You are on page 1of 16

9/7/2020

ADJECTIVES &
ADVERBS
2-HOUR INSTANT GRAMMAR LESSONS

© Ülkü Küçükakın

ADJECTIVE + TO V1
• Sıfatlar, arkalarından fiil aldıklarında çoğunlukla « to+v1 » şeklinde alırlar.
 It is not very difficult to understand Ian’s intentions.
(…Ian’ın niyetini anlamak çok zor değil.)
 You may find it helpful to read this book before making a decision.
(…karar vermeden önce bu kitabı okumak yardımcı olabilir.)

!!!Bu başlık «Gerunds & Infinitives» konusunda detaylı bir şekilde işlenmişti.

© Ülkü Küçükakın

1
9/7/2020

ADJECTIVE + THAT SVO


• Sıfatlar arkalarından «that + SVO» veya «wh- + SVO» alıp, noun clause ile birlikte
de kullanılabilirler.
 Ella is very glad that she will be chosen for the volleyball team.
(…Ella voleybol takımına seçilecek olmasından çok memnun.)
 It is obvious that some serious changes are needed in our education system.
(…Eğitim sistemimizde ciddi değişiklilere ihtiyaç duyulduğu aşikardır.)
 I am not really sure why Emmy did not submit the proposal.
(…teklifi neden sunmadığından pek emin değilim.)
!!!Bu başlık «Noun Clauses» konusunda daha detaylı bir şekilde işlenecektir.

© Ülkü Küçükakın

SIFATLAŞAN FİİL YAPILARI - 1


• Duygu, düşünce ve his bildiren fiiller hem «Ving» hem de «V3» kullanılarak
sıfatlaşabilir. Ama anlam farklıdır. «Ving» active bir anlam verirken, «V3» passive
bir anlam verir. Bazı örnekler:

Verb Ving V3
excite (heyecanlandırmak) exciting (heyecan verici) excited (heyecanlı/heyecanlanmış)
frighten (korkutmak) frightening (korkunç) frightened (korkmuş)
interest (ilgisini çekmek) interesting (ilginç) interested (ilgili)
exhaust (bitirmek / tüketmek) exhausting (yorucu) exhausted (yorulmuş/tükenmiş)
confuse (kafa karıştırmak) confusing (kafa karıştırıcı) confused (kafası karışmış)

© Ülkü Küçükakın

2
9/7/2020

SIFATLAŞAN FİİL YAPILARI - 2


• Bazı örnekler: hangisi doğru?
 Henry always exaggerates to make his stories more amusing / amused.
(…hikayelerini eğlendirici kılmak için abartır..)
 Everyone at the party was amusing / amused by Henry’s story about his cat.
(…partideki herkes hikayeyle eğlenmişti..)
 I am not easily shocking / shocked, but what Watson did was simply disgusting.
(…kolay kolay şoke olmam, ama…)
 We wondered how Rose got the shocking / shocked news.
(…şok edici haberleri nasıl aldığını merak ettik..)

© Ülkü Küçükakın

A SHORT BREAK
COMING NEXT: ADVERBS

© Ülkü Küçükakın

3
9/7/2020

ADVERBS NEREDE KULLANILIR?


• HATIRLAYALIM!! Adverbs;
• Verb’leri tanımlarlar
 I opened the envelope carefully.
• Tüm cümleyi tanımlarlar
 Unfortunately, I saw the envelope a little late.
• Sıfatların anlamını güçlendirirler
 The envelope I received was extremely important.
• Zarfların anlamını güçlendirirler
 I opened the envelope really carefully.

© Ülkü Küçükakın

ADVERBS OF DEGREE
• Sıfatların anlamını güçlendirmek ya da zayıflatmak için «adverbs of degree» yani
«derecelendirme zarfları» kullanılır.
• Bunların başlıcaları “rather, far, a little, a bit, ve much” zarflarıdır. Bunlar çoğunlukla
“too” ifadesiyle birlikte kullanılırlar.
 Renee’s jokes are far too cold to laugh at.
(…şakaları gülmek için fazla soğuk.)
 My daughters resemble each other rather too much.
(…kızlarım birbirine biraz fazla benziyorlar.)
 The café we went to was a bit too crowded.
(…gittiğimiz kafe biraz fazla kalabalıktı.)

© Ülkü Küçükakın

4
9/7/2020

ADVERBS OF DEGREE
• «hardly / barely / scarcely» ifadeleri «neredeyse hiç, ancak, güç bela» anlamlarına
gelirler ve negatife çok yakın bir anlam katarlar.
• «hardly» ve «barely» çok yaygın kullanılır.
 Pam whispered so quietly that I could hardly hear her.
(…o kadar sessiz fısıldadı ki neredeyse hiç duyamadım.)
 I could barely walk in those terribly tight shoes.
(…dar ayakkabılar içinde neredeyse hiç yürüyemedim.)
 The city we live in has scarcely changed in 15 years.
(…yaşadığımız şehir neredeyse hiç değişmedi.)

© Ülkü Küçükakın

A SHORT BREAK
COMING NEXT: COMPARATIVES

© Ülkü Küçükakın

5
9/7/2020

DEGREES IN COMPARATIVES
• Comparative yapıların önüne, comparative yapıyı hiç değiştirmeden, yapıyı
güçlendirici veya zayıflatıcı ifadeler getirilebilir.
• Bunların en önemlileri:
“far, even, much, a lot, (Anlamı güçlendirici)
rather, a bit, a little, (Anlamı zayıflatıcı)
not any, no,”dur. (Anlamı zıtlaştırıcı)

© Ülkü Küçükakın

DEGREES IN COMPARATIVES
• ANLAMI GÜÇLENDİRENLER:
 My grades are far / a lot / much / even better than everyone else in class. (güçlendirir)
(…notlarım herkesinkinden çok daha iyi.)
 Melanie’s new house is far / a lot / much / even more comfortable than her old house.
(…yeni evi çok daha konforlu..)
 Mental attitude plays a far / a lot / much / even more important role than mental
capacity in a person's success.
(…zihinsel tavır, zihinsel kapasiteden çok daha önemli bir rol oynar.)

© Ülkü Küçükakın

6
9/7/2020

DEGREES IN COMPARATIVES
• ANLAMI ZAYIFLATANLAR / BİR MİKTAR GÜÇLENDİRENLER:
 Prof. Jenkins was a little / rather / a bit clearer in the lecture today.
(…bugün biraz daha netti.)
 I am expecting you to be a little / rather / a bit more reasonable this time.
(…bu kez biraz daha makul olmanı bekliyorum.)

• ANLAMI ZIT HALE GETİRENLER:


 Melanie’s new house is not any better than her old house.
(…yeni evi eskisinden daha iyi değil.)
 Since I was terribly tired, I could go no faster.
(…daha hızlı gidemezdim.)

© Ülkü Küçükakın

THE MORE…, THE MORE…


• «The more …., the more …» yapısı, «ne kadar şöyle olursa, o kadar şöyle olur»
anlamına gelir.
 The more rain we get, the better the crops will grow in our field.
(…ne kadar yağmur alırsak, ürünlerimiz de o kadar gelişecektir.)
 The less you eat, the faster you will recover from your illness.
(…ne kadar az yersen, o kadar hızlı iyileşirsin.)
 The taller you are for your weight, the more range advantage you will have in boxing.
(…kilona göre ne kadar uzun olursan, o kadar avantajın olacaktır.)

© Ülkü Küçükakın

7
9/7/2020

A SHORT BREAK
COMING NEXT: SUPERLATIVES

© Ülkü Küçükakın

DEGREES IN SUPERLATIVES
• Superlative ifadelerde de anlam kuvvetlendiren ya da zayıflatan zarflar vardır.
Bunların en önemlisi «by far»dır. Anlamı güçlendirir.
 Ethan is by far the best teammate I have had so far.
(…Ethan bugüne kadar sahip olduğum uzak ara/açık ara en iyi takım arkadaşı.)
 Jenny is by far the biggest influence on my writing.
(…Jenny, yazılarım üzerinde uzak ara/açık ara en büyük etkiye sahip.)
 Luxembourg's transport system is by far the most efficient one in Europe.
(…Luxemburg ulaşım sistemi Avrupa’nın açık farkla en verimli olanı.)

© Ülkü Küçükakın

8
9/7/2020

DEGREES IN SUPERLATIVES
• Superlative’lerde ayrıca «quite, almost, nearly» ifadeleri de derece vermek için
kullanılır.
 Jackson was quite the most handsome man Sofia had ever met.
(…Sofia’nın tanıştığı neredeyse en yakışıklı erkekti.)
 It was almost the most elegant cake design I had ever seen in my life.
(…hayatımda gördüğüm belki de en zarif pasta tasarımıydı.)
 Marbella Club Grill is nearly the most romantic restaurant you can go in Europe.
(…Avrupa’da gidebileceğin belki de en romantik restorandır.)
• Bu üç yapı çok yaygın kullanılmaz, sınavda sorulma ihtimalleri de zayıftır.

© Ülkü Küçükakın

OF… & AMONG…


• «of» ve «among» ifadeleri, «arasında» anlamını verirler ve superlative
gerektirirler.
• «of» ifadesi bu anlamda genelde cümle başında kullanılır.
 Of all the movies by Steven Spielberg, I think Schindler’s List is the best one.
(…S. Spielberg’in tüm filmleri arasında, Schindler’s List bence en iyisi.)
 Of all the candidates for the job, Lily seems to be the most suitable one.
(…tüm adaylar arasında, Lily en uygun olanı gibi görünüyor.)
 Mary is the most popular one among all my students in class.
(…tüm öğrencilerim arasında Mary en popüler olanı.)

© Ülkü Küçükakın

9
9/7/2020

A SHORT BREAK
COMING NEXT: SIFATLARLA KULLANILAN YAPILAR-1

© Ülkü Küçükakın

AS ... (ADJ/ADV)... AS
• « as...as » kalıbı olarak kısaltılan bu ifade, iki şey ya da kişi arasında kıyaslama
yapmak için kullanılır. «kadar» anlamına gelir.
 Lizards are as clever as birds in completing simple tasks.
(…kertenkeleler basit görevleri tamamlamada kuşlar kadar zeki.)
 I opened the file as carefully as I could and read the case.
(…dosyayı açabildiğim kadar dikkatli açtım.)
 Living in the country doesn’t cost as much as living in the city.
(…kırsalda yaşamak şehirde yaşamak kadar pahalıya patlamaz.)

© Ülkü Küçükakın

10
9/7/2020

AS ... (NOUN)... AS
• « as...as » kalıbının içerisinde miktar bildiren zarflarla beraber isimler de
kullanılabilir.
 This material can be copied as many times as it is needed.
(…bu materyal ihtiyaç duyulduğu kadar çoğaltılabilir.)
 We want to see as few job losses in the industry as possible.
(…olabildiğince az sayıda iş kaybı görmek istiyoruz.)
 You can get as much money as you need from the register.
(…kasadan ihtiyaç duyduğun kadar para alabilirsin.)

© Ülkü Küçükakın

SO ... (ADJ/ADV)... AS
• « so…as » yapısı «as…as» yapısı ile eş anlamlıdır. Daha çok olumsuz cümlelerde
kullanılır.
 Living in the country doesn’t cost so much as living in the city.
(…kırsalda yaşamak şehirde yaşamak kadar pahalıya patlamaz.)
 Sleeping on the sofa cannot be so healthy as sleeping in a bed.
(…koltukta uyumak, yatakta uyumak kadar sağlıklı olamaz.)

SINAV STRATEJİSİ «as…as» ve «so…as» kalıbını sorarken, kalıbın içine preposition


phrase’ler sıkıştırırlar, dikkatinizi dağıtmak için.
 We intend to invite as few people to our wedding next month as possible.
(…önümüzdeki ayki düğünümüze olabildiğince az sayıda kişiyi davet etme niyetindeyiz.)
© Ülkü Küçükakın

11
9/7/2020

NOT SO ... (ADJ/ADV)... AS TO V1


• «not so…as» kalıbını «not so…. as to V1» şeklinde de kullanabiliriz. «şunu
yapacak kadar şöyle olmamak» anlamına gelir.
 Logan isn’t so qualified as to get the position without any training.
(…eğitim almadan pozisyonu alabilecek kadar yetkin değil.)
 Pamela isn’t so experienced as to run his father’s business.
(…babasının işini yürütecek kadar deneyimli değil.)

KARŞILAŞTIR!!
 = Logan isn’t qualified enough to get the position without any training.
 = Pamela isn’t experienced enough to run his father’s business.

© Ülkü Küçükakın

A SHORT BREAK
COMING NEXT: SIFATLARLA KULLANILAN YAPILAR-2

© Ülkü Küçükakın

12
9/7/2020

SO …ADJ/ADV… THAT
• «so…adj/adv…that» yapısı «o kadar şöyle ki, şöyle oluyor» anlamına gelir. Bir
durumun sonucu olarak ne olduğunu bildirirken kullanılır.
 The interview was so tough that some people left the room crying.
(…mülakat o kadar zordu ki, bazıları odayı ağlayarak terk etti.)
 The flowers looked so beautiful that I decided to try to grow them in my own house.
(…çiçekler o kadar güzel görünüyordi ki…)
!!!SINAV STRATEJİSİ… sınavda «so…that» yapısının içine «preposition phrase» sıklıkla
yerleştirirler!!!
 She is choosing her words so carefully in her story that children can picture the events in
their heads.
(…hikayesinde kelimeleri o kadar dikkatli seçiyor ki…)

© Ülkü Küçükakın

SUCH…ADJ + NOUN…THAT
• «such…adj+noun…that» yapısı aynen «so…that» yapısı gibi, «o kadar şöyle ki,
şöyle oluyor» anlamına gelir ve sonuç bildirmek için kullanılır.
 Amelia has such beautiful voice that her songs take you to another world.
(Amelia’nın o kadar güzel sesi var ki, şarkıları seni başka dünyalara götürüyor.)
 Emma is such a talented editor that your book will look entirely different after her
editing.
(…öylesine yetenekli bir editör ki, kitabın tamamen farklılaşacaktır..)
 Liam has such pride that he cannot be negotiated with. (!!!! Sadece isim)
(…öylesine gururu var ki…)

© Ülkü Küçükakın

13
9/7/2020

SO…QUANTIFIER+NOUN…THAT
• BİR İSTİSNA!! Kullanmak istediğimiz isimden önce miktar bildiren bir ifade
geldiğinde «so…that» yapısıyla kullanılır.
 I have so little time that I cannot finish anything I have started.
(…o kadar az vaktim var ki, başladığım hiçbir şeyi bitiremiyorum.)
 Benjamin needs so many books from the library that he has asked me to go with him.
(…o kadar çok kitaba ihtiyacı var ki…)
 This chocolate gives so much energy that it keeps me awake all night.
(…bu çikolata o kadar enerji veriyor ki…)

© Ülkü Küçükakın

SUCH…ADJ+NOUN…AS
• «such…adj+noun…as» yapısı «şunun kadar şöyle» anlamına gelir. İki isim
arasında benzerlik kurmak için kullanılır.
 I haven’t seen such awful weather as this one in a long time.
(…uzun zamandır bunun kadar kötü bir hava görmemiştim.)
 It is not easy to find such applicable methods as Sophia’s methods in solving these
problems.
(…Sophia’nın metodları kadar uygulanabilir metodlar bulmak kolay değil.)

© Ülkü Küçükakın

14
9/7/2020

A SHORT BREAK
COMING NEXT: SIFATLARLA KULLANILAN YAPILAR-3

© Ülkü Küçükakın

ADJ. ENOUGH TO V1
• «adj. enough to do sth» yapısı, «bir şeyi yapmaya yetecek kadar şöyle olmak»
anlamına gelir.
 My daughter is old enough to start school this year.
(…kızım okula başlayacak kadar büyüdü..)
 The weather is now warm enough to go on holiday in the south.
(…hava artık tatile gidecek kadar sıcak..)
 Your car is not old enough to be accepted as a classic car.
(…araban klasik araba kabul edilecek kadar yaşlı değil..)

© Ülkü Küçükakın

15
9/7/2020

TOO ADJ TO V1
• «too adj to do sth» yapısı, «şunu yapmak için fazla şöyle» anlamında kullanılır.
Olumsuz bir anlam verir.
 This coffee is too hot to drink.
(Bu kahve içmek için fazla sıcak.) (=içilemez.)
 Potential hazards of a nuclear power plant are too serious to ignore.
(…nükleer santralin potansiyel tehlikeleri göz ardı edilemeyecek kadar ciddidir.)
 The truth is always too powerful to remain hidden forever.
(…gerçekler her zaman için sonsuza dek saklanamayacak kadar güçlüdür.)

© Ülkü Küçükakın

TESEKKURLER...
NEXT: PRACTICE TEST – 1

© Ülkü Küçükakın

16

You might also like