You are on page 1of 3

HARiCILER

ile birlikte yaşamasına imkan sağlayacak den olanların gerekli hallerde birbirleri- BİBLİYOGRAFYA :
bir yön bulmuş olmalıdır. Bu durum ha- ne yardım etmemeleri, savaştan kaçma- Tırımmah, Divan (nşr. izzet Hasan). Beyrut
yatında derin izler bırakmıştır. Şairfiği ya-
1414/1994; Cahiz, el-Beyan ve't-tebyfn, ll, 112-
ları ve dünyaya meyletmeleri gibi husus-
114; lll, 214-217; Belazüri, Ensab, ll, 368-370,
nında toplulukları harekete geçirebile- lara yöneliktir. Buna karşılık kabile asa- 375-379; Müberred, el-Kamil (nş[ M. Ahmed
cek derecede bir hatip olan imran, duy- biyetinin gözetilmediği övgülerinde şe­ ed-DaiT), Beyrut 1406/1986, ll, 744, 929-930;
gularının oluşumunda ve psikolojik mü- caat, şehitlik arzusu, zulme karşı çıkma lll, 1077-1197, 1201-1228; Eş'ari. Maf!:alat(Rit-
cadelesinde Harici liderlerinden EbQ Bi- ter), s. 86-93; İbn Abdürabbih, el-'İf!:dü'l-ferfd,
gibi konular ele alınmıştır. Ayrıca Harici
IV, 141-147; Mes'Qdi, Mürücü'?;-?;eheb (Abdül-
fal Mirdas b. Üdeyye'den geniş ölçüde et- edipleri methiyelerini bir kazanç vasıtası hamid). III, 200-205; Ebü'I-Ferec ei-İsfahani, el-
kilenmiştir. yapmamışlardır. Büyük bir maharetle da- Eganf, Beyrut 1374/1955 , VI, 141; Makdisi, el-
Hariciler'in fikri. siyasi ve savaşla ilgili ha çok hanımları için söyledikleri gazel- Bed' ve't-tarfl;, V, 137; Bağdadi. el-Fark (Ab-
dülhamid). s. 84-87; Şerif ei-Murtaza. Emali'l-
hayat tarzları onları şiirle birlikte hitabe- lerde ise incelik, iffet, vakar ve şehil.det
Murta.Za (n ş r. M. Ebü'l-Fazl). Kahire 1373/1954,
te de yöneltmiş. bu sebeple Harici ede- arzusu hakimdir. ı, 636, 639; Şehristani, el-Milel (KIIan!). ı, 118-
biyatında hitabet önemli ölçüde gelişmiş. Genellikle duyguları tasvir eden Harici 122; İbn Hallikfın, Vefeyftt (Abdülhamid). lll, 256;
bazı kumandanları en meşhur Arap ha- İbn Hacer. Teh?;ibü't-Teh?;ib, VIII, 128; a.mlf.,
edebiyatı, esas olarak inanca dayanmak-
tipleri arasında yer almıştır. Haridier'in Usanü 'l-Mizan, IV, 438-439; el-'Uyun ve'l-l:za-
la birlikte ci had temasını da geniş ölçüde da'if!: (n ş r. Ömer es-Said!), Leiden 1804, s. 73;
hutbelerinin üsiQp özellikleri konusunda
işlemiştir. Metinler arasında mana. üsiQp Ceytali, ~anatırü'l-l]ayrat, Kahire 1965, s. 91;
hüküm verebilmek, düşünce ve maksat- ve duygu birliği itibariyle benzerlikler bu- Ali Yahya Muammer, el-ibazıyye fi mevkibi't-
larındaki edebi hususiyetleri anlayabil- tarfl], Kahire 1964, 1, 15, 92, 95; Ahmed eş-Şa­
lunması yanında her biri yaşanan tecrü-
mek için kaynaklarda sınırlı da olsa hut- yib. Tarfl]u'ş-şi'ri's-siyasf, Kahire 1966, s. 169-
belerin ürünleri olarak güçlü ferdi özel- 172; Amr Khalifa Ennami. Studies in lbadism
be mecmuaları mevcut bulunmaktadır
likler taşır. Hareketli siyasi hayat ve sü- (doktora tezi , 1971). Cambridge University, s.
(hutbe örnekleri için bk. İbn Abdürab- 371,402, 411; Şevki Dayf. Tarfl;u'l-edeb, ll, 302-
rekli savaş şartları şiirlerinin çoğunun
bih , IV, ı 4 ı- ı 47) . Birbirlerine yazdıkları 307; Nayif Mahmud Ma'ruf. el-ljavaric fl'l-'aş­
kıta ve urcQze şeklinde olması sonucunu
mektupları ihtiva eden mecmualarda ise ri'l-Emevf, Beyrut 1977, s. 294; a.mlf .. Dfva-
doğurmuşsa da bu onların edebiyatında
kuwetli bir münazara üsiQbu ve ince bir nu'l-ljavaric, Beyrut 1403/1983; J. Wellhausen,
kasidelerin ve uzun şiirlerin bulunmadı­ el-ljavaric ve'ş-Şf'a (tre. Abdurrahman Bed evi).
düşünce tarzı hakimdir. Bu malzemeler
ğı anlamına gelmez. Harici edebiyatının Küveyt 1978, s. 28-107; Muhammed Amare,
aralarında ortaya çıkan ihtilafları, kuman- el-islam ve'ş-şevre, Beyrut 1980, s. 184-185; İh­
kendine has özellikleri Arap-İslam ede-
danları arasında geçen konuşmaları ve san Abbas, DfvanQ şi'ri'l-ljavaric, Beyrut 1402/
biyatı tarihi boyunca üsiQp, yapı ve konu
hasımiarına karşı cüretli çıkışlarını ihtiva 1982, s. 18, 29-30, 176; Ahmed Muhammed ei-
yenilikleri yönünden temayüz eden bir Hufi, EdebQ 's-siyase fl'l-'aşri'l-Emevf, Beyrut,
etmektedir. Haridier'in en meşhur ha-
edebi hareket meydana getirmiş bulun- ts. (Darü'l-Kalem). s. 105-114, 221-228, 229-
tipleri Nafi' b. Ezrak. Katari b. Fücae. im- 241; Ahmed Hace. Allah ve'l-insan fi'l-fikri'l-
maktadır.
ran b. Hıttan. Hayyan b. Zabyan es-Süle- 'Arabiyyi'l-islamf, Beyrut 1983, s. 61-71; Ömer
mi, Müstevrid b. Alkame ve EbQ Hamza Neredeyse bir iman esası konumuna Ferruh, Tarfl]u '1-edeb, 1, 458-461, 490-493, 593-
ei-Harid'dir. Bilhassa sonuncusu hutbe- yükseltilen dini hoşgörüsüzlüğü siyasi ala- 596; Kerem ei-Bustani. en-Nisa'ü '1-'Arabiyyat,
na da taşımak. kendinden olmayanlara Beyrut 1988, s. 191-193; Azmi es-Salih!. "Hel ka-
Ierindeki fevkalade başarılı tasvirler. et-
ne'ş-şa'ir et-Tırımmai:ı tıariciyyen I:ıa15]5an?",
kileyici duygular ve derin manalı unsur- karşı zora başvurarak sosyal ve politik
Mecelletü Adabi'l-Muştanşıriyye, sy. 22 -23,
Iarla Arap edipleri arasında özel bir mev- değişmeyi sağlamaya çalışmak şeklinde Bağdad 1413/1992, s. 152-153; G. Levi Della
kiye sahiptir. EbQ Hamza'nın üçü uzun, özetlenebilecek olan Harici siyaset anla- Vida, "Hariciler", iA, V/1, s. 235-236; a.mlf.,
ikisi kısa olmak üzere beş hutbesi kay- yışının uzantılarını sonraki dönemlerde "Kharidjites", Ef2(ing.).IV, 1074-1077.

naklarda yer almaktadır (Nayif Mahmud de görmek mümkündür. İslam tarihi bo- Iii AzMI M. S. Es-SA.LiH!- MusTAFA Öz
Ma 'rOf, Dlvanü'l-ljavaric, s. 283-297). Ha- yunca bazı grup ve fırkaların benzer ra-
rici edip, şair ve hatiplerinin göze çarpan dikal anlayışları bayraklaştırdıkları bili-
en önemli özellikleri duygularının sami- nen bir husustur. Hz. Peygamber'in İslam HARiciYE NEZARETi
miyeti, irticalen söylemeleri, dünya ni- toplumunun oluşup gelişmesinde gös- Osmanlı Devleti'nde 1836'da kurulan
metlerini önemsemeyişleri. hayat sıkın­ termiş olduğu esnekliği ortaya koyama- ve Cumhuriyet döneminde
tılarını canlı tasvir ve prensiplerini cesa- Dışişleri Bakanlığı adını alan teşkilat.
yan Haridier zamanla küçük gruplara ay- L ~
retle müdafaa etmeleridir. Hariciler'de rılmışlar ve kendilerinin dışındaki müslü-
şiir ve edebiyat konuları değişikliğe uğ­ manlar için başvurdukları zor kullanma Hariciye Nezareti'nin tarihi kökleri, XVII.
ramış. geleneksellikten uzaklaşarak ha- yöntemini kendilerinden kabul etmedik- yüzyılda Divan-ı Hümayun'un önemini kay-
maset. şecaat ve takva konuları ile yeni leri diğer Harici gruplara da uygulamış­ bedip devlet idaresinin Babtali'ye intika-
bir boyuta ulaşmıştır. lardır. Sonuçta giderek küçük gruplara line kadar uzanır. Reisülküttab ve sorum-
Mersiye türü Hariciler'de değişik bir ayrılan Haridier'den ancak itidali tercih luluğundaki Divan-ı Hümayun katipleri
şekil kazanmıştır. Ölen kumandanları ve edenler bugüne ulaşabilmiştir. Günümüz- bu taşınma ile birlikte saraydan Babıali'­
büyükleri için yazdıkları mersiyelerde hü- de Umman. Zengibar, Doğu ve Kuzey Af- ye geçtiler. Babıali. sadrazarnın başkanlı­
zün ve ağlama yerine Allah'ın takdir ve rika'da küçük topluluklar halinde yaşa­ ğında ikindi divanının toplandığı ve dev-
kazasına rıza ifadesi vardır. Bu arada ku- yan ve artık müslüman çoğunluğu tekfir let meselelerinin tartışıldığı idari merkez
mandanlarının yiğitlik ve takvalarıyla il- etmeyen, amaçlarına ulaşmak için de si- haline geldi. Reisülküttab, artan bürok-
gili methiyelerin mOsikiyle söylendiği be- yasi cinayetlere başvurmayan Hariciler ratik ihtiyaçlar sonucunda Divan-ı Hüma-
lirtilmektedir. İbazi mezhebine bağlıdır. Aradan geçen yun kalemlerinde açılan yeni bölümlerin
Haridier'in hicivleri genellikle hasımla­ uzun zaman onları geniş İslam toplulu- sorumluluğunu alarak sadrazarnın ve
rının zulmü. sapıklığı , nifakı. kendilerin- ğunun etkisi altına almıştır. ikindi divanının katiplik görevlerini üst-

178
HARiCiYE NEzARETi

lendi. Ayrıca bu dönemde gittikçe önem lama taşı sayılacak olan Tercüme Odası Devlet Salnamesi'nde görülen Hariciye
kazanan devletin dış ilişkilerinde daha 1833'ten itibaren önem kazanmaya baş­ Evrak Müdürlüğü nezaretin evrak akışı
fazla rol oynamaya başladı. Eskiden beri ladı. Ayrıca Mısır meselesi yüzünden sık­ ile, bir yıl sonraki salnarnede yer alan Ha-
yabancı devletlerle haberleşme ve anlaş­ laşan dış ilişkiler karşısında ll. Mahmud, riciye Matbuat Kalemi de yerli ve yabancı
maların kayıt işlerinden sorumlu olan re- lll. Selim'den sonra gerileyen elçilik ve gazete ve matbuatı takip etmek ve iş­
lsülküttab. o sıralarda Fenerli Rum lar'- konsolosluk teşkilatını yeniden ihya et- lemlerini yürütmekle görevliydi.
dan tayin edilen Divan-ı Hümayun tercü- meye karar verdi. Mustafa Reşid Bey'i Tuğrakeş Odası ile Amedl. Divan, Mü-
manlarının sorumluluğunu da aldı. Dış (Paşa) 1834'te Paris'e tayin ederek Avru- himme. Ruüs ve Tahvil gibi eski Divan-ı
işlerindeki görevlerinin artmasıyla yük- pa başşehirlerinde daimi elçilikterin ye- Hümayun kalemleri relsülküttablıktan
sek kademeli kalemiye memuriyetlerin- niden kurulmasına girişti. Böylece Os- kalma bir miras olarak nezaret bünye-
den sayılmaya başlandı. manlı Devleti ve ondan sonra kurulan sinde bırakıldı. Bunlardan Ruüs ve Tahvil
Avrupa devletlerinin XVIII. yüzyılda ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin diploma- kalemlerinin dışında kalanlar önem ve
tik temsili 1830'lardan günümüze kadar fonksiyonlarını nezaretin kurulmasından
özellikle 1774 Küçük Kaynarca Antlaşma­
sı'ndan sonra beliren askeri ve iktisadi aralıksız sürdürüldü. ll. Mahmud salta- sonra da devam ettirdiler. Nitekim çıkan
üstünlüğü, Osmanlı Devleti'nde Avrupa natının son yıllarında daha önemli yeni- bütün kanun ve nizamnamelerle Osman-
likler yaptı. Relsülküttaba "Hariciye nazı­ lı Devleti'nin diğer devletlerle imzatad ı ­
modellerine uygun bazı düzeniemelerin
rı" unvanı verip bazı teşkilat değişiklikle­ ğı anlaşma ve muahedelerin kayıtlarının
yapılmasının zorunlu olduğunu göster-
rini de yaparak Hariciye Nezareti'ni kur- muhafaza edildiği bir yer olan Divan Ka-
di. lll. Selim'in 1793 yılından başlayarak
du ( 1836) Aynı tarihte Sadaret Kethüda ... lemi çalışmalarını 1880'lere kadar neza-
Londra. Paris. Viyana ve Berlin'de büyü-
lığı Dahiliye Nezareti'ne dönüştürüldü . ret bünyesinde sürdürmüş ve daha son-
kelçilik ve konsolosluk açma girişimleri
Ardından Maliye Nezareti'ni kuran padi- ra sactarete bağlanmıştır. Ruüs ve Tahvil
ve Osmanlılar'ın Avrupa ölçülerinde ka-
şah 1838'de sadrazamlığı başvekilliğe dö- kalemlerinin varlıkları ise fonksiyonel ol-
lıcı ve karşılıklı temsile dayanan diploma-
nüştürdü. Amacı, hem merkezi güçlen- maktan çok sembolikti. Bu daireterin me-
si usulünü kabul etmeleri bu mecburi-
dirmek hem de iktidarı kendi eline almak- murları. Tanzimat döneminde gerçekleş­
yetten dolayıdır. Ancak dış işleri için ye-
tı. Fakat böyle bir politik amacı bulunma- tirilen maaş tahsisi ve yeni personel dü-
terli bir sistem kurulamadığı gibi Babıa­
yan Abdillmecid, 1839'da tahta çıkınca zenlemeleri uygulamalarından faydalan-
li'de dış işlerinde uzmanlaşmış bir kadro
dırılmayarak eski hallerinde bırakıldılar.
ve tutarlı dış politikalar üretebilecek bir başvekillik tekrar sadrazamlığa çevrilir-
ken nezaretlere dokunulmadı. Relsülküt- Görevleri yeni müesseseler tarafından
karar alma mekanizması da oluşturula­
üstlenildiğinden etkinliklerini ve eski iti-
madı. Bu dönemde relsülküttab. bir ha- tablıktan Hariciye nazırı unvanını alan ilk
barlarını kaybettiler.
riciye nazırının yüklenmesi gereken bazı devlet adamı Mehmed Akif Paşa'dır.
Kuruluşundan ve özellikle Tanzimat'-
sorumlulukları üzerinde toplamaya baş­ Yeni nezarete çalışma yeri olarak Viya-
tan itibaren Meclis-i Vala ile birlikte re-
lamakla birlikte kalıcı bir dış politika yü- na sefiri Rıfat Bey'in konağı tahsis edil-
formların tesbit ve takipçisi olan nezaret.
rütebilecek alt yapı hazırlanamadı. Ayrı­ mişti. Nazıra yardımcı olmak üzere bir
aynı zamanda bazı reform kurumlarının
ca elçilikterin işleyiş tarzı. temsil sistemi de müsteşar tayin edildi. 1838'e kadar
sorumlusu ve denetleyicisiydi. Nitekim
anlayışının henüzyerleşmemiş olduğunu merkez bürolarda aynı görevliler hem iç
1838'de ülkede tarım, ticaret ve sanayi-
göstermektedir. Elçilerin bu dönemdeki hem dış işlerini yürütmekteydiler. Halbu-
nin geliştirilmesi amacıyla kurulan Mec-
görevleri, Osmanlı Devleti'ni Avrupa ül- ki bu görevlerin her biri artık uzmanlık lis-i Ziraat ve Sanayi, yine aynı yıl bu taşıcı
kelerinde temsil etmekten çok yapılacak derecesinde bilgiyi gerektiriyordu. Bun- hastalıkların yayılmasını engellemek ve
reformlar için fikir toplamak ve Avrupa dan dolayı Dahiliye ve Hariciye nezaretle- bu konuda çalışmalar yapmak için kuru-
devletlerini tanıtmaktı. Nitekim Prusya'- rinin kadrdtarının da uzmanlaştırılması lan Karantina Meclisi ile, yapılan reform-
ya gönderilen Azmi Efendi ile Viyana'ya amacıyla Dahiliye ve Hariciye memurları
ları uygulayacak insanları yetiştirmek ve
tayin edilen Ebubekir Ratib Efendi'nin ilk defa olmak üzere birbirinden ayrıldı. ülkede eğitimi yaygınlaştırmak üzere
sefaretnameleri bunun açık delilleri dir. 1846'da diğer ülkelerden gelen elçi ve 1846'da ihdas edilen Meclis-i Maarif-i
lll. Selim'in başlattığı yenilikleri devam devlet adamlarıyla ilgitenrnek ve gerekli Umümiyye Hariciye Nezareti'nin gözeti-
ettiren ll. Mahmud dış işleri sisteminin merasimleri uygulamak üzere Hariciye mi ve denetimi altındaydı.
örgütlenmesinde önemli adımlar attı. iık Teşrifatçılığı, 18S 1'de ülke içindeki azın­ ll. Mahmud'un en önemli reformu. es-
olarak Mora isyanı sırasında isyancılarla lıklar ve konsoloslarla atakalı yazışmaları ki kalem efendilerini mülkiye memurla-
iş birliği yaptıkları tesbit edilen Rum asıl­ yürütmekle görevli Hariciye Mektupçu- rına dönüştürmesidir. Merkeziyetçi pa-
lı Divan-ı Hümayun tercümanlarının gö- luğu ve 18S6'da artan dış yazışmatarla il- dişah , çalışmaları belge oluşturmak gibi
revlerine son verip müslüman tercüman gilenmek amacıyla Tahrlrat-ı Ecnebiyye rutin işlerle sınırlı kalan kiltipler yerine ih-
yetiştirmek üzere Babıali Tercüme Oda- Odası kuruldu. Nezaretin merkez teşki­ tiyaç duyduğu idari işlerden anlayan me-
sı'nı kurdu ( 1821). Gerçek gelişmesi an- latı ihtiyaçlar oranında gittikçe gelişmiş­ m urları yetiştirmek için birçok reform
cak 1830'larda başlayan bu kurum. Os- tL Daha sonra oluşturulan birimlerden yaptı. Eski serpuşların yerine 1829'da fe-
manlı ordularının Mısır valisi Kavalalı Meh- Mezahip Odası. önceleri beylikçini n görev- sin giydirilmesi kiltipler için kıyafet deği­
med Ali Paşa tarafından Konya'da bozgu- leri arasında yer alan devletin gayri müs- şikliğinin başlangıcı oldu. Yeni bir sivil rüt-
na uğratıldığı ( 1832) ve Ruslar'la Hünkar lim unsurlarıyla ilgili kayıtlara. Hariciye ki- be hiyerarşisi oluşturuldu. Ayrıca mülki-
iskelesi Antiaşması'nın yapıldığı ( 183 3) tabeti de Osmanlı tebaası ile gayri müs- ye, ilmiye ve askeriye rütbelerinin eşitlik
dönemde yeniden gözden geçirildi. Tan- limler arasında meydana gelen hukuki da- cetvelleri yayımlan dı. Yüksek dereceli me-
zimat devrinde Hariciye nazırlığına. hat- valara bakmaktaydı (daha sonra Deavi-i murların şewal ayında birer yıllığına ta-
ta sadrazamlığa yükselecekler için bir at- Hariciyye Kitabeti adını almıştır). 1868 yin edilmelerinden vazgeçildi. Tayinler

179
HARiCiYE NEZARETi

1838'den başlayarak gerektiği zamanlar- gelen ve çoğu Tercüme Odası 'nda çalış­ lerini ne kadar etkilediği. Osmanlı elçi-
da yapılacaktı. Memurlara 1838'den iti- mış olan Yeni Osmanlılar, Tanzimatçılar'ı lerinin sadece nezaretle değil doğrudan
baren maaş bağlanıp eski gelir türlerine devletin karar alma gücünü hesapsızca is- doğruya Mabeyn ile yaptıkları sürekli
son verildi. Yine aynı yıl çıkarılan Memu- tismar etmekle suçluyo rlardı. Mülkiye me- mektuplaşmalardan anlaşılmaktadır.
riyet Ceza Kanunu ile memurların yasal m urlarının gerçekten denetimden çıkmış ll. Abdülhamid'in memurlar için çok
statülerinde önemli değişiklikler yapıldı. oldukları, Tanzimat boyunca mülkiye per- baskılı rejiminden sonra 1908 inkılabı ye-
En önemlisi, müsadere ve padişah ceza- sonel sistemi için yeni kanun ve düzenle- ni, fakat sonuç vermeyecek bir reform
landırması demek olan "siyaset-i örfiyye" rnelerin yapılmamış olmasından da anla- dönemi açtı. "Tensikat" adı altında iki an-
kaldırıldı. Memur yetiştirmek için okul- şılmaktadır. 1839-1871 yılları arasında pa- lamlı bir reform çabası başlatıldı. Tensi-
lar aç ıl dı. Bu değişikliklerle, bütün hari- dişaha ait olan ikti darı ele geçiren Tanzi- katın ilk anlamı, kadrolardan hafiyeleri ve
ciye ve mülkiye memurları eski hizmet matçı l ar'dan kendi iktidarlarını sınırla­ yararsız kişileri ayıklamak olup on binler-
şartlarının olumsuzluklarından kurtarıla­ yan düzenlemeler elbette beklenemezdi. ce kişi bu şekilde görevinden uzaklaştı ­
rak daha güvenli ve daha profesyonelleş­ Bunu ancak ll. Abdülhamid değiştirebil ­ rıldı. İkinci anlamı ise hükümet teşkilatı­
miş bir yapıya kavuşturuldu. Fakat 1839- dL Saray ile Babıali arasındaki dengeyi sa- na yeni bir düzen vermekti. ll. Meşruti ­
1876 yılları arasında tahta çı kan padişah­ ray lehine çevirerek Yıldız'da merkeziyet- yet'in ilanından hemen sonra 1908'i n
lar ll. Mahmud kadar dirayetli olamadık­ çi bir idare kuran ll. Abdülhamid, mülki- Ağustos ayında çıkarılan bir hatt-ı hüma-
ları için mülkiye memurları denetimden ye memurları için modern bfr personel yunda geçen reformlardan biri idare hak-
uzak kaldılar ve devlet teşkilatının en kuv- sistemi kurdu. "Sicili-i ahval" denilen öz- kındaki bütün nizarn ve kanunların dü-
vetli unsurları haline geldiler. Mısır me- lük kayıt sistemi oluşturuldu. Tayin, terfi zeltilmesiydi. Reform. artık sıfırdan baş­
selesinin 1839'daki kriz döneminde Av- ve emekliliği kanuni bir şekle sokmak için lamak ya da eskimiş bir yapıya bambaş­
rupa devletlerine aracılık yapabilen dip- 1881-1884 yıllarında "Me'mürin-i Mül- ka biçim vermek değil, önceki yüzyıl ın
lomatlar söz sahibi oldular. kiyye Terakki ve Tekaüd Kararnamesi" ya- reformlarını yeniden düzenlemek anla-

Bu şekilde başlayan Tanzimat dönemi- yıml andı. Padişahın eğitime verdiği de- mına gelmekteydi. Bunun için nazıriık­

nin önemli şahsiyetlerinden Mustafa Re- ğer göz önünde bul und urulduğunda ka- Iarda özel komisyonlar kuruldu. Harici-
şid, Fuad ve Ali paşalar istedikleri politi- mu hizmetlerinin rasyonelleştirilmesi için ye'nin büroları hakkında ayrıntılı rapor-
kaları uygulayarak reform ve Batılılaş­ yapılan bu reformların önemi daha iyi an-
lar yazıldı. Şubat 1914'te Hariciye Neza-
ma'yı hızlandırdılar. Hariciye Nezareti'- laşılır. Fakat aşın merkeziyetçi bir rejim
reti'nin ilk genel nizamnamesi yayımlan­
nin en parlak devri bu dönem oldu. Ali. dı. Nizarnname ile nezaretin büroları mü-
altında bu modern personel sistemi fii-
Fuad ve Ahmed Vefik paşaların yetişti ği len keyfiliğin bir aracı haline geldi. dür! ük ve umum müdürlük olarak sıra­
Tercüme Odası. seçkin zümreyi yetişti ­ landı ; birbirlerine olan işlevsel bağlantı­
1294 (1877) tarihli salnameye göre Ha- ları belirlendi ve ayrıca elçiliklerle konso-
ren başlıca kurum olarak ön plana çıktı. riciye Dairesi bir m üsteşar la Beylikçi-i Di-
Hariciye nazırlığından sadrazamlığa yük- losluklar da sınıflandırıldı. Jön Türk dö-
van-ı Hümayun, Mektübi-i Hariciyye, Mat-
selrnek normal bir olay haline geldi. Ha- neminin sürekli krizleri bu dinamizmi kı­
buat, Tercüme Odası, Deavi-i Hariciyye Ki- sıtladığı halde, Osmanlı reform dönemi-
riciye Nezareti'nin merkez ve dış temsil-
tabeti. Evrak ve Tahrirat- ı Hariciyye bü- nin sonuçları göz önüne alınırsa hem Ha-
ciliklerdel<i teşkilatı geliştirildL Telgraf
rolar ına ayrılmaktaydı. riciye'nin hem genel kamu idare sistemi-
ağının geli şmesiyle birlikte merkezle dış
temsilcilikler arasındaki i şlere süratle Bu dönemde Hariciye Nezareti önceki nin imparatorluktan Cumhuriyet'e geçi-
şöhretini koruduysa da gücünü koruya- şi devrimci değil evrimci bir süreç olarak
müdahale etme imkanı sağlandı. Yaban-
cı dil öğrenimine önem veren Hariciye Ne-
madı. Fakat bazı olumlu gelişmeler de nitelendirilebilir.
ziketi. Tanzimat'ın resmi eşitlik politika- oldu. Nazırlığın teşkilat açısından gelişi­ BİBLİYOGRAFYA :

s ının en fazla uygulandığı bir yer oldu. minde, geleneksel belge oluşturma uy- C. V. Findley. "From Reis Efendi to Foreign
gulamalarına göre değil idari işlevierin Minister: Ottoman Bureaucratic Reform and
Fakat Fransızca bilen müslüman memur- the Creation of the Foreign Ministry", Ph. D.
larta bilmeyenler ayrı bürolara yerleşti­ maksatl arına göre yeni tarz müdürlük-
Dissertation, Harvard 1969; a.mlf .. Bureaucra-
rildiler. Hepsi yabancı dil bilen gayri müs- ler kurma eğilim i kuwet buldu. Eski rei- tic Reform in the Ottoman Empire, Princeton
lim memurlar da mezheplerine göre ay- sülküttab teşkilatından kalan, fakat dış 1980; a.e. (tre. L. Boyacı- i. Akyol), istanbul
rıldılar. Bu dönemde göze çarpan bürok- işleriyle ilgisi az olan Divan-ı Hümayun Ka- 1994; a.mlf., Ottoman Civil Officialdom, Prin-
lemi' nin sadrazarnın sekreterliğine geç- ceton 1989; a.e. (tre. Gül Çağalı Güven), istan-
ratik gelişmelerden biri de memur sayı­ bul 1996; a.mlf .. "The Legacy of Tradition to
sındaki artıştır. Nitekim 1777-1797 döne- mesi bu yönde bir adımdı. Fakat padişa­ Reform: Origins of the Ottoman Foreign Mi-
minde ZOOO civarında olan kalem efendi- hın . hafiyeleri ve kendisine borçlu kılmak nistry", IJMES,I ( 1970). s. 334-357; a.mlf.. "The
lerinin yerini alan mülkiye memurlarının istediği adamları resmi kadrolara doldur- Foundation of the Ottoman Foreign Ministry:
masıyla memurların sayıs ı ve maaşların The Beginnings of Bureaucratic Reformunder
sayısı özellikle XIX. yüzyılın ikinci yarısın­
Selim III and Mahmud IL" , a.e.,III (1972). s.
dan itibaren öncesiyle kıyas kabul etmez intizamsızlığı da arttı. ll. Abdülhamid'in
388-416; İsmail Soysal, "Umür-ı Hariciye Ne-
derecede artmıştı. Bunların sadece bir- Alman elçisine söylediği gibi yabancı elçi- zareti'nin Kurulması ( 1886)" , Sultan ll. Mah-
kaç yüzü Hariciye Nezareti memuru idi. lerle görüşerek dış politikayı yürüten ken- mud ve Reformları Semineri: Bildiriler, İstan­
disiydi. Hariciye Nezareti'ne öyle bir dur- bul 1990, s. 71-80; AliAkyıldız, Tanzimat Döne-
Dahiliye gibi her vilayette teşkilat kurma-
mi Osmanlı Merkez Teşkilatında Reform: 1836-
sı gereken nazıriıkiardan kaynaklanan bu gunluk geldi ki 1885'ten 1909'a kadar yal-
1856, İstanbul 1993, s. 70-91; Cahit Bilim, "Ter-
artış daha çok Tanzimat döneminde mey- nız iki nazır tayin edildi. Bunlar da Kürd cüme Odası", Otam, ),.Ankara 1990, s . 29-43;
dana geldi. Mülkiye memurlarının sayıca Said Paşa ile (1885-1895) Ahmed Tevfik Halil İnalcık, "Reis-ül-Küttab" , iA, IX, 682-683;
artması ve nüfuz kazanmasına bir tepki Paşa idi ( 1895-1909). Elçilik ve konsolos- İlber Ortaylı, " Osmanlı Diplomasisi ve Dışişleri

lukların sayısı arttıysa da padişahın dış iş­


Örgütü", TCTA, 1, 278-281.
olarak Yeni Osmanlılar muhalefeti o lu ştu.
Genellikle yüksek seviyedeki ailelerden leri hakkındaki görüşlerinin onların işlev- Iii CARTER V FINDLEY

180

You might also like