You are on page 1of 1

Konuşma, yazışma ve duyguları anlatma aracı dildir.

Bir milletin
dili, anlatım yönünden zengin, fertlerin birbirlerin kolaylıkla
anlayabilecekleri kadar sadeyse o milletin fertleri arasında
milli bağ da o derecede kuvvetli olur. Bir milletin yaşama tarzı
olan kültür de ancak zengin bir dil ile ilerler, yayılır.
Birbirinin konuştuğunu tam olarak anlayan ve duygularını da aynı

dille paylaşın fertlerin meydana getirdiği toplumlar birlik


içinde olurlar. Birlik içinde olan toplumlar kuvvetli
olacaklarından dirlik içinde olurlar ve bağımsızlıklarını
korurlar. Yabancı kelimelerden arındırılmış, eski yeni
ikiliğinden ve zıtlığından kurtarılmış, herkesin anlayabileceği,
milletin benimseyeceği bir dil, milli duyguların kuvvetlenmesini
sağlar. Türk dili şuurla işlendiği takdirde ilmin ve fennin
gelişmelerine uyum saylayabilecek bir yapıya sahiptir.

Yeryüzünde kültür ve kelime alış verişinden dolayı, içinde


hiçbir yabancı unsur taşımayan arı dil bulunmasa da sağlık
durumu tam olan her dil, kendisini yabancı saldırıya karşı
korur; çünkü dili yapan insan değildir; insana milli özelliğini
veren, dildir.
Nasreddin Hoca, yedi asırdan beri dünyaya gülen o koca adam. Ona
her yerde bir beşik ve her devirde bir mezar gösterilir. Amma o
bunlardan hangisinde sallandı, büyüdü? Bu gün de nerede
yattığını Allah bilir. Bizim bir bildiğimiz, bir duyduğumuz var
o bu gün bir kolu doğuda, bir kolu batıda ve ruhu ebedilikle bir

baştadır. O, bu dünya durdukça duracaktır. Bu ne sihirdir ne


keramet; ne de şöyle bir el çubukluğu marifet. Nasreddin Hocayı
bu ölmezliğe eriştiren gülen yüzü, tatlı dilidir. Biri gönlün
yaylası, biri de yaylanın güneşidir. Zaten adam dediğin ya
yüzünden belli olur, ya sözünden. Kötü adam acı soğan sözlü ve
kara bulut yüzlüdür. Bu kara gülmezlerin yüzlerinden düşen yüz

parçaya bölünür. Saya yağı ile yağlar, çakır dikenle dağlar.


Halbuki iyi adam tatlı dilli güler yüzlüdür. Bu güleç yüzlü
adamların yüzlerinden nur mu dedin nur akar, dillerinde de bal
mı bal damlar. Hele de hocanın. Ne gözünde bir karartı vardır ne
de yüzünde bir morartı; alnının ortası bile güleç ve şendir.

İlle de dili. Alimallah kaymak çalıverir balın üzerine. Gayrı


onun sözüne sohbetine dediklerine doyulur mu? Hanları
hanümanları cümle alemi ağzına baktırır. Her yiğidin bir yoğurt
yiyişi vardır. Onunda huyu bu, dobra konuşmak. Bir laf dilinin
ucuna geldi mi öyle vezir vüzera gibi yut gitsin etmez. Lakin,
parmağım gözüne kör kadı hesabı değil, şöyle tam yerine ve
dengine getirir ve taşı da gediğine öylesine güzelce
oturtuverir.

You might also like