Professional Documents
Culture Documents
Sinir impulslarının bir nörondan diğer nörona iletildiği nöronlar arası bağlantılara sinaps adı
verilir. Nöronlar arasında iletim, sinapslarda salgılanan nörotransmitterler vasıtasıyla gerçekleşir.
Nörotransmitterler yapılarına göre 4 önemli grupta toplanır.
a) asetilkolin sınıfı
b) aminler (norepinefrin, epinefrin gibi)
c) aminoasitler (gamaaminobütirik asit: GABA ve glisin gibi)
d) peptidler (endorfin, bradikinin gibi)
Nöronal (sinir) iletimini bozan kimyasal maddeler etki
mekanizmalarına göre;
• İmpulsu bloke edenler
• Depolarizanlar
• Stimülanlar
• Depresanlar
• Reseptör antagonistleri ve nöromusküler blokerler olmak
üzere sınıflandırılabilirler.
a) İmpulsu bloke edenler:
Bunlar bloker maddeler olarak bilinirler. Botulinum toksini bunlardan biridir.
Akson ucuna irreversibl olarak bağlanarak asetikolinin burada serbest hale geçmesini
engeller. Böylece sinapslardaki transmisyon durmuş olur ve felç oluşur.
Tetrodotoxin de benzer şekilde etki edebilen bir toksindir.
b) Depolarizanlar Sinir hücrelerinde uyarının iletilebilmesi için potansiyel bir farkın
bulunması gereklidir. Bazı maddeler hücreleri depolarize ederek bu farkı ortadan kaldırırlar.
Örneğin; DDT ve piretrinler grubu insektisitler, sodyum geçirgenliğini arttırarak sinir uçlarını
depolarize ederek iletiyi bloke ederler.
c) Stimülanlar Eksitasyon düzeyini arttırırlar. Striknin, pikrotoksin.
d) Depresanlar Eksitasyon düzeyini azaltırlar. Halotan, Alkol, Barbitüratlar.
e) Reseptör antagonistleri ve nöromuskuler blokerler Postsinaptik reseptörlere bağlanarak
nörotransmitterin reseptörü aktive etmesini ve impulsu başlatmasını engeller.
2. Anoksi yapanlar
Anoksi: Genel olarak organizmadaki oksijen yetersizliğine
anoksi denir. Böyle bir durumda hücre ve sitoplazmik
organeller şişerek kaba yüzeyli endoplazmik retikulumda
dağılırlar, ayrıca nükleus da şişer. Birkaç dakika içinde
meydana gelen oksijen yetersizliği hücrelerin ölümüne neden
olabilir. 3 şekilde görülebilir.
Anoksik anoksi: Yeterli derecede kan akımının olmasına
karşılık yeterli miktarda oksijenin dokulara gidememesi
durumudur. Karbonmonoksit (CO), nitritler vb. maddeler bu
etkiye neden olurlar.
İskemik anoksi: Arteriyal kan basıncının düşmesi nedeni ile
beyine yeterli miktarda oksijenin ulaşmaması durumudur.
Başlıca örneği kalp krizidir.
Sitotoksik Anoksi: Doku ve hücrelerde yeterli miktarda
oksijen olmasına karşılık hücrelerin bu oksijeni kullanamaması
durumudur. Siyanür (CN), azid, dinitrofenol, malononitril vb.
maddeler bu etkiye neden olurlar.
3. Sinir sistemini seçici olarak hasara uğratan maddeler
Nörotoksik maddeler, ya tüm nöronu hasara uğratırlar ki; buna nöronopati denir veya seçici
olarak aksonu hasara uğratırlar ki; buna da aksonopati denir veya da miyelin tabakasını
hasara uğratarak toksik etkilerini gösterirler ki; buna da miyelinopati adı verilir.
a) Nöronopatiye neden olan maddeler; Trimetilkalay, metil civa
b) Aksonopatiye neden olan maddeler; Hekzan, Karbon disülfid
c) Miyelinopatiye neden olan maddeler; Kurşun, Hekzaklorofen.
4. MSS'de lokal lezyonlara neden olan maddeler
Bu gruptaki maddeler, MSS'nin lokalize anatomik bölgelerini
etkileyerek lezyonlara neden olurlar. MSS'nin bazı yerleri kan
dolaşımındaki maddelere daha çok maruz kalırlar. Glutamik
asit ve kainik asit (glutamik asit analoğu), kan beyin engelini
geçerek beynin belirli bölgelerinde nöronları öldürerek
lezyonlara yol açarlar.
Siroz: Tüm karaciğer yaralı bir doku görünümü alır. Karaciğerin iç yapısı
tamamen bozulur. Toksisiteye bağlı oluşan bozukluklar irreversibldir. Sonuçta
ölüm kaçınılmazdır. Kronik alkoliklerde oldukça sık görülür.
Ayrıca sistemik metabolik fonksiyonlarda rol alan eritropoetin, renin, kinin gibi hormonların
yapıldığı yer olarak önem taşır.
Böbrek fonksiyonunda rol alan en küçük birim nefrondur.
İnsanın her iki böbreğinde toplam 2-2. 5 milyona ulaşan
nefron vardır. Bir nefronda; bowman kapsülü, glomerulusa
kan getiren afferent (getirici) damar, glomerulden kanı
uzaklaştıran efferent (götürücü) damar, glomerulus ve
tubuluslar bulunmaktadır.
Tubuller de proksimal tüp, henle kulbu, distal tüp ve
kollektörden (toplayıcı kanal) oluşmaktadır. Her nefronun
proksimal ucuna bowman kapsülü denir. Bowman kapsülü,
yassı epitelle döşenmiş, içi boş bir yarı küre şeklindedir.
Bu yumağa glomerulus denir. Kanın süzülme işi burada
gerçekleşir. Glomerulus, bowman kapsülü, proksimal
tubulus ve distal tubulus böbreğin korteksinde; henle kulbu
ve toplayıcı kanallar ise böbreğin medullasında yer
almaktadır (Şekil 14).
Böbrek Toksisitesinin Mekanizmaları
İlaçlar ve diğer nefrotoksik maddelerin böbrekte oluşturduğu toksik etki mekanizmaları;
• Direkt olarak hücre veya hücre organellerinin fonksiyonlarının bozulması
• Reaktif ara ürünlerin oluşumu ve oksidatif stresin artması
• Glukoz gibi endojen substratların normal değerlerinin bozulması
• Renal hemodinaminin bozulması
• İmmün mekanizmalar aracılıklı nefrotoksisite
• Karsinojenik mekanizmalar
Nefrotoksisite Akut Böbrek Yetmezliği:
Böbrekteki bozukluklara veya böbrek dışı mekanizmalara bağlı olarak genellikle reversible bir
şekilde glomerüler ve tubüler atılım fonksiyonunun yetersiz hale gelmesidir.
Akut böbrek yetmezliğine en sık neden olan faktörler iskemi gelişimi ve nefrotoksik maddelere
maruziyettir.
Akut böbrek yetmezliği gelişimi durumunda genellikle hastalarda bulantı, kusma ve huzursuzluk
gibi belirtiler gelişir.
Daha şiddetli durumlarda ise kısa süre içinde dehidrasyon, hipotansiyon ve oligüri (günlük idrar
hacminin azalması) gibi semptomlar ortaya çıkar.
Kronik Böbrek Yetmezliği:
Glomerüler filtrasyon oranının genellikle irreversible bir
şekilde ve gittikçe artan oranda azalması ile belirgin
böbrek yetmezliği durumudur. Ortaya çıkması ve
ilerlemesi daha yavaş seyreder.
Kanın
büyümesi ile plasenta yapımına iştirak eder);
• 3,4 ve 5. aylarda karaciğer, dalak ve timusta;
doğumdan sonra kemik iliğinden kan dokusu oluşur.
• Kemik iliği orta boşluğunda bulunan yumuşak doku
Proeritroblast
Retikülosit
Trombosit Lökosit
Eritrosit
Lökositler
Fagositler İmmunositler
Granülositler Monositler
Lenfosit
Makrofajlar
1. Nötrofil
2. Eozinofil T-Hücreleri B-Hücreleri
3. Bazofil
Hematotoksik Etkiler
• Anemi : Aplastik anemi
Nefrotoksisitenin indüklediği anemi
• Hipoksi: CO in indüklediği hipoksi
MetHb
Sitotoksik hipoksi
• Granülositopeni
• Trombositopeni
• Lenfositopeni
• Pansitopeni
• Lösemi kan hücrelerinin özellikle de akyuvarların normalin
üzerinde çoğalması ile kendini gösteren bir kanser türüdür.
Hematoksik etkiler için kimyasalın tipi, maruziyet süresi
ve konsantrasyon önemlidir.
Anemi, kan hücre miktarında dolaysıyla Hb miktarında
azalmadır.
İnsektisitler, kırmızı kan hücrelerinin yüzeyine bağlanır.
Benzen, Pb, Metilen klorür, nitrobenzen, naftalen Hb
sentezini de engeller.
Örneğin Kurşun, demirin hemoglobine bağlanmasını
engeller.
Kronik alkol kullanımı da aynı etkiyi yapar.
Semptomlar ilk olarak kalp ve beyinde görülür.
Aplastik Anemi
• Karbontetraklorür,
• Pestisitler,
• Benzen,
• Fiziksel ajanlar (iyonizasyon radyasyon) kemik iliğini
baskılar ve kırmızı kan hücrelerinin oluşumunu
engeller.
Nefrotoksisitenin
indüklediği anemi
• Vücutta eritropoetinin kaynağı
böbreklerdir.
• Eritropoetin kemik iliğini eritrosit
yapması için stimüle eder.
• Hg ve Cd, böbrek fonksiyonlarını
bozan ağır metallerdir.
• Bu nedenle eritropoetin
oluşumunu engelleyerek anemiye
neden olurlar.
Kimyasala bağlı hipoksi
https://www.youtube.com/watch?v=RNLceVI8jcc
https://www.youtube.com/watch?v=7JKG4KHoXYM