Professional Documents
Culture Documents
DRAMA İLİŞKİSİ
• Çocuk ve Oyun
•Oyunun Çocuğun Gelişimine
İÇİNDEKİLER
Katkıları
•Yaratıcılık ve Oyun ÇOCUK VE DRAMA
•Oyunun Özellikleri
• Okul Öncesi Eğitimde Oyunun Yeri Öğr. Gör.Ümit ARSLAN
•Okul Öncesi Eğitim Programlarında
Oyun
•Oyun Kuramları
•Çocuğun Gelişimine Göre Oyunun
Aşamaları
•Dramatik Oyun
• Oyun ve Yaratıcı Drama İlişkisi
•Oyun ve Yaratıcı Dramanın Tanımı
•Oyun ve Yaratıcı Drama Arasındaki
Benzerlik ve Farklılıklar
açıklayabilecek,
• Okul öncesinde oyunun yerini
anlayabilecek,
• Oyun ve yaratıcı drama ilişkisini ÜNİTE
kavrayabileceksiniz.
3
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Çocuk, Oyun ve Yaratıcı Drama İlişkisi
Oyunun Özellikleri
ÇOCUK, OYUN ve YARATICI DRAMA İLİŞKİSİ
Oyun Kuramları
Dramatik Oyun
GİRİŞ
Çocuklar için oyun hep vardı ve var olmaya devam edecektir. İnsanlara
“hayatınızın hangi dönemini tekrar yaşamak isterdiniz?” diye sorsalar büyük
çoğunluğu “çocukluk” diyecektir. Çünkü çocukluk dönemi, insanların doyasıya
oyun oynadığı, yarattığı, çevresini farklı gördüğü, her malzemeyi yeniden
tasarlayıp oyuna dâhil ettiği, eğlendiği, arkadaşlarıyla iletişim kurduğu, paylaştığı,
yardımlaştığı, kimi zaman yarıştığı, kazandığı ya da kaybettiği, hırslandığı ya da
oluruna bıraktığı, yaşadığı duyguları rahatça ifade ettiği bir dönemdir.
Bu nedenle çocuğa değer vermek ve onu anlamak için oyunu anlamak ve
değer vermek gerekir. Bu da en iyi şekilde oyunları sırasında çocuğu
gözlemleyerek yapabilir. Çünkü çocuk oyun sırasında doğaldır. Kendini tüm
yalınlığı ile yansıtır. Plato, çocuğu tanımak için uzun süre onunla birlikte olmaya
gerek olmadığını, bir saat çocuğu oyun oynarken gözlemlemenin yeterli olduğunu
belirterek oyunun gücünü anlatmak istemiştir (Tuğrul, 2014).
Oyunlar; çoğu zaman kendiliğinden ortaya çıkan, amacı olsun ya da olmasın,
kurallı ya da kuralsız, çocuğun istemesiyle gerçekleşen, her gelişim alanını
destekleyen yapısı dolayısıyla en etkin öğrenme sürecidir. Oyun oynamanın yaşı
yoktur ve oyun hem çocukların hem de yetişkinlerin için haz duyduğu bir ihtiyaçtır
(Fotoğraf 3.1).
”Çocuk oyunları,
yaşamın merkezindedir.
Bütün insanlar
oyunlarla büyür ve
gelişir.”
Fredrich Fröbel
Resim 3.1. Birlikte Oyun Oynayan Yetişkin ve Çocuk (Fotoğraflayan Ümit Aslan)
ÇOCUK VE OYUN
“Çocukların oyunu, onların en ciddi uğraşısıdır.”
Michel de Montaigne
Çağlar boyunca oyun felsefeciler, eğiticiler, psikologlar ve antropologlar
tarafından üzerinde çok konuşulan ve tartışılan bir kavram olmuştur. Oyun,
kimilerine göre amaçsız olarak yapılan iş veya çocuğun kendisini eğlendirmek için
yaptığı bir eylem, kimilerine göre boş zamanlarda yapılan bir etkinlik, kimilerine
göre kazanma ve kaybetmeyi temel alan belli kurallara göre gerçekleştirilen bir
etkinlik, kimilerine göre ise önemli, amacı olan, yaratıcı, öğrenme ve istekli olmayı
sağlayan bir eylem olarak görülmüştür (Adıgüzel, 2003).
Çocuk için oyun; yabancısı olduğu, birçok bilinmeyenle dolu bu dünyada dış
çevreyi anlamaya, onun olanaklarını keşfetmeye çalıştığı çok önemli bir davranış
biçimidir. Çocuk oyun sırasında kendini ve başkalarının özelliklerini keşfeder.
Çocuğun kendini keşfetmesi, anlaması ancak duygusal ve sosyal ilişkilerini gözden
geçirmesi ve sınamasıyla yani etkili olarak çevreyi denetlemesiyle mümkün
olabilir. Bu ise çocuğun oyun oynarken nelerden hoşlanıp hoşlanmadığı ve oyun
alanını kiminle paylaşmayı istediği ya da paylaşmayı istemediği ile ilgilidir. Alınan
bu kararlar, ilk bakışta kısa sürede önemli sonuçlara yol açmıyor gibi görünse de,
çocuğun kim olduğu ile ilgili olarak bir duygu (kendilik kavramı) geliştirmesine
yardımcı olur (Canning, 2007, akt. Arslan Çiftçi & Önder, 2017).
Oyun, sınırları içinde kendine has bir düzene sahiptir. Bu düzenden
sapmalar görüldüğünde oyun bozulur, amacı yok olur, oyunun değeri düşer.
Oyuna ait tanımlamalar incelendiğinde “Oyun bir etkinliktir” vurgulanır. Oyun
başlar ve belli bir zamanda biter. Bu esnada oyuna gerilim, birbirinin yerine
geçme, zıtlıklar, denge kurma, küsme, barışma ve çözüm eklenir (Aral vd., 2003).
Çocuğun öğrenmesi için oyun bir araçtır ve isteğe bağlıdır. Kimse zorla
Çocuk için oyun en
çocuğa oyun oynatamaz. Bu nedenle içten gelen bir davranış olarak oynanan
doğal öğrenme
ortamını sunmaktadır. oyunlar, çocuğu mutlu eder ve eğlendirir (Adıgüzel, 2018).
Oyun ve Yaratıcılık
Yaratıcılık her yerde ortaya çıkabilir. Çocukların oyunlarında, her yerde
yaratıcılığı görebiliriz (Adıgüzel, 2018). Çocuklar, oyunlarında esnek ve özgür
davranışlarıyla hayal güçlerini istedikleri şekilde kullanırlar ve bu da onların daha
yaratıcı düşünebilmelerini sağlar. Çocukların oyun oynamak için yarattıkları oyun
ortamları bile onların yaratıcılığının bir göstergesidir (Sevinç, 2004).
Oyunun Özellikleri
Adıgüzel (2018), oyunun özelliklerini şu şekilde belirtmiştir:
Özgürlük: Oyun, içinde kuralları olmasına rağmen içinde özgürlükleri de
barındırır. Çocuk oyun oynarken özgürdür. Bu duyguyu yoğun olarak yaşar.
Oyuna katılmak ya da oyundan çıkmak bu sınırın içindedir.
Öyleymiş gibi olma, yapma: Genellikle oyunlar çocuklar tarafından
oluşturulan kurgusal dünyada gerçekleşir. Kurgulanan bu dünya gerçek
dünya içindedir ve gerçek dünyadan yola çıkılarak oluşturulur. Örneğin;
evcilik, doktorculuk gibi dramatik oyunlar gerçek yaşamda var olan ve
çocuğun etrafında gözlemlediklerini taklit ettiği, farklı rollerin sergilendiği
“öyleymiş gibi yapma” özelliğine dayalıdır. Oyunların dili imgeseldir ve
çocuk imgeler oluşturarak kendini bunun içine aktarır.
İkili değer (ikili durum, çatışma, gerilim): Oyunların çoğu yapısı gereği
yarışma olgusuna dayanır. İçinde kazanma kaybetme ikilemi olan oyunlar
çocuklara, gerginlikle karışık bir heyecan duygusu yaşatır. Oyunların en
gizemli kısmını ikileme dayalı bu çatışma durumları oluşturmaktadır. Bu
anları yaşamak çocuklara haz ve mutluluk verir. Bu gerilime drama
İkileme dayalı çatışma açısından bakıldığında dramatik olandır. Bu da çocukların oyun içinde
durumları oyunların en
kalmalarına ve oyunu sürdürmelerine neden olur.
gizemli kısmını
oluşturur. Bu gerilime Kendine özgülük: Oyunların kendine has bir biçimi, başlangıcı ve kuralları
drama açısından vardır. Oyunların kuralları, çocuklar tarafından değiştirilebilir ve
baktığımızda dramatik geliştirilebilir. Çocuklar oyun oynama sürecinde bu kurallara uyulmasını
olanı görürüz. bekler ve genelde uymayanları oyun dışında bırakabilirler.
Şimdiki zaman: Her oyunun bir başlangıç ve bir bitiş noktası vardır. Oyunlar
bu biçimlendirilmiş zamanlarda gerçekleştirilir. Çocuk için içinde yaşadığı
zaman vardır ve o an önemlidir. Oyun sırasında gerilimler yaşanır ve bu
gerilim anları ile oyunu oynayanların durumları, kuralların değişimine
neden olabilir.
Katılım, hareket: Çocuk oyunlarında zihinsel, sözel, devinimsel bir yapı
bulunmaktadır. Oyuna katılım çocuğun kendisine bağlıdır. Eğer oyuna
katılım gösteriyorsa bu yapı içinde tam olarak kendini verdiğini görebiliriz.
Oyunların çoğunda çocuklar sürekli bir hareket ya da eylem durumundadır.
Eğlence ve haz: En önemli özelliklerinden biridir. Bu haz farklı boyutlardan
kaynaklanabilir. Örneğin; oyunda gerilimi, çatışmayı, kazanma-kaybetmeyi,
dramatik olanı yaşar, bu yaşantıdan eğlenir ve haz duyabilir. Ayrıca
oyundan tatmin olma durumu da çocukların eğlenmesine neden olur.
Süreç bakımından bir öneme sahip olma: Çocuklar için oyunun sonucu, özü
açısından bakıldığında önemli değildir. Rekabete dayalı oyunlarda bile
sonuçla ilgiliymiş gibi görünen çocuklar için oyun isteği bu süreçte
yaşanılanların yineleme isteminden kaynaklanır. Sürecin yoğun yaşanması
oyunlardaki yinelemeyi de etkilemektedir.
Kural koyuculuk ya da kendini yönetme: Çocuk oyunlarında genel olarak
oyunun kuralları çocuklar tarafından belirlenir. Evcilik, doktorculuk,
marketçilik gibi dramatik oyunlara bakıldığında çok değiştirildiği görülebilir.
Konulan kurallara uyulmadığında ise çocukların cezalandırmaya gittikleri
gözlemlenmektedir. Çocuklar isterlerse oyun sırasında uygun bulduklarında
kurallarda değişiklik yapabilirler.
Oyun Kuramları
Erken çocukluk dönemi düşünüldüğünde çocuk oyundan bağımsız
düşünülemez. Eğitim bilimciler, sosyologlar ve psikologlar tarafından çocukta
oyunun işlevi, çocuk için oyunun faydaları, oyun kuramları ile açıklanmaya
çalışılmıştır (Özkara, 2018). Oyun kuramlarını klasik ve modern oyun kuramları
olmak üzere iki başlıkta açıklanabilir:
Kişilik kuramı: Freud’a göre oyun, duyguların dışa vurumu için vardır. Ancak
benlik gelişip mantıksal düşünme başladığında oyun çağı son bulur. Oyun
çocuğun duygularını dışa vurabildiği, onu rahatlatan özgür bir ortamdır.
Çocukların oyunları gözlemlenerek yaşadığı duygusal çatışmalar ortaya
çıkarılabilir ve yorumlanabilir. Bu da ruhsal tedavide etkili bir yöntem
olarak kullanılmaktadır (Özdoğan, 2014; Özkara, 2018).
Psikososyal kuram: Erikson’a göre bireyin her dönemde üstesinden gelmesi
gereken ikilemler vardır ki okul öncesi dönemde güvene karşı güvensizlik,
özerkliğe karşı şüphe ve utanç, girişkenliğe karşı suçluluk vb durumlar
çocuğun oyuna ihtiyaç duymasını sağlamaktadır. Oyunda çocuk,
belirsizliklerini, kaygılarını ve arzularını canlandırır (Sevinç, 2004).
Erikson’a göre oyun, Sosyokültürel kuram: Vygotsky’nin oyun kuramı, oyunun kökeni ve rolüne
hayal gücünün dünyaya dayanmaktadır. Oyun sosyal bir etkinliktir. Oyun kültürel bağlamdan ayrı
hâkim olmak ve uyum gelişemez; o toplumun kültürel değerleri, tarihi, alışkanlıkları doğrudan
sağlamak için
oyunlarla yansıtılmaktadır. Çocuklar oyunları sırasında gerçek yaşama ait
kullanılmasıdır.
gözlemlerini bizzat hayata geçirerek adeta prova yaparlar. Sosyal ilişkileri,
aile ve toplum içindeki kuralları kabul ya da reddetme yönünde oyunun
serbestliğini kullanırlar (Vygotsky,1978’den aktaran Tuğrul, 2014).
Vygotsky, oyunun önemini düş gücünün ortaya çıkarılması biçiminde
açıklamaktadır. Bir sopanın at olarak kullanılması örneğinde olduğu gibi, bir
nesne kendisi olmayan başka bir şey yerine kullanılabilir ve benzetilebilir
(Aral vd., 2001).
Bilişsel kuram: Kuramın öncüsü Piaget oyunu “Dış dünyadan alınan
uyaranları özümleme ve uyum sistemine yerleştirme yolu” olarak
tanımlamaktadır. Piaget, oyunla bilişsel gelişim arasında yakın bir ilişki
olduğunu ve oyunun çocuğun algısal gelişiminde rolü bulunduğunu
savunmaktadır. Çocukların yalnız izole oyundan daha sosyalleşen ve işbirliği
Alıştırma oyunları: Altı ay ile iki yaş arasındaki dönemde görülür. Genelde
fiziksel aktivite içeren duyu-motor ve keşfedici oyunlar görülür. Çocuklar bu
dönemde ellerini kullanma çabası içindedir. Dokundukları ve ellerine
aldıkları nesneleri farklı şekillerde hareket ettirerek ve denemeler yaparak
keşifler yaparlar.
Sembolik oyunlar: İki ile on iki yaş arasındaki dönemde görülür. Bu
Piaget oyunları üç
basamakta sınıflamıştır: dönemde çocuklar, gerçek yaşamda karşılaştıkları durumları canlandırarak
alıştırma, sembolik ve oyunlarına yansıtırlar. Girdikleri rollerde dilini aktif olarak kullanır ve
kurallı oyunlar. nesneleri farklı amaçlarla kullanabilirler. Anne rolüne giren çocuk, eline
aldığı havluya bebek rolünü verebilir, ona ninniler söyler, mamasını yedirir.
Mutfaktan aldığı oklavaya at rolünü verebilir ya da arka arkaya sıraladığı
sandalyeleri tren olarak hayal eder ve kendi hayal dünyasında dağları,
ormanları aşacağı bir yolculuğa çıkar.
Kurallı oyunlar: Ortalama on iki yaş sonrasında görülür. Çocuklar oyunlarını
belli kurallara uymak zorunda olduklarını bilerek oynarlar (Tezel
Şahin,2003; Pilten & Pilten, 2013).
Dramatik Oyun
Evcilik, marketçilik, doktorculuk gibi taklide dayalı oyunlara dramatik
oyunlar adı verilir. Adıgüzel (2018) dramatik oyunu, çocukların keşfettikleri ve
daha çok çevresindeki karakterleri ve onların hareketlerini taklit ettikleri özgür bir
ortamda oynadıkları oyunlar olarak tanımlamaktadır. Herhangi bir
yapılandırmanın olmadığı bu oyunlarda çocuklar rol oynama ve doğaçlamayı
kullanırlar. Gündelik yaşantıları daha çok canlandırdıkları bu oyunlara en iyi örnek
Dramatik oyun, çocuğu evcilik oyunlarıdır. Çocuklar bu oyunlarda herhangi bir yetişkinin yönlendirmesi
dramaya hazırlayan bir olmadan farklı rolleri paylaşırlar ve bir ön hikâye olmadan öykünmeye dayalı
yapıya sahiptir olarak çevrelerinde gözlemledikleri rolleri canlandırırlar.
Dramatik oyunlarla, çocukların hayal güçleri ve yaratıcılıkları gelişir. Bu yolla
yeni kavramlar öğrenirler ve problem çözme becerilerini geliştirirler. Dramatik
oyunda çocuk kendine ait bir dünya oluşturur. Bu dünyada, gerçek hayatta
karşılaştığı ama çözemediği problemleri tekrar tekrar oynayarak çözmeye çalışır.
Yarattıkları hayali dünya içinde, gerçek hayatta o zamana kadar çözemedikleri
problemlere cesaretle yaklaşırlar ve çözemedikleri problemleri çözmeye çalışırlar.
Bunun için baş edemedikleri ve onlarda sıkıntı yaratan olumsuz deneyimlere
oyunlarında tekrar yer vererek çözüme ulaştırırlar ve sıkıntılarından kurtulurlar.
Çocuklar, iki üç yaşına kadar tek başına oynamaktan zevk alsa da daha sonra
hayal gücüne dayalı oyunları severler ve birlikte oynamaya başlarlar. Cinsiyet ile
ilgili oyunlara da bu çağlarda rastlanır. Taklit isteği ve hayal gücünü birleştirince
kendilerini zengin oyunların içinde bulurlar. 3-6 yaşlarındaki çocuklar içinde
bulundukları dünyayı ve hayallerindeki her şeyi temsil etme yeteneği ile
donatılmışlardır. Bu dönemde çocuklar oynadıkları sembolik ve dramatik oyunlar
ile kim olduklarını ortaya koymaktadırlar (Sevinç, 2004).
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. “Çocukları zorla oyuna dâhil edemezsiniz.” açıklaması oyunun hangi
özelliğini yansıtır?
a) Özgürlük
b) Öyleymiş gibi yapma
c) İkili değer barındırması (ikili durum, çatışma, gerilim)
d) Kendine özgü olması
e) Kural koyma ya da kendini yönetme
Cevap Anahtarı
1.a, 2.c, 3.e, 4.b, 5.a, 6.d, 7.e, 8.b, 9.d, 10.c
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Adıgüzel, Ö. (2003). Oyun ve drama ilişkisi. A. Öztürk (Ed.), Çocukta yaratıcılık ve
drama (s. 91-108). Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları.
Adıgüzel, Ö. (2007). Dramada temel kavramlar. A. Öztürk (Ed.), İlköğretimde
drama (s. 1-32). Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları.
Adıgüzel, Ö. (2018). Eğitimde yaratıcı drama. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.
Aksarı, S. (2005). İlköğretimde günlük ders planlarında yöntem olarak drama
önerileri. Ankara: Nobel Yayın Dağıtım.
Aksoy, A. B & Dere Çiftçi, H. (2014). Erken çocukluk döneminde oyun: duyu motor
oyundan kurallı oyuna. Ankara: Pegem Akademi Yayınları.
Aktaş Arnas, Y. (2017). Oyun, öğrenme ve deneyimin birleşimi: çocuk müzeleri,
Yaratıcı Drama Dergisi, 12(2), 17-30.
Aral, N., Baran, G., Pedük, Ş. & Erdoğan, S. (2003). Eğitimde drama (2.
Baskı).İstanbul: Ya-Pa Yayın.
Aral, N., Gürsoy, F. & Köksal, A. (2001). Okul öncesi eğitimde oyun. İstanbul: Ya-Pa
Yayınları.
Arslan Çiftçi, H. & Önder. A. (2017). Oyun nedir?. A. Önder & H. Arslan Çiftçi(Ed.),
Erken çocuklukta oyun ve oyun yoluyla öğrenme(s.1-25). Ankara: Nobel
Akademik Yayınları.
Balaban Dağal, A. (2017) Oyun gelişimi, A. Önder & H. Arslan Çiftçi(Ed.), Erken
çocuklukta oyun ve oyun yoluyla öğrenme(s.49-72). Ankara: Nobel
Akademik Yayınları.
Burnett, C. (2010). Asking questions which encourage creative thinking.
26.05.2019 tarihinde https://childhood101.com/asking-questions-which-
encourage-creative-thinking/ adresinden erişildi.
Çakmak, A. & Elibol, F.(2011). Çocuk ve oyun. Ankara: Vize Basın Yayın.
Gözalan, E. & Koçak, N. (2014). Oyun temelli dikkat eğitim programının 5-6 yaş
çocukların kelime bilgi düzeylerine etkisinin incelenmesi. KMÜ Sosyal ve
Ekonomik Araştırmalar Dergisi, 16 (Özel Sayı II), 115-121.
Gürkan, T. (2012). Okul öncesi eğitim programı, R. Zembat (Ed.). Okul öncesinde
özel öğretim yöntemleri, (s.35-76). Ankara: Anı Yayıncılık.
Işıtan, S. (2014). Okul öncesi eğitim ortamlarında oyun. A. B. Aksoy (Ed.) Her
yönüyle okul öncesi eğitim 3-okul öncesi eğitimde oyun. (s. 281-307).
Ankara: Hedef CS Basın Yayın.
MEB. (2013). Okul öncesi eğitim programı. Ankara: Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve
Terbiye Kurulu Başkanlığı.
Oktay, A. (1999). Yaşamın sihirli yılları: okul öncesi dönem. İstanbul: Epsilon
Yayınları.
Önder, A. (2002). Yaşayarak öğrenme için eğitici drama (4. Basım). İstanbul:
Epsilon Yayıncılık.
Önder, A. (2017). Oyun kuramları, A. Önder & H. Arslan Çiftçi(Ed.), Erken
çocuklukta oyun ve oyun yoluyla öğrenme(s.27-48). Ankara: Nobel
Akademik Yayınları.
Özdoğan, B. (2014). Çocuk ve oyun- oyunla çocuğa yardım(Genişletilmiş 6. Baskı).
Ankara: Anı Yayıncılık.
Özkara, M. (2018). Okul öncesi oyun kuramları. 12.07.2019 tarihinde
https://www.okuloncesi.info/2018/08/26/okul-oncesi-oyun-kuramlari/
adresinden erişilmiştir.
Pilten,P & Pilten, G.(2013). Okul çağı çocuklarının oyun kavramına ilişkin algılarının
ve oyun tercihlerinin değerlendirilmesi. Mersin Üniversitesi Eğitim
Fakültesi Dergisi, 7(2), 15-31.
Poyraz, H. (2017). Okul öncesinde oyun ve oyun örnekleri (5. Baskı). Ankara: Anı
Yayıncılık.
Pehlivan, H. (2005). Oyun ve öğrenme. Ankara: Anı Yayıncılık.
Sevinç, M. (2004). Erken çocukluk gelişimi ve eğitiminde oyun. İstanbul: Morpa
Kültür Yayınları.
Tezel Şahin, F. (2003). Oyun ve drama. E. Ömeroğlu, Ö. Ersoy, F. Tezel Şahin, A.
Kandır & A. Turla, Okul öncesi eğitimde drama (s. 9-18). Ankara: Kök
Yayıncılık.
Tuğrul, B. (2013). Oyun temelli öğrenme. R. Zembat (Ed.), Okul öncesinde özel
öğretim yöntemleri (3. Baskı), (s.177-205). Ankara: Anı Yayıncılık.
Tuğrul, B. (2014). Okul öncesi dönemde oyun. A. Köksal Akyol & A. B. Aksoy (Ed.),
Her yönüyle okul öncesi eğitim (s. 207-230). Ankara: Hedef CS Basın Yayın.
Turla, A. (2003). Çocuk ve yaratıcılık “çocuğum daha yaratıcı olabilir mi?”. İstanbul:
Morpa Kültür yayınları.
Tüfekçioğlu, U. (2002a). Oyun türleri II: hayali oyunlar. U. Tüfekçioğlu (Ed.),
Çocukta hareket, oyun gelişimi ve öğretimi (s. 85-106). Eskişehir: Anadolu
Üniversitesi Yayınları.
Ulutaş, A. (2011). Okul öncesi dönemde drama ve oyunun önemi. Adıyaman
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 4(6), s. 232-242.
Yavuzer, H. (2010). Çocuğunuzun ilk 6 yılı (26. Baskı). İstanbul: Remzi Kitabevi.
Yılmaz, E. (2017). Türkiye’de okul öncesi eğitim programlarında oyun ve oyun
araştırmaları. A. Önder & H. Arslan Çiftçi(Ed.), Erken çocuklukta oyun ve
oyun yoluyla öğrenme(s.383-402). Ankara: Nobel Akademik Yayınları.
Yılmaz, M. & Erduran, N. (2015). Okul öncesi eğitimde oyun- oyun dünyam dünyam
oyun. Ankara: Eğiten Kitap.