You are on page 1of 159

Sanıiri'nin Buzağısı

Yasin ME RAL

Ankara Okulu Yayınları


Ankara 20 1 8
Ankara Okulu Yayınları: 266

©Ankara Okulu Basım Yay. San. ve Tic. Ltd. Şti.

Baskı ve Cilt
Vadi Grafik Tasanın Ltd. Şti.
İvedik Org. San. Bölgesi 88 Oto 3. Bölge
2284. Sokak. No: 101 Yenimahalle/ANKARA
Tel: 0312 395 85 71 Sertifika No: 33748

Dizgi, kapak: Ankara Dizgi Evi


Birinci basım: Mayıs 2018

ISBN: 978-605-9281-79-9

Ankara Okulu Yayınları


Şehit Mehmet Baydar Sokak 2/A Maltepe/ANKARA
Tel: (0312) 341 06 90 Faks: (0312) 341 06 95
web: www.ankaraokulu.com
e-mail: ankaraokulu@ankaraokulu.com
YasinMERAL
1979 yılında Suluova'da (Amasya) dogdu. 2002 yı­
lında Sakarya Üniversitesi ilahiyat Fakültesi'nden
mezun oldu. 2005-2007 yıllan arasında Vatikan'da
Pontificia Universita Gregoriana'da master egiti­
m! aldı. 2007 yılında Sakarya Üniversitesi ilahiyat
Fakültesi Dinler Tarihi Anabilim Dalı'nda Yen i Ahit
Kanonu'nun Olu.şumu: 1-N. A sırlar başlıklı yük­
sek lisans tezini tamamladı. 2007 Eylül ayında
Ankara Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Dinler Tarihi
Anabilim Dalı'nda doktoraya başladı. 2008 Ocak
ayında aynı bölüme araştırma görevlisi olarak atan­
dı. 2008-2009 ve 2010-2011 egıtım-ögretim yıllann­
da Kudüs İbrani Üniversitesi'nde İbranice egitim!
aldı ve doktora teziyle ilgili çalışmalarda bulundu.
2012 yılında İbn Meymim'un Eserlerinde İslam ve
Müslümanlar başlıklı teziyle doktorasını tamamla­
dı. 2014-2015 egitim-ögretim yılında New York'taki
The Jewish Theological Seminary'de doktora sonrası
araştırmalarda bulundu. 2017 yılında doçent oldu.
Yahudi geleneginde Kur'an, Müslüman-Yahudi iliş­
klleri, reddiye gelenegı. İstanbul'da Yahudi matbua­
tı gibi konularda çalışmalan bulunmaktadır. Halen
Ankara Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Dinler Tarihi
Anabilim Dalı'nda çalışmalanna devam etmektedir.
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın
İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 7

METOT VE PRENSiPLER . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 9

GİRİŞ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . .. .
. . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . ... 15
. .

A. Hz. Yusuf Dönemi. . . . . . . . . . . . ..


. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . .
. . . . . . . . . 16
B . Hz. Musa Dönemi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 24

I. BÖLÜM
BUZAGI HEYKELİNİN YAPIMI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 43
A. Neden Buzaf(ı? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 4 7
B. Tann'nın Sureti Olarak Buzaf(ı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 53
C . Buzaf(ı Hangi Yöntemle Yapıldı? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 6 1
D . Buzaf(ının Canlı Oluşu ve Böfıünnesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 7 1
E . Buzaf(ının Hammaddesi ve Parçalanma Metodu . . . . . . . . . . . . . . . . . . 8 1
F. Elçinin İzi : Hz. Yusufun Naaşı/Terekesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 87

Il. BÖLÜM
BUZAGIYI YAPANLAR VE CEZALARI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 95
A. Buzaj:'(ı Yapımında Mısırlılann Rolü . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 95
B . Buzaf(ı Yapımında Hz. Harun'un Rolü . . . . . . . . . . . ... .
. . . . . . . . . . . . . 1 00
.

C. Samiri'nin Kimlifıi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 05
D. Samiri'nin Cezası . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 1 9
E. Buzaf(ıya Tapaniann Cezalan . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 33

SONUÇ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 4 1

KAYNAKÇA . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 45

DİZİN . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 57
ÖNSÖZ

Yahudi ve Hıristiyanlara göre Kur'an, Hz. Muhammed ta­


rafından oluşturulmuş bir metin olup vahiy ürünü değildir.
Orta Çağ'dan itibaren Yahudi ve Hıristiyan bilginler Kur'an'la
Tevrat'ın farklılaştığı konularda Kur'an'ın yanlış bilgi verdiği­
ni, Hz. Muhammed'in tarihi olayları karıştırdığını, Tevrat ve
Kur'an arasındaki ortak anlatımlarda da Kur'an'ın Tevrat'tan
yararlandığını iddia etmişlerdir. Yahudi , Hıristiyan ve Müslü­
manlar arasındaki Tevrat- Kur'an karşılaştırması konusunda­
ki en temel tartışmalar bu çerçevede yaşanmaktadır.

Tevrat ve Kur'an'ın ortak anlatımları incelendiğinde pek


çok farklılık göze çarpmaktadır. Bunlardan biri de İ srailoğul­
larının çöl hayatı sırasında buzağı heykelini kimin yaptığıdır.
Tevrat'ta buzağıyı yapanın Hz. Harun, Kur'an'da ise Siim iri
olduğu belirtilmektedir. Bilindiği üzere Kur'an'da Samiri'nin
kimliğine dair bilgi verilmemektedir. Oryantalistler ve gü­
nümüzde birtakım Batılı akademisyenler Samiri kelimesini ,
Yahudi topluluğu olan "Samirilere mensup" olarak anlamak­
tadırlar. Yahudi kaynaklarına göre , Samirllerin kökeni MÖ .
722 yılındaki Asur Sürgünü'ne dayanmaktadır. Hz. Süley­
man'ın vefatı sonrasında İ srailoğulları, kuzeyde İ srail , güney­
de ise Yehuda adıyla iki farklı devlete bölünmüştür. Yehuda
Devleti'nde Benyamin ve Yehuda kabileleri, İ srail Devleti'nde
ise diğer on kabile yaşamıştır. Kuzeydeki İ srail Devleti , MÖ .
722 yılında Asurlular tarafından , güneydeki Yehuda Devleti
ise MÖ . 586 yılında Babil Kralı Bühtünnasr (Nebukadnetsar)
tarafından yıkılmıştır. Asurlular, İ srail Devleti'ni işgal ettik­
lerinde buradaki on İ srail kabilesini Mezopotamya'dan ge­
tirdikleri farklı milletlerle karıştırmış ve yeni bir etnik yapı
oluşturmuşlardır. Araştırmacılar bu yeni kimliği Samiriler
olarak adlandırmışlardır. İ srailoğullarının Mısır'dan çıkışı ,
araştırmacılar arasında genellikle MÖ . 1 446 (alternatif tarih:
MÖ . 1 250) civarı bir dönemle tarihlendirilmektedir. Bu bilgiye
göre Samirllerin ortaya çıkışı , buzağı hadisesinin yaşanma-
8 Sdmiri'nin Buzağısı

sından 500- 700 yıl sonraki bir döneme aittir. Böyle olunca
Batılı araştırmacılar Hz. Muhammed'in tarih yanılgısında bu­
lunduğunu ve olaylan kanştırdığını iddia etmişlerdir.

Bu çalışma, Samiri ve yaptığı buzağıyla ilgili kapalı kal­


mış konulan Yahudi ve Mısır kaynaklanndan yararlanarak
yeniden yorumlamayı amaç edinmektedir. Çalışma. giriş ve
iki ana bölümden oluşmaktadır. Giriş kısmında İ srailoğulla­
nnın Hz . Yusuf ve Hz. Musa dönemlerindeki Mısır tecrübesi
ele alınmaktadır. Birinci bölümde buzağı heykelinin nasıl ya­
pıldığı . hangi malzemelerin kullanıldığı, buzağının canlı olup
olmadığı tartışılmaktadır. İ kinci bölümde ise buzağı yapımın­
da Mısırlıların rolü, Hz. Harun'un durumu , Kur'an'da buzağı­
yı yapan kişi olarak resmedilen Samiri'nin kimliği, Samiri'ye
verilen ceza ve buzağıya tapanların akıbeti ele alınmaktadır.

Bu çalışmaya, talebesi olmakla iftihar ettiğim hocam


Prof. Dr. Baki Adam'ın Yahudilik ve Hıristiyanlık Açısından
Kur'an 'ın Tartışmalı Konulan adlı kitabının ilham olduğunu
belirtmek isterim. 20 1 4 yılında başlayan ve yaklaşık dört yıl­
lık bir süreç sonunda son halini alan elinizdeki esere birçok
kişinin farklı açılardan katkısı oldu . Bu çerçevede çalışmayı
okuyarak önemli düzeltme ve değerlendirmelerde bulunan
Prof. Dr. Mustafa Öztürk. Doç. Dr. Mehmet Alıcı , Dr. Öğretim
Üyesi Hadiye Ü nsal, Rumeysa Çelik, S. Merve Özkaldı, Büşra
Şahin, Mukadder Sipahioğlu, Ar. Gör. Canan Kurtkayası, Ar.
Gör. Esra Erdoğan Şamlıoğlu, Ar. Gör. Emre Şamlıoğlu , Ar.
Gör. Tuba Haşimoğlu, Fatma Gerçekcioğlu , Fatıma Betül Taş ,
Ar. Gör. Kevser Beyazyüz Sipahioğlu , Şenel Gündüz v e Bekir
Gündüz'e müteşekkirim. Aynca çalışmanın hazırlanması sı­
rasında uzun müzakereler 1 değerlendirmeler yoluyla içeriğin
olgunlaşmasına destek olan ve yeni bir bilgiye /yoruma ulaşıp
heyecanlandığım her vakitte çok cömert bir şekilde zamanla­
nnı ayırarak heyecanımı paylaşan kıymetli ilim insanlan Re­
cep Gürkan Göktaş, Tolga Savaş Altınel ve Muhammet Emin
Eren'e özel olarak teşekkür ederim .

Gayret bizden, tevfik Allah'tandır.

Yasin Meral
Ankara, 20 1 8
METOT VE PRENSiPLER

ilmi çalışmalann belirli bir yöntem ve disiplin içerisinde


yapılması tutarlılık adına önem arz etmektedir. Kapsam ve
sınırlılıklan belli olmayan ve sistematik olarak ineelenmeyen
konulann ilmi gelişime katkı sunmayacağı açıktır. Bu sebeple
bu çalışma sırasında bazı metodolajik ilke ve prensipler be­
nimsenmiştir. Bunlar ana hatlanyla şu şekildedir:

Kapsam ve Sınırlılıklar
İ srailoğullan Mısır çıkışı sonrasında. Kur'an'a göre Sa­
miri'nin, Tevrat'a göre Hz. Harun'un öncülüğünde buzağı
heykeli yaparak ona tapmışlardır. Buzağı heykelinin yapılma­
sının Hz. Musa'nın dağa vahiy almaya gittiği sırada olduğu
bilinmektedir. Bu çalışmada buzağı heykelinin yapımı . yapı­
mında rol alanlar, ne şekilde yapıldığı. Samiri'nin kimliği ve
buzağıya tapanlara verilen cezalar detaylı olarak tartışılacak­
tır. Bu anlamda araştırmanın kapsamı buzağı heykeli ve bu­
nunla ilgili bütün anlatımlardır.

Konunun işlenişi sırasında Mısır ve Yahudi kaynaklan


Kur'an'daki anlatırnın analiz ve değerlendirilmesinde kullanı­
lacaktır. Bunun haricinde buzağı heykelinin yapımı sırasında
Hz. Musa'nın dağda vahiy alması, aldığı vahyin içeriği gibi
konular araştırmamızın dışındadır.

Mısırbilimin Araşhrmaya Dahil Edilmesi


İ srailoğullannın Hz. Yusuf ve Hz. Musa zamanında Mı­
sır'da geçirdikleri iki önemli dönem Kur'an'da detaylıca anla­
tılmaktadır. Bu anlatımiann Tevrat'la karşılaştırmalı olarak
okunmasının pek çok kapalı noktayı açığa çıkardığı görül­
mektedir. Buna ilaveten ilgili anlatımiann Antik Mısır me­
deniyetinin inanç sistemi içerisinde yorumlanması. ayetlerin
daha sağlıklı aniaşılmasına ışık tutacaktır. Firavunlar döne-
lO Samiri'nin Buzağısı

minde rahiplerin konumu, sihirbazlann sihir metotlan, Mı­


sır'ın başına gelen felaketler, Samiri'nin buzağısı gibi pek çok
önemli husus, Mısırbilimin verileri ışığında çok daha sağlıklı
bir zemine oturmaktadır. Bu tür bir girişim, aynı zamanda
ülkemizdeki disiplinlerarası araştırmalara bir katkı olarak
değerlendirilebilir.

Mısırbilim , bu araştırmamızda başvurduğumuz ilim dalla­


n arasında yer almaktadır. Türkiye'deki ilahiyat fakültelerin­
de Dinler Tarihi Anabilim Dalı'nda Antik Mısır medeniyetinin
inanç ve kültür tarihine dair ilgisizlik son derece şaşırtıcıdır.
Dinler Tarihi'nin doğrudan ilgi alanı olan Antik Mısır araş­
tırmalannın aynı zamanda tefsir alanına malzeme sunacağı
açıktır. Buzağı hadisesi incelenirken görüleceği üzere , Mısır
inanç ve kültür tarihinin bilinmesi olayların anlaşılmasında
çok büyük önem arz etmektedir.

Yahudi Kaynakları ve İsrailiyatVerilerinin ilmi Değeri

Her ne kadar İ srailiyat tabiri, Yahudi kaynaklarından edi­


nilen bilgiler anlamında kullanılsa da Hıristiyanlar, Mecusi­
ler ve diğer Ortadoğu kültürleri aracılığıyla gelen bilgiler de
İsrailiyat adı altında değerlendirilmektedir. İ lginç bir şekilde
İ slam'ın ilk asırlannda İ srailiyat malzemelerinin kullanımın­
da herhangi bir tereddüt gösterilmezken zamanla taptancı
bir anlayışla İ srailiyat rivayetlerine karşı bir tavır alınmıştır.
Günümüzde İ srailiyat rivayetleri, İ slam'ın temel inançlannı
-en hafif ifadeyle- yozlaştıran bilgi havuzu olarak muamele
görmektedir.

Kur'an özelinde konu ele alındığında, Kur'an'da en faz­


la söz konusu edilen topluluğun Yahudiler olması , Yahudi
inanç, kültür ve tarihinin iyi bilinmesini zorunlu kılmaktadır.
Bu anlamda Yahudilerle ilgili ayetlerin anlaşılmasında Yahu­
di kaynaklanndan yardım almak kaçınılmazdır. Bu çalışma­
da da tefsir ve hadis kitaplannda yer alan ve genellikle derin­
likli olmayan İ srailiyat rivayetlerinin ötesine geçilerek Yahudi
kaynaklanndaki İ srailoğullannın buzağıya tapmalanyla ilgili
bilgiler yoğun bir şekilde kullanılmıştır.
Metot ve Prensipler ll

Kur'an'ın Kavram ve Bağlam Hassasiyeti

Kur'an lossalannda olayıann gerçekleştiği zamandaki kav­


rarnlara çok hassas bir şekilde atıf yapılması dikkat çekmek­
tedir. Her bir kıssa ile ilgili derinlemesine araştırma yapıldık­
ça gerek dalaylı anlatımlarda gerekse olayın içindeki kişilerin
ağızlanndan birebir yapılan alıntılarda, Kur'an'ın o dönemde
kullanılan ifadeleri aynı şekilde aktardığı ortaya çıkmaktadır.
Hz. Yahya'nın isminin Yohanan/Yuharına değil , Yahya oluşu
buna örnek verilebilir. Bilindiği üzere Hıristiyan gelenek, Hz.
Yahya'nın ismini Yohanan/Yuhanna olarak kullanmakta ve
Yahya ismine dair ayeti (Meryem, 1 9:7) eleştirmektedir. Detaylı
bir incelemede, Hz. Yahya'nın gerçek isminin Yahya olduğu ,
Yohanan/Yuharına (Yahve'nin lütfu) isminin ise Hz. Yahya için
o dönemde kullanılan bir sıfat olduğu anlaşılmaktadır. Yine tu­
fan sırasında geminin indiği dağlann Cudi olarak nakledilmesi
de dikkat çekicidir. Aynı dağa sonralan Ararat/Urartu dağlan
denmiş olması muhtemeldir. Fakat hadisenin olduğu esnada
dağ, şahıs, nesne, şehir vs . hangi isimle anılıyorsa Kur'an onu
kullanmaya son derece özen göstermektedir.

Benzer şekilde Yahudilerin Ahit Sandığı (Aron ha-Brit) da


Bakara suresi 248. ayette tdbüt olarak isimlendirilmektedir.
Tabüt kelimesi ayette dönemin peygamberi Samuel tarafın­
dan zikredilmektedir. Kur'an , Yahudilerin aron (sandık, san­
duka, dolap) kelimesiyle kullandıklan Ahit Sandığı için tdbüt
İsimlendirmesini yapmaktadır. Kanaatimizce aron kelimesi
Yahudiler arasında Ahit Sandığı için çok daha sonralan kul­
lanılmaya başlanmış ve geriye dönük olarak Ahit Sandığı için
dile getirilmiştir. İ lginç bir şekilde Tevrat'ta Hz. Nuh'un ge­
misi ve Hz. Musa'nın Nil'e bırakıldığı sepet de Kur'an'ın Ahit
Sandığı için kullandığı tdbüt kelimesiyle aynı köke sahip teba
kelimesiyle kullanılmaktadır. Tabüt kelimesinin etimolojisine
baktığımızda bunun Antik Mısır dilindeki sandık, sanduka
gibi anlamlara gelen debat/ tebat kelimesinden türediği gö­
rülmektedir. Kuwetle muhtemeldir ki Kral Saul (Talut) dö­
neminde Ahit Sandığı, Antik Mısır dilinden ödünç alınan bu
kelime üzerinden isimlendirilmiştir.
12 Samiri'nin Buzağısı

Aynı durumu tiibilt ile ilgili kıssanın içerisinde geçen Calut


ve Talut isimleri için de görmek mümkündür. Bilindiği üzere
Hz. Davud'la savaşan Golyat, Kur'an'da Arapça formuyla aslı
korunarak Calut olarak zikredilmektedir. Hcilbuki İ branicede
Şaul ( İ ngilizce ve Türkçede Saul) olarak bilinen İ srailoğulla­
nnın ilk kralı Kur'an'da Talut olarak zikredilmektedir. Araş­
tırmacılar Şaul'un boyunun herkesten bir baş uzun olması
sebebiyle (I. Samuel Kitabı, 9:2) Arapçadaki uzun olmak an­
lamındaki tiile fiilinden hareketle Talut'a bu ismin verildiğini
öne sürmektedirler. Kur'an'ın , olayın olduğu dönemdeki isim­
leri korumadaki hassasiyeti dikkate alındığında Talut ismi­
nin de incelenmeyi hak ettiği açıktır. Aynı kıssanın içerisinde
yer alan tiibilt, Calut, sekine gibi kavramlan orij inal halleriy­
le koruyup sadece Talut isminde şahsın uzun olmasını esas
alarak Arapça bir İsimlendirme yapılması şaşırtıcıdır. Burada
şöyle bir soru akla gelmektedir: Acaba Kur'an , Talut'un İ b­
ranice (veya Antik Mısır dili) kökene sahip bir kelime olarak
İ srailoğullannın ilk kralının asıl ismi olduğunu , "istenen/ta­
lep edilen" anlamına gelen Şaul'un ise ona verilen bir sıfat
olduğunu mu söylemek istiyor? Diğer taraftan Talut'un "uzun
şahıs" anlamında, Şaul ismini de gölgede bırakarak sıfattan
öte bir isme dönüşmüş olması ve Kur'an'ın da buna işaret
ediyor olması da ihtimal dahilindedir.

Bu çerçevede araştırmamızda Kur'an'ın, İ srailoğullannın


Mısır tecrübesini aktanrken kullandığı kavramlann, Mısır
kültürü açısından kavramsal ve bağlamsal değeri olan, özenle
seçilmiş kelimeler olduğu dikkate alınarak Mısır kültüründe­
ki izi sürülmeye çalışılmıştır.

Mitolojik Rivayetlerin Dikkate Alınması

ilahiyat alanının en temel tartışma konulanndan biri de


mitolojik unsurlar içeren anlatımlara/rivayetlere karşı göste­
rilecek tavırdır. Maalesef ülkemizde mitoloji, yalan ve uydur­
malardan oluşan anlatımlar şeklinde anlaşılmaktadır. Böyle
olunca mitolojik karakterli rivayetler eğer İ slam kaynaklann­
da geçiyorsa bu karakterleri göz ardı edilerek ele alınmakta-
Metot ve Prensipler 13

dır. Başka millet ya da medeniyetlerin benzer anlatımları ise


mitoloji adı altında itibarsızlaştınlmaktadır.

Samiri ve buzağı hadisesinde mitolojik unsurlar yoğun bir


şekilde karşımıza çıkmaktadır. Özellikle sihir, Samiri'nin bu­
zağısı incelenirken sıklıkla karşılaşılan bir alandır. Bilindiği
üzere Kur'an , Firavun'un sihirbazlarından ve hünerlerinden
bahsetmektedir. Öyle ki hünerleri karşısında Hz. Musa da
onlardan ürkmüştür. Şurası bir gerçektir ki sihir ister bir göz
aldatmacası isterse gerçek olarak kabul edilsin her halükarda
insanların anlam dünyasında karşılığı olan reddedilemeyecek
bir olgudur. Samiri'nin buzağı yapma metoduyla ilgili konu­
lan tartışırken Antik Mısır medeniyetinin kayıtlan arasında
yer alan, Firavun'un rahiplerinin sergiledikleri bazı sihir gös­
terileri karşımıza çıkmaktadır. İ lk planda okur açısından ha­
yali kurgular olarak görulüp ciddiye alınmayacak bu tür an­
latımlar bizim için bilgi değeri olan önemli anlatımlardır. Bu
sebeple de iddialarımızı temellendirme adına bu anlatırnlara
müracaat edilmiştir.

Yunan, Roma, Babil , Mısır, Yahudi ve Türk mitoloj ileri in­


celendiğinde bu literatürün, inanç-kültür tarihine dair paha
biçilmez değerli bilgiler hanndırdığı ve ilgiyi hak ettiği görül­
mektedir. Mitlerin, inanç ve kültür tarihine dair aktardığı ve­
rilerden yararlanmanın çok daha sağlıklı bir bakış açısı ka­
zandıracağı muhakkaktır. Bu sebeple çalışmamızda, konuyu
anlamaya doğrudan ya da dalaylı katkı sunabiieceği düşünü­
len her türlü rivayet değerlendirmeye alınmıştır.

ilmin Dinamik ve Birikimsel Oluşu

Gerek sosyal bilimlerde gerekse fen bilimlerinde ilmin sü­


rekli değişen ve gelişen bir yapısı olduğu bilinmektedir. Ör­
neğin , 1 947 yılında keşfedilen Ölü Deniz Yazmaları, Yahudi
kutsal metinleri ve Yahudi sözlü-yazılı kültürü açısından bir
devrim niteliğindedir. O zamana kadar hiç ortaya çıkmamış
bazı metinlelin gün yüzüne çıkması geçmişte yapılmış birçok
yorumu geçersiz kılmıştır. Benzer şekilde insanların yerleşik
14 Slımiri'nin Buzağısı

hayata geçmeleri, medeniyet kurmalan ve mabed yapımlany­


la ilgili mevcut bilgiler, Göbeklitepe'de keşfedilen yapıtlada
birlikte tamamen değişmiştir. Göbeklitepe merkezli yorum­
lar/ kitaplar/değerlendirmeler de daha eski başka bir yerle­
şim yerinin ya da yapıtın bulunmasıyla yenilenecektir.

Bunun dışında bireylerin kendi tecrübi bilgi evrimleri de


önem arz etmektedir. Örneğin, ilahiyat fakültesinde lisans
öğrencisiyken okunduğunda birçok yeni bilgi öğrenilen bir
eserin doktora yaptıktan sonra okunduğunda yeni hiçbir şey
söylemeyen yavan bir metin olarak görülmesi, kişinin birey­
sel ilmi gelişiminin doğal sonucudur. Bu anlamda elinizdeki
kitapta yer alan bilgiler ve değerlendirmeler kendi bilgi ka­
pasitemizle yorumlanmıştır. Aynı malzemeyi başta tefsir ve
Mısırbilim olmak üzere başka alanlarda yetkin diğer ilim in­
sanlannın çok daha sağlıklı ya da farklı yorumlama ihtimali
her zaman mümkündür.
GİRİŞ

Mısırbilim araştırmalan Antik Mısır medeniyetinin dini


inançlara göre şekillenmiş bir medeniyet olduğunu ortaya
koymaktadır. Ü nlü Mısırbilimci Wallis Budge , Mısır'da ortaya
çıkan bütün sanat eserlerinin ve papirüslerin Mısırlllann dini
inançlannın yoğunluğunu gösterdiğini ifade etmektedir. Ona
göre , Mısır'dan ateizm literatürü kategorisinde sınıflandınla­
bilecek herhangi bir çalışmanın gün ışığına çıkma ihtimali
yoktur. Budge , rahip ve öğretmeniere ait günümüze ulaşan
yazılara bakıldığında, Mısır'da istisnasız herkesin bir şekilde
Tann fikrine aşina olduğunu öne sürmektedir. 1

Antik Mısır medeniyetinde Nil nehri merkezli oluşturu­


lan kültler, her şeye gücü yeten yaratıcının farklı şekillerde
tezahürü olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu anlamda boğa.
baykuş ya da çakal suretindeki heykeller tannnın farklı yön­
lerini temsil etmektedir. Bunlardan bazılan tannnın bilgeli­
ğini, bazısı gücünü , bazısı da merhametini yansıtmaktadır.
Tann'yı temsil etmesi yönüyle Mısır'da en etkili figürlerin ba­
şında boğa/inek kültü gelmektedir. Boğa/inek kültü de farklı
şekillerde karşımıza çıkmaktadır. Bu boğalarla ilgili müstakil
ritüeller ve kült merkezleri bulunmaktadır.

Ortadoğu'nun din ve inanç coğrafyasında hayati bir öne­


me sahip olan Mısır, Tevrat ve Kur'an'da da kendine yer bul­
maktadır. Bunun sebebi de İ srailoğullannın asırlar boyunca
Mısır'da yaşamış olmalandır. Kur'an'da İ srailoğullarının Mı­
sır'la olan temaslan iki dönemde ele alınmaktadır. Bunlardan
ilki Hz. Yusuf dönemi, diğeri de Hz. Musa dönemidir. İ lk dö­
nemde Hz. Yusufun konumundan istifade eden İ srailoğullan
Mısır'da rahat bir yaşam sürmüşlerdir. Hz. Yusufun vefatını

Emest Alfred Wallis Budge , Antik Mısır Büyüleri, çev. Faruk Gültekln.
Onbir Yayınlan. İ stanbul 20 1 6 , s. 1 95.
16 Sdmiıi'nin Buzağısı

takip eden dönemlerde İ srailoğullan hamisiz kalmış ve za­


manla konumlan kötüleşmiştir. Hz. Musa zamanında İ srai­
loğullan Mısır'da köle durumundaydılar. 2 En son safhada da
İsrailoğullannın yeni doğan erkek çocuklannın öldürüldüğü
zamanlar olmuştur. Nitekim Hz. Musa da böyle bir dönemde
doğan çocuklardandır. O, arınesi tarafından sepete konula­
rak nehre bırakılmış ve Firavun ailesinin kendisini bulmasıy­
la sarayda yetişmiştir. Hz. Musa, bir Kıbti'yi öldürmesinden
dolayı Mısır'dan kaçmış ve yaklaşık on yıl sonra Allah'ın gö­
revlendirmesiyle İ srailoğullannı Mısır'dan çıkarmak üzere geri
dönmüştür. O, uzun bir mücadele sonucunda İ srailoğull arını
Mısır'dan çıkarmış, onlan takip eden Firavun ve adamlan da
denizde boğulmuştur. Hz. Yusufun hayat hikayesinin anlatıl­
dığı Yusuf suresinde Mısır ve idareciler hakkında çok fazla bil­
gi verilmezken, Hz. Musa dönemiyle ilgili anlatımlarda gerek
sihirbazlar gerekse Firavun ile ilgili daha fazla bilgiye yer ve­
rilmiştir. Bu durum Tevrat için de geçerlidir.3 Bu bölümde İ s­
railoğull arının Mısır tecrübesi, Hz. Yusuf ve Hz. Musa dönemi
olmak üzere iki başlık altında ana hatlanyla ele alınacaktır.

A. Hz. YusufDönemi (Yaklaşık MÖ. 1700'lü Yıllar)4

Yahudi tarihinde Mısır medeniyeti ile temas kurulan ilk


dönem , Hz. İ brahim dönemidir. Fakat bu dönemde kurulan
temas kısa süreli olup ilk uzun temas , Hz. Yusufla başlamış­
tır. Kur'an ve Tevrat'ta detaylıca anlatılan kıssaya göre Hz.
Yakup , Hz. Yusufu diğer oğullanndan daha fazla sevmektey­
di. Bu durum diğer çocukların Hz. Yusufu kıskanmasına se­
bep olmuştur. 5 Hz. Yusuf, çocukken rüyasında on bir yıldız,

2 Müminun. 23:47: Şuara. 26:22.


3 Tevrat'ı tedvin eden insaniann Mısır kültürüyle ilgili pek çok detaya vakıf
olduklan anlaşılmaktadır. Tevrat'ın tedvin süreciyle ilgili geniş bilgi için
bkz. Baki Adam, Yahudi Kaynaklanna Göre Teurat, Pınar Yayınları. İ stan­
bul 20 1 0.
4 Bu tarihlendirme, tahmini bir tarihlendirmedir. Araştırmacılar arasında
Hz. Yusufun yaşadığı dönemi M Ö . 1 900'lü yıllara götürenler olduğu gibi
M Ö . 1 600'lü yıllarla tarihlendirilenler de mevcuttur.
5 Yusuf. 1 2 : 5 .
Giriş 17

ay ve güneşin kendisine secde ettiğini görmüş ve bunu babası


Hz. Yakup'a anlatmıştır. Hz. Yakup, Hz. Yusufun peygamber
olacağını ve büyük nimetiere mazhar olacağını anlamış6 ve
rüyadan haberdar olmalan halinde Hz. Yusufun kardeşleri­
nin kıskançlıklannın şiddetleneceğinden endişe ederek rüya­
sını kardeşlerine anlatmaması konusunda onu uyarmıştır.
Kur'an'da "Rüyanı kardeşlerine anlatmar şeklinde yapılan bu
ihtar, Tevrat'ta yer almamakta, bilakis Hz. Yusufun rüyayı
kardeşleriyle paylaştığı nakl edilmektedir. 7

Hem Kur'an'ın hem de Tevrat'ın anlatırnma göre kardeş­


lerinin Hz. Yusufu öldürme ya da kuyuya atma planlan
rüya olayını müteakip gerçekleşmektedir. Bu çerçevede Hz.
Yakup'un tembihlemesine rağmen Hz. Yusufun rüyayı kar­
deşleriyle paylaşmış olması muhtemeldir. On bir yıldız, ay
ve güneşin Hz. Yusufa secde etmesi Kur'an ile Tevrat'ta aynı
şekilde anlatılırken, Tevrat'ta Hz. Yusufun bu rüyadan önce
bir rüya daha gördüğü belirtilmektedir. Buna göre Hz. Yu­
suf ve kardeşleri tarlada demet bağlarken Hz. Yusufun de­
meti dikilmiş ve diğer kardeşlerinin demetleri de bu demetin
önünde eğilmişlerdir. Kardeşleri bunu duyunca Hz. Yusufun
kendileri üzerinde otorite kurmaya ve onlardan üstün olmaya
çalıştığını düşünmüşlerdir. Kardeşleri, Hz. Yusufa iyice kin
beslerneye başlamış, onu öldürmeyi ya da uzak bir yere bı­
rakarak ondan kurtulmayı planlamışlardır. İ çlerinden birisi
kardeşlerine , Yusufu öldürmemelerini, onu bir kuyunun di­
bine bırakmalannı teklif etmiş ve böylece Yusufu bir kuyuya
atmışlardır. Gece vakti eve ağiaşarak dönen kardeşler, Yu­
sufu kurdun yediğini söyleyerek babalarını inandırmaya ça­
lışmışlardır. Hz. Yakup , evlatlannın söylediklerine inanmasa
da sabretmekten başka çaresi olmadığını söylemiştir.

Kur'an'ın anlatırnma göre , Hz. Yusufun atıldığı kuyuya bir


kervan gelmiş ve kervanın sucusu kovayı sarkıttığında Hz.
Yusufu fark etmiştir. Hz. Yusufu kuyudan çıkaran kervan­
cılar, onu Mısır'da ucuz bir fiyata satmışlardır. Tevrat'a göre

6 Yusuf. 1 2 :6.
7 Tekvin. 37:5- 1 ı .
18 Sö.miri'nin Buzağısı

ise Hz. Yusufun kardeşleri yaklaşmakta olan kervanı gör­


müşler ve Hz. Yusufu kuyudan çıkartarak kervana satmış­
lardır.8 Mısır'da üst düzey bir görevli olan Potifar, Hz. Yusuru
satın almış ve eşine ona iyi bakmasını öğütlemiştir. Hz. Yu­
sufu satın alan yöneticinin eşi bir gün Hz. Yusufla birlikte
olmak istemiş, fakat Hz. Yusuf, Allah'ın yardımıyla kadından
uzak durmuştur. Hz. Yusuf, kadından kurtulmak için kapı­
ya doğru koşunca kadın, Hz. Yusufun gömleğini arkasından
yırtmıştır. Kapının önünde bir adamla karşı karşıya gelince
kadın , Hz. Yusufun kendisine sarkıntılık yaptığını söyleye­
rek derhal cezalandınlmasını istemiştir. Potifar'ın eşi , Hz.
Yusufu , kocasına şikayet ederken "Buraya getirdiğin İbrani
köle beni aşağılamak istedf'9 ifadesini kullanmaktadır. Bu
cümlede geçen ve genellikle aşağılamakl eğlenmek anlamında
kullanılan latsehek fiili bazı Tevrat müfessirlerince "Benim­
le aynaşmak istedi" şeklinde de anlaşılmıştır. 1 0 Hz. Yusuf da
bu iftirayı reddetmiştir. Kadının yakınlarından birisi de "Eğer
gömleği önden yırtılmış ise kadın doğru söylemiştir, o zaman
Yusuf yalancıdır. Eğer gömleği arkadan yırtılmış ise kadın ya­
lan söylemiştir, o zaman Yusuf doğru söylemektedir"1 1 şeklin­
de bir çözüm önermiştir. Gömleğin arkadan yırtılmış olduğu
görülmüş ve Hz. Yusuf haklı bulunmuştur. Buna rağmen Hz.
Yusuf zindana atılmıştır. 1 2

Zindana Hz. Yusufla birlikte iki genç daha girmiştir. Bu


iki kişi farklı rüyalar görmüş ve bunları Hz. Yusufla paylaş­
mışlardır. Onlardan birisi rüyasında şarap sıktığını , diğeri de
başının üstünde ekmek taşıdığını, kuşların da ondan yediğini
görmüştür. Hz. Yusuf rüyaları yorumlamadan önce kendisi­
nin Hz. İbrahim'in getirdiği dini esaslara tabi olduğunu ve
Mısır'daki dini sistemi reddettiğini ifade etmiştir. Hz. Yusuf,
kainattaki farklı görev ve so rumlukları düzenlediğine inanılan

8 Tekvin, 37:28.
9 Tekvin. 39: 1 7 .
10 Raşi. Çıkış. 32:6 ("Şemot". Mikraot Gedolot Haketer, ed . Menachem Co­
hen , Bar-Ilan University Press, Ramat-Gan 2007. c. 2 . s. 1 40) .
ll Yusuf, 1 2 : 26-27.
12 Yusuf, 1 2 : 27-28, 35.
Giriş 19

tannlara (Amon , ptah , Ra, Osiris, Thoth, Nut, Anubis, Hat­


hor, Bes, Seth , Horus, Geb , lsis vb.=erbdbun mutejerrikiı.n)
inanmaktansa tek ve her şeye gücü yeten, yani kilinatın dü­
zeni için başkasıyla iş bölümü yapmaya ihtiyaç duymayan
Kahhar olan Allah'a inanmanın daha sağlıklı ve akıllıca bir
yol olduğunu belirtmiştir. 13 Hz. Yusuf aynca Mısır'da tann
diye inanılan şeylerin Mısırlllann ve atalannın uydurduklan
tann isimleri olduğunu (esmden semmeytumılhd), bunlann
gerçekte karşılığının olmayıp fiiliyatta hiçbir güce sahip ol­
mayan soyut isimler ve kabuller olduklannı , her şeyi yönet­
me ve yürütme kudretinin ise yalnızca Allah'ta bulunduğunu
( ini'l-hukmu illa lilldh) ifade etmiştir. 14

Bilindiği üzere Yusuf suresi, hicretin hemen öncesinde


Mekke döneminin sonlannda nazil olmuştur. Hz. Yusufun
ağzından aktanlan Mısır tannlanna dair uyanlar, aynı za­
manda putlar arasında iş bölümü yaparak Allah'ı atıl duruma
getiren Mekke müşriklerine de söylenmekteydi. Nitekim Yu­
suf suresinde Hz. Yusufun Mısır tannlan için kurduğu cüm­
lenin birebir aynısı (esmden semmeytumılhd entum ve abdu­
kum md enzelalldhu bihd min sultan), Necm suresinde Lat,
Menat ve Uzza için söylenmektedir. 15 Hz. Yusufun durumuna
benzer şekilde o sıralarda Hz. Muhammed ve arkadaşlan da
Mekke'de adeta bir zindan hayatı yaşamaktaydılar.

Zindan arkadaşlannı Mısır tannlan konusunda uyaran


Hz. Yusuf, bunun ardından rüyalan yorumlamıştır. Hz. Yu­
suf, rüyasında şarap sıkan adamın hapisten çıkarak efendi­
sine yine şarap sunacağını , diğerinin de asılacağını ve kuş­
Iann başından yiyeceğini söylemiştir. Hz. Yusuf. hapisten
kurtulacağına inandığı kişiden dışan çıktığında efendisinin
yanında kendisinden bahsetmesini istemiştir. Fakat bu kişi
Hz. Yusuftan bahsetmeyi unutmuştur. Hz. Yusufun zindan­
da olduğu bir dönemde Mısır kralı bir gün rüyasında yedi
cılız ineğin yedi semiz ineği yediğini ve yedi yeşil başakla yedi

13 Yusuf, 1 2 : 39.
14 Yusuf, 1 2 :40.
15 Necm, 53:23.
20 Samiri'nin Buzağısı

kuru başak görmüştür. Kralın etrafındaki insanlar, bu rü­


yayı kanşık bulmuşlar ve yorumlayamamışlardır. Bu sırada
zindandan kurtulan kişi Hz. Yusufu hatırlamış ve zindana
giderek rüyayı ona anlatmıştır. Hz. Yusuf da " Yedi sene eskisi
gibi ekeceksiniz, ancak hasat ettiğiniz ekini, yemek için ayıra­
cağınız az bir kısmı dışında, başağında bırakınız (depolayınız).
Sonra onun arkasından yedi kurak sene gelecek, önceki bi­
riktirdiklerinizden (ilerde kullanmak üzere) saklayacağınız bir
kısmı hariç önceden depoladıklarınızı yiyeceksiniz, sonra da
yağışlı bir sene gelecek ki, halk onda sıkıntıdan kurtulacak,
o yıl meyvelerini bol bol sıkıp faydalanacaklar" 16 şeklinde yo­
rumlamıştır. Kral bunun üzerine Hz. Yusufu zindandan çı­
kartmıştır. Hz. Yusuf, kendisine isnad edilen sarkıntılık iddi­
asını tekrar gündeme getirerek suçsuz olduğunu belirtmiştir.
Kendisini zinaya davet eden kadın da bunu itiraf etmiştir. 17

Bu gelişmelerin ardından Hz. Yusuf, kralın gözünde önem­


li bir itibar kazanmıştır. O, bunun üzerine kraldan, kendisini
ülkenin hazinelerinin başına getirmesini istemiştir. Böylece
Mısır'daki ekonomik gidişat Hz. Yusufun eline geçmiştir.
Hz . Yusuf. Mısır'da bolluk zamanında görevlilere gıda stoğu
yaptırmıştır. Kıtlık zamanında da çevre ülkelerden insanlar
Mısır'a tahıl satın almaya gelmişlerdir. Bu kıtlık döneminde
Hz. Yakup . oğullannı Mısır'a erzak almak için göndermiştir.
Gıda stoğunun başında olan Hz. Yusuf kardeşlerini tanımış.
fakat kardeşleri onu tanıyamamıştır. 18 Hz. Yusuf, kardeşleriy­
le konuşmasından sonra onlara şunu söylemiştir: "Baba bir
kardeşinizi de bana getirin. Görüyorsunuz ya, ben ölçeği tam
ölçüyorum ve ben konukseverlerin en hayırlısıyım. Siz eğer onu
bana getirmezseniz, bir daha bir ölçek bile zahire alamazsınız.
yanıma da yaklaşmayın." 19 Bunun üzerine kardeşleri " Onun
için babasından izin almaya çalışacağız. Her hiilükdrda bunu
yapacağız" şeklinde cevap vermişlerdir. Hz. Yusuf bir taraftan
da adamianna "Paralarını yüklerinin içine koyun, belki aile le-

16 Yusuf, 1 2 :47-49.
17 Yusuf. 12:5 1 .
18 Yusuf, 1 2 : 58.
19 Yusuf. 1 2 : 59-60.
Giriş 21

rinin yanına dönünce farkına vanrlar ve belki yine gelirler20


diye tembih etmiştir. Ayetlerin akışından Hz. Yusufun "baba
bir kardeşiniz" ifadesini kullanması garip gelmektedir. Zira
kardeşleri Hz. Yusufa "Sen baba bir kardeşimiz olduğunu
nereden biliyorsun?" şeklinde şaşkınlık belirten bir ifade kul­
lanmamışlardır. Fakat Tevrat'ta daha detaylı olarak verilen
anlatırula birlikte okunduğunda on iki kardeş olduklannı ve
en küçük kardeşlerini babalannın yanında bıraktıklannı ifa­
de ettikleri ortaya çıkmaktadır. 21

Hz. Yusufun kardeşleri , Hz. Yakup'un yanına döndükle­


rinde başlanndan geçenleri anlatıp babalanndan Bünyamin'i
kendileriyle göndermesini istemiş , aksi takdirde erzak alama­
yacaklannı belirtmişlerdir. Hz. Yakup da Yusuf olayını ha­
tırlatarak onlara güvenemeyeceğini dile getirmiştir. O sırada
kardeşleri, yüklerini açıp paralannı da iade edilmiş bulunca,
Bünyamin'i kendileriyle göndermesi konusunda tekrar ısrarcı
olmuşlardır. Hz. Yakup , Bünyamin'in gitmesine izin verece­
ğini söyleyerek hepsinden söz almış ve Mısır'a gittiklerinde
dikkat çekmernek için şehre ayn kapılardan girmelerini tem­
bihlemiştir. 22

Hz. Yusufun kardeşleri Mısır'a dönüp onun yanına girdik­


leri vakit, Hz. Yusuf kendisini Bünyamin'e tanıtmıştır. Diğer
kardeşleri gıdalannı yüklenillee Hz. Yusuf. kralın su kabını
kardeşi Bünyamin'in yükünün içine koymuştur. Bu sırada bir
tellal Hz. Yusufun kardeşlerine dönerek "Ey kafile! Hırsızsınız
sizf' diye bağırmıştır. Tellal, kralın su kabının kayıp olduğunu ,
bulup getirene de bir yük hediye edileceğini duyurmuştur. Hz.
Yusufun kardeşleri de böyle bir şeyi yapmadıklarını belirtmiş­
tir. Bunun üzerine Hz. Yusufun kardeşleri su kabı kimin yü­
künde çıkarsa onun alıkonulmasını teklif etmişlerdir. 23

Hz. Yusuf, önce diğer kardeşlerinin eşyalannı aramaya


başlayıp sonunda su kabını Bünyamin'in çantasından çıkar-

20 Yusuf. 1 2 : 62 .
21 Tekvin. 42: 1 3 .
22 Yusuf. 1 2 : 64-67.
23 Yusuf. 1 2 : 74 .
22 Sdmiri'nin Buzağısı

mıştır. Kur'an burada ilginç bir bilgi vererek Mısır kralının ya­
sasına göre böyle bir durumda o kişiyi alıkoymasının mümkün
olmadığını, bu sebeple Hz. Yusufun kardeşlerinin takdir ettiği
ceza sayesinde Bünyamin'in alıkonulduğunu belirtmektedir. 24
Konuyla ilgili bir diğer ilginç husus da Bünyamin'in çanta­
sından su kabının çıkmasıyla diğer kardeşlerinin "Eğer o çal­
mışsa, daha önce onun kardeşi de çalmıştı" şeklinde tepki ver­
meleridir. Hz. Yusuf. kardeşlerinin bu iftirasını içine atmıştır.
Hz . Yusufun, kardeşleri tarafından hırsızlıkla itharn edilme­
si şaşırtıcıdır. Yahudi kaynakları ışığında incelendiğinde Hz.
Yusufa yapılan suçlama, çocukluğunda babasının muska/
fal akları işlevi gören terajimlerini çalarak babasını bunlarla
meşgul olmaktan engellemesi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Ayrıca kardeşlerinin Hz. Yusuftan bahsederken "Bünyamin'in
kardeşi/karındaşı (aynı anarıın çocukları}"25 anlamında ehun
lehu ifadesini kullanması önemli bir detaydır. 26

Kardeşleri, babalarına verdikleri söz gereği Bünyamin'i


kurtarmaya çalışmışlardır. Onlar, Bünyamin'in yerine kendi­
lerinden birisinin alınmasını teklif etmişlerdir. Hz. Yusuf da
başkasını alması durumunda bunun , o kişiye zulüm olacağı­
nı söyleyerek bu teklifi reddetmiştir. Bünyamin'i kurtarmak­
tan ümit kesen kardeşleri memleketlerine geri dönmüşlerdir.
Başlarından geçeni Hz. Yakup'a anlatan kardeşler, onu doğru
söylediklerine ikna edememişlerdir. Ağlamaktan hitap düşen
Hz . Yakup , görme yetisini kaybetmiştir. Hz. Yakup daha son­
ra çocuklarından, Hz. Yusuf ve Bünyamin'i araştınp bulmala­
nnı istemiştir. 27 Bu ifadelerden onun, Hz. Yusufun öldügüne
inanmadığı anlaşılmaktadır.

Kardeşleri, Mısır'a gidip Hz. Yusufun huzuruna girince, ai­


lelerinin perişan olduğunu ve kendilerine gıda yardıını başta
olmak üzere ilisanda bulunmalarını istemişlerdir. Hz. Yusuf
da buna mukabil "Siz cahilliğinizle Yusufa ve kardeşine ne

24 Yusuf. 1 2 : 76 .
25 Yusuf v e Bünyamin, Hz. Yakup'un Rahel isimli eşinden dogmuşlardır.
26 Yusuf. 1 2 : 7 7 .
27 Yusuf, 1 2 : 87.
Giriş 23

yaptığınızı biliyor musunuz?' diye çıkışınca kardeşleri şok ge­


çirerek " Yoksa sen, gerçekten Yusuf musun?' 28 diyerek cevap
vermişlerdir. Hz. Yusuf da kimliğini ifşa edince kardeşleri
çok büyük bir mahcubiyet yaşamış ve Allah'ın onu kendile­
rine üstün kıldığını itiraf etmişlerdir. Hz. Yusuf, "Bugün yap­
tıklannızdan dolayı sizi kınayacak değilim" diyerek kardeşle­
rine geçmişin hesabını sormayacağını belirtmiştir. 29 Mekke
döneminde nazil olan bu kıssadaki Hz. Yusufun kardeşle­
rine yönelik tavrını kendisine verilmiş bir mesaj olarak alan
Hz. Muhammed , yıllar sonra muzaffer bir komutan olarak
Mekke'yi fethettiğinde kendisine Mekke'yi zehir eden akraba­
Ianna ve hemşehrilerine Hz. Yusufun kardeşlerine yaptığını
yapmıştır.

Kardeşlerini affeden Hz. Yusuf. gömleğini onlara vererek


babasının gözüne sürmelerini istemiş . bu yolla gözlerinin tek­
rar açılacağını belirtmiştir. Hz. Yusuf ayrıca kardeşlerinden ,
babalannı da alarak Mısır'a gelmelerini istemiştir. Kardeşleri,
Hz. Yusufun gömleğini Hz. Yakup'un gözüne sürmüşler ve
Hz. Yakup'un gözleri açılmıştır. Aile, toplu halde Mısır'a gi­
dip Hz. Yusufun yanına vardığında Hz. Yusuf anne-babasına
hürmet etmiş ve onları tahta oturtmuştur. Böylece çocukken
gördüğü rüya da gerçekleşmiştir.

Yusuf suresi, elimizdeki mushaflarda 1 3,5 sayfalık yer tu­


tan uzun bir suredir. Surenin içeriği. Hz. Yusufun rüyasıyla
başlayıp Hz. Yakup'un Hz. Yusufla buluşmasıyla bitmekte­
dir.30 Surenin son birkaç ayeti de bu kıssadan alınacak hisse­
nin ne olduğuna ayrılmıştır. Bu ayetlerde geçmişte peygamber­
lerin bile ümitsizliğe düştükleri ve kavimleri tarafından yalan­
cıhkla itharn edildikleri sırada Allah'ın yardımının geldiği ifade
edilmekte ve Hz. Muhammed'le arkadaşlarına teselli verilmek­
tedir. Yusuf suresini ilginç yapan özelliklerden biri de surenin
içeriğinde Hz. Yusuftan başka hiçbir konuya değinilmemesi-

28 Yusuf. 1 2 :90.
29 Yusuf. 1 2 :92.
30 Hz. Yusuf. Yusuf suresi dışında lsmen sadece Iki defa zlkredilmektedir.
Bkz. Enam. 6:84: Mümln. 40:34.
24 Samiri'nin Buzağısı

dir. Bu surede ne İ blis kıssası, ne Nuh Tufanı, ne Ad , ne Se­


mud, ne de bir başka kıssaya atıf vardır. Bu anlamda Yusuf
suresi, Kur'an'ın, başı sonu belli olmayan, konuları kronolojik
anlatmayan, daldan dala atlayarak her şeyirı birbirine girdi­
ği bir metirı olduğunu söyleyen Yahudi ve Hıristiyan geleneğe
adeta kronoloj ik ve tek parça kıssa anlatmanın nasıl olacağını
hem de "kıssaların en güzeli''yle gösteren bir cevaptır.

B. Hz. Musa Dönemi {Yaklaşık MÖ. 1400'lü Yıllar)3•

Peygamberler tarihinde Hz. Musa ve Hz. Muhammed'in di­


ğer peygamberlere kıyasla daha merkezi rollere sahip olduk­
ları görülmektedir.32 Allah'la konuşmasından dolayı kelimul­
lah olarak nitelenen Hz. Musa, ağabeyi Hz. Harun'la birlikte
peygamberlik yapmıştır. Hz. Musa, Kur'an-ı Kerim'de yüz
otuz altı yerde ismen zikredilmekte olup Kur'an'da adı en çok
geçen peygamberdir. Kur'an'da Hz. Musa'nın hem Mısır hem
de çöldeki hayatına dair pek çok ayrıntı yer almaktadır. 33

Hz. Yusuf sonrası İ srailoğullarının Mısır'daki durumu kö­


tüleşmiş ve zaman içerisinde köle durumuna düşmüşlerdir.
Kur'an ve Tevrat'ın ortak anlatırnma göre, Hz. Musa'nın doğ­
duğu dönem İ srailoğullarının durumlarının en kötü olduğu
dönemdir. Zira Mısır Firavunu , o yıllarda İ srailoğullarının yeni
doğan erkek çocuklarını öldürüyordu. Can güverıliği kalmayın­
ca arınesi Hz. Musa'yı bir sepete koyarak nehre bırakmış ve kı­
zından (Miryam) sepeti takip etmesini istemiştir. 34 Sepet, saray
yakınlarında bir yerde Firavun ailesi/hanedam (dlu Fir 'avn)
tarafından bulunmuştur. 35 Allah, Hz. Musa'nın başka arıne-

31 Bu tarthlendirme. tahmini bir tarihlendinnedir. Araştırmacılar arasında


Hz. Musa'nın İ srailoğullannı Mısır'dan çıkardığı tarihle ilgili en çok kabul
gören iki farklı kanaat vardır. Bunlar; M Ö . 1 446 ve M Ö . 1 250 şeklindedir.
32 Ali İ mran, 3 : 50; Matta, 5: 1 7 . Bilindiği üzere Hz. İ sa esas itibariyle Hz.
Musa'nın şertatını devam ettirmiştir.
33 Hz. Musa'nın Mısır hayatına dair anlatımiann değerlendirmesi için bkz.
Yasin Meral, "Hz. Musa'nın Mısır Hayatına Dair Değerlendirmeler", Din ve
Toplum 4 : 3 (20 1 5) . ss. 32-43.
34 Taha. 20:39-40; Kasas. 28: l l .
35 Kasas. 28:8.
Giriş 25

den süt emmesini engellemiş, Hz. Musa'nın abiası da saraya


giderek sütarıne olarak annesinin tutulmasını sağlamıştır. 36
Muhtemelen Firavun ailesi Hz. Musa'ya Ra-meses, Tut-meses,
Amon-meses gibi bir isim koymuş, Allah ve Hz. Musa'nın ailesi
ise Mısır tarırılarıyla ilgili kısmı atarak sadece Meses/Mose (ev­
lat, oğul, doğan) kısmını kullanmayı tercih etmişlerdir. 37

Hz. Musa, öz annesinin bakıcılığıyla büyümüştür. Hz. Mu­


sa'nın peygamberlik öncesi hayatına dair bilgiler hem Tev­
rat'ta hem de Kur'an'da sınırlıdır. Kur'an ve Tevrat'ta peygam­
berlik öncesi döneme ait iki temel anlatım yer almaktadır.
Bunlardan ilki , annesinin onu nehre bırakması sonucunda
Firavun hanedanının Hz. Musa'yı bulup saraya alması, diğeri
de Hz. Musa'nın bir Mısırlıyı öldürerek Medyen'e kaçmasıdır.
Hz. Musa, Mısırlıyı öldürdükten sonra "Rabbim, gerçekten,
ben kendi nefsime zulmettim, beni bağışlaf'38 şeklinde dua et­
mektedir. Burada ilginç olan husus, Hz. Musa'nın Allah'tan
bağışlanma dilemesidir. Halbuki Hz. Musa, bu olayın olduğu
sırada henüz peygamber değildir. Bu durumda Firavun'un
sarayında büyüse de Hz. Musa'nın , annesinin gözetiminde
tevhid esasına göre yetiştirildiği söylenebilir. "Musa olgunluk
çağına ulaşınca ona hikmet ve ilim verdik. İyi davrananları
böyle mükdjatlandırırız"39 ayeti de Hz. Musa'nın peygamberli­
ği öncesiyle ilgili önemli bir kayıttır.

Hz. Musa, Mısırlı adamı öldürdükten sonra can güvenliği


kalmayınca Medyen istikametine doğru kaçarak Mısır'ı terk
etmiştir. O, Medyen'e ulaştığında bir kuyunun başında ço­
banların fırsat vermemesi yüzünden koyunlarını sulayama­
yan iki kız görmüştür.40 Hz. Musa, onlara yardımcı olarak ko-

36 Kasas. 28: 1 2 . Yahudi kaynaklannda Hz. Musa'nın. annesinden başka


birisinden süt emmesine Allah tarafından Izin verilmemesinin nedeni.
ilerde Allah'la dogrudan konuşacak o agza tevhld ehll olmayan birinden
süt girmesini engellemek şeklinde açıklanmaktadır.
37 Baki Adam , Yahudilik ve Hıristiyanlık Açısından Kur'an'ın Tartışmalı Ko-
nulan. Pınar Yayınlan , İ stanbul 20 1 1 . ss. 39-40 .
38 Kasas. 28: 1 6 .
3 9 Kasas, 28: 1 4 .
4 0 Kasas, 28:23. Tevrat. kıziann sayısını yedi olarak vermektedir. Bkz. Çı­
kış . 2 : 1 6 .
26 Samiri'nin Buzağısı

yunlannı sulamıştır. Kızlardan birisi, babasına Hz. Musa'yı


çoban olarak tutmasını önermiş, babası da Hz. Musa'yı sekiz
veya on yıllık çobanlık yapmasının karşılığında bu kızlardan
birisiyle evlendirmiş tir. 41 Hz. Musa, verdiği sözü yerine getir­
dikten sonra ailesiyle birlikte yola koyulmuştur. 42 Yolculuk
sırasında Hz. Musa dağda bir ateş görmüş ve ailesine "Ben
bir ateş fark ettim, belki size oradan bir haber veya alevli bir
ateş getiririm de ısmırsmız 43 diyerek ateşin olduğu bölgeye
"

doğru ilerlemiştir. Oraya yaklaştığında vadinin sağ tarafında


bir ağaçtan kendisine "Ey Musa, alemlerin Rabbi Allah benim,
benf' şeklinde seslenilmiştir. 44 Allah, Hz. Musa'yı İ srailoğul­
lannı Mısır'dan çıkarmak üzere görevlendirmiş ve kendisini
asa ve beyaz el mucizeleriyle destekleyeceğini bildirmiştir. Hz.
Musa ise Mısırlı bir adamı öldürdüğünü , bu yüzden canından
endişe ettiğini söylemiştir. Burada Hz. Musa aynca kendisin­
den daha güzel konuşması sebebiyle Hz. Harun'un da yar­
dımcı olarak görevlendirilmesini istemiştir.45 Hz. Musa'nın,
Hz . Harun'un kendisine yardımcı olmasını istemesi ve onun
daha iyi konuştuğunu belirtmesi ; sarayda ailesinden bağım­
sız bir şekilde büyümediğini, bilakis abisinin dil kabiliyetini
farkedebilecek kadar ailesiyle vakit geçirdiğini ve kendisinin
İbrani kimliğinden haberi olduğunu göstermektedir. Allah da
Hz. Harun'u kendisine yardımcı olarak vereceğini ve kendisi­
ni yalnız bırakmayacağını bildirmiştir. 46

Allah tarafından Hz. Musa'ya verilen görev, İ srailoğullarını


Firavun'un zulmünden kurtanp Mısır'dan çıkarmaktırY Hz.
Musa, Firavun'un karşısına çıktığında Firavun, saray ahalisi­
nin Hz. Musa'yı çocukken yetiştirdiğini, Hz. Musa'nın ömrü­
nün pek çok yılını sarayda yanlannda geçirdiğini, fakat buna
rağmen onun bir adam öldürdüğünü dile getirerek Hz. Musa'yı

4 1 Kasas, 28:27.
42 Kasas. 28:29.
43 Kasas. 28:29.
44 Kasas, 28:30.
45 Şuara, 26: 1 2- 1 4 : Kasas. 28:33-35.
46 Taha. 20:43-44.
47 Taha, 20:47; Şuara, 26: 1 7 .
Giriş 27

nankörlükle suçlamaktadır ( ve ente mine'l-kdfırin) .48 Hz. Musa,


kendisini savunurken Mısırlıyı öldürdügü dönemi , hayatının
bilinçsiz dönemi (faaltuhii izen ve ene mine'd-ddllin) olarak ni­
teleyerek, adamı öldürdügünde kendilerinden korkup kaçtı­
gını (fe:ferartu minkum lemmd hiftukum) ve Allah'ın kendisine
elçilik görevi verdigini ifade etmektedir.49 Hz. Musa çocukken
aralarında yetiştirilmesiyle ilgili de "O başuna kaktrğın iyiliğe
gelince (ve tilke ni'metun temunnuha aleyy), bu İsrailoğullan­
nı köleleştirmenin bir sonucuydu"50 ifadesini kullanmaktadır.
Zira Firavun, İ srailogullarını köle olarak kullanıp erkek ço­
cuklarını öldürmeseydi, Hz. Musa da bir sepete konup nehre
bırakılmayacak ve Firavun hanedanının eline düşmeyecekti.

Firavun, Hz. Musa ve Hz. Harun'la diyalogunda onlara


"Peki, ilk nesillerin (el-kurünu'l-iı.ld) durumu ne olacak?'5 1 şek­
linde bir soru sormaktadır. Hz. Musa bu soru karşısında ön­
ceki nesillerin Allah'ın bilgisi dahilinde oldugunu ve Allah'ın
katında bir kitapta her şeyin net bir şekilde kayıt altına alın­
dıgını bildirmektedir. 52 Burada "ilk nesiller" ifadesiyle Antik
Mısır tarihindeki Eski Krallık Dönemi (Old Kingdom) . Erken
Hanedanlık Dönemi (Early Dynastic Period) , Hanedanlıklar
Öncesi Dönem (Predynastic Period) veya kendi döneminden
önceki bütün hanedanlıklara atıf yapılmış olabilir. Hz. Mu­
sa'nın Yeni Krallık (New Kingdom) . Hz. Yusufun Orta Krallık
(Middle Kingdaml döneminde Mısır'da elçi53 oldugu düşünül­
dügünde bu ifadeyle Eski Krallık ve Hanedanlıklar Öncesi
Dönem'in kastedilmiş olması muhtemeldir.

Hz. Musa'nın mücadele ettigi Firavun'un kimligi net de­


gildir. Bu Firavun'un , Il. Ramses oldugu şeklinde popüler bir
kanaat olsa da III. Tutmose ihtimali daha muhtemel görün-

48 Şuara, 26:22.
49 Şuara. 26:20-2 1 .
50 Şuara, 26:22.
51 Taha, 20 : 5 1 .
5 2 Taha, 20:52.
53 Mümin, 40:34. Bu ayette imanını gtzleyen adamın Firavun ahalisine yap­
tıgı konuşmada Hz. Yusufun Mısırlılar tarafından elçi olarak kabul edii­
dlgi anlamı çıkmaktadır.
28 Sdmiri'nin Buzağısı

mektedir.54 Hz. Musa'nın Allah tarafından Firavun'a karşı


görevlendirilmesine ek olarak Haman55 ve Karun adlı karak­
teriere yönelik de tebliği olduğu görülmektedir (ild Fir'avne
ve Helmcine ve Kiirüne) .56 Kur'an'da Karun'un Musa'nın kav­
minden ( inne Kiirüne min kavmi Müsa)57 olduğu anlatılmak­
tadır. Musa'nın kavmi ifadesi, İ srailoğullarından şeklinde
anlaşılabileceği gibi daha dar anlamda Levililerden şeklinde
de anlaşılabilir. 58 Zira Karun da Hz. Musa da Levi kabilesine
mensuptur. Hem Kur'an'da hem de Tevrat'ta Karun'un, hazi­
neleriyle birlikte yere batınidığı anlatılmaktadır. 59

Firavun, Hz. Musa'yla olan diyaloğunda genellikle mutlak


iktidannı dile getirmekte ve Hz. Musa'yı sihirbazlıkla suçla­
maktadır. Firavun, halkına "Ey kavmim, şu Mısır ülkesinin
hükümranlığı bana ait değil mi? Ayaklarımın altından akan
şu nehirler benim değil mi?'60 şeklindeki ifadelerle iktidarını
hatırlatmaktadır. Firavun'un bu ifadeleri, Antik Mısır kayıt­
larında Firavunların kendi kudretlerini dile getirmek için sık­
ça kullanılan ifadeler olarak karşımıza çıkmaktadır. Ö rneğin,
Hz. Musa'nın muhatap olduğu tahmin edilen III. Tutmose
başta olmak üzere Firavunlar, Güney ve Kuzey Mısır'ın kralı,
bütün düşmanları ayakları altına alan, bütün Mısır'ın ayak­
lannın altında olduğu kral gibi ifadelerle tanımlanmaktadır. 61

54 Kur'an'da söz konusu edilen Firavun'un kimliğiyle ilgili bkz. Adam. Ya­
hudilik ve Hıristiyanlık Açısından Kur' an 'ın Tartışmalı Konulan. ss. I 1 -4 1 .
Mısır'dan muhtemel çıkış taıihlert için bkz. Lawrence T. Geraty. "Exo­
dus Dates and Theortes"", Israel's Exodus in Transdisciplinary Perspective:
Text. Archaeology, Culture, and Geoscience, ed. Thomas E. Levi, Thomas
Schneider. William H. C. Propp, Sprtnger, New York 20 1 5. ss. 55-64.
55 Harnan'ın kimliğiyle ilgili bkz. Adam . Yahudilik ve Hıristiyanlık Açısından
Kur'an'ın Tartışmalı Konulan. ss. 29-4 1 .
56 Mümin, 40:24.
57 Kasas, 28: 76.
58 Sayılar. 1 6 : 1 . Nitekim Tabert de min kavmi Mılsa ifadesinin Musa'nın ka­
bilesi anlamında kullanıldığını ve Kıirun'un Levililerden olduğunu belirt­
mektedir. Bkz. Muhammed b. Certr et-Tabert. Cdmiu'l-Beyan an Te'vili
Ayi'l-Kur'an. tahk. Abdullah b. Abdulmuhsin et-Turki, Dam Hicr, Kahire
200 1 , c. 1 8 , s. 309.
59 Kasas, 28:8 1 : Sayılar, 1 6 : 3 1 -33.
60 Zuhruf. 43: 5 1 .
61 Breasted, Ancient Records of Egypt. c . 2 . s . 62 , 1 0 1 . l l l . 1 34. 1 39, 1 4 1 -
1 42 . 1 93.
Giriş 29

Firavun , Mısır'la ilgili bu ifadeleri müteakiben Hz. Musa'nın


özel görevlendirilmiş bir elçi olması durumunda kolunda
altından bilezik olması gerektiğini söyleyerek onunla alay
etmektedir. 62 Bu ifadeler Mısır kültürünün bir yansıması
gibidir. Kur'an. ayrıca Firavun'un , kavmini aşağılarlığını ve
onlann da buna ses çıkarmayarak ona itaat ettiklerini ak­
tarmaktadır. 63

Hz. Musa, Mısır'a döner dönmez İ srailoğullannı Mısır'dan


çıkarmaya gayret etse de ilk etapta buna muvaffak olama­
mıştır. Bu süreç Firavun ile Hz. Musa arasmda uzun süren
münazaralar ve mücadelelere sahne olmuştur. Firavun ve
ileri gelenlerin en tipik tepkilerinden biri de Kur'an'da on­
lann ağzından "Kendi kavimleri [İsrailoğullan) bize kölelik
ederlerken şimdi kalkıp bizim gibi beşer olan bu iki adama mı
inanacağız?'64 ifadeleriyle aktanlmaktadır. Hz. Musa, Fira­
vun'un İ srailoğullannın gitmelerine izin vermemesi üzerine
farklı mucizeler göstermiş ve her bir mucizede İ srailoğuHa­
nna yapılan baskı daha da artınlmıştır. Kur'an'a göre Hz.
Musa, Firavun'a karşı dokuz mucize ile desteklenmiştir. 65
Bunlardan beş tanesi (tufan, çekirge , haşere , kurbağa, kan)
Kur'an'da bir arada zikredilmiştir. 66 Bir başka yerde de asa
ve beyaz el. dokuz mucizenin içerisinde sayılmıştır. 67 Böyle
olunca Kur'an'da dokuz mucizeden yedi tanesi açıkça ifade
edilmiştir. Sekiz ve dokuzuncu mucizelerin hangileri olduğu
net değildir. Muhtemelen Araf suresi 1 30. ayette belirtilen
kuraklık ve kıtlık sekizinci mucize ; denizin yanlması da do­
kuzuncu mucizedir. Kur'an'da bu hadiseler için mucize dı­
şında azap (azdb) ,68 kötülük (seyyie)69 ve bela ( riczj7° ifadeleri
kullanılmaktadır. Firavun'un , Hz. Musa için sürekli olarak

62 Zuhruf. 43: 53.


63 Zuhruf, 43: 54.
64 Müminun . 23:47.
65 İ sra. 1 7 : 1 0 1 : Nem1 , 27: 1 2 .
66 Araf, 7 : 1 33.
67 Neml . 27: 1 0- 1 2 .
68 Zuhruf. 43:50.
69 Araf, 7 : 1 3 1 .
70 Araf. 7 : 1 33- 1 34.
30 Samiii 'nin Buzağısı

sihirbaz demesi ve gösterdiği mucizeleri sihirle tanımlaması


dikkat çekmektedir. 71

Tevrat'ta da Tann'nın Mısırlılara gösterdiği harikulade


olaylar; mucize (ot)12 , şaşılası harikulade iş (mojet) , 73 bela (de­
ver) , 74 felaket (negej) , 75 salgın ( mngeja) , 76 ceza (nega 177 ola­
rak tanıtılmakta ve on üç farklı mucizeden/beladan bahse­
dilmektedir. 78 Bunlar sırasıyla; asanın yılan olması (Çıkış,
4:2- 5 ; 7:8- 1 3) , beyaz el (Çıkış , 4:6- 7) , kan (Çıkış, 7: 1 4-25) ,
kurbağa (Çıkış, 8: 1 - 1 5) , sivrisinek (Çıkış , 8: 1 6- 1 9) , at sineği
(Çıkış, 8:20-32) , hayvaniann ölümü (Çıkış, 9: 1 -7) , çıban (Çı­
kış , 9:8- 1 2) , dolu (Çıkış, 9: 1 3-35) , çekirge (Çıkış, 1 0: 1 -20) ,
karanlık (Çıkış, 1 0:21 -29) , ilk doğanların ölümü (Çıkış, 1 1 : 1 -
9) ve denizin yanlmasıdır (Çıkış, 1 4: 1 6-28) .

Yahudi geleneğinde Tann 'nın Mısırlılara yönelik gönder­


diği bela ve mucizeler on bela (eser makot) olarak kavramsal­
laştınlsa da Tevrat'ta doğrudan "on bela" ifadesi geçmemekte,
ilgili kavram sadece Tann'nın ağzından "Mısırlılan vuraca­
ğım" ifadesinde make şeklinde fiil formunda yer almaktadır.
Kur'an'da ise doğrudan "dokuz mucize" ( tis 'a dydt)19 ifadesi­
ne yer verilmektedir. Mucizeterin sayısının dokuz olduğunun
açık bir şekilde ifade edilmesi , Antik Mısır'da kullanılan "do­
kuz yay" ifadesini hatırlatmaktadır. "Dokuz yay" , Mısır ka­
yıtlannda çok yaygın olarak kullanılan bir ifade olup Mısır'ın
düşmanlannı ifade etmektedir. Kabartmalarda, resimlerde
ve heykellerde Firavun'un sandaletlerinin ya da ayaklannın
altında resmedilen "dokuz yay" , Mısır kralının, bütün düş­
manlannı ayaklannın altına aldığını sembolize etmektedir.

71 Araf. 7: 1 09. 132: Yunus. 1 0 : 76: Taha, 20: 58, 63, 7 1 : Şuara. 26:34. 49:
Zuhruf. 43:49. Şuara suresi 27. ayette de Firavun, Hz. Musa için mecnun
ifadesini kullanmaktadır.
72 Çıkış, 4:28: 7:3: l O : ı .
73 Çıkış. 4: 2 1 : 7:3, 9: 1 1 : 9- 1 0 .
74 Çıkış, 9:3.
75 Çıkış. 1 2 : 1 3 .
76 Çıkış. 9: 1 4 .
77 Çıkış, l l : ı .
78 Çıkış. 7- 1 4 . bölümler.
79 İ sra, 1 7 : 1 0 1 : Nemi . 27: 1 2 .
Giriş 31

"Dokuz yay"la ifade edilen b u düşmanlar kaynaklarda Mitan­


niler, Hattiler, Libyahlar, Nübyeliler, Asuriler, Deniz İ nsan­
lan , 80 Çöl Bedevileri, Asyahlar, Hiksoslar vs . gibi dönemden
döneme değişebilmektedir. 81 Buradaki dokuz rakamı bazen
de kesretten kinaye olarak kullanılmaktadır. Bu anlamda
"dokuz yay" , Mısır'ın bütün düşmanlannı ve kaosu ifade et­
mek için de kullanılmaktadır. İ lginç bir şekilde Hz. Musa'nın
muhatabı olma ihtimali olan Firavun I I I . Tutmose de Antik
Mısır kayıtlannda "dokuz yayı parçalayan kudret sahibi ki­
şi" 82 ve "Dokuz Yay'ın kalbine korku salan kişi" 83 olarak ta­
nımlanmıştır. Böylece Mısırhlara gönderilen "dokuz mucize"­
nin, kendi mitolojilerinde "dokuz yay"la temsil edilen dokuz
düşmanı /belayı sembolize ettiği iddia edilebilir.

Kur'an'ın kavramsallaştırdığı "dokuz mucize"nin, Mısır'ın


dokuzlu tann panteonuna84 işaret olarak alınması da müm­
kündür. Bilindiği üzere Heliopolis merkezli en meşhur tann
panteonu ; Atum-Ra, Shu , Tefnut, Get, Nut, Osiris , lsis , Seth ,
Nephthys'ten oluşan tannlar grubudur. 8 5 Bu açıdan bakıldı­
ğında dokuz mucizenin her birinin, dokuzlu tann grubundaki
bir tannyı çaresiz bırakıp küçük düşürmeye yönelik olduğu
söylenebilir. 86 Batılı araştırmacılar arasında da belalann her

80 Akdeniz sahillerinde egemenlik süren yöresel krallıklar.


81 Flora Brooke Anthony. Foreigners in Ancient Egypt: Theban Tomb Paintin­
gs from the Early Eighteenth Dynasty. Bloomsburg Publlshlng. New York
20 1 7 . ss. 37-4 1 ; Mu-chou Poo. Enemies of Civilization: Attitudes toward
Foreigners in Ancient Mesopotamia, State University of New York Press.
Albany 2005, ss. 42-45.
82 Ronald J. Leprohon. The Great Name: Ancient Egyptian Royal Titulary.
Soclety of Biblical Llterature. Atlanta 2 0 1 3 . s. 1 00.
83 James Henry Breasted. Ancient Records of Egypt. The University of Chi­
cago Press. Chicago 1 906, c . 2 . s. 62.
84 İ ngilizce kaynaklarda Ennead of Heliopolis ya da Egyptian Ennead olarak
zlkredilmektedlr.
85 Robert A. Armour. Gods and Myths ofAncient Egypt. Arnertcan University
In Calro Press, Calro 2003. ss. 4-40; George Hart. Egyptian Gods and
Goddesses, Routledge, London-New York 2005. s. 53.
86 Mucizelertn Antik Mısır Inançlannda neye tekabül ettiklertyle Ilgili bir ça­
lışma için bkz. Scott B . Noegel . "Moses and Maglc: Notes on the Book of
Exodus", Journal of the Ancient Near Eastem Society 24 ( 1 997}, ss. 45-
59. Bu makalenin Türkçe çevirisi Için bkz. Scott Noegel, "Musa ve Sihir:
Çıkış Kitabı Ü zerine Notlar" , çev. Esra Erdogan- İ brahim Emre Şamlıoglu.
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 58 : 2 (20 1 7) . ss. 1 6 1 - 1 82 .
32 Sdmiri'nin Buzağısı

birinin bir Mısır tannsını küçük düşünneye yönelik olduğu­


nu iddia edenler yer almaktadır. Örneğin Nil'le ilgili bela Nil'in
koruyucu tannsını, çekirge belası tanm-bereket tannsını, ka­
ranlık belası güneş tannsı Ra'yı hedef almaktadır. 8 7 Tevrat'ta
Tann'nın ağzından aktanlan "Tüm Mısır tannlannı hesaba
çekeceğim"88 ifadesiyle buna işaret edildiği düşünülmektedir.
Firavun ve ileri gelenler bütün mucizelere rağmen inatlann­
dan vazgeçmemişlerdir. 89 Sonraki süreçte Firavun "Ey Musa!
Sana verdiği söz hürmetine, bizim için Rabbine dua et; eğer
bizden belayı kaldınrsan, mutlaka sana inanacağız ve muhak­
kak İsrailoğullannı seninle göndereceğiz"90 diyerek taahhütte
bulunmuş, fakat belalar kaldınldığında da iman etmemiş ve
İ srailoğullannın gitmelerine izin vennemiştir.

Peki , Hz. Musa ve Hz. Harun Firavun'u ikna etmekle uğ­


raşırken İ srailoğullan hadiseleri nasıl izliyordu? Konuyla ilgi­
li Kur'an'da bazı aynntılar bulmak mümkündür. Hz. Musa,
Firavun'un baskısı altında ezilen İ srailoğuHanna sabn tav­
siye etmiş , 9 1 fakat onlar "Sen gelmeden önce de eziyet çek­
tik, geldikten sonra da çekiyonız"92 diyerek Hz. Musa'ya ya­
kınmışlardır. Bu süreçle ilgili aktanlan bilgilerden en ilginç
olanı , Firavun'dan ve yöneticilerden korkmalan sebebiyle (ald
havfin min Fir'avne ve meleihim) İ srailoğullanndan sadece bir
grubun (zürriyyetün min kavmihij Hz. Musa'ya iman etmele­
ridir. 93 Ayetlerden anlaşıldığı kadanyla İ srailoğullan siyasi ve
dini açıdan asırlardır içinde yaşadıklan Firavun idaresinin al­
tında ezildikleri için seslerini çıkanp Hz. Musa'ya destek ola­
mamışlardır. Aynca Hz. Musa'nın tebliği sırasında İ srailoğul­
lannın eziyet gören ve ağır işlerde çalıştınlan çaresiz insanlar

87 Araştırmacılar arasında belalann tekabül ettiğ;i tannlar noktasında fikir


birligi yoktur. Tartışmalar için bkz. James K. Hoffmeier, lsrael in Egypt:
Tiıe Evidence for the Authenticity of the Exodus Tradition, Oxford Univer­
sity Press, New York 1 996, ss. 1 49- 1 55.
88 Çıkış. 12: 12; 1 8 : ı 1: Sayılar, 33: 4 .
89 Araf. 7 : 1 3 1 - 1 32 .
9 0 Araf. 7: 1 34 .
9 1 Araf, 7 : 1 28.
92 Araf, 7 : 1 29 .
9 3 Yunus . 1 0 : 83.
Giriş 33

olduklan düşünüldügünde korkmalan da insani bir durum­


dur. İ srailogullannın Mısır'daki durumlannın anlatıldıgı yu­
kandaki ayetler Mekke döneminde inmiştir. Burada aktanlan
atmosfer adeta Hz. Muhammed'in ve arkadaşlannın Mekke
döneminde , içinde bulunduklan siyasi ve dini durumu çağ­
nştırmaktadır.

Hz. Musa, İ srailoğullannın bu korkulannı kırmak amacıy­


la teşkilatıanma ve örgütlenme yoluna giderek halkının ara­
sında manevi direnci artırmaya çalışmıştır. Bu durum Yunus
suresi 87. ayette "Musa ve kardeşine de Mısır'da kavminiz
için evler (buyılten) hazırlayın; evlerinizi namazgdh (kıbleten)
edinin diye vahyettik" şeklindeki ifadelerle aktanlmaktadır.
Kanaatimizce ayetteki ev kelimesi mabed ve karargab anla­
ınında kullanılmaktadır. Anlaşıldığı kadanyla o dönemde Mı­
sır'da İ srailoğulannın bir araya gelerek ibadet ettikleri mabed
türü bir yapı bulunmamaktadır. Hz. Musa mabed fonksiyonu
gören bu evleri buluşma mekfuu olarak tesis edip , İ srailoğul­
lannın manevi direncini artıracak ve milli-dini aidiyetlerini
pekiştirecek mekanlar oluşturma yoluna gitmiştir. Bu evler
İ srailoğullannın o dönemde buluşma yerleri ve kalplerinin /
gönüllerinin yöneldigi yapılar (kıble) olarak fonksiyon icra et­
miştir. Peki , bu anlatım Hz. Muhammed'in hayatında neye
tekabül etmektedir? Yunus suresinin Mekke'de boykotun he­
men öncesinde (yaklaşık 6 1 6) indiği tahmin edilmektedir. 94
Muhtemelen Hz. Musa'nın Mısır'da mürninler için teşkilatlan­
ma çerçevesinde buluşma yeri ve karargab olarak düzenlediği
evler, Mekke'de benzer şartlan yaşayan Hz. Muhammed ve
arkadaşlannın Daru'l-Erkam'ına tekabül etmektedir.95

Kur'an , Hz. Musa döneminde Firavun'un saray ahalisin­


den olup Hz. Musa'ya iman eden iki insandan bahsetmekte-

94 Abdulvahid Sipahioğlu. Vahiy ve Muhasara: Boykot Dönemi NazU Olan


Surelerin Tespiti, Pınar Yayınlan. İ stanbul 20 1 5 . s. 90. Surelerln tarihlen­
dirilmesi lle Ilgili bkz. Esra Gözeler. Kur'an Ayetlerinin Tarihlendirilmesi,
Ku ram er Yayınlan. İ stanbul 20 1 6 : Hadiye Ü nsal . Erken Dönem Mekici Su­
relerin Tahlili, Ankara Okulu Yayınlan. Ankara 20 1 5 .
95 Daru"l-Erkam"ın Mekke"dekl fonksiyonu lle ligtil bkz. Kasım Şulul. Hz.
Peygamber Devri Kronolojisi, İ nsan Yayınlan. 5. Baskı. İ stanbul 20 1 4 . ss.
305-306.
34 Siı.mili'nin Buzağısı

dir. Bunlardan biri Firavun'un kansı (imraete Fir'avn) ,96 diğeri


de imanını gizleyen bir adamdır (raculun mu'minun min ali
Fir'avne yektumu imdnehu) .97 Firavun'un kansını iman eden­
lere örnek olarak sunan Allah , bu kadının "Rabbim, bana
katından cennette bir ev inşa etf'98 şeklinde dua ettiğinden
bahsetmektedir. İ lk bakışta cennetten bir ev talep etme , Fi­
ravun'un sarayında Firavun'un kansı olarak iman etmeyi
göze alacak kadar Allah'a imanı güçlü birisi için çok basit
ve sıradan bir istek gibi görünmektedir. Fakat Firavun'un
kansının içinde bulunduğu sosyal/dini ortam bu duayı an­
lamlı kılmaktadır. Zira Antik Mısır dilinde Firavun kelimesi
per-aa şeklinde ifade edilmekte olup "büyük ev" anlamına
gelmektedir. 99 Erken dönemlerde Firavunlann kraliyet rezi­
dansı anlamında kullanılan bu ifade daha sonra doğrudan
kralın unvanı olarak kullanılmaya başlanmıştır. 1 00 Bu açıdan
düşünüldüğünde Firavun'un kansının Allah'tan cennette bir
ev talep etmesi, Firavun'un "büyük kraliyet rezidansı"na mi­
silleme olarak yorumlanabilir. Firavun'un kansının cennette
ev talebi Antik Mısır'daki mabedlerle de ilişkili olabilir. Fira­
vunlar mabed inşa ettiklerinde bunu Mısır tanrılarının ken­
dilerine verdiği görev ve sorumluluk çerçevesinde yaptıklannı
söyleyip , bu yapılan da bazen "ev" çoğu zaman da "büyük
ev" olarak isimlendirmekteydiler. 1 0 1 Firavunlar bunu yapar­
ken Amon-Ra'nın gökteki "büyük ev"inin bir nevi dünyadaki
karşılığını yaptıklannı düşünmekteydiler. 1 02 Antik Mısır ka­
yıtlannda "büyük ev" şeklinde ifade edilen bu yapılann bil­
diğimiz anlamda içerisinde oturulacak evler değil , tannlar
adına inşa edilen mabedler olduğu düşünüldüğünde Fira-

96 Tahrtm. 66: l l .
97 Mümin. 40:28.
98 Tahrtm. 66: l l .
99 Emest Alfred Wallis Budge. An Egyptian Hieroglyphic DictiDnary. John
Murray, London 1 920, c. ı . s. 238.
1 00 Ana Ruiz. The Spirit of Ancient Egypt. Algora Publishing. New York 200 1 ,
s . 255.
1 0 1 Breasted. Ancient Records of Egypt, c . ı . s. 1 80, 243-244, 300: c. 2, s.
1 1 8; c . 3 . ss. 92-93, 96-97.
1 02 Breasted. Ancient Records ofEgypt. c. 1 . s. 1 64: c. 2 , s. 64, 1 56, 355-356:
c. 3 . s. 36. 96-97 . 1 0 1 . 1 8 1 . 2 1 8. 22 1 : c . 4 . s. 1 1 5. 1 23 . 1 43 . 1 65. 1 80.
Giriş 35

vun'un kansının Allah'tan talebinin içerisinde oturacağı ev


değil, Firavun'un inşa ettiği mabediere reddiye amaçlı ( neccini
min Fir'avne ve amelihQ doğrudan Allah katında ve Allah ta­
rafından inşa edilecek bir mabed ( rabbibni li indeke beyten
fi'l-cennetQ talebi olması da mümkündür.

Kur'an , Firavun hanedanından iman eden bir diğer isim


olarak imanını gizleyen bir adamdan bahsetmekte ı 03 ve ada­
mın Firavun ve saray ehli ile olan uzun diyaloğuna yer ver­
mektedir.104 Mürnin adam , Hz. Musa'nın yalancı olamaya­
cağını, tehdit ettiği hususlann Mısırlılann başına geleceğini
belirtmektedir. Firavun ise kendisinin halkı doğru yola (se­
bile'r-reşdd} ı05 ilettiğini belirterek Hz. Musa'nın yalancı oldu­
ğunu söylemektedir. İ man eden adam dünya hayatının geçici
olduğunu ve ahiret hayatının ebedi olduğunu söyleyerek Fi­
ravun ve ileri gelenleri uyarmaktadır. Mısırlılann tapındıklan
putlann hiçbir güce ve kudrete sahip olmayan ve gerçekte
hiçbir anlam ifade etmeyen şeyler olduğunu söyleyen mürnin
adam , bütün uyanlardan sonra söylediği sözlerin yakında çı­
kacağını belirterek onlan uyarmaktadır. Mürnin adamın, Mı­
sır'ın sayısız tannlanyla ilgili eleştirisi Hz. Yusufun zindanda
Mısır inanç sistemiyle ilgili yaptığı eleştiriyi andırmaktadır. ıoo

1 03 Yasin Meral, "Senin Derdin Neydi ey Samlri?" (20/Ta-Ha:95) , Ankara Üni­


versitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 58 : 2 (20 1 7) , ss. 1 83 - 1 92 künyeli çalış­
mamızın 20. dipnotunda dikkatsizlik sebebiyle lmanını glzleyen adamın
Hz. Yusuf soyundan olabllecegl lfade edilmiştir. Kur'an'da bu adamın Fi­
ravun aileslnden/hanedanından oldugu Mürnin suresi 28. ayette açıkça
Ifade edilmektedir.
1 04 Bu şahsın. kraliyet Ileri gelenlerinin Hz. Musa'yı öldürmek üzere top­
landıklannı Hz. Musa'ya bildiren kişi olması muhtemeldir. Bkz. Kasas.
28:20.
1 05 Mümln, 40 :29. Ayette geçen dogru ve hak yol şeklinde çevrilen sebi­
le'r-reşdd Ifadesi . aynı surenln 38. ayetinde bu kez lman eden adam tara­
fından "Ey kaumim, bana tabi olun sizi doğru yola Ueteyim" şeklinde kul­
lanılmaktadır. Hud suresi 97. ayette de Firavun'un sisteminin düzgün/
saghklı (raşid) olmadıgı Ifade edilmektedir. Yine Allah, Araf suresi 1 46.
ayette Hz. Musa'yı Firavun'a gönderirken dogru ve hak yolu (sebile'r-ruşd)
saglayacagını vaad etmektedir. Firavun ve sistemi baglamında geçen bu
Ifadelerdeki ruşd. reşad, raşid kelimeleri Antik Mısır Inancındaki kamu
düzeni ve k8.inatın dengesi şeklinde Ifade edilebilecek maat kelimesını
çagnştırmaktadır.
1 06 Yusuf, 1 2 : 39-40.
36 Samiri'nin Buzağısı

O vakte kadar imanını gizleyen adam , yukarıda zikredilen


sözleri söyleyerek imanını ifşa etmektedir. Peki, o bu sözleri
nasıl söyleyebilmiştir? Firavun bu sözler karşısında mürnin
adama nasıl davranmıştır? Ayetlerden bir kavgadan ziyade
adeta dini bir münazara yapıldığı izlenimi alınmaktadır. Mü­
min adamın sözlerine karşı Firavun'un kendisini savunan
görüşler ortaya koyması ve adamla ilgili tehditkar ifadeler
kullanmaması dikkat çekicidir. Bu diyalog "Allah, onu inkar­
cıların kurduklan tuzaklardan korudu"107 şeklinde bir ayetle
bitmektedir. Kur'an aynntı vermese de bu ayete dayanarak,
inancını ifşa etmesinden sonra mürnin adamın , Firavun ha­
nedanı tarafından hedef alındığı söylenebilir.

Firavun bütün mucize ve belaların sonucunda İ srailoğul­


larını serbest bırakmamakta direnince Hz. Musa, Firavun ve
sihirbazlarıyla bir bayram gününde (yevmu'z-zine) l08 son he­
saplaşmasını yapmak üzere düello için anlaşmıştır. Kur'an'da
Hz. Musa ile Firavun'un diyaloğu anlatılırken Hz. Musa "Bu­
luşma vaktimiz, bayram günü , insanların toplandığı kuşluk
vaktidir" 1 09 diyerek düello günü için bir teklif getirmekte ve
teklif kabul görmektedir. Ayette yevmu'z-zine kelimeleriyle ifa­
de edilen ziynet gününün Antik Mısır inancında bir bayram
günü olduğu anlaşılmaktadır. Ayette iki husus daha dikkat
çekmektedir. Bunlardan birisi, insanların toplanması, diğeri
de kuşluk vaktinde yapılmasıdır. Bu durumda, kuşluk vaktin­
de, yoğun katılırula yapılan, Firavun'un da bizzat iştirak ettiği
ve süslenme özelliğiyle öne çıkan bir Mısır bayramı, Hz. Musa
ile sihirbazların düellosunun olduğu gün olmaktadır. Peki, bu
bayram antik Mısır inancında hangi bayrama denk gelmekte­
dir? Kanaatimizce burada kastedilen bayram, Sed Festivali'dir.

Firavun'un tahta çıkışının otuzuncu yılında kutlanan ve


daha sonrasında da her üç yılda bir kutlanan bir bayram olan
Sed Festivali, Firavun'un Mısır'ı tarın lar adına yönetme güç
ve kudretine sahip olduğunu ilan etmek üzere düzenlenmek-

1 07 Mümin. 40:45.
1 08 Taha, 20:59.
1 09 Taha. 20:59.
Giriş 37

teydi. Bu bayramda Firavun , bir nevi güç ve eneıji gösterisi


yaparak ülkeyi yönetecek kudrette olduğunu göstermekteydi.
Festival sırasında Firavun, belirlenen koşu güzergahında ri­
tüel koşusu yapar ve gücünün yerinde olduğunu ispat ederdi.
Seromoniler sırasında Güney ve Kuzey Mısır'ı temsil edecek
şekilde kırmızı ve beyaz taç takan Firavun, böylece Mısır'ın
tamamını yönetecek güçte olduğunu gösterirdi. Bu festivalle ,
Firavun'un adeta yeniden doğmuş ve gençleşmiş olduğu ka­
bul edilirdi. 110

Sed Festivali'yle ilgili önemli bir ayrıntı da Firavun'un bu


festivale özel bir kostüm giymesidir. Mısır kaynaklarında heb;
festival, bayram anlamında kullanılan bir kelime olup sed ise
literal olarak kuyruk veya bu bayramda giyilen özel bayram
giysisi için kullanılmaktadır. Kuyruk ifadesi kralın festival sı­
rasında elbisesine taktığı merasim için özel hazırlanmış hay­
van kuyruğuna işaret etmektedir. 111 Bu durumda Mısır dilin­
de bu bayram için kullanılan heb sed ifadesi, literal olarak
"elbise /kostüm festivali" anlamına gelmektedir. Antik Mısır
kayıtlarına bakıldığında bu elbisenin bayram için özel olarak
hazırlanan, süslü , mücevheratlı. özel işlemeli bir elbise oldu­
ğu anlaşılmaktadır. 1 12 Bu çerçevede Kur'an'da Hz. Musa'nın
düello günü için kullandığı yevmu'z-zine ifadesinin heb sed
kelimesinin tercümesi olduğu düşünülebilir.

Hz. Musa ile Firavun'un düellosuna sahne olan bayramın


Sed Festivali olması, o ana kadar Firavun ile Hz. Musa arasın­
da yaşananlar dikkate alındığında anlamlı gelmektedir. Bela­
lar karşısında aciz duruma düşen Firavun. Sed Festivali'nde
Hz . Musa karşısında güç ve kudretin kendisinde olduğunu

1 1 0 Remler. Egyptian Mythology A to Z. s. 78: Eric Cline & David O'Connor


(ed . ) . Thutmose III: A New Biography. University of Michigan Press. Ann
Arbor 2008. s. 1 49 .
l l l Marc Jeremy LeBlanc, "In Accordance with the Documents of Ancient Ti·
mes": The Origins. Development. and Signifıcance of the Ancient Egyptian
Sed Festival (Jubilee Festival). Yayımlanmam1ş Doktora Tezi. Yale Univer­
sity. 20 1 1 . s. 7 .
1 1 2 LeBlanc. "In Accordance with the Documents of Ancient Times ": The Ori­
gins. Development. and Signifıcance of the Ancient Egyptian Sed Festival
(Jubilee Festival), ss. 1 4-27.
38 Siımiri'nin Buzağısı

ispatlamak ve yara alan karizmasını onarmak istediği için Hz.


Musa'nın teklifini seve seve kabul etmiştir. Hz. Musa'nın Sed
Festivali'ni düello günü olarak seçmesindeki amacı da -muh­
temelen- hem herkesin gözü önünde tarihe kayıt düşmek hem
de kendisini en güçlü hissettiği anda Firavun'a son darbeyi
indirmektir. Nitekim Hz. Musa'nın sihirbazları yenmesiyle Fi­
ravun'un otoritesi iyice sarsılmıştır.

Sed Festivali'nin bir diğer önemli yönü de Firavun'un Mı­


sır'ın mutlak hakimi olmasının yanında onun hükmünün öte
dünyada da geçmesini sembolize etmesidir. Nitekim kralların
"milyonlarca Sed Festivali" düzenleme hevesleri Antik Mısır
kayıtlarında yer almaktadır. Bu ifade ölümden sonra hüküm­
ranlığın devam etmesi anlamında bir temenniyi ifade etmek­
teydi.113 Sihirbazlar düelloyu kaybedip secdeye kapandıkla­
nnda ve Firavun onları şiddetli cezayla tehdit ettiğinde, si­
hirbazların Firavun'a cevap olarak "Elinden geleni yap , senin
hükmün sadece bu dünyada geçer"114 demeleri söz konusu
inanca cevap gibidir.

Konuyla ilgili bir diğer aynntı da farklı dönemlere ait Sed


Festivali kabartmalarında gerek Sudan'dan gelen elçilerin ge­
rekse saray erkanı ve diğer ileri gelen yetkililerin secde etmiş
şekilde çizilmiş olmalarıdır. 115 Bu durum, sihirbazların dü­
elloyu kaybettiklerinde secde etmelerini hatırlatmaktadır. 116
Dolayısıyla sihirbazlann secdeye kapanmalan Hz. Musa'dan
öğrenerek yaptıkları bir şey değil, kendi geleneklerinde olan
bir ritüelin "Musa'nın ve Harun'un Rabbine iman ettik" 1 17 di­
yerek ilan edilmesi gibidir. 118 Sed Festivali ile ilgili bir diğer

1 1 3 LeB1anc, "In Accordance with the Doeuments of Ancient Times ": The Ori­
gins, Development. and Signifıcance of the Ancient Egyptian Sed Festival
(Jubilee Festival}, ss. 1 -2 .
1 1 4 Taha. 20:72.
1 1 5 LeB1anc, "In Accordance with the Doeuments of Ancient Times ": The Ori­
gins, Development. and Signifıcance of the Ancient Egyptian Sed Festival
(Jubilee Festival}, ss. 297-298.
1 1 6 Araf, 7: 1 20; Taha, 20: 70.
1 1 7 Araf. 7 : 1 2 1 - 1 22 ; Taha, 20: 70.
1 1 8 Muhtemelen Firavun'un "Ben izin vermeden" (Araf. 7: 1 23; Taha, 20: 7 1 )
tabirini kullanması d a rttüelle ilgili bir aynntıdır.
Giriş 39

husus da Firavun'un gençleşmesinin ve otoritesinin yeniden


ilan edilmesinin, kayıkla gece yolculuğu yapan ve kaosa karşı
galip gelip güneşin doğuşuyla birlikte her gün yeniden doğan
Ra'nın durumuyla özdeşleştirilmesidir. Bu çerçevede güne­
şin doğduğu vakit, kralın otoritesinin yeniden kazanıldığı ve
Mısır'ın tek hakimi olduğunun ilan edildiği vakit olarak öne
çıkmaktadır. 1 19 Böylece Firavun'un otoritesi, kendisini iktida­
nnın zirvesinde hissettiği bir anda yıkılmaktadır.

Hz. Musa'nın asası , Firavun'un sihirbazlanyla yapılan dü­


elloda dev bir yılana dönüşerek sihirbazlann yılanlannı yut­
muş ve sihirbazlar iman etmişlerdir. Burada üzerinde durul­
ması gereken husus , Firavun'un sihirbazlannın konumlannı
ve dini inançlannı bırakarak Hz. Musa'ya iman etmelerinin
sadece bir düello sonucunda meydana gelmediğidir. Yuka­
n da ifade edildiği üzere düelloya gelene kadar Hz. Musa ile
Firavun'un sihirbazlan arasında belalar üzerinden zamana
yayılmış bir hesaplaşma devam etmekteydi. Halkın önünde
bir bayram günü yapılan son düello ise sihirbazlar için tes­
lim bayrağını çekip Hz. Musa'nın bütün bunlan bir sihirbaz
olarak yapmadığını ikrar ettikleri bir an olmuştur. Sihirbaz­
lann iman etmelerine çok öfkelenen Firavun, onlan eziyet
ederek öldürmekle tehdit etmiştir. Firavun'un sihirbazlara
hitaben kullandığı "Hangimizin azabı daha şiddetli ve kalıcıy­
mış (eşeddu azdben ve ebkd) göreceksiniz" 120 ifadeleri Amon
ve Firavun'u tanımlamak için Antik Mısır kayıtl arında kulla­
nılan "tedhişi/ azabı şiddetli olan" 1 2 1 şeklindeki ifadeleri hatır­
latmaktadır. Allah, ahirette Firavun'un azabın en şiddetlisine
atılacağını (edhilü dle Fir'avne eşedde 'l-azdb) bildirerek kendi
terminoloj ileri üzerinden Firavun'u aşağılamaktadır. Fira­
vun'un halkı , cehennem sahnesinde Firavun'dan kendileri­
ni ateşten kurtarmasını istemekte , Firavun ise kendisinin de
ateşte olduğunu söyleyerek çaresizliğini ifade etmektedir. 1 22

1 1 9 LeBianc . "In Accordance with the Documents of Ancient Times ": 17ıe Ori­
gins. Development. and Signifıcance of the Ancient Egyptian Sed Festival
(Jubilee Festival). s. 42, 72. 1 03 . 1 1 2 , 1 1 7 . 1 29 , 1 84 .
1 20 Taha. 20 : 7 1 .
1 2 1 Breasted, Ancient Records of Egypt, c . 2 , s . 1 29 . 1 56 .
1 22 Mümln. 40: 46-48.
40 Sdmiri'nin Buzağısı

Firavun'un her türlü mucizeye rağmen İ srailoğullannı


bırakmaması üzeline Allah, Hz. Musa'ya İ srailoğullannı Mı­
sır'dan çıkarmasını emretmiştir. 123 Firavun ve ordusu İ srai­
loğullannın ülkeyi terk ettiklerini öğrenir öğrenmez onlan ta­
kibe koyulmuştuL İ srailoğullan Firavun'un kendilerini takip
ettiklerini görünce " İşte şimdi yakalandıkr 124 diyerek panik­
lemişlerdir. Hz. Musa, denizi yararak İ srailoğullannı sağ sa­
lim Mısır'dan çıkarmış , onu takip eden Firavun ve ordusu da
denizin kapanmasının ardından boğularak ölmüştür. Kur'an,
Firavun'un boğulma esnasında iman ettiğini nakletmekte­
diL 1 25 Firavun'un bu imanı, İslam kaynaklannda son vakitte
yapılan ve geçersiz sayılan imana örnek gösterilmektedir.

Mısır çıkışı Hz. Musa, İ srailoğullanndan kutsal topraklara


girmelerini istemiş , fakat o yörede güçlü ve dev cüsseli insan­
Iann olduğunu öğrenen İ srailoğullan, "Ey Musa! Onlnr orada
oldukça biz asln oraya girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin gidin sa­
vaşın, biz bir yere kunıldamtyoruz" 1 26 cümleleriyle bunu red­
detmişlerdiL Kur'an'ın bu ifadeleri, Tevrat'la birlikte okundu­
ğunda daha net anlaşılmaktadır. Tevrat'm nakline göre Hz.
Musa her kabileden bir casusu, kutsal topraklan araştırmak
üzere göndermiş , onlar da geri dönüp o yerler hakkında bilgi
verdiklerinde yukandaki ayette geçen cümleleri sarf etmiş­
lerdir. On iki casustan sadece iki tanesi kutsal topraklara
girilmesi gerektiğini ve oradaki kavimleri yenebilecekielini
savunmuşlardıL Bu iki isim Tevrat'ta Kalev ben Yefunne ile
Yeşu ben Nun olarak nakledilmektediL127 Kur'an, bu iki ki­
şinin cesaretinden bahsetmekte fakat isim yerine "iki adam"
ifadesine yer vermektedir. 128 Allah'ın nimetlerine ve kendile­
rine gösterdiği onca mucizelere rağmen tevekkül noktasm­
daki bu zayıflıklan sebebiyle İ srailoğullan kırk yıl boyunca
kutsal topraklara girmekten men edilmişler ve çölde şaşkın

1 23 Taha. 20 : 7 7 : Şuara. 26:52.


1 24 Şuara. 26: 6 1 .
1 25 Yunus. 1 0:90.
1 26 Malde, 5 : 24 .
1 27 Sayılar, 1 4 : 30 .
1 28 Maide, 5 : 2 3 .
G!ıiş 41

şaşkın dolaşmışlardır. 129 Tevekkülsüz bu nesil , kırk yıl içeri­


sinde peyderpey çölde ölmüş, kutsal topraklara çölde doğan
yeni nesil girmiştir. Tevrat'ın nakline göre Mısır'dan çıkanlar
arasından sadece Kalev ben Yefunne ile Yeşu ben Nun kutsal
topraklara girebilmiştir.

Tevrat'a göre Hz. Musa da kutsal topraklara girerneden ve­


fat etmiştir. Bunun sebebi çölde su isteyen İ srailoğullarının
talepleri karşısında Hz. Musa'nın Tann'nın emrine uymama­
sıdır. Bu anlatıma göre Tann Musa'ya, "Değneği al, sen ve
ağabeyin Harun topluluğu toplayın. Halkın gözü önünde su
fışkuması için kayaya buyruk verin. Onlar da hayvanları da
içsin diye kayadan onlara su çıkaracaksınız" 1 30 şeklinde emir
vermiştir. Bunun üzerine Hz. Musa, halkı kayanın önüne top­
layarak "Ey siz başkaldıranlar, beni dinleyin! Bu kayadan size
su çıkaralım mı?' demiş ve ardından değneğiyle kayaya iki kez
vurarak su fışkırmasına vesile olmuştur. Tann ise Musa'yla
Harun'a, "Madem İsrailliler'in gözü önünde beni kutsayacak
kadar bana güvenmediniz, bu topluluğu kendilerine vereceğim
ülkeye de götürmeyeceksiniz" 131 diyerek onları kutsal toprak­
lara girmekten men etmiştir. Burada Tann'nın Musa ve Ha­
run'a bu cezayı vermesinde iki temel sebep bulunmaktadır.
Birincisi, Tann'ya ait mucizeyi kendilerine atfetmeleri, diğeri
de kayaya sözlü olarak emir vererek su çıkarmaları istenme­
sine rağmen onların asayla vurarak su çıkarmalarıdır.

Hz. Musa'nın ve İ srailoğullarının Firavun karşısındaki du­


rumu , gerek Mekke gerekse Medine döneminde Hz. Muham­
med ve sahabiler için örneklik teşkil etmiş ve Müslümanlar,
Hz. Musa'nın ve İ srailoğullarının tecrübesinde adeta kendile­
rini görmüşlerdir.

1 29 Ma!de. 5 : 26.
1 30 Sayılar. 20:7-8.
13 I Sayılar. 20: 1 2 .
I. BÖLÜM
BUZAGI HEYKELiNiN YAPIMI

Tevrat ve Kur'an, İ srailoğullannın çöl hayatı sırasında bu­


zağıya taptıklarından bahsetmektedir. Tevrat'taki anlatıma
göre Tanrı , Hz. Musa'dan dağa çıkmasını ve buyruklan yaz­
dığı taş levhalan almasını istemiştir. Hz. Musa ve yardımcısı
Yeşu, dağa çıkmak için hazırlanmışlar, yerlerine de Hz. Ha­
run ve Hur'u ı temsilci tayin etmişlerdir. Tevrat'ın nakline göre
Hz. Musa kırk gün kırk gece dağda kalmıştır. Bu sırada Tan­
n, Hz. Musa'ya Antlaşma Çadın, Antlaşma Sandığı, kandillik,
Tanrı'nın Konutu, yakmalık sunu , kohenliğe atanma şartlan,
kohen giysileri, günlük sunular, mesh yağı ve Şabat ile ilgili
kurallan bildirmiştir. Tanrı , Hz. Musa'ya söylediği buyruklan
bitirince iki taş levhayı ona vermiştir. Tevrat, bunu naklettik­
ten sonra İ srailoğullannın buzağı yaptığını anlatmaya başla­
maktadır. Buzağı hadisesi Tevrat'ta şu şekilde anlatılmaktadır:

Halk. Musa'nın dağdan inmediğini, geciktiğini görünce. Hanın'un


çevresine toplandı . Ona, "Kalk, bize öncülük edecek bir ilah yap"
dediler, "Bizi Mısır'dan çıkaran adama, şu Musa'ya ne oldu bilmi­
yoruz! " Harun. "Kanlannızın, oğullannızın, kızlannızın kulağın­
daki altın küpeleri çıkanp bana getirin" dedi. Herkes kulağındaki
küpeyi çıkanp Hanın'a getirdi. Hanın altınlan topladı , oymacı
aletıyle buzağı biçiminde dökme bir put yaptı . Halk, "Ey İsrailliler.
sizi Mısır'dan çıkaran Tannnız budur! " dedi. Harun bunu görün­
ce, buzağının önünde bir sunak yaptı ve "Yann Rabbin onuruna
bayram olacak" diye ilan etti . Ertesi gün halk erkenden kalkıp
yakmalık sunular sundu, esenlik sunulan getirdi. Yiyip içmeye
oturdu, sonra kalkıp çılgınca eğlendi. Rab Musa'ya. "Aşağı in"
dedi, "Mısır'dan çıkardığın halkın baştan çıktı . Buyurduğum yol­
dan hemen saptılar. Kendilerine dökme bir buzağı yaparak önün­
de tapındılar. kurban kestiler. 'Ey İsrailliler, sizi Mısır'dan çıka­
ran ilahınız budur!' dediler. " Rab, Musa'ya, "Bu halkın ne inatçı

Hz. Musa'nın abiası Miryam'ın oglu .


44 Sö.miıi'nin Buzağısı

olduğunu biliyorum" dedi, "Şimdi bana engel olma. bırak ölkem


alevlensin , onları yok edeyim. Sonra seni büyük bir ulus yapaca­
ğım . " Musa. Tannsı Rabbe yalvardı: "Ya Rab, niçin kendi halkına
karşı ölken alevlensin? Onları Mısır'dan büyük kudretinle. güçlü
elinle çıkardın. Neden Mısırlılar, Tann kötü amaçla, dağlarda öl­
dürmek. yeryüzünden silmek için onları Mısır'dan çıkardı' desin­
ler? Ölkelenme . vazgeç halkına yapacağın kötülükten. Kulların
İbrahim'i , İshak'ı, İsrail'i anımsa. Onlara kendi üzerine ant içtin,
'Soyunuzu gökteki yıldızlar kadar çoğaltacağım. Söz verdiğim bu
ülkenin tümünü soyunuza vereceğim. Sonsuza dek onlara miras
olacak' dedin. " Böylece Rab halkına yapacağını söylediği kötülük­
ten vazgeçti. Musa döndü, elinde antlaşma koşullan yazılı iki taş
levhayla dağdan indi. Levhalann ön ve arka iki yüzü de yazılıydı.
Onları Tann yapmıştı. üzerlerindeki oyma yazılar O'nun yazısıy­
dı. Yeşu . bağnşan halkın sesini duyunca, Musa'ya. "Ordugahtan
savaş sesi geliyor! " dedi. Musa şöyle yanıtladı: "Ne yenenlerin,
ne de yenilenlerin sesidir bu; Ezgiler duyuyorum ben . " Musa or­
dugaha yaklaşınca. buzağıyı ve oynayan insanlan gördü; çok öf­
kelendi. Elindeki taş levhaları fırlatıp dağın eteğinde parçaladı.
Yaptıklan buzağıyı alıp yaktı, toz haline gelinceye dek ezdi, sonra
suya serperek İsrailliler'e içirdi. Harun'a, "Bu halk sana ne yaptı
ki . onları bu korkunç günaha sürükledin?" dedi. Harun, "Öike­
lenme. efendim! " diye karşılık verdi. "Bilirsin, halk kötülüğe eği­
limlidir. Bana. 'Bize öncülük edecek bir ilah yap. Bizi Mısır'dan
çıkaran adama. şu Musa'ya ne oldu bilmiyoruz' dediler. Ben de,
'Kimde altın varsa çıkarsın' dedim . Altınlarını bana verdiler. Ateşe
atınca, bu buzağı ortaya çıktı! " Musa halkın başıboş hale gel­
diğini gördü. Çünkü Harun onları dizginlememiş. düşmaniarına
alay konusu olmalarına neden olmuştu. Musa. ordugahın giri­
şinde durdu. "Rabden yana olanlar yanıma gelsin! " dedi. Bütün
Levililer çevresine toplandı. Musa şöyle dedi: "İsrail'in Tannsı Rab
diyor ki. herkes kılıcını kuşansın. Ordugahta kapı kapı dolaşarak
kardeşini. komşusunu . yakınını öldürsün." Levililer Musa'nın
buyruğunu yerine getirdiler. O gün halktan üç bine yakın adam
öldürüldü. Musa, "Bugün kendinizi Rabbe adamış oldunuz" dedi,
"Herkes öz oğluna, öz kardeşine düşman kesildiği için bugün Rab
sizi kutsadı." Ertesi gün halka. "Korkunç bir günah işlediniz.
şimdi Rabbin huzuruna çıkacağını. Belki günahınızı bağışlatabi­
lirim" dedi. Sonra Rabbe dönerek. "Çok yazık. bu halk korkunç
bir günah işledi" dedi, "Kendilerine altın put yaptılar. Lütfen gü­
nahlarını bağışla. yoksa yazdığın kitaptan adımı sil . " Rab. "Kim
bana karşı günah işlediyse onun adını sileceğim" diye karşılık
Buzaj:\ı Heykelinin Yapımı 45

verdi, "Şimdi git, halkı sana söylediğim yere götür. Meleğim sana
öncülük edecek. Ama zamanı gelince günahlanndan ötürü onlan
cezalandıracağım. " Rab halkı cezalandırdı. Çünkü Harun'a buza­
ğı yaptırmışlardı. 2

Tevrat'ta bu şekilde anlatılan hadise, bazı farklılıklarla


Araf suresi 1 48- 1 54 ve Taha suresi 83-98. ayetleri arasında
da anlatılmaktadır. Bunlann dışında da bazı ayetlerde İ srai­
loğullannın buzağıya tapmasına işaret edilmekte , fakat detay
bilgi verilmemektedir.3 Kur'an'daki anlatıma göre Hz. Musa,
vahiy almak için otuz günlüğüne Sina Dağı'na çıkmış, Hz.
Harun'u da kavme göz kulak olması için yerine atamıştır. Hz.
Musa, dağa çıkmadan Hz. Harun'a "düzeni sağla (eslıh) ve
bozgunculuk/kargaşa çıkaraniann yolundan gitme ( vela tet­
tebi' sebile 'l-müjsidin) şeklinde tembihte bulunmuştur.4 Bu­
rada düzen kelimesi, Antik Mısır dilinde kamu düzenini ve
dünyanın ahengini ifade eden maafı, bozgunculuk/kargaşa
kelimesi ise kaos, fitne ve anarşi durumunu ifade eden isjefi
çağnştırmaktadır.

Allah , dağdaki otuz günlük buluşmaya on gün daha ekle­


yerek süreyi kırk güne uzatmıştır. Bu süre zarfında İ srailo­
ğullan , Hz. Musa'nın geleceğinden ümit keserek yanlannda
bulunan ziynet eşyalanndan böğüren bir buzağı heykeli yap­
mışlardır. Araf suresinde buzağının böğürme kabiliyeti, Hz.
Musa'nın levhalan yere fırlatması ve Hz. Harun'u çekiştırmesi
gibi hususlara değinilmekte , fakat Samiri'den söz edilmemek­
tedir. 5

Samiri v e buzağı hadisesinin detaylı olarak zikredildiği


Taha suresi , Mekke'de 6 1 5 yılında nazil olmuştur. Araf suresi
ise Taha suresinden birkaç yıl önce inmiştir. 6 Hadise , Taha
suresinde şu şekilde anlatılmaktadır:

2 Çıkış. 32: 1 -35.


3 Bakara. 2 : 5 1 . 54. 92-93; Nlsa. 4 : 1 53 .
4 Araf. 7 : 1 42 .
5 Araf, 7 : 1 48- 1 52 .
6 Detaylı bilgi Için bkz. Hatlee Merve Çalışkan. 6 1 5 Yılmda inen Ayetler.
Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Ankara 20 1 4 .
46 Samiri'nin Buzağısı

Seni acele ile kavminden aynimaya sevkeden nedir, ey Musa?


Musa, dedi ki: "Rabbim, acelemin sebebi nzanı kazanmaktır. On­
lar benim izimdeler. " Allah "Dogrusu biz senden sonra kavmini
imtihan ettik. Samiri onları saptırdı" dedi. Musa öfkeli ve üzgün
olarak kavmine döndü ve onlara şöyle dedi: "Ey kavmiıni Rabbi­
niz size güzel vaadde bulunmadı mı? Size bu süre mi çok uzun
geldi, yoksa Rabbinizden size bir gazab inmesini arzu ettiniz de
ondan mı bana verdiginiz sözden caydınız?" Onlar dediler ki: "Biz
sana verdigirniz sözden, kendiligimizden caymadık. Fakat biz o
kavmin [Mısırlıların) süs eşyasından bir takım agırlıklar yüklen­
miştik. Onlan attık. Samiri de böylece atmıştı. " Nihayet Samiri
onlara bögüren bir buzagı heykeli ortaya çıkardı. Bunun üzeri­
ne onlar "İşte sizin de, Musa'nın da ilahı budur, ama o unuttu"
dediler. Onlar görmüyorlar mıydı ki, o buzagı, kendilerine hiçbir
sözle karşılık veremiyor; onlara ne bir zarar, ne de bir yarar ve­
recek durumda degil. And olsun ki Harun daha önce onlara: "Ey
kavmiıni Siz bununla imtihana çekildiniz. Sizin gerçek Rabbiniz
Rahman'dır. Gelin bana uyun ve emrime itaat edin" demişti. On­
lar şöyle demişlerdi: "Musa bize dönüp gelinceye kadar, biz ona
tapmaya devam edecegiz. " Musa gelince şöyle dedi: "Ey Harun!
Bunların sapıklıga düştügünü gördügün vakit, seni engelleyen
ne oldu?" Neden benim yolumu takip etmedin, benim emrime
karşı mı geldin?" Harun "Ey anaının oglu, saçımı sakalımı bı­
rak! Ben senin 'İsrailogulları arasında aynlık çıkardın' demenden
korktum." dedi. Musa, Samiri'ye dönerek "Senin derdin neydi ey
Samiri! " dedi. Samiri "Ben, onların görmedikleri bir şey gördüm.
Elçinin izinden bir tutarn aldım ve onu attım. Bunu , bana böylece
nefsim hoş gösterdi" dedi. Musa ona şöyle dedi: "Haydi defol git!
Artık hayat boyunca, 'la misas' diyeceksin. Hem senin için asla
kaçamayacagın bir ceza daha vardır. Bir de tapınıp durdugun
ilahına bak; onu yakacagız, sonra da kül edip onu denize savu­
racagız."7

Kur'an'ın ve Tevrat'ın öne çıkan kıssalanndan biri olan ve


İ srailoğullan tarihinde çok önemli bir dönüm noktası olan
buzağı hadisesi, pek çok soruyu da beraberinde getirmek­
tedir. Hadisenin nasıl gerçekleştiği, buzağının rolü , neden
buzağının tercih edildiği, buzağının hangi yöntemle yapıldığı
gibi pek çok husus izaha muhtaç konulardır. Bu bölümde

7 Taha. 20:83-97.
Buzağı Heykelinin Yapımı 47

bu konular Kur'an ve Tevrat anlatımlan başta olmak üzere


İ slam ve Yahudi kaynaklan ışığında tartışılacaktır. Aynca ka­
palı hususların aydınlatılmasında konuyla ilgili Antik Mısır
medeniyetine ait verilerden de istifade edilecektir.

A. Neden Buzağı?
İ srailoğullannın Mısır çıkışı sonrasında buzağı yaparak
ona tapmalanyla ilgili ilk akla gelen soru , aniann Mısırlılar­
dan elde edilen mücevherlerden neden başka bir hayvan değil
de buzağı yaptıklandır. Hem Yahudi hem de İ slam kaynaklan
incelendiğinde buzağının tercih edilmesinin Mısır inancında­
ki boğa kültüyle ilişkilendirildiği görülmektedir. Mısır inanç
sisteminde en öne çıkan boğa Apis boğasıdır. Mısır yapıtların­
da Apis'in boynuzlannın arasında yer alan güneş diski, kut­
sallığı temsil etmektedir. Apis , eski dönemde Ptah ile ilişkilen­
dirilirken daha sonra Osiris'le , geç dönemde de Atum'la ilişki­
lendirilmiştir. Osiris'le ilişkilendirilmesinde kullanılan Osiris
Apis ifadesi, daha sonra tek kelime olarak Serapis şeklinde
karşımıza çıkmaktadır. Doğumu , ölümü ve cenaze merasimi
kayıt altına alınan Apis bağası öldüğünde balmumuyla kap­
lanıp mumyalanmaktaydı. Apis'in ölüsü özel kayıklarla tören
eşliğinde Nil'den Memphis'e götürülürdü. Apis bağasından
aynı anda sadece bir tane olurdu. 8

Antik Mısır'da öne çıkan bir başka boğa da Mnevis boğası­


dır. Mnevis , güneş tannsının tezahürü olarak görülmektedir.
Kült merkezi Heliopolis olan Mnevis, siyah renkli olarak bili­
nir. Başında güneş diski ve kobra yılanı bulunur. İ nek tan­
nçası Hesat, Mnevis'in annesi olarak kabul edilir. Heliopo­
lis'teki rahiplerin, güneş tannsıyla manevi irtibatı sağladığına
inanılır.9 Buchis bağası ise savaş tannsı Montu'nun gücünün

8 Hart. Egyptian Gods and Goddesses. ss. 29-3 1 . Kutsal boğa figürü sa­
dece Mısır geleneğinde değil, Ortadoğu'daki pek çok antık medeniyette
karşımıza çıkmaktadır. Ö rneğin. Gılgamış Destanı'nda da göksel boğa fi­
gürü yer almaktadır. Bkz. Gılgamı.ş Destanı, çev. Salt Maden , Türkiye İ ş
Bankası Yayınlan. İ stanbul 20 1 6 . VI. Tablet. ss. 55-63 .
9 Hart, Egyptian Gods and Goddesses. ss. 95-96.
48 Sdmiıi'nin Buzağısı

tezahürü olarak bilinmektedir. Buchis boğasının annesi tan­


nça Hathor olarak kabul edilir. Aynı bağlamda zikredilebi­
lecek bir diğer hayvan figürü de Hathor'dur. Hathor, Mısır
inançlarında en önemli tannça olarak karşımıza çıkmaktadır.
"Horus'un evi" anlamına gelen Hathor. Samanyolu Calak­
sisi'yle özdeşleştirilir. Hathor; aynı zamanda aşk, müzik ve
dans tannçası olarak bilinir. 10 Hathor'un ilişkilendirildiği bir
diğer özellik de çöl bölgelerinin koruyucusu olmasıdır. Hat­
hor, Firavunlar döneminde ise Horus'un eşi , annesi , bazen
de kızı olarak görülmüştür. O, Mısır yaratılış mitoloj isinde
Ra'nın kızı olarak resmedilir. Günümüze kadar yapılan keşif­
lerde Hathor; inek, inek kafalı veya insan kafalı bir kraliçe ve
dişi bir doğan gibi çok farklı şekillerde betimlenmiştir. Hat­
hor. farklı kültürlerde İ sis , İ ştar. Afrodit ve Venüs ile özdeş­
leştirilir. Hathor tapınaklarını diğer tapınaklardan ayıran en
temel özellik, hem erkek hem kadın rahiplerin burada görev
alabilmesidir. Bu rahip ve rabibeler de sanatçı, müzisyen ve
dansöz olarak ritüellerini icra ederlerdi. 1 1

Yahudi kaynaklarında yer alan bazı rivayetlere göre . İ srai­


loğullarının Mısır'dan çıkışlarından çok önceleri yaşamış Apis
adında çok meşhur bir sihirbaz vardır. Apis, sihri sayesinde
her yıl belirli bir günde sabah vakti Nil'den boğa çıkarmış ve
boğa havada uçmuştur. Onun ölümünden sorıra Mısırlılar bu
günü Apis'in anısına şarkılar söyleyerek ve buzağının etra­
fında dönerek kutlamışlardır. Böylece Apis boğa kültü ortaya
çıkmıştır. Çölde de buzağının tercih edilmesi böyle bir tarihi
arka planla irtibatlandınlmıştır. 1 2 Yahudi filozof Philo (ö. 50)
da buzağının Mısırlıların kutsal boğalarını temsil ettiğini be­
lirtmektedir. 1 3

lO Emest Alfred Wallis Budge, The Gods of the Egyptians. Methuen & Co. ,
London 1 904, c. ı . s. 435; Carolyn Graves-Brown, Daneingfor Hathor: Wo­
men in Ancient Egypt. Continuum. London 20 1 0 . s. 1 67 ; Pat Remler, Egyp­
tian Mythology A to Z, Chelsea House Publishers, New York 20 1 0 , s. 76.
ll Hart , Egyptian Gods and Goddesses, ss. 6 1 -65.
12 Yakov Kull & Yitshak Magrtso, The Torah Anthology: Meam Loez. trans.
Aryeh Kaplan. Moznaim Publishing. Kudüs 1 99 1 . s. 27.
13 Philo, On the Birth of Abel and the Sacrifıces O.ffered by Him and by His
Brother Cain. 1 28; On the Drunkness. 95; On the Life of Moses Il, 1 62 .
B u zağı H eykel inin Yap ı m ı 49

Tefsirlerde14 Samiri'nin neden özellikle buzağı heykeli yap­


tığı konusu , Samiri'nin kimliği tartışılırken ele alınmaktadır.
Pek çok tefsirde Samiri'nin ineğe tapan bir kavimden oldu­
ğu ifade edilmektedir. Bu çerçevede özellikle buzağının ter­
cih edilmesi de geldiği kavmin inancıyla açıklanmaktadır. Bu
da açıkça ifade edilmese bile boğa kültüne işaret etmektedir.
Bazı modern tefsirlerde ise Apis boğası ismen zikredilmekte­
dir. 15 Hz. Musa ile Samiri'nin diyaloğundaki bazı detaylar, bu­
zağı tercihiyle ilgili birtakım işaretler içermektedir. Hz. Musa,
buzağı putunu yakıp küllerini su birikintisine savuracağı es­
nada bu putun Samiri'yle olan ilişkisine dair "Tapınıp durdu­
ğun ilahma bak! ( venzur ilci ilcihikellezi zalte aleyhi cikifci} " 1 6
ifadesini kullanmaktadır. Metinde geçen zalte aleyhi dkifci ifa­
desi , süreklilik ifade etmekte olup , Samiri'nin buzağı putuyla
geçmişten gelen ünsiyetine işaret etmektedir.

Yahudi kaynaklarında buzağının Mısır inancıyla ilişkilen­


dirilmesinin yanı sıra bizzat Yahudi mistik düşüncesiyle açık­
landığı da görülmektedir. Bilindiği üzere , Tann'nın tahtını
temsil eden göksel varlıklar (hayot) , Yahudi mistik geleneğinde
önemli yer tutmaktadır. Bunun temeli, Hezekiel Kitabı'nda­
ki manevi müşahedelere dayanmaktadır. Buna göre Hezekiel.
kuzeyden bir rüzgar estiğini, bu rüzgann göz alıcı bir ışıkla
çevrili olarak ateş saçan büyük bir bulutla geldiğini görmüş­
tür. Hezekiel, sonrasında şu betimlemelere yer vermiştir:

Ateşin ortası , ışıldayan madeni andınyordu. En ortasında insa­


na benzer dört canlı yaratık duruyordu: her birinin dört yüzü .
dört kanadı vardı. Bacaklan dimdikti , ayaklan buzağı ayağına
benziyor ve cilalı tunç gibi parlıyordu . Dört yanlarında. kanat­
lann altında insan elleri vardı. Dördünün de yüzleri, kanatlan
vardı. Kanatlan birbirine değerek dosdoğru ilerliyor. ilerlerken
sağa sola dönmüyordu. Her yaratığın dört yüzü vardı: Önde dör­
dünün yüzü insan yüzüne . sağda dördünün aslan yüzüne , solda

14 Çalışmamızda tefsir kelimesi tek başına kullanıldıgında Kur'an tefsirlert


kastedilecektir. Tevrat'a yapılan tefsirler için özel olarak "Tevrat tefsirlert"
şeklinde belirleyici kayıt düşülecektir.
15 Muhammed et-Tahir İ bn Aşur, et-Tahrtr ve't-Tenvir, ed- Daru't-Tunisiyye
li'n-Neşr. Tunus 1 984. c. 1 6 , s. 287.
16 Taha, 20:97.
50 Sô.miri'nin Buzağısı

dördünün öküz yüzüne, arkada dördünün kartal yüzüne benzer


bir yüzü vardıY

Bazı Yahudi kaynaklann a göre. Hezekiel Kitabı'ndaki dört


canlı yaratıkla ilgili zikredilen "Bacaklan dimdikti, ayaklan
buzağı ayağma benziyor ve cilalı tunç gibi parlıyordu" ıs ifade­
leri buzağının tercih edilmesine sebep olarak gösterilmekte­
dir. Konuyla ilgili Çıkış Kitabı'nda Hz. Musa'nın İ srailoğulla­
nnın yetmiş ileri geleniyle dağda yaşadığı tecrübeyi anlatan
" İsrail'in Tannsı'nı gördüler. Tann'nın ayaklan altmda lacivert
taşını andıran bir döşeme vardı. Gök gibi duruydu" ifadeleri
de bu bağlamda değerlendirilmektedir. Metinde geçen ''Tan­
n'nın ayaklan" ifadesi melekler şeklinde anlaşılmış, bununla
da Hezekiel Kitabı'nın baş tarafında zikredilen yaratıklar irti­
batlandınlmıştır. ı9

Öküz suretinde bir melek anlatısı, Tabersi'nin tefsirinde


de yer almaktadır. Hz. Ali'den nakledilen bir rivayette Allah'ın
kürsüsünü taşıyan dört melekten bahsedilmektedir:

Bu meleklerden ilki, insan suretindedir. Bu melek insanoğlunun


her türlü ihtiyacı için Allah'a dua ve niyazda bulunur. İkincisi,
öküz suretindedir. Bu suret, hayvaniann efendisi olup hayvania­
nn nzkının temini için Allah'a dua edip yakarır. Üçüncü melek,
karta! suretinde olup kuşların efendisi olarak bilinmektedir. Bu
melek de kuşların nzkı için Allah'a dua eder. Dördüncü melek
de aslan suretindedir. Bu da yırtıcı hayvanların temsilcisi rolün­
de olup onların nzkı için Allah'a yakarır. Bu suretierin arasında
en güzel görüneni öküz suretinde olandır. İsrailoğulları buzağıya
tapmaya başlayınca bu melek, kendi suretinde bir hayvanı ilah
edindiler diye Allah'a karşı mahcup oldu, başını öne eğdi ve Al­
lah'ın kendisine azap etmesinden korktu .20

Buradaki anlatırnın Hezekiel Kitabı'nın girişinde anlatılan


vizyonla aynı olduğu görülmektedir. Tann'nın tahtını temsil

ı7 Hezekiel. ı : ı - ı 8 .
ı8 Hezekieı. ı : 7 .
ıg Tobiah ben Ellezer, Midraş Lekah Tov, Vllna ı 880. s. 202. Dört farklı
surette ilahi varlık anıatısı. Yeni Ahit'in Vahly Kitabı'nda da karşımıza
çıkmaktadır. Bkz. Vahiy, 4: ı -8.
20 Fadı b. Hasen et-Tabersi. Mecmau'l-Beyan .fi Tefsirt'l-Kur'an. tahk. Da­
ru'l-Ulum/Daru'l-Murtaza. Beyrut 2006. c. 7 . ss. ı 3 ı - ı 3 2 .
Buzağı Heykelinin Yapımı 51

eden dört suret anlatısı, Yahudi kaynaklannda Tevrat'ın ve­


rilişiyle de ilişkilendirilmektedir. Buna göre Tevrat'ın verilişi
sırasında İ srailoğullan, Tann'nın tahtını ve tahtın yanında
da dört ilahi varlığı görmüşlerdir. Bu varlıklar; insan , aslan,
öküz ve kartal görünümündedirler. 21 1 8. asırda İ stanbul'da
kaleme alınan bir Tevrat tefsirine göre buzağı yapılırken bu
ilahi varlıklardan öküz sureti tercih edilmiştir. 22 Menahem
Tsiyoni ( 1 5. yy . ) , midraşlarda buzağının ortaya çıkmasına
sebep olan karakter olarak zikredilen Miha'nın, denizi geçiş
sırasında öküz suretinin altından toprak parçası alarak bunu
sakladığını belirtmektedir. Zira ona göre bu suretten bir şey
ortaya çıkarmak, insan, aslan ve kartal suretlerine kıyasla
daha kolaydır. 23 Bir başka rivayette İ srailoğullan Mısır'dan çı­
kıp Kızıldeniz'i geçtiklerinde deniz kıyısında meleklerin ayak
izlerini fark etmişlerdir. Bu ayak izleri buzağının ayak izlerine
benzemektedir. Onlann buzağıyı yaptıklannda bu olayı hatır­
ıayarak " İşte ey İsrail, ilahınız budur" demeleri bundandır.24

Tekvin Kitabı'nın başında anlatıldığı üzere yeryüzü şekil­


leri olmadığı sırada yeryüzü engin karanlıklarla kaplıydı. 25
Buradaki karanlık, Yahudi mistik geleneğinde boğa suretiyle
(Taurus) ilişkilendirilmiştir. Böyle olunca dört göksel varlık
arasından, oluşturulması daha kolay olduğu için öküz sure­
tinde olan tercih edilmiştir.26 Eyüp Kitabı'nda behemot isim­
li yaratık, boğa gibi ot yiyen ifadesiyle tanımlandıktan sonra
"Tanrı'nın yarattıkları arasında ilk sırada yer alır." 2 7 şeklinde
bir tanımlama yapılmaktadır. Yine bazı kaynaklarda güneşi
idare eden meleğin buzağı suretinde olduğu , altının da güne­
şin gücüyle ortaya çıktığı nakledilmiştir. Aynı kaynakta çölde

21 Hezekiel. 1 : 1 0 .
22 Kull & Magrtso. Meam Loez. c. 1 0 , s. 26.
23 Menahem Tsiyonl. Sefer Tsiyoni. Lvov 1 882, s. 42a.
24 Yıtshak ben Yehuda Ha1evl , Pa'neah Raze, Varşova 1 867, s. 254: Kull &
Magrtso. Meam Loez. c. l O , ss. 25-26: Hlzkiyahu ben Manoah , Chizkwıi.
trans. Eliyahu Munk, Ktav Publlshers, c. 3, s. 622 .
25 Tekvin, 1 : 2 .
26 Pesikta Rabatl. 2 0 : 2 (ed . William Braude, Yale University Press, New Ha­
ven 1 968. s. 400; Sepher Rezial Hamelach. ed . Steve Savedow. Weiser
Books, Boston 2000, s. 69) .
27 Eyüp. 40: 1 5- 1 9 .
52 Söıniıi'nin Buzağısı

yapılan buzağının baş ve ön tarafının buzağı, arka tarafının


ise eşek şeklinde olduğu kaydedilmiştir. 28

Rabbi Moşe ben Nalıman (Ramban /Nahmanides) , Tevrat


tefsirinde buzağı yapımını Kabalacı bakış açısıyla açıklamak­
tadır. Buna göre İ srailoğulları, ıssız ve tehlikeli bir çölde bu­
lunuyorlardı. Kabalacı bakış açısına göre "sol yön (sitra ahra)"
dünyanın bütün halklarına acımasız cezaların takdir edildiği
yön olarak sunulmuştur. Merkava mistisizminde de dört gök­
sel varlıktan öküz olanı sol tarafta resmedilmiş tir. 29 Böylece
çölün kötülükleri, Tann'nın buzağı sureti sayesinde etkisiz
kılınmak istenmiştir. 30

Bir başka Yahudi alim Gersonides ise buzağı tercihini ast­


rolojik sebeplerle açıklamaktadır. Buna göre Mısırlılar o dö­
nemde koç burcundaydılar, Hanın da onlara alternatif olması
amacıyla boğa burcunu tercih etti. Böylece eski Mısır put­
perestliğine dönmelerinin önüne geçmek istedi. Aynca boğa
burcu , koç burcundan daha sonra geldiği için halk, Hanın'un
daha kuvvetli güçlerle irtibatını sağlayacağına inandı.31 Bu
açıklamalarda Gersonides'in gökbilimci olmasının, onu ast­
rolojik açıklamalar yapmaya ittiği görülmektedir. 32

Her ne kadar araştırmacıların çoğu buzağı tercihinin Mısır


kültüründen kaynaklandığında hemfikir olsa da bu buzağı­
nın Mısır'daki hangi buzağı kültünü temsil ettiği noktasında
aynşmaktadırlar. Hem Tevrat hem de Kur'an metninde bu­
zağı anlamında geçen 'egel- 'ıcl kelimesi cinsiyet belirtmeksi­
zin inek yavruları için kullanılmaktadır. Samiri'nin buzağısı
Kur'an'da 'ıcl kelimesiyle sekiz defa geçmektedir. 33 Buzağı er­
kek de dişi de olabileceği için Apis ve Hathor arasında farklı

28 Kuli & Magriso. Meam Loez. c. 1 0 , s. 27.


29 Hezekiel, ı: lO.
30 Rabbi Moşe bar Nahman , Çıkış, 32: 1 -2 ("Şemot" , Mikraot Gedolot Hake·
ter. ed . Menachem Cohen, Bar-Ilan University Press. Ramat-Can 2007. c.
2 , s. 1 39) .
31 Levi ben Gerşom, Çıkış. 32. bölüm mukaddimesl ("Şemot" , Mikraot Gedo­
lot Haketer. ed. Menachem Cohen, Bar-Ilan University Press, Ramat-Gan
2007. c. 2. s. 1 37) .
32 Aynca bkz. Kuli & Magriso. Meam Loez. c. l O , s. 24.
33 Bakara. 2 : 5 1 , 54, 92, 93; Nisa, 4 : 1 53 ; Araf, 7 : 1 48, 1 52; Taha, 20: 88.
Buzağı Heykelinin Yapımı 53

görüşler öne sürülmüştür. Her ne kadar Apis kültü , Hathor


kültünden daha fazla öne çıksa da İ srailogullannın yaptıgı bo­
ganın hangi kültün uygulaması oldugu çok açık degildir. Di­
ger taraftan Hathor kültü yakından incelendiginde bu kültün
İ srailogullannın yaptıklan buzagı ile daha yakın ilişkili oldu­
gu görülmektedir. Zira Hathor; aşk, neşe . dans ve şarap tan­
nçası olarak bilinmektedir. 34 Halkın buzagıyı yaptıktan sonra
etrafında dans etmeleri ve çılgınca eglenmeleri bu ritüeli ha­
tırlatmaktadır. 35 Yine Hathor'un Mısır kayıtlannda altınla öz­
deşleştirilmesi ve "altınlann kraliçesi" sıfatıyla bilinmesi altın
buzagı tercihiyle uyum arz etmektedir.36 Sina Yanmadası'nda
çıkanlan madenler sebebiyle Hathor'a madenierin tannçası
denmesi, buna ilaveten Hathor'un "yabancı topraklann tarın­
sı" unvanını taşıması da İ srailogullannın yeni geldikleri top­
raklarda Hathor'u tercih etme ihtimalini güçlendirmektedir.37
Benzer şekilde Sina Yanmadası'nda (Serabit el-Hadim) adına
tapınak inşa edilen tek Mısır tannsı da yine Hathor'dur.38 Bu
gibi detaylar dikkate alındıgında, İ srailogullannın yaptıklan
buzagının. içinde bulunduklan duruma uygun düşecek şekil­
de, Hathor'u sembolize ettigi söylenebilir.

B. Tanrı'nın Sureti Olarak Buzağı

Yahudi geleneginde buzagıya tapmak büyük günah olarak


görülmekle birlikte mutlak manada şirk olarak degerlendiril-

34 Claas Jouco Bleeker. Hathor and Thoth. Bıill, Leiden 1 973. ss. 53-58:
Graves-Brown. Daneing for Hathor, s. 1 66 .
35 Çıkış. 32 :6, 1 9 .
36 Budge. Th e Gods of the Egyptians, c . 1 , s. 4 3 7 : Bleeker. Hathor and Thoth.
s. 26.
37 Bleeker, Hathor and Thoth. s. 73: Graves-Brown. Daneing for Hathor. ss.
1 66- 1 67 : Miroslav Vemer. Temple of the World: Sanctuaıies. Cults. and
Mysteıies of Ancient Egypt, The Arnertcan University In Cairo Press. Ka·
hire 20 1 2 , s. 468: Ian Shaw. Exploring Ancient Egypt. Oxford University
Press. New York 2003 . ss. 1 33- 1 34 .
38 Barbara S. Lesko, The Great Gaddesses of Egypt. University of Oklaho·
ma Press. Narman 1 999, s. 99: Morsi Saad El-Din, Sinai: The Site & the
History: Essays. New York University Press, New York-Londra 1 998, s.
76: Kathryn A. Bard, Encyclopedia of the Archaeology of Ancient Egypt,
Routledge, Oxon 1 999, s. 722.
54 Sdmili'nin Buzağısı

memiştir. Zira Yahudi kaynaklanna göre halk, buzağıyı Tann


değil , Tann'yı temsil eden bir varlık ya da Hz. Musa'nın yerine
geçecek bir rehber olarak görmüştür.39 Halk için Hz. Musa,
onlan Mısır'dan çıkaran, mucizeler gösteren ve Allah'la irti­
batı sağlayan kişidir. Bu anlamda Hz. Musa, halkın güvenlik
ve yaşam garantisi ve Tann ile halk arasında aracı görevinde­
dir.40 Nitekim halk, Hz. Musa'dan ümidi kesip Hz. Harun'dan
ilah yapmasını istediklerinde "Bizi Mısır'dan çıkaran adama,
şu Musa'ya ne oldu bilmiyoruz!' diyerek Mısır'dan çıkışlannı
Hz. Musa'ya atfetmişlerdir.

Burada şu soru akla gelmektedir: Halk, Hz. Musa'nın öl­


düğüne ya da gelmeyeceğine nasıl emin oldu? Bu noktada
geleneğin verdiği bilgiler açıklayıcı olmaktadır. Rivayete göre
Hz. Musa dağa çıkarken döneceği günü de belirtmiştir. Tevrat
tefsirlerinde Hz. Musa'nın kırk gün altı saat sonra geleceği­
ni tam olarak belirttiği aktanlmaktadır. Buna göre Tevrat'ın
metninde yer alan boşeş (gecikti) ifadesi bau şeş (altı saat geç­
ti/doldu) şeklinde yorumlanmıştır.41 O saat gelip de Hz. Musa
dağdan inmeyince halk arasında panik başlamıştır. Bu duru­
mu fırsat bilen şeytan devreye girerek algı yanıltınası yapmış­
tır. Tann'nın verdiği izinle , dünyanın karanlığa gömüldüğü ve
kargaşa oluştuğu hissini yayan şeytan, halka illüzyonla Hz.
Musa'nın naaşının göklerde asılı olduğunu göstermiştir. Hz.
Musa'nın tabutunu gökte gören halk, onun öldüğüne kanaat
getirmiştir. 42

Yahudi geleneğine göre halk, "Şu Musa'ya ne oldu bilmi­


yo rnz" 43 ifadesindeki şu işaret sıfatını göklerdeki tabut için
kullanmıştır.44 Şeytanın bu hilesi Yahudi geleneğinde göz

39 Midrash Rabbeinu Bachya. trans. Eliyahu Mınık. Kudüs 1 998. c. 4, s. 1 350.


40 Chayim ben Attar. Or Hachayim, trans. Eliyahu Munk, Kudüs 1 995. c. 2 .
s. 848. Bkz. Vayikra Raba. 1 0 : 3 .
41 Babil Talmudu. Şabat, 89a.
42 Babil Tamudu. Şabat. 89a; Midra.ş Tanhuma. Ki Tisa. siman: 19 (Midra.ş
Tanhuma. Vilna. 1 833. s. 1 22b) ; Midra.ş Tanhuma, trans. Samuel Ber­
man , Ktav Publlshıng House, New Jersey 1 995, s. 598.
43 Çıkış. 32 : ı .
44 Şernot Raba. 4 1 : 7 .
Buzağ;ı Heykelinin Yapımı 55

yanıltınası olarak açıklanmaktadır.45 Hz. Musa'nın Tarın'nın


huzurunda öldüğü kanaati halk arasında paniğe yol açmıştır.
Tevrat'ın Ararnice çevirilerinden Yanathan ben Uzziel'e atfe­
dilen çeviride de "Kalk bize öncülük edecek bir ilah yap, bizi
Mısır'dan çıkaran Musa'ya ne oldu bilmiyoruz"46 cümlesi "Bizi
Mısır'dan çıkaran Musa, Tann'nın huzurundaki alevii ateşte
yandı , kalk bize öncülük edecek ilahlar yap! "47 şeklinde ter­
cüme edilmiştir. 48

Kur'an'daki anlatıma göre Hz. Harun, halkı engellemeye


çalıştığında halk, "Musa bize dönüp gelinceye kadar, biz ona
[buzağıya] tapmaya devam edeceğiz"49 diyerek onu dinleme­
miştir. Halkın , buzağıdan vazgeçmek için Hz. Musa'nın dönü­
şünü şart koşması , buzağının Hz. Musa'nın yerine yapıldığı
iddiasıyla uyumludur. Buna delil olarak gösterilen hususlar­
dan biri de Hz. Musa buzağıyı parçalayıp yaktığı zaman bu­
zağıya tapanların buna itiraz etmemesidir. Bir diğer ifadeyle ,
buzağıyı yaparken kendilerini engellemek isteyen Hz. Ha­
run'u neredeyse öldürecek olan insanlar, aynı buzağıyı gözle­
ri önünde parçalayan Hz. Musa'ya karşı harekete geçmemiş,
bilakis pişmanlık sergilemişlerdir. 50 Benzer şekilde Hz. Mu­
sa'nın azarlaması üzerine , halkın buzağıyı kendi iradeleriyle
yapmadıklarını dile getirerek mazeret bildirmeye çalıştığı gö­
rülmektedir. sı Halkın, Hz. Harun'u tehdit edebilecek derecede
ileri gitmesi, Hz. Musa'dan ise korkması, Hz. Musa'nın halk
üzerindeki mutlak otoritesini göstermesi açısından önemli bir
detaydır.

45 Şernot Raba, 4 1 : 7 . Kur'an'da Hz. İ sa'nın çarmıha gertimesi de benzer


şekilde bir göz yanılması olarak zlkredilmekted!r. Bkz. Nisa. 4 : 1 57 . Hz.
İ sa'ya çarmıhta ne olduguyla Ilgli! detaylı bir çalışma için bkz. Mahmut
Aydın. Hz. İsa'ya Ne Oldu?, Otto Yayınlan. Ankara 20 1 7 .
46 Çıkış, 32: ı .
4 7 Targum Yonathan. Çıkış. 32: 1 (ed. Moşe Glnsburger. Berlin 1 903. s . 1 56) .
48 Buzagı hadisesiyle Ilgili Tevrat tefslrlertnln Türkçe açıklamalan Için bkz.
Tora ve Aftara. Moşe Farsi (ed . ) . Gözlem Gazetec!l!k Basın ve Yayın AŞ ..
İ stanbul 2007. c. 2. ss. 4 1 6-435.
49 Taha, 20:9 1 .
50 Ramban. Çıkış. 32: 1 -2 ("Şemot" , Mikraot Gedolot Haketer. ed . Menachem
Cohen, Bar-Ilan University Press, Ramat-Gan 2007, c. 2. s. 1 39) .
5 1 Taha, 20:87.
56 Samiri'nin Bıızağısı

Yahudi geleneği, buzağının Tann olarak değil de Tann'yla


halk arasında aracılık yapacak bir varlık olarak görülmesini
farklı açılardan delillendirmektedir. Örneğin, buzağının yapı­
mı sırasında halkın Hz. Harun'a, "Kalk, bize öncülük edecek
bir ilah yap (kum ase lanu elohim aşer yelhıl lejanenu)"52 ifade­
sindeki ilah kelimesi metinde Elohim olarak ifade edilmiştir.
Tevrat'ta kullanılan Elohim kelimesi, form olarak çoğul olduğu
halde bu kelimeyle kullanılan fiil ve sıfatlar tekil gelmektedir.
Bu da kelimenin tek Tann'yı işaret ettiğine delil olarak görül­
mektedir. Fakat buzağı anlatımında Elohim kelimesi çoğul fiil
ile kullanılmıştır. Bundan dolayı burada yaratıcı Tarın değil
aracı olarak görülen tannlar anlaşılmıştır. 53 Aynca bizim önü­
müz sıra gitsin/ bize rehberlik etsin şeklindeki ifadeler, Tevrat
tefsirlerinde Musa'nın rolünü devam ettirsin şeklinde yorum­
lanmıştır. 54 Yine bazı Tevrat tefsirlerinde Elohim kelimesinin,
Tann'nın Hz. Musa'yı Firavun'a görevlendirirken "Bak, seni
Firavun 'a karşı Tann (Elohim) yaptun, ağabeyin Hanm senin
peygamberin olacak"55 cümlesindekiyle aynı anlamda kulla­
nıldığı belirtilmektedir. 56

Buzağı heykelinin mutlak manada Tann'ya alternatif ola­


rak düşünülmemesi gerektiğini iddia eden Yahudi alimlerin­
den biri de Saadya Gaon'dur (ö. 942) . O, Çıkış Kitabı'na yaz­
dığı tefsirde buradaki buzağının Araplann ve Hintlerin putla­
nna benzediğini, bu insaniann putlan doğrudan Allah olarak
değil, Allah'ı hatırlatan. onun izzet ve celalinin somutlaştığı
nesneler olarak gördüklerini ifade etmektedir. Söz konusu in­
sanlann yerin ve göğün yaratıcısı olarak Allah'a inandıklarını,
yaptıklan put, heykel vb . yapılann içine Allah'ın huhll ettiğini

52 Çıkış. 32: ı .
53 Raşi, Çıkış, 32 : 1 -2 ("Şemot" , Mikraot Gedolot Haketer, ed . Menachem Co­
hen. Bar-Ilan University Press, Ramat-Gan 2007, c . 2 , s. ı 38) ; Hizkiyahu
ben Manoah , Chizkuni. c. 3, ss. 6 1 9-620.
54 Ramban. Çıkış. 32: ı -2 ("Şemot", Mikraot Gedolot Haketer, ed . Menachem
Cohen. Bar-Ilan University Press. Ramat-Gan 2007, c. 2, s. 1 39); Kul! &
Magrıso. Meam Loez. c. 1 0 . ss. 22-23.
55 Çıkış. 7: ı .
56 Kuli & Magrtso. Meam Loez. c . 1 0 . s . 22; Chayim ben Attar, Or Hachayim,
c. 2, s. 849 .
Buzağı Heykelinin Yapımı 57

düşündüklerini belirten Saadya, Hz. Musa'nın Allah'ın nu­


ruyla mucizeler yaptıgını, insanların da onun olmamasından
dolayı onun yerini tutacak bir şeye başvurduklarını belirt­
mektedirY Yehuda Halevi de benzer şekilde insanların Tan­
n'nın tecellisinin gözle görülür ve elle tutulur bir şeklini iste­
diklerini dile getirmektedir. Ona göre Şekina'nın58 Ahit San­
dıgı'nda olmasına benzer şekilde insanlar, Tann'yı ve onun
zuhurunu temsil eden bir simge istemişlerdir. Halevi , buzagı
putu yapmadaki günahın Allah'a şirk koşmak degil, Allah'ı
temsil eden suretler yapmak oldugunu belirtmektedir. 59 Bu
görüş modern araştırmacılar tarafından da tekrar edilmiştir.
Bazı araştırmacılara göre , Apis bogası nasıl Amon-Ra'yı tem­
sil ediyorsa, altın buzagı da benzer şekilde Yahve'nin tezahü­
rüdür. 60 Bu sebeple altın buzagı hadisesinde günah olarak
degerlendirilip onların cezalandınlmalanna sebebiyet veren
şey, Tann'yı temsil eden suret yapmalandır. 61

Bir başka Yahudi alim Yitshak Arama (ö. 1 494) , İ srailogul­


lannın Musa'nın Mısır'da gösterdigi mucizeleri kendi bireysel
hüneri olarak gördüklerini belirtmektedir. Bu iddiaya göre
Mısır kültürü içerisinde sarayda yetişen Musa. Mısırlıların
bütün hüner ve sihirlerinde usta birisidir. Bu çerçevede İ sra­
ilogullarını Mısır'dan çıkaran ve denizi yaran Musa'dır. Böyle
olunca kurtarıcı ve olaganüstü kabiliyetlerle donatılmış bir
figürün aralanndan ayniması ve ondan haber alınamaması
buzagının yapımına sebep olmuştur. 62

57 Moshe Zucker. Pen.ı.ş Saadya le-Şemot. Mosad Rav Kook. Kudüs ı 998. s.
372.
58 Sekine'yle ilgili bkz. Bakara, 2 : 248 .
59 Yehuda Halevl. Kitabu'r-Red ve'd-Delil jl'd-Dini'z-Zelil (Kuzari}, Magnes
Press, Kudüs ı 977. ı : 97. Bkz. Çıkış. 20:4: Chayim ben Attar. Or Hacha­
yim. c. 2. ss. 848-849.
60 Allan M . Langner. "The Golden Calf and Ra". Jewish Bible Quarterly 3 ı : ı
(2003) . ss. 43-4 7 .
6ı John N . Oswalt. "The Golden Calves and the Egyptlan Concept of Deity".
Evangelical Quarterly 45: ı ( 1 973) . ss. ı 9-20.
62 Marvln Fox. "R. lsaac Arama's Phllosophlcal Exegesıs of the Golden Calf
Eplsode", Minha le-Nahum. ed. Marc Brettier-Michael Fishbane, JSOT
Press. Sheffield ı 993. s. 99 .
58 Siımiri'nin Buzağısı

Konuyla ilgili bir diğer yorum, buzağı heykelinin, Tanrı'ya


alternatif ilah olarak değil , Tanrı'nın tahtındaki dört suretten
(insan, aslan , öküz, kartal)63 birirıin somut olarak sunulması
amacıyla yapıldığı şeklindedir. 64 Rabbi Moşe ben Nalıman da
Tevrat metninde Mısır'dan çıkışın sürekli olarak Tann'ya at­
fedilerek "çıkarmak" fiilinin kullanıldığını ( hotsetiha/sizi çıka­
ran) . fakat buzağıyı yapaniann buzağı için kullandıklan aşer
healılha mi-erets Mitsrayim65 ifadesinde healılha (sizi taşıyan)
kelimesinin yer aldığını belirtmektedir. 66 O, bu anlamda bu­
zağının Tann mesabesinde görülmediğini iddia etmektedir.
Bazı araştırmacılar bu putların ilah olarak değil , Süleyman
Mabedi'ndeki Ahit Sandığı'na eş olarak görüldüğünü iddia et­
mektedir. 67

Yukanda görüldüğü üzere Yahudi geleneği buzağıyı yaratı­


cı Tann olarak değil , onun temsili formu olarak görmektedir.
Kendilerini Mısır esaretinden kurtaran ve mucizeler gösteren
bir Tann'ya bu kadar kısa sürede bir temsil yapmalan Mı­
sır inançlanyla karşılaştınldığında ilginç veriler ortaya çıkar­
maktadır. Burada şu soru akla gelmektedir: Mısırlılar, tann­
lan yaratıcı tek Tanrı'nın suretleri olarak mı görmektedirler?
Ü nlü Mısırbilimci Wallis Budge (ö. 1 934} , eski Yunanlıların
Mısırlılardan bahsederken Mısırlllann hayvanıara taptığı şek­
linde bilgiler naklettiklerini ve bunun doğru olmadığını ifade
etmektedir. Budge , Mısırlllann bazı hayvanıara saygı göster­
diklerirıin , zira bu hayvanıann tannların birtakım özellikle­
rini taşırlığına inandıklannın altını çizmektedir. O, konuyla
ilgili şu ifadelere yer vermektedir:

63 Hezekiel. ı : 1 0 .
64 Pesikta de-Rab Kahana. 9 : 7 (ed . William G. Braude, Jewish Publication
Society. Philadephia 2002 . s. 242) .
65 Çıkış, 32:4, 7, 8: 1. Krallar, 1 2 :28.
66 Raşi, Çıkış, 32: ı ("Şemot" . Mikraot Gedolot Haketer, ed . Menachem Co·
hen . Bar-Ilan University Press. Ramat-Gan 2007, c . 2 . s. 1 38) : Ramban,
Çıkış. 32:4 ("Şemot" , Mikraot Gedolot Haketer. ed . Menachem Cohen .
Bar-Ilan University Press, Ramat-Gan 2007, c. 2, s. 1 4 1 ) .
67 Youn H o Chung, The S in of the Ca!f. T & T Clark International. New York
20 l O . s. l l . Aynca bkz. Urt Rubin. "Traditions in Transformatlon: The
Ark of the Covenant and the Golden Calf in Biblical and lslamic Histori­
ography." Oriens 36 (200 1 ) . ss. 1 96-2 1 4 .
Buzagı Heykelinin Yapımı 59

Eğitimli Mısırlı , bir hayvana asla hayvan olarak tapmamıştır. onu


sadece tannnın bir enkarnasyonu olarak görmüştür. Mısır'da
hayvaniara gösterilen saygı ilahi olarak Yaratıcının görünür sem­
bolü olan güneş tannsı Ra'nın enkarnasyonu olarak kabul edilen
krala hürmetten kesinlikle farklı değildir. Kralın Ra ile bağlantısı,
Ra'nın Tann ile olan bağiantısıyla aynıdır. İbraniler. Yunanlılar
ve Romalılar, Mısırlılann bazı hayvaniara gösterdikleri saygının
temelinde yatan mantıksal anlayışı hiçbir zaman anlayamadılar
ve bunun sonucu olarak onlann inançlannı fena halde yanlış yo­
rumladılar. Cahil insanlar, hiç şüphesiz , bir sembolün sembolize
ettiği şeyi çok kez yanlış anlıyorlardı , ancak Mısırlılann kelimenin
sıradan anlamıyla hayvaniara taptıklannı söylemek yanlıştır. 68

Mısırbilimciler arasında Mısır inancını politeizm olarak ni­


telendirenler olsa da burada politeizm ile kastedilen birden
fazla tannya aynı anda tapınma değil . tek bir tannnın farklı
yönlerine hasredilen putlar, semboller ve kutsal hayvaniara
perestiş olarak anlaşılmaktadır. Bu anlamda tek bir tanrının
yeryüzünde düzeni (maat) idare etmek üzere görevlendirdiği
Firavun ve o tannnın merhametini, bereketini, azabını, yü­
celiğini vs . temsil eden suretler ve hayvanlar bulunmakta­
dır. Mısırbilimci Assmann'a göre On Emir'deki suret yapma
yasağı siyasi anlamda bir hükümranlık talebidir. Zira Mısır
inancında tann, yetkisini Firavun'a ve diğer kutsal nesnelere
devretmekte ve onlann işlevselliğiyle dünyayı idare etmekte­
dir. "Kendine yukanda gökyüzünde, aşağıda yeryüzünde ya
da yer altındaki sularda yaşayan herhangi bir canlıya benzer
put yapmayacaksın. Putlann önünde eğilmeyecek, onlara tap­
mayacaksın"69 emri bu anlamda Yahve'nin otoritesini hiçbir
şeyle payiaşmadığını ifade etmektedir. Assmann, İ srailoğul­
lannın altın buzağısının Musa yerine yapıldığını ve bunun da
siyasi liderliği temsil ettiğini iddia etmektedir. 70

Yahudi geleneğinin naklettiği bilgiler ışığında buzağının Hz.


Musa'ya eşdeğer olarak yapıldığı şeklindeki yorumlar, Kur'an

68 Budge. Antik Mısır Büyüleri. ss. ı 94- ı 95.


69 Çıkış, 20:4-5.
70 Jan Assmann. OJGod and Gods: Egypt. lsrael and the Rise ofMonotheism.
The University of Wiscons!n Press. Wlscons!n 2008. s. 87.
60 Samiri'nin Buzağısı

açısından sorun teşkil etmektedir. Kur'an'da yer alan bilgiye


göre, İ srailoğullan Mısır çıkışı çölde putperest bir kavimle kar­
şılaşmış ve Hz. Musa'dan kendileri için onların tarıniarı gibi bir
tarırı yapmasını istemişlerdir. Hz. Musa da onların bu taleple­
rine kızmış, Allah'tan başka Tarırı aranmayacağını söyleyerek
onları uyarmıştır. 7 1 Nitekim tefsirlerde Sfuniri'nin, halktaki bu
isteği fırsat bildiği ve böyle bir ilah yapması durumunda bu­
nun halk tarafından kabul göreceğille inandığı nakledilmek­
tedir.72 Mısır çıkışı yaşanan bu olay sırasında Hz. Musa, İ s­
railoğullarının başındadır ve Tarırı'yla halk arasında aracılık
yapmaktadır. Yani halkın ilah edinme talebi, bizzat Hz. Mu­
sa'ya yapılmıştır. Her ne kadar Yahudi geleneğinde buzağının.
Hz. Musa'nın yokluğu sebebiyle yapıldığı iddia edilse de Araf
suresindeki bu anlatıma göre halk, Hz. Musa başlarındayken
de benzer bir talepte bulunmuştur.

Özetle , Yahudi geleneği buzağıyı doğrudan Tarırı değil,


Tann'yı temsil eden bir heykel/ suret olarak değerlendirmiş­
tir. Her hruükarda bu durum, Tann'yı temsil eden putlar yap­
manın hem Yahudilik hem İ slam açısından kabul edilemez
bir durum olduğu gerçeğini ortadan kaldırmamaktadır. Bir
diğer ifadeyle , buzağıya tapanlar bu heykelin Tann'nın teza­
hürü olduğunu düşünseler de bu tapınma tevhid inancına
ters bir eylem olarak karşımıza çıkmaktadır. Taha suresinin
6 1 5 yılında Mekke'de indiği düşünüldüğünde Samiri kıssa­
sıyla Mekke'deki durum arasında dikkat çekici bir benzerlik
olduğu görülmektedir. Mekkeli müşrikler de Allah'ı yaratıcı
ilah olarak kabul etmelerine rağmen, putlan kendilerini Al­
lah'a yaklaştıracak varlıklar olarak kabul ediyorlardı . 73 Onlar
Allah'a inandıklan halde Hz. Muhammed'in peygamberliğine
itiraz edip , Allah'ın yeryüzündeki icraatlannın putlar üzerin­
den görüldüğünü savunuyorlardı. Bu anlamda Samiri'nin bu­
zağısıyla Mekke'nin putlan arasında bir özdeşlik kurulmak-

71 Araf. 7 : 1 38- 1 40.


72 Muhammed b. Ahmed e1- Kurtubi, el-Cwni li-Ahkwni'l-Kur'an, tahk. Ab­
dullah b. Abdu1muhsin et-Turki, Müessesetü'r-Risa1e . Beyrut 2006, c .
1 4 . s. 1 27.
73 Ankebut. 29:6 1 ; Lokman, 3 1 :25; Zümer, 39:38; Zuhruf. 43:87.
Buzağı Heykelinin Yapımı 61

tadır. Böylece Samiri'nin putunun tevhid inancına tamamen


aykın bir girişim olduğu gösterilerek Mekke'nin putlannın da
-yeri ve göğü yaratanın Allah olduğu ikrar edilse bile- tevhid
inancına aykın olduğu vurgulanmak istenmiştir. Böylece Al­
lah'ın yeryüzündeki tebliğeisi hükmündeki Hz. Musa üzerin­
den Hz. Muhammed'in konumu da pekiştirilmektedir. Diğer
taraftan Samiri'nin buzağısının tevhidi zedeleyen bir nesne
olması hasebiyle Hz. Musa tarafından paramparça edilip kül­
lerinin savrulması gibi Mekke'nin putlannın da Hz. Muham­
med tarafından parçalanacağı, tevhidi zedeleyen bu duruma
son verileceği ve Allah'ın muradının da bu istikamette olduğu
ilan edilmektedir.

C. Buzağı Hangi Yöntemle Yapıldı?


Daha önce de zikredildiği üzere hem Kur'an'a hem de Tev­
rat'a göre Hz. Musa dağda kırk gün kalmıştır. 74 Kur'an'a göre
Hz. Musa dağa otuz günlüğüne çıkmış, daha sonra Allah bu
süreye on gün daha eklemiştir. 75 Buna göre buzağının Hz. Mu­
sa'nın dağdaki otuzuncu ve kırkıncı günü arasındaki on gün­
lük sürede yapılmış olması gerekir. Zira İ srailoğullan otuz gün
geçtiği halde dönmediği için Hz. Musa'dan ümidi kesmişler ve
buzağı yapmışlardır. 76 Nitekim Mukatil b. Süleyman, tefsirinde
buzağının altın ve gümüş süs eşyalannın ateşe atılması sure­
tiyle 36, 37 ve 38. günlerde işlendiğini iddia etmektedir. Ona
göre Samiri, otuz dokuzuncu günde buzağıya tapılınasını em­
retmiş, kırkıncı günde de Hz. Musa geri dönmüştür.77

Tevrat'ın anlatırnma göre halk, Hz. Musa'nın dağdan inme­


diğini görünce, Hz. Harun'un çevresine toplanarak "Kalk, bize
öncülük edecek bir ilah yap, bizi Mısır'dan çıkaran adama. şu
Musa'ya ne oldu bilmiyonızr demişlerdir. Hz. Harun, bu istek­
lerine "Kanlannızın, oğullarınızm, kızlarınızın kulağındaki altın

74 Çıkış, 24: 1 8 : Çıkış, 34:28: Tesniye, 1 0 : 1 0 .


75 Araf. 7 : 1 42 .
76 Araf. 7 : 1 48: Çıkış. 24: 1 3 - 1 8 .
77 Mukatil b . Süleyman. Tefsir·i Kebir. çev. M . Beşir Eryarsoy. i şaret Yayın­
Ian. İ stanbul 2006. c. 3. s. 3 1 .
62 Siimiıi'nin Buzağısı

küpelen çıkanp bana getirin" diyerek cevap vermiştir. Bunun


üzerine herkes kulağındaki küpeyi çıkanp Hz. Harun'a getirmiş,
o da altınları toplayıp, ayınacı aletiyle buzağı biçiminde dökme
bir put yapmıştır. Hz. Harun daha sonra, buzağının önünde bir
sunak yapmış ve " Yann Rabbin onuruna bayrwn olacak' diye
ilan etmiştir. Ertesi gün halk erkenden kalkıp yakmalık sunu­
lar sunmuş, ardından yiyip içerek çılgınca eğlenmiştir. 78

Metinden anlaşılacağı üzere Hz. Harun, buzağıyı yapan


kişi olarak resmedilmekte ve altınlara şekil vererek buzağıyı
ortaya çıkardığı belirtilmektedir. Yahudi geleneğinde buzağı
yapımının sihir ve simya ile ilgisi kurulmaktadır. Buna göre
Hz. Musa'dan ümidini kesen halk, önce Firavun'un Yannis ve
Yambris79 adındaki iki sihirbazının önderliğinde Hz. Harun'a
giderek Hz. Musa'nın yerine geçecek bir şey yapılmasını talep
eder. Tanalı'ta ismen zikredilmemekle birlikte kaynaklarda
Yannis ve Yambris, Hz. Musa'nın mücadele ettiği Firavun'un
sihirbazları olarak nakledilmektedir. Bu sihirbazlar, Hz. Mu­
sa'yla birlikte Mısır'dan çıkmışlardır. Bu isimler Yeni Alıifte
Timotius adlı mektupta " Yannis ile Yambris nasıl Musa'ya
Il.
karşı geldilerse, bunlar da aynı şekilde gerçeğe karşı gelirler'
şeklinde açıkça zikredilmektedir. Yine bu isimle anılan Yan­
nis ve Yambris Apokrifası adını taşıyan bir eser günümüze
ulaşmıştır. 80 Yannis ve Yambris önderliğindeki grup , "Mısırlı­
lar, tannlarını kendileriyle birlikte taşımaya, önlerinde oyna­
yıp eğlenmeye alışkındırlar. Bize de Mısırlıların tanrıları gibi
tannlar yapmanı istiyoruz" şeklinde talepte bulunmuştur. 81
Miryam'ın82 oğlu Hur, bu insanları durdurmaya çalışmış,
fakat onu herkesin önünde boğazlamışlardır. Bu kalabalık
daha sonra isteklerini yerine getirmemesi durumunda benzer

78 Çıkış. 32: 1 -6 .
79 B u isimler farklı kaynaklarda Yannes v e Yambres veya Yayunos ve
Yambros şeklinde yer almaktadır.
80 Albert Pietersma. The Apocryplwn of Jannes and Jambres the Magicians,
Brill, Leiden 1 994. Yaşar Kitabı'nda Yannis ve Yambris, Bel'am'ın iki oğlu
olarak tanıtılmaktadır. Bkz. Exodus 7: 1 0- 1 2 ; I I . Timotius, 3:8; Book of
Jasher, ed . J . H . Parry. Salt Lake City 1 887, 79:27.
81 Louis Ginzberg. The Legends of the Jews. trans. Henriatta Szold, The
Jewish Publication Society. Philadelphia 2003. c. ı . s. 620.
82 Hz. Harun ve Hz. Musa'nın ablası .
Buzağı Heykelinin Yapımı 63

bir sonla karşılaşacağını belirterek Hz. Harun'u tehdit etmiş


ve ona buzağıyı yaptırmışlardır. 83

Kabalacılann en önemli kitabı olan Zohar'da da buzağının


yapımında Yannis ve Yambıis isimli Firavun'un sihirbazla­
nnın rol aldığı zikredilmektedir. Zohar'a göre buzağı . bu si­
hirbazlann maıifetiyle yapılmıştır. 84 Yannis ve Yambıis, dişil
ve erkek olmak üzere iki ruhu da altınların içine atmışlar ve
biıi dişil form olarak eşek, diğert de erkek ruhu olarak öküz
olmak üzere iki çeşit heykel ortaya çıkmıştır. Bu yüzden me­
tinde geçtiği üzere "Sizi Mısır'dan çıkaran Tannnız budurf' 85
ifadeleıinde Tann kelimesi çoğul formda gelmiştir. Sonra bu
iki ayn put, buzağı formunda tek putta birleşmiştir. Zohar'da
aynca Hezekiel Kitabı'na atıfla86 Mısırlı sihirbazlann eşek ve
aygırlarla özdeşleştiıildiği kaydedilmektedir. 87

Buzağının nasıl ortaya çıktığıyla ilgili değerlendirme yapan


Yahudi alimlerden bilisi de Şlomo ben Moşe Alkabets'tir (ö.
1 580) . O , Ayelet Ahavim adlı eseıinde şu açıklamalara yer
vermektedir:

İsrallogullan Mısır'dan çıkış sırasında güneyden kuzeye dogru


gidiyorlardı. Deniz yanldıgında da çok geniş bir şekilde yanlmış­
tı . Tann batı rüzgan aracılıgıyla denizin üzerinde İsrailogullan­
na görününce yüzü doguya dönüktü ve Tann'nın tahtı dört canlı
varlıgın suretinde belirmişti . "Her yaratıgın dört yüzü vardı: Önde
dördünün yüzü insan yüzüne. sagda dördünün aslan yüzüne.
solda dördünün öküz yüzüne , arkada dördünün kartal yüzüne
benzer bir yüzü vardı"88 ayetinde denildigi gibi. İsrailogullan Tan­
n'nın solunda ilerleyen öküz suretini gördüklerinde gidip onun
ayagının bastıgı topraktan aldılar ve onu altınlar eritilirken ateşe
attılar. İşte buzağı bu şekilde ortaya çıktı. 89

83 Şernot Raba, 4 1 : 7 .
84 Lester L . Grabbe. '"The Jannes/Jambres Tradltlon In Targum Pseudo-Jonat-
han and 1ts Date". Journal of Biblical Uterature 98:3 ( 1 979) . ss. 393-40 ı .
85 Çıkış. 32 : 4 .
86 Hezekiel, 23:20.
87 Zohar. Şemot. 1 1 : 1 92b.
88 Hezekiel, 1 : 1 0 .
89 Şlomo Alkabets. Ayelet Ahavim Venedlk 1 552, s. 1 8b (Şir ha-Şirim. 1 : 1 2) .
64 Samiri'nin Buzağısı

Bu ifadeler Kur'an'da Samiri'nin " Onlann görmedikleri bir


şey gördüm. elçinin izinden bir tutarn aldun ve onu attım Bunu
böyle nefsim bana hoş gösterdf'90 ifadeleriyle önemli benzerlik
göstermektedir. Kur'an'daki her anlatırnın kökeninin Yahudi
kaynaklanna dayandığını iddia eden düşünce çerçevesinde
Liberman, öküz suretindeki meleğin bastığı yerden toprak
alıp altınlara atmayla ilgili bu midraşı hiçbir Talmud anla­
tımında bulamadığım, fakat her halükarda Arap Yahudileri
arasında bilindiğini ve Kur'an'ın bu bilgiyi Yahudi kaynağın­
dan aldığını iddia etmektedir. 9 1

Yahudi kaynaklannda konuyla ilgili başka ilginç detaylar


da nakledilmektedir. Buna göre Hz. Musa, Mısır'dan çıkış ön­
cesinde Hz. Yusufun mezarını bulup , onun vasiyeti üzerine
kemiklerini beraberinde götürmek istemiştir. 92 Rivayete göre
Mısır'ın yıldızbilimcileri bir gün İ srailoğullarının Mısır'dan çı­
kacaklannı görüp Hz. Yusufun naaşını Nil'in bir yerine göm­
müşlerdir. Fakat İ srailoğullan arasında Hz. Yusufun me­
zannın yerini tahmini olarak bilenler vardı. 93 Hz. Musa, bu
kişilerden mezarın yerini öğrenmiş ve oraya giderek altın bir
levhanın94 üzerine "Yüksel Boğa! (Ale Şor}"95 yazısını kazımış,
ardından da bu yazıyı yüksek sesle okuyarak altın levhayı
nehre bırakmıştır. Yahudi kaynaklannda bu levhanın üze­
rinde Tann'nın özel isminin yazılı olduğu şeklinde rivayetler
yer almaktadır.96 Bunun üzerine Nil'in içinden Hz. Yusufun

90 Taha. 20:96.
9 1 Saul Libennan, Miliraşey Teyman, Wahnnan Books, Kudüs 1 970, s . 1 8 .
9 2 "Musa Yusufun kemiklerini yanına almıştı. Çünkü Yusuf. İ srail'in [Ya-
kup'un] ogullanna, 'Tann kesinlikle size yardım edecek, kemiklerimi bu­
radan götüreceksinlz' diye sıkı sıkı ant içinn işti" (Çıkış. 1 3 : 1 9) .
9 3 Talmud'da mezann yerini bilen kişi olarak Yakov'un oglu Aşer'in kızı Se­
rah şeklinde bir isim zikredilmektedir. Bkz. Babil Talmudu. Sota. 1 3a.
94 Bazı mldraşlarda bu levhanın Hz. Yusufun. Bünyamin'in çantasına koy­
dugu gümüş su kabından yapıldıgı nakledilmektedlr. Bazı rivayetlerde de
levha yerine sihir için kullanılan çakıl taşı ve çömlek kıngı zikredilmek­
tedir. Bkz. Rlvka Ulmer. Egyptian Cultural Icons in Midrash. Walter de
Gruyter. Berlin 2009 , ss. 1 38- 1 4 1 .
9 5 Hz. Yusufun unvanı boga olarak bilinmektedir. Bkz. Tesniye. 33: 1 7 .
96 Mekilta de-Rabbi Yişmael, be-Şallah , 1. 86 (trans. Jacob Lauterbach, The
Jewish Publication Society. Philadelphia 2004 . c. ı . ss. 1 1 9- 1 20) ; Kul!
& Magrtso, Meam Loez, c. 1 0 , s. 1 8 . Bir başka kayıtta da Hz. Musa'nın
Buzağı Heykelinin Yapımı 65

tabutu yükselmiştir. Rivayete göre bütün bu olup biteni sey­


reden Miha adlı bir genç, bu altın levhayı yanına almış ve
Mısır çıkışında kendisiyle beraber getirmiştir. Harun, altınlan
ateşe attığında Miha da bu altın levhayı ateşe atmış ve buzağı
ortaya çıkmıştır. 97

Yahudi geleneğindeki bu anlatım. Kurtubi'nin tefsirinde


karşımıza çıkmaktadır. Buna göre Hz. Musa, İ srailoğullarını
Mısır'dan çıkaracağı zaman vasiyeti gereği Hz. Yusufun naa­
şını bulabilmek için biri at, biri de boğa şeklinde olmak üzere
balmumundan iki heykel yapmış ve belirli dualar okuyarak
Nil'e atmıştır. Bu heykellerden boğa suretinde olan, boy­
nuzuna Hz. Yusufun naaşını takarak su yüzüne çıkmıştır.
Bu olaya şahit olan Samiri, Hz. Musa'dan duyduğu ifadeleri
söyleyerek elindeki toprak parçasını yaptığı buzağı suretine
atmış , böylece buzağı böğürmeye başlamıştır. 98 Yahudi kay­
naklannda yer alan ve Kurtubi'nin naklettiği anlatım, diğer
bazı Yahudi kaynaklannda da Apis boğa kültüyle ilgili olarak
karşımıza çıkmaktadır:

Hz. Yusufun tabutunu çıkarmak Için dört gümüş tabJet hazırladığı. üç


tabieti kullanarak Hz. Yusufun tabutunu su yüzüne çıkardığı. bu sebep­
le de üzerinde boğa tasvir! olan son tabieti kullanmadığı belirtilmiştir. Hz.
Musa, bu son tabieti o sırada yakınında bulunan bir kadına emanet et­
miş, daha sonra buzağı için süs eşyalan toplandığında bu tabJet Hz. Ha­
run'a gettrilmiştir. Buzağının ortaya çıkmasına sebep olan nesne de boğa
tasvirli bu tablettir. Bkz. Ginzberg. T1ıe Legends of the Jews. c. ı . s. 62 1 .
97 Midrash Tanhuma. Ki Tisa, siman : 1 9 (Midraş Tanhuma. Vilna. 1 833. s.
1 22b) : Midraş Tanhuma. trans. Samuel Berman . Ktav Publishing House.
New Jersey 1 995, s. 599 : Raşi. Çıkış, 32:4 ("Şemot", Mikraot Gedolot Ha­
keter. ed . Menachem Cohen. Bar-Ilan University Press. Ramat-Gan 2007.
c. 2 . s. 1 40) : Midrash Rabbeinu Bachya. c. 4 . s. 1 347. Naaşın bulunma­
sıyla ilgili Yahudi geleneğindeki farklı anlatımlar için bkz. Ulmer. Egyp­
tian Cultural Icons in Midrash. ss. 1 1 2- 1 4 1 . Su altındaki bir malzemenin
su yüzüne çıkanlması Tanah'ta bir başka baglarnda da yer almaktadır:
"Biri ağaç keserken balta demirini suya düşürdü. "Eyvah. efendim! Onu
ödünç almıştım" diye bağırdı. Tann adamı, "Nereye düştü?" diye sordu.
Adam ona demirin düştüğü yeri gösterdi. Elişa bir dal kesip oraya atınca.
balta demiri su yüzüne çıktı . Elişa. "Al onu!" dedi . Adam elini uzatıp balta
demirini aldı" (II. Krallar, 6 : 5-7).
98 Kurtubi, el-Cami li·Ahkami'l-Kur'an. c. 1 4 . ss. 1 27- 1 28 . Kurtubı. tersırtn­
de Turtuşi'ye atıfta bulunarak raks ve deveranın Samiri'nin Icadı oldugu­
nu Ifade etmekte ve Sufilertn kendinden geçerek yaptıklan meşkln caiz
olmadığını belirtmektedir. Bkz. Kurtubi. el-Cami li-Ahkami'l-Kur'an. c. 1 4 .
s s . 1 24- 1 25.
66 Samiri'nin Buzağısı

Yakup'un hayatının on dokuzuncu yılında Mısırlılar, Apis'i Mı­


sır kralı yaptılar. Mısırlılar onu tann yaptılar ve adını Serapis
koydular. Apis de sihirbazlann büyüsüyle kendisi için bir buzağı
yaptı . Buzağının sağ gözünde aya benzeyen beyaz bir işaret var­
dı. Her gün dördüncü saatte buzağı denizden yükselir ve havada
uçardı. Mısırlılar da ona tapar, dua eder ve her türlü malzeme ile
ona övgü sözleri söyleyerek onun önünde secdeye kapanırlardı.
Buzağı gözden kaybolup gizlenince, Mısırlılar onu ertesi günün
dördüncü saatine kadar göremezlerdi. Bu durum her gün tek­
rarlanırdı. Mısırlılar onu Serapis olarak adlandırdılar. Mısırlılar
Kızıldeniz'de boğulduklan zaman bu buzağı tapınınası sebebiyle
cezalandınldılar. 99

Kur'an'daki anlatıma göre buzağı, Tevrat'takiyle benzer


şekilde , Hz. Musa dağdayken yapılmıştır. Kur'an, Tevrat'tan
farklı olarak buzağının Samiri tarafından yapıldığını belirt­
mektedir. Hz. Musa dağda bulunduğu esnada Allah, Hz. Mu­
sa'ya Samiri'nin halkı saptırdığını haber vermiştir. Bunun
üzerine Hz. Musa çok öfkeli ve üzgün olarak kavmine dön­
müştür. Hz. Musa'nın halka hesap sorması sırasında halk
"Biz sana verdiğimiz sözden, kendUiğimizden caymadık. Fakat
biz o kavmin süs eşyasından birtakım ağırlıklar yüklenmiştik.
Onlan attık. Samiri de böylece atmıştı" 100 şeklinde cevap ver­
mişlerdir. Ayetin devamında Samiri'nin onlara böğüren bir
buzağı heykeli ortaya çıkardığı, bunun üzerine bazı kişilerin
" İşte sizin de, Musa'nın da Uahı budur ama o unuttu" 101 dediği
kaydedilmektedir. Unutmak fiili, bazı tefsirlerde Hz. Musa'ya
atfedilmiştir. Buna göre Samiri, buzağının Musa'nın rabbi ol­
duğunu ve Musa'nın bunu unuttuğunu belirtmiştir. 102 Bazı
rivayetlerde ise ilgili ifade , Allah tarafından Samiri için söy­
lenmiş olarak anlaşılmıştır. 103

99 Eli Yassif (ed . ) . Sefer ha·Zihronot hu Divrey ha·Yamim le·Yerahmiel, Tel


Aviv University Press. Tel Aviv 200 ı . ss. 1 36- 1 37; The Chronicles ofJerah­
meel. trans. Moses Gaster. Royal Aslatic Soclety, London 1 899, ss. 79-80;
Menahem Tsiyoni. Sefer Tsiyoni. s. 4 l b.
1 00 Taha. 20:87.
101 Taha, 20:88.
1 02 Tefsiru Dahhak. tahk. Muhammed Şukrl, Daru's-Selam. Kahire 1 999, c.
2 , ss. 569-570.
1 03 Tabeıi. Camiu "l-Beyan an Tevili Ayi"l-Kur'an, c . 16, ss. 1 40- 1 43 .
Buzağı Heykelinin Yapımı 67

Tefsirlerde Samiri'nin buzağıyı nasıl yaptığıyla ilgili pek


çok detay yer almaktadır. 104 Bu rivayetler arasındaki en
yaygın anlatıma göre Cebrail . Hz. Musa'yı Allah'ın huzuru­
na çıkarmak için bir atın üzerinde kavmin arasına gelmiş­
tir. Tefsirlerde Cebrail'in atının adı feresu'l-hayat (hayat atı)
veya Hayzum olarak geçmekte ve bastığı yerin yeşillenerek
hayat bulduğu nakledilmektedir. Samiri, attaki şaşırtıcı du­
rumu fark edince "Bu, normal bir durum değil" diyerek atın
bastığı yerden bir parça toprak almıştır. Hz. Musa'nın gidi­
şinden otuz gün geçtikten sonra Hz. Harun, halka "Mısırlı­
lardan aldığınız mücevherler size ait değil, hepsini toplayıp
getirin ve bir çukur kazıp atalım, Musa gelince ne yapacağına
karar verir" demiş , herkes kendisindeki mücevheratı çukura
atmış, Samiri de elindeki toprak parçasını mücevheratın üs­
tüne atınca böğüren buzağı ortaya çıkmıştır. 105 Rivayete göre
Samiri, Cebrail'in atının bastığı yerden aldığı toprak parçasıy­
la çukura yanaştığında Hz. Harun'a "Bunu atayım mı?" diye

1 04 İ smail Albayrak. Qur'anic Narrative and Israiliyyat in Westem Scholarship


and in Classical Exegesis, Yayımlanmamış Doktora Tezi. University of Le­
eds. 2000, ss. 1 79-205.
1 05 Mukatil b . Süleyman. et-Tefsiru'l-Kebir. c. 3 , s. 40; Tabert Camiu'l-Beyan
an Tevili Ayi'l-Kur'an. c. 1 6, ss. 1 49- 1 50; Mahmud b. Ömer ez-Zemahşert.
Tefsiru'l-Keşşaj. tahk. Halil Memun Şiha. Daru'l-Martfe. Beyrut 2009 . s.
665; Ebu'l-Fida İ smail b . Şihab!ddin Ö mer İ bn Keslr. Tefsiru'l-Kur'ani'l-A­
zirn. tahk. Mustafa es-Seyy!d Muhammed . Müessesetü Kurtuba. Kahi­
re 2000, c. 9, s. 359, 363; Kurtubi. el-Cami li-Ahkami'l-Kur'an. c. 1 4 .
s. 1 20, 1 27 ; Şihabeddin Seyyld Mahmud el-Alusı. Ruhu'I-Meant tahk.
Muhammed Hüseyin el-Arab, Daru'l- Fikr. Beyrut 1 997. c . 9 , s. 36 1 . 370;
Celaleddin es-Suyuti . ed-Durru'l-Mensur. tahk. Abdullah b. Abdulmuh­
sln et-Turki, Merkez Hlcr, Kah!re 2003 , c . 10. s. 235; Muhammed Emın
el-Harari , Hadaiku'r-Ruh ve 'r-Reyhan. tahk. Haşim Muhammed Mehdi .
Daru Tavk!'n-Necat. Beyrut 2008. c. 1 7 . s. 375. 406; İ bn Aşur. et-Tahrir
ve 't-Tenvir, c. 1 6 , s. 296; Fahreddln er-Razi. Tefsiru'l-Fahri'r-RazL Da­
ru'l-Fikr. Be)lrut 1 98 1 . c . l l . s. 1 1 0; Muhammed b . Yusuf Ebu Hayyan
el- Ö arnati , el-Bahru'l-Muhit. tahk. Adil Ahmed-Al! Muawad, Daru'l-Kutu­
bl'l- İ lmlyye. Beyrut 1 993. c. 6. s. 250. 254-255; Hüseyin b . Mesud el-Be­
ğavl, Mealimu't-Tenzil, tahk. Muhammed Abdullah en-Nemr, Daru Taybe.
Riyad 1 989. c . 5, s. 290; Ebu Muhammed Abdulhak İbn Atiyye. el-Mu­
harreru'l-Veciz, tahk. Mecd Mekki . Daru İ bn Hazm . Beyrut 20 1 0 . s. 1 264;
Ebu Cafer Muhammed b . Hasan et-Tus!, et-Tibyan .fi Tefsiri'l-Kur'an,
tahk. Ahmed Habib Kas!ru'l-Amili. Daru İ hyal't-Turas!'l-Arabi. Beyrut
ty. , c. 7, s. 203; Ahmed b. Muhammed es-Sa'lebi , Kitabu Kısasi'l-Enbiya.
neşr. Muhammed All el-Mel!cl, Matbaatü'l-Amlretü'ş-Şarkiyye. Kahire
1 907, s. 1 1 7, 1 1 9.
68 Sdmiri'nin Buzağısı

sormuştur. Hz. Harun, Samiri'nin elindekinin de mücevherat


olduğunu düşünerek atmasını istemiştir. Samiri, elindekini
mücevheratın üstüne attığında ortaya böğürme sesi olan bir
buzağı çıkmıştır. 1 06 Hasan el-Basri'den rivayet edilen bilgiye
göre buzağının adı behmut/ behmottur. 1 07 Bu isim , hayvan
anlamına gelen İbranice behemot kelimesinin Arapça ifade
edilmiş şeklidir. Tefsirlerde Cebrail'in atının adı olarak zik­
redilen jeresu'l-hayat ifadesindeki hayat kelimesinin Yahudi
mistik geleneğindeki Tann'nın tahtını temsil eden hayat (gök­
sel varlıklar/yaratıklar) olduğu anlaşılmaktadır. Daha önce
zikredildiği üzere . Hezekiel Kitabı'ndaki anlatırnda Hezekiel'in
gördüğü vizyonda bu yaratıklardan biri de öküz suretindedir.

Yukanda görüldüğü üzere kaynaklarda Samiri, elindeki


tabieti ya da toprağı Hz . Harun tarafından toplanan mücev­
herlere atarak buzağıyı ortaya çıkarmıştır. Bazı rivayetler­
de ise İ srailoğullanndan mücevherleri toplayıp yakan bizzat
Samiri olarak nakl edilmektedir. 108 Tefsirlerdeki kayda göre
Hz. Musa dağdan dönmekte gecikince Samiri, halka bu ge­
cikmenin sebebi olarak Mısır'dan çalınan süs eşyalannı gös­
termiştir. O, süs eşyalannın atılması halinde Hz. Musa'nın
döneceğini ifade etmiştir. Buradaki rivayet, Hz. Harun'la ilgili
anlatırnın Samiri'ye uyarlanmış halidir. Burada Samiri ma­
sum görünerek insanlan kandırmış ve buzağı heykelini orta­
ya çıkarmıştır.

Tefsirlerde yer alan bir diğer rivayete göre Samiri, elinde


buzağıyı oyarak şekil verdiği sırada Hz. Harun onu görmüş ve
ne yaptığını sormuştur. O da "Ne zarar ne de fayda verecek
bir şey yapıyorum" şeklinde cevap vermiştir. Bunun üzerine
Hz. Harun da "Allah'ım ona istediğini ver! " diye dua etmiştir.
Hz. Harun, Samiri'nin yanından ayrılınca Samiri "Allah'ım,
buzağının böğürmesini istiyorum" diye dua etmiştir. Bu du­
anın akabinde buzağı ses çıkarmaya başlamış ve insanlar da

1 06 Kurtubi. el-Cami li-Ahkami'l-Kur'an, c. 14, s. 1 2 1 ; Suyuti. ed-Durru'l-Men­


sur, c. 1 0 , s. 229; Sa'lebi, Kitabu Kısasi'l-Enbiya, s. 1 1 7.
1 07 İ bn Kesir. Tefsiru'l-Kur'ani'l-Azim c . 9, s. 36 1 ; Sa'lebi, Kitabu Kısasi'l-En­
biya, s. 1 1 8.
1 08 Tabeıi, Camiu'l-Beyan an Tevili Ayi'l-Kur'an. c . 1 6 , s. 1 39.
Buzağı Heykelinin Yapımı 69

ona tapmıştır.109 Bir başka rivayette Kızıldeniz'i geçiş sırasm­


da Samiri, Cebrail'in bastığı yerden toprak parçası almış ve
saklamıştır. Mücevherlerden buzağı sureti yapınca o toprak
parçasını kullanmıştır. 110 Kızıldeniz'i geçiş sırasında Cebra­
il'in bastığı yerden toprak alma anlatımı. Yahudi kaynakların­
dakiyle benzerlik göstermektedir.

Kur'an'daki anlatıma göre Hz. Musa dağdan döndükten


sonra Samiri'ye neden buzağı yaptığını sorduğunda o, " On­
larm görmedikleri bir şey gördüm. elçinin izinden bir tutam al­
dun ve onu attım. Bunu, bana böylece nefsim hoş gösterdi 1 1 1
demiştir. Tefsirlere göre burada diğer insanların göremeyip
Samiri'nin gördüğü şey, Cebrail ve atının durumuydu. Peki ,
Samiri Cebrail'i nasıl tanıdı? Rivayete göre Samiri, Mısır'da
Firavun'un, İ srailoğullarının erkek çocuklarını öldürdüğü bir
dönemde doğmuş , annesi de onu gizlice bir mağaraya bırak­
mıştır. Samiri, mağarada Cebrail tarafından bal ve süt ile bes­
lenmiştir. Bu sebeple , Cebrail Musa'yı almaya geldiğinde onu
tanımıştır. 1 12

İslam kaynaklanna göre Samiri, buzağıyı sadece bir çu­


kurda eritilmekte olan mücevherlerin üstüne toprak parçası
atarak değil, aynı zamanda onları eritip buzağı şekli vererek
bir el becerisinin sonunda ortaya çıkarmıştır. Bu sebeple bazı
tefsirlerde Samiri'den mücevheratçı/kuyumcu (saiğ) şeklin­
de bahsedilmektedir. 113 Tabatabai de tefsirinde, ayette geçen

1 09 İ bn Keslr. Tefsiru'l-Kur'anCI-Azim. c . 9 . s. 360: Kurtubi. el-Cami li-Ahka­


mCI-Kur'an, c. 1 4 . s. 1 2 1 : Suyuti. ed-Durru'l-Mensur, c. 1 0. s. 230: Razi.
Tefsiru'l-Fahıi'r-Raz� c. l l , s. 1 04: Beğavi, Mealimu't-Tenzil. c. 5. s. 290.
1 1 0 Alusi. Ruhu'l-Mean� c. 9 , s. 370: Suyuti. ed-Durru'l-Mensur. c. 10, ss.
227-228.
l l l Taha. 20:96.
1 1 2 Taberi. Camiu'l-Beyan an Tevili Ayi'l-Kur'an, c . 1 6, ss. 1 48- 1 49: Kurtubi.
el-Cami li-AhkamCI-Kur'an. c. 1 4 . s. 1 2 7: Alusi. Ruhu'l-Mean� c. 9. s. 357:
Harari, Hadaiku'r-Ruh ve'r-Reyhan. c. 1 7 . s. 375: Beğavi, Mealimu't-Ten­
zil. c. 5, s. 290: İ bn Atiyye. el-Muharreru'l-Veciz, s. 1 264: Sa'lebi, Kitabu
KısasCI-Enbiya, s. 1 1 7 .
1 1 3 Mukatil b . Süleyman. et-Tefsiru'l-Kebir. c. 3 . s. 3 8 : Taberi. Camiu'l-Be­
yan an Tevili Ayi'l-Kur'an. c. 1 6 . s. 1 39: Muhammed b. Ahmed el-Kelbi .
Kitabu't-Tesh1l li-Ulümi't-Tenz11, tahk. Rıza Fezah el-Himami . el-Mektebe­
tü'l-Asriyye. Beyrut 2003. c. 3. ss. 33-34 .
70 Samiri'nin Buzağısı

je-ahrece lehum 'ıclen ceseden (Onlara bir buzağı heykeli çı­


kardı) ifadesindeki fe-ahrece (çıkardı) fiilille dayanarak Sa­
miri'nin bu işi insanlardan gizli olarak yaptığını, daha son­
ra halkın önüne çıkardığını iddia etmektedir. 114 İbn Aşur da
aynı fiili Samiri'nin buzağıyı diğerlerinin bilmediği bir büyü ile
yaptığına işaret olarak anlamaktadır. 115

Bazı tefsirler Samiri'nin buzağıyı sihirle yaptığını daha net


vurgulamışlardır. İ bn Atiyye , Samiri'nin sihir gücüne sahip
olduğunu ve buzağıyı sihirle ortaya çıkardığını belirtmek­
tedir. Ona göre bu doğaüstü işi yapabilmesi için Allah , Sa­
miri'ye izin vermiştir. Böylelikle İ srailoğullarının imtihan edil­
meleri mümkün olmuştur. İ bn Atiyye'nin özellikle vurguladığı
husus, buzağının yapımında Samiri'nin sadece ilahi planda
kendisine düşen rolü aynamasıdır. 116

Burada ilginç bir ayrıntı söz konusudur. Ayetin metninde


"elçinin izinden ( min eseri'r-rası10" ifadesi geçmekte olup , at
veya benzeri bir hayvandan bahsedilmemektedir. Fakat tefsir­
lere göre Samiri, toprak parçasını bizzat Cebrail'in atının aya­
ğının bastığı yerden almıştır. Tefsirlerde yer alan bilgiye göre
İ bn Mesud mushafında ayetin metni, "Elçinin atının izinden
( min eseri jeresi'r-rası10" şeklindedir. 1 17 Fakat jeresi'r-rasıll
ifadesinin metne ait olmadığı, ayetin anlaşılması için düşülen
not olduğu ( müdrec kıraat) anlaşılmaktadır. Tefsir ve hadis
literatüründe , Cebrail ile at figürünün bir arada zikredildiği
rivayetler bilinmektedir. Cebrail'in kanatlı ata sahip olduğu ,
Bedir Savaşı'nda Hayzum adlı atma "Ukdum Hayzum ( İ lerle
Hayzum!)" 118 şeklinde seslendiği ve atının kanatlarının ufku
kapladığı vb . gibi pek çok anlatırnda Cebrail ile at figürü bir
arada zikredilmektedir. Benzer şekilde Miraç gecesinde Hz.

1 1 4 Muhammed Hüseyin et-Tabatabai , ei-Mizanjl Tefsiri'l-Kur'an. Müessese­


tü'l-Alami li'l-Matbuat. Beynıt 1 997. c. 1 4 , s. 1 9 1 .
1 1 5 İbn Aşur. et-Tahrir ve 't-Tenvir, c . 1 6, s . 286.
1 1 6 İ bn Atiyye. el-Muharreru 'l-Veciz, s. 1 262; İ smail Albayrak. "lsrailiyyat and
Classlcal Exegetes' Comments on the Calf with a Hallaw Sound 20:83-
98 / 7 : 1 47- 1 45 with special reference to Ibn Atiyya", Journal of Semitic
Studies 47: ı (2002) , s. 53, 64.
1 1 7 Zemahşeıi, Tefsiru'l-Keşşaf, s. 664 .
1 1 8 Müslim, Cihad , 58.
Buzağı Heykelinin Yapımı 7ı

Muhammed'i Burak adlı bir bineğin/atın taşıdığına dair riva­


yetler meşhurdur.

Bir kişinin bastığı topraktan bir parça alarak sihir yapma


uygulaması Talmud'da da ifade edilen bir sihir türüdür. Ri­
vayete göre büyücü bir kadın , Rabbi Hanina'nın bastığı yer­
den bir toprak parçası almış ve ona büyü yapmak istemiştir.
Rabbi Hanina da ona "Git ve istediğin büyüyü yap . ama bil
ki Tann'dan başkası yoktur" 1 1 9 demiştir. Burada "Tann'dan
başkası yoktur" 1 20 ifadesiyle Tann'nın izni olmadan kimse­
nin sihrinin tesir ederneyeceği vurgulanmıştır. Bu durumda
Kur'an'daki elçinin izinden toprak alma ifadelerini literal ola­
rak anlamak Yahudi geleneğiyle uyum arz etmektedir. Ko­
nuyla ilgili bir diğer ilginç husus olarak Talmud'da aynı kı­
sımda Rabbi Hanina ve Rabbi Oşaya'nın Şabat geceleri Sefer
Yetsira1 2 1 üzerine incelemelerde bulunduklan ve sonrasında
da Sefer Vetsira'daki formülleri kullanarak buzağı meydana
getirip yedikleri kaydedilmektedir. 122

Özetle , hem İ slam hem de Yahudi kaynaklan incelendiğin­


de buzağının altın başta olmak üzere mücevherler kullanıla­
rak sihir marifetiyle ortaya çıktığı anlaşılmaktadır.

D. Buzağının Canlı Oluşu ve Böğürmesi

Buzağı heykeliyle ilgili en dikkat çekici hususlann başında


buzağının ses çıkarması gelmektedir. Tevrat, buzağı heykeli­
nin bu yönüne değinmezken, Kur'an'da iki yerde buzağının
böğürme ( lehu huvan özelliğinden bahsedilmektedir. 1 23 Tefsir-

ı ı 9 Babil Talmudu. Sanhedrln. 67b .


1 20 Tesnlye. 4:35.
1 2 ı Sefer Yetsira. Yahudi mistik literatürünün en önemli eserlerlndendlr. Bu
kitap, Hz. İ brahim'e atfedilse de bunun doğru olmadığı düşünülmekte­
dir. Talmud döneminde Filistin coğrafyasında dolaşımda olan bu eser.
1 3 . yüzyılda Zohar'ın ortaya çıkışına kadar en önemli mistik kitap olarak
kabul edilmekteydl. Eserde İ brani harflerinin sırlanndan bahsedilmekte
ve Tann Ismi farklı komblnasyonlarda yazılarak tılsımlı sözcükler haline
getirilmektedir.
1 22 Babil Talmudu. Sanhedrln. 67b.
1 23 Araf. 7 : 1 48: Taha. 20:88.
72 Stımiri'nin Buzağısı

lerde buzağının böğürmesiyle ilgili iki rivayet yer almaktadır.


Bunlardan ilkine göre buzağı. sadece bir heykel olup canlı
olmayan bir surettir. Nitekim bazı rivayetlerde de buzağının
et ve kandan oluşması imkansız görülmektedir. 124 Bu iddiaya
göre buzağının çıkardığı ses, ağzından ve anüs bölgesindeki
deliklerden geçen şiddetli rüzgardan kaynaklanmaktadır. 125
Diğer rivayette ise buzağının , normal canlı bir hayvan gibi et
ve kandan oluştuğu , böğürdüğü, hareket ettiği ve yürüdüğü
( kane yehunı ve yemşO şeklinde bilgiler nakledilmektedir.126
Nitekim bazı rivayetlerde, Hz. Musa'nın buzağıyı bağaziayıp
kestiği, buzağıdan kan aktığı belirtilmektedir. 1 27

Buzağının et ve kandan (lalun ve dem) oluştuğuna dair bir


kayıt da İbn Mesud'a dayandırılan bir ifadedir. Buna göre Hz.
Musa, "Buzağıyı yakacağız, sonra parwnparça edeceğiz (le-nu­
harrikannehu, sümme le-nensifennehufi'l-yenuni nesjd)"128 şek­
lindeki ifadelerine ek olarak le-nezbahennehu (onu boğazlaya­
cağız) demiştir.129 Razi , bu konuyu tefsirinde tartışmakta ve
burada zikredilen buzağının canlı olduğuna dair öne sürülen
delilleri sıralamaktadır. Bu çerçevede ' ıclen kelimesi canlı hay­
vanlar için kullanılan bir kelimedir. Bir diğer ayrıntı da Sa-

1 24 İ bn Kesir. Tefsiru'l-Kur'ani'l-Azim c. 9. s. 364.


1 25 İ bn Kesir. Tefsiru'l-Kur'ani'l-Azim c. 9, s. 36 1 ; Kurtubi. el-Cami li-AhJca­
mi'l-Kur'an, c. 1 4 , s. 1 2 1 ; İ bn Atiyye, el-Muharreru'l-Veciz, s. 1 263; Tusi.
et-Tibyan ji Tefsiri'l-Kur'an, c. 7 . s. 1 98; Harart. Hadaiku'r-Ruh ve'r-Rey­
han. c. 1 7 . s. 379; Suyuti. ed-Durru'l-Mensur. c. 1 0. s. 228; Alusi, Ru­
hu'l-Meani. c. 9. s. 362 .
1 26 Taberi, Camiu'l-Beyan an Tevili Ayi'l-Kur'an, c. 1 6 , s. 1 40; Kurtubi, el-Ca­
mi li-Ahkami'l-Kur'an, c. 1 4 , s. 1 2 1 ; Mahmud el-Alusi, Ruhu'l-Meani. c. 9 ,
s. 362 ; Harart, Hadaiku'r-Ruh ve'r-Reyhan, c. 1 7 , s. 3 7 9 , 406, 4 1 0; Razi,
Tefsiru'l-Fahri'r-Razi. c . ı ı . s. 1 1 2 ; Ebu Hayyan el- Gamati. el-Bahru'l-Mu­
hit. c. 6, s. 257; İ bn Atlyye, el-Muharreru'l-Veciz, ss. 1 263- 1 264; Abdur­
rahman b. Mahmud es-Se'alibi. Cevahiru'l-Hisanji Tefsiıi'l-Kur'an, tahk.
Ali Muhammed Muavvad-Adil Ahmed Abdulmevcud, Daru İ hyai't-Tura­
si'l-Arabi. Beyrut 1 997, c. 4, ss. 65-66; Tusi, et-Tibyanji Tefsiıi'l-Kur'an,
c. 7, s. 203; Sa'lebi, Kitabu Kısasi'l-Enbiya, s. 1 1 8.
1 27 Kurtubi, el-Cami li-Ahkami'l-Kur'an, c . 1 4 , s. 1 32 ; Harart, Hadaiku'r-Ruh
ve'r-Reyhan, c. 1 7, s. 4 1 0; Razi, Tejsiru 'l-Fahri'r-Razi. c. l l , s. 1 1 2 .
1 28 Taha, 20:97.
1 29 Abdurrahman İ bn Ebi Hatlm, Tefsiru'l-Kur'ani'l-Azim tahk. Esad Mu­
hammed et-Tayyib. Mektebetü'n-Nizar el-Baz. Riyad 1 997, c . 7 , ss. 243 1 -
2433; Taberi. Camiu'l-Beyan an Tevili Ayi'l-Kur'an. c . 1 6 . s . 1 56; Zemah­
şeri . Tefsiru'l-Keşşaf, s. 665.
Buzağı Heykelinin Yapımı 73

miri'nin "Elçinin izinden bir tutarn aldun" ifadesidir. Ona göre,


eğer buzağı canlı değilse bu detay anlamsız kalmaktadır. Zira
cansız bir heykel için özel bir gerekçe ve ritüele gerek yoktur.
Bir diğer delil de buzağının böğürmesidir. ı 30 Buzağının sadece
bir defaya mahsus böğürdüğü, sonrasında buzağıdan ses çık­
madığı da kaydedilmiştir. 131 Bazı tefsirlerde buzağının çıkardığı
sesle ilgili ilginç bir diyalog nakledilmektedir. Buna göre Hz.
Musa, Allah'a "Buzağıya ruhu kim üfledi, sesi nasıl çıkıyor?"
diye sormuş, Allah da "Ben üfledim" demiştir. Hz. Musa da "O
zaman onları sen saptırdın" şeklinde cevap vermiştir. 132

Yukanda ifade edildiği üzere Tevrat'ta buzağının canlı olup


olmadığına dair herhangi bir kayıt yoktur. Fakat Yahudi kay­
naklannda buzağının canlı olduğuna dair bazı anlatımlar yer
almaktadır. 133 Bunlar arasında en önemli kayıt. "Bir buzağı
heykeli yaptılar. Horev 'de dökme bir puta tapındılar. Tann'nm
yüceliğini, ot yiyen boğa putuna değiştirdiler'' 1 34 pasaj ıdır. Bu­
radaki "ot yiyen boğa putu ( tavnit şor ohel esev)" ifadesi, bazı
Yahudi kaynaklannda buzağının canlı olduğu şeklinde anla­
şılmıştır. Nitekim Şir ha-Şirim Raba isimli midraşta bu cüm­
lenin açıklaması yapılırken "Mısır'ın büyücüleri hünerlerini
sergileyerek buzağının zıplayan canlı bir hayvan olarak gö­
rünmesini sağladılar" ifadelerine yer verilmektedir. 135

Bazı Tevrat tefsirlerine göre , ateşe atılan levhanın üzerinde


Yahve yazılı olup, bu levhadaki sır sayesinde konuşma yeti­
sine sahip bir buzağı ortaya çıkmış ve buzağı da insanlara
"Ben sizin Rabbinizim!" demiştir. 136 Başka bir rivayette de

ı 30 Razi. Tefsiru'l-Fahri'r-Razi. c. ı ı . ss. ı 03- ı 04.


ı 3 ı Mukatil b . Süleyman. et-Tefsiru 'l-Kebir. c. 3 . s. 38; İbn Atıyye. el-Muharre­
ru'l-Veciz. s. ı 263; Tusi, et-Tibyan.fi Tefsiri'l-Kur'an. c. 7. s. ı 99; Kurtubi.
el-Cami li-Ahkami'l-Kur'an. c. ı 4. s. ı 2 ı .
ı 32 Muhammed b . Cerlr et-Taberi, Taıihu'r-Rusul ve'l-Mulılk. tahk. Muham­
med Ebu'l-Fadl İ brahim, Daru'l-Maartf. Kahire ı 967. c. ı . s. 422, Kurtu­
bL el-Cami li-Ahkami'l-Kur'an. c. ı 4 . s. ı 2 ı ; Alusi, Ruhu'l-MeanL c. 9. s.
362; Suyuti, ed-Durru'l-Mensur, c. ı o . s. 226.
ı 33 David Halperln. The Faces of the Chariot. Mohr Siebeck. Tübingen ı 988.
s. ı 80.
ı 34 Mezmurlar, 1 06:20.
ı 35 Şir ha-Şirim Raba, 1 . 9 . 3 (trans. Maurice Simon. The Sonclno Press Ltd . .
London-New York ı 983, s . 68) .
ı 36 Kull & Magriso. Meam Loez. c. l O , s. ı 8 .
74 Sdmiri'nin Buzağısı

altın parçalannın birinin üzerinde boğa resmi ve Yahve ismi


bulunmaktadır. Alınlık olarak kullanılan bu altın levha ate­
şe atıldığında ses çıkaran bir buzağı ortaya çıkmıştır. 137 Bazı
kaynaklarda saf altından bu tür sihirlerin yapıldığı, bunun
da Mısırlı büyücüterin marifetiyle ortaya çıktığı belirtilmekte­
dir. 138 Ölüm meleği olarak bilinen Samael'in buzağının içine
girerek böğürme sesi çıkardığı ve insanlan yanıtttığı da Yahu­
di kaynaklannda yer almaktadır. 139 Böğürme kaydı olmaksızın
buzağının içine şeytanın girmesi, Tevrat'ın Ararnice çevirisinde
de karşımıza çıkmaktadır. 140 Bir başka rivayette de Miha, Hz.
Yusufun naaşının bulunması için Hz. Musa tarafından Nil'e
atılan tabieti mücevheratın içine atmış, buzağı böğürmüş ve
hareket etmeye başlamıştır (ha-egel noer şe-hu mekarte 1 . 141

Tevrat'ta buzağı hadisesi anlatılırken zikredilen " Yeşu,


bağrışan halkın sesini duyunca, Musa'ya, ordugcihtan savaş
sesi geliyor, dedi. Musa şöyle yanıtladı: Ne yenenlerin, ne de
yenilenlerin sesidir bu; ezgiler duyuyorum ben" 142 ifadelerinde­
ki ezgi sesi (kol anot) , Yahudi kaynaklarında genellikle sapkın­
lık ve yoldan çıkma sesi olarak değerlendirilmiştir. Bazı kay­
naklarda da Hz. Musa'nın duyduğu sesin buzağının böğürme
sesi olduğu ifade edilmiştir. 143 Targum Yonathan'da, "Şeytan
aralannda zıplayıp geziniyordu" ifadesine yer verilmektedir ki
bu da başka kaynaklarda buzağıyla ilişkilendirilmektedir. 144

1 37 Menahem Tsiyoni. Sefer Tsiyon� s. 42a; Kuli & Magriso. Meam Loez, c.
1 0 . s. 26.
1 38 Raşi. Çıkış. 32:4 ("Şemot" . Mikraot Gedolot Haketer. ed. Menachem Co­
hen . Bar-Ilan University Press, Ramat-Gan 2007, c. 2, s. 1 40) ; Hizkiyahu
ben Manoah, Chizkuni, c. 3. s. 622.
1 39 Pirke de-Rabbi Eliezer. 45, s. 23 1 (trans. Gerald Fried1ander, The B1och
Publishing, London 1 9 1 6. s. 355) .
1 40 Targum Yonathan. Çıkış. 32:24 (ed . Moşe Ginsburger, Berlin 1 903, s.
1 57) .
1 4 1 Midrash Tanhuma. Ki Tisa. siman: 1 9 (Midraş Tanhuma. Vilna 1 833, s.
1 22b) : Midraş Tanhuma. trans. Samuel Bennan. Ktav Publishing House,
New Jersey 1 995, s. 599 .
1 42 Çıkış. 32: 1 7- 1 8 .
1 43 Şernot Raba. 43 :8. Bkz. Halperin, The Faces of the Chariot, s s . 1 83- 1 84,
476-483.
1 44 Targum Yonathan, Çıkış, 32: 1 9 (ed. Moşe Ginsburger. Berlin 1 903 , s.
1 57) .
Buzağı Heykelinin Yapımı 75

Yukanda hem İ slam hem de Yahudi kaynaklan ışığında bu­


zağının canlı, hareket eden ve böğüren bir buzağı olduğu bilgisi
karşımıza çıkmaktadır. Her iki geleneğin de ittifakıyla buzağı­
nın bu şekilde ses çıkarması ve canlılık alameti göstermesi,
sihir kullanılarak başarılmıştır. Peki, Antik Mısır medeniyeti
içerisinde benzer şekilde cansız hayvan heykellerinin hareket
etmesine, ses çıkarmasına dair veriler mevcut mudur?

Kaynaklarda, Mısırlılann cansız formlan belirli ritüellerle


canlandınp hareket ettirdiklerine dair örnekler anlatılmakta­
dır. Bunlara göre , Mısır rahipleri/ sihirbazlan cansız heykel­
lere ya da nesnelere hayat eneıjisi ( ka) yükteyerek onlan canlı
hale getirebiliyorlardı. 145 Örneğin balmumundan yapılmış bir
timsahın , birtakım büyülü güç kelimeleri okunduğunda ger­
çek bir sürüngene dönüştüğü , aynı büyülü güç kelimeleriyle
bir adamın nehrin dibinde havasız olarak tutulabileceği bilin­
mekteydi. Bu tür güçlü büyüleri yapabilen saraydaki yüksek
rütbeli kher heb rahipleri, büyü yapmada kullanılan birtakım
malzemelerin yer aldığı kutulan yanlannda hazır bulunduru­
yorlardı . 1 46 Ü nlü Mısırbilimci Wallis Budge , konuyla ilgili şu
bilgilere yer vermektedir:

Antik Mısır'ın dini kitaplanndan öğreniyoruz ki insanlar, bir ra­


hip ya da büyü gücüne veya bilgisine vakıf olan biri tarafından
sahip olunan gücün sınırsız olduğuna inanıyorlardı. Belirli güç
kelimelerini veya isimlerini uygun biçimde ve doğru ses tonu ile
telaffuz etmek suretiyle bu kişi, hastalan iyi edebiliyor, hastalığı
olaniann ağn ve acılanna neden olan kötü ruhlan kovabiliyor,
ölüleri diriltebiliyor ve ölmüş olan kişiye, bozulmuş bedenini ,
ruhunun ebediyen içinde yaşayabileceği bozulmayan bir bedene
dönüştürme gücü verebiliyordu. Kullandığı kelimeler insanlara
çeşitli fonnlara istedikleri gibi hükmetme ve ruhlannı hayvan­
Iann ve diğer yaratıklann içine projekte etme olanağı veriyordu.
Onun komutlanna itaat eden cansız sembol ve resimler, canlı
varlıklar ve nesneler haline gelerek buyruklann gerçekleşmesini
hızlandınyordu. 147

1 45 Andrew A. Gordon. "The K3 as an Animatıng Force" . Journal of the Ameri·


can Research Center in Egypt 33 ( 1 996) . ss. 3 1 -35.
1 46 Budge, Antik Mısır Büyüleri. s. 74.
1 47 Budge, Antik Mısır Büyüleri. s . 1 ı .
76 samiri'nin Buzağısı

Sihirbazlann olağanüstü yeteneklerini gösteren birçok An­


tik Mısır anlatımı günümüze ulaşmıştır. Bunlardan Westcar
Papirüsü'nde geçen bir hikaye sihir kabiliyeti olan rahiplerin
güçlerini göstermesi açısından önem arz etmektedir. Anlatı­
lan bu hikaye Kral Sneferu (MÖ . 26 1 3-2589) dönemine ait­
tir. Buna göre bir gün Kral Sneferu , kraliyet evinin soylula­
nndan kendisini neşelendirecek bir şeyler yapmalannı ister.
Fakat onlar bunu başaramayınca Djadj a-em-ankh adlı rahip
ve kitap yazıcısı baş kher hebi çağırır ve kendisini neşelen­
direcek bir şeyler önermesini ister. Dj adj a-em-ankh, sarayın
güzel kızlannı alarak bir kayıkla sarayın yakınındaki gölde
gezinti yapmasını tavsiye eder. Kayıkla gezinti sırasında genç
kızlar şarkılar eşliğinde kürek çekip kralı neşelendirirler. Ge­
zinti sırasında kürek çeken kızlardan birisinin eli saçlanna
dolanır ve saçındaki turkuazdan yapılmış takı suya düşer
ve kız kürek çekmeyi bırakır, ardından onu gören tüm kızlar
kürek çekmeyi bırakırlar. Kral, neden kürek çekmeyi bırak­
tıklannı sorduğunda kızlar durumu anlatırlar. Kral da Dj ad­
j a-em-ankh'a kızın takısını bulmasını emreder. Bunun üzeri­
ne Dj adj a-em-ankh büyülü güç kelimelerini (hekau) söyleye­
rek sulan ikiye ayınr ve gölün zeminindeki kınk bir çömlek
parçası üzerinde duran takıyı bulup kıza iade eder. Ardından
Dj adj a-em-ankh tekrar büyülü güç kelimeleri söyleyerek gölü
eski haline getirir. ı48

Westcar Papirüsü'nde yer alan bir başka hikayede de kher


heb rahiplerinin, cansız yapılan nasıl harekete geçirdikle­
ri anlatılmaktadır. Bu hikayeye göre Aba-anerı49 adında bir
kher heb rahibinin kansı saraydaki askerlerden birine aşık
olur ve hizmetçilerine bir yer ayariatıp gizlice bu askerle bulu­
şarak geceyi adamla geçirir. Asker uyandığında nehre giderek

1 48 Miriam Lichtheim. Ancient Egyptian Literature, University of Callfomia


Press. Berke1ey 1 973, c. ı . ss. 2 1 6-2 1 7 : Adolf Erman, 11ıe Literature of
Ancient Egyptians, trans. Aylward M . Blackman. Methuen & Co. Ltd, Lon­
don 1 927. ss. 38-40: Emest Alfred Wallis Budge, The Literature of the
Ancient Egyptians, J . M. Dent & Sons Limited, London 1 9 1 4 , ss. 27-29:
Budge , Antik Mısır Büyüleri, ss. 1 9-2 1 .
1 49 Bu isim kaynaklarda Ubaoner. Webaoner, Aba-iiner, Uba-aner gibi farklı
telaffuzlanyla yer almaktadır.
Buzağı Heykelinin Yapımı 77

yıkanır. Daha sonra bu yert hazırlayan hizmetçi bu durumu


Aba-aner'e bildirtr. Aba-aner, hizmetçinin anlattıklarına tepki
vermez ve ondan bazı malzemelerle birlikte değerli madenier­
den yapılmış kutusunu getirmesini ister. Kutunun içinden bir
miktar balmumu çıkaran rahip , yedi karış uzunluğunda bir
timsah yapar ve üzeline "O adam yıkanmak üzere yine benim
suyuma geldiğinde onu yakala" diyerek büyülü sözler okur.
Hizmetçisine de "O adam yıkanmak için yine buraya geldiğin­
de, bunu onun arkasından suya atacaksın" der. Kısa bir süre
sonra asker adam rahibin karısıyla yine buluşur ve birlikte
bir gece geçirtrler. Asker adam tekrar yıkanmak için nehre
girdiğinde hizmetçi. ona farkettirmeden adamın arkasından
balmumu timsahı suya bırakır. Balmumu timsah birden yak­
laşık yedi arşın uzunluğunda (dört metre) gerçek bir timsaha
dönüşür ve adamı yakalayarak suyun dibine çeker. Aba-aner
ise , bu olaydan sonra yedi gün kralla vakit geçilir. Bu süre
zarfında asker adam nehrtn dibinde havasız halde tirnsalım
ağzında beklemektedir. Aba-aner kralla birlikte nehir kenarı­
na gelir ve başından geçeniert krala anlatır. Ardından timsa­
ha seslenerek adamı çıkarmasını ister. Timsah ağzında hala
hayatta olan adamla birlikte suyun içinden çıkar. Aba-aner
eğilip timsaha dokunur ve timsah yeniden balmumu heyketi­
ne dönüşür. Rahibin karısı da yakalanarak saraya yakın bir
yerde yakılıp küllert nehre dökülür. 1 50

Yine Westcar Papirüsü'nde bahsedilen bir hikayede Har­


dedef. babası Kral Khufu ile sohbet ederken o sırada 1 1 0 ya­
şında olan Dj edi isimli bir sihirbaz rahipten bahseder. Harde­
def, kafası gövdesinden ayrılmış canlıları Dj edi'nin tekrar bir­
leştirebildiğini anlatır. Kral Khufu . anlatılanlara ilgi duyar ve
Dj edi'nin çağnlmasını emreder. Dj edi, Nil'in karşı yakasından
iki kayıkla getirtlir. Kayığın biiinde kendi ailesi, diğertnde de
Dj edi'nin kitapları taşınır. Kralın huzuruna çıkıldığında Kral
Khufu , kesilen kafayı tekrar bedeniyle birleştitip birleştireme-

1 50 Ennan . The Litemture ofAncient Egyptians. ss. 36-38: Budge . The Litera­
ture of the Ancient Egyptians. ss. 25-27; Budge . Antik Mısır Büyüleri. ss.
72-74.
78 Siuniri'nin Buzağısı

yeceğini sorar. Dj edi de bunu yapabileceğini söyleyince kral,


zindandan bir malıkumu çağınp kafasını keselim sonra onu
tekrar tek beden haline getir der. Dj edi ise bunu bir insan
üzerinde değil hayvan üzerinde deneyelim diye tekiifte bulu­
nur. Bunun üzerine sırasıyla kaz, kuş ve öküz getirilir ve baş­
ları kesilir. Kazın kafası kesilip bedeni sütunların batısına,
kafası ise doğusuna bırakılır. Dj edi büyülü güç kelimelerini
okuyunca kazın parçaları hareket etmeye başlar, beden ve
baş birbirlerine yaklaşır ve sonunda hayvan eski canlı hali­
ne dönüp ses çıkarır. Dj edi, bütün hayvanlar üzerinde bunu
yapabildiğini gösterme adına aynı gösteriyi kuş ve öküz üze­
rinde de dener ve onların da kafasını kestikten sonra tekrar
birleştirir. 1 5 1

Antik Mısır kaynaklarında kaydedilen bu tür anlatırnlara


ilaveten İ slam tarihi kaynaklarında da Mısırlı rahiplerin, can­
sız nesneleri konuşturduklarından bahsedilmektedir. Konuy­
la ilgili Yakubi'nin (ö. 905) et-Tarih adlı eserinde ilginç bir bilgi
yer almaktadır. Yakubi, eserinde Hermes'ten, hiyerogliflerden
ve rahipler sınıfı başta olmak üzere Antik Mısır inançların­
dan bahsetmektedir. Hiyeroglif yazıların, dinin sırlarını ve ilim
metotlarını barındırdığını belirten Yakubi, bu sebeple rahip­
ler /kahinler sınıfından başkasının bu yazıyı bilmediğini ve bu
yazının halka öğretilmediğini nakletmektedir. Yakubi ayrıca
Antik Mısır'daki ruh inancından şu ifadelerle bahsetmektedir:

Mısırlılar, putların içine giren ve konuşmalarını sağlayan ruh­


lara sahiptiler. Bununla avam halkı kandınyorlardı. Putların
konuşmasını sağlayan formülü halktan gizliyorlardı. Kiihinler
bunu kendi sanatlanyla yapıyordu. Bunun için özel ilaçlar kul­
lanıyorlar ve hilelere başvuruyorlardı. Öyle ki sonunda bu putlar
ses çıkarabiliyordu. 1 52 Oluşturdukları putlar, kuş ve hayvan su­
retlerine benziyordu. Bu putlar, hangi hayvanın suretinde ise o
hayvanın çıkardığı sesi çıkanyordu. Kiih inler de putlardan çıkan

1 5 1 Lichtheim , Ancient Egyptian Literature. c. ı . ss. 2 1 7-220: Emest Alfred


Wallis Budge, An Introduction to Ancient Egyptian Literature, Dover Publi­
cations. New York 1 997, ss. 29-33: Budge , Antik Mısır Büyüleri. ss. 25-27:
Ruiz. The Spiıit oj Ancient Egypt. s. 1 65.
1 52 Metinde literal olarak "ıslık çalıp. bagınyorlardı" şeklinde geçmektedir.
Buzağı Heykelinin Yapımı 79

seslert, astronomik işaretiere ve fizyonamiye göre istedildert şekil­


de yorumluyorlardı. 1 53

Yakubi'nin verdiği bilgilere Mısır kaynaklannda da rast­


lanmaktadır. Samiri'nin böğüren buzağıyı ortaya çıkarması
bu bağlamda değerlendirildiğinde , onun usta bir sihirbaz ol­
duğu ortaya çıkmaktadır.

Samiri tarafından yapılan buzağı. Yahudi kaynaklarında


sihir konusunda önemli bir yer tutan golemi andırmaktadır.
Yahudi geleneğinde golem, ruhsuz canlı olarak bilinmektedir.
Tanrı'nın özel isimlerinin veya bazı özel dualann söylenınesi
gibi çeşitli tılsımlı faaliyetlerle golem meydana getirilmektedir.
Cenin ya da oluşmamış beden (galmi) anlamında Mezmurlar
Kitabı'nda 1 54 geçen bu ifade , genellikle canlı , fakat ruhu olma­
yan varlıklar anlamında kullanılmaktadır. Ö rneğin; Talmud'a
göre Hz. Adem, ruh üflenmeden önce golemd i. 1 55 Golemler, bir
nevi sihirbazlann kendi özel işleri için bir köle gibi görev yap­
malan adına icat edilirler. Bunlar, toprak, taş , ağaç ve demir
gibi çeşitli materyallerden yapılır. 156 Sefer Yetsira adlı Yahudi
mistisizminin temel eserinde de İbrani alfabesi kullanılarak
Tanrı'nın isimlerinin farklı kombinasyonlarla yazılması sonu­
cunda golemler yaratılabileceği belirtilmektedir. 1 57

Araf ve Taha surelerinde buzağı heykeli ifadesi ' ıclen ce­


seden1 58 şeklinde kullanılmaktadır. Burada cesed kelimesi
genellikle heykel şeklinde tercüme edilmektedir. Yukandaki
bilgiler ışığında bu kelime, golem kelimesinin Arapça karşılığı
olarak düşünülebilir. Golemierin hareket edebilmesi , Tekvin

1 53 Ahmed b. İ shak el-Ya'kubi, et·Tarih, tahk. Abdulemlr Mühenna. Şerike­


tü'l-Aiaml, Beyrut 20 1 0. ss. 232-233. Aynca bkz. Okasha el-Daly. Kayıp
Binyıl. çev. Ü mran Küçükislamoğlu. i thakl Yayınlan. İ stanbul 20 1 3 . ss.
1 07- 1 08.
1 54 Mezmurlar. 1 39 : 1 6 .
1 55 Babil Talmudu, Sanhedrin. 38b.
1 56 Gershom Scholem. "Golem". Encyclopedia Judaica. ed. Fred Skolnlk. Il.
Baskı. Macınillan Reference , Detrolt, 2007, c. 7 , ss. 735-737.
1 57 Aryeh Kaplan, Sefer Yetzirah: The Book of Creation in Theory and Practice,
Welser Books. Boston 1 997. ss. 1 25- 1 30 .
1 58 Araf. 7 : 1 48: Taha. 20:88.
80 Samiri'nin Buzağısı

3 1 : 1 9'daki 1 59 teraflmleri 1 60 hatırlatmaktadır. Levi ben Gerşom,


ilgili ifadelerin tefsirinde terafımlerin ses çıkararak sahibine
gelecekle ilgili bilgiler verdiğinden bahsetmektedir. Bu anlam­
da terafımler büyü ve sihir malzemeleri olarak kullanılmış­
tır. 1 6 1 Şmuel ben Meir de altın buzağıyı terafımlere benzet­
mekte ve onun kötü manevi güçlerin etkisiyle Tann'yla irtiba­
tı sağlayan bir yapı olarak görüldüğünü belirtmektedir. Ona
göre peygamberler mucizeleri sırasında nasıl ilahi güçle mu­
cize gerçekleştiriyorsa buzağı olayında da kötü güçlerin yardı­
mıyla barikulade olayların gerçekleşmesi sağlanmıştır. 1 62

Hz . Musa'nın buzağının ses çıkarması konusunda herhan­


gi bir şaşkınlığı ayetlerde zikredilmemektedir. Daha önce de
ifade edildiği üzere , altın başta olmak üzere süs eşyalanndan
böğüren bir buzağı heykeli çıkarması , Samiri'nin sihir ustası
olduğunu akla getirmektedir. Bu anlamda Hz. Musa'nın, Sa­
miri'nin usta bir sihirbaz olduğunu bildiği söylenebilir. Antik
Mısır medeniyetinde sihir ilminin ileri düzeyde olduğu bilin­
mektedir. Hz. Musa döneminde revaçta olan bu kabiliyetler
sebebiyle de Hz. Musa'ya mucizeler bu türden verilmiş ve o ,
Firavun'un sihirbazlarını alt edebilmiştir. H z . Musa da hem
Firavun'un sarayında yetişmesi hem de Mısır kültüründe­
ki bu tür uğraşlardan haberdar olması sebebiyle Samiri'nin
bu mahareti karşısında şaşkınlık yaşamamış olmalıdır. Yeni
Abit'in kaydına göre "Hz. Musa, Mısırlılann bütün bilim dal­
lannda eğitilmiştir. " 1 63 Bunun dışında Yahudi kaynaklan Hz.
Musa'yı en usta simyacılardan biri olarak kaydetmektedir. 1 64
Buna göre , Hz. Musa buzağının nasıl yapıldığına ya da nasıl

1 59 "Lavan koyunlannı kırkmaya gidince, Rahel babasının Teraflm 'ini çaldL"


1 60 Genellikle yön tayin etmek, kehanette bulunmak ve falcılık yapmak için
kullanılan bir çeşit muska-fal malzemesi. Tevrat çeviii lerinde ev putu
şeklinde tercüme edildiği görülmektedir. Bu malzemeler. tapınma aracı
olmaktan ziyade falcılıkta kullanılan malzemelerdir.
1 6 1 Levi ben Gerşom. Çıkış, 32: ı ("Şemot", Mikraot Gedolot Haketer. ed . Me­
nachem Cohen, Bar-Ilan University Press. Ramat-Gan 2007, c. 2, s. 1 40) .
1 62 Raşbam, Çıkış, 32 : 4 ("Şemot" , Mikraot Gedolot Haketer, ed. Menachem
Cohen . Bar-Ilan University Press. Ramat-Gan 2007, c. 2, s. 1 40) .
1 63 Elçilerin İ şleri , 7:22.
1 64 Raphael Patai, Jewish Alchemists: A History and Source Book, Prlnceton
University Press. Princeton 1 994, ss. 30-40.
Buzağı Heykelinin Yapımı 81

ses çıkarabildiğine dair bilgi sahibidir. O , aynı zamanda bö­


ğürmekte olan buzağının nasıl susturulacağını, sihrin nasıl
kınlacağını, buzağının nasıl parçalanacağını da bilmektedir.

Özetle , Kur'an'da yer alan buzağının böğürmesi hadisesi


Tevrat'ın metninde yer almasa da Yahudi kaynaklannda bu
bilgiyi teyit eden pek çok anlatıma rastlanmaktadır. Mevcut
anlatımlardan buzağının böğürmesinin içine giren rüzgardan
kaynaklanmadığı, bilakis sihir yoluyla gerçekleştirilen bir
özellik olduğu anlaşılmaktadır.

E. Buzağının Hammaddesi ve Parçalanma Metodu

Bilindiği üzere, buzağı Mısırlılardan alınan ziynet eşyala­


nyla yapılmıştır. Peki , İ srailoğullan bu kadar ziynet eşyası­
nı nasıl ödünç aldı? Kur'an'daki anlatıma göre , Hz. Musa'yla
sihirbazlann randevu günü Kur'an'da bayram/ şenlik günü
(yevmu'z-zine) olarak zikredilmektedir. 1 65 Ayetlerin bağlamın­
dan Hz. Musa'nın sihirbazlan düelloda yenmesini müteakiben
İ srailoğullannın Mısır'dan çıktıklan anlaşılmaktadır. Tefsirler­
deki genel kanaate göre , İ srailoğullannın buzağı oluşturacak
kadar ziynet eşyalanna sahip olmalannın sebebi, Mısır'dan
çıkışın hemen bayram gününü müteakiben olmasıdır. 166 Bu
durumda Mısırlı komşularından ödünç aldıklan mücevheratı
iade edecek kadar zaman geçmeden hareket edilmiştir. Bazı
tefsirlerde de bu mücevheratın ölü bedenleri deniz kıyısına vu­
ran Firavun ve ordusundan alındığı nakledilmektedir. 1 67

1 65 İ lginç bir şekilde Kur'an'da İ sralloğullan ve Mısırlılar anlatılırken zlynet


kellmesi üç farklı bağlamda kullanılmaktadır. Bunlardan ilki, Hz. Musa
ve sihirbazlann zlynet günü (yevmu'z-zine) buluşmalandır. Bir diğeri. hal­
kın Mısırlıların ziynet eşyalannı almasından bahseden (min zineti'I-kavmi
lfadelerdir. Diğeri de Kiirun'un mücevherleri ile halkın önüne çıkmasıdır
(feharece ald kavmihifi zinetih) . Bkz. Taha. 20: 59, 87: Kasas. 28:79.
1 66 Taha. 20: 7 7 : Şuara, 26:52. Bkz. Mukatil b . Süleyman. et-Tefsiru 'I-Kebir.
tahk. Abdullah Mahmud Şehhate . Müessesetü't-Tarihi'I-Arabl. Beyrut
2002 . c. 3, s. 37: Taberi. Camiu'I-Beyan an Tevili Ayi'l-Kur'an. c. 1 6. ss.
1 35- 1 36: Kurtubi. el-Cami li-Ahkami'l-Kur'an. c . 14. s. 1 20: Sa'lebi . Kita­
bu Kısasi'l-Enbiya. s. I 1 7 .
1 67 Alusi. Ruhu'I-Meani. c. 9. ss. 359-360: İ bn Atlyye. ei-Muharreru'I-Veciz. s.
1 26 1 .
82 Siuniri'nin Buzağısı

Tevrat'ta İ srailoğullannın. Mısırlılann gümüş, altın ve giy­


silerinden aldıklan kayıtlıdır. Çıkış Kitabı'nda yer alan "Halkı­
mın Mısırlllann gözünde lütuf bulmasım sağlayacağUTL Gittiği­
nizde eli boş gitmeyeceksiniz. Her kadın Mısırlı komşusundan
ya da konuğundan altın ve gümüş takılar, giysiler isteyecek.
Oğullannızı, kızlannızı bunlarla süsleyeceksiniz. Mısırlılan so­
yacaksınız" 168 pasajı bu duruma işaret etmektedir. Benzer şe­
kilde Tann'nın Hz. Musa'ya söylediği "Halkına söyle, kadın
erkek herkes komşusundan altın, gümüş eşya istesin" 169 cüm­
lesi ve " İsrailliler Musa'nın dediğini yapmış, Mısırlılardan altın,
gümüş eşya ve giysi istemişlerdi' 1 70 ifadesi , İ srailoğullannın
Mısırlılardan ziynet eşyalan aldıkianna işaret etmektedir.

Tevrat'taki anlatımlardan anlaşıldığı üzere Mısırlıların ma­


ruz kaldığı belalar sebebiyle Hz. Musa'nın, Firavun'un sihir­
bazlarmı dahi alt edecek manevi bir güce sahip olduğu gerçeği
herkes tarafından görülmüştür. Bunun doğal sonucu olarak
da Mısırlılar, ziynet eşyalannı sorun çıkarmadan İ srailoğuna­
nna vermişlerdir. Tevrat'ın nakline göre, belalar peş peşe gelip
halk perişan olunca Mısırlılar, Hz. Musa'nın otoritesine saygı
duymaya başlamışlardır. "Rab, İsrail halkının Mısırlllann gö­
zünde lütuf bulmasını sağladı. Musa da Mısır'da, Firavun'un
görevlilerinin ve halkın gözünde çok büyüdü" 1 7 1 ifadeleri bu
gerçeği dile getirmektedir. Aynca İ srailoğullan, bu mücevhe­
ratı ödünç olarak istemişlerdir. Zira Hz. Musa ve Hz. Harun,
Firavun'a " İzin ver, Tannmız Rabbe kurban kesmek için çölde
üç gün yol alalım" 1 72 demişlerdir. İ srailoğullannm, Mısırlılar­
dan mücevheratm yanmda giysi istemeleri de çölde üç günlük
mesafede dini bir ritüel yapıp dönecekleri şeklinde anlaşılmış
ve elbiselerin de bu ritüel için istendiği zannedilmiştir. 1 73

Buzağının hangi malzemelerden yapıldığı konusu da Ya­


hudi ve İ slam geleneğinde tartışılmıştır. Tevrat'a göre buza-

ı 68 Çıkış. 3:22.
ı 69 Çıkış. ı ı :2.
ı 70 Çıkış. ı 2 :35-36.
ı7ı Çıkış. ı ı : 2 .
ı 72 Çıkış, 5 : 3 .
ı 73 Kuli & Magıiso, Meam Loez. c . 1 0 . s. 28.
Buzağı Heykelinin Yapımı 83

ğı yapımında altın küpeler kullanılmıştır. Her ne kadar Tev­


rat'taki bu ifade esas alınarak "altın buzağı" ifadesi kullanılsa
da, Tevrat'ta da Kur'an'da da Hz. Musa zamanında İ srailoğul­
larının çölde yaptığı buzağı "altın buzağı" şeklinde bir ifadeyle
metinde yer almamaktadır. Diğer taraftan altın buzağı ifadesi
Yeroboam'ın yaptığı buzağılar için I. Krallar Kitabı'nda kulla­
nılmaktadır. 1 74 Tevrat'ta Mısırlılardan alınan ziynet eşyaları,
altın ve gümüş olarak zikredilmektedir. 1 75 Kur'an'a göre bu­
zağı yapımında Mısırlılara ait ziynet eşyası ( min zineti'l-kav­
m, 1 76 huliyyihim1 77) kullanılmıştır. Bu ifade, altınla birlikte
diğer ziynet eşyalarını da kapsamaktadır. Bu çerçevede diğer
mücevherat da buzağının yapımında kullanılmış olabilir. Ni­
tekim Mukatil b. Süleyman , tefsirinde bu ziynet eşyalarının
altın ve gümüş olduğunu ifade etmektedir. 1 78

Buzağının yapımında kullanılan mücevheratın hammad­


desiyle ilgili bir husus önem arz etmektedir. O da Firavun'un
hazinelerinin ve dönemin Mısır'ının en önemli ziynet eşyası­
nın altın olduğudur. Buna ilaveten Kur'an'da İ srailoğularının
parlayan san bir inek (bakaratun sa.frciu fciki 'un levnuhci te­
surru'n-nciziTin) kesmekle emrolundukları nakledilmektedir. 1 79
Bu anlamda halk arasındaki buzağı sevgisinin tamamen yok
edilmesi adına inek kesilmesi emredilmiş olup renginin de
altın sarısı olması Samiri'nin yaptığı buzağının altın olma
ihtimalini güçlendirmektediL Nitekim bazı tefsirlerde buza­
ğının altından olduğu açıkça kaydedilmiştir. 1 80 Böyle olunca
ziynet eşyalarıyla tamamı altın olan bilezik, küpe , yüzük vs .
gibi farklı türdeki süs eşyalarının kastedilmesi ihtimali kuv­
vet kazanmaktadır. Bir diğer ihtimal de Samiri'nin simya il­
mini kullanarak diğer madenieri de altına çevirmiş olmasıdır.

1 74 I. Krallar, 1 2 :28.
1 75 Çıkış, 3:22: 1 1 : 2 ; 1 2 :35-36.
1 76 Taha. 20:87.
1 77 Araf, 7 : 1 48.
1 78 Mukatil b . Süleyman. et-Tefsiru'l-Kebir. c . 3 , s. 3 1 .
1 79 Bakara. 2 : 69.
1 80 Alusi, Ruhu'l-Meani, c. 9, s. 362 : Sa'lebi . Kitabu Kısasi'l-Enbiya. s . 1 1 8 .
Aynca bkz. Kadir Albayrak. " İ srailoğullannın Altın Buzağısı v e Kızıl
İ nek'i". Bilimname 5:2 (2004) . ss. 9 1 - 1 03 .
84 Samiri'nin Buzağısı

Zira Samiri'nin insanlardan topladığ;ı altınları ve diğ;er mü­


cevheratın tamamını eritecek derecede yüksek ısılı bir ateşi
çöl şartlarında hazırlaması zor görünmektedir. Bu sebeple
altının eritilmesinin ve şekil verilmesinin simya ilmi ve sihir
kullanılarak yapıldığ;ını söylemek mümkündür. Yahudi kay­
naklannda buzağ;ının yapımı için harcanan altının yüz yirmi
beş kental ( 1 2 , 5 ton) olduğ;u bilgisine yer verilmektedir. Bu
da aynı zamanda dökülmüş/eritilmiş anlamına gelen mas eha
(n::ıtm) kelimesinin ebced değ;erine (gematria) denktir. 1 8 1

Konunun Kur'an'daki anlatımında dikkat çeken bir diğ;er


husus da buzağ;ının yapımına katkı sağ;layanların mazeret bil­
dirirken "Ey Musa, biz sana verdiğimiz sözden kendi irademiz­
le dönmüş değiliz" 1 82 demeleridir. İ nsanları iradeleri dışında
buzağ;ı yapımına iten şey neydi? Ayetin devamında "Kavmin
(Mısırlı/ann) ziynet eşyalannı yüklenmiştik, onlan attık, Sdmiri
de böylece attı" 183 ifadeleri kullanılmaktadır. Bu ifadeler bu­
zağ;ının yapım aşamasından bahsetmekle birlikte oradaki in­
sanlann iradelerini etki altına alan şeyden bahsetmemektedir.
Metinde geçen "ağ;ırlıklar yüklenmişlik (hummilna evzdren)"
ifadesindeki evzdr (yükler, ağ;ırlıklar) kelimesi, günah (vizr) ke­
limesiyle aynı kökten olduğ;u için iki anlamda da anlaşılmış­
tır. Ayette halkın iradesini elinden alan ve istekleri haricinde
buzağ;ıya tapmalarına sebep olan şey net değ;ildir. Olayların
akışından bu ifadeyle sürecin bilinçli ve kasıtlı bir şekilde ge­
lişmediğ;i, Samiri'nin müdahalesiyle oldubittlye geldiğ;i anlamı
çıkmaktadır. Buzağ;ı hadisesinin sonucunda buzağ;ıya tapan­
ların durumunu anlatan ve-lemmd sukıtefi eydihim184 ifadesi,
genellikle "pişman olduklarında" şeklinde çevrilmektedir. Sa­
miri'nin buzağ;ıyı yapma ve Hz. Musa'nın da sihri etkisiz kılma
formülleri dikkate alındığ;ında bu ayetin "Samiri'nin büyüsü
etkisiz hale getirilip, buzağ;ı bir toz yığ;ını olarak ellerinde kal­
dığ;ında" şeklinde tercüme edilmesi de mümkündür.

1 8 1 Raşi. Çıkış, 32:4 ("Şemot" , Mikraot Gedolot Haketer, ed. Menachem Co-
hen . Bar-Ilan University Press, Ramat-Gan 2007, c. 2, s. 1 40) .
1 82 Taha. 20:87.
1 83 Taha. 20:87.
1 84 Araf. 7 : 1 49 .
Buzagı Heykelinin Yapımı 85

Bilindiği üzere Hz. Musa, dağdan inip halkın arasına geldi­


ğinde , insanların buzağıya taptığını ve etrafında oynadıklarını
görmüştür. Bazı Tevrat tefsirlerinde halkın eğlenmesi ( vay­
yakümü latsehek) zina etmek ve cinsel sapıklıkta bulunmak
şeklinde anlaşılmıştır. 1 85 Hz. Musa, gördükleri karşısında çok
sinirlenmiş, elindeki taş levhaları fırlattıktan sonra buzağıyı
alıp yakmış sonra da toz haline gelinceye dek ezmiştir. Tev­
rat'ın kaydına göre Hz. Musa, buzağının tozlarını suya serpe­
rek İ sraillilere içirmiştir. Daha sonra Hz. Musa, Levilileri ya­
nına alarak buzağıya tapan üç bin kişiyi öldürmüştür. 1 86 Hem
Tevrat'ın hem de Kur'an'ın nakline göre Hz. Musa, buzağıyı
önce yakmış, sonra da toz oluncaya kadar ezmiştir. Altının
yakma suretiyle değil eritme suretiyle dağıldığını kaydeden
araştırmacılar, Hz. Musa'nın altın buzağıyı yakarak toz haline
getirmesini tartışmışlardır. 1 8 7 Bazı kaynaklarda Hz. Musa'nın,
içine bazı malzemeler katarak altını ateşte yaktığını, altının
siyahlaştığını ve böylece eski rengini almasının mümkün ol­
madığını kaydetmektedirler. Ayrıca Hz. Musa'nın İ srailoğul­
larını sudan içmeye zorlamadığı, sadece buzağının tozlarını
suyun üzerine serptiği, sudan içenlerin de doğal olarak buza­
ğının küllerini içmiş olduğu belirtilmiştir. 1 88 Rabbi Moşe ben
Nahman , buzağının tozlannın halka içirilmesini , ilah olarak
görülen bu heykelin aşağılanmasına yönelik bir hareket ola­
rak tanımlamaktadır. 1 89

1 85 Raşi. Çıkış. 32 : 6 ("Şemot" . Mikmot Gedolot Haketer. ed . Menachem Co­


hen, Bar-Ilan University Press. Ramat-Gan 2007. c. 2 . s. 1 40) .
1 86 Çıkış. 32: 26-35.
1 87 Bkz. David Frankel, "The Destruction of the Golden Calf: A New Soluti­
on" . Vetus Testamentum 44: 3 ( 1 994) . ss. 330-339 .
1 88 İ bn Ezra, Çıkış. 32:20 ("Şemot" . Mikmot Gedolot Haketer. ed . Menachem
Cohen. Bar-Ilan University Press. Ramat-Gan 2007, c. 2. s. 1 46) : Hizki­
yahu ben Manoah, ChlzkunL c. 3. s. 626: Avraham ibn Ezra. Commentary
on the Pentateuch: Exodus. trans. H. Norman Strickman. Menorah Pub­
lishing. New York s. 676. Aynca bkz. Albayrak. Qur'anic Narrative and
Israliyyat in Westem Scholarship and in Classical Exegesis, ss. 202-205.
1 89 Ramban, Çıkış, 32 : 20 ("Şemot" , Mikmot Gedolot Haketer, ed. Menachem
Cohen, Bar-Ilan University Press, Ramat-Gan 2007. c. 2. s. 1 47) . Levi ben
Gerşom. Çıkış. 32 : 20 ("Şemot" , Mikmot Gedolot Haketer. ed. Menachem
Cohen, Bar-Ilan University Press. Ramat-Gan 2007. c. 2. s. 1 47) . Bkz.
İ şaya, 30:22 .
86 Sô.miri'nin Buzağısı

Tevrat tefsirlerinde yer alan menkıbevi anlatırnlara göre


Hz . Musa dağdan indiğinde buzağıyı oluşturan altınlara ses­
lenerek "Bunun için mi yaratıldm? Bu yüzden mi Tanrı seni
madenierin içinde en değeriisi yaptı? Şu anda putperestlik
için kullanılıyorsun ve birçok insanın büyük bir günalıma se­
bep oluyorsun" demiştir. Bunun üzerine altınlar kuru ağaç­
lara dönüşmüş, Hz. Musa'nın ateş püsküren yüzü odunların
alev almasını sağlamış ve buzağı kendi kendine yanmıştır. Bir
başka rivayette Hz. Musa buzağının etrafındaki malzemeleri
yakmış , buzağıyı ise öğüterek toz haline getirmiştir. 1 90

Kur'an'da Hz. Musa'nın buzağıyı parçalama esnasında


kullandığı le-nuharrikannehu (onu yakacağız) ifadesi, le-nü­
berridennehu (onu un ufak edeceğiz) şeklinde de anlaşılmış­
tır. 1 9 1 Bazı tefsirlerde altının yakmak suretiyle kül haline
getirilemeyeceği , Hz. Musa'nın altını kül haline getirme sa­
natını bildiği ve bu işin onun özel kabiliyetlerinden olduğu
nakledilmiştir. Bu anlamda Hz. Musa, simyacı gibi resmedil­
miştir. 192 Benzer şekilde İ bn Ezra da altının yakılması sıra­
smda ateşe bir maden daha katıldığını, bu madenle birlikte
yakıldığında altının bir daha altın olma özelliğini kaybettiğini
nakletmektedir. 193

Hz. Musa'nın buzağıyı yakması sonra da paramparça edip


suya savurması Antik Mısır'daki lanet uygulamalarmı 1 94 çağ­
nştırmaktadır. Mısırlılar düşmanlarını etkisiz hale getirmek
için genellikle topraktan yapılmış çanak-çömlek gibi malze­
melere düşmanlannın isimlerini yazıp , lanet ifadeleri okuya­
rak bu aletleri kınp , parçalamaktaydılar. Bazı araştırmacılar

1 90 Kuli & Magıiso. Meam Loez. c. 1 0. ss. 62-63; Yisthak Arama, Akeyd.at
Yitzchak. trans. Eliyahu Munk, Lambda Publlshers, Kudüs-New York
2002 , c. ı . s. 497.
1 9 1 Ebi Zekeıiyya el-Ferra. Meani'l-Kur'an, tahk. İ brahim Şemsuddin , Da­
ru'l-Kütübi'I- İ imiyye. Beyrut 2002 . c. 2. ss. 1 04- 1 05.
1 92 Kurtubi. el-Cami li-Ahkami'l-Kur'an, c. 1 4 , s. 1 32 ; Suyuti. ed-Dumı'l-Men­
sur. c. 1 0 . s. 237.
1 93 İ bn Ezra, Çıkış, 32 : 20 ("Şemot", Mikraot Gedolot Haketer, ed. Menachem
Cohen. Bar-Ilan University Press. Ramat-Gan 2007, c. 2, s. 1 46).
1 94 İ ngilizce kaynaklarda bu metinler "execration texts" şeklinde ifade edil­
mektedir.
Buzağ;ı Heykelinin Yapımı 87

ise buzagının parçalanmasını degil Hz. Musa'nın levhaları


parçalamasını bu ritüelle ilişkilendirmektedirler. 1 95

Özetle , Samiri sihirle buzagıyı hareket eden ve ses çıkaran


bir hayvana dönüştürmüş, sonrasında Hz. Musa bu ilmi bilen
birisi olarak sihri etkisiz hale getirmiş ve buzagıyı parçalaya­
rak su birikintisine savurmuştur.

F. Elçinin izi: Hz. Yusuf'un Naaşı/Terekesi


Taha suresi 96. ayette yer alan ve Samiri'nin agzından söy­
lenen "Onlann gönnedikleri bir şey gördüm, elçinin izinden bir
tutam aldun ve onu attun" ifadeleri çogu müfessir tarafından
literal olarak anlaşılmaktadır. Ayette geçen elçi kelimesi de
tefsirlerde genellikle Cebrail olarak nakledilmektedir. Tefsir­
lerdeki anlatırnlara göre Cebrail , Hz. Musa'yı Allah'ın huzu­
runa çıkarmak üzere atının üzerinde halkın arasına geldigm­
de Samiri, atın bastıgı yerden bir parça toprak almıştır. Hz.
Musa'nın dagda oldugu esnada herkes elindeki mücevheratı
attıgında Samiri de elindeki toprak parçasını mücevheratın
üstüne atmış ve bögüren bir buzagı ortaya çıkmıştır. Bu anla­
tırnlara göre ayette rasiı.l (elçi) kelimesiyle Cebrail, eser (iz) ke­
limesiyle de Cebrail'in atının bastıgı yerden alınan toprak par­
çası kastedilmektedir. Daha önce de ifade edildigi üzere bazı
Yahudi kaynaklarında buzagının, Mısır çıkışı İ srailogullarına
rehberlik eden bir melegin bastıgı yerden alınan toprak par­
çasıyla yapıldıgı aktarılmaktadır. İ lginç bir şekilde bu melek,
ilgili kaynaklarda şeliah (elçıJ kelimesiyle nitelendirilmiştir. 1 96

Bazı müfessirler ilgili ayetteki elçi ifadesini farklı anlamış­


lardır. Bunların başında da Ebu Müslim el- İ sfehani gelmek­
tedir. İ sfehani, ilgili ifadeyi " Onlannjark edemediJeleri bir şeyi
fark ettim, elçinin mesajının bir kısmını kabul etmiştim, daha
sonra onu da bıraktım" şeklinde açıklamaktadır. Ona göre "el­
çinin izi" ifadesi, "Hz. Musa'nın mesajı/ ögretisi" anlamında

195 Bkz. Michael S. Donahou, The Brealeing oj the Tablets: A Comparison oj


the Egyptian Execration Ritual to Exodus 32: 1 9 and Jeremiah 1 9. Yayım­
lanmamış Doktora Tezi. Marquette University, 2008 .
1 96 Zohar. 2 : 5 1 a-b.
88 Sdmiıi'nin Buzağısı

kullanılmış olmalıdır. 197 Razi de İ sfehani'nin görüşünü des­


teklemektedir. 198 Günümüzdeki bazı mealler de İ sfehani'nin
yorumunu takip ederek ilgili ifadeyi "elçinin mesajı" şeklin­
de tercüme etmişlerdir. Bunlar arasında Abdulkadir Şener,
Cemal Sofuoglu ve Mustafa Yıldınm tarafından hazırlanan
meal , ilgili ayeti "Siimiri dedi ki: Ben insanlarm göremediği
bazı şeyleri gördüm Bu sebeple Elçi'nin [Musa'nın] din anla­
yışının bir bölümünü altp attım İçimden böyle yapmak geldi'
şeklinde tercüme etmiştir. 199 Salih Akdemir de bu ayeti, "Ben
onların göremediklerini gördüm; elçinin [Musa'nın] öğretisinin
sadece bir kısmını almıştım; ama {içimde sindiremediğim için]
onu terk ettim; çünkü içimden böyle hareket etmek geldi' şek­
linde çevirmiştir. 200 Mustafa Öztürk aynı ayeti "Ben onların/
İsrailoğullarının göremediği bazı şeyleri gördüm [Yani sana
uyan bu kavmin gidişatının doğru bir gidişat olmadığım an­
ladım; soyut Allah'a inanmak yerine elle tutulur gözle görülür
bir tanrı edinmenin daha gerçekçi olduğunu kavradım]. Gerçi
ben elçinin [senin] din anlayışından bir şeyler öğrendim fakat
onları reddettim İçimden böyle yapmak geldi' ifadeleriyle kar­
şılamaktadır. 20 1 İ lgili ayet, Muhammed Esed tarafından "Ben
onların göremediği bir şeyi gördüm ve bu yüzden, Elçi'nin öğ­
retilerinden bir tutam aldım ve onufırlatıp attım. İçimde bir şey
böyle [yapmaya] itti beni'202 şeklinde tercüme edilmektedir.
Hüseyin Atay da benzer şekilde ilgili ayeti " Onların anlamadığı
bir şeyi anladım ve böylece o elçinin öğretisinden bir kavrayış
kavradtm. Benim canım böyle istedi'203 ifadeleriyle karşıla-

1 97 Ebu Muslim İ sfehani. Mültekatu Camii'l-Te'vU li-Muhkemi't-TenzU, neşr.


Said el-Ensari , Albalagh Press. Calcutta 1 92 1 , ss. 69-70.
1 98 Razi, Tefsiru 'l-Fahri'r-Raz� c. 1 ı. s. l l l .
1 99 Taha, 20:96 (Abdulkadir Şener, Cemal Sofuoglu ve Mustafa Yıldınm,
Yüce Kur'an ve Açıklamalı-Yorumlu Meali, Türkiye Diyanet Vakfı Matbaa­
sı. İ zmir 2009) .
200 Taha. 20:96 [Salih Akdemir, Son Çağn Kur'an, Ankara Okulu Yayınlan,
Ankara 2009) .
20 I Taha. 20:96 (Mustafa Öztürk, Kur'an-ı Kerim Meal� Ankara Okulu Yayın­
lan . Ankara 20 1 5) .
202 Taha, 20:96 [Muhammed Esed , Kur'an Mesqj� i şaret Yayınlan, İ stanbul
2002).
203 Taha. 20:96 [Hüseyin Atay. Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Çeviris� Atay ve
Atay. Ankara 2008) .
Buzağı Heykelinin Yapımı 89

maktadır. Mustafa İ slamoğlu da ayete "O dedi ki: "Ben (bu) işe
on/ann bakmadıklan bir gözle baktun; bu nedenle de Elçi'nin
(İnanç sisteminden) etkili bir parçayı çekip aldun ve kaldırıp
attım: zira güdülerim beni böyle yapmaya sevk ettf' 204 şeklinde
anlam vermeyi tercih etmiştir. Samiri'nin aldığı şeyin soyut
bir şey olduğunu savunanlara göre , basure fiili gözle görmek
yerine bir şeyi düşünüp taşınıp anlamak ve fark etmek an­
lamına gelmektedir. Böyle olunca Samiri'nin bir şey görme­
diği, bilakis İ srailoğullarının fark etmediği bir şeyi fark ettiği
ve anladığı ( basurtu bimii lem yebsurü bihO belirtilmektedir.
Bu görüşte olanlar ortada gözle görülen bir şey olmadığı için
ardından gelen kabadtu fiilini de soyut bir düşünceyi ya da
öğretiyi kavramak şeklinde tercüme etmektedirler.

"Elçinin izi" ifadesi, "Hz. Musa'nın öğretisi" şeklinde an­


laşıldığında bazı noktalar kapalı kalmaktadır. Zira "Elçinin
öğretilerinden bir kısmını alıp sonra onu bıraktım" ifadesiyle ,
buzağının yapımı arasında fiziki-maddi bir ilişki yoktur. Bir
diğer ifadeyle Hz. Musa'nın Samiri'ye sorduğu "Senin derdin
neydi ey Sdmiri?' sorusu, buzağı heykelini neden yaptığına
dairdir. Ayetin akışından Samiri'nin cevabının da buzağıyla
ilişkili olması beklenmektedir. Zira Samiri'nin verdiği cevabı
İ sfehani'nin anladığı şekilde anladığımızda buzağının yapı­
mıyla ve ses çıkarmasıyla ilgili detaylar boşlukta kalmaktadır.
Yukanda da ifade edildiği üzere fe-kabadtu kabdatan min ese­
ri'r-rasiı.l ifadesinde de soyut bir kavrayıştan ziyade somut bir
kavrama anlamı daha güçlüdür. Ayrıca basure fiili , Kur'an'da
somut olarak görmek, izlemek, gözlernek anlamında da kul­
lanılmaktadır. Nitekim Hz. Musa, annesi tarafından sepete
konup nehre bırakıldığında abiasının onu uzaktan izlemesi
bu fiili e kullanılmaktadır {fe-basuret bihi an cunubin) . 205

"Elçinin izi" ifadesinden "Hz. Musa'nın öğretisi"nin anlaşıl­


masının sorunlu olduğuna dair bir diğer gösterge de Hz. Mu­
sa'nın halka ve Samiri'ye buzağıyla ilgili hesap sorduğunda al-

204 Taha. 20:96 (Mustafa İ slamoğ;Ju, Nüzıll Sırasına Göre Hayat Kitabı Kur' an.
Düşün Yayıncılık. İ stanbul 2009) .
205 Kasas. 28: ı ı .
90 Sdmiri'nin Buzağısı

dığı cevaplardır. Halkın , "süs eşyalannı attık"206 demesi , somut


anlamda süs eşyalarının atılmasıdır. Halk, bunu söyledikten
sonra "Scimiri de böylece attı (fe-kezdlike elka's-Scimiri)" 207 de­
mektedir. Yani önce halk kendi elindekileri atmış , ardından da
Samiri elindekini atmıştır. İ lgili ayet Samiri'nin, elindeki so­
mut bir parçayı attığına dair bu detayı, halkın ağzından sun­
maktadır. Bu çerçevede "elçinin izinden bir tutam aldım ve onu
attım" sözü de halkın aktardığı bilgilerin Samiri'nin ağzından
teyiti anlamına gelmektedir. Böylece Hz. Musa'ya karşı hesap
veren hem halk hem de Samiri, doğrudan buzağı yapımıyla il­
gili somut faaliyetlerden bahsetmektedirler. Bu çerçevede Hz.
Musa'nın "Senin derdin neydi ey Sdmiri?' sorusuna Samiri'nin
verdiği cevabı, halkın verdiği cevabı tamamlayan ifadeler ola­
rak okumak daha sağlıklı görünmektedir.

Konuyla ilgili bir diğer sorun da ayette Hz. Musa ile Samiri
arasında geçen diyaloğun akışıdır. Eğer elçi ile kastedilen Hz.
Musa olsaydı, bu durumda Samiri, karşısında bulunan Hz.
Musa'dan "elçi" kelimesiyle üçüncü şahıs olarak bahsetmiş
olacaktı. Oysa aynı konuşmada Hz. Musa, Samiri'ye sürekli
ikinci tekil şahıs ifadeleriyle jema hatbuke ve jenzur ila ildhi­
kellezi zalte aleyhi dkifd şeklinde hitap etmektedir. Bu du­
rumda Samiri'nin, karşısındaki Hz. Musa'dan bahsederken
"elçi" ifadesini kullanması pek mümkün görünmemektedir.

Bir diğer husus da Samiri'nin görüp diğerlerinin göreme­


diği şeyin ne olduğudur. İ srailoğullarının fark edemeyip Sa­
miri'nin fark ettiği şey elçinin mesajı ise , bu noktada Samiri
binlerce insanla aynı durumdadır. Bir diğer ifadeyle Hz. Mu­
sa'nın öğretisi/ mesajı. sadece Samiri'nin görüp halkın gö­
remediği bir şey değildir. Samiri'nin görüp başkalannın gö­
remediği şey, Samiri'nin ayrıcalıklı bir konumda olduğunu
göstermektedir. Bu çerçevede başkalannın fark edemeyip Sa­
miri'nin fark ettiği şeyin. Hz. Musa'nın mesajı olması bağla­
ma uymamaktadır. Yukanda da ifade edildiği üzere tefsirlerin
kahir ekseriyeti elçi ifadesiyle Cebrail'in kastedildiğini ifade

206 Taha. 20:87.


207 Taha. 20: 87.
Buzağı Heykelinin Yapımı 91

etmektedirler. Fakat kanaatimizce burada elçi ifadesiyle kas­


tedilen ne Hz. Musa ne de Cebrail'dir, bilakis Hz. Yusuftur.

Bilindiğ;i üzere Hz. Yusuf, İ srailoğ;ullannın Mısır tecrübe­


sinde en önemli isimlerden birisidir. Kardeşleri tarafından ku­
yuya atılması, sonra Mısırlılara satılması, Mısır'da üst düzey
bir devlet yetkilisi tarafından satın alınması, ardından hapse
atılması ve sonunda da rüya tabirleri yaparak devlet yöneti­
cileri nezdinde itibarlı bir konuma yükselmesi, hem Yahudi
hem de İ slam kaynaklannda detaylı olarak anlatılmaktadır.
Ayette zikredilen elçinin Hz. Yusuf olduğ;una dair iddianın
izinin sürülmesi adına bazı hususlann ele alınması gerek­
mektedir. Öncelikle ilerde Samiri'nin kimliğ;i kısmında detaylı
olarak ele alınacağ;ı üzere Samiri'nin Hz. Yakup'un oğ;ullan
arasından Hz. Yusufun kabilesinden olduğ;u anlaşılmakta­
dır. Bu anlamda Samiri ile Hz. Yusuf arasmda bir ata-torun
ilişkisi vardır.

Mürnin suresi 34. ayette Firavun'un sarayında imanını


gizleyen adamın Hz. Yusufla ilgili aktardığ;ı bir detayın kana­
atimizi desteklediğ;i görülmektedir. Bu ayette söz konusu kişi
Hz. Musa zamanmda yaşamaktadır ve anlaşıldığ;ı kadanyla
Firavun'un sarayında yetkili bir insandır. Aynı surenin 29.
ayetine göre bu kişi İ srailoğ;ullanndan değ;il Mısırlılardandır
( raculun mu'minun min ali Fir'avn) . Daha da önemlisi bu şa­
hıs . Hz. Yusufa dair net bir bilgiye sahiptir ve Mısır halkının
zihninde Hz. Yusufun rasill (elçi) olarak bilindiğ;ini ilan et­
mektedir: "Daha önce Yusuf da size apaçık deliller getirmişti
de, onun size getirdikleri hakkında şüphe edip durmuştunuz.
Daha sonra o ölünce de, 'Allah, ondan sonra asla elçi (rasill)
göndermez ' demiştiniz." Buradan Hz. Musa zamanındaki Fi­
ravun hanedanının Hz. Yusuf hakkında bilgi sahibi olduğ;u
ve ondan saygıyla bahsettikleri gibi bir anlam çıkmaktadır.
Firavun'un sarayında imanını gizleyen şahsın , Hz. Yusuftan
ayırt edici bir vasıf olarak rasill kelimesiyle bahsetmesi dikkat
çekicidir. Bu çerçevede Hz. Yusufun Hz. Musa zamanındaki
İ srailoğ;ullan için de önemi düşünüldüğ;ünde Samiri'nin elçi
( rasilO ifadesiyle Hz. Yusufu kastetmesi daha güçlü bir ihti-
92 Sô.miıi'nin Buzağısı

maldir. Bir diğer ifadeyle Mısır'da rasill dendiğinde gerek İ sra­


iloğullan gerekse Mısırlılar nezdinde doğrudan Hz. Yusufun
anlaşılıyor olması kuvvetle muhtemeldir.

"Elçinin izi" ifadesindeki elçi Hz. Yusuf ise Samiri'nin iz


(eser) ifadesiyle kastettiği ne olabilir? Kanaatimizce burada iz
ifadesiyle Hz. Yusufun naaşı veya bir hatırası kastedilmekte­
diL Bilindiği üzere İ srailoğullan Mısır'dan çıkarken Hz. Yu­
sufun naaşını da çıkarmışlardır. Bu husus Tevrat'ta açıkça
ifade edilmekte , Yeşu Kitabı'nda da Şekem'e gömüldüğü bil­
gisine yer verilmektedir. 208 Ayrıca Yahudi kaynaklannda Hz.
Yusufun naaşının yerinin tespit edilmesi ve naaşın özelliğine
dair pek çok anlatım yer almaktadır. Hz. Yusufun tabutunun
içerisinde yer alan emanetler, büyü kitabı, kefen, muskalar,
sihirde kullanılan balmumu , boğa heykeli gibi malzemeler
Samiri'nin aldığı parça olabilir. Bu anlamda min eseri'r-rasiı.l
ifadesinin "Yusufun naaşından/terekesinden" anlamında
kullanılmış olması muhtemeldir.

Kanaatimizce ayette geçen min eseri'r-rasiı.l ifadesiyle Ba­


kara suresi 248 . ayetteki bakiyyetun mimma terake dlu Musa
ve dlu Harun (Musa ve Harun ailesinden kalan hatıralar) ifa­
desi arasında paralellik mevcuttur. Bu ayette Hz. Musa ve
Harun'dan birkaç asır sonra yaşayan Talut (Saul) döneminin
peygamberi Samuel'in ağzından Hz. Musa ve Harun'a ait ha­
tıralann İ srailoğullan arasında korunduğu anlaşılmaktadır.
Benzer şekilde İ srailoğullannın, kendilerinden birkaç asır
önce yaşamış ve naaşının çıkanlmasını tembih etmiş olan Hz.
Yusufun özel eşyalarını da muhafaza etmiş olmalan çok olası
bir durumdur.

Burada şu soru sorulabilir: Hz. Yusufun sihirle ilgisi


nedir veya ne tür bir malzeme bırakmış olabilir? Öncelikle
Hz. Yusufun rüya tabirleri başta olmak üzere Allah tarafın­
dan özel olarak bazı kabiliyetlerle donatıldığı açıktır. Fakat
Hz. Yusufun doğrudan Samiri'nin buzağıyı yapmasına etki
edebilecek hatırası, Bünyamin'in çantasına koyduğu gümüş

208 Tekvin, 50 :24·26: Çıkış, 1 3 : 1 9 : Yeşu . 24:32.


Buzağı Heykelinin Yapımı 93

su kabı olabilir. Daha önce de ifade edildiği üzere bazı mid­


raşlarda Hz. Musa'nın , Hz. Yusufun naaşını çıkarmak için
bu su kabını kullandığı rivayet edilmektedir. 209 Tevrat'ta Hz.
Yusufun, sözü edilen su kabını fal bakmak için kullandığı
belirtilmektedir. 2 1 0 Bazı midraşlarda da bu su kabının sihir
yapmak ve gizli bilgilere ulaşmak için kullanıldığı ifade edil­
mektedir. Hz. Yusufun bir diğer özel hatırası da gömleği­
dir. 2 1 1 Bilindiği üzere Hz. Yakup , ağlamaktan görme yetisini
kaybettiğinde2 1 2 Hz. Yusuf gömleğini kardeşlerine vermiş ve
bu gömlek Hz. Yakup'un gözlerine sürüldüğünde görme ye­
tisİni yeniden kazanmıştır. 2 1 3 Gömleği bu denli barikulade
bir hadiseye sebebiyet veren Hz. Yusufun belki yine gömleği
veya başka bir özel hatırası buzağı yapımında kullanılmış
olabilir.

Konuyla ilgili dikkat edilmesi gereken hususlardan biri­


si de Hz. Yusufun Hz. Musa zamanındaki İ srailoğulları için
önemidir. Hz. Yakup'un, Hz. Yusuftan hariç on bir evladı
daha olduğu halde (Reuven, Levi, Yehuda vb . gibi} , Tevrat ve
Yahudi kaynakları sadece Hz. Yusufun naaşının çıkarılması­
nı kayıt altına almıştır. Bu anlamda o dönemin İ srailoğulları­
nın hafızasında herkesin üzerinde ittifak ettiği bir ata olarak
Hz. Yusufun ön planda olduğu açıktır. Peki , Samiri ile Hz.
Yusuf'un naaşının/terekesinin ilişkisi nedir? Daha önce de
ifade edildiği üzere Yahudi kaynaklarında Mısır'dan çıkış ön­
cesinde Hz. Musa'nın , Hz. Yusufun naaşını bulmak için si­
hirli özel bir parçayı Nil'e attığı ve naaşı çıkardığı anlatılmak­
tadır. Bu anlatıma göre o sırada Hz. Musa'nın yanında olan

209 Bkz. Midraş ha-Gadol (Bereşit). ed. Salomon Schechter. Cambridge Uni­
versity Press. Cambridge 1 902. s. 772.
2 1 0 Tekvin, 44 :2-5.
2 1 1 Kur'an'da gömlek anlamında kamis kelimesi sadece üç baglarnda altı defa
geçmekte ve bu yerlerin tamamında da Hz. Yusufun gömleği kastedil­
mektedir. Bunlar: kardeşlerinin. gömlegin üzerine kan sürerek babalan­
na getirmeleri (Yusuf. 1 2 : 1 8) . Mısır'daki yetkilinin kansının Hz. Yusufun
gömlegini yırtması (Yusuf. 1 2 :25. 26. 27. 28) . ve Hz. Yusufun ağlamak­
tan kör olan babasının gözlerini açmak için gömleglni babasına gönder­
ınesi (Yusuf. 1 2 :93) şeklindedir.
2 1 2 Yusuf. 1 2 : 84 .
2 1 3 Yusuf. 1 2 :93. 96.
94 Samiri'nin Buzağısı

(veya onu izleyen) Miha, bu özel parçayı yanında saklamış


ve Hz. Harun, altınlan ateşte erittiğinde o da bu parçayı ate­
şe atarak buzağının ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bu
durumda Yahudi kaynaklannda buzağıyı yapan kişi olarak
resmedilen Miha'nın . Hz. Yusufun naaşının bulunması es­
nasında orada olduğu . naaşın çıkanlmasına vesile olan par­
çayı sakladığı ve buzağıyı da bu parçayı kullanarak yaptığı
yönündeki kayıtlar, Samiri'nin " Onlann görmedikleri bir şey
gördüm, elçinin izinden bir tu tam aldım ve onu attım" şeklin­
de ifade ettiği mahiyeti kapalı açıklama hakkında bir fikir
vermekte ve "elçinin izi" ifadesinin "Hz. Yusufun naaşı/tere­
kesi"yle ilişkilendirilmesini anlamlı kılmaktadır.

Yahudi kaynaklarındaki Hz. Yusufun naaşının özel bir


malzemeyle çıkarıldığına dair anlatım , Hz. Yusufun naaşı/te­
rekesi ile ilgili bir anlatırnın değişikliğe uğramış bir versiyonu
olabileceği gibi, bu malzemenin Hz. Yusufun terekesinden bir
parça olması ve Hz. Musa'nın da bu parçayı naaşı çıkardıktan
sonra tabutun içerisine koymuş olması da ihtimal dahilinde­
dir. Kur'an'daki Sfuniıi anlatımı, Yahudi kaynaklarındaki Hz.
Yusufun naaşıyla ilgili anlatımlar çerçevesinde değerlendi­
rildiğinde Samiri'nin daha Mısır'dan çıkmadan Hz. Yusufun
naaşıyla/terekesiyle ilgili diğer İ srailoğullarının görmediği bir
şeyi gördüğü ve Hz. Musa dağa çıktığında bunu kullandığı öne
sürülebilir. İ leride de görüleceği üzere Sfuniıi'nin Hz. Yusufun
soyundan gelen bir kabile lideri olabileceği düşünüldüğünde
onun, büyük dedesi Hz. Yusufun naaşının çıkarılmasında Hz.
Musa'ya nezaret etmiş olması çok olası bir durumdur.

Özetle , Samiri'nin min eseri'r-rasül ifadesiyle Hz. Yusufun


naaşından/terekesinden bir parçayı (gümüş su kabı, sırlı !ev­
ha, gömlek, özel eşyalar vb . ) kastetmiş olması kuvvetle muh­
temeldir. İ srailoğullan arasında halk da Hz . Musa da rasıll
dendiğinde Hz. Yusuftan başkasını anlamadıklan için muh­
temelen Samiri özel olarak Yusuf ismini kullanmaya gerek
duymamıştır.
Il. BÖLÜM
BUZAGIYI YAPANLAR VE CEZALARI

İ srailoğullannın çölde buzağı yapmalan onlann tarihinde­


ki en büyük günahlanndan biri olarak kayda geçmiştir. Bu
kayıt sadece kendi kutsal kitaplannda değil aynı zamanda
Kur'an'da da bahse konu olmuştur. Bu bölümde buzağı yapı­
mında kimlerin rol oynadığı, Hz. Harun'un buzağının yapımı
sırasında nasıl davrandığı , Samiri'nin kimliği ve Samiri başta
olmak üzere buzağıya tapaniann cezalan üzerinde durula­
caktır.

A. Buzağı Yapımında Mısırlılann Rolü


İ srailoğullannın Mısır'dan çıkışlan sırasında Yahudi olma­
yan başka milletierin de onlara katıldığı Tevrat'ta açıkça zik­
redilmektedir. Tevrat'ta Mısır'dan çıkışın anlatıldığı bölümde
geçen "Daha pek çok kişi de onlarla birlikte gitti" 1 ifadesi ve
sonrasındaki çöl hayatını anlatan "Derken, halkın arasında­
ki yabancılar başka yiyecekZere özlem duymaya başladılar.
İsrailliler de yine ağlayarak, keşke yiyecek biraz et olsaydı,
Mısır'da parasız yediğimiz balıklan, salatalıklan, karpuzlan.
pırasalan. soğanlan, sanmsaklan anımsıyoruz. Şimdiyse ye­
mek yeme isteğimizi yitirdik. Bu mandan başka hiçbir şey gör­
düğümüz yok, dediler' 2 pasajı, İ srailoğullannın dışında başka
halkiann varlığına işaret etmektedir. Nehemya Kitabı'ndaki
anlatırnlara göre , kutsal topraklara girildikten sonraki dö­
nemlerde de Hz. Musa'nın şeriatı üzerine yaşayan fakat etnik
olarak Yahudi olmayan gruplar mevcuttur.3

Çıkış. 1 2 : 38 .
2 Sayılar. l l :4-6.
3 Nehemya. 1 3: 3 .
96 Sôıniri'nin Buzağısı

Bazı Yahudi kaynaklannda buzagı yapımı, İ srailogullanyla


birlikte çıkan Mısırlıların talebi olarak nakledilmektedir. Hz.
Harun'un yanına gelerek kendilerine ilah yapılmasını isteyen
topluluk için kullanılan am (halk) kelimesi, Tevrat'ta genellikle
Mısır çıkışı İ srailogullanna katılan Mısırlılar ya da toplumun
alt tabaka insanlan için kullanılmaktadır. 4 Bazı kaynaklarda
Mısırlılann bu talebinin sebebi, ikinci sınıf insan muamelesi
görmeleri ve kendilerine önder olarak bildikleri Hz. Musa'nın
dagdan dönmemesiydi. 5 Tevrat'a göre Mısır'dan çıkış sırasın­
da Rabbin melegi ve bulut sütunu İsrailogullarının önü sıra
giderek onlara rehberlik yaparken, bu durum Mısırlılar için
geçerli degildi . Benzer şekilde Mısırlılar, çölde bulutlann İ sra­
ilogullannı gölgeteyerek koruduguna şahit olmuşlardı. Mısır
kökenliler ise bulutlann gölgeledigi alanın dışında hayvanlar­
la birlikte kalıyorlardı. Aynca İ srailogullan man6 yerken, on­
lar bu yiyecek eriyip sıvı hale geldikten sonra yemekteydiler. 7

Tevrat'taki anlatımlardan anlaşıldıgı üzere Mısır'dan İ srai­


logullanyla birlikte çıkan yabancılar, daha düşük bir konum­
da ve ikinci sınıf statüsündeydiler. Yahudi kaynaklarına göre .
Hz. Musa yanlannda oldugu zaman onlan idare ediyor ve on­
lar da minnet duygusundan dolayı Hz. Musa'ya karşı gelemi­
yorlardı. Bu tür ayncalıklar zamanla onlann kıskançlıklannı
patlama noktasına getirmişti. Hz. Musa daga çıkıp dönecegi­
ni söyledigi vakitte gelmeyince ondan ümidi kestikleri zaman
onlar için sözünü dinleyecekleri bir lider kalmamıştı. Halk,
Harun'u lider olarak görmemiş ve ona "Bize önümüzde gide­
cek, yol gösterecek bir lider yap" talebinde bulunmuşlardır. 8
Burada Harun'dan talep ettikleri "bize" ifadesi, bazı Tevrat
tefsirlerinde "biz Mısırlılara" şeklinde anlaşılmıştır.9 Ancak

4 Midrash of Rabbi Moshe Alsich on the Torah. trans. Eliyahu Munk, Lamb­
da Publisher, Kudüs-New York 2000, c. 2. s. 582: Farsi. Tora ve Aftara.
c . 2 . s. 4 ı 6 .
5 Kuli & Magriso, Meam Loez, c. 1 0 , ss. 24-25.
6 Çıkış. ı 6 . bölüm. Krş. Bakara, 2 : 57.
7 Çıkış, ı 6:35.
8 Zohar. Şemot. ı ı : ı 9 ı b : Kuli & Magriso. Meam Loez. c. ı o . s. 25.
9 Yaakov Tzevi Mecklenburg. Haketav vehakabbalah. trans. Eliyahu Munk,
Lambda Publishers, Kudüs-New York, c. 3, ss. ı ı 89- ı ı 90.
Buzağıyı Yapanlar ve Cezalan 97

bu yoruma göre Mısırlılann, liderliğini kabul etmedikleri Ha­


run'dan başka bir tann/lider talep etmeleri çelişkili bir du­
rum ortaya çıkarmaktadır.

İsrailoğullanyla birlikte çıkan Mısırlılar, Mısır'dan çıkış­


lannı Hz. Musa'ya atfetmektedirler. Yahudi kaynaklan da
Hz. Musa'nın, Mısırlılan kendi inisiyatifiyle çıkardığını nak­
letmektedir. 10 Kur'an'da buzağıya tapaniann "Musa dönene
kadar buzağıya tapmaya devam edeceğiz" 1 1 demeleri de bu
anlayışa işaret olarak düşünülebilir. "Rab Musa'ya, aşağı in,
Mısır'dan çıkardığın halkın baştan çıktt" 1 2 ifadesini yorumla­
yan Raşi (Rabbi Şlomo Yitshaki, ö. ı 1 05) , halkın (amha) ifa­
desini Mısırlılar olarak anlamıştır. Raşi'ye göre Hz. Musa, Mı­
sır'dan çıkış sırasında Mısırlllann İsrailoğuHanna katılması­
nı, Tann'ya danışmadan kendi tercihiyle kabul etmiştir. Tann
da ona "Bu insaniann Şekina'ya (Tann'ya) bağlı olmalannı
istemiştin , ama onlar yoldan çıktıklan gibi diğerlerini de yol­
dan çıkardılar" demiştir. 1 3 Bu anlamda metinde geçen halkın
kelimesi , avamca ifadeyle seninkiler şeklinde tercüme edilebi­
lir. Bir diğer rivayete göre Tann, puta tapan bir kavmi sahip­
lenınediği için bu şekilde bir ifade kullanmıştır. Hz. Musa ise
Tann'ya "Mısır ülkesinden büyük bir güçle ve zor kullanarak
çıkardığın halkın" 14 diyerek onlan Tann'ya nispet etmektedir.

Mısır'dan çıkış sırasında İsrailoğuHanna katılan halk­


la ilgili Zohar'da da bazı bilgiler yer almaktadır. Buna göre
Tevrat'ta İsrailoğullanyla birlikte çıkan insanlan ifade etmek
için kullanılan erev rav (kanşık kalabalık) ifadesi Ludlular ,
Etiyopyalılar, Kaftorlular v e Togarmalılar gibi farklı milletie­
rin birleşiminden müteşekkil bir halk olarak anlaşılmama­
lıdır. Zohar'ın kaydına göre erev rav, ortak bir dil konuşan
tek bir milletti . Bunlar da Mısır'ın her türden sihirbazlan
ve rahipleriydiler. Başlannda da Yannis ve Yambris bulun-

10 Avraham Sabba, Tzror Hamor, trans. Eliyahu Munk. Lambda Publishers.


Kudüs-New York, c. 3, s. 1 1 64.
ll Taha, 20:9 1 . "Kdlu len nebraha aleyhi dkiflne hatta yercia ileynd Mlısd".
12 Çıkış. 32 : 7 .
13 Exodus Rabbah. 42 :6; Avraham Sabba. Tzror Hamor. c . 3 , s. 1 1 66.
14 Çıkış. 32: l l .
98 Samiri'nin Buzağısı

maktaydı. 1 5 Mid.raş Tanhuma isimli eserde de İ srailoğullanyla


birlikte kırk bin Mısırlının da Mısır'ı terk ettiği ve bunların
arasında Firavun'un sihirbazlanndan Yannis ve Yambris'in
olduğu kaydedilmiştir. 1 6 Zira sihirbazlar, Tanrı'nın Firavun'a
ve Mısırlllara verdiği belalara ve mucizelere şahit olunca Hz.
Musa'ya müracaat ederek İ srailoğuHanna katılmak istemiş­
lerdir. Tann ise Hz. Musa'ya Mısır'ın yerlilerini kendi aralan­
na almamalannı tavsiye etmiştir. Buna karşın Hz. Musa on­
lann tek bir ilahı tanıyacaklannı düşünerek Mısırlılan kabul
etmek istemiştir. Zohar'a göre Hz. Musa'nın amacı mutlak
kudret sahibi tek bir yaratıcının varlığının başka halklar ta­
rafından da bilinmesidir. Neticede Hz. Musa onlara tevhid di­
nini kabul ettirmiş ve İ srailoğuHanna katılmalanna müsaade
etmiştir. 1 7 Şemnt Raba adlı esere göre ise Tanrı , Musa'ya "Ben
sana bu mühtedileri alınamanı tavsiye etmiştim ama sen beni
dinlemedin , bak şimdi de halkın buzağıyı yaptı" ifadeleriyle
yaptığının yanlış olduğunu hatırlatmıştır. 1 8 Tevrat'ın nakli­
ne göre buzağının yapımı sonrasında halk, "Ey İsrailliler, sizi
Mısır'dan getiren Tann'nız budur" demiştir. Yukandaki iddia
çerçevesinde bu cümleyi kullananlar Mısırlılar, hitap ettikleri
de İ srailoğullandır.

Yahudi kaynaklannda İsrailoğullanyla birlikte çıkan farklı


milletierin (erev rav) sayısıyla ilgili bilgiler de yer almaktadır.
Rabbi Yişmael, bu sayının bir milyon iki yüz bin olduğunu
söylerken, Rabbi Akiva iki milyon dört yüz bin ve Rabbi Yo­
nathan da üç milyon altı yüz bin olduğunu dile getirmiştir. 19
Bu verilere göre İsrailoğullanyla birlikte çıkan Mısır yerlile-

15 Vayikra Raba, 1 0 : 3 : Zohar, Şemot. I I : l 9 l a: Çıkış, 7: l l . The Zohar, trans.


Daniel C. Matt. Stanford University Press. Callfomia 20 1 ı . c. 6. ss. 79-
80 . Yannis ismine Ö lü Deniz Parşömenlerfnde de rastlanmaktadır. Bkz.
Geza Vermes, Ölü Deniz Parşömenleri., çev. Nurler Çelebioglu, Nokta Ki­
tap. İ stanbul 2005. s. 1 53 .
16 Midraş Tanhuma, Ki Tisa. siman : 1 9 (Midraş Tanhuma. Vilna. 1 833. s .
l 22b) : Midraş Tanhuma. trans. Samuel Berman. Ktav Publishıng House,
New Jersey 1 995. s. 598.
17 Zohar, Şemot, Il: l 9 l a.
18 Şernot Raba. 42 : 6 .
19 Mekhilta de-Rabbi Yishmael. ed. Jacob Lauterbach, Jewish Publication
Society, Philadelphia 2004, Masehet Pisha, Paraşa 1 4 , s. 75.
Buzağıyı Yapanlar ve Cezalan 99

rinin sayısı bir milyon iki yüz bin ile üç milyon altı yüz bin
arasında degişmektedir. Tevrat'a göre o dönemde İ srailogul­
larının yirmi ile altmış yaş arası erkeklerinin sayısı altı yüz
bindir. Rakamlar karşılaştınldıgında gelenekte Mısırlıların
sayısı için verilen rakamların abartılı oldugu görülmektedir.
Bunların yanında daha makul sayıların verildigi kaynaklar da
mevcuttur. Örnegin, Meam Loez adlı tefsirde yabancıların sa­
yısı kırk bin olarak verilmektedir. 20 Midraş Tanhuma da aynı
şekilde bu rakamı, kırk bin olarak vermektedir. 2 1 Bu veriler­
den , her halükarda İ srailogullarına katılan Mısırlıların sayısı­
nın büyük bir yekün teşkil ettigi anlaşılmaktadır.

Her ne kadar Tevrat'ın metni buzagıyı yapanların İ srai­


logullan oldugunu çok net bir şekilde ifade etse de gelenek,
İ srailogullannı bu günahta pasif konumda gösterme egili­
mindedir. Örnegin , Tevrat tefsirlerine göre Mısırlılar buzagı­
yı yaparken İ srailogulları izlemekle yetinmiştir. Bu sebeple
İ srailogullarının günahı, buzagının yapımı sırasında karşı
çıkınayıp seyretmeleri olarak zikredilmektedir. 22 Bununla
birlikte buzagı ortaya çıktıktan sonra İ srailogullan arasında
ona tapanlar oldugu bilinmektedir. Konuyla ilgili bir diger
husus da İbranilerle Mısırlılann kanşık evlilikler yoluyla iç
içe geçmesidir. 23

Kur'an'a göre buzagıyı yapanlar, İ srailogullarına katılan


Mısırlılar olabilir mi? Kur'an'da dogrudan bu iddiayı destek­
leyecek bir ifade bulunmamaktadır. Öncelikle Hz. Harun'un
Hz. Musa'dan sert tepki alması üzerine kendisini savunurken
" İsrailoğullan arasındajırkalar oluşturdun/ aynlık çıkardın de­
menden korktum (inni haşiytu en tekiLleferrakte beyne beni İs­
rdil}"24 ifadelerini kullanması dikkat çekicidir. Bu ifadelerden
buzagı yapımında başrol oynayanların İ srailogulları oldukları

20 Kul! & Magrtso. Meam Loez. c. 1 0 . s. 1 0 .


21 Midraş Tanhuma. Ki Tisa, sıman : 1 9 (Midraş Tanhuma. Vilna. 1 833. s.
1 22b) ; Midraş Tanhuma. trans. Samuel Berman . Ktav Publishlng House.
New Jersey 1 995. s. 598.
22 Kul! & Magrtso. Meam Loez. c . 10, s. 24.
23 Levililer, 24: 1 0 .
24 Taha. 20:94.
1 00 Samiri'nin Buzağısı

anlaşılmaktadır. Tefıika çıkarma meselesi de buzağı yapan


kabile ile buna karşı çıkanların arasındaki kavga olarak anla­
şılabilir. Muhtemel bir isyanla farklı kabilelelin birbiline gir­
me ihtimali, Hz. Harun'u ciddi anlamda endişeye sevk etmiş
olabilir. Ayette ifade edildiği üzere Hz. Harun'un, halkın ne­
redeyse kendisini öldüreceğini belirtınesi bunu desteklemek­
tedir. 25

Özetle , mucizeler göstererek İ srailoğullarını Mısır'dan çı­


karan Hz. Musa'nın yokluğu, İ srailoğullarını Mısır kültürün­
deki buzağıya yöneltmiştir. Asırlardır Mısır'da bu kültün et­
kisi altında yaşayan İ srailoğullannın böyle bir şeye girişınesi
karşısında onlarla birlikte Mısır'ı terk eden Mısır yerlilerinin
buna iştirak etmesi de kuvvetle muhtemel bir durumdur. Bu
anlamda buzağı yapımında sadece İ srailoğullarının değil on­
larla birlikte çıkan Mısırlıların da yer aldığını söylemek müm­
kündür. Fakat Tevrat ve Kur'an'ın metninden buzağının İ s­
railoğulları tarafından değil de Mısırlılar tarafından yapıldığı
şeklinde bir sonuca ulaşmak mümkün görünmemektedir.

B. Buzağı Yapımında Hz. Harun'un Rolü

Tevrat'ta buzağıyı yapanın Hz. Harun olduğu açıkça be­


lirtilmektedir. Fakat Tevrat'ta anlatılınasına rağmen, Yahudi
geleneği Hz. Harun'u aklamaktadır. Tevrat tefsirleıine göre
Hz. Harun'un buzağıyı yapmayı kabul etmesinin temel se­
bebi, canından endişe etmesidir. İ lk olarak metinde geçen
ve-yikhal ha-am al Aharan (Halk, Harun'un çevresine top­
landı) ifadesinde al (:nı) harf-i cer'inin "karşısına dikilrnek ve
bir şeyi dikte ettirmek üzere önünde durmak" anlamlarına
geldiği , el (?N) harf-i cer'inin ise olumlu anlamda bir şahsa
ya da mekana yönelme vurgusu içerdiği Tevrat tefsirleıinde
nakledilmektedir. 26 Rivayete göre halk, önce kendilerine karşı

25 A'raf. 7 : 1 50. Geiger, Yahudi gelenegindeki Hur'un bogazlanması hadi­


sesini de Kur'an'da Hz. Harun'un endişesiyle ilişkilendirmektedir. Bkz.
Geiger. Judaism and Islam. s. 1 30.
26 İ bn Ezra, Çıkış, 32 : 1 -2 ("Şemot" , Mikraot Gedolot Haketer, ed. Menachem
Cohen, Bar-Ilan University Press, Ramat-Gan 2007, c. 2, s. 1 38) ; Hizkiya-
Buzagıyı Yapanlar ve Cezalan 101

çıkan ve Yetmişler olarak adlandınlan halk önderlerini öl­


dürmüş ardından da Hur'u27 katletmiştir. 28

Tevrat'ta yer alan "Harun bunu görünce, buzağının önünde


bir sunak yaptı (va yar'e Aharon vayyiven mizbeah lefanav)"
ifadesi , Hz. Harun'un, putu can tehlikesi yüzünden yaptığı
şeklinde anlaşılmıştır. Metinde yer alan va yar'e (gördü) fıi­
li va yir'a şeklinde okunduğunda "Harun korktu" anlamına
gelmektedir. Vayyiven kelimesine de "bina etmek (livnot)" fiili
düşünülerek anlam verilmektedir. Fakat bu kelimenin "anla­
mak (le-havin)" fiil kökünden gelmesi de muhtemeldir. Benzer
şekilde mizbeah (sunak) kelimesi de mi-zevuah (boğazlanan­
dan) şeklinde okunabilmektedir. Böyle olunca "Harun, gözü­
nün önünde boğazlanandan (durumun ciddiyetini) anladı"29
şeklinde bir anlam çıkmaktadır.30 Nitekim Talmud'da konuyla
ilgili "Gerçekte Harun'un gördüğü neydi?" sorusu sorulmakta
ve "Hur'un, gözlerinin önünde boğazlandığını gördü (Raa Hur
şe-zevuah lefanav)"3 ı cevabı verilmektedir. Talmud'un anla­
tırnma göre Hz. Harun, isteklerini yerine getirmediği takdir­
de halkın, kendisini de öldüreceğini düşünmüştür. Bir diğer
rivayete göre , Hur'un ölümünden sonra kendisinin de öldü­
rülmesinin onlar için tövbe kapısını kapatacağından endişe
eden Hz. Harun , böyle kötü bir akıbet yerine buzağı putunu
yapmayı yeğlemiştir. 32 Zira o, buzağıya tapsalar da halkın af­
fedilebileceğini ümit etmiştir. 33

hu ben Manoah, Chizkuni, trans. Eliyahu Munk. Ktav Publishers. c. 3. s.


6 1 9 ; Chayim ben Attar. Or Hachayim. trans. Eliyahu Munk. Kudüs 1 995.
c. 2 . s. 847.
27 Hz. Musa'nın abiası Miryam'ın oglu. Hz. Musa ve Yeşu daga çıktıklannda
Hz. Musa, kavme göz kulak olması Için Hz. Harun ve Hur'u görevlendir­
mlştl . Bkz. Çıkış. 24: ı 4 .
28 Kul! & Magrtso. Meam I..oez. c . ı o. s. ı o.
29 Levltlcus Rabbah, 1 0 :3.
30 Targum Yonathan. Çıkış. 32 : 5 (ed. Moşe Ginsburger. Berlin ı 903. s. ı 56) ;
Midrash Tanhuma. Ki Tlsa. slman : ı9 (Midraş Tanhuma. Vllna, ı 833. s.
ı 22b) ; Midraş Tanhuma. trans. Samuel Berman . Ktav Publishlng House .
New Jersey ı 995. s. 598.
3ı Babll Talmudu. Sanhedrtn, 7a.
32 Merslyeler. 2 : 20.
33 Şernot Raba. 4 ı : 7 .
1 02 Siuniri'nin Buzağısı

Yukanda zikredilen açıklamalara paralel olarak Targum


Yonatan adlı Tevrat'ın Ararnice çeviiisinde de "Harun bunu
görünce" ifadesi, "Harun gözünün önünde Hur'un boğaz­
landığını gördü ve korktu" şeklinde tercüme edilmiştir. 34 Bu
çevirinin devamında Hz. Harun'un ertesi günü bayram ilan
etmesi. Tann yerine buzağıyı tercih edenlerin bayramı oldu­
ğu şeklinde yorumlanarak Hz. Harun'un bu günahtan uzak
olduğu belirtilmiştir. Saadya Gaon, Hz. Harun'un , Hz. Mu­
sa'nın döneceğini ümit ederek "Yarın buzağıya tapanlar için
katliam var! " anlamında bir cümle kullandığım öne sürmüş­
tür.35 Yahudi kaynaklannda Hz. Harun'u aklayan bir diğer
açıklama da Hz. Musa'nın buzağıyı parçalamasından bahse­
den pasaj daki " Yaptıklan buzağıyı alıp yaktı"36 ifadesine da­
yanmaktadır. Her ne kadar altınlan toplayıp ateşe atsa da
"yaptıklan buzağı" ifadesi, buzağı yapımının Hz. Harun'a de­
ğil diğer insanlara nispet edildiği şeklinde yorumlanmıştır. 37

Yahudi kaynaklannda Hz. Harun'un zaman kazanma ni­


yetinde olduğu ve buzağıyı isteyerek yapmadığı ifade edilmek­
tedir. Örneğin, Hz. Harun'un "Kanlannızın, oğullannızın, kız­
lannızın kulağındaki altın küpelen çıkanp bana getirin"38 de­
mesi, bu isteksizliğin işaretlerinden biri sayılmıştır. Zira Hz.
Harun, kadınlann ziynet eşyalannı kolay kolay vermeyecekle­
rini düşünerek Hz. Musa'nın gelişine kadar zaman kazanmak
istemiştir. Nitekim hemen ardından gelen "Herkes kulağında­
ki küpeyi çıkanp Harun'a getirdi'39 cümlesi, kadınlann küpe­
lerini vermediği. erkeklerin çaresiz kalınca kendi küpelerini
verdikleri şeklinde yorumlanmıştır. 40 İbn Ezra. Arap ve Mısırlı

34 Targum Yonathan. Çıkış. 32 : 5 .


35 Moshe Zucker. Peruş Saadya le-Şemot. Mosad Rav Kook. Yeruşalayim, s .
3 7 5 . Aynı yorum Nuru"z-Zaldm adlı Judeo-Arabic tefsirde d e görülmekte­
dir. Bkz. Natanel ben Yeşa"yahu. Nuru"z-Zald.m (Meor ha-Afala) , ed. Yosef
Kafih, Kudüs 1 957, s . 282.
36 Çıkış, 32:20.
37 Mecklenburg, Haketav vehakabbalah. c. 3, s. 1 1 93.
38 Çıkış, 32 : 2 .
3 9 Çıkış, 32 :3.
40 Midraş Tanhuma. 2 1 : Raşi, Çıkış. 32: 1 -2 ("Şemot", Mikraot Gedolot Hake­
ter, ed. Menachem Cohen , Bar-Ilan University Press, Ramat-Gan 2007, c .
2 , s. 1 40) .
Buzağıyı Yapanlar ve Cezalan 1 03

erkeklertn küpe takma alışkanlığının olduğunu belirterek il­


gili ifadelert Mısırlılarla özdeşleştirmektedir . 4 1 Hz. Harun'un
zaman kazanma çabası olarak görülen taktiklertnden birt de
sunak yapmasıdır. Onun , sunağı halka yaptırmaktansa biz­
zat kendisinin yapması bu çerçevede değerlendirtlmiştir. Son
olarak da halkın buzağı adına kutlama yapması için "yarın"
diyerek bir gün daha kazanmak istemiştir. Bu sürede Hz.
Musa'nın dağdan inip durumu kontrol altına alacağını dü­
şünmüştür. 42

Hz. Harun'un, halkın kendisini öldürmesinden korktuğu


için buzağı yapımına razı olması , Yahudiliğin temel inançla­
nyla çelişmektedir. Zira Yahudilikte ölmekle puta tapınak/
put yapmak arasında tercihte bırakıldığında her Yahudinin
ölümü tercih etmesi gerekmektedir. Nitekim Yahudi tarthi bo­
yunca putperestliğe girmernek için canını feda eden sayısız
Yahudi bulunmaktadır. Sıradan Yahudilertn bile rahatlıkla
canlarını verebildiği bir durumda, Hz. Harun gibi bir insanın
canını kurtarmak için buzağı yapmış olması sağlıklı görün­
memektedir. Nitekim Saadya Gaon, Çıkış Kitabı'na yazdığı
tefsirde Hur'un öldürülmesine dair metinden bir şey çıkanla­
mayacağını ve bu iddianın aslının olmadığını belirtmektedir.
O, aynca puta tapınakla ölmek arasında kalan bir Yahudinin
ölümü tercih etmesi gerektiğinin ve Hz. Harun'un da bu nok­
tada tereddüt etmeyeceğinin altını çizmektedir. 43 İ bn Ezra da
Hur'un Hz. Harun'dan daha fazla dini hassasiyete sahip birt
olarak sunulduğu bu anlatımı reddetmektedir. Hz. Harun'un

41 İ bn Ezra, Çıkış, 32 : 2 ("Şemot", Mikraot Gedolot Haketer. ed. Menachem


Cohen, Bar-Ilan University Press, Ramat-Gan 2007. c. 2, s. 1 4 1 ) : Avra­
ham ibn Ezra, Commentary on the Pentateuch: Exodus. trans. H. N orman
Strtckman. Menorah Publishing. New York 1 988, s. 664 .
42 Midrash Tanhuma. Ki Tlsa, siman : 1 9 (Midra.ş Tanhuma. Vilna. 1 833. s.
1 22b) : Midra.ş Tanhuma. trans. Samuel Berman, Ktav Publishing House.
New Jersey 1 995. ss. 598-599: Raşi . Çıkış. 32:2 ("Şemot". Mikraot Gedolot
Haketer. ed . Menachem Cohen. Bar-Ilan University Press, Ramat-Gan
2007, c. 2, s. 1 40) : Ramban. Çıkış . 32:5 ("Şemot" , Mikraot Gedolot Hake·
ter. ed . Menachem Cohen. Bar-Ilan University Press, Ramat-Gan 2007,
c . 2 . s. 1 4 1 ) : Levi ben Gerşom. Çıkış. 32. bölüm mukaddlmesi ("Şemot" .
Mikraot Gedolot Haketer. ed. Menachem Cohen . Bar-Ilan University
Press, Ramat-Gan 2007. c. 2. s. 1 37) .
43 Moshe Zucker, Peru.ş Saadya le-Şemot, s. 374.
1 04 Samiri'nin Buzağısı

buzağı yapımında yer alması durumunda Hz. Musa'nın ilk


önce onu cezalandıracağını belirten İ bn Ezra, Hz. Harun'a
gelene kadar İ srail tarihinde binlerce insanın puta tapma­
mak için can verdiğini, Hz. Harun'un bundan korkmasının
imkansız olduğunu ifade etmektedir.44 Bunu destekler şekil­
de, Hz. Musa'nın dönüşü sonrasında, buzağıya tapanlar Hz.
Musa'nın öncülüğünde Levililer tarafından tek tek öldürül­
müştür. Fakat Hz. Harun'a dokunulmamıştır. Hatta Hz. Ha­
run daha sonra Tann tarafından başkahen olarak atanmıştır.
Böyle bir günahı işleyen kişinin cezalandınlmak bir kenara,
bu kadar kutsal bir göreve atanması onun buzağı olayında
suçsuz olduğu şeklinde yorumlanmıştır.45

Tevrat'ın metninde ilginç bir husus daha göze çarpmakta­


dır. Tevrat'ın kaydına göre halk, Hz. Harun'dan kendileri için
buzağı yapmasını istediğinde o herkesten altınlan toplamış,
ayınacı aletiyle buzağı biçiminde dökme bir put yapmıştır. 46
Burada görüldüğü üzere Tevrat'a göre Hz. Harun, bilinçli bir
şekilde put yapmaktadır. Fakat aynı anlatırnın ilerleyen cüm­
lelerinde Hz. Musa dağdan dönüp Hz. Harun'a çıkıştığında
Hz . Harun kendisini "Ben, kimde altın varsa getirsin dedim.
Altınlannı bana verdiler, ateşe atınca bu buzağı ortaya çtktt"
şeklinde savunmaktadır. Burada da Hz. Harun, işin oldubit­
tiye geldiğini ve kendisinin dalıli olmadığını ifade etmektedir.
Bu ifadeler Kur'an'daki "Biz mücevheratı attık, Samiri de bu
şekilde attt" 47 ifadelerini çağnştırmaktadır.

Tevrat'takinin aksine Kur'an'da Hz. Harun, en ufak


bir imayla bile olsa buzağı yapımında yer almamaktadır.
Kur'an'ın anlatırnma göre Hz. Musa, dağdan indikten sonra
Hz. Harun'a kızmış ve onun saçını sakalım çekiştirmiştir. Hz.
Harun buna mukabil halkın arasında tefrika çıkmasından

44 İ bn Ezra, Çıkış, 32: 1 -2 ("Şemot" . Mikraot Gedolot Haketer. ed . Menachem


Cohen. Bar-Ilan University Press, Ramat-Gan 2007 , c. 2, ss. 1 38- 1 39) .
45 LeVi ben Gerşom. Çıkış. 32. bölüm mukaddlmesl ("Şemot" . Mikraot Gedo­
lot Haketer. ed . Menachem Cohen, Bar-Ilan University Press. Ramat-Gan
2007, c. 2. s. 1 37).
46 Çıkış. 32:4.
47 Taha. 20:87.
Buzağıyı Yapanlar ve Cezalan 1 05

endişe ettiğini4 8 ve halkın neredeyse kendini öldüreceğini


dile getirmiştir. 49 Taha suresinde yer alan "Harun da onlara
önceden 'Ey kavmim! Siz bu buzağı ile sınanıyorsunuz. Sizin
gerçek Rabbiniz Rahman'dır. Bana uyun, emrime itaat edin '
demiştf'50 ifadeleri , buzağının yapımı sırasında Hz. Harun'un
bunu engellemeye çalıştığını göstermektedir. Ayette geçen
"Harun da onlara önceden şöyle demişti ( ve-lekad kale lehum
Harunu min kablu)" ifadesinde buzağı yapılmadan önce Hz.
Harun'un halkı durdurmaya çalıştığına dikkat çekilmekte­
dir. Bu ayet, özellikle de min kablu (önceden) lafzı , Tevrat'ta
buzağıyı yapan kişi olarak resmedilen Hz. Harun'u temize
çıkarmaktadır.

c. Samiri'nin Kimliği

Samiri ismi , Taha suresinde buzağıyı yapan karakteri ifade


etmek üzere üç kere tekrar edilmektedir. Buzağı heykelinden
bahseden Araf suresinde ise Samiri ismine yer verilmemek­
tedir. Bazı araştırmacılar hikayeterin bağlaını ve vurgusuna
dikkat çekip Taha suresinde buzağının yapımı ve Samiri'nin
rolünün, Araf suresinde de Allah'ın emrinden çıkmanın ön
plana çıkanldığına dikkat çekmektedirler. 5 1 Samiri kelimesi­
nin ne anlama geldiği, özel isim olup olmadığı , hangi millet­
ten olduğu gibi pek çok husus tartışılagelmiştir. 52 Tefsirlerde
Samiri'nin kimliğiyle ilgili çok farklı yorumlar yer almaktadır.
Bu yorumlan iki kategoride incelemek mümkündür. Birinci­
si, Samiri kelimesinin etimolojisine , diğeri de Samiri'nin özel
adı, mesleği , kabilesi ve özelliklerine dair rivayetlerdir. Bu yo­
rumlar şu şekilde listelenebilir:

48 Taha. 20:94.
49 Araf, 7 : 1 50.
50 Taha. 20:90.
51 Albayrak. Qur'anic Narrative and lsraliyyat in Westem Scholarship and in
Classical Exegesis. s. 1 05.
52 Albayrak. "Israillyyat and Classlcal Exegetes' Comments on the Calf with
a Hollow Sound 1 . 20: 83-98/ 7 : 1 47- 1 55 with speclal reference to Ibn Atiy­
ya" . ss. 45-46.
1 06 &imiri'nin Buzağısı

Sdmiri kelimesinin etimolojisine yönelik rivayetler:

ı. Samiri, Yahudi mezhebi olan Samirilerdendir. Bu çer­


çevede kelime , "Samirilere mensup" anlamındadır. Bu
iddia aynı zamanda "Samaıyalı", "Samireli"53 ya da
"Şomronlu" gibi anlamları da içermektedir. 54

2. Samiri, "Sümerli" anlamına gelmektedir.55

samiri'nin adı ve özelliklerine dair rivayetler:

ı. İsrailoğullarının ileri gelenlerindendir. 56

2. Kirman beldesindendir . 57

3. Bacerma beldesindendir. 58

4. Adı, Munca'dır. 59

53 Samire beldesini İ bn Atiyye Mısır'da gösterirken, Kurtubi Şam'da göster­


mektedir.
54 Taberi, Camiu'l-Beyan an Tevili Ayi'l-Kur'an, c. 1 6 . s. 1 52 ; Zemahşeri,
Tefsiru'l-Keşşaj. s. 663 ; İbn Kesir, Tefsiru'l-Kur'ani'l-Azim, c . 9, s. 363;
Alusi , Ruhu'l-Meani, c . 9 , s. 357; Suyuti, ed-Durru'l-Mensur, c . lO, s. 235;
Harari , Hadaiku'r-Ruh ve'r-Reyhan, c . 1 7. s. 374; İ bn Aşur, et-Tahrir
ve't-Tenvir. c. 1 6, s. 279; Razi, Tefsiru'l-Fahri'r-Razi, c. l l , s. 1 0 1 ; Ebu
Hayyan el- Garnati, el-Bahru'l-Muhit. c. 6, s. 248; Tusi, et-Tibyanfi Tefsi­
ri'l-Kur'an, c. 7, s. 205.
55 Ebu'l-A'la Mevdudi. Tejhimu'l-Kur'an, terc. Muhammed Han Kayani, İ n­
san Yayınlan, İ stanbul 1 986, c . 3 , s. 245.
56 Mukatil b . Süleyman. et-Tefsiru'l-Kebir, c . 3 , s. 37; Harari, Hadaiku'r-Ruh
ve'r-Reyhan, c. 1 7 , s. 374; Ebu Hayyan el- Garnati, el-Bahru'l-Muhit, c. 6,
s. 248; İ bn Atiyye, el-Muharreru'l-Veciz, s. 1 26 1 ; Tusi, et-Tibyan fi Tefsi­
ri'l-Kur'an, c. 7, s. 205.
57 Zemahşeıi, Tefsiru'l-Keşşaj. s. 663; İ bn Kesir, Tefsiru'l-Kur'ani'l-Azim, c .
9, s. 363; Kurtubi, el-Cami li-Ahkami'l-Kur'an. c. 1 4 . s. 1 1 8; Alusi. Ru­
hu'l-Meani, c . 9, s. 357; Suyuti, ed-Durru'l-Mensur, c . 1 0 , s. 23 1 ; Harari,
Hadaiku'r-Ruh ve'r-Reyhan, c. 1 7 , s. 374; İ bn Aşur, et-Tahrir ve't-Tenvir,
c. 1 6 , s. 280, 294; Razi, Tefsiru'l-Fahri'r-Razi, c. l l , s. 1 0 1 ; Ebu Hayyan
el- G arnati , el-Bahru'l-Muhit. c. 6, s. 248; İbn Atıyye, el-Muharreru'l-Veciz,
s. 1 26 1 ; Tusi. et-Tibyanfi Tefsiri'l-Kur'an, c. 7, s. 205; Sa'lebi, Kitabu Kı­
sasi'l-Enbiya. s. 1 1 7 .
5 8 Zemahşeıi . Tefsiru'l·Keşşaf, s. 663 ; İ bn Kesir, Tefsiru'l-Kur'ani'l-Azim, c .
9, s. 363 ; Alusi, Ruhu'l-Meani, c . 9 , s. 357; Suyuti, ed-Durru'l-Mensur, c .
l O . s. 2 2 8 ; Ebu Hayyan el- Garnati, el-Bahru'l-Muhit, c . 6, s. 2 4 8 ; Sa'lebi,
Kitabu Kısasi'l-Enbiya. s. 1 1 7 .
5 9 Alusi. Ruhu'l-Meani, c . 9 . s. 357; Ebu Hayyan el- Garnati, el-Bahru'l-Mu·
hit, c. 6, s. 248; Sa'lebi , Kitabu Kısasi'l-Enbiya, s. 1 1 7 ; Sa'lebi, 'Ara'is
al·Majalis fi Qisas al-Anbiya', trans. William M. Bıinner, Brill, Leiden
2002 . s. 345. Miha karaktertyle ilgili bkz. Hakimler, 1 7 ve 1 8 . bölümler.
Buzagıyı Yapanlar ve Cezalan 1 07

5. Adı, Musa b . Zafer'dir. 60

6. Hz. Musa'nın Kıbti bir komşusu olup İ srailogullann-


dan degildir. 6 1

7. Münafık bir sihirbazdır. 62

8. Samiri'nin gerçek adı Harun'dur. 63

9. Hz. Musa'nın halasının ogludur. 64

1 0 . Hz. Musa'nın amcasının ogludur. 65

l l. İ nege tapan bir kavimdendir, sonra da İ srailogullanna


katılmıştır. 66

1 2 . Samiri, Hint asıllıdır.67

Tefsirlerde Samiri'nin geldigi şehir olarak zikredilen Kir­


man ve Bacerma her ne kadar Mezopotamya bölgesinde gös­
teriise de kanaatimizce bu iki isim de Arapça olmayıp Mı­
sır'da bulunan şehir isimleridir. Kirman şehri muhtemelen
Hermont veya Kermeh (Kerma) şehrinin Arapça formudur.

60 Zemahşer1. Tefsiru'l-Keşşaf. s. 663: Taberi. Tarihu'r-Rusul ve'l-MulCık. s.


425: İbn Keslr, Tefsiru'l-Kur'ani'l-Azim. c . 9, s. 363: Abdulkahlr b. Abdur­
rahman b. Muhammed el-Cürcani. Durcu'd-Durer. tahk. Tal'at Ferhat-Mu­
hammed Edlb Şekur. Daru'l-Fiker, Arnman 2009, c . 2. s. 293: Alusi.
Ruhu'l-Meani, c . 9, s. 357: Haraıi, Hadaiku'r-Ruh ve'r-Reyhan. c . 1 7. s.
375: İbn Aşur, et-Tahrir ve't-Tenvir, c . 1 6 . s. 280: Ebu Hayyan el- Garmiti.
el-Bahru'l-Muhit. c . 6. s. 248: Sa'lebi. Kitabu Kısasi'l-Enbiya. s. 1 1 7.
6 1 Kurtubi. el-Cami li-Ahkami'l-Kur'an. c . 1 4 . s . 1 1 8: Alusi. Ruhu'l-Meani. c .
9, s. 357: Razi. Tefsiru'l-Fahri'r-Razi. c . l l , s. 1 0 1 : Ebu Hayyan el- G ar­
nati. el-Bahru'l-Muhit. c . 6. s. 248: İ bn Atiyye. el-Muharreru'l-Veciz. s.
1 26 1 : Mahmut Sallhoğlu, "Samlri". DİA . c. 36. ss. 67-68.
62 Kelbi. Kitabu't-TeshU li-Vlılmi't-Tenzil. c . 3 . ss. 33-34.
63 İbn Keslr. Tefsiru'l-Kur'ani'l-Azim. c . 9, s. 359.
64 Alusi. Ruhu'l-Meani. c . 9. s. 357: Harari. Hadaiku'r-Ruh ve'r-Reyhan. c.
ı 7 , s. 375: Ebu Hayyan el- Gamati. el-Bahru'l-Muhit, c . 6, s. 248: İ bn
Atlyye. el-Muharreru'l-Veciz. s. 1 26 1 .
65 Alusi, Ruhu'l-Meani, c . 9 , s . 357: Harari. Hadaiku'r-Ruh ve'r-Reyhan. c .
1 7 , s. 3 7 5 : Ebu Hayyan el- G amati. el-Bahru'l-Muhit. c . 6, s. 248.
66 İbn Keslr, Tefsiru'l-Kur'ani'l-Azim. c . 9 . s. 363: Suyuti. ed-Durru'l-Men­
sur. c. 1 0. ss. 228-229: Alusi. Ruhu'l-Meani. c. 9. s. 357: Harari . Hadai­
ku'r-Ruh ve'r-Reyhan, c. 1 7 , s. 374: Razi. Tefsiru'l-Fahri'r-Razi. c. 1 I . s.
1 0 1 : Ebu Hayyan el- G arnati, el-Bahru'l-Muhit, c . 6, s. 248: Sa'lebi. Kitabu
Kısasi'l-Enbiya. s. 1 1 7 .
67 Muhammed Hamldullah , Aziz Kur' an, çev. Abdulaztz Hatıp-Mahmut Ka­
nık. Beyan Yayınlan . İ stanbul 2000. s. 464. 4. dipnot.
1 08 Sô.miıi'nin Buzağısı

Hermont, Grekçe Hennonthis olarak, günümüzde de Erment


veya Arınant olarak bilinmektedir. Kerma ise Sudan'da Ker­
ma adıyla bilinen ve MÖ . 2500- 1 500 yılları arasında hüküm
süren krallığın başkenti olarak bilinmektedir. Kerma, MÖ .
1 500 civarlarında I . Tutmose tarafından Mısır topraklarına
dahil edilmiştir. Her halükarda Kirman veya Bacerma şek­
linde tefsirlerde geçen yer isimlerinin Suriye-Irak civarında
bir şehre değil , Antik Mısır'da bir yere tekabül etmesi daha
muhtemeldir.

Alternatifler arasında zikredilen Samiri'nin gerçek adının


Harun olduğu68 şeklindeki bilgi dikkat çekmektedir. Muhte­
melen bu bilgi, Tevrat'ta buzağı yapımında rol oynayan Hz.
Harun'u aklamaya yöneliktir. İ lginç bir şekilde bazı Tevrat
tefsirlerinde buzağıyı yapanın Hz. Musa'nın kardeşi Harun
değil de başka bir Harun olduğuna dair bir iddiadan bahse­
dilmektedir. Bununla birlikte Yahudi alimlerden İ bn Ezra ve
Gersonides, bu iddianın doğru olmadığını ve kastedilen Ha­
run'un, Hz. Musa'nın kardeşi Harun olduğunu belirtmekte­
dirler. 69

İ ngiliz hukukçu ve oryantalist John Selden (ö. 1 654) , Sami


kültürlere ait farklı konuları ve terimleri topladığı eserinde
Samiri kelimesinin Hz. Harun'un sıfatı olarak kullanıldığını
iddia etmiştir. Bu iddiaya göre Tevrat'ta Hz. Harun'a nispet
edilen buzağının yapımı , Hz. Muhammed tarafından Samiri
olarak sunulmuştur. Selden , Samiri kelimesini İbranice şo­
mer (koruyan/ gözeten) kelimesiyle açıklayıp Hz. Harun'un
kavmi gözetlerneyle görevlendirildiğine vurgu yapmaktadır. 70

68 İ bn Kesir. Tefsiru 'l-Kur'ani'l-Azi.m, c. 9. s. 359 .


69 İ bn Ezra, Çıkış, 32 : 1 -2 ("Şemot" , Mikraot Gedolot Haketer, ed. Menachem
Cohen, Bar-Ilan University Press, Ramat-Gan 2007 . c. 2. s. 1 38) ; Levi ben
Gerşom. Çıkış, 32. bölüm mukaddimesi ("Şemot" , Mikraot Gedolot Hake­
ter. ed . Menachem Cohen. Bar-Ilan University Press. Ramat-Gan 2007, c.
2 , s. 1 37) .
70 Michael E. Pregill. The Living Caif of Sinai: Orientalism. "Irifl.uence ", and
the Foundations of the Islamic Exegetical Tradition, Yayımlanmamış Dok­
tora Tezi. Columbia University. New York 2008, ss. 235-236. Bkz. John
Selden , Dis Syris, Leipzig 1 672, Syntagmatis I, chap. IV, ss. 5-6; John
Selden . "Dis Syris". Opera Omnia. ed . David Wilkins. London 1 726, ss.
292-299 .
Buzağ;ıyı Yapanlar ve Cezalan 1 09

Pregill de doktora tezinde Samiri'nin Harun olma ihtimalinin


tefsir gelenegiyle bilinçli bir şekilde imkansız hale getirildigi­
ni iddia etmekte ve Selden'in görüşünü savunmaktadır. Ona
göre , özellikle Samiri'nin İ srailogullanndan degil de Mısır'ın
yerlilerinden birisi oldugu şeklindeki rivayetler. Kur'an anla­
tımını Yahudi etkisinden kurtarmaya yönelik özel bir amaca
hizmet etmektedir. 7 1

Samiri'nin gerçek isminin Harun oldugunu söyleyen mo­


dern dönem İ slam alimleri de mevcuttur. Ö rnegin, Mevdudi
Samiri'nin gerçek isminin Harun olabilecegini belirtmektedir.
Fakat o, bahsi geçen Harun'un peygamber Harun olmadıgına
dikkat çekmektedir:

Samili'nin gerçek adının Harun olması ve daha sonralan İsrailo­


ğullannın bunu Peygamber Harun ile kanştırmış olmalan müm­
kündür. O halde Kur'an , Hz. Harun'u bu günahdan temize çı­
kararak Yahudi ve Hııistiyanlara bir lütuf göstermektedir. Fakat
Hııistiyan misyonertert ve oryantalistler hala Kur'an'ın burada
bir taıihsel hata yaptığını ve buzağının İsrailoğullan arasından
mübarek bir peygamber tarafından yapıldığını iddia etmektedir­
ler. inatçılık ve gözü kapalılıklanndan bunun Kitab-ı Mukaddes'e
göre bile büyük bir günah olarak kabul edildiğini unutmaktadır­
lar (Çıkış, 32 : 2 1 ) . Aynı babtan biraz daha okunduğunda Kitab-ı
Mukaddes'in kendisiyle çelişki içinde olduğu görülür. (Çıkış, 32:
27-29) da Hz. Musa'nın Levililere. buzağıya tapanıann hepsini,
kardeşlerini ve akrabalannı öldürmeyi emrettiği yazılıdır. Bu
emre uyularak o gün üç bin adam ölmüştür. Şimdi de şöyle bir
soru yöneltilebilir: "Eğer buzağıya tapmayı icad eden Harun Pey­
gamber ise, neden bu cezalandırma sırasında öldürülmemiştir?
Levililer neden Hz. Musa'dan , kardeşi ve bu günahın asıl sahibi
olan Harun'u kendi akrabalan gibi öldürmek için izin almadılar?
Kitab-ı Mukaddes, bundan sonra Hz. Musa'nın Rabb'e giderek
onlann günahlannın bağışlanması için dua ettiğini, eğer duası
kabul olmazsa Rabb'dan kendisini yaşayanlar listesinden silme­
sini istediğini yazmaktadır. Rab şöyle cevap vermiştir: "Bana kar­
şı kim suç işlediyse onu kıtabırndan sileceğim. " (Çıkış, 32: 3 1 -33)
Kitab-ı Mukaddes'den Harun'un isminin sllinmeyeceğini ona ve

71 Pregill, The Living Caif of Sinai: Orientalism. "Injluence", and the Founda­
tions of the Islamic Exegetical Tradition. ss. 230-258, 293, 6 1 6-629.
1 10 Samiri'nin Buzağısı

soyundan gelenlere Mabed'in koruyuculugunun teslim edildigini


ögrenmekteyiz. (Sayılar, 1 8 : 1 - 7) İşte bu nedenle Kitab-ı Mukad­
des kendi kendisiyle çelişmekte ve aslında Harun'un temize çık­
masında Kur'an'ı desteklemektedir. 72

Kur'an'daki es-Sô.miıi t.s.J"'UI) kelimesinin başına elif-lam


sonuna da nispet ya'sının gelmesi, kelimenin bir belde, mes­
lek grubu ya da kavme nispetle kullanıldığını göstermektedir.
Samiri ismi genellikle Samire /Samarya gibi beldelere nispetle
açıklanmaya çalışılırken çok fazla gündeme gelmeyen ihti­
mallerden biri de Samiri'nin Sümerli anlamında kullanılmış
olmasıdır. Bu iddiaya göre göçler yoluyla Mezopotamya'dan
Mısır'a göç eden Sümerliler Mısır'a yerleşmişlerdir. Etnik kö­
ken olarak Sümerli olan ve atalan Mısır'a yerleşen Samiri de
İ srailoğullarının Mısır'dan çıkışı sırasında onlarla birlikte Mı­
sır'ı terk etmiştir. Mevdudi bu görüşünü şu şekilde dillendir­
mektedir:

Kelimenin sonundaki (ye) harfinden Samiri'nin (o kimsenin) asıl


ismi olmadıgı anlaşılmaktadır. Çünkü Arapça'da bu harf kişinin
memleketi, kavmi ve akrabalarıyla olan ilgisini göstermek için ke­
limenin sonuna eklenir. Bundan başka baştaki (el) belirlilik takısı
da Samiri'nin aynı kabile veya memlekete mensup birçok kişiden
sadece biri ve altın buzagıya tapmayı icad eden kimse oldugu an­
laşılmaktadır. Aslında bu konuda daha fazla açıklama yapmaya
gerek yoktur, fakat bazı Hıristiyan misyonerler ve batılı oryanta­
listler, Kur'an'ı ve Peygamber'i (s.a) bu konuda çok eleştirmişler­
dir. Onlar şöyle diyorlar (Allah korusun) : "Bu, Kur'an'ın yazan
olan Muhammed'in cehaletini gösteren delillerden ve Kur'an'da
yer alan tarih hatalanndan biridir. " Onlar bu saçma eleştiriyi,
Samiri'nin , İsrail krallıgının başkenti olan ve bu olaydan çok
sonra M . Ö . 925'de kurulan Samiriyeli bir adam oldugu fikrine
dayandırmaktadırlar. Bundan yüzlerce yıl sonra İsrailogullanyla
yabancılann karşılıklı evlenmeleri sonucu Samiriyeliler diye bir
nesil türemiştir. Samiriler altın buzagıya taptıklan için, bu eleşti­
riler Peygamber'i (s.a) sadece kulaktan dolma duydugu şeylerden
yararlanarak bu hikayeyi uydurmakla suçlamaktadır. Bu eleş­
tiriciler, Hz. Peygamber'in (s .a) bu konuda komşu kabilelerden
bir şeyler duydugunu ve daha sonra Kur'an'ın içine soktugunu

72 Mevdudi, Tejhimu'l-Kur'an, c. 3, s. 269.


Buzağıyı Yapanlar ve Cezalan lll

söylemektedirler. Sadece bu değil. onlar Kisra'nın adamlanndan


biri olan Harnan'ın Kur'an'da Firavun'un veziri olarak geçtiğini de
söylerler. Ne yazık ki bu sözde bilginler, eski zamanlarda bir kabi­
le veya bir yerde aynı isimle anılan sadece bir kimse olduğunu ve
aynı isme sahip başkası veya başkalan olabileceği ihtimalinin yok
olduğunu düşünüyorlar. Bunlar, Hz. İbrahim zamanında Irak ve
çevresine Sümerliler diye bir grup insanın yerleştiğini bilmiyorlar
veya bilmek istemiyorlar. Hz. Musa zamanında Irak'dan Mısır'a
göç etmiş , Samiriler diye bir topluluk yaşamış olabilir. Bunun
yanı sıra, Kitab-ı Mukaddes'e göre (I Krallar, 1 6: 24) Samiriye
şehri Semer'den alınan bir tepe üzerine kurulmuş ve ondan son­
ra Samiriye adını almıştır. Bu da, Samiriyeliler ortaya çıkmadan
Semer (veya Sümer) adında bir topluluğun yaşadığını ve bunlar­
dan bazı kabHelerin "Samiri" adını almasının mümkün olduğunu
göstermektedir. 73

Yukanda zikredilen görüşlelin dışında oryantalistler ta­


rafından Samiri'nin kimliğine dair farklı iddialar ortaya atıl­
mıştır. Örneğin Abraham Geiger, Samiri'nin Samael isminin
bozulmuş hali olabileceğini iddia etmektedir. 74 Aynı iddia,
Tisdall tarafından tekrarlanmıştır. 75 Heinrtch Speyer de Sa­
mili kelimesinin Tanalı'taki karakterlerden Zimrt ile olan ses
benzerliğine dikkat çekmektedir. 76 Zirurt'nin Peor putuna tap­
malan yönünde İ srailoğuHanna öncülük edişiyle Samiri'nin
buna benzer rolü, bu tür bir ilişkilendirmede temel rol oy­
namaktadır.77 Yahudi araştırmacı Hirschberg, Speyer'in bu
ilişkilendirmesini zorlama bulmakta ve Samiri'nin gizemini
koruduğunu belirtmektedir. 78

Bazı araştırmacılar Yahudi kaynaklannda zikredilen Mi­


ha'yı Samiri ile ilişkilendirmektedir. Kaynaklardaki bilgilere
göre Miha, Mısır'da İ srailoğullannın çocuklanna yapılan iş-

73 Mevdudi, Tejhimü'l-Kur'dn, c. 3. ss. 265-266.


74 Abraham Geıger, Judaism and Islam. F. M . Young. Madras 1 898. s. 1 3 1 .
7 5 Clair Tisdall. The Original Sources of the Qur'an. Soclety for Promoting
Christian Knowledge, London 1 9 1 1 . s. 1 1 3 .
76 Helnrlch Speyer. D ie Biblischen Erzahlungen im Qoran, Wlssenschaftl!che
Buchgesellschaft. Darmstadt 1 96 1 . s. 330.
77 I . Krallar, 16. bölüm: Sayılar. 25: 1 4 .
78 Halm Zeev Hirschberg. "Samarltans I n Islam". Encyclopedia Judaica. ed.
Fred Skolnlk. 2007. c. 1 7 . s. 738.
1 12 Siimiıi'nin Buzağısı

kenceler sırasında Hz. Musa tarafından kurtanlmıştır. Fira­


vun, inşaat için gerekli tuğla sağlanamadığmda, tuğla yerirıe
İ srailoğullannm çocuklarının konulmasını emretmişti. Hz.
Musa da bu denli bir zulüm karşısında Tann'yı sorgulamış,
Tann da ondan bu çocuklardan bir tanesini kurtarmasını is­
temiştir. Rivayetlere göre, Hz. Musa'nın kurtardığı çocuk, Mi­
ha'dır.79 Bazı yazarlar da Tanalı'ın Hakimler Kitabı'nda zikre­
dilen Miha ile Samiri arasmda bir bağ kurmaktadırlar. Bu id­
diaya göre Sa.miri, Miha'nın sıfatı olup aynı kişiye işaret et­
mektedir (Miha es-Sdmiri) . 80 Hakimler Kitabı'ndaki anlatıma
göre Efrayim'in dağlık bölgesinde yaşayan Miha, arınesinden
l l 00 şekel gümüş çalmış daha sonra arınesinin, gümüşleri
çalanı lanetlernesi üzerine onlan iade etmiştir. Miha'nm anne­
si bu paranın bir kısmını dökme put yapması için kuyumcuya
vermiş , yapılan put da Miha'nın evine götürülmüştür.8 1 Bura­
da ilginç bir benzerlik göze çarpmaktadır. Mısırlllann mücev­
herlerirıi çalan İ srailoğullan, bu ziynet eşyalanyla çölde dök­
me buzağı yapmışlardır. Benzer şekilde arınesinden gümüş
çalan Miha'nm parayı iade etmesi üzerirıe arınesi dökme put
yaptırmıştır. Yukanda Samiri'nin özel ismiyle ilgili yorumlarm
listelendiği yerde görüldüğü üzere Samiri'nin özel ismi bazı
tefsirlerde Munca (�) olarak verilmektedir. 82 Bu ismin, Miha
(l.>..:-- ) isminin yanlış noktalanmış hali olduğu açıktır.

Samiri özel isim olarak değil de Arapça bir kelime olarak


almabilir mi? Se-me-ra fiili , Arapçada gecelemek, gece konuş­
mak , gece iş yapmak ve yine geceyle ilgili olarak siyahlık an­
lamlanna gelmektedir. 83 Kur'an'da müşriklerirı gece yansmda

79 Babil Talmudu, Sanhedrin, lO ı b.


80 David. J. Halperin. "Can Muslim Narrative be U sed as Commentaıy on
Jewish Traditions?" , Medieval and Modem Perspective on Muslim·Jewish
Relations. ed . Ronald L. Nettler. Routledge, New York ı 995, ss. 83-84;
Halperin, The Faces oj the Chariot, s. 1 82 .
8ı Hakimler. 1 7 : 1 - 5.
82 Alusi, Ruhu 'l-MeanL c . 9, s. 357; Ebu Hayyan el- Gamati, el·Bahru'l-Mu·
hit, c. 6, s. 248; Sa'lebi, Kitabu Kısasi'l·Enbiya, s . ı ı 7: Sa'lebi, 'Am'is
al·Majalis fi Qisas al·Anbiya', s. 345. Miha karakteriyle ilgili bk2. Hakim­
ler. ı 7 ve ı 8 . bölüm.
83 Ragıp el- İ sfehani , Müfreddt, çev. Yusuf Türker. Pınar Yayınlan , İ stanbul
20 ı 6 . s. 743.
Buzağıyı Yapanlar ve Cezaları 1 13

Kabe çevresinde toplanarak Kur'an aleyhinde ileri geri konuş­


malan da samiran tehcurün (geceleyin toplanıp bezeyanlar sa­
vururdunuz) 84 kelimeleriyle ifade edilmektedir. Bu çerçevede
Samiri'nin insanlan gece vakti kandırdığı şeklinde yorumlar
yapılmıştır. 8 5

Yukanda da ifade edildiği üzere Samiri kelimesinin ba­


şında elif-lam, sonunda da nispet ya'sı olması sebebiyle bu
kelimenin bir kabileye , beldeye ya da bir meslek grubuna nis­
petle kullanıldığı anlaşılmaktadır. İ srailoğullannın Mısır'dan
çıkışlannın üzerinden çok fazla zaman geçmeden gerçekleşen
buzağı hadisesinde Mısır kültürünün etkili olduğu aşikardır.
Bu sebeple de Samiri kelimesinin Arapça ya da İ branice değil
antik Mısır dilinde olması kuvvetle muhtemeldir. Kanaatimiz­
ce Samiri kelimesi, Mısır dilinde oğul anlamına gelen sa keli­
mesi ile sevgili anlamına gelen meri kelimesinin birleşimin den
oluşmakta olup "sevgili oğul" anlamına gelmektedir. 86 Kelime ,
İ ngilizce eserlerde sa-meri, sa-mery, sa-mer şeklinde farklı
formlarda yazılmaktadır. Bu isimlendiriDe bazen sa-mery hut­
hor yani "Hathor'un sevgili oğlu" şeklinde devlet yöneticileri
için de kullanılmaktadır. 8 7 Ayrıca Mısır kaynaklannda sa-mer
şeklinde anılan bir rahip sınıfı bulunmaktadır. 88

84 Mümlnun . 23:67.
85 Albayrak. Qur'anic Narrative and Israiliyyat in Westem &holarship and
in Classical Exegesis. ss. ı 07 - ı 08; Fatih Kayak. Tevrat ve Kur'an 'a Göre
Sô:miıi. Selçuk Ü niversitesi SBE. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi.
Konya 20 ı 0 . ss. 59-60.
86 Budge, An Egyptian Hieroglyphic Dictionary. c. ı. ss. 583-584; c. 2. s. 3ı O.
87 Leprohon, The Great Name: Ancient Egyptian Royal Titulary. s. ı 73 . Ba­
zen sa-ptah-meri (Ptah'ın sevgili oglu) gibi sa ve meri kelimeleri arasına bir
Mısır tannsı konulmaktadır. Örnek kullanımlar Için bkz. Wlllems Harco,
"Anubls as a Judge", Egyptian ReligiDn: The Last Thousand Years. ed . Wll­
ly Clarysse. Antoon Schoors. J an Quaegebeur. Peeters. Leuven ı 998. s.
736; Ernest Alfred Wallis Budge. The Book oj the Kings oj Egypt. London
ı 908, c. 2. s. 203.
88 Ernest Alfred Wallis Budge . The Book oj the Opening oj the Mouth. London
1 999, c. 2. ss. ı 5 1 - ı 55. ı 60. 1 7 4- ı 75; Ernest Alfred Wallis Budge. Os iris
and the Egyptian ResurrectiDn, Dover Publlcatıons, New York ı 9 ı 1 . c. ı .
s . 5 ; Budge. An Egyptian Hieroglyphic DictiDnary. c . 2 . s . 67 1 ; Ruth Schu­
mann Antelme & Stephane Rosslnl. Becoming Osiris: The Ancient Egyp­
tian Death Experience. lnner Tradltıons International. Vermont ı 998, s.
1 7; Eleanor Harrls, Ancient Egyptian Magic, Welser Books, Newburyport
1 14 Samiri'nin Buzağısı

Mısır ve İ srailoğullan bağlamında "sevgili oğul" ifadesiyle


akla gelen ilk kişi Hz. Yusuftur. Nitekim hem Tevrat hem de
Kur'an Hz. Yusufun bu sıfatından bahsetmektedir. 89 Ayrıca
Tanalı'ta Hz. Yusufun oğlu Efrayim için de "sevgili oğul" ifa­
desinin kullanıldığı görülmektedir.90 Hz. Yusuf, İ srailoğullan
arasında Mısır'da uzun süreli olarak ikamet etmesi ve kanşık
evlilik yaparak Mısır bürokrasisinde önemli bir makamda gö­
rev yapması itibariyle Hz. Yakup'un diğer çocuklarından ay­
nlmaktadır. Bu anlamda Yakup'un oğullan arasında en fazla
Mısırlı olanlar Yusufoğullandır. Bu bilgiler ışığında Samiri
isimlendinnesinin , "sevgili oğlun kabilesinden" yani Yusufi
anlamında kullanıldığını söylemek mümkündür.

Peki , Kur'an'daki Samiri ile Yahudi fırkası olarak bilinen


Samiriler arasında bir bağ var mıdır? Kanaatimizce Samiriler,
Samiri'nin etnik ve kültürel anlamda devamı niteliğinde bir
topluluk olup on iki İ srail kabilesinden Yusufoğullanndandır­
lar. Geleneksel Yahudi anlayışına göre MÖ . 722 yılında Asur­
lular Filistin'in kuzeyinde kurulan İ srail Devleti'ni yıkmışlar,
buradaki halkı Mezopotamya'nın değişik yerlerine sürmüşler
ve oradan getirdikleri halkı da buraya yerleştinnişlerdir. Ya­
hudi kaynaklanna göre Samiriler, kuzeydeki İ srail Devleti'n­
de yaşayan Yahudilerle Mezopotamya'nın farklı yerlerinden
getirilen putperest kavimlerin kanşımından oluşmuş bir ka­
vimdir.91 Samiriler ise geleneksel Yahudi anlatımını redde­
derek kendilerini Hz. Yusufun oğlu Efrayim ve Menaşşe'ye
dayandınnaktadırlar.92 Ayrıca Hz. Yusuf, Hz. Musa ile birlikte

20 1 5 , s. 23: Martyn Smith , ReligiDn, Culture, and Sacred Space, Palgrave


Macmillan. New York 2008. s. 52: Emest Alfred W allis Budge . The Liturgy
of Funerary Offerings. Dover Publication. New York ı 994 , s. 2 ı 5; Budge.
An Egyptinn Hieroglyphic DictiDnary, c. 2. s. 67 1 : Budge. The Book of the
Opening of the Mouth, c. I , s. 1 44: Budge, The Book of the Opening of the
Mouth. c. 2. s. 200.
89 Tekvin. 37:3: Yusuf, 1 2 : 8 .
90 Yeremya. 3 1 : 20.
9ı Fatma Gerçekcloglu, Sdmiriliğin Ortaya Çıkışı ve Kutsal Metinler Işığın­
da Erken Dönem Sdmiıi-Yahudi İlişkileri, Yayımlanmanuş Yüksek Lisans
Tezi. Ankara Ü niversitesi SBE . . Ankara 20 ı 7, ss. 35-44.
92 Elkan Nathan Adler & Max Seligsohn. "Une Nouvelle Chronique Samari­
taine" . Revue des etudes Juives 44 ( 1 902) . s. 70, 75, 76; Kitabu't-Taıikh
of Ebu'l-Feth. trans. Paul Stenhouse. Sydney 1 985. s. 54. 68, 75.
Buzağıyı Yapanlar ve Cezalan 1 15

Samiriler için en önemli karakter olarak resmedilmektedir.93


Bilindiği üzere Hz. Yusufun naaşı , Mısır çıkışı Efrayim kabi­
lesine ait Şekem'e götürtilerek oraya gömülmüştür. 94

Yahudi kaynaklan esas alındığında Efrayimoğullanna ve­


rilen bölgenin Asur Sürgünü öncesinde Samiriye olarak ad­
landınldığı görülmektedir. Bu bölgeye Samiriye adının veril­
mesi Kur'an'daki Samiri isimlendirmesi açısından kritik öne­
me sahiptir. Tanalı'taki anlatıma göre kuzeydeki İ srail Kral­
lığı'nın kralı Omri, yaklaşık MÖ . 880 yılında Şemer isimli bir
adamdan Samiriye Tepesi'ni satın alıp üstüne bir şehir inşa
ettirmiştir. Omri , aldığı bölgeye eski sahibine nispetle Samiri­
ye adını vermiştir. 95 Burada Şemer karakterinin kimliği ko­
numuzu aydınlatması açısından hayati öneme sahiptir. Zira
Efrayim bölgesi olarak anılan bölge bir anda Samiriye olarak
isimlendirilmeye başlanmıştır. Fakat ne yazık ki Yahudi kay­
naklannda Şemer'in kimliğiyle ilgili kayda değer bir bilgiye
rastlanmamaktadır. Bu sebeple bölgenin Samiriye ismini al­
masıyla ilgili en önemli nokta kapalı kalmaktadır. Samitilerin
kroniklerinde ise Samiriye ismi; Şomron şehrinin sakinleri
(Şomronim) şeklinde şehre nispetle açıklandığı gibi, Tevrat'ı
gözetenler (Şomerim/ Şamerim) şeklinde de anlaşılmaktadır. 96
Fakat beldenin bu ismi alması ve dolayısıyla sonrasında Sa­
mirilerin bu isimle isimlendirilmelerinin bu iki alternatif oku­
mayla ilgisi görünmemektedir. Kanaatimizce burada Efrayim

93 Memar Marqah, trans. John Macdonald , Verlag Alfred Töpelman. Berlin


1 963. s. 1 86.
94 Yeşu, 24:32. Bilindiği üzere İ srailoğullan kutsal topraklara gırdiklerinde
Hz. Yusufun oğlu Efraylm'e bugünkü İ srail'In orta kısmı verilmiştir. Le­
v!l!lere müstak!l olarak toprak verilmediği Için Ilk oğulluk hakkı olarak
iki hisse sahibi olan Hz. Yusufun Iki oğlu Efraylm ve Menaşşe müstakil
kablleler olarak degerlend!rtlerek toprak sahibi olmuşlardır. Bkz. Yeşu .
1 6 . bölüm.
95 I . Krallar, 1 6 : 23-24.
96 The Panarton of Epiphanius of Salamis. trans. by Frank W!lliams. Brlll.
Leiden 2009. c. I . ss. 32-33; Jeffrey M. Cohen, A Samaritan Chronicle:
A Source-Critical Analysis of the Life and Times of the Great Samaritan
Reformer, Baba Rabbah, Brlll. Le!den 1 98 1 . s. 6, 1 2 ; Adler & Seligsohn.
"Une Nouvelle Chronlque Samarltalne", s. 70, 74-75, 2 1 0; Kitabu 't-Tarikh
of Ebu'l-Feth, s. 56. 58. 68, 75; S!lvestre de Sacy. Correspondance des
Samaritam de Naplouse. Paris 1 8 1 3 . s. 1 75.
ı ı6 Samiri'nin Buzağısı

kabilesinin bulunduğu yerin Samiriye ismini alması Samiri


(sevgili oğul) unvanının bir devamı niteliğindedir ve eski alış­
kanlıkianna dönmeleri bunu teyit etmektedir. Muhtemelen
bugün Nablus (Şekem) şehri ve etrafında konuşlanan Samiri­
ler de buzağıyı yapan Samiri'nin etnik ve kültürel anlamda
devamı olan bir gruptur ve Yusuf kabilesindendirler.

Buzağının Yusufoğullanndan sihir kabiliyeti olan ve ileri


gelen birisi tarafından yapıldığı öne sürüldüğünde sonraki
dönemde Yusufoğullannın başta buzağı yapımı olmak üzere
Mısır kültürüyle irtibatlannın devam edip etmediği de konu­
yu aydınlatma adına önem arz etmektedir. Bilindiği üzere Hz.
Süleyman'ın ölümünden sonra İ srailoğullarının krallığı ikiye
aynlmış ve kuzeyde İ srail , güneyde de Yehuda Devleti ku­
rulmuştur. Güneyde Rehoboam , kuzeyde de Yeroboam kral
olarak İ srailoğullannın başmda bulunmuşlardır. Güneyde
Benyamin ve Yehuda kabileleri bulunurken kuzeyde diğer on
kabile yer almaktadır. Kuzeydeki kabilelerden en öne çıkanı
da Efrayimoğullandır. Nitekim kuzeydeki İ srail Krallığı'nın
ilk kralı Yeroboam da (yak. MÖ . 930-909) , Efrayim kabilesine
mensuptur. Onun Süleyman'la yaptığı kavgadan dolayı bir
süre Mısır'da kaldığı bilinmektedir. 97 Güney ve kuzey kabile­
leri arasındaki çekişme ve düşmanlık, Yeroboam'm bir ham­
lesiyle bambaşka boyut kazanmıştır. Yeroboam, biri Beyt-El,
öteki Dan Kenti'nde olmak üzere iki altın buzağı yaptınp hal­
kına, "Tapınmak için artık Yeruşalim'e gitmenize gerek yok,
ey İsrail halkı, işte sizi Mısır'dan çıkaran ilahlarınızf' demiş­
tir. Yeroboam'm "Sizi Mısır'dan çıkaran ilahlarınız bunlardır'
ifadesi, Çıkış Kitabı'nda İ srailoğullarının buzağıyı yaptıktan
sonra söyledikleri ifadenin aynısıdır.98 Aynca Yeroboam'm
yaptığı buzağı için de "dökme buzağı" ifadesi kullanılmak­
tadır.99

97 I. Krallar, ı ı :40.
98 Çıkış. 32 : 4 .
99 Çıkış. 32 :4; I . Krallar, ı 4 :9; Il. Krallar, 1 7 : 1 6 . Yeroboam'ın yaptığı altın
buzağılarla Çıkış Kitabı'ndaki buzağı hadisesi arasındaki benzerlikler Için
bkz. Moses Aberbach & Leivy Smolar. "Aaron, Jeroboam and the Golden
Calf' . Journal of Biblical Literature 86:2 ( 1 967) . ss. 1 29- 1 40.
Buzağıyı Yapanlar ve Cezalan 1 17

Tanalı'ta Samiriye bölgesinin buzağı ile anılması dikkat çe­


kicidir. Zira Hoşea Kitabı'nda yer alan "Samiriye'nin altın buza­
ğısı" ifadesi basit bir tesadüf olmaktan uzaktır. Hoşea, yaklaşık
MÖ . 758-725 yılları arasında Samiriye bölgesinde peygamber­
lik yapmış ve İ srailoğullarına şu şekilde seslenmiştir: "Ey sa­
miriye, atm buzağı putımuzu, öjkem alevleniyor size karşı! Hiç
mi temiz olamayacaksınız? Çünkü bu İsrail'in işidir. O buzağıyı
bir usta yaptı. Tann değildir o. samiriye'nin buzağı putu parça­
lanacak." 100 Buna ilaveten Efrayim bölgesindeki insanlar için
"Şimdi günah üstüne günah işliyorlar, gümüşlerinden dökme
putlar, akıllıca tasarlanmış putlar yapıyorlar, hepsi de usta işL
Bu insanlar hakkında, 'İnsan kurban edenler buzağılan öpüyor! '
diye konuşuluyor' 101 ve "S<imiriye'de yaşayanlar Beyt-Aven'de­
ki102 inek putu yüzünden korkuya kapılacak" 103 ifadelerirıe yer
verilmektedir. Tanalı'ta Efrayim, eğitilmiş buzağıya ( ve-Efrayim
egla melummada) . 104 Yusuf ve Efrayim de bir başka yerde bo­
ğaya benzetilmektedir. 105 Yukarıdaki bilgiler ışığında Samiriye
bölgesi ile buzağı putu arasında bir ilişki olduğu Yahudi kutsal
metninde de kayda geçmiş bir realitedir ve bu durum çöldeki
buzağı hadisesinden asırlar sonra gerçekleşmektedir.

Hz. Harun'un, kendisini Hz. Musa'ya karşı savunurken


" İsrailoğullan arasında fırkalar oluşturdun/ayrılık çıkardın
demenden korktum (inni haşiytu en tekiıle ferrakte beyne beni
İsrail}" 1 06 şeklinde bir ifade kullanması ilginç bir detay içer­
mektedir. Kanaatimizce Hz. Harun bu sözle , buzağı talebiyle
kendisini tehdit eden İ srailoğullarının güçlü bir kabilesinin
(Yusufoğulları) , buna karşı çıkan diğer bazı kabilelerle kavga­
ya girişınesini kast etmektedir. Konuyla ilgili dikkat edilmesi
gereken hususlardan biri de Samiri'nin buzağı yapımında ve

1 00 Hoşea. 8 : 5-6.
1 0 1 Hoşea. 1 3 : 2 .
1 02 Burada geçen Aven (11N) . kanaatlmizce Efrayim kabllesinin geldigi Heli­
opolis yani On şehrinin yazımının Aven şeklinde okunmuş halidir. Bkz.
Hoşea, 4: 1 5 ; 5:8. 1 0 : 5 , 8 .
1 03 Hoşea, 1 0: 5 .
1 04 Hoşea. 1 0: 1 1 .
1 05 Tesniye, 33: 1 7 .
1 06 Taha. 20:94.
1 18 Siimiıi'nin Buzağısı

sonrasında halk arasındaki konumudur. Öncelikle Samiri,


buzağı heykelini ustaca bir sihir yöntemiyle ortaya çıkarmış­
tır. Bu anlamda halkın diğer bireylerinden ayrılmaktadır. Di­
ğer bir husus da Samiri'nin bu işi yaparken ve sonrasında
herhangi bir engelle karşılaşmaması ve "Sizin de Musa'nın da
ilahı budurf' dediğinde, insanların bunu kabullenip buzağıya
tapmaya başlamalarıdır. Bu detaylar, Samiri'nin halk içinde­
ki rolü , statüsü ve insanlar arasındaki etki gücü hakkında
fikir vermektedir. Anlatımlardan Samiri'nin etkin ve güçlü bir
sihirbaz olarak ortaya atıldığı ve sonrasında da buzağı tapı­
nıcılığını henüz üzerlerinden atamamış insanları kolayca etki
altına alabildiği anlaşılmaktadır.

Daha önce de işaret edildiği üzere sa-meri isimlendirmesi


aynı zamanda Antik Mısır'da bir rahip grubunu ifade etmek­
tedir. Hz. Yusufun Heliopolis'in başrahibinin damadı olduğu
düşünüldüğünde oğullarının da babaları aracılığıyla bu rahip
sınıfı içerisinde zamanla yer etmiş olmaları ihtimal dahilinde­
dir. Yine hiyerogliflerde sa-mer (sevgili oğul) şeklinde bir ra­
hip teşkilatından bahsedilmektedir. Bu isimlendirme, cenaze
töreninde görevli olan bu rahiplerin sınıfını ifade etmek üzere
kullanılan bir grup ismidir. 1 07 Bilindiği üzere "ölünün ağzını
açma ritüeli"nde sa-mer rahip sınıfı ölüye yeniden hayat balı­
şetme ve canlandırma ritüeli uygulamaktadır. 1 08

Özetle , Samiri kelimesinin "Hz. Yusufun kabilesine men­


sup (Yusufı)" anlamında kullanılmış olması kuvvetle muhte­
meldir. Günümüzde Samiriler olarak bilinen Yahudi cema­
atinin de Kur'an'daki Samirilerle aynı kabilenin mensupları
olduğunu iddia etmek mümkündür. 109 Nitekim günümüzde
Samiriler de kendi soylannı Hz. Yusufa dayandırmaktadır­
lar. Ayrıca Kur'an'da Samiri karakterinin buzağıyı yapan kişi

1 07 Budge. An Egyptian Hieroglyphic Dictionary, c. 2, s. 67 1 : Budge. The Book


of the Opening of the Mouth. c. 1 . s. 1 44 : Budge. The Book of the Opening
of the Mouth. c. 2, s. 200.
1 08 Budge, The Book of the Opening of the Mouth. c . 1 . s. l l . 22. 47, 77-79,
84. 86.
1 09 Konuyla ilgili araştırma için bkz. Yasin Meral, "Senin Derdin Neydi ey
Samiıi? 20/Taha:95". Ankara Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Dergisi 58:2
(20 1 7) . ss. 1 83- 1 92 .
Buzağıyı Yapanlar ve Cezalan 1 19

olarak zikredilmesi ile Tanalı'ta Samiriye beldesinin buzağı


yapımıyla öne çıkması arasındaki paralellik, Kur'an'daki bil­
ginin tarih hatası olarak geçiştirilemeyeceğini göstermektedir.

Bu kıssa, Hz. Muhammed'in hayatı çerçevesinde okundu­


ğunda 6 1 5 yılında indiği düşünülen Taha suresindeki Samiri
karakterinin Mekke'de Hz. Muhammed'in mesaj ına doğrudan
cephe alan Ebu Leheb ya da Velid b. Muğire gibi şahıslara
tekabül etmesi mümkündür. Hz. Musa'nın Samiri'yi kovması
ve kendisinin Allah huzurunda da yaptıklarından hesap vere­
ceğini söylemesi bir nevi ona tövbe kapısının kapandığını ve
bunun da açıkça ilan edildiğini göstermektedir. Bu çerçevede
Ebu Leheb ve Velid b. Muğire gibi daha hayattayken ahiret­
ten nasipleri kesilen insanları, Mekke'nin Samirileri olarak
görmek mümkündür. 1 1 0 Burada ş u soru da sorulabilir: Bu
kıssada, Hz. Musa'nın başlarından ayrılması sebebiyle ilahi
mesaj a sırt çeviren İ srailoğulları, gerek Habeşistan hicreti ge­
rekse vahiy gecikmesi sebebiyle, başlarında peygamber /vahiy
olmadığı için irtidat eden Müslümanlara tekabül ediyor ola­
bilir mi?

D. Samiri'nin Cezası

Hz. Musa dağdan indikten sonra öfkesinden Hz. Harun'a


çıkışmış , fakat ilginç bir şekilde Samiri bu sırada telaş gös­
terip kaçınayı tercih etmemiştir. Samiri'yle diyaloğunun so­
nunda Hz. Musa, buzağıyı yakıp kül haline getireceğini ve su
birikintisine savuracağını söylemiştir. O , ayrıca Samiri'ye ha­
yatı boyunca "Dokunma yok! ( la misds)" diyerek yaşayacağını
bildirmiştir. Samiri'nin söyleyeceği bu sözün ne anlama geldi­
ği tefsirlerde tartışılmıştır. Genel kanaat, Samiri'nin insanlar­
dan uzak ıssız çöllerde, vahşi hayvanlarla tek başına yaşama­
ya mahkum edildiği şeklindedir. 1 1 1 Bazı tefsirlerde Samiri'nin

l l O Samiri kıssasındaki la misds tabiriyle Kevser suresindeki ebter kelimesi


arasında lrtlbat kurulabilir ml? Zira Kevser suresinde de Hz. Muham­
med'In düşmanlan Samiri'nin akıbeti gibi bir sonia tehdit edllmektedirler.
l l l Kurtubi, ei-Cdmi ' li-Ahkdmi'l-Kur'an. c. 1 4 , s. 1 29: Tusi, et-Tibyanfi Tefsi­
ri'l-Kur'an, c. 7, s. 204: Sa'lebi. Kitabu Kısasi'l-Enbiya, s. 1 1 9 .
1 20 Samiri'nin Buzağısı

yaşamı boyunca söyleyeceği "Dokunma yok!" ifadesi, kadın­


lardan uzak dunnası ve nesiinin devam etmeyeceği şeklinde
anlaşılmıştır. 1 1 2 İ bnu'l-Cevzi, tefsirinde Samiri'nin soyundan
gelenlerin Şam yöresinde benzer şekilde adetlerini devam et­
tirdiklerini, dışarıdan birisinin onlara dokunması durumun­
da humma hastalığına yakalandıklarını nakletmektedir. 1 1 3

Kanaatimizce Samiri'ye takdir edilen , ömrü boyunca "Do­


kunma yok!" cümlesini tekrar etmesi Mısır kültürü içerisin­
deki özel bir ceza ritüeline denk gelmektedir. Zira "insanlar­
dan uzak dur" şeklinde bir ifade Samiri'nin kavmin dışında
yaşamasına yetecekken, onun la misiis kelimesini hayatı
boyunca tekrarlayacak olmasının özel bir amaca hizmet et­
mesi gerekmektedir. Samiri'nin "Dokunma yok!" ifadesi, Ya­
hudi kültürü açısından incelendiğinde Tevrat'ta cüzzamlıla­
nn söylemesi gereken bir söz olarak karşımıza çıkmaktadır.
Tevrat'ın kaydına göre bir adamın saçı dökülmüş, baş ya da
alnında kırmızı-beyaz şişler oluşmuşsa, bu kişi deri hasta­
lığına yakalanmıştır ve dinen kirli sayılmaktadır. Bu tespit
edildikten sonra kohen onu kirli ilan eder. Bu uygulamayla
ilgili aynca şu önemli bilgi verilmektedir: "Böyle bir hastalığa
yakalanan kişinin giysileri yırtık, saçlan dağınık olmalı; kişi
çenesini kapayıp, 'Kirliyim! Kirliyim! ' (tame tame!) diye bağır­
malı. Hastalığı devam ettiği sürece kirli sayılacaktır, çünkü
kirlenmiştir. Halktan uzak, ordugdhın dışında yaşamalıdır." 1 14
Bu hastalığa yakalanan kişinin bu şekilde bağınnası insania­
nn kendisine dokunmasını engellemek içindir. Samiri'nin de
benzer şekilde la misiis (Dokunma yok!) ifadesini kullanması
cüzzamlı muamelesine tabi tutulduğu şeklinde değerlendi­
rilebilir mi? Samiri'nin cüzzamlı muamelesine tabi tutuldu­
ğunu söylemek birçok açıdan sorun içermektedir. Öncelikle
Tevrat'ta cüzzamlılar ve diğer deri hastaları için zikredilen

1 1 2 Razi . Tefsiru'l-Fahri'r-RazL c. 22. s. 1 1 2 ; Muhammed Cemaleddin eı-Ka­


simi, Mehtısinu't-Te'vil, neşr. Muhammed Fuad Abduıbaki, Şam 1 957. c .
ı ı . s. 4206.
ı 13 Ebu'ı- Ferec Cemaıeddin İ bnu·ı-Cevzi, Ziıdu'l-Mesir fı İlmi't-Tefsir. neşr.
Züheyr eş-Şaviş. eı-Mektebu'ı- i sıami, Beyrut 1 984, c. 5, s. 3 1 9; Razi, Tef­
siru 'l-Fahri'r-RazL c. 22, s. 1 1 2 .
ı ı 4 Leviliıer, ı 3 : 40-46.
Buzağıyı Yapanlar ve Cezalan 121

bu tür uygulamalar kişilere verilen ceza değil , sağlık açısın­


dan bulaşıcı hastalıktan korunma yöntemi olarak yürürlü­
ğe konulmuştur. Hz. Musa'nın Samiri'ye söylediği sözler ise
bir ceza olarak verilmektedir. Bu anlamda doğrudan bir ilişki
kurmak çok sağlıklı görünmemektedir.

Samiri'nin toplumdan tecrit edilmesiyle ilgili ceza, Yahudi


geleneğindeki herem cezasını da hatırlatmaktadır. Bilindiği
üzere herem. Yahudi temel inançlarına aykın bir yaşam sü­
ren veya heretik fikir sahibi insanların cemaatten kovulma­
sı anlamına gelmektedir. Arapçadaki haram kelimesiyle aynı
kökten gelen herem. bir nevi kişiye o toplumu haram kılma
anlamında kullanılmaktadır. Bu anlamda Samiri'ye verilen
ceza, herem cezasını andırmaktadır.

Goldziher, "La Misasa" başlığını taşıyan makalesinde Sa­


miri kıssasının Yahudi kaynaklanndan alındığını iddia et­
mektedir. Ona göre Hz. Muhammed'in bu bilgileri aldığı Ya­
hudiler. Samiri bölünmesinden haberdardılar ve bu bilgi o
zamanlar itibariyle geniş bir bölgede yaygındır. Goldziher,
Kur'an'daki bu kıssada Yahudi alimierin aynı zamanda sözlü
gelenekteki bilgileri de paylaşmış olduğunu iddia etmektedir.
Bu vesileyle Yahudiler. Samirilerle aralanndaki düşmanlık
sebebiyle Samiri karakterini de hikayeye katmışlardır. Ona
göre , Mısır'dan çıkışın akabinde Rabhani-Samiri ayrışması­
nın olmadığı ve İ srailoğullarını Samiri'nin saptırmadığı bi­
linmesine rağmen , Hz. Muhammed dönemindeki Yahudiler,
Samirilerle ilgili olumsuz algılanna paralel olan bu bilgi yan­
lışını görmezden gelmişlerdir. Goldziher, Samirilerin, kendi
inançlanndan olmayanlara dokunduklannda dinen kirli sa­
yılmalan gibi temizlik yasalannın la misds anlatımının ze­
minini teşkil ettiğini iddia etmektedir. O, ayrıca Samitilerin
manevi necaset konusundaki hassasiyetlerini, müşriklerin
necis olduklannı belirten ayetle karşılaştırmaktadır. 1 1 5 İ slam
alimlerinin ilgili ayetteki necaseti , fiziki necaset değil manevi
necaset olarak anladıklanna değinen Goldziher, Samiriler­
de ise fıziki necasetin devam ettiğine dikkat çekmektedir. O ,

1 1 5 Tevbe. 9:28.
1 22 Samiri'nin Buzağısı

la miscis ifadesini bunun bir yansıması olarak görmektedir.


Goldziher, makalesini "Muhammed, Samirileri putperestlik­
le ilişkilendirmesine rağmen Samiri kroniklerinde Muham­
med'in Samirilere iyi davrandığına dair anlatımlar yer almak­
tadır" diyerek şaşkınlıkla tamamlamaktadır. ı ı6 Goldziher'in
la miscis ifadesini necaset bağlamında yorumlaması kıssanın
bağlarnından koparılması ve sağlıksız bir zemine oturlulma­
sına sebep olmaktadır.

Kur'an'daki anlatımlarda, Hz. Musa'nın Samiri'ye verdi­


ği ceza sonrasında Samiri'nin ne bu cezaya itiraz ettiğine ne
de bu tür ilginç/farklı bir ceza karşısında şaşkınlık belirtisi
gösterdiğine dair bir işaret bulunmaktadır. Bu anlamda Hz.
Musa'nın, henüz şeriat gelmediği için Samiri'yi cari kuralla­
ra göre yani muhtemelen Mısır yasalarına göre yargılayıp ce­
zalandırdığı söylenebilir. Antik Mısır kayıtları incelendiğinde
insanların büyük suç işlediklerinde yakılarak küllerinin suya
serpildiğine dair anlatımlar karşımıza çıkmaktadır. Daha
önce de ifade edildiği üzere sihirbaz rahiplerden birisinin
karısı , kocasına ihanet edip saraydaki hizmetçilerden biriy­
le birlikte olduğu için yakılarak külleri Nil'e savrulmuştur. 1 17
Mısırlılar ölüm sonrası hayata inandıkları için ölünün beden­
lerini mumyalayıp muhafaza etmeyi çok önemsemişlerdir.
Cesetlerin yakılıp küllerin sulara savrulması ise tam anla­
mıyla yokluğa mahkum etme anlamına gelmekteydi. ı ıs Fakat
ilginç bir şekilde Samiri kıssasında yakılıp suya serpilen Sa­
mili değil buzağı heykelidir. Bu anlamda Mısır kültüründeki
bu uygulamayla Samiri'ye verilen cezayı birebir örtüştürmek
zor görünmektedir.

Antik Mısır metinleri incelendiğinde Samiri'ye verilen ce­


zaya benzer bazı olgulara rastlanabilir. Bunlardan biri ölüm
sonrası yargılama sahnesinde yargılanan kişinin sürekli ola-

1 1 6 Ignaz Goldziher. "La Misasa" , Revue Africaine 268 ( 1 908) . ss. 23-28.
1 1 7 Ennan. The Literature of Ancient Egyptiarıs. s. 38; Budge, An Introduction
to Ancient Egyptian Literature. s. 27; Budge , Antik Mısır Büyüleri. s. 7 4.
1 1 8 Robert Kriech Ritner. The Mechani.cs of Ancient Egyptian Magi.cal Practi.ce,
The Ortenta1 Institute of the University of Chicago, Chicago 1 993. ss.
1 57- 1 59 .
Buzagıyı Yapanlar ve Cezalan 1 23

rak "yapmadım, etmedim, eylemedim, işlemedim" şeklinde


olumsuzlama üzerinden savunma yapmasıdır. ı ı9 Yargılanma
esnasında kişi, toplumu ve düzeni bozacak fiilieri işlemediği­
ni, tannlara saygısızlık yapmadığını, yetimin malına el uzat­
madığını, kimseyi aç-susuz bırakmadığını, kimseyi öldürme­
diğini vs . belirten onlarca cümle kurmaktadır. 1 20 Bu tür bir
savunma, Samiri'nin "Dokunma yok!" ifadesini tekrar etme­
sine benzemektedir. Fakat bu ifadeler genellikle suç itirafı
anlamında değil, suçsuzluğu ilan şeklinde bir fonksiyon icra
etmektedir. Bu anlamda aralannda benzerlik kurmak sorun­
lu görünmektedir.

Konuyla ilgili bir diğer ilginç ayrıntı da Sa-mer rahipleri­


nin göreviyle ilgilidir. Daha önce de ifade edildiği üzere ce­
naze töreninde ölünün ağzını ve gözünü açarak ona can ver­
me merasiminde görev alan sa-mer rabipleri ölünün ağzına
dokunarak onun yeniden hayat bulmasını sağlamaya çalış­
maktadırlar. Bu sırada belirli dualar okunarak ölünün temiz
olduğu ve tannların düzenine karşı saygısızlık yapmadığı dile
getirilir. Rahipler bu ritüellerini ellerinde bazı aletlerle ölünün
ağzına, gözüne , bumuna ve kulağına dokunarak gerçekleştir­
mektedirler. Görevli rahipler ölünün ağzını açarak sembolik
olarak onun konuşmasını ve nefes almasını sağlamaya ça­
lışmaktadırlar. Bu da ölüye can verme , hayat bahşetme ve
ölünün ahiretten nasibi olduğu şeklinde düşünülmektedir. 1 2 1

1 1 9 B u rttüel . İ ngilizce kaynaklarda "negatıve confessions" veya "declaratıons


of innocence" adıyla bilinmektedir.
1 20 Bu metinlertn İ ngilizce çevirtlert için bkz. Mirtam Lichtheim. Ancient
Egyptian Literature: The New Kingdom.. University of Callfornia Press.
California 2006. c. 2. s. 1 26 ; Maulana Karenga. Maat: The Moral ideal
in Ancient Egypt, Routledge, New York 2004 . ss. 1 44- 1 47; Ernest Alfred
Wallis Budge, Egyptian Religion: Egyptian ldeas of the Future Life, Kegan
Paul. London 1 908. ss. 1 27- 1 34; Alfred Wiedemann, Religion of the An­
cient Egyptians. H. Greve!. London 1 897. ss. 249-25 1 .
1 2 1 Budge. The Book of the Opening of the Mouth., c. 1 , s. l l , 22, 47, 77-79. 84.
86; Ernest Alfred Wallis Budge, The Egyptian Book of the Dead (The Papyrus
of Ani). London 1 895, ss. 264-268; Jan Assman. Death and Satvation in An­
cient Egypt. Cornell University Press. New York 2005, s. 272, 302. 3 1 0-3 1 7;
Rosemaıy Clark. The Sacred Magic ofAncient Egypt. Llewellyn Publicatıons.
Minnesota 2003, s. 1 8 1 , 274, 342-345; Eve Reymond. From the Records of
a Priestly Familyfrom Memphis, Otto Harrasowıtz. Wiesbaden 1 98 1 . c. ı . s.
68-69, 76-77. 86, 90. 94. 98, 1 0 1 - 1 03. 1 08. l l l . 1 1 4- 1 1 5; Dieter Arnold.
1 24 Samiri'nin Buzağısı

Mısır dilinde meses kelimesinin dogmak, dirilmek ve birinin


oglu olmak anlamında kullanıldıgı görülmektedir. 1 22 Böylece
iki farklı dilde aynı sesi taşıyan kelimeler ( misas- meses) üze­
rinden kelime oyunu yapılmış olması ihtimal dahilindedir.
Muhtemelen ölülere dokunma suretiyle sembolik olarak ha­
yat bahşedilmesine gönderme yapılarak kendisinin bu "doku­
nuştan (ebedi huzur hayatından)" mahrum oldugu ve bunu
aklından çıkarmaması gerektigi vurguianmış olabilir.

Daha önce de ifade edildigi üzere muhtemelen Sfuniri, bu­


zagıyı Hz. Yusufun naaşından/terekesinden bir parça alarak
yapmıştır. Bu durum Mısırlıların ölüler ve mezarlarla ilgili uy­
gulamalarını daha yakından incelerneyi gerekli kılmaktadır.
Antik Mısır arkeolojisine bakıldıgında yerleşim birimlerine
kıyasla daha çok mabedierin ve mezarların günümüze geldi­
gi görülmektedir. Antik Mısır inancında çok güçlü bir ölüm
sonrası inanç oldugu için ölüler ve mezarlarla ilgili derin bir
kültür yerleşmiştir. Benzer şekilde diger konulara nazaran
mumyalar ve mezarlarla ilgili kayıtların çok daha fazla oldugu
görülmektedir. Zira ölünün saglıklı bir şekilde defnedilmesi
ve mezarının olması onun öte dünyasının da korunması an­
lamına gelmekteydi. Bu sebeple mezarlara ve naaşlara verilen
zararlar en agır şekilde cezalandırılmaktaydı . Mezarlara zarar
verenler ölünün ahiretini tehlikeye attıkları ve kamu düze­
nini/ kainatın dengesini bozdukları için mezariıkiara gömül­
memiş ve sistemin dışına itilmişlerdir. Bu şekilde de adları

Temples of Ancient Egypt, Comeli University Press, New York 1 997, s. l l ;


Ralph Ellis. Eden in Egypt: Adam and Eve were Pharaoh Akhenaton and
Nefertiti. Edfu Books, Cheshire 20 1 3 , s. 1 44; David Lorton, 'The Theology of
Cult Statues tn Ancient Egypt", Bom in Heaven, Made on Earth, ed Michael
B. Dick, Eisenbrauns. Wtnona Lake 1 999, s. 1 54 ; Aylward M. Blackınan,
"Priesthood" , Encyclopedia of ReligiDn and Ethics, ed. James Hasttngs, T &
T Clark, Edtnburgh 1 9 1 9 , c. 1 0 , s. 302. Ben2er bir uygulama diger Mew­
potarnya medeniyetlerınde mis pi ritüeli olarak karşımıza çıkmaktadır. Bkz.
Christopher Walker & Michael Brennan Dick, 'The lnduction of the Cult
Image tn Ancient Mesopotarnia: The Mesopotarnian mis pi Ri tual", Bom in
Heaven. Made on Earth: The Making of the Cult Image in the Ancient Near
East, ed. Michael Brennan Dick, Eisanbrauns Publishtngs. Wtnona Lake
1 999, ss. 55- 1 2 1 ; Taınmi J. �hneider, An Introduction to Ancient Mesopota·
mian ReligiDn. Eerdsman Publishtng, Cambridge 20 l l . s. l l l .
1 22 Budge, An Egyptian Hieroglyphic DictiDnary, c. 1 . s. 32 1 . Nitekim Ra-me­
ses, Tut-meses, Amon-meses gibi isimlendirmeler bu ekle yapılmıştır.
Buzagıyı Yapanlar ve Cezalan 1 25

yeryüzünden silinmiştir. 1 23 Gördüğü fonksiyondan ve yükle­


nen anlamdan ötürü bazı Mısır kayıtlannda mezar, doğrudan
mabed ve kutsal alan olarak tanımlanmaktadır. 1 24

Antik Mısırlılar arasında isim , herhangi bir toplumda ifade


ettiği manadan çok daha fazlasını ifade etmekteydi . Kişinin ge­
rek hayattayken gerekse öldükten sonra isminin telaffuz edil­
mesi ve hayırla yad edilmesi Mısırlılar için son derece önemli
bir durumdu. Bu çerçevede kişinin ismine yapılan tehditler/
lanetler kişinin toplumdan atılması anlamına gelmekteydi. 1 25
Zira Antik Mısır kültürü incelendiğinde bugünkü anlamıyla
birey olma ve kendi başına hareket etme durumunun olmadı­
ğı bir toplum görülmektedir. Gerek hayattayken gerekse ölüm
sonrasında Mısırlılar toplumun bir parçası olarak kabul gör­
mek ve anılmak arzusundaydılar. Bir Mısırlı sadece ve sadece
toplumun bir parçası olarak anlamlı bir hayat kurabilmektey­
di. Bu anlamda Antik Mısır'da toplumun dışına itHrnek haya­
tın fiilen sona ermesi anlamına gelmekteydi. 1 26

Mısırlllann ölüler ve mezarlarla ilgili bir hayli yekün tutan


kayıtlan incelendiğinde naaşlara ve mezarlara zarar verilme­
mesi konusunda devlet yetkililerinden sıradan insanlara ka­
dar her çeşit insanın açıkça zikredilip tehdit edildiği ifadelere
rastlanmaktadır. 1 27 Suçlular için takdir edilen cezalar (lanet
ve tehditler) araştırmacılar tarafından manevi cezalar olarak

ı 23 Sarah Louise Colledge . The Process ofCursing in Ancient Egypt. Yayımlan­


mamış Doktora Tezi. University of Liverpool . 20 ı 5 . s. 4 7 .
ı 24 John Laurance Gee, Th e Requirements of Ritual Purity i n Ancient Egypt.
Yayımlanmamış Doktora Tezi, Yale University. ı 998. ss. 33-39 . 46-50.
ı 25 Scott Morschauser. Threat Formulae in Ancient Egypt. Yayımlanmamış
Doktora Tezi, The John Hopklns University. Baltimore ı 987. s. ı 35, 25 1 .
ı 26 Karenga. Maat: The Moral Ideal in Ancient Egypt. s . 270: Assman. Death
and Salvation in Ancient Egypt. s.39.
ı 2 7 Morschauser. Threat Formulae in Ancient Egypt. s. 36. ı o9- 1 1 0. ı 35- ı 37 .
3 3 7 . 57 ı -572: Colledge. Th e Process of Cursing i n Ancient Egypt. s s . 47-
50. 205-2 ı 2 : Gee. The Requirements of Ritual Purity in Ancient Egypt. ss.
ı 72-209: Kerry Miles Muhlesteln, Violence in the Service of Order: The Re­
ligious Frameworkfor Sanctioned Killing in Ancient Egypt. Yayımlanmamış
Doktora Tezi, University of Callfornla, Los Angeles 2003 , s. ı 89: Stephen
Qulrke, Exploring Religion in Ancient Egypt. Wlley Blackwell. Chlchester
20 ı 5 . ss. ı 56- ı 58; David Lorton. 'The Treatment of Crtıninals In Ancient
Egypt: Through the New Kingdom", Journal of the &onomic and Social
History of the Orient 20: ı ( 1 977) . s. ı ı . 30.
1 26 Sdmiıi'nin Buzağısı

anlaşılmıştır. 1 28 Bu kayıtlar genellikle şart cümlesi şeklinde


olup . naaşa ve mezara zarar verilmesi durumunda kişinin
maruz kalacağı laneti ve belayı içermektedir. Burada dikkat
edilmesi gereken husus, bu tehditierin sadece sıradan halk
için değil bütün insanlar için oluşudur. Bazı metinlerde teh­
dit öncesinde "Asillerden, yetkililerden, halktan her kim . . . ", 1 29
"katip , bilge , sıradan insan her kim . . . " , 1 30 " İ leri gelen , yargıç
ya da halktan her kim . . . " 1 3 1 şeklinde ifadeler yer almaktadır.
Naaşlara ve mezarlara verilen zararla ilgili Mısır kayıtların­
daki ifadeler şu şekilde tasnif edilebilir: Her kim bu mezara
kötü bir şey yaparsa, 1 32 her kim bu mezarın kutsallığına halel
getirirse , 133 her kim bu mezardaki bir taş ya da tuğlayı alır ya
da parçalarsa, 1 34 her kim temiz değilken bu mezara girerse, 135
her kim bu mezara kötü niyetle girerse, 1 36 her kim bu mezarın
yazılarına ve resimlerine zarar verirse. 137

Antik Mısır kayıtlarında naaşlar ve mezarlara verilen za­


rarlardan dolayı kişinin yeryüzündeki hayatının sona ermesi,
isminin ve hatırasının silinmesi, nesiinin devam etmemesi,

ı 28 Morschauser. Threat Formulae in Ancient Egypt. s. 3.


ı 29 Waheed Maher Mohammed , The Formulae of Reward and Punishment
from the Old Kingdam Tombs in Comparison wüh Chapter 1 25 of the Book
of the Dead: The Judgement of the Dead in the Old Kingdom, Yayımianma­
mış Doktora Tezi, University College London, ı 999. s. ı 85.
ı 30 Colledge. The Process of Cursing in Ancient Egypt, s. 2 ı 9 .
ı 3 ı Colledge, Th e Process of Cursing i n Ancient Egypt, s. 228.
ı 32 Mohammed. The Formulae of Reward and Punishmentfrom the Old King­
dam Tombs, s. 88-89, 9 ı -93, ı 33 , ı 36, ı 39, ı 4 ı - ı 45, ı 5 ı . ı 7 ı . ı 77:
Colledge. The Process of Cursing in Ancient Egypt. s. 2 ı 8 , 220, 222-223.
226. 229-230, 232. 243.
ı 33 Mohammed. The Formulae of Reward and Punishmentfrom the Old King­
dam Tombs. s. 1 04: Colledge. The Process of Cursing in Ancient Egypt, s.
233. 236.
ı 34 Mohammed, The Formulae of Reward and Punishmentfrom the Old King­
dam Tonıbs, s. 1 07 , ı ı 3 , ı 7 ı , ı 78: Colledge. The Process of Cursing in
Ancient Egypt. s. 228, 232, 235.
ı 35 Mohammed . The Formulae of Reward and Punishmentfrom the Old King­
dam Tombs, s. ı 1 0 , ı ı 3 . ı 34 , ı 36, ı 57, ı 60, ı 64 , ı 69, ı 75: Colledge, The
Process of Cursing in Ancient Egypt, s. 2 ı 7, 220-22 ı , 224. 229, 23 1 .
ı 36 Mohammed , The Formulae of Reward and Punishmentfrom the Old King­
dam Tombs, s. ı 67: Colledge. The Process of Cursing in Ancient Egypt, s.
224-225. 227.
ı 37 Colledge, The Process of Cursing in Ancient Egypt, s . 2 ı 9, 222.
Buzağıyı Yapanlar ve Cezaları 127

adının telaffuz edilmemesi, mezarlıkta mezarının olmama­


sı, büyük tannnın huzurunda yargılanması 1 3 8 gibi beddua
ve lanet ifade eden cümlelere rastlanmaktadır. Kişinin ismi­
nin anılmaması, dünyada toplumdan atılması ve yalnızhga
mahküm edilmesi, ölüm sonrası hayattan da nasibi olmaya­
cagı anlamına gelmekteydi. 1 39 Bu çerçevede kullanılan teh­
dit ve lanetlerde şu ifadelere yer verilmektedir: Ömrünün
yıllan azalsın , 1 40 bir mezan olmasın , 1 4 1 mirasçısı kalmasın , 1 42
varisieri evlerinden sürülsün, 1 43 ka'sı (hayat eneıjisi) var ol­
masın , 1 44 çocuklan mezarlanndan sürülsün, 1 45 hatırası yer­
yüzünden silinsin, 1 46 ismi yaşamasın , 147 mezanna su dökme
ri tü eli yapılmasın , 1 48 mirasını çocuklanna bırakamasın, 1 49
kalbi rahat etmesin , 1 50 ruhu ebediyen yok olsun , 1 5 1 ismi ebe­
diyen telaffuz edilmesin, 1 52 ruhlar arasında hatırlanmasın, 1 53

1 38 Antik Mısır kayıtlannda büyük tann Ifadesiyle ne kastedildıgı tam olarak


net degildir. Tartışmalar Için bk2. Mohammed , The Fonnulae of Reward
and Punishment.from the Old Kingdam Tombs, ss. 1 84- 1 95.
1 39 Colledge, The Process of Cursing in Ancient Egypt. s. 49. 56-57, 1 37, 205.
1 40 Colledge, The Process of Cursing in Ancient Egypt. s. 225.
1 4 1 Colledge. The Process of Cursing in Ancient Egypt. s. 225. 232, 234. 237-
238, 244. 263; Morschauser. Threat Fonnulae in Ancient Egypt. s. 37.
1 42- 1 43 , 36 1 . Steven Blake Shubert, Those Who (Stil!) Live on Earth: A
Study of the Ancient Egyptian Appeal to the Living Texts. Yayımlanmamış
Doktora Tezi. University of Toronto. 2007. s. 73. 282, 405.
1 42 Colledge, The Process of Cursing in Ancient Egypt. s. 226: Morschauser,
Threat Fonnulae in Ancient Egypt, s. 20. 37. 1 43- 1 44 .
1 43 Colledge, Th e Process of Cursing in Ancient Egypt, s. 2 2 7 .
1 44 Colledge, Th e Process of Cursing i n Ancient Egypt, s. 232.
1 45 Colledge. The Process of Cursing in Ancient Egypt. s. 234; Shubert, Those
Who (Stil!) Live on Earth. s. 73.
1 46 Colledge, The Process of Cursing in Ancient Egypt. s. 234, 242; Morscha­
user. Threat Fonnulae in Ancient Egypt. s. 1 36, 1 39 .
1 47 Colledge, Th e Process of Cursing i n Ancient Egypt, s. 2 3 5 , 257; Morscha­
user, Threat Fonnulae in Ancient Egypt, s. 20, 37, 1 36.
1 48 Colledge, The Process of Cursing in Ancient Egypt, s. 235-237: Morschau­
ser, Threat Fonnulae in Ancient Egypt. s. 1 40.
1 49 Colledge, The Process of Cursing in Ancient Egypt, s. 237: Morschauser,
Threat Fonnulae in Ancient Egypt, s. 37. 36 1 .
1 50 Colledge. The Process of Cursing in Ancient Egypt. s . 237.
1 5 1 Colledge, The Process of Cursing in Ancient Egypt. s. 237.
1 52 Colledge, The Process of Cursing in Ancient Egypt, s. 238; Morschauser.
Threat Fonnulae in Ancient Egypt, s. 1 37 , 36 1 .
1 53 Colledge, The Process of Cursing in Ancient Egypt. s . 238; Morschauser.
Threat Fonnulae in Ancient Egypt. s. 36 ı .
1 28 Slımiri'nin Buzağısı

arkasından dua edecek kimsesi olmasın, 1 54 yeryüzünde halk


arasında yaşamasına müsaade edilmesin, 1 55 ismi hayırla yad
edilmesin, 1 56 adı bütün ülkede hatırlanmasın, 1 57 insanlar on­
dan nefret etsin . 1 58

Yukandaki örneklerde görüldüğü üzere Mısırlılar isimleri­


nin kalıcı olmasını , adlarının anılmasını, telaffuz edilmesini,
kendilerine isimleriyle seslenilmesini, isimlerinin hatırlanma­
sını , unutulmamasını, yok olmamasını istemektedirler. Zira
bu durum onların suçsuzluğunun ve temiz oluşlannın ispatı
sayılmaktadır. 1 59 "Kişi, ancak ismi anılırsa yaşar" şeklindeki
Mısır kaydı da bu çerçevede söylenmektedir. 1 60 ismin anılma­
ması şeklindeki tehdidin ve lanetin tersi de kişinin sürekli
olarak isminin anılması ve telaffuz edilmesi şeklindedir. Nite­
kim Mısırlılar bu konuda o kadar derin bir istek ve arzu için­
dedirler ki mezarlan ziyaret eden insanların, ölülerin isimle­
rini telaffuz etmeleri ve yüksek sesle okumalan için "Hayatta
Olanlardan Ricalar" 1 6 1 adı verilen yazılar hazırlamışlardır. Me­
zarların üzerine yazdıklan "Ey hayatta olup bu mezarı ziyaret
edenler! . . . " şeklinde başlayan cümlelerde Mısırlılar, mezarla­
nnı ziyaret eden insanlardan şu taleplerde bulunmaktadır­
lar: 1 62 Adımı anınız 1 63 ve dua ediniz, 164 adımı telaffuz ediniz, 1 65
sizin isminiz de kalıcı olsun, 1 66 beni unutmayasınız, 1 67 adı-

1 54 Colledge. The Process of Cursing in Ancient Egypt, s. 238.


1 55 Colledge. The Process of Cursing in Ancient Egypt, s. 244.
1 56 Colledge , The Process of Cursing in Ancient Egypt, s. 262 .
1 57 Morschauser. Threat Formulae in Ancient Egypt, s. 36.
1 58 Morschauser, Threat Formulae in Ancient Egypt, s. 1 00.
1 59 Leprohon. The Great Nwne: Ancient Egyptian Royal Titul.ary, s. 6 .
1 60 Assman. Death and Salvation i n Ancient Egypt, s. 4 1 .
161 İ ngilizce kaynaklarda Appeal to the Living Texts olarak kullanılmaktadır.
1 62 Bu metinlerdeki bazı ifadeler ikinci çoğul şahıs (adımı telaffuz edesiniz,
beni anasınız) . bazılan da üçüncü çoğul şahıs (adımı hatırlasınlar. adımı
ansınlar) formundadır.
1 63 Shubert. Those Who (Stili) Live on Earth, s. 223, 247, .26 1 . 264-265, 364,
366.
1 64 Shubert. Those Who (Stili) Live on Earth. s. 223.
1 65 Shubert, Those Who (Stili) Live on Earth, s. 1 1 7, 2 1 2, 224, 226, 235, 240,
243, 266, 288, 295, 365.
1 66 Shubert. Those Who (Stili) Live on Earth. s. 238, 259, 292. 367 , 373.
1 67 Shubert, Those Who (StUI) Live on Earth, s. 240.
Buzağıyı Yapanlar ve Cezalan 1 29

mı haykırasınız/ sesli okuyasınız, 1 68 adımı hayırla yad edesi­


niz, 1 69 adımı söyleyiniz, 1 70 adımı muhafaza ediniz . 1 7 1 Buradan
anlaşıldığı üzere bir Mısırlı için isminin anılması onun hala
canlı olduğunun göstergesidir. Nitekim mezarlara verilen za­
rarlardan biri de mezarlardaki isim kısımlannın silinmesidir.
Yukandaki örneklerden anlaşıldığı kadanyla ismi anılmayan.
mezarı olmayan/bilinmeyen, arkasından dua edecek birisi ol­
mayan kişi , sadece bu hayatı değil öte dünyayı da kaybetmiş
olmaktadır.

Mısırlılann naaşlar ve mezarlarla ilgili uygulamalanyla kı­


yas edildiğinde, Samiri'nin Hz. Yusufun naaşına/ terekesine
zarar vermesi sebebiyle toplumdan kovulmasının muhtemel
olduğu görülmektedir. Bu anlamda Hz. Musa, Samiri'ye ölü ­
ye (peygamber naaşına) ve terekesine verdiği zarardan dolayı
ceza vermiş gibi gözükmektedir. Hz. Musa'nın "Senin derdin
neydi ey Sdmiri?' sorusuna Samiri'nin verdiği " Onlann gör­
medikleri bir şey gördüm, elçinin izinden bir tutarn aldım ve
onu attım" cevabı adeta Samiri'nin suç itirafı şeklindedir. Sa­
miri burada doğrudan buzağının yapım süreciyle ilgili yap­
tıklarını ve suçunu itiraf etmektedir. Hz. Musa'nın Samiri'yi
kovması (fezheb) , onun toplumdan dışlanacağını belirtınesi
( la misds) ve ahirette de kaçamayacağı bir hesabın kendisini
beklediğini ( mev 'tden len tuhlejehu) söylemesi cezasının hem
dünya hem de ahiret boyutunu göstermektedir. Bu ceza,
Antik Mısır'da naaşlara ve mezarlara zarar verenlerin aldı­
ğı cezayla örtüşmektedir. Zira Samiri , sürgün edilerek hatı­
rası yeryüzünden silinmekte ve bu hitapla da tövbe kapısı­
nın kendisine kapandığı daha hayattayken bildirilmektedir.
Lanetierne ritüellerinde suçlunun vahşi hayvanlarla karşı
karşıya geleceği ve onlar tarafından tehdit edileceği de kay­
dedilmiştir. 1 72 Bu aynntı Samiri'nin çölde vahşi hayvanlarla

1 68 Shubert, Those Who (Stili) Live on Earth. s. 243. 292. 298. 367.
1 69 Shubert. Those Who (Stili) Live on Earth. s . 255.
1 70 Shubert. Those Who (Stil!) Live on Earth. s . 258.
171 Shubert, Those Who (Stili) Live on Earth, s . 365.
1 72 Colledge. The Process of Cursing in Ancient Egypt. s . 45.
1 30 Samiri'nin Buzağısı

yaşamak zorunda kaldığına dair İ slam kaynaklarındaki an­


latımlan çağnştırmaktadır. 1 73

Peki , Samiri Hz. Yusufun naaşına/terekesine zarar verdiği


için ceza aldıysa. o zaman buzağı yapmanın cezası ne olacak?
Hz. Musa'nın doğrudan tevhidi zedeleyen puta tapıcılık konu­
suna değil de peygamber naaşına/terekesine zarar vermeye
ceza vermesi garip değil midir? Halbuki bu kıssanın konusu
Samiri'nin buzağı putunu yapması değil midir? Öncelikle şu
noktanın altının çizilmesi önem arz etmektedir: Samiri'nin
işlediği suç basit bir kefen soyuculuk ya da naaştan/tere­
keden değerli bir malzemenin çalınması değildir. Zira Samiri
bütün halkın altınlarını topladığı için buna ihtiyacı yoktur.
Burada ölüye zarar vermek ve ondan alınan bir parça ile sihir
marifetiyle buzağı yapılması cezalandınlmaktadır. Samiri'ye
verilen ceza ancak Mısırlıların öte dünya ile kurdukları de­
rin inanç ve kültür açısından değerlendirildiğinde anlam ka­
zanmaktadır. Diğer türlü meseleyi sadece kefen soyuculuğu
gibi değerlendirip put yapımının yanında küçük görmek olayı
bağlarnından koparmak anlamına gelir. Zira Samiri, asırlar­
dır Mısırlıların arasında yaşayan bir kavmin ferdidir ve diğer
İ srailoğulları gibi Mısır kültürü iliklerine kadar işlediği için
kendisine verilen ceza anlamlı olmaktadır. Aynca ölüye zarar
verme Mısır hukuk sisteminde düzeni bozmaya yönelik bir
hareket olarak nitelenmektedir. Bu açıdan ölülere zarar ver­
mek basit bir kriminal olay değil , toplum düzeni ve kılinatın
dengesini ( maa t) bozmaya yönelik çok büyük bir manevi suç
ve kaos ( isjet) olarak görülmektedir. 1 74

Bilindiği üzere İ srailoğullarının arasında tevhid inancının


yerleşmesi zaman almıştır. Hz. Musa'nın ve Hz. Harun'un İ sra­
iloğullarına elçi olarak gönderilmesi İ srailoğullarının Mısır'da
asırlardır tevarüs ettikleri somut tann tasavvurunu bir anda
değiştirmeye yetmemiştir. Mısırlılar tarırılarının belli yörılerini

ı 73 Kurtubi, el·Cdmi ' li·Ahkdmi'l·Kur'an, c. ı 4 , s. ı 29; Tusi, et-Tibyanfi Tefsi­


ri'l-Kur'an, c. 7, s. 204; sa·ıebi, Kitabu Kısasi'l-Enbiya, s. ı ı 9 .
ı 7 4 Shubert, Those Wh o (Stil!) Live o n Earth, s s . 399-400: Harco Willems.
"Crime. Cult and Capital Punlshment" , The Journal of Egyptian Archaeo­
logy 76 ( ı 990) , s. 42 .
Buzağıyı Yapanlar ve Cezalan 131

temsil eden heykeller yaparak onlara tazirnde bulunmaktay­


dılar. Zaman içerisinde İsrailoğullan bu tann tasavvurundan
derinden etkilenmişlerdi. Kur'an'da onlann bu durumlarını
ifade eden farklı ayetlere rastlanmaktadır. Bunlardan ilki; Hz.
Musa'nın Firavun'a tebliğe gitmesi sırasında Firavun'dan kork­
malan sebebiyle Hz. Musa'ya İ srailoğull anndan sadece belli bir
grup insanın iman etmesidir. 1 75 Burada Firavun'un hakimiyeti
altında İ srailoğullannın nasıl bir inanç sistemine sahip olduk­
lan belli değildir. Ayetin devamında Allah'ın Hz. Musa ve Hz.
Harun'a Mısır'da İ srailoğullan için mabed fonksiyonu görecek
evler hazırlamalannı vahyetmesi bu açıdan dikkat çekicidir.
Ayetlerden anlaşıldığı kadanyla Hz. Musa, Firavun'a tebliğe
gittiği sırada İ srailoğullan müstakil bir mabed rnekanına sa­
hip değildiler. İ srailoğull annın bu dönemdeki inançlann ın tam
olarak nasıl olduğuna dair elimizde sağlıklı bir veri bulunma­
maktadır. İ srailoğulanndan bir kısım insaniann (Kartın) ta­
mamen Mısır inancı çerçevesinde hayat sürme ihtimali olsa
da çoğunluğun bir şekilde tevhid inancına sahip olduğu söy­
lenebilir. Fakat Firavun'un baskı ve takiplerinden ve asırlardır
bu kültürün içerisinde yaşamalanndan ötürü İ srailoğullannın
Mısırlılar gibi somut temsiller kullanmış olmalan ihtimal da­
hilindedir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, bu temsil
ve heykellerin müstakil tannlar olarak değil. yaratıcı tek bir
Tann'nın temsilleri şeklinde algılanmış olabileceğidir.

Bilindiği üzere İ srailoğullan Mısır'dan çıkışın hemen aka­


binde puta tapan bir kavme denk gelmişler ve Hz. Musa'dan
kendileri için put yapmasını istemişlerdir. 1 76 Bu hadise Kızıl­
deniz'in yanhp Firavun ve ahalisinin boğulmasından kısa bir
zaman sonra gerçekleşmiştir. Kendilerini Mısır'dan ve Fira­
vun'un elinden Allah'ın kurtardığını yaşayarak gören İ srai­
loğullan daha ilk anda tekrar put istemektedirler. İ lginç bir
şekilde Hz. Musa da bu istekleri karşısında ne dediklerinin
farkında olmadıklannı söyleyerek onlara kızmaktadır. Bura­
da İ srailoğullan Hz. Musa başlanndayken ve doğrudan Hz.

ı 75 Yunus. ı o:83.
ı 76 Araf. 7 : ı 38.
1 32 Samiri'nin Buzağısı

Musa'dan kendilertne put yapmasını istemektedirler. Bu du­


rum İ srailoğullannın Mısır'daki tanrı tasavvurlanndan henüz
tam olarak sıynlamadıkl arını göstermektedir. Nitekim Samiri
de buzağı heykelini yaptığında bir direnişle karşılaşmak şöyle
dursun ciddi bir talebin olduğunun farkındaydı.

Kur'an'daki ilgili ayetler incelendiğinde İ srailoğullannın


somut tanrı inancının Mısır çıkışı çöl hayatı boyunca devam
ettiği görülmektedir. Buzağı hadisesi sonrasında gerçekleşti­
ği anlaşılan bir diyalogda İ srailoğullan Hz. Musa'ya "Allah'ı
gözümüzle görmedikçe sana inanmayacağız (len nu'mine leke
hatta nerallahe cehraten}" 1 77 ve "Bize Allah'ı açıkça göster!
(Erinallahe cehraten}" 1 78 demektedirler. İ lginç bir şekilde bu
talepler sadece İ srailoğullan tarafından değil bizzat Hz. Musa
tarafından da yapılmaktadır. Hz. Musa da Allah'a "Bana ken­
dini göster, sana bakayım" 179 demektedir. Hz. Musa dağda On
Emir'i aldığında Allah'ın özel olarak İ srailoğullan arasındaki
put isteğini yok etmeye yönelik "Kendine yukanda gökyüzün­
de, aşağıda yeryüzünde ya da yer altındaki sularda yaşa­
yan herhangi bir canlıya benzer put yapmayacaksın. Putların
önünde eğilmeyecek, onlara tapmayacaksın" 180 ve "Benim ya­
nım sıra başka ilahlar yapmayacaksınız, altın ya da gümüş
ilahlar dökmeyeceksiniz" 1 8 1 gibi emirler verdiği görülmektedir.
Benzer şekilde Allah'ın, İ srailoğullanndan çölde Hz. Musa
başlanndayken parlak san bir inek kesmelertni istemesi de
yine Mısır'dan tevarüs eden boğa/inek kültünün kınlmasına
yönelik bir adım olarak değerlendirtlebilir. Nitekim Hz. Musa,
halka "Allah bir inek kesmenizi emrediyor'' dediğinde halk,
"Sen bizimle alay mı ediyorsun?' şeklinde tepki göstermiş ve
bahaneler üreterek bunu yapmak istememiştir. 1 82 Yukanda
zikredilen hususlar dikkate alındığında Mısır'dan yeni çıkmış
bir topluluk olarak İ srailoğullan için buzağı yapmanın değil,

1 77 Bakara, 2 : 55 .
1 78 Nisa, 4 : 1 53 .
1 79 Araf. 7: 1 43 .
1 80 Çıkış, 20:4-5.
181 Çıkış. 20:23.
1 82 Bakara. 2 : 67-7 1 .
Buzağıyı Yapanlar ve Cezalan 1 33

naaşa zarar vermenin (kamu düzenini bozmanın) daha büyük


bir suç olduğu iddia edilebilir.

Özetle , Samiri'nin peygamber naaşından /terekesinden bir


parça almak suretiyle (kabadtu kabdaten min eseri'r-rasılO
kamu düzenini/kainatın dengesini bozmaktan dolayı cezalan­
dınldığını, buzağının da parçalanmak suretiyle aşağılandığmı
söylemek mümkündür. Antik Mısır kayıtlarında da ölülere
zarar vermek suretiyle kamu düzenini bozan insanlara veri­
len cezaların Samiri'ye verilen cezayla örtüştüğü görülmekte­
dir. Hatırası yeryüzünden silinecek ve ahiret hayatını kaybe­
decek Samiri'nin kimliğinin bugün de bilinmemesi sanki Hz.
Musa'nın lanetinin tuttuğunu göstermektedir. Bugün de Sa­
miri'nin ne mezan, ne de gerçek ismi bilinmektedir. Kur'an da
bu konuda suskun kalarak adeta laneti devam ettirmektedir.

E. Buzağıya Tapanların Cezaları

Hz. Musa'nın dağdan inişi sonrasında buzağıya ve ona


tapanlara yaptıklan Tevrat'ta detaylı bir şekilde , Kur'an'da
ise ana hatlanyla zikredilmektedir. Tevrat'm anlatırnma göre
Hz. Musa, buzağıya tapanlara cezalannı vermek için ordu­
gahın girişinde " Rabden yana olanlar yanıma gelsin/" 1 83 diye
seslenmiştir. Onun bu çağnsı üzerine bütün Levililer Hz.
Musa'nın çevresine toplanmıştır. Hz. Musa, onlardan Tan­
n'nın emri uyannca kapı kapı dolaşarak bütün akraba ve
yakınlanndan buzağıya tapanlan öldürmelerini istemiştir.
Levililer, Hz. Musa'nın buyruğunu yerine getirerek üç bin
kişiyi öldürmüşlerdiL 184

Hz. Musa'nın buzağıya tapanlara karşı yaptığı çağnya


Levililerin tereddütsüz olumlu cevap vermeleri , Yahudi tari­
hinde dönüm noktası olarak karşımıza çıkmaktadır. Yahu­
di kaynaklarına göre buzağı hadisesine kadar İ srailoğulları
arasında din hizmetlerini ilk doğan erkek çocuklar ( behor)
vermekteydi. Bu hadiseyle birlikte Hz. Musa'nın yanında yer

1 83 Çıkış. 32:26.
1 84 Çıkış. 32:28.
1 34 Siuniri'nin Buzağısı

almalanndan dolayı Levililer, Tann tarafından din işlerinden


sorumlu olarak görevlendirilmişlerdir. Zira Levililer kendi ak­
rabalan dahil olmak üzere bu günaha giren kimseleri kılıçtan
geçirmişlerdir. 1 85

Talmud'da buzağıya tapan halkla ilgili üç çeşit günahtan


söz edilmektedir. 1 86 Birinci grup , aktif bir şekilde buzağıya
tapan ve uyanldıklan halde bundan vazgeçmeyenlerdir. Bu
grup kılıçla öldürülmüştür. 1 8 7 İ kinci grup buzağıya tapan fa­
kat herhangi bir uyan almamış insanlardan oluşmaktadır.
Bu grup, salgın hastalıkla ölmüştür. 1 88 Ü çüncü grup da puta
taptıklanna dair şahit bulunmayan kişilerdir. Bu insanların
buzağıya tapıp tapmadıklarını ortaya çıkarmak için Yahudi
hukukunda kadının, kocasını aldattığından şüphe edildiğin­
de uygulanan yöntem kullanılmıştır. 1 89 Levililer Kitabı'nda bu
uygulama şu şekilde anlatılmaktadır:

Rab Musa'ya şöyle dedi: İsrail halkına de ki, eğer bir adamın ka­
nsı yoldan çıkar, ona ihanet eder, başka bir adamla yatar, kir­
lendiği halde bu olayı kocasından gizlerse ve tanık olmadığı için
kadının yaptığı ortaya çıkmazsa, koca kansını kıskanır, ona karşı
yüreğinde kuşku uyanırsa, kadın suçluysa ya da suçlu olmadığı
halde kocası onu kıskanır, ona karşı yüreğinde kuşku uyanırsa,
adam kansını kohene götürecek. Kansı için sunu olarak onda
bir efa arpa unu alacak. Üzerine zeytinyağı dökmeyecek, günnük
koymayacak. Çünkü bu kıskançlık sunusudur. Suçu anımsatan,
anırusatma sunusudur. Kohen kadını öne çağınp Rabbin önünde
durmasını sağlayacak. Sonra, toprak bir kabın içine kutsal su
koyacak. Konutun kurulu olduğu yerden biraz toprak alıp suya
katacak. Kadını Rabbin önünde durdurduktan sonra onun saçı­
nı açacak, amınsatma sunusu , yani kıskançlık sunusunu eline
verecek. Kendisi de lanet getiren acı suyu elinde tutacak. Sonra
kadına ant içirtip şöyle diyecek: Eğer başka bir adam seninle yat­
madıysa. kocanla evliyken yoldan çıkıp günah işlemediysen. la-

1 85 Avraham ibn Ezra. Commentary on the Pentateuch: Exodus, s. 68 1 .


1 86 Babil Talmudu, Yoma, 66b; Raşi, Çıkış, 32:20 ("Şemot" . Mikraot Gedolot
Haketer, ed . Menachem Cohen. Bar-Ilan University Press, Ramat-Can
2007, c. 2, s. 1 46) .
1 87 Çıkış, 32:26-28; Tesniye. 1 3 : 1 3- 1 8.
1 88 Çıkış. 32 :35.
1 89 Babil Talmudu, Avoda Zara, 44a.
Buzağıyı Yapanl ar ve Cezalan 1 35

net getiren bu acı su sana zarar vermesin. Ama kocanla evliyken


yoldan çıkıp başka birtyle yatarak günah işlediysen -kohen kadı­
na lanet andı içirtip şöyle diyecek- Rab sana ertyen kalça, şişen
kann versin. Rab halkın arasında seni lanetli ve iğrenç duruma
düşürsün. Lanet getiren bu su karnma girince karnını şişirsin,
kalçanı erttsin . O zaman kadın, amin, amin . diyecek. Kohen, bu
lanetleri bir kitaba yazıp acı suda yıkayacak. Lanet getiren acı
suyu kadına içirecek. Su kadının içine girince acılık verecek. Ko­
hen kadının elinden kıskançlık sunusunu alacak, Rabbin huzu­
runda salladıktan sonra sunağa getirecek. Kadının anma payı
olarak sunudan bir avuç alıp sunakta yakacak. Sonra kadına
suyu içirecek. Eğer kadın kocasına ihanet etmiş , kendini kirlet­
mişse, lanet getiren suyu içince acı duyacak: karnı şişip kalçası
ertyecek. Halkı arasında lanetli olacak. Ama kendini kirletmemiş­
se, temizse. zarar görmeyecek, çocuk doğurabilecek. 1 90

Metinde görüldüğü üzere bu uygulama bir sadakat testi


olarak yapılmaktadır. Hz. Musa da benzer bir şekilde buzağıyı
yakmış, toz haline gelinceye dek ezmiş sonra da dağdan akan
dereye serperek halka içirmiştir. 1 9 1 Buradaki uygulama bir
nevi İ srailoğullarının Tann'ya ihanet edip etmediklerini test
etme amacıyla gerçekleştirilmiştir. Derenin suyundan içenler
arasında şahitlerin görmediği bir zaman ve ortamda buzağı­
ya tapanlar, karınları şişerek ölmüştür. Aynca bu insanların
yüzlerinde alarnet belirmiştir. 1 92 Bazı kaynaklarda gönüllü
olarak buzağıya tapanların suyu içmeleriyle dillerinin koptu­
ğu , tapmaya zorlananların ise yüzlerinin altın sansı gibi par-

1 90 Sayılar, 5: 1 1 -28.
1 9 1 Çıkış 32:20; Tesnlye. 9: 2 1 . Bkz. Avraham lbn Ezra. Commentary on the
Pentateuch: Exodus. s. 676.
1 92 Babil Talmudu. Yoma. 66b ; Targum Yonathan, Çıkış. 32:20; Raşi, Çıkış.
32 : 20 ("Şemot", Mikraot Gedolot Haketer, ed . Menachem Cohen. Bar-I­
lan University Press, Ramat-Gan 2007. c . 2 . s. 1 46) : İbn Ezra. Çıkış.
32:20 ("Şemot" . Mikraot Gedolot Haketer. ed . Menachem Cohen, Bar-Ilan
University Press, Ramat-Gan 2007, c. 2, s. 1 46) ; Rabbi Avraham Sabba.
Tzror Hamor, c. 3, s. 1 1 79 . Hz. Musa'nın buza[(ının küllerini savurdugu
su birikintisi de tartışmalara yol açmıştır. Zira çölde su bulamadıklan
kaydedilmiştir (Sayılar. 20:5) . Bu su blrikintislnln Yahudi gelene[(tnde
Hz. Musa ve Hz. Harun'un abiası Miryam'a aıt kuyu olmasının da kro­
nolojik olarak lmkfuu yoktur. Zira o zaman bu kuyu ıhsan edilmemiştı
(Sayılar. 1 6: 20) . Bazı tefslrlerde bu suyun dentz oldugu Ifade edilmektedir
(Mecklenburg. Haketav vehakabbalah. c. 3, s. 1 202) .
1 36 Siımiri'nin Buzağısı

ladığı nakledilmiştir. 1 93 Bir başka kaynakta da buzağıya ta­


panların dillelinin altın sarısına dönüştüğü kaydedilmiştir. 194

Yahudi alim Yitshak Arama (ö. 1 494) , buzağı olayının , ne


kadar büyük günah işlenirse işlensin tövbe kapısının açık ol­
duğuna ve Tann'nın günahları bağışlayacağına örneklik teş­
kil etmesi için kaderi bir plan olduğunu iddia etmektedir. Ona
göre gelecek nesiller, buzağıya tapmalanna rağmen İ srailo­
ğullarının bağışlandığını görerek tövbe kapısının her zaman
açık olduğunu bileceklerdir. 195

Tevrat'ta olduğu gibi Kur'an'a göre de Hz. Musa, buzağıyı


yakmış , kül haline gelinceye kadar ezmiş, daha sonra da toz­
lannı su birtkintisine savurmuştur. İ ki metin arasındaki en
temel farklılık, Tevrat'ın suya serpilen tozların İ srailoğullarına
içililmesine yer vermesidir. Kur'an'da açıkça ifade edilmese
de İ slam kaynaklannda da buzağının tozlarının suya serpH­
dikten sonra halka içilildiği, buzağıya tapanların yüzlelinin
altın gibi parladığı. dillelinin simsiyah kesildiği ve bu suret­
le tapanların tapmayanlardan ayırt edildiği nakledilmiştir. 196
Bu çerçevede Kur'an'daki "Buzağı sevgisi kalplerine içirildi/
iliklerine işledi (ve uşribii. fi kulii.bihimu'l- 'ıcle}" 197 ifadesi, bazı
müfessirler tarafından buzağının küllertnin serpildiği suyun
içililmesi şeklinde anlaşılmıştır. 1 98 Tefsirlerde yer alan liva­
yetlere göre İ srailoğulları o sırada altı yüz bin kişiden oluş­
maktadır ve sadece on iki bin kişi buzağıya tapmamıştır . 199

1 93 The Biblical Antiquties of PhUo, trans. M. R. James, Ktav Publishing Hou­


se. New York 1 97 1 . 1 2 : 7 . s. 1 1 2 . Bu eser Pseudo-PhUo olarak bilinmekte­
dir.
ı 94 Pirke de-Rabbi Eliezer. 45. s. 23 1 (trans. Gerald Frtedlander, The Bıoch
Publishing, London ı 9 ı 6 , s. 357) .
ı 95 Fox, "R. lsaac Arama's Philosophlcal Exegesls of the Golden Calf Episo­
de" , s. 94.
ı 96 İbn Keslr. Tefsiru'l-Kur'ani'l-Azim, c. 9, s. 364: Suyuti, ed-Durru'l-Mensur.
c. 1 0 , s. 227: İ bn Atiyye. el-Muharreru'l-Veciz, s. 1 265: Sa'lebi, Kitabu
Kısasi'l-Enbiya, s. 1 1 9 .
1 9 7 Bakara. 2 : 93 .
1 98 Taberi. Tarihu'r-Rusul ve'l-Mulılk, s. 4 2 4 ; Suyuti, ed-Durru 'l-Mensur, c.
1 0 , s. 23 1 .
1 99 Kurtubi, el-Cami li-Ahkami'l-Kur'an, c . 1 4 , s . 1 1 9; Alusi, Ruhu'l-Meani, c.
9, s. 355: Begavi, Mealimu't-Tenzil. c. 5, s. 290: Sa'lebi, Kitabu Kısasi'l-En­
biya, s. 1 1 8 .
Buzağıyı Yapanlar ve Cezalan 1 37

Salebi'nin kaydına göre Hz. Musa, buzağıyı parçaladıktan


sonra Samiri'ye buzağıya bevletmesini emretmiş , bu şekilde
buzağıyı aşağılamıştır. 200

Bakara suresi 54. ayette zikredilen "Nefislerinizi öldürün


(fektulu erıjusekum)" ifadesi, Tevrat'ta Levililerin Hz. Musa'nın
öncülüğünde üç bin kişiyi öldürmesi anlatımından yararla­
nılarak literal anlamda anlaşılmakta ve buzağıya tapanların
ölümle cezalandınldığı ifade edilmektedir. Kanaatimizce Tev­
rat'ın ilgili pasajı Hz. Harun'un buzağıyı yapan kişi olarak
resmedilmesi başta olmak üzere bazı sıkıntılar içermektedir.
Bu sebeple de üç bin kişinin buzağıya taptığı için öldürül­
düğüne dair bilgiyi ihtiyatlı karşılamak yerinde olacaktır. Bi­
lindiği üzere Tevrat, Mısır'dan çıkan İ srailoğullarının sayısını
altı yüz bin olarak vermektedir. Bu kadar kalabalık topluluk­
ta sadece üç bin kişi buzağıya taptıysa ya da öne çıktıysa Hz.
Harun'un bu grubu diğer tapmayanlarla birlikte durdurması
beklenirdi. Ayrıca "Nefıslerinizi öldürün (fektulu erifusekum)"
ifadesi, Allah'ın ceza takdiri değil , Hz. Musa'nın cümlesi ola­
rak karşımıza çıkmaktadır. 20 1 Ayetteki "Rabbinize tövbe edin,
nefislerinizi öldürün (fe-tubu ila bariukumjektulu erıjusekum)"
cümlesi , aynı ayette bu ifadeden önce yer alan "Buzağıyı tann
edinmekle kendinize zulmettiniz (innekum zalamtum enjuse­
kum bi'ttihiizikumu'l- 'ıcl)" suçunun/tespitinin cezası / çözümü
gibidir ve manevi bir arınmayı çağnştırmaktadır. Ayetin son
kısmında da Allah'ın İ srailoğullannın tövbesini kabul ettiği
ifade edilmektedir. Tövbeleri kabul edilen ve bağışlanan in­
sanlann öldürülmüş olmaları düşük bir ihtimaldir. Ayrıca
Allah , buzağıya tapanları aiTettiğini belirterek herhangi bir
ölüm cezası detayı vermemektedir. 202

Kur'an'da buzağıya tapanlarla ilgili "Buzağıyı ilah edinen­


ler bu dünyada Rablerinin gazabına uğrayacaklar ve zillet için­
de bir hayat süreceklerdir'' 203 ifadelerine yer verilmektedir. Bu

200 Sa'Jebi. Kitabu Kısasi'l-Enbiya, s. 1 1 9 .


20 1 Nitekim Samiri'nin cezasını da H z . Musa takdir etmektedir.
202 Bakara. 2 : 52 : Nisa. 4 : 1 53 .
203 Araf. 7 : 1 52 .
1 38 Siı.miıi'nin Buzağısı

ayetin hemen devamında da "Kötü işler yaptıktan sonra tövbe


edip inananlara gelince, şüphe yok ki Rabbin, tövbeden sonra
suçlan mutlaka örter, rahimdir' şeklinde bir ifade yer almak­
tadır. Ayet literal olarak okunduğunda buzağıya tapanlardan
pişman olanların affe dildiği şeklinde bir sonuç çıkmaktadır.
Benzer şekilde "Sonra kendilerine apaçık deliller gelmesinin
ardından buzağıyı tann edindiler. Biz bunu da aifettik ve Mu­
sa'ya apaçık bir güç ve yetki verdik"204 ayeti de buzağıya tap­
manın affedildiğinden bahsetmektedir. Bakara suresinde yer
alan "Musa'yla kırk gece için sözleşmiştik. Ancak siz onun ar­
dından kendinize zulmederek buzağıya tapttntz. Sonra bunun
ardından. şükredersiniz diye, sizi bağışlamıştı.J<' 205 ayeti de
bunu desteklemektedir.

İ srailoğullarının somut Tann inancından soyut/aşkın bir


Tann inancına evrilmesinin uzun bir zamana yayıldığı daha
önce ifade edilmişti . Mısır çıkışı halkın Hz. Musa'dan kendileri
için put yapmasını istemeleri , ardından buzağıya tapmalan,
Allah'ı gözleriyle görme istekleri, inek kesmemekte direnme­
leri gibi hususlar dikkate alındığında Hz. Musa başlarınday­
ken İ srailoğullan arasında soyut/aşkın Tarırı inancının yer­
leştiğini söylemek zor görünmektedir. Bilindiği üzere buzağı
hadisesi yaşandığı esnada Tevrat henüz verilmemişti. Halkın
suret ve heykel yapımına dair bir yasakla uyanlmaması sebe­
biyle olacak ki Araf suresi 1 38 . ayette zikredilen Mısır çıkışı
ilk put talebine ceza verilmediği görülmektedir. Bu açıdan ba­
kıldığında buzağıya tapanların ölüm cezasıyla cezalandınlmış
olmalan düşük bir ihtimal gibi gözükmektedir. Zira bu halk
asırlardır Mısır kültürü içerisinde yaşamış ve kimliklerini bü­
yük ölçüde kaybetmiştir.

İsrailoğullarının Mısır çıkışı put talepleri, ardından buzağı


yapmaları, Allah'ı gözleriyle görmedikçe Musa'ya iman etme­
yeceklerini söylemeleri, yiyeceklerden şikayet etmeleri, parlak

204 Nisa, 4 : 1 53 .
2 0 5 Bakara. 2 : 5 1 -53. Ar af suresinde de sürenin otuz gün oldugu , sonrasında
on gün eklenerek kırk güne tamamlandıgı ifade edilmektedir. Bkz. Araf.
7: 1 42 .
Buza{ııyı Yapanlar ve Cezalan 1 39

san renkli ineği kesmernek için diretmeleri , kutsal toprakla­


ra girmeyerek Hz. Musa'ya "Sen ve Rabbin gidin savaşın, biz
bir yere kımıldamıyoruz" 206 demeleri onlann psikolojilerini ve
seeiyelerini göstermekteydi . Muhtemelen buzağıya tapmalan
sebebiyle Rablerinin gazabına uğramalan ve zillet içinde bir
hayat sürmeleri şeklinde takdir edilen ceza, kutsal toprak­
lann onlara kırk yıl boyunca yasak olması ve sürekli sıkıntı
içerisinde yaşayarak çölde ölmeleridir. Ayetlerden anlaşıldığı
kadanyla halkın Hz. Musa'ya "Sen ve Rabbin gidin savaşın,
biz bir yere kımıldamıyoruz" demeleri , Mısır çıkışı karşılaştık­
lan kavme özenerek put talep etmeleriyle başlayan süreçte
bardağı taşıran son damla olmuştur. Nitekim Hz. Musa bunu
duyunca kardeşi Harun'dan başkasına sözünü geçiremediği­
ni ifade ederek Allah'tan , bu insanlarla yollannı ayırmasını
talep etmiştir.

Özetle, Yahudi ve İ slam kaynaklan her ne kadar buzağı­


ya tapanlarla ilgili cezalardan bahsetse de her iki gelenek de
kavmin toplu bir helaktan kurtulduğu ve affedildiği şeklinde
bir görüşe sahiptir. Kanaatimizce buzağı hadisesi sonrasında
öldürülenler olduysa da bu durum buzağıya tapmanın cezası
olarak değil , daha ziyade Hz. Musa'nın Samiri gibi bir ele­
başını cezalandırması sırasında kabile asabiyesiyle çıkan bir
isyan/kargaşa neticesinde gerçekleşmiş olmalıdır.

206 Malde. 5 : 24.


SONUÇ

Kur'an ve Tevrat'taki buzağıya tapma kıssası farklılıklar


içerse de gelenek aracılığıyla zenginleştirilen bu anlatımıa­
nn birçok konuda birbirlerini destekledikleri göıiilmektedir.
Tevrat'a göre Hz. Harun buzağı yapımında yer alsa da onun
suçlu olmadığı Yahudi geleneğinde çok net bir şekilde vurgu­
lanmaktadır. Hz. Harun'un buzağı hadisesi sonrası cezalar­
dan hiçbirine maruz kalmaması bir kenara Tann tarafından
başkahen ilan edilip bütün dini işlerin yönetimine getirilmesi
de bunu desteklemektedir. Tevrat'ın metnindeki anlatımdan
farklı olarak Kur'an'da zikredilen Samiri'nin "elçinin izinden
bir tutarn alması" ve "buzağının böğürmesi" gibi detaylar Ya­
hudi dini literatüıiin de karşımıza çıkmaktadır. Bu anlatım­
lardan çoğunun İ slam sonrası döneme ait olması Kur'an'dan
etkilenmeyi akla getirse de böyle bir zorunluluk olmadığı da
açıktır. Güçlü bir sözlü geleneğe sahip Yahudilerin bu tür de­
taylan Kur'an'dan alınalanna gerek kalmadan asırlar boyun­
ca sözlü olarak aktarmalan da çok olası bir durumdur.

Kur'an'daki buzağı hadisesini Yahudi ve Mısır kaynaklan


ışığında incelemeye çalıştığımız bu çalışmada, buzağıyı yapan
Samiri'nin etnik olarak İ srailoğullanndan Hz. Yusufun kabi­
lesinden olduğu kanaati ortaya çıkmaktadır. Mevcut veriler
yorumlandığında Samiri'nin buzağıyı muhtemelen Mısır'daki
Hathor boğa kültünü temsil etmek üzere yaptığı anlaşılmak­
tadır. Bu çerçevede buzağının böğürmesi de içindeki boşluğa
ıiizgann girmesiyle değil , sihir sonucu ortaya çıkan bir du­
rumdur. Kur'an'ın buzağıyı yapan karakteri tanımlamak için
kullandığı es-Samiri kelimesinin başına elif-lam, sonuna da
nispet ya'sı alması sebebiyle bir belde , kabile ya da meslek
grubuna ait olduğu anlaşılmaktadır. Kanaatimizce Samiri
kelimesi Antik Mısır dilinde olup , oğul anlamına gelen sa

ve sevgili anlamına gelen meri kelimelerinin birleşmesinden


1 42 Samiri'nin Buzağısı

oluşmaktadır ve "sevgili oğlun kabilesine mensup" yani Yu­


sufi anlamında kullanılmış olmalıdır. Bu durumda buzağıyı
yapan Samiri, Yusufoğullarından sihir kabiliyeti olan ve önde
gelen birisidir.

Samiri'nin buzağıyı yapma sürecini anlatırken kullandığı


"elçinin izi" ifadesi pek çok müfessir ve araştırmacı tarafından
çalışmaya konu edilmiştir. Tefsirlerde burada zikredilen elçi
genellikle Cebrail olarak anlaşılırken, İ sfehani'nin görüşünü
esas alan tefsirler ve araştırmacılar burada elçi kelimesiyle
Hz. Musa'nın kastedildiğini düşünmektedirler. Kanaatimizce
burada elçi (rasılO ifadesiyle Hz. Yusuf kastedilmektedir ve
"elçinin izi" ifadesi Hz. Yusufun naaşına/terekesine tekabül
etmektedir. Antik Mısır'ın kültürü açısından bakıldığında,
Samiri'nin yaptığı şey maat'ı (kamu düzeni/kainatın dengesi)
bozup, isfet (fitne , kaos) durumunun tesisi anlamına gelmek­
teydi. Bu açıdan bu eylem, Hz. Musa tarafından sadece iti­
kadi anlamda değil, aynı zamanda sosyal açıdan da toplumu
ifsad eden ve kamu düzenini bozan bir eylem olarak telakki
edilmiş olmalıdır.

Samiri kıssasının anlatıldığı Taha suresi, araştırmacıların


tahminlerine göre 6 1 5 yılı civarında Mekke'de nazil olmuştur.
Kur'an'da sadece üç defa geçen Samiri isminin üçü de bu su­
renin içerisinde yer almaktadır. Samiri'nin ismi geçmeksizin
buzağı heykeli anlatımı, Taha suresinden birkaç yıl önce nazil
olan Araf suresinde de zikredilmektedir. Bu anlamda Samiri
kıssasından önce de buzağı heykeli anlatımı yapılmıştır. Fa­
kat Araf suresinde tevhidden şirke sapmak bağlamında çok
genel olarak zikredilen kıssa, Taha suresinde Samiri adlı bir
karakter üzerinden aktarılmaktadır. Araf suresindeki hadise­
ye ek olarak Taha suresinde Samiri karakteri, buzağıyı yapma
metodu, Hz. Musa'nın buzağıyı parçalaması ve Samiri'yi ce­
zalandırması gibi detaylara yer verilmesi, Mekke'de Samiri'ye
denk gelen özel bir karaktere işaret olarak anlaşılabilir.

İ srailoğullarının buzağısının Allah'ı temsil eden somut bir


tezahür olarak düşünülmesi , Mekkeli müşriklerin yerin ve
göğün yaratıcısı olarak Allah'a inanıp putlan ona ulaşınada
Sonuç 1 43

aracılar olarak görmelerine benzemektedir. Bu anlamda bu


kıssa, Samiri'nin buzağısının tevhid açısından kabul edilme­
yecek bir durum olduğunu göstermekle kalmayıp , Mekkelile­
rin yaptıklan şekilde hem Allah'a inanıp hem de putlara ta­
zimde bulunmanın bir arada olamayacağına işaret etmekte­
dir. Hz. Muhammed'in içinde bulunduğu şartlar çerçevesinde
okunduğunda Samiri kıssasının, Mekkelilere Hz. Musa örne­
ği üzerinden bir mesaj verdiği de söylenebilir. Bu çerçevede
ilgili kıssa, Hz. Muhammed'in (Hz. Musa) , Mekke'nin bütün
putlarını (buzağı heykelini) kınp paramparça edeceğini, Ebu
Leheb ve Velid b. Muğire gibi Mekkeli müşrik elebaşlannın
(Samiri) ise yapayalnız kalarak manevi miraslannın kesilece­
ğini ve ahiretten nasipleri olmayacağını /yeni hayata doğma­
yacaklannı ( la misds) ilan etmektedir.
KAYNAKÇA

Aberbach , Moses & Leivy Smolar, "Aaron, Jeroboam and the Golden
Calf' , Joumal ofBiblical Literature 86: 2 ( 1 967) . ss. ı 29- ı 40.
Adam, Baki, Yahudilik ve Hıristiyanlık Açısından Kur'an'ın Tartışmalı
Konulan, Pınar Yayınlan, İstanbul 20 ı ı .
Yahudi Kaynaklanna Göre Tevrat, Pınar Yayınlan, İstanbul
20 ı o .
Adler, Elkan Nathan & M ax Seligsohn, "Une Nouvelle Chronique Sa­
maritaine", Revue des etudes Juives 44 ( 1 902) . ss. ı 88-222.
Akdemir, Salih, Son Çağn Kur'an, Ankara Okulu Yayınlan, Ankara
2009.
Albayrak, İsmail, "Isra'iliyyat and Classical Exegetes' Comments on
the Calf with a Hollow Sound Q . 20:83-98/ 7 : ı 47- ı 55 with
special reference to lbn 'Atiyya" , Journal oj Semitic Studies
4 7: ı (2002) , ss. 39-65.
Qur'anic Narrative and Isra'üiyyat in Westem Scholarship and
in Classical Exegesis, Yayımlanmamış Doktora Tezi, The Uni­
versity of Leeds, 2000.
Albayrak, Kadir, "İsrailogullannın Altın Buzagısı ve Kızıl İnek'i" , Bi­
limname 5:2 (2004) . ss. 9 ı - 1 03 .
el-Alusi, Mahmud, Ruhu'l-Meani, tahk. Muhammed Hüseyin el-Arab,
Daru'l-Fikr, Beyrut ı 997.
Andreu, Guillemette . Egypt in the Age of Pyramids, trans. David Lor­
ton, Cornell University Press, Ithaca ı 997.
Antelme, Ruth Schumann & Stephane Rossini . Becoming Osiris: The
Ancient Egyptian Death Experience, Inner Traditions Interna­
tional. Vermont ı 998.
Anthony, Flora Brooke, Foreigners in Ancient Egypt: Theban Tomb Pa­
intings .from the Early Eighteenth Dynasty, Bloomsbury Pub­
lishing, New York 20 ı 7.
Arama, Yitshak, Akeydat Yitzchak, trans. Eliyahu Munk, Lambda
Publishers, Kudüs-New York 2002 .
Armour, Robert A. , Gods and Myths of Ancient Egypt, American Uni­
versity in Cairo Press, Cairo 2003 .
Amold , Dieter, Temples of Ancient Egypt. Cornell University Press,
New York ı 997.
1 46 Sö.miıi'nin Buzağısı

Assman , Jan , Death and Salvation in Ancient Egypt, Comeli Univer­


sity Press, New York 2005.
Of God and Gods: Egypt, lsrael and the Rise of Monotheism,
The University of Wisconsin Press, Wisconsin 2008.
Atay, Hüseyin. Kur'an-ı Kerim ve 1Ylrkçe Çevirisi, Atay ve Atay, An­
kara 2008.
Aydın, Mahmut, Hz. İsa'ya Ne Oldu?, Otto Yayınlan, Ankara 20 1 7 .
Bard , Kathryn A. , Encyclopedia of the Archaeology of Ancient Egypt,
Routledge, Oxon 1 999.
el- Begavi, Hüseyin b. Mesud , Mealimu't-Tenzil. tahk. Muhammed
Abdullah en-Nemr, Daru Taybe, Riyad 1 989.
Blackman, Aylward M . , "Priesthood" , Encyclopedia of Religion and
Ethics, ed. James Hastings , T & T Clark, Edinburgh 1 9 1 9, ss.
293-302 .
Bleeker, Claas Jouco, Hathor and Thoth: Two Key Figures of the An­
cient Egyptian Religion, Brill, Leiden 1 973.
Book of Jasher, ed. J . H . Parry , Salt Lake City 1 887.
Breasted, James Henry, Ancient Records of Egypt, The University of
Chicago Press , Chicago 1 906- 1 907 (5 cilt) .
Budge, Ernest Alfred Wallis , The Liturgy of Funerary O.fferings, Dover
Publication, New York 1 994.
Antik Mısır Büyüleri, çev. Faruk Gültekin, Onbir Yayınlan, İs­
tanbul 20 1 6 .
The Book of the Kings of Egypt, London 1 908.
Egyptian Religion: Egyptian Ideas of the Future Life, Kegan
Paul, London 1 908.
Os iris and the Egyptian Resurrection, Dover Publications, New
York 1 973.
The Book of the Opening of the Mouth, London 1 999.
An Egyptian Hieroglyphic Dictionary, John Murray, London
1 920 (2 cilt) .
The Egyptian Book of the Dead O'he Papyrus of Ani), London
1 895.
The Gods of the Egyptians, Methuen & Co. , London 1 904.
An Introduction to Ancient Egyptian Literature, Dover Publica­
tions, New York 1 997.
The Literature of the Ancient Egyptians, J . M . Dent & Sons
Limited, London 1 9 1 4 .
Chayim ben Attar, O r Hachayim, trans. Eliyahu Munk, Kudüs 1 995.
Chung, Youn Ho, The Sin of the Calj. T & T Clark International, New
York 20 1 0 .
Kaynakça 147

Clark, Rosemaıy, The Sacred Magic of Ancient Egypt, Llewellyn Pub­


lications, Woodbuıy 2003 .
The Sacred Tradition in Ancient Egypt: The Esoteric Wisdom
Revealed, Llewellyn Publicatlons, Woodbuıy 2004 .
Cline , Eric & David O'Connor (ed . ) , Thutmose III: A New Biography,
University of Michigan Press, Ann Arbor 2008 .
Cohen, Jeffrey M . . A Samaritan Chronicle, A Source-Critical Analysis
of the Life and Times of the Great Samaritan Reformer, Baba
Rabbah, Brill , Leiden 1 98 1 .
Colledge . Sarah Louise, The Process of Cursing in Ancient Egypt. Ya­
yımlanmamış Doktora Tezi, University of Liverpool, 20 1 5 .
el-Cürcani, Abdulkahir b. Abdurrahman b. Muhammed . Durcu'd-Du­
rer. tahk. Tal'at Salah el-Ferhan-Muhammed Edib Şekur, Da­
ru'l-Fikr, Arnman 2009 .
Çalışkan, Hatlee Merve, 6 1 5 Yılında inen Ayetler, Yayımlanmamış
Yüksek Lisans Tezi, Ankara 20 1 4 .
el-Daly, Okasha, Kayıp Binyıl. çev. Ümran Küçükislamoğ;lu , İthaki
Yayınlan. İstanbul 20 1 3 .
Donahou , Michael S . , The Breaking of the Tablets: A Comparison of
the Egyptian Execration Ritual to Exodus 32: 1 9 and Jeremi­
ah 1 9, Yayımlanmamış Doktora Tezi. Marquette University.
2008.
Doxey. Denise M .. Egyptian Non-Royal Epithets, Brill, Leiden 1 998.
Durmuş, Zülfikar, "Yanlış Anlamiandırma ve Değ;erlendirmelere Konu
Olan Bakara 54. Ayetindeki "uktulü enfusekum" ifadesinin Çö­
zümlemesi" , EKEV Akademi Dergisi 7: 1 7 (2003) . ss. 29-48.
Ellis, Ralph, Eden in Egypt: Adam and Eve were Pharaoh Akhenaton
and Nefertiti.. Edfu Books. Cheshire 20 1 3 .
Erman, Adolf, The Literature of Ancient Egyptians. trans. Aylward M .
Blackman, Methuen & C o . Ltd, London 1 927.
Esed , Muhammed , Kur'an Mesajı. işaret Yayınlan. İstanbul 2002 .
el-Ferra. Ebu Zekeriyya, Meani'l-Kur'an, tahk. İbrahim Şemsuddin,
Daru'l-Kütübi'l-İlmiyye, Beyrut 2002 .
Fox, Marvin, "R. Isaac Arama's Philosophical Exegesis of the Gol­
den Calf Episode" , Minha le-Nahum, ed . Marc Brettier-Michael
Fishbane, JSOT Press, Sheffıeld 1 993, ss. 87- 1 02 .
Frankel, David, "The Destruction o f the Golden Calf: A New Soluti­
on" , Vetus Testamentum 44:3 ( 1 994) , ss. 330-339.
Gee. John Laurance, The Requirements of Ritual Purity in Ancient
Egypt, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Yale University 1 998.
1 48 Samiri'nin Buzağısı

Geiger, Abraham, Judaism and Islam, F. M. Young, Madras 1 898.


Geraty, Lawrence T. , "Exodus Dates and Theories", Israel's Exodus in
n-ansdisciplinary Perspective: Text, Archaeology, Culture, and
Geoscience, ed. Thomas E. Levi, Thomas Schneider, William
H. C. Propp, Springer, New York 20 1 5 , ss. 55-64.
Gerçekcioğlu, Fatma, samiriliğin Ortaya Çıkışı ve Kutsal Metinler lşı­
ğında Erken Dönem samin-Yahudi İlişkileri, Yayımlanmamış
Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi SBE . , Ankara 20 1 7 .
Gılgamış Destanı, çev. Sait Maden, Türkiye İ ş Bankası Yayınları, is­
tanbul 20 1 6 .
Ginzberg, Louis, Legends of the Jews, trans. Henriatta Szold , The
Jewish Publication Society, Philadelphia 2003 .
Goldziher, Ignaz, "La Misasa" , Revue Africaine 268 ( 1 908) . ss. 23-28.
Gordon, Andrew A. , "The K3 as an Animating Force" , Journal oj the
American Research Center in Egypt 33 ( 1 996) , ss. 3 1 -35.
Gözeler. Esra. Kur'an Ayetlerinin Tarihlendirilmesi. Kuramer Yayın­
lan, İstanbul 20 1 6 .
Grabbe, Lester L. , "The Jannes/Jambres Tradition i n Targum Pseu­
do-Jonathan and !ts Date", Journal oj Biblical Literature 98:3
( 1 979) . ss. 393-40 ı .
Graves-Brown, Carolyn, Daneingfor Hathor: Women in Ancient Egypt,
Continuum, London 20 1 0 .
el-Garmiti, Ebu Hayyan Muhammed b . Yusuf. el-Bahru'l-Muhit,
tahk. Adil Ahmed-Ali Muavvad, Daru'l-Kutubi'l-İlmiyye, Bey­
rut 1 993.
Halevi, Yehuda, Kitabu'r-Red ve 'd-Delil fi'd-Dini'z-Zelil (Kuzari), ed.
David Baneth, Magnes Press, Kudüs 1 977.
Halevi, Yitshak ben Yehuda, Pa'neah Raze, Varşova 1 867.
Halperin, David J . , "Can Muslim Narrative be Used as Commentary
on Jewish Traditions?" , Medieval and Modem Perspective on
Muslim-Jewish Relations, ed. Ronald L. Nettler, Routledge,
New York 1 995, ss. 73-88.
The Faces oj the Chariot, Mohr Siebeck, Tübingen 1 988.
Hamidullah, Muhammed, Aziz Kur'an, çev. Abdulaziz Hatip-Mahmut
Kanık. Beyan Yayınlan, İstanbul 2000.
el- Harari, Muhammed Emin, Hadaiku'r-Ruh ve'r-Reyhan, tahk. Ha­
şim Muhammed Mehdi, Daru Tavki'n-Necat, Beyrut 2008.
Harco, Willems, "Anubis as a Judge", Egyptian Religion: The Last
Thousand Years, ed. Willy Clarysse. Antoon Schoors, Jan
Quaegebeur, Peeters. Leuven 1 998, ss. 7 1 9-743.
Kaynakça 1 49

Harri s , Eleanor, Ancient Egyptian Magic, Weiser Books, MA 20 1 5 .


Hart, George. Egyptian Gods and Goddesses, Routledge, London-New
York 2005.
Hirschberg, Haim Zeev, "Samarttans in Islam " , Encyclopedia Judai­
ca. ed . Fred Skolnik, c. 1 7 , s. 738.
Hizkiyahu ben Manoah, Chizkuni, trans . Eliyahu Munk, Ktav Pub­
lishers 20 1 3 .
Hoffmeier, James K. , Israel in Egypt: The Evidencefor the Authenticity of
the Exodus Tradition, Oxford University Press, New York 1 996.
İbn Aşur. Muhammed et-Tahir, et-Tahrir ve 't-Tenvir, ed-Daru't-Tuni­
siyye li'n-Neşr. Tunus 1 984.
İbn Atiyye , Ebu Muhammed Abdulhak, el-Muharreru'l-Veciz, tahk.
Mecd Mekki , Daru İbn Hazm, Beyrut 20 1 0 .
İbn el-Cevzi, Cemaleddin Abdurrahman b . Ali, zadu'l-Mesir fi İl­
mi't-Tefsir, neşr. Züheyr eş-Şaviş, el-Mektebu'l-İslami, Beyrut
1 984.
İbn Ebi Hatim, Abdurrahman. Tefsiru'l-Kur'ani'l-Azim. tahk. Esad
Muhammed et-Tayyib , Mektebetu'n-Nizar el-Baz, Riyad 1 997.
İbn Ezra, Avraham, Commentary on the Pentateuch: Exodus, trans .
H . Norman Strickman , Menorah Publishing, New York 1 988.
İbn Kesir, Ebu'l-Fida İsmail b . Şihabiddin Ömer, Tefsiru'l-Kur'ani'l-A­
zim. tahk. Mustafa es-Seyyid Muhammed , Müessesetü Kur­
tuba, Kahtre 2000.
el-İsfehani, Ebu Müslim, Mültekatu Camii'l-Te'vil li-Muhkemi't-Tenzil
neşr. Said el-Ensari, Albalagh Press, Calcutta 1 92 1 .
el-İsfehani. Ragıb, Müfreddt. çev. Yusuf Türker. Pınar Yayınları, is­
tanbul 20 1 6 .
Kaplan, Aryeh. Sefer Yetzirah: The Book of Creation i n Theory and
Practice. Weiser Books, Boston 1 997.
Karenga, Maulana. Maat: The Moral Ideal in Ancient Egypt, Routled­
ge, New York 2004.
el-Kasimi, Muhammed Cemaleddin , Mehdsinu't-Te'vil, neşr. Muham­
med Fuad Abdulbaki, Şam 1 957.
Kayak, Fatih, Tevrat ve Kur'an'a Göre Sdmiri. Yayımlanmamış Yük­
sek Lisans Tezi. Selçuk Üniversitesi SBE. Konya 20 1 0 .
el-Kelbi, Muhammed b . Ahmed , Kitabu't-Teshil li-lRümi't-Tenzil tahk.
Rıza Fezah el-Himami. el-Mektebetü'l-Asriyye, Beyrut 2003 .
Kitabu't-Tarikh of Ebu'l-Feth, trans . Paul Stenhouse, Sydney 1 985.
Kuli, Yakov & Yitshak Magriso, The Torah Anthology: Meam Loez,
trans. Aryeh Kaplan, Moznaim Publishing, Kudüs 1 99 1 .
1 50 Siimiri'nin Buzağısı

el- Kurtubi, Muhammed b . Ahmed, el-Cami' li-Ahkdmi'l-Kur'an, tahk.


Abdullah b . Abdulmuhsin et-Turki, Müessesetü'r-Risale, Bey­
rut 2006.
Langner, Allan M .. "The Golden Calf and Ra", Jewish Bible Quarterly
3 ı : ı (2003) , ss. 43-47.
LeBlanc, Marc Jeremy, "In Accordance with the Documents ojAncient
Times ": The Origins, Development, and Signlfıcance oj the An­
cient Egyptian Sed Festival (Jubilee Festival}, Yayımlanmamış
Doktora Tezi, Yale University, 20 ı ı .
Leprohon , Ronald J . , The Great Name: Ancient Egyptian Royal Titu­
lary, Society of Biblical Literature, Atlanta 20 ı 3 .
Lesko, Barbara S. , The Great Gaddesses oj Egypt, University o f Ok­
lahoma Press, Norman ı 999.
Liberman, Saul. Midraşey Teyman, Wahrman Books, Kudüs ı 970.
Lichtheim, Miriam, Ancient Egyptian Literature, University of Califor­
nia Press, Berkeley ı 976- ı 980 (3 ciltl .
Lorton , David, "The Theology of Cult Statues in Ancient Egypt" , Bom
in Heaven, Made on Earth, ed Michael B. Dick, Eisenbrauns,
Winona Lake ı 999, ss. ı 23-20 1 .
'The Treatment of Criminals in Ancient Egypt: Through the
New Kingdom" , Journal oj the Economic and Social History oj
the Orient 20: ı ( ı 977) , ss. 2-64.
Mecklenburg, Yaakov Tzevi, Haketav vehakabbalah, trans. Eliyahu
Munk, Lambda Publishers, Kudüs 200 1 .
Mekhilta de-Rabbi Yishmael. ed . Jacob Lauterbach, Jewish Publica­
tion Society, Philadelphia 2004 .
Memar Marqah, trans. John Macdonald, Verlag Alfred Töpelman,
Berlin ı 963.
Menahem Tsiyoni, Sefer Tsiyoni., Lvov ı 882.
Meral, Yasin, "Senin Derdin Neydi ey Samiri? 20/Taha:95", Ankara
Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Dergisi 58:2 (20 ı 7) . ss. ı 83-
ı 92 .
" H z . Musa'nın Mısır Hayatına Dair Değerlendirmeler" , Din ve
Toplum 4 : 3 (20 ı 5) . ss. 32-43.
Mevdudi, Ebu'l-A'la, Tejhimü'l-Kur'dn, ter. M . Han Kayani , İnsan Ya­
yınları, İstanbul ı 986.
Midrash oj Rabbi Moshe Alsich on the Torah, trans. Eliyahu Munk,
Lambda Publishers, Kudüs-New York 2000.
Midrash Rabbah (Exodus) . trans. S. M . Lehrman, Soncino Press,
London ı 939.
Kaynakça 151

Midrash Rabbeinu Bachya, trans. Eliyahu Munk. Kudüs 1 998.


Midraş ha-Gadol (Bereşit), ed. Solomon Schechter, Cambridge Uni­
versity Press, Cambridge 1 902 .
Midraş Tanhuma. trans. Samuel Berman, Ktav Publishing House.
New Jersey 1 995.
Midraş Tanhuma, Vilna 1 833.
Mikraot Gedolot Haketer. ed. Menachem Cohen, Bar-Ilan University
Press, Ramat-Gan 2007.
Mohammed, Waheed Maher, The Formulae of Reward and Punish­
mentjrom the Old Kingdam Tombs in Comparison with Chapter
1 25 of the Book of the Dead: The Judgement of the Dead in the
Old Kingdom, Yayımlanmamış Doktora Tezi, University Colle­
ge London, 1 999.
Morschauser. Scott, Threat Formulae in Ancient Egypt. Yayımlanma­
mış Doktora Tezi, The John Hopkins University, Baltimore
1 987.
Muhlestein , Kerry Miles, Violence in the Service of Order: The Religi­
ous Frameworkfor Sanctioned KUling in Ancient Egypt, Yayım­
lanmamış Doktora Tezi, University of Callfornia, Los Angeles
2003 .
Mukatil b. Süleyman, Tefsir-i Kebir, çev. M . Beşir Eryarsoy. işaret
Yayınları, İstanbul 2006.
et-Tefsiru'l-Kebir, tahk. Abdullah Mahmud Şehhate, Müesse­
setü't-Tarihi'l-Arabi. Beyrut 2002 .
Niehaus, Jeffrey J . , Ancient Near Eastem Themes in Biblical Theo­
logy, Kregel Publlcations, Grand Rapids 2008.
Noegel. Scott B . , "Moses and Magic: Notes on the Book of Exodus" ,
Journal of the Ancient Near Eastem Society 24 (1997) . ss. 45-
59.
"Musa ve Sihir: Çıkış Kitabı Üzerine Notlar" , çev. Esra Erdo­
�an-İbrahim Emre Şamlıo�lu, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fa­
kültesi Dergisi 58:2 (20 1 7) , ss. 1 6 1 - 1 82 .
Oswalt, John N . , "The Golden Calves and the Egyptian Concept of
Deity" , Evarıgelical Quarterly 45: 1 ( 1 973) , ss. 1 3-20.
Öztürk. Mustafa. Kur'an-ı Kerim Meali.. Ankara Okulu Yayınları. An­
kara 20 1 5.
Patai, Raphael. Jewish Alchemists: A History and Source Book, Prin­
ceton University Press, Princeton 1 994.
Pesikta de-Rab Kahana, ed. William G . Braude, Jewish Publication
Society. Philadephia 2002 .
1 52 Samiri'nin Buzağısı

Pesikta Rabati, ed. William Braude, Yale University Press, New Ha­
ven ı 968.
Pietersma, Albert, The Apocryphon oj Jannes and Jambres the Magi­
cians, Brill, Leiden ı 994.
Pirke de-Rabbi Eliezer, trans. Gerald Friedlander. The Bloch Publis­
hing, London ı 9 ı 6 .
Pregill, Michael E. , The Living Calf oj Sinai: Orientalism, "Irifluence",
and the Foundations oj the Islamic Exegetical Tradition, Yayım­
lanmamış Doktora Tezi, Columbia University, New York 2008 .
Poo. Mu-chou , Enemies oj Civilization: Attitudes toward Foreigners
in Ancient Mesopotamia. State University of New York Press.
Albany 2005.
Quirke, Stephen, E.xploring Religion in Ancient Egypt. Wiley Bla­
ckwell, Chichester 20 ı 5.
er-Razi , Fahreddin, Tejsiru'l-Fahri'r-Razi, Daru'l-Fikr, Beyrut ı 98 1 .
Reymond, Eve. From the Records oj a Priestly Family from Memphis,
Otto Harrasowitz, Wiesbaden ı 98 ı .
Remler, Pat, Egyptian Mythology A to Z, Chelsea House Publishers,
New York 20 ı 0 .
Ritner, Robert Kriech , The Mechanics oj Ancient Egyptian Magical
Practice. The Oriental Institute of the University of Chicago,
Chicago ı 993.
Rubin, U ri, 'Traditions in Transformation: The Ark of the Covenant
and the Golden Calf in Biblical and lslamic Historiography, "
Oriens 36 (200 1 ) , s s . ı 96-2 ı 4 .
Ruiz, Ana , The Spüit ojAncient Egypt. Algora Publishing. N ew York 200 1 .
Saad El-Din, Morsi, Sinai: The Site & the History: Essays, New York
University Press, New York-Londra ı 998.
Sabba, Avraham , Tzror Hamor, trans. Eliyahu Munk, Lambda Pub­
lishers , Kudüs-New York 2008.
es-Sa'lebi, Ahmed b . Muhammed , 'Ara'is al-Majalis .fi Qisas al-Anbi­
ya ', trans. William M. Brinner, Brill, Leiden 2002 .
Kitabu Kısasi'l-Enbiya, neşr. Muhammed Ali el-Melici, el-Mat­
baatü'l-Amiretü'ş-Şarkiyye, Kahire ı 907 .
es-Se'alibi, Abdurrahman b. Mahmud, Cevahiru'l-Hisan .fi Tejsi­
ri'l-Kur'an, tahk. Muhammed Muavvad-Adil Ahmed Abdul­
mevcud , Daru İhyai't-Turasi'l-Arabi, Beyrut ı 997.
Salihoğlu. Mahmut, "Samiri", DİA , Ankara 2009, c. 36, ss. 78-79.
Schneider, Tammi J . . An Introduction to Ancient Mesopotamian Religi­
on, Eerdsman Publishing, Cambridge 20 ı ı .
Kaynakça 1 53

Scholem, Gershom, "Golem", Encyclopedia Judaica. ed. Fred Skol­


nik, Il. Baskı. Macınillan Reference , Detroit, 2007, c. 7, ss.
735- 737.
Sefer ha-Zihronot hu Divrey ha-Yamim le-Yerahmiel, ed. Eli Yassif, Tel
Aviv University Press, Tel Aviv 200 1 .
Selden. John. Dis Syris. Leipzig 1 672.
Opera Omnia. ed. David Wilkins, London 1 726.
Sepher Rezial Hamelach. ed. Steve Savedow, Weiser Books , Boston
2000.
Shaw, lan , Exploring Ancient Egypt, Oxford University Press. New
York 2003 .
Shubert, Steven Blake. Those Who (Stal) Live on Earth: A Study oj the
Ancient Egyptian Appeal to the Living Texts, Yayımlanmamış
Doktora Tezi, University of Toronto. 2007.
Silvestre de Sacy. Correspondance des Samaritain de Naplouse, Paris
18 13.
Sipahtoglu, Abdulvahid, Vahiy ve Muhasara: Boykot Dönemi Nazil
Olan Surelerin Tespüi, Pınar Yayınları , İstanbul 20 1 5.
Smith , M artyn . Religion, Culture. and Sacred Space, Palgrave Mac­
millan, New York 2008 .
Speyer, Heinrich, Die Biblischen Erzahlungen im Qoran, Wissensc­
haftliche Buchgesellschaft. D arın stad t 1 96 1 .
es-Suyuti, ed-Durru'l-Mensur. tahk. Abdullah b . Alıdulmuhsin et­
Turki. Merkez Hicr, Kahtre 2003 .
Şener, Abdulkadir, Cemal Sofuoglu ve Mustafa Yıldınm. Yüce Kur'an
ve Açıklamalı-Yorumlu Meali, Türkiye Diyanet Vakfı Matbaası.
İzmir 2009 .
Şir ha-Şirim Raba. trans. Maurice Simon, The Soncino Press Ltd . .
London-New York 1 983.
Şlomo ben Moşe Alkabets. Ayelet Ahavim. Venedik 1 552.
Şulul. Kasım, Hz. Peygamber Devri Kronolojisi. İnsan Yayınları, 5 .
Baskı , İstanbul 20 1 4 .
et-Tabatabai. Muhammed Hüseyin, el-Mizanfi Tefsiri'l-Kur'an, Mües­
sesetü'l-Alami li'l-Matbuat. Beyrut 1 997.
et-Taberi. Muhammed b . Cerir, Camiu'l-Beydn an Tevili Ayi'l-Kur'an,
tahk. Abdullah b. Alıdulmuhsin et-Turki, Daru Hicr, Kahtre
200 1 .
Tarihu'r-Rusul ve 'l-MulCı.k, tahk. Muhammed Ebu'l-Fadl İbra­
him, Daru'l-Maarif, Kahtre 1 967.
1 54 Sdmiri'nin Buzağısı

et-Tabersi, Fadl b. Hasen , Mecmeu'l-Beyan fi Tefsiri'l-Kur'an, tahk.


Daıu'l-Ulum/ Daıu'l-Murtaza, Beynıt 2006.
et-Tusi, Ebu Cafer Muhammed b . Hasan, et-Tibyanfi Tefsiri'l-Kur'an,
tahk. Ahmed Habib Kasiru'l-Amili, Daıu İhyai't-Türasi'J-Ara­
bi, Beynıt t.y.
Targum Yonathan, ed. Moşe Ginsburger, Berlin 1 903.
Tejsiru Dahhak, tahk. Muhammed Şukri, Daıu's-Selam, Kahire
1 999.
The Biblical Antiquties of Philo, trans. M . R. James, Ktav Publishing
House. New York 1 97 1 .
The Chronicles oj Jerahmeel, trans. Moses Gaster, Royal Asiatic So­
ciety, London 1 899.
The Panarion oj Epiphanius oj Salamis, trans. by Frank Williams,
Brill, Leiden 2009 .
The Zohar, trans. Daniel C. Matt, Stanford University Press, Califor­
nia 20 1 1 .
Tiele, Cornelis Petrsu, Comparative History oj the Egyptian and Meso­
potamian Religions, Trübner Publishing, London 1 882.
Tisdall, Clair, The Original Sources oj the Qur'an, Society for Promo­
ting Christian Knowledge, London 1 9 1 1 .
Tobiah ben Eliezer, Midraş Lekah Tov, Vilna 1 880.
Tora ve Ajtara, ed. Moşe Farsi, Gözlem Gazetecilik Basın ve Yayın
AŞ . . İstanbul 2007.
Ulmer, Rivka, Egyptian Cultural Icons in Midrash. Walter de Gruyter,
Berlin 2009 .
Ünsal , Hadiye , Erken Dönem Mekki Surelerin Tahlili, Ankara Okulu
Yayınlan, Ankara 20 1 5 .
Vermes, Geza, Ölü Deniz Parşömenleri, çev. Nurler Çelebioglu, Nokta
Kitap, İstanbul 2005.
Vemer, Miroslav, Temple oj the World: Sanctuaries, Cults, and Myste­
ries oj Ancient Egypt, The American University in Cairo Press,
Kahire 20 1 2 .
Walker, Brennan & Michael Dick, "The Induction of the Cult Image in
Ancient Mesopotamia: The Mesopotamian mis pi Ri tual". Bom
in Heaven, Made on Earth: The Making oj the Cult Image in the
Ancient Near East, ed. Michael Brennan Dick, Eisenbrauns
Publishings, Winona Lake 1 999, ss. 55- 1 2 1 .
Wiedemann, Alfred , Religion oj the Ancient Egyptians, H . Grevel, Lon­
don 1 897.
Kaynakça 1 55

Wilkinson, Toby, Royal Annals of Ancient Egypt, Kegan Paul Interna­


tional, London 2000.
Willems, Harco, "Crime, Cult and Capital Punishment" , The Journal
ofEgyptian Archaeology 76 ( 1 990) , ss. 27-54.
el-Ya'kubi, Ahmed b . İshak, et-Tarih, tahk. Abdulemir Mühenna, Şe­
riketü'l-Alaml, Beyrut 20 1 0 .
Yeşa'yahu , Natanel ben, Nuru'z-Zaldm, ed . Yosef Kafıh. Kudüs 1 957.
Yonge, C . D . (ed . ) , The Works of Philo, Hendrickson Publishers, Pea­
body 1 993.
ez-Zemahşeri, Mahmud İbn Ömer, Tefsiru'l-Keşşaj. tahk. Halil Me­
mun Şiha, Daru'l-Marife , Beyrut 2009 .
Zucker, Moshe, Peruş Saadya le-Şemot, Mosad Rav Kook, Kudüs
1 998.
DiZiN

A E

Aba-aner 76, 77 Ebu Leheb 1 1 9, ı 43


Abit Sandıgı ı 1 , 57, 58 Efraylm 1 1 2 , 1 1 4 , ı ı 5, 1 ı 6 , ı ı 7
Amon ı9. 25, 34, 39, 57, ı 24 Eski Krallık 27
Amon-Ra 34, 57
F
Anubis ı9, ı ı 3
Apls 47, 48, 49, 52 , 53, 57, 65, feresu'l-hayat 67, 68
66
G
Ararnice 55, 74, ı o2
Ararat 1 1 Geb ı 9
Atum-Ra 3 1 gematrla 84
Gersonides 52, ı 08
B
Get 3 ı
Bacerma ı o6, 1 07 , ı o8 golem 79
Bedir Savaşı 70
H
behemot 5 1 , 68
Bes ı 9 Harnan 28, ı ı ı
Beyt-El 1 1 6 Hathor ı 9 . 48 , 52, 53, ı 1 3 , ı 4 1
Burak 7 ı Hattıler 3 ı
hayot 49, 68
c
Hayzum 67, 70
Cebrail 67, 68, 69, 70, 87, 90, hekau 76
9 1 , 1 42 Heliopolis 3 ı . 47, 1 1 7, 1 1 8
Cu di 1 ı Hermont 1 07, 1 08
Hesat 47
D
Hezekiel Kitabı 49, 50, 63, 68
Dan ı ı 6 Hiksoslar 3 1
Daru'l-Erkam 33 Horus 1 9 , 48
Djadja-em-ankh 76 Hoşea 1 ı 7
Djedi 77, 78 Hur 43, 62, 1 00, ı o ı . 1 02 , 1 03
dokuz mucize 29, 30, 3 1
dokuz yay 30, 3 1
1 58 Samiri'nin Buzağısı

ı-i N

!sis 1 9 , 3 ı Nablus ı ı 6
İbn Ezra 85, 86, ı oo . ı o2 . 1 03 , Nahmanides 52
ı o4, 1 08 , ı 35 Nephthys 3 ı
isfet 45, ı 30, ı 42 Nil ı 1 , ı 5, 32 , 47, 48, 64, 65, 74,
İsis 48 77, 93, ı 22
Nut ı 9 . 3 ı
K
Nübyeliler 3 ı
ka ı 27
0-Ö
Kalev ben Yefunne 40, 4 ı
Karun 28, 8 1 , ı 3 ı Omri ı ı 5
Kenna 1 07 . ı 08 Orta Krallık 2 7
kher heb 75, 76, 77 Osiris ı 9 . 3 1 . 47, ı ı 3
Khufu 77 Ölü Deniz Yazmaları ı 3
Kızıldeniz 5 ı . 66, 69 , ı 3 ı
Kinnan ı o6. 1 0 7 , ı o8 p

L per-aa 34
Philo 48, ı 36
Lat ı 9
Ptah ı 9 , 47, ı ı 3
Levi 2 8 , 52 , 80, 8 5 . 93, 1 03 , ı o4.
ı o8 R.

M Ra ı 9 , 25, 3 1 , 32, 34, 39, 48, 57,


59. ı 24
maat 35, 45, 59, ı 30, ı 42
Ramses 27
Medyen 25
Raşi ı8, 56, 58, 65, 74, 84 , 85.
Memphis 47, ı 23
97, ı o2 . 1 03, ı 34, ı 35
Menaşşe ı ı 4 , ı ı 5
Rehoboam ı ı 6
Menat ı 9
Reuven 93
Miha 5 ı , 65, 74, 94, ı o6, l l 1 .
ı ı2 S-Ş
MitannHer 3 ı
Saadya Gaon 56. 1 02 , ı o3
Mnevis 47
Samarya ı 1 0
Munca 1 06, ı ı 2
sa-mer ı ı 3 , ı ı 8 , ı 23
Musa b . Zafer ı o7
Dizin 1 59

sa-mert 1 1 3 , 1 1 8 u
sa-meıy 1 1 3
Urartu l l
Samiriler 7, 1 1 0, l l ı . 1 1 4, 1 1 5 ,
Uzza 1 9
1 1 6, 1 1 8
Saul 1 1 , 1 2 , 64, 92 V

Sed Festivali 36, 37, 38


Velid b. Muğire 1 1 9 , 1 43
Shu 3 1
Sneferu 76 w

Sudan 38, 1 08
Westcar Papirüsü 76, 77
Sümer l l l
Sümerliler 1 1 0, l l l y

Şekem 92, 1 1 5, 1 1 6
Yahya l l
Şekina 57, 97
Yakubi 78, 79
Şemer 1 1 5
Yambris 62, 63, 97, 98

T Yannis 62, 63 , 97, 98


Yehuda 7 , 5 1 , 57, 93, 1 1 6
tabüt ı ı . 1 2 Yeni Krallık 27
Talut ı ı . 1 2 , 92 Yeroboam 83, 1 1 6
Targum 55, 63 , 74, 1 0 1 , 1 02 , Yeşu ben Nun 40, 4 1
1 35 yevmu'z-zine 36, 3 7 , 8 1
Tefnut 3 1 Yohanan l l
teraflm 22, 80 Yuhanna l l
Thoth 1 9 , 53
z
Tutmose 27, 28, 3 1 , 1 08
Zohar 63 , 7 1 , 87, 96, 97, 98

You might also like