You are on page 1of 19

Lektion 1

Die Wohnung (Konut)


A. Wohnmöglichketien
Hausarten (Ev tipleri)
das Einfamilienhaus (müstakil ev)
die Villa (villa)
das Mehrfamilienhaus (apartman - birden fazla ailenin yaşadığı konut)
der Bungalow (ahşap ev)
das Reihenhaus (sıralı ev)
das Doppelhaus (dublex ev - ikiz ev)
das Hochhaus (yüksek apartman / gökdelen)
das Wohnmobil (karavan)
das Bauernhaus / der Bauernhof ( çiftlik evi / çiftlik)

Wo wohnst du? (Nerede kalıyorsun?)


Not: Wo wohnst du (nerede oturuyorsun) sorusuna yanıt verirken genellikle in (içinde/-de) edatını
kullanıyoruz.Ve eğer in edatından sonra getireceğimiz ismimizin artikeli der ise dem, die ise der, das
ise dem artikeline dönüşüyor.
Eğer oturduğumuz, yaşadığımız yer belirli değilse, herhangi bir yer şeklinde söylüyorsak,
Möchten (İstemek)
Möchten (istemek) demektir ve bir modal fiildir.
Kendisi öznenin yanına gelip çekimlenirken, esas fiil sonda çekimsiz halde bulunur.

Özne + möchten + nesne + esas fiil (çekimsiz halde)

ich möchte
du möchtest
er/sie/es möchte
wir möchten
ihr möchtet
sie möchten

Wo möchtest du leben? (Nerede yaşamak istersin?)


Ich möchte in dem/der ....... leben. (......... da yaşamak isterim.)

Ich möchte in dem Dorf leben. (Köyde yaşamak isterim.)


Mein Vater möchte in der Stadt leben. (Babam şehirde yaşamak istiyor.)
Wir möchten in einem Wohnmobil leben. (Biz bir karavanda yaşamak istiyoruz.)

B. Teile des Hauses (Evin Bölümleri)

Das Esszimmer (yemek odası)


Der Garage (garaj)
Der Keller (kiler)
Bir evde var olan şeylerden bahsederken “haben” fiilini kullanıyoruz.

Özne + haben + nesne

ich habe das Zimmer (oda)


du hast der Stock (kat)
er/sie/es hat der Balkon (balkon)
wir haben der Garten (bahçe)
ihr habt die Aussicht (manzara)
sie haben der Garage (garaj)

Mein Haus hat 4 Zimmer. (Evimin 4 odası var.)


Das Haus hat zwei Balkons. (Evin 2 balkonu var.)
Das Haus hat keinen Garten. (Evin bahçesi yok.)

+ Wie viele Zimmer hat deine Wohnung? (Dairende kaç oda var?)
- Meine Wohnung hat 4 Zimmer. (Dairemde 4 oda var.)

+ Hast du einen Garten? (Bir bahçen var mı?)


- Ja, ich habe einen Garten. (Evet bir bahçem var.)

+ Was machst du in der Küche? (Mutfakta ne yaparsın?)


- Ich koche in der Küche. (Mutfakta yemek yaparım.) kochen: pişirmek/yemek yapmak

+ Was machst du in dem Schlafzimmer? (Yatak odasında ne yaparsın?)


- Ich schlafe in der Küche. (Yatak odasında uyurum.) schlafen: uyumak

+ Was machst du im Badezimmer? (Banyoda ne yaparsın?)


- Ich dusche in dem (im) Badezimmer. (Banyoda duş alırım.) duschen: duş almak
- Ich putze meine Zähne im Bad. (Banyoda dişlerimi fırçalarım.) Zähne putzen: diş fırçalamak

Bir evi, odayı ya da herhangi bir nesneyi tarif ederken “sein” fiilini kullanıyoruz.

Özne + sein + sıfat

ich bin
du bist
er/sie/es ist
wir sind
ihr seid
sie sind
Tarif ederken kullanabileceğimiz bazı sıfatlar;

günstig uygun
schön güzel
groß büyük
klein küçük
hell aydınlık
dunkel karanlık
praktisch pratik / kullanışlı
unpraktisch kullanışsız
bequem rahat
unbequem konforsuz / rahatsız edici
hässlich çirkin
modern modern
unmodern modern olmayan / eski moda
kurz kısa
lang uzun
breit geniş
eng dar

Zum Beispiel (Örn.):

Meine Küche ist klein aber hell. (Mutfağım küçük ama aydınlık.)
Das Schlafzimmer ist modern und bequem. (Yatak odası modern ve rahat.)

Bir oda, ev ya da herhangi bir nesnenin nasıl olduğunu sormak için “Wie” sorusunu yöneltiriz.

Wie ist dein Haus? (Evin nasıl?)


Mein Haus ist sehr groß und schön. (Evim çok büyük ve güzel.)

Wie ist euer Wohnzimmer? (Oturma odanız nasıl?)


Unser Wohnzimmer ist nicht schön. (Oturma odamız güzel değil.)

C. Die Möbelstücke (Mobilyalar)


der Vorhang (perde) das Regal (raflı dolap)
der Kühlschrank (buzdolabı) das Bett (yatak)
der Teppich (halı) das Sofa (kanepe/koltuk)
der Sessel (koltuk) das Bild (resim)
der Tisch (masa) das Kissen (yastık)
der Gasherd (gaz ocağı) das Waschbecken (lavabo)
der Fernseher (televizyon)
der Stuhl (sandalye)
der Computer (bigisayar)
der Spiegel (ayna)
der Schrank (dolap)
der Schreibtisch (çalışma masası)
die Mikrowelle (mikrodalga)
die Garderobe (giysi dolabı)
die Kommode (komidin)
die Waschmaschine (çamaşır makinesi)
die Lampe (lamba)
die Dusche (duş)
die Schublade (çekmece)
die Badewanne (küvet)
die Schreibtischlampe (masa lambası)
die Wanduhr (duvar saati)
die Spülmaschine (bulaşık makinesi)
die Stehlampe (ayaklı lamba)

Wortschatz zu Lektion 1 (Kelime bilgisi)


das Haus ev
die Miete kira
der Hof çiftlik
der Stock kat
das Leben hayat
die Großstadt büyük şehir
das Dorf köy
die Aussicht manzara
der Garten bahçe
die Umgebung çevre
das Land kırsal
Die Kleinstadt küçük şehir

Verben zu Lektion 1 (Fiiller)


wohnen ikamet etmek
leben yaşamak
ausziehen / zieht..... aus taşınmak (bir daireden çıkmak)
einziehen / zieht..... ein taşınmak (bir daireye taşınmak)
umziehen / zieht..... um taşınmak (bir daireden diğerine taşınmak/ev değiştirmek)
finden bulmak
möchten istemek
mögen hoşlanmak /sevmek
suchen aramak
ausruhen / ruht....aus dinlenmek
wechseln değiştirmek
sitzen oturmak
schlafen uyumak
kochen yemek yapmak
fernsehen / sieht... fern televizyon izlemek
putzen temizlemek
D.Die Wechselpräpositionen (Değişken edatlar/Yer edatları)
Değişken edatlar bazen "Akkusativ" bazen de "Dativ" alırlar.Bu yüzden bunlara değişken edatlar denilmektedir.
Eğer cümle yönelme/hareket bildiriyor ise edatın yanına gelen isim -i halinde (Akkusativ) söylenir,
Eğer cümle sabitlik/bulunma bildiriyor ise edatın yanına gelen isim -e halinde (Dativ) kullanılırlar.

an (=yanına; yanında)
auf (=üzerine; üzerinde)
in (=içine; içinde)
hinter (=arkasına; arkasında)
neben (=yanına; yanında)
unter (=altına; altında)
über (=üstüne; üstünde)
vor (=önüne; önünde) i hali -e hali
zwischen (=arasına; arasında)

*Bu edatlar akkusativ ile kullanıldığında bir yönelme/hareket söz konusudur. Akkusativ Dativ
edat + akkusativ + isim (auf den Tisch. (masanın üzerine)) der - den - dem
die - die - der
*Bu edatlar dativ ile kullanıldığında bir bulunma durumu/yer ifade ederler. das - das - dem
edat + dativ + isim (auf dem Tisch. (masanın üzerinde))

Präposition Wohin (nereye) + Akkusativ Wo (nerede) + Dativ


(edat)
an Walter hängt das Bild an die Wand. Das Bild hängt an der Wand.
Walter resmi duvara asıyor Resim duvarda asılı
auf Frida legt das Buch auf den Tisch. Das Buch liegt auf dem Tisch.
Frida kitabı masanın üzerine koyuyor. Kitap masanın üzerinde duruyor.
hinter Bruno sitzt sich hinter den Stuhl. Bruno sitzt hinter dem Stuhl.
Bruno sandalyenin arkasına oturuyor. Bruno sandalyenin arkasında oturuyor.
in Die Frau geht in das Kino. (ins Kino) Die Frau ist in dem Kino.
Kadın sinemanın içine gidiyor. Kadın sinemanın içinde. (Kadın sinemada)
neben Klaus setzt sich neben Melanie. Klaus sitzt neben Melanie.
Klaus Melanie’nin yanına oturuyor. Klaus Melanie’nin yanında oturuyor.
über Er hängt die Lampe über den Tisch. Die Lampe hängt über dem Tisch.
(O) lambayı masanın üzerine asıyor. Lamba masanın üzerinde asılı.
unter Der Hund legt sich unter den Tisch. Der Hund liegt unter dem Tisch.
Köpek masanın altına yatıyor. Köpek masanın altında yatıyor.
vor Selma geht vor das Fenster. Sie steht vor dem Fenster.
Selma pencerenin önüne gidiyor. (O) pencerenin önünde duruyor.
zwischen Er setzt sich zwischen die Frau und den Mann. Ich sitze zwischen der Frau und dem Mann.
Adam kadın ve adamın arasına oturuyor. Ben kadın ve adamın arasında oturuyorum.

**Bu edatlarla, özellikle bazı belli fiiller kullanılır:


Part 1

Lektion 2. Körperteile und Gesundheit (Vücudun bölümleri ve sağlık)

A. Die Körperteile (Vücudun bölümleri)

der Mund die Münde Ağız/Ağızlar


der Zahn die Zähne Diş/Dişler
der Kopf die Köpfe Kafa/kafalar
der Fuß die Füße Ayak/Ayaklar
der Hals die Hälse Boyun/Boyunlar (Boğaz)
der Bauch die Bäuche Karın/Karınlar
der Arm die Arme Kol/Kollar
der Rücken die Rücken Sırt/Sırtlar
der Finger die Finger Parmak/Parmaklar
die Nase die Nasen Burun/ Burunlar
die Hand die Hände El/Eller
das Haar die Haare Saç/Saçlar
das Bein die Beine Bacak/Bacaklar
das Auge die Augen Göz/Gözler
das Ohr die Ohren Kulak/Kulaklar
das Knie die Knie Diz/Dizler
die Schulter die Schultern Omuz/Omuzlar

A: Wie viele Finger hast du? (Kaç parmağın var?)


B: Ich habe zehn Finger. (10 parmağım var.)

A: Wie viele Augen hast du? (Kaç gözün var?)


B: Ich habe zwei Augen. (2 gözüm var.)

“Mit” edatının kullanımı;

→ Mit edatı “ile, birlikte, beraber” anlamlarına gelmektedir. Ve ardından gelen ismi dativ (-e hali) yapar.
→ Dativ yani ismin -e halini yaparken artikellerde değişiklik yapıyoruz.

Dativ (-e hali) Dativ (-e hali)


der → dem der Mann (adam) → dem Mann (adama)
die → der die Frau (kadın) → der Frau (kadına)
das → dem das Buch (kitap) → dem Buch (kitaba)
die (çoğul) → den die Bücher (kitaplar) → den Büchern (kitaplara)

Hal böyle olunca, mit edatından sonra gelecek olan artikellerde dativ olacağı için aynı şekilde değişikliğe
uğrayacak.
(gelen ismin artikel der veya das ise)

mit + dem + isim


mit + der + isim

(gelen ismin artikeli die ise)

Çoğul bir isim mit’ten sonra gelirse; mit + den + isim(n)

Örn: der Bleistift (kurşun kalem) → mit dem Bleistift (kurşun kalem ile)
die Schule (okul) → mit der Schule (okul ile) birlikte)
das Kind (çocuk) → mit dem Kind (çocukla birlikte)
die Füße (ayaklar) → mit den Füßen (ayaklar ile)

Uzuvlarımızın işlevlerinden bahsederken “mit” edatını kullanıyoruz.

Was macht man mit der Nase? (Burunla ne yapılır?)


Man riecht mit der Nase. (Burunla koku alınır.)

Was macht man mit den Ohren? (Kulakla ne yapılır?)


Man hört mit den Ohren. (Kulakla duyulur.)

Ich gehe mit den Füßen. (Ayaklar ile yürüyorum.)

Man riecht mit der Nase. (Burunla koku alınır.)

Man hört mit den Ohren. (Kulaklarla duyulur.)

Man sieht mit den Augen. (Gözlerle görülür.)

Man spielt Gitarre mit den Fingern. (Parmaklarla gitar çalınır.)

Man geht/läuft mit den Beinen. (Bacaklarla gidilir/yürünür.)

Man trägt / arbeitet/schreibt mit den Händen. (Ellerle taşınır/çalışılır/yazılır.)

Man isst mit dem Mund. (Ağızla yemek yenir.)

NOT: Burada kullanılan “man” zamirinin Türkçe’de tek başına bir anlamı yoktur. Belirsiz bir zamirdir.
Cümlenin anlamına “gidilir, yapılır, görülür…” gibi genellik veya belirsizlik ekler. Cümlenin anlamını
genelleştirir ve edilgen yapmaya yarar. Ve çekimi her zaman 3.tekil şahısa göre yapılır. (-t eki alır.)

Örn: In Deutschland spricht man Deutsch. (Almanya’da Almanca konuşulur.)

B. Die Gesundheit und die Krankheiten (Sağlık ve hastalıklar)

**Almancada birine neyi olduğunu ya da hastalığını sorarken aşağıdaki soruları yöneltebiliriz.

1. Was hast du? (Neyin var?)


2. Was fehlt dir? (Neyin var?)
3. Wo tut es weh? (Neren ağrıyor?)
**Bir yerinizin ağrıdığını iki farklı şekilde dile getirebilirsiniz.

→ Bunun ilk yolu;


“Ich habe…” şeklinde cümleye başladıktan sonra ağrıyan yerimizi belirtip –schmerzen kelimesi ile
birleştiriyoruz.

Ich habe .........................................


Kopf + schmerzen (baş + ağrısı)
Zahn + schmerzen (diş + ağrısı)
Bauch + schmerzen (karın + ağrısı)
Bein + schmerzen (bacak + ağrısı)
Hals + schmerzen (Boğaz + ağrısı)
......

NOT: Ancak vücudumuzda çift sayıda bulunan uzuvlarımıza ait bir ağrı da ise çoğul şekil ile söylüyoruz.

Ohren + schmerzen (Kulak + ağrısı)


Augen + schmerzen (Göz + ağrısı)

→ İkinci yolu ise;


“weh tun” (ağrımak) fiilini kullanmak. Benim anlamına gelen mein kelimesini kullandıktan sonra ağrıyan
yerimizi belirtiyoruz ve tut weh fiil çekimini getirerek “şuram ağrıyor, buram ağrıyor...” demiş oluyoruz.

Mein Kopf tut weh. (Başım ağrıyor.)


Mein Bauch tut weh. (Karnım ağrıyor.)
Mein Zahn tut weh. (Dişim ağrıyor.)
Eğer çoğul uzuvdan bahsedersek tun weh şeklinde çekim yapıyoruz.
Meine Augen tun weh. (Gözlerim ağrıyor.)

NOT: Mein Bauch tut weh. = Ich habe Bauchschmerzen. (Karnım ağrıyor.)
İki kalıpta aynı anlama gelmekte.

Die andere Krankheiten; (Diğer hastalıklar;)


die Grippe (grip)
→ Ich habe Grippe. (Gribim.)
die Erkältung (soğuk algınlığı)
→ Ahmet hat eine Erkältung. (Ahmet üşütmüş.)
erkältet sein (üşütmüş olmak)
→ Unser Lehrer ist erkältet. (Öğretmenimiz üşütmüş.)
das Fieber (ateş)
→ Das Kind hat Fieber. (Çocuğun ateşi var.)
husten (öksürmek)
→ Der Schüler hustet sehr stark. (Öğrenci çok şiddetli öksürüyor.)
der Husten (öksürük)
→ Ich habe Husten. (Öksürüğüm var.)
der Schnupfen (burun akıntısı)
→ Ich habe Schnupfen. (Nezle oldum. / Burnum akıyor.)
die Halsentzündung (boğaz ağrısı/boğaz iltihabı)
→ Sie hatte Halsentzündung. (Onun boğaz iltihabı vardı.)

C. Die Reflexivpronomen und Verben (Dönüşlü zamirler ve fiiller)


Öznenin yaptığı bir işten yine kendisi etkileniyorsa bu fiillere dönüşlü fiiller denir. Dönüşlü fiillerde özne
genelde canlıdır. Bir mastar halinde ki fiilin başında sich dönüşlü zamiri varsa bu fiilleri dönüşlü fiiller
olarak adlandırabiliriz.

Bazı dönüşlü fiiller;


sich ärgern (öfkelenmek)

sich waschen (yıkanmak)

sich fühlen (hissetmek)

sich kämmen (taranmak)

sich langweilen (canı sıkılmak)

sich ausruhen (dinlenmek)

sich schminken (makyaj yapmak)

Dönüşlü Fiillerin Kişilere Göre Çekimi


Dönüşlü fiillerin kişilere göre çekilirken sich zamiri şahıslara göre değişkenlik gösterir.

Reflexivpronomen (dönüşlü zamirler)


Ich → mich
Du → dich
Er/sie/es → sich
Wir → uns
Ihr → euch
Sie → sich

NOT: Bir dönüşlü fiili cümlede kullanmak istersek;


“ özne + dönüşlü fiil + sich ”

sich waschen (yıkanmak)

→ Ich wasche mich. (Yıkanıyorum.)

sich fühlen (hissetmek)

→ Ich fühle mich nicht gut. (kendimi iyi hissetmiyorum.)


sich ausruhen (dinlenmek)

→ Du sollst dich ausruhen. (Dinlenmelisin.)

→ Er ruht sich aus. (O dinleniyor.)

A: Wie fühlst du dich? (Kendini nasıl hissediyorsun?)

B: Ich fühle mich krank. (Kendimi hasta hissediyorum.)

A: Wie fühlt sie sich? (O kendini nasıl hissediyor?)

B: Sie fühlt sich schlecht. (O kendini kötü hissediyor.)


Part 2

Lektion 2. Körperteile und Gesundheit (Vücudun bölümleri ve sağlık)


A. Ratschläge geben (Tavsiye verme)
NOT: Birine tavsiyede bulunurken “sollen” modal fiilini kullanıyoruz. Sollen -meli/malı anlamındadır.

Özne + sollen + nesne + esas fiil (çekimsiz halde)


Ich - soll
Du - sollst
Er/sie /es - soll
Wir - sollen
Ihr - sollt
Sie - sollen

Du hustet sehr. Du sollst zum Arzt gehen. (Çok öksürüyorsun. Doktora gitmelisin.)

Du sollst im Bett bleiben. (Yatakta kalmalısın.)

Mein Zahn tut weh. Ich soll zum Zahnarzt gehen. (Dişim ağrıyor. Dişçiye gitmeliyim.)

Er soll nicht in die Schule gehen. (O okula gitmemeli.)

Sie sollen ihre Medikamente sorgfältig einnehmen. (İlaçlarınızı düzenli olarak almalısınız.)

Verilebilecek bazı tavsiyeler;

Kräutertee trinken Bitki çayı içmek


Sport machen Spor yapmak
heiß/warm duschen Sıcak/ılık duş almak
nicht zur Schule gehen Okula gitmemek
Freunde treffen Arkadaşlarla buluşmak
spazieren gehen Gezmeye gitmek
Medikamente einnehmen İlaç almak
Tabletten einnehmen İlaç almak
Vitamintabletten einnehmen Vitamin ilacı almak
im Bett bleiben Yatakta kalmak
Buch lesen Kitap okumak
sich erholen Dinlenmek
Hobbys haben Hobi edinmek
Therapie nehmen Tedavi görmek
zum Arzt gehen Doktora gitmek
ins Krankenhaus gehen Hastaneye gitmek
Hustensaft einnehmen Öksürük şurubu içmek
Obst und Gemüse essen Meyve-sebze yemek
schwimmen Yüzmek
Urlaub machen Tatil yapmak
Filme sehen Film seyretmek
Einnehmen (almak) fiili ayrılabilen bir fiildir ve çekimi düzensizdir. Özellikle ilaç almak şeklinde kullanılır.

ich nehme ein


du nimmst ein Örn:
er-sie-es nimmt ein Ich nehme jeden Tag Medikamente ein.
wir nehmen ein (Her gün ilaç alıyorum.)
ihr nehmt ein
sie-Sie nehmen ein

B. Der Imperativ (Emir kipi)


→ Emir cümleleri karşı tarafa yöneltilen isteklerde, komutlarda, öğüt ve önerilerde kullanılır.
→ Emir kipi aşağıdaki 3 şahsa göre kullanılır.

*du – ( tek bir kişiye emir verirken)


*Ihr - (birden fazla kişiye emir verirken)
*Sie - (kibar şekilde emir kipi kullanılırken)

1. Du – (tek bir kişiye emir verirken)


→ Bu kip, fiilin çekimli halinde bulunan “st” eki ve “du” zamiri atılarak yapılır.
Du kommst. (Sen geliyorsun.)
Komm! (Gel!)

Du gibst. (Sen veriyorsun)


Gib! (Ver!)

Du nimmst. (Sen alıyorsun)


Nimm! (Al!)

NOT: 2. ve 3. tekil şahıs çekimlerinde nokta alan fiillerin emir kipinde bu noktalar düşer.

Du schläfst. (Sen uyuyorsun.)


Schlaf! (Uyu!)

2. Ihr – (birden fazla kişiye emir verirken)


→ Birden fazla kişiye emir verirken , fiilin çekimli hali aynen kalır ancak “ihr” şahsı cümleden atılır.

Ihr kommt. (Siz geliyorsunuz.)


Kommt! (Gelin!)

Ihr gebt. (Siz veriyorsunuz)


Gebt! (Verin!)

Ihr macht. (Siz yapıyorsunuz.)


Macht! (Yapın!)
3. Sie – (kibar şekilde emir kipi kullanılırken)
→ Nezaket bildiren “Sie” (siz) için emir cümlesi, kelime sırası (özne ile fiil) değiştirilerek yapılır.

Sie kommen. (Siz geliyorsunuz.)


Kommen Sie! (Geliniz!)

Sie geben. (Siz veriyorsunuz)


Geben Sie! (Veriniz!)
Sie nehmen (Siz alıyorsunuz)
Nehmen Sie! (Alınız!)

ÖRN: Ziehen Sie einen Anzug an! (Bir takım elbise giyiniz!)

Bespiele:
Ihr→ Macht eure Hausaufgaben! (Ödevinizi yapın!)
Sie→ Fahren Sie mich bitte zum Bahnhof! (Beni tren istasyonuna götürün lütfen!)
Ihr→ Macht die Tür zu! (Kapıyı kapatın!)
Du→ Trink Kräutertee! (Bitki çayı iç!)

NOT: “Du” şahsında „-t”, „-d”, „-ig”, „-er”, „-el” ile biten fiiler emir kipinde “e” eki alırlar!
Du wartest → Warte einen Moment! (Biraz bekle!)
Du entschuldigst dich → Entschuldige dich! (Özür dile!)
Du bildest ein Satz → Bilde ein Satz! (Cümle kur!)

Yardımcı Fiiller ile Imperativ Yapımı

Sein (olmak)
du → Sei! Sei vorsichtig! (Dikkatli ol!)
ihr → Seid! Seid ruhig! Papa schläft. (Sessiz olun! Babanız uyuyor.)
Sie → Seien Sie! Seien Sie ruhig! (Sakin olunuz!)

haben (sahip olmak)


du → Hab! Hab keine Angst! (Korkma!)
ihr → Habt! Habt keine Angst! (Korkmayın!)
Sie → Haben Sie! Haben Sie keine Angst! (Korkmayınız!)

C. Das Präteritum (di’li geçmiş zaman)


Almancada geçmişte meydana gelen olaylar Präteritum (di’li geçmiş zaman) ile anlatılır.
Ayrıca di’li geçmiş zaman çoğu zaman masal ve hikayelerde anlatılmaktadır. Präteritum’un Türkçedeki
anlamı ise “ -iyordu/-uyordu/-dı/-di...” olarak çevrilmektedir.
Die Regelmäßigen Verben (Düzenli Fiiller)
Düzenli fiiller fiil köküne -te eki getirilek fiil imperfekt hale dönüştürülür ve bu ekten sonra özneye
göre şahıs eki getirilir.

ich fiil kökü + te


du fiil kökü + te + st NOT: Präteritumda 1. ve 3. tekil şahıslar (ich - er/sie/es)
er/sie/es fiil kökü + te şahıs eki almaz. Sadece geçmiş zaman eki (-te) alır.
wir fiil kökü + te + n
ihr fiil kökü + te + t
sie fiil kökü + te + n

Örn: sagen → sagen → ich → sagte söyledim


du → sagtest söyledin
er/sie/es → sagte söyledi
wir → sagten söyledik
ihr → sagtet söylediniz
sie → sagten söylediler

Beispiele (Örnekler):
Ich öffnete die Tür. (Ben kapıyı açıyordum.)
Deniz suchte dein Buch. (Deniz kitabını arıyordu.)
Ich machte meine Hausaufgabe. (Ben ev ödevlerimi yaptım.)
Sie arbeitete als Kellnerin. (O garson olarak çalıştı.)
Kaufte Peter neue Bücher? (Peter yeni kitaplar mı aldı?)

Die Unregelmäßigen Verben (Düzensiz Fiiller)


Düzensiz fiiller "Präteritum"da şu son ekleri alarak çekilir:

ich -
du st
NOT: Düzensiz fiiller tamamen değişiklik gösterir ve ezber gerektirir.
er/sie/es -
Genel anlamda sesli harfteki ünlülerde değişiklik olur ve -te eki
wir en
almazlar. 1. ve 3. tekil şahıslar yine aynı şekilde şahıs eki almazlar.
ihr t
sie n

Örn: gehen → ging → ich → ging


du → gingst
er/sie/es → ging
wir → gingen
ihr → gingt
sie → gingen
Bazı düzensiz fiillerin präteritum halleri;
finden (bulmak) fand
sehen (görmek) sah
essen (yemek yemek) aß
gehen (gitmek) ging
kommen (gelmek) kam
geben (vermek) gab
schreiben (yazmak) schrieben
sitzen (oturmak) saß
denken (düşünmek) dachte
sprechen (konuşmak) sprach
laufen (koşmak) lief
lesen (okumak) laß
schlafen (uyumak) schlief

Beispiele (Örnekler):
Feride aß eine Schokolade. (Feride bir çikolata yiyordu.)
Wir schrieben einen Brief. (Bir mektup yazdık.)
Ich kam in die Klasse. (Sınıfa geldim.)
Sprach Eren sehr gut Deutsch? (Eren Almanca'yı çok iyi konuşuyor muydu?)
Was machtest du gestern Abend? (Dün akşam ne yaptın?)

NOT: Präteritum’da fiillerin 1. ve 3. Kişi çekimleri her zaman aynıdır.

Haben ve Sein Fiillerinin Präteritum Çekimleri

haben (sahip olmak)


Prasens Präteritum
ich habe hatte
du hast hattest Örn:
er/sie/es hat hatte Präsens : Ich habe Fieber. (Ateşim var.)
wir haben hatten Präteritum: Ich hatte Fieber. (Ateşim vardı.)
ihr habt hattet
sie haben hatten

Beispiele (Örnekler):
Er hatte keine Arbeit und kein Geld. (Parası ve işi yoktu.)
Wir hatten zwei Wochen Ferien. (İki haftalık tatilimiz vardı.)
Er hatte eine Erkältung. (O üşütmüştü.)
Der Zug hatte zwei Stunden Verspätung. (Tren iki saat gecikti.)
Hattest du keine Zeit, einen Brief zu schreiben? (Bir mektup yazmaya vaktin yok muydu?)
sein (olmak)
Prasens Präteritum
ich bin war
du bist warst
Örn:
er/sie/es ist war Präsens : Ich bin krank. (Hastayım.)
wir sind waren Präteritum: Ich war krank. (Hastaydım.)
ihr seid wart
sie sind waren

Beispiele (Örnekler):
Ich war gestern zu Hause. (Dün evdeydim.)
Er war früher jung und arm. (O önceden genç ve fakirdi.)
Mein Freund war bei mir in den Ferien. (Arkadaşım tatilde bendeydi.)
Wir waren letzte Woche im Kino. (Geçen hafta sinemadaydık.)
Warst du gestern in der Schule? (Dün okulda mıydın?)

NOT: Ayrılabilen fiillerde tıpkı şimdiki zamanda olduğu gibi ayrılabilen ek cümle sonuna gider. Fiill kısmı
ise özneye göre çekimlenir.

Der Zug kam pünktlich in Hamburg an. (Tren Hamburg'a zamanında vardı.) - (ankommen-varmak)

Ali stieg in den Zug ein. (Ali trene bindi.) - (einsteigen - binmek)

Ich stand heute sehr früh auf. (Bugün çok erken kalktım.) - (aufstehen - kalkmak)
Er lud Ahmet zum Abendessen ein. (Ahmet’i akşam yemeğine davet etti.) - (einladen - davet etmek)

You might also like