You are on page 1of 54

BÖLÜM 1

GİRİŞ VE TANIMLAR
1.1 Faz Diyagramı

 Bir veya daha fazla sayıda saf element (metal) veya


bileşiğin sıcaklık, basınç ve/veya bileşimin değişmesi ile
hangi halde veya yapıda olduğunu gösteren
diyagramlardır (haritalardır).

 Bu haritalar bir tek bileşen için çizildiğinde, değişkenler


sıcaklık ve basınç olur. Yani, sıcaklığın ve/veya basıncın
değişmesi ile saf bir metal, element veya bileşiğin ne
durumda (hangi faz veya yapıda) olduğunu gösteren faz
diyagramı, bir bileşenli bir faz diyagramıdır (unary -
one component- phase diagram).
 Eğer, bir faz diyagramında birden fazla bileşen varsa, bu
takdirde bileşim de bir değişken olarak göz önüne alınır
ve faz diyagramı basınç, sıcaklık ve bileşim değişkenleri
ile oluşturulur.

 Ancak, ikili ve üçlü sistemlerde, basınç genellikle 1


atmosfer olarak sabit alındığından, bu sistemler sıcaklık
ve bileşim değişkenlerine göre çizilirler. Çok bileşenli
sistemler ikili (binary-two component system), üçlü
(ternary-three component system) veya dörtlü
(quarternary-four component system) olabilir. Bileşen
sayısı arttıkça faz diyagramının okunması (anlaşılması)
zorlaşır.
Faz diyagramları, İngilizce literatürde;
• phase diagram,
• equilibrium diagram veya
• constitutional diagram olarak isimlendirilmektedir.

Türkçe literatürde ise;


• faz diyagramı,
• denge diyagramı veya
• bünye diyagramı olarak anılmaktadır.

 Biz daha ziyade faz diyagramı veya denge diyagramı


isimlerini kullanacağız. Son olarak, özel bir faz diyagramı
ifade edilirken (Fe-C faz diyagramı gibi) birçok kere
sistem terimi ile beraber anılacaktır (Fe-C sistemi gibi),
bunun farklı bir anlamı yoktur.
1.2 Önem ve Mahiyet

Alaşım sistemlerine ait faz diyagramlarının bilinmesi,


anlaşılması birbiri ile ilişkili nedenlerden dolayı çok
önemlidir:
a) Malzemelerin mikroyapıları ve mekanik özellikleri
arasında kuvvetli bir ilişki vardır,
b) Bir alaşımın mikroyapısının geliştirilmesi o alaşım
sisteminin faz diyagramının karakteristikleri ile ilişkilidir.

Bunlara ilave olarak faz diyagramları ergitme, döküm,


yeniden kristalleşme, sinterleme ve benzeri konularda
oldukça faydalı bilgiler sağlarlar.
Faz diyagramlarını
niçin öğrenmemiz
gerekir?

 Farklı ortamlarda malzemelerin nasıl


davranacağını öğrenmek için,
 Uygun işlem şartlarını belirlemek için,
 İstenen malzemeleri üretebilmek için,
 Malzemelerin servis (kullanım) şartlarını
belirlemek için…
Bir malzemenin özellikleri;
 mevcut fazların türleri,
 sayıları,
 miktarları,
 dağılımları ve
 şekillerine bağlı olarak değişmektedir.
Bu değişimleri sağlamak için, bu büyüklüklerin
yaşadığı koşulları ve bir fazın var olması için ne
tür bir değişikliğin yapılması gerektiğini bilmek
önemlidir. Alaşım sistemlerinde faz değişimleri
ile ilgili verileri kaydetmek için en iyi yol faz
diyagramları şeklindedir.
Dengedeki bir sistemin durumunu belirlemek
için, üç bağımsız değişkeni belirlemek gerekir.
Dışarıdan kontrol edilebilen bu değişkenler
sıcaklık, basınç ve bileşimdir.
Basıncın atmosferik değerde sabit olduğunu
kabul ederek, denge diyagramı sıcaklık ve
bileşimin değişmesi ile meydana gelen yapısal
değişiklikleri gösterir.
Faz diyagramları denge koşulları altındaki, yani
zamanla hiçbir değişimin vuku bulmadığı
koşullar altındaki, faz ilişkilerini gösterir.
Denge koşullarına ancak bir faz değişiminin
meydana gelmesi için yeterli zamanın olacağı
çok yavaş ısıtma veya soğutma hızlarında
yaklaşılabilir.
1.3 Terimler ve Tanımlar

Faz diyagramları ile ilgilendiğimiz sürece,


bir kısmını daha önce duyduğumuz
ve/veya öğrendiğimiz, bir kısmını ise
henüz öğrenmediğimiz bir takım terimleri
fazlası ile kullanacağız. Bu bakımdan,
daha işin başlangıcında bu terimleri
anlamlandırmak veya hatırlamak yararlı
olacaktır.
 Bileşen (component): Bir denge diyagramını
oluşturan fazların her biri. Örneğin, Fe-C ikili denge
diyagramında iki bileşen vardır (Fe ve C). Bileşenler,
saf metal veya elementler veya bileşikler olabilir.
Sistemdeki herhangi bir fazı tanımlamak için gerekli
bağımsız değişken olan kimyasal unsur çeşitlerinin
sayısıdır.

 Sistem (system): Birbirine yakın değişik anlamları


vardır:
1. Sınırları dışıyla madde ve enerji alış verişi yapmayan
kapalı bir hacim,
2. incelenen özel bir malzeme kütlesi (bir sıvı çelik potası
gibi),
3. ilgilenilen evrenin özel bir parçası,
4. Bileşenleri aynı fakat bileşimleri farklı olan mümkün
alaşım serisi (Fe-C sistemi gibi).
Kapalı sistem (closed system): İçerisine
madde giriş ve çıkışına izin vermeyen, evrenin
diğer kısımlarından ayrılmış bir sistemdir. Ne var
ki, bu tür bir sistemin sınırları boyunca ısı (enerji)
transferi olabilir.
Açık sistem (open system): Evrenin diğer
kısımları ile ayrılmış olmayan ve sisteme madde
giriş ve çıkışına izin veren sistemdir.
Faz (phase): Bir sitemin üniform fiziksel ve
kimyasal karakteristikleri olan homojen bir kısmı.
Daha geniş ifade edilecek olursa;
bir sistemin homojen,
belli bir sıcaklık, basınç ve bileşime sahip,
makroskobik olarak tek bir yapı gösteren,
bir yüzey ile sistem içerisindeki diğer
kısımlardan mekanik olarak ayrılan
bölgelerinden her biri olarak tanımlanabilir. Her
bir saf malzeme (element, bileşik veya katı
çözelti), katı, sıvı veya gaz halde olabilir, bunlar
birer fazdır.
Örneğin, şeker ve sudan (C12H22O11 – H2O )
oluşan ikili bir denge diyagramını göz önüne
alırsak, şekerin su içinde bir miktar
çözündüğünü ve fazlasının çökeldiğini kabul
edersek, şekerli su (şurup) bir faz, çökelmiş
şeker bir diğer fazdır. Bunların her ikisinin farklı
fiziksel ve kimyasal özellikleri vardır. Bazen, bir
tek fazlı sistem "homojen", iki veya daha çok
fazdan oluşan sitemler ise "karışım" veya
"heterojen sistemler" olarak isimlendirilir. Metalik
alaşımlar, seramik sistemler heterojendir.
Homojen reaksiyon (homogeneous reaction):
Bir sistemdeki bir tek faz içinde meydana gelen
reaksiyon.
Heterojen reaksiyon (heterogeneous
reaction): Bir sistemdeki birden çok faz
arasında meydana gelen reaksiyondur.
Denge (equilibrium): Sistemin minimum enerji
hali; basınç ve sıcaklığın sabit tutulduğu zaman
zarfında bir reaksiyonun durumu, zamanla
değişmez.
Kararlılık (stability): Minimum enerji hali.
Kararsızlık (instability): Enerjinin minimum
olmayışı hali
Denge ve Kararlılık
Denge: Bir reaksiyonun meydama gelmesi için herhangi
bir eğilimin olmama durumudur.
Denge durumunda, sistemin serbest enerjisi minimumdur
ve en kararlı haldedir.

Free energy

Equilibrium
Stable state
Yarıkararlılık (metastability): Sistemin
enerjisinin sistemin bir veya daha çok diğer
mümkün konfigürasyonlarınınkini aşması hali.
Serbestlik derecesi (degrees of freedom veya
variance of a system): Bir sistemi tam olarak
tanımlamak için sabit tutulması gereken
bağımsız değişkenlerin sayısı. Metalurjide,
sıcaklık, basınç ve bileşim çok önemli
değişkenlerdir.
Çözünürlük (erirlik-solubility): Bir katı fazın
atomları arasında ikinci bir katı fazın atomlarının
yerleşebilmesi veya ana fazın atomlarının yerini
alabilmesi durumu.
 Çözünürlük sınırı (solubility limit): Bir katı fazın
ikinci bir katı faz içinde en fazla çözündüğü sınır değer.
Bu değer, genellikle sıcaklığa bağlıdır. Genellikle,
sıcaklık arttıkça çözünürlük sınırı artar, sıcaklık azalınca
düşer (böyle olması zorunlu değildir, tersi durumlar da
mümkündür.) Çözünürlük sınır değerinin sıcaklığa bağlı
olarak değişimini gösteren eğriye solvüs eğrisi denir.
 Katı çözelti (solid solution): Katı halde bir fazın
içinde ikinci bir katı fazın (daha fazla da olabilir)
atomlarının çözünmesi durumu. İki şekilde olabilir:
1. İkinci fazın atomları ana fazın atomlarının yerine
geçiyorsa yeralan katı çözelti (substitutional solid
solution);
2. ikinci fazın atomları, ana faz atomlarının arasındaki
boşluklara yerleşiyorsa arayer katı çözelti (interstitial
solid solution) oluşur.
Katı eriyikler / Katı çözeltiler
Bir katı fazın atomları başka bir katı fazın
atomlarının yerine geçmek veya arayer
boşluklarına girmek zorunda değillerdir. Yani
katı çözelti oluşturmak zorunluluğu yoktur.
Katı çözelti oluşturma şartları Hume-Rothery
tarafından tanımlanmıştır (Hume-Rothery
Kuralları). Bu kurallar, katı çözelti oluşturmak için
gerekli şartları verir, ancak bunların sağlanması
katı çözelti oluşumu için yeterli değildir. Katı
çözeltilerde, katı çözeltiyi oluşturan bileşenlerin
miktarı değişebilir, ancak katı çözeltilerde ana
fazın kristal yapısı değişmez, korunur.
Çözen (solvent): Bir katı çözeltideki matris fazı, ana faz.
Çözünen (solute): Bir katı çözeltide matris fazının içine
giren veya atomlarının yerine geçen faz (atom).
Bileşik (compound): İki veya daha fazla sayıda fazın
meydana getirdikleri ana fazlardan tamamen farklı bir
kimyasal yapı. Arakimyasal bileşik veya intermetalik
bileşik terimleri de bu anlamda kullanılmıştır. Örneğin
aluminyum ve oksijen kendilerinden tamamen farklı
aluminyum oksit (Al2O3) bileşiğini oluştururlar.
Normal ergiyen (congruent intermetallic compound):
Oda sıcaklığından itibaren ısıtıldığında ergime
sıcaklığına kadar hiçbir faza ayrışmadan ısınan ve
ergime noktasında sabit sıcaklıkta katı halden sıvı hale
geçen metallerarası bileşik (ara kimyasal bileşik). Bu tür
bileşikler ötektik sistemlerde bulunur.
Normal ergiyen ara kimyasal bileşik (AB2) içeren
ikili sistemlere bir örnek

AB2+L
L

B+L
A+L
ötektik reaksiyon

Ötektik reaksiyon

A+AB2 AB2+B
Anormal ergiyen ara kimyasal bileşik (Enstatit)
İçeren ikili sistemlere bir örnek

Enstatit ergime
noktası

Fo+Sıvı
Enstatit’in
ayrışması

Enstatit: MgSiO3
Forsterit:Mg2SiO4
Anormal ergiyen (incongruent intermetallic
compound): Isıtıldığında, ergimeden önce belirli
bir sıcaklıkta iki veya daha çok faza ayrışan
intermetalik bileşik. Oluşan fazlardan biri sıvı
olmakla beraber, diğeri katıdır ve bu bileşiğin
ergimesi ancak katı fazın da erimesi ile
tamamlanır. Bu tür bileşikler peritektik
sistemlerde bulunur. Bir sitemde peritektik
reaksiyon varsa, mutlaka anormal ergiyen bir
arakimyasal bileşik vardır. Ama böyle bir
sistemde ötektik reaksiyon da olabilir.
1.4 Mikroyapı
Çoğu kere, bir malzemenin fiziksel özellikleri, özellikle de
mekanik özellikleri, malzemenin mikroyapısına bağlıdır.
Mikroyapı, optik ve elektron mikroskop kullanılarak
doğrudan mikroskobik olarak incelenir.
 Metal alaşımlarında, mikroyapı;
 mevcut fazların çeşidi (kaç faz var?),
 oranları (ne kadar?),
 dağılım veya
 yerleşimleri gibi parametrelerle tanımlanır.
Bir alaşımın mikroyapısı; alaşım elementleri, bunların
miktarları, alaşıma uygulanan ısıl işlemler gibi
değişkenlere bağlıdır.
1.4 Faz Dengesi
• Bir başka ana konu dengedir. Denge, en iyi bir şekilde
serbest enerji adı verilen bir termodinamik büyüklük
yardımı ile tanımlanır.
• Kısaca, serbest enerji bir sistemin iç enerjisi ve atom
veya moleküllerinin (veya entropi) tesadüfiliğinin veya
düzensizliğinin bir fonksiyonudur.
• Eğer bir sistemin serbest enerjisi sıcaklık, basınç ve
bileşimin verilen bir kombinezonunda bir minimum
noktada bulunuyorsa, o sistem dengededir.
• Makroskobik olarak, bunun anlamı şudur: Sistemin
karakteristiklerinde zamanla bir değişme meydana
gelmez, sonsuza kadar kalıcıdır; yani sistem
kararlıdır.
• Dengedeki bir sistem için basınç, sıcaklık ve/veya
bileşimdeki bir değişme serbest enerjide bir artışla
sonuçlanacaktır ve buna karşılık serbest enerjiyi azaltıcı
yönde kendiliğinden bir mümkün değişme olacaktır.
Faz dengesi terimi birden çok fazın mevcut
olduğu sistemlerdeki denge durumunu gösterir.
Faz dengesi bir sistemin faz karakteristiklerinde
zamanla sabit kalışı (değişmezliği) yansıtır.
Bazı durumlarda, özellikle katı sistemlerde,
denge durumuna ulaşmak asla mümkün olmaz,
zira dengeye ulaşma hızı çok yavaştır. Bu tür
sistemler dengesiz veya metastabil olarak
adlandırılır. Metastabil durum veya mikroyapı
sonsuza kadar aynı şekilde kalabilir.

Mekanik denge durumları:


(a) Kararlı, (b) Yarı kararlı,
(c) Kararsız
1.6 Le Chatalier Prensibi
Le Chatelier Prensibi, sistem denge halinde iken
koşulların değişmesi halinde ne olacağı ile
ilgilidir ve şu şekilde özetlenebilir: Dengedeki bir
sisteme bir gerilme (etki) uygulandığı zaman,
sistem gerilmeyi azaltacak şekilde hareket
eder. Dengedeki bir kimyasal sistem için gerilme
terimi basınç, sıcaklık, konsantrasyon ve
reaktanları kapsar. Reaktan faktörü esasen
dengeyi değiştirmez, sadece dengeye daha
önce ulaşılmasını sağlar (sisteme daha fazla
reaktan ilave edilirse). Ancak, sistemin basınç,
konsantrasyon ve/veya sıcaklığında bir değişme
olursa denge bozulur ve sistem tekrar dengeyi
sağlamak üzere harekete geçer.
Denge halindeki bir kimyasal sisteme
uygulanabilecek gerilmeler (dış etkiler) şunlardır:
Konsantrasyon değişimi - reaktan veya
ürünlerin miktarında yapılacak değişiklikler
Sıcaklık değişimi - reaksiyon karışımının
ısıtılması veya soğutulması
Basınç değişimi - reaksiyon kabının boyutu
değiştirilirse basınç değişir
Bir katalistin ilavesi - aktivasyon enerjisini
azaltır, fakat dengedeki reaktanların relatif
miktarlarını ve ürün miktarını değiştirmez (denge
değişmez, korunur)
Süblimasyon (1) ve
buharlaşma (3) çizgilerinin
eğimi göstermektedir ki, sabit
bir sıcaklıkta sistemin
basıncını artırırsak; sistem,
yüksek basınçta daha kararlı
(katı (a) veya sıvı (b)) daha
yoğun bir faz oluşumu
şeklinde tepki verir.

Ergime çizgisinin (2) eğimi göstermektedir ki soğuma


durumunda (c) varsayılan maddede büzülme olur, yani
hacmi küçülür; reaksiyon kabının hacmi sabit olduğundan,
sistem ise buna basıncın düşmesiyle karşılık verir ve yeni
bir dengeye oturur. (Not: Bu durum suyun katılaşmasında
tam tersinedir.)
Gibbs Faz Kuralı
Denge halindeki bir sistemin her tarafında sıcaklık ve
basınç (ve bileşenlerden her birinin kimyasal potansiyeli) aynı
olmalıdır. Aksi halde, ısı veya madde sistemin bir tarafından
diğer tarafına doğru taşınacaktır. Bu eşitlik sağlandığı taktirde
denge durumunun mümkün olabileceği J. Willard Gibbs
tarafından 1874 yılında gösterilmiştir.

Faz sayısı

Serbestlik derecesi V=C–P+2


Bileşen sayısı
Sistemi tanımlayan;
bileşim, sıcaklık, basınç
gibi bağımsız değişken
sayısı
P+V=C+2
1.7 Gibbs Faz Kuralı

Bu eşitlikte; P+V=C+2
• P (Phase) sistemdeki toplam faz sayısını,
• V (degrees of freedom) serbestlik derecesi veya denge
halindeki sistemin serbest değişken sayısını (Variance
of a system) (basınç P, sıcaklık T, bileşim C, hacim V
gibi) ve

• C (Component) sistemin bileşen sayısını


göstermektedir. Serbestlik derecesi sistemdeki fazların
sayısını değiştirmeden bağımsız olarak değiştirilebilecek
ortam koşullarını gösterir. Bunlar sıcaklık, basınç,
bileşim, pH vb olabilir.
• Saf bir maddenin faz diyagramı
(Tek bileşenli faz diyagramı)
• İki bileşenli faz diyagramları

Cu-Ni faz diyagramı Cu-Ag faz diyagramı


•Aşağıdaki faz diyagramında bulunan 1, 2 ve T noktalarına
Gibbs faz kuralını uygulayıp yorumlayınız.
•P + V = C + 2 idi.
P= Faz sayısı ;
V= Serbestlik Derecesi ;
C= Bileşen sayısı
1 noktası için:
1 + V = 1+2 ; V=2 olur. Bu ne demektir?
Serbestlik derecesi, fazın kararlılığını
devam ettirebildiği alan içerisindeki
değişken şartların (sıcaklık, bileşim ve
basınç gibi) sayısını ifade eder. Yani o noktadaki fazın durumunu tarif
edebilmek için birbirinden bağımsız olarak 2 değişkenin yani basınç ve
sıcaklığın sabit tutulması gerekir.
• 2 noktası için:
2 + V = 1 + 2 ‘den V= 1 olur. Bu ne demektir?
Sistemdeki bu noktayı tamamen tanımlayabilmek için
basınç veya sıcaklığının sabit olması gerekir. Bunlardan
biri belirlenirse ötekisi buna bağlı olarak kendiliğinden
belirlenmiş olur.

• 3 noktası için:
3 + V = 1 + 2 ‘den V= 0 olur. Bu ne demektir?
Serbestlik derecesinin 0 olması; bu noktanın tanımlamak
için hem basıncın hem de sıcaklığın değişmeyen sabit
bir değer olması demektir.
İki Bileşenli Faz Diyagramında Gibbs Faz Kuralı

İki bileşenli diyagramlarda


basınç, normal atmosferik basınç
olduğundan sabit kabul edilir.
Gibbs Faz Kuralı da;
P + V = C + 1 olur.

1 noktasında: 1+V = 2+1


V=2 olur. a Fazının kararlılık
bölgesi içerisinde alaşımı tam
olarak tanımlamak için 2 bağımsız
değişkenin tanımlanması gerekir.
 2 noktasında: 2+V = 2+1 V=1 olur. Değişken olarak sıcaklık seçilse
buna bağlı olarak bileşim kendiliğinden belirlenmiş olur.
 3 noktasında 3+V = 2+1 olur. V=0 Üç fazın dengede olduğu bu noktada
bütün değişkenlerin sabit bir değer olması lazımdır.
Çözünürlük Sınırı

• 20 °C deki çözünürlük sınırı yaklaşık %65 dir.


• 80 °C deki çözünürlük sınırı ise yaklaşık %76 dır.
1.8 Clausius-Clapeyron Eşitliği
Le Châtelier teoreminin sayıya dökülmüş halini Benoit
Clapeyron and Rudolf Clausius aşağıdaki eşitlikle ortaya
koymuşlardır:

Burada dP/dT, basınç-sıcaklık (P-T) diyagramında tek


değişkenli eğrinin eğimi,
ΔV reaksiyona giren iki fazın molar hacim farkı, ve
ΔH reaksiyona giren iki fazın molar entalpi farkı (reaksiyon
ısısı).
Hangi faz kararlıdır?
• Faz diyagramında likidüs, solidüs ve solvüs eğrilerinin şekli,
ilgili fazın Gibbs enerjisi tarafından belirlenir. Bu durumda,
Gibbs enerjisi sadece bileşenlerin oluşturduğu enerjiyi değil,
aynı zamanda fazdaki bileşenlerin karışımının enerjisini de
içermelidir.
Mesela, yandaki şekilde
görüldüğü gibi birbiri
içerisinde tamamen
çözünen (karışan) bir
diyagram düşünelim.
Burada 2 faz vardır; sıvı ve
katı. Ancak, likidüs ve
solidüs çizgileri arasındaki
bölgede her iki faz da
denge konumunda
kararlıdır.
A ve B gibi iki bileşenin ideal sıvı ve ideal katı çözeltileri için
çeşitli sıcaklıklardaki Gibbs enerjileri, bileşimin fonksiyonu olarak
hesaplanmış ve aşağıdaki şekilde grafik olarak verilmiştir.
1.9 Hume-Rothery Kuralları
(Metallerde Sınırsız Katı Çözünürlük Şartları)
Alaşımlarda atomlar arasındaki bağ kuvvetlerinin tam
olarak anlaşılması faz diyagramlarının birçok detayının
hesaplanmasına izin vermiştir. Metallerin
alaşımlandırılması konusunda araştırmalar yapan bir
metalurjist olan Oxford Üniversitesi'nden W. Hume-
Rothery (1899-1968) faz diyagramlarını kontrol eden ana
prensiplerin bir kısmını formüle eden ilk araştırıcıdır.
Araştırmaları, bir metalde bir elementin çözünebilirliğini
artırmak için bazı basit ve kullanışlı kurallar ortaya
koymuştur. Aşağıda ana hatları verilen bu kurallar bu
gün de geniş ölçüde kullanılmaktadır. Örneğin, Au-Ni
sisteminde çözünürlük aralığı gerçekte nikelinkinin 1,15
katı olan altının kafes parametresi ile ilişkilidir, Hume-
Rothery'ye göre bu değer çözünürlük için maksimum
değerdir.
1. Metallerin atomları benzer boyutta olmalıdır; atom çapları
arasında % 15’den daha büyük bir fark olmamalıdır. Boyut
farkı % 15’den büyük ise çözünürlük çok sınırlı olacaktır.
Çözen ve çözünen atomlar arasındaki büyük bir boyut
farkı katı çözeltideki her bir çözünen atom civarında geniş
bir elastik şekil değişiminin olması demektir. Çözünen
içeriğindeki artışla, katıdaki şekil değiştirme enerjisi artar
ve çözeltiyi kararsız hale getirir. Eğer çözünenin atomik
boyutu, matrisin (çözenin) atom boyutundan yaklaşık %15
daha büyük ise, bu takdirde, çözünen muhtemelen bu
matriste düşük çözünürlüğe sahip olur. Bu durumda, boyut
faktörü uygunsuzdur denir.
2. Metaller aynı kristal yapısına sahip olmalıdır; eğer
değilseler, bir fazdan farklı yapılı ikinci bir faza geçişin
olduğu bir kaç nokta olmalıdır.
3. Metallerin atomları aynı valansa sahip olmalıdır; aksi
takdirde, valans elektron farkları çözeltiden ziyade bileşik
teşekkülünü teşvik edebilir. Yüksek valansa sahip bir
metal, düşük valansa sahip bir başka metal içerisinde
çözünmesi daha kolay ve daha fazla çözünür.
Birbiri içinde her oranda çözünen
ikili sistem (NiO-MgO sistemi)

RNi : 0.69 Å RMg : 0.65 Å

(SS: solid solution)


Birbiri içinde kısmî çözünen
ikili sistem (MgO-CaO system)

RMg : 0.65 Å RCa : 0.99 Å


Çözen ve çözünen atomların valans farkları arttıkça, katı
çözelti oluşumu sınırlanır. Çözen ve çözünen atomların
valans farklarını alaşımın elektron/atom (e/a) oranı
belirler; yani her bir atom için valans elektronlarının
sayısı belirleyicidir.
Örneğin, atomik %50 Cu (v:1) ve at. %50 Zn (v:2)
alaşımında, e/a=(1+2)/2=1,5’dur. Alaşım yapıları,
genellikle, karasız veya çok yüksek enerjili olmadan
önce, e/a değerindeki sadece belirli bir değişimi, artış
veya azalışı, ancak tolere edebilirler ve daha düşük
enerjili bir yapıya dönüşürler. Bu, bakırın daha yüksek
valanslı metallerle yaptığı alaşımlarda görülmektedir:
Çözünenin valansı arttıkça maksimum çözünebilirliği
azalır. Tablo 1’de periyodik tabloda bakırla aynı satırda
bulunan Zn, Ga ve Ge’un maksimum çözünürlüğü
verilmiştir. (e/a =elektron/atom)
Tablo 1. Bakırda bazı metallerin maksimum çözünürlükleri
(Erick)

Eriyen Valans % Maks. Maks.


çözünürlük Çözünürlükte e/a
oranı
Zn 2 38,3 1,39
Ga 3 19,9 1,40
Ge 4 11,8 1,35
4. Metallerin atomları hemen hemen aynı
elektronegativiteye sahip olmalıdır. Eğer
elektronegativiteler önemli ölçüde farklı ise,
yine bileşik oluşma eğilimi artar. (Sodyum ve
klor kombine edildiği zaman sodyum klorür
teşekkül eder). Eğer bir çözünen, matrise
kıyasla çok daha farklı bir elektronegativiteye
(veya elektropozitiviteye) sahip ise, bu takdirde
o muhtemelen bir bileşik oluşturur. Bundan
dolayı onun matristeki çözünürlüğü sınırlı
olacaktır.
• Hume-Rothery şartları, iki metalin sınırsız
katı çözünürlüğe sahip olması için
gereklidir, fakat yeterli değildir.
F ve Cl gibi elementler kuvvetli elektronegatiftirler; yani,
kimyasal bağ oluşturduklarında elektronlara karşı yüksek
afiniteye, sahiptirler.
Na ve Mg gibi elementlerde elektronegatiflik çok
düşükken, periyodik tablonun ortasındaki Pb, Sn gibi
elementler orta derecede elektronegatiftirler.
İki element arasındaki elektronegativite farkı çok
büyükse, elementler katı çözelti oluşturmak yerine, belirli
bileşimlerdeki bileşikler oluşturmaya eğilimli olurlar.
İki element arasındaki elektronegativite farkının büyük
olması bunların birbiri içerisinde çözünebilirliklerinin
sınırlı olması anlamına gelir. Mesela, Mg ve Sn
elektronegativite açısından oldukça farklıdırlar ve Mg2Sn
bileşiği oluştururlar. Mg'daki Sn çözünürlüğü, boyut
faktörü uygun olduğu halde, sadece %3,4'dür.
Örnek: Hume-Rothery Kuralları'nı göz önüne alarak, Au-
Ag, Al-Si ve Ca-Al ikilileri için sınırsız katı çözünürlük
durumlarını irdeleyiniz.
 Au-Ag: Her iki metalin atomları 1 valanslıdır (periyodik
tabloda aynı sütundadırlar) ve yaklaşık olarak aynı
elektronegativiteye sahiptirler, kristal yapıları YMK'dir.
rAu: 1,445*10-8 cm ve rAg:1,442*10-8 cm,
Δr/r = %0,2 < % 15’dir. Altın ve gümüş tam katı
çözünürlüğe sahiptirler.
 Al-Si: Al YMK ve Si elmas kübik (DC) yapıdadır. Al ve Si
sınırlı katı çözünürlüğe sahiptirler.
 Ca-Al: rCa: 1,97*10-8 cm ve rAl: 1,43*10-8 cm, Δr/r: %37,8
> %15. Kalsiyum ve alüminyum sınırlı katı çözünürlüğe
sahiptirler.
 Nikelin valansı alüminyumunkinden düşüktür. Her ikiside
YMK. Dr/r: %14. Ni’de %5 Al çözünüyorken, Al’de %0,04
Ni çözünür.
1.10 Vegard Kuralı
Bir katı çözeltide, matrisin kafes sabiti (latis parametresi)
çözünen ilavesi ile lineer (orantılı) olarak değişir.
Tam çözünürlük durumunda, bileşenlerin (çözen ve
çözünen) kafes sabitleri düz bir çizgi ile birbirlerine
bağlıdır.
Kısmi çözünürlük durumunda ise, çözünürlüğü olan
bileşimler dâhilinde, çözenin (matrisin) kafes sabiti
çözünürlük sınırına kadar çözünen ilavesi ile lineer
olarak değişir, çözünürlüğün sona erdiği (çökelmenin
başladığı) bileşim noktasından itibaren kafes sabiti
değişmez, sabit kalır.
Katı çözeltilerde kafes sabitinin, çözünen ilavesi ile lineer
olarak değişmesi, katı çözeltilerin bileşimlerinin
bulunmasında kullanılan önemli yollardan biridir.
1.11 Faz Diyagramlarının Çıkarılması
Faz diyagramlarım kurmak/oluşturmak için gerekli veriler
değişik metotlar kullanılarak deneysel olarak veya hesap
yoluyla elde edilmektedir. En yaygın metotlar şunlardır:
Metalografik Metot: Bu metot, bir alaşımının
numunelerinin farklı sıcaklıklara ısıtılması, orada denge
sağlanıncaya kadar beklenmesi ve sonra yüksek
sıcaklıktaki yapıyı muhafaza edecek tarzda hızla
soğutulması şeklinde uygulanmaktadır. Soğutulan
numuneler mikroskobik olarak incelenerek faz yapısı
tanımlanır. Bu metodu metallere çok yüksek
sıcaklıklarda uygulamak zordur, zira hızlı soğutulan
numuneler her zaman yüksek sıcaklık yapısını muhafaza
edemez ve görülen mikroyapıyı doğru olarak
yorumlamak oldukça beceri gerektirir.
X-ışını Difraksiyonu Tekniği: Bu metot kafes boyutlarını
ölçmek ve kafes boyutlarındaki değişimle veya yeni bir
kristal yapısının gözlenmesi sureti ile yeni bir fazın
varlığını göstermek için uygulanmaktadır. Bu metot
sıcaklıkla bir katı çözeltideki değişimleri belirlemede çok
hassas ve çok kullanışlıdır.
Termal Analizler: Bu metot en geniş ölçüde kullanılan
deneysel metottur ve soğuma diyagramlarından elde
edilen bilgilere dayanmaktadır. Bu metotta, farklı
bileşimlerdeki alaşım karışımları ergitilmekte ve sonra
karışımın sıcaklığı, karışım oda sıcaklığına soğuyuncaya
kadar, belirli zaman aralıklarında ölçülmektedir. Her bir
karışım için bir soğuma diyagramı kurulmaktadır ve
başlangıç ve son faz değişim sıcaklıkları
belirlenmektedir. Soma bu sıcaklıklar faz diyagramını
kurmak için kullanılmaktadır.
Bilgisayar Hesaplamaları: Bu metotta, önce
sabit sıcaklıkta denge halindeki sistemde mevcut
olan fazların G-X verileri girdi olarak bilgisayara
yüklenir (örneğin α, β, ε ve L gibi). Her bir G-X
eğrisinden geçen teğet fonksiyonları da
bilgisayara yüklenir. Karışım serbest enerjileri
her faz ve bileşim için hesaplanır ve en düşük
serbest enerjili faz bulunur.
1.12 Katı ve Sıvı Arasındaki Denge
(Ergime Eğrisi)
Kristal halindeki bir katı belli bir sıcaklığa kadar
ısıtıldığında ergir ve sıvı haline geçer. Katı-sıvı
sistemi tek değişkenli olduğundan, her sıcaklığa
karşılık gelen katı ve sıvının denge halinde
bulunduğu bir basınç vardır. Katı ve sıvının
denge halinde bulunduğu sıcaklık ve basınçları
gösteren eğriye ergime eğrisi veya ergime
noktası eğrisi denir.
Basıncın ergime noktasına olan etkisini Le
Chatelier prensibine göre kalitatif olarak ifade
etmek kolaydır. Hatırlanmalıdır ki, Le Chatelier
prensibi denge halindeki sistemlerde meydana
gelen değişikliklere uygulanır, yarı dengeli
sistemlere uygulanamaz.
Kaynaklar
1. D. R. Askeland, The Science and Engineering of Materials,
Brooks/Cole Engineering Division, Monterey, 1984.
2. R. M. Brick, R. B. Gordon, A. Philips, Structure and Properties of
Alloys (3rd Ed), McGraw-Hill Book Comp., New York, 1965.
3. Z. E. Erkmen, Seramik Faz Diyagramları, Anadolu Üniversitesi
Basımevi, Eskişehir, 1996.
4. W. D. Callister, Jr. , Materials Science and Engineering, An
Introduction, John Wiley&Sons, New York, 1994.
5. H. E. Tulgar, Metalurjistlere Denge Diyagramları-I. Kısım, İTÜ
Maden Fakültesi, Ofset Baskı Atölyesi, İstanbul, 1968.
6. T. Savaşkan, Malzeme Bilgisi ve Muayenesi, Akademi Ltd
Yayınları, Trabzon,2004.
7. http://scidiv.bcc.ctc.edu
8. http://info.lu.farmingdale.edu/depts/met/...
9. http://chemed.chem.purdue.edu/genchem/...
10. ASM Handbook, Vol.3, Alloy Phase Diagrams, 1992, ASM İnt.

You might also like