You are on page 1of 18

0’DAN 1’E DİJİTALLEŞMENİN OKUMA ALIŞKANLIKLARINA ETKİSİ

Gamze Gezginci1, Taylan Maral2


İstanbul Üniversitesi, İletişim Fakültesi, Gazetecilik Doktora Öğrencisi, ggezginci@gelisim.edu.tr
İstanbul Üniversitesi, İletişim Fakültesi, Gazetecilik Doktora Öğrencisi, tmaral@istanbul.edu.tr

ÖZET

Teknolojinin gelişimi dünyanın yaşam tarzını ve alışkanlıklarını değiştirdiği gibi bir çok alana dair verilerin
bir ekran üzerinden elektronik olarak gösterilmesiyle dijitalleşme tanımının da hayatımızın her alanına yansımasını
sağlamıştır. Günümüzde televizyon izleme alışkanlıkları, araştırma süreçleri, yemek tarifleri gibi her türlü bilgi, veri
ve görsele ulaşım bilgisayar veya akıllı cihazlar aracılığıyla internet üzerinden gerçekleşmeye başlamıştır. Böylelikle
dijitalleşme sürecinde kullanıcıların değişen okuyucu rolleri ve okuma alışkanlıkları da Web 2.0 dönemi ile yeniden
tanımlanmaya başlanmıştır. Web 2.0’ın karakteristiği olan etkileşim (interaktivite), hayatımızdaki en kritik etkisini
sosyal medya ile göstermektedir. Bağlantılı metinler olarak tanımlanan hipermetin kavramı yazar, metin ve okur
denkleminde yeni bir anlayış oluşturma sürecindedir. Günümüz dijital yayıncılığı yeni bir yazar ve okuyucu türünü
gerektirmektedir. Yazar, hem yaratıcı hem de alımlayan özne konumuna geçerek okuyucu rolünü de üstlenmektedir.

Etkileşimli web ortamına geçildiğinde, okuyucu edilgin durumdan etkin duruma geçme fırsatı yakalayarak
aktif bir rol üstlendi; bazı durumlarda üretim sürecinin etkin bir unsuru oldu.

Tüm bu teknolojik gelişmenin altındaki bilgisayar sistemlerinin yazılımsal tabanını oluşturan 0 ve 1


sistemini bulan, onu belli bir tabanda birleştirip aslında felsefi açıdan yorumlayan kişinin bir matematikçi olması da
dijitalleşme ekseninde teknolojinin gelişimini beki de daha ilginç hale getirmektedir.

Bu çalışmada eğitim iletişimi ekseninde değişen okuyucu ve yazar rolleri hipermetinler ve transmedya
bağlamında incelenecek olup, bilişsel süreçlerin nasıl etkilendiği analiz edilecektir.

Anahtar Kelimeler: Hipermetin, Dijitalleşme, Okuma Alışkanlığı,Teknoloji, Yeni Medya

1
Giriş

Teknolojinin gelişimi, hayatın her alanında kendisini oldukça derinden hissettirmeye,


alışkanlıklarımızın değişmesine ve hatta yeni alışkanlıklar ile devam etmemize neden
olmaktadır.

Bu alışkanlıklar, kendimizin olduğu kadar başta çocuklarımız olmak üzere tüm


yakınlarımızı ve dolayısıyla tüm toplumuzu yakından ilgilendirmekte, geleceğimizin
şekillenmesinde de oldukça önemli rol oynamaktadır. Alışveriş alışkanlıklarımız, eğlence
alışkanlıklarımız, kültürel bağlarımız ve hatta aile etkinliklerimiz dahi bu değişikliklerden
etkilenmektedir. Teknolojinin sürekli gelişmesi ve değişmesi, insanoğlunun sürekli bir değişim
isteyerek çağa ayak uydurma arzusu, özellikle de genç neslin çağın gerisinde kalmama tutkusu
ve tabii ki sosyal medya gerçeği tüm bu unsurların birer parçası olarak karşımıza çıkmaktadır.

Çoğu zaman çocuklarımızın ve gençlerimizin okuma alışkanlıkları üzerine eleştirel


yaklaşımlar yapılmaktaysa da, eğitim sistemimizin de bu duruma katkısının ve etkisinin
olmadığı da söylenemez. Bu durum çeşitli yaptırımlar, müfredat değişiklikleri ve özverili
uygulamalar ile giderilmeye çalışılsa da genel yapıyı değiştirmek için yetersiz kaldığı
görülmektedir. Küresel ekonomik sıkıntıların gölgesinde yaşanan kâğıt sıkıntıları ülkemizde
bazı gazetelerin kapanmasına, yayıncıların kitap baskılarını azaltmasına neden olmuş, hatta
devletin Resmi Gazetesi de artık sadece dijital olarak yayınlanmaya başlanmıştır.

Yapılan araştırmalar ile birlikte görülmektedir ki, genç neslimizin okuma


alışkanlıklarında ciddi oranda düşüşler meydana gelmektedir. Bu durumu tersine çevirmek için
planlı ve etkili, önce kısa vadeli ve sonrasında geleceğin de bu yönde evrilmesi adına uzun
vadeli eğitim ve teknoloji politikalarının elden geçirilmesi gerekecektir. Elbette ki bu durum
kanun yapıcıların elinde görünse de yine akademisyenlerin ve bilim insanlarının ortak
çalışmasıyla yerine getirilebilecektir.

Dijitalleşme Üzerine

En kısa tanımıyla dijital kavramını açıklamak gerekirse; “bilgisayar dili” şeklinde


özetlemek yeterli olacaktır. Alman Matematikçi Gottfried Wilhelm Leibniz tarafından 0 ve 1
değerlerinden meydana gelen aritmetik sistemin (ikili sistem – binary) bulunmasıyla, bir
anlamda dijitalleşmenin de temelleri atılmıştır. Aslında Leibniz’in çalışmalarından önce de
bilinen sistem, ilk olarak Leibniz tarafından sistematik bir şekilde tasarlanmıştır. Matematikçi
olan Leibniz, olaylara felsefi açıdan baktığı bir mektubunda “her şeyin yokluktan yaratılması”
konusuyla ikili sayı sistemini birlikte değerlendirmiştir. Bu, durum göstermektedir ki, Leibniz
matematik ile teolojiyi aynı kapsamda değerlendirmekte ve yorumlamaktadır. 3

3
Bekir Gür, Leibniz’in Matematik(sel) Düşüncesi, Matematik Dünyası, Güz, 2005, s.92.

2
Bu düşünceyle Leibniz, ikili sistem ve yaradılış üzerine bir çeşit madalya tasarlamıştır.
Madalyada şu ifadeler yer almaktaydı: Unum est necessarium (Bir, zorunludur), Imago
creationis (Yaradılışın sureti) ve Omnibus ex nihilo ducendis sufficit unum (Her şeyi yoktan
türetmek için birlik yeterlidir). Pisagorcu öğretiyi takip eden Leibniz, her şeyin özünün bir
sayıdan ibaret olduğunu iddia etmiştir. Bilindiği gibi, ikili sayı-binary sisteminde bütün sayılar 0
ve 1 kullanılarak ifade edilmektedir. 0’ı “yokluk”, 1’i ise “Tanrı” olarak yorumlayan Leibniz,
böylece, ikili sayı sisteminin yaradılışı simgelediğini, dolayısıyla bu sistemde her şeyin ifade
edilebileceğini iddia etmiştir. Ona göre her şey 0 ile 1’in karışımından ibarettir. Yeni-Eflatuncu
ve sayısal gizemci öğretileri takip ettiği anlaşılan Leibniz’e göre, her şey Bir’den yani Tanrı’dan
(parçasından) meydana gelmektedir. O, ikili sayı sisteminin Tanrının güzelliğini ve eşsizliğini
simgelediğini düşünürken, her sayının tek başına bir şey ifade etmese de peşi sıra yazıldığında
oluşturduğu düzenden dolayı güzel ve esrarengiz görünecektir. 4

Bir matematikçi olan Leibniz’in 0 ve 1 hakkındaki düşünceleri, önde gelen


matematikçilerden Charles Babbage’ı ve George Boole’u etkilemiştir. Bu iki matematikçinin 0
ve 1 üzerinde yaptığı çalışmalar günümüz modern bilgisayarlarının çalışma mantığını
oluşturmaktadır.

Babbage, mekanik olarak hesaplanabilen matematik tablolar fikrini ilk kez 1812 yılında
tasarlamıştır. Sonrasında bazı matematik hesaplarını sekiz ondalığa kadar doğru olarak bilen
küçük bir hesap makinesi meydana getirdi. 1823 yılına geldiğinde yirmi ondalık kapasiteye
sahip bir makinenin tasarımı için devlet desteği aldı. Ancak bu makinenin meydana gelmesi
için, makine mühendisliği tekniklerinin de geliştirilmesi gerekiyordu. Babbage mecburen bu
alana doğru yönelmek durumunda kaldı. Nihayet 1830 yılının ortalarına gelindiğinde,
çözümleyici makine olarak isimlendirilen ve çağdaş sayısal bilgisayarların arketipi olan cihazın
tasarımını tamamlamıştı. Delikli kartlardan gelen çeşitli komutlar uyarınca herhangi bir
aritmetik işlemin gerçekleştirilmesi amaçlanmaktaydı. Bununla birlikte işlemlerin peşi sıra
yapılmasını sağlayacak “ardışık kontrol” ve günümüz bilgisayarlarının birçok temel öğesi bu
cihazda yer alacaktı. Ancak çözümleyici makine maalesef hiçbir zaman bitirilemedi. Bunun en
önemli sebebi, yine bir mühendislik eksikliği olarak sayılabilecek metal parçaların, istenilen
seviyede üretilmesini sağlayacak tekniklerin henüz gelişmemiş olmasıydı. Onun yaptığı cihaz
1822 yılında tamamlandı ve bugün halen fark makinesi olarak bilinmektedir. Bilgisayarların bu
biçimde yapımı ve geliştirilmesi bu yıllardan sonra devam etmiştir. Babbage, 1833 yılında her
türlü hesap işlemini yapabilecek kapasitede bir analitik makine kavramı üzerinde çalışmaya
başladı. Cihaz, tamamlandığında ilk genel amaçlı sayısal bilgisayar olma özelliğini alacaktı.
Babbage 1871 yılında öldüğünde, pek çok detay tamamlanmış olmakla birlikte, cihaz

4
Herbert Breger, God and Mathematics in Leibniz’s Thought, Mathematics and the Divine: A Historical
Study, (Ed.) Teun Koetsier ve Luc Bergmans, Elsevier, s.489.

3
tamamlanmış değildi. Sonrasında oğlu projeyi başarılı bir şekilde devam ettirdi ve aritmetik
birimin bir kısmını tamamlamayı başardı.5

Mantık alanında çalışan bir diğer İngiliz matematikçi ise Boole’dur. Boole, işlem
simgelerini nicelik simgelerinden ayırma yollarını geliştirerek cebirsel simgelerle mantıksal
biçimlere karşılık gelen simgeler arasındaki bağlantıyı ortaya çıkarmıştır. Boole’un 1847 ve
1854 yıllarındaki buluşları, “Boole Cebiri”nin meydana gelmesini sağlamıştır. Boole’un
karmaşık akıl yürütme yöntemi, belki de hiç aklına dahi gelemeyecek alanlarda uygulanabilir
olacaktı. Telefon santralları ve bilgisayarlar, ikili sayı sistemini kullanmakta, devrelerin
çözümlenmesi ve tasarımında bu yöntemler temel teşkil etmekteydi. 6

Temellerini Leibniz, Boole ve Babbage’nin attığı dijital dilde her harfin, her sembolün
bir kod karşılığı bulunmaktadır. Yapılan tüm işlemler bu dildeki kodlamalar yoluyla
gerçekleştirilmektedir. Sadece yazılımsal değil aynı zamanda donanımsal olarak da kullanılan
dijital dil, kodlama yöntemlerinin de çeşitlenmesiyle zenginlik kazanmıştır. Günümüzde
bilgisayarlarda, mobil cihazlarda, internet ve ağ tabanlı pek çok alanda olduğu gibi, sayısal
elektronik işlemlerin hepsinde “dijital dil” uygulamaları kullanılmaktadır. Teknolojinin gelişim
seyri, iki sayının dizilimi ile inanılmaz şekilde değişirken, yaşanan dijital devrim kendisini
insanın var olduğu her alanda derinden hissettirecektir.

18. yüzyılın sonlarına kadar sanayide sadece insan gücü kullanılırken, sonrasında su,
buhar ve makine gücünün devreye girmesi, üretimin daha önce görülmemiş oranda artırılmasını
sağlamış ve günümüzde endüstri devrimi olarak bilinen kavramın ilk adımını meydana
getirmişti. 19. yüzyılın yarısından sonra kitlesel üretimi mümkün kılan elektrik / işgücü atılımı
ve sonrasında 1950’lerden sonra üretim sistemlerine otomasyonu getiren Bilişim
Teknolojilerinde önemli bir ivme yaşandı. Sanayi devriminin 4.adımı olarak kabul edilen ve
sensörler yardımıyla gerçek (fiziki) dünyayı sanal bilgi işlem dünyasına bütünleştiren sistemlere
geçiş için hızlı ve önemli adımlar atılmaktadır. Ancak üçüncü devrimin henüz tamamlanmamış
olduğundan bu süreç biraz sabır isteyen ve küresel ekonomik sorunların öne çıktığı süreç olarak
da görülecektir. Bu bağlamda bakıldığında dijitalleşme; şirketlerin kaynaklarını, dijital
teknolojilerin getirdiği fırsatları doğru şekilde kullanarak, yeni gelir ve değer katacak
operasyonel sonuçlara dönüştürme süreci olarak değerlendirilebilir. Diğer bir deyişle
dijitalleşme; şirketin insan, bilgi ve teknoloji kaynaklarını farklı sistemlerle birleştirerek, yeni iş
modelleri geliştirmek, eşsiz müşteri deneyimleri meydana getirmek, yeni ürün ve hizmetleri
mümkün kılarak, kaynakları daha etkin kullanabilmek için teknolojiyi bu kaynaklara uygulamak
manasında nitelendirilmektedir.7

5
Ali Dönmez, Bilgisayarcı Matematikçiler, Doğuş Üniversitesi Dergisi, 2004, S.4, s.30.
6
A.e, s.37.
7
Accenture Türkiye Dijitalleşme Endeksi 2017, s.5.

4
Teknoloji ve dijital kavramı birbiri ile aynı anlamda kullanılır olsa da farklı tanımlar ve
içerikler barındırmaktadırlar. Dijitalleşme teknoloji ile mi olmuştur yoksa teknoloji mi
dijitalleşmiştir diyebilmek bu bakımdan oldukça karmaşık görünmektedir. Dijital kodların
gelişimi teknolojinin de sınır tanımaksızın ilerlemesine ve hayatın her alanına girmesine neden
olurken, bu değişim ve dönüşüm insanı ve dolayısıyla hayatı tam anlamıyla bir dijitalleşmeye
götürmektedir. Teknolojik gelişmeyle birlikte dünyanın hemen her yerinden her türlü bilgiye
ulaşmak, her alanda popüler olan ürün veya gelişmeye anında sahip olabilmek veya
geliştirebilmek adına mümkün kılınabilir olmuştur. Küreselleşmenin de bir çeşit zorunluluğu
gibi sayılabilecek olan popüler kültür tanımı da, teknolojinin bu denli yayılması ve kitleleri
peşinden koşturmasıyla adeta kendi kendisini domine etmiş olmaktadır. Günümüz dünyasında
modern insan, teknolojiyi kullanarak, teknolojiyi tüketmeye başlamıştır.

Akın ve Şimşek, teknolojiyi geniş anlamda araştırma-geliştirme, üretim, pazarlama ve


satış sonrası hizmeti de içine alan bir sanayi sürecinin, en etkin ve verimli bir şekilde
kullanımını hedefleyen, bilimsel bilgi, bilim ya da becerilerin tümü veya bütünü olarak
tanımlamaktadır.8 Eriksen ise teknolojiyi, insanın tekrar tekrar ürettiği ve doğa ile olan
ilişkisinde kullanabilmek amacıyla meydana getirdiği teknik bilgi ve beceriler olarak ifade
etmektedir.9 Bu tanımlamaları teknoloji için de dijitalleşme için de çoğaltmak mümkündür.
Ancak önünde sonunda ortaya çıkacak tek sonuç, teknolojinin de bir çeşit kültür olarak canlı
olduğunun görüldüğü ve geliştiği gerçeğidir. Sürekli bir değişim içerisinde bulunan teknoloji,
insanın gelişiminin ötesine geçerek, kültürel yaşantısında da farklılıklar gösterdiği, eğlence
alışkanlıkları, haber alma şekilleri ve en önemlisi satınalma tercih ve alışkanlıkları gibi
özelliklerini değiştiren bir tüketim merkezi haline gelmiştir. Bilgisayar, internet ve akıllı
telefonlar derken günümüzde giyilebilir teknolojiler ile de çeşitli alış veriş imkânı sunulmakta,
bu durum da tüketicilerin satınalma davranışlarını etkilemektedir.

Satın alınan ürünün içeriğinin ne ya da nasıl olduğu bu aşamada fark etmezken, tüketici
satınalma alışkanlıklarını teknoloji ile değiştirme gereği hissetmektedir. Bu durumda akıllı
cihazından sipariş ettiği yemek ile akıllı cihazı üzerinden okuduğu gazete veya tabletinden
okuduğu e-kitap arasında bir farklılık göstermemiş, sadece satınalma tercihlerini klasik
yöntemler yerine teknolojik olanla değiştirerek kültür, tutum ve davranışlarında da belirgin bir
değişikliğe gitmiştir.

Klasik bir tüketicinin satın alma öncesindeki karar alma yönelimleri temelde üç başlık
altında toplanmıştır:

 Bireysel Etkiler; Karakter yapısı, duygular ve kimlik,


8
Hilmi Bahadır Akın ve M. Şerif Şimşek, Teknoloji Yönetimi ve Örgütsel Değişim, Konya: Çizgi Kitabevi,
2003, s.106.
9
Thomas Hylland Eriksen, Küçük Yerler Büyük Meseleler Sosyal ve Kültürel Antropoloji, (Çev.) A. Erkan
Koca, Ankara: Birleşik Dağıtım Kitabevi, 2012, s.259.

5
 Kültürel Etkiler; Toplumsal davranış şekilleri ve sosyalleşme,
 Grup Etkileri; Dini ve etnik unsurlar, sosyal sınıf vb.

Tabi bu değerlendirme ve sıralama biçimleri de artık gelişme göstermiş, teknolojinin


gelişimiyle birlikte daha araştırıcı, sorgulayıcı bir yapıda olduğu tabir edilen, hatta Simons ve
Rosen tarafından “daha kuşkucu, zeki ve pazarlamaya bağışıklık göstermiş” kişiler olarak da
tanımlanan10 “Yeni Tüketici” kavramı ortaya çıkmıştır. Yeni tüketicinin, klasik tüketiciye göre
en temel farklılığı ise klasik tüketici hakkında ampirik deneysel çalışmalar ile büyük oranda
yargıya varılabilirken, yeni tüketicinin teknolojik yaklaşımı, hızlı karar alma/değiştirme yetisi,
bilgiye dayalı sürekli bir değişim halinde yenilikçi olması onun bir kavramsal temele ya da
tanıma bağlanmasını zorlaştırmaktadır.

Bu noktada ortaya çıkan yeni tüketici modelini, sadece maddesel anlamda satın alma
eğilimlerine sahip birey ya da topluluk olarak görmek de yanlış ve eksik olacaktır. Dijitalleşen
yeni tüketici modelinin haber alma, okuma ve hatta yayınlama şekilleri kısacası bilgiye dayalı
tüm hareketleri farklılık göstermektedir. Burada sözlü iletişim, basılı iletişim yerini neredeyse
çoğunlukla dijital iletişime doğru bırakırken, dünya ekonomik piyasalarının da hedefinde bu
yeni tüketici modelinin teknolojiye daha çok bağlanması ve hayatın her alanında dijitalleşmesi
bulunmaktadır.

Yayıncılık sektörünün de özellikle son on yıl içerisinde büyük oranda dijital hale
dönüşmesi, birçok yayın türünün web tabanlı olarak okuyucusuna internet üzerinden
aktarılması, haber kanallarının, gazetelerin internet ortamına aktarılarak internet haber kanalları,
internet radyoları ve internet siteleri halini alması gazeteci, muhabir, şair gibi metnin üreticisi
olan “yazar”ın eş zamanlı olarak hedef kitlesi ile birebir ilişkide bulunmasını zorunlu kılmıştır.
Tam da bu noktada hayatımıza yeni bir kavram daha girmiştir. “Bağlantılı metin” olarak
adlandırılan hipermetin (hypertext)… Birçok açıdan hipermetinler, geleneksel okur-yazarlık
kavramlarında esaslı yapısal dönüşümler içermektedir. Geleneksel anlamıyla metin, okur ve
yazar kavramları, hipermetinler için geçerliliğini sürdüremez.

Hipermetin kavramının ardından karşımıza çıkan bir diğer üstün ve ötesinde kavram ise
‘hiper ortam’ kavramıdır. Hiper ortam, durağan ya da haraketli grafik, video, ses gibi çeşitli
bilgiler arasında bağlantıyı sağlayan bilgisayar sistemleridir. Hiper metinlerin varoluş koşulu,
hiper ortamlardır. Hiper ortam, hipermetni kapsar.

Çoklu ortam
Metin, durağan veya hareketli grafik, film bölümleri, video ve ses içeren
bilgilerin gösterilmesi için çeşitli formatların kullanılması.
Bilgisayar temelli etkileşimli çoklu ortamlar, hiper ortam ve hiper metini
kapsar.
10
Itamar Simonson ve Emanuel Rosen, Absolute Value: What Really Influences Customers in The Age
Of (Nearly) Perfect Information, New York, NY: Harper Hiper ortam
Business, 2014, s.128.
Metin, durağan veya hareketli grafik, film bölümleri, video ve ses
gibi çeşitli formattaki bilgiler arasında etkileşimli olarak bağlantı 6
yapılmasını sağlayan bilgisayar temelli sistemler

Hiper metin
Doğrusal olmayan şekilde organize edilmiş ve
(sadece doğrusal olmayan metin)

Şekil 1. Hiper Metin, Hiper Ortam ve Çoklu Ortam Arasındaki İlişki [ CITATION Kar06 \l
1055 ]

Hipermetin ve hiper ortam kavramları ilk defa 1945 yılında, V. Bush tarafından
kullanılmıştır. Ardından Ted Nelson’ın çalışmaları ile geliştirilmiştir. Nelson, “Xanadu” adlı
sistemle hipermetin ve hiper ortam sistemleri inşa etmiştir. Nelson hiper metini, “okuyucuya
farklı seçenekler sağlayan, dallanmaları olan ve doğrusal olmayan bir metin” olarak
tanımlanmıştır. Bu tanım genel kabul görmüş ve bundan sonra gelen Trigg’in Textnet’i,
Shneiderman’nın Hyperties’ı gibi birçok hiper metin sistemine genel bir çerçeve kazandırmıştır[
CITATION NOV12 \l 1055 ].

Hiper metin, açıklığı – ya da kolayca yayılan bulanık sınırları nedeniyle- yazarın rolünü
de metnin kendi sınırları kadar dağınık hale getirir. Hiper metin; tipik giriş, gelişme ve sonuç
bölümlerine sahip değildir. Tıpkı Web forum tartışmaları ve sohbetleri gibi Listserv sohbetleri
de öğrencilerin geleneksel bir düzenin bulunmayışıyla ilgilenmelerine yardımıcı olur. Hiper
metin, sıklıkla öğrencilerin üzerine yıktığımız rahatlatıcı doğrusallığı kesintiye uğratır. Onun
yerine, daha çok bir sohbet gibi akışına gitmeye, yeni yetme hatipler ya da yeni tanıtılan bir
konu gibi yön değiştirmeye ve değişmeye eğilimlidir.

Dijitalleşen İletişim

İletişimin dijitalleşmesi, hız ve güvenlik aşamalarından geçtikten sonra ancak toplumsal


hale gelebilmiştir. Bu durum hızlı ve güvenli dijital iletişimin askeri alanda kullanılmasından
sonra sivil yaşama inebilmiş ve böylece kullanıcı istek, deneyim ve talepleri doğrultusunda
gelişebilmiştir. Kişiler arası iletişimin güçlenmesi, teknolojisinin ise takip edilemez oranda
hızlanarak gelişmesi, devamında topluluklar arası iletişime doğru yönelim göstermiştir.

Teknolojik gelişme ve sosyal hayatın dijitalleşmesi, beraberinde kültür öğelerinin de


değişmesini, bazılarının kaybolmasını ve bazılarının da teknolojiyle ikame edilmesine neden
olmuştur. Bu sayede televizyon, radyo, gazete ve dergi gibi klasik medya iletişim araçları,
internet ile buluşarak çoğu zaman bir tek cihaz üzerinden ulaşılabilir duruma gelmiştir.

Günümüzde iletişim birçok farklı anlamda kullanılsa da, en temel şekliyle haberleşme
olarak ifade edilebilir. Bir bilginin karşılıklı olarak iletilmesi, yani bir alıcı ve bir vericinin bir
bilgiyi iletmesi sürecidir. Bu süreç ilk insandan günümüze çeşitli yollarla kendisini göstermiş,
duvar çizimleri, duman, güvercin gibi ilkel yollardan sonra sırasıyla kâğıt, matbaa, telgraf ve
telefon ile haberleşme sağlanmıştır. Sanayi devrimi ile birlikte makineleşen insan, gelişimine
ara vermeden devam etmiş, özellikle I.ve II. Dünya Savaşları teknolojinin gelişmesine –yıkıcı
da olsa- neden olmuştur. İlk başlarda yanındaki ve yakınındakilerle iletişime geçebilen insan,
modern zamanlarda daha uzaktakilerle iletişime geçebilmiş, günümüzde gelinen noktada ise
internet sayesinde aynı anda dünyanın her yeri ile görüntülü, sesli veya yazılı olarak iletişime

7
geçmek mümkün hale gelmiştir. Bu durum göstermektedir ki iletişim, insanın değişmez
unsurlarından birisi olmuş, değişen sadece yöntem olmuştur. 11

İletişim teknolojilerinin gelişmesi ve dijital yaşamın bir parçası olması, çeşitli tanımları
da beraberinde getirmiştir. Bunlardan bir tanesi de Media Convergence – Medya Yakınsaması
denilen süreç için kullanılan tanımdır. Medya yakınsaması, telekomünikasyonun
bilgisayarlaşması ve buna bağlı olarak bilgisayarlar arasında bağlantının kurulabilir hale
gelmesi olarak tanımlanırken, medya bağlamında düşünüldüğünde klasik (eski) medya ile yeni
medya teknolojilerinin bir arada ya da ayrı ayrı kullanılması olarak da tanımlanabilir. 12

Bir çeşit dönüşüm olarak da adlandırabileceğimiz yakınsama neticesinde, geleneksel


medyaya duyulan ilgi yerini teknolojik aygıtlara doğru bırakma eğilimine hızlı bir şekilde
girmiştir. Örneğin geleneksel medya denilince akla ilk gelen gazete yerini internet
gazeteciliğine, dergi ise dijital dergiciliğe doğru bırakmaya başlamıştır. Bu dönüşüm ve
değişim, teknolojik aygıtlara olan bağlılığı ve gelişimi de berberinde getirmektedir. Özellikle
günümüzde akıllı telefonların kullanımının yaygınlaşması ile birlikte, her türlü iletişim
işlemlerini tek bir cihaz üzerinde yapılabilir olmuştur. Bu durum elbette ki bilgisayarların
kullanımını azaltmış olmasa da bazı durumlarda akıllı telefonlar ilse ikame edilebilir hale de
getirmiştir.

Geleneksel ve yeni teknolojilerin birlikte kullanılmasını, daha işin başında yaşanan bir
dijital melezleşme olarak tanımlayan McMillin, günümüzde medya türlerinin kendi aralarındaki
bu hızlı birleşebilirliğini yine medyanın kendine has olan format uyumuna bağlamaktadır. 13

McLuhan’da Global Köy kitabında, yeni ve eskinin bir sentez halini almasını yani
teknolojik hibritleşme kavramını tanımlarken; “yeni bir sistemin ötekine eklenmesi ve kısmen
bütünleşmesidir” ifadelerini kullanırken, medya alanında yaşanan melezleşmenin kaynağı
teknolojik gelişme/iyileşme olarak kabul edilmektedir. 14 Medyanın iyileşmesi/gelişmesi
günümüze ait bir olgu olmayıp, parşömenin taşı iyileştirmesinden günümüze kadar gelişme
göstermeye devam etmiştir. Kâğıt parşömeni, fotoğraf resmi iyileştirmiş, film de fotoğrafın
iyileşmesini sağlamış ve sonrasında televizyon radyoyu iyileştirmiştir. Burada sonuç olarak
karşımıza çıkan ise yeni medyadan önce karşımıza çıkan tüm medya biçimlerinin, birbirlerinin
yeniden biçimlenmesinde önemli bir itici güç olduğudur. Bu güç kültürel alanın da yeniden
dizayn edilmesinde önemli bir unsur olmuştur. Kültürel imge ve semboller, medya aracılığıyla
test edilir, ölçülebilir hale de gelebilmiştir. Bir başka deyişle medyanın melezleşmesi yani hibrit

11
Derya Aydoğan, Türkiye’de Dijital Gazetecilik: Habertürk ve Hürriyet Gazeteleri Örneği, The Turkish
Online Journal of Design, Art and Communication, Temmuz 2017, Vol.3, s.26.
12
Sedat Özel, Yakınsama: Yeni Medyanın İtici Gücü, Kayseri: Erciyes İletişim Dergisi, 2011, C.2, S.2, s.58.
13
Divya C. McMillin, International Media Studies, Wiley-Blackwell Publishing, 2007, s.67.
14
Marshall McLuhan ve Bruce R. Power, Global Köy, (Çev.) Bahar Öcal Düzgören, İstanbul: Scala
Yayınları, 2001, s.205.

8
medya, zamanla kültürün de melezleşmesine neden olmuştur. Bu durum bir domino etkisiyle
açıklanmak gerekirse; değişen iletişim biçimlerinin kültürel değişmelere de neden olduğu ve
teknolojik gelişimlerin devamıyla daha da olacağı görülmektedir. 15

Castells’de “Küresel erişime sahip, bütün iletişim araçlarını birleştiren, karşılıklı


etkileşim potansiyeline sahip, yeni bir elektronik iletişim sisteminin ortaya çıkışı kültürümüzü
ebediyen değiştiriyor, değiştirecek” ifadeleriyle melezleşen medyanın kültüre olan güçlü
etkisini ifade etmiştir.16

Kongar da bu değişimi “insanın doğası gereği” olduğunu söylemiştir. İnsanoğlunun var


olabilmek, varlığını sürdürebilmek adına, yaşadığı ve bulunduğu her alanı kendine özgü bir
şekilde özellikle teknik kullanarak geliştirmesi insanın doğal özelliklerinde mevcuttur. Kongar
bu gelişmeyi oldukça uzun bir evrimin sonucu olarak nitelendirmiştir. Ona göre insanoğlunun
temelde doğayı kontrolüne almak için gösterdiği bu gelişim süreçlerinde yaşanan her şey,
ulaşılan tüm kurallar, değerler ve anlamlar insanoğlunun kültürünü meydana getirmekte,
esasında teknolojik değişimin yarattığı bireyler arası ilişkilerin değişmesi de toplumsal değişimi
ifade etmektedir. Yaşanan tüm bu toplumsal değişimin içerisinde insanın bütün bir birikimi söz
konusudur. Maddi birikim teknolojiyi, manevi birikim ise ideolojiyi içermektedir. Sonuç olarak
yaşanan değişim ve dönüşüm, hem teknolojide hem de ideolojide görünmektedir. 17

Tüm bu veriler ışığında bakıldığında iletişimin dijitalleşmesi, aradaki süreçler ayrı


olarak değerlendirilmek koşuluyla neticelendirildiğinde kültürün de dijitalleşmesi, diğer bir
anlamda değişmesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Mobil iletişim ve internetin küreselleşmesi ile
birlikte medya, kültürel kodların küresel bazda iletimi için hızlı ve en tercih edilir mecra haline
gelmiştir. Medya iletişiminin küreselleşmesi yine medyanın kullanılmasıyla oluşturulan bir
dijital ağın göstergesidir. Yazılı basın, radyo ve televizyon gibi elektronik medya gibi birçok
alanda kendisini göstermektedir. Ortaya çıkan bu ağ toplumunda, iletişim teknolojileriyle
başlayan enformasyonun küresel sınırsız dolaşımı, kültürlerarası iletişim ve küreselleşme
süreçlerine de doğrudan etki etmektedir. Bu bağlamda küreselleşmeyi farklı olarak ele almak da
mümkün olacaktır. Hall küreselleşmeyi; “küresel ölçekte işleyen ve sınırları aşarak, toplumları
ve kurumları yeni mekân-zaman bileşimlerinde bütünleştirerek, dünyayı birbirine daha bağlı
duruma getiren süreçler bütünü”18 olarak tanımlarken, Harvey; “dünyanın küçülerek
yoğunlaşması, bilişim teknolojileri ve iletişim alanındaki gelişmelerin, ulaşımı ve haberleşmeyi

15
Berk Çaycı ve Ayşegül Elif Karagülle, İletişimin Dijitalleşmesi ve Kültürel Melezleşme, Global Media
Journal, Bahar 2016, V.6, s.574.
16
Manuel Castells, Ağ Toplumunun Yükselişi, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2008, s.441.
17
Emre Kongar, Toplumsal Değişme Kuramları ve Türkiye Gerçeği, İstanbul: Remzi Kitabevi, 20. Basım,
2018, s.268.
18
Stuart Hall, Tony McGrew ve David Held, Modernity and its Features, Blackwell Publishing, 1992, s.23.

9
daha kolay, hızlı ve ucuz hale getirmesi ve böylelikle karşılıklı bağımlılığın artması” 19 şeklinde
tanımlamaktadır.

Buradaki tanımlamada da karşımıza çıkan hızlı ve ucuz kavramları, belki de teknolojik


değişimde, yaşanan gelişmenin ipuçlarının nerede aranması gerektiği ile ilgili olacaktır.

Basının Dijitalleşmesi

En temel tanımıyla basın haberleşme düzleminde akla gelen ilk mecra gazete
olmaktadır. Sosyal, kültürel, ekonomi, siyaset gibi alanlarda ve günlük olaylar hakkında bilgi
vermek maksadıyla günlük, haftalık veya belirli zaman dilimlerinde çıkarılan yayınlara gazete
denilmektedir. Dilimize Latince geçen gazete, haberler bülteni anlamına gelen “Gazette”
demektir. Batı’da “Diurna” (gündelik), “Journal” ve “Chroincle” (haber sıralaması) şeklinde
de kullanılmaktadır.20

Gazete özelinde basının gelişimi, dünyanın her yerinde olduğu gibi Osmanlıda da
modernleşme aracı olarak kullanılmış, gerek basımında gerekse ulaşımında sürekli gelişme
göstermiştir. Gazeteler, toplumun bilinçlenmesi ve bilgilendirilmesinin yanı sıra kültürel
kodlarının da gelişmesinde ve değiştirilmesinde etkili olmuştur. Yeniliklerin ve duyuruların en
hızlı şekilde halka iletilmesi, halkın değişimlere ayak uydurması bu sayede hız kazanmıştır.
Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte de aynı süreçler yaşanmış, yapılan köklü değişim ve
dönüşümler özellikle basın yolu ile duyurulmuş ve hayata geçirilmesi hızlandırılarak
modernleşmenin de yaygınlaşması sağlanmıştır.

Günümüzde ise dijitalleşme ile birlikte her alanda olduğu gibi basın da değişimden
nasibini almıştır. Yazının icat edilmesi toplumda güç sahibi olanlar haricindekilerin de
katılabildiği bir iletişim sürecini başlatmış, bunu takiben matbaanın icat edilmesiyle kitlesel
tüketim mümkün kılınabilir hale gelmiştir. Günümüzde ise son adım olarak dijital teknolojinin
devrimi görülmektedir. Bu devrim kitlesel tüketim kadar üretim imkânlarının da ortaya
çıkmasını sağlamıştır.21

Dijital devrim olarak kabul edilen gelişmenin en büyük etkeni daha önce de ifade
edildiği gibi internettir. İnternet, uluslararası anlamına gelen “international” ve ağ yapısı
anlamındaki “network” terimlerinin birleşmesinden meydana gelmiştir. Meydana getirilen bu
uluslararası ağ, birbirine sabit şekilde bağlanmış yüksek hızda iletişime sahip bilgisayarlardan
oluşturulmuştur.22

19
David Harvey, Postmodernliğin Durumu, (Çev.) Sungur Savran, İstanbul: Metis Yayınları, 1997, s.75.
20
Murat Karaduman, Değişen İletişim Ortamı, Yeni Medya ve İnternet Gazeteciliği, Yayımlanmamış
Yüksek Lisans Tezi, İzmir: Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2002, s.13.
21
Cüneyt Binatlı, Yeni Teknolojiler ve Kitabın Geleceği Üzerine Birkaç Söz, (Ed.) Zeliha Hepkon, İletişim ve
Teknoloji içinde, İstanbul: Kırmızı Kedi, 2011, s.13.
22
Murat Karaduman, İnternet ve Gazetecilik, (Ed.) Sevda Alankuş, Yeni İletişim Teknolojileri ve Medya
içinde, Ips İletişim Vakfı Yayınları, s.142.

10
Uluslararası ağda yayına başlayan ilk gazeteler Amerika Birleşik Devletlerinden
olmuştur. New York Times ve The Washington Times Amerika’dan, Avrupa’dan ise
International Herald Tribune ve Daily Mirror gibi gazeteler 1995 yılında internet yayınına
başlayan gazeteler olmuştur. İlk başlarda geleneksel gazetenin dijital formatının bire bir
baskısının internette ulaşılabilir halde yayımlanmasıyla başlayan süreç, sonrasında sürekli
güncellenebilen ve deyim yerindeyse son dakika esaslı çalışmaya başlamıştır. Ülkemizde de ilk
olarak Temmuz 1995’de Aktüel Dergisinin Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri tarafından aynı
üniversitenin sunucuları vasıtası ile yayımlanmasıyla başlamıştır. Sırasıyla aynı yıl Zaman
gazetesi dijital yayına geçerken, 1996’da Milliyet, 1997’de Hürriyet ve Sabah, 1998’de Radikal
ve Cumhuriyet gazeteleri dijital yayına geçmiştir. Bağımsız haber sitelerinin ortaya çıkışı ve
artışı ise 2000 yılından sonra olmuştur. Nethaber, İnternethaber ve Haber Türk gibi bağımsız
haber siteleri kurulmuştur.

Geleneksel medya içerisinde yer alan gazetenin aksine, aynı gazetenin online versiyonu
yeni medya tanımı içerisinde yer almaktadır. Dijital olan online gazete, içerisinde çoklu ortam
denilen video, ses, yazı ve görsel birçok imge bulundurmakta ve okuyucusuna yorum
yapabilme, kendileri arasında iletişim kurabilme imkanı da tanımaktadır. Buradaki temel ayrım
etkileşimli olmasıdır. Etkileşim ve çoklu ortam işlevleri, hızla birlikte yeni medyanın en ayırt
edici özelliği olarak karşımıza çıkmaktadır.

Gazetelerin yayın amaçları çeşitlilik gösterse de temelde haber vermeyi – almayı


hedeflemektedir. Propaganda amaçlı olarak özellikle savaş zamanlarında kullanılan gazetelerin
yerini sesli iletişim yolu ile radyo almış, sonrasında da görüntülü olarak televizyon bu görevi
yerine getirmiştir. Elbette yeni teknoloji bir öncekini tamamen yok etmese de, içeriğinin ve
teknolojisinin hep üstüne çıktığı da bir gerçekliktir. İnternet, etkileşimli ve çoklu ortamlı ara
yüzüyle, adeta gazete, radyo ve televizyonun birleşiminden çok daha fazlasıdır. İnternet gerek
yayılma ve gerekse gelişme süreçleri bağlamında da en hızlı ivmelenen iletişim aracıdır.
Castells bu durumu ifade ederken, radyonun ABD’de 60 milyon insana 30 yılda, televizyonun
ise 15 yılda ulaştığını söylerken, internetin dünya çapında bunu sadece 3 yılda yapabildiğine
dikkat çekmiştir.23

Gazetelerin online ortama geçmiş olması, okuyucunun ellerindeki imkanlarla (akıllı


telefon, bilgisayar, tablet vb.) istedikleri gazeteye, habere veya bilgiye ücretsiz ulaşması
anlamına geldiğinden, geleneksel gazetelerin bir bedel karşılığında satılmasını da oldukça zor
duruma getirecektir. Ücretsiz ulaşılan gazetelerin yapısı ve içeriği ücretli olanlar kadar yeterli
görülmese de, özellikle reklam alma yöntemiyle bu tür içerik sistemleri de kalite seviyesine
çıkarılabilecek olup, ancak reklam veren ile yayınlayan arasındaki bağ neticesinin haber
içeriklerine de yansıyabileceği ortaya atılan düşünceler arasındadır.
23
Castells, A.g.e., s.471.

11
Hollanda’da 800 bin tiraja sahip olan ve ücretsiz edinilen ‘Dagblad De Pers’ gazetesinin
kurucularından olan Ben Rogmans, başarılı sonuçlar elde edilebilecek kaliteli bir gazete
çıkarmanın mümkün olduğunu göstermiştir. Bununla birlikte Danimarka’da ücretsiz dağıtılan
‘Nyhedavisen’ gazetesinin yazı işlerinden sorumlu olan David Trads, kaliteli ücretsiz
gazetelerin hem kendi ülkesinde hem de Avrupa’da başarılı olacağını iddia etmektedir. Brooks
2007 yılında The Guardian’da yazdığı makalesinde Trads’ın ekonomi politik üzerinden yaptığı
değerlendirmeyi şu şekilde aktarmıştır; “Avrupa’da iki kişi bir haftalık kış tatili için 702 dolar
harcarken, Danimarka’da bir gazetenin yıllık abonelik bedeli 703 dolardır. Bu da ciddi bir
maliyet olarak karşımıza çıkar. Bu ciddi bir maliyettir. Sabah kahvesini içerken gazetesini
okumak isteyenler gelecekte de var olacağından, ücretsiz gazetelerin geleceği de bununla
birlikte paralel olarak devam edecektir.” 24

Bir tarafta dijitalleşme ile birlikte gazetelerin basılı versiyonlarının sonlanacağı tezleri
diğer tarafta da bu durumun ücretsiz gazeteler vasıtası ile dev am ettirileceğine ilişkin görüşler
ileri sürülmektedir. New York Times’ın Bölgesel Medya Grup Başkanı olan Mary Jacobus
gazetelerin geleceğinde kesinlikle kâğıtların olacağını güçlü şekilde iddia etmektedir. Bunda
gazeteciliğin kalıcı gücünün varlığının etkili olacağına inandığını söylemiştir. Bunu yaparken
geleneksel gazete muhabirleri ile toplumun ürettiği içeriği, teknolojik altyapıları ile birlikte
harmanlayacaklarını ve misyonlarına ısrarla odaklandıklarında gazetelerin geleceğinin açık ve
parlak olduğunu ifade etmiştir.25

Günümüzde ülkemizde de yaşanan küresel ekonomik sıkıntılar neticesinde önce yerel


gazetelerde baş gösteren gazetelerin kapanması, sonrasında Haber Türk gazetesinin geleneksel
yayınlarına son verdiğini açıklamasıyla artış göstermişti. Devletin resmi yayın organı olan
Resmi Gazete ise 98 yılın ardından artık sadece dijital ortamda yayınlanmak suretiyle kâğıt
bölümünün kapatıldığı duyurmuştu.

Dünyada olduğu gibi ücretsiz gazetecilik anlayışı ülkemizde de yaygınlaşabilir mi veya


aynı güçlü etkiyi kalite olarak da gösterebilir mi bunu şimdiden kestirmek güç. Ancak aynı
durum dergicilik sektöründe daha öncesinden görünmeye başladığı kesin olarak görünmektedir.

Dijital dergiciliğin temel özelliği, aynı gazetelerin ilk olarak internette yayımlandığı hali
gibi bire bir versiyonunun dijitalleşmiş halinin verilmesi olarak algılanmamalıdır. Burada
önemli olan derginin dijital ortamda tasarlanması, içeriğinin meydana getirilmesi, etkileşimli
olabilmesi, basılı bir kopyasının olmaması ve akıllı cihazlar, tabletler gibi ortamlardan

24
Stephen Brook, Can a Free Newspaper Be a Auality Newspaper?, The Guardian, Organ Grinder.
https://www. theguardian.com/media/organgrinder/2007/jun/06/wancanafreenewspaperbea,
(18.11.2018)
25
Tony Donavan, Haber Ajanslarının Geleceği, (Ed.) M. Ali Yalçındağ, Geleceğin Kısa Tarihi içinde,
İstanbul: Doğan Yayın Holding, 2008, s.99.

12
ulaşılabilir olmasıdır.26 Elektronik dergicilik açısında da 1990’ların dönüşüm yılı olduğu
söylenebilir. Bu dönemde internet, internet tarayıcıları gibi alanlarda birçok gelişme yaşanmış,
araştırmalar da bu yönde evrilmeye başlamıştır. 1992 yılında sadece elektronik olarak
yayınlanan Online Journal of Current Clinical Trials adlı hakemli dergi bu yönde yapılan
geliştirmelerin önde geleni olarak bilinmektedir. 27 Bu çalışmayı 1995 yılında Institution of
Electrical Engineers tarafından yayınlanan Electronics Letters Online dergisi izledi. 2004 yılına
gelindiğinde Google, Avrupa ve Kuzey Amerika’daki üniversitelerle iş birliği yaparak, basımı
tükenmiş ve yeni basımı olmayan yayınları dijital hale getirip kullanıcıların hizmetine
sunmuştur. 2010 yılına gelindiğinde ise PDA, cep telefonları ve özellikle İPad’ler dijital
yayıncılığın önemli noktaları haline gelmiş oldu.28

Dijital yayıncılıkta olduğu gibi dijital dergiciliğin de avantajları ve dezavantajları


bulunmaktadır. Avantajları olarak erişebilirlik, etkileşim, kullanılabilirlik, taranabilirlik,
yayılabilirlik, maliyet, çoklu ortam, arşivleme, istatistiklendirme ve raporlama olarak sıralamak
mümkündür. Dijital dergiciliğin dezavantajları ise avantajlarına oranla oldukça azdır.
Günümüzde akıllı cihazlar ve özellikle cep telefonlarının yaygınlaşması, internetin de aynı
oranda kullanılabilir hale gelmesi dezavantajları oldukça aza indirgemektedir. Burada dikkate
değer olan sadece sektörün henüz çok yeni oluşudur. Dijital yayınlar son derece dinamik bir
ortam gerektirirken bazı dergilerin henüz aynı şekilde verimli bir internet yayın altyapısına
sahip olmadığı görülmektedir.29

Ülkemizde yakın dönemde cep telefonu ve akıllı cihaz uygulamaları üzerinden


dergicilik yaygınlaşmaya başlamış görünmekte. Ancak bir taraftan siyasi yayınların hızla yok
olmaya başladığı, Penguen gibi haftalık mizah dergilerinin maliyetler ve satış nedenleri ile
baskılarını durdurması bu dönemin olumsuz sonuçları olarak karşımıza çıkmaktadır.

Tıpkı gazete alanında olduğu gibi dergicilik alanında da yayım hayatının devamı reklam
gelirlerine endekslenmiş olarak sürdürüldüğü yadsınamaz bir gerçekliktir. Türkiye’de
dergiciliğin, özellikle de ekonomi dergiciliğinin önde gelenlerinden olan Ekonomist Dergisinin
yayın yönetmeni olan Talat Yeşiloğlu, Türkiye’de de dijitalleşme ile basın yayın sektöründe
önemli değişiklikler olduğunu belirtirken içerik olarak ileri gittiklerini ancak tiraj olarak aynı
başarıyı gösteremediklerini söylemiştir. Bunun nedeni olarak da reklam gelirlerinden dergicilik
sektörünün yeteri kadar yararlanamadığını öne sürmüştür. Yeşiloğlu da dergiciliğin muhabir

26
Dora Santos Silva, The Future of Digital Magazine Publishing, Information Sevices & Use 31. 3-4, 2011,
s.301.
27
Can Besimoğlu, Akademisyenlerin Elektronik Dergi Kullanımında Disiplinler Arasındaki Farklar,
Ankara: Hacettepe Üniversitesi SBE, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 2007, s.19.
28
Gülsün Eby, E-Yayıncılık, Yeni İletişim Teknolojileri içinde, Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları,
2015, s.77.
29
Kazan, A.g.e., s.22.

13
yapısına dikkat çekerek geleneksel basının bu yönüyle internet gazeteciliğinin/dergiciliğinin
önüne geçtiğini savunanlar arasında yer almıştır. 30

Dijital Okuma

Yaşadığımız kaçınılmaz dijital dönüşüm okuma alışkanlıklarımızı da teknolojik


ortamlara doğru yönlendirmektedir. Gazetelerin ve dergilerin dijital ortama geçmesi, talebin ve
takibin artık bu tip platformlardan yapılır hale gelmesi bunun önemli göstergelerinden birisidir.
Tüketicilerin satın alma alışkanlıkları ve tercihleri de teknoloji ile birlikte değişiklik göstermeye
başlamış, durum sadece gazete – dergi ekseninden çıkmıştır.

Sangkaeo, okumayı olgunluk yaratmak ve güncel konularla alakalı farkındalık


oluşturmak için sürdürülebilir bir davranış biçimi olarak tanımlar. 31 Okumanın faydalı
olabilmesi için bazı şartlar gerekmektedir. Okumanın istekli ve bilinçli olması; okumanın,
okunana karşı istekli olunması ve süreklilik göstermesi durumunda faydalanmanın
arttırılmasında etkili olacaktır. Bununla birlikte okuma yapmanın bilgileri karşılaştırma, ifade
becerisini geliştirme ve hafızayı güçlendirme gibi faydaları vardır. 32

Alışverişlerin de online sitelerden yapılmaya başlaması alışkanlıkların değiştiğinin de


vurgusu olmuştur. Kindle gibi e-okuyucuların yaygınlaşmasıyla birlikte, e-kitap satışları da artış
göstermiştir. Klasik kitap okuyucusundaki ciddi rakamlar, yerini e-kitap okuyucusuna
bırakmaya doğru ilerlemektedir. Dünyanın önce gelen alışveriş sitelerinden Amazon.com’un
CEO’su Jeff Bezos 2010 yılında The New York Times’a konuyla ilgili yaptığı bir açıklamada;
“On beş yıldan fazla süredir kitap satıyoruz ve dijital kitap satmaya başlayalı henüz 4 yıl bile
olmadı. Durumun bu kadar hızlı bir şekilde bu noktaya geleceğini tahmin etmiyorduk”
ifadelerini kullanmıştı.33 Bu açıklamadan bile tüketicilerin alışveriş alışkanlıklarının ve okuma
kültürlerinin ne kadar hızlı ve hangi yönde değişebildiğini görmek zor olmayacaktır.

Günümüzde şekil değiştiren okuma biçimleri başta öğrenciler olmak üzere birçok
kesimin okuma alışkanlıklarını değiştirmiştir. Dijital okuma cihazları okuyucusuna basılı bir
kitaptan daha fazlasını vaat etmektedir. Okuduğunuz metnin aynı zamanda seslendirilmesini,
varsa görsellerini ve hatta hareketli olarak ifadelerini de okuyucusuna sunarken, grafik veya
adres köprüsü gibi bileşenlerle okumayı daha zengin hale getirir. 34

30
Umut Efe, Dergi Sayısında Ciddi Bir Azalma Var, İSMMMO Yaşam Dergisi, S.70, s.20.
31
Somsong Sangkaeo, Reading Habit Promotion in ASEAN Libraries, Reading Habit Promotion in ASEAN
Libraries. 65th IFLA Council and General Council and General Conference, Bangkok, Thailand, 1999, s.2.
32
Hüseyin Odabaş, Zuhal Yonca Odabaş ve Hasan Sevmez, Üniversite Öğrencilerinde Dijital / E-Kitap
Okuma Kültürü: Selçuk Üniversitesi Örneği, Ankara Üniversitesi DTCF Dergisi, S.58, s.145.
33
E-BooksTop Hardcovers at Amazon,
https://www.nytimes.com/2010/07/20/technology/20kindle.html, (17.11.2018)
34
Ase Kristine Tveit ve Anne Mangen, A Joker in The Class: Teenage Readers, Attitudes and Preferences
to Reading on Different Devices, Library & Information Science Research Vol.36, 3-4, 2014, s.180.

14
Ancak bu durumun da farklı görüşleri ortaya çıkmaktadır. Bunca görsel barındıran
içerik okuyucuyu kitaptan koparabilirken, kendi zihinsel oluşumunu da etkisizleştirebilir.
Örneğin, e-kitapta tasvir edilen bir olay ya da mekân okuyucunun zihninde farklı şekilde
belirecekken, dijital uygulama ile gösterilen farklılık içerebileceğinden, özellikle genç
okuyucular için hayal gücünün kullanımını olumsuzlaştırabilmektedir.

Bilginin yayılma gücü ve hızı ile birlikte teknolojik gelişim her yerde okuma imkânı
verirken, dijital cihazlar sayesinde sayısız kitabı her an yanında taşıyabilme imkânına sahip olan
okuyucuyu daha fazla okumaya çekebilir veya aksine teknolojiden sıkılma gibi duygusal
tepkimelerle birlikte göz ve zihin yorgunluğu gibi fiziksel rahatsızlıklara da yol açabilmektedir.
Basılı olmayan dijital yayınların okunması dijital okuma, ekran okuma, ekranik okuma, e-
okuma, elektronik okuma ve hiper okuma gibi çeşitli terimlerle ifade edilmekte, ancak genel
olarak dijital okuma kavramı tercih edilmiştir. 35

Hiper metin, okurun kendisini anlam oluşturma sürecine dahil etmesine ve çoğu zaman
yazarın öngördüğünden farklı bir şekilde metni yeniden yazmasına izin verir. Hiper metin,
okur/yazar rolünün bulanıklığına dair bir farkındalık da kazandırır. Hiper metin bizi
yazarlık rolü ve okur rolü üzerine yeniden düşünmeye zorlarken kitap teknolojisi, yazarlık
kavramımızda düzeltme yapacak gibi görünmektedir.

Günümüz insanı basılı kitapta olduğu gibi derin okumalar yerine, göz atma, göz
geçirme şeklinde hızla bakabileceği dijital kaynaklara yönelmektedir. Haber alma biçiminde
okuma alışkanlıkları değişen okuyucu, içselleştirme ve akılda tutma konularında yetersiz
kalabilmekte, bilgi sahibi olmak yerine fikir sahibi olabilmektedir. Toplu taşıma vasıtalarında
son dönemlerde görmeye alıştığımız ve sık sık da eleştiri konusu olan cep telefonu kullanımı,
önceleri –bir kısım için de olsa- kitap okuma eyleminin yerini almış görünmektedir. Gerek
müzik dinleyen, gerekse farklı eylemlerde bulunan cep telefonu kullanıcıları ve ilk-orta öğrenim
seviyesindeki çocukların cep telefonu-tablet kullanımı, alışkanlık olarak zihinsel kodlarda yerini
alması ve diğer alışkanlıkların veya olası edinimlerin de önünü kapatmak adına zararlı bir tutum
kazandırdığı gözlemlenmektedir.

Üniversite öğrencileri arasında yapılan bir araştırmada ülkemizde daha çok basılı
yayınların tercih edildiği görülürken, sahip oldukları teknolojik cihazların okuma eylemi için
yeterince sempatik bulunmadığı öne çıkmıştır. Eğitim sistemlerinde teknolojinin gereksiz
kullanımı öğrenciyi zihinsel olarak tembelliğe ittiği gözlemlenmiştir. Günümüzde gençliğin,
aşırı derecede bir internet ve teknoloji yığını içerisinde kalmış olması, toplumsal ve sosyal

35
Firdevs Güneş, Kâğıttan Ekran Okuma Alanındaki Gelişmeler, Bartın Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Dergisi, S.5, 2016, s.5.

15
rollerinin aksamasının yanı sıra, okuma-anlama, ifade etme, raporlama, yazabilme yetisi ve
paylaşma kültürlerinde gün geçtikçe azalan bir değer kaybı görülmektedir. 36

Sonuç

Dijitalleşme teknolojinin sonucudur. Leibniz’in 0 ve 1 sayılarıyla ürettiği dizilimin


dijital veri altyapısının temelini oluştursa da, gelinen nokta bir sonuç olarak karşımıza
çıkmaktadır. Ancak buradaki sonuç, asla sonu olmayacak bir serüvenin sürekli değişen
sonucudur.

Geleneksel yayıncılığın dönüştüğü bu elektronik yayın ortamı içerisinde kullanıcı


sürekli olarak internet erişimine ve ekranlı bir cihaza gereksinim duyar hale gelmiştir. Okur ve
yazarların bilişim okuryazarı olma zorunluluğu bulunmaktadır. Çünkü geleneksel okuyucu ile
hipermetin okuyucusunun arasında ciddi bir donanım ve içerik ayırt edebilme farkı özelliği
bulunmaktadır. Hiper ortamlar sayesinde kişi geçmiş bilgi ve ihtiyaçlarına daha kolay bir
biçimde ulaşabilmektedir.

Kültürel kodlarımızın bilgisayar kodları karşısındaki mağlubiyeti, kaybolmaya yüz tutmuş


değerlere yeniden sarılarak sağlanabilecektir. Örneğin, kitap, gazete veya dergi gibi yazılı basım
yayın araçlarının hazırlanması veya dağıtılması gibi süreçlerde teknoloji en son noktasına kadar
kullanılırken, üretilen dijital sonuçların tüketilmesinin (okunmasının) klasik yollarla yapılmasını
beklemek ya da ummak ütopik bir yaklaşım olarak görülebilir. Özellikle gençler arasında
yaygınlaşan teknolojik aygıt kullanımı, insan aklının birçok farklı yönde meşgul edilmesiyle
özellikle okuma alışkanlığı noktasında negatif etki ortaya koymaktadır.

Hipermetin yazarlığı ve hipermetin okuyuculuğu hakkında doğru bir bilgilendirme


yapıldığında hiper ortamların tehlike arz etmekten çok kolaylık sağladığı görülebilmektedir.
Başı ve sonu belli olan metinlerin bulunduğu kitaplar hayatımızdan tabii ki kolay kolay
silinmeyecektir.

Tüm bu gelişme ve değişimlere rağmen kitaba dokunarak, sayfaları adeta koklayarak


hissetmenin yerini, dijital ekranların –özellikle ülkemizde- alması tümüyle kolay olmayacak
gibi görünmektedir. Teknolojinin dijitalleşmesi eski eserlerin dijital ortama aktarılmasıyla daha
ulaşılabilir olmakla birlikte, felsefi olarak da yeniden doğuş olarak değerlendirilebilir ve
böylece 0 ve 1’in dizilimini sağlayan matematikçi Leibniz’in felsefi bakış açısıyla örtüşebilir.

Kaynakça

Accenture Türkiye Dijitalleşme Endeksi 2017.

Akın, Hilmi Bahadır ve Şimşek, M. Şerif. Teknoloji Yönetimi ve Örgütsel Değişim, Çizgi Kitabevi,
Konya, 2003.

36
Odabaş vd, A.g.m., s.169.

16
Ali Dönmez, Bilgisayarcı Matematikçiler, Doğuş Üniversitesi Dergisi, 2004, S.4.

Ase Kristine Tveit ve Anne Mangen, A Joker in The Class: Teenage Readers, Attitudes and
Preferences to Reading on Different Devices, Library & Information Science Research Vol.36, 3-4, 2014.

Aydoğan, Derya. “Türkiye’de Dijital Gazetecilik: Habertürk ve Hürriyet Gazeteleri Örneği”, The Turkish
Online Journal of Design, Art and Communication, Vol.3, Temmuz 2017.

Bekir Gür, Leibniz’in Matematik(sel) Düşüncesi, Matematik Dünyası, Güz, 2005.

Besimoğlu, Can. Akademisyenlerin Elektronik Dergi Kullanımında Disiplinler Arasındaki Farklar,


Hacettepe Üniversitesi SBE, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2007.

Binatlı, Cüneyt. Yeni Teknolojiler ve Kitabın Geleceği Üzerine Birkaç Söz, (Ed.) Zeliha Hepkon, İletişim
ve Teknoloji içinde, Kırmızı Kedi, İstanbul, 2011.

Breger, Herbert. God and Mathematics in Leibniz’s Thought, Mathematics and the Divine: A
Historical Study, (Ed.) Teun Koetsier ve Luc Bergmans, Elsevier.

Brook, Stephen. Can a Free Newspaper Be a Auality Newspaper?, The Guardian, Organ Grinder.
https://www.theguardian.com/media/organgrinder/2007/jun/06/wancanafree newspaperbea, (18.11.2018)

Castells, Manuel. Ağ Toplumunun Yükselişi, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2008.

Çaycı, Berk ve Karagülle, Ayşegül Elif. “İletişimin Dijitalleşmesi ve Kültürel Melezleşme”, Global Media
Journal, Sayı 6, Bahar 2016.

Donavan, Tony. Haber Ajanslarının Geleceği, (Ed.) M. Ali Yalçındağ, Geleceğin Kısa Tarihi içinde,
Doğan Yayın Holding, İstanbul, 2008.

Dönmez, Ali. “Bilgisayarcı Matematikçiler”, Doğuş Üniversitesi Dergisi, Sayı 4, 2004.

E-BooksTop Hardcovers at Amazon, https://www.nytimes.com/2010/07/20/ technology/20kindle.html,


(17.11.2018)

Eby, Gülsün. E-Yayıncılık, Yeni İletişim Teknolojileri içinde, Anadolu Üniversitesi Yayınları, Eskişehir,
2015.

Efe, Umut. “Dergi Sayısında Ciddi Bir Azalma Var”, İSMMMO Yaşam Dergisi, S.70.

Eriksen, Thomas Hylland. Küçük Yerler Büyük Meseleler Sosyal ve Kültürel Antropoloji, (Çev.) A.
Erkan Koca, Birleşik Dağıtım Kitabevi, Ankara, 2012.

Güneş, Firdevs. “Kâğıttan Ekran Okuma Alanındaki Gelişmeler”, Bartın Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Dergisi, Sayı 5, 2016.

Gür, Bekir. “Leibniz’in Matematik(sel) Düşüncesi”, Matematik Dünyası, Güz, 2005.

Hall, Frania. Dijital Yayıncılık, (Çev.) Türkan Çolak, Profil Yayıncılık, İstanbul, 2014.

Hall, Stuart. Vd. Modernity and its Features, Blackwell Publishing, 1992.

Harvey, David. Postmodernliğin Durumu, (Çev.) Sungur Savran, Metis Yayınları, İstanbul, 1997.

Karaduman, Murat. Değişen İletişim Ortamı, Yeni Medya ve İnternet Gazeteciliği, Yayımlanmamış
Yüksek Lisans Tezi, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir, 2002.

17
Karaduman, Murat. İnternet ve Gazetecilik, (Ed.) Sevda Alankuş, Yeni İletişim Teknolojileri ve Medya
içinde, Ips İletişim Vakfı Yayınları, İstanbul, 2003.

Kazan, Hüseyin. “Avantajları ve Dezavantajları ile Dijital Dergicilik”, The Turkish Online Journal of
Design, Art and Communication, Vol. 7, Ocak 2017.

Kongar, Emre. Toplumsal Değişme Kuramları ve Türkiye Gerçeği, Remzi Kitabevi, 20. Basım, İstanbul,
2018.

McLuhan, Marshall ve Power, Bruce R. Global Köy, (Çev.) Bahar Öcal Düzgören, Scala Yayınları,
İstanbul, 2001.

McMillin, Divya C. International Media Studies, Wiley-Blackwell Publishing, 2007.

Odabaş, Hüseyin. Vd. “Üniversite Öğrencilerinde Dijital / E-Kitap Okuma Kültürü: Selçuk Üniversitesi
Örneği”, Ankara Üniversitesi DTCF Dergisi, Sayı 58, 2018.

Özel, Sedat. “Yakınsama: Yeni Medyanın İtici Gücü”, Erciyes İletişim Dergisi, Cilt 2, Sayı 2, Kayseri,
2011.

Sangkaeo, Somsong. Reading Habit Promotion in ASEAN Libraries, Reading Habit Promotion in
ASEAN Libraries. 65th IFLA Council and General Council and General Conference, Bangkok, Thailand, 1999.

Silva, Dora Santos. The Future of Digital Magazine Publishing, Information Sevices & Use 31. 3-4,
2011.

Simonson, Itamar ve Rosen, Emanuel. Absolute Value: What Really Influences Customers in The Age
Of (Nearly) Perfect Information, Harper Business, New York, 2014.

Tveit, Ase Kristine and Mangen, Anne. “A Joker in The Class: Teenage Readers, Attitudes and Preferences
to Reading on Different Devices”, Library & Information Science Research, Vol.36, 2014.

18

You might also like