You are on page 1of 7

T.C.

KAFKAS ÜNİVERSİTESİ

DEDE KORKUT EĞİTİM FAKÜLTESİ İLKÖĞRETİM


MATEMATİK ÖĞRETMENLİĞİ BÖLÜMÜ

ÖZGÜL ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ DERSİ VİZE ÖDEVİ

ÖDEV KONUSU:Özgül Öğrenme Güçlüğü ile ilgili tez inceleme ve özet


çıkarma
TEZ ADI: Öğrenme güçlüğü olan ve olmayan ortaokul öğrencilerinin öz
yeterlik algıları ile sürekli öfke ve öfke ifade tarzlarının incelenmesi

TEZ YAZARI: Umay Bilge BALTACI


TEZ DANIŞMANI:Doç.Dr. Selahattin AVŞAROĞLU

Hazırlayan

Ad –Soyad: Havva Nur BERDİBEK

Numara: 200444047

Sınıfı : 2.Sınıf

Dersin Öğretim Üyesi: Dr. Serkan COŞTU

Mayıs,2022

Kars
GİRİŞ

Öğrenme güçlüğü bireyi hem sosyal hem akademik hem de ruhsal anlamda olumsuz yönde
etkileyen bir rahatsızlıktır.Bu bireylerin topluma kazandırılması ve daha önemlisi diğer bireylerden
farklı olmadığının hissettirilmesi gerekir.Bunun için önce doğru teşhis konmalı daha sonra bu teşhise
göre ebeveynler bilgilendirilmeli ve buna göre bir yol izlenmelidir.Ancak bireyin sadece akademik
yönden iyileştirilmesi düşünülmemelidir.Sosyal açıdan da birey topluma kazandırılmalıdır.Çünkü
öğrenme güçlüğü denildiğinde akla sadece akademik başarı gelmektedir.Ancak bunun yanı sıra kişinin
okuduğunu anlayamaması duyduğunu anlayamaması veya dışarıdan gelen bir uyarıya,bir uyarıcıya
karşı nasıl tepki vereceğini bilememesi veya uyaranın ne istediğini anlamlandıramaması da öğrenme
güçlüğüdür.

Öğrenme güçlüğü olan çocuklarda bu durumun tespit edilememesi rahatsızlığın en üst


seviyelere ulaşmasına neden olabilir.Bazı durumlarda bu bireyler hayatın hemen hemen her alanında
başarısız olabilirler.Ve bu başarısızlıklar hem aile tarafından hem çevresindeki insanlar tarafından
hem de öğretmenleri tarafından tembellik olarak adlandırılabilir ve buna göre davranılabilir.Bu
durum da çocuğun hem kendine olan özgüvenini kaybetmesine hem de agresif tavırlar sergilemesine
yol açabilir.Bundan dolayı bu rahatsızlığın teşhisi çok önemlidir.Son zamanlarda yapılan çalışmalara
göre öğrenme güçlüğü olan bireylerin beyin yapısı incelenmiş ve anomaliler tespit edilmiş,bunun
yanısıra öğrenme güçlüğünün kalıtsal olabileceği ,sadece kalıtsal değil çevresel etkenlerle de
oluşabileceği gözlemlenmiştir.Hatta bazı bireylerde geçmişte yaşadığı travmaların da etkisi olduğu
kanıtlanmıştır.

Öğrenme güçlüğü olan çocuklarda okula olan ilginin azalması muhtemeldir.Bunun nedeni bu
bireylerin kendilerini okulda diğer akranlarına göre yetersiz hissetmesi derslerde başarısız
olması,anlamada sorun yaşaması,ve yaşının gerektirdiği düzeyde işlemler yapamamasıdır.Bunun
sonucunda da birey okuldan akranlarından uzaklaşmaktadır.Hatta ve hatta bu durumlar sonucunda
ilerleyen zamanlarda bireyde sosyal fobiye olmakta,birey içine kapanmakta,dış dünyayla ilişkisini
kesmektedir.Bu durum kişilerin bireysel başarılarını olumsuz yönde etkiler ve normal hayat
şartlarına uyum sağlamasını zorlaştırır.Bu durum ileri yaşlarda da kendini gösterebilir.Hatta ilerleyen
yaşlarda bu rahatsızlıkla ilgili başvurulacak kaynak sayısı daha az olduğu için daha fazla sorun
yaşayabilmektedir.
Öğrenme güçlüğü olan bireyler özellikle ilerleyen yaşlarda geçmişe bağlı yaşadıkları
travmalar neticesinde daha çok depresyon belirtileri göstermektedir.Çalıştıkları ortamlarda
meslektaşlarından farklı olduklarının görmek bu bireyleri olumsuz etkilemekte ve bu nedenle
kendilerini çevreden soyutlamaktadırlar.Bundan dolayı öğrenme güçlüğünde erken tanı ve tedavi çok
önemlidir.

Öğrenme güçlüğü olan bireyler bu rahatsızlığı olmayan normal bireylerle kıyaslandığında bu


belirtilerin daha çok erken yaşlarda fark edilebilir düzeyde olduğu ilerleyen yaşlarda daha da azaldığı
hatta fark edilemeyecek düzeyde olduğu gözlemlenmiştir. Ancak erken yaşlarda akranları ile
aralarındaki fark oldukça açıktır.Bunlar okuduğunu anlayamama,mantıksal işlemler konusunda bazı
problemler yaşama,dikkat eksikliği yaşama,odaklanma problemi yaşama,kendini anlatma ve ifade
etmede sıkıntı çekme,yazılı veya sözlü sınavlara hazırlıkta problem yaşama,daha yavaş çalışma gibi
sorunlardır.

Öğrenme Güçlüğünün Çeşitleri Ve Sınıflandırılması

Öğrenme güçlüğü bazı belirtilere göre sınıflandırılmaktadır.Bunlardan okuma güçlüğü


okuduğunu anlama veya duyduğunu anlamada zorluk yaşama,mantıksal problemleri çözememe ile
kendini gösteren bir çeşididir.Bu durumda bireyler sözcükleri kelimeleri telaffuz etmede problem
yaşar.Öğrenme güçlüğü olan bireylerin okuma hızı normal bireylere göre daha yavaş olmaktadır ve
okuma konusunda daha geç öğrenme olmaktadır.Özellikle bu bireyler birbirine yapı bakımından
oldukça benzeyen bazı harfleri karıştırma eğilimindedir.Bunun sonucunda okuma konusunda ciddi
problemler yaşarlar ve kendilerini akranlarına nazaran eksik hissederler.Bu durum da bu öğrencilerin
okuldan uzaklaşmasına neden olur hatta hiçbir şeyi umursamayan derslerle alakası olmayan tembel
öğrenci izlenimi verirler.Bu durumda en önemli görev sınıf öğretmenlerine düşmektedir.Bu
öğrencilerin kendilerini soyutlamasına izin vermemeli ve onlarla yakından ilgilenmelidir.

Öğrenme güçlüğünün bir diğer çeşidinde ise birey yazma konusunda güçlük çeker.Harfleri
konumlandırmada anlamlandırmada,anlamlı bir kelime dizini oluşturmada sıkıntı ve güçlük çeker.El
yazısı genelde akranlarına göre kötüdür.Belli başlı birbirine benzer bazı harfleri karıştırdığı için
kelimeleri yanlış yazabilir.Yazı yazdığı sayfada düzen oluşturma konusunda problem yaşayabilirler.
Öğrenme güçlüğünün bir diğer çeşidi de matematik güçlüğüdür.Burada bireyler mantıksal
muhakeme gerektiren veya gerektirmeyen sadece kısa işlemler gerektiren sorularda bile problem
yaşayabilir,ne yapacağını,nasıl bir yol izleyeceğini bilemeyebilir.Matematik özellikle soyut bir ders
olduğu için birey bu konuda diğer dersler nazaran çok daha zorlanır.Çünkü bireyin anlaması
algılaması için somut veriler önceliklidir.Bundan dolayı matematik dersinde ve matematiksel
işlemlerde zorlanır anlama ve algılama konusunda problemler yaşar ve sorunun çözümüne kolay bir
şekilde ulaşamaz.Matematiğin yapılamaması konusunda okuma ve anlamada güçlük de etkili
olmaktadır.Çünkü sorunun çözülmesindeki temel aşama sorunun doğru okunması,daha sonra
sorunun anlamlandırılması ve doğru bir şekilde algılanmasıdır.Bu aşamaları başarmadan diğer bir
aşama olan soru çözme aşamasına geçilemez.Öğrenme güçlüğü olan bireylerde bu aşamalarda sıkıntı
çıktığı için sorunun çözülemez ve öğrenci bu derste de başarısız olduğu için derslerden ve okuldan
uzaklaşma eğiliminde olmaktadır.

Yapılan araştırmalara göre bireyler yaş gruplarına,bulundukları çevrelere ,cinsiyetlerine göre


sınıflandırılmış ve bunun sonucunda öğrenme güçlüğü olan bireylerin diğer akranlarına göre daha
pasif,özgüvensiz ve her konuda isteksiz olduğu gözlemlenmiştir.Bunun yanı sıra dikkat konusunda
da akranlarına göre oldukça geri planda kalan öğrenme güçlüğü olan bireylerle yapılan bir çalışmada
bazı çalgı aletlerinin bu bireylerin dikkat eksikliği ve odaklanma problemini giderme konusunda
etkili olduğu gözlemlenmiştir.Bu da bu rahatsızlığa sahip bireylerin kendilerini geliştirebilecek
etkinliklerde bulunması,sevdiği işlerle uğraşması o kişilerin bu rahatsızlıkla baş edebilmesi için son
derece önemlidir.

Öög tanılı bireylerin akranlarına göre kendine olan ve hayatta herhangi bir alanda başaracağına
olan inançları çok daha azdır. Çünkü bu bireyler normal yaşamlarında yaşadıkları üst üste
başarısızlıklar nedeniyle kendilerine olan güvenlerini kaybetmişlerdir.Özellikle okul çağlarında
ebeveynlerin hatta öğretmenlerin sınıftaki öğrencileri başarılı başarısız şeklinde sınıflandırması bu
öğrencilerin kendilerini daha kötü hissetmesine ve derslerden,okuldan,arkadaşlarından hatta sosyal
çevrelerinden uzaklaşmasına neden olmaktadır.Bu durum kişinin yetişkinliğine kadar sirayet
etmektedir hatta ve hatta ilerleyen dönemlerde kişinin meslek hayatını da olumsuz yönde
etkilemektedir.Bu bireylere en küçük görevler bile çok zor ve imkansız göründüğü için girişkenlik
konusunda diğer akranlarına göre çok pasif kalmaktadırlar.
Öğrenme güçlüğü olan bireylerin özgüvenli olması ve sorunlarla başa çıkma konusunda cesaretli
olması ebeveynlerin tutumlarına bağlıdır.Hatta sınıfta öğretmeninin de tutumlarına bağlıdır.Çünkü
bireye herhangi bir konuda ne kadar yetersiz olduğu söylenirse o konu ile ilgili kendine olan güveni
sarsılacaktır.Bireyin özgüven kazanmasının en önemli yollarından biri de başarmasını
sağlamaktır.Çünkü kişi başardıkça bir işte olan özgüveni artacaktır.Bundan dolayı bu rahatsızlığı
olan kişilerle ebeveynleri ve öğretmenleri yakından ilgilenmeli özgüven açısından
desteklenmelilerdir.

Öğrenme güçlüğü ve öfke kontrolü arasındaki ilişkiler incelenip göz önünden bulundurulduğunda
akademik açıdan başarı düzeyi düşük olan bireylerin öfke kontrolünde başarısız olduğu görülmüş ve
öfkeyi dışa vurma konusunda normal bireylere göre daha ön planda oldukları görülmüştür.Çünkü
öğrenme güçlüğü olan bireylerde başarı oranı diğer normal bireylere göre daha düşük olduğu için
öfkeye sarılma daha fazla görülmektedir.Özellikle başarısız olduğunda direkt ebeveynler ve
öğretmenler hatta arkadaşlar tarafından dışlanma ve bundan dolayı uyarılara maruz kalma bu
bireylerin daha çok hırçınlaşmasına neden olabilir.Bunun yanında kendini tam anlamıyla ifade
edememe durumu da bu bireylerin çabucak öfkelenmesine ve olmaması gereken tavırlar
sergilemesine neden olabilir.Ayrıca yapılan araştırmalara göre erkeklerin kızlara oranla öfke
puanının oldukça fazla olduğu görülmüştür.

Öğrenme güçlüğü genellikle okul öncesi dönemde tam anlamıyla tespit edilemeyen bir
rahatsızlıktır.Çünkü bu rahatsızlık okuldaki faaliyetlerde daha çabuk ve daha net bir şekilde fark
edilebilir.Yani birey okul dışında da bu belirtileri gösterebilir ancak okul ortamında sınava tabi
tutulması,akranlarının ilerleyişi ile kendisinin kıyaslanması,ders esnasındaki tavırları daha detaylı bir
şekilde incelenmesine olanak sağlar.
SONUÇ VE TARTIŞMA

Öğrenme güçlüğü rahatsızlığı bulunan öğrenciler akranlarına göre anlama


algılama,dinleme,adapte olma,odaklanma,matematiksel işlemlerde bulunma,yönergeleri takip etme
gibi durumlarda sıkıntı ve zorluk yaşamaktadırlar.Bu durumda bulunan öğrencilerin öğretmenleri
tarafından tespit edilmesi bireylerin gelişimi hatta geleceği açısından som derece önemlidir.Aynı
zamanda bu rahatsızlığa sahip bireyler özgüven konusunda sıkıntı yaşamaktadır.Çünkü bu bireyler
akranlarına göre okuduğunu anlama,dinlediğini yorumlama,dinlediğini anlama konusunda problem
yaşadıkları için kendilerine olan güvenleri de bu oranda azalmaktadır.Özellikle ebeveynler
öğretmenler bu konuda bu öğrencileri kıyaslamaya tabi tuttuğu taktirde bu öğrenciler daha
özgüvensiz bireyler haline gelmektedir.

Öğrenme güçlüğü olan bireylerde normal bireylere göre öfke kontrolü problemi vardır.Bunun en
önemli nedenlerinden biri de bu bireylerin kendini tam anlamıyla ifade edememesidir.Kendini ifade
edemeyen kişi ne istediğini,ne diyeceğini tam olarak ifade edemez ve bunun sonucunda da öfke
açığa çıkar.Aynı zamanda bu bireylerin okul başarıları da düşük olduğu için öfke problemi ortaya
çıkabilir.Çünkü birey başarısız oldukça ve bu durum sonucunda aile ve öğretmenlerin şikayeti
arttıkça bireylerde hem yetersizlik duygusu ön planda olacak hem de özgüven problemi yaşayacak ve
kendini ifade etme yöntemi olarak da öfke yöntemini seçecektir.Bu nedenle bu rahatsızlıktan
muzdarip kişilere yardımcı olunması ve bu rahatsızlıktan en kısa sürede ve en az zararla kurtulması
için erken tanı ve tedavi çok önemlidir.Tanı konduktan sonra bireye bu durum göz önünde
bulundurularak yaklaşılmalı fakat diğer bireylerden farklı olduğu hissettirilmemelidir.
KAYNAKÇA

https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezSorguSonucYeni.jsp

You might also like