Genel kullanımı itibarıyla yorulma kelimesi malzemelerin
statik gerilme veya uzamalar altındaki davranışlarından farklı olarak, tekrarlı gerilme veya uzamaların söz konusu olduğu durumlardaki davranışlarını belirtmek üzere kullanılmaktadır.
Yorulma, ASTM E 206-72. de şöyle tarif edilmektedir; Bazı
nokta veya noktalardaki tekrarlı gerilme veya uzama şartlarına maruz malzemelerde görülen, yeterli bir tekrar sayısından sonra çatlakların büyümesine veya tamamen kırılmaya sebep olan lokalize sürekli gelişen kalıcı yapı değişikliği olayıdır. Tanımlamada üzerinde durulan dört önemli özellik;
olayın sürekli gelişmesi,
lokalize olması, çatlakların büyümesi ve sonuçta kırığın ortaya çıkmasıdır.
En yüksek değeri statik kırılma büyüklüklerine ulaşmayan,
ancak zamanla değişen ve tekrarlanan bir zorlamanın, malzemede kırılmaya kadar gidebilen olumsuz etkilerine yorulma denir. Söz konusu tekrarlanan zorlanmalar, malzemede böyle bir etki (hasar) oluşturma koşulu aranmaksızın genel olarak yorulma zorlanmaları diye adlandırılır.
açısından hesaplanması, etkenlerin çokluğu nedeni ile statik zorlanmalara göre oldukça karmaşıktır.
Makine parçalarının çoğunlukla dinamik zorlanmalar altında
çalıştığı ve özellikle makine mühendisliğinde konstrüksiyonların yorulma dayanımlarının statik dayanımlarından daha önemli olduğu unutulmamalıdır. Statik zorlamalar altında çalışan makine parçalarına çok ender rastlanır. Çünkü makine parçalarına, genellikle büyüklüğü ve yönü düzenli veya düzensiz olarak sürekli değişen kuvvetler ile eğme ve burma momentleri etki eder.
Bu tür zorlamalar altında kırılma, söz konusu malzemenin
akma sınırının çok altında oluşabilir (yorulma hasarı).
Bir malzemenin akma dayanımının altında tekrarlanan
gerilmeye (dönme, eğilme, titreşim sonucu olabilir) maruz kalması sonucu kopmasına yorulma denir. Yorulma, sadece bir kez uygulanan yük altında oluşan bir hasar olmayıp, yük altında çatlakların yavaşça ilerleyerek belli bir kritik uzunluğa ulaşması soncu parçanın tamamen kırılması ile oluşan bir hasar türüdür.
Çoğu kez inanılanın aksine dökme demir ve beton gibi
gevrek malzemeler de sıklıkla yorulma sonucu hasara uğrarlar. Yorulma bilhassa metalik malzemelerde oluşan hasarların önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Yorulma mekanizmasının anlaşılması konusunda pek çok çalışma yapılmakta olup, bu çalışmalar sayesinde yorulmanın nasıl yavaşlatılması veya tamamen önlenmesine yönelik çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Yorulma çatlak ilerlemesi için gerekli gerilmenin şiddeti, malzemenin akma gerilmesinden düşüktür. Yorulma olayına, parçaya sadece dışarıdan uygulanan mekanik kuvvetler değil, ısıl genleşme büzülmelerinden doğal ısıl gerilmeler de neden olmaktadır.
Yorulma olayında iki önemli aşama vardır. Bunlar yorulma
çatlağının başlaması ve yorulma çatlağının ilerlemesidir. Yorulma çatlağı, kama yuvaları, yağlama delikleri, zayıf kaynak ve çentikler gibi parçadaki mevcut gerilme yığılmalarından veya malzeme hatalarından başlayabilir. Ancak bir parça mümkün olduğunca bu şekilde gerilme yığılmalarından arındırılmış bir şekilde tasarlanıp üretilse bile tekrarlı yüklemelerin yeterince fazla olduğu durumlarda yorulma çatlağı başlayabilir.
Tekrarlı yükleme sonucu oluşan dislokasyonların hareketi ve
kayma bantları parçadan etkili bir gerilme yığılmasına neden olup, bu noktalardan yorulma çatlağı başlayabilir.
Yorulmaya göre tasarım ve dikkatli bir detaylandırma
yorulma çatlağı başlangıcının önüne geçebilir. Ancak bir yorulma çatlağının başlaması ve ilerlemesi durumunda çatlağın ne şekilde gelişeceği kırılma mekaniği tekniği sayesinde karakterize edilir. Kırılma mekaniğinin prensipleri, uygun malzeme parametreleri kullanılarak ve tekrarlı yükün özellikleri göz önüne alınarak, artık günümüzde parçaları geriye kalan yorulma ömürlerini hesaplamak mümkündür.
Bu bir sistemin emniyetli bir şekilde çalıştırılması için son
derce önemlidir ve bu sayede doğru bir bakım ve servis aralığının tespiti öngörülerek ani ve yıkıcı hasarların aniden ortaya çıkması önlenebilmektedir.
Yorulma ile mikro çatlak oluşur ve zamanla çatlak
ilerleyerek parça kırılır. Bu şekilde hasarın ortaya çıktığı yerlerin başında; otomotiv ve uçak endüstrisindeki parçalar (özellikle uçak kanatları), yaylar, türbin kanatları, kompresör ve pompa parçaları, dişliler ve köprüler gelir. Metalik malzemelerdeki hasarların %80-90’ı yorulma şeklinde ortaya çıkmaktadır.
Aynı şekilde, yük kamyonlarında meydana gelen aks
kırılmaları, dinamik zorlamalar altındaki yorulma sonucunda oluşmaktadır.
Bir yükleme ile parçanın kırılmasına zorunlu kırılma denir.
1.000-100.000 yükleme ile oluşan kırılmaya da yorulma kırılması denir. Yorulma olayına mühendislik yaklaşımlarından en önemlisi çatlağın ilerleme hızını ve sonuçta malzemenin tamamen hasara uğraması için ilgili zamanı tespit etmek ve böylece hesaplanacak bu zamandan önce ilgili parçayı değiştirmektir.
Bugün makine parçaları ve yapı elemanlarında oluşan
hasrın %75’inin bir çeşit yorulma sonucu ortaya çıktığı tahmin edilmektedir. Zorlanma (Yükleme) Çeşitleri
Bir makine elemanında dış yüklerden dolayı meydana gelen
zorlanmalar statik ve değişken olmak üzere iki gruba ayrılabilir.
Statik zorlanma, elemana etkiyen kuvvet veya momentin
dolayısıyla elemanın kesitinde meydana gelen gerilmelerin zamana göre sabit veya çok uzun zaman zarfında çok az değiştiği zorlanma şeklidir Şekil a.
Değişken zorlanma, elemana etkiyen kuvvet veya
momentin, dolayısıyla elemanın kesitinde meydana gelen gerilmelerin zamana göre değiştiği zorlanma şeklidir. Değişken zorlanmalara genel olarak üç şekilde meydana gelirler:
Tam değişken (alternatif) yükleme: çekme ve basma
şeklinde olan yüklemelerdir. Şekil b.
Titreşimli (tekrarlı) yükleme: sadece çekme (veya
basma) şeklinde gerçekleşen yüklemelerdir. Şekil c.
Genel değişken (pozitif veya negatif tekrarlı)
yükleme: çekme-çekme (veya basma-basma) şeklinde gerçekleşen yükleme türleridir. Şekil d. Yüklenme Çeşitleri Yorulma deneyindeki periyodik yükleme eğrisi Yorulma Zorlaması ve Kırılması
Makinelere ve dolayısıyla makine parçalarına, genellikle
büyüklüğü ve yönü düzenli veya düzensiz olarak sürekli değişen kuvvetler ile eğme ve burulma momentleri etki ederler. Değişen zorlanmalardan dolayı kırılma, söz konusu malzemenin akma sınırının çok altındaki gerilmelerde oluşabilir. Bu tür kırılmalara yorulma kırılması adı verilir.
Tasarım sırasında mukavemet bilgisinin temel denklemleri
yardımıyla sadece anma gerilmelerinin hesaplanmasının yeterli olmayıp, gerilmelerin kesitteki dağılımlarının ve zamanla değişimlerinin de dikkate alınması gerektiği ancak belirli aşamalardan sonra anlaşılmıştır. Konstrüktörler tasarımlarında malzemelerin ekonomik olarak kullanımını göz önünde bulundurmak zorundadırlar. Mukavemet ve elastisite bilgisinin gelişmesi, giderek daha düşük güvenlik katsayılarının seçimi ve yüklerin daha kesin olarak tahmin edilmesi ile malzeme değişikliğine gidilmeden de makine ve elemanlarının daha küçük kesitli olarak boyutlandırılabilmesini mümkün kılmıştır.
Ancak bu durumda gerilmelerin akma sınırını aşmamasına
yeterince özen gösterildiği halde, işletme sırasında makine parçalarında kırılmalar gözlenmeye başlanmıştır. Herhangi bir şekil değiştirme oluşturmadan ortaya çıkan bu kırıkların, yüksek yüklerin bir kez ve tek yönde uygulanması ile oluşan kırılma yüzeylerinden, görünüşleri bakımından tamamıyla farklı olduğu saptanmıştır.
Bu gözlemlere dayanarak kısa bir süre sonra yüklerin veya
momentlerin büyüklüğü ve yönünde zamanla değişmelerin söz konusu olduğu durumlarda, statik deneylerle saptanan mukavemet değerlerinin malzemenin davranışını belirtmekte yetersiz kaldığı anlaşılmıştır. Böylece bütün bu deneyimler, “Sonsuz sayıda tekrarlanmasına rağmen, kırılmaya neden olmayan en yüksek gerilme” yani yorulma dayanımı kavramının doğmasına neden olmuş ve deneysel olarak yorulma dayanımının, statik dayanım değerinden çok daha düşük düzeyde olduğu saptanmıştır.
Ancak işletme yüklerine göre hesaplanan gerilmeler,
kullanılan malzemenin düzgün yüzeyli ve parlatılmış deney parçaları yardımı ile bulunan yorulma dayanımının çok altında kalmasına rağmen, makine parçalarının genel hasara uğradığı gözlenmiştir. Bunun üzerine yapılan deneylerle, şekil, yüzey durumu, kuvvet iletimi, makine parçasının bulunduğu ortamı ve malzemenin içyapısı gibi değişik iç ve dış etkenlerin yorulma dayanımını değiştirdiği; dolayısıyla bu etkenleri dikkate almadan bulunan yorulma değerlerinin mukavemet hesaplarında aynen kullanılmayacağı anlaşılmıştır.
Metalik parçanın yorulma direncini ve yorulma ömrünü
arttırmak için, etkili faktörleri en zararsız halde bulunduracak çok iyi bir tasarıma ihtiyaç vardır.
Ancak küçük bir yorulma deneyi numunesi üzerinde yapılan
deney sonuçlarının karmaşık bir parça veya konstrüksiyon dizaynında kullanmak oldukça güçtür. Laboratuarda, standart boyut ve belirli yüzey özelliğindeki numuneye, belirli türde sabit gerilmeler uygulanarak deney yapılır. Endüstride kullanılan parça da ise koşulların hepsi değişiklik gösterirler.
Karmaşık olmalarından dolayı bu koşulların analizi de
güçtür. Bu nedenle yorulma deneyi sonuçları, mühendislik uygulamalarında çekme deneyi sonuçları gibi kesin ve tam güvenilir şekilde kullanılamazlar.
Yorulma deneyi sonuçları belirli koşullar için fikir verir ve
benzer koşulların bulunabileceği parça dizaynında gerekli önlemlerin alınmasında yardımcı olur. İşletme koşullarında değişken zorlamaları ve malzeme davranışını hesapsal olarak kapsamayı amaçlayan çalışmalar henüz tatmin edici olmamakla birlikte, parçaların gittikçe daha iyi bir yaklaşımla tasarlanmasını sağlamaktadır.
Şimdiye kadar çok sayıda yorulma deneyi sonucu ve değişik
hesaplama yöntemleri yayınlanmıştır. Bu kuramsal yöntemler, sorunun matematiksel çözümü yanında tasarım kuralları ile kullanılan malzemenin özelliklerinin iyi bilinmesi halinde güvenle uygulanabilmektedir. Ancak yorulmaya etki eden faktörlerin fazlalığından ötürü günümüzde de gene çok sayıda yorulma hasarına rastlanmakta; makine, taşıt vb. konstrüksiyonlarda görülen hasarın %70-75’i yorulmadan ileri gelmektedir.
Temelde, konstrüktörler değişen yükler ile zorlanan
parçaların tasarımında verilere bağlı olarak aşağıdaki değişik hesaplama yöntemlerini izleyebilirler;
a) Konstrüksiyonu belirleyen 4 büyüklük de (şekil,
boyutlar, malzeme ve zorlama) verilmiş ise, sadece kritik kesitlerde yorulmaya karşı güvenliğin yeterli olup olmadığının kontrolü gereklidir. Güvenliğin yeterli olmadığı durumlarda özel yöntemler ile malzemenin yorulma dayanımı yükseltilmeye çalışılır. Bunlar yüzeylerin sertleştirilmesi, parlatma v.s. gibi işlemler olabilir.
b) Sadece malzeme ve zorlama şeklinin belirli olduğu
durumlarda, parça gerekli güvenlik sağlanacak şekilde boyutlandırılır.
c) Eğer parçanın şekli ve boyutları belirli ise o zaman
gerekli güvenlik sağlanacak şekilde, malzeme ve zorlama üst sınırı saptanır. Yorulma Zorlamasının Özellikleri
Büyüklüğü ve yönü düzenli ya da düzensiz bir şekilde
sürekli değişen kuvvet veya momentlerin (eğilme, burulma) etkimesi yorulma zorlaması olarak adlandırılır. Zorlama sırasında yük istendiği kadar tekrarlanabilir veya zorlamanın yapılmadığı zaman aralıkları mevcut olabilir.
Yorulma zorlamasında yükün zamana bağlı olarak nasıl
değiştiğinden çok, en alt ve en üst sınır değerlerinin büyüklüğü önemli olduğundan, yük değişimi genellikle sinüzoidal olarak kabul edilebilir. Birim zamandaki çevrim sayısı çok düşük, örneğin, saatte birkaç çevrim veya malzemenin ısınmasına neden olacak kadar çok yüksek olmamak koşulu ile yorulma ömrünü önemli ölçüde etkilemez.
Kuvvetin veya momentin en küçük ve en büyük değerleri
sıfır konumuna göre ters veya aynı işaretli olabilir. Yorulma zorlamasının iki hali için özel isimler verilmiştir:
Kuvvet veya moment aynı büyüklükte, fakat artı-eksi
işaretli iki sınır değer arasında değişiyor ise değişken zorlama ve malzeme dayanımı bakımından değişken yorulma dayanımı değeri söz konusudur. Kuvvet veya moment sıfır değeri ile belirli bir diğer sınır arasında değişiyor ise dalgalı zorlanma ve malzeme bakımından dalgalı yorulma dayanımı değeri deyimleri kullanılır.
Yorulma zorlaması sadece dış kuvvetlerin değil, örneğin
sıcaklık farkları nedeni ile oluşan iç kuvvetlerin etkimesi ile de görülebilir. Yorulma Kırılmasının Nedeni
İşletme koşullarındaki zorlamalar sonucu ortaya çıkan
gerilmeler mukavemet bilgisinin temel denklemlerine her zaman uymaz. Dolayısıyla çekme veya basma gerilmeleri parça kesitinde eşit olarak dağılma, eğme ve burulma gerilmeleri de yüzeyden ortaya doğru doğrusal bir azalma göstermeyebilirler.
Uygulamada bu kuramsal gerilme dağılımlarında az veya
çok sapmalar görülür. Parçanın şekli, yüzey kalitesi, ortamın korozif etkisi, kuvvet iletiminin türü, ön gerilme, malzeme hatası, mikro yapının büyük ölçüde heterojen olması gibi nedenler ile yerel gerilme yığılmaları oluşur. Yorulma çatlağı gerilme yığılmalarının bulunduğu bölgelerde başlar. Ayrıca bir makine veya yapı elemanının öz titreşim frekansına yakın bölgelerde zorlanması sonucu oluşan rezonans titreşimlerine veya her zaman önlenmesi mümkün olmayan aşırı yüklere dayanacak şeklide tasarlanmış olmaması da yorulma çatlaklarına yol açabilir.
Yorulma hasarının diğer bir nedeni de montaj hatalarıdır.
Örneğin balansı bozulmuş bir milde, hesaplarda öngörülenden daha yüksek gerilmeler oluşabilir. Ayrıca zorlanan bölgelerde dolgu kaynağı işlemlerinin uygun olarak yapılmaması halinde de yorulma çatlakları görülebilir. Aşırı zorlanma bir bölgede bir çatlağın başlaması durumunda yorulma kırılmasının önlenmesine çoğunlukla olanak yoktur. Çatlağın ilerleyerek kırılmanın oluşması ise çevrim sayısı yani (frekansa bağlı olarak) belirli bir zaman sorunudur.
Bir yorulma çatlağının görülmesi kullanılan malzeme veya
malzeme durumu için yerel bir gerilme yükselmesinin bulunduğuna işarettir. Yorulma sonucu oluşan keskin çatlak ek bir çentik etkisi ortaya çıkaracağından, gerilmeler bakımından durum daha kötüleşecek, bu suretle oluşan çok yüksek gerilme yığılmaları çatlağın hızla ilerlemesi ve büyümesine neden olacaktır. Ayrıca yük taşıyan kesit sürekli küçüldüğünden, bu kesitte gerilmenin sınır değerleri giderek daha da yükselecektir. Gözlemler yorulma çatlağı ilerleme hızının çatlak derinliğinin karesi ile arttığını göstermektedir. Parçanın ikiye ayrılması çoğunlukla uzunca bir süreyi gerektirdiği ve zorlama sürekli değiştiği için olay yorulma kırılması olarak adlandırılır.
Bazı hallerde ise yorulma çatlakları kesitin tam olarak
ayrılması ile sonuçlanmaz; çatlak oluşması ile parça daha az zorlanır ve dolayısıyla gerilmenin üst sınırı malzemenin yorulma dayanımı değerinin altında kalırsa veya çatlağın çevresinde gerilme durumunun değişmesi ile yerel bir malzeme pekleşmesi oluşursa çatlak ilerlemesi durabilir. Yorulma Türleri
Malzemelerde yorulma olayı;
çatlaklı malzemelerde yorulma ve
çatlaksız malzemelerde yorulma şeklinde ortaya çıkar.
Çatlaklı malzemelerde yorulma, malzemenin yükleme
başlangıcında ön çatlak içerip içermediğine göre iki grupta incelenebilir; a) Ön Çatlaksız Malzemelerin Yorulması: Malzemede başlangıçta herhangi bir ön çatlak mevcut değildir. Tekrarlı yüklenmelerin yeterince fazla olduğu durumlarda yorulma çatlağı başlayabilir. Örnek olarak rulman bilyeleri, dişliler, miller, krank milleri gibi makine elemanları verilebilir.
b) Ön Çatlaklı Malzemelerin Yorulması: Bu
elemanlarda ön çatlaklar mevcuttur. Tüm büyük boyutlu elemanlar özellikle kaynak içeren elemanlar, köprüler, gemiler ve basınçlı kaplar mutlaka çatlak içerirler. Çatlak bu malzemelerde kontrol edilir. Çatlak boyu zamanla artar. Burada önemli olan, çatlak büyüme hızıdır. Çatlaksız malzemelerde yorulma da iki grupta incelenebilir;
a) Uzun Ömürlü Yorulma: Genel olarak akma
mukavemetinden daha küçük gerilmelerdeki yorulmadır. Yani malzemenin σmax ve σmin değerleri, akma mukavemetinden (σak) daha küçük ve malzemenin yorulma ömrü N≥104 çevriminden daha büyüktür.
Örnek, tüm titreşen sistemler, tekerlekler, miller ve
motor elemanlarıdır. b) Kısa Ömürlü Yorulma: Yorulma akma sınırından daha büyük gerilmeler nedeni ile meydana gelir. Yani malzemenin σmax ve σmin değerleri, akma mukavemetinden (σak) daha büyük ve malzemenin yorulma ömrü N≤104 çevriminden daha küçüktür.
Örnek, nükleer reaktör çekirdek elemanları, hava
araçları, türbin elemanları ve ara sıra da olsa aşırı yüklere maruz kalan tüm elemanlardır. Yorulma karmaşık bir olay olup farklı malzemelerde farklı farklı yükleme şartlarında ortaya çıkabilmektedir.
Yorulma hasar oluşumunun yavaş olarak ortaya çıkma
prosesidir.
Bu proses farklı şekillerde ilerleyerek kristal kafesi,
dislokasyonlar ve benzeri gibi mikro seviyede gelişerek makro seviyelere ulaşıp parçaların ve yapıların hasara neden olur. Yorulmada Çatlak Oluşumu
Çatlak oluşumu için genellikle üç faktör gereklidir.
Yeteri kadar maksimum çekme gerilmesi
Uygulanan gerilmenin oldukça geniş değişimi ve dağılımı Uygulanan gerilmenin yeteri kadar tekrarlanma sayısı
Bunun yanı sıra; korozyon, sıcaklık, kalıcı iç gerilmeler,
mikroyapı (tane boyutu, faz dağılımı gibi) da yorulma dayanımını etkiler. Yorulmada çatlak ilerlemesi Tekrarlı çekme yükleme altında ince plaka yorulması Yorulma kırık yüzeyin genel görünüşü Yorulma kırık yüzeyin detay görünüşü Pürüzsüz bir numunede çoklu yorulma çatlak başlangıcı. Alüminyum alaşımının kırılma yüzeyindeki yorulma çizgileri. Yorulma kırık yüzey görüntüsü Millerde yorulma hasarı sonucu kırılma yüzeyleri Yorulma çatlağı malzemede makroskobik çatlaklardan başlayabileceği gibi bazen çatlaksız orijinal malzemelerden de başlayabilir.
Makroskobik olarak incelendiğinde çatlama ya dış
yüzeylerdeki mikro çatlaklardan ya malzeme içindeki mikro boşluklardan ya da inklüzyonlardan başlamaktadır.
Çatlak başlangıcı bazen tane sınırlarında da ortaya çıkabilir.
Başlangıçta aynı anda hareket etmeye başlayan çatlaklardan bir veya bir kaçı ilerlemeye devam eder. Üç aşamada gerçekleştirilen yorulma kırılmasında;
I. aşamada malzemede mikro seviyede çatlak oluşumu
gelişir (çekirdeklenme). Bu gelişme gerilmenin en yoğun olduğu bölge(ler)de gerçekleşir.
Bu süreç sonunda II. aşamaya geçilmiş olunur ve bu
aşamada mikroçatlaklar harekete başlayarak uygulanan maksimum gerilmeye dik yönde hareket ederler ve çatlak yayılması (büyümesi) gerçekleşir. Mikro-boşlukların ve inklüzyonların birleşmesi ile ilerleyen çatlak belli bir uzunluğa ulaştıktan sonra artık III. bölgeye geçilmiş olunur. III. bölgede çatlak dinamik olarak hızlı bir şekilde ilerleyerek toplam hasara (yorulma kopmasına) sebebiyet verir.
I. Yorulma çatlağın başladığı bölge (çekirdeklenme),
II. Yorulma çatlağının ilerlemesi sonucu oluşan bölge (Çatlak yayılması, büyümesi) III. Yorulma kopmasının meydana geldiği zoraki kırılma bölgesi. Genel olarak malzemelerin yorulma özellikleri aşağıdaki şekilde sıralanabilir:
a) Uygulanan gerilme arttıkça malzemenin ömrü azalır.
b) Yüzey pürüzlülüğü fazla ise yorulma dayanımı azalır.
c) Parça içerisinde iç gerilmeler, segregasyon, cüruf ve
kalıntı varsa yorulma dayanımı azalır.
d) Gerilme yığılması (örneğin kesit üzerinde çentikler,
delikler, keskin köşelerin olması) önemli ölçüde etkili olmakta ve yorulma dayanımını azaltmaktadır ve bilhassa numunenin şekli belirgin bir önem arz etmektedir. e) Parçanın yüzeyine karbürleme, nitrürleme gibi yüzey sertleştirme işlemi uygulanmışsa yorulma dayanımı iyileşir.
f) Sıcaklık yüksekse; dayanım azalır, yorulma ömrü ve
yorulma sınırı azalır.
g) Çevre koşulları korozyon oluşturmaya elverişli ise
yorulma dayanımı azalır.
h) Yapılan seri deneylerden elde edilen sonuçlar arasında
belirgin bir dağılım bulunur. Yorulma Sınırı
Bazı mühendislik malzemelerinde belli bir gerilme değerinin
altında malzemede zamanla hiçbir çatlak ilerlemesi olmamaktadır. Bu değere yorulma sınırı (fatigue limit veya endurance limit) denir. Yapılan çalışmalarda bu yorulma gerilmesi değerinin malzemenin çekme dayanımının %40 civarındadır.
Yorulmaya maruz bir parçaya gelen gerilme; (σe) olarak
adlandırılan yorulma limitinin veya yorulma gerilmesinin veya yorulma dayanım sınırının altında ise parçanın ömrü sonsuz olarak kabul edilir. Çoğu çelik ve bakır alaşımlarında σTS çekme mukavemeti olmak üzere, yorulma limiti σe,
σe 0.35 σTS – 0.5σTS ve
Demir dışı malzemelerde ise σe σTS/3 kadardır.
Eğer malzemenin doğru olarak belirlenmemiş bir σe değeri,
yok ise bu değer N 107 çevrim sayısına karşılık gelen gerilme değeridir.
Ancak günümüzde birçok makine parçası 107 çevrim
sayılarının üzerinde de hasara uğrayabilirler. Günümüzde otomobillerde 108 çevrimler, gemi ve yüksek hızlı trenlerde 109 çevrim ve türbinlerde 1010 gibi giga çevrimlerden bahsetmek mümkün hale gelmiştir.
Genellikle deneylerde elde edilen yorulma mukavemet
sınırları belirli bir dağılım gösterir. Bu değerleri iki sınır eğri arasında toplamak mümkündür.
Klasik mukavemet hesaplarında mukavemet değerleri
olarak %50 güvenilirliğe karşılık gelen ortalama eğri üzerindeki değerler kullanılır. İstatistik ilkelerine göre yapılan deneyler malzemelerin sürekli mukavemet sınırlarının, statik kopma mukavemet sınırına bağlı olduğunu göstermiştir.
Buna göre, %50 güvenilirlik için malzemelerin sürekli
mukavemet sınırları aşağıda verilen bağlantılardan tayin edilebilir. Çelikler K 1400N / mm2 ise D 0.5K Eğilme K 1400N / mm2 ise D 700N / mm2
Bu değerler tam değişken zorlanma için geçerlidir.
Yorulma Kırılmasına Neden Olan veya Kırılmayı Kolaylaştıran Etkenler
Yorulma kırılmasını kolaylaştıran etkenler;
Dış etkenler: Şekil, yüzey durumu ve zorlanma şekli
İç etkenler: Malzemenin durumu olarak ikiye ayrılabilir.
Bir yorulma hasarının oluşmasında genellikle bir çok etkenin
aynı varlığı söz konusudur, ancak sadece tek bir olumsuz etkenin kırılmaya neden olduğu durumlar da görülmüştür.
Deneyimlere göre yorulma kırılmalarının büyük çoğunluğu
(yaklaşık %85-90) malzeme hatalarından dolayı değil, çentik etkisi yapan şekil ve yüzey etkileri, aşırı yükleme, montaj hataları, yetersiz bakım ve benzeri nedenlerle ortaya çıkmaktadır.
1. Dış Etkenler
Konstrüksiyonla ilgili çentikler: Örneğin yağ delikleri,
kama yuvaları, keskin kesit değişimleri, faturalar, enine delikler v.b.
Kuvvetlerin doğrultu değiştirdiği yerler: Örneğin cıvata
kafaları, krank millerinin dirsekleri, sıkı geçmeler v.b. Kuvvet etki noktaları: örneğin toleranslı veya sıkı geçmeler, dingil başlıkları ve diğer noktasal veya çizgisel etkiyen kuvvetler.
Talaşlı işlemler sırasında oluşan yüzey zedelenmeleri:
Örneğin taşlama izleri, taşlama çatlakları, torna izleri, yüzey çizikleri v.b.
Diğer yüzey zedelenmeleri: örneğin korozyona
uğramış noktalar (Özellikle karıncalanma ve tane sınırı korozyonu), aşınmış bölgeler, sertleştirme çatlakları, hadde veya dövme hataları, katmerler, katlanmalar v.b. 2. İç Etkenler
Çizgi halinde cüruflar, cüruf kalıntılarının yoğunlaştığı
bölgeler veya tek tek iri cüruf kalıntıları: Cürufların, oksitlerin, nitrürlerin ve karbürlerin tane sınırlarına çökelmeleri.
Her türden birikmeler (segregasyonlar) (özellikle
partiküllerden ve tane sınırlarında oluşan çözülmelerdeki gevrek elementlerin segregasyonları). (Segregasyon, metal ve alaşımların katılaşmasında oluşabilen ve mikroyapının homojen olmamasına neden olan değişik tarz karışmama işlemine verilen addır. Segregasyon seiger (dikine anlamına gelir) kelimesinden türetilmiştir ve değişik ağırlıktaki ergiyiklerin üstüste tabakalaşmasını tanımlar). Mikro-lunkerler (örneğin döküm yapısındaki mal- zemelerde) veya soğuk şekil değiştirme sırasında sert kalıntılar içinde ve çevresinde oluşan mikro boşluklar (örneğin kaba lamelli perlit veya alüminyum oksit kalıntıları içeren çeliklerin soğuk şekil değiştirmesinde).
Tane sınırlarında oksitlenme (yanma) veya tanelerin içinde
oksijen miktarının artması. Her ikisi de sıcak şekil verme veya ısıl işlem sırasında aşırı yüksek sıcaklıklar nedeni ile ortaya çıkabilir.
İç çatlak kümeleri: Haddelenmiş veya dövülmüş çeliklerde
veya çeliklerin ark kaynağı dikişlerinde görülür. Normalize edilmiş çelikte aşırı heterojen yapı, örneğin yapıda perlit ve ferrit bulunması halinde ferritin ağ şeklinde olması, düşük ferrit oranlarında ferrit dağılımının homojen olmayışı veya perlit ve ferritin kaba bant yapısı oluşturması.
Sertleştirilmiş çeliklerde yapı farklılıkları: örneğin
martenzitte kısmen beynit, perlit veya ferrit bölgeleri temperleme veya ostemperleme ısıl işleminden sonra yüksek oranda artık östenit, ostemperlemeden sonra yüksek oranda ferrit veya perlit bulunması. Aşırı ısıtılmış yapı: Örneğin Widmannstaetten yapısı veya kaba taneli yapılar. Perlit ve ferrit karışımlarında 800… 2500 µm² ince ilâ normal tane büyüklüğü olarak kabul edilebilir. Aşırı ısıtılmış yapılar yorulma dayanımını daima olumsuz yönde etkiler.
Bant veya ağ şeklinde veya bölge bölge yoğunlaşmış
serbest karbürler: örneğin takım çelikleri ve sementasyon çeliklerinde.
Sertleştirilmiş ve sertleştirilmemiş çelik parçaların yüzeyinde
karbon azalması (dekarbürizasyon). Yayınma tabakaları ile ana malzeme arasında keskin geçişler: Örneğin sementasyon çeliklerinde karbürize edilmiş yüzeyden ana malzemeye olan keskin geçiş bölgelerinde faz dönüşümü nedeniyle oluşan yapısal gerilmelere ek olarak iç çentik etkisi ile gerilme yığılmaları meydana gelir.
Bölgesel yüzey sertleştirmesi yapılmış malzemelerin yük
taşıyan bölgelerinde veya çentiklerde, sertleştirilmiş ve sertleştirilmemiş kısımlar arasındaki keskin geçişler.
Sementasyon ile sertleştirilmiş çelik malzemenin yüzeyinde
artık östenit bulunması. Sertleştirilmiş çeliklerde çeşitli nedenlerle yumuşak kalan bölgeler.
Çelik parçalarda yüzeyde veya yüzeyin hemen altında
bulunan sertleşmiş küçük bölgeler: örneğin manyetik parçacıklar yöntemi ile yapılan muayenede elektrot temas noktalarında aşırı ısınma veya punta kaynağı sonucu ortaya çıkan bölgeler.
Yük taşıyan kısımlarda yapılan dolgu kaynakları: Şayet
kaynak öncesi, parça 200-300 C sıcaklığa ön ısıtılmamış ve dolgu malzemesinin yavaş katılaşmasından sonra bütün parça normalize veya ıslah edilmemiş ise, Kaynak dikişlerinde gaz boşlukları, gözenekler, cüruf kalıntıları, çatlaklar, erime oyukları bulunması. Yorulma zorlamasıyla karşılaşabilecek kaynak bağlantılarının gerilme giderme ve normalizasyon tavlarının yapılmaması.
Kaynak dikişi dışındaki elektrot ateşleme izleri.
Soğuk şekil değiştirmiş küçük bölgeler: Bunlar örneğin
montaj veya işletme sırasında darbe sonucu oluşabilir. Özellikle çeliğin yaşlanma özelliği varsa çatlamaya neden olur(Perçin deliği çatlağı gibi). Talaşlı veya talaşsız şekil verme veya ısıl işlemlerden kaynaklanan iç gerilmeler, özellikle bunların çekme gerilmesi olması durumunda.
Yukarıda belirtilenler dışında yorulma hasarını kolaylaştıran
veya doğrudan hasara neden olan başka malzeme veya yapı hataları da bulunabilir.
Verilen liste, en çok rastlanılan hataları Önem sırasını
dikkate almadan kapsamaktadır. Esasen hataların yorulma hasarını kolaylaştırıcı etkilerine göre sıralanması da mümkün değildir. Malzeme ve yapı hatalarının değerlendirilmesi, daima zorlama şekli ve yorulma hasarının oluşumu ile bağıntı kurularak yapılmalıdır.
Milyonlarca tekrarlı yüklemeden sonra Wöhler eğrisi hemen
hemen yatay bir hale gelir. Malzemenin bu şekilde davranışı, onun belirli bir sürekli yorulma sınırına sahip olduğunu gösterir.
Bu mukavemet değerinde malzeme hasara uğramadan söz
konusu yükleme şartlarında devir sayısından bağımsız sonsuz bir ömre sahip demektir. Gerilmenin bu değerine malzemenin sürekli mukavemeti (endurance limit) denir. Yorulmaya karşı tasarım aşağıdaki prensiplere göre yapılır.
1. Sonsuz Ömür Tasarımı: En eski kriterdir. Buna
göre uygulanan gerilme malzeme için tespit edilen yorulma limitinin altında uygulanması sonucu bu durum söz konusu olur. Bu durumda sistemde mevcut olan çatlaklar ilerlemez veya çatlak ilerlemesi önem arz etmez. Bu değer, yorulmada malzemenin sürekli mukavemeti olarak da bilinir.
Bu tür tasarım daha çok üniform amplitüdlü
yüklemelerde milyonlarca tekrarlı yüklemeye maruz elamanlarda rastlanır (örneğin, motorlarda supaplar). 2. Güvenli Ömür Tasarımı: Bu kritere göre elemanın ömrü sınırlı tutulmaktadır. Örnek olarak yuvarlanmalı ve kaymalı yataklar verilebilir. Bu elemanlar belirli bir ömre göre tasarlanırlar. Ancak bu ömür süresince de sıfır hasar esas alınır.
Bu yaklaşım büyük emniyet katsayılarını gerektirir ve
yaygın kullanım alanına sahiptir. Bu ömre göre tasarlanan yapılara örnek olarak köprüler ve binalar verilebilir. 3. Emniyetli Hasar Tasarımı: Bu yaklaşım ise daha ziyade uçak ve uzay yapıları için geliştirilmiştir. Burada amaç can güvenlinden herhangi bir ödün vermeksizin yüksek emniyet katsayılarından kaynaklanan ekstra ağırlıklardan kaçınmaktır.
Bu kriter belirli bir elamanın yorulma sonucu muhtemel
hasarını tespit edip tüm yapının hasara uğramasına izin vermeden tamir edilerek sistemin kullanımına devam etmektir. Bu yaklaşım düzenli kontrollerle gerçekleştirilmektedir. Böylece kritik bölgelerdeki çatlakların müsaade edilebilir uzunlukları aşmalarına müsaade edilememektedir. 4. Hasara Toleranslı Tasarım: Bu yaklaşımla bir adım daha ileri gidilerek, gerek üretimden gerekse kullanım esnasında yorulma sonucu oluşan çatlakları göz önüne alarak ve kırılma mekaniğinin prensiplerini kullanarak çatlakların periyodik kontroller sonucu tespit edilmelerinden önce çatlağın hasara neden olacağını esas alır.
Buna örnek olarak bilhassa basınçlı kaplarda kullanılan
“kırılmadan Önce Sızdır” (leak – before - break) yaklaşımı verilebilir. Yorulmaya Göre Tasarım
Yorulmaya karşı tasarım, makine mühendisliği ve malzeme
biliminde eğitim ve deneyimli bir mühendisliği de gerektirir. Makine parçalarında yorulmaya karşı tasarım aşağıdaki üç temel bakış açısını gerektirir.
1. Parçaya gelen gerilmeyi yorulma limitinin altında
tutmak (sonsuz ömür kavramı).
2. Parçaları belirli bir ömre göre tasarlayıp, bu süre
sonunda parçanın yenisi ile değişmesini öngörmek (sınırlı ömür veya emniyetli ömür kavramı). 3. Kritik parçaları periyodik olarak kontrol ettirerek çatlağın kritik uzunluğu aşması durumunda o parçanın değişmesini öngörmek. Bu yaklaşım NDT tekniğinin kullanımını ve kontroller arası çatlağın ilerleme miktarının doğru olarak hesaplanmasını gerektirir. Bu yöntem hasara toleranslı tasarım olarak adlandırılır.