You are on page 1of 13

T.C.

MANİSA CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ

EĞİTİM FELSEFESİ DERSİ

2020-2021 BAHAR DÖNEMİ FİNAL ÖDEVİ

ÖĞRETİM GÖREVLİSİ

GÜRSEL AKYEL

ÖĞRENCİ

ZEYNEP ÇİÇEK 210101241

SINIF ÖĞRETMENLİĞİ
Soru 1: Osmanlı dönemi eğitim felsefesinin günümüze yansımaları nasıldır?

Cevap 1:

Osmanlı Devleti Selçuklu Devleti’nin kurduğu eğitim sisteminin üzerinde gelişmeler


yaparak kendi eğitim sistemini oluşturmuştur. Ülke fetihlerle birlikte genişleyip bünyesinde
farklı dinden, dilden ve ırktan insanları barındırmaya başladığında ise daha farklı bir yol
izlediler. Her topluluk kendi eğitim düzenini oluşturdu ve kendi kurumlarında özgürce eğitim
verdi. Ancak Fransız İhtilali’nin etkisiyle halkta oluşan milliyetçilik duyguları devlette
ayrılmaları da beraberinde getirdi.

Osmanlı Devleti Tanzimat’la birlikte eğitimde de yönünü batıya çevirmiştir. Bunu sağlayan
ise genç Osmanlı aydınları olmuştur fakat eğitim sistemi batının taklidinden öteye de
gidememiştir. Bu da devletin çöküşünü, ardından Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu
beraberinde getirmiştir.

Fransız İhtilali sonrası çıkan milliyetçilik akımı yeni devletin kurulmasında etkin bir role
sahiptir. Türkçülük halkın birleşmesini sağlamıştır. Yani Osmanlı’nın son dönemlerinde etkin
olmuş olan milliyetçi eğitim felsefesi cumhuriyetin ilk yıllarında da önem teşkil etmiştir.

Osmanlı dönemi eğitim felsefesi, eğitime ilişkin görüşlerin yanında farklı coğrafi bölgelerde,
kültürlerde ve diller ile birlikte yaşamış bir kültürün yapısını, anlayışını, değerlerini de ortaya
koymuştur. Eğitim felsefesi hakkında çıkarımlarda bulunurken kırk yaş üstü insanların nine
ve dedelerin Osmanlı döneminde doğdukları ve büyüdükleri hatırda tutulmuş, onların terbiye
ve medeniyet düşüncesi, iletişim tarzları, temel değerler içindeki duyuş, düşünüş ve davranış
şekillerinin Osmanlı eğitim felsefesinin günümüze yansıması hakkında fikir verdiği kabul
edilmiştir.

Kaynak: Pegem Akademi Yayınları Eğitim Felsefesi Kitabı, Kasım 2020 Ankara

Osmanlı Eğitim Düşüncesi Ders Slaytı

Soru 2:Osmanlı dönemi eğitim felsefesindeki değişimi tarihsel süreç içinde nasıl
açıklarsınız?

Cevap 2:

Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan süreçte devletin eğitime olan ilgisi giderek artmıştır.
Tanzimat döneminde Osmanlıcılık, II. Abdülhamit döneminde İslâmcılık, II. Meşrutiyet
döneminde Türkçülük, Türkiye Cumhuriyet döneminde ise Cumhuriyet ideolojisi eğitim
aracılığı ile aktarılmaya çalışıldığından Türkiye’nin siyasal tarihi ile eğitim alanında meydana
gelen değişimler arasında önemli paralellikler bulunmaktadır. “Kültürel batılılaşmanın en
önemli aracı olagelen eğitim, her zaman ideolojik kamplaşmaların mücadelelerine sahne olan
bir alan olmuştur.

Osmanlı’da eğitim esas olarak Sıbyan Mekteplerinde başlamaktaydı. Sıbyan Mektepleri


bugünkü ilkokulların benzeri olup, medreseler için öğrenci yetiştirirdi. Medreseler ise orta,
yüksek ve akademik tahsilin yapıldığı müesseselerdi. Burada aklî ve naklî ilimler birlikte
okutulurdu. Tanzimat’ın ilanına kadar (1839) memleketin ihtiyaç duyduğu ilim ve siyaset
adamları, hâkim, hekim vb. hemen bütün uzmanlar bu kurumlardan çıkmışlardır. Bu
kurumlar, Tanzimat’ın ilanından, 1924 tarihinde Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile medreselerin
kapatılmasına kadar çeşitli gelgitler içerisinde eğitim öğretim faaliyetlerine devam
etmişlerdir.

17. yüzyıldan itibaren eğitimin bel kemiği konumunda olan medreselerde bozulmalar
görülmeye başlandı bunun en önemli sebeplerinden biri ise medreselerdeki öğretmenlerin
torpille işe gelmeleri, öğretmenlik için yeterli bilgiye sahip olmamaları ve yine kendileri gibi
bilgisiz nesiller yetiştirmelerinden kaynaklanıyordu. Bu dönemde eğitimde skolastik düşünce
egemen olmuştur. Medreselerde söylenen her türlü bilimsel gelişme dinsizlik olarak
adlandırılmış ve bilim halka kötü bir şeymiş gibi gösterilmiştir.

19. yüzyılda kabul edilen Kanun-i Esasi’de eğitim ile alakalı düzenlemeler bulunsa da
anayasada bulunan maddeler halka inememiş ve sistemli bir eğitim felsefesi oturtulamamıştır.
Aydınlar çeşitli eğitim şekilleri üzerinde çalışmış ve yönetime kabul ettirmiş bile olsa bu
sistemler kitlelere hitap edememiştir. Sürekli çatışan tarafların etkisiyle Osmanlı Devleti’nin
son döneminde birçok düşünce akımı ortaya atılmıştır. Bu akımlar farklı görüşler
savunduğundan eğitimde birlik de sağlanamamış ve devletin yıkılmasına önemli etkenler
haline gelmişlerdir.

Kaynak: Pegem Akademi Yayınları Eğitim Felsefesi Kitabı, Kasım 2020 Ankara

Osmanlı Eğitim Düşüncesi Ders Slaytı

www.atam.gov.tr
Soru 3: Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze eğitimde yapılan program geliştirme
çalışmalarını dönemsel olarak temel özelliklerini ve dayandıkları eğitim felsefelerini
açıklayınız.

Cevap 3:

Cumhuriyetten günümüze ilk ve ortaöğretim düzeyinde uygulanan eğitim programları


sürekli değiştirilmiş ve geliştirilmiş olup halen de geliştirme çalışmaları devam etmektedir.
Hiç şüphe yok ki Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze kadar geliştirilen programların temel
felsefesini Atatürk ilke ve inkılapları oluşturmuştur. Siyasal, dini, ekonomik, sosyolojik ve
kültürel etmenler öğretim programlarının felsefesini etkilemiş ve program geliştirme
çalışmalarına yön vermiştir.

a) Cumhuriyet Dönemi İlköğretim Programları: Cumhuriyetin ilk yıllarından günümüze


kadar 1924/1926, 1936, 1948, 1962/1968, 1997 ve 2005 yılları olarak altı farklı
program uygulanmıştır.

 1924/1926 İlkokul Programı: Cumhuriyet döneminin ilkokul düzeyinde


uygulamaya koyduğu ilk program 1926 ilkokul programıdır. 1924 yılında
çalışmalarına başlanan bu program 1926 yılında uygulamaya konmuştur. Bu
programın en önemli özelliği toplu öğretim uygulamasını başlatmasıdır.
Günümüzde de geçerli olan bu uygulama Cumhuriyetin ilk yılları için son
derece çağdaş bir anlayış ve uygulama olarak kabul edilmiştir. Program
öğrenci merkezli olarak hazırlanmış ve uygulanmıştır. Programın özellikleri
dikkate alındığında ilerlemecilik eğitim felsefesinin özellikleriyle örtüştüğü
saptanmıştır. Pragmatist felsefenin eğitime uygulanması olarak tanımlanan
ilerlemeci eğitim felsefesinin 1926 ilkokul eğitim programına hakim eğitim
felsefesi olduğu görülmektedir.
 1936 İlkokul Programı: 1926 programının zayıf yönlerini gidermek ve yeni
takviyeler yapmak amacıyla hazırlanan 1936 programında eğitim hedefleri ve
uygulama yöntemleri daha belirgin hale getirilmiştir. Programda vurgulanan
özellikler ilerlemeci eğitim felsefesinin özellikleri ile örtüşmekte ayrıca
halkçılık, milliyetçilik ve ahlaklı yaşama ilkeleri açısından da daimicilik eğitim
felsefesinin izlerine de bu programda rastlanmaktadır.
 1948 İlkokul Programı: 1948 ilkokul programıyla köy kent ilkokulu
uygulamasına son verilerek tek tip ilkokul uygulamasına geçilmiştir. Temel
amacı; milli kültürü gelecek nesillere aktarmak ve aşılamak, öğrencilere
demokratik değerleri kazandırmak olarak belirlenmiştir. Bu programda
ağırlıklı olarak ilerlemecilik eğitim felsefesi benimsenmiştir. Daimicilik eğitim
felsefesi de etkilidir.
 1962/1968 Program Taslağı: 1962 program taslağı esas itibariyle 1968
programına zemin hazırlayan bir taslaktır. 1968 Programı, eğitim tarihimizde
hazırlandığı dönem içerisinde örnek bir program olma özelliği taşımaktadır.
1961 Anayasası’nın etkileri görülen programda tecrübeye ve araştırmaya önem
verilmiş, öğrencilerin ilgi, ihtiyaç ve yetenekleri dikkate alınmış, zihinsel
gelişimin yanında, fiziksel ve ruhsal gelişime de önem verilmiştir. Program
baskın olarak ilerlemecilik eğitim felsefesine dayalı olarak hazırlansa da
varoluşçu eğitim felsefesinin etkilerini de göstermektedir.
 1997 İlköğretim Programı : Bu programın en önemli özelliği ilköğretimin
zorunlu olmasıdır. Bu durum ciddi bir geliştirme çabasını da beraberinde
getirmiştir. 1997 eğitim programında öne çıkan felsefi düşünce ilerlemecilik ve
daimicilik eğitim felsefesidir. Yasalarda ayrı ayrı geçen ‘’ilkokul’’ ve
‘’ortaokul’’ tanımları birleştirilerek ‘’ilköğretim okulu’’ adını almıştır, bunun
sonucunda müfredatta yer alan dersler yeniden düzenlenmeye başlamıştır.
 2005 Eğitim Programı : Türkiye ile Avrupa Birliği Komisyonu iş birliği ile
“Temel Eğitime Destek Projesi” 2000’li yılların başında başlatılmış ve yapılan
çalışmalar sonucu 2005 eğitim programı hazırlanmıştır. Bu programla eğitimde
Cumhuriyet tarihinin en büyük değişiklikleri yapılmıştır. Öğrenci merkezli ve
etkinlik temelli bu programda Milli Eğitimin genel amaçlarına, programın
vizyonuna, öğrencilere kazandırılacak becerilere, öğrenme öğretme sürecine,
ölçme ve değerlendirme yaklaşımlarına ve örnek etkinliklere yer verilmiştir.
Program ileri derece ilerlemecilik eğitim felsefesinin izlerini taşırken aynı
zamanda pragmatik felsefeye dayalı olarak ortaya çıkan yeniden
kurmacılığında önemli derecede etkili olduğu görülmektedir.
b) Cumhuriyet Dönemi Ortaöğretim Programları: Cumhuriyetin kurulduğu yıllardan
günümüze 1922/1924, 1927, 1931, 1952, 1974 ve 2005 olmak üzere yedi eğitim
programı oluşturulmuştur.
 1922/1924 Lise Müfredat Programı : Türkiye Cumhuriyeti tarihinin ilk lise
programıdır. Dayandığı eğitim felsefeleri ağırlıklı olarak ilerlemecilik ve
daimicilik eğitim felsefesidir. Bu programda müfredatın belirlenmesinde
temele alınan görüş Atatürk’ün görüşleridir. Kurtuluş Savaşı, Türkiye
Devleti’nin kuruluşu Cumhuriyetin ilanı, Cumhuriyet değerleri gibi konular
müfredatta zorunlu öğretilen dersler olmuştur.
 1927 Lise Müfredat Programı : Yeni Türk harflerinin kabul edilmesiyle birlikte
müfredatta yeniden düzenlenmesi zorunlu dersler doğmuştur. Artık liselerde
Arapça ve Farsça dersleri yerine Türkçe dil bilgisi konularının egemen olduğu
bilimin ve eğitimin Türkçe anlatıldığı dersler konulmuş, edebiyat ve tarih
derslerinde değişikliğe gidilmiştir. Bu açılardan değerlendirildiğin 1927
programı pragmatik ve ilerlemeci eğitim felsefesine dayandırılır.
 1931 Lise Müfredat Programı: 1931 programında benzer özellik taşıyan
dersler, ortak isim altında birleştirilmiştir. Gençlerin kabiliyetlerini geliştiren
yöntem ve tekniklerin uygulanmış, sınıf mevcutlarının 35-40 öğrenciden
oluşması kararlaştırılmıştır. Bu program ilerlemecilik eğitim felsefesine
dayanmaktadır.
 1952 Lise Programı: 1952-1955 yılları arasında uygulanan dört yıllık lise
programında, şube ayrımı dördüncü sınıfta yapılmıştır. 1956 yılında liselerin
dört yıldan üç yıla indirilmesi nedeniyle yeni bir program hazırlanmıştır. Okul
ile gerçek yaşam arasındaki bağı kurmaya çalışan bu program ilerlemecilik
eğitim felsefesine dayanmaktadır.
 1957 Lise Programı: Bu programda askerlik dersinin adı “Milli Savunma”
olarak değiştirilmiş ve programa din dersi seçmeli olarak konmuştur. Genel
liselerin ikinci sınıfında öğrencileri yükseköğretime hazırlayan Fen ve
Edebiyat olmak üzere iki çeşit program oluşturulmuştur. Programın sahip
olduğu özellikler itibariyle ilerlemecilik eğitim felsefesine dayalı olduğu
görülmektedir.
 1974 Lise Programı: Bu programda Milli Eğitim Sistemi örgün ve yaygın
olmak üzere iki ana bölümden oluşmuştur. Bu programla ders geçme ve kredi
sistemi uygulamasına geçilmiş, okullar arası öğrenci akışı ile ilgili olarak
ölçme işlemine ilişkin ilkeler ve beşli not sistemine geçilmiştir. Öğrencinin
yetenek ve ilgisinin önem kazandığı, öğrenci merkezli bu program ilerlemeci
eğitim felsefesine dayanır.
 2005 Lise Programları: Avrupa Birliği standartlarında oluşturulmuş ilk
programdır. Programlarımız ilk kez uluslararası boyutta ele alınıp
incelenmiştir. Tüm dersler birbiriyle ilişkilendirilerek her dersin 12 yıllık
kavram analizleri yapılmıştır. Öğretmeni değil öğrenciyi merkeze alan
etkinliklerle zenginleştirilmiş bir müfredata sahiptir. Bu açılardan
değerlendirildiğinde ilerlemeci, pragmatist ve yeniden kurmacı eğitim
felsefelerine dayandığı görülür.

Kaynak: Pegem Akademi Yayınları Eğitim Felsefesi Kitabı, Kasım 2020 Ankara

Soru 4: Cumhuriyet döneminde geliştirilen eğitim programlarında Atatürk’ün etkisini


ve Atatürk’ün eğitim felsefi anlayışını açıklayınız. 

Cevap 4:

Lise Müfredat programında, ders içeriklerinin belirlenmesi ve uygulanmasında Atatürk’ün


görüşleri etkili olmuştur. Örneğin; hukuk, iktisat, felsefe, psikoloji gibi teorik bilgileri içeren
dersler programdan çıkarılmış, Cumhuriyet değerlerinin anlaşılması ve benimsenmesine
dönük uygulamalara ağırlık verilmiştir.

Devletin her alanında eğitimi zaruri bir ihtiyaç olarak gören Atatürk, hazırlanan eğitim
programlarını halkçılık ve laiklik ilkelerine dayandırmıştır.

Onun eğitim anlayışında ilerlemeci eğitim felsefesinin ağır bastığı ne kadar belli olsa da
daimici ve varoluşçu eğitim felsefelerinin de etkileri bariz bir şekilde fark edilir.

Programda kurtuluş savaşı tarihi, Cumhuriyet değerlerinin anlaşılması, benimsenmesi ile


Atatürk’ün düşüncelerinin ağırlıklı olarak programda yer alması programın yoğun olarak
‘ilerlemecilik felsefesine’ dayandığını göstermektedir.

Kaynak: Pegem Akademi Yayınları Eğitim Felsefesi Kitabı, Kasım 2020 Ankara

Cumhuriyet Dönemi Eğitim Felsefesi Ders Slaytı

Soru 5: Eğitim alanında Cumhuriyet dönemi modernleşmesini hazırlayan fikir akımları


hakkında bilgi veriniz.

Cevap 5:
Türk modernleşmesi yaklaşık iki asır önce başlayan bir süreçtir. Bu süreçte eğitim, her
toplumda olduğu gibi modernleşme (yenileşme) çabalarının en temel araçlarından biri
olmuştur. Modernleşme çabaları dört temel akım etrafında gerçekleşmiştir. Bu akımlar
Osmanlıcılık, İslamcılık, Batıcılık ve Türkçülüktür.

Yeni devletin kurulmasıyla birlikte çok kısa sürede büyük dönüşümlerle sonuçlanan Türk
modernleşmesi, geçmiş dönemlerdeki muasırlaşmaya yön veren birçok akımı geride bırakıp
Cumhuriyet yıllarına ulaşmıştır. Diğer akımların devre dışı kalmasıyla birlikte Türkçülük ve
Batıcılık akımları bu süreci devam ettirmiştir. Osmanlıcılığın siyasi şartlarının ortadan
kalkması ve modernleşmenin artık milliyet esasına dayanması ile birlikte Türkçülük ve
Batıcılığın etkisiyle gerçekleşmiştir. Türk Modernleşmesi kıyafetten imaja, düşünce
yapısından ahlak anlayışına, yeme içme alışkanlıklarından kişilerarası ilişkilere, aile
yapısından hukuk sistemine kadar her alanda Garplıları örnek almayı savunan ve bu
yeniliklerle muasır medeniyetler seviyesine ulaşacağını milli devlet yapısı etrafında
gerçekleşen bir seyir izlemiştir. Batıcılık akımı ile birlikte eğitim dinden bağımsız hale
getirilmiş ve yeni pedagojik yaklaşımlar uygulanmıştır. Ayrıca en büyük temsilcisi Tevfik
Fikret olarak kabul edilir. Türkçülük akımı ise eğitimin her alanında olması gerektiği gibi
milli olmasını savunur. Türkçülük ve Türk dünyası hakkında bilgilendirilmesini öngörür ve en
büyük temsilcilerinin Ziya Gökalp olduğu bilinir.

Kaynak: Pegem Akademi Yayınları Eğitim Felsefesi Kitabı, Kasım 2020 Ankara

Cumhuriyet Dönemi Eğitim Felsefesi Ders Slaytı

Soru 6: Türkiye’ye davet edilen yabancı uzmanların raporlarını genel


hatlarıyla değerlendiriniz.

Cevap 6:

Cumhuriyetin kuruluş yıllarından itibaren milli eğitimin çağdaş temelleri atılırken yabancı
eğitim uzmanları Türkiye’ye davet edilmiştir. Uzman raporlarının eğitim koşullarının yanı
sıra dönemin toplumsal ve ekonomik koşullarını da yansıttığı görülmektedir.

JOHN DEWEY VE RAPORU

Cumhuriyetin ilk yıllarında çağın gerektirdiği gelişmeler göz önünde bulundurularak milli
eğitimimizi çeşitli yönleri ile incelemek için Türkiye’ye davet edilen ve rapor sunan ilk
yabancı eğitim uzmanıdır. Dewey, eğitimi yaşama hazırlık değil yaşamın kendisi olarak ele
alıp, yaşama etki eden tüm değişkenlerin eğitim sürecinde yer alması gerektiğini belirtmiştir.
Bu raporda eğitimle ilgili olarak devlet bütçesine koyulması gereken ödenekleri ele almıştır.
Amerika'ya döndükten sonra kaleme aldığı asıl rapor 30 sayfalık "Türkiye Maarifi Hakkında
Rapor" dur. Bu raporda John Dewey’ in kurulacak yeni eğitim sistemi hakkındaki önerileri
yer almaktadır. Raporda yer alan konulardan özellikle Tarım Ziraat, İlköğretim Programları,
Kütüphanecilik, Okuma-Yazma ve Okuma Alışkanlığı konuları üzerinde durulmuştur.

ALFRED KÜHNE VE RAPORU

1925 yılında bakanlık, mesleki ve teknik öğretimle ilgili görüş almak için davet etmiştir.
Yaptığı incelemeler sonucunda verdiği raporda meslek eğitimi için ilkokulu temel almıştır.
Kühne, raporunda okullardaki meslek eğitimi üzerinde durarak, meslek eğitiminde en esaslı
noktanın ilkokul öğretmenlerinin pratik hayatın görevlerini algılamaları ve öğrencilerini,
doğru bir meslek fikriyle eğitmeleri olduğunu belirtmiştir.

OMER BUYSE VE RAPORU


1927 yılında teknik öğretim üzerinde inceleme ve önerilerde bulunmak üzere Türkiye’ye
davet edilen Buyse; teknik okullardaki öğretmen eksiğini gidermek için, iş hayatında başarılı
olan ustalardan öğretmen olarak yararlanılmasını önermiş, bu yolla hem öğrenciler ustanın
bilgisinden faydalanırlar hem de ustalar yeni teknikler öğrenerek kendilerini geliştirme
olanağı bulmuş olurlar demiştir.

ALBERT MALCHE VE RAPORU

1932 yılında İstanbul Üniversitesi hakkında araştırma yapmıştır. Araştırmalarında anketlere


de yer vermiştir. Yaptığı araştırmalar sonucunda öğrencilerde araştırma isteği uyandırmak,
çeşitli konularda ilgi ve heyecanlar oluşturmak, bireysel çalışmalar için ortamlar hazırlamak
gerekmektedir. Öğrenci, öğrenme olayının kilit noktasının kendisi olduğunu, en iyi ilim
adamının dahi bu olayda onun yerini alamayacağını, bir amaca ulaşmak için gösterilecek
gayret ve çabanın bizzat kendisine ait olması gerektiğini bilmelidir gibi önerilerde
bulunmuştur.

BERYL PARKER VE RAPORU

J. Dewey' in tavsiyesi ile Türkiye'ye gelen Bayan Parker, iki yıl Türk Eğitim Derneği'nin
Ankara Koleji'nde danışman olarak çalışmış, daha sonra da Bakanlık tarafından ilkokullarda
inceleme yapmak ve bir rapor vermekle görevlendirilmiştir. Daha fazla çocuğa ilkokul
kapılarını açmak için gerekirse okulda geçirilen zaman kısaltılmalı ve eğitim imkânı öncelikle
ülkeye faydalı olabilecek çocuklara verilmelidir. Bu nedenle de öğrenciler okula seçme usulü
ile alınmalıdır demiştir.

WATSON DİCKERMAN VE RAPORU

Dickerman, halk eğitiminin yalnızca insanlara okuma-yazma öğretmekten ibaret olmadığını;


halk eğitimini, insanlara yapmak istediklerini yapabilmeleri için eğitim yoluyla yardım etmek
olarak tanımlamıştır. Nüfusun %80'i köylerde yaşadığı için, önceliği köy halk eğitimi ile ilgili
kişi ve kuruluşlara ayırmıştır. Dickerman; köy öğretmenlerinin, ziraat temsilcilerinin, sağlık
temsilcilerinin, köy idarecilerinin, kütüphanelerin, üniversite ve yüksek okulların fabrikaların
güçlüklerine değinmiş ve tavsiyelerde bulunmuştur.

KATE VİXON WOFFORD VE RAPORU

Kate Vixon Wofford, köy okulları ve öğretmen yetiştiren kurumlar hakkın da Milli Eğitim
Bakanlığına bir rapor sunmuş ve bu rapor "Türkiye Köy Okullar Hakkında Rapor" adı ile
basılmıştır. Wofford' a göre, köy eğitim ve öğretim problemleri çok çeşitli ve karmaşıktır.
Bunların çözümlenmesi için birçok kimsenin çalışması ve reformların yapılması
gerekmektedir. Wofford tarafından hazırlanan raporda ortaya konan ve önerilen eğitim
düşüncelerinin çok büyük bir kısmı, tarihte bakanlıkça kabul edilerek, buna uygun girişimlere
başlanmıştır.

ROBEN J.MAASKE VE RAPORU

Roben J. Maaske'in hazırladığı rapor "Türkiye de Öğretmen Yetiştirme Hakkında Rapor"


adıyla yayınlanmıştır. Maaskee göre okullarda eğitimsel gelişmenin temeli öğretmenin
yetiştirilmesine dayanır. Öğretmen iyi yetiştirilecek olursa kısa bir zamanda eğitim ve öğretim
iyileştirilebilir. Dinamik ve demokratik bir toplum, okulları için üstün nitelikte öğretmen
yetiştirmeyi hedeflemiştir.

Kaynak: Pegem Akademi Yayınları Eğitim Felsefesi Kitabı, Kasım 2020 Ankara

Uzman Raporları Ders Slaytı

Soru 7: Eğitim felsefesinin şekillenmesinde kültürün rolünü tartışınız.

Cevap 7:
Kültür ve eğitim birbiriyle karşılıklı olarak ilişki içerisindedir. Kültürel değerlerin
öğretimi ve bir sonraki nesillere aktarımı işleri, eğitim kurumuna yüklenmiştir. Nitekim
insanların edin diye bütün bilgi, beceri ve deneyimler eğitim yoluyla kuşaklara aktarılması ve
kültürel birikimin ileriye doğru sürmesi için eşsiz bir katkı sağlamaktadır. 
Kültürün kaynağı insanların yetenekleri ve yaşadıkları coğrafyadaki ihtiyaçlarıdır. Bunun yanı
sıra eğlenceleri, acıları da kültürü etkileyen başlıca unsurlardır. Bununla birlikte toplumun
eğitim felsefesi de kültürden doğrudan etkilenir çünkü eğitim, kültürün maddi manevi her
türlü boyutunu bireylere aktarmakla yükümlüdür. Bununla birlikte her toplumun kültürü aynı
olmadığı gibi eğitim felsefesi de aynı olmaz. Çünkü eğitim bireyden bireye, kültürden kültüre,
toplumdan topluma değişiklik gösterebilmektedir. Buna göre değerlendirildiğinde toplumun
kültürel yapısı eğitim felsefesinin ve eğitim sisteminin şekillenmesinde en çok paya sahip
olgulardır.

Kültürel değerler toplumun eğitim sistemini ve felsefesine etkileyen önemli bir güçtür. 
Nitekim bir toplumun eğitim felsefesi, bağlı olduğu toplumun kültüründeki maddi ve manevi
boyutlara göre biçimlenmektedir. Çünkü farklı toplumların insanlara yaşama bakış açıları ile
gelecek kuşaklarda olmasını istedikleri davranışsal donanımlar farklılık gösterebilmektedir.
Bu anlamda eğitim, bireyden bireye, kültürden kültüre, bir felsefi bakış açısından diğerine
değişim gösterebilmektedir.

Kaynak: Pegem Akademi Yayınları Eğitim Felsefesi Kitabı, Kasım 2020 Ankara

Eğitim Felsefesi Kültür Ders Slaytı

Soru 8: Toplumumuzun kültürel dinamikleri göz önünde bulundurulduğunda kültürel


değerlere duyarlı öğretmen özellikleri nasıl olmalıdır?

Cevap 8:
Bir öğretmenin kültürel farklılıklardan haberi olması ve öğretim sürecinde bu farklılıkları esas
alarak ders işleyişini sürdürmesi gerekir. Farklılıklara saygı duyan, öğrencilerini değerli
hissettiren ve rencide etmekten uzak duran bir yapıda olması öğrenci için oldukça önemlidir.

Bir öğretmenin sosyo-kültürel öz farkındalığa sahip olması, öğrencilerinin bireysel ve


kültürel farklılıklardan haberdar olması, öğrenme-öğretme sürecinde kültürel değerlerin
etkisini göz önünde bulundurması gerekmektedir.
Öğretmenin kültürel değerlere duyarlı öğretim etkinlikleri gerçekleştirebilmesi için
öncelikle kültürel çeşitliliğe saygı duyma ve öğrencilerin değerli olduğunu hissettirmesi kritik
bir önem arz etmektedir. Ayrıca, öğrencilere çeşitli bilgi, beceri, değer ve tutumları
kazandırma ve entelektüel, sosyal, duygusal ve politik öğrenmeyi geliştirmede öğrencinin
kültürel kaynaklarından yararlanmak gerekir. Bu açıdan öğretmenler öğrencilerinin akademik
anlamda üst düzey başarı göstermeleri için öğrenci çabalarını destekleyerek planlama yaparak
gerekli alt yapıyı oluştururlar. Kültürel değerlere duyarlı öğretmen özellikleri ise şunlardır:
pedagojik yeterlilik, yüksek beklenti, güçlü iletişim, önyargısız, saygılı ve kabul edici, sosyo-
kültürel öz farkındalık, bilinçli olmasıdır.

Kaynak: Pegem Akademi Yayınları Eğitim Felsefesi Kitabı, Kasım 2020 Ankara

Eğitim Felsefesi Kültür Ders Slaytı

Soru 9: Almış olduğunuz öğretmen eğitimini bilgiye, mesleki bilgiye ve bunun


edinilmesine yönelik bakışını ders ortamları, dersin işlenişleri, baskın öğretme süreçleri
açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?

Cevap 9:

Günümüz eğitim sistemine göre değerlendirecek olursak almış olduğumuz eğitim oldukça
idealist ve geleceğe bir miktar da olsa umutla bakmamızı sağlamaktadır ancak her öğrencinin
kapasitesi ve ilgi alanının farklı oluşu, biz öğretmenlerin ise bu farklılıklarla dolu sınıflarda
ortak bir işleyiş bulup bilgilerimizi aktarmamız gerektiği gerçeği bizleri bir miktar
endişelendirmektedir.

Uzaktan eğitim bize bilgiyi öğrenmede güçlük yaratsa da teknolojiyi hayatımızda daha etkin
bir hale getirmiştir. Uzaktan eğitim uygulama şansımızı elimizden almış olsa da derste verilen
araştırma ödevleri ile tamamlanmaya çalışılmaktadır. Bu araştırma ödevleri bazı derslerde
hayatı daha iyi anlamamızı ve yorum yapabilmemizi sağlar.

Teoride ne kadar uygulama, deney ve gözleme yer verilmesinin önemli olduğu söylense de
konuların ağırlığı ve sınavlarla öğrencinin bilgisini test edecek olmak onların rahat ve özgürce
öğrenmelerini zorlaştırmaktadır.

Soru 10: Mesleki bilgi öğrenme yaklaşımlarının bir karşılaştırmasını yapınız.

Cevap 10:
Öğretmen eğitiminde geleneksel, davranışçı ve yapılandırmacı olmak üzere üç yaklaşım
bulunmaktadır. Geleneksel öğretmen eğitimi, öğretme öğrenme sürecini daha çok var olan
bilgilerin ve uygulamaların tekrarına dayalı yürütülmektedir.  Bu nedenle temel konu öğretme
ve öğrenme den daha çok içerik ve konu alanı disiplinlerini oluşturmaktadır. Davranışçı
yaklaşımda  öğretmen öğretim eyleminin  her seferinde onu yeniden üreten yerine,  tersine
yetkinliği öncesinde tanımlanmış becerileri uygulayan bir teknikler olarak görmektedir.
Yapılandırmacı anlayışın özünde ise mesleki bilginin kişiye özgü olmakla birlikte kuramın
uygulamadan ayrılmadı çerçevesinde disiplin, sosyal ve fiziksel etkileşimlere dayalı
deneyimlere ve yansıtıcı düşünme yoluyla geliştirilebileceği düşüncesi bulunmaktadır.  Bu
nedenle öğretmen eğitimi programlarının adayların mesleki bilgilerindeki  bu bağlamsal
yapıları görmeleri, anlamaları ve üretmeleri temelinde geliştirilmesi gerektiği savunulur.

Kaynak: Pegem Akademi Yayınları Eğitim Felsefesi Kitabı, Kasım 2020 Ankara

Öğretmen Eğitim Programı Ders Slaytı

You might also like