You are on page 1of 11

Kültürel Özelliklerin Sağlık Üzerine Etkileri*

Nesrin İLHAN, Latife Utaş AKHAN


Dr. Öğretim Üyesi- Bezmialem Vakıf Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi,
Hemşirelik Bölümü, Eyüp-İstanbul, Türkiye, nilhan@bezmialem.edu.tr

Doç. Dr.- Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi,


Hemşirelik Bölümü, Bandırma- Balıkesir, Türkiye
E posta: latifeutasakhan@hotmail.com

Özet
Kültür, bir grup insan tarafından öğrenilen, paylaşılan, nesilden nesile
aktarılan değerler, inançlar, tutum ve davranışlar, örf ve adetler olarak
tanımlanmaktadır. Toplumların sağlık ve hastalıkları algılamaları, hastalık
hakkındaki görüşleri, tedavi şekilleri, toplumun kültürel özelliklerini
yansıtmaktadır. Sağlığı ve hastalığı etkileyen kültürel faktörler arasında;
konuştukları dil, sosyoekonomik durumu, aile yapısı, cinsiyete dayalı rolleri,
cinsel davranışları, hamilelik, doğum ile ilgili uygulamaları, beden imajındaki
değişmeler, beslenme, giyinme, kişisel hijyen alışkanlıkları, din, alışkanlıklar,
göçmen statüsü, madde kullanımı ve erken tanıya yönelik davranışları yer
almaktadır. Bir toplumdaki bireylerin sağlık ve hastalıkla ilgili davranışlarını
değiştirmek isteyen sağlık profesyonellerinin o toplumun kültürünü çok iyi
tanıması, sağlık bakımında başarı için kaçınılmaz bir koşuldur.
Anahtar Kelimeler: Kültür, Toplum, Sağlık, Hastalık, Davranış.

Effects of Cultural Characteristics on Health


Abstract
Culture is defined as the values, beliefs, attitudes and behaviors, customs and
traditions that are learned, shared, and transferred from generation to
generation by a group of people. The society's views about the disease,
perceptions, and treatment methods reflect the cultural characteristics of the
society. Language, socioeconomic status, family structure, gender-based
roles, sexual behaviors, pregnancy, birth related practices, changes in body
image, nutrition, dressing, personal hygiene habits, religion, habits,
immigrant status, substance use and behavior for early diagnosis are among
the cultural factors that affect health and disease. The fact that health
professionals, who want to change the health and disease-related behaviors
of individuals in a society, know the culture of that society very well is an
inevitable condition for success in health care.
Keywords: Culture, Society, Health, Disease, Behavior.
Giriş

* Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Bap Birimi Tarafından Desteklenmektedir.

944
İTOBİAD KONGRE/19 | II. İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Kongresi
Kültür, bir grup insan tarafından öğrenilen, paylaşılan, nesilden nesile
aktarılan değerler, inançlar, tutum, davranışlar, örf ve adetler olarak
tanımlanmaktadır (Bolsoy ve Sevil, 2006). Kültür, toplum içindeki insanlarca
yaratılır, ortaklaşa paylaşılır ve kuşaktan kuşağa aktarılır (Okçay, 2012).
Kültür toplumları birçok alanda etkilemektedir. Bireylerin beslenmesi,
besinleri hazırlama şekilleri, uyku alışkanlıkları, giyinmeleri, hastalıkları
algılamaları, hastalıkları tedavi yöntemleri, yenilikleri kabullenmeleri
kültürden kültüre değişen özelliklerdir (Bolsoy ve Sevil, 2006). Toplumların
hastalık ve sağlığı algılamaları, hastalık hakkındaki görüşleri, tedavi şekilleri,
toplumun kültürel özelliklerini yansıtmaktadır. Bu doğrultuda sağlık ve
hastalık bireylerin kültürünün bir ürünüdür diyebiliriz (Kaplan, 2010; Bolsoy
ve Sevil, 2006).
Toplumlarda sağlık ve sosyal hizmetlerin sunumunda, kültüre karşı yeterince
duyarlı olunmadığı, hem bakım hizmetini kullananların hem de sağlık
hizmeti sunanların norm ve değerlerinin yeterince dikkate alınmadığı
görülmektedir. Bir toplumdaki bireylerin sağlık ve hastalıkla ilgili
davranışlarını değiştirmek isteyen sağlık profesyonellerinin o toplumun
kültürünü çok iyi tanıması, sağlık bakımında başarı için kaçınılmaz bir
koşuldur (Öncel, 1997).
Bu makalenin amacı, sağlığı ve hastalığı etkileyen önemli faktörlerden biri
olan kültür kavramı ile sağlığı ve hastalığı etkileyen kültürel faktörlere dikkat
çekerek, kültüre duyarlı bakımın önemini vurgulamaktır.
Kültürün Tanımı ve Özellikleri
Kültür, bir toplumu diğer toplumlardan ayıran, geçmişten beri değişerek
devam eden, kendine özgü, sanatı, inançları, örf ve adetleri, anlayış ve
davranışları ile onun kimliğini oluşturan yaşayış ve düşünüş tarzıdır. Diğer
bir deyişle kültür, toplumun yarattığı, değer verdiği, paylaştığı bütün maddi
ve manevi öğelerin tümüdür (Kanbay, 2018). Kültür, bir grup insan
tarafından öğrenilen, paylaşılan, nesilden nesile aktarılan değerler, inançlar,
tutum ve davranışlar, örf ve adetler olarak ta tanımlanmaktadır (Bolsoy ve
Sevil, 2006).
Kültür dinamik ve değişen bir süreç olup, toplumun ihtiyaçlarına göre zaman
içinde değişikliğe uğrayabilir (Okçay, 2012). Kültürel geçmiş, bireylerin
sağlık ve sağlık bakımı için önemli etkileri olabilecek inançları, davranışları,
algıları, duyguları, dili, dinleri, ritüelleri, aile yapılarını, beslenme biçimlerini,
kıyafetleri, beden imajını, mekan ve zaman kavramları dahil, hastalık, acı ve
diğer talihsizlik biçimlerine karşı tutumlarını da olmak üzere yaşamlarının
birçok yönünü önemli derecede etkilemektedir (Helman, 2007). Kültürün
özellikleri aşağıda sıralanmıştır;
• Kültür öğrenilir, alışkanlık haline getirilir ve kuşaktan kuşağa aktarılır;
kültür iç güdüsel ve genetik değildir. Bireyin doğduktan sonraki
yaşamında kazandığı alışkanlıklar, davranışlar ve eğilimlerdir.
Bireyler kendi kültürlerini doğumdan itibaren öğrenmeye başlarlar.
Kültür öğrenme ile kazanılır, sosyal katılım yoluyla kuşaklara

945
İTOBİAD KONGRE/19 | II. International Congress of Human and Social Scienc Researches
aktarılır.
• Kültür tarihseldir; kültür hangi toplumda olursa olsun, bir anda
oluşmuş değildir.
• Kültür süreklidir; kültür kuşaktan kuşağa aktarılır. Gelenek görenek
olarak ta ifade edilir (sünnet, loğusa şerbeti, hastaya geçmiş olsun
demek).
• Kültür toplumsaldır; kültür toplumlarda yaşayan insanlarca yaratılır,
ortaklaşa paylaşılır. Toplumları toplum yapan onların kültürel
farklılıklarıdır.
• Kültür işlevseldir; kültürün toplum yaşamında bir yeri, görevi vardır.
Kültür toplumsal yapının oluşmasında, toplum özelliklerinin
yaratılmasında önemli bir faktördür.
• Kültür değişir; kültür dinamik ve değişen bir süreç olup, bireyin
çevresine uyumudur. Kültür her kuşakta yapılan yenilik ve
değişmelerle zenginleşir. Toplumlar arası iletişimin gelişmesiyle
birlikte kültürel değişimin de hız kazandığı görülmektedir (Kanbay,
2018; Okçay, 2012; Bolsoy ve Sevil, 2006).
Kültür kavramı içinde çok sayıda kültürel süreç vardır. Bu kültürel süreçler;
Kültürleme: İnsanların doğumdan ölüme kadar olan süreçte toplumun istek ve
beklentilerine uyacak şekilde etkilenmesidir. Kısaca kültürleme eğitim ve
öğrenmedir.
Kültürleşme: Kültürel yayılma sürecinde bir kültür ve kültür öğesinin başka
bir kültüre girmesiyle, her ikisinin de değişime uğrama sürecidir.
Kültürleşme üç şekilde gerçekleşir.
• İki kültürün karşılaşma durumunda, bir kültür diğerini yok sayar.
• İki kültür birlikte yaşadığında kaynaşarak, senteze girebilir.
• İki kültür etkileşim sürecinde, birbirlerinden etilenerek kültürleşme
oluşabilir.
Kültürleme: Farklı toplumlarda ya da alt kültürlerinden gelen birey ve
grupların buluşup, etkileşmesiyle asıl ve alt kültürlerde olmayan yeni bir
birleşimin oluşmasıdır.
Kültürel yayılma: Bir toplum ya da kültürde ortaya çıkan maddi ve manevi
öğelerin, diğer kültürlere yayılmasıdır.
Kültür şoku: Bir kültürden farklı bir kültüre giden kişilerin yeni kültüre uyum
sağlamada yaşadığı güçlükleri, sıkıntı ve tepkileri kapsar.
Kültürsüzleşme: Kültürel bir grubun, başka bir kültürle kurduğu ilişki
sonrasında kendi kültürünü değiştirmesi ve kaybetmesidir (Kanbay, 2018).
Sağlık ve Hastalık
Sağlık ve hastalık kavramları her toplum ve kültürde olmakla birlikte, farklı

946
İTOBİAD KONGRE/19 | II. İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Kongresi
algılanabilmektedir. Bir toplumdaki hastalık algısı ile başka bir toplumdaki
hastalık algısı farklı olabilir (Kaplan, 2010). Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)
sağlığı, “sadece hastalık ve sakatlığın olmayışı değil, fiziksel, ruhsal ve sosyal
yönden tam bir iyilik hali” olarak tanımlamıştır. Bu tanım, sağlığın çok
boyutlu biyo-psiko-sosyal bir yaklaşımla ele alındığı bütüncül bir sağlık
görüşünü vurgulamaktadır (Bayat, 2012; Topçu ve Beşer, 2006). Sağlık
anlayışı, zaman içinde bireyden bireye, toplumdan topluma
değişebilmektedir. Bir toplumda sağlığa verilen değer de, toplumun
kültürüne bağlı olarak değişebilmektedir. Bazı toplumlarda sağlıklı olma
ölçütlerinden birisi, kişinin kendisinden beklenen işi yapıp yapmamasıdır.
Kişi kendisinden beklenen işi yapıyorsa sağlıklı olarak kabul edilmektedir
(Öncel, 1997).
Sağlık subjektif ve objektif sağlık olarak ta tanımlanmaktadır. Subjektif sağlık;
bireyin kendi sağlığını nasıl algıladığıdır. Bu yaklaşıma göre birey, hasta
olmadığı halde kendisini hasta ya da hasta olduğu halde kendisini sağlıklı
ahissedebilir. Objektif sağlık; çeşitli testler ve muayeneler sonucu
değerlendirmelerle bir hastalık, sakatlık, yetersizlik ve bozukluğun
bulunmadığı kanıtlanmış durumlardır. Bu tanımlara göre sağlıklı olabilmek
için; hem bireyin kendini sağlıklı algılaması, hem de sağlıklı olduğunun
muayene ve testlerle objrktif olarak kanıtlanması gerekir (Bayat, 2012; Bolsoy
ve Sevil, 2006).
Hastalık, organizmanın yaralanması yada çeşitli nedenlerle homeostatik
dengenin bozulması olup beraberinde fizyolojik, psikolojik, sosyal ve
ekonomik sorunları da getiren bir durum olarak tanımlanmaktadır.
Tanımda da görüldüğü üzere hastalıkta sağlık gibi sadece fiziksel bir durum
değil aynı zamanda sosyal ve kültürel boyutları olan bir kavramdır (Öztürk
ve Öztaş, 2012). Toplumların hastalıkla ilgili değerleri, hastalığa bakış açıları
ve tedavi yöntemleri içinde yaşadıkları kültürünün özelliklerini
yansıtmaktadır (Kaplan, 2010). Hastalıkların toplum tarafından düşünülen
nedenleri, hastaların tedavisinde kullanılan yöntemleri de etkilemektedir
(Kanbay, 2018). Bazı toplumlarda kişinin çalışmasını engellemeyen bir
hastalığı varsa bu durum önemsenmez. Hastalığın belirgin bir ağrı ya da
huzursuzluk hissettirmesi ölçüt olarak ele alınır. Bu yaklaşım özellikle
hastalıkların erken dönemde tanılanmasını engelleyen bir durumdur.
Örneğin boynunda sert, ağrısız, etrafına yapışmış bir kitle olan kişi kendisini
hasta olarak düşünmediğinden, doktora gitmeyebilir. Oysa bu belirti kanser
işareti olabilir (Öncel, 1997; Bayat, 2012). Sonuç olarak hastalık, normal dışı
bir durum olup, bireyin; çevresine uyumunu, etkileşimini, üretkenliğini,
verimliliğini, kısaca yaşamında ki dengeleri bütünüyle değiştirebilir (Bolsoy
ve Sevil, 2006).
Sağlık ve Hastalığı Etkileyen Kültürel Faktörler
Bireylerin sağlık durumu fiziksel ve çevresel faktörler kadar, kültürel
faktörlerinde etkisi altındadır. Kültür, sağlık ve hastalığı etkileyen dinamik
bir etkendir (Tortumluoğlu, Okanlı, ve Özer, 2004; Bolsoy ve Sevil, 2006).
Bireylerin sağlığını etkileyen kültürel faktörler;

947
İTOBİAD KONGRE/19 | II. International Congress of Human and Social Scienc Researches
İletişim ve dil: Hastalar ve sağlık profesyonelleri arasındaki etkili iletişim
sağlık bakım ihtiyaçlarının karşılanması ve sağlık sonuçlarında anahtar rol
oynamaktadır. Kültürel farklılıklar ise hasta ve sağlık profesyonelleri
arasında iletişim problemlerinin yaşanmasına neden olmaktadır (Shaw ve
diğerleri, 2009). İletişimde aynı dili kullanmak, hastalıklara tanı koymak ve
tedavi sürecinde oldukça önemlidir. Dil ile ilgili eksikliklere bağlı olarak
yaşanan sorunlar, hastalıkların tanı ve tedavi sürecini de olumsuz olarak
etkilemektedir (Taşçı, 2012). Kültürel ve dil farklılıkları, düşük
sosyoekonomik durum ile birlikte, düşük sağlık okuryazarlığına neden
olarak, hastaların tıbbi talimatları anlama ve uygulamada sorun yaşanmasına
neden olabilmektedir (Shaw ve diğerleri, 2009). Bunun yanı sıra, sağlık
çalışanlarının da bir ülkeden diğerine göç etmesiyle, hastalar yurtdışından
gelen sağlık profesyonelleri ile iletişim kurmak için daha fazla çaba göstermek
zorunda kalmaktadırlar (Helman, 2007).
Sosyoekonomik durum: Sağlıkla ilgili inançlar ve davranışlar bireylerin
sosyoekonomik durumlarından etkilenmektedir. Sosyoekonomik durum;
yoksulluk, sosyal sınıf, ekonomik durum, meslek/işsizlik, ayrımcılık/ırkçılık
ve sosyal destek ağlarını içerir (Helman, 2007; Taşçı, 2012). Yetersiz
sosyoekonomik durum, yaşam koşullarının kötüleşmesine neden olarak
hastalıkların artmasına, bunun sonucunda da hasta ve yakınlarının daha da
yoksullaşmasına neden olmaktadır (Taşçı, 2012). Literatürde ekonomik
durum ile sağlık arasındaki ilişki gösterilmiş, işsiz kadın ve erkeklerde sağlık
durumlarının genellikle daha kötü olduğu, hastalık ve ölümlerin daha fazla
görüldüğü bildirilmiştir (Öner, 2014).
Aile yapısı: Ailelerin geniş aile / çekirdek aile yapısında olması, aile üyeleri
arasındaki ilişkiler, sosyal destek, çocuk yetiştirme sorumluluğu, hastaların
bakımı gibi işlerin aile içinde nasıl paylaşıldığı gibi konular toplumların
kültürüne göre değişmektedir. Aile yapısı bireylerin sağlık ve sağlık ile ilgili
davranışlarını etkilemektedir. Geleneksel geniş ailelerde bireyler sağlıkları ve
hastalıkların tedavileri ile ilgili kararlarını kendileri veremezler. Örneğin;
anne bebeğinin bakımı ile ilgili hemşirenin önerilerini kayınvalidesinin onayı
olmadan uygulamayabilir. Çekirdek ailelerde ise akrabalarla ilgili
sorumluluklar azalmıştır ve bireyler kendileri ile ilgili kararlarda daha özgür
davranabilmektedirler (Taşçı, 2012; Bolsoy ve Sevil, 2006).
Cinsiyete dayalı roller: Aile içinde rolleri algılama ve sorumluluklar,
cinsiyete, eşlerin eğitim düzeyine, evlilik süresine, aile tipine, aile yaşam
dönemine, yerleşim yerine, toplumun örf, adet ve geleneklerine dolayısıyla
kültürüne göre farklılık göstermektedir. Geleneksel aile yapısında erkekler
daha çok tamir ve bahçe bakımı gibi işleri yaparlarken, kadınlar çocukların
bakımı, ev temizliği, yemek pişirme ve bulaşık yıkama gibi işleri
yapmaktadırlar (Günay ve Bener, 2011). Bireylerin cinsiyetlerine özgü
davranışlara ilişkin inançları da sağlığını etkilemektedir. Örneğin erkekler
için alkol ve sigara kullanmanın doğal kabul edildiği toplumlarda, erkekler
daha fazla kullanmakta, bunun sonucuda da KOAH, akciğer kanseri gibi
hastalıklar erkeklerde daha yüksek oranda görülmektedir. Ülkemizde

948
İTOBİAD KONGRE/19 | II. İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Kongresi
erkeklerin sigara ve alkol kullanımlarının kadınlara göre daha yüksek olması
ve erkeklerde akciğer kanserinin kadınlara göre daha yüksek oranda
görülmesi de kültürün sağlığa etkilerini göstermektedir (Sağlık Bakanlığı,
2017; Türkiye Halk Sağlığı Kurumu, 2017).
Cinsel davranışlar: Kişinin yaşadığı aile, toplum, çevre, kültür, inanç ve
ahlaki değerler, cinsel tutum ve davranışlarını belirlemektedir (Bozdemir ve
Özcan, 2011). Davranışların normal ve normal dışı olarak görülmesi
bireylerin kültürüne bağlıdır (Bayat, 2012). Örneğin evlilik öncesi cinsel
ilişkiden kaçınmak, istenmeyen gebelikleri ve cinsel yolla bulaşan hastalıkları
önlemektedir (Bolsoy ve Sevil, 2006). Bunun yanısıra toplumsal cinsiyet
rollerinden erkeksi cinsiyet rolündeki erkekler, daha fazla riskli cinsel
davranışlar göstererek hem kendi yaşamlarını hem de birlikte oldukları
kadınların yaşamlarını riske atabilmektedirler (Kıylıoğlu ve Dönmez, 2016)
Hamilelik ve doğum ile ilgili uygulamalar: Doğum, bütün toplumlarda
sevindirici bir olay olarak karşılanmakta, anne/baba olmak toplum içindeki
saygınlığı arttırmaktadır (Işık, Akçınar ve Kadıoğlu, 2010). Dünyada bütün
ülkelerde hamilelik ve doğumla ilgili algı ve uygulamalar kültürden kültüre
farklılık göstermektedir (Aydın ve Oskay, 2013). Ülkemizde gebelikle ilgili
kültürel uygulamalar çoğunlukla gebenin beslenme biçimine ve bebeğin
cinsiyetini belirlemeye yönelik uygulamalardır. Ülkemizde gebeliğin erken
dönemindeki fizyolojik değişikliklere bağlı olarak oluşan aşermenin, zaman
içinde kültürel boyutu da önem kazanmış, öğrenilen bir uygulama haline
gelmiştir. Gebe aşerdiği gıdayı yiyemezse, bebeğin sakat olacağına ve
vücudunda leke bulunacağına inanılmaktadır. Bebeğin cinsiyetini
belirlemeye yönelikte bir takım kültürel inanışlar vardır. Bunlar; anne adayı
çirkinleşirse erkek, güzelleşirse kızı olacağına, karın büyürse erkek, kalçası
büyürse kız olacağına, tatlı yerse erkek, ekşi yerse kız olacağına yönelik
inanışlardır (Aydın ve Oskay, 2013). Başka bir kültürel uygulamada gebe
kadına, lohusaya ve bebeği nazardan korumak için nazar boncuğu
takılmasıdır. Bu davranış ve inanışlar, tedaviye engel olmuyorsa, kişinin
sağlığının koruma altında olduğuna inanması kendini iyi hissetmesine neden
olabilir (Taşçı, 2012).
Beden imajındaki değişimler: Bireyin vücuduyla ilgili kültüre göre değişen
imaj ve değişimleri içerir. Örneğin, kulak deldirme, dövme yaptırma,
kozmetiklere ve estetik cerrahiyle ilgili davranışlar bireyin sağlığını
etkilemektedir. Steril olmayan koşullarda dövme yaptırmak, deri
enfeksiyonları, hepatit B, hepatit C, tetanoz ve AIDS gibi kan yoluyla bulaşan
hastalıklara yol açabilmektedir (Andsoy ve Şahin, 2014). Kadınlar arasında ki
zayıflık, şişmanlık algısı da sağlık açısından önemlidir. Anadoluda zayıflık
hastalık olarak kabul edilirken, büyük kentlerde zayıflığın güzellik ölçütü
olarak kabul edilmesi sonucunda, zayıf kalabilmek için bireyler sağlıklarına
zarar verecek uygulamalara başvurabilmektedirler (Taşçı, 2012; Bolsoy ve
Sevil, 2006).
Beslenme: Coğrafi, etnik, ırksal farklılıklar bireylerin beslenmelerinde
farklılıklar oluşturmaktadır. Bu farklılıkların temelinde kültür yer almaktadır.

949
İTOBİAD KONGRE/19 | II. International Congress of Human and Social Scienc Researches
Toplumların kültürel farklılıkları en belirgin olarak yiyecek seçimlerinde
görülmektedir. Yiyeceklerin seçimi (et-sebze), hazırlanması, yeme şekli,
günlük öğün sayıları, yemek zamanları ve porsiyonları bireylerin kültürlerini
yansıtmaktadır (Abdurrezzak, 2014). Örneğin Çinlilerin yemeklerini yerken
çubuk kullanmaları, gelişmiş ülkelerde ise çatal, kaşık, bıçak kullanılması
kültürel özelliklerini yansıtır (Kanbay, 2018). Kronik hastalıkların büyük
bölümünün bireyin beslenmesi ve yaşam tarzı ile ilişkili olduğu bilinmektedir
(Dikmen ve Pekcan, 2014). Öğünlerin çok hızlı ve ayaküstü geçirilmesi,
porsiyonların büyümesi, fast-food alışkanlığının tüm toplumlarda giderek
yaygınlaşması, sağlığı olusuz yönde etkilemektedir (Kanbay, 2018).
Vejetaryen beslenme şekli, hayvanları koruma ile ilgili inançlar ve ekolojik
nedenlerde dolayı bir çok toplumda yaygınlaşmaktadır. Vejetaryen diyetler
genellikle kalp-damar sağlığı, kanser, diyabet, tansiyon gibi birçok hastalık
üzerine olumlu etki yaparken, protein, kalsiyum, demir, çinko, B12 vitamini,
D vitamini, yağ asitleri ve iyot bileşenlerinin eksik alınması durumunda ise
bir çok hastalığın görülme olasılığını arttırabilmektedir (Özcan ve Baysal,
2016).
Kişisel hijyen: Kişisel hijyen, bireylerin saç, yüz, göz, kulak, ayak, el, tırnak,
koltuk altı, dış genital organ, ağız ve diş temizliği, banyo alışkanlığı ve sağlıklı
giyinme alışkanlıklarını içermektedir (Şimşek ve diğerleri, 2010). Kişisel
hijyenin gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği sağlık ve hastalıklar ile yakından
ilişkilidir. Örneğin, diş fırçalama alışkanlığının olmadığı toplumlarda; diş
çürüklerine ve ağız-diş sağlığı problemlerine daha sık rastlanmaktadır
(Bolsoy ve Sevil, 2006).
Giyim: Bireylerin giyinme biçimlerine ilişkin kültürel algılamaları
sağlıklarını etkilemektedir. Kültüre göre kapalı giysiler giyme alışkanlığı olan
toplumlarda D vitamini eksikliği daha fazla görülmektedir (Yıldız ve
diğerleri, 2016). Diğer taraftan güneşin zararlı etkilerinden korunmak için
derimizi mümkün olduğu kadar kapalı tutan sıkı dokunmuş koyu renkli
kumaşlardan üretilmiş kıyafetler giyinilmesi önerilmektedir (Gül ve diğerleri,
2018). Bu durumda kapalı giyinmek, cilt kanserine karşı koruyucu bir
uygulama olarak kabul edilebilir.
Din: Din kültürün en önemli öğelerinde biridir. Her dinin, kendi içinde farklı
uygulamaları, bu uygulamaların ve inançların da sağlığa olumlu ve olumsuz
etkileri bulunmaktadır. Dinin sağlık üzerine etkileri, kişilerin beslenme
davranışlarından, hastalık ve ölümle ilgili kararlarına kadar çok fazla alanda
göze çarpmaktadır (Taşçı, 2012). Dinin, sigara alkol ve uyuşturucu kullanımı,
sağlıksız cinsel yaşam, intihar girişimleri ve sağlıksız diyet gibi kötü
alışkanlıklara bağımlı olmayı azalttığı bildirilmiştir. Bu durum bireylerin
sağlığını olumlu yönde etkileyebilir (Baynal, 2015). Bunun yanı sıra din
bireylerin hastalık ve tedavi ile ilgili kararlarını da etkileyebilmektedir. Bazı
dinlerde hastalığın kader olarak düşünülmesi, tedavinin reddedilmesine
neden olabilir (Bayat, 2012). İslam dininde alkolün günah sayılması, alkol
bağımlılığından ve alkole bağlı hastalıklardan korurken, içinde alkol olduğu
düşüncesiyle, reçete edilen ilacın çocuğu kullanılmaması sağlık açısından

950
İTOBİAD KONGRE/19 | II. İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Kongresi
sorun yaratabilir (Bolsoy ve Sevil, 2006). Sıklıkla Müslüman ve Yahudi
toplumlarda uygulanan erkek sünnetinin kadın sağlığına olumlu katkıları
bulunmaktadır. Altmış yayının incelendiği sistematik review çalışmasında,
erkek sünnetlerinin kadınları serviks kanseri, servikal displazi, Herpes
Simplex Tip-2 virüs, klamidya ve sifilize karşı koruduğu ile ilgi güçlü kanıtlar
olduğu bildirilmiştir (Grund ve diğerleri, 2017). Domuz eti tüketiminin sınırlı
olduğu müslüman toplumlarda domuz tenyası sonucu oluşan paraziter
hastalıkların nadiren görülmesi de dinin sağlık üzerine olumlu etkisini
göstermektedir (Önal, 2016).
Göç: Göç sağlık üzerinde önemli etkileri olan sosyal bir olgudur. Göçle açığa
çıkan kültürel farklılıklar, sağlık sektörünüde de etkilemektedir. Göçmenlerin
sağlığı, etnik özelliklerinden, göç sürecinden ve içinde bulunduğu sosyal
durumdan etkilenmektedir (Gümüş ve Bilgili, 2015). Göç eden bireyler kendi
vatanlarından sağlık inançlarını ve geleneksel uygulamalarını da beraberinde
getirmektedir (Shaw ve diğerleri, 2009). Göç alan bölgelerde yeterli sağlık
kuruluşunun ve sağlık profesyonellerinin olmaması, göçmenlerin sağlık
hizmetlerine erişimlerinin olmaması, ekonomik açıdan yetersizlikler, yetersiz
beslenme, dil ve iletişim sorunları nedeniyle sağlık sorunlarını yeterince ifade
edememeleri nedeniyle uygun tedaviyi alamamaları sağlıklarını olumsuz
yönde etkilemektedir (Taşçı, 2012). Bu yaşanan problemlerin yanı sıra
göçmenlerin hem kültürel hem de çevresel dramatik değişiklikler yaşamaları,
kronik hastalıkların başlamasını ve var olan hastalıkların kötüleşmesine
neden olmaktadır (Shaw ve diğerleri, 2009).
Alışkanlıklar: Sigara, alkol, çay, kahve, ilaç kullanımı alışkanlıkları ve
toplumun bu alışkanlıklara bakış açısı sağlığı etkilemektedir (Taşçı, 2012).
Bulaşıcı olmayan hastalıkların önemli bir bölümünün risk faktörleri arasında
sağlıksız beslenme, fiziksel aktivite, sigara ve alkol kullanımı gibi dört temel
risk faktörü yer almaktadır (Türkiye Halk Sağlığı Kurumu, 2013). Bu risk
faktörlerine ilişkin kültürel koruyucu davranışlar, bireylerin sağlığına olumlu
olarak yansımaktadır.
Erken tanı davranışları: Kültürel özellikler bireylerin kanser tarama ve
tedaviye katılım davranışlarına engel oluşturabilmektedir. Kültürel engeller
içinde dil, dini inançlar, aile bağları, etkileşim tarzları, cinsiyet normları ve
yanlış inanışlar yer almaktadır. Kansere yönelik risklerin algılanması, kanser
ve tedavisiyle ilgili inanışlar, bireylerin taramalara gönüllü katılımını ve
tedavi arayışlarını etkilemektedir (Shaw ve diğerleri, 2009). Bu yanlış
inanışlar hastalıklara erken tanı konulmasını engelleyerek, morbidite ve
mortalite oranlarında önemli artışlara neden olmaktadır. Örneğin servikal
kanserin tanılanması için uygulanan pap smear testi uygulanması çok basit
bir test olmasına ragmen, özellikle az gelişmiş ülkelerdeki ve düşük
sosyoekonomik durumdaki kadınların testi daha az uygulanma olasılığından
dolayı bu ülkelerdeki kadınlar serviks kanseri açısından risk altındadır (Sarah
ve diğerleri, 2019).
Kültüre Duyarlı Sağlık Bakımının Önemi

951
İTOBİAD KONGRE/19 | II. International Congress of Human and Social Scienc Researches
Her kültürün sağlık inanç ve uygulamaları değişiklik göstermektedir. Sağlık
bakım hizmetlerinin sunulması sırasında, bireylerin kültürel özellikleri ihmal
edilebilmektedir (Bolsoy ve Sevil, 2006). Kültürel özelliklerin sağlıkla ilgili
konularda sürekli ihmal edilmesi, dünya çapında ulaşılabilir en yüksek sağlık
standardtlarına (erişilebilirlik, kabul edilebilirlik ve kalite) ulaşmanın
önündeki en büyük engeldir (Napier ve diğerleri, 2014). Toplumlara hak
ettikleri sağlık hizmetlerinin sunulması ve hizmetlerin toplum tarafından
kabul edilerek, katılımlarının sağlanması için sağlık profesyonellerinin
öncelikle hizmet sundukları toplumun kültürünü, dini inançlarını, yaşam
tarzını, beslenme alışkanlıklarını, kronik hastalık insidansını, ırk ve benzeri
özelliklerini çok iyi tanıması gereklidir (Bolsoy ve 2006; Topbaş ve diğerleri,
2013). Sağlık profesyonellerinin bireylerin kültürel yapısını iyi
anlamaması/tanımaması; iletişim sorunlarına, çatışmalara, sağlık bakımında
eşitsizliklere, ayrımcılığa, ırkçılığa ve kalıplaşmış yargılara neden
olabilmektedir (Tanrıverdi, 2015). Sağlık hizmet sunumunda bireylerin
kültürel değerlerine saygı duyulmalı ve bütün insanların kendi kültürel
varlıklarını açıkça ifade etmelerinin temel insan hakkı olduğu
unutulmamalıdır. Ancak bu şekilde hastalara holistik bir sağlık bakımı
verilmiş olur (Topbaş ve diğerleri, 2013).
Sonuç
Kültür, toplum içindeki insanlarca yaratılır, ortaklaşa paylaşılır ve kuşaktan
kuşağa aktarılır. Kültür toplumları birçok alanda etkileyen bir kavramdır.
Toplumların hastalık ve sağlığı algılamaları, hastalık hakkındaki görüşleri,
tedavi şekilleri, toplumun kültürel özelliklerini yansıtmaktadır. Bireylerin
sağlığını etkileyen kültürel faktörler arasında; konuştukları dil,
sosyoekonomik durumu, aile yapısı, cinsiyete dayalı rolleri, cinsel
davranışları, hamilelik, doğum ile ilgili uygulamaları, beden imajındaki
değişmeler, beslenme, giyinme, kişisel hijyen alışkanlıkları, din, alışkanlıklar,
göçmen statüsü, madde kullanımı ve erken tanıya yönelik davranışları yer
almaktadır. Sağlık profesyonellerinin hizmet sunduğu toplumun kültürel
özelliklerini tanıması, hastalara hizmet sunarken bu kültürel özellikleri
dikkate alması, sağlık hizmetlerinin başarıya ulaşması dolayısıyla
toplumların sağlık düzeylerinin yükseltilmesi için son derece önemlidir.
Kaynakça
Abdurrezzak, A.O. (2014). İşlevsel teori bağlaminda yemek kültürünün iletişimsel
yönü. International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or
Turkic, 9(11),1-16.

Andsoy, I.I., ve Şahin, A.O. (2014). Ele alınmayan bir konu: Dövme ve vücut piercing
uygulamalarında enfeksiyon kontrolünde hemşirenin rolü. Bakırköy Tıp Dergisi,
10,133-138. doi: 10.5350/BTDMJB201410401

Aydın, S., ve Oskay, Ü. (2013). Perinatolojide kültürlerarasi hemşirelik. International


Journal of Human Sciences, 10(1), 1607- 1619.

Bayat, M. (2012). Sağlık ve Hastalık. In: Kültürlerarası Hemşirelik. Eds: Ümit Seviğ,
Gülbu Tanrıverdi. İstanbul Tıp Kitabevleri. 2012. s.9-18

952
İTOBİAD KONGRE/19 | II. İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Kongresi
Baynal, F. (2015). Yetişkinlerde dindarlık ve ruh sağlığı ilişkisinin çeşitli değişkenlere
göre incelenmesi. İnsan Ve Toplum Bilimleri Araştırmalari Dergisi, 4(1), 206-231.

Bolsoy, N., ve Sevil, Ü. (2006). Sağlık-hastalık ve kültür etkileşimi. Atatürk Üniversitesi


Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, 9(3), 78-87.

Bozdemir, N., ve Özcan, S. (2011). Cinsellik ve cinsel sağlığa genel bakış. Turkish
Journal of Family Medicine and Primary Care (TJFMPC), 5,37-46.

Dikmen, D., ve Pekcan, D. (2014). Bireylerin besin tüketiminin Dünya Sağlık Örgütü
toplumsal hedefleri ile karşılaştırılması. Türkiye Bes Diy Derg, 42(3), 220-227.

Grund, J.M., Bryant, T.S., Jackson. I., Curran. K., Bock, N., Toledo, C., ve diğerleri
(2017). Association between male circumcision and women's biomedical health
outcomes: a systematic review. Lancet Glob Health, 5(11), e1113-e1122. doi:
10.1016/S2214-109X(17)30369-8.

Gül, Ü., Göçer, E., Yavuz M.T., Aksel, T., Şah, A., Bozanoğlu V., ve diğerleri (2018).
Üniversitesi öğrencilerinde güneşten korunma bilinci (toplumsal duyarlılık projesi).
Klinik Tıp Aile Hekimliği Dergisi, 10(3), 21-23.

Gümüş, Y., ve Bilgili, N. (2015). Göçün sağlık üzerine etkileri. Anadolu Hemşirelik ve
Sağlık Bilimleri Dergisi, 18(1), 63-67.

Günay, G., Bener, Ö. (2011). Kadınların toplumsal cinsiyet rolleri çerçevesinde aile içi
yaşamı algılama biçimleri. Türkiye Sosyal Araştırmalar Dergisi, 15(3),157-171.

Helman, C.G. (2007). Culture, Health and Illness, Fifth edition. Taylor ve Franchis.

Işık, M. T., Akçınar, M., ve Kadıoğlu, S. (2010). Mersin ilinde gebelik, doğum ve
loğusalık dönemlerinde anneye ve yenidoğana yönelik geleneksel uygulamalar.
Uluslararası İnsan Bilimleri Dergisi, 7(1), 63-83.

Kanbay, Y. (2018). Kültür ve Sağlık. Akademisyen Kitabevi, Ankara.s.1-25.

Kaplan, M. (2010). Sağlık kültür’ün buluştuğu alan: Tıbbi antropoloji. Folklor/Edebiyat,


6(64), 225-235.

Kıylıoğlu L., ve Dönmez A. (2016). HIV/AIDS’e yol açan riskli cinsel davranışla ilişkili
psikososyal ve kültürel etmenler. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 8(4), 367-379.
doi:10.18863/pgy.253441

Napier, A.D., Ancarno, C., Butler, B., Calabrese, J., Chater, A., Chatterjee, H., ve
diğerleri (2014). Culture and health. The Lancet Commissions, 384, 1607-1639. doi:
https://doi.org/10.1016/S0140-6736(14)61603-2

Okçay, H. (2012). İnsan ve Kültürel Yapı. In: Kültürlerarası Hemşirelik. Eds: Ümit
Seviğ, Gülbu Tanrıverdi. İstanbul Tıp Kitabevleri. 2012. s 3-7.

Önal, Ç. (2016). Merkezi sinir sisteminin parazit hastalıkları. Turkiye Klinikleri J


Neurosurg-Special Topics, 6(1), 37-44.

Öner, C. (2014). Sağlığın sosyal belirleyicileri ve yaşam kalitesi ile ilişkisi. Turkiye
Klinikleri J Fam Med-Special Topics, 5(3), 15-8.

Öncel, S. (1997). Kültürel yapı ile sağlik-hastalık ilişkisi. Ege Üniversitesi Hemşirelik
Yüksek Okulu Dergisi, 13 (1-3), 177-184.

Özcan, T.,ve Baysal, S. (2016). Vejetaryen beslenme ve sağlık üzerine etkileri. U. Ü.


Ziraat Fakültesi Dergisi, 30(2), 101-116.

953
İTOBİAD KONGRE/19 | II. International Congress of Human and Social Scienc Researches
Öztürk, E., ve Öztaş, D. (2012). Transkültürel hemşirelik. Batman Üniversitesi Yaşam
Bilimleri Dergisi, 1(1), 293-300.

Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu (2013). Türkiye Kronik Hastaliklar ve
Risk Faktörleri Sıklığı Çalışması.
https://sbu.saglik.gov.tr/Ekutuphane/kitaplar/khrfat.pdf

Sağlık Bakanlığı. (2017). Sağlık İstatistik Yıllığı.


https://dosyasb.saglik.gov.tr/Eklenti/31096,turkcesiydijiv1pdf.pdf?0

Sarah, E., Stumbar, S.E., Stevens, M., ve Feld, Z. (2019). Cervical cancer and its
precursors: a preventative approach to screening, diagnosis, and management. Prim
Care, 46(1), 117-134. doi: 10.1016/j.pop.2018.10.011.

Shaw, S.J., Huebner, C., Armin, J., Orzech, K., ve Vivian, J. (2009).
The role of culture in health literacy and chronic disease screening and management.
J Immigr Minor Health, 11(6), 460-7. doi: 10.1007/s10903-008-9135-5.

Şimşek, Ç., Piyal, B., Tüzün, H., Çakmak, D., Turan, H.,ve Seyrek, V.(2010). Ankara il
merkezindeki bazı lise öğrencilerinde kişisel hijyen davranışları. TAF Prev Med Bull,
9(5), 433-440.

Tanrıverdi, G. (2015). Hemşirelerin kültürel yeterli bakım için uygulama


standartlarına yaklaşımları. Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Dergisi, 31(3),37-52.

Taşçı, S. (2012). Sağlık ve Hastalığı Etkileyen Kültürel Faktörler. In: Kültürlerarası


Hemşirelik. Eds: Ümit Seviğ, Gülbu Tanrıverdi. İstanbul Tıp Kitabevleri. 2012. s.19-44

Topbaş, E., Bay, H., Turan, B.B., Emir, A.H., Çitlak, U. (2013). Kültürlerarası hemşirelik
kavramının yoğun bakıma yansımaları. Yoğun Bakım Hemşireliği Dergisi, 17(1),37-43

Topçu, S., ve Beşer, A. (2006). Göç ve sağlık. C.Ü. Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, 10(3),
37-42.

Tortumluoğlu, G., Okanlı, A., ve Özer, N. (2004). Hemşirelik bakımında kültürel


yaklaşım ve önemi Uluslararası İnsan Bilimleri Dergisi,

Türkiye Halk Sağlığı Kurumu (2017). Türkiye Kanser İstatistikleri 2014.


https://hsgm.saglik.gov.tr/depo/birimler/kanser-db/istatistik/2014-
RAPOR._uzuuun.pdf

Yıldız, H.A., Yalçın, A., Aras, S., Varlı, M., Atlı, T., ve Turgay, M. (2016). Geriatrik
popülasyonda serum D vitamini düzeyleri ile kemik mineral yoğunluğu arasindaki
ilişki: Çapraz kesitsel bir çalışma. Bozok Tıp Derg, 6(3), 1-7.

954

You might also like