Professional Documents
Culture Documents
Ö
HB Bu sınav için size önerilen süre 20 dakikadır. Zamanı-
nız dolduğunda lütfen soru çözmeye devam etmeyiniz!
Sınavı”nı uygulayın. Sonra, farklı bir gün ya da zaman
diliminde bu sınavı “tek oturumda” uygulayın! D Y B N
1. I. Selim İleri’nin her eserinde yepyeni ve farklı bir anlayış, 2. (I) Latife Tekin, baştan beri “yüklenmiş” bir yazar; aklına,
bir tat bulursunuz. Sanatçı kendini ele veren ifadelerle kalbine yük olan şeyleri yazıyor. (II) Bu yük yoksulluk,
gördüklerini, duyduklarını aktarır. Bunu yaparken asla doğa, kadınlar ve gençler olunca da yani dünyanın çoğu
yapaylığa düşmez, zorlamaz kendini. Bu kadar üretken bir olunca da bitmek, azalmak bilmiyor; tersine, giderek
sanatçı nasıl oluyor da kendini tekrarlamıyor, anlamak zor artıyor, ağırlaşıyor. (III) Özellikle sınıflar arasındaki, cinsler
doğrusu. arasındaki eşitsizliğin giderek o sınıfların, cinslerin kendi
içlerinde de yaşanmaya başlaması Latife Tekin’de
II. Hilmi Yavuz’un şiirlerinde bugüne kadar başka bir şairi karamsarlığa yol açıyor. (IV) Ama yine en çok onlara
andıran dizeye rastlamadım dersem abartmış olmam. güvenerek, kadınlarla ve gençlerle, şu yolda olmaktan çok
Hatta kendisi de bir önceki tarzını tekrarlamaz, eskimez. sürüklenme hâlinde olan dünyanın ışığının yeniden
Gerçekten de sanatçı, aklına nasıl geliyorsa, zorlamadan yakınlaşacağına da inanıyor. (V) Yalnızca bizim
yazdığı şiirleriyle görsel tanıklıklarına yer veriyor ve farklı edebiyatımızda değil dünya edebiyatında da yoksulların
olduğunu âdeta haykırıyor. kardeşidir Latife Tekin. (VI) İyi bildiği bu insanların, işçi
sınıfının da birlikten, dayanışmadan uzağa düşürüldükçe
Yukarıda özellikleri verilen iki sanatçı için nasıl birbirinin kurdu hâline gelebileceğini acıyla
aşağıdakilerden hangisi ortak bir özellik olarak gösteriyor.
söylenemez?
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf
A) Yaratıcı ürünlere imza atma hangi cümle ile başlar?
B) Özgün bir niteliğe sahip olma A) II B) III C) VI D) V E) IV
1
1.
gün
3. Muhabir: ---- 4. Yazı Kalır Doğan Hızlan’ın radyo ve televizyonlarda
gerçekleştirdiği edebiyat söyleşilerinden oluşuyor. Yakın
Sanatçı: Dövüş sanatları ile ilgilenmeye başladığımda zaman önce yayımlanan bu eser; edebiyat anket, söyleşi
yedi yaşımdaydım; bu sanata büyük bir tutkuyla bağlıydım ve röportajlarının gelecek için ne denli önemli kaynaklar
ve 15 yıl boyunca yaptım, birkaç unvan da kazandım. olduğunu bir kez daha gösterdi.
Aynı zamanda sirk sanatları üzerine bir okula da
gidiyordum. Ergenlik çağımda ise hip-hop ile tanıştım. Bu Bu sözler aşağıdakilerden hangisiyle sürdürülürse
disiplinleri bir arada götürmeye başladığımda hepsini parça iki paragrafa ayrılmış olur?
birbirine karıştırma fikri bana çok cazip geldi. Bu sırada
A) Doğan Hızlan, bu kitabında “söz uçar yazı kalır”
gösteriler düzenlemek istediğimin farkına vardım. En
diyerek yola çıkmış, kitabı hazırlarken ve ısrarla
başından itibaren hip-hop’ın klişelerinden uzak durmak
vurguladığım “önemli kaynaklar” zincirine bir altın halka
istedim. Bununla birlikte toplumdaki yerimi bulmaya
eklemiş. Yıllar süren radyo-televizyon günlerinden
çalışıyordum ve bunu en iyi dansla ve o esnada üzerinde
biriken edebiyat söyleşilerini kitaplaştırmış.
çalıştığım sanat dallarını kesiştiren koreografi türleri
üretmekle yapabileceğimi gördüm; sanat anlayışımın
temelinde yatan hâlâ budur. B) Kimi artık aramızda olmayan yazar ve şair dostları,
Hızlan’a kendi hikâyelerini anlatıyor, ilham aldıkları eski
ustaları açıklıyor, yazdıkları kitapları tartışıyor bu
Yukarıda boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi
söyleşilerde ve kitap da böyle çıkıyor ortaya. Pek çoğu
getirilemez?
da yazarların, yayımlanan yeni kitapları üzerine
A) Dövüş ve dansı sahnede birleştirme fikri nasıl başladı? gerçekleştirilen söyleşiler olduğundan hem o günün
edebiyat atmosferine hem de kitaba yönelik bakışlara
B) Dövüş sanatlarını hip-hop’tan üstün tutmanızın temel açıklık getiriliyor böylelikle.
nedeni nedir?
C) Oysa diye başlayan hiçbir cümleyi edebî bir değerde
C) Sizin hip-hop ile tanışmanız nasıl oldu? görmez Doğan Hızlan. Ona göre “oysa” bir yazarın
eleştirilere kapalı olmasıdır ya da iç dünyasında kol
D) İlk olarak dövüş sanatlarıyla ne zaman ilgilenmeye gezen gelgitlerdir. Bir yazar her zaman özgürlükten ve
başladınız? duruluktan yana olmaldır.
E) Sanat anlayışınızın dayanağı nedir? D) Nasıl önemli olmasın ki? Çünkü Hızlan’ın kitabında bir
araya getirdiği yazarların listesi epey kabarık. Çağdaş
edebiyatın yetmiş dokuz nitelikli ismi ve onların
dünyaları, bu kitapla birlikte kitaplıklara konuk oluyor.
2
1.
gün
5. Her şairin kendine göre bir şiir tanımı, tarzı ve anlayışı 7. Bu parçanın sonuna aşağıdakilerden hangisi
vardır. (I) Namık Kemal için şiirde önemli olan biçim getirilirse söz konusu kişinin özellikle topluma faydalı
değildir, içeriktir ve şiirde şairin ne anlattığı her şeyden biri olduğu anlaşılır?
önemlidir. (II) Tevfik Fikret içinse şiir toplumun duygularını,
A) İnsanlara bir yardımım dokunduğunda onlar da ben de
düşüncelerini yansıtan bir araçtır. (III) Attila İlhan, şiirde
mutlu oluyoruz.
lirik unsurların öne çıkmasını, duygunun şiire hâkim
olmasını ister. (IV) Ümit Yaşar Oğuzcan için şiir heceyle
yazılmalı, aşkı anlatmalı ve okurun bam teline B) Bugüne kadar kimseden bir yardım ya da yönlendirme
dokunmalıdır. (V) Cahit Sıtkı’da ise şiir duru olmalıdır, görmedim.
dizeler sade ve anlaşılır olmalıdır.
C) Zamanı verimli kullandığımı ve düzenli yaşadığımı
Aşağıdaki cümlelerden hangisi bu parçadaki söyleyebilirim.
numaralanmış cümlelerden hepsinin sonuna gelebilir?
D) Çalışkan olduğum çevremdekiler tarafından hep
A) O, şiirin anlam kısmını öne çıkaran bu tarz şairlere hep anlatılır.
soğuk durur.
E) Maddi durumum iyi olmadığı için pahalı giyinemem.
B) Ona göre toplumun duygularını ve beklentilerini
anlatmak değil şairin duygularını aktarmak her zaman
daha önemlidir.
6. Bu parçada kendisinden böyle söz eden biri B) Gösteriş meraklısı olmaktansa sahip olduklarımla
aşağıdakilerden hangisi ile nitelendirilemez? mutlu olmayı denerim.
A) Hoşgörülü, farklı görüşlere saygılı C) Çalışma inancımı ve azmimi bir küçük ümitsizlik bile
bazen tüketebilir.
B) Alçak gönüllü, sade bir yaşam süren
D) Yakın çevreme duyduğum ilgi, halka genişledikçe
C) Kararlı, azimli olan azalmaya ve seçici olmaya başlar.
D) Duygusal, olaylardan çabuk etkilenen E) Benim gibi düşünen kişilere duyduğum saygı, benim
gibi düşünmeyenlere duyduğum saygıdan çok daha
E) Çalışkan, gösterişten hoşlanmayan fazladır.
3
1.
gün
9. Elli beş yılı her zaman, kimliğimin ve kalemimin gelişim 10. Ilık bir bahar sabahı Londra’daki “besteci mağarası”ndan
süreci olarak değerlendirdim. Tamam, demedim hiçbir sorularımızı telefonla yanıtlıyor Dobrinka Tabakova. Hafif
zaman. Bu bilinçle varlığımı dış dünyaya ve topluma aksanlı İngilizcesiyle sözcüklerini özenle seçerek, telaşsız,
bağlayan tüm antenlerim açık olarak yaşadım. Hiçbir panik yapmadan konuşuyor. Sesindeki sempatik tondan
koşulda rehavete kapılmadım. Çünkü çocuk edebiyatı ve tarzdan yüzündeki tebessümü hissetmek mümkün.
sorumluluk isteyen bir dal. Ben de kalemimi çocuk Cümlelerinin akışı müziği gibi, az önce meditasyondan
edebiyatına adadığım için sorumluluk Demokles’in kılıcı çıkmışçasına stressiz ve uyumlu. 21. yüzyılla ilgili
gibiydi tepemde. Bu bilinçle kendimi ve kalemimi hep endişelerini ifade ederken bile kendiyle barışık bir kişiliğin,
yenileme gereksinimi duydum. Hâlâ da eserlerimle zengin bir iç dünyanın iyimserliğiyle konuşuyor. Gereksiz
günümüz çocuklarının bulundukları zihinsel, duygusal ve bir söz söylememeye, öylesine seçilmiş bir kelime
ruhsal düzeye erişme çabam sürmekte. Kendimi kullanmamaya dikkat ediyor.
geliştirmemde çok okumamın, düzenli olarak yabancı
ülkelerdeki kitap fuarlarına gitmemin de etkisi oldu. Bu parçada söz edilen sanatçının konuşma üslubuyla
ilgili olarak;
Bu parçadan sanatçıyla ilgili
I. soğukkanlı,
I. Çocukların iç dünyasını anlamaya gayret
göstermektedir. II. sevecen,
D) II ve IV E) III ve IV
4
1.
gün
12. Muhabir:
13.-14. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
(I) ----
5
1.
gün
15. Beni etkileyen öyküler, romanlar hep yağmurlu günleri 16. Edebiyat tarihinde hikâyeci olarak adıma rastlarsınız.
anlatanlardır. Hikâyeler ona göre yazılır. Daha açığı Hikâye nedir? Yaşanmış ya da yaşanacak bir olayı
yağmurdur odasında oturup pencereden bakan bir yazara anlatmaktır. Ben pek çok öykü yazdım. Çoğu uydurmadır,
yazdıran. Dalarsın damlayan gözyaşlarına. Her an yani gerçekliği biraz azdır. Böyle deriz. Ama her hikâye
canlanır içinde, geçmişte kalmış ama bugüne yetişmek yazarı gözlerini yaşadığı toplumdan hiç ayırmaz.
için koşa koşa gelen bir mevsim. Fırtınalı yağmurlar insanı Yazdıkları kendi hayalinden bile çıkmış olsa
uyuşturur, alır seni geçmişteki bir anıya götürür. Çok yaşantılarımızın bir yazıyla kâğıtlara dökülüşüdür. Hikâye
severim yağan yağmurda yürümeyi. Islansam da vız gelir. yazanları küçümserler. Oturmuş masal anlatır gibi bir
Sığınacak bir dost yuvası gibidir yağmurlu akşamlarda serüveni gözümüzün önüne getiriyor, derler. Doğrusu
doğa. Böyle havalarda caddeleri arşınlamak güzeldir. Hele hikâyeyi bir masal olmaktan kurtaran, hem toplumsal hem
bir dost da yanındaysa... En çok nisan yağmurlarıdır beni de ruhsal açıdan insanın iç yapısını zenginleştirmesidir.
sevindiren. İşte sular pencereleri dövüyor, derken kapı
açıldı. Kahveler geldi. Böyle günlerde yağmuru Düşüncelerini böyle açıklayan bir yazardan
seyrederek kahve içmek bir çeşit geçici mutluluktur; az aşağıdakilerden hangisini söylemesi beklenir?
sürer ama varlığını uzun süre yaşatır. Yağmur konusunu
bir açtın mı kapatamazsın. A) Öyküler her ne kadar kurmaca da olsa yazarın
gözlemlerinden ve yaşanılandan ayrı düşünülemez.
I. Yağmurlu günlerde yazılan eserlerin kalıcı olduğunu
düşünmektedir. B) Öykü ile masalın en önemli farkı öykünün toplumu,
masalın ise bireyi anlatmasıdır.
II. Yağmurun yazarlar için ilham kaynağı olduğuna
inanmaktadır. C) Edebiyat tarihçileri beni öykücü olarak nitelendirse de
aslında ben tamamen kurmaca olayları anlatıyorum.
III. Yağmurlu günlerde daha heyecanlı ve mutlu
olmaktadır. D) Öykü yazmanın roman yazmaktan daha kolay olduğu
düşüncesine sonuna kadar katılıyorum.
Bu parçanın yazarıyla ilgili olarak yukarıdakilerden
hangileri söylenebilir? E) Öykülerinde gözlemleri yerine düşlerini ön plana
çıkaran yazarlar toplum tarafından daha çok sevilirler.
A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III
D) I ve II E) II ve III
6
1.
gün
18. Yazarlar ve çevirmenler kadar önemlidir grafikerler. ---- 19. Çalışma hayatında dış görünüş, kişiyi karşı tarafa
Ben bir kitabı elime aldığımda kapağın grafikerinin kim yansıtan ölçü. Kıyafet ise bu ölçünün önemli bir parçası,
olduğunu merak ederim. ---- O grafikerin çalışma başarı ve istikrarın ipuçları arasında konumunu hep
koşullarıyla kendi çalışma ortamımı ve koşullarımı koruyor. Marka ve imaj danışmanları da iş dünyasında dış
kıyaslarım. Peki, siz kitabın iç düzeninin o içeriği daha iyi görünüşün sadece işverenlerin çalışanlara şart koştuğu
gösterdiğini, bize okuttuğunu fark eder misiniz? Durum bu kılık kıyafet tedbiri olmadığını söylüyor. Kıyafet kişinin
kadar önemli olmasına rağmen kitap kapakları sergisine hem iş arkadaşlarına hem de müşterilerine karşı
çok az rastladım. Oysa yayınevi yöneticileri kapak kendilerini sunuş biçimidir. Araştırmalara göre kişiler
konusuna çok yoğunlaşır; bilirler ki vitrinde okurla teması hakkındaki ilk izlenimin otuz saniyede oluştuğunu anlatan
sağlayan ilk unsur kapaktır. uzmanlar, “Sade ama önemli görünmek olumlu bir izlenim
için avantaj sağlar.” diyor. Bu imaj sonra yerini düşünceye
Bu parçada boş bırakılan yerlere düşüncenin akışına bırakır.
göre aşağıdakilerden hangisi, sırasıyla getirilebilir?
Bu parçaya göre kıyafetlerle ilgili olarak
A) Nasıl kapak olmasın ki, kötü görünen bir kapak okuru
aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
kitaptan soğutur.
A) Kıyafetin dış görünüşteki ve başarıdaki etkisi
Grafikerin zor koşullarda çalışması beni de motive
yadsınamaz bir gerçektir.
eder.
B) İnsanlar kıyafetleriyle karşılanır, fikirleriyle uğurlanırlar.
B) Kendi çalışma koşullarımın grafiker kadar zor
olmadığını fark eder ve mahcup olurum.
C) Dış görünüşle birlikte kıyafet insanları değerlendirmede
Hatta yazardan bile daha önemlidir grafikerler. önemli bir ölçüttür.
C) Grafikerlerin önemi ve gerekliliği bilinmediğinden dolayı D) Kıyafet iş hayatı dışında da önem verilmesi gereken bir
pek çok yayınevi yöneticisi onlara düşük ücret verir. unsurdur.
Ülkemizde kitap kapakları sergilerinin çok az
E) Karşıdaki kişiye değer verdiğimizi göstermenin bir yolu
düzenleniyor olması gerçekten de büyükeksiklik.
da kıyafetlerimize özen göstermektir.
D) Kitabın iç düzeni mi yoksa kapağın tasarımı mı sizi
daha çok etkiler?
Grafikerlerin her türlü zor koşullara rağmen özveriyle
çalışıp şaheserler ortaya koymaları beni hep
büyülemiştir.