You are on page 1of 22

ÇOCUK, OYUN VE YARATICI

DRAMA İLİŞKİSİ

• Çocuk ve Oyun
•Oyunun Çocuğun Gelişimine
İÇİNDEKİLER

Katkıları
•Yaratıcılık ve Oyun ÇOCUK VE DRAMA
•Oyunun Özellikleri
• Okul Öncesi Eğitimde Oyunun Yeri Öğr. Gör.Ümit ARSLAN
•Okul Öncesi Eğitim Programlarında
Oyun
•Oyun Kuramları
•Çocuğun Gelişimine Göre Oyunun
Aşamaları
•Dramatik Oyun
• Oyun ve Yaratıcı Drama İlişkisi
•Oyun ve Yaratıcı Dramanın Tanımı
•Oyun ve Yaratıcı Drama Arasındaki
Benzerlik ve Farklılıklar

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


• Çocuk ve oyun arasındaki ilişkiyi
HEDEFLER

açıklayabilecek,
• Okul öncesinde oyunun yerini
anlayabilecek,
• Oyun ve yaratıcı drama ilişkisini ÜNİTE
kavrayabileceksiniz.

3
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Çocuk, Oyun ve Yaratıcı Drama İlişkisi

Oyunun Çocuğun Gelişimine


Katkıları

ÇOCUK ve OYUN Oyun ve Yaratıcılık

Oyunun Özellikleri
ÇOCUK, OYUN ve YARATICI DRAMA İLİŞKİSİ

Okul Öncesi EĞitim


Programlarında Oyun

Oyun Kuramları

OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE


OYUNUN YERİ
Çocuğun Gelişimine Göre
Oyunun Aşamaları

Dramatik Oyun

Oyun ve Yaratıcı Dramanın


Tanımı
OYUN ve YARATICI DRAMA
İLİŞKİSİ
Oyun ve Yaratıcı Drama
Arasındaki Benzerlikler ve
Farklılıklar

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2


Çocuk, Oyun ve Yaratıcı Drama İlişkisi

GİRİŞ
Çocuklar için oyun hep vardı ve var olmaya devam edecektir. İnsanlara
“hayatınızın hangi dönemini tekrar yaşamak isterdiniz?” diye sorsalar büyük
çoğunluğu “çocukluk” diyecektir. Çünkü çocukluk dönemi, insanların doyasıya
oyun oynadığı, yarattığı, çevresini farklı gördüğü, her malzemeyi yeniden
tasarlayıp oyuna dâhil ettiği, eğlendiği, arkadaşlarıyla iletişim kurduğu, paylaştığı,
yardımlaştığı, kimi zaman yarıştığı, kazandığı ya da kaybettiği, hırslandığı ya da
oluruna bıraktığı, yaşadığı duyguları rahatça ifade ettiği bir dönemdir.
Bu nedenle çocuğa değer vermek ve onu anlamak için oyunu anlamak ve
değer vermek gerekir. Bu da en iyi şekilde oyunları sırasında çocuğu
gözlemleyerek yapabilir. Çünkü çocuk oyun sırasında doğaldır. Kendini tüm
yalınlığı ile yansıtır. Plato, çocuğu tanımak için uzun süre onunla birlikte olmaya
gerek olmadığını, bir saat çocuğu oyun oynarken gözlemlemenin yeterli olduğunu
belirterek oyunun gücünü anlatmak istemiştir (Tuğrul, 2014).
Oyunlar; çoğu zaman kendiliğinden ortaya çıkan, amacı olsun ya da olmasın,
kurallı ya da kuralsız, çocuğun istemesiyle gerçekleşen, her gelişim alanını
destekleyen yapısı dolayısıyla en etkin öğrenme sürecidir. Oyun oynamanın yaşı
yoktur ve oyun hem çocukların hem de yetişkinlerin için haz duyduğu bir ihtiyaçtır
(Fotoğraf 3.1).

”Çocuk oyunları,
yaşamın merkezindedir.
Bütün insanlar
oyunlarla büyür ve
gelişir.”
Fredrich Fröbel

Resim 3.1. Birlikte Oyun Oynayan Yetişkin ve Çocuk (Fotoğraflayan Ümit Aslan)

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3


Çocuk, Oyun ve Yaratıcı Drama İlişkisi

ÇOCUK VE OYUN
“Çocukların oyunu, onların en ciddi uğraşısıdır.”
Michel de Montaigne
Çağlar boyunca oyun felsefeciler, eğiticiler, psikologlar ve antropologlar
tarafından üzerinde çok konuşulan ve tartışılan bir kavram olmuştur. Oyun,
kimilerine göre amaçsız olarak yapılan iş veya çocuğun kendisini eğlendirmek için
yaptığı bir eylem, kimilerine göre boş zamanlarda yapılan bir etkinlik, kimilerine
göre kazanma ve kaybetmeyi temel alan belli kurallara göre gerçekleştirilen bir
etkinlik, kimilerine göre ise önemli, amacı olan, yaratıcı, öğrenme ve istekli olmayı
sağlayan bir eylem olarak görülmüştür (Adıgüzel, 2003).
Çocuk için oyun; yabancısı olduğu, birçok bilinmeyenle dolu bu dünyada dış
çevreyi anlamaya, onun olanaklarını keşfetmeye çalıştığı çok önemli bir davranış
biçimidir. Çocuk oyun sırasında kendini ve başkalarının özelliklerini keşfeder.
Çocuğun kendini keşfetmesi, anlaması ancak duygusal ve sosyal ilişkilerini gözden
geçirmesi ve sınamasıyla yani etkili olarak çevreyi denetlemesiyle mümkün
olabilir. Bu ise çocuğun oyun oynarken nelerden hoşlanıp hoşlanmadığı ve oyun
alanını kiminle paylaşmayı istediği ya da paylaşmayı istemediği ile ilgilidir. Alınan
bu kararlar, ilk bakışta kısa sürede önemli sonuçlara yol açmıyor gibi görünse de,
çocuğun kim olduğu ile ilgili olarak bir duygu (kendilik kavramı) geliştirmesine
yardımcı olur (Canning, 2007, akt. Arslan Çiftçi & Önder, 2017).
Oyun, sınırları içinde kendine has bir düzene sahiptir. Bu düzenden
sapmalar görüldüğünde oyun bozulur, amacı yok olur, oyunun değeri düşer.
Oyuna ait tanımlamalar incelendiğinde “Oyun bir etkinliktir” vurgulanır. Oyun
başlar ve belli bir zamanda biter. Bu esnada oyuna gerilim, birbirinin yerine
geçme, zıtlıklar, denge kurma, küsme, barışma ve çözüm eklenir (Aral vd., 2003).
Çocuğun öğrenmesi için oyun bir araçtır ve isteğe bağlıdır. Kimse zorla
Çocuk için oyun en
çocuğa oyun oynatamaz. Bu nedenle içten gelen bir davranış olarak oynanan
doğal öğrenme
ortamını sunmaktadır. oyunlar, çocuğu mutlu eder ve eğlendirir (Adıgüzel, 2018).

Oyunun Çocuğun Gelişimine Katkıları


Oyunun gücü, çocuğun bütüncül gelişimine sağladığı katkılardan gelir.
Bunun dışında güvenli oluşu, çocukların yaşına ve ilgilerine uygun olması ve de
kolay ulaşılabilir, ekonomik, kalite göstergesi, çok yönlü, sürekli, fonksiyonel,
kapsayıcı, zengin ve keyif verici olması oyunu güçlü kılan özelliklerdir (Editorial,
2011, akt. Tuğrul, 2014). Bu özellikleri taşıyan oyun ortamları çocuğa gelişim
alanlarına göre şu katkıları sağlar:

Motor gelişiminde oyunun katkıları


Çocuklar oynarken çok çeşitli fiziksel hareketler yaparlar. Atlama, itme,
çekme, sıçrama, koşma, taşıma, denge, güç, esneklik, dayanıklılık gerektiren büyük
motor ve kesme, tutma, takma, sıkma, bağlama, sökme, yapıştırma, dikme gibi
küçük motor hareketler yaparlar.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4


Çocuk, Oyun ve Yaratıcı Drama İlişkisi

Bütün bu hareketler çocuğun fiziksel gelişimini destekler ve oyunlarında


sıklıkla tekrar edilir. Çocukların oyun sırasında düzenli olarak hareket halinde
olmaları sindirim, boşaltım ve solunum gibi vücut sistemlerinin de düzenli
çalışmasını sağlar (Tuğrul, 2014).

Dil gelişimi ve dil becerilerinde oyunun katkıları


Erken çocukluğa yön veren kuramcıların da belirttiği gibi oyun, çocuğun dış
dünyayı anlaması ve dil gelişimi için önemli bir araçtır. Oyun oynayan çocuklar
izlendiğinde onların kendi kendilerine yüksek sesle konuştukları gözlenebilir. Bu
onların “iç konuşma” süreciyle dünyayı anlamaya çalışma süreçleridir. Vygotsky
(1978)’ye göre oyun yoluyla çocukların dili keşfetmeleri öz düzenleme
becerilerinin gelişimi için de vazgeçilmez bir durumdur. Çocuklar oyun oynarken
dil kullanmada daha yetkin hale gelirler ve kendi düşünce süreçlerini düzenlemeye
başlarlar. Özellikle sosyo-dramatik oyunlarda çocukların daha iyi dil becerilerine,
daha iyi sosyal becerilere, daha fazla empati kurmaya, daha fazla hayal gücüne
sahip oldukları araştırmalarla da ortaya konmuştur (Miller & Almon, 2009, akt.
Aktaş Arnas, 2017).
Çocuk oyun esnasında duygu ve düşüncelerini ifade eder, iletişim kurar,
karşısındakileri ikna etmeye çalışır ve böylece dil becerileri daha da gelişir. Özellikle
grup oyunlarında çocuk diğer çocuklarla daha fazla etkileşim içerisinde
olduğundan bu tür oyunların çocuğun dil gelişimine katkısı da oldukça fazladır
(Özhan, 1997, akt. Yılmaz & Erduran, 2015).

•Çocuğun yaratıcı düşünmesini sağlamak ve elindeki nesneyi


Bireysel
Etkinlik

gerçek kullanım alanı dışında nasıl kullanılabileceğine dair


örnekler sunabileceği dil etkinlikleri planlayınız.
Çocuk oyun esnasında
duygu ve düşüncelerini
ifade eder, iletişim
kurar, karşısındakileri
ikna etmeye çalışır ve
böylece dilini geliştirir. Zihinsel gelişim ve öğrenmede oyunun katkıları
Oyun, çocukların zihinsel gelişiminde de önemlidir. Çocuk oyun oynayarak
düşünür, keşfeder, becerilerini geliştirir, çevresiyle iletişim kurar, karar verir,
verdiği kararları uygular ve özgüven geliştirir (Yavuzer, 2010). Zengin ve kaliteli
oyun deneyimleri, çocuklarda bilişsel seviyede esnekliği destekleyerek,
problemlerle tekrar tekrar uğraşarak ve yeni problemler üreterek problem çözme
becerisini ve yakınsak düşünme becerisini geliştirmektedir (Pehlivan, 2005). Çocuk
çevresinin ve toplumun birçok gerçeğini oyun yolu ile öğrenir. Oyun sırasında
çocuğun mantık yürütme, merak, anlama becerileri gelişir (Özdoğan, 2014). Çocuk
oyun yoluyla keşfedici öğrenme yollarını öğrenir. Bilginin yapılanması oyun
sürecinde en üst seviyede başarılır(Tuğrul, 2014).

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5


Çocuk, Oyun ve Yaratıcı Drama İlişkisi

Sosyo-duygusal gelişimde oyunun katkıları


Oyun çocuğun ruh sağlığı açısından büyük önem taşımaktadır ve duygusal
ilişkilerin başlatılması için en iyi ortamları hazırlamaktadır. Çocuğun duygusal
yaşantısı ile oyun arasındaki ilişki ilk defa Freud(1920) tarafından ortaya
konmuştur (Özdoğan, 2014). Çocuklar küçük yaşlardan itibaren oyun yoluyla
dünyayı keşfederler. Oyun sırasında iletişim kurarlar, sınırlarını öğrenirler,
Çocuk oyun sayesinde denemeler yaparlar, düşünürler, sorgularlar, deneyimler kazanarak yetişkinliğe
kendi keşif yolculuğuna
hazırlanırlar. İnsanların birbirleriyle kurdukları ilişkileri gözlemleyerek kendi
çıkar, sınırlarını öğrenir,
denemeler yapar, yaşantısına aktarır ve sosyalleşirler. Oyun sırasında duygularını ifade eder,
düşünür ve deneyim endişelerini kontrol altına alır, korkularından kurtulur, çeşitli fikirler geliştirir ve
kazanır. bunları uygun bir şekilde ifade ederler (Oktay, 1999). Çocuklar oyun oynarken
sınırlarının farkına varır, bu sayede yapabildikleri ve yapamadıkları arasında bir
değerlendirme yapma fırsatı bulurlar. Bu süreç, çocuğun kişisel gelişimi,
karakterinin yapılanması ve duygusal gelişimi açısından çok önemlidir (Tuğrul,
2014).

Öz-bakım becerilerinde oyunun katkıları


Farklı gelişim alanlarında çocuğun başarılı olabilmesi için çocukların
öncelikle temel ihtiyaçlarını karşılaması gerekir. Okul öncesinde çocuğa
kazandırılacak temel öz bakım becerileri arasında dinleme, yemek yeme, giyinme-
soyunma, kişisel bakım (temizlik, tuvalet, diş bakımı, saç bakımı, tırnak bakımı vb.)
alışkanlıkları yer almaktadır (Oktay, 1999). Öz bakım becerilerinin, çocukların öz
saygılarının gelişiminde önemi yadsınamaz. Bu nedenle çocukların öz bakım
becerilerinin gelişmesi için öğretmenlerin oyun ve çeşitli etkinlikler planlanması
gerekmektedir (Yılmaz & Erduran, 2015).

Oyun ve Yaratıcılık
Yaratıcılık her yerde ortaya çıkabilir. Çocukların oyunlarında, her yerde
yaratıcılığı görebiliriz (Adıgüzel, 2018). Çocuklar, oyunlarında esnek ve özgür
davranışlarıyla hayal güçlerini istedikleri şekilde kullanırlar ve bu da onların daha
yaratıcı düşünebilmelerini sağlar. Çocukların oyun oynamak için yarattıkları oyun
ortamları bile onların yaratıcılığının bir göstergesidir (Sevinç, 2004).

•Çocuktan oyuncaklarından bir tanesini seçmesi ve satıcı rolünde


Örnek

bu oyuncağı tanıtması istenir.


• Öğretmen "Müşteriyi ikna etmek için neler söylenebilir?,
Oyuncağın ne gibi özellikleri var?, Çocuklar bu oyuncağı neden
almalılar?" gibi sorular sorarak çocuğun düşünmesini sağlayabilir.

Çocukların yaratıcılıklarını geliştirmek için okunan bir masaldan, birlikte


oynanan bir oyundan, çevresindeki bir nesneden, parkta dolaşırken çevresinde

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6


Çocuk, Oyun ve Yaratıcı Drama İlişkisi

gördüklerinden, bir resimden vb. yola çıkarak yaratıcı etkinlikler planlanabilir


(Burnett, 2010).
Okul öncesi eğitim kurumlarındaki öğretmenler çocukların yaratıcılıklarını
geliştirmek için sabırlı olmalı ve çocukları tanımaya yönelik fırsatları iyi
değerlendirmelidir. Çocukla kurulan iletişimde olumlu ifadeler kullanmalı, merak
uyandırmalı, zengin uyarıcı çevre ile öğrenme ortamlarını zenginleştirmeli, çeşitli
etkinlikler ve oyunlarla gelişimlerini desteklemelidir. Sınıftaki öğrenme merkezleri
çocukların keşfedebilecekleri, dönüştürebilecekleri, karıştırabilecekleri çok çeşitli
materyallerle donatılmalı ve çocuğun yararına sunmalıdır (Turla, 2003).
Bireysel Etkinlik

•Çocuğun yaratıcı düşünmesini sağlamak için ne tür sorular


sormalıyız?
•Bir masaldan, bir oyundan, bir nesneden, bir resimden yola
çıkarak çocukları yaratıcı düşünmeye yönelten sorular hazırlayın.
Paylaşın ve önce sizler cevaplamaya çalışın.

Oyunun Özellikleri
Adıgüzel (2018), oyunun özelliklerini şu şekilde belirtmiştir:
 Özgürlük: Oyun, içinde kuralları olmasına rağmen içinde özgürlükleri de
barındırır. Çocuk oyun oynarken özgürdür. Bu duyguyu yoğun olarak yaşar.
Oyuna katılmak ya da oyundan çıkmak bu sınırın içindedir.
 Öyleymiş gibi olma, yapma: Genellikle oyunlar çocuklar tarafından
oluşturulan kurgusal dünyada gerçekleşir. Kurgulanan bu dünya gerçek
dünya içindedir ve gerçek dünyadan yola çıkılarak oluşturulur. Örneğin;
evcilik, doktorculuk gibi dramatik oyunlar gerçek yaşamda var olan ve
çocuğun etrafında gözlemlediklerini taklit ettiği, farklı rollerin sergilendiği
“öyleymiş gibi yapma” özelliğine dayalıdır. Oyunların dili imgeseldir ve
çocuk imgeler oluşturarak kendini bunun içine aktarır.
 İkili değer (ikili durum, çatışma, gerilim): Oyunların çoğu yapısı gereği
yarışma olgusuna dayanır. İçinde kazanma kaybetme ikilemi olan oyunlar
çocuklara, gerginlikle karışık bir heyecan duygusu yaşatır. Oyunların en
gizemli kısmını ikileme dayalı bu çatışma durumları oluşturmaktadır. Bu
anları yaşamak çocuklara haz ve mutluluk verir. Bu gerilime drama
İkileme dayalı çatışma açısından bakıldığında dramatik olandır. Bu da çocukların oyun içinde
durumları oyunların en
kalmalarına ve oyunu sürdürmelerine neden olur.
gizemli kısmını
oluşturur. Bu gerilime  Kendine özgülük: Oyunların kendine has bir biçimi, başlangıcı ve kuralları
drama açısından vardır. Oyunların kuralları, çocuklar tarafından değiştirilebilir ve
baktığımızda dramatik geliştirilebilir. Çocuklar oyun oynama sürecinde bu kurallara uyulmasını
olanı görürüz. bekler ve genelde uymayanları oyun dışında bırakabilirler.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7


Çocuk, Oyun ve Yaratıcı Drama İlişkisi

 Şimdiki zaman: Her oyunun bir başlangıç ve bir bitiş noktası vardır. Oyunlar
bu biçimlendirilmiş zamanlarda gerçekleştirilir. Çocuk için içinde yaşadığı
zaman vardır ve o an önemlidir. Oyun sırasında gerilimler yaşanır ve bu
gerilim anları ile oyunu oynayanların durumları, kuralların değişimine
neden olabilir.
 Katılım, hareket: Çocuk oyunlarında zihinsel, sözel, devinimsel bir yapı
bulunmaktadır. Oyuna katılım çocuğun kendisine bağlıdır. Eğer oyuna
katılım gösteriyorsa bu yapı içinde tam olarak kendini verdiğini görebiliriz.
Oyunların çoğunda çocuklar sürekli bir hareket ya da eylem durumundadır.
 Eğlence ve haz: En önemli özelliklerinden biridir. Bu haz farklı boyutlardan
kaynaklanabilir. Örneğin; oyunda gerilimi, çatışmayı, kazanma-kaybetmeyi,
dramatik olanı yaşar, bu yaşantıdan eğlenir ve haz duyabilir. Ayrıca
oyundan tatmin olma durumu da çocukların eğlenmesine neden olur.
 Süreç bakımından bir öneme sahip olma: Çocuklar için oyunun sonucu, özü
açısından bakıldığında önemli değildir. Rekabete dayalı oyunlarda bile
sonuçla ilgiliymiş gibi görünen çocuklar için oyun isteği bu süreçte
yaşanılanların yineleme isteminden kaynaklanır. Sürecin yoğun yaşanması
oyunlardaki yinelemeyi de etkilemektedir.
 Kural koyuculuk ya da kendini yönetme: Çocuk oyunlarında genel olarak
oyunun kuralları çocuklar tarafından belirlenir. Evcilik, doktorculuk,
marketçilik gibi dramatik oyunlara bakıldığında çok değiştirildiği görülebilir.
Konulan kurallara uyulmadığında ise çocukların cezalandırmaya gittikleri
gözlemlenmektedir. Çocuklar isterlerse oyun sırasında uygun bulduklarında
kurallarda değişiklik yapabilirler.

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMDE OYUNUN YERİ


Oyun, hem çocuk haklarından biridir hem de okul öncesi dönem için
öğretim yöntemidir. Çocukların öğrenme, büyüme ve gelişme yollarının en
başında gelen oyunun, çocukların sağlıklı gelişiminin temelinde olduğu düşünülür.
Çocukların eğitiminde, Oyunun çocuk gelişiminin bütününde önemli ve gerekli olduğu ilk çağlardan beri
yaş ve gelişim düzeyine eğitim kuramcıları tarafından vurgulanmaktadır. Buna rağmen, okul
uygun yöntem ve
programlarında yer alması 19. yüzyılın sonunu bulmuştur. Oyunun sınıftaki rolü
tekniklerin başında
“oyun” gelmektedir. erken çocukluk eğitiminin 200 yıllık tarihi boyunca yavaş yavaş gelişmiştir
(Doliopoulou & Rizou, 2012 akt. Arslan Çiftçi & Önder, 2017).
Dewey (1916, 1938) çocukların kendi kendilerine öğrendiklerini ve onların
dünyasının oyun olduğunu belirtmiştir. Çocuklar oyunları sırasında öğrendiklerini
sergilerler ve deneyimleri arttıkça oyunları değişir. Çocuk ilk elden somut
materyallerle deneyim edinir ve bu deneyimler hakkında konuşur, yeni anlamlar
öğrenir. Oyunları sırasındaki akran etkileşimi sayesinde de sosyal gelişimi
desteklenir. Dewey’in “aktif öğrenme”ye ilişkin görüşleri bugün erken çocukluk
programları üzerinde etkili olmuştur (Isenberg & Jalongo, 2001, akt. Işıtan,2014).

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8


Çocuk, Oyun ve Yaratıcı Drama İlişkisi

İlkokula hazırlık sürecinde okul öncesi eğitim büyük öneme sahiptir. Bu


süreçte çocukların belirli bir olgunluğa erişmeleri ve bazı becerileri kazanmaları
istenir. Çocuklara bu becerileri kazandırırken çeşitli etkinliklerin oyunlaştırılarak
sunulması, öğrenme sürecinin kolay ve kalıcı olmasını sağlamaktadır (Gözalan &
Koçak, 2014).
Türkiye’de uygulanan tüm okul öncesi eğitim programları bir arada
incelendiğinde, eğitim programlarında oyuna verilen önemin yıllar geçtikçe arttığı
ve temel öğrenme aracı olarak kabul edildiği görülmektedir (MEB. 1994; 2002;
2006; 2013). Bu sebeple çocuğun gelişimi ve eğitiminde bu denli büyük öneme
sahip olan oyunun erken çocukluk dönemine yönelik eğitim programlarının
vazgeçilmez bir parçası olduğu söylenebilir. Okul öncesi eğitimcilerinin de
çocukların oyun oynaması için fırsat sağlaması ve eğitim faaliyetlerinde oyun
temelli etkinliklere yer verilmesi gerekmektedir (Yılmaz, 2017).

Okul Öncesi Eğitim Programlarında Oyun


Ülkemizde uygulanan okul öncesi eğitim programı 2013 yılında revize
edilmiştir (Gürkan, 2012; MEB 2013). 2013 yılı okul öncesi eğitim programında
oyunlara ilişkin şu ifadelere yer verilmiştir(MEB, 2013): “Çocuk oyun aracılığıyla
öğrenir, kendini ve içinde yaşadığı dünyayı oyunla tanır ve kendini en iyi oyun
sırasında ifade eder, kritik düşünme becerilerini oyun içinde kazanır. Çocuğun dili
oyundur. Programda kazanım ve göstergeler ele alınırken oyunun bir yöntem
Çocuğun dili oyundur ve/veya etkinlik olarak kullanılması özellikle önerilmektedir. Oyun aracılığıyla
ve okul öncesi eğitimin öğrenme bu programın ve okul öncesi eğitimin ayrılmaz bir parçası olarak
ayrılmaz bir parçasıdır. görülmektedir.”
Ayrıca programda, çocukların oyun oynama gereksinimini karşılayabilmek
için günlük eğitim programında farklı türlerde, farklı kazanımlara hizmet edecek
çeşitli oyun oynama fırsatları sunmanın önemine de vurgu yapılmıştır.

Oyun Kuramları
Erken çocukluk dönemi düşünüldüğünde çocuk oyundan bağımsız
düşünülemez. Eğitim bilimciler, sosyologlar ve psikologlar tarafından çocukta
oyunun işlevi, çocuk için oyunun faydaları, oyun kuramları ile açıklanmaya
çalışılmıştır (Özkara, 2018). Oyun kuramlarını klasik ve modern oyun kuramları
olmak üzere iki başlıkta açıklanabilir:

Klasik oyun kuramları


Klasik oyun kuramları, oyunun neden oynandığına odaklanmıştır. Bu kuramlar
genel olarak çocuğu oyuna yönelten nedenlere dikkat çekmiştir.

 Fazla enerji harcama kuramı: Çocukların bedenlerinde biriken fazla enerjiyi


oyun yoluyla boşaltıp rahatladığını savunan kuramın temsilcileri arasında
Schiller ve Spencer sayılabilir. Bu kurama göre oyun sırasındaki davranışlar
amaçsız davranışlar olup yalnızca enerjinin açığa çıkarılmasına katkısı olur
(Önder, 2017).
 Rahatlama ve dinlenme kuramı: Oyunun rahatlatıcı etkisine işaret eden bir

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9


Çocuk, Oyun ve Yaratıcı Drama İlişkisi

diğer klasik kuramcı Lazarus’tur. Bu yaklaşıma göre oyunun amacı enerjiyi


boşaltmak değil, enerjiyi yeniden kazanmaktır. Bu görüş, oyunun yorulan
organizmanın enerjisini yeniden toplaması için işlevsel olduğunu belirtir. Bu
görüş, oyunun yorulan organizmanın enerjisini yeniden toplaması için
işlevsel olduğunu belirtir (Alev, 2017).
 Yaşama hazırlık-öncül deneme kuramı: Gross tarafından geliştirilen
kuramda, oyunun gerçek yaşama alıştırma egzersizi olduğu belirtilir. Oyun
içgüdülerin eğitimi için bir okuldur. Bebeğiyle oynayan, ona ninniler
mırıldanan küçük kız annelik için alıştırma yapıyordur. Yani “çocukluğun
sonunda ulaşılan olgunluk için ön denemeler”dir (Özdoğan, 2014).
 Özünü yenileme kuramı: Hall tarafından geliştirilen kuramda, çocukların
ilkel davranışlardan kurtulmak için oyun oynadıkları vurgulanmıştır. Kuram,
oyunun bireyde var olan anti-sosyal eğilimlerden arındırma işlevi olduğunu
savunur (Özkara, 2018).
Modern oyun kuramları
Freud, Erikson, Vygotsky, Piaget gibi kuramcılar tarafından temellendirilen
modern oyun kuramları, çocukların oyunlarını nasıl oynadıkları ile ilgilenmişlerdir.

 Kişilik kuramı: Freud’a göre oyun, duyguların dışa vurumu için vardır. Ancak
benlik gelişip mantıksal düşünme başladığında oyun çağı son bulur. Oyun
çocuğun duygularını dışa vurabildiği, onu rahatlatan özgür bir ortamdır.
Çocukların oyunları gözlemlenerek yaşadığı duygusal çatışmalar ortaya
çıkarılabilir ve yorumlanabilir. Bu da ruhsal tedavide etkili bir yöntem
olarak kullanılmaktadır (Özdoğan, 2014; Özkara, 2018).
 Psikososyal kuram: Erikson’a göre bireyin her dönemde üstesinden gelmesi
gereken ikilemler vardır ki okul öncesi dönemde güvene karşı güvensizlik,
özerkliğe karşı şüphe ve utanç, girişkenliğe karşı suçluluk vb durumlar
çocuğun oyuna ihtiyaç duymasını sağlamaktadır. Oyunda çocuk,
belirsizliklerini, kaygılarını ve arzularını canlandırır (Sevinç, 2004).
Erikson’a göre oyun,  Sosyokültürel kuram: Vygotsky’nin oyun kuramı, oyunun kökeni ve rolüne
hayal gücünün dünyaya dayanmaktadır. Oyun sosyal bir etkinliktir. Oyun kültürel bağlamdan ayrı
hâkim olmak ve uyum gelişemez; o toplumun kültürel değerleri, tarihi, alışkanlıkları doğrudan
sağlamak için
oyunlarla yansıtılmaktadır. Çocuklar oyunları sırasında gerçek yaşama ait
kullanılmasıdır.
gözlemlerini bizzat hayata geçirerek adeta prova yaparlar. Sosyal ilişkileri,
aile ve toplum içindeki kuralları kabul ya da reddetme yönünde oyunun
serbestliğini kullanırlar (Vygotsky,1978’den aktaran Tuğrul, 2014).
Vygotsky, oyunun önemini düş gücünün ortaya çıkarılması biçiminde
açıklamaktadır. Bir sopanın at olarak kullanılması örneğinde olduğu gibi, bir
nesne kendisi olmayan başka bir şey yerine kullanılabilir ve benzetilebilir
(Aral vd., 2001).
 Bilişsel kuram: Kuramın öncüsü Piaget oyunu “Dış dünyadan alınan
uyaranları özümleme ve uyum sistemine yerleştirme yolu” olarak
tanımlamaktadır. Piaget, oyunla bilişsel gelişim arasında yakın bir ilişki
olduğunu ve oyunun çocuğun algısal gelişiminde rolü bulunduğunu
savunmaktadır. Çocukların yalnız izole oyundan daha sosyalleşen ve işbirliği

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10


Çocuk, Oyun ve Yaratıcı Drama İlişkisi

gerektiren oyunlara doğru bir gelişme gösterdiklerini, bu gelişime paralel


olarak basit duyu-motor hareketlerden oluşan fonksiyonel oyunlardan
sembolik ve kurallı oyunlara doğru bilişsel bir gelişim içinde olduklarını
vurgular. Piaget’ye göre bu gelişim, çocukların öğrenme deneyimlerinin
temellerini oluşturmaktadır (Tuğrul, 2013).

Çocuğun Gelişimine Göre Oyunun Aşamaları


Etnografik çalışmalar tüm toplumlarda çocukların oyun oynadığını
göstermiştir. Ancak çocuk oyunlarının çeşitleri, biçimleri ve ne kadar süre
oynadıkları yaşa, cinsiyete, kültürel bağlamlara ve oyun ortamlarının çevresel
Çocuk oyunları özelliklerine bağlı olarak değiştiği kabul edilmektedir (Sutton-Smith, 1997, akt.
kuramcılar tarafından Arslan Çiftçi & Önder, 2017).
çocukların gelişimine
göre farklı aşamalarda Parten’in oyun aşamaları
sınıflandırılmıştır. Parten, çocukların oyun ortamındaki sosyalleşme davranışlarını incelemiş ve
2-6 yaşlar arasındaki çocukların oyun davranışlarını altı aşamada sınıflandırmıştır.
Bunlar;
 Amaçsız oyun: Çocuklar hiçbir şey yapmaksızın oturur ya da ayakta durur,
hiç kimse ile oynamaz, hiçbir oyuna dâhil olmazlar. Bu dönemde çocuk
kendini ve çevresini bakarak, dokunarak ve elleriyle tanımaya çalışır,
gördüklerini taklit yoluyla tekrar tekrar denerler. Yaptıkları işe dikkatlerini
verirler, sevinç ve kızgınlık gibi duygular yaşarlar ve kendi kendine
konuşurlar.
 Oyunu izleme(gözlemci-pasif oyun): Çocuklar diğer çocukların ne yaptığını,
ne ile oynadığını gözlemler. Onlarla iletişim kurar ancak eylemlerine
katılmazlar.
 Yalnız oyun(tek başına oynanan-izole oyun): Bu aşamada çocukların tek
başına oyun oynadıkları görülür. Diğer çocuklardan ayrıdır. Fiziksel olarak
birbirlerine yakın olmalarına ve aynı mekânda yer almalarına rağmen
onlarla ilişkili kurmazlar.
 Paralel oyun: Bu aşamada çocuklar aynı ortamda, aynı tür oyuncaklarla
birbirlerinden bağımsız olarak oyun oynar. Yanında diğer çocuklar olmasına
rağmen yalnız başlarına oynarlar.
 Birlikte(ilişkili) oyun: Çocuklar diğer çocuklarla etkileşim içindedir.
Birbirlerine soru sorar, materyal paylaşır ve birlikte oyun oynarlar. Bu
aşamada çocuklar küçük gruplar halinde oynarlar. Oyun bir amaca göre
organize edilmez, işbirliği yoktur.
 Kooperatif (işbirlikçi) oyun: Bu oyunlarda çocuklar, oyuna başlamadan önce
kuralları beraber oluşturur ve oyunu bu kurallara göre oynarlar. Her grupta
herkesin bir rolü vardır. Çocuklar bir amaç için oyunu yapılandırır ve
organize ederler. Bu evre sosyal etkileşimin en yoğun olduğu, iş
bölümünün yapıldığı, ortak amaçlar sebebiyle grup olma eğiliminin
görüldüğü evredir (Aksoy & Dere Çiftçi, 2008; Poyraz, 2012; Önder, 2017;
Balaban Dağal, 2017).

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11


Çocuk, Oyun ve Yaratıcı Drama İlişkisi

Piaget’nin oyun aşamaları


Piaget oyunları alıştırma, sembolik ve kurallı oyunlar olarak sınıflamıştır ki
bu sınıflamada özellikle bilişsel gelişimde sembolik oyunun önemini vurgulaması
göze çarpmaktadır.

 Alıştırma oyunları: Altı ay ile iki yaş arasındaki dönemde görülür. Genelde
fiziksel aktivite içeren duyu-motor ve keşfedici oyunlar görülür. Çocuklar bu
dönemde ellerini kullanma çabası içindedir. Dokundukları ve ellerine
aldıkları nesneleri farklı şekillerde hareket ettirerek ve denemeler yaparak
keşifler yaparlar.
 Sembolik oyunlar: İki ile on iki yaş arasındaki dönemde görülür. Bu
Piaget oyunları üç
basamakta sınıflamıştır: dönemde çocuklar, gerçek yaşamda karşılaştıkları durumları canlandırarak
alıştırma, sembolik ve oyunlarına yansıtırlar. Girdikleri rollerde dilini aktif olarak kullanır ve
kurallı oyunlar. nesneleri farklı amaçlarla kullanabilirler. Anne rolüne giren çocuk, eline
aldığı havluya bebek rolünü verebilir, ona ninniler söyler, mamasını yedirir.
Mutfaktan aldığı oklavaya at rolünü verebilir ya da arka arkaya sıraladığı
sandalyeleri tren olarak hayal eder ve kendi hayal dünyasında dağları,
ormanları aşacağı bir yolculuğa çıkar.
 Kurallı oyunlar: Ortalama on iki yaş sonrasında görülür. Çocuklar oyunlarını
belli kurallara uymak zorunda olduklarını bilerek oynarlar (Tezel
Şahin,2003; Pilten & Pilten, 2013).

Smilansky’in oyun aşamaları


Oyuna ilişkin bir başka sınıflandırma yapan Smilansky ise Piaget’nin oyun
evrelerini daha da genişleterek oyunu gelişimsel olarak dört döneme ayırmıştır.
Bunlar;
 İşlevsel oyun: Çocuğun motor becerilerini kullanmasını sağlayacak basit
kas etkinlikleri içeren, kendisinin ve içerdiği materyallerin belli bir amaç
Smilansky’ın oyun taşımadığı oyun türüdür.
gelişim modelinde farklı
ve ardışık dört oyun  Yapı-inşa oyunu: Çocuğu yaratıcı etkinlikle ve dolayısı ile yaratmanın
döneminden keşfiyle tanıştırır. Bu oyun türünde çocuk, yapı malzemelerini kullanarak
bahsedilmektedir. özgün ürünler tasarlarlar ve başladığı işi başarıyla tamamlama duygusunu
yaşar. Bu evrede çocuklar bloklar, küpler, Legolar, yap-bozlar, kova, kürek
vb. materyaller ile sürekli bir yapı ürünü oluşturma ve bir şeyler inşa etme
isteği taşırlar.
 Dramatik (sembolik) oyun: Çocuğun kendi dünyasını keşfettiği,
çevresindekilerin hareket ve karakter özelliklerini taklit ettiği serbest bir
oyundur. Çocuklar hayal ettiklerini canlandırmaya çalışır ve canlandırma
için uygun materyaller seçip kullanırlar. Çocuklar yaratıcılıklarını, fiziksel
yeteneklerini ve sosyal farkındalıklarını özgürce ortaya çıkarır.
 Kurallı oyunlar: Çocuklar önceden belirlenmiş kurallar içerisinde, sınırları
bilerek ve sorumluluk üstlenerek oynarlar. Oyuna başlamadan önce

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12


Çocuk, Oyun ve Yaratıcı Drama İlişkisi

kurallar üzerinde uzlaşır, diğer çocuklara uyum sağlar ve sosyal anlaşma


yaparlar (Çakmak & Elibol, 2011; Aksoy & Dere Çiftçi, 2014). Çocuk oyunu
kurallarına göre oynarken, benmerkezci düşünce tarzından kurtulabilir ve
kurallar gereği sosyal normlara uygun biçimde davranışlar geliştirebilir.
Aynı zamanda çocuk kendini oyundaki arkadaşları yerine koyarak onun
nasıl davranacağını önceden tahmin edebilir. Piaget’ye göre bu yetenek,
bilişsel gelişime paralel olarak ancak on bir on iki yaşlarında
kazanılmaktadır. Bu dönemde düşünce tarzı benmerkezcilikten
uzaklaşarak sosyal düşünceye geçmektedir (Özdoğan, 2014).

•Okul öncesi dönemde oynanan oyunları çeşitlerine göre


Bireysel Etkinlik

sınıflandırmak isteseniz nasıl bir sınıflama yapardınız? Tartışınız.


•Dramatik oyunun sınıflamadaki yerini tartışınız

Dramatik Oyun
Evcilik, marketçilik, doktorculuk gibi taklide dayalı oyunlara dramatik
oyunlar adı verilir. Adıgüzel (2018) dramatik oyunu, çocukların keşfettikleri ve
daha çok çevresindeki karakterleri ve onların hareketlerini taklit ettikleri özgür bir
ortamda oynadıkları oyunlar olarak tanımlamaktadır. Herhangi bir
yapılandırmanın olmadığı bu oyunlarda çocuklar rol oynama ve doğaçlamayı
kullanırlar. Gündelik yaşantıları daha çok canlandırdıkları bu oyunlara en iyi örnek
Dramatik oyun, çocuğu evcilik oyunlarıdır. Çocuklar bu oyunlarda herhangi bir yetişkinin yönlendirmesi
dramaya hazırlayan bir olmadan farklı rolleri paylaşırlar ve bir ön hikâye olmadan öykünmeye dayalı
yapıya sahiptir olarak çevrelerinde gözlemledikleri rolleri canlandırırlar.
Dramatik oyunlarla, çocukların hayal güçleri ve yaratıcılıkları gelişir. Bu yolla
yeni kavramlar öğrenirler ve problem çözme becerilerini geliştirirler. Dramatik
oyunda çocuk kendine ait bir dünya oluşturur. Bu dünyada, gerçek hayatta
karşılaştığı ama çözemediği problemleri tekrar tekrar oynayarak çözmeye çalışır.
Yarattıkları hayali dünya içinde, gerçek hayatta o zamana kadar çözemedikleri
problemlere cesaretle yaklaşırlar ve çözemedikleri problemleri çözmeye çalışırlar.
Bunun için baş edemedikleri ve onlarda sıkıntı yaratan olumsuz deneyimlere
oyunlarında tekrar yer vererek çözüme ulaştırırlar ve sıkıntılarından kurtulurlar.
Çocuklar, iki üç yaşına kadar tek başına oynamaktan zevk alsa da daha sonra
hayal gücüne dayalı oyunları severler ve birlikte oynamaya başlarlar. Cinsiyet ile
ilgili oyunlara da bu çağlarda rastlanır. Taklit isteği ve hayal gücünü birleştirince
kendilerini zengin oyunların içinde bulurlar. 3-6 yaşlarındaki çocuklar içinde
bulundukları dünyayı ve hayallerindeki her şeyi temsil etme yeteneği ile
donatılmışlardır. Bu dönemde çocuklar oynadıkları sembolik ve dramatik oyunlar
ile kim olduklarını ortaya koymaktadırlar (Sevinç, 2004).

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13


Çocuk, Oyun ve Yaratıcı Drama İlişkisi

Çocuklar okul öncesi dönemde dramatik oyunları oynadıkça zaman içinde


üstlendikleri farklı rollerin ve canlandırılan olayın yorumu konusunda daha
disiplinli olmaya başlarlar. Zamanla oynadıkları bu rol oyunları, yetişkinlerin
kullandığı anlamda drama unsurları taşıyan oyunlara dönüşmeye başlar
(Tüfekçioğlu, 2002a).

•Kız çocukları anne rolünde bebeğini giydirir, annesinin kendini


Örnek
yıkadığı gibi bebeğini yıkar, ona ninniler söyler ya da masal
anlatarak uyutmaya çalışır.
•Erkek çocukları polis rolünde hırsızları yakalar veya sandalyeleri
arka arkaya dizip tren oluştururlar ve makinist olabilirler.

Çocukların oynadığı oyunların çoğu dramatik oyun niteliğindedir. Dramatik


oyunlarda rol oynama ve doğaçlama, ele alınan konu, yaşantı gibi unsurlar
dramayı doğrudan ilgilendiren özellikler olmasına rağmen canlandırmaların taklide
dayalı olması drama ile olan farkını ortaya çıkarmaktadır. Ancak tüm bu benzer
özellikleri ile dramatik oyun, çocuğu dramaya hazırlayan bir yapıya
sahiptir(Adıgüzel, 2018).

OYUN VE YARATICI DRAMA İLİŞKİSİ


Tanım
Oyun ve yaratıcı drama ilişkisini anlamlandırmak için öncelikle tanımlarına
bakmak gerekir.
Oyun çocuğa yönelik öğrenme, deneyim kazanma, yaratma, iletişim kurma
ve yetişkinliğe hazırlanma aracı; sıkıntılardan kurtulma, duyguları ifade etme yolu;
çocuğu eğlendiren haz ve mutluluk kaynağıdır ve çocuğun bütün gelişim alanlarını
Oyun çocuğun destekleyen faaliyetlerin tümüdür (Poyraz, 2017).
duygularını,
çatışmalarını, Yaratıcı drama ise herhangi bir konuyu, rol oynama ve doğaçlama gibi
eğilimlerini, kendi tekniklerden yararlanarak bir grupla ve grubun yaşantılarından yola çıkarak
isteklerini ve çevre yapılan canlandırmalardır. Bu süreçte oyunun genel özelliklerinden yararlanılır.
etkilerini kapsayan bir Süreci planlayan bir öğretmen/yaratıcı drama eğitmeni eşliğinde çalışma
eylemdir. gerçekleştirilir (Adıgüzel, 2007).
Yaratıcı dramanın temelinde oyun vardır. Özellikle bireyin grup içinde
kendini rahat ve güvenli hissetmesi için ısınma çalışmaları içinde oyunlardan
yararlanılır. Yaratıcı dramada oynanan oyunlar ile iletişime açık bir ortam yaratılır
ki bu da “Dramada yanlış yaparım” korkusunu ortadan kaldırır (Aksarı, 2005).
Ayrıca dramatik oyunlarda olduğu gibi rol oynama dramanın canlandırma
aşamasındaki temel tekniklerden biridir.
Çocuk hem oyunda hem de yaratıcı drama sürecinde kendini tüm benliğiyle
konuya ya da içinde olduğu faaliyete verir. Dramatik oyun ve yaratıcı drama

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14


Çocuk, Oyun ve Yaratıcı Drama İlişkisi

sayesinde çocuğu farklı rolleri oynarken görmek mümkündür. Oyunda girdiği


rollerle gerçek yaşamdaki rollerine hazırlanırlar. İşte bu tür “-mış gibi” davranmaya
dayalı oyun ile rol oynama ve doğaçlama tekniğine dayanan yaratıcı drama
arasında yakın bir benzerlik vardır (Tezel Şahin, 2003).

Oyun ve Yaratıcı Drama Arasındaki Benzerlik ve Farklılıklar


 Oyun genel olarak kendiliğinden başlar ve eğitim amaçları net değildir.
Yaratıcı drama ise önceden öğretmen ya da yaratıcı drama eğitmeni
tarafından belirlenmiş amaçları olan, daha planlı bir etkinliktir.
 Hem oyunda hem de yaratıcı dramada çocuk enerjisini ve dikkatini faaliyet
üzerinde yoğunlaştırır.
 Oyun grupla oynanabildiği gibi tek başına da oynanabilir. Yaratıcı drama
ise bir grup yaşantısıdır.
 Çocuk oyunlarının büyük çoğunluğunda kurallar önemlidir. Kurallara
uymak istemeyenler cezalandırılır ve oyun dışında kalabilir. Yaratıcı
dramanın kuralları önceden belirlense de esnektir. Yaratıcı dramada bir
Dramatik oyun ve
ödüllendirme veya cezalandırma söz konusu değildir.
yaratıcı drama arasında
ortak özellikler olsa da  Oyunların başlangıcı ve sonucu vardır, özellikle kurallı oyunlarda genelde
yaratıcı dramada yakın bir başarı söz konusudur. Yaratıcı dramada ise başlangıç ve sonuç bölümü
çevrenin aynen taklit olmayabilir, ortaya çıkan ürün ilk kez oluşur.
edilmesi söz konusu  Her ikisinde de tekrar vardır. Oyundaki tekrarda yapısal anlamda
değildir. farklılaşma olmazken yaratıcı dramada süreç ve yaşantılar farklılaşır.
 Çocuk oyunlarında kazanmak ve kaybetmek (yanmak/oyun dışı kalmak)
vardır, bu nedenle sonuç önemlidir. Yaratıcı dramada doğru-yanlış, güzel-
çirkin vb. yoktur. Çocuğun sürece nasıl katıldığı önemlidir. Yaratıcı drama
daha çok süreç odaklı bir çalışmayı esas alır.
 Özellikle kurallı oyunlar, rekabet duygusu üzerine kuruludur. Yaratıcı
dramada ise katılma ve paylaşma esastır.
 Oyunda lider olmadığından bu görevi daha çok çocuklardan biri üstlenir.
Yaratıcı dramada ise süreci planlayan bir öğretmen/yaratıcı drama
eğitmeni vardır. Bu kişi grubun kendini keşfetmesine, kendini ortaya
koymasına ve geliştirmesine yön verir.
 Oyunda estetik kaygı yerine rahatlama ve enerji boşalımı gibi öğeler yer
alır. Yaratıcı dramada ise estetik kaygı daha belirgin olup sürecin içinde ve
sonunda estetik biçimlere ulaşılabilir.
 Oyunda genelde değerlendirme yapılmaz. Yaratıcı drama sürecinde
gözden geçirme ve tartışma yer alır. Yaratıcı drama süreci sonunda
çalışmanın çocuklarla birlikte tartışılması oldukça önemli bir aşamadır
(Önder, 2002).
Yaratıcı drama, yaşamımızdaki tüm dramatik oyunların genişlemesi
biçimiyle başlamaktadır. Dramatik oyun yaratıcı drama ile benzer özellikler
gösterir ancak farklı kavramlardır. Her ikisinde de çocuklar arası iletişim, etkileşim
ve imgeleme vardır. Hazırlanmış bir metin yoktur.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15


Çocuk, Oyun ve Yaratıcı Drama İlişkisi

Ancak oyunda bir yetişkin müdahalesi olmadan çocuklar çeşitli rolleri


paylaşırlar, istedikleri gibi oynayarak oyunlarını sürdürürler. Bunu yaparken
çevrelerinde keşfettikleri tüm karakterleri özgür bir ortamda taklit ederek
oynarlar. Benzer özellikleri nedeniyle dramatik oyun, çocuğu yaratıcı dramaya
hazırlayan bir yapıya sahiptir. Dramatik oyunun içindeki çocuklar ileri yaşlarında
yaratıcı drama ile tanıştıklarında süreçte rahatlıkla doğaçlamayı, rol oynamayı
gerçekleştirebilir; edindiği tecrübelerden yararlanarak kendisi yaratır ve
canlandırmalarını oluşturabilir (Adıgüzel, 2018).
Yaratıcı dramanın ve oyunun çocuğun gelişimi açısından katkıları
incelendiğinde ne kadar çok ortak noktanın olduğu görülmektedir. Bu ortak
katkılar yaratıcılığı, hayal gücünü ve problem çözme becerilerini geliştirme;
bağımsız düşünme ve karar vermeyi becerisi kazandırma; duyguları fark etme ve
bunları ifade etme; iletişim ve empati becerilerinin gelişimini destekleme; sosyal
farkındalığı artırma; bilişsel, duyuşsal, devinimsel becerileri geliştirme ve özel
gereksinimli çocukların eğitimine olumlu destek sağlama şeklinde sıralanabilir.
Çocuğun gelişimi
açısından oyun ve Yukarıda sıralanan ortak katkılar da göz önünde tutularak oyun ve yaratıcı
yaratıcı dramanın pek drama çocukların çok yönlü gelişimlerini sağlamaktadır. Okul öncesi eğitimden
çok katkısı vardır. çocukların en iyi şekilde yararlanmaları için drama ve oyun etkinlikleri programda
vazgeçilmez etkinliklerdir (Ulutaş, 2011). Okul öncesi eğitimde yer alan bu iki alan
benzerliklerine ve farlılıklarına rağmen bir bütün olarak algılanmakta, eğitimdeki
yeri ve önemi giderek artmaktadır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16


Çocuk, Oyun ve Yaratıcı Drama İlişkisi

• ÇOCUK, OYUN ve YARATICI DRAMA İLİŞKİSİ.


• ÇOCUK VE OYUN
• Oyunlar çoğu zaman kendiliğinden ortaya çıkan, bir amacı olan ya da
olmayan, kurallı ya da kuralsız, isteğe bağlı gerçekleştirilebilen, tüm
Özet
gelişim alanlarını destekleyen yapısı dolayısıyla en etkin öğrenme
sürecidir. Oyun oynamanın yaşı yoktur ve hem çocukların hem de
yetişkinlerin haz duyduğu bir ihtiyaçtır. Tüm bedenin hareket içinde
olduğu ve oynayanın ne yaptığının farkında olduğu bir süreçtir.
•Çocuk için oyun en doğal öğrenme ortamını sunmaktadır. Çocuğun
kendini ifade ettiği, ilgi ve yeteneklerini fark ettiği, yaratıcılığını ve
potansiyelini kullanabildiği, tüm gelişim alanlarını destekleyen önemli bir
fırsattır. Bu alanda yapılan çalışmalar, çocuğun gelişiminde ve
karakterinin şekillenmesinde oyun oynamanın önemli rol oynadığını
göstermektedir.
•OYUNUN ÇOCUĞUN GELİŞİMİNE KATKILARI: Oyunun gücü çocuğun
gelişim alanlarına sağladığı katkılardan gelir. Basit ve sade oluşu, kolay
ulaşılabilirliği, güvenli oluşu, çocukların yaşına ve ilgilerine uygunluğu,
ekonomikliği, katılımcılığı, çok yönlülüğü, kalite göstergesi oluşu,
sürekliliği, fonksiyonelliği, zenginliği, kapsayıcılığı ve keyif verici özelliği
oyunu güçlü kılan özellikleridir. Bu özellikleri taşıyan oyun ortamları
çocuğun motor, dil, zihinsel, sosyal, duygusal ve öz bakım becerilerinin
gelişimine katkısı çok büyüktür.
•YARATICILIK VE OYUN: Yaratıcılık her yerde ortaya çıkabilir. Çocukların
oyunlarında, her yerde yaratıcılığı görebiliriz. Çocuklar, oyunlarında esnek
ve özgür davranışlarıyla hayal güçlerini istedikleri şekilde kullanırlar ve bu
da onların daha yaratıcı düşünebilmelerini sağlar.
•OYUNUN ÖZELLİKLERİ: Oyunun özgürlük, öyleymiş gibi olma ya da
yapma, ikili değer (ikili durum, çatışma, gerilim), kendine özgülük,
şimdiki zaman, katılı- hareket, eğlence-haz, süreç bakımından bir öneme
sahip olma, kural koyuculuk ya da kendini yönetme gibi özellikleri
bulunmaktadır.
• OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE OYUN
•OKUL ÖNCESİ EĞİTİM PROGRAMLARINDA OYUN: Ülkemizde uygulanan
okul öncesi eğitim programı 2013 yılında revize edilmiş ve programda
“Çocuk oyun aracılığıyla öğrenir, kendini ve içinde yaşadığı dünyayı
oyunla tanır ve kendini en iyi oyun sırasında ifade eder, kritik düşünme
becerilerini oyun içinde kazanır. Çocuğun dili oyundur” İfadesine yer
verilerek oyunun önemi anlatılmak istenmiştir.
• ÇOCUĞUN GELİŞİMİNE GÖRE OYUNUN AŞAMALARI: Çocukların yaş ve
gelişim düzeylerine göre farklılık gösteren oyun dönemleri bu zamana
kadar yapılan çalışmalarda pek çok araştırmacı tarafından farklı şekillerde
açıklanmıştır. Çocukların oyun ortamındaki sosyalleşme davranışlarını
inceleyen Parten oyunu altı aşamada sınıflandırmıştır: amaçsız oyun,
oyunu izleme-pasif oyun, yalnız oyun, paralel oyun, birlikte oyun ve
kooperatif-işbirlikçi oyun.
•Piaget oyunları alıştırma, sembolik ve kurallı oyunlar olarak sınıflamıştır ki
bu sınıflamada özellikle bilişsel gelişimde sembolik oyunun önemini
vurgulaması göze çarpmaktadır.
•Smilansky ise Piaget’nin oyun evrelerini daha da genişleterek oyunu
gelişimsel olarak dört döneme ayırmıştır: işlevsel oyun, yapı-inşa oyunu,
dramatik-sembolik oyun ve kurallı oyunlar.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17


Çocuk, Oyun ve Yaratıcı Drama İlişkisi

•DRAMATİK OYUN: Çocukların oynadığı oyunların çoğu dramatik


niteliktedir. Bu oyunlarda rol oynama ve doğaçlama, ele alınan konu,
yaşantı gibi dramayı doğrudan ilgilendiren özellikler olmasına rağmen
canlandırmaların taklide dayalı olması drama ile olan farkını ortaya çıkarır.
Ancak tüm bu benzer özellikleri ile dramatik oyun, çocuğu dramaya
hazırlayan bir yapıya sahiptir.
Özet (devamı)
•OYUN VE YARATICI DRAMA İLİŞKİSİ
•OYUN VE YARATICI DRAMANIN TANIMI: Oyun çocuğa yönelik öğrenme,
deneyim kazanma, yaratma, iletişim kurma ve yetişkinliğe hazırlanma
aracı; sıkıntılardan kurtulma, duyguları ifade etme yolu; çocuğu
eğlendiren, haz ve mutluluk kaynağıdır ve çocuğun bütün gelişim alanlarını
destekleyen faaliyetlerin tümüdür.
•Yaratıcı drama ise herhangi bir konuyu, rol oynama ve doğaçlama gibi
tekniklerden yararlanarak bir grupla ve grubun yaşantılarından yola
çıkarak yapılan canlandırmalardır. Bu süreçte oyunun genel özelliklerinden
yararlanılır. Süreci planlayan bir lider eşliğinde çalışma gerçekleştirilir.
•OYUN VE YARATICI DRAMA ARASINDAKİ İLİŞKİ: Kısaca canlandırma
olarak tanımlayabileceğimiz yaratıcı dramanın temelinde oyun vardır.
Özellikle bireyin grup içinde kendini rahat ve güvenli hissetmesi için ısınma
çalışmaları içinde oyunlardan yararlanılır.
•Oyunların belli bir amacının olmaması, tek başına da oynanabilirliği, sonuç
odaklı olması, rekabet duygusu üzerine kurulu olması, süreçte bir
yetişkinin yönlendirmesine ihtiyaç duyulmaması, estetik kaygıdan çok
enerji boşalımı ve eğlenmenin olması, uyulmadığında oyun dışı
bırakabilecek kuralların olması ve oyunun sonunda değerlendirme
yapmanın olmaması yaratıcı dramadan farkları olarak göze çarpmaktadır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18


Çocuk, Oyun ve Yaratıcı Drama İlişkisi

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. “Çocukları zorla oyuna dâhil edemezsiniz.” açıklaması oyunun hangi
özelliğini yansıtır?
a) Özgürlük
b) Öyleymiş gibi yapma
c) İkili değer barındırması (ikili durum, çatışma, gerilim)
d) Kendine özgü olması
e) Kural koyma ya da kendini yönetme

2. Yaratıcı drama ve oyun ilişkisi düşünüldüğünde aşağıdakilerden hangisi


sadece oyuna ait bir özelliktir?
a) Şimdiki zaman
b) İkili değer (ikili durum, çatışma, gerilim)
c) Sonuç odaklı olması
d) Hareket
e) Eğlence ve haz

3. Aşağıdakilerden hangisi sosyo- duygusal gelişimde oyunun katkıları


arasında yer alır?
a) Konuştuğu dili keşfetmesi
b) Bedenin tüm sistemlerinin düzenli çalışması
c) Hayal gücünün desteklenmesi
d) Kişisel bakımını gerçekleştirmesi
e) Endişelerini kontrol altına alması

4. Çocukta yaratıcı düşünme ve dili geliştirmek için farklı sorular sorulabilir.


Aşağıdakilerden hangisi yaratıcı düşünmeye yönelten sorulardandır?
a) Gökkuşağını görebiliyor musun?
b) Sence kertenkeleler neden güneşte yatıyor?
c) Kırmızı yünü bulabilir misin?
d) Balıklar nerede yaşıyor?
e) Kaç tane salyangoz görüyorsun?

5. Aşağıda verilen gelişim alanlarının hangisinde çocukların oynadıkları


oyunlarda yüksek sesle kendi kendilerine konuşmaları gözlemlenir ve bu iç
konuşma süreciyle dünyayı anlamaya çalışmasından bahsedilir?
a) Dil gelişimi
b) Yaratıcılık gelişimi
c) Öz bakım becerilerinin gelişimi
d) Sosyo- duygusal gelişim
e) Zihinsel gelişim

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19


Çocuk, Oyun ve Yaratıcı Drama İlişkisi

6. Aşağıdakilerden hangisi sembolik oyun özelliğini gösterir?


a) Blokları sıraya ya da üst üste dizme
b) Arkadaşları ile top oynama
c) Saklambaç
d) Sandalyeleri arka arkaya sıralayarak tren oluşturma ve makinist olma
e) İp atlama

7. Oyun ve yaratıcı drama arasındaki farklılıklar karşılaştırıldığında


aşağıdakilerden hangisi yaratıcı drama için söylenebilir?
a) Rekabet vardır.
b) Genelde sonuç önemlidir.
c) Estetik kaygıdan çok enerji boşalımı ve rahatlama vardır.
d) Bir yetişkinin yönlendirmesine ihtiyaç duyulmaz.
e) Sonunda değerlendirme yapmak önemlidir.

8. Aşağıdaki ifadelerden hangisinde oyun ve yaratıcı dramanın benzerliğine


vurgu yapmaktadır?
a) Lider tarafından belirlenmiş planlı bir etkinliktir.
b) Çocuk enerjisini ve dikkatini etkinlik üzerinde yoğunlaştırır.
c) Grupla oynanabildiği gibi tek başına da oynanabilir.
d) Estetik kaygı belirgindir.
e) Rekabet duygusu üzerine kuruludur.

9. Dramatik oyun ve yaratıcı drama benzerliği düşünüldüğünde


aşağıdakilerden hangisi sadece dramatik oyun için söylenebilir?
a) Oyunda girdiği rollerle gerçek yaşam rollerine hazırlanırlar.
b) “-mış gibi” davranmaya dayalı süreç vardır.
c) Daha önceden hazırlanmış bir metin yoktur.
d) Taklide dayanır.
e) Çocuklar arası iletişim, etkileşim ve imgeleme dayalıdır.

10. Çocukların oyunları sırasında gerçek yaşama ait gözlemlerini hayata


geçirerek prova yaptıklarını savunan kuram aşağıdakilerden hangisidir?
a) Özünü yenileme kuramı
b) Kişilik kuramı
c) Sosyokültürel kuram
d) Psikososyal kuram
e) Bilişsel kuram

Cevap Anahtarı
1.a, 2.c, 3.e, 4.b, 5.a, 6.d, 7.e, 8.b, 9.d, 10.c

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20


Çocuk, Oyun ve Yaratıcı Drama İlişkisi

YARARLANILAN KAYNAKLAR
Adıgüzel, Ö. (2003). Oyun ve drama ilişkisi. A. Öztürk (Ed.), Çocukta yaratıcılık ve
drama (s. 91-108). Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları.
Adıgüzel, Ö. (2007). Dramada temel kavramlar. A. Öztürk (Ed.), İlköğretimde
drama (s. 1-32). Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları.
Adıgüzel, Ö. (2018). Eğitimde yaratıcı drama. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.
Aksarı, S. (2005). İlköğretimde günlük ders planlarında yöntem olarak drama
önerileri. Ankara: Nobel Yayın Dağıtım.
Aksoy, A. B & Dere Çiftçi, H. (2014). Erken çocukluk döneminde oyun: duyu motor
oyundan kurallı oyuna. Ankara: Pegem Akademi Yayınları.
Aktaş Arnas, Y. (2017). Oyun, öğrenme ve deneyimin birleşimi: çocuk müzeleri,
Yaratıcı Drama Dergisi, 12(2), 17-30.
Aral, N., Baran, G., Pedük, Ş. & Erdoğan, S. (2003). Eğitimde drama (2.
Baskı).İstanbul: Ya-Pa Yayın.
Aral, N., Gürsoy, F. & Köksal, A. (2001). Okul öncesi eğitimde oyun. İstanbul: Ya-Pa
Yayınları.
Arslan Çiftçi, H. & Önder. A. (2017). Oyun nedir?. A. Önder & H. Arslan Çiftçi(Ed.),
Erken çocuklukta oyun ve oyun yoluyla öğrenme(s.1-25). Ankara: Nobel
Akademik Yayınları.
Balaban Dağal, A. (2017) Oyun gelişimi, A. Önder & H. Arslan Çiftçi(Ed.), Erken
çocuklukta oyun ve oyun yoluyla öğrenme(s.49-72). Ankara: Nobel
Akademik Yayınları.
Burnett, C. (2010). Asking questions which encourage creative thinking.
26.05.2019 tarihinde https://childhood101.com/asking-questions-which-
encourage-creative-thinking/ adresinden erişildi.
Çakmak, A. & Elibol, F.(2011). Çocuk ve oyun. Ankara: Vize Basın Yayın.
Gözalan, E. & Koçak, N. (2014). Oyun temelli dikkat eğitim programının 5-6 yaş
çocukların kelime bilgi düzeylerine etkisinin incelenmesi. KMÜ Sosyal ve
Ekonomik Araştırmalar Dergisi, 16 (Özel Sayı II), 115-121.
Gürkan, T. (2012). Okul öncesi eğitim programı, R. Zembat (Ed.). Okul öncesinde
özel öğretim yöntemleri, (s.35-76). Ankara: Anı Yayıncılık.
Işıtan, S. (2014). Okul öncesi eğitim ortamlarında oyun. A. B. Aksoy (Ed.) Her
yönüyle okul öncesi eğitim 3-okul öncesi eğitimde oyun. (s. 281-307).
Ankara: Hedef CS Basın Yayın.
MEB. (2013). Okul öncesi eğitim programı. Ankara: Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve
Terbiye Kurulu Başkanlığı.
Oktay, A. (1999). Yaşamın sihirli yılları: okul öncesi dönem. İstanbul: Epsilon
Yayınları.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21


Çocuk, Oyun ve Yaratıcı Drama İlişkisi

Önder, A. (2002). Yaşayarak öğrenme için eğitici drama (4. Basım). İstanbul:
Epsilon Yayıncılık.
Önder, A. (2017). Oyun kuramları, A. Önder & H. Arslan Çiftçi(Ed.), Erken
çocuklukta oyun ve oyun yoluyla öğrenme(s.27-48). Ankara: Nobel
Akademik Yayınları.
Özdoğan, B. (2014). Çocuk ve oyun- oyunla çocuğa yardım(Genişletilmiş 6. Baskı).
Ankara: Anı Yayıncılık.
Özkara, M. (2018). Okul öncesi oyun kuramları. 12.07.2019 tarihinde
https://www.okuloncesi.info/2018/08/26/okul-oncesi-oyun-kuramlari/
adresinden erişilmiştir.
Pilten,P & Pilten, G.(2013). Okul çağı çocuklarının oyun kavramına ilişkin algılarının
ve oyun tercihlerinin değerlendirilmesi. Mersin Üniversitesi Eğitim
Fakültesi Dergisi, 7(2), 15-31.
Poyraz, H. (2017). Okul öncesinde oyun ve oyun örnekleri (5. Baskı). Ankara: Anı
Yayıncılık.
Pehlivan, H. (2005). Oyun ve öğrenme. Ankara: Anı Yayıncılık.
Sevinç, M. (2004). Erken çocukluk gelişimi ve eğitiminde oyun. İstanbul: Morpa
Kültür Yayınları.
Tezel Şahin, F. (2003). Oyun ve drama. E. Ömeroğlu, Ö. Ersoy, F. Tezel Şahin, A.
Kandır & A. Turla, Okul öncesi eğitimde drama (s. 9-18). Ankara: Kök
Yayıncılık.
Tuğrul, B. (2013). Oyun temelli öğrenme. R. Zembat (Ed.), Okul öncesinde özel
öğretim yöntemleri (3. Baskı), (s.177-205). Ankara: Anı Yayıncılık.
Tuğrul, B. (2014). Okul öncesi dönemde oyun. A. Köksal Akyol & A. B. Aksoy (Ed.),
Her yönüyle okul öncesi eğitim (s. 207-230). Ankara: Hedef CS Basın Yayın.
Turla, A. (2003). Çocuk ve yaratıcılık “çocuğum daha yaratıcı olabilir mi?”. İstanbul:
Morpa Kültür yayınları.
Tüfekçioğlu, U. (2002a). Oyun türleri II: hayali oyunlar. U. Tüfekçioğlu (Ed.),
Çocukta hareket, oyun gelişimi ve öğretimi (s. 85-106). Eskişehir: Anadolu
Üniversitesi Yayınları.
Ulutaş, A. (2011). Okul öncesi dönemde drama ve oyunun önemi. Adıyaman
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 4(6), s. 232-242.
Yavuzer, H. (2010). Çocuğunuzun ilk 6 yılı (26. Baskı). İstanbul: Remzi Kitabevi.
Yılmaz, E. (2017). Türkiye’de okul öncesi eğitim programlarında oyun ve oyun
araştırmaları. A. Önder & H. Arslan Çiftçi(Ed.), Erken çocuklukta oyun ve
oyun yoluyla öğrenme(s.383-402). Ankara: Nobel Akademik Yayınları.
Yılmaz, M. & Erduran, N. (2015). Okul öncesi eğitimde oyun- oyun dünyam dünyam
oyun. Ankara: Eğiten Kitap.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22

You might also like