Professional Documents
Culture Documents
Kirmizi Pazartesi̇ Ders
Kirmizi Pazartesi̇ Ders
baskı aracı olarak kullandığı törelerin bir sonucu olarak gelişen namus cinayeti ekseninde
görüldüğü toplumda, kanıtlara dayalı herhangi bir adli yargılamaya gerek duyulmaksızın;
namus olgusu tarafından elleri bağlanmış, bu cinayete mecbur bırakılmış Vicario kardeşler
tarafından öldürülmüştür.
İşleneceği önceden ilan edilmiş, herkes tarafından bilinen bir cinayetin gerçekleşmesine
kasaba halkı tarafından göz yumulmasının tek sebebi bireyselliği yok eden törelerin birey
üzerinde oluşturduğu baskıdır. Kasaba halkının, hayatını gelenek ve törelere dayalı olarak
mahkum olduğu; bu sınırları aşamadığı bağnaz bir sosyo-kültürel yapının oluşmasına yol
açmıştır.
Eserde yazar tarafından kullanılan şans, rastlantı ögelerinin toplumun törelerine ve isteğine
uygun şekilde Santiago’nun aleyhine işlemesi, odak figürün tüm eylemlerinin de bu kötü talih
durumuna eşlik etmesi, namusla ilgili işlenen suç karşısında ölümün kaçınılmaz olduğunun
*Coğrafi konum – kendi içinde yaşayan bir kasaba – medeniyetten uzak – bu konuma sahip
mekanda içe dönük bir yaşamın sonucu olarak gelenekçi yaşam anlayışı
Anlatılan toplumda devlet otoritesinin zayıf olması, halkın geleneklerine ve törelerine bağlı
RÖPORTAJ TEKNİĞİ: Gabriel Garcia Marquez, Kırmızı Pazartesi adlı romanının kurgusunda
röportaj tekniğini çok farklı amaçlarla kullanmaktadır. Bu şekilde hem kahramanları, hem
değerlerin bireyler üzerinde yarattığı baskının sonuçlarını gözler önüne sermektedir. Gabriel
Garcia Marquez, Kırmızı Pazartesi’de kahraman anlatıcı tekniğini kullansa da birçok kişiyle
yaptığı görüşmeleri bir araştırmacı titizliğinde işler. Böylelikle bir olaya bakan onlarca çift
gözün ve bu onlarca çift gözün gördüğünü algılayan onlarca aklın bakış açısını aktarır.
Araştırmaları sırasında Santiago Nasar’ın son günü olan o pazartesi gününü kiminin
yağmurlu ve kapalı, kiminin aydınlık bir gün olarak değerlendirmesi oldukça önemli bir ayrıntı.
Yazar Arap asıllı bir Kolombiyalının ülkenin yerlilerinden birileri tarafından namus uğruna (?)
öldürülüşünü birçok görgü tanığının ağzından aktararak doğrunun insandan insana göreceliği
hakikatini hatırlatmaktadır.
kaldığı baskıyı gözler önüne sermek için röportaj tekniğinden yararlanmaktadır. Röportaj
tekniğinin kullanımı, halkın bu cinayetle ilgili hatırladıklarının tutarlılığını sorgulamak ve
Son olarak, Kırmızı Pazartesi adlı romanda toplum baskılarından söz edildiğinde ise dinin ve
kültürel özelliklerin yine toplum üzerindeki etkilerine yer vermek gereklidir. Din, roman
içerisinde insanlar üstünde moral ve ahlaki değerlerin kaynağı olması gerekirken, toplumu
Piskopos ve Peder Amador karakterleri üzerinden hikayede işlenen din teması, toplulukların
dine olan köreltilmiş bağlılıkları ve dinin ahlaki değerleri saptırma yöntemini de gözler önüne
serer. Santiago Nasar’ın ve birçok kişinin piskopos gelecek diye beyaz giysiler giymesi ve
piskopos sevdiği için şerefine horoz kesilmesi, fakat piskoposun halkı karşılamak adına
onurlarının ve bireysel değerlerinin dinin ışığı altında şekillenmeye şevk edildiğini temsil eder.
Kitap baştan sona dini mistisizmle yazılmıştır. Kiliseler, dini inanışlar, kutsal değerler Katolik
Girişte aşk avına çıkmanın şahinle avlanmak gibi olduğu söyleniyor. S14’te S.Nasar’ın
avlanmak için eğitimli şahinleri olduğundan bahsediliyor. Burada S.Nasar’ın suçlu olabileceği
Ayrıca burada şahinciliği yansımasının iki ana yolu vardır. Bir aşık için avlanma eylemi avını
dönmesi de öğretilir. Burada şahin iyi eğitilmemişse dönmeyebilir. Aşk da böyledir, insan aşk
için gösterdiği çabalardan bir sonuç alamayabilir. Sevdiği insan ona dönmeyebilir.
Ayrıca burada erkeğin şahinle avlanması ve kadının av olarak görülmesi, av olayının kanlı ve
vahşi olması üzerinden kadına yönelik sert, kaba ve şiddet uygulayan erkek tavrını
anlamak için kullanabiliriz. Böylece eserde tüm erkeklerin yırtıcı doğası birbirini
tamamlamaktadır.
Hıristiyan geleneğindeki şahin, kötülüğü temsil eden bir semboldür. Yabani şahin, diğer
kuşlara saldıran bir avcıdır. Santiago ve Angela’nın eserde şahinle özdeşleştirilmesi onların
haksız saldırgınlaklıklarını sembolize eder. (Santiago Divina Flor’a ve dağda başıboş kızlara
Ayrıca avda kullanılan şahinin gözüne onun bakış açısını sınırlayan bir aparat takılmaktadır.
Bu bakımdan av şahini sınırlı bakış açısını temsil eder. Santiago’nun Angela’nın iftirasıyla
suçluluğu belli olmadan öldürülmesini temsil eder. Toplumun dinsel inanışlar doğrultusunda
s.11
Santiago: Eserde, Santiago’nun masumiyetini sezdirmek için sık sık dini göndermelerde
bulunulduğu görülmektedir. Odak figür için seçilen Santiago isminin önündeki “San” ifadesi
aziz anlamına gelmekte, böylece onunla ilgili ilk masumiyet sezdirmesi yapılmaktadır.
Santiago’nun eserde Hz. İsa’ya sıkça benzetilmesi söz konusudur. Nasıra, İsa’nın doğduğu
yerdir. Bu benzerlikle de İsa ve Nasar arasında özdeşim kurulmaktadır. İsa, suçsuz yere
çarmıha gerilerek vahşice öldürülmüş; halk bunu önlemek için bir çaba göstermemiş; bu suça
ortak olmuştur.
Santiago Nasar, Angela Vicario'nun basit sözlerine dayanarak haksız yere suçlandı ve o
andan itibaren, Vicario'nun ailesi onurunu ancak Nasar'ın ölümüyle yeniden kazanacağından,
geleneksel şeref yasasını sürdürmek için ölmeye mahkum edildi. Öte yandan, İsa, Yahudi
Piskoposun geleceği sabah, piskopos horozibiği çorbası sevdiği için halkın ellerinde
horozlarla
limana akın etmesi İncil’den bir sahneyi akla getirerek Santiago’nun İsa’ya benzerliğini
gece horoz ötmeden beni üç kez inkar edeceksin" (Matta 26:31-35, Luka 22:33-34, Yuhanna
13:36-38, İncil) demiştir. İncil’deki kısımda hizmetçi kızların ve horozların varlığı, İsa’nın
örtüşmektedir. Böylece anlatıcı, İsa’nın masum olduğu halde katledilmesinin Santiago için de
Benzer şekilde, tüm kasaba halkı, hayatına karşı komplo konusunda onu uyarmayarak
Santiago'ya ihanet eder. Horoz ötüşünün bir başka olası önemi de, cinayetten bir saat önce
Onu öldürecekleri gün: Daha ilk cümlede sonuçtan yani ölümden bahsediyor. Çünkü okurun
odağını ölümün sebeplerine çekmek istiyor. Ayrıca bu ifade onun öldürüleceğinin herkes
Burada öznenin belli olmaması, onun katilinin tüm toplum olduğunu sezdirmeye yöneliktir.
gösterir. Bu açılış, roman boyunca tutarlı olan güçlü bir kader duygusunu, inancını
Daha eserin başında piskoposun kasabaya törensellik havasında anlatılan gelişi, eser
olarak kullanılmıştır. Böylece; dinin, topluma töreleri dayatan ana etkenlerden biri olduğu,
toplum yaşayışındaki belirleyiciliği gösterilmiştir. Piskoposun gelişi eserde bir dış çember
gelişinde herkes onu toplu halde karşılamayı görev edinmiş, birbirlerine aynı değerlerin
piskoposun geldiği sabah işlenmesi bir sembolizasyon olarak gözükmekte, işlenen suçta dini
işleyecekleri namus cinayetini önceden herkese duyurarak cinayete törensel hava katmaları
ve son olarak Santiago’nun öldürülüşünün İsa’nın çarmıha gidişine benzer şekilde kalabalık
tarafından bağrış çağrışlarla törensel bir havaya büründürülmesi eserde dört özdeş durumdur
ve dördü de dinsel ritüellere dayalıdır. Her üçü de çarpık toplum yapısını gösterir. Psikoposun
acımasızca kalabalığın ortasında kalışı ve herkesin kenara çekilerek kurbanı belirgin kılışı,
ikizlerin Nasar’ı bir tiyatro ortamına benzer şekilde seyircilerin önünde öldürmesi dinsel
Gemi: Ulaşım imkanlarının kısıtlı olması. Eserde, medeniyetten uzak bir kasaba ortamı ve içe
dönük bir toplum yapısı resmedilmektedir. Sadece nehir yoluyla kısıtlı ulaşımın sağlandığı
Santiago Nasar'ın geminin gelişine verdiği önem o kadar büyük ki okuyuculara gemi özellikle
onun için geliyormuş gibi geliyor. Tekne, kayak, gemi her zaman yaşayanlar ve ölüler dünyası
arasındaki ulaşım araçlarını sembolize etti. Hem Mısırlılar hem de Yunanlılar, ölen kişinin
ruhunun yaşayanlar ve ölüler dünyası arasında bir deniz aracıyla taşındığını hayal ettiler:
5.30’da kalkmıştı: Tutanak havası… Mahkeme tutanağı… Okurun sorgulaması isteniyor, bir
tür mahkeme kuruluyor. Bu, gazetecilik tekniği olabilir. Böylece sanatsal metin ve öğretici
metin iç içe geçiyor. Hayal ve gerçeğin bu şekilde iç içe geçmesi gerçeğin belirsizliği
Mahkemenin anlatıda kurulması okurun jüri görevini üstlenmesini sağlıyor. Eserde Santiago
cinayetinin sebepleriyle ilgili çeşitli insanların tanıklığına başvurularak okurun cinayete sebep
olan namusla ilgili meselede düşündürülmesi, karar vermeye zorlanması söz konusu. Bunu
yapma amacı okura sadece Angela’nın iddiasıyla sınırlı bir namus meselesinde sınırlı veriler
Rüyadaki “dev incir ağaçları” kasabadaki ortamın simgesidir. İncir ağaçları çok büyük kökler
salar ve felaketlere sebep olabilir. Yerlerinden hiçbir şekilde oynamaz ve değişmezler, zorluk
rüyasında yer alan incir ağaçları çok büyük köklere sahip olmasıyla bilindiğinden törelerin
kolaylıkla canlanabilmektedir.
İncir ağaçlarından oluşan bir orman normalde yoktur. Olağanüstülüğü destekleyerek büyülü
gerçekçi akımla örtüşür. Bu olağanüstülük Santiago’nun gerçek dışı sebeplerden büyük bir
kötülükle karşılaşacağını sezdirir. Bu durum aynı zamanda kötülüğün yaygın oluşunu, kötülük
tarafından kuşatılmayı da gösterir çünkü cinayetin işleneceğini bilen halktan kimse onu
aşıldığıyla ilgili bir gösterge olarak düşünülebilir. Bu noktada Santiago Nasar’ın Angela’yla
ilgili o rezaleti işlediği düşünülebilir. Fakat diğer yönden Adem’in Havva’nın şeytana uyması
uğradığı, masum olduğu da düşünülebilir. Hatta daha ileri gidersek Santiago’nun Angela
tarafından birlikte olmak için ikna edildiği, bu evlilik dışı ilişkiyi Angela’nın şeytana uyması
oluşturduğu bir ormanın içinden geçerken görmüş, bir an için mutlu olmuş, uyandığında
ifadesindeki “incecikten bir yağmur” sözü dokunma duyusuna hitap eden bir imgedir. İnce
ince yağan yağmur insanı huzursuz eder, böylece okuyucu kötü bir olayın gerçekleşeceği
mesajını alır. Bu imge sayesinde Santiago Nasar’ın başına bir şey geleceği sezdirilir. Ayrıca
Santiago Nasar, öldürüldüğü sırada da incecikten bir yağmur yağacaktır. İnce ince yağan
İfadedeki bir diğer simge de “kuş pisliği”dir. Kuş pisliği şansı sembolize eder. Ancak Santiago
Nasar şans olarak yorumladığı bu düşten hemen sonra öldürüldüğü için “kuş pisliği” simgesi
aynı zamanda ironiktir çünkü kötü şansın simgesi olmuştur. Bu sayede Santiago Nasar’ın
masum düşünceleri olan bir kahraman olduğu vurgulanmakta ve okuyucunun ona acıması
sağlanmaktadır. Ayrıca kuş pisliği Santiago Nasar tarafından şans olarak yorumlanmışken bu
rüyadan hemen sonra öldürülmesiyle ‘’kuş pisliği’’ simgesinin aynı zamanda ironik bir anlam
toplum içinde namussuz bir insan olarak işaretlenişini göstermiştir. Bu şekilde işaretlenen
Santiago’dan herkes uzak durmuş, onu uyarmaktan kaçınmıştır. Angela tarafından kendisine
atılan iftira böylece rüyasındaki kuş pisliğiyle özdeşleşmiş, annesinin bu rüyayı şans
Ağaçların arasında hiçbir dala değmeden geçip gitmesi – boşlukta kalma duygusu – sınırlı
mekanda bir şeylere tutunma ihtiyacı- Ruhun bedenden ayrılıp yükselmesi / ölüm sezdirmesi
Giriş bölümündeki bir diğer rüya ise “bir hafta önce de düşünde kendini badem ağaçlarının
arasından uçan ve dalların hiçbirine çarpmadan geçip giden yaldızlı kâğıttan yapılmış bir
eserin geçtiği kasabanın halkını simgelemektedir. (Kolombiyalı birinin ten rengi) Kasabalılar,
badem ağaçları gibi bir arada bulunmaktadırlar. Badem ağaçlarının sık bir şekilde bir arada
edilmemiştir. Böylece, okuyucu, kasabalı hakkında fikir sahibi olmakta, Santiago Nasar’a
anlamaktadır.
Ayrıca badem ve incir ağacı cennette bulunduğu düşünülen kutsal hayat ağaçlarıdır. Bu
ağaçların İsa’yla bağlantısı onun çarmıha gerilmesi üzerinden kurulmaktadır. Ağaç, sonsuz
hayatı simgelemektedir. Böylece İsa’nın ağaca gerildiği halde cennetteki sonsuz hayata sahip
olması vurgulanmaktadır. İsa, cennet ağaçları arasındaki bu bağıntı Santiago Nasar için de
geçerlidir, böylece o bir kez daha İsa’yla özdeşleştirilir. Ayrıca ölümünde İsa’ya benzer
şekilde bedeninin bıçaklarla tahta kapıya tutturulması, orada asılı kalması onun suçsuz
olduğunu ve Angela ile birlikte tüm toplumun günahlarının kefareti için bir kurban olduğunu
göstermektedir.
sonsuzluğa, yani ölüme doğru gitmektedir. Uçmak İsa’yla bağlantı kurar çünkü İsa’nın
ölümünden sonra göğe yükseldiği düşünülmektedir. Uçağın kâğıttan yapılmış olması da bir
Kâğıdın yaldızlı olması ise Santiago’nun varlığının, servetinin simgesidir, aynı zamanda
çıkarmaktadır. Ayrıca yaldızlı kağıttan uçak onun toplumda dikkat çeken birisi olduğunu da
göstermektedir. Bu nedenle Angela kardeşleri onu sorguladığında karanlığın içinde bir isim
ararken onu seçmiştir. Angela’nın Santiago’yu seçmesinde böylece onun dikkat çeken bir
Ayrıca rüzgarın önünde savrulan kağıt uçak hayatının kontrolünün Santiago’nun elinde
Eserde rüya motifi bilinçaltını, sezgilerin önemini temsil etmektedir. Santiago öldürüleceği
günün sabahında ona yeterli ipuçları verebilecek rüyalar görmüştür. Santiago’nun annesi,
kasabada rüya yorumunda yetenekli birisi olarak görülse de şans eseri oğlunun rüyalarını
doğru yorumlayamamıştır.
engel olmuştur. Bu durum aynı zamanda onun suçsuzluğunu düşündürmektedir çünkü suçlu
Rüyasında “hep” ağaçlar görmesi: Hep olması, ipuçlarını yakalamayı zorlaştırıyor. Genel bir
Bu durum ayrıca toplum tarafından kuşatılmışlığın; kendini tekinsiz bir ortamda hissetme
Santiago’nun öldürüleceği gün limana gitmek üzere kapının önüne çıktığında dikkatini çeken
ilk şey çiçek açmış badem ağaçları olsa da bu, onda çağrışımsal bir bağlantı durumunu
Santiago’nun rüyasına geri götürüyor. Rüyasında gördüğü badem ağaçlarının çiçek açması
Santiago’nun çok az uyuması onun o sabah dikkatinin dağınık olacağını, güçsüz olacağını
göstermektedir. Bu durum da onun cinayete karşı koyamamasıyla ilgili bir talihsizlik durumu
oluşturmaktadır. Damağında bakır pasıyla uyanması bir kan tadı sezdirmesi yapmaktadır.
Ama Santiago bu işaretleri yorumlayamaz. Bu bakır pası tadının düğün eğlencesiyle ilgili
olduğunu düşünmesi bir sezdirmedir çünkü cinayet bu düğün neticesinde Angela’nın bakire
çıkmaması ve bunun için Santiago’yu suçlaması üzerine işlenmiştir. Ayrıca rüyalar ve düğün
suçlu olsaydı düğünle rüyalar arasında bir bağlantı kurar, olumsuz şeyler düşünürdü.
Ayrıca İncil 27 bölümden oluşmaktadır. Bu rakam namus cinayetinini İncil’e dayalı olarak
Düğün eğlencesi: Sondan başlayan anlatım. Amacı katilin kim olduğunu değil, Santiago’nun
Anlatının cinayetle başlaması baştan itibaren okuru gerilimli bir ortama sokarak bu gerilime
sebebp olan dinsel törelerin yarattığı olumsuzlukla ilgili farkındalık ve bilinç kazandırmak.
Ayrıca olayı ön plana alarak bu olayın sebepleri üzerinde drumayı anlatının merkezine
yerleştirmek.
Aziz James, Vicario ikizlerinin bıçaklarıyla Santiago'yu idam etmesi gibi bir kılıçla idam
S12
Domuz gibi boğazlanmak: Vicario kardeşler kasap. Domuzları öldürüyorlar, bu durum onlar
için sıradan bir durum. Toplumun namus cinayetini normalleştirilmesini çağrıştırıyor. Bir
vahşetin normalmiş gibi algılanması. Santiago Nasar'ın ölümü önceden söylenirken, kasaba
halkının çoğu bunu önemsiz görüyor ve pek dikkate almıyor. Santiago Nasar cinayetinin
kullanılır. Zaten cinayeti domuz bıçağıyla işelnmesi Santiago Nasar’ın bir domuz gibi
görüldüğünü göstermektedir.
işareti.
Hava – Anlatılanların gerçekliği, doğruluğuyla ilgili bir ölçüt durumunda. O günün hava
Cinayet günü çoğunluk için yağmurlu bazıları için açık / Aslında bu durum gerçekliğin
göreceliğine değişebilirliğine işaret. Kişilerin algılamalarına göre değişen bir gerçeklik söz
konusu…
Vicario kardeşlerden cinayete gönülsüz olan Pedro için yağmurlu, cinayete zorlayan Pablo
Santiago da kızına elle tacizde bulunuyor. Bu yüzden ne olursa olsun Guzman için o suçlu.
Önyargılar…
Victoria, babası gibi olduğu ve kızı Divina'yı taciz ettiği için Santiago'dan nefret
ediyor. Böylece, artık Divina'ya zarar veremeyeceği için, Santiago öldüğünde Victoria galip
gelir.
Yağmur, kapalı bulanık hava aynı zamanda bir belirsizliğe işaret, çözüme kavuşmamış pek
çok soru işaretinin varlığı sezdiriliyor. Aynı zamanda çoğunluk için iç sıkıcı belirsizliğin hakim
olduğu bir durum. Azınlık için açık havanın olması – cinayetin nedeninin ve haklılığının onlar
özgürce yaşaması. Kadın söz konusu olduğunda cinayet işlenmesi. Genelev x kilise karşıtlığı
bu ikiyüzlülüğü destekliyor. Kilise maneviyatın genelev ise fiziksel meselelerin ön plana çıktığı
bir yer. Böylece toplumda fiziksel zevklere düşkünlüğün maneviyatın önüne geçtiği
sezdiriliyor.
Maria Alejandrina Cervantes, İsa’yla gönül ilişkisi olduğu öne sürülen Maria Magdelena ile
Dolayısıyla burada kadının cinselliği nedeniyle dinsel inanışlar doğrultusunda suçlu görülmesi
başından almaktadır, Santiago onunla birlikteyken büyülenmiş gibidir. Böylece her iki drurum
çıkarır.
Eserde erkeklerin üzerinde büyüleyici ve yönlendirici etkisi olan iktidar sahibi tek kadındır.
Onun hükmedici özelliği toplumsal ahlaki sınırların dışına çıkması sayesinde mümkün
olmuştur. Bu durumla anlatılmak istenen, kadının geleneksel sınırlar içinde dominant, güçlü
aşk kavramına hizmet ettiği söylenebilir. Yıllar sonra tekrar kavuşmaları ve aralarındaki
ilişkinin aşka dönüşmesi, aldatmanın olmadığı gerçek, dürüst aşkın bir kazanımı olarak
görülebilir. Bu bakımdan kasaba halkı bir ikiyüzlülük içindedir, hem her türlü günahı
işlemektedir hem gerçek aşkı talep etmektedir. Bu durum bir eleştiri noktası oluşturmaktadır.
Durgun sulardan yükselen ağır bir kokunun olması – Toplumu anlatıyor, başka insanların
yaşadığı coğrafyalarla bağlantısı zayıf – karşılıklı bir akış yok. Dolayısıyla durgun bir su
çağrışımı da yapıyor. Zaten cinayet işlendikten sonra Santiago’nun kokusu, tüm kasabaya ve
cinayeti işleyenlerin üstüne siniyor. Burada koku, en güçlü duyusal öge olarak suçluluğun
Ölümünün çan sesleriyle haber verilmesi – Onun ölümündeki dinsel nedenlerin vurgulanması
Eserde Maria Alejandrina Cervantes’e yer verilmesiyle kadının toplumdaki konumuyla ilgili bir
başka ikiyüzlü tutum ortaya çıkmaktadır. Kadını bir namus sembolü olarak gören toplumdaki
erkekler düğün gecesi eğlenmek ve fuhuş yapmak için onun evine gitmişlerdir. Bu durum
namus sembolü olarak yüceltilen kadının erkekler tarafından bir eğlence nesnesi haline
Maria ayrıca bakire Meryem’i simgelemektedir. Onun Meryem’in kişilik özelliğine taban
tabana zıt olması isim sembolizasyonu üzerinden toplumsal kodların olumsuzlanması isteğini
olumsuzlamaya yöneliktir.
Maria’nın fahişe olmasına rağmen ahlaki takıntıları olan bir toplumda barınabilmesinin
toplumun çıkarı doğrultusunda tek bir sebebi vardır. Erkek neslinin bekaretini ortadan
kaldıran Maria olduğu için, kadınlar için katı sosyal sözleşmelerden bir istisna haline gelir ve
böylece kendi ahlaki ve manevi gücünü korur. Bu şekilde kadınların bekaretini koruyan bir
sembol olarak Bakire Meryem’le bağlantı kurar ve toplumdaki ahlaki düzeni koruyan bir role
bürünür. Maria’nın bu şekilde yansıtılması toplumun ikiyüzlülüğüne ve dini kendince çarpıtıp
Cinayet gününden önce düğün şenlikleri, cinayet günü de psikoposu karşılama töreni var.
Tüm toplumun kargaşa/kaos içinde olmasına neden olan iki olay peş peşe geliyor. Bu durum
da S.Nasar için dikkat dağıtıcı. Aslında kasabada herkesin dikkati dağılıyor. Bu da cinayeti
kolaylaştırıyor.
Eserde kullanılan renk sembolizmi Santiago’nun masum olduğunu düşündüren bir başka
durumdur. Cinayetin işlendiği sabah Santiago Nasar’ın beyaz bir elbise giymesi, kasabayı
ziyaret eden piskoposun cübbesinin beyaz olması, evlerinin önündeki badem ağaçlarının
beyaz çiçekler açtığına dikkat çekilmesi, Vicario kardeşlerin onu öldürmek için sütçü
dükkanını seçmeleri ve sütün beyaz renkte olması; sonuç olarak metinde tüm bu renk
Ayrıca Santiago Nasar, İsa’yla özdeşleştirilmektedir, İsa'nın çarmıha gerildiği sırada, ölmek
için çarmıhta asılmadan önce beyaz keten bir tunik giymişti. Çiftliğin adının El Divino Rostro
olması yine bir gönderme, İsa’nın Kutsal Yüzü anlamına geliyor. Burada çiftliğe bu ismin
Nasar da bir tür çobanlık yapmaktadır. Ayrıca çiftliğin böyle bir kutsallıkla anılması insanların
Böylece Santiago cinayetinde namus nedeniyle dinin sürüleştirdiği insanların ortak bir tutum
sergilediği görülür. Fakat burada dinle aykırı bir durum da düşünülmektedir çünkü Eski Ahit’in
ilk emri “öldürmeyeceksin.”dir. Fakat toplum dinin bu temel ilkesini göz ardı ederek bu
cinayete seyirci kalmış, aksine Vicario kardeşleri bu cinayet için teşvik etmiştir. Bu durum
S 12/13
Talih ve rastlantının önemini vurgulamak için öldüğü gün yanında Magnum 357 tabancasının
olmayışı da anlatılmış. Zaten silahı boşaltmış ve çekmeceye öyle koymuş. Aslında normalde
silahıyla dolaşan birisi olması, onun temkinli biri olduğunu gösteriyor. O gün, cinayet günü,
yanında silahının olmaması onun tedbir almaya ihtiyaç duymadığını gösteriyor, bu durum da
onun suçsuzluğunu gösteriyor. Fakat babası gibi uyuması, detayı onun suçlu olabileceğini de
Cinayet günü daha sonra o boş silahı Cristo Bedoya alacak, belki cinayeti engellerim diye
düşünerek. Ama zaten o da ateş etmeyi bilmiyor ve silahı kullanmayı beceremeyecek. Zaten
kullansa da silah boş. Silahı boşaltıp koymasının altında da talihsiz bir olay yatıyor. Silah bir
kere hizmetçi kızın elinde kazara ateş almış, kasaba meydanındaki bir aziz heykelini un ufak
etmiş. Aslında burada yine sezdirme var. Yaşanan cinayet ve talihsizlikler zincirine sebep
olan din kaynaklı töreler ve bir hizmetçi kadın. Hizmetçi kadın, İncil’de İsa’yı ve havarileri
Santiago’nun bir hayal şeklinde şöyle bir geçmesi: Rüya motifiyle bağlantı kuruyor, onun
öldürüleceğiyle ilgili bir işaret. Annesi, işaretleri hala yorumlayamıyor çünkü oğlu somut
Santiago’nun bir bardak suyla elinde durması: Onun temizliğine, masumiyetine yönelik bir
gerçekleşir. Dünyaya gelen her bebek bir vaftiz töreniyle bu asli/ilk günahtan arınmış olur.
Burada da Angela’nın şeytana uyarak Santiago’ya iftira atıp onu günahkar ilan etmesi söz
Anıların kırık aynası: Üzerinden 27 yıl geçmiş. Onun için belirsizlikler var.
Metne yönelik gönderme var, anlatıcı da bir sürü kırık parçayı bir araya getirerek bir tür
bulmaca çözmeye çalışarak bu cinayete ışık tutmaya çalışıyor. Ayrıca gerçeğe ulaşmanın
gösteriyor.
Santiago’nun bedeninin çizgilerinin zar zor seçilmesi: Onunla ilgili günahkarlık durumunun
s.14
Şifalı yapraklar: Ağrı kesici, uyuşturucu nitelikte. Büyülü gerçekçilikle ilgili bir gönderme var.
Çünkü bu yapraklar halüsinasyon görmeye de yol açıyor. Böylece oğlunu neden bir hayal
gerçekliğin nasıl oluştuğunu da anlıyoruz. Asprin bilimin, rasyonel aklın ürünü; annenin
Vaftizhane kokusu: Koku, cinayeti anımsatan bir laytmotif. İlk günahı çağrıştırıyor, burada
Angela’nın Santiago’yu suçsuz yere günahkar ilan etmesi veya Santiago’nun Angela’ya uyup
insanların her şeyi dini sembollerle anlamlandırmasını gösteriyor. Adem’in Havva’ya uyup ilk
Santiago’nun teninin narinliği: Onun hassas bir kişiliğe sahip olduğunun işaret edilmesi, bu
Timoteos 3'te insanların günlerin sonunda kurbanı olacağı yirmi bir günahı listeler:
1.Kendini çok sevmek, 2.Parayı çok sevmek, 3.Övünen biri olmak, 4.Gururlu olmak, 5.Kötüye
Santiago’nun Arap olması onun ötekileştirilmesine yol açan başka bir sebeptir. O, Arap
olduğu için onun bu rezaleti işleyebileceğiyle ilgili bir ön yargı gelişmiştir. Hem Arap olması
hem babasına benzemesi toplumda onunla ilgili suçlu olduğuna dair bir düşünce
onunla ilgili ön yargıları var. Santiago’nun da babası gibi yırtıcı kuşlarla ilgilenmesi, onları
eğitmesi onun da babası gibi av peşinde olduğunu gösteriyor. Bu durum her ikisinin de
kadınları av olarak görme noktasında birleştiğini gösterebilir. Böylece yine bir suçluluk
sezdirmesi var.
Girişte aşk avına çıkmanın şahinle avlanmak gibi olduğu söyleniyor. S14’te S.Nasar’ın
avlanmak için eğitimli şahinleri olduğundan bahsediliyor. Burada S.Nasar’ın suçlu olabileceği
düşünülebilir. Şahinler yırtıcı hayvanlardır ve sahiplerine zarar verebilirler. Angela Vicario
şahin olarak düşünülebilir. Ayrıca yırtıcı kuş yetiştirmesi onun risk alabilen bir yapısı olduğunu
Placida Linero’nun evliliği- Bir an bile mutluluk getirmemiş mantık evliliği… Kadınlar aşık
sonucu. Angela bu gelenekleri aşmaya çalışıyor fakat sonuçta sınırları aşmanın bir bedeli var
ve bunu Santiago ödüyor. Aslında bu durum kadınların neden evlilik dışı ilişkiye girdiğini de
bulunabiliyor.
"Bu isme sahip insanlar, başkalarına daha yüksek bir amaç için ilham verme ve güçlü bir
şekilde sahip oldukları değerleri paylaşma konusunda derin bir iç arzuya sahip olma
eğilimindedir."
olur.
Syf.15
Eserin başında Santiago’nun “Santiago Nasar, kendi doğası gereği neşeliydi, barışçıldı, açık
yürekliydi.” (Marquez, 15) şeklinde betimlenmesi onun güvenilebilir bir insan olduğu izlenimini
vermektedir. Aynı zamanda Nasar’ın piskoposun yüzüğünü öpme girişimi de Nasar’ın dinine,
kültürüne ve adetlerine bağlı bir insan olduğunu göstermektedir. Bu durum onu dindar bir
insan olduğunu göstermekle birlikte suçsuzluğunu destekleyen bir örnektir. Ayrıca bu durum
dinin ekseninden saptığını, yeni eklentiler edindiğini; abartılı bir şekilde geliştiğini
göstermekte.
Psikoposun görevi gereği dua edip kasabaya uğramadan kaçması – Kendi kaderine terk
içindeki çelişkili durumu yansıtılmaktadır. “Bu kasabadan nefret etmesi” onun Tanrı’nın tüm
göstermektedir.
sorgulanıyor.
“Tıpkı sinema gibi.” Aslında herkesin seyrettiği, pasif olduğu, seyirci olduğu bir düzen. Burada
bir tür tiyatronun oynandığı belirtiliyor. Bu durum Santiago Nasar için bir trajedi, kilise
Santiago Nasar’ın çevresinin köpeklerle çevrili olması: Onun kötü insanlar tarafından
kuşatılması
uğrayışını ve hizmetçilerin burdaki rolünü çağrıştırır. Beyaz tavşanlar ise masumiyeti, saflığı
Tavşan çok üreyen bir hayvan olarak cinselliği de simgeleyebilir. Fakat tavşanın beyaz olması
Mutfağın ağır ağır soluk alır gibi olması – Mutfak bu haliyle kasabayı uyuyan tavuklar da bu
cinayete karşı pasif bir tutum içinde olan kasaba halkını sembolize ediyor. Çünkü tavşanlar
parçalanırken onlar sessizce uyuyor. Bu durum kasaba halkının cinayete olan duyarsızlığını
yansıtıyor.
S.Nasar’ın kıza elle tacizde bulunması, Guzman’ın eline bıçak alıp Nasar’a doğrultması
düşündürüyor. Onun elindeki bıçağın kanlı olması cinayete ortak olduğunu sezdiriyor çünkü
duyulan hınç onunla ilgili suçluluk ön yargısının oluşmasını sağlayan başka bir etken.
Kadın namusunu korumak zorunda. Erkeğin cinsel baskısı altında. Erkek kadını bir obje gibi
görüyor. Nasar kıza “Artık evcilleştirilecek yaştasın.” Diyor böylece onu vahşi bir hayvana
benzetiyor, şahinleri gibi görüyor. Bu sözde kadının değersizleştirilmesi var. Ayrıca onun
suçluluğunu düşündürüyor çünkü durumu bir aşk avı gibi görüyor. Burada kadının şahinler
gibi eğitilmesi yoluyla evcilleştirilmesi durumu toplumun kadınları iyi bir eş olarak eğitmesi
durumuyla bağlantı kuruyor. Böylece kadın kendi kimliğini kuramayan, bir eş olarak
efendi-köle ilişkisi içinde toplumun iyi bir eş beklentilerini karşılayan bir varlık haline getiriliyor.
Şahin gibi, eğitildiği konularda sorgulamadan mekanik bir görev algısıyla hareket ediyor.
Böylece kadın tıpkı şahinler gibi nesneleşiyor, kendisinden çıkar sağlanan bir sömürü
2- Avı takip
3- Avla savaş
4- Avla dönüş
Angela da şahine benzer şekilde önce kadınlık rolleriyle ilgili eğitimden geçiyor, kendisine
özdeşleşme Angela’nın gerçek bir aşk hissiyle değil, görev dürtüsüyle hareket ettiğini ve
İlk olarak, Marquez, vahşice öldürülen ana karakter Santiago Nasar ile hizmetkarı Victoria
Guzman arasında gerilim yaratır. Victoria, "yaşına" ve cinsiyetine rağmen, bu romanda inatçı
ve kararlı olarak tanımlanan tek kadındır. Ek olarak Victoria, geçerli sosyal normlarla
baştan çıkarıldığı" döngüsünü kırmaya çalışır, böylece Divina'nın "Santiago Nasar'ın sinsi
Divina Flor (İlahi Çiçek) adı saflığı için semboliktir ve Santiago'nun agresif cinselliğine keskin
bir şekilde yan yana getirilebilir. Aslında, Santiago'nun kadınlara yönelik cinsel gelişimi, bu
nesneleştirilmesi
Victoria Guzman’ın “Hık demiş babasının burnundan düşmüş.” (Marquez, 16) sözü;
Victoria Guzman: Başka başka aşkların meyveleri olan bir sürü çocukla etrafı sarılı – Kadının
Divina Flor kaderinin Nasar’ın kaçamaklar yaptığı yatağına gitmek olduğunu biliyor –
Suçluluğa işaret
S17
Savunmasız hayvanları öldürmeye alışmış Nasar- Tavşanlara karşı vahşete karşı çıkan
Nasar İki çelişen durum…. Nasar’ın dehşete kapılması, onun suçsuz olduğunu sezdiriyor
çünkü Angela olayında suçlu olsaydı yine dehşete kapılırdı. Ayrıca bu durum onun
Burada ayrıca Santiago’nun bir çelişkisi var. “Onu bir insan olarak düşünsene.” Diyor. Oysa
kendisi Divina Flor’u evcilleştirilmesi gereken bir hayvan gibi düşünmüştü. Bu durum onun
Evden detaylı bahsediyor çünkü cinayet mahallini betimliyor, böylece tutanak havasını
pekiştiriyor. Evin iki katlı olması gerçeğin iki farklı yüzünün olabileceği durumuyla örtüşüyor.
García Márquez, Nasar’ın evini, bir kişinin evinin olması gereken en güvenli yer olduğuna
dair genel inanışa rağmen, Santiago'nun kendisini korumak için gitmesi gereken güvenli
olmayan bir yer olarak kuruyor. Bu ironinin bir sebebi genel inanışların, kodlamaların
ilgili hem de dinle ilgili törelerin yanlışlığıyla ilgili olabilir. Böylece genelin yanlışlığına yönelik
Garcia Marquez başlangıçta Nasar evini "kaba kalaslardan oluşan duvarları olan eski bir
depo ve akbabaların rıhtımdaki çöpü gözetledikleri eğimli bir çinko çatı" olarak tanımlıyor. Bu
sezdirmektedir.
Evin depodan bozma olması, evin yuva kavramını ifade etmesi bakımından evliliğin sağlam
temeller üzerine kurulmadığını gösteriyor. Depo ticari bir alan olduğu için evliliklerin maddi
çıkarlar doğrultusunda yapıldığı sezdiriliyor. Zaten İbrahim Nasar başta burayı bir dükkan
sokulmadığından bahsedilmesi içe dönük toplum yapısını açıklama amaçlıdır. Çünkü dış
dünyaya kapalı toplum kendi içinde kendi kurallarını oluşturur ve bunlarla yaşar. Sistem, farklı
etnik kökenlerden oluşmuş bireyleri ortak bir değerler paydasında toplamıştır. Böylece
geleneksel kalıplara boyun eğmelerini, devletin yasalarının üzerinde görülen töreye dayalı bir
baskı sistemiyle onların üzerinde kontrolü sağlamıştır. Nasarların evinin topluma, kasabaya
uzak olması onların dışlanmışlığını, ötekiliğini gösterir. Durgun ırmak aynı zamanda törelerin
zihniyetini simgelemektedir. Bu sığ zihniyetin olduğu toplum Santiago için kaçışı imkansız
hale getirmektedir.
Dış mekan: Olayın geçtiği kasabanın adı, hatta ülkenin neresi olduğu belirtilmemiş. Yazar
böylelikle, benzer nitelikler taşıyan her yörede benzer olayların geçebileceğini duyumsatıyor.
yaşayamadığı bu dar çevrede herkes birbirini tanır ve hiçbir şey gizli kalmaz. Bu nedenle de
Evin mutfağına limandan kötü kokular gelmesi yine cinayeti sezdirme amacıyladır, Santiago
evinden limana çıkmak için çıktığında öldürülmüştür. Bu durum ayrıca psikoposun limana
bir savaş. Bu savaştan bahsedilmesinin sebebi dine dayalı muhafazakar anlayışın ülkede
ürpertici düdük sesi duyuluyor. Yine felaketlerin, cinayetin din sebepli olduğunu sezdirme.
kasabalıları sembolize edebilir. Çünkü akbabalar normalde bir ölümden sonra ortaya
s.18
gün limana gitmek üzere kapının önüne çıktığında dikkatini çeken ilk şey çiçek açmış badem
ağaçları olsa da bu, onda çağrışımsal bir bağlantı durumunu yaratmamış, Santiago
Arka kapıdan S.Nasar’ın en çok kullandığı kapı olarak bahsedilmesi – Zaten Vicario
kardeşler bunu bildiği için onu öldürmemek için, kaderin kendilerini engellemelerini
umutsuzca beklemek için ön kapıdalar. Cinayet günü S.Nasar bir an yanılıp ön kapıyı
Eserdeki ana mekanlardan biri olan, cinayetin de işlendiği mekan olan, Santiago’nun
yaşadığı çiftlik evinin iki kapısının olması eserde önemli bir rol oynamaktadır. İki kapı,
Vicario kardeşler bunu bildikleri için cinayeti işlemekten kurtulmak adına ön kapıya pusu
kurmuşlar fakat Santiago kasabada, öldürüleceği haberini aldıktan evine telaşla gitmiş, bir
anlık kararla ön kapıya yönelerek tuzağa düşmüştür. Bu kapının, sorgu yargıcının raporunda
“uğursuz kapı” olarak geçmesi, Santiago’nun kötü talih nedeniyle yaptığı yanlış seçimin
olduğuna dair yemin etmesi üzerine oğlunu katillerden korumak için kapının sürgüsünü
için sadece birkaç saniyeye ihtiyacı varken gerçekleştirilen bu eylem, talihin kapılarını
Aslında burada tek mantıklı açıklama Placida Linero’nun açıklamasıdır, gerçeklik çok basittir.
Oğlu o gün iyi giyimli olduğu için ön kapıyı kullanmıştır. Fakat bu açıklamanın sorgu yargıcı
tarafından rapora konmaması, cinayetle ilgili asıl gerçeklerin örtbas edilmesi isteğini; olaylara
şey bu.
Sorgu yargıcının rapora içinden ok geçen bir kalp çizmesi yargının güvenilirliğinin sarsılması
açısından ele alınıp çizilen kalbin kime ait olabileceği tartışılır. Kalp, yaralanan kalp, kırılan
umutları ifade etmesi bakımından Angla’yı; kelebek gibi mıhlanarak öldürülmeyi ifade etmesi
Ön kapı kapalı- fakat Santiago o gün o kapıdan çıkıyor. Onca talihsiz rastlantıya kimse akıl
sır erdiremiyordu.
s.19
Victoria Guzman: Onu uyarmadım çünkü bunların sarhoş palavraları olduğunu sanmıştım
Durumu değersizleştirme çabası. Aslında çoğu kişi aynı cümleyi söylüyor. İnandıkları şey
Tüm kasaba Nasar’ı uyarma konusunda isteksiz. Bu bakımdan Vicario kardeşlerle bir suç
ortaklığı söz konusu. Onları mecbur bırakma söz konusu. Aslında azmettirici kasaba halkı
olarak gözüküyor.
S.Nasar’ın Divina Flor’u çıkmak üzereyken bileğinden sımsıkı yakalaması: Divina Flor’u
korkutuyor. Zaten ürkek bir kız, bu hareket karşısında korkusu artıyor ve onu uyaramıyor.
Horozların ötmesi
Horozların piskopos için kesilmesi- Erkek hayvanın kuırban edilmesi. Nasar’ın töreler için
Vicario kardeşlerin devamlı içki içmesi, sarhoş olmaları, uyurgezer gibi olmaları da onların bu
cinayeti bilinçleri yerinde olarak işlemediğini gösteriyor. Bunlar bir bakıma hafifletici sebep.
Evin önünde bembeyaz görünen badem ağaçları- yine Nasar’ın masumiyetini düşündürür.
Kuşların uyuduğu kafesler: 1- Kadının toplumsal cinsiyet rollerine bağlı olarak pasif
konumunu çağrıştırmaktadır.
2- Toplumun dinsel törelerin esaretinde bu namus cinayetine göz yuman yapısı çağrıştırılıyor.
Evin önündeki badem ağaçları – rüyadaki badem ağaçlarıyla örtüşüyor. Rüyada bildirilen
Vicario kardeşlerin devamlı içki içmesi, sarhoş olmaları, uyurgezer gibi olmaları da onların bu
etmek eleştiriliyor.
syf.20
Kimliği belirsiz biri tarafından cinayetin tüm detaylarını anlatan, Santiago Nasar’ı uyarmak
için bırakılmış bir zarf var kapının altında. Bu kadar detaylı bilgileri içermesi, bu kağıdın
işlememek için ellerinden geleni yapıyor eser boyunca. Bu durum onların toplum baskısı
altında olduğunu gösteriyor. Pusulanın isimsiz olması yine bu baskıyı gösteriyor. İsimsiz
pusula aynı zamanda toplum baskısı altında bireyin kimlik kazanamadığının bir göstergesi.
Bu zarfla ilgili yapılabilecek bir diğer yorum, bu zarfı başka birisi atmışsa kimliği belirsiz
olması önemli. Toplum baskısından korktuğu için kimliğini açık edemiyor. Böyle bir yöntem
baskı altına alıyor. Gözetlenmenin verdiği tedirginlikle Santiago Nasar’a yaklaşıp onu
uyaramıyor. Aslında kasabadaki insanların çoğu da bu sebepten geri duruyor, herkes birbirini
Kimliği asla belli olmayan birisinin cinayetin tüm detaylarını anlattığı uyarıcı niteliğinde zarf
Bu zarf kimsenin dikkatini çekmiyor. Santiago Nasar, evden çıkarken de bu zarf orada yerde
duruyor.
Kapı – Aslında Santiago Nasar için şansın-talihin kapısı / ama kapılar onun üzerine
kapanıyor.
Düğün eğlencesiyle sarhoş olmuş insanlar- Aklın yitirildiği ortam. Bu da bir şanssızlık
Santiago Nasar her şey tarafından kuşatılmış. Zaten küçük bir kasabada. Kaçma ihtimali
coğrafi engeller nedeniyle yok. Toplumun onunla ilgili ön yargıları var. Zengin olması, Arap
olması, dağ başlarında genç kızları sıkıştırması. Bu açıdan da ön yargılarla kuşatılmış. Etrafı
cinayeti işlemesini bekleyen toplum tarafından kuşatılmış. Nasar cinayet girişimini haber
aldığında etrafında kasabalı bir gürültü koparıyor, her bir ağızdan çıkan seslerle kuşatılıyor.
Eve döndüğünde de kapılar yüzüne kapanıyor. Fiziki olarak bir başka kuşatılmışlık.
Meydanın halka açık cümbüşten kalma çöplerle dolması – Aslında manevi bir kirliliği de
işaret ediyor. Bu kirliliğin sebebi halk. Kendi içinde çelişkileri olan bir toplum yapısı göze
çarpıyor. Düğün gecesi her türlü aşırılığı yapıyorlar. İçip sarhoş oluyorlar, geneleve gidiyorlar;
ertesi gün de piskoposu karşılamaya tüm dini duyguları kabarmış olarak gidiyorlar.
Vicario kardeşlerin Santiago Nasar’ı bekleme yeri olarak sütçü dükkanını seçmeleri- Süt renk
Bu yerin sabahları sütçü dükkanı akşamları alkol satılan bir bar olarak kullanılması eserdeki
olarak işlemeyecektir. Bu ikili durum ikizler için de geçerli. Eserde çocuklara benzetilen ikizler
vahşi bir cinayet işleyerek birer katile dönüşebiliyor. Aynı şekilde bir melek olması umulan
Angela ahlaki sınırların dışına çıkabiliyor. Sütçü dükkanı ikili yapısıyla gerçeğin ikili yapısını
kadına biçilen toplumsal rolleri de göstermktedir. Armente’nin süt satmasına izin verilmesi
kadınların saflığına, saf kalmasına verilen önemi göstermektedir. Ayrıca süt, yumuşaklığı da
simgeliyor.
s.21
Cinayet için ikiz kardeşlerin seçilmesi önemli. Cinayeti işleyen tek bir kardeş de olabilirdi.
Ama ikiz kardeşler seçilmiş. Fiziken birbirlerine çok benziyorlar fakat kişilikleri zıt. Bu, insan
Marquez'in katil olarak ikizleri seçmesi önemlidir çünkü bölünmüş kişiliğe benzer davranırlar,
çünkü hiçbir zaman kesin bir karara varmazlar, bu da iç mücadelelerinin somut örneğidir. Bu,
ataerkil bir topluluğun kusurlarını aydınlatıyor, çünkü maçolukları onları bu suçu işlemeye
doğru ve yanlış duyguları bulanıklaşır. Aslında, ikizler tüm kasabayı temsil ediyor, çünkü
ikilemi de yaratılmaktadır.
Santiago Nasar da böyle iki yönlü verilmiş eserde. Onun iyi ve kötü yönleri onun suçlu
olduğuna hükmetmek için yeterli değil. Ayrıca cinayete, bunu haklı ve haksız bulanların
pencerelerinden bakılmış. Yani gerçekliğin tek bir yüzü yok. Suçluluk ve suçsuzluk da böyle
iki boyutlu. İnsanları yargılamak o kadar kolay değil. İnsanların suçlu veya suçsuz olduğu
yönler var. Toptan bir kavramla onları suçlu olarak etiketlemek zor.
İkizlerin uyurgezer gibi betimlenmesi: Töreler nedeniyle akıl yitimine uğrayan toplumu
çağrıştırıyor.
İkizlerin traşlı olması: Dış görüntünün önemsenmesi, şekilci toplum yapısı. Kendilerinin
olarak betimlenmeleri traşlı görüntüyle zıtlık oluşturuyor. Bu durum onların cinayetle ilgili bir
ikilem yaşadığını fakat sonunda traş olarak kötü görünümden kurtulmayı istemeleri durumu
aracılığıyla Santiago’dan kurtulup toplumun gözünde iyi birer insan olmayı hedeflediklerini
gösteriyor. Traş olmak bir erkeklik rolü olduğu için böylece bıçakla temizlenme durumu
erkeklikle ilgili bir beklentinin gerçekleştirilmesi durumu olmaktadır. Traş olmak ve cinayet her
ikisi de bıçakla gerçekleştirilen bir erkeklik rolü olduğu için ve temizlenmeyi sembolize ettiği
için Santiago Nasar cinayetiyle örtüşüyor, böylece toplumun erkeklerden şiddete dayalı
beklentisi eleştiriliyor. Traş olmak cinayetle özdeşleştiği için ironik bir kullanım haline de
geliyor çünkü aslında toplumun gözünde bir temizlenme, şekilcilik söz konusu.
"Sert görünümlü/ kaba saba" olarak tanımlanmak, erkeklerin maçoluktan dolayı sert ve
erkeksi olma beklentilerini ortaya koyuyor ve ikizlerin ailelerinin onurunu geri getirmek
zorunda olduklarını gösteriyor. Bunun yanında “iyi huylu” olarak tanımlanmaları Santiago’yu
öldürme kararlarını kötü niyetle vermediklerini, ancak eylemlerinin haklı olduğuna gerçekten
inandıklarını vurgulamaktadır.
Clotilde Armente ikiz kardeşlere yalvarıyor. “Psikoposun hatrı için olsun bu işi sonraya
bıraksanız.” Diyor. Bu da dini otoritenin toplum üzerindeki etkisini, gücünü gösteren bir delil.
Clotilde Armenta
"Şöhret" ve "savaş" unsurlarından oluşan Germen adı Chlotichilda'nın Fransız şekli. Aziz
s.22
doğrultusunda kutsanması. Bakire Meryem de önemli bir simge. Hayat kadınının adını Maria
Ayrıca bu bir trajedi olarak görüldüğünde rahibe okulu kızları trajedideki koro görevini
üstleniyor.
Piskoposun gemisinin bir ejderha gibi homurdana homurdana gelmesi – dini otoritenin
olumsuzlanması ve suçlanması
Ejderha en güçlü ve en çok korkulan hayvan olarak görülüyor, çünkü cehenneme daha da
atıfta bulunabilecek yanan ateş yakıyor. Böylece gemi üzerinden çarpıtılan dinsel inanışların
Margot “Tıpkı Noel zamanı gibiydi.” Diyor. İsa’nın doğumu. Hz.İsa’nın çağrıştırılması.
Ayrıca Noel zmanı gibi olması sıradan bir ortamın olmadığını, kargaşa içinde kalabalık bir
Nasar’ın çiftliğinin olması yine Hz.İsa’yı çağrıştırıyor. Çünkü İsa inanların çobanıdır.
Piskoposun beyaz cübbesi- yine Nasar’ın masumiyeti ve saflığını simgeleyen süt ve badem
Geminin yeni olmasına rağmen eski gemiler gibi ahşap çarklı olması: Toplumun geleneklere
S23
getirilmesini simgeliyor. Ayrıca dinin inanç sistemi olması yüzünden sorgulayıcı yapıya engel
inanması – namusla ilgili suçlar dine dayalı olduğu için insanlar sorgulamaksızın hareket
eder.
İsa haç üstünde öldü, “istavroz” yani haç İsa’nın ihanete uğraması, toplum tarafından
İsa ölmeden önce öğrencilerine bir uyarıda bulunarak: ‘Beni izlemek isteyen her gün kendi
çarmıhını yüklensin ve ardımdan gelsin,’ dedi. (Matta 10:38) – (Markos 8:34) – (Luka 14:27)
Bu haç çıkarma, insanların O’nu izlediklerini ya da andıklarını ifade eden bir simgedir. Ben
İsa’ya iman ediyorum, anlamına gelir. Eserde psikoposun bunu düşünmeden yapması İsa’nın
bilinçli bir şekilde takip edilmediğini göstermektedir. Bu hareket artık kalıplaşmış bir hareket
olarak yerine getirdiği için onları yüzüstü bırakmıştır. Ancak kasaba, masum bir adamın
ediyor.
işleyişiyle ilgili. Yüzeysel bir algılayış ve yaşayış söz konusu. Horozlar İsa’nın kurban olarak
seçilmesini çağrıştırıyor. Böylece kurbanların seslerine kulak tıkayan bir dinsel sistem söz
konusu. Aksine bu horozların ona kurban edilmek için seçilmesi, bu haksızlıkta dinsel
Peder’in çağrısı üzerine halkın harekete geçmesi: Peder burada halkı piskoposun gelişi
gösteriyor.
Peder’in horozları kendi eliyle seçmesi: Dinsel yapının insanları kurban eden bir yapı olması.
Santiago Nasar’ın keyifli ve eğlenceyi sürdürmek için istekli olması: Onun suçsuzluğunu
düşündürüyor.
Saatler hiçbir zaman tam değil: Saat 4’ten az öncesine kadar. Bu da Santiago’nun
Bedoya’dır. Cristo’nun tehlikeyi haber vermek için onu bekleyen ailesinin yanına değil de
Bu noktada Cristo’nun her zaman yaptığı gibi ailesinin yanına gitmek yerine büyükbabasına
gitmesi; Santiago’yu bulmak, uyarmak için arayışa girdiğinde onu bulamayınca geçebileceği
başka yolların da olduğunu düşünerek olaya bulaşmaktan kaçması, onun içgüdüsel olarak
Nasar’ın düğünün kaça mal olduğunu hesaplaması: Onun masumiyetini düşündürüyor çünkü
bu kadar ince hesap yapabilen biri o rezaleti işleseydi başına neler gelebileceğini de
hesaplardı.
Kasabada herkesin eğlenceye katılması: Sürü halinde hareket etme durumu, geleneklerin
Benim düğünüm de böyle olacak: Nasar’ın geleceğe dönük plan yapması, gelecekle ilgili
dayalı olarak saygı göstermesi. Şekilci toplum yapısının vurgulanması söz konusu.
Ayrıca toplumsal onayın önemi sezdiriliyor. Bireyin kendisi için değil toplum için yaşaması,
düşünen insan bunun olumsuz yönde işleyebileceğinin de farkındadır. Çünkü dedikodu aynı
zamanda bir baskı mekanizmasıdır, toplumsal kuralların dışına çıkan insanlara yönelik bir
Erkek, toplumda özne konumunda. Suç işleme ehliyeti sadece erkeğe verilmiş gibi. Kadın ise
cezalandırılıyor.
S24
Margot’nun Nasar’ın nişanlısı Flora Miguel’in şanslı olduğunu düşünmesi: Aklı başında olarak
Herhangi biri değil. Zengin sınıftan, bu nedenle göz önünde bir kişi. Ayrıca sınıf farkı
nedeniyle pek çok kişi ona bir şey yapılamayacağını düşünüyor. O ikisi zengin birini
kıyafetlerini giymeye çalışması çünkü kahvaltıdan sonra çiftliğe gidip danaları iğdiş etmeyi
planlıyor.
Danaların iğdiş edilmesi: Yine erkeğin cezalandırıldığı bir düzen, horozların kesilmesi gibi.
konumunda görülüyor.
Nasar’ın saatini evde unuttuğunu hatırlayıp eve yönelmesi: Talihin hiçbir engel tanımadan
yaklaşımını gösteriyor. Onlara cinsel gözle bakmadığını ailesinden biri gibi yaklaştığını
Albay Aponte: Kasabanın belediye başkanının o olması, militarist, baskıcı yapıyı ve itaat
uymasını, kültürel olarak töreye itaat etmelerini açıklıyor. İkizlerden biri asker ve o, cinayeti
Albay’ın geçerli nedenlerinin olması: Herkes suçunu inkar etmeye çalışıyor, kendi
Lazarus'tan geliyor. İncil'de, Lázarus'un ölen ve "İbrahim'in koynuna taşınan" bir dilenci
olarak tasvir edildiği "Lázarus ve zengin adam" adlı bir benzetme vardır. Birinin koynunda
s.25
Anlatıcının annesi her şeyden çok önceden haberdar olan biri fakat onun bile bunu geç
öğrenmesi yine şanssızlık. Toplumun ona bu haberi bilinçli olarak geç ulaştırdığı düşünülebilir
Annesinin sokağa çıkmadığı halde her şeyi öğrenmesi: Dedikodu toplumunun varlığı. Bu
durum insanların birbirlerinin hayatının içinde fazlaca olduğunu gösteriyor. Toplu halde
sürdürülen bir hayat bireyin toplum baskısı altında oluşunu gösteriyor çünkü dedikodu bireye
karşı yöneltilen toplumsal bir silahtır. Toplumsal sınırların dışına çıkan insanlar dedikodu
kısıtlayıcı bir etken. Bu durum Santiago’nun neden uyarılmadığının da bir göstergesi. Çünkü
syf.26
Hastaları Tanrı’nın şifasından yararlansınlar diye kapı önlerine yatırmak – İnsanların dinin
yarattığı cehaletin pençesinde olması. İsa da insanları iyileştiriyor ama halkın bu gücü
gerçek dışı şeylere inanma eğilimini gösteriyor. Santiago’nun namusla ilgili bir suçu işlediğine
inanılması durumuyla bağlantı kurulabilir. Anlatıcı böylece her şeye kolaylıkla inanan bir
kurduğu baskı
Annenin psikopos için mavi çiçekli elbise giymesi: İnsanların hayatında dinin belirleyici etkisi.
İnsanların dinsel konularda görüntüye önem vermesi, şekilci yapı. Ayrıca çiçeğin kadınla
saflığı temsil etme bakımından özdeşleştirilmesi. Eserde çiçek hep kadınla özdeşleştiriliyor.
Dönmeyen sevgiliyi anlatan Portekiz aşk şarkısı: Toplumsal ağıt havası. Santiago
s.27
Her zaman ölüden yana olmak gerek: Topluma karşı kurbanın (İsa’nın, Nasar’ın) yanında
Luisa Santiaga’nın, olayla ilgili dünürü Placida’yı uyarmaya gitmesi (s. 27) Luisa Santiaga,
yani Margot’nun annesi, talihe karşı mücadele eden bir figür olarak kurgulanmıştır. O
faili Santiago Nasar olacak bile olsa bunun karşılığı ölüm olmamalı der gibidir. Her ne kadar o
gün bir yas kıyafeti giymiş olsa da. (s. 27) İkizler Pedro ve Pablo için ellerinden felakette yol
açmaktan başka hiçbir şey gelmeyen hayvan oğlu hayvanlar, diyerek olayla ilgili Santiago
Santiago Nasar’ın ölümünün sürekli olarak İsa ile ortak noktaları olması okuyucunun Nasar’ın
öğrendiği görülmektedir.
Kalabalığın cinayeti bir düğün eğlencesini izler gibi izlemesi: Toplumun dünyadaki vahşeti
seyretmesi, duyarsız kalması, aksine zevk alması… İdam izlencesine benziyor- Suçlu
Pedro Vicario
Bir taşı veya bir kayayı sembolize eder. Petrus'tan geliyor. İncil'de Petrus, İsa'nın en sevdiği
öğrenci olarak biliniyordu. O diğer 12 havarinin lideriydi, ancak İsa çarmıha gerildiğinde,
Pablo: Küçük veya Alçakgönüllü, Aziz Paul erken Hıristiyan kilisesinin önemli bir lideriydi.
Vicario: Papaz
s.28
Zahmet etmeyin: Herkesin bile bile susup seyirci kalması durumu, zaten kimse zahmet
Onu öldürdüler: Toplumun gerçek katil olduğunun sezdirilmesi. Çünkü Vicario kardeşler
s.29
Bayardo San Roman’ın Angela’yı baba evine bakire olmadığı gerekçesiyle geri götürmesinde
bu toplum baskısının payı vardır. Böylece eserde, evlenmeden önce kızların ‘’bakire’’ olması
fikrinin dayatılmasıyla pek çok kişinin kaderi değişmiştir. Angela’nın bekaretini kaybetmesinin
erkek ve toplum tarafından hoş karşılanmaması, kızın bekaretini alan Santiago’nun da suçlu
Bayardo’nun Angela’yı evine geri göndermesi: Toplumda erkeğin iktidar sahibi, karar verici
Cinayetin Aralık ayında işlenmesi: İsa Aralık ayında doğdu. Yine İsa ile Santiago arasında
İlk kez olarak Ağustosta geldiğinin söylenmesi: Daha önce gelmediğini, ondan Angela’yla ilgili
Angela Vicario ve toplumsal beklentiler arasındaki bağlantıyı kurmak için Márquez, sembol
ve motiflerden yararlanmıştır. Metinde sıklıkla kendine yer bulan ‘çiçek’, dişilik ile doğrudan
özdeşleşmektedir (Örneğin Divina Flor isminin ilahi çiçek anlamına gelmesi, Angela’nın
evlenirken gelinliğine portakal çiçekleri takması vb.). Benzer şekilde, eserde bazı erkek
karakterlerin adlarında yer alan ve İspanyolcada “aziz” anlamına gelen “san” ifadesi,
Ayrıca Bayardo Doğu Avrupa derebeylerine verilen bir isimle (Poyard) bağlantı kuruyor.
heybeleri: Onun dış görüntüye önem veren, toplum tarafından nasıl algılandığını önemseyen,
gösterişe meraklı bir kişi olması. Böylece onun pahalı ve gösterişli düğün hazırlıklarıyla
bağlantı kuruluyor. Her şeyi toplumun onayını almak için yapan bir kişi görünümünde.
Sığırtmaca (çobana) benzetilmesi: Toplumun ötekine verdiği tepki. İlk başta onu
Çobanlık ayrıca yalnızlık ve dış dünyaya ait olma durumuyla bağlantı kuruyor.
Ayrıca İsa insanların çobanıdır. Kutsallıkla bağlantısı kuruluyor. Böylece toplumda önemli bir
Güherçile: Barut. Erkekliğin şiddetle özdeşleştirilmesi durumu söz konusu. Erkek savaşçı ve
Dana ve oğlak derisinden elbiseler: İkisi de erkek. Burada hem erkekliğin vurgulanması hem
Magdalena Oliver:
İsa Mesih'in takipçilerinden biri olan "Mary Magdalene" kelimesinden türemiştir. O kutsal
kadınlardan biridir (bir zamanlar bir fahişe ya da toplumun reddettiği düşük sınıflı bir kadın
Onunla ilgili ilk tespitin Magdalena tarafından yapılması, toplumda kadına yönelik namus
söyleyerek çapkın bir kadın imajı çiziyor. Bu durum toplum bakışına göre kadınla ilgili bir
Toplumun gözetleyici ve etiketleyici yapısı Bayardo San Roman’ın kasabaya gelişinde göze
çarpıyor. Herkesin gözü onun üstünde. Hep onu anlamaya ve değerlendirmeye çalışıyorlar.
Bazen çok aşırı gidiyorlar. Gözlerinde çok büyütüp onu bir kahraman olarak görüyorlar.
Anne Marquez’in mektupta insanların Bayardo’dan “çok hoş” olarak bahsettiğini söylemesi:
yapmaması, onun sürüye uymayan biri olduğunu gösteriyor. Bu bakımdan anlatıcının annesi
s.30
Bayardo San Roman’ın kasabaya gelişi- onunla ilgili toplumsal merak- onunla ilgili
Köyden köye dolaşarak evlenecek birini araması: San Román'ın evlenecek kız arayışı, en
ufak bir sevgi belirtisi olmaksızın kitabın başlangıç eylemini yönlendiriyor. Bu aynı zamanda
örtüşüyor.
İnsanların hayat arayışlarında evliliği ilk hedef olarak koyması: Evlilik ve aile kurumunun
Askere adam yazmak için ordan geçen bir doktordan bahsedilmesi: Siyasi otoritenin bu
kasabayla ilgisizliğini gösteriyor, sadece asker ihtiyacı olduğunda buraya birini gönderiyor.
Demiryolu mühendisi, doktor vb. etiketlemeler: Toplumun Bayardo’ya duyduğu hayranlık
doğrultusunda onu yüksek bir yerde konumlandırma isteği. Bu durum ayrıca toplumun
ihtiyaçlarını da gösteriyor. Çünkü dış dünyayla gemi dışında bir iletişim kurmaları gerek ve
hastalarını iyileştirmek için piskopostan yardım umuyorlar. Burada ayrıca eserin başındaki
asprin x geleneksel şifalı yapraklar zıtlığına benzer bir zıtlık kuruluyor. Bayardo’nun bu
bilimsel bilginin karşısına geleneğin konmasını sağlıyor. Fakat Bayardo’nun geleneklere bağlı
olması, ahlaki kalıpları aşamaması geleneklerin ne kadar güçlü bir etkisinin olduğunu,
aşılmazlığını vurguluyor. Çünkü sonuçta Bayardo bu kadar bilgili biri olmasına rağmen
evlenmek için köylü, geleneksel bir kız arıyor. Onun bu arayışını şehirler yerine köylerde
eğlencesinde insanların içip sarhoş olmaları, geneleve gitmeleri üzerinden ahlaki yapının çok
eğlencelerin içinde, çok içki içiyor fakat bunun karşısında kiliseye giden bir dindar görüntüsü
var. Aslında bu durum Santiago üzerinden yansıtılan gerçeğin ikili doğasıyla ilgili durumu
destekliyor. Santiago bir taraftan yakın çevresindeki kızlara bir akrabasıymış gibi bakarken
hizmetçinin kızına tacizde bulunuyor. Bir şahin eğiticisi olarak sert bir görünümde
yansıtılırken ölümünden önce sırılsıklam ıslanmış bir yavru kuş gibi gösterilip zıtlık yaratılıyor.
Bu da anlatıcının vermek istediği mesajla ilgili. Yani iyi veya kötü insan yok. Böyle yüzeysel
bir etiketleme yanlış ve gelenekçi yaklaşım bunu yapıyor. Halbuki insanların iyi veya kötü
Burada Bayardo’nun toplumun gözünde ideal bir kahraman olması anlatılıyor. Yüzmede çok
başarılı. Bilimsel teknik alanlarda bilgisi var. Üstelik zengin. Bu aynı zamanda kadınların ideal
koca algılarını yansıtıyor. Bunların anne Marquez tarafından anlatılması bir kadın bakışının
ortaya konmasını sağlıyor. Böylece toplumun ihtiyaç duyduğu ideal bir kahramanın yanı sıra
Burada Bayardo’nun anne tarafından önce garip sonra ideal biri sonra da şeytan olarak
farklılığının olduğu bir ortamda mutlak bir doğruya ulaşmanın zorluğu üzerinden Santiago’nun
suçluluğuyla ilgili konuya göndermede bulunulur. Çünkü gerçeğin bu kadar çok farklı yüzü
s.31
Bayardo San Roman kilisedeki tavırları sonrasında büyük saygı görüyor. Bu da insanların
diğer insanlarla ilgili yargılarında dinin ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor. Kilisedeki
Akşam Yemeği'nin anıldığı ayin. İsa’nın bu yemekte havarilere ekmek verirken "Bu benim
Mesih İsa'nın haç üzerindeki ölümünü yeniden dünyaya gelinceye dek, yüzyıllar boyunca
sürmesi için kiliselerinde ölümünün ve dirilişinin anılması için, diğer onu izleyenlere verdiği
miras olarak tanımlanabilir. İsa'nın başlangıçtan günümüze kadar onu izleyenlerin istediği
"Beni anmak için bunu yapınız" yani ekmek ve şarapla yapılan ritüel ayin.
Bayardo’nun Kudas Ayini’nde yer alması onun yüzünden Santiago’nun toplumun ahlaki
günahlarına kefaret olarak kurban edilmesini çağrıştırır. Akşam yemeği İsa’nın Petrus ve
özdeşleşir.
Burada “şarap” ve “kan” motifi dikkat çekmektedir. İsa’nın kanının kutsal bir inanç
yapması şiddetin dinsel bir ritüel olarak benimsenmesini gösterir. Burada Santiago’nun da
dinsel inanışlar doğrultusunda bir namus cinayetine kurban gitmesi ve akan kana toplumun
tümünün işbirlikçi olarak ortaklık etmesi dinin şiddeti doğurduğu görüşünü desteklemektedir.
Yine Angela’nın düğün gecesi kutsal bekaretini (çünkü Meryem’in en önemli sıfatı “Bakire”dir.
Ayinde şaraplı ekmeğin saygı icabı ayakta yenmesi ve ayinin Latince yapılması dinin getirdiği
şekilci yapıyı gösterir böylece din anlamsız kurallarla dini şekilci olarak algılayan ve yaşayan
bir toplum yaratır. Zaten buradaki toplum yapısı da bu. Her türlü günahı işliyorlar fakat dini
vecibelerini de yerine getirerek dini içerikte değil şeklen yaşıyorlar. Bayardo’nun şaraplı
ekmeği ayakta yemesi ve ayine Latince dualarla eşlik etmesi toplumsal kalıplara uyduğunu
gösteriyor. Toplum bu tür davranışlara dikkat ederek bir toplumsal baskı oluşturuyor ve
Talihsiz evlilik: Burada talihsizliği yaşayan sadece kurban olan Santiago değil. Bayardo San
Roman da bu talihsizliğin diğer bir parçası. Çünkü talihsiz bir evlilik yapıyor. Bu evlilikte
yaşadığı sarsıntının etkisiyle o da yaşayan bir ölüye dönüşüyor. Gençliği heba oluyor. Aslında
heba ediyor.
Angela, Bayardo San Roman ile ilk karşılaşmasında yapay çiçeklerle dolu bir sepet
beklentisi doğrultusunda bakire olmadığı için saf olmadığını göstermektedir. Ayrıca yapma
çiçekler, evliliklerinin yalanlar ve hayaller üzerine kurulacağını göstermektedir. Angela’nın
evde bulunduğu zamanlar kâğıttan çiçek yapması, onun baskısı altında bulunduğu toplumsal
toplum baskısı nedeniyle kadın-erkek ilişkilerinin gizli kapaklı sürdüğünü işaret ediyor. Bu
s.32
doğrulanması, diğer dört kişi tarafından doğruluğuna inanılmaması yine gerçekliğin göreceliği
biçimleri… diye röportaj tekniğine gönderme yaptığı bir cümleyle başlıyor. Bu durum gerçeğin
göndermede bulunur. Çünkü gerçekliğin farklı yüzleri kesin bir kanıya varmayı zorlaştırır.
Bayardo San Romnan’ın Angela’yı ilk kez fark edişi ilginç. Pansiyonda uyuklarken onu fark
ediyor, sonra uyandığımda onunla evleneceğimi bana hatırlatın diyor. Angela'yı sokakta bir
kez fark ettikten sonra, karısı olacağına karar verebiliyor, bu da neredeyse bir yabancılar
kasabası arasında rastgele bir av seçtiğini ima ediyor. Seçimi konusunda o kadar soğukkanlı
Angela’nın kişiliğiyle ilgili değil, ancak görüntüsü ve adının iyi bir çağrışıma sahip olması
nedeniyle.
yapabilmek, gücünün yettiğini göstermektir. Bu bir tür erkeklik ispatı durumudur çünkü
erkeklik güçle, baskıyla özdeşleştirilen bir durumdur. Bayardo’nun Angela’yı kovalaması
durumu ayrıca epigraftaki av ve şahin kavramlarıyla bağlantı kuruyor. Bir şahin gibi avını
ısrarla takip ediyor. Bu bağlantı da bizi erkekliğin yırtıcı, vahşi doğasıyla yüz yüze getiriyor.
Angela ile Bayardo San Roman’ı birleştiren iki tesadüf dikkati çekiyor. Birincisi Bayardo San
Roman’ın pansiyonda uyuklarken Angela’yı görmesi, ikincisi Angela’nın Liman Otel’de yıllar
sonra Bayardo San Roman’ı tesadüfen görmesi ve peşine takılması. Onların pansiyon, otel
gibi yerlerde birbirlerini görmeleri aynı zamanda onların mutlu bir yuva sahibi olamayacağını,
pansiyon ve otel.
Aslında her şey bir rastlantı zinciri. Bayardo San Roman’ın köy köy dolaşıp evlenecek kız
araması. Angela’ya rastlaması, onu beğenmesi. Sonra angela’nın bakire çıkmaması, ayrılıp
Angela ve Bayrdo’nun karşılaştığı ilk yer olarak piyango çekilişlerinin seçilmesi önemli. Şans,
rastlantı faktörünün önemi vurgulanıyor. Aynı zamanda zengin erkeklerin bir talih kuşu olarak
Yas giysileri: Çocukları öldüğü için aile yas tutmayı uzun süre sürdürmüş. Yas giysileri
topluma karşı toplumsal kuralların uyulduğuna dair bir gösteri. Her şeyin bir gösteri şeklinde
olması, görüntü ve içeriğin farklı olması toplumun insanları ikiyüzlü davranmaya itmesi,
Yas aynı zamanda onların ilişkilerinin bir felakete, ölüme yol açacağıyla ilgili bir sezdirme.
Ayrıca siyah elbise kötülüğün simgesi ve Santiago’nun beyaz elbiseleriyle zıtlık oluşturuyor.
düşündürüyor.
Ayrıca Angela’nın bileklerine kadar kapalı giyinmesi, kadının kıyafetleri üzerinden toplum
tarafından baskı altına alınmasını da gösteriyor. Kadın hep iffetli bir görüntü sergilemek
zorunda. Fakat Angela’nın bakire olmaması içerik ve şeklin farklılığı üzerinden toplumun
Piyango çekilişinden kazanılan gramofonun Angela’ya hediye edilmesi her şeyi başlatıyor.
Bayardo’nun tüm biletleri satın alarak gramofana sahip olması ve gramafonu Angela’ya onu
etkilemek amacıyla hediye etmesi her şeye parasıyla sahip olma isteğini gösteriyor. Burada
Angela’ya sevgiyle değil de parayla yaklaşması onu bir nesneyle etkilemeye çalışması
Ayrıca Angela’ya bir ev eşyasını hediye etmesi erkeğin kadını evle sınırlandıran bakışının bir
sınırlandırılmasını anlatıyor. Onun sedef kakmalı olması, değerli taşlarla kadının etkilenmesi
Burada anlatıcının Angela’dan bahsederken hep “kız” hitabını kullanması kadının toplumda
görüldüğünün bir göstergesi. Buna karşılık adamdan hep Bayardo diye bahsediyor, böylece
s.33
Angela’nın Bayardo’dan kibirli olduğu için nefret etmesi ve ardından ben onun Polonyalı
olduğunu sanmıştım demesi toplumsal baskı doğrultusunda ötekileştirici bakışın bir simgesi.
suçsuzluğunun da bir göstergesi. Çünkü o da Arap. Fakat eserde Angela’nın ilişkiye girdiği
kişiyle ilgili olarak onun Afrikalı olduğuna dair bir ipucu vermesi Angela’nın toplumsal kalıpları
sınıfsal olarak en alt katmanından. Bu durum Angela’nın toplumsal kalıplara karşı bir
davrandığını gösterir.
Bayardo’nun tüm eylemlerini toplumun onayını, takdirini kazanmak için yaptığını gösteriyor.
Angela’nın “Doğum günümü nereden bildi asla öğrenemedim.” Yargısı şüpheleri gündeme
getiriyor. Çünkü ailesi zaten Bayardo’ya başlangıçta tepkili, onların söyleme ihtimali pek
olayda kendini aklamak için yalan söylediği düşünülebilir. Bu da onun kendisini kurtarmak için
suçsuzluğunu düşündürüyor.
Burada ayrıca ailenin toplumdan çekinerek bu duruma yepki vermesi söz konusu. Angela
umut vermediğine dair yeminler ediyor. Angela’yı sorgulamaları kadının erkeklerle normal bir
ilişkiye, iletişime bile girme şansının olmadığını gösteriyor. Bu da kadının toplumsal kalıplar
Daha sonra ikiz kardeşler gramofonu geri götürüyor. Gramofonun geldiğini sonra da geri
onlar üzerinde baskı kurması ön plana çıkarılıyor. Ayrıca her şeyin toplumun onayı için
Bayardo’nun niyetinin ciddi olduğunu anlamışlardır. O halde toplumsal ahlak açısından bir
engel kalmamıştır.
dürüstlük ve çalışkanlık kavramları üzerinden yürütülüyor. Kadın için ise cinsellik üzerinden.
Katolik kültürü-bir daha ayrılmamak üzere evlenmekten bahsediliyor. Burada dine dayalı
olarak oluşan toplumsal kuralların katılığı vurgulanıyor. Bir daha ayrılmama şartı, evliliğin
yüce bir kurum olarak kutsal göründüğünü, bu kutsallığın zedelenmesine hoş bakılmadığını
göstermektedir.
Baba Vicario’nun gözlerinin bozulması sonrasında çalışamaması: Erkeklikle ilgili bir eksilme
durumu. Fiziksel ve ekonomik eksilme onun iktidarı kaybetmesine yol açıyor. Zaten bundan
sonra iktidarı, yönetimi anne ele geçiriyor. Babanın düğünde kenarda bir yerde bir
s.34
Anne Vicario- Fedakarlık ruhu, kendini ailesine adamak – kadına biçilen rol
yol açabilir bu da kadının eve kapatılmasına yol açıyor. Burada ayrıca annenin ilkokul
öğretmeni olması eğitimci bir kişiliğinin olduğunu gösteriyor. Fakat anne eğitimci yönünü
çocuklarını bilimsel, aydınlık bir çizgide yetiştirmek için değil; geleneksel bir doğrultuda
yetiştirmek için kullanıyor. Bu durum geleneklerin toplumda ne kadar güçlü ve aşılamaz bir
konumda bulunduğunu gösteriyor. Zaten annenin tıpkı bir rahibeye benzetilmesi de ilkokul
ve kendisini dine adayan, kiliseye kapatan yapısıyla bir kurban konumunda. Ayrıca cinselliği
yaşamayan bir figür. Anne, aslında toplumsal kalıpların bir ürünü, böyle yetiştirilmiş. Kızlarını
da böyle yetiştiriyor. Bu durum bize toplumdaki kız çocuklarının yetiştirilme şeklini gösteriyor.
Cinselliği kutsallık çerçevesinde çok büyük bir tabu gören ve kendisini dini inançları
doğrultusunda evine, ailesine adayan, dışa kapalı ve iletişimsiz bir portre ortaya çıkıyor.
Bazen onun varlığının bile unutulması- Toplumun beklentisini gösteriyor. Kadının kendi kimliği
olmayacak, dolayısıyla bir varlığı olmayacak. O kendisini ailesine, evine adayan bir kurban
Garcia Marquez de saflık temasını geliştirmek için Pura Vicario'yu kullanıyor. Pura'nın kızına
bakma ve ev halkının toplumun kurallarına uymasını sağlama gibi sosyal bir yükümlülüğü
Pura Vicario, ölen çocuğu için yas tutarken yas tutmanın anlamını unutur. Yasının “evin içinde
hafifletilmiş ama sokakta sıkı” olduğu anlatılır (34). Doğal bir yas içgüdüsü, durum ne olursa
olsun ağlamaktır. Ancak Pura Vicario evinin içinde ağlamaz. Pura bir gösteri yapıyor çünkü
halkın yas tuttuğunu görmesini istiyor. Bu da bireyin toplum için yaşadığını, toplum tarafından
algılanışına verdiği önemi gösteriyor. Böylece toplum içinde yas tutmayla ilgili uyması
Kızların aşk pusulaları yazması: Kadın-erkek ilişkilerine izin verilmeyen toplumda her şeyin
ilginç bir rol örneği de var. Angela ve kız kardeşleri, "hasta ile birlikte oturmak, ölenleri
rahatlatmak ve ölüleri örtmek" içeren "Ölüm Kültü" ne aittir. Köydeki diğer kızlardan hiçbirinin
bu faaliyete katılmadığı söyleniyor. Bu durum, kadınlıkla ilgili rollerin keskin bir şekilde
diğer kızlardan farklı olarak toplumsal kodlamalara karşı çıkamaması, ailesinin istediği biriyle
hayatına mal olacağıyla ilgili bir sezdirmedir. Ayrıca bu durum geleneksel kültüre uyma
noktasında katı bir şekilde zorlanan kadınların yazgısının “ölüm kültü”yle paralel gelişeceğini
göstermektedir.
Ölüm kültüne bu kadar yakın olmaları, kadınların toplumsal kalıplar doğrultusunda yaşama
sevincini kaybettiğini; hayattan daha çok ölümle içi içe olduklarını gösterir. Yaşadıkları
baskılar, inanışları onları kasvetli, bunalımlı ölüm kültüne sürüklemektedir. Bu dünyadan bir
“Geceleyin saçlarınızı taramayın, yoksa denize açılanlar geri dönmekte gecikirler.”: Batıl
inanışların dinsel inanışlarla iç içe geçtiği melez bir inanç sisteminin kadınların üzerinde
kurduğu baskı sistemi işaret ediliyor. Bu inanışın saçmalığı, kadının üzerinde kurulan
yüzünden kurulması kadının toplumsal nittelikli batıl inanışlar ve saçma kurallar nedeniyle
baskı altına alındığını gösterir. Burada deniz bir geçim kaynağı ve özgürleşme alanıdır.
Denize açılanların erkekler olması erkeklerin evin geçimini sağlamakta olduğunu ve aynı
zamanda özgürlük hakkı bulunduğunu gösterirken kadınların yaşadığı sınırlamaların
Her erkek onlarla mutlu olur. Çünkü acı çekmek için yetiştirilmişler.
Bu noktada erkeklerin kadınlara mutluluk veremediğini, aksine acı çektirdiğini; kadının kötü
bir kaderi yaşamak zorunda olduğunu görüyoruz. Toplumsal cinsiyet rolleri doğrultusunda
kadına bir haksızlık yapılıyor. Kadının hep fedakar, acıyı ve sorumluluğu yüklenen olması
bekleniyor. Bu da kadının hayatının toplumsal cinsiyet rolleri nedeniyle çekilmez bir hale
geldiğini gösteriyor. Burada annenin kızları yetiştiren taraf olarak ataerkil toplumla işbirliği
yaptığı görülmekte. Sonuçta kadınların acı çektiği, baskı altında olduğu sistemin sürmesinde
ile
Baskı altında kadınlar- iki büyük kızla evlenen erkeklerin onların çemberlerini kırmakta
zorlanması
Toplumsal baskıların ayrı bir ayağı olan toplumun beklentileri, romanda erkeklerin silah
taşıyıp ava gitmelerini, kadınların da gergef işlemeyi, dikiş dikmeyi, dantel örmeyi, çamaşır
Carmen’in kızı Angela’ya öğrettiği bu tür ve benzeri nice uğraşların yerine getirilmediği bir
olma statüsünden çıkarlar. Başka bir deyişle, hayatta bireylere yüklenen görevler bireyler
son derece ironiktir. Ancak Angela'nın adı sadece gerçek benliğiyle çelişen bir isim
kasabada çok önemli bir yere sahipti. Bekaretin öneminin en önemli örneği Angela'nın
takdiriydi. Angela Vicario'nun adı, toplumda genç kadınlara yüklenen beklenen cinsiyet rolünü
“Angela Vicario, dört kızın en güzeliydi, tarihteki büyük kraliçeler gibi göbek kordonu
öncesi duyduğu büyük tedirginliği ve korkusuyla, düğün gecesi bakire olmadığı için kocası
tarafından terk edilmesiyle, kardeşlerinin işlediği namus cinayeti sonrasında kasabadan uzak
yaşadığı sürgün hayatıyla oluşan bireysel trajedisine yol açması durumuyla örtüşmektedir.
“Kraliçe” sözcüğü aynı zamanda, kadının kendi yazgısını kendisinin tayin etme ve toplum
tarafından değer görme isteklerini yansıtmaktadır. Bu noktada, eserde otorite sahibi olan
belediye başkanı, polis ve piskopos gibi karakterlerin hepsinin eril olması dikkat çekicidir.
S.35
Terk edilmiş gibi bir hali vardı, belirsiz gelecek: Angela’yla ilgili sezdirme
Angela’nın ruh yoksulluğu- Onun geleneksel yetiştirilme tarzından kaynaklanıyor. Geleneksel
yetiştirme tarzı ruhsuz ve sevgisiz kadınlar yaratıyor. Onun ruh yoksunluğu Santiago’ya
Komşu kadınlarla oturmak.- Erkeklerle iletişim yok, toplumun erkek ve kadın toplumu olarak
Bez parçalarından çiçekler yapmak- Kadınların aşk evliliği yapmadıkları için mutluluğunun
Santiago Nasar anlatıcıya Angela’dan bahsederken “Hep senin şu salak kuzenin.” Diye
Pura Vicario, Bayardo’nun kimliğini kanıtlamasını istiyor.- Bu durum evlilikte erkeklerin sosyal
statüsüne verilen önemi gösteriyor. Aşka değil, sosyal statüye verilen önem geleneksel
yaklaşımı gösteriyor.
bakımından gösterilmiş. Onunla ilgili söylentiler çıkarıyorlar. Onun komutan, mahpus, hazine
Bu kadar çok uydurmacanın olduğu bir toplumun, Santiago’yla ilgili iftiraya sorgulamadan
inanabileceği sezdiriliyor. Çünkü herkes kendine göre bir gerçeklik uyduruyor ve toplum buna
Resmi plakalı Ford T: Resmi plaka siyasi otoritenin simgesi. Resmi plakalı olması ailenin
şekilciliği gösteriyor. Bu da her şeyin yüzeysel olarak yaşandığı, görüntüye göre basit bir
şekilde karar veren toplumsal yapıda Nasar’a atılan iftiranın sorgulanmadan gerçek kabul
Bu aracın resmi plakalı olması başka bir eleştiriyi daha getiriyor. Siyasi otorite bu kasabanın
ulaşımı için haftada bir gemi seferi olanağı tanımış, demiryolları ulaşımı yok. Kasabada
otomobil yok. Resmi plakalı otomobil siyasi otoritenin halkın konforu için değil kendi konforu
Toplumun Ford marka bir araca saygı göstermesi, ayrıca maddiyatçı yapıyı gösteriyor. Evlilik
gibi bir konuda nesnenin ön plana çıkması yine evliliklerde nesneci anlayışın ön planda
S.36
Bayardo’nun annesinin melez olarak betimlenmesi: Eserdeki gerçeğin ikili yapısı tezini
Böylece güzellik kavramı üzerinden kadının bir nesne gibi görülmesi söz konusu.
Kız kardeşlerin yeni çiçek açtığından bahsedilmesi: Cinsel erginliğe ulaşma işaret ediliyor.
sahnesini hatırlatıyor. Orada badem ağaçları çiçek açmıştı ve Santiago rüyasında badem
ağaçlarını görmüştü. Çiçek açma üzerinden Santiago’nun cinsellik yüzünden bir felaketle
karşılaşacağı sezdirilmiş.
Ülkedeki siyasi yapı üzerinden eserdeki gelenekçilik-akılcılık zıtlığının oluşma sebebi
olması ön plana çıkarılıyor. Militarist yapıda emir-itaat zinciri ve insanlar sürü haline getirme,
bastırma, mekanikleştirme ve bu şekilde yönetmek vardır. Toplum tek bir bilince sahip olarak
yapısıyla ilgili bir ipucu sunmakta ve neden kimsenin Santiago’yu namus cinayeti konusunda
uyarma cesareti gösteremediğini açıklamaktadır. Toplum, dinsel ve töresel emirlere ortak bir
bilinç doğrultusunda uyar, bu yapı bireyin oluşmasını engelleyen bir yapıdır. Eser bu noktada,
eleştirmektedir.
Anne Marquez’in General’in elini Gerineldo Marquez’i arkadan vurdukları için sıkmayı
reddetmesi--- Anne Marquez burada vicdanın sesi olarak ortaya çıkıyor, tıpkı Santiago’nun
öldürüleceğini duyduğunda onu uyarmak için sokağa fırlamasında olduğu gibi adaletten yana
bir tavır sergiliyor. Çünkü arkadan vurmak, habersizce vurmak adil olmayan bir davranış.
Bayardo’nun babasının buğday renkli keten giysi giymesi, beyaz şapka takması, oğlak derisi
botlar giymesi, kelebek gözlük takması hep Santiago cinayetini anımsatıyor. Anlatıcı bizim
cinayeti unutmamıza izin vermiyor. Arka planda kullandığı sembollerle hep cinayete dönüşü
sağlıyor. Beyaz masumiyeti, keten Santiago ve İsa’nın elbisesini, oğlak derisi botlar
erkeklerin kurban edilmesini, kelebek gözlük Angela’nın iftira atarak Santiago’yu kelebek gibi
duvara çivilemesini anımsatıyor. Anlatıcı cinayeti bu şekilde canlı tutarak Santiago’ya karşı
Yeni gördüğü bir adamla evlenmek zorunda olduğuna karar verildiğinde… kadının söz hakkı
yok. Onun yerine annesi ve babasının evlililiğe karar vermesi kadının kendi kaderini belirleme
hakkının olmadığını gösteriyor. Evlilik kadın için bir aşk, sevgi meselesi değil bir zorunluluk.
“Bana göre fazlasıyla erkekti.” – Erkekliğin kadının gözünde bir baskı, otorite, güç, şiddet
S37
düşünmeleri- İronik bir anlatım çünkü aslında kadının hiçbir söz hakkı yok.
Angela'nın ailesi, San Roman'la evliliği iyi bir mali "av" olarak görüyor ve "mütevazı yollarla
onurlandırılan bir ailenin bu kader ödülünü küçümseme hakkına sahip olmadığını" belirtiyor.
Burada talih kuşu Santiago’nun rüyasındaki kuşla çağrışımsal olarak bağlantı kuruyor. Şans
olarak değerlendirilen bu evliliğin Santiago için bir şanssızlık olması ironic bir durum yaratıyor
çünkü Santiago da kuşu talih olarak yorumlamıştı. Bu durum gerçeğin göreceliği durumunu
destekliyor ve eserde doğru olarak Kabul edilen şeylerin yanlışlığıyla ilgili bir göndermede
evliliğini “talih kuşu” olarak yorumlaması dolayısıyla bu evlilikle ilgili söz sahibi olamamıştır.
Fakir bir aile olan Vicario ailesi için kurtuluş anlamına gelen bu evlilik, kadının duygu ve
(Marquez,37) demiştir. Bu ifade, evlilik kurumunun kadın için toplumsal normlara boyun eğme
Kasabalılardan biri olan Angela Vicario’nun annesinin, 'Aşk da öğrenilir, kızım!' (Marquez, 39)
sözleri toplumda kızların istedikleri kişiyle evlenme hakkına sahip olmadıklarına ve baskı
altında evlendiklerini göstermektedir. Bu şekilde aşk insani bir duygu olmaktan çıkıyor; daha
ziyade, yapay çiçeklerin (sahte mutluluğu veya saflığı sembolize ediyor) ve elişlerinin nasıl
yapılacağını öğrenme sürecine benzeyen bir ders haline gelir. Böylece aşkın bir görev,ödev
ve eğitim haline getirilmesi söz konusu. Bu durum da şahin eğitimiyle bağlantı kuruyor.
İşin özünde toplumsal baskı, belki de bekaretini aşık olduğu insana kaybeden Angela Vicario
ve daha nice kadının hem gerçek hayatta hem de romanda üstesinden gelmiş, töre ve
Gözetim altında tutulan upuzun nişanlılık: Kadın cinselliğinin namus üzerinden denetlenmesi,
baskı altına alınması; ilişkinin iki kişi arasında bir ilişki olması durumundan çıkıp toplumla
durum her şeyin bir prosedür kaygısıyla yapıldığını gösteriyor. Yas zamanı eğlence yapılması
Bayardo’nun çabucak ev sahibi olmak ve evlenmek istemesi: Sağlam temelleri olan bir
Angela tarafından Dul Xius’un en güzel gün olarak seçilmesi: “Dul” eşi ölmüş demek. Bu
Angela ve Bayardo’nun dul kalacağıyla ilgili bir sezdirme. Yuvalarını hüzünlü bir evde
Angela’nın seçimleriyle başkalarının düzenlerini yok etmesi söz konusu. Çünkü Xius bu
anımsatıyor. Dul Xius da bir aileye sahip olmadığı için en zayıf figür konumunda ve yerinden
edilmesi en kolay kişi. Zaten Bayardo’nun Xius’un evini almaya çalışması bir başkasının
sahip olduğu nesneye sahip olmaya çalışması, bir başkasının mutluluğunu ele geçirmeye
çalışması, bir başkasının hayatının üstüne hayat kurmaya çalışması, bir başkasının
kullandığı eve zorla sahip olmaya çalışması, Angela’yla zorla evlenmeye çalışmasını
Evin rüzgarların kasıp kavurduğu bir tepenin üzerinde olması: Angela’nın kuracağı yuvanın
dış tehditler altında olmasının sezdirilmesi. Evin tepede olması, onların toplumun ilgi odağı
zorunda olduğunu sezdiriyor. Evin tepede olması ayrıca toplum tarafından dışlanmayı
ahlaki bir mesele nedeniyle heba olacağını sezdiriyor. Bu evlilik yüzünden en güzel gençlik
yıllarının mahvolacağı sezdiriliyor. Ayrıca çiçek kadını simgeliyor, bataklıklara saplı olması
Bataklıkların uçsuz bucaksız cenneti: Engellerin yoğunluğunu, kötü bir kadere saplanmışlığı
gelmesi bir zıtlığı göstermektedir. Bu zıtlık yoluyla aynı zamanda buradaki toplum yapısı
bakımdan “cennet” ironik bir kullanıma sahiptir. Onların sahip olabileceği cennet aslında bir
sezdirir.
huzurlu günlerin uzakta olduğunun sezdirilmesi. Güzel bir geleceğe ancak bulundukları
Turistik Atlantikler “turist” sözcüğü üzerinden onların bu evlilik yüzünden ait oldukları
Bayardo’nun Dul Xius’a “Evinizi satın alıyorum.” Demesi onun sahip olduğu güç nedeniyle
baskıcı yapısını gösteriyor. Angela’yla evleneceğini söylemesi gibi duygusuz bir yaklaşımı
var. Dul Xius’u zorlaması, onun zorlama huyu nedeniyle dul kalacağını sezdiriyor. Evi içindeki
her şeyiyle birlikte satın almak istemesi Xius’u hayatından koparma, köksüzleştirme isteğini
Dul Xius’un bu evin karısının özverileriyle satın alındığını söylemesi, toplumun kadından
beklediği davranışın ön plana çıkmasını sağlıyor. Burada kadının yuvayı oluşturması ile
Santiago’nun burayı yuva yapmak için satın almaya çalışması zıtlık oluşturuyor. Bu durum
edilemeyeceğini sezdiriyor. Evin kadının bir parçası olduğunu söylemesi, eğer evi
anlayışla oluşturulan evliliğin karşısına sevgiyle, aşkla oluşturulmuş bir evlilik konarak
Bayardo’nun kararının yanlışlığı vurgulanıyor. Burada ayrıca maddenin, aşka karşı galip
gelmesi üzerinden bir yozlaşma durumu ortaya konuyor. Xius’un sonunda önerilen paraya
dayanamayıp evi satması maddeci anlayışın aşka karşı galip geldiğini göstermektedir.
Doktor İguaran’ın “basit bir gönül zaafı” nedeniyle bu paranın reddedilemeyeceğini söylemesi
toplumun duygusuz, maddeyi her şeyden üstte tutan ve sevgiye karşı değersizleştirici
bakışını yansıtmaktadır.
S39
Dul Xius’un evin satılmasından 2 yıl sonra ölmesi: Sevgisine ihanet ettiği için dayanamayıp
ölüyor, bu durum Santiago’ya ihanet eden insanların kötü sonlara uğramasını düşündürüyor.
Angela’nın bakire olmadığının kimsenin aklına gelmemesi--- Çünkü toplumun kalıpları var.
Genç kızların aksi bir yönde davranmaları mümkün değil. Bu durum toplumun kalıplar
Gözleri görmeyen babanın Angela ve Bayardo, evi görecekleri zaman onların peşine
Gerçeği anlatmaya karar vermişken beraber yapay çiçek yaptığı sırdaşlarının onu
vazgeçirmesi- Yapay çiçek üzerinden kadının namus üzerinden saflığı noktasındaki sahtelik
durumu sezdirilir. Diğer iki arkadaşının ona eşlik etmesi- Onların da namuslu olmadığı ve bu
Çocuklukta geçirilen kazalarda bekaretin yitirlmesi --- Savunma mekanizması olarak kaza
süsü verilmesi, kadınların kendilerini bu durumdan kurtarmak için kullandıkları bir hile.
s.40
Kadının bakireliğinin topluma sergilenmesi. Düğün gecesinden sonra kanlı çarşafın avluya
Onların inandığı tek şey çarşafta gördükleridir --- Görüntüyle yetinen, yüzeysel toplum algısı
Kocakarı hileleri… Kadınların evlendiklerinde bakire olmamaları yaygın bir durum. Geçmişten
Fakat Angela psikoposu horozları çöpe atmak üzerinden israfla suçlaması kendisiyle
çelişkiye düşmesine yol açıyor. Çünkü kendisi de Santiago’yu kurban ederek onun çöpe
“…düğün şenliği baş edilmesi öyle zor bir hale gelmişti ki, Bayardo San Roman artık ipin
ucunu
evlilik kurumunun iki birey arasındaki bağlılık sözleşmesinden ziyade toplumsal bir beklenti
kullanılması.
Hem gösteri toplumunun eleştirisi var. Aynı zamanda yine bilim ve geleneğin zıtlığı var. Fakat
S41
düşündürülüyor.
Diğer bir uyumsuzluk örneği: Yerel bando ile vals orkestrasının bir arada olması
Bando militarist yapıyı, itaat düzenini çağrıştırırken; vals orkestrası aşkı çağrıştırıyor. Bu
amaçlı.
Damada düğün hediyesi olarak otomobil, kadına çatal bıçak takımı verilmesi. Cinsiyetlere
Çatıda güvercinlerin kuluçkaya yatması: Yuva ve dişilik örtüşmesi. Güvercin, aynı zamanda
Burada domuzların kesilmesi: Güvercinle zıtlık oluşturuyor. İkizlerin masum birini katletmeleri
gösteriyor.
Güvercin aynı zamanda şansın simgesi fakat kötü şansa yol açan bir durum var. Bu
Evde domuzların kesilmesi: Kurulacak yuvanın huzursuzluğa ve şiddete yol açması. İkizlerin
s.42
Bu durum aynı zamanda namus lekesinin temizlenmesini sezdiriyor. Çünkü bu işi de ikizler
yapıyor.
Bir kadının gelinliğiyle bekletilmesi talihsizlik. Bayardo 2 saat geç geliyor gelin evine. Angela
gelinliği o gelmeden giymeyi reddediyor ama onun geç gelmesi yaşanacak talihsizliklerin
habercisi.
Bitişik avlular: Köylülerin içli dışlı hayatları
Bekâreti temsil eden sembollerin üzerinde durmak gerekirse portakal çiçekleri romanda
bakire kızların evlenirken taktıkları sembolik bir gösterimdir. Angela’da bakire olmadığı halde
utanmadan, sıkılmadan portakal çiçeklerini takması Angela’nın iyi bir yalancı olup olmadığı
konusunda bir takım fikirler oluşturmaktadır. Böylelikle okur Angela’nın Santiago Nasar’ı
Santiago’ya iftira atma düşüncesini akla getirir. Ayrıca Angela’nın Santiago Nasar’ı
ağabeylerinin çok iyi arkadaşı olarak görmesi ve ağabeylerinin onu öldüreceğini tahmin
cinselliğe uyanmasıyla birlikte çiçek açması olarak değerlendirilebilir. Bu çiçek açma olayı
bekaretin kaybedilmesi durumuna dahil olmadığı için bunları yorumlamasının güç olduğunu
Angela’nın oyunu hileli kartlarla sonuna kadar sürdürmesi. Yaşananların bir kağıt oyununa
benzetilmesi. Angela’nın aslında her şeyi gizlemeye çalışarak bir kumar oynaması. Şans,
S43
Kelebek kanatlı kadife elbiseler: Bayardo’nun kız kardeşi giyiyor. Buradaki yakıştırma kadının
hassaslığını gösteriyor. Ayrıca evliliğin kısa ömürlü olması çağrıştırılıyor. Aynı zamanda
Angela’nın Santiago’ya attığı iftirayla onu duvara kelebek gibi çivilemesiyle bağlantı kuruyor.
B.S. Roman’ı perişan olduktan sonra ailesindeki kadınların gelip alması, Latin toplumunda
kadın yerini göstermesi yönüyle değerlendirilir. Erkeklerin sözünün geçtiği bir toplumda
S45
Evlenilecek kadın, eğlenilecek kadın ayrımı. Onunla fuhuş yapıyorlar. Oradaki kadınları bir
eğlence aracı olarak görüyorlar. Kadının nesneleştirilm esi, değersizleştirilmesi söz konusu.
dönüşüyor.
S47
Zayıf, güçsüz, genç ve ömrü kısa olduğu için de Santiago bir kelebeğe benzetilerek
güvenilmemesi gerekmektedir. Bu sözler, görme duyusuna hitap eden birer imgedir. Karanlık
ortamlarda bir şey görülmez, bu nedenle ortamda ne olduğundan emin olunmaz. Aynı
şekilde, karanlık belleğe sahip olan Angela Vicario’nun sözlerinin doğruluğundan da emin
başka birinin hayatının sonunu getirmeye neden olabilecek kadar kötü karakterli bir
Angela’nın namusuyla ilgili kurban olarak seçebileceği onca kişinin arasında Santiago’yu
anlatıcının Santiago’yu betimlerken “tıpkı ölüm fermanı ezelden beri yazılı olan iradesiz bir
Avukatın cinayetin namus uğruna meşru müdafaa olduğunu savunması ve bunun mahkeme
heyetince kabul görmesi s.48 namus söz konusu olduğunda gerçekliğin sorgulanmaması
Vicario kardeşlerin işledikleri cinayetin bir meşru müdafaa olduğunu söylemeleri – Aslında
onlar kendilerine öğretilen kalıplara uyuyorlar. Bu noktada onların da ne kadar suçlu olduğu
tartışma konusu. Asıl suçlu suçu işleyen midir yoksa azmettiren mi?
Vicario kardeşlerin Santiago Nasar’a bıçağı sapladıklarında bıçağın ucunun tertemiz çıkması
s.48
Vicario kardeşler cinayeti işledikten sonra devlet otoritelerine değil de kiliseye teslim oluyor.
Vicario kardeşler de masum olduklarını iddia ediyor. Peder’in cevabı : Belki Tanrı katında
öylesinizdir. Oluyor.
değersizleşiyor. Buna karşılık olarak Pablo’nun verdiği cevap oldukça çarpıcı ve incelemeye
değer olacaktır.
‘’ Tanrı katında da, insanların gözünde de… Bu bir namus sorunuydu’’ (Marquez, 2011, s.
ışık tutulmaktadır. Öte yandan örnekle birlikte Vicario kardeşlerin bu tutumu, dininin yapılacak
eylemlere nasıl kılıf olarak kullanabileceğini net bir şekilde gözler önüne sermektedir.
“Onu bilerek öldürdük, ama biz suçsuzuz’ demişti Pablo Vicario, hem Tanrının hem de
insanların katında. Bir onur söz konusuydu.” Kitapta yer alan bu cümle öldürmenin
kutsanması, töre cinayeti, onur adı altında gizlenen onursuzluk ya da namusu tekeline alan
ataerkil toplumun erkini ispatı olarak okunabilir. Onur meselesi toplumun ürettiği bir kavram
olduğu için, bu söz toplumun katılığının kapsamını ve insanların geleneğe ve bu sözde şeref
Eserde suçluluğu sorgulanan diğer kişiler Vicario kardeşlerdir. Toplumsal değer yargıları ve
töreler onların kendilerini suçsuz hissetmelerine yol açmış, onlara aile namuslarını
temizlemek için en doğru şeyi yapmış olduklarını düşündürerek kendilerini temize çekmelerini
başkanının onları suçlu görmemeleri dinsel törelerin suç ve günah olgusuyla ilgili belirleyici
etkisini göstermektedir.
Toplumun cinsiyetlere dayalı görev dağılımında erkekler için belirlediği rol olan namus
bekçiliğini yapmak, gerektiğinde namusunu temizlemek Vicario kardeşler için de büyük bir
baskı unsuru oluşturmuştur. Bu görevle yüzleşen Vicario Kardeşler, her ne kadar kardeşleri
Angela Vicario’nun namusunu temizlemek isteseler de Santiago Nasar’ı öldürerek katil olmak
istememişlerdir.
Maria alejandrino cervantes’le birlikte olduklarını söylüyorlar. Ama bu raporda yer almıyor.
Vicario kardeşler Nasar’ı ilk olarak genelevde aradıklarını söylüyor fakat bu bilgi kayıtlara
s51
Ölmeyi hak eden o kadar zengin adam varken söylemi… zenginliğin bir suç olarak
görüldüğünü gösteriyor.
s.52
Santiago Nasar cinayetinde ihmali olanlar çeşitli cezalarla karşılaşıyor. Örneğin polis memuru
ertesi yıl azizler için yapılan şenliklerde bir boğa tarafından öldürülüyor.
s.53
Vicario kardeşler için Clotilde Armente’nin sözü: “Tıpkı iki çocuğa benziyorlardı.” Onlar da
Meslekleri kasaplık olan ikiz kardeşler mutfak bezlerine sardıkları kasap bıçakları ile gözlerini
dahi kırpmadan cinayet işlerler. Görgü tanıklarından birisinin onlardan söz ederken “Tıpkı iki
çocuğa benziyorlardı,” demesi ve bu düşüncenin onu ancak çocuklar her şeyi yapabilirler
Kasaplık-şiddet-erkeklik bağlantısı
Devletin kasabadaki temsilcisi Albay Lazare Aponte Meryem Ana Tarikatı göğüslüğü takıyor.
Dinin devlet otoritesi üstündeki baskısı. “Kim bilir piskopos ne düşünecek?” diyor.
Romanda kızı iffetsizliğinden dolayı evine dönen baba “kim bilir piskopos ne düşünecek?”
çorbadan daha fazla umursadığı bir şey yoktur. Safiyane hislere sahip halk kitleleri ile onların
din duygularından faydalanan kişiler Asya’da, Afrika’da, Güney Amerika’da yaşasalar bile
oluşturmaktadır.
bildiğini yanıtını vermeleri geleneklerin toplumda ortak bir sistem olarak yerleşikliğini
göstermektedir. Çünkü insanlar hayatlarını geleneklerle yaşadı, bu yüzden onlar onun için bir
yaşam biçimi haline geldi. Bu önemlidir çünkü Pedro, Santiago'nun ne yaptığını bildiğini ve
kaderini kendisinin Santiago'nun peşinden gitmek için kabul ettiği gibi kabul etmesi
sağlayarak itibar suikastında bulunuyor, onu toplumun gözünde önce yaşarken öldürüyor.
‘’ Saçmalama… O ikisi kimseyi öldüremez, hele zengin birini hiç’’ (Marquez, 2011, s. 53). Bu
alıntıda verilmek istenen iki mesajın irdelenmesi gerekmektedir. Bunlardan ilki Vicario
toplum nezlinde en ağır suçta bile nüfuzun bu konuda suçluya kalkan olarak yetişeceğine
götürmektedir.
s.55
Clotilde Armente : “O zavallı çocukları üstlerine çöken o yükten kurtarmak gerek.” Diyor.
Toplum baskısı
Vicario kardeşler gerçekten de biri çıkıp onları engellesin diye işleyecekleri cinayeti bağıra
bağıra haber veriyorlar. Cinayet aletlerini de gazete kağıdına sarmışlar. Gazete kağıodı
toplum yüzünden bireyin özgür iradesinin oluşmadığına bir işarettir. İkizlerin cinayeti işleme
katılığını gösterir.
Albay Aponte Santiago Nasar’ı uyaracağını söylüyor fakat domino oyununa kendisini
yazdırmak için kasabaya indiğinde bunu unutuyor. Domino oyunu da bir şans oyunu. Burada
kullanılmasının sebebi Nasar’ın başına gelen her şeyin kötü şans tarafından desteklendiğini
göstermek.
Cinayette kendisine sorumluluk yüklenen diğer kişi belediye başkanı, Albay Aponte’dir.
öldüreceklerini bağıra çağıra ilan etmesine rağmen hiçbir ciddi önlem almaması cinayette
onu da işbirlikçi yapmaktadır. Vicario kardeşlerin cinayet tehditlerine rağmen onları bir
süreliğine alıkoymaması, bıçaklarını alıp eve göndermekle yetinmesi onun
vurdumduymazlığının göstergesidir.
S59
zorundadır çünkü yazarın sunduğu toplumun özellikleri insanların üzerindeki çevre baskısını
ortaya koyma amacı taşımaktadır. Bu kasabada yaşayan insanlar çevre, din ve toplum
beklemez.’ demiştir.
evlenmeyeceğini belirtmiştir.
s.60
Bunun bir erkeklik görevi olarak görülmesi. Yoksa Pablo ile asla evlenmeyeceğini söylüyor.
baskısı
Clotilde Armente: O gün biz kadınların bu dünyada ne kadar yalnız olduğunun farkına
vardım.
s.61
“Savaşçı balıkçılla düşüp kalkmaya cesaret eden şahini tehlike bekler.” Marija Alejandrina
olabileceği düşünülüyor.
Sonra Maria’nın sirenlere (yarı kuş yarı kadın yaratık) Santiago’nun denizciye benzetilmesi
metin içinde bir başka bağlantıyı gündeme getiriyor. Angela’nın annesi akşam saçlarını
taramamaları için kızlarını uyarıyor. S.61 yoksa denizcilerin evlerine dönmekte gecikeceğini
yeni evlilere serenad yapma fikri santiagodan çıkmış s.62 suçlu olsa neden yapsın?
s.63
Anlatıcının kardeşi onu Santiago’yu kahvaltıya davet ediyor. O, piskopos gelene kadar evde
Armenta’nın onu uyarmak için gönderdiği kadın mesajı Guzman’a iletiyor, onu yakalayamıyor.
s.65
adam öldürecekleri hangi sersemin aklına gelirdi?” Aslında ikizlerin toplum tarafından
küçümsenmesi de söz konusu. Pek çok kişi onların bunu yapabileceğine inanmıyorlar.
Peder Amador, durumu haber alıyor ama engellemek için hiçbir şey yapmıyor. Placida
Linero’ya uğramayı düşünüyor ama unutuyor. Namus meselesi olduğu için bilinçaltına itmesi
söz konusu
Pederin clotilda armentanın mesajını aldığı halde harekete geçmemesi, bunun sivil yetkilileri
Sanki onu bir kere daha öldürmüştük. S.67 doktorun toplum adına itirafı
Peder Carmen Amador’un acımasız otopsisi. Bu görevin belediye başkanının emriyle ona
verilmesi manidar. Zaten otopsiye katılanlardan biri Sanki öldükten sonra onu bir kez daha
pekiştirilmesi.
otopsinin yasal bir değeri olmayacağını bile bile belediye başkanı Albay Aponte’nin ona bu
görevi vermesi ve sorgu yargıcının pederin raporunu kabul etmesi; toplumda dinin ve din
adamlarının yeri ile adalet algısı ve adaleti sağlamakla yükümlü kişilerin tutumları
Pederin ismi ironiktir, İspanyolcada sevgili anlamına gelir, ancak adı çok çelişkilidir, çünkü
Santiago'nun cesedine otopsi yaparken, hiç sevgisiz, çok şiddetli bir şekilde yapar. Adı sevgili
anlamına geldiğinden, Angela'nın bekaretini alan kişi o olabilirdi. Bu yüzden belki Vicario
Halkın cesedi görmeye can atması – s.68 bunu bir eğlence olarak görüyorlar.
s.68
s.69
düşündürüyor. Sadece bakire kadınların taktığı bir madalyon. Onun bakire bir kadının
Önemli sembollerden bir diğeri ise Bakire Carmen madalyonu olmuştur. Bu sembol okuru
ikileme düşürmüştür. Çünkü Bakire Carmen madalyonu ile Santiago Nasar’ın masum
“Karın boşluğunda büyük miktarda kanın pıhtıları birikmişti, midesindeki bulamacın içinde
Santiago Nasar’ın dört yaşındayken yutmuş olduğu altın Bakire Carmen madalyonu
bulunuyordu.” (Marquez, 2011, s.69). Bu durum iki şekilde yorumlanabilir. Birincisi Santiago
taktığı ve ancak kadının bekâretini alan kişinin madalyonu çıkarabileceği bir eşyadır.
Santiago Nasar’ın midesinden böyle bir cismin çıkması onun masum olmadığını ve Nasar’ın
asıl suçlu olduğuna dair gerçekçi bir sembol olarak göze çarpmaktadır. Bu durumu
destekleyen diğer bir nokta ise Santiago Nasar’ın sürekli dağdaki kızlarla ilişkiye girmesi
olayıdır. İkinci olarak, Bakire Carmen madalyonu Santiago Nasar’ın bekarete önem vermesi
Çarmıha gerilen İsa’nın yara izlerini andırması – onun suçsuz olduğunu düşündürüyor. İsa
Çarmıha gerilen İsa’nın yara izini andırıyordu.” tümcesi başkalarının günahını temizlemek için
Santiago Nasar’ın masum olmadığı konusunda incelenmesi gereken diğer bir sembol ise
eserde geçen yedi ölümcül darbe olayıdır. “Santiago Nasar’ın aldığı sayısız yaraların yedisi
Belkemiğinin üçüncü omuru hizasında sırtından aldığı tek darbe sağ böbreğini delip
geçmişti.”(Marquez, 2011, s.69). Yedi ölümcül darbe yedi ölümcül günah ile
özdeşleştirilebilecek bir noktadır. Böylelikle yedi ölümcül darbe Santiago Nasar’ın günahlarını
S. Nasar’ın aldığı sayısız yaraların yedisinin ölümcülün olması Hıristiyanlıktaki yedi ölümcül
(Luxuria), kıskançlık, hasetlik (Invidia), oburluk (Gula), öfke, yıkıcılık, gazap etmek (Ira ),
değersizleşmektedir.
s.70
Peder otopsi raporunda karaciğerin büyük olduğunu zaten birkaç yıllık ömrü kaldığını
Doktorun temsil ettiği toplumun aydın tabakasının dinle çatışması otopsi sahnesiyle
karşımıza çekmaktadır. Peder’in iyi tedavi edilmemiş sarılık hastalığıyla doktoru suçlar
‘’Ancak raporun son bölümünde karaciğerde aşırı büyüme olduğunu saptıyor, bunu iyi tedavi
edilmemiş bir sarılık hastalığına bağlıyordu. ‘Yani’ dedi bana ‘zaten ancak birkaç yıllık ömrü
kalmıştı’’ (Marquez, 2011, s. 70).Bu suçlama üzerine Doktor Dionisio Iguaran din eleştirisini
de içeren ‘’Bu kadar ahmak olmak için ancak papaz olmak gerekir, bizler gibi tropikal bölgede
sokmak bir türlü mümkün olmadı’’(Marquez, 2011, s. 70) savunması ile yanıtlar. Peder
Armador’un metinde oynadığı rol, dine karşı yöneltilen dinin bozulmuşluğu veya başka bir
“Beyin kütlesi normal bir İngiliz'in beyninden altmış gram daha ağırdı; Peder Amador,
Santiago Nasar'ın üstün bir zekâya sahip olduğunu, kendisini parlak bir geleceğin beklediğini
raporunda belirtmişti. Ancak raporun son bölümünde karaciğerde aşırı büyüme olduğunu
saptıyor, bunu iyi tedavi edilmemiş bir sarılık hastalığına bağlıyordu. ‘Yani,’ dedi bana, ‘zaten
ancak birkaç yıllık ömrü kalmıştı.’" Pederin raporda yer alan çelişkili ifadeleri yargı sistemi ve
dini inançlar açısından tartışılır. Pederin bu ifadelerine karşılık doktur Dionisio Iguaran’ın " ‘Bu
kadar ahmak olmak için ancak papaz olmak gerekir,’ demişti bana. ‘Bizler gibi tropikal
kafasına sokmak bir türlü mümkün olmadı.’ " şeklindeki söylemi din-bilim ve ülkeyi iki ayrı
s.72
Vicario kardeşler için töreyi yerine getirmiş olmanın saygınlığından bahsediliyor. Zaten
belediye başkanı onları hapisten çıkarıp kendi evine “özel gözetim” için götürüyor.
O gün her şey Santiago nasar gibi kokuyordu. S.72 vicario kardeşlere bile bulaşmış o koku
Masumiyet çağrışımı
her şey Santiago Nasar gibi kokuyordu.” (Marquez, 72) ifadesidir. Santiago öldükten
sonra kasabaya yayılan koku halka yanlış bir şey yaptıklarını düşündürmekte, vicdan
Ayrıca Santiago’nun bir tore cinayetine kurban gitmesinden sonra cesedinin çürümesi ve
ölümü, sadece ölmekten daha fazlasıydı. Ölümü, toplumlarında önceden var olan tüm
s.74
s.76
Kasaba halkının tek kurban olarak Bayardo’yu görmesi toplumsal algıyı gösteriyor. Santiago
suçunun cezasını ödedi, Vicario kardeşler erkekliklerini kanıtladı, Angela namusunu kazandı.
S79
Eser, kasabayı gerçekte olduğu gibi ortaya koyuyor: çirkin ve kirli. Aslında, bu eski namus
kodlarının yol açtığı suç işlendikten sonra, tüm kasaba parçalanmış gibi görünüyor. Toplu bir
suçluluk duygusuyla dolu olan kasaba, belki de Bayardo San Roman'ın evi ve arabasıyla
Duymak isteyen herkese başına gelenleri en küçük ayrıntısına kadar anlatıyordu. Açıklığa
kavuşmayan bir tek şey dışında: o da mağduriyetine neden olan gerçek kişinin kim olduğu…
s.81 onları hiç kimse birlikte görmemişti, hele baş başa hiç.
Açıklığa kavuşmayan tek şey: Angela’nın mağduriyetine gerçekte kim sebep oldu. Çünkü
aslında hiç kimse onun Santiago Nasar olduğuna inanmamıştı. Bu soru Santiago’nun masum
olduğunu düşündürür.
Aslında burada toplumun ikiyüzlülüğü de var. Arap, zengin diye ötekileştirdikleri birinin
ölmesini istemişler.
amansızca koşan bir karakter olarak çizilen Nasar Angela’nın bekaretinin bozulmasının
sorumlusu olarak toplumun önüne atılmıştır. ‘’Tıpkı babası gibi tek başına dolaşır, o dağlarda
önüne çıkan ne kadar başıboş kız varsa hepsinin tadına bakardı’’ (Marquez, 2011, s.
-birlikte görülmemişler.
Bu yine şüphe uyandırıcı bir durum. Kasabada ise Flora Miguel ve Maria Alejandrina
Angelo Vicario- Kkendisine öğretilmiş, hayatını cehenneme çevirmiş olan bütün o korkuları
İnsanlar onun sevdiği kişiyi korumaya çalıştığını düşünmüş. Fakat o soruyu baş başa
Yine bu sayfada Angela’nın dürüst kişilik özelliğinden bahsediliyor. Santiago yine töhmet
altında bırakılıyor.
S84
Angela Vicario’nun bakire olmadığının ortaya çıkması üzerine baba evine geri götürülmesi,
Angela’nın kendi yazgısına hükmeden bir figür olarak kendini yeniden tanımlamasında
önemli rol oynamıştır. Angela, annesi ondan hıncını çıkarırken, Bayardo San Roman’a âşık
olmuştur. Ona uygulanan şiddeti, San Roman için çektiğini düşünen Angela, zamanla
rahatlamaya başlamıştır. Çünkü San Roman, aynı onun gibi bir trajedi yaşamış, ailesinin
itibarını zedeleyecek bir kadınla evlenmiş, her şeyini kaybetmiştir. Angela Vicario, bu
farkındalık haline ulaştıktan sonra kendi öz kimliğine sahip olmaya başlamıştır. Bu,
cümlesiyle desteklenmektedir. Daha önce boynuna kordon sarılmış bir şekilde doğmuş olan
göndermeye başlamıştır. Angela Vicario’nun mektup yazması, yıllardan beri bastırmış olduğu
nefret ve tutku gibi duygular, eserde iç arınmayı mümkün kılan mektuplar aracılığıyla
başlaması ile Angela Vicario, kendi hayatında söz sahibi olmaya başlamıştır. “İlk kez kendi
Angela’nın Bayardo’ya aşık olması. İlk kez kendi yazgısına hükmetmesi Başkalarının
S.85
Angelo’nun yazgısını eline alması, kendi iradesinin efendisi olması, kendisini yeniden bakire
sayması
başka otorite tanımıyor, kendi saplantısına boyun eğmekten başka bir şey
düşünmüyordu.” (Marquez,85)
biçimde Angela, yeniden bakire olduğunu söyleyerek, bekaretin ruhsal özelliğine vurgu
yapmıştır.
İnsanlar pişmanlık içinde ya da cezalandırılıyor 87 hortensia baute, aura villeros, don rogelio
de la flor
s.87
Anlatıcının “biz” diline geçmesi kendisini de topluma katarak bir öz eleştiri, yüzleşme
topluluğa dahil olduğu için hissettiği bireysel sorumluluk yüzünden kendisinin de yüzleşmeye
Rastlantılar zinciri
Kasaba halkı kendilerini sürekli olarak "saçmalığı mümkün kılan birçok tesadüfi olaylar
[yapmadıkları], ancak hiçbirinin [onlar] yer ve kaderin [onlara] atadığı görev hakkında kesin
bir bilgi sahibi olmadan yaşamaya devam edemezler. Buna kader demek, önlenmesi gereken
canlandırılmasıdır. Okuyucu, hikayeyi her okuyuşunda cinayeti yeniden yaşar. Bu sonsuz bir
şiddet döngüsüdür. Aslında, Santiago, metin boyunca birçok kez öldürüldü.İlk olarak Santiago
Nasar sembolik olarak rüyalarında ölüyor. Victoria Guzman ayrıca, Santiago'nun tiksintisine
karşı tavşanları parçalarken mutfakta sembolik olarak Santiago'yu öldürür. Ayrıca otopsi,
Santiago'nun bir kez daha katledildiği korkunç bir karmaşadır. Bu tekrarlar cinayet olayının
haksızlığına, daha doğrusu dinsel inanışlara ve törelere dayalı bilinçsiz eylemlere karşı
okurda bir farkındalık, bilinç oluşturmayı amaçlar; bu nedenle cinayeti arka planda değişik
desteklemektedir. Ayrıca anlatıcı zamanın dairesel ilerleyişi doğrultusunda cinayet anına her
dönüşünde kişiler ve olayla ilgili yeni ayrıntıları eklemektedir. Bu durum bulmaca gibi bir
yapının oluşmasına yol açmaktadır çünkü okur bu dairesel ilerleyişte olayla ilgili ayrıntıları
suçluluğuyla ilgili belirsizlik yaratarak okura bir tür bulmaca çözdürme eylemiyle
örtüşme sağlamakta, zaman içerikteki belirsizliği destekleyici bir unsur haline dönüşmektedir.
Cristo Bedoya onu uyarmak için çaba sarf edeceğine büyükbabasının evinde 2 saat bekler.
Dişvina Flor onun içeri girdiğini zanneder. Zaten sanmak sözcüğü çok önemli. Herkes için
“sanıyordu.” Sözcüğü kullanılır. Bu, onların önyargılarının belirtisidir. Sanmak onların sahip
oldukları öçnyargılardır.
s.88
Cinayetten 12 gün sonra sorgu yargıcı çok üzgün bir kasaba halkı buluyor karşısında –
vicdan azabı
Annesi ağaçlarla ilgili hayırlı rüyalarla, uğursuz kuşlarla ilgili rüyaları karıştırmış. Bu kötü talih.
s.89
Santiago Nasar bu suçu işlemesi hakkında soruşturma sonucunda en ufak bir delil
bulunamıyor.
Özellikle de işleneceği böylesine açıkça duyurulmuş bir cinayetin hiçbir aksilikle
Suçlamanın zayıflığı, nasar hakkında kanıt yokluğu s.90 bana bir önyargı verin, dünyayı
yerinden oynatayım
S. Nasar’ın son saatlerdeki davranış biçimi onun suçsuzluğunun kanıtı. Zaten Santiago
Nasar böyle bir suçun neye mal olacağını çok iyi biliyor.Çok masum bir insanın şaşkınlığını
yaşıyor.
s.91
Polo Corillo: Onun soğukkanlılığını suçsuzluk değil edepsizlik olarak yorumluyor. Paranın
“Üstelik Vicario kardeşlerin kendisini öldürmek için beklediklerini son anda öğrendiğinde
gösterdiği tepki, anlatıldığı gibi, panik olmamış, daha çok masum bir insanın şaşkınlığı
olmuştu.” (Marquez, 2011, s.91). Santiago Nasar’ın masumiyetini gösteren bölümlerden biri
de bu örnek olmuştur. Anlatıcı Nasar’ın masum olabileceğini, onun şaşkınlık ifadesi ile
düşündürmeye çalışmıştır. Çünkü insanlar bir olay hakkında bir şeyler bilmiyorlarsa
şaşkınlığa uğrar ve ne olup bittiğini çok sonradan anlarlar. Santiago Nasar olaylar karşısında
(Marquez, 97) ifadesiyle, yazar, namusun toplumdaki önemini vermektedir. Böylece, Santiago
Nasar?'ın namus uğruna öldürülmesinin toplum için bir suç sayılmadığını da göstermektedir.
Rastlantıların kasabalı için adeta sorumluluktan kaçmak için kullanılan bir bahane olduğu;
dünyasına ancak faciada rol almış kişiler girebilirdi,” (Marquez, 97) cümlesiyle belirtilmektedir.
Böylece, kasabalının rastlantı ve önyargıları vicdanlarını rahatlatan bir avunma yolu olarak
S.100
Nasar'ın nişanlısı Flora Miguel'in evine gitmesini Cristo Bedoya'nın ağzından; “Oraya
kalkmazlardı,” (Marquez, 111) şeklinde aktarılarak, bu durumun bir rastlantı olduğunun altı
çizilmesinden sonra belirtilen, Santiago'nun eve girerken görülmemiş olması, fakat çıkarken
görülmesindeki tezad vurgulanmaktadır. “Flora Miguel'in evine geldiğini bunca kişi arasında
kimsenin görmemiş olması inanılacak şey değildi,” (Marquez, 113) ve “Herkes onun evden
sermektedir.
Cristo Bedoya
Flora’nın attığı mektupları toplarken onu görenler “sanki günahlarının kefaretini ödüyordu.”
Diyor. S.101
“Santiago Nasar'la Flora Miguel'in babaları onları evlendirmek için anlaşmışlardı. Santiago
Nasar bu nişanlılığı daha yeniyetmeyken kabul etmişti, belki de evliliği babası gibi yararlı bir
Eserde toplumdaki kadın ve erkeğin rolünün incelenmesine geniş yer verilmiş ve söz konusu
karakterlerin, toplum tarafından kendileri için çizdiği kalıba girme gereksinimi üzerinde
durulmuştur. Nitekim bu gereksinim metnin ana sorunsalı olan namus cinayetine yol
Santiago evinin yolunu aradığında insanların her yandan bağırışı, buna karşılık onun
şaşkınlıkla bir o yana bir bu yana dönüp durması çaresizliği s.102 Herkesin ona her taraftan
bağırdığı sahne, özellikle kurbanın öldürülmeden önce kargaşadan kafası karışmış bir
düşündürür. Bu durum dinsel inanışlar için yapılan bir kurban törenini anımsatır ve İsa’nın
kurban olması durumuyla da bağlantı kurar. Böylece Nasar kendisini tüm toplumun günahları
için feda eden İsa’yla özdeşleştirilir. Bu bağlantı dinsel inanışlar uğrunda kuran verilmesini
s.103
Placida Linero durumu öğrenir. Divina Flor Santiago’nun eve girdiğini söyleyip rahatlatmıştır
onu. Placida Linero Vicario kardeşleri ön kapıda görüp bağrış çağrışları duyunca oğlunu
korumak için ön kapıyı kapatır. Halbuki dışardaki Santiago’nun birkaç saniyeye ihtiyacı vardır.
Santiago’nun kapının önünde açıklık bir yerde öldürülmesi ayrıca namus olgusunun
toplumsal bir olgu olduğunu, namusun topluma açık bir yerde temizlenmesi gerektiğini
göstermektedir. Namusu kirlenen tarafın kendisini toplumun gözünde bu şekilde aklaması,
eve doğru koşan Vicario kardeşleri görmüştü. Bulunduğu yerden ikisini de kusursuz bir
biçimde seçebilmiş, yalnız meydanın öbür yanında eve doğru koşan oğlunu görememişti.
Bana ‘Oğlumu öldürmek için eve gireceklerini sandım,' dedi. Bunun üstüne hemen koşmuş,
kapıyı sürgülemişti. Demir payandayı yerine koyacağı sırada Santiago Nasar'ın çığlıklarını ve
kapı kanadını döven yumruk seslerini duymuştu. Ama oğlunun odasında bulunduğunu ve
Linero'nun, Divina Flor'un Santiago'nun evde olduğu ifadesine inanması ve oğlunun sesinin
eden “patlamaya benzer bir gürültü” imgesiyle anlatılması Vicario kardeşlerin Santiago
Nasar’a uyguladıkları vahşet ortaya konulmuştur. Ayrıca; “acıdan kıvranarak bağırmak”, dana
düşündürülmektedir.
Santiago Nasar, eserde “Beni öldürdüler, Wene Hala,” (Marquez, 107) diyerek üstü kapalı bir
şekilde, suçu işleyenlerin tüm bir kasaba halkı olduğunu ima etmiştir.