Professional Documents
Culture Documents
T.C.
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
ŞUBAT 2019
OLBA GEÇ ROMA DÖNEMİ SERAMİK BULUNTULARI
Safiye AYDIN
DOKTORA TEZİ
ARKEOLOJİ ANABİLİM DALI
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
ŞUBAT 2019
iv
Safiye AYDIN
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
Şubat 2019
ÖZET
Çalışmamızın konusunu Dağlık Cilicia kentlerinden biri olan Olba’da tiyatro ve manastır
yapılarında 2010-2018 yılları arasında açığa çıkarılan seramiklerin özellikleri
oluşturmaktadır. Bu kapsamda dijital yöntemler ile çizilen ve kataloğa alınan seramikler
birçok yayın çalışması kullanılarak sınıflandırılıp tanımlanmış ve tarihleme yapılmıştır.
Çalışmamızda iç kesimde kırsal bir merkez olarak tanımlanabilecek kentin seramik
geleneği ile sosyal ve ekonomik yapısı hakkında birtakım öncü
önermeler/değerlendirmeler yapmak ve sonuçlara ulaşmak amaçlanmaktadır. Seramikler
aynı zamanda kentin önemli siyasal, kültürel ve dinsel süreçten geçtiğini gösteren Geç
Roma Dönemi yerleşim tarihine ışık tutmasının yanı sıra, tiyatro ve manastır yapılarının
kullanım süreleri ve geçirdikleri evrelerin tespit edilmesine de kaynak oluşturmaktadır.
Çalışma sonucunda Akdeniz havzasında bilinen ve popüler olan Geç Roma seramiklerinin
Olba’da ortaya çıkardığı genel tablo ile kırsal bir kentin yeme-içme alışkanlığı, sözü edilen
tabloyu etkileyen unsurlar (yol/ulaşım bağlantıları, kırsal ekonomi) göz önünde
bulundurularak değerlendirilmektedir. Olba’da ele geçen ithal seramikler ve amphoralar,
kentte özellikle MS 6. yüzyıl ile 7. yüzyılın başlarına kadar devam eden ekonomik
canlılığın anlaşılması bağlamında önem taşımaktadır. Sözü geçen yüzyıl bölgede ekonomik
canlılığın devam ettiği dönemi yansıtmakta olup Olba’nın sahip olduğu yol ağıyla birlikte
kıyı kentleriyle iletişimde olduğunu ve güçlü ticari bağlara sahip olduğunu göstermektedir.
Kaba seramikler de genel olarak bölgedeki seramik geleneğiyle benzer özelliklere sahiptir.
Safiye AYDIN
GAZİ UNIVERSITY
INSTITUTE OF SOCIAL SCIENCES
February 2019
ABSTRACT
Our work is based on the definition of the characteristics of the ceramics uncovered
between 2010 and 2018 in the theatre and monastery structures of Olba, one of the cities of
Rough Cilicia. Within the scope of our study, ceramics were sketched and catalogued
using digital techniques, and then classified, defined and dated by consulting numerous
publications. A number of pioneering suggestions made in this work aimed to demonstrate
that the ceramic tradition and the socio-economic structure of the city define it as an inland
rural centre. The study of the ceramics enabled us to determine the phases and usage period
of the theatre and the monastery, in addition to shedding light on the history of the Late
Roman Period settlement and demonstrating that the city had undergone significant
political, cultural and religious processes. As a result of the study, a general representation
of the Late Roman ceramics in Olba, known and popular in the Mediterranean basin, was
revealed, and the eating and drinking habits of the rurally placed city were evaluated by
taking into account the factors affecting this tableau (road/transport links, rural economy).
The imported ceramics and amphorae found in Olba are important, especially in the
context of understanding the economic viability of the city in the 6th century until the
beginning of the 7th century AD. That century reflected a period of continued economic
viability in the region which showed that Olba was in contact with coastal cities and had
strong commercial links via the road network. The coarse ware pottery generally has
similar characteristics to the ceramic tradition in the region.
TEŞEKKÜR
İÇİNDEKİLER
Sayfa
ÖZET .................................................................................................................................... iv
ABSTRACT ........................................................................................................................... v
TEŞEKKÜR .......................................................................................................................... vi
ÇİZELGELERİN LİSTESİ................................................................................................... xi
GİRİŞ ..................................................................................................................................... 1
1. BÖLÜM
Sayfa
1.3. Değerlendirme............................................................................................................... 61
2. BÖLÜM
2.3. Değerlendirme............................................................................................................... 82
3. BÖLÜM
3.1.1. Afrika Kırmızı Astarlı Seramiği (Waagé - Late Roman A-B) ........................... 87
3.1.1.1. Afrika kırmızı astarlı seramik üretimi ile ilgili genel bilgi .................... 90
3.1.2. Geç Roma C Kırmızı Astarlı Seramiği (Waagé - Late Roman C/Phocaea
Kırmızı Astarlı Seramiği) ................................................................................. 108
3.1.2.1. Geç Roma C kırmızı astarlı seramik üretimi ile ilgili genel bilgi ........ 109
3.1.2.2. Olba’dan Geç Roma C kırmızı astarlı seramik buluntuları .................. 110
Sayfa
3.1.3. Geç Roma D Kırmızı Astarlı Seramiği (Waagé - Late Roman D/Kıbrıs
Kırmızı Astarlı Seramiği) ................................................................................. 119
3.1.3.1. Geç Roma D kırmızı astarlı seramik üretimi ile ilgili genel bilgi ........ 120
3.1.3.2. Olba’dan Geç Roma D kırmızı astarlı seramik buluntuları .................. 122
3.1.4. Açık Renkli Geç Roma Seramiği (Hayes - Light Colored Ware) .................... 129
3.1.4.1. Açık renkli Geç Roma seramik üretimi ile ilgili genel bilgi ................ 130
3.1.4.2. Olba’dan açık renkli Geç Roma seramik buluntuları ........................... 131
3.1.6. Geç Roma İnce Seramik Grupları Genel Değerlendirme ................................. 135
3.2.1.1. Geç Roma 1 amphoraları (Riley late roman amphora 1-LRA 1) ......... 138
3.2.2.2. LR 5-6 amphoraları (Late roman 5-6/bag shaped amphora) ................ 168
Sayfa
3.3.1. Geç Roma Unguentariumları ile İlgili Genel Bilgi .......................................... 175
ÇİZELGELERİN LİSTESİ
Çizelge Sayfa
Çizelge 1.1. Geç Antik Dönem’de Anadolu’nun güney kıyılarının nüfusu ........................ 49
Çizelge 3.2. Geç Roma Kırmızı Astarlı seramiğin Anadolu’da tespit edildiği kentler ..... 107
Çizelge 3.3. Geç Roma C Kırmızı Astarları seramiğin form tarihleri ............................... 111
Çizelge 3.4. Geç Roma D Kırmızı Astarları seramiğin form tarihleri ............................... 123
Çizelge 3.7. LR 5-6 amphoralarının Anadolu’da bulunduğu müze ve kentler .................. 172
xii
RESİMLERİN LİSTESİ
Resim Sayfa
Resim 3.6. Kat. No. 179, 248 çömlek ve leğen parçasının ince kesiti ............................... 197
xiii
ŞEKİLLERİN LİSTESİ
Şekil Sayfa
Şekil 3.1. Geç Roma Kırmızı Astarlı seramiğin sayısal dağılımı ........................................ 86
Şekil 3.2. Geç Antik Dönem’de Afrika, Geç Roma C ve Geç Roma D seramiğinin
genel durumu ....................................................................................................... 89
Şekil 3.3. Afrika Kırmızı Astarları seramiğin form olarak sayısal dağılımı ........................ 93
Şekil 3.4. Afrika Kırmızı Astarlı seramiğin formlara göre yüzdelik dağılımı ..................... 94
Şekil 3.5. Cilicia’da Geç Roma Kırmızı Astarlı seramiklerinin genel durumu ................. 106
Şekil 3.6. Geç Roma C Kırmızı Astarları seramiğin form olarak sayısal dağılımı ........... 111
Şekil 3.7. Geç Roma C Kırmızı Astarları seramiğin formlara göre yüzdelik dağılımı ..... 111
Şekil 3.8. Geç Roma D Kırmızı Astarları seramiğin form olarak sayısal dağılımı ........... 123
Şekil 3.9. Geç Roma D Kırmızı Astarları seramiğin formlara göre yüzdelik dağılımı ..... 124
Şekil 3.10. Geç Roma Kırmızı Astarlı seramiğin kronolojik dağılımı .............................. 136
Şekil 3.11. Kaba seramiğin kaplara göre sayısal dağılımı ................................................. 183
xiv
HARİTALARIN LİSTESİ
Harita Sayfa
Harita 3.1. Açık Renkli Geç Roma seramiğin bulunduğu merkezler ................................ 133
Harita 3.3. Geç Roma Unguentariumların Anadolu’da bulunduğu kentler ....................... 180
xv
LEVHALARIN LİSTESİ
Levha Sayfa
Levha 1: Kat. No. 1, Afrika Form 91C; Kat. No. 2, Afrika Form 95 ................................ 247
Levha 2: Kat. No. 3, Afrika Form 97; Kat. No. 4, Afrika Form 99B ................................ 249
Levha 4: Kat. No. 7, Afrika Form 104C; Kat. No. 8, Afrika Form 105 ............................ 253
Levha 9: Kat. No. 17, Afrika Form 107; Kat. No. 18, Geç Roma C Form 3C .................. 263
Levha 10: Kat. No. 19-20, Geç Roma C Form 3C ............................................................ 265
Levha 11: Kat. No. 21-22, Geç Roma C Form 3C ............................................................ 267
Levha 12: Kat. No. 23-24, Geç Roma C Form 3F ............................................................. 269
Levha 13: Kat. No. 25-26, Geç Roma C Form 3F ............................................................. 271
Levha 14: Kat. No. 27-28, Geç Roma C Form 3F ............................................................. 273
Levha 15: Kat. No. 29-30, Geç Roma C Form 3F ............................................................. 275
Levha 16: Kat. No. 31-32, Geç Roma C Form 3F ............................................................. 277
Levha 17: Kat. No. 33-34, Geç Roma C Form 3G ............................................................ 279
Levha 18: Kat. No. 35-36, Geç Roma C Form 3 (küçük versiyon) ................................... 281
Levha 19: Kat. No. 37-38, Geç Roma C Form 10A .......................................................... 283
Levha 20: Kat. No. 39-40, Geç Roma C Form 10A .......................................................... 285
Levha 21: Kat. No. 41-42, Geç Roma C Form 10A .......................................................... 287
Levha 22: Kat. No. 43-44, Geç Roma C Form 10A .......................................................... 289
Levha 23: Kat. No. 45-46, Geç Roma C Form 10A .......................................................... 291
Levha 24: Kat. No. 47-48, Geç Roma C Form 10A .......................................................... 293
Levha 25: Kat. No. 49-50, Geç Roma C Form 10A .......................................................... 295
xvi
Levha Sayfa
Levha 26: Kat. No. 51-52, Geç Roma C Form 10B .......................................................... 297
Levha 27: Kat. No. 53-54, Geç Roma C Form 10C .......................................................... 299
Levha 28: Kat. No. 55-56, Geç Roma C Form 10C .......................................................... 301
Levha 29: Kat. No. 57-58, Geç Roma C Form 10C .......................................................... 303
Levha 30: Kat. No. 59-60, Geç Roma D Form 8 ............................................................... 305
Levha 31: Kat. No. 61-62, Geç Roma D Form 9A ............................................................ 307
Levha 32: Kat. No. 63-64, Geç Roma D Form 9A ............................................................ 309
Levha 33: Kat. No. 65-66, Geç Roma D Form 9A ............................................................ 311
Levha 34: Kat. No. 67-68, Geç Roma D Form 9A ............................................................ 313
Levha 35: Kat. No. 69-70, Geç Roma D Form 9A ............................................................ 315
Levha 36: Kat. No. 71, Geç Roma D Form 9A; Kat. No. 72, Form 9B ............................ 317
Levha 37: Kat. No. 73, Geç Roma D Form 9B; Kat. No. 74, Form 9C ............................ 319
Levha 38: Kat. No. 75-76, Geç Roma D Form 9C ............................................................ 321
Levha 39: Kat. No. 77, Geç Roma D Form; Kat. No. 78, Açık Renkli parça .................. 323
Levha 40: Kat. No. 79, Boyalı kap; Kat. No. 80, LR 1 amphora ...................................... 325
Levha 41: Kat. No. 81-82, LR 1 amphora (I. grup) ........................................................... 327
Levha 42: Kat. No. 83-84, LR 1 amphora (I. grup) ........................................................... 329
Levha 43: Kat. No. 85-86, LR 1 amphora (I. grup) ........................................................... 331
Levha 44: Kat. No. 87-88, LR 1 amphora (I. grup) ........................................................... 333
Levha 45: Kat. No. 89-90, LR 1 amphora (I. grup) ........................................................... 335
Levha 46: Kat. No. 91-92, LR 1 amphora (I. grup) ........................................................... 337
Levha 47: Kat. No. 93-94, LR 1 amphora (I. grup) ........................................................... 339
Levha 48: Kat. No. 95-96, LR 1 amphora (I. grup) ........................................................... 341
Levha 49: Kat. No. 97-98, LR 1 amphora (II. grup) .......................................................... 343
Levha 50: Kat. No. 99-100, LR 1 amphora (II. grup) ........................................................ 345
Levha 51: Kat. No. 101-102, LR 1 amphora (II. grup) ...................................................... 347
xvii
Levha Sayfa
Levha 52: Kat. No. 103-104, LR 1 amphora (II. grup) ...................................................... 349
Levha 53: Kat. No. 105-106, LR 1 amphora (II. grup) ...................................................... 351
Levha 55: Kat. No. 109-110, LR 1 amphora (II. grup) ...................................................... 355
Levha 56: Kat. No. 111-112, LR 1 amphora (II. grup) ...................................................... 357
Levha 57: Kat. No. 113-114, LR 1 amphora (II. grup) ...................................................... 359
Levha 58: Kat. No. 115-116, LR 1 amphora (II. grup) ...................................................... 361
Levha 59: Kat. No. 117-118, LR 1 amphora (II. grup) ...................................................... 363
Levha 60: Kat. No. 119-120, LR 1 amphora (II. grup) ...................................................... 365
Levha 61: Kat. No. 121-122, LR 1 amphora (III. grup) .................................................... 367
Levha 62: Kat. No. 123-124, LR 1 amphora (III. grup) .................................................... 369
Levha 63: Kat. No. 125-126, LR 1 amphora (III. grup) .................................................... 371
Levha 68: Kat. No. 135, LR 4 amphora; Kat. No. 136, LR 5 amphora ............................. 381
Levha 69: Kat. No. 137, LR 5-6 amphora, Kat. No. 138, Unguentarium.......................... 383
Levha 72: Kat. No. 143, Unguentarium; Kat. No. 144, Çömlek (I. tip) ............................ 389
Levha 74: Kat. No. 147-148, Çömlek (II. tip) ................................................................... 393
Levha 75: Kat. No. 149-150, Çömlek (II. tip) ................................................................... 395
Levha 76: Kat. No. 151-152, Çömlek (III. tip) .................................................................. 397
Levha 77: Kat. No. 153-154, Çömlek (III. tip) .................................................................. 399
xviii
Levha Sayfa
Levha 78: Kat. No. 155-156, Çömlek (III. tip) .................................................................. 401
Levha 80: Kat. No. 159-160, Çömlek (III. tip) .................................................................. 405
Levha 81: Kat. No. 161-162, Çömlek (III. tip) .................................................................. 407
Levha 82: Kat. No. 163-164, Çömlek (III. tip) .................................................................. 409
Levha 83: Kat. No. 165-166, Çömlek (III. tip) .................................................................. 411
Levha 84: Kat. No. 167-168, Çömlek (III. tip) .................................................................. 413
Levha 85: Kat. No. 169-170, Çömlek (III. tip) .................................................................. 415
Levha 86: Kat. No. 171-172, Çömlek (III. tip) .................................................................. 417
Levha 87: Kat. No. 173-174, Çömlek (III. tip) .................................................................. 419
Levha 88: Kat. No. 175-176, Çömlek (III. tip) .................................................................. 421
Levha 89: Kat. No. 177-178, Çömlek (III. tip) .................................................................. 423
Levha 90: Kat. No. 179-180, Çömlek (III. tip) .................................................................. 425
Levha 91: Kat. No. 181-182, Çömlek (III. tip) .................................................................. 427
Levha 92: Kat. No. 183-184, Çömlek (III. tip) .................................................................. 429
Levha 93: Kat. No. 185-186, Çömlek (III. tip) .................................................................. 431
Levha 94: Kat. No. 187-188, Çömlek (III. tip) .................................................................. 433
Levha 95: Kat. No. 189-190, Çömlek (III. tip) .................................................................. 435
Levha 96: Kat. No. 191, Çömlek (IV. tip); Kat. No. 192, Çömlek (V. tip) ....................... 437
Levha 97: Kat. No. 193, Çömlek (V. tip); Kat. No. 194; Çömlek (VI. tip) ....................... 439
Levha 99: Kat. No. 197-198, Çömlek (VI. tip) .................................................................. 443
Levha 100: Kat. No. 199-200, Çömlek (VI. tip) ................................................................ 445
Levha 101: Kat. No. 201-202, Çömlek (VI. tip) ................................................................ 447
Levha 102: Kat. No. 203-204, Çömlek (VI. tip) ................................................................ 449
Levha 103: Kat. No. 205-206, Çömlek (VI. tip) ................................................................ 451
xix
Levha Sayfa
Levha 104: Kat. No. 207-208, Çömlek (VI. tip) ................................................................ 453
Levha 105: Kat. No. 209, Çömlek (VI. tip); Kat. No. 210, Güveç .................................... 455
Levha 109: Kat. No. 217, Testi; Kat. No. 218, Dolium (I. grup) ...................................... 463
Levha 110: Kat. No. 219-220, Dolium (I. grup) ................................................................ 465
Levha 111: Kat. No. 221-222, Dolium (I. grup) ................................................................ 467
Levha 112: Kat. No. 223, Dolium (II. grup); Kat. No. 224, Dolium (III. grup) ................ 469
Levha 113: Kat. No. 225-226, Dolium (III. grup) ............................................................. 471
Levha 114: Kat. No. 227, Dolium (III. grup); Kat. No. 228, Dolium................................ 473
Levha 115: Kat. No. 229-230, Dolium (gövde parçası) .................................................... 475
Levha 116: Kat. No.231, Dolium (kulp parçası), Kat. No. 232, Leğen (I. grup) .............. 477
Levha 117: Kat. No. 233-234, Leğen (I. grup) .................................................................. 479
Levha 118: Kat. No. 235-236, Leğen (I. grup) .................................................................. 481
Levha 119: Kat. No. 237-238, Leğen (I. grup) .................................................................. 483
Levha 120: Kat. No. 239-240, Leğen (I. grup) .................................................................. 485
Levha 121: Kat. No. 241, Leğen (I. grup); Kat. No. 242, Leğen (II. grup) ....................... 487
Levha 122: Kat. No. 243-244, Leğen (II. grup) ................................................................. 489
Levha 123: Kat. No. 245-246, Leğen (III. grup) ............................................................... 491
Levha 124: Kat. No. 247-248, Leğen (III. grup) ............................................................... 493
Levha 125: Kat. No. 249-250, Leğen (III. grup) ............................................................... 495
Levha 126: Kat. No. 251-252, Leğen (III. grup) ............................................................... 497
Levha 127: Kat. No. 253, Leğen (III. grup); Kat. No. 254, Leğen kulp parçası ................ 499
Levha 128: Kat. No. 255-256, Leğen (III. grup) ............................................................... 501
Levha 129: Kat. No. 257, Leğen (III. grup); Kat. No. 258, Kapak (I. grup) ..................... 503
xx
Levha Sayfa
Levha 130: Kat. No. 259, Kapak (I. grup); Kat. No. 260, Kapak (II. grup) ...................... 505
Levha 131: Kat. No. 261-262, Kapak (II. grup) ................................................................ 507
Levha 132: Kat. No. 263-264, Kapak (II. grup) ................................................................ 509
SİMGELER VE KISALTMALAR
Simgeler Açıklama
cm santimetre
Kısaltmalar Açıklama
Bkz. Bakınız
Çev. Çeviren
Edt. Editör
Env. No. Kazı Envanter Numarası
Fig. Figür
Kat. No. Katalog Numarası
Lev. Levha
Lev. No. Levha Numarası
MÖ Milattan önce
MS Milattan sonra
Res. Resim
Res. No. Resim Numarası
vb. Ve benzeri
vd. Ve devamı / Ve diğerleri
1
GİRİŞ
Doğu Dağlık Cilicia’da bulunan yerleşim merkezlerinden biri olan Olba (Mersin, Silifke-
Örenköy beldesi) 19. yüzyıldan başlayarak bazı gezgin ve araştırmacıların çalışmalarına
konu olmuştur. Bu öncü çalışmalardan sonra, Olba’da yapılan yüzey araştırmaları (2001-
2009) ile 2010 yılında başlayan ve halen devam eden kazı çalışmaları yerleşimin daha
ayrıntılı olarak incelenmesini sağlamaktadır. Bu kapsamda, Olba’nın iki önemli mimarlık
anıtı olan Tiyatro ve Manastır yapılarında gerçekleştirilen kazılarda birçok buluntu (cam,
sikke, metal malzeme) gün ışığına çıkarılmıştır. Seramik kaplar da bunlar arasında önemli
bir grubu oluşturmaktadır. Sözü edilen yapılarda 2010-2018 yılları arasında kazılarda
bulunan seramiklerin yanı sıra, kentte karşılaşılan Geç Antik Dönem (MS 4-7. yüzyıl)
seramikleri çalışmanın konusunu oluşturmaktadır*.
Olba’da yürütülen arkeolojik çalışmalarda, kentte seramik üretimine işaret eden fırın ya da
atık kalıntılarına henüz rastlanmamıştır. Ancak daha önce çatı kiremitleri üzerinde yapılan
*
Bu tez Gazi Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi 52/2017-03 kodlu “Olba Manastırı’nın
Arkeolojik Değerlendirmesi ve Olba Sikkelerinin Temizlenmesi-Korunması Projesi” isimli projesi ile
gerçekleştirilmiştir.
1
Anemurium’da 1960’lı yıllarda Elisabeth Alföldi-Rosenbaum tarafından başlatılan kazılar daha sonrasında
James Russell başkanlığında 2000 yılına kadar devam etmiş; kentte Mehmet Tekocak tarafından kazılar
yakın zamanda yeniden başlamıştır. Tarsus Cumhuriyet Alanı Kazısı (1994-2003) ve Celenderis’te (1986-
halen) Levent Zoroğlu, Elaeussa Sebaste’de (1995-halen) E. Equini Schneider sonrası Annalisa Polosa,
Soli/Pompeiopolis’te (1999-halen) Remzi Yağcı başkanlığında kazılar halen devam etmektedir.
2
Çalışma kapsamında incelenen seramik kaplar için tezin hazırlanma sürecinde ilk olarak
depo çalışması yapılmıştır. Bu çalışma sürecinde yaklaşık üç bin seramik malzeme
incelenmiş, istatistiksel olarak tez kapsamına alınan yaklaşık 1000 parçanın 270’i kataloğa
dâhil edilmiştir. İncelenecek seramik malzemenin ilk olarak çizimi yapılmış ve fotoğrafları
çekilmiştir. Munsell “Soil Color Charts” kataloğu hamur, astar/firnis renklerini belirlemek
için kullanılmış olup renkler katalog içinde orijinal dilde İngilizce olarak verilmiştir.
Ancak malzemenin hamur anlatımının yapıldığı metin içinde Türkçe karşılıkları
kullanılmıştır. Çalışmalar sırasında bölge kentlerindeki kazılara gidilmiş; Dr. Agnès
Vokaer ile Tarsus-Gözlükule geç dönem seramikleri incelenmiş ve Elaeussa Sebaste
seramikleri de Dr. H. Asena Kızılarslanoğlu ile birlikte değerlendirilmiştir. Amphoralar
üzerine önemli çalışmaları olan Dr. Andrei Opait ile ele geçen malzemeler üzerine hem
dijital ortamda hem de bizzat malzeme üzerinde çalışmalar yapılmıştır.
Çalışma programında ilk olarak Olba’nın coğrafi konumu ve yerleşim tarihi ele
alınmaktadır. Bu kısımda öncelikle öncü araştırmalara değinilmekte olup sonrasında
Romalılaşma sürecinin kentteki arkeolojik yansımaları (mimari yapılar, mezarlar, çiftlik
yapıları, taş işçiliği, sikkeler ve diğer buluntular) sunulmaktadır. Geç Antik Dönem’de
Doğu Akdeniz havzası içinde dikkat çeken Cilicia Bölgesi ve kıyı kentlerinin önem
kazandığı görülmektedir. Bu dönem ise başta siyasi olaylar, dinsel değişim, kırsal-kentsel
yaşam, sosyal yapı, ticaret-ekonomi ile tarımsal üretim ve afetler olmak üzere dönemi
şekillendiren/etkileyen birçok konu, Dağlık Cilicia Bölgesi ve Olba kenti bağlamında sözü
geçen konuları değerlendirmeye olanak sağlayan veriler kullanılarak ele alınmaktadır.
3
Çalışmanın ikinci bölümünde seramik kapların ele geçtiği Tiyatro ve Manastır yapıları,
araştırma-kazı tarihi, sözü edilen yapılarda gerçekleştirilen kazı çalışmalarından elde edilen
verilere dayanarak yapıların mimari özellikleri ayrıntılı olarak incelenmektedir. Kentin
Hıristiyanlaşma sürecinde ön plana çıkan Manastır ve bu yapının Anadolu manastırcılığı
içindeki yerinin anlaşılması da oldukça önemlidir. Bu bağlamda, Manastırcılık konusuna
da değinilmektedir. Yapıların her birinde tespit edilen seramiklerin yoğunluğu konusu ve
ortaya çıkan genel tabloya ilk olarak bu kısımda yer verilmektedir.
Seramik malzemenin incelendiği son bölümün anlatımda ise öncelikle kapların genel
özelliklerine (kaplar üzerine yapılan araştırmalar, üretim yeri, kil ve astar özellikleri,
üretim tekniği, kapların form gelişimi ve süsleme unsurları) yer verilmekte; bunu
yapılardan gelen kapların belirlenen formlara göre örnekleriyle birlikte incelenmesi takip
etmektedir. Tarihlendirme için bir kriter olmaması durumunda çoğunlukla benzer örnekler
kullanılarak tarihleme yapılmaktadır. Seramiklerin incelenmesi sürecinde çeşitli şekil ve
çizelgeler kullanılmakta; malzemenin ağırlıklı olarak Anadolu’daki dağılımı ve Cilicia
Bölgesi geneli ile Olba’daki durumu, seramiklerin her birinin incelendiği kısma bağlı
olarak değerlendirilmektedir.
Olba’nın Geç Antik Dönem’de olası ticari potansiyelini yansıtan Amphoralar ayrı olarak
ele alınmaktadır. Amphoraların genel özelliklerinin anlatımı ardından Olba’daki
buluntuları incelenmekte olup bunların Anadolu’daki dağılımının yanı sıra Cilicia Bölgesi
ile kentteki durumunun değerlendirilmesi yapılmaktadır. Söz konusu dönemde tekrar önem
kazanan ve olasılıkla dinselliğe vurgu yapan Unguentariumları, kullanım amaçları
doğrultusunda ayrılan Kaba Seramik kaplarının incelenmesi takip etmektedir.
Sonuç kısmında, Akdeniz havzasında bilinen ve popüler olan Geç Roma seramiklerinin
kentte ortaya çıkardığı genel tablo ile kırsal bir kentin yeme-içme alışkanlığı, sözü edilen
tabloyu etkileyen unsurlar (yol/ulaşım bağlantıları, kırsal ekonomi) göz önünde
bulundurularak değerlendirilmektedir. Ayrıca bu kısımda kırsal kentte/yerleşimde
kullanılan seramiklerden yola çıkarak bir model oluşturma konusuna yanıt aramaya ve bazı
saptamalar da yapılmaya çalışılmaktadır.
4
5
1. BÖLÜM
Olba’nın coğrafi konumu, Dağlık Cilicia kıyı kentleri ve Anadolu’nun iç kesimleri ile olan
bağlantılar bakımından önem taşımaktadır. Bu çalışmaya konu olan Olba’nın Geç Antik
Dönem seramik buluntuları bağlamında kentin coğrafyasından ve tarihinden söz etmekte
yarar vardır.
2
Cilicia isminin kökeni, Asurca olup MÖ 9. yüzyılda Yeni Asur kralı III. Salmanassar zamanından itibaren
bu dönemin kaynaklarında sözü geçen Hilakku’dan kaynaklanmaktadır. Klasik anlamda Cilicia’nın tümünü
kapsamayan Hilakku ise Dağlık Cilicia’nın bir kısmını içermektedir (Ünal, A.-Girginer, K.S. (2007). Kilikya-
Çukurova İlk Çağlardan Osmanlılar Dönemi’ne kadar Kilikya’da Tarihi Coğrafya, Tarih ve Arkeoloji.
İstanbul: Homer Kitabevi, 65-66). Cilicia’nın fiziksel sınırları tarihsel süreçle birlikte değişiklik
göstermektedir. Diocletianus yaptığı düzenlemede Torosların dağlık kısımlarıyla birlikte bölgenin batısını
(Dağlık Cilicia) birleştirerek Isauria eyaletini oluşturmuştur. Eyaletin başkenti ise Seleucia ad Calycadnum
kentidir (Hild, F.-Hellenkemper, H. (1990). Kilikien und Isaurien Tabula Imperii Byzantini 5: Kilikien und
Isaurien. Wien: Verlag der Österreichischen Akademie der Wissenschaften). Dağlık kısım, Geç Antik
Dönem’de söz konusu eyaletin sınırları içinde kalmasına karşın, çalışma kapsamında klasik kullanım tercih
edilmiştir.
3
Çalışmamızda coğrafi isimlerin Yunanca-Latince yazımı için “Kilikia Bölgesi Eskiçağ yer adlarının
Türkçede kullanımı üzerine düşünceler” başlıklı makaleden yola çıkarak Latince temel alınmıştır (bkz.
Özyıldırım, M. (2009a). Kilikia Bölgesi Eskiçağ yer adlarının Türkçede kullanımı üzerine düşünceler.
Uluslararası Mersin Sempozyumu, Mersin, 109-114).
4
Strabon, Geographika: XIV, 5,1.
5
Territorium olarak tanımlanan kısmın idari ve dinsel merkezi, Zeus Olbios Tapınağı’nın da bulunduğu
Diocaesarea (Uzuncaburç) kentidir. Konuyla ilgili olarak bkz. Durugönül, S. (1995a). Olba: Polis mi,
Territorium mu? Lykia, (2), 75-82.
6
dağlar uzun vadiler oluşturur. Vadiler hem Akdeniz ikliminin iç kısımlara kadar ulaşması
hem de kıyı ile iç kesim arasındaki bağlantıyı sağlaması açısından önem taşımaktadır6.
Doğu Dağlık Cilicia’da yer alan Olba kenti, Mersin’in Silifke ilçesi, Uzuncaburç
beldesinin 4 km doğusunda Örenköy’de bulunur7. Olba akropolisi (Kale Tepe) hâkim
olduğu ovadan 50 metre, denizden yaklaşık 1050 metre yüksekliktedir. Akropolis, batıda
tarıma elverişli bir düzlüğe sahip olup doğuda ve güneyde ise doğal korunaklı derin ve
uzun iki vadi ile sınırlıdır. Güneyde birleşen vadiler Şeytanderesi Vadisi’ni oluşturur.
Yukarıda bahsedildiği gibi, vadilerin sağladığı avantajı Olba’da da görmek mümkündür.
6
Durukan, M. (1998). MÖ 301-188 arasında Olba Territoriumunda yaşanan gelişmeler. Olba, (I), 87.
7
Bugün halk arasında Ura ya da Uğuralanı olarak anılan kentin Eski Çağ’da lokalizasyonu bazı
araştırmacılar tarafından tartışmaya konu olmuştur. Ura, MÖ 14. ve 13. yüzyıllarda Hititler için güneyde
önemli bir liman kenti durumundadır. Demir Çağ’da ise Olba Bölgesi’nde hüküm süren yerel Pirindu
krallığının başkenti konumunda olan Ura, Yeni Babil kralı Neriglissar’ın (MÖ 559-556) Ludu (Lydia)
seferini konu alan kroniğinde ulaştığı merkez olarak geçmiştir. Yerleşimin yeri konusunda Silifke ve çevresi
başta olmak üzere Akdeniz kıyısında birçok merkez önerilmiştir (Kurt, M. (2015). M.Ö. VI-V. yüzyıllarda
Kilikya Bölgesi: Küresel güçler ve Syennesis Krallığı. Tarihin Peşinde-Uluslararası Tarih ve Sosyal
Araştırmalar Dergisi, (13), 306-310). Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. Goetze, A. (1962). Cilicians.
Journal of Cuneiform Studies, (16/2), 48; Beal, R.H. (1992). The location of Cilician Ura. Anatolian Studies,
(42), 65-73; Ünal, A. (2003). Hititler, Akdeniz ve liman kenti Ura. Olba, (7), 13-39.
7
Bu bağlamda Şeytanderesi Vadisi, kentin Dağlık Cilicia kıyıları ile hinterlandı arasındaki
bağlantıyı oluşturur ve kente stratejik açıdan önem kazandırır8 (Harita 1. 2).
Olba Bölgesi’nin idari ve dinsel merkezi olan Diocaesarea (Uzuncaburç) ile Olba arasında
antik yolla birlikte kente ulaşmayı sağlayan birçok yol bağlantısının olduğu bilinmektedir.
Olba akropolisine iki farklı rotadan, Keşlitürkmenli ve Şeytanderesi Vadisi üzerinden
ulaşılabilir. İlk rota, Seleucia ad Calycadnum (Silifke)-Keşlitürkmenli yolu aracılığıyla
sağlanır. İkinci rota da ise kıyı kesimde Corycus’a (Kızkalesi) açılan Şeytanderesi
Vadisi’ni takip ederek Olba akropolisine ulaşmak mümkündür. Bölgenin diğer bir kıyı
kenti olan Elaeussa Sebaste’nin (Ayaş) ara rotalarla birlikte Olba’ya erişimi de
bulunmaktadır9 (Harita 1. 3).
8
Erten, E. (2003). Olba (Uğuralanı) 2001 yüzey araştırması. 20. Araştırma Sonuçları Toplantısı, (1), 185.
9
Hild-Hellenkemper, 1990: 139-140; Aydınoğlu, Ü. (1998). Olba Bölgesi yol ağı. Olba, (I), 139-146.
Bölgenin yol güzergâhlarıyla ilgili olarak bkz. MacKay, T.S. (1968). Olba in Rough Cilicia. PhD. Bryn
Mawr College, 41.
8
Göksu Vadisi-Sertavul Geçidi’nin bölgedeki başlıca doğal rotalar olduğu göz önünde
bulundurulduğunda, bu rota Seleucia üzerinden önce Claudiopolis’a (Mut) ve sonrada
Sertavul yoluyla Laranda’ya (Karaman) kadar uzanmaktadır. Göksu Vadisi boyunca
devam eden, aslında nehir vadisi olan bu rotanın Orta Anadolu platosu ile Akdeniz
9
arasında, yani kıyı ile iç kesimi bağlayan önemli bir iletişim kanalı olduğu görülmektedir 10
(bkz. Harita 1. 4.).
10
Bardakçı, K. (2018). Antikçağ’da Konya Ovasını Taşeli Platosuna bağlayan yollar. Asya Studies, (3), 40-
44. Göksu Vadisi’nde yapılan yüzey araştırması çalışmaları bu bağlamda dikkat çekmektedir. H. Elton’ın
2000’li yılların başlarında Göksu Arkeoloji Projesi çerçevesinde Mut ve Karaman çevresinde yürüttüğü
çalışmalar ile T. Emre Şerifoğlu ve ekibinin 2013 yılından itibaren Aşağı Göksu Arkeolojik Kurtarma Yüzey
Araştırma Projesi kapsamında gerçekleştirdiği çalışmalarda önemli sonuçlar elde edilmektedir. Göksu
Arkeoloji Projesi için bkz. Elton, H. (2006). Göksu archaeological project 2002-2004. 23. Araştırma
Sonuçları Toplantısı, (1), 331-342; Elton, H. (2008). Göksu archaeological project 2005-2006. 25. Araştırma
Sonuçları Toplantısı, (2), 237-250. Aşağı Göksu Projesi için bkz. Şerifoğlu, T.E.-MacSweeney, N. and
Colantoni, C. (2014). The Lower Göksu archaeological salvage survey project: Preliminary results of the first
season. Anatolica, (XL), 71-92; Şerifoğlu, T.E.-MacSweeney, N. and Colantoni, C. (2015). Lower Göksu
archaeological salvage survey project, the second season. Anatolica, (XLI), 177-189; Şerifoğlu, T.E.-
MacSweeney, N. and Colantoni, C. (2016). Lower Göksu archaeological salvage survey project, the third
season. Anatolica, (XLII), 1-17. Bu vadi içinde yer alan Kilise Tepe ve Alahan’a Geç Roma Dönemi’ne ait
malzemenin ulaştığı seramik çalışmalarıyla ortaya çıkmaktadır. Bu durum, sözü edilen buluntuların iç
kesimdeki varlığının anlaşılmasında yol/ticari rotaların olasılıkla da nehir taşımacılığın ne denli önemli
olduğunu göstermektedir. Bkz. tezde dipnot 621.
10
Olba’nın içinde bulunduğu bölgenin yukarıda adı geçen kıyı kentlerin tamamıyla ana ve
ara rotalar aracılığıyla bağlantısının olması, kentin çalışma kapsamında bu kentlerle olası
ilişkisinin değerlendirmesi bağlamında önem taşımaktadır.
Doğu Dağlık Cilicia’nın karasal bir merkezi olarak ön plana çıkan Olba’nın araştırma
tarihi, Romalılaşma süreci ve bunu takip eden Geç Antik Dönem’i bölgedeki
yansımalarıyla birlikte değerlendirmek çalışma kapsamında önem kazanmaktadır.
Olba ile ilgili 19. yüzyıldan itibaren yapılan çalışmalar kentin tarihsel sürecinin
aydınlatılması açısından dikkate değerdir. Bu konuda ilk bilgileri veren J.Theodore Bent,
bölgede yaptığı yolculuğun sonuçlarını 1891 yılında yayınlamış; su kemeri üzerindeki
yazıtı çözümlemesiyle birlikte kentin lokalizasyonu için epigrafik veri sunmuştur11. Sözü
edilen bu yayından sonra kentle ilgili en kapsamlı çalışma, J. Keil ve A. Wilhelm
tarafından 1930’lu yıllarda yapılmıştır. Bu yayın Olba’da bulunan yapıların manastırda
dâhil olmak üzere ayrıntılı tanımlama ve çizimler ile kentin topoğrafik haritasını da
içermektedir12. T. S. MacKay tarafından 1968 yılında Olba Bölgesi’ni bir bütün olarak ele
alan yayınlanmamış doktora tez çalışması ise bölge arkeolojisi için halen değerli bir
kaynaktır13. Hild-Hellenkemper tarafından 1990 yılında yapılan bölge arkeolojisiyle ilgili
mevcut verilerin toplandığı yayın çalışması da dikkate değerdir14. Olba ile ilgili yapılan adı
geçen yayınlarla birlikte, yerleşimin arkeolojik verilerle desteklenerek bilim dünyasına
tanıtılması Emel Erten başkanlığında 2001 yılında başlayan arkeolojik yüzey
araştırmalarıyla gerçekleşmiştir15. Bu çalışmanın ardından 2010 yılında başlayan ve devam
11
Bent, J.T. (1891). A journey in Cilicia Tracheia. The Journal of Hellenic Studies, (12), 222.
12
Keil, J.-Wilhelm, A. (1931). Denkmäler aus dem Rauhen Kilikien. Monumenta Asia e Minoris Antiqua III,
Manchester.
13
MacKay, 1968.
14
Hild-Hellenkemper, 1990.
15
Söz konusu araştırmalar için bkz. Erten, 2003: 185-196; Erten, E. (2004). Olba 2002 Yüzey Araştırması.
21. Araştırma Sonuçları Toplantısı, (2), 55-66; Erten, E. (2005). Mersin, Silifke, Olba Yüzey Araştırması-
2003. 22. Araştırma Sonuçları Toplantısı, (2), 11-22; Erten, E. (2006). Mersin, Silifke Olba (Uğuralanı) 2004
Yılı Yüzey Araştırması. 23. Araştırma Sonuçları Toplantısı, (1), 309-318; Erten, E.-Özyıldırım, M. (2007).
Olba Yüzey Araştırması-2005. 24. Araştırma Sonuçları Toplantısı, (1), 421-432; Erten, E.-Özyıldırım, M.
(2008). Mersin Silifke Olba Yüzey Araştırması 2006. 25. Araştırma Sonuçları Toplantısı, (2), 51-62; Erten,
E.-Özyıldırım, M. (2009). Olba 2007 Yüzey Araştırması. 26. Araştırma Sonuçları Toplantısı, (1), 199-210;
Erten, E.-Özyıldırım, M.-Akçay, T. (2010). Olba 2008 Yılı Yüzey Araştırması. 27. Araştırma Sonuçları
11
Olba’da yapılan kazılar kentin erken dönemlerine ışık tutan arkeolojik verilere ulaşmayı
sağlamıştır18. Hellenistik Dönem’de Olba akropolisi surla çevrili kale yerleşimi niteliğinde
olup akropolis olasılıkla yoğun olmayan bir nüfusa sahip olmalıdır19. Yerleşimin kent
kimliği kazanma sürecinde MÖ 1. yüzyıla ait yazıtlarda “demos” olarak nitelendiği
bilinmektedir20.
Toplantısı, (3), 51-67; Erten, E.-Özyıldırım, M.-Akçay, T. (2011). Mersin Silifke Olba 2009 Araştırmaları.
28. Araştırma Sonuçları Toplantısı, (2), 273-290.
16
Kazı çalışmaları için bkz. Erten, E.-Özyıldırım, M.-Akçay, T. (2012). Mersin Silifke Olba 2010 Kazısı. 33.
Kazı Sonuçları Toplantısı, (2), 545-564; Erten, E. (2012a). Olba (Mersin, Silifke) 2011 Kazıları. Anadolu
Akdenizi Arkeoloji Haberleri, (10), 73-77; Erten, E.-Özyıldırım, M.-Akçay, T. (2016). Olba Kazıları-2015.
Türk Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü Haberler, (41), 39-42; Erten, E.-Özyıldırım, M.-Akçay, T. (2017). Olba
Kazıları-2015 Dönemi Çalışmaları. 38. Kazı Sonuçları Toplantısı, (2), 1-16; Erten, E.-Özyıldırım, M.-Akçay,
T. (2018). Mersin Silifke Olba Kazıları: 2016 Dönemi Çalışmaları. 39. Kazı Sonuçları Toplantısı, (2), 309-
320.
17
Ölü kültü için bkz. Akçay, T. (2018a). Olba’da Ölü Kültü. E. Erten-M. Özyıldırım-Y. Yeğin (Edt.) Ankara:
Bilgin Kültür Sanat Yayınları. Diğer yayın çalışmaları tezde konu anlatımına bağlı olarak verilmektedir.
18
Olba akropolisinde 2017 kazıları sırasında bulunan kalsedon damga mühür, kentin ve içinde bulunduğu
bölgenin Hellenistik Dönem öncesi erken yerleşim tarihini aydınlatması açısından önem taşımaktadır. Yeni
Babil gliptik sanatının tipik bir örneği olan mühür, Yeni Babil kralı Neriglissar’ın MÖ 6. yüzyıl ortalarında
bölgeye düzenlediği seferle ilişkili görülmektedir ki bu durum Olba’nın Ura ile eşleştirilmesi konusuna da
yeni bir veri sunmaktadır (bkz. dipnot 7; Erten, E. (2018). Olba Akropolisi kazılarından Yeni Babil damga
mührü. Seleucia, (VIII), 49-68). Bunun yanı sıra, Olba’da devam eden kazılarda kentin MÖ 4. yüzyılını
aydınlatan sikkeler de ele geçmiştir. 2010 yılı kazılarında bulunan gümüş obol, diğer bir önemli buluntudur.
Laranda (Karaman) darbı obollerin ikonografik özelliklerini taşıyan Olba örneği, Mazaeus Dönemi (MÖ 360-
333) içinde, MÖ 324-323 yıllarına tarihlenmiştir. Mazaeus, Cilicia’da Pers egemenliğinin devam ettiği MÖ
4. yüzyıldaki satraplardan biridir. Satraplık döneminde Perslerin, bölgedeki egemenlik alanlarını
sağlamlaştırmak için stratejik açıdan önemli yollar ile doğal rotaları kontrol altında tuttukları bilinmektedir.
Bu sikke, Olba’nın Pers egemenliğinin devam ettiği dönemdeki olası stratejik konumu için önemli bir
örnektir. 2012 yılı kazılarında bulunan ön yüzlerinde Makedon kalkanı betimlemesi bulunan bronz sikkeler
de bu bağlamda dikkate değerdir. Makedon sikkeleri ile aynı özellikleri gösteren Olba örnekleri MÖ 4.
yüzyılın son çeyreğine tarihlenirler. Yukarıda bahsedilen bu sikkeler, henüz az olmakla birlikte, stratejik
öneme sahip olan Olba akropolisinin önce Persler, sonrasında ise Makedonlar tarafından tanınmış
olabileceğini göstermektedir (Akçay, T. (2017a). Sikke buluntuları ışığında Olba’daki Pers ve Makedon
varlığı üzerine düşünceler. Olba, (XXV), 215-222; Akçay, T. (2017b). Olba’da bulunan sikkeler ışığında
kentin erken yerleşim tarihi. Seleucia, (VII), 262-272).
19
Erten, E. (2009). Olba’da Romalılaşma süreci. Mersin Sempozyumu 19-22 Kasım 2008, Bildiriler. Y.
Özdemir (Edt.) Mersin: Mersin Valiliği ve Güven Ofset, 77.
20
Şahin, H. (2009). Doğu Dağlık Cilicia kentlerinin territoriumları, yerleşme türleri ve değişimler.
Colloquium Anatolicum, (VIII), 276.
12
21
“Tapınak Devleti” kavramı genel olarak bir tapınağa ait olan arazide yönetim üzerinde sadece rahiplerin
söz sahibi olmasıdır. Anadolu’da bazı tapınak devletlerinin varlığı MÖ 4. yüzyıldan itibaren bilinmektedir.
Tapınak devletleri hakkında en kapsamlı bilgileri Strabon aktarmış; Orta ve kuzey orta Anadolu
bölgelerindeki Komana, Komana Pontike, Ameria, Venesa ve Zela tapınak devletlerinden bahsetmiştir
(Strabon XII, 3, 31; XII, 3, 34; XII, 3, 37). Bu yönetimde başrahip kutsal alanın, tapınağın ve geniş bir alana
yayılan tapınak arazisi ile satılmalarına izin verilmeyen tapınak kölelerinin mutlak yöneticisidir. Olba tapınak
devletinin varlığı M.Ö. 64 yılında Pompeius’un bölgeyi Cilicia eyaleti olarak düzenlemesi sırasında devam
etmiştir (Sayar, M.H. (2016). Olba: Tapınak devletinden şehir devletine. Seleucia, (6), 108-109).
22
Kulelerle ilgili olarak bkz. Durugönül, S. (1995b). Cilicia kulelerinin tarihteki yeri. Ege Üniversitesi
Arkeoloji Dergisi, (III), 197-202; Durugönül, S. (1998). 1996 yılı İçel ili (Antik Dağlık Kilikia) yüzey
araştırması ile kaleler ve yerleşimlere olan ilişkileri. XV. Araştırma Sonuçları Toplantısı, (I), 281-293.
23
Durukan, M. (2011). Olba Territoryumunda Hellenleştirme ve Romalılaştırma politikalarının arkeolojik
izleri. Adalya, (XIV), 138-146. Ayrıca bu sürecin Cilicia ve Yunan dünyasında MÖ 1200-MS 250 arasında
ilişkilerin linguistik açıdan incelenmesiyle ilgili olarak bkz. Salmeri, G. (2003). Processes of Hellenization in
Cilicia. Olba, (VIII), 265-293. Hellenistik Dönem için bkz. Salmeri, G. (2011). Linguistic and cultural
dynamics in Cilicia: A summary. In Hellenismus in der Kilikia Pedias. A. Hoffmann, R. Posamentir, M.H.
Sayar (Eds.) Byzas, (14), 191-198.
24
Roma’nın bölge ile siyasi açıdan doğrudan ilişkisi MÖ 102 yılında, MÖ 2. yüzyılın ilk yarısında ortaya
çıkan ve Roma için tehdit oluşturan korsan sorunun giderek artmasıyla başlamıştır. Bu sorunla mücadele
etmek için sırasıyla M. Antonius, Sulla (MÖ 97/96), L. Licinius Murena (MÖ 84) ve P. Servilius Vatia (MÖ
78) görevlendirilmiş; ancak sonuç alınamamıştır. Roma senatosunun kararıyla görevlendirilen Pompeius ise
MÖ 67 yılında korsan sorununu kesin olarak çözmüş ve MÖ 64/63 yılında Cilicia eyaletini oluşturmuştur.
Tarsus, eyaletin başkenti haline getirilmiştir (Sayar, M.H. (1999). Antik Kilikya’da şehirleşme. XII. Türk
Tarih Kongresi, (I), 12-16 Eylül 1994, 201 vd; Şahin, H. (2007). Doğu Dağlık Kilikia: Polis-Khora ilişkileri
üzerine düşünceler. Colloquium Anatolicum, (VI), 133 vd; Şahin, 2009: 259-260. Tapınak devleti
muhtemelen MS 72 yılında Vespasianus tarafından yeniden kurulan Cilicia eyaletinde tapınağın kutsal alanı
ve rahip kralların yaşadığı bölgenin toprakları Diocaesarea ile Olba olmak üzere iki bağımsız şehre
ayrılmıştır (Sayar, 2016: 108).
25
Olba Bölgesi’ndeki Romalılaşma sürecinin Augustus Dönemi’nde başladığı öngörülmektedir. Hellenistik
Dönem’de yerleşim alanı olan; Elaeussa Sebaste, Diocaesarea, Corycus ve Kanytellis’in Roma Dönemi’nde
büyük kentler olarak ortaya çıktıkları görülmektedir. Bölgedeki bu süreçle ilgili olarak bkz. Durukan, 2011:
146-171; Elton, H. (2004a). Romanization and some Cilician cults. In Roman Rule and Civic Life: Local and
Regional Perspectives-Impact of Empire (Roman Empire, c. 200 BC-AD 476). L. De Ligt-E.A. Hemelrijk-
H.W. Singor (Eds.) Amsterdam: Gieben, 232-241; Sayar, 1999: 212-216.
13
edilmektedir26. Bu süreç bir yandan daha önce var olan yerleşimlerin kent kimliği
kazanmasıyla sürdürülürken diğer taraftan da yeni kurulan kentlerle sağlanmaktadır27.
Kentleşme süreci de bölgedeki kentleri besleyen en önemli üretim birimi olan kırsal
yerleşmelerin sayısında artış meydana getirmektedir. Bu durum, tarımsal politikaların da
şehirleşmeye paralel olarak değişmesi, yapılanması ve gelişme göstermesi bağlamında
önem taşımaktadır28. Romalıların bölgeye gelmesiyle başlayan imar programı, askeri
birliklerin ve ticari malların ulaşımını sağlayacak yol ağının ve limanların oluşturulmasının
yanı sıra, su kemerleri, hamamlar, zafer takları ve benzeri anıtlar aracılığıyla değişen yapı
teknolojisi alanında kendini göstermektedir29.
Aquaeductus üzerindeki yazıt ise hem yapıyı tarihleme konusunda hem de kentin tarihsel
süreci için önemli bir veri sunmaktadır. Buna göre, Heracleides adlı olasılıkla Olbalı olan
vatandaşın mirasından sağlanan fonla inşa edilen yapı MS 198-211 yıllarında imparator
Septimus Severus’a adanmıştır32.
26
Erten, E. (2012b). Olba’da Roma İmparatorluk Dönemi’nde tarım ve yerleşim. Seleucia ad Calycadnum,
(II), 64.
27
Cilicia’da MÖ 1. yüzyılın ortalarına doğru başlayan ve MS 1. yüzyılın üçüncü çeyreğine kadar devam eden
ve Cilicia’yı Romalılaştıran yeni şehirler kurulması dönemi Flaviuslar dönemi başlarında son bulmuştur.
Sayar, 1999: 212.
28
Şahin, 2009: 259; MacKay, 1968: 119-120.
29
Spanu, M. (2003). Roman influence in Cilicia through architecture. Olba, (VIII), 1-38.
30
Şahin, 2009: 276.
31
Kentin su sistemiyle ilgili olarak bkz. Şimşek, Z. (2016). Olba Su Sistemleri. Yayımlanmamış Yüksek
Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
32
Erten, 2009: 78; Şahin, 2009: 275. Nymphaeumun mimari özellikleriyle ilgili olarak bkz. Erten, 2003: 186.
14
33
Borgia, E. (2013). Building activities in Roman and Proto-Byzantine Cilicia through epigraphic sources. K.
Levent Zoroğlu’na Armağan. M. Tekocak (Ed.) Antalya: Suna-İnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırma
Enstitüsü, 115-138. Ayrıca bkz. Borgia, E. (2010). Note su evergetismo e committenza nella Cilicia romana.
Meetings between Cultures in the Ancient Mediterranean/Incontri tra Culture nel Mondo Mediterraneo
Antico. XVII International Congress of Classical Archaeology, Rome 22nd September-26th September 2008.
Bollettino di Archeologia Online, 27-38. Batı Dağlık Cilicia için bkz. Wandsnider, L. (2013). Public
buildings and civic benefactions in Western Rough Cilicia: Insights from signaling theory. In Rough Cilicia:
New Historical and Archaeological Approaches. M. Hoff-R. F. Townsend (Eds.) Oxford: Oxbow Books,
176-188.
34
Erten, E. (2016). Olba kazılarından yeni bir buluntu: Roma mozaiği. Seleucia, (VI), 64 vd. Mozaiğe ait ilk
panoda Tryphe (lüks), Bios (yaşam) ve Pro To Lousia (ilk banyo) personifikasyonları birer büst şeklinde yer
almaktadır. Diğer panoda ise giyoş kuşakları ile oluşturulan gamalı haçların oluşturduğu düzenlemedeki kare
çerçeveler içinde Eros betimleri bulunmaktadır. Bu betimlemeler ile Olba mozaiğinde muhtemelen iyi ve
lüks yaşam, ilk banyo-temizlik, arınma gibi varlıklı ve nitelikli bir yaşam felsefesi vurgulanmaktadır.
16
Manastır kazılarında 2015 yılında ortaya çıkarılan mozaik taban, ilk olarak manastıra ait
vaftiz havuzu içinde tespit edilmiş; çalışmaların ilerlemesiyle mozaiğin yaklaşık 25 metre
karelik bir alanı kapladığı anlaşılmıştır35. Mozaik stilistik özelliklerinin yanı sıra, Roma
İmparatorluk Dönemi imar projeleri kapsamında kentte bulunan diğer yapılar ile birlikte
değerlendirildiğinde Severuslar Dönemi’ne, MS 2. yüzyıl sonları ile MS 3. yüzyıl başlarına
ait olmalıdır36. Olba’da aquaeductusu finanse eden yerel seçkin ya da seçkinlerin varlığı ile
Roma villasına ait mozaik taban, sözü edilen dönemde kentteki varlıklı hayatın (henüz
sınırlı da olsa) anlaşılması bakımından önem taşımaktadır37.
Olba Bölgesi’nde Roma İmparatorluk Dönemi ile birlikte kırsal yaşam koşulları içinde
tarıma bağlı olarak gelişen çiftlik yerleşimlerinin ön plana çıktığı öngörülmektedir. Bu
durumun ortaya çıkmasında bölgede Hellenistik Dönem’den itibaren tarıma bağlı yönünün
de olduğu düşünülen kuleler, sonrasında toprak kullanma düzenlemelerine bağlı olarak
ortaya çıkan çiftlik yapılarının oluşumunu etkilemiş olmalıdır38. Olba’da yerleşim
modeline bağlı olarak konut mimarlığının değiştiği görülmektedir. Buna göre, söz konusu
model günlük yaşamın devam ettiği çiftlik evi, tarımsal üretimin yapıldığı tarım toprağı ile
çiftlik sahibinin mezarını içerisinde barındırmaktadır (Resim 1. 3).
35
Vaftiz havuzu için bkz. Özyıldırım, M. (2016). Olba Manastırı 2015 yılı kazıları ve Kuzey Kilisesi’ndeki
çalışmaların değerlendirilmesi. Seleucia ad Calycadnum, (VI), 182-184. Erken Hıristiyanlık Dönemi’nde
(MS 5. yüzyıl) yapıldığı düşünülen vaftiz havuzu mozaik tabanın ortaya çıkarılması için belgeleme
çalışmalarının ardından kaldırılmıştır.
36
Erten, 2016: 78.
37
Geç Antik Dönem’deki durumla ilgili olarak bkz. tezde sayfa 48 vd.
38
Aydınoğlu, Ü. (1999). Doğu Dağlık Kilikya’da villae rusticae. Olba, (II), 160 vd.
17
Olba ile Diocaesarea’yı birleştiren rota üzerinde yer alan bir çiftlikte sözü geçen üç ana
unsur birlikte görülmektedir. Çiftlikte bulunan tonoz örtülü mezarın yazıtından arazi
sahibinin Lucius Agusius Marinus adında bir veteran olduğu anlaşılmakta ve yazıt, MS 2.
ve 3. yüzyıllara tarihlenmektedir. Elde edilen veriler, veteranın olasılıkla askerlik görevi
sonrasında sahip olduğu arazide çiftçilikle uğraşmakta olduğunu düşündürmektedir. Olba
ve çevresinde dağınık bir yerleşim özelliği gösteren çiftlik yerleşimlerinde tarımın önemli
bir rol oynadığını ve olasılıkla aile ölçekli küçük tarımsal işletmelerin etkili olduğunu
söylemek mümkündür39.
39
Erten, 2012: 68 vd. Erten-Özyıldırım, 2007: 421; Keil-Wilhelm, 1931: 88, yazıt no: 105.
40
Olba Bölgesi’nde bulunan örnekler için bkz. Durukan, M. (2005). Monumental tomb forms in the Olba
region. Anatolian Studies, (55), 107-126. Olba’daki mezar tipleriyle ilgili olarak bkz. Akçay, T-Erdem, B.
18
Bu süreçte ortaya çıkan diğer bir alanda taş işçiliğidir. Kentte Hellenistik Dönem yerleşim
özelliği olan kule ve sur duvarlarının yapımıyla başlayan taş işçiliğinin Roma İmparatorluk
Dönemi’nde geliştirilerek sürdürüldüğü görülmektedir. Sözü edilen bu sürece bağlı olarak
kentte MS 2. ve 3. yüzyıllarda hızlanan inşa faaliyetlerinde yerel ustaların çalıştığı
düşünülebilir. Yerel taş işçiliğini gösteren arkeolojik verilerin başında taş ocakları, taş
ustası mezarları ve taşçı işaretleri gelmektedir. Roma İmparatorluk Dönemi’nden sonra da
(2016). Doğu Dağlık Cilicia mezarları, Olba’dan yeni mezar tipleri ve terminoloji önerileri. Seleucia ad
Calycadnum, (VI), 265-276; Akçay, T. (2008a). Olba Mezarları. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi,
Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin, 22-45.
41
Erten, E. (2007). Olba’daki tapınak planlı anıt mezar. Patronvs. Coşkun Özgünel’e 65. Yaş Armağanı
/Festschrift für Coşkun Özgünel zum 65. Gebustag. (Birinci Baskı) B. Avunç (Ed.) İstanbul: Homer Kitapevi,
149-156.
19
42
Akçay, T. (2008b). Olba’daki taş ustası mezarları ışığında yerel taş işçiliği. Olba, (XVI), 291, 307.
43
Sarıiz, E. (2014). Tiyatro Kazısı Sikke Buluntuları Işığında Olba Kenti Yerleşim Tarihi. Yayımlanmamış
Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 71, Kat. No. 1-3.
44
Cilicia geneli ve Doğu Dağlık Cilicia’daki imar etkinliğiyle ilgili olarak bkz. Durukan, M-Kaplan, D.-
Aşkın, E. (2013). Septimus Severus Dönemi’nde Elaiussa Sebaste’nin duraklaması, Korykos’un yükselişi.
Olba, (XXI), 358-364. Bu dönemin mimari süslemeleriyle ilgili olarak bkz. Kaplan, d. (2013). Kilikia
Bölgesi Roma İmparatorluk Dönemi Mimari Süslemeleri. Yayımlanmamış Doktora Tezi, Mersin Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin, 221-223.
20
45
Kaplan, D. (2011). Doğu Dağlık Kilikia'da Roma İmparatorluk Döneminde imar hareketliliğinin ve üretim
artışının nedenleri. TÜBA-AR, (14), 108-109, 110-114.
46
Aşkın, E. (2010a). Antik Dönemde Korykos’taki zeytinyağı ve şarap üretimine yönelik yapılanmalar,
bunların yerleşim düzenlemesi içerisindeki yeri. Antik Çağda Anadolu’da Zeytinyağı ve Şarap Üretimi
Sempozyumu. Ü. Aydınoğlu-A. K. Şenol (Editörler) İstanbul: Graphis Matbaa, 41.
47
Aşkın, E. (2010b). Olba Bölgesi’ndeki harman yerleri. Olba, (XVIII), 243-251.
48
Roma’da Cumhuriyet Dönemi’nden itibaren lejyonların oluşturulduğu bilinmektedir. İmparatorluk
Dönemi’nde ilk olarak Augustus (MÖ 27- MS 14) tarafından terhis edilmeyen askerlerden oluşturulan kalıcı
lejyonların sayısı Caracalla’ya (MS 211-217) kadar olan dönemde ortalama 28’dir. Bundan sonra lejyonların
sayısı artmaya başlamış ve Diocletianus’un (MS 284-305) yaptığı askeri düzenlemelerle bu sayı 50’ye
yükseltilmiştir (Şenocak, M.B. (2014). Anadolu’da Roma Lejyonları ve Askeri Birlikleri. Yayımlanmamış
Doktora Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya, 21-26). İmparatorluk döneminde
Anadolu’da dört kalıcı lejyon üssü bulunmaktadır. Melitene’de (Malatya) XV Apollinaris, Satala (Sadak
Köyü, Gümüşhane) XII Fulminata, Zeugma (Belkıs, Gaziantep) IV Scythica ve Samosata’da (Adıyaman)
XVI Flavia Fima lejyonu konuşlanmıştır (Onur, F. (2014). Monumentum Pergense. Anastasios’un Ordu
Fermanı. Gephyra Monografi Dizisi 3. İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 7). Zeugma için bkz. Görkay,
K. (2017). Zeugma lejyon yerleşkesi: Yeni araştırmalar, sonuçlar ve ön değerlendirmeler, Anatolia, (43),
161-180. Satala için bkz. Dando-Collins, S. (2010). Legions of Rome: The Definitive History of Every
Imperial Roman Legion. Quercus, London, 172-173. Eyaletlerdeki asker birlikler için bkz. Kaya, M.A.
(2003). Anadolu’daki Roma garnizonları. Tarih İncelemeleri Dergisi, (XVIII/2), 84-93; Kaya, M.A. (2005).
Roma lejyonerleri ve Anadolu. Tarih Araştırmaları, (XXII/36), 90-96; Ergin, G. (2013). Anadolu’da Roma
Hâkimiyeti Direniş ve Düzen. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 414-435; Şenocak, 2014: 85-
139. Lejyonların kuruluşuyla ilgili olarak bkz. Dando-Collins, 2010: 60-68; Ergin, 2013: 407-410.
49
Kaya, 2003: 92.
21
Olba’da bulunan ok uçları, sayıları henüz az olmasına karşın, kentteki askeri hareketliliği
değerlendirmeye olanak sağlamaktadır. Kentteki Pers varlığıyla ilişkilendirilen erken
örnekten MS 12-13. yüzyıllara kadar oldukça geniş bir zaman aralığı içinde
tarihlenebilecek farklı tipte ok uçlarının kullanıldığı tespit edilmektedir. Özellikle Geç
Antik’de Heraclius dönemine tarihlenen ve bir mekanizma (ballista) ile atılan ok uçlarının
varlığı bu dönemde yaşanan askeri hareketlilik de hatırlandığında kayda değer olmalıdır.
Olba’da daha önce bahsedilen veteran mezarın yanı sıra, Roma İmparatorluk Dönemi kaya
kabartmalarında genel olarak askeri betimlemelerin olduğu dikkat çekmektedir53. Corycus
ve Kanytellis’te de rastlanan veteran yazıtlarıyla birlikte değerlendirildiğinde, bu durumu
Severuslar döneminde bölgedeki söz konusu hareketliliğin sonucu olarak
değerlendirebiliriz.
Cilicia’nın doğu seferleri için önemli bir güzergâh noktasında olması, kalıcı lejyon
varlığından daha çok, askeri seferlerin ve birliklerin ön plana çıkmasına neden olmaktadır.
Askeri birliklerin kentlerin ekonomisi üzerindeki etkileri konusunda farklı görüşler
bulunmakla birlikte, orduların sefer güzergâhları üzerinde bulunan kentlerin önemi artmış
olmalıdır. Anazarbus (Kozan), Mallos (Karataş), Mopsuhestia (Misis) olmak üzere Ovalık
Cilicia kentlerinde yaşanan gelişmeler önemli örnek oluşturmakta; bu bağlamda kentlere
50
Ergin, Isauria’da Legio I Isauria Sagittaria, Legio II Isauria ile Legio III Isauria olmak üzere üç lejyonun
konuşlandığı ve bunların yüksek senatör görevlilerinin idaresinde olduğunu belirtmektedir (Ergin, 2013:
428).
51
Onur, F. (2012a). Pamphylia’da Roma ordusu (İ.S. 3.-6. Yüzyıllar). Eskiçağ Yazıları 1, AKRON 1:
Akdeniz Üniversitesi-Akdeniz Dillerini ve Kültürlerini Araştırma Merkezi Yayını, 36.
52
Şenocak, 2014: 47, 104-105.
53
Akçay, T. (2018b). Olba’daki ok uçları ışığında kentteki askeri hareketlilik hakkında düşünceler. Seleucia,
(VIII), 91-122.
22
54
Sayar, 1999: 213; Kaplan, 2011: 112-113.
55
İznik, E. (2011). İmparator Diocletianus’un “Tavan (En Yüksek) Fiyatlar Fermanı” “Edictum de pretiis
Rerum Venalium”. Tarih Araştırmaları Dergisi, (XXX/49), 99-101; İznik, E. (2009). Pagan bir
imparatorluğun Hıristiyan imparatorluğa dönüşümü: Geç Antikçağ’da Roma İmparatorluğu. Doğu Batı
Düşünce Dergisi, Romalılar I (49), 41-44; Gregory, T. (2008). Bizans Tarihi. (Çev. E. Ermert) İstanbul: Yapı
Kredi Yayınları, 30-39; Hopwood, K. (1999). Rough Cilicia in the third century A.D. XII. Türk Tarih
Kongresi, (I), 12-16 Eylül 1994, 217-218.
56
Sayar, 1999: 212, dipnot 128; Hopwood, 1999: 222; Elton, H. (2004b). Cilicia, geography and the Late
Roman Empire. In Travel, Communication and Geography in Late Antiquity: Sacred and Profane. L. Ellis-F.
L. Kidner (Eds.) Aldershot/Burlington: Ashgate Publishing, 8.
57
Sarıiz, 2014: 74.
23
Antik dünyanın sonu ile Ortaçağ’ın başlangıcını kapsayan Geç Antik Dönem (MS 4-7.
yüzyıl) boyunca yaşanan değişimin başlıca sahnelerini Akdeniz ve Mezopotamya
oluşturmaktadır58. Özellikle Doğu Akdeniz coğrafyasında her daim dikkat çeken Cilicia
Bölgesi ve Olba’nın bahsedilen dönemde geçirdiği tarihsel sürece değinmek, kentin ve
çalışmada incelenecek malzemenin değerlendirilmesi bakımından önem kazanmaktadır. Bu
dönem, aynı zamanda Geç Antikçağ dünyasının siyasi tarihle değişen sosyal, ekonomik,
kültürel ve dinsel yapısını birlikte değerlendirmeyi gerektirmektedir. Bu bağlamda konu,
58
Yukarıdaki ifadenin yanı sıra, Geç Roma, Erken Ortaçağ veya Erken Bizans olmak üzere bu dönem için
farklı adlandırmalar kullanılır. Sözü edilen dönemin tarihine ilişkin çalışmaların geçmişi 15. yüzyıla kadar
gitmektedir. Edward Gibbon’un The Decline and Fall of the Roman Empire (1776-1788) adlı ilk 44 bölümü
Türkçe’ye de çevrilen kitabı, imparatorluğun gerileyişi ve çöküşü tezini ilk olarak ortaya atmasının yanı sıra,
Geç Antik Çağ tartışmalarının da başlangıç noktasını oluşturur. Gibbon, bu çöküşü zayıflayan merkezi
imparatorluk, ordunun engel olamadığı barbar istilaları ile yeni bir din olan Hıristiyanlığın yayılması gibi
nedenlere bağlamıştır (Gibbon, E. (2003). The Decline and Fall of the Roman Empire. H.-F. Mueller (Ed.)
New York: Modern Library, 680-683). Gibbon’un tezini destekleyen birçok çalışmayla birlikte, 20. yüzyıl
içerisinde farklı yaklaşımlarda ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu dönemi değişim/dönüşüm ve
devamlılık/süreklilik perspektifinden değerlendirilmeye başlayan alternatif tez ise birçok araştırmacının
çalışmasını etkilemiştir. Bu dönemi çalışan önemli isimlerden biri olan A.H.M. Jones, “Geç Roma
İmparatorluğu” terimini önerdiği çalışmasında imparatorluğu sosyal, ekonomik ve idari tarihi üzerinden
inceleyerek uzun süren gerileme sonrasında yıkılışın meydana geldiğini savunmuştur (Jones, A.H.M. (1964).
The Later Roman Empire 284-602. A Social Economic and Administrative Survey, Oxford: Basil Blackwell.)
Diğer bir önemli isim olan Peter Brown ise daha çok dini, kültürel ve sosyal konular üzerinden
değerlendirdiği Geç Antikçağ dünyasını hem kronolojik hem de coğrafi olarak genişletir. Buna göre, İran ve
İslam dünyasını da kapsayan dönemi yaklaşık olarak MS 200 ile 700 yılları arasına yerleştirir (Brown, P.
(2017). Geç Antikçağ Dünyası. (Çev. T. Kaçar) İstanbul: Alfa Yayınları, 2017: 9). MS 425-600 yılları arası
“Kısa Geç Antikçağ” olarak tanımlanırken “Uzun Geç Antikçağ”ın teorisyeni Brown, MS 7. yüzyılı İslam
dünyasının Akdeniz dünyasının kültürel sistemine katıldığı bir yüzyıl olarak ifade eder ve asıl kopuşun MS
800’e gelindiğinde yaşandığını belirtir. Emevilerden sonra Abbasilere geçen siyasi güçte bu bağlamda
önemlidir. (Brown, 2017: 226-236). Bu dönemle ilgli önemli çalışmaları bulunan Averil Cameron,
“gerileme” olarak ifade ettiği dönemi negatif sonuçları olmayan dönüşümle ele almaktadır (Cameron, A.
(1993a). The Later Roman Empire, Londra; Cameron, A. (1993b). The Mediterranean World in Late
Antiquity AD 395-600. London: Routledge). Aynı tarihçinin Geç Antik çalışmaları değerlendirdiği yayını için
ayrıca bkz. Cameron, A. (2003). Ideologies and Agendas in Late Antique Studies. Theory and Practice in
Late Antiquity Archaeology. L. Lavan and W. Bowden (Edt.) Leiden: Brill, 3-21. Stephen Mitchell ise MS 3.
yüzyılın sonlarından MS 7. yüzyılın başlarına kadar Roma İmparatorluğu’nun geçirdiği değişimi tarihsel
anlatı içinde değerlendirmektedir (Bu dönemle ilgili yapılan çalışmalar da ilgili olarak bkz. Mitchell, S.
(2016). Geç Roma İmparatorluğu Tarihi MS 284-641. (Çev. T. Kaçar) Ankara: Türk Tarih Kurumu
Yayınları, 6-14). Turhan Kaçar, Türkiye’de bu dönemi çalışan önemli isimlerden biri olup konuyla ilgili
kitap ve birçok yayın çalışması bulunmaktadır (T. Kaçar’ın The Cambridge Ancient History-Geç Antik
Dönem cildi üzerine yaptığı çalışması için bkz. Kaçar, T. (2003). Averil Cameron ve Peter Garnsey (Ed.),
The Cambridge Ancient History, cilt XIII, The Late Empire, A.D. 337-425, (Cambridge & New York:
Cambridge University Press, 1998). Tarih İncelemeleri Dergisi, (XVIII/2), 141-46; Kaçar, T. (2018). Geç
Antik Çağ nedir? Geç Antik Çağ’da Lykos Vadisi ve Çevresi. C. Şimşek-T. Kaçar (Editörler) İstanbul: Ege
Yayınları, 3-11; Kaçar, T. (2018). Geç Antikçağ tartışmaları ve bir revizyon önerisi olarak “Birinci Bin Yıl”.
Cedrus, (VI), 519-534.
Çalışma kapsamında geç dönemin tarihsel sürecinin anlatımında “Geç Antik Dönem” kullanımı daha fazla
tercih edilmiştir. Ancak genel seramik literatürü içinde yerli ve yabancı pek çok kaynakta bu dönemin
seramiği “Geç Roma Seramiği” olarak tanımlandığı için seramik buluntuları söz konusu kullanımı içinde
değerlendirilmiştir.
24
antik yazarlar ile bu alanda çalışan modern tarihçilerin verdiği bilgiler ışığında bölgede ve
kentte arkeolojik çalışmalarda elde edilen veriler kullanılarak değerlendirilmektedir.
59
Bu dönemin siyasi yapısı üzerine kapsamlı kaynakça için bkz. Lavan, L. (2006). Political life in Late
Antiquity: A bibliographic essay. Social and Political Life in the Late Antiquity. W. Boeden, A. Gutteridge
and C. Machado (Eds.) Leiden: Brill, 1-40. Aynı yazarın Geç Antik kentin siyasi topoğrafyasını konu alan
çalışması için bkz. Lavan, L. (2003). The political topography of the Late Antique city: Activity spaces in
practice. Theory and Practice in Late Antiquity Archaeology. L. Lavan and W. Bowden (Eds.) Leiden: Brill,
314-337.
60
Diocletianus Maximianus’u yönetime ortak etmiş, imparatorluğun batı topraklarını ona bırakmıştır. Daha
sonra imparatorların kendilerine birer yardımcı (caesar) tayin etmeleriyle tetrarkhia olarak adlandırılan dörtlü
yönetim sistemi başlamıştır. Grant, M. (2000). Roma’dan Bizans’a İ.S. 5. Yüzyıl. (Çev. Z.Z. İlkgelen)
İstanbul: Homer Yayınları, 15; Tekin, O. (2008), Eski Yunan ve Roma Tarihine Giriş. İstanbul: İletişim
Yayınları, 287-288; İznik, 2009: 54-57; Sayar, M.H. (2009). Geç Antik Devir. Doğu Batı Düşünce Dergisi,
Romalılar I (49), 236-237; Schwertheim, E. (2009). Antikçağ’da Anadolu. (Çev. N. Batu) İstanbul: Kitap
Yayınevi, 100. Mitchell, Diocletianus’un imparator olmasını Geç Roma Devleti’nin şekillenmesinde
başlangıç noktası olarak belirlemekte; tetrarşinin özelliklerini siyasi, dini, mali ve ideolojik açıdan
değerlendirmektedir (Mitchell, 2016: 81-91).
61
Sayar, 2009: 237-238.
62
Stephenson, P. (2016). Büyük Konstantin. (Çev. G. Ergin) İstanbul: Türkiye İş Bankası Yayınları, 190;
Mitchell, 2016: 102; İznik, 2009: 58-59.
63
Kentin konumunun sağladığı avantajla hem Propontis’e (Marmara Denizi) açılan Boğaziçi hem de
Hellespontus’a (Çanakkale Boğazı) sahip bir noktada olması deniz ticaretinde önem kazanmasını sağlamıştır.
25
olarak başkentte Roma’dakine benzer bir senato kurduğu ve senatörleri de kente davet
ettiği bilinmektedir64. Constantinus döneminde imparatorluğun batı eyaletlerine karşın,
Anadolu istila ve savaşlardan uzak bir dönem geçirirken65 MS 4. yüzyılın ikinci
çeyreğinden sonra karışıklıklar tekrar başlamaktadır.
Constantinus’tan sonra yerine iktidar mücadelesini kazanan oğlu II. Constantius (MS 337-
361) geçmiş; imparator bir yandan iktidar mücadelesiyle uğraşırken, diğer taraftan da
doğuda Sasani kralı II. Şapur (MS 309-379) tehlikesiyle mücadele etmiştir. Erken Roma
İmparatorluğu döneminden itibaren yönetimin uğraştığı sorunlardan biri olan Isaurialıların,
II. Constantius döneminde Cilicia kentleri için tekrar büyük bir tehdit oluşturduğu
bilinmektedir. Isaurialılar, MS 350’li ve 360’lı yıllarda Side ve Seleucia ad Calycadnum
dâhil güneydeki kıyı kentlerine birçok saldırı gerçekleştirmişlerdir66. İmparatorluğun bu
dönemde şehirlerin güvenliğine önem verdiği, bu amaçla da Anemurium’da olduğu gibi
şehirlere ya sur yapıldığı ya da Cilicia ve Isauria bölgelerindeki dağlarda kale ya da kule
tipi savunma tahkimatlarının inşa edildiği belirtilmektedir67. Bölge genelinde bu olaylar
yaşanırken Olba’da elde edilen veriler, kentin MS 4. yüzyılda içinde bulunduğu siyasi
sürecin değerlendirilmesine olanak sağlamaktadır. Olba akropolisinde 2016 yılında Kuzey
Kulesi olarak adlandırılan yapıda gerçekleştirilen kazılar, kentin savunma sistemiyle
birlikte sözü geçen yüzyıldaki olası durumunu aydınlatmaktadır. Kulede bulunan ve
tamamı II. Constantius dönemine özgü sikkeler, Isaurialıların saldırılarına karşı Roma
yönetiminin bölgede istikrarı sağlamaya çalıştığı dönemi temsil etmektedir. Söz konusu
süreçte kentin bu saldırılardan korunmak amacıyla bazı önlemler aldığı, savunma sistemi
içinde sur ve kulelerin onarıldığı ve güçlendirildiği belirlenmektedir68. Çalışma
kapsamında incelenecek seramik malzemenin bulunduğu tiyatroda da II. Constantius
Anadolu’nun ve Suriye’nin önemli sanayi ve kültür merkezlerine kara yoluyla da bağlantısı vardır. Kentin
imparator tarafından başkent olarak seçilmesinden sonra imar faaliyetlerine sahne olduğu; büyük ölçüde göç
aldığı da bilinmektedir. Buna göre, imparator Constantinus’un ölümünde nüfusunun 50.000 civarında olduğu
belirtilmektedir (Grant, 2000: 20-22). Kentin kurucusu Constantinus ve halefleri dönemlerinden itibaren
başkentte, birçok yapı ve anıt inşa edilmiştir (Sayar, 2009: 245-246; Grant, 2000: 104-106; Gregory, 2008:
66-69; Morrisson, C. (2014a). Başkent, Bizans Dünyası Doğu Roma İmparatorluğu 330-641. cilt 1, (Çev. A.
Bilge) İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 202-209; Koch, G. (2015). Erken Hıristiyan Sanatı. (Çev. A. Aydın)
İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 32-33; Mitchell, 2016: 457-466). Constantinopolis’in MS 5.-7.
yüzyıllarda sahip olduğu yapılar ve özellikleri için bkz. Mango, M.M. (2000). The commercial map of
Constantinople. Dumbarton Oaks Papers, (54), 190-198.
64
Schwertheim, 2009: 103.
65
Ergin, 2013: 399.
66
Mitchell, 2016: 499.
67
Ergin, 2013: 431-432; Mitchell, 2016: 499.
68
Erten, E. (2017). Sikke buluntuları bağlamında Olba’da II. Constantius Dönemi. Seleucia ad Calycadnum,
(VII), 137-139.
26
II. Constantius’tan sonra Iulianus (MS 361-363) ve Iovianus (MS 363-364) kısa süreli
iktidarda kalmıştır. Sözü geçen imparatorlardan sonra I. Valentinianus (MS 364-375)
imparatorluğun batı yarısını, kardeşi Valens (MS 364-378) ise doğu tarafını yönetmiştir.
Savaş politikasına karşın, Valentinianus’un sınırları kontrol altında tutmaya çalıştığı
izlenmektedir. Valentinianus sonrası, devlet yapısında köklü siyasi sonuçların ortaya
çıktığı görülmektedir. İmparator Gratianus (MS 375-383) batıdaki savaşlarda önemli
başarılar kazanan I. Theodosius’u (MS 379-395) yönetime ortak etmiştir70. Theodosius ve
halefleri ise sınır savunmasına karşılık, iç gelişmelerle daha çok ilgilenmektedir.
İmparatorluğun batı yarısında MS 380-390 yılları boyunca Gotlar ile devam eden
çatışmalar bu dönemin sorunlarının başında gelmektedir. Doğu’da Sasanilerle barış yapan
I. Theodosius, yukarı Dicle ve Fırat arasındaki stratejik toprakları da kontrol altına almayı
başarmıştır. İmparatorun MS 395 yılındaki ölümü, zaman zaman Doğu ve Batı
imparatorluklarını yol ayrımına getiren bir olay olarak görülmektedir. Vizigotların lideri
Alaric ve taraftarlarının MS 395-410 yılları arasındaki yükselişinin ise imparatorluğun iç
sınırının çöküşüne neden olduğu belirtilmektedir. Roma’nın MS 410 yılında Alaric’in eline
geçmesinden sonra, Batı Roma İmparatorluğu toprakları üzerindeki eyaletlerin çoğunun
kontrolü Cermen asıllı gruplara geçmiştir. Buna göre; İspanya ve Afrika’ya Vandallar,
İspanya ve Aquitaine’ya Vizigotlar, Yukarı Ren bölgesine ve Kuzey Galya’ya Burgonlar,
Aşağı Ren ve Kuzey ve Orta Galya’ya Franklar yerleşmiştir. Yönetimsel olarak ayrılan
imparatorluktaki bu fiili ayrışmanın ise hukuki bir durum olmadığı, MS 476 yılında son
imparator Romulus Augustus ile biten imparator silsilesinden sonra da Doğu Roma
imparatorlarının batıyı yönetme iddialarından vazgeçmedikleri üzerinde durulmaktadır71.
I. Theodosius’un MS 383 yılında augustus olarak tayin ettiği oğlu Arcadius (MS 383-408)
imparatorluğun doğusunu yönetmiş; Theodosius’un ölümünden sonra da oğlu Honorius
(MS 395-423) batıdaki yönetimi üstlenmiştir. Arcadius’un MS 408’de ölümünden sonra
ise oğlu II. Theodosius (MS 408-450) doğuda imparator olmuştur. İmparator döneminde
69
Sarıiz, 2014: 92-94, kat. No. 21, 22, 24.
70
Gregory, 2008: 78-98.
71
Mitchell, 2016: 130-150.
27
sınırlarda barış durumunun hâkim olduğu, Sasanilerin ciddi bir tehdit unsuru olmadığı ve
Attila ve Hunlarla anlaşma sağlandığı bilinmektedir72.
72
Gregory, 2008: 106.
73
Sayar, 2009: 257; Elton, 2004b: 9-10; Mitchell, 2016: 175-178;.
74
Canevello, S.A.-Özyıldırım, M. (2009). Constantinopolis tahtında Isaurialı bir imparator: Zeno. Lucerna,
Klasik Filoloji Yazıları, (Yaşam Öyküsü), 18-19; Levtchenko, M. V. (2007). Bizans Tarihi. (Çev. M. Selen)
İstanbul: Doruk Yayıncılık, 54, 56; Grant, 2000: 44.
75
Canevello-Özyıldırım, 2009: 25.
76
Jackson, M. P. C. (2007a). The Kilise Tepe area in the Byzantine era. In N. Postgate and D. Thomas (Eds.)
Excavations at Kilise Tepe 1994-98 From Bronze Age to Byzantine in Western Cilicia. Vol 1: Text, London:
McDonald Institute Monographs, 24. Zeno’nun bölgedeki imar programı için bkz. Kosiński, R. (2010a). The
Emperor Zeno Religion and Politics. Towarzystwo Wydawnicze, Cracow, 203-210; Kosiński, R. (2010b).
The emperor Zenos’s church donations. Hortus Historiae: Studies in Honour of Professor Jozef Wolski on
the 100th Anniversary of His Birthday. E. Dabrowa (Ed.) Krakow: Historia Iagellonica, 635-649.
77
Gough, M. (1972). The emperor Zeno and some Cilician churches. Special Number in Honour of the
Seventieth Birthday of Professor Seton Lloyd, Anatolian Studies, vol. 22, 199; Erten, E. (2014). Arkeolojik
veriler ve tarihsel olaylar ışığında Olba’da yerleşimin son bulması. Seleucia ad Calycadnum, (IV), 59.
78
Mitchell, 2016: 179, 501; Sayar, 2009: 257.
28
79
Kosiński, 2010a: 204; Levtchenko, 2007: 58; Ostrogorsky, G. (1991). Bizans Devleti Tarihi. (Çev. F.
Işıltan) Ankara: Türk Tarih Kurumu, 60.
80
Brown, 2017: 174-185; Gregory, 2008: 131-138.
81
Mitchell, 2016: 197-221; Levtchenko, 2007: 81-103; Ostrogorsky, 1991: 64-66. Afrika’ya ilk olarak MS
429’da giren Vandalların ilerleyişleri MS 439’da Kartaca’yı ele geçirdikten sonra burayı fethettikleri MS 442
yılına kadar devam etmiştir (Mitchell, 2016: 165-167). Söz konusu eyaletin kaybedilmesi çalışma
kapsamında önem kazanmaktadır. Çünkü burada üretildiği bilinen Afrika Kırmızı Astarlı seramiğin
dağılımındaki değişim Vandal işgaline bağlanmaktadır (Hayes, J.W. (1972). Late Roman Pottery, The British
School at Rome, London, 423). Mitchell ise bu işgalin Afrika’da dini ve siyasi yapıda etkili olduğunu; ancak
bölgesel ekonomiye zarar vermediğini dile getirmektedir. Arkeolojik verilerin de mal ihracatı ve Afrika
ürünlerinin fazla zarar görmediğini, bundan bronz sikke dolaşımının etkilendiğini belirtmektedir (Mitchell,
2016: 522-523). Konuyla ilgili değerlendirme için bkz. tezde sayfa 89.
29
başarıların çok uzun süreli olmadığı, batıda ve doğuda tekrar başlayan mücadelelerin
imparatorluğun ekonomisini kötüleştirdiği ve ordunun ihtiyaçlarını karşılamak üzere
halktan toplanan vergi yükünün ağırlaştırıldığı görülmektedir82.
82
Levtchenko, 2007: 98-100.
83
Morrisson, C.-Sodini, J.P. (2002). The sixth-century economy. In The Economic History of Byzantium:
From the Seventh through the Fifteenth Century. A. E. Laiou (Ed.) Dumbarton Oaks Studies, (39/3), 212,
220.
84
Gregory, 2008: 159-160.
85
Mitchell, 2016: 656-658.
86
Bu dönemde, yetkilerin aynı elde toplanması anlamına gelen Thema sistemi adı verilen yapılanmaya
geçilmiştir. Söz konusu sistem hem imparatorluk savunmasını güçlendirmekte hem de askeri harcamaları
düşürerek hazinenin yükünü hafifletmektedir. Önce taşrada uygulanmaya başlayan sistem MS 7. yüzyılda
gelişim kaydetmiştir. Armenikon ve daha sonra kurulan Anatolikan themaları olasılıkla ilk kurulanlardır
(Bamyacı, E.-Güçlüay, S. (2017). İmparator Heraklius döneminde (610-641) Bizans İmparatorluğu’nun
siyasi yapısı, Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, (56), 392).
87
Toprak vergisi olan annona ayni olarak da ödenebiliyordu. Yani bu ödeme tahıl, yağ gibi diğer
yiyeceklerle yapılabilirdi. Devlet tarafından alınan bu mallar devlet görevlilerine ve askerlere dağıtılıyordu.
Annona’nın toplanması capitatio-iugatio denen bir sisteme dayanmakta ve sisteme göre, başta 5 yılda bir,
30
sonra bundan vazgeçilmiştir88. Söz konusu siyasi süreçte imparatorun bazı ekonomik
kararlar aldığından bahsetmek mümkündür. Buna göre, Cyzicus (Erdek) ve
Nicomedia’daki (İzmit) imparatorluk darphanelerindeki para basma işleminin durdurularak
MS 615/6-618 yılları arasında Seleucia’da ve Isauria’daki müstahkem yerlerde
Heraclius’un sikke bastırdığı belirtilmektedir89. Seleucia ve Isauria’nın sikke darbı için
seçilmesi olasılıkla bölgede yaşanan askeri hareketlilikle ilişkili olmalıdır90. Bölgenin
içinde bulunduğu sürece bağlı olarak Olba’nın da bu durumdan etkilendiği görülmektedir.
Tiyatroda tespit edilen sikkeler içinde Heraclius dönemine ait olanların sayıca en fazla
grubu oluşturması (Seleucia darphanesine ait 4 sikke vardır) olasılıkla kentteki ekonomik
hareketliliğin göstergesi olarak kabul edilebilir91. Olba’ya söz konusu yüzyıl içinde ulaşan
ithal seramiklerin varlığı da konumuz bakımından önem kazanmaktadır. Seleucia ile Olba
arasında dolaylı da olsa bilinen bağlantı ise yollar, ticari rotalar bağlamında hatırlanması
gereken diğer bir konuyu oluşturmaktadır92.
daha sonraları 15 yılda bir olmak üzere düzenli bir nüfus sayımı yapılmaktadır. Sayım zamanı toprak
sahibinin elindeki arazi nitelik ve nicelik açısından değerlendirilmekte; bu değerlendirme de toprakların iş
gücü de hesaba katılmaktadır. Nüfus sayımında bir erkek bir kadından, bir kadında bir çocuktan fazla
sayılıyordu. Gerek yiyecek gerekse taşımacılıkta kullanılan hayvanların sayısı ve türleri vergi
yükümlülüğünü etkilemektedir (Gregory, 2008: 48). Annona organizasyonun Roma ve Constantinopolis gibi
başkentlerin ve İskenderiye, Kartaca ve Antakya gibi büyük bölgesel merkezlerin büyümesinde önemli bir
faktör olarak görülmektedir (Mitchell, 2016: 17).
88
Levtchenko, 2007: 125; Mitchell, 2016: 616.
89
Foss, C. (1975). The Persians in Asia Minor and the end of Antiquity. The English Historical Review, (90),
729; Elton, 2004b: 10-11; Mitchell, 2016: 617.
90
Foss, 1975: 729-730.
91
Sarıiz, 2014: 58-62, 80. Kat. No. 61-82. Çizelge 4. 3; Şekil 4. 6; Şekil 4. 9; Şekil 4. 10.
92
Söz konusu yol ağıyla ilgili olarak bkz. tezde sayfa 7-9.
93
Foss, 1975: 721-747.
31
Yaşanan saldırı ve işgallerden sonra, yukarıda bahsedildiği gibi, MS 622 yılında Sasanilere
karşı harekete geçen Heraclius’un 627 yılında Ninova’da elde ettiği zafer, imparatorluğun
işgal altında bulunan tüm topraklarındaki Sasani egemenliğine kesin olarak son
vermektedir97. Ancak elde edilen bu başarının kalıcılığı uzun sürmemekte ve
imparatorluğun MS 7. yüzyıldaki siyasi tablosunun çok da parlak olmadığı bilinmektedir.
Buna göre, imparatorluğun Batı Roma’nın toprakları üzerinde kendi krallıklarını kuran
barbarlar tarafından tekrar istila edilmesi ile doğuda eyaletlerin yönetimden kopmasına
engel olamadığı görülmektedir98. Söz konusu yüzyılda Arabistan’da ortaya çıkan
İslamiyet’in yükselişe geçmesi de Doğu Akdeniz’de siyasi ortamın dengesini tamamen
değiştirmiştir99. İslam ordularıyla MS 636 yılında yapılan Yermuk Savaşı’nda ağır bir
yenilgi alan imparatorluk, bundan sonra toprak kaybetmeye başlamıştır. MS 637’de Kudüs
ve Filistin, MS 637/8’te Antiochia, 641/2’de Mısır, MS 642’de Alexandria, MS 698 yılında
da Kartaca’nın Arapların eline geçmesi imparatorluğun Kuzey Afrika’daki egemenliğini
sona erdirmiştir100.
Cilicia’nın söz konusu yüzyılda Arap saldırılarına açık, korumasız bir hale geldiği
bilinmektedir. Bölgedeki birçok kentte sosyal hayatı etkilediği düşünülen bu argümanın
bölge tarihi içinde hala geçerliğini koruduğu görülmektedir. Örneğin, MS 672 yılında
94
Greatrex, G. (2018). The impact on Asia Minor of the Persian invasions in the early seventh century. Geç
Antik Çağ’da Lykos Vadisi ve Çevresi. C. Şimşek-T. Kaçar (Editörler) İstanbul: Ege Yayınları, 13-26.
95
Tek, A. T. (2015). Side sikke buluntuları ışığında MS 622/623’de Pamphylia’ya “olası” bir Sasani saldırısı.
Colloquium Anatolicum, (14), 123-136.
96
Foss, 1975: 723.
97
Kaçar, T. (2012). “Dünyada İki Işık”: Geç Antikçağ’da İran ve Roma. Doğu Batı Düşünce Dergisi, Işık
Doğudan Yükselir II (61), 174; Gregory, 2008: 162; Cameron, A. (2016). Bizanslılar. (Çev. Ö. Akpınar)
İstanbul: İş Bankası Kültür Yayınları, 36; Mitchell, 2016: 619.
98
Levtchenko, 2007: 117-124.
99
Haldon, J. (2007). Bizans Tarih Atlası. (Çev. A. Özdamar) İstanbul: Kitap Yayınevi, 58-62; Kaçar, 2012:
177; Brown, 2017: 219 vd.
100
Levtchenko, 2007: 128; Gregory, 2008: 165-167; Cameron, 2016: 37, 218-219; Brown, 2017: 226.
32
Tarsus’u alan Arapların Lamus nehrine kadar olan kısma yerleştikleri belirtilmektedir101.
Elaeussa Sebaste’de yaşayanların büyük bölümünün ise bu süreçte kentten tahliye
edildiğinden bahsedilmekte102; Celenderis’in de bu akınlarla birlikte önemini kaybettiği
dile getirilmektedir103. Genel olarak bakıldığında, söz konusu saldırıların/akınların bölgeyi
bir şekilde etkilediğinden bahsetmek mümkündür. Bölgenin Tarsus, Alahan, Celenderis,
Anemurium gibi kentlerinde bulunan Geç Roma seramiğin yine geç döneme işaret eden
formlarının (Afrika seramiği için Hayes Form 105, 107, 109; Geç Roma D (Kıbrıs)
seramiği için Hayes 9, 10, 11 gibi) tespit edilmesi ise üretim/dağılım ve ticaretin
kısıtlı/sınırlı da olsa hala devam ettiğini göstermektedir.
101
Haldon, J. F. (1997). Byzantium in the Seventh Century: The Transformation of a Culture. Cambridge:
Cambridge University Press, 130.
102
Equini Schneider, E. (2008). Doğu ile Batı Arasında Bir Liman Kenti Elaiussa Sebaste. İstanbul: Homer
Yayınları, 18.
103
Tekocak, M.-Zoroğlu, L. (2013a). Kelenderis’te bulunan bir grup Roma Dönemi ticari amphorası ve
düşündürdükleri. Olba, (XXI), 124.
104
Erten, 2014: 68-69.
33
Doğu Akdeniz’de ortaya çıkan Hıristiyanlığın, Anadolu’da dâhil, giderek daha geniş
coğrafyalara yayılması değerlendirilen tarihsel süreç bağlamında ön plana çıkmaktadır105.
Özellikle MS 4. yüzyılda yaşanan ve daha önce bahsedilen siyasi gelişmelerle birlikte
Hıristiyanlığın başta imparatorluk yönetimi olmak üzere, dini ve toplumsal hayattaki
etkisinin önemli ölçüde arttığı bilinmektedir106. Söz konusu yüzyılda Hıristiyanlar arasında
büyük tartışmalara yol açan sorunları çözmek amacıyla bizzat Constantinus’un emri ve
katılımıyla MS 325 yılında yapılan Nicaea (İznik) Konsili, dinin siyasi yapıdaki olası
kazanımlarını göstermesi açısından önem kazanmaktadır107. Bu konsilin aynı zamanda
sonraki yüzyıllarda etkisi daha fazla görülecek kilise örgütlenmesini ve kilisenin
imparatorluğa alternatif bir yönetim organizasyonu haline gelmesinde de önemli olduğu
belirtilmektedir108. Nicaea Konsili Roma, Alexandria Minor (İskenderiye), Antiochia ad
Orontem (Antakya) gibi büyük piskoposlukların etki alanlarını da karara bağlamaktadır109.
Antiochia kentiyle birlikte değerlendirildiğinde, aslında Cilicia’nın Hıristiyanlığın ilk
ortaya çıktığı dönem ve sonrasında bu dinin yayılmasında aktif bir role sahip olduğu
bilinmektedir110. Bu bağlamda, önem kazanan Antiochia ad Orontem başpiskoposluğu
105
Roma İmparatorluğu’nun doğusunda MS 1. yüzyılda ortaya çıkan Hıristiyanlık, Palaestina’da (Filistin)
gelişmiştir. Yahudi dünyasında yenilikçi bir hareket olarak tanınan bu yeni inanç, başlangıçta Yahudi cemaati
arasında hızla yayılmıştır. Aynı yüzyılın sonuna doğru Syria’dan (Suriye) başlayarak Anadolu’ya,
Yunanistan üzerinden İtalya’ya kadar ulaştığı bilinmektedir. Anadolu’da Antochia ad Orontem’de (Antakya)
kabul gören Hıristiyanlık Cilicia dâhil olmak üzere Batı Anadolu kentlerine kadar ulaşmıştır (Kaçar, T.
(2011). İkinci yüzyılda Hıristiyanlık: Entellektüeller, düşünceler ve gruplar. Seleucia ad Calycadnum, (I), 21;
Özyıldırım, M. (2009b). Aziz Paulus. Arkeoidea, (5), 27). MS 2. yüzyıla gelindiğinde Hıristiyanlığın
Yahudilikten kopup ayrı bir din olarak ortaya çıktığı; Hıristiyan düşünce tarihinin zenginleşmeye ve yaşadığı
toplum içinde önem kazanmaya başladığı görülmektedir (Kaçar, T. (2009). Geç Antikçağ’da Hıristiyanlık.
İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 24-33). Hıristiyanlığın Roma İmparatorluk yönetimine karşı ilk kez
tehdit olarak algılanması imparator Nero dönemindedir. Diocletinaus dönemi de dâhil zaman zaman
kovuşturmalara maruz kalan Hıristiyanların MS 3. yüzyılın ortalarından itibaren kentlerde yaşayan zengin ve
farklı kesimden insanların dini kabul etmesiyle birlikte toplumsal yapıları değişmekte, kiliseler de sosyal ve
ekonomik bakımdan güç kazanmaya başlamaktadır (İznik, 2009: 52-53, dipnot 31). Hıristiyanların lehine
olumlu gelişmelerin ortaya çıktığı Constantinus döneminde yukarıda bahsedilenlerin yanı sıra siyasi olarak
da güçlendikleri belirtilmektedir (İznik, 2009: 59-60).
106
İznik, 2009: 58; Gregory, 2008: 98-101.
107
Kaçar, T. (2002). Roma İmparatorluğu’nda kilise konsillerinin siyasallaşması: İznik örneği. Anadolu
Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, (2/1), 1-18.
108
İznik, 2009: 62, dipnot 52.
109
Kaçar, 2002: 13.
110
Hıristiyanlık tarihi açısından Cilicia önemli bir bölgedir. MS 1. yüzyılda yaşamış olan Tarsuslu Paulus,
Hıristiyanlığın pagan inananlar arasında hızla yayılmasında ve bu yeni dinin dinsel öğretilerinin
şekillenmesinde önemli bir yere sahiptir. Başta Cilicia olmak üzere birçok bölgede Hıristiyanlığın yayılması
için çalışan Paulus, bu amaçla MS 45-58 yılları arasında “Kutsal Görev Gezileri” olarak bilinen üç büyük
gezi gerçekleştirmiştir. Böylece Paulus, Syria’dan Anadolu’ya, Balkanlar üzerinden İtalya’ya kadar
Hıristiyanlığın yayılmasını sağlamıştır. Bu gezilerle ilgili olarak bkz. Dürüşken, Ç. (2003). Paulus’un Kutsal
Görev Gezileri ve Anadolu Halklarına Mektupları. İstanbul: Homer Kitabevi, 26-36. Paulus’un yanı sıra
bölgenin Hıristiyanlaşmasında diğer önemli bir isim de Azize Thecla’dır. Thecla, Kutsal Görev Gezileri’nden
34
birinde Paulus’un Iconium’da (Konya) verdiği vaazdan etkilenerek Hıristiyanlığı kabul etmiş; yaşadığı
olumsuzluklar sonrasında Seleucia ad Calycadnum’a gelmiş ve kente yaklaşık 4 km uzaklıkta bugün
“Meryemlik” olarak adlandırılan yerdeki mağarada inzivaya çekilerek burada yaşamaya başlamıştır. Azize
Thecla, gösterdiğine inanılan mucizeleriyle hem halkın Hıristiyanlaştırılmasında etkili olmuş hem de onun
mucizelerinin Hıristiyan kaynaklarında anlatılmış olması Seleucia ad Calycadnum’u ve bölgeyi önemli bir
dini merkez haline getirmiştir (Canevello, S.A. (2004). Iconiumlu Azize Thecla, yaşamı ve mucizeleri. Olba,
(X), 261 vd; Özyıldıırm, M. (2008). Seleucia ad Calycadnum’un Erken Hıristiyanlık Dönemi açısından
önemi. Arkeoidea, (6), 55-56).
111
Özyıldırım, M. (2007). Ariminum ve Seleucia ad Calycadnum konsilleri 359 ikiz konsiller yılı. Olba,
(XV), 8, 16.
112
Olba’da bulunan arkeolojik veriler ve yazılı kaynaklardan elde edilen bilgiler, kentteki Hıristiyan varlığını
desteklemektedir. Buna göre, Olba akropolisinin doğusundaki Şeytanderesi Vadisi içinde yer alan Mağara
Kilise, kentin Hıristiyanlığa geçiş sürecini kanıtlayan en önemli yapısıdır. Hıristiyan cemaatin varlığına işaret
eden kilisenin bu inancın Roma İmparatorluğu’nun baskılarından kurtulduğu MS 4. yüzyıla dek kullanılmış
olabileceği belirtilmektedir. Sonrasında da bu çevrenin terk edilmeyerek mağaranın hemen önüne bir
kilisenin inşa edildiği görülmektedir (Erten-Özyıldırım, 2008: 56-57, çizim 1). Olba Hıristiyanlığı üzerine
yazılı belgelerdeki ilk bilgiler, Aziz Basileus’un yazdığı “Hz. İsa’nın Azize ve Martyri Thecla’nın Yaşamı ve
Mucizeleri” adlı eserden öğrenilmektedir. Azize Thecla, mucizelerinin yanı sıra hastalara şifa dağıtmasıyla
da ünlüdür. Olbalı görme sorunu bulunan küçük bir çocukla ilgili olan mucizesi (Mucize XXIV) bu
bakımdan dikkat çekicidir. Mucizeye göre, babası Pardamios, dedesi Olbalı Rahip Anatolius olan çocuğun
görme sorunu zamanla artmaktadır. Çocuğun bakıcısı, Azize Thecla’ya giderek ondan çocuk için dua
etmesini ister. Bunun üzerine Azize Thecla dua eder ve çocuk iyileşir (Canevello, 2004: 261 vd). Bu ve
benzeri mucizelerle birlikte, söz konusu mucizenin Olba’daki Hıristan varlığını kanıtladığı belirtilmektedir
(Özyıldırım, M. (2009c). Olba’da Hıristiyanlığın izleri. Arkeoidea, (7), 67).
113
Özyıldırım, M.-Ünalan, S. (2011). Isauria dağlarında Hıristiyan manastırcılığının bir örneği: Olba
Manastırı. Seleucia ad Calycadnum, (I), 158.
35
Geç Antik Dönem’in farklı dinamiklerle birlikte değişen ekonomik yapısı konumuz
bağlamında ele alınması gereken bir konudur115. Doğu Akdeniz’in (Batı Akdeniz ticareti
üzerine birçok çalışma yapılmasına karşın) Geç Antik Dönem makro-ekonomisine yönelik
araştırmalar yakın dönemde önem kazanmaya başlamaktadır. Bu bağlamda konunun,
ekonomiyi etkileyen kırsal üretim, kent ekonomisi, denizaşırı ticareti
kanıtlayan/doğrulayan malzeme116 (amphoralar, tabak çanaklar gibi), siyasi tarih ile
epigrafik verilerle birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir.
Diocletianus döneminin daha önce bahsedilen icraatları içinde diğer bir reformu ekonomi
alanında yapılanlar oluşturur. Bu dönemde hükümet için özel vergiler düzenlenmiş,
bölgesel vergi uygulamaları arttırılmış, yıllık bütçe belirlenmeye çalışılmıştır. İmparator
tarafından MS 301 yılında Tavan Fiyatlar Fermanı (Edictum de Pretiis Rerum Venalium)
olarak ilan edilen ferman, MS 4. yüzyıl başlarında imparatorluğun ekonomik ve toplumsal
yapısı özellikle de mal ve hizmet arzı ve talebi hakkında bilgi vermektedir117. Fermanın
114
Özyıldırım, 2009c: 68-70.
115
Bu dönemin ekonomisi üzerine kapsamlı kaynakça çalışması için bkz. Bandow, A. (2013). The Late
Antique economy: Approaches, methods and conceptual issues. In Local Economies? Production and
Exchange of Inland Regions in Late Antiquity. L. Lavan (Ed.) Leiden: Brill, 15-40. Yine bu dönem Anadolu
ekonomisini konu alan kaynakça çalışması için bkz. Zerbini, A. (2013). The Late Antique economy:
Regional surveys. In Local Economies? Production and Exchange of Inland Regions in Late Antiquity. L.
Lavan (Ed.) Leiden: Brill, 42-44.
116
Kingsley, S. A. (2003). Late Antique trade: Research methodologies& field practices. In Theory and
Practice in Late Antiquity Archaeology. L. Lavan and W. Bowden (Eds.) Leiden: Brill, 113-138.
117
İznik, 2011: 102 vd; Tekin, O. (2009). Roma Devleti’nde para ve ekonomi. Doğu Batı Düşünce Dergisi.
Romalılar I, 273; Sayar, 2009: 238-239. Fermanda vasıflı-vasıfsız olarak çalışan farklı birçok meslek grubu,
gündelik hayatta kullanılan malzemeler ile farklı nitelikte ve kalitede malzemeden yapılmış kılık-
kıyafet/ayakkabılar, imparatorluğun mutfak kültürü hakkında bilgi veren birçok yiyecek grubu (hayvansal
gıdalar, deniz ürünleri, sebze-meyve, et ve yağ çeşitleri, kurutulmuş veya salamura yapılmış ürünler) ile
ulaşım ve taşıma sistemine dair bilgiler bulunmaktadır. Fermanla ilgili olarak bkz. İznik, 2011: 113-126.
Peter Sarris, hükümet ve askeri üyelerin ödeme yapmalarına ilişkin bir rehber olabilecek fermanı,
imparatorluğun parayı yeniden ayarlamasına yönelik, devletin ekonomiye müdahalesi/düzenlemesi olarak
değerlendirmektedir (Sarris, P. (2013). Integration and disintegration in the Late Roman economy: The Role
36
konumuz açısından önemi şarap, zeytin ve yağ fiyatları içinde değerlendirilme yapmaya
olanak verecek bilgilerin bulunmasıdır. Ferman listesinde her ne kadar Cilicia şarabına ait
bir bilgi olmasa da fermanda olasılıkla farklı kalite ve özelliklere sahip birçok şarabın
fiyatının değişiklik gösterdiği görülmektedir. Örneğin, daha pahalı olduğu fark edilen şarap
grubunun (Picene, Tiburtine, Sabin, Aminnean, Setine, Surrentine, Falerni ile Tatlı Asya
şarabı gibi) yaklaşık yarım litresi 30 denarii fiyata sahiptir. Çeşitli bileşenlerle fermente
edilmiş şarapların (Conditum, Apsinthium ve Rosatum) aynı ölçüde 20 ile 24 denarii fiyatı
vardır. Birinci kalite yıllandırılmış şarabın fiyatı 24 denarii olup normal kalitede şarabın
ise yine yarım litresi 8 denarii fiyata sahiptir. Fermana göre, yağ ücretleri de farklılık
göstermekte; olgunlaşmamış zeytinden olan yağın yaklaşık yarım litresinin fiyatı 40
denarii olup askerlerin, işçilerin vb. kullandığı yağ olarak geçen Cibarium’un yarım
litresinin fiyatı 12 denarii olarak belirlenmektedir. Miktarı belirtilmeyen zeytin ise 4
denarii’lik fiyata sahiptir118. Genel olarak bakıldığında, bu dönemde imparatorluk
toprakları içinde çeşitli özelliklere sahip birçok şarabın ve farklı özelliklere sahip
zeytinyağın üretildiği ve olasılıkla da ticari dolaşımda olduğunu söyleyebiliriz.
of markets, emperors and aristocrats. In Local Economies? Production and Exchange of Inland Regions in
Late Antiquity. L. Lavan (Ed.) Leiden: Brill, 168-171).
118
İznik, 2011: 97-120.
119
Morrisson, C. (2014b). Bizans Doğusu’nda nüfus, iktisat ve toplum. Bizans Dünyası Doğu Roma
İmparatorluğu 330-641. cilt 1, (Çev. A. Bilge) İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 231; Levtchenko, 2007: 13;
Constantinopolis’in ticari haritası bağlamında gelişen mimari yapılarıyla ilgili olarak bkz. Mango, M.M.
(2016). Konstantinopolis’in ticari haritası. Konstantinopolis: Şehrin Dokusu. Dumbarton Oaks Seminerleri.
R. Ousterhout-H. Maguire (Eds.) (Çev. H. Yalın) İstanbul: Alfa Yayınları, 69-119.
120
Chavarria, A.-Lewit, T. (2004). Archaeological research on the Late Antique countryside: A bibliographic
essay. In Recent Research on the Late Antique Contryside. W. Boeden, L. Lavan and C. Machado (Eds.)
Leiden: Brill, 16-21. Kuzey Suriye’nin ortasındaki Kireçtaşı Masifi’nde tespit edilen 700’ün üzerindeki köy
yerleşimi Doğu Akdeniz’de sözü edilen hareketliliğin değerlendirilmesinde önem taşımaktadır (Suriye-
Filistin şehirleri, ekonomi, ticari ilişkiler için bkz. Tate, G. (2014). Suriye-Filistin. Bizans Dünyası Doğu
Roma İmparatorluğu 330-641, cilt 1, (Çev. A. Bilge) İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 384-411). Geçimlerini
tarımsal ekonomiye bağlı olarak özellikle zeytincilikten sağlayan zengin köyler kırsal yaşamın en önemli
37
MS 6. yüzyıl ekonomisinde nüfusu hızla artan başkentin başta tahıl olmak üzere her türlü
gıda maddesine olan ihtiyacı ile lüks tüketim malzemesine (ipek gibi) olan talebinin
karşılanması devam eden ticari canlılığın önemli bir göstergesidir121. Kuzey Afrika,
Suriye’nin yanı sıra Çin ve Hindistan ile yapılan ticarette bu noktada ön plana çıkmakta;
özellikle Uzak Doğu ürünlerinin pazarlanmasında ise İranlıların aracılığına ihtiyaç
duyulmaktadır. Iustinianus yönetiminin İranlıların aracılığına son vermek amacıyla
alternatif ticaret rotalarını kullanma çabaları da bu bakımdan dikkat çekmektedir. Kuzeyde,
Chersones (Kırım yarımadasının güneybatısı) ve Kafkasya ile yapılan ticaret Çin ile
bağlantı sağlanması amacıyla canlandırılmaya çalışılmış; güneyde ise Hint Okyanusu
yolunu Kızıl Deniz üzerinden emniyete almak amacıyla Etiyopya’daki Aksum Krallığı ile
ticari anlaşma yapılmış; ancak başarı elde edilememiştir122. İmparatorun bu girişimleri her
ne kadar başarısız olmakla birlikte, MS 6. yüzyılın ortalarına kadar süren ticaretin
imparatorluğun hükmettiği siyasi alanları aşarak Kızıl Deniz aracılığıyla İngiltere'den
Hindistan'a ve Orta Asya’ya kadar ulaştığı saptanmaktadır123. Ticaretin önemli üssü olma
özelliğini koruyan Doğu Akdeniz’in İpek ve Baharat Yolları’ndan gelen ürünlerin Akdeniz
pazarına girmesinde etkili olduğu görülmekte; özellikle Doğu Akdeniz’deki liman kentleri
de bu açıdan ön plana çıkmaktadır.
Cilicia’nın sahip olduğu liman kentleriyle birlikte, Doğu Akdeniz ticari güzergâhı içinde
önem kazanmış olduğu ve daha önce ifade edilen süreçte ticari potansiyelinin arttığı
söylenebilir. Ovalık ve Dağlık kısmın, günümüzde de geçerli olduğu üzere, farklı coğrafi
şartlara ve olanaklara (toprak alanları, sulama, yollar) sahip olduğunu hatırlamak gerekir ki
bu da olasılıkla değişen sonuçlar ortaya çıkarmalıdır. Orta Anadolu’yu Akdeniz’e bağlayan
geçitler üzerinde yer alan Tarsus, Anazarbus ve Aegea (Yumurtalık) gibi kıyı üzerinde
veya yakınında yer alan merkezlerin, hem karasal yerleşimlerin tarımsal ürünlerinin ihraç
edilmesinde önem kazandıkları124 hem de deniz yoluyla gelen ürünlerin ticaret yollarının
sağladığı avantajla bu kentler üzerinden Anadolu’ya sevk edildikleri üzerinde
unsurunu oluşturmakta olup tez metninde de bahsedildiği gibi, burada bulunan çiftlik evleriyle benzerlikler
olduğu bilinmektedir.
121
Morrisson-Sodini, 2002: 209. Başkentin MS 6. yüzyılda Roma ile ilişkileri, siyasi, sosyal açıdan durumu
ve kültürel dönüşümü için bkz. Cameron, A. (2009). Old and new Rome: Roman studies in sixty-centruy
Constantinople. In Transformations of Late Antiquity (Essays for Peter Brown) P. Rousseau-M. Papouutsakis
(Eds.) England: Ashgate, 15-36.
122
Ostrogorsky, 1991: 68-69; Levtchenko, 2007: 79-81.
123
Morrisson-Sodini, 2002: 172, 210-211.
124
Durukan, M. (2015a). Geç Antik Çağ’da Doğu Akdeniz’deki ekonomik gelişmenin nedenleri: İpek Yolu
ve Baharat Yolu’nun rolü, LR1 amphoraları ve Kilikia’daki diğer kanıtlar. Adalya, (XVIII), 2015: 244-247.
38
durulmaktadır125. Söz konusu kentler içinde Anazarbus’un açıkça daha önemli ve aktif
olduğuna işaret eden ve MS 5. yüzyılın ortası ile MS 6. yüzyıl ortasına kadar tarihlenen
kentin gümrük vergisi tarifesi bu bağlamda dikkat çekicidir. Safran, garum, sarımsak,
kızarmış besinler (balık), şarap, tuz, aşılı bitkiler gibi birçok ürünün, ham ipek, kalay,
kurşunun yanı sıra, halat/ip, büyükbaş hayvan ve kölelerin de bu vergi listesine girdiği
görülmektedir. Bu durum sadece gıda maddelerinin değil aynı zamanda lüks ürünler (ipek)
ve zanaatkârlar için hammaddelerin de yeniden ihraç edildiğini göstermektedir126. Bu
epigrafik veriyle birlikte tarihsel süreç içinde dikkat çeken söz konusu kentlerin Geç Antik
Dönem’deki etkinliklerine yönelik gelecekte yapılacak arkeolojik çalışmalar bu bakımdan
önem taşımaktadır.
Dağlık Cilicia kıyı kentlerinin sahip olduğu olası ticari bağlantılar, bölgenin bu
potansiyelinin değerlendirilmesi için önemlidir. Soli/Pompeiopolis'te MS 2. yüzyılın
sonunda büyük bir liman inşa edilmiş olması örneğinden hareketle, Roma imparatorluk
yönetiminin Akdeniz ulaşım/ticaret ağı içinde bölge kıyılarını önemsediğinden
bahsedebiliriz127. Her ne kadar bölgede liman iyileştirmelerinin/yeniden
biçimlendirmesinin ne ölçüde gerçekleştiğinden bahsetmek zor olsa da Roma İmparatorluk
dönemi ve Geç Antik döneme ait liman yapılarının kalıntıları birçok kentte/yerleşimde
(Augai (İncekum), Coracesion, Syedra, Iotape, Selinus, Antiochia ad Craeum, Celenderis,
Corycus, Elaeussa Sebaste) görülebilmektedir128. Bölgenin Demir Çağı’ndan Geç Antik
Dönem’in sonuna kadar devam eden ticari faaliyetlerini/ilişkilerini kanıtlayan ithal ticari
amphora örneklerinin bölge müzelerinde (Alanya, Anamur, Silifke, Mersin gibi)
bulunması, hem erken hem de geç dönemde bölgede yerel olarak amphora üretiminin
yapıldığını gösteren veriler, bölgeler arası ticaretin aslında oldukça uzun bir süreçte devam
ettiğini ortaya çıkarmaktadır129. Mevcut amphoralar, Dağlık Cilicia’nın zaman içinde
genellikle iki ticaret rotasına sahip olduğunu göstermektedir. Buna göre, bölgenin doğu
125
Durukan, M. (2015b). Anazarbus, Aegeai ve Tarsus kentlerinin ticaret yollarıyla bağlantısı. Çukurova
Araştırmaları Dergisi, (1/1), 5-6; Durukan, 2015a: 246-247.
126
Morrisson-Sodini, 2002: 207.
127
Kentin limanıyla ilgili olarak ayrıca bkz. Brandon, C.-Hohlfelder, R. L.-Oleson, J. P.-Rauh, N. (2010).
Geology, materials, and the design of the Roman harbour of Soli-Pompeiopolis, Turkey: the ROMACONS
field campaign of August 2009. Nautical Archaeology, (39), 390-399.
128
Autret, C.-Dillon, M.-Lund, J.-Rauh, N.-Zoroğlu, L. (2014). The trading networks of Ancient Rough
Cilicia. In Harbors and Harbors Cities in the Eastern Mediterranean. S. Ladstätter, F. Pirson, T. Schmidts
(Hrsg.) Byzas, (19), 607-608.
129
Bölgedeki amphora üretimiyle ilgili olarak bkz. tezde sayfa 142-144.
39
bölümü Suriye, Fenike ve Yakın Doğu’ya yönelirken batı bölümü Kıbrıs ile ilişkili
görünmektedir130.
130
Autret-DillonLund-Rauh-Zoroğlu, 2014: 612.
131
Elton, H. (2005). The economy of Southern Asia Minör and LR 1 amphorae. In Late Roman Coarse
Wares, Cooking Wares and Amphorae in the Mediterranean: Archaeology and Archaeometry, LRCW 1. J.
M. Gurt i Esparraguera-J. B. Garrigόs-M.A. Cau Ontiveros (Eds.) British Archaeological Reports
International Series 1340, Oxford: Archaeopress, 691; Şenol, A.K. (2003). Marmaris Müzesi Ticari
Amphoraları. Ankara: T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, 83-84. Geç Antik Dönem ekonomisi
kapsamında seramik ve ticaretle ilgili bibliyografik çalışma için bkz. Costa, S. (2013). The Late Antique
economy: Ceramics and trade. In Local Economies? Production and Exchange of Inland Regions in Late
Antiquity. L. Lavan (Ed.) Leiden: Brill, 91-130.
132
Elton, H. (2003). The economy of Cilician in Late Antiquity. Olba, VIII, 177; Demesticha, S. (2013).
Amphora typologies, distribution and trade patterns: The case of the Cypriot LR1 amphorae. In The
Transport Amphorae and Trade of Cyprus. M. L. Lawall, J. Lund. (Eds.) Aarthus University Prress, Gösta
Enbom Monographs 3, 170.
133
Hild-Hellenkemper, 1990: 109.
134
Aydınoğlu, Ü. (2009a). Dağlık Kilikia Bölgesi’nde Antik Çağ’da Zeytinyağı ve Şarap Üretimi: Üretimin
Arkeolojik Kanıtları. İstanbul: Ege Yayınları, 2-11; Aydınoğlu, Ü. (2010a). Olive oil production in Rough
Cilicia: Production installations-settlement pattern-dating. Antik Çağda Anadolu’da Zeytinyağı ve Şarap
Üretimi. Ü. Aydınoğlu-A. K. Şenol (Editörler) İstanbul: Graphis Matbaa, 1-17; Aydınoğlu, Ü. (2009b).
Erdemli ve Silifke arasında kentleşme ve tarımsal organizasyon araştırması 2007 yılı araştırması. 26.
Araştırma Sonuçları Toplantısı, (2), 423-432.
135
Hild-Hellenkemper, 1990: 109.
136
Şarap ve zeytinyağı dışında Cilicia ekonomisinde önem taşıyan buğday ve kerestenin de ihraç edildiği
bilinmektedir. Bunların yanında susam, arpa, darı, fasulye ile pek çok sebze (soğan, sarımsak, kabak) ve
meyve (nar, kayısı, hurma, incir, ceviz, fıstık, dut) bölgede üretilmektedir (Şenol, A.K.-Cankardeş Şenol, G.
(2003). Commercial Ties of Cilicia by Means of Hellenistic and Roman Amphorae. Olba, (VII), 120; Ünal-
40
Cilicia ekonomisinin şekillenmesine genel olarak bakıldığında yukarıda ifade edilen birçok
dinamiğin etkili olduğu görülmektedir. Kıyı ile güçlü bağları bulunan kırsal yerleşimlerde
özellikle MS 5. yüzyılın sonlarından itibaren çoğalmaya başlayan işlik ve atölyelerde
üretilen bölge ürünleri aslında bu ekonomi tablosunun ilk parçasını oluşturmaktadır.
Epigrafik verilerle desteklenen şarap ve zeytinyağı üretiminde kırsal uzmanlaşma da bu
bağlamda önemli olmalıdır. Üretilen bu ürünler, sonrasında yollar aracılığıyla kıyı kentlere
ve dolayısıyla da pazara ulaşmaktadır. Tarımsal ürünlerin dışsatımının ise yerel
ekonomilerin gelişiminde ana etken olduğu ve yerel pazarların, refahı ve bazı tarımsal
uzmanlaşmayı teşvik ederek bunu sürdürmeyi sağladığı düşünüldüğünde söz konusu
Girginer, 2007: 49). Hayvancılık ise özellikle Dağlık Cilicia ekonomisinde önem taşımakta ve bundan elde
edilen ürünler de ihraç edilmektedir (Hopwood, K. (1991). The links between the coastal cities of Western
Rough Cilicia and the interior during the Roman period. Anatolia Antiqua, (I), 307). Keçi kılından dokunan
Cilicium adı verilen kumaş da bölgenin tanınmış ürünleri arasında yer almakta ve Roma İmparatorluk
Dönemi’nde ihraç edilen ürünlerin başında gelmektedir (Erten, 2012: 65).
137
Onur, yazıtın Iustinianus Dönemi’ne tarihlendiğini belirtmektedir. Konuyla ilgili olarak bkz. Onur, 2014:
162; Onur, F. (2012b). Perge’den Anastasius Dönemi’ne ait bir ordu fermanı: Ön rapor. Uluslararası Genç
Bilimciler Buluşması I: Anadolu Akdenizi Sepozyumu. K. Dörtlük, T. Kahya, R. B.Seyhan, T. Ertekin
(Editörler) İstanbul: MAS Matbaacılık, 258.
138
Iacomi, V. (2010). Some notes on Late-Antique oil and wine production in Rough Cilicia (Isauria) on the
light of epigraphic sources: Funerary inscriptinons from Korykos, LR 1 amphorae production in Elaiussa
Sebaste and the Abydos Tafiff. Antik Çağda Anadolu’da Zeytinyağı ve Şarap Üretimi. Ü. Aydınoğlu-A. K.
Şenol (Editörler) İstanbul: Graphis Matbaa, 27; Elton, H. (2019). The Countryside in southern Asia Minor in
the long sixth century. In Asia Minor in the Long Sixth Century: Current Research and Future Directions. I.
Jacobs and H. Elton (Eds.) Oxford: Oxbow Books, 96.
139
Elton, 2003: 175.
41
durumun bölge ekonomisi için oldukça önemli olduğu ortaya çıkmaktadır140. Bölgede Geç
Antik Dönem’de inşa edilen kırsal olarak tanımlanabilecek kilise sayısının oldukça fazla
olması da bu noktada hatırlanması gereken diğer bir konudur. Sözü edilen yapıların her ne
kadar kırsal bir yerleşim veya şehrin ekonomik durumu ile ilişkilendirilmesi konusunda
farklı görüşler141 bulunsa da bu durum ekonomik bir gösterge olarak kabul edilebilir.
Kilisenin/kiliselerin ekonomi tablosu içindeki yeri ise henüz çok net olmamakla birlikte,
özellikle LR 1 amphoraları üzerindeki dini sembol/mühürler, ekonomideki olası etkileri
bakımından dikkate değerdir. Bu bağlamda bölgenin kırsala dayalı yerel ekonomisi için
aşağıdaki gibi bir şekil çizebiliriz142.
140
Izdebski, A. (2013a). The economic expansion of the Anatolian countryside in Late Antiquity: The coast
versus inland regions. In Local Economies? Production and Exchange of Inland Regions in Late Antiquity. L.
Lavan (Ed.) Leiden: Brill, 349, 370.
141
Elton, H. (2013). Late Roman churches in the Upper Göksu Valley, Isauria. In Rough Cilicia: New
Historical and Archaeological Approaches. M. Hoff-R. F. Townsend (Eds.) Oxford: Oxbow Books, 233-246.
142
Bu şekil daha önce yapılan çalışma temel alınarak oluşturulmuştur. Bkz. Çakmak, Ü. (2009). Dağlık
Cilicia (Olba) Bölgesi’nin IV.-VII. yüzyıllar arasındaki sosyal yaşam ve ekonomik yapısına genel bir bakış.
Arkeoidea, (VII), 52.
143
Cameron, 2016: 218.
42
ya çok az etkilediği ya da buna hiç etki etmediği iddia edilmektedir144. Clive Foss’un
Sasanilerle ilgili tezine karşı yeni çalışmalarda olduğu gibi, Arap ilerleyişinin de
Anadolu’da sözü edilen olası etkileri gelecekte yapılacak çalışmalarla daha net anlaşılmaya
çalışılacaktır.
Geç Antik Dönem’de, daha önce ifade edildiği gibi, MS 5. yüzyıldan itibaren bazı
değişikliklerin (tarımsal üretim artışı, kırsal yerleşimlerin çoğalması ve kilise inşasındaki
artış) meydana geldiği belirtilmektedir. Anadolu’nun Geç Antik Dönem tablosu içinde
önemli bir yere sahip olduğu son yıllarda gerçekleştirilen çalışmalarla ortaya çıkmakta;
başta güneybatı Anadolu kıyıları ile Konya Ovası da dâhil Anadolu’nun büyük bir
kısmında bahsedilen değişikliği destekleyen verilere ulaşılmaktadır146. Cilicia’da söz
konusu paralel gelişmelerin ise MS 4. yüzyılın sonları ile MS 7. yüzyılın başları arasında
yaşandığı öngörülmektedir147. Doğu Dağlık Cilicia’da yürütülen yüzey araştırmalarından
144
McCormick, M. (2001). The Origins of the European Economy: Communications and Commerce, AD
300-900. Cambridge: Cambridge University Press, 582-595.
145
Bu dönemin sosyal hayatı/yapısı üzerine kapsamlı bir kaynakça için bkz. Schachner, L. A. (2006). Social
life in Late Antiquity: A bibliographic essay. In Social and Political Life in the Late Antiquity. W. Boeden,
A. Gutteridge and C. Machado (Eds.) Leiden: Brill, 41-93.
146
Anadolu’nun güneybatı kıyılarında bu yüzyıllar arasında yukarıda bahsedilen artışın yaşandığı arkeolojik
olarak kanıtlanmaktadır. Örneğin, C. Foss özellikle Lycia olmak üzere Pamphylia bölgesini de ele aldığı
çalışmasında kırsalda artan üretimle birlikte ekonomik refahın yaşandığını belirtmektedir (bkz. Foss, C.
(1994). The Near Eastern countryside in Late Antiquity: A review article. In The Roman and Byzantine Near
East, Some Recent Archaeological Research. J.H. Humphrey (Ed.), Ann Arbor, 213-234). L. Vandeput ve V.
Köse tarafından 1980’li yıllardan itibaren devam eden Pisidia Yüzey Araştırması Projesi kapsamında
Pednelissos ve çevresinde gerçekleştirilen çalışmalarda sözü edilen durumun yansımaları tespit edilmektedir
(bkz. Vandeput, L.-Köse, V. (2002). Pisidia survey project: Melli 2000. Anatolian Studies, (52), 145-152;
Vandeput, L.-Köse, V. (2008). Pisidia survey project 2008: Research in the territory of Pednelissos.
Anatolian Archaeology, (14), 32-33; Vandeput, L.-Köse, V.-Jackson, M. (2010). Pisidia survey project 2010:
The high and the low in the territory of Pednelissos. Anatolian Archaeology, (16), 29-31). Sagalassos’ta
yapılan çalışmalarda kent ve çevresinin Geç Antik Dönem özellikleriyle ilgili önemli sonuçlar içermektedir
(bkz. Vanhaverbeke, H.-Martens, F.-Waelkens, M.-Poblome, J. (2004). Late Antiquity in the territory of
Sagalassos. In Recent Research on the Late Antique Countryside. W. Bowden, and L. Lavan and C. Machado
(Eds.) Leiden: Brill, 219-247). D. Baird’in Konya Ovası’nda gerçekleştirdiği yüzey araştırmaları
Anadolu’nun iç bölgesinde de Geç Antik Dönem’de kırsal yerleşimlerin ve nüfusun artması gibi benzer
durumun yaşandığını göstermektedir (bkz. Baird, D. (2004). Settlement expansion on the Konya Plain,
Anatolis: 5th-7th centuries A.D. In Recent Research on the Late Antique Countryside. W. Bowden, and L.
Lavan and C. Machado (Eds.) Leiden: Brill, 219-247).
147
Durukan, 2015a: 241. Dağlık ve Ovalık Cilicia’da özellikle kırsal alanda yürütülen yüzey araştırmaları söz
konusu sürecin değerlendirilmesinde önem kazanmaktadır. Buna göre, Batı Dağlık Cilicia’da 1960’lı yıllarda
E. Rosenbaum, G. Huber ve S. Onurkan tarafından yapılan çalışmaların (bkz. Rosenbaum, E. Huber-G,-
Onurkan, S. (1967). A Survey of Coastal Cities in Western Cilicia: Preliminary Report. Ankara: Türk Tarih
Kurumu) ardından 1996-1997 yılında R. Blanton, yüzey araştırması yapmıştır (bkz. Blanton, R.E. (2000).
Hellenistic, Roman and Byzantine Settlement Patterns of the Coast Lands of Western Rough Cilicia. British
Archaeological Reports International Series 879. Oxford: Archaeopress). N. Rauh ve ekibi tarafından
1996’dan 2011 yılına kadar devam eden Dağlık Kilikia Arkeolojik Yüzey Araştırması Projesi (RCASP)
özellikle batı kısma ağırlık verilerek yürütülmüş olup çalışma kapsamında yerel amphora, şarap ve zeytinyağı
43
üretimine ilişkin verilere ulaşılmıştır (bkz. Rauh, N. (1999). Dağlık Kilikia yüzey araştırma projesi: 1997
sezonu raporu. 16. Araştırma Sonuçları Toplantısı, (1), 339-348; Rauh, N. (2001). Dağlık Kilikia yüzey
araştırma projesi: 1998 ve 1999 raporları. 18. Araştırma Sonuçları Toplantısı, (2), 259-272; Rauh, N.-
Wandsnider, L. (2002). Dağlık Kilikia yüzey araştırma projesi: 2000 sezonu raporu. 19. Araştırma Sonuçları
Toplantısı, (2), 45-56). G. Varinlioğlu tarafından 2002-2007 yılları arasında Doğu Dağlık Cilicia’da, Seleucia
ad Calycadnum kentinin kırsal alanında yerleşim dokusu ve mimarî yapıyı incelemek üzere yüzey
araştırmaları gerçekleştirilmiştir (bkz. Varinlioğlu, G. (2010). Geç Antik Dönem’de Silifke kırsalında
yerleşim: 2002-2007 yılları yüzey araştırması sonuçları. 27. Araştırma Sonuçları Toplantısı, (3), 201-214). Ü.
Aydınoğlu tarafından 2006 yılından itibaren Doğu Dağlık Cilicia’da kentleşme, kırsal yerleşimler ve tarımsal
organizasyonu ortaya çıkarmaya yönelik yüzey araştırması çalışmaları yapılmaktadır (bkz. Aydınoğlu, Ü.
(2009b). Erdemli ve Silifke arasında kentleşme ve tarımsal organizasyon araştırması 2007 yılı araştırması.
26. Araştırma Sonuçları Toplantısı, (2), 423-432; Aydınoğlu, Ü. (2010b). Erdemli ve Silifke arasında
kentleşme ve tarımsal organizasyon araştırması 2008 yılı araştırması. 27. Araştırma Sonuçları Toplantısı, (3),
97-108; Aydınoğlu, Ü. (2011). Mersin ili Erdemli ilçesi Silifke arasında kentleşme ve tarımsal organizasyon
arkeolojik yüzey araştırması 2009. 28. Araştırma Sonuçları Toplantısı, (1), 175-185; Aydınoğlu, Ü. (2013).
Dağlık Kilikia’da kentleşme ve tarımsal organizasyon araştırması 2011. 30. Araştırma Sonuçları Toplantısı,
(2), 213-222; Aydınoğlu, Ü. (2014). Dağlık Kilikia’da kentleşme ve kırsal yerleşimler araştırması 2012. 31.
Araştırma Sonuçları Toplantısı, (2), 227-236). H. Elton tarafından 2002 yılında başlatılan Calycadnus vadisi
çevresinde yürütülen Göksu Arkeoloji Projesi başta Alahan olmak üzere Isauria kırsal yaşantısı ve
ekonomisinin değerlendirilmesi bağlamında dikkat çekmektedir (bkz. Elton, 2006: 331-342; Elton, 2008:
237-250). F. Hild ve H. Hellenkemper’in Tabula Imperii Byzantini projesi kapsamında Dağlık Cilicia’da
Seleucia kıyıları dâhil, Doğu Dağlık Cilicia ile Tarsus’un kuzeyini kapsayan çalışmaları da bu konuda değerli
bilgiler sunmaktadır (bkz. Hild- Hellenkemper, 1990). G. Mietke’nin 1994-1998 yılları arasında Akören’de
(Adana, Aladağ) yürüttüğü yüzey araştırması Ovalık Cilicia’da Geç Antik Dönem tarım temelli kırsal
yerleşim tarzı hakkında önemli sonuçlar ortaya çıkarmıştır (bkz. Mietke, G. (1996). Survey der Römisch-
Frühbyzantinischen Siedlung bei Akören in Kilikien 1994. XIII. Araştırma Sonuçları Toplantısı, (1), 35-48;
Mietke, G. (1997). Survey der Römisch-Frühbyzantinischen Siedlung bei Akören in Kilikien 1995, XIV.
Araştırma Sonuçları Toplantısı, (1), 423-434; Mietke, G. (1999). Survey der Römisch-Frühbyzantinischen
Siedlung bei Akören in Kilikien 1996 und 1997. XVI. Araştırma Sonuçları Toplantısı, (1), 75-93).
Domuztepe (Kahramanmaraş, Pazarcık) çevresinde yürütülen çalışmalarda Geç Antik Dönemin kırsal
ekonomisini değerlendirmeye olanak sağlayacak verilere ulaşılmıştır (bkz. Rossiter, J.J.- Freed, J. (1991).
Canadian-Turkish excavations at Domuztepe, Cilicia (1989). Echos du Monde Classique, (35), 145-174).
148
Ceylan, B. (2009). Kilikya’da Geç Antik Dönem kırsal yerleşimleri: Kanytellis örneği. Olba, (XVII), 49;
Aydınoğlu, 2010b: 98-102; Aydınoğlu, 2014: 228-230.
149
Morrisson-Sodini, 2002: 176.
150
Varinlioğlu, 2010: 201-202.
44
açık sarnıçlar, harman yerleri ve üretim donanımları (üzüm ve zeytin presleri), köy
meydanı denebilecek bir alan ile köyleri birbirine bağlayan yollardan oluşmaktadır151.
151
Commito, A.R. (2014). Southern Asia Minor and Northwest Syria at The End of Antiquity: A view from
The Countryside. Unpublished PhD. dissertation, University of Michigan Classical Art and Archaeology,
Michigan, 205. Bölgede birçok örneği olan kırsal yapılanmayı Corasium limanına yaklaşık 10 km uzaklıkta
bulunan Karakabaklı ve Işıkkale yerleşimlerinde de görmek mümkündür (Varinlioğlu, 2010: 203-207). Bu
yerleşimlerin kırsal karakterlerinin yanı sıra, antik yol, anıtsal kapılar, kiliseler ve çiftlik vilları gibi kentsel
mimari örneklerine sahip olmaları Geç Antik Dönem’de yaşanan değişim/dönüşümle açıklanmaktadır. Bu
kırsal yerleşimlerin karakter ve statülerinde bu süreçte değişim yaşandığı öngörülmektedir (Aydınoğlu, Ü.
(2017). Dağlık Kilikia’da Kırsal Yerleşimlerde Kentsel Mimari: Işıkkale ve Karakabaklı Örnekleri. Antik
Dönemde Akdeniz’de Kırsal ve Kent Sempozyum Bildirileri. Ü. Aydınoğlu-A. Mörel (Editörler) Mersin:
Kilikia Arkeolojisini Araştırma Merkezi Yayınları, 63-70). Corasium kentinin yaklaşık 10 km kuzeybatısında
kurulmuş Paslı, yerleşimlerin yüzyıllar boyu süren devamlılığını göstermesi bakımından önemli bir örnektir.
Hellenistik Dönem’de kale özelliği gösteren yerleşim, Roma Dönemi’nde de varlığını sürdürmektedir. Geç
Antik Dönem’de sur duvarlarının dışına doğru genişleyen yerleşime çok sayıda yeni mekânın eklendiği,
birçok mekânın atölyeye çevrildiği ya da yeni atölyelerin inşa edildiği tespit edilmektedir (Aydınoğlu, 2010b:
98 vd; Aydınoğlu, 2013: 216 vd; Aydınoğlu, 2014: 228 vd.).
45
Elaeussa Sebaste’nin kome’si (antik köy) olarak tanımlanan ve Geç Antik Dönem’de önem
kazanan Kanytellis (Kanlıdivane), bölgenin kırsal yaşantısının anlaşılması için güzel bir
örnektir152. Yaklaşık 20 hektarlık bir alana hâkim olan yerleşim, 100-150 hane ile yaklaşık
700-1000 kişilik bir nüfusa sahip olmalıdır153. Yerleşimin yapılarının büyük çoğunluğunu
konutlar oluşturmaktadır154. Plan olarak benzer özellikler gösteren konutların bazıları daha
büyük inşa edilmiştir. Kanytellis’in tarıma dayalı ekonomisinde zeytinyağı üretimine
yönelik çok sayıda atölye ve üretim donanımı bulunmuştur155. Söz konusu dönemde
Kanytellis önemli bir üretim merkezidir. Bu durumun ortaya çıkmasında Elaeussa
Sebaste’nin chorasında bulunması, Corycus’a olan yakınlığı, Akkale limanın156 oldukça
yakınında yer alması, iç bölgeler ile sahil arasındaki ana rotalardan biri üzerinde
bulunması, zeytin yetiştiriciliği için uygun iklim koşullarına sahip olması gelmektedir157.
Kanytellis’te bazilikal planlı beş kilise ve bir şapel bulunmaktadır. MS 5. yüzyıl sonu ile
MS 6. yüzyıl başlarına tarihlenen kiliselere sosyo-ekonomik bir anlam da yüklenmekte;
kırsal bir yerleşim karakteri gösteren yerleşimin yüzölçümü içinde inşa edilen beş kilise
Geç Antik Dönem’de artan ekonomik gücünün bir göstergesi olarak
değerlendirilmektedir158.
Cilicia’da kırsal yaşamın en önemli unsuru olan çiftlik evleri, tek, iki ya da üç katlıdır
(Resim 1. 5). Konutların zemin katı günlük kullanım odaları yanında kiler, depo ve ahır
olarak kullanılırken üst katlarında ise oturma odaları bulunmaktadır. Zemin katta ahır ve
işlik gibi mekânlara bölgedeki Akören yerleşimi ile Lycia bölgesi, Kuzey Suriye, Harran
ve Filistin’deki konutlarda da rastlanmaktadır.
152
Kentin chorasında yer alan bir diğer yerleşim olan Öküzlü için bkz. Mimaroğlu, S.-Aydınoğlu, Ü. (2017).
Dağlık Kilikia’da Geç Antik Dönem kırsal yerleşim düzenlemesi: Öküzlü örneği. Antik Dönemde Akdeniz’de
Kırsal ve Kent Sempozyum Bildirileri. Ü. Aydınoğlu-A. Mörel (Editörler) Mersin: Kilikia Arkeolojisini
Araştırma Merkezi Yayınları, 122-141.
153
Ceylan, 2009: 50, 54.
154
Kanytellis konutları için ayrıca bkz. Efe, F. (2013). Dağlık Kilikya ve Isauria Bölgesinde Antik Dönem
Konut Mimarisi. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Mersin, 89-94.
155
Aydınoğlu, Ü.-Mörel, A. (2015). Zeytinyağı Üretim Merkezi Kanytellis. Kanytellis (Kanlıdivane) Dağlık
Kilikia’da Bir Kırsal Yerleşimin Arkeolojisi. Ü. Aydınoğlu (Ed.) İstanbul: Ege Yayınları, 161-167.
156
Bir liman yerleşimi olan Akkale’de liman, hamam, sarnıçlar, han ve depolama alanları bulunmaktadır.
Geç Antik Dönem’e tarihlenen yapılarıyla birlikte liman yerleşimin bölgede bu dönemde gelişen kırsal
ekonomi bakımından önem taşıdığı belirtilmektedir. Akkale liman yerleşimiyle ilgili ayrıntılı bilgi için bkz.
Mörel, A. (2017). Doğu Dağlık Kilikia Bölgesi’nde (Isauria) Bir Liman Yerleşimi: Akkale. Antik Dönemde
Akdeniz’de Kırsal ve Kent Sempozyum Bildirileri. Ü. Aydınoğlu-A. Mörel (Editörler) Mersin: Kilikia
Arkeolojisini Araştırma Merkezi Yayınları, 95-121.
157
Aydınoğlu, Ü. (2015). Kaynaklar, çalışmalar ve tarihsel coğrafya açısından Kanytellis. Kanytellis
(Kanlıdivane) Dağlık Kilikia’da Bir Kırsal Yerleşimin Arkeolojisi. Ü. Aydınoğlu (Ed.) İstanbul: Ege
Yayınları, 18.
158
Ceylan, 2009: 53.
47
Kaynak: Seleucia: Eichner, 2004: 76, Res. 2; Akören: Commito, 2014: 438, fig. 5.3. Düzenleme: Hüseyin
Dülger
Çok odalı konutlarda odalar art arda dizilmiş olup çoğu konut, ana cephesinde yüksek
duvarlarla çevrili tek girişli bir avluya sahiptir. Çiftlik evlerinin Kuzey Suriye kırsal konut
mimarisi ile yakın benzerlikler gösterdiği; bu benzerlikte de evlerde kemerlerle ayrılan
odaların bulunduğuna işaret edilmektedir. Konutların kullanım tarihleriyle ilgili olarak MS
4. yüzyıl ile MS 7. yüzyıl arası önerilmektedir159. Söz konusu yapılarıyla birlikte gelişen ve
ekonomik açıdan güçlenen kırsal yerleşimler ile buna ait kırsal yaşantı, özellikle MS 5. ve
6. yüzyıllardaki Geç Antik dünyasına ait sosyal hayatın anlaşılmasında önem taşımaktadır.
Ekonomi, bu hayatın şekillenmesinde önemli bir unsur olarak görülmektedir. Örneğin,
Işıkkale yerleşimin batı mahallesinde yoğunlaşan az sayıdaki bağımsız yapının toprak
sahipleri, tüccarlar, din adamları ve varsıl zanaatkârlara ait olabileceği; buna karşın
düzensiz, birbirine eklemlenmiş tek katlı düşük nitelikli odaların/konutların ise sürekli ya
da mevsimlik tarım ve yapı işçilerinin kullanımına ait olabileceği üzerinde
159
Eichner, I. (2004). Dağlık Kilikya’daki Erken Bizans konutları yüzey araştırması 2003. Anadolu Akdenizi
Arkeoloji Haberleri, (2), 74-78; Eichner, I. (2005). Frühbyzantinische wohnhäuser in Kilikien. Arbeitsbericht
über die Kampagne 2003 und Einige Ergebnisse des Projektes” 22. Araştırma Sonuçları Toplantısı, (2), 201-
212.
48
Bölgede kırsal yaşamın mimari dokusu yukarıda değinildiği gibi şekillenirken Geç Antik
Dönem’in kent hayatına da değinmek gerekmektedir. Yaşadıkları dönemin üst sınıfı
diyebileceğimiz elitlerin/zenginlerin kent hayatında değişen rolleri bu noktada
önemlidir162. MS 4. yüzyılla birlikte kent meclisi (curiae), beledi sorumluluklar adı altında
vergi toplama, kamu binaları, su kemerleri ve kalelerin/istihkâmların bakım ve onarımı,
pazarı denetleme, askerlere barınak sağlama, zorunlu erzak alımları yapma, ordu için asker
toplama (askerliğin zorunlu olduğu dönemde) gibi tüm kentsel işlerden sorumlu
tutulmaktadır. Yerel meclisi oluşturan elit sınıftan da bu sorumlulukları yerine getirmesi,
hatta verginin eksik kalan kısmını da karşılaması beklenmektedir. Bu yükten kurtulmak
isteyen yerel aristokrasinin ise orduda rütbe sahibi olmak, yüksek dereceli memuriyet
edinmek ve kiliseye katılmak gibi kendilerine muafiyet sağlayacak yollara başvurduğu
bilinmektedir163. Özellikle başkentin kurulmasından sonra yeni bir senato aristokrasinin
yaratıldığı üzerinde durulmakta164; kendi kişisel çıkarları için çalışan, daha güçlü bu yeni
elit sınıfta imparatorluk hizmetine giren bir senatörün mahalli görevlerden aldığı
muafiyetin de tüm ailesini kapsadığı bilinmektedir165. Söz konusu siyasi ve sosyal süreçte
ortaya çıkan boşluğu, kısmen valiler ve gittikçe artan şekilde piskoposlar doldurmaya
başlamaktadır. Kent meclislerinin zayıflamasıyla birlikte, önemli ölçüde kaynakların
aktarıldığı kilise zenginleşmeye başlamıştır. Devletten aldığı desteğe ek olarak, kilisenin
kentlerdeki ticari mülkiyet biçiminde kalıcı vakıfları bulunmaktadır166. Ayrıca geniş
arazilere sahip kilisenin, özellikle köylerin dışındaki manastırların gelişimiyle, toprak
160
Varinlioğlu, 2010: 205.
161
Ceylan, 2009: 54.
162
Hiyerarşik bir yapıya sahip olan geleneksel Roma toplumunun toplumsal statüyü belirleyen zenginlik,
makam, soy, devlet hizmeti, siyasi veya askeri başarı gibi bileşenlerden meydana geldiği belirtilmekte ve bu
durumun Geç Antik Dönem’de de devam ettiği görülmektedir. Konuyla ilgili olarak bkz. Mitchell, 2016: 265
vd. diyagram 5. 4.
163
Ceylan, B. (2016). Geç Antik Dönem kentlerinde gerileme/devamlılık modellerine kanunlar üzerinden bir
bakış. Olba, (XXIV), 544; Mango, C. (2011). Bizans Yeni Roma İmpratorluğu. (Çev. G. Ç. Güven) İstanbul:
Yapı Kredi Yayınları, 42-43.
164
Sarris, P. (2004). Rehabilitating the great estate: Aristocratic property and economic growth in the Late
Antique East. In Recent Research on the Late Antique Countryside. W. Boeden, L. Lavan and C. Machado
(Eds.) Leiden: Brill, 62 vd. Tarihçi, Doğu Roma İmparatorluğu’nun kırsal refahına karşın, büyük bir mülke
sahip olan bu sınıfın üretimdeki etkisini ekonomik büyümenin destekleyici bir unsuru olarak görmektedir
(Sarris, 2013: 176-179).
165
Mitchell, 2016: 267 vd.
166
Mango, 2011: 43.
49
Geç Antik Dönem’de kentsel nüfusa dair verilere de konumuz bağlamında bakmak
önemlidir. Anadolu’nun güney kıyılarının yaklaşık yarım milyon nüfusa sahip olduğu
dikkate alındığında özellikle birçok büyük şehirdeki kent nüfusunun çok kalabalık
olmadığı fark edilmektedir (Çizelge 1.1). Örneğin, Cilicia’nın büyük şehirlerinden olan
Tarsus’un bile olasılıkla 25000 nüfusa sahip olabileceği ve bu açıdan güneydeki diğer
büyük şehirlerden daha küçük olduğu belirtilmektedir. Küçük şehirlerin ise sosyal ya da
ekonomik açıdan tarımdan bağımsız az faaliyet gösteren tarım şehirleri/kasabaları
olabileceği üzerinde durulmaktadır169. Konuya Dağlık Cilicia bağlamında bakıldığında kıyı
kentleri dışında, ancak bu kentlerle bağlantı içinde, ikincil yerleşim olarak
tanımlayabileceğimiz küçük kentlerden biri olan ve yukarıda da bahsedildiği gibi nüfusu
1000’e yaklaşan Kanytellis, hem tarımsal faaliyetleri hem de konut mimarisi açısından
önemli bir örnek olarak değerlendirilebilir. Kıyı ya da kıyıya yakın kentlerde (Seleucia,
Corycus, Corasium gibi) ise nüfus içindeki oranları tam olarak bilinmese de, daha sonra
ifade edileceği gibi, ihtiyaçlar doğrultusunda birçok mesleğin varlığı dikkat çekicidir.
167
Morrisson-Sodini, 2002: 182.
168
Morrisson-Sodini, 2002: 198.
169
Elton, 2019: 94.
50
Geç Antik Dönem kent ekonomisinde sivil yöneticiler ve Hıristiyan din görevlileri, kentin
gelirinin büyük bölümünü ellerinde tutmaktadır. Küçük esnaf ve zanaatkârlar ile lüks
ürünlerin ticaretinin yapılmasını sağlayan zengin kişiler de yerel ekonomiyi
canlandırmıştır170. İmparatorluk genelinde zengin kişilerden oluşan büyük toprak
sahiplerinin oldukça fazla sayıda olduğu Afrika, Trachea, Hellespont, Cappadocia
bölgesinin yanı sıra Antiochia’dan da bilinmektedir171. Arkeolojik çalışmaların ortaya
çıkardığı verilerle birlikte, Libanius'un (MS 314-393) konuşmaları ve söylevleri (Himaye
Üzerine), yakın çağdaşı rahip Ioannes Chrysostomus’un yazıları ile Cyrrhus piskoposu
Theodorethus'un (MS 5. yüzyıl) mektupları gibi yazılı kaynaklar, yerel zenginler hakkında
bilgi sunmaktadır172. Anadolu taşrasının MS 360-370’li yıllardaki sosyal ve ekonomik
şartları hakkında Cappadocia Caesareia’sının piskoposu Basileus’un (MS 329-379)
mektupları bilgi verirken Sykeon’lu Theodorus’un Hayatı173, yaklaşık MS 550 ile 613
yılları arasındaki Galatia Bölgesi taşrası ve köylülerine yer vermektedir. Iustinianus
döneminde yaşamış Sion’lu Aziz Nicholas’ın Hayatı174 ise Lycia’nın kıyı kentleri ile iç
kesimde bulunan merkezlerin durumunu yansıtan diğer bir eser olarak dikkat çekmektedir.
Cilicia’da Geç Antik Dönem’in kentsel hayatına ilişkin bilgiler, Dağlık Cilicia’da özellikle
kıyı kentlerindeki epigrafik verilerden gelmektedir. Sözü edilen veriler, bölgenin sosyal
yapısının yanı sıra, kent ekonomisini kısmen de olsa anlamaya olanak sağlamaktadır.
Kırsalla ekonomik açıdan güçlü bağları olan kentlerde, esnafın loncalar (collegia) şeklinde
örgütlendiği bilinmektedir175. Diocletianus döneminde devlete bağlanan loncalar, meslek
eğitimi, üyelerin denetlenmesi ve ücretlerin belirlenmesi gibi görevlerin yanı sıra üretimin
devamlılığını ve kalitesini de sağlamaktadır. Dağlık Cilicia’da, bu dönemde söz konusu
örgütlenmedeki meslekler hakkında geniş bir perspektif sunmakta; Diocaesarea, Corycus,
170
Trombley, F.R. (1987). Korykos in Cilicia Trachis: The economy of a small coastal city in Late Antiquity
(Saec. V-VI) – A précis. The Ancient History Bulletin, (1/1), 16-23.
171
Anadolu’nun Geç Antik Dönem konut mimarisi için bkz. Özgenel, L. (2007). Public use and privacy in
Late Antique houses in Asia Minor: The architecture of spatial control. In Housing in Late Antiquity From
Palaces to Shops. L. Lavan, L. Özgenel and A. Sarantis (Eds.) Leiden: Brill, 239-281. Aynı kitapta
Cappadocia için bkz. Kalas, V. (2007). Cappadocia’s rock-cut courtyard complexes: A case study for
domestic architecture in Byzantium, 393-414; Lycia konutları için bkz. Maniere-Lévêque, A-M. (2007). The
house of the Lycian Acropolis at Xanthos, 475-494; Sagalassos konutları için bkz. Waelkens, M. vd. (2007).
Two Late Antique residential complexes at Sagalassos, 495-513.
172
Morrisson-Sodini, 2002: 182; Mitchell, 2016: 476 vd.
173
Aziz’in hayatına ilişkin veriler için bkz. Mitchell, S. (1993). Anatolia: Land, Men, and Gods in Asia
Minor 2: The Rise of the Church. Oxford: Clarendon Press, 122-134.
174
Foss, C. (1991). Cities and villages of Lycia in the Life of St Nicholas of Sion. Greek Orthodox
Theological Review, (36), 303-337.
175
Sodini, J.P. (2014). Küçük Asya. Bizans Dünyası Doğu Roma İmparatorluğu 330-641, cilt 1, (Çev. A.
Bilge) İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 371; Ceylan, 2016: 545.
51
Dağlık Cilicia’da karasal iç kesimde üretilen tahıl başta olmak üzere, hububat türleri sahil
kentlerinde depolanmakta ve bunların korunmasında da depocular görev almaktadır.
Corycus’ta birçok yazıtın tarımsal ürünlerin depolanması ile ilgili bilgiler sunması, Geç
Antik Dönem’de kent limanının önem kazandığını göstermektedir179. Zeytinyağı ve şarabın
bölge ekonomisinde özel bir yere ve öneme sahip olduğu düşünüldüğünde, söz konusu
durumun Corycus içinde geçerli olduğu söylenebilir. Kentteki yazıtlardan dördünde
zeytinyağı tüccarlarının180, on beşinde ise şarap tüccarlarının181 adları geçmektedir. Bu
kentin yanı sıra, olasılıkla ticari faaliyetlerde kullanılan küçük bir liman kenti Corasium’da
176
Sözü edilen mesleklerle ilgili olarak bkz. Şahin, H. (2003). Geç Roma İmparatorluk ve Erken Bizans
Dönemlerinde Dağlık Kilikia (Kilikia Trakheia) Bölgesi Yazıtlarında Meslekler. Yayımlanmamış Doktora
Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 34-328.
177
Trombley, 1987: 18.
178
Şahin, 2003: 358.
179
Hild-Hellenkemper, 1990: 109. Yazıtlar için bkz. Keil-Wilhelm, 1931, yazıt no: 426, 431, 459, 534.
180
Keil-Wilhelm, 1931, Yazıt No: 245, 350, 468, 768: Hild-Hellenkemper, 1990: 109; Iacomi, 2010: 23.
181
Keil-Wilhelm, 1931, Yazıt No: 207, 271, 282, 357, 363, 444, 467, 471, 552, 574, 599, 652, 680, 682, 709:
Hild-Hellenkemper, 1990: 109; Iacomi, 2010: 22.
52
da yedi yazıtta182 zeytinyağı tüccarlarının adının geçmesi bölgedeki kıyı kentlerinde şarap
ve zeytinyağı tüccarlığının önemli bir meslek kolu olduğunu göstermektedir. Doğu Dağlık
Cilicia’da zeytinyağı ve şarabın yoğun olarak üretiminin Geç Antik Dönem’e kadar devam
ettiği arkeolojik verilerle de ortaya çıkmaktadır183. Corycus’ta bu ürünlerin üretimine
yönelik yapılanmalardaki artışı, kentin yakın civarında yer alan eski yapıların çeşitli
eklemelerle genişletilmesi ya da yenilerinin yapılması kanıtlamaktadır. Buna göre, tarımsal
üretim, çiftlik yapıları içerisinde yer alan mekanlarda gerçekleşmekte; bu yapıların
mekanlarından bazılarının taş destekli, baskı kollu vida pres için kullanılması atölye işlevi
kazandıklarını göstermektedir. Bu yapıların tarihlendirilmeleri problemli olsa da bazı
yapıların kapı ya da lentolarındaki haç betimleri ve harç kullanılarak inşa edilen duvarların
yapısal özellikleri Geç Antik Dönem’deki kullanımlarına işaret etmektedir184.
Corycus’ta ticari değere sahip söz konusu ürünlerin üretilmesi bunların pazarlanması
konusunu gündeme getirmektedir. Bu ürünlerin pazara ulaşmasında büyük ölçüde
kullanılan LR 1 amphoralarının kentteki üretimine ilişkin veriler henüz çok net
olmamasına karşın185, yazıtlarda en çok yinelenen meslek olarak seramik üretimiyle ilgili
kerameusun geçmesi ise dikkat çekicidir186. Corycus’ta tespit edilen amphoralar da göz
önünde bulundurulduğunda bu kişilerin kentlerindeki ya da çevre kentlerdeki atölyelerde
çalışmış oldukları tahmin edilebilir. Corycus seramikçiliğinin de özellikle bu kente yakın
olan Elaeussa Sebaste'deki187 amphora üretimiyle aynı üretim faaliyetlerinde bulunmaları
da olasıdır. İki kıyı kentinin birbirine olan yakınlığı dikkate alındığında, bu kentler üretim
ve ekonomi konusunda olasılıkla ortak bir art alanı paylaşmış olmalıdır188.
Corycus’ta denizcilik, gemicilik, balıkçılık ile ilgili meslek kollarının varlığı kentin
ekonomik olarak denizle olan bağına işaret etmektedir. Gemi yapımcılığıyla ilgili az
sayıdaki yazıta karşın, yelken yapımcılığı yazıtlarda daha fazla geçmektedir. Gemiciliğe
182
Keil-Wilhelm, 1931, Yazıt No: 114, 139, 140, 160, 164a, 172: Hild-Hellenkemper, 1990: 109.
183
Bölgede bulunan atölye ve işlikler için bkz. Diler, A. (1994). Akdeniz Bölgesi Antik Çağ zeytinyağı ve
şarap işlikleri. XI. Araştırma Sonuçları Toplantısı, 508-510; Diler, A. (1995). Akdeniz Bölgesi Antik Çağ
zeytin ve üzüm presleri-1993. XII. Araştırma Sonuçları Toplantısı, 446 vd; Aydınoğlu, Ü.-Alkaç, E. (2008).
Rock-cut wine presses in Rough Cilicia. Olba, (XVI), 278-290; Aydınoğlu, 2010a: 1-17.
184
Aşkın, 2010a: 43. Geç Antik Dönem’de Corycus’taki tarımsal organizasyon ile ilgili ayrıntılı bilgi için
bkz. Aşkın, 2010a: 43; dipnot: 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52.
185
Konuyla ilgili olarak bkz. sayfa 122.
186
Iacomi, 2010: 24. Corycus’taki seramik üretimiyle ilgili olarak yazıtlarda 29 kişinin adı geçmektedir.
187
Söz konusu amphora üretimiyle ilgili olarak bkz. tezde sayfa 143.
188
Iacomi, 2010: 26.
53
bağlı söz konusu bu işin, kentte ekonomik sektör oluşturduğunu söyleyebiliriz189. Kentteki
yazıtlardan birinde hem şarap tüccarı hem de gemi sahibi190 olarak anılan bir kişi de liman
ticaretinde önemli bir role sahip olmalıdır.
Dağlık Cilicia’da bulunan mesleklere ilişkin yazıtlara genel olarak bakıldığında, bölgenin
ekonomisi ve kültüründe, entelektüel kişilere ya da bununla ilgili değerlendirebileceğimiz
mesleklerin rolünün çok önemli olmadığı fark edilmektedir. Corycus’ta sivil yöneticilerin
ve Hıristiyan din adamlarının okuryazarlığı dışında, şehrin entelektüel hayatının sınırlı
olduğu söylenebilir. Olasılıkla Mısır'dan doğal haliyle ithal edilen ve daha sonra burada
işlenen ve yazıtlarda geçen iki tane papyrus yapımcısı da kentteki okuryazarlıkla ilişkili
olmalıdır191. Bölgedeki yazıtlardan elde edilen veriler göz önünde bulundurulduğunda daha
çok hammadde-ürün odaklı bölge ekonomisinin sınırlı ticaretin oluşturduğu bir kent
ekonomisine dayalı olduğu öngörülmektedir192. Bu bağlamda; büyük metropol kentlere ve
kültür merkezlerine uzak, fazla büyük olmayan bölge kentlerinde gündelik hayatı devam
ettirmenin gerekliliklerin/zorluklarının (her türlü esnaf ve zanaatkarlığa ait meslek) ağırlık
kazandığından bahsedebiliriz. Geç Antik Dönem kentlerinin ekonomik ve sosyal sistemi
içinde küçük esnaf ve zanaatkârların arkeolojik varlıklarına/görünürlüklerine yönelik
incelemeler ise bu bağlamda önemlidir193. Çeşitli üretimleri organize eden, değişim ve
parasal dolaşıma dayanan ekonomik sistemin önemli bir parçasını oluşturan bu esnaf ve
zanaatkârların, sosyal yapı ile Sardis’te194 olduğu gibi kentsel topografyada kendilerine yer
buldukları bilinmektedir. Cilicia’da söz konusu durumlu ilgili arkeolojik veriler
Anemurium'dan gelmektedir. Kentte gerçekleştirilen kazılarda modern anlamda orta
sınıf195 olarak tanımlanabilecek üretici konumda ve ticari faaliyetlerde bulunan bu kişilere
ait konutlar, ofis ve dükkânlar ortaya çıkarılmıştır. Bu kişilerin kentin yerel ve sosyal
189
Şahin, 2003: 358.
190
Keil-Wilhelm, 1931, Yazıt No: 680.
191
Trombley, 1987: 23.
192
Şahin, 2003: 359.
193
Konuyla ilgili çalışma için bkz. Zanini, E. (2006). Artisans and traders in the Early Byzantine city:
Exploring the limits of archaeological evidence. In Social and Political Life in Late Antiquity. W. Bowden,
A. Gutteridge and C. Machado (Eds.) Leiden: Brill, 373-411.
194
Kentteki dükkânlarla ilgili olarak bkz. Crawford, J.S. (1990). The Byzantine Shops at Sardis.
Archaeological Exploration of Sardis Monographs 9. Cambridge: Harvard University Press.
195
Söz konusu sınıfın konut mimarisiyle ilgili olarak bkz. Ellis, S. (2006). Middle class houses in Late
Antiquity. In Social and Political Life in Late Antiquity. W. Bowden, A. Gutteridge and C. Machado (Eds.)
Leiden: Brill, 413-437. Sodini, genel bir kural olmamakla birlikte, diğer kentsel orta sınıf örneklerinde
olduğu gibi kentteki zanaatkârların dükkânlarının üst katında yaşamış olabileceklerini belirtir. Konuyla ilgili
olarak bkz. Sodini, J-P. (2003). Archaeology and Late Antique social structures. In Theory and Practice in
Late Antiquity Archaeology. L. Lavan and W. Bowden (Eds.) Leiden: Brill, 44-45.
54
Kentsel orta sınıfın gelirine yönelik genel izlenim, ticaret ve zanaatla uğraşan bu insanların
çok para kazanan bir konumda olmadıkları197 şeklinde olmasına karşın, esnaf ve dükkân
sahiplerinin ekonomik durumunun birbirinden farklılık gösterdiği üzerinde de
durulmaktadır198. Oldukça uzun bir süreçte varlığını koruyan bu sınıfın sosyo-ekonomik
yapıdaki varlıkları Iustinianus dönemine kadar bilinmektedir. Hızlı bir değişimin ise MS 6.
yüzyılın ortasından itibaren yaşandığı öngörülmektedir. Buna göre, bölgesel fetihlerin
yavaşlaması, vebanın neden olduğu demografik ve ekonomik krizler ile imparatorluğun
sınırlarındaki askeri güvensizliğin genel olarak imparatorluğun sosyal ve ekonomik
düzeninde ve özellikle de kentlerde ani bir değişimi ortaya çıkardığı üzerinde
durulmaktadır. Kentsel aristokrasinin bu süreçte sona ermesiyle birlikte, toplumsal statü
piramidi diyebileceğimiz bu piramidin tepesinde ortaya çıkan boşluğun, orta sınıfın
üyelerinin doldurması için bir fırsat yarattığı belirtilmektedir199.
Dağlık Cilicia’da mevcut verilerden hareketle sosyal yapı yukarıda değinildiği gibi
şekillenirken Elaeussa Sebaste’ye oldukça yakın mesafede, küçük bir kıyı yerleşimi olan
Akkale’deki200 konut yapısı, üst sınıf olarak nitelenebilecek kişinin sosyal hayatının
değerlendirilmesi bakımından güzel bir örnektir. Denize doğru konumlandırılmış, içinde
hamam, sarnıç ile şarap üretimi için pres kalıntıları bulunan yapı kompleksi aristokratik bir
hayata göre tasarlanmış görünmektedir. Yapıda bulunmuş yazıtlarda söz konusu konutun
sahibinin gloriosissimus (senatör aristokrasisine sunulan en yüksek rütbe) olan Illous'a ait
olduğunu ortaya çıkarmaktadır201. Zeno dönemiyle uygunluk gösteren veriler, MS 5.
yüzyılda henüz sınırlı da olsa bölgedeki varlıklı hayatın anlaşılması için önem
kazanmaktadır.
196
Zanini, 2006: 382.
197
Mango, 2011: 49.
198
Sodini, 2003: 44.
199
Zanini, 2006: 406, dipnot. 66.
200
Yerleşim için bkz. tezde dipnot 156.
201
Sodini, 2003: 35.
55
Söz konusu veriler ve değerlendirmeler ışığında, bölge insanın şartlar doğrultusunda farklı
ekonomik gelir düzeyine sahip olduğundan bahsedebiliriz. Dağlık kısımda yer alan
Olba’nın Roma İmparatorluk Dönemi içinde tarım ve hayvancılığa dayalı ekonomik
temeli202 ve buna bağlı kırsal hayat koşulları Geç Antik Dönem’de de sürmüş olmalıdır.
Kırsal temelli ekonomi ile bunun ortaya çıkardığı, çalışma kapsamında incelenecek
seramik malzeme de kırsal bir kentin yeme-içme kültürüne bu bakımdan katkı
sağlayacaktır.
MS 5. yüzyıldan itibaren, daha önce bahsedildiği gibi, dini mimari kapsamında manastır ve
kilise yapımında artış yaşanmaktadır. Bu da Hıristiyanlık dininin sosyal hayattaki rolü ve
etkisinin ne denli fazla olduğunu göstermektedir. Kilisenin tarihsel süreç içinde siyasi
olarak güç kazanmasının yanı sıra ekonomik bazı ayrıcalıklar elde ettiği de bilinmektedir.
Constantinus’tan sonra oldukça gelişen kilise teşkilatı içinde her kentin bir piskoposu
vardır ve bu piskoposun sorumluluk bölgesi kent territoriumundaki köyleri ve daha küçük
yerleşim birimlerini kapsamaktadır. Orta Anadolu’nun bazı kesimlerinde chorepiscopi
olarak bilinen kırsal kesim piskoposlarının geniş alanlardaki gayrimenkul mülklerden
sorumlu olmaları da bu bağlamda dikkat çekicidir. Piskoposların kendi şehir ve etrafındaki
bölge kiliselerini kontrol etmelerinin yanı sıra, hayır işlerinden gelen parayı dağıtmak ve
sayıları giderek artan ruhban sınıfının düzenini sağlamak gibi pek çok konudan sorumlu
olmaları toplumsal bir figür olarak önem kazanmalarını sağlamaktadır204. Yerel zengin
sınıfın da vergi muafiyetine kavuşmak amacıyla ruhban sınıfına geçmesi söz konusu sınıfın
olasılıkla ekonomik yönden tekrar güçlenmeye başlamış olabileceğini akla getirmektedir.
Böylece bölgesel zenginler ve kırsal alanda büyük toprak sahibi olanların din adamı olarak
ve kilise inşasında aktif rol alarak kendilerine yasal bir korunma sağlamış olmalıdırlar.
Elde ettikleri bu avantajla birlikte ekonomik bakımdan da yükselişe geçmiş olabilecekleri
belirtilmektedir. Sözü edilen süreçte tarımsal faaliyetler ile dini mimarinin artışının
yansımalarını Cilicia ve Isauria’da takip etmek mümkündür205. Bölgenin dinsel merkezi
202
Erten, 2012b: 64.
203
Geç Antik Dönem teknolojisi üzerine kapsamlı kaynakça için bkz. Bes, P. (2007). Technology in Late
Antiquity: A bibliographic essay. In Technology in Transition A.D. 300-650. L. Lavan, E. Zanini and A.
Sarantis (Eds.) Leiden: Brill, 8-12, 24-27.
204
Gregory, 2008: 17, 117-120; Mitchell, 2016: 400-408.
205
Çakmak, Ü. (2011). Geç Antik Dönem’de Cilicia ve Isauria’da kilise sayısının artış nedenleri üzerine bir
deneme. Seleucia ad Calycadnum, (I), 174-178.
56
Geç Antik Dönem’de özellikle MS 6. yüzyılda, zaman zaman meydana gelen depremler ve
salgın hastalık gibi felaketlerin söz konusu yüzyılda imparatorluğu derinden etkilemiş
olduğu bilinmektedir. Konuya Cilicia Bölgesi bağlamında bakıldığında, bölgeyi olumsuz
etkileyen felaketler MS 6. yüzyılın başından itibaren meydana gelmektedir. Örneğin,
Soli/Pompeiopolis’te MS 525 yılında yaşanan şiddetli depremin, liman başta olmak üzere
kentin birçok yapısında tahribata neden olduğu belirtilmekte ve kentin bundan sonra küçük
bir yerleşim karakteri göstermesi de söz konusu depreme bağlanmaktadır207. MS 526 ve
528 yıllarında ise Antiochia ad Orontem’de meydana gelen depremin kentte büyük hasara
yol açtığı belirtilmektedir208. Bu yüzyılın önemli tarihçisi Procopius’ta (MS 500?-565)
Cydnus (Seyhan) nehrinin taşmasıyla Tarsus’un günlerce sel felaketiyle uğraştığını
aktarmıştır209. Kenti etkileyen seller MS 537 ve MS 550 yıllarında meydana gelmiştir.
Buna göre, MS 561 yılında meydana gelen deprem Suriye eyaletindeki kentlerle birlikte
Anazarbus’a da ciddi biçimde zarar vermiştir210. Aynı yüzyılın sonlarına doğru bölgede
depremlerin tekrar yaşandığı bilinmektedir. Daha sonrasında bölgenin batısında,
Anemurium’da MS 580 yılı civarında yaşanan depremin olasılıkla kentin düşüş
sürecindeki etkisinden bahsedilmektedir211. Doğu Akdeniz’de ve bölgede bahsedilen
yüzyılda etkili olan depremlerin Olba’daki yansımasını çok geniş çaplı olmasa da takip
edebilmek mümkündür. Kente Limonlu ırmağı üzerindeki Kızılgeçit kaynağından su
taşıyan sistemin bir parçası olan su kemerinde olasılıkla deprem sonrasında yapılan ve çok
206
Alahan Manastırı, Meryemlik ve Kanytellis Kiliseleri için Kosiński, 2010a: 203-209; Kosiński, 2010b:
636-639; Koch, 2015: 209-212, 303-305, 259-260; Elton, Alahan Manastırı’nı Zeno’nun imar programı
içinde değerlendirmemektedir. Karşılaştırma için bkz. Elton, H. (2002). Alahan and Zeno. Anatolian Studies,
(52), 153-157. Kanytellis kiliseleri için ayrıca bkz. Aydın, A. (2015). Kanytellis (Kanlıdivane) kiliseleri.
Kanytellis (Kanlıdivane) Dağlık Kilikia’da Bir Kırsal Yerleşimin Arkeolojisi. Ü. Aydınoğlu (Ed.) İstanbul:
Ege Yayınları, 191-225; Olba Manastırı mimari özellikleri ve tarihi konusunda bkz. tezde sayfa 74-81.
207
Yıldırım, Ş. (2017). Yeni araştırmaların ışığında Soloi‐Pompeiopolis liman caddesi. Bartın Üniversitesi,
Çeşm-i Cihan: Tarih Kültür ve Sanat Araştırmaları E-Dergisi, (1/4), 71-95.
208
Morrisson.-Sodini, 2002: 186; Foss, C. (1997). Syria in transition, A.D. 550-750: An archaeological
approach. Dumbarton Oaks Papers, (51), 190-191.
209
Procopius, Bizans’ın Gizli Tarihi, V: 85.
210
Russell, K.W. (1985). The earthquake chronology of Palestine and northwest Arabia from the 2nd through
the mid-8th century A. D. Bulletin of the American Schools of Oriental Research, (260), 45.
211
Russell, J. (1989). Christianity at Anemurium (Cilicia). In Actes du XIe congrès international
d'archéologie chrétienne. Lyon, Vienne, Grenoble, Genève, Aoste, École Française de Rome, 1621.
57
özenli olmayan onarımların, yerleşimdeki sosyal hayatı kısa süreli de olsa etkilediği tahmin
edilmektedir212.
Geç Antik Dönem’de kentlerdeki demografik yapıyı etkilediği düşünülen diğer bir
felakette veba salgınıdır213. Batıda İspanya’ya, doğuda İran’a kadar Akdeniz dünyasına
yayılan ilk veba salgının (Iustinianus vebası olarak da bilinen) MS 542 yılının başlarında
başkent Constantinopolis’e ulaştığı bilinmektedir. Başkentte bu duruma tanık olan
Procopius salgının savaşlardakinden çok daha fazla ölüme neden olduğundan bahsetmekte
ve başkentte bir günde 10000 kişinin öldüğünü belirtmektedir214. Bundan sonra MS 543;
571-574; 590-592; 597-601 yıllarında tekrar görünen veba salgınları hem Doğu hem de
Batı Akdeniz ile Yakındoğu’ya kadar yayılmıştır215. Ancak veba salgınlarının MS 6. ve 7.
yüzyıllarda Akdeniz dünyasının demografik ve ekonomik yapısında orta ve uzun
dönemdeki etkileri konusunda farklı görüşler bulunmaktadır. S. Mitchell, modern
araştırmaların bazılarında Doğu Roma İmparatorluğu’nun gerileme ve çöküşünü
açıklamada söz konusu argümana daha fazla yer verildiğine dikkat çekmekte; ancak
konuyla ilgili özellikle mezarlardan (olağan/sıradan ölü gömme geleneği dışında) elde
edilecek daha geniş çaplı arkeolojik verilere ihtiyaç duyulduğundan bahsetmektedir.
Vebanın bölgesel olarak kentler ve kırsal alanlar ile bir şekilde denizle doğrudan bağlantısı
olmayan alanlardaki nüfus düzeyini olasılıkla farklı etkilemiş olduğunu, daha fazla
etkilenen alanlarda bunun ortaya çıkmasında ise Akdeniz’deki deniz trafiğinin etkili
olduğunu belirtmektedir216. Söz konusu ticaret ağı içinde Cilicia’nın de aktif bir rol
oynamasının yanı sıra, MS 560/61 yılındaki veba salgınında Syria, Mezopotamya ile
birlikte Cilicia’nın da anılması bu salgının bölgeyi etkilemiş olabileceği konusunu
212
Erten, 2014: 68.
213
Veba ile ilgili bibliyografik çalışma için bkz. Stathakopoulos, D. (2004). Famine and Pestilence in the
Late Roman and Early Byzantine Empire. A Systematic Survey of Subsistence Crises and Epidemics.
Birmingham Byzantine and Ottoman Monographs. Burlington: Ashgate; 2007 yılında yayımlanan diğer bir
önemli kaynak için bkz. Little, L. K. (2007). Plague and the End of Antiquity: The Pandemic of 541-750. L.
K. Little (Ed.) New York: Cambridge University Press.
214
Procopius, History of the Wars, II: 23-33.
215
Mitchell, 2016: 555-558; Mango, 2011: 77-78; Stathakopoulos, D. (2007). Crime and punishment: The
plague in the Byzantine Empire, 541-749. In Plague and the End of Antiquity: The Pandemic of 541-750. L.
K. Little (Ed.) New York: Cambridge University Press, 102-104.
216
Konuyla ilgili değerlendirmeler için bkz. Morrisson-Sodini, 2002: 193-195; Morrisson, 2014b: 217;
Mitchell, 2016: 559-560; 654-659. Foss, Suriye’de MS 6.-8. yüzyıllardaki dönüşümü konu alan çalışmasında
demografik yapı üzerinde sadece vebanın etkili olmadığını, bir önceki yüzyılda yaşanan felaketlerinde şehir
hayatını etkilediğini dile getirmektedir. Sasaniler ile yapılan savaşlar ve işgallerinde bunda etkili olduğunu,
savaş alanı dışında kalan kırsal kesimin ise söz konusu durumdan etkilenmediğini belirtmektedir (Foss, 1997:
260-263).
58
Son yıllarda Geç Antik Dönem’de Levant ve Anadolu’da dâhil bu coğrafyada meydana
geldiği tahmin edilen çevre, iklim değişikliği gibi konuların sosyal hayat üzerindeki olası
etkileri üzerine yapılan çalışmalar dikkat çekmektedir. Başta John Haldon olmak üzere
birçok araştırmacı çalışmalarında genel olarak iklim ve çevresel değişimin toplumsal
yapıdaki dönüşümünü, bunun imparatorluğu ve imparatorluk sistemini nasıl, ne şekilde ve
hangi ölçekte etkilemiş olabileceği üzerine odaklanarak Geç Antik Dönem’in imparatorluk
yapısını farklı bir perspektiften ele almaktadırlar219. İklim değişikliğini konu alan
çalışmalar da bu bağlamda önem kazanmaktadır. Adam Izdebski ve diğer araştırmacılar
söz konusu değişikliği direkt ve dolaylı olarak etkileyen etmenleri arkeolojik, tarihsel ve
çevresel (paleo-iklimsel kanıtlar, polen analizleri gibi) verilerle birlikte değerlendirmekte
ve sözü edilen dönemde önemli ölçüde farklı iklim koşullarının üç periyotta meydana
geldiğini ortaya koymaktadırlar. Buna göre, Geç Antik Dönem’de yaklaşık MS 350-470
yıllarında yaşanan kuraklığın, Anadolu'da yaklaşık bu dönemde yaşanan kuraklık dönemi
ile kentsel yerleşimlerde su sağlama çabaları arasında bir ilişki olabileceği üzerinde
durulmakta; MS 470’lerden sonra ise yaklaşık iki yüzyıl süren daha nemli iklim
koşullarına doğru yaşanan değişimden bahsedilmektedir. Artan nem oranının, Geç Antik
Dönem'de kırsal yerleşim ve tarımın genişlemesiyle ilişkilendirilmesine karşın bu durumun
paleo-iklimsel (kuru-nemli dönemlere karşılık gelmesi gibi) verilerle çok da uyuşmadığı
217
Stathakopoulos, 2007: 102.
218
McCormick, M. (2015). Tracking mass death during the fall of Rome’s empire (I). Journal of Roman
Archaeology, (28), 325-357; McCormick, M. (2016). Tracking mass death during the fall of Rome’s empire
(II and III). Journal of Roman Archaeology, (29), 1004-1046. McCormick, Sardis’te tespit edilen toplu
mezarları da veba salgınıyla ilişkilendirir. Mitchell, Ankara Maltepe kurtarma kazılarında MS 5. veya 6.
yüzyıla tarihlenen nekropol alanı içinde tespit edilen toplu mezarların (antropolojik incelemelerde toplamda
59 kişiye ait iskeletin olduğu belirtilmektedir) veba salgınıyla ilgili olabileceği üzerinde durmaktadır
(Mitchell, S. (2018). The great plague of Late Antiquity in Asia Minor. Geç Antik Çağ’da Lykos Vadisi ve
Çevresi. C. Şimşek-T. Kaçar (Editörler) İstanbul: Ege Yayınları, 30).
219
Haldon, J.-Rosen, A. (2018). Society and environment in the East Mediterranean ca 300-1800 CE.
Problems of resilience, adaptation and transformation. Introductory essay. Human Ecology, (46), 275-290.
59
220
Izdebski, A.-Pickett, J.-Roberts, N.-Waliszewski, T. (2015). The environmental, archaeological and
historical evidence for regional climatic changes and their societal impacts in the Eastern Mediterranean in
Late Antiquity. Quaternary Science Reviews, (XXX), 1-20. Izdebski, tarihi kaynaklar, polen verileri ve
arkeolojik kanıtlarına dayanarak Anadolu'daki bu çöküşü insan faktörüyle açıklamaktadır. Kıyı kentlerinin ve
hinterlandlarının sadece savaştan değil, aynı zamanda değişim ağları ve ekonomik bağlantılardaki
değişimden büyük zarar gördüğünü bunun sonucunda da yeni güç merkezlerinin ya da sadece sınır
bölgelerinin çevreleri haline geldiklerini belirtmektedir. Konuyla ilgili olarak bkz. Izdebski, A. (2013b). A
Rural Economy in Transition: Asia Minor from Late Antiquity into the Early Middle Ages. Journal of Juristic
Papyrology Supplement Series. Warsaw: Taubenschlag Foundation.
60
Geç Antik Dönem’in sonuna gelindiğinde ise arkeolojik veriler Doğu Roma İmparatorluğu
ve Arap orduları arasında sınır bölgesi olan orta ve güneybatı Anadolu'da yaklaşık MS 650
ile 900 yılları arasındaki büyük bir demografik düşüşün yaşandığını göstermektedir. Bu
bölgelerin yanı sıra Kuzeybatı Anadolu'da polen analizlerinden elde edilen veriler, tahıl
üretiminde önemli bir düşüşün olduğunu ve kırsal faaliyetlerde de daralmanın yaşandığına
işaret etmektedir. MS 900’den sonra ise bölgesel farklılaşmalarla birlikte bir toparlanmanın
yaşandığı belirtilmektedir222.
Genel olarak bakıldığında, son yıllarda Geç Antik Dönem’in siyasi tarihiyle birlikte,
sosyal, ekonomik, kültürel, dinsel, toplumsal ve ekolojik yapısını değerlendirmeye yönelik,
farklı konulara yoğunlaşan pek çok çalışma yapılmaktadır. Üç yüzyılı aşkın bir süre devam
eden ve zaten siyasi olarak ikiye ayrılmış olan imparatorluğu, gerek gerileme/çöküş
gerekse değişim/devamlılık perspektifinden ele alınmış olsun bu siyasi gücün varlığını
sonlandıran, yukarıda da değinilmeye çalışıldığı gibi, birçok etkenin/dinamiğin etkisinin
olduğu görülmektedir. Bu uzun dönemle birlikte ortaya çıkan Roma siyasi kurumları,
vergi, hukuk gibi sistemlerin ise sonrasında diğer birçok medeniyetin sistemine esin
kaynağı oluşturduğu bilinmektedir.
Geç Antik Dönem’in merkezinde yer alan Anadolu’nun bu dönemi, kültür tarihi ve
arkeolojisi bağlamında son yıllarda artan çalışmalarla birlikte ön plana çıkmaktadır. Doğu
Roma İmparatorluğu’na başkentlik yapan Constantinopolis’in yanı sıra, Ephesus, Miletus,
Sardis, Amorion (Emirdağ, Afyonkarahisar), Sagalassos (Ağlasun, Burdur) gibi bu
dönemde de önemini koruyan birçok kentin varlığı ile kırsal yerleşim alanlarında yapılan
çalışmalar Anadolu’nun Geç Antik Dönem arkeolojisinin hem kentsel hem de kırsal
ölçekte anlaşılmasına/değerlendirmesine katkı sağlamaktadır.
221
Roberts, N.-Cassis, M.-Doonan, O.-Eastwood, W.-Elton, H.-Haldon, J.-Izdebski, A.-Newhard, J. (2018).
Not the end of the world? Post-classical decline and recovery in rural Anatolia. Human Ecology, (46), 311-
312. Yukarı Göksu Vadisi'nde erken MS 7. yüzyıldan sonra kırsal yerleşimlerdeki azalmayla birlikte ithal
seramik hacminin de düştüğü belirtilmektedir. Bu azalma ise demografik değişim (veba, savaş, göç), seramik
talebinin gösterdiği gibi ticaretteki değişikliğik (savaş sonucu yaşanan ekonomik düşüş) gibi farklı nedenlere
bağlanmaktadır.
222
Roberts vd. 2018: 305-322.
61
1.3. Değerlendirme
Roma İmparatorluk Dönemi’nde özellikle ekonomik açıdan bir kırılma noktası oluşturan
MS 3. yüzyıl ve yaşanan krizin Olba’daki verileri henüz çok net olmasa da bundan
etkilendiğinden bahsedebiliriz. MS 4. yüzyıla gelindiğinde imparatorluğun ikiye ayrılarak
başkentin Anadolu’ya kayması ve ticaretin değişen rotası tarihsel bakımdan önemlidir.
2. BÖLÜM
2.1. Tiyatro
Tiyatro, Olba’da kent yaşantısını yansıtan önemli kamu yapılarından biridir. Akropolisin
kuzeybatı yamacına inşa edilen yapı, kente su ihtiyacını sağlayan hidrolik sistemin
sonlandığı nymphaeumun yanında yer almaktadır223 (Resim 2. 1). Bu nokta, aynı zamanda
kente Diocaesarea’dan gelen antik yolun ulaştığı yerdir224. Nymphaeum, tiyatro ve olası
hamam yapısıyla birlikte değerlendirildiğinde bu alan kentsel yaşamın odağını
oluşturmaktadır225.
223
Erten-Özyıldırım-Akçay, 2012: 545.
224
Erten, 2003: 185.
225
Erten, 2009: 79.
64
Olba tiyatrosu ilk olarak 19. yüzyılda kente gelen J.T. Bent’in yayınında yer almıştır 226. J.
Keil ve A. Wilhelm’in kentte yürüttükleri arazi çalışması sonrasında yaptıkları yayında
çizimi yapılan tiyatrodan kısaca bahsedilmiştir227. T. S. MacKay’in 1976 yılındaki
çalışmasında tiyatrodan da bahsetmektedir228. E. Erten başkanlığında Olba’da 2001 yılında
başlatılan yüzey araştırmalarında tiyatro ile ilgili ilk ön sonuçlara ulaşılmıştır229. Büyük
ölçüde toprak altında bulunan tiyatroda 2010 yılında başlayan kazı çalışmaları ise yapının
mimari özellikleri ile birlikte değerlendirilmesine olanak sağlamıştır230.
226
Bent, 1891: 222.
227
Keil-Wilhelm, 1931: 81, fig. 102.
228
MacKay, 1976: 642.
229
Erten, 2003: 188-189.
230
Erten-Özyıldırım-Akçay, 2012: 545-548.
65
Genel tiyatro mimari geleneği içinde inşa edilen Olba tiyatrosu, güneye bakan bir cavea,
yarım daire planlı orchestra, proskene ve skene binası ile mimari plastik bezemelere sahip
bir scenae fronstan oluşmaktadır (Resim 2. 2).
Yapının boyutları açısından bölgede yakın benzeri olan Diocaesarea tiyatrosu olmak üzere
cavea çap ölçüleri yaklaşık 60 m. olan orta boyutlara sahip tiyatrolarla karşılaştırıldığında
bunlardan daha küçük olduğu belirlenmektedir. Tek parçadan oluşan cavea üzerinde dört
cunei bulunmakta olup tiyatroyu analemma duvarı çevrelemektedir. Yerel kireçtaşı
kullanılarak yapılmış skene dikdörtgen planlı ve tek katlı bir yapıdır. Skene frons biri
merkezde, ikisi yanlarda olmak üzere üç kapıya sahip olup bu kapıları dikdörtgen niş ve
yarım daire şeklinde aedicula ile tekrar dikdörtgen niş takip etmektedir. Bu elemanların
66
önde çıkıntı yapan podiumlar üzerinde toplam on Korinth başlıklı sütun yükselmekte ve
tek katlı bir cephe oluşturdukları tespit edilmektedir. Sütun gövdeleri kireç taşından,
başlıkların hepsi mermerden yapılmıştır. Söz konusu başlıkların Diocaesarea tiyatrosu
skene fronsunda bulunan başlıklar ile stil ve ölçü bakımından uyumlu oldukları
görülmektedir. Olba tiyatrosu mimarisi ve mimari plastiği üzerinde yapılan çalışmalar,
yapının MS 2. yüzyılın ikinci yarısında inşa edildiğini göstermektedir231. Cilicia’nın ve
kentin içinde bulunduğu tarihsel sürece bakıldığında, bu dönemde imparatorlar Marcus
Aurelius ve Septimus Severus’un bölgede etkin bir yapı programı uyguladığı
bilinmektedir232.
Tiyatro kazıları sırasında ele geçen çok sayıda cam kadeh parçaları üzerinde yapılan
çalışma, kadehlerin bölgenin tipik form özelliklerine sahip olduğunu göstermektedir.
Kiliselerin ve manastırın yapımının gerçekleştiği, Hıristiyanlığın kabulüyle birlikte bu
dinin gerektirdiği yaşam tarzının etkin hale geldiği MS 5. yüzyıldan itibaren Olba’da cam
kadehlerin kullanımının yoğunlaştığı ve kentte yaşamın son bulduğu MS 7. yüzyılın
sonuna kadar bunların kullanımının da devam ettiği önerilmektedir236. Kadehlerin yanı
sıra, kentte saptanan farklı cam kandil tipleri (kulplu, saplı, düğme dipli konik biçimli)
içinde saplı kandil parçalarının çoğunluğu tiyatro kazılarında gün ışığına çıkarılmıştır. MS
231
Erten, E.-Kaplan, D. (2017). Arkeolojik kazılar ışığında Olba Tiyatrosu: Ön sonuçlar. Seleucia, (VII), 31-
38.
232
Bu dönemde bölgede sözü edilen durumla ilgili olarak bkz. tezde sayfa 19 vd.
233
Metinde sözü edilen diğer buluntular yapının skene, proskene ve orchestra kesimlerini dolduran dolgu
toprağın içinden geldiği için bunları kontekste bağlı değerlendirmek mümkün değildir. Ancak Olba’ya yakın
komşu kentlerde benzer örneklerin bulunması tarihlendirme açısından önemlidir.
234
Sarıiz, 2014: 76. Çizelge 4. 2; Şekil 4. 3; Şekil 4. 4.
235
Konuyla ilgili olarak bkz. tezde sayfa 29 vd.
236
Erten, E.-Akkuş Koçak, E. (2017). Olba Tiyatro kazısı cam kadeh buluntuları. Seleucia, (VII), 99-100.
67
4. yüzyıldan, kentin terk edildiği yüzyıla kadar cam kandiller kentte kullanılmaktadır. Geç
Antik Dönem’in en yaygın formlarından bu tipteki kandillerin komşu kentlerde de
(Diocaesarea, Elaeussa Sebaste, Soli/Pompeiopolis) saptandığı belirlenmekte; kandillerin
tasarım, form ve süsleme tercihinde dönemin geçerli moda ve tekniklerinin kentte izlendiği
görülmektedir237.
Olba tiyatrosunda devam eden kazılar, yapının ana mimarisi üzerinde herhangi bir yapısal
eklenti ya da yeniden inşa izleri bulunmadığını göstermiştir. Ancak, mevcut yapıda bazı
değişikliklerin yapıldığı tespit edilmiştir. Örneğin, 2013 yılı kazılarında T16 açmasında
proskene duvarına ait bir bloğun yerinden çıkarılıp açıklık oluşturularak bir basamağın
yapıldığı belirlenmiştir. Tiyatronun proskene ve orchestra alanlarının bir bölümünü
kapsayan T17 açmasında ise proskeneye ait taş levha üzerine bir haçın kazınarak işlendiği
saptanmıştır. Söz konusu durum yapının geç dönem kullanımıyla ilgili olmalıdır. Tiyatro
kazıları yapının batı tarafında orchestra ve proskeneyi içine alan bölümde saptanan yoğun
kül ve yanık tabakası genişçe bir alanın yangına uğradığını da göstermiştir.
Heraclius dönemi sikkelerinden sonra tiyatroda son olarak ele geçen II. Constans (MS 641-
668) sikkeleri bu alanın son kullanım tarihini aydınlatması bağlamında önemli bir
237
Erten, E.-Akkuş Koçak, E. (2018). Olba kazıları cam kandil buluntuları. Seleucia, (VIII), 139-164.
238
Erten, 2014: 64-65.
239
Tiyatro kazılarından gelen çeşitli madeni, cam buluntular ve evsel malzeme bu farklı kullanımı
doğrulamaktadır. Bkz. Erten, E. (2013). Olba kazılarından küçük buluntular. Seleucia ad Calycadnum, (III),
117, dipnot 62.
240
Cameron, A. (2012). The Mediterranean World in Late Antiquity A.D 395-700. London, 165.
68
Olba tiyatrosunda 30’a yakın açmada, 2010-2018 yılları arasında gerçekleştirilen kazılarda
açığa çıkarılan seramiklerin büyük bir bölümü bu yapıdan gelmektedir (Resim 2. 3).
241
Erten, 2014: 66-67.
69
tiyatro yapısından gelmektedir (Şekil 2. 1). İnce seramikler, Afrika Kırmızı Astarlı
seramiğine ilişkin 6 form (Hayes Form 91, 95, 97, 99, 104, 105), Geç Roma C Kırmızı
Astarlı seramiğinde 2 ana formun (Hayes Form 3, 10) alt tiplerine ait örnekler ile Geç
Roma D Kırmızı Astarlılarına ait 2 ana formdan (Hayes Form 8, 9) oluşmaktadır.
155
86
57
31
19 22
4 2
2.2. Manastır
Olba’da Hıristiyan dini mimarisinin önemli bir örneği olan manastır, akropolisin
doğusundaki vadide yer almaktadır (Resim 2. 4). Yapının içinde bulunduğu Doğu Vadisi
ile güneyindeki vadinin birleşerek oluşturdukları Şeytanderesi Vadisi girişine yakın olan
manastırın aslında dramatik bir konuma sahip olduğu fark edilmektedir. Kent yerleşim
70
alanı yakınında bulunması, yeryüzü şekilleri, görkemli kayalıklar ile akarsu vadisinin
yarattığı etki bu bakımından dikkat çekicidir242.
Olba manastırıyla ilgili ilk bilgiler, 19. yüzyılın sonlarına doğru bölgede ya da kentte
geziler yapan araştırmacılardan gelmektedir. Arthur C. Headlam, 1890 yılında bölgeye bir
gezi yapmış ve yapı hakkında bilgi vermiştir. Ancak Headlam’ın yaptığı
değerlendirmelerin Olba manastırına ait olmadığı, özellikle konumu itibariyle dikkat çeken
yapının Alahan Manastırı’na ait olduğu anlaşılmaktadır243. Daha sonra Gertrude Bell’in
1905 yılında Silifke, Uzuncaburç ve Olba’ya gelerek bu kentlerde bulunan bazı arkeolojik
kalıntıların fotoğraflarını çektiği bilinmektedir. Bell’in fotoğrafları, Olba’ya ait en eski
belgeleri oluşturmaktadır. Bu arşivde kentteki büyük kilisenin apsis kalıntılarına ait
fotoğraf ile kilisenin planını yer alırken manastırla ilgili herhangi bir fotoğraf ya da
242
Yeğin, Y. (2015). Olba Manastırı Kazıları-Mimari Buluntuları ve Mekân İlişkileri. Yayımlanmamış
Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 23.
243
Özyıldırım-Ünalan, 2011: 154.
71
Olba’nın Erken Hıristiyanlık kaynaklarında adı geçen bir merkez olduğuna daha önce
değinmiştik249. Bu bilgilerin yanı sıra kentte tespit edilen birçok dini mimari yapının
varlığı da kentin dinsel bir dönüşüm sürecine girdiğini göstermektedir. Söz konusu
yapıların ise akropolisin doğu kesimindeki vadide (Doğu Vadisi) ve daha aşağıdaki
Şeytanderesi Vadisi yönünde yoğunlaştığı görülmektedir250. Bu bağlamda önem kazanan
manastırın planı yukarıda bahsedilen yayınlardan bilinmesine karşın daha ayrıntılı olarak
ele alınmasını gerektirmektedir. Mersin Üniversitesi’nden Murat Özyıldırım başkanlığında
manastırda 2011 yılında başlayan kazı çalışmaları gün ışığına çıkarılan yeni mekânlarla
birlikte manastırın planının güncellenmesini sağlamıştır. Çalışma kapsamında incelenecek
manastırda bulunan seramikler ise kentin yaşadığı tarihsel süreçle birlikte yapının sosyal
ve ekonomik yönünün aydınlatılması açısından önem kazanmaktadır.
Olba manastırının mimari özelliklerini incelemeden önce, Geç Antik Dönem’de önem
kazanan manastır hareketine (monastisizm) değinmek sözü geçen yapının bu sistemdeki
yerinin anlaşılması bakımından faydalı olacaktır. Manastır hareketinin dünyadan tümüyle
el çekmemekle birlikte, özellikle çileci ve adanmış bir yaşam süren bazı Hıristiyan
gruplarla birlikte başladığı belirtilmektedir251. Türkçe’de topluluktan kaçan, tek başına
244
Özyıldırım-Ünalan, 2011: 155. Kilise fotoğrafı için bkz.
http://gertrudebell.ncl.ac.uk/photo_details.php?photo_id=1165 (22.11.2018)
245
Keil-Wilhelm, 1931.
246
Eyice, S. (1976). Silifke ve çevresinde topraküstü arkeoloji araştırmaları. Arkeoloji ve Sanat Tarihi
Dergisi, 3.
247
Hild-Hellenkemper, 1990: 369-370.
248
Hill, S. (1996). The Early Byzantine Churches of Cilicia and Isauria. Birmingham Byzantine and
Ottoman Monuments. Vol. I, Great Yarmouth, 252, fig. 56.
249
Olba’nın bu dönemiyle ilgili olarak bkz. 21, dipnot 65.
250
Erten-Özyıldırım-Akçay, 2010: 58.
251
Mango, 2011: 119.
72
kalmayı seven anlamına gelen münzevi sözcüğü ise bu noktada daha anlamlı hale
gelmektedir. Münzevilik, Hıristiyanlık öncesinde bilinmekte olup münzeviliğin daha fazla
tercih edilir olması olasılıkla Hıristiyanlığın yayılmasıyla gerçekleşmektedir. Buna bağlı
olarak manastır sisteminin ortaya çıkışı da Roma İmparatorluğu’nda Hıristiyanlığın
yayılmasıyla ilişkilendirilir252. Manastırcılığın kurucu figürü, Kıpti varlıklı çiftçi bir ailenin
oğlu olan genç Antonius’un (MS 251-356) çölde yalnız yaşama idealine (anakhoresis)
dayanan yaşam tarzının ankoretik manastırcılığı; çağdaşı Pachomius (MS 292-346) ise
toplu/ortak yaşam (koinos bios) modelini, yani kenobitik manastırcılığı kurduğu kabul
edilmektedir253. Manastırcılık hareketi MS 4. yüzyıldan itibaren Mısır, Suriye, Filistin ve
Anadolu’da yaygınlaşmaya başlamıştır254. Aziz Antonius’un dünyevi zevklerden uzak,
münzevi yaşamına dair bilgiler, şeytanlarla mücadelesi ve mucizeleri Alexandria Maior’lu
Athanasios’un kaleme aldığı biyografisi (Vita Antonini) aracılığıyla bilinmektedir. Söz
konusu yaşama karşın, toplu yaşam öğretisini savunan Pachomius, kurallara bağlı/düzenli
manastır hayatının gelişmesinde önemli bir figür olarak kabul edilmektedir255. Mısırlı
pagan bir aileden gelen Pachomius, Roma ordusundaki hizmeti sırasında Hıristiyanlıkla
tanışmıştır. Bu görevinin, Yukarı Mısır’da askeri model üzerine kurduğu manastır
sisteminde etkili olduğu belirtilmektedir256. Bu modelde manastırı çevreleyen duvarların
ardında her birinin kendi başkeşişi/şefi olan evlerde yüzlerce keşiş yaşamaktadır. Sadece
dini ibadetle meşgul olmayan keşişler, mesleklerine ya da zanaatlarına uygun olarak
sınıflara ayrılır, zamanlarının çoğunda bu işleriyle ilgilenirler, birlikte ibadet edip birlikte
yemek yemektedirler. Aynı zamanda keşişlerden manastır kurallarına itaat konusunda
özenli davranmaları da istenmektedir257.
Doğu manastır sisteminin şekillenmesinde Caesareialı Aziz Basileus (MS 329-379) diğer
bir önemli aktör olarak görülmektedir. Pachomius’un manastırcılık anlayışından
esinlenerek oluşturduğu ve bazı yönleriyle ayrılan bu sistemi Anadolu’ya uyarlamaya
252
Talbot, A. M. (1999). Bizans manastır sistemine giriş. Cogito, (17), 163. Yunanca “monakos” fiilinden
türeyen Manastır sözcüğü tek başına yaşamayı ifade etmektedir. Buna göre ilk keşişlerin, tek başına yaşayan
birer münzevi oldukları belirtilmektedir.
253
Flusin, B. (2014). Dini hayat dünyada Hıristiyanlar-manastır hayatı. Bizans Dünyası Doğu Roma
İmparatorluğu 330-641 cilt 1, (Çev. A. Bilge) İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 254-258. Metinde sözü edilen
keşişlerden etkilenerek keşiş hayatı yaşamak isteyen pek çok kişinin çölde bir şehir inşa ettikleri
belirtilmektedir. Mısır ve Filistin’de kurulan manastır yapılarının yapısal özellikleriyle ilgili olarak bkz.
Patrich, J. (2004). Monastic landscapes. In Recent Research on the Late Antique Contryside. W. Boeden, L.
Lavan and C. Machado (Eds.) Leiden: Brill, 414-439.
254
Mango, 2011: 120 vd.
255
Brown, 2017: 115-116.
256
Gregory, 2008: 100.
257
Mango, 2011: 121-122.
73
çalışmıştır258. Cappadocia Kilise Babaları olarak bilinen üç ünlü teologdan biri olan Aziz
Basileus, yerel aristokrasiye mensup iyi eğitim almış Caesarealı bir piskopostur.
Basileus’un sözü edilen gruptan biri olması onun kurduğu manastır sisteminin yaygın
biçimde kabul görmesini sağlamıştır. Mısır, Suriye ve Filistin’de bulunan manastırlara
giden Aziz Basileus’un bu yolculuğu kendi manastır kurallarını oluşturmasında etkili
olmuştur259. Basileus manastırcılığı, Pachomius’un kalabalık büyük manastırları yerine
daha küçük toplulukların yaşadığı sistemi benimsemiş, sözü edilen anlayıştan yine farklı
olarak manastırların kent merkezinden uzak yerlerde (çöller gibi) değil de kent merkezine
yakın hatta kentin içinde kurulmasını hedeflemiştir. Keşişlerin insanlardan kopuk yaşamak
yerine, hayır işleri görerek topluma yararlı olmalarını amaçlaması Basileus’un manastır
sistemine getirdiği önemli bir yenilik olarak görülebilir260. Keşişlerin ibadetten geriye
kalan zamanda ekonomik faaliyetlerde bulunmalarına olanak verilmesi hem manastırın
ihtiyaçlarının karşılanmasını hem de fakirlere yardımda bulunulmasını sağlamıştır261. Bu
durum kent merkezinde ya da yakınında yer alan manastırın ekonomik açıdan güçlenerek
sosyal hayattaki önemini arttırmış olmalıdır. Bu bağlamda manastır sisteminin kültür ve
hayır işleri yapabilmek, bu faaliyetlere destek olabilmeleri için sağlam mali bir dayanağa
sahip olmaları gerekmektedir. Manastırlara bağışta bulunmayı dindarlığın gereği sayan
anlayışın yanı sıra, birçok manastırın hem tarım arazisi hem de kentlerde kiraya
verilebilecek gayrimenkullerle birlikte önemli bir servete sahip olduğu bilinmektedir. Hem
kentlerde hem de kırsal alanda bulunan manastırların işlettiği çiftliklerin olması da
manastır ekonomisinin anlaşılmasında önem taşımaktadır262.
258
Doğan, S. (2003). Ortaçağ manastır sistemi: Doğu ve Batı manastırları. Hacettepe Üniversitesi Edebiyat
Fakültesi Dergisi, (20/2), 75.
259
Mango, 2011: 124.
260
Talbot, 1999: 166-167; Gregory, 2008: 100.
261
Özyıldırım-Ünalan, 2011: 153.
262
Talbot, 1999: 173-174.
263
Doğan, 2003: 75, 77.
74
Olba Manastırı, merkez mekânları, kuzey kilisesi, yemek salonu, anıtsal basamakları, işlik
yapısı ve sarnıcıyla birlikte değerlendirildiğinde yapısal düzenleme açısından bir bütünlük
göstermektedir265 (Resim 2. 5). Manastırın mimari özellikleri yapının geçirdiği değişim ve
dönüşümün anlaşılmasına da yardımcı olmaktadır. Manastır kuzey-güney doğrultuda inşa
edilmiş olup yaklaşık dikdörtgen planlıdır. Yapının doğu tarafı ana kaya yüzeyi
düzleştirilerek duvar işlevi kazandırılmıştır. Kuzey, güney ve batı tarafları taş bloklardan
oluşan bir çevre duvarı ile sınırlanmıştır. Batı duvarının polygonal taşlarla örülü kısmının
manastırın yapımından daha erken bir tarihe, MS 2-3. yüzyıla ait olduğu belirlenmiş olup
bu duvarın içinde kuzey-güney yönlü bir mezarın yer aldığı tespit edilmiştir. İki katlı
olduğu önerilen manastırın kuzey ve güneyde olmak üzere birer girişi bulunmaktadır.
Manastırın kuzey girişinde hemen dışında kalan, düzgün taban döşeme taşlara sahip “L”
biçimli bir atrium yer almaktadır266. Manastırın güney girişinde yer alan ve Tekne olarak
adlandırılan bölümünde yapılan temizlik çalışmalarında ise maden, seramik, cam eşyaya
ait birçok parçaya rastlanmıştır267.
264
Özyıldırım-Ünalan, 2011: 153, 159.
265
Yeğin, Y. (2016). Olba Manastırı’nda işlik kazısı ve sonuçların değerlendirilmesi. Seleucia, (VI), 211.
266
Özyıldırım-Ünalan, 2011: 156.
267
Özyıldırım, M. (2013). Olba Manastırı: 2012 yılı kazı sonuçları ve merkez mekânlar üzerine düşünceler.
Seleucia ad Calycadnum, (III), 219.
75
Manastırda Kuzey Kilisesi, Merkez Kilise ve Güney Kilisesi olmak üzere üç kilise
bulunmaktadır268. Güney Kilisesi’nde 2012 yılı kazılarında kilise yapısının alt katını
oluşturan mekânlarda çalışmalar yapılmıştır. Örme taş duvarla ikiye ayrılmış, dikdörtgen
planlı alt katın aynı zamanda manastırın ana mekânı olduğu belirtilmektedir. Kuzey ve
güney odaları bir kemerle ayrılmış olup kuzeydeki odanın yiyecek içecek depolanan bir
mahzen niteliği taşıdığı önerilirken güney odasının ise dini eşyaların saklanması amacıyla
kullanılmış olabileceği düşünülmektedir. Güney odanın dörtgen taş levhalarla oluşturulmuş
taban döşemesine de sahip olduğu fark edilmektedir. Kilisenin apsisi doğu kenarda kayaya
oyularak yapılmıştır269. Mahzen olarak adlandırılan odanın bitişiğinde yani manastırda
güney girişteki merdivenin altında yer alan ve zemini ana kayanın düzlenmesiyle
oluşturulmuş küçük odanın keşişlerin dua ve ibadet için kullandıkları inziva odası (itikâf
odası/çilehane) olabileceği belirtilmektedir270. Genel olarak değerlendirildiğinde, bu alt
kata piskoposların gömülü olduğu üç mezarı barındıran tonozlu oda, dini eşyaların
muhafaza edildiği güney oda, onun kuzeyindeki mahzen ve bitişiğindeki inziva odası ile
birlikte olasılıkla dinsel bir bütünlük kazandırılmak istenmiş olmalıdır271.
Cilicia ve Isauria’da genellikle kiliselerden bağımsız olarak inşa edilen vaftiz yapıları
bilinmekte olup Olba manastır yapısı içinde vaftiz havuzunun yer alması önemli bir örnek
olarak ön plana çıkmaktadır272. 2015 yılı çalışmalarında tespit edilen vaftiz havuzu,
oktogonal form özelliğine sahip olup söz konusu havuzun İskenderun’un Arsuz ilçesindeki
Kutsal Havariler Kilisesi’nde ortaya çıkarılan vaftiz havuzu ile benzer özellikler gösterdiği
belirtilmektedir. Havuzun zemininde keşfedilen mozaik taban ise manastırın Hıristiyanlık
öncesinde bir evreye sahip olduğunu kanıtlamaktadır273. E. Erten, mozaiğin manastırın
bulunduğu yerdeki lüks bir Roma villasına ait olabileceğini belirtmekte ve daha öncesinde
Doğu Akdeniz’de Roma taşra kentlerine özgü yaşamın sürdüğü düşünülen Olba’da ince
işçilikli mozaiğin bulunmasını seçkin sosyal hayatın bir işareti olarak
değerlendirmektedir274. Söz konusu mozaik taban, hem yapının geçirdiği değişimin hem de
kentte Geç Antik Dönem’de de devam eden/değişen sosyal ve dinsel hayatın anlaşılmasını
sağlamaktadır.
268
Özyıldırım, 2016: 184.
269
Özyıldırım, 2013: 217-218.
270
Özyıldırım-Ünalan, 2011: 157; Özyıldırım, 2013: 218.
271
Özyıldırım, 2013: 218.
272
Cilicia ve Isauria’daki vaftiz yapıları için bkz. Aydın, A. (2006). Cilicia ve Isauria Bölgesi vaftiz yapıları.
Sanat Tarihi Dergisi, (XV/1), 1-19.
273
Özyıldırım, 2016: 182-184.
274
Erten, 2016: 78-79.
77
Manastırın diğer bir kilisesi olan Kuzey Kilisesi’nde 2015 yılında başlayan kazılar, yapının
mimari özellikleriyle birlikte değerlendirilmesine olanak sağlamaktadır. Kilise, üç nefli
bazilikal planı, doğuya yaslanmış yarım daire planlı apsisi, synthrononu275 ve apsisin iki
yanında bulunan yan odaları, nartheksi ile Cilicia ve Isauria’daki kilise mimarisinin tipik
bir örneğini yansıtmaktadır. Bölge kiliselerinden bilinen apsisin dışarda düz bir duvarla
sınırlandırılması uygulamasının bu kilise içinde geçerli olduğu görülmektedir. Kilisede
yarım daire planlı apsisi oluşturan duvarın günümüze ulaşan bölümü, bölgedeki Geç Antik
Dönem inşaat geleneğine uygun harçla birleştirilerek iki sıra küçük paket taş sırasından
oluşmaktadır. Apsisin güneyinde oldukça iyi durumda olan diakonikonda276 in situ bulunan
opus sectile taban döşemesi kaliteli işçilik özelliği göstermekte ve benzer işçiliğe
bölgedeki kiliselerde de rastlanmaktadır277. Kilisenin kuzeydoğu köşesindeki prothesis
mekânının ise tahrip olduğu belirlenmektedir. Diakonikon’un doğu duvarındaki nişin
altında, kireç taşından oval kesme taşlarla oluşturulan ve röliklerin korunması için yapılmış
bir hazne de tespit edilmiştir. Kuzey Kilisesi’nde yürütülen çalışmalarda ele geçen sütun
başlığı parçaları, kaideler, liturjik özellikli bezeme ve levha örnekleri ile taban döşemesi
yapının tarihlendirilmesinde önem kazanmaktadır. Sözü geçen taban döşemenin manastırın
yapım tarihiyle uyumlu olduğu yani MS 5. yüzyıla ait olduğu belirtilirken diğer taş eserler
MS 5-6. yüzyıla tarihlenmektedir278.
Manastırın olasılıkla yemek salonu olan üst kattaki bölümde bir çeşme yer almaktadır.
Yapının planına yeni eklenen bölümlerden biri olan konik biçimli sarnıca, ana kayaya
oyulmuş basamaklarla ulaşılmaktadır. Bu sarnıcın da yemek odasındaki çeşmeye bir kanal
yardımıyla su sağladığı tespit edilmiştir. Manastırın güneydoğu köşesinde yaklaşık olarak
kare planlı mekânın doğu duvarındaki apsis nedeniyle bir şapel olabileceği önerilmekte;
yeni çıkarılan planda bu yapıya da yer verilmektedir279.
Manastırın yapısal düzenlemesi içinde İşlik Yapısı olarak adlandırılan bir üretim
donanımının bulunması dikkat çekicidir (Resim 2. 6.). Manastırla doğrudan ilişkisi
275
Apsis yuvarlağı içinde ruhban sınıfının oturması için farklı sayıda basamaklara sahip ahşap ya da taştan
oturma sırasıdır (Koch, 2015: 77). Kuzey Kilisesi’nde bu kısım iki oturma sırasına sahiptir.
276
Kiliselerde apsisin kuzey ve güneyinde odalar bulunmakta olup ekmek ve şarabın hazırlandığı kuzey
odaya prothesis, liturjik eşya ve giysilerin korunduğu güney odaya diakonikon adı verilmiştir (Koch, 2015:
70).
277
Özyıldırım, M.-Yeğin, Y. (2017). Olba Manastırı Kuzey Kilisesi’nden (Diakonikon) Bizans Dönemi opus
sectile taban döşemesi. Seleucia, (VII), 57-60.
278
Özyıldırım, 2016: 184-189; Özyıldırım, M.-Yeğin, Y. (2018). Olba Manastırı Kuzey Kilisesi’nin
değerlendirilmesi. Seleucia, (VIII), 165-190.
279
Özyıldırım-Ünalan, 2011: 157-158.
78
bulunan böyle bir işliğin varlığı manastırların tarımsal (özellikle zeytinyağı ve şarap
üretimi) ve ekonomik faaliyetleri bağlamında önem kazanmaktadır. Olba’nın içinde
bulunduğu konumu topoğrafik ve iklim özellikleri açısından değerlendirildiğinde,
manastırın doğu tepesinde yer alan işliğin şarap üretimi için kullanılmış olabileceği
belirtilmektedir. İşlik yapısı, baskı kollu pres tipolojisine uygun, yapısal özellikleriyle
Doğu Dağlık Cilicia işlikleri ile benzer özellikler göstermektedir. İşlik, dikdörtgen bir
ezme düzlemi ve ezme işleminden sonra çıkan sıvının aktığı yuvarlak formlu bir toplama
havuzuna sahiptir. Toplama havuzunun üzerindeki oyuk, bunun kapakla kapatıldığını
göstermektedir. Olba manastırı, yukarıda bahsedildiği gibi, Caesarealı Aziz Basileus’un
oluşturduğu manastırcılık sistemi içinde değerlendirilmektedir. Sözü edilen Aziz’in
önerdiği manastır sistemi, kent içinde ve daha küçük boyutlu, az insanın yaşadığı, ibadetin
yanı sıra manastırın ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla çeşitli ekonomik faaliyetlerin de
yapıldığı bir anlayışı temsil etmektedir. Söz konusu işlik yapısındaki üretimin ticarete bağlı
ekonomik yönünün anlaşılması bunu destekleyecek verilerin yetersizliği nedeniyle oldukça
güçtür. Ancak söz konusu şarap üretimin manastırda iç tüketimi karşılamak üzere yapıldığı
söylenebilir280. Manastırın kentin kuzeyine yayılan tarım arazilerine yakınlığı, manastırda
mahzen olarak adlandırılan bir mekânının bulunmasının yanı sıra, çalışma kapsamında
incelenecek bu yapıda bulunmuş doliumların varlığı manastırda olasılıkla tarımsal üretim
odaklı sosyal hayatı anlamamıza yardımcı olmaktadır.
280
Yeğin, 2016: 210-214.
79
Manastırda devam eden kazı çalışmaları, yukarıda bahsedilen mimari yapılarla birlikte,
çalışma kapsamında incelenecek seramik başta olmak üzere cam, metal, sikke gibi diğer
birçok buluntuyu açığa çıkarmıştır. Buna göre, yapıda bulunan hem mimari plastik
elemanlar hem de liturjik malzemeler kiliselerde MS 5. ve 6. yüzyıllarda kullanılanlar ile
benzer özellikler göstermektedir281. Aydınlatma gereçleri olarak kullanılan bronz bir
polycandelon, cam kandiller, kandil askıları, madeni fitil tutucularından oluşan küçük
buluntular, manastırda tespit edilen diğer bir malzeme grubunu oluşturmaktadır. Bunların
MS 6. yüzyıl civarında dini yapılarda kullanılan malzemeler olduğu belirtilmektedir. Doğu
Akdeniz’de Erken Bizans Dönemi’nde özellikle tipik bir örnek olan polycandelonun
manastırda bulunması olası ortak dinsel kültürün Olba’ya da ulaştığını göstermesi
bağlamında önem taşımaktadır282. Kazılar sırasında çok sayıda bulunan çatı kiremidi
parçası incelenen bir diğer malzemedir. Bu parçalar içinde özellikle haç betimli olanlar
dikkat çekmekte; stroterlerin (düz örtü kiremitleri) ortasındaki haçın daire içinde -Yunan
haçı biçiminde- olduğu ilk tip ile sadece haçın işlendiği ikinci tipte örnekler
bulunmaktadır. Kiremitlerdeki haç damgalarının atölye damgası ya da kiremit imalatçısının
281
Yeğin, 2015: 33-43.
282
Erten, 2013: 106-110.
80
283
Yıldırım, E. (2014). Olba Manastırı Çatı Kiremitleri ve Örtü Sistemleri. Yayımlanmamış Yüksek Lisans
Tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 41-48.
284
Yıldırım, 2014: 58.
285
Özyıldırım, M. (2012). Olba Manastırı hakkında arkeolojik ve yazınsal yeni bilgiler. Seleucia ad
Calycadnum, (II), 108; Özyıldırım, 2013: 216, 219; Özyıldırım, M. (2015). Olba Manastırı 2014 yılı kazı
sonuçlarının değerlendirilmesi. Seleucia ad Calycadnum, (V), 87.
286
Akyol, A.A.-Yıldırım, E. E.-Erten, E.-Kadıoğlu, Y. K. (2013). Olba kazısı kiremit örnekleri arkeometrik
çalışmaları. Seleucia ad Calycadnum, (III), 255-260.
287
Özyıldırım, 2012: 106.
81
Çalışma kapsamında incelenecek Açık Renkli seramik, Geç Roma C, Geç Roma D Kırmızı
Astarlı örnekleri, amphoralar ve kaba seramiğin bir kısmı bu yapıdan gelmekte; ancak
sayısal çoğunluğunun daha az olduğu görülmektedir (Şekil 2. 2). Açık Renkli Geç Roma
seramiğin tek ve Boyalı Kapların iki örneği bu yapıdan gelmekte; Geç Roma C Kırmızı
288
Erten, 2014: 63-69.
82
Astarlı kaplarında 2 ana formun (Hayes Form 3, 10) alt tipleri, Geç Roma D seramiğinde
de bir ana formun (Hayes Form 9) kap parçaları belirlenmektedir. LR 1 amphora parçaları
ve Geç Roma unguentariumları, tiyatroda bulunanlara karşın, daha az örnekle temsil
edilmektedir.
Genellikle omuz kısmına figürlerin yapıldığı Boyalı Kapların iki örneğinden biri kataloğa
alınmıştır. Tiyatroda ele geçen örneklerine karşın, manastırda bulunan kaba seramik
kapları (çömlek, testi, dolium, leğen ve kapaklar) da önemli bir grubu oluşturmaktadır.
45
40
35
30
25
20
15
10
5
0
2.3. Değerlendirme
Romalılaşma sürecinin önemli bir yapısı olan Olba tiyatrosu, Geç Antik Dönem’de de
mimari varlığını korumaktadır. Çeşitli etkenlerle zayıflayan kentin, tiyatrosunun bu süreçte
asıl işlevini yitirdiği, kapalı mekânların barınma amaçlı olarak kullanılmış olabileceği
önerisi yapıda açığa çıkarılan seramikler bağlamında önem kazanmaktadır.
4. yüzyılın sonlarından itibaren kilise listelerinde yer alması da kentin temsili bakımından
dikkat çekicidir. Roma villası üzerine inşa edilen manastır ise Hıristiyan dinsel mimarinin
kentteki en önemli yapısıdır. Kiliselere karşın, manastırda olasılıkla toplu/birlikte bir
yaşamın sürdürülmesi bu yapıda bulunan seramiklerin incelenmesi açısından önemlidir.
Olba’da Tiyatro, Manastır ve Merkez Sondaj I yapılarında açığa çıkarılan seramikler, Geç
Antik Dönem’de popüler olan malzemenin kente ne ölçüde ulaştığı konusunun
aydınlatılmasını sağlayacaktır. Söz konusu döneme ait seramiğin ortaya çıktığı yapılardaki
durumunun da farklılık gösterdiği anlaşılmaktadır (Şekil 2. 3).
60 LR 4 Amphora
40 LR 5-6 Amphora
20 Unguentarium
Kaba Seramik
0
Tiyatro Manastır Merkez Sondaj
Ticari malların tarihsel süreç bağlamında siyasi ve ekonomik nedenlerle birlikte, Doğu
Akdeniz’de ve bölgede oluşturduğu büyük tabloya karşın, kırsal kentte ortaya çıkaracağı
tablo seramik grupları ile buna bağlı formların ayrıntılı olarak incelenmesiyle daha iyi
anlaşılacaktır.
84
85
3. BÖLÜM
Bu bölümde Olba kazılarında bulunan Geç Roma Dönemi seramik buluntuları ele
alınmaktadır. Bu bağlamda söz konusu malzemenin kente ulaşan/talep edilen veya yerel
olarak üretilen ince seramik grupları, amphoralar, unguentarium ve kaba seramikler
değerlendirilecektir. İncelenen dönemdeki seramik üretim ve kullanım geleneğinin,
tercihlerinin karasal bir merkez olan Olba’daki yansımaları ve genel görünümü böylece
ortaya çıkacaktır. Bunun için seramiklerin her grubu üzerine genel bilgi verildikten sonra,
Olba’daki örnekleri incelenecek ve malzemenin kentteki ve bölgedeki genel durumu ile
Anadolu’daki dağılımı değerlendirme kısmında ele alınacaktır.
Geç Antik Dönem’de büyük ilgi gören ve seramik literatüründe daha çok Geç Roma
Kırmızı Astarlı Seramiği olarak tanınan kaplar, tüm Akdeniz dünyasında geniş bir dağılım
alanı göstermektedir290. Söz konusu dönemde bazılarının öncüllerinden sonra değişen
gelenekle birlikte bu seramiklerin oldukça uzun bir süreçte üretildikleri bilinmektedir. Bu
bağlamda ince seramiklerin her bir grubu ilk olarak genel özellikleri ve yakın dönemdeki
çalışmalarla birlikte ele alınacak; Olba’da bulunan örneklerin incelenmesinden sonra
değerlendirmeye yer verilecektir.
Kentte Geç Roma Kırmızı Astarlı seramiklerin özelliklerini taşıyan gruplar dört başlık
altında incelenmektedir. Seramiklerin sayısal dağılımına bakıldığında (Şekil 3. 1) en fazla
görülen Geç Roma C örneklerini Geç Roma D, Afrika ve Açık Renkli olanlar takip
etmektedir.
289
İngilizce’de Fine Ware olarak tanımlanan seramikler İnce Seramik olarak Türkçeleştirilmiştir.
290
Seramiklerin dağılımını gösteren haritalar için bkz. Hayes, 1972: 453-461.
86
68
27
20
Olba’da bulunan seramiklerin incelenmesine literatüre uygun olarak Afrika Kırmızı Astarlı
(Waagé-Late Roman A-B) seramiği ile başlanmakta; bu grubu sırayla Geç Roma C
(Waagé-Late Roman C/Phocaea Kırmızı Astarlı), Geç Roma D (Waagé-Late Roman
D/Kıbrıs Kırmızı Astarlı) ve Açık Renkli (Hayes-Light Colored) seramik örnekleri takip
etmektedir. Geç Roma Kırmızı Astarlı seramiği kentte MS 5. yüzyılın ortasından itibaren
görülmeye başlamakta; ilk olarak Geç Roma C örnekleri tespit edilmektedir. Bunu Açık
Renkli Geç Roma seramiği ile Afrika Kırmızı Astarlı ve Geç Roma D Kırmızı Astarlı
seramik örnekleri takip etmektedir.
Olba’ya ulaşan ithal seramikler, tiyatro ve manastır kazılarında dolgu toprağından geldiği
için malzemenin stratigrafik veriler bağlamında tarihlemesini yapmak her zaman mümkün
olamamaktadır. Bu durum, seramikleri yakın kentlerdeki örnekleri dikkate alarak analoji
yöntemiyle tarihlemeyi gerektirmektedir. Benzer örneklerin dağılımında önce Cilicia’daki
kent ve yerleşimlere, sonrasında ise Anadolu’da ele geçtiği merkezlere yer verilmektedir.
Geç Roma Kırmızı Astarlı seramiğin Cilicia genelindeki genel durumu, dağılımı ve form
repertuarının değerlendirilmesi açısından son yıllarda bu alanda artan çalışmalarda önemli
verilerin elde edilmiş olduğu görülmektedir. Elaeussa Sebaste ve Celenderis’te seramik
buluntuları üzerine yapılan çalışmalar da bu açıdan dikkate değer sonuçlar ortaya
87
çıkarmaktadır291. Olba Kırmızı Astarlı Geç Roma seramikleri Hayes’in yaptığı tipolojiye
göre incelenmektedir292.
291
Elaeussa Sebaste: Ferrazzoli, F. (2003). Instrumentum Domesticum. Tipologia dei reperti ceramici ed
aspetti delle produzioni e della circolazione dei materiali. Elaiussa Sebaste II: Un porto tra Oriente e
Occidente. E.E. Schneider (Ed.) Roma: L’erma di Bretschneider, vol. 2, 649-707. Ricci, M. (2007). Elaiussa
Sebaste: Context, Production & Commerce. In Çanak, Late Antique and Medieval Pottery and Tiles in
Mediterranean Archaeological Contexts. Byzas, 7, B. Böhlendorf- Arslan, A.O. Uysal, J. Witte- Orr (Eds.)
İstanbul: Ege Yayınları, 169-180. Ferrazzoli, A. F.-Ricci, M. (2007). Elaiussa Sebaste: Produzioni e consumi
di una cittá della Cilicia tra V e VII secolo. In Late Roman Coarse Wares, Cooking Wares and Amphorae in
the Mediterranean, LRCW 2 M. Bonifay-J. C. Treglia (Eds.) British Archaeological Reports International
Series 1662 (II), 671-688. Ferrazolli, A. F.-Ricci, M. (2009). Cilician ceramic production from Roman to
Byzantine Age. Olba, (XVII), 33-44. Ferrazzoli, F.-Ricci, M. (2010). La Ceramica. Elaiussa Sebaste III
L’agora Romana. E.E. Schneider (Ed.) İstanbul: Ege Yayınları, 186-224. Celenderis: Tekocak, M. (2006).
Kelenderis Roma Çağı Seramiği. Yayımlanmamış Doktora Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitütsü, Konya; Tekocak, M. (2009). African and Cypriot red slip wares from Kelenderis. SOMA 2008:
Proceedings of the XII Symposium on Mediterranean Archaeology. H. Oniz (Ed.) British Archaeological
Reports International Series 1909, Oxford: Archaeopress, 132-142; Tekocak, M. (2013b). Late Roman C
(Phocean Red Slip) ware from the lower city sondage in Kelenderis. SOMA 2010: Proceedings of the 14th
Symposium on Mediterranean Archaeology. Y. Morozova and H. Oniz (Eds.) British Archaeological Reports
International Series 2555, Oxford: Archaeopress,161-169.
292
Hayes 1972, Afrika Kırmızı Astarlı seramiği: 18-211; Phocaea Kırmızı Astarlı seramiği: 325-346; Kıbrıs
Kırmızı Astarlı seramiği: 372-385.
293
Atina Agora: Waagé, F. O. (1933). The American Excavations in the Athenian Agora: First Report.
Hesperia 2, 294- 298; Antiocheia: Waagé, F. O. (1948). Hellenistic and Roman Tableware of North Syria.
Antioch on the Orontes IV. 1. Ceramic and Islamic Coins. Princeton: Princeton University Press, 43-50.
294
Lamboglia, N. (1963). Nuove osservazioni sulla ‘terra sigillata chiara’. Rivista di Studi Liguri, 29, 145-
212.
295
Hayes, 1972: 13-299.
88
adını taşıyan daha sonraki çalışmasında bazı formlara buluntu merkezlerinden gelen diğer
örnekleri de ekleyerek bazı değişiklikler yapmıştır296.
296
Hayes, J. W. (1980). A Supplement To Late Roman Pottery. London: British School at Rome.
297
Hayes, J. W. (1997). Handbook of Mediterranean Roman Pottery. London: British Museum Press, 59.
298
Şenol, A. K. (2009). AETAM’da (Arslan Eyce Taşucu Amphora Müzesi) Bulunan Ticari Amphoralar ve
Akdeniz’de Ticaretin İzleri. Silifke, 59-62.
299
Bonifay, M. (2007). Ceramic production in Africa during Late Antiquity: Continuity and change. In
Tecnology in Transition AD. 300-650. Lavan, L.-Zanini, E.-Sarantis, A. (Eds.) Leiden: Brill, 143-144.
300
Bes, P. (2015). Once Upon a Time in the East: The Chronological and Geographical Distribution of
Terra Sigillata and Red Slip Ware in the Roman East. Oxford: Archaeopress, 133.
301
Konuyla ilgili olarak tezde bkz. 36.
302
Bes, 2015: 135.
89
Şekil 3.2. Geç Antik Dönem’de Afrika, Geç Roma C ve Geç Roma D seramiğinin genel
durumu
303
Hayes, J. W. (1992). Excavations at Saraçhane in Istanbul. vol. 2, The Pottery, Oxford: Princeton
University Press, 7, 92, 93.
304
Bes, 2015: 137.
305
Konuyla ilgili olarak bkz. tezde sayfa 28.
90
kaybetmiştir. Afrika seramiğinin geç dönem üretimine işaret eden formların varlığı MS 7.
yüzyıla kadar üretim ve dağılımın sınırlı da olsa devam ettiğini göstermektedir306.
3.1.1.1. Afrika kırmızı astarlı seramik üretimi ile ilgili genel bilgi
Afrika Kırmızı Astarlı seramiğin üretim yeri, kil ve astar özellikleri, üretim tekniği,
kapların form gelişimi ve süsleme unsurları genel özellikleri içinde değerlendirilmektedir.
Afrika seramiği üretimi Kuzey Afrika’da, ana üretim merkezi günümüzde Tunus’ta
bulunan atölyelerde yoğunlaşmaktadır307. Kuzey ve Orta Tunus’ta bulunan seramik
atölyelerinde M. Mackensen’in 90’lı yıllardaki çalışmaları, atölyelerin incelenmesi
bakımından önemlidir308. M. Bonifay’ın Afrika Kırmızı Astarlı seramiği de dâhil,
amphoralar, pişirme kapları ve kandiller konusunda Tunus seramik üretim atölyeleri odaklı
çalışması, petrografik analizlerle birlikte üretim tarihi konusunda yeni değerlendirmeler
ortaya koymaktadır. Araştırmacı, yaptığı sınıflamada seramiğin (Sigillée Africaine tipleri
1-95) bazı formlarını kronolojik olarak daha uzun zaman aralığı içine yerleştirmektedir309.
J. Poblome’nin danışmanlığında yürütülen ICRATES (Inventory of Crafts and Trade in the
Roman East) Projesi ise Afrika seramiğinin doğu eyaletlerindeki (Yunanistan, Türkiye,
Suriye, Lübnan, İsrail, Ürdün, Mısır ve Libya) durumunu değerlendirmeyi amaçlamaktadır.
Bu doğrultuda oluşturulan oldukça geniş veri tabanı, seramiğin MS 3. yüzyıldan itibaren
özellikle de MS 4. yüzyıldan 7. yüzyıla kadar olan bu dönem ekonomisinin
(üretim/dağılım/tüketim ilişkisi, ekonomi/ticari ilişkilerin rolü ve etkisi, tipoloji/kronoloji
konularıyla birlikte sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel açıdan) anlaşılmasına katkı
sağlaması bakımından önemli bir projedir310. Sözü edilen çalışmaların yanı sıra, 1980’li
yıllardan itibaren Afrika seramiğini arkeometrik olarak inceleyen birçok çalışma da
yapılmıştır. Seramiğin üretildiği bilinen Kuzey (Oudhna, Sidi Khalifa) ve Orta Tunus'taki
(Henchir el Guellel) üç atölyede malzeme üzerine yapılan kimyasal verilerin istatistiksel
306
Hayes, 1972: 424.
307
Hayes, 1972: 297; Hayes, J. W. (2008). Roman Pottery: Fine-Ware Imports. The Athenian Agora, vol. 32.
Princeton: The American School of Classical Studies at Athens, 68.
308
Mackensen, M. (1993). Die spätantiken sigillata- und lampentöpfereien von El Mahrine (Nordtunesien).
Studien zur nordafrikanischen Feinkeramik des 4. - 7. Jahrhunderts. Munich: C.H.Beck.
309
Bonifay, M. (2004). Etudes sur la céramique romaine tardive d’Afrique. British Archaeological Reports
International Series 1301. Oxford: Archeopress, 154-185.
310
Bes, P.-Poblome, J. (2009). African red slip ware on the move: the effects of Bonifay’s Études for the
Roman East. In Studies on Roman pottery of the provinces of Africa Proconsularis and Byzacena (Tunisia).
Hommage á Michel Bonifay (Journal of Roman Archaeology Supplement 76) J. Humphrey (Ed.), 65-75.
91
Afrika seramiğinin genel olarak bilinen kil ve astar yapısı kendine özgü bir özelliğe
sahiptir. Dönemsel farklılıklar olmakla birlikte, genellikle sert dokulu kil, kiremit kırmızı
veya turuncu rengin tonları şeklindedir. Kaba görünümlü kilin yapısında kireç, ince kuvars
parçacıkları ve çok az miktarda mika bulunmaktadır. Kilin katkı malzemeleri iyi
arıtılmamış olduğundan oldukça iri ve tanelidir. Özellikle yoğun olarak görülen kirecin
çoğu zaman pişirmenin etkisiyle kabın yüzeyinde belirginleştiği fark edilmektedir. Kilin
tonlarına uygunluk gösteren astarın yoğunluğu ve görünümü seramiğin üretildiği uzun
süreç içinde bazı değişikliklere uğramıştır312. Örneğin, MS 5. ve erken MS 6. yüzyıl
kaplarının parlak, kalın, kavlamaya yatkın astarı MS 3. yüzyıl erken örnekleriyle aynı
yüzey yapısına sahiptir. Killeri daha kalın ve pişirilme ısıları daha düşük olan kapların
renkleri turuncumsu kiremit rengi, açık kiremit rengi ve açık kızıl kahve tonları gibi daha
açık renk özelliği gösterirler313.
Afrika seramiğinin üretiminde Hayes, forma göre bazen kalıp, bazen de çarkın
kullanıldığını ileri sürmekte; erken formlarda daha çok kalıp kullanılmış olabileceği
üzerinde durmaktadır314. M. Bonifay, Afrika Kırmızı Astarlı seramiğin pişirilmesinde
saggar (silindirik kil kutular olan saggarların içine pişirilecek kaplar yerleştirilir) adı
verilen tekniğin kullanılmış olabileceğini belirtmektedir. Sözü edilen seramiğin üretildiği
bilinen Oudhna (Uthina) atölyesindeki kazı çalışmalarında elde edilen veriler bu tekniğin
anlaşılması açısından önemli bir örnektir. Yapılan çalışmalar bir saggaraya 12 kabın
koyulduğunu, bir fırının içine yaklaşık 180 saggaranın yerleştirildiğini ve 2000'den fazla
çömleğin pişirildiğini göstermektedir. Bu durum Afrika seramiğinin büyük ölçekteki
üretimi açısından dikkat çekicidir. Geç Antik Dönem boyunca büyük ölçüde değişikliğe
uğramayan Afrika seramik endüstri teknolojisindeki değişim MS 650 civarında yaşanmaya
başlamaktadır 315.
311
Baklouti, S.-Maritan, L.-Ouazaa, N.L.-Casas, L.-Joron, J-L.-Kassaa, S.L.-Moutte, J. (2014). Provenance
and reference groups of African red slip ware based on statistical analysis of chemical data and REE. Journal
of Archaeological Science, (50), 524-538.
312
Hayes, 1972: 287-292; Hayes, 2008: 68.
313
Hayes, 1972: 291.
314
Hayes, 1972: 292-295.
315
Bonifay, 2007: 150, 156.
92
Geç Roma Kırmızı Astarlı grubu içinde en geniş form repertuvarına sahip olan Afrika
seramiği için Hayes 200 ana form belirlemiştir316. Bu tipoloji çalışması ağırlıklı olarak
halen geçerliğini korumaktadır. Seramiğin oldukça uzun olan üretim süreci göz önüne
alındığında olasılıkla talepler doğrultusunda formların üretiminin değiştiği görülmektedir.
Örneğin, MS 5. yüzyılın sonlarına doğru yüksek, dışa uzantılı kaideleri ve kavisli dip
formları olan küçük kâselerin üretimi hala devam etmiş; bu kaplar bazı küçük
değişikliklerle MS 6. yüzyıl boyunca da yaygın olarak kullanılmıştır. MS 7. yüzyıla
gelindiğinde ise üretimin son aşamasına tarihlenen yüksek kaideli çanak ve tabaklara
süsleme yapılmamıştır317.
Afrika seramiğine kullanılan tekniğe bağlı olarak farklı süslemeler yapılmıştır. Bunlar
kabartmalı olanlar, baskı tekniği ile yapılanlar ve rulet kullanılarak yapılanlardan oluşur.
Kabartmalı süslemeler barbotin tekniğinde, kalıpta ve aplik şeklinde uygulanmıştır. Batı
sigillatalarından etkilenilerek kullanılan barbotin tekniğinde erken formlara basit yaprak
motifleri işlenmiştir. Kalıp tekniği daha az forma uygulanırken aplik süsleme buna göre
daha yaygındır. Bu teknikte savaş ve av sahneleri, mitolojik sahneler ve figürler, bitkisel ve
geometrik motifler tercih edilmiştir. Kabartmalı süslemeler dışında baskı tekniği sıkça
kullanılan bir diğer süsleme türüdür. Bitkisel ve geometrik öğeler, insan ve hayvan
figürleri, damgalar, haç motifleri bu teknikte oldukça fazla kullanılmıştır. Ruletle yapılan
süsleme de seramiğin çeşitli formlarına uygulanmıştır. MS 4. yüzyıldan itibaren kapların
içlerinde geniş alanlarda uygulanırken MS 5. yüzyılın bazı formlarında ise kabın dışında
ince ve kalın sıralar halinde yapılmıştır318.
Kentte Afrika Kırmızı Astarlı seramiğine ait 20 parçanın biri dışında diğerleri tiyatro
kazılarında açığa çıkarılmıştır (Kat. No. 1-17; Lev. 1-9). İncelenen seramiklerde Hayes
Form 91, Form 95, Form 97, Form 99, Form 104, Form 105 ve Form 107 olmak üzere yedi
form tespit edilmiştir319 (bkz. Şekil 3. 3).
316
Hayes, 1972: 18-211, fig. 1-37.
317
Hayes, 1972: 152, 155, 166-172.
318
Hayes, 1972: 211-283; Hayes, 2008: 69-71.
319
Hayes, 1972: 140-144, 149-150, 152-155, 160-166, 166-169, 171.
93
10
0
FORM 91 FORM 95 FORM 97 FORM 99 FORM 104 FORM 105 FORM 107
Şekil 3.3. Afrika Kırmızı Astarları seramiğin form olarak sayısal dağılımı
Şekil 3.4. Afrika Kırmızı Astarlı seramiğin formlara göre yüzdelik dağılımı
Olba’da Afrika Kırmızı Astarlı seramiğin yüzdelik dağılımı kentte saptanan formlara göre
de değişiklik göstermektedir (bkz. Şekil 3. 4). Diğer formlara karşın, 99 ve 105 formların
yüzdesinin fazla olduğundan yola çıkarak Afrika seramiğinin kente ulaşımının MS 6.
yüzyıl ile bu yüzyılın sonundan MS 7. yüzyıl ortalarına kadar daha hızlı olduğunu
söyleyebiliriz.
Hayes’in Form 91 olarak belirlediği kâseye ait bir parça Olba’da tiyatro kazılarında tespit
edilmiştir. Yarı küresel gövdesi olan kapların düz veya hafif yuvarlanmış ağız kenarı, dış
tarafta kanca şeklinde bir çıkıntıya sahiptir. Bu kâseler farklılaşan özelliklerine göre A, B,
C ve D olmak üzere dört alt tipe ayrılmıştır. Diğerlerine göre daha sığ olan orta
büyüklükteki A Tipi’nin ağız kenarındaki kancalı kısmı köşelidir. Kapların kili kaliteli
olup astarı ince uygulanmıştır. Hayes bu tipin kâseleri için MS 5. yüzyılın ortaları ile
sonunu önermektedir. İlk tipe göre biraz daha derin olan B Tipi’nde kancalı kısım A tipiyle
benzerdir. Kil yapısı biraz kabalaşan kaplarda astar da yarı parlak bir hal almıştır. Bu
tipteki kaplar MS 450-530 yıllarına tarihlenmiştir. B Tipi’ne göre, C Tipi’nin kapları daha
da derinleşmiş; yuvarlatılmış olan kanca şeklindeki kısım kısalmıştır. Kil kaba tanecikli
olup astar da yarı parlak uygulanmıştır. Bu tipin örnekleri MS 530-600+ yıllarına
yerleştirilirler. D Tipi’nde ise formun küçüldüğü kancalı kısmında özelliğini kaybederek
95
küçük bir topuz şeklini aldığı fark edilmektedir. Diğer tiplere göre kilin ve astarın kalitesi
de düşmüştür. Kâselerin bu tipi için MS 600-650 yılları önerilmektedir320.
Olba’da ele geçen bu forma ait kâse parçasını ağız profilinden yola çıkarak C Tipi’nde
değerlendirebiliriz (Kat. No.1; Lev. 1). Kabın ağız kenarındaki kancalı kısmı çok uzun
değildir. Sert ve sıkı dokulu hamura sahip kâsenin astarı dış yüzeyde daha kaygan ve
kalitelidir. Çizelge 3. 2’ye321 bakıldığında formun kaplarının Antiochia’dan başlayarak
Tarsus (C Tipi için örnekler vardır), Elaeussa Sebaste (D Tipi için örnekler vardır),
Anemurium’a kadar Cilicia’daki kıyı kentlere ulaştığı görülmekte;322 iç kısımda ise
Diocaesarea’da bulunmaktadır323. Batıdaki kıyı kentlerine de ulaşan formun örnekleri
Limyra (Finike, Antalya), Knidos (Datça, Muğla), Halikarnassos (Bodrum), Sardis (Salihli,
Manisa), Miletus, Ephesus, Smyrna (A Tip), Assos, Troia (D Tip), Parion (Biga,
Çanakkale) ve Saraçhane’ye kadar ulaşmıştır324. Olba’daki kâse parçasını da benzer
örnekler aracılığıyla MS 530-600+ yıllarına tarihlemek mümkündür.
320
Hayes, 1972: 140-144.
321
Çalışma kapsamında incelenen formlara göre oluşturulan çizelge, kentlerde/yerleşimlerdeki yayınlanan
seramik çalışmalarından elde edilen verilere dayanmaktadır. Söz konusu yayınlar bazılarında kazı
çalışmalarına dayanırken örneğin, Dicaesarea ve Miletus kentlerindeki veriler yüzey araştırması
sonuçlarından elde edilmiş, Perge’deki malzeme ise konut alanı kazı çalışmalarından çıkan seramik
sonuçlarını içermiştir.
322
Antiochia: Waagé, 1948: 50, plate X: 878a-k. Tarsus: Adak-Adıbelli, I. (2006). Tarsus Geç Roma
Seramiği. Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 64-65, lev.
6: 86-90, lev. 7: 91-104; Adak Adıbelli, I. (2017). Tarsus kırmızı astarlı Geç Roma Dönemi seramikleri.
Barış Salman Anı Kitabı. I. Adak Adıbelli, G.İ. Bertram, K. Matsumura, E. Baştürk, C. Koyuncu, H.A.
Kızılarslanoğlu, T.Y. Yedidağ, A.T. Uzunel (Editörler) İstanbul: Ege Yayınları, 2, fig. 2: 11-12. Elaeussa
Sebaste: Ferrazzoli-Ricci, 2010: 207, 221, 224. Anemurium: Williams, C. (1989). Anemurium: The Roman
and Early Byzantine Pottery. Belgium: Pontifical Institute of Mediaeval Studies, 38, 40, fig. 18: 227-228.
323
Diocaesarea: Kramer, N. (2012). Diokaisareia in Kilikien (Ergebnisse Des Surveys 2001-2006) Band 1.
Keramik und Kleinfunde aus Diokaisareia. D. Wannagat und K. Trampedach (Eds.), Berlin: De Gruyter, 18,
Tafel 19: 144-145.
324
Limyra: Vroom, J. (2004). Late Antique pottery, settlement and trade in the East Mediterranean: A
preliminary comparison of ceramics from Limyra (Lycia) and Boeotia. In Recent Research on the Late
Antique Countryside. W. Boeden, L. Lavan and C. Machado (Eds.) Leiden: Brill, 291. Knidos: Doksanaltı,
E.M. (2006). Knidos Kap-Krio Kazı Alanı. Yayımlanmamış Doktora Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitütsü, Konya, 489, çizim 511. Halikarnassos: Hansen, S.L. (2003). The Roman and Late
Roman fine wares from the Danish Excavations of a Late Roman villa in Halikarnassos. In Les céramiques
en Anatolie aux époques hellénistique et romaine. C. Abadie-Reynal (Ed.) Varia Anatolica XV, Paris: De
Boccard, 198. Sardis: Rautman, M. (1995). Two Late Roman wells at Sardis. Annual of the American
Schools of Oriental Research, (53), 41, 52, fig. 11: 2.8 (B/C). Miletus: Berndt, M. (2003). Funde aus dem
survey auf der halbinsel von Milet (1992-1999) Kaiserzeitliche und frühbyzantinische Keramik.
Internationale Archäologie 79, Rahden: Marie Leidorf GmbH, 23-24, Tafel 3: TS 035-36, Tafel 4: 038.
Ephesus: Gassner, V. (1997). Das südtor der Tetragonos-Agora Keramik und Kleinfunde. Forschungen in
Ephesos XIII/1/1. Wien: Österreichischen Akademie der Wissenschaften, 149, Taf. 49: 595-596. Symrna:
Doğer, L. (2007). Byzantine ceramics: Excavations at Smyrna Agora. In Çanak, Late Antique and Medieval
Pottery and Tiles in Mediterranean Archaeological Contexts. Byzas, 7, B. Böhlendorf- Arslan, A.O. Uysal, J.
Witte- Orr (Edts), İstanbul: Ege Yayınları, 99, 107, pl. Id. Assos: Ayaz, M. (2014). Assos Kuzey Stoası
Kırmızı Astarlı Roma Seramiği. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi
96
Hayes’in Form 95 olarak tanımladığı Afrika seramiğinin bu kabına ait örneği Olba’da ele
geçmiştir. Yatay dışa taşkın ağız kenarının ucu kanca gibi olup üst kısmı hafif iç bükey
olarak biçimlendirilen kâselerin gövdeleri dış bükey kavislidir. Tek örneği bulunan Form
95’e ait kâse parçasının (Kat. No.2; Lev.1) sert dokulu kili açık kırmızı renkte, ince kireç
ve mika katkılıdır. Hayes formun örnekleri için MS 6. yüzyılın ilk yarısını önermektedir325.
Williams ise bu formun MS 6. yüzyılın sonu ile 7. yüzyıla ait olası geç bir form olduğunu
ileri sürmekte; Anemurium’da MS 7. yüzyıl konteksti içinde bulunan söz konusu forma ait
parçaları da bu tarihe yerleştirmektedir326. Olba’daki bu örnek, aynı seviyede bulunan Geç
Roma D Kırmızı Astarlı Hayes Form 8 (Kat. No. 59; Lev. 30) özelliği gösteren tabak
parçasından yola çıkarak MS 6. yüzyıla tarihlenebilir327. Söz konusu kabın dağılımı için
Çizelge 3. 2’ye bakıldığında çok yaygın olmayan formun doğuda Antiochia’da ele geçtiği;
batıda ise sadece Karia kentlerinden biri olan Myndos’a (Gümüşlük, Muğla) kadar ulaştığı
görülmektedir328.
Hayes’in Form 97 olarak sınıflandırdığı kâseye ait bir örnek Olba’da tiyatroda tespit
edilmiştir. Kapların hafif aşağı eğimli ya da yatay dışa taşkın kalınlaştırılmış ağız kenarı,
içbükey kavislerle biçimlendirilmiş olup ağız kenarının üzerine bu kavisleri takip eder
şekilde ince yivler eklenmiştir. Tiyatroda bulunan kâsenin ağız parçası üzerinde sözü
edilen kavisi ve yivleri görebilmek mümkündür (Kat. No.3; Lev. 2). Sert ve sıkı dokulu
hamur, ince kireç katkılı olup astarı fazla kaygan değildir. Benzer hamur dokusuna sahip
olasılıkla bu kâseye ait olabilecek kaide parçası da bununla birlikte değerlendirilmiştir.
Çok yaygın olmayan formun kapları bölgede Antiochia, Tarsus, Elaeussa Sebaste,
Anemurium ile Diocaesarea ve Alahan’a ulaşırken Anadolu’daki örnekleri Miletus ve
Parion’da görülmektedir329. Benzer örneklerle birlikte değerlendirildiğinde Olba’daki kâse
parçası MS 490-550 yıllarına tarihlenebilir330.
Sosyal Bilimler Enstitütsü, Çanakkale, 47, lev. 27: 120. Troia: Heath, S. and Tekkök B. Greek, Roman and
Byzantine Pottery at Ilion (Troia), 2007- 2008 Project Troia, 61: 19. Parion: Ergürer, H. E. (2012). Parion
Roma Dönemi Seramiği. Yayımlanmamış Doktora Tezi, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Erzurum, 131-134, lev. 109-110; Ergürer, H. E. (2016). Sigillata ve Geç Roma Kırmızı Astarlı Seramikler.
Parion Roma Tiyatrosu 2006-2015 Yılı Çalışmaları, Mimarisi ve Buluntuları. C. Başaran-H. E. Ergürer (Ed.)
Ankara: İçdaş Yayınları, 133, fig. 4: 62-64. Saraçhane: Hayes, 1992: 94 (fig. 33: 14. 4), 96 (fig. 34: 17. 1).
325
Hayes, 1972: 149.
326
Williams, 1989: 41.
327
Hayes, 1972: 379.
328
Antiochia: Waagé, 1948, plate IX: 875f; Myndos: Mimaroğlu, S. (2017). Myndos (Asar Adası) Geç
Antik Dönem seramikleri. Sanat Tarihi Dergisi, (XXVI/2), 347, lev. 8: 2.
329
Antiochia: Waagé, 1948, plate IX: 856k. Tarsus: Adak-Adıbelli, 2006: 67-68, lev. 9: 112-119; Adak
Adıbelli, 2017: 2, fig. 2: 15. Elaeussa Sebaste: Ferrazzoli-Ricci, 2010: 207, 221, 224. Anemurium:
97
Hayes’in Form 99 olarak belirlediği kâselere Olba’da rastlanmaktadır. Genel olarak dışta
yuvarlatılıp kalınlaştırılmış ağız kenarına sahip kâselerin gövdeleri dış bükey kavislidir.
Erken örneklerde kaide orta yükseklikteyken zamanla alçalır. Form 99 kâseleri farklılaşan
özelliklerine göre A, B ve C olmak üzere üç alt tipe ayrılmıştır. A Tipi geniş çaplı, çok
yüksek olmayan kaideye sahiptir. Yivlerle çerçevelenmiş merkeze damga bezeme
işlenmiştir. Hayes bu tipin kâseleri için MS 510-540 yıllarını önermektedir. B Tipi’nde
çapı daralan kaide alçalmış ve daha kalın cidarlı olmuştur. Merkezde yine damga bezeme
yer almaktadır. Bu tipteki kâseler MS 530-580 yıllarına yerleştirilirler. C Tipi’nde daha
alçak kaideye sahip olan kâselerin dudak kısmı daha küçük kalınlaştırılmıştır. Yivler
yapılmakla birlikte diğer iki tipten farklı olarak bu tipte damga bezeme bulunmamaktadır.
Kâselerin bu tipi MS 560/580-620 yıllarına tarihlenirler331.
Kentte tiyatroda bulunan Form 99B tipindeki örnekler yarı küresel gövdeye sahiptir (Kat.
No.4-6; Lev.3). Toplam 6 kaptan kataloğa alınan bu üç adet kâse parçasının kili açık
kırmızı renkte olup astarları parlak-kaygan bir özellik göstermektedir. MS 6. yüzyılın
başlarından 7. yüzyılın başlarına kadar yaygın olarak görülen kâselerin bu tipteki örnekleri
için MS 6. yüzyılın ortası önerilmektedir332. Formun bu tipteki örnekleri Tarsus,
Celenderis, Miletus, Smyrna Agora’da, Parion ve Saraçhane’den bilinmektedir333.
Hayes Form 99 kâselerinin hem Cilicia hem de Anadolu’da birçok kente ulaştığı
yayınlanan seramik çalışmalarına bağlı olarak tespit edilmektedir. Çizelge 3. 2’ye
bakıldığında formun kaplarının Antiochia’dan başlayarak Tarsus, Elaeussa Sebaste,
Celenderis ve Anemurium’a kadar Cilicia bölgesindeki kıyı kentlerin hepsine ulaştığı
görülmektedir334. Kıyıdan uzakta olmasına karşın Diocaesarea ve Alahan’da da kabın
örnekleri tespit edilmektedir335. Perge’de konut alanı kazı çalışmalarında bu forma ait
kâsenin (tip A) taklidinin bulunması Afrika seramiğinin iç tüketime yönelik olarak yerel
Williams, 1989: 38, 41, fig. 19: 234. Diocaesarea: Kramer, 2012: 18, Tafel 20: 148. Alahan: Williams, C.
(1985). Pottery and glass at Alahan. Alahan An Early Christian Monastery in Southern Turkey. M. Gough
(Ed.) Belgium: Pontifical Institute of Mediaeval Studies, 37. Miletus: Berndt, 2003: 26, Tafel 4: TS 044,
050. Parion: Ergürer, 2012: 135-136, lev. 111-112: 239-241; Ergürer, 2016: 133, fig. 4: 65.
330
Hayes, 1972: 150-151.
331
Hayes, 1972: 152, 155.
332
Hayes, 2008: 232.
333
Adı geçen kentlerle ilgili referans kaynaklar için bkz.dipnot 362, 366.
334
Antiochia: Waagé, 1948: 50, plate X: 878a-k. Tarsus: Adak-Adıbelli, 2006: 69 vd, lev. 10: 120-132;
Adak Adıbelli, 2017: 3, 13, fig. 2: 16. Elaeussa Sebaste: Ferrazzoli-Ricci, 2010: 197, 201, 218, 219.
Celenderis: Tekocak, 2006: 53, Lev. 8: 54-55; Tekocak, 2009: 133, 140, fig. 7: 13-14. Anemurium:
Williams, 1989: 41-42, fig. 19: 236-237, 238 (olasılıkla).
335
Diocaesarea: Kramer, 2012: 18, Tafel 20: 149-151. Alahan: Williams, 1985: 37, fig. 3: 6.
98
Hayes’in Form 104 olarak tasnif ettiği bir diğer Afrika Kırmızı astarlı seramiği Olba’da da
saptanmıştır. Bu formun geniş tabak/kâse olarak tanımlanan örneklerinin ağız kenarı
yumru şeklinde kalınlaştırılmıştır. Kapların gelişimi farklılaşan özelliklerine göre A, B ve
C olmak üzere üç alt tipe ayrılmıştır. A Tipi’nde sığ olan tabağın ağzı kalınlaştırılmış olup
bu kısım dikey olarak yapılmıştır. Kaide, orta yükseklikte dışa doğru açılmış ve konik
biçimdedir. Bu tipin kapları için Hayes, MS 530-580 yıllarını önermektedir. B Tipi’nde
biraz daha derin olan kabın gövdesi daha eğimlidir. Ağız bölümü yumru şeklinde yapılmış
olup köşeli olan kaide daha alçalmıştır. Bu tipin örneklerini MS 570-600 yıllarından, geç
varyantları için 625 yıllarına kadar yerleştirmek mümkündür. C Tipi’nde ise kaplar biraz
daha derindir. Ağız kısmı yuvarlaklaştırılmış; kaidenin çapı daraltılarak yüksekliği azalmış
ve kaide üçgene benzer bir görünüm almıştır. Tipin kapları MS 550-625 yıllarına
tarihlenirler339.
336
Fırat, N. (1999). Perge Konut Alanı Keramiği. Yayımlanmamış Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitütsü, 31.
337
Myra: Kaya, İ. (2007). Demre Aziz Nikolaos Kilisesi Kazılarında Ele Geçen Terra Sigillata ve Red Slip
(Kırmızı Astarlı) Seramikler (1998-2004). Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Entitüsü, Ankara, 70, Lev. 17: 63; 20: 75.
338
Sardis: Rautman, 1995: 53, fig. 11: 2. 9 (C), 72, fig. 24: 3. 3 (C). Halikarnassos: Hansen, 2003: 198.
Myndos: Mimaroğlu, 2017: 347, lev. 8: 3-4. Miletus: Berndt, 2003: 27, Tafel 4: TS 052, Tafel 5: 054, 058.
Magnesia ad Meandrum: Vapur, Ö. (2001). Magnesia ad Meandrum Gymnasion’u Roma Dönemi
Seramikleri. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Arkeoloji
Anabilim Dalı. Ankara, 51-52, çizim 9: 43. Ephesus: Gassner, 1997: 150, Taf. 49: 599. Smyrna Agora:
Erol, D. (2011). Smyrna Agorasında Ele Geçen Terra Sigillata ve Geç Roma Seramiği. Yayımlanmamış
Doktora Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitütsü, İzmir, 120 (K-231). Parion: Ergürer,
2012: 136-138, Lev. 113-114: 242-246; Ergürer, 2016: 134, fig. 4: 66-69. Saraçhane: Hayes, 1992: 94 (fig.
33: 14. 5), 96 (fig. 34: 16. 1), 97 (fig. 35: 21. 2), 98 (fig. 36: 23. 1), 99 (fig. 36: 24. 2), 100.
339
Hayes, 1972: 160, 166.
99
Afrika seramiğinin sözü edilen formuna ait parçası Olba’da tiyatroda bulunmuştur (Kat.
No.7; Lev. 4). 104C tipindeki yayvan tabak parçasının kili kırmızı renkte olup aynı renkte
astara sahiptir. Bu formun kapları daha önce ifade edildiği gibi MS 6. yüzyılın ortasından
7. yüzyılın başlarına kadar görülmektedir. Olba örneğini de bu zaman aralığı içinde
değerlendirmek mümkündür.
Cilicia Bölgesi genelinde Hayes Form 104’ün C Tipi’nin Anemurium’a kadar (Alahan
dışında) bütün kentlere ulaştığı bilinmektedir340. Formun dağılımı için tekrar Çizelge 3.
2’ye dönersek, Cilicia kıyılarından sonra, formun kapları hem kıyı hem de iç kentlere
kadar talep görmektedir. Perge’de formun (Tip A, B) taklitlerinin üretildiği konut alanı
kazılarıyla birlikte ortaya çıkarılmaktadır341. Lycia bölgesinde Limyra’da formun örneği
bulunmazken Myra’da Aziz Nikolaos Kilisesi’nde kabın farklı tipleri (tip B-C) tespit
edilmekte; Patara’da (Kaş, Antalya) Hurmalık Hamamı kazılarında saptanan Afrika
seramikleri içinde bu formunda örneği yer almaktadır342. Bundan sonra, Knidos ve
Myndos’da örneği bulunan kapların Batı Anadolu kıyılarından sonra Troia’da dâhil
Saraçhane’ye kadar (formun farklı tipleri olmakla birlikte) birçok kente/yerleşime ulaştığı
görülmektedir343. Karia bölgesinin iç kesimdeki kentlerinden birisi olan Stratonikeia’da
(Eskihisar Köyü, Muğla) bu form tespit edilmektedir344. Lydia bölgesi kentlerinden
Tripolis’te (Buldan, Denizli) bulunan Afrika seramiği içinde bu form da yer almaktadır345.
Sardis’te ise bu formun hem ithal örneği (Tip A) hem de taklit ürünü (Tip C) tespit
edilmektedir346. Lykos (Çürüksu) Vadisi içinde Geç Antik Dönem yapılarıyla dikkat çeken
340
Antiochia: Waagé, 1948: 47-48, plate VIII: 803(f)-805(p-u). Tarsus: Adak-Adıbelli, 2006: 72-78, lev.
12-19: 142-179; Adak Adıbelli, 2017: 3, 14, fig. 3: 17. Diocaesarea: Kramer, 2012: 19, Tafel 20-21: 155-
156. Alahan: Williams, 1985: 37, fig. 3: 7-8 (104A-B). Elaeussa Sebaste: Ferrazzoli-Ricci, 2010: 201, 219,
221, 224; Ricci, 2007: 175, fig. 2: 15. Celenderis: Tekocak, 2006: 54, Lev. 9: 58-59, Tekocak, 2009: 134,
140, fig. 7: 16-17. Anemurium: Williams, 1989: 42, fig. 19: 241-243.
341
Fırat, 1999: 32.
342
Myra: Kaya, 2007: 70, Lev. No. 17: 64, 65. Patara: Şen Yıldırım, D. (2012). Hurmalık Hamamı
buluntuları ışığında Patara’nın Geç Roma-Erken Bizans Dönemi Kuzey Afrika kökenli seramikleri. Anadolu
Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 12/4, 157, şekil 3: 25-26.
343
Knidos: Doksanaltı, 2006: 490, çizim 513. Myndos: Mimaroğlu, 2017: 347-348, lev. 8: 7, 9-11. Miletus:
Berndt, 2003: 29, Tafel 5-7. Ephesus: Gassner, 1997: 150, Taf. 49: 600-601. Smyrna Agora: Erol, 2011:
118 (K-223-225). Assos: Ayaz, 2014: 47-48, lev. 27: 121. Troia: Tekkök-Biçken, B. (1996). The Hellenistic
and Roman Pottery From Troia: Second Century B.C. to Sixth Century A.D. Unpublished PhD thesis.
University of Missouri, Columbia, 140, fig. 87 (G84). Parion: Ergürer, 2012: 141-143, Lev. 115-116: 250-
253. Saraçhane: Hayes, 1992: 97, fig. 35: 21. 4;
fig. 37: 26. 1.
344
Stratonikeia: Öztaşkın, M. (2013). Stratonikeia ve Lagina Kazılarında Bulunan Bizans Dönemi
Seramikleri (2008-2010 Yılları). Yayımlanmamış Doktora Tezi, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitütsü, Eskişehir, 157, 288, Lev. 1: 4.
345
Tripolis: Duman, B. (2016). African Red Slip Ware in Lydian Tripolis. Rei Cretariae Romanae Fautorum
Acta, (44), 702, fig. 7: 20.
346
Sardis: Rautman, 1995: 53, fig. 11: 2.10, 72, fig. 24: 3. 6 (taklit).
100
Afrika seramiğinin Olba’da saptanan diğer bir formu Hayes Form 105 kaplarıdır. Formun
geniş tabak olarak tanımlanan örneklerinin ağız kısmı yumru şeklinde kalınlaştırılmış, sığ
olan gövde de hafif bir kavisle orta yükseklikteki kaideye bağlanmıştır. Süslemesiz olan
kaplarda astar iç kısma ve dışta ağız ucuna kadar uygulanmakta; astarın çoğunlukla ince ve
kalitesiz olduğu fark edilmektedir. Hayes, oldukça yaygın olan tabakları Afrika
atölyelerinin son üretim dönemindeki en tipik formu olarak değerlendirir349. Formun
kontekste bağlı yakın benzerlerini genel olarak MS 6. yüzyılın sonu ile 7. yüzyılın ilk
yarısı aralığına tarihlendirir350.
Olba’da Form 105’e ait tabaklarda sadece ağız kısmı korunan dokuz parça kataloğa
alınmıştır (Kat. No. 8-16; Lev.4-8). Yaklaşık 28 ile 40 cm arasında değişen ağız çapına
sahip geniş tabak parçaları formun ağız profilinin genel özelliklerini taşımaktadır. Sert
dokulu ve iyi fırınlanmış kapların kili az kireç ve mika katkılı olup açık kırmızı renktedir.
Kırmızı renkteki astar, bazılarında daha kaygan, sabunumsu nitelikteyken bazılarında az
dökülme meydana gelmiştir. Kentte bulunan formun parçalarını sözü geçen yüzyıl
aralığında değerlendirmek mümkündür.
Hayes Form 104 kaplarında olduğu gibi Form 105 tabakları da Antiochia’dan başlayarak
Tarsus, Diocaesarea, Alahan, Elaeussa Sebaste, Celenderis ve Anemurium’a kadar
Cilicia’da kıyı ve iç kesimler dâhil bütün kentlerde tespit edilmektedir351(bkz. Çizelge 3.
2). Hatta Geç Antik Dönem’de kırsal bir yerleşme olarak dikkat çeken Özköy (Sömek
347
Duman, B. (2014). Red Slip Pottery from Laodicea/Phrygia. Rei Cretariae Romanae Fautorum Acta, (43),
11, fig. 5: 117-118.
348
Sözü geçen yüzyılın siyasi tarihi ve ekonomisiyle ilgili olarak bkz. tezde sayfa 28, 37 vd.
349
Hayes, 1972: 166, 169.
350
Hayes, 2008: 233, fig. 36: 1162.
351
Antiochia: Waagé, 1948: 48, plate VII: 802(a), plate VIII: 802(p). Tarsus: Adak-Adıbelli, 2006: 79-80,
lev. 19-20: 182-193; Adak Adıbelli, 2017: 3, 14, fig. 3: 19. Diocaesarea: Kramer, 2012: 19, Tafel 21: 157-
158. Alahan: Williams, 1985: 37, fig. 3: 9. Elaeussa Sebaste: Ferrazzoli-Ricci, 2010: 221, 224. Celenderis:
Tekocak, 2006: 54, Lev. 9: 60-61, Tekocak, 2009: 134, 140, fig. 7: 18-19. Anemurium: Williams, 1989: 43,
fig. 19: 244-245.
101
Köyü, Silifke-Mersin) yerleşiminde bulunan Form 105’e ait bir parça, sözü edilen kentlere
karşın, Afrika seramiğinin kırsal çiftlik yerleşimindeki varlığı için önemli bir örnektir352.
Perge’de sözü edilen formun tabakları hem ithal hem de taklit örneklerden oluşmaktadır353.
Söz konusu durum Afrika seramiğinin daha önce sözü edildiği gibi yerel atölyelerde de
üretildiğini göstermesi bağlamında dikkat çekicidir. Lycia kentlerinden Limyra ve Myra’ya
da bu form ulaşmakta; Batı Anadolu kıyılarında ise Halikarnassos, Myndos, Miletus,
Alexandria Troas (Ezine, Çanakkale) ve Parion’a kadar formun tabaklarının talep edildiği
bilinmektedir354. Karia bölgesi kentlerinden Nysa ad Maeandrum’da (Sultanhisar, Aydın)
Çarşı Bazilikası dolgusunda da sözü edilen formun örnekleri tespit edilmektedir355.
Afrika seramiğinin Hayes Form 107 olarak belirlenen bir örneği Olba’da da tespit
edilmiştir. Formun geniş kâse olarak tanımlanan kaplarının ağız kısmı dışa geniş çıkıntı
yapacak şekilde uzatılmış, bunun üstü düz veya hafif içbükey yapılırken alt tarafı ise hafif
yumru oluşturacak biçimde kalınlaştırılmıştır. Yuvarlak gövdeye sahip kâselerin orta
yükseklikteki kaidesi dışa dönük biçimde yapılmıştır. Hayes, yaygın olan formun kapları
için MS 600-650 yıllarını önermektedir356.
Olba’da Form 107’ye ait geniş kâse biçimindeki parçanın dışa çıkıntılı olan ağız kenarının
alt tarafı yumru şeklinde kalınlaştırılmıştır (Kat. No.17; Lev. 9). Bu parça, 2017 yılında
kentteki yeni çalışma alanlarından biri (Merkez Sondaj I) olan ve olasılıkla sivil bir yapıya
ait alanda yürütülen kazı çalışmalarında tespit edilmiştir. Yapıda aynı zamanda Geç Antik
Dönem’e işaret eden seramik parçaları da (LR1 amphora parçaları, pişirme kapları gibi)
gün ışığına çıkarılmıştır. Bu kâse parçasını da daha önce sözü edilen zaman aralığı içine
tarihlemek mümkündür.
352
Mörel, A. (2010). Dağlık Kilikia Bölgesinde Özköy Antik Yerleşimi: Arkeolojik Buluntular, Bölgesel
Yerleşim Düzenlemesi ve Tarımsal Organizasyon Açısından İncelenmesi. Yayımlanmamış Yüksek Lisans
Tezi, Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin, 79, Kat. No. 31.
353
Fırat, 1999: 30, 32.
354
Limyra: Vroom, 2004: 291. Myra: Kaya, 2007: 70-71, Lev. 18: 66-71; Lev. 20: 77. Halikarnassos:
Hansen, 2003: 198. Myndos: Mimaroğlu, 2017: 348, lev. 8: 5, 6, 8. Miletus: Berndt, 2003: 30, Tafel 7.
Alexandria Troas: Japp, S. (2007). Late Roman, Byzantine and Ottoman pottery from Alexandria Troas. In
Çanak, Late Antique and Medieval Pottery and Tiles in Mediterranean Archaeological Contexts. Byzas, 7, B.
Böhlendorf- Arslan, A.O. Uysal, J. Witte- Orr (Eds.), İstanbul: Ege Yayınları, 59, fig. 1: 6. Parion: Ergürer,
2012: 143-144, Lev. 117-118: 254-257; Ergürer, H.E. (2015). Parion, Agora ve Dükkânlardan Ele Geçen
Sigillatalar ve Kırmızı Astarlı seramikler. Parion Kazıları 10. Yıl Armağanı. Prof. Dr. C. Başaran, Prof. Dr.
V. Keleş. Ankara: Bilgin Kültür Sanat Yayınları, 62, resim 7: 45.
355
Sönmez, B. (2017). Nysa ad Maeandrum Çarşı Bazilikası Hellenistik ve Roma Dönemi seramikleri.
Anadolu, Arkeoloji, Zaman ve Mekân (Dumlupınar Üniversitesi V. Arkeoloji Sempozyumu, Kütahya, 10-12
Ekim 2016). G. Coşkun (Ed.) Ankara: Bilgin Kültür Sanat Yayınları, 233, 247, fig. 1: 8-9.
356
Hayes, 1972: 171.
102
Afrika seramiğinin Hayes Form 107’ye ait örneklerin diğer form örneklerine karşın (Hayes
Form 99, 104, 105) hem Cilicia genelinde hem de Anadolu’ya ulaşımının çok da yaygın
olmadığı görülmektedir. Bölgede bu kâselerin benzerleri Antiochia, Tarsus ve
Diocaesarea’da görülürken güneybatıda Limyra’da, Batı Anadolu’da ise sadece Miletus’a
ulaştığı tespit edilmektedir357 (bkz. Çizelge 3. 2).
Afrika seramiğinin yukarıda sözü edilen formla birlikte dağılımının giderek azaldığı fark
edilmektedir. Örneğin, MS erken 7. yüzyıla tarihlenen Hayes Form 108 küçük kâseleri
Cilicia’da sadece Tarsus’ta tespit edilirken Batı Anadolu’da Miletus ve Parion’da
bulunmaktadır358. MS 7. yüzyılın ortalarına kadar görülen Hayes Form 109 tabakları ise
batıda Sardis ve Parion’da ele geçerken Cilicia kıyılarında Anemurium, Celenderis,
Elaeussa Sebaste (formun varyantı) ve Tarsus kentlerine ulaşan son form olduğu
bilinmektedir359. Özellikle Heraclius’tan sonra, imparatorluğun sözü edilen yüzyılda içinde
bulunduğu siyasi süreçle birlikte düşünüldüğünde Afrika seramik atölyelerinin bu olumsuz
durumdan etkilendiği görülmektedir. Seramik malzemenin üretim ve dağılımının da bu
bağlamda oldukça sınırlı/kısıtlı olduğundan bahsetmek mümkündür360.
357
Antiochia: Waagé, 1948: 58, plate IX: 852. Tarsus: Adak-Adıbelli, 2006: 81-82, lev. 21: 194-198; Adak
Adıbelli, 2017: 14, fig. 3: 20. Diocaesarea: Kramer, 2012: 19, Tafel 21: 159. Limyra: Vroom, 2004: 291.
Miletus: Berndt, 2003: 30, Tafel 7.
358
Tarsus: Adak-Adıbelli, 2006: 82, lev. 21: 199-201; Adak Adıbelli, 2017: 14, fig. 3: 21. Miletus: Berndt,
2003: 30-31, tafel 7: TS 106. Parion: Ergürer, 2012: 144-145, lev. 119-120: 258.
359
Sardis: Rautman, 1995: 41, 72, fig. 24: 3. 4-5. Parion: Ergürer, 2012: 145, lev. 119-120: 259-260.
Anemurium: Williams, 1989: 43, fig. 20: 248-249. Celenderis: Tekocak, 2006: 54, Lev. 9: 62; Tekocak,
2009: 134, 140, fig. 7: 20. Elaeussa Sebaste: Ferrazzoli-Ricci, 2010: 207, 221, 224. Tarsus: Adak-Adıbelli,
2006: 83, lev. 22: 202-217; Adak Adıbelli, 2017: 3, 15, fig. 4: 22.
360
İmparatorluğun sözü edilen yüzyılı ile ilgili olarak bkz. tezde sayfa 32.
103
361
Vroom, J. (2007). The archaeology of Late Antique dining habits in the Eastern Mediterranean: A
preliminary study of the evidence. In Objects in Context Objects in Use Material Spatiality in Late Antiquity.
L. Lavan-E. Swift and T. Putzeys (Eds.) Leiden: Brill, 343.
362
Hawthorne, J.W.J. (1997). Post processual economics: The role of African Red Slip ware vessel volume in
Mediterranean demography. In Proceedings of the Sixth Annual Theoretical Roman Archaeology
Conference. Theoretical Roman Archaeology Journal, 96. Oxford: Oxbow Books, 29-37.
363
Türk Dil Kurumu’nda bu sözcük beraber çalışıp geliri paylaşmak üzere bir araya gelen topluluk olarak
tanımlanmaktadır.
Bkz. http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&kelime=KOM%C3%9CN (27.11. 2018)
364
Vroom, 2007: 343.
365
Adak Adıbelli, 2017: 3-4.
366
Hayes, 1972: 37.
367
Ferrazzoli-Ricci, 2010: 189, 213.
104
368
Adak-Adıbelli, 2006: 87.
369
Williams, 1989: 38-39, fig. 18: 217.
370
Tekocak, 2009: 132, 137.
371
Anemurium: Williams, 1989: 38. Diocaesarea: Kramer, 2012: 18. Alahan: Williams, 1985: 37. Tarsus:
Adak-Adıbelli, 2006: 54-55; Adak Adıbelli, 2017: 2, 12, fig. 1: 7.
372
Arycanda: Yaman, A. (2018). Late Roman pottery from Bathhouse VI of Arycanda (Lycia). XI. AIECM3
Uluslararası Orta Çağ ve Modern Akdeniz Dünyası Seramik Kongresi Bildirileri. Cilt 2. D. Karakaya, T.G.
Little (Editörler) Ankara: Koç Üniversitesi VEKAM Yayınları, 441. Myra: Kaya, 2007: Lev. 20: 76. Patara:
Şen Yıldırım, 2012: 156, şekil 3: 20-21. Knidos: Doksanaltı, 2006: 488, çizim 503-505. Halikarnassos:
Hansen, 2003: 198. Sardis: Rautman, 1995: 41, 43, fig. 4: 1. 3. Miletus: Berndt, 2003: 21, tafel 3: TS 026-
027. Assos: Ayaz, 2014: 46, lev. 27: 118. Parion: Ergürer, 2016: 132, fig. 4: 58. Troia: Tekkök-Biçken,
1996: 139, fig. 87: G81. Heath-Tekkök, 2007-2008: 60: 11-12. Tripolis: Duman, 2016: 702, 704, fig. 6: 13-
16.
373
Afrika seramiğinin erken formlarından itibaren bölge kentlerinde (Tarsus Cumhuriyet Alanı, Anemurium,
Celenderis ve Tarsus Gözlü Kule seramiklerine göre) saptanan sayısal verileri için bkz. Zoroğlu, L. (2005).
Roman fine wares in Cilicia: An overview. Rei Cretariae Romanae Fautorum Acta, (39), 246, fig. 3.
374
Tekocak, 2006: 49.
105
Astarlı seramiği (629 parça) sayısal olarak Geç Roma C Kırmızı Astarlı seramiğinden
(1209 parça) sonra gelmektedir375. Göksu Vadisi’nde önemli yerleşimlerden biri olan
Kilise Tepe’de Afrika seramiğine ait örnek bulunmazken Alahan’da ise diğer Geç Roma
seramiklerine karşın, Afrika Kırmızı Astarlı seramiğin daha baskın olduğu
belirtilmektedir376. Olba’ya yakın konumuyla bilinen Diocaesarea’da Hayes 99 formuna ait
yaklaşık 25 parça tespit edilirken kıyıya yakın konumdaki Anemurium’da ise 10 örnek ele
geçmektedir377.
Afrika seramiğinin kentlere ilişkin verileri yukarıda ifade edildiği gibi şekillenirken
Cilicia’da bulunan Geç Roma Kırmızı Astarlı seramiklerine ilişkin genel tablo içinde
Afrika seramiğinin temsil oranını da değerlendirmek gerekmektedir. Seramik
çalışmalarından elde edilen verilere göre, Afrika seramiği bölge genelinde yaklaşık %
40’lık bir orana sahiptir. Bunu sırasıyla, yaklaşık % 33’lük oranla Geç Roma C ve yaklaşık
% 27’lik bir orana sahip olan Geç Roma D Kırmızı Astarlı seramiği takip etmektedir378.
Bölgenin coğrafi açıdan birbirinden farklı özelliklere sahip Dağlık ve Ovalık kısmında ise
bu durumun farklı bir tablo ortaya çıkardığı görülmektedir. Buna göre, Dağlık Cilicia’da
Geç Roma D seramiği daha yoğun bulunurken bunu Afrika ve Geç Roma C Kırmızı
Astarlıları takip etmekte; Ovalık Cilicia’da ise Geç Roma C seramiği daha fazla talep
edilirken bunu Afrika ve Geç Roma D kapları izlemektedir379. Söz konusu tablo içinde
Afrika seramiğinin bölgesel ölçekteki baskınlığının daha küçük ölçekte ya da bölümsel
oranda değişmediğini söyleyebiliriz. Ancak bu durumda Geç Roma C ve Geç Roma D
Kırmızı Astarlılarının pazardaki rollerinin ve daha önce ifade edildiği gibi talep
doğrultusunda ticari potansiyellerinin bölge içinde değiştiği görülmektedir. Bu bağlamda
bölgede seramik geleneği açısından bir farklılaşmanın ortaya çıktığı öngörülmekte; Dağlık
Cilicia, Lycia ve Pamphylia dâhil, Anadolu’nun güney kıyıları ile Ovalık Cilicia kısmı ise
Levant Bölgesi’nin kuzeyindeki iç kesimi ile ilişkilendirilmektedir380.
Çalışma kapsamında, Olba’da saptanan ortak formlarla birlikte incelenen, Afrika Kırmızı
Astarlı seramik formlarının, hem Cilicia Bölgesi genelindeki kentlerde hem de Anadolu’da
375
Adak-Adıbelli, 2006: 237.
376
Williams, 1985: 36.
377
Diocaesarea: Kramer, 2012: 18. Anemurium: Williams, 1989: 38.
378
Söz konusu veriler Alahan, Anemurium, Diocasaeria, Domuztepe, Küçük Burnaz ve Tarsus seramikleri
kullanılarak oluşturulmuştur. Bkz. Bes, 2015: 107, fig. 76.
379
Bes, 2015: 108, fig. 78.
380
Bes, 2015: 107.
106
Şekil 3.5. Cilicia’da Geç Roma Kırmızı Astarlı seramiklerinin genel durumu
Afrika seramiğinin Cilicia’daki genel dağılımına ilişkin olarak atölyelerin geç dönem
üretimine işaret eden ve çalışma kapsamında incelenen formların hemen hemen hepsinin
bölgedeki kentlere ulaştığı görülmektedir. Oldukça uzun bir süreçte dolaşımda olan ve
yüzyıllar içinde belirgin yükseliş ve düşüşlere sahip olduğu bilinen seramiğin bölgedeki
varlığı MS 7. yüzyılın sonlarına kadar gitmektedir (bkz. Şekil 3. 5). Sözü edilen bu tablo
içinde Olba’ya da Afrika seramiğinin geç formlarının ulaştığı saptanmakta; MS 5. yüzyılın
sonlarından itibaren görülmeye başlayan kapların kentteki varlığı bölgedeki tarihle
paralellik göstermemekte ve MS 7. yüzyılın ortalarında son bulmaktadır.
107
Çizelge 3.2. Geç Roma Kırmızı Astarlı seramiğin Anadolu’da tespit edildiği kentler
*
Phocaea, bu seramiğe ait bütün kap formlarının üretildiği bir merkez olarak listeye alınmamıştır. Bkz.
dipnot. 311.
**
Pednelissos’ta yapılan yüzey araştırmalarında Geç Roma D Kırmızı Astarlı seramiğinin bilinen tüm
formlarının yanı sıra farklı formlarının da kent çevresindeki atölyelerde üretildiği saptanmıştır (Jackson, M.-
Zelle, M.-Vandeput, L.-Köse, V. (2012). Primary evidence for Late Roman D ware production in southern
Asia Minor: A challenge to ‘Cypriot Red Slip Ware’. Anatolian Studies, (62), 91-111).
108
3.1.2. Geç Roma C Kırmızı Astarlı Seramiği381 (Waagé - Late Roman C/Phocaea
Kırmızı Astarlı Seramiği)
Geç Roma seramikleri içinde, Geç Roma C Kırmızı Astarlı seramiği Akdeniz havzasındaki
dağılımıyla dikkat çeken önemli pazar payına sahip grubudur. Waagé, Atina Agorası
buluntuları kapsamında incelediği seramikleri ilk kez Geç Roma C olarak adlandırmış382;
Antiochia seramiklerini ele aldığı çalışmasında da bu gruba dâhil ettiği örnekleri ayrıntılı
olarak değerlendirmiştir383. Hayes, Late Roman Pottery kitabında Geç Roma C (LRC)
olarak isimlendirmeyi tercih ettiği seramiğin Çandarlı Seramiği (Kenyon-Doğu Sigillata
C) ile olası bağlantısı üzerinde durmuştur384. Seramiğin üretim yeri olarak Phocaea’nın
belirlenmesinden sonra araştırmacı, A Supplement To Late Roman Pottery yayınında bu
kapları Phocaea Kırmızı Astarlı Seramiği olarak adlandırmıştır385. Yerli ve yabancı pek
çok yayın çalışmasında bu iki adlandırma da kullanılmaktadır. M. Mackensen’in Phocaea
seramiğinin Hayes Form 3 kaplarını konu alan ve kronolojik değerlendirme de yaptığı
çalışması farklı bir yaklaşım sunması bakımından önemlidir386.
Afrika seramiğinin MS 4. yüzyıl sonlarına kadar güçlü bir büyüme kaydettiği bu süreçte
aynı yüzyılın sonlarında Geç Roma C Kırmızı Astarlı seramiğinin ortaya çıkmaya
başladığı bilinmektedir. MS 5. yüzyılın ortalarından erken 6. yüzyıla gelindiğinde ise
seramiğin dağılımında önemli bir artış yaşandığı görülmektedir387 (bkz. Şekil 3. 2). Doğu
Roma İmparatorluğu’nun sözü edilen süreçte ekonomik hayatındaki hareketliliğin bunun
bir göstergesi olduğu görülmektedir388. Akdeniz havzasının pek çok bölgesinde oldukça
fazla rağbet gören ve İngiltere’ye kadar ulaşan Geç Roma C seramiğinin üretimi MS 7.
yüzyılın ortalarına kadar devam etmiştir389.
381
Bazı yayınlarda seramik LRC / PhRS olarak da geçmektedir.
382
Waagé, 1933: 298-300.
383
Waagé, 1948: 51-58, fig. 32-34, pl. X-XI.
384
Hayes, 1972: 323, 369.
385
Hayes, 1980: 525.
386
Mackensen, M. (1991). Zur datierung Mediterraner sigillata aus der spätantiken befestigung Iatrus an der
unteren Donau, Die Chronologie der Late Roman C- Formen Hayes 3 A- E. Germania, (69/ 1), 79- 96.
387
Bes 2015: 90.
388
Sözü geçen yüzyılın ekonomisiyle ilgili olarak bkz. tezde sayfa 36 vd.
389
Hayes, 1972: 323, 368; Hayes, 2008: 86.
109
3.1.2.1. Geç Roma C kırmızı astarlı seramik üretimi ile ilgili genel bilgi
Geç Roma C Kırmızı Astarlı seramiğin üretim yeri, kil ve astar özellikleri, üretim tekniği,
kapların form gelişimi ve süsleme unsurları genel özellikleri içinde değerlendirilmektedir.
Geç Roma seramiğinde diğerlerinden farklı özellikler gösteren Geç Roma C örneklerinin
tespiti üretim merkezi konusunu gündeme getirmiş, buluntu açısından Batı Anadolu’da
yoğunluk kazanan seramiğin üretim merkezlerinin bu coğrafyada olabileceği görüşü ağırlık
kazanmıştır. Langlotz’un yaptığı çalışmalar söz konusu seramiğin üretiminin Phocaea’da
olduğunu destekler veriler ortaya çıkarmıştır390. Phocaea’da devam eden kazı
çalışmalarında bulunan seramik atölyeleri (ve çöplükleri) de kentin adıyla anılan Kırmızı
Astarlı seramik formlarının yanı sıra gündelik mutfak kapları üretimi konusunda da bu
atölyelerin geniş bir ürün yelpazesine sahip olduğunu ortaya çıkarmaktadır391.
Geç Roma C seramiğinin kili genel olarak kireç, kum ve mika katkılı olup hamuru sert
dokuludur. Genellikle iyi fırınlanan kapların kili, kahverengimsi kırmızı, erguvani kırmızı
ve kestane rengindedir. Kil rengine göre biraz koyu olan astar, ince bir tabaka halinde
uygulanmıştır. Bazı parçalarda kapların istiflenmesi nedeniyle, fırınlanması sırasında ağız
kısımlarında renk farklılıkları oluşmakta, kahverengi, mat siyah veya krem-beyaz bir renk
almaktadır392. Söz konusu renk farklılığını Olba’da saptanan örneklerde de takip edebilmek
mümkündür.
Geç Roma C Kırmızı Astarlı seramiğin üretim tekniği konusunda farklı değerlendirmeler
yapılmaktadır. Buna göre, Hayes özellikle Form 3 kaplarında görülen izlere dayanarak
bunların kalıpta yapılmış olabileceğini ileri sürmekte393; L.E. Vaag ise Atina Agorası’nda
bulunan örnekleri incelediği çalışmasında kapların yüzeyindeki bu izlerin çarktaki üretim
sırasında oluşabileceğini belirtmektedir. Araştırmacı, Form 3 kâse/tabakların üretim süreci
dikkate alındığında gövdenin oluşturulmasından sonra kabın üst kısmında biriktirilen kille
ağız kenarının ve dudağın yapılmış olabileceği üzerinde durmaktadır. Damga ve rulet
süslemelerinin yapılmasından sonra kurumaya bırakılan kaplar sertlik kazanmakta ve çarka
390
Langlotz, E. (1969). Beobachtungen in Phokaia. Archäologischer Anzeiger, (25), 377-385.
391
Sözü edilen atölye ve üretimle ilgili olarak bkz. Fırat, M. (2011). Phokaia Geç Roma Dönemi Mutfak
Kapları. Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir; Uğuz, G. (2015).
Phokaia’nın Kuzeyinde Geç Roma Dönemi Bir Terra Sigillata Atölyesi. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi,
Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir.
392
Hayes, 1972: 323.
393
Hayes, 1972: 324.
110
Genellikle orta boy kâse ve tabaklardan oluşan Geç Roma C seramiği form bakımından
fazla çeşitliliğe sahip değildir. Bu seramikler için 10 ana form belirleyen Hayes’in yaptığı
tipoloji çalışması halen kullanılmaktadır395. MS 4. yüzyıl sonları ile MS 5. yüzyıl
başlarında görülmeye başlayan Geç Roma C seramiğinin ilk örnekleri hafif içe kıvrık
kenarlı kaplardan oluşmaktadır. MS 5. yüzyıl başlarında şekillenen dışta kalınlaştırılmış,
yüksek kenarlı kâse/tabaklardan oluşan Hayes Form 3 ve bunun tipleri hemen hemen her
kente ulaşmıştır. Bu forma ek olarak dönem içinde değişen Hayes Form 10’un daha derin
kâse/tabakları da oldukça geniş dağılım alanına sahiptir.
Geç Roma C Kırmızı Astarlı seramiği baskı tekniğinde yapılmış çeşitli bezemelerle
süslenmiştir. Hayes, daha büyük kaplara uygulandığını belirttiği baskı bezemeyi üç evrede
incelemiştir. Buna göre, ilk evrede Afrika seramiklerinde MS 350- 430 yılları arasında
görülen bitkisel bezemelerin benzerleri kullanılırken ikinci evrede sıralı hayvan ve haç
motifleri, yaklaşık olarak MS 6. yüzyılda üçüncü evrede ise tondonun merkezine
yerleştirilen hayvan ve haç motifleri kullanılmıştır. Bunların yanı sıra rulet bezeme,
seramiğe uygulanan yaygın diğer bir süslemedir. Kap yüzeyini dolduran bezeme, çoklu
bantlar şeklinde yapılmıştır396.
Olba’da Geç Roma Kırmızı Astarlıları içinde en çok Geç Roma C seramiğine
rastlanmaktadır (bkz. Şekil 3. 1.). Buna göre; tespit edilen 68 parçanın 7’si Manastır’da,
4’ü Merkez Sondaj I’de ve 57 parçası da Tiyatro’da bulunmuştur (Kat. No. 18-58; Lev. 9-
29). İncelenen seramiklerde Hayes Form 3 ve Hayes Form 10 olmak üzere iki ana formun
bazı alt tipleri belirlenmiştir (bkz. Şekil 3. 6).
394
Vaag, L.E. (2003). A closer look at the making of Phocaean Red Slip ware bowls. In Les Ceramiques En
Anatolia Aux Epoques Hellenistique Et Romaine. C. Abadie-Reynal (Ed.) Varia Anatolica XV, 204- 206, pl.
CXII- CXIII.
395
Hayes, 1972: 325- 346, fig. 65- 71.
396
Hayes, 2008: 84.
111
23
21
10
3
2 2
FORM 3 KÜÇÜK FORM 3C FORM 3G FORM 3F FORM 10A FORM 10B FORM 10C
VERSİYON
Şekil 3.6. Geç Roma C Kırmızı Astarları seramiğin form olarak sayısal dağılımı
15% 10%
Form 3C
3%
Form 3F
Form 3G
Form 3 (küçük versiyon)
34%
Form 10A
31% Form 10B
Form 10C
4%
3%
Şekil 3.7. Geç Roma C Kırmızı Astarları seramiğin formlara göre yüzdelik dağılımı
112
Olba’da Geç Roma C Kırmızı Astarlı seramiğin yüzdelik dağılımı kentte saptanan ana
formların alt tiplerine göre de değişiklik göstermektedir (bkz. Şekil 3. 7). Özellikle Form
3F kaplarının MS 6. yüzyılın ilk yarısındaki dağılımından sonra, bunları bu yüzyılın ikinci
yarısından MS 7. yüzyıl başlarına kadar üretimi/dağılımı devam eden Form 10 parçalarının
takip ettiği görülmektedir. Bu bağlamda Geç Roma C seramiğinin kente ulaşımının sözü
geçen yüzyıllarda yoğunlaştığını söyleyebiliriz.
Olba’daki Hayes Form 3 kapları tiyatro ve manastırda açığa çıkarılmıştır. Bu forma ait
toplam 33 parçanın 7’sini C tipi örnekler (bkz. Şekil 3. 6) oluşturmakta olup bunların 5’i
kataloğa alınmıştır (Kat. No. 18-22; Lev. 9-11). Bu tipin tabak/kâselerin ağız kenarının
dışta dikey ve yüksek olan, içte ise içbükey devam eden yapısı hemen hemen her örnekte
takip edilebilmektedir. Tiyatro kazılarından gelen bu tipteki kapların iyi fırınlanmış, sert
dokulu kili açık kırmızı, kırmızı renkte olup ince/orta kireç katkılıdır ve bazılarında mika
da görülmektedir. Astarın bazılarında çok belirgin olmadığı fark edilmektedir. Kapların
ağız çapları 22 ila 30 cm arasında değişmektedir. İncelenen örneklerde bezeme
bulunmamakta; sadece bir örneğin (Kat. No. 18; Lev. 9) ağız kısmındaki rulet bezeme
dikkat çekmektedir. 3 sıra olan bezemenin orta kısmı daha kısa çentiklerle yapılmıştır.
Geç Roma C 3C tipinde kapların hem Cilicia hem de Anadolu’da birçok kente ulaştığı
bilinmektedir. Antiochia’dan başlayarak Tarsus, Elaeussa Sebaste, Celenderis (Aşağı Şehir
sondaj alanı çalışmalarında) ve Anemurium’a kadar tüm kıyı kentlerinde bu tipteki
397
Hayes, 1972: 329-338, fig. 67-69.
398
Hayes, 2008: 238-245, fig. 38-40: 1248-1297.
113
399
Antiochia: Waagé, 1948: 53, plate XI: 941f. Tarsus: Adak-Adıbelli, 2006: 107, Lev. No. 23: 228-233.
Elaeussa Sebaste: Ferrazzoli-Ricci, 2010: 207, 221. Celenderis: Tekocak, 2006: 58, Lev. No. 11: 70-73;
Tekocak 2013b: 162, fig.6: 7-10. Anemurium: Williams, 1989: 48, fig. 22: 269-270.
400
Diocaesarea: Kramer, 2012: 19, tafel 21: 162-163.
401
Jackson, P. C. (2007b). Pottery from level one. In N. Postgate and D. Thomas (Eds.) Excavations at Kilise
Tepe 1994-98 From Bronze Age to Byzantine in Western Cilicia. Vol 1: Text, London: McDonald Institute
Monographs, 396-397, fig. 413: 1008-1014.
402
Misis: Francis, J. E. (2015). Late Roman C Ware/Phocaean Red Slip pottery from the Cilicia survey
project (Misis), Turkey. In Keramos Ceramics: A Cultural Approach (Proceedings of the First International
Conference at Ege University, May 9-13, İzmir). R. Gül Gürtekin-Demir, H. Cevizoğlu, Y. Polat and G.
Polat (Editörler) Ankara: Bilgin Kültür Sanat Yayınları, 73-80, fig. 4. Deli Halil: Tülek, F. (2015). Late
Roman ceramics of the Deli Halil settlement in the East Cilicia Plain. In Keramos Ceramics: A Cultural
Approach (Proceedings of the First International Conference at Ege University, May 9-13, İzmir). R. Gül
Gürtekin-Demir, H. Cevizoğlu, Y. Polat and G. Polat (Editörler) Ankara: Bilgin Kültür Sanat Yayınları, 240-
241, fig. 10. Yüceören: Şenyurt, S.Y.-Akçay, A.-Kamış, Y. (2006). Yüceören Doğu Kilikya’da Bir
Helenistik-Roma Nekropolü. Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı Projesi Arkeolojik Kurtarma Kazıları Yayınları:
1, Ankara, 133-134, fig. 161-163.
403
Myra: Kaya, 2007: 160-161, Lev. 25: 99-100, 167, Lev. 28: 114. Knidos: Doksanaltı, 2006: 500, 502,
K212a. Labraunda: Hellström, P. (1965). Labraunda: Pottery of Classical and Later Date Terracotta
Lamps and Glass. Swedish Excavations and Researches vol. II: 1. Lund, 74, plate 37: 333. Sardis: Rautman,
1995: 43, fig. 4: 1. 5, 1. 8-9(taklit); fig. 11: 2.13-15. Miletus: Berndt, 2003: 37, 170-173, tafel 12-13, TS 292-
321. Magnesia ad Meandrum: Vapur, 2001: 74, çizim 12: 61. Ephesus: Gassner, 1997: 143, taf. 46: 555-
557. Klazomenai: Gürbüzer, M. (2018). Late Roman pottery from a building in Klazomenai. Olba, (XXVI),
142, fig.13: 16-18. Smyrna: Doğer, 2007: 109, pl. III; Erol, 2011: 136-138, 414, K-278-280. Kyme’de
formun alt tipolojisi yapılmamıştır; ancak Phocaea seramiğinin %65’ini oluşturmaktadır. bkz. Di Giovanni,
V. (2015). Roman and Byzantine pottery from the North-East Area Agora at Kyme (Aliağa, Turkey). A
quantitative approach. In Keramos Ceramics: A Cultural Approach (Proceedings of the First International
Conference at Ege University, May 9-13, İzmir). R. Gül Gürtekin-Demir, H. Cevizoğlu, Y. Polat and G.
Polat (Editörler) Ankara: Bilgin Kültür Sanat Yayınları, 94, 96, 279, fig. 5. Assos: Ayaz, 2014: 57, lev. 31-
32: 135-140. Parion: Ergürer, 2012: 161-162, Lev. 126: 275-278; 128: 279-280. Troia: Tekkök-Biçken,
1996: 120, 139, fig. 86: F26, G76. Heath-Tekkök, 2007-2008: 66: 11-12, 67: 18 (Form 3c variant).
Saraçhane: Hayes, 1992: 94 (fig. 33: 14. 6-11); 98 (fig. 36: 23. 3).
404
Uğuz, 2015: 51-57, çizim 10-16: 43-66.
114
Olba’da Geç Roma C seramiğinin 3F Tipi’ndeki parçaları sayısal olarak en fazla (23 tane)
örnekle temsil edilmektedir (bkz. Şekil 3. 6). Manastırda M3 ve M6 açmaları ile tekneden
gelen 5 parça ile Merkez Sondaj I’deki ikisi dışında diğer parçalar tiyatroda ele geçmiştir
(Kat. No. 23-32; Lev. 12-16). Bu tipteki tabak/kâselerin ağız kenarı kısalmış ve dışa
çıkıntılı olan bölüm ovalleşmiştir. Bazılarında rulet bezeme görülürken kentteki kaplarda
bezemeli örnek bulunmamaktadır. Ağız çapları yaklaşık 20 ila 30 cm arasında değişen ve
kataloğa alınan 10 parçada formun bu tipi farklı ağız profillerine sahiptir. Kap parçalarının
sert dokulu, gözeneksiz olan kilinde kireç katkısı (ince, orta, yoğun gibi) hepsinde
görülürken, bazı örneklerde kum, çok az sayıda örnekte de mika katkısı fark edilmektedir.
İyi fırınlanan örneklerin kili açık kırmızı, kırmızı ve açık kırmızımsı kahverengi renktedir.
Kapların tüm yüzeyine açık kırmızı, kırmızı tonlarında ince bir astar uygulanmıştır. Geç
Roma C kaplarının genel özelliklerinde bahsedildiği gibi istiflemeye bağlı olarak pişirme
sırasında ağız kenarında oluşan renk değişimlerini bazı örneklerde takip edebilmek
mümkündür. 3F tipi kapları, genel olarak MS 6. yüzyılın ilk yarısına tarihlenirler.
Geç Roma C kaplarının 3F Tipi, C tipinde olduğu gibi, Cilicia’daki kıyı kentlerin hepsinde
tespit edilmektedir405. İç kesimde Diocaesarea’da bulunan parçaların yanı sıra, Alahan’da
bu formun örnekleri E/F olarak değerlendirilmiştir406. Güney ve batı kıyıları ile başkente
doğru dağılım gösteren kaplar Limyra, Myra, Halikarnassos, Myndos, Labraunda, Nysa,
Sardis, Miletus, Priene, Magnesia ad Maendrum, Ephesus, Klazomenai, Smyrna, Assos,
Alexandria Troas, Parion, Troia, Saraçhane’ye kadar ulaşmaktadır407. Seramiğin üretildiği
merkez olan Phocaea’da atölyelerin incelendiği çalışmalar da sözü geçen tipin oldukça
405
Antiochia: Waagé, 1948: 53, plate XI: 946f, 947a, k, u. Tarsus: Adak-Adıbelli, 2006: 107-108, Lev. No.
24: 238-253. Elaeussa Sebaste: Ferrazzoli-Ricci 2010: 201, 220. Celenderis: Tekocak, 2006: 59, Lev. No.
13: 83; Tekocak 2013: 163, fig.7: 20. Anemurium: Williams, 1989: 48, fig. 22: 275.
406
Diocaesarea: Kramer, 2012: 19, tafel 22: 166-167. Alahan: Williams, 1985: 38, fig. 3: 10.
407
Limyra: Eisenmenger, U. (2003). Late Roman pottery in Limyra (Lycia). In Les céramiques en Anatolie
aux époques hellénistique et romaine. C. Abadie-Reynal (Ed.) Varia Anatolica XV, 194, pl. CIX: 4 3F (?).
Myra: Kaya, 2007: 158-159, Lev. No. 24: 94-95. Halikarnassos: Hansen, 2003: 198 (Form E/F). Myndos:
Mimaroğlu, 2017: 343, 359, lev. 6: 3. Labraunda: Hellström, 1965: 74, plate 37: 334. Nysa: Sönmez, 2017:
235, fig. 1: 7. Sardis: Rautman, 1995: 55, fig. 11: 2.18; fig. 11: 2.24-25 (taklitler). Miletus: Berndt, 2003:
176-180, tafel 15-16, TS 354-400. Priene: Yılmaz, Z. (2007). Spätantike sigillaten aus Priene. In Çanak,
Late Antique and Medieval Pottery and Tiles in Mediterranean Archaeological Contexts. Byzas, 7, B.
Böhlendorf- Arslan, A.O. Uysal, J. Witte- Orr (Eds.), İstanbul: Ege Yayınları, 126, abb. 2: nr. 3, 127, abb. 3:
3. Magnesia ad Meandrum: Vapur, 2001: 75-76, çizim 12: 65-66. Ephesus: Gassner, 1997: 144, taf. 46:
562. Klazomenai: Gürbüzer, 2018: 142-143, fig.14: 34-36. Smyrna: Erol, 2011: 142-148, 422-426, K308-
K318. Assos: Ayaz, 2014: 58, lev. 36-38: 154-165. Alexandria Troas: Japp, 2007: 58-59, fig. 2: 9. Parion:
Ergürer, 2012: 165-166, Lev. No. 129-138: 286-320. Troia: Heath-Tekkök, 2007-2008: 66-67: 15-17.
Saraçhane: Hayes, 1992: 96 (fig. 34: 16. 2-5), (fig. 34: 17: 2-3), 100, fig. 37: 27. 2.
115
Olba’da 3G Tipi kaplarına ait olabilecek 3 örnekten 2’si kataloğa alınarak incelenmiştir
(Kat. No. 33-34; Lev. 17). Tiyatroda bulunan kap parçalarının sadece ağız kısmı
korunmuştur. Bu tipteki tabak/kâselerin ağız kenarının dışta görülen içbükey yapısı
düzleşmiş ya da dışa dönmüştür. Bunların dudak kısmı geniş ve içe eğimli olup içte
genişleyen dudağın altında girinti genellikle görülmektedir. Ağız çapları 24 ve 26 cm’den
oluşan kapların sert dokulu iyi fırınlanmış kili, açık kırmızı-kırmızı renkte olup ince kireç
katkılıdır. Bu tip içinde değerlendirilen kaplar bölgede Tarsus’tan bilinirken Anadolu’da
Stratonikeia, Miletus, Magnesia, Parion ve Saraçhane’de tespit edilmektedir409.
Phocaea’daki atölyelerde bu tipin örneklerini görmek mümkündür410. Hayes, Atina
Agorası’nda kontekste bağlı olarak ele aldığı iki örneği MS 6. yüzyılın ilk yarısı içinde
değerlendirmektedir411. Olba’daki bu tipin parçalarını da söz konusu yüzyıla
tarihleyebiliriz.
Form 3 kapları içinde iki tane de küçük versiyon olarak adlandırılabilecek örnek
bulunmaktadır (Kat. No.35-36; Lev. 18). Tiyatroda tespit edilen kapların ağız çapları 14 ve
16 cm’dir. Ağız yapıları farklı profil özelliğine sahip parçaların ilkinin ağız kısmı alt
tarafta yuvarlakken ikincisi ağzından itibaren daha kalın ve keskin bir hat çizmektedir. Sert
ve gözeneksiz kil dokusu ince kireç katkılı, birinde mikalı olup açık kırmızı renktedir.
Küçük kapların benzer örneklerini bölgede Tarsus, Celenderis ve Anemurium’da görmek
mümkündür412.
408
Uğuz, 2015: 61-72, çizim 19-34: 82-145.
409
Tarsus: Adak-Adıbelli, 2006: 108-109, lev. 25: 260-270. Magnesia: Vapur, 2001: 76, çizim 12: 67.
Miletus: Berndt, 2003: 183-184, tafel 16: TS 436-449. Stratonikeia: Öztaşkın, 2013: 289-290, lev. 1: 8.
Parion: Ergürer, 2012: 167-168, 444-445, lev. 139-140: 321-323. Saraçhane: Hayes, 1992: 100 (fig. 37: 27.
2).
410
Uğuz, 2015: 72-73, çizim 34-35: 146-147.
411
Hayes, 2008: 242, fig. 40: 1292-1293.
412
Tarsus: Adak-Adıbelli, 2006: 203, lev. 26: 294; lev. 27: 299. Celenderis: Tekocak, 2006: 107, Lev. 13:
85-86. Anemurium: Williams, 1989: 49, fig. 23: 278 (Form 3H tipi içinde değerlendirilmiştir).
116
ardılları olarak değerlendirdiği kapları, ağız biçimlerine göre 3 alt tipe ayırmıştır. Buna
göre, A Tipi’nde ağız dışta köşeli ya da yumru şeklindedir. B Tipi’nde yumru şeklindeki
kısım az da olsa incelmiş, dışa doğru belirgin bir şekilde uzayarak hafif kancalaşmıştır. C
Tipi’nde ise ağız yumru şeklini kaybederek iyice incelmiş ve uzamıştır. Bu formun
kaplarını genel kronoloji içinde MS 570-660 yılları arasına yerleştiren Hayes, A ve B
tiplerini MS geç 6. yüzyıl ile erken 7. yüzyıla, C tipini ise MS 7. yüzyılın başı ile ortasına
kadar tarihlemiştir413.
Olba’da Form 10’a ait parçalar Tiyatro, Manastır ve Merkez Sondaj I’de tespit edilmiştir.
Toplam 33 parça içinde A Tipi olarak değerlendirilen örnekler (21 tane) daha fazla olup
bunların 14’ü kataloğa alınmıştır (bkz. Şekil 3. 6. Kat. No.37-50; Lev. 19-25). Ağız
kısımları korunan parçalar her ne kadar bu tipte değerlendirilse de bazılarında Form 3
özelliklerini de görmek mümkündür. Kapların kalınlaştırılan ağız kenarı, örneğin Kat. No.
40, 42, 44, 45, 46, 48 gibi örneklerinde hafif köşeliyken Kat. No. 37, 38, 39, 41 gibi
parçalarında daha yuvarlak bir hat çizmektedir. Ağız kenarının altında gövde birleşimine
yapılan küçük çıkıntılarda bulunmaktadır. Bunları Kat. No. 37, 43, 44, 48 gibi parçalarda
görmek mümkündür. Kapların ağız çapı 18 ila 28 cm arasında değişmektedir. İyi
fırınlanmış, sert dokulu olan kapların kili genelde kireç (ince, bazılarında yoğun) katkılı
olup açık kırmızı ve kırmızı renktedir. Sözü edilen tip bölgede Antiochia, Tarsus (A Tipin
öncüsü), Elaeussa Sebaste, Celenderis, Diocaesarea ve Alahan’dan bilinmektedir414. Bu
tipin Anadolu’da diğer örnekleri Myra, Myndos, Stratonikeia, Miletus, Magnesia ad
Meandrum, Ephesus, Smyrna, Assos, Parion, Troia, Saraçhane’de tespit edilmiştir415.
Geç Roma C seramiğinin Form 10B Tipi’ne ait olabilecek kap parçasından ilki tiyatroda,
diğeri ise Merkez Sondaj I alanında 2017 yılı çalışmalarında tespit edilmiştir (Kat. No. 51,
52; Lev. 26). Parçalarda ağız kenarı kalınlığının azalarak hafif dışa taşkın yapılmaya
413
Hayes, 1972: 343-346; Hayes, 2008: 245.
414
Antiochia: Waagé, 1948: 53, plate XI: 949a, f, k. Tarsus: Adak-Adıbelli, 2006: 114, lev. 30-31: 335-363;
Adak-Adıbelli, 2017: 16, fig. 5: 34. Elaeussa Sebaste: Ferrazzoli-Ricci, 2010: 197, 207, 221. Celenderis:
Tekocak, 2006: 107-108, Lev. 14: 90-91. Diocaesarea: Kramer, 2012: 19, tafel 22: 170-172. Alahan:
Williams, 1985: 38, fig. 3: 11.
415
Myra: Kaya, 2007: 159-160, lev. 25: 97. Myndos: Mimaroğlu, 2017: 344, 359, lev. 5: 1, 3, 7, lev. 6: 4, 5,
7, lev. 7: 2-7. Stratonikeia: Öztaşkın, 2013: 161, Lev. 1: 9. Miletus: Berndt, 2003: 194-198, tafel 18, TS
555-605. Magnesia ad Meandrum: Vapur, 2001: 67-68, çizim 13: 70, 72, 74 (C tipinde incelenen son ikisi
A tipi özellikleri gösterir). Ephesus: Gassner, 1997: 147, taf. 48: 582-584. Symrna: Erol, 2011: 431-433, K-
333-K-339. Kyme’de formun alt tipolojisi yapılmamış; ancak bu seramiğin %15’ini oluşturmaktadır. bkz. Di
Giovanni, 2015: 96, 279, fig. 5. Assos: Ayaz, 2014: 63, lev. 53: 213. Parion: Ergürer, 2012: 177-179, 708-
711, lev. 153-158: 358-376. Troia: Heath-Tekkök, 2007-2008: 68: 23-24. Saraçhane: Hayes, 1992: 98 (fig.
35: 22. 2), 99 (fig. 36: 24. 3), 99 (fig. 36: 25. 1), 99 (fig. 37: 26. 3).
117
başlandığı fark edilmektedir. Sert dokulu, gözeneksiz ve iyi fırınlanmış kapların kili ince
kireç katkılı olup açık kırmızı renktedir. Bölgede Antiochia, Tarsus, Elaeussa Sebaste,
Anemurium’da bu tipte kaplar görülmektedir416. Sözü edilen tipin Anadolu’daki örnekleri
ise Myra, Miletus, Parion ve Troia’dan bilinmektedir417. Hayes, Atina Agorası’nda
kontekste bağlı olarak ele aldığı A Tipi’ndeki parçayı MS 7. yüzyılın ilk yarısı içinde, B
Tipi’ndeki örneği ise MS 575-600 yılları içinde değerlendirmektedir418. Olba’daki A ve B
Tipleri için de söz konusu tarihleri verebiliriz.
Geç Roma C kaplarının Form 10C Tipi örnekleri tiyatroda ele geçen 10 parçayla temsil
edilmektedir. B Tipi’nden sonra ağız kenarının yumru şeklindeki kalınlığını kaybederek
daha inceldiği ve uzadığı belirlenmektedir. Bu bağlamda kataloğa alınan 6 kap parçası
küçük farklılıklara sahip olmalarına karşın aynı tip içinde ele alınmışlardır (Kat. No. 53-58;
Lev. 27-29). Kat. No. 55, 56 ve 58’de ağız kısmından sonra gövde başlangıcında küçük bir
çıkıntı görülmektedir. Ağız çapları 20 ila 30 cm arasında değişen kapların iyi fırınlanmıştır.
Sert dokulu olan kil, ince (orta, seyrek) kireç (bir örnekte kum) katkılı olup açık kırmızı,
kırmızı renktedir. Bu tipe ait örnekler Cilicia’da Antiochia, Tarsus, Celenderis,
Anemurium, Diocaesarea, Alahan’da tespit edilmektedir419. Güney ve batı Anadolu kıyıları
takip edildiğinde ise Perge, Myra, Halikarnassos, Miletus, Ephesus, Klazomenai, Symrna,
Assos, Parion ve Saraçhane’ye de bu tipin ulaştığı bilinmektedir420. Benzer örnekler ve
form gelişimi dikkate alındığında Olba’da saptanan bu tipin kaplarını MS 7. yüzyılın ilk
yarısı içinde değerlendirebiliriz.
416
Antiochia: Waagé, 1948: 53, plate XI: 949s. Tarsus: Adak-Adıbelli, 2006: 115, lev. 31: 364-371.
Elaeussa Sebaste: Ferrazzoli-Ricci, 2010: 207, 221. Anemurium: Williams, 1989: 49, fig. 23: 279 (A
tipinde incelenen parça, B tipine daha çok benzemektedir).
417
Myra: Kaya, 2007: 162-163, lev. 26: 103. Miletus: Berndt, 2003: 198, tafel 19, TS 606-611. Parion:
Ergürer, 2012: 179, 712, lev. 157-158: 377-378. Troia: Heath-Tekkök, 2007-2008: 68: 25.
418
Hayes, 2008: 245, fig. 42: 1328-1329.
419
Antiochia: Waagé, 1948: 53, plate XI: 949p, u, y. Tarsus: Adak-Adıbelli, 2006: 115, lev. 32: 372-382;
Adak-Adıbelli, 2017: 16, fig. 5: 35. Celenderis: Tekocak, 2006: 108, lev. 14: 92-93. Anemurium: Williams,
1989: 49, fig. 23: 280. Diocaesarea: Kramer 2012: 19, tafel 23: 174. Alahan: Williams 1985: 38, fig. 3: 12.
420
Perge: Fırat, 1999: 34, lev. 44: 151. Myra: Kaya, 2007: 163, lev. 26: 104. Halikarnassos: Hansen, 2003:
198. Miletus: Berndt, 2003: 199-204, tafel 19-20, TS 612-673. Ephesus: Gassner, 1997: 147, taf. 48: 585-
586. Klazomenai: Gürbüzer, 2018: 144, 176, fig.15: 49-57. Symrna: Erol, 2011: 433, K-340. Assos: Ayaz,
2014: 63, lev. 53: 214. Parion: Ergürer, 2012: 180-181, 713-716, lev. 159-162: 379-395. Saraçhane: Hayes,
1992: 100 (fig. 37: 29. 1), 106 (fig. 50: 31. 14).
118
Doğu Akdeniz ticaretinde Cilicia’daki pazar payları taleple birlikte şekillenen Geç Roma C
seramiğinin bölge genelindeki durumu farklı sonuçlar ortaya çıkarmaktadır. Daha önce
ifade edildiği gibi, Afrika astarlılarından sonra bölgede tespit edilen Geç Roma C kapları
ikinci sırada yer almaktadır. Dağlık kısma karşın, Ovalık Cilicia’da bu seramik daha fazla
talep görmektedir424. Kentlerdeki yoğunluk da buna bağlı olarak değişmekte;
Anemurium’da % 14425, Celenderis’te % 23426, Tarsus’ta ise % 83’lük427 bir orana sahip
olduğu bilinmektedir. Diocaesarea’da Afrika seramiğinden (130 parça) sonra en fazla Geç
421
Bölgede seramiğin dağılımına ilişkin olarak bkz. Bes, 2015: 43-45, fig. 28-30.
422
Tarsus: Adak-Adıbelli, 2006: 98-99, lev. 23: 218-222. Elaeussa Sebaste: Ferrazzoli, 2003: 658-659.
Celenderis: Tekocak, 2006: 56-57, lev. 10: 63-65. Anemurium: Williams, 1989: 46-47, lev. 22: 262-263.
Geç Roma C seramiğinin erken formlarından itibaren bölge kentlerinde (Tarsus Cumhuriyet Alanı,
Anemurium, Celenderis ve Tarsus Gözlü Kule seramiklerine göre) saptanan sayısal verileri için ayrıca bkz.
Zoroğlu, 2005: 246, fig. 4.
423
Bes, 2015: 107.
424
Zoroğlu, 2005: 248.
425
Zoroğlu, 2005: 247, fig. 6a.
426
Tekocak, 2006: 49.
427
Zoroğlu, 2005: 247. Hem Gözlü Kule seramik çalışmaları (bkz. Jones, F. (1950). The Pottery. Excavations
at Gözlü Kule, Tarsus I. H. Goldman (Edt.) Princeton) hem de Cumhuriyet Alanı’nda (Adak-Adıbelli, 2006:
119-122) ele geçen malzemeye dayanarak bu tespit yapılmaktadır.
119
Roma C astarlıları (120 parça) tespit edilirken Olba’da en sık görülen kapların Geç Roma
C grubunu oluşturduğu ortaya çıkmaktadır. Ortaya çıkan söz konusu bu durum kentlerin
farklı tercihleriyle ilişkili olmalıdır.
Kentte saptanan Hayes Form 3 ve Form 10’a ait kapların genel dağılımı için Çizelge 3.
2’ye bakıldığında Cilicia kıyılarından başlayarak Constantinopolis’e kadar hem kıyı
kentlere hem de iç kesimde yer alan hemen hemen her kente bu formların ulaştığı
görülmektedir. Geç Roma C seramiğinin sözü geçen bu kaplarının diğer formlara karşın
geniş dağılım alanına sahip olduklarından yola çıkarak bunların daha fazla talep gördüğünü
söylemek mümkündür.
Diğer geç dönem seramiklerinde de olduğu gibi, Geç Roma C Kırmızı Astarlıları MS 7.
yüzyılın ortalarından itibaren önemini kaybetmektedir. Bu durumun Olba’da tespit edilen
seramikler içinde geçerli olduğu görülmektedir.
3.1.3. Geç Roma D Kırmızı Astarlı Seramiği (Waagé - Late Roman D/Kıbrıs Kırmızı
Astarlı Seramiği)
Geç Roma D Kırmızı Astarlıları, Geç Roma seramiğinin Afrika ve Geç Roma C sofra
kapları kadar yaygın dağılım alanı göstermemekle birlikte, özellikle Doğu Akdeniz’de
karşılaşılan diğer bir grubudur. Waagé, Antiochia seramiklerini incelediği çalışmasında,
Geç Roma A - B ve C seramikleri dışında, dördüncü tip olarak tespit ettiği örnekleri Geç
Roma D olarak adlandırmıştır428. Daha sonrasında Hayes, Late Roman Pottery kitabında
Kıbrıs Sigillatası (Kenyon-Doğu Sigillata D) ile benzerliğinden yola çıkarak Kıbrıs kökenli
olabileceğini düşündüğü bu kapları Kıbrıs Kırmızı Astarlı Seramiği olarak
adlandırmıştır.429. Son yıllarda yapılan çalışmalarla birlikte seramiğin Kıbrıs dışında farklı
428
Waagé, 1948: 52, 56, pl. X-XI (916, 926, 930, 931, 932, 960, 970). Seramiklere dair öncül yayınlar:
Kıbrıs dışında, Alexandria’da belirlenen ilk Geç Roma Kıbrıs seramik parçası 1913 yılında Pagenstecher
tarafından yayımlanmış, Atina’da bulunan, yerel taklit olarak tanımlanan benzer bir parça ise 1933 yılında
Waagé tarafından (Waagé, 1933: 308, pl. X: 290) yayımlanmıştır. Bu yayınları, 1938 yılında du Plat Taylor
ve Williams’ın Kıbrıs Müzesi’nde Geç Roma Kırmızı Astarlı seramikleri de dâhil olmak üzere ele aldıkları
çalışma takip etmiştir. Bkz. Meyza, H. (2007). Nea Paphos V: Cypriot Red Slip Ware Studies on a Late
Roman Levantine fine ware. Varsovie, 15.
429
Hayes, 1972: 371.
120
merkezlerde de üretilmiş olduğunu gösteren verilerin ortaya çıkması Geç Roma D Kırmızı
Astarlı Seramiği kullanımını tekrar gündeme getirmektedir430.
Doğu Akdeniz havzasında daha fazla rağbet gören Geç Roma D Kırmızı Astarlı seramiğin
MS 4. yüzyıl sonları ile MS 7. yüzyıl sonları arasında üretildiği genel olarak kabul
görmektedir431. Ancak P. Armstrong seramiğin üretim süreci konusunda farklı bir görüş
ortaya atmaktadır. MS 8. yüzyıl boyunca da üretilmeye devam eden bu kapların Kıbrıs,
güneybatı Anadolu, Levant ve Kuzey Afrika'nın doğu kısımları arasında, hatta
Constantinopolis ile birlikte bir değişim modeli ortaya çıkardığını ve seramik ticaretinin
olasılıkla erken MS 9. yüzyıla kadar devam ettiğini belirtmektedir432.
3.1.3.1. Geç Roma D kırmızı astarlı seramik üretimi ile ilgili genel bilgi
Geç Roma D Kırmızı Astarlı seramiğin üretim yeri, kil ve astar özellikleri, üretim tekniği,
kapların form gelişimi ve süsleme unsurları genel özellikleri içinde değerlendirilmektedir.
430
Poblome, J.-Fırat, N. (2011). Late Roman D. A mater of open(ing) or closed horizons? In Late Roman
Fine Wares: Solving Problems of Typology and Chronology, LRFW 1. M. A. Cau, P. Reynolds and M.
Bonifay (Eds.) Oxford: Archaeopress, 49; Jackson-Zelle-Vandeput-Köse, 2012: 90.
431
Hayes, 1972: 371.
432
Armstrong, P. (2009). Trade in the east Mediterranean in the 8th century. In Byzantine Trade, 4th- 12th
Centuries. The Archaeology of Local, Regional and International Exchange. M.M. Mango (Ed.) Society for
the Promotion of Byzantine Studies-Publications 14. Oxford: Ashgate Publishing, 178.
433
Meyza, H. (1995). Cypriot Sigillata and Cypriot Red Slip Ware: Problems of origin and continuity. In
Hellenistic and Roman pottery in The Eastern Mediterranean-Advances in Scientific Studies. H. Meyza, J.
Mlynarczyk (Eds.) Warsaw, 179-202; Meyza, 2007: 13, 17-20.
434
Rautman, M.L.-Gomez, B.-Neff, H.-Glascock, M.D. (1993). Neutron activation analysis of Late Roman
ceramics from Kalavasos – Kopetra and the environs of the Vasilikos Valley. Report of the Department of
Antiquities, Cyprus, 233-264; Rautman, M. (1995). Neutron activation analysis of Cypriot and related
ceramics at the University of Missouri. Hellenistik and Roman Pottery in the Eastern Mediterranean:
Advances in Scientific Studies. Meyza H.- Mlynarczyk, J. (Eds.) Warsaw: Zaś Pan, 331-349.
435
Anemurium: Williams, 1989: 50-51; Perge: Fırat, 1999: 40, 43, 46-48, 50-52, 54, 56, 60-64.
121
Geç Roma D Kırmızı Astarlı seramiğinin hamuru genel olarak ince kum, kireç ve mika
katkılı olup homojen bir özelliğe sahiptir. Pişirme derecesine bağlı olarak kilin rengi
çeşitlilik göstermekte, sarımsı bir renkten turuncu rengi tonları, kahverengi ve kırmızıdan
koyu kahverengi, pembemsi ya da kestane renklerine doğru değişmektedir. Genelde tüm
yüzeye uygulanan astar, pembemsi kahverengi, kırmızının tonları ve bordomsu
renklerdedir. Astar, pişirme kalitesi düşük kaplarda mat bir görünüme sahipken, daha
yüksek ısıda pişirilmiş parçalarda metalik bir parlaklığa sahiptir. Üst üste istiflenerek
pişirilen kapların özellikle ağız kenarlarında siyahımsı veya kremimsi renk değişimleri ve
dalgalanmalar görülmektedir439. Söz konusu bu değişimi Olba’da ele geçen örneklerde de
görmek mümkündür.
Çarkta yapılmış olan Geç Roma D seramiği, diğer kırmızı astarlı gruplarına göre kalın
cidarlı ve kaba görünümlüdür. Hayes, yaptığı tipoloji çalışmasında seramiğin kapları için
12 form belirlemiştir440. Kıbrıs’ta çalışmalar yapan H. Meyza bu ana formlara ek olarak
436
Çalışmalar için bkz. Vandeput, L.-Köse, V. (2010). Pisidia survey project: Survey in the territorium of
Pednelissos. 27. Araştırma Sonuçları Toplantısı, (2), 186; Vandeput, L.-Köse, V.-Jackson, M. (2011). Pisidia
survey project 2009: Research in the territory of Pednelissos. 28. Araştırma Sonuçları Toplantısı, (3), 79–80,
82, fig. 8.
437
Jackson, Zelle, Vandeput, Köse, 2012: 89-114.
438
Poblome-Fırat, 2011: 49-54. Seramik üretimle ilgili olarak bkz. Poblome, J. (1999). Sagalassos Red Slip
ware typology and chronology. Studies in Eastern Mediterranean Archaeology II. Turnhout: Brepols;
Uleners, H.-Poblome, J. (2014). A new and unexpected potters’ workshop at Sagalassos. Anadolu Akdenizi
Arkeoloji Haberleri, (12), 87-93.
439
Hayes, 1972: 371.
440
Hayes, 1972: 372-385.
122
Geç Roma D seramiğini süslemede ağırlıklı olarak kullanılan rulet bezeme kabın gövdesi
üzerinde bantlar halinde yapılmıştır. Bunun yanı sıra, kapların ağız kenarlarındaki yiv ve
dalgalarda süsleme unsuru olarak kullanılmıştır. Baskı (damga) biçiminde uygulanan ve
çok fazla çeşitlilik göstermeyen bitkisel ve haç bezemeleri de kapları süslemektedir443.
Kentte bulunan Geç Roma D seramiğinin 27 parçadan oluşan örnekleri Tiyatro, Manastır
ve Merkez Sondaj I’de açığa çıkarılmıştır. İncelenen seramiklerde Hayes Form 8 ve Hayes
Form 9 olmak üzere iki ana form ve bunların alt tipleri belirlenmiştir (bkz. Şekil 3. 8).
441
Meyza, 2007: 61 vd.
442
Williams, C. (1977). A Byzantine well-deposit from Anemurium (Rough Cilicia). Anatolian Studies, (27),
175-190, fig. 1: 2; Williams, 1989: 34, fig. 15: 191-194.
443
Hayes, 1972: 372, 384, fig. 84. Nea Paphos bezeme örnekleri için bkz. Meyza, 2007: 82, pl. 32-39.
123
15
4
3 3
2
Şekil 3.8. Geç Roma D Kırmızı Astarları seramiğin form olarak sayısal dağılımı
11%
Form 8
15% Form 9a
Form 9b
56%
11% Form 9c
Kaide
7%
Şekil 3.9. Geç Roma D Kırmızı Astarları seramiğin formlara göre yüzdelik dağılımı
Hayes’in Form 8-tabak/kâse olarak tanımladığı kapların ağız profili dışa çekik yatay
uzantılı ve düz kenarlı olup üst kısımda düz ya da hafif içbükey bir profile sahiptir. Çok
yaygın olmayan bu formun örnekleri MS 6. yüzyılın sonu ile MS 7. yüzyılın başına
tarihlenmektedir444.
Olba’da Form 8 özelliği gösteren kaplar tiyatroda ele geçen üç örnekle temsil edilmektedir.
Kendi içlerinde bazı küçük farklılıklara sahip kataloğa alınan iki parçanın ağız profilleri
benzer özellikler göstermektedir (Kat. No. 59, 60; Lev. 30). Kat. No. 59’daki kap
parçasının ağız kısmının altından başlayan rulet bezeme uzun olarak yapılmıştır. Hemen
altında devam nokta bezeklerden sonra boş bırakılan bir bölüm vardır. Onun altında kısa
rulet bezeme iki sıra olarak devam etmektedir. Aynı ağız profiline sahip kataloğa
alınmayan bu kabın bezemesiz bir örneği de 2011 yılında T3 açmasında ele geçmiştir.
Afrika seramiğinin Hayes Form 99 ve Hayes Form 105’e ait kap parçalarının da bu
kontekst içinde tespit edilmesinden yola çıkarak bu kapları MS 6. yüzyılın sonlarına kadar
tarihlemek mümkündür. Kat. No. 60’daki parçanın ağız kenarının altından başlayan rulet
bezeme kısa çentikler şeklindedir. 28 ve 30 cm ağız çapına sahip kaplar, sert, sıkı ve
gözeneksiz dokulu bir hamur yapısına sahiptir. Kapların kili, açık kırmızı renkte olup ilk
örnek mika katkılıyken ikincisinde ince kireç bulunmaktadır. Kapların astarı mat olup açık
kırmızı-kırmızı renklerdedir.
444
Hayes, 1980: 528.
125
Hayes’in Form 9-tabak olarak tanımladığı örneklerin ağız kısmı dışa doğru kalınlaştırılmış,
dış tarafın hafif sarkıtılan kenarı yuvarlatılmıştır. Kaplar ağız profillerine göre üç alt tipe
ayrılmıştır. A Tipinde, dışbükey yapan ağız kısmı yumrulaştırılmış, içe doğru hafif kavisli
gövdeyi küçük bir çıkıntı yapan kaide takip etmiştir. Hayes bu tipin tabaklarını MS 550-
600 yıllarına tarihlemiştir. B Tipinde, daha yayvan olan ağız kısmı içe dönüktür. Derinliği
artan kapların kaidesi, tabanda küçük bir yivle ayrılmaktadır. B ile benzer olan C Tipi’nin
445
Celenderis: Tekocak, 2006: 63-64, lev. 21: 133-135; Tekocak, M. (2007). Kelenderis Aşağı Şehir
Sondajında bulunan Kıbrıs Kırmızı Astarlı (Geç Roma D) kapları, İdol, (33), 20-21, lev. 1; Tekocak, 2009:
135, fig. 8: 18-19-MS 6. yüzyılın ikinci yarısı. Anemurium: Williams, 1989: 34, fig. 14 (187-190)- yaklaşık
MS 6. yüzyıl.
446
Alanyalı, H. S. (2014). Side 2013 yılı kazı ve araştırmaları. Anadolu Akdenizi Arkeoloji Haberleri, (12),
106, çiz. 6: 5.
447
Fırat, 1999: 51-52, lev. 71-83: 287-347; Fırat, N. (2003). Perge Konut Alanı Kullanım Seramiği. In Les
Ceramiques en Anatolie Aux Epoques Hellenistique et Romaine. C. Abadie-Reynal (Ed.) Varia Anatolica
XV, Paris: De Boccard, 93.
448
Kaya, 2007: 213, lev. 50: 204; 216-217, lev. 52: 211.
449
Jackson-Zelle-Vandeput-Köse, 2012: 102-103, fig. 13-14. bkz. Table 1; Zelle, M. (2014). Zur
neuendeckung eines töpfereizentrums der Cypriot Red Slip/Late Roman D Ware im südlichen Pisidien. Late
Hellenistic to Mediaeval Fine Wares of The Aegean Coast of Anatolia. Their Production, Imitation and Use.
H. Meyza (Ed.) Varsovie, 98, abb. 3; Kenkel, F. (2007). The Cypriot Red Slip ware and its derivatives from
Pednelissos in Pisidia. In Çanak, Late Antique and Medieval Pottery and Tiles in Mediterranean
Archaeological Contexts. Byzas, 7, B. Böhlendorf- Arslan, A.O. Uysal, J. Witte- Orr (Eds.), İstanbul: Ege
Yayınları, 137, fig. 7.
450
Poblome, Fırat, 2011: 53; Poblome, 1999: 307, 1B230-231, fig. 38-39.
451
Meyza, 2007: 60-61, pl. 6, 19. Kapların ağız profili özelliklerine bakıldığında, Hayes’in kataloğa aldığı
örneklerden farklı olarak, düz bir hat çizen ağzın dışa çekikliğin fazla olmadığı ve bu kısmında
kalınlaştırıldığı görülmektedir. Ağız kısmı üzerinde ince bir yivde bulunmaktadır.
452
Yaman, 2018: 441, plate 2: 5.
126
ağız kısmı daha belirgin bir şekilde içe dönüktür ve dış yüzüne iki sıra yiv yapılmıştır. B ve
C Tipleri için MS 7. yüzyılın sonları önerilmektedir453.
Olba’da Form 9’a ait olabilecek kap parçaları Tiyatro, Manastır ve Merkez Sondaj I’de
tespit edilmiştir. Toplam 20 parça içinde A Tipi olarak değerlendirilen örnekler (15 tane)
daha fazla olup bunların 11’i kataloğa alınmıştır (bkz. Şekil 3. 8. Kat. No. 61-71; Lev. 31-
36). Manastır’daki kap parçalarının hepsi bu tipe aittir. 61, 62, 63, 65, 66 gibi katalog
numaralı parçalarda herhangi bir bezeme bulunmamaktadır. Kat. No. 64, 67, 69, 70, 71 kap
örneklerinde ağız kısmının altından başlayan ve çoğunda tek sıra (Kat. No. 68 hariç)
halinde uygulanan rulet bezeme kısa ya da uzun olarak yapılmıştır. Açık kırmızı renkte
hamuru olan Kat. No. 67 ve 71’e ait kap parçaları, Pednelissos Kıbrıs Kırmızı Astarlı
kaplarıyla ilişkili olmalıdır454. Kapların ağız çapı 16 ila 30 cm arasındadır. Sert, sıkı ve
gözeneksiz hamurun kili açık kırmızı, kırmızı, açık kırmızımsı kahverengi renge doğru
değişiklik göstermekte olup bazılarında az mika da görülmektedir. Kap parçalarının
yüzeyinde görülebilen mat olan astarın rengi açık kırmızımsı kahverengi, kırmızı ve açık
kırmızıdır. Merkez Sondaj I’de 2017 yılında gerçekleştirilen kazılarda bulunan ve kataloğa
alınan bu tipteki kap parçası (Kat. No. 71) kentteki örnekleri tarihlemek için kullanılabilir.
Buna göre, bu parçayla aynı seviyede bulunan Geç Roma C seramiği Form 10’a ait bir
parça ile geç dönem özelliği gösteren kandile ait discus parçasından yola çıkarak kentteki
Geç Roma D kaplarının bu formunu MS geç 6. yüzyıl- MS erken 7. yüzyıla
tarihleyebiliriz. A Tipi örnekleri bölgede Tarsus, Diocaesarea, Elaeussa Sebaste,
Celenderis, Anemurium’dan bilinmektedir455. Side’de gerçekleştirilen kazılarda bu tipte
kap parçaları ele geçmiş456; Perge konutlarındaki seramikler içinde de formun bu tipine ait
orijinal ve taklitleri tespit edilmiş ve bu taklitler MS geç 5. yüzyıl, MS 6. yüzyıl ortasına
tarihlenmiştir457. Limyra ve Myra’da da bu tipin örnekleri bilinmektedir458.
453
Hayes, 1972: 379-382, fig. 81, 82.
454
Jackson-Zelle-Vandeput-Köse, 2012: 105, 106, fig. 17: 2;fig. 16: 8.
455
Tarsus: Adak-Adıbelli, 2006: 134-135, lev. 36-37: 410-415. Diocaesarea: Kramer, 2012: 20, tafel 23-24:
180-183. Elaeussa Sebaste: Ferrazzoli-Ricci, 2010: 207, 221; Kızılarslanoğlu, A. (2018). Dağlık Kilikia
liman ve ticaret kenti Elaiussa Sebaste Geç Roma kırmızı astarlı “D grubu”na ait servis kapları. Uluslararası
Genç Bilimciler Buluşması II: Anadolu Akdenizi Sempozyumu. T. Kahya-A. Özdizbay-N. Ö. Tünen-M.
Wilson (Editörler) AKMED, 477, resim 17. Celenderis: Tekocak, 2006: 64, lev. 22-23: 136-143.
Anemurium: Williams, 1989: 31, fig. 12: 166-168.
456
Alanyalı, 2014: 106, çiz. 6: 6.
457
Fırat, 1999: 52-55, lev. 83-87; 348-375.
458
Limyra: Eisenmenger, 2003: 194, pl. CIX: 3. Myra: Kaya, 2007: 184-188, lev. 37: 150-155.
127
Form 9 kapları içinde tiyatroda bulunan iki parça B tipi altında incelenmiştir (Kat. No. 72-
73; Lev. 36-37). 16 ve 26 cm ağız çapına sahip kap parçalarının kili açık kırmızı renkte
olup yüzeyde görülebilen ince astar ise kırmızı renktedir. Bölgede bu tipteki örnekler
Antiochia, Tarsus, Elaeussa Sebaste, Celenderis, Anemurium’da bulunmaktadır459. Perge
konutlarında orijinal ve taklitleri ele geçen bu tip, Myra’da saptanmakta; Pednelissos’taki
atölyelerde ise üretildiği yapılan çalışmalarla ortaya çıkmaktadır460. Batı Anadolu’da sözü
geçen tipe ait örnekler Miletus’tan gelmektedir461.
Form 9’un C Tipi olarak incelenen ve kataloğa alınan 3 kap parçası tiyatroda bulunmuştur.
Ağız kısmı üzerinde yivler bulunan kap parçalarından Kat. No. 74 bezemesiz olup Kat. No.
75 ve 76’nın ağız kısmı altında rulet bezeme görülmektedir. 26, 28 ve 36 cm ağız çapına
sahip parçaların sert ve gözeneksiz iyi fırınlanmış hamuru kireç ve mika katkılı olup rengi
açık kırmızıdır. Astar ise kırmızı ve açık kırmızı renklerdedir. Bu tipe ait örnekler
Cilicia’da Antiochia, Tarsus, Elaeussa Sebaste, Celenderis ve Anemurium’dan
bilinmektedir462. Perge konutlarında 9C/10 taklitleri (MS 580/600 - MS 7. yüzyıl sonuna
yerleştirilirler) bulunurken Myra’da da bu tipe örnek kap parçaları saptanmaktadır463.
Sagalassos örnekleri ise MS 6. yüzyılın sonu ve daha geçe tarihlenirler464. Batı Anadolu’da
tabakların bu tipine ait örnekleri Parion’da ele geçmektedir465. Form 9 ve Form 10’u
birbirine çok benzer olduğu için birlikte değerlendiren Meyza, Paphos’ta bulunan formun
kapları için farklı bir tipoloji oluşturur ve MS 6. yüzyılın ortası ile MS 7. yüzyıl arasına
tarihlendirir466. Olba’daki tabak parçaları benzer örnekler dikkate alınarak, MS 6. yüzyılın
son çeyreği – MS 7. yüzyılın ilk yarısına tarihlenebilir.
Bazı kaide parçaları da Geç Roma D kapları ile benzer hamur özelliği göstermektedir.
Manastır M3 açmasında ele geçen ve kataloğa alınan parçanın gövde üzerine çentikler
459
Antiochia: Waagé, 1948: 53, plate XI: 931. Tarsus: Adak-Adıbelli, 2006: 134-135, lev. 37: 416.
Elaeussa Sebaste: Ferrazzoli-Ricci, 2010: 207, 221. Celenderis: Tekocak, 2006: 64, lev. 23-24: 144-154.
Anemurium: Williams, 1989: 31-32, fig. 12: 169-173.
460
Perge: Fırat, 1999: 55-57, lev. 88-91: 376-393. Myra: Kaya, 2007: 188-193, lev. 38-39: 156-165.
Pednelissos: Kenkel, 2007: 137-138, fig. 7-8; Jackson, Zelle, Vandeput and Köse, 2012: 105, fig. 16; Zelle,
2014: 98, abb. 3.
461
Berndt, 2003: 41, tafel 21, TS 713-715.
462
Antiochia: Waagé, 1948: 53, plate XI: 970f, k. Tarsus: Adak-Adıbelli, 2006: 134, lev. 35: 406 (Form 7
olarak incelenmiştir). Elaeussa Sebaste: Ferrazzoli-Ricci, 2010: 207, 221. Celenderis: Tekocak, 2006: 64,
lev. 25: 155-156. Anemurium: Williams, 1989: 32, fig. 12-13: 174-176.
463
Perge: Fırat, 1999: 57-58, lev. 91-95: 394-410. Myra: Kaya, 2007: 207-211, lev. 47-49: 191-200, lev. 59-
60: 241-244.
464
Poblome, Fırat, 2011: 53.
465
Ergürer, 2012: 190-192, lev. 169-170.
466
Meyza, 2007: 61-72, pl. 20,21.
128
işlenmiştir (Kat. No. 77, Lev. 39). sert ve gözeneksiz iyi fırınlanmış parçanın ince kireç
katkılı kili, açık kırmızı renkte olup yüzeydeki astar da kil ile aynı renktedir.
Cilicia’daki Geç Roma D seramiği, diğer Geç Roma seramiklerinde olduğu gibi, yaklaşık
300 yıl gibi uzun bir süreçte bazı yükseliş ve düşüşlere sahiptir (bkz. Şekil 3. 5). Buna
göre, MS 500 civarında önemli bir yükseliş yakalayan Geç Roma D kapları MS 6. yüzyılın
ortalarında önemli bir düşüş yaşamaktadır. Bundan sonra, MS 600 civarında tekrar
yükselişe geçen kaplar MS 7. yüzyıla sonlarına doğru ortadan kalkmaktadır469. Şekil 3. 5
incelendiğinde, Afrika ve Geç Roma C’nin düşüş yaşadığı süreçte Geç Roma D kaplarının
lehine bir durum ortaya çıkmaya başlamaktadır. Ancak zaman içinde değişen taleplerle
birlikte bu seramiğin diğer seramiklerin seviyesine çok da ulaşamadığı anlaşılmaktadır.
Doğu Akdeniz ticaretinde Cilicia’daki pazar payları taleple birlikte şekillenen Geç Roma D
seramiğinin bölge genelindeki durumu farklı sonuçlar ortaya çıkarmaktadır. Afrika ve Geç
Roma C Kırmızı Astarlılarından sonra Geç Roma D kapları bölgede üçüncü sırada yer
almaktadır. Dağlık ve Ovalık kısımda ortaya çıkan farklı tabloya göre, Ovalık kısma
karşın, Dağlık Cilicia’da Geç Roma D kapları daha fazla talep görmektedir470. Bu
467
Bölgede seramiğin dağılımına ilişkin olarak bkz. Bes, 2015: 43-45, fig. 28-30.
468
Geç Roma D seramiğinin erken formlarının bölge kentlerinde (Tarsus Cumhuriyet Alanı, Anemurium,
Celenderis ve Tarsus Gözlü Kule seramiklerine göre) saptanan sayısal verileri için bkz. Zoroğlu, 2005: 247,
fig. 5.
469
Bes, 2015: 107.
470
Zoroğlu, 2005: 248. Cilicia ile Kıbrıs arasındaki bağlantıları kanıtlayan verilerin başında gelen seramikler
özellikle Roma Dönemi’nden itibaren adayla hızlanan ilişkileri göstermesi bağlamında önemlidir. Ovalık ve
Dağlık Cilicia’da (hatta Batı ve Doğu Dağlık kısımda) bu dönemde ön plana çıkan sigillataların dağılımı da
farklı bir tabloya sahiptir. Batı Dağlık Cilicia’da Doğu Sigillata D daha yoğun görülürken Doğu Dağlık
kısımda ise Doğu Sigillata A’nın daha fazla görüldüğü ve doğuya doğru da azaldığı saptanmaktadır. Söz
konusu tablonun ortaya çıkmasında bölgesel deniz taşımacılığının etkili olduğu belirtilmekte ve Kuzeybatı
Kıbrıs ile Dağlık Cilicia arasındaki kısa yelken mesafesinin bölgeler arası değiş tokuşu kolaylaştırmış
olabileceği üzerinde durulmaktadır (Konuyla ilgili ayrıntılı çalışma için bkz. Lund, J. (2015). A Study of the
129
3.1.4. Açık Renkli Geç Roma Seramiği (Hayes - Light Colored Ware)
Geç Roma seramiğinin diğer bir grubu olan Açık Renkli kaplar son yıllarda artan
çalışmalarla birlikte daha fazla tanınmaya başlamıştır. Waagé, Antiochia seramiklerini
konu alan yayınında herhangi bir adlandırma ya da sınıflama yapmadan bu seramiğe dair
en erken çalışmayı yapmıştır475. Sonrasında Hayes, Late Roman Pottery kitabında birkaç
örneğini incelediği seramikleri ilk kez Light Colored Ware olarak tanımlamış; B. Tekkök
ise aynı seramiği West Asia Minor Pale Ware ya da Late Roman West Asia Minor ‘Light
Circulation of Ceramics in Cyprus form the 3rd Century BC to the 3rd Century AD. Gösta Enbom
Monographs 5, Langelandsgade: Aarhus University Press, 163-185, fig. 254, 255, 272).
471
Tarsus ve Anemurium: Zoroğlu, 2005: 247. Celenderis: Tekocak, 2006: 49.
472
Francis, 2015: 74.
473
Tülek, 2015: 240.
474
Sözü geçen durumu seramik dağıtımları için önerilen ticari bağlantılara da bağlı olarak Doğu Akdeniz'de
doğuya ve batıya giden yolculuklar için maliyet ağırlıklı yol mesafeleri haritalarıyla ilişkilendirebiliriz (Lund,
2015: 184, fig. 255, 256 A-B). Bkz. tezde dipnot 470.
475
Waagé, 1948: 42, fig. 23: 21.
130
Zaman içinde daha fazla bilinmeye başlayan Açık Renkli Geç Roma seramiğin Ege
havzası içinde başta Batı Anadolu kentleri, Propontis bölgesi olmak üzere Yunanistan,
Balkanlar ve Kuzey Karadeniz’den, Doğu Akdeniz ve Kuzey Afrika’ya kadar oldukça
geniş bir dağılıma sahip olduğu görülmektedir478 (Bkz. Harita 3. 1).
3.1.4.1. Açık renkli Geç Roma seramik üretimi ile ilgili genel bilgi
Açık Renkli Geç Roma seramiğin üretim yeri, kil ve astar özellikleri, üretim tekniği, kap
formları ve süsleme unsurları genel özellikleri içinde değerlendirilmektedir. Bu
özelliklerden üretim yeri ve formlarına ilişkin bilgiler henüz çok net değildir. Hayes,
Phocaea Kırmızı Astarlı seramiğiyle benzer özelliklere sahip olan bu kapların Doğu
Ege’deki bir merkezden gelmiş olabileceği üzerinde durmakta; seramiğin kil dokusu
özelliği bakımından Knidos çevresinde yapılmış bazı Erken Roma üretimiyle benzerlik
gösterdiğine işaret etmektedir479. Bu önerinin yanı sıra Troas bölgesi kentlerinden birinde
üretilmiş olabileceği de belirtilmektedir480. C. Şimşek ise Laodicea’da ele geçen Phocaea
seramiğiyle (özellikle de Form 3) benzer özellikler gösteren bu seramiğin kentte bulunan
kil döküntüleri, seramik işlikleri ve çöplüklerinden hareketle kentin yerel üretimi
olabileceği üzerinde durmaktadır481.
Açık Renkli Geç Roma seramiğin ele geçen örneklerine göre kili çoğunlukla krem, açık
kahverengi tonları ve açık kırmızımsı-pembemsi renklerinde olup mika (altın, gümüş
renginde) katkılıdır. Parion örneklerinde çok az kireç ve bazılarında kum da fark
476
Hayes, 1972: 408-410; fig. 92: 1-7; Hayes, 1980: lxviii; Hayes, 1992: 7; Tekkök-Biçken, 1996: 140, fig.
87: G85; Heath-Tekkök, 2007- 2008: 70- 71.
477
Opait, A. (2004a). Local and Imported Ceramics in the Roman Province of Scythia (4th -6th centuries
AD). British Archaeological Reports International Series 1274. Oxford: Archaeopress, 79-80.
478
Hayes, 2008: 91; Ergürer, H.E. (2014). Late Roman Light Coloured Ware from Parion. Late Hellenistic to
Mediaeval Fine Wares of the Aegean Coast of Anatolia Their Production, Imitation and Use. H. Meyza (Ed.)
Varsovie: Iksio Pan, 176, fig. 1.
479
Hayes, 1972: 408; Hayes, 2008: 91.
480
B. Tekkök Karaöz, Granikus Vadisi’nde yürüttükleri çalışmalarda bu seramiğe sıkça karşılaştıklarını ifade
etmiştir.
481
Şimşek, C. (2003). Laodikeia antik kentinden Haç baskılı tabaklar. III. Uluslararası Pişmiş Toprak
Sempozyumu Bildiriler Kitabı. Eskişehir: Tepebaşı Belediyesi, 411-418.
131
edilmektedir. Kabın tüm yüzeyini kaplayan genellikle kaliteli denebilecek astar ise biraz
daha koyu tonda olan açık kırmızı ve açık kahverengi renklerindedir482.
Parion, Açık Renkli seramiğin hem buluntu hem de form çeşitliliği bakımından Batı
Anadolu’da yoğun olarak ele geçtiği kentlerden biri olması bakımından önem
kazanmaktadır. H. E. Ergürer’in sözü edilen seramik malzeme üzerine yaptığı tipoloji
çalışmasına göre kaplar 15 form özelliği göstermektedir483. Çarkta yapılmış seramiğin
formlarının bazıları Phocaea Kırmızı Astarlı örneklerine benzemekle birlikte, seramik
özgün formlara da sahiptir.
Açık Renkli seramiğini süslemede rulet bezeme oldukça sık kullanılmıştır. Kapların
tondosuna yapılan haç, sandalet baskısı ve palmiye yaprağı damga şeklinde uygulanan
diğer bir bezeme tipidir. Bunun yanı sıra, figürler ve bazı süslemelerin kazıma tekniğiyle
yapıldığı da bilinmektedir484.
Açık Renkli Geç Roma seramiği, Atina Agorası buluntularına göre, konteskte bağlı olarak
MS erken 5. yüzyıl ile 6. yüzyılın ortalarına kadar tarihlenmektedir485. Parion örnekleri bu
seramiğin, MS 4. yüzyıl sonlarından MS 7. yüzyılın ilk yarısına kadar üretilmiş olduğunu
göstermektedir486.
Açık Renkli Geç Roma seramiğine ait bir örnek, 2012 yılı Manastır kazılarında M3
açmasında tespit edilmiştir. Sadece kaide kısmı küçük oranda korunan yaklaşık 2,5 cm
yüksekliğindeki parçada tondonun merkezini sınırlandıran yivler görünmektedir (Kat. No.
78; Lev. 39). Bunların üzerinde tekrar yapılmış yivlerin alt ve üst kısmında küçük çentikler
bulunmaktadır. Seramik parçasının mika katkılı kili pembe renkte olup sert ve
gözeneksizdir. Astarı ise kırmızımsı sarı renktedir. Sözü edilen açmada ele geçen Geç
Roma D seramiğinin Hayes Form 9’a (bkz. Kat. No. 77; Lev. 39) ait olabilecek kaide
482
Hayes, 2008: 91, fig. 43: 1429-1455; Ergürer, 2014: 177; Ergürer, 2015: 70; Kavaz Kındığılı, B. (2017).
Zeytinliada Light Colored (Açık Renkli) Geç Roma seramikleri. Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar
Enstitüsü Dergisi, (38), 155-158.
483
Kazı çalışmalarıyla birlikte form çeşitliliğinin artabileceği belirtilmektedir. Ergürer, 2015: 70, Resim 9:
57-63; Ergürer, 2014: 177-188, Plate 1-8; Ergürer, 2012: 196-217, lev. 173-192: 422-470.
484
Ergürer, 2015: 70.
485
Hayes, 2008: 250-252.
486
Ergürer, 2015: 70.
132
Açık Renkli Geç Roma seramiğin Cilicia Bölgesi’ndeki varlığı/dağılımı henüz tam olarak
bilinmemekle birlikte Olba dışındaki örnekleri Antiochia ve Anemurium’da
belgelenmektedir487.
Geç Roma seramik grubu içinde Açık Renkli seramiğin dağılımıyla ilgili olarak Harita 3.
1’e bakıldığında bu kapların başta kıta Yunanistan olmak üzere Karadeniz havzası içinde
birçok merkezde bulunduğu görülmektedir. Anadolu’da ise özellikle kuzeybatıdaki buluntu
merkezleriyle dikkat çeken seramiğin kıyı kentleriyle birlikte Laodicea gibi iç kesimde
kalan kentler ile başkent Constantinopolis’e kadar ulaştığı bilinmektedir488.
487
Antiochia: Waagé, 1948: 42, fig. 23: 21; Anemurium: Williams 1989: 59, fig. 31: 345. Bu örnekte kabın
ağız kısmına ait küçük parçası korunmuştur.
488
Laodicea: Şimşek, 2003: 411-422; Saraçhane: Hayes, 1992: 93-95, 100-102, 106, fig. 1: 1-10; 31: 10.3;
32: 11.10; 33: 14.22-23; 37: 26.5; 41: 73-79; 44: 30.110; 50: 31.15-16.
133
Cilicia’da, daha önce ifade edildiği gibi, henüz sadece Antiochia ve Anemurium’da olduğu
bilinen bu seramiğin dağlık kısımda yer alan Olba’ya da ulaşması malzemenin dağılımına
yeni bir merkezin eklenmesi bağlamında önemlidir. Afrika, Geç Roma C ve Geç Roma D
Kırmızı Astarlıları olmak üzere, Geç Roma seramiklerinin siyasi süreç içinde özellikle
Doğu Akdeniz pazarındaki varlığı/dağılımı göz önünde bulundurulduğunda Açık Renkli
seramiğin bu tablodaki durumu şimdilik çok net değildir. Ancak söz konusu seramiğin
Cilicia’daki örnekleri sınırlı sayıda olsa bile bunlar bölgeler arası ticaretin varlığını
kanıtlaması açısından dikkate değerdir.
Boyalı kaplar, çoğunlukla kapalı örneklerden oluşan koyu kırmızı/mor renkle kapların
omuz kısmına stilize olarak yapılan kuş, balık, bitkisel veya gevşek geometrik motiflerden
489
Tüm yüzeyi boyalı olmayan ya da taramalarla şekillendirilen (Kilise Tepe’deki örneklerde olduğu gibi)
kaplar literatürde Painted Ware olarak da geçtiği için bu adlandırılma tercih edilmiştir.
134
oluşan bezemeli kaplar olarak tanımlanabilir. Kapların kilinin oldukça açık renkli olduğu
fark edilir. Alahan Manastırı’nda bulunan ve yapıyla ilişkilendirilen örneklerden dolayı ilk
olarak Monastic Ware tanımlaması yapılmıştır490. Kapların bu tür motiflerle süslenmesi,
Hristiyanlıktaki (özellikle sıcak, kurak ülkelerde) su ve yaşam arasındaki sembolik bağın
önemli olmasıyla ilişkilendirilmiştir491. Kıta Yunanistan’da MS 3. yüzyıl başından MS 5.
yüzyıla kadar örnekleri bulunan boyalı kapların492 Doğu Akdeniz’de Mısır ve Filistin’de de
kullanımının olduğu bilinmektedir493. Kapların geç dönemde üretimi olasılıkla MS 8.
yüzyıla kadar devam etmektedir.
Manastır’da 2012 yılı Tekne kazıları sırasında bulunan boyalı kap parçası (Kat. No. 79;
Lev. 40) ile 2014 yılı kazılarında (M4-1B Açması) tespit edilen iki parça bu kapların
örneği olarak değerlendirilmiştir494. Kat. No. 79’un yaklaşık 6 cm’lik kısmı korunan gövde
parçasında kulpun yeri kırıktır. Sert dokulu, ince kireç katkılı kil, açık kahverengi
renktedir. Parçanın üzerinde tam olarak tanımlanamaya olanak veremeyen kırmızı renkte
yapılmış bezemenin uzantıları bulunmaktadır. Yukarıda da ifade edildiği gibi, benzer
kapalı kapların örnekleri bölgede başta Alahan olmak üzere Kilise Tepe ve Elaeussa
Sebaste’de görülmektedir495. Bölge dışında ise Perge konut alanı kazılarında bulunan ve bu
kapların bir örneği olarak değerlendirilen mataradaki bezeme dallar ve noktalardan
oluşmakta olup Alahan buluntularından yola çıkarak MS 6.-7. yüzyıla tarihlenmektedir496.
Alahan’da bulunan kaplardan ince kil dokusuyla ayrılan Kilise Tepe örneklerinin form ve
süsleme açısından Alahan ve Dağ Pazarı kaplarına daha benzer olduğu belirtilmektedir.
Kilise Tepe’de kiliseden değil de çevredeki yapılardan gelen bu kaplar, stilize üzüm, asma
biçimin yanı sıra kuş, balık, yaprak, yıldız ve haç gibi görünen şekiller ile spiraller ve
noktalar da dâhil olmak üzere çeşitli bezemelerle boyanmıştır497. MS 6. yüzyıl sonu-7.
yüzyıla tarihlenen bu kaplar için özellikle Ürdün ve Suriye’de MS 8. yüzyıl başı
490
Williams, 1985: 41.
491
Jackson, 2007b: 387, 395.
492
Hayes, 1972: 413.
493
Arthur, P. (2007). Form, function and technology in pottery production from Late Antiquity to the early
Middle Ages. , Technology in Transition A.D. 300-650. L. Lavan, E. Zanini and A. Sarantis (Eds.) Leiden:
Brill, 170.
494
M4-48_4 kazı envanter numaralı kataloğa alınmayan parçanın yaklaşık 8 cm’lik kısmı korunmuştur.
Boyalı olmayan parça üzerinde taramalar bulunmaktadır.
495
Alahan: Williams, 1985: 41, fig. 4-6. Kilise Tepe: Jackson, 2007b: 387-400, fig. 416: 1094, fig. 417-419:
1113-1212; Jackson, 2013: 230-231, fig. 18.11. Elaeussa Sebaste: Ricci, 2007: 175, fig. 3: 23.
496
Fırat, 1999: 90, Kat. No. 881.
497
Jackson, 2013: 230-231.
135
Geç Antik Dönem’in Kırmızı Astarlı seramik kaplarının dört gruba ait örneklerini Olba’da
görmek mümkündür. Buna göre, Geç Roma C Kırmızı Astarlı seramiği sayısal olarak en
fazla bulunan grubu oluşturmakta; bu kaplar içinde de Hayes Form 3 ve Hayes Form 10
kapları ön plana çıkmaktadır. Sayısal olarak ikinci sırada bulunan Geç Roma D
seramiğinde Hayes Form 9’un daha fazla örneği bulunmaktadır. Afrika seramiğinin
saptanan yedi formu içinde iki formu, Hayes Form 99 ve Hayes Form 105 daha fazla
örnekle temsil edilmektedir. Diğer kırmızı astarlı Geç Roma kaplarına karşın Afrika
seramiğinin kente sınırlı sayıda örneği ulaşmaktadır. Olba’da ortaya çıkan bu tablo ile
Dağlık Cilicia’da seramiklerin bilinen dağılımı karşılaştırıldığında farklılığın olduğu
gözlenmektedir. Geç Roma D kaplarının bölgede daha yaygın olduğu bilinmesine karşın
Olba’da Geç Roma C kaplarına daha fazla karşılaşılmaktadır ki bu durum değişen
taleplerle ilişkili olmalıdır. Bölgede de az örneği bilinen Açık Renkli seramiğin tek parçası
498
Jackson, 2013: 229.
499
Manastırlar kendi ihtiyaçlarını karşılamak üzere seramik üretmiş olmalıdır. Özellikle Mısır
manastırlarında yapılan çalışmalarda seramik üretiminin yanı sıra ekmek fırınları ile şarap üretimini gösteren
bazı yapılanmaların bulunduğu ortaya çıkmaktadır (bkz. Schrunk, I. D. (2003). Spiritual economy and
spiritual craft: Monastic pottery production and trade. Living for Eternity: The White Monastery and its
Neighborhood. Proceedings of a Symposium at the University of Minnesota, Minneapolis, Philip Sellew
(Ed.) 83-96). Olba manastırı için şarap işliği dışında diğer üretimleri destekleyen verilere henüz
ulaşılamamıştır.
136
ise manastırda gün ışığına çıkarılmıştır. Sözü geçen yapıda bulunan diğer bir önemli
seramik parçası da boyalı kaplara aittir. Özellikle Kilise Tepe’de birçok örneği saptanan bu
kapların bölgedeki diğer örnekleri Alahan ve Elaeussa Sebaste’den gelmektedir. Kıyıya
karşın, dağlık kısımdaki dağılımı bağlamında manastırdaki varlığı da dikkat çekmektedir.
25
20
15
Afrika
Phocaean
10 Cypriot
Geç Roma kırmızı astarlı seramiklerinin tarihlendiği yüzyıl aralığı ile birlikte
değerlendirildiğinde ortaya çıkan şekil MS erken 6. yüzyıldan 7. yüzyıl başlarına kadar
kapların ulaşımının daha yoğun olduğunu göstermektedir (Şekil 3. 10).
137
3.2. Amphoralar
500
Amphoralar, genellikle çift kulplu ve taşıma amaçlı olarak üretilen büyük boyutlu kaplardır. Yunanca
kökenli olan amphora kelimesi, iki taraflı anlamına gelen amphi ile taşımak anlamındaki pherein fiilinden
türetilen phoros kelimelerinin birleştirilmesi ile oluşturulmuştur (Doğer, E. (1991). Antik Çağda Amphoralar.
İzmir: Sergi Yayınevi, 7.). Bu kelimenin ilk biçimi Akhaların MÖ 2. binde kullanmış oldukları Linear B
alfabesi ile yazılmış kil tabletler üzerinde ideogram (a-pi-po-re-we) olarak görülmektedir. Amphora
kelimenin kullanımına ilk kez Homeros destanlarında rastlanmakta, Odysseia destanında (Odysseia II)
tanrıça Athena, babası Odysseus’u aramak için İthaka’dan Pylos’a gitmek üzere yola çıkan Telemakhos’a
şarapları amphoralar içerisine koymasını söylemektedir.
501
Bölgenin erken dönemlerden itibaren ticaretiyle ilgili bkz. Bilir, A. (2014). Roma Dönemi Doğu Akdeniz
ticaretinde kıyı Kilikya Bölgesi’nin yeri ve önemi. Yayımlanmamış Doktora Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitütsü, Konya.
502
Şenol-Cankardeş Şenol, 2003: 119. Nagidos’daki (Bozyazı) amphora üretimi için bkz. Şenol, A. K.-Ercan,
A. (2007). Amphoralar ışığında kentin ticari ilişkileri. Dağlık Kilikia’da Bir Antik Kent Kazısının Sonuçları
Nagidos. S. Durugönül (Ed.) Adalya, (6), 295-296).
503
Rauh, N. K.-Slane, K. W. (2000). Possible amphora kiln sites in Western Rough Cilicia. Journal of
Roman Archaeology, (13), 329. Dağlık Cilicia’da ormansızlaşma üzerine yapılan çalışmalar için bkz. Rauh,
N. (2006). Antik Çağ Dağlık Kilikyası’nda ormansızlaşma arkeolojisi. Anadolu Akdenizi Arkeoloji Haberleri,
(4), 83-84; Rauh, N. K. (2011). Landscape ecology and the end of Antiquity: The archaeology of
deforestation in South Coastal Turkey. Committee for Research and Exploration, National Geographic
Society GRANT, 18-46; Akkemik, Ü.-Caner, H.-Conyers, G.-Karlıoğlu, N.-Dillon, M.J.-Rauh, N.K.-Theller,
L. (2012). Dağlık Kilikya yaylaları arkeolojik yüzey araştırması: Ormansızlaşma araştırması. Anadolu
Akdenizi Arkeoloji Haberleri, (10), 183-187; Dillon, M.-Özalp, İ.-Rauh, N. (2015). Dağlık Cilicia yayla
arkeolojik yüzey araştırması: 2014 yılı ormansızlaşma araştırması. Anadolu Akdenizi Arkeoloji Haberleri,
(13), 169-173.
504
Şenol, 2009: 59-60. Ekonomik hayatla ilgili olarak bkz. Ergin, 2013: 390-391.
505
Şenol, 2009: 64.
138
Cilicia, Geç Antik Dönem’in tarihsel süreci içinde daha önce bahsedildiği gibi, ekonomik
ve ticari canlanmanın yaşandığı bölgelerden biridir. Söz konusu durumu hem tarımsal
üretime hem de bölgede birçok merkezde üretildiği bilinen amphora üretimine
bağlayabiliriz. LR 1 (Late Roman Amphora 1) amphoraları bölgede üretilen Geç Roma
ticari amphora formlarından biridir.
Geç Antik Dönem amphora tiplerinde, yaygın kullanımda LRA 1 olarak geçen amphoralar,
Akdeniz ticaretinde oldukça sık görülen örneklerdir. MS 4. yüzyıldan itibaren üretilmeye
başlayan amphoraların kendi üretim bölgeleri dışında çok uzak tüketim noktalarına
ulaştıkları İngiltere’den Karadeniz’e, Avrupa’da Yunanistan, İtalya, İspanya ve Fransa’dan
Afrika’ya, hatta Hindistan’dan Orta Asya’ya kadar oldukça geniş bir coğrafyada MS 7.
yüzyıla kadar kullanıldıkları yapılan çalışmalarla ortaya çıkmaktadır509.
506
Bu çalışmalar için bkz. Rauh, 1999: 339-348; Rauh-Slane, 2000: 319-327; Autret, C.-Kızılarslanoğlu, A.-
Rauh, N. (2016). Batı Kilikia amphora araştırmalarında yeni gelişmeler. Anadolu Akdenizi Arkeoloji
Haberleri, (14), 333-337. Roma İmparatorluk Dönemi amphora üretimi için bkz. Autret, C.-Rauh, N. K.
(2010). Roman amphora production in Western Rough Cilicia. Antik Çağ’da Anadolu’da Zeytinyağı ve Şarap
Üretimi. Ü. Aydınoğlu-A. K. Şenol (Editörler) İstanbul: Graphis Matbaa, 110-118; Bilir, A. (2017). Roma
İmparatorluk Dönemi ve Geç Antik Çağ’da Kilikya Bölgesi’nde amphora üretimi. Prof. Dr. Recep Yıldırım’a
Armağan. P. Pınarcık-B. Gökce-M.S. Erkek-S. C. Kandal (Yay. Hazırlayanlar) Ankara: Bilgin Kültür Sanat
Yayınları, 219-228.
507
Plinius, Nat. His, XIV,11.81.
508
Hild-Hellenkemper,1990: 109.
509
Empereur, J.-Picon, M. (1989). Les régions de production d’amphores impériales en Méditerranée
orientale. Amphores romaines et histoire économique: Dix and de recherche. Rome: Ècole Française de
Rome, 236; Elton, 2003: 177-178; Şenol, 2009: 88-90. Batı Akdeniz dağılımı için bkz. Expόsito Alvarez,
139
Farklı birçok adlandırmaya da sahip olan amphoralar514, Late Roman Amphora 1 olarak ilk
kez John Riley tarafından tanımlanmıştır. Benghazi örneklerini inceleyen araştırmacı,
515
Riley, J. (1979). The coarse pottery from Benghazi. Excavations at Sidi Khrebish Benghazi (Berenice) J.
A. Lloyd (Ed.), Supplements to Libya Antiqua-V, vol. II, Tripoli: Dept. of Antiquities, Ministry of Teaching
and Education, 212-216.
516
Kuzmanov, G. (1973). Tipologia i kronologia na rannozantiyskite anfori (iv–v v.). Archeologia, 14–21.
517
Scorpan, C. (1977). Contribution à la connaissance de certains types céramiques romano-byzantins (IV–
VII siècles) dans l'espace Istro-Pontique. Dacia, (XXI), 269–297.
518
Egloff, M. (1977). La Poterie Copte. Genève.
519
Keay, Catalonia örnekleri için Variant A-B-C-D tiplerini belirlemiştir. Bkz. Keay, S. J. (1984). Late
Roman amphorae in the Western Mediterranean. A typology and economic study: the Catalan evidence.
British Archaeological Reports International Series 196 (i). Oxford.
520
Opait, Scythia örnekleri için LR1/1A1-4, LR1/1B1-2, LR1/1C, LR1/1D tiplerini belirlemiştir. Bkz. Opait,
A. (1984). Beobachtungen zur Entwicklung der zwei Amphoratypen. Peuce IX, 311–327. Dobrudja LR 1
amphoraları için ise 6 alt tip (LRA 1A1-1A4; 1B1-1B2; 1C-1F) belirlemiştir. Bkz. Opait, 2004a: 8-11.
521
Peacock, D.P.S.- Williams, D.F. (1986). Amphorae and the Roman Economy. An Introductory Guide.
London.
522
Van Alfen, 1996: 192-201.
523
Sazanov, Karadeniz’in kuzeyindeki yerleşimlerde tespit edilen amphoraları 14 farklı tipe ayrımıştır. Bkz.
Sazanov, A. (1999). Les Amphores “LA 1 Carthage” dans la region de la mer Noire, (Typologie et
Chronologie: Ve - VIIe s. Apr. J. -C.). In Production et Commerce des Amphores Anciennes en mer Noire. Y.
Garlan (Ed.) Provence, 265-279.
524
Piéri, amphoraları LRA 1A, 1B ve geçiş tipi olarak tasnif etmektedir. Bkz. Piéri, 2005: 70–77, fig. 25.
525
Demesticha, S. (2014). Late Roman amphora typology context. In Late Roman Coarse Wares, Cooking
Wares and Amphorae in the Mediterranean: Archaeology and Archaeometry, The Mediterranean: a market
without frontiers, LRCW 4. N. P-Papadimitriou, E. Nodarou and V. Kilikoglou (Eds.) British Archaeological
Reports International Series 2616 (I),vol. I, Oxford: Archaeopress, 601-602.
526
Bass, G.- Van Doorninck, F. (1982). Yassı Ada I. A seventh-century Byzantine Shipwreck. Texas A&M
University, 155-157; Van Alfen, P. (1996). New light on the 7th-c. Yassı Ada shipwreck: capacities and
standard sizes of LR1 amphoras. Journal of Roman Archaeology, (9), 192-201.
527
Opait, A. (2010). On the origin of Carthage LR Amphora 1. In Late Roman Coarse Wares, Cooking
Wares and Amphorae in the Mediterranean: Archaeology and Archaeometry, LRCW 3. S. Menchelli, S.
Santoro, M. Paquinucci, G. Guiducci (Eds.) British Archaeological Reports 2185 (II), 1015-1022.
141
Piéri 1998 yılında yaptığı çalışmada, sözü geçen formlara daha küçük boyutlu olan ve MS
7. yüzyılın ortalarına kadar üretildiğini önerdiği LRA 1C (sous tip) formunu eklemiştir528.
Araştırmacı 2005 yılında yaptığı çalışmada ise A ve B olmak üzere iki ana form olarak
ayırdığı amphoraların B grubunu 2 alt gruba ayırmıştır. LR 1 A, MS 4. yüzyılın 2. yarısı -
erken 6. yüzyıl arasında üretilen formdur. Bu amphoralar 15 ila 27 litre arasında değişen
kapasiteye sahiptir.
528
Piéri, D. (1998). Les importations d’Amphores orientales en Gaule meridionale durant l’antiquite tardive
et le haut-moyen Age (IVe-VIIe siecles apres J.-C.) Typologie, cronologie et contenu. SFECAG, Actes Du
Congres D’Istres, 98-99.
142
529
Piéri, 2005: 70-77.
530
Kızılarslanoğlu, H. A.-Aytek, A. İ. (2018). Elaiussa Sebaste üretimi “Geç Roma 1” amphoralarının
geleneksel tipoloji yöntemi ve geometrik morfometrik analizlerle değerlendirilmesi. Mimarlar Arkeologlar
Sanat Tarihçileri Restoratörler Ortak Platformu (MASROP) E-dergi 12. 2, 16-44.
531
Van Alfen, 1996: 209.
532
Kızılarslanoğlu-Aytek, 2018: 28.
533
Şenol, A. K.-Kerem, F. (2000). İçel Müzesi’nde bulunan bir grup amphora. Olba, (III), 93-95, lev. 17: 17,
18.
534
Empereur-Picon, 1989: 236-243.
535
Demesticha, 2014: 601; Diamanti, C. (2010). Stamped Late Roman/Proto-Byzantine amphoras from
Halasarna of Kos. Rei Cretariae Romanae Fautorum Acta, (41), 1.
143
536
Empereur-Picon, 1989: 237, 241, fig. 18-19.
537
Kızılarslanoğlu, H. A. (2017). Antik Çağ ticaretinin gizemli tanıkları ticari amphoralar. Barış Salman Anı
Kitabı. I. Adak Adıbelli, G.İ. Bertram, K. Matsumura, E. Baştürk, C. Koyuncu, H.A. Kızılarslanoğlu, T.Y.
Yedidağ, A.T. Uzunel (Editörler) İstanbul: Ege Yayınları, 96-97.
538
Ricci, 2007: 171; Ferrazzoli-Ricci, 2007: 672-673; Burragato, F.-Nezza, M.-Ferrazzoli, A. F.-Ricci, M.
(2007). Late Roman 1 amphora types produced at Elaiussa Sebaste. In Late Roman Coarse Wares, Cooking
Wares and Amphorae in the Mediterranean: Archaeology and Archaeometry, LRCW 2. M. Bonifay-J. C.
Treglia (Eds.) British Archaeological Reports International Series 1662 (II), Oxford: Archaeopress, 689-695;
Ferrazzoli-Ricci, 2009: 37.
144
değişmektedir. Fırın kalıntısının limana olan yakınlığı dikkate alındığında yakın çevrede
üretilen şarap ve zeytinyağı gibi ürünler bu amphoralarla kent limanından ihraç edilmiş
olmalıdır539. Corycus’ta LR 1 amphoraların kentte üretimini kanıtlayacak verilere (fırın
mimarisi, atık seramik tabakaları gibi) henüz ulaşılamamış olmakla birlikte, amphora
formunun üretildiğine ilişkin bazı tespitler yapılmaktadır. Kentte 2004-2009 yılları
arasında gerçekleştirilen yüzey araştırmalarında bulunan çok sayıdaki parça, LR 1B
formuna ait örneklerden oluşmaktadır. Bu parçalarda kil, devetüyü ve kırmızı olmak üzere
iki renge sahiptir. Hamurda kalker, taşçık, kum, mika ve seramik parçacıklarından oluşan
katkı maddeleri yoğun olarak görülmekte; bir örnekte ise sarı renkli astar dikkat
çekmektedir. Sözü edilen tipteki amphoralar, MS 6. yüzyılın başı ile MS 7. yüzyılın
ortalarına kadar tarihlenirler. Geç Antik Dönem’de bölgenin ekonomisindeki canlanmayla
birlikte yaşanan gelişmeler dikkate alındığında benzer bir durumu Corycus’ta da takip
edebilmek mümkündür. Daha önce bahsedildiği gibi, kentin ekonomik yapısı hakkında
bilgiler veren çeşitli meslek gruplarını içeren mezar yazıtları ve tarımsal üretime yönelik
mimari yapılanmalar, bölgenin bir liman kenti olarak bu dönemdeki zenginliğini
yansıtmaktadır. Corycus’unda geniş limanı ve art alanıyla birlikte, amphora üreticisi olarak
Geç Antik Dönem’de Cilicia ticaretinin bir parçası olduğu düşünülmektedir540.
LR 1 amphoralarının üretildiği bir diğer merkez olan Kıbrıs’ta son yıllarda yapılan
çalışmalar, adanın güney kıyılarında bulunan Paphos ve Zygi-Petrini’de bu tipte amphora
üretiminin yapıldığını göstermektedir. Zygi-Petrini’de ortaya çıkarılan fırın kalıntısında
tespit edilen amphoralarda kırmızımsı ya da devetüyü rengindeki kilin kumlu, siyah ve
beyaz katkı maddesinden oluştuğu, bazı parçaların açık renkte astara sahip olduğu
gözlenmektedir541. Kıbrıs amphoraları MS 6. ve 7. yüzyıla tarihlenirler542.
LR 1 amphora tipinde üretimin yapıldığı diğer bir merkez olarak anılan Kuzey Suriye’de
Seleucia de Pieria ve Rhosus’da (Arsuz) üretim yapıldığından bahsedilmektedir543.
Reynolds ise buradaki amphora üretimine şüpheyle yaklaşmakta ve Suriye’de LR 1
539
Autret, C.-Yağcı, R.-Rauh, N. K. (2010). Soli/Pompeiopolis’te LRA 1 amphora fırın alanı. Anadolu
Akdenizi Arkeoloji Haberleri, (8), 203-207.
540
Alkaç, E. (2012). Korykos (Kilikia) yüzey araştırmalarında bulunan LR1 amphoraları. Olba, (XX), 324-
332.
541
Manning, S.W.-Monks, S.I.-Sewell, D.A.-Demesticha, S. (2000). Late Roman Type 1a amphora
production at the Late Roman site of Zygi-Petrini, Cyprus. Report of the Department of Antiquities Cyprus,
233-257.
542
Demesticha, 2013, 170-178.
543
Empereur-Picon, 1989: 237, fig. 16-17.
145
544
Reynolds, P. (2005). Levantine amphorae from Cilicia to Gaza: A typology and analysis of regional
production trends from the 1st to the 7 th centuries. In Late Roman Coarse Wares, Cooking Wares and
Amphorae in the Mediterranean: Archaeology and archaeometry, LRCW 1. J.M. Gurt i Esparraguera, J.
Buxeda i Garrigos et M.A. Cau Ontiveros (Eds.) British Archaeological Reports International Series 1340,
Oxford, Archaeopress, 566.
545
Piéri, D. (2007a). Les centres de poduction d’amphores en Mediterranée orientale durant l’antiquité
tardive: quelques remarques. In Late Roman Coarse Wares, Cooking Wares and Amphorae in the
Mediterranean, LRCW 2. M. Bonifay-J.-C. Treglia (Eds.) British Archaeological Reports International Series
1662 (I), vol. I, 616 vd. fig. 15.
546
Nacef, J. (2007). Nouvelles données sur l’atelier de potiers de Henchir ech Chekaf (Ksour Essef, Tunisie).
In Late Roman Coarse Wares, Cookong Wares and Amphorae in the Mediterranean, LRCW 2. M. Bonifay –
J. C. Treglia (Eds.) British Archaeological Reports International Series 1662 (II), 581-591, fig. 3.
547
Bu örneklerde pembemsi beyaz renkten (Munsell 7.5YR 8/2) açık kırmızımsı kahverengi renge (2.5YR
6/4) doğru değişen sert dokulu hamurda kum, siyah katkı parçaları (piroksen), mika ve kireçtaşı
görülmektedir.
548
Bu örneklerin pembeden açık kırmızıya doğru değişen (5YR 8/4-2.5YR 6/6) sert dokulu hamuru kumlu
olup ayırt edici olarak siyah katkı parçaları (piroksen) ile mika ve kireçtaşından oluşmaktadır.
549
Örneklerin sert dokulu hamurunun rengi pembemsi beyaz renkten (Munsell 7.5YR 8/2) pembemsi gri
renge (5YR 7/2) doğru değişmektedir. Seleucia ve Rhosus’a göre daha katkılı olan hamur oldukça kumlu
olup daha yoğun kireçtaşı ve piroksen içermektedir.
550
Bunların kil renginin daha açık olduğu fark edilmekte; kil açık kırmızıdan renkten (2.5YR 6/6) kremsi
beyaza renge (2.5YR 8/2) doğru değişmektedir. Sert dokulu kumlu, yoğun kireçtaşından oluşan hamurda
mika, kırmızı ve siyah katkı maddeleri (piroksen) görünmektedir.
551
Örneklerin sert dokulu kumlu hamuru pembemsi beyaz renkte (5YR 8/2) küçük kireçktaşı ve kuvars
içerir.
552
Williams, D. F. (2005b). An integrated archaeometric approach to ceramic fabric recognition. A study
case on Late Roman Amphora 1 from Eastern Mediterranean. In Late Roman Coarse Wares, Cooking Wares
and Amphorae in the Mediterranean: Archaeology and archaeometry, LRCW 1. J.M. Gurt i Esparraguera, J.
Buxeda i Garrigos et M.A. Cau Ontiveros (Eds.) British Archaeological Reports International Series 1340,
Oxford, Archaeopress, 618-619; Williams, 2005a: 163-166.
146
Heraclius’un kısa süreli de olsa Kuzey Suriye ve Anadolu kıyılarında sağladığı istikrar
ortamından sonra Arapların Doğu Akdeniz’deki ilerleyişleri, LR 1 amphora üretiminin son
bulmasında etkili olmuş olmalıdır554. Cilicia’nın da bu akınlardan etkilendiği bilinmekte;
Elaeussa Sebaste’de yaşayanların bu süreçte kentten tahliye edildiği dile getirilmektedir555.
MS 7. yüzyıldan itibaren Doğu’da amphora üretiminin oldukça azaldığı; ancak Suriye-
Filistin Bölgesi’nde ve Karadeniz’de küçük ölçekli olarak devam ettiği belirtilmektedir556.
553
Şenol, A. K. (2008). Cilician commercial relations with Egypt due to the new evidence of amphora finds.
Olba, (XVI), 116.
554
Şenol, 2003: 83.
555
Equini Schneider 2008: 18.
556
Şenol, 2009: 10.
557
Amphoralar için bkz. Alkaç, E. (2017). Olba Kazısı’nda ele geçen Hellenistik Dönem’e ait bir sepetkulplu
amphora parçası. Seleucia ad Calycadnum, (VII), 114-121; Özyıldırım, M.-Alkaç, E. (2015). Olba Kazısında
ele geçen Rhodos amphora mühürleri. Seleucia ad Calycadnum, (5), 142-145.
147
Olba’da saptanan amphoralar içinde LR 1 amphoraları en fazla örneğe sahip olan formdur.
Manastır’da bulunanların yanı sıra, incelediğimiz örneklerin büyük çoğunluğu tiyatro
kazılarında tespit edilmiştir (bkz. Şekil 2. 1). Amphoranın, daha erkene tarihlenen LR 1A
tipine ait örneklerine rastlanmazken sözü geçen yapılarda bulunan örneklerin tümü LR 1B
tipine aittir. Sağlam bir örneğin ele geçmediği LR 1B amphoraları ağız-boyun, gövde ile
kulp parçalarından oluşmaktadır. Olba örneklerinin ağız çapları 8 ila 12 cm arasında
değişmektedir. Bu tipin amphoraları, kalın-silindirik boynun üst bölümünden başlayan
yivli veya yivsiz oval kesitli kulplara sahiptir. Ağız kenarının hemen altında, kulpların
boyna bağlandığı kısımdaki çıkıntı bazı parçalarda çok daha belirginken bazılarında hafif
geçiş yapmaktadır. Sert ve sıkı olan kilin rengi, devetüyü (7.5YR 7/6-8/4-8/6, 10YR 8/4)
ile kırmızı renginin (2.5YR 6/6-6/8-7/8 – 5YR 7/4-7/6-7/8) tonlarındadır. Astar ise kırmızı
ve devetüyü rengin tonları şeklindedir. Katkılı olan kilde yoğunlukları genel olarak değişen
kum, kireç ve taşçık görülürken bazılarında mika olduğu da fark edilmektedir.
LR 1B amphoralarının farklı ağız kenarına sahip olduğu birçok kentte bulunan örneklerle
bilinmektedir558. Olba örnekleri için de bu durum geçerli olup amphora parçalarının farklı
alt gruplar altında incelenmeleri daha uygun olmaktadır. Buna göre, amphoralar için I)
Dışa çekik sivrileştirilmiş, II) Dışa çekik yuvarlatılmış, III) Ağız kenarı dik/düz olanlar
olmak üzere üç farklı ağız kenarı saptanmıştır.
Olba’da I. gruba giren LR 1B amphoralarının ağız kenarı, hafif sivriltilerek dışa doğru
çekilmiştir. Bazı örneklerde kulp, ağız kenarına bitişik olarak eklenmiştir. Manastır’da
bulunan amphoralar içinde iki örnek bu grup içinde değerlendirilmiş olup tiyatroda daha
fazla örneğin (28 örnek) olduğu tespit edilmiştir. Kataloğa alınan 17 parçanın ağız kenarı
küçük farklılıklara karşın benzer özellikler göstermektedir (Kat. No. 80-96; Lev. 40-48).
Bu ağız kenarı tipinin benzer örnekleri, Kanytellis (MS 6. yüzyıl ile MS 7. yüzyıl ortaları
arası), Corycus (MS 6. yüzyıl başı ile 7. yüzyıl ortası arası), Celenderis (MS 6-7.
558
Beirut’ta bulunan LR 1B tipindeki amphora parçaları söz konusu durum için güzel bir örnektir. bkz. Piéri,
D. (2007b). Béryte dans le grand Commerce Méditerranéen. Production et importation d’amphores dans le
Levant protobyzantin (Ve-VIIe s. ap. J.C.). In Productions et échanges dans la Syrie gréco-romaine. M.
Sartre (Ed.) Lyon: Topoi Orient Occident, (8), fig. 3-4.
148
yüzyıllar), Ceramus (MS 6. yüzyılın ikinci yarısı-7. yüzyılın ilk çeyreği), Myndos’ta (MS
4-7. yüzyıl arası) bulunmaktadır559. LR 1B tipinde birçok örneğin ele geçtiği Beirut’ta MS
6. yüzyıl ile 7. yüzyılın ortasına, Alexandria’da ise MS 6. yüzyıla tarihlenirler560.
559
Kanytellis: Alkaç, E. (2015). 4.2. Kanytellis Kazısından Late Roman 1 amphoraları. Kanytellis
(Kanlıdivane) Dağlık Kilikia’da Bir Kırsal Yerleşimin Arkeolojisi. Ü. Aydınoğlu (Ed.) İstanbul: Ege
Yayınları, 153-154, fig. 2-8. Corycus: Alkaç, 2012: 341, fig. 5-12. Celenderis: Tekocak-Zoroğlu, 2013a:
140, fig. 31-32. Ceramus: Kızıl, A.-Yaman, A. (2017). A group of transport amphorae from the territorium
of Ceramus: Typological observations. Anatolia Antiqua, (XXV), 28, plate. 4: 8. Myndos: Gülsefa, G.
(2016). 2006-2013 Myndos kazılarında bulunan amphoralar ve amphora mühür buluntuları. Myndos Kazı ve
Araştırmaları 2004-2013. D. Şahin (Ed.) Bursa: Uludağ Üniversitesi, 143, Kat. No: 113.
560
Beirut: Piéri, 2007b, fig. 3: 4; -4: 2-10. Alexandria: Şenol, A. K. (2007). A statistical essay on the
distribution of imported amphorae finds of the CEAlex Salvage Excavations. In Amphores D’égypte de la
Basse Èpoque á l’époque arabe. S. Marchand-A. Marangou (Eds.) Cahiers de la Céramique Ègyptienne 8,
vol. I, 68, fig. 1.
561
Mührün okunması konusunda Mustafa H. Sayar’a teşekkür ederim.
149
562
Opait, A. (2004b). The Eastern Mediterranean amphorae in the province of Scythia. Transport Amphorae
and Trade in the Eastern Mediterranean (TATEM). Monographs of the Danish Institute at Athens. J. Eiring
and J. Lund (Eds.) 5, Denmark, 295, fig. 4; Opait, 2004a: 8-9.
563
Aşkın, 2010a: 44.
564
Alkaç, 2012: 328, fig. 10.
565
Mühürlü bu örneğin kil dokusuna benzer LR 1 amphora parçalarının olduğu tespit edilmiştir. 2017’de
tiyatroda T24 açmasında 5 ayrı kulp parçası daha bulunmuştur.
566
Kanytellis: Alkaç, 2015: 154, fig. 9-10. Corycus: Alkaç, 2012: 341, 344, fig. 4, 13. Celenderis:
Tekocak-Zoroğlu, 2013a: 140, fig. 28, 30, 33-34. Anemurium: Williams, 1989: 95, fig. 56: 562.
567
Antinoopolis: Piéri, 2007a, fig. 3: 1. Cos: Diamanti, 2010: 1-8. Yenikapı: Kara, Ü. (2015). Yenikapı
Limanı’nda ele geçen damgalı amphoralar. Antikçağ’da Doğu Akdeniz’e Zeytinyağı ve Şarap Üretimi. A.
Diler-K. Şenol-Ü. Aydınoğlu (Editörler) İzmir: Ege Üniversitesi Yayınevi, 244, 247-248, fig. 5a-b, 6a-b, 7a-
b.
568
Mühürler, amphora fırınlanmadan önce, genellikle kulpların üzerine, bazen de kulpun alt kısmı, boyun
veya kaideye basılmışlardır. Amphora mühürleme işlemi düzenli olmamakla birlikte ilk olarak MÖ 14.
yüzyılda Mısır amphoralarında görülmüştür. Klasik Dönem’den itibaren bazı amphora üreticisi kent
devletleri tarafından da uygulandığı bilinmekte olup Hellenistik Dönem’in başlarından itibaren sistemli bir
şekilde uygulanmaya başlamıştır. Amphoraların mühürlenmesinin asıl amacı halen bilinmemekle birlikte bu
konuda bazı öneriler bulunmaktadır. Mühürlerde yönetici isminin bulunması, şarabın hangi yılın ürünü
olduğunu göstermesinin yanı sıra devlete ödenmesi gereken verginin denetimi veya şarabın kalitesinin
garantisi ya da kabın kapasitesinin istenilen uygun ölçüde olup olmadığının kontrolüne yönelik bir işlemin
uygulamasıyla ilişkili olmalıdır. Mühürler üzerinde üretici veya atölye sahibinin adı (fabrikant), yıla ismini
veren ve belirli kontrolleri yapmakla ve başka işlerden de sorumlu olan yönetici adı (eponym, magistrat) ve
bazen de amphoranın üretildiği merkezin adı (etnikon) yer almaktadır. Üretici olarak adlandırılan kişinin
niteliği ise tartışmaya açık bir konudur. Üreticinin amphorayı üreten kişi veya atölye sahibi olduğu ya da
150
Antik Dönem’de hangi amaçla yapıldığı (her amphora formunun damgalanmamış olduğu
da bilinmektedir) mühürlerin herhangi bir vergilendirme sistemine hizmet edip etmediği,
markalaşma süreciyle ya da üretici damgaları olduğu sanılan bazı mühürlerin bir manastır
atölyesi ile ilişkili olup olmadığı konusu da henüz net değildir569. Piéri, amphora üretimi ile
taşınacak malların ticareti arasındaki ilişkinin genel olarak anlaşılmasına karşın, amphora
atölyeleri organizasyonun kamu ya da özel teşebbüse ait olup olmadığı, hatta devletin ve
kilisenin etkisinin bilinmesinin oldukça zor olduğu üzerinde durmaktadır. Ancak bu
durumun LR 1 amphoraları için daha açık olduğunu dile getirmekte ve boyalı yazıtlarda
görünen Cilicialı özel isimlerin olasılıkla çiftçilere veya çömlekçilere (nadiren çiftlikler) ait
olabileceğini belirtmektedir. Amphora üzerindeki bazı sembolleri ve işaretleri de kilise ile
üretim tarzı arasındaki bir bağlantıyla ilişkilendirmektedir570. Diamanti ise Cos
Adası’ndaki Halasarna’da yerel olarak üretilen mühürlü amphoralardan (MS 6. yüzyıl
ortası- MS 7. yüzyılın ilk yarısı) yola çıkarak mühürlemenin devletin mali kontrolü altında
yani belli bir sistem dâhilinde yapıldığını ileri sürmektedir. Sadece bazı amphoraların
mühürlenmesini de eşlik ettiği aynı grup mühürsüz amphoranın dolaşımına izin veren bir
sertifika olarak değerlendirmektedir571. Ancak araştırmacı bu çalışmasında sadece büst-
yazıt bulunan örnekleri dikkate alarak bazı öneriler getirmektedir ki monogram (şehirler,
sembol, haç kabartma, özel isim) olarak yapılan diğer mühürler içinde bu durumun geçerli
olduğunu söylemek henüz oldukça güçtür. Genel olarak bakıldığında, Corycus üretimi
sözü edilen etnikonu taşıyan amphoralar (henüz sınırlı sayıda örneği ortaya çıkmış olsa da)
kentin/bölgenin ürünlerinin ticari dolaşımda olduğunu göstermektedir. Bu amphoraların
bölge kentlerine ulaşması kentler arasındaki ticareti de ortaya çıkarmaktadır. Kentteki
mühürleme sisteminin hangi amaçla yapıldığı, tüccar, üretici ve siyasi otoritedeki
durumunun anlaşılması/değerlendirilmesi ise ileriki çalışmalarda ortaya çıkacaktır.
III. grup LR 1B amphora parçalarının ağız kenarı ise düz/dik olarak yapılmıştır. Diğer iki
gruba göre daha az örnekle temsil edilen bu grubun örnekleri (16 parça) sadece tiyatrodan
amphoralar içerisinde öncelikle taşınan malın şarap olmasından dolayı, şarap üreticisi olduğu
düşünülmektedir. Üretici için genel düsünce ise amphora atölyesinin sahibi olduğudur (Cankardeş Şenol, G.
(2006). Klasik ve Hellenistik Dönem’de Mühürlü Amphora Üreten Merkezler ve Mühürleme Sistemleri.
İstanbul: Ege Yayınları, 18-19; Şenol, 2009: 19-20).
569
Kara, 2015: 249.
570
Piéri, 2007a: 613. Araştırmacı, Mısır’da bu sistemin büyük ölçüde özel sektörün elinde olabileceğini dile
getirmektedir. Toprak sahibi ya da kilise tarafından işletilmek/idare edilmesi amacıyla bir alan çanak
çömlekçiye kiraya verilmektedir. Mısır üretimi LR 7 amforalarındaki tituli pictiler ile tıpalarda bulunan
damgalardaki çanak çömlekçi ya da çiftlik sahibi ismi ve tarım arazisi isimleriyle (laik veya kilisenin olsun)
karşılaşılmasının yaygın bir uygulama olduğundan bahsetmektedir.
571
Diamanti, 2010: 2, 4.
151
gelmektedir. Bu gruptan kataloğa 6 parça alınmıştır (Kat. No. 121-126; Lev. 61-63).
Benzer profil gösteren amphora örneklerine Celenderis ve Myndos’ta rastlanmaktadır572.
Beirut’ta da bu gruba örnek olabilecek amphora parçaları bulunmaktadır573.
3.2.1.2.2. Tıpalar
572
Celenderis: Tekocak-Zoroğlu, 2013: 140, fig. 29. Myndos: Gülsefa, 2016: 143, Kat. No: 112.
573
Piéri, 2007b, fig. 3: 1.
574
Doğer, 1991: 44-47.
575
Ferrazzoli-Ricci, 2007: 673, 677, fig. 2c; Ricci, 2007: 171, 172, fig. 1: 3.
576
Alkaç, 2012: 328, 334, fig. 14.
152
577
Williams, 1989: 75-76, fig. 41: 441-444.
578
Gülsefa, 2016: 69, 160, Kat. No: 157.
579
Bass, G. F.-Van Doorninck, F. H. (1971). A fourth-century shipwreck at Yassı Ada. American Journal of
Archaeology, (75/1), 34.
580
Bass-Van Doorninck, 1982: 160-161, fig. 8-7.
581
Gülsefa, 2016: 69, 160, resim 158.
153
3.2.1.2.3. Altlıklar
Antik dönemde isminin khytropus ya da lasana olduğu belirtilen altlıkların MÖ II. bin
yıldan itibaren üretildikleri bilinmektedir. Bunların kullanım amacına yönelik farklı
öneriler söz konusudur. Seramik üretiminde atölye alanında kapların üretimi, kurumaya
bırakılması ve pişirimi sırasında destek vazifesi gören yan form olarak
değerlendirilmelerinin yanı sıra bazı amphoralar ile çömlek ya da güveç gibi torba dipli
yani kendi başına duramayacak kaplar için ayak/kaide olarak üretildikleri de
önerilmektedir582. Soli/Pompeiopolis ve Elaeussa Sebaste’de üretildiği bilinen küçük halka
benzeri altlıklar LR 1 amphoralara destek unsuru/kaide olarak değerlendirilirler583.
Elaeussa’da üretim ile yakından bağlantılı olan ve fırın atıkları arasında çok sayıda ele
geçen amphoralarla aynı hamur dokusuna sahip çoğunlukla kaide olarak kullanılmış
altlıklar, MS 6.-7. yüzyıla tarihlenmektedir584. Anemurium’da farklı tipleri bilinen altlıklar,
amphoralar için kullanımları dışında, daha çok günlük mutfak faaliyetleri ile
ilişkilendirilirler. Kısa ve geniş olanların pişirme kapları ve güveçler için ayak olarak
kullanıldıkları; uzun ve dar yapılanların ise sacayağı gibi üç veya dördünün pişirme işlemi
sırasında kullanılmış olabilecekleri belirtilmektedir585. Phocaea’da Seramik Çöplüğü Alanı
ile Atölye Alanı kazılarında, MS 3.-4. yüzyıla tarihli tabakalarda bulunan ve iki taraflı da
kullanılmış olabilecekleri belirtilen 12 farklı tipteki altlık da mutfak/pişirme sonrası
kullanımlarıyla değerlendirilirler586.
Olba’da tiyatro kazılarında 2 altlık parçası tespit edilmiştir (Kat. No. 129-130; Lev. 65). Bu
altlıkların LR 1 amphoralar için kullanılmış olabilecekleri düşünülmektedir. Tiyatroda T12
açmasında 2013 yılında bulunan altlık yaklaşık 5 cm yüksekliğinde olup ağız kısmı
dışbükey yapmaktadır (Kat. No. 129; Lev. 65). Benzer profil özelliğine sahip
Soli/Pompeiopolis’te tespit edilen örnek, amphora altık olarak değerlendirilmiştir.
Olba’daki LR 1 amphoralarıyla birlikte değerlendirdiğimizde incelenen altlığı MS 6.-7.
yüzyıla tarihlemek mümkündür. 2014’te tiyatroda T1 açmasında bulunan alt kısmı düz
olarak yapılmış diğer altlık da yaklaşık 5 cm yüksekliğindedir (Kat. No. 130; Lev. 65). Her
582
Fırat, M. (2012). Phokaia Roma Dönemi Seramikleri: Altlıklar. Arkeoloji Dergisi, (XVII), 106; Williams,
1989: 103.
583
Soli/Pompeiopolis: Autret-Yağcı-Rauh, 2010: 204, res. 5. Elaeussa Sebaste: Ferrazzoli-Ricci, 2007: 673,
677, fig. 2b; Ricci, 2007: 172, fig. 1: 2.
584
Ricci, 2007: 171; Ferrazzoli-Ricci, 2007: 677.
585
Williams, 1989: 103-104, fig. 63: 598-603.
586
Fırat, 2012: 106-114.
154
iki altlığın çapı da 14 cm’dir. Bu altlık ağız kısmı daha ince ve uzun olan Anemurium
örneğine benzemektedir587. Söz edilen bu altlıkların benzer örneklerine Alahan ve
Diocaesarea’da da rastlanmaktadır588.
587
Williams, 1989: 103, fig. 63: 599.
588
Alahan: Williams, 1985: 50, fig. 8: 70. Diocaesarea: Kramer, 2012: 35, tafel 57: 467-468.
589
Yassı Ada Batığı’nda bulunan bu tipteki amphoralar MS 7. yüzyıla tarihlenmektedir. Bkz. Van Alfen,
1996: 210-213.
590
Cos’ta yerel olarak üretilen amphoralar MS 6. yüzyılın ortası ile 7. yüzyılın ilk yarısına kadar tarihlenirler.
Bkz. Diamanti, 2010: 1. Zygi Petrini’deki amphoralar MS 6. yüzyıla tarihlenir. Bkz. Manning-Monks-
Sewell-Demesticha, 2000: 237-253. Paphos’taki amphoralar için MS 6.-7. yüzyıl önerilmektedir. Bkz.
Demesticha, 2013: 171.
*
Dağlık Cilicia’da LR 1 amphora üretiminin bu kentlerde gerçekleştiği arkeolojik verilerle (fırın kalıntıları,
bozuk üretim atıkları gibi) kanıtlanmıştır. Soli/Pompeiopolis için bkz. Autret-Yağcı-Rauh, 2010: 203-207.
Elaeussa Sebaste için bkz. Ricci, 2007: 171; Ferrazzoli-Ricci, 2007: 672-673; Burragato vd, 2007: 689-695;
Ferrazzoli-Ricci, 2009: 37; Kızılarslanoğlu, 2017: 96-97.
155
591
Alanyalı, 2014: 107, çizim 6: 18.
592
Fırat, 1999: 80, lev. 168-173: 748-767.
593
Orhan, U. (2017). Phaselis 2016 yılı Güney Limanı amphora buluntuları. Phaselis, (III), 146, fig. 7.
594
Vroom, 2004: 294, 296, fig. 3.
595
Aslan, E. (2015a). Kekova Adası 2012-2013 yılı sualtı araştırmalarında bulunan amphoraların tipolojik
değerlendirmesi. Olba, (XXXIII), 336-337, fig. 2: 17; 4: 17; fig. 2: 18; 4: 18; fig. 2: 19, 4: 19.
596
Aslan, E. (2015b). 2014 yılı Knidos sualtı araştırmaları’nda elde edilen ilk bulguların değerlendirilmesi.
Mediterranean Journal of Humanities, (V/1), 112-113, fig. 18-19.
597
Kızıl-Yaman, 2017: 21, plate. 4: 8.
598
Gülsefa, 2016: 64, 143, Kat. No. 112-113.
599
Berndt, 2003: 61-64, tafel 41-45: 374-440.
600
Bezecky, T. (2005). Late Roman Amphorae from the Tatragonos-Agora in Ephesus. Spätantike und
mittelalterliche Keramik aus Ephesos. Archäologische Forschungen 13, 205-206, plate 3: 21-25.
601
Gürbüzer, 2018: 145, fig. 15: 59, 60, 61.
602
Şenol, A. K. (2015). Smyrna kazılarında 2007-2011 yılları arasında bulunan ticari amphoralar.
Smyrna/İzmir Kazı ve Araştırmaları I. Çalıştay Bildirileri. A. Ersoy-G. Şakar (Editörler) İstanbul: Ege
Yayınları, 249, 256, res. 3.
603
Rautman, 1995: 81, table 2, 49, fig. 9: 1.33; 66, fig. 21: 2.91; 73, fig. 26: 3.30,
157
604
Akkaş, İ. (2016). Parion tiyatrosu ticari amphora buluntuları. Parion Roma Tiyatrosu 2006-2015 Yılı
Çalışmaları, Mimarisi ve Buluntuları. C. Başaran-H. E. Ergürer (Editörler) İstanbul: İçdaş Yayınları, 170,
fig. 1: 5; fig. 2: 1.
605
Heath-Tekkök, 2007-2008: 121.
606
Hayes, J. W. (1968). A seventh-century pottery group. Dumbarton Oaks Paper, (22), 215; Hayes, 1992:
64, 167 (fig. 47: 156-157).
607
Liman olasılıkla I. Theodosius (MS 379-395) tarafından XII. bölgede kıyıya oldukça derin girinti yapan
bir koyda kurulmuş; MS 7. yüzyılın ortalarına doğru Mısır’dan yapılan tahıl sevkiyatının sona ermesiyle
işlevini büyük ölçüde yitirmiştir. MS 7-11. yüzyıllar arasında ise yakın mesafelerde kullanılan yük gemileri
ile balıkçı teknelerinin barındığı liman olarak kullanılmıştır. Liman için bkz. Başaran, S.-Kocabaş, U. (2008).
From Theodosian harbour to Yenikapı shipwrecks. Colloquium Anatolicum, (VII), 1-22; Ercan, A. (2010).
Yenikapı, a Late Antique and Byzantine Harbor in Constantinople: A historical, archaeological and
architectural study of the newly discovered remains. Unpublished master thesis, Koç University Graduate
School of Social Sciences, İstanbul.
608
Bu dönem ticaretiyle ilgili olarak bkz. Asal, R. (2010). Yenikapı Marmaray ve Metro kurtarma kazıları
buluntuları ışığında İstanbul’un Roma ve Bizans Dönemi deniz ticareti. Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Edirne.
609
Kara, 2015: 243-250.
610
Şenol, 2003: 85-88: 29-30.
611
Dündar, E. (2012). A group of amphorae from Side Museum and a new type of amphora: The Lycian
amphora? Archäologischer Anzeiger, 46, fig. 5.
612
Zoroğlu, L.-Dillon, M.-Yakınlar, D.-Rauh, N. (2009). Anamur Arkeoloji Müzesi’ndeki Amfora
Araştırmaları Raporu. 26. Araştırma Sonuçları Toplantısı, (2), 35, 39, 40, resim 6: 43-50.
158
613
Mimaroğlu, S. (2016). Adana Müzesi’nde bulunan Geç Antik Dönem ticari amphoraları. Tarihte Adana ve
Çukurova İlkçağ’dan Ortaçağ’a Adana ve Çukurova. Y. Kurt-F. Sansar (Editörler) Ankara: Akademisyen
Kitabevi, 207-213, Kat. No. 1-5.
614
Şenol, 2009: 228-247: 52-82.
615
Alkaç, E. (2013). Silifke Müzesi’nden Doğu Akdeniz üretimi amphoralar. Cedrus, (I), 115, fig. 9-10, Kat.
No: 7-8.
616
Şenol-Kerem, 2000: 93-95, lev. 17: 17, 18.
617
Kentte bulunan amphoraların yanı sıra, Aydıncık açıklarında gerçekleştirilen sualtı çalışmalarında
keşfedilen, belgelenen batık ve buluntular Celenderis’in Doğu Akdeniz deniz ticaret yolları üzerinde sık
kullanılan bir uğrak noktası olduğunu göstermektedir. bkz. Evrin, V.-Ayaroğlu, M.-Özkan, K.-Toskay Evrin,
Ç.-Bircan, K.-Bircan, M.-Zoroğlu, L. (2005). Kilikya kıyıları sualtı arkeolojik yüzey araştırmaları 2004.
Anadolu Akdenizi Arkeoloji Haberleri, (3), 135-140. Kentin limanları için bkz. Zoroğlu, L. (2014).
Kelenderis’in limanları ve çapalama yerleri. In Harbors and Harbor Cities in the Eastern Mediterrranean.
Byzas, (19), İstanbul: Ege Yayınları, 198-224.
618
Tekocak-Zoroğlu, 2013a: 119-122.
619
Williams, 1989: 95-96, fig. 56: 561-565.
159
Cilicia’da, yukarıda ifade edildiği gibi, kıyı ya da kıyaya yakın kentlerin yanı sıra, LR 1
amphoraların iç bölgelere de ulaştığı bilinmektedir. Örneğin, Kilisetepe’de gerçekleştirilen
kazı çalışmalarına göre, yerleşimde stratigrafik açıdan iyi korunmuş Geç Roma/Erken
Bizans Dönemi tabakalarında ele geçen bu formdaki amphora parçaları, ince seramik
kaplarıyla (çok yoğun olmasa da Geç Roma C ve Geç Roma D kırmızı astarlı parçaları
tespit edilmiştir) birlikte bulunmaktadır621. Diocaesarea’da yüzey araştırmasında tespit
edilen amphoralar içinde LR 1 örnekleri de bulunmaktadır622. Talep edilen ticari malların
deniz kıyısından uzak karasal merkezlere kadar ulaşması, amphoraların karadaki
dolaşımının yanı sıra, kıyı ile yerleşim arasındaki ticareti/değiş tokuşu yansıtması
bağlamında önemlidir. Olba’da bulunanlar da bu durumu desteklemektedir. Özellikle MS
6.-7. yüzyıla tarihlenen amphoralardan yola çıkarak bölgede bahsedilen bu yüzyıllarda
620
Alkaç, 2015: 151-152.
621
Jackson, 2007b: 387, 402-403; fig. 424-425: 1318-1332. Bu tür ithal malların Kilise Tepe’deki varlığı kıyı
ile yerleşim arasındaki ticareti/değiş tokuşu yansıtmaktadır. Göksu Vadisi çevresinde yetiştirilen ürünlerin de
bu durumun ortaya çıkmasında etkili olduğu ve bunların kıyıya ulaşmasında olasılıkla nehrin kullanılmış
olabileceği belirtilmektedir (bkz. Jackson, M. (2013). Byzantine settlement at Kilise Tepe in the Göksu
Valley. In Rough Cilicia: New Historical and Archaeological Approaches. M. Hoff-R. F. Townsend (Eds.)
Oxford: Oxbow Books, 231). Nehir taşımacılığın ticari ağın bir parçası olduğuna dair arkeolojik veriler MÖ
4. bine kadar gitmektedir (bkz. Ekmen, H. (2015). Filolojik ve arkeolojik verilere göre Anadolu’da MÖ II.
Binde iletişim ve ulaşım aracı olarak nehirlerin önemi. İletişim Ağları ve Sosyal Organizasyon, TAS 2.
İstanbul: Ege Yayınları, 48). Dicle nehri kenarında Siirt-Çattepe Höyük’te (Ortaçağ Arap yazılı belgelerinde
Tell-Fafan şehri olarak geçer) bulunan MS 10. yüzyıla tarihlenen nehir limanı bu taşımacılığın geç
dönemdeki örneğini oluşturmaktadır (bkz. Sağlamtimur, H. (2014). Dicle kıyısında Geç Roma Dönemine
tarihlenen bir kale ve nehir limanı. TINA Denizcilik Arkeolojisi Dergisi, (2), 29-39). Pisidya ve Pamphylia
bölgelerinin iki büyük nehri olan Eurymedon (Köprüçay) ve Kestros (Aksu) nehirleri üzerinde ya da
yakınında kurulmuş kentlerin (Aspendos, Perge, Pednelissos, Cremna, Sagalassos gibi) gelişmesinde önemli
etken olarak görülen nehirler ve bu konudaki öncü çalışma da bu kapsamda dikkat çekicidir (bkz. Köse, V.
(2017). Nehirler, kıyılar, limanlar ve kentler. Anatolia, (43), 193-228). Söz konusu taşımacılığın Batı
Karadeniz örneği için bkz. Bilir, A.-Okan, E. (2018). Sikkeler ışığında Prusias ad Hypium’dan Pontos
Euxenios’a nehir taşımacılığı ve ticari faaliyetler. Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Entitüsü Dergisi, (11/2),
903-920. Dağlık Cilicia’da önemli bir nehir olan Göksu (Calycadnus) için henüz bir çalışma olmamakla
birlikte benzer durumu bu nehir için de önermek olasıdır.
622
Kramer, 2012: 29.
160
Doğu Akdeniz’de MÖ 8. yüzyılın sonundan Geç Antik Dönem’e kadar farklı formlarda
amphorların üretildiği bilinmektedir. Geç dönemde üretilen ve bu çalışma kapsamında
incelenecek örnekler bağlamında LR 4 ve LR 5 amphoraların genel özellikleri ele
alınmaktadır.
LR 4 amphoralarının üretimi Gazze, Ascalon ve Negev arasında geniş bir alana yayılmıştır.
D. Piéri, özellikle Ascalon'un kuzeyinde bulunan atölyenin büyük bir kırsal çiftliğe hitap
etmiş olabileceğini belirtmektedir626. Akdeniz kıyısındaki Caesarea, Deir al Balah ve
Ashkelon gibi yerleşimlerde gerçekleştirilen kazı çalışmalarında amphora formuna ait çok
sayıda parçanın ele geçmesi bölge şarabının ihraç edilmesinde bunların kullanıldığını
göstermektedir. Bu yerleşimlerin birçoğunun hinterlandında büyük ölçekli preslere sahip
olduğu da bilinmektedir. Gazition isimli Gazze şarabı özellikle MS 5. ve 6. yüzyıllarda
önemli bir üne kavuşmuş; bu yüzyıllarda yaşamış yazarlar da bölge şarabından övgüyle
623
Piéri, 2005: 101.
624
Riley, 1979: 219-223. Amphora bu yaygın kullanımının yanı sıra; Almagro 54, Kuzmanov XIV, Zemer
36-53 olarak da adlandırılmıştır (Reynolds, 2005: 574.).
625
Şenol, 2009: 159.
626
Piéri, 2007a: 614, fig. 9.
161
Doğu Akdeniz’de geniş bir dağılıma sahip olduğu bilinen LR 4 amphoraları üzerine
günümüzde halen devam eden birçok tipoloji çalışması yapılmakta ve buna bağlı olarak da
farklı tarihleme önerileri ortaya çıkmaktadır. LR 4 amphoraları genel olarak erken
dönemde daha kısa olup geniş hacimli bir gövdeye, omuz üzerinde kulak formlu dikey
kulplara sahiptir. MS 5. yüzyıldan itibaren uzun yapılmaya başlanan amphoralar, geç MS
6. yüzyıl ile erken 7. yüzyılda daha uzun bir görünüme ulaşmış ve kaidesi de
konikleşmiştir629. A. Killebrew630 tarafından ağız profili, gövde özelliklerine göre A ve B
olmak üzere iki gruba ayrılan amphoraları G. Majcherek, daha önce yapılan tipoloji
çalışmalarını da kullanarak dört gruba (Form 1-4) ayırmıştır631. A. Opiat ise Scythia’da
bulunan seramikleri incelediği çalışmasında bu amphoraları A (A1-A2-A3-A4), B, C (C1-
C2), D ve E olmak üzere beş tip altında değerlendirmekte ve MS 4. yüzyıl ile 6. yüzyıl
arasına tarihlemektedir632. D. Piéri, A (A1-A2) ve B (B1-B2-B3) olmak üzere iki ana grubu
ayırdığı LR 4 amphoraları için bazı alt tiplerde belirlemekte ve son tipi daha geç dönem
içinde değerlendirmektedir (Resim 3. 4). Buna göre, A1 tipi, MS 4. yüzyıldan 5. yüzyıl
başına, A2 tipi MS 5. yüzyılın ikinci çeyreğine tarihlemektedir. B1 örneklerini MS 5.
yüzyıl-6. yüzyılın ilk yarısına, B2 tipini ise MS 6-7. yüzyıla yerleştirirken B3 tipi daha geç
amphoralardan oluşmakta ve bunlar için MS 7. yüzyılın ikinci yarısı ile MS 8. yüzyılın
başlangıcını önermektedir633.
627
Mayerson, P. (1992). The Gaza ‘Wine’ Jar (Gazition) and the ‘Lost’ Ashkelon Jar (Askalόnion). Israel
Exploration Journal, (42), 78. Antik yazarların verdiği bilgiye göre, kutsal topraklarda üretildiği için dinsel
bir anlam yüklenmesinin yanı sıra, lezzeti, şifalı olmasından dolayı bu şarap ünlenmiş olmalıdır (bkz. Piéri,
2005: 114).
628
Blakely, J. (1988). Ceramics and commerce: Amphorae from Caesarea Maritima. Bulletin of the American
Schools of Oriental Research, (271), 38.
629
Reynolds, 2005: 575.
630
Mayerson, 1992: 77, 80.
631
Majcherek, D. (1995). Gazan amphorae: Typology reconsidere. In Hellenistic and Roman Pottery in the
Eastern Mediterranean. Advances in Scientific Studies. H. Meyza, J. Mlynarczyk (Eds.) Warsaw: Zaś Pan,
166-169.
632
Opait, 2004a: 20-22.
633
Piéri, 2007a: fig. 8.
162
634
Şenol, 2009: 95.
635
Piéri, 2007b: 302-304.
636
Reynolds, P. (1995). Trade in the Western Mediterranean AD 400-700: The Ceramic Evidence. British
Archaeological Reports International Series 1909, Oxford: Archaeopress, 81.
637
Reynolds, 2005: 576.
163
Anadolu kıyılarında birçok kente ulaştığı bilinen LR 4 amphoraların geç dönem özellikleri
taşıdığı düşünülen örneklerinin Olba’da da saptanması konumuz bağlamında önem
kazanmaktadır.
Tiyatro’da 2010 yılı kazılarında bulunan LR 4 amphora parçası (Kat. No. 131; Lev. 66),
Piéri’nin sınıflamasına göre B tipine benzer profil özelliğine sahiptir. Bu tipteki
amphoralar, MS 6. ve 7. yüzyıla kadar tarihlenirler639. Tiyatro’da bu sektörde saptanan ve
kataloğa alınarak incelenen Afrika Hayes Form 95 kâse parçası (Kat. No. 2) ile Geç Roma
D Hayes Form 8 (Kat. No. 59) tabak/kâse parçasından yola çıkarak Olba’daki amphora
örneğini MS 6. yüzyıl sonuna tarihleyebiliriz. 2012 yılında T6 Açması’ndaki çalışmalarda
tespit edilen diğer bir ağız parçası, iç kısımda küçük bir çengel yapmaktadır (Kat. No. 132;
Lev. 66). Opait’in benzer profil özelliğine sahip sınıflamasına göre A4 tipine dahil
edebileceğimiz bu parçayı MS 5. yüzyılın ikinci yarısı ile MS 6. yüzyıla tarihlemek
mümkündür640. 2017 kazılarında T24 açmasında ağız kısımları ele geçen iki amphora
parçası da Piéri’nin641 sınıflamasında B tipine benzer profil özellikleri göstermektedir (Kat.
No. 133-134; Lev. 67). Bu sektörde ele geçen diğer Afrika Kırmızı Astarlı kapları (Hayes
Form 99, 105) ile Geç Roma D kap parçasından (Hayes Form 9A) hareketle her iki LR 4
amphora parçasını MS 6. yüzyıl sonu içinde değerlendirmek mümkündür. İncelenen bu
638
Opait, A. (1996). Aspecte ale vietii economice din provincia Scythia (secolele IV-VI p.Ch.) Productia
ceramicii locale si de import. Institutul Roman de Tracologie Bibliotheca Thracologica XVI, Bucureşti, 209.
639
Piéri, 2007b: fig. 6.
640
Opait, 2004a: 20.
641
Piéri, 2007b: fig. 6.
164
örneklerin yanı sıra 2015 kazı sezonunda T20 Açması’nda açığa çıkarılan diğer parçada
amphoranın gövdeye ait yaklaşık 8 cm genişliğindeki kısmı korunmuştur (Kat. No. 135;
Lev. 68). Omuzdan gövdeye geçişteki bu kısımda dik olarak yerleştirilmiş oval kesitli tek
kulp sağlamdır. Parçadan gövdenin yivli olduğu anlaşılmaktadır. Geç Dönem özellikleri
gösteren LR 4 amphoralarının olasılıkla MS 6. yüzyılda Olba’ya ulaştıkları ortaya
çıkmaktadır.
Anadolu’da son yıllarda yapılan çalışmalar ile birlikte LR 4 amphoralarının hem kıyı hem
de kıyıya kentlere ulaşımının olduğu belirlenmektedir. Bu bağlamda, oluşturulan Çizelge
3. 6 amphoraların tip-tarihleri ile genel dağılımını göstermektedir. Amphoraların öncelikle
Cilicia’daki durumuna bakıldığında müze koleksiyonlarında bulunan örnekleri inceleyen
çalışmalar ile kent kazılarında ele geçen amphoralar LR 4 amphoralarının hâlihazırda
Cilicia’daki varlığını ortaya koymaktadır.
642
Zoroğlu-Dillon-Yakınlar-Rauh, 2009: 41, resim 8: 61.
643
Şenol, 2009: 257-260: 94-97.
644
Şenol-Kerem, 2000: 89-90, lev. 15: 9; lev. 16: 10.
645
Alkaç, 2013: 116, fig. 11.
165
646
Jones, 1950: fig. 167: 835.
647
Ferrazzoli-Ricci, 2007: 673, fig. 2,d.
648
Williams, 1989: 99, fig. 62: 579.
166
649
Alanyalı, 2014: 107, çizim 6: 21-22.
650
Fırat, 1999: 80-81, lev. 174: 772-783.
651
Orhan, 2017: 144-145, fig. 6.
652
Vroom, 2004: 296.
653
Korkut, T. (2007). Die spätantike und frühbyzantinische keramik aus Patara. Çanak, Late Antique and
Medieval Pottery and Tiles in Mediterranean Archaeological Contexts. Byzas, 7, B. Böhlendorf- Arslan,
A.O. Uysal, J. Witte- Orr (Edts), İstanbul: Ege Yayınları, 150, 164-165, nr. 62-64.
654
Aslan, 2015a: 341-342, fig. 2: 25; 5: 25; fig. 2: 26; 5: 26.
655
Aslan, 2015b: 106, 110, fig. 8, 14-15.
167
4 amphora parçası, küresel gövdesi ve buna uygun biçimde dairesel formlu dikey iki kulpa
sahiptir. LR 4A tipine ait olan amphora parçası, buluntu alanında özellikle Phocaea üretimi
Form 1 kırmızı astarlı kaplardan örneklerle birlikte ele geçmesinden yola çıkarak MS 4.-5.
yüzyıllara tarihlenmiştir657. Batı Anadolu’da LR 4 amphoraların ulaştığı diğer bir merkez
olan Ephesus’taki parçalar Majcherek Form 3 ait olup bunlar LR 2-3 gibi geç dönem
amphoralarıyla birlikte bulunmuştur658. Geç Antik Dönem amphoraları içinde Smyrna
kazılarında çeşitli sektörlerde bulunan LR 4 amphoralarının % 5’lik bir orana sahip
olmasından yola çıkarak Levant Bölgesi ürünlerinin büyük oranlarda kente ulaşmadığı
belirtilmektedir659. Sardis’te de söz konusu amphora birkaç örnekten oluşmaktadır660.
Troia’da bulunan LR 4 amphoranın ağız kısmından kulplara kadar korunan ilk örneği
Piéri’nin sınıflandırmasına göre A2 tipine dâhil edilmiş olup MS 5. yüzyıla tarihlenirken
gövdenin kulplara kadar korunduğu diğer örnek için de aynı tarih önerilmektedir. Amphora
parçalarının hamuru kahverengi renkte olup iri kireçtaşı parçalar içerir ve astar hamurdan
hafif koyu kahverengi renktedir661. Saraçhane’deki buluntular LR 4 amphoraların başkente
doğru devam eden ticari rotasını da göstermektedir. MS 5. yüzyılın ikinci çeyreği ile 6.
yüzyıl sonu arasındaki kontekstlere tarihlenen amphoranın MS 5. yüzyıldaki kilise inşası
tabakasında ikinci yaygın görülen form olduğu da belirtilmektedir662.
Doğu Akdeniz ticaretinde önemli bir role sahip olan LR 4 amphoraların yukarıda ifade
edilen merkezler dikkate alındığında güney kıyılarından başlayarak Batı Anadolu’daki
kentler ile başkent Constantinopolis’e kadar dağılımının olduğu görülmektedir. Söz konusu
durum, kendi üretim bölgelerinden sonra ürünlerin yayılımında deniz ticaretinin ne denli
önemli olduğunu göstermektedir. Olba’ya ulaşan ve çalışma kapsamında incelenen LR 4
amphora parçaları ise (henüz sınırlı sayıda örnek olsa bile) her ne kadar kentin direkt
amphoraların üretildiği Gaza Bölgesi ile ticaretini göstermese de karasal bir merkezdeki
varlığını kanıtlaması bakımından önemlidir. Bu durum, kentin kıyı kentleri ile olan
iletişimini de ortaya çıkarmaktadır ki bu bağlamda, yol ağını/bağlantılarını tekrar
hatırlamak gerekmektedir. Olba’nın Elaeussa Sebaste, Corycus gibi kıyı kentlerinin yanı
656
Kızıl-Yaman, 2017: 20-21, plate. 3: 7.
657
Fırat, M. (2013). Phokaia Seramik Çöplüğü Alanı’ndan ele geçen amphoralar. Mehmet Akif Ersoy
Üniversitesi Sosyal Bilimler Entitüsü Dergisi, (8), 73, çizim 17.
658
Bezecky, 2005: 208, plate 3: 27-28.
659
Şenol, 2015: 249, 256, res. 3.
660
Rautman, 1995: 81, 69: 2.94.
661
Heath-Tekkök, 2007-2008: 123.
662
Hayes, 1992: 64-65, fig. 22: 4-5; 167 (fig. 47: 166-167).
168
sıra, Seleucia kentiyle yol bağlantısı da bu amphoraların kente ulaşmasında büyük ölçüde
etkili olmuş olmalıdır663.
Oldukça geniş üretim alanına sahip amphoraların Kuzey ile Güney Palaestin ve Mısır
önemli üretim merkezleri olarak değerlendirilmektedir. MS 5. yüzyılda üretilmete başlayan
torba formlu bu amphoraların üretimi, Mısır’da Nil Deltası’nın batısında ve güneyindeki
alanlarda yoğunlaşmaktadır. İskenderiye’deki Mareotis Gölü’nün güneyinde ve Wadi el
Natrun’un doğusundaki atölyelerde üretilmiştir. Nil Deltası’nda üretilen amphoralar açık
renkli kalkerli kil özelliği taşırken Mısır’ın güneyinde üretilen amphoraların ise koyu
663
Kentin yol ağı için bkz. 5: Harita 1. 3.
664
Piéri, 2005: 114.
665
Mısır amphoraları terminolojisinde AE (Amphores Egytiennes-AE 1, 2, 3, 4) olarak adlandırılan amphora
üretiminin MÖ 3. yüzyılın ortalarında başladığı düşünülmektedir. Hellenistik gelenekte gelişen üretim
organizasyonun, Roma İmparatorluk Dönemi’nde devletin doğu politikasına bağlı olarak sürdüğü ve Geç
Antik Dönem’de de devam ettiği bilinmektedir (Şenol, 2009: 168-169). Amphoralar, anlatımda geçen
adlandırmalarının yanı sıra, Egloff 187, Kartaca LR 5, Peacock-Williams 46 ve Riley 4 olarak da
anılmaktadır (Şenol, 2000: 255).
666
Şenol, 2009: 92; 171.
667
Piéri, 2005: 116-122.
169
kırmızı renkli kile sahip olduğu fark edilmektedir668. Yunanistan’da özellikle Korinth ve
Argos’a ithal edilen amphoralar, MS 5. yüzyılın ikinci yarısından itibaren görülürken
Ürdün’de bulunan örnekleri MS 8. yüzyılın ortalarına tarihlenmektedir669.
Amphoralar, genel olarak dikey ağız, kulak şeklinde kulplar, yivli gövde ve bombeli dipten
oluşur. Piéri, MS 5. yüzyıldan itibaren çoğalmaya başlayan torba biçimli olarak tanımladığı
amphoranın MS 7. yüzyıla kadar olan örnekleri için 5 ana tipten bahsetmektedir (Resim 3.
5). Kontekste bağlı olarak Tip 1 (A-B) MS 5.-6 yüzyıla tarihlenirken Tip 2A’nın alt tipleri
MS 5. yüzyıl ile 8. yüzyıl arasında incelenirler670.
Reynolds, Piéri Tip 3’ü LR 5 amphoraların yeni sınıfı (daha önceki tiplere göre boynu
daha kısa, dik ve kalın, düğme dipli olup kapasiteleri daha büyüktür) olarak
değerlendirmektedir. Beirut, Zeugma ve Batı Akdeniz yerleşimlerinde özellikle
Marsilya’da bu tip, geç MS 5. yüzyıl ile erken 7. yüzyıl arasında tipik ithal malzemeleri
668
Şenol, 2009: 171.
669
Şenol, 2009: 160.
670
Piéri, 2005: 115-119, fig. 77.
170
Olba’da LR 5-6 amphora formunun iki parçası tiyatrodan gelmektedir. 2010 yılı kazısında
bulunan ağız-gövde kısmına ait parçası korunan ilk örneğin gövde kısmında ince yivler
görülmektedir (Kat. No. 136; Lev. 68). Sert ve gözeneksiz kil, açık kırmızı (2.5 YR 6/8)
renkte, ince kireç ve mika katkılıdır. Astar ise açık soluk kahverengi (10 YR 8/4) renktedir.
Piéri’nin sınıflaması dikkate alındığında amphora parçası Tip 4’e dâhil edilebilir. M.
Egloff’un Kellia tipleri ağız profiline göre 4A ile benzerlik göstermektedir. Marsilya’da
benzer bir parça (4C) MS 7. yüzyılın ikinci yarısına tarihlenmektedir675. İncelenen
amphora parçasının Geç Roma D (Form 9A), Geç Roma C (Form 10A) kap parçaları ile
LR 1B amphora örnekleriyle birlikte bulunduğu göz önünde bulundurulursa MS 6-7.
yüzyıla tarihlemek mümkündür. 2018 kazı çalışmasında T28 açmasında ele geçen ikinci
amphora parçası, ağız-gövde kısmı ile gövdeye ait parçalardan oluşmaktadır (Kat. No. 137;
Lev. 69). Sert ve sıkı dokulu kil, ince-orta kireç katkılı olup pembe-açık kahverengi (7.5
YR 7/3-6/3) renktedir. Astar ise açık kırmızı (2.5 YR 7/6) renge sahiptir. Piéri’nin
sınıflamasına göre amphora parçası Tip 3 örneklerine benzemektedir. İncelenen bu örnek
671
Reynolds, 2005: 574.
672
Piéri, 2005: 121-122.
673
Piéri, 2005: 125.
674
Şenol, 2009: 170-171.
675
Piéri, 2005: 121-122, fig. 79.
171
Olba örneklerinden yola çıkarak amphora formunun Anadolu’da saptanan merkezleri ile
Cilicia’daki durumuna değerlendirme kısmında yer verilmektedir.
676
Piéri, 2005: 120-121.
677
Mimaroğlu, 2016: 217, 231, Kat. No. 7.
678
Zoroğlu-Dillon-Yakınlar-Rauh, 2009: 41, resim 8: 60.
679
Alkaç, 2013: 117, fig. 12: Kat. No. 10.
680
Şenol, 2009: 272-276.
681
Şenol, 2003: 125-127.
172
Cilicia kıyı kentlerinde LR 5-6 amphora tipinin daha az örnekle temsil edildiğini
söyleyebiliriz. Örneğin, Elaeussa Sebaste’de sözü geçen bölge amphoraları içinde LR 5-6
amphoralarının daha düşük yüzdeliğe sahip olduğu belirtilmekte ve tarih olarak MS 5.
yüzyılın sonu ile MS 7. yüzyıl aralığı verilmektedir682. Amphoranın bulunduğu diğer bir
kıyı kenti olan Anemurium’da da bölge amphora örneklerinin düşük yüzdesi (% 10’dan
daha az) dikkat çekmektedir683. İç kısımda Diocaesarea’da kulpları ile gövdesi korunan
parça, bu amphora formunun örneği olarak değerlendirilmiş olup MS 5 ve 6. yüzyıla
tarihlenmiştir684.
682
Ricci, 2007: 171, 173, fig. 1: 7.
683
Williams, 1989: 98-99, fig. 60: 578; fig. 61: 577.
684
Kramer, 2012: 30, 34; tafel 51: 420.
685
Fırat, 1999: 81, lev. 178-179: 785-792.
686
Orhan, 2017: 143, fig. 3-4.
687
Vroom, 2004: 296.
173
Olba’nın karasal konumuna karşın erken dönemden itibaren amphoraların kente ulaştığı
görülmektedir693. Amphora buluntuları arasında en kalabalık grubu, Geç Roma
amphoraları oluşturmakta olup LR 1 örnekleri sayıca daha fazla örnekle temsil
edilmektedir. Amphora parçalarının ise tipolojik olarak LR 1B tipine ait örneklerden
oluştuğu saptanmaktadır. Söz konusu tipin amphoraları arasında olasılıkla Corycus üretimi
mühürlü bir parçanın da bulunması amphoranın az bilinen örnekleri için dikkat çekicidir.
688
Aslan, 2015a: 346, fig. 2. 33; fig. 5. 33.
689
Gülsefa, 2016: 67, 146, Kat. No. 120.
690
Şenol, 2015: 245, 250, 256, res. 3.
691
Hayes, 1992: 65.
692
Şenol, 2008: 119-120.
693
Akropoliste yürütülen kazılar (Sondaj IV-2015) sırasında bulunan sepetkulplu amphora parçası (MÖ 3.-2.
yüzyıl) ile Nişli Alan’da bulunan Rhodos kökenli mühürlü amphora kulpları (MÖ 2.-1. yüzyıl) kentin erken
dönem amphora buluntularını oluşturur. Roma Dönemi’ne ait örnekler için olasılıkla Zemer 41 (pinched
handle) amphorasına ait kulp parçası ile birkaç dip parçası tespit edilmektedir.
174
Benzer hamur dokusuna sahip bazı kulp parçaları da tespit edilmiştir. Mühürlü amphora
parçası ile bulunan diğer amphora örnekleri Olba’nın komşusu Corycus kenti ile olan ticari
ilişkileri bağlamında da önem kazanmaktadır.
Genel olarak bakıldığında Geç Antik Dönem’in yukarıda incelenen bu amphora tipleri,
Olba’nın özellikle MS 6. yüzyıl ile 7. yüzyılın başlarına kadar devam eden ekonomik
canlılığı için önem taşımaktadır. Aslında sözü geçen yüzyıl bölgede ekonomik canlılığın
devam ettiği dönemi yansıtmaktadır. Bu bağlamda, Olba’nın sahip olduğu yol ağıyla
birlikte kıyı kentleriyle iletişimde olduğunu ve güçlü ticari bağlara sahip olduğunu
söyleyebiliriz.
3.3. Unguentarium
Modern bir terim olan unguentarium, oval ya da yuvarlak formlu, dar ve uzun boyunlu
kaplar olarak tanımlanabilir. Seramik örneklerinin yanı sıra gümüş, altın, cam, alabaster,
kurşun ve taş malzemeden yapılanlarda bilinmektedir. Araştırma tarihiyle birlikte
unguentariumların kökeni, üretim yeri/yerleri ile kapların içinde taşınan malzemelere
ilişkin konularda birçok öneri ortaya çıkmıştır694. Unguentariumların genel olarak parfüm,
694
Unguentaria etimolojik olarak Latince unguent’den türetilmiştir. Tıpta kullanılan çeşitli bitkilere ve bu
bitkilerden elde edilen krem, yağ ya da parfüm gibi malzemeler konulan bu kaplar için antik dönemde Vasa
Unguentaria, Alabastrino, Lacrimarium, Lacrimatorium gibi farklı kelimeler kullanılmaktadır.
Unguentarium terimi ilk kez 20. yüzyıl başlarında Carthage’da kazı yapan Fransız arkeologlar tarafından
kullanılmıştır. Konuyla ilgili genel literatür için bkz. Thompson, H. A. (1943). Two Centuries of Hellenistic
Pottery. Hesperia 3, 472-474; Hellström, 1965: 23-27; Anderson-Stojanović, V. R. (1987). The chronology
and function of ceramic unguentaria. American Journal of Archaeology, 91, 105-122; Laflı, E. (2003).
Studien Zu Hellenistischen, Kaiserzeitlichen und Spätantikfrühbyzantinischen Tonunguentarien aus Kilikien
und Pisidien (Süd Türkei): DerForschungsstand und Eine Auswahl von Fundobjekten aus den Örtlichen
Museen, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Universität zu Köln, Köln, 17-30.
175
merhem, çeşitli yağlar ve baharatlar gibi malzemelerin taşınması için kullanılmış oldukları
kabul edilmektedir695. İçine değerli malzemeler konan bu kapların buluntu yerinin
çoğunlukla mezarlar olması da mezar hediyesi olarak bırakıldıklarını gündeme getirmiştir.
Farklı formlarda üretilen kaplar, Hellenistik Dönem’de iğ formlu (fusi), Roma Dönemi’nde
ise torba formuna (bulbous) ulaşmaktadır. MÖ 4. yüzyıl ortalarından MÖ 1. yüzyıl
sonlarına kadar sıkça kullanılan696 iğ formlu unguentariumlar başlangıçta klasik dönem
amphoriskoslarına benzemekte olup Hellenistik Dönem’de mezar hediyesi olarak
lekytosların yerini almaya başlamış ve form olarak zamanla uzayarak incelmektedir. Roma
Dönemi’ne özgü torba formlu olanlar ise MÖ 1. yüzyıldan MS 1. yüzyıla kadar yoğun
olarak kullanılmaktadır697. Roma Dönemi’nde de konutlar dışında mezarlarda açığa
çıkarılan unguentariumlar mezar hediyesi olarak kullanılmaya devam etmektedir698.
Anadolu’da sözü geçen dönemlerde birçok kentte yapılan kazılarda karşılaşılan
unguentariumların Geç Antik Dönem’e gelindiğinde de kullanımları devam etmekte olup
bu dönemin kaplarının genel özellikleri alt başlıkta değerlendirilmektedir.
695
Hellström, 1965: 24; Laflı, 2003: 28.
696
Dündar, E. (2006). Hellenistik ve Roma Dönemleri Patara Unguentariumları. Yayımlanmamış Yüksek
Lisans Tezi, Adnan Menderes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Aydın, 8.
697
Anderson-Stojanović, 1987: 106, 108, 110.
698
Özhanlı, M.-Fırat, M. (2011). Side unguentariumları ışığında dinin kapların kullanım alanları üzerine
etkileri. SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi 23, 10-11.
699
Lochner, S.-Sauer, R.-Linke. (2005). Late Roman Unguentaria?-A contribution to early Byzantine wares
from the view of Ephesus. Late Roman Coarse Wares, Cooking Wares and Amphorae in the Mediterranean:
Archaeology and Archaeometry, LRCW 1. J. M. Gurt i Esparraguera-J. B. Garrigόs-M.A. Cau Ontiveros
(Edt.) British Archaeological Reports International Series 1340, Oxford: Archaeopress, 647.
700
Hayes, 1968: 212, 214.
701
Latince bir isim olan bu kap Roma Dönemi’nde kullanım alanı bulmakta olup kozmetik amaçlı kremler,
sıvı aromalar ya da parfümlerin taşınmasında kullanılan ve farklı formları olan şişeciklerdir (Akkurnaz, F. B.
(2016). Eski Yuna ve Roma Kaplar-İşlevler. İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 163-164).
176
kullanılmakla birlikte Geç Antik Dönem’de genelde hacı şişelerine verilen bir
isimlendirmedir. Ancak bu kapların sadece dinsel işlevde kullanılıp kullanılmadığı da
netlik kazanmadığından sınırlı bir işlev yükleyen bu adlandırmanın yerine, unguentarium
teriminin kullanılmasının etimolojik açıdan daha doğru olduğu düşünülmektedir702.
702
Özüdoğru, Ş.-Dündar, E. (2007). Kibyra Geç Roma-Erken Doğu Roma Dönemi mühürlü
unguentariumları. Olba, XV, 151-152.
703
Şimşek, C.-Duman, B. (2007). Laodikeia’da bulunan Geç Antik Çağ unguentariumları. Adalya, X, 286.
704
Hayes, 2008: 116.
705
Hayes, J. W. (1971). A new type of early Christian Ampulla. The annual of the British School at Athens,
vol. 66, 246; Hayes, 2008: 116.
706
Piéri, 2005: 142.
707
Türker, A. Ç. (2005). Myra’da Aziz Nikolaos’un yağ kültüyle ilişkili seramik kaplar. Adalya, VIII, 311,
315.
708
Şimşek-Duman, 2007: 295, dipnot 41.
709
Lochner-Sauer-Linke, 2005: 647-650.
710
Cottica, D. (2000). Unguentari tardo antichi dal martyrion di Hierapolis, Turchia. In Mélanges de I’Ecole
française de Rome. Antiquité, tome 112, 999-1019.
711
Türker, A. Ç. (2006). Myra seramik hamur gruplarının kap tipleri ile değerlendirilmesi. Adalya, IX, 117-
148.
177
çokluğunun yanı sıra hatalı üretim örneklerinin de bulunması, kentteki yerel üretimin
işareti olarak yorumlanmaktadır712. Söz konusu veriler, unguentariumların her kentte
olmasa bile kendi bölgelerinde önemli yere sahip merkezi kentlerin yerel atölyelerinde
üretilmiş olabileceklerini göstermektedir.
Geç Antik Dönem’de sıvı taşıma kabı olarak kullanılmaya devam eden unguentariumlar,
zaman zaman mezar armağanı olarak da bırakılmıştır. Unguentariumların sözü edilen
kullanımları devam etmekle birlikte, Geç Antik Dönem’de işlevinin değişerek dinsel
amaçlı kullanıldıkları düşünülmektedir. Taşınan malzemenin de olasılıkla bunda etkisi
bulunmaktadır. Kapların içine bitkisel yağ, bitkisel esans, zeytinyağı ya da kutsal su
konulduğu ileri sürülmektedir713. Laodikeia’da bulunan unguentariumların içindeki
tortulaşmış kalıntılar kullanılarak yapılan analizlerde bu tortuların organik olduğu sonucu
ortaya çıkmıştır714. Söz konusu sonuç, kentteki kapların bitkisel içerikli sıvıların
taşınmasında kullanıldığını göstermesi açısından önemlidir.
Geç Antik Dönem unguentariumların biçimsel özelliklerine bakıldığında çark yapımı olan
bu kaplar iğ formludur. Yükseklikleri 18-21 cm arasında olup Laodikeia’da 30-35 cm
civarında olan büyük boyutlu örnekleri de bilinmektedir717. Kaplar yapısal açıdan düz dipli
712
Özüdoğru-Dündar, 2007: 152-156.
713
Hayes, 1971: 244; Gassner, 1997: 171; Eisenmenger, 2003: 195.
714
Şimşek-Duman, 2007: 296.
715
Şimşek-Duman, 2007: 296.
716
Özhanlı-Fırat, 11.
717
Hayes, 1971: 243; Şimşek-Duman, 2007: 287.
178
ve sivri dipli olmak üzere iki grup altında incelenirler. Düz dipli unguentariumlar, boyun
kısmından aşağıya doğru hafifçe genişlemekte olup gövdenin alt kısmında yine hafif
daralarak düz dipli tabanla son bulurlar. Sivri dipli unguentariumlar ise gövdeden tabana
doğru keskin şekilde daralan bir forma sahiptir. Kalın ve sağlam yapılarıyla dikkat çeken
seramiklerin iç yüzeyleri genelde yiv izlerine sahip olup dış yüzeyleri yivlendirilmiş
örnekler de bulunmaktadır. Sert ve gözeneksiz olan kapların hamur rengi fırınlamaya bağlı
olarak pembemsi, kırmızı kahverengi, gri ya da morun değişik tonlarındadır. Üst kısmı
kırmızımsı ya da kahverengimsi renkte astarlanmış örneklerde boya genellikle gövde altına
doğru sızmakta; dış yüzeyde ise özellikle alt kısımlara doğru parmak izleri ve hamur
kalıntıları görülmektedir. Unguentariumların bazılarının alt bölümlerinde dairesel ya da
dikdörtgen bir alan içine basılmış monogramlar bulunmaktadır. Bu monogramlar kabartma
şeklinde tek harf, figür veya birkaç harften oluşabildiği gibi ismin okunabildiği (Perge’de
Piskopos Severianus’un adının geçtiği unguentarium gibi) örneklerin yanı sıra hayvan
figürü betimlemeleri de yer almaktadır718. Kapların ağzının yassı ve yuvarlak şekilli pişmiş
toprak tıpa ile ya da Laodikeia’da in situ olarak tespit edilen örnekte olduğu gibi ahşap tıpa
ile kapatıldığı da görülmektedir719. Unguentariumlar için farklı tarihlemelerden bahsetmek
mümkündür. Örneğin, Perge örnekleri üretim tekniklerine göre MS 4.-9. yüzyıl arasına,
Limyra’da bulunanlar MS 5-7. yüzyıla, Myra unguentariumları MS 6-7. yüzyıla,
Andriake’de mühürlü örnekler MS 6. yüzyıla, mühürsüz olanlar ise MS 5.-7. yüzyıla,
Kibyra’da tespit edilenler ile Side’de bulunan unguentariumlar da MS 5.-6. yüzyıla
tarihlenmektedir720. Laodikeia’da düz dipli unguentariumlar için sikke ve kurşun
mühürlerin yardımıyla MS 4. yüzyılın ikinci yarısı ile erken MS 5. yüzyıl, sivri dipli
olanlar için de MS 6. ile 7. yüzyılın başı önerilmektedir721.
718
Şimşek-Duman, 2007: 287-288; Özüdoğru-Dündar, 2007: 148. Monogram ve betimlemelerle ilgili olarak
bkz. Hayes, 1971: 244, fig. 2; Fırat, 1999: 93; Türker, 2005: 315, res. 8: 2, 4, 5; Özüdoğru-Dündar, 2007:
154-156, 174, fig. 13; Şimşek-Duman, 2007: 306, res. 13-17; Özdilek, B. (2016). 2009-2012 Andriake
kazılarından ele geçen unguentarium, şişe, lykion ve mortar örnekleri. Olba, XXIV, 233-234, 248-252: fig.
10-17.
719
Şimşek-Duman, 2007: 289, res. 8, 10, 18.
720
Perge: Fırat, 1999: 94, levha 201-204: 887-907; Fırat, 2003: 94; Atik, N. (1995). Die keramik aus den
südthermen von Perge, IstMitt. Beiheft 40, Tübingen, 180-181, abb. 76: 404-407. Limyra: Eisenmenger,
2003: 195, pl. CIX: 6; Vroom, J. (1999). The Late Roman-Early Byzantine finds from the excavations at the
Eastern city of Limyra. J. Borchardt, Bericht der grabungskampagne in Limyra 1997. XX. Kazı Sonuçları
Toplantısı, 2, 145. Andriake: Özdilek, 2016: 236. Myra: Türker, 2005: 314-315. Kibyra: Özüdoğru-
Dündar, 2007: 156. Side: Özhanlı, M.-Şen, Z. (2007). Side’den “Geç Roma” Unguentariumları. Ege
Üniversitesi Arkeoloji Dergisi X/2, 146; Özhanlı-Fırat, 2011: 13.
721
Şimşek-Duman, 2007: 290, 291.
179
Genel anlatımda adı geçen kentlerin yanı sıra unguentariumlar Saraçhane, Sardis, Iasos,
Aphrodisias, Stratonikeia, Tripolis, Limyra, Patara, Sagalassus, Pisidia Antiocheia,
Seleukeia Sidera, Ksanthos, Magnesia ad Meandrum, Attaleia, Alahan ve Tarsus’ta,
kuzeyde ise Hadrianopolis olmak üzere Anadolu’da birçok merkezde bulunmaktadır722
(Harita 3. 3.).
Anadolu dışında ise Atina Agorası, Corinth, Rhodos, Berenike, Samos, Salamis’te geç
dönem unguentarium örneklerinin olduğu bilinmektedir723.
722
Saraçhane: Hayes, 1992: 8-9, 212, fig. 1: 21-24, fig. 2 (mühürler). Sardis: Rautman, 1995: 49, 63, fig. 8:
1.28-29; fig. 16: 2.83-84. Iasos: Baldoni, D.-Franco, C. (1995). Unguentaria tardo-antichi da Iasos (V- VIII
d.C.). RdA 19, 121-128. Aphrodisias: Tulay, A. S. (1992). Aphrodisias Müzesi Bahçesi Kurtarma Kazısı-
1990. Müze Kurtarma Kazıları Semineri II, 165, res. 23. Stratonikeia: Öztaşkın, 2013: 176-178, lev. 6: 58-
61. Tripolis: Atik, N.-Erdem, K. (2003). Tüba-Tksek Buldan (Denizli) Arkeolojik Kültür Varlıkları Envanter
Çalışması, 2002 yılı raporu, Buldan, Lev. 17, çiz. 6. Limyra: Vroom, 2004: 301. Patara: Dündar, 2006: 56-
57, lev. 34-35: 195-201. Sagalassus: Degeest, R. (1993). Some Late Roman Unguentaria in Sagalassos.
Sagalassos II. Report on the Third Excavation Campaign of 1992. M. Waelkens-J.Poblome (Eds.) Acta
Archaeologica Lovaniensia Monographiae 6, Leuven: Leuven University Press, 185. Pisidia Antiocheia:
Laflı, E. (2005a). Erster vorläufiger bericht über die Römisch-Kaiserzeitlichen und spätantiken keramikfunde
aus Antiochia in Psidien: Spätantik-Frühbyzantinischen tonunguentarien. Araştırma Sonuçları Toplantısı
22/2, 176-182, abb. 6-15; Aslan, N. (2004). Antiocheia (Pisidya) kazılarında bulunan seramikler. Olba, X,
224-226. Seleukeia Sidera: Laflı, E. (2005b). Spätantik-frühbyzantinischen tonunguentarien aus Seleukeia
Sidēra in Psidien (Südwesttürkei). Late Roman Coarse Wares, Cooking Wares and Amphorae in the
Mediterranean: Archaeology and Archaeometry, LRCW 1. J. M. Gurt i Esparraguera-J. B. Garrigόs-M.A.
Cau Ontiveros (Eds.) British Archaeological Reports International Series 1340. Oxford: Archaeopress, 669-
672, abb. 3-7. Ksanthos: Des Courtils, J.-Laroche, D. (2000). Ksanthos et le Letoon. Rapport sur la
Campagne de 1999. Anatolia Antiqua 8, 347-348, fig. 12-13. Magnesia ad Meandrum: Vapur, 2001: 121-
123, çizim 34: 160-163. Attaleia: Yener, A.–Malkoç, N. (2005). Kaleiçi, 148 ada, 15 parselde yapılan sondaj
kazısı. 14. Müze Çalışmaları ve Kurtarma Kazıları Sempozyumu, 102, 105, çizim 1. Alahan: Williams,
1985: 50, fig. 8: 71. Tarsus: Baydur, N. (1983). Tarsus Donuktaş Kazısı. ASanat 1, 283. Baylan, E. (2001).
Çanak Çömlek Buluntuları. Tarsus Donuktaş Kazısı Raporu. N. Baydur-N. Seçkin (Edt.) İstanbul: Tarih,
Arkeoloji, Sanat ve Kültür Mirasını Koruma Vakfı, 60, 65. Hadrianopolis: Laflı, E.-Kan Şahin, G. (2013).
Pottery from southwestern Paphlagonia II. Unguentaria and lamps. In Naturwissenschaftliche Analysen vor-
und frühgeschichtlicher Keramik 3. Methoden, Auswertungsmöglichkeiten. B. Ramminger, O. Stilborg, M.
Helfert (Edts.) Bonn: Habelt, 355-375; Laflı, E.-Kan Şahin, G. (2015). Hadrianopolis III: Ceramic Finds
from southwestern Paphlagonia. Oxford: British Archaeological Reports, 203-209.
723
Hayes, 1971: 244-245; Şimşek-Duman, 2007: 287; Özüdoğru-Dündar, 2007: 152; Özhanlı-Fırat, 2011:
11.
180
Olba’da erken dönem özelliklerini yansıtan unguentariumların yanı sıra Geç Antik Dönem
örneklerinin de saptanması konumuz bağlamında önem kazanmaktadır724.
724
Kentte Şeytanderesi Vadisi kaya kült alanı kazıları sırasında unguentariumlara rastlanmakta olup bu
kaplar genel olarak MÖ 2.-1. yüzyıl aralığına tarihlenirler (bkz. Akçay, T. (2013). Olba’da Şeytanderesi
Vadisi’ndeki kaya kült alanında bulunan Unguentariae. Seleucia ad Calycadnum, 3, 17-19).
181
Manastırda bulunan unguentarium parçasının da hamuru kırmızı renkte olup dip kısmında
ise yivler bulunmaktadır (Kat. No. 143; Lev. 72).
725
Diocaesarea: Kramer, 2012: 13, tafel 13: 82-84. Elaeussa Sebaste: Ferrazzoli, 2003: 662; Ferrzzoli-
Ricci, 2010: 217-219, 221. Anemurium: Williams, 1989: 89, fig. 53: 539.
726
Özyıldırım, M. (2006). 359 yılı Seleucia Konsili kararlarının çözümlenmesi. Yayımlanmamış Yüksek
Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 33, 38.
182
İnce ve kaliteli olarak tanımlanabilecek seramiklerin yanı sıra yapımında kullanılan kil,
astar ve form özellikleriyle Kaba Seramik olarak adlandırılan kaplar kullanım amaçlarına
göre çeşitli gruplara ayrılmaktadır. Buna göre, pişirme kapları içinde çömlek ve güveçler,
727
Thecla kültünün varlığına ilişkin mekânsal yaklaşım çalışması için bkz. Kristensen, T. M. (2016).
Landscape, space, and presence in the Cult of Thekla at Meriamlik. Journal of Early Christian Studies,
(24/2), 229-263.
728
Bölgedeki dinsel mimari için bkz. Bayliss, R. (2004). Provincial Cilicia and the archaeology of temple
conversion. British Archaeological Reports 1281, Oxford: Archaeopress, 67-70.
729
Rizos, E. (2019). Sixth-century Asia Minor through the lens of hagiography: ecclesiastical power and
institutions in city and countryside. In Asia Minor in the Long Sixth Century: Current Research and Future
Directions. I. Jacobs-H. Elton (Eds.) Oxford: Oxbow Books, 51.
183
içecek servis kaplarında testiler, depolama ve diğer mutfak kaplarında ise dolium, leğen ve
kapaklar yakın örnekleri kullanılarak incelenmektedir. Kapların sayısal dağılımına
bakıldığında tiyatro ve manastırdan gelen çömleklerin daha fazla olduğu görülmekte,
depolama ve diğer mutfak kaplarında ise dolium ve tekneler ön plana çıkmaktadır (Şekil
3.11).
85
45
20 20
10 12
Günlük kullanıma yönelik yemek pişirmek için kullanılan kapların hepsi Pişirme Kabı
(Cooking Ware) olarak adlandırılmaktadır. Kullanımı yapılacak yemeğe göre değişen
kapların formu farklılaşmaktadır. Bu yönüyle kaplar, kullanıldığı toplumun tükettiği besin
maddeleri ile beslenme alışkanlıklarına bağlı mutfak kültürü hakkında bilgiler vermektedir.
Kapların ısıya dayanıklı olmalarının yanı sıra, ısıyı iletmek için ince cidarlı yapılmaları ve
sızdırmaz olmaları gerekmektedir. Diğer seramik gruplarına göre farklılık gösteren
kapların kilinde yoğun olarak kireç, taşçık ve kum bulunmaktadır. Astar ise genelde
görülmemektedir. Erken dönemlerden itibaren üretilen pişirme kap formlarının değişik
sürümler halinde Geç Antik Dönem’de de üretimi devam etmektedir.
184
3.4.1.1. Çömlekler
Çömlek, pişirme kapları içinde yaygın olarak kullanılan formlardan biridir. Kaplar genel
olarak derin ve küresel gövdeli olup güveçlere oranla daha yüksek ağız kenarına sahiptir.
Günümüzdeki tencerelerle benzerlik gösteren çömlekler haşlama, çorba gibi sulu
yemeklerin pişirilmesinin yanı sıra su kaynatmak, salamuraların (balık, zeytin)
hazırlanması ya da saklanmasında kullanılmıştır730. Bu kapların pişirme yöntemleri
bakımından olasılıkla yapısal gelişimini oldukça uzun bir sürede benzer kalarak
korudukları bilinmektedir731. Özellikle Roma coğrafyasının hemen hemen tümünde
bulunan bu kapların, birçok büyük kentte ve kırsal yerleşimde yerel üreticiler tarafından
bölgesel geleneklere bağlı kalınarak üretildiği görülmektedir732. Söz konusu bu üretimin
Geç Antik Dönem’de de devam ettiğini söylemek mümkündür.
Olba’da Roma İmparatorluk Dönemi’ne ait örneklerden (Kelenderis Form 39a, Form 43,
Anemurium 376, 385, 386, 388 gibi) sonra Geç Antik Dönem özellikleri gösteren çömlek
parçaları da tespit edilmiştir. Kaplar kireç, kum ve mika katkılı, gözenekli, orta sıkılıkta kil
yapısına sahiptir. Ayrıca, gözeneksiz ve sıkı kile sahip parçalar da bulunmaktadır. Kil açık
kırmızı-kırmızı ve koyu kırmızımsı kahverengi renklerdedir. Bazı örneklerin kullanıma
bağlı olarak daha koyu renkte oldukları fark edilmektedir. Bazılarının ise saklama kabı gibi
kullanılmış olduklarını düşünmek olasıdır. Tiyatro ve manastır yapılarında en sık
karşılaşılan pişirme kaplarından biri olan çömlekleri, çevre kentlerde (Anemurium,
Elaeussa Sebaste, Celenderis) bulunan örnekleri dikkate alarak MS 4.-5. yüzyıldan
başlayarak MS 7. yüzyıla kadar belli bir kronoloji içinde incelemek mümkün olmaktadır.
Buna göre çömlek parçaları altı tipe ayrılmaktadır.
I. tipe ait beş parça tiyatroda T3 (2010-2011), T12, T14 (2013) ve T24 (2017) açmalarında
tespit edilmiştir (Kat. No. 144-146; Lev. 72-73). Düz dışa taşkın ve üçgen şekilde
kalınlaştırılan ağız kenarına sahip parçaların benzer örnekleri Elaeussa Sebaste ve
Anemurium’da bulunmakta olup bu kentteki örnekleri MS 4.-5. yüzyıla
730
Tekocak, 2006: 70; Akkurnaz, 2016: 30-31.
731
Williams, 1989: 61.
732
Vapur, 2001: 87.
185
II. tip olarak ayrılan çömlek parçalarının ağız kenarının sivri ucu aşağı doğru sarkıtılmıştır.
Bu tipe ait beş örnekten dördü kataloğa alınarak incelenmiştir (Kat. No. 147-150; Lev. 74-
75). Tiyatroda T3 (2011) ve T18 (2013) açmalarında bulunan çömlek parçaları, benzer ağız
profili özellikleri göstermektedir. Ağız çapları 14-18 cm arasında değişen kapların kili açık
kırmızı-kırmızı renklerde olup kum, kireç ve taşçık katkılıdır. Anemurium’da örnekleri
bulunan bu tipin çömlekleri MS 6.-7. yüzyıla tarihlenmektedir.
III. tipe ait çömlek parçaları dışa döndürülerek yuvarlatılmış ya da aşağı sarkıtılmış ağız
kenarı, sarkık torba biçimli gövde ile karşılıklı dikey şerit kulplara sahiptir. Bazı
örneklerde ağız kenarı yivli gövdeye yaklaştırılarak katlamalı kenar profil özelliği
kazanmıştır. Olba’da bu tipe ait manastırda 10, tiyatroda 40 olmak üzere toplam 50 parça
tespit edilmiştir. Kataloğa alınan 40 çömlek parçasında gövdesi yivli örneklerin yanı sıra
yivsiz olanlarda bulunmaktadır (Kat. No. 153, 160, 163, 166-169; Lev. 77, 80, 83-85).
Tüm bir örneğin ele geçmediği çömlekler, benzer ağız profil özelliği göstermekte olup
kapların ağız çapı 12-32 cm arasında değişmektedir. Bazı örneklerde ağız-kulp kısmı
korunurken (Kat. No. 180-190) birçok örnekte çömleklerin sadece ağız kenarı korunmuştur
(Kat. No. 151-179). Tiyatroda T17 (2013) açmasında bulunan ağız kenarından çıkarak
gövdeye yapışan dikey kulplu çömlek parçası kabın formunun anlaşılması için güzel bir
örnektir (Kat. No. 190; Lev. 95). Elaeussa Sebaste’de bu tipin form gelişimini takip etmeye
olanak veren farklı ebatlarda birçok örneği bulunmaktadır. Diğer formlardan çok daha
yaygın olan bu tip, MS 6. yüzyılın ilk yarısının tipik pişirme kapları olarak
değerlendirilmektedir. Kıbrıs üretimi bu çömleklerin Cilicia pazarı dâhil Doğu Akdeniz’de
Syria’nın kuzeyi ile Palaestin, Mısır ve Kuzey Afrika'ya ihraç edildikleri üzerinde
durulmaktadır734. Kilise Tepe’de de bu tipin benzer örnekleri görülmektedir735.
Diocaesarea’da ise yüzey araştırmalarında bulunan benzer tipteki pişirme kapları genel
olarak MS 4.-7. yüzyıl aralığı içinde değerlendirilmişlerdir736. Tarsus Cumhuriyet Alanı
733
Elaeussa Sebaste: Ferrazzoli, 2003: 668. Anemurium: Williams, 1989: 66, 68, fig. 36: 397.
734
Ferrazzoli, 2003: tavola 20: 107-109, tavola 21: 110-112; Ricci, 2007: 173, fig. 2: 11; Ferrazzoli-Ricci,
2007: 673, fig. 6: 11-14, fig. 7: 15-20.
735
Kilise Tepe: Jackson, 2007b: 769, 770, 771, fig. 425: 1337-1348, fig. 426: 1349-1351, fig. 427: 1397-
1399.
736
Kramer, 2012: 26-27, tafel 32-33: 265-280.
186
MS 7. yüzyılın ortalarında yeni bir çömlek tipi üretilmeye başlanır. Dikey kenarlı ağız
profilli, küresel gövdeli çömlek, kulplar ile bunların arasında bir emziğe sahiptir. Elaeussa
Sebaste'de tüm olarak korunan çömlek formun tanımlanması için önemlidir740. Olba’da
tüm bir örnek ele geçmemiş olmakla birlikte tiyatroda 2010 (2. Açma), 2011 (T3 Açması)
ve 2013 (T15, T18, T20, 21 Açması) yıllarında bulunan toplam 7 parça ve manastırdaki
2012 yılı (Tekne Açması-2 parça) çalışmalarda açığa çıkarılan emzik parçaları V. tipin
örnekleri olarak değerlendirilmiştir. Manastırdan kataloğa alınan bir parçada (Kat. No.
192; Lev. 96) emzik kısmı korunmuştur. Tiyatroda T18 (2013) açmasında ele geçen gövde
üzerindeki emzik kısmında ince yivler görülen çömlek parçası, bu tip çömleğe ait
olabilecek güzel bir örnektir (Kat. No. 193; Lev. 97). Bölgede sadece sözü geçen kentte
örnekleri görülen çömlek tipinin Olba’da üretilmiş ve kullanılmış olması seramik
737
Toskay Evrin, Ç. (2002). Tarsus Rebuplic Square Late Roman Cooking Wares-2001. Yayımlanmamış
Yüksek Lisans Tezi, Bilkent Üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü, Ankara, 264-265, fig. 26: 4; fig.
27: 1-4; fig. 28: 1-3; Toskay Evrin, Ç. (2004). The cooking wares of the Romans discovered during the
excavations at the Republic Square in Tarsus, Cilicia. Late Roman Coarse Wares, Cooking Wares and
Amphorae in the Mediterranean: Archaeology and Archaeometry, LRCW 1 J. M. Gurt i Esparraguera-J. B.
Garrigόs-M.A. Cau Ontiveros (Edts) British Archaeological Reports International Series 1340, Oxford:
Archaeopress, 688, fig. 1: c, d, e.
738
Anemurium: Williams, 1989: 67, fig. 35: 390. Celenderis: Tekocak, 2006: 72, lev. 30-33: 194-203.
739
Kilise Tepe: Jackson, 2007b: 773, fig. 429: 1444. Elaeussa Sebaste: Ricci, 2007: 173, fig. 2: 12;
Ferrazzoli-Ricci, 2007: 673, 682, fig. 8: 22. Celenderis: Tekocak, 2006: 72-73, lev. 35: 207-210.
Anemurium: Williams, 1989: 69-70, fig. 37: 406-408.
740
Ricci, 2007: 173, fig. 2: 13; Ferrazzoli-Ricci, 2007: 673, 682, fig. 8: 25.
187
VI. tip olarak belirlenen çömleklerin ağız kenarı yukarı düz ya da verev geniş uzantılıdır.
Tüm bir örnek ele geçmemiş olmakla birlikte, küresel gövde yuvarlak diple sonlanmalıdır.
Korunan parçalardan ağız kenarı ile gövde bağlantısının bazı örneklerde keskin hatlı
olduğu fark edilmektedir. Sadece tiyatrodan gelen bu tipin 16 örneği T14, T16, T18, T19
(2013) ve T22 (2014) açmalarında tespit edilmiş olup bu örneklerin hepsi kataloğa
alınmıştır (Kat. No. 194-209; Lev. 97-105). Ağız parçası ile gövdenin bir kısmı korunan
çömlek parçaları benzer profil özellikleri göstermektedir. Kapların ağız çapı 12-22 cm
arasında değişmekte olup hamur dokuları taşçık, kum ve kireç katkılıdır. Söz konusu tipin
çömleklerine Kilise Tepe ve Anemurium’da rastlanmakta olup kentteki parçalar için Erken
Bizans Dönemi önerilmektedir741. Benzer örneklerden yola çıkarak Olba’daki çömlek
parçalarını da MS 7. yüzyıla tarihlemek mümkündür.
3.4.1.2. Güveçler
Güveç, pişirme grubu kap formlarından biridir. Tavalar kadar sığ, tencereler kadar da
derinliği olmayan güveçler özellikle az sulu yemeklerin pişirilmesi ya da yağda kızartma
yapmak amacıyla üretilmiş olmalıdırlar. Kullanıma bağlı olarak geniş ya da dar ağızlı,
daha sığ gövdeli, çift kulplu, kapaklı kaplardır. Kapların gövdesi genellikle dirseklidir.
Ağız kenarından dirseğe kadar genişleyen dirsekten sonra da dip kısma doğru daralan
kaplar yuvarlak diplidir. Günlük kullanım seramiği olarak üretildikleri için biçimleri geçen
yüzyıllar içinde çok fazla değişime uğramayan kapları kısa zaman dilimlerine
tarihleyebilmek oldukça güçtür742.
Olba’da tespit edilen güveç formunun parçaları tiyatroda T21 Açması’nda (2013) ele
geçmektedir (Kat. No. 210; Lev. 105). Tüm olarak korunan bir örneğin ele geçmediği bu
formun kabı 26 cm ağız çapına sahiptir.
741
Kilise Tepe: Jackson, 2007b: 770, fig. 426: 1354-1355, 1357, 1360. Anemurium: Williams, 1989: 70,
fig. 37: 409-410.
742
Tekocak, 2006: 75-76.
188
3.4.2.1. Testiler
Olba’da özellikle tiyatroda bulunan testi parçalarını iki tip altında inceleyebiliriz. I) Düz
dipli testiler yukarı dik ya da hafif kalınlaştırılmış ağız kenarı, dar ve kısa içbükey boyun,
şişkin küresel gövde ile tek dikey şerit kulpa sahiptir. Kaplar düz ya da hafif yuvarlatılmış
diple sonlanmakta ve boyundan sonra gövdeye geçişte bir emzik bulunmaktadır. Bu tipteki
testilerin bazılarında içte boyunla omuzun birleşme yerinde süzgeç görevi gören delikler
bulunmaktadır. Tiyatroda T20 açmasında (2015) 5-6 parça olarak bulunan ve restore edilen
testi parçası, bu tip için güzel bir örnektir (Kat. No. 211; Lev. 106). Testinin ağız ve boyun
ile gövdesinde emzikli kısma kadar olan bölümü tümlenebilmiştir. Boyundaki süzgece beş
delik yapılmıştır. Testinin benzer örneklerinden yola çıkarak küresel gövdeye ve hafif
yuvarlatılmış dibe sahip olduğu görülmektedir. Ağız çapı 6 cm olan testi parçasının sert ve
hafif gözenekli açık kırmızı renkteki hamuru ince kireç katkılı olup bunlar yüzeyde de
görülmektedir. İncelenen bu testi parçasının yanı sıra 2010 yılı kazılarında tiyatroda (T1,
T2) süzgeç kısmı dört delikli boyun kısmı korunan testi parçası ( Kat. No. 212; Lev. 106)
ile yine testinin boyun kısmına ait tek deliği kalan küçük parça bu tipin diğer örneklerini
oluşturmaktadır. Elaeussa Sebaste’de tüm olarak korunan bu tipteki testi kulpa yapılan
küçük bir halkaya geçirilen kapak ile kapatılmaktadır. Ancak incelediğimiz örnekte kapak
bulunmamaktadır. MS 7. yüzyılın tipik testileri743 olarak değerlendirilen kapların benzer
örnekleri Celenderis ve Anemurium’dan da bilinmektedir744. Tiyatroda T12 (2013) ve T1
(2014) açmalarında benzer ağız profili özellikleri gösteren testi parçalarını da bu tipin
örnekleri olarak incelemek mümkündür (Kat. No. 213-215; Lev. 107-108). Ağız ile kulpun
küçük bir kısmı korunan testi parçaları 6-8 cm arasında değişen ağız çapına sahiptir.
743
Ricci, 2007: 173, fig. 2: 12; Ferrazzoli-Ricci, 2007: 673, 682, fig. 8: 24.
744
Celenderis: Tekocak, 2006: 82, lev. 53: 292. Anemurium: Williams, 1989: 85, fig. 51: 512-513.
189
Kapların sert ve hafif gözenekli hamuru ince sık kireç ve ince seyrek taşçık katkılıdır.
Benzer ağız profilli örnekler Elaeussa Sebaste’de görülmektedir745.
II) Düğme dipli testiler diğer bir tipi oluşturmaktadır. Bunlara ait tüm bir örnek ele
geçmemiş olup sadece kaide parçaları tipin örnekleri olarak incelenmiştir. Bölgede
bulunan sağlam örneklerden hareketle testiler köşeli profil kenarlı, aşağıya doğru
genişleyen boyun ile küresel gövde, çukur dip ve tek dikey şerit kulpa sahiptir. Tiyatroda
T1 (2010) ve T12 (2013) açmalarında bulunan kaide parçaları olasılıkla bu tipteki testilerin
örnekleridir (Kat. No. 216-217; Lev. 108-109). Parçaların hamuru sert ve sıkı dokulu olup
açık kırmızı renkteki hamur, kum ve kireç katkılıdır. Bu parçaların yanı sıra tüm bir örneği
ele geçmeyen yonca ağızlı testiye ait olabilecek kataloğa alınmayan parçalarda tespit
edilmiştir. Elaeussa Sebaste’de bu ağız profiline sahip tüm örneklerin küresel ya da torba
biçimli gövde ile düz ya da bu dipten oluştuğu bilinmektedir746.
Olba’da içecek servis kaplarının genel olarak bölgede kıyı kentlerde karşılaşılan örneklerle
benzerlik taşıdığı görülmektedir. Geç Antik Dönem’de kullanım gören ve olasılıkla
popüler olan testiler kentte de kullanım görmektedir.
Antik Dönem’de oldukça geniş kullanım alanı olan depolama kapları, bu ihtiyaca yönelik
olarak gündelik hayatın vazgeçilmez bir parçası olmalıdır. Olba’da tiyatro ve manastır
yapılarından gelen örnekler kapların genel özellikleri için önemlidir. Geniş kaplar olarak
tanımlanabilecek leğenler ve pişirme kaplarının önemli bir elemanı olan kapaklar da diğer
mutfak kapları olarak bu kısımda incelenmektedir.
745
Ferrrazzoli, 2003: tavola 24: 154.
746
Ricci, 2007: 175, fig. 3: 16.
747
Yunanca terminolojide Pithos olarak geçen kaplar ile benzer işlev ve form özelliklerine sahiptir
(Akkurnaz, 2016: 69). Pithosların üretimiyle ilgili bkz. Giannpoulou, M. (2010). Pithoi: Technology and
history of strage vessels through the ages. British Archaeological Reports 2140. Oxford: Archaeopress.
190
katkılı hamurdan üretilen doliumlar, kalın ağız kenarı ile hafif dışa açılan geniş bir
gövdeye sahiptir.
Olba’da saptanan dolium parçalarının sert, sıkı ve gözenekli dokuya sahip kili oldukça
katkılı olup genelde kum, kireç ve taşçık (bazıları şamot) içermektedir. Sözü geçen
yapılarda bulunan parçaların ağız çapı 30 ila 40 cm arasında değişmektedir. Ağız profilleri
farklı özelliklere sahip doliumları üç gruba ayırarak incelemek mümkündür: I) İçe dönük,
II) İçe dönük kenarlı, III) İçe dönük profilli.
I) İçe dönük grubun doliumları hafifçe kalınlaştırılmış içe dönük kenarlı ağız profili
göstermektedir. Kalınlaştırılan uzun kenarın dış yan yüzünde tek sıra yiv vardır. Kenar ile
gövde aynı kavis doğrultusunda devam etmektedir. Bu gruba ait olabilecek örnekler tiyatro
ve manastırdan gelmektedir (Kat. No. 218-222; Lev. 109-111). 2013 yılında tiyatro T20
açmasında ele geçen dolium parçasının kulp kısmı da korunmuştur (Kat. No. 218; Lev.
109). Manastırda bulunan büyük doliumda olduğu gibi bu örnek de kurşun ile tamir
edilmiş; bunun için ağız kenarı ile kulba geçiş noktasında yaklaşık 3 cm uzunluğunda
748
Özyıldırım, 2015: 86.
749
Özyıldırım-Ünalan, 2011: 153.
191
II) İçe dönük kenarlı grubun doliumlarının kalınlaştırılan ağız kenarının dış yan yüzüne iki
sıra yiv yapılmıştır. 2012 yılında tiyatroda T5 açmasında bulunan parça bu gruba örnektir
(Kat. No. 223; Lev. 112).
III) İçe dönük profilli grubun doliumlarının ağız kenarı daha köşeli biçimde yapılmıştır.
Dışa doğru kalınlaştırılmış kenarda üç sıra yiv bulunmaktadır. Tiyatroda bu gruba ait
olabilecek dört örnek kataloğa alınmıştır (Kat. No. 224-227; Lev. 112-114). 2013 yılında
T15 açmasında bulunan (Kat. No. 226) parçada yivlerin daha keskin olduğu fark
edilmektedir. Manastırda 2014 yılında M4 açmasında bulunan dolium parçalarından bu
gruba ait bir örnek kataloğa alınmıştır (Kat. No. 227; Lev. 114). Dolium gövde parçaları
üzerine yapılan ip baskı bezeme farklı aralıklarla uygulanmıştır (Kat. No. 229; Lev. 115).
Kataloğa alınan diğer gövde parçasının kulpa yakın kısmında çömlekçi parmak izleri
bulunmakta olup benzer parçalara manastırda da rastlanmaktadır (Kat. No. 230; Lev. 115).
Kulpları genelde düz olan doliumların kataloğa alınan tek örneğindeki kulp parçasında iki
geniş kanal fark edilmektedir (Kat. No. 231; Lev. 116).
Olba’da saptanan üç dolium tipinin benzer örnekleri Kilise Tepe, Diocaesarea, Elaeussa
Sebaste, Celenderis ve Anemurium’dan bilinmektedir750. Depolama kaplarına ilişkin
tarihleme kriteri bulunmamakla birlikte, Olba doliumlarını sözü edilen kentlerdeki
örneklerden hareketle MS 6.-7. yüzyıla tarihleyebiliriz.
Leğen ya da tekne olarak nitelenebilecek geniş kapların, mutfakta hamur yoğurmak, peynir
yapmak, sıvı ya da kuru gıdaların taşınması ya da depolanması, büyük miktarda
malzemelerin karıştırılması amacıyla kullanıldıkları düşünülmektedir751. Kaba ve katkılı
hamura sahip kaplar genellikle kalın cidarlı, düz ya da hafif sarkık ağız kenarlı, dışbükey
750
Kilise Tepe: Jackson, 2007b: 401, fig. 421: 1259, 1270, 1273-1276. Diocaesarea: Kramer, 2012: 35, tafel
55: 453-456. Elaeussa Sebaste: Ferrazzoli, 2003: 677, tavola 29: 203-204. Celenderis: Tekocak, 2006: 84-
85, lev. 67: 301-303. Anemurium: Williams, 1989: 82-83, fig. 48: 488-489.
751
Tekocak, 2006: 87; Fırat, 2011: 105; Akkurnaz, 2016: 135-136.
192
ya da düz duvarlı ve geniş gövdelidir. Kapların küçük bir halka kaidesi olabildiği gibi
geniş düz bir diple sonlanan örnekleri de bulunmaktadır752. Dağlık Cilicia’da geniş
leğenlerin örnekleri, Anemurium ve Elaeussa Sebaste kentlerinden gelmektedir. Özellikle
Anemurium’da bu formun hem Roma Dönemi hem de Geç Antik Dönem’e ait örnekleri
bulunmuştur. Söz konusu örnekler, bölgedeki malzemenin değerlendirilmesi bağlamında
önemli olup Elaeussa Sebaste’de bulunan birçok leğen parçaları da bunlara göre
incelenmektedir. Formun kaplarının oldukça uzun bir süreçte çok fazla değişmeden
kullanılmasına bağlı olarak geniş bir kronolojik aralığı kapsayan tarihler önermek
mümkündür. Ancak genel olarak kesikler ile süslenmiş kenarlara sahip, az ya da çok
dalgalı çizgilerle bezemenin Doğu Akdeniz'de MS 6. ve 7. yüzyıllar arasında üretilen
mutfak kaplarının ortak karakteristik bir dekorasyonu olduğu da belirtilmektedir753.
Olba’da saptanan Roma Dönemi leğenlerine kıyasla Geç Antik Dönem özelliği gösteren
parçalar daha fazla örnekten oluşmakta olup bunlar tiyatro ve manastır yapılarından
gelmektedir. Manastırda 2014 yılı çalışmalarında M4 ve M5 açmalarında 4, tiyatroda 2018
yılına kadar farklı açmalarda 23 olmak üzere 27 parça leğen bulunmuştur. Her iki yapıdan
gelen ve farklı ağız profillerine sahip leğen parçalarını 3 grup altında incelemek
mümkündür.
I) Grup 1 leğen parçalarının ağız kenarı düz, dışa yatay uzantılı olup genelde düz şekilde
kalınlaştırılmıştır. Gövde ise dışbükey ya da düz şekilde devam etmektedir. Sağlam bir
örnek ele geçmemiş olmakla birlikte bu kapların genellikle düz dipli olduğu bilinmektedir.
Kataloğa alınan 10 parçanın ağız profilleri küçük farklılıklar göstermekle birlikte bu form
içinde incelenmişlerdir (Kat. No. 232-241; Lev. 116-121). Ağız çapları yaklaşık 20-42 cm
arasında değişen leğen parçalarının sert ve gözenekli oldukça katkılı hamuru kum, taşçık
ve kireç içermektedir. Kil genellikle açık kırmızı-kırmızı renklerde olup astarda açık
kırmızı ya da kırmızımsı kahverengi veya sarı renktedir. Kat. No. 233-235, 239
parçalarının ağız kenarı üzerinde dalga bezeme bulunmaktadır. Tiyatroda 2013 yılında T15
açmasında ve 2017 yılında T24 açmasında bulunan parçaların gövdesi üzerine dalga
bezeme uygulanmıştır (Kat. No. 236, 241). Kat. No. 241’de parçanın ağız kenarının dış
752
Fırat, 2011: 105.
753
Ferrazzoli, 2003: 676-677.
193
yüzünde ince çentikler de yer almaktadır. Bu grubun benzer örnekleri Elaeussa Sebaste ve
Anemurium’dan bilinmektedir754.
II) Grup 2 leğen parçalarının dışa taşkın topuz şeklinde kalınlaştırılan ağız kenarının ucu
hafif kıvrılmıştır. Benzer ağız profiline sahip tiyatroda bulunmuş 5 parçadan 3’ü kataloğa
alınmıştır (Kat. No. 242-244; Lev. 121-122). Leğen parçalarının ağız çapları yaklaşık 28-
42 cm arasında değişiklik göstermekte olup sert dokulu katkılı hamurda (kum, taşçık,
kireç) pembe ya da kırmızımsı sarı renklerdedir. Kat. No. 242 leğen parçasının ağız
kenarındaki kıvrım daha keskin şekilde yapılmışken Kat. No. 243 ve 244 parçalarındaki
kıvrım daha yumuşak geçişe sahiptir. Bu formun benzer örneğine Elaeussa Sebaste’de
rastlanmaktadır755.
III) Grup 3 leğen parçaları daha kalın, kareye yakın, düz ya da hafif köşeli ağız kenarına
sahiptir. Manastırdan 1, tiyatrodan 11 olmak üzere 12 leğen parçası ile bir kulp parçası
kataloğa alınmıştır (Kat. No. 245-257; Lev. 123-129). Leğen parçalarının ağız çapları
yaklaşık 30-45 cm arasında değişmektedir. 2018 yılında tiyatro T28 açmasında tespit
edilen 2 leğen parçası (Kat. No. 255-256; Lev. 128) ise bu örneklerden daha büyük ebata
sahiptir. Yaklaşık 60 cm ağız çapındaki kapların dış yüzeyleri de dalga bezeme ile
süslenmiştir. Kat. No. 255’te parçanın ağız kenarı altındaki boncuk dizisi gibi bezeme de
kabarık şekilde yapılmıştır. Bu grubun leğen parçalarının benzerleri Elaeussa Sebaste’de
ve Kilise Tepe’de bulunmuştur756. 2013 yılında tiyatro T16 açmasında bulunan kalın ve
basık ağız kenarına sahip leğen parçası da (Kat. No. 257; Lev. 129) bu grup içinde
incelenmiştir. Parçada herhangi bir mühüre rastlanmazken benzer ağız profili gösteren
mühürlü örnekleri Elaeussa Sebaste’den bilinmektedir757.
Olba’da bulunan leğen parçaları bölgedeki seramik modası/geleneğiyle genel olarak benzer
özellikler göstermektedir ki bu etkileşimin kırsal merkezdeki durumunu yansıtması
bakımından önemli olmalıdır. Bu bağlamda incelenen örneklerden yola çıkarak leğen
parçalarını MS 6. ve 7. yüzyıl içinde değerlendirmek mümkündür.
754
Anemurium: Williams, 1989: 79-81, fig. 45: 468-469, 471-476. Elaeussa Sebaste: Ferrazzoli, 2003:
tavola 27: 177-178, 183.
755
Ferrazzoli, 2003: tavola 26: 176.
756
Elaeussa Sebaste: Ferrazzoli, 2003: tavola 27: 179-181, 184. Kilise Tepe: Jackson, 2007b: fig. 423: 1279.
757
Ferrazzoli, 2003: 677, tavola 29: 196-199.
194
3.4.3.3. Kapaklar
Kapaklar758, pişirme ya da depolama kapları için üretilmiş yardımcı bir formdur. Yemeğin
pişirme sürecinde olduğu kadar saklanmasında da kullanılmış olmalıdırlar. Pişirme
geleneğiyle birlikte düşünüldüğünde oldukça uzun bir dönem kullanılan kapaklar, Geç
Antik Dönem’de de ihtiyaca bağlı olarak değişik boyutlarda üretilmeye devam
edilmektedir. Williams, kronolojik verilerden hareketle Anemurium'da bulunan özellikle
tabak biçimli (içbükey bir şekle sahip) kapakların çeşitliliğini Geç Antik Dönem ile
ilişkilendirmektedir759. Oldukça uzun bir dönem kullanım gören kubbe biçimli kapakların
yine bu dönemde de üretilip kullanılmaya devam ettiği görülmektedir.
I) Grup 1 kapakları, kapağın ağız kısmı düz ya da hafif çıkıntı olacak şekilde yapılmıştır.
Tam bir örnek ele geçmediği için tutamak kısmı bilinmemektedir. Tiyatroda bulunan
örneklerden biri açık renkli, diğeri ise daha koyu bir renk hamura sahiptir (Kat. No. 258-
259; Lev. 129-130). Kapaklar, 14 ve 18 cm ağız çapına sahiptir.
II) Grup 2 (Tabak biçimli) kapaklar, düze yakın dipli, içbükey yapan kapağın ortasında
tutamak yer almaktadır. Tutamaklar farklı yüksekliklerde olup yuvarlak ya da köşeli
biçimde profillendirilmiştir. Tiyatro ve Manastır’da bu forma ait daha fazla örneği bulunan
kapak parçaları tutamak ile kapak ağız-gövde parçalarından oluşmaktadır (Kat. No. 260-
264; Lev. 130-132). Daha önce ifade edildiği gibi, tutamakların biçimleri farklılık
göstermekte; yükseklikleri de değişmektedir (Kat. No. 264-270; Lev. 132-135).
758
Latince Operculum, çeşitli kapların ağzını kapatmak için kullanılan kapakların yanı sıra Opercula olarak
adlandırılan tıpalarda kapların ağzını tıkamak için kullanılmışlardır (Akkurnaz, 2016: 59).
759
Williams, bu kapak tipinin Doğu Akdeniz’de Hellenistik Dönem’den itibaren Ortaçağ’a kadar oldukça
uzun bir süre varlığını koruduğunu belirtmektedir (Williams, 1989: 72, dipnot 11-13).
195
Söz edilen kapak parçalarının benzer örnekleri Alahan, Kilise Tepe, Diocaesarea, Elaeussa
Sebaste, Celenderis ve Anemurium’dan bilinmektedir760. Olba’da saptanan kapak
parçalarını da bu örneklerden yola çıkarak MS 6.-7. yüzyıla tarihleyebiliriz.
Olba’da kaba seramik grubu üç alt başlık altında toplanmıştır. Bu grupta yer alan ve büyük
çoğunluğu oluşturan pişirme kaplarında çömlekler ve güveçler ön plana çıkmaktadır.
Özellikle çömleklerin Roma İmparatorluk Dönemi’nden itibaren daha fazla örneği
bulunmaktadır. MS 6. yüzyılın ilk yarısında popüler olan ve III. Tip olarak ele aldığımız
çömleğin birçok örneği tespit edilmektedir. Kilise Tepe, Celenderis ve Elaeussa Sebaste’de
farklı boy ve ebatları görülen bu tipteki kaplar kıyıdan iç kesimlere kadar dağılım
göstermektedir. İçecek servis kaplarında özellikle süzgeçli testilerde de benzer bir
dağılımdan bahsetmek mümkündür. Dağlık kırsal yerleşimlerde, ince veya mutfak
seramiklerinden daha fazla bulunan depolama kapları (dolium/pithos gibi) endüstriyel
kullanımlarıyla ilişkilendirilmektedir761. Kentte bulunan ve bölge seramik üretim
geleneğiyle benzerlikler gösteren dolium ve leğen parçalarını da bu kapsamda
değerlendirebiliriz. Olba’nın kırsal (ekonomik) hayatı içinde tarım ve hayvancılığın ne
denli önemli olduğu hatırlandığında elde edilen/edilecek ürünler için bu kaplar önemli
olmalıdır. Pişirme kaplarının diğer bir elemanı olan kapaklar da tipolojik olarak bölge
örnekleriyle benzerlik göstermektedir.
Dağlık kısımda Kilise Tepe’de bulunan pişirme kaplarına bakıldığında açık kaplar veya
kızartma tavası gibi pişirme kaplarının nispeten az sayıda olduğu dikkat çekmektedir.
Göksu Vadisi ile kıyı arasında pişirme kapları açısından bu farklılığın yemek hazırlama/
çeşitlilik/pişirme ile yeme alışkanlıklarındaki değişimle yorumlanmaktadır762. Pişirme
kaplarına ilişkin benzer bir durumun Alahan'da da olduğu belirtilmekte ve seramiklerin
açık kaplardan kapalı kaplara kadar üretilen standart birkaç formun manastırın ihtiyacını
karşıladığına değinilmektedir763. Celenderis’te bulunan pişirme kapları ise kıyıdaki
durumun anlaşılması bakımından güzel bir örnektir. Pişirme kaplarında ön planda olan
760
Alahan: Williams, 1985: 46, fig. 5: 35. Kilise Tepe: Jackson, 2007b: 401, fig. 423: 1280. Diocaesarea:
Kramer, 2012: 35, tafel 56: 457-459, 463, 464. Elaeussa Sebaste: Ferrazzoli, 2003: 666, tavola 22: 121-129;
Ricci, 2007: 175, fig. 2: 14. Celenderis: Tekocak, 2006: 88, lev. 61: 310-313. Anemurium: Williams, 1989:
72-75, fig. 40: 434-437, fig. 41: 438-440.
761
Izdebski, 2013: 349.
762
Jackson, 2013: 231; Jackson, 2007b: 394.
763
Williams, 1985: 42.
196
güveç ve çömleğe karşın, tavaların az sayıda olması kızartma yerine az ya da bol sulu
yemeklerin (yahni gibi) tercih edilmesiyle ilişkilendirilmektedir. Bunun yanı sıra fırın
tabağı olarak adlandırılan birkaç örneği bulunan kap formu da kentteki fırın kültürüne
bağlanmaktadır764. Olba’da da pişirme kaplarının daha çok örneğinin bulunmasından yola
çıkarak kent halkının sulu yemeklere önem verdiğini söyleyebiliriz.
764
Tekocak, 2006: 92.
197
Resim 3.6. Kat. No. 179, 248 çömlek ve leğen parçasının ince kesiti
765
Akyol, A. A.-Aydın, S. (2017). Olba kazısı tiyatro seramik buluntuları arkeometrik çalışmaları. Seleucia,
VII, 421-438.
198
seramik kaplarından elde edilen arkeometrik sonuçlara göre kentte üretilmiş olduğunu
söyleyebiliriz.
Önümüzdeki yıllarda çalışmaya konu olan seramik örneklerin yerel ve bölgesel olarak ele
alınıp sayılarının artırılarak çeşitlendirilmesi ile daha detaylı ve kapsamlı arkeometrik
çalışmalar gerçekleştirilebilecektir. Böylece Olba’nın yakın kent, bölge veya ithal ürünleri
işaret eden üretim merkezleri ile ilişkilerine malzeme üzerinden daha ayrıntılı bir şekilde
ulaşmak mümkün olabilecektir.
199
SONUÇ
Olba, Dağlık Cilicia’nın doğusunda yer alan kentlerden biridir. Karasal konumuna karşın,
doğal rotaların sağladığı avantajla iç kısmın yanı sıra, bölgenin kıyı kesimiyle de bağlantısı
bulunmaktadır. Son yıllarda akropoliste yapılan kazılarda ele geçen buluntular (Geç
Kalkolitik - Erken Tunç Çağı seramikleri, Yeni Babil stilindeki kalsedon mühür vb.) hem
kentin hem de bölgenin bilinen yerleşim tarihini değiştirmesi bakımından önem
taşımaktadır. Hellenistik Dönem’de tapınak devleti yönetimi altında akropolis merkezli,
kale niteliği taşıyan yerleşim, Roma İmparatorluk Dönemi’nde kent kimliğine
kavuşmaktadır. Bu dönemde özellikle mimarisiyle ön plana çıkan kentte ve içinde
bulunduğu bölgede genel olarak imparatorluk yönetiminin yansımaları izlenebilmektedir.
Bu dönem sonrasında ise özellikle seramik malzeme üzerinden Geç Antik Dönem’in
değişen seramik modasının/geleneğinin etkilerini bölge kentlerinde açıkça takip edebilmek
mümkündür. Bölgenin daha çok kıyı kentlerinde yapılan çalışmalara bağlı olarak ortaya
çıkan tablo, Geç Antik seramik verileri konusunda bilgilendirici olabilmektedir. Buna
karşılık, iç kesim ya da karasal merkezdeki sözü geçen dönemin seramiği konusunda
bilinenler daha kısıtlıdır. Olba’da yürütülen kazılarda açığa çıkarılan seramikler ile buna
bağlı yapılacak çalışmalar, dağlık kısımda kırsal bir merkez olan kentteki durumun
anlaşılması açısından önem kazanmaktadır. Bu bağlamda, Geç Antik Dönem’de varlığını
sürdüren kentteki seramik kullanımına ilişkin veriler bu çalışma kapsamında
değerlendirilmiş ve yorumlanmaya çalışılmıştır.
Olba’da geç döneme işaret eden kap formları MS 5. yüzyıl sonu-6. yüzyıl başından itibaren
görülmektedir. Afrika seramiğinin saptanan yedi formu içinde iki formu, Hayes Form 99
(MS 530-580) ve Hayes Form 105 (MS 580/600-660+) daha fazla örnekle temsil
edilmektedir. Hayes Form 107 (MS 600-650) ise seramiğin kentte bulunan son formu
olmaktadır. Sözü geçen formun kapları, seramiğin bilinen kapalı kaplarının (testi, sürahi,
şişe gibi) yerine kâseler ve tabaklar gibi sofra takımı içinde açık olanlardan oluşmaktadır.
Geç Antik Dönem ile birlikte sofra takımı formlarının da değiştiği öngörülmektedir. Buna
göre, bireysel diyebileceğimiz küçük tabaklara karşın hacmi de değişen büyük tabaklar
daha yaygın hale gelmektedir. Söz konusu bu durum beslenme kültürü/beslenme
alışkanlıklarına bağlı değişimle ya da Hıristiyanlığın yükselişiyle birlikte komün-toplu
yeme ile ilişkilendirilmektedir766. Olba’da Afrika seramiği kap formları içinde geniş
tabak/kâselerin bulunması toplu/birlikte yeme alışkanlığını akla getirmektedir. Dağlık
kısımda devam eden kırsal hayatta tarım ve hayvancılığa dayalı olan ekonomik yapıyla767
birlikte değerlendirildiğinde kentte yaşayanların çok lüks olmayan bir hayata sahip
olduklarını düşünmek olasıdır. Cilicia’da Afrika seramiğinin kentlere ulaşan formları ve
form çeşitliliği farklılık göstermekte olup Olba’ya sınırlı sayıda örneği ulaşan Afrika
seramiği kentte MS 7. yüzyılın ortalarına kadar görülmektedir (bkz. Şekil 3. 5).
Olba’da bulunan Geç Roma C (Phocaea) Kırmızı Astarlı seramiği ince seramikler içinde
en fazla görülen grubu oluşturmaktadır. Bunlar arasında ise Hayes Form 3 ve Hayes Form
10 kapları ön plana çıkmaktadır. MS 4. yüzyıl sonlarına gelindiğinde Geç Roma C
seramiğinin erken örnekleriyle birlikte bölgedeki kentlere ulaştığı bilinmektedir. Doğu
Akdeniz ticaretinde Cilicia’daki pazar payları taleple birlikte şekillenen Geç Roma C
seramiğinin bölge genelindeki durumu farklı sonuçlar ortaya çıkarmakta; Afrika
Astarlılarından sonra bölgede tespit edilen Geç Roma C kapları ikinci sırada yer
almaktadır. Dağlık kısma karşın, Ovalık Cilicia’da bu seramik daha fazla talep
görmektedir. Seramiğin kentlerdeki yoğunluğu da buna paralel olarak değişmekte ve
Ovalık kısımda daha yüksek oranlarda bulunduğu ortaya çıkmaktadır768. Diocaesarea’da
Afrika seramiğinden (130 parça) sonra en fazla Geç Roma C Astarlıları (120 parça) tespit
edilirken769 Olba’da Geç Roma C seramiğinin bölgedeki dağılımının aksine daha fazla
766
Vroom, 2007: 318-345; Hawthorne, 1997: 29-36.
767
Erten, 2012b: 64-70.
768
Bu oranlar Anemurium’da % 14, Celenderis’te % 23, Tarsus’ta ise % 83’tür. Bkz. Zoroğlu, 2005: 247, fig.
6a; Tekocak, 2006: 49; Zoroğlu, 2005: 247.
769
Kramer, 2012: 18-19.
201
tercih/talep edildiği ortaya çıkmaktadır. Diğer kırmızı astarlı seramiklerin pazar payındaki
durumu/dağılımı da bununla doğrudan ilişkili olmalıdır.
Geç Roma D (Kıbrıs) Kırmızı Astarlı kapları, kentte ikinci sırada sık görülen ince seramik
grubudur. Bunlar arasında Hayes Form 8 (MS 6. yüzyıl sonu ile MS 7. yüzyıl başı) ve
Hayes Form 9 (MS 6. yüzyıl ortası-MS 7. yüzyıl ortası) kapları belirlenmekte ve Form 9
daha fazla örnekle temsil edilmektedir. Erken formlarıyla birlikte Geç Roma D seramiği de
bölgedeki kentlere ulaşmaktadır. Cilicia’daki pazar payı içinde Geç Roma D seramiğinin
bölge genelindeki durumu farklı sonuçlar ortaya çıkarmakta; Afrika ve Geç Roma C
Kırmızı Astarlılarından sonra Geç Roma D kapları bölgede üçüncü sırada yer almaktadır.
Dağlık ve Ovalık kısımda ortaya çıkan farklı tabloda ise Ovalık kısma karşın, Dağlık
Cilicia’da Geç Roma D kapları daha fazla talep görmektedir770. Seramiğin kentlerdeki
yoğunluk ve yüzdelik oranları da bu bağlamda değişiklik göstermekte ve Dağlık kısımdaki
kentlerde daha yüksek oranlarda bulunmaktadır771. Seramiğin bölge genelinde oluşturduğu
tabloya karşın Olba’da bu geleneğin farklılaştığı ortaya çıkmaktadır. Söz konusu durum
bize tercihlerin değiştiğini göstermektedir.
Geç Roma seramiğinin Cilicia ve Olba’daki genel durumu değerlendirildiğinde (bkz. Şekil
3. 5) Afrika seramiği bölgede MS 5. yüzyıl başlarına kadar görülmekte; bu dönemden
sonra Geç Roma C ve Geç Roma D kapları pazarda kendine yer bulmaya başlamaktadır.
Bu dağılım içinde Geç Roma C seramiği ise MS 5. yüzyılın ortalarından MS 6. yüzyılın
ortalarına kadar önemli bir yükseliş yakalamaktadır. Olba’da da benzer bir tablonun ortaya
çıktığından bahsetmek mümkündür. MS 6. yüzyıl içinde sözü geçen seramiğin daha fazla
örneği kente ulaşmaktadır. Afrika seramiğinin Olba’daki durumu, daha önce ifade edildiği
gibi, atölyenin geç dönem üretimlerinden oluşmaktadır. Seramiğin özellikle MS 6. yüzyılın
ortalarından sonra küçük de olsa yükseliş yakaladığı zaman hem bölgeye hem de kente
seramik kaplarının ulaştığı ortaya çıkmaktadır. Geç Roma D seramiği ise MS 6. yüzyılın
ortalarından sonra MS 7. yüzyıl başlarına kadar kentte görülmektedir. Kırmızı Astarlı
seramiğin genel tablosu içinde özellikle Dağlık Cilicia kentlerinde (Elaeussa Sebaste
dışında) daha fazla örneği bulunan bu kapların Olba’da çok baskın olduğundan
bahsedemeyiz. MS 7. yüzyılda imparatorluğun Sasanilerle mücadele ettiği siyasi ortamda
seramik dağılımının bundan etkilenip etkilenmediğine de bakmak gerekmektedir. Geç
770
Bes, 2015: 107-108; fig. 78.
Bu oran Tarsus’ta % 4 iken Celenderis’te % 58, Anemurium’da ise % 87’dir. Bkz. Tarsus ve Anemurium:
771
Roma C seramiğinin geç dönem üretimi (örneğin Hayes Form 10C – MS 600-650) kapları
ile Afrika seramiğinin (örneğin Hayes Form 105, 107 – MS 600-650) dağılımı bu süreçte
devam etmektedir. Geç Roma D kapları (Hayes Form 10B-C – MS 600-650) ise daha az
görülmektedir. MS 7. yüzyılın ortalarına kadar görülen Hayes Form 109 tabakları bölge
kentlerinde bulunmasına karşın Olba’da görülmemektedir. Kırmızı Astarlı seramiğin genel
olarak kentteki varlığının MS 7. yüzyılın ortalarında son bulduğu belirlenmektedir.
Olba’da Açık Renkli Geç Roma seramiğine ait tek örnek, Manastır’da (M3 Açması-2012)
tespit edilmiştir (Kat. No. 78). Cilicia’da da az örneği bilinen (Antiochia ve Anemurium)
seramiğin dağlık kısımda yer alan Olba’ya da ulaşması malzemenin dağılımına yeni bir
merkezin eklenmesi bakımından önemlidir. Diğer Geç Roma Kırmızı Astarlı
seramiklerinin özellikle Doğu Akdeniz pazarındaki varlığı/dağılımı göz önünde
bulundurulduğunda Açık Renkli seramiğin bu tablodaki durumu şimdilik çok net
olmamakla birlikte bu kaplar bölgeler arası ticareti göstermesi açısından dikkate değerdir.
Geç Antik Dönem’de önem kazanan Boyalı Kapların iki örneği de Manastır’da
bulunmuştur (Kat. No. 79). Kapların özellikle boyun kısmının koyu kırmızı renkte çeşitli
bezemelerle (kuş, balık, bitkisel veya geometrik motifler) süslendiği bilinmektedir.
Kataloğa alınan kabın gövde kısmına ait küçük bir parça üzerindeki süslemede olasılıkla
bu tipteki bezemeye ait olmalıdır. Alahan Manastırı ve Kilise Tepe’de birçok örneği
bulunan bu kapların Elaeussa Sebaste’deki örnekleri MS 6. yüzyıl içinde değerlendirilir.
Olba manastırındaki örneği de bu yüzyıla yerleştirebiliriz.
Antik Dönem’de ticareti ve dolayısıyla kurulan ilişkileri gösteren amphoraların geç dönem
örnekleri Olba’da tespit edilmiştir. Daha fazla örnekle temsil edilen LR 1 amphoralarının
tümü geç dönem özellikleri göstermektedir. LR 1B tipine ait amphora parçaları MS 6.
yüzyıl başından MS 7. yüzyıl ortasına kadar tarihlenmiştir. Bu tipin amphoraları arasında
olasılıkla Corycus üretimi mühürlü bir parçanın da bulunması amphoranın az bilinen
örnekleri için önem taşımaktadır (Kat. No. 111). Mühürlü amphora parçası ile benzer
hamur dokusuna sahip parçalar, Olba’nın liman kenti Corycus ile olan ticari ilişkileri
açısından dikkat çekmektedir. LR 1 ampholarından sonra Doğu Akdeniz üretimi
amphoraların sınırlı sayıda da olsa kente ulaştığı tespit edilmektedir. Bunlar arasında Gaza
bölgesi üretimi olan LR 4 amphoraları da bulunmaktadır. Geniş bir dağılım alanına sahip
LR 4 amphoralarında taşınan Gazition isimli özel şarap özellikle MS 5. yüzyıldan itibaren
203
Doğu Akdeniz ticaretinde önemli bir rol oynamaktadır772. Sözü geçen havza içinde
amphoraların Cilicia’da kıyı kentlerinin (Anemurium, Elaeussa Sebaste, Tarsus Gözlü
Kule) yanı sıra dağlık kısımda Olba’da da bulunması Gaza bölgesi ürünlerinin bölgedeki
dağılımı açısından önemlidir. Palaestin ya da Mısır üretimi LR 5-6 amphora parçaları da
son yıllardaki kazı çalışmalarında açığa çıkarılmıştır. LR 4 amphoralarına karşın, sınırlı bir
dağılıma sahip olan bu tipteki amphoranın hem bölge genelinde hem de Anadolu
kıyılarında örnekleri bulunmaktadır. Sözü edilen amphora tipleri, Olba’nın özellikle MS 6.
yüzyıl ile 7. yüzyılın ortasına kadar devam eden ekonomik canlılığı için önem
taşımaktadır. Bu yüzyıllar, aynı zamanda bölgede ekonomik canlılığın yaşanmaya devam
ettiği dönemi yansıtmaktadır. Cilicia ekonomisini şekillendiren dinamikler
hatırlandığında773 Olba’nın da bu sistem içinde liman kentleri yani pazarla bağlantı içinde
olduğu ortaya çıkmaktadır. Kentin sahip olduğu yol ağıyla birlikte düşündüğümüzde kıyı
kentleriyle iletişimde olan Olba’nın güçlü ticari bağlara sahip olduğunu söyleyebiliriz.
Olba’da kaba seramik grubu içindeki pişirme kapları, bölge seramik geleneği bağlamında
ortak özellikler göstermektedir. Özellikle çömleklerde Kilise Tepe, Celenderis ve Elaeussa
Sebaste’de farklı boy ve ebatları görülen MS 6. yüzyılın ilk yarısında popüler olan ve III.
Tip olarak ele aldığımız çömleğin birçok örneği tespit edilmiştir. İçecek servis kaplarında
süzgeçli testilerde ve leğen parçalarında da üretimin benzerliğinden bahsetmek
mümkündür. Doğu Akdeniz’de popüler diyebileceğimiz kapların kırsalda da kullanılıyor
olması, kıyı ile iletişimi göstermesi açısından önemlidir. Kentte yerel seramik üretimini
destekleyecek verilere henüz ulaşılamamış olmakla birlikte kentin jeolojik yapısına benzer
olan arkeometri sonuçlarından yola çıkarak en azından pişirme kaplarının ihtiyaçlar
772
Şenol, 2009: 95, 159.
773
Bkz. tezde sayfa 40-41.
204
Roma İmparatorluk Dönemi’ne ait terra sigillata seramiği (özellikle Çandarlı kapları) ile
pişirme kaplarından sonra MS 4. yüzyılda kentteki seramik malzemenin varlığı çok net
değildir. Olba’da bu dönemden sonra imar etkinliğinin azalması ve bölgede MS 4. yüzyıl
ile ilgili verilerin kısıtlı olmasının nedeni olarak Diocletianus ve I. Constantinus
Dönemi’nde devlet hizmetinde çalışanların kentin yükümlülüklerinden muaf tutulmasının
yanı sıra, özellikle kentin ileri gelenlerinin tutumunun da bu dönemde değişmesi
önerilebilir774. MS 4. yüzyılın sonlarına doğru piskoposluk merkezi olarak kilise
listelerinde775 yer almaya başlayan Olba’da bu yüzyıldan itibaren sikkelerde belirgin bir
artış görülmektedir. MS 5. yüzyılda ebatları giderek küçülen ve maden kalitesi/üretim
kalitesi de düşen bronz sikkeleri tanımlama zorluğu, tiyatro kazılarında bulunan ve bu
yüzyıla ait az sayıdaki sikkede de ortaya çıkmaktadır776. MS 5. yüzyılın ortalarına
gelindiğinde ise bölgedeki isyanların son bulduğu, kırsal yerleşimlerde yoğun bir tarımsal
üretim ile kilise yapılanmasının başladığı bilinmektedir. Isaurialı imparator Zeno’nun
bölgeye verdiği mali destekle birçok yapının777 ve ilk yapımı Zeno ile ilişkili olduğu
önerilen Olba Manastırı’nın da bu dönemde inşa edildiği öngörülmektedir778. Olba’nın bir
anlamda Hıristiyan kent dönüşümü sergilediği bu yüzyıldan itibaren kente ulaşan
seramiklerin de yoğunlaştığı fark edilmektedir. MS 7. yüzyılda ise sikke buluntuları
özellikle Heraclius Dönemi ile birlikte yoğunlaşmaktadır779. Bu dönemde Sasani
saldırılarına karşı askeri hareketliliğin yaşandığı ve Seleucia kentinin de sikke darbı için
seçilmesi bölgede olasılıkla bir hareketlilik meydana getirmiş olmalıdır. Bunu takip eden
süreçte Tiyatro’da II. Constans (MS 641-668) sikkelerinden sonra herhangi bir sikke
buluntusunun olmaması ve seramiklerin de geç dönem örneklerinin artık görülmemesi
kentte hayatın son bulduğu MS 7. yüzyılın ortalarıyla paralellik göstermektedir780.
774
Sarıiz, 2014: 75.
775
Özyıldırım-Ünalan, 2011: 158.
776
Sarıiz, 2014: 77.
777
Çakmak, 2009: 50-51.
778
Özyıldırım-Ünalan, 2011: 158.
779
Tiyatroda 2010-2012 yılları arasında ele geçen bu imparatora ait 22 sikke belirlenmiş (Sarıiz, 2014: 166,
şekil 4. 6) olup son yıllarda yapıda devam kazılarda imparatora ait sikkelerin arttığı gözlenmektedir.
780
Kentte yüzey araştırmalarında bulunan birkaç parçadan oluşan sırlı seramiğinde sınırlı olduğu
görülmektedir.
205
Olba’da Şeytanderesi Vadisi içinde dramatik konuma sahip olan Manastır’ın bir Roma
villası783 üzerine inşa edildiği gerçekleştirilen kazılar sırasında ortaya çıkmıştır. Dikdörtgen
planlı yapının doğu tarafı, ana kaya yüzeyi düzleştirilerek duvar işlevi kazandırılmış;
kuzey, güney ve batı tarafları ise taş bloklardan oluşan bir çevre duvarı ile sınırlanmıştır.
Batı duvarının polygonal taşlarla örülü kısmının manastırın yapımından daha erken bir
tarihe, MS 2.-3. yüzyıla ait olduğu da belirlenmiştir784. Manastırdaki seramikler genel
olarak değerlendirildiğinde yapının ilk evresine ait çok fazla malzemenin bulunmadığı
dikkat çekmektedir. Geç dönem özellikleri gösteren olasılıkla kalabalık olmayan, fazla
keşişin yaşamadığı manastırda manastırcılık öğretisi (kiliselere karşın çok fazla lüks
eşyaya ihtiyaç duyulmayan) çerçevesinde günlük seramiğin (pişirme kapları gibi) sınırlı
sayıda kullanıldığı tespit edilmektedir. Depolama kaplarında ise doliumlar daha fazla
bulunmaktadır. Çok fazla seramiğin ele geçmediği Manastır aslında bu yönü ile Alahan
Manastırı’na benzemektedir.
781
Erten, 2014: 64-65.
782
Tiyatro kazılarından gelen çeşitli madeni, cam buluntular ve evsel malzeme bu farklı kullanımı
doğrulamaktadır. Bkz. Erten, 2013: 117, dipnot 62.
783
Erten, 2016: 78-79.
784
Özyıldırım-Ünalan, 2011: 156.
206
Olba’da kırsal yaşam koşullarının Geç Antik Dönem’de de devam ettiğini söyleyebiliriz.
Kentin kırsal ekonomisi içinde her daim önemli olan tarım ve hayvancılıktan elde edilen
ürünler kent halkının ihtiyaçlarını karşılama konusunda önemli bir değişim aracı olmalıdır.
Kırsal kesimlerde daha fazla bulunan depolama kaplarından ve farklı tiplerdeki leğenlerden
yola çıkarak bu kapların endüstriyel üretim için kullanıldıklarını önerebiliriz. Tabii elde
edilen ürünlerin kıyı kentlere ulaşmasında ve kentte görülen ithal malzeme ile
amphoraların da kente geri dönüşünde en önemli konu ise yollar diğer bir ifade ile ulaşım
ağıdır. Corycus ile doğrudan bağlantı sağlayan kent, Elaeussa Sebaste ile de ara yollar
aracılığıyla bağlantı kurmaktadır (bkz. Harita 1. 3). Söz konusu seramik malzemenin kente
ulaşmasında olasılıkla bu kentlerle kurulan ilişkiler önemli olmalıdır.
Son olarak “İç kesimde/kırsal kentte-yerleşimde kullanılan seramiklerden yola çıkarak bir
model oluşturmak mümkün olabilir mi?” sorusuna yanıt aramaya ve bazı saptamalar
yapmaya çalışacağız. Bu doğrultuda Olba’da bulunan seramikler ile bu malzemeden elde
edilen veriler ve Kilise Tepe’de tespit edilen seramikler kullanılarak bir karşılaştırma ve
değerlendirme yapılacaktır785.
Öncelikle Olba’da bulunan Geç Antik Dönem seramiklerinin genel özelliklerini kısaca
hatırlamak gerekir. Söz konusu dönemin popüler diyebileceğimiz seramik kaplarının kente
ulaştığı görülür. Akdeniz havzasına dağılan ve pazardaki payı değişen bu kaplar arasında
Kuzey Afrika atölyelerinde üretilen Afrika kırmızı astarlı kapları, Phocaea üretim
merkezinin kapları olan Phocaea kırmızı astarlıları ile Kıbrıs üretimi Kıbrıs Kırmızı Astarlı
785
Benzer bir karşılaştırma çalışması daha önce J. Vroom tarafından yapılmıştır. Araştırmacı, Lycia’da
kıyıya yakın bir kent olan Limyra kazılarında ele geçen seramikler ile kıta Yunanistan’da Boeotia’da kırsal
alanlarda gerçekleştirilen yüzey araştırması çalışmalarında bulunan Geç Antik Dönem seramiklerini (ince
seramik, amphora, pişirme kapları, unguentarium gibi) değerlendirerek merkezlerin yerleşim tarihi ile sahip
oldukları seramik dağılım/değişim sistemlerine ilişkin bazı sonuçlara ulaşmıştır (bkz. Vroom, 2004: 281-
331).
207
örnekleri bulunur. Açık renkli seramiğin ise tek örneğine rastlanır. Sözü geçen dönemde
seramikteki bu değişimden kentin de haberdar olduğu fark edilir. Kentte tespit edilen
amphoralar arasında dönemin popüler ticaret kabı olan ve yerel olarak bölgede üretilen LR
1 amphoraları gelir. Özellikle şarap ve zeytinyağı taşındığı bilinen bu amphoranın birçok
örneği ele geçmiştir. Bunun yanı sıra Gaza Bölgesi’nden LR 4 ile Palaestin-Mısır’dan LR
5-6 amphoraları da kente ulaşmıştır. Ritüel kapları olarak değerlendirilen geç dönem
unguentarium örneklerinin yanı sıra boyalı kaplara ait bir parça da manastırda
bulunmuştur. Pişirme kapları (çömlek, güveç), servis kapları (testiler) ile depolama-
hazırlama kaplarının (dolium, leğen) da genel olarak bölgedekilerle benzerliği söz
konusudur. Sikkeler ile seramiklerden elde edilen veriler, Olba’da hayatın MS 7. yüzyılın
ortalarında son bulduğunu gösterir.
Karşılaştırmaya konu olan Kilise Tepe, Toros Dağları'nın en güney ucunda Göksu
(Calycadnus) Vadisi'ne hâkim bir noktada bulunur786. Yerleşim, İç Anadolu ile Akdeniz'i
birbirine bağlayan Toros Dağları boyunca doğal rota olan bu nehir ile yaklaşık 45 km aşağı
havzadaki Seleucia (Silifke) ile Claudiopolis’i (Mut) birbirine bağlayan noktaya oldukça
yakındır. Uzun bir süreçte (Erken Tunç Çağı’ndan itibaren) yerleşim gören kırsal merkezde
yaklaşık 2500 m2 alanda bulunan Geç Antik Dönem seramikleri yapılardan (Level 1, I, 1/2,
I/II) ve yaşam merkezi çevresinden gelir787. Küçük parçalar halinde tespit edilen Geç
Roma Kırmızı Astarlı kapları arasında Geç Roma C Hayes Form 3 (olasılıkla MS 5. yüzyıl
ortası öncesi) ile Geç Roma D Hayes Form 2 (geç MS 5. yüzyıl-erken 6. yüzyıl)
kâse/tabakları oldukça sınırlı sayıda örnekten oluşur. LR 1 amphoraları da pişirme kapları,
ince seramik örnekleri ve boyalı kap parçalarıyla birlikte bulunmuştur. Bunlar arasında ön
plana çıkan boyalı parçalar büyük bir grubu oluşturur. Kil dokusu daha ince olan
yerleşimdeki parçaların, Alahan’da tespit edilen ve Monastic Ware788 olarak anılan boyalı
kaplar ile Dağ Pazarı’nda bulunanların form ve dekorasyon açısından benzerliği dikkat
çeker789. Yakın zamanda gerçekleştirilen kazılardan elde edilen veriler ile Elaeussa
Sebaste’de bulunan benzerlerine göre kaplar geç MS 6. yüzyıl-7. yüzyıla tarihlenirler.
786
Höyük ile ilgili olarak ayrıca bkz. http://www.kilisetepe.mcdonald.cam.ac.uk/index.html (23.12.2018)
787
Jackson, 2007b: 387.
788
Williams, 1985: 41.
789
Jackson, 2007b: 387-403.
208
Olba’da ve Kilise Tepe’de bulunan Geç Antik Dönem seramiklerinin genel olarak benzer
yönlerinin olduğu anlaşılır. Pişirme kapları, amphoralar ile bazı ince seramikler Doğu
Akdeniz’de ve tabii bölgenin kıyılarında Anemurium, Celenderis ve Elaeussa Sebaste
kentlerinde, iç kısımda da Alahan'da gördüğümüz tipik seramik kaplardan oluşur. Kent ve
yerleşime ulaşan ithal malzemeler her ikisinin kıyıyla bağlantılarını göstermesi açısından
önemlidir. Olasılıkla nehir taşımacılığıyla kıyıya ulaşan Göksu bölgesi ürünleri ticaretteki
değişimi yansıtır791. Olba’nın tarım ve hayvancılığa dayalı yapısı düşünüldüğünde kent ve
yerleşimin benzer kırsal yaşam ve ekonomik dinamikleri paylaştıkları söylenebilir. Kilise
Tepe’de birçok örneği bulunan ve Olba’da Manastır’da ele geçen Boyalı kap parçaları
ortak bir yön olarak değerlendirilebilir. Söz konusu malzemelerin yanı sıra yerel olarak
üretilen seramikler de benzer ortak kültürü paylaşır. Alahan seramiklerinde ve Kilise
Tepe'de açık kaplar ile kızartma tavası tipi pişirme kabının nispeten az sayıda olması
dikkat çeker792. Söz konusu bu durum Olba için de (tava örneğine rastlanmamakta)
geçerlidir. Buna karşın pişirme kapları içinde çömlekler büyük ölçüde benzerdir. Bu
bağlamda benzer bir yemek kültüründen bahsedebiliriz.
Yukarıda ifade edilen özelliklerin yanı sıra farklı yönlerin de olduğu görülür. Geç Roma
Kırmızı Astarlı kaplarının Geç Roma C ve Geç Roma D kapları (sayısal veriler göz ardı
edilirse) dışında Açık Renkli seramik ile Afrika seramiği kapları Olba’da görülür. Kıyıyla
ticareti kanıtlayan (ortak olan LR 1 amphoraları dışında) LR 4 ve LR 5-6 amphora
parçaları da kente ulaşır. Kıyıda ve Olba’da görülen süzgeçli testilere Kilise Tepe’de
(boyalı kapların çoğunluğuna karşın) rastlanmaz. Kilise Tepe’de Geç Roma tipi
unguentariumun bulunmadığı dikkat çekerken Alahan’da ve Olba’da örnekleri görülür.
Kilise Tepe ve Olba’nın sahip olduğu yol ağı sistemi nispeten farklı özellikler taşır.
Bölgenin başlıca doğal rotası olan Göksu Vadisi-Sertavul Geçidi, Seleucia üzerinden önce
Claudiopolis’a (Mut) ve sonrada Sertavul yoluyla Laranda’ya (Karaman) kadar
uzanmaktadır. Calycadnus boyunca devam eden aslında nehir vadisi olan bu rota, Orta
Anadolu platosu ile Akdeniz arasında, kıyı ile iç kesimi bağlayan önemli bir iletişim
790
Jackson, 2013: 229-230.
791
Jackson, 2013: 231.
792
Jackson, 2013: 231.
209
kanalıdır. Kilise Tepe’nin de söz konusu rota üzerinde olması seramik malzemenin daha
üst kodlardaki varlığının anlaşılması bakımından önemlidir. Olba’nın yol ağı sistemi ise
hem doğal rotalar (Şeytanderesi Vadisi gibi) hem de kıyı ya da kıyaya yakın kentlerle olan
bağlantılar üzerinden (Diocaesarea ile bağlantı sağlayan antik yolun yanı sıra, Seleucia,
Elaeussa Sebaste ile ara bağlantılar) sağlanır. Bu bağlamda, kentin kıyıyla olan bağlantısı
açısından daha avantajlı olduğunu söyleyebiliriz.
Olba ve Kilise Tepe seramik buluntuları bağlamında genel bir sonuca ulaşmak gerekirse
Limyra ve Boeotia örneğinden farklı olarak793 kent ve yerleşimde Geç Antik Dönem
seramik dağılım sisteminin temelde çok farklı olmadığı görülür. Bunun ortaya çıkmasında
ise kıyı ile kurulan ilişkilerin/bağlantıların önem kazandığı ve kıyı kentleriyle olan ticari
bağlantının seramiğin çeşitliliğini ve kırsaldaki varlığını da bir noktada etkilediği anlaşılır.
Olba örneğinden yola çıkarak kıyıyla olan ilişkiler doğrultusunda kırsal bir kent modeli
oluşturulabilir.
Geç Antik Dönem mutfağında olasılıkla kullanılabilecek popüler kaplar ile Olba’da
yukarıda ifade edilen seramiklere ilişkin verilerden yola çıkarak deneysel bir çalışma da
yapılmıştır. Sofra takımı oluşturmak için yapılan bu çalışma, 3D Modelleme Programı’nın
yanı sıra kapların sadece form özellikleri (kil dokuları farklı özelliklere sahip olduğu
bilinmekle birlikte) dikkate alınarak seramik atölyesinde yapılmasından oluşmuştur794.
793
Vroom, 2004: 324.
794
Bu çalışma için Düzce Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Emre Okan’a, dijital
çalışma için Arkeolog Hüseyin Dülger’e ve kapların yapımı için seramik sanatçısı Naim Özçelik’e ve atölye
ekibine de özverili çalışmalarından dolayı teşekkür ederim.
210
Sofra takımı için özellikle MS 6. yüzyıl içinde değerlendirilen örnekler tercih edilmiş olup
Afrika Form 105, Geç Roma C (Phocaea) Form 10 ve Geç Roma D (Kıbrıs) Form 9
Kırmızı Astarlı sofra kapları, sözü geçen yüzyılda çok karşılaşılan güveç ile süzgeçli testi
seçilmiştir. Sofra takımının diğer bir parçasını ise cam kadehler oluşturmaktadır. Geç
Antik Dönem’de günlük yaşam içinde sıradanlaşan popüler nitelikteki cam kadehlerin
(hem bardak gibi içme kapları hem de kandil olarak kullanıldıkları bilinmektedir) tiyatroda
bulunan farklı tipleri içinde olası yüksekliklerle tümlenmeye çalışılmış örneği renk dokusu
da dikkate alınarak kullanılmıştır795. Kaşıklar (metal olanlar lüks tüketim malzemesi olarak
düşünülebilir) ise sofrayı tamamlamak için gerekli diğer parçalar olmalıdır. Bu dönemin
ekonomik şartlarla birlikte şekillenen beslenme alışkanlıklarına/kültürüne ilişkin kırsal bir
kentte oluşturduğu tabloyu genel olarak bu şekilde görselleştirebiliriz.
795
Erten-Akkuş Koçak, 2017: 91, 106, lev. 6.
211
KAYNAKLAR
Adak- Adıbelli, I. (2006). Tarsus Geç Roma Seramiği. Yayınlanmamış Doktora Tezi.
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.
Adak-Adıbelli, I. (2017). Tarsus kırmızı astarlı Geç Roma Dönemi seramikleri. Barış
Salman Anı Kitabı. I. Adak-Adıbelli, G.İ. Bertram, K. Matsumura, E. Baştürk, C.
Koyuncu, H.A. Kızılarslanoğlu, T.Y. Yedidağ, A.T. Uzunel (Editörler) İstanbul: Ege
Yayınları, 1-18.
Akçay, T. (2008b). Olba’daki taş ustası mezarları ışığında yerel taş işçiliği. Olba, XVI,
291-317.
Akçay, T. (2017a). Sikke buluntuları ışığında Olba’daki Pers ve Makedon varlığı üzerine
düşünceler. Olba, (XXV), 211-226.
Akçay, T. (2017b). Olba’da bulunan sikkeler ışığında kentin erken yerleşim tarihi.
Seleucia, (VII), 261-279.
Akçay, T. (2018a). Olba’da Ölü Kültü. E. Erten-M. Özyıldırım-Y. Yeğin (Edt.) Ankara:
Bilgin Kültür Sanat Yayınları.
Akçay, T.-Erdem, B. (2016). Doğu Dağlık Cilicia mezarları, Olba’dan yeni mezar tipleri
ve terminoloji önerileri. Seleucia ad Calycadnum, (VI), 261-286.
Akkaş, İ. (2016). Parion tiyatrosu ticari amphora buluntuları. Parion Roma Tiyatrosu
2006-2015 Yılı Çalışmaları, Mimarisi ve Buluntuları. C. Başaran-H. E. Ergürer
(Editörler) İstanbul: İçdaş Yayınları, 165-178.
Alanyalı, H. S. (2014). Side 2013 yılı kazı ve araştırmaları. Anadolu Akdenizi Arkeoloji
Haberleri, (12), 94-108.
Alkaç, E. (2013). Silifke Müzesi’nden Doğu Akdeniz üretimi amphoralar. Cedrus, (I), 107-
124.
Alkaç, E. (2017). Olba Kazısı’nda ele geçen Hellenistik Dönem’e ait bir sepetkulplu
amphora parçası. Seleucia ad Calycadnum, (VII), 114-121.
Antik Kaynaklar: Plinius, Naturalis Historia. Loeb Classical Library (Book XIV, chapter
11). London: Heinemann.
Antik Kaynaklar: Procopius, Bizans’ın Gizli Tarihi. (Çev. O. Duru) İstanbul: Türkiye İş
Bankası Yayınları (2008).
Antik Kaynaklar: Procopius, History of the Wars (Books I-II). H. B. Dewing. London:
Heinemann (1961).
Armstrong, P. (2009). Trade in the east Mediterranean in the 8th century. In Byzantine
Trade, 4th- 12th Centuries. The Archaeology of Local, Regional and International
Exchange. M.M. Mango (Ed.) Society for the Promotion of Byzantine Studies-
Publications 14. Oxford: Ashgate Publishing, 157-178.
Arthur, P. (2007). Form, function and technology in pottery production from Late
Antiquity to the early Middle Ages. In Technology in Transition A.D. 300-650. L.
Lavan, E. Zanini and A. Sarantis (Eds.) Leiden: Brill, 159-186.
Aslan, E. (2015b). 2014 yılı Knidos sualtı araştırmaları’nda elde edilen ilk bulguların
değerlendirilmesi. Mediterranean Journal of Humanities, (V/1), 101-123.
Aslan, N. (2004). Antiocheia (Pisidya) kazılarında bulunan seramikler. Olba, (X), 224-226.
213
Atik, N. (1995). Die keramik aus den südthermen von Perge. IstMitt. Beiheft 40,
Tübingen.
Ayaz, M. (2014). Assos Kuzey Stoası Kırmızı Astarlı Roma Seramiği. Yayımlanmamış
Yüksek Lisans Tezi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitütsü, Çanakkale.
Aydın, A. (2006). Cilicia ve Isauria Bölgesi vaftiz yapıları. Sanat Tarihi Dergisi, (XV/1),
1-19.
Aydınoğlu, Ü. (1999). Doğu Dağlık Kilikya’da villae rusticae. Olba, (II), 155-167.
Aydınoğlu, Ü. (2011). Mersin ili Erdemli ilçesi Silifke arasında kentleşme ve tarımsal
organizasyon arkeolojik yüzey araştırması 2009. 28. Araştırma Sonuçları Toplantısı,
(1), 175-185.
Aydınoğlu, Ü.-Alkaç, E. (2008). Rock-Cut wine presses in Rough Cilicia. Olba, (XVI),
277-290.
Baird, D. (2004). Settlement expansion on the Konya Plain, Anatolis: 5th-7th centuries
A.D. In Recent Research on the Late Antique Countryside. W. Bowden-L. Lavan-C.
Machado (Eds.) Leiden: Brill, 219-247.
Baldoni, D.-Franco, C. (1995). Unguentaria tardo-antichi da Iasos (V- VIII d.C.). RdA,
(19), 121-128.
Bandow, A. (2013). The Late Antique economy: Approaches, methods and conceptual
issues. In Local Economies? Production and Exchange of Inland Regions in Late
Antiquity. L. Lavan (Ed.) Leiden: Brill, 15-40.
Bardakçı, K. (2018). Antikçağ’da Konya Ovasını Taşeli Platosuna bağlayan yollar. Asya
Studies, (3), 39-45.
215
Bass, G.- Van Doorninck, F. (1982). Yassı Ada I. A seventh-century Byzantine Shipwreck.
Texas A&M University.
Bayliss, R. (2004). Provincial Cilicia and the Archaeology of Temple Conversion. British
Archaeological Reports 1281, Oxford: Archaeopress.
Beal, R.H. (1992). The location of Cilician Ura. Anatolien Studies, (42), 65-73.
Bent, J.T. (1891). A journey in Cilicia Tracheia. The Journal of Hellenic Studies, (12),
206-224.
Berndt, M. (2003). Funde aus dem Survey auf der halbinsel von Milet (1992-1999)
Kaiserzeitliche und frühbyzantinische Keramik. Internationale Archäologie 79,
Rahden: Marie Leidorf GmbH.
Bes, P. (2015). Once Upon a Time in the East. The Chronological and Geographical
Distribution of Terra Sigillata and Red Slip Ware in the Roman East. Roman and
Late Antique Mediterranean Pottery 6, Oxford: Archaeopress.
Bes, P.-Poblome, J. (2009). African red slip ware on the move: the effects of Bonifay’s
Études for the Roman East. In Studies on Roman pottery of the provinces of Africa
Proconsularis and Byzacena (Tunisia). Hommage á Michel Bonifay (Journal of
Roman Archaeology Supplement 76) J. Humphrey (Ed.), 65-75.
Bilir, A. (2014). Roma Dönemi Doğu Akdeniz Ticaretinde Kıyı Kilikya Bölgesi’nin Yeri ve
Önemi. Yayımlanmamış Doktora Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitütsü, Konya.
Bilir, A. (2017). Roma İmparatorluk Dönemi ve Geç Antik Çağ’da Kilikya Bölgesi’nde
amphora üretimi. Prof. Dr. Recep Yıldırım’a Armağan. P. Pınarcık-B. Gökce-M.S.
Erkek-S. C. Kandal (Yay. Hazırlayanlar) Ankara: Bilgin Kültür Sanat Yayınları,
219-255.
216
Blakely, J. (1988). Ceramics and commerce: Amphorae from Caesarea Maritima. Bulletin
of the American Schools of Oriental Research, (271), 31-50.
Blanton, R. E. (2000). Hellenistic, Roman and Byzantine Settlement Patterns of the Coast
Lands of Western Rough Cilicia. British Archaeological Reports International Series
879. Oxford: Archaeopress.
Bonifay, M. (2007). Ceramic production in Africa during Late Antiquity: Continuity and
change. In Tecnology in Transition AD. 300-650. Lavan, L.-Zanini, E.-Sarantis, A.
(Eds.) Leiden: Brill, 143-158.
Brown, P. (2017). Geç Antikçağ Dünyası. (Çev. T. Kaçar) İstanbul: Alfa Yayınları.
Cameron, A. (2003). Ideologies and Agendas in Late Antique Studies. In Theory and
Practice in Late Antiquity Archaeology. L. Lavan and W. Bowden (Eds.) Leiden:
Brill, 3-21.
217
Cameron, A. (2009). Old and new Rome: Roman studies in sixty-centruy Constantinople.
In Transformations of Late Antiquity (Essays for Peter Brown) P. Rousseau-M.
Papouutsakis (Eds.) England: Ashgate, 15-36.
Cameron, A. (2012). The Mediterranean World in Late Antiquity A.D 395-700. London.
Canevello, S. A. (2004). Iconiumlu Azize Thecla, yaşamı ve mucizeleri. Olba, (X), 261-
271.
Ceylan, B. (2009). Kilikya’da Geç Antik Dönem kırsal yerleşimleri: Kanytellis örneği.
Olba, (XVII), 45-62.
Commito, A. R. (2014). Southern Asia Minor and Northwest Syria at The End of Antiquity:
A view from The Countryside. Unpublished PhD. dissertation, University of
Michigan Classical Art and Archaeology, Michigan.
Costa, S. (2013). The Late Antique economy: Ceramics and trade. In Local Economies?
Production and Exchange of Inland Regions in Late Antiquity. L. Lavan (Ed.)
Leiden, 91–130.
Çakmak, Ü. (2009). Dağlık Cilicia (Olba) Bölgesi‟nin IV.-VII. yüzyıllar arasındaki sosyal
yaşam ve ekonomik yapısına genel bir bakış. Arkeoidea, (VII), 49-54.
Çakmak, Ü. (2011). Geç Antik Dönem’de Cilicia ve Isauria’da kilise sayısının artış
nedenleri üzerine bir deneme. Seleucia ad Calycadnum, (I), 167-181.
Degeest, R. (1993). Some Late Roman Unguentaria in Sagalassos. Sagalassos II. Report
on the Third Excavation Campaign of 1992. M. Waelkens-J. Poblome (Eds.) Acta
218
Demesticha, S. (2013). Amphora typologies, distribution and trade patterns: The case of
the Cypriot LR1 amphorae. The Transport Amphorae and Trade of Cyprus. M. L.
Lawall, J. Lund. (Eds.) Aarthus University Prress, Gösta Enbom Monographs 3, 169-
178.
Di Giovanni, V. (2015). Roman and Byzantine pottery from The North-East Area Agora at
Kyme (Aliağa, Turkey). A quantitative approach. In Keramos Ceramics: A Cultural
Approach (Proceedings of the First International Conference at Ege University, May
9-13, İzmir. R. Gül Gürtekin-Demir, H. Cevizoğlu, Y. Polat and G. Polat (Editörler)
Ankara: Bilgin Kültür Sanat Yayınları, 92-103.
Diler, A. (1994). Akdeniz Bölgesi Antik Çağ zeytinyağı ve şarap işlikleri. XI. Araştırma
Sonuçları Toplantısı, 505-520.
Diler, A. (1995). Akdeniz Bölgesi Antik Çağ zeytin ve üzüm presleri-1993. XII. Araştırma
Sonuçları Toplantısı, 441-457.
Dillon, M.-Özalp, İ.-Rauh, N. (2015). Dağlık Cilicia yayla arkeolojik yüzey araştırması:
2014 Yılı ormansızlaşma araştırması. Anadolu Akdenizi Arkeoloji Haberleri, (13),
169-173.
Doğer, L. (2007). Byzantine Ceramics: Excavations at Smyrna Agora (1997-98 and 2002-
03). In Çanak, Late Antique and Medieval Pottery and Tiles in Mediterranean
Archaeological Contexts. Byzas, (7). B. Böhlendorf- Arslan, A.O. Uysal, J. Witte-
Orr (Eds.) İstanbul, 97-121.
Duman, B. (2014). Red Slip pottery from Laodicea/Phrygia. Rei Cretariae Romanae
Fautorum Acta, (43), 9-17.
Duman, B. (2016). African red slip ware in Lydian Tripolis. Rei Cretariae Romanae
Fautorum Acta, (44), 699-706.
Durugönül, S. (1995a). Olba: Polis mi, Territorium mu? Lykia, (2), 75-82.
219
Durugönül, S. (1998). 1996 yılı İçel ili (Antik Dağlık Kilikia) yüzey araştırması ile kuleler-
kaleler ve yerleşimlere olan ilişkileri. XV. Araştırma Sonuçları Toplantısı, (I), 281-
293.
Durukan, M. (2005). Monumental tomb forms in the Olba region. Anatolian Studies, (55),
107-126.
Dündar, E. (2012). A group of amphorae from Side Museum and a new type of amphora:
The Lycian amphora? Archäologischer Anzeiger, (46), 43-61.
Efe, F. (2013). Dağlık Kilikya ve Isauria Bölgesinde Antik Dönem Konut Mimarisi.
Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Mersin.
Eichner, I. (2004). Dağlık Kilikya’daki Erken Bizans konutları yüzey araştırması 2003.
Anadolu Akdenizi Arkeoloji Haberleri, (2), 74-78.
Ekmen, H. (2015). Filolojik ve arkeolojik verilere göre Anadolu’da MÖ II. Binde iletişim
ve ulaşım aracı olarak nehirlerin önemi. İletişim Ağları ve Sosyal Organizasyon, TAS
2. İstanbul: Ege Yayınları, 47-66.
Ellis, S. (2006). Middle class houses in Late Antiquity. In Social and Political Life in Late
Antiquity. W. Bowden, A. Gutteridge and C. Machado (Eds.) Leiden: Brill, 413-437.
Elton, H. (2003). The economy of Cilician in Late Antiquity. Olba, VIII (Özel Sayı), 174-
181.
Elton, H. (2004a). Romanization and some Cilician cults. In Roman Rule and Civic Life:
Local and Regional Perspectives-Impact of Empire (Roman Empire, c.200 BC-AD
476). L. De Ligt-E.A. Hemelrijk-H.W.Singor ( Eds.) Amsterdam: Gieben, 232-241.
Elton, H. (2004b). Cilicia, geography and the Late Roman Empire. In Travel,
Communication and Geography in Late Antiquity: Sacred and Profane. L. Ellis-F. L.
Kidner (Eds.) Aldershot/Burlington: Ashgate Publishing, 6-12.
Elton, H. (2005). The economy of Southern Asia Minör and LR 1 amphorae. In Late
Roman Coarse Wares, Cooking Wares and Amphorae in the Mediterranean:
Archaeology and Archaeometry, LRCW 1. J. M. Gurt i Esparraguera-J. B. Garrigόs-
M.A. Cau Ontiveros (Eds.) BAR International Series 1340. Oxford: Archaeopress,
691-695.
Elton, H. (2013). Late Roman churches in the Upper Göksu Valley, Isauria. In Rough
Cilicia: New Historical and Archaeological Approaches. M. Hoff-R. F. Townsend
(Eds.) Oxford: Oxbow Books, 233-246.
Elton, H. (2019). The Countryside in southern Asia Minor in the long sixth century. In
Asia Minor in the Long Sixth Century: Current Research and Future Directions. I.
Jacobs and H. Elton (Eds.) Oxford: Oxbow Books, 91-107.
Equini Schneider, E. (2008). Doğu ile Batı Arasında Bir Liman Kenti Elaiussa Sebaste.
İstanbul: Homer Yayınları.
Ergürer, H. E. (2016). Sigillata ve Geç Roma kırmızı astarlı Saramikler. Parion Roma
Tiyatrosu 2006-2015 Yılı Çalışmaları, Mimarisi ve Buluntuları. C. Başaran-H. E.
Ergürer (Ed.) Ankara: İçdaş Yayınları, 123-164.
Ergürer, H.E. (2014). Late Roman Light Coloured Ware from Parion. Late Hellenistic to
Mediaeval Fine Wares of the Aegean Coast of Anatolia Their Production, Imitation
and Use. H. Meyza (Ed.) Varsovie: Iksio Pan, 175-219.
Ergürer, H.E. (2015). Parion, agora ve dükkânlardan ele geçen sigillatalar ve kırmızı astarlı
seramikler. Parion Kazıları 10. Yıl Armağanı. Prof. Dr. C. Başaran, Prof. Dr. V.
Keleş. Ankara: Bilgin Kültür Sanat Yayınları, 49-86.
Erol, D. (2011). Smyrna Agorasında Ele Geçen Terra Sigillata ve Geç Roma Seramiği.
Yayımlanmamış Doktora Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitütsü,
İzmir.
Erten, A. E. (2014). Arkeolojik veriler ve tarihsel olaylar ışığında Olba’da yerleşimin son
bulması. Seleucia ad Calycadnum, (IV), 57-72.
Erten, A.E. (2009). Olba’da Romalılaşma süreci. Y. Özdemir (Ed.) Mersin Sempozyumu
19-22 Kasım 2008, Bildiriler. Mersin: Mersin Valiliği ve Güven Ofset, 76-85.
Erten, E. (2003). Olba (Uğuralanı) 2001 yüzey araştırması. 20. Araştırma Sonuçları
Toplantısı, (1), 185-196.
Erten, E. (2004). Olba 2002 Yüzey Araştırması. 21. Araştırma Sonuçları Toplantısı, (2),
55-66.
Erten, E. (2005). Mersin, Silifke, Olba Yüzey Araştırması-2003. 22. Araştırma Sonuçları
Toplantısı, (2), 11-22.
Erten, E. (2006). Mersin, Silifke Olba (Uğuralanı) 2004 Yılı Yüzey Araştırması. 23.
Araştırma Sonuçları Toplantısı, (1), 309-318.
Erten, E. (2007). Olba’daki Tapınak Planlı Anıt Mezar. Patronvs, Çoşkun Özgünel’e 65.
Yaş Armağanı / Festschrift für Coşkun Özgünel zum 65. Gebustag. (Birinci Baskı).
B. Avunç (Ed). İstanbul: Homer Kitapevi, 149-156.
Erten, E. (2012a). Olba (Mersin, Silifke) 2011 Kazıları. Anadolu Akdenizi Arkeoloji
Haberleri, (10), 73-77.
Erten, E. (2013). Olba kazılarından küçük nuluntular. Seleucia ad Calycadnum, (III), 101-
128.
222
Erten, E. (2016). Olba kazılarından yeni bir buluntu: Roma mozaiği. Seleucia, (VI), 61-91.
Erten, E. (2017). Sikke buluntuları bağlamında Olba’da II. Constantius Dönemi. Seleucia
ad Calycadnum, (VII), 129-146.
Erten, E. (2018). Olba Akropolisi kazılarından Yeni Babil damga mührü. Seleucia, (VIII),
49-68.
Erten, E.-Akkuş Koçak, E. (2017). Olba Tiyatro kazısı cam kadeh buluntuları. Seleucia,
(VII), 89-112.
Erten, E.-Akkuş Koçak, E. (2018). Olba kazıları cam kandil buluntuları. Seleucia, (VIII),
139-164.
Erten, E.-Özyıldırım, M. (2008). Mersin Silifke Olba yüzey araştırması 2006. 25.
Araştırma Sonuçları Toplantısı, (2), 51-62.
Erten, E.-Özyıldırım, M. (2009). Olba 2007 Yüzey Araştırması. 26. Araştırma Sonuçları
Toplantısı, (1), 199-210.
Erten, E.-Özyıldırım, M.-Akçay, T. (2010). Olba 2008 yüzey araştırması. 27. Araştırma
Sonuçları Toplantısı, (3), 51-67.
Erten, E.-Özyıldırım, M.-Akçay, T. (2011). Mersin Silifke Olba 2009 Araştırmaları. 28.
Araştırma Sonuçları Toplantısı, (2), 273-290.
Erten, E.-Özyıldırım, M.-Akçay, T. (2012). Mersin Silifke Olba 2010 kazısı. 33. Kazı
Sonuçları Toplantısı, (2), 545-564.
Erten, E.-Özyıldırım, M.-Akçay, T. (2018). Mersin Silifke Olba Kazıları: 2016 Dönemi
Çalışmaları. 39. Kazı Sonuçları Toplantısı, (2), 309-320.
Ferrazzoli, F.-Ricci, M. (2010). La Ceramica. Elaiussa Sebaste III L’agora Romana. E.E.
Schneider (Ed.) İstanbul: Ege Yayınları, 186-224.
Fırat, M. (2011). Phokaia Geç Roma Dönemi Mutfak Kapları. Yayımlanmamış Doktora
Tezi, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir.
Fırat, M. (2012). Phokaia Roma Dönemi seramikleri: Altlıklar. Arkeoloji Dergisi, (XVII),
105-115.
Fırat, M. (2013). Phokaia Seramik Çöplüğü Alanı’ndan ele geçen amphoralar. Mehmet Akif
Ersoy Üniversitesi Sosyal Bilimler Entitüsü Dergisi, (8), 69-85.
Fırat, N. (1999). Perge Konut Alanı Keramiği. Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Fırat, N. (2003). Perge konut alanı kullanım seramiği. Les Ceramiques en Anatolie aux
Epoques Hellenistique et Romaine. C. Abadie-Reynal (Ed.) Varia Anatolica XV, 91-
95.
Foss, C. (1975). The Persians in Asia Minor and the end of Antiquity. The English
Historical Review, (90), 721-747.
Foss, C. (1991). Cities and villages of Lycia in the life of St. Nicholas of Sion. Greek
Orthodox Theological Review, (36), 303-337.
Foss, C. (1994). The Near Eastern countryside in Late Antiquity: A review article. The
Roman and Byzantine Near East, Some Recent Archaeological Research. J.H.
Humphrey (Ed.) Ann Arbor, 213-234.
224
Francis, J. E. (2015). Late Roman C Ware / Phocaean Red Slip Pottery from The Cilicia
survey project (Misis), Turkey. In Keramos Ceramics: A Cultural Approach
(Proceedings of the First International Conference at Ege University, May 9-13,
İzmir. R. G. Gürtekin-Demir, H. Cevizoğlu, Y. Polat and G. Polat (Editörler) Ankara,
73-82.
Giannpoulou, M. (2010). Pithoi: Technology and history of strage vessels through the
ages. British Archaeological Reports 2140. Oxford: Archaeopress.
Gibbon, E. (2003). The Decline and Fall of the Roman Empire. H.-F. Mueller (Ed.) New
York: Modern Library.
Gough, M. (1972). The emperor Zeno and some Cilician churches. Anatolian Studies,
Special Number in Honour of the Seventieth Birthday of Professor Seton Lloyd. vol.
22, 199-212.
Grant, M. (2000). Roma’dan Bizans’a İ.S. 5. yüzyıl. (Çev. Z.Z. İlkgelen) İstanbul: Homer
Yayınları.
Greatrex, G. (2018). The impact on Asia Minor of the Persian invasions in the early
seventh century. Geç Antik Çağ’da Lykos Vadisi ve Çevresi. C. Şimşek-T. Kaçar
(Editörler) İstanbul: Ege Yayınları, 13-26.
Gregory, T. (2008). Bizans Tarihi. (Çev. E. Ermert) İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.
Gürbüzer, M. (2018). Late Roman pottery from a building in Klazomenai. Olba, (XXVI),
135-176.
Haldon, J. (2007). Bizans Tarih Atlası. (Çev. A. Özdamar) İstanbul: Kitap Yayınevi.
Haldon, J.-Rosen, A. (2018). Society and environment in the East Mediterranean ca 300-
1800 CE. Problems of resilience, adaptation and transformation. Introductory essay.
Human Ecology, (46), 275-290.
225
Hansen, S. L. (2003). The Roman and Late Roman fine wares from The Danish
Excavations of A Late Roman villa in Halikarnassos. Les Ceramiques en Anatolie
aux Epoques Hellenistique et Romaine. C. Abadie-Reynal (Ed.) Varia Anatolica,
(XV), 197-201.
Hawthorne, J.W.J. (1997). Post processual economics: The role of African red slip ware
vessel volume in Mediterranean Demography. Proceedings of the Sixth Annual
Theoretical Roman Archaeology Conference. Theoretical Roman Archaeology
Journal, 96. Oxford: Oxbow Books, 29-37.
Hayes, J. W. (1968). A seventh-century pottery group. Dumbarton Oaks Paper, (22), 195-
216.
Hayes, J. W. (1971). A new type of early Christian Ampulla. The annual of the British
School at Athens, (66), 243-248.
Hayes, J. W. (2008). Roman Pottery: Fine-Ware Imports. The Athenian Agora, vol. 32.
Princeton: The American School of Classical Studies at Athens.
Hayes, J.W. (1972). Late Roman Pottery. London: The British School at Rome.
Hayes, J.W. (1980). Supplement to Late Pottery. London: The British School at Rome
Heath, S. and Tekkök B. Greek, Roman and Byzantine Pottery at Ilion (Troia), 2007- 2008
Project Troia.
Hellström, P. (1965). Labraunda: Pottery of Classical and Later Date Terracotta Lamps
and Glass. Swedish Excavations and Researches vol. II: 1. Lund.
Hill, S. (1996). The Early Byzantine Churches of Cilicia and Isauria. Birmingham
Byzantine and Ottoman Monuments. Vol. I, Great Yarmouth.
Hopwood, K. (1991). The links between the coastal cities of Western Rough Cilicia and
the interior during the Roman period. Anatolia Antiqua, (I), 305-309.
Hopwood, K. (1999). Rough Cilicia in the third century A.D. XII. Türk Tarih Kongresi, (I),
12-16 Eylül 1994, 217-225.
Iacomi, V. (2010). Some notes on Late-Antique oil and wine production in Rough Cilicia
(Isauria) on the light of epigraphic eources: Funerary inscriptinons from Korykos,
LR 1 amphorae production in Elaiussa Sebaste and the Abydos Tafiff. Antik Çağda
226
Izdebski, A. (2013b). A Rural Economy in Transition: Asia Minor from Late Antiquity into
the Early Middle Ages. Journal of Juristic Papyrology Supplement Series. Warsaw:
Taubenschlag Foundation.
Jackson, M. (2013). Byzantine settlement at Kilise Tepe in the Göksu Valley. In Rough
Cilicia: New Historical and Archaeological Approaches. M. Hoff-R. F. Townsend
(Eds.) Oxford: Oxbow Books, 219-232.
Jackson, M. P. C. (2007a). The Kilise Tepe area in the Byzantine era. In N. Postgate and
D. Thomas (Eds.) Excavations at Kilise Tepe 1994-98 From Bronze Age to Byzantine
in Western Cilicia. Vol 1: Text, London: McDonald Institute Monographs,19-29.
Jackson, M. P. C. (2007b). Pottery from level one. In N. Postgate and D. Thomas (Eds.)
Excavations at Kilise Tepe 1994-98 From Bronze Age to Byzantine in Western
Cilicia. Vol 1: Text, London: McDonald Institute Monographs, 387-427.
Jackson, M.-Zelle, M.-Vandeput, L.-Köse, V. (2012). Primary evidence for Late Roman D
Ware production in southern Asia Minor: A challenge to ‘Cypriot Red Slip Ware’.
Anatolian Studies, (62), 89-114.
Japp, S. (2007). Late Roman, Byzantine and Ottoman pottery from Alexandria Troas. In
Çanak, Late Antique and Medieval Pottery and Tiles in Mediterranean
Archaeological Contexts. Byzas, 7, B. Böhlendorf- Arslan, A.O. Uysal, J. Witte- Orr
(Eds.) İstanbul: Ege Yayınları, 55-71.
Jones, A.H.M. (1964). The Later Roman Empire 284-602. A Social Economic and
Administrative Survey. Oxford: Basil Blackwell.
Jones, F. (1950). The Pottery. Excavations at Gözlü Kule, Tarsus I, The Hellenistic and
Roman Periods. H. Goldman (Ed.) New Jersey: Princeton University Press.
227
Kaçar, T. (2003). Averil Cameron ve Peter Garnsey (Edss), The Cambridge Ancient
History, cilt XIII, The Late Empire, A.D. 337-425, (Cambridge & New York:
Cambridge University Press, 1998). Tarih İncelemeleri Dergisi, (XVIII/2), 141-146.
Kaçar, T. (2012). “Dünyada iki ışık”: Geç Antikçağ’da İran ve Roma. Doğu Batı Düşünce
Dergisi. Işık Doğudan Yükselir II (61), 153-180.
Kaçar, T. (2018). Geç Antikçağ tartışmaları ve bir revizyon önerisi olarak “Birinci Bin
Yıl”. Cedrus, (VI), 519-534.
Kaçar, T. (2018a). Geç Antik Çağ nedir? Geç Antik Çağ’da Lykos Vadisi ve Çevresi. C.
Şimşek-T. Kaçar (Editörler.) İstanbul: Ege Yayınları, 3-11.
Kalas, V. (2007). Cappadocia‟s rock-cut courtyard complexes: A case study for domestic
architecture in Byzantium. In Housing in Late Antiquity From Palaces to Shops.
L.Lavan, L. Özgenel and A. Sarantis (Eds.) Leiden: Brill, 393-414.
Kara, Ü. (2015). Yenikapı Limanı’nda ele geçen damgalı amphoralar. Antikçağ’da Doğu
Akdeniz’e Zeytinyağı ve Şarap Üretimi. A. Diler-K. Şenol-Ü. Aydınoğlu (Editörler.)
İzmir: Ege Üniversitesi Yayınevi, 243-250.
Kavaz Kındığılı, B. (2017). Zeytinliada Light Colored (Açık Renkli) Geç Roma
seramikleri. Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Dergisi, (38), 151-176.
Kaya, İ. (2007). Demre Aziz Nikolaos Kilisesi Kazılarında Ele Geçen Terra Sigillata ve
Red Slip (Kırmızı Astarlı) Seramikler (1998-2004). Yayımlanmamış Yüksek Lisans
Tezi, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Entitüsü, Ankara.
Kaya, M.A. (2005). Roma lejyonerleri ve Anadolu. Tarih Araştırmaları, (XXII/36), 87-96.
Keay, S. J. (1984). Late Roman amphorae in the Western Mediterranean. A typology and
economic study: the Catalan evidence. British Archaeological Reports International
Series 196 (i), Oxford.
228
Keil, J.-Wilhelm, A. (1931). Denkmäler aus dem Rauhen Kilikien. Monumenta Asiae
Minoris Antiqua III. Manchester.
Kenkel, F. (2007). Cypriot Red Slip ware and its derivatives from Pednelissos. In Çanak,
Late Antique and Medieval Pottery and Tiles in Mediterranean Archaeological
Contexts. Byzas, (7) B. Böhlendorf- Arslan, A.O. Uysal, J. Witte- Orr (Eds).
İstanbul: Ege Yayınları, 131- 145.
Kızılarslanoğlu, A. (2018). Dağlık Kilikia liman ve ticaret kenti Elaiussa Sebaste Geç
Roma kırmızı astarlı “D grubu”na ait servis kapları. Uluslararası Genç Biliciler
Buluşması II: Anadolu Akdenizi Sepozyumu. T. Kahya-A. Özdizbay-N. Ö. Tünen-M.
Wilson (Editörler) AKMED, 455-477.
Koch, G. (2015). Erken Hıristiyan Sanatı. (Çev. A. Aydın) İstanbul: Arkeoloji ve Sanat
Yayınları.
Korkut, T. (2007). Die spätantike und frühbyzantinische keramik aus Patara. In Çanak,
Late Antique and Medieval Pottery and Tiles in Mediterranean Archaeological
Contexts. Byzas, 7, B. Böhlendorf- Arslan, A.O. Uysal, J. Witte- Orr (Eds.) İstanbul:
Ege Yayınları, 147-168.
Kosiński, R. (2010b). The emperor Zenos’s church donations. In Hortus Historiae: Studies
in Honour of Professor Jozef Wolski on the 100th Anniversary of His Birthday. E.
Dabrowa (Ed.) Krakow: Historia Iagellonica, 635-649.
Kurt, M. (2015). M.Ö. VI.-V. yüzyıllarda Kilikya Bölgesi: Küresel güçler ve Syennesis
Krallığı. Tarihin Peşinde-Uluslararası Tarih ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, (13),
303-326.
Laflı, E.-Kan Şahin, G. (2013). Pottery from southwestern Paphlagonia II. Unguentaria and
lamps. In Naturwissenschaftliche Analysen vor-und frühgeschichtlicher Keramik 3.
Methoden, Auswertungsmöglichkeiten. B. Ramminger, O. Stilborg, M. Helfert
(Edts.) Bonn: Habelt, 353-378.
Laflı, E.-Kan Şahin, G. (2015). Hadrianopolis III: Ceramic Finds from southwestern
Paphlagonia. Oxford: British Archaeological Reports.
Lamboglia, N. (1963). Nuove osservazioni sulla ‘terra sigillata chiara’. Rivista di Studi
Liguri, 29, 145-212.
Lavan, L. (2003). The political topography of the Late Antique city: Activity spaces in
practice. In Theory and Practice in Late Antiquity Archaeology. L. Lavan and W.
Bowden (Eds.) Leiden: Brill, 314-337.
Lavan, L. (2006). Political life in Late Antiquity: A bibliographic essay. In Social and
Political Life in the Late Antiquity. W. Boeden, A. Gutteridge and C. Machado (Eds.)
Leiden: Brill, 1-40.
Levtchenko, M.V. (2007). Bizans Tarihi. (Çev. M. Selen) İstanbul: Doruk Yayımcılık.
Little L. K. (2007). Plague and the End of Antiquity: The Pandemic of 541-750. L. K.
Little (Ed.) New York: Cambridge University Press.
230
Lund, J. (2015). A Study of the Circulation of Ceramics in Cyprus form the 3rd Century
BC to the 3rd Century AD. Gösta Enbom Monographs 5, Langelandsgade: Aarhus
University Press.
MacKay, T.S. (1968). Olba in Rough Cilicia. Ph. D. Bryn Mawr College.
Mango, C. (2011). Bizans Yeni Roma İmpratorluğu. (Çev. G. Ç. Güven) İstanbul: Yapı
Kredi Yayınları.
Mayerson, P. (1992). The Gaza ‘Wine’ Jar (Gazition) and the ‘Lost’ Ashkelon Jar
(Askalόnion). Israel Exploration Journal, (42), 76-80.
McCormick, M. (2015). Tracking mass death during the fall of Rome’s empire (I). Journal
of Roman Archaeology, (28), 325-357.
231
McCormick, M. (2016). Tracking mass death during the fall of Rome’s empire (II and III).
Journal of Roman Archaeology, (29), 1004-1046.
Meyza, H. (1995). Cypriot Sigillata and Cypriot Red Slip Ware: Problems of Origin and
Continuity. Hellenistic and Roman Pottery in The Eastern Mediterranean-Advances
in Scientific Studies. H. Meyza, J. Mlynarczyk (Eds.) Warsaw, 179-202.
Meyza, H. (2007). Nea Paphos V: Cypriot Red Slip Ware Studies on a Late Roman
Levantine fine ware. Varsovie.
Mimaroğlu, S. (2016). Adana Müzesi’nde bulunan Geç Antik Dönem ticari amphoraları.
Tarihte Adana ve Çukurova İlkçağ’dan Ortaçağ’a Adana ve Çukurova. Y. Kurt-F.
Sansar (Editörler.) Ankara: Akademisyen Kitabevi, 203-234.
Mimaroğlu, S. (2017). Myndos (Asar Adası) Geç Antik Dönem seramikleri. Sanat Tarihi
Dergisi, (XXVI/2), 333-361.
Mimaroğlu, S.-Aydınoğlu, Ü. (2017). Dağlık Kilikia’da Geç Antik Dönem kırsal yerleşim
düzenlemesi: Öküzlü örneği. Antik Dönemde Akdeniz’de Kırsal ve Kent Sempozyum
Bildirileri. Ü. Aydınoğlu-A. Mörel (Editörler.) Mersin: Kilikia Arkeolojisini
Araştırma Merkezi Yayınları, 122-141.
Mitchell, S. (1993). Anatolia: Land, Men, and Gods in Asia Minor 2: The Rise of the
Church. Oxford: Clarendon Press.
Mitchell, S. (2016). Geç Roma İmparatorluğu Tarihi MS 284-641. (Çev. T. Kaçar) Ankara:
Türk Tarih Kurumu Yayınları.
Mitchell, S. (2018). The great plague of Late Antiquity in Asia Minor. Geç Antik Çağ’da
Lykos Vadisi ve Çevresi. C. Şimşek-T. Kaçar (Editörler.) İstanbul: Ege Yayınları, 27-
35.
Morrisson, C. (2014a). Başkent. Bizans Dünyası Doğu Roma İmparatorluğu 330-641. cilt
1, (Çev. A. Bilge) İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 201-210.
Morrisson, C. (2014b). Bizans Doğusu’nda nüfus, iktisat ve toplum. Bizans Dünyası Doğu
Roma İmparatorluğu 330-641. cilt 1, (Çev. A. Bilge) İstanbul: Ayrıntı Yayınları,
211-236.
Morrisson, C-Sodini, J.P. (2002). The sixth-century economy. In The Economic History of
Byzantium: From the Seventh through the Fifteenth Century. A. E.Laiou (Ed.)
Dumbarton Oaks Studies, (39/3), 171-220.
232
Mörel, A. (2010). Dağlık Kilikia Bölgesinde Özköy Antik Yerleşimi: Arkeolojik Buluntular,
Bölgesel Yerleşim Düzenlemesi ve Tarımsal Organizasyon Açısından İncelenmesi.
Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Mersin.
Mörel, A. (2017). Doğu Dağlık Kilikia Bölgesi’nde (Isauria) bir liman yerleşimi: Akkale.
Antik Dönemde Akdeniz’de Kırsal ve Kent Sempozyum Bildirileri. Ü. Aydınoğlu-A.
Mörel (Editörler.) Mersin: Kilikia Arkeolojisini Araştırma Merkezi Yayınları, 95-
121.
Nacef, J. (2007). Nouvelles données sur l’atelier de potiers de Henchir ech Chekaf (Ksour
Essef, Tunisie). In Late Roman Coarse Wares, Cookong Wares and Amphorae in the
Mediterranean, LRCW 2. M. Bonifay–J. C. Treglia (Eds.) British Archaeological
Reports International Series 1662 (II) Oxford: Archaeopress, 581-591.
Onur, F. (2012a). Pamphylia’da Roma ordusu (İ.S. 3.-6. Yüzyıllar). Eskiçağ Yazıları 1,
AKRON 1. Akdeniz Üniversitesi-Akdeniz Dillerini ve Kültürlerini Araştırma
Merkezi Yayını, 27-61.
Onur, F. (2012b). Perge’den Anastasius Dönemi’ne ait bir ordu fermanı: Ön rapor.
Uluslararası Genç Bilimciler Buluşması I: Anadolu Akdenizi Sepozyumu. K. Dörtlük,
T. Kahya, R. B.Seyhan, T. Ertekin (Editörler) İstanbul: MAS Matbaacılık, 257-272.
Opait, A. (1984). Beobachtungen zur Entwicklung der zwei Amphoratypen. Peuce IX.
Opait, A. (1996). Aspecte ale vietii economice din provincia Scythia (secolele IV-VI
p.Ch.): Productia ceramicii locale si de import. Institutul Roman de Tracologie
Bibliotheca Thracologica, XVI, Bucureşti, 203-263.
Opait, A. (2004a). Local and Imported Ceramics in the Roman Province of Scythia (4th -
6th centuries AD). British Archaeological Reports International Series 1274. Oxford:
Archaeopress.
Opait, A. (2010). On the origin of Carthage LR Amphora 1. In Late Roman Coarse Wares,
Cooking Wares and Amphorae in the Mediterranean: Archaeology and
Archaeometry, LRCW 3. S. Menchelli, S. Santoro, M. Paquinucci, G. Guiducci (Eds.)
British Archaeological Reports 2185 (II), 1015-1022.
Orhan, U. (2017). Phaselis 2016 yılı Güney limanı amphora buluntuları. Phaselis, (III),
141-148.
Ostrogorsky, G. (1991). Bizans Devleti Tarihi. (Çev. F. Işıltan) Ankara: Türk Tarih
Kurumu.
233
Özdilek, B. (2016). 2009-2012 Andriake kazılarından ele geçen unguentarium, şişe, lykion
ve mortar örnekleri. Olba, (XXIV), 217-265.
Özgenel, L. (2007). Public use and privacy in Late Antique houses in Asia Minor: The
architecture of spatial control. In Housing in Late Antiquity From Palaces to Shops.
L.Lavan, L. Özgenel and A. Sarantis (Eds.) Leiden: Brill, 239-281.
Özüdoğru, Ş.-Dündar, E. (2007). Kibyra Geç Roma-Erken Doğu Roma Dönemi mühürlü
unguentariumları. Olba, (XV), 145-177.
Özyıldırım, M. (2009a). Kilikia Bölgesi Eskiçağ yer adlarının Türkçede kullanımı üzerine
düşünceler. Uluslararası Mersin Sempozyumu, Mersin, 109-114.
Özyıldırım, M. (2013). Olba Manastırı: 2012 yılı kazı sonuçları ve merkez mekânlar
üzerine düşünceler. Seleucia ad Calycadnum, (III), 213-224.
Özyıldırım, M.-Alkaç, E. (2015). Olba Kazısında ele geçen Rhodos amphora mühürleri.
Seleucia ad Calycadnum, (5), 141-152.
Peacock, D.P.S.- Williams, D.F. (1986). Amphorae and the Roman Economy. An
Introductory Guide. London.
Poblome, J. (1999). Sagalassos Red Slip Ware Typology and Chronology. Studies in
Eastern Mediterranean Archaeology II. M. Waelkens (Ed.) Brepols.
Rauh, N. K. (1999). Dağlık Kilikia yüzey araştırma projesi: 1997 sezonu raporu. 16.
Araştırma Sonuçları Toplantısı, (1), 339-348.
Rauh, N. K. (2001). Dağlık Kilikia yüzey araştırma projesi: 1998 ve 1999 raporları. 18.
Araştırma Sonuçları Toplantısı, (2), 259-272.
235
Rauh, N. K. (2011). Landscape ecology and the end of Antiquity: The archaeology of
deforestation in South Coastal Turkey. Committee for Research and Exploration.
National Geographic Society GRANT, 18-46.
Rauh, N. K.-Slane, K. W. (2000). Possible amphora kiln sites in Western Rough Cilicia.
Journal of Roman Archaeology, (13), 319-330.
Rauh, N. K.-Wandsnider, L. (2002). Dağlık Kilikia yüzey araştırma projesi: 2000 sezonu
raporu. 19. Araştırma Sonuçları Toplantısı, (2), 45-56.
Rautman, M. (1995). Neutron activation analysis of Cypriot and related ceramics at the
University of Missouri. In Hellenistik and Roman Pottery in the Eastern
Mediterranean: Advances in Scientific Studies. Meyza H.- Mlynarczyk, J. (Eds.)
Warsaw: Zaś Pan, 331-349.
Rautman, M. (1995). Two Late Roman wells at Sardis. Annual of the American Schools of
Oriental Research, (53), 37-84.
Reynolds, P. (2005). Levantine amphorae from Cilicia to Gaza: a typology and analysis of
regional production trends from the 1st to the 7th centuries. In Late Roman Coarse
Wares, Cooking Wares and Amphorae in the Mediterranean: Archaeology and
Archaeometry, LRCW 1. J. M. Gurt i Esparraguera-J. Buxeda i Garrigos, M. A. Cau
Ontiveros (Eds.) British Archaeological Reports International Series 1340, Oxford:
Archaeopress, 563-611.
Ricci, M. (2007). Elaiussa Sebaste: Context, production & commerce. In Çanak, Late
Antique and Medieval Pottery and Tiles in Mediterranean Archaeological Contexts.
Byzas, 7, B. Böhlendorf- Arslan, A.O. Uysal, J. Witte- Orr (Eds.) İstanbul, 169-180.
Riley, J. (1979). The coarse pottery from Benghazi. Excavations at Sidi Khrebish Benghazi
(Berenice). J. A. Lloyd (Ed.), Supplements to Libya Antiqua-V, vol. II, Tripoli: Dept.
of Antiquities, Ministry of Teaching and Education, 91-497.
Rizos, E. (2019). Sixth-century Asia Minor through the lens of hagiography: ecclesiastical
power and institutions in city and countryside. In Asia Minor in the Long Sixth
Century: Current Research and Future Directions. I. Jacobs-H. Elton (Eds.) Oxford:
Oxbow Books, 45-61.
Russell, K.W. (1985). The Earthquake chronology of Palestine and northwest Arabia from
the 2nd through the mid-8th century A. D. Bulletin of the American Schools of
Oriental Research, (260), 37-59.
Sağlamtimur, H. (2014). Dicle kıyısında Geç Roma Dönemine tarihlenen bir kale ve nehir
limanı. TINA Denizcilik Arkeolojisi Dergisi, (2), 29-39.
Sarıiz, E. (2014). Tiyatro Kazısı Sikke Buluntuları Işığında Olba Kenti Yerleşim Tarihi.
Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Ankara.
Sarris, P. (2004). Rehabilitating the great estate: Aristocratic property and economic
growth in the Late Antique East. In Recent Research on the Late Antique
Countryside. W. Boeden, L. Lavan and C. Machado (Eds.) Leiden: Brill, 55-71.
Sarris, P. (2013). Integration and disintegration in the Late Roman economy: The role of
markets, emperors and aristocrats. In Local Economies? Production and Exchange of
Inland Regions in Late Antiquity. L. Lavan (Ed.) Leiden: Brill, 167-188.
Sayar, M. H. (1999). Antik Kilikya’da şehirleşme. XII. Türk Tarih Kongresi, (I), 12-16
Eylül 1994, 193-216.
Sayar, M. H. (2009). Geç Antik Devir. Doğu Batı Düşünce Dergisi. Romalılar I (49), 235-
261.
Sayar, M. H. (2016). Olba: Tapınak devletinden şehir devletine. Seleucia, (6), 107-118.
Sazanov, A. (1999). Les Amphores “LA 1 Carthage” dans la region de la mer Noire,
(Typologie et Chronologie: Ve - VIIe s. Apr. J. -C.). In Production et Commerce des
Amphores Anciennes en mer Noire. Y. Garlan (Ed.) Provence, 265-279.
Schachner, L. A. (2006). Social life in Late Antiquity: A bibliographic essay. In Social and
Political Life in the Late Antiquity. W. Boeden, A. Gutteridge and C. Machado (Eds.)
Leiden: Brill, 41-93.
237
Schrunk, I. D. (2003). Spiritual economy and spiritual craft: Monastic pottery production
and trade. In Living for Eternity: The White Monastery and its Neighborhood.
Proceedings of a Symposium at the University of Minnesota, Minneapolis. Philip
Sellew (Ed.) 83-96.
Sodini, J. P. (2014). Küçük Asya. Bizans Dünyası Doğu Roma İmparatorluğu 330-641. cilt
1, (Çev. A. Bilge) İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 361-383.
Sodini, J-P. (2003). Archaeology and Late Antique social structures. In Theory and
Practice in Late Antiquity Archaeology. L. Lavan and W. Bowden (Eds.) Leiden:
Brill, 25-56.
Söğüt, B. (2006). Dağlık Kilikya (Kilikia) Bölgesi’ndeki Çokgen Taş Duvarlı Mezarlar.
İstanbul: Ege Yayınları.
Spanu, M. (2003). Roman influence in Cilicia through architecture. Olba, (VIII), 1-38.
Stathakopoulos, D. (2004). Famine and Pestilence in the Late Roman and Early Byzantine
Empire. A Systematic Survey of Subsistence Crises and Epidemics. Birmingham
Byzantine and Ottoman Monographs. Burlington: Ashgate.
Stathakopoulos, D. (2007). Crime and Punishment: The plague in the Byzantine Empire,
541-749. Plague and the End of Antiquity: The Pandemic of 541-750. L. K. Little
(Ed.) New York: Cambridge University Press, 99-118.
Şahin, H. (2003). Geç Roma İmparatorluk ve Erken Bizans Dönemlerinde Dağlık Kilikia
(Kilikia Trakheia) Bölgesi Yazıtlarında Meslekler. Yayımlanmamış Doktora Tezi,
İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Şahin, H. (2007). Doğu Dağlık Kilikia: Polis-Khora ilişkileri üzerine ilk düşünceler.
Colloquium Anatolicum, (VI), 115-179.
Şen Yıldırım, D. (2012). Hurmalık Hamamı buluntuları ışığında Patara’nın Geç Roma-
Erken Bizans Dönemi Kuzey Afrika kökenli seramikleri. Anadolu Üniversitesi
Sosyal Bilimler Dergisi, (12/4), 151-171.
238
Şenol, A. K. (2000). İskenderiye Kazılarında Ele Geçen Amphoralar Işığında Kentin Roma
Dönemi Şarap, Zeytinyağı, Salamura Balık ve Sos Ticareti. Yayımlanmamış Doktora
Tezi, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir.
Şenol, A. K. (2003). Marmaris Müzesi Ticari Amphoraları. Ankara: T.C. Kültür ve Turizm
Bakanlığı Yayınları.
Şenol, A. K. (2008). Cilician commercial relations with Egypt due to the new evidence of
amphora finds. Olba, (XVI), 109-131.
Şenol, A. K. (2009). AETAM’da (Arslan Eyce Taşucu Amphora Müzesi) Bulunan Ticari
Amphoralar ve Akdeniz’de Ticaretin İzleri. Silifke.
Şenol, A. K.-Kerem, F. (2000). İçel Müzesi’nde bulunan bir grup amphora. Olba, (III), 81-
114.
Şimşek, C. (2003). Laodikeia antik kentinden Haç baskılı tabaklar. III. Uluslararası Pişmiş
Toprak Sempozyumu Bildiriler Kitabı. Eskişehir: Tepebaşı Belediyesi, 411-422.
239
Tate, G. (2014). Suriye-Filistin. Bizans Dünyası Doğu Roma İmparatorluğu 330-641. cilt
1, (Çev. A. Bilge) İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 384-411.
Tek, A. T. (2015). Side sikke buluntuları ışığında MS 622/623’de Pamphylia’ya “olası” bir
Sasani saldırısı. Colloquium Anatolicum, (14), 123-136.
Tekin, O. (2008). Eski Yunan ve Roma Tarihine Giriş. İstanbul: İletişim Yayınları.
Tekin, O. (2009). Roma Devletinde para ve ekonomi. Doğu Batı Düşünce Dergisi.
Romalılar I, (49), 265-274.
Tekkök-Biçken, B. (1996). The Hellenistic and Roman Pottery From Troia: Second
Century B.C. to Sixth Century A.D. Unpublished PhD thesis. University of Missouri,
Columbia.
Tekocak, M. (2007). Kelenderis Aşağı Şehir Sondajında bulunan Kıbrıs Kırmızı Astarlı
(Geç Roma D) Kapları. İdol, (33), 18-27.
Tekocak, M. (2009). African and Cypriot red slip wares from Kelenderis. SOMA 2008:
Proceedings of The XII Symposium on Mediterranean Archaeology, Famagusta,
North Cyprus, 5-8 March 2008. H. Oniz (Ed.) British Archaeological Reports
International Series S1909, 132-142.
Tekocak, M. (2013b). Late Roman C (Phocean Red Slip) ware from the lower city sondage
in Kelenderis. SOMA 2010: Proceedings of the 14th Symposium on Mediterranean
Archaeology. Y. Morozova and H. Oniz (Eds.) British Archaeological Reports
International Series 2555, Oxford: Archaeopress,161-169.
Tekocak, M.-Zoroğlu, L. (2013a). Kelenderis’te bulunan bir grup Roma Dönemi ticari
amphorası ve düşündürdükleri. Olba, (XXI), 109-140.
Toskay Evrin, Ç. (2002). Tarsus Rebuplic Square Late Roman Cooking Wares-2001.
Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Bilkent Üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi
Bölümü, Ankara.
Toskay Evrin, Ç. (2004). The cooking wares of the Romans discovered during the
excavations at the Republic Square in Tarsus, Cilicia. In Late Roman Coarse Wares,
Cooking Wares and Amphorae in the Mediterranean: Archaeology and
Archaeometry, LRCW 1. J. M. Gurt i Esparraguera-J. B. Garrigόs-M.A. Cau
240
Trombley, F.R. (1987). Korykos in Cilicia Trachis: The economy of a small coastal city in
Late Antiquity (Saec. V-VI) – A précis. The Ancient History Bulletin, (1/1), 16-23.
Tülek, F. (2015). Late Roman Ceramics of The Deli Halil Settlement in the East Cilicia
Plain. In Keramos Ceramics: A Cultural Approach (Proceedings of the First
International Conference at Ege University, May 9-13, İzmir. R. G. Gürtekin-Demir,
H. Cevizoğlu, Y. Polat and G. Polat (Editörler) Ankara, 238-242.
Türker, A. Ç. (2005). Myra’da Aziz Nikolaos’un yağ kültüyle ilişkili seramik kaplar.
Adalya, (VIII), 311-327.
Türker, A. Ç. (2006). Myra seramik hamur gruplarının kap tipleri ile değerlendirilmesi.
Adalya, (IX), 117-148.
Uğuz, G. (2015). Phokaia’nın Kuzeyinde Geç Roma Dönemi Bir Terra Sigillata Atölyesi.
Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
İzmir.
Ünal, A. (2003). Hititler, Akdeniz ve liman kenti Ura. Olba, (7), 13-39.
Vaag, L.E. (2003). A closer look at the making of Phocaean red slip ware bowls. In Les
Ceramiques En Anatolia Aux Epoques Hellenistique Et Romaine. C. Abadie-Reynal
(Ed.) Varia Anatolica XV, 203-207.
Van Alfen, P. (1996). New light on the 7th-c. Yassı Adashipwreck: capacities and standard
sizes of LR1 amphoras. Journal of Roman Archaeology, (9), 189-213.
Vandeput, L.- Köse, V. (2002). Pisidia survey project: Melli 2000. Anatolian Studies, (52),
145-152.
Vandeput, L.- Köse, V. (2008). Pisidia survey project 2008: Research in the territory of
Pednelissos. Anatolian Archaeology, (14), 32-33.
Vandeput, L.-Köse, V.- Jackson, M. (2010). Pisidia survey project 2010: The high and the
low in the territory of Pednelissos. Anatolian Archaeology, (16), 29-31.
241
Vandeput, L.-Köse, V.-Jackson, M. (2011). Pisidia survey project 2009: Research in the
territory of Pednelissos. 28. Araştırma Sonuçları Toplantısı, (3), 75–90.
Varinlioğlu, G. (2010). Geç Antik Dönem’de Silifke kırsalında yerleşim: 2002-2007 yılları
yüzey araştırması sonuçları. 27. Araştırma Sonuçları Toplantısı, (3), 201-214.
Vroom, J. (1999). The Late Roman-Early Byzantine finds from the excavations at the
Eastern city of Limyra. J. Borchardt, Bericht der grabungskampagne in Limyra 1997.
XX. Kazı Sonuçları Toplantısı, (2), 143-145.
Vroom, J. (2004). Late Antique pottery, settlement and trade in the East Mediterranean: A
preliminary comparison of ceramics from Limyra (Lycia) and Boeotia. Recent
Research on the Late Antique Countryside. W. Boeden, L. Lavan and C. Machado
(Eds.) Leiden: Brill, 281-331.
Vroom, J. (2007). The archaeology of Late Antique dining habits in the Eastern
Mediterranean: A preliminary study of the evidence. In Objects in Context Objects in
Use Material Spatiality in Late Antiquity. L. Lavan-E. Swift and T. Putzeys (Eds.)
Leiden: Brill, 313-361.
Waagé, F. O. (1933). The American Excavations in the Athenian Agora, First Report: The
Roman and Byzantine Pottery. Hesperia, (2), 279-328.
Waagé, F. O. (1948). Hellenistic and Roman tableware of North Syria. Antioch on the
Orontes IV. 1. Ceramic and Islamic Coins. Princeton: Princeton University Press, 1-
60.
Wandsnider, L. (2013). Public buildings and civic benefactions in Western Rough Cilicia:
insights from signaling theory. In Rough Cilicia: New Historical and Archaeological
Approaches. M. Hoff-R. F. Townsend (Eds.) Oxford: Oxbow Books, 176-188.
Williams, C. (1985). Pottery and glass at Alahan. In Alahan An Early Christian Monastery
in Southern Turkey. M. Gough (Ed.) Belgium: Pontifical Institute of Mediaeval
Studies.
Williams, C. (1989). Anemurium: The Roman and Early Byzantine Pottery. Belgium:
Pontifical Institute of Mediaeval Studies.
242
Yaman, A. (2018). Late Roman pottery from Bathhouse VI of Arycanda (Lycia). In XI.
AIECM3 Uluslararası Orta Çağ ve Modern Akdeniz Dünyası Seramik Kongresi
Bildirileri. Cilt 2. D. Karakaya, T.G. Little (Editörler) Ankara: Koç Üniversitesi
VEKAM Yayınları, 439-447.
Yener, A.–Malkoç, N. (2005). Kaleiçi, 148 ada, 15 parselde yapılan sondaj kazısı. 14.
Müze Çalışmaları ve Kurtarma Kazıları Sempozyumu, 101-108.
Yılmaz, Z. (2007). Spätantike sigillaten aus Priene. In Çanak, Late Antique and Medieval
Pottery and Tiles in Mediterranean Archaeological Contexts. Byzas, (7). B.
Böhlendorf- Arslan, A.O. Uysal, J. Witte- Orr (Eds.) İstanbul: Ege Yayınları, 125-
129.
Zanini, E. (2006). Artisans and traders in the Early Byzantine city: Exploring the limits of
archaeological evidence. In Social and Political Life in Late Antiquity. W. Bowden,
A. Gutteridge and C. Machado (Eds.) Leiden: Brill, 373-411.
Zelle, M. (2014). Zur neuentdeckung eines töpfereizentrums der Cypriot Red Slip/Late
Roman D ware im südlichen Pisidien. Late Hellenistic to Mediaeval Fine Wares of
The Aegean Coast of Anatolia. Their Production, Imitation and Use. H. Meyza (Ed.)
Varsovie, 95-105.
Zerbini, A. (2013). The Late Antique economy: Regional surveys. In Local Economies?
Production and Exchange of Inland Regions in Late Antiquity. L. Lavan (Ed.)
Leiden: Brill, 41-60.
243
Zoroğlu, L. (2005). Roman fine wares in Cilicia: An overview. Rei Cretariae Romanae
Fautorum Acta, (39), 243-248.
EKLER
246
247
EK-1. Katalog
Değerlendirme
Oldukça yaygın görülen formun farklı tipteki kâseleri Cilicia’da birçok kente ulaşmıştır.
Bunun yanısıra, Batı Anadolu kıyıları sonrasında Saraçhane’de de kapların örnekleri
bilinmektedir.
Değerlendirme
Çok yaygın görülmeyen formun kâseleri Cilicia’da Antiochia ve Anemurium’da, Batı
Anadolu’da ise, şimdilik sadece Myndos’ta ele geçmiştir. MS 6. yüzyılın ilk yarısını tarihlenen
örneklerden hareketle Olba’da bulunan örneği de bu tarih aralığına yerleştirmek mümkündür
248
Levha 1
Katalog 1
Katalog 2
249
Değerlendirme
Çok yaygın görülmeyen formun kâseleri Cilicia’da kıyı kentlerin yanısıra iç kısımda da
görülmektedir. Batı Anadolu’da Miletus’a ulaşan form daha kuzeyde Parion’da bilinmektedir.
Değerlendirme
Çok yaygın olarak görülen formun 99B tipindeki kâseleri Cilicia kıyılarından başlayarak güney-
güneybatı ve batı Anadolu’da hemen hemen her kente ulaşmıştır. Kuzeybatı da ise,
Saraçhane’deki örnekleri bilinmektedir. Benzer örneklerinden hareketle Olba’da saptanan
örnekleri de MS 530-580 yıllarına tarihlemek mümkündür.
250
Levha 2
Katalog 3
Katalog 4
251
Değerlendirme
Kap parçasının benzer bir örneği Alahan’dan gelmektedir.
Referans
Adak-Adıbelli 2006, lev. 11: 136.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer bir örneği Tarsus’tan bilinmektedir.
252
Levha 3
Katalog 5
Katalog 6
253
Değerlendirme
Formun kapları Cilicia’dan başlayarak Batı Anadolu’da hem kıyı hem de iç kentlere kadar
dağılım göstermekte; Başkent Constantinopolis’te de örnekleri bilinmektedir. MS 6. yüzyılın
ortalarından MS 7. yüzyılın ilk çeyreğine kadar tarihlenen benzerlerinden yola çıkarak Olba’da
tespit edilen örneği de bu tarih aralığı içinde değerlendirebiliriz
Referans
Hayes 1972, fig. 31: 17; Adak-Adıbelli 2006, lev. 19: 187.
Değerlendirme
Formun tabakları Cilicia’da kıyı ve iç kesimdeki kentler ve yerleşmelere kadar dağılım
göstermektedir. Ancak bölge dışında, Hayes Form 104’ün dağılımıyla karşılaştırıldığında Batı
Anadolu’daki dağılımının daha sınırlı olduğu görülmektedir. MS 6. yüzyılın sonlarından MS 7.
yüzyılın ortalarına kadar kullanılan benzer örneklerinden hareketle Olba’daki tabak parçası için
sözü geçen tarih uygun görünmektedir.
254
Levha 4
Katalog 7
Katalog 8
255
Referans
Hayes 1972, fig. 31: 13; Bernt 2003, tafel 6: TS 090; Adak- Adıbelli 2006, lev. 19: 184, 186.
Değerlendirme
Tabağın benzer örnekleri Milet ve Tarsus’tan bilinmektedir.
Referans
Hayes 1972, fig. 31: 10; Adak-Adıbelli 2006, lev. 20: 191; Ergürer, 2012: 410, lev. 118: 254.
Değerlendirme
Tabağın benzer örnekleri Tarsus ve Parion’dan bilinmektedir.
256
Levha 5
Katalog 9
Katalog 10
257
Referans
Hayes 1972, fig.32: 16; Adak-Adıbelli 2006, lev. 19: 187; Ergürer, 2012: 412, lev. 118: 257.
Değerlendirme
Tabağın benzer örnekleri Tarsus ve Parion’dan bilinmektedir.
Referans
Hayes 1972, fig. 32: 19; Kramer, 2012: 19, tafel 21: 157.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer bir örneği Diocaesarea’da bulunmaktadır.
258
Levha 6
Katalog 11
Katalog 12
259
Referans
Hayes 1972, fig. 31: 6.
Değerlendirme
Tabak parçasının benzer örneği Yunanistan’da bulunmaktadır.
Değerlendirme
Tabak parçasının benzer örneği Corinth’ten bilinmektedir.
260
Levha 7
Katalog 13
Katalog 14
261
Referans
Hayes, 1972, fig. 32: 15; Adak-Adıbelli 2012, lev. 185.
Değerlendirme
Tabak parçasının benzer örneği Tarsus’ta görülmektedir.
Referans
Hayes 1972, fig. 32: 15; Bernt 2003, tafel 7: TS 099; Adak-Adıbelli 2012, lev. 184.
Değerlendirme
Levha 8
Katalog 15
Katalog 16
263
Değerlendirme
Afrika seramiğinin daha önce bahsedilen diğer formlarına karşın (Hayes Form 99, 104, 105)
hem Cilicia genelinde hem de Anadolu’da dağılımının çok da yaygın olmadığı görülmektedir.
Hayes’in MS 600-650 yıllarını önerdiği benzer örneklerden yola çıkarak incelenen kabı bu tarih
aralığına yerleştirmek mümkündür.
Levha 9
Katalog 17
Katalog 18
265
Referans
Gassner, 1997, tafel 46: 564; Tekocak, 2006: lev. 11: 73; Adak-Adıbelli, 2006: lev. 23: 232;
Tülek, 2015: 338, fig. 10; Erol, 2011: K-300; Uğuz, 2015: 125-126, çizim 12: 50.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer örnekleri Ephesus, Smyrna, Phocaean, Celenderis ve Tarsus’tan
bilinmektedir.
Referans
Waagé, 1933: plate 6: 209; Hellström, 1965: plate 37: 333; Berndt, 2003: tafel 12: TS
288; Doğer, 2007: 109, Pl. III: a; Adak-Adıbelli, 2006: lev. 23: 230; Hayes, 2008: fig.
39: 1270; Ergürer, 2012: 422, lev. 125-126: 278.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer örnekleri Labraunda, Milet, Smyrna, Parion ve Tarsus’tan bilinmektedir.
266
Levha 10
Katalog 19
Katalog 20
267
Referans
Hayes, 1972: fig. 67: 7; Gassner, 1997: tafel 46: 556; Berndt, 2003: tafel 12: TS 294;
Adak-Adıbelli, 2006: lev. 23: 230; Hayes, 2008: fig. 39: 1267; Ergürer, 2012: 421,
lev. 125-126: 275.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer örnekleri Ephesus, Milet, Parion ve Tarsus’ta görülmektedir.
Referans
Hayes, 2008: fig. 39: 1270; Japp, 2007: 60, fig. 2: 8; Berndt, 2003: tafel 12: TS 292;
Adak-Adıbelli, 2006: lev. 23: 232; Ergürer, 2012: 423, lev. 127-128: 279.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer örnekleri Alexandreia Troas, Ephesus, Parion ve Tarsus’tan
bilinmektedir.
268
Levha 11
Katalog 21
Katalog 22
269
Referans
Adak-Adıbelli, 2006: lev. 24: 241
Değerlendirme
Kap parçasının benzer örneği, Tarsus’tan bilinmektedir.
Tanım
Sert dokulu kabın kili ince kireç katkılı olup ince astar kaplıdır.
Referans
Gassner, 1997: tafel 46: 562; Hayes 2008, fig. 39, 40: 1280, 1290; Ergürer, 2012: 429,
lev. 129-130: 292.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer örnekleri Ephesus ve Parion’da bulunmaktadır.
270
Levha 12
Katalog 23
Katalog 24
271
Referans
Gassner, 1997: 145, tafel 47: 570; Hayes, 2008: fig. 39-40: 1280- 1291; Adak- Adıbelli,
2006: lev. 24: 247; Tekocak, 2006: lev. 13: 83; Ergürer, 2012: 427, lev. 129-130: 287.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer örnekleri Ephesus, Parion, Celenderis ve Tarsus’ta görülmektedir.
Referans
Adak- Adıbelli, 2006: lev. 24: 251; Hayes, 2008: fig. 40: 1287; Ergürer, 2012: 443, lev.
137-138: 319.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer örnekleri Parion ve Tarsus’tan bilinmektedir.
272
Levha 13
Katalog 25
Katalog 26
273
Tanım
Ağız parçasının sert ve gözeneksiz dokulu kili ince kireç katkılı olup ince astara sahiptir.
Referans
Gassner, 1997, tafel 47: 568; Adak- Adıbelli, 2006: lev. 24: 242; Ergürer, 2012: 432, lev.
131-132: 298.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer örnekleri Ephesus, Parion ve Tarsus’tan bilinmektedir.
Tanım
Sert dokulu kabın kili ince kireç katkılıdır ve ince astar olup tüm yüzeyde görülmektedir.
Referans
Hayes 1972, fig. 69: 23; Gassner, 1997, tafel 47: 575.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer bir örneği Ephesus’tan gelmektedir.
274
Levha 14
Katalog 27
Katalog 28
275
Referans
Gassner, 1997, tafel 47: 571.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer bir örneği Ephesus’ta bulunmaktadır.
Referans
Hayes 2008, fig. 40: 1286; Adak-Adıbelli 2006, lev. 24: 240; Ergürer, 2012: 438, lev.
135-136: 310.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer örnekleri Parion ve Tarsus’ta görülmektedir.
276
Levha 15
Katalog 29
Katalog 30
277
Tanım
Ağız parçasının sert dokulu kili ince kireç katkılı olup yüzeyde görülebilen astar kırmızı
renktedir.
Referans
Adak-Adıbelli, 2006: lev. 24: 253; Tekocak, 2006: lev. 13: 88; Hayes, 2008: fig. 39, 40:
1280- 1290; Ergürer, 2012: 443, lev. 137-138: 320; Uğuz, 2015: 141, çizim 24: 103.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer örnekleri Parion, Phocaean, Celenderis ve Tarsus’ta
görülmektedir.
Tanım
Ağız parçasının sert ve gözeneksiz dokulu kili yoğun kireç katkılıdır. İnce astar da
kırmızı renktedir.
Referans
Gassner, 1997: tafel 46: 562; Hayes, 2008: fig. 39, 40: 1280- 1290; Adak-Adıbelli, 2006:
lev. 25: 255; Ergürer, 2012: 430, lev. 131-132: 293.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer örnekleri Parion, Ephesus ve Tarsus’ta bulunmaktadır.
278
Levha 16
Katalog 31
Katalog 32
279
Tanım
Sert ve gözeneksiz kabın kili ince kireç katkılı olup yüzeyde ince astar görülmektedir.
Referans
Adak-Adıbelli, 2006: lev. 25: 263; Öztaşkın, 2013: 386, lev. 1: 8.
Değerlendirme
Olba’da belirlenen ve kataloğa alınan formun bu tipteki benzer örneği Tarsus ve
Stratonikeia’da tespit edilmektedir.
Tanım
Sert ve gözeneksiz kabın kili ince kireç katkılıdır. Tüm yüzeyde görülen astar da kırmızı
renktedir.
Referans
Adak-Adıbelli, 2006: lev. 25: 262; Hayes, 2008: fig. 40: 1293; Ergürer, 2012: 444, lev.
139-140: 322.
Değerlendirme
Olba’da belirlenen ve kataloğa alınan formun bu tipteki benzer örneği Tarsus, Parion ve
Atina Agorası’nda tespit edilmektedir.
280
Levha 17
Katalog 33
Katalog 34
281
Referans
Hayes 1972, fig. 69: 31; Adak-Adıbelli, 2006: lev. 26: 294; Tekocak, 2006: lev. 13: 85;
Ergürer, 2012: 449, lev. 141-142: 331.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer örnekleri Parion, Celenderis ve Tarsus’ta görülmektedir.
Referans
Hayes, 1972: fig. 69: 37; Tekocak 2006, lev. 13: 86; Adak-Adıbelli 2006, lev. 27: 299.
Değerlendirmee
Kap parçasının benzer örnekleri Celenderis ve Tarsus’ta bulunmaktadır.
282
Levha 18
Katalog 35
Katalog 36
283
Referans
Hayes, 1972: fig. 71: 4; Hayes, 2008: fig. 40: 1298; Adak-Adıbelli, 2006: fig. 30: 346;
Ergürer, 2012: 708, lev. 156: 364. Öztaşkın, 2013: 386, lev. 1: 9.
Değerlendirme
Olba’da belirlenen ve kataloğa alınan formun bu tipteki kapları genel olarak Cilicia
kentleri başta olmak üzere bazıları Batı Anadolu kentlerine bazıları da Saraçhane’ye ve
Atina Agorası’na kadar ulaşmıştır.
Referans
Hayes, 1972: fig. 71: 1; Hayes, 1992: 156, fig. 35: 22.2; Gassner, 1997: tafel 48: 583;
Adak-Adıbelli, 2006: lev. 30: 348; Hayes, 2008: fig. 42: 1329; Ergürer, 2012: 470, lev.
157-158: 374.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer örnekleri Ephesus, Parion ve Tarsus’ta bulunmaktadır.
284
Levha 19
Katalog 37
Katalog 38
285
Referans
Hayes, 1972: fig. 71: 6; Gassner, 1997: tafel 48: 582; Tekocak, 2006: lev. 14: 90; Adak-
Adıbelli, 2006: lev. 30: 341; Ergürer, 2012: 464, lev. 153-154: 362; Uğuz, 2015: çizim
46: 192.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer örnekleri Ephesus, Phocaean, Parion, Celenderis ve Tarsus’ta
görülmektedir.
Referans
Gassner, 1997: tafel 48: 584; Berndt, 2003: tafel 18: TS 556; Tekocak, 2006: lev. 14:
91; Adak- Adıbelli 2006, lev. 30: 346; Ergürer, 2012: 465, lev. 154: 363; Kramer, 2012:
19, tafel 22: 170; Uğuz, 2015: çizim 45: 191.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer örnekleri Ephesus, Milet, Phocaean, Parion, Celenderis, Tarsus
ve Diocaesarea’da bulunmaktadır.
286
Levha 20
Katalog 39
Katalog 40
287
Referans
Hayes, 1972: fig. 71: 2; Hayes, 1992: 158, fig. 37: 27.5; Adak- Adıbelli 2006, lev. 30:
343; Ergürer, 2012: 469, lev. 155-156: 371-72.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer örnekleri Parion ve Tarsus’ta görülmektedir.
Referans
Hayes, 1972: fig. 71: 4; Tekocak, 2006: lev. 13: 91; Adak- Adıbelli 2006, lev. 30: 345;
Erol, 2011: 433, K- 339; Ergürer, 2012: 468, lev. 155-156: 370.
Değerlendirme me
Kap parçasının benzer örnekleri Parion, Smyrna, Celenderis ve Tarsus’tan
bilinmektedir.
288
Levha 21
Katalog 41
Katalog 42
289
Referans
Berndt, 2003: tafel 18: TS 560; Adak- Adıbelli, 2006: lev. 30: 345; Ergürer, 2012: 463,
lev. 153-154: 363.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer örnekleri Milet, Parion ve Tarsus’ta bulunmaktadır.
Referans
Tekocak, 2006: lev. 13: 88; Adak- Adıbelli 2006, lev. 30: 345; Erol, 2011: 433, K- 339.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer örnekleri Smyrna, Celenderis ve Tarsus’ta görülmektedir.
290
Levha 22
Katalog 43
Katalog 44
291
Referans
Hayes, 1972: fig. 71: 4; Gassner, 1997: tafel 48: 584; Adak- Adıbelli, 2006: lev. 30: 345;
Tekocak, 2006: lev. 14: 91; Ergürer, 2012: 467, lev. 155-156: 369.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer örnekleri Ephesus, Parion, Celenderis ve Tarsus’ta
bulunmaktadır.
Referans
Adak- Adıbelli, 2006: lev. 30: 337; Ergürer, 2012: 463, lev. 153-154: 359.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer örnekleri Parion ve Tarsus’ta bulunmaktadır.
292
Levha 23
Katalog 45
Katalog 46
293
Referans
Adak-Adıbelli, 2006: lev. 30: 348; Ergürer, 2012: 471, lev. 157-158: 376.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer örnekleri Parion ve Tarsus’ta görülmektedir.
Referans
Gassner, 1997: tafel 47: 567; Adak-Adıbelli, 2006: lev. 30: 348.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer örnekleri Ephesus ve Tarsus’ta bulunmaktadır.
294
Levha 24
Katalog 47
Katalog 48
295
Referans
Adak-Adıbelli, 2006: lev. 30: 346.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer bir örneği Tarsus’ta bulunmaktadır.
Referans
Adak-Adıbelli, 2006: lev. 31: 356.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer bir örneği Tarsus’ta bulunmaktadır.
296
Levha 25
Katalog 49
Katalog 50
297
Tanım
Ağız parçasının sert dokulu kili ince kireç katkılı olup yüzeyde açık kırmızı astara
sahiptir.
Referans
Hayes 1972, fig. 71: 7; Adak-Adıbelli 2006, lev. 31: 364; Hayes, 2008: fig. 42: 1328;
Ergürer, 2012: 472, lev. 157-158: 472.
Değerlendirme
Olba’da belirlenen ve kataloğa alınan kap parçanın benzerleri Tarsus, Parion ve Atina
Agorası’nda tespit edilmektedir.
Tanım
Sert dokulu kabın kili ince kireç katkılıdır. Yüzeyde görülebilen astar da açık kırmızı
renktedir.
Referans
Adak- Adıbelli, 2006: lev. 31: 371; Ergürer, 2012: 472, lev. 157-158: 378.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer örnekleri Parion ve Tarsus’ta bulunmaktadır.
298
Levha 26
Katalog 51
Katalog 52
299
Referans
Berndt, 2003: tafel 19: 614.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer bir örneği Milet’te bulunmaktadır.
Tanım
Sert dokulu kabın kili ince kireç katkılı olup ince astara sahiptir.
Referans
Hayes 1972, fig. 71: 11; Adak- Adıbelli 2006, lev. 32: 378; Ergürer, 2012: 473, lev. 159-
160: 379.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer örnekleri Parion ve Tarsus’ta görülmektedir.
300
Levha 27
Katalog 53
Katalog 54
301
Tanım
Ağız parçasının sert ve gözeneksiz dokulu kili kum-kireç katkılıdır. Yüzeydeki ince
astar kırmızı renktedir.
Referans
Hayes, 1972: fig. 71: 11; Gassner, 1997: tafel 48: 585; Adak-Adıbelli, 2006: lev. 32: 373;
Ergürer, 2012: 474, lev. 159-160: 381.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer örnekleri Ephesus, Parion ve Tarsus’ta görülmektedir.
Tanım
Sert dokulu kabın kili kireç katkılı olup ince astara sahiptir.
Referans
Gassner, 1997: tafel 48: 585; Berndt, 2003: tafel 19: 619; Adak-Adıbelli, 2006: lev. 32:
378; Tekocak, 2006: lev. 14: 93; Ergürer, 2012: 474, lev. 159-160: 382.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer örnekleri Ephesus, Milet, Parion, Celenderis ve Tarsus’ta
bulunmaktadır.
302
Levha 28
Katalog 55
Katalog 56
303
Tanım
Ağız parçasının sert ve gözeneksiz kili ince kireç katkılıdır ve ince astara sahiptir.
Referans
Berndt, 2003: tafel 19: 644; Adak-Adıbelli, 2006: lev. 32: 376; Ergürer, 2012: 474, lev.
159-160: 381.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer örnekleri, Milet, Parion ve Tarsus’ta bulunmaktadır.
Tanım
Sert dokulu kabın kili ince kireç katkılıdır. Yüzeyde kalan ince astar da açık kırmızı
renktedir.
Referans
Berndt, 2003: tafel 49: TS 649; Adak-Adıbelli, 2006: lev. 32: 379; Tekocak, 2006: lev.
14: 92; Ergürer, 2012: 479, lev. 161-162: 391.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer örnekleri, Milet, Parion, Celenderis ve Tarsus’ta görülmektedir.
304
Levha 29
Katalog 57
Katalog 58
305
Referans
Hayes 1972, fig. 81: 1; Williams 1989, fig. 14: 189.
Değerlendirme
Cypriot Form 8 kaplarının Cilicia’daki örnekleri Celenderis ve Anemurium
kentlerinden gelmekte olup kabın benzeri Anemurium’da görülür.
Referans
Williams 1989, fig. 14: 188; Tekocak 2006, lev. 21: 134.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer örnekleri, Anemurium ve Celenderis’te bulunmaktadır.
306
Levha 30
Katalog 59
Katalog 60
307
Değerlendirme
Kap parçasının benzer örnekleri Diocaesarea, Celenderis ve Tarsus’ta bulunmaktadır.
Referans
Adak-Adıbelli 2006, lev. 36: 412; Tekocak 2006, lev. 22: 137.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer örnekleri Diocaesarea ve Celenderis’te görülmektedir.
308
Levha 31
Katalog 61
Katalog 62
309
Referans
Adak-Adıbelli 2006, lev. 37: 415.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer bir örneği Tarsus’tan gelmektedir.
Referans
Tekocak 2006, lev. 22: 139; Adak-Adıbelli 2006, lev. 36: 411.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer örnekleri Celenderis ve Tarsus’ta görülmektedir.
310
Levha 32
Katalog 63
Katalog 64
311
Referans
Tekocak 2006, lev. 23: 143.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer bir örneği Celenderis’te bulunmaktadır.
Referans
Tekocak 2006, lev. 22: 137.
Değerlendirme
Levha 33
Katalog 65
Katalog 66
313
Referans
Jackson-Zelle-Vandeput-Köse, 2012: 106, fig. 17: 2.
Değerlendirme
Kap parçası Pednelissos örneğine benzemektedir.
Referans
Tekocak 2006, lev. 23: 144.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer bir örneği Celenderis’te bulunmaktadır.
314
Levha 34
Katalog 67
Katalog 68
315
Referans
Tekocak 2006, lev. 23: 146.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer bir örneği Celenderis’te görülmektedir.
Referans
Tekocak 2006, lev. 22: 136.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer bir örneği Celenderis’te bulunmaktadır.
316
Levha 35
Katalog 69
Katalog 70
317
Referans
Jackson-Zelle-Vandeput-Köse, 2012: 105, fig. 16: 8.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer bir örneği Pednelissos’ta bulunmaktadır.
Referans
Adak-Adıbelli 2006, lev. 37: 416.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer bir örneği Tarsus’ta bulunmaktadır.
318
Levha 36
Katalog 71
Katalog 72
319
Referans
Hayes 1972, fig. 81: 9; Williams 1989, fig. 12: 170; Tekocak 2006, lev. 24: 150.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer örnekleri Anemurium ve Celenderis’te görülmektedir.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer örnekleri Parion ve Celenderis’te görülmektedir.
320
Levha 37
Katalog 73
Katalog 74
321
Referans
Hayes 1972, fig. 82: 13; Williams 1989, fig. 13: 176; Ergürer, 2012: 491, lev. 169-170:
414.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer örnekleri Parion ve Anemurium’da bulunmaktadır.
Tanım
Kap parçasının sert ve gözeneksiz dokulu kili mika katkılı olup ince astar tüm yüzeyde
görülür.
Referans
Williams 1989, fig. 13: 174; Tekocak 2006, lev. 25: 155.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer örnekleri Anemurium ve Celenderis’te bilinmektedir.
322
Levha 38
Katalog 75
Katalog 76
323
Tanım
Kaide parçasının sert ve gözeneksiz dokulu kili, ince kireç katkılıdır. Astar tüm yüzeye
uygulanmıştır.
Referans
Hayes 1972, fig. 81: 5.
Değerlendirme
Kaide parçasının benzer bir örneği Apollania’da bulunmuştur.
Referans
Değerlendirme
Kuzeybatı Anadolu’da Parion ve Zeytinliada’da bulunan Açık Renkli seramik kapların
Cilicia bölgesindeki örnekleri Antiochia ve Anemurium’da belgelenmektedir.
324
Levha 39
Katalog 77
Katalog 78
325
Değerlendirme
Benzer kapalı kapların örnekleri bölgede Alahan, Kilise Tepe ve Elaeussa Sebaste’de
görülmektedir. Kaplar omuz kısmına yapılan stilize üzüm, asma biçimin yanısıra kuş, balık,
yaprak, yıldız ve haç gibi görünen şekiller ile spiraller ve noktalar da dâhil olmak üzere çeşitli
bezemelerle boyanmıştır. Olba manastır örneğini de benzer örneklerden yola çıkarak sözü geçen
yüzyıla tarihlemek mümkündür.
Kat. No. 80; Lev. No. 40
Kazı Env No. 2010_tiyatro_1_4 Ağız Çapı 12 cm
Değerlendirme
Amphora parçası, Celenderis’te bulunan örnek ile benzer profile sahiptir.
326
Levha 40
Katalog 79
Katalog 80
327
Referans
Değerlendirme
Referans
Alkaç, 2015: 153, fig. 3.
Değerlendirme
Amphora parçası Corycus örneğine benzemektedir.
328
Levha 41
Katalog 81
Katalog 82
329
Referans
Alkaç, 2012: 342, fig. 10.
Değerlendirme
Amphora parçası Corycus örneğine benzemektedir.
Referans
Alkaç, 2015: 153, fig. 2.
Değerlendirme
Amphora parçası, Kanytellis örneğine benzemektedir.
330
Levha 42
Katalog 83
Katalog 84
331
Referans
Jackson, 2007: 768, fig. 424: 1319; Alkaç, 2012: 343, fig. 12.
Değerlendirme
Amphora parçasının benzer örneklerine Kilise Tepe ve Corycus’ta rastlanmaktadır.
Referans
Alkaç, 2015: 153, fig. 2
Değerlendirme
Kataloğa alınan parça, Kanytellis’te ele geçen amphora ile benzerlik göstermektedir.
332
Levha 43
Katalog 85
Katalog 86
333
Referans
Değerlendirme
Referans
Alkaç, 2015: 153, fig. 3.
Değerlendirme
Amphora parçasının benzer bir örneğine Kanytellis’te rastlanmaktadır.
334
Levha 44
Katalog 87
Katalog 88
335
Referans
Alkaç, 2012: 343, fig. 10.
Değerlendirme
Amphora parçası, Corycus’ta bulunan örnek ile benzer özelliğe sahiptir.
Referans
Alkaç, 2012: 341, fig. 5.
Değerlendirme
Kataloğa alınan parça, Corycus’ta ele geçen amphora ile benzerlik göstermektedir.
336
Levha 45
Katalog 89
Katalog 90
337
Referans
Tekocak, 2006: 140, fig. 31.
Değerlendirme
Amphora parçası Celenderis’te bulunan örneğe benzemektedir.
Referans
Değerlendirme
338
Levha 46
Katalog 91
Katalog 92
339
Referans
Değerlendirme
Referans
Tekocak, 2006: 140, fig. 33.
Değerlendirme
Amphora parçası, Celenderis’te bulunan örnek ile benzer profile sahiptir.
340
Levha 47
Katalog 93
Katalog 94
341
Referans
Değerlendirme
Referans
Değerlendirme
342
Levha 48
Katalog 95
Katalog 96
343
Referans
Alkaç, 2012: 342, fig. 7.
Değerlendirme
Amphora parçası Corycus örneğine benzemektedir.
Referans
Alkaç, 2012: 343, fig. 11.
Değerlendirme
Amphora parçası Corycus örneğine benzemektedir.
344
Levha 49
Katalog 97
Katalog 98
345
Referans
Tekocak, 2006: 140, fig. 30.
Değerlendirme
Amphora parçasının benzeri Celenderis’te görülmektedir.
Referans
Williams 1989, fig. 56: 562.
Değerlendirme
Amphora parçası Anemurium örneğine benzemektedir.
346
Levha 50
Katalog 99
Katalog 100
347
Referans
Tekocak, 2006: 140, fig. 28.
Değerlendirme
Amphora parçasının benzer örneğine Celenderis’te rastlanmaktadır.
Referans
Tekocak, 2006: 140, fig. 34.
Değerlendirme
Amphora parçasının benzer örneği Celenderis’te bulunmaktadır.
348
Levha 51
Katalog 101
Katalog 102
349
Referans
Alkaç, 2012: 343, fig. 10.
Değerlendirme
Kataloğa alınan parça, Corycus’ta ele geçen amphora ile benzerlik göstermektedir.
Referans
Tekocak, 2006: 140, fig. 28.
Değerlendirme
Amphora parçası, Celenderis örneğine benzemektedir.
350
Levha 52
Katalog 103
Katalog 104
351
Referans
Değerlendirme
Referans
Alkaç, 2012: 343, fig. 12.
Değerlendirme
Amphora parçası, Corycus’ta bulunan örnek ile benzer profile sahiptir.
352
Levha 53
Katalog 105
Katalog 106
353
Referans
Değerlendirme
Referans
Değerlendirme
354
Levha 54
Katalog 107
Katalog 108
355
Referans
Alkaç, 2015: 154, fig. 9.
Değerlendirme
Amphora parçası, Kanytellis örneğine benzemektedir.
Referans
Alkaç, 2012: 344, fig. 13.
Değerlendirme
Amphora parçası, Corycus örneğine benzemektedir.
356
Levha 55
Katalog 109
Katalog 110
357
Referans
Alkaç, 2012: 344, fig. 13.
Değerlendirme
Amphora parçası, Corycus örneğine benzemektedir.
Referans
Değerlendirme
358
Levha 56
Katalog 111
Katalog 112
359
Referans
Alkaç, 2012: 343, fig. 10.
Değerlendirme
Kataloğa alınan parça, Corycus’ta ele geçen amphora ile benzerlik göstermektedir.
Referans
Tekocak, 2006: 140, fig. 30.
Değerlendirme
Amphora parçası, Celenderis örneğine benzemektedir.
360
Levha 57
Katalog 113
Katalog 114
361
Referans
Değerlendirme
Referans
Tekocak, 2006: 140, fig. 28.
Değerlendirme
Amphora parçası Celenderis örneğine benzemektedir.
362
Levha 58
Katalog 115
Katalog 116
363
Referans
Alkaç, 2012: 341, fig. 4.
Değerlendirme
Amphora parçası Corycus örneğine benzemektedir.
364
Levha 59
Katalog 117
Katalog 118
365
Referans
Değerlendirme
Referans
Jackson, 2007: 769, fig. 425: 1321; Alkaç, 2012: 342, fig. 8.
Değerlendirme
Amphora parçası Kilise Tepe ve Corycus’taki örneklere benzemektedir.
366
Levha 60
Katalog 119
Katalog 120
367
Referans
Jackson, 2007: 768, fig. 424: 1320.
Değerlendirme
Amphora parçasının benzer bir örneğine Kilise Tepe’de rastlanmaktadır.
Referans
Değerlendirme
368
Levha 61
Katalog 121
Katalog 122
369
Referans
Değerlendirme
Referans
Akkaş 2016, fig. 1: 5.
Değerlendirme
Amphora parçası Parion’da bulunan örneğe benzemektedir.
370
Levha 62
Katalog 123
Katalog 124
371
Referans
Tekocak, 2006: 140, fig. 34.
Değerlendirme
Amphora parçası, Celenderis’te bulunan örnek ile benzer profile sahiptir.
Referans
Değerlendirme
372
Levha 63
Katalog 125
Katalog 126
373
Referans
Ferrazzoli-Ricci, 2007: 673, 677, fig. 2c; Ricci, 2007: 171, 172, fig. 1: 3; Alkaç, 2012:
328, 334, fig. 14.
Değerlendirme
Benzer biçimdeki tıpaların örnekleri bölgede Elaiussa Sebaste ve Corycus’tan gelmektedir.
Elaiussa’da amphoralarla aynı hamur yapısına sahip bu kapakların MS 7. yüzyılda daha yaygın
olarak üretildiği belirtilmektedir. Corycus’ta LR 1B tipindeki amphoraya ait olduğu belirlenen
tıpa ise, MS 6. yüzyılın başı ile MS 7. yüzyılın ortası arasına tarihlenmektedir.
Referans
Gülsefa, 2016: 160, Kat. No. 157.
Değerlendirme
Parçanın benzer bir örneği Myndos’ta bulunmaktadır.
374
Levha 64
Katalog 127
Katalog 128
375
Referans
Autret-Yağcı-Rauh, 2010: 204, res. 5.
Değerlendirme
Parçanın benzer örneklerine Soli/Pompeiopolis’te rastlanmaktadır.
Referans
Williams, 1989: 103, fig. 63: 599.
Değerlendirme
Parçanın benzer bir örneği Anemurium’da bulunmaktadır.
376
Levha 65
Katalog 129
Katalog 130
377
Referans
Piéri 2007b, fig. 6: 10.
Değerlendirme
MS 4. yüzyıldan sonra sık karşılaşılan LR 4 amphoraları olasılıkla MS 8. yüzyılın başlarına kadar
üretilmektedir. Özellikle Doğu Akdeniz ticaretinde ön plana çıkan amphoraların Kızıl Deniz, Kuzey
Afrika’dan sonra, Batı Avrupa, Karadeniz kıyıları ile Yukarı Moesia’ya kadar dağılımının olduğu
bilinmektedir (Bezeczky, 2005: 208). Doğu Akdeniz havzası içinde Anadolu’da ihracat rotalarından birini
oluşturmakta; Cilicia kıyılarından başlayarak Batı Anadolu’ya kadar LR 4 amphoraları ulaşmaktadır
Referans
Opait, 2004a: 20.
Değerlendirme
378
Levha 66
Katalog 131
Katalog 132
379
Referans
Piéri 2007b, fig. 6: 3.
Değerlendirme
Referans
Piéri 2007b, fig. 6: 7.
Değerlendirme
380
Levha 67
Katalog 133
Katalog 134
381
Değerlendirme
Referans
Piéri 2005, fig. 79.
Değerlendirme
382
Levha 68
Katalog 135
Katalog 136
383
Referans
Williams 1989, fig. 61: 577; Piéri 2007b, fig. 8: 8.
Değerlendirme
Amphora parçası, Anemurium’da bulunan örneğe benzemektedir.
Referans
Şimşek-Duman, 2007: 306, res. 13; 307, res. 21: 3; Özhanlı-Fırat 2011: 16, kat. no. 6.
Değerlendirme
Unguentarium parçası, Laodikeia ve Side örneklerine benzemektedir.
384
Levha 69
Katalog 137
Katalog 138
385
Referans
Özhanlı-Fırat 2011: 16, kat. no. 9.
Değerlendirme
Olba’daki bu örnek Side’deki parçaya benzemektedir.
Referans
Şimşek-Duman, 2007: 307, res. 21: 4; Özüdoğru-Dündar, 2007: 175, fig. 14: U6;
Özhanlı-Fırat 2011: 24, kat. no. 39.
Değerlendirme
Kap parçası, Laodikeia, Kibyra ve Side örneklerine benzemektedir.
386
Levha 70
Katalog 139
Katalog 140
387
Referans
Şimşek-Duman, 2007: 306, res. 13.
Değerlendirme
Unguentarium parçası, Laodikeia örneğine benzemektedir.
Referans
Şimşek-Duman, 2007: 307, res. 21: 1; Özhanlı-Fırat, 2011: 18, kat. no. 13.
Değerlendirme
Unguentarium parçası Laodikeia ve Side’de ele geçen parçalarla benzerlik
göstermektedir.
388
Levha 71
Katalog 141
Katalog 142
389
Referans
Özhanlı-Fırat, 2011: 19, kat. no. 17.
Değerlendirme
Kap parçası, Side’de ele geçen örneğe benzemektedir.
Referans
Williams, 1989: 66, 68, fig. 36: 397; Ferrazzoli, 2003: 668, tavola 18: 79.
Değerlendirme
Bu tipe ait çömleğin benzer örneklerine bölgede Elaeussa Sebaste ve Anemurium’da
rastlanmaktadır.
390
Levha 72
Katalog 143
Katalog 144
391
Referans
Değerlendirme
Referans
Değerlendirme
392
Levha 73
Katalog 145
Katalog 146
393
Referans
Williams, 1989: 68, fig. 36: 398-399.
Değerlendirme
Bu tipe ait çömleğin benzer örneklerine Anemurium’da rastlanmaktadır.
Referans
Değerlendirme
394
Levha 74
Katalog 147
Katalog 148
395
Referans
Değerlendirme
Referans
Değerlendirme
396
Levha 75
Levha 149
Katalog 150
397
Referans
Değerlendirme
Değerlendirme
398
Levha 76
Katalog 151
Katalog 152
399
Referans
Çömleğe ait ağız parçasının kırılgan ve gözeneksiz dokulu kili, ince yoğun kireç
katkılıdır.
Değerlendirme
Referans
Değerlendirme
400
Levha 77
Katalog 153
Katalog 154
401
Referans
Değerlendirme
Değerlendirme
402
Levha 78
Katalog 155
Katalog 156
403
Değerlendirme
Değerlendirme
404
Levha 79
Katalog 157
Katalog 158
405
Değerlendirme
Referans
Jackson, 2007: 769, fig. 425: 1348.
Değerlendirme
Çömlek parçasının benzer bir örneğine Kilise Tepe’de rastlanmaktadır.
406
Levha 80
Katalog 159
Katalog 160
407
Referans
Değerlendirme
Referans
Jackson, 2007: 769, fig. 425: 1340.
Değerlendirme
Çömlek parçasının benzer bir örneğine Kilise Tepe’de rastlanmaktadır.
408
Levha 81
Katalog 161
Katalog 162
409
Referans
Değerlendirme
Referans
Jackson, 2007: 771, fig. 427: 1397.
Değerlendirme
410
Levha 82
Katalog 163
Katalog 164
411
Referans
Değerlendirme
Referans
Değerlendirme
412
Levha 83
Katalog 165
Katalog 166
413
Referans
Değerlendirme
Referans
Jackson, 2007: 769, fig. 425: 1342, Ferrazzoli 2003, tavola 21: 112.
Değerlendirme
Çömlek parçasının benzer örneklerine Kilise Tepe ve Elaeussa Sebaste’de
rastlanmaktadır.
414
Levha 84
Katalog 167
Katalog 168
415
Referans
Değerlendirme
Referans
Değerlendirme
Çömleğe ait ağız parçası dışa doğru yuvarlatılmış olup gövde kısmı ise yivlendirilmiştir.
Parçanın kırılgan ve gözeneksiz dokulu kili, kum, taşçık ve ince yoğun kireç katkılıdır.
416
Levha 85
Katalog 169
Katalog 170
417
Referans
Değerlendirme
Değerlendirme
418
Levha 86
Katalog 171
Katalog 172
419
Referans
Değerlendirme
Değerlendirme
420
Levha 87
Katalog 173
Katalog 174
421
Referans
Değerlendirme
Referans
Jackson, 2007: 771, fig. 427: 1399.
Değerlendirme
Çömlek parçasının benzer bir örneği Kilise Tepe’de bulunmaktadır.
422
Levha 88
Katalog 175
Katalog 176
423
Referans
Değerlendirme
Referans
Değerlendirme
424
Levha 89
Katalog 177
Katalog 178
425
Referans
Ferrazzoli 2003, tavola 20: 109.
Değerlendirme
Çömlek parçası Elaeussa Sebaste’de bulunan örneğe benzemektedir.
Değerlendirme
426
Levha 90
Katalog 179
Katalog 180
427
Referans
Değerlendirme
Referans
Jackson, 2007: 769, fig. 425: 1344; Ricci, 2007: 174, fig. 2: 12.
Değerlendirme
Çömleğe ait parçanın benzer örneklerine Kilise Tepe ve Elaeussa Sebaste’de
rastlanmaktadır.
428
Levha 91
Katalog 181
Katalog 182
429
Değerlendirme
Çömlek parçasının benzer örnekleri Kilise Tepe ve Elaeussa Sebaste’de bulunmaktadır.
Referans
Değerlendirme
430
Levha 92
Katalog 183
Katalog 184
431
Değerlendirme
Değerlendirme
432
Levha 93
Katalog 185
Katalog 186
433
Değerlendirme
Değerlendirme
Çömlek parçası Kilise Tepe örneği ile benzer ağız profil özelliği göstermektedir.
434
Levha 94
Katalog 187
Katalog 188
435
Referans
Ferrazzoli 2003, tavola 21: 111.
Değerlendirme
Çömlek parçası Elaeussa Sebaste’de bulunan örneğe benzemektedir.
Değerlendirme
Elaeussa Sebaste’de bu tipe ait çömleklerin farklı birçok ebadı bulunmaktadır.
436
Levha 95
Katalog 189
Katalog 190
437
Değerlendirme
MS 7. yüzyılın ortalarında yeni bir çömlek tipi olarak üretilmeye başlayan pişirme
kabının örnekleri Elaeussa Sebaste’de görülmektedir. Olba’da tiyatro ve manastırda
bulunan emzik parçaları bu çömlek tipinin parçaları olarak değerlendirilmiştir
438
Levha 96
Katalog 191
Katalog 192
439
Değerlendirme
Manastırda ve tiyatro yapılarında korunan bu tipe ait çömlek parçalarını sözü geçen
yüzyıla tarihlemek mümkündür.
Değerlendirme
440
Levha 97
Katalog 193
Katalog 194
441
Referans
Jackson, 2007: 774, fig. 430: 1461.
Değerlendirme
Çömlek parçası Kilise Tepe örneğine benzemektedir.
Referans
Değerlendirme
442
Levha 98
Katalog 195
Katalog 196
443
Referans
Jackson, 2007: 773, fig. 429: 1446.
Değerlendirme
Çömlek parçası Kilise Tepe örneğine benzemektedir.
Referans
Değerlendirme
444
Levha 99
Katalog 197
Katalog 198
445
Referans
Jackson, 2007: 774, fig. 430: 1459.
Değerlendirme
Çömlek parçası, Kilise Tepe’de bulunan örneğe benzemektedir.
Referans
Williams 1989, fig. 37: 409; Ferrazzoli 2003, tavola 21: 117.
Değerlendirme
Çömlek parçası, Anemurium ve Elaeussa Sebaste’de bulunan örneklere benzemektedir.
446
Levha 100
Katalog 199
Katalog 200
447
Referans
Williams 1989, fig. 37: 409.
Değerlendirme
Çömlek parçası, Anemurium örneğine benzemektedir.
Referans
Değerlendirme
Bu çömlek parçasını benzer profil özelliği gösteren Katalog 204 ile birlikte
değerlendirebiliriz.
448
Levha 101
Katalog 201
Katalog 202
449
Referans
Değerlendirme
Referans
Jackson, 2007: 770, fig. 426: 1357.
Değerlendirme
Çömlek parçası Kilise Tepe örneğine benzemektedir.
450
Levha 102
Katalog 203
Katalog 204
451
Referans
Jackson, 2007: 774, fig. 430: 1459.
Değerlendirme
Çömlek parçası Kilise Tepe örneğine benzemektedir.
Referans
Jackson, 2007: 773, fig. 429: 1450.
Değerlendirme
Çömlek parçası Kilise Tepe örneğine benzemektedir.
452
Levha 103
Katalog 205
Katalog 206
453
Referans
Jackson, 2007: 774, fig. 430: 1459.
Değerlendirme
Çömlek parçasının benzer örneği Kilise Tepe’de bulunmaktadır.
Referans
Williams 1989, fig. 37: 410.
Değerlendirme
Benzer profile sahip bir parça Anemurium’da bulunmaktadır.
454
Levha 104
Katalog 207
Katalog 208
455
Referans
Jackson, 2007: 770, fig. 426: 1354.
Değerlendirme
Çömlek parçası Kilise Tepe örneğine benzemektedir.
Referans
Değerlendirme
456
Levha 105
Katalog 209
Katalog 210
457
Değerlendirme
Kataloğa alınan kap parçası Elaeussa Sebaste’deki örneğe benzemektedir.
Değerlendirme
Kataloğa alınan kap parçası Celenderis ve Anemurium’daki örneklere benzemektedir.
458
Levha 106
Katalog 211
Katalog 212
459
Referans
Ferrazzoli 2003, tavola 25: 162.
Değerlendirme
Kataloğa alınan kap parçası Elaeussa Sebaste’deki örneğe benzemektedir.
Referans
Ferrazzoli 2003, tavola 24: 154.
Değerlendirme
Kataloğa alınan kap parçası Elaeussa Sebaste’deki örneğe benzemektedir.
460
Levha 107
Katalog 213
Katalog 214
461
Referans
Ricci, 2007: 174, fig. 2: 12.
Değerlendirme
Kataloğa alınan kap parçası Elaeussa Sebaste’deki örneğe benzemektedir.
Referans
Tekocak 2006, lev. 54: 295.
Değerlendirme
Kataloğa alınan kap parçası Celenderis’teki örneğe benzemektedir.
462
Levha 108
Katalog 215
Katalog 216
463
Referans
Tekocak 2006, lev. 54: 294.
Değerlendirme
Kataloğa alınan kap parçası Celenderis’teki örneğe benzemektedir.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer örnekleri Kilise Tepe ve Diocaesarea’da görülmektedir.
464
Levha 109
Katalog 217
Katalog 218
465
Referans
Jackson, 2007: 766, fig. 422: 1270; Kramer, 2012: tafel 56: 456.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer örnekleri Kilise Tepe ve Diocaesarea’da görülmektedir.
Referans
Değerlendirme
466
Levha 110
Katalog 219
Katalog 220
467
Referans
Ferrazzoli, 2003: tavola 29: 204.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer bir örneği Elaeussa Sebaste’de bulunmaktadır.
Referans
Jackson, 2007: 765, fig. 421: 1259.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer bir örneği Kilise Tepe’de bulunmaktadır.
468
Levha 111
Katalog 221
Katalog 222
469
Referans
Jackson, 2007: 766, fig. 422: 1276; Kramer, 2012: tafel 56: 454; Tekocak, 2006: lev.
57: 301; Ferrazzoli, 2003: tavola 29: 203.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer örnekleri Kilise Tepe, Diocaesarea, Celenderis ve Elaeussa
Sebaste’de bulunmaktadır.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer bir örneği Celenderis’te bulunmaktadır.
470
Levha 112
Katalog 223
Katalog 224
471
Referans
Değerlendirme
Referans
Tekocak, 2006: lev. 57: 303.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer bir örneği Celenderis’te bulunmaktadır.
472
Levha 113
Katalog 225
Katalog 226
473
Referans
Tekocak, 2006: lev. 57: 302.
Değerlendirme
Kap parçasının benzer bir örneği Celenderis’te bulunmaktadır.
Referans
Değerlendirme
474
Levha 114
Katalog 227
Katalog 228
475
Referans
Değerlendirme
Referans
Değerlendirme
476
Levha 115
Katalog 229
Katalog 230
477
Referans
Değerlendirme
Referans
Williams, 1989: fig. 45: 476.
Değerlendirme
Kataloğa alınan kap parçasının benzeri Anemuriım’da bulunmaktadır.
478
Levha 116
Katalog 231
Katalog 232
479
Referans
Williams, 1989: fig. 45: 473.
Değerlendirme
Kataloğa alınan kap parçasının benzeri Anemuriım’da görülmektedir.
Referans
Williams, 1989: fig. 45: 475; Ferrazzoli, 2003: tavola 28: 191.
Değerlendirme
Kataloğa alınan kap parçası Anemuriım ve Elaeussa Sebaste’deki örneklere
benzemektedir.
480
Levha 117
Katalog 233
Katalog 234
481
Referans
Williams, 1989: fig. 46: 465; Ferrazzoli, 2003: tavola 28: 193.
Değerlendirme
Kataloğa alınan kap parçası Anemuriım ve Elaeussa Sebaste’deki örneklere
benzemektedir.
Referans
Değerlendirme
482
Levha 118
Katalog 235
Katalog 236
483
Referans
Değerlendirme
Referans
Ferrazzoli, 2003: tavola 28: 193.
Değerlendirme
Kataloğa alınan kap parçası Elaeussa Sebaste’deki örneğe benzemektedir.
484
Levha 119
Katalog 237
Katalog 238
485
Değerlendirme
Leğen parçasının benzer bir örneği Anemurium’da bulunmaktadır.
Referans
Değerlendirme
486
Levha 120
Katalog 239
Katalog 240
487
Referans
Değerlendirme
Referans
Ferrazzoli, 2003: tavola 26: 176.
Değerlendirme
Kataloğa alınan kap parçası Elaeussa Sebaste’deki örneğe benzemektedir.
488
Levha 121
Katalog 241
Katalog 242
489
Referans
Ferrazzoli, 2003: tavola 26: 176.
Değerlendirme
Kataloğa alınan kap parçası Elaeussa Sebaste’deki örneğe benzemektedir.
Referans
Ferrazzoli, 2003: tavola 27: 177.
Değerlendirme
Kataloğa alınan kap parçası Elaeussa Sebaste’deki örneğe benzemektedir.
490
Levha 122
Katalog 243
Katalog 244
491
Referans
Williams, 1989: fig. 44: 462; Ferrazzoli, 2003: 676.
Değerlendirme
Kataloğa alınan kap parçası Anemurium ve Elaeussa Sebaste’deki örneklere
benzemektedir.
Referans
Williams, 1989: fig. 44: 464; Ferrazzoli, 2003: tavola 27: 184.
Değerlendirme
Kataloğa alınan kap parçası Anemurium ve Elaeussa Sebaste’deki örneklere
benzemektedir.
492
Levha 123
Katalog 245
Katalog 246
493
Referans
Ferrazzoli, 2003: tavola 27: 180.
Değerlendirme
Kataloğa alınan kap parçası Elaeussa Sebaste’deki örneğe benzemektedir.
Değerlendirme
Kataloğa alınan kap parçası Anemurium’daki örneğe benzemektedir.
494
Levha 124
Katalog 247
Katalog 248
495
Değerlendirme
Kataloğa alınan kap parçası Elaeussa Sebaste’deki örneğe benzemektedir.
Değerlendirme
Kataloğa alınan kap parçası Elaeussa Sebaste’deki örneğe benzemektedir.
496
Levha 125
Katalog 249
Katalog 250
497
Değerlendirme
Kataloğa alınan kap parçası Kilise Tepe ve Elaeussa Sebaste’deki örneklere
benzemektedir.
Referans
Değerlendirme
498
Levha 126
Katalog 251
Katalog 252
499
Değerlendirme
Kataloğa alınan kap parçası Elaeussa Sebaste’deki örneğe benzemektedir.
Referans
Değerlendirme
500
Levha 127
Katalog 253
Katalog 254
501
Değerlendirme
Kataloğa alınan kap parçası Elaeussa Sebaste’deki örneğe benzemektedir.
Değerlendirme
Kataloğa alınan kap parçası Elaeussa Sebaste’deki örneğe benzemektedir.
502
Levha 128
Katalog 255
Katalog 256
503
Referans
Ferrazzoli, 2003: tavola 29: 196.
Değerlendirme
Kataloğa alınan kap parçası Elaeussa Sebaste’deki örneğe benzemektedir.
Referans
Ferrazzoli 2003, tavola 22: 129.
Değerlendirme
Kataloğa alınan parça, Elaeussa Sebaste’deki kapaklara benzemektedir.
504
Levha 129
Katalog 257
Katalog 258
505
Referans
Ferrazzoli 2003, tavola 22: 121.
Değerlendirme
Kataloğa alınan parça, Elaeussa Sebaste’deki kapaklara benzemektedir.
Referans
Ricci, 2007: 174, fig. 2: 14.
Değerlendirme
Kataloğa alınan parça, Elaeussa Sebaste’deki kapaklara benzemektedir.
506
Levha 130
Katalog 259
Katalog 260
507
Referans
Ricci, 2007: 174, fig. 2: 14; Kramer 2012, tafel 56: 457.
Değerlendirme
Kataloğa alınan parça, Elaeussa Sebaste ve Diocaesarea’daki kapaklara benzemektedir.
Referans
Ricci, 2007: 174, fig. 2: 14.
Değerlendirme
Kataloğa alınan parça, Elaeussa Sebaste’deki kapaklara benzemektedir.
508
Levha 131
Katalog 261
Katalog 262
509
Referans
Ricci, 2007: 174, fig. 2: 14.
Değerlendirme
Kataloğa alınan parça, Elaeussa Sebaste’deki kapaklara benzemektedir.
Referans
Ricci, 2007: 174, fig. 2: 14.
Değerlendirme
Kataloğa alınan parça, Elaeussa Sebaste’deki kapaklara benzemektedir.
510
Levha 132
Katalog 263
Katalog 264
511
Referans
Ricci, 2007: 174, fig. 2: 14; Kramer 2012, tafel 57: 464.
Değerlendirme
Kataloğa alınan parça, Elaeussa Sebaste ve Diocaesarea’daki kapaklara benzemektedir.
Referans
Ricci, 2007: 174, fig. 2: 14.
Değerlendirme
Kataloğa alınan parça, Elaeussa Sebaste’deki kapaklara benzemektedir.
512
Levha 133
Katalog 265
Katalog 266
513
Referans
Ricci, 2007: 174, fig. 2: 14.
Değerlendirme
Kataloğa alınan parça, Elaeussa Sebaste’deki kapaklara benzemektedir.
Referans
Ricci, 2007: 174, fig. 2: 14.
Değerlendirme
Kataloğa alınan parça, Elaeussa Sebaste’deki kapaklara benzemektedir.
514
Levha 134
Katalog 267
Katalog 268
515
Referans
Değerlendirme
Referans
Williams 1989, fig. 41: 439; Kramer 2012, tafel 56: 463.
Değerlendirme
Kataloğa alınan parça, Anemurium ve Diocaesarea’daki örneklere benzemektedir.
516
Levha 135
Katalog 269
Katalog 270
517
ÖZGEÇMİŞ
Kişisel Bilgiler
Soyadı, adı : AYDIN, Safiye
Uyruğu : T.C.
Doğum tarihi ve yeri : 27.09.1981 - Ankara
Medeni hali : Bekâr
Telefon : (532) 733 42 82
Faks :-
E-mail : aydinsafiye.01@gmail.com
Eğitim
İş Deneyimi
Yıl Yer Görev
2011-2012 Düzce Üniversitesi Araştırma Görevlisi
2012-2017 Gazi Üniversitesi Araştırma Görevlisi
2017 -halen Düzce Üniversitesi Araştırma Görevlisi
Yabancı Dil
İngilizce
Yayınlar
Akyol, A. A. - Aydın, S. (2017). Olba Kazısı Tiyatro Seramik Buluntuları Arkeometrik
Çalışmaları. Seleucia ad Calycadnum VII, 421-438.
Aydın, S. (2014). Bithynia Sütunlu Lahitleri Üzerine Genel Bir Değerlendirme. Seleucia
ad Calycadnum IV, 113-133.
518
Poster Sunumu
Aydın S. “Some Observations on Late Roman Pottery from Olba in Cilicia, Turkey”. Late
Roman Coarse Wares, Cooking Wares and Amphorae in the Mediterranean: Archaeology
and Archaeometry (LRCW 6), May 2017, Agrigento, Italy.
Hobiler
Doğa sporları
GAZİLİ OLMAK AYRICALIKTIR...
SAFİYE AYDIN
T.C.
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
SAFİYE AYDIN
ŞUBAT 2019