You are on page 1of 19

11. SINIF 20.

YÜZYILDA TÜRKİYE
ARI ÖNOKUL – ARI İLKOKULU – ARI ORTAOKULU – ARI ANADOLU
LİSESİ (IBDP) – ARI FEN LİSESİ
20. YÜZYILDA TÜRKİYE

CUMHRUİYET DÖNEMİNDE
EĞİTİM ve LAİKLİK

11 . S ı n ı f 2 0 . Y ü z y ı l d a T ü r k i y e
TANZİMAT DÖNEMİNDEN MEŞRUTİYETE
*Görsel, www.indigodergisi.com adresinden alınmıştır.
Maarifi Umumiye Nezareti
• Tanzimat Fermanıyla başlayan yeni dönemde Osmanlı
İmparatorluğunda modernleşme adına önemli adımlar atılmış
ve toplumsal anlamda yeniden yapılanma süreci başlamıştır.
Tanzimat Fermanında doğrudan eğitimle ilgili yeniliklere
rastlanmasa bile eğitim alanında düzenlemelere gidildiği
gözlenir.
• Dönemin en önemli gelişmesi eğitimin örgütlenmesi ve
işleyişle ilgili yaşanan problemlerin aşılabilmesi adına 1857’de
kurulan Maarifi Umumiye Nezareti olmuştur. 1869 yayınlanan
Maarifi Umumiye Nizamnamesi ile eğitimde var olan
problemlerin çözülmesi amaçlanmıştır. Osmanlı eğitiminin
modernleşmesi bu kanun ile başlamıştır denilebilir.
Maarifi Umumiye Nizamnamesi
• Bu nizamnameyle müslüman ve gayrimüslim cemaatlerin
ulema ve ruhban sınıfı tarafından idare edilen genel eğitim
konusunda devlet inisiyatifi ele alarak eğitim alanında ilk defa
söz sahibi olmaya başlamıştır.
• Bu kanunla okullar M.U.Nezaretinin denetimi altına girmiş,
okullar ilköğretim kademesi, ortaöğretim kademesi ve yüksek
öğretim kademesi olmak üzere üç kademeye ayrılmıştır. Her
köy ve kasabaya rüştiye her kente sivil idadi ve her il merkezine
Fransız liselerini örnek alan yüksek okullar kurulmasına karar
verilmiştir. Bu okullarda yetişecek bireylerin devleti
çöküntüden kurtaracak niteliklere sahip olacağı
düşünülmüştür.
Tanzimat reformcuları için eğitimin asıl amacı toplumun
terbiyesi olmuş, dünyevi anlamda pratik ve deneysel bilgilerin
aktarılması ikincil konumdadır.
Sonuç
• Tanzimat reformcularının Avrupa’nın yönetim
mekanizmaları ve üstünlüğünü kabul etmeleri
sonucunda Avrupa’nın kültürel ve siyasi
üstünlüğünü de kabul etmelerine yol açmış bu
durum zamanla yabancılaşmanın artmasına
neden olmuş ve bu yabancılaşmaya tepki
geleneksel grupların kendi yerel kültürel düzenini
koruma biçiminde göstermiş, bu da dogmatik
muhafazakarlığa ve hatta gericiliğe yol açmıştır.
Ek Bilgi:
• 1845 yılında Yüksek Sura açılış nutkunda Abdülmecit,
eğitimin amaçlarını “din ve dünya için gerekli olan din
bilgilerini ve yararlı bilimleri yaymak ve halk arasında
cehaleti kaldırmak” olarak özetlemiştir. “her insan için,
önce kendi dinini öğrenmek, sonra kendisini başkalarının
yardımından bağımsız kılacak bir eğitim görmek yararlı
bilimleri ve sanatları elde etmek gerekir” görüşü maarif
meşveret meclisinde paylaşılmıştır. Berkes’e göre bu
durum eğitim sürecinin laikleştirilmesinden ziyade,
dinin koruma altına alınması ve öncelikle dinin emir
yasaklarının öğrenilmesi salık verilmiştir.
Cumhuriyet’in İlanı ve Modern Eğitimin
İnşası
• 1923’te Cumhuriyetin İlanıyla modernleşmenin en radikal
evresine geçilmiştir. Cumhuriyet’i hazırlayan ve biçimlendiren
karolar toplumu değiştirmek ve hatta toplum değiştirme
( ümmetten ulusa geçiş) amacı ile hareket etmişlerdir.
• Devlet nasıl kurtarılabilir? Sorusu yerine “Modern Devletin
Temel Parametreleri nelerdir?” ya da “Çağdaş Medeniyet
Seviyesine nasıl erişilir?” Sorularına odaklanılmıştır.
• Bu soruların yanıtlarını bildiği ve hataları belirgin şekilde
okuduğu gözlenen Cumhuriyet’in kurucu kadrosu, siyasal-
ekonomik-kültürel-toplumsal alanlarda modernleşme
çalışmalarını başlatmıştır.
Cumhuriyet ve Aydınlanmacı Laik Eğitim
• Eğitim siyasal birliğin, toplumsal uyumun
sağlanmasında bir ideolojik aygıt olarak
görülmüştür. Her bir ferdin eğitim sürecinden
geçerek modern devleti oluşturacak ve
modern devletin güç aldığı dinamiklerin
sürekliliğini sağlayacak vatandaşlar olarak
yetiştirilmesi başlı başına bir zorunluluk olarak
görülmüştür.
Başta Atatürk olmak üzere Cumhuriyet’in Kurucu
Kadrolarının Maarif Vizyonu
Eğitimde Yapılan Yenilikler

• Eğitimde Laikliğin ve Birliğin Sağlanması: Tevhidi


Tedrisat Kanunu (3 Mart 1924)
• Hükümet Politikaları ( Ulusal Dil-Kültür-Müzik-sözlük-
Tarih-Coğrafya- Kütüphaneler, Milli Arşiv)
• Karma Eğitim
• Okul Programları ve Müfredatların Değişimi
• Latin Alfabesinin Kabulü (1 Kasım 1928)
Emperyalizm…
Ulus-laiklik
• Ulusun modern bir kimlik kazanması
cumhuriyetin yaşatılmasının birincil koşuludur.
bu kimliğin kazanılmasında en büyük rol
laikliğin benimsenmesi, korunması ve
yaşatılmasıdır.
Pozitivizm laikliği benimser…
• Laikleşme “kamusal yaşam ve işleyişin din,
inanç ve büyü yerine akla ve hukuka
dayandırılması ve çoğunluğun inancını
paylaşmayanların da devletin koruması altında
kalmasını ifade eder.”
Laikleşme-Sekülerleşme Farkı
• Latince “çağ, içinde yaşanılan kuşak”
sözcüğünden türeyen ve İngilizcede “secular”
olarak yerleşen kavram “değer ölçülerinin dine
dayandırılmadığı” bir anlayışı ifade eder.
• Laiklik hukuki ve siyasi alanda dinin rolünün
ortadan kaldırılmasını ifade ederken,
sekülerleşme bireylerin dini referansları
önemsememesi anlamına gelir.
Osmanlı’dan Türkiye’ye Laikliğe Giden Süreç

• 2. Mahmud Döneminde Yeniçeri ocağı


dağıtılırken, ulema sınıfının etki alanı
daraltılmıştır. Devlet yönetimi de nispeten
padişahın uhrevi kimliğinden arındırılmış
bürokrasiye kaydırılmıştır.
• Sosyolog Niyazi Berkes’e göre bu durum
“adalet ve şeriatın birbirinden ayrılması ile
başlayan din-devlet bileşimindeki çatlama,
çağdaşlaşma sürecinin başlangıcı” olmuştur.
• Tanzimat ve Islahat Fermanları ve Mecelle islam fıkhının
önemsizleşerek yerini Batı hukuk anlayışına bırakması anlamına
gelmekteydi.
• Yurtdışına eğitim için gönderilen öğrenciler Osmanlıya
döndüklerinde elit bir grubun var olmasını sağladılar. Bu elitist sınıf
Weberyen ifadeyle “modernleşmenin motor gücü” haline geldi.
• Abdülhamit döneminde yeni okullarda eğitim gören öğrenciler
“Jön Türkler” olarak adlandırılmış ve bu kuşak pozitivizmin
etkisinde kalmıştır.
• 1900lerin başında Fransız pozitivizminin etkisinde kalan Ahmed
Rıza ve İngiliz etkisinde kalarak liberal fikirleri benimseyen Prens
Sebahattin arasındaki fikir ayrılığı önemlidir.
11 . S I N I F 2 0 . Y Ü Z Y I L D A T Ü R K İ Y E

You might also like