You are on page 1of 4

1-) 1980’ lerden günümüze uzanan Türk Metal Kültürü’ nün son dönemde ulaştıkları noktayı

teknolojik gelişmelerle birlikte hesaba katarsak nasıl bir sonuca varırız?

Türkiye’de Heavy Metal Kültürü Devil, Whisky, Egzotik Band gibi çok değerli gruplarla başladı ve
gerçekten birçok yönden zorlukların olduğu dönemler… Hem Seksen darbesinin ertesi hem de gitar
telinin bulunmasının olduğu bir dönemde başladı. O Yüzden o dönemin rock grupları bu zorluklar
içinde hem soundlarını hem sahnelerini geliştirdi ve ortaya bugün dahil alışması güç örnekler
koydular. İlerleyen yıllarda Heavy Metal ivme kazandı. Bunda Diken ‘nin Hedef Büyük ve Pentagram
‘ın Anatolia albümlerinin payı çook ama çok büyük. Günümüzde ise teknoloji her yönden çok iyi ve
birçok grubumuz artık rahatlıkla evlerinde bile kayıtlarını yapabiliyorlar. İnternet sayesinde de adlarını
çok daha fazla duyurabiliyorlar. Evet çok kaliteli gruplarımız var, fakat o eski ruhlar benim açımdan
bugün hala zirve de ve aşılamıyor.

2-) Metal, Rock, Türk Sanat Müziği gibi birçok farklı müzik türü ile uğraştınız. Bunların Gökhan Toker’
e kattıkları ve etkileri nelerdir?

Evet çok güzel bir soru, ben bir Heavy Metal müzisyeniyim, fakat hissettiklerimi sınırlandırmayı hiç
doğru bulmadım. O Yüzden her tarzı keşfettiğimde bir şeyler yapabildiğimi fark ettim. Mesela bir TSM
Korosu ile solist olarak Makber gibi bir Klasik Türk Müziği Eserini yorumlamak eşsiz bir deneyimdi
benim için. Müzik doğru şeyleri ifade ediyor ve bir anlam katıyorsa bana oradan hayatın içine karışır.
İşte onun için elbette her yaptığım iş birbirini besliyor. Bunu Sis ‘in ilk albümü Yaslı Dünya ‘da
fazlasıyla görebilirsiniz. Yeraltı ve enstrümanlar yada makamsal vokaller bu sayede kazandığım
güzelliklerdir..

3-) Aldığınız tiyatro ve konservatuar eğitimlerinin sahne performanslarınıza etkisi nedir?

Rock Müzik Tarihini incelerseniz sahnesinde şovun önemi bu müzik kültüründe çok büyük bir önem
taşımaktadır. Alice Cooper’lardan, David Bowie lerden, Iron Maiden lara oradan Ghost a uzanan geniş
bir açı. Onun için sahne üzerinde belirli bir geçmişim olsa da Ayla Algan’dan ve ekibinden aldığım
oyunculuk eğitimi sahnemde çok daha yaratıcı fikirlere sebep olmamı sağladı. Bunları zaten Izdırap
lansmanında göreceksiniz. Ses konusunda da aldığım ses eğitimi dersleri sayesinde yazdığım vokal
melodilerinde, her ne kadar heavy metal gibi çok sert bir müzik icra etsem de, hocalarımdan aldığım
dersler neticesinde yerel ve makamsal vokalleri de ekleyebiliyorum. Eğitim gerçekten çok önemli bir
şey.

4-) Rock ve Metal kültürlerinin toplumumuza ve gençlerimize katkıları ve etkisi sizce nedir?

Rock Müzik gerçek manasında gençlere umutsuzluk değil, aksine güç verir ve gerçekleri tokat gibi net
şekilde öğretir anlatır. Bu müziğin diğer müzik türlerinden en büyük farklı hemen hemen birçok
metalci ya benim gibi vokal yapar gitar çalar, ya da davul çalar. Sanata katkısı o açıdan çok büyüktür
ve bilinçli bir neslin yetişmesinde oldukça önemli katkılar sağlar. O açıdan çok değerli bir müziktir
5-) Şarkı sözlerinizi bir gün bir kitapta toplamayı düşünüyor musunuz?

İlginç bir soru, evet şuana kadar yazdığımız şarkı sözleri hayattan birer kesit bir yaşam izidir, bir gün
bu sözleri kitapta toplar mıyız bilmiyorum ama yaşadıkça hayattan aldığım hislerle yola çıkarken arada
yazdığım şiirlerim var ve geçen gördüğüm de sayısı artmış belki bir gün onları amatör olarak hiçbir
iddiam olmadan kitapta toplayıp piyasaya sürerim. Ama asıl olan işim Müzik ve Oyunculuk ,onun için
olabildiğince hakim olduğum işlerde bir şeyler yapmak isterim.

6-) İskelet Rockzine’ in editörlüğünü yapıyorsunuz. Fanzin ve Rock kültürünün etkileşimleri hakkında
neler düşünüyorsunuz?

Nerden bakarsak bakalım rock müzik yeraltı bir duruştur, heavy metal ise yeraltının dibidir. Onun için
öteki sanatlar diye adlandırdığımız her şey çok samimi ve doğaldır. Her şeyi rahatlıkla ifade eder,
fanzinleri ele alırsak ilk metal fanzimiz Laneth şuana Ülkemizde yayınlanmış en büyük fanzindir.
Şebek’ te keza öyledir. Buralarda Edebiyat veya Heavy Metal fanzinleri birbirinden çokta ayrı değildir.
Bir Halk Ozanı veya bir Death Metal grubu çokta birbirinden farklı şeyler değildir ve hepsi birbirini
besler. O Açıdan ele alırsak tek söz VİVA Underground…!

7-) “Sis” grubunun solisti olarak yakın zamanda çıkacak “Izdırap” adlı single çalışmanızdan bize
bahseder misiniz?

Kasım ayında Hyperfat Records stüdyolarında kayıtlarına başlandı. Yaslı Dünya albümü sonrası ilk
profesyonel kaydımız… Tematik giden bir grubuz. Izdırap Ötesi konseptinin ilk halkası. Ölüm temasını
işliyoruz. Bu şarkıda Cehenneme giden günahkâr bir insanın ilk gecesini birçok yönden hayalsi bir
hikâye olarak anlatıyoruz. Yaslı Dünya albümünde daha ılıman kapsayıcı ve birbirinden farklı bir tema
hâkimdi. Izdırap isimli şarkımızda ise daha karanlık, ürkütücü ve donuk bir hava hâkim. Extreme
Doom Metal tarzındaki yolumuzun ilk örneği aynı zamanda ve Doom ve Black Metal çizgisinin önemli
bir örneği. Bu yaz içinde Hyperfat Records tarafından 19 Digital Platform’da satışa çıkacak. Devamında
da üçleme şeklinde ölümün diğer iki temasını da işleyeceğiz.

8-) “Sis” ilk konserini Tekirdağ’ da gerçekleştirmiş bir grup. İlk konseriniz hakkındaki izlenim ve
görüşleriniz nelerdir?

Harikaydı, ben bu şehirde müziğe başladım ve büyüdüm, yıllarca hayalini kurduğum şeydi. Büyük bir
sahneden hayatında hiç metal dinlemeyen insanlara ulaşmak ve bu müziği onlarla paylaşmak. Bu
konser 22 yıllık müzik hayatımda çok önemli bir yerde durur. Çünkü sokaktaki simitçi kardeşimden,
Down sendromlu kardeşime hatta Arabesk dinleyen kesimlere ve daha da ötesi orada görev yapan
güvenlik çalışanı dostlarımızdan tebrik aldık. Onun için bu anlamda ömür boyu bu konser bende ve
grupta çok önemli olacak. İlk ödülümüzü de bu konserden aldık. Demek ki Metal yaparak da
insanlarımıza canlarımıza ulaşabiliyoruz. Toplumdaki ön yargılar kırılıyor demek ki.
9-) Başarılı bir ekip üyesi olarak günün birinde solo olarak bir proje gerçekleştirmeyi düşünüyor
musunuz?

Elbette, az önce de belirtmiştim, kendimi sınırlandırmayı sevmem. Bu açıdan bakarsak bu konuyu da


sağlam bir şekilde müzik yapmak isteyen bir insan olarak da yoluma “Sis” harici de devam edebilirim.
Bir takım dostlarımla bir şeyler yapmak ortak çalışmalarda bulunmak farklı işler yapmak isterim ve
yapacağım da. Bunlar elbette Sis’ ten çok daha farklı tarzlar dâhilinde olacak. Örneğin önümüzdeki kış
bir solo albüm yayınlamak niyetindeyim ve saykodelik rock çizgisinde olacak. Tahminen de çoğu
enstrümantal olacak bakalım zaman neler gösterecek. Ama evet sürpriz çalışmalar içinde
bulunacağım.

10-) Rock kültürü kayıp giden yıldızlarla dolu. Hatıralarınızdan kayıp gidenlerden bize bahsedebilir
misiniz?

Rock Camiasının kanayan yaralarından biridir dünyadan ve ülkemizden kayıp giden yıldızlar. Bunu ilk
olarak Chuck Schuldiner (Death) ile yaşamıştım. Daha sonra idolüm Ronnie James Dio nun acısıyla
sarsıldım. Ülkemizden de acılar var elbette. Kamil Özaydın (Whisky) , Ercan Birol (Devil) , Kazım
Koyuncu ve Barış Akarsu bu anlamda beni en çok üzenler oldu. Keza bu aralar yitirdiğimiz Asım abimiz
Asım Can Gündüz de beni çok yaraladı. Ama açık ve net konuşmak gerekirse can dostum güzel yürekli
üstadım Del Toro grubunun efsane davulcusu harika insan Gencer Özcan ‘ı yitirdiğim günden beri
kendimde pek değilim. Büyük bir parçam da onunla gitti. O açıdan içimdeki büyük bir acı
hissediyorum. Yeri hiçbir manada doldurulamaz gerçekten.

11- Heavy Metal’ in ülkemizde önyargılarla anılması hakkında neler söylemek istersiniz?

Ülkemizde ön yargıyla anılmayan hele ki günümüzde ne var? Bence bunlar tamamen bilgi
eksikliğinden kaynaklanıyor. Örneğin 99 yılında birkaç asalak zihnin yediği haltlar yüzünden koskoca
bir metal camiası hatta rock camiası zan altında kaldı. Resmen o dönemde cadı avı başladı ve metal
ürünleri satan mağazalar, rock barlar bu konuda büyük zararlar gördü. Hatta sokakta siyah giyinen
herkese satanist muamelesi yapıldı. Az evvel de söylediğim üzere hasta ruhlu birkaç asalak buna
sebep oldu ve toplumda buna inandı. Ama zamanla tüm bu ön yargılar kırılmaya başladı. Bizler insan
sever, doğa sever, yaşam sever, bilgili ve kitap okuyan kişileriz. Bu yüzden her zaman söylediğimiz gibi
bol bol kitap okuyalım ve gereksiz ön yargıları kıralım derim ben.
12-) Rock kültürünün Türkiye’ deki geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Bu Anlamda Moğollar’ın Whisky ‘nin Devil In, Hardal ‘ın, Asım Can Gündüz ‘ün ve daha birçok ismin
geçtiği Türk Rock Kültüründen ne olursa olsun ümitliyim. Çünkü bu usta isimler ve daha birçok usta
isim hepimize çok büyük misyonlar yükleyip, örnek oldular bizlere. Onun için gerçekten bu ustaların
bıraktığı izleri takip eden gençler çok iyi işlerle Türk Rock Müziğini en iyi yerlere getirecektir.

13-) Son olarak müzik ile ilgilenen gençlere önerileriniz var mı?

Asla yapmak istediğiniz müzikten, enstrümanınızdan, hissettiklerinizden vazgeçmeyin ve eski


gruplarımızı unutmayın. Çünkü geçmiş her zaman bizlere ayna olmaya en iyi şekilde olmaya devam
edecektir. Ne olursa olsun pes etmeyin. Rock ruhuna sımsıkı sarılın ve asla vazgeçmeyin.

You might also like