You are on page 1of 12

Journal of International Eastern European Studies/Uluslararası Doğu Avrupa

Araştırmaları Dergisi, Vol./Yıl. 1, No/Sayı. 2, Winter/Kış 2019 ISSN: 2687-3346

Es-Sebü’s-Seyyâr fî Ahbâr-ı Mülûki’t-Tatar’ın Deşt-i Kıpçak


Tarihindeki Yeri Ve Ehemmiyeti
Serkan Acar*
(ORCID ID: 0000-0003-1642-9269)

Makale Gönderim Tarihi Makale Kabul Tarihi


17.11.2019 24.12.2019

Özet
XVIII. yüzyılda Seyyid Mehmed Rıza tarafından telif edilen “Es-Sebü’s-
Seyyâr fî Ahbâr-ı Mülûki’t Tatar” başlıklı yazma eser bilinen en mufassal Kırım
tarihidir. Dili Osmanlı Türkçesidir, üslûbu fevkalâde ağdalıdır. İsminden de
anlaşılacağı üzere yedi büyük Kırım hanının icra-yı saltanatı üzerine inşa
olunmuştur. Kırım Hanlığı’nın tarihî coğrafyası, siyasî tarihi, iktisadî yapısı ve
kurumları hakkında emsalsiz bilgiler sunmaktadır. Bundan başka, Altın Orda
Devleti ve halefleri olan diğer Türk-Tatar hanlıklarına ilişkin muhtasar
malumat ihtiva etmektedir. Kırım Hanlığı’nın Osmanlı Devleti ile olan ilişkileri,
Ruslara karşı verdiği mücadele, Lehistan ile yürüttüğü münasebetler ve daha
başka konularda da ayrıntılı bilgileri içeren bu değerli kaynak, XIX. yüzyıldan
itibaren Rus müsteşriklerin ilgisini çekmiştir. Ayrıca Türkiye’de ve Batılı
akademik çevrelerde de eserin önemine vurgu yapılmış fakat tarih yazımında
layıkıyla istifade edilememiştir. Zikredilen ihmalin haklı ve muteber sebepleri
olsa da Deşt-i Kıpçak tarihinin bu seçkin kaynağı daha fazla ilgiyi hak
etmektedir.
Anahtar Kelimeler: Altın Orda, Kırım, Moskova, Osmanlı Devleti, Tatarlar.

Significance of al-Sab’a al-Sayyār fī Akḥbār Mulūk al-Tatar in Studies of


the Qipčak Steppes
Abstract
The manuscript Al-Sab’a al-Sayyār fī Akḥbār Mulūk al-Tatar (The Seven
Stars about Deeds of Tatar Rulers) compiled by Seyyid Mehmet Rıza in the
18th century is the most detailed history of Crimea then known to us. Its
language is Ottoman Turkish and is very redundant and literary. As it can be
extracted from the name, the book tells about histories of seven great

* Doç. Dr., Ege Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, serkan.acar@ege.edu.tr.


Serkan Acar 236

Crimean khans. It includes peerless information about historical geography,


political history, economical structure and institutions of the Crimean
Khanate. Besides, there are detailed accounts on the Golden Horde and its
successor states. Having rich as a source on the relations of the Crimean
Khanate with the Ottoman Empire, their struggles with the Russians, Tatar-
Polish relations and other concerning topics, this precious book has taken
attention of Russian orientalists from the 19th century on. Its significance was
underlined in Turkish and Western academic circles, too, but it has not been
utilized deservedly in historiography. Though there may be true causes of this
negligence, this distinguished source of the history Qipčak steppes in late
medieval and early new age deserves more interest.
Keywords: Golden Horde, Crimea, Moscow, Ottoman Empire, Tatars.

Kırım Hanlığı’nın tarihî kaynakları arasında en mühim mevkii işgal


eden eser, hiç şüphe yok ki, Seyyid Mehmed Rıza tarafından XVIII.
yüzyılın ortalarına doğru telif edilen Es-Sebü’s-Seyyâr Fî Ahbâr-ı
Mülûki’t-Tatar başlıklı yazmadır. Zikrettiğimiz eserin müellif nüshası
maalesef günümüze ulaşmamıştır. Osmanlı Türkçesiyle kaleme alınan
diğer Kırım tarihleriyle mukayese edildiğinde söz konusu yazmanın
gerek hacim, gerek muhteva, gerekse dil ve üslûp açısından zirveyi
temsil etmesinin temel sebebi ise muadilleri arasında benzersiz
oluşudur. Sadece Kırım Hanlığı ve Osmanlı Devleti tarihini değil Rusya,
Ukrayna, Doğu Avrupa ve Kafkasya tarihlerini de yakından ilgilendiren
bu eserden şimdiye kadar kâfi derecede istifade edilememiştir. Elbette
bunun muhtelif nedenleri vardır fakat en belirgin olanı fevkalâde ağdalı
üslûbundan kaynaklanan kullanım güçlüğüdür.
Doğum tarihi kesin olarak bilinmeyen Seyyid Mehmed Rıza’nın
kökeni tartışma konusudur. Bursalı Mehmed Tahir Bey’e göre
Amasya’da dünyaya gelmiştir. Ahmet Rıfat’ın Devhatü’n-Nukabâ
başlıklı eserinde Kırım menşeili olduğu belirtilmiştir. 1832 yılında bahse
konu yazma eserin sadece bir nüshasını esas almak suretiyle matbu
hale getirip eski harflerle Kazan şehrinde neşreden ve kısa bir Rusça
girizgâh kaleme alan Mirza Aleksandr Kasımoviç Kazımbek ise müellifin
Osmanlı Devleti’nde tahsil görmüş bir Türk olduğunu ifade etmiştir.
XIX. yüzyılın son çeyreğinde mufassal bir Kırım tarihi telif eden Rus
Es-Sebü’s-Seyyâr fî Ahbâr-ı Mülûki’t-Tatar’ın Deşt-i Kıpçak Tarihindeki Yeri 237

tarihçi Vasiliy Dmitriyeviç Smirnov onun Kırım kökenli olduğunu


belirtmiş ve yine Rus Türkolog Arkadiy Pavloviç Grigoryev de müellifi
Kırım ile bağlantılı görmüştür. Barbara Kellner-Heinkele ise Seyyid
Mehmed Rıza’nın bir Osmanlı âlimi olduğunu söylemiştir1.
XIX. yüzyılın ilk yarısında zikredilen yazmayı ciddi mânâda ilk kez
tetkike başlayan St. Petersburg Şarkiyat Yazmaları Enstitüsü
müntesiplerinden Kazımbek’in görüşleri şöyledir: “Üslûbundaki fesahat
ve sıhhatten dolayı Rıza’nın Türk olduğu ya da en azından Türkiye’de
yetiştiği hususunda açıkça hüküm verebiliriz. Düşünce yapısı ve
hadiseleri tarafsız anlatışı bunu kanıtlamaktadır”2. Smirnov’a göre ise;
“Seyyid Mehmed Rıza’yı yakından tanıyanlar ile Kırım-Tatar tarihinin
gerçekleri ve bu gerçekleri daha doğru bir şekilde değerlendirerek
düşünme zorunluluğu, onun Kırım’da doğup eğitimini burada aldığını
göstermektedir. Kökenine gelince, bilginliği ve bağlantıları onun
Osmanlı Devleti’nde yüksek bir konuma gelmesini sağlamış olmalıdır,
bunun gibi önemli görevlere getirilmek üzere Kırım’dan Türkiye’ye
davet edilen başka âlimlerin varlığı da bilinmektedir. İstanbul’daki
âlimler cemiyetinin arasında bulunması muhakkak onda muasır Türk
edebî zevklerin gelişimine sebebiyet vermiştir”3.
XIX. yüzyılda Kazımbek ve Smirnov gibi müsteşrikler tarafından
yapılan tetkikatın tutarlı olduğuna dikkat çeken Neriman Seyityahya da
Seyyid Mehmed Rıza’nın Kırımlı olduğunu ve kökeninin Buhara’dan
gelen Kırım’ın tanınmış sülalelerinden Afifî soyuna dayandığını ifade

1 Müellifin kökenine ilişkin son tartışmalara dair ayrıntılı bilgi edinmek için bkz. Yavuz
Söylemez, “Kırım Hanlığı Tarihine Müteallik Mühim Bir Kaynak: Es-Sebü’s-Seyyâr Fî
Ahbâr-ı Mülûki’t-Tatar”, Doğu Avrupa Türk Mirasının Son Kalesi Kırım, Edt. Yücel
Öztürk, İstanbul 2015, s. 383-386; İlya V. Zaytsev, Krımskaya İstoriografiçeskaya
Traditsiya XV-XIX Vekov, Moskova 2009, s. 97 vd.
2 Asseb-o-Sseyyar ili Sem Planet, Soderjaşçey İstoriyu Krımskih Hanov ot Mengli Girey

Hana I-go do Mengli Girey Hana II-go t.e. s 871/1466 po 1150/1737 g. Soçinenie Seyida
Muhammeda Rizı, İzdannoye İmperatorskim Kazanskim Universitetom pod
Nablyudeniem Mirzı Kazembeka, Kazan 1832, s. III.
3 V. D. Smirnov, Krımskoye Hanstvo pod Verhovenstvom Otomanskoy Portı do Naçala

XVIII Veka, T. I, Moskova 2005, s. 33; Neriman Seyithayha, “Seyyid Muhammed


Rıza’nın Kökeni (XVIII. Yüzyıl Mensur Kırım Tarihleri Arasında “Es-Sebü’s Seyyâr”ın Yeri
Hakkında)”, Çev. Serkan Acar, Tarih İncelemeleri Dergisi, C. XXV/2, İzmir 2010, s. 626-
627.
Serkan Acar 238

etmiştir. Kırım tarihi ile ilgili edebî bir derleme olan eseri ise Kırım
Hanlığı tarihinin Osmanlı edebî zevkleri, dili ve üslûbu çerçevesinde
kaleme alınmasından ibarettir. Seyityahya’ya göre bu yazma, büyük bir
olasılıkla II. Mengli Giray Han tarafından ısmarlanmıştı ve hanın kendisi
de eserin ortak müellifi idi4.
Diğer taraftan, XV. ve XVIII. yüzyıllar arasında telif edilen Kırım
tarihlerinin esasen Kırım hanlarının ve tâbilerinin zevklerine uyularak
estetik ve pratik ihtiyaçlarını karşılamak maksadıyla yazılan tarih
konulu eserlerden müteşekkil olduğunu ileri süren Seyityahya birtakım
çıkarımlarda bulunmuştur. Ona göre; “Bu gibi eserlerin yazarları aslen
kim olursa olsunlar Kırım divan edebiyatının müellifleri
sayılmalıdırlar”5. İsmini zikrettiğimiz bu değerli araştırmacının “XV-
XVIII. Yüzyıl Mensur Kırım Tatar Tarihlerinin Teşekkülü ve İnkişafı”
(Становление и Развитие Крымскотатарской Исторической Прозы
XV-XVIII Веков) başlıklı bir tez kaleme aldığı ve bazı mühim sonuçlara
ulaştığı malûmdur. Ancak eserin dil ve üslûp özellikleri açısından sair
Kırım tarihlerine benzemediği açıktır. Dolayısıyla bu yazmayı muadilleri
addedilen diğer Kırım tarihleriyle aynı kefeye koymak doğru değildir.
Hâl böyle olunca yazarın tamamen sübjektif yorumunun umuma teşmil
edilmemesi gerekir.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi müellif nüshası günümüze ulaşmayan
Es-Sebü’s-Seyyâr 1737 ilâ 1747 tarihleri arasında yazılmıştır6. “Tatar
Mülkünün Yedi Yıldızından Haberler” şeklinde Türkçeye tercüme
edebileceğimiz esere neden böyle bir başlık verildiği önceleri izah
edilememişse de hâlihazırda konu açıklığa kavuşturulmuştur. Nitekim
2013 yılında kaleme aldığımız bir yazıda şu teklifi ileri sürmüştük: “Altı
Kırım hanının icra-yı saltanatı ile bir veliaht sultanın faaliyetleri üzerine
inşa olunan eser, bahis mevzuu kurgusundan mülhem “Es-Sebü’s
Seyyâr” (Yedi Yıldız) tesmiye olunmuştur. Nitekim bu dönemde
Osmanlı kültür dairesindeki kalem ehli astrolojiye ilgi duyuyor ve gök

4Neriman Seyithayha, a.g.m., s. 632-633.


5 Neriman Seyityahya, “13.-18. Yüzyıllarda Kırım Tatar Tarih Nesri”, I. Uluslararası Türk
Dünyası Kültür Kurultayı Bildiri Kitabı IV, Edt. Fikret Türkmen-Gürer Gülsevin, Ankara
2007, s. 1869.
6 Vasiliy Dmitriyeviç Smirnov 1737, Neriman Seyityahya 1744, Yavuz Söylemez ise

1744-1747 yılları arasında telif edildiğini belirtir.


Es-Sebü’s-Seyyâr fî Ahbâr-ı Mülûki’t-Tatar’ın Deşt-i Kıpçak Tarihindeki Yeri 239

cisimleriyle meşgul olmayı entelektüel bir uğraş addediyordu. Hülasa


eserin başlığındaki “Es-Sebü’s Seyyâr”dan kasıt Ülker Yıldızı (Arapçası:
Süreyya, Farsçası: Pervin, Latincesi: Pleiades, Rusçası: Pleyadı, Çincesi:
Mao) idi. Bu yıldız takımı dünyaya olan yakınlığı ve ihtişamlı
görüntüsünden ötürü birçok milletin mitolojisine konu olduğu gibi bir
motif olarak hem şark hem de garp edebiyatında sıklıkla kullanılmıştır.
Örneğin XVI. yüzyılda Fransa’da yedi şairden oluşan bir şair
topluluğunun adı da “La Pléiade” idi. Yedi yıldızdan müteşekkil Ülker
Yıldız Takımı’nın çıplak gözle ancak altı tanesi görülebilmekte,
teleskopla bakıldığında ise yedincisi de gözlemlenebilmektedir. Bize
göre buradaki altı yıldız altı Kırım hanını teleskopla gözlemlenen
yedincisi ise hiçbir zaman cülus edemeyen veliaht sultanı
imlemektedir. Yerin haberinin gökten geldiğine ilişkin inancın hâlâ
kaybolmadığı dönemlerde astroloji hakkında muazzam bilgisi olduğu
anlaşılan Seyyid Mehmed Rıza’nın ince zevkli kimselere münhasır bu
alegorik başlığı sembolizmin kutbu olsa gerektir”7.
Filhakika eser titiz bir şekilde incelendiğinde “yedi nefer hân-ı zi-
şân” şeklinde nitelenen altı Kırım hanı ile veliaht sultan Mübarek
Giray’a müellif tarafından hususi ihtimam gösterildiğine şahit
olunmaktadır. Mevcut nüshalarda isimleri ekseriyetle kırmızı
mürekkeple yazılan bu Kırım hanları; I. Mengli Giray, I. Sahib Giray, I.
Devlet Giray, I. Bahadır Giray, I. Selim Giray ve II. Mengli Giray’dır8.
Eserde sadece bu altı hanın nesebinin verilmiş olması da teklifimizi
güçlendiren başka bir delildir. Bununla birlikte bu altı han dışında
yedinci hanın kim olduğuna dair açık bir alâmet yoktur9.

7 Serkan Acar, “İlya V. Zaytsev, Krımskaya İstoriografiçeskaya Traditsiya XV-XIX Vekov”,


Karadeniz Araştırmaları Dergisi, S. 37, İlkbahar 2013, s. 217-218.
8 Yavuz Söylemez, a.g.m., s. 388-389.
9 Esasen mevcut nüshalarda kırımız mürekkeple yazılan hanların sayıları farklılık arz

etmektedir. Bir kısmında beş bir kısmında ise dört hanın ismi imlenmiştir. Tespit
edebildiklerimiz şöyledir:
1- Hamidiye Nüshası: I. Sahib Giray, I. Devlet Giray, I. Bahadır Giray, I. Selim Giray.
2- Ragıp Paşa Nüshası: I. Sahib Giray, I. Devlet Giray, I. Bahadır Giray, I. Selim Giray, II.
Mengli Giray.
3- Reşid Efendi Nüshası: I. Sahib Giray, I. Devlet Giray, I. Bahadır Giray, I. Selim Giray,
II. Mengli Giray.
4- Topkapı Nüshası: I. Sahib Giray, I. Devlet Giray, I. Bahadır Giray, I. Selim Giray.
Serkan Acar 240

Rus tarihçi İlya V. Zaytsev Es-Sebü’s-Seyyâr’ın toplam yedi yazma


nüshasının günümüze ulaştığını; bunlardan dördünün İstanbul’da,
ikisinin St. Petersburg’da birinin de Kahire’de olduğunu ileri
sürmüştür10. Ancak bu bilgi doğru değildir. Çünkü St. Petersburg’da iki
değil üç nüsha mevcuttur. Bunlardan ikisi “Rusya Bilimler Akademisi
Şarkiyat Yazmaları Enstitüsü” (Институт Восточных Рукописей РАН)
kütüphanesinde D 216 ve B 756 numaralarda mahfuzdur. Üçüncüsü ise
“St. Petersburg Devlet Üniversitesi Şarkiyat Fakültesi” (Восточный
Факультет СПбГУ) kütüphanesinde Kırım Hanlığı ile ilgili eserlerin
bulunduğu kısımda 76 erişim numarasıyla kayıtlıdır11.
Seyyid Mehmed Rıza eserini yazarken Türkçe, Farsça ve Arapça
eserlerden istifade etmiştir. Kullandığı kaynakların toplu bir listesini
vermemiş olsa da metin içerisinde bazı müelliflere ve eserlerine atıf
yapmıştır. Osmanlı Türkçesi ile telif edilen eserlerden Tarih-i Nişancı,
Naima Tarihi ve Selimnâme’yi kullandığına ilişkin açık deliller
mevcuttur. Erken dönem Türk tarihini ve Türklerin kökenini anlatırken
Camiü’t-Tevarih, Ravzatü’s-Safa ve Tarih-i Vassaf gibi Farsça
kaynaklardan istifade etmiş ve yine Osmanlı sultanları ile Kırım
hanlarının İran’a karşı düzenledikleri seferlerle ilgili malûmatı da Tarih-i
Âlemârâ-yı Abbâsî’den almıştır. Bundan başka Arapça eserlerden

5- St. Petersburg Devlet Üniversitesi Şarkiyat Fakültesi Nüshası: I. Sahib Giray, I.


Devlet Giray, I. Bahadır Giray, I. Selim Giray.
6- St. Petersburg Şarkiyat Yazmaları Enstitüsü Nüshası 1: 2014 yılının Şubat ayında St.
Petersburg’da bu nüshadan istifade ettiysek de yeniden görme fırsatımız olmadı.
7- St. Petersburg Şarkiyat Yazmaları Enstitüsü Nüshası 2: Aynı şekilde daha önce
incelediğimiz bu nüshadan da tekrar istifade edemedik.
8- Kahire Nüshası: Elimizde sadece siyah beyaz fotokopisi bulunduğu için yazma
nüshada hangi hanların isminin kırmız mürekkeple yazıldığını tespit edemedik.
Hâl böyle iken, ulaşabildiğimiz mevcut nüshaların tamamında altı hanın nesebi verilmiş
ve I. Devlet Giray’ın babası olup hiçbir zaman cülus edemeyen Mübarek Giray da tüm
yazmalarda şecereye dâhil edilmiştir. İlya V. Zaytsev telif etmiş olduğu eserde (s. 105)
yukarıda ismi zikredilen altı hana ek olarak II. Gazi Giray’ı yedinci han olarak sunmuşsa
da bu hanın ismi bizim ulaşabildiğimiz hiçbir nüshada kırmızı mürekkeple yazılmadığı
gibi şeceresi de verilmemiştir. Dolayısıyla bu sonuncuyu “yedi nefer hân-ı zi-şân”
addedilen gruba dâhil etmek mümkün değildir.
10 İlya V. Zaytsev, a.g.e., s. 107-113.
11 Mevcut nüshalar hakkında ayrıntılı bilgi edinmek için bkz. Yavuz Söylemez, a.g.m., s.

395-397.
Es-Sebü’s-Seyyâr fî Ahbâr-ı Mülûki’t-Tatar’ın Deşt-i Kıpçak Tarihindeki Yeri 241

Takvim-i Buldan zikredilmiş ve Hayrzâde, Karakurtlu Abdülveli Efendi


ve Mesud Efendi gibi Kırımlı muharrirlerin isimleri anılmıştır12.
Müellif eserini inşa ederken sadece bu kaynaklardan
faydalanmamış, isimlerini bilmediğimiz bazı Osmanlı ve Kırım
tarihçilerinden de istifade etmiştir. Filhakika eserinde kullandığı “bazı
müverrihin” ifadesiyle bu hakikat vurgulanmıştır. Ayrıca Smirnov,
Kaysunizâde Mehmed Nidaî nam-ı diğer Remmal Hoca tarafından
yazılan Tarih-i Sahib Giray Han başlıklı meşhur eserin Seyyid Mehmed
Rıza tarafından görülmediğini ve müellifin meçhulü olduğunu iddia
etmişse de bu malûmatın doğru olmadığı anlaşılıyor. Öte yandan, Doğu
Türkleri tarafından telif edilen bazı eserlerin Osmanlı kütüphanelerine
geldiği ve bunların İstanbul’daki müellifler tarafından kullanıldığı
biliniyor. Bunlardan biri de Reşidüddin Fazlullah tarafından telif edilen
Şu’ab-i Pencgâne (Beş Milletin Şeceresi) isimli eser idi ki, muhtemelen
Seyyid Mehmed Rıza tarafından görülmüştü13.
Es-Sebü’s-Seyyâr’ın muhteviyatı ve taşıdığı ehemmiyet hakkında da
farklı görüşler ileri sürülmüştür. Örneğin eseri ilk kez neşreden
Kazımbek, başlangıç safhasında edebî değerine övgüler yağdırmış fakat
muhteva yönünden çok değerli olmadığını belirtmiş ve Seyyid Mehmed
Rıza’yı Kırım’da vuku bulan bazı ehemmiyetsiz hadiseler üzerinde daha
detaylı durmakla suçlamıştır14.
1876 yılında “Kırım Tatarlarının Tarihî Mukadderatı” başlıklı bir
makale kaleme alan Feoktist Avraamoviç Hartahay ise galiba esere tam
nüfuz edemeden, biraz da Kazımbek’in tesirinde kalarak şu

12 İlya V. Zaytsev, a.g.e., s. 113-127; Yavuz Söylemez, a.g.m., s. 390-393.


13 Bu eseri inceleyen Zeki Velidî Togan’a göre; Şu’ab-i Pencgâne Arap, Türk, Benî İsrail,
Frenk ve Çinlilerin hâkim sülalelerinin şecerelerini, Türk ve Moğol hanlarının aile
fertlerini, büyük memurlarını, ordu mevcudunu gösteren bir eserdir. Timurlular
devrinde yazılan Muizzü’l-Ensâb’a esas teşkil ettiği görülen ve aslında Moğolca telif
edildiği anlaşılan bu eserin yegâne nüshası Topkapı Sarayı III. Ahmed Kütüphanesi 2937
numarada bulunmaktadır. Bazen Camiü’t-Tevarih’te bulunmayan malûmatı da ihtiva
eden eserin bu nüshası Altın Orda’dan gelmiştir. Şu’ab-i Pencgâne’nin bir kısmı Favâid-
i Sultaniye’nin Nuruosmaniye Kütüphanesi (nr. 3415) nüshasında bulunmaktadır. Bkz.
Zeki Velidî Togan, “Reşidüddin Tabib”, İA, C. IX, s. 710; aynı müellif, Umumi Türk
Tarihine Giriş, İstanbul 2019, s. 536-537.
14 V. D. Smirnov, Osmanlı Dönemi Kırım Hanlığı, Çev. Ahsen Batur, İstanbul 2016, s. 25.
Serkan Acar 242

saptamalarda bulunmuştur: “Tarihî bir kaynak olarak Seyyid Mehmed


Rıza’nın külliyatı üstün bir mevkie sahiptir. Müellif XVIII. yüzyılın
sonlarında yaşamıştır. Onun umumi mahiyetteki Kırım tarihi
hadiselerin titiz bir surette anlatılması hasebiyle oldukça farklıdır.
Filvaki efsanelere ve hikâyelere değil kaynaklara istinaden yazılmış ve
kronolojik bütünlüğe her daim özen gösterilmiştir. Müellif tüm
dikkatini vakalara çevirmiş, yedi hanın icra-yı saltanatını esas almış ve
bundan dolayı külliyatına Es-Sebü’s-Seyyâr yani Yedi Yıldız adını
vermiştir. Seyyid Mehmed Rıza, Giray Hanedanı’nın Kırım yurdunda
hüküm sürdüğü devri tasvir etmiş fakat nedendir bilinmez, anlatısına
Mengli Giray ile başlamış ve onun babası, bütün Girayların atası Hacı
Devlet Giray’ı esere dâhil etmemiştir. Rıza’nın külliyatında pek çok
manzumeden yapılan çok sayıdaki iktibastan başka askerî hadiseler ile
hanların dâhilî işleri de betimlenmiştir. Şark müelliflerinin adetleri
gereği o da eserine dünyanın yaratılışı ile başlamış ve kendi zamanına
kadar gelen meşhur hükümdarlar hakkında teferruat sunmuştur. Bütün
şark müellifleri gibi onun anlatımı da tekdüze, sıkıcı ve usanç vericidir.
Müellifin tarihten anladığı şey ahalisini mutlak surette boyunduruğu
altına alan hükümdarların hayatları ve eylemleridir. Bizatihi halkın
tarihi ise hükümdarların tercüme-i hallerinin bir alt şubesidir… Kırım
Tatarlarının millî tarihçisi halkın yaşantısını, devletin kurumlarını ve
toplum yapısını ayrıntılı biçimde tasvir etme eğiliminde değildir”15.
Eserini Kazımbek ve Hartahay’dan sonra telif eden Smirnov tenkit
oklarını haklı olarak her iki tarihçiye de yöneltmiş ve Es-Sebü’s-
Seyyâr’ın gerek muhtevasının zenginliği gerekse farklı konuları içermesi
bakımından bütün Kırım tarihlerinden daha üstün olduğunu
belirtmiştir. Hartahay’ın yazma esere tam nüfuz edemediğini zira
söylenenin aksine Seyyid Mehmed Rıza’nın efsane ve sözlü anlatımlara
da yer verdiğini ve yine Hacı Giray Han’ı görmezden gelmediğini ispat
eden Smirnov bahse konu tenkitlerin orijinallikten yoksun olduğunu
belirtmiş ve yarı yeterli münekkidin “eserle bizzat tanışmadığını” ileri
sürmüştür16.

15 Feoktist Avraamoviç Hartahay, “İstoriçeskaya Sudba Krımskih Tatar”, Vestnik


Yevropı, Tom II, St. Petersburg, İyun 1867, s. 159.
16 V. D. Smirnov, Osmanlı Dönemi Kırım Hanlığı, s. 25-26.
Es-Sebü’s-Seyyâr fî Ahbâr-ı Mülûki’t-Tatar’ın Deşt-i Kıpçak Tarihindeki Yeri 243

İncelediğimiz yazmanın Deşt-i Kıpçak tarihi açısından önemine ve


muhteviyatına gelince; müellifin bir tevazu numunesi olarak “mecmûa-
i perişan-güftar” sözleriyle tarif ve tavsif ettiği eseri dünyanın yaratılışı,
Nuh Tufanı ve Yafes ile Oğuz Han anlatılarıyla başlar. Yine girizgâh
kısmında “Mülûk-i Etrak ve Tatar” suretinde imlediği Avrasya
bozkırlarında yaşayan çok sayıdaki Türk ve Moğol boyunun adlarını
zikreder. Az bilinen veya bilinmeyen bu etnonimlerin başka
kaynaklarda geçen boy ve kavim adlarıyla eşleştirilmesi henüz
tamamlanmamış mühim bir mesele olarak durmaktadır.
Osmanlı Devleti bünyesinde telif edilen tarihî ve edebî eserlerde
Deşt-i Kıpçak ve Türkistan sahasının İslam öncesi devirlerine yapılan
atıfların kısıtlı olduğu gerçeğinden hareket edilirse, Seyyid Mehmed
Rıza’nın Ergenekon’dan başlayarak Uygurlar, Oğuzlar, Kıpçaklar,
Karluklar, Oğurlar, Halaçlar ve Ağaçeriler (v. 10b) hakkında bilgiler
sunması dikkate değer bir durumdur. Akabinde Cengiz Han evladı, dört
ulus, Timur-Toktamış mücadelesi ve hassaten Ak Obalı (Ak Orda)-Gök
Obalı (Gök Orda) mücadelesine temas etmesi müellifin bozkır tarihinin
meselelerine vukufiyetini ve dahi XVIII. yüzyılda bile varlığını sürdüren
Oğuz Han-Cengiz Han ananesine sadakatini göstermektedir.
Eserde erken dönem Türk ve Moğol tarihine ilişkin verilen
bilgilerden sonra, otuz beşinci varaktan itibaren, Hacı Giray Han’ın
nesebi, faaliyetleri, Altın Orda Devleti’nin sonu, Kırım Hanlığı’nın
kuruluşu ve Mengli Giray ile Nur Devlet mücadelesi anlatılmıştır.
Kefe’nin Osmanlılar tarafından ele geçirilmesi ise hayırlı bir iş ve hatta
sultanın ihsan-ı şahanesi olarak sunulmuştur. Seyyid Mehmed Rıza’nın
Osmanlı-Kırım münasebetlerine ilişkin çıkarımlarında bariz bir biçimde
İstanbul’dan yana tavır takınması elbette bir Osmanlı memuru
olmasıyla doğrudan ilgilidir.
Kırım kabile aristokrasisi (dört nefer karaçu) ve han ile ilişkileri,
Efrenç ve Acem diyarından gelen tacirler, Kırım’ın tarihî coğrafyası,
bölgedeki suyolları ağları, Sultan Bâyezid’in Kili ve Akkirman seferleri,
Yavuz Sultan Selim’in Kırım’a geçişi ve Mehmed Giray Han ile yaşadığı
sorunlar etraflı biçimde anlatılmıştır. Ancak eserde Altın Orda’nın diğer
halefleri olan Kazan ve Astarhan gibi hanlıklara dair verilen bilgiler son
derece kısıtlıdır.
Serkan Acar 244

Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, kullanım zorluğundan dolayı


araştırmacılar tarafından henüz hakkıyla incelenemeyen Es-Sebü’s-
Seyyâr’da geçen bazı şahıs adlarını Rus yıllıkları ve arşiv belgeleriyle
karşılaştırıp bu tarihî simaları eşleştirmek mümkün gözükmektedir.
Örneğin, Seyyid Mehmed Rıza’nın “Şeremed” adıyla andığı ve “şîr-i
merd”17 suretinde etimolojisini yaptığı ismin, esasen 1555 yılının
Haziran ayında vukua gelen olaylar anlatılırken Rus yıllıklarında adı
geçen Boyar İvan Vasilyeviç Şeremetev olduğu anlaşılıyor18.
Devlet Giray Han zamanında hayata geçirilmek istenen Don-Volga
Kanalı Projesi, 1571 Kırım Seferi ve Moskovalılardan alınan “tiş/tiyiş”
vergisi ile Özdemiroğlu Osman Paşa’nın Kafkasya seferine de temas
edilmiş; ayrıca Nogaylar, Çerkezler, Kumuklar, Abazalar, Kabartaylar,
Lipka Tatarları ve Bucak Tatarları hakkında bilgiler sunulmuştur. Bütün
bu tarihî vakalar belirli bir olay örgüsü içerisinde aktarılırken,
hadiselerle illiyet bağı bulunan son derece etkileyici Türkçe, Arapça,
Farsça gazeller ile aforizmalar da esere ayrı bir hava katmıştır. Fars
edebiyatına ve Firdevsî’nin Şahnâme’sine yapılan atıfların yanı sıra
teşbih ve telmihlere de sıklıkla yer verilmiştir.
Bunlardan başka, Rodos’a sürgüne gönderilen Kırım hanlarıyla
birlikte Kırım’da yaşayan şeyhler, mürşitler, tarikat ehli ve tekkeler
hakkında bilgiler barındıran Es-Sebü’s-Seyyâr Kırım Hanlığı’nda devlet
mekanizmasının işleyişi, organizasyonu ve ahalisinin gelenek-
görenekleri ile inanç dünyaları hakkında pek değerli malumat ihtiva
eder.
Seyyid Mehmed Rıza özellikle hanlıkta Osmanlı hâkimiyetinin
gevşediği dönemlerde kadim Kırım geleneklerinin savunucusu
addedilen Murad Giray Han (1678-1683) ile onun takip ettiği siyaseti
şiddetle eleştirmiştir. Öyle ki, Kırım hanını “nizam-ı Kırım’a halel
vermekle” suçlamış ve hatta onu tekfir etmiştir: “Murad Giray merhûm

17 Kayıtlar şöyledir: “…şîr-i merdden galat Şeremed lakabıyla iştihâr bulan la‘în-i bî-dîn
toksan binden mütecâviz ihvân-ı şeyâtîne ser-leşker ve nâr-ı hub-â-hub-ı kumâme-i
‘akab-gîrî ile şerer-pâş-ı mufârık-ı muvahhidîn olıcak…” (v. 50 b).
18 “(1555) Того же году, месяца июня, послалъ государь на стада на Крымскые

воеводъ въ Мамаилусъ: въ болшемъ полку боярина Ивана Васильевича


Шереметева…”, Bkz. PSRL XIII, Letopisnıy Sbornik İmenuemıy Patriarşey ili
Nikonovskoy Letopisyu, Moskova 2000, s. 256.
Es-Sebü’s-Seyyâr fî Ahbâr-ı Mülûki’t-Tatar’ın Deşt-i Kıpçak Tarihindeki Yeri 245

egerçi hengâm-ı mest ü sahvında edâ-yı salât-ı hamseye ihtimâm


iderdi. Lâkin ‘ilm ü ma‘rifetden behre-dâr olmayup mâ’il-i ‘ayş u tarab
ve lâ’ubâlî-meşreb olmağla rüsûm-ı bâtıle-i Cengiziyye icrâsıyla iftihâr
husûsâ ber-mazmûn; Ey gönül, zeki ve âlimlerin nüktesi ile bu
muammanın sırrına varamazsın. Buradaki cennet içkisini andıran mey
ile yetin, zira cennete gidip gidemeyeceğini bilemezsin mazmûn-ı bâtıl
ve mefhûm-ı muhâlifiyle amel itmiş idi” (v. 94a).
Sonuç olarak, başta Kırım Hanlığı, Osmanlı Devleti ve Rusya olmak
üzere, Ukrayna tarihi ve Kazaklardan Türkistan ve Akdeniz dünyasına
varıncaya kadar pek çok konuda değerli bilgiler ihtiva eden Es-Sebü’s-
Seyyâr fevkalâde ehemmiyeti haiz bir kaynak eserdir. Daha önce
zikrettiğimiz meşhur tarihçi Smirnov tarafından XIX. yüzyılda kaleme
alınan Kırım Hanlığı tarihi de büyük ölçüde bu eser üzerine inşa
olunmuştur. Bahse konu kitaptaki kronolojik dizgi ve olay örgüsü de
iddiamızı alenen desteklemektedir. Öte yandan, Smirnov’un telif ettiği
kitap sayesinde Rus araştırmacıların, dolaylı da olsa, Seyyid Mehmed
Rıza’nın eserini Türk tarihçilerden daha yoğun bir şekilde kullandıklarını
söylemek de abartı olmayacaktır.

Kaynakça
Acar, Serkan, “İlya V. Zaytsev, Krımskaya İstoriografiçeskaya Traditsiya XV-
XIX Vekov”, Karadeniz Araştırmaları Dergisi, S. 37, İlkbahar 2013, s. 215-218.
Asseb-o-Sseyyar ili Sem Planet, Soderjaşçey İstoriyu Krımskih Hanov ot
Mengli Girey Hana I-go do Mengli Girey Hana II-go t.e. s 871/1466 po
1150/1737 g. Soçinenie Seyida Muhammeda Rizı, İzdannoye İmperatorskim
Kazanskim Universitetom pod Nablyudeniem Mirzı Kazembeka, Kazan 1832.
Hartahay, Feoktist Avraamoviç, “İstoriçeskaya Sudba Krımskih Tatar”,
Vestnik Yevropı, Tom II, St. Petersburg, İyun 1867, s. 140-174.
PSRL XIII, Letopisnıy Sbornik İmenuemıy Patriarşey ili Nikonovskoy
Letopisyu, Moskova 2000.
Seyityahya, Neriman, “13.-18. Yüzyıllarda Kırım Tatar Tarih Nesri”, I.
Uluslararası Türk Dünyası Kültür Kurultayı Bildiri Kitabı IV, Edt. Fikret
Türkmen-Gürer Gülsevin, Ankara 2007, s. 1869-1873.
Serkan Acar 246

Seyityahya, Neriman, “Seyyid Muhammed Rıza’nın Kökeni (XVIII. Yüzyıl


Mensur Kırım Tarihleri Arasında “Es-Sebü’s Seyyâr”ın Yeri Hakkında)”, Çev.
Serkan Acar, Tarih İncelemeleri Dergisi, C. XXV/2, İzmir 2010, s. 625-636.
Smirnov, Vasiliy D., Krımskoye Hanstvo pod Verhovenstvom Otomanskoy
Portı do Naçala XVIII Veka, T. I, Moskova 2005. (Türkçe çevirisi: Osmanlı
Dönemi Kırım Hanlığı, Çev. Ahsen Batur, İstanbul 2016).
Söylemez, Yavuz, “Kırım Hanlığı Tarihine Müteallik Mühim Bir Kaynak: Es-
Sebü’s-Seyyâr Fî Ahbâr-ı Mülûki’t-Tatar”, Doğu Avrupa Türk Mirasının Son
Kalesi Kırım, Edt. Yücel Öztürk, İstanbul 2015, s. 381-399.
Söylemez, Yavuz, Es-Sebü's-Seyyâr Fi Ahbâr-ı Mülûki't-Tatar (Tenkitli Metin
Neşri, İnceleme), Basılmamış Doktora Tezi, İzmir 2016.
Togan, Zeki Velidî, “Reşidüddin Tabib”, İA, C. IX, s. 710.
Togan, Zeki Velidî, Umumi Türk Tarihine Giriş, İstanbul 2019.
Zaytsev, İlya V., Krımskaya İstoriografiçeskaya Traditsiya XV-XIX Vekov,
Moskova 2009.

You might also like