Professional Documents
Culture Documents
ÖZET
Roma hukukunda adaletin birisi teorik, diğeri pratik iki tanı
mı vardı. Adalet, iustitia kelimesiyle ifade edilirdi. Fakat uygula
mada aequitas ifadesi de çok yaygın olarak kullanılmaktaydı. Bu
makalede Roma hukukuna ait bu kavramlardaki farklılıklar ve tarih
içinde ortaya çıkan değişim ile bunların modern hukukun anlayışı
na nasıl etki ettiği ele alınmıştır.
ABSTRACT
Justice had a theoretical and a practical definition in Roman
Law. Theoretically, justice was stated as iustitia. But in practice
the term o f aequitas was also commonly used to express justice.
The differences between these two terms, the history o f usage o f
these terms in Roman doctrine and their effects on modem law are
examined in this essay.
Anahtar Kelimeler:
Adalet, Aequitas, hakkaniyet, iustitia, stoisyen, honeste
vivere, Doğal hukuk, benignitas, caritas.
’Aeqitas iyi, fakat aynı zamanda emin ellerde olması gereken tehlikeli bir araçtır..
Bu tehlike binlerce çelişkili ve keyfi kararla hukukun bozulmasıdır. Roma
hukukunda sabit olma ve değişim durum ları, gelenek ve ilerleme, kurala uyma
ve olayın özelliklerini dikkate alma arasındaki denge, hukuku yaratma yetkisine
sahip olan hukukçular, praetorlar ve imparatorlar tarafından güvence altına
alınırdı. Bkz. Voci Pasquale, Istituzioni di Diritto Romano, Milano, 2004, s. 38.
Aequitas’m gerçekleşme biçimlerinden olduğu görülen, dürüstlük kuralı ve
hakkın kötüye kullanılması yasağının Türk hukukunda uygulanma çerçevesini ve
sınırına dikkat çeken Schwarz aynı tehlikeye değinmekte, günümüz hukukunda
YÜHFD Cilt: VII Sayı: 1 (2010)
ROMA HUKUKUNDA ADALET ÇUSTITIA) VE HAKKANİYETİN (AEQULTAS) 37
ANLAML VE GERÇEKLEŞME BİÇİMİ________________________________________
bunların tarifi kati surette tarifi mümkün olan kavramlar olmadığından, müphem
ve geniş bir arzeden mefhumlar olduğundan, her zaman bu bakımdan hareket
edilecek olursa, bundan hukuki katiyetsizlik ve emniyetsizlik doğacağmı, Roma
hukukunun doğumundan beri geçen ikibinseneden fazla bir zamandaki
tekamülün neticesi olarak, bugünkü kanunlarda ifadesini bulan bütün rasyonel
hususi hukukun manasının, hukuki meseleleri sarih olmayan hakkaniyet
hisleriyle değil, kati ve açık prensiplerle halletmek olduğunu ve bu sebeple,
sadece hüsnüniyet ve hakkın suistimaline dayanan bir hukuk tatbikatının bu
hedefi tehlikeye koyacağını ifade etmektedir. Bkz. Schwarz B. Andreas, Medeni
Hukuka Giriş, Çev. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, İstanbul, 1942, s. 197-198.
2 Umur, Ziya, Roma Hukuku, İstanbul, 1982, s. 328.
3 Perozzi, Silvio, Istuzioni di Diritto Romano, Tomo I, Roma, 1928, s. 110, 111.
YUHFD Vol. VII No. 1 (2010)
38 Doç. Dr. Havva KARAGÖZ
5 Fari dini etkiyle konuşmak demektir ve fas dini karaktere sahip kural
anlamındadır. Bkz. Perozzi, s. 83.; Arangio-Ruiz, Vincenzo, Istituzioni di Diritto
Romano, Napoli, 1954, s. 22, 23.
6 Stoisyen düşünce öncelikle kamu hukuku ve siyaset bilimi alanın da Roma
kültürüne etki etmiştir. Bu etki özellikle düşünür Marcus Tullius Cicero (MÖ
106-43), Lucius Annaeus Seneca (MS. 465), Epictetos (MS 50-138) ve Devlet
adamı Marcus Aurelius Antoninus (MS. 121) vasıtasıyla gerçekleşmiştir.
7 Hukuka soyut kavramların ithal edilmesini sağlayan Doğal Hukuk anlayışının
kurucusu olarak da tanımlanan Cicero’nun bir devlet adamı, bir filozof, hatip ve
hukuk uygulayıcısı olmasına ve hatta döneminin önemli hukukçularıyla yakın
arkadaş olmasına rağmen, bir hukukçu olmadığı (iurisprudens) kabul edilir.
Levy, Ernest, Natural Law in Roman Thought, SDB3, XV, Roma, 1949, s. 2.
YUHFD Vol. VII No. 1 (2010)
40 Doç. Dr. Havva KARAGÖZ
Değerlendirme
Görüldüğü üzere, Roma hukukunda adalet kavramının teorik
ve pratik iki görünümü mevcuttur. Adalet kavramının ortaya çıkışı
ve şekillenmesi, Klasik Hukukta hukuk biliminin gelişimi ile para
lellik göstermektedir. Roma Hukukunun adaleti bir taraftan günü
müze kadar ulaşacak şekilde teorik olarak tanımladığı ve düzenle
diği görülmektedir. Ayrıca bunu da aşarak, Roma Hukukunun ada
leti sadece bir soyut tanım ve kavram olmaktan çıkardığı, aktif bir
şekilde uygulamada kullandığı da görülmektedir. Adaletin, aequitas
kavramının ile hukuk kuralının yaratımında, uygulanmasında ve
değiştirilmesinde kesin bir ölçüt olarak kullanıldığı, hakkaniyetin
(aequitas) hukukçular tarafından günümüzden daha geniş bir yetki
ve serbesti ile, Ius Gentium, Ius Honorarium ve Ius Naturale ile
özdeşleştirildiği, özellikle aktif olarak Praetorlar tarafından pozitif
hukukun uygulamasına geçirildiği görülmüştür. Hakkaniyet kavra
mının dayanağının önce somut ve objektif nitelikte iken, zaman
içinde dinin etkisiyle soyut ahlaki kavramlara doğru yöneldiği ve
bu iki yaklaşımın birlikte metinlerde yer aldığı da özellikle dikkate
YUHFD Vol. VII No. I (2010)
54 Doç. Dr. Havva KARAGÖZ
KAYNAKÇA