4 Aşağıdakilerden hangisi BDT’nin temel di- 8 KGAÖ’nün Rusya için önemi aşağıdakiler-
namiklerinden biri değildir? den hangisidir?
A. Çok taraflı antlaşmaların koordinasyonu A. Bu antlaşma ile Rusya bölgede tek güç olmuştur.
B. Ekonomik işlemler ve ortak pazarın kurulması- B. Rusya Batı’da NATO ve ABD askerî güç ya-
na yönelik kurumsal yapının inşası pısına karşı bir ileri savunma hattı elde etmek
C. Batı’ya yönelik politikalar geliştirmek ve Batılı imkanına sahip olmuştur.
ülkeler ile ilişkilerin güçlendirilmesi C. Rusya, bölgede olası bir tehlikede nükleer güç
D. BDT üyeleri arasında ekonomik farklılığın kal- kullanma hakkına sahip olmuştur.
dırılması D. Rusya Orta Asya’daki önemli ticaret yollarında
E. İki taraflı işbirliklerinin geliştirilmesi söz sahibi olma hakkını kazanmıştır.
E. Orta Asya ülkelerinde Rusça resmî dil olmuştur.
86
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
9 Aşağıdakilerden hangisi Rusya’nın 1992 dış 10 Aşağıdaki maddelerden hangisi BDT’nin ku-
politika doktrini esaslarından biri değildir? ruluş antlaşmasında yer almaz?
neler öğrendik?
A. SSCB’nin dağılmasının ardından oluşan güç A. Ortak dış güvenlik uygulamaları
boşluğunu yeniden doldurmak, B. Çevrenin korunması alanında işbirliği
B. Arka bahçesi olarak tanımladığı bölgede, büyük C. Ortak ekonomik alan ile ortak Avrupa ve Av-
güçler olan ABD-Çin-AB’nin ve bölge dışından rasya pazarlarının oluşumu
Türkiye-İran’ın etkinlik kazanmasını önlemek D. Organize suçlarla mücadele
C. ABD’ye karşı Çin ile ikili ilişkileri geliştirmek, E. Ulaştırma sistemlerinin geliştirilmesi alanında
siyasi, ekonomik antlaşmalar imzalamak işbirliği
D. Kafkaslar ve Karadeniz’de Ermenistan-Gürcis-
tan-Azerbaycan üçlüsü ile Orta Asya kapısının
açık tutulması
E. BDT ülkeleri ile siyasal-ekonomik-askerî işbir-
liğini farklı coğrafi, demografik yapılanmalar
ile dengelemek
87
Rusya’nın Orta Asya ve BDT Politikaları Kapsamında Bölgesel Güç Dengelerinin Değişimi
Yanıtınız yanlış ise “Rusya’nın Orta Asya Dış Yanıtınız yanlış ise “Şanghay Örgütü Orta
1. D 6. D
Politikasındaki Değişimin Teorik Arka Pla- Asya’nın NATO’su Olur Mu?” konusunu
nı” konusunu yeniden gözden geçiriniz. yeniden gözden geçiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı
Yanıtınız yanlış ise “Rusya Dış Politikasında Yanıtınız yanlış ise “BDT’nin Kuruluşu-Ku-
2. A 7. D
Atlantikçi Okul” konusunu yeniden gözden rumsal ve İşlevsel Yapısı” konusunu yeniden
geçiriniz. gözden geçiriniz.
Yanıtınız yanlış ise “BDT’nin Kuruluşu-Ku- Yanıtınız yanlış ise “BDT Örgütünün Ko-
3. B 8. B
rumsal ve İşlevsel Yapısı” konusunu yeniden lektif Savunma ve Güvenlik Boyutu” konu-
gözden geçiriniz. sunu yeniden gözden geçiriniz.
Yanıtınız yanlış ise “BDT’nin Kuruluşu-Ku- Yanıtınız yanlış ise “Rusya’nın BDT Coğraf-
4. C 9. C
rumsal ve İşlevsel Yapısı” konusunu yeniden yasında Takip Ettiği Politikaların Stratejik
gözden geçiriniz. Önemi” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
Araştır Yanıt
3 Anahtarı
Rus dış politikası, Çarlık ve Sovyet mirasının devamı olan süper güç statüsün-
den, büyük güç olarak dünya politikasına yön vermek üzerine kurulmuştur.
Rusya’nın süper güç olma ekseninde, BDT Avrupa Atlantik ittifakının devamı
Araştır 2 olarak yorumlanan NATO’nun genişlemesine ve Rusya ana vatanını tehdit
etmesine karşı kalkan olarak kurgulanmıştır. Bu bağlamda BDT örgütü ABD,
AB, NATO’nun yayılmasına karşı tampon olarak düşünülmüştür.
88
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
Araştır Yanıt
3 Anahtarı
Soğuk Savaş sonrası iki kutuplu denge sona ermiş ve dünya çok kutuplu bir
yapıya sahip olmuştur. Fakat ABD dış politika kuramcıları Rusya’nın Yakın
Çevre politikası uygulayarak yeniden güçlenmesini engellemek amacı ile bir
takım stratejik taktikler geliştirmiştir. ABD, Rusya’nın Orta Asya ve Eski
Slav coğrafyasını teşkil eden Doğu Avrupa’da nüfuz elde etmesini önlemek
amacı ile Baltık Cumhuriyetleri, Ukrayna ve Belarus’u Kremlin’in çekim
gücünden önce izole edip koparmayı amaç edinmiştir. Bu ülkelere ekono-
mik yardımın yanı sıra, demokratikleşme hareketlerinde de destek verirken,
güvenlik boyutunda NATO örgütsel temel çatı olarak kullanmıştır. NATO
askerî kuvvetlerinin Avrasya coğrafyasında kalıcı olması, Moskova’yı telaş-
landırmıştır. ABD’nin bölgeye verdiği destek dışında ABD şirketleri de Orta
Asya ve Hazar enerji kaynaklarına ortak olma çabalarını artırmıştır. Bütün
bu gelişmeler, Rusya’nın bölgedeki gücünü zayıflatıcı etki yapmıştır. Bu ne-
denlerden dolayı Rusya arka bahçesinde ABD’nin savunma mekanizması
olan NATO’yu istememektedir.
Araştır 5 Çin uluslararası arenada yükselen bir değer olarak yerini almaya başlamış-
tır. Günümüzün çok kutuplu dünyasının bir kutbunu da Çin oluşturmak-
tadır. Rusya ve Çin ilişkilerinde iki ülke birbirini “sonsuza dek iki kardeş
ülke” ilan etmiştir. Ancak iki ülke arasındaki ilişkiler; Avrasya coğrafyası
üzerinde sınırı antlaşmazlıkları, askerî ve siyasal çatışma sürekliliğini de
muhafaza etmiştir. Moskova ve Pekin, ABD’nin tek hegemonik güç iddi-
ası karşısında, ittifak yaparak ABD’nin karşısında yer almaktadır. Fakat
günümüzde uluslararası arenadaki güç dengesi değişkendir. Çin; sahip ol-
duğu geniş toprakları, ekonomiyi etkileyen nüfusu ve doğal kaynaklarıyla
bölgesel bir aktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Öte yandan BM Güvenlik
Konseyindeki veto hakkı, nükleer silah kapasitesi ve ekonomik dev olma
yolunda ilerlemesi ile uluslararası politikayı etkileme kapasitesindeki be-
lirgin artış ile Çin, uluslararası politik arenadaki belli başlı ülkeler arasın-
dadır. Ancak bölgesel gücü büyük oranda ekonomik kalkınmasına daya-
nan Çin’in, gelecek yıllarda bu büyümeyi devam ettirip ettiremeyeceği de
tartışmalı bir konudur. Çin’in ileride nasıl bir yol izleyeceğini uluslararası
arenadaki değişimler belirleyecektir.
89
Rusya’nın Orta Asya ve BDT Politikaları Kapsamında Bölgesel Güç Dengelerinin Değişimi
Kaynakça
Allison, R. (2004), “Strategic Reassertion in Russia’s İsmayilov, M. (2011), Avrasyacılık Mukayeseli bir
Central Asia Policy”, International Affairs, Vol Okuma Türkiye ve Rusya Örneği, İstanbul:
80, No. 2, s. 277-293. Doğu Batı.
Arbatov, A. G. (1993), “Russia’s Foreign Policy Jackson, N. J. (2006), “International Organizations,
Alternatives”, International Security, Vol 18, No. Security Dichotomies and the Trafficking of
2, s. 5-43. Persons and Narcotics in Post-Soviet Central
Asia: A Critique of the Securitization”. Security
Booth, K. (1994), Keyguide to Information Sources
Dialogue, 37 (3), 299-317.
in Strategic Studies, London: Mansell Publishing.
Jayashekar (1993), “CIS: Economic Reintegration
Buszynski, L. (2004), “Russia and the CIS in 2003:
or Disintegration?”, Economic and Political
Regional Reconstruction”, Asian Survey, Vol 44,
Weekly, Vol 28, No. 38, s. 1998-2003
No. 1, s. 158-167.
Jingjie, L. (2000), Pillars of the Sino-Russian
Caşın, M. H. (2006), Rus İmparatorluk Stratejisi,
Partnership, Orbis 44: 4.
İstanbul, Okumuş Adam, s.403- 479.
Kamalov, İ. (2011), “Türk Cumhuriyetlerinin
Caşın, M. H. (2012), “Rusya Türkiye Ekonomik
Bağımsızlıklarının 20. Yılında Rusya’nın Orta
Ortaklık Politikalarındaki Hızlı Değişim
Asya Politikaları”, Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası
Çerçevesinde Vizelerin Kaldırılması”, (Ed. Haydar
Türk - Kazak Üniversitesi, İncelem Araştırma
Çakmak), Türk Dış Politikası 1919-2012,
Dizisi, Yayın no:2, s. 7-67.
Ankara, Barış Kitap, ss. 1074-1085.
Kapustin B. ve I. Klyamkin, (1997), Russia in
Crozier, S. (2010), “CIS Executive Secretary
Transition: Left, Right or Center?, (Ed) N. G.
addresses OSCE Permanent Council, stresses
Bugeuli, ABD: Nova Science.
co-operation in addressing new security
challenges, observingelections”, http://www. Karaköy, Ç. (2006) “Orta Asya’da Doğrudan Yaban-
osce.org/pc/72098 adresinden 20.02.2012 cı Sermaye Yatırımları: Politikaları, Stratejileri ve
tarihinde alınmıştır. Teşvikler Üzerine Değerlendirme”, Doktora Tezi,
Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi.
Dobriansky, Paula J. (2000), “Be Wary When the Bear
Sides with a Dragon,” Los Angeles Times, 18. Kavalski, E. (2007), “Whom to Follow? Central Asia
between the EU and China”, China Report, Vol
Dugin, A. (2010), Rus Jeopolitiği Avrasyacı
43, No. 55, s. 43-55.
Yaklaşım, İstanbul: Küre.
Kimura, H. (2005), “Russia and the CIS in 2004:
Feigenbaum, A. (2000), “The United States Is Driving
Putin’s Offensive and Defensive Actions”, Asian
Russia and China Together Again”, International
Survey, Vol 45, No. 1, s. 59-66
Herald Tribune, 28.
Lynch, A. C. (2001), “The Realism of Russia’s Foreign
Glenn, C. “The Struggle for a National Identity in
Policy”, Europe-Asia Studies, Vol. 53, No. 1, s.7-31.
Post-Soviet Russia”, Political Science Quarterly,
Vol. 111, No. 4, Kış, 1996-1997, s.661-688. MacFarlane, S. N. (2004), “The United States and
Regionalism in Central Asia”, International
Goble, P. (1989), “Ethnic Politics in the USSR,”
Affairs, vol 80, No. 3, Regionalism and the
Problems of Communism.
Changing in International Order in Central
Has, K. (2012), “Putin’in Yeni Hamlesi: Neo- Eurasia, s. 447-461.
Avrasyacılık veya Avrasya Birliği Projesi”, USAK,
Matveeva, A. “Democratization, Legitimacy and
26 Ocak 2012 tarihinde, http://usak.org.tr
Political Change in Central Asia”, International
adresinden alınmıştır.
Affairs, Vol 75, No. 1, s. 23-44.
Hüseynov, F. (2003), “Bağımsız Devletler
McFaul: “Russia’s Many Foreing Policies”’den aktaran,
Topluluğunun Oluşumunun Hukuki Boyutları”,
Allen C. Lynch (2001), “The Realism of Russia’s
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi,
Foreign Policy”, Europe-Asia Studies, Vol 53,
Cilt No. 52, Sayı 4., s. 387-401.
No. 1, p. 7-31.
90
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
Menon, R. ve H. Spruyt (1999), “The Limits of Sharafutdinova, G. (2006), “When do Elites Compete?
Neorealism; Security in Central Assia”, Review of The Determinants of Political Competiton in
International Studies, vol. 25, no. 1, s. 87-105. Russian Regions”, Comparative Politics, Vol 38,
No. 3, s. 273-293.
Murat, E. (2011) Avrupa Birliği Enerji Politikasında
Türkiye’nin Önemi, Akademik Bakış Dergisi, Shlapentokh, D. (2007), “Dugin Eurasianism: A
Temmuz-Ağustos,http://www.akademikbakis. Window on the Minds of the Russian Elite or
org/25/24.pdf An Intellectual Ploy?”, Studies in East European
Thought, Vol 59, No.3, s. 215-236.
Oğan, S. (2006), “Dış Politika Aracı olarak Rusça:
Türk Cumhuriyetleri Örneği: Rusya”, Stratejik Smith, G. (1999), “The masks of Proteus: Russia,
Araştırmaları-1, İstanbul: Tasam. geopolitical shift and the new Eurasianism”,
Transactions of the Institute of British
Özdal, H. “Moskova yolcusu kalmasın” 19 Nisan 2011,
Geographers, New Series, Vol 24, No. 4, s. 481-
http://www.usak.org.tr/makale.asp?id=2060
494.
P. Herd, G. and E. Akerman (2002), “Russian Strategic
Sullivan, M. P. (2001), Theories of International
Realignment and the Post-post-cold War Era?”,
Relations Transition vs. Persistence, London:
Security Dialogue, Vol 33, No.3, s.357-372.
Palgrave.
Park, Sang-Nam (2004), “The Choice of the United
Şeker, S. (2011), “Rusya Federasyonu Orta Asya ve
States and Central Asia”, International Area
Güney Kafkasya Siyaseti (1991-2010)”, Orta
Review, Vol 7, No. 2, s. 249-265
Asya Güney Kafkasya Siyasi Gelişmeler 1991-
Pomfret, R. (2010), “Trade and Transport in Central 2010, Ed. Yrd. Doç. Dr. Necati İyikan, İstanbul:
Asia”, Global Journal of Emerging Market Hiperlink. ss. 555-573.
Economies, Vol 2, No. 237, s. 237-256
Tatu, M. (1999), The Washington-Moscow-Beijing
Rangsimaporn, P. (2006), “Interpretations of Triangle, International Affairs, Moskova, 45: 2.
Eurasianism: Justifying Russia’s Role in East Asia”,
Tellal, E. (2010), “Zümrüdüanka: Rusya
Europe-Asia Studies, Vol. 58, No. 3, s.371-389
Federasyonu’nun Dış Politikası”, Ankara Üniver-
Renz, B. (2006), “Putin’s Militocracy? An Alternative sitesi SBF Dergisi, 65-3, ss.189-236.
Interpratation of Siloviki in Contemporary
Thomas, P. (2010), “Central Asia the Heart of Russian
Russian Politics”, Europe-Asia Studies, Vol 58,
and Chinese Issues”, International Area Studies
No. 6, s. 903-924
Review, vol 13, no. 3, s. 229-241
Rusya ile ticarette hedef 100 Milyar $ (9 Eylül 2011)
Vasquez, J. A. Vasquez ve C. Elman (2003), Realism
Sabah Gazetesi http://www.sabah.com.tr/
and the Balancing of Power, ABD: Prentice Hall.
Ekonomi/2011/09/09/rusya-ile-ticarette-hedef-
100-milyar- Wishnick, E. (2001a), “Russia and China: Brothers
again?”, Asian Survey, Vol. 41, No. 5, ss.797-821
Saraç, E. (2008), “Rus Dış Politikasını Şekillendiren
Temel Dinamikler Çerçevesinde Rusya Wishnick, E. (2006b), “Russia and the CIS in 2005:
Federasyonu-Orta Asya Türk Cumhuriyetleri Promoting East Asian Oil Diplomacy, Containing
(Türkistan) İlişkileri 1991-1999, Basılmamış Change in Central Asia”, Asian Survey, Vol 46,
Yüksek Lisans Tezi, Isparta SDÜ. No. 1, s. 69-78.
91
Bölüm 4
Kafkaslar ve Orta Asya Ülkelerinin Siyasi ve
Ekonomik Yapıları ve Dış Politikaları
SSCB’nin Dağılması ve Bağımsız
Cumhuriyetler Bağımsızlık Sonrası Kafkaslar ve Orta
öğrenme çıktıları
Asya
1 2
1 Sovyetler Birliği’nin dağılması aşamasında
Kafkas ve Orta Asya Cumhuriyetlerinin 2 1990’lar boyunca Kafkas ve Orta Asya
bağımsızlıklarını kazanma süreçlerini Cumhuriyetlerinin bölgesel sorunları ve dış
açıklayabilme politikalarını değerlendirebilme
3 4
3 2000’lerin başından itibaren uluslararası
politikada yaşanan gelişmelerin bu 4 Kafkas ve Orta Asya Cumhuriyetlerinin
cumhuriyetler üzerindeki etki ve sonuçlarını ekonomik, jeopolitik özellikleri ile dış
tartışabilme politikalarını değerlendirebilme
92
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
93
Kafkaslar ve Orta Asya Ülkelerinin Siyasi ve Ekonomik Yapıları ve Dış Politikaları
halkın üzerine tanklarla gidilmesi sonucu 120 kişi- Gürcistan’ın Bağımsızlık İlanı, 28
nin öldüğü bilinmektedir. Daha sonra Litvanya ve Nisan 1991
Estonya’da da Rus aleyhtarı olaylar meydana gel- Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan gibi
miştir. 1982’de Almatı’da benzer olaylar gerçekleş- Güney Kafkasya Cumhuriyeti’dir. Büyük Kafkas
miştir. Aslında bütün bunlar Demirperde rejiminde Dağlarının ötesinde (güneyinde) bulunduğundan
giderek artan kıpırdanmaların ve kaçınılmaz sona bu üç cumhuriyete Transkafkasya (Kafkas ötesi)
gidileceğinin işaretleri olmuştur. 1979 Afganistan Cumhuriyetler de denir. Gürcistan, Bolşevik İhti-
müdahalesinin, Türkistan Müslümanlarının bilinç- lali döneminde bağımsızlığını ilan etmiştir. Stalin
lenmelerinde önemli etkisi bulunmaktadır. Mart de Gürcistan doğumlu olup bu ülkeye Kızıl Ordu
1980’de Kabil’deki bazı Türkistan askerleri, Afgan diğerlerinden sonra girmiş ve Gürcistan Sovyetler
mücahitlerine karşı savaşmayacaklarını belirtmiştir. Birliği’ne katılmak zorunda kalmıştır.
Bunun üzerine yetkililer, bu birlikleri geri çekmek
Gürcistan, SSCB’nin dağılması aşamasında ise
zorunda kalmıştır. Bu şekilde, disiplinin ve emre
diğer devletlerden önce bağımsızlığını ilan etmiş-
uymanın kesin olduğu askerî kesimde dahi, geri
tir. Rusya Federasyonu sınırında yer alan Abhazya
adım atılabileceği, her istenenin yaptırılamayacağı
ve Güney Osetya ile Türkiye sınırındaki Acarya,
ortaya çıkmıştı (Devlet, 1989: 161). Gürcistan’a bağlı özerk birimlerdir. Sovyetler Bir-
Brejnev, haleflerine gittikçe daha kritik bir du- liği iç ve dış sorunlarla uğraşırken Gürcistan bün-
rum arz eden siyasal ve sosyal yapı yanında bir de yesindeki bu birimler daha fazla siyasi hak veya
Afganistan çıkmazını bıraktı. Belki, daha önce ger- bağımsızlık talebinde bulunarak ayaklanmıştır.
çekleştirilen müdahalelerde olduğu gibi Afganistan Gürcistan ordusu bu taleplere şiddetle karşı koydu
hareketi ile iç ve dış politikalarda yeniden otoriteyi ancak özellikle Abhazya’da kontrolü sağlayamadı.
sağlayacağını ümit etmişti. Ancak hareketin uza- Bu süreçte başkent Tiflis’teki çekişmeler de sürüp
ması ve bu uzama ile başarısızlık yönündeki genel giderken Sovyetler Birliği’nden bağımsızlığını ilan
kanaat, Sovyetler Birliği’nin geleceği hakkındaki etti. Bu süreçte büyük katkısı olan aşırı milliyetçi
tereddütleri artırdı. Sovyetleri Birliği’nin dağıl- lider Gamsakhurdia, ülkenin ilk Cumhurbaşkanı
masının birçok iç ve dış nedenleri bulunmakta- seçildi. Gürcistan’ın özerk birimlerle ilgili sorunları
dır. Özellikle Afganistan’daki başarısızlık ülkenin hâlen devam etmektedir. Bu konu, bölgesel hatta
ekonomisini zorlarken rejime olan güven de za- küresel aktörlerin etkisiyle küresel bir sorun hâline
yıflamıştır. Bürokrasi ve sanayi çalışmaz duruma gelmiştir.
gelmiştir. Rüşvet ve yolsuzluklar yönetim ve üreti-
mi bitirmiştir. Son SSCB Komünist Partisi Genel
Ermenistan’ın Bağımsızlık İlanı, 23
Sekreteri Gorbaçov’un, bu sorunları çözmek için
geliştirdiği Glasnost ve Perestroyka (Şeffaflık ve Ağustos 1991
Yeniden Yapılanma) reformları da sorunların çö- Ermenistan, bu bölgede bağımsızlığını ilan
zümüne çare olmadı. Bununla beraber, SSCB’nin eden ikinci devlettir. Ermenistan ve hemen arka-
kansız bir şekilde dağılmasında önemli aşamalara sından diğer cumhuriyetlerin bağımsızlık ilanla-
geçilmesine yardımcı oldu. rı tarihinde önemli bir ayrıntı vardır. 12 Haziran
1991’de Rusya Federasyonu’nda başkanlık seçimini
Daha önce Sovyetler Birliği’nin öncülüğündeki
Boris Yeltsin kazandı. 18 Ağustos’ta yönetim askerî
Varşova Paktı’ndan ayrılmak isteyen veya bu reji-
darbe ile devrilmek istendi. Bu sırada Gorbaçov,
mi eleştiren Macaristan ve Çekoslovakya’ya askerî
Kırım’da yazlığında idi. Yeltsin tankların üzerine
müdahalede bulunulmuştu. 1956’da Macaristan’a
çıkarak darbeyi tanımadığını ilan etti. Rus halkı
ve 1968’de Çekoslovakya’ya yapılan müdahalelerde
adına darbecilere karşı direneceğini söyledi. Bunun
binlerce kişi Rus tankları altında can vermişti. Ben-
üzerine halk sokaklara dökülerek Yeltsin’in etrafın-
zeri tecrübeler ve Sovyet rejimine karşı hareketlere
da toplandı. 21 Ağustos’ta darbeciler Moskova’dan
yönelik tavizsiz durum, devletleri ihtiyatlı hareket kaçtı. 23 Ağustos’ta ise Ermenistan bağımsızlığını
etmeye zorlamıştır. Bu coğrafyada önce Hristiyan ilan etti.
devletler, Gürcistan ve Ermenistan bu cesareti gös-
termiştir. Aşağıda bu devletler, bağımsızlıklarının Ermenistan’ın bağımsızlık sürecinde Azerbay-
can ile Yukarı Karabağ (Dağlık Karabağ) krizi ya-
ilan edildiği tarih sırasına göre ele alınmıştır.
şanmıştır. Azerbaycan’a bağlı olan bu özerk bölge-
94
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
nin nüfusunun çoğu Ermeni idi. 1988’de Yukarı bir grup Özbek, Fergana’daki Ahıska Türkleri-
Karabağ Özerk Bölgesi Azerbaycan’dan ayrılarak ne saldırmış, yüzlercesini öldürmüş, binlercesini
Ermenistan’a katılma kararı aldı. Azerbaycan ve de evlerini terke mecbur bırakmıştı. Bu gelişme,
Ermenistan arasında gerilim tırmanırken her iki KGB’nin dağılmakta olan Sovyetler Birliği’nde
ülkede de azınlıklar saldırılara uğradılar. Rusya, Türk’ü Türk’e kırdırma operasyonlarından biriy-
Yukarı Karabağ’ın bu kararının kabul edilemeceği- di. Ahıska Türklerine yapılan bu saldırıdan bir
ni duyurduysa da uygulamada Ermenistan yanlısı müddet sonra, 1990 başlarında, Özbeklerin, Kır-
politika izledi. 1990’da Ermenistan, Kızıl Ordu’dan gızlarla Oş şehrinde çatışmaya girmesi de dikkat
bağımsız kendi ordusunu kurdu. Başarısız Mosko- çeker. Kerimov, bu olaylar üzerine Kızıl Ordu bir-
va darbesi ertesinde de bağımsızlığını ilan etti. Le- liklerini yardıma çağırmıştır.
von Ter Petrosyan ilk Cumhurbaşkanı oldu. Yukarı 28 Mayıs 1989’da Muhammed Salih ve Ab-
Karabağ sorunu hâlen devam etmektedir. durrahim Polat önderliğinde beş bin üyeli “Birlik
Partisi” kurulmuştur. Halkın, Sovyet sömürüsün-
Kırgızistan’ın Bağımsızlık İlanı, 31 den kurtulmak için bir parti etrafında toplanmaya
başlaması, Kerimov’u da daha milliyetçi bir politi-
Ağustos 1991
ka izlemeye sevketmiştir. Kerimov, Mart 1990’da
Kırgızistan, Türkistan’ın en doğusunda yer alan, diğer cumhuriyetlerde de gerçekleştiği gibi kendini
daha çok dağlık alanlarla kaplı bir cumhuriyettir. başkan seçtirdi. Bundan sonra Sovyetlerin, uzun
Sovyetler Birliği’nin Çin hududunda bulunduğun- yıllar Özbekistan’ı bir hammadde ambarı olarak
dan, önemli görevlerde Rusların sayıca fazla oldu- kullandığını, bunun ise Özbek halkının geri kal-
ğu bir ülkedir. Örneğin Kırgızistan Hükûmeti’nin masına sebep olduğunu anlatmaya başlamıştır.
yedi kişilik Bakanlar Kurulunda Rusların sayısı 5,
Moskova’da, Gorbaçov’un 1986’dan beri adım
Kırgızların sayısı 2 idi. Ruslar Kırgızistan nüfusu-
adım geliştirdiği açıklık ve yeniden yapılanma ha-
nun %30’unu oluşturmaktaydı. Bu durum büyük
reketinin Rusların menfaatine olmadığına inanan
tepkilere yol açıyordu.
grupların gerçekleştirdiği askeri darbenin başarısız
Askar Akayev’in, 27 Ekim 1990’da Devlet Baş- kalması üzerine, diğer cumhuriyetler gibi, Özbe-
kanı seçilmesinden sonra olaylar hızla Kırgızlar kistan da bağımsızlık yolunda harekete geçmiştir.
lehinde gelişmeye başlamıştır. Kültürel haklarını Heyecanlı bir toplantıdan sonra Özbekistan Par-
alan Kırgız Türkleri, komünist rejimden kurtul- lamentosu, 1 Eylül 1991’de Özbekistan’ın bağım-
mak için fırsat kollamaktaydı. Kırgız halkı yıllarca sızlığını ilan etmiştir. Özbekistan Komünist Partisi
kolhozlarda köle gibi çalıştırılmış fakat yönetimden kendisini lağvederek Demokratik Parti adını almış-
olabildiğince uzak tutulmuştu. Moskova’da gerçek- tır. 29 Aralık 1991’de yapılan cumhurbaşkanlığı
leşen başarısız darbeden birkaç hafta sonra Kırgı- seçimini de İslam Kerimov kazanmıştır. Kerimov
zistan bağımsızlığını ilan etmiş ve Askar Akayev ilk 2 Eylül 2016’da vefatına kadar cumhurbaşkanlığı
Cumhurbaşkanı olmuştur. görevini sürdürmüştür. Böylece Kazakistan Cum-
hurbaşkanı Nazarbayev yanında Sovyet sonrası en
Özbekistan’ın Bağımsızlık İlanı, 1 uzun başkanlıkta kalan iki liderden biridir (Saray,
Eylül 1991 1993B: 72-78; Salih, 2002).
Yukarıda belirtildiği gibi Brejnev döneminde-
ki gelişmeler bütün Türkistan’da baskıcı rejime Tacikistan’ın Bağımsızlık İlanı, 9 Eylül
karşı halkın bilinçli mücadele yeteneğini artır- 1991
mıştır. 1970’ler ve 1980’ler, Özbek Türklerinin Orta Asya Cumhuriyetleri içerisinde daha çok
millî kültürleri ile gasp edilmiş ekonomik hakları- iç savaşla ismi duyulan bir ülkedir. Nüfusunun
nı geri istedikleri bir dönemdir. Haziran 1989’da çoğunluğu Taciklerden oluştuğu hâlde, bu halkın
İslâm Abdülganiyeviç Kerimov, Özbekistan Ko- Türk kökenli olduğu tartışılmaktadır. Buna karşın
münist Partisi I. Sekreteri oldu. Kerimov’un gö- örneğin Kazak, Özbek, Kırgız, Türkmen, Karakal-
reve gelmesinden bir müddet sonra, Fergana’da pak gibi halkların Türk kökenli olduğu konusun-
kanlı olaylar meydana geldi. KGB (Sovyet Gizli da tereddüt yoktur. Tacikçe, Farsça dil grubundan
Polis Teşkilatı)’nin kışkırtması ile harekete geçen sayılmakta olup Taciklerin de Hint-Avrupa toplu-
95
Kafkaslar ve Orta Asya Ülkelerinin Siyasi ve Ekonomik Yapıları ve Dış Politikaları
luğundan olduğu ileri sürülür. Bununla beraber, hine olacaktı. Ancak, Ermeniler lehine, Azeriler
İranlıların aksine Tacikler Sünni’dir. Tarihte ve gü- aleyhine birçok taviz verdi. Bu arada Ermeniler ve
nümüzde bu bölge Türkistan sınırlarında olduğu Türkler arasında çıkan olaylarda; Ermenistan’da
gibi, halkının da Türk kökenli olduğu bilinmekte- Türkler, Bakü’de Ermeniler öldürüldü. Rusya’nın
dir. Enver Paşa’nın dağınık Türk kuvvetlerini topla- Ermenistan’ın bu hareketine karşı izlediği tutum,
yıp Kızıl Ordu’ya karşı savaştığı yer olan Belçivan, Azerilerin gittikçe daha fazla tepkisini çekmeye
Tacikistan toprakları içerisindedir. Enver Paşa’nın başladı. Bu koşullarda, bağımsızlık talepleri gün-
naaşı 1966’da Belçivan’dan Türkiye’ye getirilmiştir. deme geldi. Bunun üzerine Kızıl Ordu birlikleri
Tacikistan, 1924’de Tacikistan Otonom Sovyet 1990 başında Bakü’ye girerek 100’den fazla Azeri
Sosyalist Cumhuriyeti adıyla Özbekistan SSC’ye Türk’ünün ölmesine neden oldu. 19 ve 20 Ocak
bağlı özerk bir birim olarak kurulmuştur. 1936 1990 tarihlerinde gerçekleştirilen bu harekat, hem
Anayasası ile SSCB’yi oluşturan cumhuriyetler- Sovyet sistemi hem de gündemdeki açıklık rejimi-
den biri hâline gelmiştir. Diğer cumhuriyetlerin nin şampiyonu olarak bilinen Gorbaçov için kara
arkasından 9 Eylül’de bağımsızlığını ilan etmiştir. bir leke olarak tarihe geçmiştir. Bu olaydan sonra
Tacikistan’ın bağımsızlık aşaması ve sonrasında Gorbaçov’a Nobel Barış Ödülü verilmiştir. Halk
Rusya Federasyonu ile ciddi bir problemi olma- Cephesi lideri Ebulfez Elçibey’in Azerbaycan hal-
mıştır. Birçok aşamada dış politikada Rusya’nın ya- kının haklarını ve ülkenin bağımsızlığını açıktan
nında yer almıştır. Bununla beraber ülke içindeki savunmaya başlamasıyla, Azerbaycan 18 Ekim’de
aşiret ve bölgecilik kavgaları iç savaşa dönüşmüş ve bağımsızlığını ilan etti. Elçibey, Azerbaycan’ın ilk
yıllarca devam etmiştir. 24 Kasım 1991’de Rahman Cumhurbaşkanıdır (Saray, 1993C: 7).
Nebiyev bağımsız Tacikistan’ın ilk Cumhurbaşkanı
olarak seçilmiştir (Sönmezoğlu, 1996: 420). Türkmenistan’ın Bağımsızlık İlanı, 27
Ekim 1991
Azerbaycan’ın Bağımsızlık İlanı, 18 Türkmenistan’ın bağımsızlığı yolunda diğer
Ekim 1991 cumhuriyetlerde olduğu gibi Moskova merkezli
Türk dünyası genel hatlarıyla doğu ve batı ola- ekonomik ve siyasi baskıların rolü olmuştur. Aral
rak ikiye ayrıldığında Hazar Denizi bunun ortasın- Gölü’nün kurumaya başlaması ve diğer çevre felaket-
da yer alır. Azerbaycan ise tıpkı Türkiye gibi batı leri bu yöndeki adımları desteklemiştir. Öte yandan
Türklerinden sayılır. Bununla beraber Azerbaycan diğer Müslüman unsurlar gibi, Türkmenler de zorla
doğu Türklerine komşu olan bir bölgedir. Bu yüz- ateist eğitime tabi tutulmuşlardır. Mesela 1917’de
den bu bölgeye Türk dünyasının köprüsü denmek- 500 caminin bulunduğu Türkmenistan’da bunların
tedir. Azerbaycan kuzey ve güney olarak iki bölge- hemen tamamı Sovyet devrinde ya yıkılmış veya
ye ayrılmaktadır. Güney Azerbaycan İran sınırları kapatılmıştır. Türkmenistan’ın başkenti Aşkabad,
içerisinde olup Sovyetler Birliği sonrasında bağım- Türkistan başkentleri içerisinde camisi olmayan tek
sızlığını ilan eden ise kuzeydeki Azerbaycandır. şehir hâline gelmişti. Açıklık (Glasnost) dönemiyle
Kuzey Azerbaycan’ın yüzölçümü 86.600 kilometre birlikte Türkmenler camilerinin yeniden açılmasını
kare olup 2016 nüfusu 9.515.000’dir (Azerbaijan, istemeye başlamışlardı. 1985’de Türkmenistan Ko-
2016). İran yönetimi altındaki bölge ise 113.000 münist Partisinin başına Saparmurat Atayeviç Niya-
kilometredir. Kesin rakamlar tartışmalı olmakla zov (Türkmenbaşı) getirilmiştir.
birlikte İran nüfusunun üçte birini yani yaklaşık Niyazov’un ilk işi halkı arasında birliği sağlamak
25.000.000’unu Azeri Türkleri oluşturmaktadır. olmuştur. Zira Rus yönetimi, “böl ve yönet”i uygu-
Azerbaycan’ın bağımsızlık ilanı ve sonrasında Er- lamış, el altından kabilecilik zihniyetini canlı tut-
menistan ile yaşadığı kriz Moskova ile ilişkilerini de maya çalışmıştır. “Sen Teke’sin”, “sen Yamud’sun”,
etkilemiştir. Şubat 1988’de Yukarı Karabağ Özerk “sen Salur’sun” ve “sen Ersarı’sın” diye Türkmen
Bölgesi, Azerbaycan’dan ayrılarak Ermenistan’a ka- halkını çağ dışı bir kabileciliğe teşvik etmişti. Ni-
tılma kararı aldı. Azerbaycan bunu reddetti. Mos- yazov, Sovyetlerin ülkeden pamuğu ve doğal gazı
kova bunu tanımayarak Yukarı Karabağ’ın bu kara- son derece ucuza aldığını ve Türkmenistan’a çok
rının kabul edilemeceğini duyurdu. Çünkü mevcut az gelir bıraktığını her fırsatta dile getirmiştir.
sınırların değişmesi yolunun açılması kendi aley- Bunun ise Türkmenistan’ı fakirleştirdiğini anlat-
96
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
mıştır. Niyazov’un ikinci çıkışı ise Türkmen dili kistan Komünist Partisi 2. Sekreteri Rus asıllı Mi-
üzerine olmuştur. Türkmenlerin Rusça’nın etkisi roşkin bu görevden alınarak Kazak asıllı Saidullah
ile ana dillerini kullanmada uğradıkları haksızlığı Kubaşev getirildi. Sovyet yönetimi bu konuda taviz
saptamıştır. Türkmen dilinin, cumhuriyetin resmî vermiş oldu.
dili olması gerektiğini söylemiştir. Hükûmetin,
1989’da aldığı bir kararla Türkmen dili, Rusça ile
birlikte cumhuriyetin resmî dili olarak ilan edildi. Almatı: Kazakistan’ın önceki başkenti olup
Niyazov bağımsızlık ilanından önce prestij kazan- Elmalı (Almalı) demektir. Anadolu’da ol-
mak için Türkmenistan’ın bağımsızlığını ilan edip duğu gibi Türkistan’da birçok beldenin adı
etmeme konusunu halkoyuna sunmuştur. Yapılan Elmalı anlamına gelir. Sovyet döneminde
halkoylaması sonucu, halkın %93’ü bağımsızlık “elmanın atası” anlamında “Alma Ata” kul-
için oy kullanmıştır. 27 Ekim 1991’de toplanan lanılmıştır. Ancak bağımsızlık sonrası yeni-
Türkmen Parlamentosu halkoylaması sonuçlarını den Almatı ismi kullanılmaktadır.
oy birliği ile kabul ederek Türkmenistan’ın bağım-
sızlığını ilan etti. Türkmenistan’ın bağımsızlığını
ilk tanıyan ülke Türkiye olmuştur. Aynı şekilde Yaşanan gelişmeler üzerine Nursultan Nazar-
Türkmenistan’da Büyükelçiliğini ilk açan ülke de bayev, 22 Haziran 1989’da Kazakistan Komü-
Türkiye olmuştur. Buna karşılık Türkmenistan nist Partisi Başkanlığına getirildi. Nazarbayev,
da ilk Büyükelçiliğini Türkiye’de açmıştır (Saray, Kazakistan’ın Moskova’dan değil, Almatı’dan yö-
1993D: 66-69). netilmesi gerektiğini söyledi. Cumhuriyetlerin
millî kaynaklarına (petrol, doğalgaz ve madenler
Kazakistan’ın Bağımsızlık İlanı, 16 vb.) dünya piyasalarına uygun fiyatlar verilmesi
gerektiğini açıklayan Nazarbayev’in bu tutumu,
Aralık 1991
diğer Sovyet cumhuriyetlerinin desteğini almıştır.
Kazakistan, Sovyetler Birliği’nin dağılması sü- Kazakistan’da Kazak nüfusuna yakın Rus nüfusu
recine işaret eden önemli olaylara sahne olmuş bir bulunmaktaydı. Sovyetlerin izlediği kültürel baskı
Türk yurdudur. Huzursuzluklar Aralık 1986’da ve asimilasyon siyaseti sonucu Rusça, Kazakistan’ın
verilen bir kararla su yüzüne çıkmıştır. Bu tarihte resmî dili olarak kullanılıyordu. Bu Kazakları son
Dinmuhammed Kunayev, emekliliği bahane edile- derece rencide eden bir durumdu. Nazarbayev, Ey-
rek Kazakistan Komünist Partisi 1. Sekreterlik gö- lül 1989’da aldığı bir karar ile resmî dilin Kazak
revinden alınmış yerine Rus asıllı Kolbin seçilmişti. Türkçesi olduğunu ilan etti. Onun bu kararı Ruslar
Kazaklar bundan çok rahatsız oldu. Başkent Almatı tarafından protesto edilmiş ise de Kazak Türkleri
(Alma-Ata) ve diğer birçok şehirde gösteriler, olay- tarafından büyük bir sevinçle karşılanmıştır. Bu-
lar meydana geldi: Jeltoksan (Aralık) olayları denen nunla beraber, Nazarbayev, Kazak Türklerinin millî
bu süreçte ölenler oldu. SSCB ve Kazakistan’ın ka- haklarını elde etmede taşkınlık göstermelerine de
deri açısından önemli olan, bu olaylardan çok, bu engel olmuştur. Bu tip aşırı milliyetçi gösterilerin
olayların artık saklanamaması oldu. Kazakistan’da- ülkesinde yaşayan diğer azınlıkları, özellikle Rusları
ki resmî Sovyet haber ajansı APN’nin muhabiri tahrik edeceği ve bunun da memlekette huzursuz-
ilk defa bir öğrenci protestosunu haber yaptı. Bu luk yaratacağı endişesini taşımaktaydı. Onun en
haber daha sonra batıya ulaştı. Yönetim, bütün bu büyük arzusu Kazakistan’ın ve Kazakların haklarını
olayların başlamasına Kunayev’in görevden uzak- gürültü yapmadan ve meşru zeminlerde müdafaa
laştırılmasının sebep olduğunu anladı. Yine Din- ederek temin etmekti.
muhammed Kunayev’in kardeşi Kazakistan İlimler
24 Nisan 1990’da Nazarbayev, Parlamento tara-
Akademisi Başkanı Askar Kunayev de Kazak millî
fından ilk Kazak Cumhurbaşkanı olarak seçilmiştir.
tarihinin yazılması sürecini başlattı. Zaten görev-
Nazarbayev, Kazak Türklerinin hayatını tehdit eden
den alınma nedenlerinden biri de Kazak halkının
Sovyet nükleer deneme bölgesi olan Semipalatinsk
tarihî geçmişini inceleyen eserleri yayınlamaya ağır-
Üssü’nü kapattırmıştır. Rusya Federasyonu’nun
lık vermesiydi. Bu gelişmeler, Kazakistan’ın buğday
Kazakistan’dan Kuzey Kazakistan’ı alması gerek-
ve petrol deposu olması sebebiyle Rusya’yı tedirgin
tiği sık sık gündeme getirilmiştir. Rusya Federas-
etmişti. Artık gizlenemeyen olaylar üzerine, Kaza-
yonu Başkanı Yeltsin de Kazakistan’ın bağımsızlığı
97
Kafkaslar ve Orta Asya Ülkelerinin Siyasi ve Ekonomik Yapıları ve Dış Politikaları
hâlinde bazı sınır ayarlamaları yapılması gerektiğini ileri sürmeye başlamıştır. Rus şovenistlerinin bu tu-
tumları, başta Nazarbayev olmak üzere bütün Kazak aydınları ve parlamento üyeleri tarafından şiddetle
protesto edilmiştir. Kazakistan’ın Kazak Türklerinin ana yurdu olduğu ifade edilerek ülkenin bütünlüğüne
göz diken kim olursa olsun sonuna kadar savaşılacağı belirtilmiştir. Kazak Türklerinin bu haklı ve sert
tepkisi karşısında Rus şovenistleri geri çekilmek mecburiyetinde kalmıştır. Bir müddet sonra da Rusya
Federasyonu ile Kazakistan Cumhuriyeti birbirlerinin sınırlarının değişmezliğini kabul eden bir antlaşma
imzalayarak meseleyi resmen kapatmışlardır. Bununla beraber Nazarbayev, Rusların yoğun olduğu Kuzey
bölgesindeki Kazak egemenliğini pekiştirmek üzere 1995’te başkenti bu bölgedeki Astana’ya (Akmola)
taşımıştır (Yalçınkaya, 1997).
Kazakistan, 16 Aralık 1991’de bağımsızlığını ilan etmiştir. Bu aşamaya gelmeden önce 1 Aralık 1991’de
yapılan seçim ile Nazarbayev, Cumhurbaşkanlığına seçilmiştir. Yapılan yemin töreninde Nazarbayev, eski
Kazak töresine göre hareket edip makamına oturmuştur. Eskiden Kazak hanları vazifeye başlarken, beyaz
keçe üzerinde yürüyerek makamlarına otururlardı. Nazarbayev de beyaz keçe üzerinde yürüyerek maka-
mına çıkmıştır.
Öğrenme Çıktısı
1 Sovyetler Birliği’nin dağılması aşamasında Kafkas ve Orta Asya Cumhuriyetlerinin
bağımsızlıklarını kazanma süreçlerini açıklayabilme
98
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
süresi 1991 Aralık sonu itibariyle sona erdi ve ye- bağımsızlık ilanından sonra da ülkenin ilk Cum-
rine yenisi seçilmedi. Böylece 1991 sonu itibariyle hurbaşkanı oldu. Bununla beraber aşırı milliyetçi
Sovyetler Birliği resmen dağılmış oldu. BDT, Sov- politikaları birçok kesimden tepki görmüştür. Yaşa-
yetler Birliği’nin kansız bir şekilde dağılması yo- nan silahlı çatışmalar ve askeri darbe sonucu Gam-
lunda önemli bir araçtır. sakhurdia Gürcistan’ı terk etmek zorunda kalmıştır.
Cumhuriyetlerin bağımsızlık ilanından sonra Sovyetler Birliği’nin son Dışişleri Bakanı olan She-
her bir devletin birtakım iç ve dış sorunları günde- vardnadze (Şevardnadze) 1992’de Gürcistan’a gele-
me geldi. Sovyet döneminin ideolojik temelli bas- rek yönetimi ele almıştır. 1990’lar boyunca gerek
kıcı rejim kuralları, tarihi ve kültürel boyutu olan Gamsakhurdia yanlılarının aşırı tutumları, gerekse
etnik sorunların ortaya çıkmasını önlemiştir. Aynı Abhazya ve Acara Özerk Bölgelerinin bağımsızlık ta-
zamanda idari ve siyasi birlik olan Sovyet sistemi lepleri yüzünden, ülkede siyasi istikrarsızlık, iç savaş
içinde sınır sorunları da bir şekilde çözülmüş veya ve darbe girişimleri yaşanmıştır. Abhazya savaşında
ertelenmiştir. Ancak bağımsızlıktan sonra bütün yaklaşık 20.000 kişi ölürken 260.000 kişi göç etmiş-
bu sorunlar savaşlar ve iç savaşların kaynağını oluş- tir. Gürcistan, 1992’de BM, AGİK, IMF ve Dünya
turmuştur. Buna karşı zaman zaman uluslararası Bankasına üye oldu. Ülke içindeki karışıklıkların de-
örgütler veya BDT devreye girmiştir. Sovyet döne- vam etmesine karşı son çare olarak 1993’de BDT’ye
minin etkili kurumu olan KGB, yeni dönemde de de üye olmak zorunda kalmıştır (Sönmezoğlu, 1996:
faaliyetlerini sürdürmüştür. Ekonomik ve stratejik 208). Ancak Rusya’nın Ağustos 2008 müdahalesin-
bakımdan Moskova’nın kontrolünde olması iste- den sonra, 2009’da örgütten ayrılmıştır. Gürcistan;
nen bağımsız cumhuriyetlerde gizli servis destekli Ukrayna, Azerbaycan ve Moldova ile birlikte daha
çatışmalar dikkati çekmiştir. Bir şekilde çözülmesi çok ABD yanlısı olan GUAM Demokrasi ve Eko-
gereken etnik veya siyasi sorunlar yıllarca çözümsüz nomik Kalkınma Örgütünün de kurucu üyesidir.
kalarak Moskova’nın müdahalesine zemin hazır- Ayrıca, Türkiye’nin önderliğinde kurulan Karadeniz
lanmıştır. Öte yandan yeni bağımsız cumhuriyet- Ekonomik İşbirliği Örgütü (KEİ) üyesidir.
lerin uluslararası örgütlerle olan ilişkileri, bunlara
üyelikleri veya üyelik sürecine girmeleri, bölgesel ve Ermenistan’ın Genişleme Politikası ve
küresel politikaların ipuçlarını vermiştir. Komşularıyla Sorunları
Ağustos 1991’de bağımsızlığını ilan eden
Bağımsızlık Sonrası Gürcistan: Ermenistan’ın Azerbaycan ile sorunları daha önce
Abhazya Sorunu ve BDT Üyeliği Yukarı Karabağ (Dağlık Karabağ) anlaşmazlığı ile
Gürcistan, bölgede iki Hristiyan devletten biri başlamıştır. 23 Ağustos 1990 tarihli Ermenistan
olup aynı zamanda Stalin’in doğum yeridir. Bol- SSC Yüksek Sovyeti’nin Bağımsızlık Beyannamesi,
şevik İhtilali sonrasında birçok konuda Ermenis- Türkiye’nin Doğu Anadolu topraklarını “Batı Er-
tan gibi Moskova’nın müsamahalı politikaları söz menistan” olarak zikreder. 1995 tarihli Ermenistan
konusu olmuştur. Çerkez kökenli bir kavim olan Anayasası’nın Giriş bölümünde ise “Bağımsızlık
Abhazların bulunduğu bölgenin, Gürcistan sınır- Beyannamesi’nde yer alan Ermenistan’ın milli ar-
ları içinde yer alması bu hoşgörülü tutuma örnek zularını tanır” ifadesi yer alır. Öte yandan Erme-
olarak gösterilebilir. Benzer durum kısmen Acar- nistan Parlamentosu Şubat 1991’de aldığı karar ile,
ya, Güney Osetya, Jevahati (Cavahati), Borçalı için Kars Antlaşması’nı tanımadığını deklare etmiştir.
de geçerlidir. Bu durum Moskova’nın Kafkasya’da 1921 tarihinde Rusya’nın da katıldığı bu antlaşma
Gürcistanlaştırma ve Ermenistanlaştırma stratejisi ile Türkiye, Ermenistan, Gürcistan ve Azerbaycan
olarak değerlendirilebilir. Bununla beraber Gürcis- arasında bugün de geçerli olan sınırlar düzenlen-
tan halkı ve yönetimi Rusya’nın baskıcı ve merke- miştir. Öte yandan Gürcistan’ın Ermenistan sını-
zi yönetiminden kurtulma yolunda bağımsızlığını rında Ermenilerin yaşadığı Jevahati (Cavahati) böl-
ilan eden ilk devlettir. Rusya’nın politikalarına Slav gesi ile ilgili talepleri söz konusudur. Azerbaycan ile
kökenli Ukrayna ile Baltık Cumhuriyetleri de karşı savaş hâli sebebiyle Ermenistan bu konuda ısrarlı
çıkmıştır. değildir. Ermenistan BDT kuruluş sözleşmesi du-
rumundaki Almatı Deklarasyonu’nu imzalamıştır.
Gamsakhurdia, Ekim 1990’da Gürcistan SSC Daha sonra BM, AGİK, KEİ, IMF, Avrupa İmar ve
Yüksek Konseyi Başkanlığına seçildi ve 1991’de Kalkınma Bankasına üye olmuştur.
99
Kafkaslar ve Orta Asya Ülkelerinin Siyasi ve Ekonomik Yapıları ve Dış Politikaları
araştırmalarla
ilişkilendir
Rus Stratejist A.Dugin’in Türkiye-Er- ye dâhilinde jeopolitik sarsıntıları tahrik etmek
menistan-Kafkasya-Orta Asya bağlamında maksadıyla bu husus kullanılabilir. Bu bağlamda
“Karadeniz’le Hazar Denizi Arasında” başlıklı tüm Kafkasya’yı ortadan kesen ve Ermenistan’la
yazısından: ‘Hazar Üçgeni’nin güvenli irtibatını kuran kara-
“...Rusya’nın Kafkasya’daki geleneksel ve sal bir koridorun inşası hayli önemlidir. Ermenis-
güvenilir müttefiki olan Ermenistan özel bir je- tan başka bir anlamda ehemmiyet arz etmekte-
opolitik rol oynamaktadır. Türkiye’nin kuzeye ve dir. İran’la tarihî ve etnik yakınlığa istinat ederek
doğuya, yani Orta Asya Türk dünyasına yayılışı- Avrasyacı itici gücün [Rusya’nın] merkezden İran
nın önüne set çekilmesinde Ermenistan, mühim rimlandına genişlemesinde önemli bir halka gö-
bir stratejik üs vazifesini yerine getirmektedir. Ve revini ancak Ermenistan yapmaya kadirdir. Bu
aksine, jeopolitik saldırı boyutunda ise güneye da Moskova-Erivan-Tahran ekseninin kurulması
kadim Ermenistan’ın önemli bir kısmının ve baş- anlamına gelmektedir..”
lıca kutsal yerinin -Ağrı Dağı- bulunduğu Tür-
kiye topraklarına doğru kesintisiz devam eden Kaynak: Aleksandr Dugin (2005), Rus Jeopo-
bir etno-kültürel birlik olarak önemlidir. Diğer litiği: Avrasyacı Yaklaşım, (terc.: V.Imanov) 4.
önemli bir faktör ise Ermenilerin Kürtlerle ırksal Baskı, İstanbul, Küre Yayınları, s.179-180.
ve dilsel akrabalık bağlarının olmasıdır. Türki-
100
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
101
Kafkaslar ve Orta Asya Ülkelerinin Siyasi ve Ekonomik Yapıları ve Dış Politikaları
yaşamla ilişkilendir
Kırgız Yazar Cengiz Aytmatov manlar şartlar çok farklıydı. Oysa şimdi aradaki
“....Dünyaca ünlü yazarımız Cengiz Ayt- engellerin ortadan kalkması ile birlikte tüm Türk
matov, ölmeden önce yaptığı son konuşmasında dünyası birbirimize daha yakınız” dedi. Sayın
Türk dünyasının tekrar canlanarak, ortak kül- Aytmatov, Türkiye’ye her gidişinde çok iyi ağır-
türüne sahip çıktığını söyledi. Kırgız-Türk Ma- landığını vurgularken kendi romanından uyar-
nas Üniversitesinde (KTMÜ) konuşan Cengiz lanan Beyaz Gemi filminin Türkiye’de yeniden
Aytmatov, “Öğrencilik yıllarımızda Türkiye’nin çekilmesinin gündemde olduğunu kaydetti. Ayt-
nerede olduğunu dahi bilmiyorduk. Sovyetler matov, Türkiye’ye gittiğinde hiç yabancılık çek-
zamanında bizlere Türkiye hakkında hiçbir bil- mediğini söyleyerek, kendisini evinde gibi hisset-
gi verilmiyordu. Şimdi ise KTMÜ çatısı altında tiğini vurguladı. Sekseninci yaş günü dolayısıyla
tüm Türk Cumhuriyetlerinden öğrencilerin bir Türkiye’den de davetler alan Aytmatov, geçtiği-
arada bulunduğunu görüyorum. Bu tabloyu ya- miz yıl 15. Hazar Şiir Akşamları’na katılmak üze-
şamak çok güzel bir duygu.”dedi. 80 yaşındaki re Elazığ’a gittiğini, orada açılan bir parka kendi
yazar için, Kırgızistan’da Aytmatov yılı ilan edildi isminin verilmesi dolayısıyla çok sevindiğini ak-
ve kutlama törenleri yapılıyor. KTMÜ’de ise 22- tardı. Bu gibi şeyleri ortak kültürü geleceğe taşı-
26 Nisan tarihleri Cengiz Aytmatov haftası ola- ma adına olumlu bulduğunu dile getiren Aytma-
rak ilan edildi ve üniversitenin Cal Kampüsü’nde tov, iki ülke arasındaki dostluk bağlarının gurur
tören düzenlendi. Törene katılan Aytmatov, ko- verici olduğunu sözlerine ekledi...”
nuşmasında olması gerekenin hayata geçtiğini
belirterek “Ben 1976 yılında bir kitabımın ta- Kaynak: http://www.tvetvakfi.org.tr/index.php?
nıtımı için Türkiye’ye giden ilk Kırgız’ım. O za- kid= 5&sid=10
102
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
103
Kafkaslar ve Orta Asya Ülkelerinin Siyasi ve Ekonomik Yapıları ve Dış Politikaları
sun % 80’i civarındaydı. Üstelik Moskova’da önemli çevreler Kuzey Kazakistan’ın Rusya’ya verilmesini is-
temekteydi. Ülkenin başkenti doğu sınırında bulunan Almatı’dan kuzeyde bulunan Astana’ya (Akmola’ya)
taşınarak bu sorun kalıcı olarak çözüldü. Kazakistan’ın Rusya dışındaki komşuları ise Çin, Kırgızistan, Öz-
bekistan ve Türkmenistan’dır. Ülke aynı zamanda Hazar kıyıdaşıdır. BDT ve ŞİÖ’nün kurucu üyelerinden
olan Kazakistan; BM, IMF, AGİT, EİT, İİÖ, TÜRKSOY gibi örgütlerin de üyesidir.
Bağımsızlık sonrasında Nazarbayev yönetiminde, ülkede siyasi istikrar sorunu yaşanmamıştır. Bunun-
la beraber tarihî, millî ve dinî değerlerin de ön planda tutulduğu eğitim ve kültür politikaları ile Kazak
milletinin oluşumu yönünde politikalar da izlenmektedir. İzlenen reform politikaları ile hem millî bir
devlet oluşturulması yönünde önemli gelişmeler kaydedilmiş hem de ekonomik sıkıntıların yaşandığı geçiş
döneminde sosyal ve etnik çatışmalara karşı tedbirler alınmıştır. Bu aşamada ülkedeki Rusların bir kısmı
Rusya’ya göç etmiştir. Ancak önemli askerî ve bürokratik mevkilerde bulunan Rus kökenli vatandaşlara
karşı ayrımcılık veya baskı uygulanmamıştır (Kazakistan, 1996: 19).
Öğrenme Çıktısı
2 1990’lar boyunca Kafkas ve Orta Asya Cumhuriyetlerinin bölgesel sorunları ve dış
politikalarını değerlendirebilme
Bağımsızlık sonrasında
Cumhuriyetler, Rusya’nın Detaylı bilgi ve değerlen-
ekonomik ve siyasi çıkar- dirme için bakınız Alaeddin Orta Asya Cumhuriyetleri-
larına karşı politikaları uy- Yalçınkaya (1998), Türk nin iç politikada yaşadıkları
gulamıştır. 2000’li yıllara Cumhuriyetleri ve Petrol sorunların dış politikaya et-
kadar Moskova’nın bu po- Boru Hatları (Derleme), İs- kilerini tartışın.
litikalara müdahale etmeme tanbul, Bağlam.
nedenleri neler olabilir?
104
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
105
Kafkaslar ve Orta Asya Ülkelerinin Siyasi ve Ekonomik Yapıları ve Dış Politikaları
ve Güney Osetya’nın bağımsızlıkları Rusya ve diğer Haziran 2017 itibariyle Kazakistan’ın ilk Cum-
bazı devletler tarafından tanındı. Saakaşvili 2013 hurbaşkanı Nursultan Nazarbayev görevini yürüt-
seçimlerinde yeniden Cumhurbaşkanı seçilemedi mektedir. Özbekistan’ın ilk Cumhurbaşkanı İslam
ve Gürcistan’dan ayrıldı. Aralık 2015’de Gürcistan Kerimov’un vefatının ardından ikinci Cumhurbaş-
vatandaşlığından çıkarıldı. kanı olarak Şevket Mirziyoyev görev yapmaktadır.
Azerbaycan’da Hüseyinov ayaklanmasından sonra
2005’de Kırgızistan’da gerçekleşen Lale Dev- Cumhurbaşkanı olan Haydar Aliyev, 2003’te ve-
riminde yaşanan olaylar üzerine, bağımsızlıktan fat etmiş ve yerine oğlu İlham Aliyev geçmiştir.
beri ülkenin başında bulunan Asker Akayev ülkeyi Türkmenistan’ın ilk Cumhurbaşkanı Saparmurat
terk etmek zorunda kalmış ve Bakıyev, Kırgızistan Türkmenbaşı (Niyazov) ise 2006’da vefat etmiş ye-
Cumhurbaşkanı olmuştur. Aynı yıl Özbekistan’da rine seçilen Gurbanguli Berdimuhammedov hâlen
başlayan Andican olayları şiddetle bastırılmıştır. Cumhurbaşkanlığını sürdürmektedir. Tacikistan’da
Diğer ülkelerdekine benzer halk hareketi başlangıç ise bağımsızlık sonrasında Rahman Nabiyev ilk
safhasında iken durdurulmuştur. Devrimin başa- Devlet Başkanı seçilmişti. Ancak 1992’de yaşa-
nan olaylardan sonra Nabiyev görevden ayrılmış
rıya ulaşmasına karşın Kırgızistan’da siyasi istikrar
ve daha sonra İmamali Rahmanov, Devlet Baş-
sağlanamamıştır. Yaşanan olaylardan sonra 2010
kanı olmuştur. Ermenistan’da bağımsızlık sonrası
Nisan’da Roza Otunbayeva geçici Cumhurbaşkanı ilk Cumhurbaşkanı Levon Ter-Petrosyan, 1998’de
olmuştur. Hazırlanan anayasa gereği 2011 Aralık’ta yerini Robert Koçaryan’a bırakmak zorunda kaldı.
yapılan seçimlerden sonra Ayambayev ülkenin yeni Koçaryan’ın iki dönem devlet başkanlığından son-
Cumhurbaşkanı seçilmiştir. ra 2008’de yerini Serj Sarkisyan’a bırakmıştır.
Öğrenme Çıktısı
3 2000’lerin başından itibaren uluslararası politikada yaşanan gelişmelerin bu cumhuriyetler
üzerindeki etki ve sonuçlarını tartışabilme
106
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
2011 yılında başlayan Arap Baharı adlı halk teydi. “Bakü Petrolleri” ise 19. yüzyılın ikinci yarı-
hareketleri Tunus, Mısır ve Libya’da yönetim ve sından itibaren petrolün Rusya ve dünyadaki yeri
rejim değişikliğine sebep oldu. Bazılarında reform- açısından başta gelen kaynaklardan biri olmuştur.
lar yapıldı. Başta Suriye olmak üzere istikrarın sağ- Öte yandan Azerbaycan, Sovyetler Birliği’nin da-
lanmadığı ülkeler vardır. Renkli devrimler gibi bu ğılmasından sonra Kafkasya için olduğu gibi Orta
gelişmelerin Orta Asya ve Kafkasya’yı da az çok Asya açısından da kilit ülke durumunda kalmıştır.
etkilemiştir. Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Bakü petrollerinin Rus ekonomisi açısından öne-
Tacikistan liderleri düşünce, inanç, toplantı gibi te- minin yanı sıra, ülkenin stratejik konumu da son
mel haklarda kısıtlamaya gittiler. Bu uygulamaların derece önemlidir. Sanayi devrimi aşamasında Bakü
hedefi, muhalefetin siyasi faaliyetler düzenlemesini petrollerinin Rusya ve Avrupa açısından önemi bü-
ve bu faaliyetleri genişletmesini engellemek olduğu yüktü. Ancak bugün Rusya’nın başta Sibirya olmak
yönünde iddialar da vardır. üzere birçok farklı petrol ve gaz rezervi de söz ko-
Haziran 2016’da çözüm yolunda önemli te- nusudur. Bununla beraber, Çarlık döneminde Kaf-
maslar sağlandığı halde, Azerbaycan-Ermenistan kasya ve Türkistan’ı ele geçirme sürecinin başında
arasındaki Yukarı Karabağ sorunu devam etmekte- Azerbaycan yer almıştır. Bu aşamada Azerbaycan’ın
dir. Azerbaycan’ın yaklaşık yüzde 20’si Rusya des- stratejik mevkii etkili olmuştur. SSCB’nin dağıl-
teği altındaki Ermenistan işgali altındadır. Ağustos ması aşamasında Rusya’nın Karabağ sorunundan
2010’da imzalanan anlaşma ile Gümrü’deki Rus dolayı Azerbaycan ile savaşmış olması da bu strate-
üssünün süresi 2044’e kadar uzatıldı. Böylece Er- jik önemi ortaya koymaktadır.
menistan savunma bakımından Rusya ile ittifak
yapmış durumdadır. Sovyet sonrasında da Mosko-
va, Ermenistan’ın her türlü silah ve asker ihtiyacı- TRACECA: Transport Corridor Euro-
nı çoğu zaman bedelsiz, hibe olarak karşılamıştır. pe-Caucasus-Asia: Avrupa-Kafkasya-As-
Rusya, aynı zamanda Azerbaycan’a da silah satmak- ya Ulaşım Koridoru. Çin’den Avrupa’ya
tadır. Rusya böylece hem Azerbaycan’ın gelirlerini uzanan tarihî İpek Yolu’nun bir bakıma
Rusya’ya aktarmakta hem de Azerbaycan’ı askerî bugünkü karşılığıdır. AB’nin öncülüğün-
olarak kontrol etmektedir. Azerbaycan’da 2002’de de Kırgızistan’dan Polonya’ya kadar uza-
Rusya’ya on yıllığına kiraya verilen Gebele Üssü’nün nan ulaşımda iş birliği olup günümüzde
Türkiye ve İran’ı gözetleme ile beraber Azerbaycan’ı uluslararası örgüt statüsündedir. Sovyetler
izleme fonksiyonu da bulunmaktadır (Yalçınkaya, Birliği’nin dağılmasından sonra TACIS
2010). (Technical Assistance for CIS: BDT Üye-
lerine Teknik Yardım) projesinin uygulama
Azerbaycan’ın yıllık askeri bütçesi (yaklaşık 3.5
alanı durumundaki TRACECA’nın kuru-
milyar dolar), Ermenistan’ın toplam bütçesinin iki
luş sözleşmesi 1998’de imzalanmış olup ör-
katına yakındır. Bununla beraber, Azerbaycan’da
gütün merkezi Bakü’dedir. Örgütün üyeleri
olduğu gibi diğer Kafkas ve Orta Asya Cumhuri-
Azerbaycan, Türkiye, Bulgaristan, Erme-
yetlerinde de sosyal politikalar için bütçeden daha
nistan, Gürcistan, Kazakistan, Kırgızistan,
fazla kaynak ayrılmasına ihtiyaç vardır. 2015 yılı
Özbekistan, Romanya, Tacikistan, Türk-
başı itibariyle, Orta Asya ve Kafkasya Cumhuri-
menistan, Moldova, Ukrayna ve İran’dır.
yetlerinin kimlik kartları ile ekonomi ve dış ticaret
AB örgüte doğrudan taraf olup dolayısıyla
özellikleri aşağıda verilmektedir. Kafkas ve Tür-
AB üyeleri de örgüt üyesi durumundadır.
kistan Cumhuriyetlerinin bağımsızlık ve sonrası
TRACECA konusunda ayrıntılı bilgi için
gelişmeler, kronolojik sıraya göre verilmiştir. Eko-
bkz.: http://www.traceca.org.tr/
nomik ilişkilerde ise önem sırasına göre, kilit ülke
durumundaki Azerbaycan’dan başlayarak verilmesi
uygun görülmüştür. Sovyetler sonrası Gürcistan ile birlikte
Azerbaycan’ın oluşturduğu Güney Kafkas Kori-
doru, Kafkasya ve Orta Asya Cumhuriyetlerinin
Azerbaycan dış ticaretlerini Rusya’dan bağımsızlaştırma pro-
Azerbaycan’ın başkenti Bakü, yakın tarihe ka- jesidir. AB’nin desteği ile gerçekleşen TRACECA
dar “Bakü Hanlığı”olarak devlete de adını vermek- (Transport Corridor Europe-Caucasus-Asia) Av-
107
Kafkaslar ve Orta Asya Ülkelerinin Siyasi ve Ekonomik Yapıları ve Dış Politikaları
rupa-Kafkasya-Asya Taşıma Koridoru projesiy- başta Rusya ile olmak üzere eski Sovyet cumhuri-
le Kırgızistan’dan Polonya’ya kadar Moskova’nın yetleriyledir. Bağımsızlık sonrası Türkiye ve Avrupa
kontrolü dışında bir ulaşım sistemi kurulmuştur. ülkeleriyle ticareti de gittikçe artmaktadır.
Günümüzde bu sistem bir uluslararası örgüte dö-
nüşmüş olup merkezi Bakü’dür.
Gürcistan
Azerbaycan’ın nüfusu 2016 yılı itibariyle yak-
Gürcistan’ın başkenti Tiflis olup, 2015 itibariy-
laşık 9,5 milyondur. Azerbaycan’ın yaklaşık beşte
le nüfusu yaklaşık 4.323.000’dir. Nüfusun yakla-
biri Ermeni işgali altında olup bu bölgenin nüfusu
şık %84’ü Gürcü, %6.5’u Azeri, %5.7’si Ermeni
kaynaklarca farklı değerlendirilmektedir. Öte yan-
ve %1.5’u Rus’tur. Gürcüler çoğunlukla Ortodoks
dan birçok eski Sovyet cumhuriyetinde olduğu gibi
inancına sahip olup özellikle Acara bölgesinde ya-
nüfusun önemli bir kısmı başta Rusya olmak üzere
şayanların önemli kısmı Müslüman’dır. Toplam
diğer ülkelere iş için gitmektedir. Bunların da çoğu
nüfusun yaklaşık %84’ü Ortodoks, %10’u Müslü-
gittiği ülkeye yerleşmektedir. Bu bakımdan Azer-
man, %4’ü Ermeni Apostolik’tir (Georgia, 2016).
baycan veya diğer cumhuriyetler açısından kay-
naklar farklı rakamlar verebilmektedir. Öte yandan Gürcistan, zengin doğal kaynaklara sahip olma-
eski Sovyet cumhuriyetlerinde Sovyet döneminde yıp 2012 yılı gayrisafi milli hasılası (GSMH) yak-
yerleşmiş olan Rusların bir kısmı Rusya’ya dön- laşık 16 milyar dolardır. Fert başına düşen gelir ise
müşlerdir. Ancak bunların kayıtlarında sorun bu- 3700 dolardır. Ülkede çelik, havacılık, ağaç, ma-
lunmaktadır. Azeri-Ermeni savaşından sonra Ba- kine parçaları, kimya ürünleri ve tarımsal temelli
kü’deki Ermeni ve Rusların önemli bir kısmı da sanayi ile elektrik üretimi mevcuttur. İhracatı yak-
ülkeden ayrılmıştır. Ermenistan ve işgal altındaki laşık 2.9 milyar dolar olup ithalatı ise 7.8 milyar
bölgede yaşayan Azeriler ise Azerbaycan’a gelmiş- dolardır. Gürcistan 2003’te Kadife Devrimi ile
lerdir. Bunlar kaçkın (mülteci) statüsünde olup, Ağustos 2008’de Rusya ile yaşadığı savaşta ekono-
nüfus sayımında farklı sonuçlara sebep olabil- mik olarak da büyük darbe yemiştir. Öte yandan
mektedir. Azerbaycan nüfusunun yaklaşık %93’ü ülkenin ekonomik ve demografik değerleriyle ilgili
Azeri, %3’ü başta Lezgiler ve Avarlar olmak üzere Abhazya ve Güney Osetya’nın statüsü konusunda-
Kafkas kavimleri olup bunun dışındakiler Ruslar, ki uzlaşmazlık ekonomik göstergelere de yansımak-
Ukraynalılar, Yahudiler ve diğerleridir. Ülkedeki tadır. Bundan dolayı aynı yıla ait rakamlar arasında
Türkler ve Kafkas kavimleri Müslüman’dır. Diğer kaynaklar açısından ciddi farklılıklar olabilmekte-
etnik gruplar arasında Ortodoks Hristiyanlık inan- dir (Georgia, 2016).
cı da vardır (Azerbaijan, 2012). Gürcistan’ın stratejik konumu ile Azerbaycan
Azerbaycan ekonomisi önemli ölçüde petrol ve ve Asya ülkelerinden Avrupa’ya ulaşımdaki kilit
doğalgaz ihracına dayanmaktadır. Bunun dışında konumu belirli bir dereceye kadar ülke ekonomi-
başta TRACECA olmak üzere Orta Asya ile Avrupa sine katkıda bulunmaktadır. Bakü-Tiflis-Ceyhan
arasındaki ulaşım hizmetlerinin ülke ekonomisine Petrol Boru Hattı, Bakü Erzurum Doğalgaz Hattı,
belirli bir katkısı bulunmaktadır. Ülkede başta pet- Bakü-Ahılkelek Demir yolu Hattı, TRACECA kap-
ro-kimya olmak üzere makine, tarım ve hayvancı- samındaki ulaşım
lık ürünlerine dayalı endüstri bulunmaktadır. 2015 yolları ile proje aşa-
yılı GSMH değeri (Gayri Safi Milli Hasıla: Üreti- masındaki TANAP
len mal ve hizmetlerin toplam değeri) 55 milyar çerçevesinde ulaşım dikkat
Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC)
dolar civarında olup fert başına düşen milli gelir ve istihdamdan ülke
ve Türkiye’nin Güney Kaf-
ise yaklaşık 8.700 dolardır. 2015 rakamları ile ih- ekonomisine önemli kasya ile olan ilişkileri Üni-
racatı 23.9 milyar dolar olan Azerbaycan’ın ithalatı katkı söz konusudur. te 5’te ele alınmaktadır.
ise 10.7 milyar dolardır. Azerbaycan’ın dış ticareti
108
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
109
Kafkaslar ve Orta Asya Ülkelerinin Siyasi ve Ekonomik Yapıları ve Dış Politikaları
110
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
Tacikistan Türkmenistan
Tacikistan, Orta Asya Cumhuriyetlerinin en Türkmenistan, Orta Asya’nın en batısında Hazar
yoksulu olup başkenti Duşanbe’dir. 2016 nüfusu Denizi kıyıdaşı bir Türk Cumhuriyeti olup başken-
yaklaşık olarak 8.610 bindir. Nüfusun %80’i Ta- ti Aşkabat’tır. Bağımsızlık sonrası sürekli tarafsızlık
cik, %15’i Özbek, %1’i Rus, %1’i Kırgızdır. Bu stratejisi ile siyasi ve ekonomik istikrarı sağlamış bir
nüfusun %85’i Sünni Müslüman olup %5’i Şii ülkedir. Türkmenistan’ın 2014 nüfusu yaklaşık 5.2
Müslüman’dır. Tacikistan, etnik köken olarak Farisi milyondur. Nüfusun % 85’i Türkmen, % 5’i Özbek,
(İranlı) kabul edildiği hâlde Müslümanların tama- % 4’ü Rus ve kalanı diğer milletlerden oluşur. Bu
mına yakını Sünni’dir. nüfusun da yaklaşık % 90’ı Müslüman’dır.
Tacikistan’ın bağımsızlıktan sonra yaşadığı iç Türkmenistan ekonomisi önemli ölçüde doğal-
savaş, ekonomiyi de önemli ölçüde etkilemiştir. gaz ve pamuğa dayanmaktadır. Zengin doğalgaz
Çalışan nüfusun önemli bir kısmı Rusya’da iş bula- kaynaklarını Rusya ve İran üzerinden pazarlamada
bilmektedir. Ülkenin yaklaşık % 7’si tarıma elveriş- sorunlar yaşamaktadır. Çin’e ulaşan doğalgaz boru
li olup pamuk önemli bir üründür. Gümüş, altın, hattı Türkmenistan ekonomisi açısından son derece
uranyum, tungsten gibi madenler de bulunmakta- önemlidir. Hazar’dan Azerbaycan’a ve Türkiye’ye hat
dır. 2013 yılı millî geliri yaklaşık olarak 8.5 milyar konusunda da henüz uzlaşmaya varılmamıştır. 2013
dolar olup fert başına düşen millî gelir ise 1.036 yılı GSMH’si yaklaşık 42 milyar dolar olup fert başı-
dolar civarındadır (Tajikistan, 2016). na millî geliri ise 7.986 dolardır. 2000 yılı rakamla-
rına göre toplam ihracatı 2.400 milyon olup ithalatı
ise 1.650 milyon dolardır (Turkmenistan, 2016).
111
Kafkaslar ve Orta Asya Ülkelerinin Siyasi ve Ekonomik Yapıları ve Dış Politikaları
Öğrenme Çıktısı
4 Kafkas ve Orta Asya Cumhuriyetlerinin ekonomik, jeopolitik özellikleri ile dış politikalarını
değerlendirebilme
112
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
113
Kafkaslar ve Orta Asya Ülkelerinin Siyasi ve Ekonomik Yapıları ve Dış Politikaları
Kafkaslar ve Orta Asya Kafkas ve Orta Asya Cumhuriyetlerinin farklı doğal kay-
Cumhuriyetlerinin Ekonomileri nakları, jeopolitik özellikleri bulunmaktadır. Bu kaynak-
ve Dış Politikaları lar ülkelerin ekonomik kalkınmalarını ve dış politikalarını
etkilemektedir. Özellikle komşu devletlerle yaşanan böl-
gesel ihtilaflar dış politika gündemlerini şekillendirmek-
tedir. Haziran 2017 itibariyle Azerbaycan-Ermenistan
arasında barış yapılmamış olup Azerbaycan petrol ve gaz
gelirlerinin önemli bir kısmını savunmaya ayırmaktadır.
Gürcistan’ın ise ekonomik durumu iyi olmayıp Abhazya
ve Güney Osetya’yı kendisine bağlı saymaktadır. Kaza-
kistan petrol ve gaz zengini bir ülkedir. Türkmenistan’da
gaz ve pamuk üretilmektedir. Özbekistan’ın ise pamuk
ve petrol ürünleri bulunmaktadır. Bu cumhuriyetler
bağımsızlık sonrasında ürünlerini daha rasyonel bir şe-
kilde dünya piyasalarına ulaştırmaya çalışmaktadırlar.
Kırgızistan’da renkli devrimler ve arkasından gelen siyasi
istikrarsızlıklar doğal kaynak zenginliği olmayan bu ül-
kenin ekonomisini de olumsuz etkilemiştir. Bölgenin en
fakir ülkesi Tacikistan’da ise iç savaş ve asayişsizlik, ekono-
miyi ve sosyal hayatı çok daha olumsuz hâle getirmiştir.
2016 itibariyle iki ülkede de siyasi istikrarla birlikte eko-
nomik iyileşme görülmeye başlanmıştır.
114
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
1 Sovyet Cumhuriyetlerinin egemenlik ve ba- 6 Bağımsızlık ilanından sonra hangi Orta Asya
ğımsızlıklarını ilan ettikleri yıllar aşağıdakilerden devleti, daimi tarafsızlık stratejisi uygulamıştır?
hangisinde birlikte ve doğru olarak verilmiştir?
neler öğrendik?
A. Azerbaycan B. Gürcistan
A. 1989, 1990 B. 1990, 1991 C. Kazakistan D. Türkmenistan
C. 1989, 1991 D. 1988, 1989 E. Tacikistan
E. 1991, 1992
7 Demokrasi ve Ekonomik Kalkınma Örgütü
2 1991’de Gürcistan bağımsızlığını ilan eder- GUAM’ın üye sayısını bir süre için beşe çıkaran ve
ken Gürcistan’a bağlı özerk bölge/cumhuriyet statü- örgütün adının GUUAM olmasına neden olan eski
süne sahip olan bölgeler aşağıdakilerden hangisin- Sovyet cumhuriyeti aşağıdakilerden hangisidir?
de birlikte ve doğru olarak verilmiştir? A. Kırgızistan B. Gürcistan
A. Abhazya, Acara, Cevahati C. Ukrayna D. Türkmenistan
B. Ahıska, Acara, Güney Osetya E. Özbekistan
C. Abhazya, Güney Osetya, Acara
D. Borçalı, Nahcivan, Güney Osetya 8 Renkli devrimler olarak bilinen, yönetim
E. Abhazya, Acara, Nahcivan karşıtı hareketler, aşağıdaki Orta Asya Cumhuri-
yetlerinden hangisinde etkili olamamıştır?
3 Bağımsızlık sonrasında başkentin taşınması A. Gürcistan
ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur? B. Kırgızistan
A. Özbekistan, Taşkent’ten, Semerkant’a taşımıştır. C. Ukrayna
B. Kazakistan, Almatı’dan, Akmola’ya taşımıştır. D. Azerbaycan
C. Türkmenistan, Aşkabat’tan, Türkmenbaşı’na E. Özbekistan
taşımıştır.
D. Gürcistan, Batum’dan, Tiflis’e taşımıştır. 9 Petrol, gaz veya pamuk kaynakları zengini
E. Kırgızistan, Bişkek’ten, Duşanbe’ye taşımıştır. olan Orta Asya Cumhuriyetleri aşağıdakilerden
hangisinde birlikte ve doğru olarak verilmiştir?
4 Ermenistan aşağıdaki uluslararası örgütlerden A. Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan ve Türk-
hangisine üye değildir? menistan
A. BDT B. IMF B. Gürcistan, Azerbaycan, Kazakistan, Türkme-
nistan
C. KEİ D. BM C. Azerbaycan, Ermenistan, Tacikistan, Kırgızistan
E. NATO D. Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkme-
nistan
E. Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan ve Erme-
5 Azerbaycan’ın ilk Cumhurbaşkanı ................, nistan
Ermenistan ile savaş devam ederken ................’un
isyanı üzerinde görevinden ayrılmış ve ..............
Cumhurbaşkanı olmuştur.
10 Tacikistan, Orta Asya cumhuriyetleri içeri-
sinde en ...... olup, Tacikler etnik olarak ..... kabul
Yukarıdaki cümlede boş bırakılan yerleri aşağıdaki- edildiği halde halkın büyük çoğunluğu....... dir.
lerden hangisi doğru şekilde tamamlar?
Yukarıdaki cümlede boş bırakılan yerleri aşağıdaki-
A. Ebulfez Elçibey, Suret Hüseyinov, Haydar Aliyev lerden hangisi doğru şekilde tamamlar?
B. Haydar Aliyev, Asker Akayev, İlham Aliyev A. zengini, İranlı, Şii
C. Haydar Alieyv, Suret Hüseyinov, İmamali Rah- B. kahramanı, Farisi, Şii
manov
C. yoksulu, Farisi, Sünni
D. İslam Kerimov, Ebulfez Elçibey, İlham Aliyev
D. yoksulu, Slavik, Sünni
E. Ebulfez Elçibey, Haydar Aliyev, İlham Aliyev
E. zengini, Türk, Şii
115
Kafkaslar ve Orta Asya Ülkelerinin Siyasi ve Ekonomik Yapıları ve Dış Politikaları
Yanıtınız yanlış ise “İstikrar ve Denge Poli- Yanıtınız yanlış ise “Kafkasya ve Orta Asya’da
3. B 8. E
tikalarıyla Kazakistan” konusunu yeniden Renkli Devrimler” konusunu yeniden göz-
gözden geçiriniz. den geçiriniz.
Yanıtınız yanlış ise “Ermenistan’ın Genişle- Yanıtınız yanlış ise “Azerbaycan”, “Kazakis-
4. E 9. A
me Politikası ve Komşularıyla Sorunları” ko- tan”, “Özbekistan” ve “Türkmenistan” konu-
nusunu yeniden gözden geçiriniz. sunu yeniden gözden geçiriniz.
Araştır Yanıt
4 Anahtarı
116
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
Araştır Yanıt
4 Anahtarı
Kaynakça
Azerbaycan Ülke Raporu, (1995), Ankara, Tika. Saray, M. (1993D), Türkmen Tarihi, İstanbul.
Bohr, A. (1990), “Turkmenistan under Perestroika: Sönmezoğlu, F. (1996), Uluslararası İlişkiler
An Overview”, Report on USSR, Mart 23. Sözlüğü, İstanbul, Der Yayınları.
Devlet, N. (1989), Çağdaş Türk Dünyası, İstanbul, Türkmenistan Ülke Raporu, (1996), Ankara, Tika.
Marmara Üniversitesi Yay.
Yalçınkaya, A. (1997), Almatı’dan Akmola’ya
Kazakistan Ülke Raporu, (1996), Ankara, Tika. Kazakistan’ın Başkenti, Sakarya, Sakarya
Üniversitesi Basımevi.
Kırgızistan Ülke Raporu, (1996), Ankara, Tika.
Yalçınkaya, A. (2001), “Türk Cumhuriyetlerinin Bağımsızlık
Orta Asya’da Arap Baharı’nın Ardından (2012), Dünya
Aşamaları”, Avrasya Etütleri, Bağımsızlığın Onuncu
Bülteni, http://www.avim.org.tr/bultentekli.php?
Yılında Türk Cumhuriyetleri, Ankara, Türk İşbirliği
haberid= 44866, erişim: 2012.02.03
ve Kalkınma Ajansı, ss.61-82.
Özbekistan Ülke Raporu, (1995), Ankara, Tika.
Yalçınkaya, A. (2006A), Sömürgecilik Pan-İslamizm
Pirinççi, F. (2008), “Soğuk Savaş Sonrasında ABD’nin Işığında Türkistan 1856’dan Günümüze,
Orta Asya Politikası: Beklentiler ve Gerçekler”, SBF Ankara, Lalezar Kitabevi.
Dergisi, C.63, No:1, ss.207-235.
Yalçınkaya, A. (2006B), Kafkasya’da Siyasi Gelişmeler:
Salih, M. (2002), Yolname: Özgürlük Mücadelesi, Etnik Düğümden Küresel Kördüğüme, Ankara,
İstanbul, Ötüken Neşriyat. Lalezar Kitabevi.
Saray, M. (1993A), Kırgız Türkleri Tarihi, İstanbul. Yalçınkaya, A. (2010), Ermenistan-Rusya, Öncevatan,
Saray, M. (1993B), Özbek Türkleri Tarihi, İstanbul. http://www.turkishnews.com/tr/content/
2010/08/26/ermenistan-rusya-yakinlasmasiyla-
Saray, M. (1993C), Azerbaycan Türkleri Tarihi, ne-degisti/ erişim, 2012-02-05
İstanbul.
117
Kafkaslar ve Orta Asya Ülkelerinin Siyasi ve Ekonomik Yapıları ve Dış Politikaları
internet kaynakları
http://data.un.org/CountryProfile. http://www.gokbayrak.com/
aspx?crName=ARMENIA
http:// data.un.org/ CountryProfile. aspx? crName=
http://data.un.org/CountryProfile. GEORGIA, 2012-02-10
aspx?crName=KAZAKHSTAN
http://www.indexmundi.com/KAZAKHSTAN/
http://data.un.org/CountryProfile. population.html, 2012-02-12
aspx?crName=TAJIKISTAN
http://www.indexmundi.com/ KYRGYZSTAN/,
http://data.un.org/CountryProfile. 2012-02-12
aspx?crName=TURKMENISTAN
http://www.indexmundi.com/TAJIKISTAN/, 2012-
http://data.un.org/CountryProfile. 02-12
aspx?crName=UZBEKISTAN
http://www.indexmundi.com/ TURKMENISTAN/,
http://www.indexmundi.com/ARMENIA/religions. 2012-02-12
html, 2012-02-11.
http://www.indexmundi.com/UZBEKISTAN/,
http://data.un.org/CountryProfile.aspx?crName= 2012-02-12
AZERBAIJAN, 2012-02-11
118
Bölüm 5
Türkiye-Güney Kafkasya Ülkeleri İlişkileri
Türkiye’nin Güney Kafkasya Politikası Türkiye-Azerbaycan İlişkileri
1 2
1 Güney Kafkasya’nın temel sorunlarını ve 2 Türkiye’nin Soğuk Savaş’ın ardından
öğrenme çıktıları
3 4
3 Türkiye’nin Soğuk Savaş’ın ardından 4 Türkiye’nin Soğuk Savaş’ın ardından
Ermenistan ile ilişkilerini ve bu bölgedeki Gürcistan ile ilişkilerini siyasi, askeri ve
sorunları tanımlayabilme ekonomik boyutlarıyla açıklayabilme
5
İstikrar Arayışları
5 Bölgedeki olaylar üzerinde Türkiye’nin
oluşturduğu etkileyici gücü ifade edebilme
120
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
121
Türkiye-Güney Kafkasya Ülkeleri İlişkileri
Türkiye’nin çok önem verdiği bölgesel barış ‘Güney Kafkasya’da İstikrar Üzerine Yuvarlak Masa’
ve istikrar, bölgesel uyuşmazlıklar halledilmeden oluşturulması fikrini ileri sürmüştür.
sağlanamaz. Türkiye, bu uyuşmazlıklara askerî
müdahale boyutlarına sürüklenmekten daima im-
tina etmiş ve topyekûn bölgesel barışa önem ver- Kazan-Kazan Mantığı: İki tarafın da
miştir. Türkiye “21. yy.ın Türk yüzyılı” olacağına kazanacağı tezine dayalı bu strateji, uyuş-
veya “Adriyatik’ten Çin Seddi’ne kadar bir Türk mazlık taraflarının karşılıklı fedakârlıklara
dünyasının oluşacağına” dair inancını ancak böl- hazır olmalarını gerektirmektedir.
gedeki temel ve potansiyel uyuşmazlıkları çözme
başarısını göstererek gerçeğe dönüştürebilirdi. Zira 2002 yılında kurulan AK Parti iktidarı, Güney
Türkiye’nin ikilemi, bu hayallerine karşın Türk Kafkasya’daki çetrefilli sorunların (en başta da Dağ-
dünyası ile Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti dışında lık Karabağ sorununun) taraflarına yönelik olarak
doğrudan hiçbir kara bağlantısının bulunmama- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ifadesiyle ‘kazan-
sıdır. Dolayısıyla, Ermenistan, Gürcistan ve İran kazan (win-win) mantığı’yla yaklaşmaya çalışmıştır.
Türkiye’nin Türk dünyası ile doğrudan bağlantı Bu çerçevede öncelikle ‘halklar çözüm konusunda
kurabilmesinin önündeki coğrafi engellerdir. Bu
ikna edilmelidirler’. Dolayısıyla, Dağlık Karabağ
durumda, Türkiye’nin çıkarı tüm Kafkasya’yı tek
sorununun çözülebilmesi için, öncelikle Azerbaycan
bir istikrar ve barış bölgesi hâline getirerek bölgede
ve Ermenistan halkları arasındaki ‘düşmanca’ yakla-
etkinlik kurabilmesidir. Nitekim Cumhurbaşkanı
şımlara bir son verilmesi gerekmekteydi.
Demirel’in 1998 yılında önerdiği ‘Kafkas İstikrar
Paktı’ projesinin, Güney Kafkasya’da muhatapları Türkiye, Kafkasların hiçbir ülkenin tek başına
uzlaştırıcı bir etkisi olmuştur. Türkiye’nin bu yak- ‘arka bahçesi’ olmasına rıza göstermeyeceği imajı-
laşımının muhatap bulması, Rusya’yı da harekete nı da elden geldiğince vermeye çalışmıştır. Dola-
geçirmiştir. Bu konuda 1999 yılının ilk aylarında yısıyla, Güney Kafkasya’nın istikrarı için, bölgede
Rus Dışişleri Bakanlığı da bir ‘Kafkasya Forumu’ NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) ve AB
oluşturulması önerisinde bulunmuştur. Bütünsel (Avrupa Birliği) gibi örgütlerin desteği sürekli kı-
çözüm önerilerinin yoğunlaştığı bu dönemde Gür- lınmalıdır. NATO ve AB’nin Türkiye’nin de des-
cistan Devlet Başkanı Eduard Shevardnadze de bir teklediği Kafkasya stratejisi, ‘iyi komşuluk anlayışı’
‘Barışçı Kafkasya’ girişiminde bulunmuştur. Bu gibi üzerine dayanmaktadır. Buna göre, Güney Kafkas-
projelerin içerdiği bütünsel, bölgesel çözüm fikri- ya’daki ülkeler/toplumlar kendi aralarındaki sorun-
nin, 18-19 Kasım 1999 tarihlerinde İstanbul’da ya- larını kendi başlarına çözememişlerdir. O hâlde,
pılan AGİT (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı) dış destek vererek bu ülkeler arasında işbirliğini ge-
Zirvesi’nde yoğun destek bulduğunu söyleyebiliriz. liştirmeye çalışmak kaçınılmazdır. Sözü edilen bu
Yine bu atmosferden etkilenerek Erivan yönetimi işbirliğinin ayrıntıları ise Azerbaycan, Gürcistan ve
önce bir ‘Güney Kafkasya Güvenlik Antlaşması’ Ermenistan dışişleri bakanları seviyesinde yapılan
yapılmasını önermiş, ardındansa Ocak 2000’de toplantılar neticesinde belirlenecektir.
Öğrenme Çıktısı
1 Güney Kafkasya’nın temel sorunlarını ve bu bölgenin Türkiye açısından taşıdığı önemi
değerlendirebilme
Türkiye’nin Ermenistan’la
diplomatik ilişki kurmama- Türkiye’nin Güney
Türkiye Ermenistan devleti-
sı, Türkiye’nin bağımsız bir Kafkasya’nın güvenlik ve
ni hukuki olarak tanıma ka-
tercihi midir, yoksa Erme- istikrarı için bölgede deste-
rarını hangi şartlara dayalı
nilerin politikalarının bir ğini önemsediği uluslararası
olarak almıştır?
sonucu mudur? örgütler hangileridir?
122
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
123
Türkiye-Güney Kafkasya Ülkeleri İlişkileri
ortaya çıkmıştır. Bu ortamda, milletvekilleri hisset- 25-26 Şubat 1992 gecesi Ermenilerin Karabağ’ın
tikleri büyük heyecan içinde, ‘Dış Türkler’den so- Hocalı bölgesine düzenledikleri saldırı ve peşinden
rumlu bir Devlet Bakanlığının oluşturulmasını da gelen katliamlar (Hocalı Katliamı), devam eden
talep etmişlerdir. 25 Aralık 1991’de ise Dışişleri Ba- bölgesel savaşın seyrinde ve dolayısıyla Türkiye’nin
kanı Hikmet Çetin, Ermenistan hariç olmak üzere Azerbaycan ile ilişkilerinde önemli bir dönüm nok-
yeni cumhuriyetlerin tümünde Büyükelçilikler açı- tası olmuştur. Bu bakımdan Türkiye, Azerbaycan’a
lacağını bildirmiştir. Hükûmet bu konudaki kesin verdiği desteği artırmanın yollarını aramıştır. Alpars-
kararını 30 Aralık 1991 tarihinde almıştır. lan Türkeş ve Bülent Ecevit başta olmak üzere, mu-
Başbakan Süleyman Demirel, Kasım 1991’de halefet parti liderleri Hükûmeti bölgeye ve olaylara
Azerbaycan Başbakanı Hasan Hasanov’a “bölgede müdahale etme yönünde etkilemeye çalışmışlardır.
gerginliği artırıcı kışkırtmalardan sakınmaları- Öte yandan Türkiye’nin uluslararası toplumu katli-
nı” isteyen bir mesaj yollamış ama Türk Dışişleri amdan haberdar etmeye çalıştığı gözlenmiştir. Türki-
Bakanlığı hemen devreye girerek, Türkiye’nin böl- ye bu aşamada bilhassa ABD, Fransa ve İngiltere’den
gedeki uyuşmazlıklara herhangi bir şekilde karış- destek bulma arayışlarına girmiştir.
mak ya da arabulucu olmak istemediğini açıklama Türkiye’nin Azerbaycan ile yakınlaşmasında,
zorunluluğunu hissetmiştir. Türkiye’nin bu tavrı önemli bir engel Azerbaycan topraklarını henüz
SSCB’nin yıkılmasına kadar sürmüştür. tamamen boşaltmamış olan Rus askerî birlikleriy-
di. Türkiye bu ortamda uyuşmazlık üzerindeki Rus
etkisini kırabilmek için, meseleyi mümkün oldu-
Resmî İlişkilerin Başlangıç Dönemi ğunca uluslararası topluma sunmaya çalışmıştır.
Azerbaycan’la 14 Ocak 1992’de imzalanan Bunun için de gerek BM gerekse AGİK platformu-
protokolle diplomatik ilişki kurulmuş ve Başkon- nu hareket noktaları olarak değerlendirmeye gay-
solos olarak görev yapmakta olan temsilciliğimiz ret etmiştir. Türkiye, Rusya’dan doğrudan doğruya
Büyükelçilik düzeyine yükseltilmiştir. Hâlihazırda Azerbaycan’daki birliklerini boşaltmasını isteyeme-
Bakü’deki Büyükelçiliğimiz ile Nahçıvan ve Gen- se de bu amaçla AGİK platformunu kullanmıştır.
ce Başkonsolosluklarımız faaliyet göstermekte
Türkiye, Dağlık Karabağ sorununun çözümü
olup, Azerbaycan’ın ise Ankara’da Büyükelçiliği-
için, ‘Ermenistan-Karabağ ve Azerbaycan-Nahçıvan
nin yanı sıra, İstanbul ve Kars Başkonsoloslukları
arasında iki bağlantı koridorunun’ oluşturulmasını
bulunmaktadır. Resmî ilişkiler kurulduktan son-
stratejik sebeplerle desteklemiştir. Ama bu konuya
ra iki ülke arasında hızla sorunsuz ve sıcak ilişki-
stratejik olarak değil de bir toprak ve vatan mesele-
ler tesis edilmiştir. Nitekim 23-24 Ocak 1992’de
si olarak bakan Azeri yönetimini, koridor formülü
Ankara’ya gelen Azerbaycan Devlet Başkanı Ayaz
konusunda ikna edememiştir. Türkiye’nin çatışma-
Muttalibov’a, Dağlık Karabağ sorununda arabulu-
ların yayılma riski gösterdiği Nahçıvan’a müdahale
culuk yapılabileceği mesajı verilmiştir.
düşüncesinin Rusya tarafından engellenmesinden
Azerbaycan bağımsızlığına kavuştuktan sonra, sonra Demirel Hükûmeti, Azerbaycan’a silah yar-
Türkiye bu ülkenin uluslararası toplumla sağlıklı bir dımı yapmaktan ve çatışmalara askerî açıdan mü-
iletişim kurmasını desteklemiş ve bu konuda ona dahaleden imtina etmiştir.
yardımcı olmuştur. Bu çerçevede, Azerbaycan’ın
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı’na (AGİK)
üyelik sürecini açıkça desteklemiştir. Uluslararası Koridor Formülü: Azerbaycan ile Nah-
toplum ise Türkiye’nin girişimleriyle, bağımsız- çıvan arasında Megri’den, Ermenistan ile
lığına yeni kavuşan Bakü yönetiminin Birleşmiş Dağlık Karabağ arasındaysa Laçin’den ko-
Milletler’e (BM) katılma talebini reddetmemiştir. ridor açılmasıdır.
Türkiye, Azerbaycan’ın uluslararası topluma katı-
larak bir an evvel Rus etki alanından kurtulması- Azerbaycan’da Elçibey İktidarı ve
nı arzu etmiştir. Bu bağlamda, Rusya’nın Güney Türk Dış Politikası
Kafkasya’daki birliklerini yavaşça geri çekmesi de
önemlidir. Azerbaycan’daki yaklaşık 60.000 kişilik 7 Haziran 1992 tarihinde yapılan Başkanlık
Rus askerî varlığı, 1993 yılının ortalarına kadar ül- Seçimlerini kazanan Azerbaycan Halk Cephe-
keden tamamen geri çekilmiştir. si (AHC) lideri Ebulfez Elçibey’in başa geçmesi,
Türk diplomasisi açısından hiç şüphesiz ki büyük
124
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
bir başarı olmuştur. ‘Atatürkçülüğüyle’ tanınan El- tutum sergilenmiş; Rusya ile İran ise dışlanmış-
çibey, Azerbaycan’ın Türkiye ile çok yakın ilişkiler lardır. Türkiye’nin Azerbaycan petrol işine dâhil
kurmasına taraftardı. Lider Elçibey’in Türkiye ile edilmesi Elçibey iktidarı sırasında gerçekleşmiştir.
ilişkilere dair bazı idealleri vardı. Bunlardan birkaçı Petrol taşıma güzergâhları konusunda ise Elçibey
aşağıdaki gibidir: döneminde, 7 olası seçenek arasından sadece Tür-
• Türkiye ile Azerbaycan arasında bir ‘kon- kiye üzerinden geçecek güzergâhlara öncelik veril-
federasyon’ kurulması, dolayısıyla iki ülke miştir. Türkiye üzerinden geçen iki olası güzergâh
arasında sınırların kalkması ve iki ülke in- öngörülmüştü: Bunlar, Bakü-Tebriz-Nahçıvan-
sanlarının birbirlerinin ülkelerinde serbest- Ceyhan seçeneği ve Bakü-Tebriz-Nahçıvan-Trab-
çe çalışabilmeleri, zon güzergâhıdır.
• İki ülke arasındaki askerî işbirliğinin Rusya Elçibey, ayrıca, ‘Ermenistan üzerinden geçerek
ve Ermenistan arasında bulunan seviyeye Türkiye’ye gelecek bir boru hattı projesine de sıcak
çıkarılması, bakmıştır. ‘Barış Boru Hattı Projesi’ olarak bili-
nen bu proje, Ermenistan için de çok faydalı ola-
• Türkiye ve Azerbaycan arasında bir ‘ittifak
caktı. Türkiye o sırada Azerbaycan ve Ermenistan’a
antlaşmasının’ yapılması suretiyle Rusya’nın
iki alternatif barış projesi önermiştir: toprak deği-
Azerbaycan’a müdahalesinin önüne geçil-
şimi projesi ile barış boru hattı projesi. İlk proje
mesi,
daha çok Cumhurbaşkanı Özal, ikincisi ise Başba-
• Azerbaycan’da Türk Silahlı Kuvvetleri ve kan Demirel tarafından desteklenmiştir.
NATO’ya ait üslerin oluşturulması,
• Azerbaycan’ın NATO üyesi olması,
• Türkiye’nin de yardımıyla Azeri ordusunun Kaçgın: Azericede, zorunlu göçmen, mül-
en modern silahlarla donatılması. teci anlamındadır.
Türkiye, bu dönemde de Azerbaycan ile Er-
menistan arasındaki sorunun çözüm yolu olarak Elçibey iktidarı için dönüm noktası, şüphesiz ki
‘toprak değişimi’ (iki koridor açılması) formülü- 27 Mart 1993 tarihinde Ermenilerin, bir Azeri top-
nü yinelemiştir. Bu plan, Dağlık Karabağ ve onun rağı olan Kelbecer’i işgal etmeleridir. İşgalden kısa
Ermenistan’la bağlantısını sağlayacak bir bölgenin bir süre sonra Azerbaycan Türkiye’den, Kelbecer
(Laçin) Ermenistan’a, karşılığında ise Nahçıvan’ı katliamından kaçmaya çalışan Azeri ‘kaçgınların’
Azerbaycan’ın geri kalan kısmına bağlayacak olan kurtarılması için yardım istemiştir. Ancak, Türkiye
Zangezur bölgesinin Azerbaycan’a verilmesini Rusya ile bir gerginlik yaşamamak için hareketsiz
öngörüyordu. Türkiye, bu planın hayata geçiril- kalmış ve sert protestolardan başka bir tepki gös-
mesi hâlinde, Bakü - Hazar Denizi - Orta Asya terememiştir. Ankara bu sırada İran’ın katliamdan
ülkeleriyle doğrudan iletişim sağlama olanağına kaçan insanlara Azerbaycan sınırları içinde yardım
kavuşmuş oluyordu. Ancak bu proje, sorunun etmesini ise olumlu karşılamış ve desteklemiştir.
taraflarınca kabul edilmemiştir. Elçibey’in Türki- Kelbecer bölgesinin işgali sırasında Demirel
ye ile ilişkilere özel önem verdiği bilinmektedir. Hükûmeti’nin, Azerbaycan’ın yaralılar ve siville-
Ancak, bu durum, bölgede Rusya ve İran’ı fazla- ri bölgeden çıkartmak için istediği helikopterleri
sıyla rahatsız etmiştir. Bu arada Ermenistan’ın da göndermeyi, bir müdahale olarak algılanabilece-
Türkiye’nin bölgede bu denli etkinlik kazanması- ği gerekçesiyle reddetmesi, Elçibey karşıtı Azeri
nı kendisine karşı önemli bir tehdit olarak gördü- muhalefetinin güçlenmesine ve Türkiye-Azerbay-
ğü aşikârdır. can ilişkilerinin de gerginleşmesine neden olmuş-
Elçibey’in görevinden uzaklaşmak zorunda tur. Türkiye’nin bu aşamada Elçibey’e desteğini
bırakılmasına varan gelişmelerin önemli bir ateş- bir şekilde göstermesi gerekiyordu. Onun için,
leyicisi de Türkiye ve Batılılar lehine izlediği ‘pet- Cumhurbaşkanı Özal, 13-16 Nisan tarihleri ara-
rol politikası’ idi. Haziran 1992 - Haziran 1993 sında yaptığı Bakü ziyareti esnasında, Azerbaycan
arasında devam eden Elçibey iktidarı sırasında Parlamentosu’nda yaptığı konuşmada “Türkiye’nin
Güneşli, Azeri ve Çırak petrol sahalarında açıkça Azerbaycan’la askerî ittifak yapmayı düşünebilece-
Türkiye, ABD, İngiltere ve Norveç firmalarının ğini” ifade etmiştir.
oluşturduğu uluslararası konsorsiyum lehinde bir
125
Türkiye-Güney Kafkasya Ülkeleri İlişkileri
Haydar Aliyev Dönemi ve Türkiye’nin ilişkiden sonra Türkiye ve Azerbaycan’ın “bir mil-
Politikaları let iki devlet” olduğunu ilan etmiştir. Böylece Ali-
Kelbecer’in kaybedilmesi ile başlayan iç karışık- yev de selefi Elçibey gibi Türkiye ile yakınlaşmanın
lıklar sonunda, 4 Haziran 1993 tarihinde yapılan önemini görmüştür.
bir darbeyle Elçibey Hükûmeti’nin devrilmesi ve
yerine Haydar Aliyev’in getirilmesi, iç ve dış çevre-
lerde Türkiye’nin Azerbaycan’da dost bir yönetimi Bir Millet, İki Devlet Söylemi: Haydar
iktidarda tutma konusunda başarısız olduğu şeklin- Aliyev’e göre, Türkiye ve Azerbaycan ayrı
de değerlendirildi. Yine bazı çevreler bu gelişmele- devletler olmasına rağmen, bu devletlerde
ri, “Türk modelinin sonu” olarak da yorumladılar. tek bir millet olarak Türkler yaşamaktadırlar.
Kısacası Türkiye Azerbaycan’daki karışık ortamın
neticesinde ortaya çıkan oldu-bittiyi kabul etmekte Azerbaycan’daki darbe girişimi atlatıldıktan
zorlanmıştır. Darbeden oldukça sonraki bir tarihte sonra, Azerbaycan Uluslararası Petrol Konsorsiyu-
(24 Haziran 1993) bile, Dışişleri Bakanı Hikmet mu (AIOC), gelecekte Azerbaycan ana petrolünün
Çetin, BM Genel Sekreterine gönderdiği mektupta Türkiye toprakları üzerinden taşınmasını hedefle-
şöyle diyordu: “Yasal hükûmeti devirmeyi amaçla- miştir. Bu noktada İran üzerinden geçiş opsiyonu
yan askerî isyan karşısında Türkiye Azerbaycan’ın artık tamamen göz ardı edilmiştir. Ayrıca, Başba-
yasal temsilcilerini desteklemeyi sürdürecektir”. kan Tansu Çiller, Temmuz 1995’te Azerbaycan’ı
Bu arada Türkiye, Kelbecer işgalini ortadan ziyaret etmiştir. Bu ziyaretin bir amacının da erken
kaldırabilmek için uluslararası düzlemde bazı dip- petrolün Gürcistan güzergâhı (Bakü-Supsa) üze-
lomatik gayretler sergilemiştir. Türkiye’nin özel rinden taşınması konusunda görüşmeler yapmak
çabaları neticesinde acil olarak AGİK’in Prag top- olduğu iddia edilmiştir. Nitekim Aliyev’le yaptığı
lantısı yapılmıştır. Bu toplantının sonunda barış gö- görüşme sonrasında Çiller, ‘Avrasya Ana Taşıma
rüşmelerinin devamı için Ermenistan’ın Kelbecer’i Hattı’ (Avrasya Koridoru) adlı dev bir projeyi ha-
boşaltmasının şart olduğu bir kez daha vurgulan- yata geçirmeyi kararlaştırdıklarını açıklamıştır. Bu
mıştır. Ardından yine Azerbaycan ve Türkiye’nin proje eski SSCB’nin Orta Asya’daki Türkçe konu-
çabaları ile BM Güvenlik Konseyi 30 Nisan günü şan cumhuriyetlerini petrol ve doğalgaz nakliyatı
Azerbaycan-Ermenistan çatışmaları ve özellikle de yoluyla Türkiye ile bütünleştirme amacı taşıyordu.
Kelbecer’in işgali konusunu görüşmüştür. 15 üye-
nin oy birliği ile Güvenlik Konseyinin 822 sayılı
Erken petrol: Herhangi yeni bir sondaj
kararı kabul edilmiştir. BM Güvenlik Konseyinin
yapılmadan, hâlihazırda bulunan ve üre-
Dağlık Karabağ çatışmaları konusundaki ilk kararı
tilen petrol.
budur. Karar, isim vermeden Kelbecer’in Ermeni-
lerce işgalinden duyulan rahatsızlığı dile getirmiştir.
Durdurak bilmeyen Ermeni saldırıları karşısın- 1996 yılı ortalarında Rus ordu birliklerinin
da 1993 yılının sonlarında Aliyev yönetimi Türkiye Çeçenistan’dan çekilmesi Türkiye’nin Güney Kaf-
ile yakınlaşma sinyalleri vermiştir. Azerbaycan Dı- kasya’daki çıkarları açısından çok olumlu karşılan-
şişleri Bakanı Hasan Hasanov, 28-29 Aralık 1993 mıştır. Esasen, Rusya’nın 1996’da Çeçenistan’da
tarihlerinde Ankara’ya kısa bir ziyarette bulunmuş- uğradığı yenilginin Türkiye açısından en önemli
tur. Ziyaret sırasında Türkiye ve Azerbaycan, Nah- sonucu; Azerbaycan ve Ermenistan’ın üzerlerinde-
çıvan bölgesi sınırlarının kuvvet kullanma yoluyla ki Rus baskısının hafiflemesi nedeniyle, daha Batı
değiştirilmesini 1921-Kars Antlaşması’nın ihlali yönlü politikalar izlemeye başlamaları ve Batı dün-
olarak yorumlayacakları konusunda anlaşmışlardır. yasının da bu ülkedeki petrol endüstrisine yaptıkla-
Aliyev, 8 Şubat 1994’te 80 kişilik büyük bir dele- rı yatırımların büyük bir hızla artmasıydı.
gasyonla Türkiye’ye 4 günlük resmî bir ziyarette Öte yandan, tahmin edilen zengin petrol re-
bulunmuştur. Aliyev’in çok önem verdiği bu ziya- zervlerinden dolayı Batılıların Azerbaycan’a yöne-
ret sırasında Türkiye ile Azerbaycan arasında 10 yıl- lik ilgisinin artması, Bakü’nün kendine daha fazla
lık bir Dostluk ve İşbirliği Antlaşması imzalanmıştır. güvenmesine neden olmuş, bir anlamda Türkiye’ye
Aliyev, Cumhurbaşkanı Demirel ile kurduğu yakın olan bağımlılığı azalmıştır. Başta ABD olmak üze-
re Batılı ülkeler, yaptıkları yatırımların güvenliği
126
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
açısından ilkin Dağlık Karabağ uyuşmazlığı olmak Key West-Minsk Grubu toplantısında önerilen ba-
üzere bölgedeki tüm uyuşmazlıkların çözülmesini rış planı oluşturdu. Ancak, Aliyev planın ayrıntıla-
tercih etmekteydiler. Bu ise Azerbaycan’ın kolayca rını ve gerek Minsk Grubu eş-başkanlarıyla gerekse
‘maksimalist’ bir yaklaşım sergileyerek kendi çıka- bizzat Ermenistan Devlet Başkanı Koçaryan’la per-
rına uygun olmayan görüşleri peşinen reddedebil- de arkasında yaptığı konuşmaların içeriğini Türki-
mesine yardımcı olmuştur. Azerbaycan’ın bu tavrı ye ile paylaşmaya pek yanaşmadı. Devlet Bakanı
ise Türkiye açısından zaman zaman aşılması çok Abdülhaluk Çay, Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ
güç durumlar ortaya çıkarmıştır. Örneğin Temmuz sorununun çözümüne ilişkin izlediği politikayı çok
1996’da Minsk Grubu çerçevesinde Stockholm’de sert biçimde eleştirmiştir.
düzenlenen görüşmelerde Azerbaycan tarafı görüş- Türkiye, Ağustos 2001’de Bakü’ye F-16 savaş
me masasını terk etmiştir. uçaklarını göndererek bölgede var olduğu me-
1999 yılı içinde, Bakü yönetimi Azerbaycan’da sajını vermiştir. Hazar’daki sürpriz gelişme, 23
NATO ve Türk üslerinin kurulmasını destekleyen Temmuz’da İran savaş gemilerinin kendi karasu-
bir tutum içinde olmuşsa da Aliyev bu söyleminde larında araştırma yapan Azeri gemilerini bölgeden
fazlaca ileri gitmemiş ve tedbirli davranmayı tercih uzaklaştırmasıyla patlak verdi. İzleyen günlerde ise
etmiştir. Dönemin Türk Dışişleri Bakanı İsmail İran savaş uçakları birkaç defa Azeri hava sahasını
Cem ise bu konuya çok daha ciddi olarak eğilme- ihlal ettiler. Bu şekilde Azerbaycan, 1992-94 yılla-
nin gerekli olduğu fikrindeydi. Neticede, Azerbay- rı arasında devam eden Karabağ Savaşı’ndan beri
can Savunma Bakanı Sefer Abiyev, Şubat 1999’da kendi egemenlik sahasına yönelik en büyük tehdit-
Ankara’ya gerçekleştirdiği ziyaret sırasında, ülke- le yüz yüze kaldı. Bu olay karşısında gösterilen tep-
siyle Türkiye arasında bir ‘askerî pakt’ oluşturmayı kilerde başı çeken ülkeler ise Türkiye, Gürcistan,
önermiştir. Daha sonra ise dönemin Savunma Ba- Kazakistan ve ABD oldular.
kanı Sebahattin Çakmakoğlu’nun, Eylül 2000’de Türkiye gelişmeler karşısında, ilk başlarda çok
yaptığı Bakü ziyareti sırasında iki ülke arasında ‘sa- düşük tonda bir tepki gösterdi. Türkiye, bir sonraki
vunma sanayiinde işbirliği’ üzerine bir anlaşma adımda, güç kullanmanın bölgede doğuracağı teh-
imzalanmıştır. Bu anlaşmaya göre, Azerbaycan’ın likelere işaret etmekle yetindi. Bu gelişmeler ABD
askerî-endüstriyel kompleksinin geliştirilebilme- ve Türkiye tarafından İran’ın artık Hazar’da köklü
si için Türkiye’nin bilgi ve tercübesinden yararla- bir politika değişikliğine gitmek istediği şeklinde
nılacaktır. 2001 yılı Ocak ayının ikinci yarısında yorumlanmaya başlandı. Türkiye, Ankara’daki İran
Türk Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Faruk Loğoğlu, Büyükelçisine gerekli ikazlarını iletti. Genelkur-
çatışan Azerbaycan ve Ermenistan’ı yakınlaştırmak may Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu ile birlikte 10
amacıyla Bakü’yü ziyaret etmiştir. Loğoğlu, bu zi- adet F-16 uçağı Azerbaycan’a yollandı. Türkiye’nin
yaretinde, Aliyev’i Ermenistan’la ‘bir şekilde ilişki Azerbaycan’a desteği bölgedeki Türkiye imajını da
kurulmasının gerekliliğine inandırmaya’ çalışmış- değiştirmeye başlamıştır. Karabağ Savaşı boyunca
tır. Loğoğlu’na göre, Türkiye’nin Ermenistan’la Türkiye’nin Azerbaycan’a yeterli maddi desteği ve-
hemen hiçbir ilişkisi bulunmadığı için, bu ülkeyi rememesi ve ardından da herkesin gözleri önünde
etkileme şansı bulunmamaktaydı. Dolayısıyla ön- Karabağ ve etrafındaki bir tampon bölgenin tama-
celikle Azeri lider, Türkiye-Ermenistan yumuşama- men işgal edilmesi Türkiye’nin de bölgedeki pres-
sının olabilmesi için ikna edilmeye çalışılmış ama tijinin düşmesi anlamına geliyordu. Dolayısıyla,
Aliyev bu öneriyi kabul etmemiştir. Bakü’ye savaş uçakları göndererek Türkiye’nin ka-
2001 yılının Mart ayında Aliyev, Ankara’ya rarlı tutumunun onun Kafkasya ve Orta Asya’daki
resmî bir ziyaret yapmıştır. Bu ziyaret sırasında, konumunun düzelmesine çok büyük bir katkıda
“iki ülke arasında daha yakın askerî işbirliğinin ku- bulunacağı ve belki de bunun Ermenistan’ın Azer-
rulması” çağrısında bulunulmuştur. Hatta Aliyev, baycan ile anlaşması için en uygun fırsatı yaratacağı
Türk askerlerinin Azerbaycan topraklarında konuş- düşünüldü.
landırılmasını istemiştir. Mayıs 2001’de Türkiye, 11 Eylül 2001 terörist saldırıları sonrası ortam-
bölgedeki problemlerin (Dağlık Karabağ sorunu) da Azerbaycan’ın lehine gelişmeler yaşanmıştır.
çözülmesi sürecinden dışlanmıştır. Dışişleri Bakan- ABD Azerbaycan’a ekonomik ambargo uygulama-
lığı Müsteşar Yardımcısı Yiğit Alpogan, Bakü’yü yı öngören ve Ermeni lobisinin etkisiyle yürürlüğe
ziyaret etmiştir. Ziyaretin gündemini Karabağ için soktuğu ‘Özgürlüğü Destekleme Yasası’nın 907 sa-
127
Türkiye-Güney Kafkasya Ülkeleri İlişkileri
yılı bölümünü askıya almıştır. Öte yandan, ABD 2004 yılından itibaren, petrolün yanı sıra
Nahçıvan ile Azerbaycan arasında Ermenistan’ın Azerbaycan doğal gazının da Türkiye’ye akışı baş-
Zangezur topraklarından geçen demir yolunun ye- lamıştır. Bu sürecin dayanağı, 12 Mart 2001’de
niden açılması için girişimlerini yoğunlaştırmıştır. Ankara’da imzalanmış olan Doğalgaz Anlaşması’dır.
Bu anlamda toprak değişimi ve koridor formülleri Bu anlaşmaya göre, 2004-2018 yılları arasında
yeniden gündeme gelmeye başlamıştır. Esasında 11 Azerbaycan’ın Şahdeniz yatağından elde edilecek
Eylül sonrası ortamda, ABD açısından Afganistan’a doğalgaz Türkiye’ye satılacaktır. Ayrıca 13 Nisan
ve Orta Asya’ya Kafkasya üzerinden giden tüm yol- 2004 tarihinde, iki ülke arasında imzalanan Uzun
ların açılması ve işletilmesi başlı başına önemli bir Vadeli Ticari ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması ile ül-
konu hâline gelmiştir. keler arasında ticari bağlar daha da kuvvetlendiril-
Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan arasında Ni- miştir. Tahmin edileceği gibi, Azerbaycan, ticaretin
san 2002’de düzenlenen zirve ile Ankara bölgede yanı sıra yatırım alanında da Türk iş adamlarınca
yeni alternatifler için öncü olabileceğini gösterme- tercih edilen bir ülkedir. Bu itibarla birçok Türk şir-
ye çalışmıştır. Zirvede, doğu-batı yönünde kurul- keti Azerbaycan’da müşterek tesis kurmuş, şube ve
ması öngörülen ulaştırma koridorları (İpek Yolu temsilcilikler açmıştır. Petrol sanayinde 3, teleko-
Projesi), zirveye katılan 3 ülkenin topraklarından münikasyonda 3, inşaat sektöründe 18, bankacılık
geçecek petrol ve doğalgaz boru hatları (Bakü-Tif- alanında 3, taşımacılıkta 10, yayın ve matbaacılık
lis-Ceyhan Boru Hattı ve Şahdeniz-Tiflis-Erzurum konusunda 5 ve imalat sektöründe ise 70’e yakın
Doğalgaz Boru Hattı), bunların yanında birtakım Türk firması faaliyette bulunmaktadır. Ayrıca hiz-
iletişim projeleri ile bu türden projelerin güvenli- met ve ticaret sektöründe faaliyet gösteren 100’ün
ğine ilişkin konular; 11 Eylül sonrası ortaya çıkan üzerinde Türk şirketi vardır.
yeni koşullar ışığında terörle savaşım alanında iş-
birliği, insan ve uyuşturucu kaçakçılığı, ekonomik 25 Haziran 2005’te dönemin Cumhurbaşkanı
ilişkiler ele alınmıştır. Ahmet Necdet Sezer’in de katıldığı bir törenle açılı-
şı yapılan Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı ile iliş-
Kasım 2002 genel seçimlerinin ardından AK
kilerde daha istikrarlı bir döneme girilmiştir. Yıllık
Parti Hükûmetinin iktidara gelmesi ve Türkiye’yi
50 milyon ton kapasiteli bu hat, açık denizlere çıkı-
bölgenin üstün gücü kılma stratejisiyle, Türkiye’nin
dış politikasında bazı değişiklikler görülmeye baş- şı bulunmayan Hazar Denizi’nin petrol kaynakları
lanmıştır. Komşularıyla problemi olan bir Türkiye için ana geçiş güzergâhı olarak düşünülmüştür.
yerine, çevresiyle yakın işbirliğine dayalı bir çevre 2006 yılında bölgedeki iki gelişme, iki ülke ara-
politikası yürütülmesini esas alan bir ülke profili sındaki ilişkiler konusunda yeni boyutlar ortaya
çizilmiştir. çıkarmıştır:
2003 yılından itibaren Türk Dış Politikası’nda • Azerbaycan’ın Kuzey Kıbrıs Türk
“Komşularla Sıfır Problem Politikası” başlatılmış- Cumhuriyeti’ne yönelik bazı açılımları ol-
tır. Azerbaycan bu politikayı eskiye nazaran biraz muştur,
sorunlu bulmuş ve Türkiye’nin Ermenistan ile • Rusya, enerji diplomasisi alanında atağa
yakınlaşmasından endişe etmiştir. Ancak, bu yeni kalkmış ve bunun sonucunda ise Azerbay-
yaklaşım Türkiye-Azerbaycan ilişkilerini zedeleme- can-Gürcistan-Türkiye hattı üzerindeki ko-
miştir. 2002 yılında Türkiye’nin Azerbaycan’a mali rumacı hassasiyet daha da güçlenmiştir.
yardımları devam etmiş ve taraflar arasında harp
tarihi, askerî arşiv, askerî müze ve askerî matbuat 2007 yılı Türkiye-Azerbaycan ilişkileri açısın-
alanlarında işbirliği protokolleri yapılmıştır. 2003 dan oldukça sıkıntılı geçmiştir. 2007’de Ermenile-
yılında ise Azerbaycan Devlet Sınır Hizmetine rin ABD Senatosunda sözde Ermeni Soykırımı yasa
Türkiye tarafından eğitim, uygulama ve teknik tasarısını kabul ettirme yönünde ciddi girişimleri
alanlarda yardım sağlanması, mali yardım konusu, olmuştur. Bu dönemde Azerbaycan’ın teşebbüsüy-
karargâhlar arasında keşfiyat mevzusunda işbirliği le Bakü’de Türkiye ve Azerbaycan’ın yurt dışındaki
anlaşmaları yapılmıştır. Yine aynı yıl içinde Azer- lobi teşkilatlarının ortak strateji belirlemesi için
baycan, Gürcistan ve Türkiye arasında Doğu-Batı toplantı yapılmıştır. Türkiye, Azerbaycan’ın resmî
Enerji Hattı’nın güvenliği konusunda işbirliği an- düzeyde Fransa ve ABD’ye tepki göstermesini bek-
laşmaları imzalanmıştır. lemiştir. Ancak, Azerbaycan bu konuda hareketsiz
128
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
kalınca Türkiye’nin eleştirileri olmuştur. Mayıs vetine “evet” demesiyle atılmıştır. Azerbaycan’ın
2007’de İstanbul’da yapılan Karadeniz Ekonomik tepkisini gösterdiği esas gelişme, Türkiye ile Er-
İşbirliği Zirvesi’nde Ermenistan Dışişleri Bakanıyla menistan arasındaki protokolün 10 Ekim 2009
bir görüşme yapan, dönemin Dışişleri Bakanı Ab- tarihinde İsviçre’nin Başkenti Zürih’te imzalanması
dullah Gül, “Ermenistan işgal ettiği topraklardan olmuştur. Azerbaycan bu protokole çok sert eleşti-
çıkmadığı sürece sınır kapılarının açılmayacağını” riler getirmiştir. Eleştirilerin odağında, “Dağlık Ka-
ifade etmiştir. Azerbaycan’ın, Türkiye’nin tepkile- rabağ sorunu çözülmeden, Türkiye sınır kapılarını
ri üzerine verdiği resmî destek ise 10 Ekim 2007 Ermenistan’a açmamalı” ifadesi bulunmaktadır.
tarihinden sonra gelmiştir. Bu tarihte Amerikan Türkiye ile Ermenistan ilişkileri normalleşme
Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu sözde sürecine girerken Azerbaycan’ın bu sürece eleştirisi,
Ermeni Soykırım yasa tasarısını kabul etmiştir. 10 iki ülke arasında kısa süreli de olsa gergin ve kırgın
Ekim’de toplanan Azerbaycan Millî Meclisi de bu günlerin geçmesine neden olmuştur. Üstelik, Tür-
tasarıyı kınayarak ABD’nin Minsk Grubu’ndan kiye; ‘Ermenistan’a ekonomik ambargoyu kaldıra-
çıkması gerektiğini savunmuştur. Türkiye ise buna cağı’ ve ‘bu ülkeyle diplomatik ilişkiler kuracağı’
bir jest olarak, Azerbaycan vatandaşlarının 30 günü bilgilerini yalanlamasına ve Türkiye’nin Ermenis-
aşmayan turistik ziyaretlerinde vize almaları mec- tan tarafından Dağlık Karabağ ve çevresinin işgali
buriyetini kaldırmıştır. sona ermedikçe bu ülkeye yönelik politikasında bir
2008 yılının sonlarından itibaren, Türkiye ile değişiklik olmayacağını söylemesine rağmen, Azer-
Azerbaycan arasında kısa süreli krizler yaşanmış- baycan ilk ciddi tepkisini göstermiş ve Cumhurbaş-
tır. Bu sırada Türkiye’nin, komşularla sıfır sorun kanı İlham Aliyev, İstanbul’da yapılan ‘Medeniyet-
siyasetini Ermenistan’la olan münasebetlerine de ler İttifakı Zirvesi’ni boykot etmiştir. Azerbaycan
yansıtmaya çalışması, Azerbaycan’ı rahatsız etmeye Hükûmeti bu zirveye bakan düzeyinde dahi bir
başlamıştır. Bakü yönetimi, Ermenistan’ın silahlı temsilci göndermemiştir. Dahası kriz ortamında
güçlerinin Azerbaycan’ın işgal edilmiş toprakların- İlham Aliyev Moskova’yı ziyaret ederek bu ülkeyle
dan çıkarılmadan, Ankara’nın Erivan ile ilişkileri- stratejik ortaklık düzeyinde bir işbirliği istediğini
nin normalleşmemesi gerektiğini savunmuş ve bu lanse etmiştir. Yine bu sırada Azerbaycan, NA-
durumun Azerbaycan’ın ulusal çıkarlarına uymadı- BUCCO Projesi’nden çekilme sinyalleri vermiştir.
ğını dile getirmiştir. Türkiye ile Azerbaycan ilişki- Türkiye bu girişimleri doğal birer diplomatik ma-
lerinin tarihî köklere dayandığını belirten Azeriler, nevra olarak değerlendirmiştir. İki ülke ilişkilerinin
Türkiye’nin Azerbaycan’ın ulusal çıkarlarına ters gerilmesinde Ermenistan medyasındaki propagan-
düşecek bir davranışının, iki ülke arasındaki kar- da mahiyetli ve yanlı/yanlış haberlerin de önemli
deşlik ilişkilerinin “ruhuna gölge düşüreceğini” bil- rolünün olduğu ileri sürülebilir.
dirmişlerdir. Kısacası Türkiye ile Ermenistan ara- Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün 16-17 Ağus-
sında 2009 protokollerinin imzalanması suretiyle, tos 2010 tarihlerinde Azerbaycan’a gerçekleştirdi-
Türkiye-Ermenistan ilişkileri ‘iyi komşuluk’ zemi- ği ziyarette iki ülke arasında Stratejik Ortaklık ve
nine taşınmaya çalışılmış ancak bu, Türkiye- Azer- Karşılıklı Yardım Anlaşması imzalanmıştır. 15-16
baycan ilişkilerini salt iyi komşulukla sınırlamak Eylül 2010 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirilen
sonucunu verme tehlikesiyle baş başa bırakmıştır. Türk Dili Konuşan Ülkelerin Devlet Başkanları 10.
Türkiye’nin bu politikası, hiç şüphesiz, Dışişleri Zirvesi esnasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun göreve gelmesiyle (1 ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev tara-
Mayıs 2009) iyice belirginleşmiştir. Davutoğlu bu fından iki ülke arasında Yüksek Düzeyli Stratejik
göreve atanıncaya kadar, Başbakan ve Cumhurbaş- İşbirliği Konseyi kurulmasına dair ortak açıklama
kanına politik danışmanlık yapmaktaydı. Komşu- yapılmıştır. 2011 sonbaharında Van’da gerçekleşen
larla Sıfır Sorun Politikası bağlamında Ermeniler- büyük deprem felaketi sonrasında da Azerbaycan
le ilişki kurma yönündeki ilk adım, 6 Eylül 2008 Türkiye’ye büyük yardımlar göndermiş ve dostluk
tarihinde Erivan’da oynanan Ermenistan-Türkiye elini uzatmıştır.
millî maçına Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün
Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ın da-
129
Türkiye-Güney Kafkasya Ülkeleri İlişkileri
Öğrenme Çıktısı
2 Türkiye’nin Soğuk Savaş’ın ardından Azerbaycan ile ilişkilerini ve bu bölgedeki değişimleri
açıklayabilme
130
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
Nahçıvan koridoru, Ermenistan’ın İran sınırında- fazla itmiştir. Bu ise Ermenistan ile Rusya arasında
ki Megri kasabasından geçecekti. Bu durumda ise, güçlü müttefiklik ilişkilerinin gelişmesine olanak
Ermenilerin İran ile sınır bağlantısı kalmayacaktı. vermiştir. Türkiye, bu durum karşısında, yeniden
Dolayısıyla, Ermeniler Karabağ meselesinin çözü- Soğuk Savaş dönemindeki gibi klasik blok politi-
mü kadar, İran’la aralarındaki sınır bağlantısının kasına geri dönme sinyalleri vermeye başlamıştır.
korunmasına da önem veriyorlardı. Ermeniler, bu 1992 yılının Ağustos ayı sonlarında Türkiye,
bağlamda, arkalarına Rusya’nın desteğini alarak Erivan’a gönderdiği açık bir mesajda; ‘Karabağ’ı
Azeri topraklarını işgale devam etmişlerdir. Ör- Azerbaycan’ın özerk bir bölgesi olarak tanıma-
neğin Mayıs 1992’de Ermeni saldırıları, Nahçıvan sı hâlinde, kendisinin sağlayacağı bazı ekonomik
bölgesine doğru yönelmiştir. Bu gelişme üzerine, kazançları elde edebilme şansına sahip olabilece-
Türkiye o zamana kadarki soğukkanlı ve nispeten ğini’ ifade etmiştir. Hatta bu amaçla, Türkiye’den
tarafsız görünümlü yaklaşımını sürdürmekte zor- Erivan’a diplomatik bir heyet dahi gönderilmiş-
lanmıştır. Hatta dönemin Dışişleri Bakanı Hikmet tir. Türkiye’nin Erivan’a önerdiği plan tam olarak
Çetin Ermenistan’ı uyararak ‘eğer saldırganlığına şuydu: ‘Ermenistan Türkiye’den gelen yiyecek ve
son vermezse bunun sonuçlarına katlanacağını’ diğer yardımlardan faydalanabilecek, Türkiye’nin
duyurmuştur. Bu açıklamanın yapıldığı gün Cum- Karadeniz’deki limanlarına serbestçe girebilecek ve
hurbaşkanı Özal da ‘Nahçıvan’a Türk askerî gön- karşılığında da Türkiye ile Azerbaycan’ı birbirine
derme’ çağrısında bulunmuş ve Laçin ile Şuşa’nın bağlayacak bir koridora izin verip buradan geçecek
da derhal Azerbaycan’a geri verilmesini talep etmiş- bir petrol boru hattının inşasına imkân sağlayacak-
tir. Türkiye bu tepkisini dile getirirken, Ermenistan tı.’ Ermenistan bu öneriye hemen cevap vermedi.
Rusya’ya daha fazla yaklaşarak, Kolektif Güvenlik Devlet Başkanı Levon Ter-Petrosyan Türkiye ile
Antlaşması’na katılma kararı almıştır. Yani Ermeni- ilişkileri geliştirmenin gerekli olduğuna inanıyordu.
ler, Türkiye’ye karşı Rusya’nın desteğini arkalarına Ancak, Ermenistan’daki aşırı ulusçu ve Türk karşıtı
almışlardır. Nitekim hemen ardından, BDT Güç- çevreler, iki ülke arasındaki yakınlaşmaya engel ol-
leri Başkomutanı Yevgeny Shaposhnikov, yaptığı maktaydılar. Bu engeli yumuşatabilmek için Türki-
sert açıklamada, Türkiye’nin olası bir müdahalesi ye, Ermenistan’a, talep ettiği 100.000 ton buğdayı
hâlinde “Üçüncü Dünya Savaşı”nın çıkabilece- gönderme kararı aldı. Türkiye bu politikası sayesin-
ği uyarısında bulunmuştur. Bu tehdit karşısında, de, sertlik yanlısı ve Türk aleyhtarı Dışişleri Bakanı
Azeri-Ermeni çatışmasına yönelik olarak, Cum- Raffi Hovanissian’ı istifa ettirmeyi başarmıştır. Pe-
hurbaşkanı Özal’dan daha yumuşak ve tedbirli bir şinden, Türkiye ile Ermenistan arasında, 300 mil-
politika izlenmesine taraftar olan Başbakan Demi- yon kilovat/saatlik elektrik satışı konusunda görüş
rel, 25 Mayıs 1992 tarihinden başlayarak yaptığı 2 birliğine varılmıştır. Türk-Ermeni ilişkilerinin geli-
günlük Moskova ziyaretinde Rusya’ya Nahçıvan’da şimi, diğer taraftan Bakü’yü (Elçibey yönetimini)
asker kullanılmayacağı garantisi vermiş ve bu şekil- zor durumda bırakıyordu. Dışişleri Bakanı Çetin,
de kriz büyümeden yatıştırılmıştır. Demirel, Türk Bakü’ye Türkiye’nin bu elektrik satışıyla, Bakü ile
Hükûmetinin bu sıradaki dış politik yaklaşımını, Erivan arasındaki uyuşmazlığa barışçıl bir çözüm
“dikkatli ve yapıcı bir siyaset” olarak tanımlamak- bulmak amacında olduğunu; Erivan’a da elektriğin
taydı. Öte yandan Başbakan, Avrupa ülkeleri ile daha fazlasına ihtiyaçları varsa Azerbaycan’la uzlaş-
ABD’yi de Azeri-Ermeni anlaşmazlığının Kafkas- mak zorunda olduklarını belirten mesajlar vermiş-
larda ‘Arap-İsrail benzeri bir sorun’ hâline dönüş- tir. Ancak, Azerbaycan Dışişleri Bakanı Kasımov,
mesine engel olacak tarafsız ve sorumlu bir siyaset Türkiye’nin Ermenistan’a elektrik satarak Ermeni-
takip etmeleri yönünde sıkıştırmaktaydı. Ancak, leri rahata kavuşturacağını, dolayısıyla Türkiye’nin
sıcak çatışmalar artarak devam ederken Türkiye de bu çabasını yanlış bulduklarını açıklamıştır. Türk
Ermenilere gözdağı vermek amacıyla 3. Orduya muhalefet partilerinden de benzer tepkiler gel-
bağlı bazı birliklerini Ermenistan sınırına kaydır- diğinden dolayı, bu satış hayata geçirilememiştir.
mış ve bir müddet orada tutmuştur. Daha sonra Ancak yine de Türkiye, çok sert geçen 1992-93 kışı
ABD’nin araya girmesiyle bu birliklerini sınırdan boyunca, Batıdan Ermenistan’a gönderilen insani
çekmiş ve olası bir müdahaleden vazgeçtiğini gös- yardımların kendi ülkesinden geçirilmesini kabul
termiştir. Dolayısıyla Türkiye ve Ermenistan ara- etmiştir. Türkiye’nin bu fiili de Azerbaycan’ı bir öl-
sındaki her gerginlik Ermenileri Rusya’ya daha çüde hayal kırıklığına uğratmıştır.
131
Türkiye-Güney Kafkasya Ülkeleri İlişkileri
132
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
o zamana dek hem Ermenistan’da hem de Dağlık karşı çıktığı ‘iki aşamalı barış planına’, Ermeni
Karabağ’da faaliyetlerini sürdüren ve gittikçe de tarafınca da sıcak bakılmaya başlandığını kayde-
güçlenen Taşnak Partisini hukuk dışı ilan ederek den Andican, “Aliyev’in Clinton’la görüşmesinden
kapatmıştır. Ter-Petrosyan ayrıca, ‘soykırım tezini’ sonra, Levon Ter-Petrosyan, bize göre büyük ölçüde
iki ülke arasındaki ilişkilerde, sıkışıldıkça başvuru- [ABD’nin] baskısıyla, fikir değiştirdi. Petrosyan’ın
lan bir koz olarak kullanma siyasetinden de geri ağzından bu ifade edildi ve Ermenistan Hükûmeti
adım atma doğrultusunda kararlı sinyaller vermiş- artık yavaş yavaş bu savaşın ve uzlaşmazlığın ken-
tir. Anlaşılacağı üzere, Türkiye’nin Azerbaycan ile disine zarar vermeye başladığını anladı” demiştir.
birlikte izlediği ambargo/abluka politikaları yavaş Andican’a göre Türk-Ermeni ilişkilerinde ‘normal-
yavaş olumlu sonuçlar vermeye başlamıştır. leşmenin’ bariz göstergeleri şunlar olacaktı: sınır
ticaretinin başlatılması, sınır kapılarının açılması,
karşılıklı ticaretin başlatılması.
dikkat
Bu noktada ifade etmek gerekir ki Ermenistan dış Robert Koçaryan Döneminde Türkiye-
politikası üzerinde Dağlık Karabağ Ermeni yöneti- Ermenistan İlişkileri
minin de zaman zaman büyük etkisi olmuştur. Nite- 1998 yılı içinde Türkiye, Ermenistan’la cid-
kim bu aşamada da yukarıda bahsi geçen plan karşı- di gerginlikler yaşamıştır. Bunda sertlik yanlısı
sında Dağlık Karabağ lideri Gukasyan tavır almış ve tutumuyla tanınan Robert Koçaryan’ın, önce
Hankendi’nin (Dağlık Karabağ’ın başkenti) Azerbay- Başbakan sıfatıyla siyaset sahnesinde yer alma-
can içinde kalarak bağımlı bir statü kazanmasına asla sı ve Başkan Ter-Petrosyan’ın ardındaki popüler
rıza göstermeyeceklerini açıklamıştır. Buna karşın, desteğin iyice azalmasının önemli rolü olmuş-
Türkiye adına, Türk Cumhuriyetlerinden sorumlu tur. Şubat 1998’de Başbakan Koçaryan, başta
Devlet Bakanı Ahat Andican, 7 Eylül 1997 tarihinde Markara olmak üzere, sınır kapılarının açılması
yaptığı açıklamada “Ermeniler işgal ettikleri bölgeler- konusunda Türkiye’den “asla ricacı olmayacakla-
den geri çekilmedikçe Türkiye kapısının kendilerine rını” bildirmiştir. 24 Haziran 1998 tarihinde ise
açılmayacağı” uyarısında bulunmuştur. O dönemki Ermenistan’ın Dağlık Karabağ’ı tamamen ilhak
Hükûmetin programında da, ‘Ermenilerin bu top- etme tehdidine Türkiye’den sert bir dille tepki
raklardan kayıtsız şartsız geri çekilmesi’ maddesi bu- gelmiştir. Ankara, Ermenistan Dışişleri Bakanı
lunuyordu. Vartan Oskanyan’ın “Karabağ meselesinin 3-4
yıl içinde çözülmemesi durumunda bölgeyi ilhak
Türkiye Mayıs 1997’de AGİT Minsk Grubu- edecekleri”ne dair açıklamasını kınamıştır. Döne-
nun taraflara sunduğu ‘toptan çözüm planı’nı min Cumhurbaşkanı Demirel, Haziran 1998’de
desteklemiştir. Bu plan çerçevesinde, yurtlarından düzenlenen Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ)
edilmiş Azerilerin işgal edilmiş bölgelere geri dön- Zirvesi’nde ‘KEİ Şartı’ için yapılan imza töreninin
meleri karşılığında Ermenilere uygulanan ablu- ardından, Ermenistan Devlet Başkanı seçilen Ko-
ka da ortadan kaldırılacaktı. Amerikalı yetkililer çaryan ile bir araya gelmiştir. Görüşmede Koçar-
bu planı ortaya koymadan önce, Ankara’da Türk yan, ‘Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin
yetkililerle görüşmüş ve planın işletilmesi hâlinde Ermenistan ile Azerbaycan arasında yaşanan so-
Ermenistan’a uygulanan ablukanın kaldırılması yö- runlara bağlanmaması gerektiğini’ belirterek iliş-
nünde Ankara’dan destek almışlardır. kilerin normalleşmesini önermiştir. Cumhurbaş-
kanı Demirel ise ‘Ermenistan’ın, bir Azerbaycan
21 Kasım 1997 tarihinde ise Bakan Andican,
toprağı olan Karabağ’ı işgal ettiğini ve 1 milyonu
‘Türk-Ermeni ilişkilerinin normalleşmesini, Er-
aşkın kişinin de sefil şartlar altında yurtlarından
menilerin AGİT’in (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği
mahrum edilmelerine neden olduğunu’ hatırlat-
Teşkilatı) teklif ettiği ‘iki aşamalı plan’ formülünü
mıştır. Bahsedilen bu zirve esnasında Demirel
kabul etmeleri’ şartına bağlıyordu. Cumhurbaşka-
ile Koçaryan arasındaki görüşme, Ermenistan’ın
nı Aliyev’in ABD Başkanı Clinton’la görüşmesinin
isteği ve Ukrayna’nın da aracılığıyla gerçekleşti-
ardından gerek ABD’nin gerekse Ermeni yöneti-
rilmiştir. Görüşmede Koçaryan, Ermenistan ile
minin Karabağ sorununa bakışının değiştiğini ve
Azerbaycan arasında yaşanan sorunlarda her iki
Azerbaycan’ın kabul ettiği ancak Ermenistan’ın
133
Türkiye-Güney Kafkasya Ülkeleri İlişkileri
tarafın da çeşitli haklı gerçekleri olduğunu ancak Azeri’yi unutturmaya çalıştıkları tezini ileri sürmüş-
Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin bu tür. (Zikreden Zaman, “Gürültü Karabağ İçin”, 16
soruna bağlanmaması gerektiğini ifade etmiştir. Mart 2001) Türkiye’ye karşı üslubunu giderek sert-
Türkiye ile ilişkilerini geliştirmek istediklerini be- leştiren Koçaryan ise Cumhurbaşkanı Demirel’e 15
lirten Koçaryan, iki ülke arasındaki sınırın açıla- Ağustos 2000 tarihinde Dağlık Karabağ sorununun
bileceğini ve ticari ilişkilerin de başlatılabileceğini çözümü için düzenlenen Yalta Zirvesi’nde “önce
çok net biçimde belirtmiştir. tarihi tartışalım” diyerek bir bakıma ikili ilişkilerin
Koçaryan, Türkiye’nin Ermenistan’la ilişkilerin- önüne bir ‘ön koşul’ koymuştur.
de Dağlık Karabağ’ı ‘ön şart’ olarak ileri sürmeye 2000 yılının sonlarında Türk Dışişleri Bakan-
devam etmesi hâlinde Ermeni tarafı olarak kendi- lığı, Türk/Azeri-Ermeni ilişkilerinde asıl sorun
lerinin de ‘soykırım yapıldığının tanınması’ gibi kaynağı olarak gördüğü Ermeni diasporasını gerek
birçok ‘ön şart’ öne sürebileceklerini belirtmiştir. Dağlık Karabağ meselesinden gerekse Ermeni soy-
Koçaryan, Ermenistan’ın Rusya ile ilişkilerinin ge- kırımı davasından soyutlayabilmek için, 3 boyutlu
lişmesine sebep olarak da Türkiye’nin Ermenistan’la bir plan hazırlığı içine girmiştir. Baskın Oran bu
ilgili takındığı olumsuz tavrı gerekçe göstermiştir. planı şöyle açıklıyor: “[...] ilk boyutta; sınır ticaretini
Ermeni tarafı, önkoşulsuz görüşmelere ise her za- artırmak, Karadeniz’den liman kolaylıkları sağlamak
man açık olduğu mesajını vermiştir. Ermenistan gibi ekonomik açılımlarla Ermenistan kazanılacak ve
Devlet Başkanı, tarihsel iddialardan kaynaklanan ayrıca ekonomik sıkıntıların azaltılması yoluyla ülke
sorunlardan kurtulmanın en iyi yolunun bunları içindeki Taşnakçıların etkisi törpülenecek; ikinci bo-
tartışmaktan geçtiğini düşünmektedir. Dolayısıyla yutta, soykırım iddialarının akademik düzeyde tartı-
Koçaryan, iki ülke arasındaki yaşamsal sorunla- şılacağı uluslararası ya da ikili bir süreç başlatılacak;
rı tartışmak istemiştir. Ancak, iki lider arasındaki üçüncü boyutta ise Türkiye’deki Ermeni azınlığın
görüşmelerin sonucunda bu yönde de herhangi bir sorunları giderilecekti”. (Oran, 2002: 235) Ancak,
ilerleme kaydedilememiştir. Zira Koçaryan, Türki- dönemin Başbakanı Ecevit, “Azeriler tepki göster-
ye ile Ermenistan arasındaki tüm sorunların toptan mez mi?” deyince, bu girişimin önce Azerbaycan’la
ele alınıp çözümlenmeye çalışılmasını destekleyen paylaşılması kararlaştırıldı ve atılacak adımlar erte-
bir profil çizmiştir. lendi.
1999 yılı içinde, Ermenistan Parlamentosunun Bu dönemde Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde
teröristler tarafından basılması ve aralarında Baş- inişli çıkışlı gelişmeler yaşanmıştır. 2000 yılının yaz
bakan ve Meclis Başkanının da bulunduğu bazı aylarında, Kars’ta düzenlenen bir toplantıya katıl-
milletvekillerinin öldürülmesi ve rehin alınması mak için gelen Ermeni yetkililer sınır dışı edilmiş
olayı Türkiye-Ermenistan ilişkilerine damgasını olsalar da daha sonra aynı Ermeni yetkililer, 2001
vurmuştur. Cumhurbaşkanı Demirel, Ermenistan yılının Şubat ayında Türkiye Ekonomik ve Sosyal
Cumhurbaşkanı Robert Koçaryan’a olayla ilgili bir Etüdler Vakfının (TESEV) düzenlediği bir top-
başsağlığı mesajı göndermiştir. Demirel’in, diplo- lantıya davet edilmişlerdir. Türkiye’nin bu sıradaki
matik ilişkimizin bulunmadığı Ermenistan’a bu öncelikli amaçları, sorun çıkaran Ermeni diasporası
mesajı göndermesi bir jest olarak algılanmıştır. Baş- ile Ermenistan Hükûmetini birbirinden ayırmak;
bakan Ecevit ise, saldırıyı “bölge için kaygı verici ardından da Ermenistan halkını ‘kazanmak’ idi.
bir hadise” olarak nitelendirmiştir. Türkiye bu amaçla başka önlemleri de hayata geçir-
Yaşanan bu parlamento baskınından hemen meyi denemiştir: Örneğin Ermenilere sınırda vize
sonra, neredeyse her istikrarsızlıkta görülebileceği kolaylığı sağlamak gibi... Ancak, bu dönemde Türk-
üzere, Ermenistan’da da rejimin kuvvetlendirilebil- Ermeni ilişkilerini gerginleştirecek başka gelişmeler
mesi için, kamuoyunun ilgisinin dışarıya kanalize de yaşanmıştır. Fransız Meclisi, AGİT-Minsk Gru-
edilmesinin yolları aranmıştır. Zayıflayan rejimin bunun barış planlarına tamamen ters düşecek bir
kuvvetlendirilmesi için “sözde” Ermeni Soykırımı şekilde, 18 Ocak 2001 tarihinde, “Fransa, 1915 Er-
iddialarından daha uygun bir araç bulunamaz- meni Soykırımı’nı açıkça tanır” cümlesinden ibaret
dı. Araştırmacı Andrew Mango da Ermenilerin bir kanun kabul etmiştir. Kanun, 30 Ocak tarihinde
1915’te ölen ataları için “fırtına kopararak” 2001 Cumhurbaşkanı Chirac tarafından onaylanarak yü-
yılında hâlâ topraklarından uzakta ve sefillik için- rürlüğe girmiştir. Bu kanun kabul edildikten sonra,
de yaşamak zorunda bırakılan bir milyondan fazla Koçaryan, Türkiye’nin soykırımı tanıması ve af di-
134
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
lemesi üzerinde durmuştur. Koçaryan, “eğer Türkiye Cenevre’de ‘Türk - Ermeni Barışma Komisyonu’
bunları yaparsa hukuken Türkiye’den toprak ve tazmi- oluşturulmuştur. Komisyon’un amaç ve görevleri,
nat talep etmeyeceklerini” vurgulamıştır. Türkiye ise özet olarak şunlardır: Türkler ve Ermeniler arasın-
Koçaryan’ın bu sözlerini ciddiye almayıp ona resmî da karşılıklı anlayış ve iyi niyeti geliştirmek, Erme-
bir cevap vermemiştir. nistan ile Türkiye ilişkilerinin iyileştirilmesini teş-
Dışişleri Bakanı İsmail Cem, Ermeni delegelerin vik etmek, Türk ve Ermeni sivil toplum örgütleri ve
de katıldığı 17 Şubat 2001 tarihli ve ‘Kafkasya’da Ermeni diasporasında mevcut barışma arzusundan
İstikrar Arayışı’ konulu TESEV Konferansı’nda yararlanmak ve söz konusu örgütler arasında temas,
Erivan’a “Dağlık Karabağ sorununu çözelim de diyalog ve işbirliğini desteklemek, bazı faaliyetlere
Kafkaslar huzura kavuşsun” mesajını vermiştir. doğrudan girişmek ve diğer kuruluşların projeleri-
Cem’in yaklaşımı genel olarak Ermeni heyeti ve nin gerçekleşmesine yardımcı olmak, hükümetlere
Türkiye’deki Ermeni cemaati üzerinde olumlu et- sunulmak üzere bazı tavsiyeler geliştirmek; iş dün-
kiler yaratmıştır. Cem, Dağlık Karabağ sorununun yası, turizm, kültür, eğitim, araştırma, çevre, med-
çözülmesi yolunda AGİT’e bağlı Minsk Grubu ya ve güven artırıcı önlemler alanında resmî olma-
çabalarının yanı sıra; Ermenistan, Azerbaycan ve yan iş birliğini desteklemek; talep üzerine, tarihî,
Türkiye’nin ‘üçlü zirveler’ yapmasını da önermiş- psikolojik, hukuki ve diğer alanlardaki bazı projeler
tir. Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Demirel’in ‘Kaf- için uzman incelemesi sağlamak.
kas İstikrar Paktı’ önerisine de değinen Cem, Er-
menistan Devlet Başkanı Koçaryan’ın talebine yeşil
ışık yakıp paktta Rusya, İran, AB ve ABD’ nin de 11 Eylül sonrasında ABD açısından
yer almasına olumlu baktıklarını söylemiştir. Afganistan’a ve Orta Asya’ya, Kafkasya
Ermenistan Parlamentosunda temsil edilen üzerinden giden tüm yolların açılması ve
siyasi partiler 28 Nisan 2001 tarihinde Karabağ işletilmesi başlı başlına önemli bir konu
sorununun çözümü hakkında ortak bir bildiri ya- hâline gelmiştir. Dolayısıyla ABD, Türki-
yımlamışlardır. Bildiride, Türkiye’nin, Karabağ so- ye-Ermenistan sınır kapılarının açılması
rununun çözümünde arabulucu olmasının kabul ve Türkiye ile Ermenistan arasındaki dip-
edilemeyeceği, bu bölgedeki tüm ulaştırma yolla- lomatik ilişkilerin, ‘soykırım konusunu’
rının derhal açılması gerektiği (Türk-Ermeni sınır gözden uzak tutarak tesis edilmesi mad-
kapılarının açılması kastedilmektedir), bu konuda desini gündeminin ilk sıralarına almıştır.
varılacak anlaşmanın da Ermeni siyasi güçleri ile
Ermenistan-Karabağ halkları tarafından kabul edil- Komisyondaki Ermeniler soykırım iddialarını
mesi gerektiği gibi hususlar yer almıştır. Bu olum- gündeme getirmeme konusunu, Türkler ise Türk-
suz ortamın baskısı altında, dönemin Başbakanı Ermeni ilişkilerini Dağlık Karabağ meselesine
Bülent Ecevit’in, 5 Haziran 2001 tarihinde vermiş dayandırmama ilkesini ön plana çıkarmışlardır.
olduğu bir beyanatta, Ermenistan ile diplomatik Ancak, Türkiye’nin resmî politikası, bu Komisyon
ilişki kurmanın önündeki, daha önce bahsedilen, 3 üyelerinin düşüncelerinden çok farklıydı. Örneğin
temel şarta bir şart daha ilave ettiği görülmüştür. Bu Komisyonun kurulduğu haberinin alınmasından
yeni şart da ‘Ermenistan’ın Azerbaycan ile Nahçıvan bir gün sonra Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz,
arasında bir koridorun açılmasına izin vermesidir’. Azerbaycan Meclis Başkanı Aleskerov’u kabulü sı-
rasında Türkiye ile Ermenistan arasındaki sorun-
Bu arada, bir sivil örgütlenme girişimi olmuş,
ların çözümünün Karabağ sorununun çözümüne
Türkiye ve Ermenistan’ı yakınlaştırmayı hedefleyen
bağlı olduğunu ifade etmiştir. Bu Komisyonun
bir ‘Barışma Komisyonu’ kurulmuş ve çalışmaları-
varlığı ve amaçları, gerek Ermenistan’da gerekse
na başlamıştır. Bu komisyon Azerbaycan tarafın-
Türkiye ve Azerbaycan’daki bazı çevreler tarafından
dan da genel olarak faydalı bulunmuştur. Ancak bu
eleştiri konusu yapılmıştır. Diasporadaki Taşnak
noktada Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin Azerbay-
kuruluşları bu komisyonun çalışmalarından mem-
can-Ermenistan ihtilafına ne derece endeksli oldu-
nun olmadıklarını açıklamışlardır. Neticede, sözü
ğu bir kez daha görülmüştür. Diplomatik anlamda
edilen komisyon, Ermeni temsilcilerin 11 Aralık
resmî bir sıfat veya görevi olmayan ancak kendi
2001 tarihinde yayımladıkları bir deklarasyonla
alanlarında isim yapmış olan 6 Türk ve 4 Ermeni
dağılmıştır.
temsilcinin katılımıyla 9 Temmuz 2001 tarihinde
135
Türkiye-Güney Kafkasya Ülkeleri İlişkileri
2000’li Yıllarda Artan İkili İlişkiler dönemine ait gelişme ve olayları sadece Türk ve Er-
AK Parti iktidarı döneminde, Türk Dışişleri Ba- meni değil, üçüncü ülke arşivlerinde de araştırarak
kanlığı, Ermenistan’la ilişkilerin normale döndürül- bulgularını uluslararası kamuoyuna açıklamaları
mesinin (bunun en önemli göstergesi, herhâlde, iki çağrısında bulunmuştur.
ülke arasında 1993 yılında kapatılan Akyaka Sınır Ermenistan ile sorunların ortadan kaldırılması
Kapısı’nın tekrar açılması olacaktı), doğrudan doğ- ve ilişkilerin normalleştirilmesi için, 2007 yılında
ruya bu ülkenin Dağlık Karabağ uyuşmazlığının İsviçre’nin arabuluculuğunda yeni bir süreç başla-
çözümü yönünde göstereceği esnekliğe bağlı oldu- tılmıştır. Bu süreci hızlandıran bir unsur da Güney
ğu tezini bir tarafa bırakmamıştır. Türkiye’nin barış Osetya sorununun 8 Ağustos 2008 tarihinden iti-
sürecine ilişkin tavrı, çözümü daha ziyade zamana baren Gürcistan ile Güney Osetya Otonom Bölge-
yaymaktı (aşamalı yaklaşım); Ermeni tarafı ise ‘pa- si arasında sıcak çatışmalara dönüşmesi olmuştur.
ket yaklaşımı’ üzerindeki ısrarını sürdürmüştür. Rusya soruna hızla müdahale edince, kriz uluslara-
Koçaryan, Türkiye’nin “sözde” Ermeni soy- rası boyut kazanmıştır. Savaş sırasında, Gürcistan
kırımını tanımadığı gerekçesiyle, 28-29 Haziran devleti, Rusya ile tüm ilişkilerini keserek sınırlarını
2004 tarihlerinde İstanbul’da düzenlenen NATO kapatmıştır. Bu durumdan Ermenistan olumsuz
Zirvesi’ne katılmama kararı almıştır. Dışişleri Ba- etkilenmiştir. Erivan, bölgede Rusya’nın en ya-
kanı Abdullah Gül, bu zirve toplantısı esnasında kın müttefiki olmasına rağmen, tek çıkış noktası
İstanbul’da görüştüğü Ermenistan Dışişleri Bakanı olan Gürcistan’ı kızdırmamak için, savaş süresince
Vartan Oskanyan’a, “Azerbaycan ve Ermenistan’da tarafsız kalmaya çalışmıştır. Bundan böyle Erme-
sorunları çözmek isteyen siyasi iradenin mevcut ol- nistan bölgedeki tecrit durumunun daha da ağır-
duğunu” ifade etmişse de Ermenistan’ın soğuk tav- laşabileceğini fark etmiştir. Bu noktadan sonra,
rında herhangi bir değişiklik olmamıştır. Çözüm Ermenistan’ın yeni seçilmiş olan Devlet Başkanı
yöntemi üzerindeki ısrarını koruyan Koçaryan, Av- Serj Sarkisyan, bir çıkış umudu olarak Türkiye’ye
rupa Konseyi Parlamenterler Asamblesinde yapmış yakınlaşma sinyalleri vermeye başlamıştır. Bu çer-
olduğu konuşmasında da çözüme yönelik paket çevede Cumhurbaşkanı Gül’ü, millî maçı izlemek
yaklaşımından yana olmaya devam ettiklerini bir üzere Erivan’a davet etmiştir. Gül bu davete ica-
kez daha vurgulama ihtiyacı duymuştur. bet edince bölgede yeni bir süreç ortaya çıkmıştır.
Türkiye, bir yandan Ermenistan ile arasındaki so-
Türkiye’nin 2004 yılı sonu itibarıyla, AB üye-
runların çözümünü masaya yatırırken diğer yan-
liği için başlatılan müzakere süreciyle de bağlantı-
dan da Erivan ile Bakü arasında Dağlık Karabağ
lı şekilde, tartışılan önemli bir konu şu olmuştur:
sorununun çözümü için Sarkisyan Yönetimine tel-
Türkiye’ye AB tarafından müzakere tarihi verilme-
kinde bulunmuştur. Neticede, BM Genel Kurulu
sinin ön şartlarından biri de Ermenistan sınır kapı-
kapsamında, dönemin Türk Dışişleri Bakanı Ali
larının açılması olabilir miydi? Nitekim AB Komis-
Babacan, Azerbaycan Dışişleri Bakanı Elmar Mem-
yonu Başkanı Romano Prodi, Kasım 2004’te görev
medyarov ve Ermenistan Dışişleri Bakanı Eduard
süresi dolmadan önce, Güney Kafkasya ülkelerine
Nalbandyan arasında 26 Eylül 2008’de önemli bir
düzenlediği gezi çerçevesinde Ermenistan’da Dışiş-
buluşma gerçekleşmiştir.
leri Bakanı Oskanyan’la birlikte gerçekleştirdikleri
basın toplantısı esnasında “kapalı sınırlar konusu- Bu sürecin neticesinde ise 10 Ekim 2009 ta-
nun Türkiye’nin AB üyeliği için gerekli ön koşullar- rihinde Türkiye ile Ermenistan arasında, ‘Diplo-
dan biri olabileceğini gözardı etmediğini” söylemiş- matik İlişkilerin Tesisi Protokolü’ ile ‘İkili İlişki-
tir. Daha sonra ise AB kaynakları böyle ya da başka lerin Geliştirilmesi Protokolü’ İsviçre’nin başkenti
bir ön şartın ileri sürülmeyeceği garantisini verme- Zürih’te imzalanmıştır. Bu iki Protokol, ikili iliş-
mişlerdir. Ermenistan Hükûmeti de ‘ikili ilişkilerin kilerin normalizasyonu için bir çerçeve sunmak-
normalleştirilmesine fırsat vereceği’ gerekçesiyle, tadır. Ayrıca bu adımın bölgede barış sürecine de
Türkiye’nin AB üyelik sürecinin kendileri açısın- olumlu etkide bulunacağı iddia edilmiştir. Hatta
dan olumlu olacağı düşüncesini ileri sürmüştür. bu doğrultudaki bir iddiaya göre, Ermenistan; işgal
Başbakan Erdoğan, Nisan 2005’te, Ermenistan altında tuttuğu 7 Azeri rayonunu vermeyi, Nahçı-
Devlet Başkanı Koçaryan’a bir mektup göndererek, van ile Azerbaycan arasında bir koridorun açılma-
Türk ve Ermeni tarihçileri ile diğer uzmanlardan sını ve Karabağ’ın geleceği (statüsü) konusunda bir
oluşacak bir Ortak Tarih Komisyonunun, 1915 halk oylamasının yapılmasını kabul etmiştir. Bahsi
136
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
geçen bu Protokol’ler iki ülkede de onaylanmaları nemin beklenmesi gerektiğini ifade etmiştir. Ama
için ilgili mercilere iletilmiştir. Bu bağlamda Türk 2011 yılının başlarında, Türkiye-Azerbaycan Parla-
Hükûmeti Protokolleri imzanın hemen ertesinde mentolararası Dostluk Grubu Başkanı ve AK Parti
onaylanmaları için TBMM’ye göndermiştir. Erme- Milletvekili Mustafa Kabakçı yaptığı değerlendir-
nistan Hükümeti ise ilgili mevzuatı uyarınca proto- mede, “topun artık Ermenistan’da olduğunu” be-
kolleri önce Anayasası’na uygunluğunun denetimi lirtmiştir. Anlaşılan, Türkiye ve Azerbaycan, Dağ-
için Anayasa Mahkemesine iletmiştir. Mahkeme, lık Karabağ meselesinin çözümünde Ermenistan’ın
uygun bulma kararını 12 Ocak 2010’da alıp bunla- somut adımlar atmasını beklemektedirler. O
rı onay için Ulusal Meclise göndermiştir. Bilahare, hâlde, Türkiye’nin bundan sonra atacağı adımlar,
Devlet Başkanı Sarkisyan, 22 Nisan 2010 tarihin- Ermenistan’ın atacağı adımlara bağlanmıştır. Buna
de yaptığı televizyon konuşmasında Protokol’lerin karşın Ermenistan, Türkiye’yi suçlayıcı ve tehdit
onay sürecinin dondurulduğunu açıklamıştır. edici tavrını sürdürmüştür. 2011 yılının ilk günün-
Türk-Ermeni ilişkilerinde 2010 yılını, önemli de Ermenistan Devlet Televizyonunda konuşan
ölçüde 2008 öncesine dönüş süreci olarak tanım- Dışişleri Bakanı Eduard Nalbandyan, Türkiye’ye
lamak mümkündür. Son dönemde Türkiye-Er- yönelik sert eleştirilerde bulunmuştur.
menistan ilişkilerinin gelişmesi için en çok gayret Diğer bir olumsuz gelişme de Türkiye’nin çok
gösteren kişilerden biri olan Ermenistan Ulusal istemesine ve hatta ciddi beklenti içine girmesine
ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi (ACNIS) Ko- karşın, AGİT’te yapılan Genel Sekreterlik seçimin-
ordinatörü Richard Giragosian, Türk medyasında de Ermenistan’ın desteğini alamaması olmuştur. 15
yayımlanan söyleşi ve makalelerinde Türkiye adına Şubat 2011’de Ermenistan Dışişleri Bakanlığı Söz-
görüşmeleri yürütenlerin Ermeni tarafı kadar sami- cüsü Tigran Balayan, yaptığı açıklamada, AGİT’te
mi olmadıklarını, Haziran 2011’de yaklaşan genel yapılacak bu seçimde Türkiye’nin adayını destekle-
seçimler nedeniyle cesur adımlar atamadıklarını, meyeceklerini açıkça bildirmiştir.
önemli gelişmeler için bu seçimlerden sonraki dö-
araştırmalarla
ilişkilendir
Ermenistan’ın İki Bağımsızlık Bildirisi ve len] topraklardır. Yani, kabaca bugünkü Doğu
Türkiye Anadolu’dur. “Osmanlı Türkiyesi”yle kastedilen
Ermenistan SSC Yüce Konseyi’nin, [bağım- ise, bu “Batı Ermenistan”ın dışında kalan ve özel-
sızlıktan] önce 23 Ağustos 1990’da yayınladığı, likle Kilikya, Batı Anadolu, vs. gibi, çok sayıda
bir Giriş metninden sonra 12 maddelik bir bel- Ermeni’nin yaşamış olduğu, Tehcir’e sahne ol-
ge olan Ermenistan’ın Bağımsızlığı Hakkında muş Osmanlı topraklarıdır. Yüce Konsey, bu bil-
Bildiri’nin 11. Maddesi şöyleydi: “Ermenistan diriyle, 1921 Moskova ve Kars Antlaşmaları’nın
Cumhuriyeti, Osmanlı Türkiyesi’nde ve Batı Ermenistan’a empoze ettiği Türkiye sınırını tanı-
Ermenistan’da yapılan 1915 Soykırımına ulus- madığını göstermek istiyordu.
lararası tanıma sağlanmasını destekler”. Bildiri- […] Aynı Ter Petrosyan, hemen yukarıda
nin altındaki iki imzadan biri, bilahare ilk devlet sözü edilen ve ülke bağımsız olurken yayınlanan
başkanı seçilecek olan Levon Ter Petrosyan’a ait 23 Eylül 1991 tarihli Ermenistan’ın Bağımsızlı-
idi. [Bu bildirinin], hemen aşağıda sözü edilecek ğı Bildirisi’ne bu ifadeyi koydurmadı. Çok kısa
23 Eylül 1991 tarihli ‘Ermenistan’ın Bağımsız- bir metin olan 1991 bildirisi, ülkedeki güçler
lığı Bildirisi’yle [karıştırılmaması gerekir.]… 23 dengesini gözeterek, l990 Bildirisine genel bir
Ağustos bildirisinde geçen “Batı Ermenistan” te- gönderme yapmakla yetiniyordu: “Ermenistan’ın
riminin Ermeni siyasal terminolojisindeki anla- bağımsızlığı hakkındaki bildiriyle uyum halinde,
mı, Osmanlı İmparatorluğu ile Safevi İran arasın- insan hakları ve self determinasyon uluslararası
daki 1639 Kasr-ı Şirin paylaşımında Osmanlı’ya standartlarını temel alarak, demokratik ve huku-
düşen “Tarihi Ermenistan” [olduğu iddia edi- ka uygun bir toplum kurmak amacıyla, SSCB’den
137
Türkiye-Güney Kafkasya Ülkeleri İlişkileri
ayrılma konusundaki 21 Eylül 1991 tarihli refe- Sonuç olarak, Türkiye’ye karşı sert bir mil-
randumun sonuçlarına dayanarak, Ermenistan liyetçi politikayla işe başlayan Ter Petrosyan,
Cumhuriyeti Yüce Sovyeti, cumhuriyeti bağımsız özellikle [akademisyen] Gerard Libaridian’ın
devlet ilan eder.” kendisine danışman olmasından sonra durumu
Fakat Türkiye’de akıllarda sadece Ağustos soğukkanlılıkla tahlil etti ve politikasını kısa za-
1990 bildirisi ve onun 11. Maddesi kalacak- manda yumuşattı. 1991 Bildirisinde ve 1995
tır. Aynı durum, ilk başkan Ter Petrosyan ikti- Anayasasında yukarıda değinilen uygun deği-
darının (Ekim 1991 - 1998) ilan ettiği 5 Tem- şiklikleri yaptığı gibi, ülkesinde PKK’yı yasak-
muz 1995 Anayasasında da tekrarlandı ve bu ladı, Taşnak’ın faaliyetlerini dondurarak lider-
Anayasa’nın Başlangıç kısmında, “Ermeni Halkı, lerini uyuşturucu kaçakçılığından hapse attırdı,
Ermenistan’ın Bağımsızlık Bildirisine nakşolun- Türkiye’ye karşı olmakla tanınan dışişleri bakanı
muş Ermeni bağımsızlığının ve ulusal özlem- Raffi Hovanisyan’ı görevden aldı. En önemlisi
lerinin ana ilkelerini temel alarak…” formülü de, bir dış geziye çıkarak yabancı ülkelerdeki di-
kullanılmak suretiyle, 1991 Bildirisine gönder- asporayı sakinleştirdi.
me yapmakla yetinildi. Böylece, hem 1990’daki
yanlıştan dönmek suretiyle Türkiye’yle arayı nor- Kaynak: Baskın Oran (ed.), Türk Dış Politikası:
malleştirmek, hem de, ülke içindeki dengeleri gö- Kurtuluş Savaşı’ndan Bugüne Olgular, Belgeler, Yo-
zetmek, özellikle de milliyetçi Taşnakları sakin- rumlar, Cilt III: 2001-2012, (2. Baskı), İstanbul:
leştirmek amaçlanmıştı. İletişim Yayınları, 2013, ss. 163-168.
Öğrenme Çıktısı
3 Türkiye’nin Soğuk Savaş’ın ardından Ermenistan ile ilişkilerini ve bu bölgedeki sorunları
tanımlayabilme
138
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
ortaktır. Gürcistan’ın dış politika rotasını Batıya yanadır. Türkiye’nin Acaristan üzerinde ise Mos-
çevirmesi de iki devletin birbirine yakın olması için kova ve Kars Antlaşmaları’ndan doğan garantörlük
bir başka nedendir. hakkı bulunmaktadır. Bunların dışında, Türkiye,
Gürcistan’ın bir parçası olan ve arasında akrabalık
bağları bulunan Ahıska Türkleri konusunda da geliş-
Türkiye-Gürcistan ilişkileri dostluk ve iş- meleri takip etmektedir. Türkiye, Stalin döneminde
birliği temelinde eşit düzeyde egemen iki Gürcistan’daki topraklarından Orta Asya’ya sürülen
devlet ilişkisi şeklinde devam etmektedir. Ahıska Türklerinin vatanlarına döndürülmesi konu-
Türkiye’nin Gürcistan’ın toprak bütünlü- sunda, Gürcistan’ın Avrupa Konseyine verdiği sözü
ğüne ve bağımsızlığına ilişkin hassasiyeti tutarak, Ahıska Türklerinin sağlıklı bir şekilde dö-
devlet politikası olarak yerleşmiştir. Ancak nüşlerinin sağlanması gerektiğini düşünmektedir.
Gürcistan’ın tam olarak kurtulamadığı
Gürcistan’ın 1999 yılında gerçekleşen Avrupa
ve tarihten gelen negatif bazı Türk algı-
Konseyi üyeliği, Ahıska Türklerinin yurtlarına geri
ları bulunmaktadır. Rusya’nın yüzyıllarca
dönmeleri konusunda tetikleyici bir etken olmuş-
Türkleri Gürcülere yönelik tehdit unsuru
tur. Üyelik için ön şart koyan Avrupa Konseyi, geri
olarak göstermesinin, bu bilincin oluşma-
dönüşün 2011 yılına kadar tamamlanması gerekti-
sında büyük etkisi olmuştur. Bu endişele-
ğini belirtmiştir. Gürcü tarafı ise çözümü ağırdan
rin ortadan kalkması, iki devlet arasındaki
alan bir politika içinde olmuştur. Geri Dönüş Ya-
normal ilişkilerin gelişimi ile mümkün
sası Temmuz 2007’de kabul edilerek Ocak 2008’de
hâle gelmiştir.
yürürlüğe girmiştir. Geri dönüş prosedürü olarak
Ahıskalılar’ın yaşadıkları ülkelerdeki Gürcistan
Türkiye-Gürcistan Siyasî İlişkileri Başkonsolosluklarına müracaat etmeleri gerekmek-
Gürcistan henüz Sovyetler Birliği topraklarının teydi. İşin ilginç tarafı; Gürcistan devleti, başvuru
içindeyken Türkiye-Gürcistan ilişkileri 1989 yı- yapabilmeleri için de bir ön şart ileri sürmüştür: o
lında Sarp Sınır Kapısı’nın açılmasıyla başlar. Bu da, resmî makamlara bu sürgüne uğradıklarına dair
şekilde, daha SSCB yıkılmadan önce, ilk kez bir bir ‘Sürgün Belgesi’ sunmalarıdır.
NATO üyesiyle bir Varşova Paktı ülkesi arasında Gürcistan’ın bağımsızlığının ilk yıllarında Ab-
(Gürcistan üzerinden SSCB) sınır kapısı açılmıştır. hazya ve Güney Osetya sorunlarına odaklanmak
Türkiye, 9 Nisan 1991 tarihinde bağımsızlığını zorunda kalması, Türkiye’nin Güney Kafkasya
ilan eden Gürcistan’ı ancak SSCB yıkıldıktan sonra politikasını Dağlık Karabağ ve Azerbaycan üzeri-
(16 Aralık 1991) tanımıştır. İki devlet arasında iliş- ne yoğunlaştırması, Rusya’nın ilan ettiği “Yakın
kilerin kurulması için 21 Mayıs 1992’de bir proto- Çevre Doktrini” ile arka bahçesinde tekrar etkinlik
kol imzalanmıştır. Bu protokol, dönemin Dışişleri arayışına girmesi gibi faktörler Türkiye-Gürcistan
Bakanı Hikmet Çetin’in 21 Mayıs’taki Tiflis ziyare- ilişkilerini 1994 yılına kadar duraklatmıştır. 13
ti sırasında akdedilmiştir. Bunun hemen ardından Ocak 1994 tarihinde Gürcistan Devlet Başka-
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in 30 Temmuz nı Shevardnadze’nin Türkiye ziyaretinde iki ülke
1992’deki Gürcistan ziyareti önemlidir. Ziyaret sıra- arasında bir dizi antlaşma imzalanmış ve böylece
sında Tiflis’te “Dostluk ve İyi Komşuluk Antlaşması” ilişkilerin daha sağlam bir temele oturtulması sağ-
imzalanmıştır. Bu protokol ve antlaşmaya istinaden lanmaya çalışılmıştır.
Türkiye’nin Gürcistan’daki diplomatik misyonları Shevardnadze, Mart 1994’te Gürcistan’ın
başkent Tiflis’te Büyükelçilik, Batum’da Başkonso- BDT’ye katılmasını kabul ederek Rusya ile ters
losluk düzeyinde Türkiye’yi temsil etmektedirler. düşmemeye çalışmıştır. Gürcistan bu üyeliği, hiç
Gürcistan’ın ise Ankara’da Büyükelçiliği, İstanbul ve kuşkusuz, ayrılıkçı hareketlerin gölgesinde kabul
Trabzon’da Başkonsoloslukları bulunmaktadır. etmek durumunda kalmıştır. Çok yönlü dış poli-
Türkiye bölge için olduğu kadar, Gürcistan için tikayı benimseyen Shevardnadze, kısa süre sonra,
de barış ve istikrar istemektedir. Bu bakımdan, Tür- NATO’nun Barış için Ortaklık (BİO) programı-
kiye, Gürcistan dâhilinde yıllardır devam eden ve na da katılmıştır. Tiflis yönetiminin hem BDT’ye
çözülemeyen Abhazya ve Güney Osetya sorunlarının hem de BİO’ya katılımı, bu liderin gerektiğinde
Gürcistan toprak bütünlüğü içinde çözülmesinden Batı ile Rusya arasında denge siyaseti yürütmeyi
isteyebileceğinin sinyallerini de vermiştir.
139
Türkiye-Güney Kafkasya Ülkeleri İlişkileri
1997-1998 dönemi, Gürcistan’ın BTC Boru mir Yolu’nun Gürcistan bölümündeki temel atma
Hattı projesine destek verdiği yıllar olmuştur. Bu törenine katılmıştır.
proje, Türkiye ile Gürcistan’ı yakınlaştırmıştır. İki 7 Ağustos 2008 tarihinde Gürcistan’ın Güney
ülkeyi yakınlaştıran bir başka proje de 2000 yılın- Osetya’yı egemenlik altına almak için başlattığı
da Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in önerdi- harekâtla ortaya çıkan 5 Gün Savaşı süresince,
ği “Kafkas İstikrar Paktı” fikridir. Demirel, 1999 Türkiye, Gürcistan’ın toprak bütünlüğünden yana
yılında İstanbul’da düzenlenen AGİT-İstanbul bir tutum içerisinde olmuştur. Başbakan Erdoğan,
Zirvesi’nde ortaya attığı bu fikri, 15 Ocak 2000 sıcağı sıcağına bölgeye gidip, önce Saakaşvili ile
tarihli Tiflis ziyaretinde Shevardnadze ile pay- daha sonra da Rus liderler Medvedev ve Putin ile
laşmıştır. Rus-Gürcü ilişkilerinin gerginleştiği ve bir araya gelerek Türkiye’nin sorumlu ve arabu-
Rusya’nın yeni askerî doktrinini açıkladığı bu dö- lucu bir devlet olduğunu göstermeye çalışmıştır.
nemde ortaya konan bu öneri, Shevardnadze ta- Erdoğan’ın ziyaretler sırasında taraflara sunduğu
rafından büyük destek görmüştür. Ekim 2001’de “Kafkasya İşbirliği ve İstikrar Platformu” önerisi ise
Shevardnadze’nin Gürcistan’ı “Rusya’nın güney iki taraftan da yeterli destek bulamayınca salt bir
kanadı olarak değil, Türkiye’nin kuzey kanadı teklif olma düzeyinden öteye geçememiştir.
olarak nitelendirmesi”, (Demirağ, 2005: 134)
Türkiye-Gürcistan ilişkileri ‘egemen eşitlik’ esa-
Gürcistan’ın dış politik yönelimini net olarak or-
sına dayalı olarak birbirlerinin toprak bütünlükleri-
taya koymuştur. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet
ne ve bağımsızlıklarına saygı duyma doğrultusunda
Sezer de Kasım 2001’de gerçekleştirdiği Tiflis ziya-
devam etmektedir. Bu anlamda, Gürcistan’ın Ab-
reti sırasında, Türkiye-Gürcistan ilişkilerinin mü-
hazya, Güney Osetya, Acaristan ve Cevahe (Cava-
kemmel düzeyde olduğunu belirtmiştir. Ardından,
hati) gibi sorunları karşısında üniter devlet ve ulus
18 Eylül 2002 tarihinde BTC Boru Hattı’nın in-
devlet yapısının korunması, Türkiye’nin devlet
şaatının başlaması sebebiyle Bakü’de yapılan temel
politikasıdır. Türkiye etnik, dinî, kültürel ve sosyal
atma töreninde Türkiye, Gürcistan ve Azerbaycan
nedenlerden dolayı Gürcistan’ın bölünmesi sonu-
liderleri bir araya gelmişlerdir.
cunu doğuracak her türlü girişime karşıdır. Türkiye
Türkiye, 2003 yılı sonlarında Gürcistan’da ger- Gürcistan’ın içinden veya dışından gelebilecek teh-
çekleşen Kadife Devrim ile Shevardnaze’nin göre- likelere karşı bu ülkenin dostu olarak yanında yer
vinden ayrıldığı ve Ocak 2004’teki Cumhurbaş- almaya çalışmaktadır.
kanlığı seçimini Mikhael Saakaşvili’nin kazandığı
süreçte Gürcistan’a yönelik net bir tavır gösterme-
miştir. Bunda o sırada İstanbul’da gerçekleşen terör Bölgenin donmuş sorunları bölgesel istik-
saldırıları, AB süreci ve KKTC’deki (Kuzey Kıb- rarın kurulmasının önündeki en büyük
rıs Türk Cumhuriyeti) seçimlerden oluşan yoğun engeldir. Bölgede sürdürülebilir-kalıcı ba-
gündemin de etkisi olmuştur. Ama Saakaşvili ikti- rışın sağlanmasıyla istikrarsızlıktan ötürü
darı da Shevardnadze’den devraldığı iyi düzeydeki uzun zamandır gerçekleştirilemeyen pro-
Türkiye-Gürcistan ilişkilerini daha da ileri seviye- jeler hayata geçirilebilecektir. Bu durum
lere taşıma çabası içinde olmuştur. Mayıs 2004’te ise bölge halkının gönencini artıracak ve
Ankara ziyareti sırasında Saakaşvili, Türkiye’nin bu halkların çalışmak için dışarıya göç et-
hukuki açıdan garantörü olduğu Acaristan Özerk melerini gereksiz hâle getirecektir.
Cumhuriyeti’nde olan karışıklıklar karşısında, so-
runu Gürcistan’ın iç işi olarak görüp aktif müdaha-
Türkiye siyasi, askerî ve ekonomik yönlerden
leci bir politika sergilememesinden duyduğu mem-
Gürcistan için model bir ülkedir. Bir NATO üyesi
nuniyeti dile getirmiş ve Türkiye’nin bu tavrıyla
olarak Türkiye, Gürcistan’ın toprak bütünlüğünün
dost bir ülke olduğunu kanıtladığını belirtmiştir.
korunması bağlamında bu ülkenin NATO gü-
(Günay, 2009: 231)
venlik şemsiyesinden yararlanmasını uygun gör-
2004-2007 arası dönemde de iki devlet ara- mektedir. Ancak, olası bir NATO üyeliğine karşı
sında pek çok karşılıklı ziyaret gerçekleştirilmiş, Rusya’nın verebileceği potansiyel tepki, Türkiye’nin
siyasal-ekonomik ve askerî alanlarda anlaşmalar Gürcistan’ın NATO üyeliği konusunda tedbirli
imzalanmıştır. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 21 davranmasını gerektirmektedir.
Kasım 2007 tarihinde Bakü-Tiflis-Kars (BTK) De-
140
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
Türkiye’nin, Gürcistan içindeki halklarla, et- Ağustos 2008 Savaşı’ndan sonra, Rusya’nın
nik, tarihî ve dinî bağları bulunmaktadır. Abhaz- Abhazya’yı resmen tanımasının ardından, Rus-
lar, Acaralılar ve Ahıskalılar Türk etno-sosyali- Abhaz ilişkileri zirve noktasına ulaşmıştır. Türki-
nin bir parçası durumundadırlar. Günümüzde ye de Abhazya ile ilişkilerini savaş sonrasında ge-
Gürcistan’da yerleşik bulunan Türk soydaşlar ol- liştirmeyi amaçlamıştır. Dışişleri Bakanı Ahmet
duğu gibi, Türkiye’de yaşayan Abhaz, Acara ve Davutoğlu Eylül 2009’daki Tiflis ziyareti esnasın-
Ahıska nüfusu bulunmaktadır. Bu grupların varlığı da Büyükelçi Ünal Çeliköz’ü görüşmeler yapması
Türkiye’nin zaman zaman ikili ilişkilerde politika için Abhazya’ya göndermiştir. Çeviköz, Abhazya’ya
üretme aşamasında ‘duygusal’ yaklaşımlara sebep giden ilk Türk diplomat olmuştur. Onun bu ziya-
olabilmektedir. Dolayısıyla bu kaynaklardan besle- reti, Türkiye’nin resmî olarak tanımasa da fiilî ola-
nen kamuoyu baskılarını da dikkate alacak olursak rak Abhazya’yı tanıması anlamına geldiği şeklinde
Türkiye’nin Gürcistan politikasında zaman zaman yorumlanmıştır. Türkiye, bu şekilde Gürcistan ve
bazı gelgitler oluşabilmektedir. Abhazya ile olan ilişkilerini dengede tutmaya çalış-
Türkiye Abhazya sorununa Gürcistan’ın top- maktadır. Türkiye-Abhazya ekonomik ilişkileri de
rak bütünlüğü içinde yaklaşmaktadır. Abhazya’nın son yıllarda artış göstermiştir. Gürcistan’ın koydu-
Gürcistan’dan ayrılıp bağımsız olması Türkiye’nin ğu resmî yasağa rağmen, Türk gemileri uzun yıllar
bölge politikasıyla uyumlu olmaz. Türkiye bu tür- boyunca Abhazya’nın limanlarına yüklerini götür-
den hareketleri ‘ayrılıkçılık’ olarak nitelendirmek- müşlerdir. Ancak, 2008 Savaşı sonrası Türk ticaret
tedir. Türkiye’nin temel isteği, sorunun Gürcistan gemileri ulaşımda ciddi sıkıntılarla karşılaşmakta
toprak bütünlüğü içerisinde iki tarafın da istekle- ve Gürcistan karasularında ağır cezalar ödemek zo-
rinin karşılandığı bir şekilde ve Gürcistan’a istikrar runda kalmaktadırlar.
getirecek biçimde sonuçlandırılmasıdır. Türkiye, bir Güney Osetya sorunu Türkiye için Abhazya so-
tarafta yakın ilişkiler içinde olduğu Gürcistan ve di- rununa göre daha geri planda olmuştur. Bunun se-
ğer tarafta da Türkiye’de sayıları 500.000 civarında bebi, Türklerin Abhazlarla olan ortak tarih ve etni-
olan Türk yurttaşı Abhazlar arasındaki mücadelede siteyi Osetlerle fazla paylaşmamasıdır. Ancak yine
aktif taraf olmak istememektedir. Öte yandan Tür- de Güney Osetya sorunu bölge ve Gürcistan’ın
kiye, Abhazya’nın, bağımsızlığa kavuşsa bile, hiç güvenliğini doğrudan etkilediğinden, Türk dış
kimsenin (bilhassa Rusya’nın) himayesine girmeden politikasının ilgi alanlarından biridir. Türkiye, her
kendi başına ayakta durabileceğine inanmamakta- şeyden önce, Güney Osetya’nın Gürcistan’dan ay-
dır. Ankara, Abhazya’nın Gürcistan içinde güçlü bir rılarak, bağımsız olmasını, dahası Kuzey Osetya
özerklikle varlığını sürdürmesinin daha iyi olacağını ile birleşip Rus egemenliği altına girme çabaları-
öngörmektedir (Günay, 2009: 226). nı tasvip etmemiştir. Türkiye, bağımsızlaşan Gü-
ney Osetya’nın hiçbir zaman kendi ayakları üze-
rinde duramayacağı ve dolayısıyla Rusya’nın bir
Abhazya Savaşı Türkiye’nin bölgeye yöne- uydusu hâline geleceği düşüncesindedir. Ayrıca,
lik resmî ve gayriresmî politikaları arasın- Gürcistan’da Abhazya’dan sonra Güney Osetya’nın
daki farklılığın simgesi olmuştur. Geleceği da ayrılıkçı taleplerinin ülke içinde diğer sorunlu
planlanmaya çalışılan Türkiye-Gürcistan bölgelere kötü örnek olacağı ve bir domino etkisinin
ilişkileri, henüz oluşma aşamasındayken Gürcistan’ı parçalanmaya götüreceğinden çekinir.
Abhazya sorununun devreye girişi Türk Nitekim Türkiye, 1992’de ve 2008’de gerçekleşen
tarafını zorda bırakmış ve Türkiye’nin Güney Osetya Savaşlarında benzer tutum sergile-
Gürcistan politikasının ‘yumuşak karnı’ miş ve savaşların bir an önce sona ermesini destek-
olmuştur. Türkiye’de yaşayan Abhaz dias- leyerek, uluslararası topluluğun iradesinin çözüme
porası Abhazya’nın bağımsızlığına destek yansıması gerektiğini ortaya koymuştur. (Günay,
vermekteydi ve bu Türkiye’nin gayriresmî 2009: 228)
bir politikası olarak gözüküyordu. Tür-
kiye, bu durumda, uluslararası toplum
nezdinde yürüttüğü çalışmalarıyla Gür- Domino etkisi: Aktörlerin birbirlerini
cistan-Abhazya arasındaki sorunun siyasal etkileyerek aynı yönde (genelde olumsuz
diyalog yoluyla çözülmesine çalışmıştır. yönde) ilerlemeleri.
141
Türkiye-Güney Kafkasya Ülkeleri İlişkileri
142
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
Öğrenme Çıktısı
4 Türkiye’nin Soğuk Savaş’ın ardından Gürcistan ile ilişkilerini siyasi, askeri ve ekonomik
boyutlarıyla açıklayabilme
143
Türkiye-Güney Kafkasya Ülkeleri İlişkileri
144
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
28 Kasım 2013’teki AB-Doğu Ortaklığı zirve- can, Gürcistan ve Türkiye topraklarını işgal ede-
sinde AB ile Gürcistan arasında “Ortaklık ve Kap- rek, mono etnik bir Ermeni Cumhuriyeti kurma-
samlı Serbest Ticaret Antlaşması” paraf edilmiştir. yı amaçladığını” ifade etmiştir (Haberler.com, 21
Bunun ardından Azerbaycan’ın Gence kentinde Kasım 2014). Bagirov’a göre, ‘Güney Kafkasya’nın
Türkiye-Azerbaycan-Gürcistan Dışişleri Bakanları en önemli sorunu, güvenlik sorunudur’. Rusya ise
Ahmet Davutoğlu, Elmar Memmedyarov ve Maia 25 Kasım 2014’te Abhazya Özerk Cumhuriyeti ile,
Panjikidze 19 Şubat 2014 tarihinde bir araya ge- ‘İttifak ve Stratejik Ortaklık Antlaşması’ imzalaya-
lerek, ‘bölgesel güvenlik’ ve ‘enerji nakil hatları’ me- rak, bölgesel güvenlik sorunlarına bir yenisini daha
selelerindeki son durumu ortaklaşa olarak bir kez ekleme sinyali vermiştir. Gürcistan da buna hemen
daha ele almışlardır. Davutoğlu, bu vesileyle Ahıs- gerekli sözel tepkiyi göstermiştir. Ancak bu konuda
ka Türklerinin Gürcistan’daki anayurtlarına geri daha farklı bir girişimi olmamıştır.
dönmelerinin önemini yeniden vurgulama ihtiyacı Öte yandan Putin, 10 Aralık günü Türkiye ile
hissetmiştir. Hatta bu konuyu, “üç ülkenin ortak arasındaki ‘Türk Akımı’ projesini devreye sokar-
barış projesi” olarak tanımlamıştır. Ancak bu mese- ken, Güney Akım’ın iptal edildiğini duyurmuş-
leler ele alınırken, 2014 yılı başları itibarıyla Rusya tur. Bu gelişmelerle eşzamanlı olarak ise, Türkiye,
ile Ukrayna arasında Kırım Krizi ortaya çıkmış ve Ermenistan’ın da Güney Kafkasya halkasına katıl-
olay giderek tırmanmıştır. masını arzu ettiğini açıklamıştır. Bununla birlikte
Bölgeye etki edebilecek boyutlarda tırmanan 17 Mart 2015 tarihinde Kars’ta Trans-Anadolu
kriz koşulları karşısında bile, ortak enerji projele- Doğalgaz Boru Hattı’nın (TANAP) temel atma tö-
rinden vazgeçilmediği bir kez daha müşahede edil- reni yapılmıştır.
miştir. Azerbaycan, 12 Mart 2014 tarihinde kendi Bahsi geçen bu proje kapsamında Azerbaycan’ın
Devlet Petrol Fonu aracılığıyla Güney Kafkasya Şahdeniz-2 bölgesindeki doğalgaz, Azerbaycan ve
Gaz Koridoru çerçevesinde Şahdeniz-2, TANAP ve Gürcistan üzerinden (Güney Kafkasya Doğalgaz
TAP projelerini yönetecek Azeri şirketine 2,5 mil- Boru Hattı vasıtasıyla) Türkiye’nin Bulgaristan
yar dolarlık kredi vermeyi kararlaştırmıştır. sınırına erişecek olan Trans-Anadolu Doğalgaz
Öte yandan Suriye’deki gelişmeleri ele almak Boru Hattı (TANAP) ve Yunanistan-Arnavutluk-
üzere 14 Mart 2014 tarihinde Türkiye, Azerbay- İtalya’dan geçecek Trans-Adriyatik Doğalgaz Boru
can ve İran Dışişleri Bakanları Van’da bir araya gel- Hattı (TAP) aracılığıyla Avrupa’ya ulaştırılacaktır.
mişlerdir. Bu ülkeler arasında kriz yönetiminden 12 Şubat 2015 tarihinde Bakü’de Güney Gaz Ko-
sorumlu olacak bir “üçlü mekanizma” oluşturul- ridoru Danışma Konseyi’nin bakanlar düzeyindeki
muştur. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ise, 6 Mayıs ilk toplantısı düzenlenmiştir. Taraflar, projenin bir
2014 tarihinde Tiflis’te Aliyev ve Margvelaşvili’yle an önce gerçekleşmesi için kararlı olduklarını vur-
bölgesel üçlü zirvede biraraya gelmiştir. Gül zirve- gulayan bir ortak bildiri metnine imza atmışlardır.
de Türk dış politikasıyla ilgili şöyle bir tespitte bu-
lunmuştur: “Biz, Kafkasya’nın yüksek dağlarını bir
duvar olmaktan çıkardık; bir kapı, bir işbirliği alanı
Azerbaycan-Ermenistan Cephesinde
haline getirdik” (AlJazeera Türk, 6 Mayıs 2014). Artan Gerginlikler
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ikinci Azerbaycan ile Ermenistan arasında uzun süren
resmî ziyaretini KKTC’den sonra, 2 Eylül günü görüşmelerle herhangi bir başarı elde edilememe-
(2014) Azerbaycan’a yaparak, bu ülkeye olan des- si sonucunda, cephedeki gerginlik her geçen gün
teğini bir kez daha gösterme imkânı yakalamıştır. tırmanmıştır. Azerbaycan 2016 yılının Mart ayı
Yüzyılın Sözleşmesi’nin 20. Yıldönümünde (20 Ey- boyunca Ermenistan’ın, cephe bölgesine (ateşkes
lül 2014 tarihinde) Bakü’ye giden Enerji Bakanı Ta- hattına) askerî tatbikatlar adı altında güç takviye-
ner Yıldız ise, Güney Kafkasya Gaz Koridoru’nun sinde bulunduğu ve bunun, muhtemel bir saldırı
temel atma törenine katılmıştır. için hazırlık şeklinde olduğunu beyan etmiştir.
Ardından Ermenistan tarafından, sivilleri hedef
Bölgesel koşulların kemikleştirdiği Dağlık
alan saldırılar başlatılmıştır. Aynı anda Azerbaycan,
Karabağ uyuşmazlığı bir türlü çözülememiştir.
topçu ateşiyle karşılık vermiştir. 1 Nisan 2016 gece
Azerbaycan’ın Ankara Büyükelçisi Faig Bagirov,
yarısı, Azerbaycan-Ermenistan sınırında son za-
21 Kasım 2014 tarihinde “Ermenistan’ın Azerbay-
manların en şiddetli çatışmaları meydana gelmiştir.
145
Türkiye-Güney Kafkasya Ülkeleri İlişkileri
Azerbaycan tarafı bu çatışmanın neticesinde Talış • En sonunda ise, Dağlık Karabağ’ın statüsü
köyü civarındaki Seysulan ve Lele tepelerini kont- Azerbaycan, Ermenistan ve Dağlık Karabağ
rol altına aldığını açıklamıştır. Ermenistan tarafı halkının katılımıyla yapılacak bir ortak re-
ise, Azerbaycan’ın bu açıklamalarını kesin bir dille ferandum vasıtasıyla belirlenmelidir.
reddetmiştir. 1 Nisan’da başlayan ve 5 Nisan’a ka- Öte yandan Rusya’nın, son dönemlerde Erme-
dar süren bu çatışmalar (4 Gün Savaşı), tarafların nistan’daki (bilhassa da Türkiye sınırına çok yakın
karşılıklı olarak ateşkese hazır olduklarını ilan et- bir mevkide bulunan Gümrü Askerî Üssü’ndeki)
meleriyle sona ermiştir. askerî varlığı giderek artmıştır. Türkiye ise, böl-
Çatışmaların ardından bir AGİT heyetinin genin genelinde ‘çok taraflılığı’ desteklemeye
bölgede yaptığı incelemeler neticesinde, Erme- devam etmiştir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
ni Ordusu’nun bu çatışma sürecinde ‘beyaz fosfor Erdoğan, Bakü Kongre Merkezi’nde düzenlenen
maddesi’ içeren mermiler kullandığı tespit edilmiş- BM-Medeniyetler İttifakı 7. Küresel Forumu’nun
tir. Savaşta 6 sivil hayatını kaybederken, 26 kişi de 26 Nisan’daki (2016) açılış toplantısına iştirak
yaralanmıştır. Ermeni Ordusu sivillere karşı misket etmiştir. Türkiye, 2005 yılından beri, İspanya ile
bombası da kullanmıştır. birlikte bu ittifakın öncülüğünü yapmaktadır.
Tarafların tam ateşkes düzenine geçebilmeleri Nitekim Azerbaycan da bu projeye oldukça sıcak
ise henüz mümkün olmamıştır. Azerbaycan’ın An- bakmış ve 2016 yılının ülkede ‘çok kültürlülük yılı
kara Büyükelçisi Bagirov, “Şu an taraflar arasında olarak kutlanmasını’ kararlaştırmıştır. Cumhurbaş-
herhangi bir anlaşma olduğunu söylemek için çok kanı Erdoğan, Forumda yaptığı konuşmada, “Bu
erken” tespitinde bulunmuştur (Ajans Haber, 11 forumun ittifakımıza Güney Kafkasya ve Orta
Nisan 2016). Uzun yıllardır AGİT-Minsk Grubu Asya’nın zengin kültürel mirasından faydalanma
tarafından sürdürülen barış yönlü müzakerelerin imkânı sunacağına inanıyorum” demiştir, (T.C.
somut bir başarıya ulaştığını söylemek ne yazık ki Cumhurbaşkanlığı, 26 Nisan 2016).
mümkün olmamıştır. Müzakerelerde Azerbaycan’ın
resmî tutumu ise şu istikamette olmaya devam et- Bölgede Artan Gerginliğin Başlıca
miştir: ‘Ermeniler, ön şart ileri sürmeksizin önce-
Nedenleri
likle tüm Azerbaycan topraklarından çıkmalıdırlar.
Ancak bu şart yerine getirildikten sonra, Dağlık Ka- Bölgede son zamanlarda yeniden depreşen si-
rabağ bölgesinin statüsü meselesi bir ortak referan- lahlı çatışmaların temel nedeninin ağırlıklı olarak
dum yoluyla çözümlenebilir.’ Azerbaycan’ın, Dağ- Dağlık Karabağ meselesi değil, TANAP projesi ol-
lık Karabağ meselesine ilişkin en güncel tavrı budur. duğu da ileri sürülmektedir. Nitekim TANAP pro-
jesine göre, Hazar’dan Türkiye’ye 2018 yılına kadar
Rus lider Putin de taraflar arasında arabulucu-
fazladan yılda 16 milyar metreküp, 2026 yılına ka-
luk yapmıştır. İlham Aliyev ve Serz Sarkisyan, 20
darsa 31 milyar metreküp doğalgaz akacaktır. Bu-
Haziran 2016’da St. Petersburg’da Dağlık Karabağ
nun 6 milyarı Türkiye tarafından kullanılacak, ge-
gündemli bir toplantı yapmışlardır. Toplantının
riye kalanı ise AB ülkelerine gidecektir. Türkiye’ye
sonucunda, çözümün sadece uluslararası hukuk
Ortadoğu bölgesinden gelecek boru hattı projeleri
kuralları çerçevesinde sağlanabileceği üzerinde,
IŞİD ve PYD gibi faktörler tarafından engellenin-
çok genel ve yüzeysel ifadeler içeren bir ortak irade
ce, Kafkasya koridoru ön plana çıkartılmak isten-
sergilenebilmiştir. Türkiye’nin de desteklediği bu
mişti. Bunun akabinde ise, Dağlık Karabağ prob-
Azeri yaklaşımına göre, yapılması gerekenler 4 aşa-
lemi yeniden hortlatılmaya ve böylece bu hattın
mada şöyle olmalıdır:
önüne de engel çıkarılmaya çalışıldı. TANAP vası-
• Azerbaycan ülkesinin toprak bütünlüğü ko- tasıyla Türkiye üzerinden AB istikametinde akacak
runmalıdır, doğalgaz hacminin aşamalı olarak %450’lere varan
• Daha önce kabul edilen Madrid Prensipleri oranda artacak olduğu bir ortamda, üstelik bu hat-
çerçevesinde, Dağlık Karabağ’ın etrafındaki tın, Azerbaycan ve Gürcistan ekonomilerini daha
Ermeni işgal fiili sonlandırılmalıdır, da canlandıracağı beklentileri söz konusuyken, Er-
• Dağlık Karabağ ile Ermenistan arasındaki menistan süreçten iyice dışlanacaktır. Ayrıca 2026
koridorun (Laçin Koridoru’nun) durumu, yılına kadar Türkiye üzerinden geçecek Azeri do-
müzakerelerle belirlenmelidir, ğalgazının 7 milyardan 31 milyar metreküpe çıkar-
146
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
tılacak olması, AB’nin Rusya’ya olan enerji bağım- Fakat öte yandan Azerbaycan ‘düşen enerji fi-
lılığını ve dolayısıyla doğalgaz fiyatlarını nispeten yatlarından’ ve ‘kaybedilmiş topraklarından mü-
düşürecektir. Yani düşünülen bu hat, Rusya’yı da tevellit çektiği ağrılardan’; Ermenistan ise, ‘dias-
rahatsız etmiştir. Bu şartlar karşısında çatışmala- porasına olan ekonomik bağımlılık’ ve bir çeşit
rın, TANAP’ın geçeceği hatta sıçratılması halinde, ‘askerî devlete dönüşmekten’ mustariptir. Türki-
Türkiye ve Rusya’nın da Dağlık Karabağ mesele- ye Cumhuriyeti Hükümeti’nin Başbakan Vekili/
sinde yüz yüze gelme ihtimali ortaya çıkacaktır. Bu Yardımcısı Numan Kurtulmuş’a göre de (6 Nisan
gelişmeler ve ihtimaller karşısında bile, ABD tıpkı 2016), “Dünya, Dağlık Karabağ sorununda tam
Ortadoğu meseleleri (başta da Suriye olmak üze- bir çifte standart uygulayarak” başarısız olmuştur
re) karşısında olduğu gibi, oldukça karışık gördüğü (Haberler.com, 6 Nisan 2016). Dağlık Karabağ
Güney Kafkasya meselelerine de pek angaje olmak meselesi, son çatışmalara kadar, Suriye iç savaşı-
istememiştir. Hâlbuki bu tavrı, hem bölgesel güç nın devam ettiği 5 yıl boyunca (2011-2016) gün-
dengesi, hem de ABD’nin bölgesel prestij ve çıkar- demde genelde ikinci plana kalmıştır. Ermenistan
ları için yararlı olmamıştır. Türkiye ise bu krizlere Cumhurbaşkanı Sarkisyan da çatışmalar devam
tek başına müdahil olmak istememektedir. Dağlık ederken, sürekli olarak “Türkiye’nin karışmama-
Karabağ’daki son çatışmaların, bazı gözlemciler ta- sı” yönünde uyarılarda bulunmuştur. Bu süreçte
rafından, esasında Türkiye ile Rusya arasındaki bir her şeye rağmen, Azerbaycan’a desteğini açıkla-
vekâlet savaşı (Proxy War) niteliğinde olduğu yö- yan tek ülke yine de Türkiye olmuştur. Sarkisyan
nünde yorumlandığı da görülmüştür. Bu dondu- ise, olası bir savaş çıkması halinde, Ermenistan
rulmuş çatışmada ilan edilen ateşkes ise, her zaman olarak “Dağlık Karabağ’ın bağımsızlığını tanıya-
kırılgan kalmaya devam etmiştir. Çatışmanın her caklarını” ilan ederek, Türkiye’yi bu meseleden
iki tarafı da bu gibi ateşkes zamanları müddetince, uzak tutmaya çalışmıştır. Ermeni lider ayrıca sü-
müttefikleri (Türkiye ve Rusya) tarafından sürek- rekli olarak 1994 ateşkesine de atıfta bulunarak,
li olarak silahlandırılmışlardır. Zaten Azeri lider Azerbaycan’ın bu meselenin çözümü için mutlaka
Aliyev, kendi halkına, devamlı olarak, Ermenilere Dağlık Karabağ otoritesi ile doğrudan müzakere-
karşı kaybedilmiş olan toprakların bir gün mutlaka lerde bulunması gerektiği çağrılarını dile getirme-
geri alınacağını vaat etmektedir. ye devam etmektedir.
Öğrenme Çıktısı
5 Bölgedeki olaylar üzerinde Türkiye’nin oluşturduğu etkileyici gücü ifade edebilme
147
Türkiye-Güney Kafkasya Ülkeleri İlişkileri
148
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
149
Türkiye-Güney Kafkasya Ülkeleri İlişkileri
1 Aşağıdakilerden hangisi Türkiye’nin Güney 5 Türk Hükümeti özel olarak hangi hadiseden
Kafkasya’ya yönelik dış politikasının temel ilkele- sonra, 3 Nisan 1993 tarihinde almış olduğu bir
rinden biridir? kararla Ermenistan’a giden insanî yardımlar dâhil,
neler öğrendik?
150
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
Yanıtınız yanlış ise “Türkiye’nin Güney Kaf- Yanıtınız yanlış ise “Türkiye-Ermenistan
1. D 6. C
kasya Politikası” konusunu yeniden gözden İlişkileri” konusunu yeniden gözden geçi-
geçiriniz. riniz.
3. E Yanıtınız yanlış ise “Türkiye-Azerbaycan İliş- 8. A Yanıtınız yanlış ise “Türkiye-Gürcistan İliş-
kileri” konusunu yeniden gözden geçiriniz. kileri” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
4. D Yanıtınız yanlış ise “Türkiye-Azerbaycan İliş- 9. C Yanıtınız yanlış ise “Türkiye-Gürcistan İliş-
kileri” konusunu yeniden gözden geçiriniz. kileri” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
5. A Yanıtınız yanlış ise “Türkiye-Ermenistan İliş- 10. B Yanıtınız yanlış ise “Türkiye-Gürcistan İliş-
kileri” konusunu yeniden gözden geçiriniz. kileri” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
Araştır Yanıt
5 Anahtarı
Aliyev başa geçince, selefi Elçibey’in yaptığı hatalardan uzak durmaya ve dış
Araştır 2 politikasını da mümkün olduğunca hissî olmaktan ziyade, mantıki ve gerçekçi
temellere oturtmaya çalışmıştır.
151
Türkiye-Güney Kafkasya Ülkeleri İlişkileri
152
Bölüm 6
Türkiye-Orta Asya Devletleri İlişkileri
1 2
Türkiye ve Orta Asya Sovyetler Birliği Dönemi
öğrenme çıktıları
1 Orta Asya’nın Türkiye açısından jeostratejik 2 Soğuk Savaş döneminde Türkiye ile Orta
önemini açıklayabilme Asya arasındaki ilişkileri açıklayabilme
1993 - 2002 Dönemi
1991 - 1993 Dönemi
3 4
4 1993 - 2002 döneminde karşılıklı ilişkilerin
3 1991 - 1993 döneminde Türkiye ile Orta gerilemesinin ve Türkiye’nin bölgedeki
Asya arasındaki siyasi, ekonomik, kültürel etkisinin azalmasının nedenlerini
ve askeri ilişkileri ifade edebilme açıklayabilme
5
5 2002 sonrası dönemde Türk Dış
Politikasının Orta Asya’ya ilişkin yaklaşımını
açıklayabilme ve bu dönemde atılan
adımları sıralayabilme
Anahtar Sözcükler: • Büyük Oyun • Türk Yüzyılı • Türk Zirvesi • TİKA • TÜRKSOY
• Orta Asya Devletleri • Avrasya Jeopolitiği • TÜRKPA
154
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
Büyük Oyun, 19. Yüzyılın başında, Çar- Hazar Havzasında yaklaşık 200 milyonluk
lık Rusyası ile İngiliz İmparatorluğunun, bir nüfus yaşamaktadır. Bu da, çok ciddi
Asya coğrafyasında hakimiyetlerini kurma
bir pazar imkânı anlamına gelmektedir.
mücadelesine verilen isimdir.
155
Türkiye-Orta Asya Devletleri İlişkileri
Orta Asya Havzasında yaşananlar, Türk insanını ve Türk dış politikasını da doğrudan ve gözle görülür
düzeyde etkilemiştir. Bölgeye coğrafi yakınlığı, Orta Asya ülkeleri arasındaki dinsel, dilsel, tarihsel ve kül-
türel bağları nedeniyle, Türkiye’nin bölgedeki jeostratejik rekabete ve bölgesel gelişmelere kayıtsız kalması
mümkün değildi. Hatta Türk siyasetçilerinin ifade ettiği gibi, “bu bir zorunluluk idi ve Türkiye’ye tarih
bazı sorumluluklar yüklemekteydi” (Kılıç, 2009; Laçiner, 2008).
Öğrenme Çıktısı
1 Orta Asya’nın Türkiye açısından jeostratejik önemini açıklayabilme
156
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
157
Türkiye-Orta Asya Devletleri İlişkileri
kıtasında daha güvenli bir coğrafyanın ortaya çık- önünde politik, ekonomik ve psikolojik avantajlar
masına neden oldu. Hatta dünya siyasetinde daha elde edebileceği tarihi bir fırsat vardı. Bağımsızlık-
barışçıl bir dönemden bahsedilmeye başlandı. Al- larının ilk günlerinde, Orta Asya devletleri de, özel-
manya ve Fransa gibi Avrupa ülkeleri tarafından likle bağımsızlıklarını pekiştirmek, dünyada saygın
NATO’nun Avrupa güvenliğindeki yeri sorgulan- bir konum edinebilmek ve statü kazanabilmek için
dı. Bu durum, Türk siyasetçileri için hiç de arzu Türkiye’nin desteğine ihtiyaç duyuyorlardı. Bu
edilmeyen bir sonucun ortaya çıkmasına neden talepler de, Türk karar vericilerinin bölgeye daha
oldu. Artık Türkiye, Batı nezdinde stratejik önemi- fazla ilgi duymalarına neden oluyordu (Çaman,
ni kaybediyordu ve Batılı müttefiklerinin askeri ve 2006:185-214).
mali desteğini yanında hissetmiyordu. Bu nedenle Dış dünyada yaşanan bu gelişmeler ile birlikte,
jeostratejik açıdan Türkiye kendisini bir boşlukta Türk kamuoyunda görülen milliyetçi söylem ve
bulmuştu (Bal, 2001: 327-344). İran’ın bölgede etkin konuma gelme girişimleri,
Ancak bu durum uzun sürmedi. Kısa süre- Türkiye’yi, bölgeye ilişkin politikasını değiştirme-
de, küresel barış yönündeki temenniler boşa çık- ye zorladı. Artık Türkiye, 1991 yılının son ayla-
maya başladı. Çünkü devletiçi çatışmalarda hızlı rında, Sovyetler Birliği’ni endişeye sevk etmeme
bir artış görüldü (Yılmaz, 2007:11-37). Böylece politikasından vazgeçmeye başladı. 8 Aralık 1991
Türkiye’nin çevresinde istikrarsızlık alanları arttı. yılında Sovyetler Birliği’nin resmen yıkılması ve
Ayrıca Avrasya jeopolitiğinde güç boşlukları ortaya Bağımsız Devletler Topluluğu’nun kurulması,
çıkmaya başladı. Bu da, bölgesel liderlik konusun- Türkiye’yi, bölge devletlerini resmen tanıma ko-
da yıkıcı rekabetin ortaya çıkmasına neden oldu. nusunda cesaretlendirdi. TBMM’de yapılan gö-
Özellikle 1989 yılında Avrupa Birliği’ne başvurusu rüşmelerin ardından, Türkiye, 16 Aralık 1991 ta-
ret edilen Türkiye için, bölgedeki durum, “bir cesa- rihinde, Orta Asya devletlerinin tamamını tanıdı
retlendirici” veya diğer bir ifadeyle “yeniden hayata (Aydın, 2001:271-292).
dönüş için bir ilaç” gibi geldi. Artık Türkiye’nin
Öğrenme Çıktısı
2 Soğuk Savaş döneminde Türkiye ile Orta Asya arasındaki ilişkileri açıklayabilme
158
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
1991 - 1993 DÖNEMİ tılı güçler, İran’ın bölgede ortaya çıkan güç boşlu-
8 Aralık 1991 günü Bağımsız Devletler Top- ğunu doldurmasından endişe ediyorlardı ve bunun
luluğu’ nun kurulmasıyla birlikte, Türkiye, Soğuk yerine mevcut boşluğun Türkiye tarafından doldu-
Savaş döneminde izlediği geleneksel dış politika rulmasını arzu ediyorlardı. Bu durum, kendi ulusal
anlayışından uzaklaşmaya başladı. Artık Orta Asya çıkarlarına daha uygundu (Aydın, 2003: 366-371).
devletleriyle ilişkilerini, siyasi ve ekonomik birlikte- Dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal da,
lik temelinde ve Türkiye’nin bölgesel liderliğine da- “Yeni Osmanlıcılık (Yavuz, ve Kasım 2001: 35-
yanan anlayış çerçevesinde geliştirmeye gayret eden 64)” kavramını, dış politika anlayışının merkezine
Türkiye, daha duygusal ve yer yer “Pan-Türkizmi” oturtarak 21. yüzyılın, “Türk Yüzyılı” olacağını be-
çağrıştıran söylemler benimsedi. lirtiyordu (Yılmaz, 2010:419-438). Cumhurbaşka-
nı Özal; etnik, dinsel, tarihsel ve dilsel bağları kul-
lanarak Türkiye’nin Ortadoğu, Kafkaslar ve Orta
Orta Asya’ya Genel Yaklaşım Asya’da etki alanını genişletmesini arzu ediyordu.
Türkiye, Orta Asya’daki gelişmelere hazırlıksız Bu bölgelerde etkisini geliştiren Türkiye, dünya
yakalanmıştı. Bunun nedenleri şöyle sıralanabilir: siyasetinde etkin bir aktör olabilecekti. Bu düşün-
1. Türkiye’nin geleneksel politikasını son ana ka- celer temelinde, ekonomik ve siyasal düzeyde bir
dar sürdürmesi, 2. Uluslararası sistemdeki mevcut “Türk Ortak Pazarı” ve “Türk Siyasi Birliği” gibi
dengeyi bozar düşüncesiyle bu devletler ile doğru- görüşleri, seyahatlerinde ve Türk Zirvesinde ses-
dan ilişki kurmak istememesi ve 3. Sovyetler Bir- lendirmeye başladı. Başbakan Demirel de, Nisan
liği’ndeki gelişmeler hakkında yeterli bilgiye sahip - Mayıs 1992’de gerçekleştirdiği Orta Asya gezi-
olunmaması. (Turan ve Turan, Bal; 2004). Döne- sinde; “Türk Milletler Topluluğu” veya “Bağımsız
min Başbakanı Süleyman Demirel, “Adriyatik’ten Türk Devletler Birliği” gibi önerileri gündeme ge-
Çin Seddi’ne Türk Dünyası”ndan bahsediyordu. tirdi. Aynı geziye katılan Milliyetçi Hareket Partisi
Ancak Meryem Kırımlı’ya göre, “Türk neslinden Genel Başkanı Alparslan Türkeş; bölgesel ve ulus-
olan millet ve gruplar tarihlerinin hemen hemen lararası sorunlar ile ortak konuları değerlendirecek
hiçbir devrinde Balkanlardan Çin Seddi’ne kadar “Devlet ve Hükümet Başkanları Konseyi”’nin ku-
olan alanda tek bir yönetim sistemi altında yaşama- rulmasını önerdi (Yuvalı, 2006: 389-411).
yı başaramadı” (2001: 359-372). Bu düşünceler ışığında, Türkiye, aşağıdaki il-
Demirel’e göre, uluslararası sistem radikal şe- keleri, Orta Asya’ya yönelik dış politikasının temel
kilde değişime uğramıştı. Artık blok sistemi sona hedefleri olarak benimsedi:
ermişti. Türkiye, yeni politik ve iktisadi oluşumun, 1. Orta Asya devletlerinin devletleşme süreçle-
diğer bir ifadeyle “Avrasya’nın tam merkezi”ndeydi. rine destek vermek,
Bu durum, Türkiye’nin bölgesel ve uluslararası so-
2. Ekonomik ve siyasi reform süreçlerine kat-
rumluluklarını artırmıştı. Bu da Türkiye’yi bölge-
kıda bulunmak,
sel güç olmak zorunda bırakıyordu (Musaoğlu ve
Efegil, 2008:151-160). Türkiye’nin sorumlulukları 3. Dünya ile bütünleşmelerine yardımcı olmak,
arasında, Orta Asya devletlerinin dünyayla bağlantı 4. İkili ilişkileri, karşılıklı çıkarlar ve egemen
kurmalarına yardımcı olmak, kimliklerini belirle- eşitlik ilkeleri temelinde geliştirmek,
melerine destek vermek ve bölgesel istikrara katkı 5. Doğu - Batı enerji koridorunu hayata geçir-
sağlamak gibi adımlar yer alıyordu. Enerji kaynak- mek (Musaoğlu ve Efegil, 2008: 151-160;
ları, ekonomik potansiyeli ve Türkiye’ye sunduğu Efegil, 2006: 271-296).
liderlik fırsatları nedeniyle stratejik açıdan büyük
bir öneme sahip olan bölge devletleri, Demirel ve
Özal’a göre, İslami rejime sahip İran modelinden Somut Adımlar
ziyade, İslam, demokrasi, insan hakları ve pazar Dış politika hedeflerini hayata geçirmek için
ekonomisini bünyesinde barındıran Türk modeli- Türkiye, 1991 - 1993 yılları arasında gözle görü-
ni benimsemeliydiler (Turan, Turan ve İdris Bal, lür düzeyde çeşitli alanlarda adımlar attı. Önce-
2004:291-326). Bu politikaya, o dönemde başta likle ortak sorunlara karşı ortak pozisyon almak,
ABD olmak üzere, Batılı devletler de destek veri- var olan dilsel ve kültürel farklılıkları azaltarak
yordu (Mustafa Aydın, 2001:271-292). Çünkü Ba- ekonomik işbirliği alanları açmak ve dış politi-
159
Türkiye-Orta Asya Devletleri İlişkileri
kada ortak tavırlar takınmak amacıyla Türkiye, “Türk Zirveleri’nin” düzenlenmesine ön ayak oldu.
Bu zirvelerin ilki, 30 - 31 Ekim 1992 tarihinde Ankara’da gerçekleştirildi. Bu zirve sırasında, Cum-
hurbaşkanı Özal; Türk Ortak Pazarı, Türk Kalkınma ve
Yatırım Bankası gibi önerileri dile getirdi ve Türkiye’ye
petrol ve doğalgaz boru hatları konusunda garantiler ve-
Türk Zirveleri’nin ikincisi, 18-19 Ekim
rilmesini bekledi (Çaman, 2006:185-214; Aydın, 2003:
1994’te İstanbul’ da; üçüncüsü, 28 Ağustos
366-371). Fakat zirve sırasında, Orta Asya devletleri,
1995’te Bişkek’te; dördüncüsü, 21 Ekim
Türkiye’nin bu beklentilerini karşılayacak somut adım
1996’ta Taşkent’te; beşincisi, 9 Haziran
atmaktan sakındılar. Her ne kadar bağımsızlıklarının ilk
1998’ de Astana’ da; altıncısı, 8 Nisan 2000’
günlerinde Orta Asyalı liderler, Türk modelini örnek ala-
de Bakü’ de; yedincisi, 26 Nisan 2001’ de
caklarını belirten beyanatlarda bulunsalar ve Türkiye’yi
İstanbul’ da; sekizincisi, 17 Kasım 2006’ da
“büyük ağabey” ve “sabah yıldızı” gibi nitelendirseler de,
Antalya’ da; dokuzuncusu, 3 Ekim 2009’
Rusya’yla ilişkilerine zarar verebileceğini düşündükleri
da Nahçıvan’ da ve onuncusu da, 15 Eylül
için dini ve/veya etnik kıstaslara göre ortaya çıkabilecek
2010’ da İstanbul’ da gerçekleştirildi. Orta
oluşumlara karşı olduklarını söyleyerek Zirveden hemen
Asya devletleri, o dönemde, ciddi düzeyde
önce Türkiye tarafından tek taraflı olarak hazırlandığı
Rus azınlık nüfusuna sahipti. Rusya’nın
anlaşılan siyasi ve ekonomik işbirliğine yönelik bildirile-
etki sahası içerisindeydiler. Çünkü bu ülke-
ri imzalamadılar. Hatta Dağlık Karabağ sorununa ilişkin
lerin ekonomik, sosyal ve siyasal altyapıları,
olarak Azerbaycan’ı ve Kıbrıs’taki gelişmelerden ötürü
büyük ölçüde Rusya’ya bağımlıydı.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni açıkça desteklemek-
ten sakındılar (Yılmaz, 2010: 419-438).
Diğer taraftan Orta Asya devletleri, bu dönemde, Batılı ülkelerle işbirliği yapabilmek ve uluslararası/
bölgesel örgütler bünyesinde ilişkiye girebilmek için Türkiye’nin Batı dünyası nezdindeki konumundan
faydalanmak istiyorlardı (Çaman, 2006:185-214). Bağımsızlıklarını pekiştirmek için Batılı devletler
ve bölgesel/uluslararası örgütler ile ilişki içerisinde olmayı gerekli görüyorlardı. Bölge devletlerinin bu
yöndeki ihtiyaçlarını yerinde tespit eden Türkiye, Dışişleri Bakanlığı kanalıyla, Orta Asyalı devletlerin
diplomatlarına meslek içi eğitim programları düzenledi. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı, Avrupa
Konseyi, Karadeniz Ekonomik İşbirliği, Birleşmiş Milletler ve Ekonomik İşbirliği Örgütü gibi bölgesel
ve uluslararası örgütlere üyelik başvuruları yapmalarına ve hatta üye olmalarına ön ayak oldu (Can ve
Uulu, 2009: 11). 1992 yılında, Türkiye’nin desteği sayesinde, Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan,
Tacikistan, Kırgızistan, Kazakistan ve Afganistan, Ekonomik İşbirliği Örgütüne üye oldular. Ancak
yetersiz altyapı, İran ve Türkiye gibi güçlü üyelerin yetersiz mali güce sahip olması ve üye ülkeler ara-
sında yeterli işbirliği ortamının oluşturulamaması gibi nedenlerden ötürü, Örgüt istenen düzeyde başarı
gösteremedi. Bölge ülkelerinin eğitimli personel ihtiyacını karşılayabilmek için 10 bin öğrenciye burs
imkanı sağlandı.
160
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
Tablo 6.4 Türkiye’de Öğrenim Gören Orta Asyalı Öğrenciler (Eylül 2015)
Ülkeler Öğrenci Sayısı
Azerbeycan 6901
Kazakistan 1306
Kırgızistan 1410
Özbekistan 39
Tacikistan 50
Türkmenistan 6941
Toplam 16547
Kaynak: (Fahri Türk, 2010: 1-17; Kalkınma Bakanlığı, 2015).
Milli Eğitim Bakanlığı ve özel vakıflar, bölgede, ortaöğretim kurumları, liseler ve üniversiteler açtılar.
Türkçenin bölgedeki gençler tarafından öğrenilmesi için Türkiye’de TÖMER ve bölgede de Türkçe Mer-
kezleri faaliyete geçirildi.
1992 yılında Kazakistan’da Uluslararası Hoca Ahmet Yesevi ve 1995 yılında da Kırgızistan’da Manas
Üniversitesi eğitim faaliyetine başladı. Bu alanda yapılan faaliyetlerin amaçlarını şu şekilde özetleyebiliriz:
Türk Cumhuriyetleri ve Topluluklarının eğitim düzeyini geliştirmek, yetişmiş insan gücüne olan gereksi-
nimi karşılamaya yardımcı olmak, Türkiye dostu genç bir nesil yetiştirmek ve Türk Dünyasıyla kalıcı bir
kardeşlik ve dostluk köprüsü kurmak.
Ayrıca 1991, 1992 ve 1993 yıllarında, Türkiye, Türk devletleri ve toplulukları arasında ortak alfabe
belirleyebilmek için bir dizi konferanslar düzenledi. Ancak katılımcılar tarafından ortak bir alfabe benim-
senmedi. Yine de Türkiye’nin teşvikiyle, Orta Asya devletleri, zaman içerisinde Latin alfabesine geçtiler.
Türkiye’nin o dönemdeki dil politikası, Türk Devletleri ve Toplulukları arasında geniş coğrafyada dilsel
iletişimi geliştirerek ortak bir yazılı kültür oluşturmayı hedefliyordu.
Türkiye, bu bağlamda, Orta Asya devletlerinde izlenmek üzere, TRT Avrasya kanalını yayına başlattı.
Dini alanda ise, Türkiye ile Orta Asya devletleri arasında karşılıklı işbirliğinin bu dönemde arttığı görül-
mektedir. Öncelikle Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı, bölgeye çok sayıda dini kitap gönderdi, din görevlisi
görevlendirdi. Bölgede yeni camiler inşa edildi. Azerbaycan, Kırgızistan ve Türkmenistan gibi ülkelerde,
İlahiyat Fakülteleri kuruldu. Avrasya İslam Konseyi de faaliyete geçirildi.
161
Türkiye-Orta Asya Devletleri İlişkileri
Ekonomik ve ticari ilişkileri geliştirebilmek amacıyla da çeşitli adımlar atıldı. Öncelikle Türk Eximbank’ı,
bölgeye 1,1 milyar dolar yatırım kredisi açtı. Bu sayede bölgede faaliyet gösteren firmalara finansman ga-
rantisi sağlandı (Ayata, 2010:641-655; Hale, 2003:307-346).
Dış Ekonomik İlişkiler Konseyi (DEİK) bünyesinde, 16 Kasım 1992’de Türkiye-Azerbaycan, 5 Aralık
1992’de Türkiye-Türkmenistan, 10 Aralık 1992’de Türkiye-Kazakistan, 25 Aralık 1992’de Türkiye-Kır-
gızistan ve 12 Nisan 1993’te de Türkiye-Özbekistan İş Konseyi kuruldu. Bu sayede ticari ilişkiler daha
kurumsal yapıya kavuşturuldu.
162
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
Tablo 6.10 Bölge Ülkelerinin Aldığı Kalkınma Yardımı Miktarları (milyon dolar) (2004’ten 2015 yılına kadar)
Ülke Tutar
Kırgızistan 855
Özbekistan 75
Tacikistan 48
Türkmenistan 166
Kazakistan 522
Kaynak: Dışişleri Bakanlığı websitesi, Orta Asya Ülkeleriyle İlişkiler web sayfası.
163
Türkiye-Orta Asya Devletleri İlişkileri
12 Temmuz 1993’te kurulan TÜRKSOY’un amaçları arasında, Türk dili konuşan ülkeler arasında kül-
tür ve sanat alanlarında işbirliğinin geliştirilmesi ve Türkiye Türkçesi ile Latin alfabesinin yaygınlaştırılarak
Türk Cumhuriyetlerinde bunları kullanan okulların sayısının arttırılması gibi unsurlar bulunmaktadır
(Yılmaz, 2010:419-438).
Öğrenme Çıktısı
3 1991 – 1993 Döneminde Türkiye ile Orta Asya devletleri arasındaki siyasi, ekonomik,
kültürel ve askeri ilişkileri ifade edebilme
164
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
Ayrıca Orta Asya devletleri, Tacikistan ve Kır- enerji alanlarında ilişkilerini derinleştirmeye çalış-
gızistan gibi ülkelerde yaşanan iç çatışmalardan tı. Aynı şekilde Çin de, mevcut ekonomik kalkın-
oldukça etkilendiler. Böylece katılımcı demokra- masını sürdürebilir hale getirmek için Orta Asya
sinin kendilerine uygun olmadığına karar verdiler. bölgesindeki enerji alanlarına yatırım yapmaya ve
Bu nedenle Devlet Başkanları, zaman içerisinde ürettiği ucuz mamulleri de, Orta Asya pazarında
istikrarın, demokrasiden daha önemli olduğunu satmaya başladı. Bu da, bölgedeki ticari faaliyetleri
düşündüler. Ayrıca kabileci anlayışa sahip sosyo- daha rekabetçi düzeye getirdi (Güngörmüş Kona,
lojik yapıları da, bu konuda bazı sıkıntılar ortaya 2005:79-136; Efegil, 98-104).
çıkarıyordu. Bu faktörlerin etkisiyle, bölge liderleri Rusya’nın bölgedeki girişimlerinden etkilenen
Batı tarzı demokrasi ile serbest piyasa ekonomi- Amerikan ticaret ve enerji firmaları, 1997 yılın-
sine sıcak bakmadılar. Daha çok anayasal-patro- da, Yeni Orta Asya stratejisinin benimsenmesini
naj-otoriter rejimler (Efegil, 2006; Efegil Neziha sağladılar. Bu stratejide, ABD, açıkça Doğu-Ba-
Musaoğlu, 2007) inşa eden Orta Asya devletleri, tı enerji koridorunu ve bölgede faaliyet gösteren
Çin ve Güney Kore gibi ülkelerin yönetim anla- ve/veya gösterecek olan Amerikan firmalarını
yışlarını benimsediler. Böylece, Türk modeli tezi destekleyeceğini açıkladı. Ayrıca bölge devletleri-
sona ermiş oldu. Batılı devletler de, İran’ın İslami nin, demokratikleşme, uluslaşma ve devletleşme
rejiminin bölgede ortaya çıkan güç boşluğunu dol- süreçlerine ve dünya ile bütünleşmelerine büyük
durmasının mümkün olmadığını zaman içerisinde önem verdiğini ifade etti (Demirtepe ve Özkan,
anladılar. Çünkü Orta Asya devletleri, İran’ın İs- 2001:34-46).
lami temele dayalı dış politika girişimlerine tepki
1990’larda Bağımsız Devletler Topluluğu ül-
göstermişlerdi (Efegil ve Stone, 2003:55-77; Efegil
kelerine teknik yardımda bulunmak üzere TACIS
ve Stone, 2001:353-366). 1991 - 1992 yıllarında,
programını hazırlayan ve bu program dâhilinde
İran, daha çok İslami anlayışa dayalı dış politika
Orta Asya devletleri de dâhil olmak üzere, Bağım-
izlemeyi tercih etmişti. Ancak İran’ın bu dış poli-
sız Devletler Topluluğu üyesi ülkeler ile ticari ve
tikası, bölge devletleri tarafından ağır bir şekilde
ekonomik ilişkilerini geliştirmeye çalışan Avrupa
eleştirildi. Bu tepkiler üzerine, İran, 1993’ten son-
Birliği, bu ülkelere yönelik olarak teknik yardım
raki dönemde, daha pragmatist dış politika izleme-
programları başlattı. Bu bağlamda, her bir Orta
ye başladı. Bu sayede, İran’ın Orta Asya devletleri
Asya devletiyle Ortaklık ve İşbirliği Anlaşmaları
ile ilişkileri düzeldi.
imzaladı (Efegil, 2010:71-88). Bu sayede güçlü
Aynı dönemde ekonomik ilişkiler de geriledi. devletler ile doğrudan işbirliği içerisine girebilen
Çünkü Orta Asya devletleri, Türkiye’nin finansal Orta Asya devletlerinin Türkiye’ye olan ihtiyaçları
açıdan yetersiz olduğunu anlamaya başladılar. Bu azaldı. Bu durum, Türkiye’nin bölgedeki yatırım-
durumda, Rusya, ABD, Çin ve Avrupa Birliği gibi, larını, bölgeye yönelik ihracatını olumsuz yönde
ekonomik açıdan daha güçlü devletler ile ticari iliş- etkiledi.
kilerini geliştirmeye gayret ettiler. 1993’ten itiba-
ren, bu devletler de, Orta Asya ülkeleriyle ilişkileri-
ni geliştirme konusunda radikal bir şekilde politika
Orta Asya devletlerinin kendi kimlikle-
değişikliklerine gittiler.
rini inşa etmeleri, otoriter rejimleri be-
nimsemeleri, Türkiye’nin finansal açıdan
Rusya ve ABD’nin Bölgeye İlgisinin yetersizliği, Rusya’da Avrasyacıların ik-
Artması tidara gelmesi, ABD’nin Yeni Orta Asya
stratejisi, Çin’in bölgede etkisini artırma
1993 yılında, Rusya’da, daha milliyetçi ve em-
gayretleri ve AB’nin TACIS programı,
peryalist söyleme sahip Avrasyacı olarak adlandı-
Türkiye’nin bölgede etkisinin gerilemesi-
rılan grup iktidara geldi. Avrasyacıların iktidara
ne neden olmuştur.
gelmesiyle birlikte, Yakın Çevre politikasını be-
nimseyen Rusya; Orta Asya ve Kafkasları, kendi
etki alanı içerisinde gördüğünü ilan etti ve Ba-
ğımsız Devletler Topluluğu’nu harekete geçirerek
Orta Asya devletleriyle ekonomik, siyasi, askeri ve
165
Türkiye-Orta Asya Devletleri İlişkileri
Öğrenme Çıktısı
4 1993-2002 Döneminde Karşılıklı İlişkilerin Gerilemesinin ve Türkiye’nin Bölgedeki
Etkisinin Azalmasının Nedenlerini Açıklayabilme
Operasyonel ve psikolojik
Dış faktörler, 1993-2002 Türkiye’nin elindeki im-
çevreler arasındaki farklılı-
döneminde, Türkiye’nin kanlar, Orta Asya devletle-
ğın, Türkiye’nin Orta Asya
bölgedeki etkisini neden rinin taleplerini karşılayabi-
politikasını açıklama konu-
olumsuz yönde etkilemiştir? lecek düzeyde miydi?
sundaki katkısını anlatın.
166
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
167
Türkiye-Orta Asya Devletleri İlişkileri
mu olduğunu ve karşılıklı saygıya ve eşitliğe dayalı Öncelikle Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği
işbirliğini öngördüğünü belirterek ekonomik ilişki- Konseyi’nin ikinci toplantısı, Ağustos ayında
lerin geliştirilmesinin gerekliliğine vurgu yaptı. Bişkek’te gerçekleştirildi. Kazakistan, Kırgızis-
tan, Türkiye ve Azerbaycan’ın katıldığı toplantı-
da, eğitim, bilim ve kültür alanlarında işbirliğini
Nahçıvan’da düzenlenen Türk Dili Konu- geliştirme yönünde karar alan liderler, kültürel
şan Ülkeler Devlet Başkanları Zirvesi’nin diyaloğu güçlendirme amacıyla Türk Dili Konu-
9’ncusunda, kurumsallaşma yönünde so- şan Ülkeler Yazarlar Birliği ile Türk Dili Konu-
mut adımlar atıldı. Bu kurumlar, Zirvenin şan Ülkeler Sinema Çalışanları Birliği gibi ku-
bölgesel örgüt haline gelmesine imkân su- rumların oluşturulması konusunda ortak görüşe
nabilecektir. vardılar. Ortak ders kitaplarının ve ders müfre-
datlarının hazırlanması yönünde görüş birliğine
varan liderler, Türk Üniversitelerarası Birliği ve
16 Eylül 2010’da, İstanbul’da Türk Dili Konu- Türk Bilimsel Araştırma Fonunun kurulması
şan Ülkeler Devlet Başkanları 10ncu Zirvesi dü- yönünde kararlar aldılar. Türk Konseyi Ortak
zenlendi. Zirvenin sonuç bildirgesinde, taraflar şu Yatırım Teşviki Portalı ve Türk İş Konseyi gibi
kararları kabul ettiler: farklı oluşumların hayata geçirilmesini destekle-
yen liderler, üye ülkeler arasında dış politika ve
1. Kırgızistan’da istikrar önemlidir. Bölgesel
güvenlik konularında koordinasyonun sağlan-
güvenlik ve istikrar konusunda geniş işbirli-
masını istediler. Bu bağlamda BM nezdindeki
ği gereklidir.
bölge ülkelerinin diplomatlarının ayda bir kez
2. TÜRKSOY ve TÜRKPA desteklenmelidir. bir araya gelmelerini önerdiler.
3. Türk Dili Konuşan Ülkeler İş Konseyi’nin Türkiye’nin Şangay İşbirliği Örgütü’ne Di-
kuruluşu ile İstanbul merkezli Türk Dili yalog Ortak olma konusunda desteğini esirge-
Konuşan Ülkeler Kalkınma Bankası ve Or- meyen Kazakistan’ı ziyaret eden Başbakan Er-
tak Sigorta Şirketi’nin kurulması. doğan, Astana’da, Devlet Başkanı Nazarbayev
4. Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattının, Kaza- ile birlikte, Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği
kistan’ ın Aktau limanı ile bağlanması. Konseyi’nin kurulmasına yönelik antlaşmayı im-
5. Türk Akademisi bünyesinde Türk Tarihi Mü- zaladı. Yeni Sinerji Ortak Ekonomi Programını
zesi, Türk Kütüphanesi ve Üniversitelerarası onaylayan Erdoğan ve Nazarbayev, üretim, taşı-
Birlik kurulması (Karasar, 2011:410-440). macılık ve savunma sanayi alanında olmak üzere
Bunların dışında, 21 Kasım 2008’de ku- 13 antlaşmayı da imzaladılar. Erdoğan’ın ziyare-
rulan Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter tinin ardından, Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği
Asamblesi’nin I. Genel Kurulu, 28 - 29 Eylül Konseyi’nin toplantısına katılmak üzere, Nazar-
2009’da Bakü’de düzenlendi. Türk Dili Konuşan bayev, Türkiye’ye geldi. Bu temaslar sırasında,
Ülkeler Parlamenter Asamblesi’nin II. Genel Kurul Erdoğan ve Nazarbayev, Yeni Sinerji Ortak Eko-
toplantısı, 2010 yılında Astana’da yapıldı. nomi Grubunun ortak eylem programını onay-
ladılar (Kanat, 2013: 411-421).
Türkiye, 2007 yılında, bölge ülkelerine 420
milyon dolar kalkınma yardımı sağladı. Kalkınma Ocak ayında da, Kırgızistan Devlet Başkanı
yardımları, ekonomik ve endüstriyel altyapının Atambayev, Türkiye’ye gelerek, TBMM’nde bir
geliştirilmesi, sağlık ve eğitim, akademik işbirli- konuşma yaptı. Konuşmasında, Türk Cumhu-
ği, Türk dili programları gibi projelere harcan- riyetleri arasında işbirliğinin geliştirilmesini ve
dı (Fidan, 2010:109-121). 1 - 4 Eylül 2009’da, ekonomik bütünleşmenin sağlanmasını istedi. Bu
Türkmenistan’da 2. Türk İhraç Malları Fuarı dü- ziyarette, taraflar, ikili işbirliği anlaşmaları imza-
zenlendi. 2009 yılında TRT Avaz yayına başladı. 7. larken, Türkiye, Kırgızistan’a 100 milyon dolar
Avrasya İslam Şurası, 2009 yılında toplandı (Efegil, kredi sağladı.
2011:497-522). Nisan ayında ise, Başbakan Yardımcısı Bekir
2012 yılında, Türkiye’nin bölgeye yöne- Bozdağ, Kırgızistan’a giderek, Türk-Kırgız Kar-
lik girişimlerini sürdürdüğü gözlenmektedir. ma Ekonomi Komisyonu toplantısına katıldı.
Ekonomik ilişkilerin güçlendirilmesi konusunda
168
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
antlaşma imzaladı. Bozdağ’ın ardından, Tarım 2013 yılına gelindiğinde, ikili temaslar devam
Bakanı Mehdi Eker, bu ülkeye giderek, tarım ve etmiştir. Cumhurbaşkanı Gül, 28-29 Mayıs tarih-
hayvancılık ile ilgili bir dizi işbirliği ve ortaklık lerinde Türkmenistan’ı ziyaret ederek, 12 ulusla-
anlaşmaları imzaladı. Ağustos ayında ise, Cum- rarası antlaşmaya imza attı. Başbakan Erdoğan da
hurbaşkanı Gül ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu, 8-9 Nisan tarihinde Kırgızistan’a giderek, Yüksek
Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi’nin Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin İkinci Zirve-
ikinci zirvesine katılmak için Bişkek’e gittiler. sine katıldı. Kırgızistan ve Türkiye’de yetişen Kırgız
Zirvede, katılımcılar, ekonomik alanda işbirliğini öğrencilerin ikili ilişkilerin geliştirilmesi konusuna
geliştirme kararı aldılar. Eylül ayında da, Devlet belirgin katkılarının olduğunu ifade eden Erdoğan,
Başkanı Atambayev, AK Parti’nin Kongresine ka- karma ekonomik, kara ulaştırma komisyonları ile
tılmak üzere Ankara’ya geldi. iş konseyi mekanizmalarının kurulmasını önerdi.
Türkmenistan Devlet Başkanı Berdimuham- Erdoğan, Kırgızistan’da hidroelektrik santrallerinin
medov, ülkesindeki seçimlerin hemen ardından kurulmasında Türk işadamlarının önemli katkısı-
ilk yurtdışı gezisini Ankara’ya gerçekleştirdi. nın olacağını söyledi. Ziyaret sırasında, Erdoğan,
Ziyaret sırasında, Berdimuhammedov ve Türk hava ulaştırma, turizm, ormancılık ve yatırım alan-
yetkililer şu antlaşmaları imzaladılar: TOBB ve larında işbirliği antlaşmaları imzaladı (Haber7.
Türkmenistan Sanayi ve Ticaret Odası arasında com, 10 Nisan 2013).
iş birliği anlaşması, TİKA ile Türkmenistan Tu- Mart ayında da, İstanbul’da DEİK/Türkmen-
rizm ve Spor Devlet Komitesi arasında Turizmin Türk İş Konseyi’nin girişimleri sonucunda ilk kez
Teşvikine İlişkin Anlaşma, Su Alanında İşbirliği 5. Türkmenistan Uluslararası Yatırım Forumu dü-
Anlaşması, Terörizm ve Örgütlü Suçlar olmak zenlendi. Kültürel alana ilişkin olarak, 21 Mart
üzere Ağır Suçlarla Mücadelede İşbirliği Anlaş- günü, Türkiye’nin Taşkent Büyükelçiliğinde ilk kez
ması gibi. Ayrıca Gül ve Berdimuhammedov, Nevruz kutlamaları gerçekleştirildi.
Türkmen-Türk İş Konseyi toplantısına katıldı- Orta Asya’da balıkçılık ve su ürünleri projesi-
lar. 9 Ağustos günü, Türkiye’ye özel bir ziyaret nin hayata geçirilmesi için 10 milyon dolar hibe
düzenleyen Berdimuhammedov, İstanbul’da yardımında bulunan Türkiye, Türk Cumhuriyetle-
Ambarlı ve Çeşme Limanlarında incelemelerde rindeki tarihi eserlerin koruma altına alınması ve
bulundu. yeniden restore edilmesi yönünde çabalarını arttır-
Özbek ve Türk liderler, 2012 yılında, karşı- mıştır. Kırgızistan’da ikinci büyük camiyi inşa eden
lıklı ilişkilerin geliştirilmesi yönünde birbirlerine Türkiye, ayrıca Uluslararası Türkçe Sözlü Müzik
mesajlar yolladılar. Bu mektuplar ise, önceden Festivaline ev sahipliği yapmıştır. Festivale, 21 ül-
sıkıntı yaşanan ilişkilerin zamanla düzeleceğini keden ses sanatçıları katılmıştır (focushaber.com,
gösteren bir işaret olarak kabul edilebilir. Bu yıl 15 Eylül 2013).
içerisinde, Tacikistan Devlet Başkanı İmamali Nisan 2014’te dönemin Cumhurbaşkanı Ab-
Rahman, Türkiye’ye gelerek, Cumhurbaşkanı dullah Gül, Türkmenistan’ın Atçılık Bayramına
Gül ile, Orta Asya’nın güvenliği, bölgenin eko- katıldı. Haziran ayında da Ankara’ya gelen Türk-
nomik kalkınması ve enerji alanlarında işbirliği menistan Devlet Başkanı Berdimuhamedov, Türk
konularında istişarelerde bulundu. Gül ve Rah- Konseyi’nin IV. Zirvesine iştirak etti. Ağustos
man, Tacikistan’da hidroelektrik santral yapımı 2014’te de, Berdimuhamedov, Cumhurbaşkanı
için Türk firmalarının fizibilite çalışmalarına Erdoğan’ın yemin törenine katıldı. Cumhurbaş-
başlaması ve THY’nın sefer sayısını arttırma- kanı Erdoğan da, 6-7 Kasım 2014’te bölgeye yö-
sı konularında anlaştılar. Ziyaret sırasında, şu nelik ilk ziyaretini Türkmenistan’a yaptı. Erdoğan,
antlaşmalar imzalandı: Bankacılık ve Mali Alan- ziyaret sırasında, ekonomi, ticaret, eğitim ve kültür
larında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptı, Te- alanlarında karşılıklı ilişkileri geliştirmekte kararlı
levizyon ve Yayın Kuruluşları Arasında İşbirliği olduklarını açıkladı (www.mfa.gov.tr).
Anlaşması, Gıda, Hayvancılık ve Tarım Alanla-
Türkiye-Kırgızistan arasında kurulan YDSK’nin
rında İşbirliği Anlaşması ve Dışişleri Bakanlıkları
III. Toplantısı, Türkiye’de 3 Haziran 2014’te dü-
Arasında İşbirliği Anlaşması gibi (Kanat, 2013:
zenlendi.
422-426).
169
Türkiye-Orta Asya Devletleri İlişkileri
10-12 Temmuz 2014’te Dışişleri Bakanı Forumuna katıldı. Türkistan’a geçen Erdoğan,
Mevlüt Çavuşoğlu, Özbekistan’a resmi ziyarette Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından inşa
bulundu. Ziyaret sırasında, iki ülke arasındaki ettirilen Hoca Ahmet Yesevi Cami ve Külliyatını
ilişkilerin ve işbirliğinin eşitlik ve karşılıklı ya- hizmete açtı. Hoca Ahmed Yesevi Üniversitesin-
rar temelinde geliştirilmesi yönünde mevcut im- den fahri doktora ünvanı alan Erdoğan, Ahıska
kanlar değerlendirildi. Çavuşoğlu, aynı zamanda Türklerinin yerleşik olduğu bir mahalleyi de ziya-
Semerkand ve Buhara şehirlerini de ziyaret etti ret etti. Ziyareti sırasında, Erdoğan, Kazakistan’ın
(www.mfa.gov.tr). Türkiye’nin stratejik ortağı olduğunu belirtti. 5
Türkiye-Kazakistan arasında 2012’de kurulan Şubat 2016’da Astanya’ya giden Başbakan Ahmed
YDSKnin ikinci toplantısı, 15-17 Nisan 2015’te Davutoğlu, YDSKnin Üçüncü Toplantısına katıl-
Astana’da düzenlendi. Bu bağlamda Kazakistan’a dı (www.tccb.gov.tr).
giden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk-Kazak İş
Resim 6.1 16 Nisan 2015 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kazakistan Ziyareti
Kaynak: https://www.haberler.com/cumhurbaskani-erdogan-kazakistan-da-resmi-torenle-7199910-haberi/
Azerbaycan, Gürcistan ve İran’ın katılımıyla ülkeler arasında stratejik ortaklık düzeyine ulaşan
oluşturulan Dışişleri Bakanları Üçlü Toplantısına ilişkilerin ve işbirliğinin derinleştirilmesi imkanları
alternatif olarak, Türkiye, Azerbaycan ve Türkme- ele alındı (www.mfa.gov.tr).
nistan ile birlikte, bir başka üçlü mekanizma ku- Sonuçta Orta Asya bölgesi, gerek jeopolitik ko-
ruldu. Üç ülkenin Dışişleri Bakanlarının katıldığı numu gerekse ekonomik imkânları ve enerji kay-
Üçlü Toplantının ilki, 26 Mayıs 2014’te Bakü’de nakları açısından dünya siyasetinde oldukça etkili
gerçekleştirildi. Üçlü Toplantının ikincisi, 29 Ocak ve önemli bir yere sahiptir. Bu nedenle, Türk karar
2015’te Türkmenistan’da düzenlendi. Bu mekaniz- vericilerinin ciddiyetle üzerinde durması gereken
manın, üç ülke arasında karşılıklı yarar temelinde bir alanı oluşturmaktadır. Özellikle Batı dünyasıyla
her alanda ortak işbirliğinin, bölgesel istikrar ve ilişkilerini geliştirmek isteyen ve dünya siyasetinde
güvenliğin geliştirilmesine katkı sağlaması beklen- daha aktif, etkili dış politika gütmek arzusu içeri-
mektedir (www.mfa.gov.tr). sinde bulunan Türkiye, Orta Doğu ile birlikte, Orta
Son olarak 10-11 Eylül 2015 tarihlerinde Asya coğrafyasına sırtını dönemez. Çünkü bu böl-
Astana’da Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği gelerde etkili hale gelen Türkiye, Batı Dünyası ile
Konseyi’nin V. Zirvesi düzenlendi. Zirveye Özbe- ilişkilerinde daha fazla özgüvene sahip bir yapıya
kistan katılmadı. Taraflar, Zirvenin temasını, üye kavuşacaktır.
ülkeler arasında bilgi paylaşımının artırılmasının Son dönemde, Türkiye’nin Orta Asya Ülkele-
önemine vurgu yapmak için enformasyon ve med- ri ile ilişkileri, daha çok ekonomik, ticari ve enerji
ya alanında işbirliği olarak belirledi. Zirvede, üye alanlarına dayandırılmış görülmektedir. İthalat-İh-
170
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
racat verilerine bakıldığında, 2002 sonrası dönem- lerdir. Ayrıca ekonomisi daha istikrarlı hale gelen
de karşılıklı ticarette artışın olduğu gözlenmekte- ve ekonomik kalkınma süreci yaşayan Türkiye’nin
dir. Demokratikleşen Türkiye’de yeni orta ölçekli sürdürülebilir ekonomi politikaları için yeni enerji
ekonomik sınıflar ortaya çıkmıştır. Daha çok ihra- kaynaklarına duyduğu ihtiyaç her geçen gün art-
cata dayalı olarak faaliyetlerini sürdüren bu firma- maktadır. Bu ihtiyaç, Türkiye’yi, Nabucco, Trans-
lar, Orta Asya, Orta Doğu ve Afrika gibi daha geri Hazar boru hattı gibi projelerde aktif rol oynamaya
kalmış bölgeleri kendi ticari alanları olarak seçmiş- teşvik etmektedir.
Öğrenme Çıktısı
5 2002 sonrası dönemde Türk Dış Politikasının Orta Asya’ya ilişkin yaklaşımını açıklayabilme
ve bu dönemde atılan adımları sıralayabilme
171
Türkiye-Orta Asya Devletleri İlişkileri
172
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
173
Türkiye-Orta Asya Devletleri İlişkileri
174
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
8 Türk Dış Politikasında, günümüzde aşağıdaki 10 Aşağıdakilerden hangisi, Türk Dili Konuşan
adımların hangisinin atılması istenmemektedir? Ülkeler Devlet Başkanları 10’ncu Zirvesinden alı-
A. Tarihi İpek Yolu’nu yeniden canlandırmak. nan kararlardan birisi değildir?
neler öğrendik?
B. Bölgede barış kültürünü geliştirmek. A. Kırgızistan’ın istikrarı, bölge güvenliği için
C. Bölgesel ekonomik bütünleşme girişimlerine önemlidir.
önayak olmak. B. Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlallerine
D. Bölgede siyasal birlik kurmak. son verilmelidir.
E. Ortak kültürel bağları güçlendirmek. C. TÜRKSOY ve TÜRKPA desteklenmelidir.
D. Türk Tarih Müzesi, Türk Kütüphanesi ve Üni-
versitelerarası Birlik kurulmalıdır.
9 Aşağıdakilerden hangisi günümüz dış politika
ilkeleri arasında değildir? E. Ortak Sigorta Şirketi faaliyete geçirilmelidir.
175
Türkiye-Orta Asya Devletleri İlişkileri
1. C Yanıtınız yanlış ise “Sovyetler Birliği Döne- 6. C Yanıtınız yanlış ise “1993-2002 Dönemi”
mi” konusunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı
2. C Yanıtınız yanlış ise “1991-1993 Dönemi” 7. C Yanıtınız yanlış ise “2002-2015 Dönemi”
konusunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.
3. A Yanıtınız yanlış ise “1991-1993 Dönemi” 8. D Yanıtınız yanlış ise “2002-2015 Dönemi”
konusunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.
4. D Yanıtınız yanlış ise “1991-1993 Dönemi” 9. D Yanıtınız yanlış ise “2002-2015 Dönemi”
konusunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.
5. E Yanıtınız yanlış ise “1991-1993 Dönemi” 10. B Yanıtınız yanlış ise “2002-2015 Dönemi”
konusunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.
Araştır Yanıt
6 Anahtarı
176
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
Araştır Yanıt
6 Anahtarı
Bölgeye yönelik yaklaşımın temelinde, bir yandan realist kurama uygun an-
layış, diğer yandan da kurumsal neoliberalist kuram etkilidir. Bu çerçevede,
öncelikle bölge devletleri arasında oluşturulacak bütünleşmeler, bölge barışı
ve istikrarı açısından gerekli olan girişimlerdir. Aynı zamanda, kazan-kazan
Araştır 5 anlayışı temelinde hareket edilerek bölge-dışı devletler ile rekabet içerisinde
olmak da benimsenmektedir. Bu nedenle Rusya’nın ve diğer bölge/bölge-dışı
devletlerinin girişimlerine sıfır-toplamlı oyun olarak bakılmamaktadır. Ancak
diğer taraftan realist kuram da göz önünde bulundurularak ekonomik çıkarla-
rın geliştirilmesi ve enerji hatlarının Türkiye coğrafyası üzerinden geçirilmesi
istenmektedir.
177
Türkiye-Orta Asya Devletleri İlişkileri
Kaynakça
Aras, B. (Nisan 2008), “Turkish Foreign Policy Efegil, E. ve L. A. Stone. (Eylül 2001), “Iran’s Interests
toward Central Asia,” SETA Policy Brief. Sayı in Central Asia: A Contemporary Assessment,”
12, s. 1 – 8. Central Asian Survey. Cilt 20, Sayı 3, ss. 353 -
366.
Ayata, A. (2010), “Türkiye’nin Orta Asya Politikası,”
(der.) Cüneyt Yenigün ve Ertan Efegil, Türkiye’nin Efegil, E. ve N. Musaoğlu. (2007), “Transition from
Değişen Dış Politikası. Ankara: Nobel Yayın Democratic Rhetoric to Authoritarian Regimes
Dağıtım, içinde ss. 641 – 655. in the Central Asia,” Warsaw East European
Conference, 4. Year Session. Warsaw University
Aydın, M. (2001), “Global Değişim ve Genişleyen
Center for East European Studies, Polonya, 15 –
Türk Dünyası: Türkler ve Türkîler,” (der.) Şaban
18 Temmuz 2007.
H. Çalış, İhsan D. Dağı ve Ramazan Gözen,
Türkiye’nin Dış Politika Gündemi: Kimlik, Efegil, E. ve Y. Çolak. (2003), “Geçiş Sürecinde Orta
Demokrasi, Güvenlik. Ankara: Liberte Yayınları, Asya: Liderlik, Milliyetçilik ve Demokrasi,” (der.)
içinde ss. 271 – 292. Ertan Efegil ve Pınar Akçalı, Orta Asya’nın Sosyo-
Kültürel Sorunları: Kimlik, İslam, Milliyet ve
Aydın, M. (2003), “Kafkasya ve Orta Asya’yla İlişki-
Etnisite. İstanbul: Gündoğan Yayınları, içinde ss.
ler,” (der.) Baskın Oran, Türk Dış Politikası Cilt
201 – 220.
II. İstanbul: İletişim Yayınları, içinde ss.371-404.
Efegil, E. (2000), “Russian Policy in Central Asia,”
Bal, İ. (2001), “Soğuk Savaş Sonrası Türk Dış Politi-
Central Asia and the Caucasus: Journal of
kası için Türk Cumhuriyetleri’nin Önemi,” (der.)
Social and Political Studies. Sayı 5, ss. 98 - 104.
İdris Bal, 21. Yüzyılın eşiğinde Türk Dış Politi-
kası. İstanbul: Alfa Basım Yayım, içinde ss. 327 Efegil, E. (2006), “Authoritarian / Constitutional-
– 344. Patronage Regimes in Central Asia,” Central
Asia and the Caucasus: Journal of Social and
Can, N. ve İ. O. Uulu. “Büyük Güçlerin Kıskacında
Political Studies. Sayı 5, Cilt 41.
Türkiye-Orta Asya Türk Cumhuriyetleri Siyasi ve
İktisadi İlişkileri (Kırgızistan Örneği),” Journal of Efegil, E. (2006), “Türkiye’nin Orta Asya Politikasının
Azerbaijani Studies. Rasyonalitesi Sorunu,” Avrasya Dosyası. Ocak-
Şubat-Mart-Nisan 2006, Cilt 12, Sayı 1, ss. 271
Çaman, E. (2006), “Kafkasya ve Orta Asya’da
– 296.
Türkiye’nin Yeni Bölgesel Politikası: Dış
Politikanın Yönelim Sorunsalı,” Avrasya Dosyası: Efegil, E. (2010), “The European Union’s New
Türk Dünyası – Çin. Cilt 12, Sayı 1, ss. 185 – Central Asian Strategy,” (ed.) Emilian Kavalski,
214. The New Central Asia: The Regional Impact of
International Actors. Singapore: World Scientific
Davutoğlu, A. (16 Şubat 2010), “Avrasya’nın
Publishing, içinde ss. 71 – 88.
Güvenliği ve Türkiye-Kazakistan Dayanışması,”
Egemen Kazakistan Gazetesi. Efegil, E. (Mart 2011), “Türkiye – Orta Asya İlişkileri
2009,” (der.) Burhanettin Duran, Kemal İnat ve
Davutoğlu, A. (2001), Stratejik Derinlik:
Muhittin Ataman, Türk Dış Politikası Yıllığı
Türkiye’nin Uluslararası Konumu. İstanbul:
2009. İstanbul: SETA, içinde s. 497 – 522.
Küre Yayınları.
Efegil, E. (Şubat 2001), “Rusya’nın Orta Asya Politi-
Davutoğlu, A. (5 Ekim 2011), “Bağımsızlıklarının
kasının Tarihsel Gelişimi (1985 - 1999),” Bilig:
20. Yılında Türk Cumhuriyetleri,” www.mfa.gov.
Türk Dünyası Sosyal Bilimler Dergisi. Sayı 16,
tr. (Erişim Tarihi: 20 Aralık 2011).
ss 1 - 12.
Demirtepe, M. T. ve G. Özkan. (Eylül 2011),
Ercan, M. E. (Aralık 2007), “Intra-State Conflicts
“Türkiye-Türk Cumhuriyetleri İlişkilerinin 20
in the Post-Cold War Era,” International
Yılı,” Analist. Sayı 7, ss. 34 – 46.
Journal on World Peace. Cilt XXIV, Sayı 4, ss.
Dikkaya, M. (16 Kasım 2009), “Türk Dili Konuşan 11 – 37.
Ülkeler İşbirliği Konseyi Yolun Neresindeyiz?,”
Fidan, H. (Mart 2010), “Turkish Foreign Policy
http://www.usak.org.tr/makale.asp?id=1156,
towards Central Asia,” Journal of Balkan and
(Erişim Tarihi:20 Aralık 2011).
Near Eastern Studies. Cilt 12, Sayı 1, ss. 109 –
Efegil, E. ve L. A. Stone. (Bahar 2003), “Iran and 121.
Turkey in Central Asia: Opportunities for
Rapprochement in the post-Cold War era,”
Journal of Third World Studies. Cilt XX, Sayı
1, ss. 55 – 77.
178
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
Güngörmüş Kona, G. (2005), “Central Asia and Özkan, G. (2010), “Soğuk Savaş Sonrası Orta Asya
Turkish Foreign Policy,” Turkish Review of ve Kafkasya Ekseninde Türkiye – NATO – Rusya
Eurasian Studies. Sayı 5, ss. 79 – 136. İlişkileri ve Türk Dış Politikası’na Yansımaları,”
Gazi Üniversitesi İİBF Dergisi. Cilt 12, Sayı 1,
Hale, W. (2003), Türk Dış Politikası 1774 – 2000.
ss. 109 – 132.
Çev. Peter Demir. İstanbul: Mozaik.
TİKA. (2015). “2014 Faaliyet Raporu”.
Kalkınma Bakanlığı. (2015). “Yükseköğretimin
Uluslararasılaşması Çerçevesinde Türk Togan, Z. V. (1981), Bugünkü Türkîli (Türkistan)
Üniversitelerinin Uluslararası Öğrenciler İçin ve Yakın Tarih, Cilt I: Batı ve Kuzey Türkistan.
Çekim Merkezi Haline Getirilmesi”, Araştırma İstanbul: Enderun Kitabevi.
Projesi Raporu.
Topbaş, E. ve H. S. Baran. “Türk Dünyası
Kanat, K. B. (Aralık 2013). “Türkiye’nin Orta Asya Coğrafyasında Yer Alan Ülkeler Arasındaki
Politikası”, (der.) Burhanettin Duran, Kemal İnat Kültürel İlişkilerin Güçlendirilmesinde Eğitim
ve Ufuk Ulutaş, Türk Dış Politikası Yıllığı 2012, Kurumlarının Rolü,” Journal of Azerbaijani
Ankara: SETA Yayınları, 409 – 428. Studies.
Karasar, H. A. (Ekim 2011), “Türkiye – Orta Asya Turan, G., İ. Turan ve İ. Bal. (2004), “Turkey’s
İlişkileri 2010,” (der.) Burhanettin Duran, Kemal Relations with the Turkic Republics,” (der.) İdris
İnat ve Mesut Özcan, Türk Dış Politikası Yıllığı Bal, Turkish Foreign Policy in Post-Cold War Era.
2010. İstanbul: SETA, içinde ss. 410 – 440. Florida: BrownWalker Press, içinde ss. 291 – 326.
Kılıç, G. (28 Ekim 2009), “Türkiye-Türk Dünyası Türk, F. (2010), “Türkiye ile Orta Asya ülkeleri
İlişkileri: 1991-2009,” http://www.usak.org.tr/ arasındaki ilişkiler (1992 – 2009),” (der.) Fahri
makale.asp?id=1087, (Erişim Tarihi: 20 Aralık Türk, Türk Dış Politikasında Güncel Paradigmalar.
2011). İstanbul: Kriter Basım Yayım, içinde ss. 1 – 17.
Kırımlı, M. (2001), “Soğuk Savaş Sonrası Bağımsız Yalçınkaya, A. (1997), Sömürgecilik ve Panislamizm
Türk Cumhuriyetlerine Yönelik Türk Dış Işığında Türkistan, 1856’dan Günümüze.
Politikası,” (der.) İdris Bal, 21. Yüzyılın eşiğinde İstanbul: Timaş.
Türk Dış Politikası. İstanbul: Alfa Basım Yayım,
Yavuz, M. H. (Kasım 2001), “Değişen Türk Kimliği
içinde ss. 359 – 372.
ve Dış Politika: Neo-Osmanlıcılığın Yükselişi,”
Laçiner, S. (28 Ekim 2008), “Orta Asya ve Türkiye,” (der.) Şaban H. Çalış, İhsan D. Dağı ve Ramazan
http://www.usak.org.tr/ makale.asp?id=266, Gözen, Türkiye’nin Dış Politika Gündemi:
(Erişim Tarihi: 20 Aralık 2011). Kimlik, Demokrasi, Güvenlik. Ankara: Liberte
Yayınları, içinde ss. 35 – 64.
Musaoğlu, N. ve E. Efegil. (2008), “AK Party’s
Central Asia and Caucasia Policies: Critiques Yılmaz, M. E. (2010), “Soğuk Savaş Sonrası dönemde
and Suggestions,” (der.) Asım Balcı, Coşkun Türkiye-Orta Asya Türk Cumhuriyetleri İlişkileri,”
Can Aktan ve Özkan Dalbay, International (der.) Tayyar Arı, Orta Asya ve Kafkasya:
Conference on Social Sciences. 21 – 22 Ağustos Rekabetten İşbirliğine. Bursa: MKM Yayıncılık,
2008, İzmir, içinde ss. 151 – 160. içinde ss. 419 – 438.
Mutlu, G. (23 Ekim 2011), “Türkiye-Türk Yuvalı, A. (2006), “Türkiye Cumhuriyeti’nin Türk
Cumhuriyetleri: ‘Eskimeyen Yeni Vizyon’,” Dünyası Politikası,” (der.) Nejat Doğan ve Mahir
USAK Gündem (Star Gazetesi Açık Görüş Eki). Nakip, Uluslararası İlişkiler ve Türk Siyasal
(Erişim Tarihi: 20 Aralık 2011). Partileri. Ankara: Seçkin, içinde ss. 389 – 411.
İnternet Kaynakları
“3 Ekim Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Günü”, 3 Türkiye Dışişleri Bakanlığı, “Türkiye-Orta Asya
Ekim 2011, Sayı 222, www.mfa.gov.tr. Ülkeleri İlişkileri,” www.mfa.gov.tr.
“Erdoğan: Kırgızistan ile gönül birliği yaptık”, www.tccb.gov.tr
Haber7.com, 10 Nisan 2013.
www.deik.org.tr
“Türkçevizyon’da 21 ülke sanatçısı, Türkçe şarkı
söyledi”, focushaber.com, 15 Eylül 2013.
179
Bölüm 7
Orta Asya ve Kafkaslarda Bölgesel İhtilaflar
Osetya ve Abhazya Sorunları
1 2
Acaristan Sorunu
1 Güney Osetya ve Abhazya sorunlarının
öğrenme çıktıları
Cavahati Sorunu
3 4
Fergana Vadisi
3 Cavahati sorununun Gürcistan’ın
4 Fergana Vadisinin 11 Eylül 2001’den
bölge devletleriyle ilişkilerine etkilerini
sonra kazandığı önemi açıklayabilme
açıklayabilme
5 6
Hazar’ın Statüsü
5 Hazar’ın statüsüne ilişkin tartışmaları 6 Dağlık Karabağ ve işgal altındaki reyonlar
değerlendirebilme sorununa yönelik çözüm süreçlerini analiz
edebilme
Anahtar Sözcükler: • İhtilaf (Anlaşmazlık) • Güç Boşluğu • Soğuk Savaş Sonrası Dönem
• Dondurulmuş Sorunlar • Radikalizm • İstikrarsızlık
180
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
181
Orta Asya ve Kafkaslarda Bölgesel İhtilaflar
182
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
bağımsızlığının tanınması için RF, Bağımsız Dev- askerlik iki askeri üs inşa etmeye başlamasıyla da
letler Topluluğu, BM ve Avrupa Birliği’ne (AB) göstermiştir. Bölgede hâlâ belirsizlikler bulunmak-
çağrılarda bulunmuştur. Ağustos 2008’de bölgeye tadır. Güney Osetya’da Kasım 2011’deki son se-
Rus askerlerinin sevk edilmesi üzerine Gürcistan, çimlerde Alla Cioyeva Cumhurbaşkanı seçilmesine
Güney Osetya’ya karşı harekete geçmiştir. RF bu rağmen 10 Şubat 2012’de Güney Osetya’daki yük-
saldırıya iki gerekçe ile sert karşılık vermiştir. Bi- sek mahkeme seçimleri iptal ettirmiştir.
rincisi, bölgedeki Rus vatandaşlarının can güven- Abhazya Sorunu, Osetya Sorunu gibi Soğuk Sa-
liğinin korunması; ikincisi, bölgedeki Rus Barış vaş sonrası Gürcistan’ın yaşadığı sorunlardan biridir.
Gücü askerlerinin Gürcü saldırısına maruz kalma- Sorunun kökeni Rusların 1864’te Abhazya’yı işgal
sıdır. Literatürde “08.08.08 Savaşı” ya da “Beş etmesine ve 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda
Gün Savaşı” olarak geçen 7 Ağustos-16 Ağustos Abhazların Osmanlı İmparatorluğu’na göç etmesi-
2008 tarihleri arasında gerçekleşen çatışmalarda ne kadar uzanır. Bu göçler sonucunda Abhazların
RF, Gürcistan’ın önemli şehirlerini ve limanları- yaşadığı topraklara Ruslar, Ermeniler, Gürcüler ve
nı bombalamıştır. Gürcistan bu savaşı kaybetmiş, Rumlar yerleştirilmiştir. 1917’de Çarlık Rejimi’nin
RF’nin Gürcistan topraklarını işgali AB Dönem yıkılmasından sonra 1918’de Abhazlar, Birleşik Kaf-
Başkanı Fransa’nın arabuluculuğunda yapılan, 16 kasya Cumhuriyeti’ne katılmıştır. Gürcistan RF’deki
Ağustos 2008’de imzalanan Sarkozy Planı’na ka- iç karışıklıklardan faydalanarak Abhaz toprakları-
dar sürmüştür. RF, 1993’te de facto bağımsız olan na girmiştir. I. Dünya Savaşı sonunda ise İngiltere
Güney Osetya ve Abhazya’nın bağımsızlıklarını de Gürcistan’ı işgal etmiş ve işgalden sonra Müttefikle-
jure olarak tanımıştır ve buralardaki askerî varlığını rin, Gürcistan’ın bağımsızlığını 1920’de tanımasını
devam ettirmiştir. RF dışında Venezuela, Nauru ve takiben 1921’de Abhazya Sovyet Sosyalist Cumhuri-
Nikaragua Güney Osetya ve Abhazya’nın bağım- yeti kurulmuştur. Abhazya daha sonra Gürcistan ile
sızlıklarını tanımaktadır (Arı, 2012: 169). özel birlik anlaşması imzalamıştır. 1922’de Azerbay-
can, Ermenistan ve Gürcistan tarafından oluşturul-
muş Transkafkasya Sovyet Sosyalist Federal Cumhuri-
08.08.08 Savaşı: 08.08.08 Savaşı, 7-16 yeti kurulduğunda, Abhazya’ya Birlik Cumhuriyeti
Ağustos 2008 tarihleri arasında, Osetya statüsü verilmiştir. SSCB Devlet Başkanı ve Gürcü
Sorunu’nun Rusya Federasyonu (RF) ile kökenli lider Josef Stalin, 1931’de Abhazya’nın sta-
Gürcistan arasında savaşa dönüşmesi- tüsünü düşürerek Gürcistan’a bağlamıştır.
dir. Bu savaşta RF Gürcistan’ı yenmiş ve Osetya Sorunu’nda olduğu gibi Abhazlar ile
Gürcistan toprakları Fransa’nın sorunu Gürcüler arasındaki sorunun görünen sebebi dildir.
çözmek için devreye girmesine kadar Rus Gürcüler kendi dillerinin kullanılmasını zorunlu
işgali altında kalmıştır. Savaşın sonunda kılarak Abhazların sosyal, politik alanda ve eğitimde
Güney Osetya ve Abhazya’nın bağımsız- ikinci planda kalmasını sağlayarak asimile etmeye
lıkları RF tarafından tanınmıştır. çalışmıştır. Bu çerçevede 1970’li yıllardan itibaren
Gürcülerle Abhazlar arasındaki sorunlar ve çatışma-
lar artmıştır. 1978’de Abhazlar Gürcü yönetimine
Bu sorun ilk bakışta RF ile Gürcistan arasındaki karşı düzenlediği protestolarda RF’ye bağlanma
bir mesele olarak görülebilir. Osetya Sorunu başka taleplerini gündeme getirmiştir. Etnik ve kültürel
boyutuyla ABD ile RF arasındaki mücadelenin bir sorunların etkisiyle Abhazlar da Osetler gibi RF ile
parçasıdır. Osetya Sorunu SSCB dağıldıktan son- birleşmeyi istemektedir. RF’nin desteği ile Abhazlar
ra küresel hedeflerinden ziyade bölgesel hedefleri- birtakım kültürel haklar elde etmiştir. Gürcüler, ül-
ni ön plana alan RF’nin “Yakın Çevresi”nde ABD kelerinin siyasi ve üniter yapısına aykırı görülebilen
varlığına ve NATO genişlemesine karşı gösterdiği bu gelişmelerden hoşnut olmamaktadır.
reaksiyonu ifade eder. Bu anlamda “08.08.08 Sava-
Abhazya Özerk Cumhuriyeti 25 Ağustos
şı” RF’nin Yakın Çevresi’nde ABD etkisine göster-
1990’da bağımsız bir cumhuriyet olduğunu ve
diği tepkilerden biridir. 26 Ağustos 2008’de RF’nin
1921 öncesinde olduğu gibi SSCB’nin bir parça-
Güney Osetya ve Abhazya’nın bağımsızlıklarını ta-
sı olduğunu ilan etmiştir. Bu karar, RF tarafından
nıması da bir açıdan ABD ve AB’nin Kosova’nın
desteklenmiş ve Aralık 1990’da Vladislav Ardzin-
bağımsızlığını tanımalarına verdiği bir cevap nite-
ba Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Eduard Şevardnaze
liğindedir. RF Yakın Çevresi ile ilgili hassasiyetini
Osetya ve Abhazya Sorunlarını otonomi ile çöz-
Eylül 2009’da Abhazya ve Güney Osetya’ya 1700
183
Orta Asya ve Kafkaslarda Bölgesel İhtilaflar
meye çalışsa da başarısız olmuştur. Abhazya’nın 1999’da Abhazya’da yapılan referandumda Abhaz-
bağımsızlığını ve SSCB’ye bağlılığını ilan etmesi lar % 98 oranda bağımsızlık için oy vermiştir. Gür-
Abhazya ile Gürcistan arasındaki sorunları çatış- cistan ise otonom bölge teklifini öne sürmüştür ve
maya dönüştürmüştür. Gürcistan Abhazya’nın baş- Abhazların bağımsızlığını kabul etmemiştir. Taraf-
kenti Sukhumi’yi işgal etmiş ve Abhaz Hükûmeti lar arası olumlu hava 2003’te Mihail Saakaşvili’nin
Gudauta’ya çekilmek zorunda kalmıştır. Yeltsin ve iktidara gelişiyle beraber bozulmaya başlamıştır.
Şevardnadze tarafından oluşturulan Ortak Kontrol Abhazya’da yapılan 2004 seçimlerinde de ikti-
Komisyonu ile ateşkes sağlanmıştır. Gürcistan böl- dara beklenmedik şekilde, RF’nin desteklediği
gedeki yabancı birliklerin silahsızlandırılması, geri Rauf Hacimba değil, Sergey Bagaşp gelmiştir.
çekilmesi ve bölgedeki Rus birliklerinin tarafsızlığı- Bu gelişmelere paralel olarak sorunun 08.08.08
nın sağlanması karşılığında özel ve yerel amaçlarla Savaşı’nda Abhazların lehine dönmesinden önce
sınırlandırılmış birlikleri dışındaki askerlerini böl- RF, Çeçenlerin Abhazya’nın Kodor Vadisi’nde ko-
geden çekmeyi kabul etmiştir. Fakat Abhazya-Gür- nuşlandıkları gerekçesiyle Abhazya’ya ambargo ve
cistan arasındaki çatışmalar durmamış ve 1993’te deniz ablukası uygulamıştır. Abhazya’daki politik
yeniden başlamıştır. Çatışmaların sonunda Soçi gelişmeler, Saakaşvili’nin iktidara gelmesi ve Rus
Antlaşması imzalanmıştır (Yenigün ve Bolat, 2010: desteğinin azalması, Abhazya’yı Gürcistan karşısın-
465) ve RF bu antlaşmada garantör olmuştur. BM da dezavantajlı konuma getirmiştir. Abhazya’nın
yetkilileri, antlaşmanın uygulanabilirliğini kont- bu durumu “08.08.08 Savaşı”ndan sonra değiş-
rol etmek amacıyla Abhazya’ya geldiklerinde ise miş ve RF, Abhazya’nın bağımsızlığını tanımıştır.
Abhazlar antlaşmayı bozmuş ve Sukhumi’yi ele Bu savaşta Abhazlar Osetleri desteklemiştir. Savaş
geçirmiştir. Şevardnazde Yeltsin’i Soçi Antlaşması sonrası 2009’da seçimleri kazanan Sergey Bagaşp,
öncesinde olduğu gibi Abhazlara yardım etmekle RF’ye Abhazya’da iki adet üs vereceğini dile getir-
suçlamıştır. Şevardnadze’ye göre bölgedeki Abhaz- miştir. Abhazya da Güney Osetya gibi hâlâ istik-
Gürcü çatışmasında Rus birliklerinin çatışmayı rarsızdır. Ağustos 2011’de Cumhurbaşkanı seçilen
şiddetlendirmesinin payı yüksektir. Abhazya Par- Aleksandr Ankvab’a 22 Şubat 2012’de başarısızlıkla
lamentosu 1994’te yeni bir anayasayı ve Abhazya sonuçlanan bir suikast düzenlenmiştir.
Cumhuriyeti’ni ilan etmiştir. Abhazya Sorunu, Osetya Sorunu’nda olduğu
1997’de Gürcistan ve Abhazya arasında ilan gibi RF’nin Yakın Çevresi’nde ve Gürcistan’da sınır
edilen Tiflis Deklarasyonu ilişkileri yumuşatmıştır. değişiklikleri yapmasına ve müdahalelerde bulun-
Deklarasyona göre her iki taraf, sorunun barışçıl masına zemin hazırlamıştır. RF hem Güney Oset-
yollarla çözülmesi için çaba harcayacaklarını be- yalılara hem de Abhazlara vatandaşlık hakkı vererek
yan etmiştir. 1999’da Türkiye de taraflar arasında bölgeye olan müdahalesini meşrulaştırmaktadır.
arabuluculuk çabalarında bulunmuştur. 3 Ekim
Öğrenme Çıktısı
1 Güney Osetya ve Abhazya sorunlarının nedenlerini ve tarihsel gelişimlerini
değerlendirebilme
184
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
185
Orta Asya ve Kafkaslarda Bölgesel İhtilaflar
mesi ve Özerk Cumhuriyet Güvenlik Bakanlığı- almıştır. Bu başarı Saakaşvili’yi Osetya ve Abhazya
nın feshedilmesine ilişkin ultimatomuna rağmen, Sorunlarını çözme konusunda da cesaretlendirmiş-
Acaristan’a giden Gürcistan Maliye Bakanının tir (Kasım, 2009: 74).
alıkonması ve Saakaşvili’nin Acaristan’a girişine Acaristan Sorunu, Osetya ve Abhazya
izin verilmemesi krizi daha da tırmandırmıştır. Sorunu’ndan anlaşmazlık noktası açısından ayrılır.
Gürcistan’ın ambargosu ve Acaristan sınırına ya- Acaralar kendilerini Gürcü olarak görür ama Gür-
kın yerde askerî tatbikat yapması Abaşidze’yi en- cülerle temel farklılıkları dindir. Acaralar Müslü-
dişelendirmiştir. Gürcistan Acaristan’ın Tiflis yö- man Gürcülerdir. Gürcüler din farklılığından ötü-
netimine itaat etmesini ve Abaşidze’nin görevinden rü Acaraları Gürcü olarak kabul etme eğiliminde
istifa ederek yurt dışına çıkmasını istemiştir. RF değildir. Anlaşmazlığın temelinde etnik farklılıklar
de Abaşidze’nin daha kontrollü davranmasını ve yer almadığı için Gürcistan’ın Acaristan ile çatış-
2004 yılında görevinden istifa etmesini sağlamıştır. ması, Abhazya ve Güney Osetya ile girdiği çatışma-
Acaristan seçimlerinde de Saakaşvili’nin destekle- lardan daha yumuşaktır. Bunun dışında Acaraların
diği aday seçimi kazanmıştır. Aslan Abaşidze’nin bağımsızlık talebi yerine otonomi taleplerinin ol-
RF’ye sığınmasının ardından Gürcistan, Acaris- duğu görülmektedir. Taleplerin niteliği de Acaralar
tan Bölgesi’nin idari haklarını kısıtlayarak sorunu ile Gürcüler arasındaki çatışmanın şiddetini düşük
kansız bir şekilde çözmüş ve bölgeyi kontrol altına seviyede tutmaktadır.
Öğrenme Çıktısı
2 Acaristan sorununun tarihsel gelişimini ve bölge devletlerinin rollerini tartışabilme
CAVAHATİ SORUNU
Cavahati Sorunu Soğuk Savaş’tan sonra Gürcistan’da yaşanan etnik sorunlardan birisidir. Tam adı
Samtshe-Cavahati olan bölgede yoğun Ermeni nüfus yaşamaktadır. Cavahati Bölgesi’ndeki Ermenilerin
paramiliter gruplarla özerklik talebinde bulunması, bölgedeki Rus üslerinin kapatılması ve Ahıska Türk-
lerinin durumu sorunun özünü oluşturmaktadır. Bölgedeki Ermenilere Ermenistan’ın ve RF’nin verdiği
destek sorunu çok taraflı hâle getirmektedir.
Sorun Mihail Gorbaçov’un Glasnost ve Perestroyka adlı reform politikalarından sonra gelişmiştir. Ama
sorunun başlangıcını 19. yy’a kadar götürmek mümkündür. Rusların 19. yy’dan itibaren Kafkasya’da etkin
olmasından sonra Kafkasya’daki Müslüman halk -özellikle Abhazlar- Osmanlı’ya, Osmanlı’daki Ermeniler
Kafkasya’ya göç etmiştir. Ermenilerin göç ettiği kırsal kesimde topraklar genelde Türklere ve Gürcülere ait-
tir. Bu yüzden kırsal kesimlere göç eden Ermeniler Lori, Cavahati, Karabağ ya da Zengezur gibi yerlere
yerleşmiştir (Yenigün ve Bolat, 2010: 472). Bolşevik İhtilali’nden sonra Ermenistan Cumhuriyeti’nin ku-
rulmasıyla beraber Büyük Ermenistan idealinin etkisiyle Ermenistan’ın, çevresindeki devletlere (Türkiye,
Azerbaycan ve Gürcistan) yönelik irredentist politikaları görülmektedir. Ermenistan’ın Gürcistan’dan talep
ettiği topraklar Tiflis’e kadar uzanmaktadır. Ermenistan 1918’de Gürcistan’a saldırmış ancak İngiltere’nin
devreye girmesiyle iki devlet arasında ateşkes yapılmıştır.
186
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
187
Orta Asya ve Kafkaslarda Bölgesel İhtilaflar
Konvansiyonel Kuvvet Antlaşması’nı (AKKA) ihlal ra satarak geçimlerini sağlamaktadır. ABD, NATO
ederek Ahalkale’deki üssünü kapatmamıştır. Cava- ülkeleri ve AB Cavahati Ermenilerinin üssün var-
hati Ermenileri, bu üssün kapatılmasına ekonomik lığına ilişkin taleplerine karşın, üssün kapatılması
ve güvenlik gerekçeleriyle karşı çıkmaktadır. Böl- yönünde RF’ye baskı yapmaktadırlar, üslerin kapa-
gedeki Ermenilerin bir kısmı Rus askeri üssünde tılma süreci ise hâlen devam etmektedir.
çalışmakta, Cavahati halkı ürünlerini Rus subayla-
Araştırmalarla
İlişkilendir
Güney Kafkasya Bölgesinde Güvenlik So- üzere, SSCB’nin çöküşünden sonra Kuzey ve Güney
runu Kafkasya bölgesinde siyasi durum gergin olmuştur.
Zbigniew Brzezinski’nin “Büyük Satranç Özellikle, Ermenistan-Azerbaycan Dağlık Karabağ
Tahtası” adlı kitabında “Avrasya’nın Balkanları” sorunu, Gürcistan’da Abhazya ve Güney Osetya so-
olarak değerlendirilen Güney Kafkasya, 20. yüz- runları bölgenin güvenliğini olumsuz yönde etkile-
yılın sonlarından itibaren uluslararası ilişkilerde yen faktörler olarak ortaya çıkmıştır.
bölgesel ve küresel etken olmak isteyen devletle- Son yirmi yılı aşkın bir süredir bölgede yuka-
rin mücadele alanı olmuştur. Karadeniz ve Ha- rıda belirtilen sorunlar halen devam etmektedir;
zar Denizi arasındaki bu bölge kuzey-güney, do- uluslararası ve bölgesel kuruluşların, bölge ve böl-
ğu-batı enerji ve ulaşım hatlarının kesişmesinde geden kenar devletlerin hayata geçirmeye çalış-
bulunması ve Hazar havzası enerji kaynaklarına tıkları barış projelerinin hiçbiri başarıyla sonuç-
sahip olması açısından büyük önem arz etmek- lanmamış, aksine, sorunlar daha da büyümüştür.
tedir. Güney Kafkasya tarih boyunca Osmanlı Güney Kafkasya bölgesinde, barışın, güvenliğin
İmparatorluğu, Rusya ve İran arasında mücadele ve işbirliğinin temini için meseleye birbiriyle il-
gili üç ayrı paradigmadan bakmak mümkündür:
alanı olmuş ve bu devletler bölge üzerinde ken-
dilerinin kültürel ve siyasi izlerini bırakmıştır. Bölge sorunlarını çözmek, güvenlik sistemini
Son 300 yıllık tarihe bir göz atarsak, bölgenin bu kurmak, işbirliğini hızlandırmak,
devletlerden birinin egemenliği altında olduğu Toplumun bilincinde işbirliği değerlerinin
görülmektedir. Bu süreç içerisinde Azerbaycan, yerleşmesine, karşılıklı güven ve itibarın oluşma-
Ermenistan ve Gürcistan aynı güvenlik meka- sına, korunmasına ve geliştirilmesine çalışmak,
nizmasında yer aldıkları için güvenlik sorunları Bölgesel ve uluslararası güçlerin bölgeye yö-
ortaya çıkmamıştır, fakat bölge askeri ve güvenlik nelik menfaatleri ve küreselleşen Dünyada Gü-
açısından ikiye ayrıldığı zaman ciddi çatışmalar ney Kafkasya’nın yerini ve rolünü belirlemek.
ortaya çıkmıştır. 19. yüzyılın başlarından itibaren Ancak bölge sorunlarına bu tarzda bir yak-
Rusya’nın kontrolüne geçen Güney Kafkasya’da laşım kendi içinde çözüm yolu olamaz. Bu tür
Rusya hakimiyeti, 1918-1920 yılları dışında 20. yaklaşımın bölge devletleri ve halkları tarafından
yüzyılın sonlarına kadar (Aralık 1991) devam et- kabul edilmediği bilinmektedir. Burada önemli
miştir. olan bölge devletlerinin yaşadıkları sorunları so-
20. yüzyılın sonlarında uluslararası ilişkiler ğukkanlı şekilde değerlendirmemeleri ve Güney
sisteminde bazı önemli gelişmeler yaşanmıştır. Kafkasya’yı bir bütün olarak görmemeleridir. Di-
Özellikle, ABD ile SSCB arasındaki Soğuk Sa- ğer bir neden ise, büyük devletlerin bölge siyase-
vaşın giderek ortadan kalkması, aynı zamanda tinde farklı ekonomik, siyasi, askeri ve kültürel
SSCB genelinde ulusal zeminde çatışma ocak- değerlerin hayata geçirilmesidir.
larının kurulması Güney Kafkasya bölgesine de ….
olumsuz yansımıştır. Sonuç olarak, Moskova-Ankara yakınlaşma-
…… sının Güney Kafkasya bölgesine olumlu etkisi
Sonuç itibariyle SSCB’nin çöküşüyle Güney olabilir. Azerbaycan ve Gürcistan bu süreçten
Kafkasya’da üç yeni devlet-Azerbaycan, Gürcistan ve pragmatik olarak faydalanabildiği takdirde, böl-
Ermenistan- bağımsızlıklarını ilan etmiştir. Bilindiği gede Rusya’nın etkisinin azalması sağlanabile-
188
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
Öğrenme Çıktısı
3 Cavahati sorununun Gürcistan’ın bölge devletleriyle ilişkilerine etkilerini açıklayabilme
FERGANA VADİSİ kaların dışında ilk önemli etnik sorun 1944’te Stalin
Fergana Vadisi, yapısı ve içinde barındırdığı so- tarafından göç ettirilen Ahıska Türkleri ve Özbekler
runların çeşitliliği bakımından 11 Eylül 2001 son- arasında olmuştur. Benzer biçimde 1989’da Tacik-
rasında öne çıkan bir bölgedir. Fergana Vadisi’nin lerle Özbekler arasında, 1990’da Kırgızlarla Özbek-
önemi ve bölgedeki çatışmalar SSCB’nin dağılarak ler arasında etnik gerilimler yaşanmıştır. İki devlet
buradaki kontrolü kaybetmeye başlamasıyla art- arasındaki en ciddi sorun 1998’de Özbekistan İslami
mıştır. Fergana Vadisi, Rus Çarlığı ve SSCB Dö- Hareketi’nin kurulması ve faaliyetlerini yürütme-
nemi’ndeki “Böl-Yönet” politikalarının sonuçlarını sidir. Özbekistan İslami Hareketi, Soğuk Savaş’ın
yansıtan bir çatışma bölgesidir. SSCB, bölgedeki son yıllarında Fergana Vadisi’nde İslam Kerimov’un
ülkeleri yapay kimlikler ve sınırlarla bölerek “Sov- Özbekistan’da İslamcı muhalefet üzerindeki bas-
yet Kimliği” yaratmaya çalışmıştır. Bunu yaparken kı politikalarına karşı kurulmuştur (Yaman, 2010:
farklı etnik köken vurgusuyla bölgedeki ülkeleri 602). Örgüt, Fergana Vadisi’ni kendisine üs edin-
bölmüş, bu politika Soğuk Savaş sonrası yaşanan miş ve hem Kırgızistan’da hem de Özbekistan’da
etnik çatışmaların temelini oluşturmuştur. terör faaliyetlerinde bulunmuştur. Örgütün, sorun
Fergana Vadisi’nin %60’ı Özbekistan’a, %15’i olarak Özbek yönetimini görmesi ve Özbek yöne-
Kırgızistan’a ve %25’i Tacikistan’a aittir. Bu dev- timinin tutarsız davranan Kırgız yönetimini biraz
letlerin sınırlarında farklı etnik kökenli insanların daha kararlı olmaya çağırması, iki devlet arasındaki
bulunması, üç ülke arasındaki sorunların önemli ilişkileri gerginleştirmiştir. Bu sebeple bazı Kırgız
sebepleri arasında yer alır. Soğuk Savaş öncesi politi- köylerinin Özbeklerce vurulması, iki devleti sava-
189
Orta Asya ve Kafkaslarda Bölgesel İhtilaflar
şın eşiğine getirmiştir. Kırgızistan’ın içinde yer alan uyuşturucu ticareti bu bölgede gelişmiştir (Yaman,
ama nüfusun çoğunluğunu Özbeklerin oluşturdu- 2010: 595-596). ABD’nin Afganistan Operasyonu
ğu Oş şehrinde, Özbek Adalet Partisi, Kırgız yöne- ve ABD-Rusya rekabeti dolayısıyla bölge ülkeleri
timinin muhalifi olmuştur. Bu hareket de iki devlet tercih yapmak zorunda kalmışlardır. Bölge ülkele-
arasındaki ilişkileri gerginleştirmiştir. ri kendi içlerindeki istikrarsızlıkların yanı sıra Yeni
Bölgedeki çatışmaların sebeplerinden birisi de Büyük Oyun’da kısmen yer almaktadırlar.
bölgenin topraklarının verimli olmasıdır. Tarım-
sal açıdan Fergana Vadisi Orta Asya’nın en önemli
Yeni Büyük Oyun: Soğuk Savaş’tan sonra
tarımsal merkezleri arasındadır. Ayrıca vadi; altın, Orta Asya’da yaşanan güç mücadelesidir.
gümüş, uranyum, petrol, demir, bakır, kurşun gibi ABD, AB, RF, Çin gibi küresel güçlerin
önemli madenler açısından da zengindir. ABD’nin yanında Hindistan, İran, Türkiye gibi böl-
SSCB’yi yeşil kuşak ile çevrelemek istemesi bölge- gesel güçler de bu rekabette yer alır.
yi terörün önemli merkezlerinden biri hâline ge-
tirmiştir.
HAZAR’IN STATÜSÜ
Hazar Bölgesi gerek jeostratejik önemi gerek
Yeşil Kuşak: Soğuk Savaş’ta ABD’nin önemli ticaret yollarının geçiş güzergâhında yer al-
SSCB’yi çevreleme politikalarından biri- ması gerekse de hidrokarbon potansiyeli nedeniyle
dir. ABD’nin SSCB’yi güneyindeki İslami tarihsel süreç içerisinde her zaman güç mücadelesi-
oluşumları destekleyerek çevrelemesidir. ne sahne olmuştur. Bölge’deki güç mücadelesinin
nedenlerinden biri olan petrolün varlığının MÖ
4. yüzyıla kadar gittiği iddia edilmekte olup (Ef-
fimoff, 2000: 157), petrol çıkarma faaliyetleri 19.
Bölgedeki petrol ve doğalgaz kaynaklarının yüzyılın ikinci yarısına kadar dayanmaktadır.
uluslararası pazarlara ulaşması sorunu, istikrarsız Günümüz itibarıyla Hazar Bölgesi’nde 50 milyar
bir Fergana Vadisi’nin sevkiyatlarda ve enerji gü- varil petrol ve 9 trilyon metreküp doğalgaz rezervinin
venliği açısından sıkıntılı sonuçlar doğurması, böl- Bakü, Tengiz ve Türkmenistan kıyılarında bulunduğu
geye ilgisi olan ABD, Çin, AB gibi küresel aktör- tahmin edilmektedir. Söz konusu bu potansiyel, tari-
lerin çıkarlarını zedelemektedir. Bu büyük güçler, hin her döneminde olduğu gibi günümüzde de çıkar
Fergana Vadisi’nin istikrarlı olmasını istemektedir. çatışmasını ve hukuki düzenlemelerin yapılmasını so-
Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) gibi örgütlerle de rununu beraberinde getirmiştir. Enerji kaynaklarının
bölgenin istikrarı sağlanmaya çalışılmaktadır. dışında Hazar Denizi balıkçılık açısından da önemli
olup Dünya havyar ihtiyacının % 90’ını karşılayabil-
mektedir (Çolakoğlu, 1998: 108).
Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ): 1996’da Genel ve soyut olarak belirtirsek Hazar’ın Statü-
Çin Halk Cumhuriyeti’nin girişimleriy- sü, 18. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren uluslararası
le Çin, Rusya Federasyonu, Kazakistan, hukukun konusu olmuştur. Aşağıda ismen belirtti-
Kırgızistan ve Tacikistan tarafından ku- ğimiz antlaşmalar ile Hazar Denizi’ndeki balıkçılık
rulan “Şanghay Beşlisi”ne, Özbekistan’ın faaliyetleri, seyrüsefer serbestliği ve Hazar’da do-
2001’de katılmasıyla oluşan örgüttür. Ör- nanma bulundurma gibi konular düzenlenmiştir.
gütün kurulmasına sınır güvenliği sorunla- (Bkz.; Çolakoğlu, 1998: 108-109; Oruç, 2013: 86;
rı, terörizm, ABD’nin bölgede artan öne- Kocaman, 2018: 103-104).
minin yarattığı rahatsızlık temel oluşturur. • 1723 Petersburg Antlaşması,
• 1729 Reşt Antlaşması,
• 1813 Gülistan Antlaşması,
Fergana Vadisi özellikle 11 Eylül’den sonra
önem kazanmıştır. Çünkü Soğuk Savaş’tan sonra • 1828 Türkmençay Antlaşması,
NATO tarafından belirlenen tehdit unsurlarından • 1921 yılında imzalanan Moskova Dostluk
olan “Radikal dini akımlar”, etnik çatışmalar ve Antlaşması,
190
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
191
Orta Asya ve Kafkaslarda Bölgesel İhtilaflar
Kazakistan’ın liman kenti olan Aktau’da düzen- deki bir deniz için 12 deniz mili sınırını oluşturuyor,
lenen toplantıya Kazakistan Cumhurbaşkanı Nur- oysa bunu Sözleşme’de 15 deniz mili olarak kurduk”.
sultan Nazarbayev, RF Devlet Başkanı Vladimir https://www.inform.kz/en/sea-or-lake-expert-
Putin, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, clarifies-caspian-sea-s-legal-status_a3358460 (e.t.
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve Türkme- 25. 08. 2018).
nistan Cumhurbaşkanı Gurbanguli Berdimuham- Bu açıklamalardan da anlaşıldığı üzere özel sta-
medov katılmıştır. (İlgili video için bkz.; http:// tü tanınan Hazar Denizi’ne 1982 tarihli Birleşmiş
tr.euronews.com/2018/08/16/hazar-denizi-nde- Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi uygulanmamış
anlasmaya-varildi-deniz-alti-kaynaklari-sorunu- ve suyun derinliği göl prensibine, yüzeyi ise deniz
suruyor (e.t. 25. 08. 2018) prensibine dayanarak belirlenmiştir.
“Hazar Denizi’nin Hukuki Statüsü Sözleşmesi” Sözleşmede taraf devletler şu husus üzerinde
dışında Zirvede taraf devletler arasında aşağıdaki anlaşmışlardır: (Resmi tam metin yayımlanmadı-
belgeler de imzalanmıştır: (https://brussels-express. ğı için Sözleşmenin içeriğine ilişkin bilgiler ilgili
eu/5th-caspian-summit-in-aktau-kz-signing-of- bazı devletlerin resmi web siteleri ile haber sitele-
convention-on-the-legal-status-of-the-caspian-sea/ rinden derlenmiştir. Ayrıntılı bilgi için bkz; https://
(e.t. 25. 08. 2018)) www.inform.kz/en/aktau-summit_t9786 e.t. 25.
• Hazar Denizi’nde Terörle Mücadele Ala- 08. 2018); http://en.kremlin.ru/events/president/
nında İşbirliği Protokolü. news/58285; (e.t. 25. 08. 2018); http://www.mfa.
• Hazar Denizi’nde Organize Suçla Mücade- gov.az/news/909/5775 (e.t. 25. 08. 2018); https://
le Alanında İşbirliği Protokolü. www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-45161710 (e.t.
25. 08. 2018); http://www.hurriyet.com.tr/gundem/
• Hazar Devletlerinin Hükümetleri Arasın-
son-dakika-hazar-anlasmasi-imzalandi-40926143
daki Ticaret ve Ekonomik İşbirliği Anlaş-
(e.t. 25. 08. 2018); https://tr.sputniknews.com/
ması.
rusya/201808121034710273-hazar-denizi-
• Hazar Devletlerinin Hükümetleri Arasında anlasmasi-imzalandi/ (e.t. 25. 08. 2018); https://
Ulaşım Alanında İşbirliği Anlaşması. www.haberturk.com/hazar-denizi-anlasmasi-bu-
• Hazar Denizi’ndeki Olayların Önlenmesi gun-imzalaniyor-2099836# (e.t. 25. 08. 2018);
Konusunda Anlaşma. Carroll, https://www.independent.co.uk/news/world/
• Sınır Kurumlarının İşbirliği ve Etkileşimi europe/russia-says-deal-to-settle-status-of-caspian-sea-
Protokolü. reached-a8486311.html (e.t. 25. 08. 2018)
“Hazar Denizi’nin Hukuki Statüsü • Hazar Denizi’nin dibi ve toprak altı bölge-
Sözleşmesi”nde Hazar için “deniz” ifadesi kul- leri farklı alanlara bölünmüştür.
lanılsa dahi RF Dışişleri Bakanı Yardımcısı Gri- • Hazar’ın dibi yan yana ve karşı karşıya olan
gory Karasin’in Kommersant Gazetesi’ne yaptığı devletler arasında uluslararası hukuka uy-
açıklamasında da belirttiği üzere “özel bir hukuki gun olarak bölgelere ayrılacaktır.
statü” tanınmıştır. “State Secretary and Deputy • Deniz yüzeyi ise deniz sahası, deniz hudu-
Foreign Minister Grigory Karasin’s interview with du, balıkçılık alanları ve kaynakların kulla-
the newspaper Kommersant, published on August nımı gibi esaslara göre paylaştırılacaktır.
9, 2018”, http://www.mid.ru/en/foreign_policy/
• Sahilden 15 deniz mili mesafeye kadar olan
news/-/asset_publisher/cKNonkJE02Bw/content/
bölgeler, her ülkenin kendi egemenlik alanı
id/3315961 (e.t. 25. 08. 2018).
olarak kabul edilecektir.
Kazakistan Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Bü-
• Her devletin balıkçılık alanı ise 25 mil
yükelçisi Zulfiya Amanzholova’nın belirttiği üzere
(15+10 mil) olarak belirlenecektir. Diğer
“…bazı değişikliklerle birlikte, mutatis mutandis
kısımlar ise ortak kullanıma açık yani taraf-
ilkesini uyguladık. Sözleşme’ye göre Hazar Denizi
sız bölge olarak tanımlanmıştır.
yatağı, göl prensibi altında, yüzey ise Deniz Yasası
ilkesi altında tanımlanacaktır. Ancak Hazar Deni- • Kıyıdaş devletlerin dışındaki 3. devletlerin
zi için gerekli olan hükümleri gerekli değişikliklerle Hazar Denizi’nde askeri varlıklarının olma-
birlikte kullanıyoruz, örneğin deniz hukuku, deniz- sı yasaklanmıştır.
192
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
Resim 7.2 “Hazar Denizi’nin Hukuki Statüsü Sözleşmesi” itibarıyla Hazar’ın paylaşımı
Kaynak: https://www.haberturk.com/hazar-denizi-anlasmasi-bugun-imzalaniyor-2099836#
193
Orta Asya ve Kafkaslarda Bölgesel İhtilaflar
Öğrenme Çıktısı
5 Hazar’ın statüsüne ilişkin tartışmaları değerlendirebilme
194
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
yılında Ermeni Taşnak Komitacılarının bölge • 1992 yılı: İlk aylardan itibaren, Rus birlik-
Azerilerine saldırması ile bölgede ilk çatışmalar lerinin Karabağ’dan çekilmelerinin ardın-
çıkmıştır. Çarlık Rusya’sının müdahalesi ile bas- dan anlaşmazlık savaşa dönüşmüş ve Erme-
tırılan bu çatışmalar, Nisan 1920’de gerek Çar- niler önce Azerbaycan’ın Kelbecer bölgesine
lık Rusya’sında yaşanan Ekim Devrimi’ni gerek- yaptıkları saldırıları adım adım genişlete-
se 1. Dünya Savaşı’ndan mağlup çıkan Osmanlı rek Zengilan, Akdere, Akdam, Cebrail ve
İmparatorluğu’nun zayıf durumunu fırsat bilen Fuzuli’yi işgal etmişlerdir. Bu işgallerinin
Ermeniler tarafından tekrar başlatılmıştır. Nüfus sonucunda Ermeniler, Rusların da yardımı
çoğunluğunun Ermeni olması gerekçe gösterilerek ile 1993-1994 döneminde Karabağ ve çev-
başlatılan bu isyan, Kızıl Ordu’nun müdahalesiyle resindeki geniş bir çemberi ele geçirmişler
bastırılırken Rusya Komünist Partisi Merkez Ko- ve Laçin Koridoru üzerinden Ermenistan’la
mitesinin Kafkas Bürosu 5 Haziran 1920 tarihli doğrudan kara bağlantısını sağlamışlardır.
oturumunda Dağlık Karabağ’ın Azerbaycan sınır- Taraflar arasında sıcak çatışmaların başlama-
ları içinde kalmasına ve bölgeye muhtariyet veril- sından itibaren başta Türkiye ve İran olmak üzere
mesine karar vermiştir. Coğrafi ve iktisadi açıdan birçok devletin arabuluculuk girişimi olmuş fakat
özerkliğin yürümemesi üzerine ise 1924’de Dağlık bu girişimler nihai sonuca ulaşamamıştır. Arabu-
Karabağ özerk bölge statüsü ile Stalin tarafından, luculuk girişiminde bulunan devletlerin yanı sıra
Azerbaycan’a bağlanmıştır. Ermeniler bu duruma Azerbaycan ve Ermenistan’ın bağımsızlıklarına ka-
tepki göstermişler ve SSCB döneminde ilki 1963’te vuşması ve uluslararası kuruluşlara üye olmasına pa-
olmak üzere çeşitli müracaatlarla Dağlık Karabağ’ın ralel olarak sorun çeşitli kuruluşlarda da gündeme
kendilerine bağlanmasını talep etmişlerdir. Ancak gelmiş ve konuya ilişkin çok sayıda karar alınmıştır.
Örneğin, Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konse-
bu müracaatların hiçbiri Yüksek Sovyet tarafın-
yi Parlamenterler Meclisi, Dağlık Karabağ’ın Azeri
dan dikkate alınmamış ve Dağlık Karabağ Sorunu
toprağı olduğunu kabul etmiştir. 27-28 Şubat 1992
SSCB denetimi altında 1980’li yılların ortalarına
tarihlerinde Prag’da yapılan AGİT toplantısında ise
kadar dondurulmuştur.
Dağlık Karabağ’ın Azerbaycan’a ait olduğu kabul
1980’lerin ikinci yarısından SSCB’nin da- edilmiştir. Azerbaycan topraklarının Ermenistan
ğılmasına kadar olan süreçte ise Ermenistan’ın, tarafından işgali konusunda uluslararası kuruluşlar
Azerbaycan’ın Karabağ bölgesine yönelik iddiaları içerisinde en net açıklama ve bildirilerse İslam Kon-
yeniden başlamıştır. Bu dönemdeki önemli bazı ge- feransı Örgütünden gelmiştir. Örgüt hemen hemen
lişmeler aşağıdaki gibidir: her toplantısında konuyu ele almış ve açık bir dille,
• 20 Şubat 1988: Dağlık Karabağ Özerk Azerbaycan topraklarının Ermenistan tarafından
Sovyet Bölgesi, Azerbaycan, Ermenistan işgalini kınamış, Ermenistan’ın işgal ettiği Azerbay-
ve SSCB Sovyetlerine müracaat ederek, can topraklarını hemen terk etmesini talep etmiştir.
Azerbaycan’dan ayrılarak, Ermenistan’a 2 Mart 1992’de Azerbaycan ve Ermenistan
bağlanmak istediğini bildirmiştir. Bu müra- BM’ye ve AGİT’e üye olmasının ardından; Birleş-
caat, hem Azerbaycan hem de Yüksek Sov- miş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), Dağlık
yet tarafından reddedilmiştir. Karabağ Sorunun çözümünde AGİT’i yetkilendir-
• 15 Haziran 1988: Ermenistan Sovyeti, Ka- diğini belirtmiştir. BMGK’nin bu kararını takip
rabağ ile birleşme kararı almış, bu karar eden süreçte sorunun çözümüne yönelik yapılan
girişimler ve bu dönemdeki önemli bazı gelişmeler
Azeriler tarafından şiddetle reddedilmiştir.
ise ana hatlarıyla aşağıdaki gibidir:
• Eylül 1990: Ermeni militanlar Laçin, Ak-
• 24 Mart 1992: Helsinki’de toplanan
dam, Askeran kentlerine saldırıya geçerek,
AGİT Dışişleri Bakanları Konseyi, Beyaz
Dağlık Karabağ’ı kontrol etmeye başlamış-
Rusya’nın Minsk kentinde 11 devletin ka-
lardır. tılımı ile bir konferans yapılmasını kararlaş-
• 2 Eylül 1991: Dağlık Karabağ bağımsızlığı- tırmıştır. Yapılan bu konferans sonucunda
nı ilan etmiştir. Dağlık Karabağ Sorunu’na çözüm bulmak
• 26 Kasım 1991: Azerbaycan Parlamentosu üzere çalışacak 11 üyeli Minsk Grubu oluş-
bölgedeki özerk yapıyı ortadan kaldırarak turulmuş, bu grubun eş başkanlık görevini
merkezî yönetime bağlamıştır. de Fransa, RF ve ABD üstlenmiştir.
195
Orta Asya ve Kafkaslarda Bölgesel İhtilaflar
• 26 Mart 1992: BMGK toplantısında, so- önemli dönüm noktası ise 1996 yılında yapılan
runa direkt müdahale etmeme ve AGİT’in AGİT Lizbon Zirvesi olmuştur. Bu zirvede, çatış-
girişimini destekleme kararı almıştır. manın siyasal çözümüne temel oluşturmak üzere:
• 27 Mart - 3 Nisan 1993: Azerbaycan’ın “1) Ermenistan ve Azerbaycan’ın toprak bütünlü-
Kelbecer bölgesinin, Ermenistan tarafından ğünün korunması; 2) Dağlık Karabağ’ın altı ilinin
işgal edilmesi üzerine BMGK acil toplan- tarafsız hâle getirilmesi; 3) İki ilde barış gücü konuş-
tıya çağırılmıştır. 30 Nisan 1993’te yapılan landırılması; 4) Azerilerin bu illere yerleştirilmesi ve
toplantıda BMGK oy birliği ile 822 sayılı Karabağ’ın güvenliğinin garanti edilmesi.” ilkeleri-
kararı kabul etmiştir. nin dikkate alınması kararlaştırılmıştır.
• 3 Mayıs 1993: BMGK’nin bu kararı üzeri- Önerilen plan Ermenistan’ın muhalefetine
ne RF Devlet Başkanı Boris Yeltsin’in inisi- karşılık, diğer tüm üye devletlerin (RF dâhil 53
yatifiyle RF, Türkiye ve ABD’nin, AGİT sü- üyenin) onayıyla kabul edilirken Azerbaycan özel-
reci çerçevesinde başlattıkları barış girişimi likle görüşmelere temel oluşturması açısından bu
Azerbaycan tarafından kabul görmüş fakat ilkelere itiraz etmemiştir. Ermenistan ise bu planı,
Ermenistan tarafından reddedilmiştir. uluslararası baskılar sonucunda ancak 26 Eylül
1997’de kabul etmiştir. Fakat, dönemin Ermenis-
• 17 Haziran 1993: Ermenistan’ın,
tan Cumhurbaşkanı Ter Petrosyan’ın, aşırı milli-
Azerbaycan’ın Ağdam ve Merdakret şe-
yetçilerin baskıları sonucu 5 Şubat 1999’da istifa
hirlerine saldırması ve işgalinin ardından,
etmek zorunda kalması ve uzlaşmaya yanaşmayan
BMGK tarafından 29 Temmuz 1993 tari-
Koçaryan’ın Devlet Başkanı seçilmesi sebebiyle
hinde 853 sayılı; 14 Ekim 1993 tarihinde
plan hiçbir zaman yürütülememiştir.
874 sayılı ve 11 Kasım 1993 tarihinde 884
sayılı kararları almıştır. 1996 Lizbon Zirvesi’nin ardından AGİT
Minsk Grubu’nun, 1999 Cenevre ve Yalta, 2001
Bu kararların hepsinde sorunun Azerbaycan ile
Paris ve Key West, Mayıs 2004 Prag Zirvelerinde
Ermenistan arasında olduğu, Azerbaycan toprakla-
de sorunun çözümüne yönelik somut bir gelişme
rının işgale maruz kaldığı ifade edilerek işgal edil-
sağlanamazken bu dönemde üç temel barış planı
miş toprakların bir an önce terk edilmesi gerektiği
geliştirilmiştir.
vurgulanmıştır. Ancak, bu kararların hiçbiri uygu-
lamaya geçirilememiştir. Bu planlar ana hatlarıyla aşağıdaki gibi özetlenebilir:
Ekim 1993: Azerbaycan Devlet Başkanı Haydar 1. Paket Çözüm Önerisi (Haziran 1997):
Aliyev, Ermenileri barışa zorlamak için yeni bir as- Dağlık Karabağ’ın statüsü ile Karabağ dı-
keri taarruz başlatmıştır. şındaki reyonların işgaline son verilmesi bir
arada öngörülmüştür. Bu öneri Ermenistan
12 Mayıs 1994: BMGK ilgili kararlarının ve
tarafından reddedilmiştir.
AGİT’in yürüttüğü girişimlerin sonuç vermemesi
üzerine ise Rusya’nın başlattığı süreç bir süre son- 2. Aşamalı Çözüm Önerisi (Ekim 1997): Ön-
ra yine AGİT kapsamına alınmıştır. Moskova’nın celik, Dağlık Karabağ’ın dışındaki reyonla-
arabuluculuğunda nihai ateşkes (Bişkek Protoko- rın işgalden kurtarılmasına verilmiştir. Dağ-
lü) sağlanmış ve 27 Temmuz 1994’te hâlen geçerli lık Karabağ’ın statüsü ile ilgili görüşmeler
olan ateşkes anlaşması imzalanmıştır. Yaklaşık 6 yıl ise daha sonraya bırakılmıştır. Bu öneri de
süren çatışmaların sonucunda ateşkesin imzalandı- Ermenistan tarafından reddedilmiştir.
ğı tarih itibarıyla Azerbaycan’ın Karabağ bölgesi- 3. Ortak Devlet Önerisi (Kasım 1998): Dağ-
nin dağlık kısmının tamamı (eski Dağlık Karabağ lık Karabağ ile Azerbaycan’ın geri kalanını
Özerk Bölgesi) ve 7 reyon, Ermenistan silahlı güç- eşit değerde ele alan bu öneride, iki yapının
leri tarafından işgal edilmiştir. bir araya gelerek ortak bir devlet kurması
Ateşkes anlaşmasının imzalanmasından sonra öngörülmüştür. Bu öneri Azerbaycan tara-
barış sürecine AGİT bünyesinde hız verilmiş ve ön- fından reddedilmiştir.
celikle Aralık 1994’te Budapeşte toplantısında BM Bu son önerinin reddinin ardından (2004 yı-
denetimi altında bölgeye üç bin civarında AGİT lında kadar) Azerbaycan ve Ermenistan’ın önüne
Barış Gücü’nün gönderilmesi kararlaştırılmıştır. uyuşmazlığın çözümüne yönelik taslak planlar ge-
AGİT çerçevesinde yürütülen görüşmelerdeki ilk tirilmek yerine, ikili diplomatik görüşmeler yoluyla
196
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
çözüm için baskı uygulanmaya başlanmıştır. AGİT 2006 yılının içinde Dağlık Karabağ Sorunu’nun
Minsk Grubu eş başkanları ABD, RF ve Fransa çözüm süreci üzerinde en etkili olan gelişme ise
tarafından birçok girişimde bulunulmuş ve taraflar Karadağ’ın, Sırbistan-Karadağ Cumhuriyeti’nden
çeşitli diplomatik görüşme yöntemleri ile sorunun 21 Mayıs 2006’da düzenlenen referandumla ayrıl-
çözümüne yönelik olarak, diplomatik süreç içinde ması olmuştur. Zira, Dağlık Karabağ Sorunu’nun
tutulmaya çalışılmıştır (Özdal, 2006: 8-9). çözümüne yönelik olarak gizlilik içinde sürdürülen
müzakereler sırasında taraflara sunulan ve basına
yansıtıldığı kadarıyla taraflarca genel kabul gör-
AGİT Minsk Grubu: AGİT’in Dağ- düğü ileri sürülen bir planda da Sırbistan-Karadağ
lık Karabağ ve İşgal Altındaki Reyonlar Cumhuriyeti’nin ayrılmasında uygulanan referan-
Sorunu’nun barışçıl çözümü için, 24 Mart dumla çözüme yer verilmiştir.
1992’de başlatılan oluşumdur. Yukarıda da belirttiğimiz üzere gizlilik içinde
sürdürülen müzakereler sırasında taraflara sunulan
ve özellikle Ermeni yetkililerin yaptıkları açıklama-
3-6 Nisan 2001 tarihlerinde Florida Key West’de larla basına sızdırılan planın belli başlı unsurlarını
yapılan görüşmelerde de tarafların nihai bir sonuca şu şekilde tespit etmek mümkündür:
ulaşamamasının ardından, uluslararası konjonk- 1. AŞAMA: Ermenistan, Dağlık Karabağ dı-
türde yaşanan 11 Eylül saldırıları ile Afganistan ve şındaki reyonlardan çekilecek, bölgeye barış
Irak Harekâtı gibi gelişmelerin yanı sıra 2003 yılın- gücü yerleştirilecek ve mülteciler geri döne-
da Ermenistan’da başlayan seçim süreci ve Haydar cektir.
Aliyev’in ölmesi de görüşmelerin 2004 yılının orta-
2. AŞAMA: Azerbaycan ile Ermenistan arasın-
larına kadar kesilmesine neden olmuştur.
da ulaşım hatları açılacak ve güven artırıcı
Durağanlık döneminin ardından ise AGİT önlemlerle iki ulus arasındaki husumet gi-
Minsk Grubu tarafından Mayıs 2004’ten itibaren derilecektir.
başlatılan “Prag Süreci”nde Dağlık Karabağ ve İş-
3. AŞAMA: Azeri nüfusun Dağlık Karabağ’a
gal Altındaki Reyonlar Sorunu’na ilişkin grubun
dönmesinden 15- 20 yıl geçtikten sonra
çalışma yöntemi değiştirilmiş ve mekik diplomasi-
bölgenin geleceğine ilişkin referandum ya-
si ile planlar hazırlamak yerine, tarafları bir araya
pılacaktır.
getirip sorunun bütün yönlerini özgürce, karşılıklı
tartışmalarını sağlama yöntemi kabul edilmiştir. Be- Söz konusu planın, “paket uzlaşı, aşama aşama
lirlenen bu yöntem doğrultusunda 2005 yılı içinde yürütme” şeklinde formüle edildiği ve son aşamada
tarafların yaptığı görüşmelerin sayısı 20’yi geçmesi- Dağlık Karabağ’ın statüsü ile ilgili olarak bir refe-
ne rağmen, 2006 senesi de olası bir çözüm yılı ola- randumu öngördüğü saptanmaktadır. Tarafların
rak değerlendirilmiş ve bu değerlendirmeler bölge yukarıda aktardığımız taslak plana yaklaşımları ise
medyasında geniş yankı bulmuştur. Bu iyimser or- özetle şöyle olmuştur: Ermenistan planı görüşmeye
tamda, İlham Aliyev ve Robert Koçaryan arasındaki hazır olduğunu açıklamıştır. Ancak, sorunun çözü-
görüşmeler Minsk Grubu adına Fransa’nın ev sa- münü bütünleyen Ermenistan, Dağlık Karabağ ile
hipliğinde 10-11 Şubat 2006 tarihleri arasında, Pa- arasındaki koridorun temini ve Dağlık Karabağ’ın
ris yakınındaki Rambouillet Şatosu’nda yapılmıştır. geçici statüye sahip olması ile daimi statünün Dağ-
Ancak, Jacques Chirac’ın iki liderle ayrı ayrı yaptığı lık Karabağ halkının oylarıyla belirlenmesi hu-
görüşmelerden sonra gerçekleştirilen Aliyev-Koçar- suslarının belirtilmemiş olduğu gerekçesiyle planı
yan Zirvesi yine başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Zira, eleştirmiştir. Azerbaycan ise Dışişleri Bakanlığı üze-
Aliyev de Koçaryan da öteden beri savundukları rinden yaptığı açıklama ile Ermeni işgali altındaki
pozisyonlarını korumuşlar ve sadece barış görüşme- Dağlık Karabağ ile ilgili sorunun çözüm sürecinde
leri sürecinin ileride yapılacak toplantılarla devam bölgenin statüsünün uluslararası hukuk kuralları
etmesinde anlaşmışlardır. Sorunun çözümü için ve benzer örnekler baz alınarak belirlenmesi gerek-
oluşturulan AGİT Minsk Grubu’nun yayımladığı tiğini ve toprak bütünlüğünün kesinlikle müzakere
bildiride ise özetle “yoğun görüşmelere karşın, taraf- konusu olmadığını ve olmayacağını bildirmiştir.
ların bazı hassas ilkeler konusundaki tutumlarında Bu açıklamada ayrıca, Dağlık Karabağ’da ekono-
herhangi bir değişiklik olmadığı” belirtilmiştir. mik ve diğer konuların, bölgede sorun başlamadan
197
Orta Asya ve Kafkaslarda Bölgesel İhtilaflar
önceki nüfus yapısının tekrar oluşturulmasından Güney Kafkasya ve Orta Asya Ülkeleri NATO
sonra ele alınabileceği vurgulanmıştır. Genel Sekreteri Özel Temsilcisi James Appathurai,
27 Kasım 2007’de AGİT Minsk Grubu’nda NATO’nun sorunun çözümünde rolünün olma-
Azerbaycan Dışişleri Bakanı Elmar Memmedyarov dığını vurgulamıştır. 15 Şubat 2011’de AGİT Dö-
ve Ermenistan Dışişleri Bakanı Vartan Oskanyan’a nem Başkanı, Litvanya Dışişleri Bakanı Audronius
Madrid’de yeni bir plan sunulmuştur. Madrid Azubalis BM Güvenlik Kurulunda sorunda artan
Prensipleri olarak kabul edilen (Kasım, 2009: 40) gerginliğin endişe verici boyutta olduğunu ifade
çerçeve belgede önerilen maddeler şöyledir: 1) Ermeni etmiştir. Görüldüğü gibi uluslararası örgütler soru-
birlikleri Dağlık Karabağ dışında işgal ettikleri diğer nun çözümünde başat rol oynamaktan uzaktır.
yedi reyonun beşinden çekilecektir. 2) Ermenistan, 12 Mayıs 1994’de imzalanan Bişkek Protokolü
Dağlık Karabağ ile Ermenistan arasında koridor olan
ile kabul edilen ateşkes birçok defa ihlal edilmiş ve
Laçin ve Kelbecer’den çekilecektir. 3) Bölgeye ulusla-
yaşanan çatışmalarda her iki taraf da sayıları binler
rarası barış birlikleri yerleştirilecektir. 4) Ermenis-
ile ifade edilen sivil vatandaşını ve askerini kaybet-
tan-Azerbaycan ve Azerbaycan-Nahçıvan arasında
iletişim hatları açılacaktır. 5) Bölge, mayınlardan te- miştir. Bu süreçte taraflar arasında çeşitli düzeyler-
mizlenecektir. 6) Kaçkınlar geri dönecektir. 7) Dağlık de sayısız görüşme gerçekleştirilmiş olup 2015 yılı
Karabağ’ın statüsü belirlenecektir. içindeki en son görüşme Aralık ayında İsviçre’de
gerçekleştirilmiştir.
Ermenistan ve Azerbaycan’da 2008’de yapılan
seçimlerin etkisiyle tarafların sert demeçler ver- Sorunun çözüm/süzlük sürecinde taraflar ara-
mesi, sürecin tıkandığını düşündürmüştür. Dağlık sındaki bu stabil durum, Nisan 2016’da yaşanan
Karabağ ve İşgal Altındaki Reyonlar Sorunu ile il- ve literatürde “4 Gün Savaşları” olarak adlandırıl-
gili 2009’daki en önemli gelişme, 9 Şubat 2009’da ması genel kabul gören çatışmalar ile farklı bir bo-
Münih Güvenlik Fuarı’nda tarafların bazı nokta- yuta taşınmıştır. Genel ve soyut olarak belirtirsek
larda prensipte anlaşmaları olmuştur. Bu noktalar 2 Nisan 2016 gününün ilk saatlerinde Ermenistan
şunlardır: ordusunun işgal altında tuttuğu bölgelerden Azer-
1) Ermenistan belirli bir zaman diliminde Fu- baycan sivil yerleşim birimlerine ateş açılmıştır. 22
zuli, Akdam, Cebrail, Kubatlı, Zengilan ka- yıl sonra yaşanan bu geniş ölçekli ateşkes ihlali üze-
sabalarını Azerbaycan’a verecektir. rine Azerbaycan ordusu aşağıdaki haritada görülen
2) Evlerini terk etmek zorunda kalan Azeriler cephe hattında (Ağdere, Terter, Ağdam, Hocavend
yurtlarına geri dönebilecektir. ve Fuzuli Bölgeleri) karşı saldırı başlatmıştır. 4 gün
3) Yukarı Karabağ’ın statüsünü belirlemek süren sıcak çatışmanın ardından her iki tarafın or-
için bölge geçici yönetime devredilecek- dusunda da kayıplar yaşanırken, Azerbaycan Talış
tir. Statü belirlendikten sonra Kelbecer de Köyü etrafındaki stratejik öneme sahip bazı tepeler
Azerbaycan’a verilecektir. Buna karşılık, ve yerleşim birimleri başta olmak üzere Ermenistan
Azerbaycan, Ermenistan ile kara ve demir- işgalindeki topraklarının yaklaşık %1’lik kısmını
yolu açacaktır. geri almıştır. Gerçekleştirilen yoğun diplomatik
4) Ermenistan ile Dağlık Karabağ arasındaki görüşmelerin ardından Azerbaycan ve Ermenis-
sınır bölgesine uluslararası barış gücü yer- tan Genel Kurmay Başkanları 5 Nisan 2016’da
leştirilecektir. Barış gücünde soruna taraf ve Moskova’da ateşkes anlaşması imzalamışlardır.
müdahil devletler yer almayacaktır. 4 Gün Savaşları’nı değerlendirirken vurgulan-
Uluslararası Kriz Grubu (International Cri- ması gereken ilk husus mevcut statükonun değiş-
sis Group) 8 Şubat 2011’de yayınladığı raporda, tiğidir. Zira zaman zaman ateşkes ihlalleri ile gün-
2010 yılında sorunun çözüm sürecinin kötüye deme gelse de dondurulmuş bir biçimde 22 yıldır
gittiğini belirtmiştir. 10-12 Şubat 2011 arasında Ermenistan’ın istediği statüde devam eden Dağlık
AGİT Minsk Grubu eş başkanlarının sorunun çö- Karabağ ve İşgal Altındaki Reyonlar Sorunu’nda
zülmesi için kararlı adımların atılması gerektiğini Azerbaycan’ın hukuki ve siyasi üstünlüğüne askeri
vurgulamaları sorunun çözümüne ilişkin çabala- ve moral üstünlüğü de eklenmiştir. Ermenistan ilk
rın sürdüğünü göstermektedir. 14 Şubat 2011’de kez bu ölçüde bir askeri yenilgi yaşarken, işgal etti-
198
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
199
Orta Asya ve Kafkaslarda Bölgesel İhtilaflar
oluşturulması yönünde kararlı oldukları belirtil- Andrieu, ABD’li James B. Warlick ve AGİT Dö-
miştir. Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı İdaresi Dış nem Başkanı Özel Temsilcisi Andrzej Kasprzyk bir
İlişkiler Şube Müdürü ve Cumhurbaşkanlığı Genel araya gelerek Dağlık Karabağ Sorunu’nun çözüm
Sekreter Yardımcısı Novruz Memmedov ise yaptığı süreciyle ilgili fikir alışverişi yapmışlardır. Yapılan
bir basın toplantısı ile aşamalı çözüm için Prensip tüm diplomatik görüşmelerde, 4 Gün Savaşları
Anlaşması’na varıldığını açıklamıştır. Ermenistan gibi bir çatışmanın yeniden yaşanmaması için So-
Dışişleri Bakanı Edvard Nalbandyan ise kısa bir runun barışçıl yöntemler ile çözümünün önemi
süre içinde Memmedov’u yalanlamış ve Dağlık vurgulanmıştır.
Karabağ Sorunu’nun çözümü için Bakü ile Erivan Yaşanan gelişmeler bir bütün olarak değerlen-
arasında Prensip Anlaşması yapılmadığını açıkla- dirildiğinde, Dağlık Karabağ ve İşgal Altındaki Re-
mıştır. yonlar Sorunu’nda 4 Gün Savaşları’nın bir kırılma
8-9 Temmuz 2016 tarihleri arasında Polonya’nın ve tutum değişikliği yarattığı görülmektedir. Ayrıca
başkenti Varşova’da yapılan NATO Zirvesi’ne ise gerek Suriye özelindeki bölgesel gelişmeler gerekse
içlerinde Azerbaycan ve Ermenistan’ın da olduğu başta Fransa, ABD, Türkiye olmak üzere pek çok
NATO üyesi olmayan 12 devlet de katılmıştır. devlette yaşanan terör eylemlerinin uluslararası sis-
Zirveye katılan Azerbaycan ve Ermenistan Cum- temde yarattığı kırılgan yapıda dikkate alındığında
hurbaşkanları ve Dışişleri Bakanları, AGİT Minsk hiçbir aktörün uzun süreli bir sıcak çatışmayı şu
Grubu Eşbaşkanları, Rus İgor Popov, Fransız Pierre konjontür içinde öngörmeyeceği ileri sürülebilir.
Öğrenme Çıktısı
6 Dağlık Karabağ ve işgal altındaki reyonlar sorununa yönelik çözüm süreçlerini analiz
edebilme
200
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
201
Orta Asya ve Kafkaslarda Bölgesel İhtilaflar
202
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
neler öğrendik?
A. Kırgızistan B. Rusya Federasyonu
A. Osetya Sorunu C. Kazakistan D. İran
B. Abhazya Sorunu E. Azerbaycan
C. Acaristan Sorunu
D. Dağlık Karabağ ve İşgal Altındaki Reyonlar So-
runu 7 Aşağıdakilerden hangisi Soğuk Savaş’tan son-
E. Cavahati Sorunu ra Orta Asya ve Kafkasya’da etnik çatışmalar çık-
masının en önemli nedenidir?
203
Orta Asya ve Kafkaslarda Bölgesel İhtilaflar
2. E Yanıtınız yanlış ise “Cavahati Sorunu” konu- 7. D Yanıtınız yanlış ise “Osetya ve Abhazya So-
sunu yeniden gözden geçiriniz. runları” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
5. C Yanıtınız yanlış ise “Fergana Vadisi” konusu- 10. B Yanıtınız yanlış ise “Osetya ve Abhazya So-
nu yeniden gözden geçiriniz. runları” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
Araştır Yanıt
7 Anahtarı
İrredentist politika, bir devletin başka bir devlet ülkesinde yaşayan bir dil ve
etnik köken itibariyle kendisinden olduğuna inandığı insan topluluklarını
Araştır 3 kendi topraklarına katmak istemesi ya da en azından onlar üzerinde bir hak
iddia etmesidir. Ermenistan’ın; Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan’a yönelik bu
özellikte politikaları görülmektedir.
Yeni Büyük Oyun, Soğuk Savaş’tan sonra Orta Asya’da yaşanan güç mücade-
lesine verilen addır. ABD, AB, RF, Çin gibi küresel güçlerin yanında; Hindis-
Araştır 4
tan, İran, Türkiye gibi bölgesel güçler de bu rekabette yer almaktadır.
204
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
Araştır Yanıt
7 Anahtarı
SSCB dağılmadan önce Hazar’a kıyıdaş iki devlet vardır. Bunlar; SSCB ve
İran’dır. Bu iki ülke Gülistan, Türkmençay, Moskova ve Tahran Antlaşmalarıyla
balıkçılık ve seyrüsefer serbestliği gibi konuları düzenlemiştir. Bu antlaşmalar-
la Hazar’ın statüsü tartışma konusu olmamıştır. SSCB dağıldıktan sonra kıyı-
daş devlet sayısı beşe yükselmiştir. Kıyıdaş devlet sayısının artmasının yanı sıra
Araştır 5 Hazar’ın doğal kaynak potansiyeli ilgili devletlerin Hazar’ın statüsünü kendi
çıkarlarına göre yorumlamalarını beraberinde getirmiştir. Soğuk Savaş’tan sonra
kıyıdaş devletlerin dışında ABD, Çin, AB gibi uluslararası aktörlerde Hazar ve
kaynaklarıyla ilgilenmeye başlamıştır. Hazar ile ilgilenen uluslararası aktör sayısı
arttıkça, Hazar’ın statüsü üzerinde anlaşmak daha da zorlaşmıştır.
205
Orta Asya ve Kafkaslarda Bölgesel İhtilaflar
Kaynakça
Arı, T. (2012). Uluslararası İlişkilere Giriş, Bursa: Özdal, B. (2006). “Dağlık Karabağ Sorunu’nun
MKM Yayınları Çözümünde Karadağ Modeli Uygulanabilir Mi?”,
I. Uluslararası Sosyal Bilimciler Kongresi:
Atar, A. (2005). Karabağ Sorunu Kapsamında
SSCB Sonrası Türk Cumhuriyetlerinde Sosyal,
Ermeniler ve Ermeni Siyaseti, Ankara: Atatürk
Siyasal ve Ekonomik Değişim, 18-21 Eylül 2006
Araştırma Merkezi Yayınları
İzmit / Türkiye.
Carroll, O. “Caspian Sea: After 22 years of wrangling,
deal over oil and gas rich body of water reached Pamir, N., (2011). “Güney Kafkasya ve Enerji”,
– and it’s good news for Russia”, Independent, Güney Kafkasya: Toprak Bütünlüğü, Jeopolitik
https://www.independent.co.uk/news/world/ Mücadeleler ve Enerji, Cavid Veliev, Araz Aslanlı
europe/russia-says-deal-to-settle-status-of- (Der.), Ankara: Berikan Yayınevi, , ss. 345-394.
caspian-sea-reached-a8486311.html (e.t. 25. 08. Terzioğlu, S. S. (2008). “Hazar’ın Statüsü Hakkında
2018) Kıyıdaş Devletlerin Hukuksal Görüşleri”, USAK
Çolakoğlu, S. (1998). “Uluslararası Hukuk’ta Orta Asya-Kafkasya Araştırmaları, Cilt: 3, Sayı:
Hazar’ın Statüsü Sorunu”, Ankara Üniversitesi 5, ss. 26-47
SBF Dergisi, Cilt: 53, Sayı: 1, ss. 107-122. Yaman, A. (2010). “Orta Asya’nın Jeopolitik ve
Effimoff, I. (2000). “The Oil and Gas Resource Base Stratejik Merkezi: Fergana Vadisi”, Dünya
of the Caspian Region”, Journal of Petroleum Çatışmaları 1. Cilt (içinde), ed. Kemal İnat,
Science and Engineering, No. 28, ss. 157-159. Burhanettin Duran, vd, Nobel Yayın-Dağıtım,
Ankara, ss. 583- 621
İşyar, Ö. G. (2004). Bölgesel ve Global Güvenlik
Yenigün, C. ve M. A. Bolat (2010). “Gürcistan:
Çıkarları Bağlamında Sovyet-Rus Dış
Yeni Dünya’nın Doğu-Batı Sınırı”, Dünya
Politikaları ve Karabağ Sorunu, İstanbul: Alfa
Yayınları. Çatışmaları 1. Cilt (içinde), ed. Kemal İnat,
Burhanettin Duran, vd, Nobel Yayın-Dağıtım,
İyikan, N. (Ed.) (2011), Orta Asya-Güney Kafkasya Ankara, ss. 457-487
Siyasi Gelişmeler (1991-2010) İstanbul:
Zeyrek, Y. (1999). Gürcistan, Acaristan ve Türkiye,
Hiperlink Yayınları.
Trabzon: Türk Ocakları Yayınları. “State Secretary
Kasım, K. (2009). Soğuk Savaş Sonrası Kafkasya, and Deputy Foreign Minister Grigory Karasin’s
Ankara: USAK Yayınları. interview with the newspaper Kommersant,
published on August 9, 2018”, http://www.mid.
Kocaman, M. E. (2018), “Hazar Havzası’nın Hukuki
ru/en/foreign_policy/news/-/asset_publisher/
Statüsü”, Ege Stratejik Araştırmalar Dergisi,
cKNonkJE02Bw/content/id/3315961 (e.t. 25.
Cilt: 9, Sayı: 1, ss. 99-114.
08. 2018).
Koçgündüz, L. M. (2010). “Hazar Bölgesi Enerji
Zimnitskaya, H., James, Von G., (2011), “Is the
Politikaları”, Dünya Çatışmaları 1. Cilt (içinde),
Caspian Sea a sea; and Why does it matter?”,
ed. Kemal İnat, Burhanettin Duran, vd, , Ankara:
Journal of Eurasian Studies, No. 2, pp. 1-14.
Nobel Yayın-Dağıtım, ss. 487-507
Oruç, T. Ç., (2013). “Kıyıdaş Devletlerin Talepleri
Çerçevesinde Hazar’ın Hukuki Statüsü ve
Paylaşılması Sorunu”, (içinde), ed. R. Kutay
Karaca, Asya’da Güvenlik Sorunları ve
Yansımaları, İstanbul: Bilgesam Yayınları, ss. 83-
102.
206
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
İnternet Kaynakları
https://www.washingtonpost.com/news/monkey-cage/wp/2016/04/06/will-war-erupt-in-nagorny-karabakh-
here-are-the-5-things-you-need-to-know/ (e.t. 15.07.2016)
http://en.kremlin.ru/events/president/news/58285; (e.t. 25. 08. 2018);
http://tr.euronews.com/2018/08/16/hazar-denizi-nde-anlasmaya-varildi-deniz-alti-kaynaklari-sorunu-suruyor
(e.t. 25. 08. 2018)
http://tr.euronews.com/2018/08/16/hazar-denizi-nde-anlasmaya-varildi-deniz-alti-kaynaklari-sorunu-suruyor
(e.t. 25. 08. 2018)
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/son-dakika-hazar-anlasmasi-imzalandi-40926143 (e.t. 25. 08. 2018);
http://www.mfa.gov.az/news/909/5775 (e.t. 25. 08. 2018);
https://brussels-express.eu/5th-caspian-summit-in-aktau-kz-signing-of-convention-on-the-legal-status-of-the-
caspian-sea/ (e.t. 25. 08. 2018)
https://tr.sputniknews.com/rusya/201808121034710273-hazar-denizi-anlasmasi-imzalandi/ (e.t. 25. 08.
2018);
https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-45161710 (e.t. 25. 08. 2018);
https://www.haberturk.com/hazar-denizi-anlasmasi-bugun-imzalaniyor-2099836# (e.t. 25. 08. 2018);
https://www.inform.kz/en/aktau-summit_t9786 (e.t. 25. 08. 2018);
https://www.inform.kz/en/sea-or-lake-expert-clarifies-caspian-sea-s-legal-status_a3358460 (e.t. 25. 08. 2018);
https://www.washingtonpost.com/news/monkey-cage/wp/2016/04/06/will-war-erupt-in-nagorny-karabakh-
here-are-the-5-things-you-need-to-know/ (e.t. 15.07.2016)
207
Bölüm 8
Rusya Federasyonu Enerji Politikaları
Rusya Federasyonu’nun Enerji
Rusya Federasyonu Enerji Potansiyeli, Politikalarının Uluslararası İlişkilere
Üretimi ve Ticareti Etkileri
1
öğrenme çıktıları
2
1 Rusya Federasyonu enerji potansiyelini, 2 Rusya Federasyonu’nun enerji
üretimini ve Dünya enerji piyasası içindeki politikalarının uluslararası ilişkiler açısından
yerini açıklayabilme etkilerini açıklayabilme
3
İlişkileri
3 Türkiye – Rusya Federasyonu ilişkilerini
enerji temelinde açıklayabilme
208
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
209
Rusya Federasyonu Enerji Politikaları
yılı itibarıyla Rusya, 353 milyar ABD doları ihracatı ile dünya ihracatından aldığı pay %2’dir ve ihracatı için-
de en büyük pay yaklaşık 155 milyar ABD doları tutarla petrol ve doğalgaza aittir. 2017 yılı itibarıyla Rusya
gerçekleştirmiş olduğu 238 milyar ABD doları düzeyindeki ithalatı ile dünya ithalatından %1,3 pay almıştır.
Rusya sahip olduğu çok çeşitli coğrafik yapıdaki topraklarında başta petrol ve doğalgaz olmak üzere
zengin kömür, altın, gümüş, elmas, demir, alüminyum, bakır maden yataklarına sahiptir. Bu kaynaklara
sahip olması dolayısıyla Rusya dünyanın önemli ham madde ihracatçılarından birisidir. Anlaşıldığı üzere
Rusya sahip olduğu beşerî sermaye, teknolojik alt yapı olanakları ve doğal kaynakları ile ekonomik, siyasi
ve askerî olarak dünyanın en önemli güçlerinden birisidir. Bu gücüyle Rusya, Birleşmiş Milletler Güvenlik
Konseyinin, Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık, Fransa ve Çin Halk Cumhuriyeti ile birlikte 5
daimi üyesinden birisidir.
210
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
Tablo 8.1 Kanıtlanmış Dünya Petrol Rezervleri – 2018 Tablo 8.2 Dünya Petrol Üretiminde İlk 20 Ülke – 2018
(Milyon Varil) (1000 Varil/Gün)
Pay Pay
Sıra Ülke Rezerv Sıra Ülke 2018
(%) (%)
1 Venezuela 302.809 20,2 1 ABD 10.962 14,5
2 Suudi Arabistan 267.026 17,8 2 Rusya 10.527 13,9
3 İran 155.600 10,4 3 Suudi Arabistan 10.317 13,6
4 Irak 145.019 9,7 4 Latin Amerika 8.007 10,6
5 Kuveyt 101.500 6,8 5 Afrika 6.970 9,2
6 Birleşik Arap Emirlikleri 97.800 6,5 6 Irak 4.410 5,8
7 Rusya Federasyonu 80.000 5,3 7 Çin 3.781 5,0
8 Libya 48.363 3,2 8 İran 3.553 4,7
9 ABD 47.120 3,1 9 Birleşik Arap Emirlikleri 3.008 4,0
10 Nijerya 36.972 2,5 10 Kuveyt 2.737 3,6
11 Kazakistan 30.000 2,0 11 Brezilya 2.587 3,4
12 Çin 25.927 1,7 12 Meksika 1.813 2,4
13 Katar 25.244 1,7 13 Nijerya 1.602 2,1
14 Brezilya 12.835 0,9 14 Kazakistan 1.547 2,0
15 Cezayir 12.200 0,8 15 Venezuela 1.510 2,0
16 Norveç 8.754 0,6 16 Norveç 1.485 2,0
17 Ekvador 8.273 0,6 17 Angora 1.473 1,9
18 Angora 8.160 0,5 18 Kanada 1.276 1,7
19 Azerbaycan 7.000 0,5 19 Cezayir 1.040 1,4
20 Meksika 5.807 0,4 20 Birleşik Krallık 985 1,3
DÜNYA 1.497.986 Doğu Avrupa ve Avrasya 13.166 17,4
Kaynak: OPEC DÜNYA 75.780
Kaynak: OPEC
Tablo 8.2’de görüleceği üzere Rusya %13,9
pay ve günlük 10,5 milyon varil petrol üretimi ile Rusya Federasyonu, Tablo 8.3’ten de görüleceği
ABD’nin arkasından gelmektedir. Doğu Avrupa ve üzere %24,9 pay ve 50,5 trilyon m3 kanıtlanmış
Avrasya ülkelerinin payının %17,4 olduğu düşü- doğalgaz rezervi ile en yüksek kanıtlanmış doğalgaz
nülürse, bu bölgenin üretiminin yaklaşık %80’nini rezervine sahip ülkedir. Avrasya bölgesinde doğal-
Rusya Federasyonu gerçekleştirmektedir. gaz rezervleri açısından çok zengin olan Türkme-
nistan ve Orta Doğu ülkeleri de vardır.
211
Rusya Federasyonu Enerji Politikaları
Tablo 8.3 Kanıtlanmış Doğalgaz Rezervleri Açısından Tablo 8.4 Dünya Doğalgaz Üretiminde İlk 20 Ülke –
İlk 20 Ülke – 2018 (Milyar m3) 2018 (Milyon m3)
Pay Pay
Sıra Ülke 2018 Sıra Ülke 2018
(%) (%)
1 Rusya 50.508 24,9 1 ABD 863.415 21,8
2 İran 33.899 16,7 2 Rusya 690.349 17,5
3 Katar 23.846 11,7 3 İran 248.524 6,3
4 ABD 13.554 6,7 4 Kanada 189.488 4,8
5 Türkmenistan 9.805 4,8 5 Katar 181.594 4,6
6 Çin 150.168 3,8
6 Suudi Arabistan 9.069 4,5
7 Avustralya 130.535 3,3
7 Birleşik Arap Emirlikleri 6.091 3,0
8 Norveç 126.415 3,2
8 Nijerya 5.675 2,8
9 Suudi Arabistan 118.000 3,0
9 Venezuela 5.674 2,8 10 Cezayir 95.898 2,4
10 Cezayir 4.504 2,2 11 Türkmenistan 80.742 2,0
11 Irak 3.729 1,8 12 Endonezya 69.862 1,8
12 Avustralya 3.175 1,6 13 Malezya 63.588 1,6
13 Çin 2.856 1,4 14 Mısır 62.271 1,6
14 Endonezya 2.841 1,4 15 Özbekistan 53.040 1,3
15 Malezya 2.471 1,2 16 Birleşik Arap Emirlikleri 47.624 1,2
16 Mısır 2.221 1,1 17 Trinidad & Tobago 45.215 1,1
17 Norveç 2.210 1,1 18 Nijerya 44.251 1,1
19 Hollanda 42.715 1,1
18 Kanada 2.049 1,0
20 Birleşik Krallık 40.658 1,0
19 Kazakistan 1.885 0,9
DÜNYA 3.951.936
20 Kuveyt 1.784 0,9
Doğu Avrupa ve Avrasya 65.499 32,2 Kaynak: OPEC
DÜNYA 203.229
Kaynak: OPEC Rusya Federasyonu’nun Enerji
Kaynağı Maden Potansiyeli ve Üretimi
Rusya Federasyonu, Tablo 8.4’te görüleceği üze- Rusya Federasyonu kömür rezervleri açısından
re %17,5 pay ve 690 milyar m3 doğalgaz üretimiy- da dünyanın önemli bölgelerinden biridir. Tablo
le ABD’den sonra en yüksek üretim gerçekleştiren 8.5’te görüleceği üzere 160 milyar ton ve %15,2
2. ülkedir. Doğalgaz ihracatında ise %19,7 pay ve payla Rusya Federasyonu, ABD’den sonra dünya-
251,2 milyar m3 ihracatla Rusya ilk sıradadır. nın en yüksek kömür rezervine sahip 2. ülkesidir.
Rusya Federasyonu 2018 üretimi baz alındığında
364 yıllık kömür rezervine sahiptir.
dikkat
Enerji modern yaşamın en önemli gereksinimle-
rinden birisidir. Bu kapsamda petrol ve doğalga-
zın yanı sıra kömür, bor, diğer fosil yakıtlar (petrol
şeyli, asfaltit, kaya gazı) ve uranyum, toryum gibi
nükleer yakıtlar da enerji kaynağı madenler içeri-
sinde yer almaktadır.
212
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
Tablo 8.5 Dünya Kömür Rezervinde İlk 20 Ülke – 2018 Tablo 8.6 Dünya Kömür Rezervinde İlk 20 Ülke – 2018
(Milyon Ton) (Milyon Ton Petrol Eşleniği)
Tablo 8.6’da görüleceği üzere kömür üretim Dünya bor madeni rezervleri açısından bakıldı-
açısından ise 220 milyon ton Petrol Eşleniği üre- ğında, Rusya Federasyonu 100 milyon ton rezervle,
tim ve %5,6 payla Rusya Federasyonu, dünyanın Türkiye ve ABD’den sonra dünyanın en yüksek bor
en çok kömür üreten 6. ülkesidir. Rusya tek başına rezervine sahip 3. ülkesidir. Bor madeni üretimi
tüm Avrupa’dan daha fazla kömür üretmektedir. açısından bakıldığında Rusya, 2017 yılı itibarıyla
dünyada 4,3 milyon ton bor üretiminin %1,7’sini
(85.000 ton) üretmektedir ve bu payla en çok üre-
tim yapan 7. ülkesidir.
Şeyl Petrolü rezervleri açısından da dünyanın
35,5 milyon ton rezervle en yüksek şeyl petrolü re-
zervine sahip 4. ülkesidir (dünya rezervi:815 milyon
ton). Kaya gazı (Şeyl Gazı) rezervleri açısından ise
8,1 trilyon m3 rezervle dünyanın en yüksek kaya
gazı rezervine sahip 9. ülkesidir (dünya rezervi:
241,5 trilyon m3). Nükleer enerji kaynağı madenler-
213
Rusya Federasyonu Enerji Politikaları
den uranyum rezervleri açısından bakıldığında Rus- yükseleceği öngörülmektedir. 1995’ten 2017’ye gün-
ya, 507.800 ton rezervle dünyanın en yüksek uran- lük petrol üretiminde 5 milyon varil artış sağlanırken,
yum rezervlerine sahip 4. ülkesidir (dünya rezervi: 2017’den 2040’a 1 milyon varil üretim artışı öngörül-
5,7 milyon ton). Toryum rezervlerinde ise 155.000 mektedir. Doğalgaz üretimi ile ilgili öngörülere göre
ton rezervle dünyanın en yüksek rezervlerine sahip Rusya’nın üretimi 2017’deki 636 milyar m3 üretim-
9. ülkesidir (Polat, 2017, ss. 217, 220 – 230). Rusya den 2040’da 851 milyar m3 düzeyine yükselecektir.
Federasyonu 3.440 tonluk uranyum üretim değeriy- 1995’ten 2017’ye Rusya doğalgaz üretiminde 94 mil-
le 2017 yılında %5’lik payla dünya uranyum üre- yar m3’lük artış olurken, 2017’den 2040’a 216 milyar
ticisi ülkeler arasında 7. sırada yer almıştır (dünya m3’lük artış öngörülmektedir. Rusya’nın kömür üre-
üretimi: 69.026 ton). timinde ise 1995’ten 2017’ye 82 Mtoe (milyon ton
petrol eşleniği) bir artış olurken, 2017’den 2040’a 10
Mtoe artış olması öngörülmektedir.
Bitümlü şeyl olarak da ifade edilen şeyl
petrolü (oil shale), ısıtıldığında petrol ve
gazın ortaya çıktığı bir tür kayaçtır.
Tablo 8.7 Rusya Federasyonu’nun Enerji Tüketim ve Üretimiyle İlgili Gelecek Senaryosu
Rusya Federasyonu’nun Enerji Ticareti Tablo 8.8 Dünya Petrol İhracatında İlk 20 Ülke – 2018
Rusya Federasyonu bu enerji potansiyeli ve (1000 Varil/Gün)
üretimi ile başta Avrasya Bölgesi olmak üzere dün- Sıra Ülke 2018 Pay (%)
yanın önemli arz edicisi ülkelerindendir. Bu kap- 1 Suudi Arabistan 7.372 16,1
samda petrol, doğalgaz, kömür başta olmak üzere 2 Rusya 5.069 11,1
enerji kaynağı ticareti, Rusya’nın GSYH’si içinde 3 Irak 3.862 8,4
önemli yer tutmaktadır ve ekonomisi enerji ticare- 4 Kanada 3.150 6,9
tine bağımlı durumdadır. Bununla birlikte enerji 5 Birleşik Arap Emirlikleri 2.296 5,0
tüketimi açısından Avrupa ve Uzak Doğu ülkele- 6 Kuveyt 2.050 4,5
rine yakınlığı Rusya’nın bu ürünlerini pazarlama- 7 ABD 2.002 4,4
sı açısından kolaylık sağlamaktadır. Hatta Avrupa 8 Nijerya 1.979 4,3
doğalgaz tedarikinde Rusya neredeyse tekelci ko- 9 İran 1.850 4,0
numdadır. Bu nedenle Avrupa enerji politikaları 10 Kazakistan 1.437 3,1
içinde temel hedef olan “Enerji Arz Güvenliğinin” 11 Angora 1.421 3,1
sağlanması için alternatiflerin artırılması yönün- 12 Meksika 1.286 2,8
13 Venezuela 1.273 2,8
de çözümler aranmaktadır. Bu kapsamda özellikle
14 Norveç 1.255 2,7
içinde Türkiye’nin bulunduğu TANAP gibi proje-
ler büyük önem arz etmektedir. 15 Brezilya 1.147 2,5
16 Libya 999 2,2
17 Umman 806 1,8
Rusya Federasyonu’nun Petrol ve 18 Birleşik Krallık 708 1,5
Doğalgaz Ticareti 19 Azerbaycan 602 1,3
Rusya Federasyonu dünyanın en çok petrol ih- 20 Kolombiya 592 1,3
racatı yapan 2. ülkesidir. Tablo 8.8’de görüleceği Doğu Avrupa ve Avrasya 7.221 15,8
üzere Rusya %11,1 pay ve günlük 5 milyon varil DÜNYA 45.810
petrol ihracatı ile Suudi Arabistan’ın arkasından Kaynak: OPEC
gelmektedir. Doğu Avrupa ve Avrasya içinde ise
Tablo 8.9 Dünya Ham Petrol İthalatında İlk 20 Ülke –
petrol ihracatında %70’lik paya sahiptir. Rusya Fe-
2018 (1000 Varil/Gün)
derasyonu ihracatının 2,5 milyon varillik kısmını
petrol ürünleri şeklinde gerçekleştirmektedir. Sıra Ülke 2018 Pay (%)
1 Çin 9.261 19,8
Tablo 8.9’da ise 2018 yılı itibarıyla ham pet-
2 ABD 7.757 16,6
rol ithalatında ilk 20 ülke yer almaktadır. Tabloda
3 Hindistan 4.544 9,7
Çin, Hindistan, Japonya, Güney Kore, Almanya,
4 Japonya 3.056 6,5
İspanya, İtalya gibi Rusya Federasyonu’na komşu
5 Güney Kore 3.037 6,5
ya da çok yakın olan ülkelerin ilk sıralarda yer aldı-
6 Almanya 1.720 3,7
ğı görülmektedir. Ham petrol ithalatında Türkiye
7 İspanya 1.365 2,9
günlük 423 bin varil ithalatla 19. sırada yer almak-
8 İtalya 1.252 2,7
tadır. Rusya Federasyonu’nun en çok petrol tüke- 9 Hollanda 1.100 2,4
ten ülkelere yakın olması ve bölgenin önemli petrol 10 Fransa 1.061 2,3
üreticisi olması, maliyet avantajı ve tedarik kolaylı- 11 Tayland 951 2,0
ğı açısından petrol ithal eden ülkeler için Rusya’yı 12 Singapur 919 2,0
önemli bir kaynak konumuna getirmektedir. Ham 13 Birleşik Krallık 828 1,8
petrol ithalatında olduğu gibi petrol ürünleri it- 14 Kanada 747 1,6
halatı açısından da benzer durum söz konusudur. 15 Belçika 666 1,4
Petrol ürünleri ithalatında Singapur günlük 2,3 16 Polonya 543 1,2
milyon varillik ithalatı ile ilk sırada yer alan ülkedir 17 Güney Afrika 492 1,1
ki bu ülke de Rusya’ya yakın bir ülkedir. Benzer 18 Yunanistan 491 1,0
şekilde Rusya’ya çok yakın olan Çin, Japonya, Gü- 19 Türkiye 423 0,9
ney Kore ve Batı Avrupa ülkeleri de petrol ürünleri 20 İsveç 402 0,9
ithalatında önemli bir paya sahiptir. DÜNYA 46.816
Kaynak: OPEC
215
Rusya Federasyonu Enerji Politikaları
Tablo 8.10’da 2017 yılı itibarıyla Rusya’nın petrol ihracatının bölge ve ülkelere göre dağılımı görülmekte-
dir. Buna göre 2017 yılında Rus petrolünün %61 gibi çok önemli bir kısmı Avrupa’ya gerçekleşmiştir ki bun-
da da en önemli pay AB üyesi ülkelerinindir. Avrupa’dan sonra en çok ihracat yapılan bölge, içinde Çin’in de
bulunduğu Asya kıtasıdır. Tablodan da görüleceği üzere Rus petrolü dünyanın dört bir yanına satılmaktadır.
Tablo 8.10 Rusya’nın Bölge ve Ülkelere Göre Petrol İhracatı (Milyon ABD Doları)
Petrol ticari hareketlerinin gösterildiği Şekil 8.2’den de görüleceği üzere Rus petrolü Avrupa ve Asya’ya
boru hatları vasıtasıyla, diğer bölgelere deniz yoluyla ulaştırılmaktadır.
Şekil 8.2 Başlıca Petrol Ticaret Hareketleri – 2018 (Dünya Çapında Ticaret Akışı – Milyon Ton)
216
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
217
Rusya Federasyonu Enerji Politikaları
Tablo 8.13’ten de görüleceği üzere 2018 yılında Rus doğalgazının çok önemli bir kısmı Avrupa’ya sa-
tılırken bunun %66,5’lik kısmı Almanya ve %27,4’lük kısmı da İtalya tarafından ithal edilmektedir. Rus
doğalgazının önemli alıcılarından birisi de Türkiye’dir.
Tablo 8.13 Rusya Federasyonu’nun Başlıca LNG ve Doğalgaz Ticaret Hareketleri – 2018 (Milyar Metreküp)
LNG BORU HATTI
Kanada 0,1 Almanya 55,3
Arjantin 0,1 İtalya 25,4
Brezilya 0,2 Türkiye 22,8
Belçika 0,8 Hollanda 7,4
Fransa 1,5 Fransa 8,9
İspanya 0,9 Birleşik Krallık 4,4
Birleşik Krallık 1,7 Diğer Avrupa 69,7
Diğer Avrupa 2 Avrupa 83,1
Avrupa 3,9 Belarus 19
Mısır 0,3 Kazakistan 4,2
Çin 1,3 TOPLAM 223
Hindistan 0,5
Japonya 9,4
Pakistan 0,1
Güney Kore 2,6
Tayvan 3,2
Asya Pasifik 14,9
TOPLAM 28,4
RUSYA
Şekil 8.3 Başlıca Doğalgaz Ticaret Hareketleri – 2018 (Dünya Çapında Ticaret Akışı – Milyar Metreküp)
218
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
Öğrenme Çıktısı
1 Rusya Federasyonu enerji potansiyelini, üretimini ve Dünya enerji piyasası içindeki yerini
açıklayabilme
219
Rusya Federasyonu Enerji Politikaları
dağılmasından sonra geçen zaman içerisinde ABD, gaz kozunu öne çıkarmıştır. Zaman zaman askerî
Doğu Avrupa ve Asya’da daha çok görülmeye başla- operasyonların da gerçekleştirildiği bu çabalar içe-
mıştır. Eski Doğu Bloku ülkelerinde üsler kurmuş risinde Rusya, doğalgaz kozunu etkin bir şekilde
ve askerî varlığını bu ülkelere taşımıştır. Ancak kullanmıştır. Rusya, fiyat ayarlamaları, doğalgaz
özellikle eski SSCB ülkesi olan Orta Asya ülkele- akışında kesintilerle, bölgedeki diğer tedarikçilerin
rinin üzerinde Rusya’nın önemli bir etkisi vardır. (Türkmenistan, Kazakistan) gazını ucuza alıp daha
2000’li yıllardan itibaren belli bir seviyeye ulaşmış yüksekten pazarlama politikasıyla ve yeni doğalgaz
olan Rusya Federasyonu, eski SSCB’nin varisi ola- boru hatlarıyla Avrasya Bölgesindeki 80 ülkeye yö-
rak süper güç olma çabaları içerisine girmiştir. Sa- nelik yaptırımlar gerçekleştirmiş ve doğalgazı bir
hip olduğu zengin doğal kaynaklar, yetişmiş insan ödüllendirme ve cezalandırma aracı olarak kullan-
gücü, teknoloji ve askerî gücü ile Rusya Federas- mıştır. Rusya enerji şirketleri aracılığı ile Avrasya
yonu tekrar küresel siyasette kendini göstermeye Bölgesinde enerji yatırımları gerçekleştirmekte,
başlamıştır. Özellikle 2012 yılında Dünya Ticaret enerji ihalelerine girmekte ve böylece söz konusu
Örgütüne üyeliği, Rusya Federasyonu’nun ekono- ülkelerle ikili ilişkileri güçlendirerek baskı ve etki
misi açısından önemli bir kilometre taşı olmuştur. gücünü artırma stratejisi de izlemektedir. Bu faali-
yetlere şu girişimler örnek olarak verilebilir:
• Almanya’ya yönelik yeni projeler gerçekleş-
tirmesi (Kuzey Akım Boru Hattı)
• Türkmenistan’la uzun vadeli doğalgaz alım
anlaşması yapılması,
• Türkiye’de nükleer enerji santrali ve yeni
boru hatları tesis etme süreci,
• Irak’a yönelik büyük meblağlı yatırımlar,
• İran’la ortak petrol ve doğalgaz arama anlaş-
maları, nükleer yakıt ticareti, nükleer sant-
ral inşa anlaşması, Rus şirketlerinin İran’ın
muhtelif yerlerinde yapmış olduğu enerji
Yukarıda ortaya konduğu gibi Rusya Federas- yatırım anlaşmaları.
yonu enerji ticaretinde tedarikçi olarak çok iyi bir
konumdadır. Avrasya Bölgesine yönelik olarak be-
lirlediği enerji stratejisi başarılı ilerlemektedir. An-
cak rakibi konumundaki ABD ve en önemli pazarı dikkat
olan güçlü Avrupa ülkelerinin, Rusya’nın enerji ile Rusya Federasyonu’nun Gazprom, Ros-
ilgili hakim durumunu ve devamında da yeniden neft, Lukoil ve Surgutneft firmaları dün-
küresel bir güç olma çabasını engellemeye yöne- yada en büyük ilk 20 enerji firması içeri-
lik stratejileri söz konusudur. Bu gerçek, Rusya sinde yer almaktadır.
Federasyonu’nun stratejilerinin temel hareket nok-
tasıdır.
Rusya’nın enerji politikasına temel oluş-
Rusya Federasyonu’nun stratejisinin temel güç turan belge “2030 Rusya Federasyonu Enerji
noktası doğalgazdır. SSCB’nin dağılmasından Stratejisi”dir. Bu Strateji çerçevesinde Rus ener-
sonra Litvanya, Estonya ve Letonya’nın AB’ne ve ji politikasının temel amacı; “istikrarlı ekonomik
NATO’ya üye olmaları, Gürcistan ve Azerbaycan’ın büyümeyi, daha iyi yaşam koşullarını ve küresel
Batıya yaklaşma çabaları, Ukrayna’nın hem AB’ye piyasada daha güçlü olmayı garanti edecek şekil-
ve hem de NATO’ya üyelik çabaları ve Rusya ile de doğal enerji rezervlerinin ve enerji sektörünün
yaşadığı çatışmalar, ABD’nin eski SSCB üyesi Orta potansiyelinin en etkili şekilde kullanımını sağla-
Asya ülkelerine yönelik stratejileri, Rusya’nın böl- maktır”. Bu belgeye göre, enerji sektörüne yönelik
gedeki hâkimiyetini sarsan faaliyetler olmuştur. Bu devletin en önemli stratejileri şunlardır: Ülkenin
sorunları çözmek ve Rusya’nın tekrar bölgedeki doğusunda petrol ve gaz sanayi tesislerinin oluştu-
hâkimiyetini sağlamasında Rusya yönetimi doğal-
220
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
rulması (bölgenin yalnızca dış enerjiden bağımsız rinin doğalgazda Rusya’ya bu seviyede bağımlı ol-
hâle gelmesini ve kalkınmasını hızlandırmakla kal- ması, enerji güvenliğini tehdit etmektedir (Türkiye
mayıp, aynı zamanda Asya Pasifik ülkelerine yöne- Sınai Kalkınma Bankası AŞ, 2018, s. 35). Zaman
lik ihracat akışlarının da çeşitlendirilmesi için) zaman Avrupa ile Rusya arasında yaşanan krizlerde
• Arktik kıta sahanlığı ve kuzey bölgelerinin doğalgaz Rusya’ya önemli bir avantaj sunmaktadır.
keşfedilmesi (2015-2030 döneminde Batı Bu durum Avrupa’yı enerji temini açısından arayış-
Sibirya’nın geleneksel petrol üretim alan- lara itmektedir. Ancak var olan altyapı olanakları,
larında olası bir gerileme sonrasında petrol Rus gazı ve petrolünü Avrupa için en önemli ve vaz-
ve gaz üretiminin dengelenmesine yardımcı geçilmez seçenek durumuna getirmektedir. Orta
olmak için) Doğu, Hazar ve Orta Asya kaynaklarını Avrupa
pazarına ulaştırmaya yönelik projeler Avrupa’nın
• Ülkenin gelişmemiş ve ulaşılması zor alan-
tek umudu konumundadır. Ancak, Rusya’nın
larının geliştirilmesi (öncelikle farklı vergi
Orta Doğu, Hazar ve Orta Asya bölgesi üzerindeki
teşvikleriyle)
baskısı bu yöndeki projelerin zaman zaman başla-
• Enerji altyapısının bölgesel olarak çeşitlen- madan sonlanmasına ya da çok yavaş ilerlemesine
dirilmesi ve geliştirilmesi neden olmaktadır (TANAP bunlar içerisinde hızlı
• Yenilenebilir enerji teşviki ve planlamalara göre ilerleyen istisnai bir örnektir).
• Enerji tasarrufu (Mitrova, 2014, s. 13). Avrupa’nın bu kaynaklara erişiminin sağlanması
hem ekonomik ve hem de uluslararası siyaset açı-
sından Rusya’ya çok büyük güç kaybı yaşatacaktır.
Bu bilinçle Rus yönetimi stratejilerini, kendilerini
saf dışı bırakacak çalışmaları öngörmek ve buna
göre tedbirler alarak Rusya’nın daha da güçlü hale
gelmesini sağlamak amacıyla yönlendirmektedir.
Bununla birlikte Avrupa da Rusya’ya zaman
zaman yaptırım uygulamaktadır. Özellikle 2014-
2016 döneminde ABD destekli Avrupa ekonomik
yaptırımları Rusya’nın ekonomik olarak büyük
kayba uğramasına neden olmuştur. Özellikle pet-
rol fiyatlarının düşürülmesine yönelik politika,
Ruble’nin değer kaybetmesi, enflasyonun artması,
Rus Borsası’nın büyük değer kaybetmesine ve do-
layısıyla yaptırım dönemi içerisinde Rus ekonomi-
sinin küçülmesine sebep olmuştur.
Rusya’nın tekrar dünyada süper güç hâline
gelmesinde Avrasya Bölgesi’ndeki hâkimiyetinin
büyük önemi vardır. Bu nedenle özellikle ABD ile
Rusya Federasyonu’nun enerji ticareti açısından rekabetinde enerji ticareti ve bu bölgedeki ülkeler-
Avrasya Bölgesinde yüksek hâkimiyeti söz konusu- le olan ticari faaliyetlerinin geliştirilmesi Rusya’ya
dur. Avrupa, Rusya’nın önemli bir doğalgaz ve pet- avantaj sağlayacaktır. Bunda da başarılı olduğu
rol pazarıdır. Özellikle doğalgaz açısından Avrupa, söylenebilir. Önemli bir enerji ihracatçısı olan İran
Rusya’ya bağımlı durumdadır. Avrupa 2017 yılın- ile ilişkilerini geliştirmesi ve ticaret anlaşmaları
da doğalgaz ihtiyacının 162 milyar m3’lük kısmını yapması, Türkmenistan üzerinde kurmuş olduğu
Rusya’dan boru gazı ile temin etmiştir. Bu miktar, baskı, Beyaz Rusya, Ermenistan, Kazakistan ve
Avrupa ülkelerinin (Türkiye hariç) kıta dışından Kırgızistan’la Avrasya Ekonomik Birliğini oluştur-
getirdikleri doğalgaz (LNG dahil) miktarının yak- ması, Türkiye ile ilişkilerin üst düzeyde seyretmesi-
laşık %75’ine tekabül etmektedir. Avrupa ülkele- ni sağlaması bu başarısında önemli adımlardır.
221
Rusya Federasyonu Enerji Politikaları
Öğrenme Çıktısı
TÜRKİYE – RUSYA
FEDERASYONU ENERJİ
İLİŞKİLERİ dikkat
8 Ekim 1937 tarihinde imzalanan “Ticaret ve
Kuruluşundan bu yana Türkiye Cumhuriyeti
Seyrisefain Anlaşması” Türkiye – SSCB ticari
büyük gelişme göstermiştir. Kurtuluş Savaşı sonrası
ilişkileri ile ilgili ilk resmî ticari anlaşmadır.
neredeyse yok denecek bir ekonomik yapıdan, bu-
gün dünyanın en büyük 20 ekonomisi içinde yer
alan uluslararası bir güç hâline gelmiştir. Bu ekono- Tablo 8.15 Türkiye – Rusya Federasyonu İkili
Anlaşmaları
mik büyüme ve kalkınma dolayısıyla artan üretim
ve nüfustaki artış Türkiye’nin üretim ve tüketim- Anlaşma
de enerji gereksinimini artırmıştır. Özellikle fosil İmzalanma Anlaşma Adı
yakıtlar açısından yeterli kaynağa sahip olmayan Tarihi
Türkiye, enerji ihtiyacını ithalatla karşılamaktadır. 8.10.1937 Ticaret ve Seyrisefain Anlaşması
Türkiye petrol ve doğalgaz açısından dışa bağımlı Ticari ve Ekonomik İşbirliğine Dair
bir ülke konumundadır. Türkiye’nin ithalatı için- 25.2.1991
Anlaşma
de enerjinin payı %25 düzeyindedir. Günümüzde Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Türkiye’nin önemli makro ekonomik sorunların- 15.12.1997
Korunmasına ilişkin Anlaşma
dan olan dış açık sorununun önemli kaynağı enerji
ithalatıdır. Özellikle ulusal ve uluslararası krizlerin 15.12.1997 Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması
olduğu dönemlerde petrolün fiyatındaki ve kurdaki Ticari, Ekonomik, Sınai, Bilimsel-Teknik
artışlar Türkiye’nin enerji ithalatına daha çok harca- 15.12.1997 İşbirliğinin Geliştirilmesi Hakkında
Uzun Vadeli Program
ma yapmasını gerektirirken, dış açık sorununun da
Türkiye-Rusya Federasyonu
büyümesine yol açmaktadır. Diğer önemli bir konu 01.12.2014 Hükûmetlerarası Karma Ekonomik
da “Enerji Arz Güvenliğidir”. Bu konuda önemli Komisyon Protokolleri
çalışmalar yapan Türkiye nükleer enerji konusunda Türkiye-Rusya Federasyonu
önemli yatırımlara girişmiştir. Bunun yanı sıra Tür- 12.10.2016 Hükûmetlerarası Karma Ekonomik Ko-
kiye, Orta Doğu ve Orta Asya ülkeleriyle Rusya gibi misyon 14. Dönem Toplantısı Protokolü
dünyanın önemli enerji tedarikçileri ile dünyanın Türkiye-Rusya Federasyonu
en önemli enerji tüketicisi olan Avrupa arasında bir 21.10.2017 Hükûmetlerarası Karma Ekonomik Ko-
köprü görevi üstlenmiş ve önemli projelerin uygu- misyon 15. Dönem Toplantısı Protokolü
lama alanı olarak stratejik bir ülke hâline gelmiştir.
Kaynak: T.C. Ticaret Bakanlığı, https://ticaret.gov.tr/
Türkiye ile Rusya Federasyonu arasındaki tica-
data/5b8a43355c7495406a227743/ticaret.docx, Son
ri ilişkileri düzenleyen anlaşmalar Tablo 8.15’teki
Erişim: 01.09.2019
gibidir.
222
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
Türkiye ile Rusya arasında doğalgaz iletimini sağlayan iki önemli hat söz konusudur. Bunlardan birinci-
si 18 Eylül 1984 tarihinde, Türkiye Cumhuriyeti ve Eski Sovyetler Birliği hükûmetleri arasında imzalanan
“Rusya – Türkiye Doğalgaz Boru Hattı (Batı Hattı)” ile ilgili çalışmaların genel çerçevesini oluşturan anlaş-
madır. 14 Şubat 1986 tarihinde, Ankara’da, BOTAŞ ile SoyuzGazExport arasında 25 yıl süreli Doğalgaz
Alım-Satım Anlaşması imzalanmıştır. Ukrayna, Moldova, Bulgaristan üzerinden Türkiye’ye giriş yapan
hattan 1987 yılından itibaren, artan miktarlarda doğalgaz alımı yapılmaya başlanmış ve 1993 yılında
6 milyar m³/yıl’a ulaşılmıştır. Diğer bir hat ise 2003 tarihinde açılan yaklaşık 1200 km uzunluğundaki
“Mavi Akım Gaz Boru Hattı”dır. 15 Aralık 1997 tarihinde BOTAŞ ve Gazexport arasında imzalanan 25
yıllık Doğalgaz Alım- Satım Anlaşması kapsamında oluşturulan Mavi Akım Gaz Boru Hattı, Karadeniz’in
altından Samsun’a bağlanacak hatla (Şekil 8.4) yıllık 16 milyar m³ Rus gazının Türkiye’ye ulaştırılmasını
amaçlamıştır (T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Doğalgaz Boru Hatları ve Projeleri).
223
Rusya Federasyonu Enerji Politikaları
224
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
Avrupa da enerji tedariki açısından Rusya’ya bağımlı olmanın endişelerini yaşamaktadır. Bu nedenle enerji
arz güvenliğini sağlamak üzere çeşitli projeler geliştirmekte ve destek olmaktadır. Bu amaçla Orta Doğu ve Orta
Asya enerji kaynaklarına ulaşmaları büyük önem taşımaktadır. Bu çaba içerisinde de Türkiye kilit ülke konu-
mundadır. TANAP, Avrupa’nın Rusya’ya bağımlılığının azalması açısından çok büyük önem taşımaktadır. Bu
durum zaman zaman TANAP ortağı ülkelerle Rusya arasında gerilim yaşanmasına neden olabilmektedir.
Öğrenme Çıktısı
225
Rusya Federasyonu Enerji Politikaları
Yaşamla İlişkilendir
“Rus gazı Türkiye’de rekabete hazır” “Rusya’nın Türk gaz piyasasında azalan payı-
12.12.2018 nı görüyoruz. Bu azalma Türkiye’nin alternatif se-
çenekleri olduğunu ortaya koyuyor. Zaten LNG
terminalleri var ve dahası da olacak. Ama biz re-
Rusya Ulusal Enerji Güvenliği Fonu Genel kabetten korkmuyoruz. Rus gazı rakip gazlardan
Müdürü Simonov, “Rekabetten korkmuyoruz, daha ucuz. Türkiye’ye Azerbaycan’dan ve İran’dan
Rus gazı rakip gazlardan daha ucuz. Türkiye’de gelen gazla rekabet edebiliriz. Türkiye’nin sa-
Azerbaycan ve İran’dan gelen gazla rekabet ede- tın aldığı en ucuz gaz Rusya’dan geliyor. Ayrıca
biliriz.” dedi. Türkiye’ye ihtiyacı olduğu anlarda garanti gaz
Rusya Ulusal Enerji Güvenliği Fonu Genel gönderme fırsatına sahibiz.”
Müdürü Konstantin Simonov, Türkiye’nin do- “Tehlike yorumlarına karşı Avrupa’da lideriz”
ğalgaz satın almak için birçok seçeneği olduğunu
Simonov, Avrupa’nın Rus gazına yaklaşımı-
belirterek, “Rekabetten korkmuyoruz, Rus gazı ra-
na da değinerek, “Avrupa, Rusya’ya fazla bağımlı
kip gazlardan daha ucuz. Türkiye’ye Azerbaycan ve
olmanın problem olduğunu düşünüyor. Bir bakı-
İran’dan gelen gazla rekabet edebiliriz.” dedi.
ma bu mantıklı bir tez ama şunu da unutmamak
Simonov, yaptığı açıklamada Rusya ile Tür- lazım. Son 10 yıldır ‘tehlikeli, tehlikeli’ şeklinde
kiye arasındaki doğalgaz ticaretine ilişkin değer- yorumlar duyuyorum. Diğer gördüğüm şey ise
lendirmelerde bulundu. Avrupa piyasasında Rus gazının payının yüksel-
Türkiye ile Rusya arasında Kasım 2015’te ya- mesi. Şimdi, Rusya bunu politik bir silah olarak
şanan uçak krizinin Rus enerji şirketi Gazprom kullanıyor diyebilir miyiz? Eğer bu konuda ger-
için ciddi bir sınav olduğunu aktaran Simonov, çek örnekleriniz yoksa, neden bu kadar kaygılısı-
söz konusu dönemde Moskova’nın Ankara’ya nız?” değerlendirmesinde bulundu.
gaz arzını durdurmadığını ve gelecekte de bu- Avrupa doğalgaz piyasasında Rusya’nın li-
nun gündeme gelmeyeceğini anlattı. Simonov, der oyuncu olduğunu ve bunun sadece ucuz
Gazprom’un doğalgazı bir politik enstrüman ola- gaz sağlamalarından kaynaklanmadığını akta-
rak kullanmadığını söyledi. ran Simonov, “Bizi Avrupa’da lider yapan sadece
Kazakistan, Azerbaycan, Rusya, İran ve ucuz gazımız değil, aynı zamanda kış aylarında
Türkmenistan’ın Hazar Denizi’nin hukuki sta- talebin en yüksek noktaya ulaştığı dönemde de
tüsüyle ilgili anlaşmayı Ağustos’ta imzaladığı- Rusya’nın gaz sağlıyor olması. Mesela Avrupa’da
nı hatırlatan Simonov, “Türkmenistan’dan gaz soğuk bir havada Norveç’ten bunu isterseniz ala-
almak için bir boru hattı kurmak şimdi müm- mazsınız, ABD’den ekstra gaz alamazsınız. Hava-
kün. Türkiye’nin yakınlarında fazlaca gaz var. nın tahmin ettiğinizden çok daha soğuk olduğu
Rusya’nın Türkiye için tek seçenek olmadığını zamanlarda LNG sizi kurtarmaz. Bu ekstra gazı
biliyoruz, bu bizim açımızdan ciddi bir rekabet sadece Rusya gönderebilir. Bu da bizim için ciddi
unsuru.” diye konuştu. bir argüman.” ifadelerini kullandı.
“Rus gazının Türk piyasasında azalan payı”
Simonov, Türkiye doğalgaz ithalatında Kaynak: Dünya Gazetesi,
Rusya’nın payının 2007’de yüzde 63 iken geçen https://www.dunya.com/sektorler/enerji/rus-
yıl sonunda yüzde 52’ye düştüğünü belirterek, gazi-turkiyede-rekabete-hazir-haberi-434551,
şöyle devam etti: Son Erişim: 02.02.2019
226
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
1991 yılında eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) dağılmasıyla kurulan Rusya Federasyonu (Rus-
ya), dünyanın en güçlü ülkelerindendir. Rusya sahip olduğu çok çeşitli coğrafik yapıdaki topraklarında başta petrol
ve doğalgaz olmak üzere zengin kömür, altın, gümüş, elmas, demir, alüminyum, bakır maden yataklarına sahiptir.
Rusya Federasyonu, %5,3 pay ve 80 milyar varil kanıtlanmış petrol rezervi ile dünyanın en yüksek petrol rezervine
sahip 7. ülkesidir. Rusya 2018 yılı itibarıyla %13,9 pay ve günlük 10,5 milyon varil petrol üretimi ile ABD’nin
arkasından 2. sırada yer almaktadır. Rusya Federasyonu, %24,9 pay ve 50,5 trilyon m3 kanıtlanmış doğalgaz rezervi
ile en yüksek kanıtlanmış doğalgaz rezervine sahip ülkedir. Rusya Federasyonu, 2018 yılı itibarıyla %17,5 pay ve
690 milyar m3 doğalgaz üretimiyle ABD’den sonra en yüksek üretim gerçekleştiren 2. ülkedir. Rusya Federasyo-
nu kömür rezervleri açısından da dünyanın önemli bölgelerinden biridir. 2018 yılı itibarıyla Rusya Federasyonu
%11,1 pay ve günlük 5 milyon varil/gün ihracatıyla dünyanın en çok petrol ihracatı yapan 2. ülkesidir. Rusya’nın
petrol ihracatında ilk sırayı Avrupa almaktadır. Dünya doğalgaz ihracatında 2018 yılı itibarıyla %19,7 payla toplam
251,2 milyar m3’lük doğalgaz ihracatıyla en yüksek ihracatı gerçekleştiren ülke Rusya Federasyonu’dur. Rusya’nın
doğalgaz ihracatında Almanya, Çin ve Japonya ilk sıralardadır.
Rusya Federasyonu, SSCB dağıldıktan sonra büyük bir değişim içerisine girmiştir. Ani bir şekilde Rusya ekonomisi
kendisini, sosyalist bir yapıdan piyasa ekonomisi sistemine geçiş sürecinin içinde bulmuştur. Bu süreçte hâlihazırda
tam olarak piyasa ekonomisine geçişi tamamlayabilmiş değildir ve devletin ekonomi üzerinde etkileri sürmektedir.
Rusya Federasyonu enerji ticaretinde tedarikçi olarak çok iyi bir konumdadır. Avrasya Bölgesine yönelik olarak
belirlediği enerji stratejisi başarılı ilerlemektedir. Rusya Federasyonu’nun stratejisinin temel güç noktası doğalgaz-
dır. Bu süreçte Rusya, doğalgaz kozunu etkin bir şekilde kullanmıştır. Rusya’nın enerji politikasına temel oluştu-
ran belge “2030 Rusya Federasyonu Enerji Stratejisi”dir. Rusya Federasyonu’nun enerji ticareti açısından Avrasya
Bölgesinde yüksek hâkimiyeti söz konusudur. Avrupa, Rusya’nın önemli bir doğalgaz ve petrol pazarıdır. Özellikle
doğalgaz açısından Avrupa, Rusya’ya bağımlı durumdadır. Rusya’nın tekrar dünyada süper güç hâline gelmesinde
Avrasya Bölgesi’ndeki hâkimiyetinin büyük önemi vardır. Bu nedenle özellikle ABD ile rekabetinde enerji ticareti
ve bu bölgedeki ülkelerle olan ticari faaliyetlerinin geliştirilmesi Rusya’ya avantaj sağlayacaktır.
227
Rusya Federasyonu Enerji Politikaları
Ekonomik büyüme ve kalkınma dolayısıyla artan üretim ve nüfustaki artış Türkiye’nin üretim ve tüketimde
enerji gereksinimini artırmıştır. Özellikle fosil yakıtlar açısından yeterli kaynağa sahip olmayan Türkiye, enerji
ihtiyacını ithalatla karşılamaktadır. Türkiye petrol ve doğalgaz açısından dışa bağımlı bir ülke konumundadır.
8 Ekim 1937 tarihinde imzalanan “Ticaret ve Seyrisefain Anlaşması” ile Türkiye – SSCB ticari ilişkileri resmi-
yet kazanmıştır. Türkiye enerji tedarikinin büyük bir kısmını Rusya Federasyonu’ndan sağlamaktadır. 2018
yılı itibarıyla Türkiye, Rusya’dan 9,7 milyon tonluk petrol ithalatı gerçekleştirmiştir. Bu miktar toplam petrol
ithalatının %25’ine tekabül etmektedir ki Türkiye’nin petrol ithalatında Rusya 1. sıradadır. Doğalgaz tüketimi
açısından %99 oranında dışa bağımlı olan Türkiye, 2017 yılında doğalgaz ithalatının yaklaşık %52’lik (28,7
milyar m3) kısmını Rusya’dan yapmıştır. Türkiye’nin Rusya’dan gerçekleştirmiş olduğu madencilik sektörü it-
halat miktarı 2017 yılında 1,76 milyar ABD doları tutarındadır. Bu ithalatta önemli pay kömüre aittir. Türkiye
ile Rusya arasında doğalgaz iletimini sağlayan iki önemli hat söz konusudur: “Rusya – Türkiye Doğalgaz Boru
Hattı (Batı Hattı)” ile “Mavi Akım Gaz Boru Hattı”. Hâlihazırda inşaat aşamasında olan diğer bir boru hattı da
TürkAkım Gaz Boru Hattı’dır. Boru hatlarının yanı sıra Türkiye’nin nükleer santral projeleri ile ilgili de Rusya
Federasyonu ile işbirliği yapılmıştır. Yapımını Rusya’nın üstlendiği, Mersin ilinin Gülnar ilçesi Akkuyu mev-
kiindeki Akkuyu Nükleer Güç Santralinin 2023 yılında işletmeye alınması planlanmaktadır. Sovyetler Birliği
dağıldıktan sonra Sovyetler Birliği’nin eski gücünü elde etmeye ve tekrar küresel güç olmaya çabalayan Rusya
Federasyonu enerji olanaklarını önemli bir güç kaynağı olarak görmekte ve kullanmaktadır. Bu çaba içerisinde
Türkiye kilit bir ülkedir. Dünyanın önemli bir doğalgaz ve petrol ithalatçısı olan Türkiye, Rusya için önemli bir
pazardır ve Avrupa’dan sonra en çok petrol ve doğalgaz sattığı ülkelerden biridir.
228
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
neler öğrendik?
1 Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği 6 Türkiye ve Rusya Federasyonu ile birlikte
(SSCB) hangi yılda dağılmıştır? aşağıdakilerden hangisi dünyanın en yüksek bor
A. 1979 rezervine sahip ilk üç ülkeden biridir?
B. 1981 A. Çin
C. 1987 B. Brezilya
D. 1991 C. Hindistan
E. 1999 D. Kazakistan
E. Amerika Birleşik Devletleri
2 Aşağıdakilerden hangisi Rusya Federas-
yonu ile birlikte Birleşmiş Milletler Güvenlik 7 2018 yılı itibarıyla Rusya Federasyonu’nun
Konseyi’nin 5 daimi üyesinden biridir? doğalgaz ihracatı yaptığı ülkeler arasında ilk sırada
A. Fransa yer alan aşağıdakilerden hangisidir?
B. Almanya A. Amerika Birleşik Devletleri
C. İtalya B. Çin
D. Kanada C. Türkiye
E. Japonya D. Almanya
E. Fransa
3 Dünya kanıtlanmış petrol rezervleri içinde
Rusya Federasyonu’nun payı aşağıdakilerden han- 8 Rusya Federasyonu Dünya Ticaret Örgütüne
gisidir? hangi yıl üye olmuştur?
A. %4,8 A. 1978
B. %5,3 B. 1986
C. %6,7 C. 1999
D. %7,4 D. 2004
E. %8,1 E. 2012
4 2018 yılı itibarıyla Rusya Federasyonu doğal- 9 Kuzey Akım 2 projesi ile Rusya aşağıdaki
gaz üreten ülkeler arasında hangi sırada yer almak- hangi ülkeye doğalgaz taşımayı amaçlamaktadır?
tadır?
A. Almanya
A. 1
B. Çin
B. 2
C. Güney Kore
C. 3
D. Türkiye
D. 4
E. İngiltere
E. 5
229
Rusya Federasyonu Enerji Politikaları
Yanıtınız yanlış ise “Rusya Federasyonu’nun Yanıtınız yanlış ise “Rusya Federasyonu’nun
1. D 6. E
Enerji Potansiyeli, Üretimi ve Ticareti” ko- Enerji Potansiyeli, Üretimi ve Ticareti” ko-
nusunu yeniden gözden geçiriniz. nusunu yeniden gözden geçiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı
Yanıtınız yanlış ise “Rusya Federasyonu’nun Yanıtınız yanlış ise “Rusya Federasyonu’nun
2. A 7. D
Enerji Potansiyeli, Üretimi ve Ticareti” ko- Enerji Potansiyeli, Üretimi ve Ticareti” ko-
nusunu yeniden gözden geçiriniz. nusunu yeniden gözden geçiriniz.
Yanıtınız yanlış ise “Rusya Federasyonu’nun Yanıtınız yanlış ise “Rusya Federasyonu’nun
3. B 8. E
Enerji Potansiyeli, Üretimi ve Ticareti” ko- Enerji Politikalarının Uluslararası İlişkilere
nusunu yeniden gözden geçiriniz. Etkileri” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
Yanıtınız yanlış ise “Rusya Federasyonu’nun Yanıtınız yanlış ise “Rusya Federasyonu’nun
4. B 9. A
Enerji Potansiyeli, Üretimi ve Ticareti” ko- Enerji Politikalarının Uluslararası İlişkilere
nusunu yeniden gözden geçiriniz. Etkileri” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
Yanıtınız yanlış ise “Rusya Federasyonu’nun Yanıtınız yanlış ise “Türkiye – Rusya Fede-
5. C 10. C
Enerji Potansiyeli, Üretimi ve Ticareti” ko- rasyonu Enerji İlişkileri” konusunu yeniden
nusunu yeniden gözden geçiriniz. gözden geçiriniz.
Araştır Yanıt
8 Anahtarı
Rusya petrol rezervlerinin yaklaşık %60’lık kısmı Batı Sibirya’da yer alırken, Ural
Bölgesinde, Volga Bölgesinde, Doğu Sibirya Bölgesindeki sahalarda bulunmak-
Araştır 1 tadır. Doğalgaz rezervleri ise Yamburg, Zapolyarnoyet, Shtokman, Orenburg,
Medvezh, Urengoy, Bovanenko ve Kharaseveyt bölgelerinde bulunmaktadır.
230
Orta Asya ve Kafkaslarda Siyaset
Kaynakça
BP Statistical Review of World Energy (2019). 68th T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (2017).
Edition, p.29, https://www.bp.com/content/ Dünya ve Türkiye Enerji ve Tabii Kaynaklar
dam/bp/business-sites/en/global/corporate/ Görünümü, Sayı 15, Strateji Geliştirme
pdfs/energy-economics/statistical-review/bp- Başkanlığı, https://enerji.gov.tr/File/?path=ROO
stats-review-2019-full-report.pdf, Son Erişim: T%2F1%2FDocuments%2FEnerji%20ve%20
30.08.2019. Tabii%20Kaynaklar%20G%C3%B6r%C3%BC
n%C3%BCm%C3%BC%2FSayi_15.pdf, Son
BP Energy Outlook (2019). Insights from the
Erişim 02.09.2019.
Evolving transition scenario – Russia, https://
www.bp.com/content/dam/bp/business-sites/en/ T.C. Ticaret Bakanlığı, https://ticaret.gov.tr/yurtdisi-
global/corporate/pdfs/energy-economics/energy- teskilati/avrupa/rusya-federasyonu/ulke-profili/
outlook/bp-energy-outlook-2019-country- ekonomik-gorunum/turkiye-ile-ticaret, Son
insight-russia.pdf, Son Erişim: 01.09.2019. Erişim: 01.09.2019.
Mitrova, T. (2014). The Geopolitics of Russian Türkiye Sınai Kalkınma Bankası A.Ş. (2018). Sektörel
Natural Gas, Harvard University’s Belfer Center Görünüm: Enerji, Aralık 2018, s.33, http://
and Rice University’s Baker Institute Center www.tskb.com.tr/i/assets/document/pdf/enerji-
for Energy Studies, James A. Baker III Institute sektorel-gorunumu.pdf, Son Erişim: 01.09.2019.
For Public Policy Rice University, Harvard
Türkiye Ev Tekstili Sanayicileri İş Adamları Derneği,
Kennedy School Belfer Center For Science and
s.27, https://www.tetsiad.org/files/raporlar/rusya.
International Affairs,
pdf, Son Erişim: 01.09.2019.
https://www.bakerinstitute.org/media/files/
Uludağ İhracatçılar Birliği (2019). Rusya Federasyonu
re s e a rc h _ d o c u m e n t / c d f e a 6 5 6 / C E S - p u b -
Ülke Raporu (Yaş Meyve Sebze Sektörü
GeoGasRussiax-022114.pdf
Açısından), Uludağ İhracatçı Birlikleri Genel
Polat, Ç. (2017). Türkiye ve Enerji – Sektörel Yapı, Sekreterliği Ar – Ge Şubesi, Ocak 2019, http://
Stratejiler ve Uygulamalar, Gazi Kitabevi Tic. www.uib.org.tr/tr/kbfile/rusya-federasyonu-
Ltd. Şti., Ankara. ulke-raporu-yms-sektoru-acisinda, Son Erişim:
01.09.2019.
T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Doğalgaz
Boru Hatları ve Projeleri, https://www.enerji. http://www.worldstopexports.com/uranium-exports-
gov.tr/tr-TR/Sayfalar/Dogal-Gaz-Boru-Hatlari- by-country/, Son Erişim:01.09.2019.
ve-Projeleri, Son Erişim:01.09.2019.
T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Nükleer
Enerji, https://www.enerji.gov.tr/tr-TR/Sayfalar/
Nukleer-Enerji, Son Erişim:01.09.2019.
231