You are on page 1of 58

Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim

www.omurhocauzaktanegitim.com

DiL BiLiM
DERS İZLEME
DEFTERİ

omurhoca_edebiyat_turkce_oabt

www.omurhocauzaktanegitim.com

05055716508
ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 1
Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

Dil, insan-varlık ilişkisinde bilme, insan-insan


ÜNİTE 1 ilişkisinde iletişim aracıdır.
İletişimi sağlayan her çeşit gösterge, her
DİL VE YAPAY DİL türlü araç dil sayıldığı için dil bilimin kurucusu F.
“Dil nedir?” sorusunun genelgeçer bir De Saussure dili, “İletişimi sağlayan göstergeler
cevabından bahsedemiyoruz. Dilciler tarafından dizgesi” olarak tanımlamıştır.
dil farklı şekillerde tanımlanmıştır. Dilleri oluşma türlerine, kullanılma yerleri ve
Bu tanımların bazılarını inceleyelim: işlevlerine göre, doğal ve yapay diller şeklinde;
 Dil, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan yazı dili olup olmamaları bakımından da yazı
doğal bir vasıta, kendisine mahsus kanunları olan dilleri ve konuşma dilleri biçiminde türlere
ve ancak bu kanunlar çerçevesinde gelişen canlı ayırabiliriz. Dünyadaki ilk yapay dil
bir varlık, temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış “……………………………………….. Mehmet Muhiddin
bir gizli anlaşmalar sistemi, seslerden örülmüş tarafından Osmanlı İmpartorluğunda ortak bir
toplumsal bir müessesedir(M.ERGİN). kültür dili oluşturma amacıyla 1574 yılında
 Dil, insanlar arasında karşılıklı oluşturulmuştur.1 Yapay dillerden en önemlileri
haberleşme aracı olarak kullanılan; duygu, ……………………………. ve ……………………………….
düşünce ve isteklerin ses, şekil ve anlam dilidir. 2 Bunlar arasında en önemlisi
bakımından her toplumun kendi değer Esperantodur. Polonyalı göz doktoru Zamenhof
yargılarına göre şekillenmiş ortak kuralların tarafından geliştirilmiştir. Diğer yapay dillerin
yardımıyla başkalarına aktarılmasını sağlayan, bazıları İdo, Oksidantal, İala, Novial,
seslerden örülü çok yönlü ve gelişmiş bir İnterlingua’dır. Yapay dillerin doğal dillerden en
sistemdir.(Z. KORKMAZ). önemli farkı donmuş bir görünüme sahip
 Dil; düşünce, duygu ve isteklerin, bir olmaları ve canlılık özelliklerinin olmamalarıdır.
toplumda ses ve anlam yönünden ortak olan Doğal diller sürekli bir değişim halindeyken
öğeler ve kurallarından yararlanılarak yapay diller kuralları belirlenmiş ve katılaşmış
başkalarına aktarılmasını sağlayan çok yönlü, çok şekilde karşımıza çıkar.
gelişmiş bir sistemdir(D. AKSAN).
 Duygu, düşünce ve dileklerimizi anlatmaya DİLLERİN TEMEL ÖZELLİKLERİ
yarayan işaretlerin daha çok ses işaretlerinin 1. Dillerin doğal diller ve yapay diller olmak
hepsine birden dil denir.(T.N.GENCAN). üzere iki gruba ayrıldığından, doğal dillerin
 Dil, insanların meramlarını anlatmak için sürekli değişen canlı bir yapıya sahipken yapay
kullandıkları sesli işaretler sistemidir(T. dillerin donuk bir görüntü sergilediğinden
BANGUOĞLU). yukarıda bahsedilmişti. Yine biraz önce dediğimiz
 Dil, zihinsel bir organdır(N.CHOMSKY). gibi yapay dillerden en önemlileri
 Dil, yalnızca insana özgü olan, ülkülerin, ……………………….. dili ve ……………………… dilidir.
duyguların ve arzuların isteyerek üretilen 2. Diller her kavmin kendi toplum yapısına göre
simgeler yoluyla aktarılmasını sağlayan içgüdüsel şekil almış özel bir anlaşmalar sistemidir,
olmayan iletişim yöntemidir(E.SAPİR). dolayısıyla dünyadaki kavim sayısınca dil vardır.3
 Dil, sınırlı anlamın sınırsız kullanımıdır(W. 3. 1929’da Fransız akademisi dünyada 2796 dil
VON HUMBOLDT). olduğunu ileri sürer. 2000 yılında yayınlanan bir
 Dil, kendi düşüncelerini sesin yardımıyla özne
ve yüklem aracılığıyla anlaşılır duruma 1
Doç. Dr. Kerim Demirci, Türkoloji İçin Dil Bilim,
getirmektir(EFLATUN). S.334
2
 Söz, zihnin birikimlerinin temsilidir(ARİSTO). 3
Prof. Dr. Süer Eker, Çağdaş Türk Dili, S. 91
Prof. Dr. Zeynep Korkmaz, Türkiye Türkçesi
Grameri Şekil Bilgisi, S.LXI

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 2


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

başka rapora göre ise dünyada 4994 dil tespit …………………” adı verilir. Saussure’ye göre
edilmiştir. Ancak, 1980’lerden günümüze kadar göstergenin nedensizliği, dilin temel yasasıdır.
çeşitli temel kaynaklarda yeryüzündeki dil sayısı 9. Dil öğrenilen değil edinilen bir süreçtir.
için 6.000 ile 7.000 arasında bir rakam Yapılan deney ve çalışmalarda dört günlük bir
verilmekte, fakat tahminler 3.000 ile 10.000 bebeğin ana dilini diğer dillerden ayırt edebildiği
arasında değişmektedir. Kaynaklarda genel belirlenmiştir.6
olarak günümüzde 3000’e yakın dil olduğu bilgisi 10. Dilin üretim yetisi sınırsızdır. Dillerde tümce
geçer. Bu dillerden ancak 78’inin edebiyatı sayısı sonsuzdur. Chomsky dilde sözcüklerin,
olabilmiştir.4 kuralların sınırlı olduğunu ancak bu sözcük ve
4. Doğal dillerden hiçbiri gelişmiş veya ilkel kurallarla sınırsız sayıda sözcük
şeklinde nitelendirilemez. Her dil kendi oluşturulabileceğini belirtmiştir(üretimsel dil
konuşurlarının iletişim ihtiyacını çözer.5 bilim).
5. Dillerde kurallar ve biçimbirimler sınırlı ama 11. Dillerde tümce uzunluğunda bir kısıtlama
üretilebilecek cümleler sınırsızdır. Sıfır ve dokuz yoktur. Bu, dilin cümle yapısının
arasındaki sayılarla nasıl astronomik rakamlar ……………………………… özelliğidir.
elde dilebiliyorsa aynı şekilde dilin sınırlı sözcük 12. Dil, toplumsal katmanlara göre değişir. Bu
ve kurallarıyla sonsuz sayıda üretim yapılabilir. değişim sonucu argo ve jargon ortaya çıkar.
(Chomsky) 13. Diller arasında benzerlikler ve ortaklıklar
6. Dil, göstergelerden oluşan bir dizgedir. (F. De olabilir.
Saussure) 14. Dili tüm toplum ortak bir anlaşma
7. Bütün doğal diller varyantlaşmaya yapmışçasına aynı şekilde kullanır. Bu, dilin
eğilimlidir. Varyantlaşmanın iki önemli sonucu ………………………... 7 Uzlaşımsallık dil bilimde
vardır: Ses denklikleri ve lehçe-şive-ağız konvansiyon olarak da adlandırılmaktadır.
oluşumları. Farklı coğrafyalardaki toplumlar 15. Diller arasında anlam ve sözcük alışverişi
zamanla aynı dili farklı ses değişiklikleriyle ödünçleme olarak adlandırılır. Başka dilden
kullanmaya başlarlar. Örneğin Türkiye alınan sözcüğe ………………………… sözcük adı
Türkçesinde /y/ sesi ile başlayan tüm sözcükler verilir. Ödünçlemenin diğer isimleri kopyalama
Kırgızcada /c/ ile Kazakçada /j/, Altay, Hakas ve ve alıntıdır.
Tuva Türkçelerinde /ç/ ile başlar(Bkz. Ses 16. Dil bilimde gösteren, gösterilen ve gönderge
Denklikleri). kavramları önemlidir: Bir sözcüğü oluşturan
8. Her dilde gerçek dünyadaki sesler gösteren, zihinde uyandırdığı kavram
nesneler(gönderge) seslerden oluşan sözcüklerle gösterilen gerçek dünyadaki madde ise
ifade edilir. Yansıma sözcükler dışında göndergedir. Örneğin taş sözcüğünü oluşturan
sözcüklerin hangi seslerden oluşacağı tamamen /t-a-ş/ seslerinin bir araya gelerek oluşturduğu
sebepsizdir. Buna dil bilimde “…………………….. yapı gösteren, söylendiğinde duyan kişinin
zihninde uyanan taş resmi gösterilen, gerçek
dünyadaki taş ise göndergedir.
4
Prof. Dr. Mustafa İsen ve Komisyon, Eski Türk 17. Dili oluşturan yapısal birimler şöyle
Edebiyatı El Kitabı, Grafiker Yay., S. 10 gösterilebilir:
5
Burada sınava yönelik olmasa da meraklısına şu
bilgileri de verelim: Dillerin ortaya çıkış amacı “ses>bağımlı biçim birim > bağımsız biçim
iletişim ihtiyacını çözmektir. Bunun ilginç bir örneği birim>bağdaştırma>cümle>metin” (Bağımlı
Giresun’un Kuşköy isimli bir köyünde görülmektedir. biçimbirimler ekler, bağımsız biçimbirimler ise
Arazi şartlarının elverişsizliğinden dolayı Kuş dili,
ıslık dili adı verilen bir dille iletişim sağlanmaktadır. sözcüklerdir.)
Bu dil sıfırdan üretilmiş bir dil olmayıp /i, ö, ü/
6
ünlüleri ve /f, ç, k/ ünsüzleri sayesinde yapılır. Bu dil Prof. Dr. Nurettin Demir-Prof. Dr. Emine Yılmaz,
Giresun dışında Kanarya Adalarında, Fransa’da ve Türk Dili El Kitabı, Grafiker Yayınları, S. 15
7
Meksika’da da konuşulmaktadır. Prof. Dr. Osman Toklu, Dilbilime Giriş, 25

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 3


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

16. Dilin en küçük birimi sestir, dilin en küçük dayanağı günümüz insanının bile konuşurken el-
anlamlı birimi ise sözcüktür. Sözcükler ve ekler kol hareketlerinden yararlanmasıdır.
birer morfemdir(biçimbirim).
5. Toplumsal Denetim Kuramı:
DİLLERİN DOĞUŞU İLE İLGİLİ KURAMLAR Bu kuram konuşmanın insanın kendi dışındaki
1. Yansıma Kuramı(Ding Dong Kuramı): kişileri denetim altına alarak kişisel
Bu kuram dilin, insanın doğadaki sesleri gereksinimlerini karşılama isteği sonucunda
taklit etmesinden doğduğunu savunur. Hav hav, doğduğunu ileri sürer. Bu kuramın temel
şırıl şırıl, miyav, me vb. doğada bulunan seslerin düşüncesi şudur: Konuşma, insanın coşkusal
insanlar tarafından tekrarlanması konuşmayı deneyleri, yaşamı ile rastgele eyleminden
oluşturmuştur. Yansıma kuramı Max Müller’e doğmuştur; bu eylem, simgesel bir yoldan, öteki
aittir. Bu kuram literatürde “Ding Dong Kuramı” bireylerin davranışlarını denetim altına almak,
olarak da bilinir. kendi kişisel istekleriyle gereksinmelerini
doyurmak amacına yöneliktir.
2. Ünlem Kuramı:
Bu kuramı Demokritos ileri sürmüştür ve 6. Ay Dil Kuramı:
konuşmanın insanın duygusal özellikleriyle Ernest Bökmen tarafından ileri sürülen bir
bağlantısı olduğunu savunmuştur. Bu kurama kuramdır. Kurama göre insanlar ağız
göre dilin temeli, insanın ilkel coşkularının hareketleriyle ayın hareketlerini taklit etmişler
bilinçsiz anlatımlarıdır. İlkel insan, coşkusunu bir böylece dil oluşmuştur.
takım davranışlarla dışa vururken, bu
davranışların coşkusunu anlatmaya yetmediği 7. Güneş Dil Kuramı:
yerde sesler çıkartmaya başlamıştır. İşte bu Dr. Hermann Kvergitsch’in “Türk dillerindeki Bazı
sesler gelişerek dili oluşturmuştur. Bu kuramın Unsurların Psikolojisi” isimli 41 sayfalık eseri bu
diğer temsilcileri: Epicuros, Lucretus, Vico, teorinin kaynağıdır. Bu eser 1935’te yazarı
Rousseau’dur. tarafından Atatürk’e gönderilir. Bu teoriye
benzer fikirler Osmanlı zamanında Mustafa
3. İş (Etkileşim) Kuramı: Celaleddin Paşa, Samih Rifat gibi kişiler
Bu kurama göre konuşma insanların birlikte tarafından da ortaya atılmıştı. Bu kurama göre
belirli bir işi yaparken çıkardıkları seslerden insanın güneş karşısındaki duygularından dil
doğmuştur. İş yapılırken tek düzelikten doğmuştur. Bu kurama göre insan fizyolojisi ilk
kurtulmak, birlikte çalışmayı güdülemek, canla sesi /a/ şeklinde çıkarır ve bu da zamanla ağ
başla çalışılmasını sağlamak için insanların sözcüğüne dönüşmüştür. “ağ” sözcüğü eski Türk
çıkardıkları “ha, hı, he, ho, hu, eh” gibi bir takım dillerinde renk değiştirmek, ışık, gök, zekâ gibi
sesler konuşmanın temelini oluşturur. Kurama anlamlara gelir. Bu da ilk dilin Türkler tarafından
göre dil, toplu iş yapan insanlar tarafından oluşturulduğunun kanıtıdır. Bu ilk sözcükteki a
çıkarılan seslerden doğmuştur. Zira, bu ortak ünlüsü diğer ünlülere, /ğ/ ünsüzü ise diğer
yapılan ilk iş ‘kazmak’ eylemidir ve ilk insan ünsüzlere kaynaklık etmiştir. Kuram Atatürk’ün
sesleri de bununla ilgilidir. Bu kuram da konuya ölümünden sonra rafa kaldırılmış; İbrahim Nemci
tam bir açıklık getirememektedir. Dilmen, Ankara Üniversitesi’ndeki Güneş Dil
Teorisi derslerine son vermiştir. Kuram, Türkçe
4. Beden Dili Kuramı: ve Sümerce arasında bağ kurmuş; Atatürk
Bu kurama göre insan anlaşmak için el-kol tarafından desteklenmiştir. Kuram tüm
hareketleri yaparken birtakım sesler de çıkartır. sözcüklerin Türkçeden geldiğini iddia ettiği için
İnsan hareketle ses arasında bağlantı kurduğu dilde tasfiyeciliğin durmasına sebep olmuştur.
zaman konuşma doğmuştur. Bu kuramın temel

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 4


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

8. Ruh-Bilimsel Teori: Wunt’un savunucusu İzole Dil: Bir dil ailesi içerisinde yer alan ancak
olduğu bu kuram dilin oluşumunu; beden dili, coğrafi bakımdan ailenin diğer üyelerine komşu
jest ve mimik vb. uyarıcılara bağlamıştır. ya da yakın olmayan, eldeki dil bilimsel verilere
göre herhangi bir dil ailesi içerisinde yer almayan
ve aynı dil ailesi içerisinde yakın akrabası
UYARI: Türk dili tarihinde dillerin doğuşu ile ilgili bulunmayan dildir. İzole diller arasında en
olarak kendi teorisini ortaya atanlardan biri de bilinenler İspanya-Fransa sınırında konuşulan
Aşık Paşa’dır. Baskça ve Japonya’da kullanılan Aynucadır.
Devlet Dili: Devlet yönetiminde ve kamu
DİL TÜRLERİ alanında yasal ve zorunlu olarak kullanılması
Ana Dil(Ata Dil): Bir dilin veya dil ailesinin tarihi gereken dil veya dillerdir.
gelişim sürecinde kuramsal olarak var olduğu Resmî Dil: Bir ülkenin tamamında veya bir
düşünülen en eski şeklidir. bölgesinde yönetim dili olarak kullanılan ve yasal
Ana Dili: İnsanın genellikle annesi veya bebeklik statüsü bulunan dildir. Resmi dil, anayasa ile
döneminden itibaren birlikte olduğu kişilerle belirlenir.
etkileşim aracılığıyla edindiği dildir. Birinci dil, asıl Bölgesel Dil: Bölgesel dil, bir ülkede genellikle
dil olarak da nitelendirilir. belirli bir bölgede farklı bir etnik grup veya
Lingua Franca: Ortak dil olarak tanımlanabilir. gruplar tarafından kullanılan dil veya dillerdir.
Yoğun dil temaslarının bulunduğu bölgelerde
farklı dil konuşurlarının uluslar arası anlaşma Ölü Dil: Bazı diller zaman içerisinde kullanılmış
aracı olarak kullandıkları dildir. İngilizce, ancak daha sonra tarih sahnesinden
Avrupa’nın Lingua Franca’sıdır. silinmişlerdir. Bu dillere ölü diller adı verilir. Bir
Ölçünlü Dil: Belirli bölgede yazı dili olarak da dilin ölmesinin en yaygın iki sebebi dili konuşan
kullanılan standartlaşmış dildir. Türkiye’nin toplumun yok olması veya o dili konuşan
ölçünlü dili İstanbul Türkçesidir. insanların başka dili tercih etmeye başlamasıdır.
UYARI: Her coğrafyada ağızlardan biri ölçünlü dil Bu sebeplerden birincisi daha yaygın
olarak seçilir. Örneğin Türkiye’de İstanbul ağzı, görülmüştür. Sümerce, Ubuhça, Elamca, Hurrice
Azerbaycan’da Gence ağzı, Özbekistan’da , Dravidce, Urartuca ve Hititçe ölü dillere en iyi
Taşkent ağzı ölçünlü dil olarak seçilmiştir. örneklerdir. Latince ve Sanskritçe gibi bazı diller
UYARI: Bir dilin ölçünlü dil olması için şu ise ölmüş ancak form değiştirmişlerdir. Hotanca,
aşamalardan geçmesi gerekir: Sogdca, Toharca, Estrükçe ölü dillere örnek
seçim>kodlama>yerleştirme>seçkinleştirme. olarak verilebilir. Ölü bir dilin dirilmesi mümkün
Argo: Belirli bir toplumsal grup arasında gelişen, gözükmemektedir ancak İbranice gibi zaman
o grup dışında anlaşılamayacak söz varlığına zaman konuşuru çok azalan ama İsrail’in
dayalı özel dil. Argonun saygınlığı, ölçünlü dile kurulmasıyla ve resmi dil yapılmasıyla yok
göre çok düşüktür. Bayıl-(para ödemek), olmaktan kurtulan dillerden söz edilebilir. (Bu
cins(garip), dümen(hile), kandil(çok sarhoş), konuda meraklısına ilginç bir bilgi daha verelim:
yeşer-(çok beklemek) vb. örnekler verilebilir.8 Kimi diller, tıpkı insanlar gibi ölüm anında can
UYARI: Türkçenin ilk argo örnekler Divanu çekişir ve ölür. Bugün dünya üzerinde çoğu dil
Lugati’t-Türk’te yer alır. yakın geçmişte maalesef son konuşucularını da
Jargon: Aynı meslekte veya toplumsal grupta yitirerek dil atlaslarında ‘Ölü Diller’ ismi altındaki
bulunan insanların birbirleri arasında terimlere yerini aldı. Örneğin Batı Kafkasya dili Ubuhça son
dayalı saygınlığı yüksek konuşma aracıdır. Ticaret konuşucusu Tevfik Esenç’le birlikte 8 Ekim
dili, tıp dili vb. 1992’de öldü.)

8
Prof. Dr. Süer Eker Çağdaş, Türk Dili, S. 41

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 5


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

DİLBİLİMİ VE DİLBİLGİSİ DİLBİLİMİNİN KOLLARI


Dil bilimi, dil olgusunu ve yeryüzündeki tüm Ses Bilgisi (Fonetik): Dil, seslerden örülmüş
dilleri genel olarak bütün yönleriyle konu edinip toplumsal bir kurumdur ve bu kurumun en küçük
inceleyen bilimin adıdır. birimi “ses”tir. Ses bilgisi ise dilin seslerini ele
Arapçada sarf ve nahiv ilmi, batı dillerinde alır. Her dilin kendine özgü bir ses dizgesi vardır.
ise gramer olarak adlandırılır. Bir dilin, seslerden Ses bilgisinin belli başlı inceleme alanları
cümlelere kadar ihtiva ettiği bütün dil birliklerini, şunlardır:
geniş bir şekilde anlam ve görev bakımından  “Ses, sesbirim, alt sesbirim” vb. kavramlar
inceleyen kurallara ise dil bilgisi denir. Dil bilgisi,  Seslerin oluşumu
diğer birçok kuralın aksine belirli bir grup  Seslerin özellikleri ve sınıflandırılması
tarafından hazırlanmayıp, o dili kullanan  Seslerin sözcüklerdeki sıralanışı
insanların zaman geçtikçe gerekli kuralları  Hece yapısı
yaratmalarından veya var olan kuralları dilin  Vurgu ve tonlama
gelişimiyle birlikte değiştirmelerinden oluşur.
Dil bilgisi anlayışları: UYARI: Vurgu, tonlama gibi sadece konuşma
➢ Kuralcı Dil Bilgisi: Geleneksel anlayış olup dilinde görülen anlatım özellikleri dil bilimde
kurallara dayalı doğru-yanlış incelemesi yapar ➢ “parçalarüstü birimler” olarak adlandırılır.
Betimleyici dil bilgisi: Kuralcı dil bilgisinden daha Vurgu ve tonlamalar da ses bilgisinin konusudur.
esnektir. Betimleyici Dil Bilgisinde kurallar Parçalarüstü birimler “bürün” olarak, bu
kullanımlardan yola çıkarak belirlenir. Dilbilimin birimleri inceleyen bilim “bürün bilim “olarak
dil bilgisi anlayışı bu anlayıştır. adlandırılır.
➢ Öğretim Dil Bilgisi: Okullarda dil bilgisi Ses bilgisinin alt dalları ise şöyledir:
öğretimi bu anlayışa göre yapılır Söyleyiş Ses Bilgisi: İnsan seslerinin nasıl
Dil bilim, incelediği dil unsurlarına göre kendi türediğini inceler. Konuşma organlarının ses
içinde bölümlere ayrılır: üretimine boğumlanma adı verilir. Boğumlanma
• Dilin seslerini inceleyen kısmına “ses bilgisi yeri, boğumlanma süresi vb. durumlar söyleyiş
(fonetik)” Sesleri görevleri yönünden ve anlam ses bilgisinin ilgi alanına girer.
ayırt edici olmaları bakımından inceleyen ve Akustik Ses Bilgisi: Seslerin fiziksel özelliklerini
sınıflayan kısmına “görevsel ses bilgisi(Fonoloji)” inceler. İnsan işitme organı 20 ile 20000 Hz
• Dili yapı yönünden inceleyen, kelime ve arasındaki ses titreşimlerini algılayabilir. 9
şekilleri konu edinen kısmına “şekil bilgisi Dinleyiş Ses Bilgisi: Seslerin nasıl algılandığını ve
(morfoloji veya sarf)” anlamlandırıldığını inceler.
• Kelime ve şekillerin çıkış yerlerini, yani Uygulamalı Ses Bilgisi: Teorik olarak ses
menşelerini araştıran kısmına “köken bilgisi bilgisinin elde ettiği bilgileri, günümüz
(etimoloji)” teknolojisinin de imkânlarıyla işler.
• Kelime ve şekillerin aralarındaki münasebetler Görevsel Ses Bilgisi(Fonoloji): Seslerin işlevlerini
ile cümleleri inceleyen dalına cümle bilgisi veya inceler.
“söz dizimi (sentaks veya nahiv)” Uyarı: Fonetik ve fonoloji karıştırılmamalıdır.
• Dilin anlam oluşturma mekanizmalarını Fonetik çeşitli dilere ait konuşma dilindeki sesleri
inceleyen kısmına ise anlam bilgisi “(semantik) tespit eder. Fonoloji bu seslerin belirli bir dildeki
denmektedir.” Bu bölümlerin hemen hepsi işlevlerini araştırır. Sesleri anlam ayırt edici olup
dilbilgisi içinde ayrı ayrı incelenmelerine rağmen, olmama yönünde sınıflar.
birbirlerinden kesin çizgilerle ayrılmazlar ve Biçim Bilgisi (Morfoloji): Dildeki biçimbirimleri
daima birbirlerine karışırlar. Bu itibarla dilbilgisi, inceleyen daldır. Kökler ve ekler, bunların
bir dili bütün cepheleriyle bir bütün olarak ele
alıp inceleyen ilmin adıdır. 9
Prof. Dr. Osman Toklu, Dilbilime Giriş, 39

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 6


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

görevleri, birbirleriyle ilgisi vb. konular üzerinde Lehçe Bilgisi (Diyalektoloji): Dillerin kolları, bu
durur: dalın inceleme alanına girer. Ağız bilgisi olarak da
“Kök, gövde, ek” gibi kavramlar tanımlanabilir. Bir dilin en çok fonetik farklılıklara
 Yapım ekleri dayanan alt katmanları ise o dilin “ağız”larıdır.
 Çekim ekleri Örneğin, Anadolu ağızları, Rumeli ağızları…
 Sözcük türleri  Lehçe ve ağızlar
 Sözcük türetme yolları gibi konurlarla  Lehçe ve ağızların sınırları
ilgilenir.  Yerleşme tarihi
 İlerleyen ünitelerde morfoloji terimlerini  Dil haritalarının hazırlanması gibi konular bu
göreceğiz. dalın inceleme alanına girer.
Dizim Bilgisi (Söz Dizimi/Sentaks): Dildeki
kelimelerin birbirleriyle ilişkilerini inceler. Sözcük Bilgisi (Leksikoloji): Bir veya birden çok
Kelimelerin oluşturdukları gruplar ve bunların dilin sözcüklerinin çeşitli yöntemlerle ve çeşitli
cümle haline getirilmesiyle ilgilidir. Şekil bilgisi ile amaçlar için bir araya getirilmesi, düzenlenmesi
de yakından ilgilidir. Söz diziminin inceleme ve sıralanmasıdır. Leksikoloji, sözcükleri tek tek
alanları içinde şunlar da vardır: anlam alanlarına göre incelerken, kitap vs. gibi
 Cümle ögeleri kaynaklardan derleyerek bir araya getirmeye
 Cümle çözümlemeleri çalışır.

Anlam Bilimi (Semantik): Dil göstergelerinin Sözlük Bilgisi(Leksikografi): Sözlük-lerin


anlamı üzerinde durur. Bu göstergelerin içerisine oluşturulma yöntemlerini ve yapılarını inceler.
kelime, kelime gurubu, cümle hatta metin de
girebilir. Günümüzde daha çok cümle ile ilgilidir. Ad Bilgisi (Onomastik): İnsanlar varlıklara nasıl
Dildeki sözcükleri anlam bakımından ele alır ve ad verir, dilden dile bu durum değişir mi? Gibi
onların temel anlamı, yan anlamı, cümle sorulara cevap veren daldır. En başta insan
içerisinde kazandığı anlam gibi unsurlarıyla adlarını konu edinir.
inceler. Dilbiliminin diğer dalları içerisinde özel
bir yere sahiptir. İdiolekt: Dilin kişisel kullanımlarını inceler.
Anlamla ilgili temel kavramlar Gösterge Bilgisi (Semiyoloji): Her ne kadar dil
 Sözcüklerde temel anlam göstergelerini ele alsa da, asıl konusu dil
 Sözcüklerde yan anlamlar dışındaki göstergelerdir. Dilbilimin bir alt dalı
 Eş anlamlı sözcükler olmaktan ziyade, en dışta yardımcı bir bilim dalı
 Karşıt anlamlı sözcükler olarak kabul edilebilir. Temellerini Saussure
 Çok anlamlı sözcükler atmıştır.
 Anlam değişmeleri ile de ilgilidir.

Köken Bilgisi (Etimoloji):Bir sözcüğün hangi köke


dayandığını, ilk olarak hangi kavramı karşıladığı,
zaman içerisinde gösterdiği gelişmeler vb.
konuları inceler. Dilbiliminde bir sözcüğü
açıklamak, onu başka sözcüklere indirgemek
anlamına gelir.
 Sözcüklerin ve eklerin kaynağı
 Sözcüklerdeki şekil ve anlam değişiklikleri
 Sözcüklerin ve eklerin tarihi ile ilgilidir.

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 7


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

Diller, dilbilimciler tarafından yapılarına göre


dört ana grupta toplanmışlardır.
A. Yapılarına göre
B. Asıl unsurun yerine göre
C. Öge dizilişine göre
D. Kökenlerine göre
Önce yapılarına göre sınıflamayı görelim:

A.YAPILARINA GÖRE DİLLER (TİPOLOJİK


SINIFLANDIRMA)
Dilerin yapılarına göre yani morfolojik
sınıflaması dil tipolojisi adıyla da geçmektedir.
1850’lerde Alman dil bilimci
………………………………………. dilleri yapılarına göre
üçe ayırmış, dil bilim çevrelerinde bu sınıflama
kabul görmüştür. Schlegel’in bu ayrımı
Humbold’un morfolojik evrelerine dayanır. 12
Günümüzde bazı kaynaklar bu üç bölüme
kaynaştıran dilleri de eklemekteyse de yayınların
çoğu kaynaştıran dilleri eklemeli dillerin bir çeşidi
DÜNYA DİLLERİ VE DİLLERİN SINIFLANMASI
olarak ele almışlardır. Tipolojik sınıflamada
Dünya dillerini sınıflama çalışmaları 18.
dillerin sesleri, kelimelerin cümle içindeki
yy.da ……………………….. ile başlar. 19. yy. dillerin
sıralamaları, kelime türetme tekniği gibi yapısal
köken tartışmalarının en hararetli olduğu
özelliklerdir tipolojik sınıflamada kullanılan en
dönemdir. 1866 yılında Müller’in bu tartışmalar
eski ve yaygın ölçüt kelime yapımı ölçütüdür. Ses
içerisindeki sert eleştirilerinden dolayı Paris Dil
bilgisi, biçim bilgisi, söz dizimi ve söz varlığı
Bilimi Cemiyeti bu tartışmaları yasaklamıştır.
benzerlikleri bu sınıflamada göz önünde
1980 yılından sonra ise genetik alanında yaşanan
bulundurulmuştur. Kelime türetilme tekniği
gelişmelerden dolayı monojenist teoriler yeniden
dışında sesler, cümle içinde kelimeler arasındaki
gündeme gelmiştir.
ilişkiler gibi ölçütler kullanılır.
Günümüzde 2500 ile 5000 arasında dil
yaşamaktadır. Bu diller yaklaşık 150 dil ailesini
1. TEK HECELİ DİLLER (YALINLAYAN DİLLER):
oluşturur.10 Yeryüzündeki dil sayısını tam olarak
Bu dillerin büyük bir kısmında sözcükler tek
belirlenememektedir çünkü bu belirlemenin
hecelidir. Sözcükler ek almaz, ek ve kök
önünde üç önemli engel vardır:
kavramları yoktur. Bununla birlikte şu noktanın
1. Dil ve lehçe ayrımının tam olarak
da belirtilmesi gerekir: Bu gruba giren yalnız bir
yapılamaması, bunu yapabilmek için dil bilimsel
kısım dilde sözcükler tek heceli olduğu için Prof.
ölçütlerin belirlenmemiş olması.
Dr. Zeynep Korkmaz bu diller için “tek heceli
2. Dünyanın pek çok yerinde henüz yazıya
diller” denilmesinin doğru olmadığını,
geçirilmemiş ve işlenmemiş pek çok dilin
“yalınlayan diller” teriminin daha doğru
bulunması.11
olacağını belirtmiştir.13
3. Ölü diller tartışması.

12
Doç. Dr. Kerim Demirci, Türkoloji İçin Dil bilim,
S. 110
10 13
Prof. Dr. Süer Eker Çağdaş Türk Dili S. 91 Prof. Dr. Zeynep Korkmaz Türkiye Türkçesi Şekil
11
Prof. Dr. Zeynep Korkmaz, age., S.LXI Bilgisi LXII

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 8


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

Bu dillerde sözcükler cümle içerisindeki bitmesi, kapalı hecenin hiç olmamasıdır. Bu


sıralanmalarına, vurgu ve tonlamaya dillerin en başta gelenleri:
(tonlama=entonasyon) göre farklı anlam  Çince
kazanırlar. Bu vurgu ve tonlama yazı dilinde de  Tibetçe
belirtilir. Sözcüklerin en az dört en fazla dokuz  Siyamca(Tayland dili)
vurgu biçimi vardır. Sözcüklerin cümle içindeki  Birmanya dili
görev ve türleri de sıralamaya göre belirlenir.  Vietnamca
Örneğin Pekin ağzına dayanan Mardarin  Endonezya dilleri
Çincesinde “mal” sözcüğü tiz ve sürekli,  Burmaca
yükselen/yükselen, alçak/yükselen, alçak/alçalan  Tayca
ezgi değişimlerine göre sırasıyla “anne, kenevir,  Laosça
at, keçi” anlamlarına sahip olabilmektedir.14  Baskça
 Bazı Afrika Dilleri
Konuyu daha iyi anlayabilmek için Taycadan bir
örnek inceleyelim: Taycada nâ kelimesi Çinceden cümle örnekleri verelim:
tonlamayla beş anlama gelebilmektedir15:  Çince “Wo bu pa ta” cümlesi, tek heceli
Alçak ton: bir lakap sözcüklerden oluşmuştur. Sözcüklerin sırasıyla
Orta ton: Pirinç tarlası anlamları şöyledir: “Ben değil korkmak sen.”.
Yüksek ton: anne tarafından genç amca veya Türkçesi “Ben senden korkmam.” Demektir.
teyze  “Ben gitmiyorum.” Şeklinde bir cümlede tek
Alçalan ton: yüz heceli dillerde takriben “Ben gitmek olumsuzluk
Yükselen ton: kalın şimdi ben” şeklinde yazılır.
 “Ta chi fan le” cümlesi “O ye- yemek geçmiş”
Tek heceli (yalınlayan) dillerin önemli şeklinde çevrilebilir ve “O yemek yedi.” Anlamına
özelliklerini maddeleyelim: gelir.
1. Sözcükler tek heceden oluşur. Ek kavramı  “Wo şiye” cümlesi “Ben yaz-” şeklinde
yoktur.(Bazı dillerde yer alan sınırlı sayıda çevrilebilir ve “Yazıyorum” anlamına gelir.
sözcükte ekleşme görülür.)  “ Wo mai juzi çi” cümlesi “Ben al- portakal
2. Tüm sözcükler açık hece biçimindedir yani ye-” şeklinde çevrilebilir ve “Yemek için portakal
ünlü ile biter. aldım.” Anlamına gelir.16
3. Sözcüklerde anlam farkı yaratan özellikle
vurgu, tonlama, sözcük sıralamasıdır. Tek heceli diller kendi aralarında ikiye
4. Yeni kavramların karşılanmasında sözcük ayrılabilir:
bileşimleri de kullanılır yani bu dillerde bileşik
sözcükler bulunur. Kök Yalınlayan Diller: Şimdiye kadar
bahsettiğimiz tüm özellikler kök yalınlayan
UYARI: Yalınlayan dillerde çekim eki diye bir dillerin özellikleridir. Bu dillerde yukarıda ayrıntılı
biçim birim yoktur. Bu dillerde yeni kavramların bir şekilde bahsettiğimiz gibi konuşmanın esasını
karşılanmasında en önemli iki faktör vurgu ve oluşturan cümleleri oluşturan sözcüklerin temel
sözcük birleştirmeleridir. özelliği tek heceden oluşmasıdır. Sözcükler ek
Bu dillerde birçok kavramı karşılamak için kelime almaz, sözcüklerin çekimli halleri yoktur.
bileşimlerinden de faydalanılmıştır. Bu dillerin Sözcükler, cümle içindeki yerleri ve başka
diğer bir özelliği de bütün hecelerin ünlü ile sözcüklerle yan yana gelişleriyle değişik anlamlar

14
Prof. Dr. Süer Eker age. S.246
15 16
Doç. Dr. Kerim Demirci, Türkoloji için Dil Bilim, Prof. Dr. Nurettin Demir- Prof. Dr. Emine Yılmaz,
S.85 Türk Dili El Kitabı, Grafiker Yay., S.50

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 9


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

kazanır, çeşitli görevler yüklenirler. Sözcüklerin nazal n de kendisinden önceki ünlüyü art
cümle içindeki yerinden onların özne mi, nesne damaksılaştırmaktadır.) Dilimizde bu iki örnek
mi, yüklem mi olduğu belirlenir. Vurgu ve dışında türetme esnasında sözcük köklerinin
tonlama önemlidir. Tek sözcük değişik tonlarda değiştiği görülmez.
söylendiğinde birçok farklı anlamı Türk dilinin de için de bulunduğu Altay dil ailesi
yansıtmaktadır. Birçok kavramın anlatımı için içerisinde bulunan diller(Türkçe, Moğolca,
sözcük birleşimlerinden yararlanılmıştır. Macarca, Tunguzca, Korece, Japonca) Fin-Ugor
dil ailesi (Fince Macarca, Ugurca, Estçe, Lapça,
Gövde Yalınlayan Diller: Sözcüklerin gramer Samoyedce), Swahili dili, Eskimo dili, Bantu
ilgileri, ön ek, son ek ve iç eklerle gösterilmekle dilleri, Kartvel dilleri, Dravid dilleri, Atabaskan
birlikte sözcüklerin gramer işlevleri, yani özne, dilleri, Astronezya dilleri ve bazı Kafkas dilleri
nesne ve yüklem birbirinden ayrılmaz. Bu gruba, eklemeli dillerdendir. Bu saydığımız diller bazı
Malaya, Polinezya dilleri girer. Cava dili grubun kaynaklarda “bağlantılı diller” ismiyle
en gelişmiş dilidir. geçmektedir. Ayrıca ölü dillerden Sümerce,
Elamca, Hattice , Hurrice , Urartuca eklemeli
dillerdir.
2. EKLEMELİ (BAĞLANTILI, BİTİŞKEN, İLTİSAKLI) Türkçe, yapı bakımından eklemeli dillerin en
DİLLER: bilinenleri arasındadır. Genel dil bilim
Bu tür diller eklemeli, bitişken, bağlantılı, çalışmalarında eklemelilikten söz edilirken
iltisaklı gibi isimlerle kaynaklarda geçmektedir. genellikle Türkçe örnek verilir.17
Bu tür dillerde kökler ve ekler vardır. Bu
morfemler eklemeli dillerin temel yapı taşlarıdır. UYARI: Korece ve Japoncanın tek heceli değil
Sözcük köklerine çeşitli ekler gelerek yeni eklemeli dil olduğunu unutmayınız. Bu dillerin
sözcükler türetilebilir veya sözcükler Çince olan benzerliği sadece yazı seviyesindedir.
çekimlenebilir. Kelimenin baş veya sonuna ekler
getirilebilir. Kök ve ekler birbirlerinden kolayca UYARI: Kızılderili dili, , Eskimo dili(Gröndland
ayrılabilir. Buna karşın bazı köklerin anlamı dili) ve Gürcü dili ise yine eklemeli dillerdir ve
unutulmuş olabilir. “kaynaştıran diller” terimi ile de geçmektedir.
Bu dillerin en bariz özelliği sözcük türetme Kaynaştıran diller polisentetik diller olarak da
esnasında köklerde “ablaut” olmamasıdır. Dil geçer. Bu dillerde cümle tek bir kelime
bilimde “ablaut” kökte kırılmaların meydana görünümündedir. Eklemeli dillerden farkı
gelmesidir. Eklemeli dillerde ekler sözcük unsurların daha iç içe geçmiş olmasıdır. Tek
köklerine ulanırken kökte değişim olmaz. kelime görünümünde olan cümlelerin içinde
Örneğin Türkçe yapı bakımından eklemeli diller isimler, ekler, edatlar, fiiller ve diğer dil bilgisel
grubundandır fakat dilimizde iki sözcükte unsurlar birbirinin içine geçmiş görünümdedir.
türetme esnasında kökte değişim olur. Bu
sözcükler bana ve sana sözcükleridir. Ben ve sen Örnek: “Takusariartorumagaluarnerpâ” cümlesi
sözcükleri yönelme eki aldıklarında kökte “Onun bununla uğraşmaya gerçekten niyeti
bulunan ünlülerin artdamaksılaştığı görülür. olduğunu sanıyor musun?” anlamına gelir.
(Ben+a>bana, sen+a>sana) (Bu değişimin sebebi
sözcüklerin sonundaki n sesinin nazal n olmasıdır.
Bu değişimin kökenine inmek istediğimizde yanıtı
Köktürkçede buluruz. Eski Türkçede yönelme hali
eki “+ka/+ga, +ke/+ge” şeklindedir. Men+ga
şeklindeki kullanımda g ünsüzü kendisinden 17
Prof. Dr. Nurettin Demir-Prof. Dr. Emine Yılmaz,
önceki n sesini nazal(geniz) n’ye dönüştürmekte,
Türk Dili El Kitabı, Grafiker Yayınları S. 52

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 10


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

3. BÜKÜMLÜ-ÇEKİMLİ DİLLER:  İngilizce


Bu dillerin karakteristik özelliği sözcük  Arnavutça
türetim, çekim esnasında ve sözcüklerin çokluk  Litvanca
biçimlerinde sözcük kökünde değişim olmasıdır.  Latince
UYARI: Bu dillerde de eklerin kullanıldığına  Farsça
dikkat etmek gerekir. Ekler sözcüğün başına veya  Hintçe
sonuna gelir.  İspanyolca
Hami-Sami dilleri ve Hint Avrupa dilleri bu  Portekizce
gruba girmektedir. Hami-Sami dilleri “kök  Ermenice
bükümlü” diller olarak adlandırılır. Bu dillerde  Rusça
sözcük kökünde üç asli ünsüz sabit kalır(ilm, âlim,  Fransızca
muallim-zulüm, zâlim, mazlum).Ünlü ses  İtalyanca Avestçe
değiştirilerek yeni sözcükler elde edilir yani  Urduca
kökteki ünlü gramatikal bir öge olarak  Flemenkçe
kullanılabilir. Bu grubun en tipik üyesi Arapçadır:  Yunanca
asker-asakir, vakt-evkat, ketebe-kitab-mekteb-  Hititçe
mektub…
Hint- Avrupa dilleri ise “gövde bükümlü” UYARI: Arapça kök bükümlü, Farsça ise gövde
dillerdir. Bu tür dillerde sözcük türetme bükümlüdür. Arapça Hami-Sami dillerindendir
esnasında kökler tanınmaz hale gelir (go, went, ancak Farsça Hint-Avrupa dillerindendir.
gone)
UYARI: Eklemelilik ve çekimlilik özelliği dil B. ASIL UNSURUN YERİ BAKIMINDAN DİLLER
akrabalığına delâlet etmez. Görüldüğü gibi Sıfat ve isim tamlamalarındaki kelime
birbiriyle ilgisiz pek çok dil eklemelidir. Çekimli sırası bakımından da dünya dilleri ikiye ayrılır.
diller içinde de hem Sami dilleri hem Hint-Avrupa Türkçede asıl unsur sonda gelir. Hami-Sami dilleri
dilleri vardır. Ancak aynı aileye mensup dillerin ile Hint-Avrupa dillerinde ise yardımcı öge
aynı yapıya sahip olduğu göz ardı edilemez.18 sondadır.
Ayrıca diller arasında akrabalık olmaması,
aralarında yapı benzerliği olmayacak anlamına da C. SÖZ DİZİMİ(ÖGE DİZİLİŞİ) BAKIMINDAN
gelmez. Akraba olmayan diller arasında yapısal DİLLER
benzerlik kendiliğinden olabileceği gibi uzun Dünya dillerinin yapılarına göre bir başka
süren etkileşim sonucunda da olabilir.19 sınıflandırılması sentaks düzenidir. Cümle
içerisinde sözcüklerin sıralanışına göre de diller
Kök Bükümlü Olanlar: gruplara ayrılmıştır. Bu ölçüte göre dünya dilleri
 Akadça 6’ya ayrılmıştır: ÖTY, ÖYT, TÖY, TÖY, YTÖ, YÖT.
 İbranice (Bu harflerde Ö özneyi, Y yüklemi, T tümleci
 Arapça temsil eder.) Dünya dillerinin çoğu ÖYT sentaks
 Habeşçe düzenine sahiptir. Gagauzca ve Karaimce
 Kıptice dışındaki tüm Türkçe kolları ve tüm Altay dilleri
ÖTY düzenine sahiptir. Ayrıca ölü dillerden
Gövde Bükümlü Olanlar: Sümerce, Hititçe ve Elamca da ÖTY dilidir. Bu
 Almanca konuda Türkçenin ÖTY düzenine sahip olduğunu
bilmek, sadece Karaimce ve Gagauzcanın Slav
18
Prof. A. Bican Ercilasun’un Türkçenin Dünya dilleri etkisiyle bu kuralın dışına çıktığını bilmek
Dilleri Arasındaki Yeri isimli makalesinden… önemlidir. Tarihi Türk lehçelerinde ise Uygur
19
Prof. Dr. Nurettin Demir, prof. Dr. Emine Yılmaz,
dönemi Nesturi metinlerinde yüklemin genellikle
Türk Dili El kitabı, Grafiker Yay. S.48

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 11


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

cümle sonlarında olmadığı görülmüştür. Yine savunanlara göre ise, insanlar farklı
Türkçenin cümle düzeninde yüklemin yerinin coğrafyalarda farklı gruplar halinde yaşamaya
değiştiği bir başka tarihi dönem Ermeni başladığı için her grup ayrı bir dil oluşturdu ve
Kıpçakçasıdır. daha doğuş aşamasında diller farklıydı.
UYARI: Aşağıda da görüleceği gibi sentaks Bazı dillerin ana dillerden ayrılma
düzeninin o dilin içinde bulunduğu dil ailesi ile zamanlarını takip edebiliyoruz: Azerbaycan
bağıntısı bulunmamaktadır. Türkçesi, Türkmen Türkçesi, Karahanlı Türkçesi
ÖTY: Bengalce, Farsça, Hintçe, Japonca, Latince, gibi. Bazı dillerin ise ana dillarden ayrılmaz
Türkçe zamanı karanlık dönemlerde olkduğu için takip
ÖYT: Arapça, Fransızca, İngilizce, İspanyolca, edilememektedir: Çuvaşça, Yakutça, Halaçça vb.
23
Malayca, Mandarin Çincesi, Portekizce Rusça
YÖN: İbranice, İrlanda dili Günümüze kadar üzerinde en çok araştırma
YTÖ: Aneityan, Baure yapılan ve akrabalığı kesin olarak ortaya konulan
TYÖ: Apalai, Arecua, Hixkaryana dil ailesi, Hint-Avrupa dil ailesidir. Ondan sonra
TÖY: - Ural-Altay, Hâmi-Sâmi ve Çin-Tibet dil aileleri
gelir.
D. KÖKENLERİNE GÖRE DİLLER (GENETİK Bir dil ailesine giren diller arasında ses (fonetik),
SINIFLANDIRMA) yapı (morfolojik), sözlük(leksikoloji), ve cümle
Dillerin sınıflanmasında kullanılan dördüncü bilgisi(sentaks) bakımından benzerlikler olması
yöntem kökenlerine göre sınıflamadır. Dillerin beklenir. Diller arasındaki akrabalık ilişkilerinin
sınıflanmasıyla ilgili en fazla kullanılan ölçüt belirlenmesinde kullanılan en bilimsel yöntem
kökenleriyle ilgili yani genetik sınıflandırmadır.20 ses denklikleridir. Bu yönteme göre bir dilin
Diller arasındaki bu yakınlıklar geriye gidildikçe belirli bir sesi yerine başka bir dilde düzenli
ses, şekil, söz dizimi ve köken bilgisi konusunda olarak başka bir ses geliyorsa ses denkliği var
kendini gösterir. demektir. Örneğin Türkçedeki l sesi yerine
Günümüzdeki dillerin birbirleriyle ve ölü Moğolcada ş sesi gelir(Bu ses denkliğini ileride
dillerle karşılaştırılması bugünkü dillerin, eski ana göreceğimiz gibi Ramsted bulmuştur.). Akrabalık
dillerin zamanla farklılaşıp dallanmasından ölçütlerinden birisi de temel sözcüklerin
oluştuğunu ortaya koymuştur. 21 karşılaştırılmasıdır. Zamirler, sayılar, akrabalık
Dilin kökeni ile ilgili görüşler iki temel anlayış sözcükleri, organ isimleri, mevsim-gün isimleri
içinde değerlendirilir. Bunlardan birincisi ‘tek vb. dilin en önemli söz varlıklarıdır. Akrabalığı
kökenlilik’ kuramı, ikincisi ise ‘çok kökenlilik’ kanıtlanmış dillerde küçük sayı adlarının ortak
kuramıdır. Yeryüzündeki tüm dillerinin ortak bir olduğu kanıtlanmıştır. Özellikle şahıs zamirlerinin
dilden geldiğine yönelik yaklaşıma dillerde ödünçleme olarak kullanılmadığını
monojenist(tekköken) yaklaşım, her dilin farklı söylemeliyiz.
zaman ve şekillerde ortaya çıktığına, dillerin Dillerin bir dil ailesi içerisinden gelmesi o dili
akraba olmadığına yönelik anlayışa kullanan toplumların akraba olduğunu
polijenist(çokköken) yaklaşım adı verilir. 22 göstermez fakat aralarında kültürel bir yakınlık
Monojenist olanlara göre başlangıçta tek dil olduğu kabul edilmektedir.
vardı. Daha sonra bu dilden ağızlar, lehçeler Aynı dil ailesine bağlı diller arasındaki
doğmaya başladı ve farklılaşma ilerledikçe bu akrabalık derecesi de farklıdır. Bir ana dilin
lehçeler yeni diller haline geldiler. Çok kökenliliği birbirinden ayrı kollarından gelen diller uzak
akrabadır. İngilizce ve Farsça gibidir. Aynı ana
20
Prof. Dr. Nurettin Demir-Prof. Dr. Emine Yılmaz,
age. S. S.48
21 23
Prof. Dr. Zeynep Korkmaz, age., S. LXII Prof. Dr. Nurettin Demir-Prof. Dr. Emine Yılmaz,
22
Haydar Ediskun, Türk Dil Bilgisi age. S. S.48

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 12


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

dilin aynı dalından gelen kollar ise yakın karşılaştırmıştır. Avrasyatik Teoride Korece ve
akrabadır. Almanca ve İngilizce gibi…24 Japonca Altay dilleri ailesine alınmamıştır.
Nostratik teorisi ile Avrasyatik teorisi aslında
Monojenist yaklaşımlar arasında bazı makro dil iç içe geçen ve birbirine yakın olan iki teoridir.27
ailesi teorileri önemlidir: Dolayısıyla bir dilin ait olduğu aile belirlenirken
ölçüt o dillerin yapı özellikleri, ses denklikleri ve
NOSTRATİK TEORİSİ temel sözcüklerin ortaklığıdır.
Nostratik dil teorisi, isim babalığını Holger
Pedersen’in yaptığı ve Svitıç tarafından DİL AİLELERİ
Moskova’da geliştirilen bir teoridir. Nostratik
teorisi, altı dil ailesinin aynı kökten çıktığını
ve dolayısıyla bir “büyük aile” oluşturduğunu 1. ÇİN-TİBET DİLLERİ:
kabul eder. Bu altı dil ailesi şunlardır: Sami-Hami, Konuşur sayısı bakımından ikinci büyük dil
Kartvel, Hint-Avrupa, Ural, Dravid ve Altay. ailesidir. Doğu ve Güneydoğu Asya’da yer alan
Bu teoriye göre, günümüzdeki pek çok dil irili ufaklı üç yüze yakın dilden oluşur. Bu grup
ailesi MÖ 10–14 bin yıllarında aynı kökene Çin ve Tibet olmak üzere iki alt kola ayrılır.
dayanıyordu. 8 bin yıl önce Altay dil grubu ana Mardarin Çincesi dünyada en fazla konuşuru
gruptan ayrıldı.25 olan dildir. Çin, içerisinde birden fazla yazı dili
Ülkemizde Nostratik dil ailesinden ilk kullanılır. Mardarin Çincesi bu yazı dillerinin en
bahseden kişi Ahmet B. Ercilasun’dur. Nostratik büyüğüdür ve Pekin ağzına dayalıdır. Çin’de
teorisi, altı dil ailesinin aynı kökten çıktığını ve binlerce etnik unsur ve ağız bulunur bundan
dolayısıyla bir “büyük aile” (super family, dolayı konuşma diliyle anlaşmak hemen hemen
macrofamily) oluşturduğunu kabul eder. imkânsızdır. Bu yüzden yazı dili yazı dili, aynı
Çağdaş nostratik teorisinin kurucusu olan zamanda siyasi ve toplumsal birliğin temelidir.
Vladislav 13eçm-Svitıç ilk çalışmalarını 1960’ların Bu aile mensubu olan diller yapısına göre
başında Moskova’da ortaya koydu fakat altı dil yalınlayan dillerdendir. Çince, Tibetçe, Tayca,
ailesindeki ortak kelimeleri karşılaştıran Dunganca gibi diller bu aileye mensuptur.
sözlüğünü yayımlayamadan 1966’da genç yaşta
öldü. Svitiç, teorisini hazırlarken altı dil 2. HİNT-AVRUPA DİL AİLESİ
ailesinden 378 kelimeyi karşılaştırmıştır.26 Hint-Avrupa dilleri ailesi, MÖ 3000’lerde
13eçm’in teorisinde Türkçe Altay dilleri arasında Karadeniz’in kuzeyinde konuşulduğu varsayılan
yer almıştır fakat Ural dilleri farklı bir dil ailesi bir ana dilin kollara ayrılmasıyla oluşmuştur. Bu
olarak gösterilmiştir. Bu teoride Korece Altay dil ana dil, Aryan dili olarak isimlendirilmiştir.28
ailesinin içerisindedir ama Japonca dışındadır. Avrupa ve Hint dilleri arasındaki yakınlığı
1786 yılında keşfeden Sir William Jones’tur.
AVRASYATİK TEORİSİ Hint-Avrupa dillerinin arasındaki ses denklikleri
Greenberg tarafından kurulan Avrasyatik teorisi; Grimm Yasaları ile ortaya konmuştur. Bu dil
Hint-Avrupa, Ural, Altay, Gilyak, Kore-Japon- ailesi bugün için dünyanın bilinen en büyük dil
Aynu, Çukça ve Eskimo-Aleut dil ailelerinin bir ailesidir. Bugün dünyada en çok konuşulan 20
“büyük aile” oluşturduğunu kabul eder. dilden 12’si hint-Avrupa dil ailesi içindedir.
Greenberg, tüm dil ailelerinden 437 kelimeyi Fince ve Macarca hariç, Avrupa’daki
dillerin hemen hepsi ile Asya dillerinden Farsça
24
Prof. Dr. Zeynep Korkmaz, age., S. LXV
25
Doç. Dr. Ekrem Arıkoğlu’nun Nostratik Dil Teorisi
27
İçerisinde Altay Dilleri adlı makalesinden alınmıştır. Teoriler hakkındaki bilgiler için Prof. Dr. Ercilasun
26
Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun’un Türkçenin ve Ekrem Arıkoğlu’nun agm.
28
Dünya Dilleri Arasındaki Yeri adlı makalesinden… Prof. Dr. Süer Eker Çağdaş, Türk Dili, S. 63

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 13


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

ve Hindistan’daki çok sayıda dil bu aileye


mensuptur. 3. HAMİ-SAMİ DİLLERİ (AFRO-ASYA DİL AİLESİ)
Üzerinde en fazla araştırma yapılan dil Bu dil ailesi ismini Hz. Nuh’un oğulları olan
ailesidir. En fazla konuşura sahip dil ailesidir. Bu Hami ve Sami’nin isminden alır. Arap yarımadası
dil ailesine mensup olan diller bükümlü ve Kuzey Afrika’da konuşulan 250 kadar dilden
dillerdendir. oluşur.
Bu dil ailesinin Asya ve Avrupa olmak üzere iki Hami-Sami dil ailesi kendi içerisinde şu dil
kolu vardır. ailelerinden oluşur: Kuşi dilleri, Omo dilleri, Sami
UYARI: Bu dil ailesinin Avrupa kolunda Estonca, dilleri, Çad dilleri, Berber dilleri.
Macarca ve Fince dışındaki tüm Avrupa dilleri Bu diller içerisinde Arapça, Libya Berber
bulunur. dili, İbranice, Habeşçe, Çad dili, Kıptice, Fenikece,
Akkadça, Aramca, bulunur. Bu dillerden Kıptice,
Hint-Avrupa dilleri Asya kolu ve Avrupa kolu Akadça, Aramca ölü dillerdir.
olmak üzere iki gruba ayrılır.
UYARI: Bu dil ailesine mensup olan diller
AVRUPA KOLU: yapısına göre sınıflamada KÖK BÜKÜMLÜ
 Latin dilleri: Bu grubun en büyük üyesi dillerdendir. Bir önceki sayfada Hint-Avrupa
İspanyolcadır ayrıca Portekizce, İtalyanca, dillerinin gövde bükümlü olduğunu söylemiştik.
Rumence ve Fransızca bu gruptandır. Kök bükümlü dillerin gövde bükümlülerden farkı
 Slav dilleri: Rusça, Bulgarca, Sırpça, Hırvatça, sözcük türetme esnasında kökte aslî ünsüzlerin
Boşnakça, Çek dili, Slovakça, Lehçe ve sabit kalmasıdır.
Makedonca bu gruptandır.
 Germen Dilleri: Almanca, İngilizce, 4. BANTU DİL AİLESİ:
Felemenkçe, İsveççe, Danca, Norveççe, Afrika’daki en büyük dil ailesi Bantu dil
İskandinav dilleri bu gruptandır. ailesidir. Bantu sözcüğü Afrika dillerinde “insan”
 Kelt Dilleri: Bretonca, Galce, İrlanda Galcesi, anlamına gelir. Orta ve Güney Afrika’da
İskoçya Galcesi konuşulan pek çok dil bu ailedendir. Bu ailenin
en büyük dili Swahili dilidir. Bunun dışında Zulu,
ASYA KOLU Çuana, Kongo, Mongo, Gonda dilleri bu
Tacikçe, Ermenice, Farsça, Peştunca, Osetçe, ailedendir. Swahili dili Kenya, Uganda, Tarzanya
Talişçe, Hint dilleri (aynı zamanda Hint dillerinin ve Kongo’da konuşulur.
atası olan Sanskritçe, Bihari, Pencabi, Urduca,
Bengali dilleri), Toharca bulunur. Ayrıca ölü UYARI: Bantu dillerine mensup diller yapısına
dillerden Hititçe de bu gruptan bir dildir. göre sınıflamada eklemeli dillerdendir.

UYARI: Baltık dilleri, Yunanca, Arnavutça, 5. KAFKAS DİLLERİ AİLESİ:


Litvanca, Ermenice ise bağımsız Hint- Avrupa Bu dil ailesi içerisine Gürcüce, Lazca,
dilleridir. Bu diller Hint Avrupa dilleri Lezgice, Abhazca, İnguşça, Kabartayca, Avarca,
ailesindendir fakat bu aile içerisindeki konumu Çerkezce, Lezgi-Çeçence, Adigece dili girer. Bu
belli değildir.29 diller fonem sistemleri ve iç dinamikleri
bakımından öteki dil ailelerine oranla büyük
UYARI: Bu dil ailesine mensup olan diller ayrılıklar gösterirler.
yapısına göre sınıflamada GÖVDE BÜKÜMLÜ UYARI: Kafkas bölgelerinde, Kafkas dilleri
dillerdendir. ailesi dışında farklı ailelerden birçok dil bulunur.
Örneğin bu bölgede konuşulan Türk dilleri
29 şunlardır: Azerbaycan Türkçesi, Karaçay- Balkar
Prof. Dr. Ali Akar, Türk Dili Tarihi S. 17

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 14


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

Türkçesi, Kumuk Türkçesi, Türkmen Türkçesi, Bu görüşün en önemli savunucusu Tahsin


Kalmuk Moğolcası. Banguoğlu’dur. Banguoğlu, Türk-tatar kolunu
Kuzeybatı ve kuzeydoğu Kafkas dilleri yapısına Türk dilleri ve Kırgız-tatar dilleri olmak üzere
göre eklemeli dillerdendir. ikiye ayrır.Türk dilleri kolunda Doğu ve Batı
Türkçesinin, Kırgız-Tatar dilleri kolunda ise Kazan
6. URAL DİL AİLESİ Tatarları, Başkurtlar, Kırım Tatarları, Kazaklar
Fin Kolu: Fince, Lapça, Estonca, Züryence, Kırgızlar gibi Türk boylarının bulunduğunu
Mardvince, Votyakça, Volgaca… belirtmiştir.30
Ugor Kolu: Ugorca, Macarca, Ostyakça,
Çeremişçe ALTAY DİLLLERİ AİLESİ TEORİSİ
Samoyed Kolu: Samoyedce Türk dilinin ‘Altay Dil Ailesi’ne mensup olduğunu
Ural dilleri arasındaki genetik bağlılık, Altay ve ‘Ana Altayca’ denilen bir ana dilden türediğini
dillerine göre çok daha sağlamdır. savunan görüştür.Ana Altayca en az 1500-2000
yıl önce Altay Dağları ile Mançurya’daki Kingan
7. ALTAY DİLLERİ AİLESİ: Dağları çevresindeki göçebe ve avcı topluluklar
Altay dilleri şunlardır: Türkçe, Moğolca, tarafından konuşulduğu varsayılan dildir. 31 Bu
Mançuca, Tunguzca, Korece, Japonca(?). Bazı görüşe göre Altay dilleri şunlardır: Türkçe,
kaynaklar bu dillere Nanayca ve Aynucayı da Moğolca, Mançuca, Tunguzca, Korece, Japonca,
eklerler. Nanayca, Goldice olarak da bilinir, Nanayca, Aynuca. Yayınların çoğunda Aynuca ve
Rusya ve Çin’de konuşulan bir azınlık dilidir. Nanayca yer almamaktadır. Bu dilleri konuşan
Nanayca ise Japonya’da konuşulur. Altay dilleri halkların tarih, dil, edebiyatlarını araştıran bilim
hakkında ilerleyen sayfalarda bilgi verdik. dalına Altayistik adı verilir. Altay dillerinin en
UYARI: Ural dilleri ve Altay dilleri arasında büyük kolu Türkçe, en küçük kolu ise Mançu-
akrabalık yoktuır. Tunguzcadır.
Şimdi Altay teorisini ve Türkçenin kökenini daha Türkçenin Ural-Altay dilleri adı verilen geniş
ayrıntılı inceleyelim: bir diller grubu içinde Fin, Macar, Mançu-Tunguz
dilleriyle birlikte yer alması gerektiği yolunda
TÜRK DİLİNİN KÖKENİ VE ALTAY DİL gelişen görüş ve varsayımlar zamanla terk
TEORİSİ(ALTAYİSTİK) edilmiştir. 19. yüzyılın ortalarından itibaren Fin
Türk dilinin kökeni ile ilgili iki önemli görüş bilgini Castren ve başka araştırmacıların
vardır:Ana Hın Dili Teorisi ve Altay Dilleri Ailesi çalışmalarıyla Ural dilleri ile Altay dillerinin
Teorisi. akrabalığı çürütülmüş, Altay dilleri adı ile Türkçe,
ANA HUN DİLİ TEORİSİ Moğolca ve Mançu-Tunguzcanın akrabalığı
Türkçenin ‘Ana Hun üzerinde durulmaya başlanmıştır.32 Şu durumda
Dili’ adı verilen bir ana dilden Ural dilleri ile Altay dilleri arasında hiçbir
doğduğunu savunan görüştür. akrabalık bulunmamaktadır. Ural dillerinin kendi
Bu görüşe göre, Türk dilleri içerisindeki akrabalığı, Altay dillerinin kendi
kendi başına bir aile içerisindeki akrabalığına(Japonya hariç)
oluştururlar. Doğup geliştikleri kanıtlanmış gözüyle bakılmaktadır ancak bu iki
Ana Hun Dili, milâttan önceki dil ailesinin akrabalığı teorisi çürütülmüştür.
yıllarda üç lehçeye ayrılmıştır.
Bu lehçelerden, Batı Hun Lehçesi bugünkü
Çuvaşçayı, Kuzey Hun Lehçesi Yakutçayı, Doğu 30
Prof. Dr. Ahat Üstüner, Türkçenin Tarihi Gelişmesi,
Hun Lehçesi de Türk Tatar dillerini, yani diğer S.21
31
Türk lehçelerini doğurmuştur. Prof. Dr. Süer Eker, Çağdaş Türk Dili, S.91
32
Prof. Dr. Doğan Aksan, En Eski Türkçenin
İzlerinde, S.15

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 15


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

Altay dilleri; Türkçe, Moğolca, Mançu-Tunguzca, Altay dilleri arasındaki ortak noktaları şöyle
Korece ve Japoncayı içine alan dil ailesinin genel açıklayabiliriz:
adıdır. Bu diller arasında Japonca ve Korecenin 1. Aralarında önemli ses denklikleri vardır.
durumu tartışmalıdır ve Altay dilleri arasında Örneğin Ramstedt Türkçe ve Moğolca arasında
oldukları görüşü daha az kabul görmektedir lir=şaz denkliğini tespit etmiştir.
(özellikle Japoncanın). 2. Altay dilleri arasında ortak kökenli ekler
Altay dil kuramının ilk tasnifi Strahlanberg vardır. Bu özellik Türkçe ve Moğolca arasında
tarafından yapılmıştır ancak bu tasnif daha belirgindir..
karşılaştırmalı dil bilim yöntemlerinden 3. Hepsinde önlük-artlık uyumu vardır. Ancak
yoksundur. Karşılaştırmalı Altay dilleri teorisinin Mançu-Tunguzcada önlük artlık uyumu kelime
kurucusu Ramstedt’tir. Ramstedt’ten sonra köklerinde bozulmuş, eklerde korunmuştur.
değişik ülkelerden birçok Altayist ve Türkolog UYARI: Türkçenin kolları arasında büyük ünlü
konuya ilgi göstermiş ve bu teoriyi uyumunun bozulduğu iki şive Özbekçe ve Sarı
desteklemişlerdir. Daha sonra Altay dilleri Uygurcadır. (Özbekçe ve Sarı Uygurcanın kökeni
teorisini destekleyen ve geliştiren bilim Çağatay Türkçesidir.)
adamlarının başında Ramstedt’in öğrencileri 4. Tüm Altay dilleri bitişken dillerdir. Sadece
Pentti Aalto ile Nicholas Poppe gelir. son ekler vardır, ön ekler ve iç ekler yoktur.
UYARI: Türk, Moğol ve Mançu-Tunguz dilleri 5. Altay dillerinde sentaks düzeni
arasındaki yakınlığın, genetik akrabalıktan özne+tümleç+yüklem şeklindedir.
kaynaklandığı görüşü ilk olarak Strahlenberg 6. Tamlamalarda tamlayan önce, tamlanan
tarafından ortaya atılmıştır. Genetik akrabalığın sonra gelir.
reddi ise 1820’de Rémusat ile başlamıştır. 7. Çokluk bildiren sayılardan sonra gelen isimler
P. Aalto, Kore dilini de Altay dilleri ailesine çokluk eki almaz.
dahil etmiştir. N. Poppe ise, bu teorinin 8. Kelimelerde gramatikal cinsiyet yoktur.
gelişmesine en fazla hizmet eden bilim adamıdır. 9. Altay dillerinde kelime başında /r/, /l/, /n/
Amerikalı dilci Street ise bu dillere Japon ve Aynu sesleri bulunmaz. Türkçe ve Moğolcada f fonemi
dillerini de eklemiştir. de yoktur. 34
Altay dilleri elliden fazla lehçeye ayrılır. Altay
dillerinin en büyük kolu Türkçe, en küçüğü ise 19. yüzyıl sonlarına doğru yoğunluk kazanan
Mançu-Tunguzcadır. Türkçe aynı zamanda Altay araştırmalarla Altay dilleri olarak adlandırılan
dilleri arasında en eski yazılı belgelere sahip Türk, Moğol, Mançu-Tunguz, Japon ve Kore
dildir, en fazla araştırılmış olanıdır ve en fazla dilleri ile Fin-Ugor dilleri olarak anılan Fin, Macar
konuşuru olan Altay dilidir. Türkçe aynı zamanda ve Samoyed dillerinin Ural-Altay adında bir dil
tüm dünya dilleri içerisinde konuşulduğu ailesi oluşturduğu düşüncesi, dünyada genel
coğrafyanın büyüklüğü bakımından dünyada kabul görmüş bir kuramdı. Ancak, 20’nci yüzyılın
birinci sıradadır.33 Türkçenin en fazla konuşuru ikinci yarısından itibaren yürütülen dil bilimi
olan kolu Türkiye Türkçesi’dir. Türkçenin en son araştırmalarıyla Ural ve Altay dillerinin bir dil
keşfedilen kolu ise Halaççadır (1968’de). Halaçça ailesi oluşturamayacağı düşüncesi yaygınlaşmaya
Türkçenin üç lehçesinden birisidir. İran’ın orta başlad1. Fin, Macar ve Samoyed dilleri ile Türk,
kesimlerinde konuşulur. Şaz Türkçesi özelliği Moğol, Mançu-Tunguz, Japon ve Kore dilleri
gösterir. Halaçça Doerfer tarafından arasında benzerlikler bulunuyordu ama bu
bulunmuştur. benzerlikler dil ailesi oluşturmaya yetecek ölçüde
bir kaynak dilden miras kalan ortak dil ögesi
içermiyordu. Bugün artık dünya dil bilimi
33
Prof. Dr. Ahat Üstüner, Türkçenin Tarihi Gelişmesi,
34
S.16 Prof. Dr. Zeynep Korkmaz, age., S.LXXIII

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 16


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

çevrelerinde Türk, Moğol ve Mançu-Tunguz


dillerinin oluşturduğu Altay dil ailesi, genel kabul ALTAY DİLLERİ TEORİSİNİN BİLİM ÇEVRELERİNDEKİ
görmektedir. Bununla birlikte Kore ve Japon DURUMU
dillerinin aynı dil ailesinde yer alıp almadığı Altay dillerinin akrabalığına inanan önemli isimler
üzerine tartışmalar sürmektedir.35 Altay dillerinin şunlardır:
akrabalığını ilk öne süren Ramstedt’tir. Gombocz, Nemeth, Ramstedt, Aolto, Poppe, Karl
Altay dilleriyle ilgili karşılaştırmalı çalışmalar ise Heinrich Menges, Rasanen, Omeljan Pritsak,
Schott ile başlamıştır. Ural ve Altay ayrımını Baskakov,W. Thomsen, Böhtlink, Budenz, Talat Tekin,
yapan ilk kişi Wilhelm Schott‘tur. Karşılaştırmalı Osman Nedim Tuna, Ahmet Temir, Tuncer Gülensoy,
sesbilgisi yöntemini kullanarak Ural-Altay Osman Fikri Sertkaya…
dillerinin gerçek durumunu ortaya koymuştur. UYARI: Nemeth, başlarda teoriye karşı çıkmış ancak
Bu ses denkliklerini daha sonra Gustaf John daha sonra teoriyi desteklemiştir.
Ramstedt geliştirmiştir. Dil ailesini içine Altay teorisine karşı olan önemli isimler ise şunlardır:
Japoncayı da alacak şekilde genişleten dilci W.Bang, Serebrennikov, Clauson, Doerfer, Rona-tas,
Miller ve Martin’dir. Bu dilcilerin çalışmaları Şçerbak, Kruger, Sauvageot…
1960 sonrasına rastlar. Miller, lir=şaz denkliğinin (Onlara göre Altay dilleri arasındaki yakınlık, bir
Japoncada da korunduğunu kanıtlamaya akrabalık ilgisinden çok karşılıklı ödünçlemelerden
çalışmıştır. Altay dilleri teorisine Türkiye’den en ibaret bir kültür akrabalığıdır.)
fazla katkıyı yapan dilcimiz Talat Tekin’dir. UYARI: Doerfer, teoriye karşı çıkarken ana kelimeleri
karşılaştırmıştır. Clouson ise istatiksel bakımdan
UYARI: Ural ve Altay dilleri arasındaki ayrım yaklaşmıştır.
Schott ile başlamıştır. Altay teorisine karşı çekimser kalanlar şunlardır:,
Benzing, Ligeti, Gronbech, Sinör.
(Bu araştırmacalara göre her dil, kendi bünyesinde
araştırılmalıdır.)

35
Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın’ın “Türk Dili S.
Dünya Dili” isimli makalesinden faydalanılmıştır.

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 17


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

Türkçe, Çuvaşça ve Yakutça da dâhil, 20’si yazı


ÜNİTE 2 dili toplam 50 civarında, tarihî ve çağdaş Türk
lehçesinin ortak adıdır.
Türk yazı dilinin bugün için bilinen en eski
Türk Dilinin Genel Gelişimi yazılı belgeleri II. Göktürkler dönemine aittir.
Altay dillerinin yayılma alanı ve konuşur Ancak, özellikle Orhun (Tonyukuk, Köl Tigin, Bilge
sayısı bakımından en büyük dilidir. Yaklaşık 200 Kagan) metinlerinde görülen dil, oldukça
milyon kişi tarafından konuşulur. En eski yazılı işlenmiş, mükemmel bir ifade yeteneğine
belgesi MS 688’e ait olan Çoyren Yazıtı’dır. ulaşmış bir dildir. Bütün uzmanların ortak
Köktürklerden beri dilimizin her devrede adı kanaati, bu dilin mutlaka birkaç asır işlenmiş
hep “Türkçe/Türk dili” olmuştur. Bunu tarihî olduğu yönündedir. Dolayısıyla Göktürk
belgelerden tespit ve takip etmek mümkündür. metinlerindeki dilin başlangıcını milâdın ilk
Köktürklerden sonra, Uygurların da kendi asırlarına, hatta milâttan önceye kadar
dillerine “Türkçe, Türk tili / Uygur Türk tili” götürenler de vardır. Türk dili VII-VIII.
dediklerini görüyoruz. Karahanlılar döneminde yüzyıllardan başlayarak XIII. yüzyıla kadar uzanan
yazılan eserlerde de bu adlandırma açıkça dönemde tek yazı dili halinde yaşamıştır. A. Von
görülmektedir. Zira Kutadgu Bilig’in ön sözünde Gabain’in Eski Türkçede tespit ettiği beş ağız ve
eserin “Türk dili ile yazıldığı” belirtildiği gibi, daha sonra Kaşgarlı’nın Dîvânü Lügâti’t-Türk’te
Kaşgarlı’nın büyük lügatinin adı da Dîvânu belirttiği farklılıklar, konuşma dilindeki
Lügâti’t-Türk’tür. Selçuklu, Osmanlı, Kıpçak ve farklılıklardır. Bu ilk dönemi kendi içinde
Çağatay sahalarında yazılan eserlerin hemen Göktürkçe ve Uygurca olarak iki döneme
hepsi, aynı şekilde, dillerinin adına Türkçe/Türk ayırıyoruz.
dili, Türkî demektedirler. Eski Türkçeden sonraki devrede, Türkçe farklı
Türkiye’de konuşulan dil, sadece Türkçenin yazı dillerine bölünmüştür. Türkistan’daki
bir lehçesidir ve özel adı ‘Türkiye Türkçesi’dir. Türklerin parçalanarak büyük kütleler hâlinde
Türkçe dar anlamda Türkiye Cumhuriyeti Hazar denizinin kuzeyinden ve güneyinden,
devletinin resmî dili, geniş anlamda ise dünya kuzeybatı ve güneybatıya doğru gitmeleri, yeni
üzerindeki bütün Türk soylu halkların değişik kültür merkezlerinin meydana gelmesi,
coğrafyalarda, çeşitli lehçeler halinde İslamiyet’in kabulü ile birlikte birçok yeni
konuştukları dilin adıdır. kavramın toplum hayatında yer alması ve yeni
bir yazının kullanılması gibi dış sebepler ile
Türkçe kolu kendi içinde üç ana gruba ayrılır: Türkçenin kendi iç yapısında meydana gelen
1. Kıpçak/Kuzey grubu: Kırgız, Kazak, Tatar, doğal değişmeler ve gelişmeler farklı lehçelerin
Başkurt, Nogay, Kumuk, Karaçay, Balkar, Karaim ve yazı dillerinin ortaya çıkmasına sebep
Türkçeleri. olmuştur. Böylece Türk dili, XII.-XIII. yüzyıldan
2. Karluk/Doğu grubu: Özbek ve Uygur itibaren Kuzeydoğu Türkçesi ve Batı Türkçesi
Türkçeleri. şeklinde adlandırılan iki ana kola ayrılmıştır.
3. Oğuz/Batı grubu: Türkiye, Azerbaycan, Kuzeydoğu Türkçesi XIII. ve XIV. yüzyıllarda,
Türkmen ve Gagavuz Türkçeleri ,Horasan Eski Türkçenin yeni bir devamı gibi yaşamış ve
Türkçesi, Güney Harezm Türkçesi eski ile yeni arasında geçiş görevi üstlenen bir
devir olmuştur. XV. Yüzyılda bu yazı dili, kendi
UYARI: Yukarıdaki sınıflamayı mutlaka biliniz. içinde Kuzey ve Doğu şeklinde iki kola
ayrıca yukarıdaki gruplar içinde en az yazı dili ayrılmıştır. Kuzey koluna Kıpçak Türkçesi, Doğu
barındıran grup Karluk grubudur, en fazla yazı koluna ise Çağatay Türkçesi denilmektedir. Bu
dili ise Kıpçak grubunda bulunur. yazı dillerinden Çağatay Türkçesi, doğu
Türklüğünün ortak yazı dili olarak yakın

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 18


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

zamanlara kadar kullanılmıştır. Bugün bu tarihî Ahmet Bican Ercilasun, Türk Dili Tarihi adlı
lehçeler yerini onların devamı olan çağdaş eserinde Türk dilinin tarihî gelişimini şu şekilde
lehçelere bırakmışlardır. Batı Türkçesi XII. tasnif etmiştir:
yüzyıldan itibaren oluşmaya başlamış ve ilk yazılı 1. Ana Altayca
eserlerini XIII. yüzyılda vermiştir. Türklüğün ve 2. İlk Türkçe
Türk dilinin en çok işlenmiş, en verimli yazı 3. Ana Türkçe
dilidir. Oğuz Türkçesine dayanan bu yazı dili, 4. Eski Türkçe
Hazar Denizi’nden Balkanlara kadar uzanan 5. Batı Türkçesi
sahada konuşulan dildir. Lehçe tasniflerinde, 6. Kuzey Doğu Türkçesi
Oğuz grubu, Batı ve Güneybatı terimleri ile Ercilasun’a göre, Türk dilinden ilk ayrılan
ifade edilmektedir. Batı Türkçesinin ilk dönemi, Çuvaşçadır. Çuvaşça ‘İlk Türkçe’ döneminde Türk
XIII ilâ XV. yüzyılın sonu arasındaki dönemi dilinden ayrılmıştır. Nurettin Demir, Süer Eker bu
kapsayan Eski Türkiye Türkçesi/Eski Anadolu görüşü paylaşmaktadır. Aysu Ata ise Ana
Türkçesi’dir. XVI. yüzyıldan XX. yüzyılın başlarına Bulgarcanın Ana Türkçe döneminde ayrıldığını
kadarki döneme Osmanlı Türkçesi, 1911’den belirtmiştir. 36 Bugünkü Çuvaş dilinin 6–7.
itibaren günümüzde yaşayan dile de Türkiye yüzyıllardaki atası Tuna Bulgarcası, 13–14.
Türkçesi diyoruz. Batı Türkçesi XVII-XVIII. yüzyıldaki temsilcisi İdil Bulgarcası idi. 19.
yüzyıllardan itibaren kendi içinde farklılaşarak iki yüzyıldan itibaren bu lehçe Çuvaşça adıyla
ayrı yazı dili hâline gelmiştir. Bunlardan doğuda anılmaya başlanmıştır. Saha/Yakut Türkçesi ise
olana Azerbaycan, batıda olana Osmanlı veya Ana Türkçe döneminde ayrılmış ve günümüzde
Türkiye Türkçesi adı verilmektedir. Kuzey-Doğu Sibirya’da yaşamaya devam
Türk dilinin tarihî gelişmesini iki ana döneme etmektedir. Eski Türkçe kendi içinde Köktürkçe
ayıran araştırmacılar, genellikle başlangıcından ve Uygurca biçiminde iki döneme ayrılmıştır.
13. yüzyıla kadar olan döneme Eski Türkçe, 13. Köktürkçe VI-VIII. yüzyıllar arasında, Uygur
yüzyıldan 15.günümüze kadar olan dönemine de Türkçesi ise IX. yüzyıldan XV. yüzyıla kadar
Orta Türkçe demektedirler. varlığını sürdüren bir yazı dili olmuştur. Uygur
UYARI: Karahanlı Türkçesinin hangi dönemde Türkçesi kullanılırken XI ilâ XIII. yüzyıllar arasında
olduğu konusu tartışmalıdır. Orta Türkçe Karahanlı Türkçesi yazı dili ile de eserler verilmiş,
dönemini başlatma konusunda İslamiyet’in XIII. yüzyıldan itibaren Türk yazı dili Batı ve Kuzey
kabulünü kriter olarak alan dilciler Karahanlı Doğu olmak üzere iki ana kola ayrılmıştır. Batı
Türkçesini Oorta Türkçe içerisine alırken Moğol kolunun XIII-XV. yüzyıllar arasına ‘Eski Oğuz
akınlarını kriter alan dilciler Karahanlı Türkçesini Türkçesi’, XVI-XX. yüzyıllar arasına ‘Osmanlı
eski Türkçe içerisine alırlar. Türkçesi’, XX. yüzyıldan sonraki bölümüne de
Ahmet Caferoğlu başta Türk dilinin tarihî ‘Türkiye Türkçesi denmiştir. XV. yüzyıldan
gelişimini yazı dili öncesi ve sonrasıyla birlikte itibaren Batı Türkçesi, Osmanlı Türkçesi ve
şöyle tasnif etmektedir: Azerbaycan Türkçesi olmak üzere iki kola
1. Altay Devri ayrılmıştır. XVI. yüzyıldan XIX. yüzyılın ortasına
2. En Eski Türkçe Devri kadar olan kısma ‘Klasik Azerbaycan Türkçesi’,
3. İlk Türkçe Devri XX. yüzyıldan itibaren kullanılan Azerbaycan
4. Eski Türkçe Devri Türkçesine de ‘Bugünkü Azerbaycan Türkçesi’
5. Orta Türkçe Devri denmiştir. Türk dilinin Batı kolundan XIX. yüzyılın
6. Yeni Türkçe Devri ortalarından itibaren üçüncü bir yazı dili
7. Modern/Çağdaş Türkçe Devri oluşmaya başlamıştır. Bu da ‘Türkmen

36
Prof. Dr. Aysu Ata, AÖF Orhun Türkçesi Ders
Kitabı, S.7

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 19


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

Türkçesi’dir. Sovyetlerdeki dil planlamalarının


katkısıyla geliştirilen Türkmence dışında bir de
XX. yüzyılın ortalarından itibaren Gagavuz Türkçenin tarihini şu bölümlere ayırıyoruz:
Türkçesi yazı dili olmuştur.
Kuzey Doğu Türkçesi XIV-XV. yüzyıllarda Ana Altayca Dönemi MÖ 9000?
‘Harezm-Kıpçak’, XV. yüzyıldan XX. yüzyıla kadar İlk Türkçe Dönemi MÖ 5000?-
ise ‘Çağatay’ yazı dili olarak süregelmiştir. XX. Milat?
yüzyılın başlarında çoğunluğu Sovyetlerde
Ana Türkçe Dönemi37 Milat?–5–6 yy.
yapılan düzenleme ve planlamalarla oluşturulan
Tuna Bulgarcası 6-7. yy.
Özbek, Uygur, Kumuk, Karaçay-Balkar, Tatar,
Karakalpak, Nogay, Kırım, Kazak, Kırgız Türkçeleri İdil Bulgarcası 13-14.yy
Kuzey doğu kolunun günümüzde kullanılan yazı Köktürk Türkçesi Dönemi 7–8 yy.
dilleri olmuştur. Bunlardan başka aynı yüzyılda, Uygur Türkçesi 9–15. yy.
aynı şekilde yazı diline dönüştürülen Tuva, Karahanlı Türkçesi 11–13. yy.
Hakas, Altay Türkçeleri de bugünkü Türk yazı MOĞOL AKINLARI VE TÜRK DİLİNİN KOLLARA
dilleri arasında yerini almışlardır. AYRILMASI
Türk dili, dünya dilleri arasında konuşulduğu
Harezm Türkçesi 13–14.yy.
coğrafyanın büyüklüğü bakımından birinci, ana
dili olarak üçüncü ve konuşan insan sayısı Çağatay Türkçesi 15–20. yy.
bakımından beşinci sıradadır. UNESCO dünyada (Kuman)Kıpçak Türkçesi 13–14. yy.
en çok konuşulan ilk 10 dili şöyle sıralamıştır: Memlük Kıpçakçası 13–16. yy.
Çince, İngilizce, İspanyolca, Hintçe, Türkçe, Ermeni Kıpçakçası 16–17. yy.
Arapça, Portekizce, Bengalce, Rusça, Japonca. Eski Anadolu Türkçesi 13–15. yy.
Türkçe; Göktürk, Uygur, Arap, Latin, Kiril
Osmanlı Türkçesi 15–20. yy.
alfabeleri başta olmak üzere, 10’dan fazla alfabe
Türkiye Türkçesi 191138- …
ile yazıya geçirilmiş bir dildir. Günümüzde Türk
dünyasında Latin, Arap ve Kiril alfabeleri
kullanılmaktadır. Türkiye, Kıbrıs, Yunanistan ve TÜRK DİLİ TARİHİNDE ALFABELER
Bulgaristan’daki Türkler, Türkiye Cumhuriyeti’nin Alfabe yani diğer ismiyle abece, seslerin
resmî alfabesini, yani Latin alfabesini; Çin, İran, yazıdaki işaretidir. Tarihte Türkler kadar dillerini
Afganistan, Irak ve Suriye’dekiler Arap alfabesini; farklı alfabelerle yazmış başka bir millet
Sovyetler Birliği’nden ayrılan bağımsız Türk olmadığını söylemek büyük oranda münkündür.
Cumhuriyetlerinden Azerbaycan, Türkmenistan Türkler belgelerle izlenebilen 1350 yıllık dil
ve Özbekistan Latin alfabesini; Kazakistan ile tarihleri boyunca 13 alfabe kullanmışlardır. Bu
Kırgızistan ise Kiril alfabesini kullanılmaktadırlar. alfabeler şunlardır: Köktürk, Sogd, Mani, Uygur,
Rusya Federasyonuna bağlı özerk Türk Brahmi, Tibet, Süryani, İbrani, Grek, Ermeni,
cumhuriyetlerinde ise halen Kiril alfabesi Arap, Latin, Kiril alfabeleri. Bu alfabelerden
kullanılmaya devam edilmektedir. Farklı lehçeler
37
halinde de olsa Türkçe bugün Kazakistan, Karanlık devirlerin sınıflanmasında Prof. Dr.
Ercilasun’un ve Prof. Dr. Aysu Ata’nın sınıflamasını
Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan, temel aldık. Prof. Dr. Ahmet Caferoğlu İlk Türkçe
Azerbaycan, KKTC ve Türkiye olmak üzere yedi dönemi için En Eski Türkçe Dönemi, Ana Türkçe
ülkenin resmi dili ve devlet dilidir. dönemi için ise İlk Türkçe dönemi isimlerini
kullanmıştır.
38
Muharrem Ergin Türkiye Türkçesinin başlangıcını
1908 İkinci Meşrutiyet olarak almaktadır. A. Bican
Ercilasun ve Zeynep Korkmaz 1911 Genç Kalemler
dergisinin çıkışını Türkiye Türkçesinin başlangıcı
almışlardır.

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 20


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

Köktürk, Uygur, Arap, Latin ve Kiril alfabeleri


geniş coğrafyalarda uzun süreli olarak diğerleri
ise kısa süreli ve dar bir coğrafyada kullanılmıştır.
Bunlar arasında en uzun süre kullanılandığımız
alfabe Arap alfabesidir.

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 21


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

e) Sıfır(zero) Biçim Birim: Dilsel bir işlevin dış


ÜNİTE 3 yapıda herhangi bir işaretleyicisinin olmamasıdır.

Gel: Bu fiil 2.tekil şahıs için kullanılmıştır. (Sen


gel) Ancak 2.tekil şahıs eki fiilde yoktur.
MORFOLOJİ Geliyordu: (O geliyordu.) 3.tekil şahıs eki fiilde
Temel Kavramlar bulunmamaktadır.

a)Biçim Birim(Morfem): Sözcükler ve Başım okşadı. : Şekilde bir karşılığı olmamasına


Sözcüklerin daha küçük parçalara ayrılamayan rağmen belirtme hali kulşlanılmıştır.
anlamlı bütünlerinin her birine Morfem denir.
f)Öncül-Ardıl Biçim Birim:
Ev-de-ki-ler > 4 morfemden oluşur.
Öncül (mas-mavi, düpe-düz vb.)
İkiye ayrılır:
Ardıl (Türkçedeki tüm kelime türetmeleri, eve,
Bağımlı-Bağımsız Biçim Birim: Sözcükler dava-da, göz-ü…)
bağımsız biçim birim, sözcüğe gelen eklerse
bağımlı biçim birimdir.

Ev > bağımsız biçim birim g) Serbest Dağılım: Bazı sözcüklerin söyleniş


biçimlerinin zaman zaman değişmesine denir.
de , ki ,ler> bağımlı biçim birimdir.
Kep> soluklu söylenir. (-p)
UYARI: Hece ile biçim birim kavramı
karıştırılmamalıdır. Sap> soluksuz söylenir (-p)

c)Alt biçim Birim(Morf): Bir biçimbirimin


kullanımdaki yan şekilleridir.
ğ) Bütünleyici Dağılım: Bir dilde ses bilgisel
“-dı” > ( dı, di, tı, ti, du, tu, dü,tü) 8 altbiçim özellikleri birbirine benzeyen birbirlerinin yerini
birimi var. tutamayan birimlerdir.

“-mış” > ( mış, muş, miş,müş) 4 altbiçim birim Ev-ler örneğinde -lar ve –ler eki birbirine
var. benzese de birb iri yerine kullanılamaz.

UYARI: Alomorfların bütününe Morf adı verilir.

d)Portmento Biçim Birim: Birden fazla görevi I) Karşıtsal Dağılım: “kal/dal - yol/kol” Bu
üstlenen ve işlevleri ayrılamayan biçim örneklerde görüldüğü gibi, sözcüklerin başında
birimlerdir.. bulunan seslerin niteliği sözcükler arasında
anlam farkına yol açmaktadır. Sözcükler arasında
Başarılıyım> -ım eki burada hem geniş zaman, anlam farkına yol açan d, f, t, s sesleri karşıtsal
hem ek fiil hem de şahıs eki olarak kullanılmıştır. dağılım içindedir. Birbirinin yerine geçebilen
ancak anlamı da değiştiren bu olaya karşıtsal
Söylesin> -sin eki burada hem emir hem de şahıs
dağılım denilmektedir.
eki olacak şekilde kullanılmıştır.

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 22


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

Biçim Birimsel Boşluk: Yan yana gelmesi Meyve suyu>meysu


mümkün olmayan biçim birimlerinin birlikte Kumbaralı telefon>kumtel
kullanılmamasına “biçim bilimsel boşluk” denir. Kan kardeşi>kanka
Örneğin susa- deriz fakat kahvese- diyemeyiz. Belgegeçer>belgeç
Kaşgarlı Mahmut’ta kavunsa- yapısı geçer. Elektronik mektup>elmek
Avrupa Asya>Avrasya
Tanzim satış>tansaş
Bilim kenti>bilkent
ENKLİTİK
Ordu donatım>ordonat
Türkçede ek veya sözcük sayılamayan,
Geri zeka>gerzek
türü tam olarak belirnememiş yapılara enklitik
adı verilir. Bu yapılar hem ek hem kökmüş gibi
5. ÖRNEKSEME(ANOLOJİ, BULAŞMA, SIÇRAMA)
davranış gösterebilirler. Türkçede de bağlacı, mi
Dilde bir kelime veya yapının şekli örnek alınarak
soru eki, ki bağlacı, ise, ise gibi yapılar enklitiktir.
o kelime veya yapıya benzer yeni yapıların
türetilmesidir. Hem yerli hem yabancı unsurlarla
yapılabilir.
SÖZCÜK TÜRETME BİÇİMLERİ
1. BİRLEŞTİRME Örnekler:
 İki veya daha fazla sözcüğünbir araya gelerek  Tarihi Türk lehçelerinde men sözcüğünün
ad veya eylem türünde sözcük oluşturmasıdır. etkisiyle miz sözcüğünün kullanılması
Birleşik sözcükte anlamı ve sözcük türünü  “incik boncuk” ikilemesinde inci sözcüğüne
belirleyen ögeye asıl öde adı verilir: isim-fiil, arz boncuk sözcüğünün etikisiyle k ünsüzünün
etmek, şükretmek vb. getirilmesi
 İki kelimenin bir araya getirilerek yeni bir  Beşer sözcüğünün hecelenmesinin etkisiyle
sözcük oluşturulmasıdır. Cumhurbaşkanı, diğer rakamlara da –er eki yerine –şer ekinin
başbakan, pamukkale, gecekondu gibi sözcükler getirilmesi
birleştirme örneğidir.  Köktürk yazıtlarında birer sözcüğünün
 Birleştirme yabancı kökenli sözcüklerde de hecelenmesinin etkisiyle ikirer ve altırar
görülebilir örneğin Veysel sözcüğü Üveys sözcüklerinin yapılarının olıuşması
sözcüğü ile Arapça harf-i tariften meydana gelir.  Danıştay, sayıştay, yargıtay, kurultay gibi, eski
sözcüklere benzetilerek çalıştay sözcüğünün
2. TÜRETME türetilmesi
 Türetme, herhangi bir tabana eklenen yapım  Yukarı, içeri, dışarı sözcüklerine benzetilerek
ekleri aracılığıyla anlam veya tür bakımından yeni aşağı sözcüğünün bazı bölgelerde aşarı şeklinde
sözcüklerin oluşturulmasıdır. kullanılması.
 Susamak sözcüğüne benzetilerek çaysamak
3. KALIPLAŞMA şeklinde sözcük türetilmesi
Birden fazla sözcüğün kalıplaşma yoluyla yeni vir  Anabilim dalı kullanımından ana sanat dalı
sözcük oluşturmasıdır: varsayım, başvuru vb. şeklinde bir kullanımın doğması
 Yoksul sözcüğünün etkisi ile varsıl sözcüğünün
4. KARMA doğması
İki kelimenin bazı bölümlerinin bir araya Türkçede bazı sözcükler yabancı dillerdeki
getirilmesi ile yeni kelime yapılmasıdır. sözcüklere benzetilerek oluşturulmuştur. Bu
Örnekler: sözcükler de örnekseme örnekleridir:
Geri zekali>gerzek Fr. General> genel
Araştırma geliştirme>arge Fr. Ecole>okul

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 23


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

Ar. Buud>boyut Sorun, bayan, koşul, uygar gibi sözcükler bu


Fr. Tangent> teğet şekilde oluşturulmuştur.
Fr. Bulletin> belleten
Ar. Tesbit>saptamak 13. ÖDÜNÇLEME(KOPLAMA-ALINTI)
Fr. İmage>imge Dile başka bir dilden alınan, yabancı
Fr. Commande>kumanda kökenli olan sözcüklerdir: domates, patates vb.
Fr. Honour>Onur
6. KIRPMA
Bir sözcüğün ilk hecesi ya da bir bölümü
ile anlam kaybı olmadan aynı kavramın ifade
edilmesidir. Bşak bir deyişle bir sözcüğün bir
veya daha fazla hecesini kaldırarak yeni sözcük
elde etmektir.
Motor otel>motel
Kilogram>kilo

7. AKRONİM
Birden fazla sözcüğün -genellikle- ilk
harflerinin bir araya getirilmesi ile kısaltma elde
etmektir. ODTÜ, Bağ-Kur vb.

8. DERLEME
Unutulmuş durumda olan, yazı dilinde yer
almayan sadece ağızlarda varlığını sürdüren
sözcüklerin yazı diline kazandırılmasıdır. Araç,
asalak, denetlemek, deprenmek, doruk, güleç,
güney, onarmak, umarsız, ödül, ürün, yozlaşmak
vb.

10. TARAMA
Şu anki yazı dilimizde olmayan tarihi Türk
lehçelerinde kullanılmış olan sözcüklerin yazı
dilimize kazandırılmasıdır.
Aklamak, artımak, ayrıksı, başkan, görkem,
köken, nesne, nitelik, tümen, tanık, tartışmak vb.
sözcükler yazı dilimize kazandırılmıştır.

11. GENELLEŞME
Başlangıçta kişi adı veya marka olan
sözcükler genelleşerek o türün genel ismi
olabilir. Jilet, nescafe vb.

12. KASITLI YARATMA


Herhangi bir biçimbilgisel öge veya
kuraldan yararlanmadan yeni bir sözcük
oluşturmaktır.

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 24


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

ÜNİTE 4
ANLAM BİLİM(SEMANTİK): Dilin, seslerin,
düşünce yapısını ve ilişkisini inceleyen dilbilimi
alanıdır. Bu alanda önemli isimler: Reising- Breal
Anlam ayırt edici en küçük parçaya Anlam
Bilimde Anlam birimcik(MONEM) adı verilir.

Anlam bilim ikiye ayrılır:


Durgun Anlam Bilim: Sözcük, kavram, çok anlam,
eş anlam, anlam daralması-genişlemesi-
iyileşmesi- kötüleşmesi, başka bir anlama
geçiş.vb.
Gelişmeli Anlam Bilim: Söz sanatları, deyim
aktarmaları, ad aktarmaları vb.

Anlam Daralması: Bir göstergenin önceden


anlattığı nesne ya da devinimin ancak bir
bölümünü, bir türünü anlatır duruma gelmesidir.
 Oğul kelimesi eskiden> Evlat demekti.
 Davar sözcüğü eskiden>Mal, mülk
demekti.
 Erik kelimesi eskiden>Tüm meyvelerin
ortak adıydı
 Sanmak fiili eskiden> Hem saymak hem
de düşünmek demekti.
 Dirilmek fiili eskiden> Hem yaşamak hem
de öldükten sonra canlanmak demekti.
 Konmak fiili eskiden>Hem bir kuşun yere
inmesini hem de bir yere yerleşmeyi
belirtiyordu.(Konuşmak, komşu)

Anlam Genişlemesi: Bir gösterge, başlangıçta bir


nesnenin, bir varlığın, bir eylemin bir bölümü ya
da türünü anlatırken zamanla onların bütününü
anlatır duruma gelmişse bu olaydan söz edilir.
 XI. yüzyılda 'düz ve alçak yer' demek olan
alan sözcüğü 'iş, meslek, araştırma- ince-
leme konusu, uzmanlık' gibi çeşitli
anlamlara gelmeye başlamıştır.
 Dal sözcüğü de bilim, sanat, spor
konularında, üzerinde çalışılan alanı
anlatır duruma gelmiştir.

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 25


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

 Türkçe çevre sözcüğü zamanla ‘muhit, AKTARMALAR


ortam, geometri terimi. . .' kavramlarını Deyim Aktarması: Deyim aktarması, “Aralarında
yansıtmaya başlamıştır. uzaktan veya yakından ilgi bulunan iki şey
Anlam İyileşmesi: Göstergenin eskiden taşıdığı arasında bir benzetme ilişkisi kurarak, bunlardan
anlamında bir iyileşmenin meydana gelmesidir. birinin adını, geçici olarak kendisine benzetilen
 Eski Türkçede 'acı, eziyet, zahmet' diğer şeyin adı ile karşılama olayı”dır (Korkmaz,
demek olan emgek sözcüğünün bugün 1992: 43).
emek biçimiyle, bir İnsandan Doğaya Aktarma
işin gerçekleşmesini sağlayan beden ve “Hani, yokuşun başındaki o eski perili ev var ya!!
kafa gücünü anlatır duruma (B.Ç.A. s.37). Önümüzde delice akan suya
gelmiştir. etrafımızı saran karanlığa ve ayağımıza acımadan
 Yavuz >Eskiden yaramaz manasındaydı. batan çakıl taşlarına ve herkesten gelen…

Anlam değişmesi: Sözcüğün asli anlamından Doğadan İnsana Aktarma


uzaklaşarak çok farklı anlamlar kazanmasıdır.  Yine de küçük kızda öyle bir yumuşaklık vardı
ki, insanın hemen kanı ısınıyordu (B.Ç.A. s.52).
• Eskiden yalnızca 'duman' anlamına gelen,  Annemle aşağıda tatlı tatlı konuşan kadın
tüt- kökeninden tütün sözcüğü, yakılarak içilen yoktu karşımızda.
yalnızca bu bitkiyi anlatır duruma gelmiştir.
• Sakınmak eylemi, eskiden 'düşünmek, Doğadan Doğaya Aktarım
üzerinde durmak, kederlenmek' anlamındayken Aşağıda verilen cümlelerde altı çizili sözcüklerde
bugün 'bir şeyi yapmaktan uzak durmak, doğadan doğaya aktarma yapılmıştır.
yapmamak için önlemler almak, korumak '  Sabahın tatlı serinliğinde içimi ısıtıyordu
anlamlarını almıştır.  Sıcak yaz günlerinde bahçeye konulmuş
• Eski Türkçe dönemindeki üzmek küçük tahta masaların üzerinde, asırlık bir çınar
eyleminin 'kırmak, kesmek' (Dede Korkut'ta ağacının tatlı serinliği olur her zaman
'koparmak ' )demek iken bugün 'üzüntü vermek '  Bir çınar ağacından rüzgârla çıkan tatlı
anlamını almıştır. hışırtıları hiç duymayacaklar
• Ucuz sözcüğü de Eski Türkçedeki 'kolay,
değersiz, hakir' anlamından bugünkü anlamına Somutlaştırma
geçmiştir. Somutlaştırma, “Dildeki soyut kavramları somut
• Keyif sözcüğü eskiden beri genel olarak kavramlardan yararlanarak anlatıma
'hoş vakit geçirme, sağlık, esenlik...' gibi yönelme”dir
anlamlarda kullanılırken keyif çatmak, keyfi  Biz Ahmetlerin kapısına oturmuş, sıkıntıdan
gelmek, keyfi yerine gelmek, keyfi yerinde olmak patlıyorduk.
gibi deyimlerde yer alırken son yıllarda yine  Gözlerinde derin bir hüzün tarif edilmez bir
Arapçadan gelme zevk kelimesinin yerini almaya özlem olurdu.
başlamış onun anlamında kullanılır olmuştur.  Gözlerim parladı. Sonunda gerçeği
Böylece zevk almak yerine keyif almak, zevk öğrenecektim .
vermek yerine keyif vermek gibi kullanımlar  Hepimizin gözleri kalması için yalvarıyordu.
yaygınlaşmıştır.  Yine de küçük kızda öyle bir yumuşaklık vardı
• Öfke>Eskiden ciğer manasında ki, insanın hemen kanı ısınıyordu .
kullanılırdı.  Gözlerinden öfke saçılıyordu
 Emin ol, onun da yüreği sevgi dolu
 Babam böyle biriydi işte. Sıcak ve dost canlısı

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 26


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

Duyular Arası Aktarma Eş Anlamlılık – Anlamdaşlık Eş anlamlılık, “İki ya


 Küçük cılız bir ses cevap verdi: da daha çok sayıda göstergenin aynı anlama
 Yine o cılız, çekingen sesiyle; “Yalınayak,” gelme, ayrı gösterenlerin aynı gösterileni
dedi utanarak belirtme özelliği”dir
 Masmavi gözlerinde asker otoritesine sahip
keskin bakışlar vardı Eş Seslilik(Eş Adlılık): Ses yapıları aynı olan ancak
 Elifin en tatlı sesiyle onu mutfakta oyaladığı farklı anlamlar yansıtan birimlerdir.
sırada bu planımız gerçekleşti
 Cado anneme yarın sabah erkenden Zıt Anlamlılık:
ayrılması gerektiğini söylediğinde bizi derin bir Karşıt Anlamlılık:
sessizlik aldı 1. İkili Karşıtlıklar: Kimi araştırmacıların kutupsal
 Hatta çok yumuşak bir sesi vardı... ters anlamlılık adını verdikleri bu türde Türkçe
 “Bir sürü çocuğum var, ama onlar İstanbul’da kökenli ad soylu öğeler önemli bir toplam
yaşıyor,” dedi hafif sertleşen bir sesle. tutmaktadır. ( aç-tok , iyi- kötü)
2. Biçimsel İlişkili Karşıtlıklar: Bu türün
Ad Aktarması örneklerinde Türkçede aynı ya da aynı kökten
Bazı ad aktarması türleri şu şekildedir: türemiş sözcüklerin değişik ekler alarak
1. Bütün Yerine Parçanın Anılması: Çatma oluşturdukları ters anlamlılar kullanılmaktadır.
kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl! (Parça Bunlar içinden en çok yaygın olanlar, [-lİ] ve [Siz]
durumundaki hilâl söylenmiş, bütün ekleriyle türetilenlerdir: (sorumlu/sorumsuz
durumundaki bayrak kastedilmiş) akıllı/akılsız…)
2. Parça Yerine Bütünün Anılması: Uçak 3. İlişkisel Karşıtlıklar:
Antalya’ya indi. (Bütün durumundaki Antalya • Bu öbekte yer alan örnekler birbirleriyle
söylenmiş, parça durumundaki Antalya Havaalanı ilgili kavramlar arasındaki karşıtlığı
kastedilmiş) göstermekte, aynı konuyla ilgili, ancak
3. Sanatçı – Eser İlişkisi: Bu yaz Tolstoy’u ters anlamlı olan sözcüklerden
okudum. (Yazar söylenmiş, eserleri kastedilmiş) oluşmaktadır. Örneğin satılık ve kiralık,
4. Yer – İnsan İlişkisi: Deprem korkusundan, bir mal, özelliklede bir taşınmaz için söz
İstanbul bu gece uyumadı. (İstanbul söylenmiş, konusudur. (imam-cemaat, amir-memur,
İstanbul’da yaşayan insanlar kastedilmiş) peşin-taksitle…)
5. İç – Dış İlişkisi: Sobayı yak da biraz ısınalım.
(Soba söylenmiş, içindeki yakacak kastedilmiş) Dereceli Karşıtlıklar: Türkiye Türkçesinde bu
6. Yer – Olay İlişkisi: Çanakkale vatanın türe, daha çok, ikili ters anlamlıların arasına giren
bölünmezliğini vurguluyor. (Yer adı olan kimi ögelerle oluşturulan ters anlamlılar
Çanakkale söylenmiş, Çanakkale Savunması girmektedir.
kastedilmiş) “sıcak/ılık/serin/soğuk”,
7. Yer – Yönetim İlişkisi: Ankara, olayları “kapalı/aralık/açık”, “küçük/orta/büyük”
soğukkanlılıkla izliyor. (Yer adı olan Ankara v.b.
söylenmiş, hükümet kastedilmiş) Yön Gösteren Karşıtlıklar: Bu öbekte, Ön/arka
8. Yön – Ülke İlişkisi: Batı, Irak Savaşı’na kayıtsız karşıtlığı hem ilişkisel, hem yön gösteren ters
kaldı. (Yön adı batı ile kastedilen Avrupa anlamlılık olarak düşünülebilir. Ayrıca “sağ/sol”,
devletleridir) “doğu/batı”, “alt/üst”, “ileri/geri” v.b. karşıtlıklar
9. Sebep – Sonuç İlişkisi: Bereketin yağması bu öbeğe girer (Aksan, 1997:129-131)
köylüyü güldürdü. (Sonuç söylenmiş, sebep
kastedilmiş. Yağmurun yağması nedendir,
bereket sonuçtur)

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 27


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

ÜNİTE 5
METİN DİL BİLİM

 İletişim ortamında metnin yeri, metni


oluşturan ögeler, metnin yapısı ve türleri gibi
inceleme alanları olan dil bilim koludur.
Pike(1967) ve Harris(1976), metin dil bilimin en
önemli iki öncüsüdür.
 1960’lardan sonra büyük bir gelişim
göstermiştir.
 Yazılı ve sözlü her metin incelenir.
 Bir metinde büyük yapı ve küçük yapı
bulunur. Küçük yapı bir cümlenin kendisinden
önceki ve sonraki cümlelerle kurduğu anlamsal
bütünlüktür. Bir cümlenin metindeki tüm
cümlelerle kurduğu anlamsal bağ ise büyük
yapıdır. Büyük yapıyı anlamak için paragraflar
arası bağ kurulur.

Küçük yapı metinde kullanılan cümleler


arasındaki yapı özellikleridir. Bağlaç, edat,
yineleme, eksiltili yapı, zamir, çıkarımlar,
noktalama işaretleri, cümleler arası bağlar ve dil
bilgisel yapılarlar ilişkilidir.

Büyük yapıy; paragraf, bölüm, fasikül, cilt gbi


metni anlam olarak bölebilecek ve
incelenebilecek yapılardır. Olay örgüsü, anlatıcı
bakış açısı, zamanı, şahış kadrosu vb.’dir.
Tutarlılık, amaçlılık, bilgilendiricilik, kabul
edilebilirlik büyük yapıyla ilişkilidir.

 Günümüzde en yaygın dil bilim çalışmaları


metin dil bilim çalışmalarıdır. Bu çalışmalarda
sadece metin değil metnin konuşucu tarafından
üretimi ve alıcı tarafından algılanması,
yorumlanması da incelenir.

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 28


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

 Bir metni, metin haline getiren nedir, sorusu UYARI: Bağdaşıklık ve Tutarlılık metin içi
metinsellik ölçütleri konusunu gündeme ölçütlerdir. Amaçlılık durumsallık, bilgi vericilik,
getirmiştir. kabul edilebilirlik, metinler arasılık alıcıya yönelik
ölçütlerdir.
Bağdaşıklık(Kohezyon): Metni oluşturan
cümleler arasındaki anlam bütünlüğü ve UYARI: Tutarlılık, amaçlılık, kabul edilebilirlik,
bağlantısıdır. Daha çok küçük yapılarla ilgilidir. bilgisellik ve durumsallık büyük yapı ile ilgilidir
UYARI: Ön gönderimler art gönderimler bağdaşıklık küçük yapı ile ilgilidir.
bağdaşıklığı sağlamak amacıyla yapılır.
UYARI: Telmih sanatı ile metinler arasılığın ilgisi
Bağlaşıklık: Metni oluşturan sözcüklerin dil sizce var mıdır?
bilgisel tutarlılıklarıdır. Bazı dil bilim kaynakları
bağlaşıklığı bağdaşıklık içinde değerlendirirler.
Tutarlılık: Metni oluşturan yargıların uyumlu
olmasıdır. Daha çok büyük yapı ile ilgilidir.
“Bunu yapmamalıydın çünkü annen yapma
demişti.” cümlesi tutarlı yargılardan
oluşmuştur.

Amaçlılık: Her metnin bir amacı vardır. Bilgi


verme, estetik haz uyandırma vb. Metnin amacı,
okurla kurduğu ilişkide aranır.

Durumsallık: Metin ile kullanıldığı bağlamın


uyumlu olmasıdır.
Başın sağ olsun cümlesi, doğum gününde
söylenmez.
Ankara’da Kızılay Meydanı’na “Burada balık
tutmak yasaktır.” yazmak.

Kabul edilebilirlik: Metnin ilettiği bilginin okur


tarafından kabul edilebilir olmasıdır. Kabul
edilebilirlik, tutarlılık ve durumsallık ile yakın
ilişki içerisindedir.

Bilgisellik: Bir metni oluşturan yargılar bilgi verir


ancak aynı bilgiyi veren ifadeler metni
oluşturamaz:
Ne kadar çok insan var bu durakta, pek çok insan
var.” cümlesini oluşturan yargılar aynı bilgiyi
taşıdığı için metni oluşturamamışlardır.

Metinler arasılık: Metnin başka metinlerle ilişki


içerisinde olmasıdır. (Bedir’in aslanları ancak bu
kadar şanlı idi!)

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 29


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

herhangi birinden bahsedilmiş olabilir. 3.


Metin Türleri: cümledeki “o olamazdı” derken 2. cümlede
 Anlatımcı bahsedilen kişi kimse ondan bahsedilmiştir.
 Betimleyici Metin İçi Gönderim:
 Kanıtlayıcı Gönderim ögesinin metin içinde bulunduğu
 Öğretici durumdur. Ön gönderim ve art gönderim olarak
 Karşılaştırıcı: ikiye ayrılır.
UYARI: Ön gönderim:
Metin türlerinin belirleyici özellikleri şunlardır: Metin içerisindeki bir birimin yerini tutan bir
1. Metin içeriği ögenin o söylenilmeden önce söylenmesiyle
2. Metinde kullanılan dil ortaya çıkan göndermedir.
3. Metinde bilginin sunuluş biçimi (İçerikle Örnek:“Dünkü maçta takımın kazanmasındaki en
ilgilidir!) önemli faktörlerden biriyde şuydu ki, taraftar
4. Metnin sunuluş biçimi (Şekil özellikleri ile maç boyunca takımı çok iyi destekledi.”
ilgilidir!) Yukarıdaki örnekteki “şuydu” sözcüğüyle
5. Metnin yazılış amacı kendisinden sonra gelecek olan “taraftar maç
boyunca takımı çok iyi destekledi” cümlesine
gönderimde bulunuyor.
Art Gönderim:
GÖNDERİM: Ön gönderimin tersine, metinde belirtilen bir
Bir metin bir duygu, düşünce veya kavramı ögeden sonra gelerek önceki ögeye yapılan
açıklamak için birbiriyle anlamsal ve dilbilimsel göndermeyle geriye doğru bir ilişki sağlamadır
olarak bağlı cümlelerden oluşur. Bu cümleleri (Coşkun, 2005; 76).
oluşturan bazı sözcükler birkaç defa tekrar Örnek:‘‘(1)Galatasaray kalecisi Fernando
edebilir. Bu tekrar edecek olan sözcükler yerine Muslera bir sezon boyunca forma giydiği
anlam akışını sağlamak ve metni daha anlaşılır maçların 16 tanesinde kalesini gole kapattı.
kılmak için onları karşılayacak ve onlarla (2)Bu, o takımda bugune kadar forma giyen
bağlantılı farklı sözcükler kullanılabilir. Daha önce kalecilerin daha önce ulaşamadığı bir başarıydı.”
kullanılmış veya sonra kullanılacak olan 2. cümledeki “bu” sözcüğüyle kendisinden önce
sözcüklerin birbirleriyle ilişkili olarak geçen “bir sezon boyunca forma giydiği maçların
yorumlanabilmesine gönderim denir. 16 tanesinde kalesini gole kapattı.” Cümlesine
göndermede bulunurken aynı şekilde 2.
 Gönderim ögesi metin içi ve metin dışı cümledeki “o takımda” sözcükleriyle yine
gönderim olmak üzere 2 ye ayrılır: kendisinden önce kullanılan ‘‘Galatasaray’’
(1) Burak burada sessizce oturdu. (2) Etrafına sözcüğüne gönderimde bulunulmuştur.
bakınırken onu görür gibi oldu. (3) Fakat gördüğü
kişi o olamazdı.”
1.cümledeki “burada”, 2. cümledeki “onu” 3.
cümledeki “o” sözcüklerinin bu 3 cümlelik
metinde karşılıkları tam olarak yoktur. “Burak
burada sessizce oturdu” cümlesinde kast edilen
yer “bir taziye evi, tramvay durağı, uçak koltuğu
v.s” herhangi bir yer olabilir. Aynı şekilde 2.
cümledeki ‘‘onu görür gibi oldu’’ derken “kız
veya erkek kardeşinden, kız veya erkek
arkadaşından, amcasından, dayısından v.s”

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 30


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

GÖNDERİM ÖGELERİ (Hangisinde farklı bir “Çocukluk yıllarını geçirdiği evi ziyaret eden
gönderim ögesi kullanılmıştır?) Fatma duygulanarak ağladı. Çünkü bu ev onun
Şahıs Zamirleri: birçok anısını barındırıyordu.”
Metinde geçen kişi adlarının yerine kullanılan ‘ Karşılaştırma:
ben, sen, o,’ tekil kişi ve “biz, siz, onlar” çoğul kişi En az bir yönüyle benzer olan iki veya daha fazla
zamirleridir. kavramın bu benzerlikten yola çıkılarak azlık-
Örnek: “(1)Ali dün okula gelmedi. çokluk, yoğunluk-sığlık, genişlik-darlık, benzerlik-
(2)Annesi onun hasta olduğunu onun arkaşları farklılık gibi çeşitli yönlerden kıyaslanmasıdır.
olan Serhat ve Burak’a söyleyerek Örnek:
öğretmenlerine iletmelerini rica etmişti. Türkiyenin en kalabalık şehri İstanbuldur.
(3) Onlar onun bu ricasını kırmadı.” (İstanbul, Türkiye’nin diğer şehirleriyle nüfus
Dönüşlülük Zamiri: yönünden karşılaştırılmıştır).
Kişinin yaptığı veya yapacağı işin derecesini Daha önce Finlandiya kadar doğaya önem veren
arttırmak için şahıs zamirinin iyelik ekine göre bir ülke görmedim. (Daha önce gittiği ülkeler ile
“kendi” sözcüğüyle gerçekleşen kullanımdır. Finlandiya doğayı koruma yönüyle
Örnek: karşılaştırılmıştır.)
“Ahmet ayakkabısını kendisi bağlayamadığı için EKSİLTİLİ ANLATIM:
annesinden yardım istedi.” Birbirine bağlı birden fazla cümledeki bazı
İşaret Zamirleri: sözcüklerin silinmesine karşılık bağlamdan
Canlı veya cansız herhangi bir ismi işaret yoluyla yola çıkarak anlam bütünlüğünü
ifade eden zamirlerdir. Başlıcaları “Şu, bu, o, sağlayabildiğimiz anlatım türüne eksiltili
Şunlar, onlar, bunlar, öteki, beriki, şura, ora, bura anlatım denir.
v.b.” şeklindedir. Örnek:“(O) Bu maça çok önem veriyordu.
Çünkü (o) geçen sene farklı mağlup olduğu
Örnek:“Ali, erkenden takımı yenmek istiyordu.”
kalkarak ağaçları budamaya ‘‘Gördüğün bu tüm binalar bizimdir.”(bizim
başladı. Buradakileri budadıktan binalarımız)
sonra şuradakileri budamaya başlayacak.” ‘‘Sedef, Meltem’den daha hızlı koşar.” (Sedef,
Örnek: Meltem’in koşabildiğinden daha hızlı bir şekilde
“Manavınseçtiği karpuzu beğenmeyip koşabilir)
berisindekni isteyen bayana, manav: Bunların
hepsi kesmece berisindeki de ötekisi de bu da hep DEĞİŞTİRİM
aynı dedi. Birden fazla sözcük, cümle veya herhangi bir
İlgi Zamiri: metinsel yapının yerine bu yapının üstlendiği
İsim tamlamalarındaki iyelik eki alabilen görevi yerine getirebilecek başka bir sözcük,
sözcüklerin yerine kullanılabilen sözcüklerdir. cümle veya metinsel yapının kullanılmasıdır.
Örnek:“Benim dondurmam, onun İsme Dayalı Değiştirim:
dondurmasından daha çok.” Metinde yer alan bir isim veya isim öbeğinin
“Benim dondurmam, onunkinden çok.” değiştirilmesidir.
İşaret Sıfatları: Örnek:“Komşuları Feyyaz’ın sarı renkli ve vitesli
Kendisinden hemen sonra gelecek olan ismi bisikletine gıpta eden Tuncay’ın
kendisinden önce gelen sözcüklerle de ilişkili babası aynısını Tuncay’a aldı.” (Sarı renkli ve
olarak ismi işaret yoluyla niteleyen sözcüklerdir. vitesli bisiklet yerine ‘‘aynısı’’ sözcüğü
Örnek: kullanılmıştır.)
“Tek yumurta ikizlerinden Can parayı çok
severken; Canan öyle değildi.” (Parayı Can kadar

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 31


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

çok sevmiyordu.)
Fiile Dayalı Değiştirim:
Metinde yer alan bir fiilin değiştirilmesidir.
Örnek:
“Onur’un türkü söylediğini gören Sami
de aynısını yaptı.” (Türkü söyledi)
“Kadroya girmek için çok çalışması gerektiğini
düşünen Sabri öyle yaparak kadroya girebildi.”
(Çok çalıştı)
Cümleye Dayalı Değiştirim:
Metinde yer alan bir cümle yapısının
değiştirilmesidir.
Örnek:
“Biyoloji dersinden geçmek için haftalar
öncesinden hazırlanarak geçtim. Umarım
sende öyle yaparsın.” (Öyle sözcüğü ile haftalar
öncesinden hazırlanarak geçmek cümlesi
karşılanmıştır).
“Şartlar ne olursa olsun çok çalışmak gerekir.
Ancak böyle yaparak başarılı olabiliriz.” (Böyle
sözcüğüyle şartlar ne olursa olsun çok çalışmak
cümlesi karşılanmıştır).
Tansiyon, şeker kolesterol hepsi yüksek, bu yaşta
böyle oluyormuş demek.

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 32


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

ÜNİTE 6
DİL BİLİM ALANLARI
BUDUN BİLİM
İnsanların etnik gruplara ayrılışını, bu grupların
kökenlerini, oluşumlarını ve yayılışını,
aralarındaki bağlantıları ve dil, kültür niteliklerini
genel yasalar çıkarmak amacıyla inceleyen bilim
dalı BUDUN BİLİM’dir. Dil-kültür ve dil-toplum
ilişkisi birincil inceleme alanlarıdır.

UZAM DİL BİLİM


Coğrafi kökenleri farklı bireylerin ya da
toplulukların dili kullanmalarında görülen
değişiklikleri inceleyen UZAM DİL BİLİM’ dir.
Coğrafik dil bilimi, bölgesel dil bilimi gibi adlar da
verilir.
Dilleri politik, ekonomik açıdan da ele aldığı için
toplum dil bilimi ile de yakından ilişki
içerisindedir. Lehçe atlaslarından yararlanarak
çalışmalarını yürütür.

TOPLUM DİL BİLİMİ


Dilin gruplara, yaşa ve cinsiyete bağlı
kullanımları, ölçünlü dil ile ağızların ilişkileri, çok
dillik, dil planlaması ve alan dilleri gibi konuları
araştıran dil bilimin alt alanına TOPLUM DİL
BİLİMİ denir.
 Toplum dil bilim terimi ilk kez Hodson
tarafından 1939’da kullanılmıştır.
 Dil- toplum arasındaki ilişkinin tüm
görünümlerini ele alır.
Toplum dil bilimin 6 kurucu babası vardır:
 Labov
 Bernstein
 Hymes
 Gumperz
 Ferguson
 Fishman

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 33


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

SÖYLEM ÇÖZÜMLEMESİ: Konuşma ortamına süre sonra içsel pusula geliştirdiklerini fark
göre dilin farklı kullanımlarını inceleyen bilim ediyorlar. Aslında dilin düşünceyi belirlemesi
dalı. Aynı cümle kime ne etki yapar? sorusu bağlamında öne sürülen ilk kanıtlar antropolojik
üstünden dili irdeler kanıtlardır. Whorf, Amerikan yerli dillerini
ANTROPOLOJİK DİL BİLİMİ: Bir dil toplumuna ve incelediğinde bu dillerin bazılarında zamanı
kültürüne özgü olarak gerçekleştirilen dil belirten bir kelime ya da bir gramatik yapının
incelemesi. Antropolojik dil bilimi genellikle daha mevcut olmadığını fark eder. Whorf, bundan
az belgelenmiş dillerle ilgilenir. Bu tanım destek alarak bu dilleri konuşan bir insanın
etnolinguistiği de içerir. zaman algısının, zamanı gramatik yapıda ifade
eden bir dili konuşan insanın zamanı algısından
Etnolinguistik: Di-kültür ilişkisini inceleyen dil farklı olduğunu düşünür. Özetlersek; Sapir-Whorf
bilim kolu. Hipotezi’ne göre insanların ve hatta belirli bir
kültürün davranışlarını ve düşünce sistemlerini
Bilgisayar dil bilimi: Dil incelemesinde bilgisayar belirleyen yegane unsur dildir.
biliminin kullanımı. Bu tanım yapay zeka ve • Edim Bilimi / Pragmatics : Bir dil
Doğal Dil İşlemi (NLP)’ni de içerir; ancak kullanımının, gerçekleştiği bağlama göre
matematiksel dil bilimini içerme incelenmesidir. Dili kullanım kişisel, fiziksel veya
çevresel pek çok şarta göre değişir. Örneğin
Dil Felsefesi: Felsefenin dile ve dil bilimi mektup yazarken kullanılan üslup kişi ile
teorisine uygulanması. Sapir-Whorf hipotezi, yakınlığa göre değişir.
sözlü ve sözsüz düşüncenin karşılaştırmalı olarak • Hukuksal dil bilimi / Forensic Linguistics :
ele alınması gibi konuları içerir. Bilgisayarla Dilbiliminin hukuğa uygulanması.Hukuksal dil
yapılan çeviriler en önemli faaliyet alanıdır. bilimi dilbilimsel metodolojinin hukukî tesbitler
• Sapir-Whorf Hipotezi: Sapir-Whorf yapmak için kullanılmasıdır. Sorgu odasındaki
Hipotezi’ne göre insanların ve hatta belirli bir dilin analizi en iyi şekilde söylem analizi olarak
kültürün davranışlarını ve düşünce sistemlerini tasnif edilir.
belirleyen yegâne unsur dildir. Bu durum • Kognitif bilim : İnsan zihninin, özellikle dille
enstrümanın yapılan müziği ya da kalem türünün ilgili olarak incelenmesi. Dil üzerine bir deney ya
el yazısının tarzını belirlemesi gibi mantıklarla da öngörü; veya zihin araştırması gibi konuları
benzerlik gösterir. Edward Sapir ve Benjamin Lee içerir.
Whorf”tan adını alan hipoteze göre insan kendi • Uygulamalı dil bilimi / Applied Linguistics
dilinden başka hiçbir dili tam olarak anlayamaz. : Dilbilimsel metotların dil ve eğitimde, mesela
• Dilsel izafiyet (göreceli) kuramı olan Sapir- okuma-yazma ve yabancı dil öğreniminde
Whorf Hipotezi kaba tabirle uygulamalı olarak kullanımı. Bu tanım ikinci dil
“bildiğimiz/algıladığımız kadarız, kelimelerimiz öğrenimi ve farklılaştırıcı (contrastive) dil bilimini
kadar özgürüz” gibi tanımlanabilir. İki dilbilimci de içerir. Öğretim materyalleri, dil öğrencileri için
bu hipotezi Hint ve Eskimo görgül bilgileriyle – hazırlanan rehberler ve yetişkinlerin dil öğrenimi
yalnızca deney ve gözlemle elde edilen bilgi– de üzerine yapılan incelemeler de bu gruba girer.
belgelemişlerdir. Mesela eskimo dilinde deve BEYİN DİL BİLİMİ
veya benzeri bir sözcük yokken, kar sözcüğünü  Beyin yapısının ve dilin beyindeki fiziksel
karşılayan birçok sözcük vardır. Örneğin; görünümünün incelenmesi. Beyindeki hasarların
Aborjinlerin dilinde sağ, sol, ön, arka gibi yön dil bozuklukları açısından incelenmesi, anadil
kavramları yok. Kuzey, Güney, Doğu, Batı diye edinimi sürecinde beynin sinirsel gelişimi gibi
yönler var. Bu durumda Aborjinler’in daimi konular bu alana dahildir.
olarak hangi yönün neresi olduğunu bilmesi
gerekiyor. Yapılan çllçalışmalarla bireylerin bir

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 34


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

 İngilizce şekli Neurolingüistics’tir. Bu gevelenen, dalgalı veya mırıldanmış,


terimi ilk kullanan 1971’de Harry konuşma gözlenir.
Whitaker’dir.
 Beyin dil bilim neroloji ile yakın bir ilişki
içindedir. Ruh Dil Bilim (Psikolingüsitik)
 Beyin dil bilimi çalışmalarının başlangıcı,
beyin hasarları sonucunda oluşan  Dilin edinilmesindeki, algılanmasındaki ve
konuşma bozlukluklarının üretilmesindeki psikolojik etkenleri
araştırılmasıyla olmuştur. Özellikle Broca inceler.
isimli Fransız bilim adamı bu konuda
öncüdür. Broca, beynin ses üretmekten  Terimi ilk kullanan Kantor’dur.
sorumlu kısmını keşfetmiştir, bu bölge  Dil incelemelerinin psikoloji ile ilgisine
bugün Broca bölgesi olarak adlandırılır. özellikle Amerikan yapısalcıları
 Bir başka önemli araştırmacı da içerisinde rastlanılır.
Wernicke’dir. Wernicke, beynin
anlamaktan sorumlu kısmını keşfeder,  Modern anlamda ruh dil bilim
bu bölge bugün Wernicke bölgesi olarak 1950’lerden sonraki gelişmelerle
adlandırılır. mümkün olmuştur.
Konuşma bozuklukları şunlardır:
 Wunt’un, Bloomfield ve Skinner’ın
 Afazi: Beynin dil alanlarının hasar alması görüşlerinden faydalanmışlardır.
sonucu oluşan konuşma bozukluklarıdır.
En sık rastlanan türleri Broca afazisi ve  Dil kullanımı, dil edinimi, ikinci dil edinimi,
Wernicke afazisidir. konuşma bozuklukları, beyin-dil ilişkisi
gibi konularla ilgilenilmiştir.
 Disleksi: Genetik nedenlere dayanır. Zekâ
normal olmasına rağmen konuşma  Dil ediniminin incelenmesi, 1960’lara
bozukluğu görülür. Konuşmaya bağlıdır. kadar davranışçılık etkisi altındaydı.Buna
Yazmaya bağlı olana disgrafi, göre dil ediniminde çevresel etkenler
matematikle bağlantılı olana diskalkuli önemlidir.Watson, Skinner, Bloomfield
adı verilir. davranışçılardır. Sonrasında Chomsky ve
Piaget’in yaklaşımları damga vurmuştur.
 Kekemelik: Konuşmanın kesintili ve
engelli biçimde olmasıdır. Uygulamalı Dil Bilim

 Apraksi: Konuşmayı sağlayan dil-dudak,  Disiplinlier arası bir dil bilim alanıdır. Dil
çene gibi organlara ait kasların zayıf bilim sonuçlarının diğer alanlara ve
olmamasına rağmen konuşma seslerini gündelik hayata uygulanmasıyla ilgilenir.
doğru bir şekilde söylemek için istemli  Uygulama dil biliminin kökeninde daha
hareketlerin yapılamamasıdır. çok “dil öğretimi” konusu yer alır.
 Dizartri: Konuşma üretimi için kullanılan  İş yeri iletişimi, adlî dil, edebî dil kullanımı,
organları kontrol eden kasların bozulan eleştirel söylem gibi alanlarla da
hareketinden kaynaklanan bir konuşma ilgilenilir.
bozukluğudur. Dizartri tipi ve şiddeti sinir
sisteminin hangi alanından etkilendiğine
bağlıdır. Dizartrisi olan kişilerde
anlaşılması zor olabilecek ağızda

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 35


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

konu değiştirme gibi özellikleri, jestmimikleri,


EDİM BİLİMİ / PRAGMATİK: • Bireylerin dilsel konuşanlar arası mesafeyi vb. çözümleme
bilgisini oluşturan, sonsuz sayıda cümle üretip kısımlarını inceler. • Söylem dökümleri, Söylem
anlamayı sağlayan düzeneğe ya da kurallar Sunum Teorisi veya farklı konuşma türleri
dizgesine EDİNÇ (Soyut, sezgisel/bilişsel dil üzerine (Doktor/hasta diyaloğu gibi) üzerine
bilgisi), bu kuralların somut söz eyleminde yazılan makaleler örnek olarak verilebilir.
büründüğü biçimine EDİM denir. (Chomsky)
• Edim Dil Bilim, bir dil kullanımının,
gerçekleştiği bağlama göre incelenmesini içerir.
• Dili; konuşulduğu ortam, çevre etkisi,
konuşmacının niyeti, duyguları, konuşan ve
dinleyici arasındaki etkileşim araçlarından
incelemede bulunur.
• Bir konuşmacının belli bir etkiyi uyandırabilmek
için hangi dil aracını kullanması gerektiğini ve bu
seçimin karşısında uyandırdığı etkiyi EDİM BİLİM
(PRAGMATİK) inceler.
• Farklı disiplinlerden etkilenerek ortaya çıkan
edim bilim iletişimde kişilerin rolünü araştırır.
Dilin pratik ve iletişimsel yönüyle ilgilenir. Dili
simgesel bir iletişim aracı olarak görür. Üretici,
alıcı ve bağlam üzerine çalışır.
• Edim Bilim İle İlgili Bazı Kavramlar:
❖ Sözce: İletişimin söze başlandığı andan ilk
duraksamaya dek süren özel konuşma
bölümüdür. Sözce, bazen tek bir sözcük
olabilirken bazen cümle veya paragraf düzeyinde
olabilir. Bu ifadeler iletişim ortamında ortaya
çıkar.
❖ Sözcelerin üretimi sözceleme kavramıyla
ifade edilir.
❖ Bağlam: Sözcenin anlamlandırılmasında etkili
olan sosyolojik, psikolojik, her türlü ögenin
toplamı ve ifadenin belirleyici unsurudur.
❖ Söz Edimi: Söylemin harekete geçirme
gücüdür. “Bir şeyi söylemek ve yapmak aynı şey
midir?” sorusundan ortaya çıkmıştır.

SÖYLEM ANALİZİ:
• Birbirine bağlı konuşmalar [ya da dil
kullanımları] arasındaki örüntü ve anlamların
incelenmesini içerir. • Bu tanım mizah (humor)
incelemeleri, karşılıklı konuşma analizi,
etkileşimli sosyolinguistik ve özel şartlardaki dil
kullanımını (mesela mahkemede) inceler. •
Konuşmada sıra düzeni, konuşmacıların rolleri,

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 36


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

ÜNİTE 7
DİL BİLİM TARİHİ
Modern dil bilim, 20. yüzyılın ilk yarısında
İsviçreli dil bilimci Ferdinand de Saussure’le
başlamış kabul edilir. Önceki dönemlerde dil
incelemeleri diğer branşların bir yan dalı olarak
görülürken, 20. yüzyılda dilbilim, dilin bizzat
kendisini araştırma konusu yapmak suretiyle
bağımsız bir bilim dalı olarak ortaya çıkmış ve
zaman zaman başka branşlarla işbirliği yaparak
büyük bir gelişme göstermiştir. Dil
incelemelerinin felsefe, etnoloji, sosyoloji,
coğrafya, fizik, fizyoloji, bilişim, nöroloji, iletişim
gibi pek çok disiplinle işbirliği sonucunda yeni
bilim dalları ortaya çıkmıştır.

 Dil bilim kaynaklarında ilk dil çalışması olarak


bahsedilen olay Heredot tarihinde geçer. BU
olay Mısır Kralı Psammetik ile ilgilidir.
Psammetik, 2 bebeği dil ediniminden uzak
şekilde büyütür. Bu çocuklar ilk olarak “bekos”
şeklinde bir sözcük çıkarırlar. Bu sözcük Frig
dilinde ekmek anlamındadır.
 1344-1970 arası 47 vakaya göre insan dil
öğrenim kritik yaşı geçerse dil öğrenemez.
 Modern dil bilim, 20. yüzyılın ilk yarısında
İsviçreli dil bilimci Ferdinand de Saussure’le
başlamış kabul edilir. Önceki dönemlerde dil
incelemeleri diğer branşların bir yan dalı olarak
görülürken, 20. yüzyılda dilbilim, dilin bizzat
kendisini araştırma konusu yapmak suretiyle
bağımsız bir bilim dalı olarak ortaya çıkmış ve
zaman zaman başka branşlarla işbirliği yaparak
büyük bir gelişme göstermiştir.
 Saussure Öncesi Dönem:
 F.Schlegel, Karşılaştırmalı Dil bilim terimini
ilk kullanan kişidir.
 Franz Bopp, Karşılaştırmalı Hint-Avrupa dil
bilimini kurmuştur.
 Ünlü dilbilimci Humbolt şu an kullandığımız
yapı bakımından diller sınıflandırılmasının
mimarıdır.(Morfolojik Evreler Makalesi)
 Leibniz ise “Dil, düşüncenin- insan zihninin-
aynasıdır.” demiştir(Anlıkçılık). Ayrıca

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 37


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

İbranice’nin ilk dil olamayacağını savunmuş ve • Yapaycılar göstergenin nedensizliğine inanırlar.


dilleri 2’ye ayırmıştır: Doğalcılar ise isim cisim arasında bağlantı
Yafetik – Aramaik olduğunu iddia ederler.
• Doğalcılar edebî eski eserlerdeki dili
DİL BİLİM TARİHİNDE İLK ÇALIŞMALAR mükemmel kabul ederler.
• Sokrates, Heraklitos ve Eflatun doğalcıdırlar.
HİNT GELENEĞİ • Demokritos, Hermogenes, Aristo, Antisthenes,
 Dille ilgili ilk çalışmalar eski Hindistan’da yapaycıdırlar. Ayrıca sonraki dönemlerde İbn
Vedalar üzerine yapılır. Cinniî, Roscelin, Saussure gibi dilciler de
 MÖ 5. yüzyılda yaşadığı tahmin edilen nedensizliğe inanırlar.
Panini, yazmış olduğu ve bu güne kadar gelen ilk UYARI:
dilbilgisi kitabında(Asthadyayi), Sanskritçenin • Doğalcılar: dil hazır verilmiştir, isim-cisim
ses ve kelimelerini araştırmış, 4000 kuralını arasında ilişki vardır, ilk diller
tespit ve tasvir etmiştir. mükemmeldir. İskenderiye ve Basra
 Yine Eski Hint’te Yaska isimli dilci Nirukta Okulları
isimli eserinde sözcüklerin kökenleri üzerinde • Yapaycılar: dili insanlar oluşturdu., isim-cisim
durmuştur. Bu kaynağa göre sözcükler; isimler, arasında ilişki yoktur, Mükemmel dil yoktur.
fiiller, edatlar ve önekler şeklinde dörde ayrılır. Bergama ve Küfe Okulları

YUNAN MEDENİYETİ • Aristonun Poetika adlı eseri dil bilim tarihi


• MÖ 5. yy.da Eski Yunanda ise dil, ilk kez açısından önemlidir.
Platon’un (MÖ 427-347) Kratylos adlı eserinde • Aristo’dan yaklaşık 200 yıl sonra Bergama ve
konu edilir. Burada dilin kökeni, anlamın özü İskenderiye dil okulları kurulur. İskenderiye
hakkında tartışılmaktadır. Doğalcı, Bergama ise Yapaycıdır.
• Yunan geleneğinde karşımıza çıkan iki büyük • Trakyalı Diyonis, Tekne Gramatike (Gramer
tartışma ile dikkat çeker: Tekniği) isimli eserinde kelime türlerini
Örnekseme(Düzenlilik) ve aykırılık bugünküne çok yakın bir şekilde tasvir etmiştir.
tartışması Bu eser bazı kaynaklara göre ilk gramer kitabıdır.
Örneksemeciler dilin belli bir düzene sahip • Eski Yunan Medeniyetindeki diğer önemli
olduğunu, kurallar çerçevesinde şekil aldığını ve tartışma ise Örnekseme ve ayrılık tartışmasıdır.
bu kuralların başka sözcüklere de Örneksemecilere göre dil düzenli bir yapıdır.
genellenebildiğini savundular. Örneğin, bir Ayrılıkçılar ise dilde düzensizlikler olduğunu iddia
çokluk eki eklendiği tüm sözcüklerde aynı görevi eder. İskenderiye Okulu Örneksemeci, Bergama
üstlenmektedir. İnsan-lar, hayvan-lar …. Okulu ise ayrılıkçıdır.
Ayrılıkçılar ise dilde pekçok düzensizlik olduğunu, • Eski Yunan’da sözcükleri Platon ilk kez isimler
örneksemecilerin yaptığı genellemenin yeterli filler olmak üzere ikiye ayırmıştır. Daha sonra
olmadığını savundular. Aristo sekiz sözcük türünden bahseder: harf,
Doğalcı ve Yapaycı Tartışması hece, bağlaç, tanımlık, isim, fiil, durum, söz.
• Eski Yunan medeniyetinde dillerin doğal ROMA MEDENİYETİ
olduğunu ve insana hazır olarak verildiğini • Romalılar kendilerine Yunanlıları örnek
savunan dilciler kendilerine Doğalcılar almışlardır. Burada Marcus Terentius Varro’nun
demişlerdir. Bir kısım dilci ise dillerin insanlar (MÖ 116-27) Latincenin dilbilgisini etimoloji,
tarafından oluşturulduğunu iddia etmiş ve morfoloji ve söz dizimine göre tespit ettiği 23
kendilerine yapaycılar(Uzlaşımcılar) demişlerdir. ciltlik kitabı önemli bir eser olarak karşımıza
çıkar(De Linqua Latine). Roma döneminin dil
incelemelerine en önemli katkısı, birçok Avrupalı

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 38


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

yazarca aktarılan, aynı zamanda uzun yıllar dil


derslerinin de temelini oluşturacak bir dilbilgisi DİLCİLİKTE SOSYOLOGİZM AKIMI
tanımlama modeli geliştirmiş olmalarıdır. • XX. asrın önemli dilcilik akımlarından biri de
• MÖ 1. yy.da Quintilanus, 4. yy.da Donatus, 5. sosyologizmdir. Saussure’e bağlanan bu akımla
yy. Prescianus Romalı dil bilimciler olarak bilinir dil sosyolojinin bir alt dalı olur.
ancak en büyüğü Varro’dur. • Bu akım insan dilinin sosyolojik olaylara bağlı
ARAP MEDENİYETİ olarak incelenmesi görüşünü ileri sürer.
 Basra Dil Okulu ve Küfe Dil Okulu açılmıştır. • A. Meye, J. Vandriyes, A. Seşe, Ş. Bally
İmam Halil Bin Ahmet bu geleneğin sosyoloji cereyanının önde gelen isimleridir
kurucusudur. Sosyologizm akımının Cenevre ve Paris dilcilik
 İmam Halil Bin Ahmet’in Kitabu’l-Ayn isimli okulları olmak üzere iki okulu vardır.
sözlüğü, Arapçanın ilk sözlüğüdür. Sbeveyhi
İmam Halil Bin Ahmet’in öğrencisidir. DİL BİLİM OKULLARI
 Sibeveyhi(8. yy.), İmamü’n-Nühat ismiyle Tarihin farklı noktalarında bazı merkezler dil
bilinir(Arap dilcilerinin imamı). El-Kitap adlı eseri çalışmaları ve anlayışları açısından ön plana
ünlüdür. Bu eser Arap geleneğinin en geniş dil çıkmışlardır. Buradaki okul sözcüğü “ekol”
bilgisini içerir, 18 cilttir. anlamıyla algılanmalıdır.
 Basra ve Küfe dil okulları bu medeniyete
aittir. Basra Doğalcıdır, Küfe ise Bu ekollerin ilk oluşanları İskenderiye, Bergama,
Yapaycıdır. Basra ve Küfe okullarıdır. İskenderiye ve
Bergama Yunanlar, Basra ve Küfe okulları ise
TÜRK MEDENİYETİ Arap dilcileri tarafından kurulmuştur.
Kaşgarlı Mahmut’un DLT sözlüğü, Ebu Hayyanîn İskenderiye ve Basra okullarının görüşleri
Kitabu’l-İdrak Lisanü’l-Etrak’ı, Bergamalı benzerlik taşır(Doğalcılar). Bununla birlikte
Kadri’nin Miyessiretü’l-Ulum’u önemlidir. Bergama ve Küfe oğullarının görüşlerinin
İbni Mühenna’nın Hilyetü’l-Lisan Hulbetü’l-İnsan benzeştiğini de söylemeliyiz (Yapaycılar).
isimli sözlüğü, Zemahşeri’nin Mukaddimetü’l-
Edeb isimli Arapça sözlüğü, Et-Tuhfetü’z- Dil bilim tarihindeki önemli dil okulları şunlardır:
Zekiyye(Anonim), El-Kavaninü’l Külliye  Cenevre Okulu
(Anonim)isimli gramer kitabı, Kitabu Bulgatü’l-  Kopenhag Okulu
Müştak isimli sözlük sayılabilir.  Prag Okulu
 Moskova Okulu
Kavram Haritası:  Paris Okulu
Yapısalcılık:  Tartu okulu
a) Avrupa Yapısalcılığı: Sausure> Cenevre, Prag,  Basra Okulu
Kopenhag, Londra okulları, Fransız işlevselciliği  İskenderiye Okulu
b) American Yapısalcılığı: Boas, Sapir,
Bloomfield, Harris, Chomsky> Üretken Dil bilim İSKENDERİYE OKULU
 İşlevselcilik, Avrupa Yapısalcılığından; • Yunanlar tarafından MÖ 2. yy.da Mısır’da
Üretimsel dil bilim American İskenderiye kentinde kurulmuştur.
yapısalcılığından doğdu. • Önemli temsilcileri Diyonisis Thrax ve
 Prag Dil okulu, Londra Dil okulu ve Fransız Apollonios Dyskolos’tur.
İşlevselciliği Yapısalcılıkla işlevselciliğin • Trakyalı Diyonis, Tekne Gramatike (Gramer
ortak alanlarından doğmuştur. Tekniği) isimli eserinde kelime türlerini
 Martinet, Fransız işlevselciliğinin en bugünküne çok yakın bir şekilde tasvir etmiştir.
önemli ismidir. Bazı kaynaklarca ilk gramer kabul edilmektedir.

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 39


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

• Bu okul mensupları mükemmelciliği (anolojist) mantık sisteminin değişmiş halinden başka bir
savunur(Eflatuncu dil tavrı). Bunlara göre şey değildir.
Homeros’un destanlarının dili gerçek ve otantik Chomsky’i ve hocası Harris’i derinden
dildir, sonradan gelişen dili bozulmuş olarak etkilemiştir. Chomsky’nin derin yapı- yüzey yapı,
nitelerler. Dil onlara göre insanlara hazır olarak genel gramer gibi düşüncelerinin temelinde
verilmiş bir sistemdir. kartezyen yaklaşımdan etkilenen Port Royal dil
okulunun doğrudan etkisi vardır. Port Royalcılara
BERGAMA OKULU göre önemli olan yüzey yapı değil derin yapıdır.
MÖ 2. yy.da kurulmuş bir gramer okuludur. İnsanlar ırk vb. bakımdan farklı olsalar bile dil
Kurucusu Crates’tir. Bu okul Aristo’nun edinim cihazı aynı olduğu için bunların
görüşlerini benimsemiştir, yani dilin insanlar ürettikleri dil de aynı olmalıdır görüşü bu
tarfından oluşturulduğunu benimsemişler-dir. ekolün temel görüşüdür.
İskenderiye okuluna karşıdırlar. Mükemmelci …………………………………………………….. kökleri bu
değil anomalisttirler. Dilin değişebileceğine okulda filizlenmiştir.
inanırlar. CENEVRE OKULU
BASRA OKULU En önemli temsilcisi Saussure’dir. Onun yapısalcı
Arap gramerinin temellerinin atıldığı okuldur. Bu fikirleri çevresinde şekillenmiş bir okuldur.
okulun en önemli temsilcisi Sbeveyhîdir. Öğrencileri Sauussure’nin görüşlerini devam
Sbeveyhî hocası olan İmam Halil Bin Ahmet’ten ettirmişlerdir.
etkilenmiştir. Basra okulunun görüşleri Cenevre Dilbilim Okulu Charles Bally ve Albert
İskenderiye okulunun görüşlerine benzer. Sechehaye dil üzerindeki görüşleri etrafında
Mükemmelcidirler. Klasik Arapçanın doğru toplanmış ve bu iki isim Cenevre Dilbilim Okulu’nun
olduğunu diğer versiyonların bozuk olduğunu görüşlerini çok net şekilde ortaya koymuşlardır. Bu
belirtirler. Dilin insanlara hazır bir şekilde iki ismin önemi Ferdinand de Saussure’ün Genel
verildiğine inanırlar.(Doğalcıdırlar) İsim-Cisim Dilbilim Dersleri’ni yayımlamalarıdır.
bağlantısının olduğuna inanırlar. Saussure’nin ders notlarını Bally ve Sechehaye
yayımlanmışlardır. Freice ve Godel diğer
KÜFE OKULU temsilciler arasındadır. Bu okula göre dil
Aristocudurlar yani dilin insanlar tarafından farklılıklar üzerine oluşturulan göstergelerden
oluşturulduğunu savunurlar. Basra Okulu’nun inşa edilmiştir.
rakibi ve muhalifidir. Dilin her görnümünü doğru UYARI: Bazı kaynaklar Meilet’i de bu okulun
kabul ederler, kuralsızdırlar(anomalist). temsilcileri arasında gösterirler. Meilet’in en
UYARI: İskenderiye okulunun ………………………. büyük özelliği ……………………………………
okulu ile, Bergama okulunun kavramıdır.
……………………………… okulu ile aynı görüşü
paylaştıklarına dikkat ediniz. PRAG DİL OKULU
Prag’da 1926’da kurulan Prag Dilbilim Okulu da
PORT ROYAL(PARİS) OKULU Ferdinand de Saussure’ün dil üzerine görüşlerini
Antonie Arnauld ve Claude Lancelot tarafından önemli ölçüde benimser. V. Mathesus’un etrafında
kurulmuştur. Descartes’in etkisi altındadır. Bu bir araya gelen B. Tarnka, J. Vachek, B. Havranek, J.
ekole Kartezyen dil bilim adı da verilir. Noam Mukarovski, çeşitli dil sorunlarını tartışmakla
Chomsky’i derinden etkilemiştir. kalmaz, bunlar üzerine çeşitli eseler verirler. Daha
En önemli görüşleri dil bilgisinin zihinsel bir sonra bu isimlere R. Jakobson, N. Trubetskoy, S.
süreç olması vardır. İnsan aklı evrenseldir. Dil, Karsevski gibi Rus araştırmacıları katılır. Böylece
aklın ürünü olduğuna göre diller, genel bir Prag Dilbilim Okulu kurulmuş olur. Prag Dilbilim
Okulu hemen hemen aynı yıllarda Saussure’ün dil

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 40


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

üzerine görüşlerinden faydalanan Cenevre Dil bahsettiler. Glose sözcüğü dil demektir.
okuluyla bağlantı kurarak ilişkilerini geliştirir. Matematik sözcüğüne benzeterek
Sauussure’nin yapısalcı fikirlerini dile oluşturdukları bu sözcükle ünlendiler.
uyguladılar. 1926’da Çek Mathesius tarafından Dili bir sistem olarak görürler ancak bu sistemi
kurulmuştur. Trubetzkoy ve Jacobson en önemli açıklamak için dil dışı ögelerle mukayese
temsilcilerindendir. Trubetzkoy, fonem alofon olmalıdır.
ayrımı ile adını dil bilim tarihine yazmıştır.
Jacobson ise dilin işlevlerini belirlemesiyle  “Glossa” Yunanca “dil” demektir. Glossematika
ünlenmiştir. geleneksel dilciliğe bir karşı çıkıştır. Kopenhag
Dilin ayırt edici özelliklerine vurgu yaptılar. Prag derneğinin üyeleri kendi araştırmalarını
dil okunun yapısalcılığına görevselcilik ve yayımlamak için özel dergiler çıkarmışlardır. Onlar
işlevselcilik adı da verilir. 1934 yılında “Bulletin du cercle Linguistigue de
Önemli diğer bir temsilcisi Courtenay’dır. Copehnague”, 1939 yılında ise “Acta Linguictica”
1950’den sonra işlevselciler, işlevsel cümle adlı dergi çıkarmışlar. 1939 yılında çıkan derginin
yaklaşımı fikrini geliştirmişler, sentaks ilk sayısında Vigo Brondal’ın “Yapısal Dil bilimi”
düzleminde çalışmalar yapmışlardır. makalesi yayımlanmıştır ve bu makale yapısalcılığın
• Saussure’nin yapısalcı fikirlerini dile manifestosu sayılmıştır. Burada yapısalcılık genel
uyguladılar. olarak ele alınmıştır.
• Bu okul, kendi dergisini oluşturmuş ve  Dergide H. Uldal’ın “Glossematikanın Esasları”
görüşlerini bu dergi ve kendi yazdıkları kitaplar (1957), L. Yelmislev’in “Dil ve Konuşma (Söz)”
aracılığıyla aktarmıştır. (1942), “Dil biliminde Yapı Analizinin Yöntemleri”
(1950-1951) makaleleri yayımlanmıştır.
KOPENHAG DİL OKULU  Lui Yelmislev, Kopenhag yapısalcılık okulunun
 Danimarka dil okulu diye de bilinir. ünlü simalarındandır. Mantık, özellikle de riyazi
 Dili toplumsal özelliklerden arındırarak mantıkla ilgilenmiştir. Onu, matematik meseleleri
incelediler. de yakından ilgilendirmiştir. L. Mislev matematikle
 Mantık ve matematik sembolerini kullandılar. ilgilenen ilk dilcidir. O matematiksel metotları
 Dili sadece matematiksel bir sistem olarak dilciliğe uygulamaya çalışmıştır.
gördüler Bundan dolayı kendilerine  Lui Yelmislev , daha 1928 yılında bastırdığı
Glosematikçiler dediler. “Genel Gramerin Prensipleri” adlı eserinde
 Kapalı bir dil ve terminoloji kullandılar. yapısalcılık teorisini açıklamıştır. Lingustik
 En önemli isimleri ……………………………….. Teorisinin Esasları” (1943) adlı tezinde
 ………………………. önemli bir temsilcidir. glossematikanın prensipleri konusunu (teorisi) son
 Vigo Brondal (1887-1942), H. Uldal (1907- şekline ulaştırmıştır.
1957), Lui Yelmislev (2899-2965) tarafından bir  Sauussure’nin gösteren ve gösterilen’i
dernek kuruldu. Bu derneğin adı Kopenhag Dil onlarda “içerik” ve “anlatım” olmuştur.
Derneği idi. UYARI: Prag ve Kopenhag okulları Saussure
 1931 yılında Viggo Brondal, Luis Hjelmslev ve anlayışının uzantılarıdır.
Hans J. Uldall tarafından yeni bir dil kuramı
geliştirmek amacıyla kurulur. Bu niyetle kurulan AMERİKAN DİL BİLİM OKULU
Kophenag Dilbilim Okulu, dil çözümlemelerini (DESKRİPTİVE / TASVİRCİ DİLCİLİK)
Ferdinand de Saussure’ün belirlediği yoldan Amerikan yapısalcılığına Betimlemeli dil bilim adı
geliştirir. Saussure’nin yapısalcılığından da verilir. Kuruluşunda antropolojik çalışmalar etkili
etkilenmişlerdir. Dili bir sistem olarak kabul olmuştur.
ettiler dolayısıyla dil ile matematik bağlantısı Amerikan Dilbilim Okulu’una mensup başlıca
kurdular. Kendilerinden glosematikçiler olarak çalışma ortaya koyanlar; F. Boas, E. Sapir, L

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 41


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

Bloomfield ve Z. S. Harris gibi araştırmacılardır. Bu TARTU DİL OKULU


isimler XX. yüzyıldaki dil çalışmalarıyla birlikte XIX.  Yuri Lotman tarafından kuruldu.
yüzyılda Hint-Avrupa dilleri üzerinde  Lotman, kültür gösterge biliminin
karşılaştırılmalı dil bilgisi çalışmalarından elde kurucusudur.
edilen kuramlardan hareketle kendilerine özgü dil  Başlangıçta edebiyat tarihi ile ilgilendi. Ona
incelemeleri geliştirirler. göre insanlık tarihinde bağımsız ve eşit iki kültür
Amerika Dilbilim Okulu, Avrupa’daki dil bilimi göstergesi vardır: sözcük ve çizim.
çalışmalarından kendilerini ayırıp, özgün bir yapıda
çalışmalarını ortaya koyarlar. Bu noktada “Avrupa PARİS DİL OKULU
yapısalcılığı, ögeler arası karşılıklı bağıntılara  Greimas tarafından kuruldu.
ağırlık verirken, Amerikan yapısalcılığı, dilsel  Antoine Meilette ve onun öğrencisi J.
ögeleri, yerlerine, geçirdikleri eş süremli Vandriyes önemlidir.
değişimlere, birbirlerinin yerini almalarına daha  Meilet, Paris’in dilcilik akımı başlatıcısıdır.
doğrusu dağılımlarına göre betimliyordu. Gramatikleşme kavramı çok önemlidir.
Amerikalı deskriptivistler dilin gramer yapısına ve  Meillet’in öğrencis J. Vandriyes, daha çok tarihî
kuruluşuna daha çok dikkat etmeleriyle diğer diller üzerine çalışmalar yapmıştır
görüşlerden ayrılmışlardır.  Fransız İşlevselciliği: Fransız
• Onlara göre, dilcilerin görevi dilin gerçeklerini, işlevselciliğinin en önemli temsilcileri Andre
dil olaylarını kaydetmek ve tasvir etmekti. Martinet ve Lucien Tesniere’dir.
Dil olaylarına karşı bu yaklaşımları okulun ➢ Lucien Tesniere, ünlü “Bağımlılık Dil
İngilizce “to describe” (tasvir etmek)’ten gelen Bilgisi” kuramının sahibidir.
deskriptif adını almasına neden olmuştur. ➢ A.Martinet ise dilbilimine “Çift
• Bu okulun temsilcileri Etnoloji (Budun Bilim) ve Eklemlilik” kavramını kazandırmış, en
antropoloji (Köken bilim) ile ilgilenmiş, konuşma küçük anlamlı birime morfem(biçimbirim) değil,
dilini betimleyici bir anlayışla ele almışlardır. anlambirim(monem) demiştir.
• Deskriptivizm devrin sosyal-siyasi şartlarına
bağlı olarak Amerika’da yaşayan yerli halkın FRANSIZ İŞLEVSELCİLİĞİ
(Kızılderililerin) dillerinin araştırılması ihtiyacı  Prag Dilbilim Okulu’nun dil üzerindeki
sonucunda oluşmuş ve ortaya çıkmıştır. çalışmaları bir yandan Roman Jakobson’un ses
• Bu okul 1933’ten 1957 yılına kadar çok hızlı bir bilimi alanındaki çalışmalarıyla diğer yandan ise
ilerleme göstermiştir. Fransız dil bilimcisi André Martinet’nin
araştırmalarıyla iki yönden ilerler.
LONDRA DİL BİLİM OKULU  André Martinet ve E. Benevenste Prag
• Yapısalcılık içinde değerlendiril en Dilbilim Okulu’nun kuramlarından hareket
okullardan biridir. ederek Fransız İşlevsel Dilbilim Okulu’nun
• Saussure ilkelerini devam ettirmişlerdir. temellerini atarlar. Bu noktada “işlevselci terimi
Saussure’den en büyük farkları toplumu da sözcelerde konuşucunun yaptığı çeşitli seçimlerin
incelemiş olmalarıdır. belirgin izlerini bulmaya çalışan ve dilin bildirişim
R.Firth: “Dilin bağlam yani toplumdan bağımsız işlevini vurgulayan” dil bilimi akımını belirtir.
düşünülemeyeceğini” savunmuştur. • André Martinet tarafından Fransa’da
• John Firth kurucudur. sistemleştirilen İşlevselcilik kuramı bir dil bilimsel
• Firth, Sidney Allen, Robins, Palmer, Halliday analiz yöntemidir. İşlevsel dil bilimi “dil dizgesi
temsilcileridir. içindeki ögeleri ve bu ögeler arasındaki
bağlantıları, bildirişimdeki işlevleri açısından
inceler. Bu dilsel işlevler, her çeşit önsellikten
uzak durularak ve yalnızca dilsel gereçler

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 42


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

incelenerek saptanır. . Prag Dilbilim Okulu’nun


dil üzerindeki çalışmalar sonucu elde ettiği
ilkeleri ve özellikle de ses bilimi, ses birimi
üzerindeki çalışmaları takip eden Martinet, dilin
bildirişim işlevi üzerine yoğunlaşmıştır.

 Fransız işlevselciliğinin en önemli temsilcileri


Andre Martinet ve Lucien Tesniere’dir.
 A.Martinet dilbilimine “Çift Eklemlilik”
kavramını kazandırmış, en küçük anlamlı birime
morfem(biçimbirim) değil, anlambirim(monem)
demiştir

MOSKOVA DİL BİLİM OKULU


1915’te Jacobson ve Bogatyrev tarafından
kuruldu. Rus biçimciliğinin kaynağı oldular. Dilin
edebî kullanımına dil bilimsel yaklaşımla
odaklandılar. İçerikten ziyade biçim, teknik, yapı
üzerinde durdular.
RUS BİÇİMCİLERİ: Viladimir Probb, Bloom,
Bahtin Jacobson

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 43


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

birleşmesiyle oluşur ancak bunlardan hiçbiri


ÜNİTE 8 değildir.
Gösterge, Gösteren, Gösterilen: Toplumsal alana
ait dil, göstergelerin ilişkilerinden ve
ÖNEMLİ DİL BİLİMCİLER bağlantılarından oluşan bir dizgedir. Dilsel
SAUSSURE VE SEMİYOLOJİ gösterge, gösterilen ve gösterenden meydana
20. yüzyılın ilk yarısında teorik gelir.
düşünceleriyle tanınan İsviçreli dil bilimci Nedensizlik/Çizgisellik: Dilsel gösterge,
Ferdinand de Saussure yaşayan dillerin gösteren-gösterilen arasındaki nedensizlik ve
yapılarına hâkim olan sistemlerle uğraşmaya çizgisellik üzerine kuruludur. Dilsel göstergenin
başlar. Ölümünden sonra yayımlanan “Cours de varoluş nedeni yoktur. Çünkü kavram olan
Linguistique Générale” adlı eseri, dilbilimin gösterilen ile işitim imgesi olan gösteren
temel taşlarından birisidir. Saussure, dil (langue), arasında bir nedensizlik mevcuttur. Burada
dil yetisi (langage) ve söz (parole) ayrımına dikkat “göstereni gösterilenle birleştiren bağ
çeker. Onun modern dil incelemelerine nedensizdir” (Saussure 1998: 111). Gösterenin
kazandırdığı önemli ayrımlardan birisi de dilin göstereni temsil etmesi keyfî, uzlaşımsal ve
tarihi evrimini araştıran art zamanlı dilbilim ile toplumsaldır.
dilin belli bir zaman kesiti içindeki durumun Eş zamanlılık-Art zamanlılık: Eş süremli anlatım;
inceleyen eş zamanlı dilbilim arasındaki aynı zaman kesitinde bir dizge meydana getiren
ayrımdır. Saussure’ün bugün hala geçerli olan dilsel unsurları inceler. Art süremli dil bilimi ise
fikirlerine dayanan sayısız çalışma yapılmıştır. dilin birbirini izleyen değişim aşamalarını,
tarihsel değişimi ele alır. Saussure göre dil
Saussure’nin Önemli Kavramları “bütün bölümleri eş süremli dayanışmaları
Dil/Söz: Dil ve söz ayrımının temelinde yatan bakımından ele alınabilen ve alınması gereken
toplumsal ve psişik dünyadır. Dilsel bildirişim bir dizgedir”
hem psişik dünya hem de toplumsal dünya ile Dizge: Dil pek çok ögeden oluşur ve bu ögelerin
bağlantılıdır. Bu noktada dil, toplumu ilgilendiren birbirleriyle etkileşimleri dile işlev
bir uzlaşımdır, bireysel değildir. Bu bireyüstü kazandırır.Dizge anlıktır.Satrançtaki her taş diğer
dizge aynı zamanda bir soyutlamadır. Dil taşlara göre anlam kazanır.
dizgesinin varoluşuyla uzlaşımsal olarak bir 7. Konuşma Dili: Saussure dil incelemelerinde
bildirişim kurulur. Dile karşı söz, dil dizgesinin konuşma dilinin incelenmesi üzerinde
özerk ve özgül ama aynı zamanda değişken durmuştur.
gerçekleşme şeklidir. Bu noktada söz, dilin somut 8. Dizim(Yatay Bağıntı) ve Çağrışım(Düşey
ve bireysel kullanımıdır. Bağıntı) :Dizim özelliği çizgisellik özelliğinin
.(Chomsky’de ……………………………………………….) sonucudur. İki ögeyi birden
Biçim/Töz: Bir dilsel göstergenin kendine ait dil söyleyemeyiz..Çağrışım ise alternatiflere dair bir
dışı tözsel bir anlam ve değeri yoktur. Bir dilsel ilişki biçimidir. Birbirlerinin yerini alabilecek
gösterge başka göstergelerle kurduğu bağlantı ve birimler arasındaki bağıntılardır.
işlevlerle anlam ve değer kazanır. Dolayısıyla bir 9. Dilsel Değer: Göstergelerin tek başına anlamı
dil dizgesinde göstergenin “öz”ü değil, dizge vardır ama değeri yoktur.
içerisindeki diğer göstergelerle kurduğu ilişkiler
göstergeyi belirleyendir. Bu noktada dil “bir GÖSTERGELER
sözleşme, bir uzlaşmadır ve üstünde anlaşmaya İnsanlar birbirleriyle iletişim kurabilmek
varılan göstergenin öz niteliği önemsizdir.” için iki araç kullanır: Dil ve dil dışı araçlar. Dil
Sausure biçimi önemsemiştir. Bunu ünlü su göstergeleri ve dil dışı göstergeler iletişimi sağlar.
benzetmesiyle anlatır. Su Hidrojen ile oksijenin

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 44


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

Gösterge, herhangi bir işaret ile onun belirtidir. Bu belirteçler doğal, amaçsız ve
taşıdığı anlamın oluşturduğu bütündür. En genel nedenlidir. Havanın kara bulutlarla kaplanması
anlamıyla gösterge, başka bir şeyin yerini ile yağmur arasında bir neden-sonuç ilişkisi
alabilecek nitelikte olduğundan, kendi dışında vardır.
bir şey gösteren her türlü nesne, varlık ya da
olguya verilen addır. Başka bir şekilde anlatırsak, BELİRTKE
bir x göstergesi bir başka y ögesini temsil eder ya Dil dışı göstergelerin diğer bir kısmını ise
da onun yerine geçer. Bu temsil etme bir iletişim insanlar üretir ve toplumsal yaşamı düzenleme
amacı içerebilir veya içermeyebilir. Bu ayrım amacıyla üretilmişlerdir. Örneğin trafik levhaları,
göstergelere ilk yaklaşımı oluşturur. Şu kurala trafik ışıkları, tabela ve levhalar… İnsanlar, belli
çok dikkat ediniz: Bir unsurun gösterge bir amaç için trafik levhalarını veya ışıklarını
olabilmesi için kendi dışındaki başka bir olguyu üretmişlerdir. Belirtinin aksine belirtkeler bir
ifade ediyor olması gerekir. Bundan dolayı iletişim kurma, sosyal hayatı düzenleme, bir
göstergelerin kişiden kişiye değişebileceğini ileti aktarma ya da bilgi verme amacı taşırlar.
söyleyebiliriz. Örneğin bir apartman dairesinde Belirti ve belirtke arasındaki farkı, şöyle bir
oturan kişi için odanın ışığının bir gösterge örnekle somutlaştırabiliriz: Bulutun yağmur
niteliği yoktur ancak aynı daireye dışarıdan yağacağını bildirme amacı yoktur; ama bu doğal
bakan biri için bu ışıklar uyanık birilerinin belirti bir plaj güvenlik sorumlusunu plaja bir
bulunduğunu göstermesi açıdan gösterge niteliği kırmızı bayrak çekmek zorunda bırakacaktır. İşte
kazanır. bu kırmızı bayrak bir bilgi vermek amacıyla
üretilmiş yapay bir göstergedir, belirtkedir.
Göstergeler, dil dışı göstergeler ve dil Trafik levhalarını, trafik ışıklarını da belirtkeler
göstergeleri olmak üzere ikiye ayrılır. içerisinde sayabiliriz; çünkü o levhalar bilinçli
olarak dikilmiştir ve bir bilgilendirme amacı
DİL DIŞI GÖSTERGELER taşırlar.
Peirce tarafından sınıflandırılmıştır. Bazı belirtkelerde görsel gösteren ile
BELİRTİ gösterilen arasında bir benzerlik değilse bile
Yaprakların kuruyup dökülmesi, sonbaharın doğal bir ilişki söz konusudur. Örneğin bazı trafik
geldiğinin göstergesidir, bir binanın işaretlerinde görsel göstergelere rastlanabilir: İki
pencerelerinden dumanların çıkması, çocuk resmi, yakındaki bir okulun varlığını
itfaiyecilerin evin etrafında sağa sola gösterebilir veya kaygan zemini gösteren trafik
koşuşturmaları bir şeyin, evin yandığının levhasında olduğu gibi, eğri çizgiler üzerinde bir
belirtisidir. Örnek olarak verdiğimiz bu durumlar otomobil resmi bulunur; fakat bu görsellerin,
doğada hazır olarak bulduğumuz, aktarılan iletiyle nedenlilik veya benzerlik ilişkisi
göstergelerdir. Bundan hareketle belirti, doğal, yoktur. Buradaki ilişki tamamen nedensizdir,
istem dışı ve amacı olmayan bir olgudur. saymacadır.
Belirtilerde amaç olmaz ancak sebep sonuç ilgisi Teneffüsün başladığını veya bittiğini bildiren zil,
vardır. Örneğin duman, bu üç özelliğe sahiptir; denizde derinliğin arttığını gösteren işaretler,
ama yine de bize bir başka olgu ya da olay televizyondaki +13 işareti birer belirtke
hakkında bir şeyler anlatır. Kısacası belirti, ancak örneğidir.
onu yorumlamasını bilene bir şeyler anlatan UYARI: Belirti ile belirtke arasındaki farkı şöyle
doğal bir göstergedir. bir örnekle somutlaştıralım: Belirli bir bölgede
“Havada, kara bulutların yoğunlaşması doğal olarak oluşmuş bir dumanı gördüğümüzde
yağmur yağacağının, bir çocuğun alnının fazla o bölgede bir yangın olduğunu anlarız.
sıcak olması o çocuğun hasta olduğunun doğal Dolayısıyla o duman bizim için bir belirtidir.
göstergeleridir. Dolayısıyla bu örneklerin her biri Dumanı uzaktan uzağa iletişim amacıyla kullanan

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 45


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

iki kişi için ise aynı gösterge bir belirtke deneyimlerimizle kavradığımız sözün içeriği,
şeklindedir, çünkü ikinci örneğimizde duman, açıklaması ya da zihnimizde oluşan genel çiçek
insanlar tarafından belirli bir amaç kavramıdır. Dil göstergeleri tamamen seslerden
doğrultusunda bilinçli şekilde hazırlanmış bir oluşur. Dilsel göstergeler Saussure’nin deyimiyle
gösterge aracıdır yani belirtkedir. gösteren ve gösterilenden oluşur. Saussure
gösteren ve gösterilenin bir kâğıdın iki yüzü gibi
İKON (GÖRSEL GÖSTERGE) olduğunu ve ayrılamayacaklarını ve aralarında bir
Bazı göstergeler ise gösterdiği varlığın bire neden ilgisi kurulamayacağını(Bkz. Göstergenin
bir benzeri olabilmektedir. Bu tür göstergelere nedensizliği) belirtir. 39
ikon denir. Örneğin portreler, resimler, Dilde yer alan sözcük ve eklerin tamamı bir
fotoğraflar… İkonlarda, gösteren ile gösterilen göstergedir. Ekler de birer kavramı temsil
arasında gerçek bir benzerlik vardır. ederler. 40 Örneğin bayrak kelimesini oluşan
göstergeler /B/, /A/, /Y/, /R/, /A/ ve /K/
SİMGE sesleridir. Bayrak kelimesi görüldüğünde
Anlamı toplumdan topluma, kültürden insanların zihninde bir bayrak resmi oluşur; bu
kültüre değişen, benzerlik ilgisi üzerine durumda dil göstergesi nesnenin, yani
kurulmamış olan dil dışı göstergelere simge göndergenin kendisi değildir. Daha açık bir
denir. Benzerlik ve uzlaşma ilişkisi içerisinde biçimde ifade edecek olursak, “bayrak” sözcüğü
soyut ve sayılamayan tek bir gösterilene bayrağın kendisi değildir, belli bir bayrağı ya da
göndermede bulunan görsel biçimdir. Terazinin genel olarak bayrak maddesini temsil eder.
adaleti, zeytin dalının barışı simgelemesi gibi. Bu Saussure’den sonra gelen araştırmacılar dil
gösterge türünde gösteren ve gönderge arasında göstergesi tanımını tanımlayarak onu
benzerlik olmadığına dikkat ediniz. zenginleştirmişlerdir. Dil göstergesi tanımına
UYARI: Bir çocuğun sadece zaman geçirmek üçüncü öge olan gönderge kavramını
amacıyla çizdiği güvercin resmi bir görsel eklemişlerdir. Gönderge, dil dışı dünyada
göstergedir; ama aynı güvercin resmi Birleşmiş bulunan gerçek bir varlık ya da nesnedir. Bu
Milletler binasının duvarına çizilmiş ise o zaman konuda şöyle bir örnek verilebilir: “Ahtapot”
bu bir simgedir. Çünkü bir uzlaşma uyarınca, bu sözcüğü bir gösterendir. Türkçede “suda yaşayan
görsel gösterge, doğal olarak temsil ettiği şeyden canlı”yı gösterir. Saussure sonrasındaki dil
başka bir şeyi belirtmek için çizilmiş ya da bilimciler bu iki ögeye “gönderge” kavramını da
yapılmıştır. Birleşmiş Milletler binasının duvarına eklemişlerdir. Gönderge gerçek dünyadaki
çizilmiş olan güvercin, artık soyut bir kavram olan nesneyi karşılar dolayısıyla örneğimizde gerçek
barışı temsil etmektedir. Terazinin adaleti, kalbin dünyadaki ahtapot nesnesi bir gönderge
aşkı, kum saatinin ise zamanı temsil etmesi gibi… olmaktadır.

DİL GÖSTERGELERİ
Belli bir dilde, anlamı olan en küçük birimlere “dil
göstergesi” adı verilir. Örneğin Türkçede
“/kalem/”, “/kitap/”, “/masa/” birer dilsel
göstergedir. Görüldüğü gibi, dil göstergesi
“sözcük” ya da “kelime” anlamında kullanılmıştır.
F. De Saussure’ün de belirttiği gibi, dil göstergesi
iki düzeyden oluşur: Birincisi, dilbilimsel adıyla
“gösteren”, kulağımızda duyduğumuz “/I/Ş/I/K/”
39
sesi, gözümüzle gördüğümüz “IŞIK” yazısı; ikincisi Prof. Dr. Osman Toklu, Dilbilime Giriş, 24
40
Doç. Dr. Kerim Demirci, Türkoloji için Dil Bilim,
ise yine “gösterilen”, yani zekâmızla,
S.43

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 46


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

GÖSTEREN bulunurdu. Demir sözcüğü ile işaret ettiği maden


Dil göstergesinin sese ilişkin somut bölümünü arasında herhangi bir ilişki yoktur.
oluşturan sesbirimlerinin bütünüdür. Sessel bir Dilsel ya da dil dışı her gösterge bir uzlaşma
işlev olup algılama düzlemini ilgilendirir. Örneğin ürünüdür; gösterge bir dilsel topluluğun üyeleri
“kedi” sözcüğünü oluşturan sesler kendi arasında genellikle örtük bir biçimde var olan bir
dışındaki bir kavramı (gerçek dünyadaki kedi anlaşmaya göre işler. Gösteren ile gönderge
isimli canlıyı) gösterdiği için göstergedir. Bu arasında bir benzerlik ilişkisi kimi zaman
göstergeyi oluşturan sesler gösterendir. rastlantısaldır, kimi zaman da konuşan özne
tarafından isteyerek yaratılır. Gerçek seslere
GÖSTERİLEN öykünerek yaratılmış olan yansıma sözcükler
Gösterenin zihnimizde uyandırdığı düşünce ya da göndergeyi, yani nesneyi gösterene
kavramdır; bu nedenle insandaki yaklaştırabilir.
kavramsallaştırma ya da düşünce alanını Karga, Fransızcada “kroa”, Eskimo dilinde “krao”
ilgilendirir. /k//e//d//i/ seslerini duyduğumuzda derken, Türkçede “gak” der.
bu ses birliğinin zihnimizde oluşturduğu kedi
resmi gösterilendir. Göstergenin Çizgisellik Özelliği
İnsan dilinin, gösteren düzlemindeki
GÖNDERGE çizgisellik özelliği, ses olarak gerçekleşmesinden
Zihnimizde oluşan düşünce ya da kavramın ileri gelir. Herhangi bir göstergeyi oluşturan
gerçekleşmiş, gerçek olan hâlidir. Dil dışı sesler, zorunlu olarak, birbiri ardında
gerçekliklerdir. Gönderge, dil göstergesinin dil algılanmakta, dolayısıyla zaman içinde
dışında gösterdiği her şeydir: soyuttur, somuttur, gerçekleşmektedir. Görsel bir iletişim olduğunda
nesnedir, olaydır, olgudur, niceliktir, durumdur, durum değişir. Her ne kadar ressam da
kanıdır. Belki özgürlük, aşk, cesaret, peri, tek tablosunun unsurlarını birbiri ardına, yani zaman
boynuzlu at gibi soyut ve düşsel, söyleme dayalı içinde çizerse de, izleyici, ressamın iletisini bir
göstergelerin göndergeleri olamaz gibi bütün olarak, bir anda algılar. Böyle bir iletişim
düşünülebilir; ama bunlar birer “soyutlama”dır. dizgesi çizgisel değil, çok boyutludur. Dil
Böylece, örneğin “demokrasi” göstergesi, göstergeleri ise birbirlerini izleyerek bir zincir
“demokrasiye, kendisine inanılan bir olgu”ya oluştururlar.
gönderme yapar. Yani soyut sözcükler de aslında
gerçek dünyadaki bir göndergeyi temsil eder. Dil Göstergesinin Değişmezliği
DİL GÖSTERGELERİNİN ÖZELLİKLERİ Dil göstergesi hem değişir hem değişmez.
Dil Göstergesinin Nedensizliği Bu çelişkinin bir mantığı vardır: Bir dilin
Gösterileni (anlamı) gösterene (ses dizisi) değişebileceğini dile getirir. Değişim bunu
bağlayan hiçbir iç ilişkiye dayanmaz; başka bir gerektirirse, bir gösterilen yeni bir gösterene
deyişle, dil göstergesinin gerçeklik kazandığı ses bağlanabilir ya da tümüyle yeni bir dil göstergesi
dizisiyle, ilettiği kavram arasında hiçbir nedenlilik uydurulabilir. Ancak bu değişimin benimsettiği
ilişkisi yoktur. 41 Örneğin /b.a.l.ı.k./ ile “yüzgeçleri kuralın son derece geçerli olması gerekir; yoksa
olan ve suda yaşaya canlı” arasında hiçbir ilişki nedensiz bir göstergeyi bir başka nedensiz
yoktur. Eğer gerçek dünyadaki demir nesnesi ile, gösterge için bırakmak doğru olmaz. Örneğin
demir sözcüğünü oluşturan sesler arasında bir /defter/ kavramı ile /d/e/f/t/e/r/ ses dizisi
ilgi olsaydı İngilizce iron, Farsça a:hen, Rusça arasındaki bağ nedensizdir. Kimsenin kasıtlı
Jelezo sözcükleri arasında bir bağ, bir benzerlik olarak bu bileşenlerden birini ya da ötekini ve
ikisi arasındaki birleşimi değiştirmeye gücü
yetmez. /defter/ göstereni yerine /retfed/
41
Prof. Dr. Osman Toklu, Dilbilime Giriş, 24

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 47


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

gösterenini kullanmak ya da /defter/ gösterenini tümcelerde yer alabilirler. A. Martinet, bu


/araba/ ile değiştirmek mantıklı değildir. 42 anlamlı birimlere anlambirim adını verir ve ikiye
ayırır: Sözlükbirimler ve biçimbirimler. Dilin ses
Dil Göstergesinin Değişebilirliği yapısı ise Martinet’e göre dilin ikinci eklemlilik
Saussure, dil değişmez ve değişir derken, düzeyidir. Bütün dillerde sesbirimler kapalı bir
“Dil değişir; ama bireyler onu değiştiremez.” düzen kurarlar ve sayıları genellikle 30-40
demek istemiştir. Bunu ise şöyle dile getirir: kadardır. Buna karşılık birbirlerine eklenme,
“Gösterge değişme eğilimindedir; çünkü birbirleriyle yer değiştirme olanakları çok
kuşaktan kuşağa aktarılır”. Örneğin “yavuz” geniştir.
sözcüğü bir zamanlar “yavuz hırsız ev sahibini
bastırır” örneğinde olduğu gibi edepsiz, kötü gibi CHOMSKY ve ÜRETİMSEL DİL BİLİM
olumsuz anlamlarda kullanılmıştır; ancak Modern dilbilimin F. De Saussure’den
sonradan anlam iyileştirmesi sonucunda cesur, sonraki en önemli ismi, Noam Chomsky’dir
gözü pek, çevik gibi anlamlara sahip olmuştur. (1928- ). 1957 yılında, 20. yüzyılın dilbiliminde bir
Göstergeler art zamanlı bir süreç içinde dönüm noktası olan meşhur kitabı Syntactic
değişebilir. 43 Structures adlı eserini yayımlayan Chomsky,
yapısalcılıktan ve davranışçı yaklaşımlardan
Dilin Ayırıcı Özelliği keskin bir şekilde ayrılarak üretimsel dilbilgisi
Saussure’e göre “Dilde sadece ayrılıklar teorisini geliştirmiştir. Bir doğal dilin yalnızca
vardır”. Birimin özellikleri, birimin kendisiyle gerçekleşmiş değil, gerçekleşebilecek bütün
kaynaşır. Her gösterge dizgesinde olduğu gibi, cümlelerini tasvir etme amacını güden üretici
dilde de göstergeyi gösterge yapan, onu dilbilgisi, teker teker dillerin incelenmesi
benzerlerinden ayırt eden “nitelik”ten başkası dışında, insan dilinin özüne ulaşılmasını
değildir. Değer ile birimde olduğu gibi, özelliği de sağlayacak bir dilbilgisi modeli olarak
yaratan ayrılıktır. Bu özellik, dil göstergesinin düşünülmüştür. Bu model her konuşucunun,
gösteren ve gösterilen düzleminde başka bilmediği, daha önce işitmediği ya da
göstergelerle kurduğu karşılıklı ilişkilerle söylemediği cümleleri üretebilme ve
belirlendiği anlamına gelir. Bir kelime, aynı dil anlayabilme yeteneğini ortaya koymayı amaç
dizgesine ait birbirinden farklı göstergelerden edinir. İnsanın anadili hakkındaki gizli, sezgisel
oluştuğu için ayrıktır. “Ayrılık”, insan dilinin en bilgilerinin toplamı anlamındaki kompetens ile
temel özelliklerinden biridir. Olumlu-olumsuz dilin gerçek durumlardaki kullanılışı olan
karşıtlığı gibi… Dilde, ince-kalın, düz-yuvarlak performans arasında (langue ve parole’e benzer)
ünlüler vardır; aksi halde ayrılma olmazdı. /Buz/ temel bir ayrım yapan Chomsky, dilbilimin
ile /tuz/ arasındaki karşıtlık /b/ ile /t/ kompetenzle ilgilenmesi gerektiği görüşündedir.
arasındadır. Kompetenzi belirleyen kuralların tasviri en
önemli amaçtır. Ancak, dilbilim dilin yapısının
Dilin Çift Eklemliliği tasvirinden daha fazlasını yerine getirmeli,
Martinet’in ortaya attığı bir kavramdır. dillerdeki cümlelerin nasıl algılanıp anlaşıldığını
Dilin birinci eklemlilik düzeni, tümceleri ya da açıklamalıdır. O, bu sürecin insan dilinin evrensel
sözceleri oluşturan en küçük anlamlı birimler, grameriyle anlaşılabileceği görüşündedir.
başka bir deyişle en küçük dil göstergeleridir. Chomsky’ye göre evrensel dilbilgisi kuralları
Bunlar, anlamlı birimler olup daha küçük anlamlı yanında bir de teker teker dillerin kuralları
birimlere bölünemezler, buna karşılık, değişik vardır. Teker teker diller, hem evrensel dilbilgisi
hem de kendi dillerinin kurallarını kullanırlar.
42
Bu da cümle unsurlarının farklı biçimlerde
Prof. Dr. Osman Toklu, Dilbilime Giriş, 25
43 düzenlemesini mümkün kılar. Bu yüzden üretici
Prof. Dr. Osman Toklu, Dilbilime Giriş, 25

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 48


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

dönüşümsel dilbilgisi, bir doğal dildeki sınırlı  En önemli öge söz dizimidir çünkü üreten
sayıda kuralla, dilbilgisine uygun sonsuz sayıda odur.
cümle üretebilecek bir dilbilgisi modelidir.  Her insan doğumuyla bir dil bilgisi
1950’li yıllardan bu yana Chomsky’nin dilbilgisi mekanizmasına sahip olur. Bu mekanizma tüm
modeli geliştirilmiştir. Dünyanın dört bir insanlarda aynıdır, evrenseldir. Her insan
tarafında onun görüşlerinden etkilenen sayısız çevresine göre özel bir dilin dil bilgisini oluşturur.
çalışma yapılmış ve yapılmaktadır. Bu görüş dil bilgisinde “doğuştancılık”
yaklaşımıdır ve daha önceki
 Chomsky, 1957’de Üretken Dönüşümlü dil davranışçılık(Skinner) ve bilişsel yaklaşımdan
bilgisinin ilk şeklini yayımlamıştır: “Söz Dizimsel (Piaget) farklıdır.
Yapılar”. Daha sonra 1965’te yayımlanan  Tüm diller eşittir.
kitabıyla geliştirmiştir. Son olarak Vivian Cook ve Üretimsel dil biliminin önemli kavramları:
Mark Newson tarafından son şekli verilmiştir. Derin Yapı ve Yüzey Yapı:
 Amerikan yapısalcılığı içinde çıkmış bir  Derin yapı anlamdır, soyut ve zihinseldir.
görüştür. Temelleri Bloomfield ve Harris Yüzey yapıysa somut ve gösterge üzerinedir,
tarafından atılmıştır. sessel bileşendir. Bu kavramlar Port Royal’e
 Yapısalcılık sonrasındaki en önemli kuramdır. dayanır. Bu kurama göre her cümlenin sesletime
 Chomsky Bloomfield’in geliştirdiği dağılımsal dil çıkmamış olsa bile anlamsal temelini oluşturan
bilimi ile Harris’in geliştirdiği çekirdek cümle ve bir “derin yapı”sı, sözdizimsel ve sesçil biçimini
dönüşüm işlemlerini daha da geliştirmiştir. oluşturan somut bir “yüzey yapı”sı vardır. İlkinin
 Temelleri Descartes felsefesine dayanan ve ikinciye dönüşümü, dönüşüm kuralları aracılığıyla
17.yy.da Port-Royal düşünürlerinin ilk gerçekleşir.
varsayımlarını ortaya attığı dil kuramı, Noam  Ancak derin yapılar, hiçbir zaman yüzey
Chomsky tarafından geliştirilerek formüle yapılara tamamıyla çıkmazlar.
edilmiştir.  Derin yapı evrenseldir, yüzey yapının
 Bu kurama göre, insanda dil yetisi doğuştan dayanağıdır, soyuttur, söz dizimsel bileşende
gelen ve diğer bilişsel yetilerden bağımsız bir elde edilir.
yetidir. Bu yetiye bağlı olarak bir dil  Derin yapı; edilgen, geçmiş, gelecek, olumlu,
kullanımında, sınırlı sayıda sözcükle sınırsız olumsuz gibi soyut yapıları içerir.
sayıda cümlenin biçimini ve özgül anlamını  Yüzey yapı cümlenin söylenen ve yazılan
olanaklı kılan kuralların oluşturduğu bir sistem biçimidir.
söz konusudur.  Port Royal dil bilimcileri dış yapıdan
 Bir kuram, konuşurların daha önce hiç hareketle mantıksal çıkarımlarda bulunmaya
duymadığı, kurmadığı cümleleri tasvir çalışmışlardır.
edebilmelidir düşüncesi bu kuramın çıkış  Chomsky’e göre aslolan derin yapıdır.
amacıdır. Bloomfield ise biçimden bağımsız bir anlamış
 Dilbilimde yapısalcılık, dilbilgisini kabul etmemişti ve biçim değişirse anlam da
“sınıflandırıcı” bir etkinlik olarak görürken değişir demiştir.
Chomsky, üretici dilbilgisi kuramıyla “derin yapı”  “Kadın futbolcuyla konuştu.” cümlesinde
ve “yüzey yapı” ayrımını yaparak dilbilgisine anlam bulanıklığı vardır. Chomsky’e göre bu tür
“açıklayıcı” bir bakış kazandırmıştır. cümleler iki farklı derin yapıya sahiptir.
 Chomsky’nin kuramını hazırlayan felsefi arka  “Ali camı kırdı.” “Cam Ali tarafından kırıldı.”
plan “zihinci” geleneğe dayanır. Bu gelenek “var “Camı Ali kırdı.” “Ali’nin camı kırdığını
olan her şeyin zihinsel terimlerle biliyorum.” Alinin camı kırdığını gördüm.” Birçok
açıklanabileceğini öne süren görüş” olarak yüzey yapıdan tek derin yapı elde edilmektedir.
tanımlanır. Derin yapıdaki dönüşümler sonucunda farklı

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 49


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

yüzey yapılara sahip olunabilir. Bu örnekte ele alır. Bazı cümlelerin anlamsız olsa da
çekirdek cümle “Ali camı kırdı.” cümlesidir. dilbilgisel açıdan kabul edilebileceğini savunur.
DEC: Doğuştan gelen, dilin kullanılmasından ➢ Dil bilgisel ve anlamsal olarak konuşurun
sorumlu beyin bölümü, logos. edinci tarafından yanlış bulunan cümlelerin kabul
Çekirdek Cümle: Derin yapıdaki cümlelere çok edilemez olduğunu belirtir. (Onu görünce yeni
yakın bir şekilde üretilen cümlelerdir. mi?)
Edim ve Edinç
➢ Temelde Saussure’nin dil ve söz ayrımına HARRİS
benzemektedir. • Amerikan Dil bilim Okulu’nda söz dizimi
➢ sorunları üzerine kafa yoran bir diğer dil bilimci
Edim: Dilin kişisel kullanımı. (Saussure: Parole, Z. S. Harris’tir.
Söz). Edincin uygulamaya konulmasıdır. Dilin • Amerikan Dilbilim Okulu’una mensup başlıca
somut anlamda kullanımıdır. Bireyin dille her tür çalışma ortaya koyanlar; F. Boas, E. Sapir, L
uygulaması(konuşma, okuma, yazma) edimle Bloomfield ve Z. S. Harris gibi araştırmacılardır
ilgilidir. • Sami dilleriyle birlikte Amerika yerli dillerini
Edinç: Zihinde olan söz varlığı, soyut kurallar de inceleyen Harris bu çalışmalarında özellikle
bütünü. Bir üretim ve yorum düzeneğidir. Edinç, ses bilimi, biçim bilimi ve dağılımsal tümce bilimi
bir dil kullanıcısının o dildeki tüm cümleleri ilkelerini saptamaya çalışır. Bu çalışmalarda ortak
anlama ve üretebilme yetisi, yani kendi diliyle ve temel amaç “söz dizimsel birimlerin bütün
ilgili bilgisidir. Zihinsel bilgidir, yani soyuttur, dağılımlarını bulmaktır.
doğuştan gelir. Doğuştan edinilir. Chomsky • Chomsky’nin hocasıdır.
edince önem verir çünkü üreten edinçtir. İdeal • Port Royal dil okulundan etkilenmiştir.
bir konuşurdan bahsedilemez. • Yapısal dil bilim adlı eserinde anlamdan
Dönüşüm: Derin yapıdan yüzey yapıya geçmeyi bağımsız bir dil betimlemesi yapılabileceğini
sağlayan kurallar bütünüdür ve sürecidir.Soyut iddia etmiştir.
yapıları cümlelere dönüştürür. Dönüşümler • Dilin Matematiksel Yapısı adlı eserinde
zorunlu ve seçimli dönüşümler olmak üzere ikiye dağılımcılığın yöntem ve ilkelerini ortaya koydu.
ayrılır. Etken, geçişli ve bildirme cümleleri • Söylem Çözümlemesi terimini ilk kullanan
zorunlu dönüşüm ile ortaya çıkar. Olumsuz, kişidir: Söylem çözümlemesi veya söylem analizi,
edilgen, soru cümleleri ve karışık cümleler bir uygulamalı dilbilim alanı ve sosyal
seçimli dönüşümler sonucunda ortaya çıkar. bilimlerde kullanılan nitel, yorumlamacı
Söz Dilimsel Bileşen: Derin yapı bileşenlerinin bir araştırma yöntemi. Bu yorumlama faaliyeti
oluşturulduğu temel bileşendir. : Bu bileşen, dolayısıyla "eleştirel söylem çözümlemesi" veya
cümleleri değil, soyut yapıları üreten dizimsel "eleştirel söylem analizi" biçimlerinde de
kurallarla işler. kullanılır. Söylem çözümlemesi eleştirel bir
Anlam Bilimsel Bileşen: Söz dizimsel bileşende yaklaşımla; söylem aracılığıyla konuşucu
üretilen derin yapı bileşenlerini anlam anlam tarafından gerçekleştirilen, aktarılan mesajı ve
açısından yorumlayan başka bir deyişle bu bununla beraber söylemi ortaya koyan kişi veya
biçimlerin hangi anlamları aktarabileceğini yapının ideolojisini açığa çıkarmakta kullanılır.[
belirleyen bileşendir. Noam Chomsky'nin hocası Zellig Harris, bu
Ses Bilimsel BileşenSoyut biçimleri ses dizilişleri kavramı 1952 yılında alan yazınında ilk kez
olarak gerçekleştiren, onların yüzey yapıda nasıl kullanmıştır.
seslendirileceğini belirleyen bileşendir. • Sami dilleriyle birlikte Amerika yerli dillerini
de inceleyen Harris bu çalışmalarında özellikle
Dilbilgisel Olan ve Dilbilgisel Olmayan ses bilimi, biçim bilimi ve dağılımsal tümce bilimi
➢ Chomsky, cümleleri anlamdan bağımsız olarak ilkelerini saptamaya çalışır. Bu çalışmalarda ortak

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 50


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

ve temel amaç “söz dizimsel birimlerin bütün MEİLET


dağılımlarını bulmaktır. Araştırma sonucu aynı Cenevre Dil Okulu’nun en dikkate değer
dağılımlı birimler eş değerli birimler olarak kabul isimlerinden biri de Antoine Meillet’tir.
edilir ve aynı sınıflar içine yerleştirilir. Böylece az Karşılaştırmalı dil bilgisi üzerine çalışmalarıyla da
sayıdaki genel sınıflar elde edilmiş olur; bu dikkat Meillet, F. de Saussure’ü verdiği derslerle
sınıflar yardımıyla tümcelerin düzenleri de onu yakından takip eder. Fakat Meillet’in dil
simgelerle, formüllerle belirlenir.” (Rıfat 2008: üzerine bazı görüşleri Saussure’den ayrılır.
57). Haris tümceleri çözümlerken başvurduğu Antoine Meillet “dilin tarih kültür, toplum
dağılımsallığın yetersizliğini dönüşüm kavramı bağlamı içinde değerlendirilmesi gerektiğine
içine yerleştirdiği yöntemle aşmaya çalışır. Bu inanır; daha doğrusu, Ferdinand de Saussure’ün
noktada karmaşık tümcelerin çekirdek verdiği dilin dizgisel tanımını almış ve bunu
cümlelerin dönüşümüyle elde edildiğini saptadı. tarihsel bir bakış açısıyla kaynaştırmıştır.
Z. S. Harris’in ilerleyen yıllardaki çalışmaları daha • Dilin toplumu şekillendirdiğine vurgu yaptı.
çok söylem çözümlemesi üzerine yoğunlaştırır. • En önemli kavram ………………………………...
TRUBETZKOY • XX. asır Fransa dilciliğinin başkanı olan Antoine
Prag Dilbilim Okulu’nun öne çıkan adlarından Meillet, XIX. asrın sonlarında ilmî araştırmalara
biri olanı N. Trubetskoy F. de Saussure’den başlamıştır. 1906 yılında Paris dilcilik akımının
etkilenerek “gösteren/ gösterilen ve dil/ söz başkanı ve bu kurumun bülteninin redaktörü
ayrımlarını ses incelemelerine uygulaması, ses olmuştur.
birimi kavramını dilin içindeki işlev açısından en • Antoine Meillet, 24 kitabın ve 540 makalenin
küçük ayrıcı birim olarak tanımlaması, ses yazarıdır. Diyalektoloji ve dil bilim
birimlerinin belirlenmesi sorunuyla yakından araştırmalarının metot ve prensipleriyle de
ilgilenmesi ve buna bağlı olarak ses bilimsel ilgilenmiştir.
karşıtlıkları (iki yanlı ve çok yanlı, orantılı ve tekil, • Karşılaştırmalı dil bilgisi üzerine çalışmalarıyla
eksik ögeli, dereceli ve eş ögeli; yansızlaşabilir (ya dikkat çeker.
da silinebilir) ve sürekli karşıtlıklar) • Birçok dil olgusunu sosyolojik açıdan izah
sınıflandırması ses bilgisi ile ses bilimi arasında etmeye çalışır. O, kelimelerin anlamlarının
bir ayrım gözetmesi dil biliminin gelişmesine sosyolojik belirtilere göre değiştiğini
önemli katkıda bulunmuştur. göstermiştir.
 Fonoloji meseleleri, Prag Okulundan N.S. • Antoine Meillet’in çalışmaları şunlardır:
Trubetskoy’un 1939 senesinde bastırdığı  “Hint-Avrupa Dillerinin Mukayeseli
“Fonolojinin Esasları” adlı ünlü eserinde geniş Öğrenilmesine Giriş” (1903),
ölçüde açıklanmıştır.  “German Dilleri Gurubunun Esas
 Trubetskoy dil ile konuşma arasında Hususiyetleri“ (1925),
farklılıklar bulunmasına dayanarak, konuşmaya  “Tarihi Dilcilikte Mukayeseli Metot”(1925),
has sesleri fonetiğin, dilin seslerini fonolojinin  “Klasik Dillerin Mukayeseli Grameri” (1925)
konusu olarak kabul ederek önemli bir ayırım  “Latin Dilinin Tarihi Oçerki” (1928),
yapmıştır. Dil bilimine fonem (sesbirim)  “Umum Slavyan Dili” (1934) ve diğerleri
kavramını kazandırmıştır.
 N.S. Trubetskoy eserinde yaklaşık olarak 200 Antoine Meillet, sadece Çağdaş Hint-Avrupa
dilin fonolojik karakterini belirtmiştir. dilleri ile değil klasik dillerle de ilgilenmiştir.
 N.S. Trubetskoy ve diğer dilciler Eserlerinde hemen hemen bütün Hint-Avrupa
araştırmalarında sesin bütün özelliklerini dikkate dillerine değinmiştir. Onun eserlerinde German
almış ve dilin ayırıcı özelliklerinin üzerinde ve Slovyan dilleri, Eski Yunan, eski Ermeni, Tohar,
durmuşlardır. Latin ve sair diller geniş ölçüde araştırılmıştır.
• Ünlü eseri Fonolojinin Esaslarıdır. Dilcilik tarihinde Antoine Meillet, Hint-Avrupa

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 51


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

dillerinin mukayeseli grameri alanındaki • Boas’ın öğrencisidir. E. Sapir Germence


araştırmalarıyla da ünlüdür. Antoine Meillet’nin konusunda uzmandır, Hint-Avrupa dilleriyle
mukayeseli gramere dair görüşleri onun “Hint- yakından ilgilenmiş, Amerika yerli dillerinin
Avrupa Dillerinin mukayeseli Öğrenilmesine üzerinde çalışmıştır.
Giriş” adlı büyük eserinde yer almıştır. O, • Kendisinden önce 55 dil ailesine ayrılan
mukayeseli tarihi gramer alanında Avrupa Amerikan yerli dillerinin aslında 6 dil ailesinden
dilciliğinin en güzel geleneklerini devam ettirmiş meydana geldiğini öne sürmüştür.
ve geliştirmiştir • Sapir-Worf teorisini ortaya atmıştır. 921'de
BOAS insan düşüncesinin dille olan etkileşimini ortaya
 Aslında bir antropologdur. Modern koyan düşüncesi, daha sonra öğrencisi Whorf
antropolojinin kurucusudur. tarafından geliştirilmiş ve Sapir-Whorf
 Uzun süre yerliler arasında yaşamış, Amerika Hipotezi meydana gelmiştir.
Yerli Dillerinin El Kitabı isimli 4 ciltlik eserini • Anlıkçı(mentalist) dil bilim görüşünü ortaya
yayımlamıştır. Bu eser, ilk Kızılderili dili atan dil bilimci ve antropologtur. Dilde görecelik
incelemesidir. (Dilsel görecelik) kuramını ortaya atmıştır. (ÖABT
 Dil incelemelerini kültür ve ırktan bağımsız 2019 Sorusu)
görmesi onu Saussure’ye yaklaştırır. • O, Avrupa, Asya ve Amerika kıtalarında
 Dillerin kökeni konusunda çok kökenciliği yaşayan birçok halkın dillerini biliyordu ve dil
savunur çünkü dillerin bazı özelliklerinin başka nazariyesinin problemleriyle uğraşıyordu.
dillerin oluşumuna kaynaklık edebileceğini • Onun ilmî faaliyetlerinde dilcilik ilminin
savunur. meselelerini ortaya koymak, dillerin yeni tasnifini
 Öğrencisi Sapir’i ve yakın arkadaşı olan vermek, dil ve medeniyet ilişkisini belirtmek gibi
Bloomfield’i görüşleriyle etkilemiştir. meseleler önemli yer tutmuştur. Dilleri akrabalık
 O, Kızılderililerin dillerinin incelenip, ortaya ilişkilerine göre değil, kavram birlikteliklerine
konulmasında yeni ve farklı metotlardan göre sınıflandırmıştır. •
faydalanılması gerektiğini, yani dilin çeşitlerini • Sapir, Kanada ve Meksika halklarının
(özelliklerini) ortaya koyan metotlardan birçoğunun dillerinin kuruluşunu öğrenmiş ve
yararlanılmasını öne sürmüştür. Çok kökenlilik ortaya koymuştur.
teorisini ortaya atmıştır. • Dil bilimi görüş ve yorumları onun “Dil” (121)
 F. Boas, dilcilikte Hint-Avrupa dillerinin adlı eserinde ve makalelerinde yer almaktadır.
incelenmesi için belirlenmiş metotların Amerika Amerika’da Yapısalcılığın gelişmesinde Sapir’in
Kızılderililerinin dillerinin öğrenilmesinde tesiri büyüktür.
kullanmanın yararsız olduğunu göstermiştir. • E. Sapir’in dille medeniyetin ilişkisi
 F. Boas’ın ilmî usulleri Amerikan dilcileri E. konusundaki görüşleri, Amerika dilciliğinde dille
Sapir ve L.Bloomfield tarafından iki ayrı yönde medeniyetin, adet ve geleneğin münasebetini
geliştirilerek devam ettirilmiştir. inceleyen “etnolingustik”in temelini
oluşturmuştur.
SAPİR • Anlıkçı (Mantalist) dil bilimi görüşünü ortaya
• Alman kökenli antropolog ve dil bilimci. atmıştır.
Hayatı boyunca Kaliforniya ve Pennsylvania • E. Sapir, ses bilgisel ve ses bilimsel düzeylere
Üniversitelerinde profesörlük yapmıştır. biçim bilimsel ses bilimi adında bir üçüncü
• Franz Boas'ın öğrencisi ve Benjamin boyutu ekler. Ayrıca anlam boyutunu da ihmal
Whorf'un öğretmenidir. etmeyerek düşünce ile dil arasında sıkı
• “Dilsel Görecelik” kuramının sahibidir. bağlantılar bulunduğunu ileri sürer.
• Dil ve antropoloji üzerindeki bağlantıyı • 1921’de Language isimli eserini yayımlamıştır.
araştıran ilk insandır.

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 52


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

• Söz dizimi konusunda Harris ve Chomsky’ye  Trubetzkoy ile birlikte ses bilimin
ilham kaynağı olmuştur. kurucularındandır. Fonem terimini ilk kullanan
kişidir.
HUMBOLT  Slav dillerinin art zamanlı incelenmesi
• Morfolojik Evreler makalesi ünlüdür. Bu üzerine yapıtları ünlüdür.
makaleye göre dilsel yapılar 4 safhada
oluşmuştur: JACOBSON
Pragmatik safha > Sentaktik safha > Çatallanma • Bildirişim kuramının sahibidir.
Safhası > Dilbilgisel safha • İletişimin Ögeler: Gönderici, Alıcı, ileti,
• Anlıkçıdır, kartezyencidir.(Zihinselcilik… Dil, Gönderge, Kanal, Kod
düşüncenin dışa vurumudur. Dil insan zihninin • Ünlü dilbilimci Jakobson'a göre dilin
aynasıdır.) altı işlevi vardır:
 Göndergesel işlevi.
BLOOMFİELD  Heyecana bağlı işlevi.
• Amerikan Dil Okulu içerisinde yer alan L.  Şiirsel işlevi.
Bloomfield uzmanlık alanı Almancadır.  Alıcıyı harekete geçirme işlevi.
• . “Amerikan okulunun ilk önemli dil bilim  Dil ötesi işlevi.
kuramcısıdır. Pozitivist ve yaklaşımcıdır.  Kanalı kontrol işlevi.
Language isimli ünlü eserinde dilin diğer bilim
dallarından bağımsız incelenmesi gerektiğini, BİLDİRİŞİM KURAMI
dilin bir yapı olduğunu vurguladı. Amerikan dil En az iki insan veya insan grubu arasında
biliminin 1950’lere kadar en önemli ismidir.” gerçekleştirilen duygu, düşünce ve her türlü olay
• Fakat daha sonra Hint-Avrupa, Amerika yerli ve olgunun başkalarına aktarımına iletişim adı
dilleri ve genel dil bilimi çalışmalarına da yönelir. verilir. Pek çok iletişim yöntemi olmakla birlikte
• Amerikan Dil Okulu içerisinde bir kesimin en etkili iletişim yöntemi dildir.
savunduğu “anlıkçı yaklaşımını eleştirerek karşı- Roman Jakobson’a göre, yazılı ya da sözlü
anlıkçı ya da mekanikçi görüşü” ileri sürer. bir dilsel iletişimin gerçekleşebilmesi için altı
• Dil bilimi çalışmalarını davranışçılığa temel ögeye ihtiyaç vardır.
dayandırarak mekanikçi bir tutum sergiler. Şimdi bu ögeleri inceleyelim:
• Bloomfield’e göre “dil bilimci yalnızca
gördüğü işittiği gösteren boyutunu incelemekle Dilsel İletişimin Temel Öğeleri
yükümlüdür. 1. Gönderici(Konuşucu ya da Yazar )
• Anlıkçılığı eleştirerek mekanikçiliği gelişDili Konuşucu, iletiyi (metni) sözle ifade eden;
düşünce, akıl, istenç gibi etkenlerden yazan, kaleme alan kişidir. İletinin
soyutlayarak ele alırken çözümlemelerinde sorumluluğunu üstlenir. Kendisini “ben” ya da
anlam boyutunu paranteze alır. “biz” adı ile gösterir. Ben “ben” her zaman kişi
özelliğindedir, öznelliği değişik biçimlerde ortaya
COURTENAY koyar. Bir metinde birden fazla kişi söz aldığında
 Polonyalı Dil bilimci. birbirinden farklı konuşuculardan söz edilir
 Morfofonetik alanda çalışmalarıyla tanındı. (roman, öykü, masal, tiyatro vs.). Günlük
 Dili hem biçim hem öz olarak görmesiyle konuşmalarda konuşucular ya fiil çekim ekleri (-
Saussure’den ayrılır. yorum, -dim, -eceğim, -lım) ya da iyelik ekleriyle
 Saussure’ye göre dil, satranç gibi katı (-m) kendilerini birer kişisel özne olarak ortaya
kuralara sahip bir cebirsel sistemdir. Courtenay koyarlar. Kimi okurlar, edebî metinlerdeki yazar
göre ise dil sistemi toplumsal ve mekânsal ile anlatıcıyı karıştırırlar. Yazar ve okur gerçek
sebeplerle değişikliğe uğrar. kişidir. Oysa anlatıcı, yazarın yarattığı kurmaca

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 53


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

bir kişiliktir, kimi zaman bir roman kahramanı paylaşıyorsa iletiyi çözer. İletişimin bu iki öğesi
olarak yazar tarafından öyküyü anlatmakla aynı kodu paylaşmıyorsa iletişim gerçekleşmez.
görevlendirilmiştir.
DİLİN İŞLEVLERİ
2. Alıcı (Okur ) Göndergesel İşlev
Alıcı, konuşucunun kodladığı iletiyi alıp, Bu işlevde dil dışı gerçekliğe gönderme
kodunu çözen kişidir. “Sen” ya da “siz” ile ifade yapılır. Bu dil dışı gerçekliklere gönderge adı
edilir. Her zaman bir kişiyi gösterir; ama verilir. Gönderge işlevinin amacı, alıcıya,
konuşucunun dışında bir kişi olduğu için öznel dünyanın durumuyla ilgili bir bilgi vermektir;
değildir. Her alıcı, örtük de olsa bir konuşucuyu zaten gündelik dilde de bu işlevin adı, dilin bilgi
varsayar. Bir sözcede “sen” ya da “siz” varsa, verme işlevidir. Örneğin: 1. Hava soğuyor 2.
orada “ben” örtük de olsa mutlaka bulunur. Gelecek hafta sınav yapılacak… Bu işleve daha
çok kullanım kılavuzlarında, betimlemelerde,
3. Gönderge nesnel anlatımlarda, bilimsel bildirilerde, kısa not
Gönderge, kendisinden söz edilen nesne, ve özetlerde, raporlarda rastlıyoruz. Bu işlev,
kişi ya da kavramdır. Her zaman üçüncü tekil kişi aslında her türlü iletişimin temelidir; ileti ile
iyelik ekleriyle ifade edilir. Gönderge, konuşucu iletiye konu olan nesne (gönderge) arasındaki
ve alıcının aksine her zaman bir kişiyi göstermez, ilişkileri belirler. İşlev, metinlerde daha çok
hiçbir zaman öznel olamaz. İki tür gönderge “üçüncü kişi” adılıyla ve fiil çekimleriyle
vardır: Birincisi, sözlü iletişimi belirleyen, bu belirlenir.
iletişim sırasında var olan uzamı, zamanı,
nesneleri, varlıkları kapsayan durumsal Anlatım ya da Duygu İşlevi
göndergedir. İkincisi ise metinsel (ya da Bu işlevde, bir konuşucu tarafından üretilen
bağlamsal)gönderge, yazılı ya da sözlü iletişim her ileti onun izini taşır ve hissettirir: Duygusal ya
sırasında var olmayan yerleri, nesneleri, varlıkları da heyecana bağlı durumlar gibi. Sıfatlar,
içerir. belirteçler, sözcüklerin mecaz anlamları,
ünlemler, söz diziminde sözcüklerin düzenlenişi,
4. Yazılı İleti vurgu, seçilen sözcükler, noktalama işaretleri
Bir sözce ya da metindir. Öncelikle, ait mimik ve jestlerle ifade edilen bu işlev, gönderge
olduğu türün yasalarına uyar. Biçemin kendini işlevinin nesnel olmasına karşın duygusal ve
gösterdiği bir yerdir. Tiyatroda, metin sözlü bir özneldir. Anlatımsal metinlerde yazar, kişisel
ileti olur. duygu ve düşüncelerini vermek ister. Onun için
mektuplar, betimlemeler ve anlatılar, lirik şiir,
5. Kanal eleştiri denemeleri hep anlatım işleviyle
Metnin, iletinin kullanıldığı somut araçtır. Bu, yüklüdür.
bir kitap ya da gazete sayfası, bir kağıt, hatta
üzerine cümle kazınmış bir taş, bir bilgisayar Alıcıyı Harekete Geçirme İşlevi (Çağrı İşlevi)
ekranı, CD, videobant olabilir. Sözlü iletişimde Bu iletişim biçiminin amacı, alıcıda bir tepki ve
somut araç ses dalgalarıdır. davranışlarında bir değişiklik yaratmaktır. Bir
alıcıya seslenirken amaç hep ondan bir şey
6. Kod istemektir. Verilen bir emir, alıcının ya aklına ya
İletinin üretildiği dile, şifreleme sistemine da duygusuna seslenebilir. Bu işlev, reklamcılıkla
kod denir. Kişilerin birbirlerini anladıkları ses, birlikte çok büyük bir önem kazanmıştır; çünkü
işaret veya hareketlerden oluşan ve belli kuralları reklamlarda iletinin göndergesel içeriği alıcının
olan her doğal sisteme kod denir. Konuşucu, bu güdülenmesine yöneltilen göstergeler yanında
kodla iletisini oluşturur. Alıcı, aynı kodu silinip gider. Bu da yinelemeler yoluyla alıcıyı

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 54


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

koşullandırmak ya da bilinçaltındaki duygusal DİLİN İŞLEVLERİNE ÖRNEKLER


tepkileri uyandırmakla sağlanır. Çağrı işlevi; emir, Göndergesel İşlev Örnekleri:
ikinci kişi adılları sen/siz, soru sorma, sorgulama  Bugün 10 Aralık.
gibi öğeleri ve kimi noktalama işaretlerini (!, ?)  1990 senesinde doğmuşum.
içerir. Yemek tarifleri, yükümlü yazın, el ilanları,  Türkiye’nin başkenti Ankara’dır.
reklam metinleri, genelgeler, aşk söylemleri,  Türkiye’de en güçlü takım Galatasaray’dır. 
siyasal söylevler bu işlevle oluşturulur fakat bu
işleve en güzel örnekler saygı duruşuna davet Heyecana Bağlı İşlev Örnekleri:
komutu ve dilekçelerdir.  Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
 Ben bu davranışınızı doğru bulmuyorum, hata
Kanalı Kontrol İşlevi (İlişki İşlevi ) yapıyorsunuz!
Kanala yönelik bu işlev, konuşucu ile alıcı  Aaa, pencere kırıldı!
arasındaki iletişimin kurulmasını ve  Eyvah yetişemeyeceğim!
sürdürülmesini amaçlar. R. Jakobson, bu ad
altında iletişimin kurulmasına, sürdürülmesine ya Alıcıyı Harekete Geçirme İşlevi Örnekleri:
da kesilmesine, çevrimin sürüp sürmediğini  Sizi bir dakikalik saygı duruşuna davet
denetlemeye yarayan göstergeleri ayırır. ediyorum.
Telefondaki “Alo, beni duyuyor musunuz?” buna  Vatandaş! Geliniz, satın alınız!
bir örnek olarak gösterilebilir. Amaç, önce olası  Bu ödevler bir saat içinde yapılmış olacak!
alıcının dikkatini çekmek, sonra da ilişkiyi Kanalı Kontrol İşlevi Örnekleri:
sürdürmeyi denemektir. İlişki işlevi bütün iletişim  Beni duyuyor musun? Alo!
biçimlerinde çok önemli bir yer tutar: ayinler,  Dikkat! Dikkat! Sesim geliyor mu?
biçimsel kurallar, törenler, uzun nutuklar, âşıklar  Ses, ses, bir, iki…
arasındaki konuşmalar vb…  Söylediklerim anlaşılıyor mu?

Dil Ötesi İşlev (Üst-Dil İşlevi ) Dil Ötesi İşlevi Örnekleri:


Konuşucunun, kullandığı dil üstüne bilgi  Sıfatlar sıfat tamlaması kurarlar.
verdiği, onun bir öğesini açıkladığı durumlarda  Yapım ekleri yeni sözcükler türetir.
gerçekleşen bir işlevdir. Örneğin: “Bir cümlede  Türkçede sözcük başında iki ünsüz yan yana
yüklem sonda bulunur.” Tümcesinde üst-dil işlevi kullanılamaz.
egemendir. Bu işlev, ayrıca, alıcının
anlayamayacağı düşünülen göstergelerin Şiirsel İşlev Örnekleri:
anlamını belirtmeye yöneliktir. Kısacası, dilin dil Yok yere geçirdim günü, ah nideyim ömrüm seni
ile açıklanmasıdır. Geldin geçtin bilmedim, ah nideyim ömrüm seni
Seni bahaya almadım, anın çün kadrin bilmedim
Dilin Sanat İşlevi Sana vefadar olmadım, ah nideyim ömrüm seni
İletinin, kendine dönük olması, iletinin ileti (Yunus Emre)
olarak odaklanması, dilin sanatsal ya da estetik
işlevidir. Başka bir deyişle, sanat işlevinin
egemen olduğu bir iletide amaç, iletinin WHORF
kendisidir.  Sapir-Whorf teorisini ortaya atanlardan
biridir.
 Dil- dünya görüşü ilişkisini araştırdı.
 Her dilin dünyayı kendi penceresinden
gördüğünü iddia etti. Bu görüşlerini özellikle

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 55


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

Amerikan yerli dillerinden biri olan Hopi diline ayrıca, sözdiziminin morfoloji ve
olan gözlemlerinden elde etti. anlambilimden bağımsız olduğunu şiddetle
savundu, ancak onun duruşu sözdizimini insan
AUGUST SCHLEİCHER dil fakültesinin ayrı bir modülü olarak alan
 Alman dil bilimci. üretken gramerden farklıydı. Teorisi, 1959'da
 Hint-Avrupa dilleri üzerine çalıştı. ölümünden sonra yayınlanan Éléments de
 Dil bilimde doğa bilimlerinin yöntemini syntaxe structurale (Elements of Structural
kullandı ve dilin canlı bir varlık olduğunu öne Syntax /Yapısal Sözdizim Ögeleri) adlı kitapta
sürdü. Ona göre diller doğar, büyür ve ölürler. En sunuldu.
son aşama da çekimli dillerdir.
 Dilin toplumsal bir olgu olduğunun CHARLESS FILLMORE
anlaşılmasıyla görüşleri taraftar  Durum dil bilgisi kuramının
kaybetmiştir. kurucusudur(1968).
 Eylemleri aldıkları duruma göre belirleyen
ALBERT ŞEŞE (Sechehaye): Saussure’un bir teoridir. Ona göre her eylem yapan yapılan ve
talebesidir. O, 1927 senesinde “Umumi araç olmak üzere üç durumu vardır ve bu
Lingustik Cenevre Okulu” adlı makalesiyle durumlardan biri yüzey yapıda özne olarak
tanınmıştır. Adından da anlaşıldığı üzere kullanır.
makale Cenevre okulundan bahseder. A.Seşe,
genelde söz dizimi ile ilgilenmiş, ilmî Gustave Guillaume
araştırmalarını daha çok bu konu üzerinde Saussure’nin yapısalcı, biçimi öne çıkaran
yapmıştır. Dil-söz karşıtlığı açısından dili anlayışını kabul etmeyerek, dilin anlamdan
geliştirmiştir. • soyutlanmasını kabul etmez. Gösterenden
ziyade gösterilen yani anlam üzerinde
ŞARL BALY (1865-1947): Cenevre Dilcilik durmuştur. Bu özelliği Chomsky’nin
Okulu’nun önde gelenlerindendir. O, her düşüncelerine de kaynaklık etmiştir.
zaman hocası Saussure’ün görüşlerine sadık • Guillaume, ”Dil soyut bir dizgedir.”
kalmıştır. Ş. Bally, genellikle roman dillerini düşüncesinden hareketle, anlama yönelmiş ve
incelemiş, dramatik yapı ve uslüp Psikomekanik kuramını ortaya atmıştır.
(anlatımsallık) konularında araştırma ve • Bu kuram göre bilişsel yapı olan dil, anlamı
tahliller yapmıştır. “Fransız Üslup Bilimi” oluşturur. Daha sonra bu anlamı ifade eden bir
(1909),” Dil ve hayat” (1913), “Umumi Lingustik biçim oluşur. Yani anlam birincil, biçim ikincil
ve Fransız Dilleri Meseleleri” (1932) adlı eserler öğedir
onun başlıca araştırmalarıdır. Bu eserlerde Ş.
Bally, dil bilimine bağlı bir üslup teorisi J.VANDRİYES:
kurmuştur. • Fransızdır.
•Dilcilikte sosyologizm akımının en önemli
TESNİERE simalarındandır.
Lucien Tesniere ise ünlü “Bağımsal Dil Bilgisi” • O, klasik diller dalında uzmanlaşmıştır. O’nun
kuramının sahibidir. Tesnière, değerlilik Kelt diline dair araştırmaları vardır. J.Vandriyes,
kavramını ayrıntılı olarak geliştirdi ve genel dilcilik problemleriyle çok ilgilenmiş ve bu
argümanlar ( aktörler ) ve yardımcılar ( koşullar alanda birçok ilmi bildiriler yayınlamıştır. Onun
, Fransız dolambaçlıları ) arasındaki temel ayrım “Dil” adlı eserinde dilciliğin önemli problemleri
, şu anda tüm sözdizimi teorilerinin kabul ele alınmıştır. Vandriyes, dili sosyolojik bir olay
etmediği ve üzerine inşa ettiği, Tesnière'in olarak görmüş ve dil olaylarının tahliline de bu
anlayışının merkezinde yer alıyordu. Tesnière açıdan yaklaşmıştır

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 56


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

Roman Barthes:  Yazıbilim, yapıbozma, yapıçözüm,


➢ Moda dili, büyük kent söylemleri ve Strauss yapısöküm gibi kavramları ortaya atıp metnin
mitleri üzerine çalışmalarıyla tanınır. çözümlenmesine yönelik çalışmalarda
➢ En önemli eseri: “Yazının Sıfır Derecesi” adlı bulunmaktadır.
eseridir.
Moda dili, büyük kent söylemleri ve Strauss
mitleri üzerine çalışmalarıyla tanınır. SEARLE= SÖZEDİMLERİ KURAMINI GELİŞTİRDİ
En önemli eseri: “Yazının Sıfır Derecesi” adlı
DİĞER DİL BİLİMCİLERİN KURAMLARI
eseridir.
…………………………..= Sözceleme Kuramını Ort
Mihail Bahtin: Atan Kişi
➢ Metinlerin tek sesli olmadığını düşünen
M.Bahtin, metinlerin çok sesli yani diyalojik …………………………= Dil Dışı Göstergeleri Sınıfladı.
olduğunu savunmuştur. Sınırsız Anlam Kavramını Ort Atan
➢ Oluşturulan metinlerin diğer metinlerden
mutlaka etkilendiğini düşünmüş ve metinleri (Umberto Eco Geliştirdi)
“Karnaval Havası” olarak nitelendirmiştir.
………………………..= Psikomekanik(anlam
➢ En önemli eseri Sanat ve Sorumluluk’tur.
önemlidir)
Umberto Eco:
➢ Açık Yapıt adlı eserinde dile dair ………………………..= Sözedimleri kuramını ort atan
görüşlerini açıklamıştır.
➢ Metin, okur ve yorum üçleminden ……………………….= Yazıbilimin Kurucusu
hareketle metnin tek bir anlam Yapıçözüm
taşıyamayacağını savunur.
………………………………:

 Diyalojizm Kurucusu
 Metinlerarasılığın Temelini Hazırlayan
Dilci
Jacqus Derrida  Karnaval Havası
 Derrida, mantıksal bakımdan yazının sözden
önce var olduğunu iddia etmektedir.
 Yapısalcılığın kapalı sistem kavramı yerine, ………………………..: Yazar Öldü
hem ayrılığı hem ertelemeyi içeren ve difference
adını verdigi açık örgü kavramını getirir. ………………………: Anlatıbilimin Kurucusu
 Metinlerinde, anlamı metinde olmayanla,
söylenmeyenle bağlantılıdır. Derrida, bunu
kanıtlamak için metni yapı-sökme yöntemiyle ………………………….= En Ünlü Rus Biçimcisi
didik didik eder, önemsiz sayılan ayrıntılara
eğilerek bunların metnin kendi mantığını RUS BİÇİMCİLERİ: Viladimir Probb, Bloom,
sarstıgını, yadsıdığını; yani metnin söyler Bahtin Jacobson
göründüğünün tersini de söylediğini belirtir.
 Derrida’ya göre hiçbir metnin tek ve kesin
anlamı olamaz ve bir metnin tek ve kesin bir
………………………….= Yorum Bilim
anlamının olabileceği sanmak bir yanılgıdır, söz
merkezliliğin tuzağına düşmektir. …………………………: Bildirişim Kanunu

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 57


Ömür Hoca Türkçe ÖABT Uzaktan Eğitim
www.omurhocauzaktanegitim.com

……………………= Durum Dil Bilgisi • DALGA TEORİSİNİN KURUCUSU: (Dilde


değişimlerin merkezden yayılarak genişlemesi)
………………….= Organun Modeli= Dili Araç Görme
Schmith
KARŞILAŞTIRMALI GRAMER TERİMİNİ İLK
KULLANAN: Schlegel

• SES YASALARI VE DENKLİKLERİ KONUSUNDA


İLK DÜŞÜNENLER: Bopp , Rask Grimm

• DÜNYA DİLLERİNİ TEK HECELİ-BÜKÜMLÜ-


EKLEMELİ OLARAK SINIFLAYAN VE
KARŞILAŞTIRMALI DİLBİLİMİN KURUCUSU:
Schlegel (Humbolt’u temel aldı.)

• DİL AİLE AĞACI ÇİZİMİNİN KURUCUSU:


Schleicher

omurhoca_edebiyat_turkce_oabt

ÖMÜR HOCA TÜRKÇE ÖABT Sayfa 58

You might also like