Professional Documents
Culture Documents
YÖRESEL MUTFAKLAR
Yazarlar
Prof.Dr. Nazlı GÖKÇE (Ünite 1)
Doç.Dr. Burak MİL (Ünite 2)
Doç.Dr. Hilmi Rafet YÜNCÜ (Ünite 3)
Dr.Öğr.Üyesi Sibel ÖNÇEL (Ünite 4)
Dr.Öğr.Üyesi Aydan BEKAR (Ünite 5)
Öğr.Gör. Mehmet KABACIK (Ünite 6)
Prof.Dr. Osman Nuri ÖZDOĞAN (Ünite 7)
Dr.Öğr.Üyesi Nermin IŞIK (Ünite 8)
Editör
Dr.Öğr.Üyesi Ebru ZENCİR
Bu kitabın basım, yayım ve satış hakları Anadolu Üniversitesine aittir.
“Uzaktan Öğretim” tekniğine uygun olarak hazırlanan bu kitabın bütün hakları saklıdır.
İlgili kuruluştan izin almadan kitabın tümü ya da bölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kayıt
veya başka şekillerde çoğaltılamaz, basılamaz ve dağıtılamaz.
Öğretim Tasarımcısı
Öğr.Gör.Dr. Zekiye Rende
Kapak Düzeni
Prof.Dr. Halit Turgay Ünalan
Grafiker
Ufuk Önce
Yöresel Mutfaklar
E-ISBN
978-975-06-3284-6
İçindekiler
Önsöz .................................................................................................................... vii
Önsöz
Sevgili öğrenciler,
Mutfak kültürleri iklim ve yeryüzü şekilleri gibi coğrafi değişkenler başta olmak üzere
tarih, kültürel altyapı ve ekonomik koşullara göre farklılık göstermektedir. Dağlık bir böl-
gede tarım yapılamadığı için tarım ürünleri mutfak kültüründe yer almazken denize kıyısı
olan bölgelerde deniz ürünlerinin tüketimi yoğundur. Coğrafi bölgelerin doğal, beşeri ve
ekonomik faktörlere göre ayrıldığı dikkate alındığında ise her bir bölgenin farklı mutfak
kültürüne sahip olduğu görülür. Hatta tarih, kültür ve etnik köken gibi etkenler dikkate
alındığında bu farklılık bölüme ve hatta yöreye göre bile değişiklik gösterebilir. Türkiye
yedi coğrafi bölgesi ve 21 bölümü ile oldukça zengin bir mutfak kültürüne sahiptir. Üç
tarafının denizlerle çevrili olması ve dört mevsim yaşanmasının yanı sıra MÖ 5000 yılla-
rına dayanan tarihi, çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yapmış olması, Osmanlı Dönemi’nde
yayıldığı toprakların mutfak kültürleriyle etkileşime girmesi ve etnik yapısı ile birleşen bu
zenginlik Türkiye’ye geniş bir mutfak kültürü kazandırmıştır.
Bu kapsamda bu kitapta Türkiye’de yöresel mutfaklara ilişkin bütüncül bir bakış sunul-
duktan sonra her bir coğrafi bölgenin yöresel mutfağına detaylı olarak yer verilmiştir. Her
bölge tarihi, coğrafyası ve yemek kültürüyle ele alınmış, bölgesel değer olarak öne çıkan
ritüeller, pişirme yöntemleri, özel içecekler, özel kavramlar ve araç-gereçlere ilişkin açık-
lamalar yapılmıştır. Her bölümün sonunda yöreye özgü tariflere yer verilerek öğrencilerin
yöresel mutfaklardan uygulama yapabilmesi için örnekler oluşturulmuştur.
Öğrenciler, bu kitapla edinecekleri temel bilgiler sayesinde gerek günlük hayatların-
da gerekse çalışma hayatlarında ihtiyaç duyacakları genel eğitimi almış olacaktır. Yöresel
mutfaklarla ilgili alınan bu eğitimle ilgi alanlarına veya çalışma alanlarına göre istedikleri
mutfaklarda derinlemesine araştırma ve uygulama yapabileceklerdir. Böylece hem genel
kültür anlamında kendilerini geliştirebilecek hem de yöresel mutfaklarda uzmanlaşabile-
ceklerdir.
Editör
Yrd.Doç.Dr. Ebru ZENCİR
1
YÖRESEL MUTFAKLAR
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Türkiye’nin bölgelerinin coğrafi özelliklerine göre beslenme alışkanlıklarını
açıklayabilecek,
Bölgesel mutfak ürünleri ve coğrafi koşulları özetleyebilecek,
Bölgelerin mutfak alışkanlıklarını özetleyebilecek,
Bölgesel mutfak kültürlerini ayırt edebilecek
bilgi ve becerilere sahip olabileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
• Türkiye • Güneydoğu Anadolu Bölgesi
• Yöresel Mutfak • Karadeniz Bölgesi
• Marmara Bölgesi • Ege Bölgesi
• İç Anadolu Bölgesi • Akdeniz Bölgesi
• Doğu Anadolu Bölgesi
İçindekiler
• GİRİŞ
Yöresel Mutfaklar • TÜRKİYE’DE YÖRESEL MUTFAKLAR
Türkiye’de Yöresel Mutfaklar
• BÖLGELERE GÖRE GENEL COĞRAFİ
ÖZELLİKLER VE YÖRESEL MUTFAKLAR
Türkiye’de Yöresel Mutfaklar
GİRİŞ
Turizm, günümüzde çok hızlı gelişen ve yenilenen sektörlerden biridir. Bu hızlı değişme Destinasyon: Varılacak olan
yer (Türk Dil Kurumu). Turistik
ile birlikte, turizm ürünlerinde ve destinasyonlarda farklılaşmalar meydana gelmektedir. kaynakların kümelendiği bir
Bunun sonucu olarak da yeni ve dikkat çekici farklı turizm çeşitlerine olan ihtiyaç her ge- coğrafi alan (destinationerciyes.
çen gün artmaktadır (Lordkipanidze, Brezet ve Backman, 2005: 788). Son yıllarda turizm com). Turizmin temel ekonomik
faaliyetler arasında yer aldığı
hareketinin de kültürel ve geleneksel değerlerin önem kazandığı, yerel değerlerine sahip ülkeler, bölgeler veya şehirler
çıkan destinasyonlara doğru yöneldiği görülmektedir (Sünnetçioğlu, Can ve Durlu Özka- (T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı).
Turistler için cazip kabul edilecek
ya, 2012: 959). Turizmde gelişen rekabet ortamı, artık ülkelerin yalnızca tarihi değerleri- farklı doğal çekicilikleri ve
ni, ören yerlerini, denizini, güneşini, kumsalını pazarlamakla kalmayıp aynı zamanda bu özellikleri barındıran yerler
farklı yerel ve kültürel özelliklerini de ön plana çıkarmalarını gerektirmektedir. (Duman ve Öztürk, 2005: 10).
Bir ülkenin sahip olduğu kültürel değerler içerisinde mutfak kültürü önemli bir yere sa-
hiptir. Bir toplumun kültürünü ve yaşam biçimini yansıtan yemek ve mutfak kültürü, turis-
tik destinasyonu oluşturan önemli bir özelliktir. Birçok araştırmada yiyecek içecek kültürü-
nün toplumsal öneminden, gastronominin turizmdeki rolünden ve turistlerin tercihlerini
etkileyen, onları heveslendiren bir faktör olduğundan söz edilmektedir. Bu nedenle hem ge-
len turistlere özgün deneyimler yaşatmak, saygınlık ve statü kazandırmak hem de sunulan
ürünleri farklılaştırmak ve destinasyonu diğerlerinden daha çekici kılmak için gastronomi
turizminden yararlanılması son derece önemli görülmekte ve destinasyonların pazarlama-
sında kullanılan yeni değerlerden birini oluşturmaktadır (Chaney ve Ryan, 2012).
Dünyada gerek küresel gerekse yerel ölçekte, yiyeceğin, turizm hareketi içindeki öne-
mi dikkat çekmektedir (Rand, Heath ve Alberts, 2003: 98). Her ne kadar yiyecek içecek
tüketimi, son yıllarda başlı başına bir turizm türü olarak görünse de aslında turizm faa-
liyetleri içindeki yeri ve önemini her zaman korumuştur. Yapılan çalışmalar, turistlerin
tercih ve ilgilerinin artmasında destinasyonun sahip olduğu yemek kültürünün etkili
olduğunu göstermektedir (Bessiere, 1998; Hjalager and Richards, 2002; Cohen and Avi-
eli, 2004; Long, 2004). Yerel gıda ürünlerinin turistler açısından bir pazar oluşturması,
turizmi güçlendirmekle birlikte (Boyne, Hall ve Williams, 2003: 134) o yörenin sosyal
ve ekonomik yönden gelişmesine de katkı sağlamaktadır. Toplumların farklılaşan mutfak
kültürleri, diğer toplumlardan gelen kişiler için her zaman merak uyandırıcı ve denenme-
ye değer bulunmaktadır. Bununla birlikte farklı kültürlerin birbirlerini tanımaları ve farklı
ülke insanlarının birbiriyle yakınlaşmalarında etkili olmaktadır (Bekar ve Belpınar, 2015).
Ayrıca o ülkeyi, bölgeyi ya da yöreyi ziyaret eden turistlerin tatil deneyimlerinde önemli
bir yer oluşturmaktadır (Albayrak, 2013; Pullphothong ve Sopha, 2013).
Bir bölgenin mutfağı ile ilgili mirasının bir turizm ürünü olarak öneminin anlaşılması
ve turizm pazarlaması açısından kullanılmaya başlanması, yöresel mutfakların bölgesel
4 Yöresel Mutfaklar
pazarlamada önemli bir unsur hâline gelmesine neden olmuştur (Selwood, 2003: 179;
Bahar ve Kozak, 2006: 40). Günümüzde insanlar sadece açlık duygusunu gidermek için
değil, aynı zamanda o yemek sürecinde farklı deneyimleri yaşamak amacıyla evlerinden
dışarıda yemek yemektedir (Yüncü, 2010: 28). Hatta insanlar bir ülkenin ya da bir bölge-
nin yemeklerini tadabilmek için kilometrelerce yolu göze alabilmektedir (Denizer, 2014).
Batı Avrupa’da satın alma gücü yüksek olan kişilerin İtalya’nın Toscano bölgesine, keçi
peyniri ile şarap içmeye gitmeleri (Yergaliyeva, 2011: 98), İtalya’nın Portofino & Cinque
Terre bölgelerine yapılan şarap ve gurme turları (Denizer, 2014), Fransa’da düzenlenen ve
turistlerin bir şarap bölgesini tanımak, üzüm/şarap tatmak veya şarap festivaline katılmak
gibi nedenlerle yaptıkları seyahatleri kapsayan şarap turizmi (eno tourism/ wine tourism)
ve Bordoux’un şarap tatma turları (İnceöz, 2009) buna güzel birer örnek oluşturmaktadır
(Aslan, Güneren ve Çoban, 2014).
Son yıllarda Türkiye’de de gastronomi turizmi ile ilgili olarak yeni aktiviteler yapıl-
maya başlanmıştır. Hatay gastronomi turları, Gökçeada eko turları, Gaziantep, Adana ve
Mersin gastronomi turları buna örnek olarak verilebilir (Bekar ve Belpınar, 2015).
Bir toplumun beslenme kültürü, yaşam şekli ile yakından ilgilidir ve toplumdan toplu-
ma, yöreden yöreye farklılıklar göstermektedir (Oğuz, 1990; Baysal 1993; Şanlıer ve Arı-
kan, 2001; Şanlıer, Cömert ve Durlu-Özkaya, 2012; Tekgül ve Baykan,1993). Toplumların
yöresel mutfakları ve beslenme biçimlerini; tarihsel süreç içinde etkili olan coğrafi, eko-
lojik, kültürel ve ekonomik özellikler şekillendirmektedir. Din ve inanışlar, bölgeye has
hayvan ve bitki çeşitliliği, toplumların ekonomik yapıları ve bu yapıların şekillendirdiği
gündelik yaşam tarzları, mutfağın temel belirleyicisi konumunda olabilmektedir. Yaşadığı
coğrafyanın fiziksel özellikleri; beslenme kültürünü, yiyeceklerin çiğ veya pişmiş hâlde
tüketilme şekillerini belirleyebilmektedir (Beşirli, 2010: 160).
Dünyada hemen her mutfağın temel sayılacak bazı özellikleri bulunmaktadır. Bunlar
o mutfağı diğer mutfaklardan ayıran özellikler olarak tanımlanmaktadır. Bölgeye özgü
yemekler, o bölge için bir fark yaratmaktadır. Ancak geleneksel yemeklerin turizm faa-
liyetlerinin gereklerine uygun hazırlanması gerekmektedir. Tıpkı el yapımı yerel pek çok
üründe olduğu gibi yöresel yemeklerin de tanınmış hâle getirilmesi, hatta turist profiline
uygun hâle dönüştürülmesi ve yöre halkı tarafından bölgeye özgü sunum teknikleriyle ik-
ram edilmesi gerekmektedir (Cohen ve Avieli, 2004: 767). Gastronomi turizmi kapsamın-
da gelen turistlere, yerel ürünlerle yapılan yemeklerin veya yöresel olarak üretilen besin
maddelerinin sunulması, bölge veya yöreye has tatları denemelerinin sağlanması ve on-
lara eşsiz bir yemek deneyimi sunulması oldukça önemlidir. O nedenle Türkiye’de yöresel
mutfakların tanıtımı iyi yapılmalı ve turizmde doğru bir biçimde kullanımı sağlanmalıdır.
Öyle görünüyor ki yöresel mutfak ürünleri, kültürel mirasın bir parçası olarak ziyaret
edilen alanın özgün niteliğine katkıda bulunan önemli çekicilik unsurları (Güneş, Ülker
ve Karakoç, 2008) olarak turizmdeki önemini gelecekte de korumaya devam edecektir. Bu
bağlamda aşağıdaki bölümlerde Türkiye’de yöresel mutfaklar açıklanmaya çalışılacaktır.
Bir milletin mutfağına ait teknik bilgileri, geçmiş nesillerden kalan yiyecek ve içeceklerin
çeşit zenginliği, hazırlanışı, sunumu ve özellikleri de gastronomik miras olarak kabul edilir.
UNESCO’nun Fransız mutfağını 2010 yılında “Dünya Kültür Mirası” listesine dâhil etmesiy-
le ilk kez bir dünya mutfağı, sanat ve kültür kolu olarak korunması gereken eserler listesine
girmeyi başarmıştır (Kaşlı, Cankül, Köz ve Ekici, 2015; www.gurmerehberi.com).
Din
Kültürel Birikimler
Göçebe Kültür
Etnik Çeşitlilik
Türkiye’de tarihsel süreç içinde farklı kültürlerle yaşanan etkileşim, geçmişten gü-
nümüze Asya ve Anadolu mutfaklarının sunmuş olduğu ürünlerdeki çeşitlilik, Selçuklu
ve Osmanlı saraylarında gelişen yeni tatlar bugünkü Türk mutfak kültürünün şekillen-
mesinde ve çeşitlenmesinde rol oynamıştır. Bugün yöresel mutfakların özgün etkilerini
içinde barındıran köklü ve çok yönlü bir Türk mutfak kültürü oluşmuştur. Anadolu mut-
fağı, Ege adaları ve Ege kıyılarından balık ile zeytinyağı, güneyden gelen şerbetli tatlılar,
Bizans’tan gelen Roma mutfağı, Osmanlı İmparatorluğu’nun geniş topraklara yayılması
ile birlikte Ortadoğu, Güney Akdeniz ve Avrupa yemekleri ile zenginleşmiştir. Osmanlı
İmparatorluğu’nun ulaştığı geniş alanlarda farklı toplumlarla yapılan alışveriş çerçevesin-
de sürekli şekillenmiştir. Türk mutfağına balık, zeytin, zeytinyağlı yemeklerin pek çoğu
Bizanslılardan geçmiştir. Et ve mayalanmış süt ürünleri ile biçimlenen beslenme sistemi
ise Orta Asya’dan göçle gelen Türklerle birlikte Anadolu’ya taşınmıştır (Ciğerim, 1999;
Güler, 2010).
Orta Asya’da Türk kavimlerinin pek çoğu ve göçebe Türklerde beslenmede bitkisel
ürünler pek kullanılmamış, temel gıda maddelerini koyun eti ve süt ürünleri oluş-
6 Yöresel Mutfaklar
turmuştur. Bunlar arasında özellikle kımız (fermente edilmiş kısrak sütü) önemli bir
yere sahipti. Litre başına 450 kalori ile oldukça yüksek bir kalori sağlayan kımız, %2-6
oranında alkolü ile fazla besleyici olmamakla birlikte ferahlatıcı ve açlığı giderici özel-
liği ile tercih edilmiştir. Eski Türklerde kışın tüketilmek üzere kurutularak saklanan
yoğurt, günümüzde de “kurut” adıyla Anadolu’da bazı yörelerde görülmektedir (Yıl-
maz, 2002: 52, Güler, 2010;). Yoğurda ılık suyun katılıp hayvan derilerinden elde edi-
len tulumlarda çalkalanarak tereyağı çıkartılması, yağı alındıktan sonra tuz konularak
kaynatılması ve süzülmesi ile çökelek, keş gibi peynir türlerinin yapılması geleneği hâlâ
devam etmekte, süt ve süt mamulleri olan yoğurt, ayran, peynirin çeşitleri bugün de
sofralarda yerini almaktadır.
Gerek geçmişte gerekse günümüzde bölgeden bölgeye hatta köy ve kent gibi yerleşme
birimlerine göre farklılaşan Türk mutfağının çok sayıda ortak özelliği de bulunmakta-
dır. Türk mutfak kültüründe hububatlar her zaman önemli bir ürün olarak yer almıştır.
Yemek çeşitleri çok olmasına karşın mutfakta çoğunlukla un kullanıldığı görülmektedir.
Tarih boyunca en çok beğenilen yiyecekler, börek ve çeşitleri ile hamurdan yapılan tatlılar
olmuştur. Türk mutfağında et; çoğunlukla bulgur, pirinç, buğday ya da hamurla birlikte
pişirilmektedir. Bulgur; çorba, bulgur pilavı, sebzeli yemekler ve köfte yapımında kullanıl-
maktadır. Çorbalar çok yaygın olarak tüketilmektedir. Özellikle tarhana çorbası, yoğurt
çorbası, un çorbası, mercimek çorbası en çok tüketilen ve bilinen çorbalar arasında yer al-
maktadır. Yemeklerde en çok kullanılan yağ çeşitlerini; tereyağı, içyağı ve kuyruk yağı, en
çok tüketilen içecekleri ise; ayran, çeşitli şerbetler ve hoşaf oluşturmaktadır (Ögel, 1978: 1,
Türkdoğan, 1997: 550; Kut, 2006; ). Sonuç olarak tarih boyunca Türk mutfağında en çok
bulunan yemekler; çorbalar, et yemekleri, etli sebze yemekleri, diğer sebze yemekleri, etli
kurubaklagil yemekleri, zeytinyağlı yemekler, pilavlar, börekler, salatalar ve tatlılar olmuş-
tur (Güler, 2010, Ertaş ve Karadağ, 2013;).
Türk mutfağı, doğru bir konumlandırma ve yaratılacak çekici bir imajla, destinasyon-
ların markalaşmasına büyük katkılar sağlayacak niteliktedir (Güzel, 2009: 28). Araştırma-
lar Türkiye’yi ziyaret eden yabancı turistlerin Türk mutfak kültürünü tanımak ve denemek
istediklerini göstermektedir. Türkiye’ye gelen yabancı turistlerin gastronomi turizmine
ilişkin görüşlerinin incelendiği bir araştırmada, Amerika kıtasından gelenlerin tatil yerini
seçmede yöresel mutfak kültürünü önemli bir etken olarak gördükleri, gittikleri desti-
nasyonda yemek hazırladıkları, evlerine götürmek için yöresel mutfak ekipmanları sa-
tın aldıkları saptanmıştır. Avrupa kıtasından gelenlerin, çoğunlukla temalı restoranlarda
yemek yemeyi tercih ettikleri, restoranlara meşhur mutfak şeflerinin hazırladıkları lez-
zetleri tatmak için gittikleri, lüks restoranlarda yemek yedikleri ve yörelere özgü yemek
programları ve gösterilerini izledikleri ve takip ettikleri tespit edilmiştir. Asya kıtasından
gelenlerin ise tatilleri esnasında yöresel yiyecek içecekleri, baharatları mutlaka tattıkları,
yöresel ürünlerin satıldığı halk pazarlarını takip ettikleri belirlenmiştir (Bekar ve Belpınar,
2015). Turistlerin yöresel yiyecek ve içeceklere ilişkin tutum ve davranışları incelendiğin-
de ise yöresel lezzetleri tadarken gürültüden uzaklaştıklarını ve dinlendiklerini hissettik-
leri, yöresel lezzetlerin canlılık verdiği, kendilerini daha sağlıklı yapacağını ve daha besle-
yici olduklarını düşündükleri ve başkalarına da yiyecek ve içecekleri tatmaları konusunda
öneride bulunmak istedikleri görülmüştür.
Türkiye’de 2011 yılında elde edilen turizm gelirlerinin %28,1’ini yiyecek tüketimi oluş-
turmuştur. Bu da yaklaşık olarak 2,5 milyar $ anlamına gelmektedir (Rızaoğlu, Ayazlar
ve Gençer, 2013: 670). Devlet İstatistik Enstitüsünün (2012) verilerine göre, turistlerin
ülkemizde yaptığı harcamalar yeme-içme %25,7, konaklama %12,5, ulaştırma %6,9, sağlık
%1,9, spor-eğitim-kültür %0,7, tur hizmetleri %1,7, diğer mal ve hizmetler (giyecek, ayak-
1. Ünite - Türkiye’de Yöresel Mutfaklar 7
kabı, hediyelik eşya vs.) %24,5 şeklinde bir dağılım göstermektedir. Zengin bir mutfak
kültürü, yiyecek-içeceğin bu büyük potansiyelinden yararlanmak için önemli bir avantaj
oluşturmaktadır.
Ülkelerin mutfak yapısı incelendiğinde mutfaktaki ürün ve malzemeler, yiyeceklerin
hazırlanması, pişirilmesi, kullanılan araç-gereçler gibi pek çok farklı özellik olduğu ve
farklılaşan bu özelliklerin zengin bir mutfak kültürünün oluşumunda etkili olduğu görül-
mektedir (Pekyaman, 2008: 19). Türkiye’de bölgelere göre farklılaşan yöresel mutfaklarda;
coğrafi, ekolojik, kültürel, sosyal, ekonomik ve tarihi pek çok özelliğin etkilerini görmek
mümkündür. Hatta bölgelerin yöresel mutfaklarında görülen farklılıklar iller arasında bile
değişiklikler gösterebilmektedir. Türkiye’nin kırsal alanlarındaki pazarlarında bulunabi-
len çeşitli ürünleri, yerel peynirleri, üzüm bağları, geleneksel zeytinyağları, her kasaba,
köy ya da nahiyenin kendine özgü yemek kültürünün oluşmasına neden olmuştur. Bu-
nunla birlikte yiyecek festivalleri, arıcılık faaliyetleri, keme gibi bölgelere özgü birçok yer
mantarı çeşitleri, geleneksel yöntemlerle yetiştirilen kırmızı ve beyaz et hayvancılığı gibi
çok sayıda özellik yöresel mutfakların oluşmasında etkili olmuştur (Kesici, 2012: 36).
Türkiye’de bölgelere göre değişen iklim özellikleri ve üretim faaliyetleri, çeşitlenen
tarım ürünleri ve hayvansal ürünler, mutfaklarda kullanılan ürünlerin de değişmesine
yol açmıştır. Örneğin; Ege ve Akdeniz Bölgesi’nde sebze ve meyveleri, Doğu Anadolu
Bölgesi’nde et ve süt ürünlerini görmek mümkündür. Türkiye’nin tahıl ambarı İç Anado-
lu Bölgesi’nde özellikle buğday kullanımına dayalı hamur işlerini, Güneydoğu Anadolu
Bölgesi’nde ise kırmızı mercimek ve Antep fıstığının yoğun kullanıldığı tatlıları bulunur.
Ülkenin üç tarafının denizlerle çevrili olması, akarsu ve göl varlığı bu alanların çevresin-
deki yerlerde su ürünlerinin yöresel mutfaklara taşınmasını sağlamıştır. Türkiye denizle-
rinde 1200, iç sularında 190’ın üzerinde balık türü bulunmakta ve bunlardan 70-80 kadarı
avlanmaktadır.
Ulusal Gıda ve Beslenme Stratejisi Çalışma Grubu (Devlet Planlama Teşkilatı, 2003)
tarafından oluşturulan rapora göre Türkiye’de bölgelere göre besin tüketim durumunda
farklılıklar görülmektedir. Buna göre; en yüksek meyve tüketimi Ege Bölgesi’nde, en yük-
sek balık tüketimi Karadeniz Bölgesi’nde, en düşük balık tüketimi Güneydoğu Anadolu
Bölgesi’ndedir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yoğurt tüketimi süt tüketiminden daha
fazladır. Kümes hayvanı tüketimi sadece Ege Bölgesi’nde koyun ve kuzu eti tüketiminden
fazladır. İç Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgeleri’nde kümes hayvanı tüketimi ve balık tü-
ketimi yüzdeleri eşittir. Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgeleri’nde sıcak içecekler (özel-
likle çay) kola tüketiminden daha fazladır. Bütün bölgelerde meyve suyu tüketimi sıcak
içecek tüketiminin daha altındadır (Ertaş ve Karadağ, 2013).
Aşağıdaki bölümlerde, bölgeden bölgeye değişen yaşam ve beslenme biçimlerini gös-
teren ve farklı nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan yöresel mutfaklar farklı örneklerle bir-
likte açıklanmaya çalışılacaktır.
Marmara Bölgesi
Marmara Bölgesi’nde nüfus yoğunluğu Türkiye ortalamasının üzerindedir. İstanbul, Bur-
sa, Kocaeli, Balıkesir, Sakarya, Tekirdağ, Çanakkale, Edirne, Kırklareli, Bilecik ve Yalova
bölgedeki illeri oluşturmaktadır.
Üç bölgeye komşu olan Marmara Bölgesi’nin ikliminin en önemli özelliği bir geçiş
iklimi karakteri göstermesidir. Bölgeye ortalama 600-700 mm yağış düşmektedir. Yıllık
ortalama sıcaklığı ise 15-16 °C’dir. Trakya’da karasal iklim özellikleri görülmektedir. Yıldız
Dağları, Karadeniz’in nemli havasının iç kısımlara girmesini engellemektedir. Balkanlar
üzerinden gelen nemli hava kütlesi, nemini Balkan Dağları’nda bıraktığından, Trakya’ya
nemden yoksun ve kuru olarak esmektedir. Balkanlar’dan gelen hava kütleleri Marmara
Denizi üzerinden geçerken nem almakta, bu nemi Güney Marmara kıyılarına taşımakta-
dır. Dolayısıyla Güney Marmara’nın daha yağışlı ve ılıman iklime sahip olmasını sağla-
maktadır.
Yıldız Dağları’nın Karadeniz kıyılarına bakan bölümü hariç Trakya’nın doğal bitki
örtüsünü bozkır oluşturmaktadır. Buna karşın doğuya doğru ilerledikçe Kocaeli plato-
sunda bozulmuş Karadeniz iklimi görülmekte ve yazlar Karadeniz iklimine göre daha
sıcak, kışlar daha soğuk geçmektedir. Yazlar yağışlı olmakla beraber, maksimum yağış kı-
şın düşmekte ve bölgede Karadeniz kıyıları boyunca ormanlar görülmektedir. Marmara
Bölgesi’nin yerşekilleri, iklimi, bitki örtüsü, nüfusun sosyal ve kültürel yapısı, geçim kay-
nakları ile ekonomik özellikleri yöresel mutfakların oluşmasında etkili olmuştur.
Marmara Bölgesi’nde coğrafi özelliklerde yaşanan çeşitlilik yemek kültürüne de yan-
sımıştır. Balıkçılıktan, sebze meyve yetiştiriciliğine, hayvancılıktan, tahıl üretimine kadar
yemeğe malzeme olabilecek her tür ürünü bölge mutfağında bulmak mümkündür. Bölge-
de çeşitli iklim özelliklerinin görülmesi, yetiştirilen tarım ürünlerinin de çeşitlenmesine
ve mutfakta kullanılmasına neden olmuştur. Akdeniz ikliminin etkili olduğu alanlarda ye-
Coğrafi İşaret: Ürünün üzerinde tiştirilen zeytin, bölgede zeytinyağı üretiminde önemli rol oynamaktadır. Edremit Körfezi
kullanılan bir işaret olup ürünün
belli bir coğrafi bölgeden
Bölgesi zeytinyağı ve Ayvalık zeytinyağı, uluslararası yarışmalarda ödül almış, bölgenin
kaynaklandığını tanımlayan coğrafi işareti olan ürünlerindendir (Polat, 2015). Ege Denizi’ne komşu Çanakkale ve
ve ürünün kalitesi, ünü veya çevresinde de, zeytin ve zeytinyağının etkisi mutfakta hissedilir. Bununla birlikte bir kıyı
diğer karakteristik özelliklerinin
belirli bir coğrafi bölgeden kenti olarak Çanakkale’de yoğun bir balık kültürü, Bozcaada ve Gökçeada’da yüzyıllardır
kaynaklandığını işaret eden bir süre giden bir şarap kültürü görülmektedir. Bir geçiş noktası olan Çanakkale’nin mutfağı
hak olarak tanımlanmaktadır
(Doğdubay ve Sünnetçioğlu, deniz ürünleri kadar Ege’nin ot yemekleri ve Rumeli’nin damak tatlarıyla bütünleşmiştir.
2015). Bölgenin güneyinde Ege mutfağının etkilerini görmek mümkündür. Edremit Körfezi kı-
yıları boyunca körfez mutfağının etkisi görülmektedir.
Marmara Bölgesi’nin yöresel mutfaklarına; Tekirdağ, Edirne, Bursa ve Balıkesir ör-
nek olarak verilebilir. Bölgede tarihi çok eskilere dayanan bir lezzet olan peynir helvasını
Tekirdağ’da ve bir türünü de Balıkesir’de höşmerim adıyla görmek mümkündür. Ergene
bölümünde yer alan Tekirdağ’ın mutfağında; keşkek, kesme makarna, kuskus, tarhana gibi
Anadolu’ya özgü yemeklerin yanı sıra; Trakya’nın tatlı türleri ve meyveler de beslenmeyi
çeşitlendirmektedir. Karadeniz’de olduğu gibi mısır unu Trakya mutfağında da önemli bir
yere sahiptir. Mısır unu ve lahana ile yapılan mısır unu dolması, pırasayla yapılan pireşe, ıs-
panakla yapılan zennig yöreye özgü yemeklerdendir. Tekirdağ’da, üzümden elde edilen şıra-
nın içine irmik atılıp koyulaştırılarak üzerine dövülmüş karanfil serpilip şıra tarhanası elde
edilmektedir. Tekirdağ mutfağına ait bazı yöresel yemekler; Tekirdağ köftesi, elbasan tava,
papaz mancası, etli kundu, ciğer sarma ve bulamadır (Öğüt, 2004; Ertaş ve Karadağ, 2013).
Trakya’da yoğurt ve peynir kültürünün zenginliği mutfağına yansımaktadır. Örneğin
et, sebze, kuru baklagiller, dolmalar, makarnalar, patlıcan ve biber kızartmaları gibi birçok
yiyecek, burada sarımsaklı yoğurtla servis edilmektedir. Bununla birlikte hamur işlerinde
sıklıkla kullanılan peynir ya da çökelek (ulaşık) de bölgenin vazgeçilmezlerindendir. Tahıl
1. Ünite - Türkiye’de Yöresel Mutfaklar 9
üretimi yapılan iç kesimlerde yemek kültürü de tahıl merkezli olmuştur. Buralarda hamur
işlerine dayalı bir mutfak görmek mümkündür.
Güney Marmara bölümünde, geniş ovaları, verimli toprakları, Uludağ kaynaklı bol
suları ile Bursa, tarihin ilk dönemlerinden itibaren ayrıcalıklı bir saha olmuş ve pek çok
kültüre ev sahipliği yapmıştır. Farklı kültürlerin getirdiği beslenme alışkanlıklarından et-
kilenilerek zengin bir kültürü yansıtan Bursa mutfağında; çorbalar, et ve sebze yemekleri,
tatlılar önemli yer tutmaktadır. Bulgur, erişte, tarhana ve kuskus ise etin yanında garnitür
olarak kullanılmaktadır (Öğüt, 2004; Ertaş ve Karadağ, 2013). Bursa mutfağının örnekleri
içinde; İskender kebabı, kestane şekeri, tahinli pide, cantık, cevizli lokum, pideli köfte,
Kemalpaşa tatlısı, İnegöl köfte, süt helvası, Mihalıç peyniri önemli bir yere sahiptir. Ayrıca
çardak kebabı, damat paçası, gerdanlı akıtma, çullama, sakızlı kebap, sazan dolması, kul
aşı, hamur bamyası, pilimen çorbası, şipsi, çıngıllı mantı, kartalaç, köbete, cimcik hamu-
ru, bezelye kavurması, lalezar, kavata, soğan karıştırması, yumurtalı patlıcan, ayva galyası
Bursa mutfağının örneklerini oluşturmaktadır.
Marmara Bölgesi’nin güneyinde yer alan Balıkesir, coğrafi şartları ve çeşitli etnik
grupları nedeniyle zengin bir mutfak kültürüne sahiptir. İlin tarıma elverişli toprakları-
nın büyük bir kısmında tahıl, geri kalan kısmında da baklagiller ve sanayi bitkileri yetiş-
tirilmektedir. Dolayısıyla mutfakta hamur işleri oldukça yaygındır ve çok tüketilmekte-
dir. Mantı, börek ve köylerde yapılan mayalı ekmek hamur işlerinden sadece bazılarıdır.
Körfez Bölgesi’nde zeytin üretiminin gelişmiş olması yemeklerde zeytinyağı kullanımının
yaygın olmasını sağlamıştır. Balıkesir yöresinde iç kesimlerde, yemeklerde zeytinyağının
yanında çiçek yağı ve tereyağı da kullanılmaktadır. Yöre mutfağı sebze ve ot yemekle-
ri yönünden zengindir. Askalubrus, mürdük aşı, sarmaşık, börülce, acı filiz kavurması
bunlardan sadece birkaçıdır. Balıkesir yöresinde hayvancılığın gelişmiş olması, hayvansal
ürünlerin tüm sofralarda görülmesini sağlamıştır. Hayvansal gıdalarda özellikle Manyas,
Gönen ve Susurluk ilçeleri tanınmıştır. Körfez çevresinde beslenmede deniz ürünleri
önemli yer tutmaktadır. Deniz ürünleri taze yenildiği gibi tuzlanarak da uzun süre sakla-
nıp tüketilmektedir (Balıkesir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, 2015). Mutfağı ile dikkat
çeken Balıkesir’in yöresel tatları; höşmerim tatlısı, Edremit yeşil çizik zeytini, Gönen bal-
do pirinci, Gönen eti, Gönen iğne oyası, Manyas kelle peyniri, Susurluk ayranı ve Susur-
luk tostu örnek verilebilir. Yemeklerinden bazıları ise; keşkek, tirit, sura, tavuklu mantı,
saçaklı mantı, peynirli patlıcan, düğün çorbası, börülce ekşilemesi, sarımsaklı bulgurdur.
meklere etli ekmek, fırın kebabı, peynirli pide, tirit örnek olarak verilebilir (Öğüt, 2004;
Ertaş ve Karadağ, 2013). Konya mutfağı, mutfak mimarisi, araç gereçleri, yemek çeşitleri,
pişirme yöntemleri, sofra düzenleri, servis usulleri, kış için hazırlanan yiyecekleriyle ken-
dine özgü bir mutfak kültürü meydana getirmiştir. Kurallaşmış davet yemekleri, Konya
mutfağının ilgi çekici özelliklerinden birini oluşturmaktadır. Komşu kaldırmaları, çetne-
vir, soğukluk sofraları, tandıra bütün kuzunun asılmasıyla hazırlanan çebiç, arabaşı ve
peşmani gece misafir sofralarının yemeklerindendir (Konya Büyükşehir Belediyesi, 2015).
İç Anadolu Bölgesi’nin yöresel mutfaklarına bir başka örnek, bölgenin doğusunda Si-
vas mutfağıdır. Sivas’ta kışın en çok peskütan (unla pişirilip saklanmış yoğurt) çorbası,
bahar ve yaz aylarında ise pancar çorbası tüketilmektedir. Bu çorbalar dışında toyga, kes-
me, urumeli (tarhana), katıklı çorba gibi daha birçok çorba çeşidi bulunmaktadır. Koyun
etine dayanan Türk mutfağının bu özelliğini Sivas mutfağında da görmek mümkündür.
Sığır ve dana etleri daha çok sucuk ve pastırma yapımında kullanılmaktadır. Sivas’ta etle
yapılan yemekler; sebzeli et, Sivas tavası, soğanlı et, pehli, çirli et ve söğüş gibi yemekler-
dir. Türkiye’nin hemen her tarafında yetişebilen, yaz ve kış mevsimlerine ait sebzelerle,
baharda başta madımak olmak üzere kendiliğinden yetişen evelik, ebegümeci, ısırgan,
gelinparmağı gibi otlarla yapılan yemekler Sivas’ın ot yemeklerini oluşturmaktadır. Sivas
mutfağına ait diğer yöresel yemekler içinde bulgur çorbası, çereli pilav, Sivas mirik köfte-
si, ekşili köfte, tırhıt yemeği, pezuk turşusu (pancar-dal turşusu), kalburda hurma tatlısı,
Sivas usulü un helvası da sayılabilir (Ertaş ve Karadağ, 2013; http://sivas-yemekleri.com/
tarif/yemek/).
İç Anadolu Bölgesi’nin yöresel mutfaklarında hamur işlerinin önemli bir yer tutmasının ne-
4 denleri nelerdir?
tereyağı ve peynir halkın önemli geçim kaynaklarıdır. Hakkâri, Kars ve Bitlis’te arıcılık da
gelişmiştir. Türkiye bal üretiminin %20’si Doğu Anadolu Bölgesi’nde yapılmaktadır.
Doğu Anadolu Bölgesi’nde, yer şekilleri ve iklim özellikleri, tarımsal faaliyetleri olum-
suz etkilemiştir. Bölge yüzölçümünün %10’unda ancak tarım yapılabilmektedir. Bölgede-
ki tarım etkinlikleri en çok bölgenin güneyindeki çöküntü ovalarında; Elbistan, Malatya,
Elazığ ve Muş ovalarında yoğunlaşmıştır. Patates, lahana gibi çeşitli sebzeler yetiştirilmek-
le birlikte genelde sıcaklığın düşük olmasından dolayı sebze üretimi yapılmamaktadır.
Bu nedenle sebze tarımına en az elverişli bölge Doğu Anadolu’dur. Bu bölgenin yöresel
mutfaklarına da yansımış ve sebze yemeklerinin mutfaklarda çok az yer tutmasına neden
olmuştur. Bölgede en fazla tarımı yapılan ürün; düşük sıcaklığa dayanıklı olduğu, kısa
sürede hasat edilebildiği ve hayvan yemi olarak kullanıldığı için arpadır. Arpadan sonra
buğday gelmektedir. Tütün Bitlis, Malatya ve Elazığ çevresinde, pamuk ise Iğdır Ovası’nda
yetiştirilmektedir. Kayısı üretimi özellikle Malatya’da yapılmakta olup bölge kayısı üre-
timiyle Türkiye’de ve dünyada ilk sırada yer aldığından, Malatya’da “Kayısı Araştırma
Enstitüsü” kurulmuştur. Enstitüde hacıhaliloğlu, kabaaşı, çataloğlu, soğancı, hasanbey,
şekerpare, aprikoz gibi çok sayıda tescili bulunan kayısı türü ile ilgili başta ürün kalite ve
verimini artırmak olmak üzere çeşitli çalışmalar yürütülmektedir (http://arastirma.tarim.
gov.tr/kayisi). Bölgede özellikle Malatya yöresel mutfağında, kayısıyı tatlılardan kebap ya-
pımına kadar çeşitli alanlarda görmek mümkündür.
antep bölgesi dışında tarım alanlarının büyük kesimine tahıl ekilmektedir. Tahıl ürünleri
arasında birinci sırayı buğday almakta, bunu sırasıyla arpa ve mercimek takip etmektedir.
Türkiye darı ve mercimek üretiminin yarısı da bu bölgede gerçekleştirilmektedir. Pirinç
ekimi başta Diyarbakır olmak üzere sulama imkânı olan bölgelerde yapılmakta, sanayi
bitkileri fazla yetiştirilmemektedir. Bölgenin sanayi bitkileri arasında yer alan tütün daha
çok Adıyaman, Siirt ve Diyarbakır illerinde ekilmektedir. Gaziantep ve Diyarbakır illeriy-
le, Kilis, Islahiye ve Oğuzeli ilçelerinde üzüm bağları yaygın olarak görülmektedir. Gazian-
tep, Akdeniz iklimine sahip olduğundan, bölgede Antep fıstığı ve zeytin de yetiştirilmek-
tedir. Son zamanlarda Siirt’te iri taneli Antep fıstığı üretimi önem kazanmıştır.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin en önemli yeraltı kaynağı petroldür. Bölgede sana-
yi gelişmemiştir. Sanayinin en fazla geliştiği il, Gaziantep’tir. İlde gıdadan tekstile çeşitli
sanayi kuruluşları bulunmaktadır. Bölge genelinde geleneksel sanayi kollarının yanın-
da çimento, gıda, dokuma, madeni eşya, tarım aletleri gibi sanayi kuruluşları gelişmeye
başlamıştır. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde hayvancılık önemli olup genelde küçükbaş
hayvan beslenmektedir. Canlı hayvan ticaretinde koyun ilk sırayı almaktadır. Bölgenin ve
Türkiye’nin en iyi atları, Şanlıurfa ilinde yetiştirilmektedir. Tiftik keçisi, Siirt ve Mardin
çevresinde beslenmektedir. Keçi yününden yapılan Siirt battaniyesi de turizmde pazarla-
nabilecek ürünlerden birini oluşturmaktadır. Şanlıurfa, Siverek ve Diyarbakır’ın yemeklik
tereyağları Türkiye çapında ün kazanmıştır.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin yöresel yemeklerinde, coğrafya ve tarihin etkilerini,
farklı biçimlerde görmek mümkündür. Bölge’nin coğrafi konumuna bağlı olarak Anadolu
ile Arap ülkeleri arasındaki geçiş özellikleri yöresel mutfaklara da yansımış ve farklı kül-
türlerin etkisiyle bölgede zengin bir mutfak kültürü oluşmuştur. Bölge mutfağında; farklı
yörelerde yapılmakta olan kimi et, sebze, hamur yemekleri ile birlikte, Orta Asya’dan göçle
gelip günümüze kadar korunan ve güneyde yer alan Suriye’den bölgeye geçmiş olan ye-
mek türlerini bir arada bulmak mümkündür. İslamiyet ile birlikte bölge mutfağında Arap
mutfak kültürünün etkilerinin yaşanması yöresel mutfaklara bol baharatlı yiyeceklerin,
özellikle de yoğun bir acı biber kullanımının girmesine neden olmuştur (Ertaş ve Kara-
dağ, 2013: 119). Bölgenin yöresel mutfaklarında görülen yemek çeşitlerine; karakavurma,
borani, sarıksak aşı, pişi, börek çorbası ya da diğer adıyla tutmaç, bulgur ve kara etle yapı-
lan yemekler, etli, salçalı, baharatlı sebze yemekleri ve bazı tatlılar örnek olarak verilebilir.
Karadeniz Bölgesi
Karadeniz Bölgesi’ne hâkim yeryüzü şekillerini doğu-batı yönündeki Kuzey Anadolu
Dağları ile bu dağlar arasındaki oluk biçimindeki çöküntü alanları oluşturmaktadır. Batı-
da üç kuşak halinde uzanan dağlar kuzeyden güneye doğru; Küre, Bolu-Ilgaz ve Köroğlu
Dağları’dır. Orta Karadeniz’de Canik Dağları yer almaktadır. Doğu Karadeniz’de ise iki
kuşak halinde kuzeyde Giresun-Rize Dağları, güneyde ise Mescit, Kop ve Çimen dağları
bulunmaktadır. Karadeniz boyunca uzanan dağların yükseltileri batıda 2000 m civarında
olup, Orta Karadeniz’de 1000 m’ye kadar inmekte, doğuda ise yükselti 4000 m’ye çıkmakta
ve Rize’de Kaçkar dağında en yüksek seviyelere çıkmaktadır. Güçlü dalgalar, kıyıda falez
(yalıyar) oluşumuna neden olmaktadır. Kızılırmak ve Yeşilırmak ağzında oluşan deltalar
dışında kıyı, çoğu yerde diktir. Dağların yükselti ve doğrultusu, iklim, ulaşım ve tarımsal
faaliyetleri etkilemektedir. Orta Karadeniz dışında ulaşım Doğu Karadeniz’deki Zigana
(Kalkanlı) ve Kop geçitleri gibi önemli geçitlerden sağlanmaktadır.
Karadeniz Bölgesi’nde yağış ve eğimin fazla olması ve zeminde killi toprağın bulunma-
sı, heyelanlara yol açmaktadır. Bölgenin en önemli akarsularını; Çoruh, Yeşilırmak, Kızı-
lırmak, Bartın ve Yenice (Filyos) çayları ile sadece küçük bir bölümünü Batı Karadeniz’de
bulunan Sakarya nehri oluşturmaktadır. Kaynağını dağ sıralarının denize dönük yamaç-
1. Ünite - Türkiye’de Yöresel Mutfaklar 17
larından alan akarsular bol yağış ve eğim nedeniyle, yüksek bir debiye sahiptir. Ancak
çoğunlukla kısa boylu küçük dereler halindedir. Bölgedeki göller az sayıda ve küçüktür.
Tortum, Sera, Abant ve Yedigöller, heyelan set gölleri, Trabzon’daki Uzungöl ise alüvyal
set gölüdür. Karadeniz Bölgesi’ndeki akarsu ve göller özellikle temiz ve soğuk suları seven
alabalıklar için uygun yaşam alanları oluşturmaktadır.
Karadeniz Bölgesi’nde doğal koşullar nedeniyle nüfusun büyük bölümü kıyıda top-
lanmıştır. Orta Karadeniz Bölümü dışında iç kesimler seyrek nüfusludur. Nüfus, çoğun-
lukla kıyı ovaları, maden ve endüstri bölgelerinde toplanmıştır. İç kesimlerde toplu, kı-
yıda ise yağışın bol, arazinin engebeli olması ve tarım alanlarının dağınık olmasından
kaynaklı dağınık yerleşme görülmektedir. Bölgede şehirleşme oranları düşüktür. Nüfu-
sunun yaklaşık %70’i kırsal kesimde oturmakta olup Türkiye genelinde en fazla kırsal
nüfusa sahip bölgedir. En önemli şehir merkezleri kıyı şeridindedir. Bu şehirler Samsun,
Zonguldak ve Trabzon’dur. Dağların bölgede geniş yer kaplaması bölgede büyük kentle-
rin kurulmasını önleyerek kıyıda birbirine yakın küçük kentlerin oluşmasına yol açmış-
tır. Bölgedeki tarım alanlarının sınırlı oluşu, hızlı nüfus artışı, endüstrinin gelişmemesi,
açık deniz balıkçılığının yapılamayışı gibi nedenlerle bölgeden diğer bölgelere, özellikle
Marmara’ya yoğun göç olmaktadır. Buna karşın Ereğli-Zonguldak taşkömürü havzala-
rının varlığı, Karabük ve Ereğli’de demir-çelik endüstrisinin gelişmesi Batı Karadeniz’in
göç almasına yol açmaktadır.
Bölge ekonomisinde tarım ve hayvancılık önemli bir yere sahiptir. Bölgede çalışan nü-
fusun %70’i geçimini tarımdan sağlamaktadır. En verimli tarım arazileri ise kuzeye bakan
yamaçlarda görülmektedir. Dağların kıyıya paralel olması, bölgede tarım alanlarını sınır-
landırmakta, eğimin fazla olması ise makineli tarımı zorlaştırmakta, sonuç olarak bölgede
insan ve hayvan gücüne ihtiyaç duyulmasına yol açmaktadır. Kıyı ile iç kesim arasında
önemli iklim farklılıkları yaşanmasından dolayı tarımı yapılan ürün çeşidinde de değişik-
likler görülmektedir. Bölgede yetişen başlıca tarım ürünlerini; fındık, çay, tütün, mısır ve
elma oluşturmaktadır. Bölgede her mevsim yağış görülmesi, yaz kuraklığı isteyen buğday,
arpa, yulaf, çavdar, mercimek, pamuk gibi ürünlerin yetiştirilmesini engellemiştir. Bu ne-
denle özellikle kıyı kesimde tahılın yerini mısır almıştır. Trabzon, Giresun ve Ordu başlıca
fındık üretim alanlarıdır. Türkiye toplam fındık üretiminin %85’i bu bölgeden karşılan-
maktadır. Giresun’dan Gürcistan’a kadar olan kıyı şeridinde çay yetiştirilmektedir. Özel-
likle Rize çevresinde çay üretimi yoğunlaşmaktadır. Ekim alanı en dar olan ürünlerden
olan tütün, daha çok Orta Karadeniz Bölümü’nde, Samsun, Amasya ve Tokat çevresinde,
Batı Karadeniz’de ise Düzce dolaylarında yetiştirilmektedir. Bölgede Amasya başta olmak
üzere Kastamonu ve Tokat çevresinde elma yetiştirilmektedir. Türkiye’de 500 civarında
olan elma çeşidinin büyük bir bölümü bu sahada yetişmekte olup Amasya elması coğrafi
işareti olan ürünlerdendir. Amasya, Tokat, Kastamonu çevresinde şekerpancarı tarımı ya-
pılmaktadır. Kastamonu başta olmak üzere Sinop ve Zonguldak çevresinde keten-kenevir
tarımı gelişmiştir. Ordu-Giresun çevresinde soya fasulyesi yetiştirilmektedir. Soğuktan
korunmuş Çoruh vadi oluğunda ve Artvin-Yusufeli çevresinde zeytin, Rize çevresinde
turunçgiller yetiştirilirken son yıllarda Rize ve Trabzon çevresinde kivi tarımı yapılmaya
başlanmıştır.
Bölgede hayvancılık önemli geçim kaynaklarındandır. Balıkçılık, büyükbaş hayvancı-
lık ve arıcılık yapılmaktadır. Ayrıca yeraltı zenginlikleri çoktur. Taşkömürü, bakır ve linyit,
demir-çelik sanayi, Çatalağzı Termik Santrali ve bakır işletmeleri için önemli kaynakları
oluşturmaktadır. Genelde şeker, tütün, fındık, çay gibi tarım ürünlerine dayalı sanayi kol-
larının geliştiği görülmektedir.
Bölgenin iklim özellikleri deniz turizmini olumsuz yönde etkilerken yer şekilleri ve
bitki örtüsünün oluşturduğu doğal güzellikler, bölgede doğa turizmini ve kırsal turizmi
18 Yöresel Mutfaklar
ön plana çıkarmıştır. Bölge, ahşap köy evleri, yeşilin her tonuna sahip olan dağları ve 2000
m’lere kadar uzanan ormanları, alpin türü otlakları, 60’tan fazla endemik bitki türü, yaban
hayatı ile önemli bir kırsal turizm merkezi durumundadır. Ayrıca gün içinde her türlü
iklimin görülebildiği yaylaları ve bu yaylalarda sürdürülen geleneksel yaşamı ve yöresel
mutfağıyla her yıl binlerce insanı kendisine çekmektedir.
Karadeniz bölgesi özellikle her mevsim yağışlı iklim özelliklerinin etkisiyle biçimlenen
coğrafi özelliklerine bağlı olarak kendine özgü yöresel mutfaklara sahiptir. Bölgede yaşa-
yan insanların kendi yörelerindeki coğrafi koşullara uygun olarak günlük veya mevsimlik
yetiştirdikleri veya hazırladıkları yiyecek ve içecekler, mutfaktaki temel ürün ve malzeme-
leri oluşturmaktadır. Bununla birlikte bölgede yiyeceklerin hazırlanması, pişirilmesi ve
kullanılan araç-gereçler gibi pek çok konuda farklı özellikler görülmektedir (Kızılırmak,
Albayrak ve Küçükali, 2014).
Karadeniz Bölgesi’nde tarımın önemli bir ekonomik faaliyeti oluşturması, çay, fındık,
mısır üretiminin büyük bir kısmının bölgede gerçekleşmesi, bununla birlikte pirinç, fa-
sulye, ayçiçeği, soğan, patates, elma gibi ürünlerin bol yetiştirilmesi, bu ürünlerin yöresel
mutfaklarda da çok kullanılmasına neden olmuştur. Bölgede en önemli hayvansal gelir
kaynağı balıkçılıktır. Karadeniz Bölgesi’nde; başta balık olmak üzere mısır ve mısır unun-
dan yapılan yiyecekler, karalahana, taze ve kuru fasulye, patates ve pirinç, soğanla kav-
rulup ana yemek olarak sunulan turşular en çok tüketilen yiyeceklerdir. Karadeniz mut-
fağının en önemli üç elemanını fındık, çay ve hamsi oluşturmaktadır. Yaylalarda yapılan
hayvancılık faaliyetlerine bağlı olarak tereyağı ve peynir de oldukça önemli yöresel mutfak
ürünlerindendir. Tereyağı ve peyniri kullanılarak yapılan mıhlama ve kuymak, yörenin
çok ünlü iki yiyeceği olup, doğuda daha fazla olmak kaydıyla tüm bölgede yapılmaktadır
(Halıcı, 1996; Ertaş ve Karadağ, 2013).
Deniz ürünlerinden hamsi başta olmak üzere balık, çorbadan pilavlara, böreklere ka-
dar çok çeşitli yemeklerin yapımında kullanılmaktadır (Halıcı, 1996; Ertaş ve Karadağ,
2013). Yıl boyunca tüketilen gelenekselleşmiş hamsi yemeklerine; hamsili içli tava, hamsili
pide, hamsili pilav, hamsili börek, hamsi köftesi, hamsi buğulama, hamsi tava, hamsi çor-
bası ve hamsi kuşu örnek olarak verilebilir (Boran ve Albayrak, 2004).
Karadeniz Bölgesi’nde mısır ekmeği fırında ya da tavada yapılan türleriyle oldukça faz-
la kullanılmaktadır. Yemekler içinde; yeşil otlar, et, pirinç, un ve şeker bolca kullanılmak-
tadır. Bölgenin yağışlı iklimi karalahana, pazı (pezik), ısırgan ve mısırın (darı) yetişmesini
kolaylaştırmakta ve bu nedenle yöresel mutfaklarda bolca kullanılmasını sağlamaktadır.
Bölgede karalahanadan çorba, kavurma ve dolma yapılmaktadır. Sebzeler mıhlama ve
ezme olarak da değerlendirilmektedir. Yenebilen yabani otlar ve mantar türleri çorbadan
böreğe her yerde kullanılmaktadır. Zılbıt kavurması ve sakarca kayganası bu yemeklere
örnek olarak verilebilir. Bolu’da paşa pilavı olarak adlandırılan patates salatası ise tüm
bölge mutfağında görülmektedir (Ertaş ve Karadağ, 2013).
Karadeniz Bölgesi’nin en önemli hayvansal gelir kaynağını balıkçılık oluşturmasına
rağmen iç bölgelerde balık tüketimi sınırlıdır. Hatta sahilden yalnızca 20-30 kilometre
içeride bulunan ilçelerin köylerinde bile deniz balıkları nadiren tüketilmektedir (Dokur,
2009). Orta Karadeniz’de iç kesimlerde yer alan Amasya, kendine özgü mutfağı ile böl-
genin yöresel mutfaklarına güzel bir örnek oluşturmaktadır. Amasya tarihsel yaşamı ve
köklü bir kültür düzeyi yanında ekolojik yapısıyla da zengin bitki örtüsüne, dolayısıyla
zengin mutfak kültürüne sahiptir.
1. Ünite - Türkiye’de Yöresel Mutfaklar 19
Ege Bölgesi
Bölge, batıda Ege Denizi’yle çevrili olup adını komşu olduğu Ege Denizi’nden almıştır.
Kuzeyde Marmara Bölgesi, doğuda İç Anadolu Bölgesi, güneydoğuda Akdeniz Bölgesi
ile komşudur. Marmara Bölgesi’yle olan sınırı; batıda Baba Burnu’ndan başlayarak Edre-
mit Körfezi’nin kuzeyinde yükselen Kaz Dağı’na kadar uzanmakta, İç Anadolu Bölgesi’yle
olan sınırı; İnönü’nün güneybatısından başlayıp Sultan Dağları’nın kuzey ucuna kadar
ulaşmaktadır. Akdeniz Bölgesi’yle olan sınırı ise; Köyceğiz Gölü’nün batısına kadar devam
etmektedir. Asıl Ege ve İçbatı Anadolu olmak üzere iki bölüme ayrılan Ege Bölgesi’nde yer
alan iller; Asıl Ege’de; İzmir, Manisa, Aydın, Denizli, Muğla ve İçbatı Anadolu’da; Uşak,
Kütahya, Afyonkarahisar’dır.
Ege Bölgesi’nin coğrafi özellikleri Asıl Ege Bölümü ile İçbatı Anadolu Bölümü’nde
farklılık göstermektedir. Asıl Ege Bölümü’nde doğu-batı doğrultulu dağ sıraları graben
adı verilen çöküntü alanları ile birbirinden ayrılmaktadır. Bu graben sahalarına yerleşen
akarsular; Bakırçay, Gediz, Küçük ve Büyük Menderes, kendileri ile aynı adlı olan ve gü-
nümüzde verimli tarım sahaları durumunda olan ovaları oluşturmuşlardır. Edremit Kör-
fezi ve Edremit Ovası çukur alanı, Bakırçay Ovası’ndan Madra Dağı (1.334 m) ve Kozak
Kütlesi’yle (1.051 m) ayrılmaktadır. Bakırçay Ovası ile Gediz Ovası arasında Yunt Dağı
(1.075 m) yer almaktadır. Gediz Ovası ile daha güneydeki Küçük Menderes Ovası arasına
Bozdağlar (2.159 m) girmektedir. Bu kütle doğu kesiminde güneydeki Aydın Dağları’yla
birleşmekte, batı kesiminde ise Nif Dağı’na (1.506 m) ve kuzeydek Spil Dağı’na (1.513 m)
bağlanmaktadır. Daha güneyde Küçük Menderes ve Büyük Menderes Ovaları arasında
Aydın Dağları (1.819 m) uzanmaktadır. Geniş bir alanı kaplayan Büyük Menderes Ovası
Menteşe yöresi içine Çine ve Bozdoğan Ovaları’yla sokulmaktadır. En güneydeki çukur
alanı, Bodrum ve Datça yarımadaları arasında yer alan Gökova Körfezi oluşturmaktadır.
Ege Bölgesi’nin güneydoğusunda yer alan Denizli, Tavas, Çivril ovalarının oluşumunda
çökme olaylarının yanında karstik olayların da etkisi olmuştur.
Bölgenin İçbatı Anadolu Bölümü’nde; güneydoğu-kuzeybatı doğrultusunda dağ sıra-
ları bulunmaktadır. Bu dağ sıralarından en doğuda yer alan; Emir (2.307 m), Türkmen
(1.826 m) ve Domaniç (1.845 m) Dağları bölge sınırları dışındaki Uludağ’a kadar uzan-
maktadır. Afyonkarahisar-Kütahya-Orhaneli üzerinden geçen çukur alanın batısında Ku-
malar (2.247 m), Ahır (1.915 m), Murat (2.309 m), Şaphane (2.120 m), Akdağ (2.089 m)
ve Eğrigöz (1.931 m) Dağları yer almaktadır. Bu dağ sıralarının daha batısına gidildikçe
yüksekliği kuzeydoğuda 1000 m’yi aşan Gördes-Uşak Platosu’na geçilmektedir. Platonun
güneyinde bulunan ve günümüzde UNESCO tarafından jeopark alanı kabul edilen Kula
çevresinde sönmüş volkan konileri ve yeni lav akıntıları görülmektedir.
Ege Bölgesi’nde kıyıda yer alan Asıl Ege bölümünde, genellikle yazları sıcak ve ku-
rak, kışları ılık ve yağışlı olan Akdeniz ikliminin etkisi görülürken, İçbatı Anadolu’da,
denizden uzaklık ve yükselti nedenleriyle iklim koşullarında değişiklik yaşanmaktadır.
Yıllık ortalama sıcaklıkta güneyden kuzeye ve yüksekliğin etkisiyle batıdan doğuya doğru
azalma görülmektedir. Ege Denizi kıyıları boyunca tam bir Akdeniz yağış rejimi etkili
olmaktadır. Yazlar kurak geçmekte, yağışlar kış aylarında toplanmaktadır. Bölgede yıllık
ortalama yağış tutarı 500-1000 mm arasında değişmektedir.
Ege Bölgesi’nde kıyıdan itibaren 600-800 m yüksekliklere kadar maki toplulukları ve
yer yer makilerle karışık kızılçam ormanları görülmektedir. Maki türleri arasında çeşitli
meşe türleri (pırnal meşesi, palamut meşesi), kocayemiş, mersin ağacı, defne ve yabani
zeytinlere rastlanmaktadır. Makilerin cılızlaştığı ve toprak örtüsünün inceldiği alanlar-
da, İzmir civarı ile Karaburun yarımadası ve Bodrum civarında çoğunlukla dikenli ça-
lılardan oluşan ve “garik” adı verilen bir bitki topluluğu bulunmaktadır. Orman alanları
Ege Bölümü’nün alçak kesimlerinde makiliklerin, İçbatı Anadolu’da ise step görünüşlü
20 Yöresel Mutfaklar
alanların üstünde yer almaktadır. Ormanların alt basamaklarında çeşitli meşelere rastlan-
maktadır. Yüksek seviyelerde iğne yapraklı ormanlar arasında en yaygın türleri kızılçam
ve karaçam oluşturmaktadır. Kekik, adaçayı, lavanta çiçeği gibi kokulu bitkiler ve Akdeniz
iklimine uyan kaktüsler bölgede yaygın olarak görülmektedir.
Ege Bölgesi nüfus yoğunluğu bakımından Marmara Bölgesi’nden sonra ikinci sırada
yer almaktadır. Nüfusun önemli bir bölümü, kıyı kesimi ile ovalarda toplanmıştır ve ço-
ğunlukla kentlerde yaşamaktadır. İçbatı Anadolu bölümü ise genel olarak az nüfuslanmış-
tır. Bölgenin kıyı kesiminde nüfus dağılımı bakımından, yöreler arasında önemli farklılık-
lar görülmektedir. Asıl Ege bölümünün güneyinde yer alan Menteşe yöresi Türkiye’nin en
az nüfusu olan yerlerindendir.
Ege Bölgesi’nde nüfusun çoğunluğu iklim, toprak koşulları ve ulaşım kolaylıklarının
elverişliliği nedeniyle geçimini tarımdan sağlamaktadır. Kıyıda yer alan Asıl Ege bölü-
münde Akdeniz ikliminin etkisiyle zeytin, üzüm, incir gibi tarım ürünleri yetiştirilmek-
tedir. Kozak Dağı’nda yaygın olan fıstık çamları, Türkiye’nin en önemli çamfıstığı üretim
alanı durumundadır. Hemen hemen bütün kıyı kesimlerinde zeytinlikler bulunmaktadır.
Ancak kuzey kesimlerde yaşanan düşük sıcaklıklar, turunçgil üretim sahalarının genel-
de bölgenin güneyinde toplanmasına neden olmuştur. Bodrum’da mandalina; Aydın ve
Nazilli arasında portakal bahçeleri yaygın olarak görülmektedir. İklim koşulları uygun
olduğu için, turfanda sebze (domates, fasulye vb.) yetiştirilerek diğer bölgelere gönde-
rilmektedir. Bölgede soğan, patates ekimi, kavun ve karpuz üretimi yaygın olarak yapıl-
makta, baklagillerden en çok nohut ekilmektedir. İçbatı Anadolu bölümüne geçildikçe ise
tahıl ekimi artmakta, buğday başta olmak üzere arpa ve mısır yetiştirilmektedir. Buğday
özellikle Afyon ve Denizli’de üretilmekte, bu illeri İzmir, Aydın ve Muğla izlemektedir.
Afyon ve Manisa arpanın, Manisa mısırın başlıca ekim alanlarını oluşturmaktadır. Pirinç
ekimine ise ovalarda az miktarda yer verilmektedir. Bölgede yetiştirilen sanayi bitkileri
arasında tütün, pamuk, susam, keten ve şekerpancarı sayılabilir.
Ege bölgesinde hayvancılık çok gelişmemiştir. Son yıllarda otlakların daralması ne-
deniyle, hayvan sayılarında azalmalar yaşanmaktadır. Kıyı kesiminde daha çok kıl keçisi,
tiftik keçisi ve koyun, iç kesimlerde ise sığır ve manda besiciliği görülmektedir. Ayrıca kü-
mes hayvancılığı ve arıcılık yapılmaktadır. Balıkçılık ise yaşanan çevre sorunları nedeniyle
giderek önemini kaybetmektedir.
Yeraltı kaynakları bakımından zengin olan bölgede linyit, demir, krom, zımpara,
mermer, civa, bor ve manganez yatakları bulunmaktadır. Türkiye’nin en önemli maden
suyu Afyon dolaylarında Kızılay tarafından işletilmektedir. İzmir’in Çamaltı tuzlasından,
Türkiye’nin toplam tuz üretiminin 3/5’i elde edilmektedir. Sanayide Ege Bölgesi, Mar-
mara Bölgesi’nden sonra ikinci sırada yer almaktadır. Başlıca sanayi kolları arasında; do-
kumacılık, makine ve madeni eşya yapımı, besin sanayisi (un, makarna, konserve, yağ,
şeker fabrikaları), tütün işletmeciliği sayılabilir. Uşak, Kula, Gördes ve Simav’da halıcılık
gelişmiştir.
Ulaşım bakımından Türkiye’nin en işlek bölgelerinden olan Ege Bölgesi’nde, doğu-ba-
tı doğrultulu dağlar ve arasındaki ovalar, kıyı kesimler ile iç kesimleri birbirine bağlayan
yolların yapımını kolaylaştırmıştır. Dağlık Menteşe yöresi dışında, bölgede ulaşım soru-
nu çözülmüştür. İzmir, Afyonkarahisar ve Denizli önemli yolların kesiştiği kavşaklardır.
Bölge turizm gelirleri bakımından Marmara bölgesinden sonra ikinci sırada gelmektedir.
Özellikle kıyı kesimlerinde doğal güzellikler ve tarihi özellikler ile Çeşme, Kuşadası, Di-
dim, Bodrum gibi önemli turizm merkezleri bulunmaktadır. Bununla birlikte, İzmir’de
Efes, Bergama, Seferihisar’daki Teos Antik Kenti, Karagöl ve Sığacık Kalesi, Aydın’da Mi-
let, Muğla’da Bodrum Kalesi, Kütahya’da Frig Vadisi turizmde önemli başlıca tarihi alan-
lardır. Denizli’de Pamukkale travertenleri, Uşak ilinin Ulubey ilçesi sınırları içerisindeki
1. Ünite - Türkiye’de Yöresel Mutfaklar 21
dünyanın ikinci büyük kanyonu olan Ulubey kanyonu yine turizm açısından önemli alan-
lar durumundadır. Bölgenin coğrafi özelliklerinin biçimlendirdiği yöresel mutfakları da
gastronomi turizmi açısından önemli bir potansiyel oluşturmaktadır.
Ege Bölgesi’nin yöresel mutfaklarının vazgeçilmez ögesini tarih boyunca zeytinyağı
oluşturmuştur. Heredot’un “On iki İon kenti” arasında ismini saydığı, Urla-Çeşme yarı-
madasının kuzey kıyısında yer alan Klazomenai’deki kazılarda ortaya çıkarılan antik zey-
tinyağı işliği, bunun en büyük kanıtı olarak görülmektedir. Yine, Ege Denizi’ndeki batık-
Amfora: İki kulplu, dibi sivri, dar
larda bulunan amforaların üzerinde yer alan etiketlerden, zeytinyağı ticaretinin Ege’den boyunlu, karnı geniş testi (Türk Dil
Akdeniz’e kadar tüm ticaret kolonileri arasında yoğun olarak gerçekleştirildiği tespit edil- Kurumu, 2015).
miştir (İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, 2015).
Resim 1.1
Ege Mutfağında
Sıkça Kullanılan
Otlardan Bazıları
ürünleri ve etli yemek türlerini daha çok görmek mümkündür. Kütahya’da beslenme bü-
yük ölçüde ev ürünlerine dayanmaktadır. Ev makarnası denen erişte, bulgur ve tarhana
yörede en çok tüketilen yiyecekler arasındadır. Tarhanalardan özellikle kızılcık tarhanası
daha çok yapılmaktadır.
Kütahya’da bağcılığın yaygın olduğu dönemlerde pekmez ve şıra çeşitli biçimlerde kul-
lanılarak, kimi besin gereksinimlerini karşılamıştır. Yaygınlaşan kentleşme olgusu giderek
bu beslenme biçiminde köklü değişimler yaratmıştır. Yakın zamana kadar çarşı ekmeği
ve ev ekmeği ayrımı yapılan Kütahya’da beslenme artık büyük ölçüde pazar ürünlerine
dayanmaktadır. Yazdan biber, fasulye, patlıcan gibi sebzelerin kurutulması geleneği hala
sürmektedir. Yerli halk sebze kurutma yanında salça, erişte, bulgur, nişasta, tarhana, turşu
gibi genel tüketim maddelerini evde kendileri hazırlamaktadır. Haşhaşlı, şibit denen saç
pidesi beslenmedeki değişime karşın hala yaygın olarak yapılmaktadır. Kütahya’da börek-
lerde; gökçümen hamursuzu şibit, gözleme, ıspanaklı şibit, şibitli tavuk tiridi, dolamber
böreği, lokum, tosunum, tahinli çörek, sarma hamur dolması gibi büyük bir çeşitlilik gö-
rülmektedir. Cimcik denilen hamur yemeği yöreye özgü yemeklerin başında gelmekte-
dir (Kütahya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, 2015). Kütahya’da çorbaların özel bir yeri
Kızılcık Tarhanası: Ergin bulunmaktadır. Kızılcık tarhanası, miyane çorbası, oğmaç, teke ve sıkıcık çorbaları ile
kızılcıklar haşlama suyuna sıvı
yağ ve tuz konularak haşlanır. tutmaç çorbası özellikle kış mevsiminde çok tüketilmektedir. Kıymalı sini mantısı, Kütah-
Un teknelere dökülür. Kızılcık ya usulü kavurma, küp eti, güveç, yahni, kavurma ve köfteler ile ılıbada (labada), lahana,
eriyince teknelere eklenir.
Kızılcıklar ve un katılaşıncaya yaprak sarmaları, domates, biber, patates, patlıcan dolmaları etli yemekleri oluşturmakta-
kadar karıştırılarak yoğrulur. dır (Tiryaki, 2011).
Sonra beyaz bir bez üzerine
ufak parçalar halinde serilerek
Ege Bölgesi yöresel mutfaklarına diğer bir örnek, tarım ve hayvancılığın yaygın olduğu
terasta, güneşte kurutulmaya Afyonkarahisar’dır. Kendine özgü ve zengin bir yemek kültürü bulunan yöre mutfağında;
bırakılır. Sonra kalburdan geçirilir, et yemekleri, hamur işleri ve sebze yemeklerinin yaygın olduğu görülmektedir. 100’ün
tekrardan güneşte kurutulur. Fazla
bekletilmeden paketlenir (Tiryaki, üzerinde yemek çeşidi olmakla birlikte, sadece patlıcandan yapılan 22 çeşit yemek bulun-
2011). maktadır. Kaymak, lokum, sucuk gibi kendi üretimine dayanan ürünler, yöre mutfağında
çeşitlilik oluşturmaktadır. Bolu-Mengen’den sonra en iyi aşçılar bu ilden çıkmaktadır (Af-
yonkarahisar İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, 2015).
Yöre mutfağının kendi özgü özellikleri incelendiğinde şunlar görülmektedir: Haşhaş
ve haşhaş yağı özellikle hamur işlerinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Çoğunlukla haş-
haş ilavesi ile hazırlanan hamur işlerinde, başta mercimek olmak üzere peynir, patates ve
kıyma iç malzemesi olarak hazırlanmaktadır. Et yemekleri kendi yağı ile pişirilmekte, ay-
rıca yağ ilave edilmemektedir. Yemeklerde çoğunlukla iç ya da böbrek yağından sızdırıla-
rak yapılan “don yağı” kullanılmaktadır. Genelde yemeklere, buğdaydan elde edilen göce,
düğü (ince çekilmiş bulgur) ve nohut, katılmaktadır. Patlıcan, kabak, pırasa ve maydanoz,
musakkası yapılan bazı sebzelerdir. Bütün musakkalarda nohut kullanılmaktadır. Kay-
mak, bal ve reçel kahvaltılık olarak tüketildiği gibi meyvelerden yapılan tatlılarda ve ek-
mek kadayıfında sıklıkla kullanılmaktadır. Afyonkarahisar yöresel mutfağında pilav pek
yapılmamakla birlikte yapıldığı zaman da domates, havuç, patlıcan gibi sebzelerle veya
mercimek, nohut gibi kuru baklagillerle birlikte pişirilmektedir. Yöre mutfağına; patlıcan
böreği, çullama köfte, sulu köfte, ilibada dolması, sırt dolması, şakşuka, zürbiye, göce köf-
tesi, göce tarhanası, keşkek, arabaşı, cızdırma, cücü, çörek, nohut çöreği, dolama, Özbek
pilavı, paçık örnek verilebilir (Baysal, 1991; Ertaş ve Karadağ, 2013; Afyonkarahisar İl
Kültür ve Turizm Müdürlüğü, 2015; ).
Ege Bölgesi yöresel mutfağının yeşil mutfak olarak tanımlanmasının nedeni nedir?
5
1. Ünite - Türkiye’de Yöresel Mutfaklar 23
Akdeniz Bölgesi
Akdeniz Bölgesi Antalya ve Adana olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Adana, Mer-
sin, Osmaniye, Kilis, Hatay, Kahramanmaraş illeri Adana Bölümü’nde, Antalya, Isparta,
Burdur illeri de Antalya Bölümü’nde yer almaktadır. Ayrıca Ege Bölgesi’nde bulunan
Muğla ilinin Köyceğiz, Dalaman, Ortaca ve Fethiye ilçeleri de Akdeniz Bölgesi’nde yer
almaktadır.
Bölgenin büyük bir kısmı Toros Dağları ve yüksek platolarla kaplı olup bölge genel
olarak engebeli ve dağlıktır. Bu durum, bölgede nüfus dağılışı ve kara ulaşımını olumsuz
yönde etkilerken bitki örtüsü ve turizm çeşitliliğini olumlu yönde etkilemiştir. Ulaşımda
Çubuk, Gülek, Sertavul ve Belen geçitleri önemli bir yere sahiptir. Antalya Körfezi’nin
batısında Teke Platosu, Anamur Burnu’nun gerisinde de Taşeli Platosu yer almaktadır.
Bölgede hayvancılık fazla gelişmemiştir. Genelde Torosların sarp yamaçlarında yaşamını
kolayca sürdüren kıl keçisi üretimi yapılmaktadır. Sığır, koyun ve keçi Toroslarda yaylacı-
lık sistemiyle yetiştirilmektedir.
Çukurova ve Amik Ovasından ayrı Akdeniz Bölgesi’nin batısında, kıyıda Antalya
Ovası ile Göller yöresinin küçük çöküntü ovaları bulunmaktadır. Bu ovalar önemli tarım
alanlarını oluşturmaktadır. Bölgede yetiştirilen başlıca tarım ürünleri; buğday, pirinç, pa-
muk, tütün, gül, turunçgiller, muz, haşhaş, şekerpancarı, zeytin, üzüm, soya fasulyesi, yer
fıstığı ve mısırdır. Bölgede seracılığın yaygın olması, kış sıcaklığının sıfır derecenin altına
düşmemesi turfanda sebze ve meyveciliğin gelişmesini sağlamıştır.
Bölgede karakteristik Akdeniz iklimi görülmektedir. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık
ve yağışlı geçmektedir. Yıllık sıcaklık ortalaması 18°C civarında olup kıyıda yıllık yağış
miktarı yer yer 1000 mm’yi bulmaktadır. Akdeniz kıyılarında kış mevsiminin ılık geçmesi
seracılık için uygun ortam oluşturmaktadır. Kıyıdan itibaren yükseldikçe sıcaklık düş-
mekte, yağış miktarı artmaktadır. Bu da özellikle yaz mevsiminde kıyı boyunca yaşanan
yüksek sıcaklıklara alternatif serin yaylaların oluşmasını sağlamaktadır. Yaylalar hem hay-
vancılık hem de turizm faaliyetleri için büyük bir potansiyel oluşturmaktadır.
Akdeniz Bölgesi’nin iç kesimlerine doğru gidildikçe iklim karasallaşmaktadır. Göller
yöresi ve Teke yöresi karasallığın en belirgin olduğu yerlerdir. Sıcaklık farkları artmakta,
kışlar daha uzun sürmektedir. Özellikle Göller Yöresinde yıllık yağış miktarı ve kış sıcaklık
değerleri düşmektedir. Bölgede 700-800 m’ye kadar maki bitki örtüsü hâkimdir. Maki,
zeytin, mersin, defne, sakız ağacı, zakkum, keçiboynuzu gibi kuraklığa dayanıklı bodur
bitkilerden oluşmaktadır. Bölgedeki ormanlar, makiden sonra başlamakta, 2400 m’ye ka-
dar devam etmektedir. Daha yükseklerde ise dağ çayırları yer almaktadır.
Bölgenin en önemli akarsuları Asi, Seyhan, Ceyhan, Göksu, Manavgat, Aksu ve Dala-
man çayıdır. Batısında tektonik ve karstik etkenlerle oluşan göllerin yer aldığı Göller Yö-
resi bulunmaktadır. Burada Beyşehir, Eğirdir, Burdur, Acıgöl, Suğla, Söğüt, Salda, Elmalı
ve Kovada gölleri yer almaktadır. Eğirdir Gölü tatlı su gölüdür. Bunun nedeni fazla sula-
rını yer altından Aksu’ya ve dolayısıyla Akdeniz’e boşaltmasıdır. Bu göllerden Suğla Gölü,
zaman zaman kuruyacak derecede su kaybına uğramaktadır. Doğuda Hatay yöresindeki
Amik Gölü ise Asi nehrinin taşkınlarından dolayı bataklık şeklindedir. Bu alan akarsula-
rın getirdiği alüvyonlarla büyük ölçüde dolmuştur.
Bölgede akarsu ve göller önemli su ürünleri üretim havzalarıdır. Göller Yöresinde bu-
lunan Burdur, Salda ve Yarışlı Gölleri’nde sazan, yayın ve sudak üretimi yapılmaktadır.
Eğirdir Gölü Türkiye’nin en önemli tatlı su balıkçılığı kaynaklarından biridir. Göllerde
avlanan başlıca balık türlerini; kerevit, sudak ve sazan oluşturmaktadır. Kerevitin tamamı
canlı ya da konserve olarak, sudak balığının yarısından fazlası ise dondurulmuş ve fileto
24 Yöresel Mutfaklar
olarak Avrupa ülkelerine satılmaktadır. Her iki göle de havuz balığı ve gümüş balığı türleri
bırakılmış olup bu türlere dayalı avcılık da yapılmaktadır (T.C. Batı Akdeniz Kalkınma
Ajansı, 2012).
Akdeniz kıyılarında, Doğu Karadeniz kıyılarında görülen yoğun nüfus şeridine
rastlanmamaktadır. Dağlık kesimlerin geniş yer tutması nedeniyle kıyı boyunca az nü-
fus görülmektedir. Nüfus, dağlar arasına sıkışmış ve yoğun tarım yapılan küçük ovalar-
da göze çarpmaktadır. Antalya düzlüğünün sert travertenlerden oluşmuş batı kesimi ile
Çukurova’nın kumul ve batıklık kıyı kesimi tenha yerlerdendir. Burada nüfus yoğunluğu
Çukurova’nın iç kenarından başlayıp, sulu tarımın yapılabildiği yerlere doğru giderek art-
maktadır. İskenderun körfezi kıyıları da sanayi ve ticaretin gelişmesine bağlı olarak nüfus
yoğunluğunun arttığı yerlerdendir. Buna karşın Amanos Dağları’nın denize dik inen gü-
ney yamaçları, Kahramanmaraş, Hatay çöküntü oluğu, Göller Yöresi’nin dağlık ve orman-
lık kesimleri oldukça tenhadır. Yalvaç-bozkur oluğunun dağ eteği boyları ile Isparta’nın
sulu tarım yapılan güney bölümünde nüfus oldukça yoğundur. Akdeniz Bölgesi’nde özel-
likle dağlık kesimlerde ve dağ eteklerinde genellikle küçük toplu kır yerleşimleri görül-
mektedir. Ovalarda da yine toplu yerleşmeler bulunmaktadır.
Akdeniz Bölgesi’nde ekonomi tarıma dayanmakta ve çalışan nüfusun büyük bölümü
tarımla uğraşmaktadır. Türkiye’de tarımdan elde edilen gelirin en yüksek olduğu bölge
Akdeniz Bölgesi’dir. Bölgede ekonomik değeri yüksek birçok ürün yetiştirilmektedir. Kıyı
kesiminde yetiştirilen başlıca tarım ürünlerini; pamuk, susam, yer fıstığı, turunçgiller,
muz, zeytin, incir ve üzüm oluşturmaktadır. Antalya ve Mersin dolaylarında turfanda seb-
zecilik ve seracılık yoğunlaşmıştır. Göller yöresi ve Teke yöresinin iç kesimlerinde değişen
iklim ve toprak özelliklerine bağlı olarak tarımsal üretim de farklılaşmıştır. Bu kesimde
daha çok kuru tahıl tarımı yapılmaktadır. Sulanabilen alanlarda ise iklim koşullarına uy-
gun sanayi bitkileri ve meyveler yetiştirilmektedir.
Akdeniz Bölgesi’ndeki tarımsal üretimdeki ileri teknoloji düzeyi hayvancılıkta yerini
geleneksel ve ilkel yöntemlere bıraktığından, bölgede hayvancılık pek gelişmemiştir. Daha
çok kıl keçisi, koyun gibi küçükbaş hayvanlar beslenmektedir. Kümes hayvancılığı ve arı-
cılık yaygın olarak yapılmaktadır. Bölgeden elde edilen bal miktarının Türkiye üretimi
içindeki payı yaklaşık %12’dir. Deniz canlıları açısından pek zengin olmamakla birlikte
Akdeniz’de küçük çapta balıkçılık faaliyetleri de görülmektedir.
Akdeniz Bölgesi’nde sanayi ve madencilik gelişmemiştir. Sanayi, daha çok bölgenin
doğusunda, Adana-Mersin, arasında ve İskenderun’da yoğunlaşmıştır. Maden yatakları-
nın dağılışına bakıldığında ise Batı Toroslar’da boksit, Fethiye yakınlarında krom ve zım-
para taşı, Keçiborlu’da kükürt yatakları bulunmaktadır. Keçiborlu’daki yataklar Türkiye’de
işletilen tek kükürt yatağı durumundadır. Bölgede özellikle doğal güzellikler ve tarihsel
değerler nedeniyle önemli bir turizm potansiyeli bulunmaktadır. Yılın sekiz ayında de-
nize girilebilen geniş doğal plajlar ve antik kentler sayısı her yıl artan yerli ve yabancı tu-
ristleri bölgeye çekmektedir. Antalya yöresinde, halkın en önemli gelir kaynağını turizm
oluşturmaktadır. Bölge kıyıları, denizi, iklimi, yer şekilleri, milli parkları, antik kentleri
ve yaylaları gibi çok çeşitli özellikleri ile turizmde yüksek potansiyele sahip olmasına
karşın, turizm gelirleri açısından Marmara ve Ege Bölgesi’nden sonra gelmektedir. Diğer
bölgelerde olduğu gibi bu bölgede de coğrafi özellikler farklı yöresel mutfakların oluşma-
sında etkili olmuş olup bölgede zengin turizm alternatiflerine bir yenisini eklemektedir.
Geleneksel Akdeniz mutfağı, genel hatlarıyla tahıl (özellikle buğday), zeytinyağı, seb-
ze-meyve, su ürünleri, süt türevleri, baharat ve şaraba dayanmaktadır. Akdeniz beslenme
sisteminde birinci sırayı alan tahılın, özellikle buğdayın tarihin ilk dönemlerinden itiba-
ren Akdeniz’de yetiştiği söylenmektedir. Bulgur, kuskus, yarma, firik gibi buğday ürünle-
1. Ünite - Türkiye’de Yöresel Mutfaklar 25
rinin kullanımı özellikle Akdeniz ve Güney’de yaygın olarak görülmektedir (Çevik, 1996).
Akdeniz bölgesinde tahıllarla yapılan yemeklere; çorbalar (analıkızlı, ekşili çorba, yüksük
çorbası), dolmalar (patlıcan, yeşil- kırmızıbiber, kabak veya asma yaprağı dolması), börek
ve çörekler (su böreği, sıkma, saç böreği), köfte ve pilavlar (sarımsaklı köfte, mercimek
köfte, ekşili köfte) örnek verilebilir (Başoğlu, 1995).
Zeytin ve zeytinyağı geleneksel Akdeniz mutfağının tahıllardan sonra ikinci önemli
unsurunu oluşturmaktadır. Özellikle Hatay’da zeytinyağının geleneksel üretimi hala sür-
dürülmekte ve “su zeyti” adı verilen yöntemle üretilen zeytinyağı ev halkının gereksinimi-
ni karşılamaktadır (Çevik, 1996). Akdeniz Bölgesi’nin en doğu ucunda Suriye sınırındaki
Hatay, tarihi çok eskilere dayanan, ticaret yollarının geçiş noktasında yer alan önemli bir
kenttir. Bu bölgede yaşayan uygarlıklar; Akadlar, Hurriler, Mısırlar, Persler, Romalılar,
Bizanslılar, Haçlılar, Memluklular ve Osmanlılar olup her bir uygarlık bölgenin mutfak
zenginliği üzerinde etkili olmuştur. Kendine has birçok özelliği ile hiçbir mutfakta bu-
lunmayan birçok lezzeti üretmiş olan Hatay mutfağında yaklaşık 600 çeşit yemek bulun-
maktadır. UNESCO’nun yaratıcı şehirler ağı kapsamında “Gastronomi Şehri” unvanını
alacak olan Hatay her geçen gün turizm açısından bir cazibe merkezi haline gelmekte ve
turizm organizatörlerinin dikkatini çekmektedir. Yörede yemek kültürünü çevresel ko-
şullar, sosyokültürel yapı, ekonomi ve dinsel inanışlar şekillendirmektedir (Şahin, 2012).
Hatay mutfağında; yoğurt aşı çorbası, kaytaz böreği, ıspanaklı börek, semirsek, humus,
zahter, abugannus, tepsi kebabı ve künefe yöreye özgü sadece birkaç yemek çeşidini oluş-
turmaktadır (Cömert, 2014).
Akdeniz beslenme sisteminin diğer bir karakteristik yönünü deniz ürünleri oluştur-
maktadır. Ancak Akdeniz’in deniz ürünleri yönünden verimliliğinin düşük olması nede-
niyle doğuya doğru gidildikçe balık avı alanları azalmaktadır. Bu nedenle de et yemekleri
içinde kebaplar ve pideler egemen olmaktadır. Et, bulgur, pirinç gibi çeşitli tahıllarla ya
da sebzelerle karışım halinde tüketilmektedir. Simit kebabı, içli köfte, elbasan tava, tas
kebabı, patlıcan kebabı, orman kebabı, dolmalar, etli sebze yemekleri bunlara örnek olarak
verilebilir (Merdol, 1994).
Anavatanı Akdeniz olan beyaz ve kırmızı pancar, pazı, bamya; Hindistan kaynaklı
patlıcan ve salatalık Akdeniz’de tüketilen sebzelerden sadece birkaçını oluşturmaktadır.
Akdeniz bölgesindeki sebzelerin çoğu, kıymalı, kuşbaşı etli, soğanlı olarak su ile pişiril-
mektedir. Sebze yemekleri; etli sebze yemekleri (karnıyarık ya da musakka vb.), kızart-
malar, diğer sebze yemekleri ile (patlıcan, kabak, biber kızartması vb. ) zeytinyağlı sebze
yemekleri olarak çeşitlenmektedir (Başoğlu, 1995).
Akdeniz Bölgesi’nde farklı yöresel mutfaklardan biri olan Adana mutfağına hamur iş-
leri, etli ve sebzeli yemekler hâkimdir. Adana mutfağında maydanoz, nane, kırmızıbiber,
kırmızı pul biber, sumak, karabiber, kimyon, süs biberi, kekik, nar ekşisi, soğan, sarımsak
vb. gibi tat vericiler oldukça fazla kullanılmaktadır. Ana yiyecek maddeleri ekmek, yufka,
hamur işleri ile zengin kebap ve sebze çeşitleridir. Yemeklerde salça olarak evde yapılan
biber salçası tercih edilmekte, kuyruk ve iç yağı kullanılmaktadır. Son zamanlarda koyun
eti ile birlikte dana etinin kullanımı da yörede yaygınlaşmaya başlamıştır (Artun, 1998).
Adana mutfağına ait bazı yöresel lezzetler içinde; bulgurlu çorba, adana kebabı ve şalgam
suyu sayılabilir (Öğüt, 2004).
Akdeniz Bölgesi’nde yöresel mutfak örneklerinden bir diğeri ise Isparta mutfağıdır.
Isparta’da çorbalar pişirildikten sonra üzerine kızdırılmış tereyağı, nane ve kırmızıbi-
ber dökülmektedir. Bulgur, ıspanak, miyana, oğmaç, sakalı sarkan, topalak gibi çorbalar
sıklıkla pişirilmektedir. Et yemekleri sebze, yoğurt, pirinç ve bulgurla beraber yapıl-
maktadır. Yörede yetişen bütün sebzelerin yemekleri etli ve etsiz olmak üzere iki şekilde
26 Yöresel Mutfaklar
Özet
Türkiye’nin bölgelerinin coğrafi özelliklere göre beslen- Bölgesel mutfak kültürlerini ayırt etmek
1 4
me alışkanlıklarını açıklamak Türkiye’de bölgelere göre farklılaşan yöresel mutfak-
Toplumların yöresel mutfakları ve beslenme biçimle- larda; coğrafi, ekolojik, kültürel, sosyal, ekonomik ve
rini; tarihsel süreç içinde etkili olan coğrafi, ekolojik, tarihi pek çok özelliğin etkilerini görmek mümkün-
kültürel ve ekonomik özellikler şekillendirmektedir. dür. Hatta bölgelerin yöresel mutfaklarında görülen
Din ve inanışlar, bölgeye has hayvan ve bitki çeşitli- farklılıklar iller arasında bile değişiklikler gösterebil-
liği, toplumların ekonomik yapıları ve bu yapıların mektedir. Türkiye’nin kırsal alanlarındaki pazarların-
şekillendirdiği gündelik yaşam tarzları, mutfağın te- da bulunabilen çeşitli ürünleri, yerel peynirleri, üzüm
mel belirleyicisi konumunda olabilmektedir. Yaşanan bağları, geleneksel zeytinyağları, her kasaba, köy ya
coğrafyanın fiziksel özellikleri; beslenme kültürünü, da nahiyenin kendine özgü yemek kültürünün oluş-
yiyeceklerin çiğ veya pişmiş halde tüketilme şekilleri- masına neden olmuştur. Türkiye’de en yüksek meyve
ni belirleyebilmektedir. tüketimi Ege Bölgesi’nde, en yüksek balık tüketimi
Karadeniz Bölgesi’nde, en düşük balık tüketimi Gü-
Bölgesel mutfak ürünleri ve coğrafi koşulları özetlemek neydoğu Anadolu Bölgesi’ndedir. Güneydoğu Ana-
2
Türkiye’de bölgelere göre değişen iklim özellikleri ve dolu Bölgesi’nde yoğurt tüketimi süt tüketiminden
üretim faaliyetleri, çeşitlenen tarım ürünleri ve hay- daha fazladır. Kümes hayvanı tüketimi sadece Ege
vansal ürünler, mutfaklarda kullanılan ürünlerin de Bölgesi’nde koyun ve kuzu eti tüketiminden fazladır.
değişmesine yol açmıştır. Bu nedenle de bölgelerin İç Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgeleri’nde kümes
yöresel mutfaklarında; Ege ve Akdeniz Bölgesi’nde hayvanı tüketimi ve balık tüketimi yüzdeleri eşittir.
sebze ve meyveleri, Doğu Anadolu Bölgesi’nde et ve Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgeleri’nde sıcak içe-
süt ürünlerini görmek mümkündür. Türkiye’nin tahıl cekler (özellikle çay) kola tüketiminden daha fazladır.
ambarı İç Anadolu Bölgesi’nde özellikle buğday kul- Bütün bölgelerde meyve suyu tüketimi sıcak içecek
lanımına dayalı hamur işlerini, Güneydoğu Anadolu tüketiminin daha altındadır.
Bölgesi’nde ise kırmızı mercimek ve antep fıstığının
yoğun kullanıldığı tatlılar bulunur. Ülkenin üç tarafı-
nın denizlerle çevrili olması, akarsu ve göl varlığı bu
alanların çevresindeki yerlerde su ürünlerini yöresel
mutfaklara taşınmasını sağlamıştır. Türkiye deniz-
lerinde 1200, iç sularında 190’ın üzerinde balık türü
bulunmakta ve bunlardan 70-80 kadar avlanmakta-
dır. Yaklaşık 30 tür de ekonomik olarak değerli olup
mutfaklarda yerini almaktadır. Karadeniz Bölgesi’nde
balık ve özellikle hamsi yöresel mutfaklarda etkisini
göstermektedir.
Kendimizi Sınayalım
1. Aşağıdakilerden hangisi Türkiye’de yöresel mutfakların 6. “Kavut, çatçingir- sengeser, grut aşı, şile, keledoş, murtu-
oluşumunda etkili olmamıştır? ğa, kurut köftesi, üzüm aşı, cılbır, ekşili, ciğer köftesi, helise,
a. Coğrafi özellikler içli pilav, acem köftesi, paluza, çireşli bulgur pilavı” gibi ye-
b. Tarihi özellikler mekler aşağıdaki illerden hangisinin yöresel mutfağına öz-
c. Ekonomik özellikler güdür?
d. Kültürel özellikler a. Kütahya
e. Hukuki özellikler b. Hatay
c. Tekirdağ
2. Türk mutfağına balık, zeytin ve zeytinyağlı yemeklerin d. Van
geçmesinde aşağıdaki kültürlerden hangisi etkili olmuştur? e. Rize
a. Bizans
b. Hitit 7. Şanlıurfa yöresel mutfağına ait Türkiye çapında ün kaza-
c. Ortadoğu nan ürün aşağıdakilerden hangisidir?
d. Güney Akdeniz a. Yemeklik tereyağı
e. Pers b. Peynir
c. Süt
3. Ulusal Gıda ve Beslenme Stratejisi Çalışma Grubu ta- d. Pastırma
rafından oluşturulan rapora göre Türkiye’de bölgelere göre e. Buğday
besin tüketim durumundaki farklılıklar ile ilgili aşağıdaki
ifadelerden hangisi yanlıştır? 8. Mıhlama ve kuymak aşağıdaki bölgelerden hangisinin
a. En yüksek meyve tüketimi Ege Bölgesi’ndedir. yöresel mutfağında yapılmaktadır?
b. En düşük balık tüketimi Güneydoğu Anadolu Bölge- a. Güneydoğu Anadolu
si’ndedir. b. Doğu Anadolu
c. İç Anadolu Bölgesi’nde yoğurt tüketimi süt tüketi- c. Karadeniz
minden daha azdır. d. Ege
d. İç Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgeleri’nde kümes e. Marmara
hayvanı tüketimi ve balık tüketimi yüzdeleri eşittir.
e. Bütün bölgelerde meyve suyu tüketimi sıcak içecek 9. Mutfağı yeşil mutfak olarak da bilinen bölge aşağıdaki-
tüketiminin altındadır. lerden hangisidir?
a Akdeniz
4. Marmara Bölgesi’nde yöresel mutfakların çeşitlenmesin- b. Karadeniz
de etkili olan temel faktör aşağıdakilerden hangisidir? c. Marmara
a. Bölgenin adını aldığı Marmara Denizi’nin çevresinde d. İç Anadolu
bulunması e. Ege
b. Boğazların balık üretiminde önemli olması
c. Osmanlı İmparatorluğu’nda başkent olan şehirlerin 10. Aşağıdakilerden hangisinin coğrafi işareti bulunmak-
bu bölgede yer alması tadır?
d. Bölgede etkili olan iklim koşulları a. Kabak
e. Bölgede yaygın olarak kümes hayvancılığının yapılması b. Zeytin
c. Domates
5. İç Anadolu Bölgesi yöresel mutfaklarında en fazla görü- d. Biber
len yemek çeşidi aşağıdakilerden hangisidir? e. Patlıcan
a. Kebaplar
b. Hamur işleri
c. Sebze yemekleri
d. Balık yemekleri
e. Salatalar
1. Ünite - Türkiye’de Yöresel Mutfaklar 29
Yararlanılan Kaynaklar
Afyonkarahisar İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü (2015). Belli O (ed.) (2009). Çomaklı Z. Geleneksel Erzurum Mut-
Yöresel Yemekler, http://www.afyonkulturturizm. fak Kültürü ve Yemekleri, I. Uluslararası Doğu Anadolu
gov.tr/TR,63460/yoresel-yemekler.html Erişim tarihi Bölgesi Geleneksel Mutfak Kültürü ve Yemekleri Sempoz-
10.11.2015. yumu, Bitlis, 172-182.
Akgün, M. (2013). Malatya Mutfağı Ve Buçuklu Küf- Bessiere, J. (1998). Local Development And Heritage: Tra-
teler, Radikal Gazetesi, http://www.radikal.com.tr/ ditional Food And Cuisine As Tourist Attractions İn
yazarlar/muge-akgun/malatya-mutfagi-ve-bucuklu- Rural Areas, Sociologia Ruralis, 38(1), 21-34.
kufteler-1147645/ Erişim Tarihi: 02.11.2015. Beşirli, H. (2010). Yemek, Kültür Ve Kimlik, Milli Folklor
Albayrak, A. (2013). Farklı Milletlerden Turistlerin Türk Dergisi, 22(87). 159-169.
Mutfağına İlişkin Görüşlerinin Saptanması Üzerine Bolu Belediyesi (2015). Bolu Mutfağı-Yöresel Mutfak,
Bir Çalışma, Journal of Yasar University, 3(8), 5049- http://www.bolu.bel.tr/icerik/1795/17/bolu-mutfagi Eri-
5063. şim Tarihi: 02.11.2015.
Artun E. (1998). Adana Mutfak Kültürü, Toygar K (ed.), Boran, G. ve Albayrak, N. (2004). Karadeniz Bölgesinin Yö-
Türk Mutfak Kültürü Üzerine Araştırmalar, Ankara: Türk resel Hamsi Yemekleri Ve Hamsinin Besin Miktarın-
Halk Kültürünü Araştırma ve Tanıtma Vakfı Yayınları. daki Mevsimsel Değişim, Geleneksel Gıdalar Sempozyu-
Aslan, Z. Güneren, E. ve Çoban, G. (2014). Destinasyon mu, 23-24 Eylül 2004 Van.
Markalaşma Sürecinde Yöresel Mutfağın Rolü: Nevşe- Boyne, S., Hall, D. and Williams, F. (2003). Policy, Support
hir Örneği, Journal of Tourism and Gastronomy Studies, And Promotion For Food-Relatedinitiatives: A Mar-
2(4), 3-13. keting Approach To Regional Development, Journal of
Bahar, O. ve Kozak, M. (2006). Turizm Ekonomisi, Ankara: Travel and Tourism Marketing, 14(1), 131-154.
Detay Yayıncılık Bursa İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü (2015). Yöresel ye-
Balıkesir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü (2015). Mutfak Ve mekler, http://www.bursakulturturizm.gov.tr/TR,70283/
Yemek Kültürü, http://www.balikesirkulturturizm.gov. tatlilar.html Erişim Tarihi: 17.09.2015
tr/TR,65896/mutfak-ve-yemek-kulturu.html Erişim Ta- Chaney, S., and Ryan, C. (2012). Analyzing The Evolution
rihi: 17.09.2015. Of Singapore’s World Gourmet Summit: An Example
Baran, Z. ve Batman, O. (2013). Destinasyon Pazarlamasın- Of Gastronomic Tourism, International Journay Of Hos-
da Mutfak Kültürünün Rolü: Sakarya Örneği, 14. Ulu- pitality Management, 31(2), 309-318.
sal Turizm Kongresi Bildiriler Kitabı, 05-08 Aralık. Kay- Ciğerim, N.(1999). Kapadokya Yöresi Mutfağı, 2000’li Yılla-
seri: Erciyes Üniversitesi Turizm Fakültesi:1355-1367. ra Girerken Kapadokya’nın Turizm Değerlerine Yeniden
Başoğlu, S. (1995). Akdeniz Bölgesi Tahıl Yemekleri ve Bes- Bir Bakış. Hafta Sonu Semineri VI, 26-28 Kasım 1999,
lenmemizdeki Yeri, Akman M (ed.), Türk Mutfağı İçeri- Nevşehir.
sinde Akdeniz Bölgesi Yemeklerinin Yeri ve Önemi, Silifke. Cohen, E., and Avieli, N. (2004). Food in Tourism: Attracti-
Bayır, A., Sirkecioğlu, A. N. ve Aras, M. (2009). Doğu Ana- on And Impediment, Annals of Tourism Research, 31(4),
dolu Bölgesi’nde Yayılım Gösteren Kahverengi Ala- 755-778.
balıkların (Salmo Trutta L.) Popülasyon Yapısı, Doğal Cömert, M. (2014). Turizm Pazarlamasında Yöresel Mut-
Alabalık Çalıştayı, 22-23 Ekim 2009, Trabzon. fakların Önemi Ve Hatay Mutfağı Örneği, Journal of
Baysal, A. (1991). Afyonkarahisar’ın Beslenme Kültürü, II. Tourism and Gastronomy Studies, 2(1), 64-70.
Afyonkarahisar Araştırmaları Sempozyumu Bildirileri, Çalışkan, V. ve Koç, H. (2012). Türkiye’de Coğrafi İşaretle-
Afyon Belediyesi Yayınları, Afyon. rin Dağılış Özelliklerinin Ve Coğrafi İşaret Potansiye-
Baysal, A. (1993). Türk Yemek Kültüründe Değişmeler, linin Değerlendirilmesi, Doğu Coğrafya Dergisi, 17(28),
Beslenme ve Sağlık Yönünden Değerlendirme, Türk 193-214.
Mutfak Kültürü Üzerine Araştırmalar, Türk Halk Kültü- Çevik, N. K. (1996). Türk Mutfağının Akdeniz Mutfak
rünü Araştırma ve Tanıtma Vakfı Yayını, No 3, s.12. Kültürünün Genel Özellikleri Yönünden Değerlendi-
Bekâr, A. ve Belpınar, A. (2015). Turistlerin Gastronomi rilmesinin Önemi, V. Milletlerarası Türk Halk Kültürü
Turizmine İlişkin Görüşlerinin Milliyetlerine Göre Kongresi. Maddi kültür seksiyon bildirileri, Ankara: Kül-
Değerlendirilmesi, Journal of Yasar University, 10(38) tür Bakanlığı, s. 194-199.
6478-6554.
1. Ünite - Türkiye’de Yöresel Mutfaklar 31
Denizer, D. (2014). Türk Mutfağı Nereye Gidiyor? Türk Hjalager, A. M. and Richards, G. (Eds.). (2002). Tourism
Mutfağı Araştırma ve Uygulama Birimi, http://www.ma- And Gastronomy, London: Routledge.
xihaber.net/yazarlar/konukyazar/2008/ky_dundar_deni- İnceöz, S. (2009). Turistlerin Seyahat Motivasyonunun
zer_haziran2008.htm> (Erişim Tarihi: 07.02.2014). Belirlenmesinde Türk Mutfağına Yönelik Durum De-
Devlet Planlama Teşkilatı, İktisadi Sektörler ve Koordinas- ğerlendirmesi, 3. Ulusal Gastronomi Sempozyumu Bildi-
yon Genel Müdürlüğü, (2003). Ulusal Gıda Ve Beslenme rileri, 17-18 Nisan. Antalya: Akdeniz Üniversitesi Alanya
Stratejisi Çalışma Grubu Raporu (Ulusal Gıda ve Eylem İşletme Fakültesi.
Planı I. Aşama Çalışması Eki İle). Ankara. İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü (2015). İzmir-Ege
Doğdubay, M. ve Sünnetçioğlu, A. (2015). Gastronomik Mutfağı ve Yemek Kültürü, http://www.izmirkultur-
Kimliğin Korunmasında Coğrafi İşaretlemenin Rolü: turizm.gov.tr/TR,77474/izmir-ege-mutfagi-ve-yemek-
İnegöl Köftesi Örneği, Eko-Gastronomi Dergisi, 1(2), kulturu.html Erişim Tarihi 05.11.2015
47-59 Kaşlı, M., Cangöz, D., Köz, E. N. ve Ekici, A. (2015). Gast-
Dokur N. (2009). Rize İli Çamlıhemşin İlçesi Köylerinin ronomik Miras Ve Sürdürülebilirlik: Eskişehir Örneği,
Yemek Kültürü Üzerine Bir Çalışma, Yüksek lisans tezi, Eko-Gastronomi Dergisi, 1(2), 27-46.
Konya, Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. Kesici, M. (2012). Kırsal Turizme Olan Talepte Yöresel Yi-
Duman, T. ve Öztürk, A.B. (2005). Yerli Turistlerin Mersin yecek ve İçecek Kültürünün Rolü, Karamanoğlu Meh-
Kızkalesi Destinasyonu Ve Tekrar Ziyaret Niyetleri İle metbey Üniversitesi Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Der-
İlgili Algılamaları Üzerine Bir Araştırma, Anatolia: Tu- gisi 14(23), 33-37.
rizm Araştırmaları Dergisi, 16(1), 9-23. Kılıç A. (1996). Isparta Halk Mutfağı Ve Yemekleri, V.
Ertaş, Y. ve Karadağ, M. G. (2013). Sağlıklı Beslenmede Milletlerarası Türk Halk Kültürü Kongresi. Maddi Kültür
Türk Mutfak Kültürünün Yeri, Gümüşhane Üniversitesi Seksiyon Bildirileri, Ankara: Kültür Bakanlığı, s. 239-247.
Sağlık Bilimleri Dergisi, 2(1), 117-136. Kızılırmak, İ., Albayrak, A. ve Küçükali, S. (2014). Yöresel
Evren, S. ve Kozak, N. (2012). Eskişehir’in Çekici Faktör- Mutfağın Kırsal Turizm İşletmelerinde Uygulanması:
lerinin Günübirlik Ziyaretçilerin Bakış Açılarıyla De- Uzungöl Örneği, Uluslararası Sosyal ve Ekonomik Bilim-
ğerlendirilmesi, Anatolia: Turizm Araştırmaları Dergisi, ler Dergisi (International Journal of Social and Economic
220-232. Sciences), 4(1), 75-83.
Güldemir, O. ve Işık, N. (2011). Nevşehir Mutfak Kültürü Konya Büyükşehir Belediyesi, Konya Mutfağı, http://www.
Ve Yemekleri, 1. Uluslararası Nevşehir Tarih ve Kültür konya.bel.tr/sayfadetay.php?sayfaID=161 (Erişim Tarihi
Sempozyumu, 6. Cilt. 16-19 Kasım. Nevşehir: Nevşehir 02.11.2015)
Üniversitesi, s. 151-176. Kütahya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü (2015). Yöre-
Güler, S. (2010). Türk Mutfak Kültürü Ve Yeme İçme Alış- sel Yemekler, http://www.kutahyakulturturizm.gov.
kanlıkları, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Der- tr/TR,69393/yoresel-yemekler.html (Erişim Tarihi:
gisi. (2) 26, 24-30. 17.10.20015)
Güneş, G., Ülker, H. İ.ve Karakoç, G. (2008). Sürdürülebilir Long, L. M. (2004). Culinary Tourism, Kentucky: The Uni-
Turizmde Yöresel Yemek Kültürünün Önemi, II. Ulu- versity Press of Kentucky.
sal Gastronomi Sempozyumu ve Sanatsal Etkinlikler, 10- Lordkipanidze, M., Brezet, H. and Backman, M. (2005). The
11 Nisan, Akdeniz Üniversitesi Alanya İşletme Fakültesi, Entrepreneurship Factor in Sustainable Tourism De-
Antalya. velopment, Journal of Cleaner Production, 13, 787-798.
Güzel, G.(2009). Gastronomi ve İnovasyon, İz Atılım Üni- Merdol, T. K. (1994). Akdeniz Yöremiz Mutfağı Et Yemekle-
versitesi Dergisi, 8, 28-29. ri ve Bu Yemeklerin Sağlık Ve Beslenme Açısından De-
Güzelbey, C.C. (2015). Gaziantep Mutfağı, http://www.tur- ğerlendirilmesi, Akman M (ed.) Türk Mutfağı İçerisinde
kish-cuisine.org/print.php?id=170&link=http://www. Akdeniz Bölgesi Yemeklerinin Yeri ve Önemi, Silifke.
turkish-cuisine.org/regional-cuisine-4/southeast-ana- Nevşehir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü (2015). Yöre Mut-
tolian-region-127/gaziantep-170.html?PagingIndex=1 fağı (Gastronomi), http://www.nevsehirkulturturizm.
(Erişim Tarihi 16.11.2015) gov.tr/TR,74238/yore-mutfagi-gastronomi.html Erişim
Halıcı N. (1996). Karadeniz Bölgesi Yemeklerine Genel Bir Tarihi: 07.10.2015
Bakış, V. Milletlerarası Türk Halk Kültürü Kongresi, Mad- Oğuz O.(1990). Açılış Konuşması, Üçüncü Milletlerarası
di Kültür Seksiyon Bildirileri, Ankara: Kültür Bakanlığı, Yemek Kongresi, Ankara: Konya Kültür ve Turizm Vakfı
s. 183-184. Yayınları 7-12 Eylül, s. 1-221.
32 Yöresel Mutfaklar
Öğüt H (ed.). (2004). A’dan Z’ye Türkiye Lezzet Rehberi, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürlüğü,
İstanbul. (2015). Turizm Destinasyonu Nedir? http://www.ta-
Pekyaman, A.(2008). Turistik Satın Alma Davranışında nitma.gov.tr/TR,31239/turizm-destinasyonu-nedir.html
Destinasyon İmajının Rolü Afyonkarahisar Bölgesin- Erişim Tarihi: 11.09.2015.
de Bir Araştırma, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Afyon Tekgül ,N., Baykan, S. (1993). Evlerimizde Pişirilen Pilav
Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Afyon- Çeşitleri, Türk Mutfak Kültürü Üzerine Araştırmalar,
karahisar. Türk Halk Kültürünü Araştırma ve Tanıtma Vakfı Yayın-
Polat, E. (2015). Turizm ve Coğrafi İşaretleme: Balıkesir ları, No: 3, Ankara.
Örneği, Meriç Uluslararası Sosyal ve Kültürel Araştırma Tiryaki, K. A. (2011). Kütahya Halk Mutfağı, Yüksek Lisans
Dergisi, 1(1), 12-24. Tezi, Dumlupınar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Pullphothong L. ve Sopha, C. (2013). Gastronomıc Tourism Kütahya.
in Ayutthaya, Thailand, Proceedings of the International Türk Dil Kurumu (2015). Güncel Türkçe Sözlük,
Conference on Tourism, Transport, and Logistics, 14-16 http://w w w.tdk.gov.tr/index.php?option=com_
February, Holiday Inn Paris-Gare de L“Est, Paris, France. gts&kelime=AMFORA (Erişim Tarihi: 05.11.2015).
Rand G.E., Heath E. and Alberts N. (2003) .The Role of Local Yergaliyeva, A. (2011). Destinasyon Markalaşma Sürecinde
And Regional Food in Destination Marketing: A South Yerel Mutfağın Yeri: Uralsk Bölgesi’ndeki Restoranlar
African Situation, Journal of Travel and Tourism Marke- Üzerine Bir Araştırma, Yayınlanmamış Yüksek Lisans
ting, Volume: 14, Number: 3/4, 97-112. Tezi, Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ba-
Rızaoğlu, B., Ayazlar, R. A. ve Gençer, K. (2013). Yiyecek lıkesir.
Deneyimiyle İlgili Bireysel Eğilimlerin Sosyo-De- Yılmaz, A. (2002). İşyerimiz Mutfak, Mesleğimiz Aşçılık,
mografik Özellikler Açısından Değerlendirilmesi: Sanatımız Pişirmek, Boyut Yayınları, İstanbul.
Kuşadası’na Gelen Yabancı Turistler Örneği, 14. Ulusal Yüncü, H. (2010). Sürdürülebilir Turizm Açısından Gast-
Turizm Kongresi, Kayseri: Erciyes Üniversitesi Turizm ronomi Turizmi ve Perşembe Yaylası, Şengel, S. (Ed.)10.
Fakültesi, 05-08 Aralık 2013, s. 669-687. Aybastı-Kabataş kurultayı: Yerel Değerler ve Yayla Turiz-
Rize İl Kültür Turizm Müdürlüğü, Halk Mutfağı. http:// mi içinde (s. 28-34). Detay Anatolia Akademik Yayıncı-
www.rizekulturturizm.gov.tr/TR,55352/halkmutfagi. lık, Ankara.
html (Erişim Tarihi: 07.09.2015). http://www.turkcebilgi.com/ (Erişim Tarihi: 07.09.2015).
Selwood, J.(2003). The Lure of Food: Food as an Attraction http://www.turkish-cuisine.org/print.php? id=170&link=http://
in Destination Marketing in Manitoba, Canada, Mic- www.turkish-cuisine.org/regional-cuisine-4/southeast-
hael Hall (Ed), Food Tourism Around the World: Manage- anatolian-region-127/gaziantep-170.html?PagingIndex=1
ment of Development and Markets, Great Britain: Elseiver, (Erişim Tarihi: 20.09.2015).
pp.178-180. http://lezzetler.com/amasya.yemekleri (Erişim Tarihi: 20.09.
Sünnetçioğlu, S., Can, A. ve Durlu Özkaya, F. (2012). Yavaş 2015).
Turizmde Coğrafi İşaretlemenin Önemi, 13. Ulusal Tu- http://sivas-yemekleri.com/tarif/yemek/ (Erişim Tarihi: 03.
rizm Kongresi 6-9 Aralık 2012, Antalya, s. 953-962. 10.2015).
Şahin, K.(2012). Hatay Mutfak Kültürü ve Yemekleri, Hatay http://arastirma.tarim.gov.tr/kayisi (Erişim Tarihi: 26.10.
Valiliği, Yayın No:16 Hatay: Pozitif Matbaa. 2015).
Şanlıer, N. ve Arıkan, B. (2001). Elazığ Mutfağından Unu- http://rizeninmutfakkulturu.blogspot.com.tr/ (Erişim Tarihi:
tulmak Üzere Olan Birkaç Yemek, Türk Mutfak Kültü- 26.10.2015).
rü Üzerine Araştırmalar, Türk Halk Kültürü Araştırma http://www.gurmerehberi.com/yemek-kulturu/yoresel-mut-
ve Tanıtma Vakfı Yayınları, Yayın No:29, s. 167-175. faklar/izmir-yemekleri/Ege (Erişim Tarihi: 29.10.2015).
Şanlıer, N., Cömert, M. ve Durlu Özkaya, F. (2012). Genç- http://www.urfakultur.gov.tr/TR,65547/yiyecek.html (Erişim
lerin Türk Mutfağına Bakış Açısı, Milli Folklor, 24(94), Tarihi: 02.11.2015).
152-161.
T.C. Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı, (2012). Su Ürün-
leri Sektör Raporu, file:///C:/Users/MacBook%20
Pro/Desktop/1357649435SU-URUNLERi-RAPORU-
17ARALiK.pdf (Erişim Tarihi: 03.10.2015).
2
YÖRESEL MUTFAKLAR
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Marmara Bölgesi’nin coğrafi özelliklerini açıklayabilecek,
Marmara Bölgesi’nin ham madde özelliklerini özetleyebilecek,
Marmara Bölgesi’nin saklama ve pişirme yöntemlerini listeleyebilecek,
Marmara Bölgesi yemeklerinin uygulamasını açıklayabilecek
bilgi ve becerilere sahip olabileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
• Trakya • Meyvecilik
• Üzüm Suyu • Tekirdağ Köftesi
• İskender Kebabı • Peynir
• Ayçiçeği • Zeytincilik
İçindekiler
• GİRİŞ
• MARMARA BÖLGESİ’NİN TARİHİ
Marmara Bölgesi’nin Yöresel
Yöresel Mutfaklar • MARMARA BÖLGESİ’NİN COĞRAFYASI
Mutfağı • MARMARA BÖLGESİ’NİN MUTFAK
KÜLTÜRÜ
Marmara Bölgesi’nin
Yöresel Mutfağı
GİRİŞ
Marmara Bölgesi, yurdumuzun kuzeybatısında yer alan ve il merkezleri temel alındığında
İstanbul, Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Çanakkale, Kocaeli, Yalova, Sakarya, Bilecik, Bursa
ve Balıkesir illerini içine alan yedi coğrafi bölgesinden birisidir. Ekonomik gelişmişlik se-
viyesi bakımından Türkiye’nin en büyük bölgesi olan Marmara Bölgesi’nde yaşayan halk,
Türkiye’nin bir özeti gibidir. Her etnik grubun yeme alışkanlıklarını ve yeme kültürünü
taşıyan Marmara Bölgesi’nde ağırlıklı olarak Türk, Balkan, Rum, Ermeni, Yahudi mutfak
kültürlerinin etkilerine sıklıkla rastlanmaktadır.
Marmara Bölgesi mutfağında et, sebze, meyve ve deniz ürünlerinin kullanımı, coğrafi
özelliklere göre farklılık göstermektedir. Bu nedenle, kırsal yörelerde et ve et ürünleriyle,
süt ve süt ürünleri ağırlıklı beslenme motifini oluştururken ovalık bölgelerde etlerin ya-
nına sebzelerin eklendiği yemekler ve sahil kenarında bulunan yörelerde ise deniz ürün-
leri-balıklar ve bunlardan yapılan çorbalar, mezeler, salatalar ve yemekler sıklıkla tercih
edilmektedir.
Bu bölümde, Marmara Bölgesi mutfak kültürünün, temel bileşenleriyle birlikte açık-
lanarak, ana hatlarının öğretilmesi amaçlanmaktadır. Diğer mutfak kültürleriyle etkile-
şimden doğan ve yüzyıllardır süregelen göreneklerle bezenmiş Marmara mutfağı, Türk
mutfak kültürü içinde önemli bir yere sahiptir.
Güney Marmara’da Balıkesir ve Çanakkale’nin ortak tarihi, binlerce yıl öncesinde böl-
gede kurulmuş olan medeniyetlerle birlikte başlamıştır. İlk yerleşimler 6.000 yıl öncesine
kadar gitmekle birlikte, bölgenin bilinen tarihinin Truva ile başladığı bilinmektedir. Ba-
lıkesir ve Çanakkale illeri, önemli tarihi, turistik ve kültürel değerlere sahiptir. Edremit
Körfezi’nin kuzeyinde iki ilin arasında bulunan ve antik çağda İda Dağı olarak adlandı-
rılan Kaz Dağları, mitolojik olaylara sahne olmuştur. Homeros’un İlyada ve Odisseia’sına
göre Truva Savaşı, İda Dağı’nın zirvesinden yönetilmiştir. UNESCO’nun Dünya Mirası
Listesi’nde yer alan Truva, 4.000 yıllık tarihi ile dünyanın meşhur arkeolojik alanlarından
biri olarak değerlendirilmektedir. Bölge üzerinde sırasıyla Yunan şehir devletleri, Persler,
Romalılar ve Bizanslılar hâkim olduktan sonra, bölge 11. yüzyılda Türk egemenliğine gir-
miştir. Selçuklularla birlikte başlayan bu egemenlik iki ile de hâkim olan Karesi Beyliği
yoluyla devam etmiş, 14. yüzyıl ortalarında ise Osmanlı egemenliği başlamıştır. Çanak-
kale Muharebeleri ise bölgenin ortak tarihinde önemli yer tutmaktadır. 1915’te Boğaz’ı
geçmek isteyen İtilaf Devletleri’ne karşı mücadelede, Balıkesir en çok asker yollayan 2.
şehir olmuştur. Ezineli Yahya Çavuş ve Havranlı Seyit Onbaşı bu savaşta öne çıkan milli
kahramanlardandır. Bölge, Kurtuluş Savaşı sürecinin tamamında yer aldığı için, bölgenin
değerleri arasında 1915-1922 döneminin önemli bir yer tuttuğu görülmektedir. Kurtuluş
Savaşı’nın ilk cephesi Ayvalık’ta kurulmuş, Balıkesir Kongreleri sonucunda Kuvayı Milliye
oluşmuştur (GMKA, 2014).
Bölgenin en önemli ve büyük kenti İstanbul’dur. İki kıtayı birbirine bağlayan İstanbul,
tarih boyunca birçok medeniyetin gözbebeği hâline gelmiş Bizans ve Osmanlı İmparator-
luklarına başkentlik yapmıştır. İstanbul yalnızca Marmara bölgesinin değil, Türkiye’nin
en büyük ve dinamik şehridir. Sahip olduğu çok özel stratejik coğrafi konum, merkezinde
bulunduğu bölgenin farklı ülke ve milletleri ile köklü tarihi ilişkileri, barındırdığı tarihi
ve kültürel zenginlik, dinamik nüfus yapısı ve ekonomik potansiyeli, İstanbul’u sadece
Türkiye’nin değil dünyanın da en önemli metropol bölgelerinden biri hâline getirmiştir.
İstanbul’un Balkanlar, Kafkaslar ve Orta Asya, Ortadoğu ve Kuzey Avrupa’nın yanı sıra,
Karadeniz ve Akdeniz ülkelerini birbirine bağlayan tarihi geçiş yolları üzerindeki stratejik
konumu İstanbul’un bölgesel gelişimine katkıda bulunacak unsurların başında gelmekte-
dir. Bölge bir yandan Avrupa ile Asya kıtalarını en kısa kara ve deniz yolları ile birbirine
bağlamakta, diğer yandan Karadeniz ülkelerini Akdeniz’e bağlayan deniz yollarına hâkim
konumda bulunmaktadır. Avrupa Birliği tarafından geliştirilen 10 temel ulaşım aksından
biri olan ve Dresden’den başlayan 4. Pan Avrupa Koridoru İstanbul’da sona ermektedir.
Yine Avrupa Birliği tarafından tarihi İpek Yolu’nu yeniden canlandırmak amacıyla 1993
yılından itibaren geliştirilmeye başlanan ve Avrupa’dan Çin ve Uzakdoğu’ya kadar uzanan
TRASECA (Avrupa-Kafkasya-Asya Ulaştırma Koridoru) Programı kapsamında İstanbul
üzerinden karayolu ve demiryolu bağlantıları öngörülmektedir. Türkiye’nin en önemli it-
halat ve ihracat limanları olan Haydarpaşa ve Ambarlı Limanları ile ulusal ve uluslararası
düzeyde ülkenin başlıca hava ulaşım merkezleri olan İstanbul, Atatürk ve Sabiha Gökçen
Havalimanları İstanbul’da yer almaktadır (İSTKA, 2013).
Marmara Bölgesi’nin doğusunda yer alan şehirlere bakıldığında Kocaeli Bithynia
Krallığı’na bağlı bir şehir olarak tarih sahnesinde yer alırken, Sakarya, milattan öncesinde
uygarlıklar döneminden Osmanlı Devleti’ne, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan tarih çiz-
gisinde, Anadolu’ya renk veren kültürlerin birleştiği bir ildir. 19. yüzyılda başlayan göçler-
le, Kafkaslardan ve Balkanlardan gelen toplulukların oluşturduğu ve bu kültürlerin barış
içinde yaşadığı topraklardır. Sakarya hem tarihi hem de bugünü ile Türkiye’nin bir min-
yatürü niteliğindedir. Farklı coğrafyalardan gelmiş olmak ve farklı kültürlere sahip olmak
Sakarya’da ayrıştırıcı değil birleştirici ve kaynaştırıcı bir rol oynamaktadır. Sakarya adını
Sakarya Irmağı’ndan almaktadır. Frigyalılar MÖ 7. yüzyılda bu bölgede hüküm sürmekte
2. Ünite - Marmara Bölgesi’nin Yöresel Mutfağı 37
iken, bu nehre kendilerinde kutsal sayılan “Sangari” adını vermişlerdir. Bu isim daha son-
raları “Sangarios” ve saldırgan anlamına gelen “Zakhorion” şekline dönüşmüştür (http://
satso.org.tr/SakaryaTanitim.aspx). Sakarya, Selçuklular ve Osmanlıların hâkimiyetinden
sonra Kurtuluş Savaşı’nda oynadığı tarihi rolle Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurulma-
sı aşamasında önemli katkılar sağlamıştır.
Son olarak bölgenin önemli illerinden biri Bursa’dır. Bursa ve çevresi, çok eski çağlar-
dan beri yerleşimlere sahne olmuştur. Bölgede eski yerleşim alanlarının yarattığı uygarlık-
ların günümüzden 7 bin yıl öncesine gittiği, Ilıpınar Höyüğü kazılarında ortaya çıkmıştır.
Höyükte yapılan kazılar sonucunda, MÖ 5200 yılına inen bir yerleşim alanı bulunmuştur.
İlerleyen dönemde Bizanslıların egemenlik altına aldığı Bursa, 1326 yılında Osmanlılara
geçmiştir. Bu yıldan 1453 yılında İstanbul’un fethine kadar başkentlik yapan Bursa, gü-
nümüzde en önemli sanayi kentlerinden biri hâline gelmiştir (http://www.bursa.com.tr/
bursanin-tarihi).
Resim 2.1
Marmara Bölgesi
Haritası
Marmara Bölgesi ikliminin en önemli özelliği bir geçiş iklimi karakteri göstermesi-
dir. Bölgeye ortalama 600-700 mm yağış düşmektedir. Yıllık ortalama sıcaklığı ise 15-16
°C’dir. Trakya’da karasal iklim özellikleri görülür. Yıldız Dağları Karadeniz’in nemli ha-
vasının iç kısımlara girmesini engeller. Balkanlar üzerinden gelen nemli hava kütlesi, ne-
mini Balkan Dağları’nda bıraktığından, Trakya’ya nemden yoksun ve kuru olarak eserler.
Balkanlar’dan gelen hava kütleleri Marmara Denizi üzerinden geçerken nem alır. Bu nemi
Güney Marmara kıyılarına taşır. Dolayısıyla Güney Marmara’nın denizel iklime sahip
olmasını sağlar. Yıldız Dağları’nın Karadeniz kıyılarına bakan bölümü hariç Trakya’nın
tabii bitki örtüsü bozkırdır. Kocaeli platosunda bozulmuş Karadeniz iklimi görülür. Yazlar
Karadeniz iklimine göre daha sıcak, kışlar daha soğuktur. Yazlar yağışlı olmakla beraber,
maksimum yağış kışın düşer. Bölgede Karadeniz kıyıları boyunca ormanlar görülür.
Güney Marmara’da kışların ılık geçmesi zeytin yetiştirilen alanların yaygınlaşması-
nı sağlamış, yazların sıcak ve kurak geçmesi pamuk tarımını kolaylaştırmıştır. Bol yağış
alan yerler ormanlarla kaplı iken, yağış miktarının azaldığı yerlerde stepler görülür. Kuzey
Marmara’da ormanlar, Trakya’da stepler, Güney Marmara’da ise maki bitki örtüsü yaygın-
dır. Marmara Bölgesi Türkiye ormanlarının % 13’üne sahiptir. Bölgeler arasında orman
oranı bakımından 4. sırada yer alır.
Türkiye’de bölge yüz ölçümüne göre, ekili - dikili alanın en fazla olduğu bölge Marma-
ra Bölgesi’dir. Buna yol açan faktör, arazinin fazla engebeli olmaması, düzlüklerin geniş
yer kaplaması ve makineli tarımın yaygın olmasıdır. Bölgede tarımın gelişmesinde ulaşım
kolaylığı, sulamanın yaygınlığı, tüketici nüfusun fazla olması rol oynar. Bölgede aynı anda
üç değişik iklim tipinin görülmesi, tarım ürün çeşidini artırmıştır. Marmara Bölgesi’nde
ekili dikili alanların oranının fazla olmasına karşın, bölgenin nüfusunun fazla olması di-
ğer bölgelerden de tarım ürünü almasına neden olur. Bölgede yetiştirilen başlıca tarım
ürünleri şu şekilde sıralanabilir:
Zeytin: Bölgenin özellikle Akdeniz iklimi etkisi altındaki güney kıyılarında yetiştirilir.
Özellikle Gemlik zeytinleri ülkemizin en kaliteli sofralık zeytinlerini oluşturur.
2. Ünite - Marmara Bölgesi’nin Yöresel Mutfağı 39
Pamuk: Bölgede yaz yağışlarının azaldığı güney kesimde özellikle Balıkesir yöresinde
yetiştirilir.
Tütün: Bölgenin çeşitli yörelerinde üretimi yapılmakla birlikte, kaliteli tütünler Ada-
pazarı ovasında yetiştirilir.
Ayçiçeği: Türkiye’de en yoğun olarak bu bölgede yetiştirilir. Özellikle Trakya’nın iç kı-
sımlarında Ergene Havzası’nda yetiştirilmektedir.
Şeker pancarı: Şeker fabrikalarının bulunduğu Alpullu, Adapazarı ve Susurluk çevre-
sinde sulanabilen alanlarda üretilir.
Buğday: Bölgenin hemen hemen her tarafında yetiştirilir. Çeşitli endüstri bitkileri ile
(özellikle şekerpancarı) nöbetleşe ekilir. Bölgeye düşen ortalama yağışın yeterli olmasın-
dan dolayı sulanamayan, topraklarda da ekimi yapılmaktadır.
Pirinç: Ülkemiz pirincinin yarıdan fazlası bu bölgeden elde edilir. Özellikle Ergene ve
Meriç ırmağı çevresinde yetiştirilmektedir.
Mısır: Özellikle Doğu Marmara ve Trakya’da yetiştirilmektedir.
Meyvecilik: Bölgede meyvecilik çok gelişmiştir. Özellikle Bursa çevresinde çilek, elma,
armut, kiraz, şeftali ve kestane üretimi oldukça fazladır.
Bölgede hayvancılık büyük ölçüde ahır hayvancılığı şeklindedir. Ahır hayvancılığı-
nın gelişmesinde, tüketici nüfusun fazlalığı ve pazarlama sorununun çözülmüş olması
gösterilebilir. Bununla birlikte bölgede yer şekillerinin ve iklim şartlarının elverişliliği de
etkilidir. Bölgede makineli tarımın yaygın olması mera ve otlakların daralmasına yol aç-
mıştır. Yine de ahır hayvancılığının yanında mera hayvancılığı da yaygındır. Yıldız Dağları
çevresi ile Tekirdağ, Balıkesir ve Çanakkale dolayında genellikle mera hayvancılığı yapı-
lır. Boğazlarda ise balıkçılıkla da uğraşılmaktadır. Ayrıca İstanbul, Bursa, Gemlik, Bilecik
çevresinde ipekböcekçiliği yapılmaktadır.
başkentliğine geçerken İstanbul, ülkenin her yanından gelen malzemeler, ustalar, tarzlar
ve lezzetlerin son durağı olarak her gün zenginleşen bir mutfak kültürü oluşturmuştur.
İstanbul mutfağında ana yemekler, kuzu, koyun veya dana etine ilave edilen çeşitli
sebzelerle yapılan yemekler olarak öne çıkmaktadır. Bununla birlikte pilav, börek çeşitleri,
bulgur, kuru fasulye, zengin zeytinyağlı sebzeler ise ana yemeğin yanında sıkça yenmekte-
dir. Et ve tavuk suyuyla zenginleşen çorbaların ana malzemesi bulgur ve şehriyedir. Pirinç,
özellikle 16. yüzyılın ikinci yarısından beri İstanbul mutfağında sıkça kullanılan bir malze-
medir. Tandır, güveç, fırın testi ve kuyu kebabı gibi et yemekleri pilavla birlikte servis edilir.
Patlıcan ise bu mutfağın göz bebeklerinden biridir, öyle ki sadece patlıcanın 40 çeşit yeme-
ği olduğu söylenir. Hatta gastronomi ve tarih uzmanları, patlıcan közlemek için yakılan
ateşler yüzünden İstanbul’un defalarca yandığını anlatmaktadırlar. İstanbul’un tatlı kültürü
ise başta baklava olmak üzere hamur tatlıları, sütlü ve meyveli tatlılarla bezenmiştir. Kış
gecelerinin helva sohbetleri ise Osmanlı’dan günümüze kalmış bir gelenek niteliğindedir.
Barındırdığı halkların mutfaklarından da beslenen İstanbul mutfağında Yahudiler, Er-
meniler ve Rumların etkisi de çok büyüktür. Özellikle meze ve deniz ürünleri üzerinde
son derece zengin bir kültüre sahip olan bu halkların İstanbul mutfağında bıraktıkları et-
kileri hâlâ görülmektedir. Papaz yahnisi, pırasa köftesi, patlıcanlı börek, tereyağında gelin-
cik balığı, Ermenilerin keşkeği olan “herissa”, yine Ermenilerin meşhur “topik”i, Rumların
“uskumru dolması”, Ermenilerin ve Yahudilerin “dalak dolması”, zeytinyağlı sarmalar ve
midye dolması bu topluluklar sayesinde İstanbul mutfağına kazandırılan yemeklerdir.
Trakya Bölgesi Marmara mutfak kültüründe önemli bir unsurdur. Üzüm bağları, Te-
kirdağ Köftesi ve Edirne’nin yaprak ciğeri çok meşhurdur. Avrupa ve Asya arasında bir
köprü oluşturan Trakya Bölgesi’nde Edirne ve Kırklareli’nin peyniri, yine Edirne’nin ciğer
yemekleri, çiğ börek, akıtma, katmer, kulaç, yoğurtlu kulak, köbete, kaçamak, malika, etli
marul dolması, nohutlu ekmek, katmerli pazı böreği, bir tür patlıcan salatası olan mamza-
na, üzüm suyuna hardal eklenerek hazırlanan hardaliye, labada adlı ottan yapılan borani,
bir tür peynir tatlısı olan belmuş, badem ezmesi, gaziler helvası, içine kayısı, vişne, bal,
üzüm, badem, incir, karanfil, haşhaş, safran konan kuzu veya tavuk etiyle yapılan zırva
gibi yemekler beğenilerek yenmektedir.
Trakya’da meşhur olan Tekirdağ köftesinin bir adı da “Hacıköylü köftesi”dir ve Hayra-
bolu Alacaoğlu köyünden Tekirdağ’a gelen kebapçı Hüseyin Ağa’nın alamet-i farikasıdır.
Kömür ateşinde pişirilen ve orta yağlı parça ete bayat ekmek, soğan, sarımsak, baharat ila-
ve edilerek yapılan Tekirdağ köftesinin yanı sıra süt ile yapılan sütlaç ve börekler de birer
lezzet abidesidir. Kırklareli’nde çok sevilen ve tüketilen nohutlu ekmek, Tekirdağ’da da sof-
raların vazgeçilmezlerinden olmakla birlikte, genel olarak hamur işlerinin öne çıktığı bir
mutfak olarak görülmektedir. Bunların yanı sıra Trakya mutfağı ve özellikle Tekirdağ’da,
yaprak sarma, çeneçarpan çorbası, cıllık, elbasan tava, gülbarak böreği, höşmerim, ha-
kuk, kale, mangır, papaz mancası, pireşe, şaraşura, zennik, kapama, oğlak çevirmesi, pilav,
dolma, peksimet, sütlü çorba, kavurma, kırma, mısır, bakla çorbası, süt paparası, güveç,
labada sarması, irmik helvası, baklava, büryan, peynir helvası, kalbur tekerlemesi, keşkek
de bilinen ve sıklıkla tüketilen tatlardır.
Marmara’nın batısı, yani Trakya için ekleyeceğimiz son not, bölgedeki yoğurt ve pey-
nir kültürünün zenginliğidir. Et, sebze, kuru baklagiller, dolmalar, makarnalar, patlıcan
ve biber kızartmaları gibi birçok yiyecek, burada sarımsaklı yoğurtla servis edilir. Bunun-
la birlikte hamur işlerinde sıklıkla kullanılan peynir ya da çökelek (ulaşık) de bölgenin
vazgeçilmezlerindendir. Hayvancılığın gelişmiş olması ile süt ve süt ürünlerine bağlılık
nedeniyle bölgede yetkin bir mandıracılık sistemi de kurulmuştur.
2. Ünite - Marmara Bölgesi’nin Yöresel Mutfağı 41
Resim 2.2
Tekirdağ Köftesi
Marmara ile Ege arasındaki geçiş bölgesini oluşturan Güney Marmara’da bahsedilmesi
gereken ilk yöresel lezzet “tirit”tir. Bunun yanında Balıkesir mantısı, börülce ve salatası
“sallama”, sura, saçaklı mantı, düğün çorbası, şehriye çorbası, yaprak sarması ve höşmerim
gibi yemekler de özellikle Balıkesir’de yöresellik arz eder.
Genel olarak Güney Marmara’da sebze ve ot yemeklerinin zengin olduğu görülür. As-
kalubrus, mürdük aşı, sarmaşık, acı filiz kavurması, semizotu ve kuzukulağı ilk akla gelen-
ler olmaktadır. Yine zeytin üretiminin gelişmiş olması nedeniyle yemeklerde zeytinyağı
kullanımı oldukça yaygındır. Hâlihazırda Gemlik, Ayvalık ve Edremit gibi zeytinleri ile
özdeşleşen yerlerin kültürleri zeytin ve zeytinyağına kurulu bir beslenme şeklinin geliş-
mesinde de önayak olmuştur.
Resim 2.3
Yaprak Ciğer
42 Yöresel Mutfaklar
Bursa’nın en meşhurları İskender Bursa mutfağında çorbalar, et ve sebze yemekleri ve tatlılar önemli bir yer tutarken
kebabı ve kestane şekeri’ni
anmadan geçmek olmaz. Geniş Bursa’ya has saray yemekleri de bulunmaktadır. Prof. Dr. Yusuf Oğuzoğlu’nun araştır-
ovaları, verimli toprakları, Uludağ masına göre Topkapı Sarayı mutfağında, sultanların şahsı için ayrılan helvahanenin has
kaynaklı bol suları ile Bursa, mutfak bölümüne, Bursa’dan her yıl ekmek, et, pirinç, sade yağ, bal, kahve, tavuk, yumur-
tarihin ilk dönemlerinden itibaren
ayrıcalıklı bir bölge olmuştur. ta, tuz, nohut, soğan, piyaz, sirke, peynir, yoğurt, karabiber, sakız, zencefil, şeker, badem,
kişniş, fıstık, nar, limon suyu, elma, süt, un, nişasta, turşu, kuzu eti, toklu koyun eti satın
alınmıştır. Bursa dendiğinde akla gelen lezzetler, İskender kebabı, kestane şekeri, tahinli
pide, cantık, cevizli lokum, pideli köfte, Kemalpaşa tatlısı, İnegöl köfte, süt helvası, Mi-
halıç peyniri, çardak kebabı, damat paçası, gerdanlı akıtma, çullama, sakızlı kebap, sazan
dolması, kul aşı, hamur bamyası, pilimen çorbası, şipsi, çıngıllı mantı, kartalaç, köbete,
cimcik hamuru, bezelye kavurması, lalezar, kavata, soğan karıştırması, yumurtalı patlıcan
ve ayva galyasıdır.
Son olarak Çanakkale ve Çanakkale mutfak kültüründen de kısaca bahsetmek gerekir.
Ege Denizi’ne komşu Çanakkale’nin zeytin başkenti olduğunu söylemek, bölgenin beslen-
me alışkanlıklarını özetlenmektedir. Bununla birlikte bir kıyı kenti olarak Çanakkale’de
yoğun bir balık kültürü, Bozcaada ve Gökçeada’da ise yüzyıllardır süre gelen bir şarap kül-
türü bulunmaktadır. Bir geçiş noktası olan Çanakkale’nin mutfağı deniz ürünleri kadar
Ege’nin ot yemekleri ve Rumeli’nin damak çatlatan tatlarıyla bütünleşmiştir. Hatta Tekirdağ
ile aralarında husumet oluşturan bir peynir helvası da vardır. Tarihi çok eskilere dayanan
bir lezzet olan peynir helvasının bir türünü Balıkesir’de de höşmerim adıyla görülmektedir
(http://berfendber.blogspot.com.tr/2012/09/marmara-mutfag-marmara-cuisine.html)
Ancak son yıllarda özellikle mutfakta ürün ve lezzet farklılaşması yaratmak adına yemeği
oluşturan bileşenler (et, sebze, meyve veya sos) ayrı ayrı pişirilerek (ön pişirme yapılarak)
yine belirli bir sıraya göre tencereye eklenerek nihai pişirme yapılmaktadır.
İstanbul mutfağına bakıldığında ise tam anlamıyla kozmopolit bir mutfak kültürüyle
karşılaşılmaktadır. İlk olarak Bizans döneminden kalan yemekler ve bunların hazırlama
yöntemleri, Türklerin İstanbul’u fethinden sonra bölgeye getirilen Türkmenler ve bera-
berlerinde getirdikleri mutfak kültürü ve malzemeleri önceki yapıyla karışarak farklı ve
“suigeneris” (yeni türetilmiş) bir mutfak kültürü meydana getirmiştir. İstanbul mutfağın-
da kullanılan teknikler, hemen hemen Türkiye’nin geri kalanında kullanılan tekniklerin
tamamına yakındır. Kaldı ki, yabancı mutfak kültürlerinden gelen tekniklerin uzun yıl-
lar İstanbul gibi bir metropolde yerleşmiş olması, ev mutfaklarına kadar girmesi ve hane
halkının günlük beslenme alışkanlıkları arasında yerini alması, o teknik ve yöntemlerin
de İstanbul mutfağına dâhil olmasına neden olabilmektedir. İstanbul’da yaşayan insan-
lar genellikle fırında pişirme, tencerede pişirme (braising), kızartma, haşlama ve ızgara
yöntemlerini kullanmaktadır. Ancak Doğu mutfaklarından gelen kebapların ve bunlara
ilişkin pişirme araç-gereç ve tekniklerinin yerleşmesiyle barbekü tarzı pişirme gitgide ter-
cih edilen bir teknik olarak değer kazanmaktadır. Görece tarihi geçmişi daha derin olan
mutfak kültürlerinde kullanılan teknikler daha sofistike ve komplike olmaktadır. Örneğin
“İstanbul mutfağının bir ürünü” olarak kabul edilebilecek sokak yemekleri tekli yöntem-
lerle pişirilirken Türk ev yemekleri, Ermeni yemekleri, Rum yemekleri ve Yahudi yemek-
leri daha uzun zaman alan ve ustalık isteyen yöntemlerle hazırlanabilmektedirler. Ermeni
mutfağının önemli yemeklerinden olan “uskumru dolması” hazırlanırken kavurma ve kı-
zartma teknikleri uygun ölçülerle kullanılmakta, Türk ve Rum mutfaklarının vazgeçilmesi
olan yahniler hazırlanırken haşlama, kavurma ve sos içinde pişirme teknikleri dengeli bir
biçimde uygulanmaktadır.
Ege ve Marmara’ya kıyısı olan şehirler veya bu şehirlerin bölgelerine ait mutfaklarda
pişirmede kullanılan teknikler ve yağlar da farklılık göstermektedir. Çanakkale mutfağın-
da ızgara balık ve zeytinyağda sotelenmiş sebzeler tercih sebebi olurken, yine Çanakkale’ye
ait fakat daha iç bölgelerde yaşayan halk, hamur işleri ve kızartmaları ağırlıkla tüketmek-
tedirler. Kullanılan yağ ise zeytinyağından tereyağına ve iç yağına doğru kaymaktadır. Bu-
nun nedenlerinden belki de en önemlisi sahil kesiminde yaşayan insanların zeytinyağına
daha kolay ulaşabilmesi, yine iç kesimlerde yaşayanların çoğunlukla hayvancılık ve man-
dıracılıkla uğraşmasıdır.
Öğünler
Marmara Bölgesi mutfağında öğünler, klasik Türk mutfağı öğünleridir. Gün sabah kah-
valtısıyla başlar ve kahvaltı günün en önemli öğünüdür. Genellikle son yıllarda hızla-
nan yaşam koşulları kahvaltının geçiştirme şeklinde yapılmasına neden olurken klasik
kahvaltı hâlâ yerini korumaktadır. Özellikle koyun sütünden yapılan peynir çeşitleri,
gemlik ve Güney Marmara zeytinleri, ıstırancalardan gelen taze baharatlar; Çorlu ve
Muratlı bölgesinden gelen yumurta, tereyağı; Sakarya, Balıkesir, Kırklareli bölgelerin-
den gelen küçükbaş ve büyükbaş hayvan etleri, sucuklar ve kavurmalar sıklıkla tercih
edilmektedir. Kahvaltı günün ilk öğünü olduğundan çoğunlukla en ağırı olmaktadır.
Ancak günümüzün yaşam şartları bu ağırlığı sabah kahvaltısından akşam yemeğine
kaydırmış gibi görünmektedir.
Sabah kahvaltısını kuşluk vaktinde yenen hafif atıştırmalıklar veya sıcak içecekler ta-
kip eder. Kuşluk vakti, gün doğumuyla öğlen vakti arasındaki sürenin tam orta nokta-
sındadır. Her mevsim için değişen, standart bir vakit olmadığı için günün ve mevsimin
şartlarına göre esnetilebilir. Genellikle atıştırmalıklar ve çay, bitki çayları gibi içecekler
tercih edilir. Kahve çoğunlukla bu içecekler arasında yer almaz.
Öğlen yemeği, kuşluk yemeğini takiben, genellikle öğlen vaktinin sonrasında yenen
önemli bir öğündür. İş yaşamının beraberinde getirdiği zorunluluklar nedeniyle günü-
müzde öğlen 12.00-13.00 saatleri arasında yenmekle birlikte eskiden bu öğün öğlen na-
mazını takip eden zaman diliminde yenmiştir. Çok ağır olmayan yemekler, börekler ve
tencere yemekleri, basit pilavlar ve doyurucuların yendiği bu öğünde genellikle ayran, su
veya meyve suları tüketilir. Son yıllarda gazlı içeceklerin tüketimi de artış göstermektedir.
Öğlen yemeğini ikindi saatinde yenen ikindi yemeği veya eski adıyla ikindi kahvaltısı ta-
kip eder. İkindi kahvaltısı, adından da anlaşılabileceği gibi kahveden önce atıştırmalıklarla
geçiştirilen yemektir. İkindi kahvaltısı daha çok ev hanımları, öğrenciler, yaşlılar ve çocuklar
gibi iş yaşamında aktif olarak yer almayan gruplar tarafından değerlendirilebilen bir öğündür.
Akşam yemeği, bütün ailenin, hep birlikte, bir masa etrafında yemek yediği tek öğün
niteliğindedir. Akşam yemeği, yalnızca bir yemek saati değildir. Bu zaman diliminde gü-
nün yorgunluğu atılır, sohbet edilir, şakalar yapılır, eğlenilir ve hatta geleceğe ilişkin plan-
lar yapılır. Besin ögelerinin dağılımı ve kullanımı konusunda olmasa bile yemeğe hazır-
lığın en ciddi şekilde yapıldığı öğün akşam yemeğidir. Fırın yemekleri, karışık ve çeşnili
46 Yöresel Mutfaklar
pilavlar, salatalar, mezeler, tencere yemekleri, çorbalar, ekmekler ve tatlılar akşam yemek-
lerinde usullerine uygun hazırlanıp sunulur. Yemeklerde su, ayran ve şerbetler yanında
belirli yörelerde alkollü içkiler (rakı ve şarap) içilir. Genellikle uzun süren akşam yemekle-
ri Rum mutfak kültürünün etkisiyle şekillenmiş yörelerde sıklıkla görülür. Yemeğin temel
motivasyonu muhabbettir.
Resim 2.4
Badem Ezmesi
Resim 2.5
Kestane Şekeri
Resim 2.6
Ayva Galyası
Balıkesir’le özdeşleşmiş yemekler arasında hamur çorbası, börülce salatası, Erdek hav-
yarı, yumurta dolması, soslu fileto balık, uskumru, dağar kebabı, sura, yoğurtlu et, kır-
mızıbiberli börülce, Avunya mantısı, Balıkesir kaymaklısı, höşmerim, kalçunya ve mafiş
sayılabilir (Gürsoy, 2005).
48 Yöresel Mutfaklar
Hazırlanışı
Bir tencere içinde soğan, pırasa, un kavrulur. Et suyu ilave edilerek pişinceye kadar kaynatılır.
Ayrı bir yerde yumurta, limon karıştırarak çorbaya ilave edilir.
2. Ünite - Marmara Bölgesi’nin Yöresel Mutfağı 49
Hazırlanışı
Baklalar tahta üzerinde incecik kıyılır, diğer tarafta tencerede bir küçük soğan yağla beraber
kavurup salça eklenir. Ardından kıyılmış baklalar ilave edilip sote edildikten sonra bir su barda-
ğı sıcak suyu katılarak baklaların pişmesi sağlanır. Bu arada çukur bir kaba yoğurt, 1 yumurta, 3
çorba kaşığı un ve dereotu katılıp karıştırılır. Diğer tarafta pişmekte olan baklalar yumuşayınca
üzerine 4 su bardağı kadar daha suyu ilave edilerek tam kaynamaya yakın yoğurtlu karışım
eklenip kısık ateşte karıştırarak pişirilir.
50 Yöresel Mutfaklar
Hazırlanışı
İnce şekilde doğranmış soğan geniş bir tavaya veya bir tencereye koyulur. Soğanlar sadece
yağı kalacak şekilde suyu çekilinceye ve saydamlaşıncaya kadar orta ateşte kavrulur. Yumur-
talar çırpılır ve kavrulmakta olan soğana eklenerek (yumurta çok katılaşmadan) yarı pişmiş
hâle gelinceye kadar pişirilir. Tuz ve tarçın (istenirse kırmızı toz biber) serpilip soğumaya
bırakılır. Bu arada, yufkalar ortadan ikiye kesilerek yarım daire şeklinde düz bir yere yayılır.
Zeytinyağı,yoğurt ve süt birlikte çırpılıp yufkaların üzerine sürülür. Yufkanın kesilmiş, iç konu-
lacak kısmının kuru kalmasına dikkat edilir. Bu uca, 2 cm kalınlığında iç boylu boyunca yerleş-
tirilir. Yufka, içten dışa, daire şeklindeki uca doğru sarılır. Altı az yağlanmış bir fırın tepsisine
uzunlamasına yerleştirilir (Bu börek, orijinal tarifine göre. 3-4 kat yufkanın bir tepsiye yerleşti-
rilmesi ve aralarına soğanlı iç konduktan sonra üzerine 2-3 kat yufka daha konmasıyla yapılır).
Öncelikle 180 °C ısıtılmış fırında 20 dakika, sonra 175 °C’de 15 dakika pişirilir.
2. Ünite - Marmara Bölgesi’nin Yöresel Mutfağı 51
Hazırlanışı
Patlıcanlar alacalı soyularak yarım saat kadar tuzlu suda bekletilir. Ardından tuzu akıtılır, havlu
kâğıt ile kurulanıp çevrilerek sıvı yağda kızartılır. İç harcı için soğanlar piyazlık doğranır, 2-3 ye-
mek kaşığı sıvı yağ ile ocağa alınır ve kavrulur. 5 dakika kadar soğanlar kavrulduktan sonra kü-
çük doğranmış biberler ve sarımsaklar ilave edilerek bir süre daha kavrulur. Küçük doğranmış
domates ve baharatlar da eklenerek domatesler suyunu çekene kadar kavrulur. İnce kıyılmış
maydanoz eklenerek ocaktan alınır. Fırın kabına alınan patlıcanların üzeri boydan çizgi şeklin-
de kesilir. İçlerine hazırlanan iç harcından doldurulur. 190 °C ısıtılmış fırında pişirilir.
Hazırlanışı
Zarı alınıp ince ince dilimlenen ciğerler bir eleğe alınır. 2 saat kadar asılarak suyunun akması
sağlanır. Daha sonra ciğerler una bulanarak kızgın yağda kızartılarak servis edilir.
52 Yöresel Mutfaklar
Hazırlanışı
Kuzu gömleği bir tepsiye alınır, üzerine sıcak su ilave edilip çözülmesini beklenir. Derince bir
tavaya sıvı yağı alınıp dolmalık fıstıklarla ince kıyılmış soğanlar pembeleşinceye kadar çev-
rilir. Küçük kuşbaşı şeklinde doğranmış ciğerler eklenip sürekli çevrilerek pişirmeye devam
edilir. Ardından yıkanıp nişastası süzülmüş pirinçler ilave edilir. Pirinçler çevrilirken ince kı-
yılmış soğan yaprakları, kuş üzümü, kuru nane ve dereotu ilave edilir, baharat ve tuz eklenir.
Pilav hazırlar gibi kaynar su ilave edilip hazırlanan iç pilav demlendirilir. Kuzu gömleği iç harç
taşmayacak şekilde sıkıca sarılıp sarılan taraf alta gelecek şekilde bir fırın tepsisine koyulur.
Üzerine yumurta sarısı sürülüp yüksek hararette (180-200 °C) fırında kızarıncaya kadar pişirilir.
2. Ünite - Marmara Bölgesi’nin Yöresel Mutfağı 53
Hazırlanışı
Kuşbaşı doğranan dana eti düdüklü tencerede 10 dakika haşlanır. Haşlama işlemi sürerken
patates ve havuç kuşbaşı doğranıp sıvı yağda kızartılır. Bezelye haşlanır. Bir başka tencerede
piyazlık doğranmış soğan sıvı yağda hafif öldürülür. İçine haşlanmış et ve bezelye, kızarmış ha-
vuç ve patates de katılır. Etin haşlama suyundan istenilen miktarda koyulur. Yemek sulu tercih
edilirse üstünü kaplayıncaya kadar ilave edilebilir. Son olarak tuz, karabiber ve kekik de ilave
ederek 15 dakika kadar birlikte pişirilir (tüm malzeme pişmiş olduğu için 15 dakika yeterlidir).
Hazırlanışı
5 adet yumurta sarısı katılaşana kadar haşlanır. Haşlanan yumurtalar soyulup ortadan ikiye bö-
lünür. Yumurtaların sarıları ayrı bir kaba alınır. Yumurta sarılarının içine ince kıyılmış yeşil soğan,
kıyılmış maydanoz, karabiber, kırmızı pul biber ve tuz eklenerek yoğrulur. Hazırlanan karışım
yumurtanın beyaz kısımlarına topak şeklinde koyulur, kalan bir adet yumurta bir kapta çırpılır.
Hazırlanan yumurtalar una bulanıp daha sonra çırpılmış yumurtaya batırıp yağda kızartılarak
servis edilir.
54 Yöresel Mutfaklar
Hazırlanışı
Tavuk göğsü, küçük doğranmış havuç ve kereviz bir tencereye koyulur, üzerine su eklenip tavuk
yumuşayıncaya kadar pişirilir. Daha sonra küçük parçalara bölünür. Suyu ise içindeki sebzeleri
de ezilerek süzülür ve bekletilir. Bir başka tencereye zeytinyağı ve küp doğranmış soğan alınıp
kavrulur. Ardından küçük doğranmış tavuklar içine atılıp kızarana kadar çevrilir. Son olarak ren-
delenmiş domatesler eklenip pişirilir. Pilav için tereyağını eritildikten sonra yıkanıp süzülmüş
pirinç tencereye eklenir. Önceden hazırlamış sebzeli tavuk suyu ilave edilerek pişmeye bırakılır.
Pirinçler suyunu çekince domatesli ve tavuklu karışım pilavın üzerine dökülüp karıştırılır.
Hazırlanışı
Dereotu ince ince doğranır. Sarımsaklar rendelendikten sonra kerevizler temizlenip soyulur
ve rendelenir. Bir kabın içine yoğurt koyulur ve pürüzsüzleşene kadar çırpılır. İçine dereotu,
sarımsak, kereviz, cevizi eklenir ve iyice karıştırıldıktan sonra bu karışım buzdolabında yaklaşık
2 saat dinlendirilir.
56 Yöresel Mutfaklar
Mamzama (4 kişilik)
Hazırlanışı
Patlıcanlar ve etli kırmızı biber ocak üzerinde közlenir. Közlenmiş patlıcan ve biberin kabukları
soyularak beraberce ve ince ince kıyılır. Sarımsak kıyılarak yoğurtla karıştırılır. Yoğurtlu karışım
patlıcanlı biberle karıştırılır. Başka bir tavada kırmızı biberle zeytinyağı beraber ısıtılır. Biberli
yağ, yoğurtlu patlıcanın üzerine gezdirilerek servis edilir.
Höşmerim (4 kişilik)
Hazırlanışı
Tencereye süt eklendikten sonra içine peynir mayası küçük kâsede biraz suyla karıştırılıp ekle-
nir ve iyice karıştırılır. Tencerenin kapağı kapatılıp sıcak bir yerde sarılarak 1 saat mayalanmaya
bırakılır. Mayalanan peynirin suyu tülbentle süzülür. Süzüldükten sonra tencere ateşe konur.
İçine yumurta sarıları eklenip tahta kaşıkla peynirler ezilerek karıştırılır. İrmik eklenip devamlı
olarak karıştırılır. 5-10 dakika pişirilip sonra içine şeker eklenir. Ardından karıştırılarak 5 dakika
daha kaynatılıp ocaktan alınır.
2. Ünite - Marmara Bölgesi’nin Yöresel Mutfağı 57
Hazırlanışı
Un hamur yoğurma kabına elenir ve ortası havuz gibi açılıp oda ısısında yumuşatılmış tereyağ
eklenir. Yoğurt, şekerin yarısı, yumurta akları, karbonat ve bir tutam tuz ilave edilerek pürüz-
süz bir hamur elde edilinceye kadar yoğrulur. Hamurun üzeri bir bezle örtülüp buzdolabında
yarım saat bekletilir. Şerbet için şeker ve su bir tencerede kaynatılır ve ardından limon suyu
eklenip bir taşım daha kaynatılarak ocaktan alınıp soğumaya bırakılır. Hamur buzdolabından
alınır. Un serpilmiş merdane ile yarım santim kalınlığında açılarak bir su bardağının ağzı ile yu-
varlaklar şeklinde kesilir. Yuvarlakların yarısının ortası çay bardağı ile kesilir. Elde edilen halka
şeklindeki hamurlar büyük hamurların üzerine yapıştırılır. Yuvarlakların ortasına yarım cevizler
yerleştirilir. Yağlanmış fırın tepsisine hazırlanan hamurlar yerleştirilir. Önceden ısıtılmış 180 °C
fırında 40 dakika pişirilir. Fırından alınıp soğumaya bırakılır. Soğumuş şerbet hamurların üzer-
lerine gezdirilerek dökülür. Şerbeti tamamen çekince servis yapılır.
58 Yöresel Mutfaklar
Özet
Marmara Bölgesi’nin coğrafi özelliklerini açıklamak Marmara Bölgesi’nin saklama ve pişirme yöntemlerini
1 3
Marmara Bölgesi, genel olarak düzlüklerin hâkim listelemek
olduğu bir coğrafyaya sahiptir. Karadeniz kıyıları or- Marmara Bölgesi mutfağında hemen hemen bütün
manlıktır. Dağlık bölgelerin fazla olmaması ılıman bir hazırlık ve pişirme yöntemleri kullanılmasına rağmen
iklim oluşmasını sağlamaktadır. Yağışlı kabul edilebi- farklı yörelerde kullanılan birtakım teknik ve yön-
lecek bölge en fazla yağışı kış aylarında alır. temler, diğerlerine göre ağırlık kazanmaktadır. Trakya
Bölgesi’nde çoğunlukla ızgara, kızartma ve fırında pi-
Marmara Bölgesi’nin ham madde özelliklerini özetlemek şirme teknikleri kullanılmaktadır. Özellikle bu yörede
2
Batıdan başlayarak Edirne ve Kırklareli yöreleri daha yapılan et yemekleri, ızgara ve kızartma tekniğiyle
çok hayvancılık ve mandıracılıkla ön plana çıkmakta, pişirilmekte, Türk mutfağının klasiği olan tencere ye-
bu özelliğinden dolayı ağırlıklı yemekleri de et yemek- mekleri de çokça tercih edilmektedir.
leri ve süt katkılı besin maddeleri tarafından domine
edilmektedir. Tekirdağ ve Çanakkale yöreleri ağırlıklı Marmara Bölgesi’nin yemeklerinin uygulamasını açık-
olarak deniz ürünleri-balıklar ve sebze-meyvelerle 4 lamak
beslenmektedir. Buralarda yetiştirilen tarım ve de- Bölüm içinde kullanılan malzemeleri ve hazırlanışı
niz ürünleri, tüm Marmara Bölgesi’ni doyurmakta ve ile ilgili verilen bilgiler doğrultusunda Pırasa çorbası,
hatta diğer bölgelere de gönderilmektedir. Tekirdağ’da bakla çorbası, soğanlı börek, imam bayıldı, tava ciğeri,
bulunan üzüm bağları, Çanakkale’de bulunan sebze- ciğer sarma, orman kebabı, yumurta dolması, Avunya
meyve bağları ve bostanlarda üretilen ürünler yüksek mantısı, sahan böreği, haseki pilavı, kereviz salatası,
standartlara sahip ürünler olarak bilinmekte ve pek mamzama, höşmerim ve ceviz tatlısı tarifleri uygu-
çok alanda kullanılmaktadır. İstanbul ise kozmopolit lanabilecektir. Tariflerde farklı illerin lezzetlerine yer
özelliğiyle dikkat çekmekte ve ham maddesini diğer verilmesine, çorbadan tatlıya farklı türde yemeklerin
illerden sağlamaktadır. uygulanmasına dikkat edilmiştir.
2. Ünite - Marmara Bölgesi’nin Yöresel Mutfağı 59
Kendimizi Sınayalım
1. Aşağıdakilerden hangisi Marmara Bölgesi’nde ağırlıklı 6. Aşağıdaki mutfak ürünlerinden hangisi Çanakkale mut-
olarak yetiştirilen tarım ürünlerinden biri değildir? fağına ait değildir?
a. Buğday a. Taze fasulye basması
b. Zeytin b. Köy azığı
c. Nohut c. Peynirli patlıcan
d. Pirinç d. Sardalya buğulaması
e. Ayçiçeği e. Çeneçarpan çorbası
2. Edirne mutfağına ait tatlı aşağıdakilerden hangisidir? 7. İstanbul mutfağıyla özdeşleşmesine rağmen orijinalde
a. Badem ezmesi Ermeni mutfağı ürünü olan meze türü aşağıdakilerden han-
b. Höşmerim gisidir?
c. Baklava a. Tolçka
d. Kadayıf b. Topik
e. Sütlaç c. Lakerda
d. Alişka
3. Aşağıdaki yemeklerden hangisi Bursa iline ait değildir? e. Köbete
a. Süt helvası
b. Tirit 8. Türkiye’de hayvancılıkla ön plana çıkan yöre aşağıdaki-
c. Çantık lerden hangisidir?
d. Çardak kebabı a. Şarköy
e. Çıngıllı mantı b. Mürefte
c. Gelibolu
4. Avunya mantısı hangi ile ait bir yemektir? d. Balıkesir
a. Çanakkale e. Bursa
b. Edirne
c. Bolu 9. Çeneçarpan çorbası hangi il ile özdeşleşmiştir?
d. Balıkesir a. Edirne
e. Sakarya b. Kırklareli
c. Tekirdağ
5. Közlenmiş patlıcandan yapılıp, biber, sarımsak ve may- d. İstanbul
danozla servis edilen salata türü aşağıdakilerden hangisidir? e. Çanakkale
a. Zirva
b. Tolçka 10. Üzüm suyu, vişne yaprağı ve hardal tohumuyla yapılan
c. Çılbır içecek aşağıdakilerden hangisidir?
d. Köbete a. Hardaliye
e. Mamzama b. Koruk suyu
c. Tolçka
d. Tükenmez şerbeti
e. Hoşaf
60 Yöresel Mutfaklar
Sıra Sizde 2
Marmara Bölgesi, Bolşevik Devrimi’nden sonra Türkiye’ye
kaçan Rusların İstanbul’da restoranlar açması sebebiyle
Türkiye’nin diğer pek çok bölgesine göre avantajlı konu-
ma gelmiştir. Bununla birlikte İstanbul başta olmak üzere
Türkiye’nin pek çok sanayi şehri Marmara Bölgesi’nde bu-
lunmaktadır. Bu bölgelerde dışarıda yemek yeme kültürünün
daha yaygın olması bölgede restorancılığı geliştiren bir diğer
etkendir.
3
YÖRESEL MUTFAKLAR
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
İç Anadolu Bölgesi’nin coğrafi özelliklerini açıklayabilecek,
İç Anadolu Bölgesi’nin ham madde özelliklerini özetleyebilecek,
İç Anadolu Bölgesi’nin saklama ve pişirme yöntemlerini listeleyebilecek,
İç Anadolu Bölgesi yemeklerinin uygulamasını açıklayabilecek
bilgi ve becerilere sahip olabileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
• Buğday • Tandır
• Pastırma • Çörek Üleşme
• Bazlama • Şivlilik
İçindekiler
• GİRİŞ
• İÇ ANADOLU BÖLGESI’NİN TARİHİ
İç Anadolu Bölgesi‘nin • İÇ ANADOLU BÖLGESI’NİN
Yöresel Mutfaklar
Yöresel Mutfağı COĞRAFYASI
• İÇ ANADOLU BÖLGESI’NİN MUTFAK
KÜLTÜRÜ
İç Anadolu Bölgesi‘nin
Yöresel Mutfağı
GİRİŞ
Asya ile Avrupa kıtaları arasında köprü vazifesi üstlenen Anadolu; engebeli topoğrafik ya-
pısı, konumu, elverişli coğrafi özellikleri ve zengin doğal kaynakları sayesinde en eski de-
virlerden itibaren çok farklı uygarlık gelişmelerine tanık olmuştur. Yarımadanın insanlığa
sunduğu imkânların sonucu olarak birbirinden çoğu zaman habersiz kurulan uygarlık
merkezleri, aynı zamanda birbirinden bağımsız Anadolu’nun ayrı köşelerinde yaşamış, bu
durum çoğu kez toplumların farklı gelişim süreçleri geçirmelerine de imkân sağlamıştır.
Bu özelliği sayesinde Anadolu’yu bölgesel uygarlıklar ülkesi olarak tanımlamak mümkün-
dür (Çoban, 2013; 33-34).Yeme içme kültürünün o bölgedeki toplumsal kültürle paralel
geliştiği görülmektedir. Yemek pişirme yöntemlerinden, pişirme esnasında kullanılan araç
gereçlere kadar birçok alanda toplumsal kültürün izleri görülmektedir. Bunun yanında bir
bölgede yaşayan insanların yeme içme alışkanlıkları çoğunlukla bölgenin coğrafi ve iklim
şartlarından da etkilenmektedir. Coğrafi koşullar ve iklim şartları o bölgede tarım ve hay-
vancılığın gelişmesinde en önemli belirleyicidir. Günlük yaşam içerisinde yenecek yemek-
lerden özel günlerde sunulacak yemeklere kadar o yörede yetiştirilen besin ürünlerinin
yemek tariflerine yansıdığı görülmektedir. Bir bölgede yetiştirilen ürün sayısı ne kadar
fazla ise o bölgedeki yemek tariflerindeki zenginlik o denli yüksek olmaktadır. Tarımın
az, hayvancılığın yoğun olduğu dağlık bölgelerde yemek tariflerinde genellikle etin yoğun
olduğu görülürken İç Anadolu Bölgesi gibi daha az yükseltinin olduğu bölgelerde tahıl
ve türevi ürünlere tariflerde daha fazla rastlanmaktadır. Tarihin ilk çağlarından itibaren
farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış Anadolu toprakları kültürel açıdan çeşitlilik içer-
mektedir. Bu kültürel çeşitlilik özellikle yemek kültüründe yoğun şekilde hissedilmekte-
dir. Örneğin Orta Asya’da yaşamış olan göçebe Türk kabileleri et ve mayalanmış süt ürün-
leri, Mezopotamya’dan göçler sonucunda gelmiş olan tahıl ürünleri, Akdeniz kültüründen
gelen sebze ve meyveler, yemeklerde kullanılan ve Güney Asya ve Hindistan’dan gelen
baharatlar ile birleşerek zengin ve özgün bir mutfak kültürünü doğurmuştur (Düzgün ve
Durlu Özkaya, 2015; 42).
Bu bölümde İç Anadolu Bölgesi’nin yöresel mutfağı ele alınacaktır. Mutfak özellikleri
ve tariflerin incelenmesi ve bölgenin coğrafi özelliklerinin yanında iklim koşulları ve bu
koşulların yeme içme kültürü üzerindeki yansımasının irdelenmesi amaçları arasında yer
almaktadır.
64 Yöresel Mutfaklar
İç Anadolu Bölgesi, doğudan batıya uzanan Toroslar ve Kuzey Anadolu Dağları ara-
sında kalmış batıdan doğuya doğru yükselen büyük bir çukur alan şeklindedir. Kızılırmak
Sakarya, Seyhan gibi ancak birkaç güçlü ırmağın sularını denize boşaltabildiği, çoğun-
lukla 3. zaman tortulları ve volkanik örtülerle kaplı olan bu bölge tamamen düz değildir.
Aksine akarsuların 100-200 m derine gömüldükleri bir plato durumundadır. Hafif dalgalı
aşınım yüzeyleri hâlindeki bu platolar: Haymana, Cihanbeyli, Obruk, Uzunyayla ve Bo-
zok Platoları’dır. İç Anadolu Bölgesi, ortalama % 9,6 eğimiyle genellikle düz sahalardan
ve bu sahalar üzerinde yükselen münferit dağlardan (volkanik) oluşmaktadır. Bölgenin
en düz bölümü Konya’dır. Bunu Yukarı Sakarya ve Orta Kızılırmak bölümleri takip eder.
66 Yöresel Mutfaklar
Yiyecek-İçecek Ritüelleri
Geçilen coğrafyalar değiştikçe yemeklerin ve yemeklere ait toplumsal kültürün biçimle-
rinin ve formlarının da değiştiği görülmektedir. Yemek kültürünün çeşitlenip özelleşme-
sinde ekolojik çevre, dinsel inançlar, kültürel birikimler, sosyal ve etnik farklılıklar, eğitim
düzeylerinin ve kültürel mirasın toplamının damak zevkleri ile bütünleşmesinin etkisi bü-
yük önem taşımaktadır. Bu bütünleşmenin bir göstergesi olarak hemen her toplum, belli
ritüellerle ve merasimlerle zamanının belli bir kısmını yemeğe ayırmaktadır. Bu anlamlıy-
la yemek, aynı zamanda toplumsal bütünleşmenin ve dayanışmanın da araçsallaştırılmış
haliyle karşımıza çıkmaktadır. Türkiye ve Anadolu coğrafyasında bir çok ilde olduğu gibi
İç Anadolu Bölgesi’ne bağlı illerde de çeşitli ritüeller yapılmaktadır. Bu ritüeller bölge-
sel olarak değişiklik göstermesine rağmen, ritüellerde sunulan yemeklerde İç Anadolu
Bölgesi’nin mutfak özellikleri ön plana çıkmaktadır. İç Anadolu Bölgesi’nde farklılaşan
ritüeller ve bu ritüellerde sunulan yemekler şunlardır:
Gelin görme (Ankara/Çamlıdere/Çukurören Köyü): Gelin görme geleneği Ankara’nın
Çamlıdere ilçesinin Çukurören Köyü’nde sadece bayram günlerinde gerçekleştirilir. Da-
mat adayı bayram namazından çıkar çıkmaz aldığı hediyelerle birlikte nişanlısının evine
gider. Öğle vakitlerine doğru gelin mutlaka un helvası yapar. Ayran, yoğurt veya süt gibi
yiyeceklerden de yanına alarak kayınvalidesinin evine gider. Un helvası “Tatlı yiyelim, tatlı
konuşalım.” mesajı verirken un helvasız yapılan ziyaret olumsuz karşılanır.
70 Yöresel Mutfaklar
Yozgat: Yemekleri temelinde hamur işleri ve tahıl ürünleri bulunmaktadır. Yozgat iline
ait yemekler şunlardır: arabaşı çorbası, tandır kebabı, madımak, testi kebabı, bezdirme,
Yozgat böreği, harise, madımak, gebol, incir uyutması, içli bulgur pilavı, mayalı bazlama,
pezzik cacığı.
Hamur İçin Malzeme Listesi Miktar Çorbası İçin Malzeme Listesi Miktar
Su 7 su bardağı Tavuk eti (göğüs) 1 kilo
Un 650 gr Su 5 litre
Salça 1 yemek kaşığı
Pul biber 1 tatlı kaşığı
Yağ 150-200 gr
Un 1 su bardağı
Hazırlanışı
Hamurun hazırlanışı: 5 su bardağı ateş üzerinde kaynamaya bırakılır. Kalan soğuk suya 650
gr un ilave edilip mikserle çarpılarak bulamaç hâline getirilir. Bulamaç hâline getirilmiş hamur
kaynamakta olan suya birdenbire boşaltılır. Oklava ile devamlı karıştırılarak hamur mısır
patlağı gibi patlamaya başlayınca 3-4 dakika daha kaynatılır. 40 cm’lik 2 adet siniye dökülüp
soğutmaya bırakılır.
Çorbanın hazırlanışı: Tüm bu malzemeler çiğ olarak karıştırılıp ocağa konulur. Köpük
kayboluncaya kadar pişirilerek hazır hale getirilir. İkramdan önce didiklenen (siftelenen) et
çorbaya ilave edilir, bir taşım kaynatılıp servis yapılır.
Soğumaya bırakılan hamur, ıslak bir bıçak ile baklava dilimleri şeklinde kesilir. Tepsinin ortası
çorba kasesi sığacak şekilde açılır, açılan yere çorba kasesi yerleştirilir. Kesilen hamurlar kaşık
üzerine yerleştirilerek çorba ile birlikte çiğnemeden yutulur.
Kaynak: http://www.yozgatkulturturizm.gov.tr/TR,91645/yemeden-gitme.html
3. Ünite - İç Anadolu Bölgesi‘nin Yöresel Mutfağı 73
Hamur İçin Malzeme Listesi Miktar Çorbası İçin Malzeme Listesi Miktar
Kuru bamya 50 gr Ayçiçek yağı 1 yemek kaşığı
Et 200 gr Domates salçası 1 yemek kaşığı
Et suyu 3 su bardağı Limon tuzu 2 parça
Soğan 1 adet Tuz Yarım çay kaşığı
Hazırlanışı
Kuru bamyalar avuçta ovalanarak küçük tüylerinden arındırılır. Kaynar suya eklenerek yumu-
şayana kadar haşlanır. Soğanın kabuğu soyularak kıyılır. Ayçiçek yağı tencerede ısıtılarak so-
ğan kısık ateşte kavurulur. Salça, et ve et suyu ilave edilir. Su kaynadığında bamyalar eklenir.
Tuzla tatlandırılır. Limon tuzu ilave edilerek 10 dakika daha pişirilir. Bekletmeden servis yapılır.
Batırık (4 Kişilik)
Hazırlanışı
Bulgur derin tepsiye konur ve ılık suyla ıslatılıp kapağı kapatılarak 20-25 dakika bekletilir. So-
ğan soyulup ince kıyılır. Yeşil soğan ve maydanoz yıkanıp ayıklanır ve ince kıyılır. Domateslerin
kabuğu soyulup küçük doğranır. Bulgura kuru soğan, salça, domates, kimyon ve kırmızı biber
katılarak yumuşayıncaya kadar yoğrulur. Tahin eklenip tekrar yoğrulur. Yeşil soğan, maydanoz,
tuz, limon suyu eklenip karıştırılır. Avuç içinde, parmaklar arasında sıkarak köfte şekli verilir,
marul (turşu veya domates salatasıyla da servis edilebilir) ile servis edilir.
74 Yöresel Mutfaklar
Gendeme (4 Kişilik)
Hazırlanışı
Soğanlar temizlenerek söğüş doğranır. Domates ve sivribiberler temizlenerek küçük küçük
doğranır. Et tencereye alınarak suyunu salıp çekinceye kadar pişirilir. Sıvıyağ ve soğan eklene-
rek birlikte kavrulur. Haşlanmış dövme, su ve tuz eklenerek kapağı kapalı olarak kısık ateşte
pişirilir. Sıcak olarak servis yapılır.
Hazırlanışı
Toprak ya da bakır fırın tepsisine yağ, ince doğranmış yeşil biber ve domates serilir. En üstüne
de kuşbaşı doğranmış koyun etleri yerleştirilir. Tuz, karabiber ve kırmızı pul biber ilave edilir.
Hiç su koymadan malzeme kendi suyunu çekinceye ve etler kızarmaya başlayıncaya kadar
kuzine ya da fırında pişirilir. Etler hafif kızarınca servis yapılır.
3. Ünite - İç Anadolu Bölgesi‘nin Yöresel Mutfağı 75
Höşmerim (4 Kişilik)
Hazırlanışı
Yağ eritildikten sonra unu ilave edilir. Karıştırılarak meyane haline getirilir, tuzlu bir fincan su
ilave edilerek karıştırılır, kızarınca tavaya bastırılır. Kısık ateşte bırakılır, karıştırılıp tekrar bastırı-
lır. Gevrek bir hâl alıncaya kadar bu işlem devam eder. Sonra servis tabağına alınıp üzerine bal
dökülür, ılık olarak servise sunulur.
Kaynak: http://www.cankirikulturturizm.gov.tr/TR,70640/ne-yenir.html
Hazırlanışı
Şerbetini hazırlamak için su ve şeker tencereye alınıp kaynatılır. Koyulaşmaya başlayınca limon
suyu eklenip bir taşım kaynatılır ve soğumaya bırakılır. Un, hamur yoğurma kabına alınır. Ortası
havuz gibi açılıp sıvıyağ, yoğurt, kabartma tozu ve vanilya eklenir. Kulak memesi yumuşaklığında
bir hamur yoğurulur. Hamurun üzeri nemli bir bezle örtülüp yarım saat dinlendirilir. Hamurdan
ceviz büyüklüğünde parçalar koparılır. Elle bastırılarak avuç içinde veya düz zeminde çay tabağı
büyüklüğünde açılır. Ortalarına ceviz içi yerleştirilir. İki ucu üstte birleştirilip yağlanmış fırın
tepsisine dizilir. Önceden ısıtılmış 170 °C’ ye ayarlı fırında pişirilir. Tepsi fırından alınıp soğuk
şerbeti üzerine gezdirerek dökülür. Şerbetini çekince servis yapılır.
Kaynak: http://www.lezzet.com.tr/yemek-tarifleri/iftar-yemekleri/cevizli-tatli-
4657#ixzz44JJJ4xmr
76 Yöresel Mutfaklar
Soğanlama (6 Kişilik)
Hazırlanışı
Soğan, sivribiber ve maydanoz temizlenip kıyılır. Domateslerin kabukları soyularak küp
şeklinde doğranır. 2 kaşık tereyağı tavada eritilerek soğan ve biber kavrulur. Kıyma ilave
edilerek kavurmaya devam edilir. Domates, karabiber, pul biber ve tuz eklenerek 5 dakika
daha kavrulur. Maydanoz ilave edilerek tava ocaktan alınır. Un, hamur yoğurma kabının içine
elenir. Yumurta, sıvıyağ, tuz ve su ilave edilerek yoğurulur. Hamurdan yumurta büyüklüğünde
bezeler hazırlanır ve her bir beze yemek tabağı büyüklüğünde açılır. Hamurun yarısına
hazırlanan malzemeden yerleştirilerek diğer yarısı üzerine kapatılır ve kenarları bastırılır.
Hamurlar kızgın sac üzerinde önlü arkalı kızartılır ve tereyağı ile yağlanarak servis edilir.
3. Ünite - İç Anadolu Bölgesi‘nin Yöresel Mutfağı 77
Yağlama (6 Kişilik)
Hazırlanışı
Hamuru için malzemeler bir kaba alarak yoğurulur. Üzeri nemli bir bezle örtülüp 20 dakika
dinlendirilir. Mayalanan hamur küçük bezelere ayırılır. Merdane yardımıyla 15 cm çapında açılır.
Tava sıvı yağ ile yağlanıp hamurun iki yüzü de pişirilir. İç harcı için margarin bir tencerede
eritilir. Kıyma eklenip kavrulur. Yemeklik doğranan soğan ve küp doğranan domates ayçiçek
yağı eklenerek pişirmeye devam edilir. Yarım çay bardağı su eklenip bir süre daha pişirilir. Tuz
ve karabiberle tatlandırılır. Kıymalı harç yağlamaların arasına sırasıyla konup üzerine sarımsaklı
yoğurt gezdirerek servis yapılır.
Kaynak: http://www.kasikla.com/kiymali-yaglama/
http://www.lezzet.com.tr/yemek-tarifleri/turkiye-turu/ic-anadolu-yemekleri/kayseri/yaglama-
kayseri-11136#ixzz44JOIMkvx
78 Yöresel Mutfaklar
Özet
İç Anadolu Bölgesi’nin coğrafi özelliklerini açıklamak İç Anadolu Bölgesi’nin saklama ve pişirme yöntemlerini
1 3
İç Anadolu Bölgesi, Türkiye coğrafyasını oluşturan listelemek
yedi coğrafi bölgeden biridir. İç Anadolu Bölgesinin İç Anadolu’nun karakteristik beslenme alışkanlığı ta-
yüz ölçümü 187.222 km2 ile Türkiye yüz ölçümünün hıl ürünleri ağırlıklıdır. Hamur işlerinin sevildiği bu
%18’lik bir alanını kaplamaktadır. Bozkırların geniş bölgede, gelişmiş hayvancılık sayesinde et ve et ürün-
yer kaplaması nedeniyle koyun ve keçi gibi küçük- leri tüketimi de yaygındır. Bölgede yemeklerin kilden,
baş hayvancılık yaygındır. Yarı kurak iklim nedeniyle porselenden, kalın, kalaylanmış bakırdan yapılmış
buğday, arpa gibi tahıllar ile fasulye, nohut gibi bakla- kaplarda odun veya odun kömüründe yavaş yavaş
giller yetiştirilir. İç Anadolu Bölgesi, doğudan batıya pişirilmesiyle besinlerin doğal yapısı korunduğu için
uzanan Toroslar ve Kuzey Anadolu Dağları arasında yemeklerin görünümü, lezzeti ve kokusu hoş ve güzeldir.
kalmış batıdan doğuya doğru yükselen büyük bir çu-
kur alan şeklindedir. Kızılırmak Sakarya, Seyhan gibi İç Anadolu Bölgesi yemeklerinin uygulamasını açıklamak
4
ancak birkaç güçlü ırmağın sularını denize boşaltabil- İç Anadolu Bölgesi’nde yaygın olarak tüketilen ye-
diği, çoğunlukla 3. zaman tortulları ve volkanik örtü- mekler; yağlama, soğanlama, cevizli tatlı, Niğde tavası,
lerle kaplı olan bu bölge tamamen düz değildir. gendeme, batırık, arabaşı çorbası ve bamya çorbasıdır.
3. Ünite - İç Anadolu Bölgesi‘nin Yöresel Mutfağı 79
Kendimizi Sınayalım
1. MÖ 2000-1200 yılları arasında Anadolu’da yaşamış me- 6. Aşağıdakilerden hangisi Aksaray mutfağına ait yemek-
deniyet aşağıdakilerden hangisidir? lerden biri değildir?
a. Hititler a. Çiğleme
b. Persler b. Şepe
c. Urartular c. Sarığıburma
d. Lidyalılar d. Ovmaç çorbası
e. Bizanslılar e. Katıklı aş
2. Bir dönem Selçukluların başkenti olması nedeniyle en 7. Arabaşı çorbasının temel malzemesi aşağıdakilerden
eski göçebe yemeklerinin, saray mutfağındaki hâliyle bulu- hangisidir?
nunduğu il aşağıdakilerden hangisidir? a. Un
a. Eskişehir b. Madımak
b. Sivas c. Bamya
c. Çankırı d. Limon tuzu
d. Konya e. İnce bulgur
e. Yozgat
8. Yüz ölçümü bakımından İç Anadolu Bölgesi’nin en bü-
3. İç Anadolu Bölgesi’nde kaç tane il sayısı vardır? yük ili aşağıdakilerden hangisidir?
a. 10 a. Ankara
b. 11 b. Eskişehir
c. 12 c. Çankırı
d. 13 d. Konya
e. 14 e. Yozgat
4. Aşağıdakilerden hangisi İç Anadolu Bölgesi’nde bulunan 9. Aşağıdakilerden hangisi İç Anadolu Bölgesi’nde yetişen
endemik bitkilerden biri değildir? tahıl ürünlerinden biri değildir?
a. Tere a. Yeşil mercimek
b. Anadolu keteni b. Nohut
c. Madımak c. Arpa
d. Kuzu kulağı d. Çavdar
e. Kiraz e. Meksika fasulyesi
5. İlk yetiştirme dönemi olan ilkbaharda yağış; olgunlaşma 10. Çamuruna keçi kılı katılarak hazırlanan, kesik koni şek-
ve hasat döneminde ise kuraklık isteyen tahıl aşağıdakilerden lindeki küpün yere çukur kazılarak gömüldüğü ve fırın ola-
hangisidir? rak kullanıldığı pişirme yöntemi aşağıdakilerden hangisidir?
a. Arpa a. Ocak
b. Buğday b. Haşlama
c. Çavdar c. Tandır
d. Nohut d. Kavurma
e. Fasulye e. Kızartma
80 Yöresel Mutfaklar
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Doğu Anadolu Bölgesi’nin coğrafi özelliklerini açıklayabilecek,
Doğu Anadolu Bölgesi’nin hammadde özelliklerini özetleyebilecek,
Doğu Anadolu Bölgesi’nin saklama ve pişirme yöntemlerini listeleyebilecek,
Doğu Anadolu Bölgesi yemeklerinin uygulamasını açıklayabilecek
bilgi ve becerilere sahip olabileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
• Büryan Kebabı • Kayısı
• Van Kahvaltısı • Kars Kaşarı
• Otlu Peynir • İnci Kefali
• Tandırevi
İçindekiler
• GİRİŞ
• DOĞU ANADOLU BÖLGESİ’NİN TARİHİ
Doğu Anadolu Bölgesi’nin • DOĞU ANADOLU BÖLGESİ’NİN
Yöresel Mutfaklar COĞRAFYASI
Yöresel Mutfağı
• DOĞU ANADOLU BÖLGESİ’NİN
MUTFAK KÜLTÜRÜ
Doğu Anadolu
Bölgesi’ninYöresel Mutfağı
GİRİŞ
Bir milleti ayakta tutan, geçmişi ile geleceği arasında köprü kuran en önemli faktörlerden
biri kültürdür. Geniş bir kültür yapısına sahip olan ülkemizde, mutfak ve yeme içme kül-
türüne her zaman ayrı bir önem verilmiştir. Ülkemizin değişik bölgelerinde farklı yeme
içme alışkanlıkları, farklı pişirme yöntemleri ve farklı yemeklerden bahsetmek mümkün-
dür. Hatta sadece bölgeler arasında değil, iller arasında bile farklılıklar görülmektedir.
Türk toplumu olarak misafirperverlik özelliğimiz daima ön plana çıkmaktadır. Evimi-
ze gelen misafirlerin ilk önce gözünü doyurmak sonrasında çeşitli ikramlarda bulunmak,
yeme içme kültürümüzün en belirgin özellikleri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Ülkemizdeki yeme içme kültürünün bu kadar çeşitli olmasının en önemli nedenleri
arasında Osmanlı İmparatorluğu’nun geniş topraklarda hakimiyet sürmüş olması, farklı
kültürlerin bir arada yaşaması ve birbirlerinden etkilenmesi sayılabilir. Doğu Anadolu Böl-
gesi yeme içme kültürü incelendiğinde bölgenin coğrafi yapısı, iklimi ve yaşam koşullarının
yeme içme kültürü üzerinde etkili olduğu görülür. Bu ünitede Doğu Anadolu’nun coğrafya-
sı, iklimi, mutfak kültürü, yeme içme, pişirme yöntemleri konuları işlenecektir.
Yoğurt, kaymak, tereyağ, peynir gibi süt ve süt ürünleri hayvancılığın bu bölgede gelişmiş
olmasından dolayı oldukça fazla tüketilmektedir. Erzurum’da artık nadiren görülen gü-
veçte yoğurt, Gümüşhane’den getirilen “killi kav” adı verilen sırlı güveç kapta mayalandı-
rılarak saklanmaktadır. Kış ayalarında ılık, yazları ise soğuk olan kilerlerde depolanmıştır.
Misafire, özellikle yaz aylarında üzeri köpük köpük olmuş ayran ikramı evin en büyük kızı
yada gelini tarafından yapılmıştır. (Çomaklı, 2011: 333).
Kars: Yöre mutfağını; un, baklagiller ve hayvansal ürünlere dayalı yiyecek ve yemek-
ler oluşturmaktadır. Hayvancılığa dayalı süt ürünlerinden peynir yapımı yöre halkının
önemli geçim kaynağıdır, arıcılık da halk ekonomisinde önemli yer tutmaktadır (http://
www.karskulturturizm.gov.tr). Kaşarı ve balıyla birlikte Kars zengin ve renkli bir mutfağa
sahiptir. Sebze, et, tahıl, süt ve süt ürünlerine dayalı beslenme şeklinin yanı sıra ekmek
çeşitleri, börek ve tatlı çeşitleri de yöreye has bir özellik taşır. Halk et ve sebzeyi taze
olarak tükettiği gibi, kurutarak ve kavurarak da kış için saklar. İnsanlar sebzeleri ya ken-
dileri yetiştirir ya da doğada kendiliğinden yetişen şifalı özellik taşıyan bitkileri toplar ve
kış için kurutur. Yörede yetişen tahıl ürünleri, arpa, yulaf, korunga, fiğ, çavdar, zeyrek,
yeşil mercimek, ayçiçeği gibi ürünlerdir. Yörede yetiştirilen meyve ve sebzeler, soğan,
alımça, dut, patates, fasulye, kabak, lahana, maydanoz, kocabaş, elma, armut, çilektir.
Süt ve süt ürünleri ise yöre mutfağının vazgeçilmezleri arasındadır. Et olarak ördek,
kaz, koyun, keçi, inek, hindi, tavuk tüketilir. Arıcılık pek çok köyde yapılmaktadır. Kars
halk mutfağı, kullanılan araç ve gereçler, yemek çeşitleri, pişirme yöntemleri, kış için
hazırlanan yiyecekler, loğusaya yedirilen yiyecekler, özel gün (düğün, ölüm) yemekleri
ile kendine özgü, oldukça zengin bir mutfak kültürü oluşturur (Güllüdağ, 2011: 106).
Yörede çok çeşitli yabani ot bulunmakta ve yöre insanı tarafından bu otlar ya mevsi-
Kars’ta günümüzdeki anlamıyla minde taze olarak salata şeklinde tüketilir ya da kurutularak kışın çorbalarda kullanılır.
sanayi tesisleri 19. yüzyılın
sonlarında ortaya çıkmıştır. 1877–
(Güllüdağ, 2011: 115).
1878 Osmanlı-Rus savaşı sonunda Kars’ta günümüzdeki anlamıyla sanayi tesisleri 19. yüzyılın sonlarında ortaya çıkmış-
Kars’ın Rusların eline geçmesiyle, tır. 1877–1878 Osmanlı-Rus savaşı sonunda Kars’ın Rusların eline geçmesiyle, o güne ka-
o güne kadar tahıl tarımı ve
hayvancılığına dayalı üretim dar tahıl tarımı ve hayvancılığına dayalı üretim yapılırken, öncelikle sanayi bitkileri ve
yapılırken öncelikle sanayi bitkileri ticari amaçlı üretilen mallara özel önem verilmeye başlanmış ve bu alandaki yenilikler,
ve ticari amaçlı üretilen mallara
özel önem verilmeye başlanmış ilgili tesislerin açılmasında itici güç olmuştur. 1878 yılından sonra Türkiye’ye gelen Kaf-
ve bu alandaki yenilikler, ilgili kas halklarından Terekemeler ve Ahıska Türkleri’nden bir kısmı, Rusya’da iken yaptıkları
tesislerin açılmasında itici güç
olmuştur. kaşar ve gravyer imalatını Kars’ta da devam ettirmişlerdir. Günümüz kaşar peynirciliğini
öğretenler arasında bu girişimcilerin büyük payı bulunmaktadır (Gelibolu, 2009).
lık ve et gelmektedir. Et, hem kurutma hem de kavurma yöntemi ile saklanmaktadır. Et
iyice tuzlandıktan sonra dam üzerinde güneşte kurutularak her iki tarafının da eşit bir
biçimde kurutulması sağlanarak saklanmaktadır. Taze fasulye, salatalık kabuğu, patlıcan,
armut, erik, kayısı gibi meyveler de kurutularak saklanmaktadır. Bez torbaların içinde,
soğuktan, ışıktan korunarak karanlık bir ortamda muhafaza edilmektedir. Bitlis’te sütten
yapılan en eski yiyeceklerden biri de otlu peynirdir. İlkbahar ve yaz mevsimlerinde yay-
lalardan toplanan mendi, sirmo gibi yabani soğan ve sarımsak türü otların süte karıştırı-
larak yapılması sonucu elde edilen otlu peynir, taze olarak tüketildiği gibi küp ve tulum-
lar içinde cacık ile birlikte bastırılarak salamura edilmektedir (Belli ve Belli, 2009, s.388).
Bitlis’te hayvancılık yaygın olmasına karşın, et tüketimi beslenmede büyük bir yer tutmaz.
Hayvancılığın beslenmeye etkisi, daha çok süt ürünlerinin tüketiminde görülmektedir.
İlin özgün yemeklerinde et, tahıl ve sebzenin bir arada tüketildiği görülmektedir (Uluer
ve Şavgın, 2009: 276).
Van: Van; Ahdamar Kilisesi “kaleler kenti” olarak anılmasını sağlayan kaleleri, dün-
yaca ünlü kedisi, Van Gölü ve pek çok turizm aktivitesine olanak veren coğrafyası ile
Doğu Anadolu Bölgesi’nin en önemli turizm merkezlerinden biridir. Hâlâ geleneksel
yaşamın önemli bir parçası olarak Van’da kadınlar, mavi, kırmızı ve beyaz örneklerle
kilimler dokumaktadır. Van’da başlıca geçim kaynağı hayvancılık olduğu için et ve süt
ürünleriyle biçimlenen beslenme, 1970’lerden sonra karayolu bağlantısının sağlamlaş-
tırılmasıyla sebze yönünden de zenginlik kazanmıştır. Ancak Van kuru ve soğuk bir
iklime sahip olduğu için evde hazırlanan peynir, keşkek, kavurma gibi yiyecekler kiler-
de, daha çok toprağa gömülerek turp, lahana ve havuç gibi sebzeler ise daha çok kuyu-
lama yöntemi ile serin ve karanlık yerlerde muhafaza edilmektedir (Ertaş ve Gezmen
Karadağ, 2013: 132). Van’da evin bir köşesini oluşturan tandır evinde lavaş ve taptapa
denilen ev ekmekleri günümüzde de hâlâ pişirilmektedir. Van’da özellikle nisan ve mayıs
aylarında gölden çıkarılan balıklarla balık tüketimi artmaktadır. Van balığı ve inci kefali
gibi balıklar genellikle bulgur, yoğurt ve salçayla yapılan ayran aşıyla birlikte tüketil-
mektedir. Doğu Anadolu’nun kimi yörelerinde de yapılan otlu peynir Van mutfağı ile
anılmaktadır. Otlu peynir koyun sütü ve özel peynir mayası ile yörede yetişen otların
karışımıyla yapılmaktadır. Bu otlar; yabanıl sarımsak (sırma), dağ nanesi, Mustafa çi-
çeği (mendo), maydanoz, kekik, helis (çaşur), manda ve hotoz gibi taze otlardır (Ertaş,
Gezmen-Karadağ, 2013: 133).
88 Yöresel Mutfaklar
Elazığ: Tarihî Harput Kalesi, Hazar Gölü, Karakaya ve Keban Baraj Gölü, kayak merke-
zi ve Buzluk Mağarası’yla önemli turizm merkezlerindendir. Harput Kalesi’nin bulunduğu
tepenin eteğinde kurulmuş bir kenttir. Hazar Gölü, Elazığ’a 22 km uzaklıkta, Hazar Baba
ve Astar Dağları arasına sıkışmış tektonik bir göldür. İki plajı olan Hazar Gölü, kıyılarında
her tür su sporuna ve balık avcılığına olanak tanımaktadır. Elazığ mutfağı oldukça zengin
yemek çeşitlerine sahiptir. Geleneksel Elazığ (Harput) mutfak kültürü, Türk mutfak kültü-
rünün izlerini taşır. Sofra adabından yemek çeşitlerine kadar halen geleneksel özelliklerini
koruyabilen Elazığ mutfağında; tarihi Oğuzlara kadar uzanan tutmaç, umaç aşı, anam aşı,
kara kavurma gibi yemekler halen varlığını sürdürmektedir.
Doğu Anadolu Bölgesi yemek kültürüne ilişkin daha fazla detaylı bilgi alabilmek için “1.
Uluslararası Doğu Anadolu Bölgesi Geleneksel Mutfak Kültürü ve Yemekleri Sempozyumu”
bildiri kitabına bakabilirsiniz.
Yiyecek-İçecek Ritüelleri
Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki gelenek ve görenekler aslında diğer bölgelerden çok farklılık
görülmez. Ancak her yörenin gelenek ve göreneklerinde değişiklikler olduğu da unutul-
mamalıdır. Doğum, cenaze, düğün, sünnet, evlilik törenlerindeki ritüeller yaşamda büyük
bir yer teşkil etmektedir. Doğumdan sonra özellikle erkek çocuk haber verene baba bahşiş
vermekte, kırkı çıkmayan çocuk pek fazla gelen gidene gösterilmemekte, nazar değmeme-
si için dua okunmakta, dişi çıkınca hedik pişirilerek akraba ve komşulara dağıtılmaktadır.
Bölgede çocukların oyun çağında kendini bilmeden sünnet ettirilmesi görüşü yaygındır.
4. Ünite - Doğu Anadolu Bölgesi’nin Yöresel Mutfağı 91
Düğün ve sünnetlerde gelen misafirlere ikramlarda kusur edilmez. Özel yemekler hazırla-
nır ve düğünlerde yapılan yemekler sunulur. Cenazede de diğer bölgelerde olduğu gibi ölü
evine yardıma gidilir, yemekler götürülür.
Doğu Anadolu’nun birçok yöresinde, gelin damadın evine gelince, damat ve arkadaş-
ları tarafından, gelinin başına para, çerez, şeker ve meyveler saçılır. Bölgesel olarak küçük
farklılıklar görülebilir. Düğünün son günü damat, gelin eve girerken gelinin başına, üzüm,
leblebi, şeker, arpa ve bozuk para saçar (http://soruncevapliyalim.com).
Erzincan’da ölümlerde verilen yemekler yakın zamana kadar ev sahibi tarafından ya-
pılmış ve ikram edilmiştir. Ancak bu gelenek zaman içinde terk edilmiş, yemekler taziye
evine komşular tarafından getirilmeye başlanmıştır. Ölü evinde mutlaka un helası yap-
ma geleneği hâlâ devam etmektedir. Eskiden düğün yemeklerinin vazgeçilmezi bamya
ve pilav iken günümüzde yerini döner ve kavurmaya bırakarak daha pratik bir sunuş ve
kolaylık sağlanmıştır. Malatya’da ise düğünlerde yemek türleri üç ana çeşit üzerinde yo-
ğunlaşmıştır. Bunlar; etli bulgur pilavı, tiritli yemek ve mevsimine göre meyve, cacık ve
salatadan oluşur. Ölü ardından verilen yemekler ise düğünlerdeki yemek çeşitleri gibidir.
Buna, “can aşı” veya “kırk yemeği” gibi genel ad verilir. Bu tür yemeklere ek olarak “un
helvası” da yapılır. Yeni bir işe başlama, eve yeni bir şey alma, kemer atma gibi durumlarda
kömbe yapma ve kurban keserek komşulara dağıtma geleneği sürdürmektedirler.
Öğünler
Doğu Anadolu Bölgesi’nde öğünler diğer bölgelerle benzer özellikler göstermekle birlikte
kahvaltı kültürü diğer öğünlere göre daha fazla öne çıkmaktadır. Erzincan, Erzurum, Ela-
zığ ve Van kahvaltıları diğer illerden farklılık göstermektedir.
Van kahvaltısını diğer kahvaltılardan ayıran en önemli özelliği yiyeceklerin tamamen
doğal ve yerel yiyeceklerden oluşmasıdır. Kahvaltı sofrası; otlu peynir, hakiki Van balı,
yoğurt kaymağı, süt kaymağı, yayık tereyağı, cacık, otlu peynir, örme peynir, beyaz pey-
nir, kavurmalı-sucuklu yumurta, zeytin, murtuğa, kavut, gencirütten meydana gelmek-
tedir. Van’daki kahvaltı salonlarında taş fırınlarda pişirilen lavaş ekmeği ve Van çöreğinin
yanında semaver çayı ikram edilmektedir. Yöredeki otlarla beslenen keçi ve koyun sütü
de semaver çayının yanında alternatifler arasında yer almaktadır (Kılıçhan ve Köşker,
2015: 102).
Erzincan’da kahvaltı kültürü oldukça yaygındır. Hatta akşam yemeklerinde çoğu za-
man kahvaltı sofraları kurulur. Kahvaltı menüsü olukça zengindir. Ülke çapında ün yap-
mış tulum peyniri, kavurma, su böreği, katmer, kuru kaymak, kete, yoğurttan yapılmış
tereyağı, bal, dut pekmezi ve tandır ekmeği tüketilir.
Erzurum mutfağında kahvaltıda mutlaka tandırda yapılan Erzurum ketesi ve Erzurum
pastası denilen hamur işleri bulunur. Ketenin özelliği içerisine un kokusu gidinceye kadar
tereyağı ile pembeleştirmeden kavrulan unun konulmasıdır.
150’ye yakın yemek çeşidi olan Elazığ’da, üç öğün yemeğin dışında kuşluk yemeği ve
özellikle yatsılık denilen pestil, ceviz, orcik, meyve gibi yiyeceklerin bulunduğu sofralar
açılır. Yaz kahvaltısından farklı olarak kışın sabah kahvaltılarında mutlaka pekmez, tahin
bulundurulur. Bazen de pestilli yumurta yapılır, kurutulmuş biber yağda kavrularak sofra-
ya konur. Öğle yemeklerinde ise kış yemeklerinin vazgeçilmez özelliği sıcacık çorbalardır.
Tarhana, erişte, lovik (fasulye, barbunya şeklinde fakat daha küçük taneli sebze), merci-
mek vb. çorbalar örnek verilebilir. Kuru fasulye, bulgur pilavı, süslü fidoş (mevsime göre
patlıcan veya patates tercih edilir), ıspanak vb. yemekler yapılır. Akşam yemeklerinde de
öğlen yenen yemekler konur. Yemekten sonra kurutulmuş meyvelerden hoşaf yapılarak
verilir (http://www.mared.gen.tr).
92 Yöresel Mutfaklar
Kadayıf Dolması
Hazırlanışı
Önce şerbeti kaynatılır. İçine limon sıkılarak soğutulur. Daha sonra kadayıfların içine ceviz
parçaları konularak sarılır. Yumurta, su veya süt, vanilya çırpılarak sos hazırlanır. Kadayıflar
sosa bulanarak kızgın yağda kızartılır. Kızaranlar hemen şuruba atılır. Üzerine ceviz, kaymak
vb. konularak servis yapılır. Arzu edildiği taktirde dondurma ile de servis edilebilir.
94 Yöresel Mutfaklar
Bitlis Lokması
Hazırlanışı
Şerbet için, toz şeker ve su kaynatılır. Limon tuzu ilave edilir. Soğumaya bırakılır. Bir kaba
yumurta, zeytinyağı, yoğurt, kabartma tozu ve un aktarılır. Malzemeler boza kıvamına
gelinceye kadar çırpılır. Ayçiçek yağı derin bir kızartma tenceresinde iyice ısıtılır. Hazırlanan
hamurdan yemek kaşığı ile parçalar alınıp yavaş yavaş yağa atılır. Sık sık alt üst ederek
lokmaların tüm yüzeylerinin kızarması sağlanır. Kızaran hamurlar servis tabağına alınır ve
ılımaya bırakılır. Hazırlanan şerbet derin bir kaseye dökülerek kızarmış hamurlar şerbete atılır.
Şerbetini iyice çektikten sonra servis yapılır.
Erişte Aşı
Hazırlanışı
Nohutlar akşamdan ıslatılır. Suyu değiştirilerek haşlanır ve süzülür. Mercimek yıkanır, daha
sonra haşlanır ve süzülür. Soğan, domates, patates ve havuç temizlenerek küp küp doğranır.
Bir tencerede tereyağı kızdırılarak soğan kavrulur. Domates ilave edilerek birkaç dakika
pişirilir. Havuç ve patates ilave edilerek tuz serpilir. Kısık ateşte 15 dakika pişirilir. Sıcak su,
nohut ve mercimek ilave edilir, arada hızlıca karıştırılarak 20 dakika pişirilir. Erişte tencereye
eklenerek yumuşayıncaya kadar pişirilir. Taze ya da kurutulmuş reyhan ilave edilerek tencere
ocaktan alınır. Çorba kaselere paylaştırıldıktan sonra isteğe göre kekik veya nane serpilerek
servis edilir.
4. Ünite - Doğu Anadolu Bölgesi’nin Yöresel Mutfağı 95
Erzincan Çorbası
Erzincan Lokumu
Hazırlanışı
Derin bir kapta yumurta, margarin, ayçiçek yağı ve şeker karıştırılır. Üzerine un ve kabartma
tozu ilave edilir. Kurabiye hamurundan daha yumuşak bir hamur elde edilene kadar yoğurulur
ve yuvarlak fırın kabına yayılır. 180 Co fırında hafif pembeleşinceye kadar pişirilir. Soğuduktan
sonra baklava şeklinde dilimlenir. Üzerine pudra şekeri serpilerek servis yapılır.
96 Yöresel Mutfaklar
Hazırlanışı
Soğanlar soyulup rendelenir. Zeytinyağı tencerede ısıtılıp dolmalık fıstık ve soğan kavrulur.
Pirinç bol suda yıkanıp süzülür ve kavrulmakta olan soğana eklenir. Kuş üzümü ve 1,5 kahve
fincanı su ilave edilerek pirinçler diri kalacak şekilde 8-10 dakika pişirilir. Nane ve maydanoz
temizlenir, ince ince doğranarak iç pilava eklenir. Toz şeker, tuz ve limon suyu ilave edilerek
karıştırılır ve tencere soğumaya bırakılır. Elmalar yıkanarak kabukları soyulur. Sebze oyacağı ile
çekirdekleri çıkarılır ve içleri biraz oyulur. Hazırlanan iç pilav elmalara doldurulur. Hazırlanmış
olan elma dolmaları yağlanmış fırın tepsisine dizilir. 1 kahve fincanı sıcak su eklenerek 150 C0
ayarlı fırında 15 dakika pişirilir. Soğuk olarak servis yapılır.
Pimpirim Aşı
Patile
Mustava
Hazırlanışı
Pirinçler ayıklanıp yıkandıktan sonra geniş bir tencereye bırakılır ve üzerine ayran ilave edilir.
Tencere yanan bir ocağın üzerine konulup karıştırılmaya başlanır. Ayranın bozulmaması
için tahta bir kaşıkla ara verilmeksizin sürekli karıştırılır. Ayran kaynamaya başladıktan sonra
karıştırma işlemi bir süre daha devam eder. Yemek katı hale gelinceye kadar ateşte bırakılır.
Katılaşan yemek ateşten alınarak ortası boşaltılmış vaziyette kaba koyulur. Kızartılan tereyağı
ortası boşaltılan yemeğin içine dökülür ve servis yapılır.
98 Yöresel Mutfaklar
Kurze
Hazırlanışı
Soğanlar temizlenerek küp şeklinde doğranır. Kıyma ve soğan bir tavada sürekli karıştırılarak
kavrulur. Tuz, sirke ve yarım limonun suyu ilave edilerek tava ocaktan alınır. Hamur için un
bir kaba alınır. Tuz serpilerek harmanlanır. Ortası havuz gibi açılarak yumurta ve su eklenir.
Un kenarlarından ortaya toplanarak yoğurulur. Hamur küçük bezelere ayırılır. Kenar uçları
kapatılarak rulo şeklinde sarılır. Derin bir tencerede hafif tuzlu su kaynatılır. Hamurlar kaynar
suda haşlanarak kevgirle süzgece alınır. Mantılar servis tabaklarına paylaştırılır. Salça suyla
ezilir ve tavaya alınarak 1-2 dakika pişirilir. Salçalı sos kurzelerin (mantı) üzerine gezdirilerek
servis edilir.
4. Ünite - Doğu Anadolu Bölgesi’nin Yöresel Mutfağı 99
Özet
Doğu Anadolu Bölgesi’nin coğrafi özelliklerini açıklamak yetiştiriciliği bölgenin güneyinde, ovalık alanlarda
1
Doğu Anadolu Bölgesi, Türkiye’nin yedi coğrafi böl- özellikle gelişmiş durumdadır. Dağlık bölgelerde kıl
gesinden biridir. Birinci Coğrafya Kongresi’nde, 1941 keçisi yetiştirilmektedir. Halkın en önemli geçim
yılında bu isim verilmiştir. Doğu Anadolu Bölgesi’nin kaynakları arasında canlı hayvan, tereyağı ve peyniri
yüz ölçümü 164.000 km2’dir. Yüz ölçümü bakımından saymak mümkündür. Türkiye bal üretiminin %20’si
Türkiye topraklarının %21’ini kaplar. Nüfus yoğunlu- Doğu Anadolu Bölgesi tarafından karşılanmaktadır.
ğu en az olan bölgesidir. 2012 yılında yapılan nüfus Hakkari, Bitlis ve Kars illerinde arıcılık gelişmiştir.
sayımına göre bölgenin nüfusu 5.906.680 kişidir. Nü-
fus bakımından en büyük ili Van, yüz ölçümü bakı- Doğu Anadolu Bölgesi’nin saklama ve pişirme yöntem-
mından en büyük ili ise Erzurum’dur. Başlıca geçim 3 lerini listelemek
kaynakları hayvancılık ve tarımdır. Doğu Anadolu Beslenmenin temelini buğday ve buğday ürünleri ile
Bölgesi kendi içinde dört bölüme ayrılmıştır: hayvansal gıdalar oluşturur. Bulgur, yarma, tarhana,
• Erzurum-Kars Bölümü erişte, dövme en çok tüketilen yiyecekler arasında yer
• Yukarı Fırat Bölümü almaktadır. Özellikle bulgur, çok sayıda yemek türün-
• Yukarı Murat-Van Bölümü de kullanılır. Evde hazırlanan peynir, keşkek, kavur-
• Hakkâri Bölümü ma gibi yiyecekler kilerde, daha çok toprağa gömü-
lerek; turp, lahana ve havuç gibi sebzeler ise daha çok
Doğu Anadolu Bölgesi’nin hammadde özelliklerini özet- kuyulama yöntemi ile serin ve karanlık yerlerde mu-
2 lemek hafaza edilmektedir. Kurutularak saklanan yiyecek-
Bölgede yüzölçümünün ancak %10’unda tarım yapı- lerin başında çeşitli sebze, ot ve meyve türleri, balık
labilir. Yer şekilleri ve iklimin olumsuz etkisinden do- ve et gelmektedir. Et, hem kurutma hem de kavurma
layı tarımsal faaliyetler gelişmemiştir. Bölgedeki tarım yöntemi ile saklanmaktadır.
etkinliklerinin en çok bölgenin güneyindeki Elbistan,
Malatya, Elazığ ve Muş ovalarında yoğunlaştığı görül- Doğu Anadolu Bölgesi yemeklerinin uygulamasını açık-
mektedir. Doğu Anadolu Bölgesi’nde arpa, buğday, 4 lamak
tütün, pamuk ve şekerpancarı yetişmektedir. Arpa Tandır ekmeği, yufka ekmek, kınalı ekmek, taplama
tarımı en fazla yapılan üründür. Arpa ekilmesinin en ekmeği, bazlama, ekşili ekmek, ballı ekmek, otlu ek-
önemli nedenleri arasında düşük sıcaklığa dayanık- mek, pileke, dönderme, taş küllüğü, tutmaç, saç yüzü,
lı olması, hayvan yemi olarak kullanılabilmesi, kısa yağlı ekmek, saç üstü yöresel yemeklerden bazıları-
süre içinde hasat edilebilmesi ve buğdayın yetiştirile- dır. Kulak çorbası, aşure çorbası, pirpirim çorbası en
mediği bölgelerde kolayca yetiştirilebilmesidir. Arpa çok yapılan çorbalar arasında yerini almaktadır. Lor
Kuzeydoğu Anadolu platolarında yetiştirilir. Bölge- dolması, kadayıf dolması, özel yapılmış su böreği,
de arpadan sonra en fazla buğday yetiştirilmektedir. ayran aşı ve cağ kebabı, büryan kebabı bu bölgenin
Erzurum-Pasinler ve Horasan ovalarında, Malatya önemli yemekleridir. Kete ve tatlılar çokça tüketilen
ve Elazığ bölgesinde tütün, Iğdır ovasında pamuk hamur işlerindendir. Ayrıca süt ve süt ürünlerine da-
yetiştirilmektedir. Doğu Anadolu Bölgesi’nin önemli yalı beslenme önemli bir yer tutmaktadır. Elde edilen
illerinden biri olan Malatya’da kayısı yetiştirilmekte- sütün büyük bir kısmından yoğurt, peynir ve kurut
dir. Malatya Türkiye’de ve dünyada kayısı üretiminde yapılmaktadır. Et, daha çok kavurma yapılarak tü-
ilk sırada yer almaktadır. Ayrıca patates, lahana gibi ketilmektedir. Kışlık hazırlıklar arasında, sebzelerin
ürünler de bu ilde yetiştirilmektedir. Malatya, Ela- kurutarak saklanması geleneği sürdürülmektedir.
zığ ve Erzincan’da dut üretimi yapılmaktadır. Doğu Patlıcan, biber, fasulye ve kara kabak dilimlenip veya
Anadolu Bölgesi’nde hava sıcaklığının genel olarak ipe geçirilerek ve çivil (ince ince kesilerek) yapılarak
düşük olmasından dolayı sebzecilik pek gelişmemiş- saklanmaktadır. Domates ve biber salçası yapımı da
tir. Hayvancılık gelişmiştir. Erzurum-Kars bölgesinde yaygındır. Bölüm içinde kullanılan malzemeler ve ha-
yaz aylarında meydan gelen yağışlardan dolayı olu- zırlanışı ile ilgili verilen bilgiler doğrultusunda mus-
şan çayırların geniş bir alan kaplamasından dolayı tava, patile, kurze, pimpirim aşı, erişte aşı zeytinyağlı
büyükbaş hayvancılık bu bölgede gelişmiştir. Koyun elma dolması gibi tarifleri uygulanabilecektir.
100 Yöresel Mutfaklar
Kendimizi Sınayalım
1. Doğu Anadolu Bölgesi’nin yüz ölçümü bakımından en 6. Bitlis’in ünlü oğlak etinden yapılan yemeği aşağıdakiler-
büyük ili aşağıdakilerden hangisidir? den hangisidir?
a. Erzurum a. Cağ kebabı
b. Erzincan b. Büryan kebabı
c. Kars c. Yalancı köfte
d. Bitlis d. Gıllorik
e. Ağrı e. Taptapa
2. Aşağıdakilerden hangisi Doğu Anadolu Bölgesi’nde yeti- 7. Taze kavrulmuş buğdayın çekilip öğütülerek tereyağın-
şen ürünler olan biri değildir? da kavrulup bulamaç haline getirilmesi ile hazırlanan yemek
a. Arpa aşağıdakilerden hangisidir?
b. Buğday a. Kavut
c. Pamuk b. Taptapa
d. Tütün c. Çatçingir
e. Zeytin d. Kellodas
e. Umaç aşı
3. Tereyağı ve cevizle yapılan “gasefe” hangi ilin meşhur ye-
meğidir? 8. Kaşar peyniri ile ünlü olan il aşağıdakilerden hangisidir?
a. Erzurum a. Tuceli
b. Erzincan b. Kars
c. Kars c. Erzurum
d. Ağrı d. Malatya
e. Tunceli e. Ağrı
4. “Papata” kelimesinin karşılığı aşağıdakilerden hangisidir? 9. Aşağıdakilerden hangisi Doğu Anadolu Bölgesi’nin ille-
a. Tandır ekmeği pişirmede kullanılan uzun ve oval rinden biri değildir?
yastık a. Ağrı
b. Taştan yapılmış dibek b. Ardahan
c. Ağzı kapalı, büyük bakır kazan c. Hakkari
d. Kova d. Tunceli
e. Üzerinde tandır ekmeği hamurunun konduğu büyük e. Mardin
ebatlarda kalın bez parçası
10. Kayısı üretimi ile dünyada ve Türkiye’de birinci sırada yer
5. Doğu Anadolu Bölgesi’nde “cağ kebabı” ile ünlü olan il alan il aşağıdakilerden hangisidir?
aşağıdakilerden hangisidir? a. Tunceli
a. Erzurum b. Kars
b. Malatya c. Van
c. Ardahan d. Malatya
d. Ağrı e. Ardahan
e. Erzincan
4. Ünite - Doğu Anadolu Bölgesi’nin Yöresel Mutfağı 101
Yararlanılan Kaynaklar
Belli, G.S. ve Belli, O. (2009). Eskiçağ’dan Günümüze Ka- Polat, R., Ertuğ, F., Satil, F., Çakılcıoğlu, U. (2012). An
dar Bitlis Bölgesi’nin Geleneksel Mutfak Kültürü ve Evaluation of Ethnobotanical Studies in Eastern
Yemekleri, I. Uluslararası Doğu Anadolu Bölgesi Gele- Anatolia, Biological Diversity and Conservation, 5/2,
neksel Mutfak Kültürü ve Yemekleri Sempozyumu, 24-26 s.23-40.
Haziran, s. 384-442. Serçeoğlu N. (2014).Yöre Halkının Mutfak Kültürünü Tanı-
Belli, G.S. ve Belli, O. (2009). Evliya Çelebi’ye göre 17. Yüz- ma Durumunun Tespit Edilmesi: Erzurum İli Örneği,
yılın Ortalarında Bitlis Bölgesi’nin Geleneksel Mutfak JOTAGS (Journal of Tourism and Gastronomy Studies),
Kültürü ve Yemekleri, I. Uluslararası Doğu Anadolu 2/4, s.36-46.
Bölgesi Geleneksel Mutfak Kültürü ve Yemekleri Sem- Uluer, E.C. ve Savgın, Ş. (2009). Bitlis İli Yemek Kültürünün
pozyumu, 24-26 Haziran, s. 1-13. İl Turizmine Olası Katkıları, I. Uluslararası Doğu Ana-
Çomaklı, Z. (2011). Erzurum Geleneksel Mutfak Kültürü dolu Bölgesi Geleneksel Mutfak Kültürü ve Yemekleri
ve Yemekleri, III. Uluslararası Doğu Anadolu Bölgesi Sempozyumu, 24-26 Haziran, s. 274-278.
Geleneksel Mutfak Kültürü ve Erzurum Yemekleri Sem- http://www.frmartuklu.org/konu/do%C4%9Fu-anadolu-b%
pozyumu, S.333-343, Erzurum. C3%B6lgesinin-y%C3%B6resel-giysileri-
Ertaş Y. ve Gezmen Karadağ M. (2013). Sağlıklı Beslenmede k%C4%B1yafetleri-nelerdir.222489/
Türk Mutfak Kültürünün Yeri. Gümüşhane Üniversitesi (http://www.nkfu.com/dogu-anadolu-bolgesinin-tarihi-
Sağlık Bilimleri Dergisi. 2(1) s. 117-136. toplumsal-yapisi-ve-ekonomisi).
Gelibolu, L. (2009). Kars Kaşar Peyniri İşletmelerinin Pa- http://www.cografya.gen.tr/egitim/bolgeler/dogu-anadolu.
zarlama Sorunları ve Çözüm Önerileri Üzerine bir htm
Alan Araştırması. Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari http://www.ekodialog.com/turkiye_ekonomi/dogu_anadolu.
Bilimler Dergisi, Cilt: 23(3). html
Güllüdağ, N. (2011). Kars İlinin Somut Olmayan Kültürel http://meshuryemekleri.com/node/32).
Mirasının Haritalandırılması Projesi içinde: Doğa ve http://www.anadolujet.com/aj-tr/anadolujet-magazin/2012/
Evrenle ilgili Uygulamalar, Kars. nisan/makaleler/erzincan-mutfagi.aspx)
Kahraman, A. ve Kahraman, E. (2019). Erzincan Gelenek- http://bingol hab er i.com/bingol-turku ler i/bingol-
sel Mutfak Kültüründen Örnekler, I. Uluslararası Doğu yemekleri/10824/)
Anadolu Bölgesi Geleneksel Mutfak Kültürü ve Yemekle- http://www.nkfu.com/dogu-anadolu-bolgesinin-tarihi-
ri Sempozyumu, 24-26 Haziran, s.226-238, Bitlis. toplumsal-yapisi-ve-ekonomisi).
Karabacak, Z.İ. (2013). Yerel Dokusunu Yitirmekte olan Bir http://www.erzincan.pol.tr/Sayfalar/erzincanmutfagi.aspx
Kent: Malatya. International Periodical for the Langu- http://www.erzurum.edu.tr/aday/erzurum.htm
ages, Literature and History of Turkish or Turkic. Volu- http://www.topragizbiz.com/gelenek-ve-goreneklerimiz/512
me8/5, s.345-355, Ankara. -kars-ili-nin-yoresel-yemekleri.html). (http://www.kars
Kılıçhan, Reha ve Köşker, Hasan. (2015). “Destinasyon kulturturizm.gov.tr/TR,54860/kars-yoresi-yemek-
Markalaşmasında Gastronominin Önemi: Van kulturu.html
Kahvaltısı Örneği” Journal of Tourism and Gastronomy http://www.kisabilgi.org/dogu-anadolu-bolgesi-yemekleri-
Studies, 3/3, s.102-115. halk-oyunlari-manileri-kiyafetleri-adetleri-el-sanatlari
Köşklü Z. (2005). Eski Erzurum Mutfağında Tandır: Ya- http://soruncevapliyalim.com/dogu-anadolu-bolgesi/10762-
pılışı, Kullanımı ve Doğu Anadolu’daki Yeri Üzerine. dogu-anadolu-bolgesinin-tarihi-ve-turistik-yerleri-
Sosyal Bilimler Dergisi 2005/2, s.155-178. mekanlari.html#sthash.dGajsMqY.dpuf
Küçük, S. (2009). Kars Bölgesinde Türkü-Mani-Bilmece- (http://www.malatyakulturturizm.gov.tr/TR,58289/mutfak-
Fıkra ve Öykülerinde Mutfak Kültürü ve Yemekleri, kulturu.html).
I. Uluslararası Doğu Anadolu Bölgesi Geleneksel Mut- http://www.mared.gen.tr/Icerik/yemek-k%C3%BClt%C3%
fak Kültürü ve Yemekleri Sempozyumu, 24-26 Haziran, BCr%C3%BCm%C3%BCz-1929#sthash.NTbVL4ZB.
s.119-126. dpuf
Özçelik Heper,F. (2015). Uluslararası Gastronomi içinde: http://elazighaberleri.com/hakkinda/elazig-kulturu/)
Türk Mutfağı. Ed. Mehmet Sarıışık, Gülçin Özbay, Anka-
ra: Detay Yayıncılık.
5
YÖRESEL MUTFAKLAR
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin coğrafi özelliklerini açıklayabilecek;
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin hammadde özelliklerini özetleyebilecek;
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin saklama ve pişirme yöntemlerini listeleyebilecek;
Güneydoğu Anadolu Bölgesi yemeklerinin uygulamasını açıklayabilecek
bilgi ve becerilere sahip olabileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
• Çiğ Köfte • Mırra
• İsot • Sucuk
• Firik • Pestil
• Tatlıcılık • Antep Fıstığı
• Tandır
İçindekiler
• GİRİŞ
• GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ’NİN
TARİHİ
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin
Yöresel Mutfaklar • GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ’NİN
Yöresel Mutfağı COĞRAFYASI
• GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ’NİN
MUTFAK KÜLTÜRÜ
Güneydoğu Anadolu
Bölgesi’nin Yöresel Mutfağı
GİRİŞ
Kültürün en önemli göstergelerinden biri olan mutfak kültürü; bölgede yetiştirilen hay-
vansal ve bitkisel ürünler, bu ürünlerin yiyecek ve içecek hâline getirilmesi için uygulanan
hazırlama, pişirme ve saklama yöntemleri, yemek yeme aşamasındaki gelenek ve görenek-
ler, inançlar, sofra adabı ile mutfak yerleşimi, mutfak araç-gereçleri ve bunların fonksiyo-
nundan oluşan bir bütün olarak tanımlanmaktadır. İnsanların yaşamlarını devam ettire-
bilmek için beslenmek zorunda olduğu bilinen bir gerçektir. İnsanoğlunun neyi, nasıl elde
edip, ne şekilde tükettikleri kültürel yapıyı tanımlayan ögelerdendir. Bu yapı her toplumda
bölgelere ve yörelere göre farklılık göstermektedir. Yemek yapımında kullanılan araç ge-
reçler, yemek çeşitleri, pişirme teknikleri, sofra düzeni ve sunumu kültürel yapının bir
yansımasıdır. Dolayısıyla kültür; ait olduğu toplumun nasıl bir yapı içinde var olduğu ve
gelişmişlik düzeyinin göstergesi olduğu gibi, yaşama zevkini de tanımlayan bir unsurdur.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi mutfak kültürü, bu değerlerin bir göstergesi olarak Türk
mutfak kültürü içinde yerini almış önemli mutfaklardan biridir. Türk mutfağının en güzel
kebap ve et yemekleri, tatlı türleri bu bölgede yer almaktadır. Güneydoğu Anadolu Bölgesi
şu an sahip olduğu kültürel dokunun zenginliğini; coğrafi yapısına, tarih boyunca önemli
bir ticaret merkezi olmasına, bölge sınırları içinde yer alan çoğu ilin ipek ve baharat yolu
üzerinde bulunmasına ve birçok medeniyete ev sahipliği yaparak farklı kültürel yapılarla
kaynaşmasına bağlıdır. Ayrıca, bölgenin iklim ve toprak yapısına bağlı olarak çeşitli bitki-
sel ürünlere sahip olması ve küçükbaş hayvancılığın bölgenin tamamında önemli bir yer
tutması mutfak kültürüne de yansımıştır.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin mutfak kültüründe, bitkisel ve hayvansal ürünler
dengelidir. Et, tahıl, yoğurt, sebze ve meyveler dengeli bir şekilde kullanılmakta ve bu
denge yiyeceklerin hazırlanması ve pişirilmesinde faklı pişirme yöntemlerinin kullanıl-
masında olduğu kadar, mevsimlik yiyeceklerin saklanmasında da kendini göstermektedir.
Fakat günümüzde ülkemizin tamamında olduğu gibi, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde
de mutfak kültürü küreselleşme karşısında yaşayabilme ve kendi özgünlüğünü koruyabil-
me konusunda tehdit altındadır. Bunun nedenlerinden bazıları; kitle iletişim araçlarının
hızla gelişmesi, kadınların çalışma hayatında önemli oranda yer almaya başlaması, kent-
lerin göç almasına paralel olarak kültürel değişimin yemek kültürüne yansıması olarak
sıralanabilir. Ayrıca bu bölgeye özgü birçok yemeğin yapımında çok çeşitli malzemelerin
kullanılması gerekliliği ekonomik anlamda külfetlidir. Diğer taraftan zamanın çok değerli
bir faktör olduğu günümüzde bu yemeklerin hazırlama süresinin uzunluğu da yöreye has
birçok yemeğin unutulmaya başlama nedenleri arasında gösterilebilir.
106 Yöresel Mutfaklar
Geçmişten günümüze sahip olduğu özgünlüğü ile bölge mutfak kültürünün yaşatıl-
ması ve bu kültürel zenginlikten yararlanılması, özellikle yöresel mutfakların ve etnik
mutfakların popüler olduğu günümüzde, bu kültürel zenginliklerin korunması ve turizme
kazandırılması önem arz etmektedir.
Kitabın bu bölümünde Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin tarihî ve coğrafyası, sahip ol-
duğu mutfak kültürü ile bu kültürel yapıyı oluşturan yiyecek ve içecekler, araç - gereç ve
ekipmanlar, yiyecek - içecek ritüelleri ve servis şekilleri ile ilgili bilgi verilecek, ayrıca bu
mutfağa özgü bazı yemeklerin ve içeceklerin nasıl hazırlandığı açıklanacaktır.
yüzyılda yapıldığı bilinen Reyhaniye Camii, Artuklular tarafından 12. yüzyılda yapıldığı
bilinen Mor Benham Kilisesi, 328 yılında yapıldığı bilinen Mor Yakup Kilisesi, Hristiyan-
lar tarafından günümüze kadar kullanılan en eski manastırlardan biri olan Mor Gabriel
Kilisesi, 429 yılında yapıldığı bilinen Surp Kevork Kilisesi, Süryani cemaatinin en önemli
merkezlerinden olan, 1932 yılına kadar Süryani Ortodoks Patriğinin ikamet yeri olan,
Deyr-ül Zafaran Manastırı ilin tarihî ve arkelojik değerleridir.
Günümüzde Siirt olarak bilinen şehire, Samiler tarafından kurulduğunda Keert (şehir)
adı verilmiştir. Müslüman Araplar ise bunu “Seerd” şeklinde, Türkler ise Siirt olarak kul-
lanmışlardır. Hurri-Mittanni, Urartu, Med, Büyük İskender, Selevkos Part, Arap, Bizans,
Selçuklu, Moğol, Karakoyunlu, Akkoyunlu, Safevi dönemini yaşayan Siirt, Yavuz Sultan
Selim zamanında Osmanlı egemenliğine alınmıştır. Coğrafî konum olarak Anadolu ve
Mezopotamya’nın kesiştiği bölgenin yüksek kısımlarında kurulan Siirt’te yapılan araştır-
malarda Cilalı Taş, Bakır, Tunç ve Hellenistik, Roma, Bizans ve İslâm dönemleri ile Yakın
Çağ’a uzanan dönemlere ait buluntular ortaya çıkarılmıştır. İslam’da anne sevgisinin bü-
yüklüğüyle anlamlandırılmış bir din büyüğü Veysel Karani (Üveys Bin Amir-i Kareni)
adına yaptırılan Hz. Veysel Karani Türbesi ile hadis, fıkıh, edebiyat, astronomi ve psikoloji
alanlarında başarı göstermiş ve tanınmış İbrahim Hakkı adına 18. yüzyılda yapılmış olan
Hz. İbrahim Hakkı Türbesi Siirt’te bulunmaktadır. Selçuklu Sultanı Mugiziddün Mahmut
tarafından 1129 yılında yaptırılmış olan Asakir Camii, Bizans döneminde yapıldığı belir-
lenen Derzin Kalesi, Ermeniler tarafından yapıldığı belirtilen Oymakılıç Köprüsü, MÖ
binlerce yıl yerleşim gördüğü tespit edilen Türbe Höyük, Siirt il merkezinde yer alan şu
anda yıkık durumda olan, içinde keşiş odaları bulunan Mir Yakup Manastırı ilin tarihî ve
arkeolojik değerleridir.
Urfa’nın tarihî MÖ 10000’e, Neolitik döneme kadar uzanmaktadır. Ebla, Akkad, Sü-
mer, Babil, Hitit, Hurri-Mitanni, Arami, Asur, Pers, Makedonya, Roma, Bizans gibi uygar-
lıkların egemenliklerini yaşayan Urfa, 639’dan sonra İslamiyet’le tanışmıştır. 1094 yılında
Selçuklu topraklarına dâhil olan şehir, 1098’de Haçlı Kontluğu idaresine girmiştir. Eyyubi,
Memluk, Türkmen aşiretleri, Timur Devleti, Akkoyunlular, Dulkadir Beyliği, Safeviler ik-
tidarlığını gören Urfa, 1516’da Osmanlı Devleti sınırları içine dâhil edilmiştir. İlk olarak
Diyarbakır Eyaleti’ne, ardından da 1876’da Halep Vilayetine bağlanmıştır. 1916’da bağım-
sız bir sancak olmuştur. Urfa, 1919 yılında önce İngilizler, daha sonrada Fransızlar tara-
fından işgal edilmiştir. 1920’de millî mücadelesini vererek işgalden kurtarılmış, 1924’de
il olmuştur. İl merkezinin doğusunda; Göbeklitepe Tapınağı, 1170-1175 yıllarında Zen-
giler tarafından yaptırılan Ulu Camii, Şam diyarından göç ederek Hz. Eyyûb’u görmeye
gelen Hz. Elyasa’da adına yaptırılan ve kutsal olarak kabul edilen Hz. Elyesa Türbesi, 6.
yüzyılda yapıldığı tahmin edilen şehir surları bulunmaktadır. Bu tarihî ve arkeolojik de-
ğerlerin yanı sıra; Neolitik, Kalkolitik ve İlk Tunç Çağı’na ait kültür izleri bulunan Antik
Edessa Kenti, 504 tarihînde Rahip Urbisyus tarafından inşa ettirilen Meryem Ana Kilisesi,
Abbasi Halifesi Me’mun döneminde camiye dönüştürülen Halil-ür Rahman Camii, 1736
tarihînde yaptırılan Rızvaniye Camii, 5. yüzyılda Suruçlu Aziz Yakup tarafından kullanı-
lan ve içerisinde krallara ait mezarlar bulunan Deyr Yakup bulunmaktadır. Ayrıca tarihî
milattan öncelere dayanan kubbeli evlerin olduğu Harran Evleri önemlidir.
Kilis’te bilinen en eski uygarlık Halep Krallığı’dır. MÖ 1700’lerde Hititlerin önemli
kentlerinden olan Kilis; Asur, Med, Pers ve Makedonlardan sonra Seleukosların egemenli-
ği altına girmiştir. Daha sonra Roma İmparatorluğu’na geçen kent, Bizans’tan sonra 639 yı-
lında, Hz. Ömer zamanında Revanda Kalesi ile birlikte İslam topraklarına katılmıştır. 985
yılında tekrar Bizans topraklarına katılan Kilis, Bizanslılar ile Araplar arasında birkaç kez el
değiştirdikten sonra, 1071 Malazgirt Savaşı’nı takiben bölgede Selçuklu İmparatorluğu’na
bağlı bir Türk Devleti kurulmuştur.1084’ten sonra Kilis ve çevresine Türk Bey ve oymak-
5. Ünite - Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin Yöresel Mutfağı 109
ları yerleştirilmiştir. 1516’da yapılan Mercidabık Savaşı’yla Osmanlı topraklarına katılan
Kilis, Halep’e bağlı bir sancak olmuştur. Daha sonra Osmanlı Devleti’nin yenik düşmesiyle
önce İngilizlerin sonra Fransızların istilasına uğramıştır. 7 Aralık 1921 yılında ise düşman
işgalinden kurtulmuştur. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin en büyük höyüğü olan Oylum
Höyük, Kulsürün Höyük, Leylit Höyük, Yavuzlu Höyük, Sinnap Höyük, Belentepe Höyük,
Çörten Höyük, Ağcakent Örenyeri, Kurukastel Örenyeri, Hitit yapısı olan Ravanda Kalesi
Kilis’te bulunmaktadır.
Şırnak tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış illerden biridir. Şırnak
ve çevresinde yapılan kazılarda Neolitik, Kalkolitik, İlk Tunç, Helenistik, Roma, Bizans,
İslam ve Yakınçağ dönemlerine ait olduğu belirlenen çanak çömlekler ortaya çıkartılmış-
tır. MÖ 4000 yıllarına ait olan Finik Örenyeri, Cizre’de bulunan, çevresi Babil döneminde
yapılmış surlarla çevrili olan Babil Örenyeri, 639 yılında kiliseden camiye çevrilen Cizre
Ulu Camii, kayalara oyulmuş dört büyük yapıdan oluşan Dirheler, Anadolu’da Hıristiyan-
lığın ilk yayıldığı üçüncü yerleşim yeri olarak kabul edilen Meryem Ana Kilisesi, Gudi
İmparatorluğu tarafından yaptırılmış Cizre Surları ilin tarihî ve arkeolojik değerleridir.
Kaynak: http://www.
cografya.gen.tr/egitim/
bolgeler/guneydogu-
anadolu.htm
Dicle Bölümü yer şekilleri bakımından sade bir özellik göstermektedir. Bu bölümde-
ki başlıca yer şekilleri Diyarbakır Havzası, Karacadağ volkan kütlesi ve Mardin-Midyat
Eşiği’dir. Dicle Nehri, kollarıyla birlikte geçtiği yerlerde plato ve ovalar meydana getir-
miştir. Yıllık ortalama yağış miktarı düşük olan bu bölümde (500 mm), karasal iklim tipi
görülmektedir. Yüksek sıcaklığa bağlı olarak meydana gelen şiddetli buharlaşma yaz mev-
siminde kuraklığa neden olmaktadır. Tabii bitki örtüsü bozkır olan bölgenin başlıca tarım
ürünleri; tahıllar, mercimek ve pamuktur. Toroslara doğru, meyve ve üzüm bağları yer
almaktadır. Bölgenin geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Yaz aylarında bu bölümde
yaylacılık faaliyeti görülür. En önemli yeraltı zenginliği Diyarbakır, Siirt ve Batman’da çı-
karılan petroldür. Bölgenin en büyük ili ise Diyarbakır’dır.
110 Yöresel Mutfaklar
açılmaktadır. Mutfak içerisinde yer alan ocaklığın üzeri pherik denilen davlumbaz ve baca
sistemi ile dama bağlanmıştır. Kapların çoğunluğu zerzembe adı verilen kilerde bulun-
maktadır. Mutfak içerisinde bir kuyu ile küllük diye tabir edilen yalak bulunmaktadır.
Mutfak yemek hazırlama ve pişirme yanında, ekmek yapılan ve çamaşır yıkanan bir yer
olması bakımından da önemlidir. Evin en önemli servis mekânı ile kışlık yiyeceklerin
depolandığı, kap kacağın da konulduğu kiler, avlu hizasından aşağıda yer almaktadır. Ki-
lerde küpler zemine gömülerek içindeki yiyeceklerin korunması sağlanmaktadır.
Resim 5.2 Resim 5.3
Geleneksel Urfa Evi Zerzembe
Gaziantep ve Kilis evleri de Urfa evlerine benzemektedir. Eve dış kapıdan hayat deni-
len bir avludan girilmekte; odalar, mutfak, kiler, hazna ve odunluk avluya açılmaktadır.
Kilere, mutfaktan geçilerek giriliyorsa kiler, odadan geçilerek giriliyorsa hazna veya hazne
denilmektedir. Aydınlatma dışarıya açılan bir pencere ve ışıklık ile yapılmaktadır. Bacalar
ise sokağa açılmaktadır. Mutfak genellikle düz, tek katlı ve toprak damlıdır. Dam, bulgur
kurutma, salça yapımı, bastık serilmesi vb. işler için kullanılmaktadır. Mutfaktaki ocak,
çeşitli boylarda tencerenin oturacağı bölümlere ayrılmıştır. Bir tarafında çırpı, bağ ve zey-
tin kütüğü vb. yakacakların konulduğu boşluk bulunmaktadır. Ekmek pişirilen tandır ge-
nellikle avluda bulunmaktadır. Arkaya doğru genişleyen küp duvarın içine monte edilmiş,
yıllık zahirelerin saklandığı kiler ise genellikle merdivenle inilecek şekilde planlanmıştır.
Zeytinlikleri bulunanların zeyt kuyuları (zeytinyağı kuyuları) buradadır. Her evde bulun-
mamakla birlikte bazı yiyeceklerin saklandığı bodrum ve bardakaltı denilen çatı araları
bulunmaktadır. Peynir, sadeyağ vb. serinde durması gereken yiyecekler bodrumda; he-
Hevenk, bir değneğe bağlanmış venkler, kurular, soğan sarımsak vb. zahireler bardakaltında saklanmaktadır. Mutfakta
ipe boylu boyunca bağlanıp kış
için asılarak saklanan meyve ve
ocağın yanında maşa, kürek vb., raflarda çeşitli sahanlar, taslar, tencereler bulunmaktadır.
sebze dizisine denilmektedir. Tavalar, süzekler vb. çivilere asılmıştır. Cezveler, bardaklar, şeker, çay vb. ise mutfaktaki tel
dolapta bulunmaktadır.
5. Ünite - Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin Yöresel Mutfağı 113
Resim 5.4
Hevenk
Kaynak: www.
fibhaber.com/ ( Erişim
tarihi: 06. 11. 2015)
Siirt’te mutfak, evin mimarisine göre, bahçeli veya avlulu evlerde genelde bahçenin
veya avlunun bir köşesinde, çok katlı evlerde ise alt katta bulunmaktadır. Yemekler mut-
faklarda tefeye adı verilen ocaklarda pişirilmektedir. Tencere ocağa oturtulurken öne
doğru devrilmemesi için tencerenin altına haçırke denilen demir bir çubuk yerleştirilir.
Ocakta pişirme esnasında ateş için ıslam denilen kürek ve kılbıteyn denilen maşa kulla-
nılmaktadır. Ocakta yakacak olarak genelde meşe odunu ve ince dallar veya tezek kul-
lanılmaktadır. Kış aylarında mangal ve soba üzerinde de yemek pişirilmektedir. Bu yö-
rede “Ocağa su dökülmez.”, “Ocağa tükürülmez yoksa cin çarpar, fukaralık olur.” inancı
hâkimdir. Ayrıca ertesi güne bulaşık bırakılmaması için de “Mutfakta geceleyin bulaşık
bırakılmaz, şeytanlar yaladığı için evin bereketi kaçar.” denilmektedir. Mutfak duvarlarında
yer yer bulunan nişler, kap kacak ve devamlı el altında bulundurulması gereken tuz, biber,
nane, kuru soğan gibi yiyecekleri koymak için kullanılmaktadır. Mutfağın bir köşesinde
mıssap denilen çimento ile yapılmış bulaşıkların yıkandığı bölüm bulunmaktadır. Artan
yiyeceklerin muhafazası için tel dolap bulunmakta veya sefoye denilen örme büyük düz
ağızlı bir sepet yiyeceklerin üzerine kapatılmaktadır. Her evde yiyecek ve içecek fazla-
larının muhafaza edildiği bir kiler de vardır. Bu kiler bazı evlerde bodrum katında yer
almaktadır. Peynir, yağ, pekmez, kavurma gibi yiyecekler genelde sırlı küplerde, bulgur,
pirinç, nohut, mercimek, kuru fasulye gibi yiyecekler de ya bez torbalar içerisinde veya
geniş ağızlı den denilen büyük küplerde muhafaza edilmektedir. Kısa sürede tüketilmek
üzere yapılan taze ekmek tenekeden yapılmış yuvarlak kaplara veya gabarıl acin denilen
temiz bezlere sarılarak konulmaktadır. Eğer uzun süre kullanılmak üzere kuru ekmek ya-
pılıyorsa iplere dizilerek veya bez torbalar içinde saklanmaktadır.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde mutfak kültürünün önemli özelliklerinden biri de
sofra düzenidir. Yemekler sofraya diğer bölgelerde olduğu gibi ayrı ayrı ve sırayla değil,
aynı anda getirilir. Yemeklerin yanında hangi tür pilavın yenileceği kültürel yapı içinde be-
lirlenmiş ve kuşaklar arasında kural olarak aktarılmıştır. Yemeğe önce büyükler başlar. Sof-
raya “Besmele” ile başlamak diğer bölgelerde olduğu gibi burada da önemlidir. Aç gözlülük
hoş karşılanmayan bir davranıştır. Yemek yeme esnasında konuşulmaması, kaşık, çatal sesi
çıkmaması genel görgü kurallarındandır. Yemeğin sonunda sofra duası okunduktan sonra
sofradan kalkılmaktadır. Yemeklerin yanında salata, yeşillik, turşu ve ayran hep beraber su-
nulur. Tatlı ve meyve ise çay ve kahve servisinden sonra ayrı bir sofra olarak sunulmaktadır.
Tatlı olarak farklı tatlı çeşitleri olabileceği gibi, meyve olarak sofraya birçok meyve çeşidi,
havuç, salatalık, marul gibi ürünler getirilmektedir. Misafir yemekleri ise ayrı bir yer tut-
114 Yöresel Mutfaklar
maktadır. Misafir geldiğinde her zamanki olağan yemeklerden daha fazla çeşit yapılmakta-
dır. Yemeklerde daha fazla et ve yağ kullanılması misafire önem verildiğinin göstergesidir.
Sofrada misafirin ulaşamadığı yemekler misafire ikram edilir, yemesi için ısrar edilir. Ev
sahibi genellikle hizmet etmek için sofraya oturmamakta ancak misafir ev sahibinin sofra-
ya oturması için ısrar ederse sofraya oturmaktadır. Herkesin daha rahat etmesi için erkek
misafirler ayrı, kadın misafirler ayrı sofralara otururlar.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde birçok kent sahip olduğu yemek kültürünü ticarete
dönüştürmeyi başarmıştır. Bölgede hem il sınırları içinde hem de farklı illerde bu yöre-
lere özgü çeşitli yiyeceklerin ve içeceklerin satışı yapılmakta, yöresel yemekler kendine
özgü mimari yapıda tasarlanmış restoranlarda misafirlere sunulmaktadır. Örneğin, baş-
ta Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Mardin gibi illerde yöreye özgü eski binalar restore
edilerek veya yeniden inşa edilerek restoran olarak kullanılmakta, yemek kültürü hem
yöre sakinlerine hem de gelen turistlere aktarılmaktadır. Bu mekânlarda sadece yöresel
yemekler değil, aynı zamanda serviste kullanılan araç gereçler de değerlendirilmektedir.
Bir kebapçıda ayranın bakır maşrapada sunulması veya bakır ayran kabında ayran kepçesi
ile servis edilmesi, bakır tabakların kullanılması, mekânın dekorasyonunda çoğunlukla
yöreye özgü mutfak araç gereçlerinin kullanılması örnek olarak verilebilir.
Yöreye özgü birçok ürün, bu bölgelerde ürün ile ilgili bir meslek dalını da ortaya çıkar-
mıştır. Urfa, Gaziantep gibi illerde, özellikle eski çarşılarda dolaşarak meyan şerbeti satan
şerbetçiler buna örnek olarak gösterilebilir. Günün herhangi bir saatinde sokakta meyan
şerbeti içen birini veya ramazan aylarında şerbetçinin yanında öğleden sonra başlayıp
iftar saatine kadar devam eden kuyrukları bu illerde görmek mümkündür. Ya da poşet
içindeki şerbetini eline alan Urfalının veya Anteplinin, büyük bir keyifle evinin yolunu
tuttuğu görülebilir. Bunun yanında salça, baharat çeşitleri, biber, acur, kabak, patlıcan vb.
kurular ile pestil, sucuk gibi ürünleri satan dükkânlar hem bu bölgede hem de diğer bir-
çok ilde bulunmaktadır. Bu ürünlerin diğer illerde Urfa biberi, Antep salçası gibi isimlerle
satıldığı dikkati çekmektedir.
Tatlıcılık sektörü de bölgede oldukça önemli bir iş koludur. Güneydoğu Anadolu’da
özellikle Gaziantep’te her türlü tatlının yapılıp servis edildiği birçok tatlıcı bulunmakta-
dır. Ayrıca “Gaziantep” ismiyle Türkiye’nin birçok ilinde açılan tatlıcılar, yöre tatlılarının
ününün il dışına da taşındığının bir göstergesidir. Tatlıcıların yanında kebap, lahmacun,
içli köfte, çiğ köfte, alinazik gibi yemekleri yapan kebapçılar Anadolu’nun birçok yerinde
hizmet vermektedir.
Son yıllarda etnik ve yöre mutfaklarına ilginin artmış olması Güneydoğu Anadolu
Bölgesi’ne olan ilgiyi de arttırmıştır. Tarihî ve coğrafi güzelliklerinin yanında sahip olduğu
zengin mutfak kültürü turistleri cezbetmektedir. Gerek GAP turları kapsamında gerekse
gastronomi turları kapsamında gerçekleştirilen faaliyetler, bölge sakinleri açısından mutfak
kültürünün pazarlanabileceği konusunu gündeme getirmiştir. Bunun yanında turistler ta-
rafından mutfak kültürünün rağbet görmesi belki de nesilden nesile aktarılarak günümüze
kadar gelen bu kültürün korunması ve geliştirilmesi gerektiği konusunda dolaylı olarak et-
kili olabilir. Örneğin; bakırcılık, kalaycılık, bıçakçılık, aktarlık gibi mesleklerin günümüzde
canlılığını koruyarak devam ettirmesi, mutfağa dayalı ticareti besleyen unsurlardır.
Günümüzde yöresel mutfak kültürüne özgü bazı uygulamaların unutulmaya yüz tutmuş ol-
2 masının nedenleri neler olabilir, tartışınız.
Kaynak: www.
gezivizyonu.com/
muzeler/sanliurfa-
mutfak-muzesi/
(Erişim tarihi:06.
11.2015)
Tüm bölgede geleneksel olarak yapılan bastık, pelte vb. pişirmek bastık çalmak şeklin-
de ifade edilmektedir. Çalmak kelimesi ilave etmek, karıştırmak anlamındadır. “Yemeğin
yoğurdunu çaldım.” deyimiyle söylenmek istenen yemeğe yoğurt eklendiğidir. Bişgel iyi
pişmiş, çabuk pişen anlamında; dik iyi pişmemiş, sert (pilav dik olmuş); diş diş olmak
pütür pütür olmak (…yoğurta un çalmadın, diş diş oldu); tatavı yemek iyi pişmemiş, tam
yenecek hâle gelmemiş yemek; türlü çekmek çeşitli yemekler yapmak; eşgili basmak turşu
yapmak anlamında kullanılmaktadır. Bölgenin hemen hemen tamamında kullanılan bir
diğer kavram ise terletmektir. Terletmek, sebzeli ve meyveli kebapların kabuklarının daha
kolay soyulması ve daha lezzetli olması için tat verici soslarla ağzını kapatarak veya çok
hafif ateş üzerinde dinlendirme işlemidir. Söğürme, patlıcan ve domatesi ateş üzerinde
veya fırında kebap gibi pişirme şeklidir. Bölgenin önemli yemeklerinden olan kebapların
pişirilmesinden önce ete uygulanan marine işlemine ise avcarlama denilmektedir. Av-
carlama et, balık gibi yiyeceklerin kokmasını önlemek, kokusunu almak ya da hoş koku
kazandırmak amacıyla yapılır. Bir şeyi ufak parçalara bölmek, doğramak, kesmek anla-
mında çirtmek terimi kullanılmaktadır. “Kabağı çintte kavuralım.” denildiğinde kabağın
küçük küçük doğranması gerektiği anlaşılır.
Bölgede kullanılan yiyeceklerin, baharatların vb.nin ismi tüm bölgede benzerlik gös-
terse de yöreye göre bazı farklılıklar bulunmaktadır. Bölgenin yemeklerinde bol miktarda
kullanılan ince bulgur simit, kuşbaşı şeklindeki et ise tike şeklinde ifade edilmektedir. Yağlı
et anlamında zifir kullanılmaktadır. “Zifir çok yedim.” diyen biri, yağlı eti çok yediğini be-
lirtmektedir. Bölgenin geleneksel tatlılarından olan nişasta helvasının temel ham maddesi
nişasta ise nişe olarak kullanılmaktadır.
Sıcak yaz günlerinde ve ramazanlarda bol miktarda tüketilen meyan şerbeti ise yöre-
ye göre biyan balı olarak da isimlendirilmektedir. Semizotu bölgede genellikle pirpirim
şeklinde kullanılmaktadır. Pirpirim aşı denildiğinde semizotu yemeği akla gelir. Hemen
hemen tüm bölgede üzüm suyunun nişasta ile koyulaştırılarak ipe dizilmiş cevizin bu
karışıma batırılması ile yapılan cevizli sucuk Mardin’de ıkude olarak isimlendirilmektedir.
Mutfakta çok sık kullanılan kimyona Antep ve Kilis’te kemmun, kişnişe Mardin’de kızbana
denilmektedir. “Aç olan yer daşı, zanneder kemmunlu keşkek aşı.” deyişinde de kimyonun
önemi vurgulanmıştır. Firik pilavı tüm bölgede sık sık yapılan önemli pilavlardan biridir.
Firik, buğdayın yeşilken toplanıp ateşte kabuklarıyla ütülmesi/tütsülenmesinden sonra
öğütülmesiyle elde edilen bulgurdur. Anadolu’da genellikle börülce olarak bilinen kuru-
baklagile ise bu bölgede loğlaz denilmektedir.
Burada geçen kavramların dışında bölgeye hatta yörelere özgü birçok kavram bulun-
maktadır. Yukarıda adı geçen kavramlar bazen yöreye göre değişebilmektedir.
Resim 5.8
Kerebiç Kalıbı
Kaynak: www.
pastayemektarifi.
com/
kerebi%C3%A7+kal%
C4%B1b%C4%B1.
html
(Erişim tarihi:06. 11.
2015)
Ağaçtan yapılan mutfak araç ve gereçleri ise ambar, kova ve çeşitli kaplar (külek, mah-
ra), sandıklar (şire sandığı vb.), havanlar (dibek vb.), çeşitli kaşıklar ve oklavalar, et kütü-
ğü, kile, kerebiç kalıbı, susak, tel dolap, domates ezeceği gibi araç gereçlerdir. Ayrıca top-
raktan yapılan araç-gereçler de bulunmaktadır. Bunlara çeşitli ebatlarda küpler (carralar,
su küpleri, salça küpleri, peynir küpleri), testiler, dolma taşları, güveç kapları örnek veri-
lebilir. Çeşitli boylarda kavanozlar, elekler, sepetler (üzüm sepeti, kamış ve hasır sepetler
vb.), ölçekler ise daha az kullanılan mutfak araç gereçleridir.
Bölge mutfağında kullanılan araçların aksine, yöresel yemeklerin yapımında kullanı-
lan malzemelerde fazla değişiklik söz konusu değildir. Bölgede yaygın olarak kullanılan
et, koyun etidir. Kümes hayvanları ve deniz ürünleri ise çok daha az kullanılmaktadır.
Tüm Anadolu’da kullanılan bulgur, pirinç, firik, simit (bölgeye özgü), kuru fasulye, loğlaz
(börülce) vb. her türlü tahıl ve bakliyat türleri Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yaygın
olarak kullanılmaktadır. Yemeklerin yapımında kullanılan yağ genellikle sarı yağ olarak
tabir edilen sadeyağdır. Bölgede zeytinyağı fazla rağbet gören bir yağ olmamakla birlik-
te özellikle Kilis’te ve fazla olmasa da Gaziantep’te kullanılmaktadır. Eskiden çok fazla
kullanılan günümüzde ise fazla tercih edilmeyen bir diğer yağ çeşidi ise kuyruk yağıdır.
Kuyruğun eritilmesiyle elde edilen yağ, hâlâ köftelerde, sarma ve dolmalarda az da olsa
kullanılmaktadır.
Bölgenin tamamında sebze ve meyve bol olarak yetişmese de geçmişte olduğu gibi
hâlâ kullanılmaktadır. Sebze ve meyve tarımı özellikle bölgenin batı bölümünde yapıl-
maktadır. Malta eriği, üzüm, ayva, elma, erik, karpuz, kavun, biber, domates, salatalık,
patlıcan, marul, sarımsak, soğan vb. birçok sebze ve meyve hem taze olarak hem de kuru
olarak tüketilmektedir.
118 Yöresel Mutfaklar
Kaynak: http://
haberciniz.biz/
kagizmanda-pestil-
zamani-basladi-
2127363h.htm (Erişim
tarihi: 06. 11. 2015)
Yiyecek-İçecek Ritüelleri
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde özel günlerde yapılan ve yenilen yemekler yöreye göre
farklılaşsa da genel hatları ile benzerlik göstermektedir. Fakat günümüzde değişen yaşam
koşulları nedeniyle yavaş yavaş bırakılan gelenekler olsa da Türk toplumundaki toplu
olarak yemek yeme geleneği gibi bir kısmının hâlâ devam ettiği söylenebilir. Gaziantep
bölgesinde diğer bölgelerde olduğu gibi sahip olunan gelenek ve görenekler yiyecek- içe-
cek üretimi ve sunumu üzerinde etkili olmuştur. Özel günlerde yapılan yiyecek- içecekler,
ritüellere göre; dini bayramlarda yapılan yiyecek ve içecekler, ramazan yemekleri, kandil
yemekleri, hac yemekleri, sahre yemekleri, hamam yemekleri, doğum yemekleri, düğün
yemekleri ve cenaze yemekleri olarak gruplandırılabilir.
Bölgedeki bütün yörelerde bayram yemekleri bir şölen havasında geçmektedir. Rama-
zan bayramında yuvalama, bayram kahkesi, kerebiç, pilav, etli sarma ve dolmalar genel-
likle bütün evlerde yapılmakta ve misafirlere bu yemeklerden ikram edilmektedir. Kurban
bayramlarında ise kavurma, kebap, kelle, mumbar dolması, oruk gibi yemekler yapılmak-
tadır. Bu bayramda birçok yörede nişanlı olanlar için, oğlan evi tarafından kız evine kur-
banlık koç gönderilmesi geleneği hâlâ devam etmektedir. Bunun yanında eskiden koçun
boynuzuna altın bağlama geleneği ise günümüzde neredeyse kalmamıştır. Ramazan ay-
larında ise iftar sofraları diğer zamanlara göre daha zengindir. İftara yeni yoğrulmuş çiğ
köfte ile başlanır. Daha sonra mevsimine göre çorba çeşitleri ve tencere yemekleri servis
edilir. Meyan şerbeti ise ramazanın olmazsa olmazıdır. Baklava, nişe helvası ve kurabiye
başlıca tatlılar arasındadır.
Kandillerde diğer yörelerde olduğu gibi belirlenmiş özel bir hayrat yiyeceği olmamak-
la birlikte çoğunlukla helva dağıtılması tercih edilmektedir. Herkes istediği bir yiyeceği
hayrat olarak dağıtabilir. Hac ile ilgili olarak hacdan dönen kişiye yakın akrabalar ve kom-
şular tarafından yemek daveti vermek eskiden olduğu gibi hâlâ uygulanmaktadır. Sahre
yemekleri ise özellikle Gaziantep ve Kilis’te uygulanan, bir tören havası içinde gerçekleşti-
rilen yemekli kır gezileri olup en önemli toplu yemeklerden biridir. Sahrelere sarmalar ve
dolmalar, dürümler, köfteler, piyaz çeşitleri, her türlü çerez, şireler, meyveler götürülmek-
tedir. Sahrenin kısa veya uzun olmasına göre götürülen yemekler de değişmektedir. Kısa
sahrelerde köfte, topaçlı köfte, yağlı köfte vb. götürülürken uzun sahrelerde pilav çeşitleri,
börekler, tava çeşitleri, çerezler, mevsimine göre garnitür ve meyveler götürülmektedir.
120 Yöresel Mutfaklar
Hamama gidildiğinde mutlaka evden yemek götürülmekte iki su arası denilen mola-
da yenilmektedir. Hamamda yenilen yemeklerin başında; dolma, pirpirim aşı, maş piyazı,
peynir dürümü, Arap köftesi, çiğ köfte, yağlı köfte, hedik ve kavurga gibi çeşitli çerezler,
bastık, sucuk gelmektedir. Erkeklerin yedikleri yemekler ise kadınların yedikleri kadar çe-
şitli olmayıp genelde çiğ köfte bazen de lahmacun ve kebap çeşitleri tercih edilmektedir.
Doğumlarda daha çok Arap köftesi, pekmezli unlu kuymak, çorba gibi lohusanın sü-
tünü arttırıcı yemekler yapılmakta, lohusayı ziyarete gelen konuklara lohusa şerbeti ikram
edilmektedir. Bebeğin doğumunun yirminci ve kırkıncı gününde lohusa hamamı organi-
ze edilerek eş, dost, akraba davet edilmektedir. Hamamda yenilecek köfte, börekler, sar-
malar, dolmalar vb. yemekler genellikle kayınvalide tarafından hazırlanmaktadır.
Nişanda damat ailesi tarafından gelin evine tatlı, lahmacun, çerez, meyve gibi çeşit-
li yemekler gönderilmekte, bu gelenek nişan sonrasındaki ramazan aylarında da devam
etmektedir. Yöreye göre ismi değişmekle birlikte genellikle yatak biçme denilen evlene-
cek çiftin yatak, yastık vb. eşyaların hazırlanması için yapılan töreninde de kabaklama,
lahmacun, öz çorbası gibi yemekler hazırlanmaktadır. Davul zurna eşliğinde çeyizin kız
evinden oğlan evine götürülerek serilmesi yani çeyiz serme gününde oğlan evi tarafından
konuklara çeşitli tatlılar ve yemekler ikram edilmektedir. Çeyiz sermeye gelin gelmediği
için gelinin ailesi aracılığıyla yemek gönderilmesi gelenekler arasındadır. Gelin baba evin-
den çıkarken yemek yedirilmekte, oğlan evine girerken kayınvalide tarafından başından
şeker, kuruyemiş serpilmektedir. Kız evinden gelin alma sırasında alınan narın da duvara
vurarak kırılması bereket getireceği inancındandır.
Düğünler genellikle ailelerin sosyal ve ekonomik durumuna göre değişiklikler göster-
mektedir. Düğün yemekleri kabaklama, öz çorbası, çeşitli tavalar, kuru fasulye, şehriyeli
pilav, lahmacun gibi yemeklerdir. Eskiden düğünler evde yapıldığı için yemek pişirme işi
de düğün evine yakın bir yerde yapılır ve yemek pişen eve aşevi denilirdi. Düğün evinde
süslenmiş tepsi içinde yemek önce kız annesine ikram edilir, kız annesi de bu jeste bah-
şişle karşılık verir. Düğünün ertesi günü kız annesine katmer ve şeker gönderilir ve bu
katmer komşulara dağıtılır. Düğünün ertesi günü damat yakın arkadaşları tarafından gü-
veyi hamamına, birkaç gün sonra da güvey sahresine götürülür. Düğünden sonra düzen-
lenen yemekli davetlerden biri de gelin hamamıdır. Tüm toplantılarda yemek ve eğlence
bir arada organize edilir. Bu yemeklerde belirli bir yemek çeşidi bulunmaz. Cenazede ise
yemek gönderilmesi âdeti çok eski dönemlerden günümüze hâlâ uygulanmaktadır. Ölü
evine gönderilen yemek mevsime, kişinin sosyoekonomik durumuna ve yakınlığına göre
değişmektedir.
Geçmişten günümüze yok olmaya başlamış geleneklerimizin yanında, Şanlıurfa ile
özdeşleşen ve önemini hiç kaybetmeyen önemli geleneklerden biri sıra geceleridir. Gü-
nümüzde de hem ülkemizde hem de birçok ülkede Urfa’nın ve Urfalıların tanıtımının
yapıldığı önemli etkinliklerden biridir. Sıra gecesi, gençler için birlikte oturup kalkmanın,
gelenek ve göreneklerin, görgü kurallarının, konuşmanın adabının, büyüklere saygının
öğrenildiği yerlerdir. Sıra gecelerinde zaman zaman çeşitli kitaplar okunmakta ve yorum-
lar yapılmaktadır. Bu yönüyle sıra gecesi bir eğitim-öğretim yeri işlev de görmektedir. Sıra
geceleri aynı zamanda insanların acıyı ve mutluluğu paylaştıkları yerlerdir. Örneğin, sıra
arkadaşlarından biri yakınını kaybetse diğer sıra arkadaşları cenazenin hazırlanmasın-
dan kaldırılmasına kadar arkadaşlarının yanında olup acısını paylaşmaktadır. Sadece acılı
günlerde değil aynı zamanda düğün, sünnet vs. gibi mutlu günlerde de yine sıra arkadaş-
ları bir araya gelerek mutluluğu paylaşmaktadır. Şanlıurfa’da müziğin gelişmesi ve yaygın-
laşmasının en önemli nedenlerinden biri sıra geceleridir. Bu geceler, usta çırak geleneğine
uygun olarak müziğin öğretildiği ortamlardır. Bunun yanında Urfa’nın sosyal, kültürel ve
ekonomik sorunlarının konuşulduğu, çözüm yollarının üretildiği, sosyal yardımlaşma ve
5. Ünite - Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin Yöresel Mutfağı 121
dayanışmanın yoğunlaştığı ve pratiğe dönüştüğü, çeşitli geleneksel oyunların oynandığı,
sohbet edildiği yerlerdir. Sıra gecelerinin önemli özelliklerinden bir diğeri de zengin Urfa
sofrasının yemeklerinin sunulduğu, çiğköfte ve tatlılarının yenildiği etkinlikler olmasıdır.
Resim 5.10
Urfa Sıra Gecesi ve
Geleneksel Yemeği Çiğ
Köfte
Kaynak: www.
gunes.com/Yasam/
sanliurfaya-gitmek-
icin-10-neden-162656
(Erişim tarihi:
06.11.2015)
Öğünler
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin tamamında geleneksel olarak sabah, öğle ve akşam ol-
mak üzere üç öğün yemek yenilmekte fakat bazı mevsimlerde bazı öğünlerin atlanılması
ya da ara öğünlerin eklenmesi de söz konusu olabilmektedir. Örneğin, kış aylarında öğle
yemeğinin atlanarak doğrudan akşam yemeği yenmesi, sürekli olmamakla birlikte uzun
kış akşamlarında yatsı namazından sonra çeşitli yiyeceklerden oluşan bir ara öğünün yen-
mesi buna örnek verilebilir. Bunun yanı sıra yöreye özgü olarak öğünlerde, misafir geldi-
ğinde veya ramazanlarda yenilen yemekler, yiyecek ve içecekler farklılık gösterebilmek-
tedir. Sabah kahvaltıları genellikle evlerde yapılmakta, akşam yemeği ise aile üyelerinin
tamamı toplandığı için önemli kabul edilmektedir.
Günün ilk öğünü kahvaltıdır. Kahvaltı saati aile üyelerinin kalkma ve işe başlama sa-
atine göre değişiklik göstermektedir. Eskiden çok yaygın olarak kullanılan kahvaltılıkla-
ra; zeyt ile zahter, dorgambaç (sütün içine ekmek doğranır, isteğe göre bal veya pekmez
eklenir), katmer, kaymak, bal, yeşil zeytin, çeşitli peynirler, tahin-pekmez, börek çeşit-
leri, çorbalar, beyran, kelle-paça, ciğer dürümü, simit aşı, büryan kebabı örnek verilebi-
lir. Kahvaltıda kullanılan çeşitli peynirler ise Urfa topak peyniri, sıkma peynir, Antep saç
örgü peyniri, Ergani salamura peyniri, Diyarbakır eritme peyniri, Diyarbakır otlu peyni-
ri, tulum peyniri şeklinde sıralanabilir. Ancak günümüzde birçok alanda olan değişimler
öğünlerde tüketilen yiyeceklere ve tüketim şekillerine de yansımıştır. Bölgedeki birçok
ilde bu işi meslek haline getiren çorbacılar, kebapçılar popülerliğini günümüzde de ko-
rumakla birlikte eskiden kahvaltılık olarak tüketilen çorba, kebap, etli yemekler öğle veya
akşam öğünlerine kaymış durumdadır. Tüm yurtta tüketilen peynir, zeytin, bal, reçel, te-
reyağı, kaymak, pekmez vb. kahvaltılık olarak tüketilen diğer yiyeceklerdir.
Öğle saatlerinde yenilen öğün öğle, akşam namazında sonra yenilen yemek ise ak-
şam yemeğidir. Bu iki öğünden biri ana öğün olarak kabul edilmekte ve daha ağır, yapımı
emek gerektiren yemekler bu öğünde tüketilmektedir. Öğle yemeği işte olma gerekçesiyle
aile üyelerinin bazılarının katılamadığı bir öğündür. Akşam yemeği genellikle ana yemek
olarak kabul edilen, ailenin bütün üyelerinin bir araya geldiği, gelmeyenlerin de dikkat
çektiği bir yemektir. Yaz veya kış olmasına, misafirin olup olmamasına göre yapılan ye-
mekler farklılıklar göstermektedir. Genellikle yaz mevsiminde patlıcanlı ve domatesli ke-
bap, patlıcan, domates ve biber üçlüsünden oluşan fırın ağırlıklı yemekler, kış mevsiminde
et yemekleri, çorbalar ve pilav çeşitleri yapılmaktadır. Kıymalı ekmek, hamurlu yiyecekler,
dolmalar ve köfte çeşitleri ise her mevsimin vazgeçilmez türleridir. Bunun yanında Urfa’da
sonbahar ve kış aylarında çiğköfte, ilkbaharda mercimekli ve yumurtalı köfte, yaz ayla-
122 Yöresel Mutfaklar
rında ise yumurtalı köfte daha çok yapılmaktadır. Gaziantep’te içli köfte her mevsimde
yapılan yiyeceklerdendir. Tüm bölge illerinde meyan şerbeti özellikle yaz aylarında ve ra-
mazanlarda, şalgam suyu, mırra, üzüm şerbeti vb. içecekler her mevsim tüketilmektedir.
Öğle ve akşam yemeklerinde yapılan yemekler birbiriyle benzerlik göstermektedir. Yo-
ğurt, kurubaklagil ve tahıllardan yapılan çorbalar, sebze kebapları, et kebapları, baharatlar
ve salça ile lezzetlendirilmiş çeşitli tavalar, tencere yemekleri, kuru veya taze sebzelerden
yapılan sarma ve dolmalar, kurubaklagil yemekleri, pilav ve köfte çeşitleri akşam ve öğle
yemeklerinde yenilen yemeklerdir. Bölgeye has olan, özellikle hamurdan yapılan tatlılar
ise yemekten sonra yenilebileceği gibi ara öğün olarak da yenilebilmektedir.
Misafir ağırlama kültürü tüm Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde önemli olmakla birlik-
te, özellikle Urfa ile özdeşleşmiş bir kültürdür. Mevsim her ne olursa olsun misafir çağırıl-
dığında mutlaka etli bir yemek yapılmaktadır. İlk başta çorba, yemeğin sonunda ise meyve
ve tatlı ikramı yapılmaktadır. İçli köfte, lahmacun, piyazlar ve salatalar, köfte çeşitleri mi-
safir sofralarında çoğunlukla diğer yemeklerin yanında yer almaktadır. Urfa’nın meşhur
sıra gecelerinde ise misafirlere yapılan değişmez ikram çiğ köftedir.
Ramazan ayında ana öğün iftar yemeğidir. Ana öğünde, çok önemli bir neden olma-
dıkça, ailenin bütün bireyleri sofrada yerini almaktadır. Önemli olan yemek değil, aile ile
beraber olmaktır. İftar sofralarında mutlaka çorba yapılmaktadır. Bunun yanında pilav,
tava, tencere yemekleri veya kebap çeşitlerinden biri veya birkaçı yapılmaktadır. Meyan
şerbeti, hoşaf ve kompostolar iftar sofralarının vazgeçilmez içeceğidir. Burma, kadayıf,
baklava gibi tatlılar ise çoğunlukla her mevsim ve öğünde yenilmekle birlikte, iftar sofra-
larında da yerini almaktadır.
Bu bölgede üç öğünün dışında eskiden daha sık, günümüzde ise zaman zaman tüke-
tilen bir diğer öğün ise Anadolu’nun farklı yerlerinde yatsılık, yatsuluk, yat geber yemeği,
yat geberlik gibi isimlerle bilinen yatsı namazından sonra dördüncü öğün olarak tüketilen
öğündür. Bu öğün özellikle uzun kış akşamlarında yenilmektedir. Pestil, cevizli sucuk,
ceviz, Antep fıstığı vb. çerezler, üzüm, elma, nar vb. meyve çeşitleri, çiğköfte, şıre, palıza,
çeşitli kahvaltılık yiyecekler, çorba, bazen de akşamdan kalan yemekler bu öğünde yenilen
yemeklerdir.
Resim 5.11
Büryan Kebabı
Kaynak: www.
panoramio.com/
photo/60859372
(Erişim tarihi: 06.
11.2015)
Farsça küfben dövmek, vurmak, ezmek, bastırmak eyleminden, küfte dövülmüş, dayak
yemiş anlam genişlemesiyle doğranıp dövülmüş, ezilip karışmış etten yapılan yemek an-
lamına gelen köfteler bu bölgede etli ve etsiz olmak üzere iki şekilde yapılabilir. Köfteler
genellikle simit ile yapılmaktadır. Etli olanlar genellikle misafirler için, etsiz olanlar ise ka-
dınlar tarafından tercih edilmektedir. Kuru olarak yapılanlar derin bakır leğenlerde yoğ-
rularak pişirilmeden hazırlanırken sulu olanlar pişirilerek hazırlanmaktadır. Köfteye ge-
nellikle gerekli tüm baharatların karışımı ile oluşturulan köfte baharatı katılmakla birlikte,
baharatların kullanımı yöreye ve aileye göre farklılıklar arz etmektedir. Bu bölgede yapılan
köftelere genellikle kübbülsinniye, kübbülmüşviyye, kübbüllebeniye denilmektedir. İsimler-
den de anlaşılacağı üzere bu köfte çeşitlerinin Suriye kökenli olduğu söylenebilir. Bölgede
yapılan diğer köfteler; akıtmalı köfte, analıkızlı, çiğ köfte, içli köfte, domatesli Arap köftesi,
çördüklü köfte, haveydi köfte, karma katma, mercimekli köfte, oruk, sitti simit köftesi, sini
köftesi, yağlı köfte, malhıtalı köfte, omaç, yarpızlı (yarpuzlu) şeklinde sıralanabilir.
Anadolu’nun birçok yerinde olduğu gibi sarmalar, dolmalar ve doldurmalar bölgeye
has malzemeleri ve yapım teknikleri ile bu bölgede de oldukça yaygındır. Lahana ve asma
yaprağından sarmalar; patlıcan, biber, kabak ve acurun hem tazesi hem de kurusundan,
ayrıca patates, soğan, enginar, pırasadan yapılan dolmalar genellikle kıyma ile salçalı, yağlı
124 Yöresel Mutfaklar
Resim 5.12
Şıllık Tatlısı ve Antep
Fıstık Ezme
Kaynak: www.
gunes.com/Yasam/
sanliurfaya-gitmek-
icin-10-neden-162656
(Erişim tarihi: 06. 11.
2015).
şerbetçiler imalat yaptıkları dükkânlarında satış yaparlar. Meyan şerbeti satışı ile ilgili belli
kurallar bulunmaktadır. Şerbetçi dükkân sahiplerine veya dükkândaki misafirlere şerbet
verdiği zaman genellikle parası hemen alınmaz. Bununla ilgili olarak dükkânın kepenk
veya darabasının yan tarafındaki tahtaya verdiği şerbet sayısını belirten bir çizgiyle işaret
koyarak hesabı haftadan haftaya veya aydan aya almaktadır. Hesap görüldükten sonra bu
çizgiler hemen silinir. Şerbetçinin müşterisi olan bir dükkâncıya yolda rastlayıp şerbet
verdiği zaman bu satıştan para almayıp hesabını daha sonra görmesi, bazı şerbetçilerin
çarşı-pazarda gördüğü garibanlara veya alışveriş için dolaşan yabancılara şerbet ikram
edip para almaması diğer kurallardır. Bunun yanında bazı hayırseverler çarşıda gezen bir
şerbetçi ile anlaşarak güğümündeki şerbetin ücretini öder ve bunu ücretsiz olarak halka
dağıtmasını ister. Şerbetçi de bu işi yaparken “sebil” diye bağırarak yoldan geçenlere ve o
anda etrafında bulunanlara şerbeti bitinceye kadar dağıtmaya devam eder. Ayrıca cuma
günleri namaz bitiminde cami önlerinde ve mezarlıkta cenaze defnedildikten sonra şerbet
sebil etme geleneği hâlâ devam etmektedir. Şanlıurfa’da şehrin mimari eserlerinde yer alan
sebiller, bazı hayırsever kimselerin ruhuna dua okunması için yaptırdığı, içlerinde sebili
yaptıranın mezarının da bulunduğu tesislerdir. Bu sebillerde sebilci denilen şerbet dağıtan
görevliler bulunmaktadır.
Resim 5.13
Meyan Şerbeti
Kaynak: http://
pinardantatlar.
blogspot.com/2013/07/
aslama-meyan-koku-
serbeti.html (Erişim
tarihi: 06. 11.2015)
Antep fıstığının aşılanmamış hali olan, farklı yörelerde çitlembik, çedene, çıtlık, çite-
mik, bıttım gibi değişik isimlerle anılan ağaç meyvelerinin kavrulup öğütülmesi ile yapı-
lan menengiç kahvesi özellikle Gaziantep, Şanlıurfa ve Kilis’in önemli içecekleri arasında
yer almaktadır. Suyla veya sütle Türk kahvesi gibi hazırlanan kahvenin aynı zamanda bir-
çok hastalığa da iyi geldiği bilinmektedir.
Türk mutfağına özgü, özellikle Adana, Mersin, Hatay ve çevresinde yapılmakta olan
ve güney illerinin çoğunluğunda geleneksel olarak tüketilen içeceklerden biri de fermente
bir ürün olan şalgam suyudur. Şalgam suyu ülkemizde genel olarak tüketilen bir içecek
olmasına karşın, bu yörelerde kebap türleri, lahmacun, çiğ köfte ve diğer et yemeklerinin
yanında sevilerek tüketilmektedir. Geleneksel şalgam suyunun yapılmasında ham madde
olarak şalgam, kırmızı havuç, bulgur unu, ekmek hamuru, tuz, su ve isteğe göre acı biber
kullanılmaktadır yapımı ise yöreye göre farklılıklar göstermektedir.
Hazırlanışı
Geceden ıslatılmış nohut ve dövme buğdayı çok az tuz ekleyerek haşlanır. Pişme sırasında üzerinde
biriken köpük bir kaşıkla alınır. Mercimek bol suyla yıkanıp yumuşayana kadar haşlanır. Soğanların kabuğu
soyulup ince halkalar şeklinde doğranır. Kuru veya taze biberler iri parçalar şeklinde doğranır. Bakliyat,
soğan ve biberler tencereye alınıp üzerlerini örtecek kadar su eklenip pişirilir (haşlama sularından varsa
bu suyu da kullanılabilir). Tuzla tatlandırılır. Sadeyağ tavada eritilip kırmızı pul biber ve tarhun eklenir.
Çorbaya eklenerek, servis edilir.
Hazırlanışı
Öncelikle tirşik otu adı verilen ve yörede bir diğer adı yılan otu olan yapraklar yıkanarak ince ince doğranır.
Bir kase yoğurt çırparak nohut ve dövme yoğurda karıştırılır. Bir tencereye su konularak ısıtılır ve ılık suyun
içine tirşik, yoğurt karışımı ve tuz ilave edilir. İyice karıştırarak üzerine un eklenir. Bu yapılan karışım yemek
pişirilmeden önce bir gün bekletilir. Bekletilmesindeki amaç bu otun zehirli olması ve yoğurt ile un
karışımının bu otun zehrini yok etmesidir. Sonra yemek ocağa konularak iyice kaynatılır. Yapraklar pişince
yemek ocaktan indirilir ve tabaklara konularak servis yapılır. Servis yanında tereyağlı bulgur pilavı, turp ve
baş soğan tavsiye edilir.
128 Yöresel Mutfaklar
Terbiye Malzeme
İç Malzeme Listesi Miktar Miktar
Listesi
Bumbar (Keçi ya da kuzu bağırsağı) 1 kg Tuz 1 yemek kaşığı
Pirinç 2 su bardağı Su 5 su bardağı
Nane 1 yemek kaşığı Nane 2 çay kaşığı
Biber salçası 1 yemek kaşığı Karabiber İsteğe göre
Hazırlanışı
Bir kapta pirinç, nane, biber salçası, pul biber, karabiber ve tuz karıştırılır. Ayrı bir kapta bumbarlar
tuzlu suda ters düz ederek iyice temizlenir. Temizlenen bumbarların içine hazırlanan harc doldurulur.
Bumbarların dış yüzeyi bir kez daha tuzlu suyla yıkanır. Terbiye malzemelerinin hepsi bir tencerede
karıştırılır. Tencerenin içine bumbarlar yerleştirilip bir saat pişirilir ve sıcak servis yapılır.
Muhammara (4 kişilik)
Hazırlanışı
Bir bardak zeytinyağı toz biberle iyice karıştırılıp biraz bekletilir. Diğer taraftan etimek suda ıslatılır. Çok
ufaltılmadan ceviz dövülür. Suda ıslatılmış etimeğin suyu sıkılır ve dövülmüş ceviz içi ile biberle iyice
karıştırılır. Bu karışıma, kimyon, karabiber, bahar, nar pekmezi, yeterince tuz ve limon suyu ilave edilerek
tekrar karıştırılır. Servis yapılırken isteğe bağlı olarak muhammara, ceviz veya Antepfıstığı ile süslenir.
5. Ünite - Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin Yöresel Mutfağı 129
Hazırlanışı
Et bir tencerede kavrulur. Salça ilave edilerek üzerini örtecek kadar su veya et suyu ilave edilerek pişmeye
bırakılır. Soğanlar soyulduktan sonra yağda kavrularak şeker ile birlikte et suyuna eklenerek yumuşayıncaya
kadar pişirilir. Nar ekşisi ve limon suyu eklenerek soğanlar pişince ocaktan alınır. Genellikle bulgur pilavı
ile servis edilir.
Hazırlanışı
İç pilavı yapmak için pirinç ve badem tereyağında kavrulur. Kavrulmuş pirinç-badem karışımının yarısı
bir kenara ayrılır. Diğer yarısına su ilave edilerek haşlanır. Haşlanan pilav soğutulur. Pilavın üzerine pul
biber, karabiber, maydanoz ve kenara ayrılan pirinç-badem karışımı eklenir ve iyice karıştırılır. Böylelikle
iç pilavı hazırlanmış olur. Daha sonra kaburgaların içi pilav ile doldurup iğne iplikle dikilir. Bir tencerenin
içine kaburgalar koyarak iki saat haşlanıp sudan çıkartılır. Daha sonra orta ısıda fırında 30 dakika pişirilip
sıcak servis yapılır.
130 Yöresel Mutfaklar
Lengeser (4 kişilik)
Hazırlanışı
Margarin eritilip yemeklik doğranan kuru soğanlar eklenerek pembeleşinceye kadar kavrulur. Kuşbaşı
doğranmış etler ilave edilerek sotelenir ve 2 su bardağı su eklenerek etlerin pişmesi sağlanır. Biraz sulu
kalmasına dikkat edilir. Diğer tarafta her tabak için iki dilim ekmek küçük parçalara ayrılarak üzerlerine iri
dövülmüş cevizler paylaştırılır. En üste de etler yerleştirilip sıcak olarak servis yapılır.
Hazırlanışı
Ayıklanıp iyice temizlenen kemeler, doğal şekillerine göre, ceviz büyüklüğünde soyulur. Özel delecek
ile veya şişi aynı yönde kıvırarak kemeleri tek tek şişe takılacak şekilde delinir. Aksi hâlde çatlar ve şişe
saplanmaz. Şişe bir keme ve aynı büyüklükte koparılan kıyma parçaları sırayla şişe saplanır. Mangalın
harı tamamen geçince kebaplar aynı yönde çevrilerek pişirilir. Pişen keme kebapları dürüm ekmeğine
konularak üzerine karabiber ve kırmızı pul biber serpilir. Taze soğanla yapılan maydanoz piyazı ve ayran
ile servis edilir.
5. Ünite - Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin Yöresel Mutfağı 131
Hazırlanışı
Ağız lor, hayvanın yavrulamasından hemen sonra sağılan ve kesilen temiz sütünün kaynatılıp
koyulaşmasıyla elde edilen lordur. Kadayıf tereyağı ile ovulur. Tepsiye yayılır sıkıca bastırılır. Ağız üzerine
yayılır. Onun üzerine tekrar kadayıf yayılır. Çok sıkı bastırılır. Üzerine parça parça tereyağı atılır. Kömür
ateşinde döndüre döndüre pişirilir. Ters çevrilir. Öbür yüzü de pişirilir. Şerbet: Üç su bardağı şekerle iki su
bardağı su kaynatılıp ineceğine yakın limon suyu konularak 5-8 dakika daha kaynatılır ve ılımaya bırakılır.
Hazırlanan kadayıfın üzerine dökülerek çekmesi beklenir.
Hazırlanışı
Bir kapta pekmez, yumurta, süt, rezene, çörekotu, un ve yağ karıştırılarak iyice yoğrulur. Biraz dinlendirilip
halka veya parmak şekli verilerek üzerine haşhaş ya da susam serpilir. Yağlanmış fırın tepsisine sıralanır.
Önceden 180o C de ısıtılış fırında üzeri kızarıncaya kadar (yaklaşık 10 dk) pişirilir. Tel ızgara üzerinde
soğutulur.
132 Yöresel Mutfaklar
Hazırlanışı
Badem, kabuklarının soyulması için sıcak suda bekletilir. Pirinçler tane tane olması için önce yağda
kavrulur, sonra suda haşlanır. Kıyma yağda kavrulur ve üzerine tuz ile baharatlar serpilir. Kabukları soyulan
badem küçük bir tavada üzeri pembeleşene kadar kavrulur. Pişen pilav servis tabağına alınır ve üzerine
kavrulan kıyma yerleştirilir. Kızartılan bademler serpiştirilir. Sıcak servis edilir.
Hazırlanışı
Pekmez, bir iki yemek kaşığı suda iyice karıştırılarak eritilir. Daha sonra üzerine 1 bardak soğuk su eklenir,
buzlu servis edilir.
5. Ünite - Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin Yöresel Mutfağı 133
Özet
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin coğrafi özelliklerini Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin saklama ve pişirme
1 açıklamak 3 yöntemlerini listelemek
Güneydoğu Anadolu Bölgesi, ülkemiz topraklarının Bölgede yiyecekleri olmayan mevsimlerde tüketmek
yüz ölçümü bakımından en küçük bölgesidir. Bölge- üzere en çok uygulanan saklama yöntemleri güneşte
nin illeri; Gaziantep, Adıyaman, Şanlıurfa, Siirt, Mar- kurutma, tuza basma ve salamuradır. Pişirmede ise
din, Batman, Diyarbakır ve Şırnak’tır. Güneydoğu özellikle fırında ve ızgarada pişirme, közleme, suda
Anadolu Bölgesi Karacadağ volkan konisi ile iki bö- haşlama, kızartma ve tava olarak adlandırılan tence-
lüme ayrılmakta; Karacadağ’ın doğusunda Dicle Bö- rede yağ-su-sos karışımı ile pişirme oldukça yaygındır.
lümü, batısında ise Orta Fırat Bölümü yer almaktadır.
Dicle bölümü yer şekilleri bakımından sade bir özellik Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin yemeklerinin uygula-
göstermektedir. Yıllık ortalama yağış miktarı düşük 4 masını açıklamak
olan bu bölümde karasal iklim tipi görülmektedir. Yaz Bölgeye özgü çorbaların, et yemeklerinin, pilavların,
mevsimi ise kurak geçmektedir. Bölümün tabii bitki köftelerin, sarmaların, dolmaların ve hamur işlerinin
örtüsü ise bozkırdır. Başlıca tarım ürünleri; tahıllar, yapılabilmesi için uygun araç gereçler hazırlanarak
mercimek ve pamuktur. Toroslara doğru ise meyve ve yapım aşamalarına uygun olarak hazırlanır ve servis
üzüm bağları yer almaktadır. Bölümün geçim kaynağı edilir.
tarım ve hayvancılıktır. Orta Fırat Bölümü’nde Gazi-
antep ve Şanlıurfa platoları bulunmaktadır. Bu bölüm
yazları sıcak ve kurak, kışları serin ve yağışlıdır. Altın-
başak, Ceylanpınar, Suruç ve Birecik ovalarında tahıl
ekilmektedir. Tarım ürünü olarak tahıl, mercimek,
Antep fıstığı, pamuk, çeltik ve susam yetiştirilmekte-
dir. Ayrıca bağlar, bahçeler ve zeytinlikler yer alır.
Kendimizi Sınayalım
1. Aşağıdakilerden hangisi Güneydoğu Anadolu Bölgesi il- 6. Aşağıdakilerden hangisi Güneydoğu Anadolu
lerinden biri değildir? Bölgesi’nde Ramazan Bayramı’nda yapılan yemeklerden biri
a. Siirt değildir?
b. Adıyaman a. Kerebiç
c. Mardin b. Yuvalama
d. Batman c. Beyran
e. Hatay d. Etli sarmalar ve dolmalar
e. Pilav
2. Aşağıdakilerden hangisi Dicle bölümünün coğrafi özel-
liklerinden biridir? 7. Bitlis ile Siirt’i bir dönem karşı karşıya getiren, sonunda
a. Yıllık ortalama yağış miktarının düşük olması Siirt’in tescillediği yemek aşağıdakilerden hangisidir?
b. Geniş platolara sahip olması a. Oruk
c. Yıllık ortalama yağış miktarının fazla olması b. Mercimekli köfte
d. Buharlaşmanın az olması c. Frenk kebabı
e. Tarım alanlarının genellikle bu bölgede yer alması d. Simit
e. Büryan kebabı
3. Aşağıdakilerden hangisi Güneydoğu Anadolu
Bölgesi’nde yemek pişirmede kullanılan pişirme yöntemle- 8. Aşağıdakilerden hangisi Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde
rinden biri değildir? uygulanan saklama yöntemlerinden biri değildir?
a. Yağda kızartma a. Kurutarak saklama
b. Buharda pişirme b. Tuzlayarak saklama
c. Izgara pişirme c. Salamura ile saklama
d. Közleme d. Işınlayarak saklama
e. Suda haşlama e. Soğuk ortamlarda saklama
4. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yemek yapmada ağır- 9. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin mutfak kültürü ile ilgili
lıklı olarak kullanılan yağ aşağıdakilerden hangisidir? aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
a. Mısır özü a. Ham maddelerin dengeli kullanımı söz konusudur.
b. Kanola b. Sebze kullanımı yok denecek kadar azdır.
c. Sadeyağ c. Malzeme çeşitliliği söz konusudur.
d. Zeytinyağı d. Çeşitli pişirme yöntemleri uygulanmaktadır.
e. Margarin e. Farklı kültürlere ilişkin özellikleri barındırır.
5. Aşağıdakilerden hangisi Güneydoğu Anadolu 10. Aşağıdakilerden hangisi Güneydoğu Anadolu Bölgesi
Bölgesi’nde çoğunlukla tüketilen içeceklerden biri değildir? mutfağının özelliklerinden biri değildir?
a. Şalgam suyu a. Teknolojik araçların fazla kullanılması
b. Mırra b. Genellikle kiler bulunması
c. Meyan şerbeti c. Mutfakta bakır kapların sıklıkla kullanılması
d. Gazoz d. Evlerin mutfaklarının genelde avluya açılması
e. Ayran e. Birçok evde tandır bulunması
5. Ünite - Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin Yöresel Mutfağı 135
Sıra Sizde 3
Bölge genel olarak yazları sıcak ve kurak olduğu için birçok
sebze ve meyve güneşte kurutulmaktadır. Çeşitli meyve su-
larının çıkartılarak güneşte suyunun uçurulması da aynı
yönteme örnektir. Bunun yanında sebzeler tuzlanarak küp-
lere basılmakta, çeşitli sebzeler sirke ve tuzla hazırlanan sa-
lamurada bekletilerek turşu yapılmaktadır. Günümüzde ise
soğukta ve dondurularak muhafaza da oldukça yaygındır.
136 Yöresel Mutfaklar
Yararlanılan Kaynaklar
Aksoy, M. ve Sezgi, G. (2015). Gastronomi Turizmi ve Gü- http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/TR,80845/sanliurfada-sira-
neydoğu Anadolu Bölgesi Gastronomik Unsurları. gecesi-gelenegi.html (Erişim tarihi: 02.11.2015)
Journal of Tourism and Gastronomy Studies. 3(3): 79-89. http://www.urfakultur.gov.tr/Eklenti/10043,urfa-yemekleri-
(Gökşen, 2009: 43’den alınmış). urfada-piser-bizede-duser.pdf?0 (Erişim tarihi:
Anonim. Lezzet Yöre Yemekleri Ansiklopedisi, Doğu ve 02.11.2015)
Güneydoğu, İstanbul: Doğan Ofset Yayıncılık ve http://www.milta.com/turkiye/kilis/ (Erişim tarihi:
Matbaacılık A.Ş. Cilt 1. 02.11.2015)
Gaziantep Ticaret Odası (2007). Güneydoğu Anadolu Reh- http://www.urfakultur.gov.tr/Eklenti/22174,sanliurfa-tarihi.
beri Uygarlığın Öyküsü Gaziantep. pdf?0 (Erişim tarihi: 02.11.2015)
Güngördü, E. (2007). Türkiye’nin Turizm Coğrafyası, An- http://www.cografya.gen.tr/egitim/bolgeler/guneydogu-ana-
kara: Asil Yayın Dağıtım Ltd. Şti. dolu.htm, (Erişim tarihi: 23.10.2015).
Halıcı, N. (2009). Türk Mutfağı, İstanbul: Oğlak Yayınları. http://www.cografya.gen.tr/egitim/bolgeler/guneydogu-ana-
Işık, M. A. Siirt Mutfak Kültürü ve Yemekleri, dolu.htm, (Erişim tarihi: 23.10.2015).
www.turkish-cuisine.org/print.php?id=166&link=http:// http://www.cografya.gen.tr/egitim/bolgeler/guneydogu-ana-
www.turkish-cuisine.org/regional-cuisine-4/eastern- dolu.htm, (Erişim tarihi: 23.10.2015).
anatolian-region-126/siirt-166.html (Erişim Tarihi: http://www.mardinkulturturizm.gov.tr/TR,56499/yore-mut-
03.11.2015) fagi-gastronomi.html (Erişim tarihi: 23.10.2015).
Koz, M. S. (2008). Yemek Kitabı I. Tarih-Halkbilimi-Edebi-
yat, İstanbul: Kitabevi.
Öztan, T. T. (2014). Bir Lezzet Cenneti Gurme Kent Gazi-
antep Mutfağı, İstanbul: Oğlak Yayınları.
Turizm Bakanlığı, (2003). Türkiye’nin Turizm Değerleri,
Ankara: Turizm Bakanlığı.
Tokuz, G. (2002). Gaziantep ve Kilis Mutfak Kültürü, Gazi-
antep: Gaziantep Üniversitesi Basım Evi.
http://ye-mek.net/tag/urfa-yoresel-yemek-tarifleri (Erişim
tarihi: 07.11.2015)
http://www.cografya.gen.tr/egitim/bolgeler/guneydogu-ana-
dolu.htm, (Erişim tarihi: 23.10.2015)
http://www.geziseli.com/sanliurfa-yemekleri/( Erişim tarihi:
24.10.2015)
http://www.gurmerehberi.com/yemek-kulturu/yoresel-mut-
faklar/diyarbakir-yemekleri/( Erişim tarihi: 24.10.2015)
http://www.kahve.gen.tr/news.php?id=117 (Erişim tarihi:
24.10.2015)
https://gezimanya.com/Yazilar/mardinde-mirra-adabi (Eri-
şim tarihi: 24.10.2015)
http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/TR,80869/meyan-serbeti-
biyan-bali-ve-sanliurfa-folklorundaki-yer-.html (Erişim
tarihi: 24.10.2015)
http://wowturkey.com/forum/viewtopic.php?t=144092 (Eri-
şim tarihi: 24.10.2015)
http://kahveolog.blogspot.com.tr/2013/04/menengic-kahve-
si.html (Erişim tarihi: 24.10.2015)
http://www.mardinlife.com/mardin-mutfagi--mardin-
yemekleri--mardin-sofrasi-bilgi-82 (04. 11. 2015)
6
YÖRESEL MUTFAKLAR
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Karadeniz Bölgesi’nin coğrafi özelliklerini açıklayabilecek,
Karadeniz Bölgesi’nin ham madde özelliklerini özetleyebilecek,
Karadeniz Bölgesi’nin saklama ve pişirme yöntemlerini listeleyebilecek,
Karadeniz Bölgesi yemeklerinin uygulamasını açıklayabilecek
bilgi ve becerilere sahip olabileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
• Serander • Mısır Unu
• Hamsi • Vakfıkebir Ekmeği
• Çay • Pide
İçindekiler
• GİRİŞ
• KARADENİZ BÖLGESİ’NİN TARİHİ
Karadeniz Bölgesi’nin • KARADENİZ BÖLGESİ’NİN
Yöresel Mutfaklar
Yöresel Mutfağı COĞRAFYASI
• KARADENİZ BÖLGESİ’NİN MUTFAK
KÜLTÜRÜ
Karadeniz Bölgesi’nin
Yöresel Mutfağı
GİRİŞ
Toplumu bir arada tutan ve millet yapan en önemli bağ kültürdür. Kültürün en önemli un-
surlarından biri de mutfaktır. Yemek, malzemenin temininden saklanmasına, pişirilmesine
ve tüketilmesine kadar her safhada kültürün en önemli özelliklerini taşır ve yaşatır. Nere-
sinde ve hangi safhasından ele alınırsa alınsın yemek, çok geniş kapsamlı bir inceleme alanı-
dır. Tabiatın, coğrafyanın, iklimin ve inancın etkisiyle bitmez tükenmez bir kültür sahasıdır.
Binlerce yıllık tarih boyunca, üç kıtada değişik kültürlerle karşılaşılan ve kendi yaşam
biçimine ve inançlarına uygun iyi ve güzel olan her şeyi, kendi kültürüne en güzel biçimde
uyarlayabilen Türk Milleti, mutfağı ve yemeği sanata dönüştürmeyi başarmıştır.
Türkler sağlığa ve beslenmeye önem vermişler, sahip oldukları damak zevkini de sa-
natla birleştirmişlerdir. Ayrıca tarih boyunca çok geniş coğrafyalara yayılmış oldukların-
dan çeşitli kültürlerle etkileşim içine girmişlerdir. Büyük devlet ve medeniyetler kurmuş-
lar ve bu şekilde çok farklı kültürlerin de etkisiyle böylesine zengin bir mutfağın eşsiz
örneklerini büyük bir ustalıkla sergilemişlerdir.
Türk mutfağı, Türkiye’nin ulusal mutfağıdır. Osmanlı kültürünün mirasçısı olan Türk
mutfağı hem Balkan ve Orta Doğu mutfaklarını etkilemiş hem de bu mutfaklardan etki-
lenmiştir. Ayrıca Türk mutfağı yörelere göre de farklılıklar gösterir. Karadeniz mutfağı,
Güneydoğu mutfağı, Orta Anadolu mutfağı gibi birçok yöre kendilerine ait zengin bir
yemek hazinesine sahiptir.
Türkiye’nin coğrafi konumu, tarihsel süreç içerisinde ilişki kurulan uygarlıklar, iki bü-
yük imparatorluğun (Selçuklu ve Osmanlı) yeme içme geleneğine getirdiği yeni açılımlar
Türk mutfak kültüründeki çeşitliliğin belirleyici etkenleridir. Türkiye’ de yerel mutfakların
özgün etkilerini içinde barındıran köklü ve çok yönlü bir mutfak kültürü yaşamaktadır.
Yöresel halk mutfağı her devirde varlığını imkânlar ölçüsünde sürdürmüştür. Yö-
resel yemekler hazırlandığı ve tüketildiği yörenin geleneksel alışkanlıkları, ekonomik
imkânları, hazırlama usulleri ve kullanılan malzeme bakımından çeşitlilik ve zenginlik
arz eder. İklim ve çevre şartları da yöresel yemek kültürünün oluşmasında ve bölgelere
göre farklılaşmasında etkin rol oynar.
Resim 6.1
Karadeniz Bölgesi
Haritası
Batıda güneye doğru; Küre, Bolu-Ilgaz ve Köroğlu dağları bulunmaktadır. Ortada Canik
Dağları, doğuda ise Giresun-Rize Dağları ve Mescit, Kop ve Çimen dağları uzanmaktadır.
Dağların kıyıya paralel uzanması sonucunda kıyılar fazla girintili-çıkıntılı değildir. Küçük
koylar hariç, kıyılarda önemli girinti ve çıkıntı yoktur. Bu nedenle Sinop Limanı dışında,
büyük gemileri barındıracak doğal limandan yoksundur. Bununla birlikte dağların kıyı-
ya paralel olması tarım alanlarını sınırlandırmış, eğimin fazla olması da makineli tarımı
zorlaştırmıştır. Bu nedenle bölgede hayvan ve insan gücüne hâlâ ihtiyaç duyulmaktadır.
Dağların geniş yer kaplaması büyük kentlerin kurulmasını önlemiş, kentlerin kıyıda bir-
birine yakın ve küçük olmasına yol açmıştır.
Türkiye’nin en fazla yağış alan bölgesi olan Karadeniz’de her mevsim yağışlı, yıllık sı-
caklık farkı azdır. Yazları serin, kışları ılıktır. İl olarak Rize (2400 mm) en fazla yağış alan
ilimizdir. Sebebi güneyindeki yüksek dağların hâkim rüzgâr yönüne dik olmasıdır. Bölge-
de yıllık yağış miktarı 1500 mm kadardır.
Dağlar kıyı kesimin nemli havasının iç kısımlara geçmesini engellediğinden bölgenin
kıyı ile iç kesimleri arasında önemli iklim farkları vardır ve buna bağlı olarak da tarımı
yapılan ürün çeşidinde değişiklikler görülmektedir. Kıyıdan iç kesimlere doğru gidildikçe
hem yağış oranı azalmakta hem de karasal iklim özellikleri nedeniyle sıcaklıklar düşmekte-
dir. Karasal iklimin görüldüğü yerlerde yazlar sıcak, kışlar soğuk ve kar yağışlıdır. Dağların
yükselti ve doğrultusu nedeniyle Orta Karadeniz’de denizel iklimin yayılma alanı, Doğu
ve Batı Karadeniz’e oranla daha geniştir. Doğu Karadeniz’in kıyı kesiminde kış sıcaklık or-
talamaları fazla düşmediğinden burada narenciye (turunçgiller) tarımı yapılabilmektedir.
Bölgede dağların denize bakan yamaçları bol yağış aldığından gür ormanlarla kaplıdır.
İç kısımlara gidildikçe soğuğa dayanıklı ağaç türleri ile bozkırlar bitki örtüsünü oluşturur.
Kıyıdan yamaç boyunca yükseldikçe sıcaklığın düşmesine bağlı olarak bitki örtüsünün
değiştiği görülür. Kıyıdan 800 metre yüksekliğe kadar olan alanda yayvan yapraklı ağaç-
lar, 800-1500 metre arasında karışık yapraklı, 1500-2000 metreye kadar olan alanda iğne
yapraklı ağaçlar, 2000 metreden sonra ise dağ çayırları görülmektedir. Kıyılardaki yağış
miktarının fazla ve düzenli oluşuna bağlı olarak akarsuların debileri yüksektir. Tarımda
sulama fazla gerekmez ve nadas tarımı çok az görülür.
Bölgede her mevsim yağış görülmesi, yaz kuraklığı isteyen (buğday, arpa, yulaf, çav-
dar, mercimek, pamuk) ürünlerin yetişmesini önler. Kıyı kesimde tahılın yerini mısır al-
mıştır. Doğu Karadeniz’de kış mevsiminin ılık olması fındık, çay, turunçgiller, zeytin gibi
ürünlerin yetişmesini kolaylaştırır. İç bölgelerde yağış azlığı orman örtüsünün azlığına,
tahıl ve şekerpancarı gibi ürünlerin öne çıkmasına yol açar. Bölgede çalışan nüfusun %
70’i geçimini tarımdan sağlamaktadır. En verimli tarım arazileri kuzeye bakan yamaçlar-
da görülür. Bölgede en çok tarımı yapılan sebze ve meyveler aşağıda sıralanmıştır.
142 Yöresel Mutfaklar
Fındık: Doğuda Çoruh Vadisi’nde Borçka civarında başlayan fındık bahçeleri batıda
Akçakoca’ya kadar devam eder. Trabzon, Giresun ve Ordu başlıca üretim alanlarıdır. Son
yıllarda özellikle Düzce ve Akçakoca dolaylarında önemli fındık bahçeleri tesis edilmiştir.
Türkiye toplam fındık üretiminin % 83’ünü bu bölgeden karşılamaktadır.
Çay: Ekim alanı en dar olan ürünlerden biri olan çay Giresun’dan Gürcistan’a kadar
olan kıyı şeridinde yetiştirilir. Rize çevresinde yoğunlaşır. Türkiye’de toplam çay üretimi-
nin % 100’ü bu bölgeden karşılanmaktadır.
Tütün: Daha çok Orta Karadeniz Bölümü’nde (Samsun, Amasya ve Tokat çevresi)
yetiştirilen tütünün, Batı Karadeniz’de Düzce dolaylarında da üretimi yapılmaktadır.
Türkiye’de toplam tütün üretiminin % 15’i bu bölgeden karşılanmaktadır.
Mısır: Bütün kıyı boyunca yetiştirilen mısır halkın temel besin maddesidir ve bölge
ticaretinde önemi yoktur.
Pirinç: Ülkemizde üretilen pirincin yarıya yakın bölümü, Bafra ve Çarşamba delta sa-
haları ile Kızılırmak ve Yeşilırmak kollarında yetiştirilir. Osmancık, Tosya ve Terme pirinç
üretimi yönünden önemli merkezler arasındadır.
Elma: Bölgede Amasya başta olmak üzere Kastamonu ve Tokat çevresinde yetiştiril-
mektedir.
Şekerpancarı: Amasya, Tokat, Kastamonu çevresinde tarımı yapılmaktadır.
Keten-kenevir: Kastamonu başta olmak üzere Sinop ve Zonguldak çevresinde tarımı
gelişmiştir.
Soya Fasulyesi: Ordu- Giresun çevresinde tarımı yapılmaktadır.
Zeytin: Soğuktan korunmuş Çoruh Vadi oluğunda ( Artvin -Yusufeli) tarımı yapıl-
maktadır.
Turunçgiller: Kış ılıklığı sebebiyle Rize çevresinde üretilmektedir.
Kivi: Son yıllarda Ordu, Giresun, Rize ve Trabzon çevresinde tarımı yapılmaya baş-
lanmıştır.
Sarımsak: Kastamonu Taşköprü’de tarımı yapılmaktadır.
Bölgede hayvancılık faaliyeti önemli bir ekonomik etkinliktir. Kıyı kesiminde bitki ör-
tüsünün gür olması, yüksek dağ çayırlarının bulunması, arazinin engebeli olması ve nemli
iklim nedeniyle büyükbaş hayvancılık yapılır. Küçükbaş hayvancılık ise bölgenin iç kesim-
lerindeki ovaların kenarlarında yaygındır. Bölgenin kuzeyi balık potansiyeli bakımından
zengindir. Türkiye’de balık üretiminin yaklaşık % 80’i Karadeniz’den karşılanır. Son yıllar-
da aşırı avlanma ve denizin kirlenmesi nedeniyle balık üretiminde düşme görülmüştür.
Bölgenin bir diğer hayvancılık faaliyeti arıcılıktır. Bölgenin ekolojik koşulları, arıcılık açı-
sından büyük potansiyel gösterir. Karadeniz kıyısından başlayarak, yaylalara ve Karadeniz
ardındaki yarı kurak bölgelere kadar olan son derece zengin bir ot topluluğu ve bunların
farklı zamanlarda çiçek açmaları, aracılığın bölge genelinde yapılmasına olanak vermek-
tedir. Arı kovanları, otların çiçeklenme dönemlerine göre bölge içinde, İç Anadolu’ya veya
Doğu Anadolu’ya doğru taşınır. İlkbaharda 1000 metrenin altındaki alanlara konulan ko-
vanlar, yaz başlarına doğru yaylalara ve Doğu Anadolu’nun yüksek platolarına nakledilir.
bölge mutfağı içindeki payı büyük değildir. Bunun nedeni, özellikle kış aylarında hay-
vanları besleyecek yeterli ot bulmanın zor olması ve Karadeniz’de hayvanların etleri için
değil, sütleri için beslenmesidir. Bu yüzden bölge mutfağında et yemekleri çok yaygın ya
da özel değildir. Etler yapılan yemeklerin içine eklenerek ya da kıyma hâline getirilerek
etli sarma, köfte gibi yemek çeşitlerinde kullanılmaktadır. Özellikle kemikli etler veya
etin sıyrılıp kullanılmasından arta kalan kemikler kuru fasulye, karalahana gibi yemek-
lerin yapımında değerlendirilir.
Karadeniz yemek kültürü çevresindeki coğrafyalarla da etkileşim göstermiştir. Kara-
deniz mutfağındaki balık kültürü Yunan kültüründen gelmektedir. Bunun yanı sıra özel-
likle Doğu Karadeniz’de tüketilen yiyecekler Gürcistan ve Kafkaslarla benzerlik taşımak-
tadır. Bölge yemeklerinde göçler nedeniyle Laz ve Gürcü etkileri de görülmektedir. Ayrıca
Cumhuriyet’in ilk yıllarında sanayi şehri olarak kurulan Zonguldak ve Karabük’e yerleşim
nedeniyle Doğu Karadeniz’den gelen grupların karalahana, kuymak gibi yemekleri ve
mutfak kültürlerini beraberlerinde getirdikleri görülmektedir.
Mutfakları o bölgede yetişen ürünlerin şekillendirdiği düşünülürse Karadeniz Bölgesi
yemeklerinin de çoğunlukla bölgede yetişen ürünlerle şekillendiği söylenebilir. Bu durum
geniş bir coğrafyaya sahip Karadeniz Bölgesi’nin batı, orta ve doğu olarak üç ayrı şekilde
ele alınmasını gündeme getirmiştir. Genel olarak Karadeniz Bölgesi’nde fazla tereyağı kul-
lanımı dışında, kullanılan ürünler ve pişirme yöntemleri ele alındığında, sağlıklı beslenme
kurallarına uygun bir mutfak bulunduğu görülmektedir.
Karadeniz Bölgesi mutfağı konusunda özellikle Rize ve pastacılık ile Mengen ve aşçılık
üzerinde ayrıca durulması gereken konulardır. Osmanlı Dönemi’nde, Çarlık Rusya’sına
giderek fırıncılık ve pastacılık mesleğini öğrenen Rize-Hemşinliler, bu ülkede kendi fırın
ve pastanelerini açmışlar, kazandıkları paralarla köylerinde lüks konaklar yaptırmışlardır.
1917’deki Ekim Devrimi’nin ardından bir kısmı Türkiye’ye dönmeyi başarırken, bir bö-
lümü Rusya’da mahsur kalmış, hatta bazıları Josef Stalin döneminde Rus olmayan diğer
azınlıklarla birlikte Sibirya’ya sürgüne gönderilmişlerdir. Hemşinliler, Rusya’da öğrendik-
leri fırıncılık ve pastacılık mesleğini, daha da geliştirerek bugün Türkiye’de ve dünyada bu
meslek dalında önemli bir yere sahip olmuşlardır. Mengen’in aşçılarıyla ünlü olmasının
öyküsü ise Osmanlılara dayanmaktadır. Osmanlı ordusu, Anadolu üzerinden seferlere gi-
derken suyu bol, yeşili çok, bereketli yayla ve ovalarda yol alır. Anadolu üzerinden yapılan
bir sefer esnasında Mengen güzergâhından geçen padişah, Mengen’de yapılan yemeği be-
ğenir. Aşçısını saray mutfağına götürür. Fatih Sultan Mehmet Devri’nde Yakup Ağa Men-
genli aşçıların ilki olarak bilinir. Mengen’de aşçılık Yakup Ağa’dan itibaren bir Osmanlı
geleneği hâlini alır. 1826 yılında Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasıyla sarayda, yeniçerilerin
tarafını tutan Nevşehirli aşçıların etkisi azalır, böylece Mengenli aşçılar Matbah-ı Amire,
Has Mutfak, Helvahane gibi kısımlara kadar yayılırlar. O günden bugüne aşçılık geleneği
Mengen’de süregelmiştir.
Mengenliler sadece ustalık hünerlerini saraya taşımamışlardır. Usta-çırak ilişkileri aş-
çılığı Mengenliler için bir saray mesleği hâline getirmiştir. Sarayın nezafeti, nezaketi ve
letafeti kendilerine sirayet eder. Sarayda yetişen aşçılara mektepli tabiri kullanılırken saray
dışında yetişenlere alaylı/çantaaltı/ocaklı/kepçeden yetişme gibi tabirler kullanılır. Bugün
sarayın yerini alan 1985’ten beri Mengen de bulunan Anadolu Aşçılık Meslek Lisesi’nden
mezun olan okullu aşçılar, bu mesleği Türkiye’de ve dünyada başarı ile sürdürmektedir.
dendir. Amasya’nın fırınlarında nohut mayası ile kabartılmış “noğudulu” çörek ve tel tel
ayrılan cevizli ve haşhaşlı “Amasya çöreği” oldukça yaygın olarak tüketilir. Ayrıca Amasya
elması da tüm Türkiye’de bilinen bölgeye özgü meyvedir.
Samsun-Sinop: Çarşamba ve Bafra ovalarını barındırdığı için bölgeye özellikle Doğu
Karadeniz ve Balkanlardan yoğun göç gelmiştir. Bu göçler sonucu Samsun mutfağında,
Arnavut, Selanik, Artvin, Rize, Trabzon ve Ordu yemeklerini görmek mümkündür. Sinop
ise daha çok Kastamonu mutfağından etkilenmiştir. Samsun ve Sinop da özellikle bayram
günleri “lokul” veya “nokul” denen hamur işinin tatlısı, tuzlusu, mayalısı, mayasızı, cevizlisi,
patateslisi ve ıspanaklısı yapılır. Balığın bol bulunduğu Samsun’da ve Sinop’da balık yemek-
leri oldukça önemli yer tutar. Samsun’da kaz yetiştirildiği için kaz yemeklerine de rastlanır.
Ordu-Giresun: Bu bölgede bol miktarda sarı kiraz yetiştirilmektedir. Turşusu da yapı-
lan bu kirazlar tuzda bekletilir ve bununla kiraz tuzlusu kavurması yapılır. Yörede yetişen
bir diğer ürün taflan veya karayemişin de turşusu ve kavurması yapılmaktadır. Bol sa-
rımsakla hazırlanan fasulye turşusu her evde bulunur ve tereyağı ile kavrularak tüketilir.
Ayrıca kurutulmuş yeşil fasulye birçok yemekte kullanılır. Mısır yarması ile yapılan pancar
(karalahana) dolması, pancardan ve fasulyeden yapılan “diple” bölgeye özgü yemekler-
dendir. Düğünlerde mutlaka keşkek vardır. Bölgenin bir diğer geleneği ise hafta sonları
mahalle fırınlarında kapalı pidelerin yaptırılıp kahvaltıda yenilmesidir. Yemeklerinde fı-
rınlanmış mısır unu kullanılan bu bölgede “mısır helvası” ve çöğen otuyla yapılan “koz
helvası” yöresel yemeklerdendir. Ayrıca sakarca, melocan (dikenucu) gibi çeşitli yabani
otlardan yapılan yemekler bu yörenin mutfak kültürünün bir parçasıdır.
Trabzon-Rize: Karadeniz mutfağı denince ilk akla gelen çoğu yemek Trabzon ve Rize
de yapılan yemeklerdir. Karalahanadan yapılan yemekler, tuzlu hamsi veya hamsiyle yapı-
lan hamsikoli, hamsili pilav, kuymak veya mıhlama, taze sütle yapılan Hamsiköy sütlacı,
yörenin yaylalarında yetiştirilen hayvanların etleriyle hazırlanan Akçaabat Köftesi, bol
kaymaklı sütlerde yapılan muhallebi, baklava, yufkalı ve bol tereyağlı laz böreği en bilinen
yemekleridir.
Gümüşhane-Bayburt: Karadeniz’in Doğu Anadolu’ya açılan kapısında bulunan bu
iki şehir de her iki bölgenin yemekleri ve kültürüne rastlanılmaktadır. Evelek (labada)
yapraklarına lor peynirli, bulgurlu bir harç sarılıp tereyağı ve sütle tandırda lor dolması
yapılır. Kuşburnu yörenin en önemli meyvesidir. Kuşburnu, buğday ve kuru meyvelerle
kokoç çorbası yapılır. Kuşburnu ezmesi çıkarılır, suyu hazırlanıp kışlık olarak kavanozlara
doldurulur, kuşburnu ve dut ile yapılan pestil ve köme bölge mutfağına özgü çeşitlerdir.
Yeşil mercimek, kıyma ve süzme yoğurtla hazırlanan galacoş Bayburt’ta sevilerek tüketi-
len bir yemektir.
Artvin: Kendine has iklimi ve coğrafyası ile Artvin, Karadeniz Bölgesi’nde zeytin ağaç-
larının doğal olarak bulunabildiği (Yusufeli) bir yerdir. Kıyı kesimlerinde balık ve sebze
yemekleri, iç kesimlerde daha çok et, süt ve hamur işleri tüketilir. Şeker fasulyesi ve cevizin
bol miktarda yetiştirildiği bölgede ayrıca kışın her evde fırında pişirilmiş kabak tatlısı bu-
lunur. Yine her evde sacda pişirilmiş, dürüm yapılmış ve lokma büyüklüğünde parçalara
bölünmüş siron denen yufkalar bulunur ve yufkalar genellikle sarımsaklı yoğurt, ceviz ve
pekmezle tüketilir.
Bayrak, F.M. (2015). Soframda Anadolu Karadeniz Yemekleri, Alfa Yayınları, İstanbul.
öne doğru eğimli, dikdörtgen uzun bir tava yerleştirilir. Tavanın ön kısmının hemen al-
tında da şişlerde eriyen et yağı ve kuyruk yağının toplandığı ve tavadan süzülerek aktığı
yağdanlık yer alır. Şişin en üst kısmına ceviz büyüklüğünde kuyruk yağı takılır. Kuyruk
yağının altına patates dilimi ile iç yüzeyleri öğütülmüş kaya tuzuna bastırılmış ve ortadan
ikiye uzunlamasına dilimlenmiş patlıcanlar dizilir. Patlıcanın altına tekrar patates, pata-
tesin altına et dizilip bu işlem üç kez tekrar edilir. Sonuç olarak bir Tokat kebabı şişine bir
kuyruk yağı, üç et (bütün alınan kuzunun farklı bölümleri) ve dört patates dizilir. Doma-
tesler, biberler ve sarımsaklar da ayrı ayrı şişlere bütün hâlinde takılır. Şişler kebap ocağı-
nın ortasındaki metale dik olarak takılarak yandan gelen ateş ve köz ile 20-25 dakikada
pişirilir. Sonra ocağın ön tarafında yanan odunların ateşi ile pembeleşmesi istenen kebap
bu kısımda 10-12 dakika bekletilir. İstenirse şişler arka bölümdeki köz kısmına sürülüp 10
dakika daha kızartılır. Patateslerin nar gibi kızarması ama etin yumuşak, sulu ve pembe
kalması gerekmektedir.
Yiyecek-İçecek Ritüelleri
Karadeniz Bölgesi’nde önemli günlerde ve gecelerde kullanılan yiyecek ve içecekler diğer
bölgelerdeki yiyecek içeceklerle benzerlik göstermektedir. Ancak bölgenin farklı coğra-
fi yapısından dolayı kullanılan yiyecek ve içeceklerde bazı farklılıklara rastlanılmaktadır.
Örneğin, yenidoğan bebeğe bölgede çoğunlukla eskiden olduğu gibi anne sütünden sonra
şerbet verilmektedir, bazı bölümlerde bunlara ek olarak ıhlamur da verilen ilk besinler
arasında yer almaktadır.
Doğum yapan anneye ilk olarak çoğunlukla çorba verilmekte, bu verilen çorba çeşi-
di yöreye göre farklılık göstermektedir. Lohusa ziyaretine götürülen yiyecek ve içecekler
Anadolu’nun diğer bölgelerinde olduğu gibi çoğunlukla çorbadır. Süt, sütlaç, tatlılar, hoşaf
ve kompostolar da lohusa ziyaretine götürülen yiyecek ve içecekler arasındadır.
Bölgenin özellikle batısı ve iç kesimlerinde dişbuğdayı âdeti görülür. Eski bir Türk ge-
leneği olan diş buğdayı bebeğin ilk dişi çıktığında yapılan bir törendir. Hâlen Anadolu’nun
pek çok yerinde uygulanan bu törende çocuk yere serilen bir örtü üzerine oturtulur. Buğday,
çocuğun başından aşağı serpilir. Aynı zamanda haşlanmış buğdayla hazırlanan ve üzerine
toz şeker, nar, ceviz, meyve parçaları vs. serpiştirilen bir tür tatlı da törene katılanlara ikram
edilir. Bu karışımın içine boncuk, yüzük gibi küçük bir şey de konur. Saklanan şey kimin ta-
bağından çıkarsa o kişi çocuğa bir hediye alır. Çocuğun bereket içinde, sağlıklı büyümesi ve
bereketli bir yaşam sürmesi için başından dökülen buğdayın ardından, önüne çeşitli –tarak,
kitap, kalem, ayna, top vs.- objeler konur. Çocuk bunlardan ilk hangisini eline alırsa o mes-
leğe sahip olacağına inanılır. Tarağı alırsa kuaför, topu alırsa futbolcu gibi... Bazı yörelerde
bu geleneksel törene diş hediği de denir. Genellikle aile arasında yapılan bu törene yakın
akrabalar ve aile dostları da katılır. Tören şarkılar ve maniler eşliğinde sonlandırılır.
Sünnet düğünlerinde gelenlere yemek verilir bu yemek çoğunlukla keşkektir. Günü-
müzde bazı yörelerde özellikle kıyı kesimlerde çay, meşrubat ve pasta ikram edilmektedir.
Askere uğurlama bölgede hâlâ çok yaygındır, bu törende gelenlere çorba, yahni, pilav, keş-
kek ve tatlıdan oluşan bir menü takdim edilir.
Bölgede söz kesmede önce şerbet ikram edilir, hatta bazı yörelerde (Ordu-Giresun)
bu merasimin adı “şerbet içmek” olarak da adlandırılır, daha sonra yemekler ve kahve
ikram edilir. Nişan törenlerinde söz kesmede olduğu gibi yemek ziyafeti ve şerbet ikramı
olur, bazı yörelerde (kıyı kesimler) ise pasta ve kurabiye ikram edilir. Sinop ve Rize’nin
bazı bölgelerinde süt ikram edildiğine de rastlanılmaktadır. Düğünler birkaç gün sürer,
bu süre içerisinde gelen konuklara muhakkak yemek verilir, verilen yiyecekler yörelere
göre farklılık göstermekle birlikte keşkek ve et yemeği (kavurma ve yahni) bu ziyafetle-
rin değişmez yemekleridir. Oğlan hamamında çoğunlukla düğünde hazırlanan yemekler
6. Ünite - Karadeniz Bölgesi’nin Yöresel Mutfağı 149
verilirken kız hamamında çoğunlukla meyve ikram edilir. Kız kınasında meyve, çerez,
şeker ve meşrubat ikram edilirken oğlan kınasında içkili yemek, içkisiz yemek, çerez,
meyve ve meşrubat ikram edilir.
Ölümle ilgili ritüellerde Anadolu’nun büyük bölümünde olduğu gibi cenazede helva,
helva ekmek, bisküvi ve meşrubat dağıtılır. Ölümün yedinci, kırkıncı, elli ikinci günü gibi
ritüellerde çoğunlukla gelenlere yemek ikram edilir.
Bölge’de kutsal günlerle ilgili ritüeller ise Anadolu’nun çoğu yerinde olduğu gibidir.
Ramazan Bayramı’nda gelenlere önce şeker ve tatlı, sonra kahve ikram edilirken, Kurban
Bayramı’nda kurban etinden hazırlanan kavurma ikram edilir. Kandillerde çoğunlukla
lokma, helva, kandil simidi ikram edilir, bunlardan farklı olarak, Artvin’de pişi, Çorum’da
da börek ve katmer dağıtılır. Muharrem ayında aşure yapılıp komşulara dağıtma geleneği
tüm Anadolu’da olduğu gibi bu bölgede de yaygındır.
Neşeli günlerden özellikle Hıdırellez’de dolma çeşitleri, börekler ve et yemekleri hazır-
lanır. Tokat ve Giresun’da rastlanılan Sultan Nevruz kutlamalarında daha çok piknik yiye-
cekleri hazırlanır. Ordu ve Giresun’da “Mayıs Yedisi” kutlamaları yapılır. Burada da daha
çok piknik yiyecekleri hazırlanır. Bunların yanı sıra “bağ bozumu” (Tokat, Amasya, Ço-
rum, Samsun), “Kafkas” (Artvin), “Yayla Şenlikleri” (Artvin, Rize, Trabzon, Gümüşhane,
Giresun, Ordu, Samsun, Tokat), “Koç Katımı”(Tokat, Amasya, Bayburt) gibi etkinliklerde
çoğunlukla piknik yiyecekleri hazırlanır.
Öğünler
Karadeniz Bölgesi’nde günlük öğünlerde Anadolu’nun hemen hemen tüm bölgelerinde
olduğu gibi eskiye göre değişmeler olmuştur. Eskiden iki öğün olan yemek öğünlerinin
günümüzde üçe çıktığı gözlenmektedir. Yaz mevsiminde kahvaltıda çoğunlukla peynir çe-
şitleri, tereyağı, zeytin çeşitleri, reçel çeşitleri, bal, mevsimine göre sebzeler bulunurken kış
mevsiminde yukarıdakilere ek olarak çorba çeşitlerinin de kahvaltılarda tüketildiği görül-
mektedir. Ayrıca özellikle Doğu Karadeniz’de et haşlama (Trabzon, Giresun ve Ordu) ve
et kavurma (Rize) kahvaltılarda tüketilmektedir. Pazar sabahları Trabzon, Samsun, Ordu,
Zonguldak ve Giresun’da fırınlarda hazırlanan pide tüketimi oldukça yaygındır. Bunun
yanında Zonguldak ve Düzce’de kahvaltılarda mıhlama veya kuymak tüketimi, özelikle
Ordu ve Giresun’da kahvaltılarda yörede yetişen fasulyelerden yapılan turşu kavurması da
kahvaltılarda tüketilen yöresel yiyeceklerdir.
Bölgede öğle öğünlerine çalışma hayatının gereklerinden dolayı pek sık rastlanılmaz,
öğle yemekleri daha çok akşamdan ve sabah kahvaltısından kalan yiyeceklerin tüketildiği
bir öğün hâline gelmiştir. Akşam öğünlerinde yer alan yiyecekler Anadolu’nun birçok
yerinde olduğu gibi en güzel yemeklerden oluşmaktadır, bu yemekler çoğunlukla et, ta-
vuk ve balık yemekleridir. Bütün aile akşam yemeğinde toplandığı için yemeklerin çeşidi
biraz fazladır.
Bölgede sadece Bayburt ve Gümüşhane’de “kindilik” denen ikindi sofrası vardır.
Bayburt’ta yaz mevsiminde peynir, lor, çökelek, domates, ekmek, çörek, börek gibi yi-
yecekler çayla yenilirken; Gümüşhane’de kindilikte kuymak, fasulye kavurması, patates
haşlaması yanında turşusuyla, su böreği, hurma (kalbura bastı), zeytinyağlı dolmalar, bö-
rekler, çörekler çayla sunulur.
dışında Sakarya ve Kocaeli’nde de fındık üretimi yapılmaktadır. Fındık, çerez olarak yaş,
kuru ve kavrulmuş, bazen de çeşitli baharatlar eklenmiş olarak tüketilir. Fındıktan ezme-
ler, dondurmalar yapılır, helvalara konur, birçok tatlısı ve yemeği yapıldığı gibi bazı tatlı ve
yemekler yapılırken fındıktan yararlanılır. Fındık Tanıtım Grubu’nun yayımladığı Dünya
Fındık Lezzetleri adlı kitapta, düzenlenen yemek yarışmaları ekseninde, fındıkla yapılan
134 tatlı ve yemek bir araya getirilmiştir. Fındıktan elde edilen yiyecekler denilince akla
fındık tanesi gelir, ancak fındığın yaprağından yapılan dolmalar, fındık ağaçları ve dalları
yakılarak elde edilen yüksek kalorili mangal kömürleri ve mutfaklarda yemeklik yağ ola-
rak ve kozmetik sanayinde kullanılan fındık yağı da fındığın diğer ürünleridir.
Hamsi: Doğu Karadeniz insanının günlük yaşamının vazgeçilmez bir unsuru olan
hamsi, sadece bir besin maddesi değil, aynı zamanda folklorik bir ögedir. Türkülerden
tatlılara kadar çok geniş bir alanın en belirgin kahramanıdır. Karadeniz için hamsi çok
önemli ve çok özel bir balık, hatta olmazsa olmazlardandır. Hamsi, Karadeniz insanının
yalnız mutfak kültürünü değil hikâyelerden fıkralara kadar genel kültürünü de etkilemiş
bir balıktır. Mutfakta da çok özel bir yeri olan hamsi, çorbasından buğulamasına, mücve-
rinden sarmasına, tatlısından dolmasına, pilavından köftesine kadar çok çeşitli yemeğin
ana maddesi durumundadır.
Evliya Çelebi’nin, Bursa’dan başlayıp Trabzon’u da içine alarak Karadeniz’in doğusuna
uzanan seyahatini anlattığı ikinci ciltte Trabzon’u anlattığı kısımda o yörenin övülmeye
değer yiyecek ve içeceklerden bahsederken balıklarına ve özellikle hamsiye işaret eder.
Hamsi kelimesinin etimolojik olarak ele alındığı bu eserde; adın ‘elli gün süren kış’ an-
lamına gelen “hamsîn” kelimesine dayandığından bahsedilir ve hamsinin bu mevsimde
ortaya çıkması da delil olarak gösterilir. Aynı eserde Evliya Çelebi, iyi hamsinin bir karış
kadar olduğunu söyler ve hamsiyi ince, morca ve parlakça, yağlıca bir balık olarak tarif
eder. Sağlığa faydası konusunda ise hamsinin yüzlerce faydası olduğunu, tam bir afrodiz-
yak olarak anlatır ve ağrı hastalığına yakalananların şifa bulduğunu belirtir.
Mısır: Karadeniz yöresinin sahip olduğu pek çok kültürel değerden biri de, yöre mut-
fağının vazgeçilmez temel gıdası olarak kabul edilen mısırdır. Mısır; ekonomik açıdan
fındık ve çay kadar üreticisinin cebini doldurmasa da Karadenizli için pek çok açıdan vaz-
geçilmez bir üründür. Közlemesinden haşlamasına, mısır ekmeğinden çorbasına, sadece
Karadeniz insanının değil, hemen her yöre insanının damak zevkine hitap etmektedir.
Yemeklerin vazgeçilmez malzemesi olarak kullanılan mısır çoğunlukla yarma (çekil-
miş mısır) ve mısır unudur. Mısır unu, “fırın darısı/fırınlı mısır unu” ve “seren unu/fırın-
sız mısır unu” olarak yemeklerde ve tatlılarda katkı malzemesi olarak kullanılır. Fırın darı-
sı için süt mısırlar toplanıp taş fırınlarda kavrulur. Daha sonra mısırın taneleri ayıklanır ve
taş değirmenlerde un hâline getirilir. Tat ve lezzet açısından fırın darısı daha kıymetlidir.
Ancak mısır ekmeği çoğunlukla seren unundan yapılır. Anadolu’nun çeşitli yörelerinde
olduğu gibi burada da kadınlar ekmek yapımındaki meziyetlerini gösterirler. Tek fark,
kullanılan un buğday unu değil mısır unudur.
Mıhlama-Kuymak: Kuymak bir iki malzeme ile yapılan sade bir yemek olmasına karşın
son derece lezzetli bir yemektir. Bazı yörelerde kuymak (Trabzon, Giresun), bazılarında da
mıhlama (Rize, Ordu, Artvin) olarak adlandırılır. Ana malzemeleri, tereyağı, mısır unu,
su ve peynirdir. Peynir yörelere göre çeşitlilik gösterebilmektedir. Genellikle bakır tavada
pişirilir ve sıcak olarak servis edilir. Özellikle Rize’de taze kaymağın bol olduğu yaylalarda
tereyağı yerine taze kaymak kullanılır, buna “hoşmeri muhlaması” denir.
6. Ünite - Karadeniz Bölgesi’nin Yöresel Mutfağı 151
Pirinç: Marmara bölgesinden sonra en çok pirinç Karadeniz Bölgesinde yetiştirilir.
Bölgede Çorum-Osmancık ve Kargı, Kastamonu-Tosya, Samsun-Terme, Artvin-Yusufeli
ve Bolu-Kıbrıscık pirinç yetiştirilen yerlerdir. Osmancık ve Tosya pirinci ülke genelinde
bilinen ve tüketilen önemli pilavlık pirinçlerdendir. Yörede “akçeltik” ve “sarıkılçık” diye
bilinen pirinç soğuk iklime dayanıklı bir pirinç türüdür. Yusuefeli pirinci, hoş kokulu bir
pirinçdir. Bu değerli pirinç bire üç oranında su çektiği için az miktar pirinçle çok fazla
pilav yapılır. Kıbrıscık pirinci, yıkanmadan önce rengi koyudur, yıkanınca rengi açılır, son
yıllarda tarımı nadiren yapılmaktadır. Terme’de yetiştirilen pirinçler ise nişastasının yük-
sekliği ile bilinir.
Vakfıkebir Ekmeği: Vakfıkebir taş fırın ekmeği geçmişi, fırını, pişirilmesi, şekli, tadı
ve bayatlamayan özelliği ile yalnızca Türkiye’de değil dünyada da bilinen ve dilimle satı-
lan tek ekmektir. Yayla kültürü gereği hayvancılıkla uğraşan ve ilkbaharda yaylaya çıkan
aileler 2-3 gün süren yayla yolculuğu yapmaktadır. Bunun doğal sonucu olarak 2-3 gün
boyunca bayatlamayan ekmeğe duyulan ihtiyaç taş fırın ekmeğinin icadına yol açmıştır.
Yayla kültürünün hâkim olduğu her yerde buna benzer ekmekler üretilmesine rağmen
hiçbirisi Vakfıkebir taş fırın ekmeği kadar ihtiyacı karşılamamıştır. Geçmişi yüzyıllar ön-
cesine dayanan bu ekmek bugün ülkemizin her yanında üretilmesine ve Trabzon Ekmeği
olarak bilinmesine rağmen aslına uygun üretimin yapıldığı tek yer Vakfıkebir’dir. Taş fırın
ekmeğini özel kılan pişirildiği fırın başta olmak üzere, suyu, odunu, unu, mayası, havası,
şekli, ağırlığı ve pişiren ustasıdır.
Ekşi maya birkaç gün bekletilip ekşitilmiş hamurdur. Maya olarak hamur işlerini ka-
bartmakta ve lezzetlendirmekte kullanılır. Her ekmek yapıldığında çiğ hamurdan bir mik-
tar hamur ayrılır ve bol un konulmuş cam bir kavanozun içerisinde bekletilir. Ekmek ha-
muru hazırlanırken bu mayadan bir miktar yoğrulan hamurun içerisine atılır. Ekşi maya
ile hazırlanan hamur biraz geç kabarır, ekşi maya ile pişirilen ekmekler geç bayatlar ve
daha lezzetlidir.
Safran: Safran çok değerli ve lezzetli bir baharat olup Safranbolu’da (Karabük) bir çeşit
çiğdem çiçeğinden elde edilir. Günümüzde Safranbolu’da çok dar bir alanda yetiştiriciliği
yapılmaktadır. 11 köyde 40 üretici tarafından 37 dekar alanda yetiştiriciliği yapılmakta
olup bir dekar alandan optimum koşullarda 0,5 kg safran elde edilmektedir. Safran, sarı
turuncu tonlarında bir renk verir, kendine has bir kokusu vardır, suda bekletildiğinde
suya birdenbire değil, yavaş yavaş renk verir. Türkiye’de, safran kullanımı yaygın değildir.
Eskiden beri, yalnızca zerde, aşure ve pilavda safran kullanılmaktadır. Son birkaç yıldan
beri de Safranbolu’da lokumcular, diğer lokum çeşitlerinin içine safranlı lokumu da kata-
rak lokum çeşitlerini zenginleştirmişlerdir.
Pestil ve Köme: Türk Patent Enstitüsü tarafından tescillenen “Gümüşhane Pestili ve
Kömesi”, dut, ceviz, fındık, bal, süt, şeker ve undan üretilen gıda maddesidir. Dolayısıyla
Gümüşhane pestili, dut, bal, süt, şeker ve un karışımının herle (yumuşak pelte) hâline
getirilip fındık veya ceviz katılarak bezlere serilip kurutulduktan sonra elde edilen besin
değeri yüksek bir gıda maddesi olarak tanımlanabilir.
Cevizli Sucuk: Diğer yörelerde yapılan cevizli sucuğa benzemekle birlikte önemli fark-
lılıklar göstermektedir. Gümüşhane kömesi yapılırken ipliklere dizilmiş iç cevizin batı-
rıldığı karışımın içeriği oldukça farklıdır. Bu içerikte genellikle dut, şeker, un, süt, glikoz,
bal, ceviz veya fındık bulunmaktadır. Gümüşhane’de yapılan pestil ve kömelerde dut şırası
veya pekmezi kullanılır.
Akçaabat Köftesi: Pişirilmemiş köfte hamurunun kalıpta veya elde şekil verildikten
sonra soğutmak suretiyle hazırlanan üründür. Akçaabat köftesi % 100 Akçaabat’ta yetişen
sığır etlerinden yapılır. Kesilen etler 24 saat dinlendirildikten sonra kemiklerinden ayrılır,
sinirleri temizlenir, artık etler atılır, şekle uygun olmayan tüm artıklar atılır. Etler ufak
152 Yöresel Mutfaklar
parçalar hâlinde parçalanıp bayat ekmek, sarımsak, taze iç yağı, tuz katılarak makineden
geçirilir, yoğrulur, bir saat bekletilir tekrar yoğrulur. Ekmeği, eti, yağı, sarımsağı, tuzu ka-
tılıncaya kadar yoğurma işlemi devam eder. Yoğurma işlemi bittikten sonra şekillendirme
işlemi başlar. Bir adet köftenin 33 - 40 gr üzerinden şekillendirmesi yapılır. Şekillendirme
işlemi yapıldıktan sonra iki saat dinlendirilir. Standartlara uygun odun kömürü kullanı-
larak yakılan ocaklarda pişirilen Akçaabat köftesinin servisini tamamlayıcı unsurları olan
közlenmiş olarak sivri biber, domates kullanılır. Tercihen soğan, patates cips, ayrı olarak
da piyaz ve bulgur pilavı ile servisi yapılabilmektedir. Köfte kilogram (kg) olarak satılır.
Kuyu Kebabı: Kastamonu’ya has bir kebap türüdür. Özel olarak hazırlanmış kuyu-
larda, dağlarda kekiklerle beslenmiş kuzular ile yapılanı makbuldür. Kuyuya atılan çam
ağaçlarının közü ile iki buçuk saatte pişen bir kebap cinsidir. 1,5 metre civarında derinliğe
sahip bir kuyunun içine döşenmiş tuğlalar ve bu kuyunun orta yerinde yakılmış ateşin
sönmesi beklenir, ateş söndükten sonra bir çubuğa takılan kuzu gövdesi iki saat kadar
pişirilir. Kuyunun dibine bakır tava içinde su konulur. Kuzu pişmeye başlayınca kızarırken
nebati yağlar bu kabın içine akar, ateşe dökülmez; böylece hem kuzu yanmamış olur hem
de kebabın yumuşak olması sağlanır. Bu biriken yağlı suya pirinç salınarak bir pilav elde
edilir ve bölgede bu pilava “biran pilavı” denir.
Hazırlanışı
Pancar temizlenip yıkanır ve ince ince doğranır. Bir tencerede yağ eritilir. İncecik doğranmış
soğanlar bu yağda pembeleşinceye kadar kavrulur. Pancarın yeşil rengini koruması için
kaynayan suya önce tuz atılır. Sonra doğranmış pancar ile önceden haşlanmış fasulye veya
barbunya katılır (fasulye yerine mevsimine göre, mısır yarması, bulgur, pirinç de katılabilir).
Birlikte biraz kaynadıktan sonra elenmiş mısır unu bir elle kaynayan yemeğin içine azar azar
dökülür. Diğer elle tahta kaşıkla topaklaşmaması için devamlı karıştırılır. Yemek ocaktan
indirilmeye yakın bir parça acı biber ilave edilir. Arzuya göre iç yağı bir tavada yakılarak yemeğin
üzerine gezdirilir. Daha sonra servis yapılır.
Not: Bu tarif daha çok Ordu ve Giresun’da uygulanmaktadır. Rize’de yapılırken içiresine tereyağı
yerine iç yağı konulur. Karalahana Zonguldak, Bartın taraflarında “mancar” olarak adlandırılır,
dolayısıyla bu yemeğe “mancar çorbası” da denir.
154 Yöresel Mutfaklar
Bat (Batırık)
Hazırlanışı
Yıkanmış yeşil mercimek haşlanır. Suyunu süzmeden soğumaya bırakılır. Diğer tarafta bulgur
bir kaba alınır ve içine ince kıyılmış soğan katılarak sıcak su ile ıslatılır. Suyunu çektikten sonra
küp doğranmış domates ve salça, kimyon, karabiber, pul biber, tuz, nar ekşisi ve limon suyu
katılarak karıştırılır. İnce kıyılmış taze nane, maydanoz, taze soğan, sivri biber ve taze reyhan
ilave edilir. En son yeşil mercimek suyuyla birlikte bulgurlu karışımın içine katılır. Bütün
malzeme karıştırıldıktan sonra suyu az ise su ilave edilir. Ağzı kapalı olarak buzdolabında bir
saat bekletilir. Sıcak suda haşlanmış taze asma yapraklarının içine birer çorba kaşığı konularak
sarılır ve tüketilir.
Not: Tokat’ın yöresel yemeklerinden biri olan bat, adını yeniliş şeklinden almıştır. Bat yemeğinin
sulu olması ve içine ekmek batırılıp yenmesi isminin bat olarak anılmasını sağlamıştır. Kimi
ilçelerde yemek “bad” şeklinde söylenmektedir. Yemeğin nasıl oluştuğu hakkında çeşitli
rivayetler vardır. Bir rivayete göre hamile bir kadın mercimekli, salçalı, yeşillikli, baharatlı bir
şeyler yemek istemiş ve sonra o an evinde ne varsa hazırlamış. Bat yemeği de o günden bu güne
yapılagelmiştir. Yemek ilk olarak hanımlar arasında yayılma alanı bulmuştur. Bat hanımların
sohbet, altın günlerinde vazgeçilmez yemek çeşitlerindendir. Daha sonra ise yayılma alanı
genişlemiş düğünlerde erkek evinin “hayırlı olsun” için gelenlere ikram ettiği bir yemek hâlini
almıştır. Tokat’ın kültürel zenginliklerine eklenerek mani ve türkülerinde de hayat bulmuştur.
6. Ünite - Karadeniz Bölgesi’nin Yöresel Mutfağı 155
Hazırlanışı
Kuş başı etler kavrulur. Kavrulurken etin üzerine soğanlar ince ince doğranır. İki kaşık salça eklenir. Üzerine
kaynar su eklenir. Etler pişince üzerine ezilmiş ceviz eklenir. Ayrı bir tavada mısır unu tereyağı ile kavrulur.
Un kokusu kalmayıncaya kadar mısır unu kavrulur. Kavrulmuş un cevizin ardından karışıma eklenir. Bunlar
karıştırılır. Çok koyu olmayacak şekilde diğer malzemeler de bu karışıma eklenir.
Not: Bu tarif daha çok Ordu ve ilçelerinde yaşayan Gürcüler tarafından uygulanır.
Hamsili Pilav
Hazırlanışı
Hamsiler temizlenip yıkanır ve kılçıkları çıkarılır. Hamsiler derisi dışa gelecek şekilde fırın tepsisine dizilir.
Sonra pirinçler tencereye konup tereyağında kavurulur. Üzerine kuş üzümleri, soğan ve bütün baharatlar
serpilip kavurulur. Üzerine iki su bardağı su eklenip kapağı kapatılır ve 15 dakika pişirilir. Yeşillikler kıyılır ve
pilavın içine eklenip karıştırılır. Bu şekilde hazırlanan pilav fırın tepsisine dizilen hamsilerin üzerine boşaltılır.
Pilavın üzerine de kalan hamsiler derisi dışa gelecek şekilde dizilir. Fırında 180 derecede 35 dakika pişirilir.
Not. Bu yemeğin ismi her ne kadar pilav olarak geçse de özellikle Karadeniz Bölgesi’nin kıyı kesimlerinde
hamsi mevsiminde her evde ana yemek olarak tüketilir.
156 Yöresel Mutfaklar
Laz Böreği
Mısır Ekmeği
Hazırlanışı
Mısır unu, beyaz un, kabartma tozu ve tuzu bir kabın içinde karıştırılır. Ilık su ile un yoğurulur. Akışkan
kek hamuru kıvamına gelince su ekleme bırakılır. Hamura yoğurt eklenir. Karıştırılır. Fırın tepsisine eritilen
tereyağının bir kısmı sürülür. Hamur kalıba boşaltılır. Üstüne kalan tereyağı boşaltılıp hamurda bıçak
yardımı ile çizikler oluşturulur. 200 derecede 35-40 dakika pişirilir.
Siron
Hazırlanışı
Una tuz ve azar azar su ekleyerek bir hamur yoğrulur. Hamurdan yumurta büyüklüğünde bezeler yapılır ve
bu bezeler oklava ile açılır. Yufkalar sacın üzerinde iki taraflı olarak az pişirilir ve bir kenara alınır. Yufkalar
sıcakken birer birer rulo yapılır ve rulolar ikişer cm eninde kesilir. Tepsilere dizildikten sonra fırınlayarak
kurutulur. Kurumuş sironlar temiz bez torba içerisinde kış boyunca saklanır.
Not: Siron özellikle Gümüşhane, Trabzon, Bayburt ve Artvin’de üzerine sarımsaklı yoğurt gezdirilerek
tüketilir.
158 Yöresel Mutfaklar
Eğşili Pilav
Hazırlanışı
Siyez bulguru ayıklayıp yıkanır. Suyla birlikte tencerede bulgurlar yumuşayıncaya kadar pişirilir.
Ebegümeci ve ısırgan yıkanıp süzülür ve ince ince doğranır. Yoğurt suyla sulandırılır, otlar ve
yoğurt pilavın içerisine ilave edilir ve bir iki dakika daha pişirilir. Sulu kıvamda bir pilav olacaktır.
Daha sonra tereyağı eritilerek pilavın üzerinde gezdirilir. 15 dakika dinlenmeye bırakılır, sıcak
olarak servis edilir.
Not: Siyez buğdayı dünyadaki buğdayların atası olarak bilinir. Yaklaşık 10 bin yıl önce
yetiştirilmeye başlanmış olan Siyez buğdayının yetiştirilme yerleri Türkiye’nin dağlık
bölgeleridir. Özellikle Kastamonu bölgesinde, İhsangazi ilçesinde hâlen ekilip biçilmektedir.
6. Ünite - Karadeniz Bölgesi’nin Yöresel Mutfağı 159
İçecekler
Çay: Ülkemizde çay demlemenin herkes tarafından kabul görmüş tek bir yöntemi olmadı-
ğı için birbirinden farklı birçok yöntem bulunmaktadır. Tabii demlemedeki bu farklılıklar,
çayın tadında da farklılığa yol açabilir, hatta doğru zannedilen ya da önemsenmeyen bir-
çok püf noktası, çayda aroma kaybına sebep olup çayın tadını bozabilir.
Su: Çayı demlerken kullanılan suyun temiz ve kaliteli olmasına dikkat edilmelidir.
Musluk suyu yerine damacana ya da arıtılmış su kullanılmalıdır. Kullanılan suyun mineral
ve oksijen oranı ne kadar zengin olursa çay da o kadar lezzetli olacaktır. Çay bekletilmiş ya
da daha önceden kaynatılıp soğutulmuş suyla demlenmemelidir. Çünkü kaynayıp soğu-
muş su, daha az oksijen barındırdığından çayın aromasını bozacaktır.
Demlik: Çayın aromasını tam olarak yansıtması için en ideal malzeme porselen dem-
liklerdir. Metal demlik kullanımından özellikle kaçınılmalıdır. Çay harici kokuları içine
çekeceğinden aynı demlikte farklı çay bitkileri demlenmemeli, demlik asla deterjanla yı-
kanmamalı, sadece sıcak suyla temizlenmelidir. İyi çay demlemek için önemli olan çay
demleme yönteminden ziyade, püf noktalarına dikkat etmek ve uygulamaktır.
Çaydanlıktaki su kaynatılırken içi boş demlik de çaydanlığın üzerine konularak ısıtılır.
Su kaynadıktan sonra ocağın altı kapatılır ya da çaydanlık ateşten uzaklaştırılır. Suyun
kaynaması oksijen kaybına sebep olduğu için uzun süre kaynamış suyla çay demlememek
gereklidir. Su en fazla 10 saniye kaynatılmalıdır. Su kaynadıktan sonra çaydanlık ateşten
alınıp 3-4 dakika bekletilir ve suyun ısısının 75-85 derece seviyelerine düşmesi beklenir.
Su kaynadıktan sonra fokurdaması tamamen bitmeli, 1-2 dakika beklemelidir, böylece
ideal demleme ısısına ulaşılmış olur. Su ısısının düşürülmesi iyi çay demlemenin püf nok-
talarından biridir. Çünkü kaynayan suyla çay demlendiğinde çay haşlanır ve aromasını
kaybeder. Kaynayarak oksijen kaybına uğramış suya tekrar oksijen kazandırmak için çayı
demlerken suyun yüksek mesafeden hava ile temas sağlayarak çayın üzerine dökülmesi
gerekir. Ayrıca hâlâ sıcak olan suyu demliğin tek bir noktasından (üzerinde gezdirmeden)
dökerek demlemek çayın haşlanmasını engeller. Çayı demledikten sonra demlik çaydanlı-
ğın üzerine oturtulur ve kısık ateşte 12-15 dakika bekletilir. Diğer püf noktası, çayın dem-
lenme süresince aynı ısıda kalmasıdır (yani 75-85 derece). Demlikteki ısının yükselmeme-
si ya da azalmaması gerekir. Bu sebeple çayı demlerken ocağın altı iyice kısılmalıdır. Hatta
çaydanlıkla demliğin arasına bir bez, kapak vb. konulursa çaydanlıktaki ısının demliğe
geçmesi engellenir.
Çay demlerken kullanılan diğer bir yöntemse demleme esnasında, önce kaynatılıp bi-
raz soğutulmuş suyun (75-85 derece) demliğe dökülmesi ve ardından kullanılacak mik-
tardaki çayın demlikteki bu suyun içine konmasıdır. Çay tamamen doğal bir ürün olduğu
için demlendikten sonra 20-25 dakika içinde mutlaka tüketilmelidir. 20-25 dakika sonra
çay bayatlar, tadı acılaşır ve rengi koyulaşır.
160 Yöresel Mutfaklar
Özet
Karadeniz bölgesinin coğrafi özelliklerini açıklamak Karadeniz bölgesinin saklama ve pişirme yöntemlerini
1 3
Sakarya Ovası’nın doğusundan Gürcistan sınırına ka- listelemek
dar uzanan Türkiye’nin yedi coğrafi bölgesinden biri- Karadeniz Bölgesi farklı coğrafi yapılardan meydana
sidir. Yüz ölçümü 122.121 km ile Türkiye’nin üçüncü geldiği için Türk mutfağında kullanılan hemen he-
büyük bölgesi olan Karadeniz Bölgesi’nde toplam 18 men tüm pişirme yöntemleri kullanılır. Kıyıya yakın
il yer almaktadır. Bu iller sırasıyla Amasya, Artvin, yerlerde balık ve sebze ağırlıklı yiyecekler çoğunlukla
Bartın, Bayburt, Bolu, Çorum, Düzce, Giresun, Gü- yetiştirildiği ve tüketildiği için haşlama, yağda kavu-
müşhane, Karabük, Kastamonu, Ordu, Rize, Samsun, rup sos içerisinde pişirme, buharda pişirme, kendi
Sinop, Trabzon, Tokat ve Zonguldak’tır. Bölgede dağ- suyunda pişirme, sote, yağda kızartma ve ızgara gibi
ların kıyıya paralel olması tarım alanlarını sınırlan- daha çok kısa sürede pişirilen yöntemleri kullanılır,
dırmıştır. Karadeniz her mevsim yağışlı olan ve yıllık bu yöntemlerle yemek pişirilirken çoğunlukla kuzine
sıcaklık farkının az olduğu bir bölgedir. Yazları serin, ve ocak kullanılır. İç kesimlerde ise kıyı kesimlerinde
kışları ılıktır. Türkiye’nin en fazla yağış alan bölgesi kullanılan yöntemlere ek olarak, yiyecekler kuru ısıda
Karadeniz’dir. Her mevsim yağış görülmesi, yaz ku- kuyuda, tandırda ve taş fırında uzun süre pişirilir. Yi-
raklığı isteyen (buğday, arpa, yulaf, çavdar, mercimek, yecekleri saklamak için seranderler kullanılır.
pamuk) ürünlerin yetişmesini önlemiştir. Kıyı kesim-
de tahılın yerini mısır almıştır. Kış mevsiminde Doğu Karadeniz bölgesi yemeklerinin uygulamasını açıklamak
4
Karadeniz’de kış ılıklığı fındık, çay, turunçgil, zeytin Karadeniz bölgesinde yaygın olarak tüketilen yemek-
gibi ürünlerin yetişmesini kolaylaştırmıştır. İç bölge- ler; pancar çorbası, mısır çorbası, bat, Gürcü kavur-
lerde yağış azlığı orman örtüsünün azlığına, tahıl ve ması, kaz tiridi, hamsili pilav, kiraz diblesi, laz böreği,
şekerpancarı gibi ürünlerin öne çıkmasına yol açar. tokat kebabı, muhlama, İskilip dolması, Akçaabat köf-
te vb. şeklinde sıralanabilir.
Karadeniz bölgesinin ham madde özelliklerini özetlemek
2
Fındık, çerez olarak yaş, kuru ve kavrulmuş, bazen de
çeşitli baharatlar eklenmiş olarak tüketilir. Fındıktan
ezmeler, dondurmalar yapılır, helvalara konur, birçok
tatlısı ve yemeği yapıldığı gibi bazı tatlı ve yemekler
yapılırken fındıktan yararlanılır. Doğu Karadeniz
insanının günlük yaşamının vazgeçilmez bir unsu-
ru olan hamsi, sadece bir besin maddesi değil aynı
zamanda folklorik bir ögedir. Türkülerden tatlılara
kadar çok geniş bir alanın en belirgin kahramanıdır.
Yemeklerin vazgeçilmez malzemesi çoğunlukla mısır,
yarma (çekilmiş mısır) ve mısır unudur. Mısır unu;
“fırın darası/fırınlı mısır unu” ve “seren unu/fırınsız
mısır unu” olarak yemeklerde ve tatlılarda katkı mal-
zemesi olarak kullanılır. Çay, ülkemizde sudan sonra
en çok tercihe edilen, özellikle kahvaltıların vazgeçil-
mez içeceğidir. Evlerde, iş yerlerinde, kahvehanelerde,
çay evlerinde, çay bahçelerinde, pikniklerde çay içilir.
Çay genellikle sıcak içilir ancak son yıllarda soğuk çay
da tüketilmeye başlanmıştır.
6. Ünite - Karadeniz Bölgesi’nin Yöresel Mutfağı 161
Kendimizi Sınayalım
1. Doğu Karadeniz Bölgesi’nde her mevsim yağış görülmesi 6. Aşağıdakilerden hangisi Karadeniz Bölgesi’nde kutlanan
aşağıdaki ürünlerden hangisinin yetişmesinine engel olur? önemli günlerden biri değildir?
a. Mandalina a. Hıdırellez
b. Buğday b. Mayıs Yedisi
c. Fındık c. Sultan Nevruzu
d. Çay d. Şerbet İçmek
e. Mısır e. Yayla Şenlikleri
2. Karadeniz Bölgesi’nde sarımsağı ile ünlü olan yöre aşa- 7. Ordu ve Giresun’da sabah kahvaltılarında kahvaltılık yiye-
ğıdakilerden hangisidir? ceklere ek olarak tüketilen yiyecek aşağıdakilerden hangisidir?
a. Kastamonu-Taşköprü a. Turşu kavurması
b. Çorum-Osmancık b. Reçel-Tereyağ
c. Samsun-Terme c. Pide
d. Artvin-Yusufeli d. Et kavurma
e. Trabzon-Akçaabat e. Lahana çorbası
3. Karadeniz Bölgesi’nde aşçılarıyla ünlü olan yöre aşağı- 8. Aşağıdakilerden hangisi bir fındık ürünü değildir?
dakilerden hangisidir? a. Naturel fındık
a. Artvin-Hopa b. İç fındık
b. Samsun-Havza c. File fındık
c. Bolu-Mengen d. Tombul fındık
d. Rize-Hemşin e. Fındık Unu
e. Trabzon-Of
9. Çaya uygulanan soldurma işleminin amacı nedir?
4. Batı Karadeniz Bölgesi’nde kaymağın eritilip kavrulma- a. İstenilen rengi elde etmek
sıyla elde edilen daha çok eriştenin ve keşkeğin üzerine gez- b. Çayın aromasının oluşmasını sağlamak
dirilerek servis edilen yiyecek aşağıdakilerden hangisidir? c. Çay yapraklarının suyunun çıkmasını ve yumuşama-
a. Keş sını sağlamak
b. Bat d. Çayın fermentasyonunun oluşmasını sağlamak
c. Dartı e. Çayın demlenmesini sağlamak
d. Çökelek
e. Halıçka 10. Türklerin Karadeniz Bölgesi’ne yerleşmeleri aşağıdaki
olaylardan hangisinden sonra başlamıştır?
5. Karadeniz Bölgesi’nde direkler üzerine kurulmuş, genel- a. Fatih Sultan Mehmet’in Trabzon’u fethi
likle tahıl ambarı veya erzak deposu olarak kullanılan gele- b. Malazgirt Savaşı
neksel küçük ahşap yapılara ne ad verilir? c. Doğu Roma İmparatorluğu’nun bölünmesi
a. Tandır d. Trabzon Rum Pontus Devleti’nin kurulması
b. Ambar e. Atatürk’ün Samsun’a ayak basması
c. Köm
d. Kuyu
e. Serander
162 Yöresel Mutfaklar
Sıra Sizde 4
Fermantasyon, kıvrılan yaş çay yaprağının hücre öz suyun-
da bulunan kimyasal bileşiklerin oksidaz enziminin tesiri ile
biyolojik değişikliğe uğrayarak siyah çayda istenen renk, bu-
rukluk, parlaklık, koku ve aromanın oluşması olayıdır.
6. Ünite - Karadeniz Bölgesi’nin Yöresel Mutfağı 163
Yararlanılan Kaynaklar
Akan, L.S. (2005). Safranbolu Mutfak Kültürü Üzeri- Erol, S.Ş. (2015). Bartın’da Özel Günler; Bayram, Tören ve
ne Bir Araştırma, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Kutlamalar, Uluslararası Karadeniz Havzası Halk Bilimi
Tezi), Ankara Üniversitesi Fen Bilimler Enstitüsü Ev Araştırmaları Dergisi, 1(1): 43-68.
Ekonomisi(Beslenme Bilimleri) Anabilim Dalı. Ankara. Ertaş, Y. Ve Karadağ, M.G. (2013). Sağlıklı Beslenmede
Ak, O.N. (1996), Çaycılık ve Sosyal Hayatımızdaki Değiş- Türk Mutfak Kültürünün Yeri, Gümüşhane Üniversitesi
meler Yiyeceklerimizin Doğal ve Kültürel Çevresi Işı- Sağlık Bilimleri Dergisi, 2(1):117-136.
ğında Rize Mutfağı, Rize Halk Eğitim Merkez Müdürlü- Güler, S. (2010). Türk Mutfak Kültürü ve Yeme İçme Alış-
ğü Yayınları 4, Rize, ss.45-47. kanlıkları, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler
Anonim1.(2015). Genel Özellikleriyle Türk Mutfak Kül- Dergisi, Sayı 26.24-30.
türü, http://aregem.kulturturizm.gov.tr, Erişim Tari- Güldemir, O. ve Halıcı, N. (2009). Özel Bir Lezzet: Kiraz
hi.15.10.2015. Diblesi. Geleneksel Gıdalar Sempozyumu.27-29 Mayıs
Anonim 2.(2015). Karadeniz Bölgesinin Tarihçesi. Hitit 2009, Van. 562-563.
Üniversitesi Karadeniz Arkeolojisini Araştırma Uygula- Halıcı, N. (1997). Karadeniz Bölgesi Yemekleri Üzerine Bir
ma ve Araştırma Merkezi. http://www.karm.hitit.edu.tr/ Araştırma, (Yayınlanmamış Doktora Tezi), Gazi Üniver-
tarihce.htm. Erişim Tarihi. 16.05.2015. sitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ev Yönetimi Beslenme
Anonim 3. (2014).Ordu Mutfak Kültürü, Ordu İl Kültür ve Anabilim Dalı. Ankara.
Turizm İl Müdürlüğü Yayınları. Ordu. Halıcı, N. (2009). Türk Mutfağı, Oğlak Yayınları, İstanbul.
Arvas, A. (2013). Geçmişten Bugüne Geleneksel Bir Lezzet: Kalkışım, Ö. ve Özdemir, M. (2012). Pestil ve Köme Tekno-
İskilip Dolması, The Journal of Academic Social Scien- lojisi, Gümüşhane.
ce Studies, International Journal of Social Science, 6(1): Karagöz, İ. (2006). Samsun ve İlçelerinde Yemek Adları,
229-239. Geçmişte Geleceğe Samsun, Editör Cevdet YILMAZ,
Atalay.İ, ve Mortan, K. (2003). Türkiye Bölgesel Coğrafyası, 663-670, Samsun.
2. Baskı, İnkılap Yayınları, İstanbul. Kaya, A. (2000). Misafirperverlik Endüstrisinde Temel
Bayrak, F.M. (2015). Soframda Anadolu Karadeniz Yemek- Mutfak Bilgisi, Güneş Matbaa, İzmir.
leri, Alfa Yayınları, İstanbul. Kızılırmak, İ, Albayrak, A, ve Küçükali,S. (2014). Yöresel
Birlik, S. (2011). Karedeniz’in Suskun Kültürü: Serander- Mutfağın Kırsal Turizm İşletmelerinde Uygulanması:
ler, 1.Uluslararası Karadeniz Kültür Kongresi, Editörler: Uzungöl Örneği, Uluslararası Sosyal ve Ekonomik Bilim-
Nuray TÜRKER, Gülgün KÖROĞLU, Önder DENİZ, ler Dergisi, 4(1): 75-83.
06-09 Ekim 2011 Sinop. Nuhoğlu, H. (2015). Türk Kültüründe Mutfağın Yeri, Tat-
Çokişler, N. Ve Tüker, A. (2015). Mutfak Kültürünün Tu- name, 1(1): 10-15.
rizm Ürünü Olarak Kullanım Etkinliğinin İncelenme- Oğuz, Ö. Aykanat, N. Ve Karagöz, A. (2006). Kentler ve İm-
si: Ayder Turizm Merkezi Örneği. Doğu Karadeniz Böl- gesel Yemekler 2, Gazi Üniversitesi Türk Halk Bilimi
gesi Sürdürülebilir Turizm Kongresi, 14-16 Mayıs 2015 Araştırma ve Uygulama Merkezi Yayınları No:9, Ankara.
Gümüşhane, 585-598. Şişman B. (2009). Karadeniz Yöresinde Mısır Kültürü:
Demiröz, Z. (2015). Ordu Mutfağı, Yöresel Ev Yemekleri, Folklorik Bir Yaklaşım, Uluslararsı Sosyal Araştırmalar
Ordu Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları, Matsis Dergisi, 2(7): 232-243.
Matbaa, İstanbul. Toygar,K. (1982). Değişen Türk Mutfağı, Türk Mutfağı Sem-
Denizer, D. (2007). Türk Mutfağının Turizm Açısından pozyumu Bildirileri, 153-160, Ankara.
Önemi: Perşembe Yaylası Örneği, 8.Aybastı-Kabataş Türkan, C. (2005). Mutfak Hizmetleri, Değişim Yayınları,
Kurultayı, Aybastı-Kabataş Kurultayı Yayınları No:9, İstanbul.
Editör, Salim ŞENGEL, Eskişehir. Uzun, E. (2005). Trabzon’da Yiyeceklerin Saklanma Yön-
Düzgüneş, E. (2010). Hamsinin Karadeniz Kültüründeki temleri, Uluslararası Karadeniz Havzası Halk Bilimi
Yeri ve Hamsi Avcılığının Tarihsel Gelişimi, 1.Ulusal Araştırmaları Dergisi, 1(1): 113-121.
Hamsi Çalıştayı: Sürdürülebilir Balıkçılık, 17-18 Haziran Yerasimos, M. (2007). 500 Yıllık Osmanlı Mutfağı, Boyut
2010. Trabzon. Yayınları, 4. Baskı. İstanbul.
Duman, M. (2008). Fındık Kitabı, Kitabevi, İstanbul. Yerasimos, M. (2014). Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde Ye-
Duman, M. (2008). Çay Kitabı, Kitabevi, İstanbul. mek Kültürü, Kitap Yayınevi, 2.Baskı, İstanbul.
164 Yöresel Mutfaklar
http://www.ftg.org.tr/tr/aktuel-findikli-tarifler-dunya-fin- http://www.cografya.gen.tr/egitim/bolgeler/karadeniz.htm.
dik-lezzetleri.html Erişim Tarihi: 09.11.2015. Erişim Tarihi.16.10.2015.
http://www.yoreselyemekler.org/category/rize-mutfagi. Eri- http://www.ordutb.org.tr. Erişim Tarihi.16.10.2015.
şim Tarihi. 02.11.2015. http://www.wikipedia.org. Erişim Tarihi. 15.10.2015.
http://www.yoreselyemekler.org/category/karadeniz-mutfa- http://www.zonguldakkulturturizm.gov.tr/TR,92609/zon-
gi. Erişim Tarihi 02.11.2015. guldak-mutfak-kulturu.html.Erişim Tarihi.13.11.2015.
http://www.karadenizgezi.net/karadeniz_Yemekleri.htm. http://www.bartinkulturturizm.gov.tr/TR,68986/bartin-
Erişim Tarihi 03.11.2015. mutfagi.html.Erişim Tarihi. 13.11.2015.
http://www.karadenizgezi.net/karadeniz_Yemekleri_Ekmek. http://www.karabukkulturturizm.gov.tr/TR,63744/yiyecek-
htm. Erişim Tarihi 03.11.2015. icecek.html. Erişim Tarihi. 13.11.2015.
http://www.vedatmilor.com/tokatta-huzun-ve-kebap. Erişim http://www.kastamonukultur.gov.tr/TR,63904/ne-yenir.
Tarihi 04.11.2015. html. Erişim Tarihi.13.11.2015.
http://www.atlasdergisi.com/arsiv/kitaplar/turkiye-balik-at- http://www.sinopkulturturizm.gov.tr/TR,74845/halk-
lasi/ Erişim Tarihi 24. 09.11.2015. mutfagi.html. Erişim Tarihi.13.11.2015.
http://www.ekmeksanati.com/documents/vakffdkebir_ek- http://www.corumkulturturizm.gov.tr/TR,58764/ne-yenir.
mef0i.html. Erişim Tarihi 09.11.2015. html. Erişim Tarihi. 13.11.2015
http://www.safranbolu.gov.tr/default_B0.aspx?content=86. http://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/tokat/neyenir. Eri-
Erişim Tarihi 02.11.2015. şim Tarihi. 11.11.2015
http://www.cemilusta.com.tr/lcontent.asp?id=140&d=2. Eri- http://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/samsun/neyenir.
şim Tarihi 05.11.2015. Erişim Tarihi. 11.11.2015
http://www.rtb.org.tr/haber/lezetli-cay-demlemenin- http://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/giresun/neyenir. Eri-
yontemleri. Erişim Tarihi 06.11.2015. şim Tarihi.12.11.2015.
http://nihatusta.com/i/menu. Erişim Tarihi 09.11.2015. http://www.trabzonkulturturizm.gov.tr/TR,57731/ne-yenir.
http://www.cide.gen.tr/videogaleriler/kastamonu+cide+ html. Erişim Tarihi.13.11.2015.
kuyu+kebap. Erişim Tarihi 09.11.2015. http://www.rizekulturturizm.gov.tr/TR,113507/yore-mutfa-
http://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/duzce/neyenir. Eri- gi.html. Erişim Tarihi.13.11.2015.
şim Tarihi 09.11.2015. http://www.artvinkultur.gov.tr/TR,55844/yore-mutfagi.html.
http://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/bolu/neyenir. Erişim Erişim Tarihi.13.11.2015.
Tarihi 09.11.2015. http://www.gumushanekulturturizm.gov.tr/TR,57816/yore-
http://www.gastronomi.com.tr/haberler/doors-akademide- mutfagi-gastronomi.html. Erişim Tarihi.12.11.2015.
siyez-bulguru-tanitildi-h2151.html. Erişim Tarihi http://www.bayburtkulturturizm.gov.tr/TR,91934/ne-yenir.
12.11.2015. html.Erişim Tarihi.13.11.2015.
http://www.tpe.gov.tr/TurkPatentEnstitusu/geographicalRe- http://www.ordukulturturizm.gov.tr/TR,106574/yoresel-ye-
gisteredList/Erişim tarihi: 09.11.2015. mekler.html. Erişim Tarihi.13.11.2015.
7
YÖRESEL MUTFAKLAR
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Ege Bölgesi’nin coğrafi özelliklerini açıklayabilecek,
Ege Bölgesi’nin hammadde özelliklerini özetleyebilecek,
Ege Bölgesi’nin saklama ve pişirme yöntemlerini listeleyebilecek,
Ege Bölgesi yemeklerinin uygulamasını açıklayabilecek
bilgi ve becerilere sahip olabileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
• Zeytinyağı • Keşkek
• Zeytincilik • Şevket-i Bostan
• Boyoz • Balık
• Ot Yemekleri • Kumru Sandviç
• Haşhaş
İçindekiler
• GİRİŞ
Yöresel Mutfaklar • EGE BÖLGESİ’NİN TARİHİ
Ege Bölgesi’nin Yöresel Mutfağı
• EGE BÖLGESİ’NİN COĞRAFYASI
• EGE BÖLGESİ’NİN MUTFAK KÜLTÜRÜ
Ege Bölgesi’nin
Yöresel Mutfağı
GİRİŞ
Ege Bölgesi’nin iklim ve coğrafi şartlarındaki farklılıklar bölgede yetişen tarımsal ve hay-
vansal ürün çeşitliliğini önemli ölçüde etkilemektedir. Ekonomik anlamda Türkiye’nin
tüm bölgelerinde olduğu gibi tarımın Ege Bölgesi ekonomisi içerisinde önemli bir yer
tutması, tarımsal çeşitlilikle gelir düzeyi arasında önemli bir neden-sonuç ilişkisini do-
ğurmaktadır. Ege Bölgesi’nde batıdan doğuya gidildikçe Akdeniz ikliminden karasal ik-
lime geçiş olmakta ve bölgedeki tarımsal çeşitliliği etkilemektedir. Bu nedenle beslenme
alışkanlıkları da farklılıklar göstermektedir. Ege Bölgesi’nin nispeten geniş bir coğrafyaya
yayılması da bu farklılıkları beraberinde getirmektedir. Bu nedenle Ege Bölgesi’ndeki tü-
ketim alışkanlıkları bazı ortak ve farklı özelliklerin oluşmasına eden olmaktadır.
Ege Bölgesi’nin mutfak kültürünün işlendiği bu bölümde, Ege Bölgesi’nde yer alan
İzmir, Aydın, Muğla, Denizli, Manisa, Kütahya, Uşak ve Afyonkarahisar yörelerine ilişkin
mutfak ve mutfak kültürleri ele alınacaktır. Yörelerle ilgili örf, adet ve geleneklerinin mut-
fak kültürüne yansımalarının da ele alındığı bu bölümde Ege Bölgesi’ni temsil eden ortak
ya da farklı yemek tarifleri de verilerek genel olarak Ege Bölgesi’nin mutfağının tanıtılması
amaçlanmaktadır.
lılar, Aydınoğlu Beyliğine son vererek İzmir’i egemenlikleri altına almışlardır. 16. yüzyılda
Türk nüfusunun artması, ticaret merkezi olarak gelişmesi, Doğu Akdeniz ticaretinde re-
kabet eden Fransa, Venedik, İngiliz ve sonrasında Hollandalıların İzmir’e gelmesiyle Batı
Anadolu’nun ticareti yeniden biçimlenmeye başlamış ve İzmir Doğu Akdeniz’in en önem-
li limanı haline gelmiştir. 1838 yılında Osmanlı Devleti tarafından İngilizlere sağlanan
serbest ticaret anlaşması ile Sakız Adası’nda ticaretle uğraşanlar İzmir’e göç etmişlerdir.
Batılı devletler ile ticaret hacminin gelişmesi I. Dünya Savaşı’na kadar devam etmiştir. I.
Dünya Savaşı’nın kaybedilmesi sonucunda İzmir ve Ege Bölgesi Yunan işgali altına girmiş-
tir. Galip devletlerin Osmanlı Devleti’ne Sevr Antlaşmasını dayatması ile Ege Bölgesi’nin
Yunanistan’a bağlanması hedeflenirken, İzmir’de gazeteci Hasan Tahsin tarafından atılan
ilk kurşun ulusal direnişin simgesi olmuş ve nihayetinde 9 Eylül 1922 tarihinde Türk or-
dusunun İzmir’e girmesi ile Yunan işgaline son verilmiştir. Günümüzde nüfus açısından
Türkiye’nin en büyük üçüncü ili olan İzmir sanayi, ticaret ve tarım konusunda ekonomiye
önemli katkılar sağlamaktadır. Tarih boyunca önemli bir liman kenti olan İzmir, farklı
kültürlerin yaşam sürmesi nedeniyle birçok cami, kilise, sinagog gibi ibadet mekânlarına
ve Efes, Meryem Ana, Artemis Tapınağı, İsa Bey Camii, Asclepion Sağlık Merkezi, Ber-
gama Zeus Sunağı, Cycus, Eryhtrai, Klozamenai, Claros, Teos gibi birçok antik kente ev
sahipliği yapmakta olan önemli bir turistik çekim merkezidir.
Aydın: İsmini Aydınoğulları Beyliği’nden alan Aydın kentinde Hitit, Frig, Lidya, Pers,
İon, Roma, Bizans, Selçuklu, İlhanlı, ve Osmanlı olmak üzere birçok medeniyet hüküm
sürmüştür. Aydın kentini ünlü tarihçi Heredot “Yeryüzünde bilinen en güzel gökyüzünün
altı” olarak isimlendirmiştir. Tralles olarak adlandırılan Aydın ili bereketli toprakları ile
ünlü Menderes ovasında yetişen ürünler Milet Limanı’ndan Yunanistan, Roma, Mısır
ve Fenike’ye gönderilmiştir. Özellikle Aydın’ın tarımsal zenginliği, ünlü gezgin Evliya
Çelebi tarafından “Dağlarından yağ, ovalarından bal akar” şeklinde tarif edilmiştir. Eko-
nomisi tarıma dayanan bölgede birçok medeniyetin varlık göstermesi kültürel ve turistik
miras açısından zengin olmasını sağlamaktadır. Aydın ve yöresinde Afrodisias, Tralles,
Nysa, Magnesia, Priene, Milet, Apollon tapınağı gibi birçok antik kent kalıntıları yer
almaktadır.
Denizli: Denizli ili sınırları içerisinde Selevkoslar, Bergama Krallığı, Roma, Bizans,
Selçuklu, İlhanlı, Germiyanoğlu Beyliği, Hamitoğlu Beyliği ve Osmanlılar hüküm sür-
müştür. İlk yerleşim yerinin bugünkü Eskihisar bölgesinde yer aldığı ve ismini Suriye
Kralı II. Antiyokustheos’un karısı Laodikeia’dan aldığı bilinmektedir. Selçuklu döne-
minde Ladik ismi ile anılan Denizli, daha sonra Germiyanoğlu döneminde Tonguzlu
olarak adlandırılmış ve günümüze kadar bu isim Dengizli’ye Dengizli’den de Denizli’ye
dönüşmüştür. Hierapolis, Laodikya, Herakleia, Colossae, Tripolis gibi birçok antik ken-
te ev sahipliği yapan bölge, ekonomik açıdan tarım, sanayi ve turizm açısından önemli
kaynaklara sahiptir.
Muğla: Muğla ilinin tarihine bakıldığında Antik Çağ’da Karia adı ile anıldığı bilin-
mektedir. Karia bölgesinde sırasıyla Lelegler, Aioller, Dorlar, İonlar, Lidyalılar, Make-
donya Krallığı, Mısırlılar, Bergama Krallığı, Roma İmparatorluğu, Selçuklular, Menteşe
Beyliği ve Osmanlı İmparatorluğu hüküm sürmüştür. Muğla isminin Selçuklu komutan
Muğlu Bey’den geldiği rivayet edilmektedir. Selçuklu devletinden sonra Menteşe Beyliği
egemenliğine giren Muğla, Menteşe Beyliği’nin Osmanlı Devleti’ne katılmasıyla, bölgede
ve denizlerde hakimiyet elde edilmiştir. II. Dünya Savaşı’ndan sonra 1921 yılında temsi-
li bir İtalyan birliği gönderilen Muğla, İtalyanların savaşmadan ayrılmasından sonra ba-
ğımsızlığını tekrar kazanmıştır. Lozan Antlaşması ile bölgedeki az sayıdaki (% 7) Rumlar
Yunanistan’a gönderilmiştir.
7. Ünite - Ege Bölgesi’nin Yöresel Mutfağı 169
Manisa: Manisa, Homeros’a göre Truva Savaşlarından dönen Magnetler tarafından
MÖ 14.yüzyılda kurulmuştur. Hitit, Aka, Frig, Lidya, Pers, Makedonya, Helen, Roma ve
Bizans egemenliğinde yaşayan Manisa Antik Çağ’da Magnesia olarak adlandırılmıştır.
1313 yılında Saruhanoğulları tarafından Bizanslılardan alınan kentin adı Manisa olarak
değiştirilmiş ve Beyliğin merkezi olarak kullanılmıştır. Osmanlı döneminde 1437-1595
yılları arasında şehzadeler tarafından yönetilen Manisa, “Şehzadeler Kenti” olarak da ad-
landırılmaktadır. Özellikle cami, çeşme, imarethane, köprü, medrese gibi Osmanlı Döne-
mi eserlerinin yer aldığı Manisa I. Dünya Savaşı sonrasında 1919’da Yunan işgaline uğra-
mış ve 8 Eylül 1922’de Türk ordusu tarafından işgal sona erdirilmiştir.
Uşak: Uşak ilinde ilk yerleşimin tarihi MÖ 4000 yıllarına kadar gitmektedir. Hitit
egemenliğindeki bölge MÖ 2500 yıllarında Luviler tarafından istila edilmiş ve sonra-
sında MÖ 1000 yıllarında Friglerin egemenliği altına girmiştir. Sonrasında ünlü Kral
Yolu’nun geçtiği ve Lidyalıların hüküm sürdüğü Uşak, MÖ 6. yüzyılda Persler tarafından
ele geçirilmiştir. Perslerden sonra sırasıyla Makedonya Devleti, Bergama Krallığı, Roma
İmparatorluğu ve Bizans hakimiyetinde kalan şehir, Anadolu’nun fethinden sonra Süley-
man Şah tarafında Selçuklu Devleti’ne katılmıştır. Selçuklu Devleti’nden sonra Germiya-
noğlları bölgede hakimiyet sürmüş ve 1391 yılında Yıldırım Beyazıt tarafından Osmanlı
Devleti’ne katılmıştır. Fetret devri süresince Karamanlıların elinde kalan Uşak, 1414 yı-
lında tekrar Germiyanoğullarına geçmiş ve 1429 yılına Osmanlı Devleti’ne katılmıştır. I.
Dünya Savaşı sonrasında Yunan işgaline uğrayan Uşak 2 Eylül 1922 tarihinde düşman
işgalinden kurtarılmıştır.
Kütahya: Kütahya ve çevresinde bilinen en eski medeniyet Hititlerdir. Sonrasında Frig
ve Lidya hâkimiyetine girmiştir. Antik kaynaklara göre ünlü Yunan masal yazarı Esop
Kütahya’da doğmuştur. MÖ 6. yüzyılda Perslerin istilasına uğramıştır. MÖ 4. yüzyılda Ma-
kedon krallığının hâkimiyetine girmiş, ardından Bergama ve Bitinya Krallığı’na geçmiştir.
MÖ 2. yüzyılda Roma İmparatorluğu’nun egemenliğine giren Kütahya, Roma İmparator-
luğu ikiye bölündüğünde Doğu Roma’ya (Bizans) kalmıştır. Türklerin Anadolu’ya gelişi ile
birlikte 1079 yılında Kutalmışoğlu Süleyman Şah tarafından fethedilmiştir. Haçlı seferleri
ile Selçuklu Türkleri ve Bizans arasında sürekli el değiştiren Kütahya, II. Kılınçarslan ta-
rafından tekrar fethedilmiştir. Anadolu Selçuklu Devleti’nin son zamanlarında Türkmen
Germiyanoğlu aşiretinin yerleşmesi ile Germiyanoğlu Beyliği kurulmuştur. Daha sonra
Osmanlı Devleti’ne katılan Germiyanoğulları ile Kütahya Osmanlı hakimiyetine geçmiş-
tir. Osmanlı İmparatorluğu’nda önemli bir sancak beyliği görevini üstlenen Kütahya, 1921
yılında Yunan orduları tarafından işgal edilmiş ve Millî mücadelenin en çetin savaşların-
dan olan Başkomutanlık Meydan Savaşı burada yapılmış ve 30 Ağustos 1922’de Yunan
işgali son bulmuştur.
Afyonkarahisar: İlk yerleşimi Hititler tarafından yapılan Afyonkarahisar’a, son-
rasında Frigler ve Lidyalılar tarafından hükmedilmiştir. MÖ 6. yüzyılda Perslerin ege-
menliğine geçmiş, MÖ 4. yüzyılda ise Makedonya Krallığı’nın istilasına uğramış, ar-
dından Selevkoslar’ın ve Bergama Krallığı’nın eline geçmiştir. MS 2. yüzyılda Roma
İmparatorluğu’na katılmış, Roma’nın bölünmesinden sonra Bizans İmparatorluğu’nun
egemenliğinde kalmıştır. Bizanslılar tarafından yüksek kale anlamına gelen “Akronium”
adı verilen şehir Türkler’in Anadolu’ya girmesi ile fethedilmiş ve haçlı seferleri sonucunda
Bizanslılar tarafından geri alınmıştır. Daha sonra Selçuklular tarafından geri alınan şehir
Sultan Alaeddin tarafından imar ettirilmiş ve devletin kasası görevini gördüğü içi buraya
“Hisar-ı Devlet”, yani Devletin Kalesi adı verilmiştir. Ardından Germiyanoğlu Beyliği’ne
geçen şehir, 1390 yılında Osmanlı Devleti’ne katılmıştır. Günümüzde olduğu gibi o devir-
de ikmallerin yapıldığı ve yolların kesiştiği Afyon, I. Dünya Savaşı sonrasında 1921 yılında
Yunan işgaline uğramış ve Başkomutanlık Meydan Savaşı sonrasında 27 Ağustos 1922
tarihinde düşman işgalinden kurtarılmıştır.
170 Yöresel Mutfaklar
Kaynak: https://
bycografyam.
wordpress.com/tag/
ege-bolgesi-haritasi/
Türkiye’nin üçüncü büyük kenti olan İzmir, kuzeyde Madra Dağları, güneyde Kuşa-
dası Körfezi, batıda Çeşme Yarımadası, doğuda ise Aydın ve Manisa il sınırlarını kapsa-
makta; batıda İzmir Körfezi yer almaktadır. Gediz ve Menderes Nehirleri İzmir il tarımı
için büyük önem arz etmektedir. Akdeniz ikliminin hüküm sürdüğü bölgede yıllık orta-
lama sıcaklık 14-18 derece arasındadır. İklim özelliklerinden dolayı tarım için oldukça
verimli arazilere sahiptir. İzmir ve çevresinde tütün, pamuk, susam, keten ve şekerpan-
carı tarımsal sanayi açısından üretilen en önemli ürünlerdir. Üzüm (yaş/kuru) üretimi
şarap yapımında önemli bir yer tutmaktadır. Bunun dışında zeytin, incir, pirinç, arpa,
buğday, mısır, domates, biber, enginar, kereviz, patlıcan, patates, salatalık gibi sebzeler
ile şeftali, portakal, mandalina, nar, kiraz, elma gibi birçok meyve de yetiştirilmektedir.
7. Ünite - Ege Bölgesi’nin Yöresel Mutfağı 171
Özellikle sahil kesimlerinde kültür balıkçılığı ve deniz balıkçılığı yapılırken iç kesim-
lerinde hayvancılık ve süt üretimi yapılmaktadır. Ayrıca ham maddeye ulaşım kolay-
lığının yüksek olması ve İzmir Limanı ve serbest bölgenin var olması nedeniyle ulusal
ve uluslararası ticaret açısından önemli bir merkez niteliğindedir. Aydın ve çevresinde
tarım bölgenin önemli gelir kaynaklarındandır. Aydın, Türkiye’nin incir üretiminde ilk
sırada yer alırken zeytin ve pamuk üretiminde ikinci sırada yer almaktadır. Bu ürünler
dışında buğday, arpa, mısır, ayçiçeği, tütün, susam, üzüm, kestane, çilek, karpuz, vişne,
kiraz, kayısı, erik, elma, lahana, pırasa, patlıcan, biber, domates gibi ürünler sıkça yetiş-
tirilmektedir. Denizli ve çevresinde yetişen tarım ürünleri içerisinde buğday, arpa, mısır,
nohut, tütün, haşhaş, üzüm, pancar, zeytin, kavun, karpuz, elma, armut, vişne, kiraz, şef-
tali, badem ve nar bol miktarda yetiştirilmektedir. Yörede hayvancılık ve tavukçuluk da
oldukça gelişmiştir. Muğla ili dünya çam balı üretiminin başkenti olarak bilinmektedir.
Bunun dışında Muğla ve yöresinde kültür balıkçılığı, badem, çam balı, balmumu, taze
barbunya ve taze börülce üretiminde birinci sırada yer alırken, yağlık zeytin alanı ve nar
üretiminde ikinci, susam, limon, kekik, kuru börülce ve anasonda da üçüncü sıradadır.
Domates, greyfurt, keçiboynuzu, kereviz, marul, pazı, roka, turunç, yenidünya ve porta-
kal üretiminde ise ilk sıralarda yer almaktadır. Manisa ve yöresinin tarımsal üretimine
bakıldığında, kurutmalık ve sofralık üzümde, tütün ve hindi üretiminde Türkiye’de ilk
sırada yer aldığı görülmektedir. Bunun dışında, kiraz ve ceviz üretiminde ikinci, zeytin,
yumurta ve tavuk eti üretiminde üçüncü sıradadır. Ayrıca, şeftali, kiraz, kayısı, badem,
armut, nar, kestane, karpuz ve ünlü Kırkağaç kavunu öne çıkan ürünlerdir. Ayrıca kar-
nabahar ve kereviz Türkiye’de en çok Manisa’da üretilirken, domates, patlıcan, pırasa,
kabak, biber, fasulye, ıspanak ve lahana gibi sebzeler de bol miktarda üretilmektedir.
Tarımsal üretimin yoğun olduğu Manisa, Türkiye’de traktör sayısı bakımından Adana
ve Konya’dan sonra üçüncü sıradadır. Kütahya il sınırları içerisinde tahıl en fazla üre-
time konu olan gıdadır. Bunun yanında sebze ve meyve üretimi de oldukça gelişmiştir.
Başlıca yetiştirilen ürünler; buğday, arpa, mısır, nohut, fasulye, burçak, şekerpancarı,
kenevir lifi, kenevir tohumu, sakız ve tohum olarak haşhaş, patates, soğan ve ayçiçe-
ğidir. Sebzelerden domates, patlıcan, biber ve lahana yetiştirilirken meyvelerden kiraz
ve vişne başta olmak üzere, elma, armut, şeftali, ceviz, kestane, çilek, kavun ve karpuz
yetiştirilmektedir. Dağlık yörelerinde ise hayvancılık yaygın olarak yapılmaktadır. Uşak
ve yöresinde en çok üretilen tarım ürünleri arasında buğday, şekerpancarı, arpa, nohut,
fasulye, burçak, fiğ, tütün ve haşhaş yer almaktadır. Ayrıca çilek başta olmak üzere elma,
armut, kayısı, erik, badem, ceviz, vişne, kiraz ve dut yetiştirilen meyvelerdir. Karpuz,
domates, kavun, salatalık ve biber gibi sebzeler de yetiştirilen Uşak’ta hayvancılık faa-
liyetleri de gelişmiştir. Afyonkarahisar ilinde ekonomi özellikle tarım ve hayvancılığa
dayalıdır. Haşhaş, ayçiçeği, şekerpancarı, patates gibi endüstriyel tarım ürünlerinin yanı
sıra, Konya ve Ankara’dan sonra Türkiye’nin en büyük buğday üretimini gerçekleştir-
mektedir. Arpa ve diğer baklagiller üretiminde de ilk sıralarda yer alan Afyonkarahisar
Napolyon kirazı ve diğer meyve yetiştiriciliğinde de önemli bölgelerden biridir. Süt ve
besi hayvancılığının yanı sıra arıcılık, tavukçuluk yapılmaktadır. Tavukçuluk ve yumur-
ta üretiminde söz sahibi olan il Türkiye’deki yumurta fiyatlarını belirlemektedir. Hay-
vansal ürünlerden sucuk başta olmak üzere süt ve süt ürünleri açısından da zengin olan
ilde şekerleme, lokum ve kaymak üretimi oldukça yaygındır.
172 Yöresel Mutfaklar
Sakala çarpan, toğga, göce tarhanası gibi çorbalarla başlanan yemeğe, bütün et, Afyon
kebabı, pilav üstü kavurma gibi et yemekleri, arkasından mevsimine göre patlıcan böreği,
ilibada dolması, patlıcan musakka, düğülü yaprak dolması, bamya gibi sebze yemekleri,
sonrasında arabaşı, ağzı açık, bükme, haşhaşlı börek, ocak bükmesi, katmer, cızdırma,
öğme gibi hamur işleri ile tatlılardan kaymaklı ekmek kadayıfı, hurma baklavası, güllaç ve
vişne hoşafı ile son verilmektedir.
Yeme içme alışkanlıkları ile coğrafyada üretilen ürünler arasında ne tür bir ilişki vardır,
1 tartışınız.
Kaynak: www.
ozanantik.com
Genellikle kayın ağacından yapılan, yufka ekmekleri saç üzerinde ters yüz etmeye
(döndürmeye) yarayan yöresel mutfak aleti farklı isimlerle bilinmektedir. Anadolu’nun
hemen hemen her yerinde bulunan fakat farklı isimlerle anılan bu araç Kütahya ve yö-
resinde bisligiç, Afyonkarahisar ve yöresinde bişirgeç olarak adlandırılmaktadır. Hamur
teknesindeki hamurun parçalanmasına ve kalanın sıyırılmasına yarayan kazıyacak olarak
da adlandırılan, eysıran (iyi sıyıran) hamuru sıyırma için kullanılır ve Afyonkarahisar yö-
resinde kullanılır. Muğla yöresinde ise ısrangeç olarak adlandırılır. Buna göre aslında aynı
işi gören mutfak aletleri bölgesel olarak farklı adlandırılmakta ya da bölge ağzı nedeniyle
faklı telaffuz edilmektedir. Aşağıda Ege Bölgesi’nde mutfak malzemelerinin isimleri ve
illere göre farklılıklarına yer verilmiştir.
• Alavurt: Kabaktan yapılmış su kabı (Muğla)
• Amadan /Ameden: Kenarlı tepsi (Aydın)
• Arağan: Tava (Kütahya ve yöresi)
• Arızma: Küçük sahan (Afyonkarahisar)
• Badres: Testi (Manisa)
• Badra: Tekne (Aydın, Denizli)
• Bakraç: Kulplu bakır kap (Kütahya)
• Boduç: Çam ağacı veya toprak kulplu ve emzikli su testisi, ibrik / yağ ya da yoğurt
koyulan toprak çömlek (Afyonkarahisar, Denizli, Kütahya, Aydın, Manisa)
• Bodurcuk: Küçük testi (Ödemiş, İzmir)
• Böndü: Küçük su testisi (Akhisar, Manisa)
• Buçuklu: Küçük kulplu testi (İzmir, Manisa)
• Büldük: Çömlek (İzmir)
• Cingil: Helke, bakraç kova (Salihli, Manisa)
• Çam: Çay bardağı (Emirdağ, Afyonkarahisar)
• Çengil: Bakır kova (Salihli, Manisa)
• Çingil: Küçük bakraç (Germencik, Aydın)
• Çinçi: Cam kap (Emirdağ, Afyonkarahisar)
176 Yöresel Mutfaklar
• Çomça: Kepçe (Manisa), Çomça = Büyük ağaçtan yapılmış kepçe (İzmir, Afyonka-
rahisar, Manisa)
• Çömçe: Ağaçtan yapılmış kepçe (Muğla, İğdecik, Sancaklıboy, Manisa, Sarayköy,
Denizli, Balçova, İzmir)
Resim 7.3
Çomça (Kepçe)
Kaynak: orenderesi.
tr.gg
Resim 7.4
Kuzine Soba
Kaynak: www.
karamanli.biz
Ege kıyılarında buharda pişirme, haşlama, kavurma yaygınken iç kesimlerde ateşte pişirme,
fırınlama, haşlama, kavurma, kızartma daha çok kullanılmaktadır. İç kesimlere doğru gidildik-
çe yemeklerde kullanılan yağ türü ve yağ oranı da farklılık göstermektedir. Örneğin; Afyonka-
rahisar ve yöresinde ayçiçek yağı ve hayvansal yağlar yemek yapımında daha çok kullanılmak-
tadır. Et yemeklerinin haşlama, kavurma, fırınlama şeklinde yapılması ve hamur işi yemeklerin
yoğun olması da iç kesimlerin yemek pişirme yöntemlerine örnek olarak verilebilir.
7. Ünite - Ege Bölgesi’nin Yöresel Mutfağı 179
Yiyecek-İçecek Ritüelleri
Anadolu kültüründe toplumsal kutlamalar, şenlikler, doğum, sünnet, evlilik, ölüm, Mev-
lüt gibi birçok gelenek benzer özellikler göstermekle birlikte bölge ve yörelere göre bazı
farklılıklar görülmektedir. Bu geleneksel kutlamaların hepsinde yöreye özgü yiyecek ve
içecekler ikram edilmektedir. Bölgede yetişen ürünlerin yeme içme kültürü ve toplumsal
törenlerde önemli bir yeri olduğu görülmektedir.
Doğum: Ege Bölgesi’nde doğum gelenekleri illere göre farklılıklar göstermektedir. Ör-
neğin; Aydın ve çevresinde doğumu kutlamak için gelen misafirler için genel olarak çay,
kahve ve evde yapılan ıspanaklı, otlu peynirli börekler, pastalar ile geleneksel olarak tar-
çınlı ve karanfilli sıcak loğusa şerbeti ikram edilir. Ayrıca bebek yatağının kenarına nazar-
dan koruması içi sarımsak, çörekotu ve tuz konulmuş küçük bir bohça hazırlanır. Bebek
için kıstırma denilen lokum, kuruyemiş ve bisküviden oluşan ikram yapılır. İkramı alan
kişiler bisküvinin arasına koyduğu lokuma kuruyemiş ekleyerek sıkıştırır ve yer. Afyon-
karahisar ve çevresinde ise doğum takımı (çorba, palize, kaymak, tavuk veya et ile meyve)
ikram edilir; bu işe “takım düzme” adı verilir. Bunun dışında sünnet ve düğünlerde de
verilen “pilav takımı” olarak adlandırılan pirinç çorbası, Özbek pilavı, hoşaf, tepsi böre-
ği, irmik helvası ve bamya verilir. Bu yemekler doğumda ev sahibi tarafından pişirilmez,
yakın akrabalar tarafından hazırlanır ve doğum olan eve getirilir. Kütahya ve yöresinde
doğum ziyaretine gelenlere kahve, çay, börek ve özel yapılmış baharatlı tarçınlı karanfilli
sıcak loğusa şerbeti ikram edilirken, doğum yapan anneye iyi beslenmesi için karaciğer,
tahin, pekmez, bal, tereyağı gibi kan yapıcı yiyeceklerle birlikte hazmı kolaylaştırıcı pelte,
muhallebi, pirinç ve tarhana çorbası verilir.
Düğün-Sünnet: Afyonkarahisar’da, sünnet ve düğün yemeklerinde pilav takımı ve sıra
yemekleri olmak üzere iki tür yemek verilmektedir. Pilav takımında, pirinç çorbası, Özbek
pilavı, hoşaf, tepsi böreği, irmik helvası ve bamya yer almaktadır. Yaz aylarında yapılıyor
ise etli patlıcan ve etli dolma yemeklerine de yer verilmektedir. Sıra yemeklerinde ise pi-
rinç çorbası, bütün et, musakka, muhallebi, paça, baklava, bamya, taze fasulye ve meyve
ikram edilir. Genel olarak sünnet törenlerinde en önde taşınan bayrak sopasının üzerine
ise bir kırmızı elma saplanır. Sünnet çocuğunun çalgı eşliğinde at ya da arabayla gezdi-
rilmesinden sonra sünnet evinde gelen kadınlara evin içinde ve erkeklere genel olarak
bahçede olmak üzere keşkek, düğün çorbası, et yemekleri, pilav ve tatlı verilir. Düğün
yemeklerinde ise erkek evinde keşkek yemeği hazırlanır. Keşkek yemeği için buğdayın Keşkek: Ege Bölgesi’nde düğün
ve kutlamaların vazgeçilmez
dövülmesi işleminden sonra kız evinden tavuk istenir ve keşkek yörenin deneyimli aşçı geleneksel yemeğidir. Buğday
kadınları tarafından hep birlikte hazırlanır. Aydın’da düğün yemekleri olarak sıkma, ha- ve et karışımı (kuzu, tavuk vb.)
içermektedir. Keşkek yapımı halk
mur çorbası, düğün keşkeği, paşa böreği, et yemeği olarak kapıma, yaprak sarması, kuru arasında keşkek dövme olarak
fasulye, pilav, kızartma verilirken kış düğünlerinde enginar ve kereviz verilmektedir. Tat- adlandırılır.
lılardan ise aşure, zade, irmik helvası verilmektedir.
Muğla’da düğünden önce keşkek dövülür ve tanıdıklar çağırılarak çerez ve meyve ik-
ram edilir. Gelin, damat evine girerken diğer illerde olduğu gibi kapıya yağ ve bal sürülür.
Düğün yemekleri yörenin geniş alanlarında (futbol sahası gibi) verilir. Genel olarak Ege
Bölgesi’ne özgü tarhana çorbası, pilav, bamya, kuru fasulye, nohut ve keşkek yenir. Ye-
mek sonrasında mevlit okunduktan sonra şerbet ikram edilir. Uşak ve yöresinde düğün
öncesinde nişanlanan çiftlere gelecekleri aydınlık olsun diye süt içirilir. Düğün gününde
ise yemek olarak etlik hayvanlar kesilir, keşkek dövülür ve kazanlarda yemekler yapılır.
Kız evinden tavuk, baklava ve börekler getirilir. Manisa ve yöresindeki inanışlara göre
kısmetin açılması için İshak Çelebi Türbesi’ne gidilir ve dualar edilir. Kısmetin açıldığı-
nın işareti görüldüğüne helva hayırı yapılır ve gerçekleştiğinde türbenin başında şeker ve
lokma dağıtılır. İstemede kız evi mendil bohçası ve bir sürahi şerbeti damat evine sunar.
Şerbet içildikten sonra damat evi içerisine çerez koyarak kız evine geri gönderir. Düğün
180 Yöresel Mutfaklar
sofrasında ise değişmez üç yemek mevcuttur. Bunlar; etli nohut, pirinç pilavı, zerde ya
da irmik tatlısıdır. Yemekten sonra gelin almaya gidilir. Burada gelin çıkarılırken gelinin
başından evlerinin bereketli olması için buğday, geçimlerinin tatlı olması için şeker ve
refah içinde olmaları için para atılır. Gelin damat evine yağ ve bal sürülmüş kapıdan
dualar ederek girer. Gerdek gecesinde kız evinden gelen baklava ve tavuk eti yenir. Ertesi
gün yapılan kahvaltıda mutlaka bal ve kaymak olması adettir. Denizli ve yöresinde düğün
yemeğinin hazırlanmasında kullanılacak odunlar imece usulü ile ormandan toplanır ve
düğün yemeği olan keşkek için buğdaylar çuvallarla dibek taşına dövülmek üzere götü-
rülür. Dövme işi bitikten sonra sofra kurulur ve çerez, meyve ikram edilir. Kütahya ve
yöresinde kız istemede kahve içildikten ve karar verildikten sonra şerbet günü tayin edi-
lir. Buna göre şerbetin hangi gün verileceği kararlaştırılır; kız evine şerbet malzemeleri
gönderilir. Şerbet içildikten sonra iki sürahi şerbet damat evine gönderilir. Kütahya’da
genellikle güvey salma, kızardı sıra ve düğün yemeklerinde verilen yemekler; çevirme
çorba, Kütahya göveçi, pilav, su böreği, etli yaprak sarma, kaymaklı baklavadır. Bazı il-
çelerde düğün yemeği keşkektir. Bazı ilçelerde pilav ve tatlıdan oluşan takım yemekleri
verilir. Çorba, arpacık, pirinç çorbası, et yemeği, haşlama et, pilav (bulgur veya pirinç),
irmik helvası ve bamya ikram edilir.
Ölüm: Ölümde eş, dost, akraba tarafından yapılan yemekler cenaze evine getirilir. Af-
yonkarahisar ve yöresinde ölüm gecesi ve ilk perşembesinde davet yemekleri doğumda
olduğu gibi yakın akrabalar tarafından hazırlanır. Genellikle yakın akrabalar ve komşular
çorba, kebap, musakka, dolma, güllaç, bamya ve börekten oluşan sıra yemeği hazırlarken,
daha uzak olanlar börek ve hoşaf yaparak gönderir ya da bizzat getirir. Aydın ve yöresinde,
cenaze evi üzüntülü olduğu için komşular tarafından yemek götürülür. Cenaze sahipleri
tarafından ölümden sonra üç veya yedi hayrı, kırk lokması ve elli iki mevlüdü yapılır. Eğer
ailenin durumu iyi ise bütün hayır günlerinde yemek yapılır ve gelen konulara dağıtılır.
Üç veya yedi hayrında helva, pide, pilav ve tavuktan oluşan yemek verilir. Kırkında lokma
dağıtılır. Ölümün elli ikinci gününde ise tekrar yemek verilir. Mevlüt okutulur; gül suyu,
şeker, şerbet ve tatlı ikram edilir. Muğla ve yöresinde de cenazenin yedinci ve elli ikinci
gününde lokma ve katmer yapılarak dağıtılır. Muğla’da ayrıca ölüler için kurban kesme ge-
leneği vardır. Buna göre ölü kurbanları Kurban Bayramı’nın arifesinde kesilir ve dağıtılır.
Kütahya’da ölü evine “eren yemeği” denen yemekler getirilir. Çorbasından pilavına kadar
evde yapılan yemekler götürülür. Eren yemeği yedi gün sürer. Ayrıca ölü evinde hamur
kabartması, helva, yufka yapılarak dağıtılır. Ölü ardından dağıtılan ekmek ve helva hazır
da alınabilir. Bunun yanında kesme şeker ve çay da dağıtılmaktadır. Uşak ve yöresinde
defin işlemi gerçekleştirildikten sonra cenaze evinde şipit, yufka ve helva verilir. Bazı yer-
lerde cenaze evi kurban keser. Cenaze evine taziyeye gelenler çeşitli yemekler getirirler.
Cenazenin gömüldüğü gün, ertesi gün ya da bir hafta sonra ölünün ruhu için “egnilik” ya-
pılır; ekmek ve helva dağıtılır. Bir hafta ya da on gün içinde “eren yemeği” verilir. Ölümün
üçüncü günü “üç adağı” yapılır. Üç adağında haşhaşlı yağlı katmer verilir. Elli ikinci günde
ise kurban kesilir ve yemekler yapılarak dua edilir.
Öğünler
İzmir ve yöresinde kahvaltılarda turunç, portakal, mandalina, incir, karabaşotu, enginar
reçeli gibi birçok reçel türü kahvaltı sofralarını zenginleştirirken, Seferadlar’dan İzmir’e
kalan boyoz, haşlanmış yumurta, İzmir tulum peyniri ve salatalık, domates, biber söğüş,
sarımsaklı biberli domatesli kahvaltılık, biber, lorlu yeşillikler, patlıcan ve patates kızart-
Kumru Sandviç: kumru ması, sofralardan eksik edilmeyen zeytinyağı ve pul biberli, kekikli karışım, yeşil ve siyah
şeklindeki sandviç arasında İzmir
tulum peyniri ya da beyaz peynir, salamura zeytin başta gelen kahvaltılıklardır. Ayrıca kumru sandviç ve İzmir gevreği de
domates ve yeşil biber kahvaltıların vazgeçilmez unsurlarıdır. Öğle yemeği daha hafifi olmakla birlikte öğünler-
7. Ünite - Ege Bölgesi’nin Yöresel Mutfağı 181
de tarhana çorbası, pirinç çorbası, pirinçli domates çorbası, mercimek, domates, ezogelin
ve balık çorbaları içilmekte ve zeytinyağlı taze fasulye, radika salatası, turp otu salatası,
İzmir köfte, şevket-i bostan, zeytinyağlı baklalı enginar dolması, kabak çiçeği dolması,
deniz börülcesi, kabak borani, kol böreği, ısırgan otu salatası, tire kebabı gibi zeytinyağlı
ve hafif yemeklerle birlikte sakızlı muhallebi, un kurabiyesi, sütlü kadayıf, gerdan tatlısı
gibi tatlılar yenmektedir.
Resim 7.5
Kumru Sandviç
Kaynak: frmtr.com
Aydın ve yöresinde, kahvaltılarda çayla birlikte beyaz peynir, domates, salatalık, yeşil-
lik, İzmir tulum peyniri, tatlı lor, yeşil dilme zeytin, siyah sele zeytini, lor peynirli çingen
salatası, çemen, kırlı kızartması, kuru biber kızartması, haşlanmış yumurta, kaymak, te-
reyağı, bal ve yöreye has böğürtlen, incir, narenciye reçelleri ile ekşi maya köy ekmeği ve
bazlama yenmektedir. Diğer öğünlerde tarhana, kulak çorbası, domates ve mercimek, şeh-
riye çorbaları ile kızartma, zeytinyağlı börülce, patlıcan kavurma, sarmaşık ve kedirgen
kavurma, yaprak sarma, yuvarlama, nohut yahnisi, nohutlu kereviz, enginar, paşa böreği,
turp otu salatası, imambayıldı, keşkek ve çingene pilavı ile tatlılardan kabak tatlısı, zerde,
muhallebi, sütlaç, lokma, pelvize tatlısı gibi tatlılar yenmektedir.
Muğla ve yöresinde sabah kahvaltılarında çay ile bal, menemen, domates, biber, yeşil-
lik, haşlanmış yumurta, sucuklu yumurta, kırma zeytin, tereyağı, reçel, ceviz, lor ve beyaz
peynir, saç böreği ve bazlama yenir. Yaz aylarında kavun ve karpuz da kahvaltı sofrala-
rına eklenir. Öğle ve akşam öğünlerinde tarhana, dutmeş ve ara çorbaları içilirken, öğle
yemekleri daha hafiftir. Ot kavurmaları ve börekler tercih edilir. Akşam yemeklerinde
keşkek, çökertme, et terbiyelisi gibi etli yemekler, çıntar kavurması, pilavlar ile tatlılardan
zerde, katmet, höşmerim, bestel yenmektedir.
Kütahya ve yöresinde üç öğün yemek yenmekle birlikte sabah ve öğle yemekleri haş-
haşlı ekmek peynir ya da tahinli pide ile geçiştirilmektedir. Kış aylarında çorba içilirken,
akşam yemekleri daha ağırdır. Öğle ve akşam yemeklerinde ise cimcik, sini mantısı, do-
lamber böreği, tosunum böreği, yoğurt çevirme çorbası, kızılcıklı tarhana çorbası, ılıbada
dolması, yaprak sarma, akşam öğünlerinde pilav çeşitleri tas kebabı, kavurma, küp eti
gibi etli yemekler tercih edilmektedir. Tatlılardan güllaç, höşmerim, peluze, kabak tatlısı,
çekme helva yenmekte ve farklı meyve kurularından yapılmış hoşaflar içilmektedir. Yaz
günlerinde ikindi kahvaltısı, uzun kış gecelerinde ise yat geber yemeği, orta temcit ve yat-
sılık olarak adlandırılan öğünler mevcuttur. Bu öğünlerde genellikle kahvaltılık yiyecekler
yenilmektedir.
182 Yöresel Mutfaklar
Kaynak: Turkmaxgurme.com
Malzeme Listesi Miktar Malzeme Listesi Miktar
Hamur için Çorba için
Un 1 çorba kasesi Tavuk 1adet
Nişasta 1 yemek kaşığı Salça 1,5 yemek kaşığı
Tuz 1 tatlı kaşığı Margarin/Tereyağı 200 gr
Su 1,5 lt Un 4 yemek kaşığı
Kırmızı toz biber 2 tatlı kaşığı
Limon 1-2 dilim
Hazırlanışı
Hamurun Hazırlanışı
Suyu yarısı (0,75 litre) 1 tatlı kaşığı tuz ilave edilerek tencerede kaynamaya bırakılır. 1 kase un geniş bir
kapta geri kalan su ile (0,75 litre) iyice karıştırılır ve topaklaşmaması için kevgirde süzülür. Kevgirden
süzülen karışım kaynayan suyun içerisine dökülür ve önce hızlı daha sonra yavaş yavaş karıştırılır. Karışım
tam olmadığı takdirde topaklanma olacaktır. Kaynadıktan sonra hamur önceden ıslatılmış tepsiye
dökülerek soğumaya bırakılır. Soğumaya bırakılan hamur yaklaşık 4-5 saat sonra servise hazır hâle gelir.
Çorbanın Hazırlanışı
Tavuk ayrı bir tencerede 1,5 litre su ile haşlanır. İkinci bir tencerede 200 gr margarin ya da tereyağı ile 4
yemek kaşığı un hafif kahverengileşinceye kadar kavrulur. 1,5 yemek kaşığı salça 2 tatlı kaşığı kırmızı toz
biber ile karıştırılarak 3 litre su ile birlikte tavuk suyuna ilave edilerek kaynayana kadar karıştırılır. Haşlanan
tavuk elle ufak parçalara ayrılarak çorbaya ilave edilir ve 5 dakika daha kaynatılır, daha sonra limon ile
birlikte servis edilir.
186 Yöresel Mutfaklar
Kaynak: Y. Özdoğan
Malzeme Listesi Miktar Malzeme Listesi Miktar
Kabak çiçeği 12 adet Maydanoz ¼ demet
Pirinç ½ su bardağı Zeytinyağı ½ çay bardağı
Soğan 1 adet (orta boy) Tuz 2 çay kaşığı
Domates 2 adet (orta boy) Şeker 1 çay kaşığı
Karabiber 2 çay kaşığı Nane (Kuru) 2 tatlı kaşığı
Su 1,5 su bardağı Kırmızı biber 1 çay kaşığı
Hazırlanışı
Kabak çiçekleri soğuk suya atılıp çiçeklerin açılması sağlanır. Pirinçler yıkanır ve süzülür. Kabak çiçeklerinin
göbekleri dikkatli bir şekilde elle çıkarılır. Soğanlar ince doğranır ve zeytinyağı ile pembeleşinceye kadar
kavrulur ve bekletilir. Pirinçler ayrı bir kaba alınır içerisine rendelenmiş domates, ince kıyılmış maydanoz, tuz,
şeker, nane, karabiber, kırmızıbiber eklenir. Son olarak soğanlar da eklenir ve karıştırılır. Kabak çiçeklerinin içi
çiçek uç kısımlarından pay bırakılarak doldurulur ve ağızları açılmayacak şekilde büzülerek tencereye dizilir.
Tencereye yapışmaması için maydanoz sapları tencere tabanına yerleştirilir. Kalan bir miktar zeytinyağı kabak
çiçeklerinin üstünde gezdirilir ve son olarak kabak çiçeklerinin yarısına kadar su eklenir. Pişme esnasında
dağılmaması için küçük bir porselen tabak çiçeklerin üstüne yerleştirilir ve kısık ateşte 20-25 dakika pişirilir.
Kabak çiçeklerinin soğuk servis edilmesi gerekmektedir. Soğuyan kabak çiçekleri servis tabağına dikkatli
bir şekilde alınır, yanına limon dilimi ve isteğe bağlı olarak sarımsaklı veya sade yoğurt ile servis edilir.
Kaynak: Y. Özdoğan
Malzeme Listesi Miktar Malzeme Listesi Miktar
Şevket-i bostan 0,5 kg Zeytinyağı ½ çay bardağı
Kuzu kuşbaşı 250 gr Tuz 2 çay kaşığı
Soğan 1 adet (orta boy) Karabiber 2 çay kaşığı
Sarımsak 4 diş Limon ½ adet
Su 1,5 su bardağı
Hazırlanışı
Şevket-i bostanlar bir kaba alınır ve kumlarından arındırılmak üzere iyice yıkanır. Beyaz kısımları yeşil
yapraklarından ayrılır ve kahverengi kısımları ve ortasındaki sert kısımlar ayıklanır. Yeşil yapraklarının taze
kısımları kullanılmak üzere ayrılır. Beyaz kısımları jülyen doğranır. Kararmaması için limonlu suda bekletilir.
Orta yağlı kuzu etleri suyunu çekinceye kadar yağ konmadan orta ateşte pişirilir. Soğanlar doğranır ve
zeytinyağı ile pembeleşinceye kadar ayrıca kavrulur. Etler ve şevket-i bostanlar soğanın üzerine ilave
edilir. Sarımsaklar doğranır ve içerisine eklenir. Limon suyu, tuz ve karabiber ekledikten sonra, su ilave
edilerek yarım saat kadar pişirilir.
7. Ünite - Ege Bölgesi’nin Yöresel Mutfağı 187
Kaynak: Sosyalio.com
Malzeme Listesi Miktar Malzeme Listesi Miktar
Enginar 4 adet (büyük) Zeytinyağı 1 çay bardağı
Pirinç 1 su bardağı Dereotu 1 demet
Soğan 2 adet (orta boy) Tuz 1 çay kaşığı
Sarımsak 4 diş Limon 1 adet
Su 1 su bardağı Un 1 yemek kaşığı
Hazırlanışı
Sapları kesilen enginarların dışındaki kartlaşmış yapraklar ayıklanır. Çiçek kısmındaki yaprakların üst kısmı
yan yatırılıp 1-2 cm kadar kesilir, göbek kısmındaki tüyler bir tatlı kaşığı yardımıyla çıkarılır. Enginarlar
kararmaması için limonlu suda bekletilir. Ayıklanmış pirinçler suda bekletilir. Soğan, dereotu ve sarımsak
ince bir şekilde doğranır. İç malzemenin hazırlanması için pirinç, zeytinyağı ve doğranan soğan, sarımsak
ve dereotları tuz eklenerek karıştırılır. Enginarların yenebilecek sap kısımları ayıklanarak tencerenin dibine
yerleştirilir. Böylece pişerken yanma ihtimali ortadan kaldırılır. Enginarlar iç malzemelerle bir tatlı kaşığı
yardımı ile doldurulur. Doldurulan enginarlar dik şekilde tencereye dikkatli bir şekilde yerleştirilir. Son
olarak bir bardak su enginarların üzerine eklenir, orta ateşte 20-25 dakika kadar pişirilir.
Keşkek ( 4 porsiyon)
Kaynak: aydinpasa.com
Malzeme Listesi Miktar Malzeme Listesi Miktar
Buğday 1 kg Tavuk 1kg
Tereyağı 100 gr Tuz 2 çay kaşığı
Kırmızıbiber 2 tatlı kaşığı
Hazırlanışı
Ayıklanmış ve yıkanmış aşurelik buğdaylar geniş bir tencerede kaynatılır. İyice kaynatılan buğdaylar
suyunu süzmek için süzgeçten geçirilir. Ayrı bir tencerede kaynatılan tavuk (isteğe göre kuzu eti de olabilir)
lif lif parçalanır. Ayrı bir tencerede süzülen kaynamış buğdaylar et suyu ile birlikte lif etlerle karıştırılır. Tuzu
eklendikten sonra, tahta bir kaşıkla iyice lapa kıvamına gelinceye kadar karıştırılan keşkek için, ayrı bir
tavada tereyağı ve kırmızıbiber ile sosu hazırlanır ve servis tabaklarına porsiyonlanan keşkeğin üzerine
gezdirilerek servis edilir.
188 Yöresel Mutfaklar
Kaynak: eksitarif.com
Malzeme Listesi Miktar Malzeme Listesi Miktar
Patlıcan 6 adet (orta boy) Dana kıyma 500 gr
Yumurta 1 adet Domates 2 adet
Maydanoz ½ demet Sıvı yağ 1 su bardağı
Tuz 1 çay kaşığı Kırmızıbiber 1 çay kaşığı
Karabiber 1 çay kaşığı Yeşil sivri biber 4-5 adet
Hazırlanışı
Patlıcanlar boydan pijamalı soyulur ve bütün olarak kızartılır. Kıyma, maydanoz, yumurta, kırmızıbiber,
karabiber, tuz karıştırılarak bir harç hazırlanır. Patlıcanlar küp şeklinde doğranarak hazırlanan harcın yarısı ile
karıştırılır ve tepsiye yayılır. Kalan harç da üstüne ilave edilir. Domatesler halka şeklinde doğranır ve yeşil sivri
biberlerle birlikte süslenerek fırına verilir. 180-200 derecede 25-30 dakikada fırınlandıktan sonra servis edilir.
Kaynak: gorsetarif.com
Malzeme Listesi Miktar Malzeme Listesi Miktar
Kıyma ½ kg Zeytinyağı 2 yemek kaşığı
Yumurta 1 adet Domates 5 adet
Soğan 2 adet (orta boy) Yeşil biber 4 adet
Bayat ekmek 2 dilim Sarımsak 2 diş
Salça 2 yemek kaşığı Tereyağı 1 yemek kaşığı
Su (sıcak) 1 su bardağı Maydanoz 1 demet
Karabiber 1 çay kaşığı Kimyon 1 çay kaşığı
Yenibahar 1 çay kaşığı Tuz 2 çay kaşığı
Hazırlanışı
Soğanlar rendelenir ve yarım demet ince kıyılmış maydanoz, ufalanan bayat ekmek, yumurta ve
baharatlar kıyma ile bir kapta yoğurulur. İyice yoğurulan karışım ceviz büyüklüğünde koparılarak el
içinde parmak şeklinde yuvarlanarak şekillendirilir. Şekillendirilen köfteler zeytinyağında hafifçe kızartılır.
Patatesler soyulup elma dilimi şekilde doğranır ve kızartılır. Kızarmış patates ve köfteler sırası ile bir fırın
tepsisi içerisine dizilir. Domateslerden üçü rendelenir. Ayrı bir tavada tereyağı eritilerek içerisine salça,
ezilmiş sarımsak, rendelenen domatesler eklenir ve yarım bardak su ile 10 dakika kadar pişirilir. Hazırlanan
sos patates ve köftelerin üzerine dökülür, geriye kalan iki domates yarım ay şeklinde doğranır ve ikiye
doğranan yeşil biberlerle birlikte yemeğin üzerine yerleştirilir. 200 derecelik önceden ısıtılmış fırında
domates ve biberler kızarıncaya kadar pişirilir.
7. Ünite - Ege Bölgesi’nin Yöresel Mutfağı 189
Kaynak: aydinkulturturizm.gov.tr
Malzeme Listesi Miktar Malzeme Listesi Miktar
Kedirgen (Yabani
2 bağ Pırasa 3 adet
kuşkonmaz)
Yumurta 2-3 adet Zeytinyağı 3 çorba kaşığı
Kırmızı biber 2 çay kaşığı Tuz 1 çay kaşığı
Hazırlanışı
Halk arasında sarmaşık, tilkişen, tilki kuyruğu olarak da adlandırılan kedirgenler (yabani kuşkonmaz)
temizlendikten sonra ince doğranır. Ardından yine ince doğranan pırasalarla birlikte tavada zeytinyağında
kavrulur. Üzerine kırmızıbiber ve tuz eklenir. Pişinceye kadar karıştırılmaz. Karışım piştikten sonra üzerine
2-3 yumurta kırılarak sıcak servis edilir. Yanında yoğurtla yenilmesi tavsiye edilir.
Kaynak: anadoluyemekweebly.com
Malzeme Listesi Miktar Malzeme Listesi Miktar
Levrek 2 adet Un 1 çay bardağı
Karides 200 gr Çeri domates 6 adet
Süt 1 litre Yeşil biber 3 adet
Tereyağı 250 gr Kaşar peyniri 200 gr
Kaya tuzu 1 tatlı kaşığı
Hazırlanışı
Beşamel sosu hazırlamak üzere bir kap içinde tereyağı eritilir. Bir çay bardağı un yavaş yavaş tereyağının
üzerine ilave edilir ve tuz eklenerek karıştırılır. Ardından süt eklenerek karıştırmaya devam edilir. Kaynadıktan
sonra soğumaya bırakılır. Levrekler fileto hâline getirilir ve kılçıklar ayıklanır. Levrekler bir kapta kaya tuzu
eklenerek 5-10 dakika kaynatılır. Haşlanan levrekler süzülerek ayrı bir kaba alınır. Cam fırın tepsisi içerisine
hazırlanan beşamel sosu ince bir tabaka hâlinde sürülür ve üzerine levrekler yerleştirilir. Tekrar üzerine
beşamel sos eklenir. Üzerine ince dilimlenen yeşilbiberler ve çeri domatesler yerleştirilir. Üstüne kaşar peyniri
rendelenir ve karidesler dizilir. 180 derecedeki fırında kaşar peyniri kızarıncaya kadar pişirilir.
190 Yöresel Mutfaklar
Kaynak: saltman.com.tr
Malzeme Listesi Miktar Malzeme Listesi Miktar
Sinagrit 1 kg Su 1 su bardağı
Yumurta 1 adet Kaya tuzu 3 kg
Defne yaprağı 4 adet Karabiber (tane) 5-6 adet
Zeytinyağı 1 çay bardağı
Hazırlanışı
Sinagrit balığının içi ve yüzgeçleri temizlenir, pullarının temizlenmemesi gerekir. Temizlenen balık tane
karabiber, defne yaprakları ve zeytinyağı karışımı içinde bekletilir. Ayrı bir kapta tuz, su, yumurtanın akı
karıştırılıp yoğurulur. Fırın tepsisi içerisine tuzun bir kısmı serilir ve balık üzerine yatırılır. Balığın içine defne
yaprağı ve karabiber taneleri koyulur. Tuzun kalan kısmı ile balığın üstü örtülür. Önceden 200 derecede
ısıtılmış fırında 45 dakika kadar pişirilir. Balığın boyutu büyüdükçe pişirme süresi uzatılmalıdır. Balık
pişerken suyunu kaybetmediği için lezzetini korumaktadır. Pişen balığın üzerindeki tuz kalıbını kırmak
için bıçak ve çekiç kullanılır.
Kaynak: sofra.com.tr
Malzeme Listesi Miktar Malzeme Listesi Miktar
Kuzu gerdan 0,5 kg Şeker 2 su bardağı
Çubuk tarçın 2 adet Kuru kayısı 10 adet
Kuru erik 10 adet Badem 8-10 adet
Çam fıstığı 1 çorba kaşığı Karanfil Bir tatlı kaşığı
Su 2 su bardağı
Hazırlanışı
Kuzu gerdanın yağları ayıklandıktan sonra su eklenerek orta ateşte haşlanır. Piştikten sonra kuzu gerdanın
kemikleri ayrılarak ayrı bir kaba alınır ve suyu süzülerek üzerine bir miktar dökülür. Etin üzerine su, şeker,
kuru kayısı, kuru erik, çubuk tarçın ve karanfil eklenerek bir tencerede kıvam alıncaya kadar kaynatılır.
Tarçın ve karanfiller içerisinden çıkarılır. Servis tabağına önce etler alınır, sonra üzerine tatlı karışım eklenir.
Üzerine badem ve çam fıstıkları ile süsleme yapılarak servis edilir.
7. Ünite - Ege Bölgesi’nin Yöresel Mutfağı 191
Kaynak: filizkiran.com
Malzeme Listesi Miktar Malzeme Listesi Miktar
Kavun çekirdeği 3 su bardağı Şeker 1 su bardağı
Su 2 su bardağı
Hazırlanışı
Kavun çekirdeklerinin üzerindeki posa ve lifler ayrılarak kurutulur. Kurutulan çekirdekler bir havanda
ezilir ya da blenderda çekilir. Un hâline gelen kavun çekirdekleri ile su ve şeker karıştırılarak 4-5 saat
buzdolabında bekletilir. Soğuyan karışım bir tülbentten geçirilerek süzülür ve içime hazır hâle gelir. Soğuk
içilmesi tavsiye edilir.
192 Yöresel Mutfaklar
Özet
Ege Bölgesi’nin coğrafi özelliklerini açıklamak Ege Bölgesi’nin saklama ve pişirme yöntemlerini listelemek
1 3
Ege Bölgesi’nde İzmir, Aydın, Muğla, Manisa, Deniz- Her ne kadar iller arasında coğrafi özelliklerden kay-
li, Kütahya, Uşak ve Afyonkarahisar olmak üzere 8 il naklanan farklılıklar varsa da ortak yemekler de mev-
yer almaktadır. Anadolu’nun batısında yer alan Ege cuttur. Özellikle yapılış ve içerikleri küçük farklılıklar
Bölgesi’nin, Ege Denizi kıyısında yer alan bölgeleri gösterse de keşkek ve tarhana çorbası Ege Bölgesi’nin
Kıyı Ege ve iç kesimleri ise İç Ege olarak adlandırıl- vazgeçilmez ortak yemekleri olarak gösterilebilir. An-
maktadır. Ege Bölgesi verimli topraklara sahip birçok cak yemek pişirme yöntemleri açısından Ege denizine
ovaya ev sahipliği yapmaktadır. İklim olarak yazla- kıyısı olan bölgelerde zeytinyağlılar ve ot yemekleri-
rı kurak ve sıcak, kışları ise ılık ve yağışlı bir özellik nin yoğunluk göstermesinden dolayı buharda pişir-
gösteren Akdeniz ikliminin etkisi altındadır. Ancak me, haşlama ve kavurma gibi hafif pişirme yöntemleri
kuzeye ve doğuya doğru gidildiğinde özellikle kış ay- daha sık kullanılırken, iç kesimlere gidildikçe ocakta
larının kar yağışlı ve soğuk geçtiği karasal iklim görül- pişirme, kavurma, kızartma, haşlama gibi yöntemler-
mektedir. le et ağırlıklı tencere yemekleri ve hamur işleri tercih
edilmektedir.
Ege Bölgesi’nin hammadde özelliklerini özetlemek
2
Kıyı kesimlerde zeytin ağaçları, turunçgiller ve incir Ege Bölgesi yemeklerinin uygulamasını açıklamak
4
ağaçları mevcuttur. Ayrıca tütün, pamuk, pirinç, şefta- Bölüm içinde kullanılan malzemeler ve hazırlanışı ile
li, nar ve elma, sebzelerden domates, patates, patlıcan, ilgili verilen bilgiler doğrultusunda arabaşı çorbası,
biber, enginar, kereviz, pırasa bolca yetiştirilmektedir. zeytinyağlı enginar dolması, sübye, tuzda sinagrit, ke-
İç kesimlerde çam fıstığı, ayçiçeği, haşhaş, buğday, arpa dirgen, keşkek, kuzu etli şevket-i bostan gibi tarifleri
gibi tahıllar, şekerpancarı, nohut, fasulye gibi baklagil- uygulanabilecektir.
ler üretilmektedir. Ege Bölgesi’nin yeme alışkanlıkları
genel olarak zeytinyağlı ve ot yemekleri olmak üzere
ağırlık gösterirken Afyonkarahisar, Uşak, Denizli, Kü-
tahya gibi İç Anadolu’ya yakın illerde İç Anadolu’ya
özgü olan hamur işleri ve et yemeklerinin sıkça tüke-
tildiği görülmektedir. Özellikle İzmir, Aydın, Muğla
gibi denize kıyısı olan illerde deniz ürünleri tüketimi
diğer illere göre yoğunluk göstermektedir. İç kesimle-
re gidildikçe Akdeniz ikliminden karasal iklime geçiş
tarımsal ürünleri ve üretimi farklılaştırmakta, dolayı-
sıyla tüketilen ürünleri ve bunlardan yapılan yiyecek
ve içecekleri de farklılaştırmaktadır.
7. Ünite - Ege Bölgesi’nin Yöresel Mutfağı 193
Kendimizi Sınayalım
1. Aşağıdaki illerden hangisinde deniz ürünleri diğer Ege 6. Aşağıdaki yemeklerden hangileri Ege Bölgesi yemek kül-
Bölgesi illerine göre daha fazla tüketilir? türünün tamamında görülür?
a. Afyonkarahisar a. Oğmaç çorbası-çöp şiş
b. İzmir b. Paşa böreği-kar helvası
c. Kütahya c. Enginar dolması-güveç
d. Uşak d. Tarhana-keşkek
e. Manisa e. Pide- sübye
2. Aşağıdakilerden hangisi Afyonkarahisar yöresine özgü 7. Afyonkarahisar ve yöresinde yemeklerde en çok kullanı-
yöresel yemeklerden biridir? lan bitkisel yağ aşağıdakilerden hangisidir?
a. Zeytinyağlı baklalı enginar a. Zeytinyağı
b. Ramazan kebabı b. Ayçiçek yağı
c. Tire köfte c. Fındık yağı
d. Çöp şiş d. Mısırözü yağı
e. Çökertme kebabı e. Kanola yağı
3. Aşağıdaki mutfaklardan hangisi farklı kültürlerden daha 8. Aşağıdaki illerden hangisinde çıntar kavurması sıkça tü-
çok etkilenmiştir? ketilir?
a. Manisa mutfağı a. İzmir
b. Afyonkarahisar mutfağı b. Muğla
c. İzmir mutfağı c. Uşak
d. Denizli mutfağı d. Afyonkarahisar
e. Aydın mutfağı e. Kütahya
4. Aşağıdaki illerden hangisinde karasal iklim özellikleri 9. Aşağıdakilerden hangisi İzmir ve bölgesine özgü bir tür
daha fazla görülür? içecektir?
a. Muğla a. Kar helvası
b. Aydın b. Höşmerim
c. İzmir c. Keşkek
d. Manisa d. Katmer
e. Afyonkarahisar e. Sübye
5. Ege Bölgesi’nin tamamında tüketilen yemek aşağıdaki- 10. Köy evlerinde içinde yemek de pişebilen sobaya ne ad
lerden hangisidir? verilir?
a. Tas kebabı a. Çömçe
b. Kulak çorbası b. Eysıran
c. Keşkek c. Kuzine
d. Enginar dolması d. Bişirgeç
e. Kedirgen kavurması e. Turuk
194 Yöresel Mutfaklar
Yararlanılan Kaynaklar
Aktaş, G.(2008). Türkiye Turizm Coğrafyası, Detay Yayın- http://www.manisa.bel.tr/sayfa/manisa
cılık, Ankara. http://www.usakkulturturizm.gov.tr/TR,75301/genel-bilgi-
Atilla, A.N.(2001). Tarihten Günümüze İzmir Mutfağı, İz- ler.html
mir Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları, İzmir. http://www.cografya.gen.tr/tr/mugla/tarihce.htmlhttp://
Baytok, A., Emren,A., Gürel, N., Dalkıranoğlu, A., Güney, H. www.cografya.gen.tr/tr/afyonkarahisar/tarihce.html
ve Töre, H.(2001), Afyonkarahisar Mutfağı, Afyon Ko- http://denizliprovince.blogspot.com.tr/p/denizli-yemekleri.html
catepe Üniversitesi Yayınları, Uyum Ajans, Ankara. http://www.meleklermekani.com/threads/denizli-gelenek-
Gümüş, M.(2009). Ege Mutfağı, Kar Yayınları, İstanbul. ve-gorenekleri.52113/
Kaplan, M., Arıhan, S.K.(2011). Antik Çağdan Günümüze http://www.kutahyakulturturizm.gov.tr/TR,69393/yoresel-
Bir Şifa Kaynağı: Zeytin ve Zeytinyağının Halk Tıb- yemekler.html
bında Kullanımı, VIII. Milletlerarası Türk Halk Kültü- http://www.afyonkulturturizm.gov.tr/TR,63460/yoresel-ye-
rü Kongresi, İzmir,, http://dergiler.ankara.edu.tr/dergi- mekler.html
ler/26/1748/18573.pdf http://www.cografya.gen.tr/tr/denizli/ekonomi.html
Koşay, H.Z.(1957). Türk Etnografya Dergisi, Sayı II, Maa- http://www.cografya.gen.tr/tr/aydin/ekonomi.html
rif Basımevi, Ankara, http://www.kulturvarliklari.gov.tr/ http://www.cografya.gen.tr/tr/aydin/ekonomi.html
sempozyum_pdf/turk_etnografya/02.turk.etnografya.pdf http://www.kutahyakulturturizm.gov.tr/TR,69393/yoresel-
Tunçgenç, Ş., Tunçgenç, M.(2008). Giritli Türklerin Mutfa- yemekler.html
ğından Ot ve Sebze Yemekleri, Türkiye İş Bankası Kül- http://www.usakkulturturizm.gov.tr/TR,75335/ne-yenir-
tür Yayınları, İstanbul. nerede-yenir.html
http://www.nenedirvikipedi.com/yemek-tarifleri/egenin- http://www.yemekkulturu.net/usaknin-meshur-yoresel-ye-
ege-bolgesinin-yoresel-yemekleri-nelerdir-egenin-yores mekleri.html
el-yemeklerinin-isimleri-ve-tarifleri-4894.html http://www.manisakulturturizm.gov.tr/TR,72987/yore-mut-
http://anadoluyemek.weebly.com/ege-yemekleri.html fagi.html
http://www.saltman.com.tr/makaleler/tuzda-sinarit-tarifi.html http://www.pamukkale.gov.tr/dosya2008/yemekler.pdf
http://www.uslanmam.com/turk-kulturu/1143930-ege- http://www.muglakulturturizm.gov.tr/TR,73676/mugla-
bolgesi-gelenekleri.html mutfagi.html
http://www.tarimkutuphanesi.com/TURKIYE_BAGCILI- http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/TR,64515/yoresel-ye-
GI_ve_BAZI_UZUM_CESITLERIMIZ_00363.html mekler.html
http://www.cografya.gen.tr/tr/kutahya/tarihce.html h t t p : / / a r s i v. b a n a z . n e t / k a t e g o r i l e r. p h p ? k a t _
http://www.renklinot.com/soru-cevap-2/afyonkarahisarda- id=18&ad=%D6l%FCm%20Adetleri
yetistirilen-tarim-urunleri-nelerdir.html http://www.aydinkulturturizm.gov.tr/TR,64465/gecis-do-
http://www.tarim.gov.tr/SGB/TARYAT/Belgeler/il_yatirim_ nemleri.html
rehberleri/usak.pdf http://www.kutahyakulturturizm.gov.tr/TR,69393/yoresel-
http://www.usakkulturturizm.gov.tr/TR,75304/tarim-ve- yemekler.html
sanayi.html http://frmsinsi.net/showthread.php?t=375105
http://www.cografya.gen.tr/tr/usak/ekonomi.html http://imamkoy.com/index.php/aydin-imamkoy-dugun-
http://www.cografya.gen.tr/tr/kutahya/ekonomi.html yemekleri-ve-yoresel-yemeklerimiz/
http://www.cografya.gen.tr/tr/manisa/ekonomi.html http://manisafx.mekan360.com/iys_geleneklergorenekler,se-
http://manisa.tarim.gov.tr/Menu/11/Tarimsal-Veri- hirID=45,icerik=2435,sayfa=1-geleneklergorenekler-evl
ler-_2014_ enme-gelenekleri.html
http://mugla.tarim.gov.tr/Menu/48/Tarimsal-Uretim-Degerleri http://www.yakader.org/yakader/id23.htm
http://www.tarim.gov.tr/SGB/TARYAT/Belgeler/il_yatirim_ http://www.usakkulturturizm.gov.tr/TR,75321/hayatin-do-
rehberleri/izmir.pdf num-noktalari.html
http://www.renklinot.com/soru-cevap-2/izmirde-yetisen-ta- http://saraykoyozlemi.weebly.com/denizli-adet-ve-
rim-urunleri-nelerdir.html gelenekleri.html
http://www.cografya.gen.tr/egitim/bolgeler/ege.htm http://www.meleklermekani.com/threads/mugla-gelenek-
http://www.izmir.gov.tr/tarih-e ve-gorenekleri.52116/
8
YÖRESEL MUTFAKLAR
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Akdeniz Bölgesi’nin coğrafi özelliklerini açıklayabilecek,
Akdeniz Bölgesi’nin ham madde özelliklerini özetleyebilecek,
Akdeniz Bölgesi’nin saklama ve pişirme yöntemlerini listeleyebilecek,
Akdeniz Bölgesi yemeklerinin uygulamasını açıklayabilecek
bilgi ve becerilere sahip olabileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
• Muz • Helva Kabune
• Turunçgiller • Kebap
• Sürk • Şalgam Suyu
• Künefe
İçindekiler
• GİRİŞ
• AKDENİZ BÖLGESİ’NİN TARİHİ
Akdeniz Bölgesi’nin
Yöresel Mutfaklar • AKDENİZ BÖLGESİ’NİN COĞRAFYASI
Yöresel Mutfağı
• AKDENİZ BÖLGESİ’NİN MUTFAK
KÜLTÜRÜ
Akdeniz Bölgesi’nin
Yöresel Mutfağı
GİRİŞ
Kültür, tarihsel süreç içinde toplumların üretip nesilden nesile aktardığı her türlü maddi
ve maddi olmayan değerlerin oluşturduğu bir bütündür. Mutfak, kültürün ana dalların-
dan biridir. Mutfak kültürü, kültür ve geleneğin her zaman en uzun süre ayakta kalan
bölümü olmuştur (Roden, 2000). Türk mutfağı, binlerce yıl süren gelişimi içinde mutfak
mimarisi, araç-gereçleri, yiyecek içecekleri, pişirme yöntemleri, yemek çeşitleri, sofra dü-
zeni, servis usulleri, kış için hazırlanan yiyecekleriyle kendine has nefis bir mutfak ve bu
mutfakla ilgili çok zengin bir mutfak kültürü yaratmıştır (Halıcı, 1999). Anadolu halkı-
nın gelenek ve görenekleriyle bütünleşmiş birtakım toplumsal töre ve törenlere yönelik
beslenme, yemek anlayışı ve kültürü Türk halk mutfağını oluşturmaktadır. Günümüzde,
Anadolu’da canlı bir şekilde yaşamakta olan Türk halk mutfağı mercimek ve bulgur ta-
neleriyle Çatalhöyük’ten; ölü aşı törenleriyle Göktürk Kitabeleri’nden; kebap, yahni vb.
ile Dede Korkut Hikâyeleri’nden; ayran, yufka, kavurma, tutmaç, katmer vb. ile Divan’ü
Lügat it Türk’ten; helva, pilav, zerde, baklava, börekle Selçuklulardan izler taşımaktadır
(Halıcı, 1986).
Beslenme; bütün canlıların büyüme ve gelişmeleri, sağlığını korumaları için karşılan-
ması gereken ortak bir biyolojik ihtiyaçtır. Bu biyolojik ihtiyaç zamanla ihtiyaç olmaktan
çıkarak bir dizi kültürel davranışı da içinde barındıran bir zevke dönüşmüştür (Türk ve
Şahin, 2015). Yemek, kültürün bir parçası olarak, toplumları birbirlerinden ayıran önemli
bir kültürel faktördür. Toplumların beslenme şekilleri, yaşadıkları yörelerin coğrafi, iklim,
tarım ve hayvancılık durumlarıyla sosyoekonomik koşullarına göre oluşur. Yörede en çok
üretimi yapılan besin “temel besin” özelliğini taşır ve her yemekte kullanılır (Baysal, 1986).
Türkiye’nin yedi coğrafi bölgesinden biri olan Akdeniz Bölgesi, Anadolu’nun güne-
yinde Akdeniz kıyısı boyunca uzanır. Bölge ürünlerine dayanan Akdeniz mutfağı Adana,
Antakya, İçel ve Kahramanmaraş’ı içine alan doğu bölümü; Antalya, Burdur ve Isparta’yı
içine alan batı bölümü olarak incelenebilir. Akdeniz mutfağının doğu ve batı bölümleri
arasında bariz farklılıklar görülmektedir. Doğu bölümü kendine özgü özellikler gösterir-
ken batı bölümü Ege Bölgesi mutfağıyla benzer özellikleri taşımaktadır.
Bölgenin doğu bölümünde acılı, ekşili, bulgur- et karışımı yemekler ve kebaplara ön-
celikle yer verilirken batıda sebze ve hamur işleri daha fazla tüketilmektedir. Hamur işleri
batı bölümünde yaz ve kış tüketilirken doğuda sıcak nedeniyle fazla tüketilmemektedir.
Batı bölümü ürünlerinden olan haşhaş, batıda yemek, hamur işleri ve tatlılarda bol mik-
tarda kullanılırken doğuda pek çok yemeğe çeşitli ekşiler (ahıt, nar, turunç, limon, sumak)
katılmaktadır. Nohut, bölgenin genelinde yemeklere katılmakta, baharatlar özellikle doğu
198 Yöresel Mutfaklar
bölümünde fazla kullanılmaktadır. Patlıcan, değişik yemek adları altında tüm bölgede en
fazla tüketilen sebzelerdendir (Halıcı, 1983).
Akdeniz Bölgesi, uygun iklim koşulları ve verimli topraklara sahip olması nedeniyle
genellikle tahıllardan buğday başta olmak üzere, arpa, mısır, çavdar; fasulye, nohut, gibi
baklagiller; taze meyve ve sebzeler; özellikle kıyı şeridinde turunçgiller yetiştirilmekte ve
ülke ekonomisine önemli katkılar sağlamaktadır. Akdeniz Bölgesi, seracılığın yaygın ol-
duğu bölgedir. Özellikle Mersin ve Antalya’nın kıyı şeridi turfanda sebze ve meyveciliğin
en yaygın olduğu yerlerdir. Muz Alanya’da, turunçgiller Antalya, Alanya, Finike ve Adana-
Dörtyol’da yetiştirilmektedir. Mersin’in iç kesimlerinde kayısı, ceviz, kiraz, şeftali, zeytin
gibi meyveler; kıyı kesiminde ise turunçgiller ve muz üretilmektedir. Son yıllarda tropi-
kal meyve ve sebzeler de üretilmeye başlanmıştır. Anamur, Bozyazı, Aydıncık, Silifke ve
Erdemli ilçelerinde çilek, muz, turunçgillerin yanı sıra, papaya, pepino, ananas ve kahve
de yetiştirilmekte, Silifke’de ayrıca pirinç üretimi yapılmaktadır. Bölgenin verimli ovası
Çukurova’da tahıllardan baklagillere, sebzelerden meyvelere, bademden yer fıstığına, zey-
tinden ayçiçeğine pek çok yiyecek yetiştirilmekte, Adana ve Osmaniye mutfağını zengin-
leştirmektedir. Kahramanmaraş’ın tarım ürünleri; buğday, arpa, çavdar, pirinç, fasulye,
nohut, mercimek ve şeker pancarıdır. Üzüm başta olmak üzere, elma, armut, nar, kayısı,
çilek, dut, incir, zeytin, Antep fıstığı, yer fıstığı, fındık, çam fıstığı gibi pek çok meyve ve
yağlı tohumlar; sebzelerden ise en fazla domates, biber, soğan, lahana ve kabak (et kabağı)
yetişmektedir. Maraş’ta ayrıca ilk defa 2015’te haspir yetiştirilmiş ve hasadı yapılmıştır.
Hatay’da buğday, mısır, pirinç, arpa, yulaf gibi tahıllar; ayçiçeği, incir, üzüm, erik, turunç-
giller, cennet hurması, zeytin, domates, biber, patlıcan, bamya, soğan gibi sebze ve mey-
veler üretilmektedir. Doğal olarak dağlarda yetişen bir kekik türü olan zahter, artan istek
üzerine bahçelerde yetiştirilmeye başlanmıştır (Şahin, 2012). Akdeniz Bölgesi’nde sadece
Isparta ve Burdur çevresinde haşhaş üretilmektedir. Isparta’da en çok buğday, arpa, çavdar,
nohut ve fasulye tarımı yapılmaktadır. Bağcılık ve elmacılık oldukça gelişmiştir. Ayrıca
ceviz, kızılcık, muşmula, vişne ve iğde yetiştirilmektedir. Burdur’un ekonomisi tarıma
dayanmaktadır. Sebze ve meyve üretimi oldukça iyi durumdadır. Buğday, arpa, çavdar,
nohut, haşhaş, anason, soğan, patates ve şeker pancarı en çok üretilen gıda maddeleridir.
Tahıllardan buğday bölgede yaygın olarak üretilmekte, buğday ürünleri (dövme, bul-
gur, un vb.) tüm yörelerde çeşitli yemek ve hamur işlerinde kullanılmaktadır. Dövme;
pilav, aşure, aşur, keşkek, diş buğdayı ve bazı çorbaların ana malzemelerindendir. Bul-
gur özellikle Adana, Antakya, Osmaniye, İçel ve Kahramanmaraş’ta çiğ, içli, mercimekli,
sini köfte vb. etli etsiz köftelerde yaygın olarak kullanılmakta; ayrıca pilav, lepe, sarma ve
dolmalar bulgur ağırlıklı yapılmaktadır. Bölge genelinde ekmek başta olmak üzere çeşitli
börek, çörek vb. tüketilmektedir.
Bölgede yetiştirilen kuru baklagillerle genellikle çorba, pilav, sulu yemekler ve salata
yapılmaktadır. Bunlardan bazıları fasulye ile piyaz (Antalya), vartavit, bartavit ve barbun-
yalı içli köfte (Adana), mercimek ile çorba, pilav, köfte gibi yemeklerdir. Fasulye ve nohut
yemekleri (Osmaniye); Antakya’da bakla ezmesi, nohutla (şıhıl mahşi) dolma ve humus,
mercimekle şeh mualla yapılmaktadır. Nohut, tüm bölgede çorbalarda, etli etsiz yemekler-
de, pilavlarda yardımcı malzeme olarak kullanılmaktadır.
Akdeniz Bölgesi’nde yetiştirilen sebzeler çiğ ve pişmiş olarak sofraların vazgeçilmez
yiyecekleridir. Özellikle doğu bölümünde sofraya bol yeşillik ve salatalar önceden yer-
leştirilir ve yemekle birlikte bolca tüketilir. Bölgede sebze ve meyveler çeşitli yemeklerin,
tatlıların ve hamur işlerinin de yapımında kullanılmaktadır. Sebzelerden sakız kabağı-
nın bölgede kavurması ve dolması yapılır. Burdur’da ise “kabak helvası” adıyla tatlısı da
yapılmaktadır. Bal kabağı tatlısı da bölgede yaygındır. Patates üretimi yapılan yörelerde
patatesli ekmek (Burdur), patates çorbası ve dolması (Isparta) yapılmaktadır. Meyveler
taze olarak tüketildiği gibi, taze ve kurutularak çeşitli tatlı ve yemeklerde de kullanılmak-
tadır. Erik, zerdali, kayısı, dut vb. meyvelerle etli etsiz yemekler (Burdur, Isparta, İçel,
8. Ünite - Akdeniz Bölgesi’nin Yöresel Mutfağı 201
Kahramanmaraş) yapıldığı görülmektedir. Elmasıyla ünlü Isparta’da elma cipsi üretilmesi
olumlu bir gelişme olarak görülebilir. Bağcılığın geliştiği yörelerde pekmez, cevizli sucuk,
kırma, bastık vb. ürünler (Kahramanmaraş) bazı yörelerde dut pekmezi yapılmaktadır.
Burdur ve Isparta’da evlerde yapılan helva vb. tatlılarda şeker yerine pekmez kullanılmak-
tadır. Ceviz bölgede çoğunlukla hamurlu ve meyveli tatlılarda, helvalarda, çöreklerde, içli
köfteler vb. yiyeceklerde kullanılmaktadır. Ceviz ezmesi (Burdur) ve ceviz helvası (Ispar-
ta) bölgede öne çıkan ceviz tatlılarıdır. Kahramanmaraş’ta Antep fıstığı (yeşil fıstık) ile
fıstık ezmesi, bastıktan samsa yapılmaktadır. Mersin çevresinde “batırık” (bulgurlu köfte)
yapımında yer fıstığı kullanılmaktadır. Göller Bölgesi’nde haşhaş, haşhaş yağı ve kavrulup
ezilerek yapılan haşhaş ezmesiyle börek, çörek ve tatlılar yapılmaktadır. Bir tür çörek olan
nokul, haşhaş helvası, katmer, sarma aşı (haşhaşlı bulgur pilavı), haşhaşlı sarma (Burdur,
Isparta), kömbe, haşhaşlı guru ekmek (Burdur), haşhaş gevreği, haşhaşlı pelte, mısır unlu
külür (Isparta) en çok yapılan haşhaşlı ürünlerdir.
Akdeniz Bölgesi’nin mutfak kültürü üzerinde iklimin nasıl bir etkisi olmuştur?
1
AKDENİZ BÖLGESİ’NİN MUTFAK KÜLTÜRÜ
Ülkemizde yemek yeme alışkanlıkları tarihsel ve bölgesel değişiklik görterdiği gibi köy,
kent gibi yerleşim birimlerine göre de değişiklik göstermektedir. Bu farklılıklara rağmen
toplumumuzda yine de ortak özellikler görülmektedir (Tezcan, 1982). Sofra geleneği mut-
fak kültürünün en önemli bileşenlerinden biridir. Bölgede eskiden yemekler geleneksel
yer sofrasında yenirken günümüzde çoğunlukla masada çatal kaşık kullanılarak yenil-
mektedir. Ancak bazı yörelerde ve kırsal kesimde yer sofrası kullanımı devam etmektedir.
Bölgede sofra düzeninde genellikle fazla bir farklılık görülmemektedir.
Geleneksel yer sofrasında önce yere ekmek ve kırıntıların dökülmemesi için sofra bezi
ya da sofra örtüsü serilir, üzerine yüksekliği sağlamak amacıyla kasnak ya da açılıp kapa-
nan sofra altlığı, onun üstüne de sini yerleştirilir. Kişi sayısına göre kaşıklar konur. Eskiden
tahta kaşıklar kullanılırken günümüzde metal kaşık ve çatal kullanılmaktadır. Peçeteler ya
sininin kenarına ya da sofra bezinin üzerine yerleştirilir. Eskiden kumaş peçeteler kullanı-
lırken günümüzde yerini kâğıt peçetelere bırakmıştır. Salata, yoğurt, turşu gibi yiyecekler
sinin üzerine uygun bir şekilde yerleştirilir. Burdur’da eskiden davet veya ziyafet yemekle-
ri, “tabla” denilen tahtadan yapılmış yuvarlak ayaklı sinilerde yenilmiştir. Sininin etrafın-
da yere diz çökülür, ekmeğin yere dökülmemesi ve üzerlerine yemeğin sıçramaması için
“peşkir” denilen uzun, dikdörtgen biçimindeki kumaş peçeteleri dizlere örtülür veya sofra
bezleri dizlere çekilir (Kazan, 2005). Yemek servisine ilk yemeğin (genellikle çorba) sofra-
ya gelmesiyle başlanır, tek kaptan yenilir, ortadaki yemek bittiğinde sırayla diğer yemekler
getirilmektedir. Bazı yörelerde (Antalya) ise yer sofrasında ayrı tabaklarda çatal, bıçak,
kaşık kullanılarak yemek yenildiği görülmektedir (Ünlü, 2002). Eskiden Alanya, Antakya,
Kahramanmaraş ve Tarsus’ta tatlı hariç yemeklerin hepsi sofraya konmuş, isteyen istediği
kadar yemiştir. Günümüzde ise yer sofrasının yerini masalar almakta ve yemekler ayrı
tabaklarda ve belirli bir sırayla servis edilmektedir (Türk ve Şahin, 2015; Ay, 2002; Uslu,
2008; Serin, 2004). Kalabalık ailelerde ve davetlerde erkeklere, kadınlara ve çocuklara ayrı
sofralar kurulmaktadır. Sofraya büyükler genellikle bağdaş kurarak, çocuklar ve hanımlar
diz çökerek otururlar. Yemek sağ elle yenir. Yemeğe ilk evin büyüğü “besmele” (Allah’ın
adı) ile başlar, “Elhamdülillah” (Allah’ın verdiği nimete şükretme) diyerek sofradan kalkar
(Şimşek, 2002; Artun, 2002). Bölgede yemek servisi genellikle evin hanımı veya genç kızı
tarafından yapılır.
Akdeniz Bölgesi’nde mutfak mimarisi diğer bölgelerle benzer özellikler göstermekte-
dir. Eski evlerde mutfaklar daha geniş, kapısı mutfağa açılan ya da yakın bir yerde kiler
202 Yöresel Mutfaklar
bulunur. Kilerde uzun süre muhafaza edilecek gıdalar saklanır. Mutfakta ise üstte kötü
havayı çekecek bir davlumbaz, altında ocak bulunur. Bulaşıkları yıkamak için lavabo, yer-
den başlayan alt kısmı tencere ve tavaları alacak büyüklükte, üst kısmı tabak, sahanların
konması için daha dar olan raflar yer alır. Mutfakta günlük yiyecekleri koymak için tel
dolap kullanılmıştır. Bazı yerlerde, mutfağın duvarına gömülü yemek, ekmek vb. pişirmek
için ocak (şömine) yer alır. Mutfakta oturarak yapılacak işler için (hamur işleri vb.) uygun
bir köşeye yer minderi ve yastıklar konur. Bazı bahçeli evlerde ekmek, salça vb. yiyecekleri
hazırlamak, büyük araçları koymak için ocaklı ikinci bir mutfak bulunur.
Burdur’da mutfak bazı evlerde evin dışında, bazılarında içindedir. Mutfakta ekmeğin
ve yemeklerin yapılacağı, içine odun koyulup yakılabilecek ocaklar vardır. Kap-kacakları
koymak için duvara sabitlenmiş tahta raflar bulunur. Yemekler bütan gazlı ocaklarda pi-
şirilir. Mutfakta günlük yiyeceklerin, kahvaltılıkların konulduğu tel dolap vardır. Dolabın
çekmecelerine kaşık, çatal, alt kısmına kışlık yiyecekler konulur (Gezer,2005). Bazı yer-
lerde evin alt bölümünde kerpiçten yapılan tandır ocakları kullanılır. Odun, çalı-çırpı ile
yakılan tandır ocakları genellikle büyük yemeklerde kullanılır (Demirci,2001).
Hatay’da eskiden mutfaklar genellikle topraktan yapılmıştır. Mutfak, evin en büyük
bölümünü oluşturmuştur. Mutfağa ambar denilen büyük tahtadan yapılmış sandıklar yer-
leştirilmiştir. Bunlar kışlık erzakları saklamak için kullanılmıştır. Duvarın birinde kapları
koymak için raf yerleştirilmiştir. Kapıya yakın bir yere ocak konmuştur. Ayrıca mutfağın
dışına şömine şeklinde ocak yapılmış, yemekler genellikle burada pişirilmiştir (Yaylacı,
2004). Bazı evlerde mutfaktan ayrı yakın bir yerde kiler oluşturulmuştur. Burada üç bö-
lümden oluşan, kuru gıdaların muhafaza edildiği ambar adı verilen dolaplar kullanılmıştır
(Ay, 2002). Bölgenin diğer yerlerinde de mutfak mimarisi benzer özellikler taşımaktadır.
Modern hayatın etkileşimi mutfak mimarisini önemli ölçüde değiştirmiştir. Günü-
müzde eski mutfak yapısı bazı yönleriyle özellikle kırsal kesimde yaşasa da, şehirlerde
apartmanların hâkim olması mutfakların daha küçük mekânlardan oluşmasına neden ol-
muştur. Mutfak mimarisi değişmiş, modern araç gereçler mutfaklarda arzı endam etmeye
başlamıştır. Kiler görevini ise buzdolabı ve derin dondurucular üstlenmiş bulunmaktadır.
Bölgede, turizm sektörünün gelişmesi yiyecek içecek sektörünü olumlu yönde etkile-
miştir. Son yıllarda turizme özellikle de gastronomi turizmine gereken önemin verilmesi,
bölgesel pazarlama için de önemli bir unsur olmaktadır. Bir bölgenin mutfağı ile ilgili
mirasının bir turizm ürünü olması ve turizm pazarlaması açısından önemi anlaşılmış ve
kullanılmaya başlanmıştır. Yerli ya da yabancı turistler gittikleri yerlerde öncelikle “Ne-
rede ne yenir ne içilir, yerel ürünleri nelerdir?”i araştırmaktadır. Bu ilgi ve istek o yörede
yiyecek içecek sektöründe bir canlanma ve yeni mekânların açılmasına vesile olmaktadır.
Bölgede, özellikle şehirlerde, o yörenin geleneksel yemeklerini sunan restoranlar açılmak-
ta ve giderek sayıları çoğalmaktadır. Ayrıca toplumun beslenme alışkanlıkları değişmiştir.
Eskiden dışarıda yemek yeme, lokantalara gitme alıkanlığı pek yoktur, hatta dışarıda ye-
mek ayıp sayılmıştır. Günümüzde ise kadınlar kabul günlerini evde değil, restoranlarda
yapmaya başlamışlardır.
Bölgede her yörenin kendine has özel ürünleri bulunmakta ve ürünler iç pazarda tü-
keticiye sunulmaktadır. Son yıllarda internet üzerinden yapılan tanıtımlar, yiyecek içecek-
lerin alıcıya ulaşmasını hızlandırmıştır. Özellikle yaşanan bölgenin iklimi ve yetiştirilen
besinler o bölgenin mutfak kültürünü ve zenginliğini etkilemektedir. Bölgede genel olarak
künefeciler, Adana kebap, ciğer kebap, testi kebabı vb. kebapçılar, lahmacuncular, çiğ köf-
teciler, içli köfteciler, çörek ve börekçiler, şalgamcılar, turşucular, tantuniciler, tatlıcılar,
dondurmacılar ve geleneksel unlu mamülleri üreten, geleneksel yemekleri sunan pek çok
lokanta vb. mekânlar bulunmaktadır. Yemek kültürü konusunda son derece önemli işleve
sahip olan esnaf ise fırıncılar, kasaplar, tel kadayıf yapanlar, tatlıcılar ve lokantacılardır.
8. Ünite - Akdeniz Bölgesi’nin Yöresel Mutfağı 203
Antakya’nın en önemli mekânlarından biri Uzun Çarşı’dır. Uzun Çarşı’da, her türlü süt
ürününün yanı sıra tel ve taş kadayıf yapanlar, turşucular, zeytinciler, künefeciler, tatlıcı-
lar, kurutulmuş sebze, nar ekşisi, zeytinyağı, salça, kekik satanlar, fırınlar, kasaplar hepsi
bir arada bulunmaktadır (Şahin, 2012).
Akdeniz Bölgesi’nde her bölgede olduğu gibi kış hazırlıkları gerçekleştirilmektedir.
Bölgede kurutma yöntemi yaygın olarak kullanılmaktadır. Özellikle sebzeler (biber, do-
mates, bamya, patlıcan, fasulye, kabak, salatalık kabuğu vb.) ve meyveler (erik, kayısı,
üzüm, incir, armut vb.) tüm ya da doğranarak, bazıları serilerek bazıları ise ipe dizilerek
kurutulmakta ve ticareti de yapılmaktadır. Kırmızıbiber ile pul biber, biber ve domates
salçaları yapılmaktadır. Kıvamını koyulaştırarak başta pekmez olmak üzere şıra ürünleri;
şeker ve pekmez ile ve çeşitli meyvelerle reçeller (özellikle portakal ve turunç reçelleri
doğu bölümünde yaygındır); çeşitli sebzelerle konserveler yapılmaktadır. Bulgur, bölge-
nin doğusu başta olmak üzere her yörede kış için hazırlanmaktadır. Unlu ya da göceli tar-
hana, erişte, tuzla salamura ve tulum peyniri, çökelek, zeytin ve yaprak salamura, turşular
yaygın olarak hazırlanan kışlık yiyeceklerdir. Bunların yanı sıra günümüzde bazı sebze ve
meyveler çeşitli şekillerde hazırlanarak derin dondurucuda saklanmaktadır. Bölge illerine
özgü ürünler ve kış için hazırlanan yiyecekler aşağıda açıklanmıştır.
Adana ve Osmaniye’de Adana kebap, şiş kebap ve ciğer kebabı, bici bici, karsambaç
gibi özel ürünler bulunmakta; şıra ürünü olan “bandırma” adı verilen cevizli sucuk, “bel-
ber” denilen bastık, pekmez, kurutulmuş incir reçeli, tulum peyniri kış için yapılmaktadır.
Buğdaydan “gavut” ve “azık” denilen ürünler, kesme (ince tel tel kesilen ev makarnası)
ve erişte yapılır. Çemen, bamya salamurası, fasulye, bamya, domates ve dolmalık patlı-
can kurutulmakta, domates ve biber salçaları ve şalgam hazırlanmaktadır (Artun, 2002).
Antakya’da süt ürünlerinden; keçi sütünden tuzlu yoğurt, keçi peyniri, testi peyniri ve
çökeleği, ezme ve burma peynir, sürk (çökelek)- küflü sürk; yaprak ve kırma yeşil zeytin
salamurası, çeşitli turşular; nar, sumak ve koruk ekşileri yapılmaktadır. Samandağı biberi
taze tüketildiği gibi özellikle baş biber denilen acı kırmızıbiber dizilerek, bakla ezmesi
için bakla içi ve zahter kurutulmakta; ceviz, patlıcan, turunç vb. reçeller yapılmaktadır.
Tahıllardan biberli ekmek, kömbe, kerebiç, künefe, firik; etlerden tavuk döner gibi özel
ürünleri de bulunmaktadır (Şahin, 2012). Antalya çevresinde kış için tarhana, yufka ek-
mek, çeşitli turşular, üzüm ve keçiboynuzu pekmezi, bergamut, vişne, karpuz kabuğu, tu-
runçtan reçeller, Adana’da olduğu gibi Alanya’da da kurutulmuş incirden “bestel-pestil”
yapılmakta, kışın yufka ekmekle dürüm yapılarak yenilmektedir. Üzüm, incir, erik, kayısı,
vişne gibi meyveler, çeşitli sebzeler ve mantar kurutulmaktadır (Ünlü, 2002; Uslu, 2008).
Kahramanmaraş’da yarma ile yapılan ünlü cips tarhanası ve un tarhanası, buğday nişasta-
sı, kırmızı pul biber, domates ve biber salçaları yapılmaktadır. Maraş’ın parmak peyniri,
deriye çökelek basılması, kaymak; dut ve üzüm pekmezi; ahıt/akıt, nar, koruk, erik, viş-
ne ekşileri hazırlanır. Sucuk, bastık, bestil, samsa, salamura zeytin, turşu, çeşitli reçeller,
et ürünü olarak et kurutma, kavurma, et sucuğu ve çemen kış için yapılan ürünlerdir.
Maraş’da ünü ulusal düzeye ulaşan dondurmadan yeşil fıstık ezmesine pek çok özel ve
kışlık ürün bulunmaktadır (Küpelikılıç, 2013). Mersin’de buğday, mısır gibi tahıllar ve ku-
rubaklagiller dövülerek yarma yapılmaktadır. Ayrıca şehriye, erişte, yufka ekmek ve tarha-
na, kahvaltılık yiyeceklerden zahter hazırlanmaktadır. Kaya koruğu turşusu başta olmak
üzere çeşitli turşular, kırma yeşil zeytin ve yaprak salamurası, domates ve biber salçaları;
deri ya da bidona basılan ve salamura yapılan peynir, tort; nar ekşisi ve sumak yapılmakta
ve çeşitli sebze ve meyveler kurutulmaktadır. Üzüm ve keçiboynuzu pekmezi, çeşitli mey-
velerden reçeller kış için hazırlanmaktadır. Tatlılardan başta cezerye, Antakya’da olduğu
gibi kerebiç ve mamul gibi özel ürünler de görülmektedir (Söylemez, 2005; Doğdu, 2005).
Burdur’da kış için ev makarnası (erişte) kesilir; göce tarhanası, nişasta, salça, haşhaş ez-
204 Yöresel Mutfaklar
mesi, çeşitli marmelatlar ve reçeller özellikle patlıcan reçeli, pekmez ve turşular yapılmak-
tadır. Ceviz ezmesi, ceviz ve kabak helvası, haşhaşla yapılan (haşhaş ezmesi, helvası, nokul
vb.) özel ürünleri bulunmaktadır (Gezer, 2005). Isparta çevresinde kışlık olarak un ve top
(göce) tarhanası, tatar (ev hamuraşısı), nişasta, çeşitli sebzelerden turşular; domates ve bi-
ber salçaları, kurutulmuş ve salamura yaprak, peynir, kızartılmış kaymak yağı, reçellerden
özellikle gül reçeli, üzüm ve dut pekmezi, besdel (pestil) ve sırma (çörek) yapılmaktadır.
Etlerden “pastırma” denilen et kurusu, sızgıç (kavurma) ve kakırdak hazırlanmaktadır.
Haşhaş ezmesi, katık, kesmik, nokul, tahinli pide, İslamköy ekmeği, elma cipsi, gül suyu
ve gül lokumu özgün ürünleridir (Isparta Valiliği, 2014).
Porselen kahve fincanları, yemek takımları, günümüzde ateşe ve ısıya dayanıklı ten-
cere ve kaplar da bölge mutfaklarında kullanılmaya başlanmıştır. Su, şurup, şerbet ve çay
bardakları, sürahiler, sütlü ve hafif tatlılar için kâseler, yiyeceklerin muhafazasında kulla-
nılan kavanozlar, ısıya ve ateşe dayanıklı tencere ve tepsiler bölgede kullanılan cam mutfak
araçlarıdır. Bölgede pirinç araçlardan havan, kahve ve karabiber değirmeni; “züngül - hal-
ka tatlısı” yapımında, dışı alüminyum içi tahtadan olan bir kalıp (tulumba tatlısı kalıbı
gibi); Antakya’da tel ve taş kadayıfı soğutmak için bitkisel araçlardan “cimam” denilen
hasır tepsi kullanılan diğer araçlardandır.
Sultan Nevruz: Nevruz günü yeşillik alanlara, kırlara çıkılır. Börekler, çörekler yapılır,
nohutlu pilav pişirilir, yumurta haşlanır, birbirine tokuşturulur. Alanya’da nevruzda tam
mevsimi olan çağla cacığı yapılır, taze bakla yemeği ile beraber yenilir (Uslu, 2008).
Öğünler
Selçuklular döneminden bu yana Anadolu’da iki kuvvetli, iki de hafif olmak üzere dört
öğün yemek görülmektedir. İlki, öğle ezanından iki saat öncesinde yer alan “kuşluk” ye-
meği yani sabah kahvaltısıdır. Günün ikinci öğünü olan öğle yemeğinde, akşamdan kalan
yemekler, hafif yiyecek ve içecekler tüketilir. Üçüncü ve en önemli öğün akşam namazın-
dan sonra hazırlanan, aileyi bir araya toplayan ve en iyi yemeklerin hazırlandığı akşam
yemeğidir (Halıcı, 1999). Akdeniz Bölgesi’nde ise genellikle üç öğün yemek yenilmekte,
bölgenin batı bölümünde Antalya, Burdur, Isparta ve çevresinde ise “yat geber ekmeği”
adı altında dördüncü bir öğün daha görülmektedir.
Eskiden yazın sabah kahvaltısında genel olarak zeytin, peynir, çökelek, yağ, reçel yenil-
mekte, içecek olarak süt ve çay; Antalya, Burdur ve Kahramanmaraş’ta çoğunlukla tarhana
ve mercimek çorbaları içilirmiş. Isparta’da kahvaltıda çay içilmezken, akşamdan kalan ye-
mekler yenilirmiş. Günümüzde tarhana ya da bulamaç çorbalarının yanı sıra çay, peynir,
zeytin, kaymak, reçel, yumurta, domates, patates kızartması gibi yiyecek ve içecekler ye-
nilmektedir. Öğle yemeğinde bölgenin batısında sebze yemekleri, doğusunda ise bulgur-
lu yemekler yapılmaktadır. Genel olarak öğle yemeği geçiştirilmektedir. Bir gün önceden
kalan yemekler yenir ya da çorba, makarna gibi pratik yemekler yapılır. Akşam yemeğine
erkekler eve geleceği ve tüm aile birlikte olacağı için önem verilir, en özenli yemekler ha-
zırlanır. Yaz sebzeleriyle etli yemek, sarma, dolma, köfte, mantı, çorba, börek, makarna,
kadayıf gibi yemekler yenir (Halıcı, 1983; Isparta Valiliği, 2014).
Kışın öğünler genellikle yaz mevsimindeki gibi olup, sabah kahvaltıda çorbalar, zeytin,
peynir, çökelek, zahter, yumurta, tereyağı, kaymak, pekmez, süt, çay gibi yiyecek ve içe-
cekler tüketilmektedir. Öğleleri hamur işleri, çorbalar, taze sebzeler, kurufasulye, nohut,
mercimek ve bulgurlu yemekler tüketilmektedir. Akşam yemeğinde mutlaka etli bir ye-
mek (yahni, köfte, kebap, etli sebze yemeği, etli pilavlar vb.) ve tatlı bulunmaktadır (Halıcı,
1983; Deniz, 2002).
Yat geber ekmeği çoğunlukla uzun kış gecelerinde uygulanır. Yazın soğukluk, çerez,
kışın ise çeşitli yemek ve tatlılarla hazırlanır ve akşam oturmasına gelen misafirlere de
ikram edilir. Yat geber yemeği olarak kışın Antalya’da çerez, Burdur’da pilav, helva, turşu,
çerez, Isparta’da ise kahvaltılık yiyecekler hazırlanır, yumurta mıhlama, makarna, özellikle
ceviz helvası pişirilir. Yazın ise meyve, soğukluk ve çerez olur. Misafir olmasa da evlerde
yat geber ekmeği yenilmektedir (Halıcı, 1983; Isparta Valiliği, 2014). Bazı yörelerde yazın
serinlemek amacıyla “saksağan beyni” denilen yoğurt-pekmez karışımı, ateşte nohut ve
yeşil buğday başakları ütülerek yenilir. Kışın ise süt, kar ve pekmez karışımı olan “kar
helvası” yenir, sobada soğan, patates pişirilir, çerez ve zeytin, peynir, gibi kahvaltılıklar
yenilir (Gezer, 2005).
Hazırlanışı
Nohut akşamdan 1 su bardağı su ile ıslatılır, 6 su bardağı et suyu ya da su ile haşlanır. Diğer
tarafta içi hazırlanır. Kıyma yağ ile kavrulur, soğan ve tuz ilave edilerek soğanlar sararıncaya
kadar kavurmaya devam edilir. İnce kıyılmış maydanoz eklenerek soğumaya bırakılır. Dışı için
bulgur 3/4 su bardağı sıcak su ile ıslatılır. Bulgur kabarınca kıyma, soğan, kimyon, yumurta ve
tuz ilavesiyle iyice yoğrulur. Ceviz büyüklüğünde parça alınarak içli köftede olduğu gibi açılır,
1 tatlı kaşığı kadar iç konup kapatılarak köfteler hazırlanır. Yoğurt, kaynayan et suyundan 1-2
kepçe su ile ezilerek ısıya alıştırılır. Nohutlu et suyuna yoğurt ve pirinç ilave edilir, kaynayınca
köfteler atılarak pişirilir. Köfteler yumuşayınca ocaktan alınarak tuz ilave edilir ve üzerine nane
serpilir ya da kızdırılmış naneli yağ dökülerek bekletmeden servis yapılır (Işık, 2006 ).
8. Ünite - Akdeniz Bölgesi’nin Yöresel Mutfağı 215
Hazırlanışı
Dövme ve nohut akşamdan 1,5 su bardağı su ile ıslatılır. Ertesi gün beş bardak su eklenip
basınçlı tencerede 30- 35 dakika pişirilir. Patlıcanlar kabuğu soyulmadan küçük küpler şeklinde
doğranır, tuzlu suda 15 dakika bekletildikten sonra sıkılarak sudan çıkarılır. Mercimek, patlıcan,
tuz ve ezilmiş salça nohutlu dövmeye ilave edilerek pişirilir. Sarımsakların kabukları soyulup
ezilir, sumak ekşisiyle birlikte tencereye eklenip karıştırılır. Kızdırılmış tereyağına nane ve
kırmızıbiber atılarak çorbanın üzerine gezdirilir. Sıcak olarak servis yapılır.
216 Yöresel Mutfaklar
Hazırlanışı
Bulgurun üzerine kimyon, pul biber, salçalar, 1 tatlı kaşığı tuz atılarak 1,5 su bardağı kaynamış
su ile ıslatılır. On dakika kadar bekletilir, yumuşayınca iyice yoğrulur. Un ve yumurta akı eklenir,
ara sıra ele çok az soğuk su alınarak elastik bir yapı oluncaya kadar iyice yoğrulur. Fındık
büyüklüğünde parçalar alınarak yuvarlanır ve ortasına işaret parmağı ile hafif bastırılır. Dört
buçuk su bardağı su kaynatılır, kalan tuz ve köfteler atılır. Kaynadıktan sonra 5 dakika daha
pişirilir. Servis tabağına alınır. Zeytinyağı ezilmiş sarımsakla kavrulur. Biber salçası, rendelenmiş
domates ve tuz ilave edilerek karıştırılır ve köftelerin üzerine dökülür. İnce kıyılmış maydanozla
süslenir. Turp, domates ve yeşilbiberle servis edilir (Işık, 2006).
8. Ünite - Akdeniz Bölgesi’nin Yöresel Mutfağı 217
Hazırlanışı
Bulgur ½ su bardağı sıcak suda 20- 25 dakika kadar bekletilir. Soğanların ikisi küçük küçük
doğranır. Kıyma ve soğan orta ısılı ateşte et suyunu çekinceye kadar çevrilir. Tereyağı ilave
edilerek iyice kavrulur. Bir yemek kaşığı biber salçası eklenip biraz daha kavrulur. Karabiber ve
kimyonun yarısı ile 1/2 tatlı kaşığı tuz atılarak karıştırılır ve soğumaya bırakılır. Nohut akşamdan
1 su bardağı su ile ıslatılır, ertesi gün bir su bardağı su eklenerek basınçlı tencerede haşlanır.
Yumuşatılan bulgur el ıslatılarak yoğrulur. 1 yemek kaşığı biber salçası, kimyon, karabiber, 1 tatlı
kaşığı tuz eklenir, tekrar yoğrulur. Daha sonra dövülmüş et eklenerek iyice yoğrulur (yoğurma
işlemi yapılırken eller devamlı ıslatılmalıdır). Bir su bardağı un katılarak yoğurmaya devam
edilir, 10-15 dakika kadar dinlendirilir. Hamurun bir kısmı ceviz büyüklüğünde parçalara ayrılır.
Her parça avuç arasında açılır, içine kıymalı içten gereği kadar konur, kapatılarak yuvarlanır.
Kalan hamurla fındık büyüklüğünde (içsiz) toplar yapılır. Kalan soğan çok ince doğranır veya
rendelenir. 3 yemek kaşığı yağla kavrulur, 1 yemek kaşığı un eklenerek biraz çevrilir. Kalan salça
konup karıştırılır ve et suyu eklenir. Kaynayınca önce küçük köfteler, tuz ve haşlanmış nohut
atılır, 5 dakika kaynatılır. Daha sonra büyük köfteler atılır, limon suyu eklenir ve büyük köfteler
üste çıkıncaya kadar pişirilir (Işık, 2006).
218 Yöresel Mutfaklar
Hazırlanışı
Kabakların kabukları soyulur, çekirdekleri çıkarılır. Su dolu kabın içine rendenin iri tarafıyla aynı
yönde rendelenir, suyu süzülüp avuç içinde sıkılır. İki ölçü kabak rendesine bir ölçü şeker ve
bir çay bardağı su konur, kısık ateşte aynı yönde suyunu çekinceye kadar karıştırılır. İnmesine
yakın limon veya eritilmiş limon tuzu suyu eklenerek 5-10 dakika daha kaynatılr, kıvamı gelince
ocaktan alınır. Arzuya göre üzerine soyulmuş bademler tereyağında kavrularak bol miktarda
serpilir (Kazan, 2005).
8. Ünite - Akdeniz Bölgesi’nin Yöresel Mutfağı 219
Hazırlanışı
Unun ortası açılır; süt, maya, şeker, tuz, yağ ve suyla hamur yoğrulur ve mayalanmaya bırakılır.
Soğan çok ince doğranarak içine çökelek, susam, çörek otu, zahter, salçalar ve zeyinyağı
katılarak ovalanır. Yeteri kadar tuz serpilir. Hamurdan mandalina büyüklüğünde parçalar
koparılır ve tahta zeminde elle biraz açılır. Ortasına hazırlanan içten yeteri kadar konup
zeyinyağına sürülen el yardımıyla hamura yapıştırılarak biraz daha açılır. Yeteri kadar açıldıktan
sonra üzerine hafif zeyinyağı gezdirilerek fırında veya tandırda pişirilir (Şahin, 2012).
8. Ünite - Akdeniz Bölgesi’nin Yöresel Mutfağı 221
Özet
Akdeniz Bölgesi’nin coğrafi özelliklerini açıklamak Akdeniz bölgesi’nin saklama ve pişirme yöntemlerini
1
Akdeniz Bölgesi, yurdumuzun güneyinde adını aldığı 3 listelemek
Akdeniz kıyısı boyunca uzanır. Batı ve kuzey batısın- Akdeniz bölgesi mutfağı doğu ile batı bölümlerinde
da Ege, kuzeyinde İç Anadolu, doğusunda Güneydo- bariz farklılıklar göstermektedir. Adana, Antakya,
ğu Anadolu Bölgeleri ve Güneydoğu’dan Suriye ile İçel, Kahramanmaraş, Osmaniye’yi içine alan doğu-
komşudur, güneyinde ise Akdeniz bulunur. Bölgenin da; baharatlı, acılı, ekşili, bulgura daynan yemekler ve
büyük bir kısmı Toros Dağları ve yüksek platolarla kebaplar fazla tüketilirken; Burdur, Isparta, Antalya’yı
kaplıdır. Batı ve Orta Toroslar bölge içinde geniş yer içine alan batı bölümü Ege mutfağında olduğu gibi
tutar. Ovaları; Çukurova, Amik, Antalya ve Göller Yö- sebze, bitki, hamur işleri fazla kullanılmaktadır. Doğu
resi’ndeki çöküntü ovalardır. Bu bölgedeki ovalar çö- bölümünde enfes kebaplar, çok değişik türde içli iç-
küntü alanlarında alüvyonların yığılması ile oluşmuş siz, etli etsiz bulgurlu köfteler yapılmaktadır. Adana’da
birikim alanlarıdır. Bu birikim alanlarından en önem- ünlü Adana kebabı, turşu ve şalgam suyu, tahinli
lileri Çukurova delta ovası ile Hatay çukurluğundaki salataları; Antakya’da tuzlu yoğurtla yapılan yoğurt
Amik Ovası’dır. aşı vb.yemekleri, oruk denilen içli köfte türleri, me-
zeleri, künefesi; Kahramanmaraş’ta tarhana, nohut
Akdeniz Bölgesi’nin ham madde özelliklerini özetlemek ve ahıt ekşisiyle yapılan etli etsiz köfte türleri, ekşili
2
Akdeniz Bölgesi, uygun iklim koşulları ve verimli yemekleri, dondurma; İçel’de tantuni, kısır, Adana ile
topraklara sahip olması nedeniyle genellikle tahıllar- aynı özellik gösteren analı kızlı, cezerye vb yemekle-
dan buğday başta olmak üzere, arpa, mısır, çavdar; ri; Antalya’da piyaz, cive, şakşuka gibi sebze yemek-
fasulye, nohut, gibi baklagiller; taze meyve ve sebze- leri, bergamut, turunç reçelleri; Burdur’da kabaktan
ler; özellikle kıyı şeridinde turunçgiller yetiştirilmek- haşhaşa uzanan helva türleri, haşhaşlı hamur işleri,
te ve ülke ekonomisine önemli katkılar sağlamaktadır. haşhaşlı yalancı sarmaları; Isparta’da bulamaç çeşitle-
Akdeniz Bölgesi, seracılığın yaygın olduğu bölgedir. ri ve helva türleri, haşhaşlı çeşitler bölge şehirlerinin
Özellikle Mersin ve Antalya’ın kıyı şeridi turfanda belirgin özellikleridir. Bölgede sofra düzeni, mutfak
sebze ve meyveciliğin en yaygın olduğu yerlerdir. mimarisi ve araçları, doğumdan ölüme özel günlerde
Muz Alanya’da, turunçgiller Antalya, Alanya, Finike yapılan ritüellerde benzerlikler bulunmaktadır.
ve Adana-Dörtyol’da yetiştirilmektedir. Mesin’in iç
kesimlerinde kayısı, ceviz, kiraz, şeftali, zeytin gibi Akdeniz Bölgesi yemeklerinin uygulamasını açıklamak
4
meyveler; kıyı kesiminde ise turunçgiller ve muz Bölüm içinde kullanılan malzemeleri ve hazırlanışı ile
üretilmektedir. Son yıllarda tropikal meyve ve seb- ilgili verilen bilgiler doğrultusunda bayram kömbesi,
zeler de üretilmeye başlanmıştır. Anamur, Bozyazı, şalgam, kaynar, döğme pilav, biberli ekmek, künefe,
Aydıncık, Silifke ve Erdemli ilçelerinde çilek, muz, kabak helvası, adana kebap, analı kızlı, fellah köfte,
turunçgillerin yanı sıra, papaya, pepino, ananas ve pancarlı ekşili çorba, yoğurt aşı tarifleri uygulanabi-
kahve de yetiştirilmekte, Sikifke’de ayrıca pirinç üreti- lecektir. Tariflerde farklı illerin lezzetlerine yer veril-
mi yapılmaktadır. Bölgenin verimli ovası çukur ovada mesine, çorbadan tatlıya farklı türde yemeklerin uy-
tahıllardan baklagillere, sebzelerden meyvelere, ba- gulanmasına dikkat edilmiştir.
demden yer fıstığana, zeytinden ayçiçeğine pek çok
yiyecek yetiştirilmekte, Adana ve Osmaniye mutfa-
ğını zenginleştirmektedir. Kahramanmaraş’ın tarım
ürünleri; buğday, arpa, çavdar, pirinç, fasulya, nohut,
mercimek ve şeker pancarıdır. Üzüm başta olmak
üzere, elma, armut, nar, kayısı, çilek, dut, incir, zeytin,
Antep fıstığı, yer fıstığı, fındık, çam fıstığı gibi pek çok
meyve; sebzelerden ise en fazla domates, biber, soğan,
lahana ve et kabağı yetişmektedir.
8. Ünite - Akdeniz Bölgesi’nin Yöresel Mutfağı 225
Kendimizi Sınayalım
1. Yöresel mutfaklar ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi 6. Bir şıra ürünü olan “samsa”nın elde edilişi ile ilgili aşağı-
yanlıştır? daki ifadelerden hangisi doğrudur?
a. Kaytaz böreği ve biberli ekmek Antakya mutfağına a. Pekmezin yoğunlaştırılmasıyla elde edilir
ait hamur işleridir b. Pestilin şekilli kesilip kurutulmasıyla elde edilir
b. Gazel böreği ve ceviz ezmezi Burdur mutfağına özgü c. Bastığın uzun kesilip üçgen şekilde sarılmasıyla elde
yiyeceklerdir edilir
c. Kesmik baklavası ve külür Isparta mutfağına ait ha- d. Şıranın meyvelerle kaynatılmasıyla elde edilir.
mur işleridir e. Meyve ezmelerinin koyulaştırılmasıyla elde edilir
d. Hibeş ve cive Kahramanmaraş mutfağının özgün ye-
mekleridir 7. Buğday başaklarının yeşilken ateşte ütülüp kabuklarının
e. Karakuş tatlısı Adana tatlılarındandır çıkarılması ve öğütülmesiyle elde edilen, dolma ve pilavı ya-
pılan ürün aşağıdakilerden hangisidir?
2. Türkiye’de ekşili yemekleriyle ünlü mutfak hangi ile aittir? a. Bulgur
a. Antakya b. Yarma
b. K.Maraş c. Kavut
c. Adana d. Döğme
d. Mersin e. Firik
e. Burdur
8. Aşağıdakilerden hangisi (yağ-su karışımı) tencere ye-
3. Aşağıdaki illerin hangisinde tuz aşı yemeği/daveti yapıl- meklerinden biri değildir?
maktadır? a. Testi kebabı
a. Isparta b. Patlıcan dolması
b. Adana c. Toyga çorbası
c. Maraş d. Yahni
d. Antakya e. Etli bulgur pilavı
e. Mersin
9. Akdeniz Bölgesi’nde bir çocuğun dişi çıktığında yapılan
4. Aşağıdaki illerin hangisinde helva kabune çeşitli tören- uygulamaya ne ad verilir?
lerde kurallaştırılmış bir davet yemeğidir? a. Gölle
a. Hatay b. Koruk
b. Adana c. Ekşi
c. Isparta d. Velime
d. Burdur e. Dölet
e. K.Maraş
10. Akdeniz Bölgesi’nde Arap mutfağının en fazla benim-
5. Haşhaşın; yemek, hamur işi ve tatlılarda en çok kullanıl- sendiği iller aşağıdakilerden hangisinde birlikte ve doğru
dığı Akdeniz Bölgesi’ne ait il aşağıdakilerden hangisidir? olarak verilmiştir?
a. Adana-Osmaniye a. Hatay, Antalya, Şanlıurfa
b. Antalya-Mersin b. Isparta, Mersin, Adana
c. Maraş-Antakya c. Adana, Antakya, Maraş
d. Burdur-Isparta d. Hatay, Adana, Mersin
e. Adana-Antakya e. Burdur, Adana, Antalya
226 Yöresel Mutfaklar