You are on page 1of 33

Hyoscyami folium

Hyoscyamus niger (Solanacaeae) Avrupa'da,


Afrika'nın kuzeyinde, Asya’da ve Anadolu'da
viranelerde, yol kenarlanda kolaylıkla
yetişebilen bir bitkidir.
Bitki bir ve iki yıllık, çiçekleri soluk sarı
renkli ve eflatun damarlıdır.
Meyva bir piksidyumdur.
Yapraklar sapsızdır. 15-20 ve
hatta 25 cm kadar boyda, 5-7 cm
genişlikte. Rengi gri-yeşildir.
Yaprak kenarları sivri ve derin
lobludur ve loblar birbirine eşit
değildir.
Her iki yüzde de bol tüy
bulunmaktadır, bu tüylerden
dolayı yapışkan gibidir.
Mikroskopik özellikler
• örtü tüyleri tek sıralı ve çok hücrelidir.
• salgı tüylerinde sap ve baş kısmı çok
hücrelidir.
• Mezofilde basit billurlar ve ikiz
billurlar bulunur.

Kimyasal Bileşim
Total alkaloit miktarı %0.02-0.15
1/3’ü hiyosiyamin, kalanı
skopolamin.
Ekstreleri, belladon yaprakları
gibikullanılır ancak günümüzde
fazla kullanılmamakta
Hyoscyamus muticus
• Kurutulmuş yaprak ve çiçekli dal
uçları kullanılır.
• Çok yıllık, Mısır ve OrtaDoğu’da
yaygın, Amerika’da kültüre alınır.
• %0.5-1.5 total alkaloit, başlıca
hiyosiyamin içerir.
• Alkaloit elde edilişinde
yararlanılır.
Drogların Toksisiteleri
Belladonnae Folium
▪Drog olarak aktivite, taşıdığı alkaloitler ile aynı
▪Bitkinin bütün kısımları özellikle de bakka
tipindeki meyveleri toksik
(çocuklar için 2-5 meyve yenmesi, yetişkinler
için 10-20meyve), İlaç aşırı dozuna benzer
semptomlar görülür.
Tedavi mide yıkanmasını ve aktif karbon
verilmesini gerektirir, sedatif verilmesi tavsiye
edilir. Zehirlenme ölümle sonuçlanabilir.
Stramonii Folium
•Toksik bir bitkidir, yenilmesi Atropa’ya benzer
semptomlara neden olur, halusinojenik etkileri
baskındır. Etki, bitkinin yenilmesinden 2-4 saat
sonra başlar ve birkaç saat sürer.
•Bazı ülkelerde, bu cinsin türleri kriminal ve intihar
aracı olarak kabul edilmektedir.
Hyoscyami Folium
Zehirlenmeler ender görülür ve çok ciddi değildir,
tohumları alkaloit bakımından zengin olduğundan
gerçekten toksiktir. Tüm bitki alkaloit bakımından
daha az zengindir ve kötü kokusu nedeniyle de
insanlar bitkiye yaklaşmazlar.
Dubosia sp.(Solanaceae)
• Avustralya'da yetişen 2 -12 m yükseklikte
ağaçlar.
Dubosia myoporoides
• Kurutulmuş yaprakları drog olarak kullanılır.
• Total alkaloit miktarı %3
• Ekim ayında hasatta hiyosiyamin ana alkaloit
• Nisan’da skopolamin ana alkaloit.
▪Drogda diğer tropan alkaloitleri (nortropan
türevi olan norhiyosiyamin, poroidin,
izoporoidin) de bulunur.
▪Kimyasal varyeteleri bulunmakta
▪Duboisia myoporoides yaprakları, hiyosiyamin
ve skopolamin elde etmek amacıyla kullanılır.
Dubosia leichardtii
Güney-Doğu Avusturalya’da
sınırlı bir bölgede yetişir.
Yaprakalarda ana alkaloit
hiyosiyamindir.

Her iki türden de alkaloit


elde edilişinde yararlanılır.
Mandragorae Radix
Mandragora officinarum (Solanaceae) adam otu
bitkisinin kökleri.
• Akdenizde yetişen ve toprak üzerine yayılmış
rozet yaprakları var.
bitkinin iki varyetesi var:
M. officinalis var. vernatis yeşil-beyaz çiçekler açar,
M. officinalis var. autumnalis soluk mor renkli
çiçekler açar.
Meyvası oval, sarı-turuncu renkli; gerek renk gerekse
büyüklük bakımından Eriobotrya japonica (yeni dünya)
meyvalarına benzer. Meyvaların yanlışlıkla
yenmesinden dolayı zehirlenme vakalarına rastlanır.

Kökü etli, gri-sarı renktedir ve


önce ikiye ayrılır, sonra tekrar
dallanır. Bu kök bir insana
benzetildiği için «adamotu kökü»
adı verilmiştir.
Köklerin taşıdığı alkaloit miktarı
% 0.4 tür.
Bu alkaloitler, atropin, hiyosiyamin,
skopolamin ve kuskohigrin'dir.
Drog sedatif ve narkotik olarak kullanılmıştır. Bugün, bu drogdan
yalnız halk arasında yararlanılmaktadır. Güney Anadolu'da bu
droğun sedatif ve analjezik etkisinden faydalanılır.
İstanbul ve Ankara gibi bazı büyük şehirlerde "adamotu kökü"
adında bir kök satılmaktadır, bu kökler aslında Mandragora
officinarum kökleri olmayıp Ecballium elaterium veya Tamus
communis kökleridir.
Bu iki kökte de alkaloit bulunmaz, fakat parenkimadaki rafitler dolayısıyla
dışarıdan kullanımda deri üzerine sürtüldüğü vakit kan birikmesine neden
olduğu için, bu bölgedeki enflamasyonların giderilmesi ve romatizma
ağrılarının hafifletilmesi amacıyla kullanılır.
Withania somnifera, Yalancı güvey feneri
• Bu bitki de Solanaceae familyasındandır
ve tropan alkaloitleri içerir.
• Bitkinin kökleri Hindistan'da sedatif
olarak kullanılmakta ve Hindistan
Farmakopesine kaydedilmiştir.
• Asya'dan başka Afrika'nın güneyinde,
Akdeniz'de ve Yakındoğu'da yetişir.
Anadolu’da da vardır, fakat bu bölgelerde
geniş ölçüde kullanılmaz.
• Withania somnifera 30—200 cm'ye kadar
yükselebilen otsu bir bitkidir. Kökleri
oldukça gelişmiş ve dallanmıştır.
•Taşıdığı alkaloit miktarı % 4'tür, fakat alkaloitlerin
hepsini ekstraksiyon yolu ile elde etmeye imkân
yoktur.
• Ekstraksiyon sırasında bu alkaloitler
reçineleşmekte ve bu nedenle saf maddenin
verimi düşmektedir.
Bitkide esterleşmiş alkaloitlerden çok bunların
alkolleri ya da tropanol grubu taşımayan fakat ona
yakın başka alkaloitler bulunmaktadır:
Tropanol, psödotropanol, higrin, kuskohigrin,
izopelletierin.
Anisodus tanguticus (=Scopolia tangutica)
Solanaceae familyası bitkilerinden.
Kökleri, anisodon ve anisodamin isimli
alkaloitleri içerir. Akut enterit durumlarında
kullanılmış.
Anisodamin, SSS stimülanı, antikolinerjik ve
antispazmodik
Anisodin SSS depressanı, fizostigmin tarafından
antagonize edilir, migren tipi başağrılarında anisodamin
kullanılmış.

anisodin
Scopolia carniocola
Orta Avrupa’da yaygın, çok yıllık bir
bitki. %0.5 alkaloit içerir.
Yaprakları hiyosiyamin, skopolamin,
kuskohigrin vb. alkaloitleri içerir.
Yaprakları, belladon yapraklarınnın
tağşişinde kullanılır.
Bu tür ve yakın türler, yetiştikleri
ülkelerin ihtiyacı olan tropan
alkaloitlerinin kaynağı olarak
kullanılırlar.
Tropan Alkaloitlerini İçeren
Erythroxylaceae Drogları
Kokain
• Erythroxylum coca’da bulunur.
• C-2’de karboksil grubu taşıyan
Psödotropan (tropan-3β-ol) türevi.
• Karboksil grubu metanol ile
hidroksil grubu ise benzoik asitle
esterleşmiştir.
• Kokain lokal anestezik etkilidir,
özellikle oftalmik uygulamalarda.
Ancak narkotik olarak kullanıma
yol açan santral stimülan etkisi
kullanımını sınırlamıştır.
• Diğer lokal anesteziklerin
gelişiminde önemli bir rolü
olmuştur. Örn.: Prokain
Cocae Folium
Erythroxylum coca ve
E. novagranatense
(Erythroxylaceae)türlerinin kurutulmuş yaprakları.
•5m yüksekliğe erişebilen çalı şeklinde bitkiler.
•Peru ve Bolivya’daki And dağlarının doğu
yamaçlarında yetişir. Türler kültüre alınmaktadır.
Yılda birkaç kez hasat yapılabilmektedir.
Dallar kırmızımsıdır bu nedenle cins adı verilmiştir (erutros-
xulon).
Yapraklar derimsi, oval, tam ve kısa saplı, iki küçük stipulası
var. Tipik türlerin yapraklarının hafifçe akuminat ayası var.
Alt yüzde orta damar merkezli oval bir alanı gösterecek
şekilde iki kavisli çizgi (belirgin veya hafif bir şekilde)
Çiçekler pentamer ve sarımsı beyaz,
Meyve küçük kırmızı bir drupa
❑Tadı hafif acı, koku taze drogda zayıf,
kurutulmuş drogda belirgin aromatik koku
Trujillo veya Peru coca olarak bilinen:
E.truxillense (=E.novagranatense var. truxillense)
yapraklarıdır.
Peru’da Trujillo yakınında yetişir ve yapraklarının
kokainsiz ekstresi Coca-Cola’nın bileşimine
girmiştir,
diğer türlerden daha yüksek oranda metil salisilat
içerir.
Anatomik olarak Cocae Folium’un
mezofilinde: Damarlara yakın
bölgelerde basit billurlar
Sünger parenkiması geniş hücre
arası boşlukları taşır.
Alt epidermada papiller ve
stomalar;
stomanın iki komşu hücresi var
bu komşu hücrelerin ortak çeperi
görülmez.
Stoma sanki bir hücrenin
ortasına yerleşmiş gibidir.
Kimyasal bileşim
❑ Koka yaprakları kokain
ve diğer ekgonin esterlerini içerir:
➢sinnamoil kokain
(benzoil grubu yerine sinnamoil grubu bulunur).
➢α– ve β-truksillin (benzoik asit yerine
α– ve β-truksillik asit bulunur.
Bu asitler sinnamik asit dimerleridir.

truksillin
α-Truksillik asit
❑ Ayrıca diğer alkaloitler:
➢ tropakokain
(psödotropanolün benzoil esteri)
➢kuskohigrin ve higrolin de bulunur.
(bu alkaloitler N-metilpirolidin türevi olup uçucudur).
tropakokain
Higrin
kuskohigrin

higrolin
❑ Ayrıca diğer alkaloitler:
➢ tropakokain
(psödotropanolün benzoil esteri)
➢kuskohigrin ve higrolin de bulunur.
(Bu alkaloitler N-metilpirolidin türevi olup uçucudur). tropakokain

Higrin
• Ekgonin esterleri yapraklarda %0.5-2 ve
drogun orjinine bağlı olarak %30 - %100’e kuskohigrin
kadar değişen kısmı kokaindir.
• Yapraklardan ekstraksiyon ile elde edilen
ham alkaloit karışımının hidrolizini takiben
izole edilen ekgonin benzoillenir ve metillenerek
kokain elde edilir. Kokain baz halde iken uçucudur.
❑ Yapraklarda metil salisilat içeren uçucu yağ da bulunur. higrolin
❑ Koka yaprakları dahilen tonik olarak kullanılır. Dışardan
gargara hazırlanarak, lokal anestezik olarak yararlanılan
bir drogdur. Bugün bu amaçlarla çok az
kullanılmaktadır.
❖Koka yapraklarından, kokain ekstraksiyonunda
faydalanılır. Kokain daha çok klorhidrat tuzu halinde
kullanılır.
❑ Bolivya, Peru ve Kolombiya’da yerliler arasında koka
yaprakları stimülan olarak kullanılmıştır. Bu kullanım çok
eskidir ve Amerika’nın keşfinden önceye dayanır. Bu
ağaçlar Güney Amerika'da İnkalardan beri bilinmekte
ve kullanılmaktadır.
➢Koka yaprağı çiğnemek suretiyle açlık Bolivya gibi bazı ülkelerde
ve susuzluğu gidermek amacıyla infüzyon halinde kullanılır.
Aromatik bir infüzyon
kullanılmakta idi. Çünkü kokain mide oluşturan poşet çaylar
mukozasında anestezik bir etki yaygındır ve kahve veya çay
meydana getirir ve adele çalışmasını gibi tüketilir.
düzelttiği için açlık ve yorgunluk (örn.: mate de coca)
duygusunu maskeler.
➢Koka yapraklarıyla olan alışkanlığa
"kokaizm" adı verilmektedir. Kokaizm
koka yapraklarını çiğneme
alışkanlığıdır. Bilhassa Peru ve Bolivya
yerlileri arasında koka yaprağı
çiğnemeye alışkınların sayısı bir hayli
fazladır.
Kurutulmuş yapraklar, «Ilipta» adı verilen
alkali bir mineral ile karıştırılır ve karışım
ağızda tutulur ve burada tamamen tükürük ile
ıslatılır.
Karışım, çiğnenmek yerine zaman zaman
ağızda hareket ettirilir ve tükürük yutulur.
Amazon havzasının Kızılderilileri, sıradan koka
yapraklarından daha düşük kokain içeriğine
sahip olan E. coca var. ipadu yapraklarını
kullanırlar.
Yapraklar ısıtılır ve Cecropia sciadophylla külü ile
karıştırılır. Karışım, çok ince bir toz haline getirilir ve bir
kısmı yanağa yerleştirilerek tükürük ile tamamen
nemlenene kadar dille işlenir.
Bu şekilde yavaş yavaş çözülmesine izin verilir ve koka
çiğnenmesinde dışarı atılmaz.
Cecropia sciadophylla
Bu kullanım yöntemi muhtemelen düşük kokain içeriğinin
optimal bir şekilde kullanılmasını sağlar.
Koka çiğneyen, bu şekilde elde edilen alkaloidlerin etkisi altında, büyük zorluklara
dayanabilir. Yorgunluk ve açlık hissi hafifletilir ve örneğin bozuk arazide ağır
yükler taşıyabilir.
Koka çiğnemenin zararlı etkisi çok tartışılmaktadır.
Görünüşe göre ham drog, Amerika Birleşik Devletleri ve
Avrupa'da meydana gelen saf kokainin kötüye kullanımı gibi,
bağımlılığa ve kişilik tahribatına neden olma eğiliminde değil.
Bu nedenle, kokainin koka çiğnemede aktif bir
madde olmadığı ileri sürülmüştür.
Koka çiğnendiğinde, drog aldıktan yaklaşık 30 dakika sonra
kanda kokain ortaya çıktığı görülmüştür. Kandaki kokain
konsantrasyonu, 1-2 saat sonra maksimuma ulaşır ve 5-7 saat
içinde sıfıra düşer.

Kokain konsantrasyonundaki bu değişiklikler, yaşanan uyarılma


derecesi ile uyumludur. Bununla birlikte, normalde alınan kokain
dozu (15-50 mg), kokain bağımlıları tarafından tüketilen dozlara
(günde 10 g'a kadar) kıyasla düşüktür. Kokainin vücut tarafından
emildiği süre arasında da büyük bir fark vardır.
Bağımlı kişi durumunda, kan
dolaşımına ani bir kokain
dalgası gelir ve bir «ani
çarpma" etkisi yaratır. Bunun
tersine, kokainin çiğnenmesi,
yavaş yavaş gastrointestinal
sistemden emilen kokainin
yavaş salınmasına neden olur.
Bu, koka çiğnemenin neden
kokain bağımlılığından daha az
zararlı olduğunu açıklayabilir.
❑ Avrupa’da 18.yüzyılda tanınmış ve kokainin tesirinin ortaya
çıkarılmasından sonra da eczacılıkta kullanılmaya başlanmıştır.
Kokain bir lokal anesteziktir ve duyu sinirlerinin uçlarına etki
eder. Kokain emilimi mukozadan olan bir alkaloittir ve çabuk
alışkanlık yapan halusinojen bir maddedir.
❖ Kokain alışkanlığına "kokainomani" adı verilmektedir. Latin
Amerika'nın ve A.B. Devletlerinin büyük şehirlerinde, deri altı
enjeksiyonları veya enfiye şeklinde buruna çekilmek suretiyle
kokain kullananlara ve kokaine alışmış olanlara sık
rastlanmaktadır.
❖Koka hamuru (macunu) yaprakların ekstraksiyonundan elde
edilen birinci ürün. %40-70 kokain içerir. Sülfürik asitle
ekstraksiyon, karbonatla alkalileştirme, serbest bazun gaz
yağında (kerosen) çözünmesi ile elde edilir.
İlk olarak Güney Amerika’da kullanılmış ve dünyaya yayılmış
«crack kokain» kaynağı olmuştur. Macun sigara gibi çekilerek
kullanılır. Bileşimdeki kerosen ve diğer kullanılan solvanlar da
preparatta kendi toksisitelerinin gösterirler.
❖Serbest baz haldeki kokain koklanarak, sigara gibi
kullanılır. Bazen tütün, Cannabis(esrar) veya diğer otlarla
karıştırılır. Sigara formlarının hızlı bir başlangıç ile kuvvetli
etkileri vardır. Bağımlılık çok çabuk bir şekilde gelişir.

➢Kokain kullananlarda önce "bir öfori sonra bir depresyon


görülmekte ve akut zehirlenme belirtisi olarak görme
bozuklukları, halusinasyon ve moral çöküntü ortaya
çıkmaktadır.
➢Kronik kullanışta mental düzensizlikler ve depresyon
görülür. Uzun süreli kullanımda en ciddi komplikasyon
koroner yetersizliktir.

You might also like