You are on page 1of 4

ÜZÜNTÜYÜ YENMENİN YOLLARI

EL KİNDİ

Düşünce tarihinin en temel 3 konusu vardır . Bunlar varlık , bilgi ve


değerdir. Değer alanı olarak ahlak sadece insana özgüdür. Bütün
peygamberlerin öncelikli görevi ahlaklı ve erdemli bir toplum
oluşturabilmekti. Hz. Peygamber (sav) yüksek ahlakın timsali olan ‘
Güzel ahlakı tamamlamak için gönderilmişti.’’ Pergamber
Efendimizden sonra ki asırlarda Müslüman ilim adamları kuran ve
sünnetteki yer alan ahlak öğretilerini kitaplarında farklı zaviyelerde
işlemiş ve eserler vermişlerdir. Bunların başında Kindi , İbn Sina ,
Farabi , Tusi bir çok islam filozofu bu sahada eserler vermişlerdir.

İslam düşüncesinde ahlakı bir disiplin olarak temellendirme ve ahlak


problemlerini felsefi yöntemle inceleme işlevi İslam filozofları
tarafından yerine getirilmiştir.

İlk İslam filozofu olarak bilinen Ebu Yusuf Yakup bin İshak el Kindi ‘’
Üzüntüyü Yenmenin Yolları ( Risale fi’l bileli def’il ahzan )’’ en önemli
eseridir. Eser günümüze kadar gelmiş ilk felsefi mahiyetteki ahlak
literatürü olma özelliği taşımaktadır.

Kindi ‘nin hayatı hakkında kaynaklarda pek az bilgi vardır. Bu bilgilere


göre Kindi’nin aristokrat bir ailenin çocuğu olarak Kufe de dünyaya
geldiği söylenir . Doğum tarihi ise net değilse de kayıtlarda 801 tarihi
olarak geçer. Tahsilini Basra da başladı ve Bağdat ta tamamlamıştır.
Meşşai ekolünün ilk kurucu ve İslam toplumu içinde ilk Arap
filozofudur. Kindi’ nin şahsiyeti hakkında kaynaklarda pek fazla
kaynak olmayıp kayda değer olanı cimri bir kişi olduğudur. Fakat ilmi
kişiliği daha iyi tanınmaktadır. Ahlak sahasında İslam ahlakıyla daha
çok Eflatun ve Stoacılığı uzlaştırmaya çalışmıştır.
Kindi de ahlak ; insan nefsine iyice yerleşip alışkanlık halini almış
melekedir. Ahlak ilmi , bir bakıma mutluluğu kazanma veya
mutsuzluktan kurtulma sanatıdır. İnsan bütün eylemlerini bu temel
amaca göre düzenlemelidir. Buradaki mutluluk , bedensel ,dünyevi ,
gelip geçici arzuların ötesinde tam tersi manevi , zihni , akli ve ruhsal
yetkinlikle ulaşılan en yüksek derede ölüm ötesinde hissedilecek olan
kalıcı mutluluktur.

Kindi ye göre ahlakın gayesi ; mutluluk olunca insanın kendisini


mutsuz kılacak tutum ve davranışlardan sakınması , hayattan
beklentilerini ve dünyevi imkanlarla ilişkilerini buna göre düzenlemesi
gerektiği anlaşılır. Bu düşünce Kindi ‘ nin Üzüntüyü Yenmenin Yolları
adlı eserinde hakim olmuştur.

Kindi eserde kontrolsüz öfke ve şehvet gibi temel duygu ve ihtirasların


baskısıyla ortaya çıkan talep , mutsuzluk, üzüntü , kaygı ve ölüm
korkusu gibi patalojik ve nevrotik hastalıkların çıkmasının yanında
insanın ahlakı yetkinliğine engel olacağı düşüncesini işlemiştir. Ahlak
bir bakıma ruh sağlığı olduğu için üzüntü, kaygı ve korkunun bu sağlığı
bozar. Tedavi için öncelikle sebeplerin bilinmesine bağlıdır. Kindi bu
sebepleri ‘’ sevilen şeylerin kaybedilmesi ve amaçlanan şeylere
ulaşılamaması ‘’ olarak özetler.

Kindi bu eserinde üzüntüyü gideren , onların zararlarına karşı tedbir


almayı sağlayan , üzüntülerle yüklü acıdan koruyacak olan görüş ve
düşüncelerini söyler .

ÜZÜNTÜNÜN ANLAMI VE SEBEPLERİ

Sebepleri bilinmeyen acıların şifası bulunamaz. O halde sebepleri


ortaya kolayca çıkarılması için üzüntünün ne olduğunu ve sebeplerini
kavuşturmamız gerekir.
Üzüntü , sevilen şeylerin elden gitmesi yada amaçlanan şeyin
gerçekleşememesinden oluşan nefsani bir acıdır. Bunlar üzüntüye
sebep olur. Peki bu sebeplerden tümüyle kurtulabilir miyiz ? Kuşkusuz
insan bütün isteklerini elde etmesi ,sevdiği her şeyi kaybetmeden
elinde tutması mümkün değildir. Çünkü dünya içinde bulunduğumuz
durum bozulma ve oluşma alemi değişmezlik süreklilik yoktur.
Süreklilik ve değişmezlik yalnızca ve zorunlu olarak bizim için
müşahedesi mümkün olan akıl aleminde geçerlidir. Eğer
sevdiklerimizi kaybetmek istemiyorsak, isteklerimizin olmasını
istiyorsak akıl alemini gözetmeliyiz. O alemde elde edeceğimizi ,
isteyeceğimizi seçmeliyiz. Eğer seçersek bir kimsenin elimizdekini
gasp etmesini ve mani olmasından kurtulmuş oluruz. Çünkü akıl
alemindeki değerler tehlikeye maruz kalmaz, ölüm ulaşamaz ,
herhangi bir saldırı bizi onlardan mahrum etmez. Aklın yöneldiği
şeyler , devamlı , hareketsiz ve yok olmayan , sürekli idrak olunabilen
şeylerdir. Hissi faydaya , duyu haz ve isteklere konu olan nesneler
geçicidir ve yok olması , değişmesi kaçınılmazdır.

O halde istediğimiz şeyleri bizim için elverişli kılınmış olanı seçmek


suretiyle elimizden geldiğince mutlu olmalıyız. Sürekli olmayanı
istememeli, maddi değer elden gidince üzülmemeliyiz. Bu tutum
şerefli kralların tutumudur. Çünkü onlar yok olana ilgi duymaz, bel
bağlamaz. Bunun tam zıddı olan tutum ise adi, aç gözlü , basit ,
muhteris yığınların ahlakıdır. Geçici tercih eder ve ilgi gösterir. Geçici
nimetlerin elinden olmayacak şeyi yokluğundan üzülen kişinin
üzüntüsü hiç bitmez .Çünkü o , hayatında sevdiği şeyi kaybetme ve
ümit ettiğinden yoksundur.Üzüntü sevinç ruhta bir arada devamlı
olmayan zıtlardır. Üzüntülü olan sevinçli olamaz, sevinçli olan
üzüntülü olamaz. O halde nefsimizi her durumda memnun olmasının
üzülmemeyi ve güzel bir alışkanlık haline getirecek ebedi olarak
sevinçli olalım.

You might also like