You are on page 1of 2

ÜLKEDEKİ HER PROBLEMİN YAPI TAŞI: EĞİTİMSİZLİK

Hemen hemen her arkadaş grubu veya aile görüşmelerinde hal hatır sohbetlerinin
ardından ülkemizdeki bir sorun ve bu sorunun çözümü üzerine ufak tartışmalar
gerçekleştirilir. Bu sorunun ne olduğunun hiçbir önemi yoktur. Gerek çevre kirliliği gerek
alım gücü gerekse adalet... Bu sorunun özüne inildikçe aslında temelinde sadece bir sorunun
olduğu görülecektir. Hiç süphesiz bu sorun da ülkedeki eğitim sorunudur. Kanımca eğitim
sorunun altında yatan nedenler ise ezberci eğitim, çocukların erken yaşlarda ilgi alanlarına
yönlendirilememesi, aile ve çevresinden ahlak ve görgü eğitimini alamamasıdır.
Birey eğitim ile ilk kez ailesinin yanında yani çocukken tanışır. Kişinin hayatındaki
eğitim sürecinin ilk evresi ailesinden almış olduğu eğitimdir. Bu eğitim belki de diğer evrelere
göre alınacak olan eğitimden kat ve kat daha önemlidir. Zira bu eğitim müfredat eğitimi değil
ondan daha da önemli olan görgü, ahlak ve çocuğun kendi ilgi alanına yönelik olan eğitimdir.
Bu evredeki eğitim sorunu genel olarak ebeveynlerin çocuklarıyla arasındaki iletişim
eksikliğidir. İletişim eksikliği çocukların tüm hayatı boyunca önüne bir engel olur. Çocuğun
bu evrede eğitim açısından adeta işlenmemiş bir demir gibidir. Demiri usta bir demirci
konumundaki ailesi işlemez ise demir hurdacılara kalır ve vasfını yitirir. Ebeveynler bu
dönemde çocuklarına ”uslu ol”, “yaramazlık yapma” gibi kalıplarla hitap etmemeli, gerektiği
yerde kendini çocuğun yerine koymalı ve çocuğu ile sağlıklı iletişim kurarak onu ilgi alanını
keşfetmesine yardımcı olmalıdır. Ailenin bu davranışı her ne kadar sadece çocuğun yararına
gibi gözükse de bu aslında toplumun yararınadır. Örneğin, Covid-19 sebebiyle pandemi ilan
edilen dönemde kişi kalabalık bir sokakta sigara içilmemesi, açık hava olsa dahi maskesini
çıkarmaması gerektiğini müfredat eğitiminden değil çocukken ailesinden aldığı eğitim ile
düşünür.
Bireyin hayatındaki eğitim sürecinin ikinci evresi ise okul hayatında aldığı eğitimdir.
Bu eğitim basit hayata yönelik bilgilerden daha spesifik olan konulara özgü bilgilere doğru
ilerler. Ancak bu süreçte de ezberci eğitim, öğrencinin ilgisinin bulunmadığı konulara itilmesi
gibi bazı sorunlar yer alır ve öğrencilerin çoğu bu dönemde öğretilmesi amaçlanan bilgi ve
birikimleri öğrenemez. Üniversite sınavına hazır olmadan giren öğrencilerin çoğusu
istedikleri yeri kazanamaz ve başka alanlara yönelmek zorunda kalırlar. İstemedikleri
alanlarda mutlu olamayacakları için onlara hayatlarını kazandıracak olan mesleklerini mutsuz
bir şekilde gerçekleştirirler. Başka bir sorunu örnekle anlatmak gerekirse, geçen sene alınan
skandal bir karar ile üniversite sınavında -0.5 fizik neti ile Marmara Ünniversitesi fizik
öğretmenliği bölümüne öğrenciler alındı. Bu konu hakkında biraz düşünecek olursak, dört
sene boyunca fizik öğrenip eksi net yapan bir kişi nasıl başka bir öğrenciye fizik bilgilerini
mutlu ve doğru bir şekilde aktarabilir? Halbuki küçük yaşlarda yapılacak olan ilgi sınavları ile
bu ve bunun gibi sorunlar daha var olmadan çözülebilir.

You might also like