You are on page 1of 5

ABDÜLMECiD

Ayrıca et- Taşavvufü'l-İslômiyyü'l­ !et büyüklerine nasihatlerini dinleyece- masız ka lmasında n cesaret alan Mısır
'Arabi (Kah i re 1928) ; Cemô 'atü İ{Jvô­ ğine ve kendilerine güveneceğine dair valisi padişahla anlaşmaya yanaşmadı.
ni's-Safô (Beyrut 1931 ); The H usain-Mc söz verdi. Yabancı sefirlere de ll. Mah- Öte yandan İngiltere, Fransa, Rusya,
M ah on Correspondence (Jaffa 1938); mud'un başlattığı ıslahata devam edile- Avusturya ve Prusya, verdikleri ortak
The Faisal- Weizmann Agreement ()af- ceği bildirildi. Bu sırada Mısır meselesi- bir nota ile Mısır meselesinin kendileri-
fa 1938); et-Terbiye ve't-ta 'Jim fi'l-İs­ nin ikinci safhası Nizip mağiObiyeti (24 ne danışılmadan çözülmemesini istedi-
lr'im (Kudüs 1942); A Modern History Haziran ı 839) ile vahim bir hal almıştı. ler (27 Temmuz 1839) . Bu notanın kabul
of Syria !ncluding Lebanon and Pal- Devlet ileri gelenleri arasındaki reka- edilmesiyle Osmanlı tarihinde yeni bir
esline (Macmillan 1969); Islamic Edu- bet de iyice artmıştı. II. Mahmud'un ce- dönem başlamış oldu. Böylece Osmanlı
cation-Us Traditions and Modernisa- naze merasimi s ırasında, Meclis-i Va- Devleti bir bakıma Avrupa devletlerinin
tion into the Arab National Systems la-yı Ahkam - ı Adliyye Reisi Koca Hüs- vesayeti altına girdi.
(London 1972); Arabic and Islamic rev Paşa, Başvekil Mehmed Emin Rauf Bu sırada Londra ve Paris'te Osmanlı
Themes: Historical, Educational and Paşa'dan mühr-i hümayunu zorla ala- Devleti'ndeki ısiahat hazırlıkları ve geti-
Literary Studies (London 1976); Angia- rak kendisini sadrazam ilan ettirdi (2 receği faydalar konusunda temaslarda
Arab Relations and Question of Pal- Temmuz 1839). bulunan Hariciye Nazırı Mustafa Reşid
esline 1914-1921 (London 1977) adlı Henüz Nizip bozgunundan haberdar Paşa derhal İstanbul'a döndü. Mısır me-
eserleriyle English-Speaking Oriental- olmayan padişah Mısır Valisi Mehmed selesinde Avrupa'nın yardımının sağlan­
isis (London 1964); Al-Ghazali's Tract Ali Paşa'yı affederek meseleyi çözmek ması için onları memnun edecek bir re-
_ on Dogmatic Theology (London 1965) ; istedi. Orduya ve donanmaya harekatı form programının ilanma genç padişa ­
Russian Cultural Penetration of Syria- durdurmaları için haber gönderdi. Köse hı razı etti. Mustafa Reşid Paşa , bizzat
Palestine in the Nineteenth Century Akif Efendi Çanakkale boğazı açıkların­ hazırladığ ı Gü lhane Hatt-ı Hümayunu
(London 1966) ve Jerusalem: Its Place da bulunan Osmanlı donanmasına ha- veya "Tanzimat Fermanı" adı verilen re-
in Islam and Arab History (Beyrut beri verdikten sonra Mısır'a giderek form programını, bütün cemaat liderle-
1969) gibi bazı monografileri de vardır. Mehmed Ali Paşa'ya padişahın kendisi- rinin ve yabancı devlet sefirlerinin hu-
BİBLİYOGRAFYA : ni affettiğini bildirdi. Kaptanıderya Ah- zurunda okudu (3 Kasım 1839). Tanzi-
Mahmoud Akhal Droubie. "A Biography", med Fevzi Paşa ise rakibi olan Hüsrev mat devrini açan bu belge, milli hakimi-
Arabic and /slamic Garland Presented to Ab· Paşa'nın sadarete gelmiş olmasından yet prensibini kapsamarnakla birlikte,
dul-Latif Tibawi, London 1977, s. 11·18; Do- çekinerek donanmayı Mısır'a götürüp şahsi ve mülki emniyeti, bir kısım hak-
nald P. Little, "Three Arab Critiques of Ori- Mehmed Ali Paşa'ya teslim etti (3 Tem- ların korunması gibi esasları kabul ede-
entalism" , Th e Muslim World, LXIX/ 2, New
muz ı 839). Kısa bir süre sonra da Ni- rek devlet ile fert arasındaki münase-
York 1979, s. 110·131; "Obıtuary Dr. Tiba-
wi", The Jslamic Quarter/y, XXV /1·2, London
zip mağlübiyeti haberi İstanbul'a ulaştı. betleri tayin edecek kanunların çıkarıla­
1981, s. 66; A. S. Bazmee Ansari, "Dr. A. L. Osmanlı Devleti'nin ordusuz ve donan- cağını vaad ediyordu. Bazı iç ve dış olay-
Tibawi (Abd u i Latif ai-Tibawi)", HI, V/2 ( 1982), lar sonucu ilan edilen Tanzimat Ferma-
s.111·113. nı, keyfi idareye son vermeyi de amaç-
Iii A . S. BAZMEE ANSARI
lıyordu.

Bu fermanın sağladığı uygun hava,


ı
ABDÜLMECİD Sultan Abdülmecid bir Avrupa meselesi halini almış olan
( ~1~ ) Mısır meselesinin çözümünü kolaylaş­

(1823-1861) tırdı. İngiltere'nin teklifi üzerine beş


büyük devlet Londra'da bir araya gel-
Osmanlı padişahı
diler. Mısır valisini destekleyen Fran-
(1839-1861).
L _j sa dışarıda bırakılarak İngiltere, Rusya,
Avusturya ve Prusya arasında Londra
Babası II. Mahmud, annesi Bezmialem Antiaşması imzalandı (15 Temmuz I 840)
Valide Sultan'dır. 25 Nisan 1823'te İs­ Mısır valiliği veraset yolu ile Mehm ed
tanbul'da doğdu. Tahsil ve terbiyesine Ali Paşa'ya bırakılarak işgal ettiği top-
itina edilerek zamanın icaplarına göre. raklar ve Osmanlı donanınası geri alın­
tıpkı Avrupalı bir prens gibi yetiştirH­ dı. 13 Temmuz 1841'de yine aynı dev-
dL Konuşacak ve okuduğunu aniayacak let ler Londra'da imzaladıkları Boğazlar
kadar iyi Fransızca öğrendi. Avrupa neş­ Sözleşmesi ile Osmanlı Devleti'nin Bo-
riyatını yakından takip eder, temas et- ğazlar üzerindeki hakimiyetini ve ya-
tiği yabancılarla çeşitli konuları tartı­ bancı savaş gemilerinin Boğazlar'dan
şırdı. Batı müsikisine ve yaşayış tarzı­ geçemeyeceği esasını kabul ettiler. Dev-
na hayrandı. letin ısiahat işleriyle meşgul olduğu bir
1 Temmuz 1839'da babasının ölümü sırada, İngiltere ve Fransa'nın Ortado-
üzerine, on yedi yaşında iken tahta ğu'da giriştikleri nüfuz mücadelesi yü -
geçti. Devlet idaresindeki tecrübesizli- zünden Suriye ve Lübnan olayları patlak
ği, devletin o sı rada içinde bulunduğu verdi (1845). Hariciye Nazırı Şekib Efen-
meseleleri halletmesini güçleştiriyordu. di Beyrut'a gönderilerek durum yatıştı­
Zaaf ve aczini bilen genç padişah, dev- rılmaya çalışıldı.

259
ABDÜLMECiD

Avrupa'da başlayan 1848 ihtilalleri sı­ di ve milli haklara kavuşan azınlıkların sistemine tercih ettiğini söylüyordu. Pa-
rasında Avusturya'ya karşı istiklal mü- Batılı devletlerce de himaye edilmeleri, dişahlık ve hilafet konusundaki fikirleri
cadelesi veren Macar milliyetçileri Tür- böyle bir birliğin kurulmasını imkansız kendisinden önceki padişahlardan fark-
kiye'ye sığındı. Avusturya ve Rusya'nın hale getirdi. lı değildi. Hilafet ve saltanatın Allah'-
harp tehditlerine rağmen, Abdülmecid'- Abdülmecid'in de önceki padişahlar ın ihsanı olduğuna inanmakta idi. Bun-
in mültecileri iade etmemesi Avrupa'- gibi kendi üstünde tanıdığı tek kuwet dan dolayı Osmanlı İmparatorluğu "Me-
da Osmanlı Devleti lehine büyük yankı şeriattı. Bütün icraatını ve iradesiyle malik-i Mahrüsa-i Şahane", Osmanlı te-
uyandırdı. Bu ihtilaller Eflak-Boğdan'a yaptıği yeni düzenlemeleri şeriata uy- baası da "vedia-i ilahiyye" olarak kabul
da yayıldı ve mesele, Ruslar'la yapılan gun yapmak zorunda olduğu inancıyla edilmekte idi. Mülk ve tebaasını idare
Baltalimanı Antiaşması (ı Mayıs 1849) hareket ediyordu. Diğer taraftan Ab- etmek hususundaki haklarının "hukuk-ı
ile geçici bir sonuca bağlandı. Fakat bir dülmecid, devlete devrinin şartlarına saltanat-ı seniyye"yi teşkil ettiğine kani

süre sonra ortaya çıkan "mukaddes ma- uygun bir düzen vermekten başka çare idi. Bu sebeple bütün memurları tayin
haller meselesi" Osmanlı Devleti ile Rus- bulunmadığına da inanmıştı. lslahatçı ve azıetme yetkisine sahipti.
ya'yı savaşa sürükledi. Kudüs'teki Kato- düşüneeye sahip devlet adamlarını des- Abdülmecid, padişahların sarayda ka-
likler'i himaye etmek için müracaatta teklemesi de bundan dolayı idi. Onlar palı kalma geleneğine son vererek za-
bulunan Fransa'ya karşı, Rusya da Or- umumi idarede yeni düzenlemelere gi- man zaman halkın arasına katıldı ve
todokslar'ın haklarını korumak iddiasıy­ derken, kendisi de eski padişahların onların meseleleriyle ilgilendi. Ara sı­
la harekete geçti. Babıali'ye verdiği bir tabi olduğu bazı gelenek ve usullerde ra Babıali'ye giderek vekiller heyetinin
nota ile Ortodoks Osmanlı tebaasına yenilik yapmaya çalıştı. toplantılarına katıldı. Her yıf· Meclis-i
geniş haklarla birlikte bunların himaye Abdülmecid, başta demiryolları ol- Vala'yı bir nutukla açmayı adet haline
hakkının da kendisine verilmesini iste- mak üzere Batı memleketlerinde bulu- getirdi. Sık sık kışiaları ve tersaneyi tef-
di. Osmanlı hüküm'e!ti bunu reddedince nan bütün medeniyet vasıtalarını almak tiş etti. Camilerde verilen icazet mera-
Eflak-Boğdan'ı işgal etti. Bunun üze- azminde idi. Avrupanın hükümet şeklini s.imlerinde, askeri ve rüşdiye okulların­
rine Rusya'ya savaş ilan edildi (4 Ekim de incelemişti. Avusturya'nın mutlaki- da yapılan imtihanlarda hazır buluna-
1853) Tarihe Kırım Harbi olarak geçen yet idaresini, Fransa'nın meşruti krallık rak talebeye ve hocalara teşvik edici
ve 30 Mart 18S6'da imzalanan Paris
Muahedesi ile son bulan bu savaşta !:-:-
glltere, Fransa ve Piyemonte Osmanlı
Devleti'nin yanında yer aldı. Avusturya
ve Prusya ise tarafsız kaldı.
Savaşta ordularıyla yardım eden müt-
tefikler, Abdülmecid'den Tanzimat Fer-
manı'nı teyit eden ve onu tamamlayan
bir ısiahat fermanı almaya muvaffak
oldular. Fransız ve İngiliz elçileriyle sad-
razam ve şeyhülislamın birlikte hazırla­
dıkları Isiahat Fermanı, Paris Kongresi
başlamadan padişah tarafından ilan
edildi ( 18 Şubat 1856). Osmanlı tebaası
gayri müslimlere, savaştan önce Rus-
lar'ın teklifinden daha fazla haklar ve-
ren ve Batı sermayesinin Türkiye'ye gir-
mesini kolaylaştıncı hükümler taşıyan
Isiahat Fermanı, Paris Muahedesi'nde
de zikredildi. Böylece ısiahat konusun-
da, Batılı devletlere müdahale etme
hakkı verilmiş oldu. Buna karşılık Os-
manlı Devleti'nin, diğer devletlerin te-
minatı altında toprak bütünlüğünü ko-
ruma ve Avrupa devletleriyle eşit hakla-
ra sahip olma prensibi kabul edildi.
Abdülmecid dönemi ıstahat tarihi
açısından büyük önem taşır. Padişah.
ilan ettiği fermaniara sadık kalarak,
çeşitli unsurları eşitlik prensibi içinde
ve Osmanlıcılık fikri etrafında birleştir­
meye çalıştı. Fakat özellikle gayri müs-
lim unsurlarda uyanan milliyetçilik duy-
Sultan
gularının Isiahat Fermanı'nın getirdiği Abdülmecid"in
imtiyazlarla desteklenmesi, dini, iktisa- bir fermanı

260
ABDÜ LMECiD

sözler söyledi. Halkın ihtiyaçlarını yerin- mevkiine getirirdi. Elçilerin devlet işleri­ leme ve kontrol etme görevi 1854'te
de görmek ve şikayetlerini dinlemek ne ve en çok sadrazam azil ve tayinleri- Meclis-i Ali-i Tanzfmat'a verildi. Devletin
için memleket içinde bazı seyahatlere ne müdahaleleri o dereceye vardı ki. en yüksek istişare meclisi görevini yap-
çıktı. 25 Haziran 1844'te İzmit, Mudan- Osmanlı Devleti Fransa ve İngiltere nez- mak üzere. 1855'te Meclis-i Ali-i Uma-
ya, Bursa. Gelibolu, Çanakkale ve Ada- dinde şikayette bulunmak zorunda kal- mf adıyla bir meclis oluşturuldu. Bun-
lar'ı ziyaret etti. 29 Nisan 1846'da Ru- dı. Bu devletler elçilerine talimat gön- lardan başka. kaptanpaşalığa bağlı Mec-
meli gezisine çıktı. Aynı yılın temmu- dererek müdahaleden kaçınmalarını is- lis-i Bahriyye, Ziraat Nezareti'ne bağlı
zunda Mısır Valisi Mehmed Ali Paşa'nın tediler. Bu karardan pek çok Osmanlı Meclis-i Ziraat ve Meclis-i Maadin. Zab-
bir ay süreyle istanbul'u ziyaretini ka- paşası memnun olmadığı gibi elçiler de tiye müşirine bağlı Meclis-i Zabtiyye gi-
bul etti. talimata aldırmadılar. bi meclisler meydana getirildi.
Abdülmecid, eski padişahların uygu- Abdülmecid döneminde şeyhülislam­ Taşra teşkilatı Fransız mülki idare
ladıkları bazı kuralları da değiştirdi.
Ya- lar Meclis-i Vükela'ya katılmakla birlik- sistemi esas alınarak yeniden düzen-
bancı elçilerin padişahla siyasi konular te politik nüfuzları büsbütün azalmıştı. lendi. EyaJetlerde valinin etrafında ma-
üzerinde görüşmeleri adet değilken, Kı­ Bundan dolayı sık sık sadrazam değiş­ hallf meclisler teşkil edildi. Meclislerde
rım Harbi arefesinde elçilerin görüşme tiği halde. bu dönemde sadece dört de- gayri müslimlere de temsil hakkı tanın­
taleplerini kabul etmeye başladı. Bun- fa şeyhülislam değişti. Devlette en yük- dı. Mülkiye memurları için ilk defa 22
dan böyle elçiler randevu alarak padi- sek maaşı. yüz bin kuruş ile şeyhOlislam Eylül 1858'de vazife ve salahiyet kanu-
şahla görüşme imkanı buldular. Yalnız alıyordu. Nizarniye askerinin başında nu çıkarı ldı. Adli teşkilatta da önem-
İngiliz elçisi Stradford Canning randevu bulunan serasker. ayrıca kara kuwetle- li yenilikler yapıldı. Tanzimat'tan önce
almadan padişahla görüşebiliyordu. Bu rinin de kumandanı sayıldı. Sadrazam- mevcut olan şer'f mahkeme. cemaat ve
elçinin padişah nezdinde nüfuzu o ka- ların " serda r-ı ekrem" unvanıyla sefere konsolosluk mahkemelerinin yanı sı­
dar fazla idi ki diplomatlar tarafından gitmeleri ve askere kumanda etmeleri ra bir de nizarniye mahkemeleri kurul-
kendisine "taçs ız sultan " la kabı veril- usulüne son verildi. Bab-ı Seraskerfnin du. Bu mahkemelere müslüman ve gay-
mişti. O zamana kadar Avrupa hanedan nüfuzu arttı. Seraskerlik rütbesi, sadra- ri müslim üyelerin tayin edilmesi esası
mensuplarının ziyaretleri iade edilmez- zamlık ve şeyhülislanilıkla aynı seviyeye getirildi. Tercüme ve iktibas yoluyla Ba-
ken, Abdülmecid Fransız elçiliğine gide- getirildi. 184S'te Zabtiye Müşirliği ku- tılı devletlerden bazı kanunlar alındı.
rek Prens Napolyon'un ziyaretini iade rularak İstanbul'un ve eyaletlerin asayi- Ceza kanunu 1840'ta, ticaret kanunu
etti. Yine onun zamanına kadar Osman- şi bu makama devredildi. 1850'de ve arazi kanunu 1857'de bu
lı padişahlarınca nişan verilir, fakat alın­ Abdülmecid devrinde ayrıca, 11. Mah- yolla alınan belli başlı kanunlardır. Yeni
mazken ilk defa o, Fransız imparatoru mud zamanında kurulan meclisierin ve kurulan Adiiye teşkilatı Adiiye Nezare-
lll. Napolyon'un "Legion d'honneur" ni- nezaretlerin sayıları arttırıldı. Her türlü ti'ne bağlanırken , eski şer'f mahkeme-
şanını kabul ederek bu geleneği de idari ve kazar işlerin yüksek karar mer- ler şeyhülislamın faaliyet sahası içinde
bozdu. Yine bu vesile ile Fransız elçisi- cii olan Divan-ı Hümayun önemini kay- bırakıldı. 1843 yılında çıkarılan askeri
nin 4 Şubat 1856'da verdiği baloya ka- betti. Onun yerini nazıriarın teşkil ettiği kanunla askerlik hizmeti kur'a usulüne
tıldı. Meclis-i Has veya diğer adıyla Meclis-i göre bir düzene konuldu. 1856 Isiahat
Abdülmecid, ll. Mahmud'un kurduğu Vükela aldı. Babıali'de sadrazarnın baş­ Fermanı ile gayri müslimlerin de askere

başvekiliikten vazgeçerek sadrazamlık kanlığında Adiiye reisi, Hariciye nazırı. alınmaları esası getirildi. Fakat azınlık­

makamını yeniden tesis etti. Yirmi yıllık Maliye nazırı, Hazine-i Hassa nazırı. Ev- ların büyük tepkisiyle karşılaştığı için

saltanatı süresintle yirmi iki sadrazam kaf-ı Hümayun nazırı Ticaret nazırı. uygulanamadı.

değiştirdi. Karakter itibariyle hissi ve Zabtiye müşiri. Sadaret müsteşarı, Vali- Eğitim alanındaönemli adımlar atıl­
alıngan olan padişah, mizacına uygun de kethüdasından oluşan Meclis-i Has'ın dı. Devrin bütün aydınlarının görev aldı­
düşmeyen nüfuzlu sadrazamla rı azle- önemi arttı. 1850'de, bu meclise giren ğı Meclis-i Maarif-i Um Omiyye'nin hazır­
derdi. Ayrıca çevresinin tesirlerine kapı­ memurların padişaha ve devlete sada- ladığı bir kanuna göre ilk öğretim mec-
tır. kadınlarının. kızlarının ve damatları­ katle hizmet edeceklerine dair yemin buri olacak, ilk ve orta öğretimde para
nın telkinleriyle hareket ederdi. Padişa ­ etme usulü getirildi. Bu usul giderek alınmayacak, bir de darülfünun kurula-
hı sadrazam değiştirmeye sevkeden diğer memuriyetlerde de yayıldı. caktı. Buna bağlı olarak ilk ve orta öğ­
başlıca sebeplerden biri de dış müda- 1853 yılında Meclis-i Aif-i Tanzimat retim işlerini yürütmek üzere 1847'de
hale idi. Tanzimat'tan sonra Avrupa kurularak Meclis-i Vala-yı Ahkam-ı Ad- Mekatib-i UmOmiyye Nezareti kuruldu.
devletlerinin müdahalesi arttı. İngiltere liyye'nin kanun yapma yetkisi bu mecli- Sıbyan mektepleri ile rüşdiyeler ıs lah
ve Fransa'nın istanbul'daki elçileri padi- se verildi. 1843'te Meclis-i Dar-ı ŞOra-yı edildi. 1858'de istanbul'da ilk defa kız
şaha akıl hacatığı yapmak hususunda Askeri genişletildi. Topçu sınıfını düzen- rüşdiyesi açıldı. 1849'da. rüşdiyelerle
çetin bir mücadeleye giriştiler. Osmanlı lemek üzere Meclis-i Tophane-i Amire. darülfünun arasında eğitim yapacak
devlet adamları da İngiliz ve Fransız ta- eğitim işlerini teşkilatlandırmak. yürüt- olan darülmaarif (l ise ) kuruldu. Darül-
raftarı olarak ikiye ayrıldı. Mustafa Re- mek ve kontrol etmek için de 1845'te fünun açılışına teşebbüs ediidiyse . de
şid Paşa İngiliz, Ali, Fuad, Kıbrıslı Meh- Meclis-i Maarif-i UmOmiyye kuruldu. muvaffak olunamadı. 1845'ten itibaren
med ve Serasker Rıza paşalar da Fran- 1856 yılında Maarif Nezareti'nin teşki­ harp mektepleri üçe ayrıldı ve ardından
sız taraftarı idi. Abdülmecid İngiliz ve liyle meclis bu nezarete devredildi. Mali Harp Akademisi kuruldu. 1847'de da-
Fransız hükümetlerinin istanbul'daki konuları incelemek ve gerekli teklifle- rülmuallimin adıyla ilk defa öğretmen
elçileri vasıtasıyla yaptıkları baskı dere- ri yapmak için de 1846 yılında Meclis-i okulu açıldı. Ziraat Mektebi (1847). Or-
cesine göre bu iki gruptan birini iktidar Maliyye kuruldu. Isiahat işlerini düzen- man Mektebi ( 18591. Telgraf Mektebi

261
ABDÜLMECiD

(1860) ve Mekteb-i Tıbbiyye'ye bağlı ola- de üçüncü ve 1860'ta dördüncüsü ta- tırdılar. Fransa Beyrut'a asker çıkardı.
rak Ebe Mektebi (1842) gibi daha pek kip etti. Her borca karşılık memleketin Fevkalade komiser görevi ile Lübnan'a
çok okulun yanı sıra, 1850'de yerli ve önemli gelir kaynakları ipotek edildi. gönderilen Hariciye Nazırı Fuad Paşa ,
yabancı pek çok ilim adamının üye ol- Bir yandan mali imkansızlıklar, diğer Avrupalılar'ı teskin etmek için şiddet­
duğu ilk ilim akademisi sayılan Encü- yandan gayri müslim tebaaya verilen li tedbirler aldı. Pek çok Türk subay ve
men-i Daniş tesis edildi. Türkçe'nin sa- geniş imtiyazların ortaya çıkardığı hoş­ idareciyi, olaylarda ihmali olduğu ge-
deleştirilmesi çalışmaları ve Osmanlı ta- nutsuzluk memleketi tekrar karışıklık­ rekçesiyle ağır cezalara çarptırdı. Avru-
rihinin yazılması faaliyetleri bu kurum lara sürükledi. 1857'd~ Cidde' de, 1858'- pa devletleriyle yapılan müzakereler so-
eliyle başlatı ldı. Bu kurumun Türk il- de Karadağ'da olaylar çıktı. Büyük Av- nunda Lübnan gayri müslim bir muta-
mine kazandırdığı en büyük eser, Cev- rupa devletleri kendi çıkarları doğrultu­ sarrıfın idaresinde imtiyazlı bir sancak
det Paşa'nın 12 ciltlik Tarih'idir. Buna sunda müdahale etmek için bu olayları haline getirildi (9 Haziran I 861).
rağmen Abdülmecid döneminde eğitim fırsat bildiler. Bu durum karşısında pa- Çeşitli iç ve dış olaylar, mali buhran-
a l anında yapılan bu çalışmalarda tam niğe kapılan Osmanlı devlet adamları lar içinde geçen Abdülmecid devrinde
bir başanya ulaşılamadı. Tıpkı hukuk onların her isteğini yerine getiren bir pek çok imar faaliyetlerinde de bulu-
alanında olduğu gibi eğitimde de ikilik politika takip etmeye başladılar. Abdül- m.ildu. Dışarıdan alınan borç paraların
meydana geldi. Medreseler eski düzen- mecid'in bu duruma engel olamaması. bir kısmı ile saray ve köşkler inşa et-
leriyle şeyhülislamın yönetimine terke- Tanzimat Fermanı'nın doğurduğu hoş­ tirildi. Dolmabahçe Sarayı (ı 853). Bey-
dilirken yeni kururan okullar Maarif Ne- nutsuzluğu daha da arttırdı. koz Kasrı (1855). Küçüksu Kasrı (1857),
zareti'ne bağlandı. Muhalifler, Avrupa devletlerinin bir Mecidiye Camii (ı 849), Teşvikiye Camii
Abdülmecid devrinde ilk özel gazete vasi gibi davranmasını önlemek için Ab- (ı 854 ), o devri n belli başlı mimari eser-
1840 yılında çıkmaya başladı. ingiliz dülmecid'i hal'edip Abdülaziz'i tahta lerindendir. Yine bu devirde Bezmialem
asıllı W. Churchill'in çıkardığı Ceride-i geçirmeye karar verdiler. Bir ihbar üze- Valide Sultan tarafından Gureba Hasta-
Havadis hükümet tarafından da des- rine, tarihe Kuleli Vak'ası olarak geçen hanesi yaptınldığı gibi (1845-1846). yeni
teklendi. bu isyan teşebbüsü, 14 Eylül 1859'da Galata Köprüsü de aynı tarihte hizme-
Maliyede de önemli ısiahat yapıldı. İl­ daha başlamadan bastırıldı. Bu sırada te girdi. Ayrıca pek çok çeşme, cami,
tizam• usulü kaldırılarak vergilerin top- mali vaziyet iyice kötüleşmiş, savaş tekke ve benzeri sosyal kurumlar tamir
lanması, merkezden gönder ilecek vali masraflarını karşılamak üzere ağır şart­ edildi veya yeniden yapıldı .
derecesinde yetkili muhassıl adı verilen larla alınmış olan dış borçlar hazineye Abdülmecid de babası gibi tüberkü-
memurların kontrolüne bırakıldı. Ancak büyük bir külfet yüklemişti. Beyoğlu loz hastalığına yakalanarak 25 Haziran
hiçbir hazırlık yapılmadan girişilen yeni sarraflarından alınan borçların yekü- 1861'de henüz 39 yaşında iken lhlamur
mali tedbirler bazı karışıklıklara yol aç- nü de seksen milyon altın lirayı aşmış­ Köşkü'nde vefat etti ve Yavuz Sultan
tı. Devletin gelirleri düştü ; bunun üze- tt. Bunlar için rehin verilen mücevher- Selim Türbesi yanına defnedildi. Çocuk-
rine ilk defa kaime-i mu'tebere adıyla lerle borç senetlerinin bir kısmı yaban- larından Murad, Abdülhamid, Mehmed

kağıt para basıldı . Ayrıca yeniden iltizam cı tüccar ve bankerierin eline geçmişti. Reşad ve Vahdeddin daha sonra padi-

sistemine dönüldü. 1848 yılından itiba- Bu durumu sert bir şekilde tenkit eden şah oldular.

ren Osmanlı maliyesi sürekli buhran- Sadrazam Ali Paşa, 18 Ekim 1859'da
lar dönemine girdi. Kırım Harbi'nin ge- padişah tarafından aziedildL

tirdiği ağır masrafları karşılamak üzere Bu sırada , 1856 Isiahat Fermanı'nda


ilk defa dışarıdan borç alınd ı (24 Ağu s­ vaad edilen reformların gerçekleştiril­
k ıble
tos 1854 ); bunu 1855'te ikinci, 1858'- mediği gerekçesiyle ingiltere, Fransa, Sultan Abdülmecid'in Yavuz sultan Selim camii 'nin
tarafında bulunan türbesi-Fatih 1 istanbul
Avusturya, Prusya ve Rusya tarafından
Osmanlı hükümetine bir nota verildi
(Ekim 1859) Bu notada reform progra-
mının uygulanmasını sağlamak maksa-
Sultan Abdülmecid'in imzasını tasıvan kitabeli tabak dıyla ayrı ayrı müdahalede bulunacakla-
(T ürk ve isl§m Eserleri Müzesi, Envanter nr. 139)
rını da bildirdiler. Nitekim Rusya ilk
adımı atarak, Bosna-Hersek ve Bulga-
ristan'daki gayri müslimlerin durumla-
rının milletleraras ı bir teftiş komisyonu
tarafından incelenmesini istedi. Bu me-
sele halledilmeden, Fransa ve ingiltere'-
nin kışkırtmaları sonucu Lübnan olayla-
rı tekrar başladı (ı 860). Dürzfler ile Ma-
rünfler arasında olaylar çıktı. Bu hadise
henüz yatışmışken Şam'da karışıklıklar
meydana geldi. Karışıklıklar sırasında
Hollanda ve Amerikan konsolosları öl-
dürüldü (1860). Olaylar, her zaman ol-
duğu gibi. Avrupa kamuoyuna büyütü-
lerek ve yanlış aksettirildi. Avrupa dev-
. !etleri Babtali'ye karşı baskılarını art-

262
ABDÜLMECiD EFEND i

B İ BLİ YOGRAFYA : 1 Kasım 1922 tarih ve 431 sayılı iki hesi oluşturdu . Cumhuriyet'in ilanma
Seyahatname-i Hü mayun IAbdülmecid 'in maddeden oluşan bir kanunla saltanat kadarki dönemde, halifenin devlet baş­
Rumeli Seyahati l, istanbu l 1261 ; Selahadd in. ve hilafeti birbirinden ayırarak saltanatı kanı sayılıp sayılamayacağı yolunda de-
Bir Tü rk Dip /o ma tın Ev ra k- ı Siyasiyy esi, is·
kaldırdı. Böylece istanbul hükümetine ğişik görüşler ortaya çıktı. Ankara hü-
tanbu l 1306 ; Cevdet Paşa, Tezak ir ( n ş r. M _ Ca-
vid Bays un), Ankara 1986, ll, IV ; a.mlf., Ma 'rü · son vermek yoluna gidilmiş oldu. Aynı kümetinin istanbul'daki temsilcisi Re-
zat (n ş r. Yusuf Ha laçoğl u) , istanbu l 1980, s. kanunun ikinci maddesinde ise halifeli- fet Paşa, 19 Kasım 1922 tarihli bir ya-
4·32 ; Kamil Paşa, Tarth -i SiyasU Devlet-i A liy · ğin Osmanlı hanedanına ait olduğu. zı ile. Abdülmecid Efendi 'nin "halife-i
y e-i Osma niyy e, istanbul 1325·27, lll, 180-233; Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından müslimin ve hadimü'I-Haremeyn " unva-
Lütfi. Tarih, istanbul 1303, VI; 1306, VII ; 1328,
bu makama hanedanın ilim ve ahlak nını kullanmak. cuma günleri selamlık
VIII; Ahmed Refik, Türk iy e'de M ülteciler Mese·
lesi, istanbu l 1926 ; a.mlf., "Sultan A bdülme- bakımından en layı k olan ın ın seçileceği resmine çıkmak ve Fatih'in sarığı gibi
cid Han' ın S arayında (Dr. Spitzer' in h atı rat ı )" , ifade edilmekteydi. Ancak, 1 Kasım'da sarık sarmak, islam alemine neşri iste-
TOEM, VI (34), ( 133 3). s. 599-622; Hayreddin, saltanatı elinden alınan Vahdeddin'in nilen beyahnamenin bir de Arapça'sını
Vesaik-i Tarihiyye ve Siyas iyye Te teb b u atı, is- halife seçildiği de açıklanmamıştı. Vah- neşretmek talebinde bulunduğunu . Sul-
ta nbul 1326, 1, 1·1 04 ; ll, 1·96; Mahmud Cevad,
deddin iki gün sonraki (3 K as ım 192 2) tan Vahdeddin'i takip hususunda ma-
Maarif-i Um ümiyye l'lezareti Ta rih çe-i Teşk ila t
ve icraa tı, istanbul 1328 ; Ed. Engelhardt. Tür· cuma selamlığına hem halife. hem de zur görülmesini istediğin i Ankara 'ya
kiye ve Ta nzimat (t re. Ali Re ş ad), istanbul pad i şah sıfatıyla çıktı. Nihayet Türkiye bildirdi. Mustafa Kemal Paşa ise Ab-
1328, s. 38·168; E. Driault. Şark Mese lesi (tre . Büyük Millet Meclisi'nin kendisini 16 dülmecid Efend i'nin Fatih'in sarığı yeri-
Nafiz), istanbu l 1328, s. 215-247 ; Serge Gor- Kasım ' da "ihanet-i vataniyye " ile itha- ne redingot giyebileceğini bildirdi. Fa-
yanov. Devlet-i Osmaniyye ve Rusya Siya·
ma karar vermesi üzerine 16-17 Kasım kat "halife-i müslimin" yerine "halife-i
seti (tre. Ali R eşad- Maca r iskender). istanbul
1331; Ul u ğ iğdemir. Kuleli Vak'as ı Ha kkın da 1922 gecesi bir ingiliz zırhlısı ile Türki- ResOiullah " tabirini kullanması. imza-
Bir Araş tırma, Anka ra 1937; ibnü lemi n. Son ye'yi terketti. sın ı da Abdülmecid bin Abdülaziz Han
Sadrazam /ar, istanbul 1940, 1-111; M. Çağatay tarzında yazması uzun tartı ş malara se-
Bu hadise üzerine hilafet makamının
Uluçay, Abd ülmecid, istanbul 1956; Ali Fuat
boşaldığına hükmeden Türkiye Büyük bep oldu . Bununla saltanat fikrinin or -
Türkgeldi. Mesail-i Mühimme·i Siyas iyye (n şr .
Bekir S ıt k ı Baykal), Ankara 1960, 1, 1-336; i. H. Millet Meclisi. 19 Kasım 1922 günü Ab- tadan kalkmadığı ileri sürüldü.
Danişmend . Kronoloji, istanbul 1961 , IV, 121 · dülmecid Efendi'yi halife seçti. Kendi- Bu sırada 21-27 Aralık 1922 tarihin-
196 ; Karaı. Osman l ı Tarihi, V, 169-264 ; VI , sine bütün islam halifelerinin haiz ol- de toplanan Hint Hilafet Konfe ransı
1-289 ; A. H. Ongunsu. "Abdülmecid", iA , ı ,
duğu "emirü'l-mü'minin" unvanı yeri- Abdülmecid'in halifefiğini tasdik ve ka-
92-94 ; J. Deny, "'Abd al-Macijid !", E/ 2 (ing 1.
ı , 74-75.
ne "halife-i müslimin" unvanının veril- bul etti. Yine Hint müslümanları 3 Ocak
Iii C EVDET KüçüK mesi ka rarlaştırıldı. 24 Kasım 1922 gü- 1923'te Mustafa Kemal Paşa'ya "mün-
nü Topkapı Sarayı'ndaki Hırka-i Şerif ci-i hilafet" (hilafetin kurtarı c ı s ı ) unvanı­
Dairesi'nde yeni halifeye biat edildi. Bi - nı verdi. Ankara'da 1S Ocak 1923'te Af-
ABDÜLMECİD EFENDi
at merasiminde. Ankara hükümetinin yon Mebusu Şü krü Hoca (Çeli kalay) ta -
(1 868 -1944)
temsilcisi Refet Paşa ile Hoca Müfid rafından yazılan "Hilafet-i islamiyye ve
Son Osmanlı halifesi Efendi'nin de dahil olduğu mebuslar- Büyük Millet Meclisi" adlı bir broşür da-
(1922-1924). ğıtıldı. Burada Türkiye Büyük Millet
L _j dan müteşekkil bir heyet de hazır bu-
lundu. ilk defa Ar apça yerine Türkçe Meclisi'nin hilafeti saltanattan ayırarak
Babası Sultan Abdülaziz, annesi Hay- dua edildi. Fatih Camii'nde yeni halife onu siyasi iktidardan mahrum ve sırf
ranıdil Kadın ' dır.
29 Mayıs 1868'de adına Müfid Efendi tarafından ilk defa lafzi bir müessese haline getiremeye-
istanbul'da doğdu . Babasının 1876'da Türkçe hutbe okundu. "Küçük cihaddan ceği ileri sürülüyordu. Nihayet 1S Ni-

tahttan indirilmesinden sonra ll. Meş­ büyüğüne döndük" mealindeki hadis-i san 1923'te çıkarılan 334 sayılı "Salta-
rutiyet'in ilanma kadar sarayda kapalı şerifi konu alan hutbede, "büyük cihad" nata Ait Propagandaların Men'ine Dair
bir hayat yaşadı. Bu sırada yabancı dil cehalete karşı savaş diye yorumlandı. Kanun "la bu tartışmala ra son verilmek
öğrendi. Güzel sanatlarla, özellikle re- Yeni halife islam alemine bir beyanna- istendi.
simle ilgilendi. Amcasının oğlu Mehmed me n eş redere k kendisini seçen m eclise 29 Ekim 1923'te Cumh uriyet ilan
Vahdeddin'in 4 Temmuz 1918'de t ahta teşe kkü r etti. edilince hilafet ve halifenin durumu ye-
çıkma s ı üzerine veliaht oldu. ı. Dünya Saltanatsız halifeliğin ne olduğu ko - niden gündeme geldi. Gazetelerde hali-
Savaşı sonunda istanbul işgal altında nusunun tartışı l ması bir muhalefet cep- fenin istifa edeceğine dair haberler çık­
b ul unduğu bir sırada, Sultan Vahded- tı. Bizzat Abdülmecid Efendi tarafından
din'in bazı davranışlarını alenen tenkit yalanianan bu dedikodular üzerine ka-
etti. Kuva-yı Milliye lehinde beyanlarda muoyunda meşruti idare ve halifeliğin
bulundu. Hatta bir ara Ankara'ya git- devamı konusunda leh ve aleyhte tar-
mesi bile söz konusu oldu. Fakat milli tışmalar başladı. Tam bu sırada , S Ara-
harekatın başına hanedandan birinin lık 1923 tarihli gazetelerde ingiltere
geçmesini istemeyen ingilizler onu göz islam Cemiyeti adına Ağa Han ve Emir
hapsine ald ı lar. Ali imzalarıyla Başvekil ismet Paşa'ya
Zaferden sonra toplanacak barış kon- gelen mektubun tercümesi yayımlandı.
feransına hem Ankara. hem de istan- Burada hilafet makamının muhafaza-
bul hükümetlerinin davet edilmeleriyle sı . hatta takviyesi ile halifenin şeref ve
başlayan ihtilaf. saltanatın ilgasına ka- Ab d üı me ci d
nüfuzunun iadesi gere ktiği savunulu-
dar vardı. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Efendi yordu.

263

You might also like