Professional Documents
Culture Documents
İNCELEMESİ
Rana Gözmen 9/A 520
HALK ŞİİRİ
NERDESİN
DÜZ YAZI ŞEKLİ: Uykumu bir ses böler geceleyin: -Nerdesin? İçim ürpermeyle dolar.Beni çağıran bu sesin
aşığıyım,yıllar var ki ben onu arıyorum.Gün olur bu ses sürüyüp beni derbeder,rüzgarlara karışır gider.Gün
olur beraber peşimden yürür, bana ansızın haykırır: -Nerdesin? Ben içimden bütün sevgileri atıp varlığımı
yanlız ona verdim.Bir gün bana derinden elverir ki, ta derinden bir gün bana '' Gel'' desin.
ŞİİRİN BÖLÜMLERİNİN AÇIKLANMASI: İlk kıtada bir sesin onun uykusunu böldüğünü belirtmiş ve şair onu
çağıran sesi arıyormuş.İkinci kıtada ise peşinden gittiğini ve ona neredesin diye haykırdığını
anlatıyor.Üçüncü kıtada içindeki bütün sevgiyi o sese ayırdığını ve bir gün ona gel demesini elvermiş.
SÖZ SANATLARI: “Bütün sevgileri atıp içimden“mübalağa (abartma)” sanatı vardır.İnsanın bütün sevgileri
içinden atması mümkün değildir.
ZİHNİYET (DÖNEM ÖZELLİKLERİ,SOSYAL VE KÜLTÜREL YAŞAYIŞ ÖZELLİKLERİ): Ahmet Kutsi Tecer, “Beş
Hececiler”den sonra halk şiirine yeni ses ve söyleyiş olanakları kazandıran Necip Fazıl, Ahmet Hamdi
Tanpınar ve Ahmet Muhip Dıranas kuşağındandır.Ahmet Kutsi, Avrupa’da öğrendiklerini memleket
sevgisiyle birleştiren, eserleri kadar halk şiiri ve geleneksel tiyatro üzerine yaptığı araştırmalarla da öne
çıkan bir şair, aydın ve eğitimcidir.Şiirlerinin kaynağı halktır. Bu nedenle saz şiirinin ve âşık tarzının bütün
inceliklerini sabırla araştırıp folklor değerleriyle birleştirmiş, milli şiir anlayışının kurulmasında önemli bir
rol oynamıştır. Cumhuriyet dönemindedir.
DİL VE ANLATIM ÖZELLİKLERİ: Sade, yalın okuyan herkesin rahatça anlayacağı günlük hayatta kullanılan
dil kullanılmıştır.
ŞAİR: Ahmet Kutsi Tecer, 1901’de Kudüs’te dünyaya geldi. Babası, Kudüs’te memurluk yapan
Abdurrahman Bey, annesi Hatice Hanım’dır. Ahmet, dört çocuklu ailenin en küçüğüydü. Kutsi adı
kendisine Kudüs’te doğduğu için verildi.1937’de öğretmen Meliha Hanım’la evlendi. Bu evlilikten iki
çocukları oldu.1957 – 1966 yılları arasında İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’nde estetik, Gazetecilik
Enstitüsü’nde halk edebiyatı dersleri verdi. İstanbul Eğitim Enstitüsü öğretmeniyken 1966 yılında emekli
oldu.Ahmet Kutsi Tecer, 23 Temmuz 1967’de Vakıf Gureba Hastanesi’nde hayata gözlerini yumdu.
Zincirlikuyu Mezarlığı’na gömüldü.
DİVAN ŞİİRİ
GAZEL
Ahmedî
ÖLÇÜ VE DURAKLAR: Şiir aruz ölçüsü ile yazılmıştır.(Mef'ûlü / fâilâtü / mefâîlü / fâilün)
UYAK (KAFİYE) ÇEŞİTLERİ ve REDİFLER: nişan gerek/ kan gerek / can gerek / gülsitan gerek/ tuvan gerek/
cinan gerek / nihan gerek/ nardan gerek: gerek’ler redif , an’lar tam kafiyedir.
TEMASI VE KONUSU: Şiirde tema olarak aşk-sevgili konusunun işlendiğini görmekteyiz.Şair bu şiirinde
sevgilisine duymuş olduğu aşkı onun varlığı ve yokluğunun sonuçlarını anlamıştır.
DÜZ YAZI ŞEKLİ: Âşık olana aşk ateşinden iz gerek; (aşığın) bağrının yanık, gözlerinin yaşının da kanlı
olması gerek.Sevgili, sözü edenin başka şeylerden kurtulmuş olması gerekir; (çünkü) sevgiliyi isteyen
kişiye canını terk etmek düşer.Sevgiliyi arzu eden eziyete katlanmalı, kendine gül bahçesi gereken de
dikene sabretmelidir.O put kadar güzel bir sefa mumudur, pervane gibi yanarak ona erişmek için güç
kuvvet gerekir.Seni yüzünü gören için hurilerin yüzüne gerek var mı, kapında yer bulana cennet bahçeleri
mi gerekir.Gonca dudağından söz açmak isterdim ama, o nazik sırrı bilirim ki gizli kalması gerekir.Ahmedi
gönül hastası olduğu için dudağına heves eder, çünkü ona nar şekeri (kırmızı dudak) gerekir.
SÖZ SANATLARI: Benzetme: bağrı kebab derken bağrın aşk ateşiyle yanmasını kebaba benzetmektedir.
Benzetme: gonca leb derken sevgilinin dudaklarının goncaya benzetildiği görülür.
Benzetme: Dil hastedir ona şeker-i nârdan gerek dizesinde gönül hastaya gözyaşı ise nar tanelerine
benzetilmiştir.
DİL VE ANLATIM ÖZELLİKLERİ: Şiirin tamamında Arapça-Farsça sözcük ve tamlamalar yer almaktadır.
Süslü, sanatlı mazmunlara (imge) dayalı bir dili vardır.
ŞAİR: Asıl adı Tâceddîn İbrâhîm bin Hızîr’dır.Şiirlerinde Ahmedî mahlasını kullanmıştır. Doğum yeri ve
tarihi kesin olarak bilinmemektedir. 1334 yılında doğduğu tahmin edilir.14. yüzyıl divan edebiyatı
sanatçısıdır."Divan" sahibi olan ilk Anadolulu şairidir.Kendi döneminde en fazla eser veren şair olarak
bilinir.Gazel, mesnevi ve kaside türünde oldukça başarılı olmuştur.Eğlence, aşk, tabiat ve tarih temalı
şiirler yazmıştır.İran şiirinin öz ve şekil özelliklerini Türkçe olarak kaleme aldığı şiirlerinde uygulamaya
çalışmıştır.Canlı betimlemeler ve renkli anlatımı ile ün kazanmış olan Ahmedi'nin şiirlerinde güzellik ön
plandadır.Eserlerinde ağırlıklı olarak din dışı konuları işlemiştir.En önemli ve kendisine büyük ün
kazandıran eseri "İskerdername"dir. Yine "Cemşid-i Hurşit" diğer önemli bir eseridir.1413 yılında 80'li
yaşlarda iken kimi kaynaklara Kütahya'da, kimi kaynaklara göre Amasya'da hayatını kaybetti.
GÜNÜMÜZ ŞİİRİ
GÜN OLUR Kİ
TEMASI VE KONUSU: Şiirde tema olarak insanın zaman zaman içinde düştüğü anlamsızlık duygusu
konusunun işlendiğini görmekteyiz.
DÜZ YAZI ŞEKLİ: Gün olur ki ne gökyüzü para eder, ne deniz kenarı, ne bağlar bahçeler.Gün olur ki ne kız,
ne rakı, ne şiir.Hiçbir şey insanı sarmaz, kandıramaz.Elindeki tas her çeşmeden boş döner.Gün olur ki
çıldırmak işten değildir.
ŞİİRİN BÖLÜMLERİNİN AÇIKLANMASI: Yalnızlığın kıskacında insanın kimi zaman içine düştüğü anlamsızlğı
hayatın boşluğu kavramlarını işlediğini görmekteyiz.
SÖZ SANATLARI: Tenasüp: Deniz kenarı , bağ, bahçe, gökyüzü birbirleriyle bağlantılı kelimeler bir arada
kullanılmıştır.
DİL VE ANLATIM ÖZELLİKLERİ: Şiirin dili günümüz sade Halk dilidir. Kullanılan imgeleme ve benzetmeler
şaire özgün olmakla beraber okuyanın rahatlıkla anlayabileceği açık duru ve yalın bir dil vardır.
ŞAİR: 4 Ekim 1910 yılında Diyarbakır’da doğmuştur.Türk şair, yazar ve çevirmendir.Cumhuriyet dönemi
Türk şiirinin önde gelen şairlerinden biridir. "Otuz Beş Yaş" şiiriyle özdeşleşen Tarancı, "sanat için sanat"
anlayışına bağlı kalmıştır.Eserlerinde "ölüm korkusu" hâkimdir.Pencereye konan kuşta, yoldan geçen
çocukta, havada ölümü hatırladığı için ona Ölüm Şairi de denmiştir. Karamsar ruh hali ve yaşama sevgisi
arasında kalıp bu ikilemini şiirlerine yansıtmıştır. Ayrıca şiirlerinde derin felsefe ve fikirlerden
bahsetmemiştir.Cahit Sıtkı Tarancı kısmi felç geçirerek konuşma yetisini kaybetmiştir. 12 Ekim 1956 yılında
Viyana’da tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetmiştir.Eserleri: Otuz Beş Yaş, Ömrümde Sükût,
Düşten Güzel, Ziya'ya Mektup.