You are on page 1of 4

1

MÜSLÜMANI ÖLDÜRMENİN VEBALİNE DAİR

“Kim bir mümini kasden öldürürse, onun cezası, içinde ebediyen kalacağı
cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, onu lânetlemiş ve onun için büyük bir
azap hazırlamıştır.” (Nisa Suresi, 4/ 93)

“Kim bir cana kıymamış ya da yeryüzünde bozgunculuk yapmamış olan bir canı
öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibidir. Kim de onu yaşatırsa, bütün
insanları yaşatmış gibi olur.” (Mâide sûresi, 5/32)

"Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder,


kötülükten sakındırırlar… İşte Allah'ın kendilerine rahmet edeceği kimseler
bunlardır" (Tevbe Suresi, 9/71)

“Kafirler birbirlerinin dostları, hamileridir. Eğer siz böyle bilmez, bu ölçüyle


vaziyet almazsanız, yeryüzünde bir fitne ve büyük bir fesat ortaya çıkar” (Enfal
8/73).

“Mü’minlere şefkat ve tevazu kanadını indir.” (Hicr sûresi, 15/88)

“Şüphesiz mü’minler ancak kardeştirler.” (Hucurât sûresi, 49/10)

“Müminler, müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmesin. Kim bunu yaparsa,


artık onun Allah ile hiçbir bağı yoktur” (Âl-i İmran Suresi, 3/28)

“Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, ona hiyânet etmez, ona


yalan söylemez, Onu düşmana teslim etmez. Onu yardımsız bırakmaz.
2

Müslümanın, diğer Müslümana ırzı, malı ve kanı haramdır” (Buhari, Mezalim,


3; Müslim, Birr 58; Tirmizî, Birr 18)

Peygamberimiz, Veda haccında Arafat hutbesi irad ederken şöyle buyurur:


"Şüphesiz, sizin kanlarınız ve mallarınız; bu gününüzün, bu ayınızın ve bu
beldenizin haram olduğu gibi birbirinize haramdır." (Buhâri, İlim 37, Hacc, 132,
Hudûd, 9; Müslim, Hacc 147; Tirmizî, Fiten 6)

"Mü'minlerin kanı eşittir. Onlar, içlerinden en avamının bile verdiği emana


uyarlar. Haberiniz olsun, Mü'min, kâfir mukabilinde öldürülmez. Kim bir cinayet
işlerse sorumluluğu kendine aittir (başkasını ilzâm etmez). Kim bir cinayet işler
veya câniyi himâye ederse, Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların lâneti
üzerine olsun!" (Ebû Dâvud, Diyât 11; Nesâî, Kasâme 8)

“Kim Lailahe İllallah Muhammedur Rasulullah derse, artık onların kanları ve


malları haram olur (onları kanları Allahın emanı altındadır )” (Kütüb-ü Sitte
Muhtasarı, 17/518)

"Müslümana sövmek fâsıklık, onunla savaşmak küfürdür." (Buhârî, Îmân 36;


Müslim, Îmân 116)

“Dikkat ediniz! Mü’mini öldürmek kâfir işidir. Mü’mine sövmek fâsıkların


vasfıdır. Bir mü’minin, kardeşini üç günden fazla konuşmayarak terk etmesi
helâl değildir.” (Câmiü’s-Sağîr, 2/1435)

"Yüce Allah'ın, her günahı mağfiret buyurması umulur. Ancak, bilerek mü'mini
öldüren veya kâfir olarak ölen kimse hâriç…" (Nesâî, Tahrîm 1 -7, 81)
3

"Bir Mü'minin öldürülmesi, Allah katında, dünyanın zevâlinden daha büyüktür."


(Nesâî, Tahrim 27, 83)

"Dünyanın tamamen yok olması, Allah indinde bir Müslümanın


öldürülmesinden daha hafiftir." (Tirmizî, Diyât 7)

"Gökler ve yer, bir mü'minin kanını (haksız yere) dökmek için birleşmiş olsa,
Allah onların hepsini cehenneme atar." (Tirmizî, Diyât, 8)

"Kim, yarım sözcükle de olsa bir müslümanın öldürülmesine yardım ederse


kıyâmet gününde Yüce Allah’ın huzurunda, alnına “Bunun Allah'ın rahmetinden
nasibi yoktur” diye yazılmış olarak getirilir" (İbn Mâce, Diyât 1)

“Ruhum kudret elinde olan Allah’a yemin olsun ki, ümmetimden bazıları,
(Müslümana) zulmü engellemeye takatları olduğu halde geri durup zalimlere
yağcılık yapanlar, kabirlerinden maymunlar ve domuzlar suretinde
diriltileceklerdir” (Deylemî, Kenz’ul Ummal, 5605, 3/83; Suyutî, Durr’ul
Mensur, 3/127).

"Kıyâmet gününde insanlar arasında hükmü verilecek ilk dâvâ, kan dâvâlarıdır."
(Buhârî, Diyât 1; Müslim, Kasâme 8, Hn. 28)

İmrân İbnu'I-Husayn radıyallahu anh anlatıyor: "Nâfi' İbnu'l-Ezrak ve arkadaşları


geldiler ve bana: "Ey İmrân helak oldun (dinden çıktın)!" dediler. İmrân: "Hayır!
İmran helak olmadı (dinden çıkmadı)" dedi. Onlar ısrarla: "Evet evet helak
oldun!" dediler. İmrân: "Beni helak eden şey nedir?" dedi. Onlar: "Allah Teâlâ
Hazretleri: "Fitne olmasın, dinin tamamı Allah için olsun diye onlarla savaşın"
buyuruyor" dediler. İmrân: "Evet biz onlarla savaştık ve hatta onları sürdük.
Dinin tamamı Allah içindi. Dilerseniz, ben size Resülullah aleyhissalatu
vesselâm'dan işittiğim bir hadisi rivayet edeyim!" dedi. Onlar: "Onu Resülullah
aleyhissaltu vesselâm'dan sen mi işittin?" dediler. İmran: "Evet! Ben gördüm ki,
4

Resülullah, müşriklere karşı müslümanlardan müteşekkil bir ordu gönderdi.


Askerler müşriklerle karşılaşınca, aralarında çok şiddetli bir savaş oldu.
Müşrikler mağlup olup sırtlarını müslümanlara verdiler (saf dışı oldular). Sonra
benim yakınlarımdan bir adam müşriklerden birine mızrakla saldırdı. Adamın
üzerine yürüyünce, müşrik Eşhedü en lâilâhe illallah (Allah'tan başka ilah
olmadığına şehadet ederim), ben müslümanım" dedi. Fakat müslüman asker
ona mızrağını saplayıp adamı öldürdü. Adam Resülullah aleyhissalâtu
vesselâm'ın yanına gelip: "Ey Allah in Resülü! Helak oldum! (Yani büyük bir
günah işledim)" dedi. Aleyhissalatu vesselam bir iki sefer: "Ne yaptın?" diye
sordu. Adam yaptığını olduğu gibi anlattı. Resülullah aleyhissalâtu vesselâm
adama: "Kalbini yarıp içinde ne olup olmadığına bakmalı değil miydin?" dedi.

Adam: "Ey Allah'ın Resülü! Eğer kalbini yarsaydım içindekini bilebilir miydim?"
diye sordu.

Aleyhissalâtu vesselâm: "Sen adamın hem sözünü kabul etmiyorsun hem de


kalbindekini bilmiyorsun olur mu böyle şey!" dedi. İmrân sözlerine devam etti:
"Sonra Resülullah aleyhissalâtu vesselâm, adam hakkında bir şey söylemedi.
Adam da az bir zaman yaşadı. Nihayet öldü. Biz onu defnettik. Ertesi günü
adamın cesedi yerüstünde görüldü. Halk: "Belki de bir düşman, kabrini deşip
kötülük için çıkarmıştır" dedi. Tekrar onu defnettik. Gençlerimize mezarı
başında nöbet tutmalarını söyledik. Buna rağmen cesedi tekrar mezardan dışarı
atıldı. "Bekleyen gençlerimiz uyumuş olabilirler" diye düşündük. Bir kere daha
onu defnettik. Bu sefer mezarını kendimiz bekledik. Ertesi gün yine cesedi
kabirden dışarı atıldı. Bunun üzerine, adamın cesedini dağlar arasında bir geçide
attık."

İmrân İbnu'I-Husayn şöyle devam etti: "Toprak onun cesedini dışarı attı. Biz
durumu Resülullah'a haber verdik. Aleyhissalâtu vesselâm: "Bu toprak, ondan
daha şerir insanları da kabul eder. Fakat Allah Teâlâ Hazretleri, size "lâ ilahe
illallah Muhammed rasulullah" Kelime-i Tevhid’inin hürmetinin ne kadar büyük
olduğunu size ders vermek istedi." (Kütüb-i Sitte Muhtasarı, 17/520-521).

You might also like