Professional Documents
Culture Documents
Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Ticaret ve Sanayi A.Ş. adına sahibi: Selçuk Altun
Yayın Kurulu
Feridun Aksın, Vedat Çorlu, Aykut Köksal, Nevra Necipoğlu, Samih Rifat, Stefanos Yerasimos
Kapak Tasarımı
Faruk Ulay - Nahide Dikel
Geçmişe döndüğünüzde, eski İstanbul ile ilgili hangi anılar geliyor aklını-
za?
Ben İstanbul'da büyüdüm. O zamanlara ait anılanın, o muhteşem ve çe
şitli, birbirinden farklı anıtlarla, o muhteşem eserlerle dolu. Çocukluğumda
hepsi de inanılmaz derecede gizemli görünmüştü gözüme. Ortaokul, lise yıl
larımda şehri keşfe çıkardım. Kimi zaman arkadaşlarımla, kimi zaman kendi
başıma, yürüyerek bütün şehri dolaşırdım. 1 940'lı yıllar bunlar. Şehrin mi
marisi çok etkileyiciydi. O havayı içime çekmekten büyük zevk duyardım.
Sınav.
Evet evet sınav. Bu kelimeyi hiç duymadım.
Fatih Sultan Mehmet nasıl bir karakterdi? Hıristiyanlığa olan ilgisi konu
sunda ne düşünüyorsunuz?
Fatih Sultan Mehmet tarih
teki en ilginç karakterlerden bi
ridir. Hıristiyanlığa ilgisi olduğu
da doğrudur. Venedikli ressam
ları saray bünyesinde barındır
dığını ve Hıristiyan azizlerine
ait rölikler topladığını biliyoruz.
Bu önemli koleksiyon sarayda
saklanırmış. Ancak Bayezid za-
.. manında bu koleksiyonun bir
şekilde oraya buraya dağıtılmış
olduğu tahmin ediliyor.
Bizans'a, Batılı bir tarihçi olarak uzaktan mı, yoksa eski bir İstanbullu ola
rak tam içinden mi yaklaştınız?
Sanırım her ikisi de. İlk başlarda, Bizans'a daha çok bir İstanbullunun
gözünden yaklaşmış olabileceğimi düşünüyorum. Yalnızca İstanbul'un yani
eski İstanbul'un içinde yaşamış biri olarak olaylara bakmak tehlikeli tabii,
çünkü mekanlar değişir değişmez olayların görüntüleri de değişiyor. O za
manlar, oralarda, yani Bizans İmparatorluğu'nun topraklarında çok seyahat
ettim; bunu aslında pek fazla insan yapmamıştı benim zamanımda. Mesela
Suriye'ye gittiğimde, Bizans oradan farklı göründü bana. Aynı şey Türkiye
içinde de geçerli. Türkiye Diyarbakır'dan, İstanbul'dan göründüğünden çok
daha farklı görünüyor. Bu nedenle objektif olabilmek için olaylara uzaktan
bakabilmek önemli.
Arap dünyasına karşı olan ilgi 1 920'lerde güçlenmeye başladı. Oysa Bizans
tarihi 1 890'lardan beri bir ilgi alanı olarak varlığını sürdürüyordu.
Edward Said'in, Doğu 'nun Batı 'nın yazdıklanndan öğrenildiği, Batı 'nın
kendi Doğu anlayışını dikte ettirdiği ve Doğululann bile artık kendilerini Batılı
nın gözünden gördükleri yolundaki görüşlerine katılıyor musunuz?
Edward Said'in Orientalism adlı kitabını okudum ve doğrusu pek hoş
lanmadım. Said'in iddiasına göre Batı'nın Doğu'ya, yani Orient'e gösterdiği
romantik ilgi, aslında sömürgeci bir ilgi. Said'in baktığı yerden bakarsak, Ba
tı, bu zavallı ve fakir insanları etkisi altına alarak, onlara sahip olduğunu id
dia ediyor. Said'in bakışının yanlışlıklarla dolu olduğunu düşünüyorum.
Edward Said'in Filistin ile olan kişisel bağı sebebiyle yazdıklannı fazla kişi
sel bulmuş olabilir misiniz?
Filistin sorununa olan yaklaşımında bir çeşit duygusallık olduğu kesin.
Filistin sorunu yakın gelecekte çözülemeyecek kadar karmaşık duruyor. Bu
akıllı adamın söylediklerinde haklılık payı var elbette. Beni asıl düşündüren
bu emperyalizm sonrası çağda insanların böylesi iddialan sorgulamaksızın
kabul etmeye bu kadar meraklı olmaları. Belki de emperyal bir geçmişe sa
hip olmayı bir mazeret olarak görme çabasıdır bu.
1 9. ve 20. yüzyılda, ekonomi tarihi ve sosyal tarih gibi iki önemli tarihsel
yöntemin, Bizans çalışmalannın üzerinde nasıl bir etkisi oldu?
Batı Avrupa'nın elinde Bizans'a ait nüfus, el sanatları, özellikle de em-
lak ve arazi alım-satımı veya devri ile ilgili çok fazla belge vardı. Bu belgele
rin yukarıda sözü edilen tarihsel yöntemler ışığında incelenmesinin, Bi
zans'ı anlamak yolunda tarihçilere farklı bir bakış açısı getirdiğini söyleye
bilirim.
Alttan alta olan değişimleri eldeki metinlerden takip etmek mümkün mü?
Yüzeyin altında belki de bu değişim. 6 . yüzyıldaki Bizans ile 3. yüzyılda
ki Bizans arasında büyük farklılıklar var. Eldeki metinlere baktığınızda bu
nun tam olarak nasıl olduğunu anlamaksa güç. Sanının metinlerin, olayları
sunuşlanndaki bir tarzdan kaynaklanıyor bu bulanıklık. Bizans'a ait metinle
rin hemen hepsinde bir zamansızlık var sanki. Olaylann anlatıldıklan dil ve
üslup oldukça arkaik. Bu nedenle bu metinleri okurken gerçek, bir şekilde
bulanıklaşıyor sanki.
Bizans tarihi bize yeni bir bakış açısı sağlıyor mu? Bizans tarihinden ne
öğreniyoruz sizce?
Bizans, bildiğimiz Batı uygarlık modelinden farklı bir uygarlık modeli
koyuyor önümüze. Öyle bir yapıya bakıyoruz ki bize tümüyle yabancı olma
sa da, farklı. İşte bu nokta çok önemli. Aynca Ortodoks dünyasını anlamak
açısından Bizans mükemmel bir kaynak. Bulgaristan, Sırbistan, Ukrayna,
Rusya .... Ortodoks dünyasına ait olan bütün bu ülkeler gittikçe önem kazanı
yorlar kanımca ve bu ülkeleri anlamak için Bizans'ı anlamak gerekiyor.
Bir uygarlığı oluşturan en önemli unsur nedir? Örneğin Batı uygarlığı der
ken ilk akla gelen unsur usçuluk olabilir mi?
Bizans sanatına karşı olan ilgi, Bizans tarihi üzerine yapılan çalışmalara
ne kadar öncülük etti? Ne kadar yol gösterici oldu?
Öncülük ettiği söylenemez. Asıl öncülüğü Rönesans yapmıştır. Antik sa
nat üzerine yapılan araştırmalar ise yol gösterici oldu. Bizans sanatı incele
meleri çok sonraları ve oldukça da garip sebeplerle ortaya çıkmıştır.
Bir tarihçi olarak sanatı, dini, bilimi, felsefeyi birbirlerinden ayınyor mu
sunuz, yoksa hepsini tarih başlığı altında bir bütün olarak mı görüyorsunuz?
Zor bir soru bu. Ama sanının evet, hepsini birbirinden ayırmak zorun
dayız. Bunlann hepsi aslında insanoğlunun gelişim aşamalannın ayrı ayn
ifadeleri. Aynı şeyler değiller tabii, ama ancak hep birlikte tarihsel bir döne
mi ifade edebiliyorlar.
Tarihçi elindeki belgelere arkeolojik nesneler gibi yaklaşıp, bir arkeolog gibi
çalışabilir mi?
Teoride evet ama, yukarıda da bahsettiğim gibi, işin doğrusu, akademik
ilgiler değişiyor. Günümüz tarihçisinin aradıklarıyla, bundan elli yıl önceki
bir tarihçinin aradıkları arasında, hatta yüzyıl önce bir tarihçinin aradıkları
arasında büyük farklar var. Olaya bu bakış açısından yaklaştığımızda, tarih
çinin bir arkeolog gibi kazıp çıkartabileceği yine moda olacaktır diye düşü
nüyorum. Tarihçinin yapması gereken, hep aynı yere, aynı kanıta geri dö
nüp, kazıya oradan başlamaktır kanımca. Bakalım o ne bulacak.
Öyleyse evrensel olan tarihsel gerçeklerden bahsetmek biraz güç olsa gerek?
Evet ama zaten evrensel gerçek diye bir şey de yok.
Zamanla tarihe olan yaklaşım değişiyor ve tarih zaman içinde yeniden ya
zılıyor, yeniden biçimleniyor çünkü sizin deyiminizle moda değişiyor. Öyleyse
tarih aslında çok dinamik bir yapıya sahip?
Kesinlikle. Her türlü bilgi yeniden elden geçiriliyor ve yeniden yorumla
nıyor. Kimi zaman iyiye, kimi zaman kötüye doğru yönelse de hep aynı kal
madığı kesin.
Byzantium: The Empire of the New Rome adlı kitabınızda genellikle ya
şam, dil, insanlar, eğitim gibi konulara üzerinde durmuşsunuz. Kitaplannızı
yazarken niye bazı konulara çok daha fazla öncelik verdiniz?
İlk olarak şunu söylemek isterim; ben yalnızca kişisel olarak ilgilendiğim
konular üzerine yazdım bugüne kadar. Yaşamımız boyunca bazı şeyler bizi
etkiler ve çoğunlukla da bizi nelerin nasıl etkilemiş olduğunu tam olarak bi
lemeyiz. Bu benim için de geçerli sanırım. Kitaplarımı pek çok şeyin etkisi
altında yazdım. Bunu şimdi daha net olarak görebiliyorum. Kafamı kurcala
yan konular, özellikle de kavramlar üzerine yazmayı tercih ettim her zaman.
Bunların pek çoğu da üzerinde pek yazılmamış konulardı. Bu konular ara
sında Bizans sanatı, dili, eğitim sistemi, yönetim sistemleri, toplum yapısı ve
ekonomisi başta gelir.
Bizans tarihine hem bir tarihçi olarak hem de eski bir İstanbullu olarak
farklı bir bakış açısı, farklı bir ton getirebildiğinizi düşünüyor musunuz?
Böyle bir şey söylemek benim için çok büyük bir iddia olurdu.
nanca metni tercüme ettim. Yine birilerinin bunu yapması gerekiyordu diye
düşünüyorum. Aksi takdirde öğrencilerin bu metinleri okumaları mümkün
olmazdı. Ve çok sayıda makale yazdım. İşte sanırım burada fazla zaman har
cadığımı düşünüyorum. Yeniden başlasaydım belki de bambaşka şeyler üze
rinde yoğunlaşırdım. Bilemiyorum.