Professional Documents
Culture Documents
Bu sunumun öyküsü bir sahaf gezisinde gördüğüm bir kitapçıkla başlar, başlığı “İskan ve
Teavûn Cemiyeti; Umumi Kongre Mübadele Encümeni Mazbatası” olan bu kitapçık 15
sayfadan ibarettir.
Kitapçık başlığında adı geçen kongrenin tam olarak ne olduğunu anlayabilmek için dönemin
önemli yayınlarından biri olan “Vakit Gazetesi”ni taradım.Ancak herhangi bir bilgiye
ulaşamadım, bununla birlikte benzer konuları irdeleyen bir çalışmanın yapıldığına ilişkin
bilgiye “Tali Mübadele Projesi Bitti” başlıklı bir haberde rastladım.
Söz konusu metin başlıca iki bölümden oluşuyor; Birinci bölümde düne ait yaşanmış acı
deneyimler aktarılırken, ikinci bölümde ise mübadele ve iskan meselesinin başarıyla
uygulanması için yapılması gerekenler ile Muhacirin Cemiyetinin yapmak istedikleri
yeralıyor.
İmparatorluk yaklaşık bir asırdır iskan ve muhacirin meselesi ile uğraşmaktadır ama „hiç bir
yerde ne siyasi ve iktisadi ne de içtimai‟ hiç bir başarı gösterememiş ve „yüzlerce insan ile
milyonlarca paranın‟ kaybedilmesine sebep olunmuştur, denilerek şu tesbitler yapılmış.
8 eylül 330 (1914) tarihli kanunla „Rum ve Ermeni emval metrukesine yerleştirilen yüzyirmi
bini müteceviz‟ islam nufusunun mütarekeyi takiben hristiyanların dönmesi üzerine „eşya ve
hayvanatı dahi üste bırakıp‟ Yunanistan‟a dönmeye mecbur kalmıştır bu insanlar,
imparatorluk hükümetinin hatalarının kurbanı felaketzedelerdir ve şimdi yeni bir göçle daha
karşı karşıyadırlar.
İskan hususunda esaslı prensiblerin alınmamasından ötürü muhacirlerin her yerde sefil olduğu
ve zaiyat verdiği, 332 (1916) senesinden 335 (1919) senesine kadar muhacirin için onbeş
milyon tahsisat verildiği halde Edirne Vilayetinde bir iki köyden başka hiç bir şey yapılmadığı
tahsisat; maaşata, teşkilata oraya buraya sevk edilen muhacirin yevmiyelerine harcanarak
heba edildiği anlatılarak gündeme gelen mübadele sürecinde başarıya ulaşmak için neler
yapılması gerektiğine dair önerilere geçiliyor.
Devlet Hazır ya Vatandaş!
Mazbatada yarım milyondan az olmayacak bir kitlenin çok zor şartlarda ve kısa sürede
mübadele edileceği ve hükümetin bu konuda gereken fedakarlığı göstereceğinden şüphe
duyulmadığı belirtilerek sürece vatandaşında katılması gerektiği şu cümlelerle vurgulanıyor:
„Böyle umumi felaketlerde memleket mesailinde her ferdin Allahına ve vicdanına karşı bir
vazifesi ve bir mesuliyeti vardır.....‟ denilerek işin yanlızca devlete bırakılamayacağı ve bunun
adil de olmayacağı söylenerek. “... Bağrı yanık vatanı yedi düvelin hasis ve kanlı pençesinden
kurtaran bu millet on seneden beri alçak bir düşmanın zulüm ve itisafı (haksızlığı) altında
inleyen ve kanlı gözyaşı döken din ve ırk kardeşlerine....” kuçak açaçak ve şevkat gösterecek
ve dertlerine çare arayacaktır .
Kamuoyunun hazırlanması:
Yunan esaretinin ne demek olduğunu en iyi Yunan işgalini yaşayan vilayetlerin halkı bilir
denilerek ilk görevin onlara düştüğü söyleniyor ve gelenlerin „’650 sene evvel gaza ve cihat
için Rum diyarına geçmiş ve fakat ne çehre ve lehçesini ne adet ve ahlakını nede elbisesini
değiştirmeyerek hasbel kader anavatana avdet etmiş özkardeşleri olduğunu göreceklerdir‟‟
denilerek kamuoyunun desteğini kazanmak istenilmektedir.
Mübadele ve iskan meselesinde başarı için şehirlerden köylere kadar genel bir teşkilatın
gerekli olduğu bireysel yardımların ancak böyle bir yapılanmayla yerine ulaşacağı, ayrıca
memleketimizde milli, içtimai,insani, sıhhı ve iktisadi pek çok teşkilat olduğu bunların
hükümet teşkilatı etrafında toplanır ve beraber çalışılırsa mübadele işlerinin daha başarılı
olacağı vurgulanmaktadır.
İnsani ve içtimai bir maksatla toplanmış olan Muhacirin Cemiyeti Kongresi daha ilk
celsesinde mübadele işleri için milli hükümetle dayanışma içinde olacağını ve emirlerini
yerine getireceğini açıklıyor.
Gelen beşyüzbin kişinin vatanını Yunanlılara, evlat ve ecdat mezarlarını parklara terk ederek
yanlarında yanlızca kurtarabilecekleri din ve namuslarını aldıkları bu nedenle „’İşin tanzim ve
tertibinde,esasatında yapılacak hataiyat can ve mal itibarıyla memlekete çok pahalı olur‟‟
denilerek ilgili makamların dikkati çekilmektedir.
Mübadelenin sevkiyatında ufak bir hatanın yollarda yüzlerce insanın heder olmasına yol
açacağı. Bu nedenle hangi muhacirin nereye ve hangi yollardan hangi köprülerden sevk
edilecekleri „’bir hesap ameli gibi tesbit edilmelisi‟‟ istenmektedir.
Tüm bunların yanısıra Muhacirin Cemiyetine, Hilal-i Ahmer, Mübadele ve buna benzer diğer
hayır cemiyetlerinden ve onların yapabileceği yardımlardan uzak durulamaz denilerek şu
konuya dikkat çekiliyor:
İskan cedvelinde Yanya ve Prevezeden gelecekler elli bin ve umum tütüncülerin doksan bin
gösterildiği ve buna göre bir iskan planlandığı oysa Yanya ve Prevezeden geleceklerin altı
bini geçmeyeceği ve tütücülerin 250 binden fazla olduğu bu nedenle bu cedvelin şimdiden
düzeltilmesi gerektiği anlatılıyor.
İskan şartlarında en önemli sorunun iklim şartları olduğu, bu noktada isabet olmazsa son
emeklerin de heba olacağı belirtiliyor ve örnek olarak çeşme ve Urla‟ya yerleştirilen Bosna
muhacirlerinin bağlık ve zeytinlikleri yakıp yıktıktan sonra hastalığa tutulup kırılmalarını
gösteriliyor.
İskan meselesinde ikinci önemli sorun olarak ise zirai şartlar gösteriliyor ve Harbi Umumide
Drama ve Kavala‟nın tütüncülerinin zeytin çıkaran Edremit ve Ayvalık mıntıkalarına iskanı
nedeniyle ne kendilerinin ne de hükümetin bu iskandan bir fayda görmemesi örnek olarak
gösteriliyor.
Üçüncü olarak çok önemli bir nokta sakine-i asliyenin tazyik edilmemesidir deniliyor. Bir
mıntıkaya alabileceğinin üstünde bir iskan yapılması sonrası hem halkın hem de hükümetin
sıkıntı yaşayacağı anlatılıyor.
Gelecek olan mübadiller ; Şehirliler,kasabalılar ve köylüler, çiftçiler olarak başlıca iki gruba
ayrılıyor.
İkinci sınıf ise; ziraat ve hayvancılıkla uğraşanlar olarak altgruplara ayrılıyor, ve buna göre bir
çalışma yapılması öneriliyor.
Bu mazbatada kimin nereye yerleştirilmesi gerektiğine ilişkin bir çalışmaya da yer verilmiş ve
kısaca şu önerilerde bulunulmuştur.
Edirnede‟ki nüfusu, askeri ve siyasi olarak güçlendirmek için Drama ve Serez Sancaklarından
gelmesi beklenen 170.000 nüfustan kırkbinini tütün çıkan Edirne tehcir mıntıkalarına,
altmışbinini Samsun ve Bafra havalisine, yetmişbinini Manisa, Akhisar, Muğla, Milas,
Kuşadası, Değirmendere, Torbalı, Söke, Ödemiş ve diğer tütün çıkan İzmir vilayeti havalisine
iskanı iyi olur.
Selanik vilayeti dahilinde Selanik, Doyran, Yenice-i Vardar, Karaferya, Vodina, Ketrin,
Karacaabad , Gevgili, Kılkış, Langaza ve Manastır vilayetine bağlı Florina, Kesriye, Grebena,
Alasonya, Nasliç ve Kayaların 130.000 tahmin edilen ahalisinin
40.000‟i Bursa vilayeti tehcir mıntıkalarına
50.000‟i İzmir nahiyeleriyle Menemen, Bergama, Alaşehir, Salihli, Nazilli, Isparta, Burdur
Sancak ve kazalarına
40.000‟i İzmit, Çatalca sancaklarıyla İstanbul vilayeti mıntıkasına iskanı, iklim ve zirai
şartlara göre çok uygun düşer denilmektedir.
Selanik, Kavala, Serez, Drama, Yanya, Hanya, Kandiye, Resmo, Midilli, Limni kasabaları
halkından bir kısmı öteden beri ticaretle uğraştıklarından İstanbul, İzmir, Bursa gibi ticaretgah
şehir ve kasabalarda ikametleri Rumluğun ve Ermeniliğin bıraktığı ticaret boşluğunu
dolduracaktır denilerek hem demografik , hemde ekonomik uyarılar yapılıyor.
Girid, Midilli, Limni, Sakız, Preveze, Ketrin ve Kasandra ahalisi zeytinlik bağ ve bahçecilik
yaptığından Edremit,Ayvalık,Çeşme,Karaburun,Urla,Kuşadası ve ahalisine iskanları yerinde
bir hareket olur. Bunların nufusu 60.000 olarak tahmin ediliyor.
Kabaca
Manastır „‟ 140.000
Yanya „‟ 6.000
Anadolu‟dan giden Rum ve Ermeni miktarını 450.000 varsayarak gelenlerin 500.000 kişi
olduğu ve eşit olmadığı vurgulanmaktadır.
Rumeli umum müfettişliği nezdinde bulunan yabancı maliye kontrol komisyoncusunun 322
-323 (1906-1907) tarihlerinde yaptığı araştırmalarda Selanik ve Manastır Vilayetlerinde
müslüman ahaliye ait emlak ve arazi kıymeti 70 milyon altın olarak tahmin edildiğinden buna
Girit ve adalar da ilave edilerek müslümanlara ait mal varlığı 90 milyon altın olarak
öngörülüyor.
Buna karşı Rumların bıraktığı mal varlığının bu rakamın ancak1/6 sına tekabül ettiği. Bu
durumda geleceklere ancak bıraktıklarının 1/6 sı verilebilecektir denilerek takdir kıymet
edecek olan Muhtelit Komisyonların bu konuda gösterecekleri en ufak bir ihmal ve hata
servetimizin büsbütün heder olmasına yol açacağı söyleniyor. Ve Muhtelit Komisyonun her
fert için 1912 senesi kıymetlerini baz alarak hesap yapması gerektiğinin altı çiziliyor.
Önemli bir sorun olarak da işgal bölgelerinde haneleri yanan mühim zararlara uğramış pek
çok felaketzedenin Rumların terk ettiği emlak ve araziye yerleşmiş olması gösteriliyor. Bu
insanların madur edilmeden bu sorunun mübadil kafileleri gelene kadar çözülmesi isteniyor.
3- Mübadele sonuçlanana kadar kardeşlerimizin bir dereceye kadar iaşeleri ve temin hayatları
için Amerika Yardım Cemiyetinden ve diğer Amerika ve Avrupa hayır cemiyetlerinden insani
yardım istenmesi.
6- Mazbatada arz ve izah edilen sebeplerden ötürü islam ve hristiyan emval metrukesine genel
değer takdiri için muhtelit komisyon nezdinde girişimlerde bulunulması.
11- Sürekli beş altı kabul iskelesinde sıhhı ve idari teşkilat icrası, oralarda bu işleri iyi idare ve
takib edebilecek kimse, bulunamayanlara ise merkezden fahri veya ücretli delegeler temini.
12- Tali komisyonlarda bilhassa iskan komisyonlarında hükümetçe alınacak muhacir üyelerin
cemiyetçe seçilmesi için hükümetin onayının alınması.
13- Köy ve mahalle teşkilatında köy ve mahalle mektepleri muallimleriyle,önceden göç edip
yerleşmiş kişilerden istifade edilmesi.
14- Özellikle takdir kıymet meselesiyle uğraşmak için ve bir kısmı Yunanistan‟da diğer kısmı
Türkiye‟de çalışmak üzere bir komite teşkili. Ve bu komisyonun Yunanistan‟da çalışacaklara
ait tahsisatın hükümetçe karşılanması.
15- Yunanistan‟ın harekete hazır bir durumda ve mahvolmuş vatandaşların kurtuluşu, geçim
ve hayatları temin edilmek şartıyla mübadele ve münakelenin(taşıma) adım adım yapılması
için Hükümeti Milliyemiz, Cemiyeti Akvam ve ilgili devletler nezdinde girişimlerde
bulunulması.
17- Savaş durumundan barış durumuna geçen muzaffer ordumuzun ihtiyaç fazlası nakil
araçlarının köylü ve çiftçi muhacirlere verilmesi için Başkomutan Gazi Mustafa Kemal‟e
başvurulması.
19- Gerek hükümete ve gerek doğrudan doğruya cemiyete ait mübadele konularını devamlı
izlemek için bir Mübadele Çalışma Heyeti oluşturulması.
20- Encümen acizanemizce varid hatır olabilen cihetleri heyet umumiye arz ediyoruz. Muhtaç
tadil ve tevsii nakkat takdir umumiye aittir. Cenabı Haktan muvaffakiyyet ve Yunan
mezalmine göğüs geren muhterem ve sevgili dindaşlarımıza, kardeşlerimize sıhhat ve selamet
temenni ederiz.**
24 Eylül 1923 tarihinde yayınlanan bu mazbatanın 86 yıl sonra madde madde incelenmesine
ve tartışılmasına ihtiyaç olduğunu düşünüyorum sempozyumun sınırlarını da gözönüne alarak
biraz kendimle de ilgili olan ikinci maddenin akibetini sizlere aktarmak istiyorum.
İkinci maddede istenilen İki Makedonya Cemiyetinin birleşerek Mübadele Cemiyeti‟ni
oluşturması talebinin aynı ay içerisinde gerçekleştiğini dönemin gazetelerinden öğreniyoruz.
Vakit Gazetesinde yayınlanan ilk haber “Mübadele işleri için bir cemiyet” başlığını taşıyor ve
“Makedonya ve Şarki Makedonya Cemiyetleri yakında başlayacak olan mübadele için
iştiraken icra-i faliyete karar vermişlerdir. Çünkü Makedonya ve Epir‟den Anadolu‟ya nakil
edilecek olan kardeşlerimizin sakin oldukları muhitin bir kısmı bu cemiyetlerin faliyet
sahaları haricinde kalmaktadır” denilerek neden böyle bir birleşmeye ihtiyaç duyulduğu da
anlatılmaktadır.
Mübadele Cemiyet‟inin kuruluşu ise Vakit Gazetesine yine haber olmuş ve özetle şöyle
duyurulmuştur:
“Malum olduğu üzere son zamanlara kadar ayrı ayrı vazife gören Şarki Makedonya ve
Makedonya Cemiyetleri mezc edildikleri gibi sırf mübadele işleriyle de meşgul olmak üzere
gerek mezkur cemiyetlerden gerek diğer Yunanistan müslümanlarından merkub bir Mübadele
Cemiyeti tesis etmiştir. Cemiyetin nizamnamesi tanzim edilmiş ve dün Türk Ocağında akd
edilen umumi bir ictimada cemiyetin muntazam bir iş görmek üzere heyet idaresi intihab
olunmuştur. Muvakkat Riyasetinde Serezli Esad Efendi bulunmuştur....
Bilahare yeni heyet-i idare azasının intihabına geçilmiş ve..... İdare Hayeti şu surette teşkil
etmiştir:
** Metnin dili hakkında bilgi vermesi amacıyla 20. madde sadeleştirilmeden ve özetlenmeden
olduğu gibi alınmıştır.