her ülkenin ulusal bir eğitim politikası vardır. Tüm toplum kesimlerinde ulus olma bilincinin gelişebilmesi ve yerleşebilmesi için, gelecek kuşakların eğitiminin, toplumca benimsenmiş bir değerler dizgesi içerisinde ele alınması gerekmektedir. Çünkü bir ulusu ulus yapan başta kültür olmak üzere değerler dizgesi, her şeyden önce ulusal eğitim kurumlarında biçimlendirilmektedir. Bu bağlamda eğitim politikaları büyük önem taşımaktadır Eğitim Politikaları Eğitim politikaları, sistemin bütünündeki dönüşüme paralel olarak eğitim kurumlarının; kuruluşu, işleyişi, kısa, orta ve uzun dönemdeki amaçları, finansmanı, görevlendirilecek işgörenlerin seçimi, işgörenlerin çalışma koşulları, özlük hakları gibi özelliklere ilişkin ilke ve kuralların belirlenmesi amacıyla formüle edilmiş belgeler bütünüdür. Modern toplumlarda, eğitim etkinliklerini ve eğitim politikalarını yöneltme, yönetme, uygulama, düzenleme ve saptama işlevlerini merkezi karar verme organı olan devlet yerine getirmiştir.
Bu nedenle eğitim politikaları, devletin yapısına,
tarihsel ve toplumsal konumlarına ve ekonomik sistemlerine bağlı olarak oluşmuş ve uygulamaya konulmuştur İDEOLOJİ ─ EĞİTİM İLİŞKİSİ İdeoloji terimi, Yunanca görmek anlamındaki “idea” ve bilim ya da söylev anlamındaki “logos” sözcüklerinden türetilen “fikirlerin bilimi” anlamına gelir.
İdeoloji, eğitim, din ve aile gibi var olan
kurumların yapılarını bilinçli olarak yönlendirebilmektedir. Toplumun çeşitli kesimlerinin düşünüş ve emellerinin zaman zaman değişik yollarla ideolojiye yansıdığı bilinmektedir İDEOLOJİ ─ EĞİTİM İLİŞKİSİ İdeolojiler, ideal insan tipini yaratırken, ağırlıklı olarak eğitim sistemi ve eğitim politikalarını etkilemeye çalışmaktadır. Bu bağlamda eğitim politikaları ve ideoloji arasında bir ilişki söz konusudur. Kurumsallaşmış olan eğitsel etkinlikler eğitim ideolojisinin uygulamaya geçirilmesinde bir araç gibi kullanılır ve eğitimde bir ideolojik doğrultuyu izler. Bu süreçte en önemli kurum ise okuldur. Devlet, okullarda tüm toplumsal sınıfların çocuklarını anaokulundan başlayarak tüm öğretim kurumlarında egemen ideolojiyle donatılmış öğretim programları aracılığıyla ideolojik aktarımda bulunur. Bu aktarım eğitim politikaları aracılığıyla yasallaşır. EĞİTİMİN POLİTİK İŞLEVİ Eğitimin, toplumsal, politik, ekonomik ve bireysel gelişimi artıran dört temel işlevinden bahsetmek mümkündür. Eğitimin toplumsal işlevi toplumun sürekliliğini ve gelişimini sağlayan, toplumla uyumlu bireyler yetiştirmek iken, politik işlevi toplumdaki bireylere ulusal ideolojiyi, değerleri ve idealleri kazandırarak onları mevcut siyasal düzene bağlı vatandaşlar olarak yetiştirmektir. Tezcan (1997) eğitimin politik işlevini, mevcut siyasal sisteme (devlet düzenine) sadakati sağlamak ve ülke için önderlerin seçimi ve eğitilmesi olarak özetlemiştir. EĞİTİMİN POLİTİK İŞLEVİ Politika ile eğitim arasında sürekli bir etkileşim olduğu söylenebilir. Eğitimin geliştirdiği dünya görüşü politikanın doğrultusunu etkilerken, politik görüşler ve politik hava az veya çok, her zaman eğitime yansımıştır. Eğitim sisteminin amaçlarında bireye, siyasi, ideolojik ve ekonomik güçlere verilen önem düzeyi, siyasal sistemlere göre farklılık göstermesine karşın tüm siyasal sistemlerde eğitim siyasal bir araç olarak kullanılmaktadır. EĞİTİMİN POLİTİK İŞLEVİ Bu doğrultuda devletin, yüksek parasal harcamalar gerektiren eğitim hizmetinin maliyetini yüklenmesinin başlıca nedeni olarak, kendisine bağlı üretken, uyumlu yurttaşlar yetiştirmeye eğitimi araç etmek istemesi; eğitimin yararlarını gören toplumun devleti eğitim olanakları açmaya zorlaması, devlet yönetimine eğitilmiş insangücünün gereksemesi, eğitilmiş insanların artan ve yükselen gereksinmeleri eğitim yoluyla yönlendirme çabası sayılabilir. EĞİTİMİN POLİTİKALARININ BELİRLENMESİ Eğitim politikasının açıklık, anlaşılırlık, bütünlük, süreklilik, bilimsellik, dinamiklik ve ilgililerin katılımıyla belirlenmesi gibi özellikleri vardır. Ulusal eğitim politikalarının belirlenmesinde özellikle katılım ilkesi temel alınmak zorundadır. Katılım; eğitimle ilgili yetkililerin, öğretmenlerin, velilerin, eğitim sendikalarının, meslek odalarının, yerel düzeydeki yöneticilerin eğitimle ilgili kararlara katılmasını gerektirir. Böylesi bir katılım süreci gereksinimlerin somut olarak belirlenmesini, uygun önlem ve önerilerin alınarak, hemen uygulanmasını sağlar. Böylece eğitime ilişkin sağlıklı politika ve hedefler belirlenmiş olur. EĞİTİMİN POLİTİKALARININ BELİRLENMESİ Türkiye’de eğitim politikasının belirlenmesinde Devlet Planlama Teşkilatı (DPT), Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Yükseköğretim Kurulu (YÖK) gibi organlar yanında, siyasal partiler de önemli işlevler yüklenmişlerdir. Eğitim Politikalarının Ulusal Kaynakları Türkiye’de eğitim politikalarının en önemli ulusal kaynakları; Atatürk İlke ve Devrimleri, Anayasa, eğitime ilişkin yasalar, Kalkınma Planları, Milli Eğitim Şûraları ve Hükümet Programları olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Eğitim Türkiye’de eğitim; adalet, güvenlik ve sağlık gibi devletin temel işlevlerinden birisi olup devletin denetimi ve gözetimi altında yapılmaktadır.
Eğitim hakkı, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile
güvence altına alınmıştır. 1982 Anayasasının 42. maddesinde Eğitim ve Öğrenim Hakkı ve Ödevi başlığı altında Devletin eğitim ve öğretimle ilgili temel görevleri tanımlanmıştır. EĞİTİME İLİŞKİN YASALAR 222 SAYILI İLKÖĞRETİM VE EĞİTİM KANUNU 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu 05/01/1961 tarihinde kabul edilmiştir. Kanuna göre; İlköğretim, kadın erkek bütün Türklerin milli gayelere uygun olarak bedeni, zihni ve ahlaki gelişmelerine ve yetişmelerine hizmet eden temel eğitim ve öğretimdir (Madde 1). İlköğretim, ilköğrenim kurumlarında verilir; öğrenim çağında bulunan kız ve erkek çocuklar için mecburi, Devlet okullarında parasızdır (Madde 2). Mecburi ilköğretim çağı, 6–14 yaş grubundaki çocukları kapsar (Madde 3). EĞİTİME İLİŞKİN YASALAR 1739 SAYILI MİLLİ EĞİTİM TEMEL YASASI Türk Millî Eğitim Sisteminin genel çerçevesi, 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu ile belirlenmiştir. Kanun 14/06/ 1973 tarihinde kabul edilmiştir (MEB, 2002). EĞİTİME İLİŞKİN YASALAR Eğitime ilişkin yukarıda sıralan temel yasalara ek olarak; 4306 Sayılı Sekiz Yıllık Kesintisiz Zorunlu Eğitim Yasası, 3797 Sayılı Milli Eğitim Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Yasa, 2547 Sayılı Yükseköğretim Yasası eğitim politikamızın ulusal kaynakları arasında görülebilir. KALKINMA PLANLARINDA EĞİTİM Ülkemizde ilki 1963 yılında sonuncusu 2007 yılında uygulamaya konulan toplam 9 kalkınma planı yapılmıştır. Bu planlarda birçok sektör için olduğu gibi eğitim sektörü içinde önemli hedefler belirlenmiştir. Kalkınma Planlarında, eğitimde takip edilecek temel politikalar, ilkeler ve gerçekleştirilecek hedefleri kapsayan eğitim planları yer almıştır. MİLLİ EĞİTİM ŞÛRALARINDA EĞİTİM POLİTİKALARI İlk kez, 1921 yılında Maarif Kongresi adıyla başlayan Millî Eğitim Şûraları; 1923, 1924 ve 1925 yıllarında toplanan Heyet-i İlmiye çalışmaları ile devam etmiştir. 1926 yılında Talim ve Terbiye Dairesinin kurulması üzerine bu tür çalışmaları yapma görevi bu daireye verilmiştir. Bu tarihten sonra “Millî Eğitim Şûraları” adı altında ilki 1939 yılında sonuncusu ise 2010 yılında olmak üzere on sekiz şûra düzenlenmiştir. MİLLİ EĞİTİM ŞÛRALARINDA EĞİTİM POLİTİKALARI Millî Eğitim Şûraları, eğitim sistemini geliştirmek ve eğitimin niteliğini yükseltmek amacıyla öğretmenlerin, eğitimcilerin, bilim insanlarının, çeşitli alan uzmanlarının, eğitim yöneticilerinin kamu ve özel kurum, kuruluş, sivil toplum örgütleri ve gönüllü kuruluşların temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirilmektedir. Bu özellikleriyle Millî Eğitim Şûraları, MEB’in en yüksek danışma organı olarak vazgeçilmez bir geleneğe sahip olmuştur. HÜKÜMET PROGRAMLARINDA EĞİTİM POLİTİKALARI Eğitim politikalarının ulusal dayanaklarından bir diğeri de hükümet programlarıdır. Türkiye’de, Cumhuriyetin ilanından bu güne 86 yılda 60 hükümet göreve gelmiştir. Türkiye’de göreve gelen 1. hükümetten (29 Ekim 1923- 6 Mart 1924) son olarak görevde olan 62. Hükümetin programına kadar tüm hükümet programlarında eğitim politikaları önemli bir yer tutmuştur. Fakat Cumhuriyetin ilk yıllarında göreve gelen hükümetler hariç, birçok hükümetin, programlarında yer alan eğitim politikalarına ilişkin hedeflere yeterince ulaşılamadıkları söylenebilir. Bunun nedeni siyasal iktidarların eğitim politikalarını kendi ideolojilerine uygun olarak biçimlendirmeye çalışmaları olabilir. EĞİTİM POLİTİKALARININ ULUSLARARASI KAYNAKLARI Türk Eğitim Sistemi’nin uluslararası dayanakları arasında Birleşmiş Milletler, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Çocuk Hakları Bildirisi, Çocuk Hakları Sözleşmesi gibi uluslararası bildiriler ve sözleşmeler bulunmaktadır. Bunların yanında; Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Bankası, OECD, UNESCO ve Avrupa Birliği (AB) gibi uluslararası kuruluşlar birçok ülkede oluğu gibi Türkiye’de de eğitim politikalarını etkilemektedir. ULUSLARARASI KURULUŞLARIN EĞİTİM POLİTİKALARINA ETKİLERİ Dünyada “azgelişmiş” ve “gelişmekte olan” ülkelerde eğitim politikaları, IMF (Uluslararası Para Fonu), Dünya Bankası, OECD, UNESCO ve AB gibi uluslararası kuruluşların politika araçlarından etkilenmektedir. Örneğin Türkiye’de IMF ile yapılan Standby anlaşmaları, Dünya Bankası’nın uyarlama kredileri, yapısal uyum programları ve projeleri, OECD’nin düzenleyici devlet raporları, AB’nin katılım ortaklığı belgesi ve ilerleme raporları bu araçlardan bir kaçıdır AB EĞİTİM POLİTİKALARI VE TÜRK EĞİTİM SİSTEMİNE ETKİLERİ Avrupa’nın bütünleşmesi sürecinin başlangıcından itibaren eğitim önemli bir yer tutmuştur. Bu konudaki yasal dayanaklar; 1957 Roma Antlaşması ve 1993 Maastricht Antlaşmasıdır. Maastricht Antlaşmasıyla birlikte eğitim konusu ilk kez AB Antlaşmalarına dâhil edilmiştir. Maastricht Antlaşması, Avrupa Birliğinin tek tip bir Avrupa Birliği eğitim sistemi oluşturmaktan çok, eğitim sistemlerinin ortak sorunlarla baş edecek şekilde işbirliği yapmasını öngörmektedir.