Professional Documents
Culture Documents
Şi̇habuddi̇n Mercani̇
Şi̇habuddi̇n Mercani̇
SOYU-NESEB İ
1233 h./1818 m. Yılda anne ve babasının ilk çocuğu olarak dünyaya gelen
Mercini ilk tahsiline babas ının medresesinde başlamıştır. Her iki dedesi aynı
zamanda ilk hocalandır. Bilhassa dedesi Siibhan'dan çok şey öğrendiğini
kendisi ifade eder. Altı yaşında Kur'an okumar öğrenmiş, dokuz yaşında
Arapça sarf ve nahiv tahsiline başlamış, sırasıyla filuh, kelam, mantık ve usul
dersleri almış ve onyedi yaşında medreseden icazet almıştır. Bu arada bunlarla
yetinmeyen Mercânı babası ve dedesinin kitüphanesindeld pek çok kitabı da
mutalaa etmiştir. Aynı medresede ders vermeye başladığır
. ıda Mercini 18
yaşındadır. Medreselerin eğitim sistemini sorgulamaya başlaması da yine aynı
yll ı ra rastlar. 14-15 yaşlarında başta babası ve dedesi olmak üzere hocalan ile
tartışmaya başlamış 19-20 yaşlarında ise okuduğu kitaplann yazarlartm
sorgulamaya başlamıştır. Kardeşi Sadreddin Hazret'in anlattığına göre, dil
öğretim metodunu beğenmediği kin kendisi öğrendlerine Arapça öğretirken
yeni bir metod geliştinniştir. Oğlu Burhaneddin'de babasının henüz bu ilk
hocalığında çocuklara öğretilen ibadet ve itikad kitaplarını beğenmediği için,
yeni bazı risaleler kaleme aldığını ifade etmiştir. Talebesi Habib Neccar'ın
anlattığına göre Kazan dilinde yazdığı "Sıfatıes-salat" kitabını on üç yaşında
iken kaleme almıştır."
2
Buhira ulemasmı çok övdüğii için, buraya gidip ilmini arttırmak onda en büyük
tutku haline gelmişti. Nihayet 17 Mayıs 1838 tarihinde, 21 yaşında iken
Buhiri'ya gitmek &ere Kazan'dan ayrılmış tır. Ancak çeşitli sebeplerle
meşakkatli geçen bu yolculuk yedi ay siirmiiştür. Dört ay yolda uğradığı
Troyski de ikamet etmek zorunda kalmış , burada bir taraftan Buhara'da
kiralayacağı hiicrenin parasını kazanmak için çalışmış, bir taraftan da buradaki
ilim meclis ve milzakerelerine iştirak etmiştir. Bu meclislerin birinde Kursavi
hakkında yaptığı bir tartışmayı şöyle anlatır
3
herkesçe sahih kabul ediliyordu. Binaenaleyh, Mercianin Buhara'r ve
medreselerini eleştiren sözleri büyük tepki uyanchrmış ve yukarıdaki eserine
karşılık bir başka Kazanh Mona, Muhammed Şakir, "el-Makaletu'z-Zahire fi
Ahvali Beldetil-Fahira" adı ile bir reddiye yazmıştır. Mercianin yukarıdaki
eserini görmüş değiliz, ancak eğitim tarihi açısından önemli olduğuna
inandığı' mız için, V6yetuY-Eslafin mukaddimesinde Buhara ve medreseleri
hakkında yazdıklarını buraya almanın faydalı olacağını umuyoruz.
4
"Mişkat"in bazı hadislerini veya bazı bölümlerini, Beyzavi tefsirinden de Fatiha
ve Muavvizeteyn tefsirlerini bir yıldan az bir müddet içi nde tamamlayıp kazet
alıyorlar ve buna da hatm-i kütüp diyorlar. Buhara'da bu şekilde tahsilini
tamamlayan talebeler önemli ilimlerin hidelerinden ve ehenu-niyetli kitaplardan
gafil olup kalıyorlar. Yukarıda zikredilen kitaplardan başka fikıhtan Hidiı) e ve
Şerh-i Vikay, Belağattan Telhis olcuyanlax pksa da bunlar resmi dersler olmadığı
için talebeler ancak özel dersler alarak okuyabiliyorlar ve ehernmiyetsiz
görüldülderinden diğerleri gibi dikkatle ele ahrımıyorlar. Buhara'da burada
yazılanların dışında Kur'an, hadis, usul, edebiyam arabiyye, hikmet, coğrafya,
tarih ve ahval-ı alem fenlerinin ne özil var ne de eseri. Bunlar hacet ilmi
sayılmadığı için Buhara'da okutacak kimse de pek azd ır. Buhara'da istimal
edilmekte olan filah kitaplarının da ekseriyeti itimadsız, zayıf malumath ulema-i
müteahhirin tarafindan yazılmış Idtaplardır. Bu kitaplarda mezhep öndilerine
izafe edilen rivayeder ya zayıf ya da tamamen asılsız olanları çoktur. Buhara
uleması bu kitaplardan istifade ettikleri için, &hi malumatlan esash
Onlar Etkıhta basiretsiz olup Makasıd-ı şeriattan lazunınca haberdar
değildirler."
Mercki beş yıl Buhara'da ilim ile iştigal ettikten sonra Türkistan'da
Buhara'dan sonra en büyük ilim merkezi olan Semerkand'a gitmiş ve burada
1619 yılında kuru/an Şirdan Medresesfne yerleşmiş tir. Semerkand seferi pek
çok açıdan Mereirırnin hayatında bir dönüm noktası olmuş , hatta bizzat kendi
anlattıldannı esas alacak olursak Mercinryi Mercini yapan tahsilinin bu
Semerkand dönemi olmuştur.
5
Herşeyden önce Mercini Semerkand'a geldiğinde düşünce bakımından
inkılab doğuracak bir ızttrab içinde olmuştur. Kelam, felsefe ve tarih ile daha
çok iştigal etmiş ve bu esnada memleketinde adeta aforoz edilen Kursavrnin
düşüncelerini öğrenmiştir. Hatta onu savunmak için "Tenbihu Ebnail-Asr bi
Tenzihi Enbai Ebi'n-Nasr" isimli bir risale kaleme almıştır. Bilhassa burada
Kadı Ebu Said ile tanışmasıru Merck", hayatının en önemli hadisesi olarak
görür. Zira Kadı Ebu Said bütün bu yeni fildrlere açık bir zattır. Mercianin
tarihçiliği ihtisas olarak seçmesi de bu zatın sayesinde olmuştur. Ebu Said'in
Iditüphanesinde bulunan Gazali'nin eserlerini tetkik ettikten sonra Buhara'da
çözemecliği pek çok meseleyi çözdüğünü söylemiştir. Bir eserinde şöyle
demiştin "Gençliğimde henüz hakikati görmediğirnden başkalantu basiretsizce
taklid etmiş, Kıırsavi hazretlerine hücum etmiş, fikir ve dü
şünceleriyle alay
etmiştim. Ancak büyük imamlann fikirlerini ve selef alirnlerinin kitaplarını
mutalaa ettikten, hikmet ve hakikati anladıktan sonra Cenab-ı Haldeın rahmeti
ile hatalı fikir ve düşüncelerden kurtuldum.
Mercini Semerkand'da geçirdiği iki yıl zarfında bir taraftan Tarih bilgisini
arttınrken, diğer taraftan tarih boyunca İslam toplumlarının itikad ve
alilaklanna inz olmuş hastalıklar üzerinde düşünmüştür. Daha önce
medreselerin eğitim öğretim usukinü eleştiren Merck' bu dönemde İslam
toplumlarında yerleşen dini düşünce tarzını ve bu düşünceyi yayan akaid kelam
kitaplarını eleştirrneye başlamıştır. Burada kaleme aldığı bir risalesinin
kapağında yazdığı cümle artık Mercianin hayatı boyunca takip ettiği metodu
ve düşünceyi en güzel şekilde ifade etmiştir:
TEKRAR BUHARA
6
Sadreddin de buraya gelmiş ve birlikte kalmaya devam etmişlerdir. Artık belli
bir ideali ve ihtisası seçtiği için, Buhara'dan ve kütiiphanelerinden daha fazla
yararlanmaya başlamıştır. Bir taraftan Özbek, Türkmen ve Tatarlardan oluşan
pek çok takbeye kendine özgü ile ders vermiş bir taraftan da yazmaya
düşündüğü, büyük eserlerin malzemelerini toplamaya başlamıştır. Mercinrnin
en büyük vasıflanndan birisi işittiği ya da tesbit ettiği önemli bilgileri derhal
not almasıdır. Hatta yatarken yanı başında kağıt bulundurtnar, hatınna önemli
bir şey geldiğinde ateş yakıp ışığında not almayı adet edindiği rivayet edilir.
Büyük bir tabakat kitabı olan V‘getu'l-Eslaf adlı eserini yazmaya henüz
Buhara'da iken başladığı bilinmektedir. Türk-Tatar tarihine de merak salan
Mercini yine Buhara'da iken Tatar tarihinin en eski kayna ğı olan İbn Fadlan'ın
ıisalesini bulmuş ve milli tarihini tetkike burada başlamıştır. Ayrıca Guditul-
Haviikin, et-Tankatu'l-Musla ve Şerh-i .,Semajte gibi eserlerini de burada kaleme
almıştır.
Mercini Buhara ve Semarkand'da on bir yıl ilim tahsil edip hemen hemen
her ilimden icazeti aldıktan sonra kendisine miiderris olarak burada kalmas ı
7
teklif edildiği halde o bunu kabul etmemiş ve Kazan'a dönmeye karar
vermiştir.
KAZAN% DONOŞO
İşte bu durum kısa bir süre içinde Mercanrye karşı şiddetli bir
muhalefetin doğmasına yol açtı. Dilinin keskin olması, hiçbir konuda taviz
8
vermemesi, kendisini müderris yapan üst makamlara aldınş etmemesi
muhalefeti güçlendiriyordu. Yine Atlasrnin ifadesiyle "pek acı olan zchirli
kalerninin ucu, felç olmuş avam fikirli mollalann donmuş kalplerine öyle tesir
etti ki" muhalefet çığ gibi biiyüyordu. Belli bir mezhebi şuursuzca taklide karşı
çıktığı için mezhepsizlikle, şiiler de müshimandır dediği için Şiilikle, -hatta
Şihabuddin yerine `Şia bi din' lakabıru takanlar olmuştur- Allah'ın sıfatlan
konusunda bilmedikleri bazı şeyler • konuştuğu için Mutezilikle, Rusça
öğrenmenin gereği üzerinde durduğu için ajanhkla-rnisyonerlikle ve hatta İdil-
Ural halkına "Tatar" kelimesini kullandığı için, Mecusililde itham edilmeye
başlamıştır.
Mercani bu ilk atandığı görevinde ancak bir buçuk yıl kalabilmiş ve önce
imamhktan sonra da medreseden el çektirilmiştir.
9
dışında [Fıkhu7-Ekber, Etna, Akaid-i Nesfıge ve Akaid-i Adudisej olan
Mercinrye saygı duytnak, arkasında namaz kılmak ve kitaplarını okumak caiz
midir?"
HACC SEFERİ
10
1
Hariciye Nazın Asım Paşa ile görüşmiiş ve bunlarla uzun sohbetlerde
bulunmuştur. Istanbul'dan vapurla İskenderiye'ye giden Mercini yolda bir gün
de Izmir'de kalır. İskenderiye'den demiryolu fie Kahire ve Suvey ş'e oradan da
vapurla Arabistan'ın Yenba limanına varır ve buradan develerle Medine'ye
ulaşır.
Mekke'de pek çok alirnle görüşen Mercini bu hac seferini de kitap haline
getirmiştir. Hacc ibadeti bitiminde tekrar deniz yolu ile İstanbul'a gelen
Merck" bu gelişinde de dört gün kalır. Sabık Maarif Vekili Münif Paşa ile
görüşür. Tarih, coğrafya ve riyaziyat kitaplan sat ın alarak mernleketine döner.
11
1889 yılının başlarında yetmiş yıllık hayatının her sardyesini ilme, irfana ve
medeniyete adayan bu büyük insan artık oldukça ihtiyarlanuş hastahldarla
mücadele ediyordu. Kendisine hayr-ı halef olarak düşündüğü oğlu
Muhammed'in bundan üç yıl önce genç yaşta vefatı da onu oldukça üzmüştil
Buna ragmen okumak ve yazmaktan bılup usanmamıştı Talebesi Habibu'n-
Neccar son demlerini şöyle anlatır. "pstad Mercan1 hazretleti vefatından iki
gün önce beni çağırtmıştı vanp halini sorduğumda bana "halimiz ağır,
hastaliğırnız ilerliyor. Hayattan iimidim kesildi" dedi. Döşeğinde güçlükle
yatıyordu. Bana sehpanın üstündeki Mustiiith47-AhbVı göstererek şöyle dedi:
"sizler şu kitapları tutunuz. Biraz yazacak sözlerim kaldı Yazacak kudretim
bitti. Küçük Abdulveli Molla'nın terceme-i hali yazılmadı. Benden sonra onu
ya yazarlar ya yazmazlar. Yazılmasa bütünüyle dünyaya geli-nemiş gibi olur. Ben
hatınındald ahvalini söyleyeyim siz de yazınız."
!LW KiŞİLİĞI
12
resmedilen inanç esaslarından ibaret değildir. Müslümanlar aras ında en üst
kategoride oluşması gereken en önemli birlik inanç birliği olduğu halde kelam,
müslümanlar arasında varolan inanç birliğini ortadan kaldırmıştır. Bu sebeple
Mercianin en çok mücadele ettiği husus kelami tartışmaların inanç ve akaid
haline gelmesidir. Zira bu tartışmalarda taraf olan kimseler kendi görüş ve
kanaatlerine karşı çıkan herkesi rahatlıkla küfiir ve dalaletle suçlayabilmektedir.
Bütün bunlarda da önemli olan Mercianin tıpkı İbn Haldun gibi kaleme
aldığı yedi ciltlik tarih eserine bir mukaddime yazmış olmasıdır.
13
Mukaddimesinde zaman zaman tarih felsefesi yapan Mercini, ilimler tarihi
açısından ilim-ıımran ilişkisini ele almayı da ihmal etmemiştir.
Ona göre tarihin birind gayesi maziyi görerek geleceği kurmaktır. Şahıs
ve cemiyetlerin hatalarım gösterip bir daha tekerrar etmemesini sağlamaktır.
Tarih bu açıdan bir medrese-i külliye, ilim ve marifetin en önemli kaynağıdır.
Merciaye göre Necat, Salah ve terakki ancak ilim ile olur. Her türlü
fitne ve fesadın yegane sebebi ilm-i sahihin yokluğudur. İslam dünyasının
manevi çöküşünü hazırlayan faktörlerin başında ulum-i diniyye ile birlikte
ulum-i hikemiyyeyi yani, felsefe, riyaziyat, tabiiyyat, ve ilahiyat ihmal etmeleri
gelir. Zira şeriat ile hikmet hak adh ananın ikiz çoculdarıdır. Medreselexin
eğitim sisteminin bozulması, avam fikirli ıdemarun ve nadan mollalann kötü
rehberliği, buna bağh olarak ulemanın rütbesinin düşük olması yanında
kıyametin yalanhğı' na ve nev-i beşerin inlaraz bulacağma olan iman bu manevi
çöküşü hazırlayan diğer faktörlerdir. Zira bütün bunlar ilim ve maarifin
önündeki en büyük engellerdir. İlim ve maarife dayanmayan manevi bir hayatın
ise hiçbir laymeti-i harbiyesi olmayacaktır.
14
Cahil dostların İslamiyet'e verdiği zararı gafil düşmanlar vermemiştir
diyen Mercini bir ba şka eserinde şöyle derniştir: "Biz akla ve hikmete hasım
olmayız. Biz hikmet ve marifet ehline düşman olmayız. Biz sırf .asabiyete
kapılarak huccet ve burhanla karşımıza çıkan herkesin görüşünü kabul etmek
durumundayız.
ESERLERİ
TARİH-BİYOĞRAFİ
15
6. Ğurfetu'l-Havalcin fr Marifeti'l-HavakiU: Buhara hanlanrun
anlatan bir eserdir.
FIKIH VE USIaL
16
6. Menisikul-Hacc: Hacc ibadetinin yap ılış tarzı ve esran ile ilgili
bir risiledir.
ASAİD-KELAM
DİĞER ESERLERI
17