Professional Documents
Culture Documents
ISBN:978-975-01973-0-7
Salih_kocabas@hotmail.com
www.Yorgakoyu.com
dergah kırtasiye
tel: 5055974557
SALİH KOCABAŞ
1
BASKI
Faruk TANER
İsmail ÇULHA
2
SALİH KOCABAŞ :
1964 Yılında Denizli İli, Tavas İlçesi’ ne bağlı Yorga Köyü’ de doğan
yazar, İlkokulu köyde, Orta öğrenimimi Denizli’ de tamamladı. Trkaya
Üniversitesi Çanakkale Eğitim Yüksek Okulu nu, daha sonra Eskişehir
AÖF. İlköğretim Sosyal Bilgiler bölümünü bitirdi. Öğretmen olan yazarın,
aynı zamanda şiirleri de var. İki çocuk babasıdır.
ÖNSÖZ
Her şeyin bir ilki vardır ve Yorga Köyü tarih kitabı bu alanda bir ilktir. Bir işe başlamak zaten
o işin yarısının başarıldığı anlamına gelir. Meslek hayatım boyunca çalıştığım yerlerde çalışma
arkadaşlarımla her zaman ilklere imza attım(Eğitim, spor, tiyatro, burs vb.). Yorga Köyü tarihini uzun
süren araştırmalar sonunda yazmaya karar verdim. Amacım Yorga Köyü tarihi ile yöremiz insanları
arasında köprü olmaktır. Olayları belli bir tarih süzgecinden geçirerek, geçmişten geleceğe taşımaya
çalıştım. Yorga Köyü tarihi, bu kitap sayesinde daha iyi öğrenilecektir. İnsanlarımız her biri tarihin
gururu olmuş kahraman atalarını, yaşadıkları hayat mücadelesini öğrenmeleri gerekmektedir.Kendi
tarihlerini, atalarını iyi tanıyan nesil, geleceğe doğru daha emin adımlarla yürümesi, hayat
hikayelirinden yararlanması kolay olacaktır. Türkler tarih boyunca nice kahramanlar, liderler ortaya
çıkarmıştır, dünya durdukça çıkarmaya da devam edecektir. Bizi biz yapan aslında bizi bize
yaklaştıran değerlerdir. Bu değerlerin kişiliğimizi oluşturduğuna inanıyorum.Yorga da her yaşa, her
düşünceye, her sülaleye hitap etmeye, anlatımlara da yer vermeye çalıştım.Yorga Köyü tarihini
hazırlarken yardımcı olan aileme, İsmail ÇULHA, Faruk TANER, Bekir, Büyük ve Küçük Ali lere
tüm dostlara ve siz okurlarıma ulaşmasında emeği geçen herkese teşekkür ederim.
3
İÇİNDEKİLER
Anadolu(Şiir)……………………………….………………………..7
Tavas Haritası…………………………………………………………10
Tavas(Şiir)…………………………….………………………………11
Yorga Köyü….………………………………………………………..13
Barza…………..……………………………………………………...20
Barza İklimi………………………………….……………………….22
Gelenek ve Görenekler………………………………………………..28
Köy Odaları(Misafirhane)….…………………..……………………..29
Asker Uğurlama……………………………………………………….30
Çanakkale Geçilmez(Şiir)…………………………………………………………………….34
4
İstiklal Madalyası Sertifikası ve Tutanağı……………………………………………………….36
Kadın Kahramanlar…………………………………………………………………………………………37
Avukat,Savcı,Doktor ve Mühendisler………………………………………………………….…43
İşletme, Memurlar…………………….………………………………………………………………..…44
Öğretmenler…………………………………………………………………………………………………..46
Gurbetçiler……………………………………………………………………………………………………..47-49
Oğlan Evi…………………………………………………………………………………………………………51
Kız Evi………………………………………………………………………………………………………………52-53-54
Sülaleler ve Lakapları……………………………………………………………………………………….57-58-59
Yukarı Mahalle………………………………………………………………………………………………….60-61-62
Aşağı Mahalle……………………………………………………………………………………………………63-64
Hıdırlar Mahallesi………………………………………………………………………………………………65
Yeni Mahalle………………………………………………………………………………………………………67
Darak Sokağı……………………………………………………………………………………………………….69
5
OSMANLI İMPARATORLUĞU
Selçuklu İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu
zamanında Yörükler(Yörük=Türkmen=Türk),
Anadolu’ya yerleştiler.
Selçuklu Devleti, son zamanlarında Anadolu,
Beyliklere ayrılmıştı. Anadolu da meydana gelen
beyliklerin en zayıfı olan Osmanlı Beyliği, topraklarını
genişletmek için kardeş beyliklerle değil, sadece
Bizanslı larla uğraşarak buradan topraklarını
genişletmeye başladı. Kısır çekişmelerden uzak bir
politika izleyerek büyüdü.
Muğla Yöresi Menteşe Beyliği ne aitti. Menteşe Beyliği Osmanlı İmparatorluğu kurulduktan bir
süre sonra, bu devlete katıldı. Yorga(o zamanlar çiftlikti) Köyü Menteşe Beyliği ne bağlı Yörük
yerleşim birimidir.
ANADOLU
Her karış toprağın işgal olmuş vakit dardı,
"Allah Allah..."sesleri gök kubbeyi sardı,
6
Mahşeri andıran kalabalıkta büyükler vardı,
Büyük zaferlere şahitsin güzel Anadolu.
7
Şekil-3 Denizli İl Haritası
Cumhuriyetten sonra Yorga Köyü, Tavas İlçesine, Tavas’ ta İl olan Denizli İli’ne bağlanmıştır.
8
Büyük Sevdam Denizli
9
Şekil-4 Denizli İline Bağlı Tavas İlçe Haritası
10
Tavas
Verimlidir ovası,
Şifa verir havası,
Zeybeklerin yuvası,
Herkes sever Tavas’ı.
Ünlüdür baklavası,
Burda ekmeğin hası,
Yiğitliğin simgesi,
Tektir Nuri Efe’si.
11
Şekil-5 Denizli İli Tavas İlçesi’ ne Bağlı Yorga Köyü Oturma Şekli(Kroki)
1966 Yılında köyümüzde öğretmenlik yapan Tuncay BÖCEOĞLU’ nun çizdiği kroki
12
Şekil-6 YORGA KÖYÜ’ NÜN GOOGLE EARTH’ DEN GÖRÜNÜMÜ
13
GÜZEL YORGA
Dostluk, mutluluk, barıştır amacı,
Vatan için giymiş şehitlik tacı,
Birlik olmuş daima kardeş bacı,
Sevgi, saygı sanadır güzel Yorga.
YORGA ANLAMI:
YORGA: Yorga eski Türkçe bir kelimedir. Türkçe Sözlüğe bakıldığında:
1.Yorga(Yorka): rahvan,
2. Yorga: Atlarda rahvana yakın bir yürüyüş biçimi, yumuşak, rahvan,
3. Yorga: Atın biniciyi sarsmayan yürüyüş şekli olarak tanımlanmaktadır.
4. Yorga: Mola yeri olduğu anlaşılmaktadır.
5.Yorga: Yorkalı cemaati olarak da anılmaktadırlar.
14
YORGA KÖYÜ’ÜN TARİHÇESİ:
Şekil-9
15
Şekil-10
16
Şekil-11
Karye-i Barza ki Akça büküp hisse-i Hacı Murat tirler tir Mezra-ı ve Çiftlik-i Yorga’ dan
toplanan vergi
17
YÖRÜK = TÜRKMEN = TÜRKLERİN SOY KÜTÜĞÜ
Bölgede yapılan araştırma sonucu Yörüklerin nereden geldikleri hakkında edinilen bilgiler
doğrultusunda soy kütüğü çıkarılmıştır. Yorga Köyü ve çevresine(Barza), yoğun olarak yerleşenler
bilinenler, Karakeçili ve Horzum Yörükleridir. Az da olsa diğer Yörüklerden de olduğu
söylenmektedir.
1. BOZOKLAR
2. ÜÇOKLAR
1.BOZOKLAR
1. ALITIHALABLU
2. TRABZON ŞAM TÜRKMENLERİ
3. KIZIK
4. ALKAEVLİ
5. KARAEVLİ (Kara evliler)
6. YAZIR (Yazar)
7. DÖĞER (Töker)
8. DUDURGA
9. YAPARLI (Çarıklı)
10. BEĞDİLİ (Bey dili-Bağdıllı)
11. KARKIN
12. KAYI
a ) Saçı kara (Saçı karalı) b ) Adçekenler
c ) Kurtlu d) SARI KEÇİLİ
e ) Kızıl keçili f) Haculu
g ) KARAKEÇİLİ
g -1 ) Osmanlılar(Ertuğrul Gazi)-(Söğüt) g - 2 ) Osmanlı Padişahları
13. BAYAT
a ) Dul kadir (Zulkadır) b ) Kaçar
c ) Şam bayat d ) Kerkük Türkmenleri
e ) İnallı (Ulu Yörükleri-Kocacık Yörükleri)
14. AVŞARLAR
a ) Deller (Karamanlı) b ) Caper (Cafer)
c ) Kadirli d ) Cerit
e) İmamlı f ) Torun (Toran)
g ) Burhanlı h ) HORZUM
ı) Balabanlı j ) Haliller (Halil oğlular)
k ) Kızılışlık l) Çatak (Çıtak)
m ) Solaklar n ) Hacınallu
o ) Kara hacılı p ) Farsak (Varsak)
r) Hona namlı (Honamlı) s ) Cingöz
t ) Türkmen aliler u ) Çakıl (Çakal-Çak alanlar)
y ) Meller (Milliler)
18
ÜÇOKLAR
A. BÜGDÜZ
B. CAVINDIR (Çavuldur)
C. BAYINDIR
D. IĞDIR
E. YÜREĞİR (Üreğir-Yüreil)
F. YİVA (Yuva)
G. EMÜR (Emir-Emre)
H. ALAYÖNDLÜ (Alay öntlü)
K. BİÇNE (Peçenek)
L. SALUR
a ) Usta b ) Yom ut
c ) Hızır d ) Karaman (Karamanlı)
e ) Ak koyunlu (Akça koyunlu) f) Sarıklı (Ak sarıklı)
g ) Karakoyunlu (Karaca koyunlu)
h ) Teke
h -a ) Burgaz h - b) Akseki
h -c) Bahşı (Bahşiş) h - d ) Karaca
h -e ) Kara tekeli h - f ) Akseki
h -g ) Aziz (Aziziye Kınalı Yörükleri) h - h ) Daş (Taş)
h -k ) Tongüç (Tonguç) h - l ) Ayak (Kızılayak)
h - m ) Ötemiş (Ödemiş) h - n ) Mırış
h - o ) Tutamış h - p ) Kara Ahmet
h- r ) Toktamış h - s ) Tufaz
h - ş ) Gökçe h - t ) Saçmaz (Sıçmaz)
N – CEPNİ
a ) Ruğuş b ) Yakup oğulları
c ) Ganetler (Canıklar) d) Oturak
d. 1 ) Bayram oğulları
e ) Demirler
e. 1 ) Kuş demir e. 2 ) Kandemir
KARAKEÇİLİ YÖRÜKLERİ:
19
Osmanlı Devletini, Kayı boyundan Karakeçili Yörüklerinin olduğu söylenmektedir. Osmanlı
yönetimine tüm sadakatleriyle bağlı kalmışlardır. Yörükler güvenilirdir. Güvenilir oldukları için
Saraylarda çalışmışlardır. Türkler, Orta Asya da Moğol istilasından sonra Anadolu’nun değişik
yerlerine yerleşmişlerdir(Erzurum, Urfa, Antalya, Muğla, Eskişehir vb.). Gezerek geldikleri için her
yörenin, her yerin bir geleneğini, âdetini alarak gelmişlerdir. Aynı zamanda kendilerine özgü bilgi
birikimleri de vardır(Dede Korkut Hikâyeleri-Destanlar vb.). Yörükler bu özelliklerinden dolayı,
aydın, hoşgörülü ve barışçıl ve medenidirler. Yerleştikleri yerlerde diğer kavimlerle huzur içinde
dostça yaşamışlardır.
1450 li yıllarda Barza çevresine yerleşen Horzum Yörükleri olarak da bilinen Yörükler,
belirli zamanlarda mallarını takas etmek, bulundukları yerin durumu ile ilgili bilgi alışverişinde
bulunmak için Pazar Burnu’ da görüşürler, mal alışverişinde bulunurlardı. Bu bölgede bulunan düm
düm mağarası olarak bilinen yere soğuk hava deposu olarak kullanırlardı. Süt, yoğurt, peynir vb.
yiyeceklerini koyarlardı. Cenazelerini de Tahtalı Mezarlığa gömerlerdi. Tahtalı mezarlığın yanında
Şehitler Mezarlığı vardır. Gene şehitler mezarlığının üst taraflarında başka uygarlıklara ait mezarlar
bulunmaktadır. Daha sonraları yerleşime müsait alanlar tespit edildikten bir süre sonra yerleşim
olmuştur. Muğla(Milas) da Barza, Yorga soyadları olduğu bilinmektedir(Göğe Bakan Yörüğü).
Kanuni Sultan Süleyman Han’ın ordusuyla sefere giderken buraya geldiği, Barza ovasına
girmeden başlayan boğaza, zorluk çektiği için EL AMAN boğazı dediğini, ovaya girdiğinde, bataklık,
çöğürlük, ormanlık arazi ile karşılaşınca bu ovaya BARZA adını verdiği söylenmektedir. Bar-za
anlamlarından biri de zorluk çekilen yer olduğu anlaşılmaktadır(sayfa-22).
20
Şekil-12
Yorga Köyü Denizli İline 85 km, Tavas İlçesine 33 km uzaklıktadır. Boz dağ’ ın eteğinde yer
almaktadır. Boz dağ’ın yüksekliği 1630m civarındadır(Şekil-12). Boz dağ Türkmenlerin hayvanlarını
otlattıkları yerdir. Yazın hayvanlar burada kalır, kışın evelere getirilirdi. Hayvan sahipleri çoğu zaman
hayvanlarını eşek çukuru, düden, sumurt, tın tın oğlu tarlası, kara kaya, dikmen tepesi vb. yerlere
bırakırlardı.
Aynı zamanda çobanlarımız koyun ve keçilerini burada otlatırlardı. Hala yaylada çobanlar ve
dışarıdan gelen Yörükler hayvanlarını buralarda otlatmaktadırlar. Büyük hayvancılık(Sığır) ise evlerde
beslenmektedir. Boz dağ a kayak merkezi yapılmaktadır. Boz dağ, atalardan kalma hikâyelerle dolu
bir yerdir. Değirmen aynı, orman yanı, devlengeç, seki, gök cumar, kızıl su, eski su, kireç ocağı
mevkilerinde hala hayvan güdülmektedir.
BOZDAĞ
21
Batısında Gümüşdere, Horasanlı yer almaktadır. Börtmen tepesi, aynı zamanda Barza ovasının
batısında Pazar burnu, Bozyer, Çeşme yanı, kızılcük, Çavdar bucağı, ortepe önü, Sarnıç yanı,
tahtalı mezarlık, dikili taş, armut arası, çam yanı, kumluk, kuşun bağının yanı, gevenlik, erik
yanı, topeşler, Kabayer vb. yerlerde eskiden beri hayvan otlatılmaktadır.
Kuzeyinde Bahçe Köy vardır. Bahçe köy 354 nüfuslu bir köydür.
Güneyinde Balkıca Köyü vardır. Balkıca köyü 967 nüfuslu bir köydür.
Köyümüzde ırmak yoktur ama iki tane dere vardır. En bilineni gebe deresidir. Köyün
güneyinden akar. Diğer dere ise, kır deresi, değirmen yanından başlar köyün kuzeyinden ovaya akar.
Yukarı Mahallenin üst tarafındaki derenin yönü değiştirilmiş, böylece mahalle sel den kurtulmuştur.
Bu derelerden köye çok yağmur yağdığı zaman su akar, birde ilkbahar aylarında suyun çok
olmasından dolayı su akar. Her zaman bahar aylarında duyulur, sular boşa akmasın baraj yapılsın
denir. Çünkü köyde su yeterli değildir. Yaz aylarında su azalmakta, susuzluk çekilmektedir. Susuzluğa
çare olarak hayırsever büyükler su arama çalışmaları yapmaktadırlar. Köyün etrafında bulunan
topraklar verimli değildir. Buralarda susuz tarım yapılmaktadır.
BARZA:
Boz dağ ve bağlı dağların arasında kalan, çanak şeklinde düzlük alana verilen ova ismidir. Barza
isminin değişik tanımları vardır. Barza; Arapça ve Farsça kelimeden oluşmaktadır (Osmanlıca Lügat).
Bar: Yağmur yağdıran, serpen, saçan tanrı, Za: doğuran, doyuran anlamları vardır.
1.Bar-za: Yağmur yağdıran, saçan, serpen Tanrı,
2.Bar-za: Yağmurdan sonra toprağın yüzeyinde oluşan beyaz tabaka,
3.Barza: Yağmur gibi yağan, serpilen, saçılan,
4.Bar-za: Zorluk çekilen yer, Barza nın bilinen tanımları bunlardır.
Kanuni Sultan Süleyman Han, Rodos seferine giderken askerini kısa yoldan olsun diye buradan
geçirmek istemiş, arazi şartlarının elverişsiz olması nedeniyle buradan geçmekten vazgeçmiş,
ordusunu başka yerden geçirmiştir. Geçişe elverişli olmayan anlamında ovaya Barza adını verdiği
söylenir.
Barza ovası 600-700 yıldan sonra bu günkü halini almıştır. Gelen Yörükler ovadaki bataklık,
baltalık yerleri kurutarak veya tımar ederek kendilerine tarla açmışlar ağaçları, ormanı kese kese ova
haline getirmişlerdir. Bu gün genelde çöğür, yabani armut ağaçları vardır. Sadece Dede yanında çam
ağaçları vardır. Eski Caminin ağaçları dede yanındaki ormandan getirilmiştir. 1980 li yıllardan sonra
Orman Müdürlüğü’nün teşviki ile Yorga ve civar yerleşim birimleri kıraç arazilere çam dikmişlerdir.
Barza ovası doğudan batıya inildikçe verimliliği artar. Yukarıdan sel sularının taşıdığı verimli toprak
tabana yayılmakta, böylece taban toprakları verimli hale gelmektedir. Çavdar bucağı, Ortepe önü,
Kaba yer, Bozyer, Çeşme başı vb. mevkileri verimli yerlerdir. Topeçler, kızılcük, armut arası,
kumluk, kuşun bağının yanı, gevenlik vb. ovanın ortasına denk gelir, verim ise normaldir. Dede
yanı, kır, köy altı, orman yanı, seki, kireç ocağı, kozlar yolu vb. mevkiler az verimli sayılır. Bu gün
zirai tarım uygulanan Yorga Köyü de verimsiz yer yoktur denebilir. Doğal ve suni gübre kullanılır.
22
Buğday, Arpa, Mısır, Mürdümük, Fi otu, Burçak, Yulaf, Kekik, Tütün, Üzüm(Bağ), Ceviz,
Badem, Ayva, Elma, Erik, Kayısı, Armut, Bostan vb. yetişmektedir. En çok Tütün, buğday, arpa,
kekik, mısır, bostan, üzüm üretilmektedir. Aynı zamanda Karaçam, fıstık çamı, andız çamları önemli
yer tutmaktadır. Ovada, bu gün modern tarım anlayışı hâkimdir. Köyün önemli tarım geliri; tütün,
buğday, arpa ve kekiktir. Barza ovasından Nikfer, Bahçe, Yorga, Balkıca, Derinkuyu, Çağırgan,
Gümüş dere ve Horasanlı Köyleri faydalanmaktadır. Ovanın tahminen 25000 – 30000 dönümdür.
Şekil-13(Şef Ali-avcı)
Burada yaşayan medeniyetler Barza, Karya, Sitris, Kırtema Kirteba vb. isimlerde olduğu
belirtilmektedir. Doğu kısmında(Boz dağ eteği) Değirmen deresi boyunca(Batıdan doğuya) Yorga
Köyü ne doğru Yorga Köyü nün üst tarafında, Kral Kidramos tarafından kurulan Kidrama
Yerleşim birimi olduğu bilinir. İlerde yapılacak kazılar buranın zengin veya fakir medeniyet olduğunu
ortaya çıkaracaktır. Ovanın batısında da medeniyet yaşamıştır. Buralarda ki mağaralar(Düm düm)
bunun açık delilidir. Selçuklular döneminde Pazar burnuna yakın Zerdali kırı yerleşim yeri vardı.
Zamanla çeşitli nedenlerden dolayı bu yerleşim başka yere taşınmıştır. 1470 li yıllarda Menteşe oğlu
Beyliğine bağlı Yörükler ovaya yazın hayvanlarını otlatmak için gelmişler, Kışın Muğla ya geri
dönmüşlerdir(Siğil). Yazlık, kışlık kullanımından sonra güvenlikli yerlere yavaş yavaş yerleşilmeye
başlanmıştır.
Şehitler Mezarlığı ise bir rivayete göre, Haçlı seferlerinde, haçlı orduları Acıpayam
yöresinden Antalya ya geçerken Selçuklu askerlerince vur kaç taktiği ile saldırıya uğradığı, orduya çok
zayiat verdirildiği, bir kısmının Burdur tarafına doğru, bir kısmının da Tavas veya barza ovasına gittiği
belirtilmektedir. Barza ovasında Selçuklu askerleri ve Haçlı askerleri Tekrar karşı karşıya gelirler.
Haçlı ordusu burada yenilgiye uğratılmıştır. Bu savaşta şehit olan askerler Tahtalı Mezarlık tarafına
defnedilmiştir. Dede yanında bulunan dede türbesinde yatmakta olan muhteremin Selçuklu subayı
olduğu söylenir. Bu konu hakkında başka anlatımlar da vardır. Dede Türbesi halen ziyarete açık olup,
isteyen herkes ziyaret edebilmektedir. Tahtalı Mezarlık aynı zamanda Türkmen(Yörük) mezarlığı
olarak da kullanılmıştır.
23
Yorga yerleşik hayata geçtikten sonra
Yapılan caminin arkasında bulunan yere mezarlık
olarak kullanmaya başlamıştır. Mezarlıkta nice
isimsiz kahramanlar, âlimler yatmaktadır.
Bu gün mezarlık dolduğundan yeni mezarlık yeri
aranmaktadır. Mezarlık için değişik görüşler vardır.
Doğu tarafında bulunan ihata duvarı yapılırken,
hayırsever bağışıyla biraz yer genişliği Şekil-14
olmuştur. Gelecek zamanda mutlaka bir çare
bulunulması gerekmektedir.
Şekil-14
BARZA İKLİMİ:
Akdeniz ve karasal iklimin geçiş noktasında yer almaktadır. Bölgede genelde karasal iklimi
hakimdir. Zaman zaman Göller yöresi iklimi de göze çarpmaktadır. Kışlar soğuk, yazlar sıcak geçer.
Denizli ye nazaran yaz ayları serindir. Boz dağ a kışın bol miktarda kar yağar, karın Temmuz aylarına
kaldığı görülmüştür. Boz dağ ın serin olması nedeniyle, zirveler yayla olarak kullanılmaktadır. Hatta
Sumurt bölgesi piknik yapmaya elverişli olduğu için insanlar belirli günlerde buraları mesire yerleri
olarak kullanmaktadırlar. Hele Sumurt çeşmesinden su içenin bir daha su içesi gelmektedir. Bu gün
küresel ısınmanın etkisiyle burada az da olsa iklim değişikliği meydana gelmiştir. Barza ovası, Boz
dağ a nazaran sıcaktır. Temmuz ayının ortalarından itibaren tarımsal hasat yapılır. Kasım, Aralık,
Ocak, Şubat, Mart(Mart ayı kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır) ayları soğuk geçer. Nisan, Mayıs,
Haziran ayları serin geçer. Temmuz, Ağustos ayları sıcak geçer. Eylül, Ekim aylarında havalar gene
serin geçer. Genelde Ekim ayının sonunda, Kasım ayı başında sobalar yakılır. Mayıs ayında sobalar
kaldırılır. Yazın hava gündüz sıcak olsa da geceleyin biraz serin geçer.
Düz kesimlerde Akdeniz bitki örtüsü maki hakimdir. Dağlık alanlarda çam ormanı
hakimdir. Yüksek yerlerde yüzyıllık andız çamlarına rastlanır. Çamların gövdeleri çok kalındır. Yaz
aylarında çobanlar keçilerini, koyunlarını buralarda otlatmaktadırlar. Barza ovasında genelde çöğürlük
ve armut ağaçları göze çarpar. Değişik nedenlerden dolayı(Kuraklık, yanlış ilaçlama, Zararlı
24
böcekler(ağı) yüzünden Kuruyan armut ağaçları, bu gün odun olarak kullanıldığı için sayıları epey
azalmıştır. Badem, ceviz, elma ağaçları yoğundur. Kekik, böğürtlen, yemlik, semizotu, sirken, ayrık,
kan yaşı, menekşe, lale, sümbül, nergis, gelincik vb. otlar kendiliğinden çıkmaktadır. Bazı otlar
börekte kullanılır. Zirai üretimde ise tütün, buğday, arpa, mısır, bostan, kekik, nohut, bağcılık vb. ön
plana çıkar.
Köy halkının önemli geçim kaynağı tütündür. Köyün yaklaşık 10.000 dekar arazisi
varsa yarısına tütün ekilmektedir. 1990 lı yıllarda 4/3 ünde tütün yetiştirilmekteydi. 10.000 - 11.000
balya(50-60 kg) tütün yetiştirilirdi. Tütüne verilen önem azaldığı için(5.000 - 6.000 balya), başka
ürünlere yönel inmiştir. Bu gün tütünün yanı sıra hayvancılığa verilen önem nispetinde buğday, arpa,
yulaf, fi otu ekilmektedir. Bunun yanı sıra ihtiyaç oranında mısır, bağcılık, bostan tarımı da
yapılmaktadır. İkinci gelir kaynağı olarak kekik tarımı yapılmaktadır. Yılda 90-100 ton civarında
kekik üretimi yapılmaktadır. Bu gün 150 – 200 dekar civarında kekik tarlası vardır. Daha önceleri
aynı zamanda az miktarda anason ve haşhaş üretimi yapılırdı. Köyde sulama olmadığından, kuru tarım
yapılmaktadır. İhtiyaç doğrultusunda domates, biber, patlıcan, lahana, fasulye, marul, maydanoz,
pancar, yer elması yetiştirilmektedir. Köyde önemli ölçüde hayvancılık yapılmaktadır. Köyde aylık
5-6 ton süt üretilmektedir. Dana yetiştirilip satılmaktadır. Bölgede veteriner hekimler gerekli
çalışmaları yaparak hayvancılığı üst düzeylere yükseltmişlerdir. Köyde 5000 küçükbaş, 3000
büyükbaş hayvanın olduğu tahmin edilmektedir. Köyün tarımsal gelirlerinin yanında hayvansal
gelirleri vardır. Bunun yanında Avrupa’dan emekli olup dönenler ve köyde yaşayan esnaf ve tarım bağ
kur emeklileri köyün ekonomisinin gelişmesinde önemli katkıları vardır.
Yorga Köyü’ nde üç bakkal, dört kahvehane, iki tost dükkânı ve bir berber dükkânı değişik
yerlerde küçük çaplı üç tane marangozhane bulunmaktadır. Köyün ulaşımı Yorga Koop ve Nikfer
Koop tarafından sağlanmaktadır. Her yarım saatte Tavas’a ve Denizli’ye ulaşım sağlanmaktadır. Daha
önce Pazar günleri Pazar eşyaların görmek için Nikfer kasabasına giden köylüler, köyde Pazar
kurulması ile rahatlamışlardır. Çarşamba günleri köyde Pazar kurulmakta, haftalık ihtiyaçlar buradan
karşılanmaktadır. Komşu köylerden de pazara ihtiyaç görmek için gelmektedirler. Avrupalı
gurbetçilerin gelişiyle Pazar canlılık kazanmaktadır. Gerek görüldüğünde ( elektrik, su malzemeleri,
beyaz eşya, mobilya ihtiyaçlar vb.) Nikfer ve Tavas tan karşılanmaktadır. Kışın işlerin bitmesiyle bazı
gençler(kız-erkek) Denizli’ye servisle günlük tekstil fabrikalarına çalışmaya gidenler, aile
ekonomisine katkı sağlamaktadırlar.
25
Yorga Köyü’nde Yorga Köyü
Güzelleştirme ve Hayır Sevenler Derneği
faaliyet göstermektedir. Başkan: Emekli
öğretmen Yasin YÜKSEL’ dir (Şekil-15).
Şekil-15
Kooperatifin kurulması köyün hayvancılığının üst düzeylere çıkmasına neden olmuştur. Köye
süt toplama merkezi kurulmuştur.49.000 TL Dünya Bankası(Hibe), 49.000 TL sini devlet kredi
olarak karşılamıştır. Yönetimin gayretleriyle süt toplama merkezi sayesinde süt üreticilerinin yüzü
gülmeye başlamıştır. Başarılı çalışmalarla Kooperatif almış olduğu krediyi ödeyebilecek seviyeye
gelmiştir. Bölgede karlı çalışan sayılı kooperatifler arasındadır. Süt üreticileri kooperatifin
çalışmalarından son derece memnundur. Sütler bozulmadan süt merkezlerine rahatlıkla
ulaştırılmaktadır. Sütün kalitesi, süt toplama merkezi sayesinde artmakta, bunun neticesinde de süte
talep artmaktadır. Kooperatif her geçen gün daha da gelişmekte, çevresine örnek olmaya devam
etmektedir.
Merkezi Almanya olan Yorga Köyü ve Yardımlaşma Derneği gayretli çalışmalarına devam
etmektedir. Yorga Köyü’nün ve köy halkının dertlerine derman olmaktadır. (şekil-19,20)
26
BAŞKAN - Veli YAPINTI : dernek@yorgakoyu.com Veznedar - Mehmet ÖNERİ: veznedar@yorgakoyu.com
BAŞKAN Yrd. - İsmail ÇULHA : yardimci@yorgakoyu.com Sekreter - Zafer YÜKSEL: sekreter@yorgakoyu.com
Şekil-19
Şekil-20
Köyün son nüfus sayımına göre 867 olarak tespit edilmiştir. 400 hane vardır. Yakın geçmişte köyde
2000’ in üzerinde nüfus vardı. Halen köyde nüfus planlaması yapılmaktadır. Köyün bir kısmı
Avrupa’ya, Kanada ya işçi olarak gitmiştir. Bir kısmı Denizli’ ye veya başka yerlere göç
etmiştir(Aydın, İzmir vs). Şimdi de yeni geçim kapısı olarak Rusya, Kazakistan, Dubai, Libya,
Ukrayna vb. ülkelere çalışmaya gitmektedirler. Köylü bu konuda atak, aynı zamanda girişimci ruhu da
ön plana çıkarmaya çalışmaktadır. Denizli ‘ de kendi işyerlerini açan esnafın sayısı artmaktadır. Kışın
azalan köy nüfusu yazın gurbetçiler sayesinde artmaktadır. Buna köye gelen tütün işçiler de sayılırsa
köyün nüfusunu bir hayli arttığı görülmektedir. Bunu sonucunda da köyde yazın belirgin şekilde su
sıkıntısı olmaktadır.
Gurbetçilerin Yorga Köyü’ ne önemli ölçüde maddi ve manevi katkıları vardır. Halen köyde
akraba evlilikleri görülmektedir. Zaten köyde yaşayanlar birbirleriyle akrabadırlar. Evlenen gençler
dışarıya çalışmaya gitmekteler, bu nedenle aile göçleri olmaktadır. Bu durum normal günlere tenha
olan köy, Bayramlarda, düğünlerde ve cenazelerde kalabalıklaşmaktadır. Civar yerleşim birimlerinde
de durum aynıdır. Köyden kente göç vardır. Denizli de 125 ailenin olduğu tespit edilmiştir. Geçim
sıkıntısı göçe teşvik etmektedir. Gurbette de yaşayan daha fazla aile vardır. Tarihten beri konargöçer
olan yöre halkı atalarından kalma yer değiştirmeyi devam ettirmektedirler. Her ne kadar bir gün
mutlaka döneceklerini ifade eden gurbetçiler, değişik sebeplerden dolayı Avrupa ya daha da
yerleşmeye devam etmektedirler. İzne geldiklerinde köye alışıyorlar geri dönmek onlara zor geliyor.
Hasretlik kavuşunca kayboluyor. Geri döndüklerinde de hasretlik gene başlıyor. Kısacası herkes
birbirini çok özlüyor.
İlk yerleşim yerlerinde kıl çadırlarda otururlardı. Kıl çadırlar çoban yerleşiminde hala bu
gün de vardır. Yerleşik hayata geçildikçe kıl çadırların yerini ağaç yapılar almıştır. Daha sonraları
27
kerpiç evler yapılmıştır. Bu gün az da olsa kerpiç evler zaman karşı dik durmaya çalışmaktadırlar.
Kerpiç evler tek katlı, en fazla iki katlı, üzeri toprak örtülü, altı hayvan damı, iki odalı, önünde
hayat(ayazlık), tahta merdivenli evler olarak göze çarpar. Kerpiç evler, duvarlarının kalın olması
nedeniyle yazın serin, kışın sıcak tutmaktadır. Kerpiç evler zamanla yıkılıp yerlerine 3-4 katlı modern
beton arme binalar yapılmıştır(Şekil-20). Bu gün az sayıda kerpiç ev kalmıştır. Yeni modern evlerin
yapımında her zaman olduğu gibi gurbetçiler öncü olmuşlardır. Köyde kanalizasyon şebekesi, Su
şebekesi mevcuttur. Telefon santrali ve elektrik vardır.
Yeni yapılan evlerde (Şekil-20) bulunan odalar oturma odası, çocuk odası, yatak odası, salon,
mutfak olarak göze çarpar. Oturma gurubu, divanlar, koltuk takımı, yer minderleri ve gümüşlükler,
odaları süslemektedir. Bazı evlerin önünde veya arka kısmında hayvan damları(ahır)
bulunmaktadır. Bu damlarda modern hayvancılığın gerektirdiği bütün teknolojik alet edevat
mevcuttur. Hayvancılık arınık edilmiş ortamlarda yapıldığından evlere zarar(Koku) vermemektedir.
Tütün tarımı yapılan evlerde tütün istiflerinin konduğu yerler vardır.
Aynı zamanda Yorga Köyü evlerinin önünde insana ferahlık veren çiçek bahçesi vardır. Evin
kapısından girildiğinde insanı rahatlatan ortamlar görülür. Kent ortamında yaşayanlar fırsat buldukça
kendilerini köye atarlar. Dinlendikten sonra tekrar şehre inerler. Temiz hava, çiçeklerin mis kokusu,
temiz su ve güler yüz bütün sıkıntılarını unutturur.
Şekil-20
28
Şekil-21
Yorga Köyü’nde mesire yerleri genelde sulak, ağaçlık ve bahçelerin bulunduğu yerlerde
yapılmaktadır. Bunlar; Sumurt çeşmesi(Boz dağda zirveye yakın yer),Erikli çeşmesi, Gökçepınar,
diğer adı Gökcumar (Devlengeç etekleri), Değirmen yanı mevkileridir. Bunlar köyün doğusunda
bulunmaktadır. Köyün batısında da su olmasa bile mesire yerleri vardır. Bunlar Dedeyanı (Türbe),
(Şekil-21) Çeşmebaşı (Pazar burnu), Göl harman yeri sayılabilir. Köyde daha önceden harman
(Buğday, arpa, nohut vb.) dövmek için harman yerleri ayrılmıştır. Aşağı mahallede iki tane aşağı
harman yeri ve yukarı harman yeridir. Yukarı mahallede bir tane var. Kavak dibi mahallesinde bir tane
var. Çöğürlükte bir tane vardı. Toplam beş tane harman yeri varı. Şimdi bazı harman yerlerinin yerine
evler ve sağlık ocağı yapıldı. Çöğürlük ve aşağı mahallede ki yerler duruyor. Buralarda çeşitli
etkinlikler yapılmaktadır(Yörük Şenlikleri).
Boz dağ; ormanıyla, temiz havasıyla, yaylasıyla ve de çok temiz buz gibi suyuyla mutlaka
görülmesi gereken yerlerden biridir. Avcılar av mevsiminde avlanır, Çobanlar yazın hayvanlarını
otlatır, insanlar da kışın kayak yapar, yazın da izin verildiği ölçüde piknik yaparlar. Çocuklar Gök
cumar a havuzlara yüzmeye giderler. Tabi sahipleri izin verirse, yoksa girmezler. Çocuklar havuzların
etrafında bulunan terekelere(Domates, biber, salatalık, patlıcan vb.) zarar vermedikleri için havuz
sahipleri genelde çocukların havuzlara girmelerine izin verirler. Yazın köylüler, gurbetçiler, öğrenciler
ve tütün işçileri belirli zamanlarda piknik yaparlar, eğlenirler, yorgunluklarını giderirler. Bu güzel
yerler görülmeye değer yerlerdir. Köylü kendine özel hayatına yeterince zaman ayırmaya
çalışmaktadır.
29
YORGA KÖYÜ’NDE GELENEK VE GÖRENEKLER (KOMŞULUK İLİŞKİLERİ):
Şekil-22 Şekil-23
Ana baba, çocuklar, akrabalar başta olmak üzere toplumun diğer kesimleriyle birlikte
komşularla da iyi ilişkiler kurulması köyde görev olarak algılanmaktadır. Bu amaçla Yorga Köyü
halkı, komşuya iyilik etmek, sevinç ve üzüntülerini paylaşmak, ondan gelebilecek bazı sıkıntıları
sabretmek, onları mümkün olduğunca olgun karşılamak, birbirlerinin hak ve hukukuna saygı
göstermek gerektiğinin bilincindedirler. Toplumun bir parçası olarak kendine ait olan bir değeri
başkalarıyla paylaşmak durumundadırlar. Aksi durumda yaşadıkları yerin çekilmez hale
gelebileceğinin bilincindedirler. Paylaşan insanlar hem kendilerini hem de paylaştıkları toplulukları
mutlu etmiş olurlar. Böylece insanlar arasında bağlılık meydana gelmiş olur ki Yorga bu durumun
farkındadır. Yorga Köyü halkı paylaşmanın hüzünlerin yükünü azalttığını, sevinçlerin coşkusunu
arttırdığının bilincindedir. “Komşu komşuya her zaman muhtaçtır” atasözünde olduğu gibi köyde
akrabalık ve komşuluk ilişkileri çok iyidir. Köy aynı zamanda komşu köy ve kasabalarla da iyi ilişkiler
içindedir. Bunun en açık göstergesi, kız alıp vermedir. Hemen her köy ve kasabadan kız alınıp
verilmiştir. Bu insanlar köyde huzur içinde yaşamaktadırlar. Köyde akraba evlilikleri olmaktadır.
Köylüler birbirlerine hastalıkta, ölümde, düğünde ve bayramlarda bir araya gelerek sevinçlerini,
üzüntülerini paylaşmaktadırlar. Aynı zamanda yeni doğum yapan anneye akraba ve komşular anneye
ziyaret etmekte, bebeklere hediyeler takmaktalar, sevinçlerine ortak olmaktadırlar. Bu durum sünnet
düğünlerinde de aynıdır.
Yoga Köyü halkının bir başka özelliği ise misafirperver ve yardımsever oluşudur. Köye gelen
muhtaç insanları ellerinden geldiğince memnun etmeye çalışırlar.
30
ESKİDEN BERİ YORGA KÖYÜ’NDE BULUNAN ODALAR (MİSAFİRHANELER):
Yorga Köyü’nde eskiden beri gelen konuklara ağırlamak için bir oda, bir hayvan ahırı
bulunurmuş. Odaya yakın olanlar gelenlerin karınlarını doyururlar, rahat etmeleri için bütün
imkânlarını seferber ederlermiş. Bu odaların bazıları bugün de vardır. Bazıları köy muhtarlığınca
satılıp köy ihtiyaçları karşılanmıştır. En fazla oda Yukarı mahallede bulunmaktadır.
Yukarı Mahalle:
Gök Ali Oğlu(Gökçül) Odası, (Bekir Kocabaş’ın evinin ön tarafında bulunan yer)
Hodullu Abdullah(Çövüt) Odası, (Osman Çövüt’ün evinin olduğu yer) Veli Ağa Odası da denir.
Aşağı Mahalle:
Osmannan (Öneri) Odası. Ahmet Ali Yorgalının evinin ön tarafında bulunan yer)
Hıdırlar Mahallesi:
Orta Mahalle:
Bu odalardan Osmannan Odası ve Hıdırlar Odası ayakta durmaya çalışmaktadır. Köyün ileri
gelenlerinin yeniden çevresine yakışır, yeni bir misafirhane yapması gerekmektedir. En azından Bu
odalardan birinin yerine yenisi yapılabilir. Elindekini başkalarıyla paylaşmak insana mutluluk verir.
31
YORGA KÖYÜ’NDE ASKER UĞURLAMA VE TARİHTE SAVAŞA KATILAN ASKERLER:
“Birlik ve beraberlik; ölümden başka her şeyi yener. Bir ulus, sımsıkı birbirine bağlı olmayı
bildikçe yeryüzünde onu dağıtabilecek bir güç düşünülemez. Bugün vatanımızda bir milli kudret
varsa, o cereyan, felaketlerden ders alan ulusun kalp ve dimağından doğmuştur. Milli sınırlar içinde
bulunan yurt parçaları bir bütündür; birbirinden ayrılamaz.”
“Tarih, bir milletin kanını, hakkını, varlığını hiçbir zaman inkâr etmez.”
“ Harp zorunlu ve kaçınılmaz olmalıdır. Milletin hayatı tehlikeyle karşı karşıya kalmadıkça
harp bir cinayettir. “ Mustafa Kemal ATATÜRK
Eskiden beri askere gidecek gençlerin evleri tek tek komşuları ve akrabaları tarafından
ziyaret edilir. Askere gidecek olan gençlere ziyaret edenler genellikle para yardımında bulunulur.
Burada askere gidecek gencin ailesine bir nebze olsun yardım etmek, ailenin sevincine ortak olma,
yanında olma amacı güdülmektedir. Yoksa herkes gencine gereken hazırlığı yapmıştır. Askere
gitmeden önce köy halkı meydanda toplanır, topluca dua edildikten sonra tekrar askerlerle vedalaş ılır.
İşte burada bütün sevinçler, hüzünler, gururlar ön plana çıkar. Herkes askere giden gençleri sanki
kendi oğullarıymış gibi uğurlarlar.
Barza Ovasına yerleşen Türkmen Yörükleri her zaman bağlı oldukları devletlere asker
göndermişlerdir. Yorga Köyü’ den hemen hemen bütün savaşlara katılan askerler vardır. Yemen,
Balkan, Çanakkale, Kurtuluş savaşı ve Kıbrıs savaşlarına katılan askerler vardır. Bu kahraman insanlar
vatan, bayrak, millet için hiç çekinmeden canlarını feda etmişlerdir, dünya durdukça edeceklerdir.
32
Şekil-24
Yemen Savaşı:
Osmanlı İmparatorluğu’ un son yılarındaki mücadeleler, hem İmparatorluk hem de Millet için
ağır görevlerden sayılıyordu. Koskoca İmparatorluk, bu kadar zor yılları, ayakta kalma mücadelesi
verirken, Millet de kilometrelerce uzaklardaki topraklarda hakimiyetin sağlanması uğruna nice şehitler
vermiştir.
Şekil-25
Yemen de daima Türk Ulusu nun kahramanlık türküleri söylendi. Kimi zaman hüzünlü, kimi
zaman dramatik, kimi zaman da coşkulu türkülerdi bunlar. Bu bakımdan son yüz yılın tarihi, aynı
zamanda üzerinde yaşadığımız toprakların bedelinin ödendiği mücadelenin de tarihidir.
Türkülerle özdeşleşen Yemen’ e güden geri gelmiyordu. Her zaman Yemen’ e öz evlat gibi bakan
İmparatorluk, değişik sebeplerden dolayı zor durumda bırakılmıştı. Yemen’ e gidip gelmemek, gelip
görmemek vardı. Vatan uğruna harbe giden bu kahramanların çoğu da geri gelmedi. Tarih yazılan
kitaplar, Yemen’de şehit olanların sayısını bilmiyor, öğrenmekten de korkuyor. Nesillerle süren
dramlar anlatılıyor; fakat hiçbir dram, unutmak veya unutulmak kadar dramatik değildir.
Şekil-26
Bilinen askerler:
Ahmet Çavuş(Öneri),
Çavdır oğlu Kamil
Küllüoğlu TEKÇELİ(Şehit oluyor)
Balkan harbinde bozguna uğrayan Osmanlı ordusu İstanbul’a geri çekiliyor. Buradan tekrar
Bağdat’a yürüyerek gidiyorlar. Bağdat’ta Ahmet Çavuş, Doktor Ali ve Kel Halil İbrahim
Buluşuyorlar. Doktor Ali oraya yerleştiği için iyi biliyor. “ Gelin ben size bir yemek ısmarlayayım”
diyerek onları yemek yemeye götürüyor. Yemek yiyip karargâha döndüklerinde düşman tarafından
atılan top ateşi sonucu oradaki askerler şehit oluyor. Onlar yemek yemeye gittikleri için kurtuluyorlar.
34
Hatta Doktor Ali Ahmet Çavuşa “Ahmet benin üç baldız var birini sana alalım, burada kal” dediyse de
Ahmet Çavuş bu teklife kabul etmiyor, memleketine dönüyor.
Köyde Subay (Miralay) olan Halil Çavdur 1900 larda emekli olup köye dönmüş.
Miralay(Yarbay ile Kurmay Albay arası) Halil köye döndükten sonra Gireniz tarafında(Bennek)
imamlık yapmıştır. Bir süre sonra burada hastalanıp köye dönmüştür. Hastalık zamanı Balkan Harbine
denk gelmektedir. Köyün erkekleri savaşa gittiği için köyde hiç erkek kalmamıştır. Sadece Bekçi
olarak Topal Ese kalmıştır. Köyde Miralay Halil hastalıktan kurtulamaz vefat eder. Öldüğünde köyde
erkek olmadığı için cenazeyi İslami usullere göre kadınlar kaldırmıştır. Mezarlığa kadınlar götürmüş
ve defnetmişleridir. Bu olay çok önem arz etmektedir. Köyün kahramanlığına işarettir. Devletin
bekası için asker yetiştirmiş, askere yollamıştır. Yerleşik hayata geçtiği zamandan beri fidan gibi
gençler askere gitmişlerdir. Pek azı geri dönmüş, çoğu da şehit olmuşlardır.
Birinci Dünya Harbi, Avrupa Devletlerinin dünyayı ekonomik ve siyasi açıdan paylaşmak
istemelerinin neticesidir. Her ne kadar savaş Osmanlı coğrafyasının dışında patlak vermiş ise de
savaşın temel sebepleri arasında Osmanlı topraklarının paylaşılması düşüncesi yatmaktadır.
Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal de işte bu muharebelerde Mehmetçik ile beraber
destanlaşarak, adını tarihe yazdırmıştır. Bu savaşta talih onun omuzlarında yükselerek kendisine Milli
Mücadele yolunu açmıştır. İşte Çanakkale’yi geçilmez yapan o şanlı destanı yazan şehitlerin sayıları,
Türkiye genelinde il ve ilçe bazında mukayese edildiğinde Denizli ve Tavas’ın ön sıralarda yer aldığı
görülür. Denizli ili 2.260 şehit ile en fazla şehit veren iller arasındadır Tavas(359 şehit).
“Çanakkale zaferi, Türk askerinin ruh kudretini gösteren şayan-ı hayret ve tebrik bir misaldir.
Emin olmalısınız ki; Çanakkale muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur.”
Çanakkale Gezi Notları(Salih KOCABAŞ).
M.K. ATATÜRK
Çanakkale de şehit olup, Yorga Köyü nde ki lakapları bilinenlerin isim listesidir. Kesin bilgiler
ilgili yerlerde belirtilmiştir.
35
Bekir oğullarından İsmail oğlu Halil
Yorga Köy’ün den Çanakkale savaşına katılan askerlerin yirmi kadar olduğu biliniyor. On
tane aşağı Mahalle, beş tane Yukarı Mahalle, beş tane de Hıdırlar Mahallesinden olduğu söyleniyor.
Askerler topluca askere gitmişlerdir. Bunlardan ikisi geri dönüyor(Ahmet Çavuş ve Kamil Çavdur).
Şehit olanlardan sadece biri kayıtlı (Mustafa oğlu Hasan-Kirte). Görüldüğü üzere bazı gazilerimizin
ömrü askerde geçmektedir. İşte bu kahramanlar vatan savunmasını kutsal saymışlar, kanlarının son
damlasına kadar mücadele etmişler, bu kutsal vatanı, ne pahasına olursa olsun asla düşman çizmesiyle
çiğnetmemişlerdir.
“Bugün bizden vatan razı olacak, nefer şehit, ordu gazi olacak” diyen eşsiz kahramanlar:
Vatan, Bayrak, Ezan, Namus için Çanakkale ye gittiler. Ölmeden emanetlere sahip Çıkamayacaklarını
anlayınca, eve dönmekten vazgeçtiler...
Bunlardan Kamil Çavdur ve
arkadaşlarının bulunduğu mevziiye top
düşüyor, orada bulunan askerlerin çoğu
şehit oluyor. Kamil Çavdur un kolu
kırılıyor, kendini ölen arkadaşlarının
arasına atıyor. Karşıdan gelen düşman
askerleri anlamasın diye ölü numarası
yapıyor, düşman askerleri süngü
saplayarak üzerlerinden geçiyor. Kamil
Çavdur kurtulduktan sonra meydanı
temizlemeye gelen Türk askerleriyle
şehitleri kaldırıyor. Doktor kolunun kırık
olduğunu isterse dinlenmesi gerektiğini
söylüyor. Kahraman asker sağlam
koluyla sedye de yaralı taşıyor.
Çanakkale harbinden sonra köye
dönüyor.
36
Şekil-27
1980 li yılların sonlarına doğru Çanakkale de şehit olanların yakınları araştırıldı, maaş
bağlanmak istendi. Birinci dereceden akrabaların tümü vefat ettiği için buna gerek kalmadı.
Çanakkale Geçilmez
37
Gökler bayrak bayrak dolarken,
Ay yıldız var Çanakkale’de.
Askere gidenlerin dördü şehit olmuş, diğerleri gazi olmuştur. Her birinin ayrı bir hikâyesi vardır.
Ruhları şad olsun.
5. Mehmet YAPINTI
6. Halil YAPINTI
38
13. Ali ÖNERİ (Molla Hüseyin Oğlu)
39
Şekil-28 (1926 yılında Molla Hüseyinlerin Yusuf YÜKSEL’ e verilen İstiklal Madalyası)
İstiklal Madalyası alıp ta bu güne kadar kalan tek madalya denebilir (şekil-28). Diğer
madalyaların alındığı biliniyor, ama madalyaların yeri bilinmiyor. Anlaşılacağı gibi yukarıda ismi
zikredilen askerlerin hepsi devlet tarafından ödüllendirilmiştir. Savaşanlara İstiklal Madalyası, savaşa
katılmayıp hazır bulunanlara sertifika verilmiştir.
40
Kadın Kahramanlar:
ŞALLI EBE: FATMA GÖKÇÜL
Kabalı Mustafa şehit olduktan sonra asker
arkadaşı parmağındaki yüzüğü çıkarıyor. Köye geldiğinde, şehidin
çocukları babalarını görmedikleri için babamız geldi sanıyorlar.
Asker yüzüğe Kabalı Mustafa’nın hanımı Fatma GÖKÇÜL e
teslim ediyor. Eşinin şehit olduğunu söylüyor. Ufak kızan yetim
kalıyor. Daha sonra devlet yetkilileri Fatma GÖKÇÜL, şehit
ailesi olduğu için aylık başlamak istiyorlar. Fatma
GÖKÇÜL(Şallı ebe) “ oğlum bana bağlayacağınız aylıkta tüyü
bitmemiş yetimlerin hakkı var. Siz gidin benden daha muhtaç
olanlara aylık bağlayın. Ben kendime bakarım” diyerek aylık
bağlanmayı reddetmiştir. Şimdi ki büyükler: “Şallı ebenin o
zamanlar ufak kızan olduğu için hakikaten o aylığa muhtaçtı.”
demişlerdir. Yaşamını son zamanlarında bile öküzle çift süren,
çevresinde sevilen biri olan Fatma GÖKÇÜL, ufak kızan diye işi
düştüğü zaman hangi köylünün yanına varsa işi görülüyormuş.
Şekil-30
Bunlar bilinen kadınlar, bilinmeyen daha çok kadın var. Yorga Köyü’ nün en belirgin
özelliklerinden biri, köyde dul kalan kadınlara yardım etmeleridir. Dul kalan kadınlara sahip çıkılmış,
onlara asla zarar verilmemiştir. Bu gün de köyde dul kadınlar rahatsız edilmeden rahat bir yaşam
sürmektedirler.
41
Kıbrıs Savaşına Katılan Askerlerimiz:
Kıbrıs Barış Harekâtı; 20 Temmuz 1974 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti Türk
Silahlı Kuvvetleri'nin Garanti Anlaşması'nın III. maddesine istinaden gerçekleştirdiği askerî harekâtın
adıdır. Barış harekâtının sonunda, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)Kurulmuştur. Yıllardır
zulüm gören Türk Halkı kurtarılmıştır.
Bilinen tek kişi Ali ağanın İzmir Tirede bulunan oğlu Hasan ASAN Katılmış olup
Gazilik mertebesine ulaşmıştır.
Bu gün de kutsal görevi yerine getirmek için Yorga Köyü gençleri her yerde
olduğu gibi askere gitmekteler, vatani görevlerini layıkıyla yerine getirmektedirler. Vatan
savunmasında can alınır, can verilir. Tarih boyunca Türkler mert, cesur, doğru, dürüst,
kahraman ve asil Millettir. Kimin dost, kimin düşman olduğunu iyi bilir. Zamanı gelince dost,
düşman herkese gereken cevabı vermekten çekinmez. Tarihte her zaman dimdik ayakta
durmasını bilmişlerdir. Yıkıldı, yok oldu denen milletin küllerinden nice büyük devletler
kurulmuştur. Kutsallardan asla vazgeçmemişlerdir. Türkiye Cumhuriyeti; güçlü ordusuyla,
güçlü devlet yapısıyla bulunduğu coğrafi bölgede barış ve güven unsuru olarak varlığını
devam ettirmektedir.
Şekil-31
42
YORGA KÖYÜ NDE EĞİTİM ÖĞRETİM VE KÜLTÜREL DURUM:
Köy de ilkokul, 1932 yılında Cavlakların(Çövüt) odasında açılmıştır. Burada iki yıl eğitim öğretim
yapılmıştır. Buradan Sarı Hüseyin oğlu nun evine taşınmıştır. Bir yıllık eğitim öğretimden sonra Köy
odasına taşınmıştır. Bir yıllık eğitim öğretim yılından sonra Bayındırlık ve İskan Bakanlığı nın 1936
yılında yaptığı binaya taşınmıştır. Bu İlkokul çevrede açılan ilk okul olma özelliği de vardır. Diğer
köylere okul yapılıncaya kadar öğrenciler bu okulda eğitim öğretime devam etmişlerdir.
Şekil-32
Bu yüzden Yorga İlkokulu ilk yıllarda etrafındaki köylerden öğrenci alarak önemli görevi
yerine getirmiştir. 1989 yılında Yorga İlkokulu, öğrenci kalabalığından dolayı, ihtiyaçlara cevap
veremediği için yıkılıp yerine yeni okul yapılmıştır.
Yorga İlkokulu bu binada uzun yıllar eğitim öğreti öğretime devam etmiştir. Başarılı öğrenciler
yetiştirmiştir. Bu öğrenciler günümüzde değişik mesleklerde başarılarını devam ettirmektedirler.
İlçede ve İlde eğitim öğretimde, spor faaliyetlerinde adını duyurmuştur. 2000-2001 eğitim öğretim
yılında Eğitim Öğretim sisteminin sekiz yıllık eğitime geçmesi nedeniyle Yorga İlköğretim Okulu’ a
dönüşmüştür. Balkıca Köyü (6.7.8. Sınıf) ve Bahçe Köyü 1.2.3.4.5.6.7.8. sınıf) öğrencileri Yorga
İlköğretim Okulu da taşımalı eğitim yapmaktadırlar.
Şekil-33
43
nedeniyle okul adı Hacı Fatma Topalan İlköğretim Okulu olarak değiştirilmiştir. Yorga Köyü ne
kazandırdığı yeni okul binası için Yorga Köyü halkı, eğitim öğretime yapmış olduğu katkılardan
dolayı Hacı Fatma Topalan a teşekkür etmiştir. 2009 Şubat ayında öğrenciler yeni binaya
taşınmışlardır. Geçmişten bu zamana kadar eğitim öğretime katkı da bulunan herkes, burada eğitim
öğretim devam ettiği sürece unutulmayacaktır.
Şekil-34
Yorga Köyü % 100 okuryazardır. İlk zamanlar okuryazar oranı düşük olsa da son zamanlarda
eğitim öğretime verilen önem sayesinde okuma yazma oranı %100 olmuştur. Eğitim öğretime önem
verilmiş, bunun sonucu bürokrat sayısı da hızla artmaktadır. Köyde parmakla gösterilen memur sayısı
bugün çok çok artmıştır. Zamanla daha da artacaktır.
44
HASAN YORGALI MANİFATURA TAVAS/DENİZLİ
HİMMET MUNGAN ŞOFÖR DENİZLİ
HÜSEYİN MUNGAN ŞOFÖR DENİZLİ
HÜSEYİN ÖNERİ KAHVECİ TAVAS/DENİZLİ
HÜSEYİN ÖNERİ ŞOFÖR DENİZLİ
HÜSEYİN SERİNKAN ŞOFÖR DENİZLİ
HÜSEYİN TANER TÜPGAZ BAYİİ DENİZLİ
HÜSEYİN TANER MARANGOZ DENİZLİ
İBRAHİM DİLMAÇ ŞOFÖR DENİZLİ
İBRAHİM ÖNERİ OTO CAM MUĞLA
İBRAHİM SERİNKAN MARANGOZ TAVAS/DENİZLİ
İBRAHİM SERİNKAN ŞOFÖR DENİZLİ
İBRAHİM SERİNKAN TRAKTÖR TAM DENİZLİ
İBRAHİM YORGALI KAHVECİ TAVAS/DENİZLİ
İLHAN İSANÇ BAKKAL TAVAS/DENİZLİ
İSMAİL KESER OTO CAM AYDIN
İSMAİL SERİNKAN SIVACI DENİZLİ
İSMAİL TOPALAN KAHVECİ TAVAS/DENİZLİ
İSMAİL YORGALI GALERİ AYDIN
İZZET ÇÖVÜT YEM TİCARETİ TAVAS/DENİZLİ
KADİR MUNGAN MARANGOZ DENİZLİ
KAMİL SERİNKAN KAHVECİ TAVAS/DENİZLİ
KAMİL SERİNKAN ŞOFÖR DENİZLİ
MEHMET ALİ TEKÇELİ BAKKAL TAVAS/DENİZLİ
MEHMET ÖNERİ LOKANTA TAVAS/DENİZLİ
MEHMET SERİNKAN ŞOFÖR DENİZLİ
MEHMET ŞERİF OFLAZ SIVACI DENİZLİ
MEHMET TANER MOTORSİKLET TAM. DENİZLİ
MEHMET TANER ŞOFÖR DENİZLİ
MEHMET TEKÇELİ ŞOFÖR TAVAS/DENİZLİ
MEHMET YAPINTI TERZİ TAVAS/DENİZLİ
MESUT ASAN OTO TAMİR DENİZLİ
METİN YÜKSEL ŞOFÖR TAVAS/DENİZLİ
MEVLÜT TANER TEKSTİL DENİZLİ
45
MUSTAFA SERİNKAN BAKKAL TAVAS/DENİZLİ
MUZAFFER NARİN ORMAN MUHAFAZA DENİZLİ
MÜRSEL SERİNKAN PAZARLAMACI İZMİR
NAİL OYMAN TEKSTİL DENİZLİ
NAİL TANER KAHVECİ TAVAS/DENİZLİ
NECATİ TANER ÖGRETMEN DENİZLİ
OSMAN ÇULHAOĞLU DİŞÇİ TAVAS/DENİZLİ
OSMAN SABUNCUOĞLU DEMİRCİ TAVAS/DENİZLİ
RAMAZAN ÇULHA [NULL] [NULL]
RAMAZAN ÖNERİ OTO TAMİR DENİZLİ
RAMAZAN SARIOĞLU ŞOFÖR DENİZLİ
RAMAZAN SUSAN RADYO TAMİR MUĞLA
RAMAZAN TANER MOTOR TAMİR DENİZLİ
RAMAZAN TANER GALERİ DENİZLİ
RAMAZAN YÜKSEL EMLAK DENİZLİ
RECEP ASAN OTO BOYA DENİZLİ
SÜLEYMAN ÇULHA DEMİRCİ TAVAS/DENİZLİ
ŞABAN TOPALAN DEĞİRMEN TAVAS/DENİZLİ
VELİ YAPINTI ŞOFÖR TAVAS/DENİZLİ
VELİ ÇIPAR BERBER DENİZLİ
VELİ ÇÖVÜT ŞOFÖR TAVAS/DENİZLİ
VELİ TANER GALERİCİ DENİZLİ
YAHYA İBİN ŞOFÖR TAVAS/DENİZLİ
YAŞAR SUSAN ŞOFÖR DENİZLİ
YAŞAR YORGALI ŞOFÖR DENİZLİ
YAŞAR YÜKSEL TRAKTÖR TAMİR DENİZLİ
YILMAZ SERİNKAN DEMİRCİ TAVAS/DENİZLİ
YUSUF OFLAZ ELEKTRİK-SU DENİZLİ
YUSUF YÜKSEL KAHVECİ DENİZLİ
ZÜBEYİR ÇÖVÜT TOSTÇU TAVAS/DENİZLİ
Araştırma --2006 Salih KOCABAŞ
DOKTORLAR:
46
NÜLİFER TEKÇELİ İBRAHİM FATMA [NULL] ALMANYA
MÜHENDİSLER:
İŞLETME:
47
ADI SOYADI BABA ADI ANA ADI MESLEK GÖREV YERİ
HÜSEYİN BAYAMCI BAYRAM GÜLLÜ İŞLETME DENİZLİ
RAMAZAN YAPINTI ALİ SELİME İŞLETME DENİZLİ
MEMUR VE MUHASEBECİLER:
48
SAĞLIK GÖREVLİLERİ:
ÖĞRETMEN OLANLAR:
49
ENES NARİN MUSTAFA HURİYE SINIF ÖĞRETMENİ DENİZLİ
FATMA ÖNERİ BEKİR ARİFE MATEMATİK ÖĞRT. ADAPAZARI
H.İBRAHİM TANER MEHMET NURTEN SINIF ÖĞRETMENİ DENİZLİ
HACER TANER İBRAHİM FATMA SINIF ÖĞRETMENİ DENİZLİ
HALİL ÇULHA M.ALİ EBİDE YURT MÜDÜRÜ İZMİR
HALİL TOPALAN MEHMET ÜMMÜ SINIF ÖĞRETMENİ AYDIN
HATİCE SERİNKAN İBRAHİM EMİNE SINIF ÖĞRETMENİ MANİSA
HIDIR SERİNKAN İSMAİL AYŞE SOSYAL URFA
HIDIR YAPINTI AHMET MERYEM SINIF ÖĞRETMENİ. DENİZLİ
HİMMET ÇÖVÜT SÜLEYMAN MERYEM SINIF ÖĞRETM. AMASYA
HURİYE ÖNERİ İSMAİL HACER SINIF ÖĞRETMENİ KARABÜK
HÜLYA YORGALI M.ALİ HATİCE MAT .ÖĞRETM. DENİZLİ
HÜSEYİN TEKÇELİ VELİ HAVANE MATEMATİK ÖĞR. SAKARYA
İSMAİL ÖNERİ HASAN AYŞE SINIF ÖĞRETMENİ HAKKARİ
İSMAİL ÖNERİ MEHMET HATİCE SOS.ÖĞRETMENİ DENİZLİ
M.ALİ YORGALI MUSTAFA FATMA SINIF ÖĞRETMENİ AYDIN
MEHMET TANER İBRAHİM FATMA SINIF ÖĞRETMENİ YOZGAT
MESURİYE AKYOL CAFER ZENNUR SINIF ÖĞRET. DENİZLİ
MEVLÜT ÖNERİ MUSTAFA HATİCE MAT.ÖĞRET. DENİZLİ
MUHARREM SERİNKAN SELATİN HATİCE FEN ÖĞRETMENİ DENİZLİ
MUHSİN ÖZLEN(EMEKLİ) HÜSEYİN HATİCE SINIF ÖĞRETMENİ DENİZLİ
MUSTAFA OYMAN M.MUSTAFA SAFURE TES.ÖĞRETMENİ İSTANBUL
MUSTAFA SERİNKAN İBRAHİM EMİNE SINIF ÖĞRETMENİ DENİZLİ
NECATİ TANER(EMEKLİ) MUSTAFA UMMAHAN SINIF ÖĞRETMENİ DENİZLİ
NİMET ÖZLEN ALİ GÜLİZAR GİYİM ÖĞRETME. AFYON
ORHAN ASAN BEKİR AYŞE SINIF ÖĞRETMENİ DENİZLİ
OSMAN ÇÖVÜT HALİL MERYEM SINIF ÖĞRETMENİ DENİZLİ
RAMAZAN SERİNKAN HALİLİBRAHİM GÜLSEVİM SINIF ÖĞRETMENİ AĞRI
RASÜL ÇÖVÜT OSMAN HURİYE DİN KÜLT.ÖĞRT. DENİZLİ
SAİD TANER HASAN KERİME TORN.T.ÖĞRT. DENİZLİ
SALİH KOCABAŞ AHMET AYTEN ÖĞRETMEN DENİZLİ
50
SALİH KOCABAŞ-2006
GURBETÇİLER
Avrupa da Gurbetçiler en fazla Almanya, Fransa, Avusturya, İsviçre de yoğun olarak ikamet
etmektedirler. Az da olsa diğer Avrupa ülkelerinde yaşayan gurbetçiler vardır. Gurbetçiler her zaman
Yorga Köyü adına yaralı çalışmalar yapmışlardır. Yorga Köyü de yapılan çalışmaların çoğunda
onların katkısı vardır. Başarılı çalışmaları her zaman etkisini gösterecektir.
KANADA:
Ramazan MAYDA
İsmail SERİNKAN(Hıdır)
Bunun yanında şu anda Rusya, Kazakistan, Ukrayna, Tataristan, Dubai, Libya vb.
ülkelere kısa süreli çalışmaya giden işçiler var. Zaman zaman sayılar 80 ile 100 arası değişen Yorga
Köyü emekçileri kışın boş zamanlarını değerlendirmek için ayda 1.200 $ ile 1.750 $ (Dolar) arası
maaşla bu ülkelere çalışmaya gitmişlerdir. İşçilerin gayretli çalışmaları sonucu bazıları uzun zaman
kalmaktadır. Bu durum yeni ekmek kapısı olmuştur. Anlaşılıyor ki Yorga insanı ekmeğini taştan
çıkarıyor. Başarılı insanların gayretleri ilerde meyvelerini verecektir. Bütün gurbetçiler 180-200
civarındadır. Bunların yanlarında kalanlar(çoluk-çocuk) hesaplanırsa epey gurbetçinin olduğu
anlaşılmaktadır
Yorga Köyü de eskiden genelde görücü usulü ile evlenme olurdu. Evdeki büyükler ne derse o
olurdu, şimdi durum farklı hale geldi. Teknolojik gelişmeler bazı örf ve adetlerin değişmesine neden
olmuştur. Bu gün de kızlar kız evinde, oğlanlar da oğlan evinde eğlenmektedirler, kına gecesi kız
evine giderken akraba delikanlılar zeybek oynarlar, bazen de kına gecesi, günün şartlarına uygun dans
etmektedirler.
KIZ İSTEME:
Gençler birbirine beğendikleri zaman büyüklere söylerler, büyükler adetlere uygun olması için
haberci gönderir, kız evi uygun görürse oğlan evi kızı kız evine istemeye gider. Oğlan evi uygun bir
dille (Allahın emri Peygamberin kavliyle) kızı ister. Kız evi çevresine danışıp karar vermek için süre
ister. Kız evi tamam derse, oğlan evi tekrar kız evine gidip kızı ister. Kız evi kızı verirse nişan düğün
51
günü kararlaştırılır. Bazen aralar soğumasın, dedikodu olmasın diye düğün tarihi erken alınabilir.
Küçük nişan iki tarafın onayıyla bir herhangi bir düğünde takılabilir. Büyük nişan yine iki tarafın
belirlediği tarihte törenle yapılır. İsteyen önce dua ettirir sonra eğlence yaptırır. Nişanlılık dönemi
gençlerin birbirlerini tanıma dönemidir. Anlaşamayan gençler ayrılabilir, ayrılmanın sonunda genelde
küslük, dargınlık olmaz. Analaşan taraflar düğün gününü belirlerler.
OKULAMA:
Düğün gününe az bir süre kala, akraba, eş, dost, çevre köyler ve uzaktaki tanıdıklara davetiye
gönderilir. Yakın akrabalara, basma, gömlek vb. yakınlık derecesine göre atlet, havlu, mendil, sabun
gönderilir. Davetiyelerden genelde sızlanmalar olsa da düğün günü gelince, “ bir defa eleneceğim,
pahalı oku olsun varsın” diyenler çoğunluktadır. Fakir olan köylü de mecburen borçlanarak düğün
etmektedir. Az da olsa mektup davetiyeleri görülmeye başlandı. Oku(davetiye) dağıtımını düğün
sahiplerinin akrabaları, dostları yapar. Her mahalleye bir insan gönderilir dağıtılacak davetiyeler tek
tek evlere verilir. Bazen dağıtacak insan olmazsa traktörle dağıtılır. Düğün günü ilan edildikten sonra
telaşla karışık bir hazırlık başlar. Hazırlık yapılırken tatlı sürprizler, aksilikler, olsa da halledilir.
DÜĞÜN ZAMANI:
Düğün günü gelmeden önce gerekli izinler alınır(güvenlik, nüfus vb.). Türk bayrağı
olmazsa olmazlardan biridir. Bayrak, düğün süresince oğlan evinin belirlenen yüksek yerine dikilir.
Kız evi belli olsun diye renkli bayraklar dikilir. Düğünde damada yardım eden sağdıç vardır, düğün
boyunca birçok işi sağdıç halleder. Eskiden düğünde oğlan evinde davul, zurna vb. kız evinde de
ilyan, sipsi vb. çalınırmış. Bu gün oğlan evinde davul, klarnet, trampet vb. kız evinde de org
çalınmaktadır. Bazen kız evi CD çalardan da işin kolayını bulmaktadır. Oğlan evi ve kız evi düğün
boyunca yemekçi tutar, gelen misafirler yemeklenir.( Eskiden keşkek dövülürdü) Gençler düğün
edecek arkadaşlarına yardım etmektedirler.
OĞLAN EVİ:
Düğün günü oğlan evinde hazırlıklar tamamlanmıştır. Cuma akşamı başlar, Pazar akşamı sona
erer, Cumartesi akşamı da kına gecesi olur. Cuma günü Türk bayrağı dikilir(uzaktan görülecek yere).
52
öğleden sonra kız evine çeyiz altına gider. Burada hep beraber eğlendikten sonra geri dönülür. Akşam
da oğlan evi damat ve akrabalarla kız evine kına gecesine katılmak için gider. Oğlan evinde
misafirlerle ilgilenecek kişiler bırakılır. Oğlan evinde gençler oynarlar. Kız evine gelen oğlan evi
Şekil-35 yakınları düğünün şanına yakışır bir ağırlama yaparlar. Takı merasimi
yapıldıktan sonra oğlan evi geri döner. Gece saat on iki ye kadar gençler eğlenir, damat ve sağdıç
gençleri memnun etmeye çalışırlar. Pazar günü sabahtan gelin ve damat, hazırlanmak için üzere
kuaföre giderler. Öğlen davul zurna eşliğinde sağdıç evinden damat ve sağdıç hazırlanmış olarak
çıkarılır. Kız evine gidilir, oyunlar oynanırken damat ve sağdıca takı merasimi yapılır. Nişanlı
gençlere oyun oynarken para takılır, gençlerin oyunundan sonra oğlan evine geri dönülür.
Şekil-37
53
Kız evin de, oğlan evinde olduğu gibi Cuma günü akşamüstü düğün başlar, Pazar ikindi vakti
sona erer, Cuma günü çalgı çalınmaz ama akraba, eş, dost ve davetliler gelmeye başlarlar. Oğlan
evinde olduğu gibi kız evinde de gelinin sağdıcı olur, gelinin sağdıcına yörede kız yaranı(yaren)
derler. Kız yaranı da geline her konuda yardımcı olur.
Sıra gelini ağlatma zamanına gelir. Gelinin yakınları ve arkadaşlarının katıldığı kına
yakma merasiminde gelin, başta“Yüksek Yüksek Tepelere Ev kurmasınlar” türküsü ve ağlatan
türküler ve ağıtlar eşliğinde gelin mutlaka ağlatılır. Daha sonra kına yakılır. Herkes evlerine dağılır.
54
Şekil-39
Şekil-40
Bu arada davul zurna coşmuştur, kız evinde tatlı hüzün varken oğlan evinin sevincine
diyecek yoktur. Herkes gönüllü olarak gelini teslim etmiş, teslim almıştır. Bazen gelin arabası yola
çıkarken arkasından su dökülür. Kız evi evde kalır, oğlan evi gelin dolaştırmak için yola çıkar. Kız evi
kızlarını yüz akıyla gelin etmenin gururunu yaşar, oğlan evi de gelin almanın sevincini yaşar.
55
Şekil-40
Yine eskiden kız evinde oğlan evinde orta oyunları oynanırdı. Kız evinde bir iki erkek,
yüzlerine odun karasıyla boyarlar, kız elbisesi giyerek, kızların arasına karışırlar, kızlarla oynamaya
çalışırlar, kızlarda etrafa kaçışırlardı. Anlayanların akrabaları onlarlar oynardı. Gelin kaynana skeçler
oynanır, isteyen hünerini gösterir, seyredenler tarafından keyif alınarak seyredilirdi. Oğlan evinde ise
gençler deve kılığına girer, deve sahibi, kızları(kız kılığına giren gençler) ve onarla almak isteyen
gençler eşliğinde müthiş bir orta oyunu oynanırdı. Düğün evine gelen davetliler davul zurna ile
karşılanır, davul zurna ile uğurlanırdı. Yatıya kalan davetliler kalabalık olursa dayanışma ve
yardımlaşma içinde olan komşularda ağırlanırdı. Bu adet halen devam etmektedir.
NOT: Kız evinde alınan bahşiş gibi damadın arkadaşları veya sevdiği kişiler düğün alayı gelirken yol
keserler, yolun bir ucundan bir ucuna halat bağlarlar, bayrağı tutarlar. İstenilen bahşiş verildikten
sonra bayrağı teslim ederler, konvoy yoluna devam eder.
DÜĞÜN SONRASI:
Düğün bitiminden sonra Pazartesi sabahı damat ve gelin büyüklerin ellerinden öperler.
Kılvan(gelinin çeyizlerinin görülmesi) günü olur, kılvanda eş, dost gelinin yeni evini ziyaret eder,
gelinin sergilenen eşyalarını görmeye gelirler. Bu durum bazen bir hafta sürebilmektedir. Gelin ve
damat bundan sonra bir ömür boyu sürecek huzurlu, hoşgörülü, sakin ve mutlu bir hayata adım atarlar.
Yakınları da onların mutluğuna yardımcı olurlar.
YÖRESEL YEMEKLER:
Oğlan evi ve kız evi düğün boyunca yemeklenir. Yemekler genelde yöresel yemeklerdir. Bilinen
yöresel yemekler; Kuru fasülye, pilav, dolma,Çorba(Tarhana, un, domates, istanbol vb.), Göveç,
melemen, keşkek, köfte, kızartma vb. verilir.
Eskiden beri Yorga Köyü de Tavas Zeybeği, Yağmur Yağdı Zeybeği, İbram Usta Zeybeği,
Muğla Zeybeği, Acıpayam Zeybeği, Harmandalı vb. oyunları erkekler tarafından oynanır. Bu gün
de yerel olarak en fazla Tavas Zeybeği ve Harmandalı oynanmaktadır. Her düğünde mutlaka Zeybek
oynanmaktadır. Salon düğünlerinde isimleri okunarak meydana çıkanlar, sergiledikleri oyundan dolayı
büyük alkış almaktadırlar.
Eskiden tülgüme, gayılıma, düz ve kaşık oyunları oynanırdı. Oyun olarak genelde gireniz
oyunları oynanırdı. Bu gün gireniz oyunlarını yanında güncel oyunlar da oynanmaktadır. Kaşık
oyunları oynanmamaktadır.
Köyün eşrafından olan İbram Çavuş(SERİNKAN), namı diğer ZURNECİOĞLU, kendi
adıyla oynanan İbram usta zeybeğini derlemiştir. Günümüzde bu zeybek hala oynanmaktadır. Oyun
kuralları Tavas Halk Eğitim Müdürlüğü de bulunmaktadır.
56
Başka bir dörtlüğü ise şöyledir.
Torban tezek değil mi?
Barnın ezik değil mi?
Babası kızı vermiş
Kıza yazık değil mi?
MANİ
57
Nikfer de kurulur büyük pazar
Geçme Salih bizim evin önünden,
Koca şapkalı babam kızar da kızar.
Salih KOCABAŞ
MANİ(SALİH)
Al haneyi çıkamadım.
58
Salih kaküllerini kestirme,
Keser isen kendin kes,
Doktur,Hekime kestirme.
Bostancının gayası,
Salih Türkmen mayası,
Eli goynunda geliyor,
O da Bekir agası.
Yorga Köyü kuruluşunda üç Yörük(iki erkek kardeş, bir enişte) denilse de, beş Yörük
tarafından kurulduğu anlaşılmaktadır. Köyde soyadı kanunundan sonra soy isimleriyle tanınmaya
başlamışlardır. Soy isimler farklı olsa da sülaleler aynıdır. Bazı sülaleler dışarıdan gelmişlerdir, komşu
oldukları sülalelerden kız alınıp verildiği için bütün sülaleler birbirleriyle akraba olmuşlardır. Yorga
Köyü halkı birbiriyle akraba olduğu için huzur ve hoşgörü ortamında yaşamlarını devam
ettirmektedirler. Köyde imece usulü yardımlaşma eskiden beri devam etmektedir. Girişimciliği ile
tanınan köy, başarılı olanlara takdir etmekte, düşeni de düştüğü yerden kaldırmaktadır.
59
Şekil-41
1. HATIPOĞULLARI(ÖNERİ)
2. AKKUŞLAR(YORGALI)
3. HIDIROĞULLARI(SERİNKAN)
5. DANACILAR(TANERLER)
60
Şekil-42
8. ÇULHA OĞULLARI(ÇULHA)
16. ÇAVUŞOĞULLARI(ÇADUR)
22. ESE-HÜSEYİN-OĞULLARI(TOLAY)
61
23. KESER OĞULLARI(KESER)
25. ÇAMCIOĞLU(ÇAM)
Şekil-43
27. ÇAMCILAR(SÖNTER)
31. SENEKÇİLER(KOCABAŞ)
62
33. AHMET HOCA EFENDİ(ÖZLEN)
63
Şekil-44 YUKARI MAHALLE
SENEKÇİLER(KOCABAŞ): 1940 yılında Balkıca Köyü den geldiler, Senekçi Süleyman Gök Ali
Oğullarından Gabalı Mustafa nın kızı Ümmü Gökçül ile evlenerek, buraya içgüveyliğine geldi. Şimdi
Gökçül sülalesinin mülkünde ikamet etmektedirler. Mahallede komşularla kız alıp vermişler, doğru,
dürüst yaşamlarından dolayı, köyde sevilen sayılan yardımsever sülaledir. Balkıca da geniş
sülaledir(Kırım Tatarı).
GÖKÇÜL(Gök Ali Oğulları): Sultanlardan kopma bir sülaledir. Mustafa Gökçül İzmir de ikamet
etmektedir. Gökçül mülkünde bu gün Senekçiler ikamet etmektedir(Kabalı Mustafa kızı Ümmü
Hanımın torunları). Ümmü Hanım üç yetimi kendi oğluyla ayırt etmeden kardeş gibi
büyütmüştür(Mehmet Çulha, Hüseyin Oymak, Mustafa Gökçül).Kardeşlik devam etmektedir(torunda)
“ Hayatı boşuna geçirme, iyilik yap, geçip gidenlerden ders al.” Ümmü GÖKÇÜL(Ümmü Hanım)
TOPALAN: (Topal Oğulları)Topalan sülalesi sakin, hoşgörülü, anlayışlı sülaledir. Geleni boş
çevirmezler. Köyün ilerisini, gerisini karışmazlar ve karıştırmazlar. Köyde herkesle iyi geçinmeye
çalışırlar, çalışkan insanlardır.
“Köyde hemen hemen herkese yardım etmişimdir, kimsenin hakkında konuşmadım, herkese değer
verdim, karşılığını da gördüm” Mehmet TOPALAN
YÜKSEL: (Kara Yusuf Oğulları)Köyün sevilen sayılan sülalesidir. Bereketin harman olduğu bu
ailede gelen boş çevrilmez. Herkese yardım edilmeye çalışılır. Herkesle barışık yaşamayı severler.
64
“ Pekâlâ, pek güzel, pek münasip” Hüseyin YÜKSEL(kızınca söylermiş)
ÇÖVÜT (Hacı Veli Oğulları):Köye ilk yerleşen sülalelerden biridir. İleri gelenlerden Veli Ağa çok
zenginmiş, at sevgisi meşhurmuş, zengin olduğu için vergi öder, Veli ağa diye saygı görürmüş. Çövüt
sülalesi bu gün de köy yönetiminde söz sahibidir. Geniş sülaledir.
“ İki şey geri alınmaz, geçen zaman, söylenen söz.” Mehmet ÇÖVÜT(Hacı Gümüş, Rahmetli)
YAPINTI (Yapıcı Oğlu): Tavas’ tan geldikleri söylenir. Köyün yönetiminde söz sahibidirler. İşlerini
doğru, dürüst yaparlar. Çalışkan insanlardır, aman diyene yardım elini uzatırlar. Uzun zamandan beri
köyde ikamet etmektedirler.
OĞLAN(Kara oğlan Oğulları): Uzun zamandan beri köyde ikamet eden, ağırbaşlılığı ile tanınan,
hoşgörüyü düstur edinmiş sülaledir. Köyün ilerisini, gerisini karışmazlar, karıştırmazlar.
KURU: Gümüş dere den gelmiştir. Maneviyata önem veren bir ailedir. Yardımsever, misafirperver,
geleni boş çevirmeyen ailedir. Huzur ve barış ortamında yaşamayı seven, kendi halinde bir ailedir.
SERİNKAN(Hıdırlar): Köyün kurucu sülalesindendir. Köye her zaman olumlu katkıda bulunmayı
seven insanlardır. Köyün ileri gelenlerindendirler. Barış ve hoşgörü ortamında yaşamayı severler.
Mecliste konuşmalarını dikkat ederek konuşurlar. Konuştukları sözlerin nereye varacağın iyi bilirler.
Geniş sülaledir.
ÇAM(Çamcı Oğlu): Uzun zamandan beri köyde ikamet etmektedirler. Huzurun, hoşgörünün,
saygının, sevginin bolca görüldüğü sülaledir.
ÇULHA(Çulha OĞLU): Tavas ‘ tan geldikleri söylenir. Sülale köyün ileri gelenlerindendir. Birlik ve
beraberlik içinde yaşamayı severler. Toplumda saygın insanlardır, herkese yardımcı olmaya çalışırlar.
“ Ne zaman birlik olursanız, başarıdan başarıya koşarsınız, tersi olursa darmadağın olursunuz.”
Süleyman ÇULHA
ASAN(Hacı Bekir Oğlu): Köye uzun zaman önce yerleşen sülaledir. Hareketli sülaledir. Her şeyi
başarmaya çalışırlar, tez canlıdırlar, herkesle iyi geçinmeye çalışırlar. Köyün ileri gelenlerindendirler.
Hayırseverdirler, önde olmayı severler.
65
MUNGAN(Koca Ümmet Oğulları): Köyde huzurun, barışın, sevginin sembolü olarak ikamet eden
sülale, yardımsever, hayırseverliği ile tanınmaktadır. Uzun zamandan beri köyde ikamet etmektedirler.
Çalışmayı severler, aman dileyene yardım elini uzatırlar.
“Çocuklar babam gidiyor diye her haltı yerseniz haftaya buradayım, ben olsam da olma samda
sağınıza, solunuza dikkat ederek yaşayın.” Halil MUNGAN(Avrupa)
TOLAY(Ese oğulları): Dere köyden geldikleri söylenir. (Gök Ali Oğlu)Ese nin çocuğu olmadığı için
evlat edinir. Ese Gabalı Mustafa nın kardeşidir. Tolay sülalesi köyün en sakin sülalelerindendir. Hiç
kimsenin ilerisini gerisini karışmazlar.
“ Yüce dağ ne kadar yüce olursa olsun, bir kenarı yol olur.”Ramazan YARADIŞ
MAYDA (sayfa 57) bakınız. TEKÇELİ, ÇÖVÜT(sayfa 58), SERİNKAN(sayfa 58) ÖNERİ,
SUSAN(Sülek Oğulları): Köyde uzun zamandan beri ikamet etmektedirler. İyi niyetli, kötülük
düşünmeyen, herkese yardımcı olmaya çalışan sülaledir. Çalışkan insanlardır.
OFLAZ(Hasan Hocalar): Köyde ikamet eden köklü sülalelerdendir. İnsanlara yardım etmeyi, hayır
etmeyi severler. Yardım isteyene çekinmeden yardım ederler. Eve geleni boş çevirmezler. Huzuru,
hoşgörüyü seven sülaledir.
“Zengin zengin oluncaya kadar ne cefalar çekmiş, fakir fakir oluncaya kadar ne sefalar sürmüştür.”
Mehmet TANER(Halil)
SÖNTER(Çamcılar): Uzun zamandan beri köyde ikamet etmektedirler. Sakin sülaledir. Kimsenin
ilerisine gerisine karışmazlar. Yardımsever, hoşgörülü, barışçıl aile yapına sahiptirler.
DİLMAÇ(İzmirli Oğlu): Serin kanlardan kopma, kendi halinde sakin bir ailedir. Yardımsever ailedir.
Herkesin işini yapmaya çalışırlar. Kimsenin ilerisini gerisini karışmazlar.
66
Şekil-45 AŞAĞI MAHALLE
Çayırlıktan başlar.
YÜKSEL(Kara Yusuf Oğulları): Önerilerden kopma köklü bir sülaledir. Köyün ileri gelenlerindendir,
hayırda hasenatta ileri bir sülaledir. İmece usulü çalışmayı, adaleti severler (Sayfa 57)
BAYAMCILAR(Sayfa 59)
67
ÇAVDURLAR(Çavuş Oğulları): Önerilerden kopma yaşantılarıyla çevrelerine örnek olmuş bir
sülaledir. Yardımlaşmayı severler, herkesle iyi geçinirler, fedakâr insanlardır.
İBİN(Kara İbrahim Oğulları): Önerilerden kopma, yaşantılarıyla çevrelerine örnek olmuş sülaledir.
Köyün ileri gelenlerindendir. Her işin üstesinden(avcılık, ustalık) gelirler. Hoşgörü ve barış ortamında
yaşamayı severler. Geleni boş çevirmezler, saygılı insanlardır.
“Genç yaşta feleğin çarkından geçtim, dünyanın kaç bucak olduğunu öğrendim.” Ali İBİN(Şef)
TANER(Danacılar)Sayfa 59
“ Yorga’ da herkes birbirine akrabadır. Geçmişten beri köyde huzur ve güven hakimdir.”
KAYACALI: Kayaca Köyü den gelmiştir. Erkek evladı yoktur, kızları vardır. Köyde sevilen sayılan
insanlardır.
KOCABAŞ: Balkıca dan gelmiştir. Senekçilerle akrabadır. Kendi halinde sakin bir ailedir. Köyün
ilerisini gerisini karışmaz. Herkesle iyi geçinmeyi sever. Oğlu yoktur, iki kızı var. (Çakıcı İbrahim)
YORGALI: Sayfa 60
ÖNERİ(Hatip Oğulları): Köyün kurucu sülalelerindendir. Aynı zamanda köyün ileri gelenlerindendir.
Yardımseverliği, hayırseverliği benimsemişlerdir. Misafirperverliği, paylaşmayı severler. Adaletin
sembolü olan bu sülale, çevresine örnek olmuş bir sülaledir. Barışçıl insanlardır, her işi yoluna
yordamına göre hallederler. Geniş sülaledir.
“Bir iş ne kadar zor olursa olsun, insan istedikten sonra başarır.” Hüseyin ÖNERİ(Hasan)
“Yerde bir tek başak bırakmayın, bereketin nerde olduğu bilinmez” İsmail ÖNERİ(Dede)
SABUNCUOĞLU: Bahçe Köy den gelmiştir. Bahçe Köyde geniş sülaledir. Köyün koşmaya çalışan
yardımsever ailedir. Çalışarak, başarmayı, huzur ve hoşgörü ortamında yaşamayı severler.
ÇULHA: Sayfa 58, YAPINTI Sayfa 58, KESER Sayfa 60, TANER Sayfa 59
DANKİ: Balkıca Köyü den gelmişlerdir. Köyün ilerisini gerisini karıştırmazlar. Herkesle iyi
geçinmeye çalışırlar. Yardımsever insanlardır.
68
Şekil-46 HIDIRLAR MAHALLESİ
TEKÇELİ(Küllü oğlu): Antalya Korkuteli(Elmalı) den Nikfer e sonra Yorga ya yerleşmişlerdir. Uzun
zamandan beri köyde yaşayan, köyün ileri gelenlerinden olan bir sülaledir. Misafirperliği,
yardımseverliği ve hayırseverliği ile tanınan sülaledir. Huzurun, hoşgörünün sembolü olan bu sülale
herkesle iyi geçinmeyi düstur edinmiştir. Yokluk zamanı seferberlikte kağnısını bağışlayan Gülşah
Ebeye kağnısız ne yapacaksın diye sorarlar:
SERİNKAN(Hıdırlar): Köyün kurucu sülalesindendir. Köye her zaman olumlu katkıda bulunmayı
seven insanlardır. Köyün ileri gelenlerindendirler. Barış ve hoşgörü ortamında yaşamayı severler.
Mecliste konuşmalarını dikkat ederek konuşurlar. Konuştukları sözlerin nereye varacağın iyi bilirler.
Geniş sülaledir.
“Zengin zengin oluncaya kadar ne cefalar çekmiş, fakir fakir oluncaya kadar ne sefalar sürmüştür.”
Mehmet TANER(Halil)
69
SARGIN: Gireniz den gelmişlerdir. Huzurun, barışın sembolü olan bu sülale, herkesle iyi geçinmeyi
bilen sülaledir. Yardımsever ve hayırsever ailedirler.
ÇIPAR(Salih Oğulları): Uzun zamandan beri köyde ikamet etmektedirler. Herkesle iyi geçinen, gönül
almayı bilen, yardımsever, misafirperver bir ailedir.
YABAR: Köyde yaşayan sakin bir ailedir. Kimsenin ilerisine gerisine karışmazlar. Herkese yardım
etmeyi severler. Kimseyi kırmazlar, çalışkan insanlardır.
ASAN(Hacı Bekir Oğlu): Köye uzun zaman önce yerleşen sülaledir. Hareketli sülaledir. Her şeyi
başarmaya çalışırlar, tez canlıdırlar, herkesle iyi geçinmeye çalışırlar. Köyün ileri gelenlerindendirler.
Hayırseverdirler, önde olmayı severler.
“Sabret, seni zaman haklı bulsun.” Ali ASAN
ÇULHA(Çulha OĞLU): Tavas ‘ tan geldikleri söylenir. Sülale köyün ileri gelenlerindendir. Birlik ve
beraberlik içinde yaşamayı severler. Toplumda saygın insanlardır, herkese yardımcı olmaya çalışırlar.
“ Gerçek arkadaşlık sıhhat gibidir, değeri ancak o yok olunca anlaşılır” Mehmet ÇULHA(Zülo)
TANER(Sayfa 59)
70
Şekil-48 YENİ MAHALLE
YÜKSEL(Kara Yusuf Oğulları): Önerilerden kopma köklü bir sülaledir. Köyün ileri gelenlerindendir,
hayırda hasenatta ileri bir sülaledir. İmece usulü çalışmayı, adaleti severler (Sayfa 57)
ÇULHAOĞLU: Köyde sakin bir hayat süren aile, yardımsever ve hayırseverliği ile tanınır. Köyde hiç
kimsenin ilerisini gerisini karışmazlar. Misafirperverliği, yardımlaşmayı düstur edinen ailedir.
Başarmayı severler.
“Üç türlü kadın vardır: Şimşir kaşık(her şeyi dört dörtlük yapan kadın), düp baldır(her şeyi kırıp döken
kadın), çalkımlı(akşama kadar gezip gelip, yemek pişirirken kocasına çalım atan kadın).
Mehmet TANER(Halil)
71
Şekil-49KAVAK DİBİ MAHALLESİ
SERİNKAN(Hıdırlar): Köyün kurucu sülalesindendir. Köye her zaman olumlu katkıda bulunmayı
seven insanlardır. Köyün ileri gelenlerindendirler. Barış ve hoşgörü ortamında yaşamayı severler.
Mecliste konuşmalarını dikkat ederek konuşurlar. Konuştukları sözlerin nereye varacağın iyi bilirler.
Geniş sülaledir.
“İki alacak defterim var, biri bu dünya da, diğer defter mahşerde tahsil edilecektir.”
Hüseyin SERİNKAN(Gök deli)
ALTINOK(TEKÇELİ) Sayfa-62, ÇULHA Sayfa -63
MUMLU(Kara Halil Oğulları): Köyde uzun zamandan beri ikamet etmektedirler. Dürüst, doğru
yaşamlarıyla örnek olmuş sülaledir. Erkek kalmadığı için şu anda kızlardan doğma torunlarla devam
etmektedir. En bilineni Semerci(rahmetli) dir.
NARİN(Çakıcı Oğulları): Köyde ikamet eden, sakin bir sülaledir. Yardımseverlikte önde
gitmektedirler. Köyün ilerisini gerisini karıştırmazlar. Yaşantıları ile örnek sülaledir.
“Yapılırken heyecan duyulmayan işler, başarılamaz. Yaptığınız işi sevin.” Mustafa NARİN
OYMAK(Koca Osman Oğulları): Uzun zamandan beri köyde ikamet etmektedirler. Kişilikleri ile
örnek olmuş sülaledir. Hayırsever, yardımsever ve olgun sülaledir.
OFLAZ(Hasan Hocalar): Uzun zamandan beri köyde ikamet etmektedirler. Köyün faydalı olan bütün
işlerinde bulunmaktadırlar. Yardımsever, barışçıl, hoşgörüyü önem veren bir sülaledir.
72
Şekil-50 DARAK SOKAĞI
SERİNKAN Sayfa 58, YORGALI Sayfa 63, ÖNERİ Sayfa 61, SERİNKAN Sayfa 58, ÇÖVÜT Sa.58
ASAN Sayfa 63, ÖNERİ Sayfa 61, YORGALI Sayfa 63, MUNGAN Sayfa 59
ÖZLEN(Ahmet Efendi Oğulları): Ahmet Efendi Hoca, Balkıca’ dan gelmiştir. Köyde uzun yıllar
imamlık yapmış, bilgisiyle köyü aydınlatmış bir âlimdir. Şimdi torunları aynı bilgi ve beceri ile
yaşamlarını devam ettirmektedirler. Yardımsever, hayırsever sülaledir..
73
YORGA KÖYÜ DE OYNANAN ÇOCUK OYUNLARI VE GÖÇ EDENLER:
OYUNLAR:
Yorga köyü de; zırıldak(taş oyunu), dama, çelik çomak, toka, evcik, beş taş oynanırdı. Şimdi bazı
oyunlar oynanmaya deva etmektedir.
AYIRLANLAR:
Osman MUNGAN: Köyde zamanında değişik nedenlerden dolayı köyden ayrılmış, bir daha geri
dönmemiştir. Ailenin İzmir taraflarında ikamet ettiği söylenir.
Ali MUNGAN: Aynı zamanda doktor olan Ali Yemen de görev almış olup, evlenip Bağdat a
yerleştiği, bir daha köye gelmediği belirtilmiştir.
Yorgalıların bir bölümü Aydın İncirliova ya göç etmişlerdir. Bu sülale sık sık Yorga Köyü ne ziyaret
etmekte, akrabalarla bağı devam etmektedir.
Mustafa GÖKÇÜL: Yaşamını İzmir de devam ettirmektedir. Ara sıra Köye ziyaret etmekte,
akrabalarla bağını devam ettirmektedir.
Diğer sülaleler her ne kadar köyden ayrılsalar da bayramlarda ve diğer önemli günlerde akrabalarının
yanlarında olmaktadırlar. Akraba bağları kuvvetlidir.
Şekil-52 Şekil-53
74
YORGA KÖYÜ SÜLALE ŞAKALARI VE HİKÂYELERİ:
Mart Şakası
Himmet ve Ahmet aralarında anlaşırlar. “İsmail i ne yapalım edelim Mart soğuğunda havuza
atalım.” Derler. İsmail kahvede otururken, ikisi havuzun kenarına gelirler, yalandan itişip kakışmaya
başlarlar. İsmail; “etmen arkıdeşle böyük insanlasınız, ayıptır” diye yanlarına ayırmaya gelmiş.
Himmet ile Ahmet hemen İsmail e tuttukları gibi havuza atmışlar. Mart ayında su çok soğuk olduğu
için, havuzdan çıkan İsmail(havuzla ev arası on metre) eve varıncaya kadar donmuş. Himmetle Ahmet
uzun süre ortalıkta görünmemişler.
Sakla samanı gelir zamanı
Bir gün ikindi vakti İsmail tütün kırmak için eşeğe hazırlamış. Semerin iki tarafına sele
bağlamış. Eşeğe bindikten sonra köy meydanında ki havuzdan sulamış. Tam yola devam edecekken
kahveden Hacı Ahmet(Rahmetli), Mustafa ve Muzaffer gelmişler. Biri eşiğin sağ tarafına, biri sol
tarafına, biri de arkasına geçmiş. İsmail düşmemek için eşeğe iyice yapışmış. “Etmen ağalar düşcem,
gidin işinize” dediyse de “ bi yere gitmecez bizim işimiz seninle” deyip eşeğe ürkütmeye başlamışlar.
Derin dereye kadar erezil etmişler. İsmail “Hadi bakalım bi gün intikam alırım” demiş, sürmüş eşeğe.
Nasıl intikam alırım diye düşünüyormuş. Aylar sonra olayı unutturmuş. Bir Pazar günü Nikfer’ e
pazara giderken. Bahçe kırına vardığında arkasındandan Mustafa eşeğe binmiş geliyor. İçinden “Şimdi
yaktım çıranı Mustafa gel bakalım” demiş. Mustafa Eşekle yaklaşmış. “Ula arkıdeş yanına varsam bi
şey etmessin değil mi?” dedi. İsmail “Hayır hayır bir şey etmecem” demiş. Yanına gelince, bir anda
eşeğin arkasına geçip semerini devirivermiş. Ayaklarını semerin ipine bağlı olan Mustafa yere
düşünce eşek ayaklarında sürüyerek aşırdak gitmiş. “ Eh Mustafa Efendi seni kim kurtarır bilmem
gari” diyerek, İsmail pazara gitmiş gelmiş. Mustafa’nın eli yüzü toprak içinde kalmış bir şekilde
eve varmış. Evdekiler “bu ne hal ne oldu sana” demişler. Muzafferi çağırmışlar. Mustafa başına
gelenleri anlatmış. Mızaffer: “Enişte biz o adama ne yaptık? Hem sen niye yanına varıyon? O adam
bize birinize kıstırısam çikin yaparım demedi mi?”
Mustafa “ Ne bilen gayınço. Bi sey yapcesen gelmecen, yapmecesen gelcen dedim. O da yapmecen
arkıdeş dedi, ben öle yanına vadım.”
Muzaffer: “ Adam yapcen arkıdeş gel mi decek? Tabi ne yapcene sölemeden yapcek. Seni çikin tuzağa
düşürmüş. Adam haklı biz de ona erezil etmiştik. İntikamını aldı” Demiş.
O gün den keri bi daha İsmail e bıleşmemişler(şaka etmemişler.
Çift Sabanı
İsmail, bir gün ovaya çift sürmeye gidiyordu. Öküzler önünde o arkalarında gidiyodu. O sırada
ovadan Mehmet eşeğe binmiş hanımıda arkada yolda yürüyerek geliyorlar. İsmail selam verip geçince,
O hemen arkasına dolanmış elindeki gırbece arkasından vurunca dünyası yıkıldı sanmış. Hemen
eşeğin arkasına geçmiş, semerini devirivermiş. Mehmet eşekten aşağıya düşmüş. Hanımı da Mehmet e
“ele dokunusen böle olur işte suç senin.” Deyince bişey diyememiş. İsmail, “daha bitmedi Mehmet
intikamı alırım nasıl olsa” deyip geçip gitmiş.
75
Pardösülü Adam
Tahir ve Ali, gece geç saatlerde misafirlikten gelirken, her taraf sessiz, herkes uyumuş, sokakta rahat
rahat yürümeye başlamışlar. O anda köy meydanında elektrik direğinin altında pardösülü, bir karaltı.
İnsan deseler değil, yaz günü sıcakta kim böyle giyinir diye düşünmüşler. “Ula sakın şeytan olmasın”
diye akıllarına kötü şeyler gelmeye her yanları titremeye başlamış. Bildikleri bütün duaları okumaya
başlamışlar. Geri dönemiyorlar çünkü karaltı bir kaybolup, bir ortaya çıkıyormuş. Karaltı elini
kaldırmış, elinde sopa var sanmışlar. Nasıl kaçacaklarına düşünürken, “benim” diye seslenmiş. Korka
korka yanına varmışlar. A aaaa Bizim Hacı Ramazan dayı(Ramazan TANER). “Hacı dayı ödümüzü
aldın, geç vakit ne işin var burada?” demişler.
“Korkma dayım bizim gibilerden zarar gelmez, öylesine ortalığı kolaçan ediyordum” demiş.
Koyun Gütme
Hüseyin koyunlarını almış yasak bölgeye gütmeye gitmiş. Koyunun bacağından bağladığı ipi
eline bağlamış, koyun gidince uyanmak için bağlıyor. O zaman bekçiler Bekir ile Ümmet imiş.
Bekçiler Hüseyin i yasak yerde görünce elinden ipi çözmüşler sürüyle birlikte köye doğru yönelmişler.
Hüseyin uyanmış, koyunlar yok, hemen köye çıkmış. Bekçiler sürüyü götürürken karanlıkta giderken
farkında olmadan Mehmet in nohudunu yedirmişler. Bekçiler yorulunca dinlenmek için ateş
yakmışlar. Hüseyin köyden ovaya gözlerken Çalı altında ateşi görünce anlamış koyunlar orada.
Hemen o yöne gitmiş, bekçiler ateşte ısınırken çaktırmadan Hüseyin koyunları köye sürmüş. Ertesi
gün Mehmet nohudun yedirildiğini görünce orada koyun otlatan Hıdır ile kavga ediyor. Hıdır ben
yedirmedim diye yemin etse de fark etmiyor. Hıdır Muhtarlığa şikâyet ediyor. Bekçiler nohudu biz
yedirdik diyemiyorlar. Olay kapanıyor.
Araba Kurtarma
Salih, “ bir gece Metin Yüksel lere misafir olduk. Evin önünde arkadaşlarla sohbet ederken,
kömür kamyonu geldi. Evin altına rahat girdi. Kömür boşaltıldıktan sonra kamyon çıkmak istedi,
çıkamadı. Çünkü kamyon kömür yüklü iken girdi, yük boşalınca kamyon yükseldi. Ne yapalım diye
düşünürken, “ burada bulunan herkes kamyona binsin” dedik. Hepimiz kamyona binince kamyon
tekrar alçalınca dışarıya çıktı”. (İşi bilme)
İzin Alma
Ali Efendi Hoca, bayram namazı öncesi cemaate vaaz verirken, vaaz uzadığı için cemaat
uyuklamaya başlamış, Kör Süleyman dayı; “Ula Hoca Efendi cemaatin uykusu gemiş, izin ve de
abdast yenilesinle.” Demiş. Hoca Efendi “tamam Süleyman cemaat abdest yenilemek isteyen
yenilesin.” Demiş. Cemaatin yarısı dışarı çıkmış. Ali Efendi Hoca bir daha uzun vaaz vermemiş.
İnsanlık Ölmedi
Şaban Selçuk tan kamyonla gelirken, yolun kenarında yan yatmış kamyon görünce durmuş
yanına gelince, “hayırdır arkıdeş neyin var” demiş. Çorumlu olan şoför, “arka tekerlerim gümledi, bir
tane var, param olmadığı için öbürünü alamıyorum, ne yaparım bilmem” demiş. Şaban kendi
stepnesini vermiş, Çorumlu “ben seni nerde bulcen” demiş. Denizli ye yolun düşese verirsin, yoksa
canın sağ olsun” demiş. Yorga dan Çorum a tayini çıkan Mesut, Çorum da kahveye oturmuş, kahveci
“nerelisin” demiş. Mesut “Denizli, Tavas, Yorga Köyü denim” demiş. Şaban ı tanıyor musun?
Tanıyorum deyince yaptığı iyiliği anlatmış. Kahveci o şoförmüş.
76
Kuşların Sonu
Tuncay öğretmenin kuşları varmış. On beş tatil de memlekete gitmiş, Muhsin e göz kulak ol
diye emanet etmiş. Ahmet, Veli, Ali ve diğer Ali kuşları çalmaya karar vermişler. Ali gözlemci, diğer
Ali, Veli ve Ahmet, kuşları almışlar. Kuşların ikisini Ahmet ile Veli, diğer ikisini de iki Ali almışlar.
Muhsin, iki Ali kuşları yemeden yetişmiş, kuşları kurtarmış. Ahmet ile Veli kuşları ateşte pişirmişler.
Muhsin yetişmiş, “ a cavırla guşları yecesiniz de mi” demiş. Ahmet ile Veli,” gel sende ye” demişler.
Tatil dönüşü kuşlardan ikisinin gittiğini gören Tuncay Öğretmen, soruşturma sonucu kimlerin
yaptığını bulmuş, ancak biri yanlış isim verdiği için Süleyman suçsuz yere dayak yemiş. Süleyman ın
suçsuz olduğu anlaşılmış ama iş işten geçmiş, Tuncay öğretmen babasından özür dilemiş, olay
kapanmış. Kuşları çalanlar o gün okula gitmemişler. Sene sonu Ahmet sınıfta kalmış.
Susuzluk
Çocuklar ovaya inek gütmeye gitmişler. Halil dede “çocuklar suyumuz kalmadı, sarnıçtan su
doldurun gelin” demiş. Çocuklar oralı olamadan oyunlarına devam etmişler. Kurnaz Halil dede “ateş
yakmış soğan ütmeye başlamış. Kokuyu alan çocuklar “ dede biz de yiyebilir miyiz” demişler. Halil
dede “ hay hay buyurun çocuklar” demiş. Soğanı yiyen çocuklar susamışlar, “ dede biz mataraya su
dolduralım gelelim” demişler. Sarnıçtan su içmişler, mataraları doldurmuşlar. Sarnıcın üstü kaygan
olduğu için kaymaya başlamışlar, Halil dedeyi unutmuşlar. Tabi Halil dede bütün inekleri göz kulak
oluyormuş. “Çocuklar gelin gayri çok susadım” dediyse de çocuklar aldırış etmemişler. O zamanlar
bekçiler etrafta hayvanlar zararlılık vermesinler diye dolaşıyorlarmış. Halil dede bakmış çocuklar
gelmiyor, o da inekleri buğday tarlasına sürüvermiş. Hayvanların ekine girdiğini gören çocuklar
hemen koşmuşlar inekleri çıkarmışlar. Çocuklar “dede niye böyle yaptın” deyince, “ oğlum çok
susadım, siz gelmeyince bende hayvanları ekin tarlasına sürüverdim, yoksa siz gelmezdiniz” demiş.
Kasımın Ardıcı
Eskiden köyde insanlar vakit geçirmek için gözlerini kapatır, istene eşya veya ağacı bulurlarmış.
Savak ta Kasımın ardıcı var, gençler köyden(2 km) gözleri kapalı ve gece bu ağacı iddia ederek
bulurlarmış. Ödül ya bir kasa lokum, ya da oğlak vb. olurmuş. Mehmet Ali köy meydanından
adımlayarak kırda bir gülün yanına varır, oradan da adımlayarak ardıcı bulur, ödülleri alırmış. Takip
etmişler nerelere iz koyduysa bellilik etmişler. Mehmet ardıcı bulamaz demişler. O da “ nesine
varsınız” demiş. Gençler; “bir kasa lokumuna” varız demişler. Mehmet “tamam” demiş. Mehmet; köy
meydanından adımlayarak yola koyulmuş. Gençler kurnaz ya, hemen kırda bellilik edilen gülü
kesmişler, kaybolmuşlar. Mehmet adımlayarak geldiğinde, bellilik ettiği el yordamı ile bulamaz.
İçinden “ula arkıdeş burada bi gül olcekti, nere gitti bu gül” diye söyleniyor, bir türlü gülü bulamamış.
Dört defa köy meydanına gitmiş(gözü kapalı ve gece) gelmiş ama gülü bulamadığı için bir kasa
lokumu gençlere alıvermiş. Daha sonra gençler olayı anlatınca; “vay hınayatla vay evelden adımlıyom
adımlıyom bellilik ettiğim gülü bulamıyom, alceniz olsun, nasıl olsa bende size intikam alırım” demiş.
77
Yorulunca Ne Yapsın?
Köyde tütün eskiden gece kırılırmış. Köye tütünü ilk getiren Aliağa oğlu Ahmet ASAN dır.
Mustafa ovaya tütün kırmaya gitmiş. Gece tütün kırıldığı için ova lükslerle aydınlatılırmış.
Mustafa tütün selelerini eşeğe yüklemiş, eşyaları da yükleyince binecek yer kalmamış. Kendisi yayan
köye gelirken, yol biraz ilerisinde gece tarlada tütün kıranların sesinden kim olduklarını bilmiş, boş
araziye takılı eşeğin ipini sessizce çözmüş, binmiş köye gelmiş, eşeğe sahibinin ahırına bağlayıp eve
gitmiş. Tarlada tütün kıran Hakkı, işi bitince seleleri yüklemek için eşeğin yanına gider, bakar, eşek
yok her yerde eşeği aralar ama bulamazlar. Eve geldiklerinde eşeğin ahırda bağlı olduğunu görürler
hayret ederler. Araştırırlar eşeğin Mustafa tarafından götürüldüğünü anlarlar.
Hakkı; “ula Mıstıva arkıdeş, benim eşeğe gece almış köye getirmişsin, bu adam tütün selelerini nasıl
getiri deye hiç düşünmedin mi?”
Mustafa; “na pen arkıdeş yolda geliken yoruldum, senin eşeğe görünce dayanamadım bindim geldim”
demiş. Ertasi sabah Hakkı tütün selelerini eşeğe sarmış gelmiş.
Unutkanlık
Mustafa sabah erkenden traktörle tütün amelelerini tarlaya bırakmaya gitmiş. Römorku traktörden
çıkarmış işini gördükten sonra, Römorku takmayı unutmuş. Köy meydanına gelince genişten dönerken
traktörün arkasında römorku göremeyince çaktırmadan geri dönmüş gitmiş. Ovadan römorku takmış
gelmiş.
KAYNAKLAR:
T.C.Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Dizi II
İnternet:
78
NİKFER TİCARET
79
NİKFER-BARZA KOOP HAYIRLI YOLCULUKLAR DİLER.
80
ÖZÇİFTÇİLER TRAKTÖR GALERİSİ
81
Paylaşarak kazanmayı düstur edinen TANER
Tekstil, hem kendisini, hem de paylaştığı insanlara
memnun etmektedir. Doğru, dürüst alış verişin
sembolü olan işyeri sahibi Ali Rıza TANER, özü
sözü güvenilir esnaf olarak başarılı çalışmalarını
devam ettirmektedir.
Taner kardeşler olarak,
Mevlüt TANER Tekstil,
Muhammet TANER de oğullarıyla otobüs
servisçiliği(Fabrikalara) yapmaktadır.
ÇAM BAKKAL
Esnaflıkta doğruluk ve
dürüstlüğü prensip edinen Ahmet
ÇAM, aldatmayı ve aldatılmayı
sevmez. Müşteriye kaliteli hizmet
vermeyi prensip edinen ÇAM
82
BAKKAL, sahip olduğu
değerleri paylaşmakta, malın
kalitelisini alıp, kaliteli hizmet
vermektedir. Çevresinde sevilen
sayılan esnaf olarak yaşamını
devam ettirmekte olan Ahmet
ÇAM esnaflıkta başarılarının
hep devam edeceğini
belirtmiştir.
ZİRVE YEM
Paylaşarak kazanmayı
seven Tavas’ ın önde gelen
esnaflarından olan İzzet ÇÖVÜT
yöre halkına kaliteli hizmet
vermektedir.
Tarım Makineleri, süt
sağma odaları, satış, servis, yedek
parça ve yem ticareti ile kaliteyi
yakalayan Zirve Yem istenilen her
yere anında ulaşmakta, müşterinin
memnuniyetini kazanmaktadır. Alış
verişte dürüstlüğü ilke edinen Zirve
Yem, başarılı çalışmaların devam
edeceğini belirtmiştir.
ZİRVE YEM
83