You are on page 1of 3

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan itibaren çok partili hayata geçiş denemeleri

sırasında birçok parti kurulmuştur, bu partiler çeşitli sebeplerden dolayı uzun ömürlü olmamış
ve siyasi olarak varlıklarını devam ettirmemişlerdir. Nitekim Mustafa Kemal Atatürk’ün
vefatının ardından, İsmet İnönü hem meclis tarafından Cumhurbaşkanı seçilmiş hem de
Cumhuriyet Halk Fırkasının başına geçmiştir. 1950’ye dek partiyi iktidarda tutan İnönü, halkta
oluşan sosyoekonomik rahatsızlıklar ve katılmamasına rağmen İkinci Dünya Savaşı’nın ülke
üzerine yarattığı buhranlı dönem vatandaşları yeni bir siyaset arayışına sevk etmiştir.
Türkiye'nin tek parti döneminin ardından, iç ve dış politikada yaşanan sıkıntılar, yüksek
vergiler, askerlik zorunluluğu gibi sebeplerle halk arasında muhalefetin artmasına neden oldu.
Bu ortam, 1946'da Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuat Köprülü ve Refik Koraltan liderliğinde
kurulan Demokrat Parti'nin önemli bir siyasi aktör olarak sahneye çıkmasına yol açtı. Parti,
liberalizm ve demokrasi prensiplerini benimseyerek kuruldu. Demokrat Parti, 1950'de yapılan
serbest seçimleri kazanarak iktidar oldu ve Türk siyasi tarihinde yeni bir dönemi başlattı. Adnan
Menderes dönemi, ABD yardımlarıyla büyük yatırımların yapıldığı bir dönem oldu. Demokrat
Parti iktidarı, Kore Savaşı'na asker gönderme kararı alarak ülkenin uluslararası alandaki rolünü
güçlendirdi ve NATO'ya üye oldu. Tarım ve sanayi sektörlerindeki gelişmelerle birlikte,
çiftçilere kredi verilerek tarım alanları genişletildi. Ülkede altyapı projeleri, yollar, limanlar ve
elektrik santralleri inşa edildi. Bu dönemde ülkede tam anlamıyla bir değişim yaşanırken, sanayi
ve eğitim alanlarında önemli değişikliklere tanık olundu. Siyasi durumun özeti ardından,
çalışmanın odak noktası olarak “Demokrat Parti Döneminde Eğitim Politikaları (1950-1960)”
hakkında anlatım yapacağız.

Demokrat Parti'nin (DP) eğitim politikaları, kuruluşundan itibaren liberal dünya görüşü
temelinde şekillenmiş ve en büyük korkusu olarak komünizmi belirlemiştir. Komünizme karşı
mücadele, DP'nin tüm politikalarını etkileyerek eğitim alanında da önemli değişikliklere neden
olmuştur. DP'nin ilk hükümetinin programında komünizmle mücadele kararlılıkla ilan edilmiş,
bu durum eğitim politikalarına da yansımıştır. Milli Eğitim Politikası, DP'nin liberal bakış
açısını ve özel sermaye ile çatışan komünist ideolojiye karşı duruşunu vurgulamıştır. Parti
tüzüğünde yer alan eğitim meselesi, geniş ve detaylı bir planla maarifin ülkenin her tarafına
yayılmasını amaçlayan bir perspektifi yansıtmıştır. 1950 seçimlerinin ardından DP, Avni
Başman'ı Millî Eğitim Bakanlığı'na getirmiş ve bu dönemde beş farklı hükümetle birlikte
çalışmıştır. DP, özellikle ilköğretimde önemli değişikliklere gitmiş, CHP'nin eleştirildiği köy
okulları politikasını ortadan kaldırmış ve ilköğretim kanun tasarısını hayata geçirmiştir.
İlköğretimdeki değişiklikler, öğrencilerin daha iyi eğitilmesi ve milli değerlere uygun bir eğitim
programının oluşturulması hedefiyle gerçekleştirilmiştir. Ortaöğretimde, DP'nin politikaları lise
eğitim süresi ve ders konularındaki düzenlemelerle dikkat çekmiştir. Ayrıca, mesleki ve teknik
eğitimde ABD'den alınan yardımlarla tarım ve teknik alanlarda uzmanlaşmış eleman
yetiştirilmesine odaklanılmıştır. Yükseköğretimdeki artış ise yeni üniversitelerin kurulması ve
Üniversiteler Kanunu'nun çıkarılmasıyla sağlanmıştır. Din eğitimi konusunda DP, İmam Hatip
okullarının açılması ve din derslerinin müfredatın içine dahil edilmesiyle önemli adımlar
atmıştır. Halk Eğitim Genel Müdürlüğü'nün kurulması ve sağlık, sosyal yardım ve özel eğitim
alanındaki gelişmeler de DP'nin eğitim politikalarının bir parçasını oluşturmuştur. Ayrıca,
yabancı uzmanların Türk eğitim sistemi üzerine çalışmaları ve raporlar hazırlamaları da bu
dönemin önemli unsurlarından biridir.

Demokrat Parti (DP) döneminde eğitim politikalarında gerçekleşen önemli


değişikliklerden biri, Köy Enstitülerinin kapatılması olmuştur. Köy Enstitüleri, 1940 yılında
kurulmuş ve temel amacı kırsal alanlardaki eğitimi ve kalkınmayı artırmak olan bir eğitim
modelini benimsemiştir. Cumhuriyet döneminde eğitimde yaşanan sorunlara çözüm getirmek
amacıyla ortaya çıkan bu enstitüler, öğrencilere tarım, hayvancılık, el sanatları gibi becerilerin
yanı sıra genel eğitim de sunarak köylerdeki toplumsal ve ekonomik düzeyin yükseltilmesini
hedeflemiştir. Ancak, Köy Enstitüleri politik bir tartışma konusu haline gelmiş ve DP iktidarı
döneminde kapatılma kararı alınmıştır. Kapatma kararının temelinde birkaç etken
bulunmaktadır. İlk olarak, muhalefet döneminden itibaren Köy Enstitülerine karşı negatif bir
algı oluşmuş ve bu enstitülerin varlığından memnun olmayan bir kesim bulunmuştur. Bu kesim,
köylü vatandaşa eğitim külfeti getirildiğini ve Köy Enstitülerinin köylüyü köye kapatmaya
yönelik bir proje olduğunu iddia etmiştir. Buna ek olarak, DP'nin ideolojisi ve köy enstitülerine
yönelik komünizmle ilişkilendirilmiş olması da kapatma kararında etkili olmuştur. DP,
komünizmle mücadele amacıyla çeşitli politikalar izlemiş ve Köy Enstitüleri de bu bağlamda
değerlendirilmiştir. Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri gibi önemli isimler, Köy Enstitülerine
komünist etkilerin sızmış olduğunu ileri sürerek bu kurumların kapatılmasını savunmuştur.
Kapatma kararı sonrasında, 1952-1953 eğitim öğretim yılında İlköğretmen Okulları ve Köy
Enstitüleri tek tip İlköğretmen okulu haline getirilmiştir. Bu süreçte, Köy Enstitülerinden mezun
olan öğrencilerin görevlerine son verilmiş, terfi ve atamalarda sorunlar yaşanmış ve maaşlarda
indirim gibi cezalandırma yöntemleri uygulanmıştır. Kapatılan Köy Enstitülerinin yerine geçen
İlköğretmen Okulları, genellikle köy ilkokulu mezunu öğrencileri kabul ederek ülke genelinde
eğitimde program bütünlüğü sağlamıştır. Ortaöğretime öğretmen yetiştirmek amacıyla dönemin
eğitim politikalarında Yüksek Öğretmen Okulları da önemli bir yer tutmuştur. Bu okullar,
öğretmen yetiştirmek için Gazi Eğitim Enstitüsü'nün kapasitesinin yetersiz olduğu düşüncesiyle
açılmıştır. Yüksek Öğretmen Okulları, öğrencilere lisans tahsiline hazırlık amacı gütmüş ve
devlet lisesi mezunları kabul edilmiştir. Ticaret Liselerine meslek öğretmeni yetiştirmek
amacıyla 1955 yılında kurulan Ticaret Öğretmen Okulu da DP döneminde önemli bir eğitim
politikası olarak ortaya çıkmıştır. Bu okul, 1957 yılında Ticaret Yüksek Öğretmen Okulu adını
alarak faaliyet göstermiştir. DP döneminde eğitim politikaları, Köy Enstitülerinin kapatılması,
yeni öğretmen yetiştirme yöntemleri ve meslek okullarının kurulması gibi alanlarda
yoğunlaşmıştır.

Cumhuriyet tarihinin önemli dönemeçlerinden biri, 1946 yılında kurulan Demokrat


Parti'nin iktidara gelmesi ve çok partili hayata geçiş sürecidir. Bu dönem, Türkiye'nin içinde
bulunduğu siyasi, ekonomik ve sosyal koşulların etkisiyle şekillenmiştir. Demokrat Parti,
kuruluşundan itibaren, ülkenin izlediği eğitim sistemine yönelik eleştirilerde bulunmuş ve
iktidara geldikten sonra kendi eğitim politikalarını oluşturmaya yönelmiştir. DP'nin eğitimi
şekillendiren temel prensipleri, Batıcılık ve geleneksellik olarak belirlenmiştir. Bu dönemdeki
eğitim politikaları, sadece eğitim kurumlarını değil, aynı zamanda devletin tüm kurumlarını
kapsayan hızlı bir artış dönemine işaret etmektedir. Bu artışta, özellikle Amerika'dan gelen
yardımların etkisi büyük olmuştur. Ancak, bu artışı sadece eğitim fırsatları ve nedenleriyle
açıklamak yetersizdir. DP'nin genel siyasal ve kültürel yakınlaşma politikalarının da bu sürece
etkisi önemlidir. Bu bağlamda, eğitim politikalarında hızlı bir Amerikan modelinin oturtma
çabası göze çarpmaktadır. 1950-1960 yılları, “Demokrat Parti Dönemi” olarak adlandırılan bu
süreç, tek parti rejimi döneminde oluşturulan Türk Millî eğitim ideolojisinin yeniden üretilmesi
ve süreklilik kazanması açısından önemli bir dönemdir. Ancak, bu ideolojinin uygulanmasında
belirgin bir ivme oluşturulamamıştır. Eğitimde belirgin bir istikrar sağlanamamış, geleneksel
eğitim sistemi ile Batılı eğitim modelleri arasında bazı çatışmalar yaşanmıştır. Sonuç olarak,
DP dönemi eğitim politikaları, Türk eğitim sisteminde çeşitli değişikliklere sebep olmuş ancak
ideolojik ve pratik sorunlar nedeniyle belirgin bir başarı elde edememiştir. Bu dönemdeki
eğitim politikalarının değerlendirilmesi, Türkiye'nin eğitim sistemine dair uzun vadeli etkilerini
anlamak adına önemlidir.

You might also like