You are on page 1of 70

Türk Dili-I

Öğr. Gör. İrfan YILDIZ


irfan.yildiz@deu.edu.tr
DİL NEDİR? DİLİN TANIMI NASIL YAPILMALIDIR? 2

Dil, insanlar arasında karşılıklı haberleşme aracı olarak kullanılan; duygu,


düşünce ve isteklerin ses, şekil ve anlam bakımından her toplumun kendi
değ er yargılarına göre şekillenmiş ortak kurallarının yardımı ile
başkalarına aktarılmasını sağ layan, seslerden örülü çok yönlü ve gelişmiş bir
sistemdir. (Z. Korkmaz)

Dil; düşünce, duygu ve isteklerin, bir toplumda ses ve anlam yönünden ortak
olan ögeler ve kurallardan yararlanılarak başkalarına aktarılmasını sağ layan
çok yönlü, çok gelişmiş bir sistemdir. (D. Aksan)
3

Dil Nedir?
Duygu, düşünce ve dileklerimizi anlatmaya yarayan imlerin (işaret) –daha çok
ses imlerinin- hepsine birden dil denir. (T. N. Gencan)

Dil, insanların meramlarını anlatmak için kullandıkları sesli


işaretler sistemidir. (T. Banguoğlu)

Dil, zihnî bir organdır. (N. Chomsky)

Dil, sınırlı anlamın sınırsız kullanımıdır. (W. von Humboldt)


4

Dil
Nedir?
Dil, yalnızca insana özgü olan, ülkülerin, duyguların ve arzuların isteyerek
üretilen simgeler yoluyla aktarılmasını sağ layan içgüdüsel olmayan iletişim
yöntemidir. (E. Sapir)

Dil, kendi düşüncelerini sesin yardımıyla, özne ve yüklem aracılığ ıyla anlaşılır
duruma getirmektir. (Platon)

Dil, zihnin birikimlerinin temsilidir. (Aristo)


5

Dil
Nedir?

Dil, insanlar arasında anlaşmayı sağ layan tabiî bir vasıta, kendisine mahsus
kanunları olan ve ancak bu kanunlar çerçevesinde gelişen canlı bir varlık,
temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış bir gizli antlaşmalar sistemi, seslerden
örülmüş içtimaî bir müessesedir. (M. Ergin)
6

Dilin Özelikleri Nelerdir?


Dil, bir sistemdir.
Dil, konuşma ve dinleme işlevlerini gerçekleştirmek üzere birbirleriyle
bağ lantılı ses, biçim, söz dizimi, anlam vb. alt sistemlerin oluşturduğ u, üzerinde
inceleme yapılabilen bir bütündür. Dil, kendi yasaları doğ rultusunda işler ve şekillenir.

Düzenli bir sistem olması dilin insanlar tarafından öğ renilmesini, yazılı veya
sözlü olarak ifade edilmesini sağ lar.
7

Dilin Özelikleri Nelerdir?


Dil, bir gizli antlaşmalar sistemdir.

Aynı dili kullanan toplum üyeleri arasında o dilin sözcükleri, kuralları,


kullandığ ı yapılar etrafında gelişmiş gizli bir mutabakat vardır.

Böylelikle anlatım kalıpları oluşur ve düşüncelerin sağ lam ve


anlaşılır şekilde bireyler arasında aktarılması sağ lanır.
8

Dilin Özelikleri Nelerdir?

Dilde «nedensizlik» ilkesi vardır.

Dilin işleyişine bakıldığ ında anlam bakımından doğ adaki kuş


gönderge, «kuş» sözcüğ ü gösteren, sözcüğ ün zihnimizde uyandırdığ ı kavram
ise göstergedir.

Gösterge nedensizlik ilkesine dayalıdır çünkü «kuş» sözcüğ ü ile


doğ adaki kuş arasında herhangi bir nedensellik ilişkisi yoktur.

Yansıma sözcükler dışında doğ adaki varlıklar ile onları ifade eden
sözcükler arasında belirli bir ilişkiye rastlanmaz.
9

Dilin Özelikleri Nelerdir?


Dilin temeli sestir, doğ al yapısı bakımından öncelikle sözlü
ifade aracıdır.

Konuşurken çıkarılan sesler tek başlarına bir anlam ifade etmez ancak
dilin temeli, bu seslerin belli bir düzene ve dizilişe göre oluşturduğ u yapılardır.

Tarihî gelişim bakımından sözlü dil çok daha önce ortaya çıkmış, yazı
dili sözlü dili kayıt altına almak ve aktarılanların zaman karşısında kalıcılığ ını
sağ lamak amacıyla kullanılmaya başlanmıştır.
10

Dilin Özelikleri Nelerdir?

Diller birbirine göre daha gelişmiş veya geri değ ildir.

Yeryüzünde başlangıçtan günümüze konuşulan bütün diller gelişmiş


sistemler üzerine kurulmuştur.

İlk yazılı belgeleri üreten Sümerce, Hititçe vb. diller incelendiğ inde
bunların gramer açısında modern dillerden daha geri olmadığ ı görülür.

Dillerin gramerleri birbirlerine göre daha karmaşık ya da basit olabilir


veya sözcük varlığ ı daha geniş ya da dar olabilir. Bu durum bir gelişmişlik
kıyaslaması yapmak için geçerli bir kriter değ ildir.
11

Dilin Özelikleri Nelerdir?


Dilin üretim kabiliyeti sınırsızdır.

Nasıl ki matematikte 10 temel sayı kullanılarak sonsuz sayıda işlem


yapabilme imkânı varsa dilde de ses, biçim, söz dizimi kuralları çerçevesinde
sonsuz sayıda sözcük üretilebilir, cümleler kurulabilir.
Dil nedir? Dilin Özelikleri Nelerdir? 12

Dil, doğ al bir iletişim aracıdır.

İnsanlar duygu, düşünce ve tasarılarını dil vasıtasıyla birbirlerine ifade


ederler. Herhangi bir farklı aracın kullanılmasına ihtiyaç duymayan dil, bu
bakımdan insanlardaki doğ al bir iletişim mekanizmasını oluşturur.

Günümüzde var olan iletişim araçlarının tamamında dile ihtiyaç


bulunduğ u gibi, doğ ru kullanıldığ ı takdirde en etkili iletişimi sağ layan araç yine
dilin kendisidir.
13

Dilin Özelikleri Nelerdir?

Her dil, ait olduğ u toplumun gereksinimlerine cevap verebilecek yeterliktedir.

Dil, zamanın ve koşulların değ işimine rahatlıkla uyum sağ layabilir.

Yeni sözcükler üretmek tercih edilen başlıca yol olmak üzere kimi dillerin
dışarıdan sözcük ithali yoluyla da günlük iletişim ihtiyacını sağ ladıkları bilinmektedir.
Dilin Özellikleri Nelerdir? 14

Dil, toplumsal katmanlara göre değ işir.

Dil, konuşanların yaş grupları, cinsiyetleri, yaşadıkları coğ rafya, yaptıkları meslek
vb. değ işkenler doğ rultusunda toplumsal katmanlara ayrışması söz konusudur.

Lehçe, şive, ağ ız, jargon, ölçünlü dil vb. kavramlar bu toplumsal katmanlaşmanın
sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
Dilin Özellikleri Nelerdir?
15

Ana dili, öğ renilen değ il edinilen


ve kuşaktan kuşağ a aktarılan bir sistemdir.
Henüz 1 yaşını doldurmamış bir bebeğ in kendisine söylenen
sözcüklere tepki vermesi, 4-5 yaşlarındaki bir çocuğ un henüz dil eğ itimi
almamış olmasına rağ men günlük dili kullanabilmesi bilinçaltındaki bir dil
edinim aygıtı ile mümkün olmaktadır.
Bu aygıt sayesinde dil farkında olmadan edinilir ancak kuralları daha sonra
öğ renilir.
Dil öğ renmede kritik dönemlerin olması dil edinim aygıtıyla ilgilidir.
Yaş ilerledikçe aygıtın işlemesinde zayıflama başlar.
16

Dil, toplumsal ve ulusal bir kurumdur.

Aynı dili konuşan insanlar arasında millî duygunun gelişmesi, toplumun


ortak hedefler doğ rultusunda bir araya gelmesi, aitlik ve dayanışma duygusunun
kuvvetlenmesi söz konusudur.

Dil, aynı zamanda bir kültür aktarım aracı olduğ u için milli birikim ve
kimliğin nesilden nesile aktarılmasını sağlar
17

Diller arasında benzerlikler ve ortaklıklar olabilir.

Diller aynı kaynaktan doğ muş, belli bir noktada


birbiriyle temas etmiş olabilir. Bu sebeplerle yapılan

alışverişler sonucunda, diller arasında ortak sözcükler, dil yapıları ve söz


dizimi özellikleri görülebilir.

Örneğ in Türkçedeki, «erkek kardeş» anlamına gelen birader sözcüğ ünün


Boşnakça brati, Farsça berader, İngilizce brother sözcüklerine olan yakınlığ ı,
dilimizin bu sözcüğ ü Boşnakça ve İngilizceyle birlikte Hint-Avrupa dilleri
arasında yer alan Farsçadan kopyalamış olmasından kaynaklanmaktadır.
18

Dil, canlı bir varlıktır.

Diller de tıpkı insanlar ve diğ er canlılar gibi doğ ar,gelişir ve eğ er konuşan


insan kalmazsa ölür.

Kendi kuralları çerçevesinde daima dinamik ve değ işken bir yapı gösterir.

Bir dilin tarihi içerisinde gelişimine göre belli


merhaleler,birbirinden farklılık arz eden safhalar görmek mümkündür.
DİLLERİN DOĞ UŞUYLA İLGİLİ MİTOLOJİK
19

KURAMLAR
Çinlilere göre, bir su kaplumbağ ası, sırtındaki şekillerde yazının esrarını
taşıyarak imparatorun önüne gelir ve ona yazıyı öğ retir.

Babilliler, yarı insan yarı balık olan bir deniz canavarının denizden çıkarak
kendilerine yazıyı öğ rettiğ ine inanırlar.

Hintliler, Gök gürültüsünün, tabiat tanrısı Vac’in sesi olduğ una inanırlar. Vac,
aynı zamanda insan dilinin tanrısıdır.
Brahmanizm’in kutsal kitabında sözün ebedî olduğ u, dört bölümden meydana
geldiğ i ve bu bölümlerden birinin de insana isabet ettiğ i anlatılmaktadır.
DİLLERİN DOĞ UŞUYLA İLGİLİ MİTOLOJİK KURAMLAR 20

Eski Mısır’da, Baş Tanrı Ra’nın, isteklerini kendi dili ve habercisi olan tanrı
Tot aracılığ ıyla gerçekleştirdiğ ine inanılırdı. Tanrı Tot, bir varlığ ın adını
söylemedikçe o varlık var olamazdı.

Heredot’a göre de ilk dil denemesi Mısırlılar tarafından yapılmıştır. M.Ö.


VII. yüzyılda yeni doğ muş iki bebek iki yıl süreyle insanlardan soyutlanmış, bu
süre içerisinde kimse onlarla konuşmamıştır. Sürenin sonunda bebekler
Mısır dilinde olmayan ancak Frig dilinde ekmek anlamına gelen «bekos»
sözcüğ ünü söylemiştir.
21

Bugünkü bilgilerimizle hiçbir şey duymamış bir çocuğ un konuşmasının


mümkün olmadığ ını söyleyebiliyoruz. Ancak dillerin doğ uşuyla ilgili mitolojik
açıklamalar ve anlatılan efsaneler, bu konunun çok eski çağ lardan beri
insanların merakını cezbettiğ ini göstermeleri açısından kıymetlidir.
DİLLERİN DOĞ UŞUYLA İLGİLİ DİNÎ BİLGİLER 22

Rahman olan Allah insanı yaratmış, ona beyan kabiliyetini vermiş, Kur’an’ı
öğretmiştir. (Kur’an-ı Kerim)

Yehova «Bunların hepsi tek kavim.» dedi. «Konuştukları dil aynı, girişecekleri işi
yarıda bırakacağa benzemiyorlar. Gelin de toprağa inelim, dillerini ayıralım
şunların. Birbirlerini anlamaz olsunlar.» (Tevrat)

Rab Allah topraktan şekillendirdiği sahra hayvanlarının hepsine ve hava kuşlarının


cümlesine ne isim koyacağını görmek için onları Adem’in huzuruna getirdi ve
Adem, her canlıya ne isim koyduysa ismi o oldu.» (Ahd-i Atik)
DİLLERİN DOĞ UŞUYLA İLGİLİ FELSEFİ YORUMLAR
23

Heraklitos’a göre (M.Ö. 6. yy.) Dil


tabiatta var olan bir düzenin uzantısı olarak ortaya çıkmış tabii bir sistemdir.
Dolayısıyla dildeki kelimeler de «doğuştan olma / tabii olma» özelliği taşır.
Demokritos’a göre (M.Ö. 5.
yy.) sözcükler başlangıçta kendiliğinden oluşmuştur ancak bu özellik zamanla
kaybolmuş ve sözcükler insanlar arasındaki anlaşmanın bir ürünü olmuştur.

Platon, dilin doğallığı ya da anlaşma ürünü olması üzerine «Kratilos» diyaloğunu


yazmıştır.Bu diyalogda Kratilos, Heraklitos’un düşüncelerini;Hermegenos
Demokritos’un düşüncelerini savunmaktadır.
DİLLERİN DOĞ UŞUYLA İLGİLİ FELSEFİ YORUMLAR
Sokrates
döneminde Sofistler (M.Ö. 5.
yy.) dili pratik amaçlarla incelemeye başlarlar. Bu durum gramerci bir
yaklaşımın ortaya çıkmasını sağlar.

Ancak burada hedeflenen dilin gramerini ortaya koymaktan ziyade,


etkileyici bir konuşmanın kurallarını belirlemek ve hitabet üstünlüğ ü elde
etmektir.
Aristo, Peotika’sında dildeki kelimeleri inceleyerek bu sözcüklerin
sınıflandırmasını yapmıştır.

Staocular «Bugünkü konumlarıyla sözcüklerin sesleriyle gösterdikleri


kavramlar arasında doğ uştan bir bağ olmasa da çok gerilere gidilip «etimon»
denilen köklere varıldığ ı zaman bir bağ bulunduğ u anlaşılacaktır.» yaklaşımını
ortaya koymuşlardır. (Stoacılar için insanın temel amacı mutluluktur. Mutluluğa ulaşmak içinse doğaya uygun
DİLLERİN DOĞ UŞUYLA İLGİLİ BİLİMSEL KURAMLAR 25

Yansıma Kuramı: Bu kurama göre, insan çevresindeki doğa olaylarını, hayvanların ve ses
çıkaran nesnelerin seslerini taklit etmek suretiyle dili meydana getirmiştir.
Türkçedeki miyavlamak, melemek, havlamak, horlamak… gibi kelimelerin belli seslerin
taklidine dayandığı, sonradan dilin belli kalıplarına dökülerek eylemleştiği görülür.
XX. yüzyılın başlarında ortaya çıkan bu kuram, dil ögelerinin yansımalardan oluştuğunu kabul
etmektedir.
Dildeki ilk kelimeler canlı veya cansız varlıkların çıkardığı seslerin taklit edilmesi
sonucu oluşmuştur. Horul horul, havlamak, kükremek, şarıldamak, inlemek
vb. yansıma sözcükler bu kuramı örneklendirir.
Türkçede kediler için kullanılan miyavlamak eyleminin Almancadaki karşılığının
miaunen, Fransızcadaki karşılığının ise miauler olması bütün dillerde doğadaki
sesleri yansıtmak konusunda bir ortaklık görüldüğü kuramını destekler.
26

DİLLERİN DOĞ UŞUYLA İLGİLİ BİLİMSEL KURAMLAR

Ünlem Kuramı:
İnsanların çeşitli olaylar karşısında ruh ve bedenle ilgili duygularının etkisiyle çıkardıkları
ünlemleri sonradan sözcüklere dönüştürdüğünü ileri süren dilin doğuşunu ünlemlere dayandıran
kuramdır.

İnsanın dış etkilere karşı geliştirdiği tepki ve duyguları ifade etmek için çıkardığı ilk
sesler,dildeki ilk sözcükleri oluşturmuştur.

Oflamak, inlemek vb.sözcükler duygularımızı ifade eden seslerden örülerek bu kurama


örnek teşkil eder.
DİLLERİN DOĞ UŞUYLA İLGİLİ BİLİMSEL KURAMLAR 27

İş Kuramı: XIX. yüzyılın sonlarında bilim insanları, dilin doğuşunda ortak çalışmanın etkili
olduğu görüşünü savundular. İnsanların toplu halde bir iş yaparken anlaşma amacıyla çıkardıkları
seslerin dili oluşturduğu düşünülmüştür.

Örneğin ağır bir şeyi kaldırırken, iterken çıkartılan “hay, hop!” sesi gibi sözcüklerle dilin oluştuğu
kabul edilmiştir.

Toplu çalışmanın gerekli olduğu yaşam içerisinde insanların anlaşabilmek için


çıkardıkları sesler, dildeki ilk sözcükleri oluşturmuştur.
İlkel toplumlarda bir yeri kazarken, ağır bir kayanın ya da kütüğün yerini değiştirirken
çıkarılan ritmik sesler zamanla dildeki ilk sözcüklere dönüşmüştür.
DİLLERİN DOĞ UŞUYLA İLGİLİ BİLİMSEL KURAMLAR 28

Mimik Kuramı:
Beden hareketlerini temel alan bu kurama göre, insanlar kimi duygularını ifade edebilmek
için çeşitli beden hareketleri yapmaktadır. Bu hareketlerin ağızda konuşma organlarına
yansıması ile kelimeler meydana gelmiştir.

İlk insan, tepkilerini ifade edebilmek için bir takım sesler çıkarmışlardır.Bu
esnada yapılan ağız hareketleri tekrarlanarak giderek perdeli seslere ulaşılmıştır.
DİLLERİN DOĞ UŞUYLA İLGİLİ BİLİMSEL KURAMLAR 29

Doğ uştanlık Kuramı:

İnsanda doğ uştan bir dil kurabilme gücü ve yeteneğ i vardır,konuşma beynin bir
işlevidir.

Günümüzde en yaygın olarak kabul edilen ve elde edilen veriler doğ rultusunda
en çok doğ rulanan kuram doğ uştanlık kuramıdır.
Özellikle dilin, insana özgü bir kabiliyet olması onun doğ uştan edinilmiş
belli bir melekenin ürünü olduğ u düşüncesini desteklemektedir.Dilbilimciler,
dillerin doğuşuna ilişkin farklı görüşlerde bulunmuşlardır.
DİLLERİN DOĞ UŞUYLA İLGİLİ BİLİMSEL KURAMLAR

Müziği Temel Alan Görüş:


İlkel insanların güç işler görürken çıkardıkları ritmik sesler sonradan iş yaparken
söylenen şarkılar biçimine girmişlerdir. İşte bu kurama göre ilk kelimeler bu şarkılardan
türemişlerdir.
XX. yüzyılın ilk yarısından sonra, insan bilimi ve ruh biliminin gelişmesi dil bilim
çalışmalarına yeni boyutlar kazandırmıştır.
Alman bilgin W. Wundt’un kuramı bunlardan biridir. Wundt, ruh bilim verilerinden
yararlanmakta, jest dilini derinlemesine incelemekte, dil seslerini, hayvan seslerini,
çocuk seslerini dikkate almakta; söyleyiş denen şeyi, ağzın içini de kapsayan geniş
anlamda bir mimik hareketi olarak kabul etmektedir.
Dil seslerinin ilk aşaması, ses aygıtının meydana getirdiği fiziksel ve ruhsal anlamlılık
taşıyan hayvansal ses belirtilerinden oluşur. Bağırma durumundaki ilk sesler, sonradan
perdeli sese dönüşmüştür. Wundt, çocuğun dili öğrenmeye başlarken ilk aşamada
çıkardığı bağırmalara dikkat çeker.
DİL TÜRLERİ NELERDİR? 30

Ana Dil:

Ata dil olarak da adlandırılan ve bir dilin veya dil ailesinin tarihî gelişim
sürecinde kuramsal olarak var olduğ u düşünülen en eski şeklidir.
Örneğ in bizim dilimiz için “İlk Türkçe” ana dil statüsündedir.

İlk Türkçeden ayrılan ilk üye, Ana Bulgarcadır (Eski Çuvaş Türkçesi). İkinci üye ise
Yakut Türkçesidir.
DİL TÜRLERİ NELERDİR? 31

Ana Dili:
İnsanların doğ uştan başlayarak yakın çevresinden öğ rendiğ i ve geliştirdiğ i
dildir.

Birinci dil veya asıl dil olarak da adlandırılır.


İnsanın doğup büyüdüğü aile ve soyca bağlı bulunduğu toplum çevresinden öğrendiği,
bilinç altına inen ve kişilerle toplum arasındaki ilişkilerde en güçlü bağı oluşturan dil
(Korkmaz 1992: 8).
Kişinin önce annesinden ve ailesinden, daha sonra da sosyal çevresinden öğrendiği, şuur
altına yerleşen ve onun toplumla kendi arasındaki bağlarını oluşturan dil (Topaloğlu 1989:
24).
Ana Dili:

Kişinin önce annesinden ve yakın çevresinden, sonra daha geniş çevreden ve ulusal olanaklardan
yararlanarak öğrendiği dil. Her Türk için Türkçe anadilidir (Koç 1992: 28)

İnsanın içinde doğup büyüdüğü aile ya da toplum çevresinde ilk öğrendiği dil. Ana dili bilinci dili
yabancı ögelere karşı savunur ( Vardar ve diğerleri 1988: 20).

İnsanın çocukken ailesinden ve soyca bağlı olduğu topluluktan öğrendiği dil (TDK Türkçe Sözlük
2005: 93).
Ana dil
Ana dil Türkiye Türkçesinin ortak dilidir ve Türk vatandaşı olan herkesin duygu ve
düşüncelerini paylaşmasında temel araç olarak görev yapar.
Bu dilin kaynağı Türk Dili, eğitim ve öğretim söz konusu olunca da inceleme,
araştırma alanı Türkçedir.
Edirne’deki memur, Ankara’daki milletvekili ve Hakkâri’deki öğrenci kuralları
bilinen bu ortak dili kullanmaktadır. Bireyi kuşatan, ona ruh ve güç veren dil, bu
dildir.
DİL TÜRLERİ NELERDİR?
32

LEHÇE: Bir dilin tarihî, siyasî, sosyal ve kültürel nedenlerle değ işik bölgelerde
ses yapısı, şekil yapısı ve kelime hazinesi bakımından önemli farklarla
birbirinden ayrılan kollarından her biridir. (Z. Korkmaz)

Lehçe çeşitli sebepler yüzünden bir dilin çeşitli bölgeler ses, yapı ve kelime hazinesi
bakımından ayrılan değişik biçimleridir. Lehçeler aynı dilden gelir. Türkçe için
düşündüğümüzde Türkiye Türkçesi, Azerbaycan Türkçesi, Özbek Türkçesi, Türkmen
Türkçesi Türkçenin birer lehçeleridir. Ancak, bazı lehçeler bağlı olduğu dilden o kadar
ayrılır ki anlaşılabilirlik oranı oldukça düşer. Daha yakın bir zamana kadar Türkçenin bir
lehçesi olduğu bile bilinmeyen Çuvaşça ve Yakutça buna örnek olarak verilebilir.
Dil türleri
Şive: Bir dilin, bilinen tarihî seyri içinde ayrılmış olup bazı ses ve şekil
farklılıkları gösteren kollarıdır. Kırgız, Kazak ve Özbek Türkçeleri ise Türkçenin
şivelerindendir.
Ağız: Aynı dil içinde ses, şekil, söz dizimi ve anlam bakımından farklılıklar
gösterebilen, belli yerleşim bölgelerine veya sınıflara özgü olan konuşma dilidir.
Denizli,Karadeniz, Konya ve İstanbul ağızları da Türkçenin ağızlarındandır.
Türklerin Kullandığı Alfabeler: Türkçe, tarihî gelişimi içinde pek çok farklı
alfabeyle yazılmış ve okunmuştur. Bu alfabeler sırasıyla şunlardır: Göktürk,
Uygur, Arap ve Latin alfabesi. Bunların yanı sıra Orta Asya’daki bazı Türk
devlet ve toplulukları Kiril alfabesini kullanmaktadır.
33
YAZI DİLİ:

Yazı dili aynı dilin bölgesel değişikliklerden bağımsız olarak tek bir çatı
altında toplanmasını sağlayan dildir.
Yazı dili, genellikle örgün eğitim ve kitle iletişim araçları aracılığıyla bir tür
yardımcı dil olarak edinilir.
Her türlü resmî, edebî ve yazılı iletişimde kullanılır.
Yazı dili, bir ülkede konuşulan şive ya da ağızlar içinden yaygınlaşıp egemen olan
ortak dilin yazışmalarda kullanılması, bilim ve sanat yapıtlarının bu ortak dille
yazılması sonucu ortaya çıkan yazılı dildir.
Günümüz Türkçesinde İstanbul ağzına dayanan yazılı dil hem ortak dildir, hem de
Türk yazı ve edebiyat dilidir. Genelde yazı dili ve edebi dil kavramları eş anlamlı
DİL TÜRLERİ NELERDİR?
KONUŞMA DİLİ

Konuşma dili, bir ulusun dilinin yazıyla ilişkisi olmayan ve çeşitli söyleyiş özellikleri taşıyan
yönüdür. Dilin gelişiminde temel, konuşma dilidir. Değişik yöntemlerle yazıya geçirme
sistemlerinin hepsi, konuşma diline dayanır.
Konuşma diliyle yazı dili arasında söyleyiş özelliklerinden kaynaklanan çeşitli farklılıklar
vardır: “Geleceğiz, yapıyor, bir şey, ağabey” biçiminde yazılan sözcüklerin “gelicez, yapıyo,
bişey, abi” biçiminde söylenmesi gibi.
Konuşma dili, yazı diline oranla hızlı bir gelişme içindedir. Bu gelişmede kısa anlatım, devrik
cümle, çeşitli vurgulama istekleri gibi nedenlerle söyleyişten ileri gelen etkenlerin payı
büyüktür.
Türk dilinde konuşma dili, yazı dili ayrımı İslamlık etkisine girilmesinden sonra belirginlik
kazanmıştır.
DİL TÜRLERİ NELERDİR? 34

Argo: Her yerde ve her zaman kullanılmayan veya kullanılmaması gereken,


çoğ unlukla eğ itim seviyesi düşük kimselerin kullandığ ı sözler veya
deyimlerdir.
Belli bir kesimin, genellikle de belli bir meslekten olan kişilerin kendi aralarında
oluşturup konuştukları, bu nedenle ortak dili konuşan diğer insanların anlayamadığı
özel dile argo (Alm: Argot, gaunesprache; Fr: argot; Ing: slang) adı verilir.

Yapı bakımından içinden çıktığı ortak dilden farklı olmayan argo da, her dil gibi, sürekli
olarak değişir, gelişir. Kimi sözcükleri ölür, toplumsal gelişmelere göre yeni sözcükler
kazanır.
Argo
Argo terimi, eskiden, daha çok kaba dil karşılığı olarak külhanbeyi, ayak
takımı ağzı için kullanılırdı. Bu anlayış büyük ölçüde değişmiştir. Bugün,
külhanbeyi, hırsız, denizci, şoför argosu yanında esnaf, sanatçı argoları da
ortaya çıkmıştır.

Argo, sanıldığının tersine, anlam değişiminin güçlü olduğu, nükteli, etkili bir
dildir. O kadar ki, argo sözcükler, öbekler, zamanla ortak dilin söz varlığına
da girer, ulusça kullanılır.
Argo kelimeler
dümen (hile, dolap),
yelkenleri suya indirmek,
dikine tıraş (yalanlarla dolu gevezelik),
Argo örnekleri:
okutmak (elden çıkarıp - satmak)
racon (adet - usül)
keklemek (kandırmak - aldatmak)
su koy vermek: yarı yolda bırakmak.
omuzlamak (alıp götürmek),
yuvarlamak (bir şey yemek),
boşlamak (vazgeçmek, peşini bırakmak),
kırmak (okuldan kaçmak),
inek (çok çalışkan olmak)
DİL TÜRLERİ NELERDİR? 35

Jargon:
Aynı meslekî veya toplumsal gruptaki insanların kullandığ ı, belli kavramlar
bakımından günlük konuşma dilinden ayrılan özel dil veya sözcük hazinesidir.
Genel olarak bu terim belli bir yaş grubu, meslek, hobi veya ilgi alanı ya da amacı
paylaşarak bir araya gelmiş kişilerin kullandığı dile karşılık gelir.
Gençlik dili, hekimlerin mesleki konuşmaları veya borsa brokerlerinin konuşmaları
birer jargon örneği olarak gösterilebilir.
Büte bırakmak: Öğrenciyi bütünlemeye bırakmak.
Bir jargonu oluşturan sözcükler o gruba ait olmayan bir kişi için anlaşılmaz gelebilir
veya yaygın sözcükler olmalarına rağmen tamamen farklı bir anlamda da
kullanılabilir.
Öğrenci jargonu Örnekleri
Ezik: Başarısız buldukları ya da havalı olmayan kişiler için kullanılan lakap
Zırvana: Zırvalamanın nirvanası, yani fazlaca zırvalamak
Panpa: Yakın arkadaş, pampi, kanki, kankito, aşkito gibi versiyonları da var.
Atarlı: ters davranan, söylenen, dırdır yapan
•Bro: Yakın arkadaş (erkek)
Öğretmen jargonu örnekleri
Büte bırakmak: Öğrenciyi bütünlemeye bırakmak.
Kurtarma sınavı: Yeniden sınav yapmak.
•Dolmuş Jargonu
•“Araba kaldırmak” otobüsü sefere göndermektir.
•“Yolu dövmek” sürekli aynı hatta çalışmak.
•“Tek tabanca” bir hatta tek firmanın olması…
36

DİL TÜRLERİ NELERDİR?


İzole Dil:

Mensubu olduğu dil ailesi içindeki diğer dillerden coğrafi nedenlerle uzak
düşmüş veya herhangi bir dil ailesine mensup olmayan dillerdir.
Hint Avrupa dilleri oldukları halde Arnavutça ve Yunanca izole dillere
örnektir.
Baskça hem coğrafi açıdan hem de hiçbir akrabası bulunmadığı için
dilbilimsel bakımdan izole bir dildir.

Ölü diller, zamanında bazı toplumların dili olmuş ama zaman içinde konuşanlarının başka
dilleri konuşan toplumlar içinde asimile olmasıyla ya da bu dillerin zaman içinde başka
dillere evrilmesiyle artık konuşulmayan dillerdir.
DİL TÜRLERİ NELERDİR? 38

Yapay Dil:

J. M. Schleyer’in 1879 yılında yaptığ ı Volapük (Dünya Dili), Fransız dilcisi L. De


Beaufront’un arkadaşlarıyla hazırladığ ı Ido dilleri de yapma dillere örnek olarak
gösterilebilir.

Mithat Sertoğ lu’nun saptadığ ına göre bizde, 1605’te ölen Mehmet Muhiddin,
bütün insanların, hiç olmazsa bütün Ortadoğ u uluslarının anlaşması için bir
yapma dil meydana getirmişti. 1580 tarihini taşıyan bir yazmada özellikleri
gösterilen bu dil Bâlîbilen adını taşıyordu. Bu dil, 12. yüzyılda yaratılan Lingua
Ignota'nın ardından dünyanın en erken ikinci yapay dilidir.
DİL VE KÜLTÜR ARASINDAKİ İLİŞKİ 39

NASILDIR?
Kültür nedir?:

Latince “culture” kökeninden gelen kültür kelimesi TDK tarafından şu şekilde


tanımlanmıştır:

“Tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi


değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın
doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünü,
hars, ekin.”
DİL VE KÜLTÜR ARASINDAKİ İLİŞKİ NASILDIR? 40

İnsan toplulukları, kültür donanımları sayesinde tabiata karşı, fakat kendileri için y a p a y bir
çevre yaratmış ; bir y a n d a n biyolojik ihtiyaçlarını karşılarken diğ er yandan da tabiatın
zararlı kuvvetlerine karşı korunabilmiştir.

Kültür faaliyetlerinin başlamasına sebep olan etkenler biyolojik, sosyolojik ve psikolojik


ihtiyaçlardır.

Kültürel faaliyetler sadece bu ihtiyaçların giderilmesini


sağ lamaz; aynı zamanda bunların düzenli olarak

gerçekleş ebilmesi için genel norml ar belirler. Ö r n e ğ in düğ ün törenleri ve giyim kuşamla ilgili
yerleşm i ş kabuller kültürün eseridir.
DİL VE KÜLTÜR ARASINDAKİ İLİŞKİ NASILDIR? 41

Kültür nedir?:

Farklı kaynaklarda yapılan tanımlarda üzerinde durulan ortak noktalar;


kültürün,insanların kendi yarattıkları, benimsenip kabul görmüş toplumsal
davranışları içine alması, sonraki nesillere aktarılması ve toplumlara ya da
gruplara göre çeşitlendiği için ait olduğu topluma özgü olmasıdır.

Aynı kültürel davranışlara ve davranış edinme süreçlerine sahip olan insanlar,


ortak kavrayış biçimleri, etkileşim kuralları ve diğer kültürel içerikler
sayesinde birbirlerini daha iyi anlar, daha kolay iletişim kurarlar.
DİL VE KÜLTÜR ARASINDAKİ İLİŞKİ NASILDIR? 42

Kültür nedir?:

Ortak kültürel alt yapı ve toplumdaki kolektif bilinç, yaşanan olaylar ve


problemler karşısında, benzer stratejiler ve davranış modelleri geliştirmeyi
motive eder.

Bu doğ rultuda kültürün bir milletin yaşam tarzı olduğ unu ve bu yaşam tarzıyla
ilgili maddî ve manevî bütün kavramları kapsadığ ını söylemek mümkündür.
DİL VE KÜLTÜR ARASINDAKİ İLİŞKİ NASILDIR? 43

Kültür nedir?:

Aynı kültüre sahip olan insanlar, zaman içerisinde düşünce tarzlarında ve


tepkilerinde benzerlik gösterirler. Bu benzerlikler tarihi süreç içerisinde o
toplum için tipik ve normal hale gelir. Böylece toplumların kendilerine özgü
kültürel kimlikleri meydana gelir.

Kültürel kimlikler toplumların sanatlarına, edebiyatlarına, mimarilerine, maddî


ve manevî tüm üretimlerine yansıyarak ortaya çıkan ürünleri o topluma özgü hale
getirir.
KÜLTÜRÜ OLUŞTURAN ÖGELER NELERDİR? 44

Maddî (Somut) Kültür Unsurları:

Genellikle giyim kuşam, barınma, beslenme gibi biyolojik ihtiyaçların


karşılanması amacına yönelik faaliyetlerin ürünleri maddî kültür unsurlarıdır.
KÜLTÜRÜ OLUŞTURAN ÖGELER NELERDİR? 45

Manevî (Soyut) Kültür Unsurları:

Gelenek, görenek, hukuk sistemi, ahlaki tutumlar, ibadet şekilleri, sanat,


ekonomik ve iktisadî yaşamla ilgili unsurlar gibi toplumun davranış
biçimlerini etkileyen unsurlar manevî kültür unsurlarını oluşturur.
46

M anevi ( Soyut) Kültür Unsurları:

▪ Manevî kültür unsurların aktarımında en önemli araç dildir. Ayrıca dil


vasıtasıyla yaratılan eserler toplumların edebî kültür birikimini oluşturur.

▪ Atasözlerimize bakıldığ ında kara haber, kara çalmak, kara kara düşünmek
gibi örneklerden yola çıkarak kara sözcüğ ünün Türk kültüründe sıkıntı,
kötülük, uğursuzluk, yas vb. kötü duyguları çağ rıştırdığ ı görülür.

▪ Ak ise ak giyen ağa gerek, ak gün ağartır vb. örneklere bakıldığ ında
görüldüğ ü gibi aydınlık, parlaklık, temizlik, saflık kavramlarını çağ rıştırır.
47

▪ Başka kültürlerle karşılaşma ve etkileşim, ekonomik, sosyo- politik ve


teknolojik gelişmeler yeryüzündeki toplumların kültürlerini etkiler.

▪ Kültür, insanların doğ aya ve topluma uyma stratejisi olduğ u


için bu gibi etkenlerin sebep olduğ u devinime ayak uydurur.

▪ Avrupa’da en dikkat çekici kültür değ işmelerinin sanayi devriminden


sonra gerçekleşmesi kültürün bir çeşit iç dinamizmle dış dünyada
gerçekleşenlere ayak uydurmasına örnek gösterilebilir.
KÜLTÜR DEĞ İŞMESİ NEDİR? 48

▪ Kültürlerarası etkileşim de kültür değ işmesine yol açan önemli


sebeplerden biridir.

▪ Farklı kültürlerin karşılaşması ve aralarında yaşanan alışverişten dolayı


değ işime uğ raması şeklinde gözlenir.

▪ Kültürler arasında yaşanan etkileşimin derecesine göre kültürel etkileşim,


kültürel asimilasyon veya karma kültürlülük biçiminde ortaya çıkabilir.

▪ Kültürel değ işme ve kültürlerarası etkileşimde tercüme faaliyetleri önemli


rol oynamaktadır.
49

TÜRKLERDE KÜLTÜR DEĞ İŞMESİ NASIL


OLMUŞTUR?
▪ Uygurlara kadar atlı göçebe toplum.

▪ Uygurlardan sonra yerleşik hayat, ilim, sanat ve edebiyatta gelişme.

▪ Karahanlılardan itibaren İslam medeniyeti.

▪ Lale Devri’nden başlayarak Batı medeniyeti.


DİL VE KÜLTÜR İLİŞKİSİ NASILDIR? 50

▪ Dil ve kültür arasında, birbirini yaratma, birbirinin varlığ ına ve devingenliğ ine
kaynak ve ortam oluşturma yönünde organik bir ilişki vardır.

▪ Dil, kültüre ait çok sayıdaki unsurdan biridir ancak «kültürün varlığını ve
devamlılığını sağlamak», «sözlü ve yazılı kültür ögelerini bizzat yaratmak»
ve «kültürel ögeleri sonraki nesillere taşımak» işlevlerini yerine getirdiğ i
için en temel unsur olduğ u söylenebilir.
DİL VE KÜLTÜR İLİŞKİSİ NASILDIR? 51

▪ Bu anlamda destanların, halk masallarının, atasözlerinin, deyim, türkü ve


manilerin sözlü kültürün taşıyıcısı oldukları; buna benzer olarak da yazılı
metinlerin yaratıldıkları dönemle ilgili kültürel içeriğ i gelecek nesillere
aktarmaları örnek gösterilebilir.

▪ Türk tarihinin ilk yazılı metinleri olan Köktürk Kitabeleri yazıldıkları


dönemin bütün siyasi, sosyal ve kültürel özelliklerini aktaran metinlerdir.
DİL VE KÜLTÜR İLİŞKİSİ NASILDIR? 52

▪ Whorf Hipotezi’nde göre bir dilin yapısı, o dili konuşan insanların düşünme
biçimlerini ve dünya görüşlerini etkiler.

▪ Dil, sadece düşünceyi ifade eden bir araç değ il, aynı zamanda düşünceyi
şekillendiren bir rehber olarak iş görür.

▪ Bu nedenle farklı diller konuşan insanların dünyayı algılama biçimleri, değ er


yargıları ve bunlara bağ lı olarak kültürleri farklılık gösterir.
53

DİL VE KÜLTÜR İLİŞKİSİ NASILDIR?

Dilin kültür üzerinde nasıl etkisi varsa kültürün de dil üzerinde


önemli etkisi vardır.

Farklı kültürlerde yetişen insanların dili kullanma biçimleri farklıdır.

Bu yüzden bir yabancı dil ne kadar iyi öğ renilirse öğ renilsin


kültürel bariyerlerden dolayı iletişimde aksamalar yaşanabilir.
TOPLUM HAYATI İÇERİSİNDE DİL NASIL ŞEKİLLENİR? 54

Dil, toplum hayatı içerisinde iletişimin sağ lanması için başlıca araçtır.

Toplumsal kurallar dil sayesinde düzenlenir, yaygınlaştırılır ve toplum düzeni bu


sayede sağ lanır.

Sosyal bir varlık olan insanla, içinde bulunduğ u toplum arasındaki bağ dil
sayesinde kurulur.

Millî değ erler ve kültürel birikim dil sayesinde bireyler arasında hem yatay
hem dikey olarak yaygınlaşır.
TOPLUM HAYATI İÇERİSİNDE DİL NASIL ŞEKİLLENİR 55

▪ İnsanlar, farklı toplumsal ortamlarda, farklı amaçlar için,farklı dil biçimlerini


kullanırlar.

▪ Örneğ in bir şey isterken evde, okulda, resmî ya da samimi ortamlarda


kullandığ ımız dil değ işir.

▪ Yine muhatabımızla aramızdaki yakınlık sen/siz zamirlerini kullanırken


yaptığ ımız tercihleri etkiler.

▪ Bu tercihler sonucu kullandığ ımız dile durumsal dil denir.


TOPLUM HAYATI İÇERİSİNDE DİL NASIL ŞEKİLLENİR? 56

Toplumsal nezaketin sağ lanmasında da dil önemli bir unsurdur.

Kişiler arasındaki toplumsal mesafe arttıkça dilin negatif nezaket doğ rultusunda
şekillendiğ i görülür: Camı kapatabilir misiniz?

Kişiler arası toplumsal mesafe kısaldıkça dilin pozitif nezaket doğ rultusunda
şekillendiğ i görülür: Abla, şu kalemi bana uzatsana!
57

KAYNAKÇA

▪ Eker, S. (2015), Dil ve Kültür, Türk Dili I (Ed. Macit &


Cavkaytar), Anadolu Üniversitesi Açıköğ retim Fakültesi Yayınları,
Eskişehir.

▪ Güneş, S. (1997), Türk Dili Bilgisi, DEÜ Rektörlük Matbaası,


İzmir.

▪ Ergin, M. (2003), Türk Dil Bilgisi, Bayrak Yayınları, İstanbul.

▪ Aksan, D. (2003), Her Yönüyle Dil Ana Çizgileriyle Dilbilim,


Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara.

You might also like