You are on page 1of 268

KADIN

ASK ve
iKTiDAR

any
alan yayinahk

M.
alan yayincilik
ALAN YAYINCILIK: 164
Diijiince Dizisi: 34

KADIN, A§K ve iKTlDAR


M. §ehmus Giizel

Birinci Baski: Haziran 1996


Kapak Diizeni: Arslan Kahraman
Baski: Mart Matbaacihk ve Sanatlan
(0 212) 212 03 39-212 03 40

ISBN 975-7414-53-0

Catalgejme Sok. Torun Han. No. 40 K. 3 Cagaloglu-IST.


Tel: (0 212) 511 26 00 • Fax: (0 212) 528 00 69
KADIN, A$K
v e IKTIDAR
M. §ehmus Giizel

alan yayrank

\
Prof. Dr. M. §ehmus GUZEL

1947'de Ergani'de dofjdu. Ilk ve ortaokulu kasabasinda okudu. Istan­


bul Haydarpafa Lisesi'ni ve Ankara SBF'yi bitirdi. Doktorasini Fran­
sa'da tamamladi (1970-1975). Antalya Meslek Yuksek Okulu muduriu-
§u ve “Hukuk Bilgisi" ogretim uyeliginden sonra (1977-1978), 1978-
1982 yillari arasinda Ankara Oniversitesi Siyasal Bilgiler Fakultesi'nde
(SBF) ogretim uyeli§i yapti. Halen Paris 7. ve 8 . Universiteleri ile Nia­
mey (Nijer) Oniversitesi dtjretim uyesi. 1978'den beri degifik dergi, ga­
zete ve ansiklopedilerde Turkge ve Fransizca bine yakin makale, k6§e
yazisi ve incelemesi yayinlandi. Turkge, Fransizca, Ingilizce ve Alman­
ca bir$ok ortak yapita katkida bulundu.

Yaymlanmi? Yapitlan:

Grev, Grevin Yapisal ve felevsel Agidan Irdelenmesine Katki (Bilimsel


Yayincilik, Ankara, 1980).

Grev, (Ilk kitabin gdzden ge 5 irilmi§ ve iki yeni metinle zenginle§tirilmi§


yeni baskisi) (Sosyalist Yayinlar, Istanbul, 1993).

Turkiye'de l$gi Hareketi (Yazilar - Belgeler) (Sosyalist Yayinlar, Istan­


bul, 1993).

Insan Yilmaz Gtiney (Kaynak Yayinlan, Istanbul, 1994).

Devlet-Ulus (Alan Yayincilik, Istanbul, 1995).

Fransa'da A$m Sag ve Irkgilik (Beige Yaym lari, Istanbul, Aralik 1995).

Turkiye'de !$gi Hareketi, 1908-1984 (Kaynak Yayinlan, Istanbul, 1996).


SUNU

Bugun artik Kadin Sorununun neresindeyiz sorusu sorulabilir. Hem ba-


gimsiz bir kadin hareketi tarti§ihyor. Tarti§ilmasi gerekiyor. Tarti§ilma-
sinda yarar var. Hem de Turkiye'deki ve diger iilkelerdeki kadm hare-
ket(ler)indeki gegmi§ deneyimler sorgulamyor. Kadinlann degi§ik tarihi
ddnemlerdeki eylemleri gdzden gegiriliyor. Bu konularda dnceki yillarla
kar§ila?tirilmca daha 90k yazi yaziliyor. Daha 90k kitap ve bilimsel ga-
li§malar uretiliyor. Butun bunlar birgok agidan ilgi gekici. Ve birtakim
sorulann yeniden sorulmastm, yeni sorgulanmalara gidilmesini ve tar-
ti§malari gundeme getiriyorlar. Kadin sorunu Turkiye'de geg tarti§ilma-
ya ba?lanan konularin ba§inda geliyor. Tarti§ma, ote yandan, askeri
darbeler ve benzeri nedenlerte kesintiye de ugradi. Dolayisiyla tarti§-
ma uzun sureli olamadi. Ama, ne iyi ki, son yillarda bu konularda du-
zenli ve gegmi§ yillarla kiyaslanmca daha ayrintili deneyimlere tamk
oluyoruz.
Ancak, Turkiye'de kadin sorununa ili§kin yapit sayisinm azligmi da
gdz ardi etmemek gerek. Yani yapilmasi gereken daha gok §ey var.
Yeni yazi ve yapitlarin saglikli tarti§malara ortam haziiiadigmi sdyle-
yebiliriz. Turkiye kadin hareketinin ve bu konuya ilgi duyanlartn yararli
degeriendirmeler gikarabilmeleri igin hem yapitlarin hem de bunlarin
doguracagi tarti§malann artirilmasi birincil amag.
Tarti§manm saglikli olabilmesi, yararlamlabilmesi igin kimi terim-
lerden ne anlamamiz gerektigini, ne anladigimizi belirtmemiz yamnda,
soylediklerimizi / yazdiklarimizi saglam dayanaklara baglamamiz, ola-
naklarimiz olgusunde somut ornekler / deliller vermemiz gerektigine
inamyorum. "Sapina kadar erkek” olmakla ovunen, kadinlanmn yarisi-
mn her gun bir ogun dayak yedigi iddia ediien / bilinen bir toplumda,
soylediklerimizin / yazdiklarimizin inandirici olmalari tek umarimizdir.
Tarihi donemlere ili§kin donemin belgelerini sunmak bu konuda birincil
onemdeler.

Orgutlenme Bigimi, istek ve Amaglar:

Bugun kadm konusunda yazanlar, mucadele edenler veya mucadeleye


gagiranlar, kadinlann ayri bir bigimde orgutlenmesini savunuypriac. Ka-
dinlar ayri bir bigimde orgutleniyorlar. Bunlarin yarari goriituyor. Ancak
"uretim faaliyeti di§inda" kalacagi soylenen ve kalan bu orgutlerjn bigi-
minirTdaha geli§Trnfmesl ve kapsaminin daha da geni§letilmesi gereki-
yor.
Kadinlann hangi ozgun hak ve gikarlarim, hangi tur bir orgutte sa-
vunacak, kadin sorununu nasil gozecegiz? Yani ilk soru "nasil bir ozel
orgutlenme, nasil bir kadin hareketi?" oluyor. Bu soruya agik ve kesin
bir yamt vermeliyiz ki sendikalarin, siyasi orgutlerin difinda kalan geni§
kadm kitlelerini toparlayacak mekanizmalar olu§turulabilsin. Bati tipi dr-
gutlenmeler, "komite"ler, "dovulen kadmlar evi", "evli olmayan anneler
merkezi" Turkiye ozelinde gegerli olabilir mi? Bu arada bu tur orgutlen-
melerde orgut yapisimn nasil olacagmi belirtmemiz, en azindan §imdi-
den du§unmemiz gerektigine de inamyorum. Bu baglamda, anti-
jjucokratik bir yapi bana oldukga cazip geliyor. Turkiye baglaminda bu
tur orgutienmeler mahalle, semt ve kent diizeyinde etkili olabilir gibime
geliyor. §imdiden kadinlarimiza sorumluluk almak, yonetime katilmak,
karar vermek, yonetmek ali§kanliklarmi kazandirmak, gelecek igin vaz-
gegilmez yarariar ta§ir. Bu tur kadin orgutlenmelerinin sendika, parti
vb. orgutler yaninda yeri ne olacak? Yani hangisi asli, hangisi tali ola-
cak? Bu da du§unulmeli. i§giler igin sendika asli orgut mu olacak? Be-
lirtilmeli.
Kadm orgutleri hangi konulara oncelikle el atacak? Yani ikinci
onemli soru "kadin orgiitlenmesinde sorunlar, istekler ve amaglar nasil
belirlenecek?" sorusu olmalidir. Burada segilecek istek ve amaglarm
kadinlari genel toplumsal sorunlardan uzakla§tirmamasma ozen gos-
terilmelidir. Avrupa'nm kimi ulkelerinde kadin hareketinin bir tur "ghet-
to"la§masi, bu konudaki belirleme ve segimlerin "setter" olmasinda
aramyor bugun. Bu baglamda, kadinlann toplumla cinsiyetleri nedeniy­
le gati§masinin, nerelerde ve nasil oldugunun ozellikle agiklanmasi ge-
rekiyor. Avrupa ulkelerinde feminist hareketin gerilemesinde, feminist-
lerin "erkek du§mam" goru§lerinin artik “hig ragbet" gdrmemesinde; ba-
zi istek, hedef ve sorun|arin tesbitinde, yurutulmesinde yapilan hatala-
rm rolii unutulmamalidir.

“Ataerkil Kultur" ve "Erkegin Unutulmasi" Olgusu

Bugun kimi yazi ve yapitta kadin hareketinden, kadin sorunundan her


soz edili§inde, "erkegin unutulm asf olgusuyla kar§ila§iyoruz. Kadin
sorunu aym zamanda erkek sorunudur. Omegin kimi yazi ve yapitta
deginilen "ataerkil kulturun" acisini sadece kadinlar mi fekiyor? Erkek­
ler de aym izdirabi duyumsamiyorlar mi? Erkekler de aym derdin kur-
bam degiller mi?
"Ataerkil kultur"un acisim erkekler de gekmiyor mu? Gelenek gere-
gi dovmek, hatta “vurmak” zorunda kalan erkekler neyin kurbam? "Ata­
erkil kultur"un esiri sadece kadin mi? Sevmedigi erkekle evlenmek zo­
runda kalan kadinlarimizin sayisiyla, "Allahin emri, peygamberin kav-
liyle" e§ segen erkeklerimizin sayilarim kar§ila§tirdik mi? Genelde da­
yak atan erkektir. Amenna. Ama erkegini doven kadin sayisindan
haberimiz var mi? Kim kime “cehennem hayati" ya§atiyor? Bu sorulari
yamtlamamiz gerekiyor. Erkeklerin bunalimi, ig sikintilari, "posterlere
a?ik olmalari" ve '‘kaderledne kusmelerini" ara§t|tmayacak miyfz?
Gunumuzde bazi i$ler sadece kadinlara ayrilmiftir. Erkek gali§tir-
mazlar. Fransa'da supermarketlerde erkek tezgahtar gordunuz mu?
Ya da neden bazi i§ler erkeklere ayrilmi§tir? Turkiye'de kim, nerede,
nigin sadece kadin gali§tiriyor? Sendikalarin bu konulardaki tavirlari
nedir?
Aile baskisi, ana-baba, agabey, abla baskisi, sadece kadinlar uze-
rinde midir? Erkek gocuklar ne zaman "delikanlflik gagina ula§iyor?
Daha nice soru yamtlanmayi bekliyor.

Tarihi ve Bilimsel Ara§tirmalar Geregi

Kadin sorununun Turkiye'deki tarihi ve guncel boyutlarimn bilimsel bi­


gimde araftirilmasi gerektigine inamyorum. Bdylece ulkemiz boyutun-
da daha saglam ve somut onerilerde bulunabilecegimiz kesindir. Turki-
ye'nin bu konularda kendi ig dinamiklerini tahlil etmemiz, gunumuzde
ve ileride yapilacak / yapilmasi gerekecek olu§um, 5rgutlenme ve ey-
lemler igin dunii, yakin gegmifimizi ve bugunumuzu ogrenmemiz ge-
rekli. ilk kadin yazarlarimiz, §airlerimiz, tiyatro oyuncularimiz uzerine
araftirmalar, derinlemesine incelemeler yapmaliyiz. Halide Edip (Adi-
var) Hamm di§inda 1919 Mayis mitinglerinin §imdi unutulan "kadin
kahramanlan" Nakiye'ler, Munewer'ler, Sabahat'lar ve digerlerinden
geriye ne kaldi? Hangi "hammlar" cepheye silah ve mermi tafidi, han-
gileri dokuma atolyelerinde gecesini gunduzune kattt? Hangileri cephe-
de hemfirelik yapti? Onlari, geldikleri yoreler, kdkenleri ve bagli olduk-
lari simflar ile bir gdzebilirsek, o zaman belki “emekgi kadinla burjuva
kadin(in) aym gati altinda" bulu§up bulu§amayacagi konusunda sag­
lam ve tutarli bir §eyler sdylemek olanagina kavu§abiliriz. Bu gdzumle-
me bize hangi simflardan kadinlann nasil ve ne gibi ko§ullarda bir ara-
ya gelebilecekleri agisindan da yol gosterici olacaktir mutlaka.
Balkan sava§lari, Trablusgarp ve Birinci Dunya Sava§i ve nihayet
Kurtulu§ Sava§inin yiyip, erittigi erkek nufusun azligi, 1923'ten ba§la-
yarak kadimn ba§ taci edilmesinde belirleyici nedenlerden biri midir?
28 Ekim 1927'de yapilan ilk resmi genel niifus sayimina g5re Tur­
kiye'de her 1.000 erkege kar§ilik 1075 kadin bulunmaktadir. Bu farkin
1923'de daha buyuk oldugunu ileri surmek yanli§ olmayacaktir.
1927'de nufusun yuzde 51,9'unu olu§turan kadinlar, 1940'da 50,1'e,
1945'de yuzde 49,7'ye inecektir. Nufusun yarisim kadinlann olu§turdu-
gu gorulmektedir. 1923'de sava§lar sonrasinda kadin i§gucune ba§vur-
mamn ne denli kagimlmaz oldugu gok agiktir. Aym §ey gunumuzde de
soylenebilir mutlaka, ama 1923 ile gunun kiyaslanmasi ve o gunden
bugune geli§imlerin incelenmesi birgok yonden ogretici otacaktir.
Neden 1923'te Birinci iktisat Kongresinde kadinlara dzel bir dzen
ve ilgi gosterilmi§, "Amele Grubu" ve "Qiftgi Grubu" delegeleri arasinda
kadinlara yer verilmi§tir? Neden "Amele Grubu iktisat Esaslari" i§?i ka-
dinlarm kimi haklanni da igermi§tir? Umumi Hifzissiha Kanunu ile l§
Kanunu, i§gi kadinlara ve genel bir deyi§le butun kadinlara kimi haklar
tamrken, isvigre damgali Medeni Kanunun (ozellikle aile hukuku konu­
sunda) getirdigi kimi “gariplikler" (ikametg&h, gali§ma hayatina girmek
igin kocanin izni, soyadi vb. konularda) nasil yorumlanmah? Bu sorula-
nn yamtlari aramp Turkiye'de kadin sorununun ozellikleri gun i§igina
gikarilmalidir. ?imdilik bu konuda Avrupa ulkelerinden bazi farkliliklar
ta§idigimiz soylenebilir. Ne "sera iginde kadin demekleri'nin, ne de
"Avrupa usulu feminizm"lerin tutmamasinda, bu dzelliklerin yeterince
bilinmemesinin rolu oldugu gibi, bu tutmama, Turkiye'de "iflerin farkli"
oldugunu da gfistermiyor mu? Cyleyse bu farkliliklar nelerdir?
Kurtaj konusunda kadinlarimizin tavri birgok bakimdan ogretici de­
gil mi? Ne dini engeller ya da varsayimlar, ne de ba§ka etkenler kadin-
larin yasa gikar gikmaz hastanelere ko§malarmi engelleyebildi. Yasa
gikmadan 6 nce engellemek isteyenlerin, kurtajin yurQmeyecegini, ilgi
gormeyecegini soyleyenlerin parmaklarmi agizlarmda birakan bu ka-
dinlar kimler? Kurtaj kuyrugunu koylu ve i§gi kadmlanmiz olu§turmuyor
mu? §u "feminizm"den de, "kadin haklarindan" da pek anlamaz goru-
nen kadmlar! Her turlu dnyargimizi bilimsel mihenk ta§larma yeniden
vurmaliyiz. Kadin sorununu genel gergeveden, devlet-toplum ilifkisin-
den soyutlamadan, ekonomik etkenlerin belirleyiciligini gdz ardi etme-
den bir daha du§unmeliyiz.
Her ulkenin kendine 6zgu tarihi, toplumsal, ekonomik, siyasi ve
benzeri ozellikleri, kadm sorununda da belirleyici olacaktir. Crnegin
Fransa ve Belgika'da kurtaja uzun sure “hayir” denmesinin tek nedeni,
herhalde bu ulkelerin sadece katolikligi degildir. Dogum oranlarmin du-
§uklugu, nufusun duraganligi ve daha bilemedigimiz birgok etkenin ro­
lu unutulmamalidir. Sadece bilgi vermek igin, Fransizlarin 1983'teki do­
gum sayismin 1982'den bir miktar fazla olmasi uzerine neredeyse bay-
ram ilan edecek denli sevindiklerini belirtelim. Turkiye'de dogum kont-
roi ilaglari rahatga satin alinabiiirken, Fransa'da bu i§ igin birgok ko§ul
arandigmi biliyor muyuz? Ve nedenlerini? Avrupa ulkelerinde evlilik ve
aile kurumlarinm Hliberalle§mesi" bu i§lerde etkili midir? Dahasi, femi-
nistlerin gittikge "ghetto"la§masi, bir tur yeni sahte din haline burunme-
si, “erkek du§manligi" ve “lezbiyenlik" ile kan§tirilmasinda aranabilir
mi? Feminizmin Turkiye'ye yansimasi, dunii ve bugunu hakkinda neler
biliyoruz?
Diyecegim, kadin sorunun birgok sorun gibi karma§ik ve gok-
bilinmeyenli oldugudur. Kesin sonuglara ula§mada acele etmemizde
pek yarar gormuyorum. Qozumlemelerimizde mutevazi olmak; bu ko­
nuda §imdiye dek dirsek gurutmu§, emek vermi§, kafa yormu§ yazar ve
du§unur arkada§larimizla saglikli tarti§malara agik olmak, somut or-
nekler, dneriler getirmek, ara§tirmalar yapmak zorundayiz. Ornegin he-
pimizin tutunde, tekelde, dokuma, gida, kimya, banka, buro ve ticaret
vb. i§kollarinda gok sayida kadimn gali§tigim biliyoruz; ama kagimiz bu
kadinlann gali§ma ko§ullari, sendikalariyla ili§kileri, vb. konularda ara§-
tirma yaptik? QunkG buyuk gogunlugu, sessiz kadin gogunlugunu, bu
konularda uyarmak kolay degil, uzun ve yorucu bir gaba istemektedir.
Mutevazi ve saglikli ara§tirmalardan yola gikan programlarta i§e ba§la-
mak, bizi daha olumlu sonuglara goturmez mi?

Kadin ve Qevre

Kadin sorunlarina degi§ik yakla§imlar bulunuyor. Bunlardan birine, il-


ging buldugum igin, burada kisaca deginmek istiyorum. Kaliforniya Uni-
versitesi ogretim uyesi Carolyn Mechant'in yakla§imidir bu. The Death
of Nature: Women, Ecology and The Scientific Revolution (Harger and
Row, 1983, ilk basimi: 1983, Dogamn Oiumu: Kadin, Ekoloji ve Bilim­
sel Devrim) isimli kitabinda, Doga ile Kadin arasinda Yunanlilarda ve
Ortagag'da kurulan paralelligin, dogamn di§i oldugunun vurgulanmasi-
nin, hatta bu nedenle maden ocaklarimn bir anlamda Doga-Ana'nm
“mahremiyetine" kari§mak gibi yorumlanarak onlenmek istenmesi anla-
tiliyor. Merchant, Bati toplumlannda dogaya kar§i tavrin ve kadin statu-
sunun nasil degi§tigini inceleyip, bu degi§iklikler arasinda kar§ila§tir-
malar yapiyor ve bu tarihi incelemenin gunumuzdeki ekolojik sorunla-
rin gozumlenmesinde ve kadin-erkek arasinda daha hakkaniyetli ili§ki-
lerin kurulmasinda zorunlu oldugunu belirtiyor. Merchant, Bati'da
1500-1700 doneminde ortaya gikan teknolojik geli§meler sonucu doga­
nin vah§ice somuruldugunu, bu arada kadinin statusunun de gittikge
bozuldugunu anlatiyor. Yazara gore, gunumuzun ekolojik sorunlan an­
cak, "kadin imajr'nm yeniden degerlendigi gun, gergekten gozumlene-
bilecektir. Ayni konuda, "feminizmini" daha militan bir bigimde agikla-
yan Brian Easlea da bir kitap yazmi§tir: Science and Sexual Oppressi­
on. Patriarchy's confontation with woman and nature (Bilim ve Cinsel
baski. Ataerkilligin kadin v edoga ile hesapla§masi) (Weidenfeld and
Nicolson, 1981). "Terre-Mere". Toprak-Ana'yi “Dame-Nature" Doga-
Ana'yi gagri§tiriyor. Bunlarin otesinde bu yazi, Osmanli ve oncesinde
(ozellikle Islam oncesinde) ve Cumhuriyet'de kadina deger veri§imizde
ini§ ve giki§ donemlerinin birinci kaynaklarindan ara§tmlmasmin, bun­
larin nedenleriyle incelenmesinin yararli ve ogretici olabilecegini akla
getiriyor. (Merchant ve Easlea'nm izledikleri yontem, bizde bir yandan
"sarayli kadin" ile Halig'in ve Bogaz'in temizligini, ote yandan Ҥik ve
bakimli modem kadin" ile Halig'in ve Bogaz bugunku igler acisi duru-
munu agiklamada bilmem yardimci olabilir mi?) Merchant ve Easle-
a'nin asil vurguladiklari, yeni teknolojilerin, ticaret ve sanayinin geli§-
mesi sonucu, kadmin degerini yitirmesi ve doganin somurulmesi ve bu
ikisi arasindaki ko§utluktur. Kapitalizmin geli§mesi ile kadm ve gocu-
gun ucuz emegine kapitalistlerin nasil "mal bulmu§ magribi gibi" ko§-
tuklarmi, kadmin bu nedenle ve kocanin getirdigi ucretin du§uk olmasi
yuzunden, aile gelirini bir dlgude artirmak amaciyla sanayide akil al-
maz ko§ullar altinda gali§tirildigmi; bunun sonucunda turn dinlerin kut­
sal kurumlarindan en onemlisi saydiklari AiLE'nin (ama dikkat edelim:
Yoksul ailenin, gali§an kitlelerin aile yapismin) ayaklar altina alindigini
biliyoruz. Kadm, gocuk, koca ve aile bu denli hirpalamr, "bir hirka ve
bir ekmege" muhtag duruma getirilirken, DOGANIN da vah§ice somu­
ruldugunu, kapitalizmi ele§tiren bir gogumuz maalesef yeterince vurgu-
lamadik. O kadar ki gemi yapiminda odun kullamlmasi ormanlari eritir-
ken, omegin Fransa'da bizzat krallar i§e mudahale etmek zorunlulugu-
nu duymu?ken, biz Halig'in katlini sessizce izliyoruz. Bu baglamda, Tur-
kiye'de Halig'in kirlenmesinin 6zel kesimin ilk dnemli sermaye birikimini
gergekle§tirdigi II. Dunya Sava§i sonrasinda olmasi rastlanti degildir.
Halig'in gevresinde ve Halig'e dokulen irmaklar boyunda ve biti§iginde
1940'lardan itibaren sayilari gittikge artan atolye ve fabrikalar, sadece
gocuk, kadin ve yeti§kin i§giyi somurmediler; aym zamanda dogayi da
insafsizca somurduler. 1960'larda hfila dingin ve §irin gorunumu ile
akan Kagithane deresi §imdi artik akamiyor! Fenerbahge yakasinm an-
li ve §anli Kurbagalideresinde artik kurbaga yokl Dogaamn kirlenmesi,
doganin insafsiz somurusu, sadece Istanbul'a dzgu degil. Tiirkiye'de
doganin somurulmesi ile kadinm degerini yitirmesi arasinda ko§utluk
olup olmadigi incelenmeye deger. Ancak Merchant'm gdzQmlemesinin
kendi toplumu igin bile "ilging" ve "curetkfir" olarak nitelendirildigini be-
lirtmekte yarar var. Bu agidan ABD'li feministlerin XIX. yuzyilda dogayi
korumak amaciyla orgutlenen mucadelelere katildiklarmi bilince, bu ta­
rihi bagin, bu i§birtiginin, kadinin ve doganin kaderleri arasindaki "siki
ili?ki“ tezinin olu§turulmasinda belli bir rol oynadigim sdylemek yanli§
olmaz samyorum.
Ayrica her teknolojik geli§me doganin sdmurulmesine ve kadnn
degerini yitimiesine de yol agmi§ degildir. dm egin Fransa'da diki$ ma-
kinasi XIX. yuzyilda kadin igin en dnemli uretim araci olmu§; onun ev
i§leri ile ucretlilik arasindaki imkdnsiz gibi gorunen uzla§mayi saglama-
sina yol agmi§tir. Ayrica daktilonun kadinlann devlet dairelerine girme-
sini sagladigini, en azindan Fransa olgeginde, M. Perrot'ya dayanarak
sdyleyebiliriz. Bkz. Michelle Perrot: "Femmes et Machines au XIX 6me
siecle". (yazi, ayri basi. 13 s.) ve "Les ouvriers et les machines en
France, dans la premiere moitie du XIX 6me si6cle" (Revue Recherc-
hes'in ozel sayisi, 1978, s. 347-373). Bu iki dmekte goruldugu gibi, ba-
zi teknolojik yenilikler kadinin toplumsalla§masma, evin di§ina yayil-
masina ve okonomik agidan bagimsizla§masina da katkida bulunmu§-
tur.
Dahasi, i§ bolumunun artmasi, bazi i§lerin kolayla§masi, kadinla-
rin sanayiye gittikge yogun bir §ekilde girerek "prestijlerinin artmasma",
o zamana dek “kadin i?i“ sayilmayan birgok "erkek i§inin“ kadmlarca
da yapilir olmasi ve kadimn ucretini kazanmasina da yol afmi^tir.
"Eve para gdturebilen” ya da sadece "para kazanan" kiz ve kadimn,
yere daha bir saglam bastigim, kim yadsiyabilir? Bu tur genel ve agik
belirlemeler di§inda Osmanli Imparatorlugu'nda ve Turkiye'de kadimn
sanayile§me olgusunu nasil karfiladigmi, i^gi hareketi i?inde ve i§?i
eylemlerinde nasil davrandigini, neler yaptigini ayri ayri ara§tirma ko­
nusu yapmamiz gerekir. "Singer" diki§ makinalarmin Osmanh'da ve
Turkiye'de ne tur toplumsalla§malara, ekonomik bagimsizliklara yol a 5 -
tigi, ba§li ba§ina bir inceleme konusu olabilir. Alman mail saglam bir
diki§ makinasi, Alman mall igne, Alman mall iplik. Anadolu kadimn ka-
fasinda nasil bir “Almanya imaji" yaratmi§tir? Ara§tirilmaya de§mez
mi? 1950'lerde bile gocuklarmi iplik almaya gdnderirken "Alman mail
olsun ha!" diye uyaran analarin, Almanya'nm II. Dunya Sava§i'm yitirdi-
gine inanmalari igin, 1947 Ford'larin, "Kore hediyelerinin", suttozlarinin
arzi endam etmelerini beklemeleri gerekmi§tir.

Tarihi Bilmek

Bir?ok konuda oldugu gibi kadin konusunda da Tarihi bilmek bir zorun-
luluk. Burada sdzunu ettigim elbette resmi tarih degildir. Toplumsal Ta-
rihtir. Henuz yazil(a)mayan Tarihtir.
Kadin ve kadin mOcadeleleri uzerine yazdigim yazilarda, yaptigim
9ali?malarda olayin bu ydnu de ilgilendirdi beni. Tarihgi olarak, Turki­
ye'de l$9i Hareketi Tarihine ili§kin ara§tirmalar yapar, yazi ve kitaplar
yayinlarken, gune tarihi ele§tirisel yakla§imin, gune tarihi baki§in 6ne-
mini ogrendim. Bu a?idan yakla§inca, 5megin Haziran 1908'de Si-
vas'ta kdylu kadinlann "ekmek igin isyan" ettiklerini bilmek i§e yaraya-
bilir. Kdylu kadimn "pisirik, pasakli, i§e yaramaz oldugunu" sdyleye-
mem o zaman. Bu isyani ve Osmanli Imparatorlugu'nda kadim, bu ara-
da i$?i kadinlann grevlerdeki rolunu, a?agida aktariyorum. Gdrecegi-
miz gibi, mucadeleleri pek goktur, rengSrenktir.
Yine Tarihi bilmek, 5megin ABD'de 1992 segimlerinde Senato'ya
ilk kez bir zenci bayanin segilmesi ve gerek Senato'da gerekse Temsil-
ciler Meclisi'nde kadin uye sayisindaki goreceli arti§i abartmamak ko­
nusunda uyancidir.
Tarih bize gosteriyor: Kadin nufusun erkek nufustan fazla oldugu
ddnemlerde kadinlari "sistemin igine gekici" her turlu mekanizma dev-
reye sokulur. Ve kadina kimi lutufta kusur edilmez. Ornek mi? I§te bu-
yuk sava§lar sonrasinda kadinlara taninan haklar. Amag: Tukenmi§,
yaralanmi§, yikilmi§ erkeklerin yerine daha gok sayida kadim gali§ma
ya§amina, sanayiye, hizmet sektorune gekmektir. Tiirkiye'de Kurtulu§
Sava?i sonrasinda kadinlara, "bizim kadinlarimiza" hitaben dokturulen
nutuklari ammsayalim. A?agida 1923'te diizenlenen Birinci Iktisat
Kongresi'nde kadinlara gdsterilen yakin ilgiyi gdrecegiz. Fransa, italya
ve daha birgok iilkede ikinci Sava§ sonrasinda kadinlara segme ve se-
gilme hakkimn tanmmasi da bu baglamda vurgulanmaya deger. Fran­
sa'da Nazilerin i§galine kar§i Direni§ iginde kadinlann kahramanlikla-
rindan sonra artik hig kimse, evet hig kimse, onlari yurtta§lik haklarin-
dan yoksun birakamazdi.
Tarihi bilince i?in ozune gidilebilir artik: Kadinlari koruyor, kolluyor
gorunmenin golge oyununa son verilebilir. Boylece ya erkeklerle her
konuda ve yuzde yuz efitlik olur ya da komedi surer. Son yillarda bu
konuda garpici bir dmek v a r Kadinlann kaymakam olmasi istegi ote-
den beri geliyor. A§agida dzel olarak inceliyorum. Siyasal Bilgiler Fa-
kultesi (SBF) diplomali geng bayanlar sinavlari erkeklerle aym, hatta
zaman zaman daha iyi dereceyle gegtigi / kazandigi halde hep di§lan-
dilar. Bu arada "kadinlar dag bayiri atla dola§amayacagi igin kayma­
kam olamazlar* gibi akil almaz /anlamsiz §eyler bile soylendi. i§te bu
ve benzeri iddialarla kadinlara kaymakamlik hakki tanmmazken, "bir gi-
gekle bahar" getirilmek istendi: Bildiginiz gibi, 1991'de, MuglaVa bir ka­
din vali atandi. Ne kadar iyi. Ama amag bu degil. Amag tam e?itlik. Ve
isteyen herkesin yasalardan herkes gibi e§itge yararlanmasidir.
Zaman zaman basin-yayin organlari kadinlann subay ve polis ol-
duklarmi aktariyorlar. Gazeteler birinci sayfalarindan boy boy fotolarla,
bazen dizi yazilarla konuyu irdeliyorlar. Kamuoyunu aydinlatiyorlar. Ya­
ni kadinlann ata/tanka/ugaga binebilecegi ve daha vahimi adam dldu-
rebilecegi bile vurgulamrken SBF'li gen? bayanlara kaymakamlik hak-
kinm taninmamasi benzer ilgiyi gormuyor. Kadinlara kaymakamlik
hakki yuzde yuz ve e§itge ne zaman tanmacak? Korkulan nedir? Ka-
dinlarin mulki amir olmalart sonucu yonetici-yonetilen ili§kilerine biraz-
cik sicaklik / insancillik / dostluk / anlayi§ unsurunun girmesi mi? Yok­
sa erkeklerin yonetim kalelerinden du§meleri korkusu mu? Devlet-
Baba neden aym zamanda Devlet-Ana olamazmi§?
Kadinlann her alanda sorumluluk almalarinin sayisiz yararlari ola-
cagina inaniyorum: Siyasi, sendikal, idari ve butun ugra§larda. Belki
boyle olumlu bir geli§me artik inamlmaz boyutlari bulan, sokak, ev,
okul, dag, ova, her yere giren, siyasi, sportif ve toplumsal ve §u an ak-
lima gelmeyen onca §iddet turune dur demenin de yolunu agacaktir.
Kadinlann sanatin her dalinda gok yerinde, yararli ve artik insanlik
tarihine mal olmu§ yapitlarmi anmak gerekiyor Sinemada, resim, tiyat-
ro, muzik ve edebiyatta: Turkiye'den ve dunyadan dmeklerini gorece-
giz. Hemen hemen butun bu alanlarda kimse, hele alanin egemenleri,
erkekler, kadinlara dzel davetiye gikarmadilar. Dahasi her alanda ve
istisnasiz her seferinde kadinlar engellenmek istendi. Kararli ve israrli
olanlara dudak bukuldu. "Elinin hamuruyla erkek i§ine kari§ma" kadin-
larin en sik duyduklari tepkidir. lyi ki kadinlar erkek i§(ler)ine kari§tilar:
Bdylece erkeklerin asla yapamayacagi degil sadece, akillarindan ge-
$ir(e)medikleri §eyleri sanata ta§idilar. "Kendi iglerine kapanik olmala-
ri" ile agiklamaya ?ah§anlar oldu. Ba§ka agiklamalar da yapilabilir:
Ama sonug ortada. Bugun kadinlann katilim ve katkisiyla ya§am daha
renkli. Gazeteciligi alalim omegin: Ilk kadin gazeteciden gunumuze,
Turkiye'de veya di§arida, i§lenen konular ve i§leni? bigemleri daha
farkli. Bu arada gazetecilikte omegin; spor, kadin gazetecilere h&l& ka-
palidir. Erkek egemenligini her yerde sarsmak, her alanda kadinla er­
kek arasinda tam e§itlik saglamak igin mucadele suruyor / surmeli.
Nitekim siyasalla§mak istegi, siyasette tam e§itlik istegi bigimini al-
di. Fransa'da ve birgok Avrupa ulkesinde kadinlar segimle gelen butun
meclislerde yari yariya temsilcilik igin ugra§iyorlar. Qali§ma ya§aminda
da benzer bir geli§meye tamk oluyoruz: Isveg ve Iskandinavya ulkeleri
ba§ta. Bunlari ozel bir bolumde ele aliyorum.
Sava§(lar)in kadinm konumunu / durumunu / varligim tepeden tir-
naga etkilemesi ozel bir bigimde incelenmeye deger: "Tecavuz" ve "ig­
fal" gibi yuz kizartici suglarin sava§ iginde birer "silah" gibi kullamlmasi
omegin. Bunun ve ba§ka nedenlerin sonucu kadin herkesten gok ba-
ri?severdir. Bari§ igin mucadele eder. Bizde ve ba§ka cografyalarda...
Bati'da aile, a§k ve yeni ya§am bigimlerindeki son geli§meler, "oz-
gur a§kin" bugunku toplumlardaki tammlanmasi da irdelenmeli. A§ik ol­
mak igin iki ki§i gerek. Ama bu iki ki§i arasindaki ili§kilerin nasil duzen-
lenecegine kim karar verecek? A§kta ve kadin-erkek ili§kilerinde tore-
ler, gelenek ve gdrenekler, din, yazili tuzel metinler duzenleyicilik rolu-
nu sirayla ve/veya birlikte ustlendiler. Ama higbiri ba§arili olamadi /
olamiyor. O halde iki ki§inin bizzat bu i§leri duzenlemesi daha yararli
olmayacak mi? A§kta mikro-iktidar arayi§lari hem kagimlmaz hem de
ili§kileri "bozan" nitelikte. O halde ne yapmali? Aile kurumu / alam /
cografyasi iginde iktidar kavgasi kagimlmaz mi? file verilmesi gerekiyor
mu? Bu alandaki emredici kurallarin nefesi kesildi / kesiliyor: Yerine ne
koymali? Ya§am yasalara sigdirilamiyor/sigdirilamaz. O halde, i?, ka­
din ve erkeklere du§muyor mu? Uyum, denge ve dinginlik iginde erkek
ve kadin kendi "cumhuriyetlerini" kuramazlar mi? Aile sozcugu yerine
"sevgi ortakligi / birligi" turunde bir terim onermek istiyorum. Sevgiyle,
kar§ilikli anlayi?la, saygili uyu§ma/uzla§ma istegi iginde bagimsiz ve
ozgur, tam e§itlikgi bir alan, bir cumhuriyet kurulamaz mi? Qocugu
unutmadan...
Bu ve benzeri konulari burada iki bolum iginde ele almak istiyo­
rum. Her bolumde ve alt bolumde inceledigim konulara ili§kin kimi so-
nuglara ula?tiktan sonra, bu gali§mayi genel bir sonugla noktaliyorum.

M. $ehmus Guzel
Paris, 4 Mayis 1995
BtRlNCi BOLUM

K-ADIN
\
Tanzimat'tan Cumhuriyet'e
Toplumsal Degi§im ve Kadm

Osmanli Imparatorlugu'nda kadimn yerinin ve durumunun saptan-


masi, onun tarihteki konumunu ilgili donemin kendine ozgii siyasi,
iktisadi ve toplumsal ko§ullanm goz oniinde tutarak ara§tirmayi
gerekli kiliyor. Burada, kadimn Tanzimat'tan Cumhuriyet'e giden
donem igindeki durumuna, orgiitlenmesine ve miicadelesine degi-
nilecek. Yiizyillik bir siireyi igeren bu doem, Tanzimat (1839), I.
Me§rutiyet (1876) ve D. Megrutiyet (1908) gibi, Osmanli tmpara-
torlugu ve onun mirasgisi Tiirkiye Cumhuriyeti igin onemli tarihi
donemeglerin alindigi bir donemdir. Bu onemli geli§melerin kadi-
nin ya§aminda, durumunda, orgiitlenme ve miicadelesinde yeni
olu§umlara yol a?masi ka?imlmazdi. Nitekim oyle de olmu§tur.
1826'da Yenigeri orgiitiiniin ortadan kaldmlmasindan sonra
daha rahat bir bigimde siirdiiriilen "Batilila§ma" hareketi, Tanzi-
mat'in ilam ile yeni bir a§amaya ula§ti. Yonetimde yeni diizenle-
melerin yapilmasim, yurtta§lar arasmda egit haklar ve odevlerin ta-
nmmasim amaglayan bu a§amayla ba§layan donemde kadinlara
oncelq donemlere kiyasla onemli sayilabilecek yeni haklar tamn-
mi§ ve kadimn toplumdaki durumu tarti§ilmaya ba§lanmi§tir.
I Omegin 1858 tarihi]^Arazi Kanunu.Jkiz evlatlann babalauiodan
kalan topraklar iizerinde erkek evlatlar gibi verasst-bakkina sahip
olmalanni ongormiijtiir. Kolelik, cariyelik ve kizlardan alman "ge-
linlik vergisi" kaldmlmi§tir. Kadinlara sinirli da olsa egitimden ya-
rarlanma olanagi taninmigtir. Nihayet kilik kiyafet, sokaga gikma
gibi ozellikle kentli kadinlar igin fermanlarla simrlayici ve siki bir
bigimde diizenlenen konularda goreli bir hojgorii hakim olmaya
ba§lami§tir. Daha yiiz yil once sokaga gikmalan haftanm belli giin-
leriyle smirlandinlmi§, giyecekleri padi§ah emirleriyle diizenlen-
mi§ kentli kadmlar ve ozellikle Istanbullu kadinlar igin bunlar
olumlu geli§melerdir.^)

Kent Kadim

Tanzimat oncesinde kent kadininin durumunun, ozellikle bazi pa-


di§ahlar donemincjrie zor oldugunu biliyoruz. [Omegin III. Osman
(1754-1757), kendi gezintisine ayirdigi haftanm iig giiniinde kadin-
lann Istanbul'da sokaga gikmasini yasaklami§ti.^Diger giinlerdeyse
sokaga gikan kadinlann sade ve ortiilii giyinmeleri zorunluydu.
Yasaga aykin olarak sokaga gikan, ince ya§mak tutunup sirmali
giysiler giyinen kadmlar III. Osman'in emriyle denize atilarak bog-
duruluyorlardi. Tanzimat sonrasinda bu konuda belil bir ozgiirliik
ve ho§gorii hakim olmu§tur*|
j 1842'de Avrupa'dan gekrilen ebe kadinlann Tibbiye'de verdik-
leri kurslarla baglayan kadinlara egitim ve ozellikle mesleki egitim
gabasi, 1858'de ilk kiz rii§tiyelerinin, 1869'da ilk sanayi okullan-
nin, 1860'larda kiz ogretmen okullannm agilmasiyla devam etmi§-
tir. Bu atilimlar Istanbul ve Selanik gibi imparatorlugun biiyiik
kentlerinde sinirli bir kitleyi etkilemi§tir. Bu kitle iginde Avrupa
tarzi giyim ku§am ve yagama ozlemleri boylece yerlejmeye ba§la-
mi§tir. Kiz gocuklannm sayilannin artmasi ve 19. yy sonunda egi­
tim derecesinin liseye kadar yiikselmesiyse yeni bir meslek gnibu-
nun ortaya gikijmi saglami§tir: Muallime hammlar. Kadinm ozgiir
?ali§ma hayatina boylece egitim alaninda girdigini goriiyoruz. Bu
geli§im, Tiirkiye Cumhuriyeti'nde egitimde 50k sayida kadimn bu-
lunmasim ve belki de kadimn biirokraside etkin olmasim saglamig-
titf
Bu donemde onde gelen diigiiniirler §inasi, Namik Kemal, Ab-
diilhak Hamid, §emseddin Sami ve Ahmed Midhat 50k kadinla ev-
lilige kar§i gikmiglardir. §inasi, ^ d r Eylgj^nesi 'nde eski evlilik ge-
leneklerini yermi§tir. Bu diijiinurler kadimn e|itilm esi gerektigini
de sik sik vurgulamiglardir.
1868’de yayimlanmaya ba§layan Terakki gazetesi, Avrupa'yla
kar§ila§tirmalar yapip Osmanli kadinmin geri biraktinlmasini ele§-
tiren yazilara yer vermi§;jh888'den itibaren Muhadderat adiyla ka-
dinlar i?in ayn bir gazete gikarmi§tir. Donemin okuma bilen list ve
oita tabalcaTcldinlairtarafTn^ainiararetle izlendigi soylenen bu ya-
yin organlanm daha sonra Va^ j t. giikufezar. insaniyet, Ayine, Par-
ga Bohcasi, Aile gibi gazeteler izlemT§fir7 fiunlarcfan bazilanmn
yaym sorumlulan kadinlardi. Bunlann ?ogu kisa dmiirlii olmu§tur.
Bu sirada en onemli yaym orgam olarak, donemin iinlii kadin ya-
zan Fatma Alij'e Hanim'm. da aralannda bulundugu ve biiyiik 90-
gunlugu kadinlardan olugan bir kadro tarafindan ?ikanlan Hanim-
lara Mahsus Gazete goriilmektedir. Bu sirada yayimlanan ve Bati
kadmlannm haklan i?in verdikleri miicadelelerden ovgiiyle soz
eden biitiin gazetelerde de "kadinlar ifin ii? ilke" savunulmaktaydi:
"jyi ana, ivi e$. ivi Miisliiman" olmak. "
/B u donemde kadimn israrla savundugu ilkeler evlilik kurumu-
nun diizenlenmesi, teke§lilik, egitimde kadina olanak taninmasi ve
toplumsal hayatta rahat hareket etmektir. Ilk Tiirk kadm romancisi
olan Fatma Aliye„Hamm^ bu donemdeki kiiltiirel agilimla ortaya
?ikan yeni aydin grubunun iiyeleri arasmdaki iist simftan kadinlara
bir omektir. Onun gibi §air Nigar hamm, kimi ressam hammlar ve
Bu donemde kentli kadm kapali konak yagammm iginde kendi­
ni tutsak gibi duyup bagkaldirma noktasma gelmi§tir. Bir kisim ka­
din biiyiik kentlerde ev ve konak digina gikmigtir. Kadm, Bogazi-
gi'ndeki mehtap gezilerinden, Beyoglu'ndaki ali§veri§lere kadar
birgok yerde toplumsal hayata girmi§tir. Sanayilegme ve kentle§-
menin yava§ligina ragmen toplumda kadinm 19. yy.'dan beri llimli
bir ozgiirle§me siirecine girdigi soylenebilir.
Yiiriirliikteki aile hukuku ve evlenme geleneklerinin sorunlar
yarattigmin farkinda olan Tanzimat donemi yoneticileri, bazi fer-
man ve tembihler gikararak geleneksel evliligi yeni duruma gore
diizenlemek istemiglerdir. Bu ferman ve tembihler, esas olarak ev­
lenme sirasmda ba§hk odemeyi yasaklamakta ve agir masraflann
yapilmasmi onlemek istemekteydi. Bunlann sonucu olarak hig de-
gilse kentli niifus arasinda ekonomik ve sosyal zorunluluklarla eski
geleneklerin ve gok kadinla evliligin onemli olgiide geriledigi ve
artik hog kar§ilanmadigi bilinmektedir.
Tanzimat doneminde kadinlann orgiitlenme konusunda, ozel­
likle sava§ta yaralananlara yardim amaciyla kurduklan komitelerle
omekler verdigini goriiyoruz. jfl854,te Kinm Savagi nedeniyle 1s-
tanbuPJf gelen ve savagin yapildigi bolgeye gegip yarahlara biiyiik
yardimlarda bulunan Florence Nightingale ve Miss Stanley omegi
bu konuda etkileyici olmu§tur.Jl876'da Bosna ve Sirbrstan’daki sa-
va§ nedeniyle Temmuz 1876'da Istanbul'da sava§ yarahlanna yar­
dim amaciyla kurulan Ermeni Kadmlar Komitesi'ni haber veren 11
Temmuz 1876 tarihli Stamboul (Istanbul'da yayinlanan Fransizca
gazete), Nightingale ve arkadaglanndan ovgiiyle soz etmektedir.
Temmuz'un sonuna dogru Midhat Pa§a'nm eginin bagkanligi altm-
da Yarahlara Yardim Komitesi kurulmu§tur (Stamboul, 21 Tem­
muz 1876). Eyliil ba§inda Bayan Neda Papasov bagkanliginda ts-
tanbullu Bulgar Hanimlar Yardim Cemiyeti kurulmu§tur (Stambo­
ul, 3 Eyliil 1876). Bu orgiitler daha gok tstanbul'un tanmmi§ ailele-

;;
ri hammlannm yarchmsever ve yurtsever niyetlerle kurduklan ha­
yir orgiitleridir./Bu orgiitler kendi iirettikleri sargi bezi vb. yaralilar
igin gerekli malzemeleri sava§ alanma iletilmek iizere Harbiye Ne-
zareti'ne vermekteydiler. Bu orgiitler para yardimi toplamakta ya
da bizzat para yardimi da yapmaktaydilar. Bu tiir faaliyetler kadin-
lann toplumsal yagamda etkin olmalanna belli olgiilerde yardimci
olmujlardir. Benzer orgiitlenmelere daha sonra sava§ alanlannda
yine rastlanmi§tir.
Mayis 1876'da V. Murad'm tahta gikmasiyla Istanbul'un i§ik-
landmlmasi, insanlann sokaklara ve ali§veri§ merkezlerine ii§ii§-
mesi iizerine polis, kadmlanri gece sokaga gikmasini yasaklami§
ve bu yasaga genellikle uyulmujtur (Stamboul, 2 Haziran 1876).
Bu omekte goruldugii gibi, kadinm sokaga gikmasi konusundaki
tabulan yikmak o sirada oldukga zordu.

II. Me§rutiyet ve Kentli Kadin

23 Temmuz 1908'de II. Mejrutiyet'in ilamyla kentli kadinin ya§a-


minda yeni bir donem ba§lami§tir. Avrupa'larda tahsil yapan, ya da
gezi, gorev ve staj gibi nedenlerle Paris, Sofya, Roma, Londra, Ce-
nevre, Berlin vb. kentleri ziyaret etmi§, oralarda "Avrupai kadm"i
gormii§ olan asker ve sivil segkinlerin kendi kadmlanna Avrupai
bir veghe vermek igin yanip tutu§tugunu biliyoruz. 23 Temmuz
1908'de "Hiirriyet" ilan edilince, birgok konuda oldugu gibi kadm
konusunda da Geng Tiirkler bazi atilimlarda bulunmu§lardir. Din
ile devlet iglerinin belli bir olgiide ayrlmak istenmesi, Masonlugun
da etkisiyle laiklejme egilimleri, kadm konusunda liberallejme
riizgarlanm daha hizli estirmi§tir. Prof. Tunaya'mn deyijiyle, "Ka­
dm meselesi milli bir iktisat ve kiiltur meselesi olarak ele ahnmi§-
tir. Kadin cemiyetleri kurulmu§tur." Dariilfiinun Edebiyat Fakiilte-
si'ndeki umumi derslere kiz talebelerin erkeklerle birlikte devami
ittihat ve Terakki Cemiyeti'nin sosyal ve kultiirel alandaki icraatm-
dan bir ba§kasidir. Cemiyet daha sonralan Turk Ocaklan'nda dii-
zenlenen konferanslar araciligiyla kadmlan yeti§tirmek, onlara bir
yandan kendi resmi ideolojilerini ogretmek, ote yandan toplumsal
hayata daha geni§ 6l?ude katilmalanm saglamak istemi§tir.
f"Batilila§ma" yanlisi yoneticilerin bu yakla§imi ve politikasi,
Abdiilaziz'in 1863'teki Kiz Ogretmen Okulu (Dariilmuallimat),
Amerikalilann 1875'te kurduklan Amerikan Kiz Koleji mezunu ve
"Avrupa gormii§ §ehir kadinlan”mn ozlemleriyle birle§ince "Hiirri-
yet", 23 Temmuz 1908 ertesine ince pe?eyle, hatta pegesiz dola§-
mak bi?iminde yansimi§tir|ATutucu din adamlan ile hocalan ve so-
kaktaki adami kiiplere bindiren olaylar bu kadarla da kalmami§;
kadinlar faytonlarda giplak kollanni ve bacaklanm te§hir ederek
dola§maya ve "her Miisliimani ?ileden ?ikarabilecek" bir olaya, ya­
ni sokaktaki erkege hitap etmeye ba§lami§lardir.(lstanbul, Izmir,
Selanik ve Beyrut gibi "Avrupai" kentlerde "din elden gitmek"
iizeredir. Hocalar pe?esiz kadinlann yiiziine tiikiirmeyi, yalmz ya-
kaladiklannda hirpalamayi, faytonlanm ta§lamayi bir din borcu gi­
bi gormektedir.
Kadinlara kar§i saldin ve hakaret olaylannm artmasi iizerine
Izmir vilayetinin ikinci onemli kenti Aydm'da yetkililer bir karar
alirlar; bu karara gore, "bir kadmla konu§urken sugiistii yakalanan
ki§iye 100 kuru§ para cezasi verilecek, kadm ise falakaya yatinla-
caktir." "Hiirriyet" ile birtakim haklar elde ettigini sanan, "kurtulu-
§a dogru" bir iki adim gitmek isteyen kadina Aydin yetkililerinin
cevabi "sopa" olmu§tur.
Kadinlann saldinya ugramasi, taciz edilmesi olaylanna Istan-
bul'da bile gittikge sik rastlanmasi bazi gazetelerin bu konuda on-
lem alinmasi Igin yoneticileri uyarmasina yol agmigtir. Bir omek
olarak, 17 Ekim 1908 Cumartesi tarihli Le Bosphore'u (sayi 3) ala-
lim. Yazida Zabita ve Harbiye Nezaretleri tarafmdan yiiriirliige ko-
nulan Polis Nizamnamesi’nden soz edilirken yeni nizamnamenin ^
giivenlik giiglerinin hangi durumlarda silah kullanabileceklerinin
belirtilmesi amaciyla gikanldigi yaziliyor ve §eriat kurallanna
uyulmuyor bahanesiyle giipegiindiiz tstanbul'da ve hatta Pera'da
(Beyoglu'nda) Tiirk bayanlara saldiran "gericiligin kotiiliik ortakla-
nnin" eylemlerine son verecek ve onlan yola getirecek onlem ve
kurallann yakin gelecekte alinmasi umudu belirtiliyor.
Bu omekler imparatorlugun en biiyiik kentlerinde bile gorece
"Batilila§ma"nm tslamci kesimlerce ne denli sert bir bigimde kar-
§ilandigim gostermektedir. Yoneticiler Aydin omeginde oldugu gi­
bi ya §eriattan yana tavir aliyorlar, ya da tstanbul'da oldugu gibi
olaylan gormezlikten geliyorlar. Ittihat ve Terakki ise, iktidan da­
ha tam anlamiyla eline gegiremedigi Eyliil 1908'de tslamci kesim-
den gelen bir tepkiyle tiyatro gosterisini iptal edebiliyor.
j Fransa'nm Izmir Konsolosu’nun raporunda anlattigi olay §oyle-
dir:
^ 1908 Eyliilii bajinda tTC'nin emri ile Vatan Yakut Silistre'nin
j iig giin siireyle Izmirli kadinlara oynatilmasi kararla§tmlir ve bu
konuda gerekli hazirliklar yapilirken, "silahli Miisliimanlar miiftii-
ye bagvurarak gece camiye bile gitmeleri yasak olan kadinlann so­
kaga gikmaya cesaret ederlerse oldiiriileceklerini" soylerler. Tem-
sil gecesi "Miisliiman Tiirkler" sokaklara ve tiyatro binasi gevresi-
ne "silahli nobetgiler" dikerler. Tehditler ve geli§meler iizerine,
"higbir kadin evinden gikmadi ve tTC bu Miisliiman hareket oniin-
de temsili iptal etmek zorunda kaldi." Fransa'nm Izmir Korisolosu
raporunu §oyle noktaliyor: "Bu kiigiik ilging olay, anayasaya rag­
men Izmir gibi biiyiik ve Avrupa'ya gok yakin bir kentte bile Miis-
liiman halkin Tiirk kadim igin en kiigiik bir hakki dahi gok gordii-
giinii ispatlamaktadir. Dini bagnazligm bu tiir gosterilerinin arkasx
kesilmeyecege benzemektedir." Miisliiman Tiirkler kadin-erkek
\ egitligini hazmetmeye hazir degillerdir, heniiz. I
Bu olayda kadinlann gece sokaga gikma yasagmi siirdiirmek
istegi kadar tiyatroya kar§i antipatinin de rolii oldugunu samyo-
rum. Tiyatro ve bu tiir gosteriler tstanbul'da bile tepkiyle kar§ilan-
maktadir. Omegin Aralik 1908'de Uskiidar'da bir cami biti§iginde-
ki cafes a spectacle guriiltiisiinii bahane ederek "ahali" cami ima-
mimn onciiliigiinde kahveleri basip, darmadagin etmi§tir. Iki eleba-
§1 25 kuru§ para cezasina garptmlirken diger saldirganlar cezasiz
kurtulmuglardir. Yetkili makamlann 1908'de bu tiir olaylara kar§i
yumu§ak davrani§lannm alti ?izilmeli. Bu olaylardan ve yetkilile-
rin tavnndan tela§a kapilan ve onlan ele§tiren "Zemany” (Takma
isim oldugu a9ik), izlenim ve irdelemelerini La Patrie'nin (Vatan)
9 Aralik 1908 tarihli 6. ve 16 Aralik 1908 tarihli 7. sayilarmda ak-
tanyor.
Yoneticilerin a?ik ya da kapali i§birligi, en azmdan vurdum-
duymazligi ile Ittihat ve Terakki Cemiyeti'nin (tTC) kararsizlik
valsi 31 Mart 1325 (13 Nisan 1909) olaylannm dogmasinda belirli
bir rol oynami§tir. "31 Mart"in yiiriitiiciileri birgok neden yamnda
"din elden gidiyor" diye de ba§kaldirmi§lardir. Gen? Tiirkler ile ts-
lamci/tutucu kesim arasinda ilk hesapla§ma 1909 yili Nisan ayinda
yapilmigtir.
■Belli kar§i koymalara kar§m II. Me§mtiyet sonrasinda kadm
konusunda olumlu geligmeler siirmiigtiir. Gazetelerde "feminizm"
tarti§ilmi§; yeni bir9ok gazete yayimlanmi§tir: Demet, Millet Gaze-
tesi, Kadin Mecmuasi, Mehasin (Fatma Aliye Hamm, 1908), Kadm
(Kasim 1908'den itibaren Selanik'te haftalik olarak yayimlanan ga­
zete), Kadmlar Dunyasi (sahibi Nuri Ulviye Hamm, Miidafaa-i
Hukuk-i Nisvan Demegi'nin yayin orgam, 1913) ve Meftiaret.j
1908 sonrasi, kadinlann kurduklan demekler araciligiyla biz­
zat hak ve 9ikarlanm korumaya 9ali§tiklan bir donemi de simgele-
mektedir. 1908'de ve sonrasinda bir9ok kadm demegi kurulmugtur.
T.Z. Tunaya 14, Sibel Ozbudun 24 demekten soz ediyor. Ozbudun
1918'e ait dernekleri de saymi§tir. Ittihat ve Terakki Cemiyeti, ka-
dinin "geleneksel kelepgelerden kurtulmasi" igin gah§iyor, onlan
kendi diinya gorii§iine uygun olarak egitmek istiyordu. Ittihat ve
Terakki Cemiyeti'nin bu tavnna ragmen 191 l'de kadinlann ortada
dola§malari, Istanbul Muhafizligi’nca ceza tehdidiyle simrlamyor-
du. Kadinlann "tesettiir" (ortiinme) kurallanna uymalan isteniyor;
§eyhiilislam 50k kadinla evlenm eyi savunuyordu. Ittihat ve Terak­
ki Cemiyeti ise kadinlann "Avrupalila§masi" igin gaba sarfediyor-
du. Geng Tiirkler gok kadinla evlenmenin onlenebilecegini ileri
siirmu§ler; "Hukuk-i Aile Karamamesi"yle "Munakehat ve Miifa-
rekat" (nikah ve bo§anma) kararhamesi sayesinde yeni diizenleme-
ler gergekle§tirmeye gali§mi§lardir.
[ Bu donemde kurulan kadm demeklerinin bir boliimu yardim
kurumlandir. Birgogu kadm haklanm savunmaktan gok Ittihat ve
Terakki Cemiyeti'ne veya ba§ka bir orgiite bagli olarak gali§mi§lar-
dir.jAncak Kadin Haklanm Savunma Demegi (Miidafaa-i Hukuk-i
Nisvan Cemiyeti) gibi gergek kadin dernekleri de kurulmugtur.
Uyeleri arasinda yabanci kadinlar da bulunan, 1913’te 50'den gok
iiyesi bulunan bu demek, uyelerinden Bedriye Osman Hamm’m
Telefon §irketi'ne memur olarak girmesi igin mucadele etmi§ ve
baganli olmu§tur. j
Bu donemde diger uluslardan kadinlann aym demekler kurdu-
gu da olmu§tur: Ermeni Kadinlar Terakki Demegi gibi.
| Kadinlann siyasi partilere katildigim da goriiyoruz. Omegin
Cevdet Pa§a'nm biiyiik kizi, Fatma Aliye Hamm'in kizkarde§i Emi-
ne Semiye Hamm, Osmanli Demokrat Firkasi'nda ve Ittihat ve Te­
rakki Cemiyeti'nde faal bir Uye olarak dikkat gekmektedir.flslahat-
1 Esasiye-i Osmaniye Firkasi'ndaysa ba§kan §erif Paga'nm e§i
Prens Emine'ye rasthyoruz. Bu katilimlar simrli olmakla birlikte,
kadimn siyasal hayata ilgisiz olmadigim gostermesi agisindan il-
gingtir. }
Evlilik kurumunun yeniden diizenlenmesi, tek eglilik ve kadin­
lann egitimi vb. konular en 50k tartijilan sorunlar arasindaydi. Ah­
met Cevdet Pa§a'mn kizi Fatma Aliye Hamm (1864-1926) yazdigi
romanlar ve yaymlanyla bu konuda onciiliik etmi§ bir isimdir. Re-
fet, Udi ve Muhadarat gibi romanlan bulunan Aliye Hanim'in rolii
yadsinamaz.
11914'de Istanbul Dariilfiinunu’na bagli tnas Dariilfiinunu'nun
kumlmasi kadinlara yiiksekogrenim hakkim getirdi. Bu Osmanli
kadim igin yiizyillar sonra elde edilmi; onemli haklardan biridir.
Bu arada Vidin'de oldugu gibi kimi okulda kiz-erkek birlikte oku-
yordu. Vidin Mekteb-i Riigdiyesi bu konuda ilging bir omektir. ^
Bir ba§ka baglamda, bu donem kadinlanmn bir kismimn Bek-
tagilige ilgi duydugunu da biliyoruz. Bu tarikat biinyesinde kadin-
lara e§it haklar tanidigi ve dinsel bagnazliklann yumujatilmasiyla
genel olarak her alanda kadinlara e§itlik tanmmasindan yana oldu­
gu igin kadinlann ilgisini <jekmi§ olmalidir. Yakup Kadri Karaos-
manoglu'nun konusu 1900'lerde ge?en Uur Baba adli romamnda,
konak ya§amimn tekdiizeliginden ka?ip Bekta§i tekkesine siginan
ve Bektagi §eyhi Nur Baba'ya a§ik olan bir kadinin oykiisii anlatil-
maktadir. Romanda anlatilan o donemin kimi kentli kadimmn
onemli sorunlanndan biridir: Konak ve tekdiize yagantisindan, er­
kege bagimli bir diinyadan kagip kendi ki§iligini aramak.
Kentli kadmin iiretim faaliyeti diginda kalan orgiitlerde bir ara-
ya geldiklerini saptiyoruz. Bu orgiitlerin kadinlann kendi sorunlan-
m goziimlemek, haklanm aramak bakimindan sinirli birtakim so-
nuglar verdigi soylenebilir. Daha onemlisi, bu orgiitlerin kadinlara
sorumluluk almak, yonetime katilmak, karar vermek, yonetmek ve
giizel soz soylemek, nutuk gekmek ali§kanliklanm kazandirmasi-
dir. Bunlann yararlan bir sonraki donemde goriilecektir. Bu ali§-
kanliklar kadinlann Kurtulu§ Sava§i ve sonrasinda yararli eylemler
ve i§ler yapmalannda belirleyici olmujtur.
Koylii Kadin

Koylii kadm ve gogebe a§iretlerin kadim oteden beri gali§ma ya§a-


mi igindedir. Aynca onlara tarlada gali§malan igin gerekli fetva da
verilmekteydi. Koylii kadimn ev ve iiretim i§lerinin birgogunu
yaptigim biliyoruz. Gida, dokuma ve hayvancilik i§lerinin tiimiinii,
tarla ijlerinin birgogunu koylii kadin gergekle§tirmekteydi.
19. yy'm ba§inda £ukurova'da pamukta, Ege'de ve Akdeniz'de
zeytinde, Karadeniz'de findikta tanm i§gisi olarak koylii kadimn
gok diijiik iicretlerle gali§tinldigi bilinmektedir. Hele siireg iginde
yetijkin erkeklerin siirekli silah altmda bulundurulmasi ve sava§-
larda kinlmasimn kadinlann i§lerini daha zorla§tirdigi agiktir. Za­
man zaman ortaya gikan kitlik ve onun yol agtigi oliim vb. felaket-
ler kadinlann miicadele ve isyan etmesine neden olmu§tur. Ome­
gin 1874’te Ankara, Kirgehir, Yozgat, £ankin ve Sivas gevrelerin-
de goriilen kitlik bir yandan insanlann ba§ka yorelere gog etmesine
yol agarken ote yandan gosterilere sebep olmu§tur. Nitekim Hazi­
ran 1874'te Ankara valisi Dervi§ Paga'nm yerine atanan Abdurrah­
man Pa§a'nm kente vardigi giin, agliktan bunalmi§ kadm ve gocuk-
lardan olu§an 4-5 bin ki§i kendisini kar§ilayip ekmek istemi§tir. 25
Haziran 1874 tarihli Basiret gazetesine gore, "tnsan degil, higbir
mahlukun tahammiil edemeyecegi derecelerde feryat ve figan et-
mi§ler, vali kitliktan muzdarip olan halkin kar§isina resmi elbisele-
ri giyerek gikamami§ ve halka ekmek dagitmak igin tedbir almij-
tir." Kitliklar sonucu yapilan gosterilerde kadinlann ba§i gektikleri
daha sonra da gorulmii§tiir. Bu konuda bir ba§ka omege 1908'de
Sivas'ta rastliyoruz:
Sivas'ta Bir isyan (23 Haziran 1908):
1907 ve 1908 yillan elveri§siz hava kojullan ve ula§im ile da-
gitim yollanmn yetersizligi yiiziinden Anadolu kentlerinin birgo-
gunda kitlik ve aghk yillan olmu§tur. Sivas'ta halk, kadinlar ba§ta
olmak iizere, "ekmek kavgasi"m orgiitsiizliik yiiziinden ve o yilla-
nn ah§kanligi ile bir ayaklanma bigiminde ortaya koymu§lardir.
Olayi, geli§mesini ve sonucunu Fransa'mn Sivas Konsolos Yar-
dimcisinm Fransa Di§i§leri Bakam'na gonderdigi 25 Haziran 1908
tarihli raporundan izleyelim:
"23 Haziran (Sail giinii) Sivas'ta bir ayaklanma oldu.
Sabah on bir bugukta ba§layan kan§iklik ogleden sonra dort
buguga kadar siirdii.
Sabah saat on birde yakla§ik elli kadar Tiirk kadin (femmes tur-
ques, Istanbul'daki kadinlar igin Le Bosphore gazetesinin dames
turques deyimini kullandigim ammsatayim) hasta oldugu igin
Amasya/Havza'da bulunan Vali yerine Vilayet i§lerini yiiriiten
Defterdarin evi oniinde toplamp, hayat pahaliligim, ekmegin bo-
zuklugunu ve tahil kithgim protesto ettiler.
Defterdar kadmlan onlara vaadlerde bulunup sakinlegtirmeye
?ali§ti ve Vali Konagina geldi. Gittikge artan protestocu kalabahk
onu Vali Konagi'na dek izledi.
Defterdar Konaga girer girmez kadm, erkek sayilan 500'e ya-
kin populace (ayak takimi. Kimi konsolos, konsolos yardimcisi ve
benzeri diplomatlann Anadolu halkmdan soz ederken, population
yerine bu a§agilayici terimi kullanmakta israr ettiklerini birgok bel-
gede gordiim) Konagin pencerelerini ta§layip, kirmaya ba§ladi.
Konagin kar§isindaki Belediye binasimn biitiin camlan kinldi.
Belediye Ba§kam gizlice kom§u Hiristiyanlann evine siginma-
mi§ olsaydi mutlaka ling edilmi§ olacakti. (Halkin ozellikle neden
Belediye ba§kamna ve Belediye binasina hingli oldugunu birazdan
ogrenecegiz).
Olaylara ragmen gorevli birkag jandarma di§inda herhangi ozel
polisiye tedbir almmami§ti. Birkag jandarma sayilan gittikge goga-
lan isyancilann kar§isinda garesiz kaliyordu.
tsyancilar meydandan gegen bir Albay ile bir Kumandam ve
diizeni saglamaya gabalayan dort zaptiyeyi fena bigimde hirpala-
diktan sonra Vali Konagi yakinindaki bugday depolanna dogru yo-
neldiler; kapilan kinp igeri girdiler ve mahsulii yagmaladilar. tkisi
Konak yakimnda olmak iizere beg bugday ambanm ve bugday pa-
zanm da talan ettiler. Belediye bagkanimn evi once yakilmak is-
tendi, sonra yagmalandi. Kent magazalan olaylar baglar baglamaz
kepenklerini indirdikleri igin yagmadan kurtuldular." Fransiz dip-
lomatin belirttigine gore "dukkanlar ancak ertesi giin agildilar."
Olaylann yatigmasi ise §oyle: "Ancak saat iige dogru askeri
birlik olaya miidahale etti ve gok olgiilii bir bigimde davranarak is-
yancilan dagitti. Sivas Tiimen Kumandan Vekili Albaym adamla-
nm emirlere kargi Vilayetin emrine vermekten gekindigi soyleni-
yor." (24 Temmuz 1908'e bir ay var ve askerler halk ile Vilayet
arasindaki gatigmaya belli bir aradan sonra kangiyor ve neredeyse
nazik bir bigimde isyancilan dagitiyor. Albaym isyancilara ate§
edilmesi emrini de reddettigini agagida ogrenecegiz). Rapor §oyle
siiriiyor:
"Saat 5'te kentte siikunet hakim oldu.
Sivas'ta iki saat siireyle anarginin kol gezdigi soylenebilir. Jan-
darmalar ve silahli kuvvetler verilen emirlere kargi gelip isyancila-
ra ateg etmediler." Rapordan olaylann sonucunda biri bir bugday
ambanm korumak isterken agir bigimde yaralanan bir ^erkes ol­
mak iizere on yaralimn ve 500 liralik (livres turques) maddi zara-
nn olugtugu anlagiliyor:
Olaylar kismen yatiginca yetkililer tutuklamalara bagliyorlar.
Konsolos yardimcismdan dinleyelim: "Aym gece Defterdar evle-
rinde galman bugdaydan bulunan (evlerinde bugday bulunan bile
denebilirdi) 60 kadar kadm ve erkegi tutuklatiyor. Bunlardan 15'i
Vilayet sancaklanna gonderildiler (25 Haziran sabahi).
Hiristiyan esnaftan birine yardim etmeyi reddeden bir Polis
komiseri de tutuklandi. O ve kangikligi gikaranlar, miiddeiumumi
ba§kanliginda acilen olu§turulan ve soru§turmayi yuriitmekle go-
revlendirilen ozel Komisyonca yargilanacaklar. Vali zarara ugra-
yanlann tazmin edilecegini taahhiit etmi§."
Olaylann gelijimi burada bitiyor. Bundan sonraki boliimde
Konsolos yardimcisi olayin oncesini anlatiyor ve yorum yapiyor.
§imdi bu boliime bir goz atalim: "Ayaklanma/isyan anla§ildigina
gore bir siireden beri hazirlamyormu§. Bana soylenene gore yetki-
lilerin olacaklardan haberleri varmi§. Birgok yiiksek memur, 23
Haziran'da Sivas'tan aynlirken; aym giin olaylara kan§acak koylii
kadinlann (a.b,g.) gevreden aniden kente gelmesi ne tuhaf bir
rastlanti!" (Konsolos yardimcisi anlamazliktan geliyor gibi. Oysa
klasik olarak bu tiir olaylardan §u ya da bu bigimde haberdar olan
iist yonetici —burada Vali— "hasta olur, kenti terk eder" ve kabak
hep "defterdar"m ba§mda patlar). "Halkin aylardan beri bugday
kitligindan aci gektigini soylemek gerek. Halk ancak gok pahah
olan ve bugday biti tarafmdan kemirilmi§ veya giiriimii§ birazcik
unla kepek kangimindan yapilan, sindirimi zor siyah bir tiir ekmegi
satin alabiliyordu. O da parasi olanlar igin." Konsolos yardimcisi
bu konuda tatsiz bir deneyimi oldugunu ekliyor. Raporu §oyle biti-
riyor:
"Vilayet elebagilan araya dursun, soylentiye gore, gergek sug-
lular Belediye Ba§kam ile anlagarak spekiilasyon yapmak amaciyla
biiyiik miktarda bugdaya el koyup, stoklayan istifgilermi§.
lyi haber alan kaynaklara gore, bu ayaklanma sadece bir ba§-
langig; daha ciddi (tehlikeli) korkulacak ayaklanmalar hazirlan-
makta imi§.
23 Haziran'da bir genel yagmaya ve belki bir katliama ramak
kalmi§ti.
Halk Valinin Sivas'a donmesini istiyor."
Konsolos yardimcisi bu gibi olaylardan Bakanligim ve Istan­
bul Biiyiikelgiligini haberdar edecegini belirterek raporunu noktali-
yor. Bu tiir ayaklanmalann bagka kentlerde diizenlenip diizenlen-
medigini bilemiyorum. Donemin gazeteleri "Anadolu kentlerinde
kitlik" gibi konulara 90k az yer veriyordu. Argivde 1908 yili igin
bu konuda bagka olaya rastlamadim. Bununla birlikte, kitlik konu­
sunda raporlar eksik degil. Omegin Marag Ermeni Katolik Pisko-
poslugundan Fransa Digigleri Bakani Pichon'a gonderilen ve Fran-
sizlann yoksul Ermenilerin yardimina kogmasi istenen 17 Aralik
1908 tarihli mektupta Marag ve bolgesinde kitlik oldugu, yazm fl-
yatlann yiiksekligi nedeniyle hig kimsenin kig igin mahsiil alip
saklayamadigi vurgulaniyor.
Bu agidan Sivas Konsolos Yardimcihgimn 26 Ocak 1909 ta­
rihli raporu oldukga ilging. Rapordan anlagildigina gore, 23 Hazi­
ran 1908 olaylanni yagamig insanlar bir kez daha kitlik ve hayat
pahaliligi ile kargi kargiyalar. Rapora gore "Sivas'ta ekmegin bir
okkasi (1.300 grami) 5 kurugtur (1 Frank, 10 santim). Halkin go-
gunlugu bu fiyati odeyemedigi igin, genellikle kepekten ve kurutu-
larak toz haline getirilmig otlardan yapilan garip bir ekmek yen-
mektedir. tnsanlan giigten diigiiren ve zayiflatan bu olay her tiirlii
hastaligin kolayca yayilmasma yol agiyor." Rapora gore kitlik sa­
dece Sivas'a ozgii olmayip, Erzurum, Bitlis, Van, Diyarbakir ve di-
ger birgok Anadolu kentinde de durum aymdir. Agliktan olen koy-
liiler yoneticilerden kendilerine yardim etmelerini yalvanp yakan-
yorlar. Bunun iizerine Sivas'tan Anadolu kentlerine 120.000 TL.
(yaklagik 5.000.000 Fr.) bu arada Erzurum'a aynca 4.000 TL. gon-
deriliyor. Ancak Konsolos yardimcisina gore, bu yardimlar "okya-
nusta damla" kabilindedir ve milyonlarca lira gerekmektedir. Kit-
hk doneme damgasim vurmugtur; donemin Fransiz gazeteleri ko-
nuya deginmektedir. Raporda L ’Echo de Paris'mn Istanbul muha-
birine dayanarak "Anadolu’da aglik" haberini verdigi ve "Anado-
lu'da milyonlarca insan agliktan kmliyor" dendigi belirtiliyor.
/ Sivas isyammn, kadinlann onciiliigiinde, kangiklik, yagma bi-
giminde olugtugunu gordiik. Bir giinliik, drgiitsiiz, amaglan belir-
gin olmayan ve kendini olayknn atagma terkeden isyan, maddi ve
manevi zarar ziyanla kapaniyor. Yoneticiler, subaylar bir yandan,
halk ote yandan, gerekli ders ve deneyimleri gikanyorlar. Herkes
tedbirini almaya galijiyor. Ama temel sorun, yani kitlik, hayat pa-
haliligi ve aglik goziilemeden kaliyor. Daha sonraki raporda Si­
vas'ta ekmegin 5 kuruja satildigim ogreniyoruz. Giinde on dort
onalti saat galigip (1908'de 1900'e oranla belli bir iicret arti§i oldu­
gunu varsayip) 40 para veya 2 kuru§ kazanan kadin i§gi bir giinliik
iicretiyle bir ekmek bile alamaz durumdadir. Burada sayilan azim-
sanamayacak olan "Sivasli kadin iggiler olaylarda nasil bir rol oy-
nadilar?" sorusu sorulmali. Konsolos yardimcisi "koylii kadin-
lar"dan da sozediyordu.
| Kadimn Osmanli toplumunda ba§layan degigim siireci iginde
kentli kadin, kadm haklanm iiretim faaliyetinin igine girmeden
demeklerde, yayin organlannda savunurken, koylii kadimn haya-
tinda pek bir degi§iklik olmamig, zaman zaman kitlik, dogal afetler
gibi olaylar kargisinda gosterdigi tepkiler ise konumunu pek degi§-
tirmemi§tir. Bu arada ciliz da olsa geligen bir sanayinin yaratmig
oldugu ortam iginde tiitiin, gida ve dokuma igkollannda diigiik iic-
retlerle galigan kadinlar ise yeni bir sosyal kesim meydana getir-
miglerdi.j

i§gi Kadin

Kapitalizmin, kapitalist iiretim iligkilerinin geligmesiyle daha 50k


sayida kadinla gocugun sanayide galijtinldiklanm biliyoruz. Kadi-
nin bu nedenle ve kocamn getirdigi iicretin diijiikliigii yiiziinden,
aile gelirini bir olgiide artirabilmek amaciyla sanayide akil almaz
kogullar altinda §ah§tmldigim da biliyoruz. Bu geligme sonucunda
tiim dinlerin kutsal saydigi kurumlardan en onemlisi olan ailenin,
ozellikle yoksul ailenin ve galigan kitlelerin aile yapisi goziilmiig,
kimi yerde ve zamanda yozla§mi§tir.
Kadinlann Qaliftigi ijikollan

Osmanli Imparatorlugu'nda oteden beri kimi i§ler kadinlara aynl-


mi§tir. Dokuma yg_gida i§kollanndaki birgok i§in biiyiik gojjunlu-
gu kadinlarca yerine getirilmekteydi/Sanayinin gelijmesi iizerine
kadmin tiitiin, sigara, tekel ve kimva islerinde gittikce daha gok sa-
yida gall jtinldigini saptiyoruz.
1830'lu yillann sonunda Rumeli ve Anadolu'daki hall atolyele-
rinde genellikle geng kizlar galigmakta, hangarlarda ya da uzun ko-
ridorlarda gomelmi§ olarak hall dokumakta ve ayda en fazla 30-35,
yilda 360-400 kuru§ kazanmaktaydilar. Yine kadin i§gilerin gok
sayida galijtigi bir i§, "nakis" igidir. Giimii§ ve altin i§lemeler ya-
pan kadin i§gilere tstanbul'da, Yanya'da^ve Anadolu'nun birgok
kentinde kalabaJik kitleler halinde rastlanmaktaydi. Hall dokuma
ve naki§ ijleme yamnda kilim ve kuma§ dokumayla iplik biikme
vb. dokuma i§kolunun deiBjik kollannda kadin ve gneg kizlann
yogun bir bigimde galigtinldigim goriiyoruz. Bu tiir islerde 17. ve
18. yy.'da da yogun bir bigimde kadm galigtinldigi bilinmektedir.
Ozellikle Ankara, Bursa, Edime, Amasya vb. dokuma sanayii mer-
kezlerinde, evlerdeki dokuma tezgahlan biiyiik yer tutmujtur.
f Dokuma i§kolunda makinele§me bajlayinca, ijlerinden olmak
korkusuyla ba§ta kadinlann makine kinciligi eylemlerine giri§tik-
leri olmujtur. Omegin, 1851'de Samakov'da kurulmu; olan meka-
nik taraga kargi girigilen harekette ozellikle kadin ijgilerin kiirek,
balta ve sopalarla dokuma atolyesine hiicum ettikleri goriilmugtiir.y
Kendilerine bu mekanik taragin bir daha kullamlmayacagi sozii
verildikten sonra taragi kirmaktan ve atolyeyi tahripten vazgegmi§-
lerdir.
Kadm i§gilerin ucretleri oldukga dii§iiktiir. 1867'de tzmir, Ku-
la, U§ak ve Saruhan gibi yerlerde, gogu Avrupalilarca yonetilen
hah fabrikalannda kadin i§gilerin giindelikleri 33 paradir. Bu, yil-
da 300-350 kuru§ demektir. Bu arada iicretlerin zamamnda oden-
medigi ve bu durumun kadinlann protestolanna yol agtigi bilin-
mektedir. Omegin Ocak 1867’de "maliyeden 20-30 parayi gegme-
yen alacaklan olan bir kiime kadm, tekrar ucretlerinin odenmesi is-
teginde bulundular. Cevap olarak, ali§ilmi§ 'para yok' soziinii i§iten
kadinlar gittikge daha fazla jamata yapmaya bagladilar ve digardan
miidahaleyle sustular. £ikan kargagalikta, kadinlardan birgogunun
itilip kakildigi soylenmektedir." (The Levant Herald, 4 Ocak
1867).
19. yy.'m ikinci yansindan itibaren sanayide gah§an kadin
yisi gittikge artmakta, dokuma gibi geleneksel ijkollan yaninda
ba§ka ijkollannda bilie kadin galigtmlmaktadir. Omegin 1897'de
Istanbul'daki Kibrit Fabrikasi'nin 201j$gi$inden 121'i kadin~ve kiz
i§gidir. Aym sirada Bakirkoy Bez Fabrikasi'nin 1000'i agkin ijgisi-
nin yansinr foculclar olugturmaktaydi. Bu donemde kalifiye i§gi
yeti§tirmek amaciyla Rumeli'de kiz gocuklar iizerinde bazi dene-
meler yapilmij ve sanayi okullan agilmi§tir.
Bu donem, Osmanli tmparatorlugu'nun mali bakimdan iflas et-
dgi bir zaman dilimidir. Bu ve ba§ka nedenlerle i§gi ucretleri za­
mamnda odenememektedir. Bu durum ve gali§ma kogullannin zor-
lugu, gekilmezligi i§gilerin protestolanna ve grev yapmalanna yol
agmi§dr. Bunlar sirasinda kadinlann i§gi, e§ ya da anne veya kiz-
karde; olarak etkin bir bigimde katilimlanna tamk olunmu§tur. Bir­
kag omekle durumu anlatalim:
^Ocak 1873'te Tersane i§gileri greve gittiklerinde, Babi&li'ye
dogru yiiriiyu§lerine ve oradaki toplantilanna e§ ve anneleri de ka-
tilmijtir. 27 Ocak 1873 tarihli Hadika gazetesine gore, bazi grevci-
lerin "zevce ve valideleri dahi beraberlerinde olduklan halde yine
Babiali pi§egahma gelerek toplannu§lardir.” /
1 Ikinci omek, Mayis 1876'daki Tersane grevinden: Greve katil-
mak istemeyen i§gilerin ba§ina gelenleri La Turquie gazetesinin 23
Mayis 1876 tarihli niishasindan okuyahm: "Bu iggiler, i§ten giktik-
lannda grevcilerin saldinsina ugrami§lar ve pek 90k i§gi yaralan-
mijtir. Silahli birlikler taraflan dagitmi§tir. Grevci i§gilerin i§leri-
nin de en az kendileri kadar saldirgan olduklan ve sopalarla silah-
lanmi§ 'hanum' birliklerinin Tersane'nin kapusunda durarak gah§-
mak isteyenlere sopa yagdirdiklan soylenmektedir.'y
| Tramvay grevlerinde de grevci e§lerinin tramvaylann sefere
9ikmasim engellemek amaciyla raylar iizerine yatmasi olayina sik
sik rastlanmi§tir. Ve. bu ”dayam§ma eylemi" kadinlann miicadele-
sinde gelenekselle§mi§tir. Donemin Istanbul'unda i§gilerin belli
mahallelerde oturuyor olmasi, bu tiir olaylann kulaktan kulaga da­
ha kolay yayilmasina ve i§?i topluluklan arasinda bir tiir "mii§te-
rek hafiza” (memoire collective)'mn dogmasina yol asmijtir./
/ Mayis 1876’da sayilan 200-300'ii bulan grevci Tersane i§$ileri
e§ ve gocuklanyla yine Babiali'ye yiiriimii§ler ve sadrazamdan ge-
cikmi§ ucretlerinin odenmesi i9in emir vermesini rica etmijlerdir./
I 22 Agustos 1876 Sail giinii Feshane'de 9ali§an elli kadar Rum
ve Ermeni kadin i§gi Babiali'ye yiiriiyiip sadrazama bir dilek9e
sunmu§lar ve uzun siiredir odenmeyen ucretlerinin odenmesi i9in
gereginin yapilmasim istemi§lerdir. J
1872 ile 1907'vijkapsavan donemde elli grevin orgiltlendigini
biliyoruz. Bu grevTerin dokuzu kadinlann yogun bir bicimde cali§-
tigi dokuma i§kolunda gergeklejtirilmijtir. Bunlarda ve diger bazi
grevlerde kadinlann greve katilimi ve yaptiklan ilgi 9ekicidir. Ter­
sane grevlerinde kadinlar ana, e§ ve kizkarde; olarak grevcilerin
yamnda yer almaktadir. Grev kinci i§9ilerle kavgaya bile tutu§-
maktadirlar. Feshane grevindeyse bizzat elli kadar kadm i§gi eyle-
min orgiitleyicisi ve yiiriitiiciisiidiir. Bu ve benzeri eylemler, 9ali-
§an kadinlann ekonomilc ve toplumsal biling sahibi olduklanni ser-
gilemektedir.
23 Temmuz 1908'den sonra galijan kadin sayisi artmi§tir. "Hiirri-
yet”in ilaniyla ekonomideki canlilik iizerine kadin i§giye ihtiyag
duyulmu§ ve yeni birtakim i§kollanna kadm i§gi alinmi§tir.
f 1908'de ?ali§an kadm sayisma ili§kin rakamlardan yoksunuz.
Osmanli Imparatorlugu'nda askere alma ve vergilendirme konula-
nnda yararlanmak amaciyla yapilan sayimlarda kadinlar zaten dik-
kate alinmadigmdan, onlarin genel niifus ve gali§an niifus igindeki
paylanm belirten resmi rakamlar yoktur. j
Osmanli Imparatorlugu'nda kadimn dokuma i§kolunda, tiitiin-
de ve sigara iiretim i§inde yogun bir bigimde gah§tigi bilinmekte-
dir. Burada onlarin galigma kojullanna, yaptiklan i§lere kisaca de-
ginip 1908'de ve oncesiyle yakin sonrasmdaki iiretici kadimn duru-
muna agiklik getirmeye galijacagim.
iOnce, Istanbul Fransiz Ticaret Odasi'nm 31 Agustos 1900 ta-
rihli aylik Biilten'inden bir alinti yapalim:
Y'Sivas'ta ve yoresindeki kazalarda yaklagik 10.000. dokuma
tezgahi var. Kadm i§gilere giinde 20 para ile 1 kuru§ arasmda iicret
odeniyor (0,10 Frank ile 0,20 F.). Ve bir giinde 4.500 ile 5.000 ara­
smda diigiim atiyorlar."
Sivas yoresindeki dokuma tezgahlanmn gogu Aliotti ve Andre-
a §irketlerine aittir. Bu iki §irket arasmdaki rekabetten yararlamp
iicretlerini belli bir diizeyde tutan i§giler, iki §irketin bir siire sonra
birlejip bir anonim §irket kurmasi iizerine bu ganslanm yitirmijler
ve anonim §irket tekel olanagini iicretleri dii§iirmekte kullanmigtir.
Istanbul Fransiz Ticaret Odasi Biilteni'nden bir alinti daha yapa-
lim:
"U§ak'taki 1200 dokuma tezgahinda 6000 kadm i§gi gali§iyor'
ve giinde her biri 2 ile 6 kuru§ arasinda iicret elde ediyor."^
(jfeiiltende dokuma ile ilgili §u saptamalara yer verilmi§: "Doku-
ma i§inde genellikle kadin i§giler gali§maktadir, erkek bu i§i onu-
runa yaki§tirmamaktadir." Erkek, "kadin i§i" olarak gordiigii doku-
maya 1900'de elini siirmemektedir^ Bu ve diger nedenlerle doku­
ma, kadin ve gocugun ucuz emeginin yogun bir bigimde kullanildi-
gi bir i§kolu olmakta ve bu durum "§ark Halisi"na yatinm yapmi§
yabanci ve yerli §irketlerin akil almaz karlar elde etmelerine yol
agmaktadir. Fransa hah ureticileri §ark halilannin iilkeye giri§in-
deki giimruk duvarlannin arttinlmasini israrla isterken ozellikle bu
noktaya i§aret etmektedirleryOmegin Fransa Millet Meclisi'nin 19
Mayis 1919 tarihli oturumuna sunulan yasa teklifine iligkin rapor-
da, Fransa’daki biiyiik magazalann §ark halisi ithalatmdan biiyiik
kazanglar elde etmesi §ark'ta i§giicii fiyatimn derisoire (sudan
ucuz) olmasiyla agiklamyor ve bunun haksiz rekabete yol agtigi
vurgulamyordu. [
0 Hah uretimi, ticareti ve satijinda dillere destan karlar kazanan
"The Oriental Carpet Manufacturers Limited" 1907 sonu ve 1908
ba§inda 40.000'in iistiinde i§gi gali§tirmaktadir. Bu i§gilerin onemli
bir oranimn kadin ve gocuklardan olu§tugu kesindir. Nitekim, bu
§irketin 1910'da 15.000 kadin i§gi gah§tirdigini biliyoruz. §irketin
Izmir, Istanbul, Sivas, Burdur, Isparta ve Mara§'ta atolyeleri ve sa-
ti§ magazalan bulunmaktadir.
Musul'da konik bigiminde sigara tiipii yapiminda 300-400 ka­
din i§gi gah§maktadir. Biitiin Mezopotamya'da yaygin bir bigimde
kullanilan tiipler Kerkiik ve Suleymaniye gibi ig bolgelerdeki kent-
lere hatta Bagdat ve Basra'ya gonderilmektedir. Sigara kagidi Mu-
sul'daki ithalatgi-komisyoncularca daha gok Avusturya'dan ithal
edilmektedir. Musul'da bile kadin i§gilerin gah§tinlmasi onlann
hangi dinden ve hangi ulustan olduklanni soru§turmamizi gerekti-
riyor. Ancak, kaynak raporda bu konuda bilgi bulunmamaktadir.
Adana yoresinde, Bursa, Kiitahya ve Gordes'te kadin i§gilere
hall ve kuma§ dokuma atolyelerinde rastliyoruz. Bunlann bir kismi
"evde i§" yapmaktadir.
Bursa'da 1907'de 165 iplik fabrikasinda yakla§ik olarak toplam
20.000 iplikgi kadin i§gi gah§maktadir. Aym donemde Bursa'da
dokuyucu kadm ijgilerin sayisi 2100 civanndadir. Bunlar 700 tez-
gah etrafinda gali§maktadir. Ya evde ya da gar§i civanndaki atolye-
lerde galijan dokumaci kadin ijgilerin gogunlugunu Rum ve Erme-
niler olujturmaktadir.
Selanik, Samsun, Kavala, Drama ve Giimiilcine tiitiin igletme-
lerinde, Selanik ile Halep'te ve bu iki kentin gevresindeki ipek atol­
yelerinde binlerce kadm i§ginin varligmi, 1908 grevlerini inceledi-
gimiz zaman goriiyoruz. Omegin, Eyliil 1908'de Kavala ve Dra-
ma'da greve giden 14.000 i§ginin arasinda kadmlar onemli bir yer
tutmaktadir. Tiitiinde ve dokumada galijan "Miisliiman ve Tiirk"
kadm i§gilerin pek gogunun 1911'den itibaren Balkan Sava§lan,
1914'ten itibaren de 1. Diinya Savaji nedeniyle peyderpey, 1925'-
ten sonra ise "niifus miibadelesi" sirasinda (Bati Trakya'dakiler ha­
ng), yogun bir bigimde Tiirkiye'ye geldiklerini ve Tiirkiye'de de
ozellikle Istanbul, Izmit ve yoresiyle Ege bolgesinde yerle§ip i§gi-
lik yaptiklanm biliyoruz.
Kadm ve erkek "muhacir"lerin daha sonraki yillarda i§gi orgiit-
lenmesinde ve sosyalist hareket iginde onemli roller oynadiklan
goriiliiyor. Omegin 1900'lerde Kavala Tiitiin t§gi Cemiyeti iiyesi
Yanboylu Hatice, 1920'lerde Istanbul'da da birgok harekete katilir.
Edime'de ve gevresinde de ipekgilikte ve dokumada kadin i§gi-
lere rastliyoruz. S. Velikov'un belirttigine gore, Edime'de dort ipek
fabrikasi vardir. Dimitriadi'nin fabrikasinda 100 "masura" (bobi-
nes) bulunmakta, 160 i§gi galijmaktadir. tjgilerin gogunlugunu 7-
12 yajlan arasmdaki gocuklar olu§turmaktadir. A. Pappa ve Kitib-
yan'in fabrikalannda da durum aynidir. t§giler giinde on alti saat
galijmaktadir. Giinliik iicret 1 kuru§tur.
Bu bilgilerin i§iginda 1908'de kadm i§gi sayisina ili§kin bir
tahminde bulunabilir miyiz? 1908'de toplam i§gi sayisi konusunda
S. Velikov "iki milyon", O. Sencer "bir milyon" ve P. Dumont
"200-250.000" rakamlanm ileri siiriiyorlar. Kammca 1908'de
250.000 sanayi ijgisinin varoldugunu soylemek yanh§ olmayacak-
tir. Bu toplamin iginde kadin i§gi sayismin deminden beri one siir-
diigiim rakamlan goz oniinde tutarsak, 70 ile 75.000 arasinda oldu­
gunu soyleyebiliriz. (Hesap §oyle yapildi: Sivas (10.000 i§gi),
U§ak (6.000), The Oriental Carpet (15.000), Musul (350), Bursa
(22.100), Selanik, Samsun, Kavala, Drama ve Giimiilcine (12.000)
Adana ve Halep (4.000), Edime (500-600). Boylece toplam
69.950-70.050 rakamina ula§iliyor.)
Kadin i$gilerin galigma ko§ullan igler acisidir. Biitiin halki et-
kileyen bulagici hastaliklar, kitlik, yokluk vb. sikintilar yamnda ka-
dinlann gahgma ko§ullan, yajami daha gekilmez hale getirmekte-
dir:
Adana'dan Fransa Di§i§leri Bakanligi'na gonderilen bir konso-
losluk raporunda aynen §unlar yazili: "Dokuma fabrikalannda i§-
giinii sabah saat dortten once ba§liyor." Kadm i;giler giinde on
dort, on be§ saat gali§maktadirlar. Bursa tpek Fabrikasi’ndaki o do­
nemin gali§ma ko§ullanni "Hakk-i Siikut" ile oykiile§tiren Refik
Halid (Karay), "bocekhane, kozahane ve iplikhanede iig dort kuru-
§a kar§i on dort saat kaynar sular ba§inda, pis kokular, hasta nefes-
ler emerek zehirlenen” geng kizlardan soz etmektedir. Ayda 90,
120 kuru§ kazanan kizlann yamnda "amele katibi" ayda 8 lira al-
maktadir. Bu konuda omekler gogaltilabilir. Konu o denli aci bir
duruma gelmi§tir ki, Tatil-i E§gal Kanunu 1909'da Meclis-i Mebu-
san'da goriijiilurken Vartkes Efendi lafi buraya getirip adeta isyan
etmektedir: "Bazi yerlerde kadinlar bile gali§iyor. Hatta hamile ol-
duklan vakit bile, erkekler gibi, on- on iki saat gali§mak mecburi-
yetinde bulunuyorlar. ^ocuklan(ni), evlerini terk ederek miitema-
diyen ?ali§iyorlar. On - on iki ya§inda kiz focuklan bile gidip ?ali-
§iyorlar." Daha sonra bir ba§ka milletvekili, Halil Bey, "Ameleyi
kumpanyalann keyfine birakmali mi?" diye sorup birtakim oneri-
lerde bulunuyor ve "£ocuklan, kadmlan himaye ederiz. Bu suretle
bir takim kavanin vaz'edebiliriz" diyor. Ancak Osmanli Imparator­
lugu'nda £ali§an kadim koruyucu kanunlar ne yazik ki ?ikanlma-
mi§tir. Birakalim gikanlmamasim, bu yonde giri§imde bile bulu-
nulmamigtir. Kadinlara yonelik sosyal politikanm olugmasi ifin
1920'leri, kadin niifusunun erkek niifustan daha 50k oldugu do-
nemleri beklemek gerekmigtir.

Grevlerde Kadinlar

23 Temmuz'la 31 Ekim 1908 arasinda Istanbul, Selanik, Izmir,


Beyrut, Midilli, Samsun, Eskijehir, Kpnya, Bulgurlu, Edime, De-
mirkapi, Giimiilcine, Foga, Kavala, Drama, Ergani, Balya, Karaay-
din, Adana, Gevgeli, Manastir, Uskiip, Varna ve Eregli'de yilzii a§-
kin grev orgiitlenmi§tir. Bu grevlerin igkollanna gore dagilimma
baktigimizda kirka yakinmm gida (tiitiin dahil) ve dokuma (kuma§,
deri, hah vb.) gibi kadinlann yogun olarak galijtigi i§kollannda dii-
zenlenmig oldugunu saptiyoruz. Yukanda belirtilen ?ali§ma ko§ul-
lan, 1907 ve 1908 yillannm ekonomik bunalimi, kitligi ve zorluk-
lan ile gakiginca zaten isyanlara yol a?arken "Hiirriyet"in kendile-
rine "Cennetin kapisi"m aftigmi sanan i§?ilerin, ozellikle de kadm
iggilerin, yillann zapt ii rapt altinda birikmig ofkelerini grevler bi?i-
minde ortaya koymalan ka?inilmaz olmugtur.
Kadinlann grevlerdeki rollerinin iki bi?imde ortaya fiktigini
goriiyoruz. Birincisi, kadinlann i§fi olarak grevlerde rol almalan
bi?iminde ortaya ?ikiyor. Ikincisi, kadinlann i§fi kocalanni destek-
lemeleri, onlarla dayamgmalan bifiminde beliriyor.
Kavala ve Drama'daki 14.000 tiitiin i§fisinin katildigi grev,
Veta isimli bir onderin orgiitlemesiyle diizenlenmi§tir. Kadinlar
grev komitelerinde gorev almi§lardir. Grevcilerin istekleri arasmda
"i§giiniiniin yazin dokuz, ki§in sekiz saate indirilmesi, giindelikle-
rin 18 kuru§a gikanlmasi, i§yerlerinde tiikiiriik kaplan, igme suyu,
havalandirma tesisati bulundurulmasi" gibi kadinlann gali§ma ko-
§ullanni ozellikle ilgilendiren istekler bulunmaktadir.
Izmir'de, tzmir-Aydm demiryolu grevinde olup-bitenler sira-
sinda kadinlar kocalan ile dayani§ma igindedirler. tzmir'deki Fran­
siz Konsolosu'nun 2 Ekim 1908 tarihli raporunda belirttigine gore,
1 Ekim 1908'de grevcilerle giivenlik giigleri arasindaki gati§maya
kadmlar da katilmi§lar. Silahli gati§madan sonra grevciler geri ge-
kilmi§, "kanlan gelip askerlere kiifiir etmi§, Demiryolu yonetimine
kar§i tehditler savurmu§lardir".
Kadm i§gilerin grevlerdeki etkinlikleri daha sonraki yillarda da
surmii§tur. Bu baglamda 1910'da ?ogu kadm olan Bursa'da 3.000,
Bilecik'te 1.000 ipek i§5isinin grevlerini ammsayabiliriz.
I. Diinya Sava§i oncesinde kadm ve gocuk i§gilere dokuma sa-
nayiinde % 50'den fazla, hatta ipekte % 95, tanm ve hay van iiriln-
leri sanayiinde, yani gida i§kolunda -ozellikle tiitiinde- % 50'den
fazla oranlarda rastlanmaktadir. £ah§ma ko§ullan oldukga zordur.
The Oriental Carpet Manufacturers Limited §irketi'nin hah tezgah-
lannda gah§an 15 bin kadm ve gocuk i§ginin gogunlugu giinde an­
cak 1,6 kuru§ alabiliyordu.

I. Dunya ve Kurtuluf Savaglannda

Sava§larla birlikte silah altina alman erkeklerin yerlerini doldur-


mak ve ozellikle sava§ sanayiinde artan ihtiyaglan kar§ilayabilmek
igin kadm ve gocugun sanayiye daha gok sayida girdikleri bilin-
mektedir. I. Diinya Sava§i'yla birlikte kadm iggiler fabrika ve atol-
yeler yamnda yol yapimi ve sokak temizligi gibi i§lerle madenler-
de de gali§tinlmaya ba§lanmi§tir. Aym sirada bazi nezaretlerde ka-
dm memur istihdamina da ba§lanmi§tir. Boylece kadinlann idari
kadrolarda ve biirokraside sayilan artmijtir. Postane, telgrafhane-
lerde falijan kadm sayisi gogalmijtir. Balkan Sava§lan'nda oldugu
gibi I. Diinya Sava§i'nda da "kadin amele taburlan" kunilmujtur.
Boylece sadece biiyiik kentlerde degil, Anadolu kentlerinde de ka-
dinlar sava§ i?in seferber edilmi§, i§?ilige fekilmi§tir.
1915'te kadinlar igin bir ?e§it "mecburi hizmet" kanunu kabul
edilmi§; Adana yoresinde Cemal Pa§a'mn emriyle kadin i§?i sayisi
artinlmi§, Urfa'da kurulan yeni fabrikada 1.000 kadin i§?i ?ali§tinl-
maya ba§lanmi$tir. Bu sirada Izmir, Sivas, Ankara ve Konya bol-
•gelerinde 1.280 hall tezgahmda 4.780 kadin ?ali§maktaydi. Ay-
dm’da 3.600 tezgahta 11.000, Kiitahya, Eski§ehir ve Karahisar'da
970 tezg&hta 1.550 kadin i§?i gahjiyordu. Diyarbakir'da ise 1.000
tezgahlik i§yerlerinde erkeklerin yerine kadinlar konulmu§tu.
Kadinlann i§£ilige yonelmesi i(in Istihlak-i Milli Kadinlar Ce­
miyeti 1916'da yeniden faaliyete gegirilip sayisi 15'ten 200'e ula-
§an terzi kadinlar sayesinde sava§anlara "asker £ama§in" yeti§tir-
meye ugra§irken, yeni demekler de kuruluyordu. Bunlardan en il-
ginci, Kadmlan Cali§tirma Cemiyet-i Islamiyesi'dir. Naciye Sul-
tian'in himayesinde kurulan cemiyetin kuruculan arasinda bir tek
kadm bile yoktur. Demegin amaci, "kadmlan namuslu §ekilde $a-
h§tirarak, gegimlerini saglamaya ali§tirarak korumak ve dolayisiy-
la diijiince, emek ve ekonominin kadinlanmiz arasinda yayginla§-
masim saglamaktir." Asil istenen, ekonominin ihtiyaci olan kadin
ve kiz focugu i§giiciinii dul ve yetimlerden saglamakti. Bunun i?in
de din adamlanndan yararlanilmi§tir. Sava§ sirasmda galijan kadm
ve kiz £ocugunun artmasi iizerine zor galijma kojullanm iyile§tir-
mek, onlar i?in ozel yatakhaneler, fabrika yakininda yurtlar kur-
mak, giinliik ?ali§ma siiresini 15 saatle (!) smirlamak vb. onlemler
getirilmesi dujiimilmiij, ancak ger5ekle§tirilmemi§tir.
Bu arada sava§ sirasmda kdylerinde iirettiklerini kentte satmak
igin komju kentlere gidip sokak sokak dola§an bir tiir yeni "tiiccar
kadin" tipine de rastlanmi§tir.
Sava; sirasinda egitim alamnda kadinlar yeni bazi haklar elde
etmi§, eski haklann alanini geni§letmi§tir. Dariilfiinun'un degigik
§ubelerinde ve bazi yabanci yiiksekokullarda okuyan kiz ogrenci
sayisi artmijtir. O devirde Avrupa ve Kuzey Amerika'mn bazi uni-
versitelerinde ya tamamen ya da bazi §ubelere kiz Ogrenci kabul
edilmedigi, ders ve seminerleri izleyenlerinse diploma sinavlanna
almmadigi ammsanirsa aradaki fark daha iyi anlajilacaktir.
Bu donemde yeni kadm gazetelerinin yayin hayatina girdigini
de goriiyoruz. Bu yayin organlan araciligiyla savunulan esas hak­
lar egitim hakki, serbestge sokaga gikabilme, eglence yerlerine gi-
debilme ve bunlan yaparken polis baskisma maruz kalmama ve si-
mrli bir olgiide gah§ma haklandir.
Donemin aydmlan arasinda kadin sorunu ciddi olarak tarti§il-
maktadir. 1917'de yayimlanan Hukuk-i Aile Karamamesi'yle ka­
dinlara bojanma hakki tamnmi§, evlenme din adamimn yetki ala-
nindan (lkanlm i; ve devlete baglanmi§, gok kadmla evlilik kadinm
nzasina birakilmi§tir.
Kurtulu§ Savaji'yla kadinlann belli bir siyasalla§ma ve siyasi
bilinglerini olu§turma-geli§tirme siirecine girdiklerini goriiyoruz. I.
Diinya Sava§i'ndan daha biiyiik olgiide ve boyutta Kurtulu; Sava-
§i'nm her simftan kadim etkiledigini biliyoruz. Kentli, koylii ve i§-
gi kadm birlikte ve yogun bir bigimde savaja katilmijlardir.
Kadmlar daha 1918 sonunda ulusal kurtulu; amacina yonelik
orgiitlenmelere katilmi§tir. tstanbul'da 29 Kasim 1918'de (29 Te§-
rinisani 1334, T.Z. Tunaya 11 Aralik 1918 tarihini vermekle birlik­
te dogrusu bizim yazdigimiz gibi olmalidir) bir ulusal cephe bigi-
minde kurulan Milli Kongre'nin kurucusu 50'den gok orgiit arasin­
da 10 kiisur kadin cemiyeti bulunmaktadir. Bu Orgiit, kurulu§ be-
yannamesinde maksat ve gayesini §oyle agiklami§tir: "Devlet ve
milletin gegirdigi bu en mii§kil tarihi anlarda biitiin alem-i insani-
yet ve medeniyete kar§i vatanin ali hukuk ve menafiini temin ve
miidafaa vazife-i miihimmesile te$ekkiil ve ibraz-i faaliyete miiba-
§eret eden kuva-yi milliyenin tevhidinden ve miinferid veya miicte-
mi miiteferrik biitiin mesai ve faaliyetlerin tanzim ve miitaazzi ba§-
lica heyet ve firkalarin miimessil ve murahhaslarmi bir araya ge-
tirmek." Kadinlann ve demeklerinin siyasi faaliyetleri sava§ bo-
yunca surmii§tiir.
Bu donemin ilging siyasi gosterilerinin bajinda mitingler gel-
mektedir. Istanbul'un, ozellikle de Izmir'in i§gali iizerine yogunla-
§an mitinglerin en onde gelen ozelligi, 50k sayida kadinin katilma-
si ve hatip olarak 50k giizel ve etkileyici nutuklar vermeleridir. Bu
olu§umda ge£mi§ yillardaki demek faaliyetleri onemli roller oyna-
mijtir.
19 Mart 1919'da Inas Dariilfiinunu ogrencileri ve Asri Kadin-
lar Cemiyeti iiyeleri bir protesto toplantisi yapmijlardir. 15 Mayis
1919'da Izmir'in Yunanlilarca i§gali iizerine protestolann ve mi­
tinglerin sayisi artmi§ ve yogunluk kazanmigtir. 19 Mayis 1919'da
Fatih Mitinginde Halide Edip (Adivar) ve Meliha Hamm, 20 Ma­
yis Dogancilar Mitinginde Asri Kadinlar Cemiyeti adina Sabahat
ve Naciye Hamm'lar, 22 Mayis Kadikoy Mitinginde Halide Edip,
Miinevver Saime (Asker Saime), 23 Mayis'ta Sultanahmet'te
100.000 ki§i oniinde Halide Edip, 30 Mayis'ta Sultanahmet'te §ii-
kufe Nihal (Ba§ar) ve Halide Edip konu§mu§lar ve halki Kurtulu§
Sava§i'na katilmaya, i§gali reddetmeye gagirmijlardir. Konugmaci
kadmlar savajfilann yalmz olmadiklanm, ana, e§, gocuk ve bacila-
nmn onlarla birlikte savajmaya hazir olduklanni ozellikle vurgulu-
yorlardi. l§gale kar§i orgiitlenmenin ve eyleme gegmenin gereklili-
gi de belirtiliyordu. Kurtulu§ Savaji'ndan yana olan kahraman Is­
tanbul kadmlan, ijgalcilerin takibinden kurtulmak ve sava§a bizzat
katilabilmek igin bir sure sonra Anadolu'ya gegmijlerdir.
Istanbul mitinglerinden sonra Anadolu'da 10 Aralik 1919 ile
15 Ocak 1920 arasinda birgok miting diizenlenmi§tir. Omegin
Kastamonu'da 50k canli mitingler yapilmi§tir. 1935'te milletvekili
olan Hacer Hamm (Dicle), mitinglerin faal diizenleyicilerindendir.
13 Ocak 1920'de Istanbul Sultanahmet'teki mitingde Ogretmen Ce­
miyeti Ba§kam Nakiye (Elgiin) Hamm konu§mu§tur. O da 1935’te
milletvekili olan kadinlardan biridir.
Kadinlar, Kurtulu§ Sava§i'm desteklemek amaciyla siyasi nite-
likli orgiitlenmelere de gitmi§lerdir. Bu amagla 5 Kasim 1919'da
Sivas'ta Anadolu Kadmlan Miidafaa-i Vatan Cemiyeti kurulmu§-
tur. Demegin tiiziigiine gore, turn "Islam hammlan" demegin do-
gal iiyesi kabul edilmekteydi. Bir siire sonra demegin Amasya,
Kayseri, Nigde, Erzincan, Burdur, Pmarhisar, Konya, Denizli,
Kastamonu ve Kangal'da §ubeleri afilmigtir. Pinarhisar'da deme­
gin kurulugunda 160 fiili iiyesi vardir. Nigde'de 1920'de iiye sayisi
1.090'dir. Uye kadmlar daha 50k Kurtulu; Sava§i'm destekleyen ve
Anadolu'da gorevli yiiksek dereceli devlet memurlanyla e§rafin e§,
kiz ve kizkarde§lerinden olu§maktaydi. Uyeler arasinda ogretmen-
lere ve ogretim kurumlannda gorev yapan yonetici kadinlara da
rastlanmaktaydi. Bu demekler toplantilar diizenlemi§ler, Anado-
lu'nun parjalanmasim ve i§galini protesto eden, devamh ve adil bir
ban§ isteyen metinler kaleme almi§lar, bunlan Batili siyasi liderle-
rin "kanlanna" telgraflarla bildirmi§lerdir. Bu tiir faaliyetler yanin­
da orduya para ve e§ya saglamak igin faaliyette bulunmu§lar, der-
nek iiyelerinden cephede ve cephe gerisinde hem§irelik yapanlar
olmu§tur.
Kadmlar fiilen sava§a da katilmi§lardir. Once getelerde, sonra
diizenli orduda dogrudan dogruya sava§a katilan Zeyno onbagilar,
miicahide Fatma'lar, Irazca ba§gavu§lar bu donemin destamna im-
za atmi§lardir. Aynca cephe gerisinde galigan, cepheye her tiirlii
malzeme ta§iyan koylii kadinlann gosterdgikleri yurtseverlik ve
kahramanliklar da herkesge bilinmektedir.
Kurtulu§ Savaji kentli aydin kadimn, i§gi kadimn ve koylii ka­
dimn biraraya gelip gerfeklejmesine biiyiik katkida bulunduklan
bir ideal, sonra da bir gergek destan olmu§tur. Sava§a katilimla ka­
dimn toplumsal, ekonomik ve siyasi ya;amlarda onemi ve gerekli-
ligine inan? da artmi;tir. Bu katilim, kadinlarda siyasi bilinglenme-
nin hizlanmasina yol agmijtir.

Sonu?

Tanzimat'tan sonra kentli kadm Islam'in kadin konusunda getirdigi


simrlan zorlamaya ba§lami§tir. Evlilik, bo§anma, miras ve erkek
vesayetini simrlama alanlannda yeni kazanimlar elde edilerek Is­
lam hukuku kurallan geriletilmeye ba§lanmi§tir. Erken evlilik, ba§-
lik parasi ve 50k kadinla evlenmede, belli simrlar iginde onemli
ilerlemeler kaydedilmi;tir.
Bu donemde kadinlar egitim alaninda kendilerini gdstermi§ler,
yaym faaliyetleri ve dernekleri araciligiyla kadin hak ve ?ikarlanni
o giiniin ko§ullan iginde savunmu§, yoneticileri ve kamuoyunu, on-
celikle de kadin kamuoyunu etkilemeye gahjmijlardir. Bu ugra§lar
donemin olumlu (evre kojullan sayesinde belli sonuglara ula§mi§-
tir. Kentli kadimn idari gorevler almasi, ogretmen ve memur olma­
si bu ddnemde ba§lami§tir. Aydin kentli kadin yaninda saray ka-
dmlanmn yajami da incelenmeye deger. Hareme kapatilip erkege
tam bagimh kilinmi§ bu kadinlann ya§antisi birgok yapita konu ol-
mu;tur. Yine o donemde, belki bugiinkii kadar yaygm olmamakla
birlikte, "fahi§eler"in ya§ami da bir ba;ka "kadm durumunu" anlat-
maktadir. Istanbul'da Eyiip ve Fatih gevresinde "ellerinde sigara
bulunan fahi§eler" donemin bir ba§ka yiiziidiir. O siralarda fahi§e-
lerle kadin demeklerinin ilgilenememesi dikkat gekicidir. Oysa fu-
hu$, oncelikle o i;i yapan kadinlann sorunu olmak yaninda, genel-
likle tiim kadinlann durumunu, giderek biitiin toplumu ilgilendiren
onemli bir toplumsal sorundur.
II. Mejrutiyet’in ilamyla birlikte biiyiik kentlerde "Avrupa
davranmak isteyen, birdenbire "agilip sagilan" §ehirli kadin (burju­
va kadin), gelenekgi, tutucu giiglerin tepkisiyle kar§ila$mi§tir. Bun-
da yiizyillann tortusunun birdenbire silkelenip atilmasimn zorlugu
kadar, kadin-erkek e§itliginin "Miisliiman ve Tiirk” erkeginin "ki-
tabi"nda olmamasi da rol oynami§tir. Bu arada Eyliil ve Ekim
1908'in "Ramazan ayi"na rastlamasi, Geng Tiirklerin heniiz tam
anlamiyla iktidan ellerine gegirememij olmasi da tutuculann daha
rahat hareket etmesine imkan vermigtir. O sirada yargi ve yiiriitme
organlanmn bir onceki donemden gelen Osmanli yoneticileri elin-
de olmasi ve bunlann Geng Tiirkleri kujkuyla karjilamasi, tutucu
din adami, hoca ve kabadayilann kadinlann 5zgUrle§mesine kar§i
koymalanm kolayla§tirmi§tir.
"Avrupai"ligin Osmanli §ehir kadimmn biiyiik bir kesimini
1908'de ilgilendirmiyor olmasi, ba;ka bir deyi§le "§ehir kadini"mn
sinirli bir kesiminin kadm-erkek e§itligi, kadinin "ozgiirle§mesi"
kavgasinda saf tutmasi da ijleri zorla§tirmi§tir. Geng Tiirkler bu­
nun farkmda olduklan igin kadin demeklerini bizzat kurdurtup, ka­
dinlara konferanslar vererek veya verdirterek kendi "kadin imajla-
n"m kitleye mal etmeye gali;mi;lar ve bu konuda belli olgiide ba-
§anli da olmu§lardir. Bu baglamda kadinlar, kurduklan kimi der-
nekler aracihgiyla kendi kaderlerini kendi ellerine almaya
galijmijlardir. Bu konuda donemin ko§ullan iginde sinirli bazi so-
nuglar da elde etmijlerdir.
Osmanli tmparatorlugu'nda kadin i;giiciiniin ekonomide ve gi­
derek sanayide kullanimi oldukga eskidir. Kadin i§giicii sanayide
giderek daha yogun bir bigimde kullanilmi§tir.
Yeti§kin erkek niifusun ardi arkasi gelmeyen sava§larda kinl-
masi ve "muhtemel" sava§ tehlikeleri nedeniyle silah altinda tutul-
masi, sanayide kadin ve gocuk ijgiiciine ilgiyi daha da artirmigtir.
Bu ilginin bir bagka nedeni de, kadin ve gocuk i§giiciinun daha
ucuz olmasidir. Kimi iglerin "kadin eline daha uygun olmasi" da bu
konuda belirleyici olmugtur. Yetigkin erkek niifusun elini silahtan
bagka geye siirmeye omriiniin yetmemesi, kadinlann gegici olarak
iistlendikleri kimi iglerde siirekli galigmalan sonucunu dogurmug-
tur.
Kadinlann dokuma ve tiitiinde yiizyillardan beri "orta direk"
oldugu biliniyor. Bunlann bir kismi "evde ig" bile yapmig olsalar,
galigma kojullan, sayilan ve miicadeleleri ile Osmanli Imparator-
lugu'nun gergek proletaryasim olugturuyorlardi. £aligan kadinlar,
1908'de tahmini 250.000 sanayi iggisinin % 30'unu olugturmakta-
dir. Bu azimsanacak bir rakam degildir. Anadolu'dakilerin, Bursa
omeginde goriildiigu gibi Rum ve Ermeni agirhkli oldugu, ama bu-
nunla birlikte biiyiik kentlerde ve Trakya'da Miisliiman ve Tiirk ka-
dinlannm da i§gilik yaptigi biliniyor. Cumhuriyet yillannda aym
kadinlann iggilige devam etmeleri kugaklar ve donemler arasinda
"mucadele ve tecriibelerin" siirmesine yardimci olmu§tur. Boylece
kadin i§giler gegmigin kazanim ve deneyimlerini sonraki donemle-
re ta§imi§lardir.
Kadin, i§gi hareketine aktif bir bigimde katilmigtir. 1870'Ierden
Cumhuriyet'e kadar gegen siiredeki grevler arasmda kadinlann yo-
gun olarak galigtigi dokuma ve gida i§kollanndakilerin agirhkli ye­
ri, hem onlann zor gali§ma ko§ullanm, hem de miicadele diizeyini
gostermektedir. I§gi kadinlar dokuma ve gida ijkollanndaki i§gi or-
giitlenmelerinde de yerlerini almi§lardir. Orgiitlerin toplantilannda
yaptiklan giri§imler ve konu§malarla biling diizeylerini gostermi§-
lerdir. f ali§an kadmlan koruyucu sosyal politika onlemleri alinma-
masi o donem iktidarlanmn bu konudaki ilgisizliklerinin gosterge-
sidir.
Ucuz i§giicii kullanan haliciligin Avrupah hah iireticilerini te-
dirgin etmesi ve bunlann §ark halilanna giimriik duvarlan oriilme-
sini istemeleri giiniimuzde Avrupa Birligi'nin, ABD’nin Tiirki-
ye'den gelecek dokuma iiriinlerine kar§i onlem almalanna gok ben-
zemektedir. Uluslararasi piyasaya hitap eden ve dolayisiyla ulusla­
rarasi rekabetle boy olgii§meye kalkan, dokuma sanayimizde hala
ucuz kadin ve gocuk i§giicuniin yogun bir bigimde kullamliyor ol­
masi, ilk ve biiyiik i§gi sendikalan ile ilk ve giiglii/sert i§veren sen-
dikalanmn bu i§kolunda orgiitlenmig olmasi, bu baglamda daha
anlam kazanmaktadir.
Kentli aydin kadmlar arasinda ogretmen, memur, yazar, ro-
manci, §air ve ressam sayisi zaman iginde gogalmi§tir. Kentli ka­
din, hayirsever veya yurtsever orgiitler kurdugu gibi, kadm hak ve
gikarlanni bizzat savunacak, bu amagla miicadele verecek orgiitle-
re de sahip olmu§tur. Bu orgiitlerin bir kismi bagimsizken bir kis-
mi Ittihat ve Terakki Cemiyeti'ne veya ba§ka bir orgiite bagimli
olarak kurulmu§tur. Bagimli orgiitler bagli olduklan cemiyetlerin
ideolojilerinin ta§iyicihgini yaparken, bagimsiz kadin demekleri
kadin hak ve gikarlannm savunulmasim ustlenmi§lerdir.
Yiizyilhk bu donem, kadinlann ya§aminda, hak ve gikarlann-
da degi§ikliklere tanik olmu§tur. Bu geli§meler Cumhuriyet done-
mini de etkilemi§tir. Cumhuriyet Tiirkiyesi'nde taninan kimi oz-
giirliiklerin tohumu bir onceki donemde atilmi§ti.
Bir yandan ana, e§, baci, ote yandan i§gi, bir ba§ka yandan ev
i§lerini yapan ki§i olarak kadm, ekonomik, siyasi ve toplumsal
olaylardan birinci derecede etkilenmi§tir. Boyle olunca, kendini ve
ailesini ilgilendiren konularda miicadeleye atilmaktan geri durma-
mi§tir. Zaman zaman erkegin yamnda, zaman zaman oniinde, kent­
li, koylii ve i§gi kadm miicadelede yerlerini almi§lardir. Bu miica-
dele bigimi her kadinin kendi durumuna ve iginde bulundugu ko-
§ullara gore bigimlenmi§tir. Miicadele yayin faaliyetlerinde, der-
neklerde, gosteri ve yiiriiyu§lerde, mitinglerde ve grevlerde 5omut-
la§mi§tir. Boylece kadinlar kendilerinin neler yapabileceklerini er-
keklere ve giderek topluma gostermijlerdir. Nihayet Kurtulu; Sa-
va§i'nda iilkenin i§gal altindan kurtulmasi igin kentli, koylii ve i§gi
kadm birbiriyle kenetlenip cephede ve cephe gerisinde (fabrikada,
tarlada, kentte, yayin faaliyetlerinde, yonetim mekanizmalannda
vb.) ellerinden geleni yapmi§ ve miicadelede erkekten hig de geri
kalmadigim gozler onune sermijtir.

Bu boliimil, Tarih ve Toplum’dald (Temmuz 1984)


"1908 Kadmlan", ile Tanzimat'tan Cumhuriyet'e Ttir-
kiye AnsiklopedisCndeki (Cilt:3 ve 4, Istanbul, 1985)
'Tanzimat'tan Cumhuriyet'e toplumsal degi§im ve ka­
din" ba§likh yazilanmdan olu§turdum.
' Erkekler Kadina Oy Verirken

1919-1923 donemi, aym zamanda miitareke yillandir. Ve birgok


agidan ilgingtir: Ozellikle tstanbul'da kadinm varligi gok agik bir
bigimde sokakta, devlet dairelerinde, fabrikalarda, Istanbul Beledi-
yesi Temizlik I§lerinde, Posta ve Kamu Idaresi'nde goze garpiyor.
Buijuva kadmlan "yardim/yardimla§ma/hayir" demeklerinde
bulunuyoruz: Yetimler yaranna gece duzenliyorlar, resim sergisi
agiyorlar, Kizilay biinyesinde iicretsiz hastabakici gibi gali§iyor-
lar...
Istanbul Tip Fakiiltesi, Agustos 1919'da bayan ogrencileri ka-
bul etme karan aliyor. Donemin gazeteleri yaziyor: "Hanimlar fa-
kiilte siralannda". Edebiyat Fakiiltesi, Halide Edip (Adivar) y5ne-
timinde "Bati Edebiyati Kiirsiisii"nii agiyor...
Tren ve tramvaylarda, kadin ve erkekler aym mekarun ayn bo-
liimlerinde yolculuk yapiyorlar. Istedikleri zaman sokaga gikami-
yorlar. Donemin §eyhiilislamina bakarsamz, "kadinlann tiyatroda
oynamalan ayiptir."
l§te biitiin bunlar olurken, Mayis 1919'da Yunanistan Ordusu-
nun Izmir saldinsi ve kenti ele gegirmesi iizerine Istanbul, Trab­
zon, Bursa gibi kentlerde bir dizi gdsteri diizenleniyor: Bu gosteri-
lerin en biiyiik ozelligi kadinlann erkekler yamnda yer almasidir.
Sadece dinleyici / seyirci olarak degil. KONU§MACI OLA-
RAK DA. Nitekim aklimizda kalan bayan konugmaci isimleri hi?
de az degildir: Halide Edip (elbette ve en bagta), Meliha Hamm,
Hayriye Melek Hamm, Miinevver Saime Hamm, §iikfife Nihal Ha­
mm, Nakiye Hamm...
Miitareke yillan, kadinlann, ozellikle iggal altindaki Istanbul
gibi biiyiik kentlerin kadinlanmn, yoksulluk yillandir. 25 Mart
1921 tarihli Echo de L'lslam, "Istanbul'da a?liktan oliiniiyor" bagli-
gim atiyor. Aym gazete, 20 Ocak 1921'de, yersiz-yurtsuz, bagibog
ve a? ?ocuklan anlatiyordu: "Tek yiyecekleri bitki kokleri ve ?op-
liiklerde bulduklandir."
Zor yagam kogullan kadinlann bazen umutsuzluklara yenilme-
sine yol a?iyor: Intiharlar az degildir. Hirsizlik yapmak zorunda
kalanlar vardir. 27 Aralik 1919 tarihli Stamboul gazetesinden oku-
yalim: "Taksim'de bayan Eleni'nin hizmetinde ?aligan Marika isim­
li kadm, 1050 lirayla kayiplara kangti. Ev sahibinin yastigi altmda
sakladigi servetinin yerini kegfettikten sonra ?alan Marika her yer­
de aramyor." Bu yoksulluk yillannda hirsizlik en gozde "spor"dur.
Cami ve tiirbeler bile hirsizliktan nasibini aliyor:
Her tiirlii kiymetli ?ini ve kiymetli halilar "u?uruluyorlar".
Kimi kadin ise bagka ?aresi kalmaymca dilencilik ve fuhug yo-
luna diigiiyor. Dogal olarak "fakirin fuhugu ile zengininki" farkli-
dir. 6 Agustos 1919 tarihli Ikdam, "Kimi Tiirk kadinlanmn Pe-
ra'daki "pansiyonlara" gitme aligkanliklan edinmelerinin Islami
duygulan incittigini" yaziyor. 23 Eyliil 1919 tarihli Alemdar ise,
"Islami duygulan davramglanyla yaralayan yirmi kadar Tiirk kadin
siki yonetim bolgesi digina ?ikanldi. Polis aynca Istanbul'da rande-
vuevi olarak ?aligan ii? evi de kapatti. "Aym giinlerde ahlaksizligin
oniinii almak isteyen kimi "iyi ahlakli vatandag" bir "Ahlak Komi-
tesi” kurdular. Haberler ?egit ?egit...
Bu ?er?evede Aralik 1919'da Osmanli Imparatorlugu Meclisi
i?in se?imler yapildi. Bilindigi gibi, O YILLARDA KADINLA-
RIN SE£ME VE SE^tLM E HAKKI HENUZ TANINMAMI§TI.
I§te ilging olan da burada. Kadinlann segme ve segilme haklan ol-
mamasina kar§m, yapilan segimlerde ERKEKLER KADINA OY
VERDtLER. En ilging haber Ilgin'dan gelen, 1 Aralik 1919 tarihli
Stamboul'dan okuyalim: Haberin ba§ligi §u: "Tiirkiye'de ilk kadin-
cil oy". Sonrasi §oyle: "Kadinlann oyu degil, fakat erkeklerin bir
kadin igin oyu soz konusu. Daha garpici olan da zaten bu. Olay Is-
tanbul'da veya herhangi bir biiyiik kentte ya§anmadi. Anadolu'nun
kiigiiciik bir kasabasinda. Karahisar ile Konya demiryolu iizerinde­
ki Ilgm'da. Yazar Halide Edip Hamm'a on oy gikti. Bu O'nun segil-
mesi igin yetmiyor. Ancak olay psikolojik niteligi bakimmdan dik-
kat gekiyor."
Aday bile olmayan/olamayan Halide Edip, 18 Aralik 1919'da
tstanbul'da yapilan segimlerde de bir oy aldi. Halide Edip, aynca
Beypazan'ndaki 22 oydan 20'sini aldi. Giresun'da ise 8 oy O'nun
igin kullamldi. O yillardaki segimlerin genel oy bigiminde olmadi-
gim "ikinci segmen/biiyiik segmen"ler adi verilenlerce gergekle§ti-
rildigini animsatmahyiz. Bu yiizden bir segim bolgesinde "seg-
men" sayisi 22'de kalabiliyordu. t§te bu baglamda Halide Edip'in
erkek segmenlerden aldigi bir oy bile anlamhdir. Hele on, yirmi
veya sekiz daha da anlamhdir.
Donemin kimi erkeginin sergiledigi bu tavir, Halide Edip Ha-
mmm Istanbul Universitesi Edebiyat Fakiiltesi ogretim iiyesi ola­
rak ve ozellikle 1919'da Mayis ayi boyunca i§gale kar§i diizenle­
nen miting ve gosterilerdeki ate§li, goz ya§artici ve canli konu§ma-
lanyla kazandigi miicadeleci kadin kimligiyle ilgilidir. O yillarda
gevre ko§ullanmn elveri§sizligine, gene Osmanli ve miisliiman ge-
leneginin kadina baki§indaki olumsuzluga kar§m, Halide Edip Ha­
mm, kadinm goriintiisiinii/goriiniimiinii/kimligini yiiceltmesi baki­
mmdan amlmaya deger.
Bu olay aym zamanda kimi erkegin kadmin segme ve segilme
hakkma sahip olmasindan yana oldugunu gostermiyor mu?
Izmir iktisat Kongresi'nde Kadinlar

17 §ubat - 4 Mart 1923 tarihleri arasinda Izmir'de toplanan Birinci


Iktisat Kongresi (BlK)'nde kadinlara ozel bir ilgi ve yakinlik goste-
rilmi§tir. Bu ilgi ve yakmlik, delegelerin segiminde kadinlara ola-
nak tanmmasinda, Kongre sirasmda delegeler ve dinleyiciler ara­
sinda bulunan kadinlara olumlu bir tavir takimlmasinda ve nihayet,
ozellikle "amele grubunun iktisat esaslan" saptamrken kadinlara
yonelik koruyucu ilkelerin benimsenmesinde billurla§mi§tir. Kisa-
ca bu ii$ noktaya deginmek ve Osmanli geleneginden ali§ilmami§
61?ude farkli olan bu ilgi ve yakinligin nedenlerini aragtirmak gere-
kir.
Ankara Hiikiimeti, Birinci Iktisat Kongresi'ni mesleki temsil il-
kesine gore toplayarak, iktisadi alanda kendi olanaklan ile ba§lat-
mak istedigi hamleye biitiin "iktisadi ogeleri", bu arada tiim iggii-
ciinii kadm ve erkek aynmi yapmadan hatta olanaklan olgiisiinde
olabildigince 50k sayida kadim ekonomiye gekerek cogkulu bir ka-
tilimi gerfeklegtirmek amacindadir. BtK'de kadinlara kar§i olumlu
tavnn belirleyicisi, kadim, yetigkin erkek niifusun yillardir siiren
sava§lar (Balkan savaglan, I. Diinya Savagi, Kurtulu; Savaji) sonu­
cu yetersiz ve az oldugu bir donemde en yiiksek oranda iktisadi ya-
§ama gekmek istegidir. BtK'in onemli amaglanndan birinin milleti
"iktisadi miicadele"ye hazirlamak oldugunu animsamaliyiz.
Yabanci sermayenin Turkiye'ye gelmekten, yatmm yapmaktan
korktugu bir sirada hiikiimet iilke kaynaklanm en geni§ bir bigim-
de harekete gegirmek, kullanmak istegine yonelmi§tir. Bu neden-
lerle iilkenin "iktisadi ogelerine" bazi teminatlar vermek, yeni hak-
lar tammak ve onlara itimat telkin etmek gerekiyordu. Kadinlara
yonelik koruyucu onlem ilkelerinin altmda yatan belirleyici de bu-
dur.
BlK'e 1135 delegenin katildigini, bunun 120-130 kadanmn i§-
gi, 400'den gogunun giftgi delegeleri oldugunu biliyoruz. Delegeler
arasinda, isimleri ile saptayabildigim 7 kadm delege vardir: Miica-
hide Fatma Hamm tzmir'den giftgi temsilcisi segilirken (Ileri, 6
§ubat 1923), "tzmir'de muhtelif miiessesatta galigan kadm amele
tarafindan" Hayriye (Elif), Emine, §efika, Miinire, Nigar ve Ruki-
ye hammlar da i§gi delegeleri olarak belirlenmi§tir (Tan, 16 §ubat
1923). Dortyiiz giftgi arasinda Mucahide Hamm'in temsilciligi
sembolik nitelikte kalirken, 120-130 i§gi delegesi arasinda kadinlar
alti ki§i ile belli bir agirlik olu§turmu§lardir. "Amele Grubunun tk-
tisat EsaslarTnm saptanmasmda bu agirligin belli bir rolii oldugu­
nu soyleyebiliriz.
Kadinlara, delege segiminin otesinde, Kongre siiresince de
ozel bir yakinlik ve ozen gosterilmigtir. Bu konuda birgok omek
verebiliriz: Baglangigtan itibaren kadinlann Kongre'ye dinleyici
olarak gok sayida katilimi igin gaba gosterilmig, kadm dinleyiciler
igin 300 ki§ilik yer aynlmig ve ilk giinkii oturumda 500 kadm din­
leyici hazir bulunmugtur. Kongre oncesi tzmir'de giftgi ve i§gi ka-
dinlarm (delegelerin) segimi ve BtK gevresinde basinda yapilan
propagandalann bu olugumda etkili oldugu agiktir. Kongre'nin ilk
giinii, kadm dinleyicilerin goklugundan oldukga memnun, tktisat
Vekili Mahmut Esat, konugmasinda, siirekli olarak "Hammlar,
efendiler" deyimini kullanmi§ ve daha ilk sozleri arasinda "£ileke§
Tiirk hammlan, ho§ geldiniz. Gelecek sene adedinizin daha 50k ol-
masmi dilerim" demi§tir. Kadinlara gosterilen bu ilgi Kongre siire-
since devam etmi§tir. Nihayet Kongre’nin son giiniinde Genel Ku-
rul Ba§kan Vekili ve Sanayi Kiimesi Ba§kam Selahattin Bey, §un-
lan soyleyerek kadinlann gonliinii almakta digerlerinden geri kal-
mami§tir: "Esna-i miizakerede ve betahsis miizakeratm hareketli
anlannda saga sola atf-i dikkat etmeye imkan miiyesser olamadi-
gindan gerek azamiz meyamnda gerek samiin localannda bulunan
hem§irelerimizi az 50k rencide edecek sozler ge?ti ise aflanni istir-
ham ederiz".
Bu geli§melerden mutlu olan ve duygulanan Izmir i§?i delegesi
Rukiye Hamm, kapani§ konu§masinda kadm i§?iler adma §unlan
dile getiriyor: "Bizleri bu Kongre'ye davet eden BMM ve erkanma
ve bilhassa Reisimiz Gazi Mustafa Kemal Pa§a hazretlerine biz ka­
dinlar samimi te§ekkiirlerimizi takdim ederiz. Tiirkiye'de 'memle-
ket i§lerine' kadinlann da i§tirak etmesi ilk defa vuku buluyor. Bu
§erefin bize miiyesser olmasi kalplerimizi refah ve gurur hisleriyle
doldurdu. Kongre, iktisadimizin temelini te§kil eden i§?i simfimn
megru haklanm tamdi. Bu netice kadm i§?iler namina §ayan-i §iik-
randir. Diger gruplann da aym sadakatle iktisadi kurtulu§umuza
katilacaklanna emin bulunuyoruz".
Kadinlara gosterilen bu ilgi ve yakmlik "Amele Grubunun Ikti­
sat Esaslan" arasinda sayilan birka? ilkede somutla§mi§tir. §imdi,
kisaca bu ilkeleri belirtmek istiyorum.
"Madde 1- Amele namiyla hitap edilmekte olan kadm ve erkek­
ler erbab-i say ve amele (y£) bundan boyle i§gi denilmesi". Pratikte
bir onemi olmayan bu ilke kadin erkek ejitligini gozoniine almasi
bakimmdan anlamhdir.
7. madde ile kadinlann madenlerde gahgtinlmasi yasaklanmi§-
tir. Birinci Diinya Savagi'nda kadinlann bazi madenlerde ?ah§tinl-
digini biliyoruz. Kadinlann madenlerde galigtmlmamasi daha once
1921 tarihli ve 151 sayili kanun ile Eregli Havzasi igin benimsen-
mi§ti. Bu ilke 1930 tarihli Umumi Hifzissihha Kanunu'nda da ay­
nen yer almi§, boylece kadinlann madenlerde gali§tinlmamasi ku-
rali Turkiye olgeginde geni§letilmi§tir.
10. Madde, tiimiiyle kadin i§gilerin korunmasina yonelik olup
§u ilkeleri igermektedir. "Bilumum miiesseselerdeki sabit i§gi (3
aydir gali§an; siirekli i§gi) olarak istihdam edilen kadinlara dogum-
dan evvel ve sonraya ait olmak iizere sekiz hafta ve her ay iig giin
izin verilmesi ve bu giindelikleriyle ayliklannm tamam verilmesi."
Donemin ko§ullannda oldukga ileri ve koklii nitelikteki bu ku-
ral, kadinlara gosterilen ilgi sonucu ve onlann i§ ya§amina kazanil-
masi amaciyla ileri siiriilmii§ bir teminat, bu amagla tamnmig bir
hak bigiminde yorumlanabilir. Kongre oncesinde delegelere yol
gostermek amaciyla hazirlanan Istanbul Umum Amele Birligi ra-
porunda kadinlara iligkin herhangi bir ilke yokken, Aydinlik ra-
porunda bu konuda §u iig istek ileri siiriilmii§tii: "Kadm i§gilerin
vaz'-i hamlden evvel ve sonra sekiz hafta mezun addedilmesi ve
yevmiyelerinin tam olarak itasi. Kadinlann ay baglannda tig gun
tam yevmiye ile mezun addedilmeleri ve aym i§ igin erkek iicreti
itasi". Ilk iki istegin 10. madde ile aynen benimsendigi, ugiincii is-
tege yani aym i§i yapan kadm i§giye erkek i§giye verilen iicretin
odenmesine deginilmedigini goriiyoruz. Aydmlik raporunda kadin-
lann gece gali§tinlmalannm yasaklanmasi da istenmigti.
"Esaslar"da, kadinlann maden ocaklannda gali§tmlmamasi il-
kesinin de (7. m.) yeraldigini belirtmi§tim. Aynca emzikhane (2.
m.) agilmasi igin onlemler de benimsenmi§tir.
Kadinlara ili§kin ilkelerin tiizel diizenlenmesine gelince, 1930
tarihli Umumi Hifzissihha (Genel Sagligi Koruma) Kanunu uya-
rinca, dogum once ve sonrasi izni iiger hafta olarak saptanmi§, an­
cak, bu siirede iicret odenip odenmeyecegi agik olarak belirtilme-
mijtir. 1936 I§ Kanunu siireleri alti§ar haftaya gikartmig ve yanm-
§ar iicret odenmesini ongormiigtiir. Goriildiigii gibi, hukuki diizen-
lemeler, Kongre karanmn olduk?a gerisinde kalmi§tir. Aynca, ne
yazik ki giiniimiizde bile bir?ok igletmede kadin iggilerin bu tiir
haklanndan haberleri bile yoktur. Kimi de bilmesine kar§in, ozel­
likle ayba§i halinde "ayip" vb. nedenlerle ustaba§ina bu durumu
yansitmaktan kaginmaktadir.
"Esaslar" dogrultusunda kadinlann korunmasina yonelik sos-
yal politika onlemleri tarihsel siire? i?inde ve donemin hiikiimetle-
rinin konuya yaklajimlan ol?iisiinde yagama ge?irilmi§tir.
1923 baginda, BtK'de kadinlara neden yeni bir yaklagimla ba-
kilmig, neden bu kadar ilgi ve ozen gosterilmi§tir sorulanna §u ya-
mtlan verebiliriz:
1- Kadinlar da erkekler gibi iktisadi yajamda aktif rol aldiklan
igin yani i§?i ve giftgi olduklan i?in, onlann da bu kiimelerin dele-
geleri arasinda temsil edilmeleri dogaldir.
2- Kurtulu§ Sava§i'nda erkekler kadar kahramanlik gosteren
kadinlara toplumsal, ekonomik ve siyasal ugra§larda hak ettikleri
yeri vermek gereksinmesi duyulmu§tur. Kadinlann ozellikle top­
lumsal hayatta daha etkin olmalan isteginin kokenini II. Me§ruti-
yet'in ilk giinlerinde bulabiliriz. "31 Mart" (13 Nisan) olayimn bir
nedeninin de "a§ik sa?ik" kadinlann "erkeklerle sokaklarda dola§-
malan" oldugu bilinmektedir.
3- Ancak en ge?erli yamt, herhalde yazar Hikmet §ekip'in 24
§ubat 1923 tarihli tkdcuridaki §u a?iklamasidir: Kadinlara gosteri­
len ozenin ve ilginin nedenlerinden ve kadinlann Kongre'ye gos-
terdikleri ilgiden beklenen faydalardan biri de "iktisadidir, ?iinkii
niifus bo§lugundan muzdarip olan memleketimizde kadin say (i§)
ve ticaret hayatina atilirsa, erkek me§galelerinden bir kismi ve kil-
let-i niifusun zararlan kismen telafi edilebilecektir..." Pe§pe§e ge-
len sava§lar sonucunda kinlan erkek niifusun ekonomik alanda bi-
raktigi bo§lugun kadinlarca doldurulmasi ama?lanmi§tir. Bunun
igin de once onlann Kongre’ye ve kararlara katihmi aranmi§tir.
4- Ekonomik alanda yeni bir hamle yapilmak istendiginde
kadin erkek biitiin toplumda genel bir co§ku, bir girijim ortami ya-
ratilmak istenmi§tir. Dolayisiyla o zamana dek sadece i§gi, ev ka-
dim vb. olarak gali§tinlan kadina dnemli bir Kongre'de katilim ola­
nagi taninmi§tir. Bu 90k yerinde bir girigimdir. Ancak kadm dele-
gelerin ?ogunun -saydiklanmm tiimiiniin- tzmir'den olmasi, bu
katilimin yerel kaldigini gostermekte, belki de sadece Kongre'nin
toplandigi yer olmasi nedeni ile yalnizca Izmir'den se^ildiklerini
akla getirmektedir.
Ozel olarak kadinlara ili§kin ilkelere yalnizca "Amele Grubu
Iktisat Esaslan"nda rastladim. Bu olgu bir yandan kadm delegele-
rin gogunun i§gi olmasi, cite yandan korunmaya Ozellikle kadin i§-
gilerin gereksinme duymasi ile agiklanabilir.

Bu iki yazimi Tiirkiye'de t§gi Hareketi (Yazilar-


Belgeler) isimli kitabimda (Sosyalist Yayinlan, Istan­
bul, 1993) bulabilirsiniz.
Daha once Cumhuriyet Donemi Tiirldye Ansiklopedi-
ii'nde (Cilt: 5, Istanbul, 1984) yayinlandi.
1930'larda Kadinlar

7 §ubat 1924'te kurulan Tiirk Kadinlar Birligi, 1930 Mart ayi sonu-
na dogru kadinlara belediye segimlerinde segme ve segilme hakki-
mn taninacagmin belirginlejmesi iizerine harekete gegti. 31 Mart
1930 tarihli Cumhuriyet'te "Kadinlar Birligi" baglikli haberden
okuyalim:
"Kadinlann belediye intihabina ijtirakleri takarriir etmesi iize-
rine Kadin Birligi faaliyete gefmijtir. Birlik faaliyetini tevsi etmek
igin bir program hazirlamaktadir. Kadin Birligi dun toplanarak bu
programin ihzanna devam etmi§tir. Kadinlann belediye intihabati
kar§isindaki faaliyetleri ve vazifeleri bu programla tesbit olunacak-
tir. Bu program bir haftaya kadar matbuata verilecektir.
Tiirk Kadin Birligi diger taraftan da konferanslar vermek sure-
tiyle de faaliyette bulunacaktir. Bugiin saat 16'da Birlik azasindan
Efzayi§ Suat Hamm Birlik binasinda ilk konferansim verecek ve
kadinlann belediyeciligini izah edecektir. Konferanstan sonra Ce-
mal Re§it Bey tarafmdan bir konser verilecektir."
§irin Tekeli bu konuda §unlan yaziyor: "1930'da kadinlann be­
lediye segimlerine katilmalan teklifi aniden ve Atatiirk'iin aldigi
bir kararla Meclis'e (TBMM) sevk ediliyor. Bir yil once Meclis'e
sevk edilmi§ bulunan Belediyeler Kanununun 'ivedilikle ele alm-
masi igin' 20 Mart 1930'da Meclis karar aliyor; teklifi 20 Mart'ta
Meclis'te okuyan §ukrii Kaya bir yil onceki tekliften farkli madde-
ler hakkinda bilgi veriyor ve 2 1 ., 22. maddelerde diizenlenen seg-
men ve segilenlerin nitelikleri konusunda 'Tiirk olma kaydi, tam ve
§amil olarak kabul olunmu§ ve binaenaleyh belediye intihaplanna
miintehip ve miintehap olmak hakki Tiirk kadmlanna da verilmi§-
tir.' diyor. Tarti§malar sirasinda bu maddenin sadece lehinde konu-
§uluyor. Ve Kanun 3 Nisan 1930'da kabul ediliyor.
Bunun iizerine Tiirk Kadmlar Birligi miting duzenlemeye ka­
rar veriyor. 11 Nisan 1930 tarihli Cumhuriyet §unlan yaziyor; 'Ka­
din Mitingi' ba§likh haberinde:
Kadinlann belediye intihabatina i§tiraki igin kabul edilen ka­
nun miinasebetiyle Tiirk Kadm Birligi tarafindan tertip edilen mi­
ting bugiin yapilacak, Kadm Birligi Heyeti idare azalan ile miting
heyeti tertibiyesi diin ak§ama kadar istihzarat ile meggul olmu§lar-
dir.
Kadin Birligi intizamin temini igin Vilayete ve polise miiraca-
at etmi§ ve bu hususta tertibat alinmi§tir. Heyeti tertibiyenin onle-
rinde rozetler bulunacaktir. Hammlar ellerinde bayraklar ta§iya-
caklardir. Mitingden sonra Gazi Hazrederine TBMM riyasetine,
Ba§vekalete ve Dahiliye Vekaletine te§ekkiir telgrafian gekilecek-
tir."
Bu olay oteden beri "Tiirk dostu" sayilan kimi yazann oviicii
yazilar yazmasma vesile olmu§tur. Omegin Willy Sperco bunlar-
dan biridir. Istanbul ve "Saraylan" iizerine degigik kitaplar yazan
Sperco, 1930 tarihli Kanun iizerine Paris'te yaymlanan Le Miroir
du Monde (Diinyanm Aynasi) dergisinde "Asri Tiirk Kadim" ba§-
likh yaziyi kaleme aliyor. "Tiirk kadinhgimn biiyiik bir terakkii in-
ki§af gegirmekte oldugu ve gar§afm tamamen ortadan kalktigini"
belirtiyor. Ve §unlan ekliyor:
"Eski 'na§atlar've ancak gdzlerini gosteren gar§afla ortiilu si-
yah hayaller tamamen kaybolmu§tur. Eger tstanbul'un tenha dar
sokaklannda veya Ankara biirglerinin arkasinda yiizii kapali kadin-
lara tesadiif edilecek olursa bunlann altmij ya§im gegkin olduklan-
na §uphe etmemelidir. §ark muhiti tamamen silinmijtir. Dinin nu-
fuzundan kurtulan Turk kadim, tamamen Garpteki hemjireleri gibi
ya§amakta, onlar gibi giyinmekte, gali§makta ve evlenmektedir."
(Sperco, Istanbul'a sevgisini 1955 veya 1950'de yayinlandigim
sandigim Istanbul, Paysage Litteraire isimli yapitmda bir kez daha
dile getiriyor.
Kanunun kabulunden sonra, kadinlar 1933 Belediye segimle­
rinde ilk kez oy kullandilar. Ba§ta Istanbul, birgok belediye meclis
iiyeligine ve muhtarliga kadmlar segildiler.

Erkekler Birligi

31 Aralik 1931 tarihli Cumhuriyet gazetesinde "Erkekler Birligi"


ba§likli bir haber goriince §a$irmamak elde degil. Adi gegen Birlik
kuruluyor. Ve amaglan arasinda kadinlarla "ugra§mak", kadinlara
yol gostermek de yer aliyor. Gazeteden okuyalim:
"tzmir'de (Erkekler Birligi) namiyla ve siyasetle i§tigal etme-
mek kaydiyla igtimai bir cemiyet tejkiline karar verildigi yazilmi§-
ti. Cemiyet te§ekkiil etmi§ ve vilayete beyanname vermi§tir. Alman
malumata gore cemiyet medeni hayatta hususi ve miimtaz bir mev-
ki alan milletimizin butiin efradimn musbet veya menfi yeti§mesin-
de kadin ziimresinin hayati rolunii, binaenaleyh (cemiyet) mefbu-
nunda kadimn mevkiini, aile te§kilatinda kadimn hukukunu, vazife
ve salahiyetini tammak, memleketi ve milleti uguruma suriiklemek
tehdidinde bulunan feci, iktisadi vaziyetlerde, izdivaglarda ve en
ziyade tevelliidattaki tenakusta kadinlann maalesef ne kadar menfi
rol oynadiklanm ve amil olduklanm gostererek onlara hakiki vazi-
yetlerini bildirmek ve erkeklerin de aile hukuk ve vaziyetlerini an-
latip tamtmak igin te§kil olunmaktadir."
Bu arada zaman zaman Istanbul'a yolu dtijen iinlii kadinlardan
da soz ediyor gazeteler. 5 Kasim 1932 tarihli Cumhuriyet, ABD
vatandagi ve "Amerika Kadin Birligi" iiyesi Bayan Winter'in Istan-
bul'a geli§ini"Amerikah me§hur bir kadin" baghgiyla duyuruyor:
"Amerika Kadm Birligi azasindan Madam (Winter) gehrimize
gelmi§tir. Madam Winter, muhtelif memleketlerde kadinhk hare-
ketleri hakkmda tetkikatta bulunmaktadir. Diin gazetecilere seya-
hati ve tetkikati hakkmda §u izahati vermigtir: -Ben, Amerika Ka­
din Birligi tarafindan kadinhk hakkmda bir propaganda ve tetkik
seyahati yapmaya memur edilmi§ degilim. Yalmz, kendi nam ve
hesabima Avrupa'da Feminizm cereyanlan ve hareketleri hakkmda
tetkikat yapmak iizere seyahat ediyorum. §imdiye kadar Almanya,
Polonya ve Avusturya'yi gezdim. Istanbul'a Rusya'dan geliyorum.
Orada iki ay kadar kaldim. Rusya bugiin dunyamn en 50k gah§ilan
bir memleketidir. Orada hiikiim siiren faaliyeti tasavvur edemezsi-
niz. Diinyanm her sanayi memleketinde i§sizlerin miktan milyon-
lan buldugu halde Rusya'da i§gi azdir. Rusya'nm muhtelif gehirle-
rini gezerken bazi fabrikalann i§lemedigini gordiim. Evvela, bu­
nun i§sizlikten ileri geldigini zannettim. Fakat bilahare bana temin
ettiklerine gore bu fabrikalann iglememesi igsizlikten degil, i§gisiz-
likten ileri geliyormug. Rus hukiimeti Amerika'dan amele istemig,
fakat Rusya bu amelenin yol masrafim vermek istemediginden,
Amerika da bu masrafi kendisi deruhde etmege taraftar goriinme-
diginden iki hiikiimet bu mes'elede anla§amami§lardir."

Segme ve Segilme Hakki

5 Aralik 1934'de kadinlara milletvekili segimlerinde segme ve se­


gilme hakki tanindi. "III. Meclis'in dagilma karannm almdigi 5
Aralik 1934 giinii, ismet tnonii ve 191 arkadagimn Anayasa ve Se-
gim Kanununun ilgili maddelerinde degi§iklik yapilmasini oneren
onergelerinin o giin Meclis'te bulunan 258 ki§inin oybirligiyle ka-
bul edilmesi iizerine, "22 ya§im bitiren kadin erkek her Tiirk'e me-
bus segmek" ve "30 ya§mi bitiren kadin, erkek her Tiirk'e mebus
segilmek" hakki tanindi. ;
Kadinlar bunun iizerine sevinglerini dile getirmek igin miting-
ler diizenlediler: 7 Aralik 1934'de Istanbul Beyazit Meydani'nda
diizenlenen gosteri "bayram sevinci ve co§kusuyla" gegti.
1935 milletvekili segimlerinde kadmlar ilk kez oy kullandilar.
Ve 18 kadm milletvekili segildi. Milletvekillerinin % 4,5’i kadindi.
Segilenler arasinda, daha once vurguladigim gibi, Aralik 1919'daki
miting diizenleyici kadinlardan Hacer Hamm (Dicleli) ile Ogret-
men Cemiyeti Ba§kam Nakiye (Elgiin) Hamm da bulunuyorlardi.
Tiirkiye bu vesileyle o yillarda birgok iilkeye gore, gok ondey-
di. Fransa'da kadina segme ve segilme hakki ancak 5 Ekim 1944'te
tanindi. Ilk kez Nisan 1945'te oy kullandilar. Italya'da 1945'te kadi­
na segme ve segilme hakki tanindi. Japonya'da aym yil. Onlan
1948'de Belgika ve 1952'de Yunanistan izledi.
Tiirkiye’in kadin yurtta§lik haklan agisindan onciiliigii sonucu
Nisan 1935'te 12. Uluslararasi Kadmlar Kongresi'nin Istanbul'da
Yildiz Sarayi'nda yapilmasi dogaldi. Misir, Romen, Fransa ve
Avusturya gibi otuz iilke temsilcisi bayamn yer aldigi Kongre'de
kadinlik onurunun korunmasi, erkeklerle ekonomik e§itlik, yone­
tim ve politikada etkinlik, evli kadinlara yapilan baskilarla miica­
dele, lrkgihgin ortadan kaldinlmasi, saglik sorunlanna onem veril-
mesi gibi konular gorii§iildii. Kongre "Kadmlar igin ozgiirliik, In-
sanlik igin ban§" ana temasi iizerinde durdu (Cumhuriyet, 18 Nisan
1935).
Ho§ Geldin Kaymakam Hamm

Kadinlann kaymakam olmak istegi Siyasal Bilgiler Fakiiltesi Idari


§ubesi'nden ilk kiz ogrencinin mezun oldugu yillara dek inmekte-
d ir/1) Bu arada zaman zaman bu istegin basina geni§ bir bigimde
yansidigi donemlere de rastlanmi§tir.

"Kadmlar da Kaymakam Olmak tstiyor"

Ocak 1983’ten bu yana gazetelere bu konuda yansiyan haberlere


once birlikte bir goz atalim. Milliyet'in (Almanya baskisi) 28 Ocak
1983 tarihli sayisinda "kadmlar da kaymakam olmak istiyor" ba§-
likli haberden SBF "Siyaset ve Idare Boliimii" mezunu Hesna Sa-

(1) 1983'ten bu yana kadinlann kaymakam olma kavgasini siirduren Hesna Sa-
yin'in verdigi bilgiye gore, kadinlar kaymakam olabilmek igin 194011 yil-
lardan beri ugra§ vermektedir; ve "Bilinen ilk ba§vuru Bagbakan Saragog-
lu'na yapilandir. Bir hanimin bajvurusunu Saragoglu olumlu karjilami;,
ancak bu hanim okuldan mezun oluncaya degin §ukrd Saragoglu'nun Ba$-
bakanlik gorevi sona ermi§. 1950'li yillarda ise Feriha §aner adli bir ha­
nim, zamamn Cumhurba§kam'ndan once olumlu yamt almi§. Ancak okul-
daki (SBF olmali) erkek ogrencilerin ve Bakanhgin tepkisi nedeniyle daha
sonra bu karar uygularimami§"tir. Bk. Cumhuriyet, 23 Ocak 1984.
ym ile aym boliim son siraf ogrencisi Deniz Giiliim Sanbay'm kay-
makamhk hakkim istediklerini ogreniyoruz. SBFye "kaymakam
olmak" ideallerini gergekle§tirmek igin giren, dort yil boyunca dir-
sek giiriiten nice zorlu smavlardan ahnlannm aki ile gikan bu iki
kiz arkada§, "Bayanlann kaymakam olamamalannm biiyiik bir
haksizlik oldugunu, bu hakkin kadinlara da m utlaka tam nm asi
gerektigini" (abg) savunmaktadirlar. "Izmit'i Izmit yapan, sanayi
sitesini kuran Leyla Atakan'm bajansi 'kadm yonetici olamaz' di-
yenlere iyi bir omektir" diyerek g6rii§lerini peki§tiren bu arkada§-
lara hak vermemek elde degil.

"Yasak Kalksm"

15 Ocak 1984 tarihli Hurriyet'te (Almanya baskisi), yani bir once-


ki haberden neredeyse tam bir yil sonra, §unlan okuyoruz: "Cum-
hurba§kam Kenan Evren, iig saate yakin bir siire ODTU'yii gezdi...
Evren, kiz ogrenci yurdunda Ay§e £am adli ogrenciden sorunlanm
dinledi. A. fa m , Evren'e 'Ben kaymakam olmak istiyorum. Kadin-
lann kaymakam olmasim engelleyen yasa kaldinlsin' dedi". Gazete
ogrencinin hangi fakiilte ogrencisi oldugunu belirtmiyor; Evren'in
ne yamt verdigini de. Ogrenci, ODTU Siyasi ve Idari Bilimler Fa-
kiiltesinden ya da SBFden olabilir. Bu o kadar onemli degil;
onemli olan eskilere dayanan koklii bir istegin bir kez daha Cum-
hurba§kam huzurunda dile getirilmesi ve "kadinlann kaymakam
olmasim engelleyen yasa kaldinlsin" denmesidir. Bu giri§im bu
konuda onemli bir a§amayi vurgulamasi agisindan anlamh olmak-
tadir.

"Kaymakam olma kavgasi suruyor"

23 Ocak 1984 tarihli Cumhuriyet'te okuduklanmizdan Hesna Sa-


yin'm bir yil once ba§lattigi miicadelesini kararli bir bigimde yiiriit-
tiigiinii ogreniyoruz. Habere gore, H. Sayin bir yandan "maiyet me-
murlan sinavma kabul edilmek istemini reddeden Igigleri Bakanli-
gi i§leminin iptali" igin Ankara Bolge tdare Mahkemesi 3. Daire-
sinde dava agmigken ote yandan kadinlara kaymakamlik hakkimn
verilmesi igin arkada§i I§m Ecemi§ ile dogrudan dogruya Cumhur-
bajkanma ba'§vurmu§tur.
A. £am gibi H. Sayin ve t. Ecemig'in de konuyu Cumhurba
kanhgina ilettigini goriiyoruz. Bu konuda istek sahiplerinin gozleri
Yiiksek Makama dikilmi§ gibidir. Qankaya'dan gok §ey degil, ka-
dinlann en dogal haklanndan biri istenmektedir.

Yasal Durum

Kadinlann kaymakam olamayacagi konusunda yasalarda bir dii-


zenleme var mi diye baktigimizda yasaklayici bir hiikiim bulunma-
digim goriiyoruz. Yani kadinlann kaymakam olmasina yasal engel
bulunmamaktadir. tgigleri Bakanligi "maiyet memuru" olmak igin
bagvuruda bulunan bayanlan "yerlegik geleneklere ve 1940'larda
alinmi§, uygulamasi giiniimiize dek getirilmi§ bir 'prensip karan'na
dayanarak" geri gevirmektedir. H. Saym'in agtigi dava iizerine
Igigleri Bakanhgindan gonderilen ”savunma"da aynen §unlar yazi-
hdir: "Bakanligimizca ozel §artlar belirleme yetkisine dayanilarak
kaymakamlik gorevinin niteligi, idari yapisi, kaymakamdan bekle-
nen hizmetler ve bu hizmetlerin fizik yonden arz ettigi zorluklar ve
gallgma §artlan diigiiniilerek bayanlann bagvurulan bugiine degin
kabul edilmemi§dr. Bu suretle bayanlarin maiyet m em urluguna
ba§vurulanm n kabul edilmemesi konusunda idari teamiil tees-
siis etmi§tir (abg). Davacimn hamm olmasi ve yukanda deginildi-
gi iizere, idare mesleginin kendine has ozellikler arz etmesi nede­
niyle hizmetin icaplanna uygun olarak yiiriitiilen bu iglemde (yani
H. Sayin'a kaymakam olabilmek igin "maiyet memurlugu" sinavi-
na girme hakkimn tamnmamasi i§leminde) m evzuata (abg) aykin-
lik bulunmamaktadir."
Yukanda yasalarda bu konuda bir diizenleme olmadigim be-
lirtmigtik. Bakanligin "savunma” yazisinda altini gizdigimiz yerler-
de belirtildigine gore, "idari teamiil teessiis" ettigi igin "mevzuata
aykinlik" bulunmamaktadir. Kadinlara kaymakamlik hakki tanina-
rak yeni bir "idari teamiil" daha olu§turulabilir. Bu bir. tkincisi ka-
mmizca "mevzuata" ve aym zamanda hukukun temel kurallanna
aykinlik soz konusudur. Hukukun egitlik gibi temel kurallanndan
biri 1940'larda, yani yanm yiizyil once, o donemin gevre ko§ullan-
mn etkisiyle olu§turulmu§ bir idari gelenege feda edilemez, edil-
memelidir. Dahasi, Salih Er'in "Kadinlara Kaymakamlik hakki ve-
rilmelidir" ba§likli yazisinda belirttigi gibi, "Gerek 1700 sayili Da-
hiliye Memurlan Kanununda, gerek Maiyet memurlugu yonetmeli-
ginde, mesleki kariyerin baglangici olan Maiyet Memurlugu
sinavina girigte, bayanlari kapsam di§i birakacak bir kogula yer ve-
rilmemigtir. Anayasamn egitlik ilkesine de uygun bu yasal diizenle-
melere kargin ilgili Bakanlik olumsuz tavnm siirdiirmekte israr et-
mektedir."
S. Er, tnsan Haklan Evrensel Bildirisi, Kadinlann Siyasal Hak-
lanna Dair Sozle§me ve Uluslararasi £ali§ma Tegkilati Genel Kon-
feransi'mn 25 Haziran 1958 tarihli sozle§mesi gibi Tiirkiye'nin de
imzaladigi uluslararasi belgelerden aktarmalar yapip kadinlann
kendi iilkelerindeki tiim kamu gorevlerine egitlikle girme, kamu
makamlannda egitlikle gorev yapma haklanna sahip oldugunu ve
dahasi "i§ ve meslek bakimmdan kadinlarla erkekler arasinda ay-
nm" yapilamayacagim dile getirmektedir.^2) Bu durumda bizzat
imzaladigimiz uluslararasi belgelerle uygulamamiz arasinda da ay­
kinlik bulundugu ortaya gikmaktadir.

(2) S.Er: "Kadinlara kaymakamlik hakki verilmelidir" Mulkiyeliler Birligi


Dergisi, Yil: 1983, Sayi: 70-71, s. 26-27.
25-26 Aralik 1983 tarihli Le Monde yukandaki ba§likla Kanada'ya
ilk kez bir kadinin genel vali olarak atandigim belirtiyordu. Gaze-
tenin agikladigina gore, 61 ya§mdaki Bayan Jeanne Sauve, 23 Ara­
lik 1983'te atandigi giin yaptigi konu§mada bunun kadinlar igin
muhte§em bir olay oldugunu vurgulayip kendisinin bu goreve se-
gilmesinde cinsiyetin rol oynadigini sanmadigini soyleyerek §unla-
n eklemi§tir: "Ulkeme hizmet etmek igin olaganiistii bir firsat bu;
ve bu hizmetin benden istenmesinden alabildigine ho§nutum."
Kanada’da kamuoyu bu atamayi. gayet olumlu kar§ilami§tir. Bu
arada "Ontario Kadm Durumu Kurulu" ba§kani Bayan Sally Bar­
nes, bu geli§menin "kadinlann biitiin hiikiimet diizeyi ve gevresin-
deki kamu gorevlerinde temsil edilmesi yolunda yeni bir adim ol­
dugunu" belirtmigtir.
Bu haberi, "Kanada’da olduguna gore bizde de kadm vali ol-
sun" demek igin aktarmiyorum. Sadece bilgi vermek istedim. Ka-
mmizca Tiirkiye'nin kendi yakin gegmi§i kadin konusunda bir gok
yeniliklerin kendiliginden ve iilke ko§ullan gerektirdigi igin ger-
gekle§tirildigini gostermektedir. 1980'li yillarda SBF Siyaset ve
Idare Boliimiinden ve benzer konularda egitim yapan fakiiltelerden
mezun kiz ogrenci sayisi gittikge artarken ve bu arkada§lar israrla
en dogal haklannin tanmmasim isterken "iilke ko§ullan 1940'li yil-
lan artik a§mi§tir ve kadmlar kaymakam olabilir" diyemeyecek mi-
yiz? Dahasi §imdiye dek ve gittikge hizlanan, artan bir bigimde,
kadinlar her tiirlii siyasal, ekonomik ve toplumsal alanda ba§andan
ba§anya ko§up rektor, milletvekili, belediye ba§kani, doktor... ve
hatta bakan olabilirken neden kaymakam ve vali olmasin? Kadin­
lann birgok hakkimn tanmmasinda pek gok Bati iilkesinden once
gelen Tiirkiye neden bu konuda da kendine dii§eni gergekle§tire-
mesin? Ba§ka iilkeyi omek almamiza gerek yok; kadin konusunda
gegmi§teki onciiliigiimiiz ve yillann birikimi ile deneyimleri ge-
rekli a§amayi yapmamiza yetecektir, yetmelidir.
Bu baglamda, Tiirkiye'nin yakin tarihinde kadm haklan konusunda
birgok "ilk adimlar" ile yonetici, serbest meslek sahibi ve gali§an
kadinlanmizm bir kez daha ammsanmasinda yarar vardir.
1930'lu yillarda pek 50k Bati iilkesinden once kadinlara segme
ve segilme hakkimn Turkiye'de tamndigi nasil unutulur? Kazan ko-
yii muhtan ve ilk koylii milletvekili kadin Sati Kadm (£irpan),
Atatiirk'iin onerisiyle TBMM'de Ankara milletvekili olarak erkek
meslekta§lan kadar ba§anli bir bigimde gorev yapmadi mi?
Kadin bakanlanmizi da ammsamahyiz. tlk kadm bakammiz ve
daha sonra Ankara Universitesi'nin ilk kadm rektorii Tiirkan Ak-
yol, yine bir ba§ka kadm bakammiz Neriman Neftgi bu baglamda
ilk aklimiza gelenler. Akyol’un rektorliik yillannda gergekle§tirdik-
leri iiniversitelerimizin yakm gegmi§indeki yiiz aklanndan bazilan
degil midir?
Milletvekili, parti yoneticisi, belediye bagkam kadmlanmiz,
son yillarda sayilan gittikge artan ve her biri kendi meslegine yeni
boyutlar kazandiran muhabir, gazeteci ve §air kadmlanmiz. Ogre-
tim iiyesi, araftirmaci, oykii, deneme ve roman yazan kadinlan-
miz. Karikatiir, sinema, giildiirii, resim, heykel, bale, ses, miizik, ti-
yatro, opera sanatgilanmiz, bayan sporculanmiz^3), "artik buyiikel-

(3) I5 spora geldiginde bir "boks6 r hanim sporcumuz" olmasini ve bunun ina-
mlmazligini Uluslararasi Amator Boks Birligi yoneticilerine inanilir hale
getirmek igin ugrajlanmizi "Dunya boksunu yonetenler §iikran Hanim'i
konujuyor" diye anlatirken (Bakiniz: Cumhuriyet, 23 Ocak 1983); ve bun-
dan belli bir tiviing payi gikanrken aym heyecani neden "Bir kadin kayma-
kam kasabamiza atandi. Ho;geldiniz, kaymakam Hamm" haberinden gi-
karmayalim? Bir Semra Aksu'nun bagansi ve gazetelerde ondan soz edil-
mesi birgok geng kizimizin atletizme daha bir siki sanlmasma yol agiyor-
sa, bir kadjn kaymakam binlerce geng kizimizin okumaya dort elle
sanlmasma mutlaka yardimci olacaktir.
gi bile olabilen kadmlanmiz". Dokuma, gida, ticaret, biiro ve ban­
ka gibi i§kollannm temel diregi olan iggi kadmlanmiz, kocalan ka­
dar iinlii, gerektiginde onlar kadar hatta daha 50k toplumsal ve sa-
natsal sorumluluklar yiiklenebilen cumhurba§kani ve ba§bakan ve
bakan e§leri (bu arada ozellikle Bayan Inonii ve Bayan Koruturk
mutlaka anilmalidir) ve soziin kisasi bunca i§te, bunca ugragta o
denli birikimi ve deneyimi olan yeryiiziiniin ve gokyiiziiniin yansi-
ni olujturan kadmlanmiz unutulur mu? Dahasi kadm "kahraman
pilotlanmiz", doktor, yargig, savci ve avukat kadmlanmiz, bir 90-
gumuzun kadm konusunda yeniden dii§iinmemize yol agan ve ka-
famizdaki ataerkil ve erkekgi kadin imajim yerle bir eden "hanim
6gretmenlerimiz"in bizlere ve toplumumuza yaptigi olumlu katki-
lar goz ardi edilemez. Hangi konuda kadinlar erkeklerden geri ka-
liyor da, onlar kaymakamlik gibi onurlu bir meslekten men edili-
yorlar? Bir kadm kaymakamin gidecegi toplumda olu§turacagi
toplumsal devinim goz ardi edilmemelidir. "Ba§6rtulii kiz ogrenci
istemiyorum" demek kadar belki ondan daha fazla etkili bir yon-
tem "ba§ ortiisiiz", uygar bir kadmin kaymakam olarak gonderil-
mesi degil midir? "Kaymakam Bey" yerine "Kaymakam Hamm"
denmesinin bile nelere kadir oldugunu bir bilebilsek.
Tarihi agidan kadinlann iilkenin aci tatli donemlerinde, ama
ozellikle sava§h ve acili anlannda sorumluluklanni sonuna dek ye­
rine getirdikleri akhmizdan gikmamalidir. Onlara zor donemlerde
sorumluluk yiiklemek kadar §imdiden iilke yonetimine katmamn
yollanm da aramahyiz. Bu, tarihi agidan, kadinlara kar§i yerine ge-
tirilmesi gereken bir gorevdir. Mayis 1919'da tstanbul'da ijgalcile-
re kar§i meydanlarda ve camilerdeki mitinglerde halki ulusal kur-
tulu§ sava§ma katilmaya gagiran "analar"in, Halide Edip ve Saba-
hat Hanimlann gocuklan neden kaymakam olamasinlar? "Miicahi-
de Fatma"lar, "Zeyno onba§i"lar, "Irazca ba§gavu§”lar, sirtlannda
cepheye mermi tajiyanlar, erkek niifus sava§lardan bitik, yarali ve
kmlmi§ giktiginda tarlalan dantel gibi orilp, madenleri i§leten ve
fabrikalan giiriil giiriil galijtiran "Hayriye, Elif, Nigar, Ganime,
Milnire, Rukiye ve §efika Hammlar"in torunlan niye kaymakamlik
yapamazlarmi§? Tiirk-Ij'te bir "Kadmlar Biirosu"na kavu§uldugu,
genel kurullannda artik kadm delegelere rastlamldigi §u yillarda
kadina taninan haklarda yeni bir "ilk adim" daha yapamaz miyiz?
Kaymakam yeti§tiren fakiiltelerimizde erkek ogrencilerle aym
dersleri okuyan, aym sinavlan ba§an ile gegen kiz ogrencilerimizin
kaymakamlik sinavlanna girmelerini engellemek Anayasanin ve
hukukun "ejitlik" ilkesiyle geligmiyor mu? Kadinlara, kaymakam
olarak da iilkeye hizmet etmelerini 50k mu goriiyoruz? Idari yapi-
mn hemen her kademesinde i§gi, memur, §ube miidiirii, genel mii-
diir ve bakan olarak gorev yapan kadmlar neden kaymakam ya da
vali olamasmlar? Bu tiir bir yasagin surdiiriilmesi, onlann, "onca
yil gordiikleri egitimin bo§a gitmesi" anlamina gelmiyor mu?
Yillarca i§ miifetti§ligi erkeklerin tekelinde idi. Birkag yil once
Cumhurbajkanligi kontenjan senatorii Nermin Abadan Unat'in gi-
ri§imleri ve donemin olumlu gevre ko§ullan sonucu i§ miifetti§ligi
sinavlanna bayanlar da alinir oldu. Yillarca erkek i§ miifettijlerine
sorunlanm bir tiirlii agamayan kadm i§gilerimiz daha bir rahatga
kadm i§ miifetti§lerine yanajmadilar mi? Erkegin kadina hala "os-
manlica" davrandigi, "sapina kadar erkek” toplumumuzda kadimn
kendi cinsinden olan birine daha kolayca agildigim, sorunlanm da­
ha rahatga dile getirdigini, kadimn kadim daha iyi anladigim ve bu
olu§umun bunalimli ve sorunlu gevrelerde goz ardi edilemeyecek
yararlan oldugunu mutlaka animsamaliyiz. Her giin en az yansimn
kocalanndan, baba ya da agabeylerinden bir fasil dayak yedigi ge­
nel kam olan kadinlara kadm kaymakamlari gok gormemeliyiz.
Kadin kaymakamlann gidecekleri her yerde mesleklerine ve yone­
tici ile yonetilen arasmdaki ili§kilere mutlaka yeni bir boyut, bir in-
celik kazandiracagi ve bu geli§imin kocalar iizerinde de e§leri iize-
rinde oldugu kadar hayirh sonuglar doguracagi kesindir. Kadinlan-
mizin birgok bilim kadim ve adamim ve ozellikle toplumbilimcile-
ri §a§irtan bir olgunluga artik eri§tigini goz ardi etmemeliyiz. Onca
kar§i gikilan Kiirtaj Yasasi, yiiriirliige girer girmez hastaneler
oniinde uzayan kuyruk bu olgunlugun simgesi degil midir?
SBFde once ogrenci, sonra ogretim iiyesi olarak kiz arkada§la-
nmin "kaymakam olmak ideallerine" baglihklanm ve inanglanm
yakindan ve igten bir saygi, igten bir sevecenlikle izlemi§ biri ola­
rak, onlann bu meslegi de, diger bir gogu gibi, yiizlerinin aki ile ve
hak ederek yapacaklanna inamyorum. Bu inancimi pek gok ki§inin
de payla§tigindan emin, niifusumuzun yansini ve ulusumuzun iki
temel unsurundan birini olu§turan kadinlann oniindeki bu engelin
kaldmlmasimn artik giinii geldigini vurgulamak istiyorum.
Bundan yanm yiizyil once Aym TarihiW §oyle bir haber veri-
yordu: "Tiirkiye'nin ilk kadm avukati Siireyya Agaoglu Hamm bu­
giin ilk defa olarak deruhte etmi§ oldugu bir davamn vekili olarak
mahkeme celsesine i§tirak etmi§tir." Yakinda Tiirkiye'de kadm
kaymakamlanmiz var diyebilmek, onlann "deruhte etmi§" oldukla-
n gorevle kasabalanmiza kaymakamliga ba§lamak iizere gittikleri-
ni ve "Ho§geldiniz, Kaymakam Hamm" sesleriyle karjilandiklanm
okuyabilmek umudu ile.

Safak, Sayi: 5
Haziran 1984, s. 36-39.

(4) Aym Tarihi, KSnunuevvel (Aralik) 1927), Sayi: 45, s. 2876. Rahmetli C.
Orhan Tiitengil'in "1927 Yilinda Tilrkiye” yazismdan (s.272) aktanyorum.
Bk. Tiitengil'e Saygi, Istanbul, 1981, s.256-272.
Bir £i§ekle Bir Bocek

1991'de kadinlann kaymakam olmak igin miicadeleleri siiriiyordu.


Donemin ba§bakani Mesut Yilmaz, vali atamalan sirasinda, kamu-
oyunun, basin-yayin organlannin ve hatta yabanci medyamn dik-
katini geken bir "adim" atti. Sadece bir adim: Mugla valiligine Ba­
yan Lale Aytaman atandi. Temmuz 1991'in ba§inda. Tiirkiye'de ilk
kez bir kadm valilige atamyordu. Bayan Aytaman, Bogazigi Uni-
versitesi Yabanci Diller Yiiksek Okulu Almanca Boliimu ogretim
gorevlisi. Kocaeli eski senatorii rahmetli Dr. Abdullah Koseog-
lu'nun kizi. Ve 1944 Istanbul dogumlu. Almanca yanmda tngilizce
ve Italyanca da biliyor. E§i Reha Aytaman buyiikelgidir...
Bu atama elbette ilgi uyandirdi. Omegin Kadin Demekleri Fe-
derasyonu ba§bakana ve Lale Aytaman'a kutlama ve ba§an telgraf-
lan gonderdi...
Bayan Aytaman Temmuz 1991 sonuna dogru gorevine ba§ladi.
Ve kadm vali olarak gunumiize dek tek omek olarak kaldi.
Sonugta SBF diplomali Mesut Yilmaz'm atamasinm ashnda
kadinlara yonelik kararli, diizenli ve siirekli olmasi dujiiniilen bir
politikanin iiriinii olmadigi ortaya gikti.
1991'de Mesut Yilmaz hiikiimetinin t(i§leri Bakam Mustafa
Kalemli goreve ba§ladigim izleyen giinlerde, "Kadin kaymakam
da, kadm vali de yapacagim (atayacagim?)" tiiriinde demegler ver-
di (Hurriyet, 28 Haziran 1991). Temmuz 1991 bajmda Lale Ayta-
man'm vali olarak atanmasini izleyen giinlerde ise Kalemli §u agik-
lamayi yapti: "Bundan boyle Universitelerin Kamu Yonetimi bolii-
miinden mezun olan herkes, cinsiyet aynmi gozetilmeden kayma­
kam olabilecek. 15 Ekim'de agilacak kaymakamhk sinavina, gen?
kizlanmizin biiyiik ilgi gostermesini bekliyorum. Bu sinavda ba§a-
nli olurlarsa, niye kaymakam olarak gorev yapmasinlar? Ben ina-
myorum, kadinlanmiz iyi yonetici olur. Bajaracaklanndan hi?
jiiphem yok. §imdi kadinlanmizi goreve davet ediyorum." (Hurri­
yet, 16 Temmuz 1991).
Kalemli "yeni ilgelere kadin kaymakam atanacagim" vaat edi-
yordu.
Kaymakam olmak igin agilan smava, eyliil 1991 sonunda ba§-
vuran 726 adaydan 109'u bayandi (Hurriyet, 24 Eyliil 1991).
Smava, gegmi§ donem sinavlanndan farkli olarak SBF ve Hu­
kuk Fakiiltesi mezunlan yamnda tktisadi ve tdari Bilimler Fakiilte-
si diplomalilar da alindi.
1980'li yillann ba§ina oranla bir "adim" ve birtakim geli§meler
oldugu agik. Ancak bunlann goz kamajtirmaya, kama§an gdzii bo-
yamaya yonelik olduklan kaygisi da haksiz degil. Ciinkii, Mesut
Yilmaz'in genel ba§kanligini yaptigi ANAP (Anavatan Partisi) hii-
kiimeti doneminde kamu sektoriine alinan gali§anlar iginde erkek
agirligmm, gegmi§ yillara oranla, daha fazla oldugunu biliyoruz:
Kadin gali§anlann oram % 30’dan % 22'ye indi bu donemde.
Kadinlann kaymakam olma istekleri heniiz yerine getirilmi§
degil. Qiinkii sinavi bile kazandiktan sonra, sozlii sinav ve kayma-
kamlik kursu a§amalan gegilecek. Ve daha onemlisi atanmanm
e§itlik ilkesi iginde yapilmasi gerekecek. Bu ajamalann her birinde
degijik engellemeler hazirlamyor. Nitekim biitiin a§amalan gegen
iig bayan atanma igin Danijtay'a ba§vurmak zorunda kaldilar,
1992'de.
Mayis 1994'te Devlet Bakanligi Kadimn Statiisii ve Sorunlan
Genel Mudiirliigii'nun hazirladigi rapor, kamu sektoriinde, idari ve
siyasi kademelerde, universite ve yerel yonetimlerde kadimn konu-
munu belirleyen bir fotograf roliinii oynuyor. Ve fotograf pek ig
agici degil. Buyurun karan siz verin:
Ilk kadin vali 1991'de atandi ve "tek gigek" olarak kaldi.
1989'a dek Tiirkiye'de kadm belediye ba§kam yoktu.
Ilk kadm bakan 1971-1973 doneminde atandi. Sonrasindaki
biitiin donemde sadece be§ kadin bakan on kez farkli bakanliklara
atandi.
Medeni Kanun, Turk Ceza Kanunu ve digerlerinde aynmcilik
siiriiyor.
Fikriye Hamm, 1932'de Murakip Muavinligi gorevine atanarak
ilk kadin Maliyeci iinvamm kazandi. Ama aradan gegen onca za-
mana kar§in kadinlar Maliye Miifetti§i olamadi. Bu tiir daha pek
gok onemli ve "kilit" gorev kadinlara kapalidir.
Ilk kadm biiyiikelgi ancak 1985'te atandi. Bununla birlikte Di-
§i§leri Bakanligi yonetim diizeyinde kadinlann en iyi temsil edildi-
gi bakanliktir. Bu bakanlikta daire ba§kam ve genel miidiirliik dii-
zeyinde gorev yapanlann % 12'si kadindir. Meslek memurlannm
% 15,4'ii, biiyiikelgilerin % 2,5'i kadindir.
Universiteler ise omek alinacak durumda degiller maalesef:
1994'te 53 iiniversitede bit tek bayan rektor yoktu. 29 Universite-
nin 201 fakiiltesinde bayan dekan sayisi ise sadece iigtiir. Sadece
ug.
"Ka§ik Du§mam"m Gordiiniiz mii?

24 Mart 1985, Pazar sabahi erken saatte bir gazeteci arkada§imin


telefonuyla uyandim: "Kajik Dii§mam odiil aldi, odiil toreni igin
kalk Cr6teil'e gel" diyordu. "Ka$ik Dii§mani" Creteil'de 16-24
Mart 1985'te diizenlenen 7. Uluslararasi Kadin Filmleri §enligi'nin
yan§mali boliimiine katilmasi nedeniyle Paris'teki bizim aydin
gevrede, on on be§ giindiir kendinden soz ettiriyordu. Filmi, 16
Marttaki gosterisinde izlemi§ ve gok sevmijtim. Niye gok sevdigi-
mi a§agida anlatacagim.
"Ka§ik Diijmam", sinemamizin ba§anh kadin yonetmenlerin-
den Bilge Olgag'in. Ancak, pasaport alamadigi igin Paris'e geleme-
yen ve odiil torenine katilamayan Bilge Olgag'i, arkada§i tiyatro
yonetmeni Luiz Menase temsil ediyordu. Bilge Olgag'in filmi Jiiri
Biiyiik Odiilii yamnda, Kadm Gazeteciler Ozel Odiilu'ne de layik
goriilmu§tiir. Bu arada, Kadm Filmleri §enligi’nde, ilk kez diizen-
lenen ve seyircilerin (geli§i giizel degil, belli sayida ve belli kate-
gorilerde filmleri izlemij olanlann, siki bir yonetmelik uyannca
segimi sonucu) oylanyla belirlenen "En tyi Erkek Oyuncu"luga da
"Ka§ik Dii§mani"mn ba§ erkek oyuncusu Halil Ibrahim Ergiin se-
gilmi§ti. Birgok odiillu filmi nedeniyle Bilge Olgag'i, oyunculanm
ve yapimcilanni kutlamahyiz.
Odiil ba§ansi Tiirkiye TV'since haberlerde zikredilmemi§tir.
Bu TRTden her §ey beklenir... Daha acisi ve traji-komigi o gun
haberlerde uluslararasi "gastronomi" yangmda elde edilen bir "ye-
mek ba§ansi" verilirken, sinema ba§anmizin verilmemesidir. Insa-
mn, TRTmiz akliyla degil, midesiyle dii§iinuyor diyesi geliyor.
Ama daha ilginci, Kiiltiir ve Turizm Bakam Miikerrem Ta§giog-
lu'nun §u demeci: "Bu tiir odiillere gok gereksinmemiz var. Filmi
ba§anya ula§tiranlann tiimiinii kutlanm. Sinema, diinyada yeniden
boyut ve a§ama kazamyor. Sinemamn bu ataginda, bizim de var ol-
mamizi degerlendirmek gerekir. Bu odiilii kazanmamn verdigi se-
ving yamnda, bundan en iyi gekilde yararlanmayi dii§unilyoruz.
Biz bakanlik olarak, gerekeni yapacagiz. Sanatgilan tekrar kutla­
nm. "(5) Bu olumlu demeg yamnda Zeki Okten’in yonettigi ve Ta­
nk Akan'in oynadigi "Pehlivan" filmine verilen ozel odiilii almak
igin Berlin §enligi'ne gidecek olan Tank Akan'm, pasaport alama-
digi igin §enlige katilamamasi! Aym Tank Akan'm Paris Televiz­
yon §enligi'ne katilmak igin ugaga binerken geri gevrilmesi! Ve ni-
hayet Bilge Olgag'a pasaport verilmemesi! Biitiin bunlara ne deme-
li? Sagak'm dedigini, yani "iki degerli odiil ve Tiirkiye’nin kendisi­
ne verdigi ceza".(6)
Gegmi§ yillarda "Susuz Yaz"in, "Yol"un ve digerlerinin, son
aylarda "Pehlivan", "Ka§ik Dii§mam" ile nihayet Ali Ozgentiirk'iin
"At"inm Tokyo Film Festivalindeki ba§anlan sinemamizda bir§ey-
ler oldugunu kamtlamiyor mu? Son yillann en ilging oykii yazan
Osman §ahin'in "Beyaz Okiiz" oykiisiinden, Erden Kiral'in yaratti­
gi "Ayna" filminin^7) Bastia ve Venedik Film Festivallerindeki ba-

(5) Cumhuriyet, 25 Mart 1985.


(6 ) Sagak, Sayi 16, Mayis 1985, s. 8.
(7) "Beyaz Okiiz" oykUstt igin bkz. Osman §ahin, Act Dunum (Oykiiler), Cem
Yayinlan, Istanbul, 1983, s. 114-143. "Ayna"nin senaryosu ve Oykii ifin
bkz. Erden Kiral; Ayna (yayina hazirlayan Osman §ahin), Afa Yayinlan,
Istanbul, 1985.
§anlan, sinema sanatgilanmizm isimlerini artik tiim diinyaya du-
yurdugunu kamtlamiyor mu?
Artik, sanatgilanmizi ve aydmlanmizi hor gormekten, hirpala-
maktan ve savurmaktan vazgegmenin zamam gelmedi mi? Bir
spor kar§ila§masinda uluslararasi ba§an elde eden sporculanmizi
kahraman ilan ederken, sinema, miizik, edebiyat, bilim ve tiyatro-
da bagan kazananlanmizi bir sopayla dovmedigimiz kaliyor. Biz,
yoksa Sado-Mazo§ist miyiz?
"Ka§ik Dii§mam"mn incelemesini dort alt ba§hkta yapalim di-
yorum. Once, filme konu olan "olay"i anlatahm. Sonra, Bilge Ol­
gag'i. En son boliimde film hakkmdaki diijiincelerimi belirtmeden
once, iigiincii alt ba§likta filmin gekimini hikaye edelim.

Olay

Filme konu olan olayi hepiniz hatirlayacaksmiz. Hani, 26 Kasim


1980 £ar§amba giinii gazetelerimizi agtigimizda kar§ila§tigimiz
olay: Ankara'nm Keskin ilgesine bagli 402 niifuslu Danaciobasi
Koyii'nde diigiin gecesi patlayan tiipgaz lambasimn yol agtigi faci­
al
Bu aci olay dan sonra, koyde onemli sorunlar dogdu. Bir kez,
koyiin dortte bir niifusu olmiigtii, bunlann tamamma yakim kadin-
di. Dolayisiyla, biiyiik bir iggiicii kaybi soz konusuydu. Koyiin ne-
redeyse biitiin kadinlan gitmi§ti. Kim gocuk doguracak, kim ye-
mek yapacak, gocuklara kim bakacak, gama§irlan kim yikayacak,
kim diki§ dikecek, tarlada ve evde iiretimi kim saglayacakti? Ka-
dinsiz hayat miimkiin miiydii? I§te Bilge Olgag, bu faciadan hare-
ketle erkeklerin kadinsiz ilk haftalanni ve daha sonraki geligmeleri
filme almaya karar veriyor. Kendisinden dinleyelim:
"Film bir faciadan ortaya gikti. Asil, facianm sonrasi benim il-
gimi gekti. Olaydan 15 giin sonra, erkekler toplu halde devlete ba§
vurdular. Kadinlann tiimii kazada oldiigiinden, yeniden evlenmek
igin bajlik parasina ihtiyaglan vardi ve bunun igin devletin yardi-
nuni istiyorlardi. £iinkii, yine bir gazete haberine gore, civar koy-
lerde ba§lik parasi bu kazadan sonra zam gormiigtii."®

Bilge Olgag'i tamyalim

Bu faciadan evrensel mesajlar igeren bir film yapan Bilge Olgag,


1940 yilinda Trakya'da Vize'de dogdu. Bir siire "ev kadinligi ve
terzilik ogreten" bir lisede okudu. Ancak, "okulu sevmedigi" igin,
son simfta evlenerek okul hayatmi terk etti. Daha sonra, kendi ola-
naklanyla kendini yeti§tiren Olgag, 1960'm ba§lannda kiigiik oykii-
ler yazdi. Olgag'in buyudiigii Trakya'da kadin niifusu, erkek niifusa
oranla daha yogundur. Bu bolge kadmlan daha ozgiirdiir; erkekler­
le "kag-gogleri" yoktur. Orhan Kemal, "Cemile" ve "Murtaza"da,
Adana'daki dokuma fabrikalannm bojnak kadm ve kizlanni anla-
tirken, hem bu ozelliklerini hem de "gogmenlerin" girijkenligini ve
cesaretini vurgular. Trakya'ya, askerlik gorevini yapmaya giden ni­
ce Anadolu bekan, oradan evlenip dontniig, ya da evlenip oraya
yerle§mi§tir. Trakya'h kadim da, Bilge Olgag'in bize "bir gun mut­
laka" anlatacagmi umut ediyoruz.
1962'de, B. Olgag'in "Kismetin En Gtizeli" isimli oykiisii,
Memduh Un tarafindan begenildi ve filme alindi. M. Un, oykiileri-
ni begendigi B. Olgag'a "gel asistamm ol" dedi ve Olgag, iki buguk
yil siireyle, sinema ustamizin yardimcihgim yapti. B. Olgag, alt-
mijli yillann bir senarist ve yonetmeni olarak, sinema sanatma bir­
gok katkida bulundu. Biitiin filmlerinin senaryolanm bizzat yazmi§
olmak ozelligine de sahiptir.
1970'lerin ikinci yansindan sonra Turk sinemasinda ba§layan
seks filmleri furyasi iizerine reklam filmlerine yonelen B. Olgag,

(8) A. Dorsay, Cumhuriyet, 2 Nisan 1985.


Danaciobasi koyii faciasi iizerine, yeniden sinemaya yonelmeye
karar veriyor. Yaklagik sekiz yil aradan sonra Yegilgam’a doniiyor.
Kendisinden dinleyelim: "Ulkemin kirk bin koyiinden olan Dana­
ciobasi koyiinde, bir diigiin gecesi miithi§ bir facia ya§amr... Bu
olayla, KADIN SORUNU degigik bir boyutla giindeme gelir. Ka-
dinin sosyal ya§amdaki onemi, yaraticiligi, iiretkenligi, olayin bi-
lincine vanlmadan, hemen bir bagkasi ile (ba§ka bir kadinla, M§G)
doldurulmaya galigihr. £iinkii, kadinsiz ya§am yiiriimemektedir.
Koyiin diizeni DUZENSlZLlK haline donii§iir."
B. Olga?, devamla "vazge?ilmez iiretim araci" olan kadimn
"yenilenmesi"ne deginir. "Ve ya§am, eskisi gibi normal olmayan
normal'e doner"/9)

Filmin Qekimi

B. Olga?, 1980'de ya§anan olayi, sicagi sicagina denebilecek bir


siire sonra, 1984'te ?ekmeye ba§hyor. Bir ?ok filmin on be§, yirmi,
hatta daha onceki yillarda yazilmi§ oykii ve romanlardan hareketle,
zaman zaman, giincellgi kalmami§ olaylara dayandigim animsar-
sak, "Ka§ik Du§mam"nm bir ba§ka ozgiinliigii daha anla§ilacaktir.
B. 01ga?'in oyuncu kadrosunda sinemaya iki yildan beri ara
vermi§ olan Perihan Sava§ yaninda, "Izin", "Merhaba" ve "Yol" gi­
bi son yillann en iyi filmlerindeki ba§anli oyunlanyla, isminden
sik?a soz edilen H.I. Ergiin biilunmaktadir. Bu ba§ oyuncular ya-
mnda, Mesut Ergin, Menderes Samancilar, Seden Kiziltun?, Aliye
Rona, Ismet Ay ve daha bir?ok oyuncu da kadroda bulunuyor.
Teknik kadroda, kamera ustasi Umit Giilsoy, miizik i?in Mutlu To-
run ve diger teknik elemanlar var.
Filmin ?ekimi i?in Nevgehir'in Bah?eli koyiine gidilir. Bir ay

(9) "Ka§ik Dii§mani" basin dosyasinda B. Olgag'in "Danaciobasi olayi: Beyaz


Gelinlik" ba§likh bir daktilo sayfalik yazisindan.
siireyle bu koyde, koyliilerin ve ozellikle kadinlann yakin "ilgi ve
dostlugu"yla filmin gekimi gergeklegtirilir. Ozellikle diigiin evinin
gergekten yanmasi ve havaya ugmasi sirasinda, gekim de dort ka-
mera galigir. Bu arada Steadi cam adi verilen ve her tiirlii sarsintiya
kar§i dayamkli bir kamera kullamhr. Sinemamiz agismdan bunlar,
herhalde, yeni ve onemli uygulamalar. Ancak koyiin engebeli yapi-
si nedeniye "siirekli i§iga miidahale" edilmigtir/10) Yeni bulu§ ve
uygulamalar yaninda, sinemamizin alt yapisindan ve film gekimin-
deki maddi zorluklardan kaynaklanan kimi eksik ve kusurlann, za­
man iginde a§ilacagini umut etmek gerekiyor. Seslendirme konu­
sunda da, iyilegtirmelere gereksinme var. Bu baglamda, yangma
giinii Cumhuriyet'te, Mehmet Basutcu tarafmdan yaymlanan yazi-
d a / 11) filmin teknik eksik ve kusurlannm, biraz abartilarak elegti-
rildigini belirtmeliyim.

Filmin kendisi

Sekiz yil aradan sonra, B. Olgag'in yaptigi bu yeni filmini 50k sev-
digimi, yazimn bagmda soylemi§tim.
B. Olga?, filmde birkag yil once hepimizin iiziilerek izled
miz faciayi ve asil onun ertesinde olan biteni gergekle-fiksiyon
(kurgu) arasinda bir yaklagimla anlatiyor. Facia, filmin baginda bii­
tiin aci ve istirabiyla gosterildikten sonra, sonrasindaki geligmeler
traji-komik bir bigimde, kara giildiirii iislubuyla anlatihyor. Facia­
dan sonra, kadinsiz kalan erkeklerin, "ba§lanmn garesine" bakma-
lan, gayet sevecen bir yakla§imla veriliyor. Bu yaklagima, kimi
kurgu unsurlan da katkida bulunuyor. Aslmda, igler acisi bir geli§-
meler dizisini, B. Olgag, mizahi bir yakla§imla, seyirciyi zaman za­
man giildiirerek anlatabilme bagansim gosteriyor. Bir yerde, kara

(10) Atilla Dorsay, agy.


(11) M. Basutcu: "B.Olgaf’in filmi Fransiz §enliginde", Cumhuriyet, 16 Mart
1985.
gergek seyircinin suratmda bir tokat gibi patlatilmiyor. A. Dor-
say'in "Yapitmiz, bence, diinya sinemasi iginde bile gok aci, trajik
bir olaydan yola gikip, ba§ka degi§ik bir anlatima ve hig beklenme-
yen sonuglara ulajan nadir filmlerden biri... Ne dersiniz?" sorusu-
na B. Olgag §u cevabi veriyor: "Sinemada giilmecenin, mizahin
giiciine gok inaniyorum. Birkag yil once, Balkan Film §enliginde
Yunan filmi 'Sava§ta Ne Yaptm Tanasis?'i birkag kez izledim. Bu
filmde ciddi, hazin olaylann, giildiirii yoluyla nasil yorumlanabile-
ceginin gok iyi bir omegi vardi. ’Ka§ik Du§mam', gok acili bir
olaydan gikiyor ve bu acili olayi yajayan insanlann nesnel durum-
lanndaki komigi ortaya gikanyor. Bu yoniiyle tabii hayli farkli, de-
gi§ik bir film oluyor. "(12)
Oykii iginde olup bitenlerin, bir kadm izleyicisi bulunmasi, fil­
min bir ba§ka ozelligi. Bu izleyici, koyiin "cinlisi", "ecinlisi" Deli
Elif (Perihan Sava§). Her koyiin bir "delisi" vardir mutlaka.^13)
Danaciobasi koyiiniin cinlisi oyle "zir deli" filan degil, tam anla-
miyla "tatli deli"lerden. "Delirmesinin" nedeni, yanli§ anlamadiy-
sam, gok kiigiik ya§ta, kendisinden gok ya§li biriyle evlendirildik-
ten sonra, ya§li kocasimn oliimiine tamk olmasi.
Elif, diigiin gecesi e§i olacak kadim yitiren Osman'a, (H.t. Er-
giin) gizliden agiga tutkun. Elif, erkeklerin, kadmsizliktan yok yere
gikardiklan kavgalara "Osman...Osman" diye haykirarak dalan,
kendisini istemeye gelen erkegi "densizlik" edince tekme tokat ko-
van ve dahasi, koyiin bir yerde temel sag duyusu olan bir ki§i.
£iinkii Elif, her §eyi goriiyor, duyuyor, izliyor ve herjeyi kigisel
hesaplar di§mda algilayabiliyor. Aynca, gerektiginde geregini ya-

(12) A. Dorsay, agy.


(13) Nitekim P. Sava§ kendisiyle yapilan bir soyle§ide, filmin fekimi yapilan
koyde filmde canlandirdigi tipe 50 k benzeyen birinin bulundugundan s6z
ediyor.
piyor. A§agida, bunun bir omegini verecegim. Elif oykiiniin temel
ogelerinden birincisi. Kendisinin de 50k severek oynadigim anla-
yacagmiz bu rolde, P. Sava§ hem 50k igten, hem de oldukga ba§an-
h.
Oykiiniin ikinci asil ki§isi ise Osman. Kansi olacak kadim hi?
beklemedigi bir anda yitiren koyliiyii oynayan H. t. Ergiin bu rolde
gayet iyi. Osman, kansmi yitiri§inin TV'ler araciligiyla evrensel
boyutta duyulmasi iizerine Bati Almanya'dan kendisine evlenme
teklifi gelen talihli koylu. Diigiinebiliyor musunuz, herkes fildir fil-
dir kadm ararken, "Deli Elife bile" teklif yapilirken Osman'a bir
Alman bayandan evlenme teklifi geliyor. Ve ba§liyor Osman'in rii-
yalan, kalp garpintilan. Osman'in maceralan ve Elifle ilijkileri -ki
Elif i feci bir bigimde dovmeye kadar gidiyor- acili giildiiriilii siirii-
yor.
Bu arada bir de ya§li koylii var: Ozge Aga (Ismet Ay). Ailesin-
den sekiz ki§iyi kaybeden Ozge Aga tek ba§maliktan en gabuk yi-
lan oluyor. Ve devletin verdigi mezar ta§i paralanyla ba§lik parasi-
m denk getirip, yakm koylerden kendine bir e§ ahyor. Onun ve ka­
dm bulmak igin ?evre koylere seferler diizenleyen diger parali koy-
liilerin ba§ina degijik maceralar geliyor. Nitekim Ozge Aga ba§lik
parasi verip "satin aldigi" kadinin, "bakar kor" oldugunu anlayinca
zavalli kadim ertesi giinii giiriik bir mal gibi geri satiyor. Yeni bir
kadin almak iizere. Bu kisa sahne Tiirkiye'de kadinin durumunu
birgok agidan agik bir bigimde sergiliyor. Bakar kor kadm, ilk gece
kocasmin kendisine sahip olmasmi, dudaklanm lsirarak, gozlerini
kapayarak sanki "igfal"mi§ gibi kabulleniyor. Benzer duruma iki
gencin ilk gecesinde de tanik oluyoruz. B. Olgag, sanki "evlilik mi
igfal mi?" sorusunu soruyor ve omeklerini veriyor.
"Bakar kor" kadm olayi, Osman §ahin'in, "Kor Giilii§an"(14)
isimli oykiisiinii ammsatiyor. O. §ahin'in adi gegen oykiisiinde kor

(14) O. §ahin, Act Duman, age, s. 82-93.


ve 50k giizel bir kizin seriiveni iyi bir bajlangi? ve kotii sonuyla
okunur.
"Ka§ik Dii§mam"nda oykii boyunca yiizyillann gelenek ve go-
reneklerinin, kahplajmij kadm-erkek rollerinin a§ilmaya 9ali§ilma-
si, sorgulanmasi 50k onemli, Erkekler 9ama;ir yikamak, sokiikleri-
ni onarmak vb. konularda zorlamrken, ba§lik parasi almadan kizini
veren bir koyliiye bile rastlayabiliyoruz. Bir ba§ka baglamda, gev-
re koylerden birinde kiz babalannin bir araya gelip ba§lik parasi
konusunda indirimsiz tek fiyat uygulamasim ve fiyatin bir yil on-
cesine oranla enflasyon goz oniine alinarak % 100 arttmlmasim
kararla§tirdiklanm goriiyoruz. Ekonomik bilincin, para ekonomisi-
nin koylerimizde ula§tigi boyutlann, kadm-erkek ili§kilerinde ka-
dimn nasil "mal" gibi goriindiigiiniin ve bunun yarattigi yabanci-
lajma ve yikili§m bundan giizel omegi verilebilir miydi? Ve B. 01-
gaf, bunu seyircisini giildiirerek anlatiyor. Bu da cabasi.
"Bir Giin Mutlaka"da kentli kadim, i§fi kadim erkeklerle ili§-
kileri iginde anlatan B. Olga?, "Ka§ik Dii§mani"nda daha 50k koy-
lii kadim ve sorunlanm dile getiriyor. Bu arada alkolik gazeteci ile
9ali;an e;i araciligiyla kiigiik burjuva kadimn, kadm haklanm ne
derece hazmettigini, kocasiyla ili§kilerindeki felijki ve fatigmala-
nm karikatiirize ederek birka? firfa darbesiyle yansitiyor. Olga?,
biitiin bunlan yaparken evrensel bir dil kullamyor. Filmin ba§an
nedenlerinden biri de buradan geliyor, yani B. 0 1ga9*in dedigi gibi
"evrensel insana seslenmek" isteginden. Film odiillendirilirken bu
mesajin alindigi sonucunu (lkarmak artik hakkimiz.
Oykii, Almanlann devreye girmesiyle Anadolu'daki bir koyiin
toplumsal sorunu olmak yamnda bir Dogu-Bati fatigmasi, kar§ila§-
masi boyutunu da kazamyor. B. Olga^'m bu kurgu unsurlanyla
dogrudan dogruya ne anlatmak istedigini kesinlikle bilemiyorum.
Ancak, benim algilamama gore, Almanlann, Batimn insafsiz, so-
guk ve mekanik bir tavirla Dogunun toplumsal bir sorununu ba§ka
bir deyi§le zor durumunu ve safligim nasil "meta" haline doniigtiir-
mek istedikleri anlatiliyor. Bu agidan Osman'in kolunda kansi ola-
cagim veya oldugunu sandigi Alman bayanla gerdege dogru gider-
ken, defalarca yinelenen film igindeki filmin o bitmez sahnesi unu-
tulacak gibi degil. B. Olgag ne demek istiyor acaba? Dogu ile Bati-
nin sentezinin olanaksizhgim mi?
Alman unsuru, filmi izledigimiz bin ki§ilik salonda, gerilim
dogurmaya yetti. O ana kadar filmi giilerek filan izleyen seyirciler,
Almanlann buz gibi havalanyla, akil almaz bir dalavereyle top­
lumsal bir faciaya yakla§imlanndan, Osman'in ba§ina "gorap or-
mek" istemelerinden feci bigimde rahatsiz oldular. Ve biz, seyirci­
ler "§u Almanlar gitse koyliiler dertleriyle ba§ baga kalsalar" der-
ken, oykiide onlarla ugra§an ve girgir gegen bir tek ki§i vardi: deli
kiz Elif. Nitekim Almanlara unutamayacaklan ilging bir ders veren
de o olacak. Almanlar veya Bati, Dogululan bir kez daha aldata-
cak, ama filmin igindeki film Elifte kalacakti. Bununla birlikte
ya§li gozlerle gazeteciye, hepimizce sorulmasi gereken §u soruyu
soracaktir: "Neden biz boyleyiz abi, sen bilirsin abi, neden oluyor
bunlar?"

Bu film zevkle seyredilir

"Sonug olarak, kadm-erkek iligkilerindeki METALA§'madan do­


gan yabancila§mayi sarsmak, kirmak istiyorum" diyen B. Olgag'in
"Ka§ik Dii§mam" ile amacina ulagtigini soyleyebiliriz. "Ben femi­
nist degilim" diyen ancak "kadinin iki kez ezildigi gergegini goz
ardi edemeyiz" diye de ekleyen B. Olgag kadm sorununa igten, se-
vecen yakla§imiyla ba§anh olmu§tur.
7. Uluslararasi Kadin Filmleri §enligi'nde on alti film arasinda
yangan ilk filmimiz uluslararasi bir ba§anya daha imza atti. Bun-
dan ne denli oviinsek hakkimizdir. Fransa'da Ugiincii Diinyaci aki-
min gerilemekte oldugu, Ugiincii Diinya iilkelerinden gelen filmle-
rin kli§ele§mi§ olaylarla (uzun bir dogum sahnesi, miimkiinse en il-
kel yontemle; geni§ planlarla verilen sefalet manzaralan vb.) ve
koy sahneleriyle kabak tadi vermeye bajladigi bir sirada, B. 0 1ga§
ve arkada§lannin ekip galigmasi kutlanmaya deger. Seslendirme,
alt yazilar ve i§iklandirmadaki ufak tefek hatalan ve eksiklerine
karjin, cesareti, orjinalligi, insancilligi ve sevecenligi ile "Ka§ik
Diigmam", Tiirkiye'de kadm sorununun kimi ozelliklerini ger^ekfi
anlatimiyla ve sorunu evrensel boyutlanyla veri§iyle odiile layik
gorulmiijtiir. Jiiri iiyesi ve Le Monde gazetesi sinema elejtirmeni
Jacques Siclier, 26 Mart 1985 giinlii yazisinda "Ka§ik Dii§ma-
m"nm onemini ve ozelligini vurguluyordu. Sinema sanat?ilanmiz
ve filmlerimiz Avrupa'da, giderek biitiin diinyada tanmiyor artik.
Tiirkiye'yi filmlerimiz araciligiyla halktan halka ve dogrudan dog-
ruya tamtma olanagim buluyoruz.
Aydinlanmiza ve sanat^ilanmiza toplum olarak biz sahip 51k-
maliyiz. "Ka§ik Dii§mam"m herkese ozellikle de ejlerini, kiz kar-
dejlerini, analanm doven erkeklere tavsiye ediyorum. Kocalan ta­
rafmdan doviilen, hor goriilen kadinlara kocalanm bu filme mutla-
ka gotiirmelerini oneriyorum.

Sagak, Sayi: 21,


Ekim 1985, s. 43-47.

Bilge Abla

"Ulkemin kirk bin koyiinden biri olan Danaciobasi'nda bir diigiin


giinii miithi§ bir facia ya§amr. 3 iizerine 3,5 bir kerpi? odamn i?in-
de diigiin eglencesi yapilirken, ?eyiz getirilmij tiipgazin patlamasi
sonucu 87 kadin, kiz ve ?ocuk oliir. Koyiin kadmlannm tamamina
yakmi olmii§tiir. Bu olayla kadin sorunu degijik bir boyutla giinde-
me gelir. Kadimn sosyal yajamdaki onemi, yaraticiligi, iiretkenli-
gi, olayin bilincine vanlmadan hemen bir ba§kasi ile doldurulmaya
falijihr. ^iinkii kadinsiz ya§am yiiriimemektedir."
Sinemamizin senaryo yazan ve usta yonetmenlerinden Bilge
Olgag, boyle anlatiyor filmini: £ekim oncesinde adi Beyaz Gelin-
lik'tir. Sonra Ka§ik Dii$mam olur. 16-24 Mart 1985'de Cr6teil'de
diizenlenen 7. Uluslararasi Kadin Filmleri §enligi'nde bu film, Jiiri
Biiyiik Odiilii yamnda, Kadm Gazeteciler Ozel Odiilii'nii de kazan-
di. Dahasi, o yil ilki yapilan ve ozel bir bigimde segilmi§ seyirciler-
ce belli bir yonetmelik uyannca belirlenen En Iyi Erkek Oyuncu
Odiilii'nii de filmin ba§ erkek oyuncusu Halil tbrahim Ergiin'e ge-
tirdi. Ama i§in aci tarafi §uydu: Bilge Olgag pasaport verilmedigi
igin odiiliinii almak iizere Paris’e gelemedi. Bu olay Tiirk hiikiimeti
ve rejiminin iyi bir reklami oldu. Ama neye yarar? Filmi begenen-
ler Bilge Olgag'la bir araya gelip soyle§emediler. Soylegiler dem-
lenmekte...
Trakya'nm kag-gogii olmayan Vize kasabasimn bu giizel kizi,
"ev kadinligi ve terzilik ogreten" bir liseden kagarak solugu Istan-
bul'un sinema diinyasinda aldi. Senaryo yazarligi, yonetmen yar-
dimciligi derken, kendi senaryolannm ve yapitlanmn yonetmenli-
gi. Hep kadmlan anlatti/anlatmak istedi desem, erkeklere haksizlik
olur mu? Olmaz kammca. ^iinkii kadim anlatmak demek aym za-
manda erkekten soz etmektir. Aynen Yilmaz Giiney'in yaptigi gibi.
Yilmaz Giiney, erkekleri anlatir gibi yapar,- ama aslinda kadinlann
diinyasim betimlerdi. Bir Yol'u alalim omegin: Be§ mahkumun oy-
kiisii aym anda be§ kadinin ve onlann aynlmaz pargasi erkegin oy-
kiisiidiir.
Yilmaz Giiney'le Bilge Olgag'in yollan erkek kesi§ti: 1960'la-
nn ba§inda. Bilge'nin ilk filminde bajrolde Yilmaz oynar. Filmin
adi evlere §enliktir: Ugiiniizii de Mihlarim. Ama Yilmaz Giiney oy-
nadiktan sonra biz seyrederiz arkada§. Mutlaka ho§umuza giden
bir §eyler/durumlar/konumlar/sozler yerle§tirmenin yolunu bul-
mugtur Yilmaz. Sinema dii§kiinii/sinemaya sinlsiklam a§ik bu iki
deli/akilli daha sonra da birlikte gali§irlar. Yilmaz Giiney'in senar-
yosundan Bir Gun Mutlaka'yi Bilge 1975'te geker. Bu filmde kentli
kadm, i§gi kadm, erkeklerle iligkileri iginde anlatihr. Ka§ik Dii§ma-
ni'nda ise koylii kadin ve sorunlan. Bu arada alkolik gazeteci ile
$ali§an e§i araciligiyla yeniden kiifiik burjuva kadimn, kadin hak-
lanni ne denli "hazmettigini", egiyle ili§kilerindeki jelijki ve 5ati§-
malanm, neredeyse karikaturize ederek yansitir. Evrensel bir dil
kullamr. Dramatize etmez. En zor anlarda bile mizahi es gejmez.
Ka$ik Dufmani'nda Almanlann devreye girmesiyle Bati-Dogu 5a-
ti§masi/uyu§mazligi/sentezin olanaksizligi dil 1endirilir.
"Sonu? olarak, kadm-erkek ili§kilerindeki metalajmadan do-
gan yabancila§mayi sarsmak, kirmak" ister Bilge Olgaf. Kanunsuz
Toprak, Nikahsizlar, Babasiz Ya§ayamam, Merhamet, tki A fk Ara­
sinda, Oksiiz, Ling, Kara Giin, Aglik, Giilii§an, fpekge, Agkin Ke-
si§me Noktasi ve digerleriyle de.
Kerim Korcan'in aym adli romanmdan fektigi Ling ile 1970'de
Adana Altin Koza Film §enligi'nde En Ba§anli Yonetmen Odii-
lii'nii aldi. Son yillarda "Insamn kendi yalmzligim, kendi yanli§li-
gim, kendi yabancihgim kavramasi ve degi§tirmesi i?in" filmier
yapti.
Gidigi, Sevim Burak’in bizi yalmz birakmasina benziyor. Ken­
di yalmzliklanyla giderken bize bakiyorlar. Bilge Kadinlar dtinya-
sina aci-tatli baki§iyla, Sevim filgin sozciik oyunlanyla.
Her ikisi de Turkiye kadinmm konumunu/durumunu evrensel
boyutlarda seslendirebildiler. Sevim Burak'in Yamk Saraylar'ini
Paris heniiz unutmadi. 18-27 Mart 1994'te, yine Creteil'de, 16.si
gerfeklejtirilecek Kadin Filmleri §enligi'nde Bilge Olga? amlacak.
Diinya Kadinlar Giinii'ne birka? giin kala bizi birakip gittin.
Ama yine bekleriz. Bilge Abla. Ne olur bizi ihmal etme. Gider
ayak hazirladigin Bir Yammiz Bahar Bahge igin aynca bin te§ek-
kiir. Unutmak "kadinlik defterinde" yazili degildir. Bilesin.

Aydinhk,
8 Mart 1994.
Yilmaz Giiney'in Kadma Baki§i

Kimine gore Yilmaz Giiney, "acayip bir magodur". Kadinla ili§ki-


sinde "feodal'dir". Ama gergek oyle mi bakalim? Giiney, Kadina
ve Kadinhk olayma nasil bakiyordu? Kadin ve sorunlanna nasil
yaklajiyordu? Roman, oykii, §iir ve filmlerinde nasil yakla§iyor bu
konulara? Aslinda ilk baki§ta, hepimiz, "Bu konularda Giiney'i 50k
iyi taniyoruz" diyebilecek durumdayiz. Kendi ya§amindaki kadin-
larla ili§kisini boyali basindan izlemek durumunda kalan herkes/
hepimiz.
Yilmaz Giiney'in Soba, Pencere Cami ve Iki Ekmek lstiyoruz
baglikli ve Ankara Kapali Cezaevi'ndeki gocuklann isyanini, ya§a-
mim ve daha bir dizi konuyu anlattigi romanindan^15) bir ciimle
aktarmak istiyorum: "Geng kiz, ardmda giizel kokular ve garpinti-
simn farkmda olmadigi bir yiirek birakmijti." Kadm(lar) Giiney'in
yapitlannda her tiirlii durum/konum/bigim/dert/istirap/agk/sevgi/
erotizm (asil anlaminda)/fuhu§ iginde ya§arlar/ya§iyorlar. Gorece-
gimiz gibi. Koylii kadin, kasabali kadin, kentli kadin. Hepsi, Kiirt

(15) Yilmaz Giiney: Soba, Pencere Cami Ve Iki Ekmek lstiyoruz, Giiney Ya­
yinlan, Istanbul, 1976, s. 243.
kadim. Tiirk Kadim. £erkezi. Gurciisii. Tiirkiye mozaigini, Anado-
lu’nun rengarenkligini anlatir yapitlannda.
Siyasi yakla§imi iginde kadin ve kadin sorunu buyiik/onemli
bir odaktir. Bu konuda hem yapitlannda izler/dokundurmalar/fo-
ziimlemeler buluruz; hem de Siyasal Y a z i l a r ' m d a . ^ ) Yeri gelince
aktaracagim.
Kimi filminde, akla hemen Arkada§ geliyor, kimi roman ve oy-
kusunde ve ozellikle giinliik yagaminda kadmlarla ili§kisi, kadina
baki§i, "onur" ve "namus" sozciiklerinin igerdigi deger yargilanyla
doludur. Ve bu agidan, Yilmaz, halkinm gocugudur. Yilmaz Gii-
ney, "Halkimm gozii iizerimdedir" diyerek, halkin bu konulardaki
(ve bagkalanndaki de) deger yargilanna biiyiik saygi ve ozen gos-
termi§tir. Halkini olu§turan insanlar gibi du§iinmiiyordu belki, bel-
ki degil mutlaka, ama birfok tavir ve davram§iyla onlarla biitiinle-
§iyordu. Bu, O’nun igin bir saygi meselesiydi. Saygi ve onur mese-
lesi.
Omegin, Kasim 1970'de Atilla Dorsay'la soyle§isinde, aynen
§unlan dile getiriyor: "Hep halkimm karakterini ta§iyan insanlan
oynadim. Yabamn kadinma bakmayan, diiriist bir kijiligi canlan-
dirdim. Bunu dupeduz ya§amimin getirdigi deneylerden gikardim.
Gergekten de halkimm temel niteliklerinden biridir bu. Ozel ya§a-
mimda da §imdiye kadar bir arkada§imin sevgilisine bakmami§im-
dir. Tiirk halkmin geleneginde de bu vardir. Bugiin Anadolu'da bir-
takim yalanlar soylenebiliyor ve halkin gorenekleri yozla§tinliyor-
sa, bunun nedenleri ekonomik yapida aranmalidir. Ya§amanm git-
tikge zorla§masinda aranmalidir.'/17)
Halki da Yilmaz’i biiyiik olasilikla bu nedenlerden bagnna ba-

(16) Yilmaz Gtiney: Siyasal Yazilar, Cilt:III, Mayis Yayinlan, Berlin, 1985,
S. 217.
(17) Atilla Dorsay: Yilmaz Gtiney Kitabi, Varhk Yayinlan, Ugtincti Basim, Is­
tanbul, 1988, s. 22.
siyordu/basmi§tir/basiyor. Filmlerinde O'nu izleyenler, aym "top-
raktan yogrulduklanm" hemen anliyorlardi. Yilmaz Giiney de on-
lara gereken onem ve saygida kusur etmiyordu. Bakin Haziran
1970'de, birlikte yagayacagi bile degil, birlikte film gevirecegi ba-
yanlar konusunda ne diyor: "Seyircilerime kar§i sorumlulugum var
benim, agam. Benim perdede sevecegim kadm, ismi dedikodulara
kari$mami§, el degmemif biri olmali... Bu konuda Yilmaz'i
yakindan tamyan arkada§lan da ilging §eyler anlatiyorlar. Yilmaz
Giiney'i Ankara Kapali Cezaevi'nde tanidigi 1975'ten vefatina dek
en yakm arkada§lanndan biri, Kazim-Binali Akpmar'i dinleyelim
once: "Kadin konusunda, genel anlamda, siyasi perspektifinden
baktigimiz zaman, halkm deger yargilanna ters dii§memek, halkin
deger yargilanna uymaktan yanaydi. Ve onlan dikkate alarak, za­
man iginde yanli§ deger yargilanni yava§ yava§ agabiliriz / degigti-
rebiliriz, diyordu. Yapacagimiz, ileri silrdilgiimuz dogru diye, on­
lan birden bire oneremeyiz, halki bu konuda ikna edemeyiz. Ome­
gin bir kimse birisine sarkintilik etse, laf atsa, normal kar§ilamaz.
Hapishanede ziyaret yerine gelen kadin ziyaretgilerin, e§leriyle
ili§kilerinde, kesinlikle onlann rahatsiz edilmemesi igin ozel bir
gaba sarf ederdi, gardiyanlar nezdinde. Ziyaretgi kadinlann e§leriy-
le bir an bile olsa, rahatsiz edilmeden, birlikte olmalanni gok ister-
di. Ote yandan kadin-erkek ili§kilerinde, evlenmelerde, gegimsizli-
gin hemen aynlmayla sonuglanmasma pek taraftar degildi. Her
uyu§mazligin gozilmil aynlik olmamaliydi. O'na gore, goziim iki
ki§inin igindedir. Iki ki§i sorunu isterlerse mutlaka birlikte gozebi-
lirler, diyordu. Bu konuda bir yazisi ve bir soyle§isi var. Bu konu­
da §unu belirtiyor: 'I§gi sinifi, simf olarak, erkeklerden olu§uyor di­
ye bir §ey yok. t§gi sinifi kadmlardan da olu§ur. Biz simf savajgisi-
yiz. O yiizden dii§man burjuvazinin/tekelci burjuvazinin, erkek ve

(18) A.g.k., s. 18.


kadmlan, bizim i§gi sinifimizin kadin ve erkeklerinin dii§mamdir.
Meseleyi boyle ele almaliyiz. Yoksa tek tek filan koylii kadimni/
e§ini dovdii, filan i§gi e§ini dovdii, filan memur e§ini dovdii, bunlar
kadimn erkeklerin baskisi altinda oldugunu gosterir. Kiigiik mez-
hepler, kiigiik ("azinlik" yerine) milliyetler nasil baski altindalarsa
kadinlar da erkeklerin baskisi altindadir.’ Ama kurtuluj tek tek ka-
dinlann miicadelesiyle maalesef elde edilemez. Kurtulu§ yine kadi-
nin erkegiyle birlikte miicadelesinden geger. Ama bu arada hapis-
hanelerde rastladigi, tamdigi erkeklerden e§ini dovmii§, vurmu§,
oldiirmii§ insanlarla ili§ki kurmak istemezdi. Bu insanlan, gerek
kadm konusundan gerek ba§ka 'sugtan' gelen insanlan degerlendi-
rirken, esas suglunun o bireyler degil toplum oldugunu ozellikle
vurgulardi. Asil suglunun diizen oldugunu belirtirdi. Bireyler sis-
tem tarafmdan ko§ullandinhyorlar, yonlendiriliyorlar. Sistemin
olu§turdugu degerler sonucu insan/birey o fikirler/o deger yargila-
nm benimsemek zorunda kaliyor. Bireylere ben ne yapabilirim ki,
bu sistemde bu tiir bireyden ba§ka tiirliisiiyle kar§ila§amazsin, der-
di. Ve bunun sonucu olarak bireyleri gok fazla suglamaktan kagi-
nirdi."
Yilmaz Giiney'i Duvar filminin Paris'e yakin bir kentteki geki-
mi sirasinda taniyan ve vefatina kadar yakmi olarak kalan Yilmaz
Saglikgi bu konuda §unlan anlatiyor: "Kadimn namusu konusunda
bence feodal denebilecek bir bigimde ahlakgiydi. Yilmaz Guney
gevresindeki insanlann bu konuda ciddi olmalanna ozel ozen gos-
terirdi. 'Sululuktan' nefret ederdi. Kadinlarla ili§kilerde daha dii-
riist, daha ciddi olunmasmi isterdi. Kendisi zaten bu konularda biz-
zat omekti: Ciddiyette ve diiriistliikte. Ancak bir de §unu gordiim,
ilgingtir. "Erkeklerin aldatma hakki var. Eger bu bir haksa. Ama
kadinlann boyle bir hakki yok. Ama kadinlar bu hakki miicadeley-
le elde edebilirler. Yoksa bir diizene girerler. Bu da kadinlann mii-
cadelesinden geger." diyordu. Erkeklerin bu hakkma daha ho§gorii-
lii yakla§iyordu. Feodal olmasma kar§in, boyle bir baki§ agisi var­
di. Qiinkii O'na gore, bu erkekler tarafindan elde edilmi§ bir haktir,
kadmlar da isterse elde edebilirler. Duvar'm gekimi sirasinda bir
kadin figiirana laf atan bir erkek figiiram da kovdu. Yani oyle sulu-
luk, kadinlann rahatsiz edilmesi olaylanna da asla tahammiil ede-
mezdi. Ote yandan biitiin filmlerinde kadm-erkek ili§kilerinde sev­
gi vardir. Omegin Yol'da Seyit Ali (Tank Akan) ile Zine (§erif Se-
zer) arasinda ikircikli sevgi. Kin ve sevgi bir aradadir. Toplumun
baskisi, ailenin, ozellikle Zine'nin ailesinin, baskisi olmasaydi, bel-
ki Zine'nin o 'kusurunu' bile affedecekti. Sevgi ogesi diger filmle­
rinde de var: Dii$marid&, ilk filmlerinde bile sevgi ogesi vardir.
Her ko§ulda bile sevgi ogesinin onemli oldugunu belirtir. Yilmaz
Giiney, aynca bagka konularda oldugu gibi bu konuda da, gozlem-
lerine dayanarak hem kimi konulan anlatmi§tir, hem de gozlemle-
digi/anlattigi insanlara kimi goziimler onermi§tir."
Yilmaz Giiney'in gozlemci yoniinii Mehmet Kog anlatiyor:
"Hapishanedeyken e§im ziyaretime geliyordu. Bir giin e§imi Gii-
ney'le tani§tirdim. Yilmaz e§ ziyaretlerini dikkatle izlerdi. Hatta
notlar alirdi. tlging olanlan anlattinrdi. Omegin sorardi: E§in ne
yapiyor? Derdi nedir? Uziiliiyor mu? ^ocuklanmz var mi? £ocuk-
lan ziyarete getirdi mi? gocuklann ne diyorlar? Babaya tepkileri
nedir/nasildir? Bu tipten daha bir dizi soru soruyordu. Yilmaz en
50k hapishaneye dii§mii§ e§lerini beklemesini bilen kadmlan takdir
ederdi. Fato§ da aynen oyle davrandi, onun igin Fatoj'a saygisi bii-
yiiktii. Ama bu arada hapishaneye dii§mii§ insanlardan kiminin e§i
birakirdi e§ini, kimi kadm aldatmaca yolunu segerdi. Ve buna ke-
sinlikle tahammiil edemezdi Yilmaz. Yani ko§ul ne olursa olsun
bir kadinin aldatmasim, bir kadinin hapishanedeki e§ini bogamasi-
m affetmezdi. Bana bu konuda agik bir §ey soylemedi elbette; ama
O'nu yakindan izlemenin sonucu kendi gorujiimii gikanyorum.
Yilmaz'in kafasindaki kadin hep fedakar, namuslu yani kocasina
bagli, bekleyen, beklemesini bilen kadindir. Aynca erkegin de aym
ozveriyi gostermesini, yani onun da beklemesini bilmesini isterdi.
Bu arada zaman zaman hapishanede gegmi; yillarda ejleri ve ka-
dmlarla olan kavgalanm ammsadigi olurdu: Hayiflamrdi, ah ke§ke
oyle yapmami§ olsaydim, derdi. Ozellikle §iddet sahnelerini fena
sorgulardi. Kendi kendine kizardi. Omegin niye kavga ettik, nigin
birbirimizi incittik, diye gegmi§ini siizgegten gegirirdi."
Arkada§lanmn anlattiklan, Yilmaz Giiney'in bir soylejisindeki
§u sozleriyle dogrulamyorlar: "Kadm bizde henuz erkegin yaninda
yerini almami§tir. Kadin, hak istiyorsa, onu hak etmeli. Ama bizde
etmemijtir daha. Onun igin erkeginin iig adim gerisinden yiiriir.
"Haziran 1970'de(19) belirttigi bu nokta bir goriij olmaktan once
bir saptamadir. Kadm-erkek konusunda daha temel bir gdrii§ii ola­
rak 1982'di, Ko/'un gosterime girmesi vesilesiyle gonderdigi mesaj-
dan bir alinti yapalim: "Benim igin sorun, YoFda, sadece kadm so­
runu degil, aym zamanda erkek/erkekler sorunudur da. ^iinkii ezi-
len sadece kadin degil, erkektir de. Ve asil ezilen kadin degil er-
kektir. Bir erkegin kadim ezmesi, ona baski kurmasi, kendisinin
baski altinda olmasinm bir ifadesidir. Kadimn kurtulu§u, simfin,
ezilen simfin kurtulu§u ile miimkiindiir. Ezilen smif i$gi sinifidir ve
burada belirleyici gug erkeklerdedir. Erkeklerin belirleyici oldugu
bir simfta, once erkekler sonra kadinlar kurtulacaktir. Sorunu aydin
§ematizmi iginde ele almamaliyiz. Kadimn kurtulu§u, ezilen simf-
lann (yani i§gi simfi ile koylii sinifmin. M§G) kurtulujuna bagli-
dir.”
Giiney'e gore, ezilen sadece kadin degildir, Erkek de ezilmek-
tedir. Ve sadece kadimn ezildigine ve ezen cinsiyet olarak erkege
hiicum edenlere, erkegin de ezildigini anlatmak istemektedir. Ve
erkegin ezilmesi konusuna kayitsiz kalinmamasi igin filmlerinde
degijik mesajlar gondermektedir. Yilmaz Giiney'e gore, kadin ve
erkegi ezen toplumdur, sistemdir, yillann/yiizyillann getirdigi ve
agirligindan ba§ kaldmlamaz gelenek ve goreneklerdir. Giiney, bu
gelenek ve goreneklerin tiimiiniin birden kaldinp atilmasindan ya-
na degildir. Segmecidir. Kimi atilmali. Kimi, omegin "namus",
"onur" tiirii ahlakgi agirlikli olanlar, saklanmalidir.

Yagaminda Kadm(Lar)

Yilmaz Giiney 47 yillik omriinde (1 Nisan 1937-9 Eyliil 1984) ka­


dinlar tanidi. Agah Ozgiig, Arkada§im Yilmaz Giiney isimli kita-
binda (Broy Yaymlan, Istanbul, 1988) Yilmaz'in ilk genglik, deli-
kanlilik ve sonraki yillanndaki arkadajlanm, ajklanm ve evlilikle-
rini anlatiyor. Insan Yilmaz Giiney isimli gali§mamda, Giiney'in
1960'h yillanni anlatirken bu konulara kismen degindim. 1960'h
yillar, Yilmaz Giiney’in ya§aminda, benim "Ikinci donem" diye ad-
landirdigim zaman dilimini igersiyor: Yani ilk hapishane giinlerin-
den ba§lar, Mayis 1970'de askerligi bitirmesiyle noktalanir. Biti-
rim yillardir. Silah tutkusu mit haline getirilmi§tir. Ozellikle boyali
basin tarafindan. Kimine gore, "playboy"dur. Kimine gore "gizli
gapkin"dir. Kimine gore, Kazanova’dir. Gengligini ya§adigi yillar-
dir. Konya'da siirgiin yillannda tamdigi "genelev kadim", parasiz
giinlerinde yamba§indadir. Sadece parasiyla degil. Sicakligi ve ar-
kadajligiyla da. 1966'da Giiney'in kizi Elif dogar. Nebahat ^ehre
ile tam§ir Giiney, biiyiik bir a§k yajarlar. Tamjmalari, yanh§ yok-
sa, 1964'de senaryosunu yazdigi ve ba§rolii oynadigi Kamali Zey-
bek filminin gekiminde gergeklejir. Nebahat ^ehre'nin ba§ina ko-
nulan elmaya ni§an alinarak Giyom Tel-Giiney giinleridir. Yalin
ayak Ni§anta§i'nda ali§veri§ yapilan neredeyse doneminin birgok
gencinin ya§adigi kaygisiz giinlerin tarihi ve gegici anlandir. Nisan
1966'da nijanlamrlar. 30 Ocak 1967'de evlilik gelir dayanir. An­
cak, Yilmaz'in "kitaplan, yerli yersiz gelen konuklan, asalaklan",
£ehre'yi fena sarsar. Aynhklar. Aralanndaki a§kin bir "tutku" bigi-
mine doniigtiigiinii Agah Ozgiig aktanyor. Giiney hem a§iktir, hem
de feci derecede kiskang ve huzursuz. Bunun sonucu £ehre'ye bii-
yiik acilar tattirdigimn da farkmdadir. O nedenle de mutsuzdur. Bu
duygulan, £ehre'ye gonderdigi asker mektuplannda okunabilir.
Aynldigi bir kadina yazmak O'nun igin bir tiir dertle§medir. Pi§-
manhgim dile getirme vesilesidir. Sevdigini, hala "Bebecigim" de-
digi £ehre'ye birlikte ya§adiklan giinlerin mutlulugunu duyursa-
mak, o giinleri bir daha payla§mak arzusunun delilleridir bu mek-
tuplar. Bir mektubunda aynen §unlan yaziyor: "Diinya giizelim, S a ­
na ilk ayhgimi gonderdim. 875 kuru§... Sana ugur getirsin.
Harcamazsm herhalde. Onu bir heykel gibi torbasiyla as bir ye-
re...”
^ehre ile araba (parasi varsa Mustang) ve silah tutkusunu ala-
bildigine ya§ami§tir. O'nu 21 Nisan 1968'de "Siverekliler Gece-
si"ne g6turmii§tiir. Yilmaz, higbir zaman kiirtliigiinii inkar etmedi.
Ama aym £ehre ile bir dizi sorunlan da ya§ami§tir: Kiskangliklar,
£ehre'nin "evden kagmasi”. Yilmaz'in "dayagi”. Arabasiyla "Neba-
hat ^ehre'yi ezmeye kalki§masi". Trenle kagarken, yolunu kesip
trenden indirmesi... Mayis 1968'de bo§anma kapiya dayamr. Agah
Ozgiig biitiin bu olaylan aynntisiyla anlatiyor. Buraya almamin ne-
deni Yilmaz'm bizzat ya§adigi kadin-erkek ili§kileri konusuna ta-
mklik etmeleri igindir. Ki birazdan anlatacaklanmi agiklayici ozel-
likler de ta§iyorlar. Filmlerinde anlattiklan sadece gozlemlerine,
kendisine anlatilanlara dayanmiyor. Bizzat ya§adiklan da vardir
filmlerinde. Ozellikle Arkadaf'ta.. Film kahramam, GiinSy'in bizzat
oynadigi Azem, sanki Yilmaz'm kendisidir. Ve bu filmde burjuva-
zinin, burjuva toplumunun cinsel agligi, cinsel yikilmi§ligi en gip-
lak en ele§tirisel bigimde aktanlir. Boyle bir buijuva ortam, yilmaz
igin "en sagliksiz, en yaramaz" bir ortamdir. Bu filminde sanki
60'lann Giiney'ine de ele§tirisel bir baki§ soz konusudur. Arka-
daf’m, Yilmaz'in, Mayis 1974 "Genel A f' lyla giktiktan hemen
sonra, Agustos 1974’te gektigi film olmasi bir rastlanti degildir.
Hapishaneden sonra Yilmaz ozele§tirisine ba§lami§tir sanki. Once
kadm-erkek ili§kilerinde.
§urasi kesin ki Yilmaz’in 60'li yillannda kadinlarla ili§kisi bir­
gok agidan elegtirilebilir. Bu ele§tirinin bizzat kendisince yapilma-
si daha anlamlidir. Bu arada, 27 Haziran 1970'de Fato§ Giiney'le
evlendi. Hayal ettigi/kurdugu/dii§ledigi bir aile/yuva kurmak kara-
nndadir. Fato§, o yil on sekizinde ailesinin tek kizi ve kolej ogren-
cisi sevimli bir gengtir. Yilmaz'la yine bir film setinde kar§ila§ip,
tamgtiktan sonra evlenme karan ahnmi§tir. Fato§’un ailesinin mu-
halefetine kar§in, iki gencin evlenmesi engellenememi§tir. 16 Ma­
yis 1989 tarihli Hiirriyefteki soylejisinde Fato§ evliligini anlati-
yor. Ancak §ansizlik giftin yakasini birakmadi: Yaklajik on dort
yil evli kaldilar. Sadece be§ yilinda bir arada olabildiler. Hapisha-
ne Yilmaz'in yakasmi birakmadigi igin. Bu arada kiigiik Yilmaz,
Ekim 1971’de dogdu. Yilmaz hapishanedeyken.
Yilmaz Giiney'i taniyan, O'nunla ya§ayan kadinlann hemen
hemen hepsi, O'nu sevgi ve ozlemle amyorlar. Nebahat fehre,
Ocak 1989 tarihli Qonk, Onlar Geliyor! isimli dergideki soyleji-
sinde aynen §unu soyliiyor: "Altinci hissi bu kadar kuvvetli olan,
bu kadar sessiz ve derinden gdzlem yapan ba§ka bir insan tanima-
dim. f o k anyorum ve ozliiyorum."
Yilmaz'i 1960'h yillann ortasinda taniyan, iinlii ses sanatgisi
Tiilay German, arkada§im, §u sozlerle animsiyor: "Miithij terbiye-
li, saygili, gayet tatli bir utangagligi olan bir giizel insandi. Gonlii
ve kafasi gok giizel bir insandi."
Yilmaz'in bu yillarda tamdigi ba§ka bir dizi iinlii kadin daha
var: Iren Kanyo, Giilsun Kamu, Giilistan Okan, Oya Peri... Kimi
arkada§tir. Kimi a§ikta§dir. Atif Yilmaz, Hayallerim, A§km ve Ben
isimli am kitabinda (Simavi Yaymlan, Istanbul, 1991) Giiney’in
birgok ozellikleri yaninda "gapkinhgim" da anlatiyor. Omegin
1960'lann sonunda Ajda Pekkan'la gikagelmesini: "Bir gece de sa-
at 24*0 goktan gegmij olmali. Kapi galimyor. Agiyoruz. Gelen Yil-
maz. Yaninda hig beklemedigimiz bir hanim arkada§. 'Ho§ geldi-
niz, buyrun' filan diyoruz. Gegip oturuyor, yanrn saat sonra da kal-
kip gidiyorlar. Yilmaz, o gece Ajda Pekkan'la gelmijti. Ilkleri bana
gosterme ali§kanligi nedeniyle gelmi§ olmali.'^20)
Yilmaz Giiney’in kadin konusunda, gocuklugunda annesinin
durumuna ili§kin aklinda kalanlar, o yillarda yaptigi goziimlemeler
de belirleyicidir. Yilmaz'm kendisinden dinleyelim: "Anami adi
Giillii. Muj'lu bir Kurt. Cibran a§irednden. Zengin bir aileden. I.
Diinya Sava§i'nda Rus ordulanndan kagip Adana taraflanna gel-
mi§ler. Annem ve babam Adana'da tam§mi§ ve evlenmi§ler. Ne bir
kan§ topraklan, ne de bir yerden gelirleri varmi§. £ok suriinmuj-
ler, 50k aci gekmijler. (...) Annem dindardi ve okuma yazma bil-
mezdi. Babam ise okuma ve yazmayi askerde ogrenmi§ti. Annem
gibi, o da hig okula gitmemi§ti. £ocukluk ve ilk genglik yillanmda
evde Zazaca ve Kiirtge konujuluyordu. Yedi ya§ima kadar, daha
dogrusu babam eve ikinci kansim getirene kadar, mutlu bir gocuk-
luk gegirdigimi soyleyebilirim. Babamin ikinci evliliginden sonra
evimiz tam bir cehenneme dondii. Babam sik sik annemi doviiyor,
bizleri de evden kovuyordu. Benden iki ya§ kiigiik, Leyla adinda
bir kizkardejim vardir. Babamin kudurdugu giinlerde, bahgemizde-
ki koca dutla iki egri incirin altinda gecelerdik. Annem, ben ve
Leyla, kag kez Yenice'den yiiriiyerek Adana'ya gitmi§izdir. Ada­
na'da annemin amcaoglu otururdu. Annem yol boyunca aglar,
Kiirtge hiiziinlii birtakim §arkilar okurdu. Kizkardejim de, ben de
anadilimizi pek bilmiyorduk, ama yine de annemizin gozyajlan

(20) Atif Yilmaz: Hayallerim, A§kim ve Ben, Simavi Yayinlan, Istanbul,


1991, s. 193.
iginde dinledigimiz §arkilanm anlardik. O siralar bana, gektigimiz
acilann hig sonu gelmeyecek gibi gelirdi ve annemin acili hallerini
daha fazla gormemek igin olmek isterdim."
Yilmaz Giiney'in, sinemada "usta"si Atif Yilmaz'a ve e§lerine
saygisi ise kitaplara sigmaz. Nitekim Atif Yilmaz, yukanda sozet-
tigim kitabinda anlatmaya gali§iyor. Ejlerinden ozellikle Ay§e'ye
saygismda ba§ka bir boyut vardir. Atif Yilmaz'dan dinleyelim:
"Yilmaz'in Ay§e'ye kar§i garip bir sevgisi ve saygisi vardi. Kimbi-
lir belki de Ay§e Kiirt prensesi oldugu igindir. Kiirdiin de prensesi
olur muymu§ demeyin. Ikinci e§im Ayje.^Kiirt padi§ahi Bedirhan
Paja'mn soyundan geliyordu.
Ya§ar Kemal'in yalancisiyim. Ayge'yle evlenecegim zaman, ts-
tanbul'da Kiirt ileri gelenleri Ay§e bir Tiirk'le evleniyor diye epey
bozulmu§lar. Bunun iizerine Ya§ar gogsiinii gere gere: 'Yaniliyor-
sunuz arkada§lar' demi§. 'Damadimiz oz be oz Kiirt'tiir.' Ya§ar:
'Kiirt oldugunu duyunca bayagi rahatladilar' demijti. Gergekten de
baba tarafi, Elazig'm Palu ilgesindendi. Anne tarafim da Urfali.
Ay§e benimle kah ’proleter Kiirt', kah 'asimile Kiirt' diye dalga ge-
gip durdu.”(21)

Yagamdan Sinemaya Kadin

Iki evlilik, bir dizi arkada§hk, onca deneyim, derin bir gozlem sa-
hibi Giiney'in, oykii, roman, §iir ve filmlerine yansittigi kadm soru-
nu, kadin-erkek iligkileri ve bu konulardaki yakla§im, yorum ve
goziimlemeleri incelenmeye elbette deger niteliktedir. Boyle bir in-
celeme, aym zamanda, Tiirkiye'nin bu konulardaki haritasim da
yaratacak niteliktedir. En azmdan Yilmaz Giiney, bize boyle bir
haritayi gizme olanagim sunuyor. Ba§anp ba§aramamak artik bi-
zim sorumlulugumuzdadir.

(21) A.g.k., s. 194.


Oykii, §iir ve romanlannda konuya yakla§imi kammca ayn ve
aynntili bir inceleme gerektiriyor. Burada sinemasindaki yakla§imi
irdelemekle yetinmek istiyorum.
Yilmaz Giiney’in yonetmen olarak sinemadaki yeri Tiirkiye si-
mrlanni a§ali 90k oluyor. Diinya/evrensel sinema sozliiklerinde
O'na ve filmlerine yer verilmesi bir ah§kanhktir artik. Giiney sine-
masi iizerine dizilerce yazilar yayinlandi sinema dergilerinde, ga-
zetelerde. Herkesin/Hepimizin bu konuda bir fikri vardir. Yil-
maz’in ilk filmleri: Hani "Uguniizii de Mihlanm" da somutla§an,
vurdulu-kirdili filmleri. Yoksullann. koruyucusu rollerini oynar.
Onlar gibi kalkar, onlar gibi oturur. Anaya ve baciya saygili deli-
kanlilik filmleri. Bu tiir filmlerinde bile yoksulluk ve somiiriiniin
alabildigine yaygin oldugu bir toplumu sizer. Unutmayalim ki bu
tiir filmlerin birgogunun senaryosunu bizzat yazmi§tir. Ya da once-
den yazilan senaryonun iizerinde biraz 9ah§mi§tir. Atif Yilmaz an-
latiyor: "Kendisine bir rol teklif edildiginde, once, iddiasiz bir bi-
Simde senaryoyu soruyor. Senaryo varsa: 'Izin verirseniz uzerinde
biraz da ben 9ali§ayim' diyor. Senaryo ortada yoksa (...): 'Isterseniz
ben yazabilirim' diyordu. Burada yazarlik yetenegi, senaryoculugu,
sinemaciligi imdada yeti§iyor, kisa siire isinde de olsa, oynayacagi
role dikkati gekecek, hatirda kalacak, hitap ettigi seyircinin istekle-
ri dogrultusunda birtakim ozellikler katmayi ba§anyordu. Kar§ili-
ginda para odemedikleri bu 9ali§ma, ku§kusuz yapimcmin da yo-
netmenin de i§ine geliyordu. (Omegin konu§masi olduk^a az olan
kiisiik bir rolii biitiin konu§malan ijikanp, film boyunca W9 konu§-
mayan bir karakter haline d6nii§tiirdiigiinii ve bu tipin, dogal ola­
rak, filmin en dikkati geken ki§isi olup siktigim hatirliyorum.)"^22)
Yilmaz Giiney goriintiiye/resime/fotografa onem veren bir si-
nemacidir. 1950 sonrasi dunyasimn gor-i§it diinyasma donii§tiigu-

(22) A.g.k., s. 172.


nii hemen farketti. Bu O'nun zekasim ispatliyor. Ote yandan biiyiik
bir boliimiiniin okuma-yazmasi olmayan bir halka seslendigini de
higbir zaman unutmadi. Bu nedenlerle Giiney sinemasi bir bak-
mak/baki§, bir goriintii/gostermek iizerine kuruludur. Sadece bun-
lara degil dogal olarak. Ama goriintii, baki§, resim fotograf filmle­
rinde birincil onemdedir. Nitekim hig konu§madan biitiin film bo-
yunca dikkatleri iizerinde toplayan Suru'niln Berivan'mi (Melike
Demirag) burada animsamak gerek, Giiney, ilk filmlerinden itiba-
ren aci, gokiintii, boynu biikiikliik gibi konulan anlatir. Bizzat ken-
disinin oynadigi film kahramam, filmin ba§mdan sonuna horlanan,
itilip-kakilan, her tiirlii haksizliga ugrayan (bu konuda bazen, hatta
siksik, abartmaya gitmeden kaginmaz) siradan bir insandir. Sira-
dan, ama Yilmaz'in seyircisinin tamamina yakimni temsil eden bu
kahraman, dertleri, baskilan, acilan sirtlamr: artik, seyircinin bile
"yetti gayri" dedigi ana kadar. I§te seyircinin artik yetti dedigini
filmdeki Yilmaz duyar duymaz, alir eline "Yusufu" (Yilmaz’in ve
yol arkadajlannm tabancaya taktiklan jifreli ad) ve biitiin "yara-
mazlan”, biitiin somiiriiciileri, biitiin kotiileri,'biitiin "pezevenkle-
ri", biitiin "genelev patronlanm", artik o filmde ne kadar "kotii" tip
varsa, hepsini ama hepsini oldiiriir. Evet fizik olarak ortadan kaldi-
nr. Seyirci, Yilmaz’la birlikte "intikamim ahr". tcabinda Yilmaz da
oliir filmin sonunda. Genellikle oliir film bitiminde. Ama bu oyna­
digi "kahraman"in daha biiyiitiilmesine yol agar. Aynca seyirci
Yilmaz abilerini bir sonraki filmde yine bulacagini bilir. Dahasi
filmlerinde olse bile, Yilmaz Giiney bir yerlerde, kimine gore bir
dag bajinda, kimine gore miitevazi bir gecekonduda bekliyordur:
Kotiileri cezalandirmamn saatini... Yilmaz, bu tiir filmlerle, inaml-
maz olgiide siki bir bag kurdu seyircisiyle.
Bu tiir filmlerinde kadina baki§i ikili/iigliidiir: Ana ve baci ve
mahalle ya da gocukluk arkadaji kadinlara kar§i sevecen ve saygi-
lidir. "Kotii yola dii§enleri" bile kurtanr ve affeder: Bu gok onemli,
fiinkii, boyle bir af mekanizmasi vatanda§lanmizin "diinya goriigii"
ifinde yer almaz/almiyordu. Yilmaz, kendisi affederek yol gosteri-
cidir. Ote yandan bu filmlerde her tiir "vamp kadin"'(yiyici kadin),
buijuva kadim, patron e§leri (ki ?ogu e§i sirtim fevirince "boynuz-
lar") fena hirpalamr. Yihnaz bu tiir kadinlara hi? mi hi? "yiiz ver-'
mez". Ancak, bu tiir kadinlardan ba§ka, bu jevredeki gen? kizlara
kar§i biraz farkli davramr. Bunun en olgunla§mi§ bigimini Arkada§
filminde goriiriiz: Melike Demirag’in oynadigi Melike tipi omegin:
Yilmaz’m oynadigi Azem ile aralannda sevecen bir ili§ki kurulur.
Azem ayrilirken, aglayan Melike'dir. Sadece O'nun gidi§ine degil
mutlaka: Bu "soysuz buijuva ortammdan" ba§ka 9iki§imn kalma-
masimn bilincine varmaktan da. Arkada§, Yilmaz'm "soysuz/
sagliksiz/yaramaz buijuva ortaminda kadimn yozla§masi"na getir-
digi ele§tirilerin doruk noktasidir. O zamana dek degi§ik filmlerin­
de degindigi noktalann toparlanmasi, bir biitiin bifiminde ve bir
tez gibi sunulmasidir. Yilmaz Giiney ijin buijuva toplumu elegtiril-
meyi bir?ok agidan hak ediyor. Ele§tirilmenin en baginda da kadina
takimlan tavir, kadina oynatilan rol geliyor. Aym filmde, genglik
ve okul arkada§i Cemil'in e§inin, Necibe’nin, kocasmi aldatmasmi
neredeyse igrenerek perdeye yansitmasi bundandir. Yilmaz bu tiir
kadinlann igren? "partilerde/eglencelerde" kendilerinden ge^mele-
rini, erkekleri ba§tan fikarmak iqin goz siizmelerini acimasiz bir
bifimde yansitir. Filmde arkada§im alip, koye gotiirerek yansitmak
istedigi bir mesaj daha vardir: Insan kendi kokenlerini yadsimama-
li, onlara sahip (lkmali, insam insan yapan degerleri savunmah,
oziinii inkar etmemeli.
Yilmaz Giiney, kiirt oldugunu hijbir zaman unutmadi. Hi^bir
zaman saklamadi, inkar etmedi. Nitekim kiirt sozciigiiniin bile te-
laffuz edil(e)medigi yillarda, o, kimi filmlerinde bir isim, kiminde
bir giysi, kiminde bir goz kirpma, kiminde bir §arki havasi, kimin­
de bir tiirkii temposu ile aslim yansitmaya ?ali§ti. Arkadaf'tdki ismi
Azem'dir. Seyit Han'da (senaryosunu yazip, yoneten ve ba§rol oy-
nayandir: 1968) kadin ba§rol oyuncusu Nebahat ^ehre'nin tipinin
ismi Keje'dir. Filmlerindeki bu isimler ve benzeri "gondermeler"
bir i§arettir/bir semboldiir. Ba§ka filmlerinde Abuzer, Binali, Arap,
gibi isimler eksik degildir. Bu isimler genel olarak filmlerdeki "iyi
tiplere” takilidir.

Ah! O Kadinlar

Diifman, Siirii ve Yol ile Yilmaz Giiney sembol/i§aret alamnda bir


iist diizeye gikar. Daha onceki filmlerinde ele aldigi temalar yeni­
den, ama daha olgunla§tinlmi§, tezle§tirilmi§ bir bigimde sunulur-
lar: Fuhu§, kadinin "goriintiisu'Valgilanmasi, "cinsel zevk araci
mi?/degil mi?" sorusuna yamt aramasi, kadinin hor goriilmesi, ev­
lilik mekanizmasi, evlilik diizeninin kadin-erkek ili§kilerine etkisi,
kadm-erkek arasindaki e§itsizlikler ve nedenlerine goziim getirici
baki§, Kiirt kadinma daha yakin bir yakla§im, kasaba kadmlanmn
sorunlan...
Yilmaz Giiney'in kadin konusuna yakla§imindaki ozgiinluk en
ba§ta §uradan kaynaklamyor: O, kadin sorununu genel bir bigimde
ele almiyor. O'nun igin kadm genel bir konu degildir: Kadinin ko-
numu/durumu/sorunlan ya§a, toplumsal diizeye ve yapiya, sinifa,
yajamlan gevreye (yani koy, kasaba ve kent) ve yapilan i§e / mes-
lege gore, bir ba§tan obiiriine, degi§ir. Yapisal etkenler Tiirkiye gi­
bi bir iilkede gok onemlidir. Belirleyicidir. §u iig belirgin nedenle:
Toplumsal konumun tayin ediciligi. Kentlerle koy ve kasabalar
arasindaki gok ciddi zitlik. Kirsal ya§am kadim ile kentsel kadinlar
arasindaki farkhhklar elle tutulacak kadar somuttur. Nihayet, kiil-
tiirel nedenler sonucu ya§linm/ya§in gelenekler igindeki tarti§ilmaz
yeri. Ya§li kadinla geng kadin arasindaki farklar. Din'in bu konu-
daki etkisi. Ya§h kadinin yamnda yer almasi. Ya§li olamn Din'den
giig almasi.
Yilmaz Giiney, filmlerinde kadina bir cinsel zevk araci/nesnesi
olarak bakildigim gosterir. Bireyin baki§i budur. Erkeklerin arala-
nndaki erkek-erkege konugmalardaki yakla§im boyle ozetlenebilir.
Ancak, erkegin kadinla bir araya gelip iki insan gibi konu§masi ge-
leneklerde sanki yoktur: Kadin uzaktan bakilan bir "§ey"dir. Sti-
rti'de kasaba sahnesinde gengler, "sevgililerinin" penceresi oniinde
"volta" atar. "sevgililer", biiyiik olasilikla evin "helasinin" pencere-
sinden bakarlar. "Tavlama" 50k ayiptir. Koyde ise bu konuda sanki
daha bir kolayhk, rahatlik ya§amr.
Bir ya§am siiresince, kadinm goriiniimii/imaji, iig farkli bigim
aliyor: "^OCUK-KADIN": Kadin gocukken, saflik, temizlik, dii-
riistliik, namusluluk ve uzun soziin ozii bakirelik simgesidir. Ustii-
ne toz kondurulmaz. Kiigiik kizlann bulug gagina gegmesi sorunlu
olur: Nitekim Yol'da. kiigiik oglan gocuklanyla kiigiik kizlar birlikte
oynarken, bir ba§ka kiigiik kiz, a§agi-yukan on iig-on dort yaginda,
artik bu diinyadan, "gocuk diinyasindan" di§lanmi§tir. Ote yandan,
aile iginde oglanlarla kizlann i§leri ayn§tinlmi§tir gok oncelerden
bu yana. t§ boliimii cinsel aynmcilikla ilgilidir. On iig-on dort ya-
§indan itibaren "gocuk diinyasindan", yani neredeyse higbir ayinm
olmadan erkek ve kadinm birlikte geli§tigi ortamdan, diglanmak,
olasi evlilige kadar bakireligi/saflik ve temizlik simgesini kurtar-
maya yoneliktir. Ama o gocuk, hemen o andan itibaren artik bir tiir
"kurban"dir: Ev, gadir, apartman gibi bir "aile/yuva" iginde hapisli-
gin ilk giinleridir yaganan. Artik geng kiz, gocuklara, oynayan, de-
liler gibi kogturan "ozgur" bireylere ozlemle bakar. Kadinin gocuk
dogurduktan sonra, kendi oz gocuklanna bagliligi, meraki, sevgisi
biraz da buradan kaynaklamr.
"TOPRAK ANA": Dogurgan kadina bu ismi takmak yanli§ ol­
maz. Haitili bir yazar "BAH^E KADIN"dan soz ediyor. Bu da
Tiirkiyeli kadina, Yilmaz'in anlattigi kadinlara uyar. Kadin dogu-
rursa, artik erkeginin, erkek tarafi ailenin, ba§ tacidir. Hele bir de
erkek gocuk dogurursa bir dedigi ikiletilmez. Ama gocuk dogurma-
migsa/doguramiyorsa biitiin kotiiliikler, belalar, onun getirdigi
"ugursuzluklara" baglamr. Siirii'de Berivan’m konumu bu konuda
en ujtur: Kayinbabasi -huysuz ve sert, biiyiik olasilikla erkeklik
gorevini artik yerine getirememekten dertli- Hamo afisindan bu
durum ailenin "jerefini be§ paralik etmektedir". Ya§anan kurakli-
gin nedeni bile budur. Ve dahasi kan davali olduklan a§iretten
"kan kar§ihgi" alman Berivan'in kasitli davrandigina kadar giden
suijlamalar yapmaktan fekinmez. Dogurganliga verilen onem bu
tiir 90k dramatik sorunlara yol ajar. Kadimn kisirhgi, erkegin onu-
runu sorgulamaktadir, geleneklere gore. Ama aslan erkek hifbir
zaman kendisinin kisir olabilecegini aklina bile getir(e)mez. Er­
keklerin Kitabi'nda bu yazili degildir.
YA§LI KADIN: Dogurganhgim yitirdigini kabul eden kadin­
dir. Bu aym zamanda kadimn artik "i§e yaramaz" bir konuma gel-
digi bi^iminde yorumlanabilir. Kadinlarca 50k dertli bir bisimde
ya§anan bir konum. Ama bu konum kisa siirede ajilabilir. Kadm,
geleneklerin, ge(mi§ deneyim birikimlerinin, yani anadan kiza ge-
5en kazammlann yardimlanyla, biiyiik olasilikla o zamana dek
tedbirini almigtir: Evlendirdigi erkek (ocuklannm e§leri, evde "ka-
lan", neredeyse biraktinlan kiz socuklan, anamn birer alteregosu
konumuna getirilmijtir onceden. Kadm dogurganhgim yitirdikten
sonra iki tiir tepki gosterilebilir: Ailesel sorumluluklan iistlenmek,
hele bu arada e§ de yitirildiyse, onun yerini almak, bir tiir ikinci
baba roliinii oynamak. Bunun en ilging omegi Yagar Kemal'in Or-
tadirek'teki Meryemce'sidir. O, artik, ailenin reisidir/ortadiregidir.
Sadece kendi dar ailesi degil, geni§ ailesi bile ondan gelecek i§aret-
lere/emirlere gore hareket edecektir. Yilmaz Giiney'in filmlerinde
de bu tiir analar eksik degildir. Bizzat kendi anasimn konumu da
aymdir. 1974'de Onat Kutlar, Yilmaz'm evindeki bir yemekten §u
sahneyi aktanyor: "Geni; bir salonda, daha ilk baki§ta inamlmaz
bir bolluk duygusu veren biiyiik bir masamn jevresinde, sessiz
oturuyoruz. Epeyce kalabaligiz. Ya§li, kuru, son derece ciddi.Kiirt
Ana, bir kizilderili reisi gibi sigarasim igiyor."(23)
Kadin ya§landiginda ikinci tiir tepki olarak §unu gosterebilir:
E§inin koruyucu kanatlan altinda gocukluga geri d6nii§/donmeye
oykiinme. £ocukga tepkilerle isteklerini dile getirmeye gah§ir. Ya
da Yol'da goriildugii gibi, aglayarak/aghyormu§ gibi yaparak ama-
cina ula§maya gali§ir. Bu ya§li kadinin bir tiir cilvesidir: "Oyuna
gelen" oynar. Bu "oyun" ba§ka durumlarda, "bayilmak" gibi, daha
ug noktalara dek gidebilir. Ya§li kadin hayatinda bir §eylere yaradi-
gim ispatlamak istiyordur sanki. Ve ispatlamanin yollanra da daha
once anasindan, ninesinden gormiij olabilir. Ya da teyze ve hala
gibi bayan akrabalanndan...

Egitimde Efitsizlik

Egitim, birgok diizeyde, kadin ve erkek arasindaki mesafenin git-


tikge agilmasinda rol oynar.
Aile igindeki egitimde/ogretimde, ergenlik gagiyla birlikte, da­
ha once belirttigim gibi, bir ayn§ma ba§ gosterir. Ozellikle kiz go-
cuklannm dort duvar arasinda hapsedilmesiyle. Bu andan sonra,
kizlar, ana, abla, nine ve bayan akrabalarla artik gelecekteki kadin-
hk roliinii hakkiyla yerine getirmek igin, yemek yapmaktan, ev te-
mizligine, ondan gama§ira her tiirlii aile igi i§leri ogrenmek zorun-
dadir: Aile igi egitim ba§lami§tir. Boylece kadin ve erkek arasinda­
ki mesafe ugurum boyutlanm almaya dogru gider: Erkegin bir bar-
dak su igmek igin bile yerinden kalkmasi olmaz. Kiz gocugu, abla,
ana, nine yapar bu i§i, erkegin yerine. Bu konularda, Giiney'in
filmlerinde diinya kadar aynnti vardir. Dahasi dinsel anlayi§, din-
sel yakla§imlar/gelenekler kadin erkek arasindaki aynm olgusunu

(23) Onat Kutlar: "Bir akt5rfln yiizii igin onsoz", Videosinetna, Ekim 1984, s.
17.
siirekli kilici usurlar ta§ir. Hele erkeklerin hocalik gibi bir onceligi
olmasi bu konuda kadinlann daha da olumsuzlanmasina neden
olur. Kadimn dinsel onder olmasi Kitap'ta yazilmaz. Uygulamada
ise rastlanmaz. Kadm elveri§siz konumda tutulur. Kiisiik ya§ta ho-
calik yapmaya oykiinen erkek tipler eksik degildir, Giiney sinema-
sinda.
Okul diizeyinde, ejitsizlik daha belirgindir. Erkek socuklar da­
ha avantajli konumdadir: Ciinkii, onlann gelecekte aile gereksin-
melerini kar§ilayacaklan ongoriiliir. Bu, kadimn bakima her zaman
"muhtas" olma onyargisimn bir sonucudur. Ote yandan hepimizin
bildigi gibi, kiz socuklannm zorunlu "ilkokul egitiminden sonra
okutulmasmin hi§bir yaran yoktur" inancimn yayginligi. Zorunlu
olmasina kar§in kimi yerde, ozellikle kirsal kesimlerin bazi yorele-
rinde, kiz socuklan okula bile gonderilmez. Umut'ta. bu konularda
vurgular vardir. Kahraman, Yilmaz'm oynadigi Cabbar tipi, okur
yazarligi olmayan bir arabacidir/fayton siiriiciisiidiir. Ama Ana da
benzer konumdadir. Ama socuklannin, hele kiz gocugunun oku-
malan i§in Ana'nin miicadelesi kayda deger. Kiirt ailelerde kiz 50-
cuklann okumasi isin analann verdikleri sava§imin alti sizilmeli.
Okul diizeyindeki egitsizlik, erkek egemenligini surgit kilar.
Kiiltiirel diizeyde kadinlar elveri§siz/olumsuz bir konumda biraki-
lirlar. Askerlik, erkekleri okur-yazar olmaya zorlayarak, bu olum-
suzlugu daha peki§tirir. Kadinlar aleyhine. Askerlik yapan sadece
okur-yazarlik da degil, bilgi diizeyinde de kadma gore, "ileri" bir
konumda bulur kendini: Telefon kullammi, dug, banyo, trene bin-
mek, otobiis yolculugu, koyden kente gitmek, aile sevresini terk
edip yeni sevreler tammak, yeni "memleketler" gormek... Kadinla­
nn elde etme §ansi plmayan bilgiler/deneyimler kazamhr. Siiriide
Berivan doktor oniinde "soyunmaya" yana§maz bir tiirlii. Trende
panikler. Biiyiik kentte, Ankara'da bir hayalet gibidir. O kente ya­
banci, kent O'na... I§te bu konumdaki bir kadimn erkege bagimlih-
gi/dikkat bagliligi demiyorum/ ister istemez artar. Birkag kat. Ka-
dinin tek ba§ina sokaga gikamamasi. Bu durumda kadinin di§sal
bir §artlanmanm kurbani oldugunu soylemek abartma olmaz. Ka­
din bu durumda bir yandan ailenin "di§lileri" arasindadir. Ote yan­
dan biiyiik bir aile/makro aile boyutundaki toplumun. £iki§i olma-
yan. Stirtt'de, Yol'da kadm ve elbette erkek bu iki kelpetenin arasm-
dadir. Yol da hele, hapishaneden gikan be§ kahraman, kendilerini
"ozgiir" duyumsayamazlar: £unkii, gikar gikmaz aile, toplum ve si-
yasi gevre ko§ullannm, askeri darbe sonuglanmn, sokaga gikma
yasagi, adim ba§i otobiislerin durdurulup "kimlik denetimi" yapil-
masi gibi, yarattigi yeni "hapishanede'Yagik hava hapishanesinde
bulurlar kendilerini. Ailenin, toplumun kurallanm a§mak isteyenler
bile: Yol'da Mehmet Salih (Halil Ibrahim Ergiin'iin oynadigi tip),
e§i Emine (Meral Orhonsay) ve bir derece de Seyit Ali (Tank
Akan), tel orgiilerle gevrili olduklanni lzdiraplar, acilar iginde ve
Mehmet ile Emine ya§amlan pahasma goriiyorlar.

Evlilik

Evlilik, dinsel, toplumsal ve ailesel boyutlanyla, son derece onemli


bir olgudur. Kiiguk ya§tan itibaren kadinin dinsel, toplumsal ve ai­
lesel egitimi bu amagla yapilir: Evlenmek ve gocuk dogurmak igin.
Kadin egitiminde amag ve doruk, evlenmektir, denebilir. Kadinin
egitimindeki amag, onun "bakireligini" garantilemektir. Evlenene
dek. Kadinin fikri alinmadan ba§ka bir aileye "verildigi" biliniyor.
Kimi igin "satihyor" demek daha yerinde olabilir. Kimi ise iki aile
arasindaki, bir davanin, ki evlenecek kadm ve erkegin duygusalli-
giyla higbir ilgisi yoktur, gozumlenmesi igin evlendirilir: Berivan
ile §ivan'in evliligi, Suru'de. Kadmlar genellikle gok geng ya§ta ev­
lendirilir: Kiz gocuklugunu ya§ayamadan. Bazen, e§ini yitiren ka­
dm onun kiigiik karde§iyle evlenmek zorundadir: Yol'da Kiirt deli-
kanli Omer'in konumu. Suriide Silo, kendinden ya§li e§iyle benzer
bir nedenle evlidir ve feci bifimde mutsuzdur: Ankara'ya vanr var-
maz, ilk firsatta babasi acimasiz Hamo'yu Kizilay'daki ba§kent ka-
labaligina birakip, kayiplara kan§masi biraz da bundandir. Silo, fe­
ci bisimde "uskuruna du§kun"diir.
Kadin asisindan evlilik degigik anlamlar ta§ir: Evlilik, gens
kizliktan beri edinilen egitimin/verilen deneyimlerin normal sonu-
cudur. Yolun varmasi gereken son duraktir. Kadm birden 50k evli­
lik dii§iinmez. Boyle bir olasilik yoktur. Kadin boynunu biiker ve
babaevinden kocaevine gider: Gikim sikarmadan. Bu anlamda ev­
lilik alinan egitimin bitirilmesidir. Evlilik sanki hak edilen bir
"diplomadir". Evlilik ba§ka bir diizeyde "teslim olmak"la e§ an-
lamdadir: £ocuksa bakilirsa, aileden kopanlmaktir. Ya da baba-
ana vesayetinden ba§ka bir vesayete gesmektir: Kocanin ya da
kaynana ile kaymbabanin, ya da koca ile birlikte biitiin ailesinin.
Siiru'de zavalh Berivan’in ba§inda, hatta hem onun hem de e§inin
ba§inda Hamo belasi vardir: Kayinbaba zulmudur bunun adi.
Evlilik bir tiir "kurtulma" anlamina da gelebilir: Ciinkii, evle-
nerek, kadm, buyiidugiinu ispatliyor. Ve boylece kendi ailesinin
d6rt duvanndan sikabiliyor. Bu gdrii§iin iyimser ve hatta idealist
oldugunu belirtmek gerekiyor.

Efler Arasinda Sevgide EksikUk

Kadm ve erkek arasinda, yine yukanda degindigim nedenler sonu­


cu, sevgi ilijkileri kurulmasi zordadir Duygusal bir bogluk yagamr.
Siiru'de. §ivan, e§i Berivan’i deliler gibi sevmektedir. Ama, filmde
gosterilen ve daha once degindigim yasaklar, sinirlamalar sonucu
e§iyle istedigi duygusal konuma ula$amaz. Sevgide bir iist duzeye
birlikte sikamazlar. §ivan o hale gelir ki, kendi kendine itiraf bile
edemeden, bu sonucu doguran toplumsal, ailesel yapilardan nefret
eder. £iinkii bilir ki, biitiin bu nedenler sonucu Berivan sevgisini
ondan esirgemektedir. §ivan, her §eye kar§in, ne babasi acimasiz
Hamo'ya ba§kaldirabilir, ne de toplumun goriinen ya da goriinme-
yen yasalanna. Hmcini, filmin sonuna dogru, Ankara hayvan paza-
nnda, sati§ igin pazarlikta, kendilerini kiigiik goren celepten gika-
nr.
Yine Siirii’de §ivan'in karde§i, kiigiigii, Silo ile onun e§i arasin­
daki sevgisizlik goz yajarticidir. Kadinm doyumsuzlugu, Silo’nun
arkasini doniip uyuyor gibi yapmasi. Oysa aklinda bir an once bii­
yiik kente gidip oranm "kanlanni" gormekten ba§ka bir §ey yoktur.
Diismarida Ismail (Aytag Arman'm miithi; iyi canlandirdigi
tip) ile e§i Naciye (Giingor Bayrak, gecekondu giizeli roliinde gok
yetkindir) arasindaki ileti§imsizlik de oyle. Yoksulluktan, i§sizlik-
ten yikilmi§ Ismail, e§inin "kotii yola dii§mesi" kargisinda umarsiz-
dir. Ve katlanmak zorundadir.
Ama, Giiney'in ba§ka filmlerinde, e§ler, sevgililer arasinda
sevgi ve a§k vardir: Umufta. Cabbar, e§iyle, gocuklann ve ya§li
anasimn hep birlikte yattiklan odada a§k yapar: Yorgani ba§ina ge-
kerek: Adana'da boyle sevijilir arkada;. I§te o kadar.
Yotda ise, Mehmet Salih ile e§inin, her tiirlii yasak ve simrlan
es gegerek, trende, bir tuvalete siginarak a§k yapmak istemeleri
ba§la bajina bir meydan okumadir. Ama olayin farkina vanlmasi
iizerine, tren yolculannm kiifurlii saldinlan, ozellikle kadim ling
etmeye kalkigmalan ise toplumun §iddetinin/baskisinm simgesel
olarak sunulmasidir. Ama bu toplum iki yiizliidiir, "Ag"tir. Dii§-
man'daki kimi sahnelerde bunu gok iyi goriiyoruz: Kendini balkon-
dan atarak intihar eden giplak kadina bakanlar, kadina acimasizdir,
ama giplak viicudunu neredeyse agizlannm suyu akarak seyreder-
ler. Yerde yatan oliinun iizerine serilen pespaye gazetelerdeki yan
giplak kadm fotolanna da aym aglikla bakmaktan gekinmezler.
Yilmaz Giiney ele§tirisinde acimasizdir. Ama egitici olmamn ba§-
ka yolu da yoktur.
Yilmaz Giiney'in filmlerinde, hem durum saptamasi ve ele§tiri
vardir hem de Mehmet Salih ve eginde gosterildigi gibi, toplumsal
ve ailesel, dinsel ve geleneksel deger yargilanndan "kopmak" ar-
zusu bulunur.

Kirsal Kesim Kadim

Kirsal kesim kadim, kadimn durumu, ya§ami ve erkekle iligkileri


konusu farkli bifimde yorumlara yol afiyor: Kirsal kesim, kende
kiyaslamnca, kiiltiirel ve toplumsal gelenek ve goreneklerin korun-
masinda bir garanddir. Bu konulardaki "bozulma/yozla§ma" kentte
daha hizhdir. Kentin kendine ozgii sorunlan sonucu. Ama aym za­
manda, soz konusu gelenek ve gorenekler kirsal kesim kadimmn
yagamini fekilmez kiliyorlar. Kadim nefes alamaz hale gedriyor-
lar. Kadimn kendisine yabancila§masina neden oluyorlar. O halde
ne yapmali? Bu ikilemi nasil fOzmeli?

Aile Yapismm Agirkgi

Gelin, koca evinde, e§inin ailesi tarafmdan sekilmez bir baski alti-
na konur. Eger ejinin ailesi ifine kabul edildiyse (funkii, evlenen-
le'rin hepsi ilia ailece kabul edilir diye bir kural yok), karar verme
ozgiirliigii olmayan bir tiir evladik konumundadir. Kimi ailede, ki­
mi durumda hizmetgi ya da "besleme" durumuna bile indirgenen-
ler olabilir. Hele bir hatasi/kusuru olsun... Eger aile i?inde kabul
gormediyse, bir yabanci hatta bir "mahkum" muamelesi goriir.
Bu aile i?i kabul olgusu, Siiru'de en us noktasina itilmi§ bir bi-
Simde irdeleniyor: Berivan hem kabul gormez, hem kayinbabasm-
dan dayak yer, hem de onun dayagindan korunmaya salijtigi isin
bu kez de kocasmdan dayak yer.
Eglerin kendi yajamlanna, aralanndaki ili§kilere, kayinana-
kayinbabalann kan51mi/miidahalesi dramadk boyutlar ahr. Koca-
nin ailesi socuklanna yapijmijtir ve birakmak istemez bir tiirlii:
Gelinin yaptiklanna/yapmadiklanna, ettiklerine/etmediklerine kan-
§irlar. Fikir yiiriitiirler. Yargilarlar, suglarlar. Ve cezalandirmaktan
da kaginmazlar. Ailesel saygi, biiyiigiin deneyimine oncelik tanin-
masi ali§kanhgi her tiirlil ba§kaldinmn frenidir. Ancak kadinlar ki­
mi isyan bigimlerini geli§tirmesini bilmi§tir. Birazdan gorecegiz.
Bu ko§ullarda erkek agismdan tek giki§ yolu, bireysel dilzeyde so-
runu bir tiir namus meselesi haline getirmektir. Ki§isel diizeyde
kendi kendine onurlu bir giki§ yolu bulmaktir. Yorda. Seyit Ali'de
goriiyoruz bunu: Kendisi hapishanedeyken "kotii yola dii§en" e§i
Zine'yi, hem kendi ailesinin, hem de ozellikle e§inin ailesinin istek-
leri uyannca/emirleri sonucu, "oldiirmekle gorevlidir". Ama, O,
onceden kendi kendine bir kural getirir: "Ne olursa olsun seni asla
dovmeyecegim. Seni vurmayacagim." der: Ailesel kurallan a§mak
igin. Ama, oyle bir davramr ki, "korkak" ya da "algak" bigiminde
degerlendirilmeyi de onler. Ama aile kurallan, ailenin dayamlmaz
agirligi siirer: Bizim igin daha ilging olan, ailede babamn oliimii
iizerine aym kurallan, yani kadim kolele§tiren kurallan, bu kez pe-
der§ahi rolii iistlenen en ya§li ananin iistlenmesidir. Burada artik
ya§li kadinm ”erkekle§mesi” olgusuyla kar§i kar§iyayiz. Gelenek-
lerden kaynaklanan giiciinii oyle bir kullamr ki, hig kimse emirleri-
nin di§ina gikamaz. Yiizyillann kurallan artik ya§li kadinm emin
ellerindedir: Kadinin ikili rolii, onun kirsal gah§ma ve ya§am ko-
§ullannda biiyiik bir ahlaki giigle yeti§tirilmesi/yeti§mesi ve ailesi-
ni her durumda saglam bir bigimde siirdiirebilmek istenciyle ilgili-
dir. Burada ailesi derken siilalesi/soyu/a§ireti demek istiyorum. Bu
durumda, ya§li kadm biitiin varligim ailesine adami§tir.

Kiirt Kadim

Yilmaz Giiney, Kiirt kadimm, daha onceki filmlerinde dolayli an-


lattiktan sonra, Stirti ve Yol'da agirlik verir. Kiirt kadim, bu iki fil­
min merkez/odak noktasidir. Hele Yol'da ilk ba§ta anlatilan be§
mahkflmun, be§ erkegin oykiisii gibi algilanabilir. Ama bu yamlti-
cidir. Asil anlatilan kadindir. Surtide de oyledir. Berivan'm desta-
mdir, Siirti.
Mahmut Baksi ile yaptiklan bir soylejiden alintilamak istiyo-
rum^24) "Ya ezilmi§ kadm tipleri?" sorusuna yaniti §udur: "Bu da
dogal. £iinkii, Kurdistan'da ozellikle kadimn konumu 50k a^iktir.
Kiirdistan'da kadin ikili baski altindadir. Bu baski feodaldir, hem
de ekonomik ozgiirliigii kazanamamakla ilgilidir. Onun kurtuluju,
ulusunun ve esas itibariyle simfimn kurtulu§una baglidir. "Daha
sonra bir soruyu yamtlarken §unlan dile getiriyor: "Seyit Ali de fe-
odal yapidaki Kurt koyliilerinin, kadinlanmn ozellikle aile ifi ili§-
kilerini sergilemede 50k onemli role sahip. Mehmet Salih de a§agi
yukan oyle."
Bunun otesinde, Yol'dn Tiirk kadirundan daha az boynu biikiik,
daha az teslim olmu§ Kurt kadim (izilidir. Kijisel boyutta alirsak,
Kiirt kadimmn daha geni§ bir ozgiirlugu, kurtulmu§lugu goriiluyor.
Omegin Omer’in koye vanjindan itibaren O'nu gozleriyle izleyen
ve gozleriyle/bakijlanyla O'nu begendigini duyumsatan Giilbahar
nasil unutulur? Giilbahar'i oynayan Semra Ufar'm giizelligi nasil
unutulur? Yine Yolda, kadm erkek arasinda ulusal kurtulu§ muca-
delesinde tam bir dayam§ma ve i§birligi bulundugu gosteriliyor.
Bu dayani§ma ve i§birligi erkegin, kadina biiyiik saygisiyla peki§-
tirilir. Omer'in Giilbahar'in "yanginmdan" haberi vardir. Ama, O,
daga (lkmaktan yanadir. Ve kadimn, gelecegi zorlu ve belirsiz
kendisiyle evlenmek yerine, ba§ka biriyle evlenmesini, ba§im ege-
rek, boynunu biikerek kadina onerir. O'nun gen§ yajinda dul kal-
masini istemez (iinku.

(24) Mahmut Baksi: "$ivan'in Sevdasi, Kendi yayini, Stockholm, 1984, s. 81-
84; aym yapit Tiirkiye’de Logos Yaymlannda 1990’da gikti.
Soz Grevi

Kiirt kadim bajkaldirmayi biliyor: Bu bazen, Surii'niin Beri-


van'inda oldugu gibi sessizdir. Acili bir sessizliktir bu. Acili baki§-
larla yiiklii. Kiirt kadinlanm tamyanlann bildigi gibi, bu bir "soz
grevidir”. Bu terimi ben oneriyorum. Herkes, kadinin, kimi istekle-
rini elde etmek igin e§iyle konu§mamak karan alarak amacina ula§-
tigmi bilir. Soz grevi, e§iyle a§k yapmayi da askiya almak gibi gok
tayin edici bir unsuru da igerir. Ve erkek kisa siire sonra teslim
bayragim gekmek zorunda kalabilir/kalir. Siiritde Berivan'in dire-
ni§i en ug noktaya varmaktadir: Berivan, protestosunu, kendi ken-
dini oliime terk ederek dile getirmektedir. Adi konulmami; bir "ag-
lik grevidir" bu. Ya da "ya§am grevi": Ya§amak buysa eger ben ol-
meyi tercih ediyorum" diyor Berivan.
Bakiglarla isyam Mehmet Salih’in e§i Emine'de, Mevlflt'iin bal-
dizinda da bulabiliriz. Emine, isyanim, ana-babasindan habersiz ve
biitiin gelenekleri ayaklan altina alarak, e§ini bulup, birlikte kag-
maya kadar gotiirecektir: Bu trende a§k yapmak, ling tehlikesi at-
latmak ve nihayet kiigiik karde§inin acimasiz kur§unlanna hedef
olmakla noktalansa bile.
tsyan, bazen, erkegi inceden inceye Ti'ye almakla kendini gos­
terir: Ni§anhsiyla dola§an Mevlflt, "Evlenince kimseyle gorii§mek
konu§mak yok. Istedigini de giyemezsin, ne giyip giyemeyecegini
bana soracaksm." deyince, ni§anlisi, O'nunla dalgasini aynen §oyle
geger: "Amma gok §ey biliyorsun sen, bunlan hapishanede mi og-
rendin?"(!) Bunun adi ironidir: Inceden inceye alay/tersiyle alay.

Kasabada-Kentte Kadin

Kasabada ve ozellikle kentte geleneksel deger yargilanyla Ba-


ti'nmkiler kiyasiya garpi§irlar. ^ati§ma, kadinm "ozgiirliigii / kurtu-
lu§u/bagimsizligi" bigiminde yorumlanabilir. Bir de kuruntu veya
dii§ bigiminde. Dogu toplumunda Bati degerlerini benimseyerek
ozgiirle§mek olasi mi? Bu bir kuruntu ve dii§se, Dogu toplumunda
kadimn ozgiirle§mesi nasil gersekle§ebilir? Nasil ger5ekle§tirilme-
lidir? Yilmaz Giiney'in kuramsal yamtmi biraz yukanda, M. Baksi
ile soyle§isinden alintiyla aktardim. Filmlerindeki yakla§immi go-
relim: U5 alt ba§likta:

Batihla§mi§ Kendi Kadin

Aslmda ba§hktaki "Batilila§mi§"i timak ifine koymak gerek. Bu


konuda Osmanli Imparatorlugu'nun son doneminden beri yapilan-
lar biliniyor. Birinci Sava§ sonrasmda, parampar^a edilen erkek el
emegi yerine kadm i§giiciinii sanayi ve ticarete sekmek igin yapi-
lanlar da biliniyor. Bunlann sonucu kasabalara varmasa bile, bii-
yiik kentlerde kadimn dort duvar di§ina gikmasi olanagmi elde etti-
gini soyleyebiliriz. Oteden beri gida, tiitiin, dokuma, hall ve kilim-
cilikte, kadm i§siler sali§tilar. Hatta bu igkollanmn temel diregini
onlar olu§turdular. Ama bu i§leri yapan kadin gerfekten ozgiirle§ti
mi? Daha sonra yaratilan igler kadimn ozgiirle§mesini kolayla§tin-
ci i§ler miydi? £ali§an kadm ilia ve mutlaka ozgiirle§ecek diye bir
yasa var mi? Sorular sogaltilabilir. Ama 1994'te bile bu konuda
s6z konusu veriler arasinda dogru oranti bulundugunu iddia etmek
yerinde olmaz.
Yilmaz Giiney i?in konu 50k a^iktir: O'na gore, Bati degerleri,
toplumumuza uymamaktadir. Ozellikle de kadimn durumu/
konumu afisindan, Arkadaf'taki karikatiirize edilmi§ burjuva ka-
dm(lar) bu konuda bir omektir: £ali§mayan, 6zgiirle§meyi erkek­
ler gibi ifki ve sigara ifmek ve alabildigine sevi§mek sanan birta-
kim kadinlar/kadinciklar. Yilmaz onlara acir. Siirii'de ise bu konu­
da 50k daha etkileyici bir yontem sesmi§tir: Aci alay. §ivan ve Be-
rivan, Ankara'ya vannca, in§aati siiren bir binada bekfilik yapan
koyliisii ve e§i, onlan gece vakti Ankara'da gezmeye sikanrlar: Ki-
zilay'da o yillarda yeni tiir vitrin diizenlemeleriyle goz kama§tiran
liiks ve pahali magazalann i§ikh ve rengarenk vitrinlerinin oniin-
den gegerler: Orada iki kadin kar§i kar§iyadir: Tiiketim toplumu ta­
rafindan ba§i d6nduriilmii§, tiiketim "hastaligma" tutulmu§ bir ka­
dm ve vitrinlerin oniinden ba§ka bir gezegenden gelmi§ bir yaratik
gibi gegip giden/kayan Berivan. Burada Yilmaz Giiney'in ofkesi/
kizginligi somutla§mi§tir: Bir dizi giysi, bir dizi elektronik, bir dizi
bilmem ne sergilemenin ne anlami var bir iilkede ki niifusunun ezi-
ci gogunlugunun tek dii§iincesi karnini doyurmaktir. Hastasina
doktor, ilag bulmaktir. Hastasmi kurtarmaktir...
Ote yandan Yilmaz Giiney'in birgok filminde gosterilen, a§in
makyajli, saglan boyali, kirpikleri yapay, garip §arkici kadinlar,
dansozler, burjuvalar da kadinin ozgiirle§mesinin yanli§ yorumlan
gibi seyirciye sunulurlar. Goriintiileri igler acisidir. Yiiz kizartici-
dir. Bayagidirlar...
Batilila§manm, ozgiirle§meyi ilia getirmedigini de anlatir Gii-
ney. (Jiinkii, O'na gore, kentte ve kasabada toplumsal ve ailesel ya-
pilann kadm iizerindeki etkisi siirmektedir: Kirsaldan daha sinsice
yontemlerle. Yol'da. Mevlilt, ni§anlisiyla kentte dola§mak iznini alir
ve kentte dola§irlar: Ama arkalannda kara gar§afli iki kadm da on-
lan izler. "Aileden" olduklan anla§ilan kadinlann gorevi iki ni§an-
liyi higbir bigimde ve higbir nedenle tek ba§ina birakmamaktir. Bir
tiir "yakin koruma" yani. Boylece ailenin namusu kurtanlmi§tir.
Hem ailenin, hem mahallenin, hem kentin, hem de toplumun. Ama
eskilere gore, izin verilerek de Batililagildigi anlatilmak isteniyor
mutlaka. Bu arada vurgulanmasi gereken, geng giftin bu yakin ta-
kipten feci rahatsiz olmasidir. Hele Mevlilt: Acisim o gece once
ak§am yemeginde kafayi gekerek miistakbel kayinbiraderi "firgala-
yarak", sonrada bir geneleve kapagi atarak gikarmaya gali§acaktir.
Burada bir kez daha toplumsal ve ailesel yapilarla ki§ilerin arzulan
arasindaki geli§ki ortadadir.
Kasaba ve kent kadminin sorunlanm dile getiren bir boliim da-
ha vardir Yol'da: Yilmaz Giiney'in senaryosunda yer alan, yonet­
men §erif Goren'in ?ektigi, fakat Giiney'in montaj a§amasinda 51-
kardigi Siileyman'in 6ykiisiinde;(25) "Siileyman bir liimpendir.
O'nun igin kendi beninden onemli hi^bir §ey yoktur. Kendi di§in-
daki acilar O'nu hi? ilgilendirmez. Esrar, ifki, kumar ve kadm ha-
yatinda en deger verdigi §eylerdir. Cezaevinden aynhr aynlmaz ilk
i§i raki igmek olmu§tur zaten... Yol boyunca da i^meye devam
edecek ve Adana'ya kendini ta§iyamaz bir sarho§ olarak inecektir.
"Siileyman giiniinii giin ederken e§ini hig dujiinmez. E§iyle gesir-
digi bir geceyi Giiney, senaryosunda, §oyle anlatiyor: "Kansimn
biitiin gece yol gozlemesi O’nun igin onemli degildir bile... Kansi-
mn da bir insan olarak, bir kadm olarak birtakim beklentileri oldu­
gunu dii§iinmez bile... Kansiyla yattigi bir gece, yorgunluktan i§i
yanda birakacak ve kansini yatakta sinir iginde higkinklara boga-
caktir..."
Uzun soziin kisasi, kentli kadin, di§ g6riinii§(ler)e kar§m, kir­
sal kadinda oldugu gibi, ozgiirliikten yoksundur. Giiya "ozgiirlii-
gii" ise "gozaltindadir”.

Kapida Siipiirge

Fuhu§, fahi§e ve genelev konulanna Giiney, en agik bigimde, qe-


kinmeden, sakinmadan ve bazen en igren? yonlerini gostermekten
ka^inmadan deginir.

(25) Yol filminin dykttsii/senaryo gahjmasi, Yilmaz Giiney'in gergekle§tire-


medigi Yunan Bifagi filminin Oykiisiiyle birlikte yayinlandi: Bakimz:
Yilmaz Giiney: Yunan Bigagt, Umut Yayincihk, Istanbul, 1990, s. 39-49.
Aym kitapta Stiru'niin yazilij seriiveni ve filmin kisa tiykiisu de var. s.
53-61. Yilmaz Giiney, ba$ka gali$malannda ve stiyle$ilerinde aym konu­
lan ve dykiileri kismen anlatiyor. Siirtt'niin ilk ba§hgi Bayram'dir. Ilk ge-
kim ekibinin degi$mesi ve filmin gekim seriiveni igin, filmin yonetmen
yardimcisi Ahmet Soner'in §u yazisim Oneririm: "Bir filmin seriiveni:
'Bayram'dan 'Yol'a", Ozgtir Giindem, Almanya Baskisi, 2 Ekim 1993.
Dii§marida filmin ba§ kahramam Ismail'in e§i Naciye, fakirlik-
ten "kendisini satmak" zorunda kahr. Evinde, gecekondusunda pa­
ra kar§iligi bu i§i yapmaktadir. Ve ba§ka biri, bu arada e§i Ismail,
"miijteri" varken eve girmesin diye ev kapisimn oniine bir siipiirge
koyar... Ismail, garesiz, yuvasimn yozlajmasmi acili bir yalmzlikla
izler. Dtifmarida uyduruk Tiirk filmlerinde goriilen intikam almak
"namus kurtarmak" olgusu yoktur. Ismail e§inin evini terk edip, ts-
tanbul'a gitmesine bile engel olamaz. Yilmaz Giiney, toplumsal
gergekgi bir yakla§imla bu i§in boyle oldugunu gosterir: Film Is-
mail'in ilerici, biiyiik olasilikla. DlSK'li (1980'deki) bir i§gi/
sendikaci e§liginde Istanbul'a dogru yol aligiyla biter: Ismail i§gi-
le§mektedir... Ismail egini vurup, hapishaneye dii§mez. Yilmaz Gii-
ney, bu konuyu §oyle agikhyor: "Hayatta da oyle degil midir? Ka-
dinin orospulugunu en son kocasi fark eder!(...) Diigman'da yine
iyimseriz, (iinkii orada Ismail yenilmiyor, kansimn kagmi§ olmasi-
na ragmen hayata kiismiiyor, kendisini rakiya vermiyor, teslimiye-
te kapilmiyor. §unu yapiyor: Kansimn anasim, ki ona da tepki
duymasi gerekir, onu da ortada birakmiyor, onu da aliyor ve Istan-
bul'a gah§maya gidiyor... Kimle gidiyor? DtSK’e bagli bir sendika-
nm iiyesi oldugu belli, i§gi simfimn bir gocugu olan bir insanla bir­
likte yeni bir hay at kurmaya gidiyor."
Dtifmaridaki horozcu/horoz saticisi, milliyetgi nutuklar. atan,
milliyetgi geginen bir tiptir, ama arkada§inm e§ini, horoz satin al­
mak igin £anakkale'ye gelen Alman'a ikram etmekten geri durmaz.
Bu olay, sembolik yiikii yamnda gok §a§irticidir. Ama olabilir bir
§eydir. Nitekim, Agustos 1980'de, Atilla Dorsay, yaptiklan soyle§i-
de, "i§te o da ele§tirilecek bir §ey... bunu yapar mi, o kadar yozla§-
ma var midir?" diye §a§kinhgim ve elejtirisini belirtince, Giiney
O'na §u 'yaniti verir: "Yapar, yapiyor... Namazinda niyazinda gozii-
ken adamlann hepsi samimi mi? (...) Amerikalilar igin de oyle de­
gil mi? Bir siirii insan Amerikaliyi evine davet ediyor... Acaba ki-
zimla bir ili§ki kurarsa, benim gelecegim bilmem ne olur diye...
Ben Adana'dan hatirliyorum (1950'lerin Adana'si. M§G). Ameri-
kalilann ilk geldigi yillan... Bir yigin geng kiz Amerika hayranligi-
nin kurbam oldu. Qogu tstanbul'a, §uraya buraya, barlara filan dii§-
tii... Ahlaki gokiintii tek ba§ina ahlaki gokiintii degil. Ekonomik yi-
kintimn yansimasi bu...(26) Oyle ele alinmalidir. "Yilmaz, emper-
yalizmin getirdigi ekonomik yikinti ve onun aynlmaz pargasi
ahlaki gokiintiiniin sorumlulugunu bu denli agik ortaya koyuyor.
Bu arada insanlanmizin, biitiin deger yargilanni ayaklar altina
alip, algalmasim da...
Fuhu§ ba§ka filmlerinde de gosterilir: Omegin Bir Giin Mutla-
ka'da devrimci bir gencin kardegi fahigelikle gesinmek zorunda
kalmijtir. Zavallilar'da, Haci (Yildinm Onal'in canlandirdigi tip),
sevgisiz, kadinsiz gegen yagammin bir doneminde bir fahigeye a§ik
olmu§tur. Onunla birlikte ya§amayi kurmu§tur. Ama o fahi§enin
"kahpeligi" yiiziinden elini kana bulami§ ve hapishaneye dii§mii§-
tiir. Burada, Yilmaz Giiney, toplumun en altindakilerinin a§ik ola-
bilecegini 50k giizel anlatir: Bir fahi§eye a§ik olunmasi birgok in-
sana ters gelebilir. Ama Giiney'e degil... Zavallilar, "sarpik kapita­
list diizenimizin girkeflerinde geli§en ve toplum vicdanmda gorek-
lenen bozuk, yapay, yozla§mi§ ahlak degerlerini, fahi§elik,
pezevenklik, kabadayilik gibi bozuk diizenin yan iiriinlerini de an-
latir."^27)
Kentli (burjuva) kadimn sorunlanm ve erkeklerle aldatmaya

(26) Dorsay, s. 167. "Burada, yamlnuyorsam, adi 'Amerikah' olan Aziz Ne-
sin'in mizah oykusiinu animsamamak olmaz: Hani, kendilerini "Ameri-
kali" gibi tamtip, iki paralik kink Ingilizceleriyle iyi aile kizlanm "tavla-
maya” galijan uyanik delikanlilann oykusii. Amerikan emperyalizminin
toplumsal yozla§maya yol agmasim en giizel anlatan 8ykulerden biri,
belki birincisidir.” »
(27) Dorsay, s. 89.
dayali ili§kilerini sergileyen Arkada§\&, Cemil'in randevuevindeki
sahnesiyle fuhu§, geng "hayat kadmlan" bir kez daha gozler oniine
serilir.
Yilmaz Giiney biitiin filmlerinde, geng ya da ya§li kadinlann
seks ve a§k §eyi/nesnesi olarak kullamlmalanna isyan eder: Fahi§e-
lerin durumunu en ilkel, en igreng, en akil almaz bigimlerde goster-
mesi isyanimn sonucudur. Ote yandan bu kadinlann toplumsal ya-
pilar iginde en a§agilanan, en suglanan kadinlar olmasina da isyan
halindedir. Giiney’in konuya baki§i, kimi sahneler zor bile gelse/
gekilmez bile olsa, sert bir baki§ degildir. Duygusal, bu kadmlan
anlamaya, onlann elinden tutmaya gali§an bir sinema ustasimn ba-
ki§idir. Yilmaz'in kendi oz gegmi§i bunu boyle yapar. Hapishane-
lerde ziyaretine gelen ve hig tammadigi "hayat kadmlan" az degil­
dir. Ve Yilmaz'in bu konudaki duygusalhgimn kimi tamklandirlar.
Surii'dt trenin tuvalederinde "i§ tutan" topal fahi§e, en ta§ yiirekli-
ye bile, "Zavalli kadin bu yollara niye dii§tii/nasil dii§tii?" sorusunu
sordurtur. Yamnda pezevengi, topal fahije bu "i§i" oylesine bir ba-
§1 egik/boynu biikiik yapar ki, O'nunla kaderdaglik etmemek elde
degildir. Yilmaz bir yazisinda o kadindan "trendeki orospucuk" di­
ye soz ediyor.(28) 5wrw'deki ve Yol'da. genelevdeki kadmlar, ba§tan
gikanlmi§/ba§tan gikarmayi arayan ve bilinmez arzulann esiri ka­
dmlar gibi gosterilmiyor: Bu kadmlar adaletsiz ekonomik yapimn
ve insafsiz toplumsal kurallann kurbanlandirlar. Ve Giiney, bu ko-
nuyu en §iddetli bigimde seyircilerine, iilkesinin insanlanna anlatir.
Yol'da bu konu ba§ka bir yonden de ele alimr: Hapishanedeki
e§ini kayinana-kayinbabasimn evinde beklemek yerine, kotii yolu
segen Zine'nin oykusiidiir bu. Zine, evden fahi§elik yapmak igin
kagmadi: Aile yapismin boguculugundan kurtulmak, aile yapismin

(28) Yunan Bigagi'nda Siirum n oykilsilnde, s. 61.


duvarlanm yikmak igin kagti. Ama i§te bu durumda ve sadece ve
sadece mali bakimdan tutunabilmek ve geginebilmek igin, kadimn,
kendisini satmaktan ba§ka uman yoktur. Bu adaletsiz diizen, kadi­
na, yalmz kalmi§ kadma, ba§ka bir yol gostermez/gostermiyor/
gosteremez. Ve kadin igin son gare, son "dii§me" budur: Bunu ka­
bul etmektir: Ve bu bir "toplumsal intihar"dir.
Yilmaz Giiney degi§ik yazi ve soyle§ilerinde konuyu agikla-
maya gali§ti: Tiirkiye'de kadinlar nigin fahi§elik yapmak zorunda
kaliyorlar?: Biitiin yamtlan bulmak/vermek olanaksiz. Ama birka-
gim siralayalim:
— Kentte yajam ko§ullanmn gok giig olmasi. Unutmayalim:
Giiney, fahi§eligi kent iiriinii olarak veriyor.
— Toplumsal ve duygusal iligkilerdeki yanilsamalar, hayal ki-
nkliklan,
— Bir kadm igin kentte tek ba§ina ya§amamn olanaksizligi.
Yilmaz Giiney'in bu filmlerin senaryolanm yazdigi yillarda,
Tiirkiye'de, ekonomik nedenlerle, diger nedenlerin ittirmesiyle ve
ozellikle 24 Ocak 1980 "ekonomik paketi" sonrasi fuhu§ta akil al-
maz bir arti§ ya§andigi ammsanmali: 27 Nisan 1984 tarihli Milliyet
§u rakamlan veriyor: 1979'da yakla§ik 32 bin fahi§e varken, §ubat
1984'te bu sayi 350-400 bine ula§mi§tir. 1979'da 500 kadar olan
genelev sayisi be§ yil sonra 1724'e ula§mi§tir. Arti§in, fuhu§taki
"patlayi§in" ba§ka gostergeleri de var: Biiyiik kentlerin en i§lek so-
kaklannda "miigteri" bekleyen "hayat kadmlan" hemen hemen bii-
tiin basin organlarimn en gok i§ledigi konulardan biri haline don-
dii. Erkek fuhu§u ile birlikte. O yillann Nokta, Yeni Giindem gibi
haftalik yayin organlanm gozden gegirmek yeterli olacaktir. Daha-
si 1974 veya 1975'te, Edime Genelevi'nde bir "patron", "evini,
mallanyla" birlikte satmaya kalkinca, biitiin basin skandal diye ba-
girmi§, Aziz Nesin ve £etin Altan ba§ta birgok yazar ve aydin
utanglanm giinlerce dile getirmi§ti. Oysa, aym Genelev, Temmuz
1994'te, evet birkag hafta once, yeniden satihga gikanlmca, gazete-
lerin kisa haberleri arasinda kafekaldi. Oysa 1974-75'te yer yerin-
den oynami§ ve Genelev satilamami§ti. Ama genelev "patronunun"
§u sozii ilgingti ve hafizalarda yer etti: "Ne var bunda, genelevler
de bakkal, kasap gibi i§yerleridir. Alimp satilabilirler. Bu bir tica-
rettir." Ve yillar sonra "patronun" soyledigi gergekle§mek iizere.
Bu arada Tiirkiye'de vergi rekortmeni ve armaganlanni devlet tem-
silcilerinin elinden alan artik gok iinlii Bayan Matilt Manukyan da
bu konuda alinan yolu ispat eden ba§ka bir gostergedir/29)
Biitiin bunlar, Yilmaz Giiney'in ongdriisiinii, konuya siirekli
yaklagimindaki hakliligi ispatliyorlar. Fuhu§, toplumun goziimle-
mesi zorunlu bir derttir. Ve fuhu§ goziimlenmeden kadinin "goriin-
tiisii", toplum igindeki degeri iyile§tirilemez.
Kadinlann ve bu arada gocuklann onemli bir derdi de dayaktir.
Ve Giiney'in birgok filminde dayak, ele§tirisel olarak yansitilir:
Umut'ta gocuklann doviilmesi, Siirii'de Hamo'nun Berivan'i, §i-
van'in Berivan'i ve sarali karde? Abuzer'in e§ini dovmesi kimi or-
neklerdir.
Yilmaz Giiney'in Tiiriciye'de kadinm durumunu/konumunu gok
iyi gdzlemledigini, gok iyi bildigini goriiyoruz. Bu soylediklerimi
ispatlayan bir beige, Yilmaz Giiney'in, "Yavuz" imzasiyla, 9 Nisan
1984'te, Paris'ten Atif Yilmaz'a gonderdigi mektubudur. Latife Te-
kin'in Bir Yudum Sevgi'sinin senaryosuna ilijkin olan bu mektubu
buraya almak isterdim. Ancak gok uzayan bu yazinm artik bitiril-
mesi gerek. O nedenle meraklilann Atif Yilmaz'in kitabindan^30)
bu mektubu okumalanm salik veririm. Yilmaz, iilkesini ve iilkesi-
nin insanlanm gergekten miikemmel bir bigimde tamyordu. Mek-
tuptan kisa bir paragraf aktarmama liitfen izin veriniz: "Bence §en-

(29) Yalfin Pek§en: "Satilik Genelev", Htirriyet, Almanya Baskisi, 4 Agustos


1994.
(30) Atif Yilmaz, s. 184-187.
giil, Ferat'la Cemal arasinda birgok insan (erkek demek istiyor.
M§G) tanimijtir... Herkes bunu bilir... Kimi §engiil'u birakmigtir,
kiminden de §engiil aradigim bulamami§, aynlmi§tir. Cemal'le
olan ili§kisi ise, igten bir sevgiye dayanabilir. Yani, senaryoda gi-
zildigi gibi, dort gocugunu kazara dogurmu§ bir saf kiz olmamali-
dir,.. Cemal'i kendisine geken yam da bu olmalidir. Cemal'in e§in-
den farkli yam budur §engul'iin..."

Kadm Miltian/Kadmlann Militanhgi

Yilmaz Giiney, filmlerinde ezilen kadmlan, toplumun en alt basa-


maklanna atilmi§/indirilmi§ kadmlan anlatmaktan, militan kadm
tiplerini istedigi oranda anlatmak olanagi bulamadi. Erken gelen
oliimii ise bu konudaki diigiincelerini gergeklegtirme §ansini elin-
den aldi. Filmlerinde, yukanda vurguladigim gibi, kadinlann bi-
reysel miicadele yontemlerini goriiriiz: "Sessiz isyan, ya§am grevi,
soz grevi" vb. Toplu miicadele omekleri ve militan, orgiitleyici,
eylem diizenleyici kadm tipleri Endive'de goriilebilir. Endive'de i§
birakiminda kadmlar da rol alirlar. Arkada§'ta, Semra Ozdamar'm
oynadigi geng bayan, gelecekte militan olacak bir bayamn ilk
adimlanm atan biri gibidir. Yilmaz, ozellikle O'nu "egitmeye" gali-
§ir. Duvar’da hapishanenin kadinlar kogugunda devrimci bayanlar
gosterilir. Ay§e Emel Mesci'nin iistlendigi "devrimci baci" §ematik
yonlerini goz ardi edersek olumlu bir tiptir.
Bir Giin Mutlaka'da. devrimci miicadelede kadinlar da vardir.
Kentlerin kalabaligi/gizliligi iginde ailesel ve toplumsal yapilar da­
ha kolay ajilabilir. Belli bir bigimde belli mekanlarda, topluluklar
olu§masi, okullarda, fakiiltelerde, igyerlerinde vb., kadinlann da
orgiitlenme ve ileti§im olanaklanm elde etmesini kolayla§tmr. Bu
yiizden kentte ilerici orgiitlenmelerde, sendikalar ve partilerde,
deraeklerde kadinlar da kendilerine dii§en rolii iistlenebilirler. Da­
ha kolayca.
Miicadele iginde, orgiitlenmeler iginde kadinlar erkekle e§it ko-
numa daha kolay ulagabiliyorlar. Hatta bu en birincil ko§uldur. Ni-
tekim bu orgiitler iginde kadinin, en azindan teorik olarak, e§itligi
sorgulanmaz. Tartigilmaz ve sorgulanamaz bir egitlik elde eder, ka­
dm.
Baskida, polis ve asker baskisinda kadm da erkek gibi payim
alir. Dahasi polis ve askerlerin kadina daha algakga davrandigina
da tamk oluruz. Idari yapidan da kadm payina dii§en kotiilugu alir.
Dii$man, Siirti ve digerlerinde bu konuda bir dizi omek vardir. §u-
nu demek istiyorum: Kadim, ana, baci olarak yiicelten toplum, aile
ve onun bireyleri, iiniformayi giyip ellerine cop aldiktan sonra, si-
lahlan ku§andiktan sonra, ba§ka varliklar oluyorlar: Ve kadina say-
gilanm sifirliyorlar. Burada, gelenekler, terbiye ve namus gibi de-
gerlerle idare, polis ve asker te§kilatlanmn tutumlan arasindaki ge-
li§ki agiktir.
Miicadelede kirsal ve kentsel gevreler arasindaki fark ortada-
dir. Kent miicadeleye daha elveriglidir. Yilmaz'in gosterdikleri bu-
dur. Kirsal kesim bu konuda bir engel te§kil ediyor. Bu agidan Tiir­
kiye'de kentlerdeki kadm demek ve orgiitlerinin miicadele alanlan-
m kasaba ve koylere genigletmeleri yararli olacaktir. Ozellikle bu
yorelerde kadinin durumunun, toplumsal ve aile igi konumunun,
daha elveri§siz oldugu unutulmadan. M ilitan faaliyetin kadim n
6zgiirle§mesinde gok onemli b ir yeri oldugunu vurgulam akta
y a ra r var. Militan faaliyet, kadinin durumunda ilerleme saglaya-
cak/getirecek en belirleyici etkendir. Bu arada kadinin gali§masi,
ekonomik bagimsizligi, artik gok bilinen bir etken.
Agustos 1980'de Yilmaz Giiney §unlan belirtiyordu: "Bir dev-
rimci olarak kadinm yerini dogru tesbit etmek zorundayiz. Bugiin
Tiirkiye'de kadin en gok ezilen bir ziimre, en gok ezilen cinsiyet...
Bir de bununla kadinin yoksul, emekgi, yani ezilen simftan olmasi
birle§ince, ezilme iki kat oluyor. Biz boyle du§iiniiyoruz: Kadim
ozgiir olmayan bir toplum ozgiir degildir, ozgiir olamaz... Kadina
egilmeyen bir devrim hareketi de, kadim bagrmda ta§imayan, kadi-
m yanma gekmeyen bir devrim hareketi de ba§anya ula§amaz. Bu­
na bagh olarak, biz bir sinemaci olarak, kadimn iginde bulundugu
durumu 50k yonlii olarak yansitma gorevini ta§iyoruz." Yilmaz'm
biitiin yaptigi da budur...
Osman §ahin'in Yapitlannda Kadm

"Gece dediginin dmru ktsadir ve de gabuk geger. Korkma!“(31)

Osman §ahin 1938 yilinda Mersin'in Arslankoy'iinde dogmu§tur.


On iig gocuklu bir ailedendir. Baba tarafi Malatya’nm Darende ka-
zasmdan, ana tarafi Silifke yoriiklerindendir.
Dogdugu yore ve ailesi, 3zellikle ana tarafi, yani ydriikler ve
yoriikliik, oykiilerine yogun bir bigimde yansimi§tir. Hatice Ebesi,
yani babaannesi omegin. Deli Hatice (1982, s. 17-24) ve Makam
Ta§lan (1983, s. 29-44) 6ykuleri, ona aynlmi§. Bu iki oykiide, bi-
rinci Diinya Sava§i Seferberligi ile olayin kendisinin koydeki yan-
simalanna tamk oluyoruz: "Seferberlik ilan olundu. Sancagi §erif
agildi. Padi§ahimizin has buyrugu, herkes asker olacak... Tarladaki
giftgi mesesiyle, dagdaki goban asasiyla, bu cenge katilacak... Um-
meti Muhammed silah ba§ina, gavur iistiine..." (1982, s. 21) diye
ba§latilan Seferberlik k5yiin biitiin ailelerini etkileyecekdr. "Biiyiik
bir g3tiiriilmedir bu." (1985, s. 1). Hatice'nin iig yed§kin oglu, Ne-
zir, tbrahim ve Osman da gotiiriiliirler. Gidi§ o gidi§; yiize yakin
gen?ten ancak yirmisi geri donecektir. £anakkale, Halep, Sanka-
mi§ ve digerlerinin geri gonderdikleri de, "kink, dokiik ve yarali"
dir. Hatice ii? oglunu birden kaybetmenin acisina dayanamaz; giin-
lerce issiz yol agizlannda bekler, gelenden ge§enden haber sorar.
Ogullannm dikip yetigtirdigi aga?larla, ozellikle de bir kiraz aga-
ciyla konu§ur: "Sen kiraz'im... l§te gene £iktim, geldim golgene.
Ge5mi§lerim sende sakli. Dilimi senden usanmaz, sana muhtag...
Beni duyan, bilin mi? I§te §u bedenlerin Nezir'imin ya§iti. Kiinyen
onun kiinyesi." (1982, s. 17).
Hatice Kadm agit yakar:
Kale gedigi irgalamr karinan
Uq yastigi yamamifam kaninan
Hatice kahnndan yer, bitirir kendini. Samian bir gecede aganr.
Acisina dayanamaz gildinr. Once kendi evinin kapismi giim gum
tajlamaya ba§lar; sonra da o ta§larla dizlerine, gogsiine "giiiiiirp
giiiiiirp diye vura vura," ta§i her vuru§unda bir oglunun adim amp
"Neziriiiim, Ibrahimiiiim, Osmammm" diye haykirarak oldiiriir
kendini. Bugiin Hatice'nin agitlan hila soylenir o yorede/32) Os­
man §ahin her iki oykiisiinde Hatice'nin ve diger analann agitlan-
na yer veriyor.
Tiimii yoriik asilh olan koyliiler ^ukurova'mn Fransizlarca i§-
gali iizerine, silah elde miicadeleye ba§lar, ^ukurova'da ilk Ku-
vay-i Milliye'yi kurar ve Kurtulu§ Sava§i'nda biiyiik yararliklar
gosterirler. Bu nedenle, asil adi Efrenk degi§tirilmi§, onun yerine
koye Arslankoy denilmi§tir (Gaziantep, Kahramanmara§, §anliurfa
gibi).

(32) 1900'lerden itibaren giderek yogunla§an askere almalar, erlerin terhis sil-
releri dolmasina kar§in serbest birakilmamalan ve ayliklan odenmedigi
igin ayaklanmalanyla, araliksiz savajlann Anadolu halkinda yarattigi yil-
ginlik, bikkinlik konusunda, yeni bir kaynak olarak bak. Hezarfen
(1985).
Osman §ahin'in oykiilerinde "ana"sma yonelik ogeler de bu-
lunmaktadir. On ii£ 9001k diinyaya getiren anasi i?in Osman §a-
hin, "Bir o kadar da dii§iirmii§ olmali" diyor (1985, s. 1). Aci Du-
man kitabim ona adami$tir:
"Kami 5001k yorgunu Anam.
Dokuz oglanla dort kizin kaynagi.
Sayisiz torunun pinarba§i, soyagaci...
O boylanmiz, yiiziimiiz, o renk renk
gozlerimiz senin rahminin bagigiydi bizlere,
senin kanimn bir yoramuydu diinyaya...
Bu kitabim senin i9in..." (1985, s. 5)
Acenta Mirza'daki "Zala Kadm" oykiisiinii de, yine "Anama" diye
adami§tir (1982, s. 51). Bu oykiide, "Yortik Ana" (1983, s. 58-65)
ile "Karalastik"te (1983, s. 102-6) ve "Ozlii Hamurlar"da (1984, s.
61-66), "ana"ya ve analara agitlar yakilmaktadir. tlkinde olmii§ ba-
ba ve ana ile sonu gelmi§ yoriikliige, ikincisinde ezilerek olen bir
anaya, iifiinciisiinde de yine olmii§ bir anaya agitlar, birinci tekil
§ahis agiziyla ve 50k dokunakli bir bi?imde soylenmektedir. Baba-
anne, ana ve analar ve giderek kadm sorunu, Osman §ahin'de
onemli bir yer tutuyor. Bu nedenle, konuya a§agida ayn bir altba§-
likla deginecegim.
Osman §ahin'in ^ocuklugu "Toroslar'da sarp, kayalik, ormanli
daglarla sevrili derin bir vadinin i?indeki" Arslankoy'de "yoksul-
luk iginde" ge§mi§tir. £ok a?lik 9eken, misir ko9anlanm tuzlayip,
kurutup, ogiitiip, sonra da ekmek olarak yemek zorunda kalan §a-
hin, ilk ayakkabiyi on iki ya§indayken Koy Enstitiisii'nde giymi§-
tir. Yilin yedi ayi karla kapli olan Toroslar'da hep yalmayak yiirii-
yen §ahin, ^obanhk yapmi§; sigir, oglak, ke§i giitmiij; yazin dag-
larda yatmi§tir. Kii9iik ya§ta kizamiga yakalanmi§ ve oliimden
donmii§tiir. "Ey Toros yollanna gomiilen ^ocuklugum! Yiiriiyii-
§iim! Damanma aki§ olan yillar! Ey ormanda kaybolmayayim diye
boynuma takilan oglak 5am!" ("Yoriik Ana", s. 60). Bir gocugun
(kendisinin?) kizamiktan ve oliimden nasil dondiigiinii "Ozlii Ha-
murlar"da §oyle dile getiriyor: "Anilar sanyor igimi Ana, anilar...
Diigiindiikge bir feryat oluyor, doniip dejiniyor igimde... Kar yagi-
yordu, balgam gibi sulu agir... Kizamik da nasil salgin; yovmiye
hig diijmezdi iigten be§ten a§agi olen gocuklann sayisi. Kom§u-
muz olurdu, adi Sanem'di. Iki gocugunu i§te o kizamik yili yitir-
mi§ti Sanem. Oliim bizim de kapimizdaydi. Olumiin agir devesi
kapimiza goktii, gokecekti... £are olarak boynuma dek giibreye
gommiijtiin beni. Bu giin gibi ammsiyorum." (1984, s. 65).
Kizamiga yakalanan §ahin'i annesi, di§anya gikip ii§iimesin di­
ye bacagindan iple ocagin kenanna baglar, Oyle i§e gidermi§. Son-
rasim Osman §ahin'den dinleyelim: "Bir giin etegime bir gingi (ki-
vilcim) sigradi, etegim tutu§tu. Can havliyle bagira bagira tepin-
dim. Gelip beni kurtardilar. £ocukluk gagimin bugiin en eski amsi
bende odur." (1985, s. 2).
Unutulmayan bu eski ve aci am, Osman §ahin'in bir dykiisiine
de yansimigtir. ^ukurova'da pamukta gali§an E§ber ve Mahse'nin
gocuklan §iro, firez yangini gikinca, kagip kurtulamaz. "O kiya-
mette §iro gocuk nere kagsin, nasil kagsindi? Kanal suyuna dii§me-
sin, gadmndan uzakla§masin diye §iro gocugu ayagmdan iple ga-
dinn kazigina baglayip oyle gitmi§lerdi i§e. §iro gocugu hergiin
boyle baglar, ondan sonra i§e giderlerdi. O yanginda, kiyamette,
ayagi bagli §iro gocuk nere gitsin, nasil kagsindi?" ("Irgat Erleri,”
1984, s. 35-52).

Kadinlar

Osman §ahin'de ya§am ve kadm, etle kemik gibidir. Her oykiide


kadin sorununa deginilir. Bazilannda ise, kadin oykiiniin temel
dgesidir.
Daha once belirtdgim gibi, Osman §ahin babaannesine sevgisi-
ni ve borcunu Deli Hatice ve Makam Taflarinda, anasma ve ana-
lara sevgi ve baglihgini Zala Kadin, Yortik Ana ve Irgat Erleri'nde
dile.getirmi§tir.
Ozlii Hamurlar ve Agzikdrler'in ilkinde "parkali" ve daglarda
saklanan ogulun olmii§ anaya agiti, ikincisinde ana ve ogulun baba
Memed’e kar§i son gorevleri soz konusudur. Her iki oykiide de
analar yiicele§tirilmi§tir.
Karalastik'te kar§idan kargiya ge?eyim derken araba altinda
kalan anaya agit yakilirken, (arabalar, trafik vb.) yeni teknolojiye
ince bir sovgii.ve (daglar, adar vb.) eskiye sevgi dile gedrilmekte-
dir: "Ke§ke daglarda kalsaydm ana. Bir kayadan u?saydin. Yilan
soksa §i§seydin. Olmadi, ban bir okiiz siisseydi seni. At, katir tep-
seydi de ke§ke daglarda kalsaydi oliimiin, daglarda..." (1983, s.
106).
Oykiilerde doviilen, sovulen kadinlar da vardir (Kirmizi Yet),
ugruna adam vurulanlar da (Beyaz Okiiz)-
Kiz ka5irma, kumalik sorunlan, kadinlar arasi 5ekemezlik, 50-
cuksuzluk, Kor Giilii§an'da iglenmektedir (1983, s. 82-93). "Kor-
ba§li bir kiz"in iyi ba§layan macerasimn kotii bir bifimde bid§i, yi­
ne bu oykiide anlatilmaktadir.
Kotii yola dii§en, "namusu" kirlenen kadinlar ve onlan bekle-
yen oliim, Musallim ile Ku§de' de ve Namus E rf nde dile getirilmi§-
dr. Ilkinde, Ku§de "mapustan" ?ikip gelen kocasi Musallim’e §oyle
der: "Sen gittin gideli, ne dalga - denizler a§mi§tir iistiimden. Kirle-
mi§ler beni Agaaaam! Duy kulaginla, ozbeoz avradinin agzindan.
Giinahlami§lar beni. Ondandir sana layik gelemeyi§im. Ondandir
yolunu gozleyi§im." (1982, s. 27). Ku§de namusunu kirletenin Cel­
lo oldugunu soyler soylemez, Musallim mavzerini kapip $ikar.
Ku§de ise mezanm bizzat kazip onun donmesini bekler.
Namus isri'nde ise i§ daha farklidir: "Helof yoresinde §imdiye
degin bir kadmin kocasina kizarak aylarca yikanmadigi, terden
pislikten koktugu, elde silah, adam vurup, adam kovaladigi goriil-
mii§ duyulmu§tu, ama daha bir kadmin admin orospuya giktigi du-
yulmami§ti. Bu durum koy igin kotiiniin de kotiisiiydii. Bundan
boyle Bermani'de kadin kisir gikar, toprak da yegilini unutursa,
§a§mamaliydi hig. Bu gidi§le koyiin adi Zalhali'ya kadar gikardi.
Tez elden bir gare bulunmaliydi buna. Nasil ki ku tiinegiyle ugar-
sa, er kismi da namusuyla ya§ardi." (1984, s. 56). Amca (yiizyilla-
nn birikmi§ geleneginin temsilcisi), Piro kocayi kansi Zalha'yi bu-
lup, namusunu temizlemesi igin ikna eder. Piro silahmi cebine ko-
yarak gikip gidecektir. Ama Zalha'yi buldu mu? Bilinmez.
Osman §ahin yillarca askerlik gorevini yapan erlerin kadinlan-
nin durumunu Makam Taflari'nda. betimliyor: "Kocasiz kadinlann
yalmzligmi, iiziintiiden dii§iik yapmi§, zamansiz dogan gocuklan,
yedi ayliklan, kor yetim, sahipsiz mezarlan (...) Koyde dullugun,
avratligin gogaldigim, kadinlann gozlerinin erkeksizlikten goger-
digini, biyiga sakala hasret kaldiklanm, erkeksindiklerini gok... In­
san soyunun bir kez dengini yitirmeye gorsiin, beter §a§inp azdigi-
m, kimi geng kadinlann erkeksizlikten gira gibi yamp tutugtuklan-
m, ormana gidip gidip de evvelce erkeklerin balta agzindan dii§-
mii§ iri agag kamgalanm bile kokladiklanni, "oooh! Erkek erkek
kokuyor" dediklerini..." ve daha nicelerini Kara Havva agitlarda
anlatti (1983, s. 36-38).

Yapam Ve £ali§ma Kopullari

Feodal iiretim ilijkileri ve onun bir yan iiriinii olan bo§ inanglar,
\t
dinsel kurallar, ya§am ve gali§ma ko§ullannm simrlanm da giz-
mektedir. Bu kojullar zordur, gekilmezdir, bogucudur. Bunu, Os­
man §ahin biitiin oykiilerinde i§lemektedir.
Once ya§amin bizatihi kendisi zordur. £ocugu doktora gotii-
riirken yolda yitirirsin. Kizamiktan, dogal afetlerden kurtaramaz-
sin. Bebek'te (1982, s. 7-13) oldugu gibi: "Ya Rabbim! Bunu bari
koyver ya§asin, koyver! Zaten ilk ikisini kizamik deyip aldiydin.
Bak i§te, bu iigiinciisii. §imdi bunu da alma, amel yoluna. Alip alip
da mekik gibi kaydirma topragimn altma, kaydirma! Zahar §unun
canma yetecek kadar da havan suyun vardir senin, kurban oldu-
gum." (s. 7-8).
Hayati insanlar da ya§anmaz kilabilir; omegin, Firat’in online
katip getirdigi odunlan paylagamazlar (Odun, 1981, s. 69-76). "Na­
mus lekesini" temizlemek "Allah'in emridir" (Musellim ile Ku§de,
1982, s. 27-38; Namus Eri, 1984, s. 53-59). Kan davasi da vardir.
Ocagina Dugmek'te (1983, s. 7-16) ve Kanin Masali’nda (A.g.k., s.
66-81), §ahin, Anadolu’nun (ve giderek Akdeniz'in) bu bitmez tii-
kenmez derdine miithi§ ve akil almaz bir sevecenlikle yakla§ir. Her
iki oykiide de kan davasi vardir, ama oliim yoktur. Sonlan ban§ma
ve uzla§mayla foziimlenir. Zira ilk oykiide, kan davasi giidiilen ve
aranan koylii, "iki ay once amuca Bayram"i oldiiren hasmmin
"ocagina dii§mii§tur"; ikinci oykiide ise, dii§manlardan biri digeri
hakkinda oviicii sozler soylemi§tir. Bu iki oykii, yazann bo§ inan?-
larda, geleneklerde degi§im istegini simgeliyor. Bu istek 50k ince
bir bigimde, iki giil gibi konmu§ kitaba. §ahin ban§a ?agn yapiyor,
ban§i mu§tulamak dileginde. Bu iki oykiiyii, kan davasi iizerine
yigma romanlar yazan sanat9ilanmiz okumali. §ahin'in bir ozelligi
de, bu ban§sever yam. Oykiilerinde oliim fikri var, ama fiili yok;
bogu§ma var, ama kan yok. Kisacasi, oliimde de bogu§mada da fii­
li ve kam gostermeden belli bir estetige ula§abiliyor. Bir, "Beyaz
Okiiz" de kanla kar§ila§iyoruz. Orada da, bi?ak "Kiigiik Aga" ve
"Beyaz 6 kiiz"den 90k, bo§ inan9lanmiza ve "i9imizdeki asil dii§-
mana" indirilmi§ gibidir.
Koy ya§ayi§min kendine ozgii "eglence"leri de vardir elbet.
CokAbuzer'de (1982, s. 41-48), boyle bir olayi izliyoruz. "Yalmz-
ligin, kimsesizligin ayakta duran le§i o sanki" diye tammlanan (s.
42) Abuzer, koyiin sevimli delisi, gocuklann, kadinlann ve erkek­
lerin, kisacasi "koyiimiiziin giiliidiir." Abuzer dehjet iyi yiircklidir
de. Elde edebilmek igin binbir hokkobazlik yaptigi tiitiinii, "arama
oyunu" sirasinda farkina varmadan ba§im yardigi gocugun taze ya-
rasina hemen basmaktan kaginmaz.
San Sessizlik'te (1983, s. 107-113), kagakgilikla geginen, simr
boyundaki "§ettatli" koyii, simrda vurulan bir kagakginm oykiisii,
oliime koyiin sessizligi ve vurulamn anasirun tepkisi anlatiliyor:
"Agzindan akan kanlar kurumu§tu. Sol kulagimn altinda ufacik bir
kizarti vardi. Kur§unu oradan almi§ olmahydi igine, bir guval ka-
gak ipekli ugruna. Kagakgiydi o. Dogujtan kagakgiydi. Babasi,
amcasi, dayisi da kagakgiydi: §ettath koyiiniin gegimi tiimuyle ka-
gak alimp satilan mal iistiineydi. Topraklan yoktu, olanma da ma-
ym ekilmi§ti." (s. 110 -1 1 ). Oliiyii siiriiyerek getiren cipe ve "ye§il
ketenden giysileri" olanlara kar§ihk, koyden bir tek kara gar§afh
kadm gikacak ve oliiniin iistune kapanacaktir. "Buyruk verici"nin
biitiin sorulanna kar§i dilsiz kalan "ana"mn tek tepkisi §udur: "Ka­
din, kalkar kalkmaz, ba§mdan garjafim hizla soyup aldi. Ba§im
one egerek kapkara giir saglanm bir eliyle sikica tuttu. Bigagiyla
hart hart kesip aldigi saglanm biiyiik bir hingla buyruk vericinin
suratma firlatti. Buyruk verici §a§irdi, donup kaldi. Agzim agti, bir
§eyler diyecek, belki de sovecek sayacakti, ama onu da diyemedi.
£enesi gerildi, §akaklan titredi." (s. 1 1 2 ).
Ya§amda odun derdi ve "orman kolculan" da vardir. Agzikdr-
ler'de (1984, s. 9-16), ana ve ogul bir orman kolcusu tarafindan
"bir kucak odun igin" vurulan baba Memed'in cesedini "daglardan"
alip koye, mezarliga getirmek ugra§indadir. dzlti Hamurlar'da da,
baba yine orman kolculannca vurulmu§ bir koyliidiir.
Ya§am biraz da askerliktir. Hele bu, Osmanh'mn sonu, Cum-
huriyet'in oncesine rastlanu§sa, bazan (Deli Hatice, Makam Ta$la-
ri) ya alip ya§ami tiimuyle g6tiirmii§tur ya da Izmir Bekir'de (1984,
s. 93-98) oldugu gibi, on yedi yila mal olmu§tur. Ve kaderde, Iz-
mir'e giren ilk siivarilerden olmak (ol nedenle Izmir Bekir diye
9agnlmak) kadar, alfakfa oldiiriilmek de vardir: "Bindokuzyiizyet-
mi§sekiz yilinm yirmidort Araliginda gune§lenmek Iizere torunlan
onu kolundan tutup da evinin online ?ikardiklannda, bu onun son
oturugu, son gunejleniji oldu. Torunlan, gelini ve ortanca ogluyla
birlikte, Mara§'in Yoriik Selim'inde fagistlerce oldiiriildii.
Ya§asaydi doksaniifiine basacakti." (s. 98).
Qobanlik edip gen? ya§inda Toroslan adim adim dola§mak ve
yetmi§inde Obruk bek?iligi yapip, soguktan donmak tehlikesi ge-
firmek de, Yusufoglu Yusufun kaderi (Obruk Bekgisi, 1984, s. 17-
23).
Qukurova’mn pamuk tarlalanndaki "san sicak" altinda ?ali§ma-
nin ne gii? ve ne dayamlmaz oldugunu, Ya§ar Kemal (Orta Direk),
Orhan Kemal (Bereketli Topraklar Ozerinde) ve digerleri bize da­
ha once anlatmi§lardi. Osman §ahin de kendi iislfip, dil ve tekni-
giyle anlatiyor. §ahin tomruk i§inin de zor ve belali bir i§ oldugunu
Tomrukta a?iklar. Hem§eri’6& bir i§ kazasinda dii§iip topal kalan
i§sizin hem§erisine sesleniji, i§ i?in yakan§i §oyledir: "Kapina gel-
mi§em. Bahtina dii§mii§em. Hisim akraba bilmijem seni. Gdster
insaniyetligini... 1§ veeer, ?are bul, bir iyilik dokundur." (1984, s.
69-70).

Oykiilerdeki Sinema

Osman §ahin'in oykiilerinin birer senaryo gibi olduguna Talat Hal-


man'in dikkat (ektigini belirtmijtim. Onun oykiilerinin sinema
yiiklii oldugunu daha onceleri ba§kalan da vurgulami§tir. Sozii Os­
man §ahin'e birakiyorum: "Benim oykiilerimdeki sinemayi ilk go-
ren, Yilmaz Giiney'dir. Giiney "...sen hi? farkinda degilsin, ama
tam bir sinemacisin babam. Farkinda olmadan miithi§ detay veri-
yorsun. Senin her yazdigm kolayca resimlenebilir..." diyordu."
(1985, s. 5). 1971'de Yilmaz Giiney Kirmizi Yel'in film haklanm
satm alir, ancak gegitli nedenlerle bu uyarlama gergekle§mez. Da­
ha sonra birgok oykiisii filme alman Osman §ahin'in "filmogra-
fi"sini ekte sunuyorum. Goriildiigii gibi, 1973'ten Haziran 1985'e
dek, oykiilerinden ve ozgiin film oykiilerinden yedisi filme alm-
mi§tir. Haziran - Temmuz 1985'te §erif Goren Osman §ahin'in
Kurbagalar isimli ozgiin film oykiisiinii gekmigtir. (33)
Yine bu yil iginde "Yazann Kum, Ipekge ve Kanin Masali adli
oykiilerini §erif Goren, Giilii§an adli oykiisiinii (Kor Giilii§an'in
uyarlamasi) Bilge Olgag, Ocagina Dii§mek oykiisiinii Papuglar
adiyla Tung Okan beyazperdeye aktaracaklar. Bu yil aynca Osman
§ahin'in Agiz iginde Dil Gibi adli kitabinda yer alan Gomlek oykii­
sii ile Namus Eri oykiisii de filme alinacak." (34)
Gegmi§ yillarda ve giiniimiizde Nazim Hikmet, Orhan Kemal,
Atilla tlhan, Selim tleri, Murathan Mungan gibi §air ve yazarlan-
mizin takma ya da asil adlanyla senaryolar yazmalan (ve eserleri-
nin sinemaya uyarlanmasi) gibi, Osman §ahin de aym yola girmig-
tir. Umanm, fazla hirpalanmadan ve oziine uygun bir bigimde
filmlere aktanhr ve boylece Osman §ahin, giiniimiiziin en etkili sa-
natlanndan biri olan sinema araciligiyla daha geni§ kidelere ula§ir.

Osman §ahin'in Oykiilerinden Sinemaya Uyarlananlar:


1. KIZGIN TOPRAK. Yonetmen: Feyzi Tuna. 1973, Acenta
Mirza'&dki "Musallim ile Ku§de" oykiisiinden.
2. FIRATIN ClNLERl. Yonetmen: Korhan Yurtsever, 1977.
Kirmizi Yel'deki "Firat'in Cinleri" ve "Bedvanli Ziilfo" oykiilerinin
birlegtirilmesinden.

(33) Cumhuriyet, 19 Temmuz 1985.


(34) Aym gazete haberinden.
3. KIBAR FEYZO. Yonetmen: Atif Yilmaz, 1978. Kirmizi
Yel'deki "Fareler"den.
4. TOMRUK. Yonetmen: §erif Goren. 1982. Agiz fginde Dil
Gibfdeki "Tomruk" oykiisiinden.
5. DERMAN. Yonetmen: §erif Goren. 1983. Osman §ahin'in
ozgiin film oykiisii "Derman"dan.
6. FtRAR. Yonetmen : §erif Goren. 1984. Aym adi ta§iyan oz-
giin film oykiisiinden.
7. AYNA. Yonetmen: Erden Kiral. 1984. Aci Dumaridaki "Be­
yaz Okiiz" oykiisiinden uyarlama.
Bu filmlerin birgogu ve yonetmen, oyuncu, teknik elemanlan,
?e§itli film §enliklerinde odiillendirilmijlerdir.
Osman §ahin (1979): Kiraleli (<^ocuk oykiileri), Istanbul, Ar-
kada§ Kitaplan.
(1981): Kirmizi Yel, 4. bas., Istanbul, Cem Yay.
(1982): Acenta Mirza, 2. bas., Istanbul, Cem Yay.
(1983): Aci Duman, Istanbul, Cem Yay.
(1984): Agiz I?inde Dil Gibi, Istanbul, Cem Yay.
(1985) : "Kendi agzindan ya§am oykiisii", 6 sayfa daktilo me-
tin.
Daha once Yapit'ta (No: 13, Kasim-Aralik 1985) yayinlanan
"Osman §ahin'i okumak ve seyretmek" ba§likli yazimdan konumu-
za ili§kin boliimii burada aktardim.
Nazli, Julide ve Digerleri

Eyliil'de ne yapilir? Temmuz ve Agustos'ta dinlence yapamamij


olanlar dinlenceye gider. Ankara okullannm kimi ogreneileri "ka-
vun yemeye" ba§kente doner, kimileri ise 50k daha degi§ik ugra§-
lar ifine girer. Nazli Eray bu sonunculardan. O, Eyliil'de, Bod-
rum'da bir otel odasina kapanip anilanm yazmi§. Amlan Deniz Ke-
narinda Pazartesi adiyla Kaynak Yayinlarinca 1984'te yaymlandi.
Amlanndaki "zaman, yirmi yil oncesi ile yirmi giin oncesi ara-
sindaki zaman." (s.71) Bu zaman dilimi i?indeki bir^ok olay, ki§i,
sevgi ve dert anlatilmi§. Ama ozellikle yedi ki§iyle ilgili anilar
agirhkta. Bu yedi ki§i kimler mi? Cevabim Eray'dan alalim: "Bir
tanesi eski bir Amerikan kiiltiir ategesi... §imdi diinyamn neresin-
dedir bilmem... Bir ba§kasi ortaokuldan bir arkada§im (yani Julide,
M§G), tsve^'te olabilir §imdi, yillardir izini bulamiyorum. Sonra,
tstanbul'lu simf arkada§i iki erkek. (Fevzi ve Emin). Uzun yillar
once, ikisi de beni sevmi§ti... Sonra, Hintli bir editor... Amerika'da
tammi$txm onu. Ya§amimizin degi§ik bir kitadaki kisa bir bolii­
miinde, iki gdkta§i gibi birbirimize 90k yakmla§tik ve sonra uzak-
la§ip gittik ba§ka yerlere...”
"Bir digeri, §u siralarda iiniversiteden ayn olan degerli bir bi­
lim adami. Ama ne tufah, amlarda ben hep onun olumsuz yanlanm
ammsiyorum... £iinkii beni iizebilecegi kadar yakindim ona."

Ve Bir Bagkasi

"Ve bir ba§kasi da, bir ay once, burada, deniz kenannda tanimij ol-
dugum bir mistik... Diinya degi§tirmi§ bir ki§i. Beni etkileyen garip
biryolcu." (s. 71.)
Bu yedi ki§i yamnda amlannda yer vermek istemedigi insanlar
da var. Onlar da §u veya bu bifimde (bir telgraf, bir not veya tele-
fon edijlerle) araya giriyorlar. Bir de dayisi var anlatilanlar arasin­
da: "Di§i§lerine yeni girdigi yil, yirmi sekiz ya§inda, Strasburg'da
bir araba kazasmda olen Demir Dayim..." (s. 10). O da Eray'm am­
lannda onemli yeri olan bir ki§i. Romamn "epilog"u o'na aynlmi§
(s. 95-96). Sonra ikinci, u^uncii dereceden anlatilan kijiler var. Or-
negin "striptizci kiz" (s. 67-68), Istanbul'lu "miirekkep yalamij bir
yosma" (s. 73-74) ve digerleri.
Amlanm yazarken, Eray, klasik bir yontem kullanmiyor. Gun,
ge£mi§ ve dii§ birbirleriyle kenetlenmi§ bir iislQpla ve kurgularla
anlatiliyor. "Fantastik gerfekfilikle" amlar aktanliyor. Yazar anila-
nm nasil kaleme aldigmi da okuyucuya anlatiyor. Yani bir yandan
da kulisi, i§in "mutfak" tarafmi yaziyor. Fellini gibi. "Fellini - Ro-
ma"da filmin i^inde ve "Genu Gidiyor". da filmin sonunda. Italyan
yonetmen, filmin (ekimini nasil gosteriyorsa, Eray da amlanm na­
sil yazdigim ba§tan itibaren anlatiyor. Zaten am, hemen ya§amlmi;
olan degil mi?
Yapitta bir9ok fantastik kurgu unsurlan da var. Omegin yillar
oncesinin (ocukluk arkada§i Jiilide'nin sesinin amlann yazildigi
otel odasindaki siirekli varligi ve telefonlara cevap veren Julide.
"Yiiziimu yikadim; kurularken havlunun kivnmlan arasindan Jiili-
de'nin heyecanli sesi konujmaya ba§ladi." (s. 72). "Jiilide'nin solu-
gu, orada burada dolaniyordu." (s. 66). Kurgusal unsurlar araciligi
ile telefon, telgraf, kat sorumlusu, onun getirdigi alti yil oncesine
ait bir davetiye, bir not yapitin vazge?ilmez "kahramanlan” olu- i
yorlar. Yagamlan ile dii§ birbirine giriyor. 'Ve bu sayede, okur, or- ]
negin Eray ve "mistik” dostu ile "u^an hah"ya binip bir tur atabili-
yor.” Fantastik degil mi? "Bana kobra ile motigus'u anlatan dos-
tumla bir sihirli halimn ustiinde ufuyorduk. Yiiksekten korktugum
igin, kocaman halimn tam orta yerine oturmugtum. Altimizdan bu-
lut kiimeleri, tepeler ve lgiklar, kentler ge^iyordu. Sihirli halmin
siirati bag dondiiriicuydii... Sihirli halimn siirati birden artmigti. Sa-
atte 170 km. hizla giden bir arabada, Soke Ovasim geger gibiy-
dik..." (s. 79).

Qocukluk, ilk Gengtik

N. Eray'in daha onceki yapitlannin bir?ogunu (Ah Bayun Ah!, Ge-


ceyi Tanidim, Pasifik Giinleri, Kiz Opme Kuyrugu, Hazir Diinya)
severek okumugtum. Deniz Kenarinda Pazartesi'ni de aym ilgi ve
sevgiyle, ba§tan sona bir oturu§ta okudum. Baglay inca zaten eliniz-
den birakamiyorsunuz. Amlannda kigiler ve olaylar yaninda kent-
leri de anlatiyor Eray. Beyoglu ve Yeldegirmeni ile Istanbul. Ne-
nehatun Caddesi, Qankaya ve Gaziosmanpaga'si ile Ankara. Mek-
sika lokantasi, diskotegi, lgikli, bakimh ve temiz sokaklanyla Iowa
City. Ve deniz kenarinda amlann kaleme alindigi kent, yani Bod-
rum.
Istanbul gocukluk ve ilk genglik yillan. Yani Jiilide'li yillar.
tngiliz Kiz Ortaokulu yillan. Okuldan kagilip, Yeldegirmeni'nde
Charlton Heston'lu filmlerin izlendigi yillar. Kogo'nun, Todori'nin
meyhaneleri, Baylan Pastanesindeki giinler. Ilk a§k. "Beyog-
lu'ndaki gen? bohem ?evre." Anneanne "armagam Rus pirlantasi
bir yiizuk". (s. 19) Ve aldatilmigligin hiizniiyle terk edilen bir kent.
"... Istanbul'da mutsuzdum. O 90k sevdigim Beyoglu'nda dolagmak
istemiyordum artik. Baylan Pastanesi, Ko?o'nun meyhanesi bana
aci veriyordu. Sevdigim insanlardan kopmujtum. Yiiziimde, 50k
sevdigi birini yitirmig olan bir insanin acisi ile dola§iyordum. Bir
iligkiyi kopartmijtim. Koskoca Istanbul da silinip gitmijti gozii-
miin on linden." (s. 21). Eray'm anilannda soz etmek istemedigi ki$i
ve olaylan yajadigi donemdir de bu donem. "ifocukluktan gen?li-
ge ge?i§ donemimdi. Biiyiik mutluluklan ve mutsuzluklan bir ara­
da ya§adim. fo cu k duyarliligim ba§ edemedi bunlarla; ve sonunda
tiim bu amlardan kurtulmak, bu insanlan ve yerleri bir daha hi?
ammsamamak i?in Istanbul'u biraktim." (s. 59).
Ankara once anneanneli ve Sararllkokulu ikinci sinifli yillar-'
dir. Sonra arayi§ ve olgunluk yillan. Radyoda dort yil memurluk,
"hi? memura benzemeden" (s. 26). Ankara sevilmenin ve sevme-
nin tadildigi yillardir da. "Emin bana, o zamana degin sikici bir ta§-
ra kenti olarak gordiigiim Ankara'yi sevdirdi. Orada, bir denge, bir
i? rahatligi bulmujtum." (s. 22) "Ya§amima yon veren olaylann
?ogu Ankara'da olujtu. Ankara'da evlendim, Ankara'da (ocuklanm
oldu. Ankara'da oliimle sava§tim, Ankara'da a§ik oldum; yeniden.
yazmaya Ankara'da ba§ladim..." (s. 22).
Ankara'yi daha once Sevgi Soysal (Yenifehir’de Bir Ogle Vak-
ti), Adalet Agaoglu ve digerleri (omegin Yakup Kadri Karaosma-
noglu) anlatmijti. Bu kez ba§kend Eray'm dilinden ogreniyoruz.
ODTU Kampiisii, gen? bilim adamlan ile. "Yeni kurulan Orta Do-
gu Teknik Universitesi'ni, kampiis ya§amim, Ankara'da toplanma-
ya bajlayan gen? beyinleri seviyordum." (s. 22). "Sevilebilecekle-
rine bir tiirlii inanamayan, kendi diinyalanna hapsolmu; ve o ne-
denle de bencil bilim adamlanmn ?evresi. Emin 'onu sevdigime,
Ankara'ya onun i?in geldigime, okula onun i?in girmek istedigime
inanmiyordu. Tiim bunlan bir oyun zannediyordu." (s. 28). Ameri-
kali kiiltiir atajesi, e$i, kedileri, kokteyl ve partileriyle diplomatik
bir ?evre. 1960'lann ve 1970'lerin Ankara'si.
Bodrum, dinginligin arandigi, anilann yazildigi giinleri simge-
liyor. Otel odasi ve sokaklan. Her giin gidilen lokanta; salata ve
ahtapot giive?. Deniz ve giine§. Ve sizinle birlikte ya§ayan ?ocuk-
lugunuz, gen?liginiz, a§klanmz ve dertleriniz. Yani anilanmz. Ma­
ras dondurmasi. Sevimli insanlarla rastlanti duragi Bodrum.
Eray'in am-romanim seveceksiniz. Hele, benim gibi, siz de an-
latylan "diinyalan" biraz tamyorsamz, amlarda kendinizi, kendiniz-
den bir §eyleri de bulacaksimz. Bu roman bir yerde anla§ilamami§
ve anla§ilamami§ olmaktan iizgiin bir kadimn kendisiyle ve amlan-
mn bir boliimiiyle hesaplajmak istedigi bir olgunluk romam. Oku-
yucu ister istemez yazann tarafim tutuyor ve Fevzi, Emin, "gen?
bilim adami" ile digerlerine §6yle seslenmek istiyor: Bu kadim ni-
ye anlayamadiniz, anlamak istemediniz, mutlu edemediniz?
Eray, a?ik bir bi?imde soylemiyor ama, amlarda sozii edilen
erkeklerin, ozellikle de yukanda belirttigim iifiinun, kendi diinya-
lan ifinde kapali, bireyci ve ivedi giincel ?ikarlanndan ba§kasini
dii§Unemeyen ki$iler oldugu sonucuna vanyoruz. Yazar onlan ku-
sur ve eksiklerine kar§in yine de kendince seviyor. Bunu o giizelim
veda sahnelerini yazarken dile getiriyor. Yazann unutmak istedigi
olaylar ve affedemedigi erkekler de var. "Belki o zamanlar 50k
fazla duyarli oldugum i?in, birtakim olaylar beni gerektiginden
fazla mutlu ya da mutsuz ettigi i?in, bellegim o olaylan ve birta­
kim ki§ileri silmi§." (s. 60). Ilk a§kmin kahramam bunlardan biri.
Sevilen ve begenilenler de var: Hintli editor ve Bodrum'da rastla-
mlan "mistik, garip bir yolcu."
N. Eray'a amlanmzi ve onlan anlati$ uslObunuzu 50k sevdik,
yeni am-romanlanmzi ve ozellikle Julide'li giinleri anlatmamzi
bekliyoruz demek ge?iyor i?imden.

Somut, Sayi: 79,


18 Nisan 1986, s. 8.
A§k, A§k Dedigin

1986'da Istanbul'da 1001 Gece’yi sahneye koyan ve bu oyunla


1986 en iyi oyun jiiri odiiliinii alan taninmi§ tiyatro yonetmeni Luiz
Menase yeni oyunu Billur Kd§k Masali ile Fransa'yi dolajiyor.
Oyun 23-26 Haziran 1987 tarihlerinde 15. Uluslararasi tstanbul
Festivali'nde gosterilecek. Murathan Mungan'in yayimlanmami;
bir masalindan sahnelenen oyun Murathan ile Selvihan arasindaki
a§ki gagda; bir dille ve simgelerle dile getiriyor.

Murathan Mungan 'in Masah

Yazar, bu masalda hem halk dilini, Dogu'nun yore dilini, hem de


kiilturel birikimi olan bir dili birlikte kullamyor. Oyle ki, masal dili
riiya dilidir tammi burada gergek oluyor. £agda§ masal dilini yet-
kin bir bigimde kullanan Mungan'in masalinda ve oyunda, volkan
ile giine;, dag ile ova, soz ile dans ve Selvihan ile Muradhan ara­
sindaki a§k anlatihyor. Selvihan bey kizi, beylik iktidannin "Billur
Ko§k" teki mahkQmu; erkek gocugu olmayan babasi tarafindan er­
kek gibi yeti§tirilmi§ bir kiz. Selvihan semahi en iyi yapani anyor.
Selvihan fagda§ bir amazon ve olup biteni anlatiyor. Boylece o-
yuncu roliinden gikip anlatici oluyor. Klasik tiyatroda anlatici ve
oyuncu ayn ki;ilerdir. Oysa burada aym ki§i. Boylece birgok ozne
birbiriyle i? ige giriyor. Bir yerde bu gogulculuk iginde soylenen-
anlatan-oynayan yok oluyor ve notr bir anonim doguyor. Selvihan
aym zamanda kendisinden iigiincii §ahismi§ gibi soz edebiliyor.

Soziin Onemi

Selvihan bey kizi, hiikiimdann bir anlamda yerlejik diizenin, dev­


let aygitimn kizi. Muradhan goger, "sava§ makinesinin" bir bireyi.
Bir savaggi gibi gevik ve en iyi semahi tutan o. Selvihan'm muradi
(arzusu) Muradhan, boylece ortaya iki yonlii bir "ele gegirme",
"yakalama" olgusu fikiyor. Devlet aygiti ve yerle§ik diizen, sava§
makinesi, go^erleri kapmaya, kendi i?ine 9ekmeye ?ali§irken; hii-
kiimdar kizi Selvihan ise Muradhan'i ele gefirmeye ugrajmaktadir.
Selvihan sozii (?unku anlatici), Muradhan hareketi (gunkii iyi se-
mah tutuyor) simgeledigine gore, soz hareketi ele ge?irmek istiyor.
Burada Menase'nin 1001 Gece'de uzerinde israrla durdugu soziin
dnemi vurgulaniyor. Soz, kapali bir toplumda kadimn en birincil
savunma ve saldin araci-silahi, Menase'ye gore.

Afk-tdre ve tktidar Simgesi: Dag

Masai ve oyunda bir de ugiincii ki§i var: Sonmii; bir volkan, bir
dag. Oyunda, goriinmeyen bir makine yardimi ile olayin geli§imi-
ne uygun bir bigimde kipirdayan, yer degi§tiren, olayin ya§andigi
yer ve bir ki§i. Sanki olayi diizenleyen, ki§ileri eleyen bir elek.
Dag bir beden gibi olaylan diizenliyor, isterse zorla§tinyor. Ciinkii
dagin bir a§k toresi, bir hukuku var. Selvihan ile Muradhan arasin-
daki a§kin varligi, dagin a§k toresine ters geliyor. Selvihan toreye
gore erkek gibi yeti§tirilmi§ti ve a§ki, cinselligi tammamasi gereki-
yordu. O, Muradhan'la a§ki tamyarak bunu zedeliyor: "Topragi bo-
len, sevdayi da bolecekti elbet. Insanlan birbirine yasak edecekti.
tnsanlann birbirine yasak oldugu yerde, her vah§et muteberdi."
Golge aym zamanda sahibinin fikir ve dii§uncesidir. Oyunda,
golgenin kullammi ve golgeye verilen onem dikkat ?ekiyor. De-
korlara imzasim atan ressam Sarkis i§ik oyunlan sonucunda elde
ettigi golgeleri Platon'da oldugu gibi filozofik anlamiyla kullan-
mi§. Golge aym zamanda sahibinin fikir ve dii§iincesidir. Bu bag-
lamda dagin golgesi ashnda daha yiice bir bigimde sahneye yansi-
tiliyor.
Oyunda dans da onemli bir yer tutuyor. Muradhan dans ve ha-
reketle her §eyi anlatiyor. "Muradhan laldir. Dili kelam tutmaz. Bir
goziiyle, bir yiiregiyle, bir bedeniyle anlatir anlatacagim." Murad-
han'i Hideyuki Yano oynuyor. Kudsi Ergiiner'in oyun igin ozel ola­
rak diizenledigi ney ve vurma galgilardan olujan miizik e§liginde
Yano'nun yaptigi dans semah degil, ama oyunun masalimsi, mistik
ve riiya alemine uygun dii§iiyor. Dans sahneleri ve Yano'nun yoru-
mu R.W. Fassbinder'in Querelle filmindeki (Jean Genet'in Querel-
le de Brest isimli romamndan uyarlama) bazi sahneleri ?agn§tin-
yor. Dans ve miizik konusunda Menase, Yano ve Ergiiner'in ortak-
la§a katkilanmn yamnda, yine de yonetmen olarak Menase’nin yo-
rumunun belirleyici oldugu soylenebilir.
§imdi, oyunu izledikten hemen sonra, sicagi sicagina Luiz Me­
nase ile yaptigim soyle§iyi sunuyorum:

Lutz Menase:
Kadinin Afkini Anlatmak

— Oyunu tiir olarak nasil yorumluyorsunuz?


— Bu oyunu biiyiikler igin masal diye tanimlayabiliriz. Uzun
zamandir anlatilan bir masal. Insanlan ilgilendiren olaylann, ger-
gekiistii, harika bir diyarda gegiyor gibi anlatilmasi. Bir tiir riiya
alemi. Masal anlatma entelektiiel bir ugraj, kiiltiirel bir olay. Her-
kes masal anlatamaz. tlk masal anlatildigindan bu yana giderek
masal anlaticihginda bir uzmanla§ma olujtu. Kiiltiirel birikimi
olanlar iyi masal anlatici da oldular.
Bu masala, biiyiikler i$in masal dememin nedeni, masalin ta-
rihsel siireg i?inde gegirdigi degi§imle ilintili. Avrupa'da 17. yiiz-
yilda buijuva ahlakimn etkisiyle ve masallann gocuklara dogru
yonlendirilmesi sonucu masallar cinsellikten anndirildi ve boylece
masallar sadece gocuklarin diinyasina mal edildi. Oysa daha once
biiyiiklerin en onemli kiiltiirel faaliyetlerinden biriydi masal anlat­
mak ve dinlemek. 17. yiizyil ve sonrasindaki geli§melerle gocuklar
ile biiyiiklerin diinyalan aynliyor ve idealize edilen omek bir diin-
ya ifin ?ocuklara cinsellikten yoksun masallar uyduruluyor. I§te o
nedenle Mungan'm masahni ve oyunumuzu buyiikler i?in masal
diye tanimliyorum.
— Muradhan ile Selvihan, Kerem ile Asli, Leyla ile Mecnun,
Ferhat ile $irin masallan arasmdaki benzerlik ve farklan belirtir
misiniz?
— Metinde ve oyunda bu konu dogrudan yamtlamyor. Selvi­
han "tste beni, vermezlerse ka?ir beni(...) Ferhat'i emsal tut kendi-
ne, Mecnun'u, Kerem'i emsal tut" dediginde Muradhan §u cevabi
veriyor; "Ferhat kadar gii^lii degilim (...) Mecnun kadar engin de-
gilim (...) Kerem kadar abdal degilim (...) Ne Ferhat gibi dagi de-
lince kavu§ayim isterim, ne Mecnun gibi suFetini unutana dek se-
raplara sevdalanayim isterim, ne de Kerem gibi diyar diyar dolajip
tiirkulerle ya§lanayim isterim." Muradhan bu u? klasik masaldaki
gibi kahraman olmak istemiyor. Muradhan modem bir a§ik. £agi-
mizin adami. Bu §u sozlerinden 90k iyi anla§iliyor: "Her ii^ii de
sevdalanm unutana dek sevmi§lerdir. Oysa ben unutmak istemem.
Seni unutup da Serbian, suretleri, tiirkuleri sevmek istemem. Ben
seni sevmek isterim. Oldugun gibi seni. Gorerek, ijiterek, dokuna-
rak, seninle birlikte ya§ayarak sevmek isterim."
— Gerek 1001 Gece'de, gerekse bu oyununuzda ilgi alanimz
kadin-erkek ilijkileri; bu feminist hareketin yeniden hareketlenme-
siyle mi ilgili, yoksa ba§ka nedenleriniz var mi?
— 1001 Gece'de 5iki§ noktam farkliydi. Orada beni ozellikle
ilgilendiren §ehrazat'in oykiisiiydil, §ehrazat farkli bir kahraman.
Destanlarda tamdigim tek kadin kahraman. Hele O'nun Arap-lslam
diinyasmdan olmasi daha 50k ilgimi fekti. O, konu§arak oliime
kar§i sava§iyor. Olume kar§i; iktidara kar§i soziiyle sava§iyor. Be­
ni kadinlann iktidar arayi§i ilgilendiriyor. Go^ebe yajantisinda 50k
kanlilik yok, kadinlar 50k giiflii. Para kadinlann elinde. Kadinla-
nn ellerinde adamlan var. Yerle§ik hayata ge?i§le kadin evde kali-
yor, ama iktidar yine ellerinde. Beni asil kadinin hareme giri§i dii-
§iindiiruyor. Erkekler istedi diye mi girdiler, yoksa kadmlar iktidar-
lanni korumak igin mi hareme girdiler? Bilemiyorum. Ama bu ko-
nuyu ara§tirmak istiyorum. Bununla birlikte haremdeki kadinlar
adamlan araciligiyla her yere gidebiliyorlar. tktidara ortak olmaya
gali§iyorlar. 1001 Gece'de bunlan anlatmak istedim. O oyunumda
realist bir kurguya girmek istemedigimden biitiin rolleri kadinlara
oynattim. Zaten tiyatroda kadin-erkek yok, rol vardir. 19. yiizyilda
biitiin roller erkeklere oynatiliyordu. Bu tiyatroya ozgii bir olay.
Ben feminist degilim, diinyanm nasil dondiigiinii bilmek isti­
yorum. Kadinlann erkekleri nasil gordiigiinii ara§tinyorum. Kadm
ve erkekler arasindaki cinsel, politik, ekonomik, toplumsal vb. ili§-
kileri anyorum. Oyunlanmm gogunda bu konulara kafa yoruyo-
rum, a§k temasmi ijliyorum. Ozellikle kadinin a§kim anlatmaya
gali§iyorum. A§k benim igin politik bir §eydir. 1960'lann sonunda
bir iitopya vardi. Toplumu degi§tirmek istiyorduk. Tek ve en dogru
dogruyu biz biliyorduk (veya oyle samyorduk). O siralarda bu
iitopyanm verdigi iyimserlik sayesinde a§k daha giizeldi, kadm-
erkek ilijkileri daha iyiydi, bugiinkiinden farkliydi. Giiniimiizde
Fransa'da depolitize olmuj bir toplum soz konusu ve kadin-erkek
ili§kileri, toplumsal ilerleme i?in kullamhyor. Yeniden aileye do-
nii§ ba§ladi. Eskiden a§k yoktu evlilikte, a§k sadece masallarda
vardi. n . Diinya Sava;i sonrasinda, a§k ve sevgi sonucu evlilikler
yapiliyordu. §imdiyse i§ler 90k farkli. Feminizm ve radikalizmden
sonra kadinlar sanki kendi saldirganliklanndan korktular ve bu ne-
denle yeniden garanti anyorlar. Evlilige ve aileye yeniden donii§iin
nedenleri bunlar.
— Son olarak yeni tasanlanmzdan soz eder misiniz?
— Birka? yildir beni ilgilendiren bir kadin iizerindeki gali§ma-
lanmi bitirmek ve bu gali§mayi sahneye koymak istiyorum. Bu ka­
din Lou Andreas - Salome. Protestan Rus aristokrasisinden olan
Lou, ilk kadin psikanalist; Freud ile arkada§ ve aralannda platonik
bir a§k dogmu§. Lou, doneminin tamnmij bir?ok dii§iinur ve §ai-
riyle a§k hayati ya§ami§, omegin Rilke, Paul Ree, Nietzche vb.
Zeki ve 50k gii5lii bir kadm olan Lou iizerine dostu ve sevgilisi
Wedkind'in yazdigi Lulu isimli piyesi var. Bu piyes ve on'dan esin-
lenerek ger5ekle§tirilen opera iizerindeki 5ali§malanmi tamamla-
mak ve bu kadim daha geni§ seyirci topluluklanna tanitmak istiyo­
rum.

Ikibine Dogru,
10 Mayis 1987, S. 52-54.

"Di§andan" Bakinca

Bati bazen "dijandan" kadinlanmizi gormeye ?ali§ir. Kimi "uz-


man kadin" yazar bir bakarsimz bir biiyiik kentimizde birka? saat
gegirdikten, birkag "kadimmizla" konujtuktan sonra oturup bir ki-
tap bile yazar: Adim omegin "Miisliiman Diinyasinda Kadin" ko-
yabilir...
Bunlan tek tek ele alip incelemek ve ele§tirmek i?in ayn ?ali§-
maya ihtiya? var. Burada bunu yapmamiz olanaksiz.
Bir omekle yetinmek istiyorum: "tlerici (kimi sol diyebilir)
Hiristiyanlann" haftalik dergisi La Vie (Hayat) 15 Mart 1990 tarih-
li sayisinda, "Turques, musulmanes et libres" (Tiirk, miisliiman ve
ozgiir bayanlar/kadmlar) ba§likli uzun bir yazi yaymladi. Roportaj
tiirii yazi ozel olarak Tiirkiye’ye gonderilen Denise Gault imzali.
Ilgin? yazi Jacques Houzel'in foto-roportajiyla siislii.
Yazida Zehra, §ule, Oya, vb. bir dizi kadm portresi ?iziliyor.
Bu arada tmren Aykut, Sevin Karol, Enise Arat, Nilufer Ya^in,
Giiler Sabanci ve feministlerle soyle§iler de yer ahyor.
Tiirkiye'de kadinlann durumunun Bati'dakilerden daha iyi ol-
dugu belirtiliyor: "^iinkii, aile i?i baglar giiglii; giinkii toplumsal
dayani§ma canli. Ekonomik zorluklara kar§i, kadmlar ozgiir. Yazi-
da 1934'den giiniimiize kadm haklanna ilijkin tiizel diizenlemeler
belirtiliyor. Son yillann giincel konusu "turban sorununa" deginili-
yor. Diinyada ilk kez Tiirkiye'de Merkez Bankasi ba§kan yardimci-
ligina bir bayanin atanmasimn alti giziliyor. 32 Fabrika ve 30 bin
i§gi yonettigi a?iklanan Giiler Sabanci omegi verilip kadinlann "er-
keklerin son kalesi i§ alamnda" bile "gedikler agtiklan" vurgulam-
yor.
Alman toplumbilimci Rudolf Blitz'in arajtirmasina atifta bulu-
narak, Tiirkiye'de mimar, miihendis, doktor, yargi?, avukat vb. ka-
tegoriler i?inde kadinlann orammn % 25 oldugu belirtiliyor. Bu
alanda Tiirkiye'nin Izlanda (% 13,7), Danimarka (10,3), Fransa (%
6,3) Kanada (% 2,6) ve ABD'den (% 2,3) onde bulundugu aktanli-
yor.
iKINCl BOLUM

OTEKI KADIN
1789, Fransa: Ihtilalci Kadinlar

Bakin tarih kitaplanna ve bilimsel gali§malara, Biiyiik Fransiz


Devrimi denince siralanan adlar hep erkek isimleri: Robespier-
re'ler, Danton'lar, Marat'lar... Bu devrim, sanki erkeklerin devrimi.
Sanki sadece erkekler yazdi bu tarihi. Bazi kitaplarda ise, "kotii"
kadm tiplerinden soz edilir: "Yurtta§ Marat'yi" katleden "ii§iitiik"
Charlotte de Corday D'armans, "Fransiz halkina ihanet eden rezil"
Marie-Antoinette veya Versailles Sarayi pencere diplerinde, kapi
arkalannda "gaira"yi "aniran kadm siiriisii."
Devrimde kadm manzaralan bunlar mi? Hayir olamaz! £iinkii
bakin devrim resimlerine: Bastille zindamm yerle bir eden, Kral'la
Kralige'yi yakalayip Paris'e getiren kalabaliklarda, her tiirlii goste­
ri, yiiriiyii§ ve kavgada en onde kimler var? Anne'ler, Marie'ler,
Elisabeth ve Frangoise'ler. Devrimin adsiz kahramanlan mi?
Kadmlar Devrim'e flilen katildilar. kilometre tajlanm karde§,
sevgili, a§ik ve dostlanyla birlikte diktiler. Devrimin kadinlann
durumunu diizeltmesi bekleniyordu. "E§itlik, Ozgiirliik ve Karde§-
lik" ilkelerinin once kadinlar igin gegerli kilinmasi gerekmiyor
muydu? Maalesef hayir!... Fransiz Devrimi, kadin konusunda bur-
juva deger yargilanyla kurumlanmn savunucusu ve koruyucusu
oldu. Kadm ikinci siradan birey (gitoyen yani yurtta§ degil) diize-
yinde tutuldu. Engels'in dedigi gibi kadin "erkegin proleteri" ola­
rak birakildi.
21 Eyliil 1792'de ilan edilen Fransiz Cumhuriyeti kadm dii§-
mani bir cumhuriyetti: Erkeklerin Cumhuriyeti. Robespierre'lerin
Saint-Just'lerin 'hocasi' Rousseau. Evet §u namli Jean-Jacques Ro­
usseau "Kadinlann biitiin yazdiklan kendilerine benziyor. Guzel
ve kiifiik" demiyor muydu? Aym Rouesseau'nun, "Insanlik, ba§ka-
simn acisim duyumsamaktadir." dedigini de ammsiyorum. Kadm
dii§mam Rousseau...
Ya Maximillien Robespierre? "Binlerce ba§ kestiren Robespi­
erre bekaret kam akitmaktan acizdi" Jacqueline Daulois'a gore. Ha-
ni neredeyse bir kadm gordiigiinde kaldmmi degigtirecek bir pa-
paz. Devrim'in "tarih^isi" Michelet, kadim, "doga ve erkek arasin-
da uysal bir araci" olarak tammlamiyor muydu?

Baldin £iplak Kadinlar

Doneminin moda dii§kiinu "iki dirhem bir fekirdek" sosyetesi, bu-


gun giydiginiz pantolonlann onciilii pantolon giyen siradan insan-
lara kotii gozle bakti. Ve giyim bifimlerini "sans culotte" (baldin
fiplak) diye tammladi. Devrimi i§te bu kiilotsuzlar yaptilar. Onla-
nn arasinda kadinlar da vardi. Figiiran degil, ba§rol oyuncusuydu-
lar.
Bir kez "asil" kadinlar vardi. Yerel, bolgesel ve ulusal diizeyde
degi§ik boyutlardaki asillerin kizlanyla e§leri... Hiikiimetler degi§-
tiren ve krallan dize getiren. Bir kismimn siyasi bilin? diizeyleri
belden a§agiydi. Zamanlanm yiiksek sosyete dedikodulanyla dol-
duran "alimli giizeller"di bunlar. Tutuculan ?ogunluktaydi. Marie-
Antoinette, nam-i diger "Avusturyah", hani §u "ekmeginiz yoksa
pasta yiyin" diyen Viyana Sarayi 5iki§h bayan. Bu donem kadinla-
nn en ilgin? ornegi.
Bayan Necker'i de unutmayahm: "Muhalefetteki biiyiik buiju-
va" Bayan Rolana Lucile Desmoulins, Theroigne de M6ricourt ve
ba§ka burjuva kadmlar da "ozgiirliik davasi"na katildilar. Ama bur-
juvazinin kadmlan burjuva ailesinde "eritilmi§"ler.
£ali§an kadmlar, "Tiers-Etat"m, halkm kadmlan. Yiizyillardan
beri ailenin gelirini artirabilmek, geginebilecek diizeye yiikseltebil-
mek igin erkeklerin yamba§inda emek tiiketiyorlardi. Burjuvazi
"kadinin" gali§masina izin vermezken; halk kadim tarlada, pazar-
da, diikkan ve atolyede gali§mak zorundaydi. Sanayi devrimi daha
fazla sayida kadim galijma ya§amma gagirdi. Emile Zola’nin Ger-
minal'ini ammsayin. Baba ve e§ler engel olmadikga kadmlar gele-
neklerinin elverdigi her tiirlii i§i yaparlardi. Erkekten kag-gog diye
bir olayi tammadilar. Sokaga giktilar, meyhane ve tavemalara "ta-
kilabildiler".
!§te devrimin lokomotifleri bu kadinlar oldu. Somiiruyii azalt-
mak ve daha gok ekonomik ozgiirliik igin yiiriidiiler. "Eve ekmek,
kadinlara siyasi ve toplumsal haklar gerek" dediler. Bu ugurda ko-
ca, sevgili, baba, kardeg ve dostlanyla omuz omuza yola koyuldu-
lar. Bo§anma, mahkemeye ba§vurabilmek ve okumak igin kavgaya
bile katildilar.
Kral'in 1789'da Dam§ma Meclisi'ni toplayacagmin duyulmasi
halkta umut ve seving yaratti. "Vekillerin" segimiyle birlikte ka-
dinlar, Paris ve ta§rada kendi sozlerini soylemek igin "oyuna” giri-
§iyorlar. Herkes gibi Kral'a "dilekge” yazarak seslerini duyurmak
istiyorlar. "§ikayetnameler" (Cahiers de doliances) gonderiyorlar.
Tek tek kadmlar yerine loncalar, rahibe ve vergi yukiimliileri ola­
rak devreye giriyorlar. Kral'a tapildigi bu yillarda her §eyin tepe-
den goziimlenecegi umudu var herkeste. Bazilan, kadinlara ozgii
i§lere (gigekgilik, temizlikgilik vs.) erkeklerin el atmamasim rica
ediyor. Kimi gok vergi almdigindan yakiniyor. t§ ve egitimden ya-
rarlanma isteklerini dile getirenler de var: Ille de bilgin ya da alim
olmak i?in degil, 50cuklanm yetijtirmek i?in istiyorlar egitimi. Fa-
hi§eligin kaldmlmasini, adalet oniinde erkeklerle e§itlik, ekonomik
alanda benzer haklan istiyorlar.
Se?me ve se?ilme hakki istemi de var kadinlann. Kendilerinin
temsil edilmemesini protesto eden bir?ok yergi yazisi yayimlam-
yor. Ancak hi? kimse kadinlara siyasi bir rol tammak istemiyor.
Gene de kadinlar bir baski grubu olu§turuvermi§ler.
5 Mayis 1789. Danijma Meclisi'nin a?ih§ toreninde bulunan
kadinlar, meraktan 50k "vanz" demek i?in gelmi§ler. Etkili figii-
ranlar gibi 1200 ki§ilik "vekiller" kortejini giddetle alki§liyorlar:
"tsteklerimizi unutmaym" havasindalar.
14 Temmuz 1789, Paris halkimn Kral'a isyam. Kadm ve erkek­
ler omuz omuza tirmamrlar Bastille'e. Zanaatkar mahallelerden ge-
len bir boliik kadm, erkek giysilerine buriinmii§ ve silahlidir. Nite­
kim ilk "kahraman kadinlar" bu olayda beliriyor: Marie Charpenti-
er. Yanarak sakatlandigindan kendisine aylik baglanan halk kadim.
Ba§kentte olup bitenleri omek alan koyliiler gatolan basiyor,
yagmaliyor, yakip-yikiyorlar. Kurucu Meclis, 4-5 Agustos gecesi
tiim feodal ayncaliklan lagv ediyor. O geceki gosteri ve eglence-
nin onderleri de kadinlar.
1789 Sonbahan, Ekonomik zorluklar donemi. Kadinlar figii-
ranligi birakip, ba§rolii oynuyorlar isyanda. Kitlik var, ekmek yok.
Her yerde kuyruklarda bekleyen kadinlar. Yetkililer Paris'e bugday
gelmesini engelliyorlarlarmi§ soylentisi her yerde. Kadinlar arasm-
da ise, soz birligi: Gidip Kral'a durumlanm anlatacaklar. Baglann-
da 49 ya§inda Jeanne Martin: Hastabakici, kapici Jean de la Va-
renn'in e§i. Yaninda da heykel i§?iligi yapan 17 ya§indaki Louise-
Marguerite Chabry adli bir kiz var. "Halkina ekmek saglayamayan
belediyeye veryansin" ederek yiiriiyorlar. Her ko§eba§inda sayilan
daha bir artiyor. Bir yandan da silahlamyorlar: Sopa, orak, tabanca,
tiifek.
Akgama dogru Versailles Sarayi'na vardiklannda 4000 olmu§-
tur sayilan. Ve 400 erkekle birlikte Saray*ku§atilir. Doniip dururlar
i§giler, aktristler, i§sizler, birkag burjuva ve bazi askerler. 5 Ekim
gecesi Louise ve arkada§lan Kral'a gikip §ikayetlerini dile getiri-
yorlar: Siyasete ve Meclis gal§malanna katilmak istiyorlar. 6 Ekim
sabahi halk Saray'a giriyor. Kadinlann Paris'e getirttigi Krai ve ai-
lesini, erkekler ellerinden kaginyorlar bir ara. Bu olay, erkeklerin
kadmlar tarafindan alaya alinmasina yol agmi§ti o zaman.

Kizil Amazon

Ocak 1790'da Th^roigne de M^ricourt, Romme ve Lanthenas ile


Le Club des Amis de la Loiyi (Yasa Dostlan Kuliibii) kuruyor. Mi-
litan feminizmin onciilerinden olan Anne Theroigne, zengin bir
giftginin kiziydi. Devrim sirasmda Paris'teki hatipleri dinlemek en
biiyiik tutkusuydu. "Guzelligi ve tahrik edici giyini§iyle" iinlii.
Kurdugu kuliip, yasa koyucunun kararlanni inceleme, a?iklama ve
ele§tirmeyi amaghyor. Kralci basin kendisine saldmyor. Ancak fe­
minist onder, kralcilan bastirmak igin "Amazon Taburlan" kurma-
yi oneriyor. Kendisi de Amazonlar gibi giyiniyor. Bu yiizden de
"Kizil Amazon" lakabini takiyorlar kendisine, 10 Agustos 1792'de
Tuileries Sarayi'mn ele gegirilip, Kral'in yetkilerine son verildigi
Paris komiinii giinlerinde cesaretiyle begeni topluyor. Odiillendiri-
liyor.
A§klanyla da iinlii Th6roigne'nin Sade'la da birkag gece gegir-
digi soyleniyor. Kadm kuliiplerinin onemini vurgulayip, kadm
haklan igin gerekirse silah kullanmayi savunan "ilk feminist" ola­
rak tarihe gegti Thfroigne Dansard. §ubat 1790'da Her Iki Cinsi-
yetten Yurtseverler Karde§lik Demegi'ni kurdu. Condorcet ise, 3
Temmuz'da Kadinlara Yurtta§lik Haklan Tanmmasi Uzerine De-
neme'yi yayimladi.
Aym anda Etta Palm Gergegin Dostlan Yardimsever ve Yurt-
severler Dernegi'ni kurdu. Hollandali sahte baron kocasi tarafmdan
terk edildigi Paris'te Devrim’i bulmu§tu bu kadm. £ok iyi soylevci.
Erkekleri acimasizca ele§tiriyor, meclis kiirsiisiine kadar ?ikiyor,
okuma olanagi olmayan soylevler yaziyor. Tartigma ve konu§mala-
n tribiinden izliyor. Sahaya inmesi olanaksiz. Ciinkii "yasak"...
"Prusya hizmetindeki casus" damgasmi yiyor, ancak bu yalanla
mucadele ediyor.
14 Temmuz Federasyon Bayrami kutlamalannda kadinlar er-
keklerle aym tribiinde. Birazcik siis gibi. Anasal a§ktir ya da. Nite­
kim Orleansli kadinlar "Giiften 50k cesaret" bandroluyla tribiinlere
?ikmca ufak bir skandal oluyor. Erkekler "bozuluyor"; "Ne demek,
bize laf mi atiliyor?"
17 Temmuz 1791 Cumhuriyet ugruna yapilan miicadeleler
kanla bastinlinca, kadm hareketindeki ilk heyecan diijiiyor. Ancak
yayinladiklan bildirilerde kadinlar, erkekler gibi kendilerini feda
etmeye hazir olduklanqi agikliyorlar. Ama?, siyasi haklara layik
olduklanm kanitlamak.

Devrimin Kadin Filozofu

Olympe de Gouges, Biiyiik Fransiz Devrimi'ne damgasmi vurmug


kadinlann birincisi ve biiyiik olasilikla en ilginci. "Kafa kagidi"na
gore bir kasapin kizi. Ger?ekte ise, bir soylunun evlilik di§i ?ocu-
gu. Tatsiz bir ?ocukluktan sonra 16 yaginda evlendirildi; bir yil
sonra da anne oldu. Dul kaldi. "Ozgiirliigii"nii ipotek etmemek i?in
evlilige kar§i "dogal a§ki” tercih etti. Bir askere takilip Paris'e gel-
di. Gen?liginin tadini ?ikardi. Biiyiik adamlarla arkada§lik etti. 30
ya§inda tiyatro eserleri yazdi. Yazar, filozof ?evresine kan§ti.
1785’te Zamore et Mirza adli yapitinda koleligi kinadi. Siyahlarm
Dostlari Demegi'nden once irklann e§itligini savundu Olympe. Si-
yah tnsanlara tli§kin Du§unceler adli metniyle 1788'de kamuoyu
yaratmaya ?ah§ti. Kadinlann "a§agi varlik" olduklan savmi sa?ma
buldu, elejtirdi. Sonradan felsefeye merak saldi. Arkasindan dev-
rimci dii§iincelerle yenilige sanldi. Siyasi eylem alanina geferek,
"vatan ugruna" miicevherlerini Millet Meclisi'ne armagan etti. Ge-
lirinin iifte birini de. Eyliil 1791'de Kadin Yurtta§lar ve Kadm
Haklari Bildirgesi'ni yayimladi. Bu bildirgenin 10. maddesi "Mil­
let, erkek ve kadindan olujur" ibaresi vardi. Gene, "Giyotin sehpa-
sina (lkma hakki olan kadinin Meclis kiirstistine pkm a hakki da
var" ifadesi de yer aliyor bu maddede. 17 maddelik bildirgenin
"Postombule"ii 90k ilging: "Ey kadin, uyan! Kole adam gti9lendi,
zincirlerini kirmak i9in seni yardima 9agirdi. 6 zgiirle§tikten sonra
kadin arkadagina sirt 9evirdi, haksizlik etti." Olympe, kadinlara oy
hakki tanmmasim ve egitlik istiyordu. Herkese saldinyor, bolca
diigman kazaniyordu bu arada. Nitekim ona gore Robespierre,
"Karada ve denizde yajayan (amphiby) hayvan"; Marat "insanligin
firlamasi"ydi. Bunun iizerine tutuklandi ve 3 Kasim 1793'te giyo­
tin sehpasinda can verdi.
Bu arada Madame Roland ve Madame de Stael'i de animsa-
mak gerek. Bunlar feminist isteklerin savunuculan degildiler. "Bo-
§u bo;una ajitasyon yaratan yiiksek sosyete kadinlanndan" da 9eki-
niyorlardi. Vatanseverdiler ancak kadinlann polidkaya girmelerine
kar§iydilar. Millet adina goniillii vergi toplayan, yurtsever sandik
tasansi oneren Bayan Roland giyotinde katledildi 1793’te. Dan-
ton'un sag kolu gazeteci Camille Desmoulins'in e§i Lucie gibi fe-
dakar kadmlan da unutmamaliyiz.

Kahraman Kadinlar

Donemin kadm kahramanlan vatan tehlikeye du§unce 1792'de ey-


leme bile ge9tiler, savaja katildilar.
6 Mart 1792. Meclis'e verilmi§ 304 kadm imzah dilek9e: "Sa-
va§ 9ikarsa, miicadeleye fiilen katilmak" istiyor ve "ogrenmek i^in
silah" bekliyorlar. Kar§i-devrim ve yurt savunmasmda ozel tabur-
Ian olmayan kadinlar, erkeklerle aym birliklerde sava§iyorlar. Ko-
calannin pe§inden gidiyorlar. Ciinkii gelir kaynaklan yok. Kimi
yurtseverlik duygulanyla hareket ediyor. Qiinkii devrim zor du-
rumda. Aralannda destan yazanlar var: Felicie Ducquet de Versail-
le Marie-tete-de-bois. £e§itli kent manastirlannda askerler i?in giy-
si dikmek amaciyla bir araya gelen kadinlar da var. Bu arada fikir
ali§veri§i yapiliyor, kadm haklan savunuluyor. Kadin-erkek e§itligi
giindeme geliyor.

Erkekler Korkunca

1790 Paris. Kadinlar bazi kuliiplere kabul ediliyorlar. 30 Agustos


1792'de bo§anma yasasi yiiriirliige giriyor. Eyliilde kadinlann ta-
mkligi kabul ediliyor. Claire Lacombe ve Pauline L6on 10 Mayis
1793 yilinda Parisli kadinlar i?in bir kuliip kuruyorlar. 18 ya§mdan
biiyiik tiim kadinlara a?ik. Uyelerin gogu kiigiik tiiccar ?evrelerden
gelme, okuma-yazma bilmeyenler. Yapi olarak erkek kuliipleri or-
nek almiyor. Ama toplumsal/ekonomik istemlerin savunulmasmda
"baldin siplak" geleneginin en onciilerinin yaninda yer aliyor bu
kuliip. Her iiye "devrim i?in ya§amak ya da olmek yemini" ediyor.
Amag devrimin yolunda ilerlemesini saglamak.
Jakobenler, halki bolen bu "enrag6s"in (^llginlar) kendilerini
sollamasindan korkuyorlar. Kadinlann bazi istekleri (hapishaneleri
ziyaret, iddianameleri incelemek vb.) Robespierre'i onlem almaya
zorluyor. "Eteklikli baldin giplaklan" onlemek i?in kar§i saldinya
ge?iyor Robespierre: "Bunlar ajitator ve ciddiyetsizdirler" diyor.
Bir konu§masinda da kadin kuliiplerine verip veri§tiriyor.
Nisan 1793. Kadmlar ordudan atiliyor. Eyliil aymda politik
haklan ellerinden almiyor. 20 Ekim'de ise kadm kuliipleri lagv edi­
liyor.
1793 Kasim'inda Olympe de Gouges ve Madame Roland'm gi-
yotinde can veri§leri bu donemde gergeklejiyor i§te. 1794 yih Cla-i
ire Lacombe'un tutuklam§im simgeliyor. Bir de Danton ve Desmo-
ulins'in giyotine gonderiligini. Temmuzda ise sira Robespierre ve
otekilerde. i

Yil 1795: Kadinlann siyasi toplantilan yasaklamyor. '1800 ise


kadinlann devrim kokardmi yakalanna takmalanmn yasak oldugu
bir yil.

D ort D uvara Donii§

Kadinlar Biiyiik Fransiz Devrimi'nin ilk kurbanlan. Ozgiirliik,


Ejitlik ve Karde§lik elde ettiklerini sandiklanndan alti yil sonra
devrimin onlan getirdigi yer, yine "dort duvar arasi"dir. Robespi­
erre kadinlara "e§ ve ana" roliinii layik gordii. Devrimcilere gore
kadinlann siyasete katilimi "onlann oziine ve dogasina aykinydi".
Rousseau’nun Emile adli yapitindaki kadm tipi "tatli ve silik Sop­
hie" degil mi? Gene onun kafasindaki kadm "erkege zevk veren
bir yaratik" degil mi?
Fransiz Devrimi'yle medeni hukuk alamnda kadinlara miras ve
bo§anma haklan tamndi. Ancak 1800’lerde bu haklar simrlandi.
£iinkii devlet politikasi aileyi kurtarmayi ve niifusu artirmayi
amagliyordu. Dolayisiyla "evlenmek ve gocuk dogurmak” her
cumhuriyet^inin goreviydi. 1804 tarihli Napolyon yasasi: "Kadin
kocasina itaat etmek zorundadir." Bu arada kadinlann ogrenimi
i?in bir yasa yiiriirliige girdi. Ancak yeterince uygulanmadi. £iinkii
Robespierre bile ogrenimde "babaevi iyidir" diyordu.

tkibine Dogru,
16 Temmuz 1989, s. 36-39.
Siyasal-la§mak

29 Nisan 1945 Pazar giinii Fransali kadinlar ilk kez sandik ba§ina
gittiler. O gun belediye segimleri igin oy kullanan Lulu kizi Fran-
goise'a aynen §unlan soyledi: "Her §eyi hayal edebilirdim, ama bu-
nu degil. Demek ki bu bile gergekle§ebildi."
Boylece 1789'dan beri bajlayan segme ve segilme sava§i miita-
rekeyle bitiyordu. Ancak her istek de elde edilmi§ degil(di). Erkek­
lerin bu konuda kadinlara ilijkin hojgoriisiiz tavn, mantalitesi bu-
giin bile tumiiyle degi§mi§ degil. Hala "Kadin iyi politikaci, iyi ba-
kan, iyi ba§bakan, iyi yonetici olamaz" diyenler var.
Mucadelenin yolu uzun ve dikenli oldu. 1789'da "E§itlik; Oz-
giirliik ve Karde§lik" ilkeleri ne evrenseldi, ne de Fransa simrlan
i?inde kadm erkek afasinda gergekti. Erkeklerin bile tiimden oy
hakkini elde etmesi igin 5 Mart 1848'i beklemesi gerekti, Fransa
Cumhuriyeti'nde. 1848'de ilan edilen Ikinci Cumhuriyet'ti.
1789'da kadm "birey" sayilmiyordu. "Vatanda§" da.
Sol partiler ve siyasetgiler uzun yillar, yiizyillar dememek igin,
miicadelede onceligihi sinif sava§ina verdiler. Erkek-kadm aynmi-
ni ikinci plana ittiler. Clara Zetkin, Rosa Luksemburg ve devrimci
birkag kadim daha saymazsak.
Sag partiler ve siyasetfiler ise, Katolikligi ve Papaligi izleye-
rek, kadinin "yuvada kalmasim, iyi e§, iyi ana olmasini ve asla si-
yasete kan§mamasim" istediler ve israrla savundular.
O zaman i§ kadinlara kaliyordu: Ve miicadele cesur, kahra-
manlik destanlan yazan isyankar kadinlann onciilugUnde bajladi:
ABD’de ve tngiltere'de. Kadmlar oy hakkimn "geni§letilmesinden,
her vatanda§i kapsayacak bi?imi almasindan yana" miicadele etti-
ler.
1914'de tngiltere'de kadmlar l^igleri Bakanligi oniinde biiyiik
bir gosteri yaptilar: Bakanlik binasinin camlanm kirdilar. 1865'te
kurulan "Kadin Oy Komitesi"nden beri bir?ok gosteri ve yiiriiyu§e,
mitinge imza atan tngiliz kadinlar, 20. yiizyil bajinda "Kadmlar
toplumsal ve Siyasal Birligi" ile kadm haklan igin militan ve ka-
rarli eylemlerle artik tngiliz kamuoyunun ve basin-yayin organlan-
mn giindem maddelerinden en onde gelenlerden biriydiler.
ABD’de 1913'te kadinlara oy hakkimn tamnmasi kadinlann miica­
delesini hizlandirdi. Radikalle§tirdi. Birinci Sava§ sirasinda kadin-
lann biiyiik yurtseverlik omegi vermeleri iizerine artik tngiltere ve
Almanya iktidarlan onlan gormemezlikten gelemezdi: 1918'de tn­
giltere'de, sonra Almanya'da kadinlara oy hakki tanindi. Once kimi
kisitlamalarla ozellikle ya§ ve varlik/zenginlik simnyla...
Fransa'da yillardir fabrikalarda 9ali§an, oteden beri gosteri ve
yuriiyii§ler yapan kadinlann sesini milletvekilleri duydular: 1919,
1925,1932 ve 1935'de Meclis'in kabul ettigi Kanun dort kez Sena-
to tarafindan reddedildi. Senatonun ya§li, ve geleneksel Fransa'nm
temsilcisi iiyeleri kadinlann isteklerini dikkate almak istemiyorlar-
di. Hatta bunlardan kimi algakga yakijtirmalardan kaginmadilar:
Omegin adi batasica Duplantier nam-senator utanmadan aynen
junlan soyleyebildi: "Siz kalkip §imdi biitiin orospulara oy hakki
tamyacaksiniz (...) Bu kadinlar milletvekili olmak mi isteyecekler?
Hayir olamaz. Birakimz neyseler oyle kalsinlar: Fahi§eler!"
Kadinlar bunun iizerine adi gejeni ve diger senatorleri "basti-
lar". Nerede mi? Genelevlerde. Randevuevlerinde. Sokakta yakala-
diklannin iizerine un serpiyor, kiifiirii basiyorlardi.
Daha lhmhlan ise Senato binasimn online gidip gosteri yapi-
yorlardi. Kimi ise Senato binasimn parmakliklanna zincirliyorlardi
kendilerini. Paris'i tamyanlann i?in eklemeliyim: Senato binasi og-
renci mahallesi Quartier Latin'nin iinlii Luksemburg Bah9esi ifin-
deki eski saraydir. Hani Saint-Michel Bulvanndan girince sag kol
uzerinde kalan bina. Oniinde siirekli polisleriyle dikkat feken bina,
aynen senatorlerine benziyor: Ya§li yorgun ve sessiz.
1789'da Ol'mpe de Gouges ve digerleri adlanni duyurdular.
1930’lann ba§inda ise Louise Weiss, Fransa'daki "suffragettes" on-
cilsiidur. 1934'te aynen §unlan dile getirdi: "Ahlaki ve maddi 351-
dan tehlike isinde bulunan iilkenin yonetimine kadinlar hemen ka-
tilmahdirlar. "1936'da genel se^imler sirasinda Weiss ve arkada§la-
n kendi se^im sandiklanm kurdular. Ustiinde aynen §unlar yaziliy-
di, se9im sandiklannm: "lei on vote pour Louise Weiss": Burada
Louise Weiss ifin oy kullamlir/kullamyorum.
1936 se^imlerini kazanan Halk Cephesi hiikiimetini kuran Sos-
yalist Parti onderi Leon Blum hiikiimetinde ii? "secretaire d'Etat"
(Bakan yardimcisi. Ikinci derece onemdeki bakanlar) gorevini ka-
dinlara verdi. Kadinlar, oy hakkina sahip olamadan, bakan olabil-
diler. Bu da Fransa'nm ozgiinliigii. Ve bu gelijme sadece Sol'un,
yani PCF ile PS'in ve diger yanda§lannm Halk Cephesi adi altinda
90gunlugu kazanmasiyla afiklanamaz. O yillarda kadin demekleri-
nin yakla§ik 100 bin iiyesi vardi. Kadm mitingleri, gosteri ve yiirii-
yii§leri 400 bin ki§iyi topluyordu, Paris'te. Ta§rada ise, oralarda go-
riilmeyen boyutlarda, 15-20 bin ki§ilik gosteriler yapiliyordu.
Bu yillarda sol yine de kadinlara oy hakki verilmesine taraftar
degildi: ^iinkii, kadinlann Kilise(ler), dinciler ve sagcilan, kisacasi
papaz ve rahiplerini dinleyerek sag partilere oy verecekleri korku-
suyla. Hemen belirteyim ki, Sol yamlmadi: Kadinlar ilk oy kullan-
diklan yillarda sag partileri tercih ettiler: £ogunlukla. Yillarla ve
segimlerle birlikte kadin oy da erkek oy gibi daha derigeli bir bi-
5im kazandi.
Ikinci Sava§ yillannda, daha savagm hemen ba§inda, Haziran
1940'da, yenilen Fransa Ordu'su ve iggal edilen Fransa'nin namu-
sunu Direnig i?inde miicadele veren Komiinistler, Kadmlar, Yahu­
diler ve o yillann "yabancilan", ozellikle Ispanya I? Savagi sonra-
sinda Fransa'ya siginan Cumhuriyetfilerle Ermeniler, kurtardilar.
Bunun sonucudur ki, daha 1942'de kadinlara oy hakkimn taninma-
si gundeme girdi. Ve Paris'in kurtulugunu izleyen giinlerde, Fransa
hiikiimeti, 4 Ekim 1944'te kadinlara segme ve sejilme hakkim tani-
mak geregini duydu: Ingiltere ve Almanya'dan yillarca sonra.
Bu olgu, olumlu onyargilara, diiglere kargm, Fransa erkeginin
ma?o ve kadm diigmanhgiyla a§iklanabilir. Bugiin bile durum te-
melli bir bigimde degi§mi§ degil.
Mart 1993 genel segimlerinden omekleyelim: Kadinlar se?-
menlerin %51'ini olugturuyor. Oysa adaylar arasinda kadin haklan-
na en 50k ozen gosteren PCF'de bile kadm oram % 21'di. En yiik­
sek orandi bu. Yejiller de ikinci siradaydi, % 15 ile. Yani en iyi
durumda bile egitlikten 50k uzagiz. Dahasi se^im sonuglannda sa­
dece 34 kadinin milletvekili segilmesi: 577 toplam i?inde oran: %
5.89. Bunun yamna 14 bayan senatorii eklersek (toplam senator sa­
yisi 321’dir) Fransa Parlamentosundaki kadm sayisi sadece 48'i bu-
lur. Toplam 898 parlamenterden sadece 48'i bayan-
Boylece Fransa'da kadin parlamenter oram maalesef % 5.7'de
kaliyor. Bu oran Avrupa iilkelerinin i?inde sondan ikincilik sirasi-
na tekabiil ediyor: Yunanistan % 5,2 oramyla sonuncudur. Finlan-
diya'da oran % 38.5'tur, Norvef'te % 35.7, Isvef'te, % 33.8, Al-
manya'da % 26, Belfika'da % 9.4. Finlandiya'nin 1906'da kadinla-
nna segme ve s&jilme hakkim taniyan ilk Avrupa iilkesi oldugunu
da eklemeli. Onu 1913'te Norveg izledi...
Fransa'da son se9imlerdeki kotii konum iizerine kadinlar goste-
rilere yeniden bajladilar:
2 Nisan 1993'de, yani se9imlerden hemen sonra, 250 kadar ka­
dm Meclis oniinde gosterilerinde "Non a L'Assemblee NatioMale"
dediler. Burada "nationale" (ulusal) sozciigiiniin N harfi yerine
M'yi ekleyerek ve A'mn iistiine §apka koyarak elde ettikleri "MA­
LE" sozciigii "ERKEK" demek. Kadinlar "Erkek Meclisine Hayir"
diyorlar. 1945 ile kiyaslandiginda kadm temsilci oranmin aym ol-
masi kar§isinda kadinlann harekete ge9memesi §a§irtirdi. Nitekim
gosteriler siirdii: 3 Ekim 1994'te PS eski milletvekili ve Dreux ken-
ti eski belediye ba§kani Fran9oise Gaspard'in ohciiliigiinde elli ka­
dar kadm yeniden Meclis oniinde gosteri yaptilar: Kadinlann parla-
menter sayisimn artmlmasim, kadm-erkek temsilcilerde e§itlik
saglanmasi isteklerini bir kez daha dile getirdiler. Ve onlarca balon
gokyiiziine saldilar: "Gokyiiziiniin yansi kadinlardir!" diyerek.
Bugiin kadinlar, eskiden bir adim ondeler ve "kadinlara e§it si­
yasi ve se9me ile segilme haklan istiyorlar. Bu konuda Avrupa dii-
zeyinde ijrgiitlenmeyi ihmal etmiyorlar. PS'li eski bakan ve eski
milletvekili Yvette Roudy'nin onciiliigiinde kurulan iPEFF (Kadm-
lann Formasyonu 19m Avrupa Siyasi Enstitiisii) seminer ve konfe-
ranslarla kadinlann siyasi tarih ve mucadele tarihlerini yaymaya
9ah§iyor. Gosteri ve mitingler diizenliyor. UFCS (Toplumsal ve
Yurtta§lik Haklan Avrupa Birligi) ise 2010 yilma kadar erkeklerle
e§it sayida temsilci 9ikarmayi hedefine yerle§tirdi.
Fransa'daki kadinlar "tam egitlik ba§ka yol yok" diyorlar. Bu
ama9la, niifus i9inde kadinlann 90gunlukta bulunduklanni, siyasi
ve ekonomik alanlarda erkeklerle e§it e§ite miicadele verdiklerini
ve nihayet toplumsal ya§amda ve hele "ya§am hakki" alaninda be-
lirleyici olduklanm, ozellikle artik one 9ikanyorlar. Bu isteklerini
dile getirmek i9in 10 Kasim 1993'te "Tam Egitlik l9in Demokrasi
Manifestosu” yaymladilar.
Fransah Kadinlar Demokraside Tam E§itlik istiyorlar

Yaymladiklan Manifesto ile, Fransa'li kadinlar, "Yerel ve ulusal


diizeyde se5imle gelen biitiin meclisler, yan yanya kadm ve erkek-
lerden olu§malidir." maddesini iferen bir kanunun hemen fikanl-
masini istediler. Demokrasinin e§it e§ite yajanmasmi istiyorlar.
Kadin ve erkek arasmdaki tam e§itligin, kuvvetler aynlmasi (yani
iktidann yiiriitme, yasama ve yargi arasinda birbirlerine miidahale
edilmeden yiiriitiilmesi) ve genel oy hakki gibi demokrasinin aynl-
maz bir pargasi oldugunu vurguladilar. Ve bu ilkenin Hukuk'a ve
se^im kanunlanna yazilmasimn artik zorunlu oldugunu belirttiler.
Ilk adimda bu demokrasi anlayi§ini savunan, 289'u bayan 288'i
bay, 577 ki§i Manifesto'yu imzaladi. Neden 577'mi? Qiinkii Fransa
Millet Meclisi'nde 577 milletvekili bulunuyor: Demokratik temsi-
lin sembolik mekanmdaki "azizlere" gorevinizi layikiyla yapin de-
menin Fransizcasi.
Bugiin, Senato ve Millet Meclisi'ndekilerin maalesef ancak %
5,7'si bayan. Fransa siyaset "makinasi" diinyadakilerin en mafola-
nndandir.
Tam Egitlik fginde Demokrasi Manifestosu'nu imzalayanlar
arasinda kadm ve erkek sinema ve tiyatro oyunculan var: Pierre
Arditi, Daniel Mesguich gibi. Eski bakanlar: Michfele Barzach
(1986-1988 arasinda Chirac'in Saglik Bakam), Huguette Bouchar-
deau (PS'in ilk ^evre Bakanlanndan) Catherine Tasca (PS’nin son
Ileti§im Bakam), Yvette Roudy (PS'nin degijik zamanlardaki ba­
kanlanndan. Son birka? yildir Egale a Egal-E§it E§it adli demegi
yonetiyor). Ogretim iiyeleri: Etienne Balibar, Pierre Bourdieu, Je­
an Chesnaux, Regine Dhoquois-Cohen, Marc Ferro, Jacques Le
Goff, Alain Lipietz (Son sefimlerde Ye§il-Kirmizi-Altematif mil­
letvekili adayi, ekonomist), Juliette Minces (Miisliiman diinyasi
kadinlan iizerine ?ali§malanyla tamnan toplumbilimci), Michelle
Perrot (Fransa'da i§gi hareketi ve kadin tarihi iizerine 9ali§malarda
ilk akla gelen bayan profesor), Edgar Morin (toplumbilimsel galig-
malanyla uluslararasi iine sahip bilim adami); Guillaume Revault
D'allones (Sorbonne'da Felsefe dersleri veren filozof), Alain Tou-
raine (iinlii sosyolog), Jean-Pierre Vernant (Tarihgi). Gazeteciler:
Rosette Coryell ve e§i Schofield Coryell (Rozet diye yazarsam Is­
tanbul ve Ankara'da 1940’lann gengleri kimden soz ettigimizi
ammsarlar), Paul Balta (JLe Monde'xm emekli gazetecisi, §imdilerde
miisliiman diinyasi iizerine kitaplar yaziyor), Bernard Langlois
(Devrimci Politis dergisinin genel yayin yonetmeni). Bu arada
PCFin "ekonomistler" kanadindan Phillippe Herzog, Ye§iller(in
ulusal sozciilerinden Dominique Voynet, S.O.S.-Racisme (Imdat-
Irkgilik) eski yoneticilerinden, Avrupa Parlamentosu iiyesi, Magrip
kokenli bayan Djida Tazdait, eski ba§bakanlardan Mendes - Fran-
ce'in e§i Marie-Claire Mendes-France, iinlii yontucu Arman (Saint-
Lazar gan gidi§inde saatlerden, van§inda valiz ve gantalardan hey-
keliyle Paris'e bir kez gelenlerin bile tamdigi), modacilardan Sonia
Rykiel ve nihayet Afrika gollerinin Costeau’su ve bir tiir ermi§
Theodore Monod.
Kadinlann bu tiir miittefikleri olduktan sonra sirtlan yere gel-
mez. Ote yandan se?men kitlesinin % 51'ini olu§turan kadmlar bir
yerde haklanmn taninmasim, teslim edilmesini istiyorlar. Hepsi bu
kadar i§te. tstenen segimle gelen biitiin meclislerin % 50'sidir.
Daha once gordiigiimiiz gibi, kadmlar se^menler i?inde az
farkla ?ogunluktalar. Dolayisiyla demokraside ve siyaset sahnesin-
de ejitlik ve bu alanlarda agirlikli bir rol oynayabilmeleri igin bi-
rincil belirleyici onlardan yana.
Bu geli§meler ilk sonucunu Ekim 1993'te diizenlenen PS (Sos-
yalist Parti) Kurultayi'nda verdi: Haziran 1994'de yapilacak Avru­
pa Parlamentosu (AP) segimlerinde PS'in adaylannin yansimn ba­
yan olmasi kararla§tinldi. Ve uygulandi: §u bigimde: Ba§ta Michel
Rocard, yani bir erkek sonra bir bayan, bir erkek bir bayan. Kadin-
larla erkeklerin e§itligi bo§ bir vaad olmaktan <jikanldi. PS'in ben-
zer yonde bir karan Millet Meclisi ve Senato se9imleriyle, beledi-
ye, il ozel idareleri ve bolge kurullan se^imleri igin de almasi bek-
leniyor.
PS'i aym yolda MRG (Sol Radikaller Hareketi) izledi. Sonu?ta
Fransa'nm AP'ye gonderdigi 81 parlamenterin 17'si bayan. Oran %
20,99. Bunun artinlmasina <jali§iliyor. Bugiin Fransa'da 2.035 be-
lediye ba§kani (toplamin % 5,55'i), 505.916 (% 17,14) belediye
meclisi iiyesi, 3.084 (% 5,08) il ozel idare meclisi iiyesi, 1.839 {%
8,59) Bolge kurulu iiyesi: Biri Bolge Kurulu Ba§kam'dir.
Haziran 1995'te yapilacak olan belediye se^imleri i<jin kadm
aday sayismin ge^mi§ yillara oranla daha fazla olacagi tahmin edi-
liyor. Nitekim Mart ve Nisan aylannda "Kadinlan Siyasete Hazir-
lama Okullan"nm sayi ve ogrencilerinin arttigi Fransiz basin-
yayin organlanna yansidi. Okullarda belediye meclisi £ali§ma yon-
temleri, iiyelerin odev, gorev ve haklan anlatiliyor. Tarih ve huku-
ku bilgilerle donatiliyorlar.
tlk turu 23 Nisan 1995'te yapilan cumhurba§kanligi segimle-
rinde 9 adayin ikisinin bayan olmasi da ammsatilmah: Lutte
Ouvriere (t§?i Mucadelesi) adayi bayan Arlette Laguiller 1974'ten
beri dordiincii kez katildigi cumhurba§kanligi segimlerinde oylann
% 5,2'sini alarak, oy oranini ikiye katladi. Bu, 1,7 milyon insandan
alman oy demektir. tkinci bayan aday Ye§iller'in temsilcisi bayan
Dominique Voynet ise oylann % 3,3'iinii aldi.
Kadinlann siyasete gittikfe agirliklanni koymalan iizerine bii-
tiin adaylar kurulacak hiikiimette kadinlara kota aynlmasim oner-
diler. Omegin klasik sagin, ultraliberalizmin ve lhmli dinciligin
temsilcisi giiniimiiz ba§bakani ve cumhurba§kanhginm talihsiz
adayi Edouard Balladur bile se^ildiginde kurulacak hiikiimette ii£-
te bir, yani on kadin bakan tayin edecegi vaadini yapti. Ama birin-
ci turda elendi. §u kesin: Oniimiizdeki hiikiimetlerde daha gok ba­
yan bulunacak. Ve mutlaka kilit noktalarda.
Fransa, Ispanya’da % 16, Almanya'da % 26 ve hele tsveg’te se­
gimle gelen biitiin kurullar dikkate alimnca % 41'e ula§an, kadm
temsilcilerinin oranim arttirmak zorunda. Bugiin herkes kotada an-
la§ti. Kadmlar da biitiin erkekleri veya gogunlugunu birden bire
atip yerlerini alamayacaklanm bildikleri igin "§imdilik" kotaya
olumlu bakiyorlar. Ama hedef: Her yerde parite. Yani TAM E§tT-
LtK. Her §eyin en az yansi. Fransali kadmlar, bugiin, bu konuda
en ileri konumdaki Iskandinavya iilkelerinde de once kota ile ba§-
landigim ve sonra parite'ye ula§ildigini biliyorlar. O nedenle miica-
delelerine kararli ve ama gerektiginde esnek yontemlerle ilerliyor-
lar.
1992'de tsveg'te erkeklerle kadmlar arasinda §ansta e§itlik ka-
nunu kabul edilir edilmez; i§yerlerinde ba§landi i§e: Kadin ve er­
kek gali §an sayismin e§itlenmesi igin i§e alimlarda kadinlara once-
lik tanindi. Erkek sayisi fazla i§yerleri igin ozel planlar yapildi:
Belli bir siire iginde kadin sayismi erkeklerle aym diizeye gikarma-
lan igin. Yasamn siyasi acil sonucu ise hiikiimette oldu: Sosyal de-
mokrat hiikiimet once kendisini yasaya uydurdu: On bir erkek on
bir kadm bakanla. tsveg'te erkeklere de babalik izni veriliyor: Uc-
retinin % 80 veya 90'i ile erkekler 15 ay siireyle evde gocuklanna
bakmayi tercih edebiliyorlar. Bu politika ve tiizel diizenlemenin
gocuk dogumunu olumlu etkiledigi son rakamlarla ortaya gikti: Is-
veg, niifusunu artirmamn bir yolunu buldu. Ug gocuklu olmak ne-
redeyse krai gibi olanaklara kavu§mak. Fransa'da §imdilik iig go­
cuklu kadinlara belli ko§ullarda evde gocuklanna bakmak iizere
emeklilik hakki taruniyor. Bu hakkin erkekleri kapsayacak bigim-
de, yani erkeklere de e§itlik hakki iginde tanmmasi igin, geni§letil-
mesi giindemde.
Hemen vurgulanmasi gereken nokta §udur: Biitiin bu haklar
kadinlann 5ali§ma yajaminda ger?ekten agirlikli olmalanyla ilgili-
dir. Fransa'da kadinlann % 40'i fali§iyor. Biitiin Avrupa'da ortala-
ma % 80. Hele Dogu Almanya Cumhuriyeti'nde bu oran % 90'i
buluyordu. "Birle§me" sonrasinda Federal Almanya Cumhuriyeti
yasalan ge^erli olunca, kadinlann, Dogulu kadinlann, iifte ikisi i§-
ten ?ikanldi. Bugiin ijsizlikle onlar bogu§uyor. Almanya'da son iki
yil ifinde Anayasa Mahkemesi ba§kanligina bir bayamn SE0LD1-
GlNl belirtmek gerek. Ailesel olarak oteden beri feminist bir ba-
yandir seplen. Aym §ey FEDERAL MECLtS BA§KANLIGINA
bir kadimn SE^tLMEStNDE de goriildii...
Kadinlann siyasalla§masi sadece segimlere katilmakla, sefil-
mekle sinirli degil. Bakan olmak, ba§bakan atanmak da yazili bu
programda. Fransa'da 1959-1973 arasinda kadin bakan goriilmedi
hi$. Sonra Valery Giscard d'Estaing'in cumhurbajkam se^ilmesiyle
Simon Veil Saglik Bakanligina atandi. Veil, Fransa tarihine gefe-
cek £ocuk Dii§iirme Kanununu (Tiirkiye'de kiirtaj kanunu deni-
yor) hazirlayarak ve kanunu kendi taraftarlannin muhalefetine kar-
§in Meclis ve Senato'dan ge^irerek biiyiik bir ba§an kazandi. Tasa-
nsim, Sosyalist ve Komiinist milletvekili ve senator bay ve bayan-
lann katki, yardim ve miicadelesi sayesinde kanunla§tirdi. 17 Ocak
1975'de yiiriirliige giren kanun, Meclis'te oylandigmda 284
"Evet"e kar§m 189 "Hayir" vardi. Kanuna muhalefet siiriiyor: Gii-
niimiizde focuk diigiirme yapilan hastanelere baskin diizenlemek,
gosteri ve yiiriiyiij yapmak dinci yobazlann ve fa§istlerin eylemle-
rindendir. Kanunun kabuliiniin 20. yili vesilesiyle 1995 ba§mda
yapilanlar gibi...
Bugiin Fransa'da hemen hemen her hiikiimette ii?, dort veya
beg bayan bakana rastlamak dogaldir. Balladur hiikiimetinde Ba­
yan Veil yamnda iki bayan daha bulunuyordu. Bir onceki sosyalist
hiikiimette dort kadin bakan vardi. Hele Mayis 1991'de Francois
Mitterand, Bayan Edith Cresson'u ba§bakanliga atayarak biiyiik bir
siirpriz yapti: Fransa tarihinde ilk kez bir bayan ba§bakanliga atam-
yordu. Ondan once ve ondan sonra ba§ka ulkelerde ba§ka kadinlar
da bajbakanhga hatta cumhurba;kanhgina segildiler. Veya atandi-
lar. Hepsi bajanh olamadi. £iinkii erkekler arasinda oldugu gibi,
kadinlar arasinda da ba§anhlar kadar bagansizlar da bulunuyor.
Akillilar kadar aptallar da.

Bayan Ba§bakan(Lar)in Dii§u$ii

Edith Cresson Ba§bakan atamr atanmaz pot kirmaya bagladi. "Ingi-


lizlerin hepsi e§cinseldir. Japonlar birer kiigiik kanncadir." dedi.
Biitiin diplomatik kurallan hige sayarak ve irkgilik yaparak. tngil-
tere-Fransa arasindaki tarihi rekabet hortlaklanm gundeme getire-
rek. Borsa konusunda fikrini soran bir gazeteciye, "Borsa mi? Ete-
gimden a§agi Kasimpa§a!" anlanuna gelecek ayip bir ciimle sarfet-
ti. Fransizlar §a§irdilar. 17 Mayis 1991'de Frangois Mitterand,
Fransa tarihinin ilk kadin bajbakamm atarken, kamuoyu yoklama-
lannda durumunun vahimligi g6z yajartici bir hal alan PS (Sosya-
list Parti) hukiimetine ve PS'e "genglik a§isi" yapmak istemi§ti.
Ama kadin bajbakan erkeklerden daha "agir" oldugunu gosterme-
ye kalkti. Kendisinden "sosyalistge" kendince/kadmca/kadina uyan
bir politika beklenirken, o "en erkekten daha erkek" bir ba§bakan
havasi vermeye girijti: Gaf iistiine gaf. Erkek gibi yonetmeye gah§-
tikga ilk giinlerin sempatisinin yerine hayret ve iiziintii uyandirdi.
Ama aym zamanda kadinlik "ozellikleri" iizerine bastirmasi, tele-
vizyon kameralanna manken pozlan vermesi garipsendi. Bu arada,
yabancilar politikasi. olarak , "Kagaklann g6z yajma bakmam,
ugaklara doldurur iilkelerine geri gonderirim." deyiverdi. Bayan
Edith Cresson'un tavn, hareketleri, dii§iincesi ve yaptiklan PS'in
"liberalizm kokan sosyal demokrasisini" bile "sagladi". Bu bag-
lamda, alter egosu, bir numarali danijman olarak segtigi, Abel Far-
noux'nun "ikinci ba§bakan" gibi davranmasi da §a§irtti. Bajbakan
olunca PS te§kilatim umursamaz oldu. O donemin genel sekreteri,
eski ba§bakan Laurent Fabius’a resmen "e§ya muamelesi" yapti.
Sanki omiir boyu bagbakanliga atanmi§ havasma girdi. Ama tarn
tersi oldu: Be§inci Cumhuriyet'in en kisa siireli ba§bakanhgim ya-
pan ki§i olarak, on buguk ay sonra, yani 1 Nisan 1992'de gorevden
alindi. Hemen belirtmek gerekiyor ki, Mart 1992'de PS'in bolgesel
segimlerdeki biiyiik yikimi Bayan ba§bakanm sonunun geldiginin
de i§aretiydi. Fransa halkina sunulan, onu me§gul etmeyi ve ona §i-
rin goriinmeyi amaglayan makyaj ba§bakanlik donemi hiisranla
noktalandr.
Edith Cresson tek degil, sonu hiiziinle biten. Kanada ba§bakan-
ligmi Haziran 1993'te iistlenen Kim'e ne oldu? 46 ya§indaki "san-
§in giizel" Kim Campbell, Muhafazakar Parti'yi ve "gemiyi kurtar-
mak" igin partisinin ba§ina atandi. Ingiliz usulii izlenerek hukiimet
bagkanligi da kendisine verildi. Ama sonunu ammsiyor musunuz?
Hani "dii§mammin ba§ina gelsin istemem" denen cinsten: Ekim
1993'te segim kampanyasinda akillara sigamaz hatalar yapti: Ome­
gin, herkes kendisinden i§sizlige nasil son verecegini anlatmasmi
beklerken, o, kalkti, "i§sizlik dogal bir afettir. 2 1 . yiizyila kadar
azalmadan siirecektir." gibi moral bozucu §eyler soyledi.
Kim'in sonu felaket oldu: 25 Ekim 1993 segimlerinde partisi
korkung bir hezimete ugradi: 152 milletvekilligi yerine ancak iki
milletvekilligi elde edebildi. Dahasi bayan bagbakan kendi segim
bolgesinde yenildi/milletvekili bile segilemedi. Kanada tarihinin
ilk kadin ba§bakamnm sonu boyle mi bitmeliydi?
Kim'le Tansu fille r aym giin/giinlerde partilerinin bagina se­
gildiler. Tansu filler, higbir siyasi ba§an, higbir segim kazanma-
dan, bir oncekinde oldugu gibi, tngiliz usulii ba§bakanligi elde etti:
Atanma yoluyla.
Tansu (filler de segildiginde gok umut dogurdu. O giinlerde
Tunus'ta bulunuyordum, ve Tunuslu meslekta§lar gok sevindilerdi:
Pakistan'da Benazir Butto, Banglade§'te Halide Ziya'dan sonra bir
Miisliiman iilkede yeni bir bayan bagbakan diyerek. Tunus basin-
yayin organlan da olaya yer verdiler: Omegin 24 Haziran 1993 ta-
rihli La Presse'de "Biyiklar kesilirken" ba§likli ve bir fotoyla siislii
yazi. 21 Haziran 1993 tarihli Tunusie-Hebdo ise, Kim ve Tansu
£iller'den soz ettigi yazimn ba§ligim "Iki san§in... erkegin gelece-
gi" bigiminde atmigti. Iki fotoyla. Fransa'mn ciddi ve sagci gazetesi
Le Figaro da ilk ve arka sayfalannda yine iki fotoyla "Kadinlar Ik-
tidarda" diye duyuruyordu, 16 Haziran 1993'te. Ama daha o giin,
sefildiginiz giin, Bayan filler, ba§iniza koymaya $ali§tigimz erkek
fotrii garipti. Ve se$ilmenizde bir bit yenigi kokusu vardi: Sadece
sizinkinde de degil: Birgok iilkede kadm ba§bakan atanmasinda. 17
Temmuz 1993'te Ruanda bagbakanligma da bayan Agathe Uwiliri-
giyimana getirildi. (Ruanda ba§bakamn dramatik sonunu ve iilke-
sindeki katliamlan bugiin bile, Nisan 1995'te, televizyonlar gosteri-
yorlar: Kan ve gozya§i... katliamlar ve kar§i-katliamlar...) Bu ata-
malarda kadm haklan ve/veya kadm miicadelesinin bir izi/etkisi
yok maalesef. Durup dururken neden kimi iilkede kadm ba§bakan
ataniyor? Fransa'dakini bir parga a$ikladim. Ama ya obiirlerindeki-
ni nasil agiklamali? Kimse ne Kim'in, ne £iller’in ne de digerleri-
nin siyasi dehasina tamk. Aynca Cresson ve Kim bagansizliklanm
siyasi olarak odemek zorunda kaldilar/birakildilar. Ama kimi ise
hi^bir §ey olmami§§asina siirdiiriiyor uygulamalanni. Bu arada ka­
din hak ve istekleri konusunda herhangi bir iyile§tirmeye de tamk
olunmadi onlann ba§bakanliklan doneminde. Bu atamalann bagka
bir boyutu olmali: Sanki o iilke(lerin) insanlanna yeni bir ilgi oda-
gi, yeni bir "eglence vesilesi", yeni bir ugra§ merkezi yaratilmak is-
tendi/isteniyor. Kimileri ise zaten sirtlanndan "erkek ceketini" bile
gikarmaya gerek duymuyorlar. Hele bayan fille r potlanna bir de
kadinlarla ilgili birini ekledi: 8 §ubat 1994'te partisinin kadinlanna
yaptigi konu§mada, "Diinya Kadinlar Giiniiniizii kutlanm” diyor.
Ba§bakanliga kadinlar kadm olduklan igin ve erkek egemen
"siyaset gezegenine ge§ni" katmak igin atandilar. Ve politikalan-
nin "yaramazligindan/yanh§ligindan" otiirii diijtiiler.
Dujenlerin birkagimn sonrasmi bilmek de ilging: Bayan Thatc­
her, omegin emper-zalim, saghgimizla oynayan aggozlii ve devlet-
leriistii bir sigara §irketinin dam§mam oldu. Edith Cresson'a gelin-
ce, uluslararasi sanayi ve ticaret alanmdaki deneyimini satiyor/
pazarhyor. Unutulmasin ki ba§bakanliga atanmadan once Di§ Ti­
caret Bakanligini iistlenmi§ti. Kabul etmek gerekir ki bakanlik ve­
ya ba§bakanhk unutulmaz/silinmez "dostluklar” yaratir. Bugiin bu­
nun omeklerini bayan fille r sayesinde Turkiye de goriiyor: On alti
ya§inda gocuklann otel ortagi "yapildigim" (oldugunu degil) ome­
gin. Ve daha neler neler. Hepsini yazmak konumuzu a§abilir.
Kadinlann siyasallajmasi, aralanndan birinin veya birkagimn
bakan ve/veya ba§bakan yapilmasi degil. "Segilenlerin" belediye
ba§kam, genel miidiir tayin edilmesi de degildir. Kadinlann siya-
salla§masi, biitiin kadinlann en genel ve en kitlesel bigimde, kendi
istek ve arzulanm gergekle§tirmek igin BlZZAT SlYASET YAP-
MALARIDIR. Ya da kendilerine en yakin StYASt PARTtLERDE
ERKEKLERLE E§tT E§lTE gali§malandir. E§it e§ite sorumluluk-
lara ve kararlara katilmalandir. Segim kazanmakla belli bir me§rui-
yet kazamhr. Bunun kadinlann genel gikarlan igin en iyi bigimde
kullanilmasi asla unutulmamalidir.
12 Kasim 1994'te Sri Lanka'da cumhurba§kani segilen Chand-
rika Bandaranaike-Kumaratunga'mn daha once ba§bakan olur ol-
maz Tamillerle ba§lattigi ban§ goriijmelerini siirdiirmesi de omek
olabilir diye zikredilmeye deger niteliktedir.
1968'de Mayis ayinda Fransa'da ilk kez erkekler gocuklanm
omuzlanna aldilar: Kendi iginde bir "devrim"di bu. O zamana dek
gocuk yeti§tirmek kadinlann tekelindeydi. Ve erkekler gocukla ug-
ra§mayi "erkekliklerine" yediremiyorlardi. O zamandan bu giine
50k ama 50k yol alindi. lyi de oldu. £ocuklar artik "baba eksikligi-
ni" duyumsamiyorlar.
Sesme ve segilme, bakanlik elde etme, bagbakan olmak gibi si­
yasi kadin hareketinden kadinlik igin (gocuk dii§iirmek, orgazm ol­
mak) erkek iktidanna kar§i ve giderek "Erkeklerin Penisini Kes-
mek I?in Demek" (SCUM) tiirii demeklere, 26 Agustos 1970'de il-
ki diizenlenen "kadinlann geriel grevine" vanldi. Onlardan da bu-
giine. Bugiin, kimi, kadm feministlerin "saldirganligindan" soz
ediyor. Kimi feminist kendi "saldirganligindan korkuyor. Gidi§
sanki erkekle kadimn birbirlerini birlikte ve e§it e§ite tammasi ve
anlamasi yoniinde...
Kadin erkek ili§kilerindeki yeni geli§melere birazdan deginece-
gim. Burada kadinlann siyasalla§masma ili§kin ve son bir-iki yil
iijinde yaymlanan birka? kitabi tamtmak istiyorum:
Laure Adler, Les Femmes Politiques (Siyasi Kadmlar), Seuil,
Paris, 1993. Kadinlann siyasi sorumluluklar almasimn tarihi siireci
i?indeki geli§melerini aktaran yazar, Mayis 1991'de Edith Cres-
son’nun bagbakanhga atanmasim bu agidan onemli bir doneme?
olarak degerlendiriyor. Ar§iv belgelerine ve daha once yaymlan-
mami§ belgelere yer veriyor. Son yirmi yil isinde Fransa'da kadm-
lardan siyasi sorumluluk alanlann sayisi oldukga artti. Yazar, bu
siyasi kadinlardan, siyaseti meslek olarak se^en kadinlardan, Fran-
Soise Giroud, Simone Veil, Catherine Trautmann, Michele Barzac,
Edith Cresson ve ba§kalanyla yaptigi soylegilerle onlann deneyim-
lerini aktarma olanagi buluyor. Boylece kadin tiirii siyaset yapma-
nin yollan, kendine ozgii yontemleri ve kendine ozgii duygulan or­
taya £ikiyor.
Siyaset yapmanm gelecegi kadin olmasm? Yazar, gazeteci,
France-2 Televizyon Kanali'nda kiiltiirel programlardan ve beige-
sellerden sorumlu Adler, daha once Secrets d'Alcove: Une Histoire
du Couple de 1830 a 1930 (Kan Koca Sirlan: 1830'dan 1930'a
£iftlerin Tarihi) ve La Vie Quotidienne Dans Les Maisons Closes,
de 1830 a 1930 (Genelevlerde Giinliik Ya§am, 1830'dan 1930'a)
isimli kitaplan imzaladi. Bir ara Frangois Mitterand'm kiiltiir da-
mgmanligmi da yapti.
Frangoise Gaspard, Claude Servan-Schreiber, Anne Le Gal,
Au Pouvoir Citoyennes! (tktidara, Bayan Yurttajlar!) Sevil, Paris,
1992. Daha once adim andigim Bayan Gaspard, parite miicadelesi-
nin onciilerindendir. Nitekim kitabm alt bajligi Liberte, Egalite,
Paritedix. Yani Ozgiirliik, Egitlik, Tam E§itlik. Buijuva Devrimi-
nin Ozgiirliik, Egitlik, Karde§lik slogam yerine onerilen yeni iigle-
mede KARDE§LlK yerine TAM E§lTLtK konularak amag agik
bir bigimde ortaya konuyor. Kitap siyaset alamnda kadinlann dol-
durulmasi gereken ama bir tiirlii dolduramadigi yerin tartigmasina
iligkindir. "En uygar, en geli§mi§, en demokratik bati toplumlarin-
da” bile kadinlann bu yeri doldurmasimn oniinde binbir engel bu-
lunuyor: Ve ancak entelektiiel bir devrimle bu engeller a§ilabilir.
Ve biiyiik olasilikla bu devrim yola koyulali gok oluyor. Tahmin
edilenden daha biiyiik olgiide dii§uncelere yerle§tigini ileri siirmek
haksizhk olmaz. Abartma olmaz. Insanlar kadinlann siyaset sahne-
sinde daha gok rol almalanndan yanalar. Ancak kat edilecek daha
yol var: Bu konuda tam ba§an igin tarihi yeniden okumak, hukuka
yeni gozle bakmak, yeni tiir tiizel diizenlemeler yapmak, toplumsal
anla§mayi yeniden diizenlemek ve mantalitelerimizi ciddi bir bi­
gimde silkelemek zorundayiz. Bunlann kolay olmayacagi agiktir.
Ancak bunlar gergekle§irse ya§am bigimleri, ikddann yapisi, kamu
diizeni ve diizenlenmesi mutlaka farkli olacaktir/degi§ecektir/yeni
bir bigim alacaktir. Umulan, gergeklejmesi ugruna miicadele edi­
len bu degi§iklikler igin en birincil arag kamu alamnda, siyaset
sahnesinde tam e§itligin kanunla§tinlmasidir. Kamu alam, siyaset
^iinkii diger biitiin alanlara egemendir. Onlan diizenleyendir. Onla-
ra hiikmedendir. Bu yasa i?in yeni bir nosyon gerekiyor. Ve o da
paritedk. Yani her konuda tam egitlik. tki yiizlii ve erkege nalinci
keseri gibi ?ali§an "karde§lik" degil. Bu parite: nin bo§ bir vaad ola­
rak kalmamasi i?in yasalara kaydi §arttir. Ve nitekim ii? bayan ya­
zar yasa metnini de bizzat oneriyorlar:
"Yerel ve ulusal diizeydeki se?imle gelen biitiin meclisler, yan-
si kadinlardan yansi erkeklerden olu§ur."
Bayan Gaspard, EHESS'de ogretim iiyesidir. Bir§ok siyasi so-
rumluluklar iistlenmigtir. Ozellikle PS biinyesinde. Belediye ba§-
kanligi, milletvekilligi, Avrupa Parlamentosu iiyeligi gibi.
Bayan Servan-Schreiber, gazetecidir. F Magazine'in kurucusu
ve yonetmenidir.
Bayan Anne Le Gall, hukuk?u ve yiiksek memurdur. Uluslara­
rasi kurumlar i?in bir5ok misyon/gorev iistlendi.
Herbirinin kendi konulannda ve kadinlara da iligkin ba§ka ya-
pitlan da bulunuyor.
Kadinlann yillar siiren oy hakkim, se?me ve se^ilme hakkini
bir§ok olayin aynntisi ile anlatan bir kitap olarak gazeteci Albert
du Roy'nin e§i Nicole du Roy ile birlikte yazdiklan Citoyennes ily
a Cinquante Ans, Le Vote des Femmes (Bayan Yurtta§lar, 50 Yil
Once Kadinlara Oy Hakki), Flammarion, Paris, 1994.
Bati'da Aile, Kadin ve Yeni Ya§am Bi§imleri

{Capitalist iiretim bigiminin geli§mesi aile, kadm ve ya§am bigimle-


rini oteden beri etkileyegelmi§tir. 19. yiizyilda gelijen kapitalizm,
nasil beraberinde iiretim ilijkilerindeW bazi goziilmeler getirdiyse,
20. yiizyil ve ozellikle ikinci yansinda olup-bitenler de ya§am bi-
(imleri ile insanlann hareket tarzlan ve birbirleriyle ili§kilerini bir-
90k a^idan ddnii§iime-degi§ime ugratti. Yiizyilimizm son on yilla-
nnda kapitalizmin ulagtigi yeni boyutlar (kimileri 3. sanayi devri-
minden soz ediyor) ve bunun sonucu ortaya ?ikan yeni (ali§ma ko-
gullan insanlar arasmdaki ilijkiler ile ya§am bi^imlerini temelden
etkiledi. Bu etkilemeleri ve geligmeleri, sonuflan ile birka? ba§lik
altinda inceleyecegiz.

"tgfi simfi cennete gider"

Kapitalist iiretim tarzimn (aliganlar, aileleri, kadin ve (ocuklar


iizerindeki yankilanmalan birfok bilimsel aragtirmanin, oykii, ro­

( 1 ) "Oretim ilijkileri, insanlann maddi yajamlanm yeniden iiretirken birbirle­


riyle kurduklan ilijkileri ifade eden genel bir kavramdir." G. Savran: "Alt­
husser, yapisal nedensellik ve teorisizm", 11. Tez, 5. Kitap, §ubat 1987, s.
man ve filmin konusu olmu§tur. Omegin 19. yiizyil Ingiltere'sinin
yoksulluk ve sefalet iginde ya§ayan insanlanm Charles Dickens ro-
manlannda anlatmijti. F. Engels aym insanlann ya§am ve gali§ma
ko§ullanm sosyolojik bir ara§tirmasinda ele almi§ti.(2) Fransa'da
monar§i yanlisi tamnmi; yazar Balzac buijuvaziyi ve yiikseligini
birgok yapitinda gok iyi bir bigimde anlatti.
Bilindigi gibi, 19. yiizyil kapitalizmi beraberinde fakirlejen
halk yiginlanm ve "kamndan ba§ka satacak bir §eyi kalmayan"
proletaryayi getirdi. Geligen sanayi "daha ucuz ve daha uysal" i§-
giicii arayi§i iginde kadim evinden gekip aldi. En geng ya§lannda
gocuklar madenlerde ve fabrikalarda akil almaz ko§ullarda giinde
13-14 saat galijtm ldi/3) Bu geli§meler aile iizerinde ve aile iiyeleri
arasindaki ilijkilerde degijiklikler dogurdu.^
Bu sirada gittikge palazlanan burjuvazi halkm hem cinselligini,
hem iiretimini (mal iiretmek ile gocuk dogurup insan iiretmek anla-
minda) yeniden iiretime dondiirmenin pe§indeydi. Burjuvazinin ye­
rini almak iizere oldugu simftan, yani aristokrasiden bir farki da
buradan gelmekteydi. Aristokrasi geriye doniik aile-kan baglanyla
tutucu bir cinsellik politikasi izleyerek yeniden eskiyi iiretmeye ga-

(2) F. Engels: La situation de la classe laborieuse en Angleterre, (tngiltere'de


i§?i simfimn durumu), Editions Sociales, Paris, 1973.
(3) Fransa'daki durum i9in bk.: Louis-Ren6 Villerme: Tableau de Vitat physi­
que et moral des ouvriers employes dans les manufactures de coton, de la-
in e e td e soie (Ipek, yiin ve pamuk fabrikalannda falijan i^ilerin moral ve
fizik durumlan tablosu), Paris 1840, 2. cilt. (Bu yapit 1971'de Union
G6n6rale d'Editions tarafindan 10-18 koleksiyonunda yeniden yayimlan-
di). Sanayi devriminin kadin ve ?ocuklar iizerindeki etkileri konusunda ay-
nca bk.: C. Talas, Sosyal Politika, AUSBF Yayinlan, Ankara, 1967 (ftzel-
likle s. 14-49).
(4) E. Zola'mn Germinal isimli romaninda Fransa, Herbert J. Biberman'in Salt
o f the earth (Topragin Tuzu) isimli filminde ABD madencileri bu afilar-
dan ve miicadeleleriye anlatiliyor.
ligiyordu. Burjuvazinin devrimciligi ise eskiyi degil, ileriye doniik,
yeniyi yeniden iiretmek istemesinden kaynaklaniyordu. l§te bu ne-
denle burjuvazi iktidan halkin cinselligi ile ugra§ip, onun yeniden
iiretimini saglamaya galigiyordu.
20. yiizyilin baginda Taylorizm sahneye gikti. F.W. Taylor
"akilci ve bilimsel bir §ekilde insanlari igyerlerinde orgiitlemek" is-
tedi. Taylor bu sistem igin "en iyi ve tek" demekteydi. Uretimin bu
yonteme gore orgutlenmesinin verimi artirdigi soylendi. Bu siste-
min bir "bilim, sanayi ijgiiciiniin bilimi" oldugu ileri siiriildii. Tay­
lorizm ile ba§layan zincirleme uretimin iggilerin galigma ve ya§am
kogullannda olugturdugu degigimleri §arlo Yeni Zamanlar isimli
filminde harika bir bigimde alaya aldi. Daha sonra, 1970'lerin ba-
§inda Italyan yonetmen E. Petri l§gi Simfi Cennete Gider isimli fil­
minde kapitalizmin ula§tigi boyutlan, gevre kirliligine yoj agmasi-
m ve zincirleme uretimin i§giler iizerinde dogurdugu olumsuz so-
nuglan, aile yagantilanm darmadaginik etmesini unutulmaz bir §e-
kilde anlatti.
20. yiizyilin ikinci yansinda gerek iggi-patron ili§kileri, gerek
aile bigimi ve gerekse gocuklarla ana-babalar arasmdaki ili§kiler
yeni bigimlere biiriindiiler. 1960'h yillardaki ba§kaldirmalar, femi­
nist eylemlerin yeniden canlanmasi ve yeni ya§am bigimleri bu ge-
li§menin somut gostergeleridir. 1960'h yillann ba§inda hippiligin
gelijmesi, genglerin ana-babalara, okula, klasik siyasi orgiitlenme-
lere kar§i ba§kaldinlan da bu baglamda anilabilir. Ayrica aym sira-
da ba§layan "cinsel devrim" (kimine gore "cinsel tiiketim") akimi-
mn gittikge onem kazanmasi da unutulmamalidir. Bu degi§im ko-
nu§ma dilinde yeni sozciikler kullamlmasina bile yol agiyordu.
Fransa'da 1960'lar ba§inda "tavlamak" igin flirter sozciigii kibarca
kullaniliyor, draguer sozciigii ise heniiz sadece erkeklerin tekelin-
de kaliyordu. Oysa kisa bir siire sonra kadin veya erkek draguer
sozciigiinii fiitursuzca kullanmaya bagliyordu.
Bu gelijmeler 1960'h yillann ideolojik soylevlerindeki degi-
§imle de yakindan ilgilidir. 1930'lu ve '40'h yillarda ozellikle Nazi
Almanya'sinda ve genel olarak bir?ok iilkede radyo yoluyla kitle
propagandalan yapiliyordu. Bu donemde sinemada evrensel bir dil
yaratilmak ugra§isi veriliyordu. Hitler'in propaganda filmleri tiim
diinyayi etkiliyordu. Hitler'in "ate§li konugmalan" gosterilirken
fark edilen §uydu: evrensel dil, kitlele§meyi ideolojik olarak kul-
lanmalan. Sinema bilgisi iktidar olmu§tu. Kitle ideolojisi gerek
Nazi Almanyasi, gerekse diger sanayile§mi§ iilkeler igin bir cehen-
nem haline gelmijti. Kitle olmak, standartla§makla aym anlami ta-
jiyordu. Numaralandinlmij insanlar yaratiliyordu.
Yine Bati iilkelerinin Taylor sistemi, Ford sistemi (herkese
Ford araba) standartla§manm belirtisiydi. Bu sirada W. Benjamin,
sanatin sanat eseri olarak mekanik, yeniden iiretimine dikkat 9eki-
yordu. Bu negatif deneyim, Bati du§iiniirlerini, bilhassa Almanya
omeginde bu yonde dii§iinmeye itti. Frankfurt Okulu bu siralarda
standartla§ma ve aymla§mamn tehlikelerini vurguladi. Hitler dene-
yimi ve "Hitler'in biiyiik sinema ustaligi" kitle ideolojisinin tehlike­
lerini gostermi§ti.
1950'lerden itibaren standart sanayile§me ve iiretim gii^lerini
en yiiksek noktaya ula§tirabilme amaci yeni bir a§ihma girdi. Yani,
artik kitlele§meden grupla§maya bir anlamda kitlesizlejmeye dog­
ru yol alimyordu. Standart tek boyutlu insan bi9iminin tehlikesi ya-
§anmi§ti. Birey olmadan kitle olmak dii§iince ve uygulamasi Avru-
pa'ya fa§izmi bela etmi§ti. 1960'h senelerin bireyselliginin soy kii-
tiigii Aliyian Nazizminde yatmaktadir. Sanayide oldugu gibi sine­
mada da evrensel dil birakilip yeni bir sinema konujma dili ara-
yi§ina gidildi. Ikinci Diinya Sava§i, Hitler deneyimi ve dogurdugu
istirap, kitle ideolojisinin tehlikelerini gozler oniine sermij ve kitle-
sizle§meye dogru gidilmesine neden olmujtur. Nitekim 1960'larda
kitleye yonelik ideolojinin artik yava§ yava§ par?a par?a oldugu
goriilmiigtiir. Boylece kitle yerine ufak birimler, pargalar ve grup-
lar on plana gikmigtir. Bireysellik bu olugumlar sonucu geligmigtir.
Her biri digerine benzeyen insanlardan olugan kitle soylemi one-
mini yitirmig, bir insanin digerinden farkli oldugu duygusu yayil-
mig, bir toplumsal grubun diger bir toplumsal gruptan gerek moda,
gerek miizik, gerekse davramg bigimleri bakimindan farkli oldugu
diigiincesi yayginlagmigtir.
Bunun sonucunda 1980’li yillara dogru moda, miizik ve davra-
nig bigimi kavramlanmn da pargalandigi, ve tek bir moda veya tek
bir miizik anlayiglannm yok olmaya bagladigi goriildii. Bu geligme
sonucunda gruplann ayn kiyafetler segip, farkli davram§ bigimleri
benimseyerek di§ gorunumleriyle diger gruplardan farkli olduklan-
m vurgulamak istediklerini izledik. Boylece aym modayi izleyen,
aym davram§ bigimlerini benimseyenler, dig g6riinii§leriyle birbir-
lerini tanimak olanagi da bulabiliyorlardi. Bu sayede A iilkesinde
omegin bir hippinin veya punkun B iilkesinden benzerda§ma C iil-
kesinde rastladiginda selam vermesi, veya soyle§mesi miimkiin
oluyordu. Ve dil farki bile belli birkag sozciik, belli birkag miizik
grubu veya §arkici adi ve nihayet belli davram§ bigimleri sayesin-
de a§ilabiliyordu. Toplum kitle olmaktan gikiyor, gruplar doguyor
ve bunlar ulus sminm a§an yatay ili§kilere yol agiyordu.

Hizmet Sektorii Ya§am Bigimi

1950'h yillarda 19. yiizyilin ve 20. yiizyil ba§inm fabrika iizerine


kurulu diizeni yerini yava§ yava§ ba§ka bir diinyaya birakiyordu.
Hizmet sektorii gittikge onem kazanmakta ve insanlann iiretim
iligkilerine hakim olmakta ve giderek bu geli§melere uygun hizmet
sektorii yagam bigimi olugmaktaydi. Belli bir giyim tarzi, belli yer-
lerde goriinmek (sergiler, yeni moda tiyatro gosterileri, yeni tiir
konserler vb.) belli yerlerde gezinmek (belli ve "iinlii" ”cafe”lere
"takilmak” yaz dinlencesini belli ve ”gok meghur" bir "koy"de ge-
girmek, vb.) belli magazalardan ali§veri§ yapmak ("Ben A'dan gi-
yiniyorum" diyebilmek igin) belli bir tip araba kullanmak vb. egi-
limleri gittikge yayginla§iyordu. "Refah devleti"nin bolluk yillann-
da, H. Marcuse'iin dedigi gibi insanlar giderek "tek boyutla§mak-
taydilar. "Belli i§ alanlannda, ozellikle biirolarda simflararasi fark-
lilik di§ goriiniimde, giyimde, tercih edilen markalarda artik
gittikge azalmakta ve herkes benzer, aym bir goriiniim kazanmak-
taydi/5)
Aym gekilde, Bati ile Dogu ve SSCB ile ABD arasinda gorii-
len nicelik yan§i, Ikinci Dunya Savagi deneyimi ile artik nitelik ya-
n§ina doniigmekteydi. Ya§am kalitesi, gali§ma ko§ullannm kalite-
si, elbise-kuma§ kalitesi vb. daha onemli olmaya bajhyordu. Ba-
ti'da belli kesimler, sanayi oncesinde yapildigi gibi, yeniden ozel
terzilerden giyinmeye baghyor, ayakkabilanm belli diikkanlara i s -
marliyorlardi. I§te bu sirada 1950'lerde sosyolog Georges Fried­
mann yaptigi analizlerde artik klasik kalifiye i§gi terimi yerine ”ka-
liteli i§gi" terimini kullanmijtir. G. Friedmann artik yeni sozciik ve
terimler kullamlmasimn gerekliligini vurguluyordu. "Kaliteli i§gi"
terimi giderek "kalitelegme" sozciigiine donii§tii. Bu siireg hizmet
sektorii i§gisinin/gali§aninm "kalitelejmesi" siirecidir.®

(5) Son yillarda Tiirkiye’de de benzer bir olu§uma tamk oluyoruz. Altin-
dag'dan veya Zeytinbumu'ndan gelip bir ozel veya kamu sektftrii btiro gali-
§am (^ankaya'dan veya Ni§anta$i'ndan gelen meslekta§i gibi giyinmek iste-
mektedir. Ve bu istek sonucu kimi beslenmesinden bile fedakSrkk edip,
iicretini giyime yatirmaktadir. Bu olgu Ozellikle ana-babasiyla birlikte otu-
ran genf bay ve bayanlarda daha belirgin olarak gozlemlenmektedir. Bu
olujumda belli giyim magaza ve markalanmn reklamlar araciligiyla yapti­
gi "psikolojik tokatlamayi" da unutmamak gerekiyor. Sonufta insanlar bel­
li tip elbiseler, ayakkabilar, fizmeler vs. ile gittik?e birbirlerine benziyor-
lar. Ve bu onlann gunluk yajamlanni da etkiliyor.
(6) Bu konuda G. Friedmann'in §u yapitlanna bakiniz: Problemes humains du
machinisme industriel (Sanayi makinelejmenin dogurdugu insan sorunla-
n), 1946; Machine et Humanisme (Makine ve Humanizma), Gallimard
Yeni iktidar Bigimleri

Ancak daha sonra haber ve iletijim arag ve mekanizmalanmn ade-


mi-merkeziyetgilige dogru kaymasi, yani daha fazla televizyon ka-
nali kurulmasi, videonun giinliik ya§ama girmesi, yerel haberlerin
canhlik ve onem kazanmasi ve nihayet haber ve iletigimde bolge-
sel hareketlilikle yeni bir ya§am bigimi ortaya gikiyordu. Bu geli§-
meler sonucunda toplum kitle olmaktan kitle olmamaya gidiyor,
kadinlar erkeklerden iyice aynlirken, kujaklar arasinda farklila§ma
ya§lara gore artiyordu.
Kadinlar giderek ijyerlerinde ikinci derece insan olmaktan gi-
kiyor, nitelik ve yeteneklerine gore terfi etmek §ans ve olanaklan
artiyordu. Kadinlar artik zamanlanm i§ ve mesleklerine harcayarak
gegirmeye oncelik veriyor; klasik aile ya§ami, onlan daha az ilgi-
lendiriyor, gocuk dogurmak, gocuk bakmak vb. iglerle ugra§mak
istemiyorlardi. Ancak bu sirada iktidar bo§ durmuyor, bilim ve
teknikteki geli§meler sayesinde "tiip bebek", "tohumu ba§ka kadi­
na ta§itmak" gibi yontemler bulunup, geli§tirilerek toplumun ge-
rektiginde gocuk iiretimini ba§ka bigimlerde siirdiirmesine gali§i-
yor; toplumun gidiji oniindeki engellerin kaldinlabilmesi olanakla-
n aramyordu. "Toplum artik bir fabrika gibi i§liyor"du; ama fabri-
ka iizerine kurulu ya§am bigimi yava§ yava§ ortadan kalkiyordu.
Son yillarda yeni gali§ma ko§ullan, bilgisayar sistemleri ve
kart ile zaman denetimi bigimleri, insanlann ya§am saatlerini ayar-
lamakta kullaniliyor ve boylece siirekli doner bir iggiicii yaratili-
yordu. Bu yeni yontemlerle aslinda gali§an kadin ve erkeklerin ye­
niden aileye donmesi saglanmak istenmektedir. Bugiin Bati iilkele-
rinde sagci partilerden solculara herkes gocuk dogum arti§ina bii-
yuk onem vermektedir. "Kutsal Aile" kurtanlmak, kadimn gocuk

Yayinevi, Paris, 1951: Ou va le travail humain? (Insan emegi nereye gidi­


yor?), Gallimard, 1967; Le Travail en miettes (Parampar?a Emek), Galli-
mard, 1971.
iiretimi ijlevine canlilik kazandmlmak istenilmektedir: "Niifus art-
mali!". Bugiiniin modem iktidan, yeni aile politikasi arayi§lan
igindedir. Bu yiizden biirotikteki geligmeler, yeni bilgisayar ve te-
lematik mekanizmalar insanlan yeniden evlerinde 9ah§tirmaya ha-
zirlamakta, onlann yine "normal bir aile yajamina" donmesini sag-
lamak istemektedir. Yollarda harcanan "bo§ ve verimsiz zamanlar"
evlerde 9ali§ip kazamlmak ve verim artmlmak ama9lamyor. Boy­
lece hem zamandan kazamlacak, hem de aile kurumunun siireklili-
gi sayesinde, iktidar kendi kurdugu diizeni siirdiirebilecektir. Ikti-
dar i9in onemli olan jizofrenik bir bi9imde kaymakta olan ili§kile-
re yeni bir diizen verebilmektir. Bunu da biirotik, bilgisayar sistem-
leri ve telematik ile saglamaya 9ali§maktadir.
19. yiizyil ile 20. yiizyilin ba§inda fabrika ve diger igyerlerinde
herkes belli bir saatten belli bir saate aym zaman dilimi i9inde ve
hep birlikte hazir ve nazir bulunup, 9ali§irken; giiniimiizde iktidar
yeni zaman diizenleme mekanizmalari geli§tirmi§tir. £ali§anlara
9ali§ma saatlerinin ba§langi9 ve bitigini belirlemekte sanki belli bir
"ozgiirliik" tanmmijtir. Belli siire 9ali§mak ko§uluyla i§e isteyen
biraz ge9 gelip, ge9 gidebiliyor. Boylece kadm veya erkek artik sa-
bah 90cuklanm yuvaya bizzat gotiirebiliyor ve i§e kendilerine daha
uygun bir saatte ba§layabiliyorlar. Dahasi 9ali§ma siiresi patron ve­
ya ustaba§i tarafindan degil, i§e girerken ve 9ikarken bir makineye
sokulan bir kart tarafindan denetleniyor. Boylece 9ali§an sozde bir
"serbestiye" sahip oldugu kamsina kapilabiliyor; i§e ba§lama ve bi-
tirmede belli bir 9e§itleme doguyor. Sonu9ta herkes kendi kartm-
dan (kart 9ali§an tarafindan ta§imyor, onda kaliyor) ve kendi zama-
nindan sorumlu olmakta, yani insanlar artik belli kart ve makineler
araciligiyla kendi kenilerini denetlemektedirler. Daha onceki do-
nemlerde ge9erli olan piramidal iktidar bi9imi yerini bireylerin
kendi iizerlerinde kendi kontrollerini kurduklan yanlamasma-yatay
9ali§an bir mikro- iktidarlar biitiiniine birakmaktadir. Bu geli§en
yeni tiir iiretim iligkilerinde insanlar kendi kendilerinden sorumlu
olmakta, devlet ikddan yerini bilgisayar memurlan biirokrasisine !
devretmektedir. j
Bu geli§imin belli bir dii§iinsel gergevesini J.P. Sartre'm varo-
lu§gulugunda bulabiliriz. Varolu§gulukta insamn sadece kendi ha- ;
reketlerinden sorumlulugu ge9erlidir. tnsan ve ya§am bi9imleri ne jj

Tann'yi ne de etrafindakileri ilgilendirebilir. tnsan kendi kendin- "


den sorumludur. Bu dii§iince, bilindigi gibi, ashnda o yillann ikti- 1
dar bi9imine kar§iydi. Ancak, varolu§guluk daha sonra degi§en ik- ,
tidar tipi tarafindan kullanildi: Fransa’da gah§mada 1980'lerin ba-
§mdan itibaren kart sisteminin kullanilmasi, insamn kendi kendin- ;
den, yani kendi kartindan sorumluluguna ula§mi§ ve bunun iizerin-
de gali§arak yeni bir iktidar bi9imi yaratmi§tir.

Yalmz Ya§ama Bigimleri

Bu geli§meler iginde kadin-erkek ilijkileri oldukga degi§ti, kadm-


lar erkeklerin nesnesi olmaktan 9ikti, aile yeni bi9imlere girdi ve
yalmz ya§ama bigimleri geli§tirildi.
Ayn ayn i§lerde emekleri bir sikma makinesinden gegildikten
sonra, yorgun argm eve donen kadin ve erkek artik kapris gekemez
oluyor, gocuklann, "gocuksu" hareketleri kar§isinda ya umursamaz
davranarak, ya da baginp gagirarak aile igi gerginliklere kolayca
yol agabiliyorlar. Oyle bir duruma gelindi ki, gali§an kadm veya
erkek evine, "kendi imparatorluk alamna" dondiigiinde artik kim-
seyi "gekemiyor"; i§in verdigi "yorgunlugu", oziinde "yabancila§-
ma"yi gidermek igin yalmz kalmayi tercih ediyor. Sonugta insanlar
giderek tek ba§lanna ve daha yalmz ya§amaya, gocuk yapmaktan
kaginmaya ba§ladilar ve giderek ijlerinin esiri oldular. (7) Omegin
Paris'te be§ ki§iden iigiiniin yalmz ya§adigi biliniyor. Yeni tiir ga-

(7) t§ine esir olma olgusuna yalmzca i$fi ve galijanlar arasinda rastlanmiyor.
Bu olgu kiigiik i§letme sahipleri igin de gegerli. Nitekim son yillarda yapi-
lan anketler kilfiik ijletme sahiplerinin kar edebilmesi igin en az sabah
8 'den gece 1 1 'e dek gali§malanmn gerekliligini ortaya koymaktadir.
li§ma ko§ullan sonucunda bo§anmalann, yalniz ya§ayanlann ve
tek ebeveynli ailelerin sayisi ?ogaldi. Fransa'da Ulusal Istatistik
Enstitiisii rakamlarina gore® ?ocuk veya gocuklanm tek bajina
biiyiiten kadin sayisi 1968'de 521.000 iken, 1985'te 866.000'e ula§-
migtir. Aym durumdaki erkeklerin sayisi 134.000'den 167.000'e
varmigtir. Tek ba§ina ?ocuk yeti§tiren ana ve baba sayilanmn son
yillardaki arti§i bu rakamlarla 90k agik bir bi9imde anla§iliyor. Bu
geli§imin bir boliimii bo§anmalardan, bir boliimii evlilik di§i ili§ki-
lerden kaynaklamyor.
Giiniimiizde evlilik kurumunun da birgok sorunu oldugu bilini-
yor. Nitekim Fransa'da dort evlilikten biri bo§anma ile sonuglan-
maktadir. Bo§anma iizerine 90cuklann ana veya babadan birine ve-
rilmesinin bir9ok yeni sorun yarattigi basina sik sik yansiyor.W
Bogananlann on yedi ya§indan kiigtik 9ocuklanmn sayisi 1987'de
1.700.000'e ula§ti. Bu sayimn daha artmasi bekleniyor, giinkii her
yil 100.000’den 90k bo§anma olayina rastlamyor. Bo§anmanin 90-
cuklann, toplumsal-psikolojik yapilannda yarattigi tahribat ve yol
a?tigi olaylar da aynca dikkati fekiyor. Bunlann sonucunda yeni
toplumsal sorunlar, alkol ve uyu§turucu madde du;kunliigii, su? i§-
leme oramnin ve intiharlann artmasi vb. birbiri pe§i sira geliyor.
Yeni 9ali§ma ko§ullan kadinin klasik gekirdek aile bi9imi ili§-
kileri di§ina gikmasi sonucunu dogurdu. Onceleri kadm kocasiyla
olan ili§kisinde, ondan "korkuyor", onu sayiyor, kocasi ise onu
"koruyor", aile igin 9ali§ip para kazaniyordu. Bugiin bu §emanm
artik her yerde i§lemedigini goriiyoruz. £iinkii kadmlar "korunan"
ve di§lanan "adam yerine konulmayan" varliklar olmadiklanm-ya

(8 ) Liberation, 23 §ubat 1987.


(9) Liberation gazetesinin §ubat ve mart 1987 koleksiyonu incelendiginde bu
konuda bir fikir edinilebilir. Aynca bk. La Vie, No: 2165, 26 §ubat-4 Mart
1987, s. 20-24. Bu konuda iyi bir kitap okumak isteyenler igin: J.J. Guil-
iarm£ ve P. Fuquet: Les parents, le divorce et I'enfant (Ana-babalar, bo-
§anma ve ?ocuk), E.S.F. Yayinevi, Paris, 1986.
da artik olmayacaklanm- haykirdilar ve bir ba§kaldin odagi haline
geldiler. Erkek-kadm ili§kileri artik denge unsurunun da di§ina
5ikmi§ ve kadimn kendi ozerkligi ve erkegin kendi ozerkligi olarak
iki ayn tiirden bir ahenk ifine oturmu§tur. Boylece kadm-erkek
ili§kileri aile gekirdegi i?inde devamlilik durumu yerini degi§kenli-
ge birakmi§tir. Klasik aile bifiminde koca ve e§i arasinda imzala-
nan bir sozle§me geregi e§ler birbirlerine devamli "saygi ve sevgi"
gostermek durumundaydi. Ancak bu tiir ili§kiler siireg i?inde aldat-
malar, kavgalar vb. olaylar sonucu mutsuz aile bifimlerini almak-
taydi. Klasik tiglii, yani koca-e§-a§ik arasmdaki olup-bitenler bir-
50k vodvile, roman, oykii, piyes vs.'ye konu oldu. Ama bu tiir
olaylar artik kimseyi giildurmiiyor ve ilgilendirmiyor. £iinkii kim-
se kimseden artik bir §ey saklamamaktadir. Evlilik kurumu onemi-
ni yitirmektedir. Evli olarak birlikte ya§amak yerini evlenmeden
birlikte ya§amaya ve bir^ok olayda saptandigi gibi, yalmz ya§ama-
ya terk etmektedir. Kadinlar artik evlenmeden ?ocuk sahibi olmayi
tercih etmekte ve £ocuguyla yalmz ya§amaktadirlar. Kadinlar artik
siirekli olmayan iligkileri tercih ediyorlar.
Daha onceleri ABD ve Federal Almanya Cumhuriyeti'nde go-
riilen kadm ya§am bi?imi giiniimiizde Bati'nm diger iilkelerinde de
ge^erli olmaya ba§lami§tir. Belli bir doneme dek (bazilanna gore
menopoz donemine kadar) kendini i§ine adayan, i§inde ba§anli ol­
mak, yiikselmek ve terfi etmek i?in ugra§an, ozgiirce yajayip iste-
digince eglenen kadm, bu arada bazen biiyiik bir aceleyle bir erkek
bulup ondan bir ?ocuk sahibi olmak istemektedir. Aynca, gen?
ya§ta evlenenlerin kisa bir siire sonra bo§andiklan da goriiliiyor.
Nitekim bo§anma oram genf fiftlerde daha yiiksek. Gen?lik yilla-
nnin an ve durgun a§ki, giiniimuziin ya§am ve 5ah§ma ko§ullanna
dayanmiyor.
Belli bir siiredir klasik aile bifimi onemini gittik?e yitiriyor ve
insan ili§kilerinde denetim gorevini artik yerine getiremiyor. Bu-
nunla birlikte aile yapisi dijina ta§an, yani artik klasik aile yapisi,
ana-babalar vb. tarafindan denetlenemeyen ili§kiler demeti, iktidar-
lar tarafindan yeni geligtirilen yontemlerle denetim altina alinmaya
gali§ilmaktadir. M. Foucault, Klinigin D ogu$uW adli yapitinda bu
olu§umun ilging omeklerine yer vermektedir. "Refah devleti" zih-
niyeti bu geli§melerle yakindan ilgilidir. Ve bu devlet liberal soyle-
mine ragmen yurttajlanni denetim altina almaya oldukga merakli-
dir. Nitekim bu amacina ula§mak igin kendisine yeni arag-geregler
edinmektedir. Yeni yasalardan yeni televizyon kanallanna, onlar-
dan son derece geli§tirilmi§ denetim mekanizmalanna kadar birgok
koldan iktidarlar bireylerin di§ genel ya§antisindan, ozel yajantila-
nna kadar girmi§tir. Iktidarlar artik bireylerin yatak odalanna bile
sizmijtir. Yatak odasi deyince ille cinsellik akla -gelmesin. Bireyin
§u saatte yatip §u saatte kalkmasimn televizyon programlanndan
ne denli etkilendigini ammsayalim.

Ihtiras A§ki Oldiiriiyor (Mu?)

Yeni ya§am bigimleri iginde a§k da yerini ihtirasa birakmaktadir.


Klasik ailede devamhlik ve (sozde ya da gergekte) a§k vardi (var
oldugu varsayiliyordu). Bu denge iginde ailenin siirekliligi saglam-
yor veya elden geldigince saglanmaya gali§iliyordu. Biiyiik veya
kiigiik burjuva aileleri mutsuz da olsalar bojanmaya gitmeden, ai­
lede devamhlik ve a§k unsurlan hala varmi§ gibi goriinerek ya§am-
lanm siirduriiyorlardi. "Aile kutsaldi." Bojanma "gok ayipti." Vati-
kan yani Katolik Kilisesi'nin bo§anmayi hala reddettigini 'Italyan
usulii bo§anma"mn imkansizligim burada ammsayalim.

(10) M. Foucault: Naissance de la clinique, P.U.F. Yayinevi, Paris 1962: ayn­


ca bk. Francois Evald: l'etat-Providence (Refah Devleti), Grasset Yayine­
vi, Paris, 1986.
Bu konular Visconti'nin filmlerinde omegin "Innocente" (Ma-
sumlar) de "Ludwig"te anlatiliyor. Bu filmlerde mutsuz bir ailenin
her ne pahasina olursa olsun siirdiirulmek, yok olan bir hanedanlik
sisteminin devam ettirilmek istenmesi, yani oziinde yitmekte olan
iligkilerin bifimsel olarak siirdiirulmesi dile getiriliyor. Woody Al­
len birgok filminde bozulan kadin-erkek ilijkilerini alayli bir dille
anlatiyor.
Giiniimiizde Bati iilkelerinde cinsel ilijkiyi artik a§k belirlemi-
yor. A§k artik oldii, bir^oklan ifin. O yerini ihtirasa birakiyor. thti­
ras ajktan bir$ok bakimdan farkli. A§kta biri digerinden karjilik
almadan sevebilir. Bu tiir a§kin Bati'da ve Dogu'da bir$ok omegi
v a r/11) thtirasta ise ilijkilerini siirdiirdiikleri siirece ilgili iki ki§i
birbirlerine ihtirasla baglidir. Ve ihtirasm bittigi anda ili§ki de bo-
zulur. thtiras i?indeki ilijki de siireklilik iki ki§i arasmdaki ge^ici
ili§kilerdir. thtiras halleri omeklerini R.-W.Fassbinder'in filmlerin­
de gormek olasidir. thtiras ve ili§ki bittikten sonra, her biri ba§ka
rastlantilar, ba§ka ihtiras bigimleri pe§ine dii§ebilir. Kimi ihtiras
hallerinin yaz veya ki§ dinlencelerinde, belli bir siire ifin ama ge?i-
ci olarak yajanmasi, insanlann gezilere, yolculuklara (ozellikle
"egzotik" iilkelere) sanki bir de bu ama?la, ihtirasli bir ili§ki arayi-
§iyla fiktigim akla getiriyor. thtiras halleri a§kin tersine iki tarafli
ve degi§kendir; tek tarafli degildir ve ikili bir d6nii§iim mekaniz-
masma sahiptir. Bugiiniin ya§am ko;ullannm i^indeki yalmzlik,
ihtiras hallerinin gelijtirdigi ki§iliklerin de yalmzligidir.

Sagak, Sayi: 40,


Mayis 1987, s. 18-22.

(11) Hatta bazi Dogu ve Miisliiman toplumlannda a§k sanki sadece tek tarafli
olursa vardir. Insanlar, kadm veya erkek, karjihgi olmadan sevip; olebi-
lirler bu sevgi ugruna. Arabeskte ve benzeri miizik tiirlerinde (omegin
Fas, Tunus ve Cezayir'deki "rai" miiziginde) sik sik hep bu tiir a§klar dile
getiriliyor.
Aile, A§k ve Demokrasi

Sagak'in Mayis 1987'deki 40. sayisinda "Bati'da Aile, Kadin ve


Yeni Ya§am Bigimleri" ba§likh yazi (s. 18-22) okuyuculardan
olumlu tepkiler aldi. Bunlardan biri dort arkada§tan aldigim 15 so-
rulu 9 sayfalik bir mektup. Once bu arkada§lan tamtip, sonra soru-
lanna kisaca yamt verecegim.

Dort Arkada$

"Ben ve 3 arkada§im yiiksekokulda okuyan 4 demokrat arkadajiz.


Belki de bu yiizden bir arada, aym evde yajama sabnm gosteriyo-
ruz. Elimizden geldigince okumaya, kendimizi gelijtirmeye gahji-
yoruz. Bir seneye yakm Sagak dergisi bizim ba§ucu kaynagimiz ve
tiim yazarlan da agabeyimiz. Bunu bir kompliman olarak degil, ig-
ten gelen bir duyguyla soyliiyoruz, inanin. Degerli agabeyimiz biz
dort arkadaj her cumartesi, pazar diger % 90 arkada§lanmizin yap-
tigi gibi siirekli gay partilerine gitmek yerine, bugiinleri tarti§arak,
konu§arak ge?iriyoruz. Bu tarti;malara ara sira Miisliiman bir arka-
da§ da katiliyor. Gergi 2-3 devrimci arkada§ da var. Ancak, onlarla
aramizda ileti§im kuramadik. Daha dogrusu onlar bizlerle, Sagak
ve Gdkyiizu dergilerini okudugumuz igin, konu§muyorlar."
I§te mektuptan kisa bir alinti ve dort arkada§imizHi ya§antila-
nndan kisa bir goriintii. Degi§ik gorii§teki genglerimizin bir araya
gelip, dostga tartijmalan, konu§malan, fikir ali§-veri§inde bulun-
malan 50k giizel, 50k olumlu. Umanz, diger arkada§larla da daha
saglikli ve dostga iligkiler kurulmuj olsun.
Sagak'ta veya ba§ka bir dergi ya da gazetede yazanlar igin oku-
yuculanndan soru dolu mektup almak 50k yararli. Soru sormayi
seven okuyucunun yazarlara biiyiik katkisi oluyor. Yazan yeniden
diigiinmeye ve dii§iincesini daha iyi agiklamaya yoneltiyor.
Soru sormak gengler igin kagimlmaz bir ihtiyag; okul ve fakiil-
telerde soru sormalan engellenen, hatta sug sayilan genglerin oku-
duklan dergi yazarlanni soru yagmuruna tutmasi hem gok dogal,
hem gok yerinde. Kendi adima bu dort arkada§a en igten te§ekkiir-
lerimi sunanm. Gelecekte de sorulanmzla daha iyi yazmaya, yaz-
diklanmi daha somut kilmaya zorlayacagimza inamyorum.
Okuyuculanmizin bu ilgisi dergi ile aralanndaki ili§kinin sag-
lamligini gostermesi agisindan da onemli. Aynca, edilgen bir ilgi-
den gok etken ve katilimci niteligiyle de sevindirici. Boylece bazi
konu ve alanlarda okuyucu yazarlara birgok §ey ogretme olanagi
dabuluyor.

Aile, evlilik, din ve devlet

Aile, kadm, evlilik, kan-koca, gocuk ve ana-babalar arasindaki


ili§kiler konusunda biiyiik dinler (Yahudilik, Hiristiyanlik, Islam
vb.) diizenleyici, emredici kurallar koymu§lardir. Uzun yiizyillar
boyunca din bu alanlarda soz sahibi olmu§tur.(12) Dinin yaninda
orf ve adetler de insanlann ya§am bigimlerini belli "code"Iara yer-

(12) Adem ile Havva efsanesini benimseyen tek tannh dinlerde mahrem ili§ki-
lere de yer verildigi unutulmamali. Bu inam§a gore Havva Adem'in ka-
burgasmdan tiirediginden ikisinin de aym eteneden 5 iktiguun kabul edil-
digi de gdz oniinde bulundurulmalidir.
le§tirmi§tir. Omegin siinnet edilmek, ad degi§tirme ayinleri yeni
bir ya§ama ba§lamamn gostergeleridir.
Bu genel gozlem yaninda her halkin veya toplulugun kendi ta-
rihi geli§imi i?inde din ile orf ve adederin rolii aynca ve ozel bir
bigimde incelenmelidir. Bu baglamda Tiirklerin Islam ile kar§ila§-
madan once bu alanlardaki orf ve adederi kadimn toplum ya§anti-
sindaki yeri ammsanmalidir/13) tslam'in etkisiyle dogan degi§im-
ler tarihi siireg iginde izlenmelidir.
Aile tarihsel siire? ifinde ve toplumsal olu§umlara gore degigik
bigimlere biiriinmu§tur. Omegin, "klan aileleri", ba§ka bir deyigle,
geni§ aileler (ki i$ine biitiin akrabalar girer, amcalar, dayilar, eni§-
teler vb). Aynca bazi Afrika topluluklannda aileler arasi itdfaklar
degi§ik ailelerden erkekler arasmdaki bir ittifak bifimini de almi§,
degi§ik ailelerden bir kadin ile bir erkegin evlenip aileler arasi da-
yanigmasindan daha 50k on plana £ikmi§tir. Nitekim etnolog Geor­
ges Devreux bir bilimsel £ali§masinda kimi Afrika topluluklannda
evlilik oncesi koca adayi ile e§ adayimn erkek karde§i arasinda av-
lanma vb. konulannda ittifaklann var oldugunu gostermektedir.
Bu tiir bilimsel falijm alar ailenin ve ozel yajamm bir tarihi ol­
dugunu gozler oniine seriyor. Bati iilkelerinde, omegin Fransa'da,

(13) Bu konuda bk: Ibn Fadlan: Voyage chez les Bulgares de la Volga (Volga
Bulgarian iilkesinde seyahat), Papyrus Yayinevi, Paris, 1983. 10. yttzyil-
da donemin Bagdat'taki Abbasi halifesinin emriyle Bulgarian tslamlajtir-
mak amaciyla Tiirklerin ve Farslann topraklanndan gegerek Volga kiyi-
lanna ula§an Fadlan'in anilanm igeren (Arapgadan Marius Canard tara-
findan Fransizca'ya gevrilen) bu yapit o donem Turk boylanndan birgo-
gunun toplumsal, ekonomik ve siyasi yapilanna ili§kin bilgiler
igermektedir. Ozellikle kadinlann toplum igindeki yeri, tutum ve davra-
nijlan Ibn Fadlan'i zaman zaman §a§irtmi§ ve etraflica anlatilmijtir. Bu
konularda uluslararasi tine sahip iki geng tarihgimizin yapitlanna da ba-
kilmali; Halil Berktay: Kabileden Feodalizme, Kaynak Yayinlan, Istan­
bul 1983 ve Umit Hassan: Eski Turk Toplumu Uzerine /ncelemeler, Kay­
nak Yayinlan, Istanbul, 1985.
son yillarda bu konularda onemli bilimsel gah§malar yapildi/14)
Bu gah§malar i§iginda modern anlamda Devletin dogu§undan, yani 1
18. yiizyildan itibaren aile ve ozel ya§amda moderinle$tirici ve
gagda§la§tirici rolii daha iyi goriilebiliyor. Devletin ki§isel hakla- t
nn olugturucusu olarak aileyi ve ozel ya§ami korudugu anla§iliyor.
Devlet neredeyse bu anlamda ailenin ve ozel yagamin yaraticisi gi­
bi algilamyor. Modem aile bu duzenleme, geli§im ve olugumlar-
dan dogup, geligiyor. Medeni Hukuk, Aile Hukuku vb. hukuk dal-
lan modem anlamda devletin ve burjuvazisinin geligimiyle dogru
orantili bir bigimde olu§up, geli§iyor. Ancak Din aile, evlilik, kadi-
nin gocuk uretimi vb. konularda yiizyillann getirdigi ahjkanhk ve
birikim sonucu belli bir agirlik sahibi olmayi siirdiiruyor. Giinti-
miizde bile medeni nikah yerine veya onun yamnda kilisede nikah

(14) A. Burguiere, C. Klapisch-Zuber ve digerleri: Histoire de la Famille (Ai­


lenin Tarihi), 2 cilt, Armand Collin Yayinevi, Paris, 1986; Philippe Aries •
ve Georges Duby (editor): Historie de la vie privie (Ozel Yajamin Tari­
hi), 3 cilt, Sevil Yayinevi, Paris, 1986; Paris, 1986 ve 1987; Miele Sarde:
Regard sur Les Fran^aises, Xe sifecle-XXe sifecle (Fransiz Kadinlanna
Bakij, 10. yiizyil-20. ytizyil), Stock Yaymevi, Paris, 1983; Yvonne Kni-
biehler ve Regine Goutalier: La femme au temps des Colonies (Koloniler
zamarunda kadin), Stock Yayinevi, Paris 1985. Omekler daha artinlabi-
lir. Son yillarda Fransa'da bu alanda onlarca kitap yayinlandi. Osmanli
tmparatorlugu'nda ve Oncesinde Tiirklerde aile ve Ozel ya§am tarihine
ilijkin OzgUn yapitlann bu konularda bize yeni bilgi ve belgeler aktaraca-
gi giinleri beklerken kimi bilimsel ve tarihi salijmalarda bu alanlarda ba-
zi bilgiler bulundugunu belirtmeliyiz. §irin Tekeli, Aytun? Altindal, Si-
bel Ozbudun ve diger arajtirmacilanmizin falijmalan yamnda Refik Ah­
met Sevengjl'in Istanbul Nastl Egleniyordu 1453'ten 1927'ye Kadar (2.
baski, lletijim Yayinlan, Istanbul 1985) adli yapiti ile Murat Bardak-
51 'mn Milliyet'te Aralik 1986'da yayinladig "Osmanh'da Ajk Hayati”
isimli falijmalar ilk aklimiza gelenler. Kadm konusunda aynca bk. M.
§ehmus Gilzel: "Tanzimat'tan Cumhuriyet'e Toplumsal Degijim ve Ka­
din’1, Tanzimat'tan Cumhuriyet'e Tiirkiye Ansiklopedisi, 3. ve 4. cilt, s.
858-872.
veya imam nikahi siiregeliyor. Din hala kiirtaja, tiip bebege ve bo-
janmaya kar§i gikiyor. Yasa koyucu bazi tiizel diizenlemelerde din
olgusunu goz oniinde bulundurmak zorunda kahyor.
18. yiizyilda gerek din, gerekse burjuvazinin ve devletin aileye
verdigi onem sanayile§me olgusuyla, kapitalist iiretim bifimiyle
yerini bir tiir iki yiizliiliige birakiyor. Aile hem kutsal kabul edili-
yor, hem de sanayile§menin dogurdugu ihtiyag, sonucu par^alan-
maya mahkflm ediliyor. Kadm, $ocuk ve gentler yeti§kinler yanin-
da sanayide gittikfe artan sayilarda kullaniliyor ve aile yapisi yeni
bi£imler aliyor. Omegin geni§ aile yerini gittikge artan bir olgiide
$ekirdek aileye birakiyor. Bu geli§im yeni toplumsal sorunlar do-
guruyor. Bu geligmeler her halkin kendi tarihi ge?mi§i, gelenekleri,
kiiltiirel ve toplumsal ali§kanhk ve ozelliklerine gore degi§ik bi-
fimler alabiliyor. Kammca asil belirleyici, ekonomik unsur; yani
kapitalist iiretim bigimi dir, ama tarih, kiiltiir (din de i$inde), gele-
nek (dinsel ve dinsel di§i) ve toplumsal ozellikler de bu konularda
belli bir rol oynuyor.
Sagak'in Mayis 1987 sayisindaki yazida, Bati'da aile, kadin ve
erkek ili§kileri ile yeni yagam bigimleri konulanna bu genel yakla-
§im ifinde bakmi§, kimi gozlemlerimize dayanarak, kimi yazar,
dii§iiniir ve sinema yonetmeninin soyledikleri ve yaptiklanna atif-
larda bulunarak bazi goreceli sonuglar £ikarmi§tim. Bu sonu$lar
degi§mez ve tek gergek sonuglar gibi algilanmamali. Omegin, bir-
90k ki§i igin a§kin oldiigiinden soz ediyoruz diye a§k tiimiiyle oldii;
aile kurumu sarsinti gegiriyor dedik, diye aile kurumu tamamen
yerle bir oldu gibi sonuglara vanlmamalidir. Aynca aile kurumu-
nun ortadan kalkma siireci kapitalist-sosyalist veya Hiristiyan-
tslam toplumlar aynmmdan 50k, belli ekonomik ve teknolojik ge-
li§melere baglidir. Aile bigimleri ideolojik segimlere bagli oldugu
gibi, her toplumun kendi i$ geli§melerine de baglidir. Batida aile
kurumunu ve klasik kadm-erkek ili§kilerini yadsiyan giigler, ikti-
dar gtiglerine kar§i yenilikler aramakta ve degijen toplumun iktida-
nnin yeni stratejisine kar§i miicadele etmektedir.
Her toplumda bu geli§meler ayn ayn incelenip, benzerlik ve
farklihklar belirlenmelidir.
Bu geli§melere ragmen bugiin Bati'da aile kurum olarak hala
yajiyor ve yajayacak gibi. Evlilik kurumu da birgok ozellikleriyle
yerli yerinde. Omegin, hala birgok ki§i once kilisede sonra beledi-
yede nikah i§lemini yapiyor. Ailenin tiimden yikiliji diye genel bir
olgudan soz etmek zor. Ancak aile yapismin ve evlilik kurumunun
birgok sorunu oldugu da bir gergek. "Altematif ili§ki" arayijlan
her toplumun kendi insanlannca tarih, gelenek, toplumsal ozellik-
ler vb. unsurlar goz ardi edilmeksizin konuya ilgi duyanlarca bir­
likte yapihyor veya yapilmalidir. "Altematif ili§kiler"le birlikte ye­
ni zihinsel geli§meler ve yeni ya§ama bigimleri ortaya 91kmakta;
evlenmeden beraber ya§ama bigimleri, yalmz ya§ama bigimleri ve
tek ebeveynli ya§ama bigimleri geli§mektedir.(15) Biitiin bunlar
Bati'da aile yapismin degi§iklige ugradigmi gosteriyor. Ba§ka bir
deyi§le "Bati toplumlannda aile kurumuna artik deger verilmiyor"
tipindeki degerlendirmeler aslinda eski tip gekirdek ailenin degi§ti-
gini gostermekten ba§ka bir §ey degildir. Omegin, 1968'in ogrenci
liderlerinden D. Cohn Bendit, giiniimiizde bir yandan Ye§iller par-
tisinde militanligmi stirdiiriirken, ote yandan toplu halde bir aile
(komiin) yagamim benimseyerek yeni bir aile bigimini segmi§tir.

(15) Daha onceki yazida belirttigim gibi tek evbeynli ailelerin sayisi Fransa'da
gittikge artmaktadir. 24 Eyliil 1987 tarihli Le Monde gazetesinin belirtti-
gine gore, 897.000 tek ebeveyn focuklanm tek bajlanna yeti§tirmekte-
dir. Bu sayimn %86,5'unu kadinlar olujturmaktadir. Babasiz veya anasiz
bir bifimde yetijtirilen 90cuklann ve onlan yeti§tiren ana veya babamn
sorunlan ise olduk9a karma§ik ve zor toplumsal ili§ki ve sorunlara yeni
boyutlar katmaktadir. Ancak bu tiir bir yakla§im bi9imini benimseyenle-
rin 9ogunun kendilerince hakli ve yerinde nedenleri oldugu gibi, bir90gu
da durumlanndan jikayetfi degildir.
Bu tiir bir altematif yagama bisimine ABD'de ve diger Bati iilkele-
rinde de rastlaniyor. Aile yapisindaki degigiklikler ?ocuklann "yu-
va"lara konulmasi sonucunu ilia gerektirmez. Bunun i?in de alter-
natif goziimler bulunabilir. Bugiin Bati'da bu yuvalarin mii§terileri
genellikle toplumun gidijine bagkaldirmayan insanlardan olu§mak-
tadir. Ekonomik ya§amin insanlann hareketlerini bifimlendirdigi
unutulmamalidir.

Sosyalist toplum, kapitalist toplum

Dort arkadagin sorulanndan birka?i sosyalist iilkelerde aile, a§k,


kadin-erkek ili§kileri vb. konulannda kapitalist iilkelere benzer ge-
ligmeler oldugu ve bunun sosyalizm igin iyi bir gosterge sayilama-
yacagi etrafinda toplamyor. Bu tiir basit ko§utluklar kurmaktan ka-
ginmak, boyle diiz sonu?lar ?ikaranlar kar§ismda yilmamak ve da­
ha aynntili dii§iinmek gerektigine inamyorum. Sosyalist iilkelerde
aile, evlilik kurumu ile insanlar arasi ili§kiler kapitalist toplumda-
kiyle aym degil.
Bu konularda benzerlik ve aymlik bile olsa bu ili§kiler degi§ik
toplumsal kiimelerin konumlanna gore degigiklikler gosterebiliyor-
lar. Omegin kapitalist toplumlarda orta simf bireyleri evlenmeden
birlikte ya§ama bifimini tercih ederler, biiyiik burjuva aileler ko-
numlan geregi, i§ evlilikleri yapmaya ve bunu fotograflarla sosyete
dergilerinde sergilemeye devam etmektedirler. Bati toplumlannda
bazi gevrelere gore aile kurumunu bugiinkii bifimiyle siirdiirmek
tutuculuk ile aym anlami ta§imaktadir. 1968 olaylannda "Bati
gen$ligi" toplumun baskici gruplanna ve kurumlanna ba§kaldirdi-
ginda aileye, devlete ve tiim toplum yapisina kar§i gikmaktaydi.
Bugiin yeniden aile kurumuna donii§, liberalizmin tutucu toplumbi-
limi ile beraber geli§mekte gibi goriinmektedir. ABD toplumunda
ve Bati Avrupa toplumlannda tutucu partilere oy verenler yine aile
kurumuna baglihklanm siirdiirmektedirler.
Fransizca’da aile anlamina gelen famille (family) sozciigii 14.!
yiizyilda Latince familia (familya) sozciigiinden tiiretilmijtir ve bu
sozciigiin famulus (famiiliis) yani kole sozciigiinden geldigini bili-
yoruz. Yani familia sozciigiiniin etimolojisinde kolelik yatmakta-
dir. Familia bir aile gefinin-reisinin ailenin biitiin fertleri iizerinde-
ki ya§am ve oliim haklanna sahip oldugunun gostergesidir. Giinii-
miizde bu tip aile reisinin ve ailenin kalmadigim biliyoruz. Ama
soylenmek istenilen bu sozciigiin yiizyillar boyunca biiriinmuj ol­
dugu nitelik ve degijiklik kadar, yaratilan ve olujan sorunlann da
siirekli degijtigidir. Miikemmel aile bigimine ya da kadin-erkek
arasmdaki miikemmel ili§kiler demetine ula§ana dek sorunlar ve
onlara aranan goziim yollan aydmlatici olmaya da adaydirlar. Bu
konular ise bir toplumdan digerine bir ideolojiden otekisine gore.
degi§ebilecektir. Her toplumsal olujumun sorunlanm iyice goz-
lemlemek ve buna gore pragmatik bir bigimde yeni goziimlemeler
aramak gerekli olmaktadir. Diijiinen kigiler aym zamanda bir tiir
alan toplumbilimcisi de olmak zorundalar.
Sosyalist toplumlann kendilerine ozgii bir yapilanmalan var.
Bu sadece o iilkelerde sosyalist diinya gorujiiniin benimsenmesin-
den ileri gelmiyor. Dogal olarak sosyalist diinya gorii§iiniin kendi­
ne ozgii, daha ejitlikgi, daha demokratik ve daha ozgiirliikgii aile, .
kadm-erkek ili§kileri vb. konulardaki gorii§leri ile uygulamalan bu
baglamda rol oynuyor. Ama her halkin, sosyalizmi benimseyen
her toplumun yiizyillar oncesine dayanan gegmi§i, gelenekleri ve
toplumsal ozellikleri de bu konuda belirleyici. Bu baglamada,
SSCB'de 57 milyon Miisliiman'in (toplam niifusunun % 18-19'u)
bulundugu onlann aile ve kadm-erkek ilijkilerindeki uygulamalan,
Giiney Yemen Halk Cumhuriyeti'ndeki uygulamalar herhalde ay-
nntih bir inceleme gerektiriyor ve ogretici sonuglar vermeye aday-
dirlar. Sanayile§me sonucu dogan sorunlar (?ocuklann bakimimn
zorla§masi, kadm-erkek ilijkilerinde yeni olu§umlar) sosyalist ve
kapitalist ulkelerde birbirine benzemekle birlikte sosyalist iilkeler-
de bu sorunlann ?ah§anlann lehine ve onlan koruyucu bir bigimde
goziimlenmeye gahjildigi biliniyor. Bununla birlikte sosyalist iilke-
lerde bu konudaki biitiin sorunlann tiimiiyle ?6zumlendigi ve her
jeyin "giilliik giilistanlik" oldugu da samlmamah.
Yiizyillann getirdigi dinsel, burjuva ve iki yiizlii aile, kadm-
erkek ili§kileri vb. konulann en eskisi 1917'ye inen ve birgok agi-
dan oldukga gen? sosyalist iilkelerce $6ziimlenmesinin ve yeni bir
insan tipi yaratilmasi ile daha diiriist insan ili§kileri olu;turulmasi-
nin zaman alacagi unutulmamali. Bugiin sonuncusu 14. yiizyilim
ya§ayan biiyiik dinlerin onca baski, emir ve diizenlemeye kar§in en
etkin olduklan ddnemlerde, en baganli imparatorluklan altmda bile
istenen yani kitaplarda belirlenen "kutsal aile "yi her yerde, her za­
man ger?ekle§tiremedikleri de unutulmamali. Dolayisiyla kimi -ve
biiyiik olasilikla gegici benzerliklerden hareketle aile ve kadm-
erkek ilijkilerinde sosyalizm ve kapitalizm "aym kapiya gikiyor"
sonucuna varmamn ya bilgi yetersizliginden ya da onyargili ol-
maktan kaynaklandigim saniyorum. tki sistemin aynlik noktalanm
goz ardi etmeye yonelik bu tiir hizli degerlendirmelerden ka$inmak
gerekir. Sosyalizm sadece toplumsal ya§amdaki bir a^idan irdelen-
memeli. Kuramsal a$idan, sosyalizmin kapitalizmle ekonomik (so-
miiriiniin azaltilmasi, giderek yok edilmesi; iiriinden e§it pay alin-
masi, adil gelir dagihmi; doganin korunmasi; kadm ve gen? i§?iler
olayina yeni bir yakla§im) ve siyasi (ejitlik, ozgiirliik, demokrasi
vb. konularda yeni bir baki§ a?isi ve yeni uygulamalar) alanlardaki
farkliliklan unutulmamalidir. Sosyalizmi kotiilemek, sosyalist iil-
kelerin ger?ekle§tirdigi kimi ba§anlan (ekonomik kalkinma, oku-
ma-yazma sorununun ?6ziimlenmesi, elektrik iiretim ve tiiketimi-
nin artmasi, sosyal sigorta, halk sagligi vb. konularda halkm tiimii-
niin yararlanmasi vb.) unutturmak igin kadin-erkek ili§kileri konu­
sunda eskiden beri anlatilan ve ger?ekle ilgisi olmadigi bilinen
dedikodulara inanmamak gerekir. Tiirk basini dizi yazilannda be-
lirttigi gibi, £in, SSCB, Kiiba, Giiney Yemen, Nikaragua vb. sos­
yalist iilkelerde aile kurumu siiregidiyor, kadm-erkek iligkileri sag-
likh, a§k da a§ik da v a r/16)
Bu konuda F. Engels'in Ailenin, Devletin, Ozel Mulkiyetin Kd-
keni kitabinin "Miisliiman arkada§larca" kanit gibi gosterilmesi
sosyalist iilkelerde ozgiirce "gayri me§ru" gocuk dogurulacagmi
yazmasimn ornek ahnip bugiinkii sosyalist iilkelerde gocuklarla
ana-babalar arasmdaki ilijkilerin agiklanmak istenmesi dogru bir
mantik yiiriitme omegi degil. Boyle bir mantik yiiriitmek birgok
agidan tarihi gergeklerle geligkili. Once Engels'in soyledikleri belli
bir donem (yani 19. yiizyilin ikinci yansi) ve belli ko§ullara sahip
belli iilke veya ulkeler (Almanya, tngiltere, Fransa vb.) igin gegerli
ve ileride kurulacagini umdugu sosyalist diizene ili§kin bir oner-
meyi igeriyor. Engels'in belirttigi aslinda 19. yiizyil ikinci yansimn
devrimci dii§iinceleridir ve devrimciligini hala yitirmi§ degildir.
"Gayri megru" gocuklann toplum igindeki konumlanm yadsima-
mak, onlardan yana gikmak, donemi igin gergekten zihinsel bir
devrimdir. Aynca "gayri me§ru", yani yasal veya dinsel kurallara
uymadigi soylenen ko§ullarda diinyaya gelen gocuk sorunu burju-
vazinin iki yiizliiliigiinden dogan bir sorundur. Bo§anmamn ve ba­
zi bireyler (omegin ayn din ya da ayn mezheplerden olanlar) ara­
sinda evlenmenin dinsel ve/veya yasal diizenlemeler sonucu ola-
bildigine zor ve hatta yasak oldugu 19. yiizyilda birbirini seven iki
insamn diinyaya getirdigi gocuklann sorununa Engels'in yakla§imi
bu gocuklardan yanadir. Engels bu gocuklann da her insan gibi ya-
§ama ve ya§amdan e§it bir bigimde ozgiirce herkes gibi yararlanma

(16) Bu konuda son omeklerden ju iki yazi dizisine bakilabilir: M. Ali Bi­
rand: "Rusya'da bir §eyler oluyor...", Milliyet (Almanya baskisi), 29
Ocak-3 §ubat 1987 ve Cemre Birand: "Rusya'nm oteki ytizil”, aym yer­
de.
haklan oldugunu belirtmek istemi§tir. Herhalde "gayri me§ru”, ya­
ni neticede evlilik di§i bir ili§kiden dogmu§ erkek veya kiz gocuk-
lannin canli canli gomiilmesinin savunulmasim bir devrimciden
beklememek gerekir. Marksizmin kuruculanndan birinin buijuva
toplumunun yarattigi bir soruna o giiniin kogullannda verdigi yani-
tin yoksulluk ve yalnizlik iginde ya§ayan bu gocuklardan yana ol-
masi dogaldir. £iinkii yasalar uyannca babalik, miras vb. haklar-
dan yoksun birakilan bu gocuklann korunmasi gerekiyordu. Bir
yerde yoksullan korumayi da iistlenmi§ olan sosyalizmin kurucula­
nndan Engels de dii§uncesine uygun davranmi§tir. O'nun soylemek
istedigi herkesin istedigi gibi "gayri me§ru" gocuk yapabilecegini
vurgulamaktan gok, §u veya bu nedenle oyle dogan gocuklann di-
ger gocuklar gibi ya§ama e§it ko;ullarda ba§lamasi igin gerekli on-
lemlerin alinmasi, gocuklar arasindaki bu e$itsizli$in yok edilmesi-
dir. Tarihi siireg iginde burjuva demokrasilerinde bile medeni hu­
kuk veya aile hukuklanmn "gayri me§ru" gocuklan koruma yoniin-
de geli;mi; olmasi Engels'in hakli oldugunu gostermiyor mu?

A§k, ihtiras ve demokrasi

Dort arkada§ "Kutsal aile", a§k ve ihtiras konusunda §u soruyu so-


ruyoriar: "Kapitalizmde evlilik kurumunun yikimi gittikge hizlan-
mi§, aile dagilmi§tir. Ve insanlar arasindaki ili§kiyi sizin deyimi-
nizle 'a§k degil, ihtiras' belirlemeye ba§lami§tir. Aileyi yok eden ve
evlilik kurumunu dagitacak olan sosyalist toplumda da o zaman,
demek ki a§k olmayacaktir. £iinku size gore, a§k kutsal aile de var­
di ve yok oldu. Sosyalizmde kutsal aile yikilacagina gore a§k ol-
mayacak midir? Oradaki insanlar arasi ilijkileri ihtiras mi belirle-
yecektir? A§ksiz, sevgisiz kapitalist toplumla, sosyalist toplum na­
sil bir olabilir?"
Yukanda degindigim gibi, 5afait'taki yazida belirlediklerim
goreceli sonuglar olarak almmazsa boyle bir sonuca vanlmasi ola-
siligi vardir. Kar§i yonde bir?ok gelijime karjin kapitalist toplum-
da aile tiimiiyle dagilmij degil, bu toplumda a§k da, sevgi de bir-
90k ?evrede halen var. Yine daha once vurguladigim gibi sosyalist
toplumda, daha once soylenmi§ olanlara karjin, aile dagitilmami§,
a§k da a§ik da vardir.
Daha onceki yazida thtiras a§ki olduruyor (mu?) bajligi altin-
da "Yeni ya§am bi9imleri i?inde a§k da yerini ihtirasa birakmakta-
dir... A§k artik oldii, bir9oklan i9in. O yerini ihtirasa birakiyor" gi­
bi goreceli egilim ve geli§melerden soz ettim. Dolayisiyla bu sap-
tamalar bu nitelikleri ile degerlendirilmelidir. A§kin da a§iklann da
onlerinde daha uzun (yiiz)yillar var. Aynca ihtiras hallerinde sev-
ginin yok olmasi soz konusu degildir. A§k ili§kilerinin tek taraflili-
gina karjin ihtiras hali ilijkilerinde sevgi daha ejitlikfidir. Kapita­
list iiretim bifiminin ortaya 9ikarmi§ oldugu meta ili§kisi bi9imin-
deki a§kin yerini almaya ba§layan ihtiras ili§kilerinde birinin digeri
iizerindeki "sahip olma" hakki ortadan kalkmaktadir. "Erkegin ka-
dm iizerindeki haklan" (?!) ve "iistiinlugii" (!?) kutsal aile bi9imin-
deki evlilik ve a§k ilijkisidir. thtiras halleri adini verdigimiz ili§ki-
lerde sevgi ge9i§lidir. Erkekten kadina dogru bir akim oldugu gibi
kadindan erkege dogru da bir akim olabilir. "Sahip olma" ili§kisi-
nin yerine "var olma" ili§kileri ortaya 9ikar. Her birey kendi varli-
gim ispatlamaya 9ali§ir. Artik insanin kollektif bireyselligi toplum-
sal nesnelliginden daha on plana fikmijtir. Bunu en iyi gorenler-
den biri de "Annem ve kiz kardejimden ka9maktayim" diyen Ni­
etzsche olmu§tur. Tek tarafli sevgiyi igeren ili§kilerin tutuculuguna
kar§i; kar§ilikli, ejitlikfi ve ge9i§li (kadindan erkege ve tersi yon­
de) ili§kilerin devrimciligi unutulmamalidir.
Birgok diijiiniire gore bugiin ozgiirliige giden yollardan biri de
sosyalist-kapitalist, tslam-Hiristiyan vb. ikilemlerden 9ikip, yeni
dii§ler iiretmekten ge9iyor. Aym dii§iinurler 19. yiizyil kavramlan-
ni kullanarak miicadele vermek yerine yeni kavramlar yaratmanin
ve uretmenin daha somut sonuflar verebilecegini ileri siirmektedir-
ler. 2000'e feyrek kala evrensellejen bazi sorunlann goziimii belki
yeni kavramlar ve yeni miicadele bigimlerini gerekli kiliyor. Bu
gelijmelerin, umutlann ger9ekle§mesini beklerken, giiniimiizde
"kutsal aile" yerine yeni tiir bir aile ve insanlar arasinda daha e§it-
lik(i iligkiler yaratmaya yonelik sosyalist iilkelerde ailenin, a§kin
ve sevginin kapitalist iilkelerden farkli ve birgok bakimdan (kadin-
erkek, ana ve babalar ile focuklann ili§kilerinde) daha olumlu bir
yonde geli§tigini goriiyoruz. Sosyalizmi benimseyenlerin "kutsal
aile"ye karji (lkmalanmn nedeni, bu tip ailenin okul, din, ordu vb.
kurumlar gibi devlet ile birey arasinda yukandan (buijuvaziden)
gelen emirleri aktanci, korii koriine itaati saglayici bir rol oynama-
sidir; bu aile yapisimn ana ve/veya baba otoritarizmi altinda anti-
demokratik i§leyi§ bigimidir. Yani oziinde halk demokrasisine ina-
nan sosyalistlerin kadin-erkek e§itligi afisindan olumsuzluklarla
dolu, if demokrasiden yoksun ve kayitsiz-§artsiz itaat$iligin, kadin
ve gocuklar uzerindeki diktatorliigiiniin en tipik omeklerinden olan
"kutsal aile"yi savunmalan 90k zor. Bu baglamda sosyalistlerin bir
yandan da artik ailelerini ve aile igi ili§kilerini demokratikle§tirme-
leri gerekmektedir.

Sagak, Sayi: 48,


Ocak 1988, s. 44-48.
"Ozgiir A§kin" Pabucu Dama..

12-18 Agustos 1993 tarihli Le Nouvel Observateur dergisinin ger-


^eklejtirdigi bir ara§tirmaya gore, on Fransizdan sekizi e§ine sa-
dik. Fransizlann §ipsevdi, ufan ve ayrangoniillii olduklan artik
"hikaye". Ara§tirma sonuflan hem §a§irtti hem de nasil yorumla-
nacagi bilinemiyor: Yoksa yanitlayanlar yalan mi attilar? AIDS ve
gelecek korkusu a§k ve seks ahjkanhklanm mi degijtirdi?
Gelecek tedirginligi artik bulunanla yetinilmemesi sonucunu
mu doguruyor? Sevgili, metres donemi tarihe mi kan§ti? Yorumlar
degijik. Ve belki bunlann hepsi birlikte rol oynuyorlar.
Ara§tirma sonuflanna gore, "Hep-surekli sadiklann" oram ka-
dmlarda % 86, erkeklerde % 72. Ortalamasi % 80.
"Arada bir kagamak" yapanlann oram kadinlarda % 3, erkek­
lerde % 8. Ortalamasi % 5.
"Sik sik ka^amak" yapanlann oram kadinlarda % 1, erkeklerde
% 3.
Yamtlar kadinlann erkeklerden daha sadik olduklanm gosteri-
yor. Yani Paris'lerde veya Fransa’larda metroda, pazarda, sinema
kuyruklannda rastladigimz bayanlann veya baylann tebessumleri-
ne sakin aldanmayin. Hele kadinlannkine: ^unkii bugunlerde
Fransa'da e§ler altafidelidad donemini ya§iyorlar: "Ozgiir a§k" Ma-
yis 1968 ve hemen sonrasinda kaldi. 1993'te yapilan bir kamuoyu
ara§tirmasi Fransa'da kadinlann % 33'iinun sigara i^tigini gosterdi.
Ge?mi§ yillarla kiyaslamnca bir azalma gozleniyor. Son yillarda
tiitune ve sigaraya kar§i bajlatilan tiizel ve toplumsal miicadelenin
semeresi. Ancak Fransa'daki oran geli§mi§ iilkeler arasinda en yiik-
seklerden biri. Ve ozellikle gen? kizlann, hele 15-18 ya§ arasxnda-
ki gen? kizlann sigaraya merak ve dii§kunluklerinin artmasi endi-
§elendiriyor.
Aym arajtirma, dul kadin sayisimn erkeklerinkinden yedi kat
fazla oldugunu ortaya pkardi. Bu olgu, sadece bo§anmalann sayi-
sindaki arti§la ilgili degil: Aym zamanda kadinlann erkeklerden
daha uzun omiirlii olmasimn etkisi. Fransa'da erkekler 60-70 ya§la-
nnda, kadmlar ise 70-80 ya§lannda "go9 ediyorlar".
Aym arajtirmaya bakilirsa, kadinlann % 44'ii horluyor. Ve pek
£ogu ise horladigim kabul etmek bile istemiyor: Uykusu hafif olan-
lara duyurulur. Bu arada horlamanin nedenlerini bulmak igin yapi­
lan bilimsel ve tibbi ara§tirma sayisi son yillarda artti. Belki yakin-
da faresi de bulunur...

Aile Ya$antisi

Agustos 1993'te tNSEE Fransa niifusunun % 81'inin aile ya§antisi


siirdurdiigiinii afikladi. Geri kalan 11 milyon ise ya tek ba§ina ya-
§iyor ya da kollektif bir bigimde. Fransa'da kelimenin biitiin anla-
minda tek ba§ina yajayan 6 milyon insan bulunuyor. tNSEE ra-
kamlanna gore, kadmlar ortalama 11,6 yil, erkekler ise 5,9 yil yal-
mz ya§iyorlar. Kadinlann durumu onlann daha uzun ya§amalanyla
ilgili. Aym rakamlar, 65 ya§indaki bir kadimn 19,9 yil daha ya§a-
yabilecegini ispatliyor. Erkeklerde ise 65'inden sonra ya§ama ola-
nagi siiresi 15,6 yil. £iftlerde erkek erken oliiyor. Bo§anma halinde
ise erkek yeniden evlenmekte daha kolayci/daha rahat.
Kadinlar bo§anma halinde focuk veya gocuklanyla yalniz ya-
§amayi tercih ediyor.
Fransa'daki ailelerin % 21'i iki focuktan fazlasma sahip. Fran-
sizlann % 20'si 60 ya§indan biiyiik: Niifusun ya§liligi yoneticileri
tedirgin ediyor. Bu nedenle ?ocuk dogurmayi te§vik edici onlemler
almaktalar. Fransizlann % 27'si bekar. Bekarlar daha 50k vergi
odiiyorlar. Bunun sonucunda evlenmeye umar olarak sanlanlar
var.
Fransizlann % 33'ii yabanci kokenli. Ana veya babasi veya her
ikisi yabanci Fransizlar niifusun iifte birini olu§turuyor. Yabanci
dii§manligim siyasi malzeme yapan sag ve a§in sag partilerin mut-
laka gormek istemedikleri bir nokta.
Fransa’da ana ve/veya babasi hapiste 140 bin (ocuk bulunuyor.
Fransiz erkekler yajamlan boyunca ortalama dort kez a§ik olu-
yorlar. Bayanlarda oran 3,5 kez. Kasim 1994'teki ara§tirmaya gore.
Evlilik oldum olasi Fransa'da kadin veya erkeklerin 90k onem
verdikleri bir konu olmadi. Son yillarda nitekim evliliklerde azal-
ma bile saptandi: 1980'de bir yildaki evlilik 334 bindi. 1982’de 312
bin. 1984'te 281 bin. 1987'de 265 bin. 1988'de bir arti§ gozlendi:
271 binle. 1989'da 281 bin. Yeniden azalma sonra: 1992'de 271
bin. 1993'te azalma siirdii. Fransa, 1000 ki§iye 4,7 evlilikle, evlen-
me oram Avrupa'daki en du§ilk iilke konumundadir.
Genfler evlenmeden yillarca birlikte ya§amayi tercih ediyor-
lar. Bugiin evlenenlerin yandan fogu, bazen birgok yildan beri bir­
likte ya§ayanlar. ^ogunun focuklan bile var. Yani gocuklar ana-
babalannin evlenme torenine katilma §ansini yakalayabiliyorlar:
Yillarca anlatilacak bir amdir bu. Nitekim yillik focuk dogumlan-
nin flfte biri birlikte ya§ayan ve evli olmayan giftlerin. Ancak evli­
lik gibi "saglam" bir kurum degil, birlikte ya§amak. Bu ve ba§ka
nedenlerin ittirmesiyle bir siire sonra bazen on yil sonra, evlenme
karan veriliyor.
Evliliklerin % 11,4'ii yabancilarla evliliklerden, 1994'te.
Yabanci erkekle yabanci kadimn evlenmeleri toplam evlilikle­
rin %4,9’udur. Yabanci erkek Fransiz kadin evlilikleri ise % 6,5'i.

Qali§ma Ya§ammda E§itlik (mi?)

Mesleki e§itlikle ucrette ve i§yerinde terfide e§itlik saglamak ka-


dinlann en zorlu sorunlanndan. Omegin Fransa'da iicretler arasin­
da e§itsizlik hall ge^erli CERC'in (Gelirler ve Giderler Ara§tirma
Merkezi) rakamlanna gore, erkeklerin gelirleri kadinlanndakinden
% 31,4 daha fazla. Ucretler arasmdaki farkin nedeninin % 15'i
mesleki kalifiyeden kaynaklamyor. Gerisi ise cinsel ayinmdan.
Aynca kimi meslek neredeyse erkeklerin tekelinde veya egemenli-
ginde: Omegin miihendislik (kadmlar % 9), teknisyenlik (kadinlar
% 10).
Enaz iicretlilerin iifte ikisi kadin. Dul kadinlann gelirleri ise
genel olarak 90k diijiik. Ve zaman zaman yoksulluk sminnda. He-
le e;lerini 60 ya§mdan once yitirenlerin durumu: Emeklilik hakkim
elde etmeden olenlerin e;leri bu durumda haklanmn ne oldugunu
da bilmediklerinden daha zorlamyorlar. Pek 90k kadin, e§lerinden
sonra gelir ve ya§am diizeylerini de yitiriyorlar. Pek 90k kadimn
gelir diizeyi ve ya§am diizeyi e;inin yitirili§inden sonra ciddi bi-
9imde azaliyor.
!§sizlik kadinlar arasinda daha yaygin. Erkekler arasinda % 9-
10 kadar olan i§sizlik oram kadinlarda % 12-14, kimi bolgede ise
% 20 civannda. 25-49 ya§lan arasmdaki kadinlar arasinda i§sizlik
dramatik boyutlarda. Ve bunun nedenleri arasinda kidem sonucu
ucreti biraz artan ya§li i§9i bayan yerine daha ucuz ve enaz ucretle
9ali§maya hazir, genf bayanlann patronlarca tercihi ba§ta geliyor.
t;sizlik sonucu mesleki egitimin onemi artti. Ancak mesleki
egitimden yararlananlann sadece % 37'si bayan.
£ali§an kadmlar, patron, ustaba§i ve benzerlerinin seksist, cin-
sel aymmci tavirlanna ve cinsel saldmlanna ugruyorlar. Kadmlar
bunlardan 50k ciddi bir bi?imde §ikayet?iler. Kimi i§?i eylemine
yol afan bu olaylar, son yillarda filmlere de konu oluyor. Ve ka-
muoyu konuya yakin ilgi gosteriyor.
£ali§ma yajamindaki dengesizlikler, e§itsizlikler hem i§?i or-
giitlerini harekete gegirici ozellikte hem de kadinlann sendikalarda
gittik?e onemli diizeyde rol almalannda belirleyici oldu. Bir omek
olarak Fransa'nin ikinci biiyiikliikteki i§?i orgiitii CFDTnin (£ali-
§anlar Demokratik Fransiz Konfederasyonu) genel sekreterinin
(Tiirkiye'de genel ba§kanliga tekabiil ediyor) bayan Nicole Notat
oldugunu animsatayim. Ekim 1992'de konfederal yonetim kuru-
lundaki "komplolar" sonucu donemin yeni se?ilen genel sekreteri-
ni eleyerek yerini alan bayan Notat, 24 Mart 1994’te CFDTnin 43.
Kongresinde tarti§mali bir bi9imde yeniden koltugunu kurtarmayi
bildi. CFDTnin adinda "demokratik" dendigine aldanmamak ge-
rek: Sendikal demokrasi yok. Kadin olsa da bayan Notat erkek
sendika biirokratlan gibi her tiirlii ayak oyunlanm biliyor. Sert,
otoriter ki§iligiyle istedigini yapiyor. Ma<jo sendikal diinyada ka­
din bir genel sekreter pek sik rastlanan bir olay da degil.
Kadinlann e§itligini, tarn e§itligi, ve her konuda her istedigini
ger§ekle§tirmesini savunmak feminizmin bir boyutu. Kadmlar tari-
hi geli§me i?inde erkek i§i sayilan veya oyle gosterilen birfok mes-
lekte ba§anli oldular. Bu arada torero olan kadina bile rastlandi.
Bir zamanlar iinlii Conchita Cintron vardi. Evlenmeye karar verin-
ce koca adayi, "Ya bogalar ya ben!" deyince, bayan torero e§ini
se§ti. Son yillarda ise fransiz bir bayan var, torero olarak: marie
Sara isimli gen? bayan, hem yerde hem de at iistiinde en bajanli
torero, yani bayan torero. Bogalan oldiirmekte iistiine yok. tsim
babasi iinlii sinema ustasi Jean-Luc Godard, O'nun biiyiiyiince bo-
ga oldiiriiciisii olacagim bilseydi, isim babaligim iistlenir miydi?
£iinkii feministlerin bile, kadinlann ille erkeklerin yaptigi her i§i,
bu arada ozellikle erkekler yaptiginda bile elejtirilen boga oldurii-
ciiliigunii, kadinlar yapinca onaylamadigini biliyoruz. Kadinlar,
mutlaka erkeklerle her alanda e§it olduklanni, higbir meslegin er­
keklerin tekelinde olmadigini ispatlayabilmeliler. Ama bu oldiir-
mekte olmamali...
Kadinlar bugiin ille erkeklerin yaptiginin aymsini yapmaktan
yana degil. Birkag ay once gergeklejtirilen bir ara;tirmada, kadin-
lara sorulan "Hangi konularda eyleme katilirsiniz?” sorusuna, ya-
nitlan §oyle: % 65'i igfalin kinanmasi ve ortadan kaldinlmasi ifin,
% 65’i kadinlann doviilmesine kar§i eyleme katilmm, dedi. % 34’ii
iicretlerde e§itlik igin...
Kadinlar giiniimiizde aile ya§ammda, a§k yajantilannda, £ah§-
ma diinyasinda, i§te, ba§anli olmak istiyor. Yaratmak, doguran ola-
rak yratmak, gevresinin hayranhgim kazanmak arzusunda. Yani
biitiln insanlann yapmak istediklerini yapmak istiyorlar. Ba§anh
olmak. Atildiklan her alanda. Ele aldiklan her konuda.
Kadin ve Sanat

Kadinlann ozellikle ba§anli olduklan ve bajanlannm en biiyiik


kadin diijmanlannca bile en kolay kabul edildikleri alanlardan biri
sanattir. Edebiyat alaninda, roman ve oykii yazan olarak, §air ola­
rak... KarikatUrciiler, tiyatro oyuncu ve yonetmenleri, tiyatro ya-
zarlan, sinema oyuncu, yonetmen ve senaristleri, ressamlar, tiirkii-
cii ve jarkicilar... yontucular... Ve aklimza gelebilecek biitiin sanat
dallannda birfok kadin iinlii biliniyor. Kiminin admi §imdiye ka-
dar bir bazen birka? kez belirtme olanagi buldum. Burada bu ko-
nuda ozellikle ressamlar, rock ustalan ve sinema diinyasimn iinlii-
lerini bir kez anlatmak istiyorum. Aslinda bu konulardaki biitiin
unliileri anlatmak ayn 9ah;malann konusu olmaya adaydir. Hele
Tiirkiye'de kadm sanatfilanmiza ili§kin genel ve ozel 9ali§ma ek-
sikligi kendini feci bir bi9imde duyumsatiyor. Kadm yazar, 5air, si­
nema ustasi (omegin Bilge 0 1ga9, Belgin Doruk...), yontucu, res-
samlanmiz iizerine ciddi ve bilimsel 9ali§malar yapilmasi biiyiik
bir gereksinme ve merakhlanm bekliyor. Bu arada iiniversitelerde
kadm tarihi konulu seminerlere de ihtiya9 var: Yeni ara§tirmacilar
yeti§tirmek i9in. Kadinlann tarihini yazabilmek i9in...
Once Ocak 1993'te Paris'teki kadm ressamlann toplu sergisin-
den soz etmek istiyorum:
Grand Palais'de Kadinlar Sergisi

Yontucu ve Ressam Kadinlar Birligi 109. "Salon"unu 24 Ocak


1993'te Grand Palais'de (Biiyiik Saray) agti. 26 Ocak ak§am iizeri
"vernissage" yani "cilalama" yapildi. Sergi 14 §ubata dek suriiyor.
Camille Claudel, Portekiz kokenli Maria Helena Vieira da Silva ve
Jacquiline Padovani'nin izleyicisi sanatfi kadinlar ilgin? bir bi?im-
de orgiitlediler sergilerini: Yedi konulu, yedi ozerk grupta. Her
grubun sorumlusu, sanatfi arkadajlanni bizzat sefti. Yedi konu
§unlar: Maddeciler, tf yolculuk, tmler ve yazilar, Amerikalilar,
Ekoloji-Doga, Viicut, Siyah kare.
Yedi grupta yakla§ik ii? yiiz sanat^i bir arada. Hollandali, Ital-
yali, Cezayirli, Panamali, tsrailli, Japonyali. ABD'li, Perulu, tspan-
yali, £ek, Hintli, Ingiltereli, §ilili, Venezuelali, lsve?li, tsvi^reli...
dunyamn her yoresinden sanatfi. Fransizlann ise kimi Misir, Ceza-
yir, Fas, Tunus, Liibnan, Vietnam, Bolivya, Korsika dogumlu.
Cokluk ve 9e§itlilik olgusu yani. Herkes iilkesinden, focuklugun-
dan, ilk genflik yillanndan ta§idiklanm toplamig, getirmi§.
Goriinen ve goriinmeyen. Goriinmeyeni arayan baki§. Maddeyi
a§mak, ona bifim ve hayat vermek, Yugmak. Yogurmak. Gezmek.
Gezinmek. Monotonluk, ali§ilmi§ tmgir-mingir, yerine yeni §eylere
afilmak. Giinluk rahat yerine riski goze almak. Yuriimek. Tren,
otobiis, otomobil, u^akla seyahat etmek. Ya da koltugunuzdan,
kahvedeki iskemlenizden hi? kalkmadan bir i( yolculuga £ikmak.
Hayal giiciiniizle kanatlanmak. Insan bagli hayvanlar. U? ba§li ka­
dinlar. Dort gozlii ba§lar. Kapanmayan (eneler. Zaman unsurunun
yitip gittigi, tabulann yerleyeksan oldugu gizemli diyarlara "u?-
mak". Nice trip honey. Goremediklerimizi gormek. Baktiklanmiz-
da saklananlann aynmina varmak. Arkasindan goz ya§i doktiikleri-
mizle yeniden bir araya gelmek. Soyle§mek. Dertlejmek. Sorunlan
fozmek. Ger^ek ve gelecegin masal ve destamn kanjtigi "riiyalar-
da" gezinmek. El ele. Kol kola. Oldugumuzu sandigimiz, oldugu-
muzu savundugumuz insanlar miyiz? Yoksa ba§kalan mi? Haydi
arayip bulalim. Ger?ek saklamba?.
Her giin yineledigimiz, a§inmi§ eylemlerimizden vazge9tigi-
mizde ya§antimizin degi§tigini mutlaka gorecegiz. Dunyaya, yakin
§evremize ba§ka bir gozle bakacagiz. Vapura, otobiise, metroya,
otomobile, trene farkli saatlerde bindigimizde, 9evremiz mutlaka
degi§ecektir. £ocuklugumuzun oykiisii: "Yiiksek Ok9eler". Amm-
siyor musunuz? Riiyalanmizda, sadece riiyalanmizda ozgiiriiz. Rii-
yalanmizi ger9ekle§tirmek bizim ellerimizde... Bugiiniin sanati ya-
nnin ortak hafizasi.
Paris'te ya§ayan bir9ok kadm sanat9imiz bulunuyor. Bunlardan
biri Odet Saban'dir. O'nunla 1993 ba§inda yaptigim soyle§iden bir
alinti yapmak istiyorum:
"Yakinda yapilacak karma sergi i9in Filistin-Ordiin resimleri
hazirliyorum. Umanm yeti§tiririm. Hastalik, konu§up, konu§ama-
mak hastaligidir. Ben susmaya mecbur oldugumuz §eyleri resim-
lendirdim. Belirtilmesi gerekenle, anlami birle§tirerek, sevgi, gii-
zellik, ba§kaldin ve iitopyayla resmi bitirmek. Omegin, bir tab-
lomda, Belfika’daki bir toplama kampim, Anvers ve Liege'li fa-
§izm kar§iti gruplarla ziyaret ettikten sonra, konu§tuklanmizi ve
dinlediklerimi resmetmeye 9ali§tim. Deniz Han, Gok Han, Toprak
Han serisine gelince, 16 ya§imda, Filistin'de okudugum bir kitapla
ilgilidir: V.M. Kocatiirk'iin Turk Edebiyat Antolojisi. Bu kitaptaki
Oguz Kagan destamm biliyorsunuz. Oguz Han'in hanimimn ne is-
mi ne cismi belli. Ama ogullanmn isimleri de portreleri de 9izili.
Olacak §ey mi bu? Dahasi o zamanlann kimi erkek isimleri ise bu-
giinkii kadm isimleri: Omegin Deniz... Mademki diinkii erkek De­
niz erkek ve han, niye bugunkii Deniz'i Han yapmayayim dedim.
Ote yandan resimlerimde Tiirk milliyet9iligi olmasin diye isimleri-
ni uzattim. Bir resmim, eski Misir'da bazi hanedanlarda, kadinin
konumunun, bugiinkii hukuki konumlanndan daha insani durumda
olduklan fikrinden fikti. Bir ba§kasinda, 1978'de, "gavur" bir Tiirk
kadimnin Anadolu'daki trafik kazasim anlattim. Bir ba§kasinda Ja-
ponya ve £in iligkisini. Bir bajkasi, istenmeden dogan ve sevilme-
yen fakat her §eye karjin dogan ve biiyiiyen focuklar igin yapildi.
Ote yandan ortak kiiltiirel temellerimiz olarak tek tannli dinleri,
ozellikle Islam'i ve Yahudiligi anlatmaya 5ali§tim. Onlann kiiltiirii-
miiz,- tavir ve davraniglanmiz iizerindeki etkilerini... "Ve ressam
§oyle bitiriyor soyle§imizi: "Burada, 'ya§amin' ne anlami var? A§i-
gim. Ve beni ya§atan i§te bu."
Kadini, kadmlik durumunu resimleyen bajka pek 50k kadin
ressam var. Onlardan biri olarak anmak istedigim Frida Kahlo de
Rivera'dir. 1907-1954 yillan arasinda Meksika'da ya§ayan bayan
sanatfi Meksika Birlejik Devletleri Komiinist Partisi iiyesidir.
E§iyle birlikte. 1930'larda Devrimci Sanatfilar ve Yazarlar Sendi-
kasi kurucu ve uyesidir. Partisinin ve sendikasinin biitiin gosteri ve
yiiriiyii§lerine katihr. "Kazadan" sonra bile: tekerlekli sandalyesin-
de, e§iyle birlikte: Diego ile. Gosterilerde "Viva la vida" "Viva la
libertad" yaninda "Bang, Toprak, Ezilen Halklara Okul", "Zapata
vive!" sloganlan dikkat $eker. Koyliiler de katihr gosteri ve yiirii-
yiiglere, i§giler ve sanatfilarla birlikte: Onlar "Toprak ve Ozgiirliik"
isterler. Ispanya 1? Sava§i'na o yillarda SSCB'lilerden hemert sonra
en 50k yardima kojanlar Meksikalilardir. Frida, 0 yillarda Meksi­
ka'da ya§ayan Trogki ile dosttur. Komiinist Parti'li yolda§lannm
Trofki'yi elegtirmelerini tek ba§ina kar§ilamaya ^alijir: "O'na hak-
sizlik etmeyin" der. Trofki'nin Frida'ya a§ik oldugu bile soyleni-
yor. Ve biitiin bunlar, Trofki'nin olum korkusu, oliimiin O'nun ?ev-
resinde dola§masi ve daha bir dizi §ey, gosteriler, koyliiler, i§?iler
ve giinliik yagamin izleri Frida’nin yapitlanna yansir...
Rock And Woman

Edith Piaf, Fransa'da; Umm-Kalsoum, Misir ve komgulannda ka­


din §arkici olarak kadimn "imajma" sayginhk kazandinci yadsina-
maz rol oynadilar. Tiirkiye'de Safiye Ayla ve ba§kalan akla geli-
yor. Uluslararasi boyutta Kalsoum ve Piaf yamnda Rock, soul, caz
miizik alanlannda kadinlar 1950'li ve 60'h yillardan itibaren kendi-
lerinden soz ettirdiler: O zamana dek erkeklerin tekelinde oldugu
iddia edilen bir alana daha kadinlar giiflii bir bigimde girdiler: Ka­
dinlar sayesinde miizik diinyasi yeni bir yiiz takindi: 1950 ve 60'h
yillann The Shirelles, The Ronettes, The Supremes isimli gruplan,
"Please Mister Postman", "I want you" §arkilan unutulur mu? The
Runaways'in akli ba§tan alan jarkicisi Cherie Curry'nin "I want
you" deyigi, yarattigi etki ve kadinlarda uyandirdigi ozgiirlejme
duygulan bakimindan vurgulanmaya degmez mi? O yillardaki ve
daha sonraki yillardaki kadinlan ve kadin gruplan iilkelerinde ve
ba§ka iilkelerde uyandinci rol oynamadilar mi? Sadece §arkilanyla
degil, yaptiklan soyle§ilerle kadim birey olarak etkili kilmayi bil-
mediler mi? Bir 6mek olarak The Pointer Sisters'den en gen? ola-
ninin bir soylegisinden §unu aktarmahyim: "Anne ve babamiz once
bozuk ?ahyordu. Ne zamanki onlara bir ev satin aldik; o zaman
her ikisi de 'haydi kizlar, §arki soylemeye devam edin' dediler."
"Lady Soul" takma isimli Aretha Franklin de amlmaya deger:
1942'de Memphis'de dogdu, Protestan bir papazin kizidir. Yillardir
soul miizigin en biiyiik ismi: "I never love a man", "Respect", "Un­
til you come back to me" en bilinen §arkilan.
Afrika miizigini biitiin diinyaya tamtan, Afrikali kadimn ozgiir
ve kendinden emin bir birey oldugunu ispat eden Miriam Makeba.
Bugiin O'nun izinde yiiriiyen bir?ok gen? var: Angelique Kidjo,
Paulino Vieria gibi...
’’Blues sister" takma isimli ve ilk plagim 1955'te dolduran Etta
James'in 1950'lerdeki iiflii kadm grubunun adi "The Peaches"di.
Sonra ikili bir grup kurdu: "Betty and Dupree". I§te birka? §arkisi-
nm ba§liklan: "Deep in the night”, "The right time", "Down home
blues", "Love and happiness" veya "Give it up"...
Janis Joplin, Donna Summer, Deborah "Blondie" Harry, Tina
Turner ve daha ba§kalan bugiin Madonnalann, Sade'lerin, Neneh
Cherry'lerin yolunu a?an iinlii kadin §arkicilardir. Artik ana-
babalar kizlarimn gitar alip, "tmgirdatmalanna" kar§i pkmiyorlar/
kizmiyorlar. £iinkii kadinlar da bu ”i§i" 50k iyi yaptiklanm ispatla-
dilar. Ote yandan giyim-ku§amlan, hal ve tavirlanyla, davram§la-
nyla "yerle§ik kadin diizenini" sarstilar. "Sistemi" sorguladilar/
sorguluyorlar. ABD toplumu gibi di§andan bakilinca ilk goze ?arp-
mayan, tutuculuk ve dinci yobazligin egemen oldugu bir toplumda
kadin §arkicilann kimi davramjlan kimi sozleri kimi soyle§ileri
tam anlamiyla bir "bomba" etkisi yapmaya adaydirlar. Dinle sozel
olarak hesapla§malanmn altim fizmek gerekiyor. Birgok bakimdan
ba§ka iilkedeki kadin ve erkekleri fileden gikarabilen Madonna,
gergek adiyla Louise Cicone, bu alanda tam anlamiyla "devrim-
ci"dir. Bir kez takma ad olarak Madonna'yi alarak provokasyon ya-
piyor. Sonra her firsatta tutucu Amerika ahlak ilkeleriyle alay ede-
rek: §arkilanna "Erotica" ismini vermesi, fikardigi kitabin adim
S.E.X. koymasi. Akil almaz klipler ve "ciiretli" filmier yapmasi...
Bir §arkisimn adi "Where life begins"dir: Hayatin ba§ladigi yer. 1§-
te bayan §arkicimn a^iklamasi: "Bu bir a§idan orgazma ula§mayi,
zevk almayi belirtir. Ote yandan ya§amin co§kusunu vurgular. Ka­
dm seksi yajamin ba§ladigi yer degil midir? O halde neden onu da
§arkilanmizda soylemeyelim?"
Yiizde yiiz Protestan, Katoliklere bile tahammiilii olmayan tu­
tucu dincilerin egemenligindeki (yillardir televizyonlan araciligiy-
la din propagandasi yapan tele-papazlan ammsamali) ABD toplu-
munda bomba bu degilse nedir? Madonna "skandalimsi" afiklama-
lanni siirdiiriiyor: "Genfligimde sevmedigim adamlarla a§k yapti-
gim oldu. Hi? bir zevk almadan. Ama a§kta zevkle sevgi birle§ebi-
lirse o zaman mutluluk dogar."
1992’de Fransa'nin sag, tutucu ve "§ik" dergilerinden Paris-
Match ile soyle§isinde §unu belirtiyor: "Beni begenmeyenlerin so-
runu: Dindir. Beni begenmeyenlerin ?ogunlugu yobazlardir." Aym
soyle§ide §unu da dile getiriyor: "Mesajim kisaca §udur: Ders veri-
cileri dinlemeyiniz! Etki altinda kalmaymiz. Ya§am degi§iyor! Biz
de onun degi§mesi i?in miicadele etmeliyiz! Kaderci olmayimz!"
Soyle§inin sonunda gazetecinin "Kimlerden nefret ediyorsu-
nuz?" sorusuna Madonna'nm yamti §udur: "Ahlak?i ve gerici
Amerika'dan. Beyaz irkm iistiinliigii iddiasindakilerden, Beyaz lr-
km iistiinliigii i?in miicadele edenlerden. Islamci entegristlerden...
Bir kitap yazdi diye Salman Rii§di'yi katletmek isteyenlerden..1'
Din konusunda daha radikal ve daha a?ik tavir takinan kadm
§arkicilar da var: trlanda kokenli Sinead O'connor'un bir konserin-
de, biitiin televizyon kameralanna aktardigi, seyircilerine gostere-
rek Papa 2. Jean-Paul'iin fotosunu yirtmasi...
1960'lann ba§inda rock ve pop miizigin Tiirkiye'de tamndigi
yillarda kadm §arkici olarak iki kiz karde§ once 50k tanmdilar: Aj-
da ve Semiramis Pekkan karde§ler. O yillarda ^am lica Kiz Lise-
si'nin biiyiik olasilikla en "firlama" kizlan olarak.
Ajda ve Semiramis Pekkan karde§ler o yillarda biitiin kadinlan
etkiledi: Hele basin organlanmn o yillarda yeni yeni ba§layan ma-
gazin sayfalannda onlann boy boy ve sik sik fotolanm yayinlama-
si iizerine... Ozellikle moda konusunda etkileri yadsinamaz. Onlan
aym yolda Niliifer, Sezen Aksu, Niikhet Duru ve digerleri izledi-
ler...
Tiirkiye'de aym yillarda daha radikal ve daha siyasi bayan §ar-
kicilar seslerini duyurdular. Bu alanda mutlaka bilimsel ve ciddi
ara§tirmalar yapilmali: Aklima gelenleri ve unuttuklanmdan bagi§-
lamalanm rica ederek, siralamak isterim: Siimeyra, Bilgesu Ere-
nus, SeldaBagcan...
Sinema ve Kadin

Ba§lik sinemada kadin veya kadimn sinemasi da olabilirdi. Kadi-


mn sorunlan binbir bigimde anlatilabilir. Onlardan biri de kadimn
sinema yoluyla kendini anlatmasi ve bunun aktanlmasidir. Burada
bunu yapmak istiyorum. Yapmayi denemek istiyorum. Bu i§ i?in
Paris yakmmdaki Creteil'de her yil diizenlenen Uluslararasi Kadin
Filmleri §enligi’nin ii? yilhk birikimini aktanyorum. Yazilar §enlik
bitimini izleyen giinlerde yazildi. Dosyalanndan fikanlarak ilk kez
burada okuyucuya sunuluyorlar:

Uluslararasi Kadin Filmleri §enligi

Uluslararasi Kadin Filmleri §enligi'nin sekizincisi 14-23 Mart


1986'da Creteil'de yapildi. §enlikte diinyamn dort bucagindan yir-
mi kadar ulkeden gelen yiizden 90k film gosterildi.
Creteil, Paris'in giineydogusundaki eski bir banliyosii. §imdi
ise Fransa'nin 94 numarali ili. Gokdelenleri, "cicili bicili" ve renga-
renk apartmanlan, koskocaman yapay golii ile Fransa'da ozellikle
biiyiik kentler ?evresinde son on yillarda olu§turulan uydu kent/
"yeni kent"lerin en ilgin? omeklerinden biri. Bu uydu-yeni kentler
birer "yatakhane-kent" gorevini yerine getiriyorlar: Sabah metro
ve RER (Roseau Express Regional. Hizli Metro diyelim) ile insan-
lar evlerinden galijma mekanlanna, ozellikle Paris'e "iniyorlar".
Ve ak§amlari i§ biti§i evlerine/yatakhanelerine doniiyorlar. Toplu
ta§it ara?lan sabah 7-9.30 ile ak§am 17-24 saatleri arasinda tiklim
tiklim insan ta§iyor. Creteil Paris merkezinden bir saatlik uzaklik-
ta. Metroyla elbette. Otomobille gitmeye kalkarsaniz belli olmaz.
Her yil oldugu gibi §enlik Creteil'e belli bir canlilik kazandir-
di. Hele Kultiir Merkezi ve sinema salonlannda. Sinema salonlan-
m dolduranlann sayisi her yil artiyor: Ge?en yil 25 bin giri§ yazil-
di. Bu yil sayimn 30 bine ?ikmasi bekleniyor.
1985-1986 Sinema mevsimi Fransa'da kadm yonetmenlerin
bir?ok ba§ansina tamk oldu. Agnes Varda'nm Evsiz Barksiz'l (Sans
Toit Ni Loi) Venedik Film §enligi'nde jiiri biiyiik odiiliinii aldi.
Aym filmde ba§rol oyuncusu Sandrine Bonnaire (18 ya§inda gen?
bir yetenek) en iyi kadm oyuncu Cesar'ma (Fransa'mn Cesar'i
ABD'nin Oscar'ina tekabul ediyor) kavu§tu.
Coline Serreau "Ug Erkek ve Bir Be§ik" filmi ile "Rambo"ya
fark atti: 11 §ubat 1986’daki rakamlara gore, Serreau'nun filmini
Paris'te gorenlerin sayisi 1.629.244 iken, Rambo, 1.812.198 ki§i-
nin ilgisini <jekmi§ti. Serreau'nun filmi en iyi film Cesar’im da ala-
rak ba§ansim peki§tirdi.
Vera Belmont'un 1950’lerde PCF (Fransiz Komiinist Partisi)
i?indeki "hiicre" 5ali§malanm, kadma baki§i ve sekememezlikleri,
parti i?i sorunlan anlattigi Kizil Optictik (Rouge Baiser) filmi ay-
lardir afi§ten inmedi.
Fina Torres'in Cannes Film §enligi'nde Altin Kamera Odii-
lii'nii alan ilk filmi Oriane ve nihayet ABD'li Susan Seidelman'in
Madonna'ya ba§rol verdigi Suzan Aramyor, Umutsuzca filmi kadin
yonetmenlerin ba§anlanmn kamtlandir.
Son yillarda Fransa'da kadm filmcilerin yapitlannda/
iiretimlerinde belli bir arti§ saptandigmi da belirtelim: Kadin yo-
netmenler 1947-1961 arasinda toplam filmlerin % 1,38'ini gergek-
le§tirmi§ken bu oran 1971-1984 doneminde % 5,9'a ula§mi§tir.
1947'den 1984'e iiretilen 5.636 filmin 193'ii "kadin yonetmenlerin
eseridir. Kadin yonetmenler arasinda ondan 90k filmleriyle Jacque­
line Audry, Marguerite Duras (aym zamanda iinlii bir yazar) ve
Agnes Varda (yonetmen Jacques Demy'nin e§idir) dikkat sekiyor-
lar.
Kadinlar tarafindan yonetilen kadin sorununa yonelik filmlerin
sayisi diger ulkelerde de artiyor: Creteil §enligi'nin ba§ansi da bu-
nu kamtliyor. 1979'da ilk diizenlendiginde maijinal bir §enlik ola­
rak kalacagi, hatta bir siire sonra tiikenecegi samlirken kotii ongo-
riiniin tersi ya§aniyor.
Tiirkiye'de Bilge Olgas'in yapitlan yamnda §erif Goren ve Atif
Yilmaz gibi ustalann ve digerlerinin kadin filmlerine yoneldikleri-
ni biliyoruz: Son iki yilda gevrilen Ka§ik Du§mani, Gulu§an, Fah-
riye Abla, Bir Yudum Sevgi, Dul Bir Kadin, Daginik Yatak, Kurba-
galar, Yilanlarin Octi ve Ba§ar Sabuncu'nun son filmi Kupa Kizi
ilk akla gelenler...

§enlikte Yenilikler

§enlik bir;ok yeniligiyle dikkat sekiyor: Fransa'mn iinlii kadm


oyuncusu Bulle Ogier'nin "Autoportrait"si, On Fransiz Kadm Yo­
netmen Boliimu ve Mai Zetterling’in Yapitlan Toplu Gosterisi gi­
bi.
Bulle Ogier'nin oynadigi ve begenip se<jtigi yedi film §enlik
boyunca gosterildi.
On Fransiz Kadin Yonetmen Boliimii'nde ise, Marguerite Du­
ras, Aline Issermann, trfene Jouannet, Jeanne Labrune, Annick La-
noe, Pomme Meffre, Euzhan Palcy, Coline Serreau, Charlotte Sil-
vera ve Agnes Varda'mn son filmleri gosterildi.
tsve? sinemasimn taninmi§ oyuncusu ve yonetmeni Mai Zet-
terling'in 1964'ten 1983'e yaptigi sekiz filmi ozel bir boliimde gos-
terildi.
Nihayet Dorothy Arzner'e Saygi boliimiinde, 1881-1939 yillaiv
arasinda ya§ami§ ABD'li kadm yonetmenin, kadin sorununa ili§kin
sekiz filmini izleme olanagi bulduk.
Film gosterilerinden sonra yonetmen ve oyunculann katilimiy-
la diizenlenen soyle§iler sayesinde, gazeteci ve izleyiciler, filme
ili§kin sorular sorup, film ve yonetmeni konusunda daha aynntili
bilgi sahibi olabildiler. Bir?ok iilkeden gelen yiizden 50k gazeteci
de §enligin ula§tigi uluslararasi boyutu gosteriyor.
Kadin Filmleri §enligi, ilk kez, aym zamanda §enlikler Kav§a-
gi bifimini aldi: §enlik siiresince Annecy, Aurillac, Avignon, Bel­
fort, Clermont Ferrand, Digne, Douranenez, Epinay Sur Senie,
Grenoble, La Ciotat, La Rochelle, Laval, Lussas, Nice, Perpignan,
Prades, Paris ve Villejuif film ve sinema §enliklerinin temsilcileri
Creteil'de bulundular ve meraklilarla soyle§tiler: Kendi §enliklerini
anlatmak ve odiil almi§ filmlerini gostermek i?in. tleride diizenle-
yecekleri §enliklerin konulan ve i§erigi hakkinda bilgi verdiler.
Boylece, omegin 14-21 Ekim 1986'da Aurillac'da diizenlenecek
Kirsal Diinya Filmleri Uluslararasi §enligi'nde, Erden Kiral'in Ka-
nal, Bereketli Topraklar, Hakkari'de Bir Mevsim ve Ayna ile kati-
lacagim ogrenebildik. Cezayir'in Constantine kentinde Eyliil
1986'da diizenlenecek Festivalin bu yil "Kadm Sorununa" aynldi-
gini da...
§enlik'te "Film Pazan" da ugra§ verdi. Onlarca dagitimcimn
izledigi filmier pazarlanmaya galigildi. Ogrendigimize gore, ge?en
yilki §enlikte bir?ok odiil alan Ka§ik Du§mam dagitimcisim bul-
mu§ ve yakinda gosterime girecek...

Ban§ ve Kadin
Bu yilki jiiri iiyeleri §unlardi: Bibi Anderson, Jean-Jacques Ber­
nard, Claude Olivenstein, Ula Stockl ve Fran?oise Xenakis.
Bibi Anderson, ilk giinden sonuncusuna seyirci oniine her ?iki-
§inda miithi§ alkiglandi. Sondan bir onceki giin, 22 Martta, yapim-
ciligim iistlendigi 1985 tarihli Diinya Bekliyor (The World is Wai­
ting) filmini gosterdi. Ve filmden sonra konu iizerine sorulan ya-
mtladi. Isvef'teki Niikleer Silahsizlandirma t?in Artistler Derne-
gi'nin faligmalanni konu edinen filmde, demegin kadm iiyelerinin
be§ ayn beyaz otobiisle birfok Avrupa iilkesini dola§malan ve her
iilke yoneticisiyle (Ba§bakan, Di§i§leri bakam gibi) goriijmeleri
anlatihyor. Yoneticilere silahsizlanma ve ban§a ili§kin be§ ayn so-
ru soruluyor ve "evet" yamti alinmaya jaligiliyor.
Diinya Bekliyor, 1986'mn Diinya Ban§ Yili olarak ilaniyla ya-
kindan ilgili. Ban§ gagnsinda bulunan filmin mesaji ozetle §udur:
"Kajik bir diinyada ger^ekfi/akilh olanlar kim, deli olanlar kim?
Ban§ i?in §arki soyleyen artistler mi? Stockholm Konferansmda
ban§ goriijmeleri yapan delegeler mi? Yoksa Avrupa'yi dola§an ve
siyasetfileri ko§eye sikigtiran kadinlar mi?"

Her Konuda Film

§enligin yan§mali boliimiine on iki film katildi. Bunlardan-Polon-


yali Magdalena Lazarkiewicz'in tli§ki (Przez Dotyk) isimli filmi jii-
ri biiyiik odiiliinii, Macaristanli Livia Gyarmathy'nin Biraz Sen Bi-
raz Ben (Egy Kicsit En... Egy Kicsit Te...) filmi Kadin Gazeteciler
Cemiyeti odiiliinii, ve Kanadali (Quebec'li) Lea Pool'un Anne Tris-
ter filmi Halk odiiliinii aldilar.
Belgesel filmier boliimiinde on film yan§ti. Ve biri Meksika
kokenli digeri Arjantinli Susane Velarde Munoz ile Lourdes Portil­
lo isimli yonetmenlerin Anneler: Mayis Meydanmm Anneleri filmi
Halk odiiliine layik bulundu.
Bu filmlere kisaca deginip, kadinlann degi§ik konulanna nasil
yakla§tiklanni belirtelim:
lli§ki: £ocuk ya§mda babasi tarafindan igfal edilen Therese, j
olayin etkisinden korkung riiyalar goriiyor ve epeydir tedavi i9in
yattigi hastanede tam bir inziva hayati siirdiiriiyor. Doktorlarla, j
?evresiyle ilijkisi enaz diizeydedir. Bir tek hastane rahibi ile iki ii$ }
laf ettigi oluyor. Odasindaki ikinci yataga balerin Anne'nin gelme-
siyle iki kadm arasinda ko§ullann zorlamasiyla bajlayan ilijki gi-
derek dostluga ve kar§ilikli anla§maya donii§iiyor. Ve Therese de- j
gi§meye ba§hyor. tyilejiyor. Ancak iyile§ip "di§an gikmca, i§siz ■
ve konutsuz" kalacagi korkusuyla hastaneyi terk etmek istemiyor:
Aym zamanda Anne'den de uzakla§maktan yana degil. Hastaneye
yerlejiyor ve temizlik ijlerinde galijiyor. ^ocuk sahibi olmak ar-
zusu doguyor. Bir erkekle a§k yapmadan, dolleme yolu ile bu iste-
gine kavujacak. Filmde akildan fikmayan ba§anh ve mesaj sahne-
ler eksik degil. Omegin annesinin hastaneye ziyaretine gelip The-
rese'i koye gotiirmek istedigi sahne: Annesi "Artik koye don. Ba-
ban oldii. Herkes o hikayeyi unuttu." deyince. ^ocugun/gen? kizin
yamti 50k apktir: "Ben unutmadim!"
Biraz Sen ve Biraz Ben: Budapejte'de bir ev. Evde 119 ku§ak,
aym aileden: Biiyiikanne ve biiyukbaba, anne ile baba ve nihayet
15 ya§indaki Juli. Anne biiyiik bir otelde yonetici. Bu vesileyle,
yonetmen, Macaristan'daki biirokrasiyi, yoneticilerin "kiigiik istis-
marlanni", hirsizhklanm al?ak sesle dile getirme olanagi buluyor.
Bir bakamn yabanci konuklan i?in diizenlenen yemek sahnesi
mutfakta 9ali;anlardan, i§9ilerden, personelden yoneticisine ve ba-
kana dek toplumdaki yeni tabakalajmayi inceden inceye gosterme
ve gorme olanagi veriyor. Filmin asil agirligi 119 kujak arasindaki
9eki§me/hirla§ma/anla§mazlik. Juli, "Bir baltaya sap olamayacagi
belli" arkadaji ile hard-rock konserlerini asla ka9irmiyor. Bu sah-
neler iilkede gen9ligin bunalimim, punk etkisini, yerlejik rejimin
96ziimlerinin/90ziim onerilerinin gen9lerce reddini dile getiriyor.
E§ler arasindaki/kan-koca arasindaki traji-komik ili§kiler, 40
ya§lanndaki ku§agin sorunlanni anlatiyor: Aldatmalar, intikam al-
mak ifin karji-aldatmalar, yeniden bir araya gelmeler vb.
Biiyiikanne ve buyiikbaba ise etraflannda olup-bitenleri pek iyi
anlayamadan ge£mi§in ozlemi i?inde zamanlannm tiimiinii dort
duvar arasinda ge^iriyorlar. Ve buyiikanne Juli'nin her §eyi ile ilgi-
lenmeyi giinluk ugra§i bifimine getiriyor: Yajama nedeni.
Macaristan'in iinlii yonetmenlerinden L. Gyarmathy kimya mii-
hendisi olarak ?ah§tiktan sonra, e§iyle birlikte mesleklerini degi§-
tirmeye karar veriyorlar: 1960-64 arasinda sinema ogrenimi yapip,
birlikte senaryo yazmaya ve film yonetmeye ba§hyorlar. 1981-
1982’de de Kadin Filmleri §enligi'ne katilan bayan yonetmen yeni
filmiyle hak ettigi odiilii aldi.
Anne Trister: Babasimn oliimii iizerine iilkesi Isvigre'yi, anne-
sini, erkek arkadagim ve Giizel Sanatlar Akademisi'ni terkedip Qu-
ebec'in Montreal kentine gog eden 25 yagindaki Yahudi bir gen?
bayanin oykiisii. Gittigi yerde baba dostu Simon (Niivit Ozdogru)
ve bir ba§ka tanidik, psikolog Alix, O'na yardimci olacaklar. Baba­
nin oliimiiyle dogan "bo§luk", sevme ve sevilme istegi Anne Tris-
ter'in sorunlan. Ne atolyesinin duvarlanm resimleme girijimi, ne
erkek arkada§inin hafta sonu ziyareti, ne bir lokantada rastlanan bir
gentle bir gecelik macera mutlulugun yollanm a$iyor. Anne iiziin-
tiisiinii bin tonluk yiik gibi ta§iyor. Anne, 40 ya§indaki bayan psi­
kolog Alix'i sevmektedir. Ve O'ndan sevgisine olumlu yanit alana
kadar mutsuzlugu siirecektir.
Yonetmen Lea Pool 36 ya§inda. 1970'lerin ba§inda tsvifre'yi
terk edip Quebec’e yerle§mi§. Bu filmde 6zge?mi§inden (izgiler
eksik degil. 1981 ve 1985'te Kadin Filmleri §enligi'nde degigik
odiiller elde eden ba§anli yonetmen, bu filminde de ba§ansim siir-
diiriiyor. Ozellikle miizik unsurunun ba§anli kullanimiyla.
Yangmali bolumdeki filmlerden odiil verilmeyen ama mutlaka
amlmasi gereken bir film ise, Brezilyali Suzana Amaral'in Yildiz'in
Saati (A Hora Da Estrela). Kuzeydogu Brezilya'dan biiyiik kente
go$ eden Macabea isimli gen? kizin oykiisii. Bir kere ismi 90k ga-
rip, biiyiikkenttekiler i?in. Tek parmakla daktilo yazarak, ya§amim
kazanmaya ?ali§an biiro i§?isi gen? bayaran sorunlan pek 90k:
£evresiyle, en ba§ta biiro arkada§lanyla, aym odayi payla§tigi di-
ger ?ali§an bayanlarla ve erkek arkada§i demir-?elik i§?isi ile ileti-
gimsizlik ve kiiltiirel yetkinsizlik. Brezilya’nm bir?ok halkindan bi-
rinin dilini konujan gen? kizin kullandigi sozciikler, biiyiikkentli-
ler tarafindan anla§ilmiyor. Veya ba§ka anlamlara geliyor. Yoksul
ve alabildigine saf gen9 kiz radyo dinleyerek, ogrendiklerini ertesi
giin erkek arkada§ina aktararak bilgili oldugunu ispata ?ah§iyor.
Foto-romanlar okuyarak riiyalar alemine "yolculuklar" yapiyor:
Belki bir "gringo" O’na S§ik olacaktir(!) ve O'nu "kurtaracaktir"(!)
Patronunun, erkek ve kiz arkada§lannm kendisini kullanmaya 9a-
li§malan Macabea'nin safligina, dunyayi toz-pembe gormesine as-
la "zarar vermeyecekler". Ve O riiya alemindeki ya$antisim / gezi-
sini siirdiirecektir.
Clarice Lispector'un romamndan esinlenen filmde, yonetmen
Suzana Amaral'in filmin gosterimi sonrasinda bizzat anlattigina
gore, yazann ABD’de ya§adigi ve dil bilmemezlikten kaynaklanan
ileti§imsizlik sorununun yansimalan var. Film, §enlik'te "kii9iik in-
sanlann", i§9ilerin, ?ah§anlann sorunlanm dile getiren ender bir
yapit olmasi a?isindan anlamhydi. Odiillendirilmemesine gelince:
Filmin odiil tablosunun zaten 90k dolu olmasidir: 17. Brasilia §en-
ligi'nde en iyi film, en iyi senaryo, gibi toplam on iki odiilii alan
film, daha sonra katildigi biitiin §enliklerde de ilgi topladi.
Giiney Amerika, Anneler:Mayis Meydaninin Anneleri ile se-
yircilerin ilgisini 9ekti. Arjantin'de Bir Mayis Meydam'nda doniip
duran analann anlatildigi belgesel film. Analara "Bir Mayis Mey-
dam’mn delileri" denmesine §a§mamak gerek. Qiinkii Videla’mn
askeri darbesinden sonra yaprak kipirdamazken analar harekete
ge^tiler: "Yitirilen" gocuklannin bulunmasi i?in. £iinkii en ba§ta
onlar anladilar: UNUTMAK MUMKUN DEGtLDlR. Ellerindeki
pankartlarda "NON A L'tMPUNADA!" yazili, gosterilerini giinii-
miizde de surduriiyorlar. Askeri diktatorliik doneminde "kaybolan/
yitirilen" otuz bin ki$inin analan, bacilan, ejleri, sevgilileri
1977'den beri mticadeledeler. On dort kadinla baglayan gosteri,
yiizlere bugiin binlere ulajti. Bunun adi destandir artik. Kaybolan
(aslinda birka? ay once i§kenceci bir ajanin/subayin agiklamalany-
la ?ocuklann dldiiriildiikleri, u?aktan denize atilarak katledildikleri
artik biliniyor) ?ocuklanni arayan analar ve kadinlar, Arjantin'i i§-
kencede inim inim inleten, insanlan sorgusuz sualsiz ortadan kaldi-
ranlann ortaya ?ikanlmalanni, yargilanmalanm ve cezalandmlma-
lanm istiyorlar. Onun ifin "demokrasiye ge?i§" sonrasmda gikan-
lan af yasasina en biiyiik muhalefet analardan geldi. Analar her
per§embe giinii ellerinde yitirilenlerin fotograflan, protestolanm
siirdiiriiyorlar. Bajkanlan Hebe de Bonafini ve ba§kan yardimcilan
Maria Cerruti soruna goziim bulunana kadar miicadeleye devam di-
yorlar: ANALAR UNUTMAZ...

Ve Bir K itap

Kadm yonetmenlerin kendilerinden s6z ettirmesi, yapitlanmn sa-


dece kadm filmleri jenliginde degil, ba§ka §enliklerde de odiillen-
dirilmesi son yillann sinema tarihinde yer alacak olaylar. Bu olay-
lar "kadinlar sinemasi"nm varligina da i§aret ediyor: Kadinlann an-
lattiklan konulan segmesinden, bu konulan anlatmalanna kadar
belli bir yeni duyumsallik, belli bir farklilikla. Hemen soyleyelim
ki bu yeni ya da konjonktiirel bir §ey degil: Cinema de Femmes,
Femmes de Cinema (Kadinlar Sinemasi, Sinemamn Kadinlan)
isimli kitabmi hazirlamakta olan tarih?i, ogretim iiyesi ve yazar ba­
yan Paule Lejeune, ilk kadin sinemacmin 1896'da, yani bir yiizyil
once, ilk iiriiniinii veren Fransiz Alice Guy oldugunu belirtiyor. Si-
nemanin "kejfinin" bir yil sonrasinda bir kadinin bu i§e el atmasi
onemli. Yazar, sinema tarihinin her doneminde kadinlann yaratici
katkilarda bulundugunu belirtmeyi ihmal etmiyor. Son on yilda ka­
din yonetmenlerin iiriinlerinin sayisindaki artigi daha once belirt-'
tim. Bundan sonra da kadinlann sinemadaki varhklanm siirdiire-
cekleri a?ik. Paule Lejeune kitabinda Chantal Akerman'dan Aniel-
le Weinberger'e 120 kadin yonetmeni anlatiyor. Paris'te Pierre
Lhermier yayinevince yayinlanan kitabi merakhlanna oneriyorum.
Kitap Eyliil 1986'da yayinlandi.
§enlikte odiil alan filmier, kadm yonetmenlerin kadinlann oz-
giin sorunlan ile toplumun i?inde bulundugu genel meseleleri bir­
likte i§lediklerinde daha ba§anli olduklanni simgeliyor. Kadinlann
kendilerine ozgii, kadinlik durumundan kaynaklanan sorunlan biz-
zat aktarmada ba§anh olduklanni bir kez daha gordiik.

Colette ve Cocteau

27 Mart 1987'de saat 21'de tsve? sinemasmin tamnmi; oyuncu ve


yonetmeni Mai Zetterling'i Amoroso isimli filmiyle a?ilan 9. §enli-
|i n yan§mah boliimiinde on bir uzun, on bir belgesel ve yirmi yedi
kisa film gosterildi.
Uluslararasi iine sahip Fransiz oyuncu Michlene Presle'in "Au-
toportrait"si boliimiinde oyuncunun 1939'dan 1986'ya oynadigi ve
bizzat se^tigi on filmi gosterildi.
Cekoslovakya'mn en ?ok film yapan kadin yonetmeni Vera
Chytilova'nm biitiin filmleri toplu gosterisi ayn bir boliimde dii-
zenlendi. Yonetmen daha once yaptigi gibi, genlige bizzat katildi.
Toplu gosteride 1962-1986 donemi on dort filmi izlendi.
Tamnmi; roman ve piyes yazan Colette'in senaryo veya sozle-
rini yazdigi, alt yazilanm olu;turdugu ona yakin film ise "Colette
ve Sinema Tutkusu" adi altinda ayn bir boliimde sunuldu. Colet­
te'in filmlerinden esinlenerek 9evrilen birka? film de.
Son yillarda adindan daha sik sdz edilen kadin yonetmenlerden
Yannick Bellon'un 1950'de gerfeklegtirdigi Colette isimli 21 daki-
kalik belgeselde Colette'in bir giiniinii, Jean Cocteau ile kisa bir
gorii§mesini ve ozelliklerini aktaran film, yazar hakkinda bilgilen-
dirici. Colette'in bir kadm olarak ajklan, kendileri, evleri (sik ev
degi§tirmekle tamnir: "Sik ev degi§tirmek kitaplann tozunu almaya
firsat verdigi ifin iyidir." demesi biliniyor) ve arkada§lan ile tani-
ma olanagi bulduk.
Nihayet on iki Fransiz kadm yonetmenin son yillarda ger?ek-
le§tirdigi filmier ayn bir boliimde yer aldilar. Bu boliimde Berlin
kentinin 750. kurulu; yildoniimii veSilesiyle "Berlin'li ve Paris'li
kadm yonetmenler kolokyumu" diizenlendi. tki giin siiren kolok-
yumda kadm yonetmenler kendilerinin yapim, yonetim ve ozellikle
dagitimda kar§ila§tiklan sorunlan dile getirdiler.
Bu gergeve iginde, Helma Sanders-Brahms'in son filminin
Fransa'da ilk gosterimi §enlik'te yapildi. Laputa, Fransiz bir in§aat
miihendisi ile Polonyali bir kadm fotograffinin iki u?ak yolculugu
arasinda Bati Berlin'de gegirdikleri birka? saatin filmi. Birbirlerini
seven iki insanin ayn kentler, ayn fevreler ve bunlann dogurdugu
meseleler yiiziinden birlikte ya§amamaktan dogan dertleri aktanli-
yor. Bu arada evli ve bir gocuk babasi erkegin "yalan"lan vurgula-
myor. Kadm-erkek ili§kilerinde eski sorunlar yeni bir baki§la akta-
nliyor.

"B ir Avu? Cennet"

§enlikler Kavjagi boliimiinde, 1986'da Aurilla Kirsal Dunya Film­


leri Uluslararasi §enligi jiiri odiilii sahibi Bir Avug Cennet gosteril­
di. Muammer Ozer’in filmi, koyden Istanbul'a go? eden bir ailenin
dramini, sefaletin oykiisiinii anlatmak tuzagina diijmeden ve za­
man zaman komik sahnelerle, iyimser ve umut dolu bir mesajla ile-
tiyor. Ancak, bugiinkii durumu bilenler i?in, bekfi ve polisin gece-
konducuya kar§ tavn "tarihte kalmi§a" benziyor. Babacan bekgi ti- :
pi 1950'lerden kalma. Tank Akan ve Hale Soygazi'nin canlandir-
diklan baba ve ana tipleri, babanin arada bir heyheylenmesine kar-
§in olduk?a yumujak ve ali§ilmi§tan farkli.
Film Pazan'nda bu yildd kadm filmlerinin dagitimda kar§ila§-
tiklan zorluklan ajmak i?in ozel ?aba gosterildi. Ka§ik Dii§ma-
m'nin nihayet dagitimcisini buldugunu ve 22 Nisan 1987'de sine-
malarda gosterime girecegini de boylece ogrendik.

"Rosa Luxemburg"

Margarethe Von Tfrotta'mn yonettigi ve jiiri ba§kani Barbara Soko-


wa'nin ba§ roliinii oynadigi Rosa Luxemburg festivalde gosterildi.
Paris'te aylardir afijten inmeyen bu filmi festivalciler yeniden izle-
mek olanagi buldular. 20. yiizyil sosyalizm ve toplumsal mucade-
leler tarihine imzasim atan unutulmaz isimlerden birinin yajamini
filme almak kolay degil. Yonetmen iki saatlik filmiyle bu i§i ba-
§armaya ?ali§iyor. Polonya kokenli, Alman vatanda§i Rosa'mn ya-
§ammi, Birinci Sava§ oncesi sosyal demokrat partilerini ve yoneti-
cilerini yakindan tanima firsatini buluyoruz. Almanya'yi ve biitiin
Avrupa'yi da. Rosa'mn savaga kar§i inanmi§ ve kesinkes tavn, soy-
lediklerinin ve ongordiiklerinin tek tek ger<jekle§mesi O'nun zeka-
sinin ispati. Filmin yonetmeninin siibjektif yakla§!mi sonucu Ro-
sa'yi ozel yajamiyla taniyoruz: Bir kadm olarak a§klan ve kiskan?-
liklanyla. Bu arada kimi erkek parti yoneticisinin seksist tavnm da
saptiyoruz. Benzer bir durum bugiin kadm siyasetgiler tarafindan
Fransa'da PS (Sosyalist Parti) ifinde protesto ediliyor.

"Devam Edecek Tarih'V "Arkasi Gelecek Tarih"

§enlikte gosterilen bir?ok film kadimn siyaset, sanat, miizik, re-


sim, edebiyat vb, konularla ili§kilerini ve bu alanlarda yaptiklanm
veya yapabileceklerini dile getiriyor/getirdi.
Histoire a Suivre (Siirecek/Devam Edecek Tarih) Kanada'da
kadinlann siyasetteki yerini ve yaptiklanm anlatan bir belgesel.
Kadinlar Kanada niifusunun % 52'sini olu§turmalanna ragmen si-
yasette heniiz arzuladiklan ve hak ettikleri yeri alamadilar.
Quebec Parti si genel ba§kanligi i$in miicadele eden bayan Pau­
line Marois'mn bu hedefe ula§mak i?in yaptiklan ve maalesef se?i-
lememesi oykiilendiriliyor.
Erkeklerin kadinlara parti ifinde zar-zor tahammiil edebildikle-
ri, ancak onlardan emir almayi asla istemedikleri vurgulamyor.
Rosa Luxemburg'da Alman Sosyal Demokrat Parti yoneticileri-
ni §iddetle ele§tiren Rosa'ya, "kadin sorunlanyla ilgilenmesi" tavsi-
ye ediliyor. Ve O'na Clara Zetkin omek veriliyor. Rosa'nm fena
halde sinirlendigini ve ele§tirilerine "yoneticilerin ma?olugunu/
seksistligini ve hatta kadm dii§manhklanm" da ekledigini belirtme-
ye gerek var mi?
Histoire a Suivre'in gosteriminden sonra yapilan ve kadin yo­
netmenler, en bagta belgeseli hazirlayan bayan Diane Beaudry ile
Fransa'mn iktidar ve muhalefet partilerinin milletvekili ve senator
bayanlanmn katildigi tarti§mada, kadinlann siyasette eksik ve ye-
tersiz temsil edildiklerinde hepsi birle§tiler. Omegin Fransa Sena-
tosu'nda 320 iiyenin sadece 9'u kadm (1995'te sayi 14'tiir) ve bun-
lann 5'i PCFden. Fransiz Komiinist Partisi senato grubu ba§kam
da bir kadin: Bayan Helene Luc. Tarti§maya katilan PS milletvekili
ve Kadm Haklan eski bakam bayan Yvette Roudy ise parti i?inde-
ki yonetici kademelerin hepsinde kadm temsilci kotasimn %
20'den % 25'e ?ikanlmasini onerdigini, ancak birakm onerisinin
kabuliinii bir?ok nedenle % 20'lik kotamn bile gergeklegtirilemedi-
gini belirtti.
Kadinlann sanat alamna giri§inde 20. yiizyilin ba§indan beri
kar§ila§tiklan sorunlar bazi filmlerde yansitildi. Omegin lsve?li
Angeta Elers-Jairleman, Ester isimli filminde ger?ek bir olaya da-
yanarak yiizyihmizin ba§inda Isve?’te ressam toplulugu biinyesin-
de kadin sanat9ilara kar§i diijmanhgi, onlann ressam olamayacak-
lan fikrinin yaygmligim dile getiriyor. Macaristanli Marta Mesza-
ros otobiyografik unsurlar ta§iyan Afklanm a Mektup (Naplo Sze-
relmeimnek) isimli filminde 1940'larda SSCB'de ve Macaristan'da
sinemaci olmak isteyen kadina nasil dudak biikiildiigiinu gozler
oniine seriyor.
§enlikteki pek 90k yapitta insanlik tarihinde, kadinlann yarati-
ci katkilannm bulundugu vurgulamyor. Belli donemlerde kadmla-
nn sinemaya, sanata, miizik, resim ve benzeri dallara kadlimlann-
da gdzle goriiliir/hissedilir bir geligme saptaniyor. 1960 ve
70’lerden giiniimiize yeniden boyle bir donem i?inde bulundugu-
muz kesin.
Kadm Filmleri §enligi'nin "ruhu" ve diizenleyicisi iki bayan:
Elisabeth Tr6pard ve Jackie Buet. Her yil bir9ok iilkeyi dola§arak,
onerilen bir9ok filmi izleyerek §enlik programini olu§turuyorlar.
11-19 Mart 1989'da 11.si diizenlenen genlikte yan§mali boliimde
uzun ve kisa metrajh ve belgesel 60 film vardi. Yan gosterilerde
ise toplam 80 film.
1989'da 9ah§an kadinlann sorunlan (omegin Gentili Signo-
re'de), kadinlann a§k ve arzulanmn terorizm ve etkileri gibi konu-
lar yamnda Filipinli kadinlann fuhu§a, ozellikle "seks turizmi” ile
getirilen fuhu§a kar§i savajimi, Bolivyali kadinlann iilkelerinin di;
"bor9"u hakkinda diijiindukleri gibi yeni ve daha onceleri rastlan-
mayan alanlara girildi. Bu arada daha siyasi bir konu ABD'li Bar­
bara Trent'in Cover Up'unda ijleniyor: Reagan ve Bush'un se9il-
melerinde, sirtth tiiccarlan ile CIA'nin eski ajan ve yoneticilerinin
rolii yadsinamayacak bi9imde gosteriliyor.
Uluslararasi iine sahip fransiz oyuncu Delphine Seyrig "Auto­
portrait" boliimiinde bizzat se^tigi en iyi on filmiyle seyirci kar§i-
sina yeniden gikti. Kadm Filmleri §enligi'nin ciddi destekleyicile-
rinden olan ve hemen hemen her festivalde bizzat hazir bulunan
Seyrig bir siire once vefat etti.
Kujagimn en bajanli ve en verimli yonetmeni Liliana Cavani,
Petain, Stalin ve Direnijgi kadinlar iizerine ondan 50k filmiyle ayn
bir boliimdeydi.
Bir yenilik 1989’da SlYAH KADINLAR'a ili§kin 6zel bir bo-
liimiin olu§turulmasi^ir. Bu boliimde ABD, Avusturalya, Fransa,
Ingiltere ve Afrika iilkelerinde siyah kadin ve kendine ozgiin so-
runlanm ele alan filmier gosterildiler.

Kadinlann Sinemacisi

Erkek sinema ustalanndan pek ?ogu da kadinlara ili§kin ve onlar-


dan yana tavir alarak film yaptilar. Tiirkiye'de Yilmaz Giiney ilk
akla gelen. Ozel bir boliimde daha once gordiik. Atif Yilmaz ve
§erif Goren de bu baglamda ammsanabilir. ABD sinemacilanndan
Joseph Mankiewicz kadinlann sinemacilan ifinde ba§ta gelenler-
dendi. 1913 dogumlu (Berlin'de) ve 1993'te vefat eden "Jo" kadm
portreleriyle tanimr. En iinlii aktrisleri yonetti: Ava Gardner, Eliza­
beth Taylor, Bette Davis, Katherine Hepburn, Jean Simmons gibi...
Almanya'da Fritz Lang gibi bir sinema ustasi ile Jo gazeteci
olarak tani§ti. Hollywood'da Ernst Lubitsch ve King Vidor ile se-
narist olarak $ali§ti. 1949 ve hemen sonrasinda 1950'de dort Oscar
aldi. 1951'de McCarthy'ciligin en belali zamanlannda "komiinist-
likle" suflandi...
1972'deki son filminden sonra kendi kendini emekliye ayirdi.
JO, kendisini bir film "author”u olarak tanimliyordu. Ger^ekten de,
Holywood'da az rastlanan bir sinema ustasiydi: Filmlerinin hem
senaristi, hem yonetmeni hem de prodiiktoriiydii. Paranm egemen-
ligi altindaki ABD sinemasinda, "ormaninda", bagimsiz kalabil-
mek ifin oyle davranmasi gerekiyordu. Tiirkiye'de Yilmaz Gii-
ney’in yaptigi gibi.
Kadini en iyi anlatan yonetmendir. Bayan Muir'in Macera-
•sj'nda, yalmz bir dulla bir denizcinin hayaleti arasindaki hayali
"a§ki" anlatir. 1900’ler ABD’sini yansitir.
All About Eve'de kadinin, en beklemedigi anda "yenilebilirligi-
ni" gozler oniine serer. Tiyatro kulislerinde olan bitenler ile biri
gen?, digeri sanatinin zirvesinde orta ya§li iki kadinin "diiellosu-
nu" seyrederiz. Gen? kadinin, inanilmayacak derecedeki iki yiizlii-
liikle "yildizin" once piyesteki roliinii, yani "i§ini”, sonra iiniinii ve
e§ini elinden ali§ina tanik oluruz. Kadinin, bir tiir kadinin psikolo-
jisinin "derinliklerine" ineriz. Jo’yu ilgilendiren ger?ek ger?ekler-
dir: Insanlann ve §eylerin ger?ekleri.
Kadindan soz eden erkegi ihmal edebilir mi? Guys and
Dolls'da gen? bayanlarla baylar huzurumuzdadirlar. Bu yonetme-
nin ilk miizikal komedisidir. Bagrol oyuncusu Marlon Brando’dur.
1954'deki Qplak Ayakli Kontes, Ispanyol kabaresinde / taver-
nasinda §arkici bir bayanin Hollywood yildizligina, oradan kontes-
lige yolculugunun garip dramidir. Geriye donii§lerle anlatihr. Ava
Gardner ve Humphrey Bogart'la. Erkegin kadina "Sabah kokuyor-
sun" demesi ile "sabah gibi kokuyorsun" demesi arasindaki farki
burada gorebiliriz. Aradaki fark §iirseldir.
1963'te bitirilen Kleopatra, Elisabeth Taylor'un kaprisleri, kis-
kan?lik bunalimlan ve benzeri nedenlerle "akil almaz ve ?ilgin bir
kabusa" donii§iir. Ge?mi§in Kleopatra'si ile doneminin Kleopatra’si
bir kigide biitiinle§irler: Ama oykii filmde anlatilan, iktidar ve a§k
(lar)i arasinda bocalayan bir imparatori?enin, gii?lii bir kadinin,
oykiisiidiir.
Sava§ ve Kadin

Giiniimiizde birgok iilke insanhgin ba§ belasi sava§lar i?inde ya§i-


yor maalesef. Kadinlann bu iilkelerdeki durumunun 50k feci oldu-
gunu giinii giinune basm-yayin organlannda, televizyonlarda nere-
deyse canli olarak, elle dokunulabilecek yakinhkta goriiyoruz.
Ban§ anlannda/donemlerinde durumlan 50k kez zor olan ka-
dinlann sava§ halinde en biiyiik, en acimasiz, en korkun? darbeleri
yedigini biliyomz.
Bilindikleri i?in 50k aynntisina ginneden birka? animsatma
yapmak istersek, manzara ifler acisidir:
Afganistan'da rakip dinci gruplann fati^malannda kadinlar "fa-
turayi” odemek durumunda kaliyorlar: Gejmi? yonetimlerin kadin-
lann aklim "zehirledigini" iddia eden silahli gruplar kadinlann 5a-
h§malanm yasakliyorlar. ^ali§ma mekanlanni yakip yikiyorlar.
Son aylarda birfok vilayeti ele gefiren Taliban grubu ele gefirdigi
kentlerde kasaba ve koylerde kadinlann sokaga fikmasmi bile ya-
sakladi.
Burundi ve Ruanda'da emperyalizmlerin, eski ve yeni somiir-
gecilerin biiyiik sorumluluklar ta§idigi Hutu ve Tutsi halklannm
birbirini kirmasinda kadinlar ve elbette focuklar da katlediliyorlar.
Azerbaycan ve Ermenistan arasindaki sava§, sadece Daglik-
Karabag'da degil biitiin cografyada kadm haklanmn ayaklar altma >
ahnmasina yol a?iyor.
^e^enistan'da ise orta(ag tipi ta§ ta§ iistiinde birakmamacasma
yiiriitiilen sava§ biitiin halklan ve (ocuk, e§, sevgili ve ogullan ol-
diiriilen kadmlan en once derin iiziintiilere gomiiyor. Oldiiriilenler
unutulmadan.
Giiney Amerika, Afrika (Bati Sahara'da Kadmlar Birligi'nin
kurulmasi, Fas'la sava§in siirmesi), Asya'da ve Bosna-Hersek bag-
laminda Avrupa'daki sava§larda kadinlann tecaviize ugramalanni
ve bu a;agilik i§in sistematik bir bi9imde silah olarak kullamlmasi-
m hepimiz duyduk. Bosna Hersek'teki igfal, 9001k dii§urmek zo-
runda kalan kadmlar, katledilenler Tiirkiye'de de basin-yaym or-
ganlannca bir ara 90k ciddi bir bi9imde i§lendi. Bir?ok bilim kadin
ve adami makaleler yazdilar. Kadin haklanm savunmalan gergek-
ten 90k giizeldi. Goz ya§articiydi.
Tecaviiz, "du§mani" yok etmek, ona moral bozucu etkiler yap-
mak, ona ahlaki zarar vermek, amaciyla kasitli olarak kullanilan
bir silahti bugiin: Yoksa akillan ufkurunda kimi 9atlaklann yaptigi
bir a§agilik "gorev" degil. Tecaviiz oteden beri bu ama9la kullam-
liyor.
25 Haziran 1991 tarihli Le Monde gazetesi Tiirkiye'de on iki-
on U9 ya$mdaki kiirt kiz 90cuklannin kafinldiklanm ve jandarma
karakollannda igfal edildiklerini I§kenceye Karji Evrensel Orgiit
raporuna dayanarak aktanyor. Tiirkiye'de ve Kiirdistan'da kadinla-
ra yonelik i$kence, igfal, yargisiz infaz, ka9irma, yok etme diinya
basin-yayin organlannca aktanhyor. Yillardan beri. Tiirkiye'deki
okura bunlan anlatmak gereksiz. Qiinkii her giin goriip, duyuyor-
sunuz. Okuyorsunuz. Bununla birlikte, izninizle, 90k 9arpici ve
gei^ekten yiiz kizartici olan birka? omegi burada, yinelemek paha-
sina olsa bile, aktarmak istiyorum: Nasil olur da Avrupa ile biitiin-
le§mek, iki yiiz yila yakin bir zamandir "(agda§ uygarlik diizeyine
ulajmak" ve "demokrasiyi kurmak" isteyen bir Devlet (evet devlet,
(iinkii ulkenin bu i§le bir ilgisi yok) bu tiir §eylerin yapilmasmi
gormemezlikten, duymamazliktan gelebilir? Nasil olur da boyle bir
devlet su(lulan yakalayamaz?
Nasil olur da bu tiir §eyler yirmi birinci yiizyila be§ yil kala sii-
rebilirler? Bu ve benzeri sorulan bir kez daha sorup dii§iinebilmek
i?in bu iiziicii olaylan siraliyorum:
Ekim 1990'de 16 ya§indaki bir gen? liseli okul duvanna "Sava-
§a Hayir!" diye yazdigi igin tutuklandi. Sonra hapishaneye konul-
du. tsmi, yasalar ayaklar altina alinarak basina yansitildi, ve hak-
kinda 24 yil hapis cezasi istendi... Liseli gen? kizi Lise Miidiiriiniin
ihbar ettigini ve gdzaltindayken ijkence edildigini Tiirk basmi ak-
tardi.
§ubat 1991'de Giimii§hane Lisesi yonetiminin ihban iizerine
16 ya§indaki D.§. gdzaltina alindi. Yonetim O'nu sinif tahtasina te-
be§irle "orak-gekif" resmi (izmekle sufluyor/ihbar ediyor. Gen?
kizin gozaltmda doviildiigii, evini aramak i(in getirildiginde karde-
§i tarafmdan basina anlatildi...
Mart 1991'de, Pir Sultan Abdal oyununu sahneleyen Ankara
Birlik Tiyatrosu oyunculan ile birlikte, 4,5 ya§indaki Giinay Goker
annesi ve babbasi ile birlikte gdzaltina alindi: O da (iinkii oyun-
cu...
Aralik 1990'da Demokrasi I?in Kadin Demegi (DEMKAD)
Ankara §ubesi saymani Nevruz Tiirkdogan evi basilip gozaltina
alindiginda 2,5 aylik ?ocugunu "dii§iirdii"...
Haziran 1991'de Gaziosmanpa§a'da (ISTANBUL) erkek arka-
da§iyla birlikte dola§an 15 ya§indaki Nilgiin Oda, karakola gotiiriil-
mek iizere bindirildigi askeri aracin i?inde Astsubay (avu§ Erdal
Polat tarafmdan oldiiriildii.
27 Mart 1992'de Istanbul Haskoy Lisesi'nde Newroz katliammi
protesto eden ogrencilerden gozaltina ahnanlar doviildiiler, kizlar
tecaviizle tehdit edildiler".
Nisan 1992'de §imak Lisesi'nin 16 ya§indaki ogrencisi Bi§eng
Ariik, evinden gozaltina alindi. Dort giin sonra annesi aranarak
"Hastaneye gel ve kizinin cesedini al" diye 9agnldi. Annesi kizimn
cesedinde i§kence izleri bulundugunu basina iletti. Doktor raporu-
na gore, Bi§eng intihar'etmij". Hem de neyle biliyor musunuz?:
Uzun namlulu G-3 silahiyla. Bu haberi ve a^iklamalanni 25 Nisan
1992 tarihli The Guardian'da. okuyabilirsiniz.
Ekim 1992’de Pazarcik'a bagli Armutlu ve Qigekalan koyleri
arasinda gerillalar ile Tiirk Silahli Kuvvetleri arasinda £ikan 9ati§-
mada yarali olarak yakalanan bayan gerilla Zeynep Kalan trakto-
riin arkasma baglanarak, yerlerde siiriiklendiriliyor ve oldiiriiliiyor.
Olen be§ gerillanin cesetleri yerlerde siiriiklenerek parampar9a edi-
liyor...
Bu tiir katliamlar maalesef guniimiizde siiriiyor. I^i^leri Baka-
mmn verdigi rakamlara gore, 2115 koy bojaltildi. Yaklajik iki
milyon insan go^e zorlandi...
Bunlann yam sira "izinsiz gosteri" yaptilar/yapiyorlar denerek
insanlara silahla ate§ edildi: Silahsiz gostericiler vuruldular: New-
roz kutlamalannda, Bir Mayis gosterilerinde son yillarda dramatik
omeklerini ammsiyoruz. Mart 1995'te ise tstanbul'da Gazi Mahal-
lesi'ndeki olaylarda biitiin diinya televizyonlan gostericilere ate§
eden giivenlik kuvvetlerini gosterdiler. Gazeteler fotolanm yayin-
ladilar. Kadinlara ijkence yapildigi artik bir devlet sun degil. 1s-
tanbul'un merkezinde giipegiindiiz bir gazeteci gen9 kiz Ozgiir
Giindem gazetesi 9ali;anlanndan Aysel Malko? ka9inldi. Ve bir
daha bulunamadi: Ne kendisi ne cesedi. Oysa "kayboldugu" ilk
giinlerde gen9 bayamn sivil polisler tarafindan "gotiiriildiigii" be-
lirtilmijti. Goren tamklar daha sonra konujmaktan ka9indilar/
ka9imyorlar...
Sava$a Kar§i/Bari§ i^in/Miicadele

Baski, i§kence, katliam, oldiirme ve benzeri akil almaz durumlar,


alikonamaz bir bi?imde kadinlann bilin?lenmesinde belirleyici olu-
yor. Bunun omeklerini bir?ok iilkede gordiik. Yemen’de. Oman’da,
Kuveyt'te, Suudi Arabistan'da, El Salvador’da, Nikaragua'da... Lis-
te 50k uzundur. Bugiin aym bilin?lenmeye Tiirkiye kadinlannda
rastliyoruz.
12 Eyliil 1980 sonrasinda yaprak kipirdamazken kadinlar, ana­
lar, bacilar, e§ler, sevgililer, ni§anlilar ve digerleri hapishane kapi-
lannda kendilerini gosterdiler. Kisa siire sonra a?hk grevleri, gos-
teriler ve yiiriiyii§lerle erkeklerinin ve kizkarde§lerinin cezaevi ko-
$ullanmn ve goriijmedeki zorluklann diizeltilmesi/a§ilmasi miica-
delesini veriyorlardi: Bir siire sonra TAYAD (Tutuklu Aileleri
Yardimla§ma ve Dayam§ma Demegi) biinyesinde bir araya geldi-
ler: §ubat 1985’te. TAYAD bir dizi eylem yapti: TAYAD isimli ki-
tapta aynntili bir bi?imde aktanliyor.
Demokrasi l?in Kadm Demegi (DEMKAD) da bir?ok eylemle
kadinlann ve erkeklerin sorunlanni giindeme getirdi.
Demekler Aralik 1990'da kapatildi. TAYAD yonetim kurulu
iiyeleri bu karan protesto etmek amaciyla a?lik grevine gittiler.
Mart 1991'de yapilan durujmaya TAYAD ba§kam Giilten §e§en
ile yonetim kurulu iiyeleri Sultan £elik, Niliifer Alcan ve Sadiye
Uyar boyunlannda "TAYAD kapatilamaz" yazili fularlarla katildi-
lar.
Kiirt kadinlan aflik grevlerinde, gosteri ve yiiriiyii§lerinde, ce­
zaevi kapilannda her zaman en onlerde yerlerini aldilar: Oglu, e§i,
sevgilisi, karde§i, babasi, yakmlan vurulan, hapislere atilan bir ka­
din ba§ka ne yapabilir? Protesto eylemleri, Zekiya Alkan'in 1990
Newroz'unda kendi kendini yakarak protestoda en u? ama aym za-
manda en silinmez noktaya ula§ti. O'nu ba$ka gen? kizlar izledi.
Igfal olaylanmn artmasi, igfal edilen gen? kizlann, "ka?arken 61-
diiriildii" ya da "indhar etti" gibi iddialarla oliilerinin ailelerine tes-
limi iizerine kiirt gen? kizlanndan gidebilecekler daga ?iktilar, ge-
rilla birliklerine katildilar. Bugiin ?arpi§malarda kadmlar da vuru-
luyorlar. Kiirt kadmlar YJWK'yi (Kiirdistan Yurtsever Kadmlar
Birligi) kurdular. Gen? kizlar ?ati§maya, sava§a mecbur kalirken,
orta yajli ve daha ya§lilan acilar i?inde "iki yakalanni bir araya
getirmeye" ugra§iyorlar: Ailenin ge?imini ve g6? edilen kasaba ve-
ya kentlerde ailenin birligini saglamak. Bu arada gosteri ve yiirii-
yii§leri ihmal etmeyenlerini de belirtmek gerek: 1089'da Mardin
Darge?it il?esinde kadinlann Kaymakamlik 6niinde a?lik grevi ve
giiniimiizde bir?ok yuruyii§lerde aldiklan aktif rol. Temmuz
1989'da bag, bah?e ve tarlalanmn "yasak bolge" ilan edilerek elle-
rinden alinmasina kar§i §imak kdylerinin kadinlan karayolu bo-
yunca be§ giin a?lik grevi yaparak yanit verdiler. Kaymakamin
"giivence” vermesi iizerine eylemlerini sona erdirdiler.
Bugiin Avrupa'da ve Tiirkiye’de Kiirt kadim denince akla ilk
gelen Leyla Zana’dir elbette. Fransa'da AFPD (Demokrasi I?in Ka-
dinlar Birligi) ile 12 Haziran 1994'de Avrupa Parlamentosu iiyesi
se?ilen bajkam bayan Antoinette Fouque'un Leyla Zana'nm bir an
once ozgiirliigiine kavujmasi i?in siirekli miicadelesi bundandir.
UFF (Fransiz Kadmlar Birligi) de aym ama?la ?ali§iyor. Avrupali
ve Fransiz kadmlar i?in bir milletvekilinin dokunulmazliginin bil-
digimiz kojullar i?inde kaldinlmasi ve hapishaneye atilmasi kabul
edilebilir bir §ey degildir.

Filistinli Kadm

Bir?ok ba§ka halkin tarihinde gordiigiimiiz gibi, baski, ijkence, ha-


pis, ceza bilin?lenmeyi ve daha radikal miicadele bi?imlerini daya-
tir. Bu konuda en iyi bilinen omeklerden biri Filisdnli kadinin ma-
cerasidir. Filistinli kadin miicadele i?inde gerillahk yapmak zorun-
da kaldi. Bu alanda 90k iinlii Filistinli kadinlar tarihe ge?ti. Ancak
sadece bu alanda degil. FKC'de (Filistin Kurtulu; Orgiitii) Ulusal
Meclis biinyesinde, El-Fetih i?inde yonetici, milletvekili olarak da.
Filistinli kadinlan biitiin diinya medyalan diplomat olarak da tam-
mak olanagim buldular: Israil ile ilk ban§ gorii§melerinin (gosteri-
len ban§ gorujmelerinin) yapildigi sirada Filistin delegasyonu soz-
ciiliigiinii yapan bayan Hanah Ar§avi omegin. Ve Paris biiyiikel?i-
ligine atanan Leyla §ahid. Ve digerleri. Filistinli kadin okuma-
yazma, egitmenlik ve toplumsal alanlarda da ba§anh. Erkeklerin
siirgiinde veya cephede bulunmasi sonucu "erkeklere mahsus" bir-
90k i§i bizzat ustlenmesini de bildiler: Tanmdan in§aata, §oforliik-
ten siyasete: Bir?ok belediye meclis iiyeligini kadinlar iistlendi or-
negin. Filistin Kadinlar Birligi kadinlann bu i§leri iistlenmesinde
birincil derecede rol oynadi.
Intifada'da onciiliik yapan, 90cuklan(m) en ciddi bir bi?imde
destekleyen de analar, bacilar oldular.
Filistinli kadinlar kendi durumlanna yonelik iyile§tirmeleri de
ihmal etmediler: £ok evlilige kesinkes kar§i oldular. Karjilar. Qo-
cuk sayisimn azaltilmasindan yanalar. £ali§ma ya§aminda ve egi-
tim-ogretimde kadin-erkek egitligini savunuyorlar. Ve bunun i$in
miicadeleden jekinmiyorlar. E§lerini se?mek ve bo§anma konusun-
da erkekle e§ konuma getirilmek i?in de. Islamci dincilerin ters
yonde propagandasina kar§in. Sava§ ve siirgiin kojullannda yed§-
mi§, biiyiimii§, geli§mi§ Filistinli kadimn dinciler tarafmdan dort
duvar arasina sokulmasi olanaksiz. Bu a?idan dincilere kar§i en
ciddi muhalefet ozgiirluk a§igi kadmlardan geliyor. Ya§ar Arafat'in
e§i ve benzerleri de bu miicadelenin i?indeler.

Ban§ I; in Kavga

Israil'de on sekiz ya§im dolduran herkes, bayan veya bay ii? yil as-
kerlik yapmak zorunda. Liseyi bitiremeyen gen? bay ve bayanlar
kendileri ya§indaki, bazen daha kiifiik ya§taki 90cuklarla sava§-
mak igin yetijtiriliyorlar. Ve bunun faturasini §ok agir oduyorlar:
Israil ordusunda oldiiriilenlerin dortt iifii 20 yajindan ku^iik gent­
ler. Bugiin toplam niifusun yandan 90gu 24 ya§inda olan Israil'de
gentler en ba§ta savajin bitirilmesinden yanalar. Hele birka? yil
arayla simf arkada§inm cephede vuruldugunu ogrenen gentler.
tsrail’in i§gal ettigi topraklarda "yerle§im merkezleri" kurmasi
ban§i uzakla§tiran bir etken. Rusya Federasyonu'ndan, Habe§is-
tan'dan veya bajka iilkelerden getirilen Yahudilerin bu "merkezle-
re" yerle§tirilmesi, bir kismimn Dinsel Okullarda dinci yeti§tiril-
mesi (sabah 06'dan gece 24'e dek Tevrat "inceleniyor" bu okullar­
da) hayra alamet degil. Israil bugiin bolgede en militarist devlettir.
Insanlan siirekli bir paranoya iijinde ya§iyorlar.
"Yerle§im merkezlerindeki" Yahudiler bellerinde tabanca, el-
lerinde kala;nikofla dola§iyorlar. Aralik 1987'de Intifada bu tiir
tiplerin birka? £ocugu katletmesi iizerine bajladi. Yahudiler iggal
edilmi§ iilkede bir "evet" veya bir "hayir" i§in vurup oldiirmeye
kadar i§i gotiiriince isyan kafinilmazlajti: £ocukla bagladilar. £iin-
kii ilk hedeftekiler onlardi. Onlari esnaflar izledi: Kepenk kapata-
rak, i§galci askerlerin zorlamasina karjin diikkanlan afmayarak.
Sonra kadmlar kendi gosterilerini diizenlediler. Aynen 1977'de Ar-
jantin'de, 1980'de Tiirkiye’deki gibi. Tutuklanan gocuklanmn du-
rujmalannda mahkeme salonlanna almmamalanm protesto ederek
bajladilar gosterilerine. Hapishanelerdeki kardejlerinin miicadele-
sine katkida bulunmak i?in grevler, gosteri ve yiiriiyu§ler duzenle­
diler. Kendi vatanlannda i§gal ve baski altinda tutulan halkm ba§-
ka ne yapmasi beklenebilir? Filistin halki "Israel no, we are the
PLO" (Israile Hayir, Biz FKO'yuz) diye ayaklandi.
Uzun donemde ijgalin halkm ayaklanmasina yol a^masina bir-
90k donemde bir 50k yerde tanik olunmu§tur. Bu miicadele bazen
uzun soluk isteyen bir ugrajtir ve bu ugrajta kadmlar 50k biiyiik ve
onemli roller oynami§tir. 1919-1922 arasinda Tiirkiye'de Ulusal
Kurtulu§ Sava§i'nda, 1954-1962 arasinda Cezayir'de ve ba§ka ta-
rihlerde bajka iilkelerde kadinlar cephe gerisinde de ugra§ verdik-
leri gibi, fiilen savaga da katilmi§lardir. 1940'lardan guniimiize Fi-
listin’li kadin, halkmin miicadelesine her diizeyde katiliyor. l§gale,
i§gal ordusunun top ve tufegine kar§i ta§la kar§i duruyor. Igkence
ve hapishaneyi tanidi. E§, karde§ baba ya da gocuklanmn ozgiirlii-
ge kavu§masi igin gosteriler yapti. Kulturune ve vatanina bagliligin
simgesi haline geldi. Filistin'li kadin halkinin mucadelesinde, mu-
cadele gelenegi ile deneyim birikiminin ku§aktan ku§aga ta§inma-
sinda 50k onemli bir rol oynadi. Bu kavga filmlere de konu oldu.
Omegin Mai Nasri ile Jean Chamoun Dikenli Katirtimagi Gii-
lii isimli, Filistin-Liibnan, ortak yapimi filmlerinde Giiney Liib-
nan'da kadinlann tsrail i§galine kargi direni§lerini anlatiyorlar. 71
dakikalik film, belgesel ve "gevrilmi?" boliimlerden olu§turulmu$.
Filmin yonetmenleri once iggal altinda yillarca kalan 30 kadar ko-
yii dola§mi§ ve koylii kadinlarla soyle§mi§ler. Birgok sahne bizzat
kadinlann istegi iizerine filme ahnmi§. Kadinlar kendi rollerini biz­
zat oynuyorlar. Filmin adi kadinlann onerisi uzerine konulmu§.
Film bir yandan kadinlann ekonomik ve toplumsal somnlanna,
ya§li ve geng ku§aklar arasmdaki ayn§maya parmak basiyor, ote
yandan Israil i§galine kar§i gocuk, gen? ve ya§li biitiin kadinlann
candan miicadelesini anlatiyor.
Bir anne kizina patlican ve biberi nasil kuruttuklanni, gamajin
topluca irmakta nasil yikadiklanm ("suyu biterdi irmagin") anlati-
yor. Geng ku§agin bu yontemleri bilmedigini, "makina ku§agi" ol-
dugunu dertli dertli dile getiriyor. Bir ba§kasi kiz gocuklanmn ni-
gin okula gonderilmedigini agikliyor; babaya gore bu "bo§una mas-
raf'tir. Bunlar ve benzeri sorunlar Tiirkiye'deki kadimn iyi tamdigi
sorunlar.
Film, kadinlann tsrail i§galine kar§i direni§i nasil orgiitledikle-
rini, sabotajlan nasil yaptiklanni gosteriyor. Bir kadin tsrail i§gali-
ni §oyle tanimliyor: "Sanki gencecik kizlm gozumun oniinde igfal
ediliyordu". Bir kadin gebeyken silah ve malzemeyi nasil saklayip,
nasil bir koyden digerine tajidigim onur duyarak anlatiyor. Olduk-
9a ya§li bir ba;kasi gdz ya§artici bombalann etkisini azaltmak
amaciyla koklamalan ifin gen? ve gocuklara nasil sogan dagittigi-
m belirtiyor.
tsrail i§galine kar§i kadinlann duzenledikleri gosteriler, ?ar§af
iginde tajman kala§nikof ve bombalar, koyii basan tsrail askerleri-"
nin bajindan a§agi dokiilen sular ve benzeri kahramanca eylemler
yaraticilan ve uygulayicilan tarafmdan anlatiliyor.
Hatice hapisten fikan kocasina §unlan soyliiyor: "Sen hapis-
teydin. Evlilik yildonumumiizu ozel bir §ekilde kutlamak istiyor-
dum. O gun sokaga indim, kadinlan gosteriye ?agirdim ve muhte-
§em bir gosteri yaptik".
Bu film Liibnan'h ve Filistin'li kadimn i;kencelere ve hapislere
kar§m tek sir vermemelerinin, oliime ragmen inamlmaz cesaretleri-
nin destamdir. Ulusal kurtulu§ sava§lannda kadimn rolii ve kazan-
digi deneyimler bir kez daha gozler oniine serilmektedir. 1919-
1922'de Tiirkiye'de, 1954-1962’de Cezayir'de oldugu gibi, 1980'le-
rin ba§mda Lubnan'da kadinlar i§gale kar§i durmasim bilmi§ler.
Kadinlar gocuklanna halklanmn geleneklerini, kiilturunii aktan-
yorlar. Baskiya ve tsrail teroriine kar§in anneler giiniinde kadinlar
kiz gocuklanna yasaklanmi; olan Filistin bayragimn renklerinden
giysiler dikip, giydiriyorlar ve direni; gelenegi devam ediyor. Bu-
gun yine kadinlar tsrail i;galine kar§i Kudus'te, Bir-Zait'te ve iggal
altindaki diger Filistin topraklannda sava§i ve direni ji siirdiiriiyor-
lar; "Ya istiklal, ya olum", "Canim vatanima feda olsun” diye hay-
kirarak.
Kadinin Adi: Cesaret

Cezayir'de her §ey yapildi: Kadinlar falijm a yajamindan ozellikle


egitimden aynlsinlar diye. Dinciler katlettikleri kadmlan bunun
i?in ogretmenler arasindan sefiyorlar. £iinkii okullan kendi dene-
timleri altina almak istiyorlar. Oysa kadinlar onlara engel. Ceza­
yir'de egitim, ve ogretim alamnda kadin 9ali§anlar (ogunlukta.
Stratejilerini kadm statiisiinii sifirlamaya gore kuran dinciler kadm­
lan biitiin 9ali§ma hayatindan kafirmak ifin katliam dahil her yola
ba§vuruyorlar. Kadinlar direniyorlar..
Dincilerin kurmayi du§iindiikleri sistemin oncelikle kadmlar
ifin agagilayici oldugunun bilincindeki kadinlar gosteri ve yiirii-
yii§ler ile dikkat 9ektiler: Bir omek olarak 22 Mart 1994'de diizen-
ledikleri gosteriyi aktarabilirim: 22 Mart Sail giinii binlerce kadin
iilke ba§kentinde dincilerin cinayetlerini ve hiikiimetin FtS'in
"llimli kanadi" ile goriijme karanm kinamak yiiriiyii§u.yapti. "Ce-
zayir'ime dokunma!" "Katliama dur!", "Ozgiir ve £)emokratik Ce-
zayir" sloganlanyla yiiruyen kadinlann en oniinde, son giinlerde
vurulanlann ana-baci,kiz 9001k, e§ ve ni§anhlan vardi. Kadmlar
hangi bigimde olursa olsun dincilerle goriijiilmesine kesinlikle kar-
§ilar.
Cezayir'in bir^ok kentinde ulkedeki teroriin onlenmesi amaciy-
la faaliyet yapacak kadm inisiyatifleri olu§turuldu. Kadmlar iilke
fapinda bu faaliyetleri e§giidumlii bi9imde yonetecek biirolar ve
ili§ki aglan geli§tirdiler. Kadinlann bu giri;iminde, 13 yajindaki
bir kiz 90cugunun ba§ ortiisii takmayi reddettigi i?in katledilmesi
belirleyici oldu.
FtS (tslamci Selamet Cephesi), onun "silahli kolu" AtS (tslam-
ci Selamet Ordusu) ile GtA (Silahli tslamci Grup), kadmlan hedef
aliyorlar. Kadinlar da bu U9 orgiitun veya i9lerinden birinin hiikii-
met tarafindan ulkenin ve rejimin geleceginin tartijildigi / tartijila-
cagi gorii§melere davet ve/veya ortak edilmesini §iddetle ele§tiri-
yorlar. Birgok kadm bu orgiitleri "ye§il fa§izm yanhlan" bigiminde
degerlendiriyor.
Cezayirli kadimn miicadelesi daha oncelere iniyor: 1984'de
yuriirliige giren Medeni Kanun'un hazirlanmasi a§amasmda ve
sonrasinda kadinlar bu yasaya kar§i birlikte gok ciddi eylemler dii-
zenlediler. £iinkii bu Kanun kadinlann oteden beri ele§tirdigi Is­
lam hukukunun, bo§anmadan giinliik ya§ama, gali§ma ya§ammdan
miras hakkina, kadm aleyhine biitiin kurallanni aynen igeriyor...
Kadim erkegin vesayeti altina atiyor... Oysa kadinlar FLN (Ulusal
Kurtulu§ Cephesi) onderliginde ve Cezayir Kadinlar birligi biinye-
sinde ulusal kurtulu§ miicadelesinde cephede ve cephe gerisinde
iistlerine dii§en gorevleri yerine getirmekte erkeklerden geri kal-
madilar. Nitekim Cezayir Anayasasi kadim da erkek gibi "e§it hak-
lara sahip yurtta§" olarak tanidi. Ama i§ler tam tersine gitti. Bunun
en belirleyici nedeni FLN'nin ba§indan beri Islami siyasi amagla
istismar etmesinde yatiyor. Islami kendine ozgii bir bigimde yo-
rumlayan FLN, kadim ikinci plana itmekte bir sakmca gormedi.
1962'de bagimsizlik elde edildikten itibaren sistematik bir bigimde
kadm siyasetten, yonetici makamlardan di§landi. £ali§an kadinlar
ozellikle egitim, avukatlik, doktorluk gibi mesleklerde kendilerine
ozel bir yer edindiler. Ama onlar bile a§agilik Medeni Kanun so-
nucunda e§lerinin bir evet ya da haymna "teslim" edildiler. Edil-
mek istendiler. Ama kadmlar yenilmediler. FLN, kalkip erkeklerin
kadinlar yerine oy kullanmasmi bile yasala§tirdi. FtS'in "segim ba-
§ansinda" bu noktanin da rolii bulunuyor.
FLN'nin ne menem bir §ey oldugunu kadinlar anladilar.
Sonra sira FlS'e geldi. belediye segimlerini millete "cenneti va-
ad ederek" birgok biiyuk ve kiigiik kentte kazanan FlS, kadmlara
kar§i gerici bile denemeyecek akil almaz ortagagimsi bir diizen
kurmaya kalkti. Giinliik ya§ami ipotek altma almaya giri§ti. Kadm-
lara saldmlar, tehditler, giinliik ve gittik9e artail §iddet, her rama-
zan ayinda dozu artinlan bele§ §iddet. Universitelerde, lise ve her
tiirlii okullarda bayan ogrencilerin tedirgin edilmesi... Tehdit edil-
mesi: Ba§ortii taksinlar diye. Pantolon ve etek giymesinler, makyaj
yapmasindan dile... Tek ba§lanna oturn dul kadinlar rahatsiz edil-
diler: Dine gore kadin erkeksiz oturamazmi§(!) £ocuklanyla otu-
ran dul kadinlar bile tehditlere maruz kaldilar. Erkek arkada§lanyla
dola§an gen9 kizlar, bayanlar, sinemaya giden kahveye oturan ba-
yanlar, el ele tutu§anlar rahatsiz edildiler... Cezayir'de plaja gidil-
mez mi? Dinciler kalktilar §iddet uygulayarak "aile plajlan" kurdu-
lar: Erkekler ayn, kadinlar ayn ve lii'tfen(!) 9ar§afla denize girmeye
mecbur edildiler...
Kadmlar hem FLN'i denedi. Hem de dincileri. Bugiin vanlan
noktada her ikisini de yadsiyorlar. Her ikisini de silmek i9in 9ali§i-
yorlar. Cezayir'de kadinlar demokratik, 90gulcu ve a9ik bir diizen
istiyorlar.
Kadinlann miicadelesinde ba§i Berberi kadmlar 9ekiyor. Bir
omek vermek i^in bayan Khalida Messaoudi'yi se9iyorum: Ogret-
men. Berberi. Babasi din adami. Bir tiir §eyh. Sozii sayilan, dinle-
nen bir adam. Babasinin kizi miisliimanligmi reddetmiyor. Ama
dincilerin miisliimanligmi ise, yukanda belirttigim gibi, ”ye§il fa-
§izm" olarak degerlendiriyor. Bayan' Messaoudi, bu konuda 90k
kesin: "Hitler'in Almanya'da yaptigmi Miisliiman iilkelerde dinci­
ler yapmak istiyor. "Bu konuda bir9ok somut omek veriyor. Le No-
uve,l Observateur dergisi gazetecilerinden bayan Elisabeth Schem-
la ile yaptiklan soyle§iden olu§an Une Algirienne Debout (Flam-
marion Yaymlan, Paris, 1995) isimli kitapta biitiin bunlan a9ikli-
yor. Cezayir'de miicadelesini siirdiiriiyor. Kitabmm ismi de zaten
miicadelesini vurgulamak i9in: Ayakta Bir Cezayirli Bayan. (Pa-
rantez i9inde Istanbul'da feminist bir grup bayamn 9ikaracaklan/
9ikardiklan Kadinlara Mahsus Gazete Pazartesi'nin tamtim ozel
sayilanmn kapagina '’Ayaga Kalkalim" yazmalan kadinlann mii-
cadelesinin burada veya orada bir noktada birle§tigini de simgeli-
yor: AYAGA KALKMAK.)
Cezayirli kadinlann ya§ami zor. bu zorlugu, adina oliim ferma-
m (lkanlan ve yukanda adini zikrettigim Bayan Messaoudi gibi la-
ik, cumhuriyetgi ve miicadeleci bir bayan olan iinlii radyo ve tele-
vizyon program yapimcisi ve sunucusu bayan Malika Boussouf
anlatiyor: Vivre Traquie isimli kitabinda: tzlenirken Ya§amak.
(Calmann-Levy Yayinlan, Paris, 1995).
Oliim tehlikesine kar§in Fransa’lara gelip siyasi miiltecilik iste-
meyen, isteyenleri ise anlayi§la kar§ilayan bu iki kadin Ceza-
yir'deki karde§lerinin sorunlanm da unutmuyorlar. Belki once asil
obiirlerini anlatiyorlar. Bu arada Cezayir'de ve ba§kentindeki ala-
cakaranhgi, kadinlann sorunlanm, ge^inmek, ya§amak, varolmak
miicadelesini anlatan bir romam da onermek isterim: Feriel Assi-
ma'nin Une Femme d Alger, Alger, Chronique du Desastre (Ceza­
yir'de Bir Kadin, Yikimin Gunliigii, Arlea-Seuil Yayinlan, Paris,
1995).

Bir Kadin Hikayesi

Size iki kiz kardejin, Guatemalah Helen Mack Chang ile Kizkar-
de§i Myma’nm oykiisiinii anlatmak istiyorum: Kadm kadimn dava-
sim nasil korur Guatemala nam iilkede. Bilinsin diye.
11 Eyliil 1990'da Myma, ba§kent'in merkezinde, miitevazi bir
mahalledeki biirosundan pkarken, on alb bigak darbesiyle param-
par^a edildi. "Faili me^hul" bir cinayet. Kimi Latin Amerika ve
iifiincii diinya iilkesindekiler gibi maalesef. Ama herkes oliim ka-
rannin yiiksek bir makamda alindigindan emindi. Ve biiyiik olasi-
likla bolge askeri yetkililerince. ^iinkii, Myma, yillarca siirgiinde
ya§adiktan sonra iilkeye donen koyliilerin ya§am ko§ullan iizerine
arajtirma yapiyordu. Ve biiyiik olasilikla, bu gen? antropolog, iste-
meden, kokain ticareti, yasal olmayan yollardan koyliilerin toprak-
lanna el konulmasi, ormanm ender agaglannin kullanimi amaciyla
biiyiik agaglik alanlann yakilmasi ve Yerlilerin (Kizilderililerin)
katliami gibi olaylan ortaya 9ikardi: Yani subaylara rahat ve yiik-
sek gelir getiren her tiirlii haksizlik ve zulmii.
Yilda "yiizlerce" katliamm, adam ka9irmanm, harag almanin,
tehditin ger9eke§tirildigi iilkede, Myma'nin al?ak9a oldiiriilmesi de
"faili me9hul" cinayetler dizisine katilabilirdi. Yani herhangi bir
kovujturma yapilmadan, su9lular aranmadan (bulunmadan demi-
yorum), suglular cezalandmlmadan dosya adaletin tozlu raflann-
dan birinde "unutulurdu". £iinku, ordu, 1985'te yonetimi sivillere
birakmakla birlikte kulisten ipleri 9ekmeyi siirdiiriiyor. On bir mil­
yon niifusluk iilkede, be§ yiiz bin personeliyle ordu devlet i9inde
devlet ve dokunulmaz bir rolde.
Nitekim polis raporuna gore, Myma 9antasmi kapip ka^mak is-
teyen bir hirsiz tarafindan bi9aklanmi§ti(!) Kimse inanmadi bu ra-
pora. Hele Myma'nm kizkardeji avukat Helen asla. Ve Helen ada­
letin gorevini yerine getirmekten kafindigmi hemen fark etti. Biz­
zat davaci olmaya karar verdi. Ve yoneticilerin biitiin tuzak ve en-
gellemelerini agti. On iki yargi9 sirayla bu "zorlu dosyayi" reddetti,
davayi ustlenmek istemedi. Kimi "saglik nedeniyle", kimi ba§ka
bir nedenle. Iki tamk yurtdi§ma ka?mak zorunda kaldi. Bir doktor,
tehdit altinda, iki kez otopsi raporunu degi§tirdi. Helen de tehditle-
re maruz kaldi. Ama yilmadi. Onun cesareti soncu, namuslu bir po­
lis de cesaretlendi: Sorujturmayi yapmakla gorevli polis Jose Mi­
guel Merida Escobar, cinayeti Alvarez'in i§ledigini saptadi. Dahasi
cinayetin gayri resmi askeri gii9lerce, yani kontrgerilla, tarafindan
diizenlendigini belirtti. Ancak, ustleri raporunu hasiralti ettiler. Ve
ba§ka bir polis, cinayetin bir hirsiz tarafindan i§lendigi(!) sonucuna
ula§ti. Ama birinci ve namuslu polis ilkinin aym yeni bir raporla
savlanni savundu. Kararliligi hayatina mal oldu: Jose, birka? gun
sonra, 5 Agustos 1991'de, arkadan vuruldu.
Resmi yalanlamalara kar§m Myma'nin katilinin, Guatemala
Cumhurba§kanmin korumalanndan biri oldugu ortaya $ikanldi. O
yillarda cumhurba§kam Hristiyan demokrat Vinicio Cerezo idi.
Dahasi, olaydaki sorumlulugu ortaya ?iktiktan sonra bile katil aym
gorevde kalmi§ti. Ancak olaym geni§ boyutlara ula§masi iizerine
yoneticiler katilin ABD'ye "ka?masim" sagladilar. Fakat cesur ve
korkusuz Helen, ?avu§un 4 Aralik 1991'de iade edilmesini sagladi.
Helen, cumhurbagkaninin ve Milli Savunma Bakam general
Leonel Bolanos Chavez'in yargilanmalanm istemek cesaretini bile
gosterdi. Bunu maalesef bajaramadi. Ama kararhligi saygi uyandi-
nyordu. Nitekim 20 ya§indaki bir gen§, Juan Carlos Marroquin
Tejada, tamklik yapmaya karar verdi. 20 Ekim 1992’de, cinayeti
ba§indan sonuna kadar gordiigiinii ve katilin samk sandalyesindeki
gavu§ oldugunu anlatti. O giinden beri Juan gizli bir ya§am siirdii-
riiyor. Ama o artik bir kahraman.
Artik sira cesur bir yargi? bulmaya kaliyordu. Ve bayan Car­
men Ellgutter Figueroa davayi iistlendi. Bir gen? kadimn katli, kiz
karde§inin miicadelesi, diiriist bir polisin gorevini yapmasi, gen?
bir delikanlimn yurttaglik odevini yerine getirmesi ve bayan yargi-
?in yasalan uygulamasi sonucu aydinliga kavu§tu.
12 §ubat 1993'te kadin yargi? Carmen Ellgutter Figueroa, eski
?avu§ Noel de Jesus Beteta Alvarez'i otuz yil hapis cezasina ?arpti-
ran karanm a?ikladi. Korkmadan. "Korkmuyorum!" dedi bayan
yargi?: "^iinkii karan aldigimda elimde kanun, gonliimde tann
vardi."
Bugiin ?avu§ Alvarez, Pavon hapishanesinde. Ve ordu, sozcii-
sii vasitasiyla, mahkemenin karanna "saygili oldugunu "a?ikladi.
Ama bu yetmez. Guatemalah insan haklan savunuculan biitiin
su?lulann bulunmasim istiyorlar. Bu bir ba§langi?. Bu arada bir-
gok Guatemalali, su?lulann, oniimiizdeki giinlerde "intikam" pe-
§inde ko§malanndan kaygilamyorlar. Helen'in ?izdigi yoldan ba§-
kalan mutlaka yiiriiyecek, her §eye kar§m. Tarih boyledir i§te. Ba­
zen isimsiz "kiifiik insanlann" yarattigi olaylardan olu§ur. Ve onlar
tarihle§irler.
Karar giinii mahkeme salonunun bir ko§esinde oturan, Helen
hiingiir hiingiir agliyordu: Uziintiiden mi? Sevin^ten mi? Yirmi do-
kuz aylik hukuki ve yargisal miicadelesi en sonunda i§te semeresi-
ni verdi: Kizkarde§ini alfakfa katleden gizli istihbarat servisi iiyesi
yargilandi ve kanunlar ferfevesinde cezasim aldi. Ordu, polis ve
devlet kurumlannm elemanlanndan olu§an gayri resmi ve basmca
"oliim mangalan" diye isimlendirilenlerin otuz yildan beri devlet
terorii estirdikleri bir iilkede, Guatemala'da, bu az ba§an midir?
Karar Guatemala tarihinde bir ilk. Belki bir ba§langi£. Bir umut i§i-
gi. Alvarez basit bir uygulayici, zavalli bir emir eri olsa bile. Emir
verenler bir gun yargi oniine fikanlir mi? Bunu gelecek gostere-
cek. Ama oncekilere bakinca bunun bir olasilik, gu?lu bir olasilik
oldugunu soylemek abartma olmaz. Yannlardan umut kesilmez.
Kesilmemelidir.
Sonu?

I— Kadin-erkek iligkilerinin bireysel yonii, kirpilerin ki§ uykusu-


nu ammsatir kimi a?idan: Sogukta iigiiyen kirpiler, birazcik lsina-
bilmek i?in birbirlerine sokulurlar. Birbirlerine fazla yakla§inca/
sokulunca ignelerler birbirlerini. Bu, egyamn dogasinda yazili. Do­
ga kanunlan boyle. Uzakla§irlar o zaman. Ama uzaklaginca yeni­
den iigiirler. U§iiyoruz diyerek, ve ismmak i?in, yeniden birbirleri­
ne yaklagirlar. Ve birbirlerine dokunduklanna canlan yeniden ya-
nar. Yeniden uzakla§irlar. Ve git-geller boylesine siirer. Birbirleri­
ne yakin ve birbirlerinin canim acitmadan birbirlerini lsitarak belli
bir uzakligi bulana dek. Sorun biiyiik bir oranda bu "belli noktayi"
bulmakta. Bir insandan digerine, bir kadindan bir erkekten digeri-
ne degi§en bir noktadir bu.
Ne kadin erkeksiz yapabilir. Ne erkek kdinsiz. 1§ bir arada can
yakmadan ya§ayabilmeyi ogrenmek.

II— Kadm-erkek ili§kilerinin zorlugu oteden beri biitiin insan-


lan ilgilendirdi. Biitiin dinler bunun i?in konuya el attilar. Once,
dinler bu ili§kileri diizenlemeye/diizene koymaya ?ah§tilar. Kadm
bir yandan Havva imajiyla olumsuz bir bifimde yansitilmak isten-
di/isteniyor tek tannli dinlerde. Ote yandan Hiristiyanhkta Mer-
yem Ana ile, Islamda Fatma, Ay§e ve digerleriyle olumlu a?idan.
t§in bir kuramsal yonii vardir. Bir de uygulama yonii. Kitaplar-
da yazilabilir: Neyin nasil yapilmasi gerektigi. Ama uygulamada
kitaplan yazanlar bile ?uvallayabilir. £iinkii zordur kadin-erkek
ili§kilerini kendi ya§aminizda diizenlemek.
Omek mi? Alalim Marks Amcayi. Bir yandan Jenny ile mutlu
ve birka$ ?ocuklu bir aile i?indedir. Ote yandan ev ijlerinde yar-
dimci olan bayanla "mercimegi fmna" verirler. Ve "mercimek" ar­
tik gozle goriiniir boyut alinca, Marks Amca kalkar "su?u", Jenny'-
nin sorgulamasi iizerine, Engels Amcaya yiikler. Oysa ote yandan
yazdiklannda Marks ve Engels Amcalar, "aile kurumunu" yerden
yere vururlar. Marks tam anlamiyla bir "baba" rolunu oynamaktan
(ekinmez, firsat (lkmca. Nitekim Paul Lafargue, kizlanndan biriy-
le evlenmeye kalkinca, Marks ikirciklenir: "Bu oglan haylaza ben-
ziyor." filan gibi §eyler soyler... Lenin, e§i Nadia ile bir arada ya§ar
yillarca. Ama sevgilisi Inessa da ailenin bir iiyesi gibidir. Iki kadm
arasinda bir tiir dayam§ma ve kar§ilikli sevgi vardir: Hem yolda§-
liktan hem de Lenin sevgisinden. Trofki de hem ejiyle hem de sev-
gilileriyle dengeli bir arkada§lik ya§ar. Fidel Castro gen?lik yilla-
nnda, 1950'lerde, yaki§ikli ve bitirimdir. Gen?lik a§klanndan akt-
rist Nati Revualta ile yagar. tligkilerinden dogan kifm ismi Aline
Fernandez Revuelta'dir. Bu bayan ve on alti ya§indaki kizi, yani
Fidel’in torunu Alina Maria Salgado, 1994 ba§inda ABD'ye sigin-
diklannda Fidel orali bile olmadi. Ama bu buijuva basimn Fidel'i
ve Kuba rejimini bir kez daha elegtirmesini engellemedi.

IH— Bugiin bir?ok Bati ulkesinde kadinlann mucadelesinin


hedefi tam egitliktir: £ali§ma ya§ammda, siyasette, evde, toplumda
ve her yerde... Kadm nufusunun ve kadin seamen sayisimn erkek-
lerindekinden fazla olmasi bu konudaki en belirleyici etkendir.
Bu afidan bakinca Iskandinavya illkeleri, Isve^ en ba§ta, on-
derdirler. Tiizel ve siyasi diizenlemelerde en ileri kurallar Isveg'te
bugiin: Tam egitlik uygulamyor. Ancak kurallann, yazili metinler-
den ?ikip, mantalitelere girmesini beklemek i9in daha 90k zamana
ihtiya? var. Bu tiizel diizenlemelerin kiiltiirel a?idan sindirilmesi,
bireysel/ailesel diizeyde ger9ekle§mesi i^in kadm ve erkeklerin bir
§eyler daha yapmasi gerekiyor.
Diizenlemeler sonucu tskandinavya iilkelerinde patriarkal (pe-
dergahi/babasal) aile diizeni feci bi9imde sarsildi. Yikildi / yikila-
cak.
Ev i9i, aile i9i §iddet (dayak, kiifiir, ensest, igfal...) erkek taki-
mim da etkiliyor bu ulkelerde. Omegin Danimarka’da "Doviilen/
Dayak Yiyen Erkekler Evi" agildi 1991'de: Her ay 30 ile 60 ya§lan
arasinda otuz kadar erkek bu eve sigmiyor. Biitiin diger iilkelerde
dayak yiyen kadmlar ammsamnca Danimarka'da dayak yiyen er-
keklere aglamak olasi degil. Ama belirtilmesinde de yarar var.
Tiirkiye'de de arada bir basina yansiyan dovme olaylanna rastlani-
yor. Bir omek olarak Temmuz 1993'te ya§anan §u olayi aktarabili-
rim: Antalya’nin Gazipa§a il?esinde, 35 ya§indaki bir bayan, gez-
meye gitmesine izin vermeyen e§ini feci bi9imde doviip, komaya
soktu. E§inden 20 ya§ biiyiik erkek 12 giin komada kaldiktan son­
ra, hastanede yagamini yitirdi.
Kadm-erkek ili§kilerindeki jiddetten erkekler de paylanni ali-
yorlar. Bu her zaman goriinen izler de birakmiyor olabilir. Kimi
zaman goriinmeyen ve genel olarak psikolojik denen izlerdir. ts­
kandinavya iilkelerinde ev i?i §iddet ve ge9imsizlik sonucu intihar-
lara kadar giden olaylar ya§aniyor. Bu iilkelerdeki intiharlar 90k
yiiksek. Ve intihar edenlerin ii9te ikisi erkek, ii9te biri kadm. Bu
ulkelerde insanlann dertlerini konu§arak "di§anlamak" yerine "i-
fersedikleri" ve bunun sonunda intihara kadar gittikleri biliniyor.
Daha az bilinen ise, bu iilkelerdeki aile i9i giddetin adlan 9ikmi§
Akdeniz ulkelerinden, omegin Yunanistan'dan, daha yiiksek olma-
sidir. Akdeniz iilkelerinde baginp gagirarak bile olsa kadin ve er­
kekler dertlerini dijanlayabiliyorlar. Oysa tskandinavya iilkelerin­
de tersi yapiliyor...
Biitiin bunlar, kadm-erkek arasindaki rollerin, kadin ve erkek-
lerce YENtDEN TANIMLANMASININ GEREKTlGlNE i§aret
ediyorlar. Gelenek ve gorenekler a§ilali 50k oluyor. Dinlerin oneri-
leri artik dikkate alinmiyor. Onlann da eskidigi a?ik. Yasalar top-
lumsal, siyasi ve ekonomik ya§ami diizene sokmak i?in kurallar
getiriyorlar. Ancak bu kurallar her gifte her konuda/konumda/
durumda istedigi yamtlan vermekten uzak. Kimi iilkede tamamen
devre di§i, gecikmi§ ve eskimi§. Geride kalan bu kurallar, yerine
bireysel/ailesel iligkileri iki taraf birlikte en iyi bi?imde bizzat dii-
zenleyebilirse onemli bir adim atilmi§ olur kadin-erkek ili§kilerin-
de.

IV— Kadinlar uzun miicadeleler sonucunda bir9ok §eyi el


ettiler: Se9me ve se9ilme hakkim, 9ocuk dii§iirmeyi, 9ali§ma ve
ekonomik ya§ama girmeyi... Ancak kimi gelijmeler, bu haklar iyi
ve dikkatli bir bi9imde savunulmaz ve savunulmalan i9in bek9ilik
yapilmazsa, haklann kar§isindaki gerici ve tutucu gii9lere eskiye
donmenin giindeme getirilebildigini gosteriyorlar. Bu a9idan, Po-
lonya'da giiya "demokrasiye ge9i§ten" sonra, Katolik Kilisesi'nin
en siki ve en sikici bi9imde agirligim her alanda duyurdugu bu iil­
kede, 90cuk diigiirme hakkimn geri alindigim ammsatmak isterim.
Ocak 1993'te Polonya Millet Meclisi'nde 213 milletvekili yasayi
onayladi. 171 'i ise kar§i gikti. Senato'nun da oylamasiyla 90cuk dii-
§iirme yasaklandi. Burada onemli noktalardan biri Yasa'mn bir ka-
dinin ba§bakanligi doneminde hazirlanmasi, kabulii ve yiiriirliige
konulmasi. Bayan ba§bakan Hanna Suchocka, bize, daha once de
belirttigim gibi, kadm ba§bakanlann her zaman ve her yerde kadin-
lann lehine anlamina gelmedigini ispatlayan ba§ka bir omektir.
Ikinci nokta 1956 tarihli Qocuk dii;urme Kanununun iptalinde Ka-
tolik Kilise'sinin ve onun egemenligi altindaki entegrist ZCHN’nin
(Milliyetfi Hiristiyan Parti) birinci derecede rol oynamasidir. En-
tegristlik sadece musluman ulkelerde yajanmiyor. Bir ba;ka ornek
ABD'deki olan-bitenlerdir. Elli iki devletten birfogu yeni tiizel dii-
zenlemelerle focuk dii§iirmeyi yasakladilar. Bu arada focuk dii§iir-
meyi iistlenen doktorlann katli, hastanelerin basilmasi tiirii olayla-
ra da bu iilkede rastlandi. Daha sonra benzeri olaylar Fransa'da ya-
§andi: 18 Ocak 1975'in 20. yildonumii vesilesiyle Fransa’da fa$ist,
irkfi ve yabanci dii$mam FN (Milliyetfi Parti), Katolik entegristler
ve sag partilerin tutuculan protesto gosterileri diizenlediler. Enteg­
rist papazlarla birtakim gerici unsurlar hastaneleri basip ijocuk dii-
§iirmelere engel olmaya gali§tilar. Unutmamak gerek ki Fransa'da
Qocuk Dii;iirme Yasasi Meclis ve Senato tarafmdan 21 Aralik
1974'de kabul edilince 81 milletvekili Anayasa Mahkemesi'ne bu
metnin Anayasaya aykin oldugu iddiasiyla ba§vurdular. Ve Ana­
yasa Mahkemesi 15 Ocak 1975'de Kanunun Anayasaya uygun ol­
dugunu belirtti. Ve ancak bundan sonra kanun 18 Ocak 1975'de
Resmi Gazete'de yayinlandi ve yiiriirliige girdi. Burada daha i§in
ba;indan beri muhaliflerin yasanin iptali ifin yaptiklanm saptiyo-
ruz.
Bunlar kazanilmi; haklann korunmasi ifin de miicadele gerek-
tigini ispat ediyorlar. Gorev elbette en ba§ta kadinlara ve demekle-
rine, orgiitlerine ve onlan destekleyen parti ve sendikalara dii§ii-
yor.

V— Degijik tip feminizmler bulunuyor: Bir oneri bifimi


aymm yapmak istersek §u soylenebilir: Bir yerde erkekimsi-fe-
ministler bulunuyor: Yani erkeklerin bir boliimii, belki kimi iilkede
gogunlugu, kadinlan nasil kufiimsiiyorsa, kiifiik goriiyorsa, onlan
ikinci sinif vatanda;/insan yerine koyuyorsa, bunun aymsim yapan
kadm feministleri bu kategoriye sokabiliriz. Burada bir tiir cins
ayinmcihgi, giderek cins di§lamasi soz konusudur. E§itlik?i-
feministler: Kadin ve erkekler arasinda ayinm koymayan, kadm
sorunlanm ^ozerken birincil dii§man olarak erkekleri gormeyenle-
rin grubu.
Feminizmi erkek-kar§itligi gibi gormemek gerekiyor. Femi-
nizm kar§i-erkek nitelikte olmamalidir. Miicadele, kadm miicadele-
si, erkeklere kar§i miicadele bi?iminde yiiriitiilmemelidir. Yukanda
a?iklamaya §ali§tigim gibi kadmin ve erkegin ortak dii§manlan bu-
lunuyor. Kadinin ezilmesinde rol oynayan erkeklerin sorumlulugu-
nu unutmuyorum elbette. Ama kadinlar da yonetici olarak, omegin
ba§bakanlar, bakanlar vb., kadinin durumunu kotiile§tirici uygula-
malara, tiizel diizenlemelere imza atmaktan fekinmediler. Kadm
dii§manliginm kokeni ille erkek olmakta, erkeklik durumunda yat-
miyor. Hele bizim toplumlanmiz gibi, din, gelenek ve gorenek ile
tutucu ve erkeksi yakla§imin izleriyle dolu tiizel diizenlemelerin
ge^erli oldugu yerlerde. Burada §unu belirtmek §art: 1926'da onca
"gagdajlik" ve benzeri nutuklarla kabul edilen Medeni Kanun ile
Bor?lar Kanununun Avrupa'nm en kadm dii§mam tiizel diizenle-
melerine sahip tsvi?re'den aynen evet AYNEN, yani bir an olsun
bile iilke insanlannin durumu dikkate alinmadan, ^EVlRlLM ESt
janssizliktir. Kadmlar aleyhine hiikiimler boylece yiiriirliige kon-
du. Tiirk Ceza Kanunu ise donemin Mussolini Italyasmdan ve tutu­
cu Napolyoncu Fransiz Ceza Kanunundan aktanldi. Italya ve Fran-
sa kendi yasalanm, tiizel diizenlemelerini zaman i?inde gozden ge-
girdiler. Kadinlar lehine kimi degi§iklikler yaptilar. Ama onlan
taklit eden Tiirkiye Cumhuriyeti hiikiimetleri kadim koruyucu hii-
kiimleri getir(e)medi. Hala tarti§iliyor. tsvi^re'de kadinlara se?me
ve se?ilme hakki genel bi5imde ancak 1971'de tamndi. Yamlmi-
yorsam bugiin bile kimi kantonda kadimn oy hakki tamnmami§tir.
Ama bu iilkede bile kadinin siyasi hayat/parlamentoya katihm ora-
m % 14'tiir, 1994'te.
VI— Tiirkiye'de ki§ilik sahibi; giincel sorunlar kar§isinda yiizii
kizarmayan; etkin; siyasi, ekonomik ve sosyal konularda sorumlu-
luk almaya hazir kadinlann, guniimiizun ve yanmmizin temel un-
surlanndan biri oldugu muhakkak. Bu agidan kadin sorununa yeni
yakla§imlann onemi ve geregi yadsinamaz. Kadinlanmizin somut
konularda, geni§ a?ilimli ve geni§ tabanli orgiitlenmelerde, bu ara-
da ozellikle sendika, parti ve yerel yonetimlerde bir araya gelmele-
ri, kararlara katilmalan ve yonetim sorumluluklanm iistlenmeleri,
bu a^ilardan hem zorunlu, hem de yannlanmizin saglam ve tutarh
olmasimn umudu ve garantisi degil midir?

VII— Kadin hareketi i?in, kadmlan, verilmi§ belli bir donem-


de derinden ilgilendiren, kitleleri ?evresinde toparlayabilecek so­
mut istek ve dileklerin var olmasi gerekir. Istek, dilek ve ama§lar
konusunda "oncii" olmak, onceden bu konuda ara§tirmalar yap­
mak, arayi§lar iginde bulunmak kadar, yerel, ya§amlan ve i?inde
saglam ili§kilerimiz bulunan §evrenin kogullan geregi yarattigi ve­
ya yaratabilecegi, yaratmak iizere oldugu olgulan izlemek, bunla-
nn i§igi altinda istek, dilek ve amaglan belirlemek ve bunlan yon-
lendirecek, sonu?landiracak, orgiitlenmelere gitmek gereklidir. Sa-
dece oneri niteliginde olmak Iizere, §u konulann kadinlan harekete
ge?irebilecegini belirtmek istiyorum: Baba, ana, agabey, abla bas-
kisi, koca baskisi, dayak, ba§lik parasi, kiz ka?irma, ?ocuk dogur-
ma ve £ocuk yeti§tirilmesi, bo§anma, kre§, Medeni Kanunun ka­
dinlar aleyhindeki hiikumlerinin degigtirilmesi, TCK (zina konu­
sunda omegin) ve diger tiizel belgelerdeki kadin-erkek e§itliligini
zedeleyen maddelerin kaldinlmasi, kadinlann sendikalarda yoneti-
me sayilanyla orantili olijiide katilma hakkimn tanmmasi vb.
Tiirkiye'de veya bagka bir 6l?ekte (kent, bolge, kasaba, mahal-
le duzeyinde) kadinlann §u an veya en yakin gelecekte ne istedik-
lerini bulmak gerekiyor. Bu saptamayi iyi yapmaliyiz. Bunu yapar-
ken iilkemizin kendine ozgii ozellikleri unutulmamalidir. Kiirtaj
sorunu, kadinlardan, kadin hareketi temsilcilerinden Avrupa iilke-
lerinde oldugu gibi geni§, kitlesel ve derin tepkiler gelmeden 50-
ziildii. Ne kadar da iyi oldu. Her sorun bu kadar rahat ^oziilebilirse
50k iyi. Bu arada kiirtajm yasalla§masi igin §aba veren ki§i ve ku-
rulu§lann katkilanni g&z ardi etmiyorum.
Kiirtaj yasasmda eksik ve aksayan yonler varsa, bunlan bulma-
h ve bu yonde ugra§ vermeliyiz.
tstek, dilek ve ama5lar saptandiktan sonra bunlan yonetecek,
ba§anya ulagtiracak orgiitlenmelere gitmek gerekecektir. Orgiitlen-
meler zaten varsa, onlar bu i§i iistlenmelidir. Bu olu§umda sendika-
lann, parti ve demeklerin olumlu katkilan mutlaka aranmali ve i s -
rarla istenmelidir. Avrupa iilkelerinde 1970'li yillarda kadin hare-
ketinin baganli eylemlerinde saydigim orgiitlerin yararli ve tayin
edici katkilan unutulmamalidir. Avrupa'da kadm hareketinin bu-
giinlerde hizim yitirmesinin bir nedeni, bir5ok istek ve dilegin elde
edilmesiyse, obiir nedeni de demokratik kitle orgiitlerinin ve siya-
sal partilerin artik katkida bulunmamalandir. Bu olu§um tspan-
ya'da kadm hareketinin siyasi parti bi5iminde orgiitlenmesine yol
a?ti. Kuruculannin belirttigine g8re "Diinyadaki ilk kadm (femi­
nist) Partisi" birinci kongresini 1983 Temmuz ba§inda Barselo-
na'da yapti: Parti Genel Sekreteri Lidia Falcon, Avrupa'da kadm
hareketinin gerilemesini bu hareketin bir ideolojisi olmamasina ve
sadece bo§anma, ^ocuk dii§iirme gibi konularla ilgilenmesine bag-
ladigi i^in Ispanya Feminist Partisi'nin "kadm hareketini bir ideolo-
jiyle donatmak ve sadece kadmlan ozellikle ilgilendiren sorunlarla
ugra§mayip toplumun derinden degi§mesini saglamak" amaflanna
yoneldigini belirtmijtir. Partinin istekleri arasinda §unlar ilging: ge-
beligin ilk u? ayinda iicretsiz ?ocuk dii§iirme, ev kadinlanni biinye-
sinde toplayan bir "smif sendikasi" (aynca ev kadinlanna "sosyal
iicret" de odenecek), doviilen, igfal edilen kadinlara yardim edil-
mesi.
VIII— Kadin hareketinin, miicadelesi verilen istek elde edi
ce, amaglanan hedefe ula§ilinca yitip gitmemesi igin bir§eyler yap­
mak zorunlu: Bu "bir§eyler"in neler oldugunu, ge?mi§ ve hizini yi-
tirmi; kadin hareketlerine bakarak, onlann deneyimlerinden ders
gikararak saptayabiliriz. Bir oneri olarak, daha i§in ba§inda en ge-
ni§ kitleleri kapsayacak orgiitlenmelerin zaruri oldugunu belirtmek
istiyorum. Sendika, parti, demek, meslek odasi, vb. orgiitler ve ki-
§iler bu konuda duyarli kilinmali, katkilan saglanmali. Kadin hare-
ketini temsilde, kadm hareketlerinin korunmasinda "sekter" (taraf-
gir ve partizan) davranilmamasina ozellikle dikkat etmeliyiz. Bu
baglamda erkeklerin de bu alanda ugra§ vermelerine kapilar kapa-
tilmamalidir. Kadm sorununun goziilmesinde tarihsel geli§im siire-
ci iginde onemli katkilan olan erkeklerin bulundugu animsanmali-
dir. "Kadm cinsiyetinin e§sizligi ve asaleti iizerine" (Sur la nobles­
se et I'excelence du sexe feminiri) adli denemenin 1525'te doktor ve
simyaci bir Alman, Heinrich Cornelius Agrippa tarafmdan yazildi-
gini ve Fransiz Francois Poulain de la Barre'in 1673'te yayimladigi
bir yapitta, kadm ve erkek e§itliginin dogrulugunu savundugunu
belirtmeliyim. 1789 ve hemen sonrasmda Fransah kadinlann bir-
kag ay iginde yiizyillardan beri istediklerinden daha 50k istek ileri
siirdiiklerini biliyoruz. En ba§ta Devrimin Ozgiirliik, E$itlik ve
Karde§lik u?lemesinin kendilerine de uygulanmasini... Kadmlara
kar§i du§manca tavir takmildigim ilgili boliimde gordiik. Ancak
onca muhalefete kar$in erkekler arasinda kadmlan destekleyen bir
erkek vardi: Matematikfi, ekonomist, filozof ve siyaset adami Ni­
colas de Condorcet (1743-1794). Kadinlann yasalann hazirlanma-
sma katilmasmi yadsiyan erkeklere kar§i "tnsanligin yansini di§la-
yarak e§itlik ilkesine aykin davranmiyor musunuz?" diye soran
Condorcet, 26 milyon nufuslu Fransa'da 12 milyon kadimn dikkate
alinmasinda israr eder. Kadtnlara e§it haklar tammak istemeyenle-
rin, "kadinlann bilim ve edebiyatta biiyiik icatlar, biiyiik yapitlar
ortaya ?ikarmadiklanni" ileri siirmeleri iizerine, Condorcet, "Ka?
erkek bu tiir ba§an gosterdi?" der. Ve ekler §unlan: "Haklar sadece
dehalara taninsaydi, ka£ erkek bu haklardan yararlanabilirdi?"
1790'da Essai Sur L'Admission des Femmes au Droit de Cite (Ka-
dmlann Yurttajlik Haklanna Sahip Olmasi iizerine Deneme) isim-
li yapiti ile kadinlara erkeklerle e§it yurtta§hk haklan taninmasim
bir kez daha savunur.
Giiniimiizde, kadinina hala "Osmanli tipi" davranan, vurup ki-
ran ve bunun her fevrede goriildiigii toplumumuzda erkegi dikkatli
vp diiriist davranmaya hazirlamamn bir yolu da, erkegi kadin so-
runlanyla ilgilendirmek olmalidir. En hodiikleri, en "erkekleri" da-
hil, biitiin erkek takimini kadin sorunlanyla ilgilendirmek gerek.
Bu baglamda bir kez daha konunun erkeksi boyutunu unutmamak
gerektigini vurgulamak istiyorum: Yillarca e§inden bojanamayan
erkegin (aralannda herkesin tanidigi iinliiler de bulunuyor) bo§an*
ma konusunda soyleyecegi bir^ok §ey vardir mutlaka. "Dayak/
dovme/agiz burun kirma" konusunda da oyle. "Ataerkil kiiltiirde"
de. Bu konularda ve digerlerinde ara§tirma yapan, ugra§an erkekle­
ri de gozden 5ikarmamak gerekiyor.
ALTINDAL Aytun?, Tiirkiye'de Kadin, Istanbul, 1985.
Atilla Dorsay (1985): "Artik siirekli sinemaya fali$an Osman §ahin: Unlii yo­
netmen Wim Wenders oykiilerimle ilgileniyor," Cumhuriyet, 23 Ocak
1985.
DUMONT Paul, "A propos de la Classe ouvrifere' ottomane &la veille de la
revolution jeune-turque", Turcica, IX /1,1977.
ERl§Ql Liitfi, Tiirkiye'de l$?i Sinifinm Tarihi, Istanbul, 1951.
G0M 0§O6LU Firdevs, "Kadinlar: Olene kadar sava$acagiz", Aydmlik, 5
Aralik 1993.
GtFZEL M.§., "Iktisat Kongreleri ve Toplumsal Siyaset", Bilim ve Sanat, Sa­
yi 11, s. 29-36, Kasim 1981.
GtFZEL M.§., "1908 Kadinlan", Tarih ve Toplum, 7 Temmuz 1984.
GtTZEL M.§., "Birinci Iktisat Kongresi'nde Amele Grubunun Iktisat Esaslan
ve Sonrasi”, Bilim ve Sanat, Sayi 12, s. 43-49, Aralik 1981.
HALMAN Talat Sait (1984): "Osman §ahin, Aci Duman..." World Literature
Today, llkbahar 1984. Bu yaziran Tiirk?e iki fevirisi i?in bak. Donem
edebiyat, sanat dergisi, 1984 ve Yazko Edebiyat, Eyliil 1984.
HEZARFEN Ahmet (hazirlayan) (1985): "Bir £avu§un Yemen Balkan ve Bi­
rinci Dtinya Sava§i Amlan," Tarih ve Toplum, Sayi 19-22 (Temmuz -
Ekim).
lP§lR06LU Zehra, "Tilrk Yazimnda Kadin Imgesi", £agda§ Elejtiri, yil 4,
no.3. Mart 1985.
KARAY Refik Halid, Memleket Hikayeleri, Istanbul, 1964.
MERT Necati (1983 : "Osman §ahin Oykiisii," Somut, 22 temmuz 1983, s. 9.
ORTAYLI liber, Imparatorlugun En Uzun YUzyili, Istanbul, 1983.
OKCON A. Giindiiz, Tatil-1 E§gal Kanunu, 1909, Belgeler-Yorumlar, Anka­
ra, 1982.
OKQUM A.G., Tiirkiye Iktisat Kongresi, 1923, Izmir, Haberler, Belgeler, Yo-
rumlar, AtF SBF Yayinlan, Ankara, 1971.
OZBUDUN Sibel, Nifin Feminizm Degil?, Istanbul, 1984.
SELEK Sabahattin, Anadolu Ihtilali, Istanbul, 1976.
SENCER Oya, Tiirkiye'de Ijfi Sinifi, Doguju ve Yapisi, Istanbul, 1969.
SEVENGlL Refik Ahmet, Istanbul Nasil Egleniyordu, Istanbul, 1985 (2. bas-
ki).
SOLKER Kemal, 100 Soruda Tiirkiye'de l$$i Hareketleri, Istanbul, 1976.
TEKELl §irin, Kadinlar ve Siyasal Toplumsal Hayat, Istanbul, 1982.
TEKELl §irin, Kadinlar ve Siyasal Toplumsal Hayat, Istanbul, 1982.
TOPRAK Zafer, Tiirkiye’de Milli Iktisat 1908-1918, Ankara, 1982.
TUNAYA Tank Zafer, Hiirriyetin tlam, Ikinci Mejrutiyet'in Siyasi Hayatina
Bakijlar, Istanbul, 1959.
TUNAYA Tank Zafer, Tiirkiye'de Siyasi Partiler, Istanbul, 1984 (2. Baski).
VELlKOV Stefan, "Sur le mouvement ouvridr et socialiste en Turquie aprfcs
la revolution jeune-turque de 1908", Etudes Balkaniques, I. Sofya, 1964.
igiNDEKiLER

SUNU
Orgiitlenme bi9imi, Istek ve Ama^lar...................................................6
"Ataerkil Kiiltiir" ve "Erkegin Unutalmasi" Olgusu................... 7
Tarihi ve Bilimsel Ara§tirmalar Geregi.,...............................................8
Kadin ve £evre......................................................
Tarihi Bilmek...................................................................................... 13

BIRiNCi BOLUM: K-ADIN

TANZtMAT'TAN CUMHURlYETE
TOPLUMSAL DE6 i§lM VE KADIN............................................... 19
Kent Kadim.................................................................................... 20
II. \Je§rutiyet ve Kentli Kadin.............................. 23
Koylii Kadin/Sivas’ta Bir Isyan (23 Haziran 1908)........................... 29
I§?i Kadin............................................................................................ 34
Kadinlann £ali§tigi I§kollan...............................................................35
1908 ve Sonrasinda Durum............................................................ 3
Grevlerde Kadin......................................................................... 42
I. Dunya ve Kurtulu; Sava§lannda.....................................................43
Sonuc...................................................................................................48

ERKEKLER KADINA OY VERlRKEN........................................ 53

IZMIR iKTlSAT KONGRESl’NDE KADINLAR.............................56

1930’LARDA KADINLAR................................................................62
Erkekler Birligi...................................................................................64
Se9me ve Se9ilme Hakki.....................................................................65
HO§GELDtN KAYMAKAM HANIM............................................. 67
"Kadinlar da Kaymakam Olmak Istiyor"........................................... 67
"Yasak Kalksm"................. 68
"Kaymakam Olma Kavgasi Suriiyor”................................................. 68
Yasal Durum.................................................. 69
"Bayan Sauve Ilk Genel Vali"............................................................ 71
Yonetici, Serbest Meslek Sahibi ve £ah§an Kadmlanmiz................. 72

BIR Cl£EKLE BlR BOCEK............................................................. 76

"KA§IK DU§MANI"NI GORDUNUZ MU?.................................... 79


Olay.....................................................................................................81
Bilge Olgas'i Taniyalim...................................................................... 82
Filmin £ekimi......................................................................................83
Filmin Kendisi.....................................................................................84
Bu Film Zevkle Seyredilir.................................................................. 88
Bilge Abla............................................................................................89

YILMAZ GUNEY'tN KADDSTA BAKI§I.......................................... 92


Ya§aminda Kadm(lar) ..................................................................... 98
Ya§amdan Sinemaya Kadin...............................................................102
Ah O Kadinlar................................................................................... 106
Egitimde E§itsizlik.............................................................................109
E§ler Arasinda Sevgide Eksiklik..................... i...............................112
Kirsal Kesim Kadim..........................................................................114
Kiirt Kadim........................................................
Kasabada-Kentte Kadin............................ ,......................................117
Batilila§mi§ Kendi Kadm..................................................................118
Kapida Siipurge.................................................................................120
Kadin Militan........................................................................

OSMAN SAHtNlN YAPITLARINDA KADIN............................. 129


Kadinlar.......................................................
Ya§am ve £ali§ma Ko;ullan.............................................................134
Oykiilerdeki Sinema..........................................................................137
Osman §ahin'in Oykiilerinden Sinemaya Uyarlananlar................... 138
NAZLI, JULlDE VE DlGERLERl................................................... 140
Ve Bir Ba§kasi......................................... .......................................141
Qocukluk, IlkGenglik....................................................................... 142
A§k, A§k Dedigin........................................ ....................................145
Murathan Mungan'in Masali............................................................. 145
Sttztin Onemi..................................................................................... 145
A§k-Tore ve Iktidar Simgesi:Dag..................................................... 146
Luiz Menase:Kadimn A§kim Anlatmak .................................147
"Di§aridan" Bakinca.......................................................................... 150

iKINCi BOLUM: OTEKI KADIN

1789, FRANSA:lHTtLALCl KADINLAR...................................... 154


Baldin Qiplak Kadinlar..................................................................... 155
Kizil Amazon.................................................................................... 158
Devrimin Kadin Filozofu........................ 159
Kahraman Kadinlar............................................................................ 160
Erkekler Korkunca............................................................................ 161
Dcjrt Duvara Donii§....................................................................... 162

SlYASAL-LA§MAK........................................................................ 163
Fransali Kadinlar Demokraside Tam E§itlik Istiyorlar.....................168
Bayan Ba§bakan(lar)in Dii;il;ii......................................................... 173

BATTDA AlLE, KADIN VE YENt YA§AM Bl^tM LERl,...........180


"!§Si Sinifi Cennete Gider"................................................................ 180
Hizmet Sektdrii Ya§am Bigimi......................................................... 184
Yeni Iktidar Bi$imleri....................................................................... 186
Yalmz Ya§am Bi^imleri....................................... 188
thtiras A§ki Oldiiriiyor (mu?)............. 191

AlLE, A§K VE DEMOKRASt............................................... 193


Dort Arkada§..................................................................................... 193
Aile, Evlilik, Din ve Devlet.............................................................. 194
Sosyalist Toplum, Kapitalist Toplum......................................... 199
A§k, thtiras ve Demokrasi.................................................................203
"OZGUR A§KIN" PABUCU DAMA................. 206
Aile Ya§antisi................................................................................... 207
£ah§ma Ya§aminda Egitlik (mi?)..................................................... 209

KADIN VE SANAT......................................................................... 212


Grand Palais'de Kadmlar Sergisi..................................................... 213
Rock an Woman............................................................................... 216

SINEMA VE KADIN....................................................................... 219


Uluslararasi Kadin Filmleri §enligi................. 219
§enlikte Yenilikler............................................................................ 221
Ban§ ve Kadm ...............................................................................222
Her Konuda Film.............................................................................. 223
Ve Bir Kitap..................................................................................... 227

Collette ve Cocteau............................................................................228
"Bir Avug Cennet"................. 229
"Rosa Luxemburg"........................................................................... 230
"Devam Edecek tarih"...................................................................... 230
Kadinlann Sinemacisi...................................................................... 233

SAVA§ VE KADIN..........................................................................235
Sava§a Kar§i / Ban§ l$in / Miicadele..................... 239
Filistinli Kadin...................................................................................240
Ban§ I?in Kavga............................................................................... 241
Kadinin Adi: Cesaret.........................................................................245
Bir Kadin Hikayesi............................................................................248

SQNUg..............................................................................................252
Kadin konusunda yazilacak dunya kadar §ey var: Nasil
mucadele etmekten, orgutlenme bigimine. Neleryapilmasi
gerektiijinden kadin ve erkek ili§kisine.
Kadinlann siyasi isteklerinden mesleki isteklerine:
Kaymakam ve vali olmak iqin yapilanlar. Siyasi partilerdeki
deQi§ik turdeki qali§malar...Sinemada, resimde, tiyatroda,
muzikte ve diijer sanat dallarinda kadin(lar) ve kadina
"BAKI§".
Bugunku kadin ve yaptiklari, yapmak istedikleri,
mucadelesi...
Tarihten gelen orneklerin bilinmesindeki yarar(lar): T
buyuk harfle Tarihte kadin. Osmanli Imparatorlu^u'nda
kadina oy veren ERKEKLER. Fransa'mn ihtilalci kadinlari...
Toplumsal tarihi bilmek: Mucadele tarihine sahip qikmak.
Bu aslinda yazil(a)mayan tarihtir. Ve i§te bu baglamda
bu gali§ma eijer birkaq sayfalik bir katki yapabilirse
amacina ula§mi§ olacaktir.
Kadin konusunda erkekler de yaziyor. Yazmali. Yazacaklar
mutlaka. Ama kadimn konumu, sorunlari/sorunu,
mucadelesi, orgutlenmesi ERKEKLERE BIRAKILMAYACAK
KADAR ONEMLlDlR: KADIN VE ERKEK CUMHURlYET(LER)i
YARATABiLMEK iglN.

alanyaymcAk

DU§UNCE DiZlSi: 164/30


I 975-7414-53-0 i
r.zmW

9 "789757 414537

You might also like