You are on page 1of 12

T.C.

MANİSA CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ


EĞİTİM FAKÜLTESİ

EĞİTİM FELSEFESİ
2022 BAHAR DÖNEMİ FİNAL ÖDEVİ

ÖĞRETİM ELEMANI: Öğr. Gör. GÜRSEL AKYEL

HAZIRLAYAN: EYLEM KAYA


SINIF ÖĞRETMENLİĞİ
1.SINIF
210101229
1. Osmanlı dönemi eğitim felsefesinin günümüze yansımaları nasıldır?
Osmanlı’da eğitim felsefesi vatanına bağlı, ahlaklı, çalışkan, ideal insan tipi
yetiştirmekti. Günümüzde sistemin de en çok önem verdiği özellik devlete bağlılıktır.
Öğretim kurumlarında eğitim, müfredat buna göre şekillenmiştir.

Osmanlı, Selçukludan kalma medreseleri geliştirmiştir. Osmanlı’da eğitim kuruluştan 16.


Yüzyıla kadar kaliteli idi. Devletin gerilemesi ve eğitimin gerilemesi paralellik
göstermiştir. Osmanlı’da eğitim mahalle mektebinde başlardı. Bu okulların günümüzdeki
karşılığı ilkokullardır. Osmanlı’da mahalle mekteplerinde okuma-yazma, dört işlem,
Kur’an-ı Kerim öğretilirdi. Osmanlı’da medreseler günümüzün ortaokul-lise-üniversite
işlevini görüyordu. Medreselerde din yanında pozitif bilimler öğretilirdi fakat tazimattan
sonra sadece din dersleri veriliyordu. Bu sebepten ve eğitimde ikilik oluşturmama adına
Atatürk medreseleri kapatmıştır.

Osmanlıda eğitim masrafları vakıflar tarafından karşılanıyordu. Darrüşafaka Sultan


Abdülaziz tarafından kurulmuştur ve hâlâ hizmet vermektedir. Osmanlı’da devlet ve
halkın yüksek gelirli insanları eğitime vakıflar ile destek vermişlerdir. Günümüzde de
çocukların eğitimi için çalışan birçok vakıf bulunmaktadır.

Osmanlıda yaygın eğitim şekli de önemli yere sahipti. Loncalar, camiler, tekkeler,
kahvehaneler, ahilik yaygın eğitim ögeleridir. Günümüzde de çıraklık eğitimi, dernekler,
sempozyumlar, konferanslar, aile terbiyesi, yaygın eğitimin süregelen örneklerini
oluştururlar.

Kaynakça

Eğitim Felsefesi-Pegem Akademi

Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Modern Eğitimin İnşası: Devletin Kurtarılmasından Devletin


Kurulmasına- B. Mehmet Bozaslan, Emel Çokoğullar

2. Osmanlı Dönemi felsefesindeki değişimi tarihsel süreçle açıklayınız.

Osmanlı’nın klasik dönemlerinde sıbyan mekteplerinde Kuran, dört işlem, okuma yazma
öğretilirdi. İmkânı ve yeteneği olanlar medreselerde orta öğretim ve yükseköğretim alırdı.
Klasik dönemde eğitim felsefesi bireylerin ahlaklı, dinine bağlı ülkesine bağlı kişiler
yetiştirmeye dayanıyordu. Bunun dışında devlet kadrolarında görev yapanlar donanımlı
kişilerdi. Aynı şekilde esnaflar da işlerini en iyi şekilde yapan hakkaniyetli, ahlaklı insanlardı.
Osmanlı'nın son dönemlerine dek kızlar medrese eğitimi almamıştır. Daha çok ev için
eğitilmişlerdir. Klasik dönemde bilime ve bilim insanlarına çok önem verilmiştir. İlim
merkezlerine kişiler gönderilir, âlimler getirilir, maaşa bağlanırdı. O dönem âlimleri aynı
zamanda din ile uğraşmışlardır. Gerileme döneminde eğitim sistemi de bozulmuştur. Eğitim
sisteminin bozulmasıyla ilmiye, kalemiye, seyfiye gibi her sınıfta yozlaşma olmuştur. Lale
devrinde yalnızca kültürel gelişmeler olmuştur.

18.yy’dan sonra batıdaki gelişmeler takip edilmeye başlandı. Çağdaş eğitim kurumları
açılmaya başladı. Avrupa teknolojisi yakalanmaya çalışıldı. Askeri, tıbbi gibi birçok
yüksekokul açıldı, ilköğretim zorunlu hale getirildi. Avrupa’ya öğrenci gönderildi.

Tanzimat Fermanı ile orta ve yüksekokul ile ilgili çalışmalar yapılmıştır. Medreselerin ilgisini
çekmeden yeni tarz okullar açmak istenmiştir ve açılmıştır. Medreselerde düzeltilmeye
gidilmemiştir. Askeri okul, azınlık okulları, medrese, Tanzimat Okulları gibi farklı tarzlarda
okulların olması eğitimde birlik olmamasına yol açmış ve fikir çatışmaları meydana gelmiştir.
Bu fikir çatışmalarını günümüzde hâlâ yaşamaktayız. Bu dönemde siyasi parçalanmayı
önlemek için Osmanlıcılık fikri ortaya atılmış fakat milletçiliğin önüne geçilememiştir. Bu
dönemde her anlamda eğitimi geliştirme çabaları baş göstermiştir. Bu yenileşme çabaları,
Cumhuriyet eğitiminin de temeli olmuştur.

Kaynakça

Osmanlı İnsan Yetiştirme Düzeni ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluşuna Etkileri-Büyükbaş

Türk Eğitim Tarihi-Osman Sezgin

3. Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze eğitimde yapılan program geliştirme


çalışmalarını dönemsel olarak temel özelliklerini ve dayandıkları eğitim felsefelerini
açıklayınız.

Cumhuriyetin ilk yıllarında halkın büyük bir okuma yazma bilmiyordu. Eğitimde ikilik
vardı. Atatürk okuma-yazma seferberliği başlatmış, medreseleri kapatmış, kızlar için de
ilkokul zorunlu hâle getirmiştir. Savaş yıllarında kongre düzenleyerek eğitim ile ilgili kararlar
almıştır.
1926-1948 yılları arasında eğitimin temel amacı Cumhuriyet rejimi, demokrasi anlayışını
yerleştirmekti. Genel olarak eğitim programı yoklama ve müfredat etrafında şekillenmişti.
Yöntem, ölçme-değerlendirme açısından eksikti. Halkın yeni rejime uyum sağlaması üzerine
yoğunlaşılmıştı. Bakan karışıklığı sebebiyle birçok kez değişiklik yapılmış, bir düzen
yakalanamamıştır.

1946’da çok partili hayata geçiş ile birlikte eğitim sistemi de çeşitlilik kazanmıştır fakat
derslerin çok çeşitli olması, konuların fazlalığı, eğitimin bilgiye dayalı olup uygulama
bakımından eksik kalması, öğrenciyi edilgen hâle getirmesi sebepleri ile eleştiri almıştır. Yeni
eğitim anlayışına duyulan ihtiyacın farkına varıldı ve 1950’li yıllarda MEB’de eğitim
programı geliştirme üzerine düşüldü. 1952 yılında Amerika’dan Prof. Kate Worfford davet
edildi ve raporu incelendi. Türk öğretmenler Florida’ya eğitim için gönderildi. Eğitimde
yeniliğe, çeşitliliğe önem verilmiştir.

Dönen öğretmenler ile köy ve şehir okulları için programı hazırlanmıştı fakat
çalışmaların devamı gelmemiş ve çalışmalar eğitim sistemine yansıtılamamıştı.

1968 programı ders amaçlarını davranışa dönüştürmek, çevre-eğitim ilişkisi, toplu


öğretim felsefesine dayanır. Program birçok açıdan araştırılmış, geliştirilmiş, yeterli, nitelikli
olmasına rağmen uygulama sonuçlarının değerlendirilmeyişi, bu sonuca göre yeniden
düzenleme yapılamaması sebebi ile başarısızlığa uğramıştır.

1980-1990 yıllarında Devlet Planlama Teşkilatı’nın verilerine göre eğitimin


programlarının içeriğinin eskimesi, fonksiyonel olmaması, günlük yaşamla bağ kurulmaması,
istenen politik felsefeye uygun öğrenci yetiştirilmemesi gibi sorunlar saptanmıştır. Bunun
sonucunda Özel İhtisas Komisyonları kuruldu. Amaç, hedef davranış, içerik, işleyiş ve
değerlendirme ögeleri temel sistem kabul edildi.

İmkanlar ölçüsünde eğitim teknoloğu, eğitim ekonomisti, pedagog, psikolog, sosyolog,


eğitim yöneticisi vb. Disiplinlerde alan uzmanları ve öğretmenlerden faydalanılmıştır.

Toplumun sosyo-ekonomik ve kültürel yapısı ve gereksinimleri dikkate alınmıştır.

Programın temel boyutları, amaç, kapsam, öğrenme, öğretme süreci ve


değerlendirilmeden oluşturulmuştur.

Program hazırlanılmasında basitten zora, somuttan soyuta, bilinenden bilinmeyene,


yakından uzağa vb ilkelere uyulmaktadır.
Öğrenme-öğretme sürecinde öğrenci merkeze alınmıştır.

Öğrencilere istenen davranışları kazandırmada hedef davranışları da kapsayan örnek


ders planlarının yapılması, öğrenci başarısını ölçme v e değerlendirmede kullanılan
tekniklerin örneklerle gösterilmesi ve hazırlanan programların en az bir öğretim yılı
denendikten sonra uygulanması, program çalışmalarının temelini oluşturmaktadır.

Program geliştirme çalışmalarına rağmen; 1968 programından 1997 programlarına


kadar ilkokul programlarının toplu olarak geliştirilmediği ancak tek tek dersler bazında
program geliştirilmiştir. Bu dönemde geliştirilen programların genel özelliklerinin; öğrencide
gözlemlenecek nitelikler, davranışlar, içerik, işleniş ve değerlendirmeden oluştuğu
görülmektedir.

2005 programlarıyla farklı ögeleri yani temalar, kazanımlar, beceriler, etkinlikler,


kişisel nitelikler gibi ögelerin arasında ilişki, ilerleme, devamlılık, uygunluk, denge ve
tutarlılık sağlanmaya çalışılmıştır. Katı, konu merkezli, davranışçı programdan; zihinsel,
bilişsel ve yapılandırıcı anlayışa geçilmesi öngörülmüştür. Programların öncelikli amacı
öğrencilerin temel yaşam becerilerini kazanmalarına ve olumlu kişisel nitelikler
geliştirmelerine yardımcı olmaktır.

Programlar, etkinliklerle zenginleştirilerek öğretmen merkezlilikten öğrenci merkezli


hâle getirilmiştir; öğretmek yerine öğrenmeyi merkeze alan anlayış benimsenmiş, öğrencinin
eğlenme gereksinimini de karşılayan çocukların zevkle katıldığı dersler biçiminde
planlanmıştır. İçerik ve etkinliklerin düzenlenmesinde çoklu zekâ kuramı, öğrenme stilleri,
etkin öğrenme gibi kuramlardan yararlandığı belirtilmiştir.

Ancak öğretmen, öğretmen, ilköğretim müfettişleri ve okul yöneticilerine, 1 ile 2 hafta


arasında verilen hizmet-içi eğitimi, programı uygulama yeterliklerinin kazanımı açısından
yetersiz kalmıştır.

Hem öğretmen hem de öğrenci kılavuzlarında öğretim tam olarak güdümlenmiş, seçme hakkı
sınırlanmıştır.

Program geliştirme süreci kapsamına girmeyen ünitelendirilmiş yıllık plan, hatta ders planı
dahi MEB tarafından hazırlanmıştır.
Okulların alt yapısı, donanım ve araç gereçleri, programın uygulanmasına uygun hale
getirilmemiştir.

Öğretmen kitapları ile ders kitaplarının dağıtımında, özellikle İstanbul ilinde sorunlarla
karşılaşılmıştır.

Böyle bir programın kalabalık sınıflarda uygulanma olanaksızlığı bulunmaktadır.

Etkinliklerin seçimi güç olup, bazı etkinlikler, kazanımın gerçekleştirilmesine uygun


olmamıştır.

Değerlendirme araçlarındaki aşırılık, karmaşıklık ve belirsizlik sonucunda bu araçların

kullanılmasında ve değerlendirilmesinde sorunlar bulunmaktadır.

Mevcut geçme sistemi nedeniyle, öğretmenler arasında değerlendirme araçlarının nota

dönüştürülme kaygısı bulunmaktadır.

Yeni ilköğretim program uygulaması, mevcut Ortaöğretim Kurumları Giriş Sınavına


uygun bulunmamaktadır.

Unutmamak gerekir ki, altı yıl süren çabalar sonucunda geliştirilen 1968 programları
günümüz için dahi yeterli olan bir anlayışla geliştirilmesine karşın, öğretmenlerin program
geliştirme çalışmalarına dahil edilmeyişi, dolayısıyla öğretmenlerin programları
benimsemeyişinin de etkisiyle başarısızlığa uğramış ve tüm çabalar boşa gitmişti. Kuşkusuz
yapılan işleri küçümsememek gerekir. 2005 programlarının eski programlara göre eğitimde
modernleşme yönünde önemli yenilikler içerdiğini göz ardı etmemek gerekir. Öte yandan
yapılandırmacı kuram çerçevesinde 2005 programlarında ortaya çıkan çelişkileri de göz ardı
etmemek gerekir. Yine de belirtilmelidir ki, yeni program geliştirme çalışmaları hakkında
bilgi, bu programların program değerlendirme ilkeleri doğrultusunda izlenip değerlendirilmesi
sonucunda oluşacaktır.

Kaynakça

1923 YILINDAN GÜNÜMÜZE CUMHURİYET DÖNEMİ İLKÖĞRETİM


PROGRAMLARI ÜZERİNE BİR İNCELEME.
http://slideplayer.biz.tr/slide/1981077
4. Cumhuriyet Dönemi’nde geliştirilen eğitim programlarında Atatürk’ün etkisini ve
Atatürk’ün eğitim felsefesi anlayışını açıklayınız.

Atatürk'ün eğitim felsefesi belli bir ideolojik temele dayanmaktan çok halkın ihtiyaçlarına
cevap verecek modern ve milli bir anlayıştır. Laik, örgün, işlevsellik olması açısından realist,
idealist, batıcı, millilik, kültürellik bakımından esasçı olduğu söylenebilir.

Atatürk eğitim politikasını laiklik ve halkçılık ilkelerine dayandırmıştır. Medreselerin


kapatılması laiklik, her yaştan insanı eğitime katmak istemesi, ilköğretimin hem kız hem
erkeklere zorunlu olması, yeni Türk alfabesi, eğitimin ücretsiz olması gibi olgular bu ilkelere
örnektir. Kısaca Atatürk’ün eğitim anlayışı laiktir, bilime dayalıdır, ırk, din, cinsiyet farkı
yoktu, her düzeyde ücretsizdir, halkçıdır, ilerlemecidir, işlevseldir.

Kaynakça

Eğitim Felsefesi: Pegem Akademi

Atatürk ve Eğitim- Prof. Dr. İhsan Doğramacı

5. Eğitim alanında Cumhuriyet Dönemi modernleşmesini hazırlayan fikir nedir ?

Cumhuriyet yıkılan Osmanlının yerine bir devlet olduğu için cumhuriyet eğitim anlayışını
Osmanlıdan bağımsız düşünmeyiz.

Gerileme Dönemi’ne giren Osmanlı devleti aldığı yeniğiler, bozulan sistem ile yenileşme
adımları atmışlardır. Bu adımlar Tanzimat ile başladı. Tanzimat döneminde ilkokul, ortaokul,
üniversite olmak üzere üç kademeli okul sistemi oluşturuldu. Yetişen kişilerin idari ve askeri
alanda başarılı olacakları bu şekilde ülkenin yıkılmaktan kurtulacağı düşünüldü. Askeri ya da
idari alanda yetişmeyenlerin bilimsel eğitim almaları gerek görülmemiştir. 2. Abdülhamit
döneminde siyasal İslamcılar bilimin doğuracağı reformlara karşı çıkmışlardır. Okullarda
okutulan dersler dini ağırlıklı olmuştur. Bilgi her kesime yayılmıştır.

Padişah hilafetin güçlenmesi, dindar insanlar yetiştirilmesi sonucu imparatorluğun


kurtulacağını savunmuş, eğitimi bu yönde şekillendirilmiştir. Milliyetçilik akımının yayılması
ile Jön Türklerin baskısı ile Kanuni Esasi yasası çıktı. İlköğretim zorunlu oldu. İttihat ve
Terakki Cemiyeti okullarda ibadet zorunluluğunu kaldırmışlardır. Dini içerikli dersler yerine
milli dersler konmuştur. Cemiyet Türkçülükten etkilenmişlerdir. 2. Meşrutiyet ile ilk kez
kadınlara özel üniversiteler kurulmuştur. İslamcılık politikası eğitimde ve siyasette faydalı
olmamıştır. Ancak eğitimde birlik sağlanamamıştır.

20.yy’da Dünya’da milliyetçilik akımı hakimdi. Bunun yanında Rönesans, reform Batı’da
yayılmış bilimsellik ön plana çıkmıştır. Osmanlı'nın yüksekokullarında eğitim alana aydınlar
da elbette bu fikirlerden etkilenmişlerdir. Yıkımım eşiğinde olan Osmanlının reforma ihtiyacı
olduğunun, çağa ayak uydurmak gerektiğinin farkına varmışlardır.

Bu aydınların başında Atatürk gelir aldığı eğitim, büyüdüğü topraklar, okuduğu kitaplar ile
laik, milli, halkçı, demokratik, bilime dayalı bir eğitim felsefi geliştirmiştir. Bu felsefe
Cumhuriyet eğitim anlayışının temelini oluşturur.

Kaynakça

Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Modern Eğitimin İnşası: Devletin Kurtarılmasından Devletin


Kurulmasına- Emel Çokoğullar, B. Mehmet Bozaslan

Eğitim Felsefesi- Pegem Akademi

6. Türkiye’ye davet edilen yabancı uzmanların raporlarını genel hatlarıyla


değerlendiriniz.

1-) John Dewey Raporu

John dewey’e göre iki amacı vardır. Kültürel bilgiyi aktarmak ve işlevsel fikirlerin verilmesi,
eğitimin teorilerinden kurtularak uygulamalı olmasıdır. Yani eğitim ezberci olmamasıdır.
Ülkemizde eğitimin ezbere dayalı, öğretmen merkezli, günlük yaşamda uzak, olması gereken
eğitimin öğrenci merkezli, uygulamalı, yaşam ve çevre ile iç içe işlevsel, deneysel, ilerlemeci
olması gerektiğine raporunda yer vermiştir.

2-) Alfred Kühne Raporu

Müracaat edilen ikinci bilim insanıdır. Teknik eğitim konusunda inceleme yapmıştır.
Özellikle ziraat eğitimi veren okullarda eğitimin kitap üzerinden kaldığı, oysa tarlalarda
uygulama yapmayan öğretmen ve öğrencilerin derslerden verim almayacağını söylemiştir.
Öğretmen okullarına uygulama derslerinin konmasını önermiştir.

3-) Omer Buyse Raporu

Belçika Teknik Eğitim Uzmanı Buyse, yeni açılacak mesleki ve teknik okulların nasıl
çalışmaları gerektiği, yönetmelikleri konusunda çağırılmıştır. Birçok şehri gezen Buyse’un en
önemli görüşleri teknik eğitimin uygulama temelli olması, öğrencileri hayat şartlarına uygun
yetiştirmek, sanayide öğrencilerin staj görmesi, ziraat okularında teorik eğitimi üçte bir
azaltarak uygulamaya yönelinmesi, kültür okullarına meslek dersleri konularak öğrencilerin
gerçek hayata hazır şekilde yetiştirilmesidir.

4-) Albert Malche Raporu

Darülfünun eğitimini incelemiştir. Müfredatın ağır olduğu, ölçme ve değerlendirmenin bilgiyi


değil hafızayı ölçtüğünü, yeni alfabeye uygun yeterli kaynak olmadığını saptamıştır.
Öğrencilere salt bilgi vermek yerine araştırma, sorgulama, düşünme, tartışma yöntemleri ile
eğitim verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Malche’ye göre üniversite sorunu Türkiye’nin
bilişsel, toplum geleceği sorunudur.

5-) Beryl Parker Raporu

1934’te ilköğretimi incelemek için davet edilmiştir. Parker’a göre iki temel sorun vardır. Biri
eğitimin niteliği, diğeri ise eğitim yöntemleri. Niteliği arttırması için ders süresinden ziyade
öğretim teknikleri üzerinde durulmalıdır. Öğrencinin pasif olduğu ezberci teknikler yerine
öğrencinin aktif olduğu modern öğretim yöntemleri uygulanmalıdır. Sınıfta en çok konuşan
ve düşünen öğretmen değil öğrenci olmalı, bireysel değil grup eğitim metodu kullanılmalıdır.

6-) Kate V. Wofford Raporu

Köy ilkokullarını incelemek için çağırılmıştır. Ona göre okullarda üç yöntem


kullanılmaktadır: anlatım, soru-cevap, ezber. Bu metotlar öğrencilerin bireysel farklılıklarını
bireysel ilgi ihtiyaçlarını görmezden gelen metotlardır. Tek tip öğrenci yetiştirmekten
kaçınmak için acilen farklı eğitim metotları kullanılmalıdır. Öğretmenler farklı eğitim
metotları kullanacak şekilde eğitim almalıdırlar.

Görüldüğü üzere tüm uzmanların hemfikir olduğu sorun ezbere dayalı, uygulamadan, farklı
eğitim metotlarından yoksun, öğrencilerin pasif olduğu, tek tip insanlar yetiştiren bir eğitim
sistemimizin olduğudur. Ne yazık ki günümüzde bu sistem devam etmektedir ve bu sebeple
gelişememekte, muhasır medeniyetler seviyesine erişememekteyiz. Eğitim sistemi sürekli
değişse de ezberci eğitim sistemi bâki kalmaktatır.

Kaynakça

Erken Cumhuriyet Dönemi’nde Yabancı Uzman Raporları’na Göre Türk Eğitim Sisteminin
Ezbercilik Sorunu- Öznur Kartal

7. Eğitim felsefesinin şekillenmesinde kültürün rolünü tartışınız.

Kültür, bir milletin gelenek, toplumsal norm, giyim, sanat, düşünce yapısı, dil gibi
unsurlarından oluşan düşünüş, yaşayış biçimidir. Bir toplumun eğitim felsefesini, toplumun
zihniyeti meydana getirir. Toplumun düşünüş şekli elbette kültürün ögelerinden biridir.
Gelenekler, toplumsal normlar, dil eğitimi şekillendiren ögelerdendir. Bu sebepten eğitim
felsefesinin şekillenmesinde kültürün rolü çok büyüktür. Toplum bireyin nasıl olması
gerektiğine karar veren mekanizmadır. Bu mekanizma eğitimi de oluşturur. Örneğin toplum
araştıran, sorgulayan, bireyler yetişmesi gerektiği kanısında ve farkındalığında ise zaman alsa
da eğitim aileden başlayıp ölene dek bu şekilde sürdürülecektir fakat halk farkındalık ve
bilinçten uzak ise, bencillik toplumda yer etmiş ise adaletsiz, ezberci, niteliksiz, anlamsız bir
eğitim anlayışı oluşacaktır. Kültür bir nevi yaşayış biçimidir ve eğitimi şekillendiren yegane
olgu toplumun yaşayış biçimi, zihniyetidir.

8. Toplumumuzun kültür dinamikleri göz önünde bulundurulduğunda kültürel değerlere


duyarlı öğretmen özellikleri nasıl olmalıdır?

Kültürün önemli ögeleri arasında dil, din, gelenek-görenek toplumsal normları sayabiliriz.

Dil toplumları ayakta tutan en önemli unsurdur. Dil toplum kimliğinin oluşmasında en büyük
paydaya sahiptir. Dilini kaydeden bir toplum kimliğini yavaş yavaş yitirir. Bu sebeple bir
öğretmenin konuşurken kullandığı dil çok önemlidir. Yabancı kelimeleri olabildiğince
kullanmalı, öğrencileri dilimizi güzel konuşmaya teşvik etmeliyiz. Elbette öncelikle
öğrencinin kendisi duru, açık, akıcı konuşmaya özen göstermelidir. Elbette öğretmen vücut
dilini de doğru etkili şekilde kullanmalıdır.
Din toplumsal değerleri, normları şekillendiren önemli bir etkendir. Öğretmen dini kuralların
hepsini uygulamasa bile saygı göstermelidir ve elinden geldiğince doğru, adaletli olmalı,
öğrencileri din konusunda iyi ya da kötü herhangi bir fikri benimsemeye çalışmamalıdır.
Öğretmen farklı din ve mezheplere saygılı olmalı, öğrencilerine dini yaşayışları sebebi ile
ayrımcılık, baskı yapmamalıdır. En önemlisi bir öğretmen öğrencilerine din, dil, ırk ayırt
etmeksizin saygı sevgi duymayı öğretmelidir.

Gelenekler toplumun önemli yapı taşlarındandır. Bizi biz yapan unsurlardandır. Örneğin
misafirperverlik, paylaşımcılık, cömertlik çalışkanlık, cesaret, saygı, sevgi, dürüstlük orta
asyadan getirdiğimiz manevi gelenekler; nevruz, düğün, okçuluk, at binme, edebiyat, güreş,
ise maddi geleneklerimizdir. Elbette neredeyse yitirdiğimiz onca güzel geleneğimiz,
güzellerin yerine koyduğumuz onca kötü geleneğimiz var. Öğretmenin görevi ise güzel
geleneklerimizi öğrencilere kazandırmaya çalışmak, toplumun kazandığı kötü gelenekleri,
davranışları öğrencinin terk etmesini sağlamaktır. Örneğin öğretmen çalışkanlığı, cömertliği,
güzel ahlakı, tok gözlülüğü, dürüstlüğü, cesareti, saygı-sevgiyi, cinsiyet ayrımı yapmamayı
aşılamalıdır. Elbette öncelikle kendi böyle bir insan olarak öğrencilerine örnek olmalıdır.

Kaynakça

Kültürel Değerlere Duyarlı Öğretmen Ölçeği. 2020, https://toad.halileksi.net/ .

9. Almış olduğunuz öğretmen eğitimini bilgiye, meslekî bilgiye ve bunun edinilmesine


yönelik bakışını ders ortamları, dersin işlenişi baskın öğretme süreçleri açısından nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Öğretmen eğitimini, öğretim dersleri aldığımız için bu sürece daha da
hazırlandığımızı düşünüyorum. Bu dersler bizim meslek eğitimimiz için mecburi
dersler olması dışında ders ortamına da hazırladığını düşünüyorum. Staj eğitimi ile bu
mesleğe daha hazır olacağımıza inanıyorum. Çünkü bir öğretmen gözetimi altında
mesleğimizi icra etmiş olacağız. Sadece bu staj süresinin daha uzun olması bizim
meslek hayatımıza hazırlaması açısından daha iyi olacağını düşünüyorum.

10. Meslekî bilgi öğrenme yaklaşımlarının karşılaştırmasını yapınız.


Meslekî öğrenme yaklaşımları iki başlıktan oluşur. Gelişimsel Yaklaşım ve Uzmanlık
Yaklaşımı. Gelişimsel yaklaşımda zamanla kişisel ve mesleki açıdan ilerleme, düşünce ve
davranışlarda değişiklik ön plandadır. Uzmanlık yaklaşımında ise yaşam boyu öğrenme,
kendini geliştirme, sürekli kendini eğitme-geliştirme, farklı eğitim metotları öğrenme,
geliştirme, uygulama, sürekli araştırma- sorgulama, bilgi ve becerilerini uygulamaya aktarma
gibi ögeleri içermektedir.

Gelişimsel yaklaşım mesleki bilgi öğrenimini kademeli bir şekilde; büyüme (0-14
yaş), gelişme (15-25), göreve başlama (25-45), görevi sürdürme (45-65), emeklilik (66+)
aşamalarından oluşur. Bu yaklaşım Piaget’in bilişsel gelişim kuramına dayanmaktadır.
Mesleki gelişim doğrusal, yaşa ve yıllara bağlı olarak ele alınır.

Uzmanlık yaklaşımı yıllara ve kademelere göre değil, yaşam boyu öğrenme,


araştırma, yeni metotlar geliştirme, kendini sürekli yenileme ve geliştirme, uygulama
becerilerine dayalıdır. Bu yaklaşım beceri, yöntem ve tekniklerin geliştirilmesine,
araştırmaya, sorgulamaya, özeleştiri yapmaya, kendini sürekli güncellemeye önem verir.

Görülüyor ki ülkemizde gelişimsel yaklaşım yer etmiştir fakat gelişimsel yaklaşımda


öğretmenin kendini geliştirmesi, fikirlerinin değişmesi istenmektedir. Ülkemizde fikirleri hiç
değişmeyen, kendini geliştirmeyen birçok insan bulunmaktadır.

Uzmanlık yaklaşımının esasları her insanda bulunması gereken özelliklerdir çünkü


insanın kendini sürekli geliştirmesi, öz eleştiri yapması, dogmatiklikten uzak eleştire bir bakış
açısına sahip olması, öğrenme ve öğretmede yeni metotlar geliştirmesi, becerilerini
geliştirmesi ve paylaşması, bir ulusu ileri taşıyacak, geliştirecek, değiştirecek değerlerdir.

Kaynakça

Mesleki Gelişim Yaklaşımları ve Öğretmen Yetiştirme- Fatih Arslan

You might also like