You are on page 1of 32

ÜÇAYLARI - MUHABBET – TÖVBE – AF

ٌ َ َ ْ َ ََٓ ْ َ ْ َ ْ َ َ ٰ َّ َ َ َ َ َْ ‫ه‬ َ ً ْ َ َ ََ َ َ ْ ‫ْ َ ه‬ ُ ُّ َ َّ َّ
‫ات واْلرض ِمنها اربعة‬ ِ ‫اّٰلل يوم خلق السمو‬ ِ ‫اب‬ ‫ت‬ ‫ك‬ ِ ‫ف‬ ‫ا‬‫ر‬ ‫ه‬ ‫ش‬ ‫ش‬ ‫ع‬ ‫ا‬ ‫ن‬ ‫اث‬ ‫اّٰلل‬
ِ ‫د‬ ‫ن‬ ‫ع‬
ِ ‫ور‬ ‫ه‬ ‫ِان ِعدة الش‬
ًٌؕ َّ ََٓ ْ ُ َ ُ َ ُ َ َ ً َّ ََٓ َ َْ ُ ْ ُ َ َ ْ ِ ُ َ ُ ْ َ‫َّ ٖ ي‬ ُ ْ َ َ َ ُ ِّ َ ْ ُ ِ َ ٰ ٌٌؕ ُ ُ
‫شٖكي كافة كما يق ِاتلونكم كافة‬ ِ ‫م‬ ‫ال‬ ‫وا‬‫ل‬ ‫ات‬
ِ ‫ق‬ ‫و‬ ‫م‬ ‫ك‬‫س‬ ‫ف‬ ‫ن‬ ‫ا‬ ‫ن‬ ‫يه‬ ‫ف‬
ِ ٖ ‫وا‬ ‫م‬ ‫ل‬ِ ‫ظ‬ ‫ت‬ ‫َل‬ ‫ف‬ ‫م‬ ‫ي‬ ‫ق‬ ‫ال‬ ‫ين‬ ‫الد‬
ٖ ‫ك‬ ‫حرم ذ ِل‬
ْ َ ‫اع َل َُٓموا ان ه‬
َ ‫اّٰلل َم َع ال ُم َّتق‬ َّ َ ْ َ
‫ي‬ ٖ ‫و‬
َ‫اما ل ُي َواط ُُ۫ؤا ع َّد َة ما‬
ً َ ُ َ ُ ِّ َ ُ َ ً َ ُ َ ُّ ُ ُ َ َ َ َّ
‫ع‬ ‫ه‬ ‫ون‬ ‫م‬ ‫ر‬ ‫ح‬‫ي‬‫و‬ ‫اما‬ ‫ع‬ ‫ه‬ ‫ون‬ ‫ل‬ ‫ح‬ ‫ي‬ ‫وا‬‫ر‬ ‫ف‬ ‫ك‬ ‫ين‬ ‫ذ‬ ‫ال‬ ‫ه‬ ‫ب‬ ‫ل‬ ُّ ‫الن َٓس ُء ز َي َاد ٌة ف ْال ُك ْفر ُي َض‬ َّ َ َّ
ِ ِ ِ ْ ٌؕ ِ َٓ ٖ َِ ِ ِ ‫ي‬ ِ ِ َ ‫ي‬ ٖ ‫ِانما‬
َࣖ َ َ ْ َْ َ َ
ْ َ ُ ‫َ َ َّ َ ه ُ ِّ َ ُ ْ ُ ُ ْ َ ْ َ ه‬ ُ ٌؕ ُّ ُ ‫َح َّر َم ه‬
‫اّٰلل َل يه ِدي القوم الك ِاف ٖرين‬ ‫اّٰلل ف ُي ِحلوا ما حرم اّٰلل زين لهم سوء اعم ِال ِهم و‬
“ Doğrusu Allah’a göre ayların sayısı, Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısına uygun
olarak on ikidir; bunlardan dördü haram aylardır. İşte doğru olan hesap budur. O aylarda
kendinize zulmetmeyin, müşrikler sizinle topyekün savaştıkları gibi siz de onlarla topyekün
savaşın. Bilin ki Allah buyruklarına karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir.
Aylara ek yapmak, inkârcılığı artırmaktan başka bir şey değildir, inkârcıların daha da
sapmasına yol açmaktadır. Onlar (ayların sayısını) Allah’ın yasakladığı aylara uyarlamak
üzere, bu eklemeyi bir yıl helâl bir yıl haram sayıyorlar ki, böylece Allah’ın haram kıldıklarını
meşrû hale getirsinler. Bu yaptıkları kötü işler kendilerine güzel görünüyor. Allah inkârcılar
topluluğunu doğru yola iletmez.”
Hz. İbrâhim ve İsmâil’in şeriatıne uygun olarak Zilkade, zilhicce, muharrem ve recebden oluşan
bu aylar haram aylar (el-eşhürü’l-hurum) diye anılırdı.
َّ َ َُٓ َ ْ َ َ ٰ ٌؕ َ ََٓ َ ْ َ َ ْ َ ْ َ َ َ َ ْ َ ْ َّ َ َّ ً َ َ َ َ ْ َ ْ َ ْ َ َ ْ َ ْ ُ ‫َ َ َ ه‬
‫اس والشهر الحرام والهدي والقَل ِئد ذ ِلك ِلتعلموا ان‬ ِ ‫لن‬‫جعل اّٰلل الكعبة البيت الحرام ِقياما ِل‬
َ
ٌ ‫شء عل‬ َ ُ
َ ِّ َ ‫ه‬ َّ َ َ ‫اْل ْر‬ َْ َّ ‫اّٰلل َي ْع َل ُم َما ف‬
َ ‫الس ٰم َوات َو‬ َ‫ه‬
‫يم‬ ٖ ٍ ْ ‫ض وان اّٰلل ِبكل ي‬ ِ ‫ف‬
‫ِي‬ ‫ا‬‫م‬ ِ ‫ِي‬
“Allah; Kâbe’yi yani o Saygın Ev’i, haram ay(lar)ı, (hacdaki hediye) kurbanını ve (kurbanın
boynuna asılan) gerdanlıkları insanlar için bir kıyam, bir dayanak, bir ayağa kalkış aracı
(diriliş vesilesi) kıldı. Bu da Allah’ın, göklerde ve yerde olanları bildiğini ve Allah’ın her şeyi
bilici olduğunu (sizin de anlayıp) bilmeniz içindir.”
Hz. Peygamber’in uygulamaları ışığında yorumlanarak, ihramlı veya ihramsız olsun, Harem
bölgesinde bulunan kişi ile Harem bölgesinin çevresinde (Hil bölgesi) ihramlı olarak bulunan
kişinin yabani kara hayvanı avlamasının yasak olduğu sonucuna varılmıştır. Hanefî ve
Mâlikîler’e göre eti yenmeyen hayvanlar da bu yasağın kapsamındadır
ٌ ُْ َ ‫ه‬ َ ْ َ ٌّ َ َ ٌؕ ٌ َ ٌ َ ْ ُ ٌؕ َ َ َ ْ ْ َّ َ َ َ ُ َٔ ْ َ
‫اّٰلل وكفر ب ٖه‬ِ ‫يه كبي وصد عن سبيل‬ ِ ‫يه قل ِقتال ٖف‬ ِ ‫ي ْسـلونك عن الشهر الحرام ِقتال ٖف‬
ُْ َ ُ َ ِ ُ َ ُ َ َ َ َ ِ ٌؕ ْٖ َ ْ َ ُ َ ْ َ ُ َ ْ ٖ ْ َ ِۚ ‫ْ ِ َ َ َ ِ ْ َ ُ َ ِ ْ ٍ ْ ُ َ ْ َ ُ ْ َ ه‬
‫اّٰلل وال ِفتنة اك َي ِمن القت ِل وَل يزالون ي ٰٓق ِاتلونكم‬ ِ ‫َوال َم ْس ِج ِد الحر ِام وِاخراج اه ِل ٖه ِمنه اك َي ِعند‬
َ َُ َ ُ ْ َ ْ َ ُ ْ ْ َ َ ْ ٌؕ ُ َ َ ْ ُ ْ َ ُ ُّ َ ‫َ ى‬
‫استطاعوا َ ٰٓو َمن ي ْرت ِدد ِمنك ْم عن ٖد ِين ٖه ف َي ُمت َوه َو ك ِاف ٌر فا ۬ول ِئك‬ ‫ح ّٰت ي ُردوك ْم عن ٖد ِينك ْم ِا ِن‬
َ ُ َ َ ُ ِۚ َّ ُ َ َ َ ُ ِۚ ٰ ْ ْ ُّ ُُ ْ َ ْ َ َ
‫ح ِبطت اع َماله ْم ِ يف الدن َيا َواْل ِخ َر ِة َوا ۬ول ِئك ا ْصحاب الن ِار ه ْم ٖفيها خ ِـالدون‬
“Sana haram ayı, onda savaşmayı soruyorlar. De ki: Onda savaşmak büyük günahtır. Allah’ın
yolundan menetmek ve O’nu inkâr etmek, Mescid-i Harâm’dan (insanları) engellemek,
1
halkını oradan çıkarıp sürmek ise Allah katında daha büyük günahtır. Fitne de öldürmekten
daha ağırdır. Güçleri yeterse sizi dininizden çevirinceye kadar durmadan sizinle savaşırlar.
İçinizden kim dininden döner de kâfir olarak ölürse, dünyada ve âhirette amelleri boşa gidenler
işte bunlardır. Cehennemin dostları da bunlardır ve orada onlar devamlı kalıcıdırlar.”
ْ ََ َُْ َ ُ ََ َْ َ ٌؕ ٌ َ ُ َ ُ ُ ْ َ َ َ ْ ْ َّ َ ْ ْ َّ َ
‫اص ف َم ِن اعت ٰد ى عل ْيك ْم فاعتدوا عل ْي ِه ِب ِمث ِل َما‬ ‫الشه ُر الح َر ُام ِبالشه ِر الحر ِام والحرمات ِقص‬
َ ‫اّٰلل َم َع ْال ُم َّتق‬
َ ‫اع َل َُٓموا َا َّن ه‬
ْ َ َ‫ه‬ ُ َّ َ ْࣕ ُ ْ َ َ ٰ َ ْ
‫ي‬ ٖ ‫و‬ ‫اّٰلل‬ ‫وا‬‫ق‬ ‫اعتد ى عليكم وات‬
“Haram ayın karşılığı haram aydır; saldırmazlık kurallarına riayet karşılıklıdır. Şu halde kim size
saldırırsa, onun saldırısının dengiyle siz de ona saldırın. Allah’ın hükmüne saygılı olun ve bilin ki
Allah kendisine saygılı olanların yanındadır.”
ُ ََ ُْ َّ ْ َ ْ ُ َ ْ َّ ُ ٌؕ ِّ َ ْ ُ َ َ ُ َ ‫ه‬ َ ‫ذٰ ل َࣗك َو َم ْن ُي َع ِّظ ْم ُح ُر‬
‫اّٰلل فه َو خ ْ ٌي له ِعند َرب ٖه َوا ِحلت لك ُم اْلن َع ُام ِاَل َما يتٰل عل ْيك ْم‬ ِ ‫ات‬
ِ ‫م‬ ِ
ُّ َ ْ َ ُ َ ْ َ َ ْ َ ْ َ َ ْ ِّ ُ َ ْ َ
‫ور‬
ِ ‫ان واجت ِنبوا قول الز‬ ِ ‫فاجت ِنبوا الرجس ِمن اْلوث‬
ْ َ ْ َ ُ ْ َّ ُ ُ َ ْ َ َ ََٓ َّ َ َّ َ َ َّ َ َ َ ‫َ ٌؕ َ َ ْ ُ َْ ْ ه‬ َْ ُ َ ْ َ ‫ُ َ ََٓ َ ه‬
‫اّٰلل فكانما خر ِمن السم ِاء فتخطفه الطي او ته ٖوي ِب ِه‬ ِ ‫شك ِب‬ ِ ‫شٖكي ِب ٖه ومن ي‬ ِ ‫ّٰلل َغي م‬ ِ ِ ‫حنفاء‬
‫يق‬ ‫ح‬ ‫س‬َ ‫الريـ ـ ُـح ف َمكان‬
ٍ ٖ ٍ ‫ٖي‬ ٖ
ُُْ َ َْ ْ َ َّ َ ‫ٰ َࣗ َ َ ْ ُ َ ِّ ْ َ ََٓ َ ه‬
‫وب‬ِ ‫ل‬ ‫ق‬ ‫ال‬ ‫ى‬ ‫و‬‫ق‬ ‫ت‬ ‫ن‬ ‫م‬ِ ‫ا‬ ‫ه‬‫ن‬ ‫ا‬ِ ‫ف‬ ‫اّٰلل‬
ِ ‫ذ ِلك ومن يعظم شع ِائر‬
“Yapılması gereken işte budur. Kim Allah’ın koyduğu yasaklara saygı gösterirse bu, rabbi
katında kendisi için çok hayırlı olur. Size vahiy ile (haramlığı) bildirilenlerin dışındaki hayvanları
yemeniz helâl kılınmıştır. Öyleyse pislikten yani putlardan uzak durun ve asılsız sözden de
kaçının.
Bunları, Allah’ın birliğine -şirke sapmadan- iman etmiş olarak yapın. Allah’a ortak koşan kişi,
gökten düşüp parçalanan ve kuşların kapıştığı yahut rüzgârın ücra bir yere sürüklediği
nesnelerden farksızdır.
Evet, bu böyledir. Kim Allah’a ait nişânelere saygılı davranırsa, bu kalplerin takvâlı
olmasındandır.”

‫ اللهم ي‬:‫روى جابر أن أعرابيا دخل مسجد رسول هللا صىل هللا عليه وسلم وقال‬
‫إن استغفرك‬
: ‫رض هللا عنه‬ ‫ ر‬،‫وأتوب إليك‬
‫عٰل ي‬‫ فلما فرغ من صالته قال له ي‬. ‫وكب‬
ّ
.‫ وتوبتك تحتاج إىل توبة‬،‫ إن رسعة اللسان يف باالستغفار توبة الكذابي‬،‫يا هذا‬
‫الماض من الذنوب‬
‫ي‬ ‫ عٰل‬:‫ اسم يقع عٰل ستة معان‬:‫ وما التوبة؟ قال‬:‫ يا أمي المؤمني‬:‫فقال‬
‫ وإذابة النفس يف الطاعة كما ربيتها يف‬،‫ ورد المظالم‬،‫ ولتضييع الفرائض واإلعادة‬،‫الندامة‬
‫ والبكاء بدل كل ضحك‬،‫ وإذاقة النفس مرارة الطاعة كما أذاقها حالوة المعصية‬،‫المعصية‬
‫ضحكته‬

2
Bir defasında Hz. Ali, bir bedevinin:
- Ey Allahım! senin beni bağışlamanı diliyor ve sana (günahlarımdan dolayı) tövbe ediyorum,
dediğini işitmişti de ona:
- Ey kişi, tövbede dil çabukluğu yalancıların tövbesidir, demişti.
Adam: O halde tövbe nedir? diye sorunca, Hz. Ali (r.a.):
- O tövbenin altı özelliği vardır: 1- Geçmiş günahlara pişmanlık duymak, 2- (vaktinde ve
zamanında yapılmayan) farzları (kılınmayan namazlar ile tutulmayan oruçları) iade etmek, 3-
haksızlık yaptığı kimsenin hakkını vermek, 4- düşmanlarla helallaşmak, 5- bir daha o günaha
dönmemeye azmetmek ve 6- nefsi günahla büyüttüğün gibi Allah’a itaatte eritmek ve ona
günahların tadını tattırdığın gibi itaatin hazzını tattırmaktır, ağlaman da daha önce gülüşlerine
bedeldir, dedi (Müsnedü Ali, Hn: 10650/20).
َ َ َّ َ ْ َ ْ َ َ َ ُّ َ ُٰ َ َ َ ُ ْ ُ ْ َ ُ ُ ُ َ َ ْ ُ َ َ َ ُ ‫ه‬ َ َ َ َ ْ َُ ْ ُ َ
‫وق ِل اعملوا فسيى اّٰلل عملكم ورسوله والمؤ ِمنون وسيدون ِإىل ع ِال ِم الغي ِب والشهاد ِة‬
َ ُ َ ْ َ ْ ُ ُ َ ُ ُ ِّ َ ُ َ
‫فينبئكم ِبما كنتم تعملون‬
“De ki: "İş yapın, değer üretin; çalışın, (yapacağınızı) yapın!. Yaptıklarınızı Allah, O'nun resulü
ve Mü'minler görecekler. Sonra, görüneni de görünmeyeni de Bilen'e döndürüleceksiniz. O,
size yaptıklarınızı haber verecektir”
ALLAHIN ÖZEL KONUKLARI:
“Güçlü padişahın (Allah’ın) katında, doğruluk koltuklarındadırlar.” Kamer, 55

3029. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:

3
“Kıyamet günü olunca Allah tüm yaratıkları geniş bir çölde toplar. Allah nezdinden bir münadi,
“Nerede sabır ehli?” diye nida eder. Sonra da başka bir münadi, “Nerede bağış ehli kimse?”
diye nida eder. Sonra aziz ve celil olan Allah nezdinden bir münadi nida eder. İlkleri duyduğu
gibi sonraları da duyar. O da, “Azameti yüce Allah’ın evinin komşuları nerede?” diye seslenir.
İnsanlardan bir grubu kalkar. Meleklerden bir grup da onları karşılayarak kendilerine şöyle der-
ler: “Dünyada ne yaptınız da bugün Allah’ın evinin komşusu oldunuz?” Onlar şöyle der: “Biz
aziz ve celil olan Allah için sevdik, Allah için bağışta bulunduk ve Allah için birbirimizi ziyaret
ettik.” Bunun üzerine Allah nezdinden bir münadi şöyle nida eder: “Kullarım doğru söylüyor.
Yolu açın da hesap olmaksızın Allah’ın yanına cennete girsinler.”

3031. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “MAKAM iki destekten biridir” (mal, makam).
3032. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah-u Teala kulunun malını sorduğu
gibi makamını da sorar ve şöyle buyurur: “Ey kulum! Sana bir makam verdim. Onunla bir
mazluma yardım ettin mi veya kederli bir insana yardımda bulundun mu?”2

3033. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanlara öyle bir zaman gelecek ki insanlardan
bir şey isteyen yaşayacak, sessiz duran ölecektir. “Ben (İshak b. Ammar), “Bu zamana erişecek
olursam ne yapayım?” diye sorunca şöyle buyurdu: Yanında olan şeylerle onlara yardım et. Bir
şey bulamazsan o halde makamınla yardım et.”3

4
3034. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Makam sevgisinin Müslümanın dinindeki zararı,
iki yırtıcı kurdun koyun sürüsüne saldırmasının zararından daha çoktur”4
3035. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Biri baştan diğeri sondan iki yırtıcı kurdun çobansız
bir koyun sürüsüne saldırmasının zararı mal ve şöhret sevgisinin Müslüman’ın dinine verdiği
zarardan daha çok değildir.”

3036. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Bu günümüzde zühd dinar ve dirhemden yüz
çevirmendir. İnsanlara öyle bir zaman gelecek ki insanlar arasında zühd, (insanlardan yüz
çevirme) dinar ve dirhem hususundaki zühtten kendileri için daha faydalı olacaktır.”1

3037. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dostluk kazanılmış bir akrabalıktır.”1
3038. İmam Hasan (a.s) şöyle buyurmuştur: “Yakın, her ne kadar soyu uzak da olsa dostluğun
yakınlaştırdığı kimsedir. Uzak ise her ne dakar soyu yakın olsa da dostluktan uzaklaşmış
kimsedir. Hiç bir şey elin cesede yakınlı-ğından daha yakın değildir. Şüphesiz el ise kırılınca (ve
düzelmeyecek du-ruma gelince) kesilir ve bedenden ayrılır.”2
3039. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dostluk iki akrabalıktan biridir.”3
3040. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dostluk en yakın akrabalıktır.”4
3041. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “En yakın yakınlık, kalplerin dostluğudur.”5
5
3042. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dostluk soydur. (Akrabalıktır)”6
3043. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Akrabalık dostluğa, dostluğun akrabalığa ihtiyacından
daha çok muhtaçtır.”7
3044. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Babalar arasındaki dostluk evlatlar arasındaki
akrabalıktır.”8

3045. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Üç şey sevgi oluşturur: Din, alçak gönüllülük ve
bağış”1
3046. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Üç şey sevgiye neden olur: Güzel ah-lak, güzel
arkadaşlık ve alçak gönüllülük”2
3047. Resulullah (s.a.a), “Hangi şey gökten Allah’ın ve yerden insanların sevgisini elde etmeye
neden olur?” diye sorulunca şöyle buyurmuştur: “Aziz ve celil olan Allah nezdindeki şeylere
yönel ki Allah seni sevsin. İnsanlar nezdindeki şeylerden yüz çevir ki insanlar seni sevsin!”3

“Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir milletin, babaları veya oğulları veya kardeşleri ya da
akrabaları olsa bile Allah'a ve peygamberine karşı gelenlere, sevgi beslediklerini görmezsin.
İşte Al-lah, imanı bunların kalplerine yazmıştır.”1
“Allah, din uğrunda sizinle savaşmayan... kimselere iyilik yap-manızı ve onlara karşı adil
davranmanızı yasak kılmaz...
Allah, ancak sizinle din uğrunda savaşanları, sizi yurtlarınızdan çıkaranları ve çıkarılmanıza
yardım edenleri dost edinmenizi yasak eder.”2

6
3060. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın düşmanlarını sakın sevme, Allah’ın
dostlarından başkasına sevgi gösterme. Her kim bir topluluğu severse onlarla haşrolur.”
(Allah’ın dostu, SENİN PARTİNİN VEYA DERNEĞİNİN ÜYESİ OLAN DEĞİL; Allah ve Rasulü’nün
partisinin üyesi olandır) ÖYLE İKAZ BUYURUYOR İMAM ALİ

3681. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın farz kıldıklarını yerine getiren kimseye ne
mutlu! Onlar kıyamet korkusu geceleri gözlerini uyanık tutmuş, yanlarını yumuşak yataktan
boş bırakmış, dudaklarını Rablerinin zikriyle hareket ettirmiş, günahları uzun mağfiret
dilemeleriyle silinmiş topluluktandır. ONLAR ALLAH’IN HİZBİNDENDİR. Bilin ki şüphesiz
Allah’ın hizbi kurtuluşa erenlerdir.” (Nehc’ul-Belağa, 45. Mektup).

3061. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Değmeyecek / yerini bulmayacak kimseye sevgini
bağışlama, saçıp israf etme.”
3062. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hakka-hakikate vefalı olmayana sevgi gösterme.”

7
3063. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Rabbim bana Müslüman miskinleri sevmemi
emretti.”
3064. Mirac hadisinde şöyle yer almıştır: “Ey Ahmed! Beni sevmek demek fakirleri sevmek
demektir. Fakirlere yakın ol, onları yanına oturt. Zenginler-den uzak dur ve yakınlarına oturma.
Zira hiç şüphesiz fakirler benim dostlarımdır.”
3065. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ey Ali! Şüphesiz aziz ve celil olan Allah sana
miskinlerin ve yeryüzünde zayıf bırakılmışların sevgisini ihsan etmiştir. Böylece sen onların
kardeşliğinden hoşnutsun ve onlar da senin imamlığından hoşnutturlar.”
ِۚ ْ ُ ْ َ َ َ ْ َ ُ ْ َ َ َ ُ َ ْ َ َ ُ ُ ِّ َ َ ْ َ َ ُ ْ َ َ َّ َ َ َ َ ْ َ ْ ْ َ
‫س ي ٖريدون وجهه وَل تعد عيناك عنهم‬ ِ ‫ع‬ ‫ال‬‫و‬ ‫وة‬ ٰ ‫ون َر َّب ـ ُه ْم ب ْال َغ‬
‫د‬ ‫واص َِي نفسك مع ال ٖذين يدع‬
ً ُ ُ ُ ُ ْ َ َ َ َ ُ ٰ َ َ َ َّ َ َ ْ ‫ُّ ْ َ َ َ ُ ْ َ ْ َ ْ ِ َ ْ َ َ ْ ِ َ ُ َ ْ ي‬ ٰ َ ْ ََ ُ ُ
‫وة الدنيا وَل ت ِطـع من اغفلنا قلبه عن ِذك ِرنا واتبع هويه وكان امره فرطا‬ ِ ‫ت ٖريد ٖزينة الحي‬
“Hakk’ın Rızâsını dileyerek sabah akşam rablerine dua edenlerle olmak için elinden gelen
çabayı göster. Dünya hayatının çekiciliğine meylederek gözlerini onlardan çevirme! Bizi
anmaktan (Kur’anın ölçülerinden) kalbini gafil kıldığımız, kötü arzularına uymuş ve işi gücü
aşırılık olan kimseye boyun eğme!” (Kehf, 28).
ْ ََ ْ ْ َ ْ َ ْ َ َ َ ٌُؕ َ ْ َ َ ُ ُ ِّ َ َ ْ َ ٰ َ ْ ْ ُ َّ َ َ ُ ْ َ َ َّ ُ ْ َ َ َ
‫ش ٍء‬ ‫ون و َّجهه ما عليك ِمن ِحس ِاب ِهم ِمن ي‬ ‫س ي ٖريد‬ ‫ي‬ ِ ‫وة والع‬
ِ ‫د‬ ‫وَل تطر ِد ال ٖذين يدعون رب ـهم ِبالغ‬
َ ُ َ َ ُ َ
َ ‫شء فت ْط ُرده ْم فتكون م َن الظالم‬ َ َ ْ ََ ْ ْ ْ َ َ َ َ ْ َ َ
‫ي‬ ِٖ ِ ٍ ‫وما ِمن ِحس ِابك علي ِهم ِمن ي‬
“Rablerinin rızâsını isteyerek sabah akşam O’na yalvaranları kovma! Onların hesaplarından
sana sorumluluk yoktur, senin hesabından da onlara sorumluluk yoktur ki onları yanından
uzaklaştırıp da zalimlerden olasın.” (En’am, 52). (Bilâl-i Habeşî, Ammâr b. Yâsir).
“Rab’lerinin rızasını isteyerek sabah akşam O’na dua edenleri yanından kovma. Onların
hesabından sana bir şey yok, senin hesabından da onlara bir şey yok ki onları kovasın. EĞER
KOVARSAN ZALİMLERDEN OLURSUN.”

3066. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Bir şeyi sevmen seni kör ve sağır kılar.”7
3067. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sevgilisinin ayıplarını görmek hususunda sevenin
gözü kördür, kötülüklerinin çirkinliğini duymak hususunda kulağı sağırdır.”

8
3068. İmam Bakır (a. s), Allah-u Teala’nın, “Sevgisi bağrını yakmış! (örtmüş)” ayeti hakkında
şöyle buyurmuştur: “Yusuf’un aşkı onu (Züleyha’yı) insanlardan örttü de artık başkasını
düşünemez oldu. Hicab (ayette geçen) şeaftır. “Şeaf” ise kalp perdesidir.”

3071. Hz. Yusuf (a. s), “Seni seviyorum” diyen gardiyana şöyle buyurmuştur: “Her ne
çekiyorsam sevgiden çekiyorum. Teyzem beni sevince çaldı, babam beni sevince kardeşlerim
beni çekemedi, Aziz’in eşi beni sevince zindana attı!”

3072. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Seni seven seni (kötülüklerden) sakındırır.”
3073. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bir şeyi seven sürekli onu anar.”
3074. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz sevgiyi dil açıklar. Aşk ise gözlerden
bellidir.”
3075. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sevgisinin nişanesi sevgiliyi başkalarına tercih
etmektir.”

3077. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “En şerefli huy sevgiyi korumaktır.” (Gurer’ul-Hikem,
3328)

9
“İnsanlar arasında, Allah'ı bırakıp, O’na koştukları eşleri ilah olarak benimseyenler ve onları,
Allah'ı severcesine sevenler vardır. Müminlerin Allah'ı sevmesi ise hepsinden kuvvetlidir.
Zalimler azabı gördükleri zaman, bütün kuvvetin Allah'a ait bulunduğunu ve Allah'ın
azabının şiddetli olduğunu anlayacaklardır!”
3081. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsan Allah’ı kendisinden, babasından
annesinden, çocuklarından eşinden, malından ve tüm insanlardan daha çok sevmedikçe
Allah’a olan imanı halis olmaz.”

3084. İmam Hüseyin (a.s) duasında şöyle buyurmuştur: “Senden başkasını sevmesin diye
dostlarının kalbinden başkalarını çıkaran sensin. Seni kaybeden ne bulmuştur? Seni bulan ne
kaybetmiştir? Senin yerine başkasından hoşnut olan şüphesiz zarar etmiştir.” ( el-Bihar,
98/226/3; Reyşehri, Mîzan, 3084).

3093. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allahım! Senden sevgini, seni seve-nin sevgisini
ve senin sevgine beni ulaştıracak ameli dilerim. Allahım! Sevgini bana nefsimden, ehlimden
ve soğuk sudan daha sevimli şey kıl.” (Kenzül Ummal, 3718, 3794).

3094. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sevgi korkudan daha üstündür.”

10
3095. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “İman sevgi ve nefrettir.”
3096. İmam Sadık (a. s), sevgi ve nefretin imandan olup olmadığı sorulunca şöyle bu-
yurmuştur: “İman sevgi ve nefretten başka bir şey midir ki?”
3097. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Din sevgiden başka bir şey midir ki? Şüphesiz aziz
ve celil olan Allah-u Teala şöyle buyuruyor: “De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki
Allah da sizi sevsin.””
3098. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Din sevgidir ve sevgi ise dindir.”
ALLAHIN EHİBBASINDAN OLMAK:

3105. Resulullah (s.a.a), “Ben Allah’ın ve Resulünün dostlarından olmak istiyorum” diyen
birine şöyle buyurmuştur: “O halde Allah ve Resulünün sevdiğini sev ve Allah ve resulünün
nefret ettiğinden nefret et.”
BİZ ALLAHIN OĞLUYUZ VE SEVGİLİLERİYİZ DİYENLERİ LAKIRDILARI KURTARMADI: YALAN,
HARAM VE YANLIŞTA DEBELENİP BİZ ALLAHIN SEVGİLİ KULUYUZ İDDİASI YAHUDİ KARAKTERİ
ْ َّ ٌ ََ َ ْ ُ ْ َ ْ َ ٌؕ ْ ُ ُ ُ ْ ُ ُ ِّ َ ُ َ َ ْ ُ ُ ٌؕ ُ۬ ََّٓ َ َ ‫ْ َ ُ ُ َ َّ َ ٰ َ ْ ُ َ ْ ََٓ ُ ه‬ َ َ َ
‫وبكم بل انتم بش ِممن‬ ِ ‫ن‬‫ذ‬ ‫ب‬
ِ ‫م‬ ‫ك‬ ‫ب‬‫ذ‬‫ع‬ ‫ي‬ ‫م‬ ‫ل‬ ِ ‫ف‬ ‫ل‬‫ق‬ ‫ه‬‫اؤ‬ ‫ب‬ ‫ح‬ ‫ا‬‫و‬ ‫اّٰلل‬
ِ ِ ٌؕ َٓ ‫اء‬‫ن‬ ‫ب‬‫ا‬ ‫ن‬ ‫ح‬‫ن‬ ‫ى‬ ‫ار‬ ‫ص‬ ‫الن‬ ‫و‬ ‫ود‬ ‫ه‬ ‫ي‬ ‫ال‬ ‫ت‬
ِ ٌؕ َ‫وق‬
‫ال‬
ْ َ ‫ؗ‬ َ
ُ َْ ْ
َ َ ْ َ ِّ َٓ َ
َّ ‫َخل َق َيغف ُر ل َم ْن َيش ُاء َو ُي َعذ ُب َم ْن َيش ُاء َو ِ هّٰلل ُمل ُك‬
ْ
‫ض َو َما بينه َما َوِال ْي ِه ال َم ٖص ُي‬ ِ ‫ر‬ْ ‫اْل‬‫و‬ ‫ات‬
ِ
َ ‫الس ٰم‬
‫و‬ ِ ِ ِ
“Yahudiler ve hıristiyanlar, “Biz Allah’ın oğulları ve sevgili kullarıyız” dediler. De ki: “Öyleyse
Allah günahlarınızdan dolayı sizi niçin cezalandırıyor? Doğrusu siz de O’nun yarattığı sıradan
insanlarsınız. O, dilediğini bağışlar, dilediğini de cezalandırır. Göklerin, yerin ve ikisi
arasındakilerin mülkiyeti Allah’a aittir. Dönüş de yalnız O’nadır.”
Rivayete göre Hz. Peygamber, yanına gelerek kendisiyle (muhtemelen din konularında)
konuşma yapan bir grup yahudiyi İslâm dinine davet etmiş; kabul etmedikleri takdirde
11
Allah’ın azabına uğrayacaklarını söylemiş; yahudiler de “Bizi bununla nasıl korkutursun?
Oysa biz Allah’ın oğulları ve sevgili kullarıyız” demişler, bunun üzerine bu âyet inmiştir
(Taberî, VI, 164-165).
Âyet her ne kadar Ehl-i kitaba hitap ediyorsa da maksat umumi olup bütün insanlığı
kapsamaktadır. DEVAMI AYET; SIRRI İFŞA…
َ ْ َ ََٓ ُ َُ ْ َ ُّ ‫ي َل ُك ْم َعٰل َف ْٰ َية م َن‬
‫الر ُس ِل ان تقولوا َما ج َاءنا ِمن ب ٖش ٍي‬
ُ ُ َ ْ ُ َ ََٓ ْ َ
ُ ِّ ‫ول َنا ُي َب‬ ‫س‬‫ر‬ ‫م‬ ‫ك‬ ‫اء‬‫ج‬ ‫د‬ ‫ق‬ ‫اب‬
َ ْ َ ْ َ ََٓ
‫ت‬ ‫يا اهل ال ِك‬
ِ
ٌࣖ َ ٍ ْ ََ ِّ ُ َ ُ ‫َ َ َ ؗ َ َ ْ ِ ََٓ َ ُ ْ َ ٌ َ َ ٌ ٌؕ َ ه‬
‫ش ٍء ق ٖدير‬
‫ير فقد جاءكم ب ٖشي ون ٖذير واّٰلل عٰل كل ي‬ ٍ ‫وَل ن ٖذ‬
“Ey Ehl-i kitap! “Bize ne bir müjdeleyici ne de bir uyarıcı geldi” demeyesiniz diye
peygamberlerin arası kesildiği bir dönemde size gerçekleri açıklamak üzere elçimiz gelmişti.
İşte size müjdeleyici de uyarıcı da geldi. Allah her şeye kādirdir.”

“Allah yolunda infak edin, kendinizi kendi elinizle tehlikeye atmayın, iyilik edin, şüphesiz
Allah ihsan sahiplerini sever.”
“Allah şüphesiz daima tövbe edenleri sever, temizlenenleri de sever.”1

12
“Hayır, öyle değil; ahdini yerine getiren ve günahtan sakınan (bilsin ki), Allah sakınanları
şüphesiz sever.”
“Nice peygamberlerin yanında pek çok rabbani kimse savaş-mıştır. Allah yolunda başlarına
gelenlerden ötürü gevşememişler, yılmamışlar ve boyun eğmemişlerdi. Allah, sabredenleri
sever.”
“Allah'ın rahmetinden dolayı, sen onlara karşı yumuşak dav-randın. Eğer kaba ve katı kalpli
olsaydın, şüphesiz etrafından dağı-lır giderlerdi. Onları affet, onlara mağfiret dile, iş
hakkında onlara danış, fakat karar verdin mi Allah'a güven, doğrusu Allah tevekkül edenleri
sever.”
“Eğer hükmedersen aralarında adaletle hüküm ver. Allah adil olanları sever.”
“Yalnız, antlaşma hükümlerinde size karşı bir eksiklik yapmayan ve aleyhinizde kimseye
yardım etmeyen müşriklerle yaptığınız antlaşmaya sonuna kadar riayet edin. Allah
sakınanları sever.”
“O mescide hiç girme! İlk gününden beri Allah'a karşı gelmek-ten sakınmak için kurulan
mescitte bulunman daha uygundur. Orada, arınmak isteyen insanlar vardır. Allah, arınmak
isteyenleri sever.”
“Doğrusu Allah, kendi uğrunda, kenetlenmiş bir duvar gibi, sıra halinde savaşanları sever.”

3108. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah çirkin bir laf söylemeksizin
insanlarla şakalaşan kimseyi sever. Hakeza Allah tevhidi düşünen sabır ile süslenen ve namaz
kılmak ile övünen kimseyi sever.”
3109. İmam Zeyn’ul Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah tüm hüzünlü kalpleri ve
şükreden kulları sever.”

13
“Sizinle savaşanlarla Allah yolunda savaşın, aşırı gitmeyin; doğrusu Allah aşırı gidenleri
sevmez.”4
“Allah faizi tüketir, sadakaları bereketlendirir. Allah küfürde ve günahta ısrar eden hiç
kimseyi sevmez.”5
“Allah iman edip salih amel işleyenlerin ecirlerini ise eksiksiz verecektir. Allah zalimleri
sevmez.”6
“Allah, kendini beğenip daima öğünenleri elbette sevmez”7
“Kendilerine hainlik edenlerden yana uğraşmaya kalkma. Allah, hainlikte direnen suçluyu
sevmez.”8
“Allah bozguncuları sevmez”9
“Allah israf edenleri sevmez.”10
“Eğer bir topluluğun anlaşmaya hıyanet etmesinden korkarsan, sen de onlara karşı
anlaşmayı bozarak aynı şekilde davran. Doğru-su Allah hainleri sevmez”11
14
“Allah şüphesiz iman edenleri savunur, çünkü hainleri ve nankörleri hiç sevmez.” 1
“Onların gizlediklerini de, açığa vurduklarını da Allah'ın bildiğinde şüphe yoktur. O, büyüklük
taslayanları sevmez.” 2

“Allah şımarıkları sevmez.” 3


“Çünkü Allah iman edip salih amelde bulunanlara lütfünden karşılık verecektir. Doğrusu O,
küfredenleri sevmez.”4
“Allah, zulme uğrayan kimseden başkasının, kötülüğü sözle bile açıklamasını sevmez. Allah
işitir ve bilir.”5

3113. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bilin ki şüphesiz Allah katında en sevgili mümin,
fakir bir müminin dünya ve geçimi hususunda fakirlikten kurtuluşu için yardımda bulunan ve
müminlere yardımcı olan, fayda veren ve rahatsızlıklarını gideren kimsedir.”6
3114. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın en sevgili kulu, kullarına en faydalı olan
ve Allah’ın hakkını eda hususunda en çok çaba gösteren kimsedir. Onlar iyiliği ve iyi işleri
yapmayı sevimli bulan kimselerdir.”7

15
3115. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah Tebarek ve Teala şöyle buyurmaktadır:
Şüphesiz kullarımdan bana en sevimli olan benim için birbirini seven, kalpleri camilere bağlı
olan, seher vakitlerinde mağfiret dileyen kimselerdir. Onlar yeryüzü ehline azap etmek
istediğimde kendileri yüzünden onlara azap etmekten vazgeçtiğim kimselerdir.”
3116. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz aziz ve celil olan Allah’a en sevimli kul
doğru konuşan, namazına ve Allah’ın kendine farz kıldığı şeylere dikkat gösteren ve emanete
riayet eden kimsedir.”

3121. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Yaratıklar Allah’ın ailesidir. Yaratıklarından


Allah’a en sevimli olan, Allah’ın ailesine en faydalı olan ve ev halkını sevindiren kimsedir.”5
3122. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Aziz ve celil olan Allah şöyle bu-yurmuştur:
“Yaratıklar benim ailemdir. Bana en sevimli olanı onlara lütfeden ve ihtiyaçlarını karşılayan
kimsedir.”6
3123. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah nezdinde müminlerin en sev-gilisi nefsini
Allah’a itaate adayan, Peygamberinin ümmetine nasihat eden, kendi ayıplarını düşünen,
basiretini ve aklını kullanarak amel eden kimsedir.”7
(HOCAM, 12 EYLÜL, EVLERİN KİREMİTLERİNİ AKTARIN Kİ MİLLET SİZİ SEVSİN).

16
3126. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Resulullah’a (s.a.a) aziz ve celil olan Allah’a hangi
amel daha sevimlidir?” diye sorulunca, “Müslümanı sürekli sevindirmek” diye buyurdu. “Ey
Allah’ın Resulü! Müslümanı sürekli sevindirmekten maksat nedir?” diye sorulunca şöyle
buyurdu: “Açlığını gidermek, hüznünü yok etmek ve borcunu ödemek.”

3131. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Aziz ve celil olan Allah’a yeryüzünde en sevimli
olan amel, duadır.”

3133. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şuayb (a.s) aziz ve celil olan Allah’ın aşkından
ağladı ve sonunda kör oldu. Ama aziz ve celil olan Allah ona gözünü geri verdi. Sonra yine
kör oluncaya kadar ağladı ve Allah yine ona gözünü geri verdi. Sonra yine kör oluncaya kadar
ağladı ve yine Allah kendisine gözünü geri verdi. Dördüncü defa olunca Allah ona şöyle
vahyetti: “Ey Şuayb! Daha ne zamana kadar bu durumu devam ettirecek-sin. Eğer bu
cehennem korkusundan ise sana eman verdim. Eğer cennet şevkinden ise onu sana verdim.”
Şuayb şöyle dedi: “Ey ilahım ve efendim! Senin biliyorsun, şüphesiz ben ne ateşinin
korkusundan ve ne de cennetinin şevkinden ağlıyorum. Lakin sevgin kalbime bağlanmış
dolayısıyla seni görmedikçe sabredemiyorum.”

17
Azameti yüce olan Allah ona şöyle vahy etti: “Eğer böyle ise o halde bu sebepten dolayı
kendisiyle konuştuğum MUSA B. İMRAN GİBİ BİRİNİ SANA HİZMETÇİ KILACAĞIM.”
YUNUS: CENNET CENNET DEDİKLERİ /
3136. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah bir kulu severse ona itaatini ilham eder,
onu kanaatten ayırmaz, dinde fakih kılar, yakin ile güçlendirir, yeterli şeylerle yetindirir ve
iffet elbisesini ona giydirir. Allah kuldan nef-ret edince de ona malı sevdirir. Arzularını uzatır,
ona dünyasını ilham eder, onu nefsani istekleriyle baş başa bırakır. Bu sebeple de inat
bineğine biner, fesadı yayar ve kullara zulmeder.”4
3137. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Rabbim! Senin hangi kulunu daha çok sevdiğini
bilmek ve böylece ben de onu sevmek istiyorum.” Allah şöyle buyurdu: “Her ne zaman
kulumun beni çok zikrettiğini görürsen (bil ki) ona ben izin verdim ve onu seviyorum.
Kulumun beni zikretme-diğini görürsen (bil ki) onu ben bundan mahrum ettim ve ondan
nefret ediyorum.”5
3138. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah bir kulu sevince ona güzel iba-deti ilham
eder.”6
3139. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah bir kulu sevince ona emaneti sevdirir.”7
3140. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah bir kulu sevince onu vakar ve hilim ile süsler.”

3141. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah bir kulu sevince ona doğruluğu ilham eder.”1
3142. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah bir kulu sevince ona rüştünü il-ham eder ve
itaati hususunda başarı verir.”2
3143. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah bir kulu sevince ona ibretler ile öğüt verir.”3
3144. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Münezzeh olan Allah bir kulu sevince onu maldan
nefret ettirir ve arzularını kısaltır.”4
3145. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah bir kulu sevince ona selim bir kalp ve güzel
bir ahlak nasib eder.”5
3146. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah bir kulu sevince onu belaya uğratır. Onu
çok sevince de onu kendine alır.” Kendisine, “Nasıl kendi-sine alır?” diye sorduklarında ise
şöyle buyurdu: “Ona ne bir mal ne de bir evlat bırakır.”6
3147. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah bir kula değer verirse onu sev-gisiyle meşgul
eder.”7
3148. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim Allah katındaki makamı-nın nasıl
olduğunu bilmek isterse Allah’ın kendi yanındaki makamına baksın. Zira şüphesiz Allah
kuluna, kendisine verdiği makam gibi bir makam verir.”
18
3150. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sizden her kim Allah katındaki ma-kamının nasıl
olduğunu bilmek isterse günah işlediğinde Allah’ın kendi
nezdindeki makamına bir baksın. Allah Tebarek ve Teala katındaki ma-kamı da onun
gibidir.”1
3151. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim Allah katındaki makamını bilmek istiyorsa
Allah’ın kendi nezdindeki makamına baksın. Şüphesiz herkes dünya ve ahiret işi olmak üzere
iki iş ile karşı karşıya bırakılmıştır. Eğer ahiret işini dünyaya tercih ederse o şahıs Allah’ın
sevdiği kimsedir. Her kim de dünya işini tercih ederse Allah katında hiçbir makamı olma-yan
kimsedir.”2
“De ki: “Allah'ı seviyorsanız bana uyun. Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah
affeder ve merhamet eder.” ”3
3152. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah-u Teala Musa’ya şöyle vahy etmiştir:
“Gece olunca benden gaflet edip uyuduğu halde beni sevdiğini söyleyen kimse yalan
söylemektedir. Her aşık maşukuyla baş başa kalmak istemez mi? Ey İmran oğlu! Gece olunca
ben dostlarıma bakarım. Kalp gözlerini açarım. Gözlerinde azabımı şekillendiririm ve adeta
beni görür gibi bana hitap ederler ve huzurumda benimle konuşurlar.”4
3156. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah-u Teala’nın sevgisinin alameti; Allah’ın
zikrini sevmektir. Allah-u Teala’nın nefretinin alameti de aziz ve celil olan Allah’ın zikrinden
nefret etmektir.”1
3157. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ı seven kalp Allah yolunda çek-tiği zorluk ve
sıkıntıları çok sever. Allah’tan habersiz olan kalp ise rahatı-na düşkündür. O halde ey Adem
oğlu! Sıkıntı ve zorluğa düşmeden iyili-ğin yüce makamına ulaşacağını sanma. Zira hak ağır
ve acıdır.”2

3158. İmam Ali (a. s) kendisine, Allah aşıklarının derecelerini soran bedeviye şöyle
buyurmuştur: “Allah aşıklarının en düşüğü itaatini küçük, günahlarını büyük görür ve iki
alemde kendisinden başka hiç kimsenin hesaba çekilmeyeceğini sanır.”
O bedevi bunu duyunca bayıldı ve ayılınca da şöyle dedi: “Bundan daha yüce bir mertebe var
mıdır?” Hz. Ali (a. s), “EVET, BUNDAN DAHA YÜCE YETMİŞ MAKAM VARDIR.”3

19
3159. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz akıl sahipleri düşüncelerini kullanarak
Allah’ın sevgisini elde etmeye çalışanlardır...” Sonunda şöyle buyurdu: “Bu makama ulaşınca
sevgisini ve isteklerini yaratıcısına has kılar ve böyle yapınca da en büyük makama erişir.
Rabbini kalbinde görür. Hikmet sahiplerinin elde ettiği şekilden farklı bir şekilde hikmet elde
eder ve alimlerin elde ettiği şekilden farklı bir şekilde ilim öğrenir. Doğruluk sahiplerinden
(sıddıklardan) farklı bir şekilde doğruluk sahibi olur. Hikmet sahipleri hikmeti susarak elde
etmişler, alimler ilimlerini araştırarak ve doğrular da doğruluğu huşu ve uzun süreli ibadet ile
elde etmişlerdir.” el-Bihar, 70/25/26

3160. Allah-u Teala sıddık Kullarından birine şöyle vahyetmiştir: “Beni seven ve benim de
kendilerini sevdiğim; bana iştiyak duyan ve benim de kendilerine iştiyak duyduğum, beni
anan ve benim de kendilerini andığım kullarım vardır. Onlara verdiğim en az şey şu üç şeydir:
Birincisi kalplerine nurumdan bir parça atarım ki bu sebeple, benim kendilerinden haberdar
ol-duğum gibi onlar da benden haberdar olurlar. İkincisi gökler, yerler ve gökler ile yerlerde
bulunanların hepsi onların terazilerinde olsa yine de onların değerini onların gözünde az
gösteririm. Üçüncüsü onlara yöneli-rim ve benim kendisine yöneldiğim kimselere neler
vereceğimi hiç kim-senin bildiğini sanıyor musun?” Musekkin’ul-Fuad, 28

20
3161. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah şöyle buyurmuştur: “Kulum bana
farzlaredan daha sevimli hiç bir şeyle bana sevimli olmamıştır. O müstahablarla benim
sevgimi elde etmeye çalışır. Sevgilim olunca ve ben de kendisini sevince onun duyan kulağı,
gören gözü, konuşan dili, tutan eli ve yürüdüğü ayağı olurum. Beni çağırdığında icabet
ederim ve benden bir şey istediğinde kendisine veririm.” el-Mehasin, 1/454/1047
(NASIL BİR SEVGİ VE İBADET Kİ, GÖZÜN HARAMA GÖRÜYOR, DİLİN YALAN KONUŞUYOR,
KULAĞIN YALAN VE FİTNEYE AÇIK). SENİN HİÇ BİR ŞEYİN HAKK DEĞİL…

3190. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sende bir hayır olduğunu bilmek is-tersen önce
kalbine bak. Eğer kalbin Allah’a itaat edenleri seviyor ve gü-nah işleyenlerden nefret ediyorsa
sende hayır vardır ve Allah seni sev-mektedir. Ama eğer Allah’a itaat edenlerden nefret ediyor
ve günah işle-yenleri seviyorsan bil ki sende hayır yoktur ve Allah senden nefret etmek-tedir.
İnsan sevdiği ile birliktedir.”8
3191. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim din için sevmez ve din için nefret etmezse
onun dini yoktur.”9
3192. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanın kardeşini sevmesi din sev-gisindendir.”10
3193. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Müminin mümini Allah için sevme-si imanın en
üstün şubelerindendir. Bilin ki her kim Allah için sever, Al
lah için nefret eder, Allah için verir ve Allah için esirgerse o Allah’ın se-çilmiş kullarındandır.”1
3194. Resulullah (s.a.a) bazı ashabına şöyle buyurmuştur: “Ey Allah’ın kulu! Allah için sev, Allah
için nefret et, Allah için dost ol ve Allah için düşman ol. Şüphesiz Allah’ın velayetine sadece
bununla erişebilirsin. İnsan her ne kadar namazı ve orucu çok da olsa böyle olmadığı takdirde
imanın tadına varamaz. Bu gün insanların birbiri ile kardeş oluşu daha çok dünya için-dir.
Dünya için birbirilerini sever ve dünya için birbirlerinden nefret eder-ler.”2
3195. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Seninle dini islah etmek için mücadele eden ve sana
güzel yakin kazandıran kimseyi Allah için sev.”3

21
22
“Kuşkusuz ben, tövbe eden, inanan ve yararlı iş yapan, sonra doğru yolda giden kimseyi
bağışlarım.”

“Kıyamet günü Allah bir adamın cehenneme girmesine hükmetti. Allah’ın huzurundan alınıp
cehenneme sevk edilirken adam geri dönüp bakar ve ‘Benim Allah’a karşı beslediğim ümidim
böyle değildi!’ der. Allah: ‘Senin benim hakkımdaki düşüncen nasıldı?’ diye sorar. Adam: ‘Ben
Rabbimin Rahim, Gafur (sonsuz merhamet ve mağfiret sahibi) olduğunu düşünüyordum.’ diye
cevap verir. Bunun üzerine Allah: ‘Onun benim hakkımda hüsnü zannı var; ben de elbette onu
cennete koyacağım.’ diye buyurur.” (Kenzu’l-Ummal, h. no: 5846).
23
Ashaptan Abdullah İbnu Ömer r.a. anlatıyor: Hz. Peygamber s.a.v.'in yanında bulunuyordum. O
esnada Ben-i Hârise kabilesinden Harmele b. Zeyd el-Ensârî geldi. Allah Rasulü s.a.v.'in
huzurunda oturdu ve eliyle diline işaret ederek: Ya Rasulallah! İman şu dilimde, fakat
kalbimde nifak var. Kalbim Allah'ı çok az zikrediyor, dedi. Allah Rasulü s.a.v. sükût
buyurdular.
Harmele sözünü tekrar etti. Allah Rasulü s.a.v. Harmele'nin dilinin ucundan tutarak: Allahım,
buna doğru söyleyen bir dil, şükreden bir kalp ver. Ona benim sevgimi ve beni sevenlerin
sevgisini ihsan et. Onun işinin sonunu hayırlı eyle, diye dua etti.
Bunun üzerine Harmele: Ya Rasulallah! Benim kardeşlerim var, fakat münafıktırlar. Müminiz
diyorlar fakat içlerinden inanmıyorlar. Ben onların reisiyim. Onların size gelmelerini söyleyeyim
mi? diye sordu.
24
Rasulullah s.a.v. Efendimiz şu cevabı verdi: - Kim senin gibi gelip samimiyetle durumunu bize
arzederse, biz sana yaptığımız gibi onun için de Allah'tan affedilmesini isteriz. Kim günahında
ısrar ederse, onun hakkında en güzel hükmü Allah verir. Biz kimsenin perdesini yırtıp bizden
sakladığı günahını ortaya çıkarmaya çalışmayız. (Ebu Nuaym, Tabaranî, Kenzül Ummal, c. 4, Hn:
10445).

“Şeytan onların başlarına dikilip Allah'ı anmayı unutturmuştur. İşte onlar şeytanın
taraftarlarıdır. İyi bilin; şeytanın taraftarları el-bette hüsrandadırlar.”4
“Şeytan şüphesiz sizin düşmanınızdır; siz de onu düşman tutun; o, kendi taraftarlarını, çılgın
alevli cehennem yaranlarından olmaya çağırır.”
3682. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ey insanlar! Şüphesiz fitneler nefsani isteklere
uymakla başlar... Eğer hak halis ve tek renk olsaydı hiçbir ihtilaf ortaya çıkmazdı. Ama biraz
hak, biraz da batıl alınmakta, birbirine karıştı-rılmakta ve birlikte (insanlara) gelmektedir. İşte

25
burada şeytan dostlarına hakim olmaktadır. Ama önceden Allah’ın iyiliğine erişenler
kurtulmuş-tur.”

3683. İmam Hüseyin (a.s) Kerbela’da sel gibi gür ve gece gibi yoğun düşman ordusunun
kendisine doğru akın ettiğini görünce şöyle buyurmuştur: “Rabbimiz ne güzel Rabdir ve sizler
ne kötü kulsunuz. Allah’a itaati itiraf ettiniz, Peygamber’i Muhammed’e iman ettiniz, ama
şimdi çocuklarını ve itretini öldürmeye koyuldunuz. Şüphesiz şeytan sizlere galip gelmiş ve
Allah’ın zikrini / ölçüsünü sizlere unutturmuştur.”

3684. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ama ben bu ümmetin beyinsizlerinin ve kötülerinin
iş başına geçmesine, Allah’ın malını (devlet-millet malını) elden ele dolaştırmalarına, Allah’ın
kullarını kendilerine kul edinmelerine, salihlerle savaşmalarına ve fasıklarla bir hizip olmalarına
üzülüyorum.”

3660. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Herkim bir lokma haram yerse kırk gece namazı
kabul olmaz.”7
3661. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz aziz ve celil olan Allah haram ile
beslenen cesede cenneti haram kılmıştır.”8
3662. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Eti haram lokmadan oluşan kimse cennete
girmez. Ateş ona daha evladır.” 3663. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “İnsanın içine
haram bir lokma girerse göklerdeki ve yerdeki tüm melekler ona lanet eder.”2
26
3664. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Haram lokmayla yapılan ibadet kumun üstüne
kurulan bina gibidir.”ve “su üzerine kurulan...”diye de nakle-dilmiştir. 3
3665. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Haram ne de kötü yiyecektir.”4
3666. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz her kim haram bir mal edinirse haccı,
umresi, sıla-i rahim yapması kabul edilmez. Hatta evlilik ilişkilerini bile etkiler.”5
3667. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Haram olan bir danegi (bir dirhemin altıda biri)
bile reddetmek Allah nezdinde yetmiş bin temiz ve makbul hacca denktir.”6
3669. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah nezdinde bir daneg (dirhemin altıda biri)
haramı terk etmek, helal malla yapılan yüz hacdan daha sevimlidir.”8

3670. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Haram lokmayı terk etmek Allah’a bin rekat
müstahap namaz kılmaktan daha sevimlidir.”9

27
3671. İmam Ali (a.s) iyi olmayan hurmadan yedi, üzerine su içti ve eliyle karnına vu-rarak şöyle
buyurdu: “Her kim karnına ateş koyarsa Allah onu (rahmetin-den) uzaklaştırsın.”10

#Berat Gecesi Namazı kaç rek’attır, nasıl kılınır? #Salatü’l-Hayr/Hayır Namazı nedir, nasıl
kılınır?
EHL-İ BEYT VE EHL-İ SÜNNET KAYNAKLARINA GÖRE BERAT GECESİ NAMAZI NASIL KILINIR?
“Şaban ayının orta (on beşinci) gecesi için rivâyet edildiği üzere kılanacak namaz 100
rekâttır. Bu namazın her rekâtında Fatiha sûresinden sonra on defa İhlâs Sûresi
(Kulhuvellahu Ehad) okunur ki, toplamı 1000 eder.
Bu namazın adına da ‘Salâtü-l-Hayr/Hayır Namazı’ denilmiştir. Bu namazın uğuru her yöne
dağılır. Önce gelen büyük zatlar, bu namazı toplu halde cemaat halinde kılarlardı. Bu namazın
çok fazileti ve çok çok sevabı vardır.
Hasan Basri (rh.) gelen rivâyete göre şöyle demiştir: Otuz sahabiden dinledim. Bu namaz için
bana şöyle dediler: Her kim bu namazı Berat gecesi kılarsa, Allah-ü Teâlâ’nın yetmiş nazarı ona
ulaşır. Her namazda, kendisinin yetmiş ihtiyacı yerine gelir. Bunların en küçüğü, Allah-ü
Teâlâ’nın mağfiretidir.” (Abdulkadir Geylani, Gunyet’üt-Talibin, s.580; Prof. Dr. Haydar Baş,
Kur’an ve Sünnet Işığında Büyük İslam İlmihali - Namaz-, s. 805-807)
- Ebu Yahya San’anî ve otuz güvenilir kişi İmam Muhammed Bâkır (a.s) ve İmam Cafer
Sadık’tan (a.s) şöyle rivayet etmişlerdir:
Şaban ayının on beşinci gecesi olduğunda, her rekâtta Fâtiha ve İhlâs Suresi’ni yüz defa
okuma suretiyle dört rekât namaz kıl ve namaz bittikten sonra ise şu duayı oku: “Allah’ım!
Ben sana muhtacım; azabından korkup (sana) sığınıyorum. Allah’ım! İsmimi değiştirme;
cismimde değişiklik meydana getirme; beni zor imtihan ve belâya tâbi tutma; düşmanlarımı
bana karşı sevindirme. (Allah’ım!) vereceğin cezadan affına, azabından rahmetine, gazabın-
dan hoşnutluğuna ve senden sana sığınıyorum. Senin (medh ü) senan yücedir; sen, kendini
methettiğin gibisin ve bütün vasf edenlerin vasfından ötesin.”
Bu gecede yüz rekât namaz kılmak hakkında da hadis-i şerifte çok fazilet zikredilmiştir. Bu yüz
rekât namaz, her rekâtta bir Fâtiha ve on İhlâs okunarak kılınır.” (Muhammed et-Tusi,
Misbahu’l-Müctehid, s. 830, Beyrut; Allame Meclisi, Biharu’l-Envar, 94, s. 88, Kum).
‫ قال رسول هللا صىل هللا عليه‬: ‫عىل عليه السالم قال‬
‫األمال حديثا أسنده إل موالنا ي‬
‫ي‬ ‫الحسي يف كتاب‬
‫ى‬ ‫يحي بن‬
‫ا عن السيد ى‬
‫ ولم‬، ‫ لم يمت قلبه يوم يموت القلوب‬، ) ‫ من صىل ليلة النصف من شعبان مائة ركعة بألف مرة ( قل هو هللا أحد‬: ‫وآله‬
، ‫ وثالثون كانوا يعصمونه من الشيطان‬، ‫يبشونه بالجنة‬‫ ثالثون منهم ر‬، ‫حي يرى مائة ملك يؤمنونه من عذاب هللا‬
‫يمت ى‬
‫وعشة يكيدون من كاد‬‫ ر‬، ‫وثالثون يستغفرون له آناء الليل والنهار‬

105 : 8 ‫ الوسائل‬، 415 : 98 ‫البحار‬


28
‫فيما نذكره من فضل ليلة النصف من شعبان من أمر عظيم وصالة مائة ركعة وذكر كريم وجدنا ذلك يف كتب العبادات‬
، ‫ كنت نائما ليلة النصف من شعبان‬: ‫ قال رسول هللا صىل هللا عليه وآله‬: ‫ قال‬، ‫وضمان فاتح ابواب الرحمات‬
‫ه ليلة النصف‬‫ ي‬: ‫جبئيل وما هذه الليلة ؟ قال‬
ّ ‫ يا‬: ‫ يا محمد أتنام يف هذه الليلة ؟ فقلت‬: ‫جبئيل عليه السالم فقال‬
ّ ‫فأتان‬
‫ي‬
:
، ‫فأقامي ثم ذهب ّ ين إل البقيع ثم قال يل ارفع رأسك فان هذه الليلة تفتح فيها أبواب السماء‬
‫ي‬ . ‫ قم يا محمد‬، ‫من شعبان‬
، ‫ وباب الجود‬، ‫ وباب النعمة‬، ‫ وباب التوبة‬، ‫ وباب الفضل‬، ‫ وباب المغفرة‬، ‫ وباب الرضوان‬، ‫فيفتح فيها أبواب الرحمة‬
‫ ويقسم فيها األرزاق من السنة إل‬، ‫ ويثبت هللا فيها االجال‬، ‫ يعتق هللا فيها بعدد شعور النعم وأصوافها‬، ‫وباب االحسان‬
‫وتكبب ودعاء وصالة وقراءة وتطوع واستغفار‬
‫ى‬ ‫ يا محمد من أحياها بتسبيح وتهليل‬. ‫ ويبل ما يحدث يف السنة كلها‬، ‫السنة‬
‫ وغفر هللا لهما تقدم من ذنبه وما تأخر‬، ‫كانت الجنة له مبال ومقيال‬
104 : 8 ‫ الوسائل‬، 413 : 98 ‫البحار‬
İslam Peygamberi (s.a.v) şöyle buyurduğu geçer: “Şaban Ayının 15. yatmıştım Cebrail yanıma
gelerek şöyle buyurdu: ‘Ey Muhammed (s.a.v) bu gecede yatıyor musun? Ey Cebrail bu gece
nasıl bir gecedir diye sordum?’ Cebrail: “Kalk ey Muhammed bu gece Şaban’ın yarısıdır” dedi.
Beni kaldırarak Bakiy mezarlığına götürdü ve şöyle dedi: Başını yukarı kaldır bu gece öyle bir
gecedir ki, gökyüzünün rahmet, mağfiret, rıdvan, tövbe ve ihsan kapıları bu gecede açıktır.
Allah-u Teâlâ insanlarda ve hayvanlarda olan tüylerin miktarınca cehennem ehlini azat
etmektedir. İnsanların bu yıldan gelecek yıla kadar ecelleri tayin edilmektedir. Bu yılda
meydana gelecek tüm olaylar bu gecede belirlenmektedir” (Allame Meclisi, Biharu’l-Envar, c.
98, s. 413-415).
Ebu Yahya San’anî ve otuz güvenilir kişi İmam Muhammed Bâkır (a.s) ve İmam Cafer Sadık’tan
(a.s) şöyle rivayet etmişlerdir: Şaban ayının on beşinci gecesi olduğunda, her rekâtta Fâtiha
ve İhlâs Suresi’ni yüz defa okuma suretiyle dört rekât namaz kıl ve namaz bittikten sonra dua
et...
Bu gecede “Yüz rekât namaz kılmak hakkında da hadis-i şerifte çok fazilet zikredilmiştir. Bu
yüz rekât namaz, her rekâtta bir Fâtiha ve on İhlâs okunarak kılınır.” (Meclisi, Biharu’l-Envar,
c. 98, s. 413-415).
“Şaban ayının ilk gecesinde, kılamayanlar on beşinci gecesinde yüz rekat namaz kılmak da kulu
kabir azabından koruma bereketine sahiptir. Şöyle ki, her rekatta Fatiha ve İhlas sureleri
okunur, ikişer ikişer kılınan yüz rekat namaz kılındıktan sonra elli defa İhlas suresi okunur.
(Seyyid Ali b. Tavus, İkbal'ul-A'mal, 1/ 683).

RECEB AYI NAMAZI


30 rekatlık namaz, Hz. Peygamberin (saa) Hz. Selman-ı Farisi’ye öğrettiği üzere Receb'in
başındaki on günde, ortasındaki on günde ve sonundaki on günde kılınır.
Selmân’dan (ra) rivayete göre, Receb hilali belirdiğinde Hz. Peygamber (saa) ona şöyle tarif
etti:
29
“Ey Selmân! Ayın başındaki ilk on günde (ikişer ikişer olarak) on rekat kıl; her rekatta bir
Fatiha, üç kere İhlas ve üç kere Kâfirûn sûrelerini okursun. 10. rekatta son selamını verince,
ellerini kaldırıp:

‫ح ال يموت‬‫يحّت ويميت وهو ي‬


‫ي‬ ، ‫ له الملك وله الحمد‬، ‫ال اله إال هللا وحده ال َرسيك له‬
‫معط لما منعت وال ينفع‬ ‫ اللهم ال مانع لما أعطيت وال‬، ‫ش قدير‬َ
‫ي‬ ‫بيده الخي وهو عٰل كل ي‬
‫ذا الجد منك الجد‬
“Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh. Lehül mülkü ve lehül hamdü yuhyî ve yumîtü ve hüve
hayyun lâ yemût. Biyedihil hayru ve hüve alâ külli şeyin Kadîr.
Allâhümme lâ mânia limâ a’tayte ve lâ mu’tıye limâ mene’te ve lâ yenfeu zel ceddi minkel
cedd.”
“Anlamı: Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. O tektir, hiçbir ortağı yoktur. Mülk O’na âittir,
hamd O’na mahsustur, diriltir ve öldürür, Yüce Zâtı ise dâima diridir, hiç ölmez. Bütün hayırlar,
O’nun (kudret) elindedir. O her şeye hakkıyla gücü yetendir. Ey Allah! Senin verdiğine hiçbir
engel yoktur, engellediğini de verecek biri yoktur. Zenginlik sahibine, serveti Sana karşı
yaramaz!’ dersin.
Sonra (duanı yap) ellerini yüzüne sür.
***
Ayın ortasındaki ikinci on günde de on rekat kıl; her rekatta bir Fâtiha, üç kere İhlas ve üç
kere Kâfirûn Sûrelerini oku. (Son) selamı verince, ellerini kaldırıp:
، ‫ش قدير‬‫الخب وهو عىل كل ر ئ‬
‫ح ال يموت بيده ى‬ ‫ر‬
‫يحي ويميت وهو ي‬
‫ له الملك وله الحمد ى ي‬, ‫ال إله إال هللا وحده ال شيك له‬
‫إلها وأحدا أحدا صمد فردا لم يتخذ صاحبة وال ولدا‬
“Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh. Lehül mülkü ve lehül hamdü yuhyî ve yumîtü ve hüve
hayyun lâ yemût. Biyedihil hayru ve hüve alâ külli şeyin Kadîr.
İlâhen vâhiden ehaden sameden ferden vetren lem yettehiz sâhibeten ve lâ veledâ.”
“Anlamı: Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. O tektir, hiçbir ortağı yoktur. Mülk O’na âittir,
Hamd O’na mahsustur. Diriltir ve öldürür. Kendisi ise dâima diridir, asla ölmez. Bütün hayırlar,
O’nun (kudret) elindedir. O her şeye hakkıyla gücü yetendir. O Vâhid, Ehad, Samed, bir ve tek
ilâhtır, eş ve çocuk edinmemiştir” de,
Ardından (Rabbine dilediğin niyazda bulun) ellerinle yüzünün üstünü mesh et.
***
Ayın son on günü içinde ise yine (ikişer rekatta selam vererek) on rekat kıl; her rekatta bir
Fâtiha, üç kere İhlas ve üç kere Kâfirûn sûrelerini okursun. (Son) selamı verince, ellerini
kaldırıp:

30
‫الخب وهو عىل كل ر ئ‬
‫ش قدير‬ ‫ح ال يموت بيده ى‬ ‫ له الملك وله الحمد ى‬, ‫ال إله إال هللا وحده ال رشيك له‬
‫يحي ويميت وهو ي‬
‫العىل العظيم‬
‫ي‬ ‫ وال حول وال قوة إال باهلل‬، ‫وصىل هللا عىل محمد وآله الطاهرين‬
“Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh. Lehül mülkü ve lehül hamdü yuhyî ve yumîtü ve hüve
hayyun lâ yemût. Biyedihil hayru ve hüve alâ külli şeyin Kadîr.
Ve sallallâhu alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihittâhirîn. Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ
billâhil aliyyil azîm.”
‘Anlamı: Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. O tektir, hiçbir ortağı yoktur. Mülk O’na âittir, hamd
O’na mahsustur. Diriltir ve öldürür. Yüce Zâtı ise dâima diridir, hiç ölmez. Bütün hayırlar, O’nun
(kudret) elindedir. O her şeye hakkıyla gücü yetendir.
Allâh-u Te’âlâ, Efendimiz Muhammed’e (saa) ve tertemiz Ehl-i Beyt’ine salât etsin. O çok yüce
ve pek büyük Allâh’ın yardımı olmadan (hiçbir şeye) güç ve kuvvet yoktur’ de.
Sonra Rabbinden dileğini iste, duân kabul edilir.
Allâh-u Te’âlâ seninle cehennem arasına, her birinin mesafesi gökle yer arası kadar geniş olan
yetmiş hendek koyar. Her rekata karşılık sana milyonlarca rekat yazar. Ayrıca sana ateşten
berat (kurtuluş) ve sırattan cevaz (geçiş izni) verir.”
(Bu namaza da Hacet namazı olarak da niyet edilebilir, üçaylarına ve kandillere kavuşmanın
şükür namazı olarak da niyet edilebilir. Mü'min istek ve hacetini Rabbine arzeder. Yüce Allah
da şanına layık lutfeder.)
Selman (ra) şöyle anlattı: “Nebî (saa) bu hadisi bitirince, duyduğum bu kadar fazla mükâfâttan
dolayı Allâh-u Te’âlâ‘ya şükür için, ağlayarak secdeye kapandım.”
(Seyyid Abdulkadir Geylani, el-Gunye, 1/329-330; Prof. Dr. Haydar Baş, Kur’an ve Sünnet
Işığında İslam İlmihali-Namaz, s. 799-800, İcmal Yay.; Safûrî, Nüzhetü’l-Mecalis, 1/141; eş-Şeyh
Hâdi en-Necefi, Mevsu’atu Ehadîs-i Ehli’l-Beyt, c. 4, s. 122, HN. 4234, 4235, 4238; İkbâlü’l-
A’mâl, s.629).
Bu namazın yanısıra Ehl-i beyt ekolünde üç aylarda kılınacak olan 70 ve 100 rekatlık nafile
namaz ve ibadât da vardır. Bunlara, her ne kadar Zehebi ve İbnu’l Cevzi gibi Emevi şerbetliler
zayıf ve mevzu deseler de, Sünni kaynaklarda da geçmektedir: “Her kim Recep ayında bir gün
oruç tutar ve dört rekâtlık bir namaz kılarsa ve bu namazın ilk rekâtında yüz defa Ayete’l-
Kürsî, 2. rekâtında yüz defa İhlâs sûresini okursa o kişi Cennetteki yerini görmeden ölmez.”
(Bkz. Ebu’l-Ferec İbnü’l-Cevzî, Kitâbu’l-Mevzûât, 2. Bs., Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut, 2003, c:
2, s. 46-47; Aliyyü’l-Kârî, el-Esrâru’l-Merfûa, s. 439).

31
32

You might also like